Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Haber Bülteni 13. Sayı

Haber Bülteni 13. Sayı

Published by Adaleti Savunanlar Derneği, 2020-07-08 10:39:16

Description: HaberBulteni_13

Search

Read the Text Version

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Askeri bir ders varsa kitaptaki yerini göstersin biz Menemen Paranoyası doktor görev de aydınlanalım. Menemen olaylarında birkaç ser- gerekçesi ile serinin vahşi davranışını bahane edip hastanın teşhisini Ama böyle dürüstlük ve görev ahla- Türkiye’nin her tarafında binlerce hoca- değiştirip yanlış kı yorumu kitaba girmeyen asimetrik ve yı idam sehpasına göndermek, önce in- tedavi yapabilir Makyavelist bir bilgi ise askerliğin ahla- faz edip sonra yargılamak görev duygu- mi? Nitekim ETÖ kına ve şerefine uymaz. Asker kendi su- su ile mi gerçekleşti? iddianamesinde bayını vatan edebiyatı ile satmaz. Keyfi İstihbarat subayı Sivas’ta Madımak Prof Haberal’ın dürüstlük çetecilerin raconu olabilir. Oteli yakılma vahşetinde otele girip in- yanlış röntgen sanları kurtarmak yerine, çıkmak iste- Harp Okulları’nda ‘Dostuna her şeyi- yenlere “Nasıl girdiyseniz öyle çıkın” filmleri ile ni ver düşmanına hukuku ver’ diye öğ- demesi ve yardım etmemesi görevi ge- Başbakan retilirdi. Kıvrıkoğlu’nun sözü yalanlama- reği miydi? Görev 37 candan daha mı Ecevit’e görev sını beklemek hakkımız. önemliydi? yapamaz raporu 12 Eylül öncesi anarşinin bir yıl ön- vermek istediği Asker böyle komutana lenemeyip darbenin olgunlaşması bek- ifade ediliyor. itaat etmez lenirken binlerce insanın ölmesine göz Demek ki yüksek Gerçek TSK’da dürüstlüğün keyfi yummak görev gereği mi idi? görev bilincinin yorumlara bırakıldığını düşünen bir an- Orduyu eğitmek ve çağdaş gücüne gereği imiş. ne baba çocuğunu askere göndermez. ulaştırmak yerine Ankara’da kapı ka- Asker böyle bir komutana itaat etmez. pı dolaşıp siyasi kulisler yapmak görev Asker böyle bir yönetime sadakat gereği mi idi? göstermez. Kendisini görev gerekçesi Kadın görev için komutan ile yatabi- ile satacak bir komutana itaat beklenen lir mi? asker silahı komutanına çevirir. Bu in- Deniz SAT komandosu subay görev sani bir durumdur. için Law silahlarını çalıp araziye gömüp Kendisine dürüst davranılmayaca- gerektiğinde çete için kullanabilir mi? ğı kuşkusu ve virüsü girmiş beyinde Şerefli Türk subay ne yapar? güven duygusu gelişemez. Komutanı- Benim bildiğim gerçek ve şerefli Türk na güvenmeyen bir asker savaşamaz. subayı bu sorularının hiç birine evet ce- Eğer bu bilgi doğru ise Sayın Kıvrıkoğlu vabı vermez. ’Mevzubahis Vatansa ge- askerliğin ruhunu öldürmüştür. risi teferruat’ sözünü ancak savaş du- Atları ile gömülen korucular rumunda kullanır. Fakat kendisi gibi Askeri bir doktor görev gerekçesi ile düşünmeyeni düşman görüyorsa, hü- hastanın teşhisini değiştirip yanlış teda- kümeti işgal kuvvetlerinin hükümeti ola- vi yapabilir mi? Nitekim ETÖ iddiana- rak görüyorsa ve kendisini sömürge or- mesinde Prof Haberal’ın yanlış röntgen dusu komutanı olarak görüyorsa ancak filmleri ile Başbakan Ecevit’e görev ya- böyle davranır. pamaz raporu vermek istediği ifade edi- TSK’da böyle komutan barınmama- liyor. Demek ki yüksek görev bilincinin lı. Çünkü hukuk devletinde görev edebi- gereği imiş. yatı ile ülke yönetilmez. Böyle düşünen Havacı pilot subayın 1-2 terörist var generaller varsa, eğer çağdaş hukuk diye bir köyü bombalaması görev tanı- standartlarında ve evrensel değerlere mına uyar mı? uygun bir şekilde orduyu yönetemiyor- Jandarma subayı görev gereği diye- larsa istifa etsinler, yönetebilecekler ge- rek korucuları öldürüp atları ile birlikte lir. gömer mi? Batıyı başarılı yapan püriten etik de- Batı Çalışma Grubu subayı görev ğerlerdi. Batılı hiç bir general böyle etik gereği diyerek ideolojisini beğenmedi- dışı iş yapmaz. Avrupalı bizden daha ği subay astsubay hakkında sahte bel- şerefli olmamalıydı. ge düzenleyip YAŞ kararları ile ordudan atılmasını sağlayabilir mi? Levazım subayı görev gereği diye- rek şahsına apartman dairesi alıp çete- cilere kullandırtabilir mi? 50 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 50 25.09.2009 16:54:06

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE DEMOKRASİ DİYORSAK YENİ ANAYASA ŞART Nurettin YAVUZ Ülkenin gündemi kimine göre “Kürt “Tarihten bugüne Kürt Meselesi ve Çö- Açılımı”, kimine göre “Demokratik Açı- lım’’, projeden sorumlu İçişleri Bakanı Sa- züm Önerileri” paneli. ASDER paneldeki yın Beşir Atalay’a göre de “Kardeşlik ve Huzur projesi” diye isimlendiriliyor. Siz be- tebliğleri kitap olarak bastı ve dağıttı. Her ğendiğiniz ismi kullanın, bana göre “De- mokratik Açılım” daha anlamlı. kesimle görüşen Sayın Bakan, ASDER’in Demokrasi karşıtı veya demokrasiyi Genel Başkanı Sayın E.Tuğgeneral Ad- kendi çıkarına yorumlayan statükocu ve baskıcı zihniyetin ülkedeki problemler- nan TANRIVERDİ ile ne zaman görüşme- de çok payı var. Bu zihniyetin kökü dışa- rıda, dalları içerde ve milletin değerlerine yi düşünüyor acaba? ters bir zihniyet. Bir taraftan da bu zihniyet yargılanmaya çalışılıyor. Gündem demokratik açılım ya, her İçişleri Bakanı bu süreçte STK’larla, yerde bu konuşuluyor. Bazıları öyle ölçü- gazetecilerle ve bilim adamlarıyla görü- şüyor. Güzel de ediyor. İstişare etmek süz konuşuyor ki kaş yapalım derken göz önemli. Atalarımız “Danışan dağ aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış” demiş ve çıkacak diye endişelenmemek elde değil. eklemişler “Rehberi karga olanın ……..” diye. Aman danıştıklarımıza ve rehberle- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır, önce tatlı re dikkat. dilli olmalı ve karşımızdakini tahrik etme- (1) ASDER (Adaleti Savu- nanlar Derneği) ülkenin temel meliyiz. Üniter yapımıza zarar verici, bire- sorunları çözülmeden ferdi mağduriyetlerin giderilemeye- yi aşağılayıcı hususlardan uzak durup ka- ceğini değerlendirerek ülkenin gündemini işgal eden konular- nunlara karşı gelenleri de cezalandırmalı da değişik tarihlerde üç panel yaptı. ve adaletli olmalıyız. Bu süreçte teklifim (2) Bunlardan biri de 08 her şeyden önce demokratik, özgürlükçü, Mart 2009 tarihinde yapılan milletin manevi değerlerine saygılı, idare- nin tüm eylemlerinin yargıya açık olduğu ve seçilmişleri atanmışlara karşı güçlü kı- lan yeni bir anayasa yapılmalı ve eskisi Her şeyden önce demokratik, çöpe atılmalı. Göreceksiniz çoğu mesele özgürlükçü, milletin manevi kendiliğinden nasıl da çözüle- değerlerine saygılı, idarenin cek ve devletimiz dünya dev- tüm eylemlerinin yargıya açık letleri içerisinde hak ettiği ye- olduğu ve seçilmişleri ri nasıl alacak. Yeni anayasa atanmışlara karşı güçlü kılan dedim ya çağdaş ülke anaya- yeni bir anayasa yapılmalı ve eskisi salarında da değiştirilemez, çöpe atılmalı değiştirilmesi teklif edilemez maddeler var mı acaba, öğ- renmek için sordum. Saygıla- rımla. 26. 08. 2009 eylül-ekim 2009 | ASDER 51 asder13.indd 51 25.09.2009 16:54:13

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Namık Kemal, bizi en iyi sen anlayabilir ve anlatabilirdin Vehbi HORASANLI Dünyanın bir ucunda Japonya açık- ediyor olmasıdır. larında iken Türkiye’de yapılan hak- Evet, Askeri Şura’nın hiçbir yargı ku- sızlığı duyarak içim titredi. Askeri Şura kararları ile 3 kişinin daha işine son ve- rumuna gitmeden kendini hem hâkim rilmiş. Bu kişilerin dindar olup olmama- hem de savcı ilan ederek ordudan as- ları benim için önemli değildir. Önemli kerleri atması bir zulümdür. Aynı za- olan büyük bir hak ihlali yapılıyor olma- manda bir suçtur. sıdır. Yıllardır uğrunda emek verdiği- miz, direndiğimiz her türlü yazı ve söz Devletin böylesine iğrenç bir işi yap- ile dile getirdiğimiz zulmün hala devam ması yani anayasadaki boşluklardan yararlanarak insanları mağdur etme- si affedilemez bir şeydir. Vatandaşların kanunlara karşı hile yapmasını anlıyo- Cumhurbaşkanı, 25.09.2009 16:54:22 Başbakan ve Şura üyeleri yaptıkları yanlışın bedelini ve hesabını bir gün elbette ödeyecekler. Eğer bu dünyada olmaz ise hesap günü niçin var? Elbette bir miskal hayır ve şerrin, kimsenin yanına kar kalmayacağı o dehşetli günde bu yaptıklarının hesabı sorulacak. 52 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 52

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE rum da devletin vatandaşına hile yap- masını ve onu haksız yere suçlamasını bir türlü aklım kabul etmiyor. Merak edi- yorum böylesine çirkin bir uygulamayı yapan başka bir devlet yeryüzünde var mıdır? Bakın dindar olmayan fani bir şair, haksızlık yapanlar için ne demiş; Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa Sönmez, ebedi her gecenin bir sabahı vardır Bu haksızlığın yapılmasında, iktida- 50 sene önce ABD’de nasıl yaşandı. İnsanlarımız, ra geldiği günden bu güne kadar tam Dreyfus isimli bir Fransız Subay ca- üniversitedeki 7 yıllık sürede bu zulme seyirci kalan başörtüsü sorunu hatta zulmü uygulayarak bizim gibilere susluk suçlaması ile yargılanıyor ve yüzünden nihayet haksızlık yapan hükümetimiz de suçlu- ordudan ihraç edilerek hapse atılıyor. bu irtica suçunun dur. Fakat Dreyfus’un gerçek suçu casus ne demek olması değil, onun bir Yahudi olması. olduğunu anladı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Şu- Emile Zola isimli bir yazar, büyük bir Bir subayın eşi ra üyeleri yaptıkları yanlışın bedelini ve mücadele içine girerek Dreyfus’un hak- başörtülü ise, işte hesabını bir gün elbette ödeyecekler. sızlığa uğradığını iddia ediyor ve yeni- bal gibi bir irtica Eğer bu dünyada olmaz ise hesap gü- den yargılanmasına yol açıyor. Uzun suçu sana… Bir nü niçin var? Elbette bir miskal hayır ve mücadelelerden ve mahkemelerden subay hala eşinin şerrin, kimsenin yanına kar kalmayaca- sonra Dreyfus suçsuz ilan edilerek gö- başını açmıyorsa ğı o dehşetli günde bu yaptıklarının he- revine iade ediliyor. iflah olmaz bir sabı sorulacak. Fakat “nasılsa o güne mürtecidir. Urun daha çok var” deyip rahat edeceklerini Türkiye’deki durum ise Dreyfus’un gitsin… sanmasınlar, bu can bu tende kaldıkça vaziyetinden daha vahimdir zira Drey- elimizden geldiği kadar haksızlığa dire- fus neticede hâkim önüne çıkıyor. Bizde necek ve önlemeye çalışacağız. o da yok. Bir kısım kişiler ne olduğu tam olarak tarif edilmemiş olan “irtica suçu- “Yapılan haksızlık bana değil nasıl- nu” işleyerek ordudan atılıyorlar. sa” deyip zulme karşı kulağını tıkayan insanlar şunu unutmasınlar ki aynı zor- İnsanlarımız, üniversitedeki başör- balığa ve haksızlığa kendileri de uğra- tüsü sorunu yüzünden nihayet bu irti- yabilirler. Zulme rıza zulümdür, bunu ca suçunun ne demek olduğunu anladı. kimse unutmasın. Bir subayın eşi başörtülü ise, işte bal gi- bi bir irtica suçu sana… Bir subay hala Ayrıca yargılanmadan, disiplinsiz ve eşinin başını açmıyorsa iflah olmaz bir irticacı diye bizler için yapılan suçlama- mürtecidir. Urun gitsin… lar istemeyiz ama bir gün size karşı da kullanılabilir. Burada önemli olan hak- Amerikan Senatörü Mc Carty’de 50 sızlığa karşı kimden ve nereden gelirse yıl önce aynı herzeyi yiyordu. Her önü- gelsin, karşı durabilmektir. ne gelene “komünist” damgası vurarak kamu hizmetlerinden mahrum bırakıyor Benim milletim, Fransızlardan ve hatta bu insanları vatan haini ilan edi- Amerikalılardan aşağı değildir. Zulme yordu. asla boyun eğmez. Fakat ne yazık ki aldatıldı. Hala da aldatılıyor. Ama bu- Bir Amerikan Hava Kuvvetleri men- nun sonu muhakkak gelecek. Bakın be- subu teğmenin annesi, komünist diye nim ve binlerce arkadaşımızın yaşadığı oğlunu ordudan atmışlardı. Hâlbuki o haksızlık 200 sene önce Fransa’da ve subayın komünistliğine dair en küçük bir delil yoktu. Fakat o dönem ABD’de eylül-ekim 2009 | ASDER 53 asder13.indd 53 25.09.2009 16:54:28

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE özgürlükler kısıtlanmıştı. Gerçi o dö- İşin kötüsü Özal, Demirel ve Gül gi- nemde yine mahkemeler vardı ve mah- bi dindar bilinen Cumhurbaşkanları, da- keme kararı olmadan kimse suçlu ilan ha önce söylemiş oldukları vaatleri unu- edilmiyordu. Yani yine bizim şu duru- tup zulmün uygulanmasına bir bir alet mumuzdan daha iyiydiler. oluyorlar. Ayrıca bu insanlar ellerinde- ki siyasi gücü kullanarak “aman bize laf Amerikalılar özgürlüklerine düşkün söyletmeyin” diyerek zulme karşı çıkan- insanlardı. CBS televizyonunun yapım- lara engel oluyorlar ve hiç olmaz ise ya- cıları be büyük mücadeleler sonucunda zı ile karşı çıkmalarını bile istemiyorlar. Mc Carty’yi Senato’da etkisiz hale getir- diler ve insanların düşüncelerinden do- Başbakan Erdoğan ise tam bir aczi- layı suçlanamayacağını tüm dünyaya yet ve umursamazlık içinde. Dile kolay gösterdiler. Havacı subayı da görevine tam 7 yıldır iktidarda ve yüzlerce insa- iade etmişlerdi. nın ordudan atılmasını imzalamış du- rumda. Şimdi milletin karşısına geçip Şimdi gelelim bizdeki utanılası duru- özgürlük ve demokrasi nutukları çeke- ma. Sene 2009, güya 21. Yüzyıla gir- cek. Allah bir parça cesaret, vicdan ve mişiz hatta 10 yılda geçmiş iyi mi. 12 şuur nasip etsin, ne diyeyim… Eylül Darbecilerinin icat ettiği bir usul- le Askeri Şura Kararları yargı denetimi- Bu zavallılardan bir iş çıkmayaca- ne kapalıdır denilerek, subaylar irtica ile ğı görünüyor. Bir de bizler kendimizi iyi suçlanıyor ve işlerine son veriliyor. Bu anlatamıyoruz galiba. Yoksa bu büyük da yetmezmiş gibi bu insanların hatta zulüm neredeyse 20 yıldır devam eder çocuklarının kamu hizmetlerinden ya- mi. Bize yakışan ve gerekli olan Namık rarlanmasının da önüne geçiliyor. Kemal gibi mücadele etmek haksızlığı yapanların yüzlerine şamar vurur gibi vurmaktır. Bakın yüz yıl önce neler söy- lemiş. Hürriyet Kasidesinden: Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten Çekildik izzet-i ikbal ile bâbı hükûmetten. Gelelim bizdeki Hakir olduysa millet, şanına noksan gelir sanma utanılası duruma. Yere düşmekle cevher, sakıt olmaz kadr ü kıymetten. Sene 2009, Muini zalimin dünyada erbab-ı denâettir güya 21. Yüzyıla Köpektir zevk alan sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten. girmişiz hatta Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim 10 yılda geçmiş Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten iyi mi. 12 Eylül Ne gam, pür ateş-i havl olsa da kavgâ-yı hürriyet Darbecilerinin Kaçar mı merd olan bir can için meydanı gayretten. icat ettiği bir Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin usulle Askeri Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten Şura Kararları yargı denetimine Ne mümkün zulm ile bidat ile imhâ-yı hürriyet Çalış idraki kaldır muktedirsen âdemiyetten kapalıdır denilerek, Ne efsunkâr imişsin âh ey didar-ı hürriyet subaylar irtica Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten ile suçlanıyor ve işlerine son Ne yâr-ı cân imişsin âh ümmid-i istikbal Cihanı sensin âzâd eyleyen bin ye’s ü minnetten veriliyor. Senindir devr-i devlet, hükmünü dünyaya infaz et Hüdâ ikbalini hıfz eylesin her türlü âfetten 54 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 54 25.09.2009 16:54:41

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE HEDEFLERİ DERT EDİNMEK YA DA DERTLERİ HEDEF… Halil MERT / E. Topçu Yarbay - Strateji Uluslararası İlişkiler ve Yönetim Uzmanı “Fikir Sancısı kadar nevinden. Hani işinize ya da işi- Nerede nesilleri Lafımın dostusunuz, çilemin yaban- mize geliyorsa. Peki böyle mi olmalı? kurtaracak cısı, / Yok mudur, sizin köyde, çeken fi- hedefler? Ecdadın kir sancısı? -Necip Fazıl Kısakürek” Hani, Emr-i İlahi! mücadelesi, Ne güzel de söylemiş Merhum N. Hani, Milli menfaatler! bölgesinde etkin, Fazıl.. Herkes söylenen güzellikleri al- Nerede nesilleri kurtaracak hedef- güçlü ve Büyük kışlıyor. Peki, bu alkışlanan ulvi ve yü- ler? Türkiye İdeali… ce davanın takipçileri için ne düşünüyo- Ecdadın mücadelesi, bölgesinde et- Topyekûn İslam ruz? “Onlar mı? Çok iyi insanlar ama… kin, güçlü ve Büyük Türkiye İdeali… Âleminin eziyetini Ama bu çağda, ya da şu ya da bu devlet Topyekûn İslam Âleminin eziyetini dert edinmek varken… Ya da şu kurum veya bu ku- dert edinmek gerekmez mi? gerekmez mi? rum varken olmaz ki?” mi diyoruz, aşa- Peki ya insanlığın içinde bulundu- ğılar bir eda ile. ğu bu küreselci emperyalist düzene kim Şarta bağlı mensubiyet, sözleşme- kafa tutacak? Kıvılcımı kim çakacak? li iman, koşullu destek… O da bir yere Bakıldığında artık birçok sektörde, birçok kurumda bizimkiler tabiri içine gi- eylül-ekim 2009 | ASDER 55 asder13.indd 55 25.09.2009 16:54:49

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Laiklik, ren insanlar çoğunlukta. Güzel. Bir za- yandan esersen es!..” cumhuriyetin manlar bu kadrolar hayal edilirdi. Ama Evet, gedik açıldı ama gedikten ge- yıkılan temelleri şimdi eskinin o ideal, mücadele, sami- miyet dolu günlerini hatırlayıp, üzüntü çenler evsafını koruyamıyor, korumu- safsataları ile “Hey gidi günler!” diyoruz. “Hey gi- yor. Bir kez daha “Hey gidi günler hey!” ile kolay di günler!” demekten alamıyor insan kendini. yönlendirilen, Özellikle son dönemde hizmetlerin, Oysa kimsenin kahramanlık yapma- akabinde de gayretlerin ve maddi imkânların da art- sını beklemiyoruz. Herkes evinde, iş ye- ması ile birçok insan yetişti. Bu insan- rinde, sokakta biraz sorumlu davransa sözüm ona sert lar her yerde. Tamamına yakını konuş- hele de medyanın güdümünden, siya- siyasi söylemlerle malarının içinde sizler gibi, “hey gidi silerin kaba yönlendirmelerinden kurtul- günler!” diyorlar. O günleri hep beraber sa, oy kullanırken gerçekten gönlünden bir birinin anıp psikolojik olarak rahatlıyorlar. Son- geçen, sözün, fikrin, ideallerin, toplum kucağına itilen ra kalabalığa karışıp gidiyorlar. hedeflerinin gerçek sahiplerine oy ver- seler hedeflerini dert edinmiş yüce ve kalabalıklar… Kalabalıklar… Yanıltan, şaşırtan ka- ulvi değerlere sevdalı insanlarla kol ko- labalıklar. Sel misali, nereden kopara- la girseler…. Hiç te zor değil ama men- cağı, nereye yığacağı kestirilemeyen, faat denen o kötü duygu ağır basıyor. ya da Milletin müsbet zemininin çok ta Belki de insanımız artık geleceğe dair yönlendiremediği kalabalıklar. Belki de beklentilerinden, ümitlerinden vazgeçti. birilerinin medya, şu ya da bu efendi Oysa eskiden şair gibi birilerine kızıyor- aracılığı ile kolay yönlendirdiği kalaba- du. lıklar. Laiklik, cumhuriyetin yıkılan te- melleri safsataları ile kolay yönlendiri- “Varlığından şu güzel ülkeyi kurtar- len, akabinde de sözüm ona sert siyasi sak da; söylemlerle bir birinin kucağına itilen kalabalıklar… Adımından kalan izler, lekedir top- rakta!” (A. Nihat ASYA) diyordu ya da Çocuklar yetiştiriyoruz, kendini kur- benzeri şeyler söyleyip daha da hırsla- tarmaya koşullandırılmış. nıyordu. Merhum N. Fazıl gibi üzerine bir de Milletimizin ezeli düşmanlarının Anneler, ya yoğun iş hızı, ya da di- yaptıkları ekleniyor. zilerle sabah programlarında içinde ka- yıplar. “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Babalar mı? Onlar da birkaç grup. En iyileri kirli akan suda adacıklar kurmaya Gündüz geceye muhtaç, bana da çalışanlar. Onlarda kirli suyun yüksel- sen lazımsın!..” diyor, şimdi olduğu gi- diğinden habersizler. Bir gün kendi pa- bi güçlü olmamasına rağmen yine de çalarına da o pis su bulaşacak. Adeta O düşmana kafa tutacak kadar azim, kimse suyun temiz akması için nasıl bir irade, kararlılık, mensubiyet ve aidiyet mücadele gerekiyor düşüncesi ile hare- duygusuna sahipti. Tabii hedefleri vardı, ket etmemeye başladı. Bu kirli su, kirli Milletimiz, çocuklarının istikbali ve vata- toplum herkesi boğacak. Bu yangın top- nımız için, inançlarında büyüttüğü he- lumu yakacak. Bu manada dert edinen, defleri vardı. insan o kadar azaldı ki artık. Sadece, doğru yerde durduğunu düşünüp tatmin Tüm bunlarla şekilleniyordu haya- olan bir güruha dönüşmek üzereyiz. tı. Mutluydu. Kendisi gibi düşünen bir Dolayısı ile hedefler koymak, koyulan avuçtan biri ile kucaklaştığında duygu- hedefleri de dert edinmek gerekiyor. lanıyordu, rahatlıyordu. Beraber gele- cek planları yapıyorlardı. Ne güzeldi o Yarım asır önce ne demişti şair; kardeşlik, uhuvvet, dava adamlığı ne “Surda bir gedik açtık; mukaddes mi güzeldi. mukaddes! / Ey kahpe rüzgâr, artık ne O güzel adamın oğlu ise babasının çevresinde şekillenen tüm dostlukları menfaate dönüştürdü. Hatta artık top- 56 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 56 25.09.2009 16:54:55

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE lantılarda Havana Purosu bile içiyor, yatı var, Ege’ye açılıyor yazın. “O’nun arabası var ama maalesef ruhu yok!.” Daha da kötüsü bu kötü gidişten bahse- dildiğinde “-Ne masal şey! Hangi çağda yaşıyorsunuz siz?” diyor. “Kıssadan Hisse sevebilmemiz için sahip olmamız gere- Ey iman edenler! Geçmişten adam hisse kaparmış... ken temel şart imandır. İman; Sizden olmayanı Ne masal şey! / Beş bin senelik kıssa dost edinmeyin. yarım hisse mi verdi? 1. İnsan, nur-u iman ile a’lâ-yı Onlar sizi ‘Tarih’i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;/ illiyyîne çıkar; Cennet’e lâyık bir kıymet şaşırtmaktan Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? alır. Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i safilîne geri kalmazlar. - Mehmet Akif ERSOY” düşer; Cehennem’e ehil (olacak) bir va- Sıkıntıya Elbette hayır, hiç tarih tekerrürden ziyete girer. düşmenizi ibaret olur mu, hisse alınsa. Burada ki- isterler. Öfkeleri şisel hedeflerini ülke hedefleri ile üst üs- 2. İman nasılki bir nurdur, insanı ışık- ağızlarından te getirmiş, bu hedeflerini dert edinmiş landırır, taşmaktadır; insanımıza, dostlarımıza da söyleyece- sinelerinin ğimiz o dur ki; Yalnız değilsiniz. İnanı- 3. İman hem nurdur, hem kuvvet- gizlediği ise yorsanız, dost olarak Allah size yeter. tir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, daha büyüktür. Allah, Kur’ân-ı Kerim’de “Müminler, kâinata meydan okuyabilir ve imanın Size âyetlerimizi müminleri bırakıp da kâfirleri dost edin- kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından açıkladık, eğer mesinler. Kim böyle yaparsa Allah’tan kurtulabilir. düşünürseniz ilişiği kesilmiş olur. Ancak onlardan sa- kınma haliniz müstesnadır. Allah si- 4. İman, insanı insan eder. Belki insa- ze kendisinden korkmanızı emrediyor. nı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife- Nihâyet dönüş Allah’adır.” (Âli İmrân, i asliyesi, iman ve duadır. (Risale-i Nur, 3/28) SÖZLER, 23’üncü söz) “Ey iman edenler! Sizden olmayanı dost edinmeyin. Onlar sizi şaşırtmak- Başka söze ne hacet. Bir büyü- tan geri kalmazlar. Sıkıntıya düşmenizi ğümüz şöyle demişti. “Evlatlarım. Öyle isterler. Öfkeleri ağızlarından taşmak- yiğitler olun ki işinizi Allah’a gördürün.” tadır; sinelerinin gizlediği ise daha bü- Ne mutlu o yiğitlere. Ne mutlu hedefle- yüktür. Size âyetlerimizi açıkladık, eğer rini dert, dertlerini hedef edinenlere. Ne düşünürseniz.” (Âli İmrân, 3/118) buyru- mutlu sevdaları olan mert insanlara. ğunda ve “Kâfirler de birbirlerinin dostu- durlar.” (el-Enfâl, 8/73) buyruğunda mü- Eğer siz başkalarının dertleri- minlere gerçekleri hatırlatılmıştır. ni dert edinirseniz Allah ta sizin dertle- Müminler, birbirlerine kızıp da rinizi dert edinecektir. Toparlarsak; “Bi- kâfirlere yönelemezler: “Ey iman eden- lin ki Allah sizin mevlânızdır (sahibiniz, ler! Müminleri bırakıp da, kâfirleri dost hâminiz, dostunuz, yardımcınızdır). O, edinmeyin.” (en-Nisâ, 4/144) Hz. Pey- ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcı- gamberimiz (S.A.V) ise şöyle buyur- dır” (el-Enfâl, 8/40). muştur: “İnsan, dostunun dinindedir. Bundan dolayı dost edineceği kişiye dikkat etsin.” (Riyâzü’s-Sâlihin, I, 398) “İnsan sevdiği ile beraberdir.” (Müslim, Birr, 161) Hedefler oluşturmak ve dertlerimizi eylül-ekim 2009 | ASDER 57 asder13.indd 57 25.09.2009 16:55:02

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE asder13.indd 58 YENİÇERİYİ TANIMAK Şahin ÖZDAŞ Osmanlı imparatorluğunun kuşkusuz en ünlü askerleri yeniçerilerdir. Devşirme yöntemiyle Hıristiyanlardan toplanan çocukların oluşturduğu yeniçeriler padi- şahın kölesi, başka hiç kimseyle bağları olmayan özel askerleriydi. Ayrıca devşi- rilen çocukların en yetenekli ve zeki görülenleri Enderun adlı saray okuluna alınır ve bürokrat olarak yetiştirilirdi 58 ASDER | eylül-ekim 2009 25.09.2009 16:55:09

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Her yıl eylül ayı gelince içimde bir hü- bir savaşın bestesini yapan Modest Pet- “Çeri” Türkçede zün, bir dert, bir acı, bir sıkıntı baş gös- roviç Mussorgski hayranlığından mest asker demektir. terir. Acep, yemyeşil ağaçların sararan olan ağavatlık yapan, donmuş beyinli Asker kelimesi yapraklarını dökmesinden, yeşil alanla- adamların başında olduğu birlik. Arapçadan gelir. rın kuruyup çer, çöp olmasından mıdır? I. Murad, yeni Yoksa 29 yıl önce “çeribaşı”lık dönemim- 5. Barış zamanında İstanbul’u, savaş bir sınıf ihdas de bir Eylül ayının 12 sinde gece saat zamanında ise Padişah’ı koruyan “kul- ettiği, kendisine 03.30’da, cunta liderleri olan “bizim oğ- lar” babadan kalan lanlar” lakaplı “beşibiryerde”nin emriy- yaya (piyade) le G. Antep Bölge posta hanesinin sant- 6. Osmanlıda yaşamlarını bıyık bı- ve atlı (süvari) ral kapısını kırdığımdan mıdır? Evet, bu rakmakla ve kazan kaldırmakla geçiren, yanında “yeni olabilir. İşte bu acı, o gün orada bulunan devamlı padişahtan bahşiş isteyen as- bir asker” sınıfı ve korkularından tir tir titreyen kardeşle- kerlere verilen genel ad. ortaya çıkardığı rimden helallik alamamamın acısı olabi- için, bu zümreye lir. Ve her yıl eylül ayında işlemiş oldu- 7. Osmanlıda padişahı korumaktan “Yeni-çeri” ğum günahlarımla yüz yüze kalmaktan başka işi gücü olmayan, ecnebi ve gür- denilmiştir. beni kurtaran, düşündükçe içimin hu- büz çocukların genç yaşta devşirilmele- zur dolduğu, tek işlediğim sevap, galiba riyle oluşturulmuş, lakin savaşlarda ga- 1982 Anayasasının tümüne birden hayır nimete ilk önce çöreklenen askeri birlik. dememdi. 8. Sömürgeci ülkelerin, işgal etmek İngilizce- N. Janissary istedikleri ülkeleri “silah ve mühimmat- Almanca- N. Janitschar la destekleme amaçlı!” kendi çıkarlarına Osmanlıca- Yeniçeri uygun, askeri kurumları yeniden dizayn Kürtçe- New Leşker (Nu Leşger) ederek, o halktan “devşirdikleri” unsur- Türkçe- Asker ları başa getirerek rahatlıkla kullanabile- olarak manalandırılan “YENİÇERİ”, ken- cekleri yapının adı. disine mekân açma, unvan, şan, şöhret, makam, dikta hevesi, zalimliğin zevki gi- 9. Yeniçeri, Osmanlı İmparator- bi her çeşit dünya hırsı açısından da ol- luğu’nun belirli bir döneminde kurulan ve sa, tarih içinde “her durumdan kendisine kendine has bir düzeni olan askeri örgü- vazife çıkarmış” ve üstüne vazife olma- te mensup erlere verilen isim. yan konularda “ahkâm” kesmiş, dünya- ya nizamat vermeye kalktığından, de- 10. Yeniçeriler, Osmanlı ordusun- ğişik anlatımlarla aşağıdaki şekillerde da devleti korumak için kurulan ama za- esamisini tarihe not ettirmiştir. manla hem devletin hem ordunun başı- 1. İsmen olmasa da cismen, bir şekil- na musallat olan baş belaları. de varlığını halen de sürdüren yapılan- ma. 11. Kısacası ota, …, püsüre karışan, 2. Padişahı veya yönetimi protesto ülkenin ve insanlığın hayrına olacak ne etmek istediklerinde “kazan kaldırmak” varsa tiz elden karşı çıkan, ne idiğü be- deyimi ile nitelendirilen bir isyan başla- lirsiz “Kul Ağaları“nın avukatlığına soyu- tan ve genelde kelle almadan isyanı bı- nan “istemezüüükçüler.” rakmayan eski askeri birlik. 3. Viyana kuşatmasında düşmanın Aslında, “Çeri” Türkçede asker de- moralini bozmak için çıkarttıkları sesler- mektir. Asker kelimesi Arapçadan gelir. le Mozart’ın “rondo alla turcay”ını yaz- I. Murad, yeni bir sınıf ihdas ettiği, ken- masına yardımcı olan askeri kurum. disine babadan kalan yaya (piyade) ve 4. Onbaşı bile olamayacakların ülke- atlı (süvari) yanında “yeni bir asker” sı- sinde ünlü Rus besteci ve aynı zamanda nıfı ortaya çıkardığı için, bu zümreye bir subay olan, Kafkaslar’da Rus ordu- “Yeni-çeri” denilmiştir. Çandarlı Kara Ha- larının Müslümanlara karşı yürüttükleri lil Paşa, bir dönem kendileri gibi bu nü- fus açmazına düşen Selçuklu devletinin kullandığı Hıristiyanları kullanma yolu- nu padişaha önermiştir. Bu öneriyi çok beğenen padişah I. Murad, savaşlarda esir alınan çocuklardan 1600 Hıristiyan gencin derhal Bursa’ya yollanıp eğitime başlanmasını istemiştir. Acemi Oğlanı eylül-ekim 2009 | ASDER 59 asder13.indd 59 25.09.2009 16:55:14

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Osmanlı denilen bu çocuklar, önce Müslüman bir “Ağa” denilirdi. Büyük unvandı ve mut- imparatorluğunun köylü ailesinin yanına verilerek, dil öğre- lak “Ağalar” şeklinde kullanılırdı. Yeni- niyor, İslam dininin icaplarına göre yetiş- çeri ocağının en büyük komutanı “Yeni- kuşkusuz en tiriliyordu. Devşirilir devşirilmez de sün- çeri Ağası” (Genel Kurmay Başkanı) idi. ünlü askerleri net edilip, kendilerine bir Müslüman adı Hatta “Ağavat hazarâtı içeru girmekte- yeniçerilerdir. verilerek, meşhur “Yeniçeri” adlı bir as- dur” deyimiyle Yeniçeri Generalleri ile di- keri ocak sistemini teşkil eden kışlaların- ğer Kapıkulu Ocaklarının Generallerinin Devşirme da askeri terbiye eğitimleri başlıyordu. içeriye girdiği, ahalinin kendilerine çeki yöntemiyle düzen vererek, kıpırdamadan karşıla- Hıristiyanlardan Ve bazı tarihçiler de, der ki; Orhan yacakları anın geldiği anlaşılırdı. Yeni- Gazi (1281–1362), mahiyetinde yeni as- çeri Ocağı’nı meydana getiren sınıfların toplanan kerlerinden bir grubu yanına alarak Ha- hepsi birden “Kapıkulu” diye tanımlanır- çocukların cı Bektaşi Veli’yi ziyarete gider, el öpüp dı. Kendilerini Ali Osman tahtında oturan oluşturduğu duasını almak, bir sancak ve birde isim padişahın kulları bilir ve kulluk ile övü- yeniçeriler verilmesini talep etmek için. Orhan Ga- nürlerdi. IV. Mehmed’in saltanatında Ye- padişahın zi, Şeyhin ışık saçan yüzüne bakıp dedi niçerilerin miktarı 40.000’e yükselmiş ve kölesi, başka ki: “Bu uzun yoldan, size, devletimize ve yeniçeri ağasına ”kırk bin kul ağası” de- hiç kimseyle ordumuza dua etmenizi dilemek için gel- nilmeğe başlanmıştır. bağları olmayan dim. Yanıma da, yeni teşkil ettiğimiz as- özel askerleriydi. kerlerden bir kaçını aldım” Şeyh bunların Osmanlı imparatorluğunun kuşkusuz Ayrıca devşirilen yüzüne baktı ve abasının kolunu askerin en ünlü askerleri yeniçerilerdir. Devşir- çocukların en sırtına kadar sarkıtıp sağ elini bunlardan me yöntemiyle Hıristiyanlardan toplanan yetenekli ve bir tanesinin başına koydu: “Maşallah! çocukların oluşturduğu yeniçeriler padi- zeki görülenleri Ne güzel, ne civan kişiler! İsimleri ‘Ye- şahın kölesi, başka hiç kimseyle bağları Enderun adlı niçeri’ olsun. Allah yüzlerini ak, pazula- olmayan özel askerleriydi. Ayrıca devşi- saray okuluna rını güçlü, kılıçlarını keskin, oklarını vu- rilen çocukların en yetenekli ve zeki gö- rucu, kendilerini daima düşmana galip rülenleri Enderun adlı saray okuluna alı- alınır ve eylesin.” nır ve bürokrat olarak yetiştirilirdi. İlk kez bürokrat olarak sultan Orhan zamanında kurulan yeni- Yeniçeriler kışlalarda yaşarlardı. Her çeriler 17.yüzyıla dek Osmanlı ordusu- yetiştirilirdi. yeniçeri bölüğüne “Orta” denirdi. Her or- nun, disiplinleri ve fanatizmleriyle, en tanın da komutanı olan ve “Çorbacı” de- korkulan birliklerinden oldular. (Yeniçeri- nilen bir subayı bulunurdu. Sekban ve lerin direkt padişah korumalığı yapan ve Ağa bölüklerinde bu komutana “Bölük- savaşta padişahın yanında bulunan sü- başı” (şimdiki adıyla “yüzbaşı”) denirdi. per elit birlikleri arasında, kafayı tümüyle İstidat ve kabiliyet gösterenler subay ve tıraş edip yalnızca tepede uzun bir per- general olurlardı. Yeniçeri generalleri- çem bırakma âdeti vardı. Bu işlem, nefer ne, albaylarına ve daha bazı subaylara 60 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 60 25.09.2009 16:55:20

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE muharebe meydanında kelleyi kaybe- şında ticaret ve esnaflık işleriyle de uğ- derse biri kafayı yerden kolayca alabil- raştıkları görülmekteydi. Sürekli isyan sin ki beden kafasız defnedilmesin diye) (darbe, muhtıra) çıkararak zırt pırt ulu- Sıkı bir askeri eğitime alınırlardı. Evlen- fe ister, Ulufelerini alamadıkları zaman- meleri ve ticarete atılmaları kesinlikle larda ise sadrazamların kellesini alırlar- yasaktı. Yeni aileleri ocaktaki arkadaşla- dı. Ayrıca yeniçerilerin değişiklik yapmak rı ve yeni babaları kendiside bir numaralı isteyen devlet adamlarını ve padişahla- yeniçeri olan padişahtı. İşte bu kardeşlik rı görevlerinden etmeleri ya da onları öl- ve bir yere ait olma duygusu ve disiplin- dürmelerinin ardından, istedikleri her şe- li eğitimleri onları savaş meydanlarında yi, çıkardıkları isyanlar sonucu devlete çok önemli bir güç haline getiriyordu. Al- kabul ettirmeleri yeniçerilerin devlet yö- dıkları duaların feyiz ve bereketiyle tüm netiminde ne derece etkili olduğunu gös- görevlerini kusursuz yerine getirerek ce- termişti. (Yeniçeri Ocakları’nı kaldırmak saret ve ihlâsla cenneti arzulayan yeni- amacıyla Nizam-ı Cedit’i kuran Sultan çeriler, zaferden zafere at koşturarak, Üçüncü Selim ve Alemdar Mustafa Pa- Osmanî âliyenin gurur tablosunu tarihe şa Yeniçeriler tarafından öldürülmüştür) kaydettirmişlerdi. Bundan dolayı da yeniçerilerin desteği alınmadan hiçbir konuda değişiklik ya- Yeniçeriler, ulûfelerini (maaş) üç ay- pabilme imkânı ve kabiliyeti kalmamış- da bir alırlardı. Ulûfe, padişahın neza- tı. Yeniçerilerin artık yok edilemeyecek retinde büyük bir törenle her “ortaya” kadar çok büyük bir sorun haline geldiği torbalar halinde tevzi edilirdi. Yılda bir el- anlaşılmıştı. bise ve üç ayda bir yevmiye hesabı üze- rinden maaş alan yeniçeriler. Yeniçerili- Yeniçeri kışlaları hayatının bir cüm- ği artık askerlik değil; ulufe sahipliğine büşlü, curcunalı sahnesi de her sabah çevirmişlerdi. Halktan haberleri yoktu. kışla önündeki meydanda ortalara et Halk, pek de umurlarında değildi zaten. dağıtılmasıydı, meydan bu münasebet- Hem neden umurlarında olsundu ki, on- le ‘Etmeydanı’ adını almıştı. Ocağa sı- lar maaşlarını alıyorlar, karınları tok, ya- ğır eti verilirdi; sığırlar Yedikule dışındaki tacak yer arama, geçim derdi, kira derdi salhanede kesilirdi; etler beygirlere yük- dersen hiç yoktu. Kapağı devlete atmış- lardı bir kere, gerisinin ne önemi vardı. Yeniçeriler, Yeniçeri ocaklarının tüm giderleri dev- ulûfelerini let tarafından karşılanırken, ahlaki bir di- (maaş) üç ayda siplin eğitimi görmezden gelinmiş dola- bir alırlardı. yısıyla zamanla bu askerlerin aile, din, Ulûfe, padişahın vatan, ahlak, namus gibi hiçbir değere nezaretinde bağlılıkları kalmamıştı. Dinmiş, iman- büyük bir törenle mış, namusmuş, vicdanmış bunlar ebet- her “ortaya” teki ulufeden daha değerli şeyler değil- torbalar halinde lerdi. Yeniçeriler bu üstün meziyet! Sıfat! tevzi edilirdi. Ve savaş teknikleriyle! Osmanlı birlikle- Yılda bir elbise rinin en gözde üyesi olunca, yabancı ai- ve üç ayda bir leler de çocuklarını kendi elleriyle yeni- yevmiye hesabı çeri ordusuna vermeye çalıştılar. Hatta üzerinden maaş yeniçeri ordusuna kaydolabilmek üstün alan yeniçeriler. bir meziyet sayıldı. Ve bu is için rüşvet Yeniçeriliği artık kullanmak adeta normal bir hale geldi. askerlik değil; ulufe sahipliğine Zamanla yeniçeriler çerilik dışında çevirmişlerdi. başka işlerde çalışmaya hatta evlenme- Halktan haberleri ye de başladılar. Kışlalarında yatmak yoktu. yerine evlerinde yattıkları ve askerlik dı- eylül-ekim 2009 | ASDER 61 asder13.indd 61 25.09.2009 16:55:28

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Sürekli ayaklanan lenerek her sabah bu işe memur “kara- paralar, fitre ve zekâtlarla evine sığır eti askerlere kollukçular” tarafından tırıs sürülen hay- götürenler, kışlanın lüks nimetlerinden vanlara ayak uydurularak koşa koşa ücretsiz istifade edenler eğer halkla aynı yakışmayan getirilirdi. Karakollukçuların başında bu- inancı, aynı şeref ve haysiyeti, aynı na- davranışlar içine lunan aşçıya da “seğirdim ustası” denilir- mus anlayışını paylaşmıyor, zıt değerler di ki, kafilenin başında koşar ve koşarken taşıyor ve üstüne üstlük ihtar (muhtıra) giren sarhoş de önde eğleşen halkı ikaz ederek (düş- ediliyor, “azar” işitiyor, “kötek” yiyor, “dar- Yeniçeriler, zaman man kovalıyor pozlarında) “Savulun, bre be!” alıyorsa hangi vatan ve hangi inanç savulun!” diye bağırırdı. Ocağın etlerini birliğinden söz edilebilirdi. zaman halkın getiren kafilenin önünden geçmek, oca- mekânlarına ğın kısmetini kesme, uğursuzluk bilinir- Yeniçeri ocağının yozlaşarak da baskınlar di, Yedikule ile Aksaray arasındaki yolda 17.yüzyıl ortalarından itibaren padişahın düzenleyerek halktan bu gafleti gösteren kimse kıya- otoritesini hiçe indirgemesi devletin çö- canına, malına sıya hatta kıyasıya ne kelime öldüresiye küşünün öncelenmesi sebeplerinden bi- ve ırzına zarar dövülürdü. ri haline geldi. 1324 yılında kurulan Ye- vererek halkın niçeri Ocağı 1658 yılından itibaren tüm Sürekli ayaklanan askerlere ya- önemini kaybetmiş ve bir ayaklanma yu- nefretini kışmayan davranışlar içine giren sar- vası haline gelmişti. Ocaktaki hemen he- kazanmışlardı. hoş Yeniçeriler, zaman zaman halkın men İstanbul’un fethi ile başlayan bu bo- mekânlarına da baskınlar düzenleyerek zulma 2. Mahmut zamanına kadar hızla canına, malına ve ırzına zarar vererek artarak devam etti. halkın nefretini kazanmışlardı. Çok de- ğer verilen ilmiye sınıfının sohbet ehli Osmanlı’da artık yönetim karşıtı bir âlim ve münevverlerine yaptıkları haka- otoritenin merkezine kendilerini yerleşti- retler, halk ile ilmiye sınıfının, Yeniçeri- ren, kendilerini siyaset ve ticarette nam- lere karşı, cephe almalarına sebep ol- lu görevlisi sayan “yeniçeri ağaları” (Er- muştu. Ayrıca, Ağalara bağlı yeniçeriler genekon) generaller vardı. Kendisini iyice pervasızlaşmış ahlaksızlarını aleni kanun üstü sayan bu gücün devlet siya- sergileyerek, uluorta salıncak kurup her- setini etkileme entrikaları olanca hızıyla kesi binmeye mecbur eder hale gelmiş- devam etmeye başlamıştı. Savaşların lerdi. Deli Dumrul’a rahmet okuturcasına kaybedilmesine yol açıyor, padişahla- salıncağa binmeyeni döver ve bir de at- rı baskı altında tutuyor, yeni ordu kurma tıkları dayaktan elleri yorulduğu için “el çalışmalarını da engelliyorlardı. Artık bı- kirası” alırlardı. Yani ordu bozulmuş, ti- çak şah damarına dayandı. Ötesi yok, caret, siyaset ve zulme bulaşmıştı. Ken- ne olacaksa şimdi olmalıydı. En iyi sa- di halkına işgal ordularının bile yapmaya vunma, taarruzdur ve tarih, geç kalanı cesaret edemeyeceği zulümleri yapma- affetmez. Sonradan “Keşke” demeler de ya başlamıştı. fayda vermezdi. Halk, kendisini dış tehditlere karşı sa- İşte böyle başlamıştı Yeniçerinin tarih vundurmak için, kendi vergisiyle oluş- içindeki inanılmaz macerası, inanılmaz turup silahlandırdığı güvenlik kurum ve kahramanlıklarının ardından, inanılmaz mekanizmasında ihlâs, vecd, sadakat alçaklıkları. ve cihad şuurunun yavaş yavaş kay- bolmaya yüz tuttuğunu artık anlamış- Devlet, “mukaddes Şeriat” yolun- tı. “Besle kargayı oysun gözünü” misali dan sapmaya başlayınca da, devle- boğazından keserek verdiği vergi ile ye- ti devlet, orduyu ordu, Yeniçeriyi Yeni- niçeriyi “besiye çekilmiş boynuzlu” gibi çeri yapan diğer faktörler yavaş yavaş beslerken aynı zamanda kendisine kar- ortadan kaybolmaya başladı. Barış za- şı boynuz atan, kaba ve zorbaca tavırlar manı İstanbul’da padişahı koruyan, sa- sergileyen Yeniçerilerle aynı inancı nasıl vaş zamanı orduda görev alan yeniçe- paylaşabileceklerini sorgulamaya başla- rilerde yükselme ve kısmen duraklama dı. İçinde yaşadığı halkın vermiş olduğu döneminde “ocak devlet içindir” anlayışı hâkim iken daha sonra “devlet ocak için- dir” anlayışının gelişmesiyle, şimdiki de- 62 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 62 25.09.2009 16:55:35

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE yimle “ordusu olan devlet” yerine “devleti tirdiği nefretle yürüdüler bu eşkıyalaşmış II. Mahmud 1825 olan ordu” fikrini benimsediklerinden ba- asker müsveddelerinin üzerine. Kışlala- yılı haziranında şıbozuk bir “haramiler çetesi” haline gel- rına kadar kovaladılar, yakaladıklarının yeniçeri mişlerdi. kellesini kopardılar ve kışlayı kuşattılar. ocaklarını Bir yandan top ateşi, bir yandan yağlı kaldırarak, Ve böylece, Yeniçeride ne disiplin paçavralarla kışlayı ateşe verdiler. Tarihi Asakir-i Mansure-i kaldı ne itaat, ne vecd kaldı ne cesaret, kışla, içindeki eşkıyalaşmış asker müs- Muhammediye ne din kaldı ne de iman. “Devletinin oto- veddeleriyle birlikte kül oldu. Pencere ve (Muhammed ritesine baş kaldırıp bu otoriteyi kendi- kapılarda bir takım yeniçeri kafaları, çığ- (s.a.v)’in Yardımcı ne karşı işlemez hale getirmeyi başardı- lık çığlık bağırıyorlar: “Bizi böyle diri diri Askerleri) adlı ğı gibi, kendi otoritesini devletine zor ve yakmayınız! Allah zulmedenlerden razı yeni bir askeri zorbalıkla kabul ettirmeyi de becerdi ve olmaz! Gelip bizi teslim alınız! Cezamız teşkilat kurdu. yeniçeri ocağı eşkıya ocağı haline dö- neyse veriniz! Ama kâfirlere bile edilmez Seraskerliğine nüştü.“ muameleden koruyunuz bizi!” Halkta de yeniçeriliğin yüzyılların nefreti vardı, Yeniçeride yüz- kaldırılmasında Sultan II. Mahmud Yeniçeri ocağına yıllar içinde yaptığı eşkıyalığın pişmanlı- büyük hizmetleri karşı birtakım tedbirler almaya başladı. ğı. Pişmanlık son pişmanlıktı ne yazık ki geçen Ağa “Eşkinci” adlı yeni bir askeri örgüt kurul- fayda vermiyordu. Ateşse çoktan bacayı Hüseyin Paşa masını emretti. Bu yeni eğitimi isteme- sarmıştı. Olan oldu. Hem halk hem de getirildi. yen Yeniçeriler, At meydanında toplanıp, yönetim derinden bir “oh” çekti. Bir halk gösteri yaparak ayaklandılar. Babıâli’ye belki de tarihte ilk defa kendi ordusunu saldırarak altı bin kese para aldılar. Ge- kendi eliyle tepeledi, yok etti. II. Mahmud lişmeleri öfkeyle izleyen IV. Mustafa ve 1825 yılı haziranında yeniçeri ocaklarını Kapıkulu ocakları mensubu ağalar 14 kaldırarak, Asakir-i Mansure-i Muham- Kasım 1808 gecesi, Alemdar’ın konağı- mediye (Muhammed (s.a.v)’in Yardımcı nı bastılar. Gelecek yardımı bekleyerek Askerleri) adlı yeni bir askeri teşkilat kur- yeniçerilerle kıyasıya çarpışan sadra- du. Seraskerliğine de yeniçeriliğin kaldı- zam, damı delmekte olan yeniçerileri gö- rılmasında büyük hizmetleri geçen Ağa rünce patlattığı barut fıçısıyla intihar etti. Hüseyin Paşa getirildi. Bunun üzerine, Rusçuk yaranından Def- terdar Tahsin Efendi ile Umur-ı Cihadiye “M. Kemal, Yeniçeri Ocağının kaldı- nazırı Behiç Efendi İstanbul’dan kaçtılar; rılışından 89 Yıl sonra Belgrat ve Çeti- Sadaret kethüdası Mustafa Refik Efendi ne Ataşe militerliği (Askeri Ataşe) gö- ise asiler tarafından parçalandı. Ayakla- revini yürütürken, 11–12 Mayıs 1914 nanlar II. Mahmut’u tahttan indirmek için gecesi Sofya’da düzenlenen bir balo- saraya saldırdılar. da, Türk milletini temsilen Yeniçeri kıya- feti giymiştir.” Cümlesini yazarken aklı- Sonunda sabır taşı çatladı: “Sultana ma şu kısa anekdot geldi; 1988 Yılında tahakküm yoluyla nizamı bozan ve fe- Ümraniye’de Arapça öğrenirken, Arap- sada sebep olanlara şeriat bakımından çaya girişin “Emsile”den sonra ikinci ki- ne yapmak gerektir?” Cevap: “siyaset tabı olan “Bina” ismindeki kitabı hoca- kılıcıyla boyunlarını vurmak.” Halk kendi mız bize ezberletmişti. Her ezberden kesesinden beslediği ve vatanı korumak bir ay sonra “Bina” kitabı haliyle unutu- için eline silah emanet ettiği bu ünifor- lunca tekrar talebelere baştan ezberle- malı zorbalara karşı ayaklandı. Şeyhü- me mecburiyeti getiriliyordu. Hocamızda lislam fetvayı verdi. Yönetim diğer silahlı bunun üzerine şu veciz sözü bize uygun güçlerini toparlayarak halkla el ele eşkı- bulmuştu; “Bizim oğlan Bina okur, döner ya ocağının üzerine yürüdü. İstanbul’u iki döner yine okur” ses kaplamış bulunuyor: “Yeniçeri olan kazanın yanına gelsin!”, ve diğeri “Müs- Bilmem anlatabildim mi? lüman olanlar ‘sancak-ı şerif’ altına gel- Dua buyurunuz. sin.” Şüphesiz ki, sancak altına koşanlar kazana koşanlardan çok fazla idi. San- cak altında toplananlar yüzyılların birik- eylül-ekim 2009 | ASDER 63 asder13.indd 63 25.09.2009 16:55:41

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 N O S TA L J İ Abbas Akbulut rınızın bu olaya tepkisi nasıl oldu? Üzüntülerini belirtiler. Amirlerinizle aranızdaki diyalog nasıldı? İyi idi. Takdir ya da cezalarınız var mıy- dı? Subaylık hayatımda hiç cezam yok. Yirmi iki adet takdirim var. Ne ile suçlandınız? Disiplinsizlikle. Suçlanmış olduğunuz özellikler gerçekten sizde var mı? Yok. Asker ocağını Sizi tanıyabilir miyiz? Silahlı Kuvvetlere ilk nasbınızdan Peygamber Abbas AKBULUT 1963 yılında itibaren hiç sorun yaşadınız mı? İn- Bayburt’ta doğdum 1984’te Topçu Su- san haklarına aykırı herhangi bir mu- ocağı olduğu için bayı olarak K.H.O.’dan mezun oldum. ameleye maruz kaldınız mı? tercih etmiştim. Evli ve üç çocuk babasıyım. 22.12.1997 Kırgınlığım yılında Yüksek Askeri Şura kararlarıyla Hayır. Top. Kd. Yzb. iken re’sen emekli edil- şahıslara, kuruma dim. Halen bir şirkette çalışmaktayım. Başınızdan geçen bu hadiseler değil. Bu olaya ruhsal durumunuzu nasıl etkiledi, sebep olanlara Emekli edildiğinizin kararı size ne hiç psikolojik tedavi gördünüz mü? hakkımı helal şekilde tebliğ edildi, o anki duygula- etmeyeceğim. rınızı anlatabilir misiniz? Hayır. Ayrıca çağırırlarsa Şura kararları açıklandıktan hemen Eş ve çocuklarınız ile birinci dere- dönmeyi de sonra Tugaya mesaj emri geldi. O gün ce yakınlarınız ne şekilde etkilendi? izinli olmama rağmen Nöbetçi Subayı’nı düşünmüyorum. arayarak ondan öğrendim. Üzüldüler. Yanlış yaptıklarını Başınıza bu şekilde bir hadise ge- Bu mesleğe girerken başınıza kabul etseler ve leceğini hissetmiş miydiniz, neden? böyle bir hadise geleceği hiç aklınıza haklarımızı iade geldi mi, ya da hangi duygularla bu Evet. Bizden önce çalıştığımız tu- mesleği tercih ettiniz, ne umdunuz, etseler bence gaydan dört personelin daha ilişiği ke- ne buldunuz? Tüm olaylardan sonra yeterli. silmişti. mesleğinize, amirlerinize bakış açı- nız değişti mi, ya da çağırsalar döner Son görev yeriniz neresiydi, göre- misiniz? viniz neydi? Hiç aklıma gelmedi. Asker ocağını 18. Zırhlı Tugay, Top. Tb. İkmal Su- Peygamber ocağı olduğu için tercih et- bayı. miştim. Kırgınlığım şahıslara, kuruma değil. Bu olaya sebep olanlara hakkımı Amirleriniz ve çalışma arkadaşla- helal etmeyeceğim. Ayrıca çağırırlar- sa dönmeyi de düşünmüyorum. Yanlış yaptıklarını kabul etseler ve haklarımızı 64 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 64 25.09.2009 16:55:48

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 N O S TA L J İ iade etseler bence yeterli. olaya sebep olanları kınayanlar da ol- du. Bugün gerçekçi bir bakışla değer- lendirdiğinizde size haksızlık yapıldı- Şu anki durumunuz nedir ailenizin ğını düşünüyor musunuz? geçimini karşılayabiliyor musunuz? Çok büyük haksızlık yapıldığı inan- Eskisinden çok daha iyi. cındayım. Emekli olduktan sonra amirleri- nizle hiç karşılaştınız mı, nasıl oldu? Amirleriniz sizi niçin korumadı? Korumaya güçleri yetmedi. Birinci si- Hayır. cil amirini atmakla tehdit etmişler. Sizin emekli edilmenizde etkisi Avrupa İnsan Hakları olan herkese neler söylemek istersi- niz? Mahkemesi’ne başvurdunuz mu, so- Hakkımı helal etmiyorum. Allah’a ha- nuç ne oldu, neden? vale ediyorum. AİHM’ne başvuruda bulundum. He- Yüksek Askeri Şura Kararları hak- kında düşünceleriniz? nüz bir sonuç alınmış değil. Anti demokratik buluyorum. Yargısız Emekli edildikten sonra ne yaptı- infaz olarak değerlendiriyorum. Yargıya nız, aile, akraba vb. çevrenizde nasıl açılmasını istiyorum. karşılandınız? Üzüntülerini belirtenlerin yanında bu eylül-ekim 2009 | ASDER 65 asder13.indd 65 25.09.2009 16:55:55

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 BASINDAN Toz Duman Başbuğ’un Genelkurmay başkanı bir devlet me- Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde profesyonellik murudur. sistem böyle işler. üzerine yaptığı analizler, aslında Gerekirse, başbakan, çağırıp askerî Birinci Irak savaşında Amerikan kuv- konularda kendisinden bilgi alır. vetlerinin başında “çöl ayısı” denilen demokratik çok başarılı bir general vardı. bir ülkenin Önerilerini de sorar. ordusunun Sonra hükümet karar verir. Savaşı kazanıp Bağdat yolunu açtı. standartlarını Genelkurmay başkanı da hükümetin Gidip Bağdat’ı alabilirdi ve almak is- özetliyor. Sivil talimatlarını yerine getirir. tiyordu. otoritenin Onun dışında genelkurmay başkanı, Ona göre askerî açıdan bu gerekliy- itimadına verdiği siyasi konularda fikirlerini kamuoyuna di. değer de öyle. açıklayamaz. Amerikan hükümeti ise Ortadoğu Türk ordusu için Parlamentoyu ya da hükümeti açık- dengelerine bakarak Bağdat’ın alınma- söylenebilecek ça eleştiremez. masına karar verdi. en demokratik Eğer böyle bir şey yapmak istiyorsa Bağdat’ın alınmasının İran’ın bölge- iddia, ordunun önce istifasını yazması gerekir. deki gücünü arttıracağını tahmin etmiş- halkın vergileriyle finanse edilmesidir. 66 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 66 25.09.2009 16:56:02

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 BASINDAN lerdi. AKP, generale ayak uydurmaya çalı- Bütün dünyada Meseleye sadece askerî açıdan ba- şırken DTP de öbür uca doğru sertleşti. olduğu gibi toplum kendi kan general, hükümetin hangi neden- PKK zaten bir gün önce esip gürle- arasında lerle böyle bir karar aldığının tam kav- mişti. örgütleniyor. rayamadı ve kendi hükümetini eleştiren Kendi arasında bir açıklama yaptı basına. Türkiye’nin siyasi sahnesindeki bü- yardımlaşıyor. tün aktörler, silahlılar da dâhil olmak Muhtaç olanın Hemen görevden aldılar. üzere aslında bir “mucize” peşindeler. yardımına Doğrusu da budur. koşuyor. Savaş askerî bir akıl gerektirir ama Hem barış olsun yeni bir hayat baş- Dayanışma içine siyaset için sivil akıl lazımdır. lasın istiyorlar hem de eski konumlarını girerek, daha Biliyorum, gelişmiş dünyanın ölçüleri sürdürmek istiyorlar. güçlü çözümlere bizde yadırganıyor. ulaşıyor. Kendi Türkiye’nin “gelişmemiş” bir ülke ol- Bu mümkün değil. toplumunu ve duğunu kabul ediyorlar ve “gelişmesini” Kürt meselesinin çözümlenmesiyle ülkesini daha de istemiyorlar. birlikte her şey değişecek, AKP dünya- yukarılara İstiyorlar ki “generaller” konuşsunlar ya daha hızlı açılmak zorunda kalacak, taşımak için göz ve siviller onların aklına uysunlar. CHP ve MHP “milliyetçilik ve hamaset” kamaştırıcı bir CHP ile MHP, Genelkurmay üzerinden oy alamayacak, DTP “tek gayretin içine Başkanı’nı “konuşması” ve “kırmızı çiz- yönlü politikaları” terk edip halkın refa- giriyor. gileri” belirlemesi için çok zorladılar. hına yönelik projeler yaratmak zorunda Genelkurmay Başkanı da konuştu. kalacak, ordu kışlasına çekilecek, PKK Kürt sorununun nasıl çözüleceği, silahlarını bırakıp dağdan inecek. eğitimin hangi dilde yapılacağı Genel- Bu aktörler bu gelişmelerden hoş- kurmay Başkanı’nın üstüne vazife de- lanmayabilir. ğil. Ama başka çareleri yok. O savaşmaktan sorumlu. Bu ülke savaşla gidebileceği yere Savaş derler, savaşır. kadar gitti, bundan sonra ancak barışla Barış derler, barışır. ilerleyebilir ya da Avrupa’nın kenarında Savaşa ve barışa generaller karar kör bir apandisit gibi iltihaplı bir fakirliğe veremez. teslim olur. Savaşa girmeden önce “ordunun ha- Yeni bir dönem başlıyor. zır olup olmadığını, askerî şartları” hü- Yeni laflar gerekli. kümete anlatır. Yirmi beş yıldır biz bu ezberlenmiş O kadar. lafları dinledik, binlerce çocuğumuz öl- Bizim genelkurmay başkanları ma- dü. şallah her konuda konuşuyor. Bize çocukların ölmeyeceği bir sis- Kendi işleriyle uğraşacaklarına siya- tem lazım. setle uğraşıyorlar. Susmayı bilen generaller ve konuş- Kürt meselesini askerin aklıyla mı mayı bilen siyasetçiler lazım. çözeceğiz? İnsanları öldürmek kolay, bunu her- Bu meselenin çözülebilmesi için yep- kesin yapabileceğini gördük. yeni yöntemler, bugüne dek rastlamadı- İnsanları yaşatmak zor, bunu bece- ğımız üsluplar ve yaklaşımlar gerekli. rebileni henüz görmedik. Anlaşılıyor ki barış konusunda Türki- Ama görmek istiyoruz. ye epey zorlanacak. Bunu bütün toplum istiyor. Genelkurmay Başkanı konuştuktan Bize barışı, huzuru, mutluluğu vere- sonra iktidar partisinin sözcüsü de “pa- cek bir yol görmek istiyor toplum. şaya” hak veren bir açıklama yaptı. Bu eski yollar kan dolu çünkü. “Siz karışmayın paşam” diyecekleri- Ve, biz kandan bıktık usandık. ne, “çok haklısınız paşam” dediler. Ahmet Altan - Taraf Gazetesi web sayfası, 26.08.2009 eylül-ekim 2009 | ASDER 67 asder13.indd 67 25.09.2009 16:56:08

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 BASINDAN Bu ülkede askere gidilir mi? Başbuğ’un Türkiye’de en büyük din sömürüsü, patça bir ceza sonucu ölmeleri de şehit- profesyonellik en büyük din bezirgânlığı şehitlik maka- lik kavramının sömürülmesi aracılığıyla üzerine yaptığı mı ve şehitler edebiyatı üzerinden yapı- kapatılmak istendi... Türkiye halkının analizler, aslında lıyor... Bu vatanın gepegenç dört evladı kırsal kökenli dindar çoğunluğunun ya- vicdan kanatan, insanlıkdışı bir “askerî ni Derin Anadolu’nun genç evlatları 25 demokratik ceza” vesilesiyle canlarını kaybetti... yıldır bu kirli, bu karanlık savaşta hep bir ülkenin Ders olsun diye pimi çekilmiş bir bom- İslami duyguları sömürülerek ölüme ordusunun bayı bir askerin eline vermek, onu 45 gönderildi... Laiklik gerekçesiyle darbe standartlarını dakika süründürmek ve bu rezalet so- yapan Türk ordusu, subay alımlarında özetliyor. Sivil nunda üç arkadaşıyla birlikte ölmesini namaz kılan adayları “laiklik” gerekçe- otoritenin sümenaltı etmeye çalışmak... Böyle bir siyle içine almayan Türk ordusu, erleri itimadına verdiği onursuzluğa imza atabilmek, üstüne de askere çağırırken ve savaşmaya mo- değer de öyle. pişkin pişkin bu katledilen çocukların ai- tive ederken her zaman sonuna kadar Türk ordusu için lelerine “Oğlunuz vatan için şehit oldu, laiklik ilkesini çiğnedi... söylenebilecek mekânları cennettir” demek... İnsanın en demokratik çıldırası geliyor... “Burası Peygamber Ocağı, ben de iddia, ordunun bir Türk subayı olarak beş vakit namaz halkın vergileriyle Defalarca yazdım yine yazıyorum... kılmak istiyorum” diyen kişiler ordudan Türk ordusunun, Türk devletinin şehitlik kovuldu!! Ama erleri orduya çağırırken finanse tabiri üzerinden yaptığı şey ahlaksız- “Burası Peygamber ocağıdır, siz de ge- edilmesidir. ca bir din istismarıdır... Türk devletinin rekirse bu vatan için şehit olup, cennete şehadet kavramını kullanması laiklik gidecek mehmetçiklerimizsiniz” dendi... ilkesine temelden aykırıdır... Laik bir Sadece şehitlik değil mehmetçik tabiri devlette dince kutsal sayılan kavramlar bile tümüyle İslami/manevi duygularla ve değerler kullanılamaz... Bu resmen örülü bir kavramdır Derin Anadolu’nun devletin, vatandaşlarının dinî duygula- yüreğinde... Mehmetçik tabiri Derin rını sömürmesi demektir... Kutsal din Anadolu’da Hz. Muhammed’i akla geti- duygularının dünyevi işlere alet edilme- rir... Oğullarını askere “Küçük Muham- si denen şeyin en hası bugün laik Türk med” olarak, “Küçük Peygamber” olarak devleti ve ordusu tarafından yapılmak- yani Mehmetçik olarak gönderir bu ülke- tadır... Ve artık buna bir son verilmeli- nin halkının büyük çoğunluğu... O ma- dir... Türk medyasının vicdanlı organları nevi duygular sebebiyle düğün zurnayla da devletin yurttaşlarının dinî duyguları- gönderir oğlunu askere... Sanki bir dinî nı sömürmesine artık alet olmamalıdır... ibadet gibidir oğlanı askere göndermek Gazetemiz Taraf da bundan böyle vefat Derin Anadolu’nun dünyasında... Bu ül- eden askerlerimizle ilgili “Şehit oldular” kenin halkının çoğunluğu için çok sev- tabirini asla kullanmamalıdır diye düşü- dikleri oğullarını hacca göndermek ile nüyorum... Bu feci olay artık böyle bir askere göndermek arasında fark yoktur ilke kararının kesin olarak benimsen- çoğu zaman... Oğlanları öldürülecek ol- mesine vesile olmalıdır... Gerçekten sa da şehadet makamına ulaşacaktır, vicdanlı, gerçekten demokrat ve ger- mekânı cennet olacaktır... O sebeple, çekten laik tüm yazarlara da buradan bu kirli iç savaş patlamadan önce uzun çağrıda bulunuyorum... Türk devlet süre dindar Kürt halkı da oğullarını gö- zihniyetinin yurttaşlarımızın kutsal dinî nül rahatlığıyla askere gönderiyordu bu duygularını ahlaksızca sömürmesine ülkede... Aynı ortak İslami/manevi duy- ARTIK DUR DİYELİM... Bu sömürüye, gular sebebiyle.... bu bezirgânlığa ortak olmayalım! Ne kadar acı, ne kadar trajik ki bu Dört gepegenç insanın, Er Öztürk, safiyane manevi duyguların istismarı Er Yaman, Er Bulut ve Er Altın’ın psiko- üzerinden ne vatan evlatları bu dört er 68 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 68 25.09.2009 16:56:15

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 BASINDAN gibi sebepsiz yere can verdi... Eğitim barındırmayan, derhal kovan Türk Ge- zayiatı gerekçesiyle kaç asker öldü? nelkurmay zihniyeti tam gaz din sömürü- Kaç defa yaralı askerler yardım bekler- süne devam ediyordu “şehit aileleri”yle ken telsizden “Analar çok mehmetçik temastayken... Oğullarını kaybetmiş bu doğurur ama Skorsky doğuramaz, heli- insanların acıları üzerinden, daha faz- kopteri riske atamayız!” diye cevap gel- la din istismarı yaparak daha fazla kan di... Çünkü ne gerekçeyle, ne ihmaller akmasını kışkırtıyordu kimi generaller, ne hatalar ne suiistimaller sebebiyle bu subaylar ve politikacılar... ülkenin gençleri ölürse ölsün bu durumu sorgulamıyordu Derin Anadolu... Tam Böyle utanç tablosunun olduğu bir aksine “Oğlum şehit oldu, mekânı cen- ülkede askere gidilir mi? Böyle bir or- net oldu” diye seviniyordu belki de... At tamda askerlik “vatan görevi” sayılabilir izinin, it izine karıştığı bu kirli ve karan- mi? lık savaşı da sorgulamıyordu... Kendi iç yapısında birazcık dindar subayları bile Rasim Ozan Kütahyalı - Taraf Ga- zetesi İnternet Sitesi, 29.08.2009 Tanrıverdi, Türkiye’yi sarsan ceza için net konuştu Elazığ’da 17 Ağustos 2009 günü bir Yasal işlemin başlatılması doğru. Bu tür Bütün dünyada subayın, nöbette uyuyan askerin eline fevri yanlış hareket yapan kişiler bulu- olduğu gibi ceza için verdiği pimi çekilmiş bomba- nur ve mutlaka askeri yargı tarafından toplum kendi nın dört askerin şehit olmasına sebep yargılanır. Doğru bir iş değil tabii. Ne- arasında olduğu iddiasının yankıları sürüyor. ticesi itibariyle de zaten doğru bulmak örgütleniyor. mümkün değil. Yasada olmayan veya Kendi arasında Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıver- yetkisi dışında ceza vermek, kendisini yardımlaşıyor. di, kanunda yazılı olmayan bir cezanın cezaya götürür. 4 cana mal olmak, bü- Muhtaç olanın verilemeyeceğini vurguladı. Tanrıverdi, yük bir hata.” yardımına disiplin amirinin ceza verme yetki ve se- koşuyor. lahiyetlerinin belli olduğunu söyledi. Bu “GÜVENİRLİLİK ÇOK ÖNEMLİ” Dayanışma içine olayın Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kaza “Genelkurmay Başkanlığı’nın hayatı- girerek, daha sonucu şehit olan askerlerin ölümleriy- nı kaybeden bazı askerler için ‘Başı taşa güçlü çözümlere le ilgili insanların akıllarına şüphe ge- çarptı, operasyon sırasında uçurumdan ulaşıyor. Kendi tirebileceğine dikkat çeken Tanrıverdi, düştü, yıldırım çarptı’ şeklindeki sebep- toplumunu ve toplumdaki güvenirliliğin çok önemli ol- leri göstermesi, Elazığ’daki olaydan ülkesini daha duğunu belirterek olayı, olduğu şekliyle sonra insanların akıllarına bir şüphe yukarılara nakletmenin Silahlı Kuvvetlerin üst ka- getirmez mi?” yönündeki bir soruya ise taşımak için göz demesi için önemli bir mesele olduğunu Tanrıverdi, “Getirir, ama mutlaka perde kamaştırıcı bir ifade etti. arkasında yine yasal işlem başlatılmış gayretin içine demektir. Bu askerle beraber diğer şe- giriyor. Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıver- hit olmuş askerlerin aileleri için yasal di, Cihan Haber Ajansı muhabirine yap- olarak tazminat hakları doğar. Ama tığı değerlendirmede, bu tür bir kazaya belki o bakımdan ‘ihtiyatlı’ olmuş diye, çanak açacak cezanın verilmesinin ne böyle bir açık kapı bırakmak gerekiyor. Disiplin Mahkemeleri Kanunu’na ne de Bazen durum tam aydınlatılmadığı için disiplin amirinin ceza verme yetki ve veya vefat eden askerlerin hukuki hak- selahiyetlerine girmediğini vurguladı. larının korunması için böyle açıklama “Buna bir eğitim derseniz, bunun bir yapılmış olması kabul edilebilir. Ama nezaret altında olması gerekirdi.” diyen toplumdaki güvenirlilik çok önemli. Ola- Tanrıverdi, sözlerini şöyle sürdürdü: yı, olduğu şekliyle nakletmek tabi ki Si- “Dolayısıyla yetkilerini aşmış bir kişinin davranışı olarak değerlendirmek lazım. eylül-ekim 2009 | ASDER 69 asder13.indd 69 25.09.2009 16:56:21

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 BASINDAN lahlı Kuvvetlerin, özellikle üst kademesi astsubayların hukuk çizgisine çekilmesi için önemli bir mesele olsa gerek.” diye için amirlere büyük görev düşer.” şeklin- cevap verdi. de konuştu. Askerliğin eğitimiyle, bütün faaliyet- “ÇUKURCA’DAKİ OLAY, leriyle normal diğer faaliyet alanlarına AMİRLERİN İLGİSİZLİĞİ” nazaran daha fazla risk içeren meslek 7 Mayıs 2009 tarihinde Hakkâri’nin veya hizmet olduğunu hatırlatan Tanrı- Çukurca ilçesi kırsalında askeri aracın verdi, dolayısıyla bazen eğitim sırasın- geçişi sırasında patlayan ve altı askerin da bu tür beklenmedik, istenmeyen ka- şehit olduğu mayınları, askerin kendisi- zaların cereyan edebileceğini savundu. nin döşediği yönündeki iddiaları da de- ğerlendiren Tanrıverdi, şöyle konuştu: Böyle bir kaza oluncaya kadar bu “Güvenlik açısından birlik kendi çevre- kişinin sorumsuzluk hareketlerinin bir sine veya bir kısım tehlikenin geleceği yerde engellenmesi, bilinmesi gerekti- yerlere mayın döşeyebilir ama işaret- ğinin altını çizen Tanrıverdi, “Genç bir lenmesi lazım. Birlikte o istikamette subay, dolayısıyla amirleri tarafından görev yapan personelin bilgilendirmesi da kontrol ve nezaret altında tutulma- lazım. Tabi yine amirlerin biraz ilgisiz- sı gerekirdi. Böyle bir olaya sebebiyet liği var diye değerlendirmek gerekiyor. verebilecek bir yapıya sahip olduğunun Eğer kendi birliğinin personeli, o birliğin anlaşılması durumunda, amirleri tara- döşediği mayınlardan haberdar değil, o fından uyarılması gerekirdi. Dolayısıyla bölgeyi bilmiyorsa; tanıtılması, gösteril- o zaman bu tür girişimleri, idari olarak mesi gerekiyor. Yine amirlerde bir hata da engelleme imkânları aranmalı, daha olduğu anlaşılıyor. O bölgeyi askerleri- iyi kontrol edilmeli. Ayrıca mutlaka hu- ne tanıtmaması açısından.” (CİHAN) kuk üstün tutulmalı, hukuk dışı ceza ve- renler hakkında mutlaka amirleri tara- www.samanyoluhaber.com fından onlara da işlem yapılmalı. Hukuk 27 Ağustos 2009 çizgisinde kalmak gerekir. Münferit bir olay da olsa, benzeri olaylara sebebi- yet vermeyecek şekilde genç subay ve Silahlı Kuvvetler Partisi devrede Başbuğ’un Bugün Kürt sorununun çözümü için rak görüldü. Ama belki de buna üçüncü profesyonellik düşündüğüm “demokratik çerçeve”yi bir muhalefet partisinin sesi demek da- üzerine yaptığı açıklayan bir yazı yazmayı planlamış- ha doğru olur. Açıkçası, silâhlı kuvvet- analizler, aslında tım, ama genelkurmay başkanının “Za- ler böylece kendisini bir siyasi parti gibi fer Bayramı Mesajı” gündemi değiştir- konuşlandırmış olmaktadır. demokratik di. bir ülkenin Başta MHP ve CHP olmak üzere ordusunun Bu mesaj, besbelli ki, hükümetin demokratik açılıma karşı çıkanların, standartlarını Kürt Açılımı’nı hedef almaktadır. Ge- bu arada özellikle CHP’nin uzlaşmaz özetliyor. Sivil nelkurmay burada “Kürt Açılımı” denen tutumunda “ne kadar da haklı” olduğu- otoritenin şeyin gerçek bir açılım olmamasını sağ- na toplumu ikna etmek üzere Baykal’ın itimadına verdiği layacak şekilde bu girişimin çerçevesi- gönüllü sözcülüğüne soyunmuş olan değer de öyle. ni çizme cür’eti gösteriyor. Orgeneral gazeteci takımının, bu mütehakkim sesi Türk ordusu için Başbuğ’un hükümeti uyarma, muhalefet büyük bir hoşnutlukla karşılamalarında söylenebilecek partilerine ise silâhlı kuvvetlerin komuta şaşılacak bir şey yok. Ama asıl şaşırtıcı en demokratik heyetinin sahici bir açılım istemedikleri- olan, AKP’nin buna verdiği tepkidir. Bu iddia, ordunun ne dair güvence verme amacı güden bu tepkiyi Mehmet Barlas dünkü yazısında halkın vergileriyle mesajı birçoklarınca “devlet”in sesi ola- güzel özetlemiş: “Aynı sözleri muhale- finanse edilmesidir. 70 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 70 25.09.2009 16:56:27

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 BASINDAN fet söyleyince öfkelenen ama Genelkur- Genelkurmay başkanının mesajı, bu Genelkurmay may Başkanı söyleyince ‘Biz de böyle “mutabakat”ın demokratik açılımla bir başkanının düşünüyoruz’ diyen bir iktidar örneği ilgisi olmadığını gösterdi. Çünkü bu me- mesajı, bu var önümüzde.” sajın çizdiği çerçevede sadece güven- “mutabakat”ın likten ve “ekonomi, sosyo-kültürel ve demokratik Bu minvalde MHP’yle milliyetçilik uluslararası alanlarda” alınması gere- açılımla bir ve hamaset yarışına giren kimi AKP ken tedbirlerden bahsediliyor, kültür ve ilgisi olmadığını sözcülerinin, “demokratik açılım” va- eğitim hakları ile idari yapının reformu- gösterdi. Çünkü adiyle ortaya çıkmış olan bir parti için nun adı bile geçmiyor, dahası “kültürel bu mesajın çizdiği fevkalâde tuhaf olan malum sözleri ge- farklılıkların siyasi temsili”ne de açıkça çerçevede sadece nel başkanlarının bilgisi dâhilinde söy- karşı çıkılıyor. güvenlikten leyip söylemediklerini bilmiyorum. Ama ve “ekonomi, kesin olarak bildiğim bir şey var ki, bu Öte yandan, “terörle mücadele”nin sosyo-kültürel münasebetsiz sözlerde yansıyan tu- öncelikle vurgulanması ve “terör örgütü ve uluslararası tum, partisinin Meclis grubunda Başba- ve destekleyicileriyle ilişki kurulmasına” alanlarda” kanın yaptığı o muhteşem konuşmanın karşı çıkılması da hükümetin DTP ile alınması gereken ruhuna taban tabana zıttır. Bu hama- çözüm için zorunlu olan temasları yap- tedbirlerden set söylemi İçişleri Bakanı Atalay’ın bu masını baltalayabileceği gibi, “devlet”in bahsediliyor, meselede sergilediği ağırbaşlı tutumla derdinin demokratik açılım filan olma- kültür ve eğitim karşılaştırıldığında da son derece çiğ dığı ve gerçekleşmesi istenen şeyin hakları ile kaçmaktadır. “PKK’nın dağdan indirilmesi”nden ibaret idari yapının olduğu kuşkusunu güçlendirmektedir. reformunun adı Meselenin başka yönleri de var. bile geçmiyor, Daha geçen hafta yapılan MGK top- Sonuç olarak, hükümet ve cumhur- dahası “kültürel lantısından hükümetin “Kürt Açılımı”na başkanı Kürt sorununu demokratik yol- farklılıkların destek çıktığı, devletin bu işin arkasın- dan çözmekte gerçekten samimi ve ka- siyasi temsili”ne da olduğu söyleniyordu. MGK’nın sivil rarlıysalar, bu meselede inisiyatifi elden de açıkça karşı kanadını oluşturan hükümet ve Cum- kaçırmamak, “çatlak sesler”e boşver- çıkılıyor. hurbaşkanının bu girişimin zaten baş- mek ve haddini aşanları da susturmak latıcıları olduğu düşünülürse, burada zorundadırlar. “devlet”le kastedilenin MGK’nın diğer üyeleri, yani generaller olduğu açıktır. Savaşın bile askerlere bırakılama- Askerlerin devletle özdeşleştirilmesi- yacak kadar ciddi bir mesele olduğunu nin demokratik olmak iddiasındaki bir kimse unutmasın. rejim için ifade ettiği garabeti bir yana bıraksak bile karşımızda halâ bir soru Mustafa Erdoğan duruyor: Hani bu konuda devlet içinde Star Gazetesi İnternet Sitesi, 27 mutabakat vardı?.. Ağustos 2009 eylül-ekim 2009 | ASDER 71 asder13.indd 71 25.09.2009 16:56:33

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 Çocukları Terbiye Hakkı Adalete Başvurma Hakkı Hayat Hakkı Eşitlik Hakkı Azınlık Hakları Sığınma Hakkı Özgürlük Hakkı Aile Kurma Hakkı Çalışanların Hakları Seyahat, İkamet Özgürlüğü ve Hakkı Otoritenin Zulmünden Korunma Hakkı İşkenceden Korunma Hakkı İktisadi Haklar Din Özgürlüğü Mülkiyet Hakkı ve Korunması Fikir, İnanç Özgürlüğü Hakkı Irz ve Namusu Koruma Hakkı Ferdin Sırlarını Koruma Hakkı Zaruri İhtiyaçları Elde Etme Hakkı Kamu Hizmetlerine Katılma Hakkı Fikir Açıklama Hakkı Adil Yargılanma Hakkı ADALETİ SAVUNANLAR DERNEĞİ asder13.indd 72 25.09.2009 16:56:38


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook