Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore ÖĞRENME KAZANDIRAN DERS NOTU-ENDER HOCA

ÖĞRENME KAZANDIRAN DERS NOTU-ENDER HOCA

Published by AHMET TARAK, 2022-07-07 13:59:03

Description: ÖĞRENME KAZANDIRAN DERS NOTU-ENDER HOCA

Search

Read the Text Version

[Buraya yazın] Organizmanın yapmak istemediği davranışları yapmak istediği davranış ile pekiştirme işlemidir. İki davranış arasında zaman aralığı bulunmaz ve mutlaka başkasının kontrolünü gerektirir. Koşullu Anlaşma: Organizmanın kendisi veya başkasıyla yapmış olduğu karşılıklı sözleşmeye denir. Her Premack bir koşullu anlaşmadır . Premack olamayan koşullu anlaşmalar: 1- Kendi kendimize yaptığımız anlaşmalar ( Bugün deneme çözersem kahve içmeye gideceğim demek) 2- eşit koşullarda olan kişilerin birbiriyle yaptığı anlaşmalar.... 3- Premack’ın tersi olan durumlar. ( Bilgisayar oynayabilirsin fakat daha sonra odanı toplayacaksın) 53

[Buraya yazın] SİMGESEL ÖDÜL BİRİKTİRME (JETON BİRİKTİRME): Organizmanın sergilediği davranıştan sonra elde ettiği sembolik pekiştireçleri biriktirip, belirlenen sayıya ulaşınca asıl pekiştirece ulaştığı tarifedir. Örnek: Öğretmenin 10 tane yıldız toplayan çocuğa kalem hediye etmesi. BATIL İNANÇ (DAVRANIŞ) (TESADÜFÎ PEKİŞTİRME): Sergilenen davranışla elde edilen sonucun (+,-) tesadüfen peş peşe olması neticesinde oluşan öğrenmelere denir. Örnek: A kafesinde izlediği zaman takımı yenen bir kişinin, bundan sonra hep A kafesinde maç izlemesi. PSİKOLOJİK TEPKİSELLİK (ROMEO & JULİET ETKİSİ): Organizmanın amaca ulaşmak için sahip olduğu özgürlük ve hakların engellenmesi durumunda; yaşanılan psikolojik süreçlerin etkisiyle davranışın daha fazla yapılması ya da başka davranışlar ortaya çıkmasıdır. 54

[Buraya yazın] DAVRANIŞTA KONTRAST ETKİSİ (ZITLIK): Farklı durumlarda sergilenen aynı tepkinin, birbirine zıt sonuçlarla karşılaşması halinde; bu zıt sonuçların davranış üzerindeki arttırıcı veya azaltıcı etkisine denir. Evde isteklerini ağlayarak yaptıran bir çocuk bunu okulda da denediğinde öğretmeninden ceza alırsa, evde bu davranışı daha fazla yaparken okulda daha az yapacaktır. 55

[Buraya yazın] KADEMELİ YAKLAŞMA (BİÇİMLENDİRME): Bir psikomotor davranışın organizmaya kazandırılması için en az bir kere sergilenmesi için en az bir kere sergilenmesi gerekir. Bu sınırlılıktan ötürü, davranışı oluşturan küçük parçalar sergilendikçe pekiştirilir. Böylelikle asıl davranışın organizmaya kazandırılmış olur. Örnek: Aslana çemberden atlatma davranışını kazandırmak için bu yöntemi kullanabiliriz. SORU GELİR: KADEMELİ YAKLAŞMA ÖNEMLİDİR. KARIŞABİLMEKTEDİR. BU NEDENLE VİDEODAN ÖNEMLİ AYRIMLARINIDA İZLEYİNİZ. 56

[Buraya yazın] ZİNCİRLEME 57

[Buraya yazın] B. BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇI KURAMLAR 1-SOSYAL BİLİŞSEL ÖĞRENME KURAMI: (Albert BANDURA) } Öğrenmelerin çoğu dolaylı yaşantılarla gerçekleşir ve bu yaşantılar insanın bilişsel süreçleriyle temellendirilir. } İnsanların çevreyi inceleyip, zihninde bu çevreye dair semboller oluşturmasıyla gerçekleşen öğrenmelere “gözlem yoluyla öğrenme” denir. Yukarıda ki örnektede görüldüğü gibi çocuklar dolaylı öğrenme gerçekleştirmişlerdir. 58

[Buraya yazın] Temel Kavramlar 1.Gözlem: Gözlemcinin çevredeki yaşantılara dair zihninde sembol oluşturmasıdır. -> Öğrenme burada gerçekleşir 2. Taklit : Oluşturulan sembollerin, ihtiyaçları gidermek için davranışa dönüştürülmesidir. 3.Model: Gözleme konu olan gerçek, tarihi, kurgusal, hayal ürünü, kişilik ve ya bilgi kaynakları model olarak açıklanır. 4.Dolaylı Yaşantı; ◦ Dolaylı Pekiştirme: Gözlemcinin modelin karşılaştığı pekiştirme işleminden etkilenmesidir. Bir öğretmen ödevini yaptığı için bir öğrenciye çikolata verdiğinde, diğer öğrencilerde ödevini yaparak okula geleceklerdir. ◦ Dolaylı Ceza: Gözlemcinin modelin karşılaştığı ceza işleminden etkilenmesidir. Arkadaşının, trafikte kırmızı ışıkta geçtiğinden dolayı üç ay ehliyetine el konulduğunu gören birey aynı hatayı yapmamaya özen gösterir. ◦ Dolaylı Duygu: Gözlemcinin modelin duygularını paylaşmasıdır. Duygudaşlıktır. Banyoda hamam böceği gördüğünde çığlık atarak sokağa kaçan ablasını gören bir çocuk, hamam böceğinin korkulması gereken bir hayvan olduğunu öğrenir. ◦ Dolaylı Güdülenme: Gözlemcinin modelin yaşadığı güdülenme sürecinden etkilenerek, güdülenme sürecine dâhil olmasıdır. Sınıfta arkadaşının, başarıyı elde etmek için ne kadar çok çalıştığını gözleyen bir öğrenci, kendisinin de başarıya ulaşmak için çok çalışması gerektiğini anlar ve ders çalışmaya istekli olur. 59

[Buraya yazın] Temel İlkeler; 1. Karşılıklı Belirleyicilik: Birey ve çevrenin karşılıklı etkileşimleri neticesinde, davranışların birbirine benzemesi sürecidir. 2. Sembolleştirme Kapasitesi: İnsanın çevresini inceleyip zihninde semboller oluşturabilme yetisidir. Kişiden kişiye değişir. 3. Öngörü Kapasitesi: “Vizyon sahibi olmak” demek budur. Kişiden kişiye değişir ( Örn;Atatürk) İnsanın bugünü ve geçmişi inceleyip, geleceğe dair çıkarımlarda bulunmasını sağlayan yetidir. 4. Öz Yargılama (öz değerlendirme) Kapasitesi: Kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarını değerlendirmesini sağlayan yetidir. 5. Öz Düzenleme Kapasitesi: Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarında değişiklik yapmasını sağlayan yetidir. 6. Öz Yeterlilik Kapasitesi: Meta bilişsel düşünme. Kişinin kendini tanıması, kapasitesinin farkında olması, kendine uygun hedefler ve öğrenme yolları belirlemesini sağlayan yetidir. SORU GELİR: SOSYAL ÖĞRENME GENEL OLARAK SORU GELEN KONULARDANDIR. İYİ BİLMENİZ GEREKİR ÖZELLİKLE İLKELER KISMI ÖNEMLİDİR. SOSYAL ÖĞRENME VİDEOLARINDAN İLKELER KISMINI MUTLAKA İZLEYİNİZ. 60

[Buraya yazın] Sosyal Öğrenme Süreci: 1. Dikkat: Zihinsel süreçlerin modele yöneltilmesi, modele odaklanma durumudur. 2. Hatırlama (Zihne kodlama-Zihinde tutma): Dikkat edilen model davranışlarının zihne kodlanması, kullanacağı zamana kadar saklanması ve kullanılmak üzere geri getirilmesidir. 3. Uygulama(Zihinde Prova- Canlandırma): Kullanılmak üzere hatırlanan sembollerin, zihinde canlandırılması, öz yeterlilik ile kıyaslanmasıdır. 4. Güdülenme(İhtiyaç + istek = davranış): Zihinde canlandırılan sembollerin, karşılaşılan ihtiyaç ve istekleri gidermek üzere davranışa dönüştürülmesi sürecidir. } Bu süreç karşılaşılan pekiştirme ile tamamlanır. ◦ Doğrudan pekiştirme ◦ Dolaylı pekiştirme ◦ İçsel pekiştirme (Bandura’nın en çok önemsediği) 61

[Buraya yazın] Etkileyen Faktörler } A.Modelin Özellikleri: 1. Modelin benzerliği: Cinsiyet, tutum,ilgi ve yetenek açısından, benzeyen modeller daha çok benimsenir. 2. Modelin yakınlığı: Yaş ve fiziksel mekân olarak gözlemciye yakın olan modeller daha çok benimsenir. 3. Modelin statüsü: Gözlemciden daha yüksek statüde olan modeller daha çok benimsenir. 4. Modelin saygınlığı: Gözlemciden daha saygın olan modeller daha çok benimsenir. 5. Modelin uzmanlığı: Gözlemciden o anki şartlarla ilgili daha uzman olan modeller daha çok benimsenir. } B.Modelin Davranışının Özellikleri: 1. Modelin davranışının sonucu: Modelin sergilediği davranışın,karşılaştığı sonuç (ödül – ceza) gözlemcinin davranışlarını şekillendirir. 2. Modelin davranışının amaca uygunluğu: Modelin sergilediği davranışlarda o anki amaca uygun olanlar daha çok benimsenirler. 3. Modelin davranışının basitliği: Modelin sergilediği davranışlardan basit, yapılabilir ve öz yeterliliğe uygun olanlar daha çok benimsenirler. 4. Modelin davranışının saldırganlığı: Modelin sergilediği davranışlardan saldırgan, sıra dışı ve şiddet içerenler daha çok benimsenirler. 62

[Buraya yazın] 2-İŞARET ÖĞRENME (AMAÇLI DAVRANIŞÇILIK) Edward Chace TOLMAN } Zihnin büyük bölümü insandan bağımsız olarak çalışan bir makine gibidir. } Doğumdan itibaren etkileşime girilen, çevre yaşantılarına dair zihinde birçok işaret oluşturulur. } Bu işaretlerin büyük kısmı zihin tarafından kendiliğinden oluşmuştur. } Gizil (Örtük) Öğrenme: Zihnin kendiliğinden çevreye dair oluşturduğu ve ancak onunla ilgili bir ihtiyaçla karşılaştığında farkına varılan öğrenmelere denir. Temel Kavramlar: 1. Gizil sönme: Amacı karşılanmayan,işe yaramayan pekiştirilmeyen gizil öğrenmelerin terk edilmesidir. 2. Amaçlı davranış: Sergilenen tüm davranışlar belirli bir amaca yöneliktir. Amaçsız davranış olmaz 3. Molar (Bütüncül) davranış: Davranışlar kendisini oluşturan parçaların toplamından daha farklıdır. Davranışlar incelenirken, parçaların değil bütünün yapısı incelenmelidir. 4. En az çaba ilkesi: Organizma amaca ulaşmak için kendisini en az yoracak, en az çaba gerektiren yolu tercih eder. 5. Ödül beklentisi: Sergilenen tüm davranışların temelinde amaca yönelik duyulan beklentiler yer alır. 6. Ara değişken: Organizmanın davranış sergilerken etkisinde bulunduğu ve farklı davranışlar üretebilen uyarıcılara “ara değişken” denir. 7. Bilişsel harita (Yer öğrenme) : İçinde bulunulan çevreye dair oluşturulan krokilerdir. Neyin nerede olduğunun öğrenilmesidir. Büyük çoğunluğu gizil öğrenme ile oluşur. 8. Bilişsel senaryo: İçinde bulunulan çevrede nasıl davranacağına yönelik oluşturulan işaretlerdir. Büyük çoğunluğu gizil öğrenmeyle oluşur.Nerede, nasıl davranacağının öğrenilmesidir. 9. Kateksis öğrenme: Karşılaşılan dürtüler ile belirli nesnelerin eşleştirilmesi sonucunda oluşan işaret durumudur. O dürtü ortaya çıktığında o nesneye yönelme öğrenilir. Dürtü ile nesne arasında zıt bir ilişki kurulursa o nesneden uzak durma öğrenilir. Bu duruma olumsuz Kateksis denir. SORU GELİR: GİZİL ÖĞRENME, BİLİŞSEL HARİTA, BİLİŞSEL SENARYO, YER ÖĞRENME ÖNEMLİ KAVRAMLARDIR MUTLAKA İZLEYİNİZ. 63

[Buraya yazın] C.BİLİŞSEL KURAMLAR 1- GESTALT KURAMI: (Bütüncül): W.Köhler, K.Koffka, M. Wertheimer } Öğrenmenin temelinde çevrenin duyu organları tarafından alınması ve zihin tarafından yorumlanması yer alır. } Zihin çevreyi bir bütün halinde algılamaya eğilimlidir. } Duyu organları çevreyi olduğu gibi parçalar halinde alsa da, zihin bu parçaları bütünleştirerek, örgütleyerek algılar. Temel Kavramlar 1. Duyum: Çevrenin, duyu organları tarafından alındığı andır. Duyum herkeste aynıdır, kişiden kişiye değişiklik göstermez. } Duyumun gerçekleşmesi için; ◦ Sağlıklı bir duyu organı ◦ Bir uyarıcının varlığı ◦ Uygun bir ortam ◦ Uyarıcının şiddetinin duyum eşikleri arasında olması gerekir. 2. Algı: } Duyu organlarından gelen duyumların, zihin tarafından geçmiş yaşantılara göre yorumlanması, anlamlandırılması, isimlendirilmesidir. } Zihin duyumları algılarken belirli prensiplere göre çalışır. Bu prensipler evrenseldir. 64

[Buraya yazın] Algı yasaları: 1) Şekil-Zemin İlişkisi: Çevredeki uyaranlar zihin tarafından bir zemin üzerinde şekil olarak algılanır. Zihnin o an algıladıkları şekil algılanmayanlar ise zemindir. Şekil ve zemin istemli veya istemsiz biçimde değiştirilebilir. 2) Yakınlık: Birbirlerine anlamsal ve ya fiziksel olarak yakın olan uyaranlar bir arada örgütlenerek algılanırlar. 3) Benzerlik: Birbirine benzer olan uyaranlar zihin tarafından bir arada örgütlenerek algılanırlar 4) Süreklilik(Devamlılık): Önceden varlığı algılanan uyaranların duyumlanmasalar da zihin tarafından var olarak algılanmaya devam etmesidir. 5) Basitlik: Çevredeki uyaranları önce basit sonra karmalık boyutları algılanır. 6) Tamamlama: Zihin kendisine gelen uyaranları anlamlandırarak, tamamlayarak, yorumlayarak algılar. Algı Özellikleri: 1) Pragnanz Yasası: Algı yasalarının tamamını topladığı genel ilkedir. 2) Algıda Seçicilik: Zihin kendisine gelen duyumlardan o anki ilgi, ihtiyaç ve beklentilere uygun olanları daha önce algılar 3) Algıda Değişmezlik: Önceden orijinal halleriyle algılanan uyaranlar, farklı renk, biçim,boyutta duyumlansalar da zihin tarafından orijinal halleriyle algılanmaya devam ederler. 4) Phi Fenomen (Hareket Algısı): Zamanın farklı anlarında hızlı bir şekilde yer değiştiren uyaranlar zihin tarafından hareketli olarak algılanırlar. 5) Zeigarnik etkisi: Geçmiş hayatta yarım kalan herhangi bir yaşantının zihin tarafından sürekli tamamlanmaya çalışıldığı için unutulmamasıdır. SORU GELİR: PHİ FENOMEN KAVRAMI GELEBİLİR. VİDEODAN İNCELEYİN 65

[Buraya yazın] Algı Yanılmaları: 1) İlizyon (Yanılsama): Çevrede var olan uyarıcının zihin tarafından olduğundan farklı algılanmasıdır. Fiziksel veya psikolojik kökenli olabilir. Fiziksel herkesle aynıdır. 2) Halüsinasyon (Sanrı): çevrede var olmayan bir uyarıcının zihin tarafından var olarak algılanmasıdır. Normal davranış değildir.Şu sebeple ortaya çıkar; 3) Akıl hastalığı 4) Ateşli hastalık 5) Hasta nöbet 6) Madde kullanımı Kavrama Yoluyla Öğrenme – (İçgörüsel Öğrenme-Sezgi Yoluyla Öğrenme) Köhler } Karşılaşılan problemlerin mevcut bilgi, yaşantı, deneyim ve sezgiler kullanılarak çözüme ulaştırıldığı öğrenme türüdür. } Ulaşılan çözüm ani, hatasız,tam ve benzer durumlara genellenebilir. SORU GELİR: KAVRAMA YOLUYLA ÖĞRENMEDEN HER YIL SORU GELİR . YORUMLARI VS ÖNEMLİDİR. VİDEODAN İZLEYİNİZ. 66

[Buraya yazın] Yer değiştirme / İlke Transferi Civcivler üzerinde yapılan bir deneyde, ilk durumda besin %50 renk oranına sahip kutuya konuluyor. Civciv bu durumda %30 ve %50 ye giderek besinin% 50 de olduğunu fark ediyor ve artık bu kaba giderek besleniyor. Deneyin ikinci aşamasında % 30 luk kabın yerine % 80 koyuluk oranına sahip başka kab konuyor. Bu defa besin %80 lik kaba konuyor. Civziv bırakıldığında civcivin direk % 80 lik kaba giderek besini aldığı görülüyor. Civciv burada hangisi koyu ise besin ondadır ilkesini kazanmış ve bunu ikinci duruma transfer etmiştir. Davranış belirleyicileri Bireyin davranışlarını etkileyen iki tür çevre vardır. Bunlar, fiziksel (coğrafi) çevre ve psikolojik (davranışsal) çevredir. Gestalt kuramcıları davranışların fiziksel çevreden çok psikolojik çevreden etkilendiğini düşünmektedirler. Bu durum olaylara karşı farklı bakış açıları geliştirmemizi sağlayacaktır. Herkes aynı ortamda aynı çevresel şartlara sahip olsalar bile tepkiler farklı olacaktır. SORU GELİR: YER DEĞİŞTİRME VE DAVRANIŞ BELİRLEYİCİLERİNDEN SÜRPRİZ SORU GELEBİLİR. MUTLAKA VİDEODAN İZLEYİNİZ. 67

[Buraya yazın] Üretici Düşünme Gestalt psikologlarından Wertheimer, iki düşünme biçiminden söz etmektdir: A tipi düşünme: Yaratıcılığa dayalı düşünme. B tipi düşünme : Ezbere dayalı düşünme. Bu nedenle eğitimde A tipi düşünmenin etkin olması gerektiğini savunmaktadır. A tipi düşünen bireyler problemlere karşı yaratıcı çözümler ortaya koyabilmektedirler. Üretici düşünmeye engel olan durumlar; Duygusal engeller: Kendi duygularımızın yaratıcı düşünmemize yada problem çözmemize engel olması. Örnek: Ali Bey apartman yöneticisidir. Apartmanda su sızıntısı vardır. Ali Bey bu duruma çözüm üretmekten çekinir, çünkü çıkacak maliyete kendi de ortak olacaktır. Algısal engeller: Bir problem çözümünde bütün değişkenlerin algılanamaması ve bu durumdan dolayı probleme çözüm bulamamak. Örnek: Matematik öğretmeni derste öğrencilerine şöyle demiştir; “Geometri soruda ince noktayı görme işidir. Bütün değişkenleri aynı anda algılamanız gerekir ancak o zaman sorunu çözebilirsiniz, aksi halde hep başarısız olursunuz. Mesela silindirin hacmini bulurken yüksekliği yanlış algılarsanız bu problemi çözemezsiniz.” İşleve takılma: Bir nesnenin görevi dışında kullanılamayacağı düşüncesinden dolayı üretici düşünememek. Örnek: Lisede kız öğrencilerin saçlarını toplamaları istenmektedir. Bu nedenle kız öğrenciler sabah okul kapısında kalemlerini toka yapıp saçını toplamaktadırlar. Bunu gören erkek öğrenciler kalemden toka mı olur? diyerek söylenmektedirler? Kültürel engeller: Toplumsal yapıdaki özelliklerin bireyin yaratıcı düşünmesine engel olması. Örnek: Resme karşı oldukça ilgisi olan Berke, bu alanda son derece yeteneklidir. Üniversite hazırlık sınavından çok yüksek puan alan Berke, toplum baskısıyla resim bölümüne değil, tıp fakültesine gönderilmiştir. Alışkanlıklar (geçmiş yaşantılar, zihinsel kurulum): Önceki yaşantı yada alışkanlıklarımızın yeni bir problem durumuyla karşılaştığımızda yaratıcılığımıza engel olması Örnek: Evde televizyon bozulduğunda vurarak çalıştıran Ahmet amcanın, tekrar televizyon bozulmasında yeni çözümler aramak yerine aynı şekilde televizyonu çalıştırmaya çalışır. 68

[Buraya yazın] SORU GELİR: ÜRETİCİ DÜŞÜNCEYE ENGEL DURUMLAR ÇOK ÖNEMLİDİR. ÖRNEK ÇEŞİTLİLİĞİ İÇİN VİDEODAN İZLEYİNİZ. Alan Kuramı Gestalt psikologlarından biri olan Kurt Lewin alan kuramını geliştirdi. Bireyin psikolojik durumu, açlığı, fiziksel çevresi vs vs bireyin yaşam alanını oluşturmaktadır. Bireyi değerlendirirken tek bir durumu dikkate almak yerine bu yaşam alanını dikkate almak gerekir. 69

[Buraya yazın] 2.BİLGİ İŞLEME KURAMI Piaget, Gagne, Bruner Görüntü Ses Koku Tat Dokunma } Öğrenme bellek ve bellek süreçlerinde meydana gelen yapıdır. } Bellek: Bilginin çevreden alınması, işlenmesi,saklanması,geri getirilmesi ve tepki üretmesi fonksiyonlarını yürütür. 70

[Buraya yazın] , Öğrenme temel olarak bellek türleri ve süreçleri arasındaki ilişkiler meydana gelir; A. Bellek Türleri: 1. Duyusal Bellek: Bilginin çevreden alınması görevini yürütür. Kapasitesi sınırsız, bilgiyi saklama süresi 2-4 sn civarındadır. 2. Kısa Süreli Bellek (İşleyen): Dikkat ve algı süzgecinden gelen iletilerin, işlenmesi, ileride kullanılmak üzere uzun süreli belleğe aktarılması, geri getirilmesi ve tepki üretmesi görevini yürütür. Kapasitesi 5-9 Birim, bilgiyi saklama süresi de yaklaşık 20 sn civarındadır. Bu sınırlılıkları gidermek için gruplandırma ve sürekli tekrar işlemleri yapılır. 3. Uzun Süreli Bellek (Kalıcı): Bilgilerin ileride kullanılmak üzere saklanması görevini yürütür. Bilgilerin burada saklanırken, örgütleme ve ekleme işlemlerine tabi tutulur. Kapasitesi ve bilgiyi saklama süresi sınırsızdır. Uzun süreli bellek, gelen bilgilerin yapısına göre depolandığı 3 bellek bölgesinden oluşur. a) Anısal ( Epizodik) : Yaşantı, hatıra, olay, anı gibi durumların depolandığı bellek bölgesidir. En çabuk hatırlanandır. b) Anlamsal (Semantik): bilgi, ilke,kural,durum veya olayın ve ya durumun anlamsal boyutlarının saklandığı bellektir. c) İşlemsel (Prosedürsel): herhangi bir işlemin basamaklarının veya nasıl yapıldığının saklandığı bellektir 71

[Buraya yazın] B. Bellek Süreçleri: 1. Dikkat: Öğrenilecek iletilerin zihnin yönlendirilmesi durumudur. İstemli, istemsiz,bölünmüş 2. Algı: Öğrenilecek iletilerin geçmiş yaşantılara göre yorumlamak 3. Tekrar (Ezber): Saklanacak bilgiyi olduğu gibi sıkça kullanılarak USB’ ye aktarılmasıdır. 4. Kodlama (Anlamlandırılma): Saklanacak bilginin mevcut zihinsel yapıyla ilişkilendirilerek USB’ ye aktarılmasıdır. 5. Geri Getirme (Hatırlama): Tepki üretmek için kullanılacak bilgilerin MSB’den KSB’ ye çağırılmasıdır. Bazı süreçler geri getirmeyi engellerken bazıları destekler. Geri Getirmenin Engelleri; Ket Vurma: Bilgilerin birbirlerin yerine hatırlanmasıdır Yanlış Yerleştirme: bilginin saklanması gerekenden farklı şemaya kaydedilmesidir. Bozulma: Uzun süre kullanılmayan bilginin yapısının değişmesidir. Karışma: Bilgilerin benzer şekilde kodlanmasından ötürü birlikte hatırlanmalarıdır. Amnezi: Travma, şiddet gibi sıra dışı durumlarda belleğe ulaşamamasıdır. (Geçici hafıza kaybı) Geri Getirmenin Destekçileri; Öncelik Etkisi (Küvet Etkisi): Bir şemaya ilk önce kodlanan bilgilerin daha kolay hatırlanmasıdır. Sonralık Etkisi: Bir şemaya en son kodlanan bilgilerin daha kolay hatırlanmasıdır. Bellek Destekleyiciler: İlk harf yöntemi: Bilgilerin saklanması ve hatırlanmasını kolaylaştırmak için ilk harflerin belirli bir sistemle kullanılmasıdır. 2 Türü vardır; a) Akrostiş: bilgi birimlerinin sıra ile saklanıp hatırlanması için ilk harflerin belirli hece, sözcük veya cümlelerle eşleştirildiği yöntemdir. b) Akronim: Bilgi birimlerinin sıralama içermediği durumlarda ilk harflerden anlamlı, anlamsız sözcük türetme yöntemidir. Yerleşim ( Loci) Yöntemi: Bilgilerin iyi bilinen fiziksel çevredeki eşya veya görsellerle eşleştirildiği yöntemdir. Askı Sözcük Yöntemi: Bir -> bu çocuk çok KİRli iki Üç … Anahtar Sözcük Yöntemi: Genellikle yabancı dil öğretiminde kullanılan yabancı kelimelerin okunuşuna uygun bir kelimeyle eşleştirilmesi yöntemidir. Fish -> Balık aldıktan sonra fişimi aldı SORU GELİR: KODLAMA ÖZELLİKLE BELLEK DESTEKLEYİCİ İPUÇLARI VE UNUTMAYA NEDEN OLAN FAKTÖRLER ÇOK ÖNEMLİ MUTLAKA VİDEODAN İZLEYİNİZ. 72


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook