40 35 30 25 20 15 10 5 0 1990 1995 2000 2005 2010 2015 2017 Okyanusya Afrika Asya Avrupa Latin Amerika ve Karayipler Kuzey Amerika Şekil 1: Bölgelere göre 19 Yaş ve Altı Çocuk Göçmen Stoğu (%) (1990-2017)3 coğrafyadan başka bir coğrafyaya zorunlu göçü günlük stres, ayrımcılık, sınır dışı edilme olağanüstü bir durumken, refakatsiz olarak göç tehdidi, sömürü, geride kalan aile fertlerine etmek mecburiyetinde kalan çocuklar, başta erişim engeli vb.4 sağlık sorunları olmak üzere birçok sorunla Özetle bir çocuğun böyle bir yolculukta kar- mücadele etmek zorunda kalmaktadır. şılaşacağı riskler; evdeki özel deneyimlerine, yaşadığı ülkeye, seyahat sürecine ve varış ülke- Bu noktada çocuk göçmenler için risk fak- sine göre değişecektir. törlerinin ve koruyucu unsurların neler olduğu- Göç Öncesi Yaşanılan Ülke ile İlişkili nun ana hatlarını çizmek önem arz etmektedir. Sağlık Riskleri Göçmen çocukların sağlığı, seyahatlerinden Çocukların ülkelerinden ayrılmaları için önceki sağlık durumlarının yanı sıra, yolcu- birçok temel sebep olabilir; savaş ve çatışmalar, lukları ve yerleşimlerinin her aşamasında kar- insan hakları ihlallerine maruz kalma, işkence şılaştıkları riskler ve varış yerindeki koşulların veya cinsel şiddet, aşırı yoksulluk ekseriyetle tümünden etkilenmektedir; ayrıca varış nokta- karşılaşılan gerekçelerdir. Herhangi bir sebep- larındaki bakıcılarının sağlığı da önemli bir fak- le yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan tördür. Göçün farklı aşamalarında çocukların çocuklar gıda, barınma, sağlık, eğitim, güvenlik karşılaştığı sağlık problemleri ve diğer zorluklar gibi pek çok konuda ciddi sorunlarla karşılaşır. aşağıdaki gibi özetlenebilir: Özellikle çatışma bölgelerinde sağlık hizmetleri • Göç öncesinde; kronik bulaşıcı ajanlarla te- genellikle bozulur ve bu durumun düzeltilmesi kısa ve hatta orta vadede çoğunlukla mümkün mas, şiddet (silahlı çatışma ve politik zu- olmaz; dolayısıyla buralardan yola çıkan ço- lüm), sağlıksız ortamlar, yetersiz sağlık ba- cuklar uzun süre sağlık hizmetine erişememiş kımı, gıda güvensizliği vb. olabilirler, hatta aşı ile önlenebilir hastalıklara • Göç sırasında; mahsur kalma (denizde, bir karşı savunmasız durumda kalabilirler.5 Ayrıca bölgede vb.), yaralanma, açlık, akut bulaşıcı yetersiz diş bakımı nedeniyle artan diş çürüğü hastalıklar, gıda güvensizliği, sömürü, şid- oranları da bu çocuklar arasında önemli bir so- det, yola çıkılan refakatçilerden ayrı düşme, rundur.6 Göçmen çocukların epidemiyolojisi göç yolunun güvensizliği vb. geçmişe göre değişmekle birlikte; besin eksik- • Göç sonunda varılan bölgede; sağlık ve eği- likleri, kronik enfeksiyonlar ve bulaşıcı olmayan tim hizmetlerine erişim engeli, sosyal mar- jinalleşme ve izolasyon, konut yetersizliği, hayatsağlık 51
Tablo 1: Avrupa Ekonomik Bölgesi’nde refakatsiz göçmen çocuklar / 2015-20174 Ülke Tüm Çocuklar Refakatsiz/ Refakatsiz/ Yalnız Çocuklar Yalnız (% toplam 2015-2017 çocuk oranı) Çocukların %30'undan fazlasının refakatsız olduğu yerler 38 Bulgaristan 13 270 5 005 32 215 38 Hırvatistan 665 59 3 770 32 Danimarka 9 905 20 095 41 6 740 66 İtalya 33 975 5 235 42 34 Hollanda 21 080 675 37 740 2 Norveç 12 700 8 635 0 3 Slovenya 1 020 15 1 0 4 İsveç 90 265 1 385 3 5 1 Birleşik Krallık 25 445 55 405 Çocukların %5'inden daha azının refakatsız olduğu yerler 75 Çekya 810 Estonya 215 Fransa 50 300 Litvanya 420 Malta 1 315 Polonya 13 825 İspanya 15 490 hastalıkların görülme sıklığı kaynak ülkelerin- hipotermi, septisemi, menenjit ve zatürre gibi den etkilenmektedir. ağır hastalıklara yakalanma riski altındadır.8 Göç Sırasındaki Sağlık Riskleri Yenidoğan bebeklerin beslenmesi anne sütü Yolculuğa, yolculuk yöntemine ve süresine ile gerçekleştiğinden bu ağır yolculuk koşulla- bağlı olarak göçmen çocuklar farklı zorluklar- rı anneleri de bir hayli zorlamaktadır. Yapılan la karşılaşmaktadır. Ege Denizi’n- araştırmalar, bu zorlu koşullarda den geçiş sırasında Türkiye ile Yunanistan arasında; Bağlamlar yetersiz ve sağlıksız beslenme- Akdeniz’den geçişte ise ye bağlı hastalıklara en açık Türkiye, Avrupa ve Or- - Yasal durum grup olan bebeklerde de- tadoğu ülkeleri ara- - Sosyoekonomik yaşam hidratasyon durumu ve kötü hijyen kaynaklı koşulları - Günlük tetikleyiciler sında aşırı kalabalık dermatolojik hasta- teknelerle yolculuk eden göçmenler, Sosyal Destek lıkların sık görül- düğünü ortaya koy- - Sosyal ağlar - Aile teknelerin alabora muştur. Ayrıca eski olması sebebiyle ya- şamlarını yitirmek- Bireysel Stres ve yeni travmatik ya- Unsurları ralanmalar ve geçiri- tedir, ölenler arasında - Travma len kazalar da bebek ve çok sayıda çocuk da bu- - Yerinden edilme çocuklar için ölümcül lunmaktadır.7 Yolculuk sonuçlar doğurabilmek- sırasında doğan bebek- ler hayati tehlike arz eden Şekil 2: Göçmen çocukların refah tedir.9 Son yıllarda özellikle düzeyini etkileyen durumlar4 Güney Avrupa’ya göç eden 52 hayatsağlık
çocukların cinsel şiddete uğrama ve imkânlarına erişimi için ciddi mücadele kaçırılmaya bağlı olarak yaşa- vermek durumda kalmaktadır. dıkları zihinsel ve fiziksel İyileş-t-iÇrÇoiolcmcuukkidşlaorÇsıntuotuoctÇluauoknckllaaunrkıSmnaadseğısnltıeıöğknleılenvmmeeeksRi efah Bu konuda yaşanan zor- sağlık sorunlarında luklar, çocukların eği- da çarpıcı bir artış olmuştur.10 Ço- timde geri kalması cukların yolcu- - Travmaları hassas koruma ve eğitim yoluyla tedavi etmek riskinin yanı sıra yaşıtlarıyla bir - Anaokulu ve okula erken yaşta başlanmasını sağlamak luk sırasında - Refakatsiz reşit olmayan çocukların bakımında arada eğitim ebeveynle- devamlılığının sağlanması almalarına ve rinden ayrı entegrasyon- düşmele- - Bütüncül yaş tespiti politikaları kullanmak larına da en- rinin yol Aile gel olmakta- açtığı trav- - Kültüre karşı hassas aile koruma dır.15 Kronik manın yanı sağlık soru- sıra yetersiz programlarını desteklemek nu ve sakat- hijyen ko- - Tehcirden kaçınma lığı olan göç- şulları ve kirli men çocukla- su tüketimi se- - Ebeveynlerin psikolojik tedaviye erişimini rın ise özellikle bebiyle ishal ve sağlamak eğitimden dışlan- kusmalarla seyre- ma ve bulunduk- - Geride kalan çocukların azaltılması için aileleri yeniden birleştirme politikaları oluşturmak Toplum - Aynı soydan olanlarla çocukların ve ailelerin iletişimine olanak sağlamak - Temel maddi kaynakları temin etmek - Yabancı düşmanlığını önlemek den gastrointestinal ları topluma diğer sistem hastalıklarına, çocuklar kadar bile kirli ve toksik madde- Şekil 3: Çocukların sağlık ve refah düzeylerinin adapte olamama riskleri korunması, iyileştirilmesi için gerekli tedbirler4 ler içeren havaya maruz yüksektir. Dil engeli, kül- kalmaları sebebiyle solunumla ilgili hastalıkla- türel farklılıklar, yeni ve yabancı çevre, sağlık ra, sistemik enfeksiyonlara, cilt enfeksiyonla- sisteminin işleyişinin bilinmemesi dolayısıyla rına ve diğer bulaşıcı hastalıklara yatkınlıkları sağlık hizmetlerine erişememe de göç edenler artmaktadır.11 Bu riskler özellikle göç yollarında için önemli sorun başlıklarıdır.16 uzun süre mahsur kalan çocuklar için son dere- Göçmen Çocukların Refahının ve Sağlığı- ce etkindir. nın Korunması Göçmen çocuklar için bir refah standardının Hedef Ülkedeki Sağlık Riskleri Hedef ülkeye ulaştıktan sonra sığınmacı- sağlanması ve sağlıklarının korunması için teş- ların sığınma başvuru süreci bir hayli uzun ve vik edici bir halk sağlığı stratejisinin uygulanma- belirsizdir. Bu dönemde çocuklar başta sık sık sı gerekmektedir. Bu strateji ailesel ve toplumsal konut ve yer değiştirme olmak üzere oyuncak risk faktörlerini de (Bkz. Şekil 1) içine alan bir veya oyun alanı eksikliği, okula sınırlı erişim, çerçeveye sahip olmalıdır.17 Halk sağlığında he- sosyal izolasyon, baskı altında olan akranlar deflenen ekolojik risk modeli ve koruyucu fak- ve bakıcılar gibi sebeplerle fazlasıyla zorlan- törler, göçmen çocuklarda refahı arttırma strate- maktadır.12 Bu koşullar altındaki çocuklar, ge- jisi açısından son derece önemlidir. leceklerini öngöremedikleri zorlu bir hayatta Çocuk Sağlığını ve Refahını Teşvik Eden kalma mücadelesi içine girmektedirler;13 ayrı- Temel Politikalar ca maddi zorluklar ve yerel toplulukların ola- Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 24. sı yabancı düşmanlığı ile de başa çıkmak du- Maddesi, “bütün çocukların en yüksek sağlık rumunda kalmaktadırlar. Bu noktada çocuk standardına çıkarılabilmesi, hastalıklarının te- akran gruplarının kapalı yapısı da göç eden davisi ve rehabilitasyonu için gereken sağlık çocukların dışlanma, aşağılanma gibi olumsuz- hizmetlerinin sunulması gerekir’’ demektedir.19 luklara maruz kalmalarını arttıran sebeplerden Bu madde teorik de olsa bütün çocukların sağ- biridir.14,15 Göçmen aileler çocuklarının eğitim lık hizmetlerine erişimi için garantör bir madde hayatsağlık 53
olarak pek çok devletçe kabul edilmiştir. BM Ge- cial Affairs. The International Migration Report nel Kurulu, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ilişkin 2017 (Highlights). https://www.un.org/develop- olarak “Ülkede belirtilen hakların kullanımı”- ment/desa/publications/international-migration- nı açıklığa kavuşturmuştur. Sözleşme, bir taraf report-2017.html. Erişim tarihi: 13 Şubat 2020 devletin vatandaşı olan ve bu nedenle sözleşme- 4. WHO Regional Office for Europe. Health of ref- den faydalanan çocukların yanı sıra; sığınmacı, uge and migrant children. Technical guidance. mülteci ve göçmen çocuklar dâhil milliyeti, göç h t t p : / / w w w. e u r o. w h o. i n t / _ _ d a t a / a s s e t s / p d f _ durumu veya vatansızlığı sorgulanmadan bü- file/0011/388361/tc-health-children-eng.pdf ?ua=1. tün çocukların bu haklardan faydalanabileceğini Erişim tarihi: 21 Ocak 2020 öngörmektedir. Ayrıca taraf devletler iltica du- 5. Gushulak BD, MacPherson DW. Health aspects of rumunda çocukları ve bebekleri içeren özel ihti- the pre-departure phase of migration. PLOS Med. yaçları olan başvuru sahiplerine tıbbi ya da diğer 2011; 8(5):e1001035. yardımları sağlama mecburiyetindedir.20 6. Jaeger FN, Hossain M, Kiss L, Zimmerman C. The health of migrant children in Switzerland, Int. J Özetle çocukların sağlık ve refah düzeyleri- Public Health. 2012; 57(4):659-71. nin korunması, iyileştirilmesi; sağlık kurumla- 7. Over 1200 migrant children deaths recorded since rının yanında devlet politikaları ile de destek- 2014, true number likely “much higher”. Assessment lenmesi gereken bir meseledir. (Bkz. Şekil 2) Devlet politikası hâline gelen çocuk refahı ve report: Borders, health situation at EU’s southern sağlığını teşvik edici uygulamalar, birçok çocu- borders: Migrant, occupational, and public health, ğun ideal şartlarda yaşayıp, hak etmediği sorun- Geneva: International Organization for Migra- larla karşılaşmasını engelleyecektir. tion, 2015, https://www.iom.int/news/un-migra- tionagency-over-1200-migrant-children-deaths- Kaynakça recorded-2014-true-numberlikely-much. Erişim tarihi: 5 Ekim 2018. 1. Global trends, “Forced displacement in 2017”, Ge- 8. European Centre for Disease Prevention and Con- neva: Office of the United Nations High Com- trol. An agency of the European Union. Assess- missioner for Refugees; 2018, http://www.unhcr. ing the burden of key infectious diseases affecting org/5b27be547.pdf. Erişim tarihi: 28 Aralık 2019. migrant populations in the EU/EEA. https://ecdc. europa.eu/en/publications-data/assessing-burden- 2. Migration data portal. https://migrationdataportal. key-infectious-diseases-affecting-migrant-popula- org/themes/child-migrants. Erişim tarihi: 3 Şubat tions-eueea. Erişim tarihi: 24 Aralık 2019 2020 9. Kulla M, Josse F, Stierholz M, Hossfeld B, Lampl L, 3. United Nations. Department of Economic and So- 54 hayatsağlık
Helm M, Initial assessment and treatment of refu- 15. Vervliet M, Lammertyn J, Broekaert E, Derluyn gees in the Mediterranean Sea (a secondary data I. Longitudinal follow-up of the mental health of analysis concerning the initial assessment and treat- unaccompanied refugee minors. Eur Child Adolesc ment of 2656 refugees rescued from distress at sea Psychiatry, 2014; 23(5):337-46. in support of the EUNAVFOR MED relief mission of the EU., Scand J Trauma Resusc Emerg Med. 2016; 16. Issop Migration Working Group. ISSOP position 24:75. statement on migrant child health. Child Care 10. Uprooted. Growing Crisis For Refugee And Mi- Health Dev. 2018; 44(1):161-70. grant ChildrenNew York: United Nations Children’s Fund, 2016. https://www.unicef.org/publications/ 17. Zwi K, Woodland L, Mares S, Rungan S, Palasan- files/Uprooted_growing_crisis_for_refugee_and_ thiran P, Williams K et al. Helping refugee children migrant_children.pdf. Erişim tarihi: 31 Ağustos thrive: What we know and where to next. Arch Dis 2018 Child, 2018; 103(6):529-32. 11. European Centre for Disease Prevention and Con- trol (ECDC). Assessing the burden of key infectious 18. Hjern A, Jeppson O. Mental health care for refugee diseases affecting migrant populations in the EU/ children. In: D. Ingleby, editor, Forced migration and EEA. https://www.ecdc.europa.eu/sites/default/ files/media/en/publications/Publications/assess- mental health; rethinking the care of refugees and dis- ing-burden-disease-migrant-populations-summa- placed persons, Amsterdam: Springer; 2005. ry.pdf. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2018. 19. Convention on the Rights of the Child. Adopted 12. Loucas M, Loucas R, Muensterer OJ. Surgical health and opened for signature, ratification and acces- needs of minor refugees in Germany: A cross-sec- sion by General Assembly resolution 44/25 of 20 tional study”, Eur J Pediatr Surg. 2018; 28(1):60-6. November 1989. New York: United Nations 1989. 13. Montgomery E. Refugee children from the Middle https://ec.europa.eu/anti-trafficking/sites/antitraf- East. Scand J Soc Med Suppl. 1998; 54:1-152. ficking/files/un_convention_on_the_rights_of_ 14. Hjern A, Rajmil L, Bergstrom M, Berlin M, Gustafs- the_child_1.pdf. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2018 son PA, Modin B. Migrant density and well-being: 20. Laying down standards for the reception of ap- A national school survey of 15-year-olds in Swe- plicants for international protection. Direc- den., Eur J Public Health, 2013; 23(5):823-8 tive 2013/33/EU of the European Parliament and of the Council. Brussels: European Union. https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ TXT/?uri=CELEX%3A52016PC0465. Erişim tari- hi: 31 Ağustos 2018 hayatsağlık 55
Suriye-Azez Soran Köyünde Bir Yardım Gönüllüsünün İzlenimleri Murat Can Çelik İnsani yardım belki insanlığın tarihi kadar 20 kişi civarındaydık. Çoğunluğumuz yardım eski bir kavram olabilir, ancak dünya günde- kuruluşunun kurumsal ve maaşlı personeli olan minde kendine sürekli bir yer edinecek düzey- organizasyon ekibinden müteşekkildi. Gönül- de yaygınlaşması son yılların bitmek bilmeyen lüler arasında farklı şehirlerden gelen beş tıp savaşlarının getirdiği bir durum. Yaşım müsa- öğrencisi ve bir rehberlik dersi öğretmeni vardı. ade ettiğince geriye gittiğimde sadece Afrikalı Geceyi otelde geçirdikten sonra 23 Nisan saba- çocukların açlıktan ölmemesi için yapılan kam- hı eşyalarımızı hazırlayıp araca yükledik, eki- panyalar vesaire geliyor aklıma. Lakin bugün, bin sorumlusu bize kısa bir konuşma ile orada ülkemizin doğusunda kalan hemen hemen her karşılaşabileceğimiz durumlardan bahsetti. Ko- coğrafya için ayrı bir insani yardım kampanyası nuşma bitti, hepimiz büyük heyecanla dolduk mevcut. ve yola çıktık. Yarım saat içinde sınıra kadar geldik. Sınır kapısındaki büyükçe ‘‘Suriye Arap İnsani yardım kervanına 23 Nisan 2019 tari- Cumhuriyeti’’ yazısı ve yeni Suriye bayrağı dik- hinde, bir yardım kuruluşunun gönüllü öğrenci katimi çeken ilk simgelerdi. Daha sonra aracı- tecrübelendirme programı kapsamında, Suri- mızın şoförü Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gel- ye’nin Azez bölgesinde yer alan Soran Köyü’ne diğimizi söyledi ve rahatça içeri girdik. Bekçiler yolculuk ederek ben de katılmış oldum. Tİ- eskimiş asker kamuflajları, çok uzun sakalları ve KA’nın inşa ettiği ilkokullardan birinde organi- ellerinde kalaşnikof silahlarıyla bize gülerek el ze edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk salladılar. Arkalarında duran küçük kulübe ise Bayramı temalı programın hayata geçiriliş süre- ağzına kadar silah ve cephane doluydu. cinde aktif rol aldım. Program toplam bir gün iki gece sürdü. Geceyi yolda ve havalimanında Azez’e girdikten sonra ilgimi ilk cezbeden, konakladığımız otelde, gündüzü ise Suriye sa- hemen her duvarda, hem Arapça hem Türkçe hasında geçirdim. halleriyle yazılı olan ‘‘Kardeşlik Sınır Tanımaz‘‘ ifadesi ve yanlarında basılı Türk bayrağı ile Su- 22 Nisan’da İstanbul’dan kalkan uçak ile riye Arap Cumhuriyeti bayrağı oldu. İnsanlara Gaziantep’e indim. Oradan Kilis’te kalacağımız bir mesaj verilmeye çalışılıyor diye düşündüm. otele geçtim. Ben, benim gibi başka gönüllüler Sonra bunun doğruluğu ve etkinliği hakkında ve organizasyon ekibi olmak üzere toplam 15- 56 hayatsağlık
farklı düşüncelere daldım ancak yola devam et- Azez tikçe bunlar yerini başkalarına bıraktı. pılması gereken şeylerden biri, hatta belki bu Azez’in içine doğru girdik. Yol tamamen aşamada en kritiği. Çünkü bu eğitimler halkın topraktı ve genelde kamyonet veya motosiklet kendi kendine yetebilmesini, öz kalkınmanın kullanılıyordu. Evlerin çoğu yıkılmıştı, çadırlar- ve iyileşmenin sürekli hale gelmesini sağlaya- da yaşayan insanlar vardı, yeni inşaatlar da var- biliyor. Sonuçta ülke insanının kendilerine gü- dı ama kesinlikle tozdan topraktan temizlenmiş venleri yeniden inşa ediliyor ve sizden sonra da herhangi bir yer yoktu. Havaya keskin bir mazot bölgede yaşanacak olumsuzluklara bölge halkı kokusu hakimdi. Daha sonra bu kokunun yerli kendi içinden çözümler üretebilecek düzeye halka satılan işlenmemiş, arıtılmamış mazottan geliyor. Böylece siz, 3-5 ay sonra geri dönmek ötürü olduğunu öğrendim. Toz bulutu içerisin- üzere ayrıldığınızda da oradaki insanlara yar- deki dükkanların önünde oturan insanlar vardı dım etmeyi sürdürmüş olabiliyorsunuz. Yani ve hayat öyle ya da böyle işlemeye başlamıştı. kurşun yarasını temizleyip kapatabiliyor ve iyileşmesi için gerekli şartları sağlamış oluyor- Soran tarafına dönüp ilerledikçe etrafta- sunuz. Yetişmiş insan kaynağı sağlanmadığı sü- ki görüntünün Şanlıurfa’nın köylerinden çok rece ise dışarıdan birilerinin gelip işleri yoluna farklı olmadığını fark ettim. Lakin bu bir yanıl- koymasını beklemekten başka yapacak bir şey- samaydı ve beni Suriye’nin durumunun abar- leri olmuyor insanların. Bu da onları özgüven- tıldığı düşüncesine sevk etmişti. Çünkü köyün sizliğe, iş bilmezliğe ve tembelliğe itebiliyor. Bu- daha girişindeydik ve terör örgütü buradan çı- nun sonucunda o bölgelerdeki kaos ve kriz hali karılmadan önce asıl zararı köye vermişti. Yani bir türlü bitemiyor. Bunun en büyük örneğini benim gördüğüm bir anlamda ‘‘sağ kalan’’ top- Avrupa ülkelerinin yıllarca sömürüp bıraktığı raklardı. Afrika ülkelerinde görebiliyoruz. Bir süre sonra savaşın izlerini görmeye baş- Yolculuğumuza devam ediyoruz. Kadın ve ladım. Halka elektriğin ulaşmaması için kesil- Çocuk Sağlığı Merkezini gezip hakkında bil- miş elektrik tellerinin direklerden aşağı sarkan gi sahibi olduktan sonra nihayet okula geldik. görüntüsü, terör örgütünün karargahı olduğu- Silahlı adamların beklediği büyük, siyah kapı- nu ve TSK uçakları tarafından bu hale getiril- sından içeri girdik. Çocuklar arabanın etrafını diğini öğrendiğim yıkılmış binalar, başıboş ve çevirdiler. Bizim geleceğimizden haberdardılar. bu yüzden çamur içinde kalmış tarlalar, iri iri Pencerelere ellerini uzatıyorlar ve ellerimize kurşun izleriyle dolu ev, bahçe, dükkan duvar- dokunmak istiyorlardı. Ben de elimi uzattım ve ları ve suçluyu tanımlayıcı şekilde paramparça 15-20 çocuk birbirlerinin üzerine çıkarak elimi edilmiş mezar taşlarıyla bir mezarlık bunlardan hafızamda kalanları. Ancak bunca kötü manzaranın içerisinde bir de güzellik vardı: Beni götüren yardım ku- ruluşu tarafından yaptırılan, doktor ve eczacı dahil tüm çalışanları yerli olan, şu anda da aktif hizmeti sürdüren ve hatta biz oradayken yeni bebeklerin dünyaya sağlıklı şekilde gelmesi için gerekli hizmeti verdiğine şahit olduğumuz Ka- dın ve Çocuk Sağlığı Merkezi. Yardım yapılan yerlerde kalıcı hizmetler bı- rakmak oldukça önemli. Yoksa kurşun yarası olan bir bireye ağrı kesici vermekten başka bir şey olmayacaktır yaptığımız. Yardıma muhtaç bölgelerde böyle merkezler açmak ve bununla yetinmeyip, yerli halkı merkezlerde çalışabil- meleri, hizmet üretebilmeleri için eğitmek ya- hayatsağlık 57
tutmaya çalıştılar. Durum rahatsız edici bir hal olarak, elime verilen birkaç düzine küçük Türk almaya başlarken şoförün uyarısı üzerine elimi bayrağını dağıtırken çıkan kaos ve Lurr ile bunu çektim ve pencereyi kapattım. Sonra bunu her nasıl düzelttiğimizi anlatabilirim. gelene yaptıklarını öğrendim. Bayrakları bana verip dağıtmamı istediler. Onları bırakıp etkinliği yapacağımız alana Çocuklar ise dağıtılan hediyelere adeta saldırı- geçtik. Biz her şeyi hazırlayana kadar çocuklar yorlardı. O yüzden sırayla veya farklı bir düzen içeri alınmayacaktı. Etkinlik kısaca iki bölüm- içinde dağıtımı gerçekleştirmek imkansızdı. Bir den oluşuyordu: Çocuklara boyama yaptıraca- şeyler düşünmeye çalıştım. Lurr’a önce bir tane ğımız bölüm ve hediyeler dağıtacağımız bölüm. bayrak verip onu ayırdım. Geri kalanlara da 1000 civarı çocuk olduğundan iki bölümü aynı bazı teknikler deneyerek düzenli ve eşit biçim- anda başlattık. Çocukların bir kısmı hediyelere de dağıtmaya uğraştım. Lakin çok geçmeden bir kısmı ise boyaya geldiler. Doğal olarak bir çocuklar üzerime çıkmaya ve bayrakları elim- kargaşa hakimdi. Ben ilk önce boya kısmında den kapmaya başladılar. Ben de son bir hamle görev aldım. Kalabalıktan ve dil sorunundan ile onları bıraktım ve alabilen herkes alabildiği ötürü çocukları nizami biçimde boya masaları- kadar alıp dağıldı. Yere düşen ve üzerine basılan na almakta zorlandık. Güçlükle devam ederken bayrakların yanı sıra, bayrak alamayan çocuk- bir çözüm buldum: Birkaç seferdir içeri girmeyi larla birden fazla bayrak alan çocuklar olmuştu. bekleyen Lurr isimli çocukla bir şekilde tanış- Ben duruma üzülüp ne yapmam gerektiğini dü- tım ve yine bir şekilde ondan arkadaşlarına dö- şünürken Lurr arkamdan beni dürttü ve ‘’bay- nüp beklemelerini, sırayla herkesi alacağımızı rak yerde kalmasın’’ der gibi bir ifade takınarak söylemesini istedim. O da öyle yaptı. İlk defa yerden topladığı yırtık bayrakları bana verdi. burada sağlıklı biçimde iletişim kurabildik. Za- Onun elindekileri aldım, ardından birlikte yer- manla bu iletişim ilerledi. Hatta öyle bir seviye- deki diğer bayrakları topladık. Yerden bayrak ye geldi ki Lurr bizden yani gönüllülerden biri toplama işi bitince bu sefer iş bayrak dağılım gibi davranmaya ve benimle birlikte gelip alan- eşitliğini sağlamaya gelmişti ve burada da baş- daki organizasyonu sağlamaya başladı. Örnek rol Lurr’undu. Yanıma gelip hareketleriyle bana hiç bayrak alamadığını anlatan bir çocukla başladık. Onu da yanımıza alıp alanı gezmeye ve elinde birden fazla bayrağı olanları tabiri uygunsa ‘’avlamaya’’ başladık. Yanlarına gittiğimizde Lurr’a ne iste- diğimizi işaret ediyordum, o da benim işaretle- rimi Arapça’ya çeviriyor, bayrağı alıyor ve bana veriyordu böylece adaleti sağlamaya çalışıyor- duk. Bir süre bunu yaptıktan sonra, yanımıza gelen son çocuk için alabileceğimiz başka bay- rak olmadığını fark ettik. Ben çocuğa ellerimle bayrak olmadığını anlatırken Lurr yanımdan elini kaldırıp çocuğa kendi bayrağını verdi ki burada adaletin de üstüne çıktı ve fedakarlık mertebesine ulaştı. Gün biterken vedalaştık onunla ve başka bir terör örgütünün kontrolü altında olan bölgeye doğru, tek başına, sırtında çantasıyla yürüyüşünü izledim. Lurr ile tüm bunlar yaşanırken bir yandan da etkinlik devam ediyordu. Biz ve çocuklardan başka okulun personelleri, etrafta silahla do- laşan Türk askerleri ve Suriyeli askerler, ayrıca 58 hayatsağlık
çocukların anneleri vardı. Annelerle alakalı ola- bir ‘‘iş’’ olmaktan öteye geçemediklerinde rak dikkatimi çeken bir durum oldu: Hediyeler etkinlikler amacından sapabiliyor, fayda ye- dağıtılırken çocukların birbirlerini ezme paha- rine zarara varan sonuçlar görülebiliyor. sına ellerimize ulaşmaya çalıştıklarına bizzat şahit olmuştum ki birbirlerini ezdiler de. Sonra Gönüllüler ise olaya sadece duygu tarafın- arkalarına bakmadan aldıklarıyla uzaklaşıp gitti dan bakabiliyorlar. Bunun da aşırıya kaçtığı çoğu. Anneleri de izledi bu durumu ama öyle hallerde yardımı alanlara karşı yanlış dav- kabullenmişlerdi ki, hiçbirinin kılı kıpırdama- ranışlar meydana gelebiliyor ve hatta insani dı. Tabii durumu kabullenmiş olmaları benim yardımın imajı zedelenebiliyor. gözlemimden çıkardığım yorumum. Yine de benim çocuğumun aynı durum içerisinde bu- İkisi için ortak çözüm önerim ise eğitim. lunma ihtimalini düşününce, orada gördüğüm Sahaya inmeden önce etkinliğin içeriğine anneler kadar sakin ve tepkisiz kalabileceğimi dair brifinglerle veya pratiklerle eğitimler sanmıyorum. yapılmalı ve hem gönüllüler hem çalışanlar sahaya inmeye yetkin, koşullardan haberdar Annelerin kabullenişi düşüncesi beni başka ve onlara hazır hale getirilmeli. Benim katıl- düşüncelere ve o düşünceler de etkinlik öze- dığım organizasyonda eğitimi de çalışan-gö- linde kuruma, genelde ise ‘’insani yardım’’ an- nüllü dengesini de eksik buldum ve sahada layışımıza dair eleştirilere/yorumlara yöneltti. bunun zarar verici sonuçlarına şahit oldum. Bunlardan birkaç tanesini sıralayıp sonra düşü- nebildiğim çözüm önerilerini paylaşmaya çalı- 2. İnsani Yardımın Rutin Bir Faaliyet Halini şacağım. Alması ve Kurumlar Arası Rekabet: Yardım 1. Maaşlı Çalışan-Gönüllü Dengesi ve Eğitim kurumlarının reklamlarının her gün artışı- na şahit oluyoruz. Kampanya duyurusu için Sorunu: Faaliyetleri düzenleyenler kurum- reklam yapılıyor, faaliyet planlanıyor, faali- lar olsa da hayata geçirenler birey olarak yet gerçekleştiriliyor, her aşama fotoğrafla- insanlardır. Yardım kurumlarında faaliyet- nıyor ve sosyal medyada paylaşılarak tekrar leri yöneten ve gerçekleştiren insanların bir reklam yapılıyor. Bu durumun bir yerden kısmı maaşlı eleman olurken bir kısmı ise sonra yapılan hayırlı işleri diğerlerinden gönüllü oluyor ki benim tecrübemde de bu farksız bir hale getirdiğini başka bir deyiş- böyleydi. İkisinin de avantajları olduğu gibi le rutin hale getirdiğini hissettim tecrübem dezavantajları mevcut. boyunca. Çalışanlar, katıldıkları onlarca Yüksek duygularla ve insanlığın geleceğine organizasyondan biri olarak görüyorlardı dair umutlarla gerçekleştirilmesi gereken bu sanki bunu ve onlar için sıradan bir faaliyet- tarz organizasyonlar çalışanlar için sıradan ti. Çocuklar katılımcı, biz organizatör, okul hayatsağlık 59
saha ve geri kalan her şey araç gereç kate- ni öldürenlere karşı kin ve nefret ile, inti- gorisine giriyordu. İnsanları anlamak veya kam duygusu ile büyüyorlar. Buna rağmen onlara dokunmak değil, onlara \"yardım edip biz oraya gittiğimizde çocuklara Türkiye ve kaçmak\" daha sonra da bunun fotoğraflarını Suriye Arap Cumhuriyeti bayrakları boyat- paylaşarak \"şurada şu etkinliğe katıldık\" tar- tırdık, yanında buna benzer etkinliklerle zında resmi bir yazıyla bunu herkese duyur- Suriye’ye aitliğe dair milli bilincin yanı sıra maktı sanki amaç. İnsanlığın kurtuluşu için Türkiye’nin mutlak dost olduğu mesajını değil bir derneğin büyümesi için çalışıyor- verdik. Çocukların milli bilinç ile yetişme- duk sanki. Bu böyle olmasa da gönüllü bir leri ve dostlarını dost, düşmanlarını düşman gence böyle hissettirmiş olması yeterli. bilmeleri tabii ki önemli ancak bence bu Çalışmalar sıradanlaşınca asıl niyetten de insani yardım kuruluşlarının görevi değil. uzaklaşma meydana geliyor. Asıl amaç sos- Bizim orada bu çocukların büyüdüklerinde yal dayanışmayı arttırmak, dertli olan insanı kendileri gibi düşünmeyene saldırmalarını, dertten kurtarmak olarak belirlenmiş iken ellerine silah alıp dağlara çıkmalarını veya en başta, sonraları ‘‘benim kurumum daha bir diktatöre dönüşmelerini engelleyecek fa- fazla faaliyet yaptı bana gelin’’ anlayışına aliyetlerde bulunmamız gerekirdi. dönüşebiliyor. Kısacası insani yardım daya- Sadece bizim gittiğimiz okulda değil, her nışacak, yardımlaşacak bir alandan rekabet yerde binlerce, milyonlarca çocuk savaş psi- edilen bir alana dönüşüyor. kolojisinin içinde büyüyor. Eğer onlara yö- Bunun farkına varıp kendi kurumumuzun nelik çalışmalarımız, eğitimlerimiz ve yar- ismini parlatmak, yapılan faaliyet sayıları- dımlarımız bu psikolojinin sağlıklı bir aidi- na odaklanmak yerine işin kalitesine odak- yet ve insani ilişki psikolojisine çevrilmesine lanmak gerekiyor. Asıl hedefleri ve ilkeleri odaklanmaz ise, korkarım bundan 10-15 yıl hatırlayıp onlara dönerek gerçekten insana sonra, yani savaşın çocukları 20’li, 30’lu yaş- yardım etmeye kendimizi verebilirsek kısa larına geldiklerinde, şu ankinden çok daha ve uzun vadede daha olumlu sonuçlar alabi- büyük bir terör problemi dünyada var ola- liriz. cak. 3. Hediye Dağıtırken Günlük Düşünme: Ora- Hepsinden sonra bence asıl çözüm, kurşun da içlerinde pamuk şeker gibi, ancak anlık yarasını iyileştirmek değil; kurşunu atan sila- bir fayda/haz sağlayabilecek hediyeler da- hı yok etmek ve o silahı tutan ellerin sahibini ğıttık. Oysa ki bunlara harcanan para ve etkisiz hale getirmekten geçiyor. İnsani yar- enerjinin kalıcı ve faydalı fikirlere harcan- dım var olmaya ve büyümeye devam etmeli ması daha doğru olabilirdi. Aynı zamanda evet, ancak her gün, misal 1000 yeni insan çocuklara, pamuk şeker gibi, bizden sonra yardıma muhtaç hale gelmeyi sürdürürse bir bulamayacakları ama belki annelerinden is- yerden sonra hiçbir kapasite bu kadar insa- teyebilecekleri, zaten durumdan sıkılmakta nı iyileştirmeye yetecek yardımı üretemeye- olan annelerin de bir kat daha sıkılmasına cektir ki üretse bile sonraki gün iyileşenlerin sebep olacak hediyeler dağıtmamış olabilir- büyük çoğunluğu tekrar yardıma muhtaç dik böylece. hale gelecektir. O yüzden asıl çözüm insanın 4. Çocukların Geleceği: Dile kolay sekiz yıl- insana yaptıklarını engelleyebilecek seviyeye dır savaşın içinde yaşayan çocuklardı orada ulaşma yolunda çalışmaya bakıyor. birlikte olduklarımız. Her günlerini silah sesleri ve görüntüleri, kurşun izleri, şehit cenazeleri ve savaşı andıran her ne var ise onlarla geçiriyorlar bu çocuklar. Savaştan dolayı kendilerinden olanları, yani aileleri- 60 hayatsağlık
MODERN TIP VE ETİK I Hak an Ertin Tıp alanının” özne”si gibi “nesne”si de İNSAN’dır. İnsanın kar- maşık psikolojisi ve somatik fizyolojisi ve yaşadığı sosyal çev- renin sağlığın belirleyicisi oluşu tıbbı diğer bilimsel branşlar- dan ayırmaktadır. Ayrıca son yıllarda artarak tıbbın içine giren yüksek teknoloji insan kavramı üzerinde aşındırıcı/farklılaştı- rıcı bir değişimin kapılarını zorlamaktadır. Bu eğilimler son iki dekatta tıp eğitimi içinde “insan” ögesini öne çıkaran eğitim içeriklerini zorunlu kılmaktadır. Tıbbın teknik tarafı ile sosyal bilimler arasındaki nadir köprülerden biri de etik branşıdır. Bu kitapta tıbbın tartışmalı bazı alanlarına etik yaklaşımların nasıl olabileceğine dair yaklaşımları bulacaksanız. hayatsağlık 61
Osmanlı’nın Kıtalararası Uzanan Yardım Eli Tuğba Aydeniz Osmanlı Devleti’nin, hakimiyeti altında si”, Sultan 2. Abdülhamid dönemine ait özellik- olan geniş coğrafyada veya toprakları dı- lerdendir.2 Bu durum aynı zamanda padişahın şında yaşanan herhangi bir âfet durumunda ih- dış dünyada olup bitenleri dikkatli ve hızlı bir tiyaç sahiplerine yardım elini uzattığı bilinmek- şekilde takip ettiğini de göstermektedir. tedir. Tarihi süreklilik içinde Osmanlı padişah- Johnstown Sel Felaketinde Osmanlı’nın larının mesafenin uzaklığına bakmadan üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği ve bunun Amerika’ya Yardımı (1889) sadece devletin çok kudretli zamanlarına has 18.yüzyılın sonlarına doğru tarih sahnesinde olmadığı, arşiv belgelerinde görülmektedir. Bu yerini alan Amerika Birleşik Cumhuriyeti’nin yardımların bir kısmı, felaketi yaşayan devletin Osmanlı Devleti ile münasebetleri, İngiltere’nin herhangi bir yardım talebi olmadan gerçekleş- 1783 yılında Amerika’nın bağımsızlığını tanı- tirilmiştir. dığı Versailles antlaşmasından bir süre sonra başlamış, 1830 yılında imzalanan Seyrisefain Osmanlı padişahlarının bu tıbbi insani yar- ve Ticaret Antlaşması ile gelişme göstermiştir.3 dım faaliyetlerini Müslüman coğrafyada yerine Sultan 2. Abdülhamid döneminde misyonerlik getirmiş olmaları hilâfet unvanını taşımalarının faaliyetleri, Amerika’ya giden Osmanlı tebaası bir gereği olduğu gibi söz konusu yardımların Ermenilerin geri dönüşlerinde ortaya çıkan bazı aynı inançtan olmayan coğrafyalara taşınmış meseleler sebebiyle münasebetler, diplomatik olması, padişahların cihan-penah olmalarının anlamda sıcak bir atmosferde sürmüştür. Sultan bir gereğidir.1 İşte bu itibarla, Osmanlı’nın dün- Abdülhamid’in, Avrupalı devletlere karşı den- ya üzerindeki âfetzedelere uzattığı yardım eli ve geyi ön planda tutmaya özen gösterdiği, bunu insanların yaşadıkları mağduriyetlerin gideril- da Amerikan elçileri üzerinden yürütmeye ça- mesine çalışılmasının takdire şayan örnekleri, bu lıştığı görülmektedir.4 yazının konusunu teşkil etmektedir. Burada ele Bu dönem, iki ülkenin yakınlaşmasını sağ- alınacak üç yardım örneği de Sultan 2. Abdül- layan önemli bir hadise, Amerika tarihinin en hamid dönemine aittir. Şunu öncelikle belirtmek büyük felaketlerinden birisi olan Johnstown sel gerekir ki, âfetler ve olağanüstü hallerde “padişa- felaketinin yaşanmasıdır. Bu felaket, Osman- hın himayesi ile yardım faaliyetleri düzenlenme- lı-Amerika münasebetlerinde önemli bir sayfa 62 hayatsağlık
Resim 1. Johnstown sel felaketi “Johnstown felaketi sırasında İstanbul Se- fareti’nde bulunuyordum. O zaman Osmanlı açmıştır. Zira, bu âfet sonrası Osmanlı Devle- Devleti’nin mali durumunun pek müsait olma- ti’nin yaptığı yardım sebebiyle, Amerikan halkı dığını bildiğimden durumu padişaha arz edip da 1894 İstanbul depreminde Osmanlı Devle- ondan istifade etmeyi münasip görmemiştim. ti’ne yardımda bulunmuştur.5 Belge 1: Amerika ormanlarında çıkan yangından zarar gören- Amerika’nın Pensilvanya eyaletinde 31 Ma- ler için padişah tarafından gönderilen 300 Osmanlı lirasına yıs 1889’da aşırı yağışlardan sonra Conemaugh Newyork belediye reisinin teşekkür ettiğini bildiren belge. River üzerindeki South Fork baraj duvarının yıkılması ile yaşanmış olan Johnstown sel fe- laketinde, nüfusu 25.000 olan şehirde 2200’den fazla kişi hayatını kaybetmiş, birçok insan kay- bolmuş, 1600’den fazla ev yıkılmıştır.6 Johnstown felaketinin yaralarının sarılma- sı için pek çok ülke Amerika için seferber olsa da Amerika’nın herhangi bir yardım talebi ol- madan, ilk yardım eden ülke, Osmanlı Devleti olmuştur.7 Padişah, İstanbul’da bulunan Ameri- kan elçisi Oscar Strauss ile bir görüşme gerçek- leştirerek, bu elim hadiseden duyduğu üzüntü- yü ifade etmiş ve âfetzedeler için 200 Osmanlı lirası ile bir miktar gıda yardımında bulunmuş- tur. Bu yardımın New York ticaret odasında ve Amerikan basınında yankı uyandırdığı dikkati çekmektedir. Osmanlı’nın bu yardımının bek- lenmedik bir anda gelişi hem şaşkınlık yaratmış hem de takdir toplamıştır. Elçi Oscar Strauss’ın kaleme aldığı mektupta konu ile ilgili bölüm şu şekilde yer almaktadır:8 hayatsağlık 63
Belge 2: Almanya’da Saale nehrinin taşması ile oluşan sel felaketinden dolayı Jena şehir rinin taşması sonucu Jena şehri başta olmak ahalisine padişah ve hanedanın bazı üyeleri tarafından gönderilen ianenin miktarını gös- üzere Naumbourg, Weissenfels, Mersabourg ve teren belge. S. Altenburg Dükalığı’ndaki âfetzedeler için Sul- tan 2. Abdülhamid tarafından Almanya İmpa- Buna rağmen âfetten bir iki gün sonra saraya ratorluğu'na toplam 750 Osmanlı lirası gönde- davet edildim. Osmanlı Sultanı hadiseden duy- rilmiştir. Buna mukabil padişaha, S. Altenburg duğu üzüntüyü ifade ederek, ihsan etmeyi dü- Dükası tarafından bir teşekkür mektubu takdim şündükleri ianeyi memleketime ulaştırıp ulaş- edilmiştir. Gönderilen yardımın 750 Osmanlı tıramayacağımı sorup 200 lira verdiler ki bunu lirasının 500 lirası Sultan Abdülhamid’e, kalan o zaman hariciye nezaretine gönderdim. Hatır- meblağ, hanedanın diğer bazı üyelerine aittir.11 ladığıma göre o esnada Avrupa hükümdarları Hindistan’da Yaşanan Kıtlık Felaketine arasında yalnız Osmanlı padişahı böyle telakki- yat olmaksızın doğrudan doğruya külliyetli bir Osmanlı Yardımı (1902) yardımda bulunmuş, Amerika halkı hakkındaki Hindistanlı Müslümanların Osmanlıları dostane duygularını izhar etmiştir...” Müslümanların halifesi olarak benimsedikleri ve Hindistan Babür Devleti ile 19.yüzyıla kadar Bu yardıma istinaden 1894 İstanbul depre- nezaket çerçevesinde diplomatik münasebetle- minde Osmanlı’nın Johnstown yardımı hatır- rin sürdüğü bilinmektedir. Hindistanlı Müslü- latılarak depremzedelere gönderilmek üzere manların Osmanlı’ya olan ilgileri Babür Dev- Amerikan yardımı organize edilmiştir.9 leti’nin zayıflaması ile artmış, bununla beraber Osmanlıların, himayekârlığı ve İslam âleminde Tarihî kayıtlar, “yüzyılın en büyük felaketi” söz sahibi olmaları sebebiyle Hindistanlı Müs- olarak isimlendirilen Johnstown sel felaketinden lüman âlimlerin övgülerine muhatap oluşu, önce de Amerika’nın kuzeyinde ortaya çıkan or- 1857’de Hindistan’ın tam olarak bir İngiliz sö- man yangınında mağdur olanlar için Osmanlı mürgesi haline gelmesi, Müslüman halkın nez- padişahı Sultan 2. Abdülhamid’in 300 Osmanlı dinde Osmanlılara olan yakınlık duygularını lirası göndererek maddi yardımda bulunduğunu daha da artırmıştır.12 göstermektedir. Söz konusu yardım, Amerikan Bu önemli coğrafyaya, 1902 senesinde ya- basınında geniş yankı uyandırmıştır.10 şanan kuraklık sonucu yapılan tıbbi insani Almanya’da Yaşanan Sel Felaketine yardım, Osmanlı’nın bu ilgiye kayıtsız kalma- dığının en önemli göstergelerindendir. Buna Osmanlı Yardımı (1891) göre açlık ile mücadele etmek zorunda kalan Âfetzedelere yardım meselesinde bu defa Hindistan halkı için Bağdat ve Basra’dan satın dikkatleri 1891 yılında Almanya’da yaşanan bir alınan zahirelerin, kiralanan vapurlar aracılığı sel felaketi çekmektedir. Almanya’da Saale neh- ile Hindistan’a gönderilmesine karar verilmiştir. Ayrıca kıtlık için toplanan 5000 Osmanlı lirası- nın bir kısmı da temin edilen zahire ile birlikte ihtiyaç mahalline gönderilmiştir.13 Tabii âfetler sebebiyle yapılan insani yardım- laşmalar, devletlerarası münasebetlerde müspet gelişmelere yol açmıştır. Sultan 2. Abdülhamid döneminde yapılan yardımlara ilişkin verilen bu örnekler, padişahların hayır işlerine verdik- leri önemle bağlantılı olduğu gibi, Sultan Ab- dülhamid’in dış dünya ile münasebete duymuş olduğu alaka ve basını takibi ile de yakından ilgilidir. Padişahın uhdesinde düzenlenen para, zahire, inşaat malzemesi gönderimi gibi yardım kampanyaları ve kendisinin bizzat maddi yar- 64 hayatsağlık
dımda bulunması, basının da devreye girmesi 4. Şahin G. Sultan Abdülhamid Döneminde Osman- ile söz konusu yardımların çoğaltılması ve bir lı-ABD İlişkilerine Farklı Bir Bakış: Amerika’nın Keş- kampanyaya dönüşmesinde etkili olmuştur. İn- finin 400’üncü Yıldönümü Etkinlikleri ve Osmanlı sanı merkeze alan bu girişimler, hiç kuşkusuz, Devleti. Tarihin Peşinde-Uluslararası Tarih ve Sosyal devletin varlığını ve gücünü, ulaştığı yerdeki si- Araştırmalar Dergisi-, sayı: 18, 2017; s. 137. yasi yapıya ve insanlara en güçlü şekilde ortaya koyan faaliyetlerdir. Günümüzde bu sorumlu- 5. CA, YA.HUS, 313/98/3. luk anlayışı, 5 kıtada insani yardım faaliyetleri 6. https://www.history.com/news/david-mccullou- ile aktif olarak devam etmektedir. gh-johnstown-flood 26.06.2019; New York Times, Kaynakça 1 June 1889. 7. Ürekli F. Belgelerle 1889/1894 Âfetlerinde Osman- 1. Bu yardımlar hakkında bkz. Osmanlı’dan Günü- lı-Amerikan Yardımlaşmaları, Doğu Kütüphanesi, müze İnsanî Diplomasi Cihan-Penâh, Başbakanlık İstanbul 2007; s. 17. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, İstanbul 2016. 8. Ürekli F. Belgelerle 1889/1894 Âfetlerinde Osman- lı-Amerikan Yardımlaşmaları, s. 35. 2. Ürekli F. Ürekli M. “Osmanlı-Yunan Savaşı’nda Yar- 9. Ürekli F. Belgelerle 1889/1894 Âfetlerinde Osman- dım Kampanyaları ve Toplumsal Dayanışma Üzeri- lı-Amerikan Yardımlaşmaları, s. 23-35. ne Değerlendirme”, Osmanlı Dönemi Balkanlar’da- 10. CA, YA.HUS., 309/31/1, 2, 3. ki Kültürel ve Sosyal Hayat, ed. Zafer Gölen, Abidin 11. CA, YA. MTV., 47/189/3. Temizer, Gece Kitaplığı, Ankara 2018; s. 205. 12. Özcan A. “Sultan II. Abdülhamid Döneminde Os- manlılar ve Hindistan Müslümanları”, Türkler, ed. 3. Köprülü O. Tarihte Türk-Amerikan Münasebetleri. Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Yeni Belleten, c. 51, sayı: 200, 1987; s. 927; Armaoğlu F. Türkiye Yayınları, Ankara 2002; c. 13, s. 138-139. Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, TTK, 13. CA, İ. HUS., 82/9; 93/28. Ankara 1991; s. 1-19. hayatsağlık 65
Film Değerlendirmesi Muna Yönetmen : Serdar Gözelekli Senaryo : Pınar Ordu, Nur Araboğa Kıyma, Feza Doğru, Ayşe Kıyma Oyuncular : Leyla Göksun, Turgay Aydın, Kaan Çakır, Pınar Balkış, Suzan Genç, Türkiye, 2015, 91 dk. Vizyon Tarihi : Nisan 2015 Rabia Bulut MMuna: Savaşın Çocukları ğıyla köprü kurar. Kurduğu köprünün hikayeyi eselelerin ciddiyetinin onlarla bir araya güçlendirmesi noktasındaki başarısı 52. An- gelme cesareti ortaya koyduğumuzda talya Film Festivalinde En İyi Yardımcı Erkek gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır. Sa- Oyuncu ödülüyle taçlandırılır. Filmin çekimleri vaşmak, savaşın gölgesinde bir yaşam sürmek çoğunluk olarak Tarsus'da gerçekleştirilmiştir. uzaktan mahiyeti anlaşılamayacak meseleler- Aralarda verilen oynayan çocuk görüntüleri, yı- dendir. Filistin’in dünyanın gözü önünde yaşa- kık evler Gazze’de çekilmiştir. dığı işgalin karşılığında, insanlarına düşen ya- şamaya çalışmak ve özgürlükleri için savaşmak- Filmin Akışı tır. Silahlı bir direnişin yanında günlük hayata Gazze’ye herkes kendi heybesiyle gelir. Ela’nın devam ederek, alışkanlıklarını ve geleneklerini yüreğinde kaybının acısı, Ali’nin aklında geçmişi sürdürerek pasif bir direniş de sergilemektedir- varken bir yandan da üstlerine düşen görevleri ler. Sergilenen pasif direniş ümitlerin ve yaşa- yerine getirmeleri gerekmektedir. Süleyman on- mın devamlılığını getirmektedir. ların şehirle bağ kurmasını sağlamaya çalışır. Sa- vaşın ortasındaki tehlikelerden uzaktaki yaşam- 2015 yapımlı, yönetmenliğini Serdar Gö- larını göstermeye çalışır. Hayatından, ailesinden zelekli’nin yaptığı filmde Gazze’de bir saldırıda ve sevdiğinden bahseder. Ali’nin uzaklığını gi- ailesini kaybeden Muna (Pınar Balkış) karak- dermeye çalışır. Çocukluk arkadaşı gittiği için teriyle çocuk gözünden yaşanılan kayıplar ve yaşadığı uzaklığı, Hasan ve Ela’nın gördükleri savaş ekseninde yaşam düzeni anlatmaktadır. karşısında tedirginliğini onlara oranın lezzetleri- Yeryüzü Doktorları ekibine gönüllü olarak ka- ni göstererek, hayatın akışında olduğunu hisset- tılan Ela (Leyla Göksun), Hasan (Erkan Taşdö- tirerek gidermeye çalışır. Ela bedenen oradadır ğen) ve Ali (Turgay Aydın) Gazze’de hastanede ama ruhu uzak bir yerlerdedir. Yemek dönüşü görevlidirler. Onlara Gazze’de eşlik eden Süley- sokakta saklanırken fark ettiği kız çocuğuyla man (Kaan Çakır) iki dünya arasında dil aracılı- kendine gelmeye başlar. 66 hayatsağlık
Adını sonrasında öğreneceğimiz Muna 5-6 kını alma çabası olarak görebiliriz. Ödenecek yaşlarında küçük bir kız çocuğudur. Anne ve ba- bedellerin, hesabın boyutu bilinmesede. basını İsrail askerlerinin evlerine saldırması so- nucunda kaybeder. Annesi ve babasının onu sak- Muna’nın otel odasından kaçıp gitmesiyle lamasıyla kurtulmuştur. Saklanmak Muna’nın Gazze sokaklarında onu arama çabaları başlar. hayatta kalma refleksi olur. Ela Muna’yla birlikte Gün ışığında sokakta hayat vardır. Çocuklar yı- yaşama ve hissetmeye döner. Yaşadıkları kayıp- kıntıların, harabelerin içinde kendilerine oyun- lar ikisinin bakışlarında empati hissini ortaya lar inşa ederler. Gece olduğunda etrafı sessizlik çıkarır. Kırmızı fiyonklu ayakkabılar ve yeni bir kaplar. Tekinsizlik ve tedirginlik bir aradadır. elbiseyle Muna tekrardan çocuk olmaya yaklaşır. Ela ise onu bulmaya kararlıdır. Kendini soka- Onun hikayesine sesi eşlik etmez film boyunca. ğa atar. Direniş örgütünün askerleri tarafından Onun yerine kayıplarının acısını bakışları anlatır. şüpheli görülerek sorguya alınır. Kendini anlat- Resimlerinde bir yerleri çizer. Duygularını boya maya çalışır, doktor olduğunu, yardım için gel- kalemleriyle ortaya koyar. Hikayesinin ayrıntıla- diğini söyler. Sesini duyuramaz lakin hastanede rını flash back sahneleriyle öğreniriz. Saklanıl- tedavi ettiği genç onu tanır ve serbest bırakılır. mış bir dolap ya da oteldeki havalandırmanın Ela yaşadığı tedirginliği atlatır ve Muna’yı bul- çıkardığı ses bizi Muna’nın ailesine doğru götü- mak için resimlere yönelmesi gerektiğinin far- rür. Daha doğrusu herkesin hikayesini aralarda kına varır. Hep aynı yerleri çizdiği dikkatini çe- verilen görüntülerle gösterir. ker. Hep birlikte Gazze sokaklarında resimleri takip ederek Muna’yı ararlar. Onu evine girmek Kayıp merkezine başvururlar, herhangi bir üzereyken yakalar Ela. Muna'nın anne ve baba- ize rastlamazlar. Hastaneye geri dönmeleri gere- sını kaybettiği saldırıdan sonra İsrail askerleri kir. Onu kimsesizler okuluna bırakırlar. Kendisi eve bomba yerleştirmiştir. Bir adım daha atsa gibi olan bir sürü çocuk vardır. Ela çocukların Muna ölebilirdi. Ela'nın onu yakalayışı, Muna'yı şartlarına, Ali de Süleyman’ın çocuklarla oy- ölümden kurtarır. narken neşesine bakar. Ali kalsaydı bazı şeyler farklı olur muydu diye düşünmektedir. Ailesini Ela’nın acı kaybı trafik kazasında kaybettiği bırakıp gittiği eğitiminin faydasının ne olduğu- kızıdır. Hastaneye geldiğinde ölen küçük kızda nu sorgulamaktadır belki de. ‘Savaş her yerde’ diyerek Ali kendi yaşamının da kolay olmadığı- nı belirtmektedir. Savaşın çeşitleri vardır. Ama silahların ortasında her an ölüm korkusunu ya- şadığın hangi savaşa benzer ki? Süleyman ve nişanlısı Ayşe’nin hikayesi, filmin taraflarını birbirine bağlayan bir nokta- sıdır. Hem savaşın insanın üzerindeki etkisini hem de insani yardım noktasında yetkili ki- şilerin orada bulunmasının faydasını göster- mektedir. Ayşe’nin meyve bahçesi vardır. Abisi orada vurulduğu için Süleyman gitmesine izin vermez. Ayşe ise meyveleri orada çürüdüğü için hem üzüntülü hem kızgındır. Ayşe'nin bahçesi- ne olan sevgisinde ve özleminde 2008 yapımlı Filistinli Selma’nın İsrail’e karşı limon ağaçları için verdiği mücadeleyi konu alan Limon Ağacı filmine bir atıf görüyoruz. Toprak ekip biçeni tanır. Onu zorbalıkla, silahla, güçle ele geçire- mezsiniz. Sabır ve emek ister. Ayşe’nin bahçesi- ne gitme isteğini sabrının meyvelerini ve hak- hayatsağlık 67
ve Muna’nın gözlerinde hep kızını görmüştür. Belirlenen yönünün göze batar şekilde olma- Kızını kurtaramamıştır ama Muna’yı kurtar- masına dikkat edilir. Seyircinin empatik bir mıştır. Elinden gelebilecek her şeyi denemiş ve ilişki kurabileceği bir hikaye anlatılmak istenir. başarmıştır. Bir kayıp karşısında insanın aklına İnsanların yüreklerindeki bam teliyle yardım en çok takılan daha fazlası yapılabilir miydi, konusunda farkındalık oluşturma noktasından elimden başka bir şey gelir miydi sorularıdır. hareket edilir. Ela Muna’nın hayatını kurtararak yeniden yaşa- ma dönmek için o sorulara olumlu cevap ver- Muna filmi TRT Filmleri projesi kapsamın- miştir. Ali ise Ayşe’nin bahçesinde uğradığı si- da çekilen filmlerden biridir. TRT bu projesiyle lahlı saldırıdan kurtarılmasında rol alarak göre- sinemanın birleştiriciliğini insanların evlerinin vinin anlamıyla tekrardan yüzleşmiştir. Dönme içine televizyon aracılığıyla getirmeyi amaçla- zamanı gelmiştir. Muna’yı Ayşe ve Süleyman’a mıştır. Esas amacın yanında hikayeyi anlatma emanet eder Ela. Ayşe ona ‘kendi çocuğum gibi noktasında ülkenin etkili olduğu, faydalı ol- bakacağım’ sözünü verir. Veda ederken Mu- duğu alanı da ortaya koymak adına yaptığı şey na’nın sesini Ela’ya yaptığı resmi verirken duya- önemlidir. Filistin’in İsrail tarafından maruz rız. Ela’nın ona ‘seni hiç unutmayacağım’ sözü kaldığı silahlı, psikolojik saldırının karşısında de yaşadıklarının ruhundaki izini gösterir. kamuoyuna meselenin insanlık onurunu çiğne- me boyutunu göstermek gerekir. Onun yanında Filmin Meseleleri insani yardımın önemini, etkisini de anlatmak Sinema durumları, olayları anlatma konu- gerekir. Filmin içinde Muna'nın ailesini kaybe- sunda insanın bulduğu en yeni alanlardan bi- dişi, Ali'nin annesinin ölmüş olması, Ela'nın kı- ridir. Ama gücü her daim katlanarak devam zını kaybetmesi ve Ayşe'nin yaşadığı saldırı şek- etmekte ve etki alanı genişlemektedir. Nijat linde birden çok hikayeyle duygusal bir yakın- Özön Sinema Sanatına Giriş adlı eserinde si- lık oluşturulmaya çalışılır. Ayrıca ayrıntıların nemanın kullanımında çeşitlilikler olduğunu görüntülerle aralarda verilmesi filme canlılık belirtir. Sinema görüntü ve sesin istenildiği gibi katan bir noktadır. Kurgunun da klasik şekilde kullanılabilmesi ve bunun sağladığı inandırıcı- yapılmaması hikaye anlatımında sinema ve te- lık, etkililik nedeniyle propaganda araçlarının levizyon iş birliğinin iyi bir tarafıdır. Diğer tara- en güçlüsü olarakbelirtilir. Devletlerin siyasi fı ise hikayenin anlatımında birden çok ortaya arenada karşılıklı olarak konumları, fikirleri ve konulması gereken tarafların olmasıdır. Somut anlaşmaları siyasi literatürde bir anlam karşılığı nedenlerin fazlalığı bu filmin bütünlüğünü sağ- bulur. İnsanların nezdinde ise onların gündelik lama noktasında işleri zorlaştıran bir noktadır. hayatları içinden seslenerek durumu anlatabil- mek mümkündür. Didaktik bir tarzın yanında Meselelerin ortasında bir ülkede olduğumuz bir dünya kurmak kurgusallık gerektirir. Bu için farklı bakışlardan sunumlar, bizlere olayla- noktada filmin propaganda yönü belirlenir. rın kendi evreni dışında da ne kadar büyük bir yer kapladığını göstermek açısından önemlidir. Sinemamızın 2000’lerden sonra değişen yönün- de toplumsal konulara eğilim ağırlık gösterme- mektedir. Bireyin şehir içindeki yalnızlıkları, yabancılığı ya da onun tam aksi istikametinde belli kalıplarda romantik-komedi ve komedi filmleri yer almaktadır. Sosyal meseleleri bizim kodlarımızla anlatma durumu kendine bir alan bulmamıştır. Bu açıdan Muna Filistin-Gazze konusunda yerelliğiyle sinemamız açısından ilk olma durumundadır. İnsani yardım konusunda sinema nokta- sında elde bulunan filmlerin sayısı çok azdır. Mültecilik konusunda baktığımızda da yine 68 hayatsağlık
aynı şekildedir. Son zamanlarda en yeni Andaç rilmesi kimin elindedir? İnsanın iradesiyle deği- Haznedaroğlu’nun Misafir'i ve Aida Begiç’in şebilecek olanlar onun çemberi kadardır. Ela ve Beni Bırakma filmleri yer almaktadır. İkisinde Ali’yi döndükleri yerde nelerin beklediği de mu- de Muna’daki gibi başrollerde ailelerini kaybet- allaktır. Onların hayatlarını bir noktada birleşti- miş çocukların hikayesi vardır. Çocuklarının ren kader bambaşka bir noktada ayırmaktadır. kayıplarıyla yaşadıkları travmalarla başa çıkma Gönüllerdeki bağ ise beslemeye devam ettikleri yöntemleri onların ne kadar çok, boylarından sürece devam edecektir. İnsani yardım, gönüller- büyük sorunlarla boğuştuğunu göstermektedir. deki bağın beslenmesinde önemli bir rol oyna- Muna’nın kendini anlatırken resmi kullanma- makta, elinin ulaşabildiği yerlerde uzakları yakın sı, kelimelerden vazgeçmesi yaşadığı dünyanın etmeyi sağlamaktadır. gerçeklerinden ruh dünyasında ne kadar uzak- laştığını göstermektedir. Dünyada ona güvenli Sonuç alanı sağlayan temel iki dayanağını kaybet- Muna filmi bize acılardaki ortalıklardan miştir. Evine dönme çabası annesi ve babasını doğan birlikteliği göstermektedir. Dünya’nın orada bulacağına dair inançtan kaynaklanmak- gidişatında yönün ne olacağı her gün yeniden tadır. Ölüm biz büyüklerin dünyasında bile oluşmaktadır. Ama biz insanların zor zaman- muallaklığını korur, her kayıpta yeniden inşa larda ne yaptığımıza dair vereceğimiz cevaplar edilirken küçük bir çocuğun onu anlamlandıra- kendi günümüzün imtihanı olmaktadır. Olanı maması çok normaldir. Ela’nın Muna’yla yakın biteni her mecrada farklı şekillerde konuşmak, bir temas kurabilmesinin nedeni de sevdiklerini anlatmak ve yazmak bizlere görünenin ötesine kaybetme ortaklığından doğan duygudaşlıktır. geçme fırsatı sunacaktır. Sinema bu yolda her- Ela Muna’yı kurtararak kızı için başka ne yapa- kese ulaşabilen önemli bir kaynaktır. bilirdim sorusunu onun için yapamadım ama Gündelik hayatın içindeki nüanslar insanla- Muna için yaptım diyerek cevaplamış, Muna ise rın yaşam yapısını ortaya koyar. Ortaya koyulan Ela’nın verdiği sevgi ve güven duygusuyla dün- yaşamın çeşitlilikte olması da insanlar arasında yayla tekrar iletişime geçmiştir. benzerliği ve farklılığı meydana çıkarır. Mese- lelerin kurgusal bir gerçeklikle birleştirilerek Ela ve Ali’nin Yeryüzü Doktorlarının gönüllü sunulması onun didaktik yanını yumuşatarak ekibinde yer alarak yardıma gelmesi konumları- duygu dünyasında karşılık bulmasını sağlar. Za- nın yasallığını ortaya koymaktadır. Sınırları çizil- manın ruhunda çatışmalar yan yana kol koladır. miş bir yardım söz konusudur. Ela’nın Muna’yı Mutlu sonların, kesin çözümlerin uzaklarda bir yanına alma girişiminde bulunmayarak Ayşe ve hayal olduğu ortadadır. İnsanın elindedir; kendi Süleyman’a emanet etmesi de kurtarıcı olarak bahçesinde yaşananları gözlemleyebilmek, ona gelmediklerini göstermektedir. Ellerinden geleni dair düşünebilmek ve hareket noktası buldu- yaparak, sarabildikleri yaraları sararak evlerine ğunda da hareket etmek. Çemberin oluşması geri dönmektedirler. Gazze’de kalanları nasıl bir ise kendi bahçesinin güzelliklerini paylaşmak hayatın beklediği muallaktır. Muallaklığın gide- isteyenlerin birbirini bulmasıyla gerçekleşir. hayatsağlık 69
Kitap Değerlendirmesi İyilik Yap Denize At Müslüman Toplumlarda Hayırseverlik Amy Singer, Kitap Yayın Evi Çev. Ali Özdamar, İstanbul, 2011 Zehra Şeker Hayırseverlik kavramının tarihsel sürecinin şen aktörlerin irdelenmesi gibi değerlendirme- incelenmesi, toplumları şekillendirmede ler ele alınmaktadır. Kitabın giriş bölümünde oynadığı rolü değerlendirmek açısından önem- yazar, İslam toplumlarında hayırseverliğe iliş- lidir. Çalışmalarını Osmanlı tarihi üzerinde yo- kin araştırmaların azlığından yakınmaktadır. ğunlaştıran Amerikalı yazar Amy Singer, hem Bunun sebebi olarak öne sürdüğü düşünceler- tarihi metinlerde karşılaştığı olgular hem de den biri zekat ve sadaka gibi İslami hayırsever- Türkiye’de yaşadığı dönemde bizzat şahit oldu- lik uygulamalarının üçüncü kişiler tarafından ğu olaylar neticesinde çalışmalarını hayırsever- çok fark edilmeyen bir durum olmasıdır. Çün- lik yönüne çevirir. Yazar, İyilik Yap Denize At: kü, genellikle verme eylemi görünmez bir şekil- Müslüman Toplumlarda Hayırseverlik kitabın- de gerçekleştirilir fakat görünmemesi olmadığı da, iktidar ve servet arasındaki ilişkiyi besleyen yanılsamasına neden olmamalıdır. temel unsurlardan olan hayırseverlik kavramını İslam toplumları özelinde inceler. Kitap, 1400 Kitabın ilk bölümü “Namaz Kılın ve Zekat yıldan uzun olan İslam tarihini hayırseverlik Verin” başlığı ile okuyucuyu karşılamaktadır. çerçevesinde değerlendirerek İslam kültürünün İslam’ın beş şartından biri olan ve yazar tara- zaman ve mekan içinde geçirdiği dönüşümlere fından “zorunlu sadaka verme eylemi” olarak ışık tutmayı amaçlar. tanımlanan zekatı inceleyen birinci bölümde, 1970’lerde Faslı fırıncı Ebu İlya’nın komşu ai- Singer, hayırseverliği evrensel bir olgu ola- leye düzenli zekat verme hikayesine yer veril- rak görmekte ve tarihsel bağlamda araştırılma- mekte ve bölüm boyunca bu hikayeye atıfta bu- sının herhangi bir toplum veya kültürü kavraya- lunulmaktadır. O dönemlerde Fas’ta hükümete bilmemiz için vazgeçilmez bir unsur olduğunu gelir vergisi ödendiği için düzenli zekat veril- belirtmektedir. Beş bölümden oluşan kitapta mesinin az rastlanır bir durum olduğu söylenir zekat, vakıflar, bağış alan ve verenler açısından iken Ebu İlya’nın zekat verilenin, verene daha hayırseverlik, hayırseverlik ekonomisinde deği- iyi Müslüman olması yolunda aracı olduğunu 70 hayatsağlık
ifade ettiği belirtilmektedir. Bilindiği üzere bü- kanıtlarından biri olarak ifade edilen vakıfların, tün müslümanlara farz olan ve İslam’ın beş şar- toplumda sosyo-kültürel, ekonomik, politik, ik- tından birini oluşturan zekat, bir müslümanın tisadi pek çok farklı etkileri bulunduğu da vur- aslında Allah’a karşı zorunlu yükümlülüğüdür. gulanarak çeşitli örneklerle anlatılmaktadır. Bu Fakat kitapta dikkat çekilen noktalardan biri örneklerden biri Kanuni Sultan Süleyman adına zekat verme ibadetinin, namaz kılmak gibi yal- Mimar Sinan tarafından inşa edilen Süleymani- nızca Allah ile birey arasında sınırlı kalmayıp ye Külliyesi’dir. Burada oldukça geniş bir cami, müminler arasında bir etkileşime sebebiyet ve- yeşilin ve mavinin süslediği geniş bir avlu, dört rerek sosyal bir yönü de bulunduğudur. Dini bir medrese, bir mektep, bir darüşşifa, han ve ima- vergi olan zekat, toplumun muhtaç kesiminin ret olduğu belirtilmektedir. Aynı zamanda çevre kalkınması için bir araç olarak görülmektedir. bölgede yapılanan çarşıların tacir ve zanaatkar- Bu bölümde yazar zekatın kavramsal çerçeve- lar için ekmek kapısı olması ve ödenen kiralar- sini vermekte ardından tarihsel süreçte zekatın la da külliyenin idamesinin sağlandığı aktarıl- ödenme şekillerinden bahsetmekte ve son ola- maktadır. Medreselerden birinin artık araştır- rak da zekat ödeme sorumluluğunun devlete ma kütüphanesi olarak hizmet verdiği yapıda değil kişiye ait olduğunu belirtmektedir. aynı zamanda bir Osmanlı lokantası ve üni- versite öğrencilerinin çok sık vakit geçirdikleri “Yarım Hurma Bile Olsa” başlığıyla ikinci çay bahçesi bulunmaktadır. Sultan Süleyman ve bölümde zorunlu verme eyleminden gönül- eşinin türbesinin de bulunduğu bu imarethane lü hayırseverlik olan sadaka konusuna geçiş için bahsedilenlerden anlaşıldığı gibi dini uy- yapılmaktadır. Bölümün ilk kısmında, dikkat gulamaların yanı sıra fiziki yapının estetiği, bi- çekilen noktalardan biri İslam toplumlarında reyler arası kültürel ve sosyal etkileşim, işgücü, yaygın olarak görülen çok çeşitli gönüllü hayır- finans gibi pek çok alanda vakıflar tamamlayıcı severlik eylemlerinin gayr-ı resmî de olsa ortak unsur olarak görülmekteydi. Yazar bu bölümde bir hayır takvimi bulunması ve beşikten meza- vakıf kurmanın “birçok hayır girişimi gibi sos- ra insan ömründe mühim sayılacak olaylara bu yal hiyerarşilerle kültürel normları korumanın eylemlerin eşlik etmesidir. Müslümanların top- bir vasıtası” olduğunu söylemektedir. luca ibadet ettikleri günlerden biri olan bayram niteliğindeki cuma günleri, Muharrem ayının “Veren el, alan elden hayırlıdır, çünkü veren onuna denk gelen aşure günleri, Recep, Şaban yükselir, alan ise alçalır” hadisiyle başlayan “Üst- ve Ramazan ayları bunlara gösterilen örnekler- teki El” başlıklı üçüncü bölümde bağış alanlar- den birkaçıdır. Kitapta verilen bir diğer örnek dan ziyade bağış verenler irdelenmektedir. Ta- ise Afganistan’ın Herat kentinde kadınlar ta- rihte özellikle varlıklı, tanınmış kimselerin ya- rafından Safer ayında geleneksel şekilde nezire şamı ve hayırseverlik girişimleri ile ilgili belge (adak) olarak adlandırdıkları sütlaç pişirmedir. ve kaynakların daha fazla olması okuyucunun Herhangi bir bayram veya önemli dini gün ol- dikkatine sunulan noktalardan biri olarak kar- mamasına rağmen bölgenin kadınlarının do- şımıza çıkmaktadır. Nitekim hayırseverlik araş- ğum, hastalık, çocuğunu askere gönderme gibi tırmalarının daha çok bağış verenler üzerinde çeşitli durumlarda sadaka ve iyi niyet göstergesi yoğunlaştığı görülmektedir. Buradan yola çıka- olarak nezire dağıttıkları anlatılmaktadır. Pey- rak bu bölümde yazar, bazı tanınmış kişilerin gamber ailesindeki kutsal kadınların şefaatine biyografilerini inceleyerek emsal oluşturabile- sığınma maksadıyla yine kadınların yaptığı bu cek hayırseverlik davranışlarını ele almaktadır. adaklardan hem erkek hem kadınların yarar- Erbil hükümdarı Muzafferüddin, Fas’ın Merini lanması, gönüllü verme eyleminin cinsiyetleş- hükümdarı Ebu İnan, hanedan mensublarından mesine bir örnek olarak gösterilmektedir. Zübeyde ve Hürrem Sultan, Faslı seyyah İbn Battuta ve Sultan Ahmet Camii mimarı Meh- İkinci bölümde ayrıca İslam tarihinde med Ağa gibi sahip olduğu imkanları statüleri 9.yüzyıldan itibaren sayıları artan, tarihte ha- yardımıyla kazanan bireylerin hayat hikayeleri yırseverliğin sürekliliğini sağlayan vakıflar ele ve hayırseverlik eylemlerinin bu statülerinin şe- alınmaktadır. Kitapta hayırseverliğin en aşikar hayatsağlık 71
killenmesinde oynadığı rol incelenmektedir. değerlendirildiği belirtilmektedir. Bunlardan Üçüncü bölümün başlangıcında Cihangir ilki hastalık, savaş, doğal afet gibi sebeplerle tesadüfi ve aniden ortaya çıkabilen konjonktü- Şah’ın oğlu Hürrem örneği özelinde şehzadelerin rel yoksulluk diğeri ise yaşlılık, işsizlik, değişen tartılarak ağırlıklarınca altın, gümüş gibi döne- ekonomik döngüler gibi daha karmaşık ve uzun min para değeri taşıyan mallarının halka yardım vadeli olguların eşlik ettiği yapısal yoksulluktur. olarak dağıtıldığı bir tartma töreni anlatılmakta- Yazara göre iki kavram birbiri ile tamamen bağ- dır. İslam hukukunda bir çocuğun doğumundan lantısız olarak değerlendirilemez. Nitekim kon- sonraki yedinci günde yoksullara dağıtmak ama- jonktürel olgular yapısal yoksulluğu doğurabilir. cıyla kurban kesilmesi ve bebeğin saçının tıraş Yoksulluk için ayrıca sosyal normların, ekono- edilerek bunun ağırlığınca altın veya gümüşün mik ve siyasi şartların, dini öğretilerin etkisiyle yoksullara sadaka verilmesi olarak bilinen akika şekillenen, “hak eden” ve “hak etmeyen” olarak geleneği bahsi geçen bu törenin temelini oluştur- biraz daha bireysel düzlemde bir tasnif daha ya- maktadır. Faslı seyyah İbn Battuta’nın, hayırsever pılmaktadır. Bununla birlikte yoksullara yapılan amaçlı tartılma törenine örnek olarak aktardığı yardımların dağıtımında, ihtiyaç tanımlaması- bir hikayede bir Hint hükümdarının hasta olan nın önemli bir etkisinin olduğu vurgulanmak- bir zatı ziyaret etmesi ve hastanın dilediği kadar tadır. Bunu açıklamak için Şafii fıkhından ör- elbise giyip tartıya çıkmasını söylemesi, böylece nek verilerek yoksulluğun belirlenmesinde bi- tedavisi için ağırlığınca altının hastaya sadaka ve- reyin önceden sahip olduğu statü kıstas alınarak rilmesini istediği anlatılmaktadır. Yazar buradaki yapılan yardımlarda, bu statüyü geri kazanma- mesajın dikey hiyerarşinin herhangi bir nokta- sının ve sosyoekonomik düzeyin korunmasının sında bulunan insanların birçoğunun dönüşüm- amaçlandığı belirtilmektedir. Bölümün ilerle- lü olarak hem bağış alan hem veren olduğunun yen kısımlarında, dünya malından vazgeçerek bir emsali olduğunu belirtmektedir. Bölümün Tanrı’nın merhametine sığınan sufilerin sıklıkla sonunda ise Singer, biyografilerde ele alınan kişi- anıldığı el-fukara ve bununla birlikte el-mesakin ler gibi yüksek mevkilerde bulunanların hayırse- olarak ifade edilen yoksulluğun çeşitli ayrımları verlik eylemlerinin statülerine göre şekillenmesi irdeleniyor. Buradan yola çıkarak yine yoksul- sonucu açığa çıkan sadaka verme hiyerarşisin- luğun kıstasının belirlenmesinde bireylerin ih- den bahseder. tiyaç varlığı sorgulanarak bu bağlamda nafaka meselesi değerlendirilmektedir. Son kısımda ise Singer, “Yoksullar ve Muhtaçlar” başlığıy- çalışmak ve dilenmek tartışmaları bağlamında la dördüncü bölümde hayırseverlikten yarar Müslüman düşünür Gazzâlî, Yahudi hekim ve sağlayan en büyük grubu oluşturan yoksul ve din bilgini İbn Meymûn gibi şahsiyetlerin görüş muhtaçları irdelemektedir. Bölümün başında ve aktarımlarına yer verilmektedir. Kur’an’dan verilen iki ayet örneği okuyucuyu karşılamaktadır (9:60, 2:177). Yazar hayırsever- Kitabın son bölümü olan “Bir Karma Hayır- likten yararlanacak grupların beyan edildiği bu severlik Ekonomisi” başlıklı beşinci bölümde, ayetlerde, sınırların geniş çizilmesinin bireysel birey bazlı hayırseverlik eylemlerinden ziyade yorumlara ve inisiyatiflere olanak sağladığın- modern refah devletlerinin de ortaya çıkmasıy- dan bahsetmektedir. Ayrıca tarihte bizim için la hayırseverlik ekonomisinde değişen aktörler bağış alan grupların dağılımıyla ilgili bir diğer ele alınmaktadır. Özellikle 19. yüzyılda yeni önemli veri kaynağının Osmanlı imaretleri ta- devlet birimleri ve sivil toplum kuruluşlarının rafından hizmet verilen bireylerin listesi olduğu (STK) gelişmesiyle bayındırlık işleri, sosyal yar- belirtilmektedir. Bu bölümde gücün ve bağım- dım ve kültürel hizmetlerin sağlanmasında bu sızlığın kazanılmasında maddi durumun göz kurumların önemli rollerinin bulunduğu be- önünde bulundurulmasının kaçınılmaz olduğu lirtilmektedir. Bunun üzerine hayırseverlik ey- belirtilerek yoksulluğun sosyal, iktisadi ve siyasi lemlerinin özellikle seçkin bağışçılarda sağladı- etkilerine vurgu yapılmaktadır. Ardından anla- ğı prestij ve güç gösterisinin bireysel bağışçılar, mını kavrayabilmek, sebep ve sonuçlarını idrak hükümet ve STK arasında bir rekabet ortamı edebilmek amacıyla yoksulluğun iki kısımda 72 hayatsağlık
oluşturabileceğine ve gövde gösterisine sebep Singer’ın “Hayırseverliğe Yeni Bir Yön Ver- olabileceğine yazar tarafından işaret edilmekte- mek” başlıklı sonuç bölümünde kitabın amaçla- dir. Değişen bir diğer durum olarak ise özellikle rından bazıları dile getirilmektedir. Hayırsever- 20.yüzyılın sonlarına doğru teknolojinin, mo- lik kavramında özellikle İslami hayırseverliğe dern iletişim ve ulaşımın gelişmesiyle birlikte vurgu yapan yazar, zekat ve sadakanın bireyin hem hayırsever projelerin tanıtılmasında yaşa- Tanrı ile arasında köprü kurarak inanç ve bağ- nan gelişmelerden hem de uluslararası hayırse- lılığının tamamlanmasında önemli rolü oldu- verlik eylemlerinin mümkün hale gelmesinden ğunu ifade etmektedir. Aynı zamanda hayırse- bahsedilmektedir. Bölüm içerisinde bahsedilen verliğin yalnızca yoksullara yapılan bir eylem karma hayırseverlik ekonomisi konusunda Os- olarak düşünülmesi ile bu eylemlerin toplum- manlı İmparatorluğu’nun refah devleti olarak daki gerçek rol ve etkisinin göz ardı edildiğini analiz edilmesi, 19.yüzyıl reformlarının gönüllü vurgulamaktadır. hayırseverliğin en bilindik şekli olan vakıflarda- ki etkisi, özellikle İstanbul’da II.Abdülhamid ve Hayırseverliğin tarihsel süreçte geçirdiği Mısır’da Mehmed Ali Paşa üzerinden örnekler değişimleri zengin bir içerikte sunan kitap hem verilerek bu reformların hanedan hayırsever- verdiği bilgiler ile okuyucuyu aydınlatan hem liğinde sebep olduğu yenilikler irdelenmek- de zihinde bazı sorgulamalar yaptıran farklı bir tedir. Bunların yanı sıra yine bu reformların kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanoğ- zekat nezdinde oluşturduğu yenilikler ve bu lu ömrühayatı boyunca doğal afet, savaş, göç, yenilikler ile devlet tarafından zekatın merkezî yoksulluk, yakınlarının vefatı gibi birçok üzücü örgütlenmesinin gerçekleşmesi örneklerle bir- durum ile karşı karşıya kalabilmektedir. Oku- likte açıklanmaktadır. İslam düşüncesine göre yarak ve dinleyerek öğrendiklerimizin yanı sıra toplumun yoksullara karşı bir sorumluluğu ol- ne yazık ki tanık da olduğumuz Suriye iç savaşı, duğu ve zekatın bu bağlamda “sosyal adaleti ve Filistin mücadelesi gibi olaylar ise vicdan sahi- kamusal refahı arttırmak için mali bir mekaniz- bi tüm insanlığın iç muhasebe yapmasına yol ma” olarak değerlendirildiği not düşülmüştür. açmaktadır. Bu derin iç muhasebe sonucunda Pakistan’da Mevdûdî’nin ‘İslami Ekonomi’ kav- bireysel ve örgütsel gerçekleştirilen maddi ya da ramına atıfta bulunularak para kazanmada faiz manevi yardımlar çoğu zaman insani sorumlu- yerine kâr ile kira yolunu benimseyen ve İslami lukları yerine getirme amacına hizmet etse de ilkelere göre yönetilen bankalara, bu kavramın bazen de bu yardımlardan dahi fayda sağlamak öncülük ettiği yazar tarafından belirtilmektedir. istenmesi hayırseverlik kavramı üzerine daha derin düşünmeyi gerektirmektedir. hayatsağlık 73
söyleşi M. İhsan Karaman ile “Tıbbi ve İnsani Yardım” Üzerine... Söyleşi: Halil Aziz Velioğlu M. İhsan Karaman Tıbbi ve insani yardım nedir? Diğer yardım ve yakla- şımlardan farkı, stratejisi, öncelikleri nelerdir? 1986 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1991 Yardım denince uluslararası arenada ilk akla gelen şey, yılında üroloji uzmanı olarak çalışmaya başladı. 1994’de kalkınma yardımlarıdır. Kalkınma yardımları zengin, var- bir yıl kadar Houston-ABD’de Baylor College of Medici- lıklı, güçlü, gelişmiş devletlerin daha az zengin, milli geliri ne’de misafir ürolog olarak çalıştıktan sonra, 1996 yılında düşük olan, açlık ve kuraklık gibi sebeplerle nüfusu ha- doçent, 2008’de ise üroloji profesörü unvanını aldı. 2001 yati tehdit altında olan devletlere yaptıkları yardımlardır. yılında Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hasta- Birleşmiş Milletler ekonomik gelişme ölçütlerine göre üç nesi Üroloji Klinik Şefi olan Karaman, 2013 yılında İstanbul grup ülke tanımlıyor: “Gelişmiş, gelişmekte olan ve çok az Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyeliğine, bir gelişmiş” ülkeler... Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri yıl sonra da aynı üniversitede rektörlük görevine atanmıştır. başta olmak üzere gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ve çok az 2019 yılında “Tıp Tarihi ve Etik” alanında doktorasını ta- gelişmiş ülkelere kalkınma yardımı yapmaktadır. Ancak mamlayan Karaman aynı zamanda Türk Çocuk Ürolojisi Birleşmiş Milletlerde eskiden beri tartışıldığı üzere, ortada Derneği’nin kurucularındandır. ironik bir durum vardır. Kalkınma yardımı yapan bu ülke- ler aslında az gelişmiş ülkelerin gelişememe durumlarının Halen, Federation of Islamic Medical Associations (FIMA) asli müsebbibidir. Gelişmiş ülkeler bu az gelişmiş ülkelerin nın ve Uluslararası Yeşilay Federasyonunun dönem baş- öz kaynaklarını sömürerek semirdikten sonra diyet borcu kanlığını yürüten Karaman, mesleki faaliyetleri yanında, öder gibi kendi kaynaklarından devede kulak kadarını kal- küresel bir sosyal sorumluluk projesi olarak, Yeryüzü Dok- kınma yardımı adı altında onlara göndermektedir. Tabii torları Türkiye’nin kurucularından olup 10 yıl süreyle genel bu kısıtlı yardımlar da gereği gibi kullanıl(a)mıyor ve yar- başkanlığını yürüttü. Ayrıca 2012-2015 yılları arasında dımların çoğu söz konusu devletlerin başındaki yerli işbir- Türkiye Yeşilay Cemiyeti başkanlığını yaptı. likçiler tarafından iç ediliyor. Çünkü çoğu Afrika ülkesi, yerli işbirlikçiler ve Batıcı azınlık elit bir grup tarafından Karaman, halen bir özel hastanede üroloji uzmanı olarak yönetilmektedir. Böylesi yönetimler eliyle, 1960’lı yıllarda çalışmaktadır. resmen yeryüzünden kalktığı kabul edilen sömürgeciliğin 74 hayatsağlık
söyleşi yerini modern sömürgecilik almıştır. Sömürülen ülkelerin hastalıklar, sağlık alanında yanlış bilgilenme ve gelenekten işbirlikçi yönetimleri Batılı dostlarına kendi ülkelerinin öz kaynaklanan risklerle ortaya çıkan ölümler de kronik fazlı kaynaklarını peşkeş çekmektedirler. ölümler olarak nitelendirilmektedir. Hem akut hem kro- nik fazlı ölümleri önlemeye yönelik barınma, yeme-içme, Dünya Bankası gibi benzer fon veren kuruluşların az aşı, ilaç, ameliyat gibi yardım girişimleri tıbbi ve insani gelişmiş ülkelere yaptığı nakdi yardımlar ve ülkemizden yardım kapsamına girer. TİKA’nın gerçekleştirdiği yardımlar kalkınma yardımları kapsamında ele alınabilir. TİKA’nın kalkınma yardımları- Ülkemizde insani yardımlara bir örnek olarak Yeryü- na bir örnek olarak Moğolistan’da Orhun Yazıtları’na gi- zü Doktorlarının yaptığı yardımları söyleyebiliriz. Türkiye den yolu yapmasını söyleyebilirim. Ana yol gayet güzel as- bu alanda yapılan istatistiklere göre bir değerlendirmeye falt iken, yol yazıtlara döndüğünde çamurlu bozuk bir hâl göre birinci, diğerine göre de ikinci sıradadır. alıyordu, TİKA bu yolu da asfaltlayarak Orhun Yazıtları’na ulaşımı kolay hâle getirdi. Bunlar dışında eğitim yardım- Tıbbi ve insani yardım operasyonlarında karşılaşı- ları da bir başka yardım koludur. Gelişmiş ülkelerdeki iyi lan politik ve siyasi zorluklar nelerdir? Bunların ön- üniversiteler az gelişmiş ve çok az gelişmiş ülkelere yöne- lenmesinde uluslararası kuruluşların etkinliği var mı, lik özel burslarla belli bir kontenjan ayırırlar. Az gelişmiş varsa etkinlik derecesi nedir? ülkelerdeki kendi adamları tarafından av olmaya müsait parlak beyinler seçilir ve burslarla Batı’da okuma şansını Uçakla direkt ulaşılan Afrika’daki bir ülkenin başşehri- elde ederler. ne gidip, o şehrin kenar mahallesinde üç beş adet ilaç da- ğıtmak da tıbbi yardım olarak lanse edilebilir, ancak yardı- Tıbbi ve insani yardım yaklaşımının bütün bu yardım- mı götüren kişi açısından bunun ciddi bir zorluğu yoktur. lardan farklı bir tarafı vardır. Gerçekten müdahale gerçek- Esas zorluk gerçek sıkıntıyı tespit edip ulaşılması zor bir leşmediği zaman akut ya da kronik ölüm riskinin ortaya mecraya tıbbi yardımı götürmekte ortaya çıkmaktadır. çıkacağı süreçleri engellemek tıbbi insani yardımda ana hedeftir. Savaş, kuraklık, salgın hastalık, deprem, tsunami, Tıbbi yardım çabalarını, yardım için gidilen bölgenin sel gibi afetlerle ortaya çıkan ölüm riskleri akut ölüm baş- coğrafi şartları, ulaşım mesafesinin uzaklığı gibi faktörler lığında ele alınır. Yetersiz beslenme, malnutrisyon, kronik olumsuz yönde etkileyebiliyor. Örneğin Yeryüzü Doktor- ları ve Deniz Feneri Derneğinin yardım için gittiği Nijer’de Maradi adında bir bölge var. Uçakla Nijer’in başkenti Nia- hayatsağlık 75
söyleşi mey’e indikten sonra, Maradi’ye ancak 4x4 jiplerle 900 km Bir vezikovajinal fistül ameliyatı 5-7 saat sürüyor. O ülkede yol katederek ulaşılabiliyor. Bazen varması 24 saat sürüyor. de söz konusu bu ameliyatı yapabilen yalnızca 2-3 cerrah Yağmur mevsiminde bazı dere yataklarını sel bastığı için var. Bu yerli cerrahlar “işimize taş koyuyorlar” düşünce- geçilemiyor, uzunca süre beklemek zorunda kalıyorsunuz. siyle bizim ekibimize muhalefet edip türlü engeller çıkar- Gece soğuk ve ayaz, gündüzleri ise çok sıcak oluyor. Do- dılar ve sonunda bizden şunu istediler: “Buraya gelip fis- layısıyla ideal tıbbi yardımı gerçek anlamda ihtiyacı olan tül ameliyatı yapmak istiyorsanız, yaptığınız her ameliyat bölgeye ulaştırmak için ciddi problemlerle karşı karşıya başına bize 400 dolar vereceksiniz”. Bunu bize söylerken kalınabiliyor. Bir başka sorun da yardım sürecinde hasta- post-operatif bakım ücreti şeklinde lanse ettiler ama ger- lığa yakalanma ihtimali… Meselâ günümüzde pek çok ül- çekte yapacakları ameliyat sayısı dolayısıyla da kazançları kede vakasına dahi rastlanılmayan sıtma ve sarı humma- azalacağı için bu ücreti istediklerini düşünüyorum. Fistül ya bu bölgede yakalanabiliyorsunuz. Tıbbi yardımlar sel, ameliyatını muntazam şekilde ve ücretsiz şekilde yapan deprem, tsunami gibi akut durumlarda yapılırsa yardımı ekibimize karşı oradaki cerrahlarının tavrı böyleydi. götüren ekip için tehlike daha da büyüyor. Örneğin yıkın- tı altından afetzedeyi çıkarırken göçük yaşanabiliyor veya Yardım kuruluşları arasında rekabetten kaynaklanan bölgede yeni bir deprem veya tsunami dalgası oluşabiliyor. çatışmalar diğer bir sorundur. Gidilen yerdeki yabancı ve Türk yardım kuruluşları arasında rol kapma kaynaklı so- Doğal durumlar dışında bölgenin güvenlik sorunla- runlar görülebiliyor. rından etkilenmek de olası. Kaçırılma olayları, terör ve tedhiş eylemlerine maruz kalabiliyorsunuz. Örneğin Af- Tıbbi yardım yapan gelişmiş ülkelerin yardım ettiği ganistan’da Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün gönül- ülkeyi sömürme yaklaşımı sergilediği ya da yardım sü- lüleri kaçırılıp öldürüldü. Somali Mogadişu’da Yeryüzü recini menfaatine çevirmeye çalıştığı oluyor mu? Doktorlarının misafirhanesine yakın bir yerde eş-Şebab terör örgütünün düzenlediği patlama olmuştu. Bu pat- Birleşmiş Milletlerin yaptığı kalkınma yardımlarında lama misafirhaneye de zarar verebilirdi. Bunun yanında ülkelerin yardımcı işbirlikçilerinin parayı cebe indirdiği- dünyanın farklı bölgelerinde yardım gönüllülerinden ka- ni daha çok görüyoruz. 2011’de Birleşmiş Milletler Genel çırılan, rehin alınıp fidye istenenler de oldu. Kurulunda “Sürdürülebilir Kalkınmanın İnşasında Sivil Toplumun Rolü” başlıklı on dakikalık bir konuşma yap- İletişim yani dil sorunu da yardım operasyonlarında mıştım. Kaynakların amacı dışında nasıl kullanıldığını o önemli problemlerden biri olarak karşımıza çıkabiliyor. toplantı sırasında öğrendim. Bu sıkıntılı duruma UNI- Aslında bu daha çok karşı tarafı ilgilendiren bir problem. CEF, Dünya Sağlık Örgütü gibi diğer uluslararası ve en Tıbbi yardım yapılan coğrafyalara baktığımızda, buraların güvenilir kuruluşlarda da rastlıyoruz. mahalli dillerden başka bir dilin konuşulmadığı dünyanın en ücra köşeleri olduğunu görmekteyiz. Örneğin Doğu Dünya devletleri kalkınma ve tıbbi yardım için Bir- Afrika’da Swahili ve Sahraaltı bölgesinde Hausa dilleri leşmiş Milletler Yardım Fonu adında bir fon kurmuştur. konuşulur, Kongo’da kabile dili kullanılır. Entelektüelleri Bu fona Dünya Bankası, UNICEF ve hayırseverlerden Fransızca bilir ama hasta olan halk bilmez, dolayısıyla ile- para aktarılmasıyla ortaya müthiş bir para yekûnu çıkıyor. tişimde sıkıntı yaşanır. Bu da yardım faaliyetlerini sekteye Şimdi size bir senaryo şeklinde olayın mekanizmasını an- uğratan önemli bir problem olarak karşımıza çıkar. latayım: Örneğin bu fondan Nijerya’daki çocuk felcini or- tadan kaldırmak adına 100 bin dolar gibi bir miktar ayrı- Diğer bir sorun da yardım götürülen ülkenin çıkardığı lıyor. Ancak bu ayrılan miktar sahaya gelip çocuk felcinde bürokratik engellerdir. Yardım için götürülen malzeme- kullanılana kadar geriye çok cüzi bir kısmı kalıyor. Çünkü nin, ilacın güvenlik sebebiyle ya da uyuşturucu bahanesiy- önce fizibilite çalışması için bir ekip projenin uygulanıp le gümrükten geçirilmemesi en sık karşılaşılan durumdur. uygulanamayacağını belirlemek üzere Nijerya’ya gidiyor. Bunun dışında ilginç bir örnek vermek istiyorum. Nijer’e Lüks otellerde konaklayıp yüksek miktarlarda harcırah kadınlarda vezikovajinal fistül ameliyatı yapmak için Yer- alıyorlar. Yapacakları iş bir günlük ise bir hafta kalıp bir yüzü Doktorları olarak 8-10 kez ülkemizden ekip gönder- anlamda tatil yapıyorlar. Sonra BM ofisinde bu iş için bir dik. Zorlu bir ameliyat. Türkiye’den iyi hocalar operasyon kalabalık bir ekip proje yazıyor ve ekibin başı 10 bin, yar- için Nijer’e gidiyor ve orada zorlu şartlarda kalıyor; hasta- dımcıları 5’er bin dolar, yazan her bir kişi de 3 bin dolar lık, susuzluk, sıcaklık gibi durumlarla mücadele ediyorlar. para alıyor ve 100 bin doların daha başında sahaya inme- den 30 bin doları gidiyor. Kalan kısmın 30 bin doları da 76 hayatsağlık
söyleşi Nijerya’da çocuk felci ile mücadele için ortamı hazırlayan 1-2 sene önce Amerika’dan gelen tıbbi yardım ekibinin devlet yetkililerine altyapı, ulaşım, komisyon gibi masraf- yaptığı ameliyatın tamamen yanlış olduğunu, fistül ameli- lar başlığı altında veriliyor. Bunun dışında diğer bazı mas- yatının gerekliliklerini yerine getirmediklerini, kendileri- raflar sonrasında sahada kullanılmak üzere 10 bin dolar ne göre deneysel bir cerrahi işlem yaptıklarını fark ettiler. kalıyor. Bu örnekte anlatılmaya çalışıldığı gibi, uluslara- Hastalarda bu cerrahi işlemler sonucu kalıcı sekeller ve rası yardım kuruluşlarının yardım iletme mekanizmala- sakatlıklar oluştuğunu gözlemlemişler. Yine aynı Ameri- rında müthiş bir israf ve yolsuzluk çarkının oluştuğunu, kalı ekip tek sorunu ilaçla ya da zamanla geçebilecek basit adeta “İnsani Yardımdan Nemalanma Sektörü”nün ortaya bir rahatsızlık olan gece yatak ıslatma (enürezis nokturna) çıktığını gözlemlemekteyiz. problemi yaşayan kız çocuklarını fistüllüymüş gibi ameli- yat etmişler. Hastaların ilaç deneği olarak kullanıldıkları ve kimi doktorların -özellikle cerrahların- deneyimlerini artır- Başka bir örnek vereyim: Filistin Batı Şeria El-Halil mak için tıbbi yardım gerçekleştirilecek bölgelere git- şehrinde Kraliçe Aliya Hastanesine plastik cerrahide du- tikleri, böylelikle muhtaç durumda olanların suistimal dak damak yarığı, ürolojide hipospadias ameliyatı yapmak edildikleri doğru mu? için Yeryüzü Doktorları ekibi olarak defalarca gittik. Bize hasta olarak daha önce Hollanda ve Yunanistan’dan gelen Batı’da olmayan ya da çok nadir görülen vezikovajinal ekipler tarafından ameliyat olanları da getirdiler. Onları fistül gibi bazı hastalıklara Afrika’da sıklıkla rastlıyoruz. muayene ettik, bir baktık ki hastaları berbat bir şekilde Batı’da çok nadir rastlandığından dolayı ameliyatını ya- ameliyat etmiş, resmen mahvetmişler. Hastalarda tekrar pamayacağınız bazı operasyonları, sıklıkla karşılaşıldığı delik oluşmuş, idrar kaçırma devam ediyor. Bu hastaları için Afrika’da yapma şansını yakalayabilirsiniz. Türkiye ve tekrar ameliyat etmek zorunda kaldık. Hipospadias ame- Batı’da ameliyatı kolay jinekolojik fistüller görülüyor. Bu liyatı normalde 2,5 saat sürüyor. Filistinli meslektaşımız tür fistüllerde, kadın hastalıklarından dolayı operasyon dedi ki: “Hocam Yunan ve Hollandalı meslektaşlarımız geçiren kişilerde genellikle rahim ile mesane arasında kü- geldiğinde ameliyatları bir saatten daha kısa bir sürede çük bir bağlantı oluyor. Bu hastalık çok komplike olmayan bitirdiler, sizin gibi ince ve hassas çalışmadılar”. Demek cerrahi bir müdahale ile kolayca tedavi edilebiliyor. An- ki acemi hekimleri getirip, onlara ameliyat denemelerini cak Afrika’da, Yemen’de, bazı Ortadoğu ülkelerinde kötü buradaki hastalar üzerinde yaptırmışlar. şartlarda ve erken yaşta doğum yapan kadınlarda zorlu doğuma bağlı sıkça görülebilen obstetrik fistüller daha Bunların dışında tıbbi yardımda misyonerlik faaliyet- komplike durumlar meydana getirmektedir. Bu durumda leri yapılan yerler var. Yaklaşık bir hafta önce Endonez- kadının rahmi ile mesanesi ya da rektum arasında kolayca ya’da FIMA’nın [Federation of Islamic Medical Associati- onarılamayacak geniş bir bağlantı oluşmaktadır. Bunun ons] başkanı olarak yönetim kurulu toplantısına katıldım. sonucunda cerrahi tedavisi zor, teknik ve oldukça beceri FIMA’nın “Onuru Korumak” [FIMA save dignity] projesi- gerektiren fistül vakaları ortaya çıkmaktadır. Batı’da bu büyük çaplı fistül vakalarına rastlanmadığı için Amerikalı ve Batı Avrupalı doktorlar kendi ülkelerinde bu tarz fistül ameliyatı yapma imkânı bulamıyorlar. Bu ameliyat dene- yimini kazanmak için ekip olarak Afrika’ya gidip oradaki çaresiz insanları fistül ameliyatı eğitim materyali olarak kullanabiliyorlar. Tabii ki istisnaları var. Fistül ameliyatı için Nijer’e giden bir Yeryüzü Doktor- ları ekibimiz bu olaya bizzat şahit oldu. Ekibimiz ameliyat öncesi hastaları muayene edip hangi hastanın hangi ame- liyattan yarar göreceğini ve kaç hastayı ameliyat edebile- ceklerini belirlemek için inceleme yapıyorlardı. Bu sırada daha önce başka ekiplerce fistül ameliyatı yapılan ama id- rar kaçırma şikayetleri devam eden genç kızlar ve kadınlar merkezimize geldi. Bizim ekip onları muayene ettiğinde hayatsağlık 77
söyleşi nin başındaki Nijeryalı kadın doğum uzmanı doktor arka- si yapıyoruz denerek lomber ponksiyonla belden beyin daşımız, Etiyopya’da çok acil olarak IMA [Islamic Medical omurilik sıvısı alınarak sifiliz etkeni Treponema pallidum Association] kurmamız ve fistül ameliyatları işine el atma- bakterisinin serebrovasküler sisteme geçip geçmediği mız gerektiğini ifade etti. Nedeni olarak da Etiyopya’ya fis- kontrol edilmiştir. Bunun dışında 1946-1948 yılları ara- tül ameliyatı için gelen Batılı doktorların hastalara Hıristi- sında Guetamala’da yine penisilin deneyleri için yaklaşık yan olma şartı koşmasını, böylelikle pek çok kişi ve kabile- 700 tutuklu, akıl hastası ve hayat kadınına sifiliz bulaştı- nin Hıristiyan olmasını gösterdi. Etiyopya’da tıbbi yardım rılmıştır. Yıllar sonra Amerika’da başkanlık tarafından bir ihtiyacı olan bölgelerde yaşayan insanları bu misyonerlik komisyon kurularak, yapılan bu insanlık dışı deneyler açı- faaliyetinden korumak, kalplerini de İslam’a yumuşatmak ğa çıkarıldı ve Amerikan Başkanı Obama bunun üzerine için ameliyat ekibi kurmamız gerektiğini belirtti. özür diledi. Üzerinde deney yapılan insanların ailelerine de yüklü miktarda tazminat ödendi. Çok dindar Hıristiyan özellikle koyu Katolik doktor- ların önemli bir kısmı eşiyle çoluk çocuğuyla Afrika’ya Tıbbi yardımın götürüldüğü yerler genelde modern gidip değişik ülkelere yerleşip, orada bir hastane açıyor, hayatla tanışmamış yerler. “Modern dünyadan” orala- ameliyat ettikleri ya da sağlık hizmeti verdikleri kişilere ra giden yardım ekipleri o insanları, orada yaşayan ço- misyonerlik faaliyetinde bulunuyorlar. Sonunda ömürle- cukları tabletlerle, cep telefonlarıyla, hayatları boyunca rini o bölgede tamamlayıp vasiyetleri gereği yine oraya gö- muhtemelen bir daha göremeyecekleri teknolojilerle mülüyorlar. Bir nevi tıbbi yardım çatısı altında kendilerini tanıştırıyor, zihinlerine bu imgeleri taşıyor. Böylece kü- misyonerliğe adıyorlar. reselleşmeye bir şekilde katkıda bulunuyorlar. Biz bu insanları küreselleştirmeli miyiz ya da o insanları “mo- İlaç deneyleri yapıldığına şahit oldunuz mu? Faz 3 dern insan”a yaklaştırmalı mıyız? Bunun sakıncası var aşamasına kadarki süreçte insanlar üzerinde deney ya- mı? pılıyor mu? Gittiğim her yerde modernizmle tanışmamış o insan- Ben gözlemlediğimi söyleyemem. Ancak tarihte böy- ların kendi içlerinde çok mutlu olduğunu gördüm. Aç, lesi kötü örnekler var. Tıp etiğinde de mevzu bahis olan hasta, çocuğu ölmek üzere olan ve yarın için güvencesi Tuskegee ve sifiliz deneyini ele alalım. Sifilizi olan zenci- olmayan o insanlarda tevekkül, sabır gibi hasletler var ve ler üzerinde tedavi ediyoruz denilerek ve bilgilendirilmiş mutlular, yüzleri daima gülüyor. \"Modern insan\" olarak onam almadan deneyler yapılmıştır. 1932’de başlayan bu bizler ise servet, mal, teknoloji, imkan gibi onlarda ol- deney 1972’ye kadar sürmüş ve hastaların bir kısmına pe- mayan herşeye sahip olmamıza rağmen hâlâ mutsuzuz. nisilin verilerek tedavi edilmiş bir kısmına ise plasebo ve- Dolayısıyla biz kendi hayatımızı, yaşam standardımızı bir rilmiştir. Böylece hastalığın doğal seyrini takip etmek için elemeye tabi tutmadan aynen oraya taşırsak, o insanları da hastaların ölümüne kadar beklenmiş ve hastaların ölmesi kendimiz gibi mutsuz ve depresif yapacağız. Bu teknolo- izlenmiştir. Bir de hastalar isyan etmesin diye bel tedavi- jiye karşı olmak demek değildir, bu aslında tıbbi yardımı o insanların hayatını değiştirmeden yapmak gerekliliğidir. Oradaki çocukların hayatlarında bir daha hiç dene- yimleyemeyeceği bir tat ile tanıştırmak yanlıştır. Et yar- dımı yapmada böyle bir sorun yok, ete ulaşabilirler, belki maddi imkânlardan dolayı çok nadir ulaşabiliyorlar ama en nihayetinde et yemek onlar için yeni bir şey değil. An- cak tablet, akıllı telefon, bazı şekerlemeler ve çikolatalar gibi muhitlerinde bulamayacakları şeyleri onlara ver- menin boş ve zararlı olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle ihtiyacı tam tespit etmek, yerinde kullanmak ve o insan- lara zarar vermeden bu yardımları gerçekleştirmek gerek- mektedir. Bir de hep konuşulan ikilem “balık vermek mi” yoksa “balık tutmayı öğretmek mi?” sorusu. En kolay olan balık vermek tabii ki. Sağlık taraması ve gözlük dağıtımı 78 hayatsağlık
söyleşi yapar; ameliyatı yapıp, ilaç dağıtır ve dönersin. Peki geri Bu şekilde kendi kendini çevirebilen sistemler yaygınlaşır- döndükten sonra bu işleri devam ettirecek birileri var mı? sa problem ortadan kalkmış olur. Bu yüzden STK’lar sürdürülebilir projelere destek olmalı ve yerinde eğitime ağırlık verilmelidir. Tıbbi ve insani yardımda uluslararası iş birliği nasıl yapılabilir? Yeryüzü Doktorları bu dönüşümü başarmış bir sivil toplum kuruluşu… Günümüzde nadir olarak tarama ve Tıbbi insanı yardım büyük ve masraflı bir iş. Herhangi ameliyatlar yapılıyor. Yapılan ameliyat sürecinde aynı za- bir ülkede kurulan STK’nın kendi öz kaynakları ile yar- manda yerel kapasite geliştirilerek yardım ekibi oradan dım faaliyetlerinin hepsine yetmesi zor olabilir. Ancak çok ayrıldığında devam edebilen tıbbi yaklaşımla süreklilik fazla sayıda 2-3 bin gönüllü insan gücü de olabilir. Dolayı- sağlanmış oluyor. Örneğin biz Yeryüzü Doktorları olarak sıyla bu insan gücünü yardım sahasına aktaracak finansal Mogadişu’da Şifa Hastanesi açtık. Oraya ekip gönderip girdiyi uluslararası fonlardan sağlamak bir çözüm olarak doktorları ve hemşireleri eğittik. Yine İstanbul Medeniyet düşünülebilir. Çok ciddi para yardımlarının yapıldığı fon- Üniversitesi rektörlüğüm sırasında Mogadişu’da Benadir lar var. Avrupa Birliği’nde ve ABD, Kanada gibi ülkelerde Üniversitesi’nde üç senelik uzmanlık eğitimi verdik. Or- açılan fonlara proje gönderip, örneğin “Tanzanya’nın belli han Alimoğlu hocanın çabalarıyla kadın doğum, genel bir bölgesindeki albino çocukların işitme taramasını yap- cerrahi ve acil tıp bölümlerinde eğitim süreci planlandı, mak istiyorum, yeterli sayıdaki gönüllü insan gücüm de tamamlandı ve sonunda sınav yapılarak diploma verildi. var” diyerek fonu alıp hayrı gerçekleştirebiliyorsun. Dolayısıyla tıbbi ve insani yardımın en ideali oradaki ye- rel sağlık insan kapasitesini geliştirmektir. Tıbbi ve insani Tıbbi ve insani yardımda reklam ve bilgilendirme ne yardımın “kapasite geliştirme” adı verilen, yerelde sağlık kadar olmalıdır? Gönüllülerin motivasyonu, insanların niteliğini geliştirme üzerine kurulması gerekiyor. görme ve güvenme ihtiyacı ile yardım alanların mahre- miyeti arasındaki sınır nasıl sağlanmalıdır? Bildiğiniz gibi Yardım Endüstrisi adında eleştirel bir kavram var. Örneğin bu görüşe göre su kuyusu açı- Bu soru beylik düzeyde çok tartışılmaya başlandı. Çok lan bölgelerde yeraltı kaynakları tüketiliyor ve gelecek idealist olanlar ve “etik” davrandığını söyleyenler “hasta nesillere su bırakılmıyor. Aynı zamanda su motorları mahremiyetine dikkat edelim, onları acındırmayalım, gibi teknolojik aletlerle elektriğin kısıtlı olduğu ve su karnı şiş çocukları göstermeyelim” gibi değerlendirmeler- motoru yedek parçasına ulaşmanın neredeyse mümkün de bulunuyorlar. Burada temel bir sorun var. İnsani ve tıb- olmadığı bölgelerde yeni bağımlılıklar oluşturulduğu bi yardım yapmak için bir para kuyusundan para çekerek öne sürülüyor. Yardım endüstrisi eleştirileri haklı mı? yardım faaliyetleri için kullanıyor değiliz. En nihayetinde yardımlar gönüllülerin ve halkın bağışları ile gerçekleşi- İnsani ve tıbbi yardımda asıl önemli olan sürekli git- yor. Eğer gönüllüler yardım bölgesindeki sorunu gözüyle mene ve takviye etmene bağımlı kalmayacak yöntemler görüp, kulağıyla işitmez, kalbinde hissetmezse neden para geliştirmektir. Kuyuyu açıp takibini yapamazsan bir süre versin, yardım yapsın ve iştiyakla yardım işine girişsin? sonra kuyu tıkanırsa, kuyuya bağımlı kıldığın o insanları Kati surette tanıtım, bilgilendirme ve tabiri caizse propa- temiz sudan mahrum bırakabilir ve iyilik yapayım derken ganda şarttır, etik değil denilerek bunun önü kesilemez. çok zor durumda bırakabilirsin. Bunu önceden ön görerek Elbette tanıtım ve propagandanın bir etik sınırı olacaktır. idamesini sağlayacak tedbirler almak lazım. Bağımlı kılma Ancak katarakt olan ve ameliyat öncesinde görmeyen, yönünde farkındalığımız arttı, bu konuda artık daha dik- birilerinin elinden tutarak yürümek zorunda olan yaşlı katli davranıyoruz. FIMA bünyesinde, Malezya’nın üstlen- bir insanı hayal edin. Ameliyat olduktan sonra iznini de diği “FIMA safe water” adında bir projemiz var. Ordunun alarak, gözünün açılışını, doktoru kucaklamasını ve bas- da yardımıyla, tamamen güneş panelleri ile beslenen ve tonunu atıp yürümesini video çekip montajlayıp sosyal dereden akan çamurlu suyu yüzde yüz içilebilir su haline medya ya da kuruluşun sitesine koydun. Bunun ne zara- getirebilen bir proje geliştirildi. Bu projeyle Dünya Sağlık rı olabilir? Pek çok insanın belki bu film yüzünden kalbi Örgütü’nün belirlediği kriterlerde temiz su elde edilebili- yumuşayacak, yardım kuruluşuna bağışta bulunacaktır. yor artık. Hiç elektrik masrafı yok üstelik. Proje Bangla- Öte yandan suyu olmayan bir bölgedeki insanların 3 km deş, Filistin ve Afrika ülkelerine götürülerek oralardaki su öteden çamurlu su taşımak zorunda olduğu görüntüleri, sıkıntısının azaltılmasına yardımcı olunuyor günümüzde. yardım ekibinin su kuyusunu açıp suyu fışkırtma anını, çocukların kuyu etrafında dans edişlerini, sudan içişlerini hayatsağlık 79
söyleşi filme alıp, bunu yardım etme potansiyeli olan diğer insan- boyu reklamının yapılmasının, yardım mekanizmalarını lara bir şekilde göstermelisin. Bu filmler motivasyon sağ- da kişisel tatmin ve kariyer gelişiminin bir basamağı hali- lar, başka yerlerde zor durumdaki insanların dertleriyle ne getirilmesinin önüne geçmektir. Gönüllü yönetiminde dertlenme duygusu oluşturur. Bu anlamda mutlak surette söz konusu bu hassas ayrıma göre bir yaklaşım sergilemek tanıtım ve propagandaya ihtiyaç vardır. Tanıtım ve propa- çok kritiktir. STK’lar gönüllülerini test etmeli, voluntou- ganda olmazsa tıbbi ve insani yardım çarkı dönmez, çöker. rist anlayışa karşı eğitmeli, kişisel kariyeri için gönüllük işine soyunanları dikkatlice elemelidir. Bu konuda tüm Halk sağlığı, psikososyal ve afet gibi son derece tek- sorumluluk STK’larındır. nik alanlarda çalışıyorsunuz. Gönüllü yönetiminde profesyonelleri değerlendirmekte nasıl bir yol izliyor- Diğer bir önemli konu da gönüllülerde kaliteli tıbbi sunuz? Gönüllü olduğu kadar profesyonel, teknik bilgi- yardım bilinci oluşturmaktır. Ben burada kendi çocuğu- ye sahip kişilere neler önerirsiniz? mu, annemi, babamı veya yakınımı hangi düzeyde bir cerraha gönül rahatlığıyla emanet ediyorsam, yardım gö- Yardım faaliyetlerinde önemli bir kavram vardır: “gö- türdüğüm bölgedeki insanlara da aynı hassasiyeti göster- nüllülük” yani “volunteerism”. Bu kavramı değiştirip “vo- mek zorundayım. Gönüllü yönetimi yapanların kaliteye, luntourism” yaptılar. Dünyada böyle bir akım var artık. düzgün iş çıkaracak bir mekanizmanın oluşumuna çok Yardım bölgesine gidilir, oradaki zenci çocuklarla (fotoğ- önem vermeleri lazım. Örneğin, samimi ve istekli olsa raf açısından kıymetli, reklam yapma gücü olduğu için) fo- dahi tecrübesiz ve yetersiz kişiler tıbbi yardım için yar- toğraf çekilir. Çikolata, şeker, balon, tişört dağıtılır, sağlık dım bölgesine gönderilmemelidir. Operasyonların sağlıklı taraması yapılır, zenci çocuklarla yanak yanağa poz verilir. yürümesi açısından profesyonel, kaliteli bir ekip seçilmeli Sonra memleketine geri dönen gönüllüler yaşadıkları tec- aynı zamanda bu ekibin voluntourist eğilimleri olmama- rübelerle ilgili olarak sosyal medyada paylaşımlar yapar, sına dikkat edilmelidir. Böylelikle ameliyatlarda insanlara konferanslar verir, fotoğraf sergileri açarlar. Böylece bunu zarar vermeyiz ve giden yetkin kişiler oradaki personeli de uzunca bir süre kullanırlar. Elbette bu paylaşımlar yardımı eğiteceğinden o bölgenin kaliteli sağlık personeli kapasite- özendirmek amacıyla yapılabilir. Örneğin Yeryüzü Dok- sini de geliştirmiş oluruz. torları katarakt ameliyatlarına ait fotoğraflar üzerinden çok güzel bir sergi açmıştı. Ancak burada dikkat edilmesi Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. gereken husus, turistlik gezi amaçlı -voluntourism şeklin- Ben teşekkür ederim. de- belli ülkelere gidilip, orada edinilen deneyimin ömür 80 hayatsağlık
Prof Dr Ali İhsan Taşçı Bazen gençlerde, daha sıklıkla da yaşlanma ile birlik- te, erkeklerin birçoğunda prostat ve idrar yolları ile ilgili hastalıklar görülebilmektedir. Prostat konusunda doğ- ru bilgiye ulaşmak isteyenler için hazırlanmış bu kitap- ta; prostatın yapısı, fonksiyonları, hastalıkları, hastalık- lardan korunma, alternatif ve tamamlayıcı tıp uygula- maları sade bir dille anlatılmaya çalışılmıştır.
sağlığa açılan kapı.. mihrimahstm mihrimahstm mihrimahstm
Search