Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Denizce

Denizce

Published by mert_30gsw, 2019-06-26 17:35:44

Description: Denizce

Search

Read the Text Version

DENEME SINAVI Erkan TANRIKU- LU önderliğinde okulumuz öğrenci- lerine yapılan de- neme sınavından görüntüler.

DYK HAKKIN- DA BİLGİLEN- DİRME Öğrencilerimizin ve velilerin DYK hakkında bilgilen- dirilmesinden ka- reler.

ÖĞRENCİLERİMİZ VE EBA Öğrencilerimiz EBA hakkında bil- gilendirildi.

RESİM KONFERANSI Resim öğretmenimiz Hayati KIZILTAŞ öğretmenle- rimizi resim hakkında bilgilendirdi.

FİZİKSEL AKTİVİYE ÖLÇÜMLERİ 2018-2019 2.dönem fiziksel aktivite ölçümleri ta- mamlanmış olup e-okul sistemine yüklenmiştir. Veli- lerimiz ve öğrencilerimiz sistem üzerinden takip ede- bilirler.

AİLECEK KAHVALTIDAYIZ

MEZUNİYET 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı mezuniyet törenini gerçekleştirdik. Mezun olan öğrencilerimize ileriki hayatlarında başarılar dileriz. Törende emeği geçen öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür ederiz...

OKUL SONU 2018 - 2019 Eğitim Öğretim Yılını okulumuzda yapılan karne töreni ile tamamladık. Üst sınıfa geçen öğrencile- rimize tebrik eder iyi tatiller dileriz. Mezun olan öğren- cilerimize ileriki hayatlarında başarılar dileriz...

ÖDÜLLER TÜBİTAK ÖDÜLLERİ Öğretmenimiz Hasan FIRAT, Berke TOPÇU ve Emre KUŞ TÜBİTAK başarılarından ötürü ödüllerini Hüseyin ADAY tarafından aldı.

YARIŞMA ÖDÜLLERİ Öğretmenler günü kompozisyon yarışması ilçe 1.: 12/A Hamiyet ÖZDEMİR Hayallerin Peşinde Şarkı Hikayeleştirme yarışmasında 1. Olan öğrencimiz 11/A 503 Özcan ÜNVEREN Kitap Okuma Yarışması 1. Olan öğrencimiz 9/A Berkant UTUŞ 10 Mayıs 2019 tarihinde okul müdürümüz Hüseyin ADAY tarafından yapılan ödül töreni ile hediyelerini al- mışlardır. Öğrencilerimizin gösterdiği bu başarılarından ötürü kendilerini tebrik ederiz.

BAŞARI ÖDÜLERİ İlk dönem hiç devamsızlık yapmayan ve örnek dav- ranış gösteren öğrencilerimize başarı belgesi ve pla- ketleri verildi.

EDEBİ ÜRÜNLERİMİZDEN ÖRNEKLER KARANLIĞI RUHUMA HAPSETTİM Karanlığı ruhuma hapsettim Düşüncelerim bizli değil bugün Dündeki hayalleri gasp ettim Karardı gözüm, karardı yapraklar kapıdadır son bahar Misafirim bu gece yıldızlara, Yarınlar bavulumda gidiyorum uzaklara Yaktım yıktım yok bizden arda kalan Mecalim kalmadı gözümedir zaman Kelebekler uçuşur mu ? Ateş böcekleri parıldar mı bugün Alev alev yanıyor toprak gözlün Gönlüm kum saati tane tane düşüyor ömrün Aynıyım diyemeyeceğim yenik düştüm Aynıyım demek isterdim lakin kanıyor düşlerim Yedi yaşında düştüm hala kanıyor dizlerim Ağlamıyorum neden ıslanıyor dizelerim Serhan Canbaz

HALATA ASILI HAYALLER Uçurumdayım adeta bedenim düşmeye yakın Aman ha! Ben düşersem üzülme sakın Tek taraflıydı oda bitiyor yarın Hala acıyor biliyor musun sol yanım Ben senden gitmiyorum Tutamıyor beni kolların Hepsini denedim sana gelen yolların Sana uzaklığım sandalye ve halat arası yakın İçmiyorum artık alkol ve sigara Gözlerin kalbime hep ağır bir yara Sayılı ömrüm kaldı artık varmalısın farkına Yokluğunun resmini çizdim duvarımdaki tabloya Gelmelisin yanıma buralarda duramıyorum Belki inanmazsın sensiz hayal bile kuramıyorum Herkesin yıktığı bu gururuma tekme vuramıyorum İçime kapandığım ama kapalı alanlarda bunalıyorum Azmi Şen

DELİK PARKA Dönemimin hızlı zamanlarıydı, üzerimde abim Zeki’den kalma üst cebi sökük, kirli yeşil renkte eski bir parka vardı. Üzerinde dört kurşun deliğinin yaması da var tabi ki. Dedemin üç aylık maaşıyla alınmıştı parka, paltoya para yoktu abimden kalmıştı parka. Abim soğuk bir kış günü kaçırılmış günlerce haber alama- mıştık. Tam on iki gün boyunca haber alamadık ve bir sabah ka- pı çalmıştı. Abim parkasıyla vurulmuş, Şili yolu üzerinde bul- muşlar, kanlar içinde cansız bedeni melek gibi yatıyordu. Birkaç gün sonra eşyalarını bize verdiler o parkayı da. Durumumuz kö- tüydü, bana yeni bir parka alacak gücümüz yoktu. Annem göz- yaşları içinde o dört hain kurşun yarasını dikiyor yama yapıyor- du. Okul hayatımda başarılı bir öğrenciydim ama abi- mi kaybettikten sonra geçinemez olduk. Babamı daha yedi ya- şında iken iş kazasında kaybetmiştim. Cinayet desek daha doğru olur. Babam inşaat işçisiydi, çalıştığı şirket güvenlik önlemlerini almaz, işçileri hor görürdü. Babamdan önce Hüseyin amca başı- na kalas düşmesiyle can vermişti ve Ulaş abi de daha yirmi ya- şında inşattan düşmesi ile yürüyemez hale gelmişti. Şirketler masraftan yırtmak için sigorta yapmıyor güvenlik tedbiri almı- yordu. Babamın da üzerine üst kattan çimento çuvalı düşmüştü. Orada can vermiş, bizleri yalnız bırakmıştı.

Annemin çalıştığı fabrika greve girmişti. İşçiler haklarını arıyordu. Haklılardı da. İşçilerin maaşları yatmıyor, sigortaları ödenmiyordu. Güvenlik önlemi alınmıyor, insanlar korka korka çalışıyordu. Okulu bırakmak zorunda kalmıştım. İş bulmam lazımdı. Küçük yaşta ne iş yapabilecektim ki? Ne kazanabilecektim ki? Mahallemizin tamircisi Mahir usta vardı. El işi baya iyiydi, beni de severdi. Yanına girdim çalışmaya, benim için iyi olmuştu. Hem bir meslek sahibi olacaktım hem de elime geçen parayla eve katkım olacaktı. Hayatım artık bir kısır döngüye girmişti, ev ve tamirhane arasındaydı. Bir gün ölmek için her gün çalışıyordum. İnsanlar bahar ayında cıvıl cıvıl havada gezerken ben geze- miyordum, yeni kıyafetler alamıyor karın tokluğuna çalışıyor- dum. Bir gün çalışırken hiç unutmam bir araç geldi kırmızı renkte Chavrolet Chevelle üstü açık yetmiş model, içinden bir kız indi, ayağında uzun mor etek, dalga dalga saçları, görür gör- mez vurulmuştum. Heyecandan elim ayağım titremişti. Ne ya- pacağımı bilmiyordum. Ustam seslenmişti uzaktan, -Oğlum al takımları. Götürdüm takımları ama ne yapacağımı bilmiyordum. Gitmişti arkasından baka kalmıştım. Gece yatağıma uzanmış o anı unutamıyordum, gözlerimi kapatsam o an aklıma geliyordu. Mahallede abimin arkadaşı, benimde hatta tüm gençleri abisi, olan Deniz Abi vardı. Bana sevdiği kitapları veriyordu. Bir kitap vermişti, çok önceden, adını hatırlamıyorum; cildi kâğıt kaplı kalınca ve pahalı bir kitaptı. Orada okumuştum buna benzer hikâye. Ne olmuş, nasıl olmuşsa âşık olmuştu genç kız tamirci çırağına. Bütün gece bunun hayali ile uyuyamamıştım. Sabah kalktığımda iş elbiselerim yerine diğer insanlara göre sı- radan ama bana göre en afili elbiselerimi giymiştim ve tamirha- nenin yolunu tutmuştum. Yolda bile heyecandan yürüyemiyor- dum.

İş yerine girdiğimde ilk işimim izin almak olmuştu. Usta- ma dedim ki giymeyeyim tulumları, o da izin vermişti, anla- mıştı halimi nasıl olduysa. Biraz limon ile arkası puslu aynam- da taramıştım saçlarımı. Gelecekti arabasını almaya, heyeca- nım daha çok artmıştı. Bütün gün onu bekledim ve geldi so- nunda. Durmuştu zaman, durmuştu dünya, girmişti kapıdan. Öylece bakakalmıştım gözümü ayırmadan. Arabasının kapısını açmış- tım başım öne eğik, yüzüm kızarmış vaziyetteydi. Kalktı hilal kaşları ve ustama sordu “Kim bu serseri!”. Sessizlik oluşmuş- tu, sonra çekip gitmişti. Gözümde tomurcuk yaşlar, göğsümde bir sızı, boğazımda bir ağrı oluşmuştu. Ustam gelmişti ve tek sözü şu olmuştu, kulaklarımda hâlâ daha çınlar: ‘ ‘ İŞÇİSİN SEN İŞÇİ KAL GİY OĞLUM TULUMLARI.’ ’ Özcan ÜNVEREN


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook