Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Allahın Detay Sanatı

Allahın Detay Sanatı

Published by HARUN YAHYA KÜLLİYAT, 2021-05-04 20:37:06

Description: Adnan Oktar (Harun Yahya)

Keywords: Adnan Oktar,Harun Yahya,Kitaplar

Search

Read the Text Version

Adnan Oktar (Harun Yahya) 149 bir biçimde onu algılar. Bu durum, insan yaratıldığı günden bu ya- na böyledir. Şimdiye kadar insanoğlunun yaptığı hiçbir görüntü ve ses cihazı, göz ve kulak kadar hassas ve başarılı birer algılayıcı ola- mamıştır. Ancak görme ve işitme olayında, tüm bunların ötesinde, çok büyük bir gerçek daha vardır. Beynin İçinde Gören ve Duyan Şuur Kime Aittir? Beynin içinde, ışıl ışıl renkli bir dünyayı seyreden, senfonileri, kuşların cıvıltılarını dinleyen, gülü koklayan kimdir? İnsanın gözlerinden, kulaklarından, burnundan gelen uyarı- lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyo- kimya kitaplarında bu görüntünün beyinde nasıl oluştuğuna dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakkındaki en önemli gerçeğe hiçbir yerde rastlayamazsınız: Beyinde, bu elektrik sinyal- lerini görüntü, ses, koku ve his olarak algılayan kimdir? Beynin içinde göze, kulağa, burna ihtiyaç duymadan tüm bunları algılayan bir şuur bulunmaktadır. Bu şuur kime aittir? Elbette bu şuur beyni oluşturan sinirler, yağ tabakası ve sinir hücrelerine ait değildir. İşte bu yüzden, herşeyin maddeden ibaret olduğunu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir ce- vap verememektedirler. Çünkü bu şuur, Allah'ın yaratmış olduğu ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için ku- lağa ihtiyaç duymaz. Bunların da ötesinde düşünmek için beyne ih- tiyaç duymaz. Bu açık ve ilmi gerçeği okuyan her insanın, beynin içindeki birkaç santimetreküplük, kapkaranlık mekana tüm kainatı üç bo- yutlu, renkli, gölgeli ve ışıklı olarak sığdıran yüce Allah'ı düşünüp, O'ndan korkup, O'na sığınması gerekir.

150 ALLAH'IN DETAY SANATI Materyalist Bir İnanç Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bul- gularla açıkça çelişen bir iddia olduğunu göstermektedir. Teorinin hayatın kökeni hakkındaki iddiası bilime aykırıdır, öne sürdüğü evrim mekanizmalarının hiçbir evrimleştirici etkisi yoktur ve fosil- ler teorinin gerektirdiği ara formların yaşamadıklarını göstermek- tedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin bilime aykırı bir dü- şünce olarak bir kenara atılması gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi pek çok düşünce, bilimin günde- minden çıkarılmıştır. Ama evrim teorisi ısrarla bilimin gündemin- de tutulmaktadır. Hatta bazı insanlar teorinin eleştirilmesini \"bili- me saldırı\" olarak göstermeye bile çalışmaktadırlar. Peki neden?.. Bu durumun nedeni, evrim teorisinin bazı çevreler için, kendi- sinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inanış oluşudur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü körüne bağlıdırlar ve Darwi- nizm'i de doğaya getirilebilecek yegane materyalist açıklama oldu- ğu için benimsemektedirler. Bazen bunu açıkça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve aynı zamanda ön- Yediğimiz bir yemeğin, tadını, görüntüsünü, kokusunu algılayan, Allah'ın ya- rattığı ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için kulağa ihtiyaç duymaz. Bunların ötesinde, düşünmek için beyne de ihtiyaç duymaz. İnsanın beyninin içindeki birkaç santimetreküplük, kapkaranlık mekana, tüm kainatı, üç boyutlu, renkli, gölgeli ve ışıklı olarak sığdıran Yüce Allah'tır.

Adnan Oktar (Harun Yahya) 151 de gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, \"önce materyalist, son- ra bilim adamı\" olduğunu şöyle itiraf etmektedir: Bizim materyalizme bir inancımız var, 'a priori' (önceden kabul edilmiş, doğru varsayılmış) bir inanç bu. Bizi dünyaya materya- list bir açıklama getirmeye zorlayan şey, bilimin yöntemleri ve kuralları değil. Aksine, materyalizme olan 'a priori' bağlılığımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren araştırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz. Materyalizm mutlak doğru olduğuna göre de, İlahi bir açıklamanın sahneye girmesi- ne izin veremeyiz.20 Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye bağlılık uğruna yaşatılan bir dogma olduğunun açık ifadeleridir. Bu dogma, mad- deden başka hiçbir varlık olmadığını varsayar. Bu nedenle de can- sız, bilinçsiz maddenin, hayatı var ettiğine inanır. Milyonlarca fark- lı canlı türünün; örneğin kuşların, balıkların, zürafaların, kaplanla- rın, böceklerin, ağaçların, çiçeklerin, balinaların ve insanların mad- denin kendi içindeki etkileşimlerle, yani yağan yağmurla, çakan şimşekle, cansız maddenin içinden oluştuğunu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime aykırı bir kabuldür. Ama Darwinistler kendilerince Allah'ın apaçık olan varlığını kabul et- memek için, bu akıl ve bilim dışı kabulü cehaletle savunmaya de- vam etmektedirler. Canlıların kökenine materyalist bir ön yargı ile bakmayan in- sanlar ise, şu açık gerçeği görürler: Tüm canlılar, üstün bir güç, bil- gi ve akla sahip olan bir Yaratıcının eseridirler. Yaratıcı, tüm evre- ni yoktan var eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canlı- ları yaratıp şekillendiren Allah'tır.

152 ALLAH'IN DETAY SANATI Evrim Teorisi Dünya Tarihinin En Etkili Büyüsüdür Burada şunu da belirtmek gerekir ki, ön yargısız, hiçbir ideo- lojinin etkisi altında kalmadan, sadece aklını ve mantığını kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumların hurafelerini an- dıran evrim teorisinin inanılması imkansız bir iddia olduğunu ko- laylıkla anlayacaktır. Yukarıda da belirtildiği gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cansız maddeyi dolduran ve bunların karışımından zaman içinde düşünen, akleden, buluşlar yapan profesörlerin, üniversite öğrencilerinin, Einstein, Hubble gi- bi bilim adamlarının, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatçıla- rın, bunun yanı sıra ceylanların, limon ağaçlarının, karanfillerin çı- kacağına inanmaktadırlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bi- lim adamları, profesörler, kültürlü, eğitimli insanlardır. Bu neden- le evrim teorisi için \"dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü\" ifadesini kullanmak yerinde olacaktır. Çünkü, dünya tarihinde in- sanların bu derece aklını başından alan, akıl ve mantıkla düşünme- lerine imkan tanımayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip çok açık olan gerçekleri görmelerine engel olan bir başka inanç veya id- dia daha yoktur. Bu, Afrikalı bazı kabilelerin totemlere, Sebe halkı- nın Güneş'e tapmasından, Hz. İbrahim'in kavminin elleri ile yap- tıkları putlara, Hz. Musa'nın kavminin içinden bazı insanların al- tından yaptıkları buzağıya tapmalarından çok daha vahim ve akıl almaz bir körlüktür. Gerçekte bu durum, Allah'ın Kuran'da işaret ettiği bir akılsızlıktır. Allah, bazı insanların anlayışlarının kapana- cağını ve gerçekleri görmekten aciz duruma düşeceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

Adnan Oktar (Harun Yahya) 153 Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve ku- laklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler var- dır. Ve büyük azap onlaradır. (Bakara Suresi, 6-7) …Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri var- dır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bun- lar gafil olanlardır. (Araf Suresi, 179) Allah, Hicr Suresi’nde de, bu insanların mucizeler görseler bi- le inanmayacak kadar büyülendiklerini şöyle bildirmektedir: Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yuka- rı yükselseler de, mutlaka: \"Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz\" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15) Bu kadar geniş bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olması, insanların gerçeklerden bu kadar uzak tutulmaları ve 150 yıldır bu büyünün bozulmaması ise, kelimelerle anlatılamayacak kadar hay- ret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç insanın imkansız senaryolara, saçmalık ve mantıksızlıklarla dolu iddialara inanmala- rı anlaşılabilir. Ancak dünyanın dört bir yanındaki insanların, şuur- suz ve cansız atomların ani bir kararla biraraya gelip; olağanüstü bir organizasyon, disiplin, akıl ve şuur gösterip kusursuz bir sis- temle işleyen evreni, canlılık için uygun olan her türlü özelliğe sa- hip olan Dünya gezegenini ve sayısız kompleks sistemle donatılmış canlıları meydana getirdiğine inanmasının, \"büyü\"den başka bir açıklaması yoktur. Nitekim, Allah Kuran'da, inkarcı felsefenin savunucusu olan bazı kimselerin, yaptıkları büyülerle insanları etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun arasında geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlattığında, Firavun Hz. Musa'ya, kendi \"bilgin büyücüleri\" ile insanların toplandığı bir yerde karşı-

154 ALLAH'IN DETAY SANATI laşmasını söyler. Hz. Musa, büyücülerle karşılaştığında, büyücüle- re önce onların marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olayın an- latıldığı ayet şöyledir: (Musa:) \"Siz atın\" dedi. (Asalarını) atınca, insanların gözleri- ni büyülediler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular. (Araf Suresi, 116) Görüldüğü gibi Firavun'un büyücüleri yaptıkları \"aldatmaca- lar\"la -Hz. Musa ve ona inananlar dışında- insanların hepsini bü- yüleyebilmişlerdir. Ancak, onların attıklarına karşılık Hz. Musa'nın ortaya koyduğu delil, onların bu büyüsünü, ayette bildirildiği gibi \"uydurduklarını yutmuş\" yani etkisiz kılmıştır: Biz de Musa'ya: \"Asanı fırlat\" diye vahyettik. (O da fırlatın- ca) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip-to- parlayıp yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onların bütün Geçmiş zamanlarda timsaha tapan insanların inanışları ne derece garip ve akıl almazsa günümüzde Darwinistlerin inanışları da aynı derecede akıl almazdır. Darwinistler tesadüfleri ve cansız şuursuz atomları cahilce adeta yaratıcı güç olarak kabul ederler hatta bu batıl inanca bir dine bağlanır gibi bağlanırlar.

Adnan Oktar (Harun Yahya) 155 yapmakta oldukları geçersiz kaldı. Orada yenilmiş oldular ve küçük düşmüşler olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119) Ayetlerde de bildirildiği gibi, daha önce insanları büyüleyerek etkileyen bu kişilerin yaptıklarının bir sahtekarlık olduğunun anla- şılması ile, söz konusu insanlar küçük düşmüşlerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik kılıfı altında son derece saçma iddialara inanan ve bunları savunmaya hayatlarını adayanlar, eğer bu iddialardan vazgeçmezlerse gerçekler tam anlamıyla açığa çık- tığında ve \"büyü bozulduğunda\" küçük duruma düşeceklerdir. Nitekim, yaklaşık 60 yaşına kadar evrimi savunan ve ateist bir fel- sefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yakın gelecekte düşeceği durumu şöyle açıklamaktadır: Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uygulandığı alanlar- da, geleceğin tarih kitaplarındaki en büyük espri malzemele- rinden biri olacağına ikna oldum. Gelecek kuşak, bu kadar çü- rük ve belirsiz bir hipotezin inanılmaz bir saflıkla kabul edilme- sini hayretle karşılayacaktır. 21 Bu gelecek, uzakta değildir aksine çok yakın bir gelecekte in- sanlar \"tesadüfler\"in ilah olamayacaklarını anlayacaklar ve evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacası ve en şiddetli büyüsü olarak tanımlanacaktır. Bu şiddetli büyü, büyük bir hızla dünyanın dört bir yanında insanların üzerinden kalkmaya başlamıştır. Evrim aldatmacasının sırrını öğrenen birçok insan, bu aldatmacaya nasıl kandığını hayret ve şaşkınlıkla düşünmektedir.

156 ALLAH'IN DETAY SANATI 1- Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution Facsimile of the First Edition, Harvard Univer- and The Origin of Life, New York: Marcel Dek- sity Press, 1964, s. 172, 280 ker, 1977, s. 2 12- Derek A. Ager, \"The Nature of the Fossil Re- 2- Alexander I. Oparin, Origin of Life, (1936) cord\", Proceedings of the British Geological New York, Dover Publications, 1953 (Rep- Association, c. 87, 1976, s. 133 rint), s.196 13- Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New 3- \"New Evidence on Evolution of Early Atmosp- York: Pantheon Books, 1983. s. 197 here and Life\", Bulletin of the American Mete- orological Society, c. 63, Kasım 1982, s. 14- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, 1328-1330 New York: Toplinger Publications, 1970, s. 75-94; Charles E. Oxnard, \"The Place of Aust- 4- Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: ralopithecines in Human Evolution: Grounds Current Status of the Prebiotic Synthesis of for Doubt\", Nature, c. 258, s. 389 Small Molecules, 1986, s. 7 15- J. Rennie, \"Darwin's Current Bulldog: Ernst 5- Jeffrey Bada, Earth, Şubat 1998, s. 40 Mayr\", Scientific American, Aralık 1992 6- Leslie E. Orgel, The Origin of Life on Earth, 16- Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s. 1103; Scientific American, c. 271, Ekim 1994, s. 78 A. J. Kelso, Physical Antropology, 1. baskı, New York: J. B. Lipincott Co., 1970, s. 221; M. 7- Charles Darwin, The Origin of Species: A D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3, Cambridge: Facsimile of the First Edition, Harvard Univer- Cambridge University Press, 1971, s. 272 sity Press, 1964, s. 189 17- Time, Kasım 1996 8- Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard Univer- 18- S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976, s. 30 sity Press, 1964, s. 184 19- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, 9- B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: New York: Toplinger Publications, 1970, s. 19 The Banner Of Truth Trust, 1988. 20- Richard Lewontin, \"The Demon-Haunted 10- Charles Darwin, The Origin of Species: A World\", The New York Review of Books, 9 Facsimile of the First Edition, Harvard Univer- Ocak 1997, s. 28 sity Press, 1964, s. 179 21- Malcolm Muggeridge, The End of Christen- 11- Charles Darwin, The Origin of Species: A dom, Grand Rapids: Eerdmans, 1980, s.43


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook