Ağustos 2023, Sayı 12 MÜREKKEP HATİCE CEMİL ERCAN FEN LİSESİ EĞİTİM VE KÜLTÜR DERGİSİ Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. Ahmet Hamdi Bizden Şiirler Nedir Bu Zaman? Kitap Değerlendirme TANPINAR Tiyatro İnceleme Okulumuzdan Zaman Yolculuğu Haberler Mezunlarımız
İçindekiler MÜREKKEP AHMET HAMDİ TANPINAR 5 Beypazarı Hatice Cemil Ercan Fen Lisesi NEDİR BU ZAMAN? 9 Yayın Organı ZAMAN YOLCULUĞU 11 Sayı : 12, Ağustos 2023 KİTAP İNCELEME-MASUMİYET MÜZESİ 13 TİYATRO İNCELEME-ŞAİR EVLENMESİ Hatice Cemil Ercan 15 Fen Lisesi Adına Yayın Sahibi KİTAP DEĞERLENDİRME 21 İdris ERDOĞAN Okul Müdürü BİZDEN ŞİİRLER 25 Yazı İşleri Sorumlusu OKULUMUZDAN HABERLER 29 Ömür YALÇIN TDE Öğretmeni MEZUNLARIMIZ 47 Grafik Tasarım Sinan HASIRCI BT Öğretmeni Yayın İnceleme Kurulu İsmail Hayri ÜNAL Görsel Sanatlar Öğretmeni Hüseyin UYSAL TDE Öğretmeni Yayın Ekibi Okul Dergisi Komisyonu Okul Dergisi Kulübü İletişim Adresi Hatice-Cemil Ercan Fen Lisesi Beypazarı / ANKARA Tel: 0312 763 30 84 Fax: 0312 763 30 86 \"Yayımlanan yazılardan yazarları sorumludur.\"
Başkentimizin tarihî turistik ilçesi Beypazarı’mızın Bunun için de hem evde hem de okulda “aile” önemli eğitim kurumlarından birisi olan Hatice Cemil olabilmek, hep beraber bir şeyler paylaşabilmek gerekir. Ercan Fen Lisesinden tekrar herkese merhaba. Geçtiğimiz yıllarda dünya genelinde yaşadığımız salgın Eğitimin kitabi tanımıyla beraber bu kavrama sürecinde bir şeyler paylaşabilmenin önemini çok daha yüklediğimiz asıl mana mesleğinde uzmanlaşmış, iyi kavradık. O dönemlerde uzaktan da olsak ortak bir kültürel değerleri benimsemiş, devletini ve milletini platformda bir şeyler üretebilmek için başlayan e- seven, vicdanlı, merhametli ve adalet duygusu gelişmiş dergimizin üçüncü sayısını çıkarmanın mutluluğunu bireyler yetiştirebilmektir. Bu yol bazen bir öğrencinin yaşamaktayız. Okulumuzda bir yıl boyunca göz yaşlarını tebessümlerinde yok ederek bazen uçmak öğretmenlerimiz sayesinde gerçekleştirilen çalışmaların, isteyenlerin kanatları altına bir tutam rüzgâr olarak yürütülen projelerin, eğitim öğretim çalışmalarımızın ve bazen de hayata onların penceresinden bakarak başarılarımızın bir araya gelmesi ile oluşturduğumuz bu başlıyor. Hayal gücünün bilgiden daha önemli olduğu platformda öğrencilerimizin de çalışmalarına yer çağımızda öğrencilerin ufkunu açacak birçok çalışma veriyoruz. Böylece üniversite aşamasına geçtiklerinde öz yapıyoruz. Geziler, yerel ve ulusal yarışmalar, robotik güven sahibi bireyler olarak birçok platformda kodlama, münazara, sosyal yardımlaşma faaliyetleri kendilerini ifade etmelerine olanak da sağlamış gibi yetebildiğimiz birçok alanda öğrencilerimize oluyoruz. rehberlik ediyoruz. Daha hızlı ve kolay ulaşabilmesi, çağın şartlarına uygun Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Geleceğin ve doğayı da düşünerek tercih ettiğimiz bu e-dergimizi güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim hazırlayan herkesi kutluyorum. ise öğretmene dayalıdır.” sözünün bilinciyle millî değerler ışında, her alanda tam bağımsız ve güçlü bir Okulumuzda yapılan projelerde ve eğitim öğretim ülke için çalışıyoruz. İnsanı eğitmek, şekillendirmek çalışmalarında emeği geçen tüm öğrenci ve özellikle lise çağına gelen bir gence rehberlik etmek öğretmenlerimize, katkısı olan herkese teşekkür zordur. ediyorum. Bireyselleşen, toplumsal değerlerden her geçen gün Yeni sayılarda buluşmak üzere… uzaklaşan, teknolojinin olumsuz taraflarına maruz Her açılan kapı umudumuz olsun, başarımız olsun. kalarak yetişen gençliğe dokunmak en temel vazifelerimizdendir. İdris ERDOĞAN Okul Müdürü
Ahmet Hamdi TANPINAR 23 Haziran 1901’de İstanbul’da doğan Tanpınar, Tek parti döneminde bir süre siyasete atılan Artvin/Borçka kökenlidir. Kadı olan babasının Tanpınar, 1949 yılında tekrar hocalığa dönmüştür. görevleri sebebiyle yurdun değişik yerlerinde eğitim 1953 yılında Avrupa’ya gitme fırsatı bulmuş bu sayede görmüş; çocukluğunu Ergani, Sinop, Siirt ve başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesini Antalya'da geçirmiş ve birçok eserinde yer alan görmüştür. Bu seyahatlerle Avrupa kültürünü ve Anadolu kültürünü de bu vesile ile tanımıştır. Annesi sanatını yakından inceleme fırsatı bulan Tanpınar, bu de Ahmet Hamdi Tanpınar Kerkük'te iken yolculuk birikimlerini Anadolu kültürü ile sentezleyerek sırasında fenalaşarak hayatını kaybetmiştir. Küçük eserlerine yansıtmıştır. yaşlarda annesiz kalan Ahmet Hamdi Tanpınar lise öğretimi için Antalya'ya gitmiştir. Hayatı boyunca çeşitli sağlık sorunları yaşayan Tanpınar 23 Ocak 1962 geçirdiği kalp krizi sonucunda Liseyi bitirdikten sonra önce “Baytar Mektebi”ne, bir hayatını kaybetmiştir. Cenazesi hocası ve dostu olan yıl sonra da Yahya Kemal’in öğretmen olduğu Yahya Kemal’in yanı başına, Rumeli Hisarı Darülfünuna kaydolur. Burada dönemin önemli Kabristanına defnedilir. isimlerinden olan Yahya Kemal, Mehmet Fuat Köprülü, Cenap Şahabeddin gibi hocalardan ders Türk Edebiyatında önemli şahsiyetlerin yetişmesinde görerek şiir alanında kendini bir hayli geliştirmiştir. büyük katkısı olan ve hâlâ da günümüzde yetişen Mezun olduktan sonra bir süre öğretmenlik yapmış, nitelikli yazarların yolunu aydınlatan Tanpınar; 1933 yılında da Hasan Ali Yücel tarafından İstanbul tabiatta gördüğü mekânların ruhuna inmiş bu Üniversitesine Yeni Türk Edebiyatı profesörlüğüne mekânları eserlerinde kelimeleriyle adeta bir renk atanmıştır. cümbüşü misali resmederek ortaya nadide ve eşsiz 5
eserler çıkarmıştır. Tanpınar’ın bu bakış açısı onu bir zamanın insanı olarak görmüş, zamanın ne içinde sanatkârane üsluba götüren başlıca amillerden biri ne de dışında yer almıştır. \"Ne İçindeyim Zamanın olmuştur. şiiri, şiir hâlini, kozmosla insanın birleşmesini nakleder ki bir çeşit murakabe (içe dalma) ve rüyâ Biz bu yazımızda Tanpınar’ın kronolojik bir hâlidir. Görüyorsunuz ki, hakikî rüyânın tesadüfleri ve biyografisinden ziyade ona ait bazı unsurlara tuhaflıkları ile alâkası yoktur. Zaten rüyânın değinmek istedik. Amacımız Ahmet Hamdi Tanpınar kendisinden ziyâde, benim şiir anlayışımda, bâzı ile ilgili kapsamlı akademik bir araştırmadan ziyade rüyâlara içimizde refakat eden duygu mühimdir. Asıl ona ait değerlerden, unsurlardan birkaçını izah olan bu duygudur. Mûsıkî burada işe girer. Çünkü bu etmek ve gönüllerde bir tutam Tanpınar uyandırmak. duygu mûsıkîşinas olmamak şartıyla mûsıkî Okul dergimizin bu sayısının teması olan “zaman” sevenlerde bu san'atın uyandırdığı hisse benzer. kavramını en iyi işleyen ve Türk edebiyatının özellikle Bunu, yaşadığımız başka bir zamana gitmek diye tarif üslup ve kurgu bakımından en iyi yazarlardan biridir. edebilirim. Başka türlü ritmi olan ve mekânla, eşya ile içten kaynaşan bir zaman.\" düşüncesi ile eserlerinde Rüya ve Zaman zamanı farklı bir boyutta ele alır. Tanpınar rüya kavramını zihnin uyku sırasındaki NE İÇİNDEYİM ZAMANIN yaşamı olarak yorumlamış, güzel bulduğu birçok unsuru rüya hâlinde yaşamaya -özellikle üç Ne içindeyim zamanın, kavramda: aşk, sanat ve mekân- özen göstermiştir. Ne de büsbütün dışında; \"Rüya uykuya münhasır bir keyfiyet değildir. Gece Yekpare, geniş bir anın gibi onu da içimizde taşırız. Şuurun duvarında açılan Parçalanmaz akışında. her gedikten rüyaların sırasına göre sıkıntılı, zâlim yahut mes'ut diyarına gideriz. Tecrit ve teksif gibi zihnî ameliyelerimiz bile, bir bakıma göre, rüyaya yakındırlar. Zihnin bazı imkânsız vuzuh anları uyanık Bir garip rüya rengiyle hâlde görülen birer rüyadan başka bir şey değildir. Uyuşmuş gibi her şekil, Vecd rüyadır. Çok def'a manzara karşısındaki ruh Rüzgârda uçan tüy bile hâletimiz de uyanık hâlde görülen rüyadır.\" olarak Benim kadar hafif değil. betimler rüyayı. Hayatını masal kadar esrarlı ve güzel hâle getiren hülya adamı Tanpınar hayatın kendisine vurmaya Başım sükutu öğüten çalıştığı prangalara hapsolmamış, kendisini yekpare Uçsuz bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş. Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. 6
Ahmet Hamdi TANPINAR \"... bütün bu ıztırap, mahrumiyet, hayat çeşmesinin başında bir yudum su bile içmeden Estetik ve sanat profesörü de olan sanatçı zaman beyhude bekleyişler, hepsi hepsi boşuna mı girdabının içinde rüya hâlini, musikiyi, estetik gidecek? (...) Beni asıl müteessir eden kupkuru değerleri, yalnızlığını, dağınıklığını eriterek yeniden kalışımdır. Goethe benim iki manzumeyi yarım şekillendirir. Tanpınar’ın belli bir dönem evine misafir yamalak yazabildiğim bir sene içinde 3-4 eser, olduğu öğrencisi Mehmet Kaplan’ın Ali Ölmezoğlu’na hemde bütün Avrupa'yı birden sarsan 3-4 eser yazdığı mektuplarda Tanpınar’la ilgili olarak “Tabi yazıyordu. Çalışmak... Yarabbim, bu şifayı bana yine aşık, hoş sohbet, dağınık ve unutkan” sözleriyle ne vakit göndereceksin? (...) Bu kadar yaşadığı birlikte Tanpınar’ı ziyaret etmiş birçok kişinin dünyayı eskitmiş, tecessüs ve ihtirasını öldürmüş Tanpınar’ın dağınıklığı hakkında dile getirdikleri - bir adam ne olabilir?\" hemen her yerde bulunan kitap ve plakaları ayrıca masanın üstündeki müsveddeleri yanında fincan, Tanpınar’ın son yıllarını parasızlık ve bir türlü cezve ve kül tablası bulunması- Tanpınar’ın kendinden memnun olmamakla, çok şey yapmak dağınıklığını destekler niteliktedir. isteyip bunları yapmamaktan hayıflanarak geçirir. Hatta parasızlık meselesi hayatını ve zihnini o kadar Yalnızlığı ve Parasızlığı meşgul eder ki hayali bir kurtuluş tasavvur etmeye başlar: Mükemmeliyetçiliğinden dolayı eserlerini yayımlama noktasında çekingen duran yayımlandıktan sonra “Bir kere şu para işlerinden kurtulabilsem, son dahi eserlerinde değişikliklere başvuran Tanpınar’ın derece zeki, dikkatli ve soğukkanlı olurdum.” çağdaşları tarafından anlaşılmadığı için eleştirilmesi Sürekli üretme arzusuyla yıllanan ama bu üretme onu yalnızlığa sürükleyen etkenlerden biridir. arzusunu mükemmeliyetçi sanat anlayışıyla Yalnızlığını ve arafta kalışını şu sözlerle dile şekillendiren sanatçı; Hasan Âli Yücel'e yazdığı şu getirmiştir: satırlar, huzursuzluk içinde olduğunu ifade ettiği gibi, eserleri -özellikle de şiirleri - sayesinde ebediyyete “Hiç kimsenin postuma bürünüp iş kavuşma özlemini duyduğunu ortaya koyuyor: görmesine tahammülüm yok! Solcu gizli, musir ve cahil. \"Elimde bir romanla, şiirler var. Vakit daraldı, ellisekizindeyim.. Ölmeden şu şiirlerime bir çeki Sağcı, milliyetçi geçinenlerin hepsi düzen verirsem çok mesut olacağım. O benim asıl ve kupkuru. makyajım, tıraşım, tuvaletim olacak. Gülünç bulma sakın bunları. Bir kere bir halt etmişim, angaje olmuşum. Ortaya bir isim atılmış, Ortadakiler darmadağınık hemen iddialara girişmişim. Geçen gün Boğaz'dayım. hepsi zevksiz ve tahammülü güç. Âşık olduğum, yalnız gezdiğim günleri düşündüm. Ve kendi kendime 'yarabbim dedim, acaba genç Biraz zevki ve anlayışı olanlar bir âşık birgün buralarda tıpkı benim on on beş kıskanç. sene evvelki halimde dolaşırken benden bir mısra okuyacak mı?' Ebediyet işte bu! Eğer böyle bir şey Yarabbi ne kadar yalnızım.” olursa vallahi mezarımda dönerim.\" Sanat sanat içindir anlayışı ışığında şiire bir kuyumcu titizliği ile yaklaşan sanatçı, bu hassasiyetinden dolayı çok fazla eser yazamadığını şöyle ifade etmektedir: 7
Ahmet Hamdi TANPINAR Tanpınar'ın Hayatının İçindeki Gülümseyen Yüz Sevdiği kişiyi zaafları ve kusurlarıyla yücelten sıradan sevgi sözcükleri yerine diğer insanlardan farklı olarak sevgisini şu sözlerle ifade etmeyi tercih etmiştir: “Sizi seviyorum, size bağlıyım, AHMET HAMDİ TANPINAR ESERLERİ demek yerine, size ait şu veya bu şeye, mesela şu kahve içişinize, - Beş Şehir yediğiniz yemeği elbisenizin üstüne - Edebiyat Üzerine Makaleler dökmenize, boyunbağınızı yanlış - Yaşadığım Gibi - Yahya Kemal bağlamanıza, münasebetsiz - Abdullah Efendinin Rüyaları hiddetinize hayranım, demek - Yaz Yağmuru arasındaki fark öyle alelade bir şey AHMET HAMDİ TANPINAR ROMANLARI değildir.” - Aydaki Kadın - Sahnenin Dışındakiler “Vücutlarımız birbirimize - Huzur verebileceğimiz en kolay şeydir; asıl - Suat'ın Mektubu mesele, hayatımızı verebilmektir. - Mahur Beste Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir - Saatleri Ayarlama Enstitüsü aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır!” Tanpınar’ın kadına, sevgiye, aşka olan bakışı cinsi “Şiir söylemekten ziyade susma işidir. Sustuğum açlıktan, vücut birliğinden ziyade ruhen birleşerek şeyleri roman ve hikâyelerimde anlatırım.” ortaya tek bir ruh çıkarabilmektir. Tanpınar’ın bahar bahçesinde gördüğü rüyalar olarak tasvir ettiği “Ve kendi kendime 'Yarabbim' dedim, kadınlar onu zaman zaman o bahçelerde çiçekler acaba genç bir âşık birgün buralarda arasında gezdirse de uyandığında hüzne ve yalnızlığa sürüklemiştir. tıpkı benim on on beş sene evvelki halimde dolaşırken benden bir mısra okuyacak mı?” Sanatı ve kişiliği üzerine sayfalarca yazılacak Türk Nagihan Elif ATAK edebiyatının müstesna sanatkarı Ahmet Hamdi Şevval Kader AYDOĞAN Tanpınar ile ilgili birkaç hususa değindiğimiz bu yazımızda gönüllerde bir tutam iz bırakabilmişsek ne mutlu bize. 8
NEDİR BU ZAMAN? Bir doğumhanede saymaya başladığımız ve Yıllar öğretir bize eksen eğikliğinin zamanı eğip bükemese de üzerimizdeki giysilerin duyamayacağımız bir selâ ile noktalanacak kalınlığını değiştirebildiğini veya saçlarımızdaki beyazlıkları artırabildiğini… olan yekpare bir kesitin bazen tam ortasında Peki nedir bu zaman, bizi karşısında edilgen bazen köşelerinde dolanarak geçiriyoruz yanıp bizleri karşısında “incik üstüne” oturtan? Uruşlu Aşık Şefkatî’nin de dizelerinde “Zaman günlerimizi. Durup soluklanmasak kirkit vuruyor / Ömrüme doku doku.” şeklinde terennüm ettiği gibi ömrümüzü şekillendiren, anlayamayacağız çoğu koşulda onun hayatımızı anlamlandıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Her devir insanının varlığını. Bunda haksız da değiliz zira ilişkili olduğu ve hayatını idame noktasında pusula görevi gören bir obje olmuştur. mücerred mi müşahhas mı tam karar Aslolan geçmişten başlayıp sonsuzluğa veremediğimiz bir terimdir bu. Kolumuzdaki ulaşmaktır, diğer bir ifadeyle bedenî zaman mefhumundan rûhanî zaman mefhumuna nesneye baktığımızda farklı uyuyup geçişi sembolize etmektedir. Peki bu bilinçsel değişim/dönüşüm yaşanmasa ne olurdu? uyandığımızda farklı düşünürüz çoğu zaman. Evet neden mi bahsediyorum. Bazılarınızın hemen anladığı üzere zaman kavramından… Okula başlayana kadar genellikle güneşin ilk ışıklarının merhaba değişidir bizim için zamanı başlatan, içine dolu dolu oyunları sığdırmaya çalıştığımız günün; güneşin mahzun bakışlarla elveda demesiyle son bulmasıdır zaman. 9
O vakit tüm insanlık için aynı şeyi ifade eden olup her dönemin konusu olan zamanın her bir zaman anlayışı ortaya çıkardı ki bu da devirde farklı algılandığını ve zamanı insanları tek düze hâline getirirdi. yakalayabilen ve dahi aşabilen insanların isimlerinin geleceğe kaldıklarının farkında Zaman kelimesinin her nefis için içerdiği, olmaları elzemdir. yüklendiği anlam farklıdır. Çoğu insana göre zaman, insan yaşamının en değerli Felsefede Sokrat tekniği muteber tekniklerden kaynaklarından biridir. İşte zamanın neden biridir. Burada Sokrat rolünde Üstad değerli olduğunu anlatan bazı önemli Abdurrahim Karakoç olsun biz ise zamanı sebeplerden birkaçını sıralayacak olursak anlamlandırma çalışalım. Belki de vardığımız zaman, sınırlı bir kaynaktır. Her birimize belirli nokta vuslatımız olur. bir süre verilmiştir ve geri dönüşü olmayan bir şekilde geçer. Bu nedenle zamanın değeri, onu ZAMAN en iyi şekilde kullanmak ve önemli şeylere Çevremizi saran hava mı zaman? odaklanmak için fırsatları değerlendirmekle Yoksa üstümüzden esen rüzgâr mı? ilgilidir. Bu anlayışla bir kadının robot süpürge Dert mi yahut derde deva mı zaman? kullanmasıyla bir erkeğin daha hızlı gidebilen Nedir, ne değildir; bir bilen var mı? bir araç istemesinin altında yatan dürtü aynıdır: zaman kazanmak. Sonuç olarak zamanın değeri, sınırlı bir İlk demişler, son demişler kaynak olması, ilerleme ve başarı için önemli Harcamışlar, dün demişler olması, anılar ve deneyimlerin biriktirilmesi, ilişkilerin güçlendirilmesi ve kişisel gelişim için Sıra sıra gün demişler bir fırsat sunmasıyla ilgilidir. Zamanı doğru Zaman genç mi, ihtiyar mı? şekilde yönetmek ve onu önemli şeylere ayırmak, tatmin, mutluluk ve anlam dolu bir yaşam sağlayabilir. “Zamanım yok” demek söz müdür, yani? Her şeyin bir zamanı vardır ve bu zamanı, Zamanı olanlar göstersin hani? ilişkiyi insan çok iyi değerlendirmelidir. Çünkü İnsan mı fanidir, zaman mı fani? hayat muhtemelen bir şans daha tanımayacaktır. Leibniz'e göre değişim temel Zaman dünya mıdır, zaman mezar mı? bir insan deneyimidir. Yani zaman, yaşam aşamalarımızın sırasının düzenlenebileceği bir boyuttur örneğin, doğum ölümden önce gelir ya da bir mevsim diğerini sonlandırır. Birbirini Yıl demişler, ay demişler izleyen olayların birleştirici olmasından dolayı Saat saat say demişler da zaman ilişkisel bir karaktere sahiptir. Oh demişler, vay demişler Zaman dinler mi, duyar mı? belirttiği gibi tek bir evrensel zaman yoktur. O halde herkes kendi payına düşen zamandan … en iyi şekilde istifade etmeye gayret etmelidir. Bu noktada gençlerin bu durumun idrakinde Hüseyin UYSAL TDE Öğretmeni 10
Zaman Yolculuğu Zaman en kolay kaybedilen şey. Günler, aylar ve yıllar o kadar gibi tarihi kişileri de ziyaret hızlı elimizden kayıp gidiyor ki fark edemiyoruz bile. İlkokulda edebilirsiniz. Atatürk, Hitler veya olduğumuz tek endişemizin isteğimiz oyuncağı almak olduğu Leonardo Da Vinci aklınıza kim zamanlar artık ne kadar da uzakta. Zaman bu kadar hızlı akıp gelirse. Eğer bunlar da ilginizi giderken insan olarak tabii ki pişmanlıklarımız var; keşke öyle çekmediyse olaylar yaşanmış bitmiş söylemeseydim, neden öyle yaptım, bir daha olsa asla yapmam benim ile de bir alakası yok bana ne gibi pişmanlıklar bizi yiyip bitirirken bir umut “Zaman başkasından diye düşünüyorsanız Yolculuğu”. siz de kendi geçmişinize gidebilir belki en mutlu olduğunuz anları Peki nedir bu zaman yolculuğu? Zaman yolculuğu zaman içinde tekrar görmek, en büyük belirli noktalar arasında nesnenin veya kişinin zaman makinesi ya hatalarınızı düzeltmek ya da en zor da solucan deliğiyle zamanda hareketidir. Kısaca zamanda belirli zamanınızda kendinizin yanında bir noktaya gidebilmektir. Düşüncesi ne kadar da hoş. İnsanlığın olmak için hiçbiri değilse 10 yıl doğuşu, Rönesans, İstanbul’un fethi ve nice olayı görebileceğiniz sonraki kendinizi ziyaret etmek için 11
kullanabilirsiniz zaman makinesini. devam etmektedir. Tarihte de ünlü bilim insanları bu konuda çalışmışlardır. En ünlülerinden biri Einsten’dır. Görelilik Teorisi Peki bu kadar güzel bir şey ile cismin ya da kişinin ışık hızını aşarak (Bu 299 bin 792 km/s gerçekten yapılabilir mi? Çoğu ‘ye denk gelmektedir.) zamanda yolculuk yapma şansı vardır insan için hayalperestlik de olsa ancak yine bu teoriye göre hiçbir cisim ışıktan hızlı hareket uzun yıllardır çoğu gelişmenin fikir edemez. Merak etmeyin bununda bir çözümü tabii ki de var, o babası olan yazarların bu konuda da karanlık enerji. Karanlık enerji evrenin kendi enerjisine ters çok fazla eseri var. Sadece olan bir mıknatıs gibi çalışıp kendi enerji sürekliliğini sağlayan yazarlarda değil çoğu fizikçide şu an enerjidir. Evrenin genişlemesi kendi enerjisiyle yavaşça olamasa da gelecekte zaman tükenmesi gerekirken karanlık enerji sayesinde genişleme hızı yolculuğuna mümkün gözüyle gün geçtikçe artmaktadır. Böyle bir enerjiyle ışık hızında bakıyor. Günümüzde ise İngiltere’de yolculuk yapmak şu an imkânsız olsa da geleceğin bize ne bulunan Birmingham Üniversitesi getireceğini bilemeyiz. Diğer bir bilim insanımız ise Newton, bu konu hakkında çalışmalara ona göre zaman bir nehir gibidir hep aynı yöne aynı hızla akar, gözlemciye göre değişmez. Çoğumuz fark etmiştir ki sevdiğimiz bir işi yaparken akan zaman, sıkıcı bir dersteki zamandan daha hızlı geçmekte. Ancak ne kadar hızlı geçiyor gibi görünse de bir saat yine bir saattir. Özetleyecek olursak elimizdeki bilgilere göre zaman yolculuğu şu an için mümkün gözükmemekte. Ama bilimin ilerlemesiyle zaman yolculuğunun olabileceğine inanmak istiyorum. Zamanda yolculuk yapabilirsek farklı dünyalara, belki farklı gezegenlere geleceğe gidebileceğiz. Bu insanlık için büyük bir adım. Mümkün olup olmadığını da yine “zaman” gösterecek . Eylül İkra ÇATAL 12
İNCE 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen, post-modernizmin önemli isimlerinden olan Orhan Pamuk’un bu eseri ile ilgili teknik bir değerlendirme yapmaktan ziyade içeriği ile ilgili bendeki birkaç yansımasına değinmek istedim. “Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu.” Hayat mutluluğun peşinden yıllarca koşacak kadar uzun onu yakalayamayacak kadar kısadır. Geçmişe dönüp baktığımızda kimi zaman koşarak kimi zamansa emekleyerek geçtiğimiz yolların hayatımızı oluşturduğunu ve asıl mutluluğun bu yollarda içtiğimiz su, dinlendiğimiz bir gölge veya dalından kopardığımız bir çiçek olduğunu fark etmeyiz. İnsanoğlu olarak doyumsuzuz. Elimizdekilerin hep daha fazlasını isteriz, aslında koşuşturmayı bırakıp etrafımıza baksak hayatın sunduğu tüm nimetleri görebiliriz. 2008 yılında yayımlanan Masumiyet Müzesi; İstanbul’un saygınlarından olan Kemal Bey ile onun uzak bir akrabası olan Füsun arasında geçen başından itibaren masum bir aşk olarak nitelendirilen fakat aşkın en kirli yüzünü, Kemal’in psikopatça takıntısının yalnızca kendi hayatını değil Füsun'un hayatını da mahvetmesini ve sevdiği kadınla geçirdiği zamanlardaki en ufak eşyaları saklayacak derecede saplantılı olmasını gördüğümüz bir eserdir. Kemal’in bencilliği ve hastalıklı duyguları yüzünden kirletilmiş bu aşkın çilesini; annesi, arkadaşları, Füsun ve aldattığı nişanlısı çekti. Gerçek aşk, onu iki kişi taşımayı bilenlere ve bu sorumluluğun altında ezilmeyenlere en güzel yüzünü gösterir. Kemal’in ve Füsun’un arasındaki aşkı Füsun tek başına üstlenmeye çalıştı bu yüzdendir ki bir bataklık gibi karakteri ile bu aşkı Kemal kirletti. Kemal değil bir kadını bir çiçeği bile sevmemeliydi benim nazarımda, o zehirli sevgisini hiçbir canlıya tattırmamalıydı. 13
LEME Aşkın yalnızca aşırı sevgi olmadığını; emek vermek, sabretmek ve saygı göstermek olduğunu bilmeli insan. Bilmeli ki Kemal’in yaptığı gibi sevdiklerinden kalan eşyalarla avutmasın kendini. Sevdiğine zarar verenin sevdiğine ait eşyaları saklaması ne ifade eder? Sonuçta eşyalar değil insanlar korunmalı, sevilmelidir. Füsun yanındayken onu oyalayan, ağlatan Kemal’in Füsun ölünce dokunduğu her eşyayı, onun hatırasını barındıran her bir parçayı müzeye dönüştürmesi nasıl bir aşktır? Aşk acıtmamalıdır, incitmemelidir seveni de sevileni de. İnsan sevgi ve saygı yoksa incinir çünkü kirlenmiştir artık. Saygı yoksa insan da yoktur. Yalnızca hayvanlar gibi içgüdüsel dürtüleriyle hareket eden bedenler vardır. Kemal de bu bedenlerden biriydi. Ne arkadaşlarına ne işine ne kadınlara etrafındaki hiç kimseye saygısı olmayan kendi arzuları uğruna birçok hayatı mahveden bencil bir insandı. Yalnızca sevmenin değil gözü kör bir şekilde sevilmenin de bedelini ziyan olan bir aşk, yıkılan bir güven, harcanan bir hayat ve acı bir ölümle ödeyen Füsun, ruhu gibi aşkı da hastalıklı olan Kemal’e sıkı sıkı sarılmıştı. Oysaki Füsun, Kemal’in onu seçmesini, kendisini temiz bir aşkla sevmesini istedi. Kemal ise Füsun'a acımadı, onu sevmeyi beceremedi. Aşkını aşırıya kaçırdı. Abartarak hayatının merkezine koyduğu bu aşk, Füsun'u yalnızca yaraladı. Kemal’in “Herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım.\" son sözünün yanında Füsun’un “Senin yüzünden hayatımı yaşayamadım.” cümlesinin bastırılmış çığlığını hâlâ duymaktayım. Batı tarzı kadınlar, ilişkiler veya yaşam gibi kavramların yanlış anlaşılıp yanılgılara düşürmesi yüzünden iffetli olmanın gerilik olarak görülmesi toplumdaki ahlaki düzeni bozar, yerine ise sapkınlıklarla dolu bir düzen getirir. Bu şekilde modernlik adı altında yalnızca hayasız nesiller yetişir. Ahlak ve edep çerçevesi içerisinde yaşanmayan bütün olaylar temeli çürük yapılar gibi çökmeye ve geriye büyük enkazlar bırakmaya mahkumdur. Füsun ve Kemal’in aşkında da bu eksikliklerden dolayı yıkıntılar oluştu, yıkıntıların arasında verilen kayıplar ise karşılanamayacak kadar büyüktü. Ahlaktan uzak davranışlar onları kötü bir sona sürükledi. Elif ALTINTAŞ 14
İNCE 15
LEME A. ŞEKİL YÖNÜYLE İNCELEME mahalle çöpçüsü Atak Köse de dahildir. Olay bu şekilde ilerlerken Hikmet Efendi gelir, olaya el atar. 1. Tiyatro Adı: Şair Evlenmesi Ebüllaklaka’ya rüşvet vermesi karşılığında; 2. Tiyatronun Yazarı: Şinasi yaşananlar, Müştak Bey’in lehine döner ve gidip Tiyatronun (Kitabının); Kumru Hanım’ı getirirler. Tiyatro, Müştak Bey ile 3. Basıldığı Yer ve Tarih: IX. Basım, Nisan 2022, Kumru Hanım’ın kavuşması ve Hikmet Efendi’nin İstanbul Müştak Bey’e karşı öğütleriyle sonlanır. 4. Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 5. Ebatları: 12.5 x 20.5 cm 2. Kişiler 6. Sayfa Sayısı: 64 Sayfa Cevdet Kudret, oyunda adı geçen kişilerin portrelerini şöyle çizer: B. İÇERİK YÖNÜYLE İNCELEME a. Müştak Bey: Müştak Bey, alafrangalık meraklısı 1. Tiyatronun Özeti (Tiyatronun Dramatik Örgüsü) genç bir şairdir. Geceleri Beyoğlu’na, tiyatroya gitmektedir. Yabancı dil bilip bilmediğini Müştak Bey heyecan içerisinde gelin hanımı bilmiyoruz. Bekçi Batak Ese, ona: \"Şimdi sana fan- (Kumru Hanım) odada beklerken bir yandan yakın fin demeyi (Frenkçe konuşmayı) gösteririm!\" arkadaşı Hikmet Efendi ile konuşmaktadır, dediğine göre, Müştak Bey’in dış görünüşünün, ardından Hikmet Efendi gider. Bir zaman sonra \"fan-fin\" diyen alafranga gençlerin görünüşüne Ziba Dudu (kılavuz) odaya çıkagelir, gelin hanımın benzediği anlaşılıyor. gelmekte olduğunu söyler. Müştak Bey durumdan hayli hoşnuttur. Ziba Dudu odadan çıktığı vakit b. Hikmet Efendi: Hikmet Efendi, babayani bir Müştak Bey kendiyle bir iç diyalog hâline girer. aydın tipidir. Zaten birine \"Bey\", öbürüne \"Efendi\" Sonra tekrar odaya Ziba Dudu gelir, yanında Habbe denmesi de aşırı Avrupa hayranı aydınla yerli aydını Kadın (yenge) ve olay akışını değiştirecek olan ayırmak içindir. Sakine Hanım (gelin hanımın ablası) vardır. Müştak Bey, Sakine Hanım’ı gördüğünde bir şok geçirir c. Kumru Hanım: Kumru Hanım, özellikleri çok çünkü kendisine Kumru Hanım’ı değil, Sakine detaylı verilmemekle birlikte Müştak Bey’in sevgilisi Hanım’ı nikahlamışlardır. Bunun üzerine Müştak ve Sakine Hanım’ın küçük kız kardeşidir. Bey, Ziba Dudu ve Habbe Kadın ile bir atışma yaşar. Ziba Dudu, Habbe Kadın’a; nikahı kıymış olan ç. Sakine Hanım: Sakine Hanım ile alakalı da detay mahalle imamı Ebüllaklaka’yı çağırttırır. verilmemiş de olsa kendisi Müştak Bey’in nikahlısı Ebüllaklaka, mahalle halkıyla olay yerine çıkagelir. ve Kumru Hanım’ın yaşlı, çirkin ablasıdır. Bir süre Müştak Bey aleyhinde konuşmalar döner. Bu konuşmalara mahalle bekçisi Batak Ese ve d. Ziba Dudu: Ziba Dudu, \"kendi menfaati için aşk ve muhabbet tellallığına kalkışan\" bir \"kılavuz\" kadındır. Bütün entrikayı o hazırlamıştır: Kumru 16
Şair Evlenmesi İnceleme lafı ile selamlıkta oturmaya gider lakin selamlıkta herhangi bir olay geçmez, sadece isim olarak verilir. Hanım’a kavuşturma vaadiyle Müştak Bey’den para sızdırmış, sonra öbür taraftan belki daha çok para Müştak Bey ve Ziba Dudu atıştıktan sonra, Ziba alınca Müştak Bey’e Kumru Hanım yerine onun Dudu’nun Habbe Kadın’a Ebüllaklaka’yı çağırtırken çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım’ı vermeye söylediği, “Yanımızdaki kahvededir.” cümlesinde kalkışmış, Müştak Bey’in gürültü çıkaracağını de başka bir mekân adı görmekteyiz. Ebüllaklaka kestirdiği için suç ortağı imamı el altında hazır kendisi ve beraberinde mahalleli ile birlikte gelin bulundurmuş ve Müştak Bey, \"istemem\" diye odasına gelir ama ismi geçen “kahve” mekânında diretince yenge kadını hemen imama herhangi bir olay yaşanmaz. Ana mekan her koşturmuştur. sahnede gelin odasıdır. e. Habbe Kadın: Habbe Kadın ile ilgili detaylı bilgi 4. Zaman verilmemiş ve yalnızca yenge (düğünde geline Oyunda herhangi bir zaman tasviri rehberlik eden kadın) olarak belirtilmiştir. bulunmamaktadır. Eğer bir çıkarım yapacak olursak olayların, Müştak Bey’in ilk sahnede “Hele f. Ebüllaklakatül-Enfi: Ebüllaklaka, mahalle bu akşam güveyi giriyorum ya... Bereket versin, imamıdır. Para için her şeyi yapabilir. Kılavuz Ziba bugün nikahım kıyıldı, (…)” cümlesinden akşam ya Dudu ile anlaşıp Kumru Hanım yerine Sakine da gece civarı bir vakitte gerçekleştiği çıkarımını Hanım’ı nikahlamış, çağırılır çağırılmaz peşine yapabiliriz. Mevsimsel bir zaman olarak hiçbir bilgi mahalleliyi takıp gelmiş fakat Hikmet Efendi’den elde edememekle birlikte, yıl olarak az çok bir bir kese para alınca hemen ağız değiştirmiştir. Halk tahminde bulunmak mümkün. Oyunda birçok topluluğunu etkisi altında tutabilen, ağzı kalabalık eleştiri var ve oyunun yazıldığı dönemle doğru bir \"demagog\" tipidir. orantılı olarak o zamanlar görücü usulü evlilik yaygın. Eserde bu durumun eleştirilmesi; oyunun yıl g. Batak Ese ile Atak Köse: Batak Ese ile Atak Köse olarak da yazıldığı dönemi, yani 19. yüzyılı biri mahalle bekçisi, öbürü mahalle çöpçüsüdür. yansıttığını gösterir. İlkin imamın ve mahallelinin etkisi altında kalıp kendilerini akıntıya kaptırırlarsa da imamın 5. Dil ve Anlatım Özellikleri birdenbire yüz-geri edişinden köylü sağduyusuyla a. Anlatım Türü Hakkında Bilgi kuşkulanırlar, adamın hareketlerine ve sözlerine Eser kronolojik sırayla, belirli bir konu etrafında göz kulak olurlar, rüşvet aldığını anlarlar. Bunu gelişen olay örgüsü ile verilmiş. Oyunu diyaloglar imamın yüzüne karşı da söylerler fakat belki de hâlinde düşünmeden ele alacak olursak öyküleyici ekmek parası kaygısıyla daha ileri gidemezler. bir anlatımı olduğu kanısına varabiliriz. Aynı zamanda konuşmalarda herhangi bir betimlemeye ğ. Mahalleli: Mahalleli, \"demagog\"un hem kara yer verilmemiştir. hem de ak dediğini hiç düşünmeden \"Hay hay!\" diye kabul eden halk topluluğu... Söyleşmeye bağlı anlatım söz konusudur. Tiyatro türünden de bekleneceği üzere konuşmalar diyalog 3. Olayın Geçtiği Mekânlar halindedir. Karakterler birbirleriyle karşılıklı bir söyleşi içindedirler. Oyunun tamamı gelin odasında geçmektedir. Bazı kahramanlar, bazı sahnelerde farklı yerlerde olsalar da oyunun akışı hepsini aynı yere (gelin odasına) toplar. Hikmet Efendi, ilk sahne sonunda Müştak Bey’in 17
Oyunun komedi türünde verilmiş bir eser Şair Evlenmesi İnceleme olmasından dolayı mizahi anlatıma sahip olması kaçınılmazdır. Tıpkı Hacivat - Karagöz ilişkisi gibi geçirilmesi de oyuna komedi havası katmıştır. Hikmet Efendi - Müştak Bey ilişkisi, Batak Ese ve Zıtlaşmalara fazlaca yer verilmiştir. Herkesin başka Atak Köse’nin konuşmalarının yazıya geçirilirken bir şeyi savunması ve ortaya bir kargaşa çıkması, imlasında kasıtlı olarak yapılan hatalar, oyunu bunların tümünün mizahi bir dille anlatılması, okuyana mizahi açıdan bir zevk vermek içindir. komedi türü olduğuna kanıt olarak gösterilebilir. b. Dil ve Üslup Özellikleri 7. Tiyatronun Konu ve Teması Şair Evlenmesi, o dönem insanımızın sokakta ve Oyunda konu olarak görücü usulüyle evlenmenin günlük hayatta konuştuğu sade Türkçe’nin sakıncaları ele alınmaktadır. Eleştirilen tek şey edebiyat diline girmesini sağlamak gibi büyük bir evlilik şekli değil; toplumdaki insanların çıkarları hizmeti görmüştür. O dönem alfabesine göre için nasıl yalan söylediğinin, rüşvet ve zararlarının yazılması sebebiyle gazeteye ilk basılmış hâline da gösterilmesidir. baktığımızda oyunun Arapça alfabesi ile yazıldığını görebiliyoruz. Eser, dönemi itibariyle de oldukça Mahallenin namusa aşırı düşkünlüğü ve bu hususta açık bir dille yazılmıştır. olan baskısı, dinin alet olarak kullanılışı, halkın tiyatroya karşı oluşu, toplumda bir yeniliğin İş Bankası Kültür Yayınları’nın basımı, eserin göreceliği, evlilik dahil her şeyde akıllıca günümüz Türkçesine uyarlanmış hâlidir. Bu basımı davranmanın gerekliliği gibi çıkarımlar; eserde baz alacak olursak kelimeler gayet anlaşılır ve sade ulaşabileceğimiz yargılardan yalnızca birkaçıdır. bir hâle getirilmiştir. Akıcılıkta bir sorun bulunmamakla beraber, kitabı ve içindeki Eserde ana kahramanın evlenmek istediği ve diyalogları okurken herhangi bir takılma ve ailesinden istediği kız yerine onun yaşlı ve çirkin zorlanma gibi bir durum söz konusu değildir. Olay ablasıyla farkında olmadan evlenmesi ana temadır. gayet açık şekilde gerçekleşmektedir, üstü kapalı Burada kültürümüze dair birçok eleştiri vardır. veya buna yol açabilecek herhangi bir anlatım yoktur. Ana kahraman, sevdiği kız ile nişanlandığını zanneder ama eserde o kızla karşılıklı bir Üçüncü sahnede, Müştak Bey’in kendi kendine bir konuşmaya yer verilmez. Bunun sebebini, bu konuşma hâlinde olduğu vakitte söylediği birkaç dönem Türk toplumunda nişanlıların görüşmesine beyit dışında süslü bir anlatım yoktur. Yayının, bu pek olanak olmaması durumuna yorabiliriz. beyitleri de olabildiğince sadeleştirdiğini ve yine de fazla bilinmeyen eski Türkçeye has birkaç Ana fikir olarak, gençler birbirlerini görmeden kelimenin anlamını vermiş olduğunu görmekteyiz. evlenmemelilerdir. Görücü usulü evlenenlerde istisna olarak düzgün insanlarla evlenenler olsa da 6. Tiyatronun Türü yine de evlenecek kişiler önce birbirini görmeli, Şair Evlenmesi, komedi türünde kaleme alınan bir tanımalı ve evliliklerini kendi tercihleriyle eserdir. Olay bir anda beklenmedik bir hal alıp yapmalıdırlar. Aslında Müştak Bey’in tutumu, komik bir dramatik örgüyle ilerler. Halk arasındaki alafranga züppeliğin ilk temsilinden ziyade ağız şivesinin bazı diyaloglarda birebir yazıya toplumsal ve geleneksel kavramları sorgulayan ve eleştiren bir tutumdur. 18
Şair Evlenmesi İnceleme Bir sentezci olarak Şinasi, geleneği eleştirir ancak bunu geleneksel türlere ilişkin form içinde kalarak C. TİYATRONUN YAZILDIĞI DÖNEMLE İLİŞKİSİ VE yapar. ESERİN DEĞERLENDİRMESİ Şinasi oyunda temelde toplumun ahlak anlayışını Tiyatro türü, Türklere Tanzimat Dönemi \"birinci sorgulamaktadır. Aşk ve kavuşamayan aşıklara ilişkin kuşak\" şair ve yazarlarından biri olan İbrahim Şinasi anlatılara hem Doğulu hem de Batılı pek çok anlatıda Efendi (1826- 1871) tarafından Batı edebiyatından rastlamak mümkünse de oyunun asıl çatışması getirilen, o dönemdeki yeni sanat türlerinden biridir. toplumsal alana doğru kayması, Batı tiyatrosuna özgü Eserin günümüzde bizim edebiyatımız açısından çok toplumla, gelenekle veya din ile çatışmaya doğru önemli bir konumda olmasına rağmen Şinasi’nin açılmasıdır. Ancak oyun nihayetinde bu çatışmayı eserleri, yazıldığı dönemde dikkate alınmamış ve alay sürdürmek yerine mahalle kültürünün çerçevesinde konusu olmuştur. kalır ve sorunun çözümü mahalle imamına verilen rüşvet sonucunda çözülür. Mutlu son bu anlamda Şair Evlenmesi, Tanzimat zamanında İbrahim Şinasi ahlaki bir değerin yüceltilmesiyle değil, komediye de Efendi’nin 1860 yılında Tercüman-ı Ahval’de tefrika özgü sayılabilecek ahlak çöküşüyle gelir. edilen ve ardından kitap olarak basılan töre komedisi tarzında tek perdelik bir piyestir. Şinasi, ilk başta bu Bu değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda oyunu iki perde yazmış olmasına rağmen Şinasi’nin bu eserinde Doğu – Batı sentezi kurmayı yayımlanmadan önce sebebi bilinmeyen amaçladığı da söylenebilir. nedenlerden dolayı oyunun birinci perdesini kaldırmıştır ve oyunun aslen ikinci perdesi, tek Ç. ŞİNASİ’NİN HAYATI, SANATI VE ESERLERİ perdelik bir oyun olarak yayımlanmıştır. Oyunun HAKKINDA KISA BİLGİ edebiyatımızdaki önemi, Türkçede Batılı anlamda üretilen ilk edebiyat eseri ve Türkçe olarak yazılan ilk Yaşamı hakkında çok bilgi sahibi olunmayan İbrahim tiyatro olmasıdır. Şinasi, genel kanıya göre 1826 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası topçubaşıdır ve 1829 Laurent Mignon’un dediği gibi, “… ilk Türkçe yılında gerçekleşen Şumnu Kuşatması'nda şehit oyunlardan olan Şair Evlenmesi, birçok edebiyat ve olmuştur. Annesi ise Esma Hanım’dır. Mahalle tiyatro araştırmacısı tarafından derli toplu bir Mektebi çıkışlı olan Şinasi, eğitimine Tophane Kalemi biçimde incelenmiş bir Tanzimat sonrası tiyatro ile devam ederek okul hayatını sürdürmüştür. Burada metnidir.” bir yandan yazım kurallarını öğrenirken diğer yandan da Osmanlıca, Arapça ve Farsça yanında Fransızca da Görücü usulü evliliğinin sakıncalarını konu alan eser, öğrenmiştir. Aynı zamanda edebiyata da yönelerek geleneksel Türk tiyatrosunun, klasik Fransız şiirle tanışmıştır. Bu dönemde özellikle tarih tiyatrosunun ve özellikle Molière’in etki ve izlerini de düşürmeleriyle ünlenmiştir. Ardından Mustafa Reşit taşımaktadır. Paşa’nın sayesinde ve himayesinde Fransa’ya gitmiştir. Altı yıl süren bu süreçten sonra İstanbul’a Eserin Dolmabahçe Saray Tiyatrosunda sahnelenmek geri dönen Şinasi, Meclis-i Maarif başta olmak üzere üzere Sultan Abdülmecid tarafından ısmarlandığı birçok yerde görev almıştır. söylenir ancak oyunun sarayda oynandığına dair bir bilgi yoktur. Çalıştığı dönemde ilk çevirisi olan Tercüme-i Manzume’yi yayınlatmıştır. “1859’da Fransız Şair Evlenmesi, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra şairlerinden yaptığı koşuk çevirilerini” topladığı bu İbrahim Necmi Bey tarafından Selanik’te kurulmuş kitabın ardından bu süreçte ilk tiyatrosu Şair olan amatör bir tiyatro topluluğu tarafından Evlenmesi’ni de yazmış ancak yayımlamamıştır. sahnelenmiştir. 1860’lı yılların hemen başında devlette çalışmayı Oyunun Türk tiyatrosu açısından dikkate değer bir başka özelliği, geleneksel Türk tiyatrosuyla Batılı oyun yazma formu arasında kurduğu sentez fikridir. 19
bırakan Şinasi, Agah Bey ile çıkaracağı Tercüman-ı Şair Evlenmesi İnceleme Ahval gazetesi için çalışmalara başlamış, bir diğer deyişle gazeteciliğe adım atmıştır. Burada etkili bir bu nicel azlığa rağmen yarattığı etki bakımından şekilde yazı işlerini yöneten Şinasi, aynı zamanda değerlendirildiğinde yeterince nitelikli eser vermiştir Batılı anlamda ilk tiyatro hüviyeti taşıyan Şair denilebilir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: Evlenmesi’ni tefrikalar hâlinde bu gazetede 1.Tercüme-i Manzume yayınlamıştır. 2.Müntehabat-ı Eş’arım 3.Durub-ı Emsali Osmaniye Yaklaşık altı aylık bir süreçten sonra “Agah Efendi ile 4.Şair Evlenmesi olan kişilik uyuşmazlığı, daha doğrusu Şinasi’nin aşırı 5.Fatin Tezkiresi derecedeki kuruntusu ve titizliği” nedeniyle bu 6.Sarf Mecmuası (Kitabı) gazeteden ayrılan Şinasi, Tasvir-i Efkar’ı çıkarmaya 7.Lügat başlamıştır. 1862 yılından 1865 yılına kadar buradaki çalışmalarına ciddi bir şekilde devam etmiş, 1862 D. TİYATRO HAKKINDA KİŞİSEL GÖRÜŞLERİM yılında Batılı şairlerden esinlenerek yazdığı şiir kitabı Bu tiyatronun edebiyatımız için çok büyük bir önemi Müntahabat-ı Eş’ar’ı gazetesinin basımevinde olduğu aşikar. Eserin aslından ilk perdenin basmıştır. 1863 yılında ilk Türk atasözü ve deyimler çıkarıldığını öğrendiğimde fazlasıyla şaşırdım. derlemesi olan Durub-i Emsal-i Osmani’yi çıkarmıştır. Oyunun kitap versiyonunu okurken her şey bir anda Bu eser ilk basıldığı zaman içinde “1500 atasözü ile bitmişti ve okuduğumdan hiçbir şey anlamayıp 300 kadar deyim” bulunuyordu. Tüm bu eserlerin zaman kaybı olduğunu düşünmüştüm. Eser hakkında yanında matbaasında bu gazetede tefrika edilen araştırma yapıp bilgi topladıkça aslında o kısalığın eserler birleştirilmiş ve başka yazarların eserleri de altında toplumu ve o dönemki örf - adetleri ne kadar basılmıştır. güzel yansıttığını fark ettim. Hâl böyle olunca da ilk perdenin çıkarılma sebebini ve o perdenin nasıl bir 1865 yılında gazeteyi Namık Kemal’e bırakan ve dramatik akışı olduğunu oldukça merak ettim. Giampietri’nin desteği ile tekrar Fransa’ya giden Şinasi’nin Fransa’da destekçisi ise Fransa’ya kaçan Çıkarımlarıma göre Şinasi, biraz Batılılaşma kafasında Mustafa Fazıl Paşa olmuştur. İkinci defa Paris’e bir insan. Görücü usulü evliliği yazdığı tiyatro gittiğinde vaktinin çoğunu bir sözlük çalışması için oyununda eleştirirken aslında bu geleneğin yanlış Paris Ulusal Kütüphanesi’nde geçirmiştir. Sık sık olduğunu yansıtmaya çalıştığını düşünüyorum. O kendisi de bir dil bilimci olan Littre ile görüşmüş ve dönem insanları Batılılaşmayı genellikle yanlış onun hazırlamış olduğu sözlükten etkilenerek kendi anlamışlar, bazı edebiyatçılar Şinasi için de böyle sözlüğünü oluşturmuştur. 1867’de çok kısa süreliğine düşünseler de; ben Şinasi’nin bu eserde, şikayetçi İstanbul’a tekrar dönüşü söz konusu olmuş, ardından olduğu durumu gayet ince mesajlarla hoş bir şekilde tekrar Paris’e gitmiş ve çalışmalarını sürdürmüştür. işlediğini düşünüyorum. 1869 yılında “Paris’te Yeni Osmanlılar Derneği’nin İşinde uzman ve edebiyatın önde gelen isimleri Şair siyasal eylemlerinin çok yoğunlaşması” nedeniyle Evlenmesi’ni çok güzel bir şekilde yorumlamışlar. İstanbul’a kesin dönüş yapan Şinasi basımevi açarak Karakterlerin en ufak bir cümlesinden bile karakterin kendi kitaplarının basımı için çaba harcamıştır. Bu kendisi ve öteki karakterler hakkında bir sürü doğru süreçte Osmanlıca yazımı güçleştiren ve anlamayı çıkarımlarda bulunmuşlar. Oyunu bu kişilerin zorlaştıran harfleri eleyerek harf sayısını ciddi oranda tahlilleri ile birlikte okursak bu eserin aslında azaltmıştır. Ancak çok zaman geçmeden uzun süredir edebiyatımız için gerçekten de ne kadar önemli boğuştuğu ve ona sancılı zamanlar geçirten beyin olduğunu rahatlıkla görebileceğimiz kanaatindeyim. tümörü nedeniyle 1871 yılında vefat etmiştir. Anlatım dili oldukça açık ve yalın. Okuması zevkliydi Şinasi’nin bu kısa denilecek 44 yıllık hayatı boyunca ve akıcı bir kitaptı. Şinasi bunu gerçekten bir sahne verdiği eserlerin nicelik olarak azlığı ortadadır. Fakat oyununa dönüştürme düşüncesiyle yazmış olsaydı, ortaya çok daha büyük bir başyapıt çıkması kesinlikle kaçınılmaz olurdu. Duru Damla DURAN 20
KİTAP Kitap, okurken çoğu zaman aynı fikirde olduğum ancak bazı kısımlarına katılmadığım, maarifi daha ilkokuldaki eğitimden üniversitedeki hocalara kadar ele alan tezli bir eleştiridir. Ahmet YURDAKUL Gitgide Batı’ya benzeyişimiz ve benzeme çabamızın, eğitim sistemimizin, düşünce yapımızın eleştirildiği bir kitap. Nedir bu kitap? Sadece eleştiri üzerine yazılmış, sorunu görüp de çözüm üretmeyen bir kitap mı? Hayır. Aksine eleştirdiği her konuya çözüm olarak bir fikir sunan, okuduğumuzda gerçekten öyle olduğunu fark ettiğimiz veya zaten bildiğimiz şeyleri o satır aralarında da gördüğümüzde haksız ve yalnız olmadığımızı hissettiren bir kitap. Esen Nur AÇIKGÖZ Ülkemizde temel sorunlardan biri olan eğitim sorunlarının nasıl oluştuğunu görebileceğimiz, adeta bugünkü eğitim sistemini de yansıtan bir ayna niteliğindedir. Hezzal Sahra ŞAHİN Nurettin Topçu’nun eğitim sistemimizin ne hâlde olduğunu gösteren bu kitap üzerinde çokça düşünülecek fikirler barındırmaktadır. Günümüz Türkçesinden pek uzak değildir. Didaktik bir kitaptır. Kitabın en önemli yanı toplumun her kesimine hitap eden bir kitap olmasıdır. Yusuf ATICI Ülkemizdeki hangi talebeye maarif sistemimizi sorsanız kökten değişimin gerekli olduğunu söyler ki ben de bu çoğunluğun içindeyim. Fakat eseri okumadan önce bu kadar büyük sorunlar olduğunu bilmiyordum. Bu sorunlardan haberdar olmak ne kadar korkutsa da bir yerden başlamak için farkında olmak gerek. Züleyha Ceren BARUN Kendisi hakkında fikir sahibi olmadığım, kitapla birlikte bazı bilgiler edindiğim, görme yetisini kaybetse bile bir yol üzerinde emin adımlarla yürüyen, inancıyla vuzuhu yani aydınlığı fetheden fikir işçisi Cemil Meriç. Bu Ülke’yi okurken bilmediklerimizi, hakikate gözlerimizi kapayışımızı, papağanlaştığımızı ve zıt fikirlere kulaklarımızı tıkadığımızı fark ettim. Nagihan Elif ATAK Cemil Meriç tarafından kaleme alınmış bu eser; biyografi, otobiyografi ve deneme türlerinin birleşmesiyle oluşmuş bir eserdir. Tenkit ettiği ve değerlendirdiği birçok husus vardır. Özellikle toplum olarak okumamamız ve buna rağmen her şeyi bildiğimizi sanmamız. “Fildişi Kuleden” isimli bölümden bir sözünü paylaşmak istiyorum. “Kuşlara benzer kelimeler, odana dolar bir akşam. Nereden gelirler bilinmez. Kâh çığlık çığlığadırlar kâh sesleri işitilmez.” Şulenur ERDOĞAN 21
Ben pek kitap okumayı sevmesem de bu kitap bana kendini beğendirdi. Ülkemizin dönemlerini DEĞERLENDİRME çok güzel kaleme alan Tanpınar, ilk 70 sayfada beni gerçekten süründürdü. Sonrası ise merak duygusu içinde sayfaları geride bıraktırdı. Kitap içerisinde ülkenin acınası durumlarını ironik bir üslup ile ele almıştır. Enes HAMURCİ Tanpınar romanda tarihsel dönemleri ironik bir havayla anlatmaktadır. Bunun yanında Tanzimat ile değişen Türk toplumunu, benliklerini unutmalarını konu edinmiştir. Konusu, dili ve anlatımı bakımından hoş bir kitaptı. Ayrıca dönemleri yansıtırken eleştirmesini de beğendim. O zamanki siyasal ve kültürel olaylar ışığında yazılan bu kitap okunmaya değer bir kitap olmakla beraber hayat felsfesi yapılmaya layık bir eserdir. Neşenur KAYA Tanpınar tarihsel dönemler ve değişimler doğrultusunda toplumsal gerçekleri ve kurumların işleyişlerini en iyi şekilde romanında yansıtmıştır. Aynı zamanda Doğu-Batı arasında kalınmışlığı, değişim sürecindeki insanların yaşadığı değer karmaşasını ve kimlik arayışını da eserinde işlemiştir. Ali Duhan BAĞDATLI Tanpınar’ın sanatlı söyleyişleri, Arapça ve Farsçaya hakimiyetinden dolayı anlaşılması zor bir roman. Okuduğum bölümü o anda değil bir sonraki bölüme geçtiğimde anlayabilmiştim. Alışık olmadığım bir dil olduğu için başlarda zorlandım. Alıştıkça biraz daha sevdim. İkra BAKAR Kişiler ve kişiler arası diyalogların çok gerçekçi olduğu bu eserde duygular çok güzel aktarılmış. Metinde doğal olarak yabancı kelimeler vardı. Onun dışında üslubu ve metnin dili tam olması gerektiği gibiydi. Kendimde izler bulduğum Valere, en sevdiğim karakterdi. Himmet Efe YAMAN Kitap gayet güzeldi. İlk defa tiyatro türünde bir eser okudum. Kitabın dili sade, olay örgüsü de çok akıcıydı. Melike KARAAĞAÇLI Laf olsun diye demiyorum ama okuduğum en güzel eserlerden biri. Hiç sıkılmadan okudum. Herkesin birbiriyle bağlantısı var. Gerçek hayatta olsa kötü bir durum diye adlandırabilirim fakat bu tiyatro çok eğlenceliydi. Beyza ÖZEN Bu kitabı okumak oldukça zevkliydi. Kitabın olay örgüsü oldukça akıcıydı ve tek solukta okunabilir bir kitaptı. Cimriliği ile ön plana çıkan Harpagon’un para için her şeyi yapabilecek olması beni biraz rahatsız etti. Tek solukta okuduğum bu eserin oyununu da kesinlikle izleyeceğim. Tuba DOĞAN 22
KİTAP Başgil, aslında bu kitabı büyük bir ileri görüşlülük ile yazdığını düşünüyorum. Saydığı maddeler bizim şu anda çektiğimiz sıkıntıları barındırıyor. Aslında kitap bizim için bir hazine haritası. Mehmet Vehbi SÖNMEZ Açıkçası ilk diyeceğim şey eskisi kadar çalışmadığım için kendimi kötü hissediyordum ama kitabı okuyunca istemsiz bir çalışma aşkı doğdu içime. Kitabın verdiği bilgiler çok yararlı ve güzeldi. Ayrıca kitabı elime almam ile bitmesi bir oldu, akıcı ve tavsiye edeceğim bir kitaptı. Elif YİĞİT İnsan var olduğu sürece başarmak, istediklerini elde etmek ister. Bunun uğruna çaba sarf eder, fedakârlık yapar ama dikkat etmek gerekir ki bu çaba yaşamın ve insanlığın önüne geçemesin. Başarmanın adabı, başarmak için yapılması gerekenler, başarmanın önündeki engeller Ali Fuat Başgil’in yazmış olduğu bu eserde geniş çerçevede ele alınmıştır. Şevval Kader AYDOĞAN Ali Fuat Başgil’in bu eseri öğrencilere yol göstermeyi amaçlamıştır. Öğrencilerin bir pusulası niteliğindedir. Öğrencilere doğruyu ve yanlışı açıklamaya çalışmış, onlara gitmesi gerek yolu göstermiştir. Tuba DOĞAN Ali Fuat Başgil; ahlak, çalışkan olmak, iyi arkadaşlıklar ve alışkanlıklar edinme konusunda öğütlerde bulunmuş ve kendi tecrübelerini anlatarak bizim için de güzel bir rehber olmuştur. Eser sade, sohbet havasında bir üslupla yazılmış fakat bazı yerlerinde eski Türkçe sözcüklere yer verdiği için anlamakta zorlandım. Kitap bütün herkese hitap ediyor. Bazı öğütleri tekrarlaması yer yer sıkılmama neden oldu. Bahar Sıla Çevik Kitap hem gençlere hem de bütün insanlara başta irade konusu olmak üzere birçok konuya değinerek öğüt vermektedir. Yazarımızın dilinin sade ve akıcı olmasıyla da kitap sıkmamaktadır. Özellikle kitabın sonunda bulunan “Başarılı Olmanın Kanunları” isimli özlü kısa sözler bölümü en beğendiğim kısmıydı. Esma ERAS Kitap ayrı ayrı hikâyelerden oluşan akıcı ve her hikâyede farklı ders veren okuması oldukça eğlenceli eserdi. İnsanın sevgisiz, insansız yaşayamayacağı; bencil, açgözlü olmaması gerektiği ve kötülüğe iyilikle karşılık vermesi gerektiği gibi değerler anlatılıyor. Her biri kısa, öz ve etkileyiciydi. Kevser ARTAN 23
Şevket Rado’nun radyo konuşmalarından oluşan didaktik bir kitap. Genelinde biraz sıkılsam DEĞERLENDİRME da içindeki hikâyeler hoşuma gitti. Bu kitap bir kere okumalık bir kitap değil bence. Sürekli okuyup her okuduğunda yeni şeyler öğrenebileceğim yazılar. Her yaşta insanın okuması gereken bir kitap. Aleyna TAYLAN Kitap yıllar boyunca İstanbul Radyosu’nda çalışmış Şevket Rado tarafından yazılmıştır. Rado, bu yayınlarında insanlara mutluluğu, hep daha iyi olmayı telkin ederek dinleyicilerine yararlı olmak istemiştir. Okumayan herkesin okumasını tavsiye ederim. Yusuf CANYURT Sohbet türünde yazılmış bu kitap farklı konulardan bahsettiği için yer yer akıcı olsa da genel olarak okurken biraz sıkıldım. Eğitici, faydalı bir kitap. Talha Zeyrek Eserde dil genel olarak kolay ve anlaşılır bir şekilde kullanılmış. Sürekli bir arayışın içinde olduğumuz hayatımıza ışık tutan ve okunması gerek bir eser. Yazar eserinde oldukça sempatik ve samimi yorumlar yaptığı için de kitabı çok beğendim. Hezzal Sahra ŞAHİN Öncelikle üslubu güzeldi, başlarda yer yer sıkıcı olsa da ilerleyen sayfalarda oldukça sürükleyiciydi. Gerçekten herkesin okuması gereken bir kitap. Dönemin tarihini, yaşanmışlıklarını gayet güzel anlatmış. Ön yargının ne kadar yanlış olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Yapılan yanlışların, kötülüklerin düzelebileceğini ve insanların değişebileceğini gösterdi. Amine Şifanur TURGUT 24
BİZDEN Sevgiliye Uzak Sevgiye Yakın Gönül dağından inmişse, varsa başım Şu cihandan gidişine dökülür yaşım Muktedir, olmuşsa da bu sevdaya karşın Semadan yüksektedir benim sana aşkım Melekler inmiş sanki nurunu almışım Ah Tanrım, senin ne damarına basmışım Sana değil kaderedir bu yakarışım Vazgeçmem dilberden göçse de fâni na'şım Zühalin pürşaşaa fethasını almışım Yine de \"Leylam! Leylam!\" diye haykırmışım Mecnun kim ola şeydalıkta zelilmişim Vahamı buldum zati firdevse ermişim Gönül ummanının a'mâkina batmışım Aşkın olmuş, üzn-ü asamma çalınmışım Müskir yâr bana da yapsan keşke çağrışım Meyinde boğuldukça dinerdi yanışım Ahmet Ege KORKMAZ 25
ŞİİRLER Afitap dolmuş küçük penceremden Ben uyanmışım senin düşlerinden Sana öyle bağımlı olmuşum ki Vazgeçemiyorum gözlerinden Yürüyordum yağmurlu bir gecede Senden kalan bir ateş yüreğimde Sokakta sönüşümü izliyordu Hüzünlü bir çift göz, her pencerede Ben de simurg kuşundan olacaktım Ama er vadide sana rastladım Sana olan zaafımdan dolayı Kendimi kaybetmeyi göze aldım Sen silmeyince gözlerim kurumaz Sen öpmeden acılarım azalmaz Tut elimden gömülüyorum arz’a Sen olmadan benim ruhum uçamaz Yıldızlara dert Edebim’in aşkı Sehaplar akıtmış gözyaşlarını Ay, denize küsmüş bunu duyunca Denizden esirgemiş mehtabını Himmet Efe YAMAN 26
BİZDEN Gözlerinde kaybolan gizemli bir umman, Kalbimde açan sonsuz bir sevgi ormanı. Sen, aklımdaki her şeyi aşan, Ruhumun derinliklerine sinmiş bir sevdasın. Kalbim patlayacak sana olan aşkımdan, Damarlarımda dolaşan seninle özdeş. Dilimde sükûtu, sözlerimde seni gezer, Ah, seni sevmekle dolar, taşar içimdeki ezgiler. Bir çiçek açar gibi yüreğimde adın, Her nefes alışımda seni soluyorum. Yanı başımda, derin bir sessizlik gibi tadın, Her hücremde sana olan aşkı görüyorum. Sanki bir masalın içinde kaybolmuş gibiyim, Sensiz bir dünya düşünemem artık. Ruhumun derinliklerindeki hislerimle çırpınırım, Ah, bu aşkın şiddeti beni derinden yakar. Sana olan sevgim bir şarkı gibi yükselir, Gönlümün kıvrımlarında dolaşır. Bir ahenkle dans eder, düşüncelerimde süzülür, Dilimde şairlerin ilham kaynağı, sözlerinde büyür. Haşim gibi, derin bir hüzünle dolanırım yoklukta, Yüreğimdeki aşkı kelimelerle örerim. Gözlerin bir şehir gibidir, içinde kaybolanlar, Bu sevgi sana olan derin hayranlığımın eseri, hikâyelerimizin sahnesi. Saçma dünyamdaki her şeyden fazlası, Sonsuz aşkımı anlatan bir şiirin izdüşümüdür bu satırlar, Kelimelerin sihriyle süzülen bir vurgunun izi burada; Kalbimde, seni anar… Egehan YILDIZ 27
ŞİİRLER Sonu Olmayan Bir Yol Zamansız gelen zaman kadar yersizim Evsiz bir adam gibi kimsesizim Bir bir bedenimden kopuyor duygular Lâkin bir karakterin eseriyim Vakit içimde ukde kalmış sanki Hayatını yaşayamamış çocuk misali Devasız dertten muzdaripti belki O ki güzel şarkılar kadar güzeldi Bir fotoğraf karesinden yeşerdi umutlar Emsalsizdi o güzel anılar Gözyaşınla noktaladın bu kitabı Artık ne cana kaldı ne de cananlar 28
Okulumuzdan Haberler Beypazarı Şehir ve Kültür Gezisi BOekyupluamzaurız'nıpgaenzsdiiyloern.unda yatılı olarak öğrenim gören öğrencilerimiz gCBtpBeeaaiernzmnymdaspiisiiilanyı,e,zoaraHT.lnr,aadıdrnaioBhlnaliemrlşöeuTendaşhüişidyrmMeummereakyeiktzdrelikanapern,ız,ıki,BnBaTeeteakyyrıhppilhaaaarirzzıeaaTykrruleıaırtİillsKçegteeeikbnrHçatÇeaşakllTkarlaeşdKrışı,iü.ehSntÖiuüğlpMgurheehüaznaznicnmeei,slsieiSzir,uiYvmlsteeaainaznitHBsAaı1elrl1lkal.a0eesdd0ıvydi'idylnianeei, Katkıları veekibdienset,eBkleelreidiiyçeinpeBresyopnaezlaimrıizBeetleeşdeiykeküBr aeşdkearnizı.mız Sayın Tuncer Kaplan'a, 29
Okulumuzdan Haberler Erasmus + Yurt Dışı Projesi Ankara İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen Erasmus + OHOkakuruellkEMeğtüiltidilmiüğriiüpÖmrğoürjezensSciaikyaınpsİdamrisında EÖZsÇıüRğenlDrkıeefyOyltaahmĞ'rnaıAemıZnnNEıl,zPeNİdrrnGiaamggnİiNlik3izzevdöcneeeğtn1ri1neS.ndaceyiıemnğiiztime katıldılar. 30
Okulumuzdan Haberler Kariyer Günleri EkHaRepDrsOaymĞılAıdnNüd'zdaeıd.nülizeonlalernakenoiklkulsuömyluezşdinaingemrçiseakflieriştKiardyimğiamkaizm\"ıKmaırziySearyıGnüOnkletariy\" hooİlaklçavuenaluMsımKniladulyîazmEgKğaeoikrtnçaimfemekrılMamenşüıeszdnSüSsaraöüloyymınlneüuşzniOdöSkaağtyrabeıynunlcuCEilşeRetnDrugi.OmizYĞiazYAkiINçlLaiMnşı1Akç2Zo. 2kislsvıenaeaıorftikmusöüllğiurroemelnnducuvzi.aelemsriomihsiabzfelietr ösSıöğnrzaelvenlrcainirlıiennrdimasoiznblueanşhadaratılıar1ar2.fsodıntiloıefğyreöanğfıredKnaacyçimelekartikimradmiiz.eımbızu yıl girecekleri üniversite Sayın Oktay ERDOĞAN, 31
Okulumuzdan Haberler Kariyer Günleri GKySıaaelyrlkeiıyinne2eTr.kumGsneüicslneaolrfeliaKrririAaSBPköeLydlAelüedNzşie'iydlneeıl.reBimdaişiğzkiiamnnibızmu ız BkuaÖkguçğaoeğırrşlnrkueakeulcşmaanllenamacukrriKnıalıpneAldvlardabPairamnn.LdkıAt,aiaobyzNbveane;suplumsielmyliudaüyeniaraclydedlsaeaareudrdbt.ıseenaalaeşmbkuyviaaemlnurgldinıağıamyırravcekeıt olmaya çalıştı. KBSaaeyryiıpyneaMrzaGurüıstnCalufemariBhSÜuörYyilyÜeeKştiBlBeAarŞişm'sıaikzvodcneımukız ettik. 1skhycom2öaeeul.ydrervkvillsuayueeelpkerekş1çrliğh1avda.yiarenesolfkıiabaSlnkcvyuasııuenfdüylaldıagarulnelaürağıınnBnmbuodcvÜinlılaeeazgdYnlıiöçaÜnkvaenğoKkeltrıbnBkaerşdiautnAınılişlclaŞ.laldiiba,rlkSıkeyıiğtoleraeıerinrmcusadea-kiikvzciçıliınk konuştuk. 32
Okulumuzdan Haberler Gazi Üniversitesi Gezisi 12. ve 11. sınıflarımızla Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesini ziyaret ettik. Okulumuz idareci ve öğretmenleri refakatinde gerçekleşen gezi oldukça keyifliydi. LKGaaabrzaoikrÜaayntuaivv, ebarrösoliütremtsaimtaTınanınıtıdıtmaımlgaerKzınoipıonçrdaarilnıdşaımntödaralüanraSsoatayrunınlıakrDlıımrk. eıÖztatğirkce.etvimapÜveyredsii. Mehmet 33
Okulumuzdan Haberler 10. Sınıflar Kültür Gezisi Okulumuz 10. sınıf şubelerinin tamamı ile Ankara Kültür Etkinliği programı idareci ve 10. sınıf sınıf rehber öğretmenlerimizin katılımı ile gerçekleştirildi. Etkinlik Mdaühzielsini dvee;FeAzTaOG-üKristeaypBFiluimarıM, eŞrekheiztinCeuzmiyaareDt AgeĞrçTeakbleişattiriMlmüizşetsiri., II.TBMM 34
Okulumuzdan Haberler Halı Saha Yapımı övssOaaeğkhhlruieaamlnmsuiıcmznıiizldneuınarzimdbeçiazsyahitalneçıpşkekımlsmueialrnıliladyanlereıhmbatuabyalaısmurşusnlaneaamvudnelıld.rafunu.aHtbrbaaoilkrıl öBİBHlğhaaarşaşleıkynnaacnrsdiÇılamıeehmrlıaiizcmkmıtmiiıznzlıdezayvAkaeOidpistlmıOi.lGkakönuçlmmeAançilıe, BŞMaeBhfüiiarmdldiüğiızrri toanBeşkoAşaukeHmltkuaAkamsDüsıınrIunRdezdadakeakirviiilezet.saminmöueğarzedhzneaacsmltıileekrsliiaemlhgriiialzervyieaapdihııçmnienarı Masa Tenisi Turnuvası Otbmeoknayuçiusltuinamtcnuauernhzfeueösvyğlaeerscerıantduncütidluzeolerdrniuualek.rntaasdyıind. dTı,uahrmenruavsaa TTKÖoaamlprhaleaarimkZEienf3yec2riDe,mkoYağubçasirnuyiçnfaacApyiıt,lıddBcöııavrütdueçühüsnaoncnncüüuHcviulemndi a olmuştur. 35
Okulumuzdan Haberler Mezun Buluşması OMkeuteluAmKuYzÜdZa,n112.0s1ın6ıyfıölığnrdeancmileezruimn iozllaen buluştu. İvAçöübseağstnualerHilıenvulşsanembşabrmcunsaeilil'ardthiTldkeeaaeaşdyykTmaaçöneştaniseıkaltneınMşÜmMatmünıbiül,haiaahvçreşheeaılnnanraldısdyydşiiaaamtissetnnlıiiasnğbMoididEalneaaahlitvrensebarke;dakitttnratioriısğişnpöliiazkrı, etti. Sbbbouiurrlububuşacmkleuıvaşşadmapaçalıa1sö1rı.lğoasrıleknuneışfyctöuiiflğrelmerreigmaneyciçazielçiençariilnmışftiazığyeıdmyaeılnzı i oldu. Mçkaaeltızışluımmnaıönhğdaraeynnactvıinemdkiaaz tbSkeaılvşaagrriılıniladMraedntielöetArü,KrüYÜdZe'e teşekkür ederiz. 36
Okulumuzdan Haberler 10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni dKÇiCreauetivslmheıamanmhlkuinAerSiittnytauietn8.tü4mirm.kay'iüızltidnöAörnkenmunüriaumnciPünursaoaungrmrdUaılamnudtıöÖ\"arnneMdnOeluerksruGtialadufzaamihMCuilaziunnsdtktaaearrfaBaafeıKKnyeopdmnaagznaarlerhAı avtTezeAıkrTKlyÜaüünRlrtıeKüpk'rüsoMnuldneeurbuk.eleadzniiyne\"d1t0ee öaSAmağnyrmieırnnlaecTripilu,ernoricgmoerrakizmuKvlAıenPaçLvoAeKkNasy,amkyCuıuadrmkauamhdmualıavrmireyıtımezlitıkzSBaıanatyışılsndaımv.OcükımdtaüıyzrleSEraRi,yDınOöĞMğAruNest,tmaBfeaenleBdÜiayYreÜkaKBdBaaAşşkŞlaa, rndıımamiırızez, faAOonnktlmuoalğrauırnmaPfrvulaoezrgıörnsağaımnrhençıtemeillkeeetrniisrnliaelhmryinaeveşseaivynöeldeğsırsğaeoılnonc\"n1bi0luekrloKdinnauiss.neımphtaiAziıtzralleatüyyerıpkn'lüseurAndndenmukatlaamPrıro1n0gorKtaamaslııdm'mı. ıADz\"tuayhtgüaurtksıra'üal 37
Okulumuzdan Haberler \"Kim Bilir?\" Yarışması T.C. Gençlik v“KeiSmpoBrilBira?k”abnillıgğiıynaınrışmasına düzenlediği kİoMlaçketeuırmllkdlaeiızrkzddi.naedkyeiaögrğıeşrrmeçneackyilaleeşbrt,aiBrşiveleuynrpuaözynaaerpılaeGnmeneçyleik kİöBtMYtoglaaaçğeaelretkdertrriıerıümıhçlumkşdneli.meinıckBGız.zdiliaaieüleneetyryzşeardadeAeimsemlniknılnvsaiikyil,eidtzalaEfıahlrEieryanaıetmklşn’amüydımylrle1aieea6naİckCshGeagnırenayeüakerkalnlaetÇı,kiçtnbbcZaıılileeiitkDrdrkasyaamıailnm.znmt2aeümde5npacer.oar0akU6nsGd1ey..fze2eeosil0narledd2çl,3eluikk. Liselerarası Matematik Yarışması 8KkdyöYMeaoaüNğnUperlrzRieıihesesşyjDanmanmiimncAlMşeeaieKı2ltnsanekU0ıVetrinde2Llinedaamm3,hLeAkTbtiaizaüaytsitetrebr1iSıikmk1lalhÖ-eıirGmyisFrNsnieüalsdOMsnrgıeeanaRletEeğsımAnAZfırlıaeniKMinoşylkidklvaanaeuaentrdrneladuemiTAmr1Ea.2huDt.m'izskuiet 38
Okulumuzdan Haberler Mat-Oryantring Yarışması OöğkrueltummeunzleMriantienmdaützieknlediği Mat- O20ryManatrrtiPnagzYaartreışsmi gaüsnı ü yapıldı. MböYiğaarrrlteıeeşnşmmtciiaarletyeinırki9ymi/laAeirzıosşkırmnaytıaafınylıdatkıra.9inz.agsnısndpııfo. runu Münazara Turnuvası Öfitko1kio0akğknp.biruarselilluılneeniklyrdcuüıiefienğlllttbeauilüerrislirerammmüitvnknüeiuiizünlnnviennaaegyzboegehailülbilriutmşniaaşlmdmmtpeuee,eealrksintsikat;ıuriohağşvladıiaudyısmnaaıkatltiu9na.ive düzenlendi. göSöğınsretıfenlracerinlıenvrıietmegmiazlisiptilegebetrmliekenegdüevriezn. ini 39
Okulumuzdan Haberler İlçe Turnuvalarındaki Başarılarımız 2EoBttAZa9utküehkrruEybamnilpnkfeluıeaialynmvitrzikdaraYalsaCeErrUıınraunnRiGsmeddkıDesaüashnAGpzaouçKetsÜkrlrnUaiiuaRkymlLnleeBuvnçbıteÜmneiBtrdSZnuuiapanrüzylnociçrösuriaüe,ğmvİlnrleaçecırsenüSıacMpdoriaoüllüemsrzdrıeiuüsnnaşrdlltteüeurnanğrdn.üiç. GAkmfiaetneltneaıtlçrtlıeilmyzikakmıroviılşYşeeuıanSisrlpauıçşokemgrameBatnıilalzçaddkreıaıe.,rnOk3yle3akığk2puılılnöeludırğmndır.eeOuAn3zktclusienpltiiSonzprmcour6lm0aruız öDEMğkeurrneesinamzcESiYenleOrevrsZianGKndAINYeTnAAü;LLçÇIüiIsNnecbübi,erişnincci,i oldu. GMöTlioğesaernlsuesçanniliTScakepiynvnoÖieirnszSsiakapİkalloçaotırenlMıBBumeanisrıkdilianealnekcgliibıleğviirğrıeçmliieTmkıketzlküeıennsşialitOçkbirekAaimulkndlaiaizSl.dadporeoılru9l2arı Talha ZEEfeYRDEOKĞiAsiNmÇlAi öYğirseimncliimöğizreünçcüinmciüz,ise Ömer dördüncü oldu. G3CxuS3Bm(BShtueryreipeyatebztaaİrlllkı)oBSkaouhklaaurkbŞBeaanskslikeketlbteboriol klsuaaphTsauasrmınnuıdnvadasaı gerçekleştirildi. Sokak basketbolunda da okulumuz ŞAMPİYON oldu. 40
Okulumuzdan Haberler Dünya Matematik Günü Okulumuzda Dünya Matematik Gününü kDi9kgpBlu.egeüristoyilçznglıieeganfiçnnrdlıyaifvlıaMlemvkearne.rıaıeşıembtmğmneilırmeızapzonsrsaaıcooktnreignaaıklrdsai9aBıav/nmeCirirlddgdddsaeiaiaıo.nYyMhlıaaafeprıaryııktşgleeamaöcmznsaaatanosnetılldriadiikıllud.edikloie.çluailgili Şiir Dinletisi Okulumuz \"Fen LGiüsensüi'TnidyeatşrioirKduinlülebtüis\"i21 Mart Dünya Şiir hazırladı. Şairlerin kalplerine ve sözlerine ses oOedlkdiuluellunamrp. urozgkroanmfeizralenysesnalleornduenndtaamicrnaot aldı. 41
Okulumuzdan Haberler TÜBİTAK 2204-A Projemiz BEYBOT BEYBOT isimli okul öncesi eğitim kurumlarında kullanılmak üzere hazırlanan \"Kodlama Robotu\" ile öğrencilerimiz \"TÜBİTAK 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması\"na katıldılar. Yaklaşık 100 proje arasından ilk 10'a giren projemiz Ankara bölge finaline adını yazdırdı. 9-B ve 11-E Kültür Gezisi Okulumuz Müdür Yardımcısı Nursel Gümüş ŞAHİN, TDE Öğretmeni Ömür YALÇIN ve Matematik Öğretmeni Seçil DOĞAN refakatinde TöağbreiantcTilaerriihmi iMzlüezŞeeshi ivteCMumillaetDağ Kütüphanesini gezdik. Akşam da Küçük Tiyatroda \"OCAK\" isimli tiyatroyu izledik. Hem eğitici hem de eğlenceli bir gezi düzenledik. 42
Okulumuzdan Haberler 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı tOökruenluimmiuzzvdeaG1e9nMçlaikyıSspAotraFteüsrtki’vüalAi ndmüzaenGleennçmliikştvire. Spor Bayramı kapsamında okul Öğrenciler vçeekömğerevtempeennlegruimenizyiünrükyaütışlıümyıarilıeşmşaiilrarvıeyakpoımlmpıoşztıirs.yon sonra halat sunumlarından öHğeryeetcmaennınlerriemkiazbveetiönğrveenceilğelreinmciezneitneşbekokl üor leddueğruiz. etkinliklerimizde emeği geçen 43
Okulumuzdan Haberler Sağlık ve İlk Yardım Eğitimleri OvkeaknuöalğumrmeatlumızaehtneelşemirkişmoirneizuseilaEilrmkınyidnaaerdeÜığmNit,SismAaLlğeltrıakvrlaeı frbıineldsdila.enn,mfaer,kklıırtıamrikholenrgdoe öğrenci 44
Okulumuzdan Haberler Tiyatro Oyunu - Türkmen Düğünü dMKTsBçOaieAıeyükkhyRbauadnptiArlüzerudaDolrlmzıeüekEaranmluirDkaeıyzüEşrnaıaz,Böl\"omnoTSeğyıükıalrzuneeurynbddknılnudmıiacrymaiaeBAelkeösnuedmriğzyieDrpameMHüTdanDğazuıcUülEaysaiSnrıltrreıLaüÖ.srBUfe\"iğame,varleeodieCrtzkldimıau,ionSypleykaeenvuaysrieifrınnoaEBlkarbuamNKieşrziuükalylkeamnlaatynszüsliliaıcraYmriEraılımveRryderAlCıiaıznKAmıgKKnNköcoAa,ızdnmrYİşedglAıçığorszeeeılrndSrelMaauMihyrçimbdıelınlerkuîükrt.OdlEeıi.üsğzğmiirinntleiaddmrneei 45
Okulumuzdan Haberler Mezuniyet Töreni b20ah22ç-e2si0n2d3eMgeerzçuenkilyeeşttiTröilrdein. imiz oldukça şık ve sade bir törenle okulumuz ABMNaeşIzöTuKğnrAieyBtemİtRet'dönerGeznaiyzi iaöMrnecutesesttiatbif.aüKtüenmmaleAzuTAnlTaÜrıRmKız'üCeubmehdui irsiytiertaihmaitzgiânhkıuorluacnusu bCBeuurmabbhaeyurrraieyğmeınteik’gnösilaiglreeflseeitnbtdeikte.pyBaaüyştiaüdmnaramnkeıılnzauchnaalkkalvrııagmtuaırznuıpnreuyryovleallraeercıvddlaaadtlbıanarınybteliatleirşnıtd,irTamüareçkkıikyiçeoilnsuhne.p.. 46
MEZUN Nilgün KAYMAN 2021-2022 HCESBL Mezunu Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öncelikle merhaba arkadaşlar, Ben HCESBL’nin 2022 mezunlarından Nilgün. Şu anda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1. sınıf öğrencisiyim. Sizlere lise hayatımın bana kazandırdıklarından bahsedeceğim. Her öğrencinin lise zamanları kendisi için farklı anlamlar barındırır. Benim lise dönemim benim için çok sakin geçti açıkçası sosyal biri olmadım, daha çok derslerimle ilgilendim. 5 yıl süren bu serüvenimde beni destekleyen, daima yanımda olan hocalar tanıdım. İşlerini en güzel şekilde yerine getiren ve daima minnettar olacağım hocalardılar hepsi de. Onlardan çok şey öğrendim, eminim ki sizler de öğreneceksiniz. Aynı sıraları paylaştığım güzel arkadaşlar edindim. İyisiyle kötüsüyle bir sürü anı paylaştık. Sizlere naçizane tavsiyem derslerinizle ilgilenmeniz ancak farklı alanlarda da kendinizi geliştirmeniz ve ilgilenmeniz. Araştırın, okuyun, inceleyin, eğlenin, kendinize ait bir ilgi alanı oluşturun. Bunları keşfetmeye çalışın, bunları keşfederken de kendinizi bulup tanıyın. Hocalarımızla ve arkadaşlarınızla güzel anılar biriktirmeye çalışın. Sınav senemle ilgili konuşmam gerekirse ben 10. sınıfken o dönem yaşanan salgınla başlayan uzaktan eğitimde hem canlı derslere ve dönemin getirdiklerine alışmaya çalıştım hem de belirlediğim hedefte ilerlemeye başladım. Derslerime odaklandım ve o doğrultuda ilerledim. Sizlere de tavsiyem kendinize uygun bir hedef belirlemeniz ve onun için çalışmanız. Ben bu 5 yıllık serüvenimden çok memnunum iyi ki tanıdım dediğim, yolum iyi ki kesişti dediğim insanlar tanıdım. Onlar ve onlarla yaşadıklarım bana çok şey öğretti. Sizler de hayatınızın en güzel yılları olacak lise hayatınızı güzel bir şekilde geçirmeye çalışın. Güzel bir lise hayatı geçirmenizi dilerim. Teşekkürler. Asaf Kenan SEVİMLİ 2021-2022 HCEFL Mezunu Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Herkese selamlar bendeniz Asaf Kenan Sevimli. Sizler gibi o tozlu sıralarda oturmuş ve şu an o sıralara özlemle bakan bir sürü Hatice Cemil Ercan mezunlarından birisiyim. Geriye dönüp baktığımda pandemi nedeniyle dolu dolu yaşayabildiğim lise anılarım olmamasına rağmen geçirdiğim vakitler bile bana liseyi sevmem için bir sebep niteliğinde diyebilirim. Lise hayatı, sosyal hayatımızı ve akademik hayatımızı beraber götürmek açısından bolca vakit bulabileceğimiz bir yer. 47
Aslında baktığımızda hepimizin ergenlik dönemini yaşadığı, dolu dolu bu geçiş döneminde kendimizi geliştirmek adına pek çok şey yapabiliriz. Ben bu zamanı müzikle uğraşarak harcamıştım. Bunu demeden geçemeyeceğim ama okulumuz kendimizi müzik açısından geliştirebileceğimiz çok güzel imkânlar sunuyor. İlgili öğretmenlerimiz sayesinde özel günlerin neredeyse hepsinde görevli olmuş biri olarak konuşuyorum bu arada. Bu günlerde görev almak özgüveninizi geliştirmekle kalmayıp toplum içinde daha etkin konuşma yapmayı sağlıyor, denendi onaylandı. Ayrıca bunları yaparken de derslerimizi de ihmal etmemek de gerçekten mümkün. Buna yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Uzattım hemen toparlıyorum. Lise yetişkinliğe bir adım attığımız ve sorumlulukların yavaş yavaş üzerimize bineceği ve mesleğimizi belirlediğimiz küçük bir basamak olarak görüyorum. Bu yüzden bu küçük basamağı gerçekten önemsemeli, dolu dolu geçirmeliyiz. Umarım küçük de olsa bir şeyler anlatabilmişimdir. Sağlıcakla kalın. Beyza Ece ÜNLÜ 2021-2022 HCEFL Mezunu Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Herkese merhaba Ben lise hayatının 3 yılını çalışmadan geçirip son senesinde de hayatın olumsuzluklarıyla fazlasıyla yüzleşip pes etmeden istediği bölümü kazanmanın mutluluğuyla uzaktan eğitimde olmanın ise mutsuzluğuyla bu yazıyı yazmaktayım. Liseye başladığımız ilk günlerde lise yıllarımızın çok çabuk geçeceğini söylemişlerdi. O zamanlar hemen bitmesini gerçekten çok istiyordum ama dönüp baktığımda özlediğim çok şey olduğunu fark ettim; en arka sıraya oturup sınavlardan yüksek not almayı düşünmek, arkadaşlarımla şamata yapıp dersleri kaynatmak, sorularımı sormak için öğretmenlerimi koridorlarda kovalamak… Sizlere verebileceğim en büyük tavsiyelerden birkaçı derslerinize çalışırken az da olsa öz çalışın ayrıca kendinizi sosyal açıdan geliştirin, yeni yerler görün ve hiç deneyimlemediğiniz şeyleri yapın. Unutmayın her yürüdüğünüz yol sizin için birer tecrübedir. Yürüdüğünüz yollara çoğu kişi karışmak isteyecek onları dinlemeyin, kendiniz olun. Asla pes etmeyin. Karınca hikayesini bilirsiniz, varamasanız da yolunda terleyin. Sağlıklı, mutlu, sevgi dolu bir yaşam sizinle olsun. 48
MEZUN Ahmet Hakan GÜVEN 2021-2022 HCEFL Mezunu Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Herkese Merhaba, Ben de sizin gibi gençliğinin baharında hayatını deli dolu yaşamak isteyen, bir taraftan da sorumlulukları günden güne artan ve bu yaşama adapte olmaya çalışan, Covid-19 salgınıyla derslerin bir kısmını bilgisayar ekranında işlemiş olsak da canım lisemden 2022 yılında gururla mezun olmuş Ahmet Hakan Güven. Bu yazıda sizlere zorluklara rağmen evdeki çabalarım ve okulumuzda hazırladığımız etkinlikler ile hâlâ burnumda tüten 4 yılımdan bahsedeceğim. Şu ana kadar yaşadığım en güzel zamanlar lise yıllarım kesinlikle. Hem eğlenerek hem de öğrenek geçirdiğim tatlı anılar canlanıyor gözlerimin önünde. En önemlisi de tekrar gelmeyeceğini bildiğim efsane zamanlar. Tabii ki her anımız kolay değildi. Özellikle sınav haftaları en stresli geçen dönemlerdi. Fakat sınavlar bittikten sonraki rahatlık bütün bunlara değerdi. Şimdi ise arkadaşlarımız ile konuşurken gülerek anlattığımız okul anıları olarak kalıyor hepsi. Eğlenirken öğrendiğimiz anlar da fazlasıyla var. Yaptığımız TÜBİTAK 4006 sergilerimiz onlarcasından sadece biri. Her ders branşıyla oluşturduğumuz stantlar ile eğlenceli ve bir o kadar bilgi dolu etkinliklerimiz oldu. Özel günlerde hem okulumuzda hem de ilçede hazırladığımız müzikallerde gitar çalıp şarkılar söylemek benim için ayrı bir zevkti. Hiçbir zaman unutamayacağımız şeylerden biri de öğretmenlerimizin bize kattıklarıdır. Bir yandan dersleri anlatırken bir yandan da bizleri hayata hazırlıyorlar. Buradaki en önemli husus dengeyi kurmakta. Bir yandan sevdiğimiz şeyleri yaparken öbür taraftan da azimle çalışıp kalıcı öğrenmeyi hedeflemeliyiz. İşte o zaman hayattan gerçek zevki alırız ve yaşam denen bu zorlu yolculukta önümüzdeki engelleri sabırla aşarız. 49
Search