Lektion 1. Hallo A. Begrüßüngen und Verabschiedungen (Selamlaşma ve vedalaşmalar) Hallo (Merhaba) Begrüßüngen Hi (Merhaba-kısaca) (Selamlaşmalar) Servus (Merhaba - Güney Almanya’da sık kullanılan bir terim.) Günün saatlerine göre kullandığımız selamlaşma kalıpları; Guten Morgen! (Günaydın!) Guten Tag! (İyi günler!) Guten Abend! (İyi akşamlar!) Gute Nacht! (İyi geceler - daha çok vedalaşma kalıbıdır.) Auf Wiedersehen! (Güle güle! / Görüşürüz!) - daha resmi bir ifadedir. Verabschiedungen Tschüss! (Hoşçakal! / Bay bay!) - daha samimi bir ifadedir. (Vedalaşmalar) Bis bald! (Yakında görüşürüz!) Bis später! (Sonra görüşürüz!) B. Sich vorstellen (Kendini tanıtma) 1. Name (İsim) 3 farklı biçimde karşımızdakinin adını sorabiliriz. Cevap verirken de aynı şekilde 3 yol bulunmaktadır.; Wie heißt du? (Adın ne?) Ich heiße Murat. (Benim adım Murat.) Wie ist dein Name? (Adın ne?) Mein Name ist Selin. (Benim adım Selin.) Wer bist du? (Sen kimsin?) Ich bin Mark. (Ben Mark’ım.) NOT: İlk kalıpta kullandığımız heißen fiili (adlandırılmak / adında olmak) demektir. Ve çekimi aşağıdaki şekildedir. ich (ben) heiße Ich heiße Selma. (Benim adım Selma.) du (sen) heißt Er heißt Ali. (Onun adı Ali.) er/sie/es (o) heißt wir (biz) heißen ihr (siz) heißt sie (onlar) heißen 2. Alter (Yaş) Ich bin 15 Jahre alt. (15 yaşındayım.) Wie alt bist du? (Kaç yaşındasın?)
*Die Zahlen (Sayılar) Zahlen 0 bis 20 (20’ye kadar olan sayılar) 1: eins 9: neun 17: siebzehn 18: achtzehn 2: zwei 10: zehn 19: neunzehn 20: zwanzig 3: drei 11: elf 4: vier 12: zwölf 5: fünf 13: dreizehn 6: sechs 14: vierzehn 7: sieben 15: fünfzehn 8: acht 16: sechzehn NOT: 12’den sonra 19’a kadar sayıların oluşum kuralı aşağıdaki örnekteki gibidir. (Örn. 13 (dreizehn) : drei (3) + zehn (10) 14 (vierzehn) : vier (4) + zehn (10) NOT.2: Yukarıdaki tabloda gördüğünüz üzere 16 ve 17 sayılarda ses düşmesi olmuştur. 16 sayısı oluşturulurken kullanılan 6 sayısı olan sechs = sech , 17 oluşturulurken kullanılan 7 sayısı olan sieben = sieb haline gelmiştir. Buraya dikkat edelim!!! Zahlen nach 20 (20’den sonraki sayılar) **Almanca’da yirmiden sonraki sayılar, birler ile onlar basamağının arasına \"ve\" anlamına gelen \"und\" sözcüğünün konulmasıyla elde edilir. Fakat burada Türkçedekinin aksine birler basamağı önce gelir. ein und zwanzig (bir ve yirmi) Önce birler basamağını söylüyoruz, sonra onlar basamağını.Ve bu ikisinin arasına da und getiriyoruz. 21: einundzwanzig 22: zweiundzwanzig 23: dreiundzwanzig
24: vierundzwanzig 25: fϋnfundzwanzig 26: sechsundzwanzig 27: siebenundzwanzig 28: achtundzwanzig 29: neunundzwanzig 30: dreißig **20’den sonra 2 basamaklı sayılarda rakamın ardına –zig eki ekleyeceğiz. 10 zehn 20 zwanzig 30 dreißig 40 vierzig 50 fünfzig 60 sechzig 70 siebzig 80 achtzig 90 neunzig 100 hundert 3. Wohnort (İkamet yeri) Wo wohnst du? (Nerede oturuyorsun?) Ich wohne in Kayseri. (Kayseri’de oturuyorum.) * wohnen (oturmak / ikamet etmek) demektir. * in (içinde) ich (ben) wohne Ich wohne in Konya. (Konya’da oturuyorum.) du (sen) wohnst Er wohnt in Bursa. (O Bursa’da oturuyor.) er/sie/es (o) wohnt wir (biz) wohnen ihr (siz) wohnt sie (onlar) wohnen 4. Herkunft (Köken/Memleket) Ich komme aus Ankara. (Ankaralıyım.) Woher kommst du? (Nerelisin?)
* kommen (gelmek) demektir. * aus (-den/-dan) ich (ben) komme Ich komme aus Trabzon. (Trabzonluyum.) du (sen) kommst Er kommt aus İstanbul. (O İstanbullu.) er/sie/es (o) kommt wir (biz) kommen ihr (siz) kommt sie (onlar) kommen C. Wie geht es dir? (Nasılsın?) Daha resmi durumlarda kullanılır. Almanca’da karşınızdaki kişinin halini hatırını sorarken; Wir geht es dir? (Nasılsın?) Wie geht es Ihnen? (Nasılsınız?) Wie geht’s? (Wie geht es?) (Naber?) Cevap verirken; Es geht mir wunderbar (harika) so la la (şöyle böyle) schlecht (kötü) Mir geht es gut (iyi) so (idare eder) nicht gut (iyi değil) nicht so gut (hiç iyi değil) sehr gut (çok iyi) furchtbar (çok kötü) super (süper) prima (harika/müthiş) toll (harika) ganz gut (oldukça iyiyim) Danke. gut! (Teşekkürler iyiyim.) auch = Mir geht es gut und Ihnen? (iyiyim, ya siz?) -de/da Mir geht’s gut, und dir? (iyiyim, ya sen?) Mir geht es auch gut! (Bende iyiyim.) Es geht! (idare eder.) Na ja, es geht so! (Eh işte, idare eder.) Ich fühle mich schlecht. (Kötü hissediyorum.) Alina: Hallo! Wie geht’s dir? (Merhaba! Nasılsın?) Hülya: Gut, und dir? (İyiyim, ya sen?) Alina: Danke, auch gut! Bis bald! (Teşekkürler, ben de iyiyim! Görüşürüz! ) Hülya: Bis bald! Tschüss! (Görüşürüz, bay bay! )
Lektion 1. Hallo A. Die Personalpronomen (Şahıs zamirleri) ich ben du sen er (erkekler ve eril cinsler için o) sie o (kadınlar ve dişi cinsler için o) es (nötr cinsler için o) wir biz ihr siz sie onlar Sie Siz (kibar-resmi) NOT: Yukarıda görüldüğü üzere sie zamiri bir kaç farklı anlam taşır. Bu zamirlerin anlamlarını cümlenin gidişinden veya fiil çekimlerinden çıkarmak mümkündür. Örn. Sie ist Hülya. (O Hülya’dır.) Sie sind meine Freunde. (Onlar benim arkadaşlarım.) Görüldüğü üzere iki şahısta sie olarak görünmesine rağmen, fiil çekimleri başkadır.Ve bu sayede biz hangi şahıstan bahsedildiğini anlıyoruz. NOT.2: Sie zamirleri içinde nazik hitapta kullanılan Sie zamiri ise nerede olursa olsun büyük yazılır, (cümle başında,ortasında ya da sonunda). Bu sayede diğerlerinden ayırt edebilmekteyiz.Ayrıca cümlenin gidişatından da çıkarabiliyoruz. Nazik hitabı geneldekendimizden büyük kişilere yada tanımadığımız kişilere hitap ederken kullanırız. Önemli olan şu anda sizin bu kelimeleri iyice belleyip öğrenmenizdir. Faruk ist sehr alt. Er ist 95 Jahre alt. (Faruk çok yaşlıdır. O 95 yaşında.) Selma und ich trinken Tee. Wir lieben Tee. (Selma ve ben çay içiyoruz. Biz çayı severiz.) Ayşe,Fatma und Hayriye sind in der Klasse. Sie sind glücklich. (Ayşe,Fatma ve Hayriye sınıftalar. Onlar mutlular.) NOT: Eğer bir ismin önünde “der” var ise ve o demek istersek “er”, die var ise “sie” das var ise de “es” getiriyoruz. Die Frau weint. Sie ist krank. (Kadın ağlıyor. O hasta.) Der Mann ist unser Lehrer. Er ist streng. (Adam bizim öğretmenimiz. O güçlüdür.) Das Kind spielt Geige. Es liebt das. (Çocuk keman çalıyor. O bunu seviyor.)
B. Die Verbkonjugation (Fiil çekimi) Fiiller sözlükte çekimsiz halde bulunur. Buna mastar hali denir. Mastar haldeki fiiller –en ya da –n ile biterler. Bunları Türkçedeki “-mek/-mak” mastar ekine benzetebiliriz. Eğer mastar eki atılırsa, geriye fiilin kökü kalır ve bu kökler her bir kişi zamiri için farklı bir ek alır. fiil kökü mastar eki mastar eki fiil kökü Bazı örnek fiil çekimleri; NOT: Fiil kökü: -s- → reis-en (= seyahat etmek) -ss- → küss-en (= öpmek) -ß (ss)- → heiß-en (= adı olmak) -tz- → sitz-en (= oturmak) ile bitiyorsa, 2. tekil kişide (du) “-st” yerine “-t“ ekini alır. heißen → heiß – en (adı olmak) Fiil kökü ss ile bittiği için , Ich heiß - e sen yani du şahsında “st” eki Du heiß - t yerine “t” eki geldi. Er / Sie / Es heiß - t Wir heiß – en Ihr heiß - t Sie/sie heiß – en
C. Die Konjugation von sein und haben (Sein ve Haben fiilerinin çekimi) Almancada düzenli ve düzensiz fiiller bulunmaktadır. “haben” ve “sein” en önemli düzensiz fiillerdendir. NOT: “haben” fiilinden sonra asla sıfat gelmez!! Sie hat schön. (O sahip güzel.) (X) D. Die Satzbildung (Cümle kurumu) A.Aussagesatz (İfade cümlesi) Almancada aynı İngilizcede olduğu gibi sıralama ; şeklindedir. Subjekt + Verb + Objekt (özne) + (fiil) + nesne Zum Beispiel (örneğin): Ich + lerne + Deutsch. özne fiil nesne (Ben öğreniyorum Almanca) Sie schreibt einen Brief. (O yazıyor bir mektup.)
B. Fragesatz (Soru cümlesi) 1. Ja/Nein Fragen (evet/hayır soruları) Bu tip soru cümlelerine evet-hayır-elbette türünden cevap verilir. Verb – Subjekt – Objekt ? fiil – özne – nesne? Not: Almancada soru yapmak oldukça basittir. Özne ile fiilin yerini değiştirip sonuna da soru işareti eklediğinde kolayca soru yapmış oluruz. Ich lerne Deutsch. (Ben Almanca öğreniyorum.) Lerne ich Deutsch? (Almanca mı öğreniyorum?) Lernst du Deutsch? (Sen Almanca mı öğreniyorsun?) + Ja, ich lerne. (Evet öğreniyorum.) - Nein, ich lerne nicht. (Hayır öğrenmiyorum.) NOT: Nicht aynı İngilizcedeki “not” kelimesi gibi cümleyi olumsuz yapar. 2. W-fragen (Soru zamirleri ile yapılan sorular) NOT: Normal kurmuş olduğumuz soru cümlesinin önüne soru zamiri getirerek yapıyoruz bu tür soruları. Du lernst Deutsch. (Sen almanca öğreniyorsun) (normal olumlu cümle) Lernst du Deutsch? (Sen Almanca mı öğreniyorsun?) (soru cümlesi) Wo lernst du Deutsch? (Nerede Almanca öğreniyorsun?) (soru zamiri ile yapılan soru cümlesi) Bilmemiz gereken bazı soru zamirleri; W-Fragen ( W-soruları) Wer? - Kim? Was? - Ne? Wo? - Nerede? Wohin gehst du? (Nereye gidiyorsun?) Warum? - Neden? Woher kommst du? (Nereden geliyorsun?) Wie? - Nasıl? Welche? - Hangi? Wo wohnst du? (Nerede oturuyorsun?) Wer bist du? (Sen kimsin?) Wann? - Ne zaman? Woher? - Nereden? Wohin? - Nereye?
E. Die Länder und Sprachen (Ülkeler ve diller) Ülke (Land) Dil (Sprache) Millet (Nationalität) Türkiye / die Türkei Türkisch die Türkin / der Türke Azerbaycan/Aserbaidschan Aserbaidschanisch die Aserbaidschanerin/der Aserbaidschaner Almanya / Deutschland Deutsch die Deutsche /der Deutscher Rusya / Russland Russisch die Russin /der Russe Spanisch İspanya / Spanien Englisch die Spanierin /der Spanier İngiltere/England Englisch die Engländerin /der Engländer Deutsch die Amerikaner /der Amerikaner ABD / die Usa Französisch die Österreicherin/der Österreicher Avusturya /Österreich Italienisch Fransa / Frankreich Deutsch/Französisch die Franzosin /der Franzose die Italienerin/der Italiener İtalya / Italien die Schweizerin/der Schweizer İsviçre / die Schweiz NOT: Milletleri söylerken cinsiyete göre değişiklik gösteriyor. Örneğin; Der Türke (Erkek Türk) demek iken Die Türkin (Kadın Türk) anlamına gelmekte. Bu bütün ülkelerde geçerlidir. (der artikelli olanlar o milliyete sahip olan kişinin erkek olduğunu (die artikelli olanlar ise o milliyete sahip olan kişinin kadın old. Gösterir.) ÖNEMLİ \"sprechen\" fiili “konuşmak” demektir ve düzensiz bir fiildir. Düzensiz fiillerde 2. ve 3. tekil şahıslarda kökteki sesli harf değişikliğe uğrar. (Eğer fiilin kökünde e harfi var ise i ya da ie ye dönüşür; a harfi var ise ä ya dönüşür.) ich sprechen (konuşmak) + Welche Sprache sprichst du? (Hangi dili konuşuyorsun?) du - Ich spreche Türkisch. (Türkçe konuşuyorum.) er/sie/es spreche wir sprichst + Welche Sprache lernst du? (Hangi dili öğreniyorsun?) ihr spricht - Ich lerne Deutsch. (Almanca öğreniyorum.) sie/Sie sprechen sprecht ich sprechen du er/sie/es lernen (öğrenmek) wir ihr lerne sie/Sie lernst lernt lernen lernt lernen
Lektion 2. Mein Gymnasium A. Der Artikel (Tanımlayıcı) Almancada isimlerin 3 cinsi/cinsiyeti mevcuttur ve her isim bu üç gruptan birine dahildir. Bunlar ; 1. Maskulin (Eril Cins) - Kelimenin başında der olur. 2. Feminin (Dişi Cins) - Kelimenin başında die olur. 3. Nötral (Nötr Cins) - Kelimenin başında das olur. Örn: der Tisch (masa) - eril cins die Tasche (çanta) - dişi cins das Buch (kitap) - nötr cins Not: Çoğul olan isimlerin artikelleri daima «die» olur. Örn: das Buch (kitap) – die Bücher (kitaplar) gibi… Bu artikellerin isimlere neye göre geldiğini anlamak güç fakat yeni kelime öğrenirken kesinlikle bu artikelleri ile sanki tek bir kelimeymiş gibi ezberlemek gerekli. Artikeller 2’ye ayrılırlar. 1. Belirli artikeller (der, die, das) 2. Belirsiz artikeller (ein, eine) *Belirli kavramıyla, bilinen ya da daha önceden bahsi geçmiş olan, daha önceden görülmüş olan, boyu, eni, rengi vs. özellikleri bilinen varlıklar kastedilmiş olur. Örn: O evi satın alıyorum. Buradaki evden daha önce bahsedilmiştir, konusu geçmiş bilinen bir evdir. Ich kaufe das Haus. (O evi satın alıyorum.) *Belirsiz kavramıyla ise bilinmeyen, herhangi, rastgele bir varlık kastedilmiş olur. Örn: Bir ev istiyorum. Ich möchte ein Haus.
B. Die Schulsachen (Okul eşyaları) die Klasse: sınıf Çoğulları die Tafel: tahta die Schultaschen die Tür: kapı die Landkarten die Lampe: lamba die Bücher der Tisch: masa die Spitzer der Stuhl: sandalye/sıra die Hefte das Pult: kürsü, öğretmen masası die Wörterbücher das Fenster: pencere die Radiergummis die Schultasche (okul çantası) die Scheren die Landkarte (harita) die Lineale das Buch (kitap) die Mäppchen der Spitzer (açacak) die Papiere das Heft (defter) die Kugelschreiber / die Kulis das Wörterbuch (sözlük) die Minenstifte der Radiergummi (silgi) die Bleistifte die Schere (makas) die Buntstifte das Lineal (cetvel) das Mäppchen (kalemlik) das Papier (kağıt) der Kugelschreiber / (der Kuli) (tükenmez kalem) der Minenstift (uçlu kalem) der Bleistift (kurşun kalem) der Buntstift (renkli kalem)
Was ist das? (Bu nedir?) Bu soruya olumlu cevap verirken; + Das ist ein/eine ...................... (Bu bir .................dır) ***Eğer ismin artikeli der/das ise “ein” gelir, ismin artikeli die ise “eine” getirilir. Olumsuz cevap verirken: - Das ist kein/keine ................... (Bu .............. değildir.) ***İsmin artikeli der/das ise “kein” , die ise “keine” getirilir.
Bir okul eşyasını ya da herhangi bir nesneyi tarif ederken “sein” fiilini kullanıyoruz. Wie ist das Buch? (Kitap nasıldır?) Das Buch ist neu. (Kitap yenidir.) Wie ist die Landkarte? (Harita nasıldır?) Die Landkarte ist groß. (Harita büyüktür.) Sie ist groß. (O büyüktür.) Not: Die artikeline sahip isimlerin yerine “sie” yani o zamiri kullanılabilir. Wie ist der Bleistift? (Kalem nasıldır?) Der Bleistift ist schön. (Kalem güzeldir.) Er ist schön. (O güzeldir.) Not: Der artikeline sahip isimlerin yerine “er” yani o zamiri kullanılabilir. Wie ist das Mäppchen? (Kalemlik nasıldır?) Das Mäppchen ist klein. (Kalemlik küçüktür.) Es ist klein. (O küçüktür.) Not: Das artikeline sahip isimlerin yerine “es” yani o zamiri kullanılabilir. C. Die Farben (Renkler) beyaz braun kahverengi siyah beige bej weiß sarı hell schwarz kırmızı dunkel açık,parlak mavi koyu gelb yeşil lila lila rot turuncu bunt renkli blau pembe hellblau grün gri açık mavi orange mor rosa lacivert grau violett dunkelblau
** Bir şeyin rengini sormak için kullandığımız kalıp; Welche Farbe hat das ? (Bu hangi renktir?) Bu soruya cevap verirken “sein” fiilini kullanıyoruz. (Haben fiili gelmez, çünkü haben fiilinden sonra sıfat gelemez.) Özne + sein + renk Örn: Das Buch ist blau. (Kitap mavidir.) Welche Farbe hat die Tasche? (Çanta hangi renktir?) Die Tasche ist braun. (Çanta kahverengidir.) Welche Farbe hat das Buch? (Kitap hangi renktir?) Das Buch ist dunkelblau. (Kitap laciverttir.) Ist die Tür schwarz? (Kapı siyah mıdır?) Nein, die Tür ist violett. (Hayır, kapı mordur.) Welche Farbe hat der Himmel? (Gökyüzü ne renktir?) Der Himmel ist blau. (Gökyüzü mavidir.) ** En sevilen rengi sormak ve soruyu cevaplamak istediğimizde kullanacağımız kalıplarımız; Was ist deine Lieblingsfarbe? (En sevdiğin renk ne?) Meine Lieblingsfarbe ist ................... (En sevdiğim renk ...........dir.) Meine Lieblingsfarbe ist grün. (En sevdiğim renk dir.) D. Die Possesivpronomen (İyelik zamirleri) İyelik zamirleri (sahiplik zamirleri) adı üzerinde sahiplik belirten zamirlerdir. Örneğin benim bilgisayarım - senin topun - onun arabası gibi tanımlarda bulunan benim-senin-onun kelimeleri birer iyelik zamiridir. Şahıs Zamirleri der/das die Türkçe ich (ben) mein meine benim du (sen) dein deine senin er (o) sein seine onun sie (o) ihr ihre onun es (o) sein seine onun wir (biz) unser unsere bizim ihr (siz) euer eure sizin sie (onlar) ihr ihre onların
der Vater (baba) Baba kelimesinin artikeli der olduğu için mein Vater (Benim babam) benim derken mein getirdik. die Mutter (anne) meine Mutter (Benim annem) Anne kelimesinin artikeli die olduğu için benim derken meine getirdik. Das ist mein Buch. (Bu benim kitabım.) Ich (ben) - mein (benim) Das ist seine Schultasche. (Bu onun okul çantası.) er(o) - seine (onun) Not: Kelimenin artikeli die olduğu için seine oldu. Ist das dein Ball? (Bu senin topun mu)? der Ball: top Ja, das ist mein Ball. (Evet, benim topum.) die Schwester: kız kardeş Sie ist meine Schwester. (O benim kız kardeşim.)
Lektion 2. Mein Gymnasium - Part 2 A. Die Schulfächer (Okul dersleri) Musik (Müzik) Englisch (İngilizce) Mathematik (Mathematik) Literatur (Edebiyat) Erdkunde (Coğrafya) Religion (Din) Deutsch (Almanca) Chemie (Kimya) Kunst (Resim) Sport (Beden) Biologie (Biyoloji) Physik (Fizik) Geschichte (Tarih) * Was ist dein Lieblingsfach? (En sevdiğin ders nedir?) + Mein Lieblingsfach ist ............... (En sevdiğim ders ..........) A: Was ist dein Lieblingsfach? (En sevdiğin ders ne?) B: Mein Lieblingsfach ist Deutsch. (Benim en sevdiğim ders Almanca.) A: Wer ist deine Lieblingslehrerin? (En sevdiğin (Kadın) öğretmen kim?) B: Meine Lieblingslehrerin ist Frau Genç. (Benim en sevdiğim öğretmen Bayan Genç.) Eğer erkek bir öğretmenden bahsedeceksek; A: Wer ist dein Lieblingslehrer? (En sevdiğin (erkek) öğretmen kim?) B: Mein Lieblingslehrer ist Herr Arslan. (En sevdiğim öğretmen Bay Arslan.) NOT: Çünkü; der Lehrer (erkek öğretmen) die Lehrerin (kadın öğretmen) anlamlarına gelir. *Bir şey hakkında ne düşündüğümüzü, nasıl bulduğumuzu söylerken “finden(bulmak)” fiilini kullanırız. finden (bulmak) finde Ich findest Du findet Er/sie/es finden Wir findet Ihr finden Sie/sie
Wie findest du …………………….? (………………… nasıl bulursun?) ya da (........... hakkında ne düşünüyorsun?) Cevap verirken; Ich finde …………………….. + sıfat Burada kullanabileceğimiz bazı sıfatlar; toll (harika) super (harika) wichtig (önemli) interessant (ilginç / ilgi çekici) spannend (heyecan verici/ ilginç) ------- unwichtig (önemsiz) langweilig (sıkıcı) uninteressant (ilgi uyandırmayan/sıkıcı) Wie findest du Mathe? (Matematiği nasıl bulursun?) / (Matematik hakkında ne düşünüyorsun?) Ich finde Mathe interessant. (Matematiği ilgi çekici buluyorum.) Ich finde Mathe langweilig. (Matematiği sıkıcı buluyorum.) * Bir şeyi sevdiğimizi, ondan hoşlandığımızı söylerken “mögen(hoşlanmak/sevmek)” fiilini kullanırız. mögen (hoşlanmak/sevmek) Ich mag Du magst Er/sie/es mag Wir mögen Ihr mögt Sie/sie mögen Magst du ……….……. ? ( …………. sever misin?) + Ja, ich mag …………. (Evet, ………………. severim.) - Nein , ich mag kein ………….. (Hayır, …………………….. sevmem.) A: Magst du Deutsch? (Almancayı sever misin?) B: Ja, ich mag Deutsch. (Evet, Almancayı severim.) ya da olumsuz cevap vermek istersek; B: Nein, ich mag kein Deutsch. (Hayır, Almancayı sevmiyorum.) Was magst du? (Ne seversin?) Ich mag Pizza. (Pizza severim.) Magst du Mathe? (Matematiği sever misin?) Ja, ich mag Mathe. (Evet, matematiği severim.)
B. Die Wochentage (Haftanın günleri) Die Zeitangaben (Zaman belirten sözcükler) ** war (sein-olmak) fiilinin geçmiş halidir. die Woche - Hafta das Wochenende - Hafta sonu der Morgen – Sabah der Vormittag – Öğleden önce der Mittag – Öğlen der Nachmittag – Öğleden sonra der Abend – Akşam die Nacht – Gece die Mitternacht – Gece yarısı morgen - yarın heute - bugün gestern – dün vorgestern – evvelki gün übermorgen - yarın değil, bir sonraki gün jetzt – şimdi später – daha sonra * Günlerden hangi gün olduğunu sormak için; Welcher Tag ist heute? (Bugün günlerden ne?) Heute ist ………………….. (Bugün ……............…… .) Welcher Tag ist heute? (Bugün günlerden ne?) Heute ist Samstag. (Bugün günlerden Cumartesi.) Welcher Tag war gestern? (Dün günlerden neydi?) Gestern war Dienstag. (Dün Salıydı.) Welcher Tag ist morgen? (Yarın günlerden ne?) Morgen ist Donnerstag. (Yarın Perşembe.)
NOT-1: Belirli bir günde bir şey yaptığımızı belirtmek için günün önüne ‘an dem’ ya da kısaca ‘am’ edatı getiriyoruz. am Montag - Pazartesi günü (gününde) am Dienstag – Salı günü am Mittwoch – Çarşamba günü am Donnerstag – Perşembe günü am Freitag – Cuma günü am Samstag – Cumartesi günü am Sonntag – Pazar günü Dipnot: İngilizcedeki ”on” edatına benzetebilirsiniz. (on Monday (Pazartesi günü.)) Ich gehe am Montag in die Schule. (Okula Pazartesi günü gidiyorum.) Ich komme am Dienstag. (Salı günü geliyorum.) Ya da zaman içeren kelimeyi başa alarak cümleyi devrik de yapabiliriz. Am Dienstag komme ich. (Salı günü geliyorum.) gibi. NOT-2: Düzenli olarak yapılan işleri belirtmek için haftanın gününü küçük yazıyoruz ve sonuna –s takısı getiriyoruz. (Pazartesileri, salıları… demek istersek..) montags – pazartesileri /pazartesi günleri dienstags – salıları / salı günleri mittwochs – çarşambaları / çarşamba günleri donnerstags – perşembeleri / perşembe günleri freitags – cumaları samstags – cumartesileri sonntags – pazarları Ahmet spielt montags Volleyball. (Ahmet pazartesi günleri voleybol oynuyor.) Wir gehen freitags in die Moschee. (Biz cumaları camiye gideriz.) Ya da zaman içeren kelimeyi başa alıp cümleyi devrik yapabiliriz. Freitags gehen wir in die Moschee. (Cumaları camiye gideriz.) A: Was machst du am Wochenende? (Hafta sonu ne yapıyorsun?) B: Am Wochenende besuche ich meine Oma. (Hafta sonu büyükannemi ziyaret ediyorum.) * Derslerin gününü, ne zaman ne dersi olduğunu sorarken; + Wann hast du …………….. ? ( ……..…….. ne zaman?) - Ich habe am …………… ……………... ( ......... günü ……….. var.)
Örn: + Wann hast du Deutsch? (Almanca dersin ne zaman?) - Ich habe am Montag Deutsch. (Pazartesi günü Almancam var.) + Hast du Deutsch am Montag? (Pazartesi Almanca dersin var mı?) - Ja, ich habe am Montag Deutsch. (Evet, Pazartesi Almanca dersim var.) Die Arbeitsgemeinschaften (Eğitsel kulüpler) Theater-AG (tiyatro kulübü) Musik-AG (müzik kulübü) Bibliothek-AG (kütüphanecilik kulübü) Schwimm-AG (yüzme kulübü) Kunst-AG (sanat kulübü) Tanz-AG (dans kulübü) Bu kulüplerde yapılan bir takım etkinlikler; Theater spielen (tiyatro oynamak) singen (şarkı söylemek) Instrument spielen (enstrüman çalmak) lesen (kitap okumak) schwimmen (yüzmek) malen (resim yapmak) tanzen (dans etmek) A: Was macht Ihr in der Bibliothek-AG? (Kütüphanecilik kulübünde ne yapıyorsunuz?) B: Wir lesen Bücher. (Kitap okuyoruz.) A: Was machst du in der Musik-AG? (Müzik kulübünde ne yapıyorsun?) B: Ich singe und spiele Geige. (Şarkı söyleyip keman çalıyorum.)
Lektion 3. Meine Familie 1.kısım A. Die Familienmitglieder (Aile Üyeleri) Çoğulları die Mütter die Eltern (Ebeveny - Anne-baba) die Väter die Mutter / die Mama (Anne) die Stiefmutter (üvey anne) die Brüder der Vater / der Papa (Baba) die Schwestern der Stiefvater (üvey baba) die Kinder die Großeltern (Büyükebeveynler - Büyükanne-büyükbaba) die Söhne der Großvater / der Opa (büyükbaba / dede) die Töchter die Großmutter / die Oma (büyükanne / nine) die Babys die Geschwister (kardeşler) die Onkel der Bruder (erkek kardeş) die Tanten die Schwester (kız kardeş) die Neffen das Kind (çocuk) die Kinder (çocuklar) die Cousins der Sohn (erkek evlat) die Cousinen die Tochter (kız evlat) das Baby (bebek) die Verwandten (akrabalar) der Onkel (amca/dayı) die Tante (hala/teyze) der Neffe (erkek yeğen) die Nichte (kız yeğen) der Enkel: (erkek torun) die Enkelin: (kız torun) der Cousin (erkek kuzen) die Cousine (kız kuzen) der Schwager (kayınbirader/bacanak/enişte) die Schwägerin (yenge/baldız/görümce) NOT: Almanca’da aile üyelerinde bütün erkeklerde ”der” artikeli kullanılmaktadır. Bütün kadınlarda ise \"die\" artikeli kullanılmaktadır. Herhangi bir aile üyesini tanıtırken; Das ist mein/meine …………… (Bu benim ……………….) Der ve das artikelli Die artikelli isimlerin isimlerin önüne getiriyoruz önüne getiriyoruz Örn: der Onkel (amca/dayı) Das ist mein Onkel. (Bu benim dayım/amcam.) die Tante (hala/teyze) Das ist meine Tante. (Bu benim halam/teyzem.)
Birden fazla kişiyi tanıtırken; Das sind meine …………… (Bunlar benim ……………….) Örn: die Eltern (anne-baba) Das sind meine Eltern. (Bunlar benim anne-babam.) die Brüder (erkek kardeşler) Das sind meine Brüder. (Bunlar benim erkek kardeşlerim.) NOT: Aile ismi (die Familie) her ne kadar birden fazla kişiyi de barındırsa içinde, insanın tek ailesi olduğu için aile kavramını çoğul demek yerine tekil söylüyoruz. Das sind meine Familie. (X) Das ist meine Familie. (✓) (Bu benim ailem.) NOT: Almanlarda abi ve abla kültürü yoktur. Bu sebeple kardeşler birbirlerine isimleri ile seslenirler. Tanıtma gibi durumlarda ise büyük erkek kardeş ya da büyük kız kardeş ifadelerini kullanırlar. großer Bruder = büyük erkek kardeş Mein großer Bruder spielt immer mit mir. (Abim her zaman benimle oynuyor.) große Schwester = büyük kız kardeş Das ist meine große Schwester. (Bu benim ablam.) ** die Großeltern (büyük anne-baba), Eltern (ebeveyn), Geschwister (kardeşler), Kinder(çocuklar) sözcükleri her zaman çoğul kullanılır. Örneğin; Meine Eltern wohnen in Trabzon. (Annemler Trabzon’da yaşıyor.) Çekime dikkat ederseniz (anne-baba) iki kişiyi içerdiği için \"Sie (onlar)\" şahsına göre çekim yapılır. (-en takısı getirilir.) Meine Großeltern lieben mich sehr. (Büyükannem ve büyükbabam beni çok sever.) ** Ailende kimler olduğunu söylerken \"haben (sahip olmak)\" fiilini kullanıyoruz. Örneğin \"bir erkek kardeşim var\". gibi. Bunu söylerken haben fiilinin yanına belirsiz artikel kullanıyoruz. Ich habe + einen + eril isim (der) + eine + dişi isim (die) + ein + nötr isim (das) Ich habe eine Mutter und einen Vater. - (Bir annem ve babam var.) Ich habe einen Bruder. - (Bir erkek kardeşim var.) Ich habe ein Baby. - (Bir bebeğim var.)
Not: Eğer birden fazla aile üyesine sahipsek ismi çoğul kullanıyoruz ve önüne kaç tane olduğunu ekliyoruz. der Bruder → die Brüder Ich habe zwei Brüder. (2 erkek kardeşim var.) die Schwester → die Schwestern Ich habe zwei Brüder und drei Schwestern. (İki erkek ve üç kız kardeşim var.) die Mutter → die Mütter Ich habe zwei Mütter. (Benim iki annem var.) Eğer aile üyesine sahip değilsek; Ich habe + keinen + eril isim (der) + keine + dişi isim (die) + kein + nötr isim (das) Ich habe keinen Bruder. (Bir erkek kardeşim yok.) Ich habe keine Mutter. (Benim bir annem yok.) Ich habe kein Kind. (Bir çocuğum yok.) Ich habe keine Geschwister. - (Kardeşlerim yok.) Ya da bu cümleye alternatif olarak; Ich bin Einzelkind. - (Ben tek çocuğum.) diyebiliriz. B. Akkusativ (ismin -i hali) Akkusativ ismin –i halidir. Diğer bir deyişle “Belirtme Durumu”dur. Türkçede biz ismin –i halini yaparken kelimemize –i takısı getirerek bunu sağlıyoruz. Örneğin ev-evi, köpek-köpeği, adam-adamı şeklinde. Almancada ise kelime önünde duran artikelleri değiştirerek bu hali sağlıyoruz. Belirli artikellerde; Yalın Hali -i hali der Mann (adam) – den Mann (adamı) die Frau (kadın) – die Frau (kadını) das Buch (kitap) – das Buch (kitabı) Belirsiz artikellerde; Yalın Hali -i hali ein Mann (bir adam) – einen Mann (bir adamı) eine Frau (bir kadın) – eine Frau (bir kadını) ein Buch (bir kitap) – ein Buch (bir kitabı) NOT: ismin i halini yaparken sadece -der artikelli isimlerde değişiklik yaşanmaktadır.Diğerlerinde bir değişim olmaz.
Almancada bir çok fiil akkusativ yani ismin –i halini gerektirmektedir. Yani fiillerin yanına gelecek olan nesneleri –i haline getirmemiz gerekmekte. kennen: tanımak Örneğin; Ich kenne den Mann erst zwölf Stunden. (O adamı sadece on iki saattir tanıyorum.) Belirli artikel → der Mann (adam) - den Mann (adamı) haben: sahip olmak Örneğin; Ich habe einen Bruder. (Bir erkek kardeşe sahibim. / Bir erkek kardeşim var.) Belirsiz artikel → ein Bruder (bir erkek kardeş) - einen Bruder (bir erkek kardeşi) Not: Eğer “bir” anlamı vereceksek belirsiz artikeli tercih ediyoruz. Akkusativ (-i hali) gerektiren bazı önemli fiiller; brauchen: ihtiyacı olmak Ich brauche einen Computer. (Bir bilgisayara ihtiyacım var.) ein Computer (bir bilgisayar) - einen Computer (bir bilgisayarı) essen: yemek yemek Ich esse einen Apfel. (Bir elma yiyorum.) ein Apfel (bir elma) - einen Apfel (bir elmayı) machen: yapmak Ich mache immer einen Fehler. (Her zaman bir hata yapıyorum.) ein Fehler (bir hata) - einen Fehler (bir hatayı) sehen: görmek Ich sehe einen Mann im Garten. (Bahçede bir adam görüyorum.) ein Mann (bir adam) - einen Mann (bir adamı)
hören: duymak/dinlemek Wir hören gerade ein Lied. (Şu an bir şarkı dinliyoruz.) ein Lied (bir şarkı) - ein Lied (bir şarkıyı) lesen: okumak Ich lese gerade ein Buch. (Şu an bir kitap okuyorum.) ein Buch (bir kitap) - ein Buch (bir kitabı)
Lektion 3. Meine Familie 2.kısım A. Die Berufe (Meslekler) Türkçesi Der Lehrer Die Lehrerin Öğretmen Der Polizist Die Polizistin Polis Der Friseur Die Friseurin Kuaför Der Feuerwehrmann Die Feuerwehrfrau İtfaiyeci Der Apotheker Die Apothekerin Eczacı Der Pilot Die Pilotin Pilot Der Verkäufer Die Verkäuferin Satıcı Der Elektriker Die Elektrikerin Elektrikçi Der Arzt Die Ärztin Doktor Der Tierarzt Die Tierärztin Veteriner Der Schneider Die Schneiderin Terzi Der Sekretär Die Sekretärin Sekreter Der Anwalt Die Anwältin Avukat Der Maler Die Malerin Ressam / Boyacı Der Ingenieur Die Ingenieurin Mühendis Der Krankenpfleger Die Krankenschwester Hasta bakıcı / Hemşire Der Architekt Die Architektin Mimar Der Autor Die Autorin Yazar Der Schauspieler Die Schauspielerin Oyuncu Der Musiker Die Musikerin Müzisyen Der Hausmann Die Hausfrau Ev erkeği / Ev hanımı Der Koch Die Köchin Aşçı Der Fahrer Die Fahrerin Sürücü / Şoför Der Bauer Die Bauerin Çiftçi Der Schüler Die Schülerin Öğrenci Der Gärtner Die Gärtnerin Bahçıvan Der Bäcker Die Bäckerin Fırıncı Der Künstler Die Künstlerin Sanatçı Der Rentner Die Rentnerin Emekli Der Kellner Die Kellnerin Garson NOT: Almancada meslek anlamında cinsiyet farklılığı bulunmaktadır. Bir mesleği yapan kişi erkek ise artikeli der ile başlar, kadın ise die. Ayrıca kadınların yaptıkları mesleklerin genelde sonunda -in takısı bulunur. Örneğin; Almanca’da “aşçı” mesleğinin karşılığı erkeler için; ”der Koch” olarak ifade edilirken, kadınlar için; ”die Köchin” olarak ifade edilir.
NOT: Karşı tarafa mesleğini sorarken; Cevap verirken Was + sein + özne + von Beruf? kullanımı isteğe Cevap verirken; bağlı. Özne + sein + meslek + von Beruf. A: Was bist du von Beruf? (Mesleğin ne?) B: Ich bin Lehrer. (Öğretmenim.) / Ich bin Lehrer von Beruf. A: Was ist dein Bruder von Beruf? (Kardeşinin mesleği ne?) B: Mein Bruder ist Polizist. (Kardeşim polis.) A: Was ist deine Mutter von Beruf? (Annenin mesleği nedir?) B: Meine Mutter ist Köchin von Beruf. (Annem aşçıdır.) A: Was ist sein Vater von Beruf? (Onun babasının mesleği ne?) B: Sein Vater ist Bauer. (Onun babası çiftçi.) NOT: “Onun” anlamına gelen (sein,ihr...) iyelik zamirlerini getirmek yerine iyelik eki olan “s” takısını özel isime getirerek örn. Ayşe’nin babası, Ahmet’in annesi gibi sahiplik ifadeleri ortaya çıkarabiliriz. “s” takısı “in” anlamı getirmektedir. → Aylins Vater ist Bäcker. (Aylin’in babası fırıncı.) → Eces Bruder ist Maler. (Ece’nin erkek kardeşi ressamdır.) NOT: Hayalimizdeki mesleği söylerken “ Mein Traumberuf is ...... ” dedikten sonra bir meslek getiriyoruz. ** Was ist dein Traumberuf? (Hayalindeki meslek ne?) Mein Traumberuf ist Koch. (Hayalimdeki meslek asçılık.) Mein Traumberuf ist Lehrerin. (Hayalimdeki meslek öğretmenlik.) Berufliche Aktivitäten (İş Aktiviteleri) helfen (yardım etmek) → Der Arzt hilft kranken Menschen. (Doktor hasta insanlara yardım eder.) arbeiten (çalışmak) → Der Gärtner arbeiter im Garten. (Bahçıvan bahçede çalışır.) fliegen (uçmak) → Der Pilot fliegt am Himmel. (Pilot gökyüzünde uçar.) schneiden (kesmek) → Der Friseur schneidet Haare. (Berber saç keser.) reparieren (tamir etmek) → Der Automechaniker repariert Autos. (Araba tamircisi arabaları onarır.) malen (boyamak) → Die Malerin malt die Bilder. (Ressam resimleri boyar.) backen (pişirmek) → Der Bäcker backt Brot und Kuchen. (Fırıncı ekmek ve kek pişirir.) Arbeitsorte (İş yerleri) im Krankenhaus → hastanede - Wo arbeitet der Polizist? (Polis nerede çalışır?) in einem Laden → bir dükkanda + Der Polizist arbeitet auf der Polizeistation. in der Schule → okulda in der Küche → mutfakta (Polis karakolda çalışır) im Büro → ofiste → Der Verkäufer arbeitet in einem Laden. auf der Polizeistation → karakolda in der Bäckerei → fırında (Satıcı bir dükkanda çalışıyor.) → Die Krankenschwester arbeitet im Krankenhaus. (Hemşire hastanede çalışır.)
B. Aussehen beschreiben (Dış görünüşü tanıtma) Birini ya da kendimizi tarif ederken kullanacağımız bazı sıfatlar; das Gesicht (yüz) → oval (oval) schmal (dar) rund (yuvarlak) eckig (köşeli) die Haare (saçlar) → lang (uzun) wellig (dalgalı) (hell-, dunkel-) braun (açık, koyu) kahverengi kurz (kısa) lockig (kıvırcık) schwarz (siyah) halblang (orta uzunluk) glatt (düz) blond (sarışın) die Augen (gözler) → braun (kahverengi) schwarz (siyah) blau (mavi) hasel (ela) grau (gri) grün (yeşil) der Mund (ağız) → die Nase (burun) → klein (küçük) groß (büyük) groß (büyük) klein (küçük) breit (geniş) spitz (sivri) voll (dolgun) lang (uzun) die Figur (endam/vücut şekli) → groß (büyük → uzun) dick (şişman) schlank (ince ve uzun boylu) klein (küçük → kısa) dünn (zayıf/ince) mittelgroß (orta boylu) vollschlank (tombul/balık etli) NOT: Bu sıfatlar ile birini betimlerken “sein” yani olmak fiilini kullanıyoruz. sein (olmak) Özne + sein + sıfat ich bin du bist Tekil öznede “ist” Mein Gesicht ist rund. (Yüzüm yuvarlaktır.) Çoğul öznede “sind” Meine Augen sind blau. (Gözlerim mavidir.) er/sie/es ist wir sind Beispiele (Örnekler): ihr seid → Seine Haare sind kurz und glatt. (Onun saçı kısa ve düz.) sie sind → Alis Haare sind kurz und glatt. (Ali'nin saçı kısa ve düz.) → Ihre Nase ist lang und groß. (Onun burnu uzun ve büyüktür.)
→ Selins Nase ist spitz. (Selin’in burnu sivridir.) → Sein Mund ist klein. (Onun ağzı küçük.) → Deine Augen sind braun. (Gözlerin kahverengi.) → Seine Figur ist groß und dünn. (Vücut şekli uzun ve zayıftır.) NOT: Vücut şeklinden bahsederken “sein Figur” (onun vücut şekli) yerine “er” yani (O) şahsını da direkt kullanabiliriz. → Er ist groß und dünn. (O uzun ve zayıftır.) A: Wie ist deine Nase? (Burnun nasıl?) B: Meine Nase ist breit und mittelgroß. (Burnum geniş ve orta büyüklükte.) A: Wie sind deine Haare? (Saçların nasıl?) B: Meine Haare sind blond und lockig. (Saçım sarı ve kıvırcık.) + Wie ist ihre Haare? (Onun saçları nasıl?) - Ihre Haare sind schwarz und lang. (Onun saçı siyah ve uzun.) NOT: Birinin boyunu sorarken; Wie groß + sein + özne? Cevap verirken; Özne + sein + boy + groß + Wie groß ist deine Mutter? (Annenin boyu ne kadar?) - Sie ist 1.65 groß. (O 1.65 boyunda.) + Wie groß bist du? (Boyun ne kadar?) - Ich bin 1.69 groß. (1.69 boyundayım.) NOT: Sıfat ile oluşturulan cümle olumsuz yapılırken “nicht” kullanılır. * Sind ihre Haare blond? (Onun saçı sarı mı?) + Ja, ihre Haare sind blond. (Evet, onun saçı sarı.) - Nein, ihre Haare sind nicht blond. (Hayır, onun saçı sarı değil.) → Mein Opa ist nicht groß. (Büyükbabam uzun değil.)
Lektion 4. Der Alltag 1.kısım A. Die Uhrzeiten (Saatler) → Almancada “Saat kaç?” sorusunu iki farklı şekilde sorabiliriz. Wie spät ist es? Saat kaç? Wie viel Uhr ist es? → Bu sorulara verebileceğimiz cevap iki şekildedir. Almancada saatler resmi (formell) ve gayri resmi (informell) olmak üzere iki şekilde söylenir. * Formell (Offiziell) Saatler * Informell (Inoffiziell) Saatler Die inoffizielle Uhrzeit (Resmi olmayan saatler) → Gayri resmi şekilde yani günlük konuşma dilinde saat söylenirken sadece 12 saat kullanılır. Akşam ya da gündüz saat dilimini ayırt etmeksizin hem 07.00 için hem de 19.00 için \"Saat yedi\" ifadesi kullanılır. Tam Saatleri Söyleme → Tam saatleri söylerken kullanacağımız kalıp aşağıdaki gibidir: Es ist …….. Uhr. (Noktalı kısma saat getirilir.) Es ist drei Uhr. (Saat 3.) Es ist fünf Uhr. (Saat 5.) Buçuklu Saatleri Söyleme → Buçuklu saatler aşağıdaki yöntem izlenerek söylenir. Es ist halb ……. (+1) (Noktalı kısma bir saat ilerisi yazılır. Eğer saat üç buçuk ise, noktalı yere üç rakamı değil, dört rakamı getirilir.) NOT: “Halb” kelimesi buçuk anlamına gelmektedir. Es ist halb vier. (Saat üç buçuk.) Es ist halb zwei. (Saat bir buçuk.) \"3/drei” yerine “4/vier” Bir saat fazlasını yazdık. rakamını yazdık. DİKKAT! Almanca’da buçuklu saatler söylenirken bir saat ilerisini söylemeyi unutmayınız!
Çeyrekli Saatleri Söyleme NOT: “Viertel” kelimesi çeyrek anlamındadır. Çeyrekli saatleri “çeyrek geçiyor” ve “çeyrek var” olarak iki şekilde kullanmaktayız. → Saatleri söylerken “çeyrek geçiyor” şeklinde ifade ettiğimiz kalıp aşağıdaki gibidir: Es ist Viertel nach …………. (Saat kaçı çeyrek geçiyorsa, noktalı kısma o saat dilimi getirilir.) Yukarıdaki kalıpta, “nach” sözcüğü “geçe/geçiyor” anlamına gelir. Es ist Viertel nach eins. Es ist Viertel nach acht (Saat biri çeyrek geçiyor.) (Saat sekizi çeyrek geçiyor.) → Saatleri söylerken “çeyrek var” şeklinde ifade ettiğimiz kalıp aşağıdaki gibidir: Es ist Viertel vor …………. (Saat kaça çeyrek var ise noktalı yere o sayı getirilir.) Yukarıdaki kalıpta, “vor” sözcüğü “var/kala” anlamına gelir. Es ist Viertel vor eins. Es ist Viertel vor sieben. (Saat bire çeyrek var.) (Saat yediye çeyrek var.) Saatleri Dakikalı Söyleme → Dakikalı saatler aşağıdaki kurala göre yapılır. Es ist ……… vor/nach ……… (Birinci noktalı yere dakika, ikinci noktalı yere ise saat getirilir.) Kala/var geçiyor Es ist zwanzig nach drei. Es ist zwanzig vor drei. (Saat üçü yirmi geçiyor.) (Saat üçe yirmi var.) Es ist vierzig nach fünf. Es ist fünf vor fünf. (Saat beşi kırk geçiyor.) (Saat beşe beş var.)
Die offizielle Uhrzeit (Resmi saatler) → Resmi konuşma ve yazışma gibi durumlarda saatler 24 saat üzerinden söylenir. Resmi saat söyleme biçiminde saat 07.00 ise \"saat yedi\" ama saat 19.00 ise \"saat on dokuz\" denilmektedir. → Resmi formda saat söyleme şekli aşağıdaki gibidir: Es ist ……. Uhr ……. (İlk noktalı yere saat, ikinci noktalı yere dakika yazılır.) Es ist zehn Uhr zwanzig. Es ist zweiundzwanzig Uhr dreißig. (Saat onu yirmi geçiyor.) (Saat yirmi iki otuz.) 10.20 22.30 Es ist sechs Uhr fünfzehn. Es ist achtzehn Uhr fünfundvierzig. (Saat altıyı on beş geçiyor.) (Saat on sekiz kırk beş.) 06.15 18.45 NOT: Bir eylemi belirli bir saat içerisinde yaptığımızı belirtmek için saatin önüne “um” edatı getiriyoruz. Bunu İngilizcedeki “at” edatına benzetebiliriz. Bu edat Türkçe'de (-de, -da) anlamına gelmektedir. Beispiel: Es ist 10 Uhr. (Saat 10.) Ich gehe um 10 Uhr ins Bett. (Saat 10'da yatıyorum.) Der Zug fährt um 8 Uhr ab. (Tren saat 8’de kalkıyor.) Burak steht um 07.00 auf. (Burak 7'de kalkıyor.) → Ne zaman bir eylem yapıldığını sormak için 2 soru zamiri kullanabiliriz. a. Wann (ne zaman?) b. Um wie viel Uhr? (saat kaçta?) Wann gehst du zur Schule? (Okula ne zaman gidiyorsun?) Ich gehe um 8:30 Uhr zur Schule. (Okula sabah 8: 30'da gidiyorum.) Um wie viel Uhr schläfst du? (Saat kaçta uyuyorsun?) Ich schlafe um 11 Uhr. (Saat 11'de uyuyorum.) Um wie viel Uhr stehst du auf? (Saat kaçta kalkıyorsun?) Ich stehe um 10.00 Uhr auf. (Saat 10’da kalkıyorum.)
B. Die Tageszeiten (Günün Vakitleri) der Morgen der Vormittag der Mittag der Nachmittag der Abend die Nacht (sabah) (öğleden önce) (öğle) (öğleden sonra) (akşam) (gece) 10:00 - 12:00 06:00 - 10.00 12:00 - 14:00 14:00 - 18:00 18:00 - 22:00 22:00 - 06:00 → Günün vakitlerinden bahsederken önüne “am” edatı getiriyoruz. (Sadece istisna olarak die Nacht (gece) kelimesi artikelinden dolayı “in” edatı almaktadır.) Bunu İngilizcedeki “on” edatına benzetebilirsiniz. Bu edat Türkçede (-de, -da) anlamına geliyor. am Morgen — sabahleyin am Vormittag — öğleden önce(de) am Mittag — öğleyin am Nachmittag — öğleden sonra(da) am Abend — akşamleyin * in der Nacht — geceleyin Meryem hört am Morgen Musik. (Sabahleyin Meryem müzik dinliyor.) → Ya da zaman içeren ifadeyi cümle başına getirerek devrik yapabiliriz. (Bu kullanım daha yaygındır.) Am Morgen hört Meryem Musik. (Sabahleyin Meryem müzik dinliyor.) Ich gehe am Abend ins Restaurant. (Akşam restorana gidiyorum.) Ich mag Filme in der Nacht sehen. (Gece film izlemeyi seviyorum.) Am Abend sehen wir zusammen fern. (Akşam beraber televizyon izliyoruz.) NOT: Düzenli olarak yapılan işleri belirtmek için haftanın gününü ya da günün vakitlerini küçük yazıyoruz ve sonuna –s takısı getiriyoruz. Böylece zarf yapmış oluyoruz. (Sabahları, geceleri, pazartesileri, … gibi..) morgens — sabahları montags — pazartesileri vormittags — öğleden önceleri dienstags — salıları mittags — öğlenleri mittwochs — çarşambaları nachmittags — öğleden sonraları donnerstags — perşembeleri abends — akşamları freitags — cumaları nachts — geceleri samstags — cumartesileri sonntags — pazar günleri
Esra spielt abends Volleyball. (Esra akşamları voleybol oynuyor.) → Ya da zaman içeren kelimeyi başa alıp cümleyi devrik yapabiliriz. Abends spielt Esra Volleyball. (Esra akşamları voleybol oynuyor.) Freitags gehen wir in die Moschee. (Cumaları camiye gideriz.) Er geht spät nachts ins Bett. (O geceleri geç yatıyor.) Abends sitzen wir zusammen. (Akşamları beraber oturuyoruz.) Wir stehen um 8 Uhr morgens auf. (Sabahları 8'de kalkıyoruz.) Sonntags schlafe ich spät. (Pazar günleri geç uyuyorum.) Copy protected with Online-PDF-No-Copy.com
Lektion 4. Der Alltag 2.kısım A. Die Trennbare Verben (Ayrılabilen Fiiller) → Almancada bazı fiiller yanlarına aldıkları ön ekler ile yeni ve farklı bir anlam taşıyan başka bir fiile dönüşebilirler .Bu fiiller ayrılabilen fiiller olarak adlandırılırlar. Bu ön ekler şunlardır: ab,- an, -auf,- aus,- ein,- los,- mit,- nach,- vor,- weg,- zu, -zurück, -fern. ab, an, auf, ein,aus, Verb ein neues Verb + =los (yeni bir fiil) mit, nach, vor, weg, zu zurück fern Örn: “kaufen” satın almak demekken ein + kaufen = einkaufen → alışveriş yapmak anlamına gelir. → Ayrılabilen fiillerin çekimleri aynı normal fiillerin çekimlerine benzemektedir, ancak kurulum açısından farklıdır. Fiili öznenin yanına getirerek çekimliyoruz. Ön eki ise cümlenin en sonuna atıyoruz. ein + kaufen Özne + fiil + nesne + ön ek Ich kaufe mit meiner Mutter ein. (Annemle alışveriş yapıyorum.) auf + stehen (kalkmak) Ich stehe um 7 Uhr auf. (Saat 7’de kalkıyorum.) Beispiele (Örnekler): Der Zug fährt um 6:30 Uhr ab. (Tren 06: 30'da kalkıyor.) - abfahren (kalkmak) Elif wacht um 8 Uhr auf. (Elif saat 8’de uyanıyor.) - aufwachen (uyanmak) Mein Unterricht fängt bald an. (Dersim yakında başlayacak.) - anfangen (başlamak) Wir sehen abends fern. (Akşamları televizyon izliyoruz.) - fernsehen (Tv izlemek) Der Bus kommt um 10 Uhr abends an. (Otobüs akşam 10'da varacak.) - ankommen (varmak) Ich ziehe meine Klamotten an. (Kıyafetlerimi giyiyorum.) - anziehen (giymek)
→ Soru yaparken: Wann kommt der Zug an? (Tren ne zaman varıyor?) Soru zamiri (varsa) + fiil + özne + ön ek ? Wann stehst du auf? (Saat kaçta kalkıyorsun?) Ich stehe um 8:30 Uhr auf. (Saat 8: 30'da kalkıyorum.) Wann kommt er zurück? (O ne zaman geri dönüyor?) Er kommt morgen zurück. (Yarın dönecek.) Siehst du gern fern? (Televizyon izlemeyi sever misin?) Ja, ich sehe gerne fern. (Evet, televizyon izlemeyi severim.) Rufst du deine Mutter an? (Anneni mi arıyorsun?) Nein, ich rufe meinen Freund an. (Hayır, arkadaşımı arıyorum.) Dikkat! Fakat modal fiil (möchten, müssen...) ile bir cümle kurarsak öznenin yanına modal fiil gelerek o çekimlenecektir ve ayrılabilen fiil olduğu gibi sona yalın halinde gidecektir. (Ayırmıyoruz.) ÖRN. Ich möchte mit meiner Mutter einkaufen. (Annemle alışveriş yapmak istiyorum.) “möchten” yardımcı fiilinden dolayı einkaufen fiili cümle sonuna gidiyor. B. Der Tagesablauf (Günlük Rutin) klingeln - çalmak → Der Wecker klingelt um 7 Uhr. (Alarm saat 7’de çalıyor.) aufwachen - uyanmak → Ich wache um 8 Uhr auf. (Saat 8’de uyanıyorum.) aufstehen - kalkmak → Ich stehe um 8.10 Uhr auf. (Saat 8’.10’da kalkıyorum.) waschen - yıkamak → Ich wasche mein Gesicht um 8.15 Uhr. (Saat 8’15’te yüzümü yıkıyorum.) (sich) anziehen - giyinmek → Ich ziehe mich um 8.20 Uhr an. (Saat 8.20’de üstümü giyiniyorum.)
frühstücken - kahvaltı etmek → Ich frühstücke um 8.30 Uhr. (Saat 8.30’da kahvaltı yapıyorum.) Zähne putzen - diş fırçalamak → Ich putze um 8.40 Uhr meine Zähne. (8.40’da dişlerimi fırçalıyorum.) in die Schule gehen - okula gitmek → Ich gehe um 9 Uhr in die Schule. (Saat 9'da okula gidiyorum.) anfangen - başlamak → Der Unterricht fängt um 9.15 Uhr an. (Ders saat 9.15'te başlıyor.) zu Mittag essen - öğle yemeği yemek → Ich esse um 12 Uhr zu Mittag. (Öğlen 12'de öğle yemeği yiyorum.) nach Hause kommen - eve gelmek → Ich komme um 4 Uhr nach Hause. (Saat 4’te eve geliyorum.) Hausaufgaben machen - ödev yapmak → Ich mache um 4.30 Uhr meine Hausaufgaben. (Saat 4.30’da ev ödevlerimi yapıyorum.) Freunde treffen - arkadaşlarla buluşmak → Ich treffe um 5.30 Uhr meine Freunde. (Saat 5.30’da arkadaşlarımla buluşuyorum.) zu Abend essen - akşam yemeği yemek → Ich esse um 6 Uhr zu Abend. (Saat 6’da akşam yemeği yiyorum.) im Internet surfen - internette gezinmek → Ich surfe um 7 Uhr im Internet. (Saat 7’de internette geziniyorum.) fernsehen - TV izlemek → Ich sehe um 8.30 Uhr fern. (Saat 8.30’da televizyon izliyorum.) ins Bett gehen - yatmak / yatağa girmek → Ich gehe um 10.30 Uhr ins Bett. (Saat 10.30’da yatıyorum.)
Wann kommst du nach Hause? (Eve ne zaman geliyorsun?) Ich komme um fünf Uhr abends nach Hause. (Akşam 5’te eve geliyorum.) Wann geht er ins Bett? (O ne zaman yatıyor?) Er geht um elf Uhr ins Bett. (O saat 11’de yatıyor.) Um wie viel Uhr isst Ahmet zu Abend? (Ahmet ne zaman akşam yemeği yiyor?) Er isst um 7 Uhr zu Abend. (O saat 7'de akşam yemeği yiyor.) “essen” fiili düzensiz bir fiildir. Die unregelmäßige Verben (Düzensiz Fiiller) → Düzensiz fillerde çekim sırasında fiilin kökünde bulunan sesli harf değişir. Bu değişiklik sadece (sen) ve (o) şahsında geçerlidir. Geriye kalanların çekimi düzenli fiil çekimi ile aynıdır.) ea i ie ä treffen (buluşmak) sehen (görmek) fahren (sürmek – gitmek(araçla) fahr - e ich treff - e seh - e fähr - st du triff - st sieh - st fähr - t er/sie/es triff - t sieh - t fahr - en wir treff - en seh - en fahr - t ihr treff - t seh - t fahr - en sie treff - en seh - en C. “Müssen” modal fiili → “Müssen” fiili modal bir fiildir ve “zorunda olmak” anlamına gelmektedir. Yapmak zorunda olduğumuz durumları ifade ederken kullanırız. İngilizcedeki \"have to/must\" fiillerine denk gelmektedir. Özne + müssen + nesne + fiil (çekimsiz halde) muss musst muss müssen müsst müssen Wir müssen mit dem Bus fahren. (Otobüsle gitmek zorundayız.) Ich muss nach Hause gehen. (Eve gitmek zorundayım.) Er muss um 08.00 aufstehen. (Onun sabah 8'de kalkması gerekiyor.)
→ Olumsuz yaparken cümleye nicht kelimesini ekliyoruz. Er muss nicht zur Schule gehen. (Okula gitmesine gerek yok.) Wir müssen nicht früh aufstehen. (Erken kalkmamıza gerek yok.) → Soru yaparken; Müssen + özne + nesne + fiil (çekimsiz halde)? Müssen wir zur Schule gehen? (Okula gitmek zorunda mıyız?) Ja, ihr müsst zur Schule gehen. (Evet, okula gitmek zorundasınız.) Wann muss er ins Bett gehen? (Ne zaman yatması gerekiyor?) Er muss um 10 Uhr ins Bett gehen. (Saat 10'da yatması gerekiyor.) D. “Möchten” modal fiili → “möchten” istemek anlamındadır. Bu fiil bir şeyi istemek için kullanılır. Kibar bir kullanımdır. İngilizcedeki \"want/would like\" fiillerinin karşılığıdır. Özne + möchten + nesne + fiil (çekimsiz halde) möchte möchtest möchte möchten möchtet möchten Er möchte eine Tasse Kaffee. (O bir fincan kahve istiyor.) Sie möchten einen Apfelkuchen essen. (Onlar elmalı turta yemek istiyor.) Ich möchte einen Kamillentee trinken. (Papatya çayı içmek istiyorum.) → İstemediğimiz bir şeyi belirtirken cümleye nicht kelimesini ekliyoruz. Er möchte nicht eine Tasse Kaffee trinken. (Bir fincan kahve içmek istemiyor.) Ich möchte nicht ins Kino gehen. (Sinemaya gitmek istemiyorum.)
→ Soru yaparken; Möchten + özne + nesne + fiil (çekimsiz halde)? Möchtest du ein Stück Kuchen? (Bir parça kek ister misin?) + Ja, ich möchte ein Stück Kuchen. (Evet, bir dilim kek istiyorum.) - Nein, ich möchte nicht. (Hayır, istemiyorum.) Was möchtest du trinken? (Ne içmek istersin?) Ich möchte ein Glas Limonade. (Bir bardak limonata istiyorum.)
Search
Read the Text Version
- 1 - 40
Pages: