gereken isteği, yönelişi bulamayabiliriz. İşte bu tamamı elde edilemiyorsa hepsinden de vazgeçil- yüzden, vaazlara, nasihatleşmelere, birbirimize mez.” kaidesince yapabildiğimizin en fazlasını en hakkı ve sabrı tavsiyeleşmeye ihtiyacımız var. iyi şekilde yapmaya çalışmalıyız. Kur’an-ı Kerim ve hadislerdeki cennet ve cehen- Başta söylediğim şeyleri sonda da hatırlatarak nem anlatımlarının insanların kalplerinde, nefis- bitireyim. Allah, insanın değerini kendi ameline lerinde istek ve korku oluşturma amaçlı olduğu- bağlamıştır. Mevla’mızın seçip değerli kıldığı za- nu unutmayalım. manlar, mekânlar, kişiler ve ortamlar biz onlarla İkinci adım; herkes kendi gerçekliğine en uygun doğru ilişki kurduğumuz zaman bizi de değerli bir planlama yapmalı. Herkesin şartları, imkânla- hâle getiren sebeplerdir. Onlar da; Allah’ın, kul- rı, ihtiyaçları aynı değil. “Ben bu Ramazan ayında larına ayrıca lütfettiği hayır ve fazilet kazanma neleri gerçekleştirmek istiyorum?”, “Bunlardan vesileleridir. hangilerini gerçekten yapabilirim?”, “Yapabilece- Aslında övülen; Nebi Aleyhisselâm’ı örnek alan, ğimi düşündüğüm şeyleri nasıl yapayım?” soru- onunla yoldaş olan, hâliyle hâllenen Müslü- larının önemli olduğunu düşünüyorum. Mesela; man’dır. Aslında övülen; Kur’an’ı kendisine reh- Kur’an hatmi isteğinizi planlayın, derim. Günün ber edinen, onunla şifa bulan, onu kendisi için hangi saatinde ne kadar okuyacağınızı planlayın rahmet sebebi edinen Müslüman’dır. ve o saate başka bir iş almayın. Beylerin koşul- Aslında övülen; Ramazan ayını oruçla, infakla, larıyla hanımlarınki, anne-baba olanlarla genç- Kur’an’la geçiren Müslüman’dır. Aslında övülen; lerin, çalışan veya okuyanlarla serbest olanların, Kadir gecesinde bin ayın(bir ömrün) hayrına ta- iyi okuyabilenlerle yavaş okuyanların planlaması lip olan Müslüman’dır. farklı olacaktır. Aynı şekilde infak, ziyaret, tera- Aslında övülen; ilim ve zikir meclislerinin katı- vih (hem namaz hem dostlarla buluşma) planla- lımcısı Müslüman’dır. malarını yapmak bizi amacımıza daha kolay ulaş- Yani aslında övülenler; hayırlı olanın farkında tıracaktır, Allah’ın izniyle. olan, hayırlı olanı elde etmeye güçlü bir istek du- Geldik en zor aşamaya. Kararlı bir uygulayıcı ol- yan ve bu hedefe ulaşmak için ne gerekiyorsa (ni- mak. Azim ve sebatla yolda kalmak. Şeytan tüm yet, ilim, amel, azim) yapan Müslümanlardır. askerleri, dostları ve imkânlarıyla üzerimize gelir. Bu güzel hasletlere sahip olabilen kullardan ola- Bizim/“ben”im şükreden kul olmamızı engelle- bilmek umuduyla Rabb’imizin yardımını diliyo- meye çalışır. İç dünyamızda nefsin yanlışa yönel- rum. miş arzuları, şeytanın içeriye sızmasını sağlayan zayıf kapılarımızdır. İşte bu sebepten, kendimize hedefimizi sürekli hatırlatarak, salih dostlardan destek alarak ve dualarımızla Rabb’imizden yar- dım ve himaye dileyerek planladığımız hayırları gerçekleştirmeye gayret etmek gerekiyor. Bizler zayıf varlıklarız, bazen ayağımız kayar, yü- rüdüğümüz yolda düşeriz. Güçlü bir isteğimiz ve doğru bir yol haritamız olduğu hâlde yanlış ya- pabiliriz. İşte bu durumda da düştüğümüz yerde kalmamalı, hemen ayağa kalkmalı ve “Bir şeyin [paydos 50
GÜZELLEŞMİŞ GERÇEK Ayşe Rümeysa Özden “Üzerinde uzandığım anne emeği kırkpare ör- olması gerektiği gibiydi. Birçoğumuz evlerimiz- tünün bir ucunu katlayarak üşüyen ayaklarıma de, kalabalıktan ve nispeten hayatın kuru tela- yettiği kadar örttüm. İçimdeki ‘Keşke daha bü- şından uzakta idik. Bu hâlin benim için güzelliğe yük bir örtü, bir de yastık getirseydin.’ diye mı- dönüştüğü noktalardan birisi, aklıma gelip fırsat zıldanan sesi kulak ardı edip başımı yeniden geri bulduğum her an balkona çıkıp başımı göğe çe- yasladım; elimi örtünün kenarından fışkıran, se- virmemdi. rinliğiyle ıslak hissettiren otlara, gözümü de ber- Yaklaşık 4 500 000 000 yıllık ömrü boyunca üze- raklığıyla parıldayan karanlık göğe uzattım…” rine kim bilir kaç çocuğun, kaç gözlemcinin, kaç demek isterdim ancak bu sayfada ne bir öykü ne dertlinin göz izi düşmüş Ay’a, benim bizzat ve de hayaller olacak. Size biraz, geçtiğimiz yılın gü- esas şahitliğim ise işte bu vesileyle 1441 Rama- zelleşmiş gerçekliğinden ve naçizane tecrübele- zan’ında oldu. O zamana dek başımı kaldırmış, rimden bahsetmeye çalışacağım. Ay’ı görmüşsem bakmış, görmemişsem indir- Her birimizin bizzat yaşayıp bildiği üzere 1441 mişim. O Ramazan ben, Ay’ı aradım. Neredeyse yılının Ramazan’ı bir yönüyle buruk, bir yönüyle her gün sahurların ardından Güneş’in doğuşunu, 51 paydos]
iftardan evvel Güneş’in batışını, göğün alacalı hiçbir yeri aydınlanmaz ve biz o gün, Dün- renkleriyle boyanan bulutları, geceleyin yıldızları ya’nın hiçbir yerinden Ay’ı göremeyiz. Kamerî ve Ay’ı izledim. ayın, örneğin Ramazan’ın, ilk gününde Ay hi- Ramazan’ın başında Ay’la ilk karşılaşmam ikindi lalleşir ve hilal, o ayın başlangıcının müjdesi- vaktinde; o, batı ufkundaykendi. Baharda, akşa- dir. Ramazan boyunca Ay; hilal, ilk dördün, ma yakın bir vakitte okuldan çıkarız, hava henüz dolunay, son dördün ve son hilal olarak evre- aydınlıkken ve günün yorgunluğuyla otobüs bek- lerini tamamlar ve kavuşum gerçekleşir. (Ev- lerken başımızı kaldırırız, berrak mavi gökyü- reler) zünde ilk hilali biraz geçmiş bir Ay’la karşılaşırız 2. Bu süreç boyunca Ay’ın doğuş ve batış saati ya hani, ondan bahsediyorum. hep ileriye kayar. Bu yüzden, kamerî ay başın- Günler geçtikçe, o gördüğüm Ay’ın akşamları da sabah saatlerinde doğmuş olan Ay’ı gün bo- daha geç battığını ve elbette toparlaklaştığını fark yunca Güneş ışınları dolayısıyla göremezken, ettim. Hicri bir ayın tam ortasında Ay’ın on dör- ancak Ay’ın batışına şahit olabiliriz. Ay orta- dünü parlarken gördüğümüzü bilmeyen yoktur larında akşam saatlerinde hem doğuşuna hem sanıyorum ki. Tostoparlak o işte, dolunay. Sarısı, batışına şahit olabilirken; ay sonunda, gece beyazı, mavisi, kızılı, kanlısı ile efsanelere konu doğan Ay’ı Güneş doğduktan sonra göremez olan dolunay. oluruz. (Doğum-Batım) Dolunaydan sonraki günlerde yaşadığım farkın- 3. Hem Güneş hem bizim ilk bakışta yıldız san- dalıksa şu oldu. Ayın sonlarına yaklaşırken Ay; dığımız gezegenler hem de Ay, doğduktan Güneş battıktan, hava iyice karardıktan hatta yat- sonra gökyüzünde doğu-güney-batı eksenin- sı namazından sonra doğuyor, belirli bir eksen de benzer bir yay çizip batarlar. (Eksen) üzerinde hareket edip sahurda hâlâ gökyüzün- … de oluyordu ve tabii günler geçip Ramazan sona Yazı boyunca bahsettiğim her şey zihinlerinizde yaklaşırken, Ay da kavuşuma yaklaşıyordu. muhtemelen bulanık bir bilgi olarak yer edin- Ramazan’ın ardından Şevval’de ve diğer hicri di. Bu bilgiyi kesinleştirmek, daha fazlasını keş- aylarda bu tecrübelerimi doğruladım, gökyüzü- fetmek ve gerçeğinizi güzelleştirmek size bağlı, ne dair başka şeyler de öğrendim. Artık başımı göğü gözlemek için ekipman şart değil. Bakın ye- kaldırdığımda Ay’ı nerede arayacağımı biliyor ve ter. Benim tavsiyem şudur ki; Ramazan boyunca Ay’ı gördüğümdeyse ayın neresinde olduğumuzu Ay’ın her hâlini görmek için muhtelif vakitlerde tahmin edebiliyorum. gözünüz doğu-güney-batı ekseninde olsun, di- Kendi kendimin çırağı ve ustası olarak, şehir ışık- lerseniz gökyüzü haritası özelliğindeki telefon larından pek de uzakta olmayan evimizin balko- uygulamaları ya da web sitelerini de kullanın. nundan yaptığım amatör gözlemlerimin sonucu- Görüp keşfettiklerinizi seveceğinizi garanti ede- nu kısaca özetleyeyim: bilirim. 1. Her bir kamerî ayın son gününde Ay, yeniay Ramazanlarımız mübarek olsun. dediğimiz kavuşum evresindedir. Güneş ile Dünya’nın tam ortasına denk düştüğünden [paydos 52
BAYRAM HAYALİ Zeynep Sena Yılmaz İnsan için önemli, özel olan şeylerin birçoğu anı- gun misafirhane bulabilmiştik. Yoğun talep sebe- larda yer alır. Mutluluğun, başarının en büyüğü- biyle neredeyse bütün misafirhaneler dolmuştu. nü geçmişte yaşamışızdır. Şarkıların en güzelini Birçok kimseyi de şehrin sakinleri ağırlamıştı. önceden söylemişizdir, oyunların en eğlencesi Bu bayram sabahına öncekilerde olduğu gibi se- mazide kalmış, çok kitap okuyalı yıllar olmuştur. vinçle uyandım diyemeyeceğim. Çünkü bu kadar Geçmiş gerçekten bu kadar harika mıdır? Yoksa sevinç ve heyecan beni uyutmamıştı. Ne yapa- şu anı, geleceği en güzel kılma çabasından, so- yım? Sabah namazı için erkenden hazırlanmaya rumluluğundan ya da bunların getirdiği acıdan koyuldum ben de. Meğer bu durumda olan bir kaçmak için mi geçmişe özlem duyulur, hatta ben değilmişim. Annem, babam, kardeşlerim, geçmiş kutsanır?! çocuklar heyecanla hazırlanıyorlarmış. Hazırlık- Hamdolsun geçmişte özel, önemli ve güzel anıla- lar tamamlandıktan sonra yola koyulduk. rım oldu. Bunların en anlamlısı belki de bayram- Sabah ezanın okunmasına daha vardı. Namazı lardı. Ben de bir bayram gününü paylaşmak isti- cemaatle kılacaktık. Hava bir hayli karanlık. Ama yorum sizlerle. Yo hayır! Geçmişten bir bayram yüreğimizi aydınlatan bir karanlık. Aydınlığın değil anlatacağım. Gelecekten. Gelmesini umut müjdecisi karanlık. Seher rüzgârı elleriyle yüzü- ettiğim, yaşamayı beklediğim ve onu yaşamak müze dokunup “hoş geldiniz” diyor sanki. Sadece için de sabır, sebat ve dua ile çalışmam(ız) gerek- biz değiliz namaz için yola koyulan. Biraz erken tiğini bildiğim bir bayram günü. Buyurun: davrandığımız için kalabalık gerimizde kalıyor. Şehre geleli on saat kadar olmuştu. Şükür ki uy- “İşte!” diyorum. “Şimdi şu kapıdan kadim şehre 53 paydos]
gireceğiz. Sonra sola döneceğiz.” Ailemi geride Mısır’dan, Almanya’dan, İtalya’dan Müslümanlar bırakıp biraz ilerliyor sonra geri dönüp yanlarına Mescid-i Aksâ’ya gelmişler. Baba ocağına, ana geliyorum. “Bakın şu sağda bakkal var. Solda da kucağına gelir gibi. Hâlimizin izahı tam olarak battaniye satan bir dükkân. İleride solda bir okul. bu. Senden gurbette olmanın hüznünü sana ka- Ancak duvarları oldukça yüksek.” Yollar hem bir vuşarak gidermeye çalışıyoruz. an önce bitsin hem de biraz daha sürsün istiyo- Adım adım ilerliyoruz. Kubbetü’s-Sahra’nın kub- rum. besi görünüyor önce. Yürüdükçe büyüyor. Dolu- “Sağa döneceğiz ve sonrasında mescide girece- nay gibi. Yaklaşıyoruz. Beyefendiler Kıble Mesci- ğiz.” diyorum biraz gergin bir şekilde. Bu duygu- di’ne iniyor, hanımefendiler Kubbetü’s-Sahra’da yu hatırlıyorum. Korkudan değil, öfkeden gelen duracak namaza. Mescitler dopdolu. Avluya taşı- bir gerginlik. Daha önce bu mescide gelmekle yor Müslümanlar. müşerref olduğumda mescidin kapısında bek- İlmek ilmek saf tutuyor mü’minler. Namaza du- leyenleri hatırlıyorum. Artık yoklar. Sadece yar- ruyoruz. İmam ilk rekâtta şu ayeti okuyor: “Gev- dımcı olmak adına görevli Müslümanlar var. şemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman Sağa dönüyoruz ki uzunca bir sıra karşılıyor bizi. etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.”(Âl-i Kalabalık olmasına rağmen hızlı ilerliyor. Bir İmrân /139)Yıllar önce buraya gelip sabah nama- müddet sonra kapıdan içeriye giriyoruz. Özgür zına iştirak ettiğimde imam bu ayeti okumuştu. Mescid-i Aksâ’ya. “Es-selâmu aleyke iki gözü- Gözlerimize yaş, yüreklerimize esenlik olan bu mün çiçeği! 144 dönümün her zerresi, selam size! ayeti. O zaman mahzunluğumuza teselli olan bu Kabul buyur gelişimizi!” ayet şimdi zaferimizin nişanesiydi sanki. Birçok Müslüman geceyi burada geçirmiş belli. Namazdan sonra dualar, tesbihatlar devam edi- Bu şehre adım atar atmaz soluğu burada almışlar yor. Bayram namazı vaktine kadar bekliyoruz. sanki. Farklı dilden, farklı tenden binlerce Müs- İnsanlar selamlaşıyor, konuşup tanışmaya çalı- lüman burada. Türkiye’den, Bosna’dan, Gine’den, şıyorlar. Herkes yanında getirdiği bir şeyi ikram [paydos 54
etme çabasında. Haberlere göz atıyorum. Bu Mescid-i Aksâ’dan çıkıyoruz. Yeniden yeniden şehre gelen bütün yollarda yoğun trafik varmış. gelmek üzere. Eski şehrin çıkışında, ileride dük- Karayolları tıkanmış. Havayolları ek seferler dü- kânların orada birkaç Yahudi çocuk görüyorum. zenliyormuş. Müslümanları seyrediyorlar. Şaşırmadınız uma- Bayram namazına duruyoruz. Haccdan sonra hiç rım. Bu şehir özgürlüğüne kavuştu evet. Her şey olmadığımız kadar omuz omuzayız, hiç olmadı- yerli yerinde. Olması gerektiği gibi. Hz. Ömer’in ğımız kadar bir arada... İmamın verdiği hutbeye emannamesi, Selâhaddîn Eyyûbî’nin tasarrufun- dikkat kesiliyorum: “Zafer, yalnızca mutlak güç da wgörüldüğü üzere her şey. Bu şehirde Yahudi ve hikmet sahibi Allah katındandır.(Âl-i İm- de var, Hıristiyan da. Aliya’nın dediği gibi bir de rân/126)Bundan sonra Müslümanlara düşen, olanlar: “Savaş, ölünce değil düşmana benzeyin- şimdiye kadar sürdürdükleri gayretleri son ana ce kaybedilir.” Havralarının ya da kiliselerinin kadar sürdürmektir. Zira işler sonuçlarına göre önünde silahla bekleyenler yok mesela. Evleri ve değerlendirilir.” iş yerleri güvenlik bahanesiyle didik didik edil- Hutbeden sonra yanımızdakilerle bayramlaşı- miyor. Şehirden gitmeleri için yaptırımlara da yoruz. Mescid-i Aksâ çocuk sesleriyle şen. He- maruz kalmıyorlar. diyeler, balonlar, oyuncaklar, şarkılar... Kimse- Artık rüyalar görmek için uykuya ihtiyacımız yok nin boynu bükük, sevinci buruk değil sanki bu bizim. Biz uyanıkken gördük rüyaların en güzeli- bayram. Mescid-i Aksâ özgürse Suriye, Doğu ni. Bütün gayretimiz “Siz insanlar için çıkarılmış Türkistan, Keşmir, Irak, Afrika çoktan özgürlü- en hayırlı ümmetsiniz…” ayeti (Âl-i İmrân /110) ğüne kavuşmuştur çünkü. Öyle de oldu. Kan ve mucibince oynamak rolümüzü. Hayallerimiz var gözyaşıyla yoğrulan coğrafyalar; yaraları saran, düşleyip ona ulaşmak için çalışacağımız. Çünkü gözyaşlarını silen topraklar oldu. Bir de en çok biz insanlığa lazımız. sevinenler bu şehrin sakinleri. Selâhaddîn gelene kadar bu şehrin muhafızlarıydı onlar. Komutan gelene kadar direnen askerler... 55 paydos]
Herkes Uyurken S.Yeahniardr?e Kaç Aykırı I.sık Esma Şafak Kitap: Özgürlüğe Kaçışım- Aliya İzzetbegoviç “Yaşama nedenlerimi kaybettiğimde öleceğim.” “Neyi düşünmeliyim?” sorusunun bıktırmayan Kitap bu cümle ile başlıyor ve benim yazım da. cevabı. Yaşamayı sürdürülebilir kılan, o asıl olan Neden? Bu cümle hatırına bu kitap ve bu cümle tek nedeni düşünsek, neden sandığımız farklı ke- hatırına bu yazı. Neden? Bu cümle bir cevap. So- limeleri kendimiz çürütsek… rulmamış sorumun cevabı. İlk kez, önce cevabı “Hayatın kendi içinde ve kendi başına bir amacı bulduğum bir sorgu tecrübesi. Soru: Neyi düşü- var. Hayat gençlik, güzellik, sağlık, özgürlük gibi neyim, hayatımın sonuna kadar usanmadan so- her türlü haricî anlamını yitirdiğinde bu amaç racağım bir şey olsa, bu ne olurdu? Başka yerden açıkça ortaya çıkar. O zaman hayatın anlamının söyleyelim. bizzat kendisinde olduğuna şahitlik ederiz.” Önümüzdeki günlerde çevremiz şu cümlelerle Kitap, bir günlük. Hapishane günlüğü. Yüz yüze sarmalanacak:“Ramazan’da ne yapmalı, neyi de- gelme ihtimalinin kalmadığı birinin beyninin ve ğiştirmeli, hayatımızı nasıl dönüştürmeli hatta kalbinin gün gün işlediği kelimeleri kucağında biri bize ne söylemeli de tek bir cümleyle dirilme- buluvermek ne acayip. Aliya, Özgürlüğe Kaçışım’ı li?” Şunu mu sormaya çalışıyoruz: “Ramazan’da/ hapishanede yaşamaya devam etmek için, ruhu- hayatımızda neyi düşünmeliyiz?” Kitabın bana nu diri tutmak için, sebep bulmak için yazmış. buldurduğu cevap: “Neden?” Bu bir soru değil, Öyle diyor. Her aramada yakalanıp koca defterin [paydos 56
heba olması riskine karşın on üç defterlik bir ıs- Kant’ın önemsediği üç sorudan Hegel’in Hintli- rar. Neden? Yazmak yaşamak için iyi bir neden. lere bakışına kadar, İvo Andric’in insanlara ver- Kitabın daha içindekiler kısmı, yazarın fikir silsi- diği en kısa mesajından Ebu’l-Alâ el-Maarrî’nin lesini ele veriyor. Hayata, insanlara ve özgürlüğe hakiki inancın kaynağı görüşüne kadar, Gün- dair… Dine ve ahlaka dair… Siyasete dair… İftar ter Grass’ın edebiyatçıları neye çağırdığından sofrasında bir ziyafete oturmuşum da her birinin Freud’un atlara karşı nevrotik bir korkusu olan kokusu ayrı ayrı ağzımı sulandırıyor gibi. (Ben- çocuğu tedavi yöntemine kadar bir çok alana, zetimde zamanlama manidar.) Kelimeler öyle kitaba, felsefi/psikolojik/sosyolojik fikre olan hâ- büyük ki amacın; bilgiyi paket servis yaparak dü- kimiyetinden anlamak mümkün.Hapishane ger- şünme eylemini bitirmek değil, kapaklarını ara- çekten en büyük okullardan biri mi? layarak bu eyleme karşı iştahımızı kabartmak ol- Peki ben hapishane çilesi ve Ramazan nimeti ara- duğu aşikâr. Kitaptaki maddeli paragrafları (Her sında nasıl bir bağ kurdum ki Aliya’nın girdiği pasajın kaçıncı günde yazıldığı, cümle başında düşünme kulvarına bizi de özellikle bu ay dahil sayı ile belirtilmiş.); yazara göre günlük düşünme etmek istedim? Hangi sebebe dayanarak ben- mahsullerini, bize göre günlü düşünce tohumla- zer bir öğrenme süreci yaşayabiliriz diye heves- rını, sabah erken saatte aç karna alıp tüm güne lendim? Ortak nokta; ikisinin de farklı olması. kafamızda onu taşıyarak/yeşerterek devam ede- Hayatın kalan kısmından, devam eden ‘normal’ biliriz. Ne hakkında düşünme mahsulleri? döngüden farklı. İkisi de bizi şaşırtıyor. Doğru Her şey: Yıldızlı bir gökyüzünün kimin için ne ifade; şaşırmamız için fırsat sunuyor. Ruhumuzu ifade ettiği hakkında düşünmek, nefret etmenin ve vücudumuzu afallatıp silkeleme, sorgulama. çeşitli sebepleri hakkında düşünmek, emek ke- Nedenleri düşünme fırsatı. Biri on iki ayın için- limesinin boyutları hakkında, adaletin kanıt ge- de, diğeri bütün bir hayatın arasında ayrı, aykırı. rektirmemesi, büyük şehirlerin insana ne yaptığı, Bütün şehir uyurken açık kalan iki ışık. Uyandır- alkolizmin Amerikan ekonomisini baltalaması, ma seansları. Kurduğum bağ, bulduğum soru. Medeni Haklar Kanunu’nun yedinci maddesi, Aliya İzzetbegoviç bir soru attı bana ki hâlâ altın- mekanizma ve organizma arasındaki fark hak- dan kalkamadım. Kapatırken yükü paylaşalım: kında, göçmen kuşların mıknatıs fırtınalarına “Bir müzik, bir resim ya da şiir sizi sarsıcı şekilde göre hareket ettiği hakkında düşünmek. Ve en heyecanlandırdı mı?” son, düşünmenin sınırları olduğu hakkında dü- Sizin bulmak istediğiniz soru her neyse onun ce- şünmek: vabı için bir kitap okuyun, bir müzik dinleyin, “İnsanın bildiği, hissettiği veya yaşadığı en derin, bir manzaraya bakın, bir resmi inceleyin sevgili en kapsamlı hikmet bile dile geldiğinde düşün- okur. Ve bunlardan kendinize bir neden devşirin, ceye dönüşür, düşünceye indirgenir. Düşünce ise dışarıdan toplanmış fakat içeride başkalaşmış bir tanımı itibariyle tek boyutludur. Kaçınılmaz in- anlam. Bu Ramazan, kendi nedenimizi anlamak sani sınırlar ya da idrakin, beyanın ve insan ileti- ayı olsun, kendi sarsılmamızı yaşamak. Zira hiç şiminin sınırlarıdır bunlar.” kimse bir başkasının acısını tarif etmemiştir ve Hapishanedeki fazla zamanın ve eksik mekânın bu mümkün de değildir. Okuduğunuz, benim bu adamda nasıl bir okuma/öğrenme arzusu acımdı. meydana getirdiğini; sayfalarda konusu geçen, 57 paydos]
ORUÇ ÖZGÜRLÜKTÜR Reyhan Atabey İnsanın özgürlüğü, temel insanlık problemleri yoruz. Kendi iç özgürlüğümüzü sağlayamıyoruz. tartışmalarında başat bir yer işgal eder. Felsefe- Böyle bir durumda insana acı çekmekten, büyük de ahlaki özerklik problemi “İnsan eylemlerinde çarkların arasında küçük bir dişli olarak yaşa- özgür müdür?” sorusu üzerinden şekillenmiştir. maktan başka bir seçenek kalmıyor gibi görünü- Sosyolojik perspektiften baktığımızda toplumsal yor. Bu dişliyi kırmanın insan onuruna yakışan alanda özgürlüğün sınırları tartışılmıştır. Özgür- bir şekli var: Oruç. Aliya İzzetbegoviç oruç iba- lük meselesine hem psikoloji hem de sosyoloji detini özgürlüğün ta kendisi olarak tanımlıyor. gözlüğü ile bakan Erich Fromm “Özgürlükten Peki neden böyle bir düşünceye sahip? Çünkü Kaçış” isimli eserinde özgürlüğü, daima özlenen gerçek özgürlük bir şeyi yapma seçiminde değil ama bir türlü gerçek cesaretin gösterilmediği bir yapmama iradesinde kendisini gösterir. Oruç in- alan olarak tanımlar. Fromm’a göre özgürce eyle- sanla hayvan arasındaki temel farklardan birini diğimizi düşündüğümüzde bile aslında bize da- daha ortaya koyar. Açlık ve cinsellik içgüdüsünü yatılan seçenekler arasında zoraki seçimler yapı- bastırmak bir tabiat kanunudur. İnsanın irade [paydos 58
göstererek bu eylemleri yapmaması en büyük öz- eşitler. Örneğin belediyeler tarafından düzenle- gürlüktür. İnsan dışında hiçbir varlık kendi ira- nen iftar çadırları, ayrı dünyaların insanlarını bir desi ile bu eylemlerden vazgeçemez. Bundan do- araya getirerek bir bütünleşme sağlar. İftar çadır- layı olsa gerek Sezai Karakoç da orucu; insandan ları, mekân sosyolojisi bağlamında okunabilecek daha canlı, daha cıvıl cıvıl bir gök varlığı olarak dinamiklere sahip bir alandır, çünkü mekân “öte- tanımlar. Oruçla birlikte, Fromm’un bahsettiği ki” ile bir araya getirme işlevi kazanmıştır. Dinin o ızdıraptan da kurtulmuş oluruz. Nihayetinde kutsal şemsiye olarak tanımlanması, en güzel oruç bir dayatma değil, Yaradan ile aramızdaki oruç ibadeti üzerinden ifade edilebilir. Oruç, al- özgürlük anıtıdır. tına sığındığımız, bizi bir arada tutan bir koru- Yalnızca bireysel olarak değil toplumsal olarak da naktır. oruç yeniliklere ve güzelliklere kapı açar. Çünkü Sonuç olarak diyebiliriz ki oruç bize gerçek öz- oruç her yıl vaktini hiç şaşırmadan bizi ziyaret gürlüğün ne olduğunu öğretiyor. Dayanışmayı, eder ve dolu dolu, bir bayramla, inşallah yeniden bütünleşmeyi, ötekiyle bir arada olmanın ne ol- bizi diriltmek üzere ayrılır. Ramazan ayı, kolektif duğunu hatırlatıyor. Tüketim toplumunun bize bilincin zirveye çıktığı bir aydır. “Oruçla, yoksul- dayattığı hedonizme karşı Müslümanca bir duruş ların hâlinden anlarız.” düşüncesi toplumda yay- sergilememizi sağlıyor.Aliya’ya göre,“ruhumu- gınlaşmıştır, her ne kadar ibadetin temelinde bu zun bedenimize galip gelmek için sergilediği en olmasa da. Yoksulun hâlinden anlamak demek, açık teşebbüs”tür oruç. Yani “Samanyolunda Zi- tabakalaşmanın buzlarını biraz olsun eritmek yafet”… demektir. Demek ki oruç, toplumsal alanda bizi 59 paydos]
Bizim Coğrafyanın Kedileri, Kuşları… Furkan Doğan Camiler kediler için çok güzel bir yer değil mi? Üzerinde koşturabilecekleri kocaman, yumuşacık halılar var. Ayrıca kışın ısınabilecekleri sıcak bir yuva… Hele bir de imam efendiye kendini sev- dirdi mi günde beş vakit mamaları da hazır. Karnı tok sırtı pek yaşarlar. Zaten hep imrenirdim kedilerin yaşamına. “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” Ömer (ra) gibi haşin bir adamı,“Dağlara buğday ser- pin, ‘Müslüman ülkede kuşlar aç kalmış’ demesinler.” diyen birisine dönüştürmüştü bu hadis. Bu merhameti biz, tarihî camilerin duvarına işlenen minik kuş evlerinde de gördük ya da mezar taş- larına, yağmur suyu biriksin de canlıya nimet olsun diye yapılan oyuklarda. Bu yüzden şanslıdır bizim coğrafyanın kedileri, kuşları... [paydos 60
61 paydos]
“Kim, inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman 28, Müslim, Sıyam 203) [paydos 62
www. Sl.com 63 paydos]
[paydos 64
esmates - Aziziye Camii / Konya
Search