Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore 24_Paydos_Eylül'19

24_Paydos_Eylül'19

Published by bimesele TV, 2022-07-21 20:50:26

Description: 24_Paydos_Eylül'19

Search

Read the Text Version

SEYİRLİK Taha SULAR [email protected] “BIR ARTI BIR, BIR EDER MI?” Sinemaya duyduğu tutkusu sebebiyle fen bilimleri öğrenimini yarıda bırakıp Quebec Üniversitesinde sinema eğitimi almaya başlayan 1967 Kanada doğumlu Denis Villeneuve’ün yönetmenlik kariyeri, 1998 ya- pımı Un 32 Août Sur Terre filmi ile başlamış olsa da, onun uluslararası alanda tanınmasına 2010 yapımı Incendies (İçimdeki Yangın) filmi se- bep olmuştur. “Çelişki ve paradoks içinde hakikati bulabilirsiniz.” sözü Villeneuve sinemasının ana mantığı niteliğindedir. “Kendine has sine- masal kodlara, felsefeyle sinemayı birleştiren güçlü metaforik yapılara, çok katmanlı hikâyelerle oluşturulmuş senaryo mantığına ve iç içe geç- miş, paralel ilerleyen, genelde anaforik şekilde dizayn edilmiş, lineer ol- mayan kurgu biçimlerine Villeneuve’ün filmlerinde sık sık rastlıyoruz.” Denis Villeneuve sinemasının en önemli filmi olarak görülen Incendies, aynı zamanda Villeneuve’ün yönetmenlik kariyerinde de bir zirve nok- tasıdır. 2010 yılında En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı olan film, Lübnanlı yazar Wajdi Mouawad’ın oyunundan uyarlanarak beyaz per- deye aktarılmıştır. Film, başrolde şarkı söyleyen kadın ya da 72 numaralı mahkûm olarak anılan Newal Merwan ile matematik asistanı söz dinleyen evlat olarak Jeanne, asi oğul Simon ve Noter Jean Lebel arasında, Kanada ve Orta 49

Doğu’nun meçhul bir ülkesinde geçer. Orta Doğu, savaş ve acı denizidir. Orta Doğu’da ölüm asla bir son değildir ve mutlaka iz bırakır. Orta Doğu’dan Kanada’ya göç etmiş Nawal Marwan, vasiyetinde, ikiz çocukları tarafından istediği yerine getirilmezse kimsenin bilmediği bir yerde ters ve mezar taşı olmadan gömülmek istediğini bildirir. Bu istek, iki mektubun sahiplerine ulaştırılmasıdır: Babalarına ve ağabeylerine. Bu şok edicidir çünkü babaları savaşta ölmüştür ve bir ağabeyleri yok- tur. Zamanın ve mekânın meçhullüğüne rağmen Lübnan’da geçtiği tahmin edilen Incendies, tarafların belli olmadığı, herkesin herkese karşı savaş- tığı bir ülkenin yaralarına bakabilme cesaretini de taşıyor. Yönetmen, bir kadının trajedisinden oluşturduğu bu hikâye üzerinden sevgi, nef- ret, savaş, intikam, cinayet, tecavüz gibi kavramları irdeliyor ve bunu yaparken tüm sinemasal kodları kullanarak güçlü bir etki bırakıyor. Finaliyle sinema tarihinin en vurucu sahnelerinden birine imza atan Denis Villeneuve, özellikle sahne geçişleri, yakın plan kadrajları ile oluş- turduğu duygu yoğunluğu ve klasik bir Orta Doğu hikâyesine ters düşe- cek şekilde seçilen müzikleriyle Incendies’i unutulmaz filmler arasına sokmayı başarıyor. 50

ÇİZİ-YORUM Nefise ERDEM [email protected] 51

Gözlerimi Venüs’te açtım bugün. Sıcacık toprağından kalkıp yürümeye başladım. Kendimi çok iyi hissediyorum. Venüs, olmaktan büyük mutluluk duyduğum bir yer. Sıcaklığı beni ısıtıyor ve âdeta neşe topuna dönüyorum. Gülücüklerimle çok sevecen bir insanım şimdi ve insanlar da bu hâlimi çok seviyor. Seviliyorum. Tam da sevildiğimi düşünürken en büyüğüne gidiyorum şimdi, Jüpiter’e. Benden küçük dağları arasında yürümeye devam ediyorum. Tüm insanlar da benden küçük ve selamlayıp duruyorlar bu kıymetli şahsı. Derken ayağım ufacık bir taşa takılıyor, düşüyorum. BEN, düşüyorum, düştüm, evet! Gülmeye başlıyor insanlar. Dağlar büyüyor, toprak kızıllaşıyor. Kızıllık yü- züme vurup yanaklarımı da kızartıyor. Düşmemden utanıyorum. Doğrulup çevreme şaşkın şaşkın bakınca, gülenler bana Mars’ta olduğumu söylüyor ve bilemeyişime gülüyorlar bu kez. Bilmeyişimden utanıyorum. Kahkahaları duydukça içim buz kesiyor, üşüyorum. Kaşlarım çatılıyor ve el- lerimi ovuşturmaya başlıyorum. Isınmak istediğimden mi? Hayır, sinirlendi- ğimden, Neptün’de olduğumdan. Anlamsız bakışlarla uğurluyorlar beni. Kafa sallıyorlar “yazık” anlamında, yolculuğumun böylesine hızlı ilerleyişine. El sallıyorlar Merkür’e gidişime. Genelde son durağım olan küçük Merkür’e... Merkür’e gidip hakaretler ederim kendime. Yerdikçe yererim ben’i. Un ufak olduktan sonra uzaya dağıtırım parçalarımı. Sabaha bir parçam kaldıysa uyanacak yer de bulur kendine. Al işte! Konuşacağım diye yolumu şaşırdım. Merkür değil burası. Tabelada “Dünya” yazıyor. Mavi atmosferinden derin bir nefes alıyorum. Ne kadar da özlemişim burada olmayı, nefes almayı, huzuru... Yanımdaki ağacın gölge- sine oturup sırtımı gövdesine yaslıyorum. Tıpır tıpır ayak sesleri... Bir çocuk gelip yaslanıyor ağaca, tam arkama olmak üzere. Açıyor elindeki kitabı, tatlı tatlı okuyor: Sonsuuu..uuz bir evrende milyarlarca galaksi, Galaksilerde trilyonlarca gezegen, Gezegenin birinde insanlar, “İnsan” denen bir evrenin içinde “duygu” denen gezegenler, Hepsinde bir yörünge, Hepsinde bir düzen, Ve hepsini bilen biri… VAR. 52

OBJEKTİFE TAKILAN AYET Merve ER [email protected] Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak malla- rını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hak- kıyla görendir. ﴾Bakara 265﴿ 53




Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook