SÖYLEŞİ AYDIN EĞİTİM aydın education11 ve 12 IB görsel sanatlar dersi öğrencileri olarak, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi,Sanat ve Tasarım Fakültesinden Prof. Dr. Atilla İlkyaz ile söyleşi gerçekleştirdik. Bizlere önceliklekendinden, kendi sanat anlayışından, sanatsal anlayışının nereden doğduğundan bahsetti. “Sa-natçı bir kişiliğin, yetenekli olmasından çok daha önemlisi çevresine duyarlılığı ve bu durum kar-şısında duyduğu tepki olmalıdır. Hepimiz, dünyanın dört bir yanına dağılmış, yaşıyoruz. Önemliolan şey, iz bırakmak, senden sonra gelecek nesile sanatsal bir ifade aktarmak” diye sözlerinedevam etti.Ressam İlkyaz farklı sanat anlayışları olan, enstelasyon, kavramsal, kitch, sanatı da akademik vekişisel deneyimleriyle bizlere aktardı.“Beyaz” temalı en son sergisine bizi davet eden sanatçımızdan kişisel atölyesinde beraber birçalışma yapmak için de söz aldık.Sanatla kalın. Elif ÖZER 12 - IBCONVERSATIONAs the students of 11 and 12 IB, we made a conversation with Prof. Dr Atilla İlkyaz from Gazi University Fine Arts andDesign Faculty. First, he talked about his own art vision and where it originated. He said ‘What is more important for anartist than his artistic personality is his awareness about the environment and his reaction about it. The most importantthing is that we should leave a good impression to the generation coming after us. ’^The artist İlkyaz also mentioned his experiences in some different artistic movements such as installation, conceptualkitchen art.He promised to work with us in his workshop and he also invited us to his latest exhibition. Translated by: Hande CİVELEK 10 – A 51
AYDIN EĞİTİM“NOKTA”aydın education İLE BAŞLAR HER ŞEY BİR“Kim Olduğumuz” disiplinler üstü temamız kapsamında arkadaşlarımız ile benzerlik ve farklılık-larımızı karşılaştırırken ilgi ve yeteneklerimizi de gözden geçirme fırsatı bulduk. Velilerimiz ileişbirliği içinde yürüttüğümüz kitap gününde “Nokta” adlı kitabı keşfe çıktık. Kitabı tanıyarak sınıfagelen çocuklarımız ile kitabın dramasını yaptık ve kitapta onları en çok etkileyen anı resmetme-leri için yönlendirdik. Parmak boyalarını noktalar halinde kağıdımıza yerleştirdikten sonra renkkarışımlarını keşfettik. Parmak kaslarımızı güçlendirdiğimiz hamur etkinliğimizde küçük ve büyüknoktalar çalışması yaptık.Kalemin kağıt ile buluştuğu anda çıkardığı izle, hayallerimizin görünür hale gelebileceğini konuş-tuk ve büyük dairelerin içine noktalar ile desen çalışması yaptık. Kimimiz soyut çalışmalar yapar-ken kimimiz manzara çalışmaları yaptı.Engellilerle ilgili sohbet ederken engelli sporlarından, engelli hayvanlardan ve engelli insanlardan,engelli türlerinden ve onlara nasıl yardımcı olabileceğimizden bahsettik. Görmeyen insanlarınokuyup okuyamadıkları hakkında beyin fırtınası yaptıktan sonra mors alfabesiyle ilgili bilgilen-dirdiğimiz öğrencilerimizin kendi isimlerini noktalar yardımıyla yazmalarına fırsat tanıdık ve tümçalışmalarımızı sergiledik.Nokta kitabını tanıdıktan sonra kahramanımız Vashti’nin yeteneklerini keşfettiği anının benzeriniyaşayabileceğimiz inancına sahip olduk. Başlamanın, başarmanın yarısı olduğunu bir kez dahadeneyimledik. Fatma BAYGAR – Hande BABALOĞLUEverything starts with a “Dot” Ana Sınıfı Öğretmenleri Kindergarden TeachersWe had the opportunity to review our familiarity with our friends when comparing the differences between our interestsand abilities during covering the transdisciplinary theme called “Who we are”. The book day that we carried out inpartnership with the parents, we have started to explore the book “dot”. We performed the drama of the book with thestudents who recognize it and we lead them to draw the mostinspirational moments of the book. After combining the dotswith our finger prints we discovered the color mixes.The activitythat we played with the dough, we strengthened the musclesof our fingers.We talked about when the pen meets the paper, our dreamscould make it visible,and we studied pattern with the dots insidethe big circles. While some of us did landscape work, someof us did abstract work. While chatting with disabled people,we talked about disabled sports, disabled animals and typesof disabilities, and how we can help them. After brainstormingabout blind people can read or not, we gave opportunity to ourstudents to write their own names with the help of dots, whoare informed about Morse code, and we exhibited all our work.After getting to know the book called “Dot”, we believed thatwe can live the similar moment just like when our hero Vashtidiscovers her abilities. We experienced one more time thatstarting is half of success.52 Translated by: Irmak Hizanlıoğlu DÖKMECİ
AYDIN EĞİTİM aydın educationDOST Size acılarınızı unutturan, bambaşka dünyalarda nefes kesen maceralar yaşatan, her zaman yanınızda olan bir dostunuzdan bahsetmek istiyorum. Bu dost, şu anda kitaplığınızın tozlu bir rafından sizi izliyor. Belki bir gün elinizdeki telefonu bir kena- ra koyup kendisini kaldığı karanlık ve tozlu hapishaneden çıkarır- sınız diye içinde bir ümit besliyor. Hatırlıyor musunuz? Bebekken yapraklarını yırttığınız, annenizin geceleri masallar okuduğu, resimlerine bakıp hayaller kurduğu-nuz o kitap hep sizin yanınızdaydı. Bazen yastığın altında bazense dağıttığınızoyuncakların arasındaydı ama hep oradaydı. Şimdi, bu vefakâr yoldaşın yerinialan metal kutuya bakın. Akan gözyaşlarınızı silen sayfalar değil, soğuk tuşlarartık. En güzel anıları hatırlatan kitabın o tatlı kokusu mazide kalmış. Parmakla- rınızın okşadığı yaprakların yerini plastik kap almış. Hayal gücünüz ise karanlığa karışan mumun ışığı gibi sönmekte!.. İyi dinleyin, sesi duyuyor musunuz? Biri ağlıyor!.. Yıllardır yüzüne bakmadığı- nız, unutulmuş, eski bir dostun hıçkırıkları bunlar. Ama siz, bunu da görmezden gelecek ve içinizi hiçbir zaman kitap gibi ısıtamayacak telefonun kollarına bırakacaksınız kendinizi. O yine de sonuna kadar umutla sizi bekleyecek. Firuze Bihter BATUR 9 Fen – CFriend in PagesI want to talk about someone in particular whom has made you experience new worlds has opened your eyes to a vastarray of thoughts has and been there in your darkest hour.This old friend is watching you from a dusty - old bookcasealone and confused. Begging for you to drop that empty phone of yours so maybe you could free him from the desolateprison that you call a book case.Can you remember the book in your childhood that you tore the pages of that your mother has read you that by looking atits pages has invoked your wildest dreams.That book was allways right there besides you waiting for his friend. Now lookat the replacement for this loyal friend: A soulless empty piece of metal. Where there was comforting grasps of the pagesnow there are the cold strokes of an black mirror. Where there was inspiration now there is sedation. Our imagination isnow only simmilar to a dwindling flame slowly but surely dying !Listen closely! Can you hear the cries of this old friend? These are the cries of anguish of this friend you have forsaken.After all this though you have been enlightened though you have taken lessons sadly.You are going to forget all of thisand go back to that old useless machine of yours. But after all the forgottenness after all this betrayel and abandonementhe’ll still be there waiting for his dear friend. Translated by: Kayra MEYDANLI 10 – A 53
AYDIN EĞİTİM aydın education Nesibe AYDIN Sanat Akademisi Volkan ÖKTEM ile Workshop & Söyleşi Etkinliği 18 Ocak 2018 tarihinde Nesibe Aydın Sanat Akademisi’ nde gerçekleşecek olan “Volkan Öktem ile Workshop ve Söyleşi” etkinliğini iple çeken öğrencilerimiz ve Ankara’ lı müzikseverler için geri sayım başladı. Peki kimdir Volkan Öktem? Bu etkinlikten beklenen nedir? Dilerseniz bu konular üzerinde durarak yazımıza başlayalım. 1970 yılında İzmir' de doğan Volkan ÖKTEM 'in müziğe ilgisi 7 yaşında başladı. 11 yaşında baba- sının asker olması sebebiyle orduevinde asker orkestrası ile çalmaya başladı. Enstrümana olan ilgisinin ise “ailesinin kendisini götürdüğü bir düğünde ilk kez gördüğü davullar ile başladığını” belirtir. Uzun süre Ankara’ da yaşadıktan sonra İstanbul’ a gider ve oradan tüm dünyaya açılır. Yerli yabancı birçok sanatçı ve grup ile çalışan Volkan ÖKTEM sahne müzisyenliğinin yanı sıra çok da iyi bir kayıt müzisyenidir. Davul kaydetmenin güçlüğü düşünüldüğünde bu durum bir mü- zisyen için yabana atılamayacak kadar önemli durumdur. Caz müziğinden Rock müziğe; Pop müzikten Türkü’ ye kadar birçok alanda ve tarzda performans göstermiş ayrıca bu tarzlarda kay- dedilen yüzlerce albüme adını yazdırmıştır. Bu albümleri ve sanatçıları saymak için başka bir yazı dizisi hazırlamak gerekir ancak Sezen AKSU’ dan Laço Tayfa’ ya; Athena’ dan Quartet Muartet albümlerine sayısız kayıtta bulunmuştur. Uzun yıllardır ise aktif olarak Tarkan, MÖE projesinde çalmakta ve stüdyo kayıt çalışmalarına devam etmekte ayrıca caz festivallerinin vazgeçilmez müzisyeni konumundadır. Gelelim sanat akademimizde gerçekleşecek etkinliğimize. Buradaki temel amaç Ankara’ lı mü- zikseverleri ve öğrencilerimizi sanatçı ile aynı ortamda buluşturmaktır. Kendisinin tecrübeleri ve çalışmaları üzerine sıkı bir sohbet yaşanacağını tahmin ettiğimiz etkinliğimizde; en basit davul ça- lışmalarının önemi ve bu basit çalışmaları kompleks yapılar haline dönüştürmenin yolları üzerine de sanatçının birçok anlatımı ve yönlendirmesi olacaktır. Müziği davul gibi zor ve tabiri caiz ise karmaşık bir enstrümanla seslendirmenin yolları ve bu yolları adımlarken dikkat etmemiz gereken ve kesinlikle büyük önem taşıyan yapı taşları sanatçı tarafından bu geniş yaş kitlesine anlatılacak ve kendisi de uygulamalı olarak gösterecektir. Yazımızın sonuna gelirken belirtmek istediğimiz bir nokta var ki o da etkinliğin tüm gelirinin löse- mili çocuklarımıza bağışlanacağıdır. Sanat ile dostluğu ve yardımlaşmayı birbirine bağdaştıran bu etkinlik için desteklerini esirgemeyen tüm yönetim kadromuza gönülden teşekkürü bir borç biliyoruz. Yazıyı Volkan ÖKTEM’ e sorulan bir soru ile kapatalım isteriz. Sosyal medyada da kar- şılaşabileceğiniz bu röportajda “Hocam sizce müzikte rekabet var mı?” sorusuna sanatçı da “Evet vardır. Ancak müzisyenin kendi ile olan rekabeti vardır!” diyerek cevap veriyor. Her zaman sanat ile kalmanız dileğiyle. Ali GÜNEY Müzik Bölümü Koordinatörü Coordinator of Music Department 56
AYDIN EĞİTİM aydın educationNesibe AYDIN Art AcademyWorkshop & Conversation EventThe countdown has started for all our students and music lovers in Ankara who are looking forward to the“Workshop andConversation with Volkan Öktem”event.Who is Volkan Öktem? What are expected from this event? I would like to start mywriting by answering these questions.Volkan ÖKTEM was born in İzmir in 1970, and his interest for music started at the age of 7. Because of his father beinga soldier, he started to play with the military ochestra in officers’ recreation room. He states that, his interest for musicalinstruments first appeared“when he saw the drums in a wedding that he went with his parents”. After living in Ankara forlong years, he goes to İstanbul and opens up to the world.Working with many national/ international musicians and bands, Volkan ÖKTEM is a very good recording musicianbesides being a stage musician. When you think of how hard playing drums is, this is extremely important for a musician.From jazz to rock, from pop to folk song, he performed in many styles and sorts of music; and he put his name onhundreds of albums in these styles. We need to prepare another writing section to name these albums and musicians,yet he made records for the albums of Sezen AKSU, Laço Tafa, Athena, Quartet Muartet, and many others. He has beenactively involved in Tarkan MÖE Project, and he is currently doing records besides being an indispensable musician ofjazz festivals.About our event which will be held in our artacademy… The main purpose is bringing all ourstudents and music lovers in Ankara togetherwith the musician. In this event we expect tohave a conversation about his experiences andworks; and he would have some explainings andguidance about the importance of basic drumexercises and about the ways of turning thesebasic exercises into complex works. The ways ofplaying music with such a difficult and complexinstrument like drum, and the important things thatwe need to pay attention will be explained to theaudience from different ages by the musician, andhe will also Show by himself.When coming to the end of our writing we needto state one thing; all the income of this event willbe donated to children with leukemia. We wantto thank our administrative staff who supportsthis event, which connects art with friendshipand assistance. We want to end our writing witha question asked to Volkan ÖKTEM. During aninterview that you can find in the social mediaeasily, he was asked “Do you think there is acompetition in music?”. He answers, “Yes, thereis. There is just one competition between themusician and himself!”Always stay with art. Translated by: Müge UZALDI 57
AYDIN EĞİTİM aydın education İÇİMİZDEKİ RENKLER Gerek okul hayatında gerek özel hayatımızda gerekse kendi iç dünyamızda mutluluk büyük ölçüde iyi ilişkiler kurabilme yeteneğimize bağlıdır. Hepimiz kendi kişiliğimizde baskın özellik- lerimizi tanımalı, çevremizdeki insanlarda nasıl bir izlenim bıraktığımızı görmek isteriz. Dengeli ilişkiler kurmak için çevremizdeki insanların davranış biçimleriyle uyum içinde olmamız gerekir. Yaşantımızda birbirimizin davranış biçimini anlamadığımızda kaygı düzeyimiz artar, üretken- liğimiz azalır. Unutmamalıyız ki her girdiğimiz her rolde başkaları ile iyi ilişki kurma becerisi başarının çok önemli bir faktörüdür. Bu beceri insan kişiliklerini tanımaktan geçer. Larry Craft ‘a göre, kişilik özellikleri sarı, mavi, yeşil ve kırmızı renklerle simgelenmiştir. Sarılar bu dört kişilik özelliği içinde en kıpır kıpır olan kişiliktir. Girişkendirler, ayrıntılar üzerinde düşünmezler, çalışma alanları dağınık ve konuşmayı çok severler. Onları toparlayacak birine ihtiyaç duyarlar. Maviler mükemmeliyetçi, her zaman kurallardan yana derli toplu ve düzenli aynı zamanda da detaycı kişilik özelliklerine sahiptirler. Kırmızılar dik durmaya çalışırlar, kimseden yardım istemez, ken- dilerini daima haklı görme eğilimleri vardır. Kararlı iş bitirici sonuç odaklı lider ruhlu bireylerdir. Yeşiller ise kendileri ile barışık, soğukkanlı, barışçıl, arabulucu, sabırlı bireylerdir. Günlük haya- tımızda dört farklı pencereden bakan kişilik renklerinin aynı durum karşısında verdiği tepkileri örnekleyecek olursak; Bir öğretmen öğrencilerinin sınav kâğıtlarını tekrar gözden geçirir farklı dört kişilikteki öğren- cilerinin notunu yükseltir. Kırmızı ”Zaten hakkımdı öğretmenim. ”, sarı “Süpersiniz öğretmenim teneffüste size bir gazoz ısmarlayabilir miyim?”, yeşil “Sağ olun öğretmenim. ”, mavi “Kâğıdımı görebilir miyim?” cevaplarını yönelteceklerdir. Artık siz de kendinizin ve çevrenizdekilerin az çok hangi gruba ait olduğunu tahmin ederek daha sağlıklı ilişkiler geliştirebilirsiniz. Renkleri keşfetmeniz dileğiyle… F. Ceren MÜLAZIM Antalya Okulları Rehber Öğretmeni Antalya Schools Counsellor 58
AYDIN EĞİTİM aydın educationCOLOURS INSIDE USHappiness depends on our ability to make good connections not only in our school lives but also in our private lives andeven in our inner world. All of us should be aware of the dominant parts in our character and we all want to see whatkind of impact we make on others. We need to be in harmony with people around us to build a balanced relationshipwith them. When we don’t understand each other’s behavior, we start to get anxious and our productivity decreases.We need to remember that the skill of building good communication with others is one of the most important factorsof success. To get this skill, we need to know people very well. According to Larry Craft, characteristic features aresymbolized with the colours yellow, blue, green and red.Yellows are the most energetic ones of all.They are sociable,they don’t obsess over details, their workplace is always messy and they like to talk a lot. They need someone whosupports them. Blues are perfectionistic and tidy, they always obey the rules, and they are hypercritical. Reds alwaystry to hold their heads high, they want nobody’s help, they always tend to see themselves as right.They are determined,practical, result - oriented, and they have a leading spirit. When it comes to greens, they are at peace with themselves;they are coldblooded, peaceful, comproming people. In our daily lives, the four different colours of characteristics reactdifferently to the same situation.To give an example:A teacher increases grades of four students from four different characteristics. Red would say“It was already my right,teacher. \"yellow would say\" You are perfect, teacher! May I buy you a glass of soda or a water?” Green would say“Thank you, teacher.” While blue would say“May I see my paper?”Now you can also guess in which group you and people around you belong, and thus you can develop healthierrelationships.Wishing you discover the colours! Translated by: Müge UZALDI 59
AYDIN EĞİTİM aydın education \"BEN NESLİ\" KENDİNE İNAN: HER ŞEYİ BAŞARIRSIN(!) İçinde bulunduğumuz dönem karakterimizi, endişe seviyemizi içinde ye- tiştiğimiz ailemizden daha çok etkiliyor. Seçeneği fazla olan bir dünyaya gözümüzü açtığımızdan olsa gerek, küçük yaşlarda depresyon riskin- den bahsediliyor. Bugünün gençleri tüm nesillerden daha çok öz saygı- ya sahip ancak aynı zamanda en çok depresyon bu nesilde görülüyor. Çok daha özgür ve eşit olmalarına rağmen hayata çok daha olumsuz bakıyorlar. Gençlere verilen mesaj her zaman çok iyimser: her şey ola- bilirsin sadece kendin ol, hep düşlerini izle… Ancak umutlar ve gerçekler arasındaki boşluk uçsuz bucaksız bir hayal kırıklığı uçurumuna dönüş- meye başlıyor. Umudun yükseklerde uçtuğu gerçekliğin ise ezip geçtiği bir zaman di- limi… Ve bu zaman diliminde yetişen “Ben Nesli”. Kendini seven, ken- dine inanan, kendini her şeyin üzerinde konumlandıran, özgüvenli ve iddialı bir nesil olarak tanımlanıyor. Bu nesil için her şeyden önce öz saygı geliyor. “Sen özelsin, eşsizsin ve çok değerlisin. İstediğin her şeyi olabilirsin. Hayallerinden asla vazgeçme. Kendisini sev, kendine inan o zaman her şey mümkün olur. ” Hiçbir gerçeğe dayandırılmadan edinilen öz saygının uzun dönemde çocuklara fayda sağlamayacağını öne süren araştırmacılar, çocukların becerilerini geliştirerek ve bir şeyleri başara- rak öz saygı edinmelerinin daha yararlı olacağını belirtmektedir. Aslında temeli olmadan edindirilen öz saygı çalışkanlığa değil tembelliğe teşvik ediyor. Baumeister, “Özsaygıyı unutun. Öz denetim ve öz disipline daha çok önem verin. ” diyor. Çocuklar kendilerine duyacakları gerçek saygıyı iyi davranışlar sergileyerek ve bir şeyler başararak geliştirirler. Gençlerin sağlam olmayan temeller üzerine inşa ettikleri özsaygıları hayatlarının ilerleyen dönemlerinde karşılaştıkları zorluklarla baş edememelerine se- bep olabiliyor. The Over - Schheduled Child kitabında “Çocuklarımızı acı, mutsuzluk veya rahatsızlıklardan özenle korumanıza gerek yok. Bü- tün zorluklardan özenle kaçındırdığımız çocuklarımız gerçek yaşamda tek başlarına mücadele etmek durumunda kalacaklar. ” diye yazıyor. Çocuklarımıza öz saygı kazandırma meselesi çocuğun davranışlarını ona göstererek ve temellendirerek gerçekleştirilmelidir. Çocuklarımıza hatasız yaşamak değil, hatalarımızdan ders alarak yaşamayı ve bek- lentilerimizi gerçekçi tutmayı öğrettiğimiz ölçüde “ben nesli” nin olumsuz özelliklerini yontarak, çağdaş ve mutlu nesiller yetiştirebiliriz. Sema DAĞ Konya Okulları Rehberlik Birimi Konya Schools Counsellor 60
AYDIN EĞİTİM aydın education“iGeneration”BELIEVE IN YOURSELF: YOU CAN DOANYTHING(!)The era we are living in affects our character and level of anxiety more than ourfamilies in which we grow up. It must be because we are born into a world with lotsof choices, the risk of depression is a concern for people of early ages. Althoughyouth today has the most self - esteem comparing to the other generations,depression is at its highest level among them. They are freer and equal but theirview of the world is also pessimistic.The message to youth is always very optimistic:you can be anything, just be yourself, and follow your dreams… However, the gapbetween hopes and realities turns into a huge disappointment.An era in which hope flies high but crushed by reality and the generation raisedin that era: “iGeneration”. This generation is described as self - loving, believingin oneself, positioning himself over every other thing, self - confident and beingassertive. Self - esteem is the most important thing for this generation.“You arespecial, unique and very valuable. You can be anything you want. Never give upon your dreams. Love yourself, believe in yourself and then everything is possible. ”Researchers claim that self - esteem gained from unrealistic foundations is no usefor the children in the long term and it would be better if they gain self - esteemby achieving something or improving their skills. In fact, self - esteem gainedby achieving nothing encourages being lazy rather than being hardworking.Baumeister says“Forget about self - esteem and concentrate more on self - controland self - discipline. ”Children develop real esteem from performing good behaviorand actually doing something.Self - esteem based on unstable foundations causesproblems they cannot handle in the coming years of their lives.In the book The Over- Scheduled Child, it says “We do not need to protect our children carefully frompain, misery and illnesses. Our kids who are protected from all these difficulties willhave to struggle with them alone in real life. ”The issue of making our children gain self - esteem should be overcome byshowing them what their behavior is and create a foundation from them. If weteach them how to learn from their mistakes rather than providing a life without anymistakes and if we keep our expectations at a realistic level, we can diminish thenegative effects of iGeneration and raise contemporary and happy generations. Translated by Ömer BUDANIR 61
AYDIN EĞİTİM aydın education Çok Çalışmak Değil, Sistemli Olmak! Başarı sizce nedir? Üniversite sınavında derece yapmak mı, iyi bir iş sahibi olmak mı, insanları etkileyebilmek mi; istediğiniz mağazadan giyinmek, iyi gitar çalmak ya da lezzetli yemekler yap- mak mı? Yoksa sadece mutlu olmak mı? İnsanoğlu, onu nasıl tanımlarsa tanımlasın başarılı olmak arzusu peşinde sürüklenir gider. Var ol- manın tüm benlikte hissedildiği o eşsiz duyguyu yaşamak adına türlü yollar denense de hepsinin odak noktasında şu ilke vardır: Çalışmak! Evet çalışmalıyız; fakat bu eylemi koşulsuz bir biçimde, neden - sonuç bağıntısını kurmadan talep etmek beyhude bir ısrardan başka bir sonuç doğurmuyor. Bu talebin altını nasıl doldurmalıyız peki? Sonunda elde edeceğimiz haz, istediğimiz yaşam koşulları vs. Gelişen teknolojiyle birlikte yaşam tarzımız da hızlandı. Arzu ettiğimiz her şeye hemen ulaşmak ve hemen tüketmek istiyoruz. Sonra yenilerini ve daha da yenilerini… Alıştığımız bu hızlı tempo ve hemen elde etme arzusu yalnızca hedefe odaklanmamızı sağlıyor. Ancak hedefe ulaşmak için uygulamamız gereken yöntem göz önünde bulundurulmuyor. Amaca giden her yol mübah değil anlayacağınız! Bunun bir sistemi olması gerekir. Öyle bir siste m ki tüm detayları düşünülmüş, kişinin yalnızca öğrenme sürecindeki beynine değil, fiziksel ve ruhsal tüm benliğinin göz önünde bulundurulması gereken bir sistemden bahsediyoruz. Claude Pepper’ın ünlü bir sözü vardır: “Ha- yat bisiklet sürmek gibidir. Pedalları çevirmeyi sürdürdüğünüz sürece düşmezsiniz. ” Evet, çok doğru; fakat önce pedalların ayaklarımıza tam oturduğundan emin olmamız gerekir. Yaşadığımız her an bu hayata ait. Hayatımızın değerli olduğunu düşünürsek eğer tek bir anın bile anlamsız geçmemesi, yaşamdan aldığımız haz açısından fazlasıyla kıymetlidir. Buradan yola çıkarsak sadece bizi mutlu edecek amaçlarımız için değil, o amaca ulaştıracak yöntemin de bize yaşadığımızı ve bu yaşamdan aldığımız mutluluğu hissettiriyor olması gerekir. ‘Sonunda iyi bir meslek sahibi olmak ve çok para kazanmak için bu sene sadece derslerini düşünmek’ fikri kasvetli duygulanışlara sürükler öğrenciyi. Peki ne olacak? Bırakalım ders çalışmayı, yaşasın özgürlük mü? Elbette ki hayır! Hayatımızın hangi evresinde olursak olalım belli bir olgunlaşma sürecini tamamladıktan sonra sorumluluklarımızı belli bir sistematiğe dönüştürmek ve bu alışkanlığımızı da bir sonraki nesle aktarmak durumundayız. Toplumdaki her bireyin bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluklar bireyi yaşama bağlayan, bir amaç için var olma duygusunu besler. Bu nedenle uzun vadede bireye mutluluk verir. Fakat kısa vadedeki çilesi sorumlulukları aksatma eğilimine sürükler bizleri. Bu aksamanın oluşmaması adına sorumluluklarımızı sistemli bir alışkanlık haline getirmek durumun- 62
AYDIN EĞİTİM aydın educationdayız. Öyle bir sistem ki bu, içerisinde kişiye nefes almasını sağlayacak, inisiyatif kullanacak veözgürlük duygusunu törpülemeyecek öğeler barındırır. Eğer ki siz bir öğrenciye şu saatte otur veşu kadar soru çöz, şu saatte yemek ye, şu saatte uyu derseniz bir süre sonra kendisini küçücükbir hücrede sıkışmış hissedecektir. Bahsettiğimiz sistemin kurulabilmesinin ilk koşulu bu sisteminmimarının bizzat o sistemin uygulayıcısının, yani öğrencinin kendisi olmasıdır. Bırakın çocuğunuzkendi sistemini kursun. Sistemini, onun bireysel farklılıklarına, kapasitesine ve günlük rutinlerineuyarlamasına izin verin. Kendine ait olan, sahipleneceği bu sistemi uygularken ne kadar motiveolduğunu göreceksiniz. Endişelenmeyin! Onu kendi haline bırakmıyorsunuz. İlginiz, gözünüz yineonun üstünde olacak. Yine ona tavsiyelerde bulunacaksınız. Hataları konusunda yine uyarılarınızolacak. Ama ona sorumluluk ve öz disiplin sahibi bir birey olduğunu hissettirdiğiniz anda hayatıboyunca sahip olduğu sorumlulukların, üzerinde bir yük değil, kişiliğinin temel taşları olduğunugörecektir.Sonuç olarak kalıcı başarının sırrı niceliksel değil niteliksel artı değere sahip bir çalışma siste-midir. Bu sistemi oluşturmak sabırla, doğru iletişimle ve uzman eğitimcilerle mümkün olacaktır.Çocuklarınıza “Çok Çalış” demeyin. Onlara kısa vadede derslerini, uzun vadede ise hayatlarınıplanlamayı öğretin. Çağlar BUÇANOĞLU Rehber Öğretmen Counsellor 63
AYDIN EĞİTİM aydın educationNot Studying So Hard, Systematically!What is success to you? Is it having a university degree, In whichever step of our life we are in, we need to changehaving a good job, attracting people, wearing the brands our responsibilities into strategies and give them toyou want, playing the guitar well or cooking delicious the next generations. Every individual in society has ameals? Or, is it simply being happy? responsibility. These responsibilities give the feeling of living for a purpose, which binds the individual to life. ForThe human,in any way he describes it,tries to be successful this reason, the individual feels happiness in the long term.and follow its possibilities. He even tries various ways to But in the short term, the entrepreneurs drag us into afeel that unique feeling of existing whole; in the center of it tendency to neglect our responsibilities. We have to makeall, the principle is the same: To work! our responsibilities a systematic habit in the name of not creating this kind of problem.This is a type system that letsYes we should work; but claiming this action unconditionally, the person breathe, have choices and feel freedom. If youwithout establishing cause - effect associations, has no are a student, and you sit down at the hour to solve theother consequence than a futile insistence. How are we question as much as you can, eat at that hour, sleep at thatsupposed to fill this demanding gold? Finally, the pleasure time and you will feel trapped in a tiny cell after a while.we get, the life conditions we want, and so on. The first condition of the system that we are talking about isAlong with the developing technology, our lifestyle has that the architect of the system itself is the implementer ofalso accelerated. We want to reach everything we desire that system, that is, the student himself. Let your child buildand consume immediately. And then, the innovations and his own system. Allow the system to adapt to its individualeven more innovations...This fast tempo we have achieved differences, capacity and daily routines. You will see howand the desire to get it right now only allows us to focus motivated they are when applying this system to your own.on the goal. However, we do not consider the necessary Do not worry! Don’t ignore them. You should keep yourmethod to achieve the goal. Understand, not every path attention on them so you can give them advice and warnleading to purpose is permissive! It has to have a system. them of mistakes. But it's their responsibility.We are talking about a system in which all the details areconceived, not just the brain of the person in the learning As a result,The secret of permanent success is not savingprocess, but a system in which all the physical and spiritual the quantitative values but saving the qualitative ones.self must be taken into consideration. Claude Pepper has a Creating this system can be possible only with patience,famous saying: \"Life is like cycling.You will not fall as long true communication and efficient educators. Don’t say:”as you continue to move the pedals. \"Yes, very true; but Study hard!” to your children. Teach them to plan theirfirst we need to make sure that the pedals are fully placed. lessons with short goals, and their life in long process.We live for every moment. If we think that our life is Translated by: Ruşen ÜNLENENworthwhile, believe it is not meaningless even for a singlemoment,it is very valuable in terms of the quality of our lives.Making the most of our lives is not only for our purposesof making ourselves happy, but also the way in which wereach that goal. We must make ourselves feel happy andeven happier in this life.The idea of only thinking of lessonsthis year in order to have a good profession at the endand earn a lot of money, drags on gloomy emotions. Sowhat will happen? Forget about work, freedom to live? Ofcourse not!64
AYDIN EĞİTİM aydın educationMÜZEDE DRAMA / MÜZEDE PYPÜmitköy İlkokulu olarak müzede drama çalışmaları-mızı bu sene PYP üniteleri çerçevesinde yapılandır-dık. Buna göre ilk gezilerimiz, 2. sınıflarımızla “Bu-lunduğumuz yer ve zaman” temasını Yuvalarımız(Yaşam Alanlarının Gelişim ve Değişimi) ünitesi kap-samında Atatürk Evi Müzesi ziyaretiyle başladı. Öğ-rencilerimizin okul dışı bir eğitim ortamı olarak müze-lerden yararlanmalarını ve müzeleri bir yaşam biçimihaline getirmelerini sağlamak amacıyla yürütülen buçalışmalarda yaratıcı drama yöntem ve teknikleri kul-lanılmıştır. Müze sonrası yaşantıları ise bir anket ve“Bu müze deneyimini tanıdığın biriyle paylaşıp onada tavsiye etmek istesen nelerden bahsederdin?” so-rusundan yola çıkarak bir mektup yazma etkinliğiyledeğerlendirilmiştir.Candan ÇAPMANDrama ÖğretmeniDrama TeacherDRAMA IN THE MUSEUM /PYP IN THE MUSEUMThis year, as Ümitköy Primary School, we restructured our drama practice at the Museum within the framework of the PYPunits.Accordingly, our first trip with 2nd grades began with a visit to Ataturk's House Museum within the theme of“wherewe are in place and time” and Our Homes unit (development and change of habitat). In order to provide our studentsbenefit from the museum as a learning environment outside of the school and see the museums as a way of life, creativedrama methods and techniques were used in this study. After the museum, the activity of writing a letter was evaluated,which was based on a survey and a question \"if you want to share this museum experience with anyone you know andrecommend him / her, what will you talk about?\"Translated by: Tuğçe MUTLU 65
AYDIN EĞİTİM ‘Zamanı öldürmek en pahalı harcamadır. ’ Balzac aydın education ZAMANIN ÖNEMİBankada her sabah 86. 400 adet altın yatırılan nızı veya gerçekleştirdiğinizi göreceksiniz.bir hesabınız olduğunu düşünün. Gayreti ve zamanı en ekonomik biçimde kul-Gün boyunca, bu altından istediğiniz kadarını lanmanın ön koşulu plânlı ve programlı çalış-harcamakta serbestsiniz. Ancak bir tek koşu- makta yatmaktadır.lunuz var. O gün harcadığınız miktar ertesigüne devretmiyor. Yani bir gün önceki altının Yapmayı planladığınız işte aceleci veya mü-tamamını harcamış veya hiç harcamamış da kemmeliyetçi olmak yerine kararlarınızı dahaolsanız, ertesi sabah hesabınızda yine 86. 400 etkin ve sağlıklı düşünerek vermelisiniz.altın olduğunu görüyorsunuz. Önemsiz işlerle verimli saatlerinizi harcamak-Böyle bir durumla karşı karşıya olsaydınız, tansa; HAYIR demenin önemini bilmelisiniz.acaba ne yapardınız? Çoğu insan gibi bu ka- HAYIR diyebildikçe yaptığınız planlara dahadar altını hergün harcamak için bir yol bulur- iyi uyabilir, sizi yıldırıp, yoracak etkinlikleri ken-dunuz herhalde. Ancak sizden beklenen, bu dinizden uzaklaştırabilirsiniz.altını iyi bir planlamayla değerlendirerek uzunvadede en büyük getiriyi sağlamak olacaktır. Hiçbir işinizi ertelemeyin. Gerekiyorsa büyük işlerinizi küçük parçalara ayırın. Bu sayedeZaman bir “banka”dır. Bu bankada size her yapmakta zorlandığınız işleri daha kolay vegün istediğiniz gibi harcayabileceğiniz 86. 400 kısa sürede halledebileceğinizi göreceksiniz.saniye verilir. Bu saniyeleri kullanmazsınız,bir sonraki güne de devredemezsiniz. Bundan Her yapacağınız iş için kendinize bir başlangıçdolayı harcamalarınızı belirli bir plan dahilinde, ve bitiş zamanı belirleyin. Bunu yaparken plan-önceliklerinizi göz önünde bulundurarak yap- larınızın işleyişini olumsuz etkileyecek etmen-manız size daha etkin sonuçlar doğuracaktır. lerden kurtulmalısınız. Özellikle cep telefonu- nuzu kısa ve öz kullanmaya özen gösterin.Hepimizin eşit olarak sahip olduğu bir tek şeyvardır; ZAMAN!.. Şimdi başarı için zamanı yönetme vakti.ZAMAN; çoğaltılamaz, satın alınamaz, depo- Unutmayın! Akrep ve yelkovan hiç durmuyor…lanamaz ve tekrar geri getirilemez. Amaç vehedeflere ulaşmak için zamanı verimli kullan- “İyi düzenlenmiş zaman, iyi düzenlenmiş birmak gerekir. zihnin en kesin işaretidir. ” Isaac PitmanBunun için; Aysun KÜÇÜKHemen bir zaman çizelgesi oluşturunuz. Gün Yıldızlar Lisesi Rehber Öğretmeniiçinde yapılacaklarınızı listeleyerek bunlarıönem ve önceliklere göre sıralayınız. Gün so- Yıldızlar High School Councellornunda listedeki hedeflere ne kadar yaklaştığı-66
THE IMPORTANCE OF TIME AYDIN EĞİTİM aydın education “The worst expense is wasting time. ” BalzacImagine you have a bank account and it is filled with 86. Stop postponing! If it’s necessary just divide your work400 gold coins every day. and then finish everything one by one. You’ll see it’s not that hard.You can spend these gold coins all you want during the Set time limits. To do this you need to get rid of anythingday on one condition only. You cannot transfer them to that can distract you from your work, especially yourthe next day, that is to say, even if you leave some in your phone.account you will have 86. 400 gold coins on the very next Time management is the key to success.day. Don’t forget TIME never stops! ‘Well arranged time is the surest mark of a well arrangedIf you were in this situation, what would you do? Like most mind. ’people, you would try and find a way to finish all of the Isaac Pitmangold coins, right? However, what is expected from you, isto make a good plan and find out a way to make the most Translated by: Tülin SAĞLAMprofit from the coins you are given every day.Time is the ‘bank’ here. You are given 86. 400 secondsevery day and if you don’t use those seconds, you cannottransfer them to the next day.Therefore, you need to planout how to spend your gold coins by identifying yourpriorities to make the optimum profit.TIME is the only thing we all have equally.We cannot buy, store, take back or multiply TIME.We haveto use it efficiently in order to achieve our goals.To do that:Make a timetable. List everything you are going to doduring the day according to their importance. At the endof the day you’ll see how close you are to accomplishingyour goals.The key to use time and effort efficiently is to be organized.When you make decisions you shouldn’t be rash, youshould think carefully.You shouldn’t spend a lot of time on insignificant things;you need to understand the importance of saying NO!When you are able to say NO, you can follow your plansmore easily. 67
AYDIN EĞİTİM aydın education Duygu Düzenleme Becerisinde Beyin Temelli Yaklaşım“Üzülmeni önlemek için bir şeyler yapmak isteyeceğim; ancak bunun yerine sana bu duygulardankaçmamayı ve acını hissetmeyi öğreteceğim. ” Brene BrownÖnemli bir yaşam becerisi olan duygu düzenleme becerisi duygunun fark edilebilmesi, o duyguyuortaya çıkan tetikleyicileri görebilme, izleyebilme ve buna bağlı olarak oluşan duyguyu anlamlan-dırabilme ve karşısındaki kişiye ifade edebilme becerisi olarak tanımlanmaktadır. Peki, ne zamanortaya çıkar? Bebekler doğduğu andan itibaren duygularının farkındadırlar, üzüldüklerini, coşku-larını veya kızgınlıklarını yüz ifadeleriyle yansıtırlar ancak bunun ne anlama geldiğini ve nasıl dilegetirilebileceğini elbette zamanla öğrenirler.Çocuğun beyni tıpkı yeniden inşa edilen bir ev gibidir. Beynin alt katmanları olan beyin sapı velimbik bölgeler beynin ilkel kısmı olarak ifade edilmektedir. İlkel beyinde zekâ yoktur. Buradayalnızca güçlü duygular, kendimizi korumaya yönelik içgüdüler ve hayatta kalmamızı sağlayantemel fizyolojik ihtiyaçlarımız vardır. Adrenalin üretir, kanı pompalar ancak düşünce ve çözümüretemez. Çocuklar sinirlendiklerinde ellerindeki oyuncağı fırlatıp attığında veya arkadaşına vur-duğunda beynin bu bölümüyle hareket ettiklerini söyleyebiliriz. Prefrontal korteks olarak bilinenbeynin üst katmanları ise daha sofistike ve karmaşık eylemlerden sorumludur. Düşünme, duygu-lanım, empati kurma ve ilişki kurmayla ilgili becerilerle ilişkili olup, daha dengeli, anlamlı ve sağ-lıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar. Beynin bu bölümü doğumda henüz gelişmemiş olup, erkençocukluk döneminde gelişmeye başlar. Dolayısıyla bakım veren kişiler çocuğun yaşamının erkenyıllarında onun için iyi birer duygusal koç olmayı başarabildiklerinde, duygu düzenleme becerisigeliştirilebilir ve öğrenilebilir bir beceridir.Şunu biliyoruz ki, anne baba kendi duygusunu fark etmiyor, ifade etmiyor, bastırıyor veya duy-gusunu başka şekilde ortaya koyuyorsa çocuklar da duygularını sağlıklı bir şekilde ifade etmeyizor öğreniyor. Çocuklar sinirlendiklerinde, hayal kırıklığına uğradıklarında veya üzüldüklerindeduyguları beynin alt katmanları tarafından kuşatılır ve sıklıkla kontrol edilmekte zorlanan tepkilervermelerine sebep olur. Anne babalar olarak bazen çocuklarımızın öfke, kızgınlık, hayal kırıklığıgibi duyguları hissetmesinden rahatsız oluyor, onun üzülmesine katlanamıyor veya duygularınıyok sayıyoruz, onu oyalıyor, çeldiriyor, onu kendi duygusunu fark etme becerisinden uzaklaş-tırıyoruz. Biz yetişkinler olarak kendi duygularımızı düzenleyerek, onların yaşadıkları duygularhakkında açıkça konuşmalarına fırsat verdiğimizde, o duyguyu yaşamalarına sebep olan olaylarlailişki kurmaları için yüreklendirdiğimizde, duygularını ifade etmelerine olanak sağladığımızda bey-nin gelişmiş üst katmanlarını aktive ederek daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına katkı sağlayabiliriz.Üzüntü dediğimiz duygu hakkıyla yaşadığımızda en uzun süren duygu, kızgınlık birkaç dakika,haz birkaç saniye, şükür ise saniyenin otuzda biri kadar sürüyor. Duygular çok hızlı geçiyor, haya-tı biraz yavaşlatırsak duygularımızı da olumlu ve olumsuz olmaksızın doyasıya yaşayabilir, duygudilini yaşamımıza entegre edebiliriz. Uzm. Psk. Nilay EVİRGEN – Expert Psychologist Nilay EVİRGENKaynak:Siegel, D. J. ve Bryson,T. P. (2016). No Drama Discipline. New York: Guilford PressSiegel, D. J ve Bryson,T. P ( 2011).The Whole Brain Child. New York: Random House Publishing Group68
AYDIN EĞİTİM aydın educationBrain - Based Approach to Emotion Regulation Skills“I want to do something to prevent your sadness; but instead, I will teach you how not to avoid these feelings and feelthe pain. ”Brene BrownEmotion regulation skill, which is an important life skill, is defined as being able to perceive emotion, being able to seeand watch emotional triggers, and being able to understand and express the emotion that arises as a result. When doesit occur? Babies are aware of their emotions from the moment they are born, they express their feelings of sadness,enthusiasm or anger with facial expressions but of course, they learn in time what it means and how it can be expressed.The child's brain is like a house that is rebuilt.The brainstem and limbic regions, which are the lower layers of the brain,is defined as the primitive part of the brain. Primitive brain lacks intelligence. Here, are only strong emotional instinctsto protect ourselves and basic physiological needs that enable us to survive. It produces adrenaline, pumps blood butcan’t produce thought and solution. When children throw a toy or hit their friend when they get nervous, we can say thatthey act with this part of the brain.The upper layers of the brain known as the prefrontal cortex is responsible for moresophisticated and complex actions. It is related to thinking, empathy and establishing relationship skills and it contributesto the establishment of more balanced, meaningful and healthy relationships.This part of the brain has not yet developedat birth and develops in early childhood. So when caregivers are able to be good emotional coaches for children in theearly years of their lives, emotion regulation skill becomes a skill that can be improved and learned.As we know; if the parents do not notice or do not express their feelings and push them, or express their emotionsdifferently, children find it difficult to express their feelings properly. When children are nervous, disappointed or sad,their emotions are encircled by the lower layers of the brain and cause reactions that are often difficult to control. Asparents, we sometimes feel uncomfortable when our children experience feelings like anger or frustration. We can’t beartheir sadness or we ignore their feelings, delay them, cause them to be misguided and remove them from the ability torecognize their own feelings. When we, as adults, organize our own feelings and give our children opportunity to speakopenly about the feelings they are experiencing, when we encourage them to relate to events that cause their emotionallives, when we allow them to express their feelings, we can contribute to establishing healthier relationships by activatingthe developed upper layers of the brain.Sadness is the longest feeling when we experience it thoroughly; anger takes a few minutes, pleasure takes a fewseconds, and gratitude takes one - thirtieth of a second. Emotions go fast; if life slows down a bit we can live our feelingswith satisfaction, we can integrate the language of emotion into our lives.References:Siegel, D. J. ve Bryson,T. P. (2016). No Drama Discipline. New York: Guilford PressSiegel, D. J ve Bryson,T. P ( 2011).The Whole Brain Child. New York: Random House Publishing GroupMiddle School English TeacherTranslated by: ALİ CİBİŞOĞLU 69
AYDIN EĞİTİM aydın education DOĞRU ÖĞRENME METODLARI Eğitim hayatına başlanılan andan itibaren öğren- me ve öğrendiklerini kullanma mücadelesi baş- lar. Ülkemizde bir de öğrendiklerini sınavlarda kullanma çabası, bizi etkili öğrenme ve öğren- diklerimizi hemen unutmama yönünde değişik metot arayışlarına iter. Bilindiği gibi her öğrenci farklıdır ve her öğrencinin ilgi alanı ve dolayısıyla öğrenme şeklide farklıdır. Günümüzde bu öğren- me metotları üzerinde değişik bilimsel çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar da yöntemlerden bahsedilmektedir. Ancak biz çocuğumuza uygun olan yöntemi nasıl belirleyeceğiz, doğru yöntemi nasıl bulacağız. Öğrenme yöntemleri çocukların özelliklerine bağlı olarak, görsel, işitsel ve kinestetik/dokunsal olmak üzere üç ana grupta toplanmaktadır. Öğ- rencinin öğrenme stiline bağlı olarak konuyu ilgisini çekecek şekilde doğru materyallerle sunmak gerekir. Öğrenci de kendine uygun yöntemi seçerek dinleyerek, izleyerek, araştırarak, yazarak ya da okuyup anlatarak daha iyi öğrenebilir. Eğer verilen bilgiler öğrenciye çok zor ya da çok kolay geliyorsa bu öğrenme güdüsünü azaltabilir. Bu nedenle öğrencinin düzeyine dikkat etmek gerekir. Bu öğrenme metotları bazen derslere göre de farklılık gösterebilir. Örneğin Sosyal Bilgiler dersi okuyup anlatarak daha iyi öğrenebilecekken, matematik dersini yazarak, Fen Bilimleri dersini ise araştırma yaparak daha iyi öğrenmek mümkün. Doğru metotlarla çalışılması durumunda akade- mik başarı kaçınılmaz olacaktır. Ancak hayatın kendisi için akademik başarı tek başına bir şey ifade etmemektedir. Akademik başarı nihai hedef olmamalı, sonuç hedeflenirken süreç unutul- mamalıdır. Öğrenme stilleri dışında bazı pratik ve denenmiş yöntemleri uygulamakta öğrenmeyi kolaylaştırıcı etmenlerdir. Bunlar öğrenilecek bölümü parçalara bölerek çalışmak, tek bir şeye odaklanıp, bitin- ce diğerine geçmek, her gün kısa süreli de olsa gün içinde yapılanları tekrar etmek, eksiğini tespit edip bunu bir sonraki sınava kadar o eksiği tamamlamaktır. Tüm bunlar, öğrenme stilleri ve kolay öğrenme yöntemleri sınavlarda başarılı olmak, akademik başarıyı sağlamak için yeterli olacaktır. Ancak öğrenilen bilgilerin sınavlarda ölçme için kullanıl- masının yanı sıra hayat ile de bağlantısını da kurmak gerekir. Doğanın içinde yaşayarak, yaşama ilişkin bilgilerin uygulanarak öğrenilmesi ise en güzel öğrenme metodudur. Öğrenme metodu ne olursa olsun öğrenilen bilgilerin pratiğe geçmiş hali onları gerçek anlamda bilgi yapacaktır. Vacide KUTAY Nesibe Aydın Ümitköy İlkokulu Müdür Yardımcısı Ümitköy Primary Schools Vice Principal 70
AYDIN EĞİTİM aydın educationMETHODS of LEARNINGThe moment we start our education life, the struggle to learn and use the things welearn starts. And the struggle to use what we have learned in the exams, pushesus towards different method quests to learn effectively and in the direction of notforgetting what we have learned so quickly. As it is known, students are different andtheir interests and therefore their ways of learning is too. Nowadays there are diversescientific studies made on these different learning methods. However, how are wegoing to determine the most suitable method for our children, how are we going tofind the right one?Learning methods can be gathered in three main parts as visual, auditory andkinesthetic/tactile depending on the specialties of children. The subject needs to begiven to children in the way that it will take his/her attention, with the right materials.Student can learn better by choosing the most suitable skill which can be by listening,watching, searching, writing or reading and explaining it. If the information given istoo hard or too easy for the student, this may decrease students’ learning motivation.That’s why we have to be careful about the level of the students.These learning methods can differ from lesson to lesson. For example; while SocialStudies lesson can be understood better by reading and explaining, Math lessonneeds to be written and Science lesson needs to involve research. In the event that isworked with the right methods, academic achievement will be inevitable. However, forthe life itself, academic achievement alone doesn’t mean anything. That shouldn’t bethe ultimate goal, we shouldn’t forget the process while aiming for the result.Other than learning styles, there are some practical and proven methods to be usedas well to ease the learning. These are; studying by dividing the subject into parts,focusing on one subject and pass to another after it’s done, revising daily even if it’sfor a short time, detecting what’s missing and completing it until the next exam.All of these learning styles and easy learning methods will be enough to succeed inexams and to provide the academic success.Besides,alongside using the informationwe learned in the exams, we also have to link it with daily life.The best learning methodis applying the information of life whilst living in the nature. No matter what the learningmethod is, if the acquired information turns into practice, it will become knowledge. Translated by : Ezgi ERDOĞAN 71
AYDIN EĞİTİM aydın education ÇOCUKLARIMIZA ÖDEV YAPMA ALIŞKANLIĞINI NASIL KAZANDIRABİLİRİZ? Çocuklarımızın eğitim hayatları boyunca ödev sorumlulukları ola- caktır. Çocuklarımıza bu sorumluluğu küçük yaşta kazandıramaz- sak büyüdüklerinde kazanmaları çok zor olacaktır. Bu süreçte on- lara destek olabilmemiz için ilk ve en önemli adım motivasyondur. Çocuğunuzdan ödeve ne zaman başlayacağına karar vermesi- ni isteyin ve zamanında başladığında onu ödüllendirin. Fakat bu ödüller pekiştirici nitelikte olmalıdır. Ödül her gün olduğunda nite- liği kaybolacaktır. Ders materyallerini birlikte hazırlayın. Örneğin, “Hangi kaleminle ödevini yapmak istersin?” diye sorun ve o istediği kalemini seçsin. Çocuğunuz ödev yapmaya başladığında ilk 5 dakika yanında olun, dikkatini öde- vine vermesinde ve isteneni anlamasında yardımcı olun, bırakın kalanı o kendi öğrendikleriyle halletsin. Bitirdikten sonra beraber kontrolünü yapabilirsiniz. Böylece kendisine olan güveni de artacaktır. Düzenli bir ödev saati oluşturun ve en az bir ay bu düzeni bozmayın. Çünkü rutin ya- pılan işler alışkanlığa kolay dönüşür. Çocuğunuz zamanla kendisini ödev saatine göre düzenler. Ödevinin sorumluluğunu çocuğunuzun almasını sağlamalısınız. O yapmıyor diye ödevini siz yap- mamalısınız. Bırakın öğretmeniyle ve arkadaşlarıyla o yüzleşsin. Ödev yaparken 5 - 10 dakikalık molalar belirleyin. Mola aralarını bitirmesi gereken bölümü bitirdikten sonra vermesini sağlayın, aksi takdirde çocuk araya kadar kalan süreyi hayal kurarak geçirecektir. Bu adımları sağlarsak çocuklarımıza hem destek olacak hem de öğrencilik hayatları boyunca ödevi bir yük gibi hissetme- lerini engellemiş olacağız. Berfin GÜNERİ Sınıf Öğretmeni Classroom Teacher HOW CAN WE HAVE OUR CHILDREN GAIN THE HABIT OF DOING HOMEWORK Our children will have the responsibility of doing homework for the rest of their lives. If we do not make them gain this habit at a very young age, it will be hard for them to gain this habit when they grow up. Motivation is the key to deal with this issue. First, ask your children to schedule their time to do homework and if they start on the scheduled time, you should reward them. However, you should n’t reward them so often.. If you reward your children every day, it will lose its importance. Prepare lesson materials together. For example; you can ask “which pencil do you want to start doing your homework with?” and let them choose the pencil. Spend five minutes together when your child starts doing his or her homework, and to help them understand and focus on it. When it comes to doing the rest of the homework, let them accomplish this with their own learnings so that they can be self confident about it. Schedule a regular homework hour and be persistent on it for a month. Here, our aim is to make your children gain the habit of doing homework.You should also make your children take their own responsilbilities to do their homework alone. You shouldn’t make them do their homework if they do not want to do. Let them face the consequences of not doing it. Make sure to schedule 5 to 10 minute breaks while doing homework. Make sure they have break time when they are in tune with their homework schedule, otherwise they will spend their time day dreaming. If all parents follow these steps, they will both support their child and have them feel that it isn’t a burden for them to do their homework. Translated by : English Department 72
AYDIN EĞİTİM aydın education 73
AYDIN EĞİTİM aydın education AYNAEDEBİYATIN YÜZÜMÜZE TUTTUĞU Bir Milan Kundera romanında, \"edebiyat yüzümüze ayna tutuyor\" diye başlayan cümlenin, \"san- dığımız kadar çirkin değiliz\" biçiminde devam ettiğini okuduğumda, \"öyle mi?\" diye düşündüm. Ayna metaforu hoştu, itirazı önleyen bir iddialılığı da vardı üstüne üstlük. Sanırım sorunum cümle- nin devamı ile ilgiliydi: sandığımız kadar çirkin değiliz! Bu cümleyi her düşündüğümde, neresinden bakarsam bakayım, birazcık çirkiniz gibi geliyordu bana oysa. Hatta bazı bazı çok çirkiniz. Ede- biyatı iç dökme aracına dönüştürdüğümüzden; ona çömlekçinin mavisine baktığı gibi bakmaya başladığımızdan bu yana giderek çirkinleşiyoruz. Rivayettir; bir çömlekçi çömleklerimi maviye boyarmış da bitmiş mavisi ve mavisini alacağı ülkede savaş varmış. Gidemezsin, demişler o ülkede savaş var. Adam anlamamış ve demiş ki, savaşın benim mavimle ne ilgisi var? O çömlekçiye çok benziyoruz artık. Biz var olana doğup, gördüğümüzü hayatın olası tek gerçeği olarak kabul ettikçe de benzemeye devam edeceğiz. Bu yüzden, yalnız kendi tonunu dışa vuran maviliğin peşinden koştukça; ede- biyatı bir iç dökme mekanizması olarak kullanmaya devam ettikçe çok daha çirkin olacağız, birer ucubeye dönüşene dek. Kendini dar alanlara sıkıştırmış ucubeler olacağız. Artık bilmeliyiz ki, savaş mavimizle ilgili. Bir diyeceğim var, dinle beni: Var oluş, kendini oluşturabilme / yaratabilme, kendini tanımladığın zeminde oluşturduğun yan yana getirdiğin sözcüklerdi. Bu zemin ve sözcüklerin ne kadar güçlü ise o kadar güçlü; ne kadar ince ve duyarlıysa sen de o kadar oluyordun. İnsan parmağının ucunda bitmez iken, parmağının ucunda başlıyordu. Kabaca ifadelendirirsek, değişim ve kullanım değeri olarak ikiye ayırdığımız değer ayrışması var- dı (böyle bir dünyaya doğmuştuk). Değişim değeri tüm sahip olduğumuz kavramların içini boşal- tıyordu, yalnızca kavramların değil insanın içini boşaltıyordu, çünkü insan sahip olduğu dildi. Dil insanı oluşturuyordu. İçi boşaltılan ilişkiler ve insanlarda, hiçbir sözcük anlamını bulamıyor, artık sahip olmadığımız nedenimizle yaşamaya mahkûm ediliyorduk. Özel ilişkiler artık çok daha önemliydi. İçi boşaltılmış değerlerin sahası alanına gelen kamuya karşılık, insan değerlerinin yaratılıp anlamlı olduğu yer sadece dostluk ve aşk oluyordu: insanın \"kendi\" gibi olup, kendini ortaya çıkarabildiği dar alanlar! Demem o ki, hayatlarımız gibi söylemimizi de yazını da o dar alanlara sıkıştırdık. Yaşamın, içinde bulunduğumuz ve değiştirebildiğimiz gerçeklik olduğunu unutup; onu maruz kaldığımız zorunlu- luklar olarak algılamaya başlayarak gerçekte dil 'siz kaldığımızı görmek istemedik ve önümüze çektiğimiz kağıtlara dar alanlarımızı resmetmenin ötesine geçemedik. Edebiyatın güzelleyen aynasını yalnızca kendi yüzümüze tutarak süslendiğimizi sandık. Bizi sa- dece bize güzel gösteren aynalara sığındık. Tam da bu yüzden, iç dökme edebiyatının yazının her yerine sinmesi hiç de tesadüf değil. Dar alanlardan çıkmanın yolu, belki de içi boşaltılmış sözcükleri reddetmektir. Bu bile kendi zemi- nimiz üzerinde durmanın başlangıcı olabilir. Aksi halde çirkiniz, çok çirkiniz. Figen UYGUR MELEKOĞLU Yıldızlar Lisesi Felsefe Zümre Başkanı 74 Yıldızlar High School Head of Philosophy Department
AYDIN EĞİTİM aydın educationMIRROR THAT LITERATURE KEEPS ON OUR FACEWhen I read a sentence begining with“literature is keeping a mirror on our face”and goes on with“we are not as ugly aswe think” in a Milan Kundera novel, I thought “is that right?”. Mirror metaphore was nice, also it was assertive enough toblocks objections. I guess my problem was about the rest of the sentence: we are not as ugly as we think! Everytime Ithought about this sentence, no matter which side I was looking for, we were a bit ugly. Even sometimes we were hideous.Because we turned out the literature to an outpouring tool and we started to look at it like the potter looks at his blue, weare getting uglier and uglier.There is a rumor, a Potter colored his pots in blue but he ran out of blue and there was a war in the country he was buyinghis blue.They said:“You can’t go.There is a war in that country”. Man didn’t understand and said“what is the relationshipbetween my blue and war?”We are really being like him.As long as we go on accepting the things we see as the only reality of life, we will continue being like him. Because ofthis, as we chase the blueness which only expresses it’s own tones; keep using literature as an outpouring tool, we willbecome uglier until turning into freaks. We will be self prisoned freaks.We should know that, the war is about our blue. I have something to say, listen to me:Existance, self creating/ being able to create was the sentences you made on the ground you identify yourself.You wereas strong, kind and sensitive as your words. While human was not finishing on finger tips, was starting on finger tips.Roughly speaking,there was a value devided to two as changing and usage value (we were born in that World).Changingvalue was emptying all the notions we had, not only notions but also it was emptying the human, because human was thelanguage ge owned. Language was creating the human. No Word was meaningful on emptied relationships and humans.We werher e prisoned tol ive with our reason which we didn’t own anymore.Personal relationships were much more important. Only friendship and love was the place where human values werecreated: the narrow areas where human was like himself and reveal himself.In short, like our lives, we compressed our speach and writings to that narrow space. We forgot the life was a reality thatwe are in and we are able to change. We started to see it as obligations we have to deal with so we didn’t want to seethat we were muted and we couldn’t go further than picturing our narrow areas on papers we took.We thought that we were beautifying oursleves by looking at the literatures embellishing mirror. We hid behind the mirrorsthat show us beautiful only to us. For this reason, it is not a coinsidence that outpouring literature is everywhere in writings.Way to leave those narrow lands may be rejecting emptied words. Even this might be the start to stand on our ownground.Otherwise, we are ugly, extremely ugly.Translated by: 2017 NAYL MUN Team & Ömer Yalın ERDOĞAN 75
AYDIN EĞİTİM aydın education NESİBE AYDIN’DA YENİ YIL EĞLENCESİNihayet yeni yıl geldi. Okulumuz organizasyon ekibi “NAOPARTY” adında çok güzel bir programhazırladı. Çeşitli oyunların yanı sıra benim de katıldığım bilek güreşi turnuvası favorimdi. Herne kadar derece elde edememiş olsam da çok eğlendim. Partinin sonunda herkesin kendisineçıkmasını istediği büyük hediyenin çekilişi Sayın Nesibe Aydın Hoca’mızın katılımıyla daha daheyecanlı geldi. Benim de herkes gibi 2018’den beklentilerim tüm dünyada barış, sağlık, huzurve başarıdır. Mehmet ÜNAL 9 Fen – DAnadolu Lisesi okul başkanı olarak tüm okul arkadaşlarımı motive etmek ve yeni bir yılı umutlakarşılamak üzere Müdür Yardımcımız Şafak Hoca’yla birlikte yılbaşı partisi planladık. Okul Mü-dürü Ali Hoca’mızın, Kampüs Müdürü Kemal Bey’in ve organizasyon ekibimizin katkılarıyla çokgüzel ve eğlencesi bol bir parti oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ünal ÇETİNKAYA 10 – L Anadolu Lisesi Okul BaşkanıYeni bir yıla daha merhaba dedik. Okulumuz da bundan dolayı etkinlikler düzenledi. Bazı oyunlarve dj performansı, çekilişlerin yanı sıra bilek güreşi müsabakaları yapıldı. Bilek güreşi müsabaka-sına katılmamla kurallarını da öğrenmiş oldum. Yeni yıl öncesi çok eğlenceli bir gün geçirdik. Yeniyılın herkese sağlık, başarı, mutluluk ve huzur getirmesini dilerim. Atacem ÖZCAN 11 Fen – EOkulumuzun düzenlemiş olduğu yılbaşı eğlencesi bizleri çok mutlu etti. Hiç beklemediğimiz oyun-lar, sürpriz hediyeler ve daha birçok şey bizim için hazırlanmıştı. Hazırlık sürecinde öğrencilerinaktif olması etkinliği daha da eğlenceli hale getirdi. Emeği geçen tüm öğretmenlerime ve öğrenci-lere, her türlü desteği sunan okul yönetimine teşekkür ederim. Nedim Altuğ ERBİL 12 – B Anadolu Lisesi Onur Kurulu Başkan YardımcısıAcısı ve tatlısıyla 2017’ye veda ederken büyük umutlarla 2018’i “NAOPARTY” eğlencemizle kar-şıladık. Bu organizasyonda bizleri yalnız bırakmayarak onurlandıran kurucumuz Sayın NesibeAydın Hocamıza, desteklerinden dolayı Okul Müdürü Sayın Ali Koçak’a, Ortaokul Müdürü SayınAhmet Sürücü’ye, Kampüs Müdürü Sayın Kemal Kambak’a, Yıldız Yemek‘e ve emeği geçenbirbirinden değerli öğrencilerimiz Dorukhan Doruk, Burakcan Özdoğan, Eren Özgören, GörkemTandoğan, Yağız Dündar, Ali Laçin Gökmen, Gören Arık, Ünal Çetinkaya, Nedim Altuğ Erbil, YiğitGöktaş, Emre Tütüncü ve Kaan Sargın’a çok teşekkür ederim. Yeni yılın hepimize önce sağlıksonra huzur ve başarı getirmesi dileğimle… Şafak ERDEN Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı76
Search