Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

5-5

Published by salihaslaner, 2014-11-18 09:24:27

Description: 5-5

Search

Read the Text Version

SEVİNÇ VE ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM1. Paylaşmak ile ilgili bir atasözü ve bir deyim bularak defterinize yazınız.2. \"Kandil, miraç, mevlit ve cum a\" kelimelerinin anlamlarını sözlükten bularak defterinize yazınız.3. Kandil gecelerinde neler yapıldığını büyüklerinizden öğreniniz.4. Hasta ziyaretinde bulundunuz mu? Bulunduysanız neler hissettiğinizi arkadaş­ larınızla paylaşınız.

1. Paylaşmak Niçin Önemlidir? Oturduğunuz sıranın üretiminde kimlerin ne şekilde katkısı olmuştur? Toplumsal hayat paylaşma üzerine kuruludur. İhtiyaçlarımızı tek başına karşılayamayız.Kahvaltı sofrasındaki bir ekmeğin, buğdaydan un hâline, sonra da ekmek hâline gelişi an­cak yüzlerce insanın emeğiyle olur. Birçok kişinin katkısıyla küçük bir pam uk bitkisi üzerimizdekielbiseye dönüşür. İnsan, doğası gereği tek başına yaşayamaz. Başkalarıyla birlikte yaşamakise karşılıklı dayanışmayı ve paylaşmayı gerektirir. Eğitim görmemiz için öğretmene, sağlığı­mız için doktora, bozulan eşyamız için tamirciye ihtiyaç duyarız. Toplumu oluşturan bireyler m addi imkân açısından aynı şartlara sahip olmayabilir. Sağlıklıbir toplum da varlıklı insanlar, sahip oldukları imkânları ihtiyaç sahibi kimselerle paylaşırlar.Yoksul insanları gözetip kollar, eğitim ve öğretimlerinde kendilerine yardımcı olurlar. Böylecetoplumsal huzur ve mutluluğa katkı sağlamış olurlar. Yapılan iyiliklerin unutulmayacağı vekarşılıksız kalmayacağı konusunda Yüce Allah şöyle buyurur: “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yo­lunda) harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.”1 Paylaşmak, sevgi kaynaklıdır. Her birimiz, çevremizdeki insanlarla paylaşacak bir şeyler bu­labiliriz. İyi niyetli olmak, güler yüzlü davranmak, başkasına söz hakkı tanımak ve hastalığı se­bebiyle okula gelememiş olan arkadaşımızı ziyaret etmek paylaşmaya örnek davranışlardır.Bu konuda Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur: “Kardeşini güler yüzle karşılamak şeklindebile olsa hiçbir iyiliği küçük görme.”2 Paylaşan insanlar, çevreleri tarafından daha fazla sevilir ve takdir edilirler. Paylaşmayısevmeyen insanlar ise gittikçe yalnızlaşırlar. Paylaşmanın özünde iyilik vardır. Kalemtıraşımızıödünç vermek, arkadaşımızla yiyeceğimizi paylaşmak ve küçük kardeşimize yemek yerkenyardımcı olmak gibi davranışların özünde sevgi ve iyilik yapm a arzusu yatar. Bu sevgi ve iyilikduygusundan dolayı yakınlarımız ve arkadaşlarımızla üzüntü ve sevincimizi paylaşırız.1 Âl-i İm rân suresi, 92. ayet.2 M üslim , Birr, 144; Tirmizî, E t'im e, 30.

Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı için dayanışmanın büyük bir önemi vardır. Bunedenle hepimiz zor durum da olanlara yardım etmeli ve m uhtaç durum da olanları g ö ­zetmeliyiz. Dayanışma olmadığında toplum da yoksulluğun artacağını, millî birlik ve bütün­lüğün zarar göreceğini bilmeliyiz. Bu konuda dinimizin öğütlerini her zaman dikkate almalı,toplum da yaşayan diğer fertlerle barış içinde yaşamalı ve dayanışmaya önem vermeliyiz.Dayanışmanın özünde iyiliği sevme ve kötülükten kaçınmanın yer aldığını bilmeliyiz. Sevinçve üzüntülerde milletçe dayanışma içinde olmanın bizi güçlendireceğini unutmamalıyız. Atalarımız Kurtuluş Savaşı'nda birlik, beraberlik ve dayanışma içinde vatanımızı düşm a­na karşı korudular. Bizlere bağımsız bir vatan bırakmak için canlarını ve mallarını seve sevefeda ettiler. Atatürk, yardımlaşma ve dayanışmanın önemini, \"Başkasına olan bir iyilik, bizede iyiliktir. Başkasına olan kötülük, bize de kötülüktür. Bu sebeple iyiliği sevmek ve kötülüktenkaçınmak lazımdır.\"1 sözüyle açıkça ifade etmiştir. O, bu konuyla ilgili başka bir sözündeise, \"Kısaca bağlılık, 'herkes kendi için' yerine 'herkes herkes için' düşüncesini ortaya koyar.Bu düşünce sosyaldir, millîdir, geniş ve yüksek anlamı ile insancıldır.\"2 demiştir. Böylece ken­dimizle birlikte başkalarını da düşünmenin önemini vurgulamıştır.1 A ta tü rkçü lü k. C 1, s. 377,2 A ta tü rkçü lü k, C 1, s. 377.

.. SEVİNÇ VE . . ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM * Sevinç ve mutluluklar bireysel olduğu gibi toplumsal da olabilir. Bilim ve teknoloji, ekonomive spor alanındaki başarılar milletçe paylaştığımız onur ve kıvanç verici durumlardır. Deprem, sel ve yangın gibi afetlerde yardımlaşma ve dayanışmaya önem vermeliyiz.Yapılan hayır ve iyiliğin karşılıksız bırakılmayacağını bilmeliyiz. Yüce Allah bu konuda şöylebuyurur: “Onların yaptıkları hiçbir iyilik, karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, sorumluluk sa­hiplerini çok iyi bilir.”1 Mutlu ve hüzünlü olduğumuz zamanlarda millet olarak dayanışmaiçerisinde olmanın bizleri birbirimize kenetleyeceğini unutmamalıyız, lis te le y e lim Sevinç v e mutluluğunuzu ilk önce kimlerle paylaşırsınız? Listeleyiniz. • Ailemizle 2. Sevinçlerimizi Paylaşalım Sevinçli bir haber duyduğunuzda öncelikle ne yaparsınız? İnsan hayatı tatlı ve acı anlarla doludur. Bizi mutlu kılan bir durumla karşılaştığımızda içi­mizde bir coşku hisseder, bunu yakınlarımızla paylaşmak isteriz. Anne, baba, dost ve arka­daşlarımızın, içimizdeki sevinç ve mutluluğa ortak olmaları için yanı başımızda bulunmalarınıarzularız.1 Al-i İm rân suresi, 115. ayet.

Güzel bir haber aldığımız zaman mutlu oluruz. Örneğin, bir kardeşimiz dünyaya geldi­ğinde gönlümüz sevinç ve mutlulukla dolar. Bu sevinçli anlarımızı ailemiz ve arkadaşla­rımızla paylaşırız. Böylece onların sevincimize ortak olması bizleri daha mutlu eder. Pey­gamberimiz konuyla ilgili şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz, kendisi için istediğini kardeşiiçin de istemedikçe gerçek anlam da inanmış olmaz.”1 Başkalarına yansıtılan sevinç vemutluluk, büyük bir coşkuya dönüşür. Bundan dolayı sevinç ve mutluluğumuzu paylaşmaihtiyacı hissederiz. Millet olarak birlikte sevindiğimiz ve huzur bulduğumuz günler vardır. Dinî ve millî bayram ­larımız, kandil gecelerimiz, cum a günü ve ramazan ayı bunların başında gelir. Bu günlerdetoplum olarak birlikte sevinir ve mutluluk içinde birbirimizi tebrik ederiz. Bu da birlik ve daya­nışmamızı güçlendirir. Toplumsal ilerlememize katkı sağlar.2.1. Dinî Bayramlarımız fr * * Bayram ve Çocuk S • • ’> # * •_ S, 0 ✓ Bayram geldi hep birleşti çocuklar. i Şeker yedi şekerleşti çocuklar. V1 Kimisi tomurcuk, kimisi çiçek, Kimi daldan dala uçan kelebek. / 1t Neşeli bir gülüş, pam ukça bir el, s .1 S Bayramlar sizinle daha da güzel. Acı, keder hiç yakışm az yüzüne, ** 1 J I Annen baban kurban olsun gözüne. \ ot } • Sevgi sizin, n eşe sizin, haz sizin, Doyulm ayan eda sizin, naz sizin. ıV 14» Siz doğacak günün p em b e şafağı, Siz yuvanın süsü, ad am ufağı. ı 4 _o S *<, Bayram geldi hep birleşti çocuklar, o° Şeker yedi şekerleşti çocuklar. ^ °e | Bestami YAZGAN, Çocuk Şiirleri, s. 43, 44. Yukarıdaki şiirde bayramların hangi yönüne değinilmiştir?1 Buharî, İm a n 7; M üslim , İm a n 71.

lerdir. Bu günler, toplumsal huzur ve mutluluğu artırır. Bu günlerde çeşitli kutlama ve törenlerdüzenleriz. Bizim de milletçe kutladığımız ve sevinçlerimizi paylaştığımız dinî ve millî bayram ­larımız vardır. Dinî bayramlarımız iki tanedir. Bunlardan biri Ramazan Bayramı diğeri ise Kurban Bayramı'dır.Her iki bayram, isimlerini dinimizce önemli sayılan ibadetlerden alır. Ramazan Bayramı'na ve­rilen isim, ramazan orucu ibadetiyle; Kurban Bayramı'na verilen isim de kurban ibadetiyleilişkilidir. Ramazan Bayramı: Dinî bayramların ilki Ramazan Bayramı'dır. Ramazan ayında Allah'ınbuyruğuna uyarak oruç tutarız. Beş vakit namaza ilaveten teravih namazı kılarız. Yardıma m uh­ta ç olanlara, kimsesiz ve yoksul kimselere bu ayda daha çok yardım ederiz. Zengin Müslü-manlar fitre ve zekâtlarını çoğunlukla bu ayda vererek ihtiyaç sahiplerini sevindirirler. İbadet veiyiliklerle dolu bir ayın bitiminde Ramazan Bayramı'na ulaşırız.

Ramazan ayının son günü bayram hazırlığına başlanır. Evler temizlenir, bayramlık giysiler,tatlı ve kurabiyeler hazırlanır. Bayramın ilk günü sabahı cam iye gidilir, sabah namazı ve bay­ram namazı huzur içerisinde kılınır. Bayram namazı sonrasında insanlar, kendi aralarında bay­ramlaşırlar. Evimizde anne, b a ba ve büyüklerimizin ellerini öper, bayramlarını tebrik ederiz. Akraba vekomşularımızın da bayramlarını kutlar sevinçlerine ortak oluruz. Müslümanlar arasında hedi-yeleşmenin en yoğun yaşandığı günler, bayram günleridir. Gelen konuklara tatlı, şeker veyaçikolata ikram eder, kolonya tutarız. Böylece bir aylık oruç ve diğer ibadetleri yerine getirmeninödülü olarak Ramazan Bayramı'nı yakınlarımızla sevinç ve coşku içerisinde kutlarız. Kurban Bayramı: Dinî bayramlarımızdan biri de Kurban Bayramı'dır. Ramazan Bayramı'ndaniki ay on gün sonra kutlanır. Bayramın ilk günü sabahı cam iye gidilir, sabah namazı ve bayramnamazı huzur içerisinde kılınır. Bayram namazı sonrasında cem aat, kendi aralarında bayram ­laşır. Kurban Bayramı dört gün sürer ve adını kurban ibadetinden alır. Bu bayram da ekonomikdurumu iyi olanlar, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için kurban keserler. Kesilen kurban genel­likle üçe bölünür. Bunlardan biri kurban kesemeyen ihtiyaç sahiplerine verilir. Bir diğeri; akraba,komşu ve gelen misafirlere ikram edilir. Kalan kısmı ise ev halkı için ayrılır. Komşular ve akrabalar ziyaret edilerek bayramları tebrik edilir. Büyüklerin elleri öpülür veküçükler hediyelerle sevindirilir. Birbirlerine dargın ve kırgın olanlar, bayram sebebiyle barışırlar.Öksüz, yetim ve kimsesizler, verilen hediyelerle mutlu olurlar. Yaşlı ve hasta kimseler, yapılanbayram ziyaretine sevinirler. Uzakta olanların bayramları mesajla veya telefonla kutlanır. Bay­ramlarımız, herkesin sevincini paylaştığı güzel günlerdir. GUNLUK YAZALIM Ramazan ve Kurban bay ­ ramlarında neler yaşadınız? Bayram da en çok neler yap ­ m ak istersiniz? Arkadaşlarınızı, akrabaları­ nızı v e dostlarınızı görm edi­ ğiniz bir bayram geçirdiğini­ zi düşünün. Kendinizi nasıl hissetiğinizi günlük hâlinde yazınız.

2.2. Millî Bayramlarımız Tarihimizde milletimizin başarı sağladığı önemli günler vardır. Bu günler, millî bayram ola­rak kutlanır. Millî birlik ve beraberliğimiz bu bayramlarla güçlenir. Düzenlenen törenler, birlikteyaşamanın mutluluğunu hissettirir. Evlerimizi ve okullarımızı süslediğimiz bayraklar, özgürlük vebağımsızlığımızın kolay kazanılmadığını hatırlatır, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Bu bayramı, 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı nedeniyle kutlarız. Ata­türk, bu günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak Türk çocuklarına arm ağanetmiştir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlandığı hafta \"Çocuk Haftası\"dır. Aynıhafta içinde \"Uluslararası Çocuk Şenliği\" düzenlenir. Şenlik nedeniyle ülkemize gelen çocuk­lar ağırlanır. 23 Nisan günü çocuklar rengârenk elbiseler giyerler. Okullarımız, sokak ve caddelerimiz,bayrak ve çiçeklerle süslenir. Yurdumuzun her yanında folklor gösterileri ve etkinlikler düzenle­nir. Böylece 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, sevinç ve coşkuyla kutlanır.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmış ve Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Anadolu'nunbirçok ilini dolaşarak halkın düşmana karşı millî m ücadeleye katılmasını sağlamıştır.Atatürk'ün Samsun'a çıktığı 19 Mayıs günü, yurdumuzda her yıl 19 Mayıs Atatürk'ü Anma veGençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanır. Atatürk, bu millî bayramı Türk gençliğine arm ağan etmiştir. Okullarda ve kutlama alan­larında spor ve folklor gösterileri yapılır. Televizyon ve radyolarda bu günün önemini belirtenkonuşmalar yapılır ve şiirler okunur. Millî bayram, yurdun her yerinde coşkuyla kutlanır. 30 Ağustos Zafer Bayramı Büyük Taarruz 26 Ağustos 1922'de başlamış ve 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlanmıştır.Vatanımızın her karış toprağı düşman işgalinden temizlenmiştir. 30 Ağustos Zafer Bayramı'nıkahraman ordumuza arm ağan eden Atatürk, bu günü millî bayram ilan etmiştir. Kazanılan bu zaferden dolayı her yıl 30 Ağustos günü Zafer Bayramı olarak kutlanır. Bay­ram da askerlerimiz ve savaşlarda kahramanlık gösteren gazilerimiz tören geçişi yaparlar.30 Ağustos Zafer Bayramı yurdumuzda coşkuyla kutlanır.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Ülkemizde 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilmiş ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçilmiş­tir. Milletin egem enliğine dayanan Cumhuriyet'in ilan edildiği gün, halkımız için önemli birgündür. Ülkemizde her yıl 29 Ekim günü Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanır. Cumhuriyet Bayramı'nda okullarımızda konuşmalar yapılır ve şiirler okunur. Halkımız, kutla­malar yaparak sevinç ve neşe içerisinde bayramı yaşar, gazi ve şehitlerimizi rahmetle anar.Millî bayramlar, kardeşlik duygularımızı geliştirir ve dayanışma içerisinde olmamıza katkı sağlar. PAYLAŞALIM G eçen yıl Cumhuriyet Bayramı'nı okulunuzda nasıl kutladınız? Yaptıklarınızı anlatarak arkadaşlarınızla paylaşınız. 2.3. Cuma Günü ve Ramazan Ayı Cuma günü ve ram azan ayı Müslümanlar için niçin önemlidir? Dinimizin önem verdiği bazı günler ve zamanlar vardır. Önemli günlerimizin başında cum agünü gelir. Bu günün değerli olması, o günde kılınan cum a namazından dolayıdır. Cumagünlerinde giysilerin ve bedenlerin temizliğine daha fazla özen gösterilir. C um a namazı vak­tinde temiz giysiler giyilir ve güzel kokular sürülür. Camiye gidilir ve topluca ibadet edilir. C um a günüyle ilgili Yüce Allah şöylebuyurmuştur: “Ey iman edenler! Cumagünü namaza çağırıldığınız (ezanokunduğu) zam an, hemen Allah’ı a n ­m aya koşun ve alışverişi bırakın. Eğerbilirseniz elbette bu, sizin için dahahayırlıdır. Nam az kılınınca artık yer­yüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundanisteyin. Allah’ı çok anın ki kurtuluşaeresiniz.”1 Peygam berimiz d e “Üzeri­ne güneş doğan günlerin en hayırlısı,cum a günüdür...”2 sözüyle c u m a g ü ­nünün önem ine dikkat çekmiştir.1 C u m 'a suresi, 9, 10. a ye tle r2 Riyazü's-Salihin, C 2, s. 44 0.

V Cum a namazı, öğle namazı vaktinde cem aatle kılınır. Sağlığı yerinde olan Müslümanlarnamaz kılmak üzere cam iye giderler. Sağlığı yerinde olmayanlar ise cum a namazı vak­tinde bulundukları yerde sadece öğle namazını kılarlar. İmam, cum a ezanına kadar ç e ­şitli konularda vaaz eder. Cum a namazı vaktinde ise minber denilen yüksekçe bir yerdenhutbe okur. Konuşmasında İslam dininin güzelliklerinden, dostluk, kardeşlik, sevgi, barış vetoplumsal dayanışma gibi konulardan bahseder. Cum a namazı sonrasında Müslümanlargünlük işlerine geri döner ve çalışmalarına devam ederler. Cum a namazının en önemli özelliği, cem aatle kılınan bir namaz olması ve hutbe okun­masıdır. İslam dini insanların birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde yaşamalarına önemvermiştir. İnsanlar o gün bir araya gelirler ve ibadet ederler. Dertlerini ve sevinçlerini pay­laşırlar. Birbirlerinin hâl ve hatırlarını sorarlar. Bundan dolayı cum a günü ve cum a namazıMüslümanlar açısından önemlidir. Dinimizde önem verilen zaman dilimlerinden biri de ramazan ayıdır. Çünkü ilahî kita­bımız Kur'an-ı Kerim, Peygamberimize bu ayda inmeye başlamıştır.Ramazan ayı hakkında Allah şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı; in­sanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanınaçık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ra­mazan ayına ulaşanlar oruç tutsun. Kim o anda hasta veyayolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerdekaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez...”1

Sultanı”, “Allahu Ekber”, “Bismillâhirrahmânirrahîm” gibi yazıların yazılma­ sı geleneklerimiz arasındadır. Minareler arasına ışıklı bir şekilde yazılan bu yazılara ‘m ahya' denilmektedir. Ram azanın son günlerinde ise “Elveda Ey Şehri R am azan ” yazısıyla ram azan ayına ved a edilir. Peygamberimiz, “Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları açılır...”1hadisiyle ramazanayının önemine değinmiştir. Müslümanlar, oruç ibadetini bu ayda yerine getirirler. Bundandolayı ramazan ayı halkımız arasında oruç ayı olarak da bilinmektedir. Ramazan ayı gelm eden önce oruç hazırlığına başlanır. Evler temizlenir ve iftar için yiye­cekler hazırlanır. İmsak vaktiyle başlayan oruç, iftar vaktine kadar devam eder. Gün boyun­ca yemek ve içmekten uzak durulur. Akşam ezanının okunması heyecanla beklenir. Ezanlabirlikte aile fertleri, oruçlarını besmele çekerek ve dua ederek açarlar.1 Riyazü's-Salihin, C 2, s. 489.

Ramazan ayına camiler temizlenerek ve mahyalarla süslenerek girilir. Ramazan ayı b o ­yunca cam iler namaz kılmak ve Kur'an dinlemek için gelen müminlerle dolup taşar. Müs-lümanlar oruç ibadeti yanında günde beş vakit namaz kılmaya da özen gösterirler. Yatsınamazıyla birlikte ramazan ayı boyunca teravih namazı kılınır. Belli vakitlerde cam ilerdehatim okunur. Ramazan ayı boyunca her gün birer cüz okunarak Kur'an-ı Kerim baştansona bitirilir. Ramazan ayında yakınlarımız, komşularımız, dost ve arkadaşlarımız iftar yem eğine d a ­vet edilir. Böylece akrabalık ve dostluk bağları kuvvetlenir. Yoksul ve kimsesiz insanlar unu-tulmayıp iftara davet edilir. Yardıma m uhtaç insanlara zekât, fitre ve sadaka verilir. Fakirkimselere onurları kırılmadan yiyecek, giyecek ve nakit yardımı yapılır. Bunlar, toplumsaldayanışma ve yardımlaşma duygularını geliştirir. l is t e l e y e l im R am azan ayını karşılamak üzere çevrem izde ne gibi hazırlıklar yapılır? Listeleyiniz. • İftar v e sahurluk yiyecekler hazırlanır. 2.4. Kandil Geceleri Süleyman Çelebi (1351-1422)'nin Hz. Peygambere duyduğu sevgiyi dile getirdiği şiirin, müzde okunan Mevlit olduğunu biliyor musunuz? İslam dininde önemli sayılan ve çeşitli etkinliklerle kutlanan geceler; Mevlit, Regaip, Mi­raç, Berat kandilleri ile Kadir Gecesi'dir. Kandil gecelerinin ilki hicri takvime göre rebiyülevvelayında, diğerleri ise üç aylar olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarında kutlanır.

.. SEVİNÇ VE . .ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM b ilg i kutusu Osmanlı padişahı II. Selim D ö n e­ minde (1566-1574) camiler aydın­ latılıp minarelerde kandiller yakı­ larak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri denilmiştir. Bunlar Mevlit, Regaip, Miraç, Berat kandil­ leri v e Kadir Gecesi'dir. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C 24, s. 300, 301.Mevlit Kandili Mevlit, doğum ve doğum günü anlamına gelmektedir. Mevlit Kandili denildiğinde Hz.M uhammed'in doğduğu gecenin yıl dönümü akla gelir. Peygamberimiz hicri takvime görerebiyülevvel ayının on ikinci gününde doğmuştur. Miladi takvime göre ise Sevgili Peygambe­rimiz 20 Nisan 571'de dünyaya gelmiştir. Müslümanlar Hz. M uhammed'in doğum günü­ PAYLAŞALIMne önem verirler. Hz. M uhammed'in doğum günüülkemizde Mevlit Kandili ve Kutlu Doğum Haftası Kutlu Doğum Haftası’nda çevre­olarak kutlanır. Yurt genelinde Hz. Muhammed'in nizde yapılan etkinlikleri gözlem­hayatı ve insanlığa olan çağrısı konuşmalarla dile leyerek izlenimlerinizi arkadaşları­getirilir. Müslümanlar, Hz. M uhammed'in doğduğu nızla paylaşınız.geceyi mevlit ve Kur'an okuyarak kutlarlar.Regaip Kandili Recep ayının ilk cum a gecesi Regaip Kandili'dir. Regaip; rağbet edilen, çok istenilen şeyanlamına gelir. Regaip Kandili'nde Allah'tan bağışlanma isteyen Müslümanlar, manevi yön­den üç aylara da hazırlanırlar. Allah'ın rahmet ve bereketinin çokluğuna gönülden inanırlar.Bu nedenle dua eder, Allah'tan a f dilerler.M iraç Kandili Miraç Kandili, Recep ayının yirmi yedinci gecesinde kutlanır. Peygamberimiz Miraç'a bug e ce d e çıkmıştır. Mekke'den alınarak g e ce yürüyüşüyle Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'yagetirilmiş, oradan da Allah'a yakınlaşmıştır. İşte bu olaydan dolayı bu gece, Miraç Kandili ola­rak kutlanmaktadır. Müslümanlara beş vakit namaz bu g e ced e emredilmiştir. Müslümanlarbu geceyi Allah'a ibadet ve dua ederek geçirirler.

“Allah’ım! S en affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet.” Tirmizî, Daavat, 89. Berat Kandili Üç ayların ikincisi olan şaban ayının on beşinci gecesi, Berat Kandili olarak kutlanır. Günah­lardan kurtuluş gecesi diye de bilinen bu geced e Müslümanlar, günahlarının bağışlanacağı­na inanırlar. Geceyi dua ve ibadet ederek, Kur'an ve mevlit okuyarak değerlendirirler. Kadir Gecesi Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, Kadir Gecesi'nde indirilmeye başlanmıştır. Bu gece, ra­mazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlamaktadır. Kadir Gecesi ismini Kur'an-ı Kerim'in97. suresinin isminden almıştır. Kur'an-ı Kerim, Kadir Gecesi'nden, onun faziletinden, o g e ced e meleklerin yeryüzüneinişinden şöyle bahseder: “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’ninne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. O gecede, Rab-lerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece esenlik, günağarıncaya kadar sürer.”1 Kandiller, İslam dünyasında hicri 3. asırdan sonra zamanla gelenek hâlini alarak kutlanmış­tır. Kandil gecelerinde camilerimiz Müslümanlarla dolup taşar, namaz kılınır, dua edilir, mevlitve Kur'an-ı Kerim okunur. Kandil günlerinde yoksullara yardım eli uzatılır, hastalar ve akrabalarziyaret edilir, hâl ve hatırları sorulur. Büyüklerin kandilleri tebrik edilir, uzakta bulunan yakınlarımı­zın kandilleri mesaj ve telefon gibi çeşitli iletişim kanallarıyla kutlanır. Kandil gecelerinde ikramedilen kandil simitleri, tatlı ve çeşitli hediyeler, toplumsal dayanışmaya katkı sağlar.1 Kadr suresi, 1-5. ayetler.

----------------------- .. SEVİNÇ VE . . ÜZÜNTÜLERİM İZI PAYLAŞALIM 2.5. Nevruz ve Hıdırellez Nevruz, yeni gün anlamına gelir ve baharın gelişini müjdeler. 21 Mart günü, geçm iş­ ten günümüze kadar çeşitli Türk boylarınca tabiatın yeniden uyanışı ve tarımsal faaliyetlerin başlangıcı olarak kabul edilmiş ve nevruz adıyla kutlanmıştır. Nevruz, Orta Asya'dan Orta Doğu'ya ve Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada kutlanmaktadır, Nevruz kutlamalarında en çok ateş ve su ile ilgili unsurlar yer almaktadır. Nevruz günü­ nü kutlamak isteyenler o günün akşamında meydanlarda yakılan ateş etrafında toplanırlar. Kendilerine mutluluk getirmesi için ateş üzerinden atlarlar. Nevruz geleneklerinden biri de ateşte demirin ısıtılıp dövülmesidir. Nevruz sözlü ve yazılı kültürün en önemli konusu olmuş; pek çok şair ve ozan, bu günü konu alan şiirler yazmış ve söylemişlerdir. Halk inanışlarına göre nevruz, çeşitli tarihî şahsiyetler ve olaylarla ilişkilendirilmektedir. Ale- vilere göre Hz. Ali, 21 Mart günü doğm uş ve bu günde Hz. Fatıma ile evlenmiştir. Bu nedenle 21 Mart nevruz şenlikleri gerek Asya Türk boylarında gerekse Selçuklu ve Osmanlı Türklerinde çoğu zaman kutlanmıştır. Halk arasındaki bazı inanışlara göre yıl ikiye ayrılır. 6 Mayıs'tan 8 Kasım'a kadar geçen süre yaz, 8 Kasım'dan 6 Mayıs'a kadar geçen süre de kış mevsimidir. 6 Mayıs günü Hızır ve İlyas peygamberlerin bir araya geldiği, kışın sona erdiği ve yazın başladığı gün olarak kabul edilir.1 1 Ekrem Ö zba y, T ü rk m e n is ta n 'd a n A n a d o lu 'y a Örf, Â d e t v e H alk in a n ç la rı, s. 353.

Hıdırellez, halk dilinde Hızır ve ilyas isimlerinden oluşan dinî bir muhtevaya bürünmüşbayramın adıdır. Bu nedenle her yıl 6 Mayıs günü bayram olarak kutlanır. Halk arasında Hızırve ilyas'ın biri karada, diğeri denizde darda kalanlara yardım ettiklerine inanılır. Gerek Anadolu'da ve gerekse Anadolu dışın­ KONUŞALIMdaki Türk topluluklarında Hıdırellez'in yaklaşma­sıyla birlikte çeşitli hazırlıklar yapılmaktadır. Bütün Nevruz v e Hıdırellez gibi gün­hazırlıklar tamamlandıktan sonra mesire yerlerine lerin toplumsal birliğe ne gibigidilir. Buralarda yemeklerin hazırlanması ve bu katkılar sağladığını arkadaşları­yemeklerin hep birlikte yenilmesi â d et hâline gel­ nızla konuşunuz.miştir. insanlar Hıdırellez gününü oyun ve eğlen­celerle mutlu bir şekilde geçirm eye çalışırlar.3. Üzüntülerimizi Paylaşalım Sevincinizi ya da üzüntünüzü çevrenizdekilerle paylaşmanızı gerektiren bir olay başınızdangeçti mi? Sevinç ve mutluluklarımızın yanında üzüntü ve sıkıntılarımızı da bir başkasıyla paylaşmakisteriz. İnsan bazen istemediği birtakım olaylarla karşılaşabilir. Bunların bir kısmı bizi olumsuzetkileyip üzebilir. Bu durumda çevremizdeki insanların bize yardımcı olmasını ve üzüntümü­zü paylaşmasını bekleriz. Sevgili Peygamberimiz, “Müminler, birbirlerini sevmekte, birbir­lerine acımakta ve biri diğerini koruma konusunda bir vücut gibidir. Vücudun herhangibir organı rahatsız olunca diğer organları da bu yüzden rahatsız olur.”1sözüyle birbirimi­ze karşı duyarlı olmamızı öğütler. Üzüntü ve sıkıntılar bireysel veya toplumsal olabilir. Yakınımızın hastalanması veya vefatetmesi sadece bizi üzerken deprem ve sel gibi doğal afetler, orman yangını gibi felaket­ler ise bütün toplumu olumsuz etkiler. Örneğin 17 Ağustos 1999 Marmara deprem indezarar gören insanımıza devlet ve millet olarak yardıma koştuk. Maddi ve manevi bütünimkânlarımızı seferber ederek onların acı ve üzüntülerini dindirmeye çalıştık.M lis te le y e lim Sevinç v e üzüntülerimizi paylaştığımız anları listeleyelim. • Karnemi aldığımda sevincimi önce ailemle paylaşırım.Hasta olan sınıf arkadaşımı ziyaret ederek üzüntüsünü paylaşırım.1 Riyazü's-Salihin, C 1, s. 271.

Hastalandığınızda yanınızda en çok kimleri görmek istersiniz? Sevinç ve mutluluk, hastalık ve sağlık bizler içindir. İnsanın her anı aynı olmayabilir. Özelliklezor ve katlanılması güç bir durum olan hastalık, insanın arkadaş ve yakınlarını yanında gör­mek istediği anların başında gelir. Sevgili Peygamberimiz hasta ziyaretinin gereğini şöyle açıklar: “Müslümanın, Müslümanüzerinde beş hakkı vardır: Selamını almak, hastalandığında ziyaretine gitmek, cenaze­sine katılmak, davetini kabul etmek, hapşırınca ‘Yerhamükallah’ (Allah sağlık ve afiyetversin.) dem ek.”1 Hasta ziyaretinde \"Geçmiş olsun.\" \"Allah şifa versin.\" \"İnşallah yakında iyileşirsin.\" ve \"Senidaha iyi gördüm.\" gibi hastanın moralini yükseltici sözler kullanmalıyız. Hasta ziyaretinde çiçekya da başka bir hediye götürmeliyiz. Hastanın yanında uygun olmayan ifade ve davranıştabulunmak ve uzun süre kalmak doğru olmaz. Ayrıca hastanede yatan hastaları ziyaretimizsırasında ise gürültü yapm am alı ve hastanenin belirlediği kurallara uymalıyız.

Hastalara ilgi ve sevgi göstererek onların gönüllerini almalıyız. Peygamberimiz bu konu­da şöyle buyurur: “Bir hastanın yanına girince ona sağlık ve uzun ömür temennisindebulunarak onu rahatlatın. Zira böyle yapm ak onun gönlünü hoş eder.”1 Bizler de hastaziyaretine önem vermeli, bunun dinî ve ahlaki bir görev olduğunu unutmamalıyız. Onlarınihtiyaçlarını elimizden geldiği ölçüde gidermeye çalışmalıyız. PAYLAŞALIM İki hasta adam, bir hastanenin aynı odasında yatıyorlardı. Adamlardan biri­ ne, her gün bir saatliğine oturma izni veriliyordu. Bu hastanın yatağı odadaki pencerenin yanındaydı. Diğer hastanın ise hastalığından dolayı sırtüstü yatması gerekiyordu. Bu iki hasta birbirleriyle saatlerce konuşur ve birbirlerine ailelerini, evlerini, işlerini ve askerlik anılarını anlatırlardı. Pencerenin yanındaki adam, her öğleden sonra pencereden görebildiklerini diğer hastaya anlatırdı. Pencere, içinde çok güzel bir gölü olan parka bakıyordu. Ördekler ve kuğularla birlikte çocuklar da gölde yüzüyorlardı. İnsanlar, çiçekler arasında dolaşıyorlardı. Etraftaki yüksek ağaçlar adeta bir orman görüntüsünü andırıyordu. Pencere kenarındaki adam bunları bütün ayrıntılarıyla anlatırken odanın diğer ucunda yatan adam gözlerini kapar ve bu muhteşem manzarayı hayalinde canlandırırdı. Günler ve haftalar geçti. Pencere kenarında yatan hasta iyileşip hastaneden ayrıldı. Diğer hasta biraz iyileşince pencerenin kenarındaki yatağa taşınmasını istedi. Hemşire memnuniyetle isteğini yerine getirdi. Adam yavaşça, duyduğu acıya aldırmadan, dirseğine yaslanarak dışarıya bakmak için doğruldu. Sonunda, dışarıyı kendi gözleriyle görme zevkini yaşayabilecekti. Pencere­ den dışarı bakabilmek için yavaşça dönmeye çalıştı. Bir de ne görsün! Pencere, boş bir duvara bakıyordu. Adam, hemşireye daha önceki oda arkadaşının niçin pencerenin dışında güzel şeyler gördüğünü sordu. Hemşire, önceki adamın kör olduğunu ve pencerenin önündeki duvarı gör­ mediğini belirterek, “Sanırım sizin üzüntünüzü hafifletmek istemiştir.” dedi. Ali KUŞAT, Din Kültürü ue Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Kılavuzu 4, s. 107. Sizce gözü görmeyen adam niçin böyle yapmıştır? Düşüncelerinizi arkadaş­ larınızla paylaşınız.1 Tirmizî, Tıb, 35.

________i_______ .. SEVİNÇ VE . . ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM 3.2. Geçmişlerimizi Anarız Geçmişlerimizi hatırlamak bize ne kazandırır? Ölüm kaçınılmaz bir gerçektir. Her birimizin yaşamını yitirmiş yakınları olabilir. Allah bu ko­nuda şöyle buyurmaktadır: “Her canlı ölümü tadacaktır...”1 Dinimizde ölüm bir son ve yokoluş değildir. Aksine yeni bir hayatın başlangıcıdır, Geçmişlerimizin mezarlarını ziyaret eder, onları iyi vegüzel yönleriyle hatırlarız. Sevgili Peygamberimiz mezarziyaretinin anlam ve önemini şöyle dile getirmiştir: “Ka­birleri ziyaret etmek isteyen ziyaret etsin. Çünkü kabirziyareti bize ahireti hatırlatır.”2 Geçmişlerimizi andığımızda veya kabirlerini ziyaretettiğimizde onlar için Allah'tan rahmet ve bağışlanmadileriz. Bizden önce ahirete göçm üş olanlara dua etm eve bağışlanmalarını dilem e konusunda Allah şöyle buyurmaktadır: “Bunların arkasından gelenler şöyle derler:Rabb’imiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlıkardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlerekarşı hiçbir kin bırakma! Rabb’imiz! Şüphesiz ki sen çokşefkatli, çok merhametlisin!”3 Çiçek ve ağaçlarla mezarlıklar yeşillendirilmelidir. Kabirziyaretinde çevre temizliğine özen göstermeliyiz. Geçmişlerimizi hayırla anıp onlara dua etmeliyiz. Bizler de hayırdua almak istiyorsak günlük hayatımızda güzel söz vedavranışlarda bulunmalıyız. B U L A L IM Biz dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun Bizim için hayır dua Kılanlara selam olsun Yunus Emre Yukarıdaki şiirin ana temasını bulunuz. Al-i İm rân suresi, 185. ayet.2 Tirmizî, C e n a iz , 60; E bu D avut, C e n a iz , 77.3 Haşr suresi, 10. ayet.

Zor durumda kaldığınızda neler hissedersiniz? İnsanlar zaman zaman sıkıntı yaşarlar. Deprem, sel ve yangın gibi felaketlerden zarargörebilirler. Kaza ve hastalıktan dolayı işsiz kalabilirler. Bazen bu gibi durumlardan tek b a ­şına kurtulamazlar. Bu durumda olanlara yardım etmeyi dinimiz gerekli görmüştür. Yapılaniyiliklerin karşılıksız kalmayacağı konusunda Yüce Allah şöyle buyurur: “...Siz hayra ne har­carsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”1 Çevremizdeki insanların sosyal ve ekonomik açıdan aynı düzeyde olmadıkları görülür. Toplumu oluşturan fertler, zengin ve yardıma m uhtaç insanlardan oluşabilir. İslam dini; yetim, öksüz, yoksul, yaşlı ve kimsesiz olanlara yardım etmeyi ibadet saymıştır. Ayrıca insanlara yardımcı olmak iyiliktir. Yüce Allah, “Kim iyilikle gelirse ona o (getirdiği)nin on katı vardır...”2sözüyle iyiliğin karşılığının, yalnız iyilik olacağını vur­ gular. Yüce Allah varlıklı olanların; yoksullara, zorda kalmış yakınları­ na yardım etmelerini ister. Kur'an-ı Kerim ihtiyaç sahiplerine ve­ rilen önceliği şöyle dile getirir: “...Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile onları (kardeşlerini) kendilerine tercih ederler...” 3 Sevgili Peygamberimiz kardeş olduğumuzu ve sıkıntı­ ların giderilmesinde gösterilen ç a ­ bayı şöyle dile getirir: “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zul­ metmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslü­ man kardeşinin ihtiyacını gide­ ren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse Yüce Al­ lah o kimsenin kıyamet gü­ nündeki sıkıntısını giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse Allahu Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”41 S ebe' suresi, 39. ayet.2 E n 'â m suresi, 160. ayet.3 Haşr suresi, 9. ayet.4 Buharî, M e z a lim , 3; M üslim , Birr, 58.

.. SEVİNÇ VE . .ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM Yardımlaşma, sevgi ve saygıyı artırır. Bu durum TARTIŞALIMkardeşlik duygusunun gelişmesine ve toplumsalbirlik ve beraberliğin sağlanmasına katkı sağlar. Zorda kalmışlara ve yoksullaraZor durumda olanlara yardım etmek, sadece niçin v e nasıl yardım ederiz? Tartı­m addi yardımla sınırlı değildir. Yaşlı veya çocuk­ şınız.lu birine otobüste yer vermek, okula gelemeyenhasta arkadaşımızı ziyaret etmek ve engelli kim­selere yardımcı olmak gibi davranışlar iyiliklerdensayılır. Toplumsal huzur, zorlukların bireyler tarafından paylaşılmasıyla sağlanır. Zor durumda kalanbir insana yardıma koşmak, kendimize olan saygımızı gösterir. Bu nedenle zor durumda olan­lara karşı duyarlı davranmalı ve onlara yardımcı olmalıyız. 3.4. Engellilere Sevgi ile Bakar, Sıkıntılarını Paylaşırız Engelli sözcü ğ ü n d en n e anlıyorsunuz? Engelli; doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel ve sosyal yete­neklerini çeşitli derecelerde kaybeden kimsedir. Bu nedenle engelli, toplumsal yaşama uyumsağlam a ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükler çekebilir. İnsan, doğuştan veya son­radan engelli olabilir. Bundan dolayı engelliler konusunda duyarlı olmak ve onlara nasıl davra-nılması gerektiğini bilmek gerekir.1 Sevgili Peygamberimiz engelli olan kimselerin sıkıntı çekmemelerini istemiş ve şöyle buyur­muştur: “Sizden kim halka namaz kıldırırsa namazı uzatmasın. Zira cem aatte zayıf, engelli,hasta ve ihtiyaç sahibi bulunabilir. Namazı yalnız kıldığında dilediği kadar uzatabilir.”2 Hz.Peygamber engelli olan kimselere daha fazla şefkat ve m erham et gösterirdi. Bunlardan birigörm e engelli Abdullah bin Ümmi Mektûm idi. Peygamberimiz, onu her gördüğünde kendi­sine iyilikte bulunur, ihtiyacı olup olmadığını sorardı.3 Peygamberimiz engellilere yeteneklerinegöre kamu alanında görev vermiş, onları toplum a kazandırmaya çalışmıştır. Örneğin fiziki en­gelli Muaz bin Cebel'i Yemen bölgesine vali olarak göndermiştir.41 İsm a il K ara göz, Engelliler, s. 9-11.2 Buharî, Ezan, 62; Müslim , Salat, 186.3 Elmalılı M. H a m d i Yazır, H ak Dini K ur'an Dili, C 8, s. 5571.4 İsm a il K ara göz, Engelliler, s. 81

Dinimiz engellilere sorumlulukları hususunda birtakım kolaylıklar sağlamıştır. Nitekim Hz. Pey­gam ber nasıl namaz kılacağını soran engelli birine, “Namazını ayakta kıl. Eğer gücün yet­mezse oturarak... kıl.”1 buyurmuştur. Diğer ta ra fta n engelli kimseye yardım etmeyi sadakavermek gibi ibadet sayan Peygamberimiz, şunları ifade etmiştir: “...Yolunu kaybeden kimseyeyolu tarif etmen sadakadır. Gözü görmeyen kimseye yardımcı olman s a d a k a d ır.”2 Engelli kimselere sevgiyle yaklaşıp onlara yardımcı olmalıyız. Kendimizi zaman zaman on­ların yerine koyarak sıkıntılarını paylaşmalıyız. Onların sevinç ve üzüntülerinde yanlarında bulun­mamız onları mutlu ettiği gibi bizleri de huzurlu kılacaktır. Yapılan iyiliklerin karşılıksız kalm ayaca­ğını hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Çünkü Yüce Allah, “Kim zerre miktarı bir hayıryapmışsa onu görecektir.”3ayeti ile iyilikte bulunanları müjdelemektedir. YAZALIM Gözünüzün görmediği­ ni v e y a kulağınızın d u y­ madığını ya da yürüye- mediğinizi düşünün. Bu durumda çevrenizdeki insanların size nasıl d av­ ranmalarını isterdiniz? Düşüncelerinizi yazınız.1 Buharî, Taksiru's-Salat, 19.2 Tirmizî, Birr, 36.3 Zilzâl suresi, 7. aye t.

.. SEVİNÇ VE . . ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM 4. Tahiyyat Duası ve Anlamı Tahiyyat duasının n am azda nerede okunduğunu biliyor musunuz? Namaz kılarken ilk ve son oturuşta Tahiyyat duasını okuruz. Rahmet ve esenlik içeren bu dua, kelime-i şehadetle son bulur. Okunuşu Ettahiyyâtu lillâhi vessalavâtu vettayyibât. Esselâmu aleyke eyyuhennebiyyu ve rahmetullâhi ve berekâtuh. Esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn. Eşhedu en lâilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve resûluh. Anlamı Selam, rahmet v e bütün güzellikler, iyilikler Allah içindir. Ey Peygam ber! Allah’ın rahmeti, bereketi v e selam ı senin üzerine olsun. Selam, bize v e Allah’ın iyi kullarına olsun. Tanıklık ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Yine tanıklık ederim ki M uham m ed onun kulu v e elçisidir._______ KONUŞALIM Tahiyyat duasının anlamı üzerinde arkadaşlarınızla konuşunuz.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook