Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Labirent

Labirent

Published by Hamdi DENİZ, 2022-07-12 21:01:43

Description: Labirent

Search

Read the Text Version

Çarın ana tarafından en yakın akrabası, 1899’da 28 yaşında tüberkülozdan ölen kardeşi Dük Georgiy Romanov’du. Dr. Pavel Ivanov, Sen Petersburg’daki lahtin üzerindeki ağır İtalyan mermeri kaldırtabilmek için, Rus hükümetine iki yıl dil dökmek zorunda kaldı. Bu arada Çar’ın yeğeni Tikon Kulikovskiy’den kan almaya çalıştı. Devrim sonrası amcasının iltica talebini reddeden İngilizlere kızgındı, kan vermedi. Bir Japon müzesinde bulunan ve Çar’a ait olduğu iddia edilen kanlı mendil parçasından (tahta geçmeden önce yaptığı bir Japonya seyahatinde, kılıçlı birinin saldırısına uğramış ve yaralanmıştı) DNA saflaştırmaya çalıştı. Olmadı. Çar’ın iki uzak akrabasından aldığı kan örneklerini İngiltere’ye gönderdi. mtDNA’ları, birbirini tutuyordu. Ancak her ikisinin mtDNA zincirinin 16169. pozisyonunda “timin” nükleotidi olduğu halde, Çar’a ait olduğu sanılan kemiklerin bu pozisyonunda, % 28 oranında “timin”, % 72 oranında “sitozin” nükleotidi bulundu. (Aynı pozisyonda farklı nükleotitlere rastlanmasına, “heteroplazmi” denir.) Yapılan istatistik hesaba göre, Çar, % 98,5 olasılıkla mezardaydı. Rus Ortodoks Kilisesi’ni bu veriyle ikna etmek mümkün olmadı. Tabii, ne sürgündeki Rusları, ne de bilim dünyasını. Kemikler Amerikan Ordu Laboratuvarı’nda Dr. Pavel Ivanov 1994’te, hükümet yetkilileri ve din adamlarının meraklı bakışları altında Çar’ın kardeşi Georgiy

Romanov’un mezarını açabildi. Sol femur ve sol tibya kemiğini aldı. Çar’a ait olduğuna inandığı sol femur ve sol tibyayla birlikte bu kez Amerikan ordusunun Rockville’deki DNA laboratuvarına götürdü. (Kore ve Vietnam’da bulunan kalıntıların, ayrıca Kızılderili toplu mezarlarından çıkan kemiklerin mtDNA analizlerini yapmak üzere Binbaşı Dr. Victor Weedn’in kurduğu laboratuvarı, 1996’da ziyaret etmiştim. Bir uzay üssünden farksızdı.) Georgiy, tıpkı ağabeyi gibi 16169’da heteroplazmikti. Tüm veriler birleştirilerek yapılan hesaplara göre, mezardan çıkan kemiklerin Çar’dan başkasına ait olma ihtimali, 121 milyonda birden daha azdı. Heteroplazmi, adli amaçlı olarak, ilk kez kullanılıyordu. Kalıntılar, Moskova Büyükelçimiz Nabi Şensoy’un da aralarında bulunduğu, 27 ülke diplomatının katıldığı görkemli bir törenle, 17 temmuz 1998’de, Sen Petersburg’daki Aziz Peter ve Paul Kilisesi’ne gömüldü. Anna Anderson, Çar’ın kızı mı? 1920 yılında, Berlin’in Landwehr kanalına atlayarak intihara kalkışan Anna Andersen, 2 yıl Dalldorf akıl hastanesinde kaldıktan sonra, Çar II. Nikolay’ın küçük kızı Anastasya olduğunu iddia etmeye başladı. Çariçe’nin erkek kardeşinin tuttuğu özel dedektif, bu kadının Anastasya değil, Polonyalı bir fabrika işçisi Franziska Schanzkowska olduğuna ilişkin ipuçları buldu. Buna rağmen milyonlarca

insan, Çar’ın kızı olduğuna inandı. Anna,1938’te bir Alman mahkemesine başvurarak, hanedan mirasını geri almak istedi. 32 yıl süren davada, ne Çar’ın kızı olduğu, ne de olmadığı kanıtlanabildi. Anna,1984’te Amerika’da öldü. Vasiyeti üzerine yakıldı. Ekaterinburg’daki kemiklerde, Çar’ın kızlarından biri yoktu. Dr. Gill, Anna Anderson’un Anastasya olup olmadığı araştırmak istedi. 1979 yılında Charlottesville, Virginia’da geçirdiği bir bağırsak ameliyatı sırasında 25 santim kadar uzunlukta bağırsağı kesilmiş ve formaldehit içerisine konmuştu. Dr. Gill, Anna Anderson’un mt DNA’sını belirlemek üzere, hastanenin patoloji bölümündeki bağırsağı kullandı. Çar ailesiyle bir akrabalığı yoktu. mtDNA’sını, 1920’de ortadan kaybolan Franziska Schanzkowska’nın kız kardeşinin oğlu Karl Maucher’inkiyle karşılaştırdı. Tam bir uyum saptadı. Berlin kanalına atlayan kadının, Çar’ın kızı değil, Polonyalı bir işçi kız olduğu kesinlik kazandı. 70 yıldır süren, filmlere ve romanlara konu olmuş Anastasya efsanesi de böylece son buldu. (1956 yapımı, Anatole Litvak’ın yönettiği Anastasia filminde, İngrid Bergman ile Yul Brynner oynamış, müziğini, 200’den fazla Hollywood film müziğine imza atmış Alfred Newman bestelemişti. Ailece sinemada seyrettikten 40 yıl sonra bile annemin, evin içinde bir yandan dolaşıp, bir yandan “Anastasia, Anastasia” diye şarkı söylemesi hala kulaklarımdadır.)

Heino Tammet, Çar’ın oğlu mu? 26 haziran 1977’de, Kanada Vancouver’de, Aleksey Heino Tammet-Romanov adlı biri, kesin olarak tanımlanamayan bir kan hastalığından öldü. Milyonlarca Rus, bu kişinin, kemikleri mezardan çıkmayan Çar’ın oğlu olduğuna inandı, hâlâ da inanıyor. Aleksey’in kendinden 35 yaş küşük, üçüncü karısı Sandra, 1993 nisanında, kocasının iki dişini Dr. Pavlov Ivanov’a gönderdi. O da birini Dr. Gill’e teslim etti. Sara, 1995’te dişlerden DNA elde edilebildiğini öğrendi. Ancak bütün uğraşlarına rağmen, ne Ivanov’dan ne de Gill’den daha fazla bilgi elde edemedi. Günün birinde Gill, dünyanın dört bir yanından “Romanovlar’ın akrabasıyım” diyerek postalanan saç ve dişler nedeniyle, ücret almadan gerçekleştirdiği bu araştırmaları sonlandırdığını bildirdi. Bu kez Ivanov, elindeki diğer dişi, Romanov kemiklerini ilk inceleyenlerden olan Dr. William Maples’e gönderdi. Maples de, Berkley Üniversitesi’nden Dr. Mary-Claire King’in laboratuvarına. Aradan 11 yıl geçti. Sandra Romanov hâlâ bir sonuç bekliyor. Tammet-Romanov’un iki oğlu ve torunları Kanada’da yaşamlarını sürdürüyorlar. Eğer Vancouver mezarlığında yatan, gerçekten Çar’ın oğlu Çareviç Aleksey Nikolayeviç ise, Romanovlar’ın soyu sürüyor demektir. DNA savaşları başlıyor

mtDNA analizlerinin kesin bir kimlikleme yöntemi olmadığı, sadece kişilerin ana tarafından akraba olduklarını gösterdiğini ileri süren bazı araştırıcılar, Ekaterinburg kemiklerini tekrar tekrar incelediler. Örneğin 2001 yılında Moskova Devlet Tıbbi Ağız Bilimleri (Medical Stomatological) Üniversitesi’nden anatomi profesörü Lev Kolesnikov ve ekibi, Romanov ailesinin çok sayıdaki fotoğrafını referans olarak kullandı ve bunlarla aynı açı ve uzaklıktan çekilen kafatası fotoğraflarını, bilgisayar ekranında üst üste getirmeye çalıştı. Dişlerdeki dolguların metal alaşım oranlarına kadar inceleyen Kolesnikov’a göre, mezardakiler arasında Anastasya var, buna karşılık Çar’ın bir diğer kızı, Mariya yok. 2004 yılında, Stanford Üniversitesi’nden Alec Knight’ın, Rusya Bilim Akademisi’nden genetik uzmanı Lev A. Zhivotovskiy’le birlikte yayımladığı çalışma ortalığı daha da karıştırdı. Çariçe Aleksandra’nın kız kardeşi Düşes Elizabet Feodorovna’nın, 1982’de Kudüs’te açılan mezarından alınan ve bir tahta kutu içinde New York’ta, Ortodoks Filistin Topluluğu’nun lideri, Papaz Anthony Grabbe’nin evinde muhafaza edilen parmağın (yanlış okumadınız, parmağın) mtDNA’sını incelediler. (Düşes, 1918’de Rusya’da ölmüş, ertesi yıl tabutu Mançurya üzerinden Kudüs’e kaçırılmış!). Sonuçlar, İngiliz Peter Gill’in 10 yıl önceki bulgularıyla örtüşmedi. Bu durumda, mezardaki kadın, Çariçe değildi. Hemen ardından Hollanda Leiden Üniversitesi’nden Peter de Knijff, Ekaterinburg’taki cesetlerin aslında Romanovlar’a ait olmadığını, bilim insanlarının siyasete alet edildiğini öne sürdü.

İtham edilenler elbette sessiz kalmadı. DNA analizlerini gerçekleştiren Rus, İngiliz ve Amerikalılar basın toplantıları yaparak kendilerini savundular. Onlara destek olmak üzere Oslo Üniversitesi’nden Erika Hagelberg, parmak deneylerinde yapılan hataları yayımladı. Ardından, Almanya’nın ünlü Max Planck Enstitüsü’nden Dr. Michael Hofreiter, Knight’ı, mtDNA’sını çalıştığı parmağın, Çariçe’nin kız kardeşine ait olduğunu kanıtlamaya davet etti. Şimdilik durum bu aşamada. 950 diş ve kemik parçası tükeninceye kadar da süreceğe benzer. Naçizane fikrimi sorarsanız, çok ender görülen mtDNA 16169 heteroplazmisi nedeniyle, Çar, mezarda. Ancak, Japonya’daki kanlı mendilin peşine düşmekte fayda var. Günümüz teknolojisiyle, DNA elde etmek mümkün olabilir. Tabii o da, turist çekmek için dahiyane bir buluş değilse! Çar, Çariçe, Dük, Düşes kargaşası, kimi zaman Fransa’da, kimi zaman İspanya’da oturan Mariya Vladimirovna Romanova’yı, hiç mi hiç ilgilendirmedi. O, Rus hükümetiyle davalık oldu. 25 mayıs 2006’da, Moskova Tverskoy Mahkemesi’ne sunduğu belgelerle, Çar ve ailesinin, Bolşevik hükümetinin emri üzerine infaz edildiklerini kanıtlamaya çalıştıysa da, delil yetersizliğinden başvurusu reddedildi. Sürgündeki imparatorluk ailesinin tüm fertlerini temsil eden avukat German Lukyanov’un karara itirazı bir sonuç vermedi. Böylelikle Mariya Vladimirovna Romanova’nın, Romanovlar’a ait taşınır, taşınmaz ne varsa, hepsini geri alma ve akrabalar arasında paylaştırma hayali de suya düştü.




Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook