ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI: 1 GAZETE BALIKLIGÖL (AYNZELİHA VE HALİL-ÜR RAHMAN GÖLLERİ) Balıklıgöl BALIKLIGÖL ŞANLIURFA Balıklıgöl, 150 metre uzunluğunda ve 30 metre Balıklıgölde gece Balıklıgöl Şanlıurfa turizmin genişliğindedir. Derinliği 3-5 metre çekim alanıdır. Halil-ür civarındadır. İçinde efsanelere konu olan sazan KÜLTÜR-İNANÇ TURİZMİ Rahman Gölü'nün hemen türü balıklar bulunmaktadır. Bu balıklara halk güneyinde, Urfa Kalesinin tarafından saygı gösterilir ve yenilmez. Rivayete Balıklıgöl Platosunda Hz. İbrahim'in doğduğu mağarada önünde yer almakta olup, 150 göre Hz. İbrahim ateşe atıldıktan sonra, bir bulunmaktadır. Üç semavi dinin atası olarak kabul edilen m2 alanı bulunan bir göldür. mucize gerçekleşir ve etraf güllük gülistanlık Hz.İbrahim'in doğduğu mağaranın ziyaretçisi hiç eksik olmaz. Rivayetlere göre, Hz İbrahim olur. Bu mucizenin gerçekleştiği mekânın Her dinden her ülkeden ve her şehirden ziyaretçinin yılın her ateşe atıldıktan sonra, Balıklıgöl ve çevresi olduğuna inanılır. Dini mevsiminde bu mağarayı ziyaret eder. Hz.İbrahim'in doğduğu Nemrut'un kızı Zeliha da Hz. mağaranın hemen yanında yaşadığı dönemin din âlimi olan İbrahim'i çok sevdiğinden ve bayramlar da ile Mevlit ve Kandil gecelerinde Beddiüzaman Said Nursi'nin vefat ettikten sonra ilk ona inandığından ateşe en yüksek ziyaretçi sayısına ulaşır. defnedildiği mezarı da bulunmaktadır. atılmasına dayanamaz, o da kendisini ateşe atar. Zeliha'nın Dıştan Görünüm düştüğü yer de bir göle dönüşür. NASIL GİDİLİR? Kendi aracınızla gitmek isterseniz; İstanbul’a 1263 kilometre, Ankara’ ya 810 kilometre, İzmir’e ise 1251 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Diğer şehirlerden düzenlenen otobüs seferleriyle, uçakla veya trenle ulaşabilirsiniz. Balıklıgöl Şanlıurfa şehir merkezinde yer almaktadır. Şehrin her yerinden Balıklıgöl'e ulaşım mümkündür. ESRA KÖMÜRCÜ-ŞANLIURFA ORTAOKULU SAYFA 1
ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI:1 GAZETE ALADAĞLAR MİLLİ PARKI KAPUZBAŞI ŞELALESİ – SULTAN SAZLIĞI ALADAĞLAR MİLLİ PARKI KAPUZBAŞI ŞELALESİ KAYSERİ Kayseri kent merkezine 190 kilometre, KAPUZBAŞI TAKIM ŞELALELERİ Adana'nın Aladağ ve Kozan ilçelerine de 40 kilometre uzaklıktaki Kapuzbaşı Takım SULTAN SAZLIĞI MİLLİ PARKI Şelaleleri, 500 metrekarelik alanda 7 şelaleden oluşuyor. Doğa harikası şelaleler, dağ yamaçlarından birbiri ardına akarken, ziyarete gelenleri hem görsel yönden cezbediyor hem de yaz aylarının kavurucu sıcaklarında buz gibi suyuyla serinletiyor. Yöre klimatik açıdan kendine has özelliklere sahiptir. Yazları sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı olarak tanımlanabilecek bu klimatik yapı yörenin yüksek kesimlerinde kalıcı karların barınmasına imkan tanımaktadır. Yörede gece ile gündüz sıcaklık farkı oldukça EKOLOJİK TURİZM İç Anadolu Bölgesi’nde, Kayseri ili, Yeşilhisar, fazla olup, geceleri göllerin donmasına neden Develi ve Yahyalı ilçeleri arasında, ayrıca üç olan düşük sıcaklık, gündüzleri 300C kadar önemli turizm merkezinin ortasında yer çıkmaktadır. Bu klimatik özellik bölgenin almaktadır. Daha önce tabiatı koruma alanı gelişmesinde önemli bir tanımlayıcı iken, 2006 yılında milli parka dönüştürülmüştür. durumdadır. Aladağlar Milli Parkı Vejetasyon Sultan sazlığı, İç Anadolu step ekosistemi açısından çok zengin olup, ormanı oluşturan içerisinde, kapalı bir havzada yer alan, hem ulusal hakim türler Karaçam ve Kızılçamdan, hem de uluslararası öneme sahip bir Sulak Kızılcama geçiş zonunda yer yer bu iki türün Alan’dır. Sultan Sazlığı’ndaki sulak alan oluşturduğu karışık mescerelere de ekosisteminin, nadir olarak bir arada bulunan tatlı rastlanmaktadır. ve tuzlu su ekosistemini bünyesinde barındırması ise bu alanın ekolojik önemini daha da Aladağlar Milli Parkı içerisinde Demirkazık artırmaktadır. Tepesi, Yedi Göller, Hacer Ormanı, Kapuzbaşı Şelaleleri ve Acısu gibi tabi kaynak değerlerine sahip ve turistlerin dikkatini çeken yerlerde bulunmaktadır. SULTAN DURUDUYGU / TOKİ ŞEHİT NAZIM ORTAOKULU
ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI:1 GAZETE HALFETİ: SUYA VE ZAMANA DİRENEN ŞEHİR HALFETİ HALFETİ ŞANLIURFA Şanlıurfa merkez ilçesine 112 km mesafede olan ilçenin RUMKALE 2007 nüfus sayımına göre toplam nüfusu 40.800 kişidir. RUMKALE 1954 yılında ilçe olan Halfeti'nin yüzölçümü 646 km² olup, ilçenin idari yapısı merkez belediye dışında bir belde belediyesi Rumkale, Birecik Ovası'nın ve Halfeti'nin kuzeyinde, Fırat Nehri'nin kıyı ile 35 köy ve 34 mezradan oluşmaktadır. Batısında Gaziantep kesiminin doğusunda, Şanlıurfa yoluna bakan bir tepe üzerindedir ve iline bağlı Araban, Yavuzeli ve Nizip ilçeleri, kuzeyinde Birecik'i kuzeyinden ve kuzeydoğusundan sınırlar. XX. yüzyılın başlarında bir kaza halinde idi ve kazanın merkezi de Halfeti kasabası idi. Adıyaman iline bağlı Besni ilçesi, doğusunda Bozova, güneyinde ise Birecik ilçesi bulunan Halfeti'nin denizden Rumkale, Asurlular döneminde Şitamrat ismiyle tanınmıştır. Daha sonra yüksekliği 525 metredir. İlçe merkezinin Fırat sahili yeşil bir kıyı Urima adını almış ve XII. yüzyılda Ermeni Piskoposluğu'nun merkezi haline şeridi şeklindedir. İlçe merkezi bu kıyı şeridi üzerinde ve sarp gelmiştir. 1292 yılında Memluklu Sultanı Melik el-Eşref tarafından ele kayalıkların yamacında kurulmuştur. geçirilmiştir. 1516 yılında Mercidabık Savaşı'ndan sonra Osmanlı egemenliğine giren Rumkale, Halep Eyaletine bağlanmıştır. 1737 yılında İlçe de hububat, fıstık ve üzüm üretimi önemli bir yer eyalet haline getirilerek, derebeyleri ve yerel yöneticiler tarafından idare edilir. XX.yüzyılın başlarında kazanın nüfusunu Kürtler ve Türkler, köylerin kaplamaktadır. Halfeti arazisindeki ekilebilir alanlar dışındaki nüfusunu ise Ermeniler ve Yezidiler oluşturmaktaydı. Rumkale'de bugün taşlık ve kıraç araziler, halkı küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine gezilip görülebilecek eserler şunlardır: Kale harabeleri, Aziz Nerses Kilisesi yöneltmektedir. İlçenin iklimi Fırat Nehrinin etkisiyle Akdeniz harabeleri ve Barşavma Manastırı harabeleri. iklimi karakteristiği gösterir. İlçenin büyük bir kısmı Birecik Barajı'nın göl suları altında kalmıştır. Yeni yerleşim yeri olarak ilçe merkezine 7 km. mesafedeki Karaotlak mevkii seçilmiş ve yerleşime açılmıştır. Kentin simgesi haline gelen 'siyah gül' yerli yabancı tüm konukların ilgisini çekmekte, önemli bir ticaret potansiyeli içermektedir. İl Özel İdaresi tarafından satın alınan teknelerle, Aziz Nerses Kilisesi'nin, Barsavma Manastırı'nın ve daha birçok tarihi yapının yer aldığı Rumkale'ye, kaya kilisesinin yer aldığı tarihi Savaşan köyüne ulaşım olanaklı hale gelmiştir. FEYZULLAH EFENDİ KONAĞI Halfeti yöresinin ileri gelenlerinden Feyzullah Efendi tarafından 1901 yılında(H. 1319) inşa edilmiştir. İnşaatı iki yıl sürmüştür. 1000 m2 bir alan üzerinde iki katlı olarak yapılmış olan bina, ilk katta 10, ikinci katta ise 4 oda olmak üzere toplam 14 odalıdır. Birecik barajı suları altında kalacağından dolayı Harran üniversitesi tarafından, taşları numaralandırılarak yapılmakta olan Osman Bey Kampüsü'ne taşınmış ve aslına uygun olarak inşa edilmiştir. FEYZULLAH EFENDİ KONAĞI SERPİL KIRMIZIPAMUK-ŞANLIURFA ORTAOKULU
ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI : 1 GAZETE NİĞDE TARİHİ MEKANLARI ROMA HAVUZU NİĞDE Bahçeli beldesinde bulunan havuz Roma döneminden kalma bir havuzdur. Alandaki kaynaklardan çıkan su, havuzun içinde toplanıp Triyana su kemerleri ile taşınırmış. Ayrıca bu antik havuzda Mısır kraliçesi Kleopatra’nın yüzdüğüne dair çeşitli rivayetler bulunmaktadır. TYANA SU KEMERLERİ Antik Tyana Örenyeri, şehrin Bor ilçesi Kemerhisar Kasabası’nda yer alıyor. Kasabanın çeşitli yerlerinde bulunan değerli heykeltraşlık eserler ve alanda yapılan bilimsel kazılar sonucunda çıkan eserler/mimari parçalar Niğde Müzesi’nde sergileniyor. Roma Havuzu’ndan itibaren kasabanın içlerine kadar olan bölümde kemerler toprak altındayken, kalan bölümdeki ve kazı alanına kadar olan kemerler ise toprak üstündedir. Günümüzde de hala büyük bir bölümü ayakta olan M.S. II-III. Yüzyıllara ait bu su kemerleri ile geçmişte Roma havuzundan su taşınmaktaydı. ALAADDİN CAMİİ GÜMÜŞLER MANASTIRI KUŞ KAYASI KAYA MEZARLARI Alaaddin Camii, 1223 yılında Niğde sancak beyi Niğde’te 8 km uzaklıkta mesafedeki Gümüşler Kuş kayası kaya mezarları; şehri Merkez Ziynettin Beşare tarafından inşa ettirilmiştir. Kasabasında yer alan örenyeri Bizanslıların ilçesine bağlı Karatlı Kasabası’nın Caminin kitabesine göre yapının mimarları Anadoludaki en iyi ve en güzel korunmuş güneybatısında, bir vadinin iki yamacında yer Üstad Sıddık ve kardeşi Gazi’dir. Cami eserlerindendir. Manastır 10. Yüzyılla almaktadır. Alanda vadinin güney yamacında geçmişten bu yana bazı onarımlar görse de tarihlerindirilse de VIII.-XII. Yüzyıllar arasıda 11, kuzey yamacında 4 tane olmak üzere günümüze orijinal özelliğini kaybetmeden inşasının devam ettiği tahmin ediliyor. 1973 toplamda 15 kaya mezarı bulunuyor. ulaşmayı başarabilmiştir. Ayrıca caminin yılında arkeolojik sit alanı olarak kabul edilen, Mezarların tamamının giriş kapılarının üstünde doğuya bakan kapısının üzerinde yaz aylarının büyük ve geniş bir kaya kütlesi içine kazılan sağır pencere gibi delikler olmasının yanı sıra sabah saatlerinde “Taçlı Kadın Başı” ortaya kilisenin kaya oyuğu şeklindeki dört sütunu da sağına ve soluna ise stilize insan figürleri çıkıyor. Buna dair bir efsane de bulunuyor; fresklerle kaplıdır. Kilise; güçlü ve canlı kabartma olarak işlenmiştir. Ayrıca bir mezarın camiyi yapan usta, aşık olduğu ve anlatımları olan freskleri, büyük mezarlık içinde aşı boyası ile yapılmış dağ keçisini evlenemeyeceğini bildiği şehrin sancak beyinini odası, barındırdığı yer altı şehri ve büyük bir kovalayan köpek figürü dikkat çekmektedir. kızına olan aşkını sonsuza kadar yaşatmak için kaya kütlesine kazılmış yerleşim birimleriyle konuyu kapı süslemelerindeki taşa resmetmiştir. dönemin önemli din merkezlerinden birini oluşturuyordu. HATİCE SOLAK-ERTUĞRUL GAZİ İMAM HATİP ORTAOKULU
ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI : 1 GAZETE KAYSERİ LİSESİ MİLLİ MÜCADELE MÜZESİ Kayseri Lisesi / 1942 Kayseri Lisesi TAŞ MEKTEP 1893 yılında Kurşunlu Camii civarındaki Seyfullah Müze Binası Efendi Konağı’nda \"Derece-i Ula Mekteb-i Mülkiye __________________________________________________________________________ İdadisi\" adıyla hizmete girdi. Üç yıl rüştüye, 2 yıl idadi olmak üzere 5 yıl süreli bir okuldu. Öğrenci 1923 yılında okulun adı \"Sultani\"den Kayseri’de Kurulan Meclis sayısının artması üzerine neo-klasik üsluptaki \"Lise\"ye dönüştürüldü. 14 Ekim 1924'te mevcut okul binasının temeli 1903’te atıldı; önce Mustafa Kemal Paşa, eşi Latife Hanım Mezun Veremediği Senede Şehit Olan birinci kat tamamlandı. 1915 yılında \"Sultani\"’ye ile birlikte çıktığı yurt gezisinde Öğrencilerin Diplomaları dönüştürüldü. İkinci katının inşası 1916’da Kayseri’yi ziyareti sırasında Kayseri tamamlandı. Kurulduğu günden itibaren, Ermeni ve Lisesi’ni de ziyaret etti. Okulun Rumlara yönelik kurulmuş olan Talas Amerikan öğrencisi Behçet Kemal’in yaptığı Okulu ile rekabet etti. Balkan Savaşı ve I. Dünya konuşma ile açılan törende Mustafa Savaşı okulun öğrenci sayısının azalmasına neden Kemal’i çok duygulandıran bir oldu.1921 yılında okul Ankara Sultanisi ile birleştirilip 12 yıllık tam teşkilâtı yatılı sultanî müsamere sergilendi. Mustafa Kemal durumuna getirildi. Paşa, memnuniyetinin ifadesi olarak okula bir yağlıboya tablosunu hediye İstiklal Savaşı devam ederken 24 Temmuz 1921’de TBMM’nin hükümet merkezini Kayseri’ye taşıma etti. kararı vermesi üzerine lise binası TBMM toplantıları Okul, 1935-1936 ders yılında kız için hazır hale getirildi. Ancak Sakarya Savaşı’nın ortaokulu ile birleştirildi. 1959 yılında kazanılması üzerine hükümetin Kayseri’ye taşınması bünyesinde bir Akşam Lisesi açıldı; kararından vazgeçildi. 1982’de Akşam Lisesi kapatıldı. 1994- 1995 öğretim yılında bünyesinde Okuldan Mezun Ünlü İsimlerin Balmumu “Yabancı Dil Ağırlıklı” bölüm açıldı. Heykelleri 2005-2006 yılında \"Anadolu Lisesi\" haline geldi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında yapılan protokol neticesinde 02.05.2016 tarihinden itibaren Milli Mücadele Müzesi olarak halkımızın ziyaretine açılmıştır. ALİM GÜLVEREN / İNCİLİ ŞEHİT YAŞAR KARAKAYA ORTAOKULU
ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI : 1 GAZETE KAYSERİ ULU CAMİİ (CAMİ-İ KEBİR) CAMİ-İ KEBİR H.530/M.1135 ULU CAMİİ CAMİ AVLUSU Kayseri şehir merkezinde olup, Kapalıçarşı'nın yanında İçerisinde kullanılan Roma ve Bizans mimarilerine ait sütunlardan dolayı eski bir kiliseden veya saraydan dönüştürüldüğü düşünülmekle beraber mimarı planı ve sivri kemer uygulamaları ile İslam yer almaktadır. Ulu Cami olarak bilinmekle beraber mimarisine özgün bir eserdir. İçeride kullanılan sütun gibi mimari elemanların kullanımı da ülkemizde değişik kaynaklarda Cami-i Kebir veya Sultan Cami olarak da anılmaktadır. birçok camide görülebilmektedir. H.530/M.1135 tarihinde, Danişmendli hükümdarı 7 TUĞLANIN HİKAYESİ 7 Tuğla Melik Mehmet Gazi tarafından yaptırılmıştır. Caminin kuzeye açılan kapısının yanındaki kitabe ise bir onarım Melik Mehmet Gazi, camiyi yaptırırken ustalarına kitabesidir. Melik Mehmet Gazi’nin yeğenlerinden kimseden yardım almamalarını, caminin tamamen olan Yağıbasanoğlu, Muzaffereddin Mahmud kendi hayrı olacağını söylemiştir. tarafından 1206 yılında onartılmıştır. Aynı şahsın kızı olan Atsuz Elti Hatun da Gülük Camii’ni aynı Cami inşaatına gelen yaşlı bir kadın, dul olduğunu dönemde onartmıştır. Abidenin bu gün taşıdığı tek belirterek, yanında getirdiği 7 tuğlanın da kendi kitabe olan onarım kitabesi kuzey duvarın dış yüzüne, hayrı olarak caminin duvarına konulmasını ister. kapının yakınına konulmuştur. Onarım kitabesinde şu Caminin ustabaşı, yaşlı kadının bu isteğini, Melik ifadeler yer almaktadır: \"Bu cami, Kılıçaslan oğlu, Mehmet Gazi'nin emri olduğunu hatırlatarak büyük Sultan Keyhusrev devrinde - Allah onun kabul etmez. Ertesi gün cami inşaatını gezmeye yardımını yüceltsin- H.602/M.1206 yılında gelen Melik Mehmet Gazi, ustabaşını çağırarak Yağıbasanoğlu, Muzaffereddin Mahmud tarafından gece sabaha kadar uyuyamadığını belirterek onarılmıştır.” \"Gece rüyama girdiler. Yaşlı bir kadını üzdüğünüzü, getirdiği tuğlaları kullanmazsanız Ulu Cami, 1716 yılında meydana gelen büyük caminin ömrünün de tuğla sayısı kadar kısa depremden zarar görmüş, 5-6 yıl gibi bir süre harap ömürlü olacağını söylediler\" der. Ustabaşının halde kullanılmadan kaldıktan sonra 1723 yılında olayı anlatması üzerine, Melik Mehmet Gazi, Matbah-ı Amire Emini (Saray mutfak sorumlusu) yaşlı kadının bulunmasını emreder. Şehre dağılan Kayserili Hacı Halil Efendi tarafından onartılmıştır. Bu görevliler, uzun bir araştırmadan sonra evinin onarımda minarenin yıkılan külah kısmı da yenilenmiş, önünde 7 adet tuğla bulunan yaşlı kadını alıp cami çöken kubbesi ve minareleri de onartılmıştır. Yaklaşık inşaatına getirler. Yaşlı kadının elini öpen Melik 30m x 50m bir tabana oturan cami dış görünüşüyle Mehmet Gazi, \"Anne, bizim kararımız seni üzmek oldukça sadedir için değil. Biz halk fakir olduğu için, onların zorda kalmalarını önlemek için bağış kabul etmedik. Senin getirdiğin tuğlaları caminin en güzel yerine koyacağız\" der ve tuğlalar uygun bir yere konulur. Ulu Cami'nin doğu bölümünde, kesme yonu taşlarıyla yapılan duvarın üstünde halen 7 adet tuğla vardır. Ve bu söylenceye kaynak olmuştur. FATİH GÜZELCE/VELİOĞLU ORTA OKULU
ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI : 1 GAZETE KAYSERİ’NİN TARİH KOKUSU ‘VEZİR HANI’ Damat İbrahim Paşa Temsili Resmi Damat İbrahim Paşa III. Ahmet döneminde Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Kimdir? tarafından 1724 yılında yaptırılmıştır. =Dilâverzâde, Zeyl-i Hadîkatü'l- PEKİ VEZİR HANI’NIN HİKAYESİ Vüzerâ'dan NEDİR? İbrahim Paşa'nın yüksek nitelikleri beyandan aşırıdır. KALEME ALAN= OSMAN Hanın duvarı, yanındaki Hazineyi gelirle doldurmuştur. Din ve devlet işlerindeki PİŞGİNEL bedestenin duvarıyla birbirlerinden bir hizmeti de yazıya sığmaz. Himmeti yüksekti. Aristo kavrayışlı, koridorla ayrılmıştır. Vezir Hanı, kesme Eflatun görüşlü, Lokman bilgeliğinde, mülk ve milleti düzende Vezir Hanı, Kayseri ticari taştan yapılmış bir yapıdır, iki katlı ve tutan, vakur, mütevazı, tedbirli, mert ve gayretli, iyiliği ikramı dokusunun güney ucunda, Ulu Cami'nin iki avluludur. Girişteki gayri muntazam çok, yüce himmetli, iyi ahlaklı, yüce soylu, doğruluktan kuzeydoğu köşesine yakındır. Giriş kapısı küçük avludan sonra, ortasında eskiden şaşmayan, tedbirli vezir, kanunlara hakim benzersiz doğu cepheden olup, Kapalıçarşı'nın bir bir çeşmenin havuzu bulunduğu sadrazamdı. bölümünü oluşturan Urgancılar Çarşısı bildirilen gayet geniş bir avluya girişinin yanındandır. girilir. Revakların altında bulunan iki Özellikle bilgin ve erdemlilere, şeyhlere, ariflere, hüner ayrı merdivenle üst kata çıkılır. Girişteki sahiplerine, şiir ve nesir yazanlara, söz ve yazı ustalarına, Vezir Hanı, Sultan III. Ahmet kitabenin yeri boştur. Günümüzde de müzisyenlere aşırı meyli ve yakınlığı vardı. Ekseri gece ve döneminde Sadrazam Nevşehirli Damat kullanılmakta olan Vezir Hanı'nda bir de gündüzlerde ilim ve marifet sahipleriyle sohbet eder, her birini İbrahim Paşa tarafından 1724 yılında yatır bulunmaktadır. ödüllendirirdi. Bir kişiyi ayıbından ötürü aşağılamaz, yaptırılmıştır. Çarşının önemini ve rakiplerine bile mansıplar vezirlik verir, yaşlı yoksul herkesi kıymetini artırmak için çarşıda sadece Kayseri Vakıflar Bölge ihyadan geri kalmazdı. Yaratılışı gereği hayır işlerine kuyumcu, abacı, kumaşçı, çuhacı gibi o Müdürlüğü'ne ait olan handa bugün orta düşkündü. Nice nice yüce eseri vardır. günün itibar gören mesleklerinin faaliyet avlu çevresinde bulunan 20'si şahsa ait gösterebileceği, bir ferman-ı ali ile şarta 154 işyerinden 12'si aktif olarak bağlanmıştır. Bu uygulama ile handaki çalışmaktadır. dükkanlar çok kıymetlenmiştir. İbrahim Paşa'nın ölümünden sonra 1731 yılında yeni bir ferman isteyen esnafın istediği yerde mesleğini yürütebileceği belirtilerek serbest bırakılmıştır. GİRİŞTE BULUNAN KİTABE OSMAN PİŞGİNEL-VELİOĞLU ORTAOKULU-BÜNYAN-KAYSERİ
ŞUBAT / / 2021 / / SAYI NUMARASI : 1 GAZETE KÜLTEPE KANİŞ KARUM Saklı Tarih Kayseri Tarihi KOCASİNAN Niye buraya Kültepe Kaniş ismi verildiği sizin Kültepeden Tarih Fışkırıyor de aklınıza gelen ilk soru mu? Antik şehrin bulunduğu toprak, küllü bir yapıya sahip olduğu Tarihin Ticaret Merkezi için buraya Kültepe Kaniş adı verilmiş. İki kısımdan oluşan Kültepe’nin tepe kısmına Kaniş, onu çevreleyen limana ise Aşağı Şehir anlamına gelen Karum deniliyor. Erciyes Dağı’nın hemen eteği üzerinde yer alan KÜLTEPE TABLETLERİ Ticaret yolu üstünde stratejik öneme sahip ovanın üzerine inşa edilen Kültepe, Anadolu’nun en büyük höyüklerinden biri olma Kayseri tarihini 6000 yıl önceye dayandıran Kültepe bu özelliğini yüzlerce yıl özelliğine sahip. Kültepe keşfedildiği andan belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe, sürdürmüştür. Kültepe, dünya müzelerine ve itibaren Kayseri’nin tarihini kökten değiştirmiş. Kayseri merkeze 24 km uzaklıktadır. Hititlerin eski eser pazarlarına dağılan ve Kapadokya Kayseri tarihinin yaklaşık 6 bin yıl öncesine Anadolu’da kurduğu ilk kentin kalıntısı olan tabletleri olarak tanımlanan çivi yazılı dayandığını kanıtlayan Kültepe, Türkiye içinde höyük ve onu saran Karum’dan oluşan Kültepe belgelerin ilk ortaya çıktığı 1871 yılından beri oldukça önemli olan bir antik kent. Ören Yeri’nde yönetim binalarının, dini bilinmektedir. 1925’te Kültepe’nin önemli yapıların, ev, dükkân ve atölyelerin kalıntıları Kültepe Kaniş Karum Tabletleri görülmektedir. bölümlerinden biri olan karum keşfedilmiştir. 1948 yılından beri Türk Tarih Kurumu ile Asurların kurduğu büyük ticaret kolonileri Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü karumların merkezi Kültepe’deki Karum’du ve adına bölgede kazılar yapılmaktadır. diğer karumları yönetiyordu. Kültepe, Kültepe’de Asur, Genç Hitit, Helen, Roma, Anadolu’daki ilk yazılı tabletleri barındırması ve dünyanın ilk organize ticaret merkezi Pers ve Tabal dönemlerine ait eserler ve olmasıyla ön plana çıkmaktadır. Asur çivi yazısı ile yazılan bu tabletlerde, dönemin bulgular gün yüzüne çıkarılmıştır. Çıkarılan bu siyasi ve hukuki ilişkilerini gösteren eserler Kayseri Arkeoloji Müzesinde mektuplar, senetler, mühürler ve anlaşma metinleri vardır. Söz konusu tabletler 2015 sergilenmektedir. yılında Unesco Dünya Belleği listesine alınmıştır. İSMAİL KILIÇ VELİOĞLU ORTAOKULU
Search
Read the Text Version
- 1 - 8
Pages: