YILLIK DERGİ AYBÜKE SAYI3 Şehit Şenay Aybüke Yalçın Fen Lisesi Ekrem ÇETİNKAYA Gsm: 0530 528 30 53 Adres Üçyol Mevkii Bim Üstü KOZLUK / BATMAN
OKUL MÜDÜRÜMÜZ NAZMİ ALTUNER’DEN AÇILIŞ MESAJI NAZMİ ALTUNER Değerli Meslektaşlarım, Kıymetli Okuyucu- mutluluk en önemli temennilerim olmakla lar, Sevgili Öğrenciler... beraber eğitime gönül vermiş biri olarak İnsanın yaşamını devam ettirmesi ve anlamlı mutluluk kaynağımın başında gelir. Hızla ge- kılması eğitim ile mümkündür. Eğitim ihtiyaç lişen bu dünyada değişimi göz ardı etmeyi- olduğu kadar gönül işidir. Ben de bu işe niz. İyi ve ahlaklı bir birey olmayı elden bırak- gönül vermiş bir eğitim emektarıyım. Lise yıl- mayınız. Bizleri muasır medeniyetler seviye- larımda öğrencisi olduğum okulumuzun yak- sine çıkaracak kişiler sizlersiniz. Hayata bir laşık 4 yıldır müdürlüğünü gururla yapmak- yönden tutunmanız çok önemli. Bilimi ve öğ- tayım. renmeyi elden bırakmayınız. Eğitim, faydaları yıllar boyu görülebilecek ve Kıymetli Öğretmenlerim, zaman kaybetmeden verilmesi gereken bir Verdiğiniz emeklerin pahı biçilemez. Öğren- hizmettir. Bu hizmetin sağlıklı bir ortamda cilerinize yaptığınız her dokunuşun hayati ve çağın gereklerine uygun verilmesi için öğ- değerinin tarifini yapmak belki de mümkün retmen arkadaşlarımla elimizden gelenin en değildir. Sene boyunca çabaladınız, yorul- iyisini yapma gayreti içerisindeyiz. 2022- dunuz ve ciddi emekler verdiniz. Geleceği- 2023 eğitim ve öğretim yılı boyunca yoğun mizin inşasına olan katkınız çok büyük. çalıştık; birçok etkinlik, program ve çalışma- Okulumuz Türk Dili ve Edebiyatı Zümresinin lara imza attık. Siz değerli öğrencilerimizin emekleri sonucunda çıkarılan “AYBÜKE” der- başarıları adına yoğun ve yorucu bir yıl ge- gisinin 3. sayısını size ulaştırdığımız için mut- çirdik. luyuz. Dergide emeği geçen tüm öğretmen Sevgili Öğrenciler, ve öğrencilere teşekkür eder, kendilerine ba- Bundan sonraki hayatınızda başarı, sağlık ve şarılar dilerim. 3
Faruk ALTUN Okul duvarlarını umutlarıyla inleten o masum gözler için bir şey eksikti. Kalbimi, emeğimi ve şefkatimi kattığım bu okula müzik odası için kolları sıvamanın vakti gelmiş, geçiyordu BOZKIRLARDA SALINAN BİR UMUT ÇİÇEĞİ hatta. Bunun için kısıtlı imkanlarımla her ay bir enstrüman almıştım. En sonunda da bu he- Bitişen mavilik gibiydi o vuslat yecanla soluğu kaymakamın yanında almıştım. Küçük de olsa öğrencilerime bir müzik Tozlu cevherlere adanmış bir hayat odası hediye etmiştim. Böylesine saf yüreklere müziğin de titreyişi hiç de fena durmamış- (Faruk ALTUN) tı. Dedim ya ben sevgiyi kalplere taşıyan eğitim aşığı Aybüke Öğretmen. Onlar fidan, bense can suyu. Bu denli bir sevgi önceki yıllarımda yapmış olduğum izcilik- Ben Aybüke Öğretmen. Elinde gitarı, kemanı ve al yemenisiyle hatırladığınız Aybüke Öğ- ten geliyordu galiba. Doğa ve canlı sevgisi çok sevdiğim işime, öğrencilerime yansımıştı retmen. Sesiyle baharda öterek coşan kuş sürülerini mest edip peşine takan o neşe der- yası öğretmen. Beni özlediğinizi hisseder gibiyim. Ben de sizleri özledim. İlk fidanlarıma geçirdiğimiz sekiz ayda. sevgi ve şefkat ile dokunmayı, onları gür yapraklı ağaçlar gibi hayal etmeyi, saçlarımı ok- O gün -9 Haziran sabahı- bir başka kokuyordu Kozluk. Neydi ki bu kokunun kaynağı? İlk şayan Kozluk rüzgârını, içime çektiğim bozkır kokusu eşliğinde çiçeklerimle ruhlarımızı karne heyecanımla giydiğim gül kırmızısı elbisem miydi acaba? Anlayamamıştım. İlk göz dinginleştirmeyi, o masum gözlere bakıp şefkat coşkusuna kapılmayı özledim. Özlenme- ağrılarımla ilk karne heyecanım, bavulumda sonraki baharlara sakladığım nice hayalle- yecek gibi de değil zaten. rim… İliklerime kadar hissettiğim hayalimin gerçekleştiği gün takvimler 11 Ekim 2016 tarihini gösteriyordu. Sevdiklerimle paylaşmış olduğum “ Öğretmen oldum ben.” yazısı bu mut- Ölecek miyim tam da söyleyecek çağımda luluğa hâlâ inanamamamın tesîriyleydi sanki. Sanırım bu an hayatımın karılma anıydı. Yüz binlerce meslektaşım yurdun dört bir yanında dalgalandırırken bu bayrağı benim de Söylenmedik sözlerin hasreti dudağımda payıma Batman’ın Kozluk ilçesi düşmüştü. Babamın buruk bir sevinçle “Gitmek istiyor (Necip Fazıl Kısakürek) musun Batman’a?” sorusuna vatanseverlik ve öğretmenlik aşkıyla “ Bayrağın dalgalandı- ğı her yer vatanımdır babacığım.” cevabını verdiğimde henüz 22 yaşında o anı sabırsız- Meğer bilmiyormuşum “Beni öldürende yoktur din iman.” diye söylerken kendi gitarımla, lıkla bekleyen gencecik bir öğretmendim. Ne fark ederdi ki nerede olduğum? Öğretmen kendi sesimle sizden ayrılışımı anlattığımı. Sanırım bu sefer kırılacak anı olan bir hayatım için vatanın her taşı, toprağı aynı değil miydi zaten? Artık evim, okulum; ailem, öğrenci- lerim; kardeşlerim ise meslektaşlarımdı. Bir de yol arkadaşlarım gitarım ve kemanım. da kalmamıştı. Küçük bavuluma sığdırdığım hayallerimi sekiz aya sığdıramamıştım. O büyük günün geleceği zamanı düşledikçe içimdeki kıpırtı katmerleşiyor, hayallerim Ben Şenay Aybüke Yalçın. Arkadaşlarım ilk ismimi pek kullanmaz, Aybüke derlerdi bana. dünyadan taşıyordu âdeta. Saydığım günler bir bir bitiyordu. Bu küçük, şirin Kozluk ilçe- Kim bilebilirdi ki bir gün ismimin önüne bu vatan uğruna can veren binlerce kahramanın sine babamla birlikte geldiğimde tarih 19 Ekim 2016 yılını gösteriyordu. Anadolu’nun eği- kutsal değeri olan “Şehit” makamının geleceğini? Kim bilebilirdi ki bir anne ve babanın bi- time susamış, öğretmenini el üstünde tutan, sıcak insanları barındıran bu ilçe samimiye- ricik kızı olarak geldiğim Kozluk’ta milyonlarca anne ve babanın kızı olacağımı? timi daha da perçinleştirmişti. Eskisinden daha aşıktım bu mesleğe. Buket Öğretmenim “ Kozluk ona, o da Kozluk’a çok güzel uymuştu. Son gün bile enerjisi bitmemişti.” demişsin benim için. Çocuklarımın sizlerin de enerjisine ihtiyacı var. Nilüfer Bir elimde bavulum, masumane hayallerim Öğretmenim “ Cıvıl cıvıldı, herkesi ısıtan sımsıcak bir gülüşü vardı. Neşe kaynağımızdı.” de- diğini işittim. Eksik olma. Adem ve Cafer Öğrencilerim “Seni ne kadar sevdiğimi söyleme- Bozkırlarda salınan bir umut çiçeğiydim. den gittin. Bana özgüvenimi kazandıran kişi Aybüke Öğretmendi, bahar şenliklerinde yap- ( Faruk ALTUN) tığımız etkinlikleri unutamıyorum.” dediğinizi de duydum. Tekrar buluştuğumuz an yine Hayallerimi süsleyen ait olduğum yerdeydim. Dediğim gibi ben tozlu, topraklı cevherlere söylersiniz. Aybüke’lerin ışığında yürümeyi unutmayın. hayatını adayan o öğretmen. Öğrencilerine kavuşmuş bir öğretmenin mesudiyetiyle ça- Ben Şehit Öğretmen Aybüke. Öğrencilerimi sevgi ve şefkatinizle büyütmeyi ihmal etme- lışma arkadaşlarım beni, ben de onları çok sevmiştim. Haftalar, aylar geçmesine rağmen yin. Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalın. bitmeyen bir heyacanla çiçeklerini sulayan Aybüke Öğretmen’dim. 5 4
ŞEHİT ŞENAY AYBÜKE YALÇIN FEN LİSESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ siplinler arası bir yaklaşım benimseyerek, yüzey maya başladım. üzerinde de hareketli görüntülerle de çalışmanın AHMET GÜNEŞTEKİN yollarını buldum. Bu etnografik çalışmalar, bugün 4- Resim alanında bir eğitim aldınız mı? Bununla RÖPORTAJ kullandığım yöntem ve temalar üzerinde belirleyi- beraber eğitim ve yetenek ilişkisine nasıl bakıyor- ci olmuştur. Eserlerimin uluslararası sanat müze- sunuz? Röportaj: Faruk ALTUN, Hande DUMAN leri ve galerilerinde sergilendiği ve dünyada görü- Sanat, tıpkı oyun gibi özgürleştirici bir ayrıcalığa nür hale geldiği bugüne doğru gelişimimin çocuk- sahip. Resim yapmak beni özgürleştiren bir oyun- Uluslararası arenada resimleri ve birçok tarzda düzenlediği sergileriyle tanınan Ünlü luğumda hikâye anlatıcılarından dinlediğim ma- du ve zamanla kendi varlığımı üzerine inşa ettiğim Ressam Ahmet Güneştekin konuğumuz oldu. 1966 yılında Batman'da doğan Ahmet sallarla başladığını ve yönünü bu çalışmalarla bul- bir alan haline geldi. Her çocuk resim yapabilir Güneştekin, 1997 yılında ilk profesyonel atölyesini Beyoğlu'nda açtı. 2003 yılında Atatürk duğunu söyleyebilirim. ama doğuştan yetenekli olmanın ötesinde tutkulu Kültür Merkezi'nde \"Karanlıktan Sonraki Renkler\" isimli ilk büyük sergisini açan olmak gerekir. Sanat okuluna gitmek zorunda de- Güneştekin, günümüzde de sergilerini Anadolu'ya taşımış ve tarihi mekanlarda 2- Resim yapmaya kaç yaşında başladınız? Yete- ğilsiniz ama tutkular kadar entelektüel alt yapı da sergilemektedir. Adından şu an bile söz ettiren \" Hafıza Odası\" sergisini 2018 yılında nekli olduğunuz ne zaman fark edildi? Ressam önemli. Bunu bir yerden almalısınız. Dinlediğim Diyarbakır'da açmıştır. Bizi kırmayıp röportajıyla dergimize değer katan Sevgili olma yolculuğunuzda ailenizin ve çevrenizin tu- masalların bende büyük bir etkisi olduğuna inanı- Güneştekin'e teşekkür eder, keyii okumalar dileriz. tumu nasıldı? yorum. Gerçekle kurmaca arasında sınır kabul ta- Dört yaşımdayken sokakta çamurdan şekiller ya- nımayan, birbirine akabilen bu masalları anlatan 1- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? benim oyun nesnelerimdi. Gördüklerimi yüzeye pardım. Çizgi roman kahramanları çizdiğimi de ha- seslere kendimi teslim etmiştim. Klasik sanat eği- Ahmet Güneştekin kimdir? aktarma tutkum, çocuk oyunlarımın bir uzantısı, tırlıyorum. Ancak figür yapmak zamanla en sevdi- timi almadım ama çocukluğumun bu dönemlerin- bir bakıma bu oyunların evrimi. Saha çalışmalarım ğim çalışma şekli haline geldi. Büyük bir evde ya- de anlatım olanaklarımı geliştirecek ve çalışmala- Masallarla büyümüş, kendi dünyasını kurabilen bir sırasında mitosları oyunsal bir dille nasıl yorumla- şamıyorduk, kendime ait bir odam hiç olmadı, ço- rıma dönüşecek tohumları attığımı düşünüyorum. çocuktum. Dengbêjleri dinlemeyi çok severdim, yacağıma dair keşfettiklerim, anlatım olanakları- ğunlukla evin bahçesinde resim yapabileceğim za- Küçük yaşlardan itibaren okumanın büyüsüne ka- icralarının yarattığı ses ortamı mitoslara bakışımı mı geliştirmemi sağladı. Çalışırken tuvalin içinde manları kollardım. İçeride rahatça resim yapma- pılmıştım. Edebiyat benim farklı dünyalara açılan şekillendirirdi. Mitosun heykelsi niteliklerini ortaya olduğu kadar dışında da olmak istedim. Tüm ma izin verilirdi ama ortalığı kirletmek istemedi- kapım oldu, düşünce dünyamı geliştirdi ve üze- çıkarma ve hareketli bir görüntünün ya da resmin süreç bir oyun, benim için bir yıkım ve yeniden ğim için yazın gelmesini bekler, bahçede çalışır- rimde silinmez derin izler bıraktı. sonik özelliklerini ifade edebilen işler yapma dü- doğuş döngüsü, bir yap-boz oyununda temsili ola- dım. Oldukça dar olan yaşam alanımızı daha da şüncesi çocukluğumun bu döneminden gelmiş ol- rak evrenler inşa etmek ve yıkmak. Etrafımda daraltmak istemezdim. Renk ve figür seçimlerim- 5- Resimlerinizin konusu var mıdır? Resim yap- malı. Bulduğum nesnelerle oyunlarımı kurar, farklı yöntemlerin araçlarını ve yorumlama mater- deki başkalık önce ailemin dikkatini çekmiş. Gele- madaki motivasyonunuz nedir? Resimlerinizle in- başka dünyalar hayal ederdim. Renkler ve formlar yallerini anlamamı sağlayan bir ortam oluştu. Di- neksel olduğu kadar baskıcı olmayan bir yaşam sanlığa bir mesaj iletmek gibi bir gaye taşıyor mu- tarzımız vardı. Sanata olan eğilimim ailem tarafın- sunuz? dan her zaman desteklendi ve teşvik edildi. Çalış- Bir sanatçı olarak amacım, düşünceler ne kadar mayı bitirdiğimde resimlerimi ilk gösterdiğim basit veya karmaşık olursa olsun, izleyicinin onla- ailem olurdu ve resimlerimi beğenmeleri bende ra erişebilmesi için malzemelerle oynamak. Mal- sonsuz bir heyecan uyandırıyordu. Resimle zemelerin boş olan bir alanı dönüştürüp yeni an- bağım ilkokula başladıktan sonra fark eden öğret- lamlarla doldurma potansiyeli var. Benim için öne menlerimin yönlendirmesiyle sanat benim için her çıkan her zaman kurmaca sevgisiydi. Uzak geç- şeyden önemli ve alternatifi olmayan bir şey hali- mişin hik yeleriyle, mitoslarla çalışmayı seçtim. ne geldi. Ama düşüncelerimi kullandığım materyale gö- merken bugün için üretiyorum. Mitoslar aynı 3-Sanatınızda yaşadığınız coğrafyanın ve Bat- sanat gibi geçmişi ve bugünü sentezleme kapasi- man’ın kültüründen söz etmek mümkün müdür? tesine sahipler ve bu eski hik yeler anlatı açısın- Aslında dengbej geleneği ve resimlerinizin ilişkisi dan kurgusal olsa da, günlük insan deneyiminden merak edilen bir konu. uzak değiller. Bugünün fikirlerine göre yeniden yo- Her ses benzersizdir ve bu, sanatçı ile konusu ara- rumlanmayı talep ediyorlar. Bu esneklik sayesin- sında gerçekleşen karşılaşmanın kendine özgü do- de herhangi bir zamana, bağlama veya kültüre ğasından kaynaklanır. Gördükleriniz hem bir bakış uyarlanabilirler, böylece herhangi bir ana ait ola- açısı hem de bir karşılamanın belgesidir. bilirler. Mitosların zaman, mekân ve kültürleri aşan Dengbêjlerin anlattığı hikâyelerin yarattığı dünya- özelliklerine odaklanıyorum. Güç, korku, doğum da sesimi buldum. Ailemin yaklaşımı sayesinde ve ölüm gibi temel varoluşsal temalarla ilgili ol- Batman’daki çocukluk evim, güvenle resim yapa- dukları için en temel estetik ifadelerin zamansız ol- bileceğim bir yere dönüştü. Özgürlük duygusuyla duğunu biliyorum. Bunlar aynı zamanda mitlerin yaşadığımı anımsıyorum. Eserlerimde kullandı- de malzemesi. ğım kaynakları, içine doğduğum dünyadan bul- dum. Çocukluğumun geçtiği evdeki eşyaların üze- 6- İlk serginiz olan Karanlıktan Sonraki Renkler rindeki motiflerden, renklerden ve masallardan. sergisinde neler hissetiniz? Kendi hikayemi yazmamı mümkün kılan aileme “Karanlıktan Sonraki Renkler” benim ilk büyük ser- çok şey borçluyum. Benim için en yaşamsal olan, gimdi. 2003 yılında Atatürk Kültür Merkezi’nde deneyimlerimi ve biriktirdiğim kaynakları nasıl kul- açıldı. Bu sergi uzun yıllar süren sanatsal arayışla- lanacağım sorusunu sorabilmekti. Bu bağlamda rımın bir sonucuydu. Estetik tarzınız zamanla de- ülke genelinde yaptığım on yıllık bir süreyi kapsa- ğişse de bazı ilkeler değişmiyor. Optik alan hissi, yan saha araştırması benim karşılaşmamdı. Sözlü geometrik örüntüler ve katmanlı görünüm, seçti- anlatıları araştırırken, bir ifade biçimini diğerine ğim renkler şüphesiz bilinçaltımdan izler taşıyor. dönüştürmenin ve mitleri yorumlamanın yollarını Ama esas olarak bu sergi bana karanlık, ışık ve araştırdım. Mitolojik unsurları güncel formlarla yo- renkle nasıl ilişki kuracağımı anlamam için bir baş- rumlamaya başladım. Geleneklerin nasıl oluştu- langıç noktası verdi. Karanlık ve ışık çelişkilerle ğunu, korunduğunu ve sürdürüldüğünü gördüm. dolu ama karşıt güçler değiller, birbirini tamamla- Beyoğlu’nda açtığım ilk atölyemde üslup dene- yan güçler. Renk bu çelişkiden doğuyor ama ben meleri yaparken yüzeyle nasıl ilişki kuracağımı bul- karanlığa bir renk gibi davranmayı seçtim. Yani dum ve mitolojik olanı güncel formlarla yorumla- benim için soyutlama sadece nesnel olmayan şe- 6 7
killere yönelmek değil, etrafımda olup biten her ama geometrik soyutlama ve optik yanılsamalar- 10- Kaç tane sergi açtınız? Ressam olarak kaç tane 12- Gençlere ressam olmalarını önerir misiniz? Res- şeyi ışığa tutmak demek. Bu ilişkilerin tümü te- dan sıradan nesnelerin kullanımına, deneysel an- ödül aldınız? İlk aldığınız ödül ve ilk açtığınız sergi sam olmak nasıl bir şeydir? Zorlukları ve kolaylık- mayla birleştiğinde ortaya bana özgü bir yorum latım biçimlerinden kavramsal yaklaşımı öne çıka- size neler hissettirdi? ları nelerdir? alanı çıkardı. Farklı materyalleri kullanmaya başla- ran işlere kadar pek çok farklı akımdan öğeler kul- Daha öncesinde de sergilerim olmuştu ama 2003 Sanat herkes içindir sadece onu üretmek herkese dığımda bile çalışmalarımın kurucu unsuru olma- lanabilirim. Bu, akımların içinde olduğum anlamı- yılında AKM’de açılan Karanlıktan Sonraki Renkler göre olmayabilir. Gerçekten sahici bir derdiniz ol- ya devam ettiler. na gelmez, aralarında sınır tanımadan gezindiğimi sergisini profesyonel çalışmalarımın başlangıcı ola- malı bu dünyayla. Sanatçı olma dürtüsü her zaman söylemek doğru olur. Hareketli görüntüler ve ya rak düşünürsek, dünya genelinde müze ve galeri- içsel bir ihtiyaçtan doğar. İçsel dünyanızı samimi- 7- Türkiye’nin resim sanatına ilgisi ve bakış açısı buluntu nesnelerle çalışabilirim. Kendimi ifade lerde kırktan fazla kişisel sergim açıldı. İşlerim New yetle ve sahici bir şekilde anlatabilmeniz gerekiyor. sizce nasıl? etmek istediğim ortam ve araçlar farklı olabilir. Bir York’tan Hong Kong’a, Amsterdam’dan Dubai’ye Entelektüel gösterişe kapılmadan samimiyetle ça- Çağdaş sanat anlayışında sanatın tüm disiplinleri yöntemin içsel sınırlamaları beni rahatsız ettiğin- birçok çağdaş sanat platformunda sergilendi: Art lışmak gerekiyor. Bu sandığınızdan daha zordur. iç içe geçmiş ve sınırlar ortadan kalkmış durumda. de, alternatifler bulmaya yönelirim. Teorik açıdan Basel, Frieze, Arco Madrid, Art Dubai, The Armory Açıklanamaz bir sanat yapma arzusundan bahse- Sanat olgusuna her yerde, ifade özgürlüğü, anla- herhangi bir kurama bağlı hissetmiyorum, izleyi- Show, Art Breda gibi. Aldığım ödül sayısını hatırla- diyorum. Bu arzu, yetenekten daha önemlidir. Kıs- tım dili zenginliği üzerinden bakılıyor. Bugün tüm cinin deneyimi ile şekillenen yorumu önemli mıyorum, ödüle bir değer verme yöntemi olarak kanılacak bir yeteneğe sahip olmak yeterli değil. sanatlarda ana yaklaşımın, birbirlerinin sınırları içe- benim için. Dünya sanat tarihinde eşsiz bir yeri saygı duyarım ve çoğunlukla kabul ederim ama Az çok belirgin bir yeteneğe sahip de olsanız ezici risinde üretebilme ve hareket edebilme yeteneği olan ve eserlerine hayranlıkla baktığım sanatçılar benim için önemli olan sanatın kendi mekânında iz- bir arzu başarılı olmanızı sağlayabilir. Arzu öğreti- olduğu görebiliriz. Müzikten edebiyata, görsel sa- var: Örneğin Kazimir Malevich, Jackson Pollock, leyiciyle etkileşimde yarattığı değerdir. İlk ödülü- lemez. Ancak bir zorunluluktan dolayı üstün olan natların tüm disiplinlerinden gösteri sanatlarına Wassily Kandinsky, Piet Mondrian, Mark Rothko mü aldığımda üçüncü sınıftaydım, okullar arası bir çalışma yöntemi bulabilirsiniz. Özgünlük dedi- kadar yaratıcı birçok alan disiplinler arası yanıtlar ve Gerhard Richter. Ama bende olağanüstü bir resim yarışmasında birinci seçilmiştim. Hediye ola- ğimiz şey budur. Yaptığınız işi sevdiğinizde, hiçbir arama peşinde. Resim bu disiplinlerden biri. Gele- etki bırakan, sanat anlayışımın olgunlaşmasını sağ- rak bana bir yağlıboya bir takımı verilmişti. Nasıl çaba çok büyük değildir. Sanatın işinize yaraması neksel çerçevesinden sıyrılarak mekâna yayılmış, layan Yaşar Kemal’di. kullanacağımı bilmiyordum, boyayı suyla incelt- için, ilgi ve tutkularınızı yansıtan, zamanınızı işgal anlatılmak istenilen kavram bağlamında kendi yö- 9- Neleri resmedersiniz? Neler size esin verir? Bir meye çalıştım ancak beceremedim ve boyaların eden, zamanla siz değiştikçe sizinle değişen, size nünü belirliyor. Görsel üslup yerine artık düşünce olayı / konuyu resmetmeye değer kılan nedir? alındığı dükkâna giderek bozuk olduklarını söyle- büyük sevinç veren şekillerde çalışmalısınız. İşleri- ön planda. Her alanda malzeme ve anlatım biçimi Çalışmaya başlamadan önce, bazı sorular etrafın- dim. Dükkâncı yağlıboyanın özel bir incelticisi ol- niz sizi ne kadar çok yansıtırsa, diğer insanlarla da da düşünmeye başlarım. Aslında hepimiz kendi- duğunu söyleyerek nasıl kullanılacağını göster- o kadar çok konuşabilir. mişti. Böylece ilk teknik bilgi dersimi almış oldum. aktarılmak istenen kavramın uygunluğuna göre mizi ve içinde yaşadığımız dünyayı anlamak isti- İlk sergimi okul koridorunda açtım. Yaşamla ilgili 13- Bize kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok te- seçiliyor. Türkiye’deki resim çalışmaları da gele- yoruz. Bunun için düşünüyor, bakış açıları gelişti- bildiklerimizin çoğu, ya çocukken öğrendiklerimiz şekkür ederiz. Okulumuz Aybüke dergisi okuyu- neksel malzeme ve yöntemlerden kavramsal ba- riyor ve bunları insanlarla paylaşıyoruz. Gösteril- ya da daha sonra çocuklardan öğrendiklerimizdir. cularının büyük bir kısmını oluşturan öğrencileri- kışa kayıyor. Özellikle 1980’lerden sonra bu alan- meye değer bir şey bir yandan çok kişisel, diğer mize sizi özel kılan sebeplerden biri hemşehri gu- da kavramsal nitelikte çalışmaların arttığını görü- yandan çok politik olabilir. Sanatın değişmeyen ni- 11- Ressam olarak kendinizi geliştirmek için ne gibi ruru. Son olarak Şehit Şenay Aybüke Yalçın Fen Li- yoruz. Bugün özgün, yeni bir dil geliştiren sanatçı- teliği, kendi zamanının düşüncelerini, arzularını, ih- çalışmalar yapıyorsunuz? sesi öğrencilerine iletmek istediğiniz bir mesajınız ların öne çıktığı, daha dinamik bir sanat dünyasına tiyaç ve umutlarını yansıttığı ölçüde insanı temsil Sanatçı eseriyle birlikte hatta ondan da önce ken- var mı? sahibiz. Sanatın sadece üretiminde değil, izleyi- edebilmesidir. Sanatçının konusu, içinde yaşadığı dini inşa etmeye başlıyor. Tamamlanmış değil geli- Kendi sesinizi bulmaya çalışın. Yaşamalarınızla il- ciyle buluşması ve etkileşimi konusunda da kültürde bunu nasıl yapacağı ve çevresindeki şen bir süreçten söz ediyorum. Benim odaklandı- gili nasıl seçimler yaparsanız yapın sahici olan tek önemli eşikler aşılmış durumda. Geniş süreli sergi- sonlu şeyler arasında nasıl evrensel bir dil nasıl ku- ğım konu doğduğum coğrafyanın seslerine ve şey bu ses olacaktır. Dünyada nasıl bir iz bıraka- lerin, müze ve bienallerin açılmasıyla birlikte ka- racağıdır. Bu yapmanın yolu, deneyimi belleğe, renklerine yabancılaşmadan her yeni gösterimle caksınız? Bu sorunun cevabı size kim olduğunuzu palı bir alanın özgürleştiğini ve bu alanların gide- belleği anlatıma, materyali biçime dönüştürmek- yeni anlamlar ve anlatılar üretmek. Çağdaş sanat söyleyebilir. Gördüğünüzden farklı bakış açıları ola- rek halka açık kültürel alanlara dönüştüğünü gö- tir. Ben düşünsel kaynaklarımı çocukluğumun coğ- sergileri, nesneler ve ortamlar üzerinden karşılaş- bileceğini düşünün. Yaşamda esas eğitim düşün- rüyoruz. Tüm bu gelişmeler kültür ve sanat dün- rafyasından buluyorum ama bununla sınırlı deği- mayı mümkün hale getiren etki yaratan kurgusal meyi öğrenmektir. Başkalarının sizin yerinize dü- yasına yönelik baskıcı uygulamalarla gölgelense lim. İnsan kendi tarihini anlatır, boşluktan konuşa- mekânlardır. Hakiki bir karşılaşmanın olanağı için, şünmesine izin vermeden kendi adınıza ve kendi- de tarihin hiç bir döneminde insan yaratımının maz. Tarihi görünmez kalanların hikâyeleriyle an- siz anlatıyı kurmalısınız, sesinizin olmadığı başka niz için düşünmeyi öğrenin. Fark yaratan her önünde durmak mümkün olamamış. latmayı seçiyorum. Kendi zamanımın seslerini top- anlatının içinde sıkışmadan bunu yapmalısınız. Ça- zaman kişisel dünyalar olmuştur. Bunu göstermek larken, büyük tarihlerin görmezden geldiği kayıp lıştığım alanın hem pratiğini hem düşünsel gelişi- ve gösterirken de insanlar üzerinde etki bırakabil- 8- Hangi sanatsal akımlardan etkilendiniz? Sizi et- geçmişlerle ilgileniyorum. Bu bilinçle hik yelerin mini takip etmeye çalışıyorum. Bitmeyen bir öğ- mek gerekiyor. Dolayısıyla en yakın yerden, kendi- kileyen sanatçılar kimler? izini sürüyorum çünkü olan ama anlatılmayan her renme sürecinde olduğumu düşünerek yaşıyo- nizden başlamalısınız. Kişisel dünyalarınıza sınırlar Belli bir akıma bağlı olduğumu düşünmüyorum şey yok oluyor. rum. Hayal gücüme sınırlar koymuyorum. Çalışır- çizmeden, denemeler yapmalı, korkmadan düşün- ken öğreniyorum. Yarattığım her şey beni, onu yap- meli ve kendi sesinizi bulmalısınız. madan öncekinden daha fazlası yapıyor. Sanat böyledir. Çalışmanızı ruhunuzun en karanlık veya Kerim KURU’ ya katkılarından dolayı teşekkür ede- en tehlikeli köşelerine kadar takip eder, kendinizle riz. ilgili belki ortaya çıkarmak istemediğiniz ama işini- zin gerektirdiği şeyleri ortaya çıkarırsınız. 8 9
DÜNYACA ÜNLÜ LEONARDO DA VİNCİ: RESSAMLAR 14 Nisan 1452 tarihinde İtalya'da doğmuştur. 2 Mayıs 1519 tarihinde Fransa'da ölmüştür. Resim, Mehmet Gündem / TDE Öğretmen geometri ve anatomi alanlarıyla ilgilenmiştir. İtalya Rönesans, Yüksek Rönesans dönemlerinde yaşamıştır. Dönemin önemli lozofu, mimarı mühendisi, matematikçisi, müzisyeni, mucidi, Sanat insanlığın ortak dilidir. Medeniyetin ölçüsü ve kültürün önemli bir parçasıdır. Sanat astronomu, heykel tıraşı, jeoloğu, yazarı ve ressamı olarak bilinmektedir. içerisinde resim sanatının özel bir yeri bulunmaktadır. Müzik gibi resim sanatı da evrenseldir. Bazı sanatçılar ve eserler ise insanlığın ortak değeri kabul edilmektedir. Bu sanatçıların eserleri Mona Lisa tablosu sanatçının yarım boy portre resmidir. Dünyanın en değerli resimlerinden tüm dünyayı etkiler, sanatı yeniden biçimlendirir. Bu çalışmamızda resim sanatına damgasını biri olarak geçmektedir. vurmuş dünyaca ünlü birkaç ressamı kısaca anlatacağız. FRİDA KAHLO: PABLO PİCASSO: 1907 yılında Meksiko'nun güneyindeki Coyoacán'da dünyaya gelmiştir.. Altı yaşındayken 1881 yılında, İspanya'nın Endülüs bölgesinde yer alan Malaga şehrinde Don José Ruiz y geçirdiği çocuk felcinin sonucu olarak bir bacağı engelli kalmış, kendisine \"Tahta Bacak Frida\" Blasco ve María Picasso y López'in ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşta resim denmiştir. 17 Eylül 1925 okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu yapmaya ressam ve resim öğretmeni babası tarafından yönlendirildi. Resim yeteneği kısa çok kişinin öldüğü kazada ayağından sakatlanır. Sağ bacağı 1954'te kangren yüzünden kesilir. sürede keşfedildi ve 1895'te Güzel Sanatlar Okulu'na girdi. 1901 yılından itibaren anne soyadı Eserlerinde düş ile gerçekliği harmanlayarak kendine özgü bir sanat anlayışı oluşturmuştur. olan Picasso'yu kullanmaya başladı. Eserleri İspanyol bir dergi olan Juventut'ta yayınlandı. Sanatçı kendisine yaşama gücü veren, ruhsal ve psikolojik açıdan iyileşmesini sağlayan tek Yaşamı boyunca birçok kez kent ve atölye değiştirdi, çalkantılı bir aşk hayatı sürdürdü. Hayat şeyin resim yapmak olduğunu her zaman dile getirmiştir. arkadaşları yaşamında ve sanatında önemli bir rol oynadılar. 11 Pablo Picasso, sanat hayatı boyunca sembolizm, fovizm, sürrealizm ve kübizm gibi farklı sanat akımlarında eserler üretti. Mavi Dönem akımına dahil olarak mavi ağırlıklı; hüzün, yas ve depresyon gibi temaları işlediği eserler yarattı. Sanat tarihinin en üretken isimlerinden Pablo Picasso, 78 yıllık kariyeri boyunca toplam 147 bin 800 civarı sanat eseri yarattı. Bunların 13 bin 500'ü resim, 100 bini baskı ve oyma, 300'ü heykel ve seramik, 34 bini ise illüstrasyondan oluşuyor. Ayrıca 300'den fazla şiir ve iki sürrealist oyuna da imza attı. VİNCENT VAN GOGH: Vincent Van Gogh, 1853'te Hollanda'da doğmuştur. On yıldan biraz uzun süren ressamlık kariyerine yaklaşık 1000 çizim 900'den fazla tablo sığdırdı. Post-empresyonizm akımının en çok bilinen temsilcilerinden biridir. Van Gogh günümüzde ne kadar ünlü olsa da hayattayken üne ve başarıya hiç ulaşamadı. Yaşarken satabildiği tek tablo Kırmızı Üzüm Bağı (The Red Vineyard) adlı tablosu olmuştur. Çok depresif ve mutsuz bir hayat yaşayan ünlü ressam 37 yaşında intihar ederek vefat edene kadar çok önemli eserlere imza attı. 10
müzde yapılan iş ve prodüksiyon anlamında Pera çok ciddi bir konumda. Konserlerimize gelen dinleyiciler bu net bir şekilde görüp bize katılmaya devam ediyorlar. 7- Müzik endüstrisi içinde değiştirebileceği- niz bir şey olsaydı, bu ne olurdu? Daha güzel, prodüksiyonuna emek harcan- mış konserler, gerçekten histen kopan şarkı- ların çıkması ve sanırım bu ülkenin dış dünya- ya çıkması için çok emek verirdik. Biz bunun farkına vardığımızdan beri büyük bir iş gücü ve yatırımla bunu yapıyoruz. Yakın zamanda konserlerimize gelenler net bir şekilde göre- cekler. ŞEHİT ŞENAY AYBÜKE YALÇIN FEN LİSESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ şarkıyı dinleyiciye sürmenizin kıstasları neler 8- Türkiye’deki alternatif rock müzik dinleyi- ve nasıl karar veriyorsunuz? cilerini nasıl değerlendiriyorsunuz bir alter- PERA GRUBU Söz ve müziklerin hepsi Gökhan Mandır’a ait. natif rock grubu olarak ? Sizce sosyolojik et- Şarkıların oluşumunda mutfak dediğimiz kiler barındırıyor mu? RÖPORTAJ aranje kısmında toplanıp ne yapabiliriz ile bir- Mutlaka barındırıyor. Fazlaca isimler çıktı Bu likte son şeklini alıyor. Pera grup müziği da sevindirici bir nokta. Alternatif işler rağbet Röportaj: Faruk ALTUN, Hande DUMAN yapar. 4 farklı duygunun dışa vurumuyla son her daim görür. İşlerin kendisi birbirini kopya- şeklini alır ve dinleyenle buluştururuz. Sırf lamaz ve tekrar etmezse istediğimiz vizyon Kendilerine has tarzıyla tanınan Ünlü Rock Grubu PERA, konuğumuz oldu. Türkiye'nin çeşitli illerinde şarkı yapmak adına değil biz gerçekten his- rock müzik adına olur. Bunu bizde isteriz. Se- ve üniversite festivallerinde sahne alan PERA, \"Bir Başka Dünya\" albümüyle ses getirmişti. Neredeyse settiğimiz parçaları çıkartıyoruz. Samimiyet veni, tutanı olan da var olmayan da. Biz ken- hepimizin diline dolanan \"Sensiz Ben\" şarkısından hatırladığımız PERA'ya röportaj teklifimizi kabul noktasında en önemli gücümüz bu sanırım. dimize baktığımızda çok güzel işler yapıp ettiği için teşekkür eder, keyifli okumalar dileriz. yapmaya devam edip kendi kitlemizi ciddi 5- Başka meslekleriniz var mı? Varsa sanatı- sağlamlaştırmış durumdayız. 1- PERA ismi nereden geldi? Bize biraz ile mıknatıs gibi zamanla birbirimizi çekip nıza etkisi olduğunu düşünüyor musunuz? Çocukken düşünmüşüzdür belki ama hep 9- Sizce bir gün rock müzik, yeniden eski gün- PERA’dan bahseder misiniz ? Pera’ya hizmet etmeye başladık. müzik vardı ve hep müzik olacak. Meslekten lerine geri dönecek mi? öte bir pozisyona geldi. Nefes aldığımız bizi Dönmeye başladı ve çok daha iyi noktalarda İsim için arayış halindeyken karşımıza çıktı. 3- İlk konserinizde ne hissettiniz ve en unuta- ayakta tutan tek şey müzik. olacak bu kültür. Aynı şeyleri duymak, basitlik buna hız veriyor. Rock hiç bir zaman ölmez. Söylenişiyle anlamı ilgimizi çekti ve Pera koy- madığınız konser hangisi? 6- Müzik endüstrisi içinde grup olarak her- hangi bir konuda problem yaşadığınız oluyor 10- Batman’da sizleri severek dinleyen genç duk. Ötekiler demekmiş eski tarihte. Bu işin maneviyat kısmı bizi ayakta tutan ye- mu? Ya da bu sektörde gözünüze çarpan ek- bir kitlenin olduğunu biliyoruz. O büyük bu- siklik veya eksiklikler var mıdır? luşma bir gün olacak mı? Batman’da PERA gane şey. O zamanlar tabii ismimiz daha yeni Pek çok olumsuz nokta var. Lakin biz kendi konseri görür müyüz? yolumuzda ilerleme kararı aldık ve problemli Mutlaka bir gün geleceğiz. Her şehirde insan- 2- Birbirinizi aynı grupta bulma serüveninizi olduğundan gelen insanların gözünde kendi- olan sektörün yansıması bizde denk gelmiyor larla kavuşmak en çok istediğimiz şey. Bat- çok fazla. Üretim ve tüketimin fabrikalaşması man yakın zamanda mutlaka olacaktır. merak ediyoruz. Bununla ilgili bir kader anı- mizi görmek çok büyülü bir andı. Şansımız müzik adına iyi bir şey değil. Hiç bir zaman içinde olmadık. Destek istemedik ne yapılma- 11- Bize kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok nız veya hikayeniz var mıdır? hala bunu kaybetmedik. Her konserimizde sı gerekiyorsa yine kendimiz yaptık. Bugün teşekkür etmek ile birlikte son olarak okulu- bir rock grubunun standartlarını düşündüğü- muzda şarkılarınızı dillerden düşürmeyen Gökhan ve Hakan’ın buluşmasıyla oluşum aynı heyecan ile buluşuyoruz Pera severler- Şehit Şenay Aybüke Yalçın Fen Lisesi öğren- cilerine iletmek istediğiniz bir mesajınız var başlıyor. Daha sonra Barış ekleniyor ekibe. Hü- le… mı? Biz çok teşekkür ederiz. Onlara da sizin vesi- seyin’in gelmesiyle son halini alıyor Pera. O za- lenizle selam gönderelim buradan. Hepsini çok seviyoruz. Hiçbir zaman hayalinizden, kendi kıymetinizden vazgeçmeyin. Sizler bu ülkenin geleceğisiniz. Biz sizinle siz bizimle kalın sizi çok seviyoruz. Serkan GÜRGEN’ e katkılarından dolayı te- şekkür ederiz. manlar müzik yapma ciddiyeti, özellikle rock 4- Şarkı yazım sürecinden bahsedelim biraz müzikte kıymetliydi. Her birimiz bu ciddiyet da. Şarkıları hep birlikte mi yazıyorsunuz? Bir 12 13
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE reylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihti- kezi) kurulmuştur (Uçaner ve Öztürk, 2009). Türki- yaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini ye’de müzik terapi uygulamalarına geldiğimizde MÜZİK İLE TERAPİ kullanan bir uzmanlık dalı” olarak tanımıştır (Horuz, müzik terapi konusunda herhangi bir eğitim veren 2014, s.26). Tarihte birçok toplum müziği hem akademik bir yapı yoktur. TÜTEM, TÜMATA (Türk Hande DUMAN - Müzik Öğretmeni sanat hem de tıp biliminin içine almış ve araştırma- Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu), MÜZTED lar yapmıştır. Türklerde Müzik terapi tarihi çok eski- gibi kuruluşlar günümüzde müzik terapi üzerine Tarihin ilk dönemlerinde şamanlarla başla- rapi bir danışan veya grupla beraberinde tera- ye dayanmakla birlikte açmış oldukları hastaneler- araştırmalar yaparak aynı zamanda müzik terapiyi yan müziğin terapötik kullanımı Antik ve pist ve yardımcı terapist (co-therapist) eşliğin- de müziği terapinin içerisinde kullanarak hastaları şi- tanıtmak amaçlı seminer ve atölye çalışmaları dü- Ortaçağ’da Batı medeniyetinde de etkisi- de müziğin, insan sesinin ve/veya birtakım be- falandırmayı sağladıkları bilinmektedir. “1693 yılın- zenlemektedirler. Türkiye’de üniversitelere bağlı tıp da öldüğü bilinen, Osmanlının şair hekimlerinden fakültelerinde Türk Müziği ile tedavi çalışmaları baş- ni göstermiştir. İslam medeniyetinde sufilerin densel hareketlerin (dans, ritmik beden vuruş- Şuuri Hasan Efendi,” Tadil-i Emzice adlı eserinde, lamış ve bu çalışmalar büyük önem kazanmıştır makamların hangi durumlarda, hangi vakitlerde et- (Uçaner ve Öztürk, 2009). Türkiye’de müzik terapi ilgi gösterdiği müziğin iyileştirici gücü Osmanlı ları vs.) karşılıklı olarak kullanılmasıyla gerçek- kili olduğunu, hangi gezegenle hangi makamın alanında yapılan çalışmalardan bazıları şu şekilde- nasıl etkileştiğini yazmıştır. Şuuri, araştırmalarını dir: Ersanlı (2007)’nın çalışmasına göre; 2005- ve Selçuklu döneminde devam etmiştir. XX. yüz- leştirilir. Çalışma esnasında terapist ve danışan daha da yoğunlaştırarak, hangi makamın hangi 2006 yılları arasında indüksiyon uygulanan primi- meclis insanına, hangi makamın hangi milletin in- par gebelere travayda verilen eğitim ile dinletilen yıla gelindiğinde II. Dünya Savaşı’ndan yaralı çık- karşılıklı etkileşim içindedir. Terapide amaç da- sanlarına etki ettiğini bile bildirmiştir. Şuuri’ye göre ; müziğin doğum sürecine etkisi adlı çalışmanın so- - Bilim adamları üzerinde Rast makamı ve benzerle- nuçları şöyledir: Araştırmaya 40 deney, 40 kontrol mış askerlerin kaldığı hastanelerde müzik kulla- nışanda ortaya çıkan anlık tepkilerin terapötik ri etkilidir. - Yöneticiler üzerinde ısfahan ve benzer- grubu toplam 80 gebe katılmıştır. Deney grubun- leri etkilidir. - Dervişler için hicaz ve benzerleri etkili- daki gebelere eğitim verilmiş, doğum ağrılarına iyi nımının başlamasının sonrasında bu uzmanlık müdahalelerle danışanın sağaltımı yönünde kul- dir. - Sufiler için ise rehavi ve benzerleri etkilidir. geldiği bilinen Rehavi makamındaki müzik birer Hasan Şuuri’nin “Tadil-i Emzice’sinde ” ve Haşim saat arayla, her saatte 20 dakika olmak koşulu ile en dalının farkına varılmış ve 1960’lı yıllarda müzik lanılmasıdır. Bu süreçte müzik, danışanın bilinçli Bey mecmuası’nda neva, buselik, mahur, nihavend, az 6 kez dinletilmiştir. Kontrol grubundaki gebelere buselikaşiran ve uşşak makamlarının insana kuvvet eğitim verilmemiş, müzik dinletilmemiştir. Müziğin ile tedavi uzmanlarının arttırılmasına ve kapsa- ve/veya bilinçdışı verdiği müzik, sözel yanıtların verdiğinden, bu makamların Afrika ve Avrupa halk- gebelerin doğum ağrılarının endişe ve duyarlılığını larına da etkisi olduğundan bahsedilir. Hasan Şuuri, azaltarak ağrının yarattığı sıkıntıların artmasında yıcı bir eğitim almalarına yönelik çalışmalar baş- ortaya çıkışını kolaylaştırıcı, kimi durumlarda da kitabında müzik bilmeyen hekimin tanı ve tedavide gecikmelere neden olmuştur. Araştırma sonucun- başarılı olmayacağını iddia etmiştir ” (Uygun, 1999, da indüksiyon uygulanan primipar gebelere tra- latılmıştır. Böylelikle müzik terapi sistematik ola- doğrudan üretici bir işlev gösterir. Terapist da- s.237). Büyük Türk bilgini Farabi günümüz müzikle vayda verilen eğitim ile dinletilen müziğin doğum tedavisine de büyük katkıları olan “musiki - ul - sürecine olumlu etkileri olduğu saptanmıştır. Gazi rak uygulanan bir disiplin haline gelmiştir. 1 nışanın ihtiyacına göre düzenlenen seanslarda kebir” adlı eserinde, makamların insan ruhuna olan Üniversitesi ve TUMATA (Türk Müziği Araştırma ve etkilerini şöyle sınıflandırmıştır (Öztürk, Erseven ve Tanıtma Grubu) işbirliği ile yapılan her iki çalışmada Dünya Müzik Terapisi Federasyonu (WFMT) müzikal/sözel yanıtları işleyerek hastanın ihti- Atik, 2017). (ağrılı hastalar ve otistik bozukluklu çocuk ve er- • Rast Makamı: İnsana neşe huzur verir. genler) da aktif ve pasif müzik terapi uygulanmak- müzik terapiyi şu şekilde tanımlamaktadır: yacına göre sağaltımı müzikal çerçeve içerisin- • Rehavi Makamı: İnsana sonsuzluk fikri verir. tadır. Terapinin ilk bölümü olan aktif müzikoterapi- • Küçük Makamı: İnsana hüzün verir. de “Baksı Dansı” adı verilen hareketlerle Türk Müzi- Müzik terapisi, bir müzik terapistinin bir danı- de gerektiğinde de sözel olarak gerçekleştirir. • Büzürk Makamı: İnsana korku verir. ği enstrümanları ile yapılan müzik eşlik etmektedir. •İsfehan Makamı: İnsana hareket kabiliyeti ve güven İkinci bölümde ise hastalar genellikle oturarak veya şan (client) veya grupla, onların fiziksel, duygu- Çeşitli müzik terapi dernekleri çalışmalarını be- hissi verir. uzanarak rahat bir pozisyonda doğaçlama olarak • Neva Makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir. seslendirilen Türk Müziği’ni dinlemektedirler. İcra sal, zihinsel, sosyal ve kognitif ihtiyaçlarına kar- raber yürüterek bireylerin ruh ve bedensel sağ- • Uşşak Makamı: İnsana gülme hissi verir. edilen müzikte su sesi eşliğinde ney, rebap, çeng, • Zirgüle Makamı: İnsana uyku verir. ud, dombra, rebab vb. Türk Müziği Çalgıları kullanıl- şılık verebilmek adına iletişim, diyalog, öğre- lıklarına kavuşmalarında önemli çalışmalar ya- • Saba Makamı: İnsana cesaret kuvvet verir. maktadır’ (Uçaner ve Tufan, 2008, s.38). Arslan ve • Buselik Makamı: İnsana kuvvet verir. Özer (2007) yaptığı çalışmada öntest sontest nim, mobilizasyon, ifade, organizasyon ve bun- parak tıp dünyası içerisinde etkin bir rol oyna- • Hüseyni Makamı: İnsana sessizlik ve rahatlık verir. kontrol gruplu, anestezi YBÜ’de yatan hastalarla • Hicaz Makamı: İnsana alçak gönüllülük verir. yaptıkları müzik terapinin hastaların nabız değeri larla ilişkili diğer terapötik amaçları gerçekleşti- maktadır. Dünyada müzik terapi alanında kurul- üzerine etkisini araştıran çalışmalarının sonucunda Müzik terapi Osmanlı döneminden bu zamana gel- deney grubu nabız ortalamalarında önemli bir azal- rebilmek ve kolaylaştırmak amacıyla planlı bir muş en önemli derneklerin başında Amerikan miş köklü bir yapıdır. Günümüzde kesintili bilgilerle ma bulmuşlardır. Türkiye’de müzik terapi henüz ilerlemekte olan Müzik terapi hakkında araştırmalar yeni yeni gelişmekte olan bir bilim dalıdır. Müzik te- süreçte müzik ve/veya müzikal unsurları (ses, Müzik Terapi Birliği gelmektedir. Bu kuruluş yapılıyor, aynı zamanda birçok kuruluşlarda uz- rapide müziğin kullanımı, ilk başlarda ilkel kabileler- manlar tarafından eğitimler veriliyor. Ülkemizdeki deki inanış çerçevesinde kötü ruh olarak nitelendir- 1976 yılında Türk müziğinin doğuşunu, gelişimini, te- dikleri hastalıkların iyileştirilmesi için kullanılırken davi değerini, repertuar ve eser zenginliğini araştır- daha sonraları bir bilim alanı olarak klinik ortamlar- ma ve tanıtma için Oruç Güvenç tarafından TÜMA- da kullanılmaya başlanmıştır. Müzik terapi, ilk uygu- TA (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu), lamalarında belirli bir hastalığın üzerinde hastalara 2004 yılında müzik terapisi alanındaki büyük boş- müzik dinletilirken daha sonraları psikolojinin alt luğu doldurmak adına Adnan Çoban ve arkadaşları alanları arasına girmiştir. Müzik terapinin uygula- tarafından TÜTEM (Türk Tedavi Musikisi Uygulama masının ana karakterlerinden biri dinletilen müzik- ve Araştırma Grubu), 2013 yılında ise müzik terapi- tir. Klinik araştırmalarında seçilen müziklerde neye sinde çağdaş tıbbın, psikoloji ve psikiyatride kulla- dikkat edildiği ve nasıl kullanıldığına yönelik belirli nılan çeşitli yöntemlerini uygulamalarla zenginleş- bir yöntem olmadığı görülmekte olup terapistin tirip eğitim-öğretime katkısı olan araştırmalar yap- yaptığı uygulamaya göre müzik tercihi yaptığı bi- mak amacıyla Üsküdar Üniversitesi’ne bağlı olarak linmektedir. MÜTEM (Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Mer- ritim, melodi ve armoni) kullanmasıdır. Müzik te- 1997 yılında müzik tedaviyi “İhtiyaç duyan bi- 14 15
ŞEHİT ŞENAY AYBÜKE YALÇIN FEN LİSESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ lirim. Bu durum bütün eserlere bakışım için geçerli- Önce kolay olandan ikinci sorudan başlayayım, evet dir, Sait Faik Abasıyanık’ın “yazmasaydım deli ola- kaynak ya da sponsor bulmakta zorluk çekiyorum. ULAŞ TOSUN Yönetmeni Ulaş Tosun dergimizin konuğu caktım” sözleriyle biten Haritada Bir Nokta öyküsü Yapım süreçleri araştırmalar, çekimler, kurgu, kurgu oldu. Belgesel sinemayı konuştuk. ile Lee Grant’ın Oscar ödüllü Down and Out in Ame- sonrası süreçler gibi başlıkların altını doldurduğunuz Yönetmen Ulaş Tosun'un bu yıl tamamladığı rica, belgeseli şekilsel tanımlamalardan daha önemli zaman belgesel hazır oluyor ardından izleyici ile bu- Arkadaş Z. Özger belgeseli 'Merhaba ortaklıklar taşımaktadır. İkisinin temelinde de yaratı- luşturma uğraşları başlıyor. İlgilendiğiniz konu ger- cılarını çok rahatsız eden adaletsizlik var ve yaratıcı- çekten hayatınızda yer kaplıyorsa yıllar sürecek bu RÖPORTAJ Canım', festivallerle birlikte, online lm ları buna karşı sanatsal üretimle gördüklerini başka in- macerayı tamamlayacak enerjiyi bulabiliyorsunuz. platformu MUBI'de gösterime girdi. Bizi sanlara aktararak mücadele ediyor. 8- Belgesellerinizi çekerken ilham aldığınız sanatçı- kırmayıp röportajıyla dergimize değer katan lar ya da yönetmenler var mıydı? Dünden bugüne belgesel sinemayı nasıl yorumlu- Şüphesiz, sadece yaşamış sanatçı ve yönetmenler Röportaj: Faruk ALTUN, Hande DUMAN Sevgili Ulaş Tosun'a teşekkür eder, keyii yorsunuz? değil; roman, hikaye kahramanları dahi benim için yol Belgesel 1900’lerin başında görüntü yakalama, bir- gösterici olabiliyor. Mesela İhsan Oktay Anar’ ın okumalar dileriz.\" leştirme ve bunları insanlara ulaştırma tekniklerinin “Puslu Kıtalar Atlası”nda yarattığı kahramanı Bünya- büyük maliyetleri nedeniyle büyük organizasyonlar min’e babası Uzun İhsan Efendi’nin aktardığı şu söz- * Merhaba Ulaş Bey! Öncelikle röportaj teklifimizi zetecilik için daha faydalı olacağını düşündüğüm için gerektiren ve ancak devletlerin, orduların sahip ola- ler ilk aklıma gelenlerden: “Ama bilmek ve şahit kabul ettiğiniz için okulum adına teşekkür ederim. Antropoloji bölümünü seçmiştim. Yaptığım haber, fo- bildiği çoğunlukla da propaganda amaçlı içerikler olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir Dergimize sanatınızla değer kattınız. Bize biraz ken- toğraf ve belgesel çalışmalarının temelinde gazeteci- üretilen bir türken aynı yüzyılın sonlarına doğru tek- ibadettir; çünkü O'nun eserini tanımanın başka bir dinizden bahseder misiniz? Ulaş Tosun kimdir? lik ve antropoloji olduğunu düşünüyorum. Böylelikle nik maliyetlerin düşünün etkisi ve toplumsal deği- yolu olduğunu görebilmiş değilim.” Ben teşekkür ederim, derginiz aracılığıyla Batman’da kendi içinde basit bir kullanımından daha fazla ekip- şimlerle insanların daha iyi bir dünyada yaşama arzu- 9- MUBI tarafından “Merhaba Canım” eseriniz ile yaşayan gençlerle bulaşmak benim için mutluluk veri- man fotoğrafçılığım ve ardından daha fazla ekipman, larının destekçisi bir yapıya bürünmüştür. Günümüz- Top 50 Filmler arasında ilk sırada yer aldınız. Dünya ci. Bir insanın kendisini tanımlaması kolay iş değil, de- iş birliği gerekten belgesel yapımına yöneldiğimi söy- de de belgesel bu içeriğiyle birçok sosyal probleme çapında bir dijital platformda kendinizi zirvede gör- neyeyim. Malatya’da doğdum bir yaşına gelmeden öğ- leyebilirim. Diğer taraftan bunlar çok iç içe devam karşı mağdurların arkadaşı konumundadır. menin sizin için anlamı nedir? Böyle bir başarının sa- retmen olan annemin tayini gereği İzmir’e taşınmışız. eden süreçler. Halen haber yazarım ve fotoğraf çeke- 5- Türkiye’de belgesel sinemanın çok kısır olduğu- natınıza ve kariyerinize etkisinde biraz bahsedebi- Çocukluğum ve ilk gençliğim doğulu biri olarak batı- rim. nu gözlemliyoruz. Bu konuda söylemek istedikleri- lir misiniz? da yaşamanın dezavantajları ve avantajları ile geçti di- niz var mı? Bu sonucu ben de sosyal medyadan öğrendim. Bu- yebilirim. Ardından İstanbul Üniversitesi Sosyal Ant- Sizce belgesel nedir? Bilgi verme aracı mıdır? Este- Belgeseller halen büyük oranda festivaller, gösterim rada zirvede olanın öyküsünü anlatmaya çalıştığımız ropoloji öğrencisi olarak halen yaşadığım şehre gel- tik anlamda bir değer atfedilmesi gerekir mi? Nere- günleri vb -yani bu organizasyonları düzenleyen kişi- genç Şair Arkadaş Z. Özger olduğunu düşünüyorum. dim. Öğrenciliğimden itibaren çeşitli gazete ve dergi- ye konumlandırırsınız? lerin entelektüel ve ahlaki birikimlerinin süzgecinden Onun macerasının bir bölümünde yer alabilmek çok lerde çalışmaya başladım aynı zamanda okulun Benim için belgesel içinde yaşadığımız dünya ile sıkı sı- geçerek- izleyici ile buluşturuluyor ya da buna layık anlamlı. “Merhaba Canım” esas olarak bir tek fotoğ- Van’da sürdürdüğü arkeolojik kazılara 3 yaz boyunca kıya bağlı ve bunu estetikle birleştirme yolunu açık bi- görülmüyor. Belgeselcilerin bu elemeleri aşmak için raf makinesinin kamerası ile yapılmış bir belgesel. Bu katıldım. Bu yıllar benim için insanı tanıma yolculuğu- çimde barındıran görsel bir anlatım yoludur, diyebili- kendilerinden beklenildiğini düşündükleri hamleleri na başlangıç oldu. Devamında da bu ilgim sürdü, bir rim. Ancak bu genel bir belgesel tanımı değildir çünkü yapmaları kaçınılmaz olabiliyor. Or- durum belgeselin temelinde maddi zaman sonra yazıyla ya da fotoğraf-video ile gördük- bulunduğumuz noktayı referans alarak genel geçer ta- taya çıkan tabloda birbirinin benze- olanaklar değil hakikat arayışının ol- lerimi paylaşmaya başladım. nımlamalar yapmanın doğru olmadığını biliyorum. Bir- ri yapımların sayıları artıyor. Burada duğunun bir göstergesi olabilir. Bu birinden çok farklı amaçlara hizmet eden, çok farklı belgeselin önünü açacak olan en söyleşiyi okuyacak gençlerden en Belgesel sinema yönetmeni olmaya nasıl karar ver- teknikler ve çok farklı olanaklarla yapılmış binlerce bel- önemli şey gösterim alanlarının çe- çok bu durumu göz önüne almalarını diniz? Süreciniz nasıl başladı? geselin varlığını göz ardı etmemek gerekir. Bu türün şitlenmesidir. Digital platformları ya istiyorum. Tek bir kamerayla ya da Esasen benim kelimelere dökülecek kadar net olan he- geniş şemsiyesi altında estetik ve ahlaki değer atfet- da sosyal medya mecralarının çeşit- cep telefonuyla bile birçok şeyi de- defim her zaman gazetecilik olmuştu. Üniversite ter- menin manasız olacağı çok fazla örnek de bulunmak- liliğe hizmet edebileceğini düşünü- ğiştirebilirler. cihimde de bu belirleyici olmuştur. Genel bir gazeteci- tadır. Bu tip tanımlamalardan uzak kalmayı tercih ede- yorum. Tabi bu kanallar farklı bir tek 10- Hazırladığınız yeni bir proje var lik eğitimi almaktansa sosyal bilim eğitimi almanın ga- rek, işin o kısmını akademisyenlere rahatlıkla bırakabi- tipleşme de yaratabilir. Diğer taraf- mı? tan üretimi destekleyen devlet ya Tabii sürdürmeye çalıştığım birden da özel fonların etkilerinin artırılma- fazla proje var, umarım kısa zamanda sı, torpilden uzaklaşması ve yol açıcı bu çalışmalar üzerlerine konuşabile- hale gelmesi gerekmekte. ceğimiz somutluğa ulaşırlar. 6- Ülkemizde belgesel sinemaya 11- Sinema ve belgeselciliğe ilgisi verilen değer ve gösterilen ilgi ko- olan adaylar için neler söylemek is- nusunda düşünceleriniz nedir? Ken- terseniz? Neler yapmalılar nasıl bir dinizi dışlanmış hissediyor musu- yol izlemeliler? nuz? Bence memleketimizdeki tüm tıka- Bu gerçekliği kabul ederek yola çık- nıklıklara rağmen adayları çok güzel tığım için mevcut durum şaşırtıcı olmuyor diyebili- bir yolculuk beklemekte. İnsanlığın ve doğanın ya- rim. Bizde sadece belgesel değil sanatsal üretimin nında yer alabilmek için uygun bir uğraş seçmişler. Ya- türlülerinin hiçbiri yeteri kadar ilgi görmemiştir. En şayacakları tüm problemleri bu motivasyonla aşa- kıymetli sanatçılarımız hep sefalet, sürgün ya da ha- caklarına inanmak istiyorum. Özgünlüklerini koru- pislerle anılır. Belgesel sinema bir toplumun genel en- maya özen göstermelerini dileyebilirim. telektüel ilgisinden bağımsız ilgi göremez, bu man- 13- Bize kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok teşek- zara da biz de payımıza düşeni yaşıyoruz. Ancak kür ederiz. Son olarak okurlarımız artık sizi ve sana- manzarayı çok umutsuz değerlendirmiyorum. Bel- tınızı biliyor. Şehit Şenay Aybüke Yalçın Fen Lisesi gesele pragmatik şekilde yaklaşırsak istediğimiz so- öğrencilerine iletmek istediğiniz bir mesajınız var nucu almamız zor ama dünyamıza karşı sorumluluk- mı? larımızı düşünerek kameranın başına geçersek, tek Her birine sevgilerimi selamlarımı iletmek istiyorum, başına bir insanın yapabileceği katkının bu şekilde bu kuşağın üretimlerini görmeyi hasretle bekliyo- yoğun bir seviyeye çıkarabiliriz. 10 dakikalık bir bel- rum. Yolunuz açık olsun. gesel yok olmakta olan bir canlı türünü kurtarabilir, Röportaj: Faruk ALTUN, Hande DUMAN ya da binlerce mağdur insanın durumunu tüm dün- Ceylin TUNA’ ya katkılarından dolayı teşekkür ederiz. yaya duyurabilir. 7- Belgesel yapma sürecinden biraz bahseder misi- niz? Kaynak ya da sponsor sıkıntısı çektiğiniz hiç oluyor mu? 16 17
KALP KIRMAKİrem ATAK - 9/A İLK BAŞARI HİSSİ Merhaba ben Kalp, Yavuz ÇELEBİ / Matematik Öğretmeni Tanıdınız değil mi beni? Zaman zaman eğlenceniz için, ilgi çekmek uğruna dalga konusu insanların duygu tezahürü İlkokul ve ortaokulda başarılı bir öğrenci ol- benim için sıradan bir soru vardı. O soruyu kalp. Hatırladınız. İşte ben o kalp. Bütün insanların kalbi var mama rağmen liseye başladığımda mate- çözmemi istedi. Soruya bir iki saniye baktık- olduğu doğrudur. Ama herkesin kalbi bir değildir. Kiminin matiği bir türlü sevemedim. Okul değiştiği tan sonra çözümü yaptım. Soruyu çözeme- paramparça, kiminin işlediği günahlardan kapkara, kiminin için mi, öğretmenler değiştiği için mi bilemi- yeceğimi düşünen öğretmenim not defterini ise tertemiz. Paramparça olan kalpten bahsedelim isterse- yorum. Ama matematik bana çok zor ve çok çıkarıp sözlü notumu verirken haftaya yapa- niz. İnsanoğlu eğlenmeyi çok sever, hele birileri üzerinden sıkıcı geliyordu. Bir gün matematik dersinde cağım matematik sınavından 60 almam ha- kırarak eğlenmeyi daha çok sever. Herkesin kusurları var- her zamanki gibi ders dinlemeyip kalemi linde dersten geçeceğimi söyledi. Bu benim dır. Kiminin kilosu fazladır, kiminin boyu kısadır, kiminin has- elimde çeviriyordum. Bunu fark eden mate- için çok büyük bir fırsattı çünkü normalde ma- talığı vardır, kimin yüzü güzel değildir... Daha sayamayaca- matik öğretmenim \"Sen en öndeki o kalemi tematik dersinden kesin olarak kalacağımı dü- ğımız birçok şey var. Kiminin yüzü güzel değildir dedim çok çevirdin. Başım döndü. Tahtaya kalk!\" şünürken böyle bir şansı tepemezdim. O ama aslında güzel olmayan kimse yoktur. Rabbimizin ya- dedi ve elime tebeşiri tutuşturdu. Tahtada hafta her gün, her saat hatta her dakika ders rattığı hiçbir kulu çirkin olur mu? Elbette olmaz çünkü onu çalıştım. Maalesef günümüzdeki fırsat ve im- Allah yarattı, Rabbimiz yarattı. Kaçımız bu denli bir hassa- kânlar yoktu. Ama bir üst sınıftaki abilerden siyetin farkındayız? Sosyal hayatımda sıkça rastladığım yardım alarak o haftayı çok iyi değerlendir- üzücü bir durum: Anlık dikkat çekmelere kurban edilen dim. Sonuç ne mi oldu? Sınıftaki en yüksek hassas kalpler. Fiziksel özellikler üzerinden yapılan gara- notu ben aldım. Sınıfta matematik notları oku- bet dolu şakalar, mizahı akla dayandırmayan espriler, eğ- nurken o anki haklı gurur ve heyecanımı unu- lence materyali haline getirilen insanlar… Anlık eğlenceler tamıyorum. uğruna yaratılan travmaları es geçen yozlaşmış insanların İyi ki o gün öğretmen beni tahtaya kaldırdı, iyi bunları hesap edememeleri onları masum yapar mı? Ya da ki ben o fırsatı tepmedim. bu bir empati yoksunluğu mudur? Belki de bencilliğin en Şu anda da \"derste kalem çeviren çocuklara\" uç seviyesidir. Siz eğlenirken başkasının içinin yanması… Kı- fırsat verildiğinde neler yapabileceklerini bili- rılan kalplerin onarımı hakkında ne dersiniz? Bir örneğini yorum ve o fırsatı değerlendiren öğrencileri- verelim; bir kağıdı yırtın, paramparça edin ve sonra birleş- mi görünce de mutlu oluyorum. tirmeye çalışın. Belki birleştirebilirsiniz ama o kağıdı asla eski haline döndüremezsiniz. Bir sözün bir kalbi böyle pa- 19 ramparça edebileceğini düşünmek sizlere ne kaybettirir? Tekrardan ben Kalp. Sizleri böyle tanımak beni yeterince üzdü. Ama henüz az da olsa umut duruyor tam ortamda. Kalp’im ben. Sizi tanımaktan acı duydum. Ama umut da hissettim. Beni daha az yakabilirsiniz. Sizler için çok yer var burada. Kırmadan, dökmeden gelebilirsiniz. Artık iyi an- laşmak dileğiyle… Kırık Kalp. 18
20 21
ŞEHİT ŞENAY AYBÜKE YALÇIN FEN LİSESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ den kendimi öğretmen olarak tanımlarım en da yazdığım oluyor tabii. Ama ekseriyetle başta. evde, odamda yazmayı tercih ediyorum. ALİ LİDAR Şiire olan merakınız ne zaman başladı? İlk şi- En sevdiğiniz şairler kimlerdir? RÖPORTAJ irinizi ne zaman yazdınız, hatırlıyor musu- İsmet Özel ve Cahit Zarifoğlu. nuz? Oğuz Atay’a olan ilginizi biliyoruz. “Tesirsiz Röportaj: Faruk ALTUN, Hande DUMAN Şiire olan merakım tabii şiir okuyarak başladı. Parçalar” kitabınızda “Oğuz Atay Okumak İlkokul zamanında ben de ufak ufak deneme- İçin 20 Neden” başlıklı bir yazınız da var. Son eseri “Riya Tabirleri Kitabı”nı okuyucusuyla buluşturan Şair ve Öykü Yazarı Ali Lidar ler yapıyordum. Ya tabii bunlara ne kadar şiir Oğuz Atay sizin için neyi ifade ediyor? konuğumuz oldu. Kendisi ile şairlik üzerine keyifli bir sohbet ettik. Ali Lidar, Eskişehir Ana- denir çok bilemiyorum. Ama birazcık kafiye Yani lise yıllarında okumuştum, etkilenmiş- dolu Üniversitesinde Felsefe Öğretmenliği bölümünden mezun olmuş ve Eskişehir Ana- ile etkilendiğim hadiseleri, insanları olayları tim, çok sarsılmıştım “Tutunamayanlar”da. dolu Lisesinde öğretmenlik yapmaktadır. Bizleri kırmayarak röportajıyla dergimize değer kağıda dökmeye çalışıyordum. Tabii buna Daha sonra “Tehlikeli Oyunlar”ı da okudum. katan Sevgili Ali Lidar’a teşekkür eder, keyifli okumalar dileriz. şiir denirse ilkokul zamanında başlamıştır. Tabii o da çok etkiledi. Benim hem okuma Ama daha ciddiye almam herhalde 30’lu yaş- hik yemde hem de yazma hik yemde Oğuz 1- Hocam öncelikle bize kıymetli vaktinizi Peki Ali Hocam! Sizinle ilgili araştırma yaptı- lardan sonra olsa gerek. Yani tabii öğretmen- Atay’ın yeri büyüktür. Yaptığı iş, denediği tek- ayırıp röportaj yapma teklifimizi kabul etti- ğımız zaman karşımıza sosyolog, öğretmen, liğe başladığım ilk yılları da önemli şairleri nikler, yöntemler, anlattığı hik ye, anlattığı in- ğiniz için teşekkür ederiz. Ali Lidar kimdir? şair ve yazar olduğunuz bilgisi çıkıyor. Siz okuyarak geçirdim. Yani ciddiye alarak şiir sanlar beni derinden etkilemiştir. Bu yüzden Bize kendinizden bahseder misiniz? kendinizi en başta ne olarak görüyorsunuz yazmaya başlamam 30 yaşından sonradır di- en sevdiğim yazarlar arasındadır Oğuz Atay. Eskişehir Anadolu Lisesinde Felsefe Öğret- veya tanımlıyorsunuz? yebilirim. Hem de beni en çok etkileyen yazarların ba- meniyim. Onun dışında biraz edebiyata me- Şimdi tabii sosyolog denildiğinde üniversite- Şiirlerinizde ele aldığınız konular nelerdir şında gelir. Onun bireye yaklaşımı, yaptığı raklıyım. 12 kitabım yayınlandı. 13. kitabı ha- de sosyoloji bölümünü okuyunca verilen bir genellikle? Şiirinizde bir konu sıralamasın- burjuva eleştirisi, metinler arası yöntemi kul- zırlıyoruz. Deneme, edebiyat incelemesi, unvan. Tek başına çok bir anlamı yok bakın- dan bahsetmek mümkün mü? lanması ya da bilinç akışı gibi yazıldığı dö- öykü ve şiir türlerinde kitaplar yazdım. Ayrı- ca. Yazarlık vs. çok sonradan geliştiği için Yani her şey şiirin konusu olabilir. Bilhassa nemde Türkçede çok da yaygın olmayan tek- ca çeşitli ulusal ve yerel dergilerde bir süre- ben öğretmenim diyorum. Yaklaşık 25 yıldır belli bir konu üzerine yazmıyorum. Bu bazen nikleri ustaca kullanması ve özellikle o yoğun dir yazıyorum. Onun dışında biraz koleksi- öğretmenlik yapıyorum. Ekmek paramı o bir toplumsal hadise olabiliyor. Bazen bir ironi eserlerindeki beni etkileyen tarafların yon merakım var. Çeşitli kitaplar ve objeler bi- işten kazanıyorum. Dolayısıyla ben her şey- şahsi mevzu olabiliyor. Ekseriyetle bireysel bir kısmı. Ama tabii üzerine çok daha uzun riktiriyorum. Yani edebiyata meraklı bir Fel- den önce öğretmenim. Diğer unvanlar ya da konular yazıyorum tabii. Yani çok öyle çok da konuşulabilir. sefe Öğretmeni diye özetleyebiliriz. diğer işler hep sonradan ortaya şeyler. O yüz- toplumcu bir tarafı yok şiirlerimin. En azın- Sizce günümüz gençliğinin şiire bakışı nasıl- dan görünürde yok. Belki şiirimin bilinçaltın- dır? da böyle bir şey mümkündür. Onu bilemiyo- Yani şiire çok yoğun bir ilgi olduğunu görü- rum. Ama açıkçası beni etkileyen yazmamın yorum. Ama yazar olarak. Okur olarak aynı icap ettiğini düşündüğüm herhangi bir konu ilgi var mı? Çok emin değilim. Herkes şiir ya- şiirimin konusu olabilir. Bir konu ayrımı hiç zıyor. Herkes şiir kitabı çıkarmaya çalışıyor. yapmadım. Ya da böyle bir tespitim de olma- Ama kitapları o kadar satmıyor ve okunmu- dı açıkçası. Bunun üzerine de düşünmedim. yor. O da ilginç. Yani şiir okurundan çok şiir Her şey şiirimin konusu olabilir. yazarı var. Bu kötü bir şey midir? Bilemem. Şiir yazmadaki amacınız nedir? Sanat için Sonuçta içlerinden birileri illaki elenecektir. mi yoksa toplum için mi yazarsınız? Birileri kendi sesini bulacaktır. İyi yerlere ge- Aslında ikisine de çok katılmıyorum. Bu lecektir. Ama en azından şiir yazma konu- “Sanat sanat için midir, toplum için midir?” sunda çok önemli bir teveccüh olduğunu bi- tartışması artık eski bir tartışma. 20. Yy sana- liyorum gençlerde. tının belki de bir tartışmasıydı. Öncelikle ben Sizce şair mi doğulur yoksa sonradan da şair kendim için yazıyorum. Ne sanat için ne de olunabilir mi? toplum için. Haliyle kendi içime sinen, kendi Ben herhangi bir şey olarak doğulacağına beğendiğim şiir belli bir noktadan sonra ka- inanmıyorum. Yani doktor olarak doğulur muya sunduğum şiir oluyor. Haliyle şey diye- mu? Ya da mühendis olarak ya da iş adamı miyorum: “ Şiirimle insanlara mesaj vermeye olarak, siyasetçi olarak? İnsan bebek olarak çalışıyorum, işte toplumu bilinçlendirmeye doğar. Ne olacağına biraz zaman, biraz ko- çalışıyorum.” gibi bir derdim yok. Ama böyle şullar, biraz onun zek sı, biraz kişiliği, biraz fazla kapalı, sembolik, ancak uğraşanın anla- çevresel faktörler gibi şeyler karar verir. Ha- yabileceği, tırnak içinde sanat şiiri gibi bir liyle bir okuma yazma engeli olmayan – Tabii derdim de yok. Dolayısıyla kendim için yazı- özel durumlar burada istisnadır.- insan oku- yorum. Kendi derdimi anlatıyorum. Okurun manın, yazmanın, şiirin el üstünde tutulduğu da hoşuna giderse ne mutlu… önemsendiği bir çevrede okursa tabii ki şiiri Şiirlerinizi yazarken belli bir ortam ve de yazması da muhabbeti de daha yüksek zaman seçer misiniz? olur. Haliyle onun şiirle ya da edebiyatla Genelde odamda yazıyorum ve genelde ak- genel olarak ilgilenme ihtimali artar. Sonra- şamları yazıyorum. Ama bunun dışında da sında biraz da yeteneği varsa zaten o yete- şehir dışında olduğumda otel odalarında ya nek onu bir yere götürür. Tabii yetenek de da seyahatlerde, tren yolculuklarında falan şart. Ama tek başına yeteneğin de anlamı 22 23
yok. Koşullar çok önemli. Yoksa hiç okula gi- okusunlar onları, öğrensinler. Çünkü okuma- Taşı Delen dememiş, ne bileyim küçük yaştan beri çalış- dan yazmak zor. O yüzden bol bol farklı farklı Suyun Gücü Değil mak zorunda olan bir insan düşünün. Ne mahallelerden hatta becerebiliyorlarsa Damlalarin kadar yetenekli olsa da o yeteneğin farkına dünya şiirini iyi çevirilerden takip etsinler. Sürekliliğidir bile varmayabilir. Bunları önerebilirim. Şiirin şairin aynası olduğunu düşünüyor mu- Son olarak, yakında yeni bir kitap çalışma- DR. İSMET sunuz? nız var mı? Elbette! Şiir, şairin kendisi hakkında birtakım Var. Herhalde yarın çıkıyor ya da öbür gün. ADANIR ipuçlarını da barındırabilir. Bu her zaman çok Şu an matbaada. Bir öykü kitabı hazırladık. aşik olmayabilir. Açıktan yapılmayabilir ama İsmi de “Riya Tabirleri Kitabı” birkaç gün için- “Okulumuz mezunlarından Doktor İsmet Adanır anı türünde yazısıyla dergimize her şiirde biyografi öğelerinin olduğunu dü- de okuyucular ile buluşur diye düşünüyo- misar oldu. Şu an Kozluk'ta Aile Hekimliği görevini icra eden Adanır' ı şünenlerdenim. Bu yüzden şiir, şair hakkında rum. öğrencilerimiz için güzel anlamlar içeren anısıyla sizleri baş başa bırakıyoruz. epey bir bilgi verir. (Röportaj Tarihi:18.04.2023) Keyii okumalar dileriz. \" 13-En sevdiğiniz şiiriniz hangisidir? Bize kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok te- “İsmail'in Kendi Kendine Delirmişliğine Dair şekkür etmek ile birlikte son olarak okulu- Hikayat” şiirimi çok sverim. muzda şiiri seven ve sizleri röportajımızla ta- Şiir okumayı seven ve şiir yazan gençlere nıma fırsatı bulacak olan Şehit Şenay Aybü- neler tavsiye edersiniz? ke Yalçın Fen Lisesi öğrencilerine iletmek is- Yani ısrar etmelerini tavsiye ederim. Bilhassa tediğiniz bir mesajınız var mı? okumalarını. Biraz geniş parantezde okuma- Selamlarımı, sevgilerimi iletmek istiyorum larını tavsiye ederim. Becerebiliyorlarsa öncelikle. Umarım bir yerlerde görüşürüz. Bir divan şiirini de okusunlar, öğrensinler. O ritmi söyleşi, bir imza günü, bir etkinlik… Söyleşi görsünler. Şiir aynı zamanda biraz da biçim- de olursa sohbet ederiz İnşallah. Başarılar di- dir. Ona da baksınlar. Artık gençler ancak liyorum hepsine. adımı duymuştur ama bu sanatta olacağım diyenler, Yahya Kemal de okusun. Günceli Oktay ALSANCAK’a katkılarından dolayı te- takip etsinler mutlaka. Ama şiir anıtları var- şekkür ederiz. dır: Yunus Emre’den Şeyh Galip’e oradan Yahya Kemal’e oradan İkinci Yeniler’e - binlerce yıllık bir hik yeden bahsediyoruz. – MELEK KATAN İlkokul yıllarımda babam bana hep bu hikayeyi 2006 yılının haziran ayında en büyük destekçim anlatırdı. ‘İbn Hacer Hazretleri ilim öğrenmek olan babam ile birlikte Batman’a gidip bir ders- için bir medreseye girer. Ancak kafası bir türlü haneye kaydoldum. Bir kaç öğrenci arkadaş ile dersleri almıyordu. Bütün arkadaşları derslerde birlikte bir daire de kiraladık. Bu süreç içinde onu geçtiler. Seneler geçmesine rağmen pek bir daha bilinçli olduğum için sıkı bir şekilde ve şey öğrenemedi. En sonunda ilmi bırakıp mem- önümdeki sınavın sanki benim son üniversite ha- leketine dönmeye karar verdi. Yolda dinlenmek zırlık sınavım olacakmış gibi çalıştım ve gayret için bir mağaraya girdi. Mağarada dinlenirken; ettim. Bir akşam elime almış olduğum trigono- gözü yukarıdan damalayan su damlalarına takı- metri dergisini sabah bitirinceye kadar çalıştım. lır. Damlalar yavaş yavaş damlayıp yerdeki taşta Maalesef o sene de istediğim puanı alamadım ve büyük bir delik açmıştı. İbn Hacer kendi kendine hedefim olan bölüme yerleşemedim. Yine kaldı- şöyle düşündü: ‘Su gayet yumuşak, latif bir cisim ğım yerden çalışmalarıma devam ettim. Bu kez olduğu halde sert bir kayayı nasıl deliyor? ‘ daha istikrarlı, düzenli ve programlı bir çalışma Benim kafam bu kayadan daha sert değil ya, za- yaptım. O sene girdiğim denemelerimin çoğun- manla benim de kafama Allah’ın nuru olan bu dan iyi puanlar aldım. Ders çalıştığım günlerde ilimler girer deyip terk ettiği medreseye geri dö- haftanın belirli günlerinde de dinlendim. nüyor. Kısa zamanda bütün arkadaşlarını da ge- Şükürler olsun ki 2008 yılında girdiğin sınavım çiyor. Bir sürü ilmi kitaplar yazıyor ve o zamanın normalde girmiş olduğum denemelerimden bi- meşhur bir alimi oluyor. Bu olay sebebiyle kendi- risi gibi geçti ve istediğim bölüm olan tıp fakül- sine İbn hacer yani ‘taşın oğlu’ deniliyor.’ tesine yerleştim. İlk başlarda babamın anlattığı bu hikayeye bir Son olarak sınava hazırlanan öğrencilere tavsi- anlam verememiştim. Ancak daha sonra verdiği yelerim ise; öğretmenlerimizin rehberliğinde ha- mesajı anlayabilmiştim. İlkokul ve ortaokulu orta zırlanan çalışma programları doğrultusunda ça- derecede bir not ile bitirmiştim. Liseyi ise tam lışmak. Dersi derste öğrenmek ve sonradan not ile bitirmiştim. konu tekrarı yapıp konuyla ilgili çok soru çöz- Ancak liseyi bitirip hedefim olan bölümün pu- mek yani konunun mantığını ve anahtar kelime- anını alamamıştım. Okula lise diplomamı almaya lerini anlamak ve çokça deneme çözmek. Asla geldiğim gün gerçeklerin farkına varmıştım. O ümidini yitirmemek ve daima ümitvar olmak. zaman sınavı kazanmanın ciddiyetinin farkına Okul derginizde bana da yer ayırdığınız için siz varmıştım. Çünkü artık okul diye bir şey kalma- değerli hocalarıma çok teşekkür ederim. Sizler mıştı benim için. İki yol vardı önümde. Tekrardan olmasaydınız bizler bu yerlere kolay kolay gele- üniversite sınavına hazırlanmak ya da eğitimi ta- mezdik. mamen bırakıp hayata atılmak. 24 25
DERGİ EKİBİMİZDEN ROMAN ÖNERİLERİ Huzur Puslu Kıtalar Atlası Türk edebiyatının usta yazarlarından Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden İhsan Oktay Anar, eserinde fan- ölümsüz eseri Huzur, yayımlandığı 1948 yılından bu yana ulusal tastik ve tarihi roman özelliklerini ustalıkla bir araya getirip zengin anla- edebiyatın sarsılmaz mihenk taşları arasında yer alıyor. İlk olarak tımı ile okurlarına benzersiz bir deneyim sunuyor. Puslu Kıtalar Atlası, 22 Şubat ila 2 Haziran 1948 tarihlerinde gazetede tefrika edilen ve Anar’ın yayınlanan ilk romanı olmasına karşılık, içerik ve biçim bakımın- bir yıl sonrasında kitap olarak okurlarıyla buluşan eser, dönemine dan Türk edebiyatının en olgun örnekleri arasında gösteriliyor. Yayım- ışık tutması bakımından hem edebiyat hem de tarih alanında çok landığı dönemden itibaren 50’den fazla baskıya ulaşan eser, geçmişin önemli bir kaynak olma özelliği taşıyor. ikonik ögelerini yenilikçi bir anlatımla okurlarına aktarıyor. Bunun yanı sıra yazar, geleneksel iç içe öyküleme tekniğini de postmodernist bir Kayıp Zamanın İzinde yaklaşımla “üst kurmaca” olarak yeniden yorumluyor. Marcel Proust'un dev yapıtı “Kayıp Zamanın İzinde … Martin Eden Zaman'ın peşi sıra sürdürülen yolculuğun tüm halkaları Swann'ların Tarafı'yla, Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde, Gu- Jack London’ın yarı otobiyografik romanı Martin Eden, 20. yüzyıl ba- ermantes Tarafı, Sodom ve Gomorra, Mahpus, Albertine Kayıp şında sosyal ve ideolojik meseleler ağırlıklı içeriğiyle Amerikan ede- ve Yakalanan Zaman bir arada. Yirminci yüzyıla modern roma- biyatında büyük ölçüde kabul görmüştür. London farklı sınıflar ara- nın başyapıtlarından biri olarak damgasını vuran bu yapıta sındaki zihniyet ve değer farklarını gözlerimizin önüne sererken, \"Dev\" tanımlaması kadar uygun düşecek başka bir tanım yok statü ve servetin Amerikan toplumundaki hayati önemine işaret herhalde. eder. Romanın ana temalarından biri, başarı ve refah yolunun sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkese açık olduğu şeklinde özetlenebi- Niteliksiz Adam lecek Amerikan Rüyası’dır. Ya da bu idealin yarattığı muazzam hayal kırıklığı… Avusturyalı yazar Robert Musil'in Niteliksiz Adam başlıklı dev ro- manı, günümüzde modernizmin roman alanındaki birkaç başyapı- Babalar ve Oğullar tından biri sayılmaktadır. Niteliksiz Adam, gerçek anlamda bir çağ ve geçiş dönemi romanıdır. Yazar tarafından \"İmpkralya\" diye ad- Klasik Rus edebiyatının unutulmaz yazarı Turgenyev, çağdaşlarından bütü- landırılan, gerçekte 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında nüyle farklı bir yol izlemiş, yaşadığı dönemde Avrupa'da yazılan romanlara artık çöküş sürecine girmiş olan Avusturya-Macaristan İmparator- ve Avrupa kültürüne daha yakın bir tavır sergilemişti. Turgenyev'in başya- luğu'nu simgeleyen bir ülkede Musil, modernizm sürecindeki bir pıtı olarak tanımlanan Babalar ve Oğullar, bu etkinin izlerini taşır. toplumun ve bireyin tüm çalkantılarını sergilemeyi amaçlar. Romanın öne çıkan karakteri Bazarov, arkadaşı Arkadiy'e ve onun modern değerlerle yaşamayı seçen babasıyla amcasına öyle sinir bozucu bir biçim- Oblomov de karşı çıkar ki sergilediği nihilizm Bazarov'un müthiş zekâsıyla birleşince genç bozguncunun saldırılara uğraması kaçınılmaz olur. Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne Raskolnikov ne Mişkin ne de Prens Andrey, eski Rus insanını, hatta bütün Doğuluları, Oblomov Matmazel Noroliya’nın Koltuğu kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil etmez. Doğu, belki de ilk defa olarak Gonçarov'un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya, Peyami Safa'nın, kaleme aldığı romanları içinde en fazla beğendi- Batı'dan farkını anlamaya başlamıştır. ğini ifade ettiği romanı Matmazel Noraliya'nın Koltuğu, anlatım tek- Oblomov klasik kahramanlar gibi genel bir tip, Don Kişot gibi, Tar- niği ve olay örgüsü bakımından bütün eleştirmenlerce Türk edebi- tuffe gibi insanlığın bir halini göstermekle birlikte, zamanına, çev- yatının en ciddi psikolojik romanı olarak kabul edilmektedir. Roma- resine sıkı sıkıya bağlı bir insandır. nın ana temasında ise karşılaştığı birtakım olayları materyalist ve pozitivist bir dünya görüşü ile açıklamaya çalışan Ferit adlı bir gen- 26 cin bunu başaramaması, sonucunda düştüğü şüphe ve bohem du- rumu vardır. 27
Öğretmenler m z, bu mesleğ seçmeselerdi acaba SANDIĞINIZ şu an hangi mesleği yapıyor olurdu. KADAR DEĞİLİM! Tüm öğrencilerimize sorduk. En popüler cevapları Hayrettin ÖZDOĞAN / Matematik Öğretmeni siz değerli okuyucularımıza sunduk. ÖĞRETMEN OLMASAYDI NE OLURDU? Ankara'nın Keçiören ilçesinde Dumlupı- gidiyordum. Öğretmenimiz de hep bana yıldızlı nar İlköğretim Okulunda ilkokula başla- pekiyi verip beni mutlu ediyor. Matematikte al- dığımda okuma ve yazmayı ablamın sa- dığım yıldızlı pekiyileri hep anneme söylüyor- yesinde öğrenmiştim. Öğretmenimiz çocuklara dum. Annem de başımı öpüp benle gurur du- çizgi çizmeyi öğrettiğinde sıkılır, derste uyur- yardı. İlkokulda matematik karnemde hep 5 üze- dum. Zaten sessiz bir çocuktum. Öğretmenim rinden 5'ti. bir gün sinirlenip bana kızdığında defterimi yan Ortaokulda da lisede de benim için önemli olan çizgilerle çizmeye başladım. Eve gelip durumu matematikten başarılı olmaktı. Liseyi takdir ala- aileme anlattım. Ertesi gün annem, müdürün ya- madan iki teşekkür belgesiyle bitirdim. Ama sa- nına gidip beni 2. sınıfa aldırmayı istedi. Müdü- dece matematik çalıştım desem inanır mısınız? rümüz önüme bir gazete çıkarıp “Oku bunu!” Benim için matematik notu takdir ve teşekkür dedi. Baştan aşağı okudum. Önüme beyaz bir belgesinden bile değerliydi. Hiç unutmam: 11. Sı- kağıt koydu: “Söyleyeceklerimi yaz!” dedi. O nıfta teşekkür aldığımda matematiğim 4 geldi- söyledi, ben yazdım. O sırada annem bana gu- ğinde sinirlenip teşekkür belgesini yırtıp attım. rurla bakıyordu. Kağıdın arkasını çevirmemi is- Benim için matematik en üstün başarıydı. teyen müdür, bu sefer matematikte tek basa- Bugün ise Matematik Öğretmeniyim. Kader anı maklı toplama işlemi sordu. O an beynim durdu neydi sizce? İlkokul müdürümün tutumu. Kim yapamadım. Boncuk koydu: “Bunu tek tek say!” bilir? Beni ikinci sınıfa alma kararı verseydi ma- dedi. 10’dan sonra sayamadım. Müdür o an an- tematik öğrenmek için azim göstermeyebilir- neme: “Ben bu çocuğu 2. sınıfa alamam mate- dim belki de. Odasında sorduğu matematik so- matiği bilmiyor.” dedi. Odada tek bir kelime et- rularını yapamadığım için annemin üzüldüğü meyen ben, bizim sınıfı ve öğretmenimi sevmi- an hep motivasyon kaynağım oldu. O günden yorum diyerek bağırmaya başladım. Tam o sonra tüm matematikten aldığım yıldızlı pekiyi- arada sınıf öğretmenimiz içeri girdi. Sinirli ba- leri matematik notlarımı hep anneme söyler- kışlarıyla anneme dönerek \" Senin çocuk daha dim. O da ben mutlu oldukça sevindirdi. Ben saymayı bilmiyor ne ikinci sınıfı\" deyip anneme daha çok gurur yaşardım. bağırmaya başladı. Annemin üzüldüğünü Kısacası müdür beyin odasındaki yarım saatlik çocuk halimle bile hissettim. Geldiğine de piş- konuşma benim matematik sevgimi çıkardı. man oldu zaten. O günden sonra birinci sınıfa Bugün en sevdiğim dersi çocuklara severek an- devam ettim. Öğretmen tahtaya okuma fişleri latıyorum. Matematik çözerken anlayan çocuk- asıyor ilk ben okuyor, ben yazıyordum. Eve git- ların gözlerindeki ışık beni çok mutlu ediyor. tiğimde de boncukları sayıyor, kitaplardaki ma- İnanın o ışık bana da umut veriyor. tematik sorularını çözmeye başlıyordum. Mate- Sevgilerle… matikte öğretmenden konu olarak daha ilerde 28 29
ŞEHİT ŞENAY AYBÜKE YALÇIN FEN LİSESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ taokula geçtiğimde konservatuar sınavına gir- harmanlıyorum. Onun haricinde kendi yorumum miştim. Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı- ve zevkime göre icra ediyorum. Tabii bu belli kısıt- TROMPET SANATÇISI na yarı zamanlı olarak başladım. O zamanlar lamalar dahilinde oluyor. Sonuçta bir besteci bir ONURCAN ÇAĞATAY keman çalıyordum. Hem normal ortaokula gidi- eseri üretiyor ve belli çerçeveler sunuyor. O çerçe- yordum hem de konservatuarda yarı zamanlı velerin içinde olmak koşuluyla birçok farklı şekilde RÖPORTAJ keman eğitimi alıyordum. Bu 3 yıl sürdü. Daha o eseri seslendirebiliyoruz. Eseri farklı yorumcu- sonra kemanla yola devam etmeme kararı aldım lardan dinlemek ilk süreç. Başka tarz müzikleri din- Röportaj: Faruk ALTUN, Hande DUMAN ve artık tamamen sanata yönelmeyi düşündüm. lemek de açıkçası besliyor. Daha sonraki aşamada Tekrar sınava girdim ve liseden itibaren Trompet o eserin notalarına solfeji yaparak hakim olmak ve “Trompet Sanatçısı Onurcan Çağatay dergimize misafir oldu. Şu sıralar Bilkent Senfoni Or- Bölümüne seçildim. Aslında küçük kırılma anları bu şekilde eseri ezberliyoruz. Bir ezberleme süre- kestrasında Grup Şef Yardımcılığını yürüten Onurcan Çağatay, Bilkent Üniversitesi Müzik ve diyebileceğim anlar bunlardı. ci geçiriyoruz. Sonrasında çeşitli egzersizlerin eş- Sahne Sanatları Fakültesi’nde Trompet eğitimi vermektedir. Aynı zamanda sanatçı, Amerika 3- “Ben müzik alanında ilerlemeliyim.” dediğiniz liğinde zor pasajların çalınması süreci devreye gi- Birleşik Devletleri, Avustralya, İsrail, Yunanistan, Macaristan, Arnavutluk, Suriye, Çek Cumhu- bir an ya da durum yaşadınız mı ? riyor. Bunları belirliyoruz. Örneğin zor parmak po- riyeti, Almanya, Belçika, Avusturya, Hollanda gibi birçok ülkede de Türkiye’yi temsilen kon- “Ben müzik alanında ilerlemeliyim.” dediğim zisyonları varsa çalışma rutininin içine o parmak serler vermiştir. Keyifli okumalar dileriz.” zaman ortaokulda kemanı bırakıp tekrar konser- çalışmalarını da dahil ediyorum. Bu, eser içindeki vatuar sınavına girip okula tam zamanlı girme ka- zor bölümü daha kolay çalmamı sağlıyor. Teknik 1- Onurcan Bey! Bize biraz kendinizden bahse- kul 1. sınıfın müsameresinde ilkokul öğretmenim rarını aldığım zamandı. O zaman da direkt trom- kısmı bitirdikten sonra çeşitli denemeler yapıyo- der misiniz ? –buradan anayım onu da- ismi Ayşe Keseci. Beni pete seçildim. Fiziksel durumum trompete el ver- rum. Kendimi kayda alıyorum, arkadaşlarıma din- Merhabalar! Ben Onurcan Çağatay. 36 yaşında- keşfetmişti ve sınıftan bir koro kurdurmuştu ve diği için trompet bölümüne alımdım ve o zamanla letiyorum. Bazı büyüklerime güvendiğim sanatçı- yım. Bilkent Senfoni Orkestrası’nda Trompet Sa- bana o koroyu yönettirdi. Aslında böyle başladım beraber aslında profesyonel müzik hayatına eği- lara dinletiyorum kendimi. Bu şekilde onların yo- natçısı’yım. Aynı zamanda Bilkent Üniversitesin- diyebilirim müziğe. Sonrasın da yine ilkokulun çe- timle beraber başlamış oldum. rumlarıyla bir harman oluşturmuş oluyoruz. Aslın- de Müzik ve Sahne Fakültesinde trompet dersi ve- şitli aşamalarında müzik derslerinde blok üt çalı- 4- Sanat dünyasına ilk adım atma süreciniz nasıl da bu süreç bitmiyor. O eseri icra edeceğim kon- riyorum. Ortaokul, lise, üniversite ve yükseköğre- yorduk zorunlu olarak. Ben de yine blok üt or- başladı? sere çıktıktan sonra bile tekrar o eser üzerine ça- nimde öğrencilerim var. Aslen klasik müzik eğiti- kestrası kurmuştum okul bünyesinde diğer sınıf- Konservatuarda profesyonel müzik eğitimi alma- lışmaya devam ediyorum. Yaşadığımız sürece – mi aldım ve burda uzmanlaştım. Ancak müziğin ların da içinde olduğu. Ve o blok üt orkestrasıyla ya başladığımda kısmen sanat dünyasına adım herkes için geçerli bu.- süreç hiç bitmiyor. Ölene diğer dallarında da diğer branşlarında da çeşitli konserler veriyorduk okul içinde. Daha sonra 4 ve atmış oldum. Çeşitli konserler veriyordum bu öğ- kadar o eser her seferinde farklı bir şekilde icra edi- projelerde yer alıyorum. 5. sınıfta – o zaman 8 yıllık temel eğitim vardı.– 4 renim boyunca. Ancak ilk kez şehir dışına profes- lebilecek durumda oluyor. 2- Müziğe nasıl başladınız? Kendinizdeki bu ye- ve 5. sınıfta okulda bir ORG kursu açılmıştı. Ben de yonel bir orkestrada çalmaya davet edildim. 7-Bir müzik eserinin size göre kalitesini belirle- teneği keşfetmekte kırılma anı gibi kritik bir an o kursa yazılmıştım. Oradaki ORG kursunda bize Bursa Devlet Senfoni Orkestrasına misafir sanatçı yen en temel ögeler neler ? ya da olay yaşadınız mı? ders veren hanımefendi, müziğe yeteneğimin ol- olarak gitmiştim. Orada orkestrada yer aldım. Pro- Bence en önemli öğelerden birisi ne kadar özgün Aslında küçük yaştan beri müziğe ilgim olduğunu duğunu ve mutlaka konservatuar sınavlarına gir- fesyonel anlamda sanat hayatına atılmam “O kon- olduğudur. Yani şu an popüler müzikte özellikle ailem fark etmişti. Televizyonlarda çalan müzikle- mem gerektiğini önerdi yani salık verdi. Ben de bu serdi.” diyebilirim. çok duyuyoruz: Birbirine çok benzeyen alt yapı re eşlik etmemden vs. ilkokula başladığımda ilko- şekilde müzik hayatına yönlendirilmiş oldum. Or- 5- Onurcan Bey! Sizin hem ödüllü bir sanatçı, olarak, melodik yapı olarak, armonik yapı olarak hem Bilkent Senfoni Orkestrası Trompet Sanat- ve içerdiği konu olarak o kadar çok müzik var ki çısı hem de albümlerde sanatçılara eşlik eden bir bir müzik kirliliği oluşturmuş durumda. Ne kadar müzisyen olduğunuzu görüyoruz. Bu çalışma di- özgün, ne kadar diğerlerine benzemiyor… Belli siplininizi nelere borçlusunuz ? tarzlarda olması benzemesinin haricinde icracının Aslında insanın müzisyen olmaya karar verdiği ve bestecinin yaklaşımı olarak bir eserin ne kadar andan itibaren çok disiplinli çok sıkı bir çalışmaya özgün olduğu çok önemli. Aksi takdirde birbirini girişmesi gerekiyor. Enstrümanıyla çok fazla vakit tekrar eden birbirinin devamı dahi olmayan birbi- geçirmesi gerekiyor gün içinde. Mesela hala şu an rinin kopyası olan birçok müzikle karşı karşıya ka- profesyonel müzik hayatında dahi gün içinde işte lıyoruz. Ve bir müzik kirliliği aslında yaratıyor. Yani derslerimiz oluyor, senfoni orkestrasının provaları dışarıda sokakta yürürken bile kafelerden gelen oluyor. Onun haricinde en dört-beş saat enstrü- müzikleri maruz kalıyoruz. Radyolarda, çeşitli mana vakit ayırıp çeşitli egzersizlerimizi ve kon- müzik kanallarında genelde hep aynı müziklere serler için hazırlıklarımızı yapmamız gerekiyor. maruz kalıyoruz. Melodiler birbirine çok benziyor. Yani çok disiplinli bir sürece girmek gerekiyor. Ben Altyapılar birbirine çok benziyor sözler neredey- biraz meraklı da olduğum için klasik müzik dışın- se aynı. Sadece yerleri farklı. Dolayısıyla özgünlük daki farklı alanlarda da kendimi geliştirmeye çalış- çok önemli birinci öğe bu. İkincisi hem klasik tım. Çeşitli müzik gruplarında da yer aldım. Çeşitli müzik klasik Batı müziği hem hafif Batı müziği caz grupları, etnik müzik grupları ve pop müzikte hem Türk müziği vesaire bütün müziklerde bence de bazı deneyimlerim oldu. Onun haricinde yeni kaliteyi belirleyen önemli öğelerden biri “Hangi müzikte ve modern müzikte birçok alanda dene- derdi anlatıyor, söylemek istediği bir şey var mı, yimlerim oldu. Bu biraz meraklı olmakla ilgili. Me- bir mesajı var mı?” Çünkü bir sanat eseri dememiz raklı olduktan sonra hayat sizi yönlendiriyor. için bir mesajının olması ya da bir yol açması, din- İnsanlar sizi buluyor. Dediğim gibi bunlar için çok leyiciye belki bir alan açması… İlla sözlü müzikler- ama çok disiplinli bir çalışma sistemi gerekiyor. Bir de değil, sözsüz müziklerde belli şeyler hissettir- enstrümanist olarak bu fikirdeyim. mesi. Belli bir alan açacak ki dinleyici kendince bir 6-Bir eserin oluşumunda uyguladığınız standart şeyler çıkarabilsin. Bu iki öğe çok önemli: Özgün bir süreç var mı ? olması ve ne ifade ettiği. İlk olarak klasik müzik eserinin icracıları olarak 8-Son zamanlarda günümüz müzikleri hakkında “Esere nasıl yaklaşıyoruz?” bu açıdan cevap ver- müzik - biçim - içerik ilişkisi hakkında ne düşünü- mek isterim. Biz önce özellikle solo bir eser çala- yorsunuz? Müzikal anlamda biçim ve içerik ilişki- cağımız zaman söz konusu eseri birçok farklı sa- sini kuvvetli bulduğunuz birkaç örnek verebilir natçıdan dinleyip onların yorumlarına hakim ol- misiniz? maya çalışıyorum. Bu örnekleri tabii kendi içimde Biçim ve içerik birbirini destekleyen şeyler. Siz ney- den bahsediyorsanız onun unsurlarını gösterirse- 30 31
niz aslında karşı tarafa hissettirebilirsiniz. Özellikle lemek. Bundan kaynaklı farklı bakış açılarından bir MATEMATİK söz olmayan müzikler için geçerli bu. Ancak sözü öğreti çıkarmak. Buna bağlı olarak gezmek, çok KARİKATÜRLERİ olan müziklerde de şunu görebiliyoruz: Sözün an- yer görmek. Bunun için de Türkiye inanılmaz bir 2. BÖLÜM lattığı hüzünlü bir hikayeyi resmen bir dans parça- kaynak, inanılmaz bir coğrafya. Her bölgesi her sı olarak ya da hareketli şekillerde de görebiliyo- köyü hepsinin kendine has özellikleri var. Gerek 33 ruz. Dolayısıyla biçim ve içerik birbirinden kopa- müziği, gerek kültürü olarak beni inanılmaz besli- maz. Soru günümüz diye sınırlanmış olsa da yaşa- yor. Olabildiğince gezmeye çalışıyorum. İkinci ana dığımız yüzyılı günümüz olarak değerlendirme ta- başlık ise müziği yaptığımız insanlarla olan payla- raftarıyım. Çünkü yüzyıl önce dahi yazılan müzik- şımımız. Bir kayda girdiğimizde orada yediğimiz, leri şu anda dinlemekte zorlanabiliyoruz. Bize çok içtiğimiz, konuştuğumuz her şey yani müziğin üre- daha yeni ve ileri gelebilir bu müzikler. Dolayısıyla tim kısmından kayıt aşamasına kadar sahnedeki ic- oralardan da örnekler vereceğim günümüzden rasına kadar buradaki fikir paylaşımları diyebili- de: İlk önce Claude Debussy’in bir kır perisinin öğ- rim. leden sonrası için Prelüd eserini örnek gösterece- 10-Sizin gibi başarılı olmak isteyen sanatçı aday- ğim. Burda müziği dinlediğinizde söz olmamasına larına bir tavsiyeniz var mı? rağmen resmen bir uçan halıya binmişsiniz gibi Yine iltifat için teşekkür ederim. Başarılı olduğu- sizi çeşitli mekanlara götürüyor. İçeriğin ismi ve bi- mu düşündüğünüz için. Ben de buna layık olmaya çiminin içerikten bağımsız olmadığını gösteren iyi çalışıyorum. Hala çok sıkı çalışmalarım oluyor. Ön- bir örnek. İkinci olarak yakın zamanda kaybettiği- celikle gerçekten sıkı çalışmak. Bu hayattaki her miz Chik Corea adlı piyanist ve bestecinin müziği- alan için geçerli. Hedefli çalışmak daha da önemli- ni sizle paylaşmak isterim “The Leprechaun’s si. Ne istediğini bilerek çalışmak. Hedef belirle- Dream” yani Cüce Cinlerin Rüyası. Burada da çok mekte zorlanabiliriz. Ya da farklı hedeflere girmek, ilginç sesler var. 1970’lerde yapılmış bir beste. risk almak, hata yapmak bunlardan korkmamak İçinde elektronik seslerin yeni yeni müziğe katıldı- gerekir. Olabildiğince tecrübe peşinde koşmanın ğı örnekleri duyabiliriz. O açıda çok iyi bir örnek. çok önemli olduğunu düşünüyorum. Besleyen Bunun haricinde içinde yer aldığım iki örneği de kaynaklar çok önemli. Tek bir kaynaktan beslen- vermek isterim. Bir tanesi üyesi olduğum İstanbul memek, birçok farklı kaynaktan beslenmek. Daha Kahinat Radyosu grubumuzun ilk albümünde yer önceki sorulara verdiğim cevaplar gibi gezmek, in- alan Dünya Umuruna adlı eser. Bu sözlü bir müzik sanlara temas etmek de çok kıymetli. Bunları tav- burada sözleri Yunus Emre yazıyor. “Dünya umu- siye edebilirim. runa meylini verme. Sen de kurtulamazsın ecel 11- Bize kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok te- elinden” sözüyle eser başlıyor. Ve biz de o grubu- şekkür etmek ile birlikte son olarak okulumuz, muzla ilginç bir yorum kattığımızı düşünüyorum. sizin sanatta ne denli mahir olduğunuzun farkın- Ece Öncül’ün Do I Owe You? Adlı eseri de içerik ve da. Şehit Şenay Aybüke Yalçın Fen Lisesi öğren- biçim açısında önemli bir örnek diyebilirim. cilerine iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? 9-Gerek albümlerde gerekse çaldığınız eserleri Beni takip ettiğiniz için teşekkür ederim. Benimle dinlediğimizde yorumunuzun farklı bir duygu ve bu röportajı yapma kararını aldığınız için onur duy- tat ile bize yansıdığını hissediyoruz. Müzikal an- dum açıkçası. Çok da mutlu oldum. Okulunuz adı- lamda sizi siz yapan nedir? nın Şenay Aybüke Yalçın olması beni çok duygu- Öncelikle soru içindeki iltifatlar için çok teşekkür landırıyor. Aybüke Hoca’mızın bıraktığı bayrağı ederim. Çok mutlu oldum böyle düşünmenize. Ha- devam ettiren Hande Duman Hoca’mıza da çok te- zırlayan arkadaşlara, emeği geçen arkadaşlara şekkür ediyorum. Takip ediyorum. İnanılmaz şey- çok teşekkür ediyorum. Aslında bu soruyu iki baş- ler yapıyor. Çok yaratıcı işler çıkarıyor ve tüm öğ- lık altında toplamak gerekir bence. Birincisi insa- rencilerini ayırt etmeksizin çok iyi yetiştirmeye ça- nın kişisel olarak beslenmesi ve beslenme kaynak- lışıyor. O da açıkçası gururlandırıyor beni. Böyle ları. İkincisi de müziğin icra ya da üretim aşama- öğretmenlerimizin olması çok önemli. Çok şanslı sındaki koşullarda o üretimi ya da müziği kimlerle olduğunuzu belirtmek isterim. Okulunuzu gör- paylaşarak bu müziği ortaya çıkardığımızdır aslın- mek, sizleri tanımayı çok isterim. Böyle bir prog- da. Bunu bu şekilde ikiye ayırabilirim. Önce birden ram hazırladığım takdirde bir dinletiyle size misa- başlayayım: İnsan doğduğu andan öldüğü ana fir olmayı çok isterim. Sizlerin de Ankara’ya yolu- kadar bir yolculukta bir serüvende. Beslediğimiz nuz düştüğünde sizleri de ağırlamak, konserlere yaşantılar oluyor. Bunlardan en önemlisi çok fazla davet etmeyi çok isterim. Yaptığınız röportajın ne müzik dinlemek. “İnsanlar dünyada neler yapıyor, kadar önemli ve ufuk açıcı olduğunu belirtmek is- neler üretiyor?” diyerek her müzik tarzından ayırt terim. Bunun devamını da getirmek isterim. Sa- etmeden bu müzikleri dinlemek. Sözlü, sözsüz, natçı çevremle sizleri buluşturmak isterim. Pro- caz, enstrüman ayrımını yapmadan çok fazla fesyonel olarak müzik yapmak isteyen öğrencile- müzik dinlemek en önemli besin kaynağı bir mü- re de açığım. Bunu seve seve yapmaya hazırım. zisyen için. Müzisyen olmayan için de çok önemli Son olarak müzikle ilgilenmek için sadece profes- bir besin kaynağı olduğunu da düşünüyorum. yonel olmaya gerek yok. Amatör olarak da ilgilen- İkincisi ise çok fazla okumak. Edebiyatı çok sevi- mek daha keyif verebilir. Ne işle uğraşırsanız uğra- yorum ve fırsat yaratmaya çalışıyorum okumak şın bir enstrüman çalmak, şarkı söylemek çok için. Oralardan da beslenmek çok önemli bir mü- güzel şeyler katar size. Her insanın belli oranda ku- zisyen olarak. Sadece müzisyen olarak değil bir lağı vardır. Asla çekinmeyin bir enstrüman çal- insan olarak çok önemli bir besin kaynağı oku- makta kendinizi geri hissetmeyin. Yüzlerce enst- mak. Ve bununla beraber ne ile uğraştığına, siyasi rüman var bunlardan birini ya da birkaçını dene- fikrine, hangi dine inandığına, hangi ırktan oldu- yin. Evinizde bir enstrümanın bulunması size çok ğuna bakmaksın çok fazla insanla tanışmak ve on- şey katar. Kendinize iyi bakın. Sağlıcakla… larla temas kurmak, dokunmak. Onu anlamak, din- 32
YAPAY Matrix (1999) Film Konusu lim olma ve bedenlerinin enerji santrallerinde ZEKANIN Matrix’in hikayesi, insanoğlunun yapay zekayı birer pil gibi kullanılmasına izin verme karşılığın- GELECEĞE keşfetmesiyle birlikte başlıyor. Teknolojinin ilerle- da, makineler tarafından yaratılan bir hayal dün- ETKİLERİ mesiyle birlikte insanlar, her türlü işlerini yaptıra- yası (simülasyon) içerisinde eski dünyalarında ya- İsa METİN / Bilişim Teknolojileri ve Yazılım Öğretmeni bilecekleri robotlar üretmeye başladılar. Bu ro- şama şansını elde edebileceklerdi. Bu hayal dün- botlar, inşaatlardan ev işlerine, restoranlardan yasını yöneten makineye (programa) Matrix adı Teknolojinin gelişmesi ile birçok alanda “daha kolaylaştıracak? Hangi işleri insanlar yerine hastanelere kadar birçok yerde insanlara hizmet verilmektedir. Matrix, “Architect” adı verilen bir fazlayı daha az ile yapma” durumuna geldik. Sa- yapay zekalı robotlar yapacak? Yapay zeka iş- ediyorlardı. Yapay zekaya sahip robotlar, artık makine tarafından tasarlanmıştır. Matrix’e ense nayide, servis sektöründe ve hatta özel hayat- sizliğe mi sebep olacak? Yoksa, Stephen Haw- kendi kendilerine de yeni şeyler öğrenebiliyordu kökünden beynine sokulan bir alıcı / verici ile bağ- larımızda gelişen teknolojilerden faydalanıyo- king’in dediği gibi insanlığın sonunu mu geti- ve yaptıkları işlerin kalitesi bu oranda yükseliyor- lanan bir insana, normal şartlarda göz, kulak, ruz. Önümüzdeki senelerde teknolojik gelişme- recek? du. İş yükleri ortadan kalktığı ve istedikleri şeyle- burun, dil ve teninin iletişi sinyalleri Matrix ilet- ler katlanarak artacak. Teknolojik gelişmeler, Yapay zeka ile ilgili gelişmeler insanoğlu adına re daha fazla vakit ayırabildikleri için insanlar da mektedir. Örneğin Matrix’e bağlı bir insan kolunu önce ekonomik sonra da sırasıyla politik ve sos- merak konusu olurken 1999 yılında yönetmenli- bu durumdan memnundu… kaldırmak istediğinde, beyinden çıkan bu emir ko- yal hayatımızı etkileyecek. Öyle ki, önümüzdeki ğini ve senaristliğini Lana ve Lilly Wachowski’ Ta ki, ev hizmetçisi olan bir robot efendilerini öl- luna değil, Matrix’e ulaşmaktadır. Matrix ise bu is- 30 yıl içerisinde, geçmiş 1000 yılda yaşanan de- nin yaptığı ve bir çok dalda ödül alan bilim dürene kadar. Bu olayı kabullenemeyen ve bir teh- teği ve sonuçlarını hesaplayarak, ilgili göz ve ten ğişikliklerden daha çok değişiklik olacak. Söz kurgu filmi Matrix serisinin konusuna bir göz like işareti olarak gören insanlar, genel bir akım sinyallerini gerçekmiş gibi insan beynine geri ilet- konusu değişikliklerin en önemli itici gücü ise atalım. başlatarak aralarında yaşayan bütün robotları or- mektedir. Bütün bu işlem sırasında ise, söz konu- yapay zeka olacak. tadan kaldırmaya başladı. Makinelerin büyük bir su kişi gerçek dünyada hiç hareket etmemekte- Yapay zekayı, büyük veri kullanarak düşünce, kısmı yok edilerek toplu mezarlara veya denize dir. 7 milyar kişi bu interaktif sisteme bağlı oldu- algı ve aksiyonların makinelar üzerinde model- atıldı. Kıyımdan kaçabilenler ise Afrika’da topla- ğunda, gördükleri ortak hayalin kendileri açısın- lenmesi olarak tanımlıyoruz. Bir başka deyişle narak kendi ülkelerini kurdular. dan gerçek dünyadan hiçbir farkı kalmamaktadır. yapay zeka, bilgisayarların çeşitli faaliyetleri Öğrenmeye ve gelişmeye devam eden makine- Sonunda makinelerin dediği oldu ve aynen anlaş- “zeki” canlılara benzer şekilde harekete geçir- ler, burada insanların yapabildiği üretimden çok mada yazıldığı gibi, insanlar mükemmel bir mesi ve karmaşık problemlere insanlar gibi daha iyisini yaparak son derece teknolojik ve kali- dünya hayali içerisinde yaşamaya başladı. Maki- çözüm üretebilmesini sağlayan bilim dalıdır. As- teli ürünleri çok ucuz fiyatlara satmaya başladılar. neler ise gerçek dünyada insanlardan çektikleri lında, yapay zeka uzun süredir hayatımızın içe- Şirketlerinin hisseleri borsada rekor seviyelere tır- enerji ile varlıklarını sürdürdü. Makinelerden ka- risinde. Google gibi arama motorları ve mandı. Bu sayede makineler, hem teknolojik, hem çabilen asiler ise yerin altında Zion adlı bir şehir Apple’ ın Siri’ si günlük hayatta kullandığı- de ekonomik olarak insanlardan daha üstün bir kurup yaşamlarına orada devam ettiler. Ne var ki, mız yapay zeka örneklerindendir. duruma gelmiş oldu. Makinelerin gittikçe artan işler baştan planlandığı gibi gitmemeye başladı. Fütüristik öngörüleri ile meşhur Ray başarılarını kaygıyla izleyen dünya liderleri, en so- Mükemmel dünya programı insanların yaşaya gel- Kurzweil’ e göre 35 yıl sonraki küçük nunda genel bir toplantı düzenleyerek bu konu- dikleri dünyadan oldukça farklı ve insan yapısına bilgisayarlar bile tüm insanların da ne yapabileceklerini tartışmaya başladı. Bu sı- tersti; bu programı kabul edemeyen insanlar toplam zekasından daha “zeki” rada beklenmedik bir şey oldu; toplantıya davet- birer birer ölmeye başladı ve makineler, insan tar- olacak. IBM, Google, Amazon, siz misafir olarak katılan iki robot, iyi niyet ve ba- lalarının büyük bir kısmını kaybetti. Bunun üzeri- Apple, Microsoft, Toyota, Face- rışla geldiklerini, insanlarla bir anlaşma yaparak ne Architect, insanlara daha uygun yeni bir Mat- book, Tesla ve SalesForce gibi geleceğe doğru birlikte ilerlemek istediklerini söy- rix yaratmaya başladı. Bu kez, insan doğasını ve dev teknoloji şirketleri yapay lediler. Elçileri çabucak ortadan kaldıran komite, psikolojisini anlama amacıyla makinelerce geliş- zeka sistemleri geliştirmeye ülkelerin güçlerini birleştirerek makinelere karşı tirilen Oracle adlı programdan yardım alıyordu. milyarlarca dolar harcıyorlar. büyük bir savaş başlatılması kararını aldı. Söz ko- Oracle, insanların %99’luk bir kesiminin seçim Yapay zekanın hızla gelişme- nusu savaş insanlar açısından oldukça kanlı ve yı- şansı verildiği sürece her türlü şartı ve ortamı sinin doğuracağı sonuçları kıcı geçti, zira insan vücudu savaş makinelerine kı- kabul edebildiklerini keşfetti. Bunun üzerine Arc- daha tam olarak kimse tah- yasla çok daha kırılgandı. Kayıpları gittikçe artan hitect, yeni yaratacağı Matrix’i insanların seçimle- min edemiyor. Kafamızda insan ırkı, komiteyi yeniden toplayarak bu konu- rine göre şekillenebilecek bir hale getirdi. Bu yeni cevaplayamadığımız çok da ne yapabileceklerini tartışmaya başladı. Matrix birincisine kıyasla daha başarılı gözükse sayıda soru oluşu- Komite üyelerinden biri makinelerin ana güç kay- de, ortada bir risk vardı: İnanç ve seçimle her yor; yapay zeka ha- nağının güneş enerjisi olduğunu ve gökyüzünü şeyin yapılabildiğini bir şekilde keşfeden bir yatımızda neleri karartıp güneş ışığını kesmeleri halinde makine- insan, Matrix çerçevesinde geçerli olan fizik ku- lerin kısa sürede işlemez hale geleceğini ve sava- rallarına da karşı gelebiliyor, bununla kalmayıp şın sona ereceğini öne sürdü. Komitede kabul uyanarak Matrix dışındaki gerçek hayatına geri gören bu karar sonucu, birçok ülkeden yüzlerce dahi dönebiliyordu. İnsanları bu Matrix’in içinde uçak kalktı ve atmosfere sırf bu iş için geliştirilmiş tutmak, belli bir zaman sonra uyanabilecek olma- bombalar bırakarak gökyüzünü siyah bulutlarla larına göz yummak anlamına geliyordu. sonsuza dek kararttı. Zion şehrinde yaşayan Neo, Morpheus ve Trinity Bunun üzerine makineler, yeni bir enerji kaynağı ismli kahramanlarımız ise makine düzenine baş arayışına giriştiler. Aradıkları cevabı ise insan vü- kaldırarak gerçek dünya düzenine geçmek için cudunda buldular. İnsan vücudunun yaydığı ısı ve amansız bir mücadeleye başladılar…” sahip olduğu elektrik gücü, belli bir füzyonla bir- Filmde anlatıldığı gibi insan eliyle oluşturulan leştirilerek enerjiye dönüştürülebiliyordu. Bunu yapay zeka sistemlerinin bir gün insanoğlunun so- icat eden ve insan bedeninin yapısı hakkındaki nunu mu getireceği yoksa insanoğlu için Dünya’ araştırmalarını hızla ilerleten makineler, en so- da yaşanan sorunlara çözüm üreten insan ege- nunda dünya liderlerinin karşısına bir anlaşma ile men teknoloji odaklı bir gelişme olarak mı kalaca- çıktılar. Bu anlaşmaya göre insanlar robotlara tes- ğı merak konusu doğrusu… 34 35
COĞRAFYA SİZCE DE KADER MİDİR? Gökmen KARA - Coğrafya Öğretmeni ÖLÜMDEN SONRA SEVABI Tam adı Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed tam tersine kaderin coğrafya olduğunu gösteri- KESİLMEYEN ÜÇ ŞEY bin Haldun el Hadramî olan İbn-i Haldun, modern yor tarih yazımı, sosyoloji ve ekonomi biliminin öncü- Hadi bir örnek daha verelim. Coğrafi olarak son lerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet yüzyıla kadar Basra Körfezi kıyısındaki Kuveyt adamı ve tarihçisidir. Tunus’da doğdu. 7 ciltlik ki- çöl kumlarından ibaretti. 1936 yılında petrol bu- tabı Kitabül İber’de dünya tarihini anlattı. Dünya- lundu. 1946’da ihracata başlayan Kuveyt dünya- ca bilinen Mukaddime (önsöz, giriş, başlangıç an- nın en zengin ülkesi oldu. Eğer coğrafya kader ol- lamına geliyor) aslında bu 7 ciltlik kitabın giriş ki- saydı, Kuveyt tarihiyle ilgili iki tane kaderden söz tabıdır. Bu kitap Osmanlı tarih anlayışı üzerinde etmemiz gerekirdi. Petrol öncesi kader, petrol önemli etkiler yarattı. sonrası kader… İbni Haldun’a atfedilen en önemli yargılardan bi- Kader, coğrafyayla, zaman ve mekânla değişen risi “Coğrafya kaderdir” sözü. Gerçekten öyle bir kavram değildir. Coğrafi sınırların geçişkenliği midir? İbni Haldun’un yaşadığı döneme ve bölge- ve insanlığın tarih boyunca göç ederek yer değiş- Zeynep YOLCU / DKAB ÖĞRETMENİ 3şey Ölüm hayatının ardından ebedi hayatın başlamasıyla bera- ye bakılırsa bu söz doğru görünüyor. Ama bu- tirmesi coğrafyanın kader olmadığına delildir. ber dünya hayatında en ufak şeyden en büyüğüne kadar günkü dünyaya bakınca bu söz anlamını yitiriyor. Coğrafya değişir, kader değişmez. Aynı coğraf- kayıt altına alınan amel defterlerimiz kapanır. Ancak ilahi Mesela Güney Kore ve Kuzey Kore aynı coğrafya- yada yüzbinlerce farklı kader vardır. hikmet gereği bazı amellerin sevabı kesilmez ve sahibi için hala yı paylaşıyor. Güney Kore’de kişi başına gelir Coğrafya kader değildir. Aslında hiçbir şey kader sevap vaziyetindedir. Allah Rasulü’nün (s.a.v) bir hadisinde be- 30.000 Dolar, Kuzey Kore’de 1,000 Dolar. Bu iki ül- değildir. Bilim, bu tür yaklaşımları kabul etmez. lirttiği üzere bunlar; sadaka-i cariye, kendisinden faydalanılan keyi bu kadar farklı kılan Coğrafya değil yönetim Bilim, gözleme ve deneye dayanır. Kader, bece- ilim ve dua eden hayırlı evlattır. farkı. Güneydeki yönetim toplumsal refahı artıra- riksizliğin, çalışmamanın, yeterince mücadele et- Ölümün kendileri için bir son olmadığını bilen Müslümanlar, dün- cak işlerle uğraşırken Kuzeydeki yönetim kendi memenin suçu üzerinden atmanın yoludur. Varo- yayı güzelleştirirken her yaptıkları işin başka bir boyutu olduğu- varlığını güçlendirip iktidarını sürdürmeye odak- luş felsefesini savunanların bir bölümü (en başta na inanırlar ve buna bağlı olarak çok yönlü bir kazanım peşinde lanıyor. Japonya bir başka örnek. Hemen hemen da Sartre) “var oluşumuza karışamayız ama olduklarının bilincindedirler. Sadaka-i cariye tıpkı bir ırmağın hiçbir doğal kaynağı bulunmayan Japonya “coğ- ondan sonrasının sorumluluğu, kaderi oluştur- akışı gibi istifadesi bol ve daim ve sevabı kesintisiz olan sadaka- rafya kaderdir” sözüne teslim olmak yerine Meiji manın yükümlülüğü bize aittir” der. Bu, çok lar için kullanılır. Camiler, çeşmeler, okullar, yollar, köprüler gibi in- Restorasyonu ile kaderini kendisi çizmiş ve dün- doğru bir saptamadır. Beceriksizliğimizin, başarı- sanlığın yararına olacak olan iyililer bu tür sadaka çeşitlerinden- yanın en gelişmiş ekonomilerinden birisi duru- sızlığımızın sorumluluğu büyük ağırlıkla bize ait- dir. muna gelmiş. Coğrafi keşifler, mesela Kristof Ko- tir. İnsanın ölümünden sonra sevabı kesilmeyen amallerden ikincisi lomb’un keşifleri, coğrafyanın kader olmadığını ise kendisinden faydalanılan ilimdir. Bir Müslüman ömrü boyun- ca bir bilginin peşindedir ve ilmini insanlığa hizmet için sarf eder. 37 Talebe yetiştirmek, eserler yazmak, ilim meclislerinin kuruluşu ve yaygınlaşması için her türlü desteği sağlamak ecri daim olan amellerdendir. İslam’da ilim öğrenme ve onu başkalarına öğret- me konusunda sahibine her zaman üstünlük kazandırdığı birçok vesile ile belirtilmiştir. Peygamberimiz(s.a.v) bir hadisinde “ Ancak iki kişiye gıpta edilir: Onlardan biri Allah’ın kendisine mal verdiği ve hak yolunda o malı harcamasına imkan tanınan kişi. Di- ğeri de Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkasına öğreten kimsedir.” Son olarak ise İslam toplumunun devamı için temiz bir neslin ye- tiştirilmesine her daim dua eden hayırlı evlatlardan bahsedilir. Geleceği şekillendiren çocuklar, güzel ahlak kuralları ile eğitildi- ğinde sağlıklı bir toplumun hem kurucu unsuru hem de koruyu- cusu olurlar. Nitekim Hz. Peygamber hiçbir babanın evladına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmadığını belirt- miştir. Bir kimsenin kendine hayır duada bulunan evlatlar yetiş- tirmesi ebedi yurda göç etmesi şüphesiz hem kendisine hem de geride bıraktığı topluma hatırlı bir birey kazandırmış olması ba- kımından kazançtır. 26
İNSANIN ANLAM Yusuf ONUK / DİKAB ÖĞRETMENİ ARAYIŞI İnsan ikicildir. Biri diğerini aramaktadır. İkisi şey değil. Hakikat, insanın özüne, nefsinin de kendisidir. Yani insan kendisini aramakta- bütün birimlerine sirayet etmesi gereken bir dır. Çünkü insan kendisinin cahilidir. Diğerini bilgi kültüdür. Asla kendine teselli aracı bulmak bulduğunda vuslat yaşanır. İlki izafi ve itibaridir. için oluşturulan bir aparat değildir. Gerçek değil, kıttır. Diğeri sonsuz ve gerçektir. Dışa aldanıp oyalananların içinden kendine yük- İnsanın hakikati budur. İnsan, aradığını bulur ve selen öz kınamayı bastırma biçimleri olan Aşk ve Yalan yükselir. Buna külliyet kesbetme denir. Ruh son- inançlar, yapısal olarak dönüştürmekten uzak Sen bir dünyalar güzelisin Belki yoktur başka özelliğin suza aşkınlaşır, genişler rabbini bulur. Cüzi üfle- hezeyan ve batıl inanışlar insanı tatmin etmek- Aşkın, sevginin ışıltısı gözlerin len Ruh, Külli Ruhuna yetişir, damla denize ten uzaktır. İnsan kendi öz kınamasını bir yere Yalan söylemez gözler girer. Huzur budur. kadar bastırılabilir ama varlığı susturamaz. Sen değilsin benim dostumdan Tuttuğum sözlerim var aklımdan Allah, her şeye her şeyden daha yakındır. O’nu Dinin hakikati böyle değildir. Aslında din dünya Yine de seviyorum her hatırdan çok yakında aramalıyız. Kendimizde, kendimiz- hayatını anlamanın başat yöntemidir. Allah’a Kalpler yalan söylemez le aramalıyız. O’nun hissi, kokusu bize tanıdık vasıl olmanın, kendimizi bilmenin yöntem bilgi- Sen kalabalık gibisin çöllerde Yakar varlığın esen yellerde gelir. Zira biz hem O’ndayız hem O’nda ilerle- sidir. Bazı sapkınların naklettiği ruhu, bilgeliği, Bir üşütür, bir ağlatır gönüllerde mekteyiz. O’nda ilerledikçe de gerçeklik dere- yüceliği alınıp ali cengiz oyunlarına çevrilen, ço- Hisler yalan söylemez cemiz artar, hayalden uzaklaşırız. Yoksa ceb- cuksu ve tiyatral nakillere ve zekadan yoksun ri- İlknur EBRERİ 10/A bar bir göz tarafından gözetlendiğini düşünen vayetlere bakmayın. O tür nakillerin olay örgü- 39 insan dışına müptela olur. Edilgen ve yılgın olur. leri bile çoğu zaman tutarsız ve mantıksızdır. Zihnimizde gökte bir tahta oturtup kutsal tapı- Oysa nefsi emirde din, iç içe geçmiş sonsuz şe- naklarda el açılan, ibadet sunulan heyulayı yine kildeki varlık bilgisidir. Varlık sathında ruhun zihnimizde çarmıha germeliyiz. Yoksa bu yanlış kendini nasıl yetiştireceğini belirleyen yöntem- tanrı anlayışı zihinde yok edilemezse karşımıza dir. Bütün modern felsefe ve akımlardan ve vücut bulmuş celladımız olarak çıkar. hatta para ve benzeri medeniyet fantaziyele- Bilinci Allah var etti, kendi Varından… İnsan rinden çok daha bilgi, zevk ve olumlama verir; araftadır. Ya Allaha rağbet edip itibarını elde insanın varlıkla olan ilişkisini doğru bir düzlem- edecek ya da cehalete gömülüp helak olacak. de rayına oturtur. İnsan karar vermelidir. Allah bütün insanlar ile İnsan bir tırtıl gibi görüsü açılıp hakikatine vasıl her an beraberdir. O mutlak Var’dır ve her bün- olana kadar çile ve riyazet kozasına sokulur. Bu yede aynı anda bulunur. Zaten varlık O’nun bü- görü gönül görüşü ve üstün bir haldir. Dostun tünlüğü sayesinde vardır. kapısına ram olmaktır bu. Zira dostu Allah İnsanı burnunun dibindeki hakikatinden kopa- olana Allah dost olarak yeter. Gerçek dostluğu ran, herkesin ortak kabülünde paydaşlaştığı ve tadan anlar ki bütün dünyevi arkadaşlık ve kendi bünyesine kattığı yanlış algılar bütünü- dostluklar bir kirlenme şeklidir. Sadece ıstırap dür. Bu algılar üzerinden bilgiler oluşur ve bu bil- ve elem verir. giler insanda katı bir algoritma oluşturur; fakat Senin hakikatin seni kendine çekiyor. Ama sen yapaydır. Heva, insanların zihinlerindeki hasta- bunda direniyorsun; kendine direniyorsun. lıklı dürtülerin bastırılması yönünde ortaya koy- Seni toplum nasıl tanımlamış ve zihnini nasıl ya- dukları kollektif fikir ve kabullerdir. Bu çekirdek, ratmış ise öyle kalmak istiyorsun. Görmüyor ana yerleşkesi insanın sol tarafında bulunan bir musun hakikat denizi yüzemeyip boğulan be- noktadır. Bu çekirdek sürekli kara bir hal yayar, denlerle dolu? Yalnız insan uruç edip rabbine nurun zıddıdır. Bu çekirdeğin filizlenip serpildi- yönelince kendi nurundan yansıyan kendini ği heva ağacı, yaydığı kaba ve muarız bilgilerle görür. O kadar yıllanmış ve üstün bir hal onu bü- insanı sürekli korku, endişe, huzursuzluk vb. rümüş ki ışıldamaya başlar. İşte kişinin gördüğü duygulara boğar. Aslında bütün ilahi reçeteler o makes kendisinin ışıldamasıdır. Acılar ve san- bu noktanın ehlileşmesi içindir. cılar içinde yanan gönlün içinde beliren cev- Hakikat, kandırma ile elde edilip yaşanacak bir herdir. Kül ve duman içinden doğan öz… 38
KÖMÜR KARASI Nazlı ATAY - 11/C Bartınlı 20'li yaşların ortasında olan İsa, ge- beri sunan adam şöyle söyler: “Cahiliye dönemini çimini sağlamak için iş arayışına girer. Git- baştan yaşıyoruz.” Bu sözün ne kadar doğru ol- tiği bütün iş görüşmelerinin sonunda aynı duğunu düşünürken gazetede okuduğu ve tele- cevabı alır: Biz, sizi sonra ararız. Aradan bir hafta vizyondan izlediği haberler aklına gelir. İstanbul geçer ve İsa mahallenin kahvesinde dayısı ile kar- Esenyurt'ta 3 günlük bebeğin diri diri gömülmesi, şılaşır. ayyaş bir herifin araba kullanırken kaza yapıp bir Öncesinde, bir haftadır görüştüğü yerlerden hiç aileyi mahvetmesi, Bağcılar'da uyuşturucu alan AYBÜKE ÖĞRETMENİMİZ ses çıkmamıştır; bunun üzerine dayısına iş arayı- bir adamın annesini akıl almayacak şekilde katlet- Aybüke Yalçın öğretmenimiz Her zaman kalbimizdesiniz şında olduğunu söyler. Dayısı, ona madende ça- mesini... Tanımadan sevdik sizi lışmayı teklif eder. Bunun mantıklı olduğunu dü- Aradan bir aya yakın zaman geçer ve İsa, dayısını Güzel sesli öğretmenimiz şünen İsa, teklifi kabul eder. Sonra, hemen dayı- patronu Cemil'le konuşmaya ikna eder. Birkaç 9 Haziran 2017 Hain saldırı gerçekleşti sıyla birlikte küçük bir ofise gider ve orada gö- gün sonra dayısı, Cemil'le konuştuğunu, Cemil'in PKK'lı teröristler bekli kel bir adamın önüne koyduğu kağıtları im- sözleşmeyi iptal ettiğini ve üç gün sonra işi bıra- Öğretmenimizi şehit etti zalar. Göbekli adamın adının Cemil olduğunu öğ- kabileceğini söyler. İlk iki günün nasıl geçtiğini an- Ne acıdır ki Genç yaşta ölmek renir ve yarından itibaren işbaşı yapmasını söyler layamayan İsa, haklı olarak istemediği ve mecbu- Hayatının baharında Toprağa gömülmek İsa’ya bu göbekli adam. Beş gün geçer; İsa artık ren kabul ettiği işteki son gününün mutluluğunu Ama merak etmeyin bu eziyete katlanamayacağını dile getirmeye baş- yaşar. Son saatler geldikçe İsa'nın içini bir huzur- Öğrencileriniz unutmadı sizi Böyle mükemmel öğretmeni lar. Madende yanında çalışan dört çocuk babası suzluk kaplar ve aşağıda çalışan ekipten bağrış- Kim unutabilir ki Arif, ona şöyle söyler: Bak, kardeşim! Daha genç- ma sesleri gelir ve daha ne olduğunu anlamadan Gülcan USLU sin, kendine rahat bir iş bulursun. Benim yaşıma üstündeki toprağın düşmesini engelleyen iskele 9/A gelince ne çırak ne de eleman olarak hiçbir yere iş sarsılmaya başlar. Yanında çalışan arkadaşı Arif, 41 için alınmazsın. Kendini burada hırpalayacağına; onun omzundan tuttuğu gibi önünden itekleme- git, bir yerde tutunmaya çalış! İsa ise Arif’e defa- ye başlar. Ne olduğunun farkına varamayan İsa, larca iş görüşmelerine gittiğini, hepsinin sonra koşmaya başlar. Arkasına baktıkça koşan çalışan- onu arayacağını söyleyip bir hafta geçmesine rağ- ları, çöken iskeleyi, kayaları fark eder. Bunun üze- men iş yerlerinin onu aramadığını söyler. Arif, yine rine panik halinde daha hızlı koşmaya başlar. de şansını denemesini söyler. Arif’in bu sözlerini Maden ocağının çıkışına yaklaşırken bir bağrış se- dikkate alan İsa, mesaisi bittikten sonra ürkek bir siyle arkasına döner ve Arif'in kafasına düşen ka- tavırla Cemil'in yanına gider ve istifa etmek iste- yayla yerde kaldığını görür. Yanına gidip gitme- diğini söyler. Bunun üzerine Cemil kahkaha ata- mek arasında kalır. Arif'in elini öne uzatıp yardım rak şöyle der: “Sen, burayı Dingo’nun ahırı mı san- dilemesini görürken Arif’in arkasında gelen işçile- dın, canın isteyince girip canın isteyince çıkabile- rin onu umursamadan geçtiklerini fark eder. Ge- ceğine mi inanıyorsun? Elimde kapı gibi bir söz- çenlerden biri İsa'ya çarpar ve İsa da tekrardan leşme var. İki yıl bana çalışmak zorundasın ama koşmaya başlar. Çıkışa varınca omzuna düşen yok ben çalışmam dersen seni dava eder, senden taşla gözleri kararır ve bayılır. Bir gün sonra göz- tazminatımı söke söke alırım.” Bu sözler üzerine lerini hastaneden açar. Neler olduğunu kavraya- İsa, tek kelime edemeden ofisten çıkar; çünkü ne madan lacivert bir üniforma giymiş sarışın hemşi- avukata verecek ne de tazminatı ödeyecek para- re olanları, ona anlatır. Öğlene doğru taburcu olur sı vardır. Ertesi gün olanları Arif’e anlatır. Arif de ve Arif'in kapısının önüne gelir. Kapıdan duyduğu ona, Cemil'in ne pinti ne pis bir adam olduğunu ağlama sesleriyle kapıyı çalmaya cesaret edeme- anlatır. Yıllardır ona çalışmasına rağmen ne bir den geri döner. gün zam yapmış ne de tatil yapmasına izin ver- Söz bulunmaz bu eylemi yazmaya, hepsi muhtaç miştir. Öğle yemeğine az kala radyodan geçen ha- kara kömür kazmaya… 40
NEDEN İNGİLİZCE TEK BAŞINA ÖĞRENEMİYORUZ? ÖZGÜRLÜK Dünyada milyonlarca insan İngilizce dilini “Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır?” adına bir şey vadetmediği hissiyatı özgürlüğü yal- akıcı bir şekilde konuşurken biz hala İngi- demiş şair. Özgürlüğün kaynağı yalnızlık mıdır nızlık yoluna ittiği bir gerçek artık. Toplumdan so- lizce öğrenme konusunda sorunlar yaşa- sizce? yutlanmış insanların sancıları, bu dünyaya aidiyet maktayız. Dünyada pek çok ülkede yabancı dil Sosyal bir varlık olduğumuzu kabul edersek çev- hissetmeme ve kalabalık yalnızlıklar… Sağlıklı renin kişilik ve gelişimimiz üzerindeki etkisi azım- birey ve toplumun temeline atılmış dinamit gibi öğretimine büyük bir önem verilmektedir. Türki- sanmayacak düzeydedir. Bizi biz yapan yetiştiği- deta. miz çevreden yalnızlığa kaçışın sebepleri nedir o İnsanlar mı toplum mu anormal? Kısır döngü bir ye’de yabancı dil bilmek bir zamanlar sadece elit halde? Yozlaşmış insan ilişkilerinin vermiş olduğu problem olsa da şu bir gerçek ilişkiler problemli samimiyetsizlik duygusunun yılgınlığı, kaçışın en problemli temellerle başlıyor ve saman alevi etki- zümreye has bir saygınlık göstergesiyken, günü- büyük sebebidir. İlişkilerden gelen darbelerden si gibi çabuk sönüyor. Yalnızlığın özgürlük adına kaçmak kolay yollardan biri geliyor belki de. İnişli bir tercihten ziyade saklanmış zorunluluk oldu- müzde eğitim programlarında temel zorunlu çıkışlı duygu yoğunluğu yaşamaktansa standart ğunu düşünmeden edemiyor insan. Zorunluluk il- bir duygu durumu hayal kırıklıkları ile dolu ilişki- lüzyonuna sığınmış bir yalnızlığına sığınarak derslerden biri haline getirilmiştir. Fakat hala dili lerden daha makul geliyor. İnsanların enteresan özgür hissettiğimizi sanarak mutlu hissediyoruz öğrenmekte problemler yaşamaktayız. Hem renmeniz pek mümkün olmaz. Bunun için size tavırlarının etkisinde kalıp gününü zehir etme, iki sanırım. Özgürlük hür irade ile tercih edilince an- uluslararası yabancı dil yeterliği sıralamalarında, tavsiyem öncelikle çocuklar için olan çizgi film- yüzlü tavırlar, sosyal baskı… Sosyal ilişkilerin bu lamlı bir özgürlüktür. hem de ulusal sınavlarda yabancı dil öğretimin- leri izlemeniz olacaktır. Çünkü çizgi filmlerde her dezavantajları maalesef ki avantajlarında baskın deki başarısızlık açık bir biçimde görülmektedir. zaman çocukların anlayabileceği şekilde hem hale geldi. Empati yoksunluğunun ve tahammül- Fatma TAŞ Türkiye’de yabancı dil öğretiminde açıkça orta- basit hem de daha yavaş seslendirme yapılır. süzlüğün bu kadar arttığı ilişkilerin samimiyet 11/B da duran başarısızlığın birçok sebebi vardır. Peki 5. Dinlemiyoruz! Yeni bir dili öğrenmenin birinci kuralı o dili konu- biz neden İngilizce öğrenemiyoruz? Gelin bera- şan kişileri dinlemekten geçer. Zamanla dinle- ber bakalım. dikçe tekrarlanan kelimelerin anlamları kullanıl- 1.İngilizce öğrenmeye Gramerden başlıyoruz! dıkları yere göre beynimize işlenir ve mantığı Maalesef ki İngilizceye gramer öğrenerek başla- yavaş yavaş oturmaya başlar. Fakat biz; nasılsa yarak hata etmekteyiz. Hangi birimiz anadilimiz Türkçeyi öğrenirken gramer kurallarını öğren- anlamıyorum mantığı ile hiçbir zaman kulak ke- meye başladı? Maalesef birinci kural dinlemek ve silmiyoruz. Size önerim internetten Podcastler dinlediğini anlayarak bunu pratiğe çevirmektir. bulup bunları düzenli bir şekilde kulaklığınızla Bu yüzden kafamızı gramer kurallarıyla doldu- dinlemeniz olacaktır. rup iş konuşmaya geldiği zaman tıkanıp kalıyo- 6. Teknolojiden Faydalanmıyoruz İngilizce öğrenmek için, teknolojik yöntemler ol- ruz. masına rağmen hala klasik yöntemlerle gitmek- 2. Yanlış yapmaktan korkuyoruz teyiz. İngilizce kitaplarının üzerindeki testleri dol- Birçoğumuz utanıp sıkılmaktan , benimle dalga durarak kalem ve kağıt ile ders işlemek için bir sı- geçecek düşüncesi ile konuşmak istemiyoruz. nıfa doluştuğumuz eğitim sistemi, dil öğrenimin- Bu korkuyu kırmanın tek yolu var. Kendinizi ifade edene kadar pes etmemek. İngilizce farklı dille- de bizlere cevap veremiyor. rin birleşmesinden oluşmuş çok geniş bir dil. O 7. Öğretmenin Rolü yüzden sizin anlatmak istediğiniz şeyin daha Yabancı dil öğreniminde öğretmenin rolü çok kolay ve farklı bir yolu olabilir. Konuşmaktan önemlidir. Öğretmen çok fazla etkinlik dağarcı- korkmayın. Her sabah kalktığınızda aynanın kar- ğına sahip olmalıdır, öğrencilerin ihtiyacına ve il- şısına geçip kendinize sorular sorup cevaplayın gisine göre konuları belirlemeli ve öğrencileri bi- işe yarayacaktır. Kelimeleri ağzınızla seslendir- reysel, ikili veya grup çalışmasına yönlendirecek farklı konularda etkinlikler düzenlemelidir. Ders- mediğiniz sürece konuşmakta zorlanırsınız. lerde İngilizce konuşulsun ki öğrenciler o dile 3. Millet olarak kolaya kaçıyoruz. Elbette dilimizi ülkemizi seviyoruz fakat devleti- maruz kalsın. Ne yazık ki birçok okulda hala İngi- mize daha yararlı olabilmek için daha donanımlı lizce dersleri Matematik öğretiliyormuş gibi dil global haberleri takip edip geride kalmamak için derslerini anlatılmaktadır. Bu sebepten ötürü öğ- renciler İngilizce dersine ön yargılı davranmak- yabancı dil öğrenmemiz gerekli. Bu yüzden tele- tadır. Teori anlatılmaktan ziyade öğrencilere fonlarınızı, bilgisayar programlarını İngilizce di- belki görevler verilirse ( telefon görüşmesi linde kullanmanızı tavsiye ederim. Ayrıca çeviri yapma, sipariş verme ,bir hikayeyi tamamlama yaparken Google translate kullanmamanızı tav- gibi etkinlikler vs) İngilizce dersleri daha eğlen- siye ediyorum. ;) 4. Dizi, filmleri Türkçe altyazılı veya dublaj izli- celi hale gelir ve ön yargılarını kırarak daha özgü- venli hale gelirler. yoruz Türkçe altyazılı yabancı dizi, film izlerken replik- Behiye Gizem BİLGİ leri dinleyip alt yazıyla bağdaştırdığınız sürece İngilizce Öğretmeni İngilizcenize katkıda bulunmaktadır.. Bunun ha- ricinde sadece altyazıları takip ederek bir şey öğ- 42 43
44 45
Tel: 0(488) 411 29 09 kozluk@s navl seler .com Tepec k Mahalles İpekyolu Caddes Zev yegur Mevk No/51 Kozluk/batman ŞİRİN ZÜCCACİYE ŞİRİN BALTAŞ +90 533 352 70 30
Search
Read the Text Version
- 1 - 24
Pages: