KÜÇÜK YELKENLİ Okyanus kıyısında bir şehir varmış. Burada her yıl yelken yarışı yapılıyor- muş. Yarışmaya birbirinden gösterişli yelkenli gemiler katılıyormuş. 1
Yine yarış sezonu gelmiş. Tüm ya- rışmacılar yarışmaya kayıt yaptırmış- lar. İçlerinden biri kendine çok güve- niyormuş. 2
Çünkü yelkenlisi üç direkli imiş. Ko- caman boyu varmış. Herkes hayranlıkla onun yelkenlisine bakıyormuş. 3
BEŞ SEVİMLİ PAPAĞAN Beş sevimli papağan varmış. Her biri ayrı bir evde yaşıyormuş. En yaşlı olan turuncu papağanmış. 1
2
Turuncu papağan bir komutanın evinde yaşıyormuş. Komutan ona: “Emredersiniz komutanım!” demeyi öğretmiş. Komutan her seslendiğinde “Emre- dersiniz komutanım!” diyormuş. Diğeri yeşil papağanmış. Çalışkan bir çocu- ğun evinde yaşıyormuş. 3
BAL ARISI VE YABAN ARISI Yaban arısı ormanda yaşıyormuş. Kovanı bir ağacın üzerindeymiş. Bir gün yiyecek aramaya çıkmış. 1
Ormandan çok uzaklaşmış. Dinlen- mek için bir çiçeğe konmuş. Bu sırada yanına bir bal arısı gelmiş. 2
Bal arısı: -Burada yabancısın galiba? demiş. Yaban arısı: 3
YUMURTALARI KİM ALDI? Ormanda güneşli bir günmüş. Anne leylek yiyecek aramaya çıkmış. Döndü- ğünde yuvasındaki yumurtalarını kontrol etmiş. Bir tanesi yerinde yokmuş. 1
Telaşla aslanın yanına gitmiş. Yumur- tayı kimin aldığını bulmasını istemiş. As- lan demiş ki: -Senin yuvan ağacın tepesinde. Oraya çıkabilecek hayvanlara soralım. 2
Kartalı, kunduzu, maymunu ve ayı- yı çağırmışlar.”Yumurtayı siz mi aldınız?” diye sormuşlar. Kartal: -Ben yapmam, demiş. 3
YAŞLI ADAM VE DÖRT MEVSİM Mevsimler, “En güzel hangimiz?” diye aralarında tartışıyormuş. Bunu, or- manda yalnız yaşayan, yaşlı adama sor- maya karar vermişler. 1
Ona sormadan önce herkes bir he- diye hazırlamış. Sırayla ziyarete gide- ceklermiş. 2
Önce ilkbahar gitmiş. Her taraf yeşillenmiş. Çiçekler açmış. Çimenler büyümüş. 3
ASLANIN KÖŞKÜ Ormanlar kralı aslan kendine bir köşk yaptırmaya karar vermiş. Köşkü yapacak usta ve işçi aramaya başlamış. Her tarafa haber salmış. 1
Önce fil gelmiş. Aslan mesleğini sor- muş. Fil: -Ben hortumumla dereden su taşırım demiş. Aslan onu işe almış. 2
Fil, inşaat boyunca su taşımış. Bu suyu hem çalışanlar içmiş. Hem de inşaatta kullanmışlar. Ertesi gün fare ve ağaç- kakan gelmiş: 3
DEM DEM TONTON DEDEM - Dem dem. Tonton dedem. Şeker dedem. En çok neyi seviyorsun. Dedem erkenden kalkmış. Annem çayı demlemiş. Dedem bana baktı. Sonra anneme baktı. - Çay ne oldu? diye sordu. 1
Annem gülümsedi. - Baba, demleniyor, dedi. Tonton de- dem, tatlıdır. Çayı çok sever. Çayı şekersiz içer. - Şeker zararlıdır, der. Annem çayları koydu. Kahvaltı ettik. Dedem, anneme dedi ki: - Kızım, teşekkür ederim. Eline sağlık. 2
- Dem dem, dedem. Tonton dedem. Bugün ne yapacağız. Dedem bana baktı. - Tekerleme mekerleme. Üçümüz var gitmek parka, dedi. Dedem, Japon gibi konuştu. Beni yine şaşırttı. - Demek parka gideceğiz. Üçüncü kişi kim? Dedem güldü. 3
ŞAN ŞAN YARAMAZ TAVŞAN Dışarısı çok soğuktu. Tintin havladı. Gittim, baktım. - Ne oldu? Üşüdün mü? diye sordum. Tintin bana baktı. - Hav, diye havladı. Başını otların içine soktu. Meraklandım. - Tintin, ne var orada? Otlar kımıldadı. 1
Uzun kulakları vardı. Onu tanımıştım. - Tavşan, dedim. O bir tavşan. Tintin yine havladı. - Sus, diye uyardım. Hayvan korkmuş. Bir de sen korkut- ma. Eve koştum. Ablama söyledim. O bana inanmadı. - Göster bakalım, dedi. Bahçeye indik. 2
- Tavşan burada, dedim. Ablam şaşırdı. - Ah canım, dedi. Tavşanı tuttu. Kucağına aldı. - Zavallı, dedi. Tir tir titriyor. Çok korkmuş. Bizi görmüşler. Annem koştu. Dedem koştu. - Bu bir tavşan, dediler. 3
VAY BAŞIMA GELENLER Sabahleyin erken kalktım. Babam işe gitmiş. Annem bana seslendi: - Aysucuğum, kahvaltı hazır. - Anne, dedim. Lütfen bana sucuk deme. Ben sucuk muyum? Annem güldü. - Tamam, dedi. Annem sucuk kızartmış. Afiyetle yedik, içtik. Güçlendik. Dişlerimi fırçaladım. İnci gibi parladılar. Aynaya bakıp güldüm. 1
Karşımda güzel bir kız vardı. O da bana güldü. Çantamı hazırladım. Annem şaşırdı. - Ne yapıyorsun? Bugün okul yok ki, dedi. Bu kez ben şaşırdım. - Olur mu anne. Okul yerinde duru- yor. Bir yere gidemez, dedim. Annem yine güldü. - Doğru, dedi. Ama bugün tatil. Okul boş. Anladın mı? 2
Anlamıştım... Annem dedi ki: - Pazara gideceğiz. Turşuluk sebze alacağız. Reçellik meyve de gerek. - Ne güzel! dedim. O sırada yağmur başladı. - Şimdi ne yapacağız, anne? - Sen yağmurluğunu giy. Ben de şem- siyeyi alırım. Pazar arabasını ben sürdüm. 3
AYICIK KİTAP OKUYOR Tavşan kardeş kitap okuyordu. İki arka- daşı da onu dinliyordu. Ayıcık yanlarına geldi. O da oturdu. Güzel güzel dinledi. Masal bitti. Tavşan kardeş sordu: - Beğendiniz mi? Sincap kardeş: - Çok güzel okudun, dedi. 1
- Ben de beğendim, dedi tilki. Ayıcık: - Ben beğenmedim, diyerek kalktı. Ki- tabı eline aldı. - Kitap böyle okunur, dedi. Yalancıktan okumaya başladı. Herkes gülmeye başladı. Ayıcık şaşırdı. - Niye gülüyorsunuz? Sincap kardeş açıkladı: 2
- Akıllım, kitabı ters tutuyorsun. Ayıcık kitabı yere attı. Çok utanmıştı. Ağlaya ağlaya oradan uzaklaştı. Karga kardeş onu görmüştü. Daldan uçtu. Önüne kondu. - Niye ağlıyorsun? Ayıcık olanları anlattı. Sonra ekledi: - Ben de okumak istiyorum. Karga: - Ben sana öğretirim, dedi. 3
Search
Read the Text Version
- 1 - 41
Pages: