10 Kitap 32 sayfa Değerlendirme Soruları
PİNOKYO
BREMEN MIZIKACILARI
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU
ÇİZMELİ KEDİ
HANSEL İLE GRETEL
PARMAK ÇOCUK
SİHİRLİ FASULYE
HEİDİ
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ
KURŞUN ASKER
örnek masal
PİNOKYO
Bu kitabın bütün hakları Mavi Deniz Yayıncılık’a aittir. Yazarın yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright@ 2021 UYARLAYAN : Kahraman ÖZKUL RESSAM : Nurcan KAYA DİZGİ : Resul KÖSE MAVİ DENİZ YAYINCILIK İLETİŞİM +90 553 382 47 72 - +90 538 944 34 09 [email protected] www.mavidenizyayinlari.com BASIM YERİ NY MATBAACILIK LTD. ŞTİ. - ANKARA SERTİFİKA NO: 50732 ISBN 978-605-74430-1-4
PİNOKYO Evvel zaman içinde uzak bir ülkenin uzak bir şehrinde “Bay Kiraz” adında bir marangoz yaşardı. Olayın yaşandığı şehirde o gün hava çok güzeldi. Güneş her tarafı ışıl ışıl aydınlatıyordu. Böyle bir günde yaşlı marangoz Bay Kiraz’ın dükkanda küçük bir odun bulmasıyla olaylar başladı. Gerçek adı Antonio olan oduncunun burnunun ucu kırmızı bir kiraz gibi ışıl ışıldı. Bundan dolayı herkes yaşlı marangoza “Bay Ki- raz” diye seslenirdi. 3
Bay Kiraz, dükkanda bulduğu odun parçasın- dan güzel bir sehpa yapabileceğini düşünerek eli- ne aldı. Neşeyle ellerini ovuşturarak: - Evet sonunda küçük sehpama yeni bir ayak yapmak için tam aradığım gibi bir odun, diye kendi kendine söylendi. Odunun kabuklarını soymak için eline aldığında kulaklarına inanamadı. Cılız bir ses, Bay Kiraz’a sesleniyordu. - Merhaba Bay Kiraz. Lütfen kabuklarımı soy- ma, diye yalvaran bir ses duymuştu. Bay Kiraz’ın o anki şaşkınlığını görmeliydiniz. 4
Bay Kiraz cılız sesin nereden geldiğini anlamak için sağa sola göz gezdirdi. Fakat kimseyi göreme- di. Tezgahın altına baktı, kimse yoktu. Her zaman kapalı duran dolabı açtı, bir şey göremedi. Talaş ve yonga sepetine baktı, kimse yoktu. Kapıyı açarak dışarıya baktı, orada da kimsecikler yoktu. Kendi kendine konuşmaya devam etti: - Ses duyduğuma eminim fakat etrafta kim- secikler yok. Anladımmm... Hayal görmüş olmalıyım. Neyse, işe dönelim artık, dedikten sonra rendeyi eline aldı. 5
Bay Kiraz eline al- dığı rendeyle odunun ka- buklarını soyacağı sırada, aynı ince ses: - Dur, Bay Kiraz! Ne olursun kabuklarımı soyma, diye sızlandı. Bu seslenmenin ardından Bay Kiraz’ın gözleri fal taşı gibi açıldı. Biraz korku ve heyecanla tirtir titredi. Bir zaman sonra kendine gelen Bay Kiraz: - Duyduğum bu ses odun parçasından geldi öyle mi? Buna inanmam. Böyle bir şey mümkün değil. Şuna bakın, bu sadece bir odun parçası. Odun parçasının konuşması olacak şey değil. Peki, 6
öyleyse nasıl oluyor? Yoksa odu- nun içinde gizlenmiş biri mi var? Eğer varsa şimdi anlarız. Rendeyi eline alarak odu- nu rendelemeye başladı. Bir ara durdu. Ses geliyor mu, anlamak için dinlemeye başla- dı. Biraz bek- ledi, ses gelmedi. Beş da- kika geçti yine ses gelmedi. On dakika bekledi yine ses gel- medi. - Tamam, şimdi anladım. Bu cılız sesi hayal etmiş olmalıyım. Tekrar işime dönsem iyi olacak, dedikten sonra tekrar rendeyi eline aldı. Kendisini rahatlatmak için çalışırken şarkı söyle- meye başladı. Rende ileri geri hareket ederken ince, zayıf ses tekrar ortaya çıktı: 7
- Yeter Bay Kiraz. Ne olursun yeter, beni çok gıdıklıyorsun derken gülmekten kendini alamıyor- du. Fakat Bay Kiraz’ın yüz ifadesini görmeliydiniz. Daha fazla dayanamadı ve kendini yere bıraktı. Bir müddet yerde dinlenen Bay Kiraz kapının çalma- sıyla kendine geldi. Kendine geldi gelmesine ama sinirden olsa gerek her zaman kırmızı olan burnu patlıcan gibi morarmıştı. Kapıya dönerek: 8
- İçeri gel, diye seslendi. Çünkü aya- ğa kalkıp ka- pıyı açama- yacak kadar bitkindi. Kapıdan neşeli, kü- çük, yaşlı bir adam içeri girdi. Adı “Gep- petto” idi. Fakat civarında- ki çocuklar ona, mısır püskülüne ben- zeyen sarı peruğu yü- zünden “Mısır Püskülü” adını takmışlardı. Zaten huysuz biriydi, bir de onunla “püskül” diye dal- ga geçildi mi iyice huysuzlaşır, deli olurdu. İçeri giren huysuz Bay Geppetto: 9
- Günaydın, Bay Antonio. Yerde ne yapıyor- sun? diye sorunca: - Karıncalara okuma-yazma öğretiyorum. - Çok iyi yapıyorsun. - Seni buraya ne getirdi Bay Geppetto? - Ayaklarım ve bacaklarım. Bay Antonio, siz- den bir şey rica etmeye geldim. - Buyurun, size hizmete hazırım, dedi yaşlı ma- rangoz, dizlerinin üzerinde doğrulmaya çalışarak. 10
- Bu sa- bah aklıma bir şey geldi, dedi Bay Geppetto. - Anlat dinle- yelim. - Çok güzel, tahtadan bir kukla yapmayı düşün- düm, dans edip zıpla- yan, hava- da taklalar atan, sevimli bir şey. Sonra bu kuk- layla dünyayı gezip bir parça ekmeğimi ve bir tabak yemeğimi kazanabileyim. - Aferin Püskül! diye bağırdı aynı cılız ve es- rarengiz ses. 11
Bay Geppetto, “Püskül” diye çağırıldığını du- yunca sinirden kırmızı biber gibi kızardı. Bay Ki- raz’a dönerek: - Ne diye benimle dalga geçiyorsun? diye si- nirle seslendi. - Kim seninle dalga geçiyor? - Az önce bana “Püskül” dedin. - Hayırrr, demedim. - Ya öyle mi! Ben kendi kendime “Püskül” de- dim öyleyse. Hayır sen bana “Püskül” dedin. 12
- Hayırrr, demedim. - Evettt, dedin. - Hayırrr... - Evettt... Münakaşa büyüdü, büyüdü ve sonunda bir- birlerinin üzerlerine yürüdüler. Birbirlerini iteledi- ler, gıdıkladılar, tırmaladılar. Münakaşa bittiğinde Geppetto’nun sarı peruğu Antonio’nun elinde, An- tonio’nun mavi peruğu ise Geppetto’nun dişlerinin arasındaydı. 13
- Peruğumu ver, dedi Bay Antonio. - Sen de benimkini ver, barışalım. Böylece iki yaşlı adam birbirlerine peruklarını ve- rerek el sıkıştılar ve arkadaş kalmak için söz verdiler. - Şimdi komşum Geppetto, dedi Bay Kiraz dost olduklarını ispatlarcasına: - Senin için ne yapabilirim? - Kuklamı yapmak için bir parça odun istiyo- rum, verir misin? dedi Bay Geppetto. 14
Bay Kiraz çok memnun bir halde tezgaha doğ- ru atıldı ve onu korkutan odun parçasını eline aldı. Tam arkadaşına uzatacağı sırada odun parçası öylesine sarsıldı ki elinden kaydı ve zavallı Geppet- to’nun bacağına çarptı. - Ahhh! Hediye vermek için ne güzel bir yol, neredeyse bacağımı sakatlıyordun. - Arkadaşım, çok özür dilerim, inan ben yap- madım. 15
- Yaaa! Öyleyse ben yaptım. - Her şey bu odun parçasının yüzünden. - Evet, biliyorum, odun bana vurdu ama onu bacaklarıma sen fırlattın. - Onu sana ben atmadım. - Buna inanacağımı mı zannediyorsun Bay Kiraz? - Geppetto, bana inanmazsan seni “Püskül” diye çağıracağım. 16
- Bay yaşlı! - Bay huysuz! - Bay mızmız! - Bay Püskül! Bay Püskül! Bay Püskül! Üst üste üç kere Püskül diye çağrıldığını duyan Geppetto’nun öfkeden gözü döndü. Sinirlerine hakim olamayarak Bay Kiraz’ın üzerine atıldı. Bu sefer ki itiş kalkış biraz daha şiddetli oldu. 17
İtiş kalkış bittiğinde Antonio’nun burnunda iki çizik, Geppetto’nun ise ceketinden iki düğme kop- muştu. Beraber ayağa kalkarak tekrar el sıkıştılar ve dost kalmaya söz verdiler. Geppetto, tezgah- taki odun parçasını aldı, Bay Antonio’ya teşekkür etti ve sekerek evinin yolunu tuttu. Geppetto’nun alt kattaki küçük odası, merdi- venlerin altındaki pencereden gelen ışıkla aydınla- 18
nıyordu. Eşyaları oldukça sadeydi. Eski bir sandal- ye, sallanan bir yatak ve kırık bir masa... Odanın arka tarafında, yanan ateşiyle duvara çizilmiş bir ocak, bu ocağın üzerine gerçekmişcesine bir ateş, bu ateşin üzerine de buharlar tüttürerek neşeli neşeli kaynayan bir çaydanlık çizilmişti. Geppetto eve gelir gelmez aletlerini aldı ve kuklasını yapmaya koyuldu: 19
- Ona ne isim verebilirim? diyerek kendi ken- dine sordu. - Sanırım onu “Pinokyo” diye çağıracağım. Bu isim ona şans getirecek. Bir zamanlar Pinokyo’nun tüm ailesini tanırdım. Baba Pinokyo, anne Pinokyo ve çocuk Pinokyo; hepsi de çok iyi yaşarlardı. En zenginleri bir tüccardı. Kuklası için bir isim bulmak, işi- ne daha bir hırsla devam etme- sine neden olmuştu. Önce saçlarını yaptı, sonra alnı- nı ve kısa bir süre sonra da gözleri- ni şekillendirdi. Beş, altı saat çalıştıktan sonra kuklanın yapımı bitmişti. Bitme- sine bitmişti de ortada bir gariplik vardı. Kuk- lanın gözle- 20
ri hareket ediyordu. Geppetto kendisine bakan ve hareket eden gözleri görünce neredeyse düşüp bayılacaktı. Geppetto, kendine bakan bu odundan gözleri hiç sevmedi. 21
Gözlerinin ardından burnunu yaptı. Fakat o da ne? Bitirir bitirmez burnu uzamaya başladı. Uzadı, uzadı: birkaç dakika içinde ucu görünmez oldu. Za- vallı Geppetto, burnunu kısaltmak için çok uğraştı uğraşmasına fakat o kısalttıkça haylaz burun tekrar uzuyordu. Gep- petto, bur- nunun ardından Pinokyo’nun ağzını şekillendirmeye başladı. Fakat o da ne? Henüz bitirmemişti ki ağız gülme- ye ve ken- disiyle alay etmeye baş- ladı. Geppetto: 22
- Heyyy! Bana mı gülüyorsun sen? - Evettt... - Gülme diyorum sana! - Çok komiksin ama! Geppetto’nun sinirlendiğini gören Pinokyo gül- meyi bıraktı ve dilini çıkardı. Geppetto kuklayı şı- martmak istemediği için görmemiş gibi yaparak işine devam etti. Ağzının ardından çeneyi bitirdi. Çenenin ardından boynunu, omuzlarını, gövdesini ve ellerini yaptı. 23
Eller henüz bitmemişti ki Geppetto’nun peruğu kafasından havalandı. Yukarı baktığında ne görsün, sarı peruğu kuklanın elindeydi. - Pinokyo, çabuk peruğumu geri ver! Pinokyo, peruğu geri vermek yerine kendi başı- na taktı, hatta neredeyse peruğun altına saklandı. Bu şımarık, alaycı davranışlar Geppetto’yu haya- tında hiç üzmediği kadar üzdü. Geppetto, üzgün bir şekilde Pinokyo’ya dönerek: 24
- Sen çok şı- marık bir çocuksun! Henüz bitirilmiş bile olma- dığın halde beni çok üzüyorsun! Bu çok kötü bilesin, gerçekten çok kötü ve üzücü. Bu sözlerinin ardından gözünden süzülen yaşlarını silerek kuruttu. Bacaklar ve ayaklar hala bitirilmeyi bekliyor- du. Geppetto ayakları tamamlar tamamlamaz, burnunu sıyıran bir tekme gördü. 25
- Ortaya böyle bir kukla çıkacağını bilseydim bu işe ke- sinlikle başlamazdım. Nere- den bilebilirdim ki! Kuklayı eline aldı, yürüyüp yürüyeme- yeceğini görmek için yere koydu fakat ba- caklar kazık gibiydi. Pinokyo henüz on- ları nasıl kullana- cağını bilmiyor- du. Geppetto, Pinokyo’ya nasıl adım atacağını gösterdi. Birkaç provanın ardından yürümeye başlayan Pi- nokyo bir süre sonra odanın içinde koşmaya başladı. Yürümeyi ve koşmayı öğrenen Pinokyo sokak kapısını açarak dışarı çıktı. Dışarıda bir sağa, bir 26
sola acımasızca koşarken gözden kayboldu. Zaval- lı, yaşlı Geppetto olabildiğince çabuk arkasından koştu ama maalesef yakalayamadı. Küçük haylaz, bir tavşan gibi zıplıyor, odundan ayaklarıyla takır, tukur sesler çıkarıyordu. Hızla ve zıplayarak sokaktan inen Pinokyo’nun arkasından seslendi yaşlı ve çaresiz Geppetto: - Yakalayın onu! Yakalayın onu! Bir yarış atı kadar hızlı koşan kuklayı gören insanlar, şaşkınlıkla bakıyor ve yakalamak yerine kahkahalarla gülüyorlardı. Hatta bazılarının karnı- na gülmekten ağrı girmişti. 27
Sonunda, bir polis çıkageldi. Takırtıları, sahi- binden kaçan bir atın çıkardığını düşünmüştü. Ola- yın daha fazla büyümesini istemeyen polis memu- ru bacaklarını iki yana açarak sokağın ortasında cesaretle dikildi. Uzaktan polisin yolu kestiğini gören Pinokyo, açık bacaklarının arasından kaçmayı düşündü ama başaramadı. 28
Polis, yerinden kımıldamadan onu burnundan yakaladı. Bu komik, uzun burun sanki bir polisin onu kolayca yakalaması için özel yapılmış gibiydi. Polis, Pinokyo’yu yakalayıp Geppetto’ya teslim etti. Yaramazlıklarından dolayı onu cezalandırmak için kulağını hafifçe çekmek isteyen Geppetto bir de ne görsün kulaklar yerinde yoktu. Neden bili- yor musunuz? Çünkü Pinokyo onu öylesine acele ettirmişti ki kulaklarını yapmayı unutmuştu. Yapa- cak bir şeyi yoktu: 29
- Şimdi eve gidelim, senin cezanı orada vere- ceğim, dedi. Pinokyo son bir hamle yaparak ken- dini yere attı ve gitmemek için direnmeye başladı. Meraklı birçok insan Geppetto’nun ve Pinok- yo’nun etrafını çevreledi. Geppetto’dan Pinokyo’yu affetmesini istediler. Pi- nokyo da: - Artık şımarıklık yapma- yacağım. Seni üzmeyeceğim. Lütfen beni affet, deyince Geppetto’nun yüzünde gülümseme oluştu. Pi- nokyo’nun elinden tuta- rak evlerine doğru yola çıktılar. 30
DEĞERLENDİRME 1 İnsanlar marangoza niçin 4 Bay Kiraz’ın burnu niçin “Bay Kiraz” diye seslenirmiş? patlıcan gibi morarmış? A. Burnunun ucundaki A. Sinirden kırmızılıktan dolayı. B. Sevinçten C. Hastalıktan B. Burnunun ucundaki 5 Çocuklar, Geppetto’ya kırmızılıktan dolayı. niçin “Mısır Püskülü” adını takmışlardı? C. Çenesindeki kırmızı le- A. Sarıya boyadığı sakal- keden dolayı. ları yüzünden 2 Bay Kiraz eline aldığı B. Sarı peruğu yüzünden odun parçasıyla ne yap- C. Sarı kıyafetleri yüzün- mak istiyordu? A. Masa ayağı den B. Koltuk kenarı 6 Odun parçası, Bay Gep- C. Sehpa ayağı petto’ya “Püskül” diye 3 Odun parçası, Bay Ki- seslenince ne oldu? raz’a sessiz de olsa ne A. Bay Geppetto çok si- diyordu? A. Ne olursun beni satma. nirlendi. B. Ne olursun kabukları- B. Bay Geppetto’nun ho- mı soyma. C. Ne olursun dallarımı şuna gitti. budama. C. Bay Geppetto duyma- mış gibi davrandı. 31
7 Bay Geppetto, Bay Ki- 10 Bay Geppetto Pinok- raz’dan niçin odun par- yo’nun burnunu bitirince çası istiyordu? ne oldu? A. Sehpa yapmak için. A. Pinokyo’nun burnu koku B. Kukla yapmak için. almıyordu. C. Baston yapmak için. B. Pinokyo’nun burnu çok kısaydı. C. Pinokyonun burnu sü- rekli uzuyordu. 8 Bay Kiraz, odun parçasını 11 Pinokyo elleri yapılınca ilk Bay Geppetto’ya uzatır- olarak ne yaptı? ken ne oldu? A. Bay Geppetto’nun pe- A. Odun parçası sessizce ruğunu alarak kafasına konuştu. geçirdi. B. Odun parçası Geppet- B. Bay Geppetto’nun göz- to’nun ayağına çarptı. lüğünü alarak gözleri- C. Odun parçası gitmek ne taktı. istemedi. C. Bay Geppetto’nun bur- nunu çekti. 9 Kukla bittiğinde Bay Gep- 12 Pinokyo için hangisi doğ- petto’yu şaşkına çeviren rudur? olay neydi? A. Dürüst, uslu ve zeki A. Kukla konuşuyordu. bir kukla. B. Kuklanın burnu hare- B. Yaramaz, şımarık ve ket ediyordu. hareketli bir kukla. C. Kuklanın gözleri hare- C. Utangaç, sevimli ve ket ediyordu. efendi bir kukla. 32 NOT: Cevap anahtarı “Çirkin Ördek Yavrusu” masalının arkasındadır.
Search
Read the Text Version
- 1 - 44
Pages: