Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore 3_Kardan_Adam_Yapıyoruz_KITAP

3_Kardan_Adam_Yapıyoruz_KITAP

Published by MAVİDENİZ YAYINCILIK, 2021-12-21 09:43:18

Description: 3_Kardan_Adam_Yapıyoruz_KITAP

Search

Read the Text Version

KARDAN ADAM YAPIYORUZ Aralık, ocak, şubat. Bunlar kış mevsiminin aylarıdır. Öyle değil mi? Aralık geçti. Ocak ayı geldi. Yeni bir yıla girildi. Kar gelmedi. Niye acaba? İpek de sorup duruyordu: - Bot aldım. Kaban aldım. Kar niye yağmıyor? Bu soruyu bahçede sormuştu. Yağmur çi- seliyordu. Dost, yeni kulübesinde yan gelip, yatmıştı. 1

İpek ona sordu: - Dost, söyle bana, kar yağacak mı? Dost, esnedi. Yanıt vermedi. Vermesin bakalım. Can, bahçe kapısından seslendi: - Haydi İpek! Yoksa geç kalacağız. İpek, Üf! diyerek sırt çantasını yüklendi. - Okul iki adımlık yerde. Neden geç kalalım ki? dedi. 2

Can, duyduğu haberi paylaştı: - Kar yağacakmış. O yüzden dedim. İpek inanamadı. - Kim? dedi. - Babam dedi. Hava durumunu izlemiş. İpek hızlandı. - Bu güzel haber, diye gülümsedi. Bunu arkadaşlarımıza da söyleyelim. Can birden durdu. 3

- Dost yok. Niye bizimle gelmiyor? - Keyfi yerinde, dedi İpek. Yeni evinin tadını çıkarıyor. Karnı da tok. Niye gelsin ki? Okul yolunu yarılamışlardı. Önce sulu kar yağmaya başladı. İpek’in gözleri parlamıştı. - Haydi! diye bağırdı. Kar! Yağ artık. 4

Sonra soğuk mu soğuk bir rüzgâr esti. Pe- şine lapa lapa kar inmeye başladı. Can da neşelenmişti. - Demiştim sana, diye övündü. İpek, yeni botuyla zıplaya zıplaya koşuyordu. Can: - Gördüm, dedi. Güle güle giy. 5

İpek ona bakarak güldü. - Zaten öyle yapıyorum. Okul bahçesi cıvıl cıvıldı. Oynayanlar, yağan karı seyredenler neşeli görünüyorlardı. Sonunda ders zili çaldı. Herkes kendi sınıfına girdi. 2-A Sınıfında ilk konu kardı. Öğretmen Gülşen Hanım: 6

- Anlaşıldı arkadaşlar, dedi. Konumuz: Kar. Sonra pencereye gitti. Dışarıya baktı. İpek dayanamadı: - Ben görüyorum, öğretmenim. Yağıyor. - Bakın, dedi öğretmen. Size önce kısa bir belgesel izlettireceğim. İyi izleyin. Sorularım olacak. 7

Dikkatlice izlediler. Sonra sorular geldi: - Bulut nedir? - Su buharıdır. - Havada donan su buharı ne olur? - Kar olur, öğretmenim. Yere yağar. - Aferin Müge! Peki kar erirse ne olur? İpek parmak kaldırdı. 8

- Erimesin öğretmenim. Yoksa kartopu oy- nayamayız, dedi. Arkadaşlarından alkış aldı. Dersler nasıl bitti, kimse anlayamadı. Kar yağıyordu. Her yeri dolduruyordu. Kimileri: - Böyle yağarsa okul tatil olur, diyordu. Kimileri de: 9

- Okul tatil olmasın. Arkadaşlarla her şey daha güzel! diye düşünüyordu. Akşam herkes evlerine dağıldı. Kimisi okul servisiyle gitti. İpek ile Can da yürüdüler. Okulun köşesini dönmüşlerdi. “Hav” sesiyle irkildiler. Dost’tu. Kuyruk sallayarak yaklaştı. İkisini ayrı ayrı kokladı. İpek, onun başını, sırtını okşadı. 10

- Aferin yavrum! dedi. Can durur mu? - Bizi bu güzel günde yalnız bırakmadın, diye konuştu. Onun çene altını okşadı. Dost, kuyruğunu sallayarak yanıt verdi. Önce İpeklerin bahçesine girdiler. Yağan ka- rın tadını çıkardılar. Nasıl çıkardılar? 11

İpek, kartopu yaptı. Can’a fırlattı. Can karşı- lık verdi. Kartopu gitti, Dost’un kafasına çarptı. O ona, o ona derken herkes yoruldu. İpek’in elleri donmuştu. - Can, dur! dedi. Can durdu. Dost durdu. - Ne oldu? İpek: - Boşuna boğuşuyoruz, dedi. 12

Can karşılık verdi: - İyi ama, bunu sen başlattın. - Evet, dedi İpek. Biz ne yapacaktık? Can hatırladı: - Dünyanın en büyük kardan adamını yapa- caktık. Haydi o zaman... Çocuklar çantalarını çardağa bıraktılar. 13

Karları yuvarladılar. Top haline getirdiler. İpek: - Bu, onun gövdesi olacak, dedi. Oldu da. Kocaman bir gövdeydi. Birden hevesleri yarıda kaldı. - İpek bu soğukta dışarıda işiniz ne? Annesi kapıdaydı. - Şey... anneciğim, dedi İpek. 14

- Doğru eve, dedi annesi. Hasta olmak mı istiyorsun? Can İpek’e: - İyi akşamlar, dedi. Dost da kulübesine sığındı. Sığınsın bakalım... İpek’in tüm neşesi kaçmıştı. Yemekte de sesi çıkmadı. Ablası: - Ne oldu sana? diye sordu. İpek yanıt vermedi. Bu kez annesi konuştu: - Kızım, kötü bir şey demedim ki. Ellerin, yüzün mosmor olmuştu. Yarın yaparsınız şu kardan adamı. - Ben de yardım ederim, dedi babası. İşte o zaman İpek’in yüzü güldü. İştahı açıldı. İpek o akşam daha erken yattı. Güzel, hoş bir rüya gördü. Güya yine bahçedeydi. Tek başınaydı. Kar, dizlerine kadar geliyordu. Kar topladı. Küçük bir kardan adam yaptı. Burnuna havuç yerleştirdi. Geriye çekilip baktı. 15

- Bu bana benziyor. Benim gibi de gülüyor. Senin adın kardan kız olsun, dedi. Boynundaki atkıyı çıkardı. Onun boynuna sardı. O sırada ilginç bir olay oldu. Minik bir kuş geldi. Kardan kızın burnuna kondu. Acıkmıştı, üşümüştü. Kardan kız, göğsünde büyük bir oyuk açtı. Atkıyı oraya yerleştirdi. Donmak üzere olan kuşu aldı. Atkının ortasına yerleştirdi. 16

Durun daha bitmedi. Kardan kız, havuç burnunun ucunu kopardı. Onun önüne koydu. Minik kuş yedi, ısındı. “Cik” dedi. Oracıkta mışıl mışıl uyumaya başladı. İpek o sabah erken uyandı. İlk işi dışarıya bakmak oldu. Kar yağıyordu. Buna sevindi. - Kahvaltımı yapar, çıkarım, dedi. O sırada Can’ı gördü. Dost’la bahçenin bir köşesindeydi. 17

Aceleyle giyindi. Ablası becerikliydi. Kahvaltı- yı hazırlamıştı. İpek’e: - Masayı sen toplayacaksın, dedi. İpek ilk kez yapmadığı şeyi yaptı. Şapur şupur yedi, içti. Masayı topladı, sildi, giyindiği gibi bahçeye koştu. - Eldivenlerini giydin mi? dedi. İpek ellerini kaldırıp gösterdi. Can: - Haydi, dedi. Kaldığımız yerden devam edelim. 18

- Haydi. Yarım kalan gövdeyi biraz daha büyüttüler. Üzerine bir baş oturttular. Can geriye çekilip baktı. - Koca kafa bir şey oldu bu, dedi. İpek: - Düzelteceğiz ya, diye fikrini açıkladı. - Nasıl? İpek, ağaçlardan birinin altına gitti. Karı eşe- ledi. Bir dal parçasıyla döndü. Dalı kırdı. Bir parçasını Can’a verdi. - Ayaklar, eller belli olsun. Ben de boynunu ve başını düzeltirim, dedi. Dost, şaşkın gözlerle onlara bakıyordu. Or- tada duran şeye bir anlam verememişti. İki arkadaş, işlerini bitirdiler. Geriye çekilip tekrar baktılar. - Şimdi oldu, dedi İpek. Can: - Başı sanki kız başına benziyor, diye akıl yürüttü. - Doğru, dedi İpek. Çünkü bu kardan kız heykeli. 19

- Vay! Çok akıllısın! - Sağol Can. İpek böyle dedi. Sonra eve girdi. Gerekli şey- lerle geriye döndü. - İki iri zeytin, dedi. Bunlar göz olacak. Ha- vuç, burun için... Can, elmayı merak etmişti. İpek: - Bekle, gör, diye karşılık verdi. Gözler yerine kondu. Küçük havuç, burun oldu. Can: - Burnu küçük olmadı mı? diye karşı çıktı. 20

İpek noktayı koydu: - Benim burnum da küçük. Ne olmuş yani? Böyle dedi. Elma dilimini, ağız ve dudak ol- sun diye yerine yerleştirdi. Geriye çekilip baktı. - Bir eksik var? dedi. Düşünmeye başladı. - Bence tamam oldu, dedi Can. - Hayır olmadı. İpek, beresini çıkardı. Kardan kızın başına yerleştirdi. Atkısını, onun boynuna sardı. - Şimdi tamam oldu, dedi. Bir ses: - Bence de güzel oldu, dedi. Bu , Ekin’den başkası değildi. İpek gülümsedi. - Gerçekten beğendin mi, abla? diye sordu. - Evet, dedi ablası. Kardan kız olması çok hoş. Sanki biraz da sana benziyor. - Öyle mi? Çok teşekkür ederim. Can: - Birlikte yaptık. Bana övgü yokmu? diye sormadan duramadı. 21

Ekin, Can’a baktı. - Sana da aferin! dedi. Sonra ekledi: Kardan kızın önüne geçin. Bir fotoğrafınızı çekeyim. İpek sağda, Can solda durdu. Dost ise orta- daydı. Poz verdiler. Ekin, cep telefonuyla fotoğ- raflarını çekti. Ekin: - Gelin, bakın, dedi. Koştular. Can’ın gözleri parladı. - Çok güzel çıkmışız! diye konuştu. 22

- Evet, dedi İpek. Dost biraz komik çıkmış. Can, Dost’un sırtına dokundu. - O zaten komik bir köpek, dedi. İpek, onun sözüne karşı çıktı: - Ona köpek deme, Can. Onun adı Dost. Can: - Tamam, tamam, dedi. Konuyu kapattı. O sırada ilginç bir şey oldu. Bir kuş uçup geldi. Kardan kızın burnuna kondu. Havucu ga- galamaya başladı. Ekin, kuşun da resmini çekti. Sonra Can ile İpek’e bir görev verdi. - Kuşlar aç kaldı. Evdeki bayat ekmeği alın. Ağacın altına bırakın. - Eyvah! dedi İpek. Dost’u doyurmayı unuttum. Ablası hatırlattı: - Kabına ılık su koymayı unutmayın. Haydi bakalım. Çocuklar, önce Dost’u doyurdular. Çam ağacının altında kar yoktu. 23

Ekmekleri ufaladılar. Sağa sola serptiler. İpek, cebine birkaç avuç bulgur koymuştu. Onları da serpti. Kuş, havucu gagalayıp duruyordu. İpek onu kışkışladı. - Ağacın altına git, diye bağırdı. Kuç uçup gitti. Bir ağacın dalına kondu. İpek, Can’a döndü. - Biliyor musun? dedi. Bu kuşu rüyamda gördüm sanki. Can güldü. - Ben de gördüm, diye karşılık verdi. İpek: - Yalan söyleme! diyerek Can’ı iteledi. Can durur mu? Yerden kar aldı. Sıktı. İpek’e fırlattı. Kartopu savaşı büyüdü. Karnını doyuran Dost, aralarına girdi. İkisine de havladı. “Yap- mayın” der gibiydi. Sonunda yoruldular. Kartopu savaşı bitti. Barış geldi. Kardan kızın da yüzü güldü. 24


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook