A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Küçük tavşan, nehrin kenarında ayıya ne dedi? Cevap: 2. Ayı nehirde yıkanırken, tavşan kıyıda ne yaptı? Cevap: 3. Ayının dişlerini gören tavşan ayıya ne dedi? Cevap: 4. Küçük tavşan, ayıya dişlerini temizlemesi için ne verdi? Cevap: 5. Dişlerini fırçalayan ayı ne yaptı? Cevap: B. Aşağıdaki cümleleri okuyalım. Kişisel temizlikle ilgili olanların önündeki kutuyu güzelce boyayalım. Sabah kalkınca elimizi, yüzümüzü yıkamak. Evin bahçesine renk renk çiçekler dikmek. Belli aralıklarla banyo yapmak. Kıyafetlerimizi ve ayakkabılarımızı temiz kullanmak. Salonu, odaları, koridoru boyamak. Tırnak temizliğine özen göstermek. 50
AYI AYNAYA BAKIYOR Ayı, dişlerini fırçaladıktan sonra tavşana döndü ve: - Dişlerimi temizlediğime göre şimdi seni yiye... Böyle söylerken ellerini tavşana doğru uzattı. Ayının ellerine dikkat eden tavşan hemen şöyle dedi: - Böyle olur mu hiç? Ellerin... Ayı şaşkın bir şekilde: - Ne olmuş ellerime? Söyle lütfen! Bunun üzerine tavşan: - Şu tırnaklara bir bak. Ne kadar da uzamışlar. Ben böyle şeyleri hiç sevmem. Ayı: - Ne yapmalıyım öyleyse, diye sorunca tavşan ona bir tırnak makası verdi. Ayı çok mutluydu. Hayatı çok değişmişti. Hemen tırnaklarını kesmeye başladı. Tavşan: - Tırnak makası sana hediyem olsun, dedi. Ayı artık çok güzel kokan, dişleri parlayan, tırnakları kesilmiş biri olmuştu. Ellerini kaldırdı, dişlerini gösterdi, tavşana teşekkür etmek için yaklaştı. Tavşan, ayıya son olarak bir ayna hediye etti. Ayna ayının hoşuna gitti. Kendini seyretmeye başladı. En çok da dişlerinin parlaklığını sevmiş- ti. Ayının aynaya bakmasını fırsat bilen tavşan hemen oradan uzaklaştı. Şarkısını söyleyerek gözden kayboldu. Bestami YAZGAN - Necran MİRHUN Çeviren: İsmail Avcı - Kısaltılmıştır. 51
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Ayı, dişlerini temizledikten sonra ne yaptı? Cevap: 2. Küçük tavşan, ayının tırnakları ile ilgili ne dedi? Cevap: 3. Küçük tavşan, tırnakları için ayıya ne verdi? Cevap: 4. Tavşanın hediye ettiği aynayı alan ayı ne yaptı? Cevap: 5. Ayının aynaya bakmasını fırsat bilen tavşan ne yaptı? Cevap: B. Aşağıdaki ifadeleri harfleri kullanarak eşleştirelim. A Küçük tavşan vücut te- ayıya fırça ile macun mizliği için verdi. B Küçük tavşan diş temiz- küçük tavşana teşekkür liği için etti. C Küçük tavşan tırnak te- ayıya kokulu beyaz bir mizliği için sabun verdi. D Ayı, kendisine temizlik ayıya tırnak makası hedi- konusunda yardım eden ye etti. 52
BİLMECE 1 İki camlı pencere, bakıp durur her yere. 2 Gelişi aslan gibi, duruşu kaplan gibi, yayılır hasır gibi. 3 Küçük bir hayvan, evi karavan. 4 Gece gezer, gündüz kaçar. 5 Havuç gördümü dayanamaz, zıplamadan duramaz. 6 Gezişi fiyakalıdır, ormanlar kralıdır. 7 Yeşildir rengi, çok iyi zıplar ileri. 8 Tintin sakallı, inatçı, akıllı. 3 1 2 4 7 8 5 6 BULMACA 53
KELİME BULMACA DALGIÇ JÜPİTER YERKÜRE TÜRKİYE KAHVALTI GÖKYÜZÜ AKRABA BAKLAGİL HOŞGÖRÜ YILDIZLAR VANTİLATÖR İTME-ÇEKME OKYANUS ARKADAŞ KERTENKELE OKSİJEN NTUE Y E RKÜR E A Y ÜOK Y ANU S L J İ V RÜGÖK Y Ü Z ÜÜO NKOK S İ J ENRPN U İ TME Ç E KME İ A E Y ZÜ İ ABU İ A T E K E R T ENK E L E EÜ VANT İ L A TÖRRH BAK L AG İ LU İ EO Y I LD I Z LAREAŞ İ L AUAKRABA İ G EÖARKADA ŞUEÖ DA LG I ÇRUE İ SR L S K AHV A L T I UÜ 54
DEĞERLENDİRME 4 MOR MENEKŞE Şehrin birinde bir köşkün penceresinde mor bir menekşe yaşar- mış. Mor menekşe büyük bir saksıya kök salmış, dallanıp budaklanmış. Köşkün hanımı bu çiçeği her gün sever koklarmış. Ona gü- zel şarkılar söyleyerek gönlünü alırmış. Ama mor menekşe kendini yeterince mutlu hissetmiyormuş. Çünkü onun gönlü pencereden seyrettiği bahçedeymiş. Bir gün evin hanımı camları silecekmiş. Mor menekşeyi saksısıyla birlikte bahçeye çıkarmış. “Benim güzel çiçeğim, şimdi camları sileceğim. Seni çok geçmeden yerine koyarım.” diye mırıldanmış. Mor menekşeyi, karanfillerin, papatyaların, güllerin olduğu bah- çeye bırakmış. Mor menekşenin keyfine diyecek yokmuş. Fakat akşam üzeri güneş batınca üşümeye başlamış. Az sonra rüzgâr çıkmış. Mor menekşenin birkaç yaprağı kırılmış. Saksısındaki topraklar havaya savrulmuş. Zavallı çiçek “Eyvah!... Bahçe göründüğü kadar güvenli değilmiş. Galiba burada solup gideceğim.” diye bağırmış. Neyse ki çok geçmeden bahçenin ilerisinde köşkün hanımı görün- müş. “Benim güzel menekşem!” demiş. “Seni nasılda unuttum. Gel de yine penceremi güzelleştir.” Mor menekşe, hanımının ellerinde köşke dönerken bahçedeki bütün çiçeklere neşeyle el sallamış. “Her çiçeğin yaşam yeri farklıymış.” diye söylenmiş. “Bun- dan sonra penceremin kıymetini bileceğim.” demiş. 55
1. ÇİÇEĞİN; 5. Bahçedeki olumsuzluklar ne a. Adı: Menekşe zaman başlamış? b. Rengi: Mor A. Yağmur yağmaya başla- c. Yaşadığı Yer: Köşkün bahçesi yınca. Çiçekle ilgili verilen bilgiler- B. Güneş batınca. C. Gök gürleyince. den hangileri doğrudur? A. a - b B. a - c 6. Yaşanan olumsuzluklar son- C. b - c rası çiçekte nasıl duygular gelişmiştir? 2. Köşkün hanımı her gün, A. Bahçeyi çok sevmiş. a. Çiçeği sularmış, B. Köşke dönmek istememiş. b. Çiçeği koklarmış, C. Korkuya kapılmış. c. Çiçeğe güzel sözler söy- 7. Köşkün hanımı çiçeği almaya lermiş. niçin geç gelmiş? A. Pencereleri silmesi çok İfadelerinden hangileri doğ- uzadığı için. rudur? B. Çiçeğe bir ders vermek A. a - b B. b - c için. C. a - c C. Çalışırken onu unuttuğu için. 3. Çiçeğin hayali aşağıdakiler- den hangisidir? 8. “Penceremin kıymetini bilece- A. Köşkün salonuna geçebilmek. ğim.” Cümlesinde renkli ya- B. Köşkün terasına çıkabilmek. zılan kelimenin yerine hangi C. Köşkün bahçesinde olabilmek. kelime gelirse cümlenin anla- mı değişmez? 4. a- lale b- papatya c- karanfil d- sümbül A. Yerini e- orkide f- gül B. Değerini Yukarıdakilerden hangileri C. Fiyatını bahçedeki çiçeklerdendir? A. b - c - f B. a - b - c C. c - d - e 56
ARKADAŞINI DOKTORA GÖTÜREN LEYLEK Namık Bey doktordu. Her yaz, deniz kenarındaki evine giderdi. Günlerini kitap okuyarak ve yüzerek geçirirdi. Bir sabah, yürüyüş yapmak üzere evden çıktı. Bahçe kapısının yanında yaralı bir leylek gördü. Leyleğin bacağı maalesef yaralan- mıştı. Doktor, leyleğin durumunu görünce yürüyüşünden vazgeçti. Leyleği eve aldı, bacağını güzelce sardı. Bahçede ona güzel bir yuva yaptı. Sonra leyleğin karşısına geçerek durumu anlattı: - Bak leylek! Bacağının iyileşmesi için elimden geleni yaptım. On beş gün bu bacağının üzerine basmamalısın. Yiyecek aramana gerek yok. Ben seni beslerim. Ayağın iyileşince gidersin. Allah şifa versin... Leylek, anlatılanları anlamışcasına başını salladı. On beş gün boyunca yaralı bacağının üzerine basmadı. Sargıları açıldığında bacağı iyileşmişti. Üç beş gün sonra da uçup gitti. Aradan iki yıl geçti. Doktor, yine deniz kenarındaki evindeydi. Bir gün bahçesinde iki leylek gördü. Leyleklerden biri ayağını te- davi ettiği leylekti. Buna çok sevindi. Öteki leyleğe dikkatlice baktı. Kanadı yaralıydı. Çok şaşırdı. Leylek, yaralı arkadaşını iyileştirmesi için doktora getirmişti. İnternetten 57
A. Aşağıdaki soruları hikayeye göre cevaplandıralım. 1. Namık Bey tatilde günlerini genelde nasıl geçirirdi? Cevap: 2. Namık Bey yaralı leyleğe nerede rastladı? Cevap: 3. Namık Bey bahçede leyleğe niçin yuva yaptı? Cevap: 4. Leylek hastalığı süresince ne yapmadı? Cevap: 5. Leylek, arkadaşını niye doktora getirdi? Cevap: B. Aşağıdaki noktalı yerlere istenilen bilgileri yazalım. Namık Bey’in mesleği: ...................................................... Namık Bey’in evinin bulunduğu yer: .................................... Leyleğin yuvasının yapıldığı yer: ........................................... Leyleğin bacağının sargıda kaldığı gün sayısı: .................... Olayın yaşandığı mevsim: .................................................. 58
TARLADAKİ HAZİNE Memleketin birinde dürüst, bir o kadar da çalışkan bir adam varmış. Bu adam ne kadar çalışkansa beş oğlu da o kadar tembelmiş. Bu duruma çok üzülürmüş yaşlı adam. Ne yap- tıysa, ne ettiyse çocuklarına çalışkanlığı aşılayamamış. Oğulları öğlene kadar yatar, kalkınca da yemeklerini yer, ya balık tutmak için nehre ya da avlanmak için ormana gidermiş. Bir gün bütün oğullarını baş ucuna toplamış: - Oğullarım size söyleyeceklerim var, demiş. - Buyur baba, seni dinliyoruz. - Evlatlarım, bizim köyün dışındaki büyük tarlada hazine var. Çocukların gözü açılmış: - Sahi mi baba, nerede peki? Diye heyecanla sormuşlar. - Hazineyi nereye gömdüğümü unuttum. - Peki, biz nasıl bulacağız baba? - Siz, gücü kuvveti yerinde genç adamlarsınız. Hem de beş kişisiniz. Tarlanın her tarafını kazın. Altını üstüne getirin. Bulacağınızdan eminim. Çocuklar tarlayı kazmaya başlamışlar. Az mı kazmışlar, çok mu kaz- mışlar bilinmez ama bir türlü hazineyi bulamamışlar. Fakat tarlayı öyle bir kazmışlar ki altını üstüne getirmişler. Fakat ortada hazine filan yokmuş. Kardeşlerin en küçüğü: - Sayın ağabeylerim, tarlanın altını üstüne getirdik. Hazineyi bulama- dık. Tarlayı kazmışken bari buğday ekelim, demiş. Bu fikir ağabeylerinin de hoşuna gitmiş. Tarlaya buğday ekmişler. O sene tarlada bol miktarda buğday yetişmiş. Bir ekmişler, bin buğday almışlar. Geriye kalanı satmışlar. Bolca para kazanmışlar. Sene sonunda bir araya toplanmışlar. Düşünmüş- ler, taşınmışlar, babalarının çalışmaları için “tarlada hazine var” dediğini anlamışlar. 59
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Yaşlı adamın kişilik özellikleri nelerdir? Cevap: 2. Yaşlı adamın çocukları kalkınca ne yaparmış? Cevap: 3. Yaşlı adam, çocukları başına toplayınca onlara ne demiş? Cevap: 4. Yaşlı adam çocuklarına niçin hazinenin yerini bilmediğini söylemiş? Cevap: 5. En küçük kardeş, kazılan tarla için ne demiş? Cevap: B. Sağdaki ifadeler, soldaki ifadelerin devamıdır. Harfleri kul- lanarak eşleştirelim. A Yaşlı adam bir gün ..... fakat hazine bulamamışlar. B Evlatlarım, tarlanın ..... evlatları bir o kadar tembelmiş. C Çocuklar tarlayı kazmışlar, ..... çocuklarını etrafına toplamış. D Adam ne kadar çalışkan ise ..... bin buğday kesmişler. E Çocuklar tarlaya bir ekmişler ..... her tarafını kazın. 60
DEĞERLENDİRME 5 SÜRÜSÜ AZALAN ÇOBAN Vaktiyle bir çoban yaşarmış. Bu çoban her sabah koyun sürüsünü alarak köyünün otlakla- rına çıkarırmış. Koyunları çayırlara salar, kendi de bir ağacın altına oturup kaval çalarmış. Fakat çoban kava- lına hep dertli dertli üflermiş. Çünkü çobanın köyündeki insanlar ağaçların kıymetini hiç bilmiyormuş. Eline baltasını alan ormana giriyor, yaşlı-genç, yaş-kuru demeden ağaç kesiyormuş. Çoban bu duruma çok üzülüyormuş. Günler günleri kovalamış. Sonunda ormandaki ağaçlar azaldıkça azalmış; orman yok olmaya yüz tutmuş. Yağmurlar yağmaz olmuş. Yağmur yağmayınca ırmaklar, dereler kurumuş. Çayırdaki otlar sa- rarmış. Çoban, sürüsünü taze otlarla besleyemez olmuş. Koyunları açlıktan zayıflamış. Zamanla da azalmaya başlamış. Çobanın elinde kala kala üç beş koyun kalmış. Çoban bir gün üzgün üzgün köyüne dönerken, yolun kenarındaki çınarın kendisine seslendiğini duymuş. Bir ağaçtan ses gelsin, olacak şey miymiş? Şaş- kınlıkla durup dinlemiş. Yaşlı çınar: “Sevgili çoban, köyünüzün başına ne geldiyse bilgisiz- likten geldi.” demiş. “Herkes ormana girip rastgele ağaç kesmeseydi bugün böyle yoksulluğa düşmezdiniz. Eski günlerinize dönmek isti- yorsanız “ağaç dikin.” Böylece yoksulluktan kurtulursunuz. 61
1. a. Koyunları su kenarına gö- 4. Köyde yaşayan insanların ha- türürmüş. tası hangisidir? A. Ormandaki kuru ağaçları b. Koyunları çayırlarda otla- kesmeleri. tırmış. B. Ormandaki yaşlı ağaçları kesmeleri. c. Ağacın altında oturur, ka- C. Ormandaki her türlü ağa- val çalarmış. cı kesmeleri. Yukarıdakilerden hangileri 5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi çobanın sabahları yaptığı iş- hayal ürünüdür? lerdendir? A. Çobanın koyunları azal- A. a - b B. b - c mış. C. a - c B. Çınar ağacı, çobana ses- lenmiş. 2. “Çoban kavalına dertli dertli C. Çayırdaki otlar kurumaya üfler.” Cümlesinden çıkarıla- başlamış. cak sonuç hangisidir? A. Çoban oldukça mutludur. 6. Yaşlı çınara göre köylülerin B. Çoban geçim sıkıntısı ya- hatası hangisidir? şamaktadır. A. Bilgisizlik C. Çobanı üzen durumlar B. İlgisizlik vardır. C. Yeteneksizlik 3. Ormanlar azalınca; 7. Eski güzel günlere dönmenin a- Yağmur yağmamış, anahtarı hangisidir? b- Nehirler kurumuş A. Birlik ve beraberlik. İfadeleri için hangisi doğru- B. Hayvanları korumak. dur? C. Fidan dikmek. A. a doğru, b yanlış. B. a yanlış, b doğru. C. a da doğru, b de doğru. 62
Aşağıda renklerle ifade edilen isimler vardır. Renkleri ince- leyelim. Kutulara renge göre isimler yazalım. : ŞEHİR : ERKEK : HAYVAN : KIZ : ÇİÇEK : MEYVE ..E... ..... ..... ..... ..... ..... .Z.... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..A... ..... ..... ..... ..... ..E... ..... ..... ..... ..T... ..... ..... ..... ..... ..L... ..... ..... ..... ..S... ..... ..... ..... ..... ..... ..A... ..... ..... ..... ..... .M.... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..A... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..K... .O.... ..... ..... ..... .N.... ..... ..... ..... ..... ..... ..E... .Ç.... ..... ..P... ..... ..... ..... ..... ..... ..... B U L M A C A..... ..E... ..... ..... ..... 63
Aşağıdaki kelimelerin harflerini kullanarak yeni kelimeler oluşturarak yazalım. AKRABA BASK I N .A.... ..R... ..K... .A.... ..R... ..... ..... ..K... .A.... ..B... ..A... ..... ..... ..... .A.... ..R... .A.... ..B... ..A... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ÇELT İ K Dİ ZL İK ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... KE L EBEK YUMUR T A ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... 64
çOCUKLUK Affan Dede’ye para saydım, Bu bahar havası, bu bahçe; Sattı bana çocukluğumu Havuzda su şırıl şırıldır. Artık ne yaşım var, ne adım; Uçurtmam bulutlardan yüce, Bilmiyorum kim olduğumu. Zıpzıplarım pırıl pırıldır. Hiçbir şey sorulmasın benden; Ne güzel dönüyor çemberim; Haberim yok olan bitenden. Hiç bitmese horoz şekerim. Cahit Sıtkı TARANCI 65
A. Aşağıdaki soruları şiire göre cevaplandıralım. 1. Şair kime para vermiş? Cevap: 2. Şair, Affan Dede’ye ne almak için para saymış? Cevap: 3. Şair kendisine ne sorulmasını istemiyormuş? Cevap: 4. Şiire göre güzel dönen nedir? Cevap: 5. Şair neyin bitmesini hiç istemiyor? Cevap: B. Aşağıda harfleri karışık olarak verilen oyun isimlerini bularak noktalı yere yazalım. BE KÖR E OL FUBT ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... CEDECV EÜ ESSEKK ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... AOYA P K TN ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... DE E L İ MSNE ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... 66
UĞUR BÖCEĞİ Merhaba, benim adım uğur böceği! Diğer adım da uç uç böceği. Özellikle havaların ısındığı ve çiçeklerin cıvıl cıvıl açtığı ilkbahar mevsiminde ortaya çıkarım. İnsanlar bizi görünce mutlu olurlar. Bizler genellikle siyah beneklerle kaplı kırmızı renkte oluruz. Sarı olan uğur böceği görürseniz sakın şaşırmayın. Çünkü bazılarımız sarı renktedir. Uğur böceklerinin bazılarında 2, bazılarında 7, bazıla- rında ise 50’den fazla benek bulunur. Benim 2 beneğim, 6 kısa bacağım var. Renklerim çok parlak olduğu için düşmanlarım bana zarar veremezler. Tehlike anında hemen ters dönerim. Salgıladığım sıvı ile düşmanlarımı uzaklaştırırım. Çünkü salgıladığım bu sıvının kokusuna dayanmak çok zordur. Yakın zamanda 400 yavrum yumurtadan çıkacak. Bir sürü yavru uğur böceğim olacak. Bu kadar yav- ruya isim koymak tahmin ede- bileceğiniz gibi zor. Bu yüzden hepsini, “uğur böceğim” diye se- veceğim. İnternetten 67
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Okuduğunuz metinde tanıtılan varlığın adı nedir? Cevap: 2. Uğur böcekleri genellikle ne zaman ortaya çıkarlar? Cevap: 3. Uğur böcekleri hangi renklere sahiptir? Cevap: 4. Uğur böcekleri ne zaman ters dönerler? Cevap: 5. Uğur böcekleri niçin sıvı salgılar? Cevap: B. Aşağıdaki cümleleri metne göre tamamlayalım. a. Uğur böcekleri ......................... ilkbaharda ortaya çıkar. b. Uğur böcekleri ......................... siyah benekli ve kırmızı renkli olur. c. Uğur böceklerinin ......................... sarı renklidir. d. Uğur böceklerinin ......................... 50’den fazla benek vardır. e. ......................... dört yüz yavru yumurtadan çıkacaktır. f. Sarı renkte uğur böceği görürseniz sakın .......................... 68
SU DAMLASININ YOLCULUĞU Yeşillerle çevrili bir ormanın içinde, mavi mi mavi bir göl varmış. “Dam- la” bu göldeki su damlalarından biriymiş. Damla, yaşadığı gölde mutluymuş. Zamanının çoğunda göldeki balıklarla oynar, kurbağa- larla konuşurmuş. Günlerden bir gün hava çoook ısınmış. Hava ısınınca gölün suyu da ısın- mış. Damla, bu sıcağa daha fazla dayanamamış ve buharlaşmış. Gökyüzüne doğru uçmaya başlamış. O kadar uçmuş ki bulutların yanına kadar yükselmiş. Beyaz mı beyaz, pamuk gibi bulutların üstünde farklı büyük- lükte su damlaları varmış. Damla, diğer su damlalarıyla arkadaş olmuş. El ele tutuşarak bulutların üstünde zıplamışlar, oyunlar oynamışlar. Damla oyun oynamaktan yorulmuş ve kenara çekilip dinlenmeye başlamış. Tam o esnada yanına yağmur perisi gel- miş. Damla’nın kulağına eğilerek: - Eğer burada sıkıldıysan seni tekrar yere indirebilirim. Dam- la, hiç düşünmeden sevinçli bir şekilde: - Eveet, lütfen! Yere indir beni. Damla ve diğer su damlaları yağmur perisinin yardımıyla bulut- tan atlayarak yere doğru inmeye başlamışlar. Damla, yeryüzündeki dağın en yüksek yerindeki bir ka- yanın çukuruna düşmüş. DEVAMI SAYFA 71’DE 69
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Yeşillerle çevrili ormanın içinde nasıl bir göl varmış? Cevap: 2. Damla, yaşadığı gölde zamanını nasıl geçirirmiş? Cevap: 3. Hava ve gölün suyu ısınınca ne olmuş? Cevap: 4. Damla ve diğer su damlaları bulutların üstünde ne yapmışlar? Cevap: 5. Yeryüzüne inen Damla nereye düşmüş? Cevap: B. Aşağıdaki olayları oluş sırasına göre sıralayalım. ..... Havalar çok ısınınca Damla dayanamamış ve buharlaşmış. ..... Damla bulutların üstünde oyunlar oynamış. ..... Damla, ormanın içindeki bir gölde yaşıyormuş. ..... Damla, yağmur perisinin yardımıyla buluttan ayrılmış. ..... Buharlaşan Damla bulutlara kadar yükselmiş. 70
SU DAMLASI DAĞIN ZİRVESİNDE Yeryüzünün en yüksek dağının en yüksek yerindeki çukura düşen Damla’nın etrafını yosunlar sarmış. Yosunlar Damla’yı, Damla da yosunları sevmiş. Sonra güneş batmış ve hava karar- mış. Akşam olmuş. Çok soğuk rüzgârlar esmeye başlamış. Damla çok üşümüş, soğuktan titremeye başlamış. Yosunlardan yardım istemiş. Ancak yosunlar uyudukları için Damla’yı duymamışlar. Damla o kadar üşümüş ki küçücük bir buz tanesine dönüşmüş. Sabah olunca yosunlar uyanmış. Damla’nın buza dönüştüğü- nü görünce üzülmüşler. Bilge yosun Damla’ya dönerek: - Sen küçük bir su damlasısın. Dağların tepeleri soğuk olur. Geceleri çok üşürsün. Uzun yosun söz almış: - Az sonra güneş doğacak. Seni ısıtacak ve eriyerek suya dönüşeceksin. Eriyince kayaların çatlaklarını takip ederek yola inersin. O yolu takip ederek dağın yamaçlarındaki göle dönebi- lirsin, diyerek Damla’ya fikir vermiş. Damla çok sevinmiş. Güneş do- ğunca ısınmış ve erimiş. Yosunların anlattığı yoldan göle geri dönmüş ve kendi kendine: - Bir daha asla bulutlar ça- ğırınca gökyüzüne çıkmayacağım. Uslu ve mavi bir su damlası ola- cağım, demiş. İnternetten 71
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Akşam olunca dağın zirvesinde ne olmuş? Cevap: 2. Yosunlar, Damla’nın yardımına niçin cevap vermemişler? Cevap: 3. Gece olunca Damla neye dönüşmüş? Cevap: 4. Hangi yosunlar Damla’ya fikir vermişler? Cevap: 5. Güneş doğunca Damla’ya ne olmuş? Cevap: B. Aşağıdaki kelimelerle anlamlarını eşleştirelim. BUZ A Renksiz, kokusuz, tatsız sıvı halde ...... bulunan madde. BULUT B Suyun donarak katı hale geçmiş ...... durumuna denir. SU C Suda, nemli topraklarda ve ağaç ...... gövdelerinde yaşayabilen otsu bitki. YOSUN D Su ve buz tanecikleri ile oluşan, ...... yağmurun gerçekleştiği kümeler. 72
DEĞERLENDİRME 6 LEYLEKLER VE KAPLUMBAĞA Havalar soğuyunca, leylekler sıcak memleketlere gitmek için yol hazırlığına başlamışlar. Bir kaplum- bağa onlara demiş ki: - Ne olur, beni de gittiğiniz yere götürün! Leylekler: - Bu mümkün olur mu? Biz havadan gideriz, sen yerden gider- sin. Hem bize yetişmen mümkün olmaz. - Ne olur, yalvarıyorum, bir yol bulun da, beni de o güzel yerlere götürün! Leylekler şaşırmışlar. Bu işe bir çare düşünmüşler. Sonunda bir çare bulmuşlar. - Bak, şu sağlam sopayı görüyorsun. Bunun iki ucundan, bizden iki leylek gagalarıyla sıkı tutacaklar, sen de ortasından ağzınla sıkı bir şekilde tutacaksın. Fakat biliyorsun ki biz uçarak gidiyoruz, seni de çıkabileceğimiz yüksekliğe kadar çıkaracağız. Ondan sonra iş sana kalıyor. Sopanın ucuna çok sıkı yapışmalısın. Ağzını kesinlikle açma- malısın. Ağzını açtığın taktirde çok kötü şeyler olabilir. Bu şekilde yolculuğu kabul ediyor musun? Kaplumbağa demiş ki: - Düşünmeme gerek yok, beni de götürün. Ağzımı kesinlikle açmam. Leylekler, peki o zaman, sen bilirsin demişler. İki leylek sopanın iki ucunu gagalarıyla tutmuş, kaplumbağa da ortasından tutarak birlikte havalanmışlar. Bir müddet sakin ve güzel bir şekilde gitmiş- ler. Ancak bir ormanın üstünden geçerken kaplumbağa “Ne güzel bir orman.” demeye kalmamış tabi ki aşağıya düşmüş. Leylekler ne olduğunu anlamak için ormana inmişler. Ağaçların dallarına çarpa- rak yavaşlayan kaplumbağa bu olayı yaralanarak atlatmış. Ömrü- nün geri kalan kısmını bu ormanda yaşayarak geçirmiş. 73
1. Leyleklerin göç etmesine se- 5. Leylekler, kaplumbağadan ne bep olan olay hangisidir? yapmalarını istemişler? A. Havaların ısınması. A. Sopa bulmasını. B. Rüzgârların sert esmesi. B. Sopayı sıkı sıkıya tutmasını. C. Havaların soğuması. C. Sopayı boyamasını. 2. Aşağıdakilerden hangisi kap- 6. Kaplumbağa sopayı nasıl tu- lumbağaların en önemli özel- tacakmış? liğidir? A. elleriyle A. Hızlı koşmaları. B. ayaklarıyla C. ağzıyla B. Yavaş yürümeleri. 7. Kaplumbağa yolculuğun han- C. Güçlü olmaları. gi anında yapmaması gereken hatayı yapmış? 3. Kaplumbağa, leyleklerden na- sıl bir istekte bulunmuş? A. Bahçelerin üzerinden ge- çerken. A. Leyleklerden kendisine uç- mayı öğretmesini istemiş. B. Ormanın üzerinden ge- çerken. B. Leyleklerle arkadaş olmak istemiş. C. Dağların üzerinden ge- çerken. C. Leyleklerden kendisini de sıcak ülkelere götürmesini istemiş. 4. Leylekler, kaplumbağayı ne 8. Kaplumbağayı daha ağır so- yardımıyla uçurmuşlar? nuçlardan kurtaran ne olmuş? A. değnek A. Leylekler B. paraşüt B. Yumuşak çiçekler C. ip C. Ağacın dalları 74
KELİME BULMACA T Y NA E B A L KONH ÖÜ Ş Z İ A L T NÜB R RU İ L E Y SÜANEH E A İ UÇÖR I ÜR İ I NÖR B ÇO İ ÜN E A R T E İ E AÜRHŞ I E K A R T ÖÜ L A A Y Z F A ĞYÜ İ S ENE PAÜE AÜO Z Ş B ÇÜD Y CU Ç İ UNG Y ÖK A Z A K R AÖU Y A İ VÖC E N B E Y AZ CR ŞUBA T .................... .................... .................... .................... .................... .................... .................... .................... B U L M A C A.................... .................... .................... .................... 75
ABCÇD E F GĞ HI K L MNO P RS Ş T UÜVYZ ..K... ...İ.. ..R... .A.... .Z.... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... ..... 76
ÜZÜMGÖZ O gün sınıfta derin bir sessizlik vardı. Herkes üzgün ve neşesizdi. Bir hafta önce kentte deprem olmuştu. Bazı binalar yıkılmıştı. Üzümgöz yıkı- lan binadan yaralanmadan çıkmıştı. Öğretmenimiz: - Çocuklar, deprem büyük bir felakettir. Depremin hangi gün, hangi saatte olacağını kimse bile- miyor. Bizlere düşen deprem öncesi ve deprem sırasında neler yapılaca- ğını bilmektir, dedi. Sonra Üzümgöz’e sordu: - Deprem sırasında sen ne yaptın, nasıl kurtuldun Üzümgöz? Üzümgöz: - Ben hemen yatağımın yanına uzandım. Ellerimle başımı ko- ruma altına aldım. Depremin geçmesini bekledim. Sonra üzerime dökülen toz toprağın içinden hava alabileceğim bir delik açtım. Belirli aralıklarla bağırdım. Sesimi duyanlar beni kurtardılar, diye yanıtladı. Üzümgöz’ü hayranlıkla dinleyen öğretmenimiz, onu yanına çağırdı: - Aferin, Üzümgöz! Doğru hareket ederek kendini kurtar- mışsın. Bu senin kahramanlık madalyan, dedi. Elindeki madalyayı Üzümgöz’ün boynuna taktı. Aytül AKAL 77
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Sınıftaki herkes niçin üzgün ve sessizdi? Cevap: 2. Depremle ilgili bilinmeyen nedir? Cevap: 3. Üzümgöz deprem sırasında ilk önce ne yaptı? Cevap: 4. Üzümgöz’ü kimler kurtardı? Cevap: 5. Öğretmen, Üzümgöz’ü nasıl ödüllendirdi? Cevap: B. Aşağıdaki cümleleri metne göre tamamlayalım. Bir hafta önce kentte ............................ olmuştu. Depremin hangi ............................ olacağını bilemeyiz. Öğretmenimiz, Üzümgöz’ü ............................ dinledi. Aferin, Üzümgöz! Doğru ............................ etmişsin. Öğretmen, ............................ madalya taktı. 78
İNSANLARI MEMNUN ETMEK ZORDUR Nasrettin Hoca ve oğlu önde, eşeği arkada kasabaya doğru yola çıkmışlar. Biraz yürüdükten sonra bir vatandaşa rastlamışlar. - Hocam niçin yaya yürüyorsu- nuz? Allah, eşeği binilsin diye yarat- mış. Bunu bilmez misin, demiş. Hoca kendi kendine, “Adam haklı!” demiş. Hoca, almış oğlunu bindirmiş eşeğin üzerine. Hoca yaya, oğlu eşeğin üzerinde başlamışlar yürümeye. Biraz gidince rastlamışlar bir köylüye. Köylü bağırmış çocuğa: - Ayıptır delikanlı, ayıptır! İhtiyar baban yaya yürüyor, sen keyif çatı- yorsun. Yakışır mı bu sana? Çabuk in o eşeğin sırtından da, baban binsin! Hoca, “Adam doğru söylüyor” demiş. Oğlunu indirip, kendisi binmiş eşeğe. Çocuk yaya, Hoca eşek sırtında bir müddet gitmişler. Yolda bir kadına rastlamışlar. Kadın seslenmiş Hoca’ya: - Hoca, utanmıyor musun yaşından? Küçücük çocuğu yürütü- yorsun, sen eşek üzerinde keyif çatıyorsun. Hoca biraz düşününce, “Kadın haklı.” demiş. Hoca, çocuğu da almış yanına. Hoca ve oğlu eşeğin üstünde gitmişler bir süre. Çıkmış karşılarına bir adam: - İnsaf yok mu sizde be! Bu kadar ağırlığa nasıl dayansın bu çelimsiz hayvan! Hoca şaşmış kalmış. Ne yaptıysa kimseye beğendirememiş. Anlamış ki, insanları memnun etmek mümkün değildir. Oğluna şöyle demiş. - En iyisi bildiğinden şaşmamaktır. 79
A. Aşağıda metinden alınan olaylar karışık olarak verilmiştir. Olayları oluş sırasına göre sıralayarak aşağıya yazalım. a. Nasrettin Hoca, oğlunu eşekten indirip kendisi bindi. B. Nasrettin Hoca, oğlunu da eşeğin üstüne alarak, birlikte yolculuk yaptı. C. Nasrettin Hoca ve oğlu önde, eşek arkada kasabaya doğru yola çıktı. D. Nasrettin Hoca, oğlunu eşeğe bindirdi ve kendisi yaya olarak yola devam etti. OLUŞ SIRASI 1. 2. 3. 4. 80
GAZETECİLERİ ŞAŞIRTAN ÇİFTÇİ Kasabamızda bu yıl da “En İyi Buğday Yarışması” düzenlendi. Düzenlenen bu yarışmayı bu yıl da Hüseyin Dayı kazandı. Ulusal ve yerel gazeteciler Hüseyin Dayı ile röportaj ya- pabilmek için kapısının önündeydi. Evin bahçesinde ikram edilen ayranlar içildikten sonra gazetecilerden biri: - İyi buğday yetiştirmenin sırrı nedir? diye sordu. Hüseyin Dayı ona ve diğer gazetecilere gülümsedi: - Atalarımdan bana kalan en iyi buğday tohumlarını kullanı- yorum. Tarlama ektiğim tohumlardan da komşularıma veriyorum. Gazeteciler bu konuşmalara hem şaşırdılar hem de bir an- lam veremediler: - Hımmm, nasıl yani rakiplerinize yardım mı ediyorsunuz? En iyi tohumlarınızı onlara mı veriyorsunuz? diye hayretle sordular. - Evet, dedi sakin bir şekilde. Rüzgâr, büyümüş buğday bitki- sinin polenlerini alır. Bir tarladan ötekine taşır. Eğer komşularım kötü buğday yetiştirirlerse onlardan gelen polenlerle aşılanacak olan buğdaylarım da kalitesiz olur. Eğer ben iyi buğday yetiştir- mek istiyorsam komşularıma yardım etmeliyim. Saide Nur DİKMEN 81
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Kasabada düzenlenen yarışmanın adı nedir? Cevap: 2. Gazeteciler sorularını ne zaman sordu? Cevap: 3. Gazetecilerden biri Hüseyin Dayı’ya ne sordu? Cevap: 4. Hüseyin Dayı’nın hangi davranışı gazetecileri şaşırttı? Cevap: 5. Rüzgâr bir bahçeden diğer bahçeye neyi taşıyor? Cevap: B. Aşağıdaki kelimelerle anlamlarını eşleştirelim. TOHUM A Haber toplamayı, yazı yazmayı, fo- ...... toğraf çekmeyi meslek edinmiş kimse. B ...... Çiçek tozu. POLEN C Bir konu hakkında yapılan görüşme- RÖPORTAJ D ...... nin tamamı. 82 Ürün almak üzere toprağa ekilen ...... tahıl veya benzeri tanesi.
KİTAP KURDU Bekir, kitapçıya girdi. Çocuk kitapları bölümüne geçti. Raftan gözüne kestirdiği bir kitabı aldı. İçini açıp incelemeye başladı. Orta bölümde bir sayfayı açınca korkudan bağırdı. - Ayyy! - Bağırma lütfen! Ben- den sana zarar gelmez. Ben bir kitap kurduyum. Kitabın içinde bir kitap kur- du vardı. Bekir meraklı gözler- le kitap kurduna bakarken: - Anlaşılan daha önce bizden biriyle tanışmadın: - Tanışmak bir yana, görmedim bile. Biliyor musun? Ben de bir kitap kurduyum. - Sen bize hiç benzemiyorsun. Sen bir insansın. - Evet insanım. - Öyleyse niye “Ben de bir kitap kurduyum.” diyorsun? Şaka mı yapıyorsun? - Şaka yapmıyorum. Biz insanlar kitaba meraklı kişilere “kitap kurdu” deriz. Artık tanışalım. Ben Bekir. - Benim de adım “Meraklı”. Sen benim ilk insan arkadaşımsın. Bekir, Meraklı’ya bir teklifte bulundu: - Benimle birlikte yaşamaya ne dersin? Meraklı’nın gözlerinin içi güldü. - Yani seninle evinize gelmemi mi istiyorsun? - Evet. - Yaşasın, diye bağırdı Meraklı. Ardından kendini Bekir’in el- lerine bıraktı. 83
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Bekir, kitapçıda hangi bölüme geçti? Cevap: 2. Bekir, raftan aldığı kitabı incelerken niçin bağırdı? Cevap: 3. İnsanlardan kimlere “kitap kurdu” denir? Cevap: 4. Bekir, Meraklı’ya nasıl bir teklifte bulundu? Cevap: 5. Meraklı, Bekir’in teklifine nasıl tepki verdi? Cevap: B. Aşağıdaki cümlelerin metne göre doğrusunu yazalım. YANLIŞ : Bekir, kütüphaneye girdi. DOĞRUSU : YANLIŞ : Kitabın içinde toprak solucanı vardı. DOĞRUSU : YANLIŞ : Ben Bekir, ben de “Şaşkın” dedi. DOĞRUSU : YANLIŞ : Benimle birlikte okula gelir misin? DOĞRUSU : 84
DEĞERLENDİRME 7 LEYLEK LEYLEK LEKİRDEK Resimde de gördüğünüz gibi iri vücu- dum, uzun bacaklarım, bir de uzun gagam var. Vücudumdaki tüyler beyaz, uç kısım- ları ise siyahtır. Küçüklüğümde gagam da siyahtı, fakat büyüyünce turuncu oldu. Biz leylekler büyük kuşlar oldu- ğumuz için yuvalarımız da diğer kuş- ların yuvalarından daha bü- yüktür. Yuvalarımızı çubuk kullanarak yaparız. Yuvalarımız oldukça dayanıklıdır. İki, üç yıl yu- valarımızı kullanabiliriz. Yuvamızı görmek ister- seniz kafanızı kaldırmak zorundasınız. Bir çatıda, bir direkte, bir bacanın üstünde bizleri görebilirsiniz. Yavrularımızı anne ve baba olarak birlikte bakıp besleriz. Etçil kuşlar olduğumuz için böcekler, sürüngenler ile besleniriz. Birbirimizle iletişime geçmek için gagalarımızı birbirine vura- rak farklı bir ses çıkarırız. Biz leylekler ilkbahar ve sonbaharda göç ederiz. Göç yolumuz oldukça uzundur. Kışı Afrika’da Sahra Çölü’nde geçiririz. Bazı arkadaşlarımız ise Hindistan’a giderler. Arkadaşlar yolculuktan yeni döndük. Yolda gördüklerimi hepinize anlatmak isterim. Şimdi müsaadenizle gidip bi- raz dinleneyim. Görüşmek dileğiyle… İnternetten 85
1. Leyleğin vücudu için ifade edi- 5. “Leylekler etçil hayvanlardır.” lenlerden hangisi yanlıştır? Buna göre leyleklerin beslen- A. Gagası oldukça uzundur. me menüsünde hangisi bu- B. Vücudu zayıftır. lunmaz? C. İnce, uzun bacaklıdır. A. Çekirge B. Makarna 2. Leylekler niçin yuvalarını bü- C. Solucan yük yaparlar? A. Çok yavruları olduğu için. 6. Leyleklerin gagalarını birbiri- B. Güven içinde yaşamak için. ne vurmalarının nedeni han- C. Büyük kuşlar oldukları için. gisidir? A. Haberleşme 3. “Leylekler yuvalarını iki üç yıl B. Ulaşım kullanır.” İfadesine göre han- C. Güvenlik gisi doğrudur? A. Leylek yuvaları oldukça 7. Aşağıdakilerden hangisi yan- büyüktür. lıştır? B. Leylek yuvaları oldukça A. Leylekler yaz mevsimini sağlamdır. ülkemizde geçirirler. C. Leylek yuvaları çubuk ile B. Leylekler ilkbaharda ülke- örülür. mizden ayrılırlar. C. Leylekler sonbaharda sı- 4. Aşağıdakilerden hangisi gü- cak ülkelere göç ederler. venlik amaçlıdır? A. Yavrularını büyütmeleri. 8. Leylekler aşağıdaki yerlerin B. Sürüngenler ile beslen- hangisinde kış mevsimini ge- meleri. çirmezler? C. Yuvalarını yükseğe yap- maları. A. Afrika B. Hindistan 86 C. Kutuplar
ÇAKAL İLE KURT Sıcak bir gün akşamıydı. Zavallı kurt, saatlerce ormanda dolaşmış fakat gönlüne göre bir av bulamamıştı. Yürüyecek mecali kalmamıştı. Yolda bir çakal inine rastladı. Hemen içeri girip bir köşeye gizlendi. Çakalı tuzağa düşürüp habersizce avla- mak niyetindeydi. Çakal hiçbir şeyden habersiz biraz sonra yuvasına geldi. Yuvasının önü yabancı ayak izleriyle doluydu. Tedbirli davranmalıydı. Bir düşman kendisine tuzak kurmuş olabilirdi. Sessizce bir kenara çekildi. Biraz düşündükten sonra, sesini yumuşatarak, evine şöyle seslendi: - Evim evim, güzel evim. Biricik barınağım, ben geldim. Tabi ki içe- riden ses gelmiyordu. Zaten gelmesi de beklenemezdi. Biraz sonra, yine sesini yumuşatarak, evine tekrar seslendi: - Güzel evim, ne oldu sana? Niçin ‘’hoş geldin’ demiyorsun bana? Demek ki beni istemiyorsun. Öyle olsun. Ben de seni bırakıp başka yer- lere giderim. Sonra da ağlamaklı sesler çıkardı. Kurt, bu durum karşısında ne yapacağını düşünüyordu: - Eğer susarsam çakal çekip gidecek, dedi kendi kendine. Sonunda şöyle bir çözüm buldu. Kurt, ev konuşuyormuş gibi çakala cevap verecekti. Sesini olabildiğince incelterek seslendi: - Hoş geldin evine. Çakal, böylece içeride kurdun bulunduğunu anlamış oldu. Planı işe yaramıştı. Bu defa düşünme sırası çakaldaydı. İçeri girmese kurt şüphele- necekti. Kaçmaya çalışsa yakalanabilirdi. En iyisi kurdu içerde biraz daha oyalamaktı: - Güzel evim, şirin evim... Sesini duymak ne hoş. Ama dur sana bir armağan getirdim. Karşıdaki ağacın altında duruyor. Az bekle de onu sana alıp geleyim. Çakal, bütün hızıyla oradan uzaklaştı. O civarda koyun otlatan çobanın yanına gitti. 87
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Kurt, yolda neye rastladı? Cevap: 2. Kurt, mağaranın içinde niçin bir köşeye saklandı? Cevap: 3. Çakal, yuvasında birinin olduğunu nasıl anladı? Cevap: 4. Çakal, evine seslenirken ne dedi? Cevap: 5. Kurt, sesini niçin inceltti? Cevap: B. Aşağıdaki ifadeler doğruysa “D”, yanlışsa “Y” yazalım. a. Saatlerce dolaşan kurt oldukça yorulmuştu. (........) b. Kurt, çakala sürpriz yapmak için evine girdi. (........) c. Çakal, eve her gelişinde evi ile konuşurdu. (........) d. Kurt, çakalı huylandırmak için konuşmadı. (........) e. Kurt, ev konuşuyormuş gibi çakala cevap verdi. (........) f. Çakal ile kurt iki iyi arkadaş oldu. (........) g. Çakal, kurda güzel bir armağan getirdi. (........) h. Çakal, çobanın yanına gitti. (........) ı. Çoban, çakalın anlattıklarına inanmadı. (........) 88
23 NİSAN Biz dünyaya gelmeden Her yeri düşman almış. Atatürk düşmanları Yurdumuzdan çıkarmış. 23 Nisan günü Gülelim eğlenelim, Meclis kuruldu diye, Kutlayalım bayramı. Büyük bayram verildi Verelim hep el ele Çocuklara hediye. Yüceltelim vatanı. Melahat UĞURKAN 89
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Düşmanlar yurdumuzu ne zaman ele geçirdi? Cevap: 2. Düşmanları yurdumuzdan kim çıkardı? Cevap: 3. Her yıl 23 Nisan’da kutlanan bayramın adı nedir? Cevap: 4. 23 Nisan’da ne açıldı? Cevap: 5. Şair, son kıtada bayramda ne yapalım, diyor? Cevap: B. Aşağıdaki soruların cevaplarını araştıralım, yazalım. A TBMM hangi şehrimizdedir? ............................ B TBMM ne zaman açılmıştır? ............................ C TBMM’nin ilk başkanı kimdir? ............................ D Cumhuriyet ne zaman ilan edildi? ............................ E Her yıl 29 Ekim’de kutlanan bayramın ............................ adı nedir? 90
BİLMECE DEDE - Bilmece satıyorum, var mı alan? - Bilmece satıyorum, yok mu alan? Yaşlı bir dede, elindeki çantasıyla sokak sokak dolaşıyordu. Bilmece Dede’yi gören çocuklar hemen etrafını sardılar. Ona: - Bilmece Dede bana bir tane bil- mece versene. - Evet, ama bilmecelerim bedava değil, dedi. Çocuklar: - Bilmece satılır mı? diye sordu. - Elbette! Eğer ben bunları satmazsam, kıymetini bilmezsiniz. Kıymetini bilmeniz için belirli bir ücret karşılığında onu satın almalısınız, diye cevap verdi. Ayşe merak edip sordu: - Peki bir bilmecenin ücreti nedir? Bilmece Dede, tonton yüzüyle Ayşe’ye baktı: - Bir teşekkür. - Bir teşekkür mü? Bilmece gibi konuştun. Nasıl ve kime teşekkür etmeliyiz? - Bana! dedi, Bilmece Dede. Çocuklar birbirinin yüzüne baktı. Gülüştüler Ayşe ise, hemen bir bilmece istedi. Bilmece Dede, torbasına elini daldırdı ve bir bil- mece çıkardı. DEVAMI SAYFA 93’DE 91
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Çocuklar yaşlı adama niçin Bilmece Dede, diyor? Cevap: 2. Bilmece Dede, bilmeceleri niçin satıyor? Cevap: 3. Bilmecelerin karşılığı nedir? Cevap: 4. Kime teşekkür edilecek? Cevap: 5. Çocukların gülüştüğü esnada Ayşe ne yaptı? Cevap: B. Aşağıdaki kelimelerin eş anlamlılarını yazalım. YAŞLI ................... BEDAVA ................... ÜCRET ................... KIYMETLİ ................... CEVAP ................... HAKİKAT ................... 92
BİLMECE DEDE Ayşe okumaya başladı. - Gece uçar, gündüz kaçar? Çocuklar hemen cevaplamaya başladı. - Porsuk... Tilki... Papağan... Arı... Hiçbiri doğru değildi. Ayşe çocuklara dönerek cevabı okudu. - “Yarasa...” Sonra Bilmece Dede’ye dönerek, teşekkür ederim, dedi. Ahmet de bir bilmece istedi. Bilmece Dede, gülümseyerek elini torbaya daldırdı. Bir tane de Ahmet’e verdi. Ahmet sabırsızlıkla okumaya başladı: - Hiç kimsenin okuyamadığı yazı hangisidir? Cevaplar gecikmedi: - Hayat bilgisi... Öğretmenin not defteri... Su yazısı... Ali’nin yazısı... Ahmet: - Bilemediniz, söylüyorum: “Alın yazısı.” Herkes Ahmet’i alkışladı. Bilmece Dede, Ahmet’in yüzüne baktı. - Bir şey unutmadın mı, dedi. - Neyi unuttum? - Bilmecenin ücretini! Ahmet utandı. Hemen Bilmece Dede’ye dönerek “Teşekkür ede- rim!” dedi. Bilmece Dede, çocuklardan müsaade istedi. Gitmesi ge- rektiğini söyledi. Çocuklarla vedalaştıktan sonra, ağır adımlarla baş- ka sokaklara daldı ve gözden kayboldu. 93
A. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplandıralım. 1. Ayşe’nin okuduğu bilmece ve cevabı hangisidir? Cevap: 2. Ayşe, bilmecenin sonunda ne yaptı? Cevap: 3. Ahmet’in okuduğu bilmece ve cevabı hangisidir? Cevap: 4. Ahmet, bilmecenin sonunda neyi unuttu? Cevap: 5. Bilmecelerin ardından Bilmece Dede ne yaptı? Cevap: B. Aşağıdaki komik bilmeceleri harfleri kullanarak eşleştirelim. A Elma diskoya gitmiş ne yapmış? ...... Zebra. Çünkü adamın adı B Pijama giymiş ata ne denir? ...... “SUAT”mış. - Efe’nin selamı var. ...... Tavuğun karnında. C - Hangi Efe? ...... Kurtlarını dökmüş. Adamın biri gelene geçene su ...... Künefe. D atıyormuş, neden? Yumurta, derenin karşısına na- E sıl geçer? 94
DEĞERLENDİRME 8 MİNİK YAĞMUR TANESİ Gökyüzünde sırasını bekleyen bulutların içinde şaşkın ve heyecanlı bir yağmur tanesi varmış. Heyecan- lıymış çünkü onun ilk yolculuğuymuş. Birazdan gök gürleyecek ve yağmur bulutları, minik yağmur tanesi ve arkadaşlarını yeryüzüne göndere- cekmiş. Tecrübeli yağmur damlası, minik yağmur damlasına dönerek: - Korkma! Birazdan yola çıkacağız. Toprağa veya suya karı- şacağız. Sonra güneş bizi yeniden buharlaştıracak ve evimize geri döneceğiz. Tecrübeli damlanın anlattıkları bizim minik yağmur damlasının içini biraz rahatlatmış. Sonra gök gürlemeye başlamış. Bulutlarda bir hareketlilik görülmüş. Tüm bulutlar yavaşça yağmur damlalarını yolculuklarına uğurlamaya başlamış. Sıra bizim minik yağmur dam- lasına gelmiş. Gözlerini kapamış ve kendini aşağı bırakmış. Gideceği yeri hayal etmeye başlamış. Gözlerini tekrar açtığında yanıbaşında tecrübeli damlayı görmüş. İçi biraz rahatlamış. Birlikte aşağı doğru süzülmüşler. Manzaranın tadını çıkaran minik damla artık korkmuyormuş. Güzel bir köyde bir çiçek bahçesinin üstüne düşmüşler. Mis gibi kokan çiçekler minik dam- layı ve kardeşlerini sevinçle karşıla- mış. Yavaşça toprağa karışan yağ- mur damlaları, Güneş’in kendilerini buharlaştıracağı günü beklemeye başlamışlar. 95
1. Yağmur damlası niçin heye- 5. Metne göre Güneş’in görevi canlıymış? hangisidir? A. Yağmur damlalarını yer- A. Çünkü buluta kavuşacak- yüzüne indirmek. mış. B. Yağmur damlalarını bu- harlaştırmak. B. Çünkü evine gidecekmiş. C. Yağmur damlalarını don- C. Çünkü buluttan ilk ayrılışı durmak. olacakmış. 6. Minik yağmur damlası bulut- tan ayrılırken ne yaptı? 2. Bulut, yağmur damlalarını ne A. Geride kalanlara el salladı. zaman yeryüzüne göndere- B. Herkese “Hoşça kalın.” dedi. cekmiş? C. Gözlerini kapatıp kendini boşluğa bıraktı. A. Şimşek çakınca. B. Gök gürleyince. 7. Çiçekler niçin yağmur dam- C. Yıldırım düşünce. lalarını sevinçle karşıladı? A. Onlarla oynamak için. 3. Minik yağmur dalması için B. Gelmeleri sürpriz olduğu aşağıdakilerden hangisi söy- için. lenebilir? C. Onlara ihtiyaçları olduğu için. A. Acemi B. Tecrübeli C. Deneyimli 4. Yağmur damlalarının evi ne- residir? A. Bulut B. Yeryüzü C. Toprak 96
ŞİİR KELEBEK ipektir doyamam Yel estikçe ..................... Yapraklara benziyor. uçmadan Durmadan, yorulmadan canlı Daldan dala ..................... tutmak Kanatları ..................... uçuşan Bozulur dokununca. Sanki ..................... çiçektir ressam Açar bahar olunca. konuyor Üstündeki renkleri Seyretmeye ..................... Yapamaz böylesini Benim diyen her ..................... Ben onu çok severim, Koşup ..................... isterim. Fakat kaçar yaramaz, .................... yaşayamaz. TAMAMLA 97
KELİMELERİN EK ALMAMIŞ HALİNİ YAZALIM elmayı sırada arılar ikinci ............... ............... ............... ............... uykucu eskici buzlu ileride ............... ............... ............... ............... dizlik şekerli kalemi kapıda ............... ............... ............... ............... geldi yazıyor oynuyor çimeni ............... ............... ............... ............... gelecek doğruluk aradı bekliyor ............... ............... ............... ............... 98
GÖKÇEN KIZ ÇEŞMESİ Yaz döneminin en sıcak günleriydi. Harman za- manıydı. Köydeki çocuklar, anne babalarına yar- dım ediyorlardı. Kimi harmanda çift sürüyor, kimi tarladan buğday taşıyor, kimi de çalı- şanlara yemek ulaştırıyordu. Gökçen Kız, hastalığı nedeniyle ayağa kal- kamıyordu. Gün boyunca evde olduğu için canı çok sıkılıyordu. Dışarıda oynayan ve çalışan insanları gördükçe mutsuzluğu daha da artıyordu. Annesi, kızının bu hallerine çok üzülü- yordu. Bir gün aklına bir fikir geldi. Harman- dan bir demet buğday sapı getirdi ve kızına: - Kızım bunlardan güzel güzel sepetler ör. Boş boş oturmak can sıkar. Bunalır insan, dedi. Gökçen Kız buğday saplarıyla bir sürü sepet ve süs eşyası ördü. Yaptığı sepetleri ve süs eşyalarını yol kenarına kurulan tezgahta sergiledi. Yoldan geçen insanlar Gökçen Kız’ın yap- tıklarını beğendiler ve satın aldılar. Gökçen Kız kazandığı paraları kumbarasında biriktirdi. Damlaya damlaya göl olur misali, gün geldi kazanılan bu paralarla köy meydanına çeşme yaptırdı. Bu çeşmenin adı da “Gökçen Kız Çeşmesi” oldu. Gülten Dayıoğlu 99
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113