Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Haziran'21FanzinReelRüya

Haziran'21FanzinReelRüya

Published by paryastokrasi, 2021-08-09 12:20:26

Description: FanzinReelRüyaHaziran

Search

Read the Text Version

HAZİRAN 2021 Son Hakikat Bükücü BİR #KUDÜS BU FANZİN BİR PARYA YAYINIDIR.

HAZİRAN Biz tüm Müslümanların birliğini savunuyoruz. Müslüman genç birliğini dijitalde daha görünür ve güçlü kılmak için çalışan yeni nesil bir sivil toplum örgütü olan Parya'nın dijital yayını Reel Rüya'nın Haziran sayısında konumuz KUDÜS HAFİZE KÜBRA EĞİLMEZ BU BİR HAKİKAT KAVGASI YAĞMUR ÖZDOĞAN KURAN ve SÜNNET IŞIĞINDA KUDÜS AYŞE NUR DEMİR NEBİLER GEÇİDİ MUCİZELER BEŞİĞİ BETÜL CEREN ACAR THE SOCİAL DİLEMMA ELMAS NUR EKMEKÇİBAŞI OSMANLI'DA ŞİFA YÖNTEMLERİ ZEYNEP SENA YAVUZ TÜKETİMİ ARTTIRILMASI GEREKEN BESİNLER: SEBZE ve MEYVELER ESMA ÇETİN ŞEYTANIN HİLELERİ 2 THE TAKİYÜDDİN PARYA@paryastokrasi

HAFİZE KÜBRA EĞİLMEZ Filistin ve Kudüs meseleleri yıllardır ara sıra gündemimize girer. Bir taraftan Müslümanlara ait olan Kudüs'ün İsrail'in işgali altında olduğunu söylerken diğer taraftan İsrail'in tüm Müslümanlar adına tek başına Kudüs için direnen Filistinli müslümanlara yaptığı zulmü kınarız. Filistin ve Kudüs'ün gündemimize girdiği günlerde zamanımızın bir kısmını 'hiçbir şey yapmıyoruz' içerikli tweetler atarak geçirsek de bana göre herkes kendince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bizim sorunumuz ne biliyor musunuz? Topluca çalışmıyoruz. Mantıklı biri çıksa ve bize işe yarayan bir yol gösterse biz onu topluca yapsak sonuçlarını almaya başlarız ki başladık bile. Bu sefer Sertaç Abi dedi ki; \"Twitter'a gelin\" Bir twitch canlı yayınında yaklaşık 2000 kişiye ne yapılması gerektiğini anlattı. Onun Twitter'dan yaptığı yönlendirmeler ile BM genel sekreteri bale izlediği fotoğraflı tweetten sonra Filistin ile ilgili bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Ayrıca Filistin'in sembolü olabilecek rap yapan çocuk Abdurrahman'ın şarkısını ünlü rapçiler rt yaptı. Twitter'dan İ srail zulmünü durdurup Kudüs'ü geri alabilir miyiz? Sadece Twitter değil tüm medyayı, teknolojiyi doğru kullanmayı öğrenirsek olabilir. Fanzinin kapağında anlatmak istediğimiz konu tam da bununla ilgili. Konuya çalışırken izlediğim şu programda İskender Pala dedi ki; Yahudiler Windows 97 kullanıyorlar. Güncelleme geldi.\" Bu ne demek? Konunun en başına gidelim. Yani Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm tarafından en büyük ata ve temel referans noktası kabul edilen Hz İbrahim'e. Aslında bugün yaşananlar Hz İbrahim'in mirası peşinde ki çocukları arasında yaşanıyor. Bu aynı zamanda bir hakikat savaşı. Çünkü Hz. İbrahim'de birleşen çocukları mirasının ne olduğuna gelince ayrışıyor. Hz. İBRAHİM Hz. İSMAİL Hz. İSHAK Hz. YAKUB (İSRAİL) HKABAUKBVİRİGKAASTI Hz. YUSUF 11 OĞLU Hz. EYYÜB Hz. İshak'ın soyundan gelen Hx. ZÜLKİFL diğer peygamberler. Allah İsrailoğullarına neredeyse Hz. YUŞA her nesilde bir hatta birkaç Hz. ZEKERİYA peygamber göndermiştir. İsrailoğulları bazı Hz. İLYAS peygamberlerini öldürmüşlerdir. Hz. ELYASA Hz. İsa'nın müjdelediği Hz. YUNUS kurtarıcıya Mesih diyorlar ve Hz. YAHYA onun geleceğine inanıyorlar. Hz. Hz. DAVUD İsa'nın müjdelediği kurtarıcı Hz. Hz. SÜLEYMAN Muhammed olmasına rağmen onun Hz. İsmail soyundan olması Hz. MUSA sebebiyle peygamber olarak Hz. HARUN kabul etmezler. Hz. İbrahim'in mirasının kendilerine ait Hz. İSA olduğuna inanıyorlar. Peygamberler Tarihi, M. Asım KÖKSAL Hz. MUHAMMED

Hz. İBRAHİM'E VERİLEN VAAD/MİRAS NE? KURAN'A GÖRE; TEVRAT'A GÖRE; Allah Tüm imtihanları başarıyla geçen Hz İbrahim'e Kabe'yi inşa “O günde Rab İbrâhim’le ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, etmesi emrini verince Hz İbrahim Aleyhisselam oğlu Hz İsmail ile Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenîler’i, Kenizzîler’i, Kadmonîler’i, Hittîler’i, birlikte Mekke'ye geldi ve Allah’ın emrini yerine getirmeye koyuldu. Perizzîler’i, Refalar’ı, Amorîler’i, Ken‘anlılar’ı, Girgaşîler’i, Yebusîler’i senin zürriyetine verdim” (Tekvîn, 15/18-21). Ancak bir endişesi vardı. Zürriyetinin ne olacağı; 124. Vaktiyle rabbi İbrâhim’i bazı sözlerle sınayıp da İbrâhim onları Bu ahid ile Tanrı Hz. İbrâhim’in soyunu fazlasıyla çoğaltacaktır; o, eksiksiz yerine getirince, “Ben seni insanlara önder yapacağım” milletlerin babası olacaktır. Onun soyundan krallar çıkacaktır. Onun gurbet diyarını, bütün Ken‘an diyarını ona ve ondan sonra da buyurmuştu. İbrâhim, “soyumdan da” deyince rabbi, “Vaadim zalimleri zürriyetine ebedî mülk olarak verecektir. Bu vaadin karşılığı olarak Hz. kapsamaz” buyurdu. İbrâhim ve onun zürriyeti, Tanrı olarak sadece O’nu tanıyacak ve her erkek sünnet olacaktır. Bu ahid ebedîdir (Tekvîn, 1-14). Kuran'a göre Hz. İbrahim'e ve zalimlik yapmayan zürriyetine verilen vaad; insanlığa Arz-ı mev‘ûd ilk önce Hz. İbrâhim’e ve onun zürriyetine vaad edilmiştir (Tekvîn, 13/14-17). önder olacaklarıdır. İ brahim as ailesiyle bir yere yerleşmek istediğinde memleket “Ve senin gurbet diyarını, bütün Ken‘an diyarını sana ve senden sonra zürriyetine ebedî mülk olarak vereceğim ve onların Allah’ı olacağım” istemiyor, Allah'ın evine gitmelerini istiyor. (Tekvîn, 17/8). Kuran'da \"Benim arzım geniştir, o halde yalnız Ancak Kitâb-ı Mukaddes geleneği daha sonra Hz. İsmâil’i devre dışı bana kul olun.\" Ankebut 56 ayetinde bırakarak vaadin Hz. İshak ve onun zürriyetine ait olduğunu toprakların kimseye değil sadece Allah'a ait belirtmektedir (Tekvîn, 21/12). Hz. İ brâhim’den sonra aynı vaad Hz. İ shak’a ve onun zürriyetine (Tekvîn, 26/2-3), Hz. Ya‘kūb’a ve olduğunu görüyoruz. zürriyetine (Tekvîn, 28/4, 13; 48/4), Hz. Yûsuf’a (Tekvîn, 50/24), Hz. Mûsâ’ya (Çıkış, 3/8, 17; 6/4, 8; 32/13; 33/1; Sayılar, 34/1-12; Tesniye, Hz. İBRAHİM'İN ZÜRRİYETİ KİM? 11/24-25) ve Yeşu’a (Yeşu, 1/2-4) yapılmıştır. 77. Ey iman edenler! Rükû 135. Onlar, “Yahudi veya hıristiyan Görüyoruz ki yalnızca soybağı mirasa Bu konu ile ilgili şu kitaba edin, secdeye kapanın, olun ki doğru yolu bulasınız” sahip olmak için yeterli değil. Önemli mutlaka akmalısınız. Henry Ford rabbinize ibadet edin, dünya olan Hz. İbrahim'in imanını temsil ediyor ve âhiret için faydalı işler yapın dediler. Sen de şöyle de: “Hayır! olmak. Mekke müşrikleri de Hz. İsmail'in bildiğimiz Ford'un kurucusu. ki kurtuluşa eresiniz. Biz, Hanîf olan İbrâhim’in dinine soyundan olmaları ile övünüyor ve Yahudilerle çalışma uyarız. O, müşriklerden değildi. ” yaptıkları hac ibadetini Hz. İbrahim'e dayandırıyorlardı. Hz. İbrahim'e verilen deneyimlerinin ardından onları 78. Allah yolunda, gerektiği 136. “Biz Allah’a ve bize indirilene; vaad önemli çünkü bugün siyaset bundan yazmış. gibi cihad edin. Sizi O seçti ve etkilenmiş durumda. Yahudiler sadece kezâ İbrâhim, İsmâil, İshak, Kudüs'ü işgal etmedi. Bugün İsrail bir size din konusunda hiçbir hakikat savaşı/kültür savaşı veriyor. Ya‘kūb ve torunlarına Kendi doğrularını herkese kabul ettirecek güçlük yüklemedi; ceddiniz zemini hazırlamayı da unutmadılar. indirilenlere; yine Mûsâ ve Îsâ’ya İsrail'in 1 yılda ürettiği bilgi İbrâhim’in dininde olduğu gibi. müslümanlarınkinden kat kat fazla. verilenlere ve bütün İslam'ı çok iyi biliyorlar. Arapçayı, Kuran'ı O size hem daha önce hem de peygamberlere rableri tarafından da. Yahudiler'in dünya ekonomisindeki bu Kur’an’da “müslümanlar” yerini burada anlatmaya gerek yok. gönderilenlere inandık. Onlar Düşünün ki onlar ellerindeki virüs adını verdi ki peygamber size bulaşmış Windows 97'yi kullanıyorlar ve arasında ayırım yapmayız; biz herkese bunun en iyisi olduğunu kabul şahitlik etsin, siz de insanlara O’na teslim olmuşuzdur” deyin. ettirmeye çalışıyorlar. şahitlik edesiniz. Haydi namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a 137. Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa kesinlikle doğru sımsıkı bağlanın. Sizin yolu bulmuş olurlar; fakat eğer mevlânız O’dur. O ne güzel yüz çevirirlerse bilesin ki bir mevlâdır ve ne iyi yardımcıdır. ayrılıkçılığın içindedirler. O HAC takdirde artık onlara karşı Allah sana yeter; O, işitendir, bilendir. BAKARA Kuran'da, verilen nimetlerle sorumluluklar birlikte zikredilir. Bize verilen bu büyük nimetin büyük de bir sorumluluğu vardır. Tüm insanlığa hakikati tekrar göstermek için gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed'in (as) görevi artık bizim sorumluluğumuz. Dikkatli bir okuma yaptığımızda peygamberlerin kendi dönemlerinin en ileri teknolojilerine sahip olduklarını, mucizelerin buradan geldiğini görürüz. Yaşadığımız çağın dili ise teknoloji dili. Teknolojiyi üretenler, kontrol edenler biz olamıyorsak onu en iyi bizim kullanmamız gerek. YAZININ EN BAŞINA DÖNELİM Filistin/Kudüs'ün kurtuluşu için Sertaç abinin bize canlı yayınında sosyal Filistin meselesi gibi zulmü duyurmamız gereken bir konu medyanın, internetin algoritmasını iyi anlamamız ve hangisinde nasıl olduğunda Twitter'ı kullanmamız gerekiyor. Bir hatayı çalışmamız gerektiğini bilmemiz gerektiğinden bahsetti. Parya'nın düzeltmek, bir konuda bilgilendirme yapmak için ise amacını bu yazıda gerçekleştirmek için genel bazı konuları İ n sta gra m. paylaşacağım. Zulmü duyurmak için hep birlikte çalışmamız sadece 1 ortak KAYNAKÇA hashtag kullanarak farklı dillerde tweet atmamız gerek. Bu TDV İslam Ansiklopedisi/ İBRAHİM, ARZI MEVUD şekilde uluslararası gündemde sesimizi duyurmamız kuran.diyanet.gov.tr mümkün. Nouman Ali Khan/Yusuf Suresi Tefsiri Ciddi bir birliktelik sağlayamıyorsak bizi uluslararası gündeme taşıyacak kişilere meseleyi konuşmaları için baskı yapmak ya da BM genel sekreteri gibi konuşması gereken kişiler bir türlü konuşmuyorsa onlara uyumadığımızı göstermek için yakın zamanda attıkları ve çok etkileşim almayan tweetlerine yine aynı hashtag ile farklı dillerde yoğun bir şekilde yorum atmamız gerek. Ki ellerine telefonlarını aldıklarında neye uğradıklarını şaşırsınlar. Devamı için bizi takip edin.

Kur’an “Kudüs ne sıcaktır ne de soğuk, kar buraya nadir olarak yağar. ve Bu da cennetin özelliğidir. ” (Makdisî) Sünnet Kudüs, üç ilâhî dinde de önemli bir yere sahip olan ve kutsal sayılan bir şehirdir. Yahudi Işığında inancında Hz. İbrahim’in göç ettikten sonra Tanrı’dan aldığı emirle Kenan diyarına gelmesiyle bu topraklar arz-ı mev’ûd olarak kabul edilmiş, daha sonra Hz. Süleyman’ın Kudüs’te KUDÜS Süleyman mabedini inşa etmesiyle de burası Yahudilerin vaat edilen topraklarının merkezi Yağmur haline gelmiştir. Hristiyanlık inancında ise Hz. Îsâ, Galile bölgesinde halka tebliğ faaliyetine Özdoğan başlamış ve onların olumsuz tavrı üzerine Kudüs’e yönelmiş ve şehre girerek mâbedi temizlemiştir. Yahudi otoritelerinin tepkisiyle karşılaşınca, şehrin cezalandırılacağını ve mâbedin kirletileceğini haber vermiştir. Şehrin dışında çarmıha gerildiğinde mâbedin perdesi yırtılmış ve Hz. Îsâ’nın dünyevî hayatı Kudüs’te sona ermiştir. Kudüs’ün İslam tarihindeki yeri ve önemi Hz. Peygamber Aleyhisselam’ın ilk kıble olarak Kudüs’e yönelmesiyle başlamış, Hz. Ömer dönemindeki fetihle ivme kazanmıştır. Daha sonra da bir asırlık Haçlılar dönemi hariç yaklaşık olarak 14 asır Müslümanların idaresinde kalmıştır. Bununla beraber başta Kudüs’ü fetheden Hz. Dâvûd; orada mabet inşa eden Hz. Süleyman; Kudüs mabedinde görev yapan Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya; o mübarek topraklarda tebliğ görevini îfa eden Hz. İ sa Aleyhimüsselam ve daha birçok peygamberin yolu Kudüs şehrinin bulunduğu Filistin topraklarından geçmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Kudüs kelimesi bir şehir olarak zikredilmemiş ve “Ruhu’l Kudüs, Kuddüs, mukaddes ve mukaddese” gibi kds kökünden türeyen bazı kelimeler kullanılmıştır. Ancak her ne kadar şehir ismi olarak Kur’an’da kullanılmamış olsa da bağlam açısından dolaylı veya doğrudan Kudüs’e işaret eden âyetler bulunmaktadır. Kudüs araştırmalarının önde gelen isimlerinden Ömer Faruk Harman Hoca “İslamiyet ve Kudüs” başlıklı makalesinde Kur’an’da dolaylı ve doğrudan Kudüs’e 21 sûrede 70 kadar âyetin işaret ettiğini nakletmiş ve bu ayetlerden bazılarının mekânsal bazılarının ise sembolik olarak Kudüs’e işaret ettiğini belirtmiştir. Kudüs mekânsal olarak Kur’an-i Kerim’de birçok ayette zikredilmiştir. Mâide sûresinin 21. âyetinde Hz. Musa İsrailoğullarının kutsal topraklara girmesini ve onların oradan dönmemesini emretmiştir. Burada zikredilen kutsal topraklar “Arz-ı Mukaddese” Beytü’l-Makdis’in de bulunduğu Filistin topraklarıdır. A’râf sûresinin 137. âyetinde ise Allah Teâlâ, İsrâiloğulları’nı Hz. Mûsâ vasıtasıyla Firavun’un zulmünden kurtardıktan sonra onları “İçini bereketle doldurduğumuz ülkenin doğu ve batı taraflarına (Meşâriku’l-Arz ve Meğâribuha Elletî Bârâkna Fîha)” mirasçı kıldığını bildirmiştir. Bu bereketli ve verimli ülkenin neresi olduğu hususunda farklı görüşler olsa da müfessirlerin çoğu buranın Filistin toprakları olduğunu kaydetmiştir. Ayrıca Yûnus sûresinin 93. âyet-i kerimesinde İsrâiloğulları’nın yerleştirildiği seçkin yerin de (Mübevvee Sıdk) Filistin toprakları olduğu bildirilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de Kudüs’te bulunan Süleyman mabedine işaret edilen bazı ifadeler kullanılmıştır. İsrâ sûresinin 7. ayetinde geçen “Mescid” kelimesi Romalılar’ın yakıp yıktığı Süleyman mabedine işaret etmektedir. Âl-i İmran sûresinin 37. âyetinde Hz. Zekeriya Aleyhisselam’ın mihraba her girdiğinde Hz. Meryem’in yanında yiyecek bulduğuna tanık olduğu nakledilmiştir. Âyette geçen “Mihrâb” kelimesiyle Beytü’l-Makdis’te yüksekçe yapılmış özel bir odanın kastedildiği tefsir kitaplarında zikredilmektedir. Ayrıca, Tin süresinin ilk âyetinde geçen zeytinin ise sembolik olarak Kudüs’te bulunan zeytin ağaçlarına işaret edildiği de nakledilmektedir. Bakara sûresi 142-146 ayetlerinde zikredilen kıblenin değişmesi olayının tasviri ve Müslümanların ilk olarak Beytü’l-Makdis’e doğru namaz kıldığı ile ilgili rivayetler Buhâri ve Müslim gibi ana hadîs kaynaklarında yer alması, ilgili ayetlerde bahsi geçen kıblenin Kudüs’e işaret ettiğini göstermektedir. Müslümanların Kudüs’e atfettiği değerin en önemli sebeplerinden biri olan Mi’rac hâdisesi Kur’an-i Kerim’de İsrâ sûresinde şöyle ifade edilmiştir: “Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir”. Âyette bahsedilen Mescid-i Aksâ’nın neresi olduğuyla ilgili birtakım tartışmalar bulunmakla beraber genel anlayışa göre Kudüs’te olduğu kabul edilmektedir. Çevresinin bereketli kılınması ile buradaki meyve ve çiçeklerin bolluğunun kastedildiği, ayrıca Kudüs’ün peygamberlerin durağı ve meleklerin iniş yeri olması sebebiyle de böyle söylenmiş olabileceği belirtilmektedir. Resûlullah Aleyhisselam’ın bu yolculuk esnasında cennet ve cehennemde bulunan ruhları müşahede ettiğine, Kudüs’teki Beytü’l Makdis’e ulaştığında oradaki

NEBİLER GEÇİDİ peygamberle görüştüğüne ve onlara imam olup namaz kıldırdığına dair bilgiler MUCİZELERİN BEŞİĞİ hadislerde mevcuttur. Ayrıca İslam geleneğinde Hz. İsa, Hz. İdris, Hz. İlyas ve Hızır Aleyhimüssselam’ın cennete yükselişlerine inanılmakta ve bu yükselişlerinin AYŞE NUR DEMİR de yine Kudüs’ten gerçekleştiği kabul edilmektedir. Kudüs ile ilgili hadis rivayetlerine gelecek olursak, Kudüs’ü öven ve faziletini Altından daha sarı güneş bu şehrin surlarında…İlahi ortaya koyan ilk dönem hadis kitaplarında birçok rivayet mevcuttur. Bunların en tınıyla donatılmış ağaçların yaprakları, her köşesine bu önemlisi Buhari’nin “Fazlu’s-Salat” babında zikrettiği Resûlullah Aleyhisselam’ın şehrin mucize tütsülenmiş. Öyle bereketlidir ki toprakları “(İbadet için) Yolculuk ancak şu üç mescitten birine olur: Benim şu mescidime, buraların, öyle sıcaktır ki sokakları. Enbiyaların gölgeleri Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksâ’ya” hadîs-i şerîfidir. Bu hadîs dolayısıyla ardında bulursunuz kendinizi ve hakikat sağanağının tam Mescid-i Aksâ harem mescitlerin üçüncüsü sayılmıştır. Ayrıca, Sahîh-i Buhâri, da ortasında. Dünyaya serpilmiş nadir incilerden biridir Sahîh-i Müslim, Muvattâ ve Müsned gibi birçok meşhur hadîs kitaplarında Ebu Kudüs. Medeniyetle sefalet, özgürlükle esaret arasındaki Zer el-Gıfâri (r.a)’dan nakledilen bir hadiste Resûlullah Aleyhisselam yeryüzünde çizgiyi idraklere işler. Eşi bulunmayan İslam tarihi müzesi inşa edilen ikinci mescidin Mescid-i Aksa olduğunu bildirmiştir. gibi her yanı ayrı bir nebi her yanı ayrı bir vahiyle Ahmed b. Hanbel, Nesâî ve Hakim'in Abdullah b. Ömer (r.a)'den rivayet etmiş donatılmıştır. His ve idraklerin tavan yaptığı, fikir oldukları bir hadîs-i şerîfe göre de Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: 'Süleymân sancısının dorukta olduğu bir atmosfere yaklaştıkça; (a.s) Mescid-i Aksâ'yı yaptığında Rabbinden üç şey istedi. Rabbi ona ikisini verdi. beden, beyin ve gönül sızlamaya ve damla damla Ben üçüncüsünü de vermiş olmasını ümit ediyorum: Kendisine, kendi hükmüne kanamaya başlar. Çünkü nebiler, vahiyler, mucizeler, denk gelecek hüküm vermesini istedi, (Rabbi) bu istediğini verdi. Kendisinden zulümler ve fetihler geçididir Kudüs.Ve gönlü tekbir sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir saltanat vermesini istedi, bu istediğini de atanların şah damarı. verdi. Bir de her kim, bu Mescid'de -yani Mescid-i Aksa'da- namaz kılmak Mesafeler azaldıkçasanki Nil’in suları arasında Musa amacıyla evinden çıkarsa anasından doğmuş gibi günahlarından sıyrılsın istedi. (a.s)ın ardında yol tutan bir avuç insandan biriymiş gibi Biz Allah'ın bu istediğini de ona vermiş olmasını ümit ediyoruz. Başka bir hadîste adımlarsınız Kudüs’e uzanan yolları. Esaretten kurtuluş, ise Meymûne validemiz şöyle nakleder: “Ey Allah’ın Resulü! Bize Mescid-i Aksa inandığını inandığı gibi yaşayabilme arzusudur bu. hakkında hükmün ne olduğunu bildirir misiniz?” diye sorar: Peygamber (sav) Nitekim İsrailoğulları içinde öyle olmuştur. Asırlık Efendimiz şöyle buyurdular: “Oraya gidin ve içerisinde namaz kılın.” Hadisin ravisi saltanata sahip olan Firavun ve mülkü sular altında tarih dedi ki, “O zaman orası Müslüman olmayanların hâkimiyeti altındaydı”. sahnesinden ayrılır. Hür olunmayan yerde inanç Peygamber (sav) Efendimiz sözlerine şöyle devam etti: “Eğer oraya gidemez ve yaşanamadığından bu mucizevi yolculuk hem hicret hem içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı de asıl vatana dönüştür. Kudüs’e… Firavunlar çağ gönderin.” (Ebû Dâvûd, Kitâbu’s-Salât,14) atlamadan yaşar. Sıradaki eli kanlı, zihni âmâ, gönlü felç Peygamber Efendimiz (sav) Mescid-i Aksâ’da kılınan namazların faziletini firavun Calut’tur. Vesonra bu koca mülke, güce ve ashabına bildirmiş ve bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Bir adamın kendi dahasına sahip zamane firavununu Davut (a.s)ın imanla evinde kıldığı namaza bir namaz sevabı verilir. Oturduğu beldenin sakinlerinin attığı taş yerlere serer. Kibrin, şirkin ve isyanın mütevazı devam ettikleri camide kıldığı namaz yirmi beş kat sevap verilir. Cuma namazının bir taşla yerlere serilişi asıl gücümüzün imanımız olduğu kılındığı camide kıldığı namaza beş yüz kat sevap verilir. Mescid-i Aksa’da kıldığı gerçeğiyle baş başa bırakır bizi. BugünKudüs’teelleri taş namaza elli bin kat sevap verilir. Benim Mescidimde kıldığı namaza elli bin kat tutan insanlar da davudi bir şuurla hareket ediyor. Ve sevap verilir. Mescid-i Haram’da kıldığı namaza ise yüz bin kat sevap verilir.” (İbn belki de atılan taşlardan biri bir gün bir Calut’u ya da Mâce, İkâmetu’s-Salah, 5/ 198. Ahmet b. Hanbel,2/ 16, 68) binlercesini susturacaktır. Hem mühim olan silahların Yukarıda zikredilen rivayetler çerçevesinde Kudüs’ün Müslümanlar nezdindeki büyüklüğü değil onu tutan eller değil midir? Taşları tutan değerinin salt tarihsel rivayetlerden ibaret olmadığını görmekteyiz. Bu kutsal bu çocukların elleri çok büyük, bir fethi başlatacak kadar beldenin fazileti Kur’an-i Kerim’de ve Efendimiz Aleyhisselam’ın hadislerinde açık büyük! Sanki davudi bir ses tasdik ediyor, umut veriyor bir şekilde ortaya konmuştur. Bu da Müslümanların Kudüs’e olan sevgi ve bize. bağlılıklarının günbegün artmasına sebep olmuştur. Ancak bugün Kudüs, o Davut (a.s) peygamberdi, Allah ona bir de peygamber toprakların İslami kimliğini yok ederek Yahudileştirmek isteyenlerin haksız işgali babası olmayı nasip etti. Süleyman’ı… Zalimlerin altındadır. Kudüslü Müslümanlar ise İslam ümmetinin onuru olan Mescid-i Aksâ’yı saltanatı mülke dayalı devam eder söz konusu canları ve malları pahasına korumaya çalışmaktadır. Bizler de bu onurlu direnişe peygamberler ise vahye dayalı bir hükümranlık mevcuttur destek vermek için Kudüs'ü hayatımızın bir parçası haline getirmeli, aile ve diyebiliriz. Süleyman’(a.s)ın mülkü, asaleti, gücü ve arkadaş çevremizde sık sık gündeme almalıyız. Kudüs’ü tarihin unutulmuş dahası vahye dayanan; vahyi temel alan bir yapıya sayfalarına gömmek isteyenlere inat, ümmetin çocuklarının umut dolu geleceği sahipti. Ve Kudüs’ün merkezine mescidin temellerini haline getirmeliyiz. atıyordu. Kudüs’ün kalbi oluşuyordu. Şimdi duvarlarına yaklaşsanız Mescid-i Aksa ’nın hala kuşlarla Süleyman Ve Hanne de yollara düştü bir zaman, adamak için Meryem’i. Meryem mescidin hizmetkârı, (a.s) ın nağmelerini duyabilirsiniz… Ve iliklerinizde Meryem mescide adanmış, Meryem Kudüs’ün evladı ve Meryem’de mucizeye gebe. Onun hissedersiniz yapılışını mescidi aksanın. Sanki Süleyman sancısı daha acı, yalnız, tek bir başına. Kudüs gibi… Acısı onu nihayetinde kuru bir hurma (a.s) ın mabedi inşa ettiği gün tuğla taşıyormuş gibi ağacına dayadı. Hurma ağacı Meryem’e müjde oldu birden, döküldü hurmalar döküldü cinlerin ardı sıra. Bu mescidin yapılışı tüm imarlardan rahmet ve döküldü gözyaşları Meryem’in.Ardından İsa’nın sesi yankı bulur bu ulu şehrin farklı, inşası bir devrin inşası, varlığı varlığımız… ortasında sanki bastırmak için diğer sesleri…Adanmışın oğlu adanmış olur. İsa’nın ilk Bu duvarların arasında Allah Zekeriya (a.s) a kelimesi adanmışlığın imzasıdır taa Hanne’ye dayanan. Kudüs artık yeni bir vahye mantığımızın alamayacağı ve fakat kalbimizin ezelde muhataptır. Yeni bir mücadele, zulüm ve idraksizlik başlar. Mazlumu zalimin elinden tasdik ettiği mucizeyi müjdeledi; Yakup’u… Kudüs’ün en kurtaracak tek mercidir Zat-ı Kibriya ve kurtarır da… Çağlar öncesinde Kudüs halkı için en belirgin niteliği ve de ayrıcalığıydı aslında bu. Çünkü büyük müjdedir aslında İsa (a.s)ın Allah Teâlâ tarafından korunması. Nitekim İsa (a.s) Kudüs hep mucize çocuklara gebeydi. Allah’ın güneşin statik düzeninin dışına çıkacağı güne dek kapanmayacak bir devrin, bir ümmetin ikramlarının dolu yağdığı bu belde insanı da insan. İnsan peygamberini, peygamberimizi müjdeler. Efendimiz (a.s) nice zaman sonra müjdelendiği nisyanla maluldür. Mucize ülfetine kapıldılar belki de… topraklara ulaşır bir yaz gecesi. Büyük buluşma arifesi ve ön hazırlığıdır Kudüs. Binlerce Peygamberleri dinlemek istemediler, Allah’ın verdiği peygamber dünyanın hiçbir yerinde değilsadece Mescid-i Aksa’da saf saf olup namaz izzeti kendilerine pay biçtiler. Kudüs’ün evlatlarını, vahyin kılmıştır ve hiçbir imam bu kadar mübarek bir cemaate namaz kıldırmamıştır. Ve ilk muhataplarını hunharca katlettiler. Kudüs’ün bereketli peygamberimiz de sidre-i müntehaya buradan yükselmiştir. Demek ki bizim maddi ve topraklarına peygamber kanı da düştü. manevi anlamda yükselişimizin anahtarı Kudüs ve kurtuluşu. Bu kurtuluş; gözyaşlarının, acıların, çilelerin, saldırıların, ambargoların ardında… Bir gün müjdeler hayat bulacak, hayat; hayat gibi olacak bir gün Kudüs’ün sokaklarında.Ömer Kudüs’ün mübarek topraklarına ayağını bastığı gün bu hayalle girmişti. Ve Kudüs, tarihinin en muazzam günlerini yaşamıştı. Sancak yeniden semalara yükselmişti. Bugün hayali dahi zor belki ama Kudüs’ün yüzü gülmüştü. Kim bilir belki de Hanzala yüzü dönük oynuyordu oyunlarını… Beyaz güvercinler zaten barış içinde uçuyordu. Bu günlerin hayaliyle yaşayan, Allah’ın vaadine iman ederek zorlukların nihayetinde kolaylıkları gözetleyen, Mescid-i Aksa kanadıkça kanayan ve direnişi tavan yapan, Kudüs’ün kokusunu dualarında taşıyan insanlar Ömerleşebilir. İşte o zaman Kudüs de Kudüsleşebilir.

“Sosyal İkilem” gelişen teknolojiyle beraber sosyal medya BETÜL CEREN ACAR uygulamalarının toplumu nasıl etkileyebileceğini hatta etkileyebildiğini ortaya koyan bir belgesel programı olarak karşımıza çıkıyor. Belgesel, büyük sosyal medya şirketleri bünyesinde çalışan, sektörün etik kaygısını kaybettiğini görünce endişelenerek işi bırakanların ve halihazırda bu şirketlerde çalışmaya devam eden profesyonel kişilerin görüşlerine yer veriyor. Teknoloji sayesinde insanların kendilerini adeta bir fanusun içine sokabildiği gerçeğinden ve algoritmanın bu amaç için nasıl çalıştığından bahsediliyor. İnsanların sosyal medya karşılığında dikkatlerinin ve düşüncelerinin satın alındığını da çarpıcı bir biçimde anlatıyor: “Ürüne para ödemiyorsanız ürün sizsinizdir.” Sosyal medyanın kontrol edilemeyen (ya da kontrollü olarak kontrol edilmeyen) gücü karşısında bilgi çağından yanlış bilgi çağına geçtiğimiz kişisel tecrübelerimiz ile bilinen bir gerçek. Bu belgeselde yanlış bilginin devletleri ve toplumları nasıl etkilediğini de görmüş oluyoruz. Yaşadığımız çağı ve bilgi kaynağımız olan interneti daha iyi anlamak için izlenilmesi gereken bir belgesel olduğunu düşünüyorum. İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler! OSMANLI’DA ŞİFA YÖNTEMLERİ “Şifasız hastalık yoktur; irade eksikliğinden başka. edilirdi. Duygu ve düşüncelerin tüm bedeni etkilediği Değersiz bitki yoktur; tanınmamasından başka. \" düşünülür; nefret, kıskançlık gibi kötü duygulardan uzak durulurdu. İbn-i Sina Eski çağlardan itibaren hastalıklar ve tedavileri Anadolu Selçuklu döneminde sağlık hizmetleri eli ile insanın olduğu her yerde karşımıza çıkmaktadır. yürütülen darüşşifalarda verilmekteydi. Bu miras Dolayısıyla her medeniyet kendine has tedavi Osmanlı tarafından devam ettirilerek, vakıflara bağlı yöntemleri geliştirmiş, bu yöntemleri literatürlerine imaretlerde yoksulların karnı doyurulup katmışlardır. Osmanlı hekimleri eski Anadolu darüşşifalarda hastalar tedavi edilmiştir. Osmanlı tıbbında ve antik kültürlerde olduğu gibi Ahlat’ı Erbaa devleti birçok başarılı hekimi bünyesinde (4 hılt teorisi) denilen ve insan vücudundaki dört barındırmıştır. Bunlardan en bilindikleri; Fatih Sultan temel unsurun uyumunun bozulmasıyla hastalıkların Mehmed'in hocası olarak bilinen tıp insanı başladığını savunmuşlardır. 4 hılt teorisi insan Akşemseddin (Mehmet Şemseddin), Konyalı olduğu vücudunda bulunan kan, balgam, sarı ve kara safra rivayet edilen Celaleddin Hızır, padişah hekimi dediğimiz sıvıların doğanın hava, su, ateş ve toprak sıfatıyla I . Selim’in seferlerine katılan Hakîm Şah unsurlarıyla uyum içinde olmasıdır. İ nsanlarda Mehmed Kazvinî, Mehmed Bin Mahmud-ı Şirvani ve mizaçların farklı olmasının sebebi bu hılt İbn Şerif isimli hekimlerdir. Bu hekimler birçok karışımlarının her insanda farklı olmasıdır. Osmanlıda eserler vermişlerdir. Bu eserler zamanlarının her insan mizacına uygun beslenir ve tedavi edilirdi. hekimleri tarafından yaygın olarak istifade edilmiş ve tıp medreselerinde ders kitabı olarak yüzyıllarca Osmanlı’da hastalıkları tedavi etmek değil, sağlıklı okutulmuştur. bir hayat düzeni oluşturmak önemliydi. Osmanlı Osmanlı döneminde bitkilerle tedavi (macun, şerbet, hekimlerine göre sağlıklı yaşamın temellerini hidrolatlar-çiçek suları (Mai karanfil, Mai gül gibi.), oluşturan unsurlar yeme, içme, hava, hareket, güzel kokular, buhurlar, tütsüler) şifahanelerde arınma, uyku, duygu ve düşüncelerdi. Hekimlerin tedavilerde kullanılan yöntemlerdendir. Diğer tedavi ELMAS NUR EKMEKÇİBAŞI uygun gördüğü yaşam şeklinde az yemeli, yöntemleri ise kan almak, hacamat, sülükle tedavi, acıkmadan sofraya oturmamalı, doymadan sofradan kusturucular, lavman, kupa tedavisi ve müzikle kalkılmalı, çok çeşitli yemek yerine az çeşit yenilmeli, tedavi gibi unsurlardı. Salgın hastalıkların olduğu özellikle kan yapıcı yiyecekler (koyun eti, buğday, dönemlerde, hekimler havanın hastalık taşıdığını bal, yumurta ve tereyağı gibi) tercih edilmelidir. İki düşünerek salgın hastalığın zararını en aza indirmek öğün yemek yemenin insan vücudu için yeterli için çeşitli güzel kokuların (kafur, sandal ağacı, olduğunu düşünmektedirler. Osmanlı toplumu gülsuyu ve ağaç kavunu meyvesi gibi) ve bazı geçmişte 450 yıl boyunca iki öğün yemek yiyen bir tütsülerin (üzerlik ve ardıç dalı gibi) kullanılmasını toplum olmuştur. Beslenmenin yanında hareket tavsiye etmişlerdir. Bu dönemlerde içtikleri suları etmenin de önemli olduğunu düşünerek vücudun kaynatıp soğutarak içmiş, mikroplardan neredeyse tüm iskelet ve kas sistemini çalıştıran arındırmışlardır. Ayrıca sokaklar, toplu mekanlar, girya antrenmanını çoğunlukla yapmışlardır. Osmanlı özellikle ibadethaneler devlet tarafından dezenfekte hekimlerine göre temiz dağ havası solumak insan edilmiştir. Günümüzde, Edirne Sultan II. Beyazıt sağlığına önemli derecede katkı sağlamaktaydı. Külliyesi Sağlık Müzesi olan medresede osmanlı Ayrıca vücudu hacamat gibi tedavi yöntemleriyle tedavi yöntemleri halen sergilenmektedir. KAYNAKLAR arındırmak ve günde ortalama 8 saat uyumak sağlıklı https://bit.ly/3oBPbFc bir hayat düzeni için hekimler tarafından tavsiye https://bit.ly/3wGDYX0 https://bit.ly/3vzelag

TÜKETİMİ ARTTIRILMASI GEREKEN BESİNLER SEBZE VE MEYVELER Taze sebze ve meyveler vitamin, mineral, posa ve birçok fonksiyonel besin bileşenini sağlayan önemli bir besin grubudur. Birçok sebze ve meyve diğer besinlere kıyasla çok daha düşük enerji içeriğine sahiptir. Bu nedenle taze sebze ve meyveler günlük beslenmede özellikle kilo vermek isteyenlerin diyetlerinde mutlaka yer almalıdır. Taze sebze ve meyve tüketiminin artırılması kalp hastalıkları, inme ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalıklara karşı koruyucudur. Yapılan çalışmalar ile; meyve ve sebze çeşitlerini düzenli bir şekilde tüketenlerin kanser gelişim riski açısından bunları az tüketenlere kıyasla daha az risk altında olduğu ortaya konulmuştur. Meyve ve sebzelerin ağız, özefagus, akciğer, mide, kolorektum, gırtlak, pankreas, meme ve prostat kanserini azalttığı rapor edilmiştir. Sıvı ve posa içeriklerinin yanı sıra meyve ve sebzeler içerdikleri yüksek seviyedeki vitamin ve mineraller bakımından önemlidir. Özellikle antioksidan özelliği olan A vitamini, C vitamini ve beta-karoten için sebze ve meyveler en iyi kaynaktır. Bu vitaminlerden başka sebze ve meyvelerin B6 vitamini, folik asit, K vitamini, E vitamini ve niasin içerikleri de önemlidir. Ayrıca bileşimlerindeki potasyum, selenyum, silikon, sülfür, bakır mineralleri bakımından dikkate değer özellikteki gıda gruplarıdır. Özellikle sebzeler düşük enerji içerikleri nedeniyle de vücut ağırlığı artışının önlenmesinde rol alırlar. Sağlık etkileşimleri nedeniyle taze sebze tüketimi sağlayan salatanın her öğünde yemeklere eşlik etmesi önemlidir. Günlük diyette meyve tüketimi kurutulmuş meyveler ve taze meyve sularından da karşılanabilir. Ancak kurutulmuş meyveler su içeriklerini kaybettikleri için taze meyvelere kıyasla daha yüksek düzeyde enerji içerirler. Bu nedenle yetişkinlerin kurutulmuş meyve tüketiminde porsiyon miktarlarına dikkat etmeleri gereklidir. Çocukların beslenme çantasında ise çikolata, cips, kek, bisküvi vb. enerji, yağ, tuz ve şeker içeriği yüksek olan besinler yerine kurutulmuş meyvelerin porsiyon miktarlarına dikkat edilerek bulundurulması sağlanmalıdır. Taze meyve sularında meyve posasından yararlanılamadığı gibi bekletildiğinde birçok vitaminin kaybı da gerçekleşir. Bu nedenle taze meyve suyu tüketimi yerine meyvenin kendisinin tüketilmesi tüm besin ögelerinden yararlanılmasını sağlar. Ancak taze meyve suları şekerli, şeker ilave edilmiş ve gazlı içeceklerin tüketimi yerine tercih edilmelidir. Sebze Meyve Tüketimi İçin Öneriler • Her gün en az 400 g (en az 5 porsiyon) taze sebze ve meyve tüketilmelidir. • Beş porsiyonun üç porsiyonu sebze ve iki porsiyonu meyve olmalıdır. • Üç porsiyon sebzenin de bir porsiyonunun yeşil yapraklı sebze olmasına ve çiğ tüketilmesine dikkat edilmelidir. • Taze sebze ve meyve tüketiminde mevsiminde yetişen ürünler tercih edilmelidir. • Özellikle farklı renklerde sebze ve meyve tüketimi günlük diyetin çeşitlendirebilmesi açısından önemlidir. ZEYNEP SENA YAVUZ KAYNAKÇA: Türkiye Beslenme Rehberi 2015 Sezgin, A. (2014). Meyve, Sebze ve Sağlımız. Journal of Tourism and Gastronomy Studies 2/2 (2014) 46-51

ŞEYTANIN HİLELERİ 2 ESMA ÇETİN Vefat eden insanların birçoğunun duyduğu ilk pişmanlık, şeytanı finansal danışmanları olarak edinmiş olmalarıdır. İnsanların İlk Pişman Olacağı Şey: Onlar, kıyamet gününde gelip, hayata geri döndürülmek için Allah'tan bir başka şans daha isteyenlerdir. Neden? ‫ قدصأف‬ki böylece infak edebilsinler ve sadaka verebilsinler. Şeytanın hilesi (2/268)‫ َ ْر َقفْلاُ ُمكُدِعَي‬sadaka vermek üzere olan kişiyi gelecek ile ilgili çok endişelendirmesidir. Kişinin aklına senaryolar getirmeye başlar. Mesela der ki; Sen evlenmek üzere olan birisin. Bu yüzden her bir kuruşu biriktirmelisin. Sana gelince sen bebek bekliyorsun ve araştırmalar gösteriyor ki bir çocuğu 17 yaşına gelinceye kadar büyütmek için birikim yapmalısın. Sen hala sadaka vermeyi mi planlıyorsun? Ayrıca senin 500 tl mi dünyanın açlık probl emini çözecek? Aynı şeytan;‫( ءِءَٓا ْشحَ ْفلِابْ ُم ُكرُ ْمَأ َيو‬2/268) Facebook rekl aml arında ve başka yerlerde ortaya çıkıp kişinin parasını harcaması ve en işe yaramaz şeyleri satın alması için tavsiye vermeye çalışacaktır. Onun zararlı finansal tavsiyeleri her tarafta görülebilir. Bu yüzden Allah'tan iki tane finansal tavsiye alınması gerekir. 1. Kişi tam sadaka vermek üzereyken –özellikle de zekatı verecekken- gelecekle ilgili şeyler düşünmeye ve işten çıkarılabilme ile ilgili endişelenmeye başladığı an kişiden değil şeytandan gelen bu düşüncelere 'E'uzu billahi mines-şeytan'- 'Allah'ım beni şeytandan koru diyerek son verir. şeytan kaçacak ve finansal danışmanlık işine son verecek. 2. Allah'ın vaadini hatırlamak;‫( ًءا ْلضَ َفوُ ْهنِمً َة ِر ْفغَم‬2/268) Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vaad eder. Kişinin verdiği sadaka kadarını değil -bu da oldukça harika olurdu- verilen sadakadan daha fazlasını geri verir. Hz. Peygamberin (s.a.v.) söylediğine göre, çölde yürüyen bir adam vardı. O adam bir buluttan ses geldiğini duydu. O ses 'Filan kişinin bahçesinin üzerine yağ dedi. Bulut bu talimatı alıp hareket etmeye başladı. Adam duyduğu şeyden dolayı şok oldu ve bu bulutu takip etmeye karar verdi. Bulut durana kadar hareket etmeye devam etti ve sonra kayalık bir zemin üzerine yağdı. Gidebileceği birçok kanal vardı. Burada bir kanal, şurada bir kanal, orada bir kanal... Ama bütün yağmur belirli bir kanalın üzerine yağdı. Adam, suyu bahçesine gelmesi için kürekle yolu açan bir kişi bulana kadar o kanalı takip etti. Adam, bahçenin sahibine 'Adın ne?' diye sordu. Bahçe sahibi 'Adım filandır' dedi ve adamın buluttan geldiğini duyduğu sesi ismin aynısı ile cevap verdi. Bahçe sahibi adama 'Neden adımı soruyorsun?' diye sordu. Adam dedi ki: 'Bu suyun ait olduğu buluttan gelen bir ses duydum. O ses 'Filanın bahçesine yağ diyordu. 'Paran ve bahçem ile ne yapıyorsun?' Bahçe sahibi dedi ki: 'Durum bu ise ve buluttan böyle bir şey duyduysan malımı nasıl harcadığımı seninle paylaşacağım. Toprağın mahsulünün 1/3' ini sadaka olarak veriyorum. Sonra dedi ki: '1/3'ini kendim, ailem ve çocuklarım için harcıyorum. Ve son 1/3'ini de ileride yatırım yapmak için saklıyorum.' Kişi sadaka verirse Allah'ın finansal tavsiyesine güveni boyutunda bir bulut elde eder. Bulut araba alınırken harika bir anlaşma olabilir ya da bir tür zarardan korunma olabilir. Ekonomi farklı söylese de o bulut gelir ve nimetler kişinin üzerine yağar. Çünkü şeytan bir hilekardır! Allah er-Rezzak'tır. Asla vaadinden dönmez.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook