Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore hematoloji_terimler

hematoloji_terimler

Published by 333 Reklam, 2019-11-30 06:24:38

Description: hematoloji_terimler

Search

Read the Text Version

Hematoloji Terimleri SUNUŞ Bilim evrenseldir ancak bilimi anlamak ve anlatmak konusunda anadilin kullanılması önem taşımaktadır. Diğer bilim dallarında olduğu gibi Hematoloji (kanbilimi) alanında da bilimsel ilerleme çok hızlı olmaktadır. Özellikle yeni teknoloji, yöntem ve tedavilerin devreye girmesi ve bunun yabancı dilde olması kanbilimi ile ilgili terimlerin Türkçeye çevrilmesini gerekli kılmıştır. Atatürk’ün “Türk dili dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlensin” sözleri bize bu çalışmada yol gösterici olmuştur. Bizler bu çalışma ile elimizden geldiği ölçüde Kanbilimi terimlerinin Türkçe karşılığını bularak yeni neslin bunları Türkçe öğrenmesi için yardımcı olmayı amaçladık. Örneğin artık; eozinofil gülyuvar, nötrofil bozyuvar, bazofil moryuvar olarak Türkçe- mizde karşılıklarını bulmuştur. Bu çalışma ile Türkçenin Atatürk’ün de dediği gibi “şuurla işlen- diği takdirde” gerek bilim gerek sanat gerekse hayatın her alanında yeterli olabilecek zenginlikte olduğunu göstermektedir. Eksiklerimiz, hatalarımız olabilir ancak bu çalışma bir bayrak yarışının sadece başlangıcı olarak görülmelidir. Bizden sonra bu işe gönül veren meslektaşlarımızın bunu daha ileri götüreceğine inancımız tamdır. Öte yandan bu çalışmanın diğer bilim dalları için de yol gösterici olmasını ve bilimsel sözcükleri Türkçe karşılıkları ile kullanmaya teşvik etmesini umuyor ve diliyoruz. Bu çalışmaya bizi teşvik eden, ortam sağlayan Türk Dil Kurumu Başkanı, TDK Tıp Terimi Çalışma Grubu başkanı ve üyelerine teşekkür ederiz. Kanbilimi hekimlerine, sağlık çalışanlarına, tüm hekimlerimize ve öğrencilerimize faydalı olması dileğiyle. Saygılarımızla, Prof. Dr. İsmet Aydoğdu Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı 1



Hematoloji Terimleri A akıcılık absolü absolute mutlak ağızsı alyuvar stomatocyte Alyuvarların orta soluk- absorban absorbant 1. Soğuran 2. Emici absorbans absorbance soğurganlık luğunun değişik nedenlerle ağız şeklinde yassı ve uzamış absorpsiyon absorption 1. Soğurma 2. Emilim ACD çözeltisi ACD solution Kan torbasında kanın görülmesi. stomatosit ağrıkeser analgesic Ağrı duyusunu ortadan kaldıran sağlıklı şekilde saklanabilmesini sağlayan asit, sitrat ve (ilaç, madde vb.). analjezik dekstroz çözeltisi. ağsı alyuvar reticulocyte Kansızlıkların ayırıcı tanı- adenin adenine Kan torbalarındaki besleyici çözelti- sında yol gösteren, RNA içeriğinden zengin olduğu için lerde bulunan ve nükleik asitlerin parçalanması ile ortaya mavi boyanan, genç ve olgunlaşmamış çekirdeksiz alyu- çıkan maddelerden biri. adenomatöz adenomatous bez urumsu var. retikülosit adenomegali adenomegaly bez büyümesi ajan agent Fiziksel, kimyasal veya biyolojik etki göster- adenopati adenopathy ak kan bezi hastalığı adeziv adhesive yüzeye yapışkan me gücü olan madde, ilaç. etken adjuvan adjuvant artırgan ajitasyon agitation 1. Kışkırma 2. Çalkalama adölesans adolescence ergenlik ajitatör agitator Bir sıvıyı çalkalayarak karıştıran ay- adsorban adsorbent yüzergen adsorpsiyon adsorption yüzerme gıt, çalkalayıcı adült adult erişkin ajite agitated 1. Kışkırtılmış 2. Çalkalanmış afebril afebrile ateşsiz ak kan lymph Akyuvar içeren, kan plazmasına benze- aferez apheresi ayırseç agar agar Agar isimli deniz yosununun kurutulmasıyla yen renksiz sıvı. lenf ak kan bezi hastalığı lymphadenopathy Ak kan elde edilen, kültür ekimi ve elektroforez amacıyla kulla- bezlerinin büyümesi ya da işlev bozukluğuyla belirgin nılan madde. agglutinin agglutinin Kendisinin yapımına neden sayrılık türü. lenfadenopati, adenopati akan gözeölçer flowcytometre İmmünolojik ve olan antijenle birleşerek gözelerin yan yana gelmesini sağ- köken özelliklerini ortaya çıkaran boyalarla boyan- layan protein yapısında antikor. aglomerat agglomerate kütlesel yığışım mış hücrelerin tek tek geçtikleri bir süreçte, geçen aglütinasyon agglutination kümeleşim agonist agonist etkideş hücrenin özelliklerini algılayanı ve algılananları yo- agregan aggregant yığıştırıcı agregasyon aggregation yığışma rumlayan bilgisayar ve parçalarından oluşan cihaz. agregat aggregate yığışım agresif aggressive saldırgan flovsitometre agresyon aggression saldırganlık akantosit acanthocyte tırtıklı alyuvar agrometre aggrometer yığışımölçer akış basamakları algorithm Bir sorunun çözümü ağdalılık hyperviscosity 1. Akışkanlığa karşı gösteri- için iyi tanımlanmış aşamalı kurallar dizisi. algoritma len direncin artması durumu. 2. Akışkanın molekülleri akışkan liquid Doğal hâlinde akmaya hazır olan mad- arasındaki iç sürtünmenin artışı. hiperviskozite karşıtı: de. akışmaz viscous, viscose Aşırı yapışkanlık ya da düşük akışkanlık özelliği olan sıvı. kıvamlı, visköz akışmazlık viscosity Sıvının akışkanlık özelliğinin azalması. viskozite, kıvamlılık akinezi akinesia hareketsizlik, devinimsizlik akkiz acquired edinilmiş aklorhidri achlorhydria mide asitsizliği akrosiyanoz acrocyanosis Parmak uçlarının oksijen 3

Sözlük Dergisi azlığı veya beslenme bozukluğuna bağlı morarması. kanserine benzer şekilde artışı. lökomoit reaksiyon akselere accelerated ivmelenmiş alel allele eş gen aksesuar accessory ek alerjen allergen duyarlatan aktifleştirilmiş kısmi tromboplastin zamanı ALG antilymphocytic globulin “Antilenfositik globü- activated partial thromboplastin time 1. Temas faktör- lin” teriminin kısaltması. lerinin aktifleşmesinden fibrin pıhtısı oluşumuna kadar algoritma algorithm akış basamakları alloantikor alloantibody Kişinin kendi doku anti- geçen zaman. 2. Sitratlı kana fosfolipit ve kalsiyum katıl- jenlerinden farklı dizilişle karşılaştığı zaman geliştirdiği dıktan sonra temas faktörlerinin aktivasyonu ve intrensek bağışıklık proteinleri. pıhtılaşma sistemi şelalesi yoluyla fibrin pıhtısı meydana allogreft allograft türdeş yama almaç receptor Çeşitli uyarıları alabilen ve duyu or- gelmesi zamanı. kst. aPTT aktifleştirilmiş protrombin kompleksi kon- ganlarının yapısında bulunan özelleşmiş hücre, hücre santresi activated prothrombin complex concentrate grupları ya da sinir uçları. reseptör Havuzlandırılmış plazmadan hazırlanan, içinde K vitami- alyuvar red blood cell, erythrocyte Akciğerlerden nine bağlı (aktif faktör VII, X, IX ve V), kinin sistemi ve dokulara oksijeni, dokulardan akciğerlere karbondioksiti faktör VIII bulunan kan ürünü. taşıyan kan hücresi (alyuvar). eritrosit akut acute ivegen alyuvar çökme hızı erythrocyte sedimentation rate akut faz proteini acute phase protein ivegen faz Pıhtılaşması sitratla önlenmiş tam kanın içindeki alyuvar- tepken proteini akut lenfoblastik lösemi acute lymphoblastic le- ların yer çekimi etkisi ile çökme hızının ölçülmesi. eritro- ukemia Akyuvarların ak kan öncü hücrelerinin olgun- sit sedimantasyon hızı kst: ESR laşma ve farklılaşmasının durması ve bunların anormal alyuvar kümeleşmesi hemagglutination Alyuvarla- çoğalmasına bağlı meydana gelen kötücül kan kanseri. rın birbirine antikor, virüs ve lektin gibi bağlayıcı aracılığı ivegen lenfoblastik kan kanseri kst. ALL ile bağlanarak kümelenmesi. hemaglütinasyon akut miyeloblastik lösemi acute myeloblastic alyuvar yapımı erythropoesis Doğum öncesi özellik- leukemia Akyuvarların öncü hücrelerinin olgunlaşma le dalakta, doğumdan sonra kemik iliğinde eritrosit yapı- ve farklılaşmasının durması ve bunların anormal çoğal- mı. eritropoez masına bağlı olarak meydana gelen kötücül kan kanseri. amiloidoz amyloidosis Süreğen, kalıtımsal hastalıklar ivegen miyeloblastik kan kanseri kst: AML ve kanserlerde, kalp, böbrek, karaciğer gibi organlarda akyuvar leukocyte Kemik iliği, kan ve ak kan bezle- suda erimeyen nişasta benzeri protein birikmesine bağlı rinde vücut savunmasında görevli, çekirdekli bağışıklık yaşamsal işlevlerin bozulması durumu. hücresi. lökosit amiloit amyloid Dokularda biriken ve onların işlev- akyuvar artışı leukocytosis Kanda akyuvar sayısının lerinin bozulmasına neden olan anormal nişasta benzeri enfeksiyon, yangı, tümör gibi nedenlerle normal değerle- protein. rin üzerinde bulunması. lökositoz AML acute myeloblastic leukemia “Akut miyeloblas- akyuvar azlığı leukocytopenia Kanda dolaşan akyu- tik lösemi” teriminin kısaltması. var sayısının normal sınırın altında olması. lökopeni ampirik empiric görgüsel akyuvar dağılımı differential blood count Kanda analjezik analgesic ağrıkeser anaplastik anaplastic Köken aldığı hücreye az benze- dolaşan akyuvar tiplerinin oranlarının belirlenmesi. akyuvar tepkimesi leukemoid reaction Enfeksiyon, yen veya hiç benzemeyen hücre veya doku. anemi anemia kansızlık kanser gibi nedenlere bağlı olarak kanda akyuvarların kan 4

Hematoloji Terimleri anerji anergy Kuvvetli bir antijene karşı öğrenilmiş kilde üretilen ve özel yapıda protein. bağışıklığın yanıt verememesi. antilenfositik globülin antilymphocytic globulin anizositoz anisocytosis Çevresel kan yaymasında al- İnsan lenfositlerini yıkan ve sıklıkla organ nakillerinde yuvar büyüklüklerinin birbirinden farklı olması. Tam kan reddi önlemek için kullanılan kan serumu. kst. ALG sayımında alyuvar çap dağılım genişliğinin (RDW) %14 antimetabolik antimetabolic yapım-yıkım durdu- üzerinde olması. ran, özümleme-yadımlama durdurucu anjiektazi angiectasis Kan damarlarının veya lenf da- antimikotik antimycotic mantarkıran antimikrobik antimicrobic mikropkıran marlarının anormal genişlemesi. antimitotik antimitotic mitozdurdurur anjiyogenez angiogenesis damar oluşumu antineoplastik antineoplastic kanser ilacı anormal abnormal normal dışı antipiretik antipyretic ateş düşürücü antiagregan antiaggregant yığışımönler antisepsis antisepsis mikrop kırma antibakteriyel antibacterial bakterisavan antiseptic antiseptic mikropkıran antibiyogram antibiogram Kültür ortamındaki antitoksik antitoxic ağı giderici antitrombotik antithrombotic Pıhtı topağı oluşu- mikroorganizmaların değişik antibiyotiklere gösterdiği munu önleyen. duyarlılığın belirlenmesi amacıyla yapılan in vitro analiz antiviral antiviral virüskıran anulosit annulocyte halka alyuvar sonucu. anüler annular halka biçimli antibiyotik antibiotics Hastalık etkeni mini canlıla- aplastik aplastic gelişmemiş aplastik anemi aplastic anemia Kemik iliğinin yağ- rın gelişimini durdurmak veya öldürmek amacıyla kulla- lanması ve kan gözelerinin azalması sonucu enfeksiyon- nılan kimyasal madde. antidot antidote ağısavar lara eğilim, kansızlık ve kanamalarla seyreden ölümcül antienflamatuar anti-inflammatory yangıgiderir antifosfolipit antikor antiphospholipid antibody hastalık. aplastik kriz aplastic crisis Doğuştan hemolitik ane- Varlığında pıhtılaşmanın uzadığı, pıhtı topağı eğiliminin milerde alyuvar üretiminin virüsler ve başka etkenlere arttığı ve tüketim trombositopenisi olduğu kardiyolipin bağlı aniden duraklaması sonucu gelişen derin kansızlık. ve beta 2 glikoprotein-1 gibi fosfolipitlere karşı oluşan alyuvar üretememe krizi antikor. aplazi aplasia Bir organın ya da dokunun gelişmeme- antifungal antifungal mantarkıran antiglobülin testi antiglobulin test Alyuvar üzerine si. gelişmezlik aplazik aplastic gelişmemiş bağlanan ancak kümeleşme yapmayan antikorların varlı- apopitoz apoptozis programlı göze ölümü artakalan residual Bir hastalığın iyileşmesinden ya da ğının aranması için, yıkanmış alyuvara karşı insan immün birincil bir lezyonun kaybolmasından sonra devam eden. globülini antikoru damlatılarak ve kümeleşmenin varlığı rezidüel (I) aranarak yapılan test. antiimmün globülin test, direkt artefakt artefact görüntübozan artırgan adjuvant Diğerinin etkisine yardımcı olan Coombs testi antihemofilik antihemophilic hemofiliye karşı madde, ilaç veya tedavi. adjuvan antihemorajik antihemorrhagic kanamadindirir asalaksavar antiparasitic Bağırsak ve diğer organlar- antihistaminik antihistaminic histaminönler antijen antigen bağıştıran daki asalakları gideren (madde). antikoagülan anticoagulant pıhtıönler antikor antibody B kökenli ak kan gözeleri tarafından antijenin belirli bir bölümünü özgül olarak tanıyacak şe- 5

Sözlük Dergisi asemptomatik asymptomatic belirtisiz bağlar molekül ligand Bir almaca seçici olarak ve asepsis asepsis mikroptan arındırma yüksek çekim gücüyle bağlanan molekül. ligant aseptic aseptic mikropsuz asiklik acyclic döngüsüz bakla ağılanması favism Glikoz 6 fosfat dehidroge- asiyanotik acyanotic morarmasız naz enzim (G-6PD) eksikliği olanlarda baklagillerin yen- aspirasyon aspiration emme aspiratör aspirator emmeç mesine bağlı alyuvar yıkımı ve sarılıkla seyreden kansızlık. aspleni asplenia dalak yokluğu asplenik asplenic dalaksız favizm ateş febris, fever Vücut sıcaklığı artışı. bakteridurduran bacteriostatic Bakterileri öldür- ateş düşürücü antipyretic Vücut sıcaklığını düşüren (madde). meden onların büyümesini ve üremesini yavaşlatan ya da ateşsiz afebrile Ateş yüksekliği bulunmaması. afebril ateşyapmayan apyretic Vücuda girdiği zaman ateş durduran herhangi bir fiziksel, kimyasal ya da biyolojik yapan bütün etkenlerden arındırılmış (madde). ATG antithymocytic globulin “Antitimositik globü- etken. bakteriyostatik lin” teriminin kısaltması bakterikıran bactericide Bakterileri öldürme özelliği atipik atypical sıra dışı avasküler avascular damarsız olan herhangi bir fiziksel, kimyasal ya da biyolojik etken. ayırseç apheresis İstenilen kan bileşeninin seçilip ayrı- larak geri kalanın hastaya ya da bağışçıya verilmesi işlemi. bakterisit bakterisavan antibacterial Bakterinin gelişmesini aferez, kan bileşenleri ayrıştırması ayrı tür yaması heterograft Ayrı türden alınan doku veya üremesini önleyen ya da öldüren (madde). antibak- parçası. heterogreft teriyel ayrılım diastasis Bütünlüğünün korunması gereken bakterisit bactericide bakterikıran bakteriyemi bacteremia kanda bakteri bir doku veya yapının ayrı bulunması. diyastaz bakteriyoloji bacteriology bakteri bilimi bakteriyostatik bacteriostatic bakteridurduran B bazofil basophil moryuvar bağışık immune Bağışıklık sisteminin uyarılması ile bazofili basophilia Kanda moryuvarların artışı. kişinin hastalığa karşı direncinin gelişmesi. immün bazofilik stipling basophilic stippling mor nokta- bağışıklama immunization Aşılarla ya da hastalığın geçirilmesi ile bağışıklık sistemin güçlenmesi sonucunda lanma hastalığa karşı dirençli olma durumu. immünizasyon belirteç marker Beden dokusu ve sıvılarında genellik- bağışıklık immunity Aşılarla veya mikroorganizma- larla uyarılma sonucu hastalıklara karşı dirençli hâle gel- le tanı koydurucu veya tedaviyi yönlendirici gösterge. meyi sağlayan vücudun savunma sistemi. immünite belirtisiz asymptomatic Hastalığa ait herhangi bir bağıştıran antigen Vücuda girdiğinde kendisine özel bağışıklık yanıtı oluşturan madde. antijen bulgu ve belirti göstermeyen. asemptomatik bağlanım association İki ya da daha fazla özelliğin belirtiveren symptomatic Hastalıkların belirtilerine birlikteliği. yönelik (tanı, sağaltım). benekyuvar granulocyte Sitoplazmasında koyu renkli granüller bulunan ve vücut savunmasında rolü olan çekir- dekli akyuvar. granülosit, tanecikli akyuvar benign benign iyicil beyin-omurilik sıvısı cerebrospinal fluid, CSF Be- yin karıncıklarını, omurilik kanalını, beyin ve omuriliği saran zarların arasındaki boşluğu dolduran, sürekli yeni- lenen sıvı. kst. BOS biçim bilimi morphology Organizmaların dış görü- nüşünü, biçimini ve yapısını inceleyen bilim alanı. 6

Hematoloji Terimleri biçimsel morphologic Şekil veya yapıyla ilgili. mor- sekiz rakamı şeklinde boyanmış çekirdek zarı artıkları. folojik cross match cross match çapraz karşılaştırma binoküler binocular çift gözle Ç bireşim synthesis 1. Element veya başka maddeleri bir çalkalama agitation Pulyuvar süspansiyonu (ayransı) araya getirerek bileşik oluşturma. 2. Öncülden varılan so- içinde pulcukların kümelenmesini (agregasyon) engelle- nuca giden düşünme biçimi. mek için torbaların özel aygıt ile sürekli, yumuşak, yatay birim unit 1. Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri. ve ritmik hareketlere maruz bırakılması. 2. Ölçüm standardı olarak kabul edilen miktar. ünite çalkalanmış agitated Sallanarak içinde hava kabar- birimölçek dose Bir ilacın ya da ışının belirli bir za- cıkları oluşturulmuş (sıvı). ajite (I) man diliminde kullanılması gereken miktarı. doz çalkalayıcı agitator Bir sıvıyı çalkalayarak karıştıran birimölçekleme dosage Belirli bir ilaç dozunun, be- aygıt. ajitatör (II) lirli bir süre ve sıklıkta organizmaya uygulanması. dozaj çapraz karşılaştırma cross matching Kan, doku ve birinci faktör factor I fibrinojen organ aktarımından önce alıcı ve vericinin kan örnekleri- birincil primary Önce gelen, öncelikli olan. primer nin eşleştirilerek uyumunun değerlendirilmesi. bisitopeni bicytopenia çift göze azlığı çekinik recessive Her iki cinse ait benzeşik kromo- biyopsi biopsy parçaalım zomlarla taşındığında kendini belli eden kalıt. resesif blast blast Olgunlaşmış hücreye ait özelliklerin görül- çevresel peripheral Hücre, doku, organ ve sistem gibi mesinden önce farklılaşmasını tamamlamamış, mavi si- oluşumların merkezinden uzak. periferik toplazmalı, çekirdek kromatin ağı gevşek, çekirdekçikleri çift göze azlığı bicytopenia Kan gözelerinden her- belirgin genç göze. blast hangi ikisinin sayısının birlikte azalması. bisitopeni bol veriş bolus İlacın bir defada ve hızla verilmesi. çift kör double blind Araştırma kapsamına alınan de- bolus bolus bol veriş neklere hangi yöntemin uygulandığını hem araştırmacıla- BOS cerebrospinal fluid “Beyin omurilik sıvısı” ifa- rın, hem de deneklerin bilmemesi. desinin kısaltması. çoğalımönler antiproliferative Bir dokuda hücrele- bozuk alyuvar üretimi dyserythropoiesis Doğuştan rin çoğalmasının önlenmesi. diseritropoetik anemiler ve edinilmiş olarak miyelodisp- çok biçimli alyuvar poikilocytosis Alyuvar şekilleri- lastik anemilerde kemik iliğinde alyuvarların yıkılması ve nin birbirinden farklı olması durumu. poikilositoz etkisiz üretimi. diseritropoez çok çekirdekli multinuclear Çok çekirdeği olan bozyuvar neutrophil İki-dört çekirdekli, sitoplazma- göze. multinükleer larında renkli taneciklerin bulunduğu vücut savunmasın- çoklu multiple Birden çok olan. da yer alan akyuvar. nötrofil çomak parmak clubbed finger, drumstick finger buffy coat buffy coat Pıhtılaşması engellenmiş olan Sıklıkla süreğen solunum, dolaşım ve sindirim sistemi kanın merkezkaç aygıtında çevrilmesiyle elde edilen, altın- hastalıklarında el parmaklarının davul tokmağı hâlini da alyuvarların, üstünde plazmanın bulunduğu pulyuvar alması. ve akyuvar bakımından zengin, sarımsı beyaz katman. çomaklaşma clubbing Sıklıkla süreğen akciğer ve bulaşkesen antiinfective Enfeksiyonu önleyen ya da yürek hastalıklarında el ve ayak parmaklarının davul tok- gideren (madde). mağı şeklini alması. çözelti solution Katı, sıvı ve gaz evrelerinde bulunan C maddelerin molekül ya da atomlarını bir arada tutan Cabot halkası Cabot’s ring Alyuvar içinde halka veya 7

Sözlük Dergisi kuvvetlerin yenilmesi sonucu ortaya çıkan sıvı. solüsyon delçıkar punch biopsy Tanı amacıyla özel bir aygıt çözülebilirlik solubility Katı, sıvı, gaz evrelerinde kullanarak deri ve mukozalardan küçük ve yuvarlak doku bulunan maddelerin molekül ya da atomlarınının başka parçası alma. punch biyopsi bir sıvı içinde dağılabilirlikleri. solübilite demir birikimi hemosiderosis Alyuvar içeren kan D ürünlerinin sık verilmesine bağlı olarak özellikle karaci- dağılım distribution 1. Damar ya da sinir ağının vücutta yayılımı. 2. Hastalık etkenlerinin ve lezyonların ğer, kalp ve pankreasta demir birikmesi. hemosideroz vücutta yayılıp dağılması. distribüsyon deneylik laboratory Ayrıştırma, birleştirme yoluyla dakrosit dacryocyte gözyaşı damlası alyuvar dalak çıkarımı splenectomy Dalağın ameliyatla çı- bir sonuca ulaşmak ya da teşhis koymak için çeşitli araçlar kartılması. splenektomi dalaksız asplenic Dalağı olmayan, dalağı alınmış. kullanılarak çeşitli bilim dallarıyla ilgili inceleme, araştır- dalaksızlık asplenia Dalağın olmaması durumu. da- lak yokluğu ma ve deneylerin yapıldığı özel donanımlı yer. laboratu- damar oluşumu angiogenesis Doğumdan önce ya da sonra damar gelişimi. anjiyogenez var damarlanım vascularization Dokuların gereksini- dengeleşim homeostasis Canlının beliren istek ve ge- mi olan damar gelişiminin doğal olarak sağlanması ya da cerrahi olarak damarsal işlevin yerine getirilmesi girişimi. reksinimlerinin yarattığı dengesizlik durumunu ortadan vaskülarizasyon kaldırarak dengenin yeniden sağlanması. damarsız avascular Damar içermeyen doku ya da deplesyon depletion 1. Tükenme 2. Silinme derece grade Kötücül ur dokusunun farklılaşma veya oluşum. de novo de novo Daha önce görülmeyen ilk kez ortaya hastalığın kötüleşme aşamaları. destrüksiyon destruction yıkım çıkan. yeni destrüktif destructive yıkıcı de novo de novo yeni detoksifikasyon detoxification ağısızlaştırma defibrinasyon defibrinogenation fibrinsizleşme dezenfeksiyon disinfection mikropsavma, mikrop- defisit deficit 1. Eksiklik 2. Farklılık deformasyon deformation biçimsizleşme suzlaştırma, bulaşsavma deformite deformity biçim bozukluğu dezenfektan disinfectant mikropsavar, bulaşsavar degradasyon degradation 1. Bozunma 2. Yıkılım DIC disseminated intravascular coagulation “Yay- değişik biçim variant Genetikte bir değişikliğe uğra- gın damar içi pıhtılaşma” ifadesinin İngilizce kısaltması. yan kalıtımsal bir karakter. variyant dışa sızım extravasation İçi boş oluşumlar ya da da- dejenerasyon degeneration yozlaşma dejeneratif degenerative yozlaştırıcı marlardaki sıvıların çevre dokulara sızması. ekstravazas- dekat decade onyıl dekompansasyon decompensation dengelenememe yon dekompanse decompensated dengelenememiş dışağı exotoxin Bakteriler tarafından salınan zehir. dekompresyon decompression bası giderme dekontaminasyon decontamination arıklaştırma egzotoksin difüz diffuse yaygın difüzyon diffusion 1. Geçiş 2. Yayılım DİK disseminated intravascular coagulation “Yay- gın damar içi pıhtılaşma” ifadesinin kısaltması. diseminasyon disemination 1. Serpilme 2. Yayılma disemine intravasküler koagülasyon dissemina- ted intravascular coagulation yaygın damar içi pıhtı- laşma diseritropoez dyserythropoiesis bozuk alyuvar üreti- mi 8

Hematoloji Terimleri disfibrinojenemi dysfibrinojenemia Pıhtı lifi olu- dual dual ikili duble double çift şumunda doğuştan veya edinilmiş hastalıklara bağlı bo- duyarlı sensitive Bir organın, duyu organının veya al- macın uyarıya yanıt verme yeteneği. sensitif zukluk. duyarlılık sensitivity Klinik veya biyokimyasal bir disfonksiyon dysfunction işlev bozukluğu tarama testinde gerçek pozitif sonuçlar saptanan hasta diskrazi blood dyscrasia kan göze bozukluğu dismorfik dismorphic bozuk biçimli sayısının, hastalığı olan hastaların toplam sayısına oranı. dismorfoloji dysmorphology biçim bozukluğu bilimi disosiyasyon dissociation 1. Ayrışma 2. Çözülme, sensivite düğüm node Ak kan düğümü gibi olağan ve olağan çözülüm displastik dysplastic yoz gelişik dışı oluşumların genel adı. ör. akkan düğümü displazi dysplasia yoz gelişim düğümcük nodule Genellikle kanser ve enfeksiyon dispozıbıl disposable kullanat disproteinemi dysproteinemia Plazma protein içe- hastalıklarında organ ve dokularda, görülen küçük yuvar- rikleri arasındaki dengenin bozulması. lak kütlesel oluşum. nodül diürnal diurnal gün boyu diyagnostik diagnostic tanısal E diyastaz diastasis ayrılım edinilmiş acquired Kalıtımsal olmayan, iç ve dış etki- diyatez diathesis yatkınlık ler sonucu ortaya çıkan. doğuştan demir birikimi hematochromatosis egzaserbasyon exacerbation azma egzojen exogenous dış kaynaklı Doğuştan bozukluğa bağlı vücutta fazla miktarda demir egzokrin exocrine dış salgı egzositoz exocytosis gözedışı atım toplanması sonucu karaciğer sirozu, şeker hastalığı ve de- egzotoksin exotoxin dışağı ekimotik ecchymotic morarmış ride renk artışıyla belirgin süreğen bir hastalık. hemok- ekimoz ecchymosis morartı eksizyon excision kesip çıkarma romatoz eksperimenta experimental deneysel doku geçimliliği histocompatibility Örgen veya ekspresyon expression 1. Genin kodlanmış bilgileri- nin yapısal ve işlevsel oluşumlara dönüşme süreci. dışa doku aktarımında alıcıyla vericinin dokularının uyuşma- vurum 2. Fizik veya ruhsal durumun yüzde yansıması. sı. doku bağdaşımı doku reddi rejection Aşılanmış ya da aktarılmış do- yüz ifadesi ekspresyon expression 1. Dışa vurum 2. İfade 3. An- kuya karşı bedenin verdiği olumsuz bağışık yanıt ve so- latım nuçta adı geçen dokunun ölmesi. rejeksiyon ekstramedüler extramedullary ilik dışı dolaylı indirect Doğrudan değil, aracılı veya başka bir ekstramedüller hematopoez extramedullary he- yoldan (oluşan). indirekt matopoiesis ilik dışı kan yapımı dominans dominance baskınlık ekstranodal extranodal düğüm dışı dominant dominant baskın ekstravasküler extravascular damar dışı donör donor verici I ekstravazasyon extravasation dışa sızım doz dose birimölçek ekstraversiyon extraversion dışa dönüklük dozaj dosage birimölçekleme ekstrensek extrinsic dışsal döngüsel cyclic Belli aralıklarla yinelenen. siklik döngüsüz acyclic Düzenli aralıklarla yinelenme yetisi- ni kaybetmiş. asiklik dry tap dry tap kuru ilik 9

Sözlük Dergisi el kılavuzu guideline Herhangi bir alanda ya da enfekte infected bulaşmış enfestasyon infestation asalak bulaşısı konuda bilgi veren, yol gösteren belge. enflamasyon inflammation yangı el kitabı manual Herhangi bir konuda, ilkeler, kural- enflamatuvar inflammatory yangılı engraftman engraftment 1. Yama tutma 2. Yamala(n)ma lar ve yönergeler içeren kolay taşınabilir kitap. manuel entoksikasyon intoxication ağılanma elektroforez electrophoresis Elektrik yüklü parçacık- entrensek intrinsic 1. İçsel 2. İçrek eozin eosin Gözelerin ve dokuların mikroskopla in- ların (iyon) iletken bir sıvı içerisinde elektrik akımı ile celenmesinde kullanılan gül kurusu renginde bir boya ayrılmalarını sağlayan analiz yöntemi. eliptosit elliptocyte yumurtamsı alyuvar türü. elle manual El becerisiyle çalıştırılan. eozinofil eosinophil gülyuvar elle yoklama palpation Elle varlığını duyumsamak. eozinofili eosinophilia Kan gülyuvar sayısının art- emboli embolus tıkaç embolizasyon embolisation 1. Tıkaçlama 2. Tıkaç- ması. eozinopeni eosinopenia Gülyuvar sayısının azalması. lanma epikriz epicrisis çıkış özeti emesis emesis, vomiting kusma eradikasyon eradication 1. Bir daha üreyemez du- emilim absorption Maddelerin dokular içine alınma- ruma getirme, hiçbir kalıntısını bırakmama. kökünü ka- sı. absorpsiyon (II) emilim bozukluğu malabsorption Besinlerin bağır- zıma 2. Bir hastalığın varlığına son verme ya da varlığına saklardan yeteri kadar emilememesi. malabsorpsiyon son verilmesi eylemi. yokedim emme aspiration 1. Çeşitli maddelerin istem dışı ola- ergen adolescent Ergenlik dönemindeki kişi. adölesan ergenlik adolescence İkincil cinsiyet özelliklerinin rak solunum yollarına alınması. 2. Vücut içi yapay veya belirmesiyle başlayıp bedensel büyümenin sonlanmasıyla doğal boşluklardan sıvı, hava ya da doku döküntülerinin biten dönem. adölesans negatif basınç uygulanarak dışarı alınması işlemi. erinlik puberty puberte emmeç aspirator Bir vücut boşluğu içindeki hava veya erişkin adult Bedensel gelişmesi ve olgunlaşmasını sıvıyı emerek boşaltan aygıt. tamamlamış. adült endositoz endocytosis gözeiçi alım eritem erythema Kılcal damarların genişlemesine bağ- endotel endothelium İçi boş organların iç yüzeyini lı olarak deride gözlenen kırmızılık. kaplayan göze katmanı. eritematöz erythematous kızarık, kızartılı durum endotoksin endotoxin iç ağı eritroblast erythroblast öncül alyuvar endüksiyon induction 1. Tetikleme 2. Başlatma eritrolösemi erythroleukemia Akut miyeloblastik 3. Uyarma kan kanserinin alyuvar öncüllerinden kaynaklanan tipi. endüksiyon induction 1. Olaylar zincirinin başla- FAB sınıflamasında M6. Di Guglielmo sendromu tılmasını sağlama. 2. Genel anestezi uygulamasında uy- eritromelalji erythromelalgia Ayak, el ve parmak- gun toplardamar içi ya da soluk yolu ile duyusuzlaştırıcı lara gelen oksijenin pulyuvar veya alyuvar artışına bağlı ilaçlar kullanılarak denetimli (kontrollü) bilinç kaybının azalması sonucu meydana gelen, özellikle aspirin alımıyla başlatılması. 3. Uygun toplardamar içi ilaçlar kullanıla- geçen kızarıklık ve ağrılı yanma. eritropoez erythropoesis alyuvar yapımı rak doğum eyleminin başlatılması. 4. Elektrik akımının eritropoietin erythropoietin Alyuvar öncül hücreleri- oluşması. nin üretimi için, çoğunluğu böbrekten ve kalanı karaciğerden endürasyon induration sertleşme, sertlik enfeksiyon infection bulaşma, bulaşı enfeksiyöz infectious bulaşıcı 10

Hematoloji Terimleri salgılanan, glikoprotein yapısında hormon. dırması. eritrosit erythrocyte alyuvar fagosit fagocyte yutar göze eritrosit sedimantasyon hızı erythrocyte sedimen- fagositoz fagocytosis göze yutumu faktör I factor I fibrinojen tation rate alyuvar çökme hızı familyal familial ailevi eritrositemi erythrocythemia kanbastı farklılaşım differentiation Göze veya dokuların baş- esansiyel essential 1. Temel 2. Nedeni bilinmeyen ESR erithrocyte sedimentation rate “Alyuvar çökme kalaşıp belirli bir işlevi olan gözelere ya da daha kötücül hızı” teriminin İngilizce kısaltması gözelere geçiş süreci. eş gen allele Aynı genin kromozom çiftlerinde eş de- farmakovijilans pharmacovigilance ilaç takip sistemi fatal fatal öldürücü ğer bölgede yerleşmiş olan ve anneden veya babadan gelen fatalite fatality öldürücülük kopyalarından her birisi. alel favizm favism bakla ağılanması faz phase dönem etiyoloji etiology 1. Neden 2. Neden bilgisi febril febrile ateşli etiyolojik etiological Nedenleriyle ilgili. febril konvülsiyon febril convulsion ateşli havale etki zayıflaması attenuation 1. Etkinliği azaltma, fenomen phenomenon görüngü zayıflatma, güçsüzleştirme. 2. Mikropların hastalık oluş- fenotip phenotype soyserim turmadaki gücünün azaltılması. 3. Radyasyon ışınlarının fenotipik phenotypic soyserimsel doku veya diğer yapıları geçerken radyoaktif özelliğinin ferri ferri Üç değerlikli demir iyonu. azalması. ferro ferro İki değerlikli demir iyonu. etkideş agonist 1. Gözelerde bulunan almaçlarda fiz- ferrum ferrum demir yolojik etkinliği uyaran ya da alıcılara çekim etkisi gös- fibrin fibrin Trombinin etkisiyle fibrinojenden olu- teren ilaç veya madde. 2. Aynı yönde etki eden (kas). agonist şan, kanın pıhtılaşmasını sağlayan, suda çözünmez lifli etkinleşme activation Bir süreci harekete geçirme işlemi. protein. pıhtı lifi etkinleştirici activator 1. Normalde etkin olmayan fibrino- fibrino- Pıhtılaşma bozukluklarındaki hasta- bir maddeyi etkin duruma geçiren madde. 2. Bir tepki- menin oluşumunu kolaylaştıran uyarıcı. lıklarda kullanılan ön ek. etkinlik activity Eylemde veya bir biçimde işler du- fibrinojen fibrinogen Kanın pıhtılaşması sırasında rumda olma. evalüasyon evaluation değerlendirme trombinin etkisiyle fibrine dönüşen protein yapısındaki evre stage 1. Hastalığın ya da kötü huylu oluşumun yayılma derecesi, canlıların gelişim aşamaları. 2. Belirli madde. birinci faktör kst: F I bulguların görüldüğü değişim ve gelişim aşamalarının her fibrinolitik fibrinolytic Pıhtı lifi erimesine yola açan biri. safha (madde). F fibrinoliz fibrinolysis pıhtı lifi erimesi F I factor I “Birinci faktör” ifadesinin kısaltması. fibrinsizleşme defibrinogenation Kanın pıhtılaşma- FAB French-American-British classification Akut lenfoblastik lösemiyi üç ve akut miyeloblastik lösemiyi sının azalması veya yokluğu. defibrinasyon sekiz tipe ayıran morfolojik ivegen kan kanseri sınıflan- fibrotik fibrotic bağsılaşmış fibröz fibrous bağsı flebotomi phlebotomy toplardamar kesisi floresan flourescent ışıkta parlayan, ışık yayan flovmetre flowmetre akışölçer flovsitometre flowcytometre akan gözeölçer 11

Sözlük Dergisi flovsitometri flowcytometry akan göze ölçümü mut, algılanabilir ve denenebilir olay ya da nesne, her- follow-up follow-up izlem fonksiyon function işlev hangi bir nesne ya da olayın algılanabilen yönleri. olgu, fonksiyonel functional işlevsel forward gruplama forward typing Alyuvarların oluşum, fenomen sahip olduğu ABO antijen tipini belirlemek için yapılan görüntübozan artefact Minigöreç incelemelerinde, test. fototerapi phototherapy ışık tedavisi çizelgelerde ya da görüntülemelerde doğal yapıya ait ol- fungus fungus mantar mayan karışıntılar. artefakt G göze ağılama cytotoxicity Bazı ilaçlar, kozmetikler, gate gate kapı geçimsizlik incompatibility uyumsuzluk ör. kan gru- çeşitli yiyecekler ve ağır kimyasal bileşenler gibi toksik bu uyumsuzluğu, Rh uygunsuzluğu gibi. gelişmemiş aplasic, aplastic gelişmezlikle ilgili etkenlerin neden olduğu patolojik hücre ölüm mekaniz- gen gene kalıtlık genom genome soykalıt ması. sitotoksisite genotip genotyp soyyapı göze ağılayıcı cytotoxic Göze ağılama özelliği olan. gingiva gingiva diş eti girişimsel invasive Damar, doku veya organ içine sitotoksik aletle girilerek uygulanan tanı ve tedavi işlemi. invaziv I göze azlığı cytopenia Kan göze sayısı azlığı. sitopeni girişimsel olmayan noninvasive Damar, doku veya göze bilimsel cytologic Kötücül ur gözelerinin sap- organ içine girilmeden uygulanan tanı ve tedavi işlemi. noninvaziv tanması için örnek (sidik, kan, beyin-omurilik sıvısı vb.) Glanzmann trombastenisi Glanzmann’s throm- basthenia Pulyuvarlarda glikoprotein IIb-IIIa eksik- gözelerin kalıtımsal ince yapısının minigöreçle incelen- liğinden kaynaklanan, deri ve mukoza kanamalarına yatkınlıkla seyreden, kanama zamanının uzun ve pıhtı mesi işlemiyle ilgili. sitolojik büzüşmesinin bozuk olduğu, sıklıkla otozomal çekinik göze erimesi cytolysis Hücrenin eriyip parçalanması. geçen işlev bozukluğu. göğüs orta boşluğu mediastinum Yanlardan akci- sitoliz ğerler, önden göğüs kemiği, arkadan omurgayla sınırla- göze kalıt bilimi cytogenetics Hücre kültürlerinde nan göğsün orta bölgesi. mediyasten görgüsel empiric Sağlam kanıtlar, bilgiler ya da ku- kromozomların sayısal ve yapısal özelliklerini, kromo- ramlar yerine yalnızca deneyim ve gözleme dayalı. am- pirik, görgül zomlar arası materyal değişimlerini inceleyen laboratuvar görülme sıklığı incidence İncelenen toplulukta belli bir zaman diliminde görülen belirli bir hastalığa yakalan- yöntemleri. sitogenetik mış yeni olguların oranı. insidans göze oluşumu cytogenesis Hücre gelişmesi ya da hüc- görüngü phenomenon Duyularla algılanabilen so- re oluşumu. sitogenez göze yutumu fagocytosis Granüllü akyuvarların ve yutar gözelerin yabancı cisimleri zarlarıyla sararak hücre içine almaları. fagositoz, yutma gözlem observation Belirli bir olayı ya da gelişmeyi anlamak için onun kendiliğinden ortaya çıkan belirtile- rini doğrudan çıplak gözle izleyip değerlendirme. obser- vasyon gözyaşı damlası alyuvar dacryocyte, teardrop cell Kan yaymasında alyuvarların armut şeklinde görülmesi. granül granule tanecik granülasyon granulation taneciklenme granüler granular tanecikli granülosit granulocyte benekyuvar greft graft yamalık guide guide kılavuz 12

Hematoloji Terimleri gülyuvar eosinophil İki çekirdekli, eozinle kavuniçi istemeden yol açtığı durum. hekim marifeti renge boyanan, granülleri olan, genellikle alerjik durum- helmet hücre helmet cell miğfer göze lara ve asalaklara bağlı olarak artan, akyuvarların az görü- hem hem Hemoglobin demir pigmenti. len tipi. eozinofil hem(a)- hem(a)- kan ilgi ön eki hem(o)- hem(o)- kan ilgi ön eki H hemafagositoz hemaphagocytosis kan göze yutumu habis malign kötücül hemaferez hemapheresis kan ayırseçi hafifletici palliative Hastayı iyileştirmeye değil, ya- hemaglütinasyon hemagglutination alyuvar küme- kınmalarını bir ölçüde azaltmaya yönelik sağaltım, ilaçlar veya önlemlerle ilgili. palyatif leşmesi halka alyuvar annulocyte Ortasındaki solukluğu ar- hemartroz hemarthrosis eklem içi kanama tan alyuvarın çember görünümünü alması. anulosit hemat(o)- hemat(o)- kan ilgi ön eki halka biçimli annular Halka şeklinde olan, halka hematojen hematogenous 1. Kan yoluyla 2. Kan kökenli oluşturacak şekilde olan. anüler hematokrit hematocrit kan göze yüzdesi haploid haploid Yirmi üç kromozom içeren eşey hüc- hematoksik hemotoxic Kan hücrelerinin yapımına resi. haptoglobin haptoglobin Damar içinde veya dalak- zararlı olan ışın, madde ve ilaçlar ta yıkılan alyuvarlardan açığa çıkan hemoglobini kandan hematolog hematologist kan bilimci temizleyen, karaciğerden salınan ivegen faz reaktanı pro- hematoloji hematology kan bilimi tein. hematolojik hematological kan bilimsel harvest harvest 1. Toplama 2. Çıkartma hematom hematoma kan toplağı hastalandıran virulent Patolojik etki oluşturma özel- hematopoez hematopoiesis kan yapımı lik ve yeteneği olan, hastalığa yol açan ya da zararlı olan hematopoietik hematopoietic kan yapıcı mini canlı. virülan hematopoiez hemopoiesis Yetişkinlerde kemik iliğin- hastalandırma yetisi virulence Mikropların belirli bir konağın vücudunda çoğalma, toksin salgılama ve has- de, dölütte ise karaciğer, dalak, kemik iliği ve lenf düğüm- talık oluşturma özellik ve yeteneği. virülans hastalık disease Vücudun bir sisteminin, organının lerinde kan hücrelerinin yapımı. kan hücresi üretimi veya parçasının işlevinde özel belirti ve bulgular kümesiyle hematorit hematocrit kan göze yüzdesi ortaya çıkan bozulma ya da normalden sapma. sayrılık hematüri hematuria kan işeme hastane hospital sayrıevi hemodilüsyon hemodilution kan seyreltimi hastane kaynaklı nosocomial Hastaneye yatıştan hemodinami hemodynamics dolaşım düzeni sonra en erken kırk sekiz saat sonra gelişen, ortamdaki hemodinamik hemodynamic hemodinami ile ilgili mikropların bulaşmasıyla ortaya çıkan enfeksiyonlarla il- hemodiyaliz hemodialysis kan arıtımı gili. nozokomiyal hemofili hemophilia kanarca hastaneye yatış hospitalization Hastaneye kabul hemofiliönler antihemophilic Hemofili hastasın- dönemi. hazırlama priming İlk defa kullanılacak malzemenin da kanamayı önlemek veya tedavi etmek için kullanılan veya testin çalışırlığının denenmesi işlemi. hekim kaynaklı iatrogenic Hekimlerin genellikle (madde). hemofiltrasyon hemofiltration kansüzdürüm hemoglobin hemoglobin Alyuvarların içinde bulu- nan akciğerlerden dokulara oksijen, dokulardan da ak- ciğerlere karbondioksit taşıyan, kana kırmızı rengi veren protein. hemogram hemogram, complete blood count kan 13

Sözlük Dergisi sayımı sıvı desteği. hemokonsantrasyon hemoconcentration Kanın sıvı hijyen hygiene sağlık bilgisi hijyenik hygienic sağlıklı kısmının azalması veya yoğunluğunun artması alyuvar hiperemi hyperemia aşırı kanlanma hiperkoagulabilite hypercoagulability Daha kolay veya akyuvarların artmasına bağlı akışkanlığının azalması hemokromatoz hematochromatosis doğuştan demir pıhtıılaşabilme ve pıhtı meydana gelmeye eğilim. hiperkromi hyperchromia Bazı kansızlıklarda alyu- birikimi hemokromatoz hemochromatosis Parankim doku- varların ortasındaki soluk boyalı alanın olmaması. hiperplazi hyperplasia Dokuda normal hücre sayısı- sunda doğuştan demir birikimi. hemolitik hemolytic alyuvar yıkımıyla ilgili. nın aşırı artması sonucu doku veya organın büyümesi. hemoliz hemolysis alyuvar yıkımı hiperselüler hypercellular artmış gözeli hemoraji hemorrhagia kanama hipersplenizm hypersplenism Değişik hastalıklara hemoraji hemorrhage, bleeding kanama hemorajik hemorrhagic kanamalı bağlı olarak dalağın büyümesi ve hücre yıkım işlevinin hemorajik diyatez hemorrhagic diathesis kanama- artması sonucu kan gözelerinde azalmayla belirgin klinik ya yatkınlık hemosiderin hemosiderin Hücrelerde kan yıkımı durum. azgın dalak, azman dalak hipertermi hyperthermia yüksek ateş veya damar yoluyla verilen kanın içindeki demirin depo- hipertrofi hypertrophy irileşim hiperviskozite hyperviscosity ağdalılık lanması. hipokromi hypocromia Bazı kansızlıklarda alyuvarla- hemosideroz hemosiderosis demir birikimi hemostat hemostat kan durdurucu kıskaç rın ortasındaki soluk boyalı alanın artması. hemostatik hemostatic kanamadurdurur hipoplazi hypoplasia az gelişim hemostaz hemostasis kanama durdurma hipoplazik hypoplasic az gelişmiş hemovijilans hemovigilance kanizlem hiposelüler hypocellular Dokuda normal hücre küt- heparinizasyon heparinization heparinleme hepatomegali hepatomegaly karaciğer büyümesi lesinin azalması. az gözeli hepatosplenomegali hepatosplenomegaly karaciğer- hiposplenizm hyposplenism Değişik nedenlere bağlı dalak büyümesi dalağın görevlerini tam olarak yapamaması. dalak yeter- heredite heredity soya çekim herediter hereditary kalıtımsal sizliği herediter eliptositoz hereditary elliptocytosis kalıtım- hipovolemi hypovolemia kan hacmi düşüklüğü histiyo- histi(o)- Dokuyla ilgili ön ek. sal eliptositoz histiyositoz X histiocytosis X Monositlerden köken hetero- hetero- Diğer, farklı veya ayrı anlamında ön ek. heterogreft heterograft ayrı tür yaması alan, histiyosit adı verilen hücrelerin anormal ve kötücül heterojen heterogenous ayrı türel heterojenik heterogenic ayrı türelli olarak çoğalmasıyla, işlevlerinin bozulmasıyla belirgin bir heterozigot heterozygote Belli bir alel çift ya da alel grup hastalık. serisi bakımından birbirine benzemeyen genlerin bulun- histokompatibilite histocompatibility doku geçim- duğu kromozomları taşıyan birey. liliği hibrit hybride kırma, melez histolojik histologic doku bilimsel hidrasyon hydration Sıvıyla birleştirme, su ekleme, Hodgkin hastalığı Hodgkin disease Ak kan beze- si, dalak ve karaciğer büyümesiyle belirgin, özgün Reed- Sternberg gözesiyle tanımlanan ak kan sistemi kanseri. homogreft homograft türdeş yama 14

Hematoloji Terimleri homojen homogenous 1. Tekdüze 2. Bağdaşık immünosüpresif immunosuppressive bağışıklık homolog homologue kökteş, benzeş homozigot homozigous eş kalıtım baskılayıcı hospitalizasyon hospitalization hastaneye yatış in situ in situ yerinde host host ev sahibi, konakçı in vitro in vitro yapay ortamda Htc hematocrit, Htc ‘Hematokrit’ ifadesinin kısaltması. in vivo in vivo canlıda hücre cell göze indikatör indicator endikatör hümoral humoral salgısal indirekt indirect dolaylı indükleme induction 1. Uyarma 2. Başlatma I indüksiyon induction endüksiyon ışık tedavisi phototherapy 1. Yenidoğanda serum infiltrasyon infiltration Dokuların ya da gözelerin indirekt bilirubin yüksekliklerinde 420-500 nm dalga bo- yuna sahip mavi ışık kullanılarak yapılan tedavi yöntemi. içerisine birtakım yabancı, yangısal, kötücül özdek ve gö- 2. Güneş ışığının tüm dalga boylarını içeren bir ışık kay- nağı kullanılarak çökkün duygu durumu iyileştirme. zelerin sızması. sızma infüzyon infusion Kan dışında bir sıvının sağaltım İ iç ağı endotoxin Gramboyanmaz bakteri göze duvarı- amacıyla genellikle toplardamar içine verilmesi. damar- nın yıkımı sonucu ortaya çıkan zehir. endotoksin idiyopatik idiopathic nedeni bilinmeyen dan sıvı aktarımı ilaç takip sistemi pharmacovigilance İlaçların gü- venliği ile ilgili klinik verilerin toplanması, uygulamada inhibisyon inhibition engelleme karşılaşılan sorunların izlenmesi, sorumlu nedenlerin sap- inhibitör inhibitor engelleyici, önleyici tanması, tanınması, araştırılması, kaydedilmesi, duyurul- inkübasyon incubation kuluçka dönemi ması ve gerekli önlemlerin alınması. farmakovijilans inline filtrasyon inline filtration Kan ürünlerinin ilik bağsılaşması myelofibrosis Kemik iliğinin nor- mal yapısının bozularak iliğin yerini giderek artan oranda saklanmasından önce akyuvarların süzülerek azaltılması bağ dokusuna bırakması ile oluşan bir hematopoetik kök hücre hastalığı. işlemi. ilik dışı kan yapımı extramedullary hematopoiesis insidans incidence görülme sıklığı Kemik iliği dışında dalak ve karaciğer gibi organlarda kan intensif intensive yoğun üretimi. ekstramedüller hematopoez intensite intensity yoğunluk ilik ölümü myelonecrosis Kemik iliğinin değişik ne- interlökin interleukin Ak kan sisteminde ve dışında- denlerle beslenmesinin bozulmasına bağlı olarak kan hüc- relerinin yapımının durması ve ölmesi. miyelonekroz ki hücrelerce üretilen, lenfopoetik ve diğer sistem üzerine immatür immature olgunlaşmamış immobil immobile kımıldamaz etkili çok işlevli sitokinler. immün immune bağışık intramüsküler intramuscular kas içi immünite immunity bağışıklık intranükleer intranuclear çekirdek içi immünizasyon immunization bağışıklama intraselüler intracellular göze içi intratekal intrathecal BOS yatağı intravenöz intravenous toplardamar içi invaziv invasive 1. Girişimsel 2. Yayılmacı invazyon invasion istila iri alyuvar macrocyte Genellikle B12 vitamini ve folik asit eksikliklerine ya da ilaçlara bağlı olarak gelişen nor- malden büyük alyuvarlar. makrosit irreversibıl irrevesible dönüşümsüz işlev bozukluğu dysfunction Bir vücut işlevinde bo- zukluk ya da aksama. disfonksiyon 15

Sözlük Dergisi ivegen acute Aniden ve şiddetli bir şekilde başlayan, kandan bir düzenek yardımıyla yarı geçirgen zar arasın- kısa seyirli durum. akut dan sızınım farklarına bağlı olarak temizlenmesi işlemi. ivegen faz tepken proteini acute phase protein hemodiyaliz Yangı uyarımına bağlı kandaki miktarı fazla artan, anti- kan bilimci hematologist Kan hastalıklarının tanı ve kor türünde olmayan ve karaciğerde üretilen proteinler. akut faz proteini tedavisinde uzmanlaşmış hekim. hematolog kan bilimi hematology Kan yapımıyla ilgili organ, iyatrojenik iatrogenic hekim kaynaklı iyicil benign İyi seyirli, başka dokuya yayılmayan, te- doku ve gözelerin, pıhtılaşma faktörlerinin hastalıkları ile davisi mümkün ya da tedaviye gereksinim duyulmayan. uğraşan bilim dalı. hematoloji benign izleç monitor Özellikle yoğun bakım ünitelerinde has- kan bilimsel hematological Kan hastalıklarına ait. taların yürek atımı, kan basıncı, solunum değişkenleri vb. hematolojik yaşamsal göstergelerini sürekli izlemeye yarayan elektro- nik ve ekranlı aygıt. monitör kan göze bozukluğu blood dyscrasia Plazma hücre izleçleme monitorisation Hastaların yaşamsal göster- diskrazisi gibi kan gözelerinin sayısal ya da yapısal denge gelerinin izleç ile sürekli izlenmesi. monitorizasyon bozukluğu. ör. plazma hücre diskrazisi izogref isograft Tek yumurta ikizleri arasında aktarılan yama ya da doku parçası. singreft, tıpkı ikiz yaması kan göze yüzdesi hematocrit Alyuvar oylumunun izoimmünizasyon isoimmunization eş bağışıklama toplam kan oylumuna oranı. kst. htk K kan hacmi düşüklüğü hypovolemia Dolaşan kan kala-azar kala-azar, visceral leishmaniasis Leisma- hacminin gerekenden az olması. hipovolemi nia donovani parazitinin neden olduğu, ateş, dalak ve ka- raciğer büyümesiyle seyreden süreğen asalak bulaşısı. kan işeme hematuria İdrarda değişik nedenlere bağlı kalıntı residue Herhangi bir işlem ve/ya da olaydan alyuvar görülmesi. hematüri arta kalan. rezidü kalıtımsal hereditary Anne, baba veya her ikisinden kan kanseri leukemia Kemik iliğinde bulunan kan çocuklara geçen genetik özellikler. herediter kök hücrelerinin olgunlaşmasının ve farklılaşmasının kalıtımsal eliptositoz hereditary elliptocytosis Al- kısmi veya tama yakın bozulması, kontrolsüz kötü huylu yuvarların yumurtamsı şeklinde olduğu, genelllikle ılımlı akyuvarların artışı, dalak ve karaciğer gibi organların bü- kansızlıkla seyreden kalıtımsal hastalık. herediter elipto- yümesi, kansızlık ve kanamaların da görülebildiği kanser. sitoz kalıtımsal sferositoz hereditary spherocytosis Oto- lösemi zomal kalıtımla alyuvar zarı destek proteinlerinin eksik ve kan nakli transfusion Damar yoluyla dolaşıma kan ve hatalı yapımına bağlı küre şeklindeki alyuvarların dalakta erken yıkılmasıyla seyreden kansızlık. kan ürünlerinin verilmesi. transfüzyon kan blood Damar ağı içinde dolaşan akıcı, plazma ve kan sayımı complete blood count Kan gözelerinin gözelerden (alyuvar, akyuvar, kan pulcukları) oluşan, ok- sijen ve yaşamsal maddeleri taşıyan kırmızı renkli sıvı. nitelik ve nicelik açısından incelenmesi. kan arıtımı hemodialysis Ağılı özdeklerin (üre vs.) kan seyreltimi hemodilution Organizmada aşırı su tutulması ya da sıvı alımı sonucu kanın sıvı bölümü oylu- munun artması. hemodilüsyon kan sıvısı değişimi plasmapheresis Ayırşeç (aferez) cihazı ile kişiden alınan plazmanın filtrelerden geçirilerek immünglobin ve lipit gibi istenmeyen kısımların uzak- laştırılıp, geri kalanının kişiye verilmesi. plazma süzümü, kan sıvısı değişimi, plazmaferez. kan toplağı hematoma Bir organ ya da dokunun sı- nırlı bir bölümünde genellikle pıhtılaşmış kan toplanması. hematom 16

Hematoloji Terimleri kan yapıcı hematopoietic Kan hücrelerini yapan. bulunması. bakteriyemi kan yapımı hematopoiesis Normalde kemik iliğinde, kandidiyaz candidiasis pamukçuk doğum öncesinde ise dalak ve karaciğerde kan hücreleri- kanizlem hemovigilance Kan ve kan ürünlerinin gü- nin yapımı. hematopoez kan yayması blood smear Lam üzerine yayılan kanın venliği ile ilgili klinik verilerin toplanması, uygulamalarda boyandıktan sonra mikroskop altında gözelerinin ince- lenmesi. karşılaşılan sorunların izlenmesi, sorumlu nedenlerin sap- kan yıkımı hemolysis Damar içinde, dalak ya da diğer organlarda alyuvarların yıkımı. hemoliz tanması, tanınması, araştırılması, kaydedilmesi, duyurul- kan zehirlenmesi sepsis Kan veya dokulara bakteri veya ağılarının geçmesine bağlı meydana gelen hayatı teh- ması ve gerekli önlemlerin alınması. hemovijilans dit edici klinik durum. sepsis kanser bilimi oncology ur bilimi kanama hemorrhage, bleeding Kanın damar dışına kanser ilacı antineoplastic Kanser gözelerinin çoğal- çıkması. hemoraji kanama durdurma hemostasis Kanamayı fizyolojik masını ve olgunlaşmasını engelleyen (ilaç). antineoplastik yolla ya da değişik araç ve gereçlerle durdurma. hemos- kanser oluşturan carcinogen Kanser oluşumuna ne- taz den olabilen (etken). kanserojen, onkojen kanamadindirir antihemorrhagic Kanamayı ön- kanser oluşumu carcinogenesis Normal hücrelerin leyici veya durdurucu etkisi olan madde. antihemo- kanser hücrelerine dönüşümü. karsinogenez kanserojen carcinogen kanser oluşturan rajik kansızlık anemia Kan sayımında alyuvar sayısı, he- kanamadurdurur hemostatic Kanamayı durduran moglobin ve hematokrit değerlerinin yaş ve cinsiyete göre ilaç veya madde. hemostatik kanamalı hemorrhagic Kanın damar dışına çıkmasıy- belirlenmiş normal sınırların altında bulunması. anemi kansüzdürüm hemofiltration İçinde çözünmüş ola- la ilgili. hemorajik kanamaya yatkınlık hemorrhagic diathesis Kana- rak dolaşan bir takım madde ve moleküllerin uzaklaştı- mayı durdurucu sistemlerin eksikliğine ya da bozukluğu- rılması amacıyla kanın bir süzgeçten geçirilmesi işlemi. na bağlı kanama durumu. hemorajik diyatez hemofiltrasyon kanarca hemophilia Çoğunlukla genetik geçiş gös- kantitatif quantitative nicel teren, pıhtılaşma faktörlerinin eksikliği veya yokluğuna karaciğer büyümesi hepatomegaly Enfeksiyon, yü- bağlı, sıklıkla eklem ve kas içine kanamalarla belirgin kan hastalığı. hemofili rek yetersizliği, ur gibi nedenlere bağlı karaciğer irileşme- kanbastı polycythemia Kan yapımının artışı veya ka- si. hepatomegali nın plazma kısmının azalmasına bağlı alyuvar artışı. poli- karaciğer-dalak büyümesi hepatosplenomegaly En- sitemi, eritrositemi, pletore feksiyon, yürek yetersizliği, ur gibi nedenlere bağlı karaci- kanbastı hastalığı polycythemia vera Kemik iliğin- de aşırı alyuvar yapımı sonucu kan yoğunluğunun artma- ğer ve dalağın birlikte irileşmesi. hepatosplenomegali sı, kan akımının yavaşlaması, yüzde kırmızılık, dalakta karsinogenez carcinogenesis kanser oluşumu büyüme ve kaşıntının eşlik ettiği süreğen kötücül seyirli kaskat cascade zincir, şelale kan hastalığı. polisitemia vera kaşeksi cachexia hastalıklı zayıflık kaşektik cachexic hastalıklı zayıf kanda bakteri bacteremia Kan dolaşımında bakteri kaşık tırnak koilonychia Özellikle demir eksikliği kansızlığında görülen tırnakların kaşığa benzemesi. koi- lonişi katlan(ıl)abilirlik tolerability Kişinin engeller, yok- sunluklar karşısında bozguna uğramadan dayanabilme gücü. tolerabilite kemoprevantif chemopreventive ilaçlaönler 17

Sözlük Dergisi kemoprofilaksi chemoprophylaxis ilaçla koruma manın 1-6°C’de çözündürülüp merkezkaç aygıtında, yük- kemotaksi chemotaxis kimyasal çekim sek devirde çevrilerek çökertilmesiyle elde edilen peltemsi kemoterapi chemotherapy ilaç tedavisi kısmı. kılcal damar capillary Çapı en küçük olan damar. kriyoprezervasyon cryopreservation dondurkoru kapiller damar kronik chronic süreğen kronik hastalık anemisi chronic disease anemia kılcal damar bozukluğu microangiopathy Kılcal süreğen hastalık kansızlığı kullanım sakıncası contraindication Bir ilaç ya da damarları etkileyen hastalık. mikroanjiyopati tedavinin kişi için uygun olmadığı ya da zararlı olduğu kıvamlı viscose akışmaz durum. kontrendikasyon kıvamlılık viscosity akışmazlık kuluçka dönemi incubation Hastalık etmeninin klasifikasyon classification sınıflama vücuda girişiyle hastalık belirtilerinin meydana gelişi ara- koagulüm coagulum pıhtı sındaki süre. inkübasyon koagülan coagulant pıhtılaştıran kuru ilik dry tap Fibrin liflerinin artışına bağlı olarak koagülasyon coagulation pıhtılaşma kemik iliğinin emmeçle alınamaması. koagülopati coagulopathy pıhtılaşma bozukluğu kusmaönler antiemetic Kusmayı önleyen ya da gi- koilonişi koilonychia kaşık tırnak deren (madde). komorbidite comorbidity Eşlik eden bozukluk, bir- kuşakça zona Vücutta tutulan sinire uyan deride ya- nıcı ağrı ve içi sulu döküntülerle seyreden herpes zoster den fazla hastalığın birlikte bulunması. eş sayrılık virüsünün neden olduğu enfeksiyon. zona komplikasyon complication 1. Artsorun 2. Karma- küçük alyuvar microcyte Sıklıkla demir eksikliğine bağlı kansızlıklarda görülen alyuvar çapının 80 fl’nin al- şıklık tında olması. mikrosit komplike complicated karmaşık küçük pıhtılarla tıkaçlanma microembolism konsent consent onam Oluştuğu yerden ayrılarak damarı tıkayan küçük pıhtı, konservatif conservative 1. Koruyucu 2. Tutucu hava, yağ vb. mikroemboli konsolidasyon consolidation 1. Pekişme 2. Katılaşma kümeleşme aglutination Sıvı bir ortamda dağınık konsültasyon consultation 1. Danışım, danışma hâlde bulunan gözelerin bir araya gelerek kümeler oluş- turması. aglütinasyon 2. İstişare kümülasyon cumulation birikim kontaminasyon contamination 1. Bulaşma 2. Kir- kümülatif cumulative toplu kür cure tam sağaltım lenme küratif curative 1. Sağaltıcı 2. İyileştirici kontamine contaminated bulaşık kütlesel yığışım agglomerate Taneciklerin birbirine kontrendikasyon contraindication kullanım sakıncası tutunarak oluşturdukları gevşek topakçık. aglomerat kontrendike contradicated sakıncalı konvansiyonel conventional 1. Geleneksel 2. Alışı- L laboratuvar laboratory deneylik lagelmiş lam slide Mikroskopta, incelenecek maddelerin üzerine korpüskül corpuscle cisimcik konulduğu dar, uzun cam parçası. korpüsküler corpuscular cisimcikli koruyucu prophylactic Hastalıklara yakalanmamak için önceden önlem almaya ilişkin. profilaktik kötücül malign Göze ya da dokuların değişik neden- lerle kötücül yöne doğru gelişimiyle ortaya çıkan ve öldü- rücü olabilen durum. malign, habis kriyopresipitat cryoprecipitate Taze donmuş plaz- 18

Hematoloji Terimleri lamel lamella Mikroskopla yapılan incelemede lam- matürasyon maturation olgunlaşma ların üstüne kapatılan dört köşe, küçük ve ince cam par- mavi hemoglobin methemoglobin İki değerlikli çası. demirin üç değerlikli demire dönüştüğü hemoglobin. lenf lymph ak kan lenfadenopati lymphadenopathy ak kan bezi hastalığı methemoglobin lenfanjit lenfangitis ak kan damarları yangısı mediyasten mediastinum göğüs orta boşluğu ligant ligand bağlar molekül mediyatör mediator aracı lökomoit reaksiyon leukemoid reaction akyuvar megakaryosit megakaryocyte ana pulyuvar megalosit megalocyte iri alyuvar tepkime metabolik metabolic Metabolizma ile ilgili. lökopeni leukocytopenia akyuvar azlığı metastatik metastatic sıçramalı lökosit leukocyte akyuvar metastaz metastasis sıçrama lökosit formülü differential blood count akyuvar methemoglobin methemoglobin mavi hemoglobin miğfer göze helmet cell Damar içi engellere çarparak dağılımı lökositoz leukocytosis akyuvar artışı miğfer biçimini alan alyuvarlar. lökostaz leukostasis Genellikle kılcal damarlarda art- mikoz mycosis mantar hastalığı mikroanjiyopati microangiopathy kılcal damar bo- mış kan kanseri gözelerinin birikmesi sonucu kan akış- zukluğu kanlığının azalması, kanama veya pıhtılaşmanın artması mikroemboli microembolism küçük pıhtılarla tıkaç- ve ur oluşumu. lanma lösemi leukemia kan kanseri mikroemboli microembolus küçük tıkaç mikroembolizasyon microembolisation küçük M major cross match major cross match majör çapraz pıhtılarla tıkaçlanma karşılaştırma mikrosirkülasyon microcirculation mini dolaşım majör major 1. Büyük 2. Önemli mikrosit microcyte küçük alyuvar majör çapraz karşılaştırma major cross match mikrositer microcytic küçük alyuvarlı Verici alyuvar antijenlerine karşı alıcı serumunda antikor mikroskobik microscopic mini ölçekli mikroskop microscope Bir mercek düzeneği yardı- araştırması. makrofaj macrophage yutar göze mıyla küçük nesneleri büyütüp daha belirgin duruma makroglosi macroglossia iri dil makrosit macrocyte iri alyuvar getirmeye ya da çıplak gözle görülmeyenleri göstermeye makroskopik macroscopic görünür malign malign kötücül yarayan aygıt. minigözler malignite malignite kötücül hastalık mikrovasküler microvascular küçük damarsal mantarkıran antifungal Vücutta hastalık yapan minor cross match minor cross match minör çapraz mantarların çoğalmasını engelleyen ya da yıkımına yol karşılaştırma minör minor 1. Önemsiz 2. Hafif açan madde. antifungal minör çapraz karşılaştırma minor cross match manuel manual 1. El kitabı. 2. Elle markır marker belirteç Alıcı alyuvar antijenlerine karşı verici serumunda antikor masif massive yoğun matür mature olgun araştırması. miyeloablatif myeloablative Kemik iliğinin kan ya- pıcı hücrelerinin ilaç veya ışın ile yok edilmesi. miyelofibrozis myelofibrosis ilik bağsılaşması 19

Sözlük Dergisi miyelonekroz myelonecrosis ilik ölümü durum veya kuralın dışında olma. anormal monitorizasyon monitorisation izleçleme normal dışılık abnormality Olağan yapı, konum, monitör monitor izleç monoklonal monoclonal tek soylu koşul, davranış ya da kuraldan aykırılık. mononükleer mononuclear tek çekirdekli normoaktif normoactive olağan etkinlikte mononükleoz mononucleosis tek çekirdekli akyuvar normoselüler normocellular olağan gözeli çoğalımı nozokomiyal nosocomial hastane kaynaklı mor noktalanma basophilic stippling Alyuvarlarda nötrofil neutrophil bozyuvar çok sayıda, küçük mor benek görülmesi. nötrofili neutrophilia Kanda değişik nedenlere bağlı morarma cyanosis Kanda oksijen azlığı nedeniyle deri ve astar zarlarda görülen morarma. siyanoz bozyuvarların artışı. morarmasız acyanotic Morarma ile seyretmeyen do- nükleol nucleol çekirdekçik ğuştan ya da edinimsel yürek hastalığı olan. asiyanotik nükleus nucleus çekirdek morartı ecchymosis Deri ve mukozda kanamaya bağlı nüks relapse depreşme çürük şeklinde mor lekeler. ekimoz nüve nucleus çekirdek morbidite morbidity 1. Hasta olma oranı 2. Hastalık 3. Bozukluk O morfoloji morphology biçim bilimi observasyon observation gözlem morfolojik morphologic biçimsel oksidan oxidant oksitleyici moryuvar basophil 1. Bazik boyalarla boyanan her- oksidasyon oxidation 1. Oksitlenme 2. Yükseltgenme hangi bir göze. 2. Göze sıvısında iri ve siyah granüller bu- oksidatif oxidative oksitleyen lunan, çekirdeğin zor görüldüğü akyuvar. 3. Hipofiz ön onam consent Uygulanacak bir tıbbi işlemin ayrıntı- lobunda bulunan bir göze. bazofil ları, seçenekleri, yararları, riskleri hakkında hekim tara- muayene examination Hastanın hastalığını ortaya çıkarmak için göz, el ve aletlerle yapılan işlem. bakı fından aydınlatılması sonrası hasta ve yakınlarının verdiği multıpl multiple çoklu izin. konsent N onkojen oncogenous kanser oluşturan nakil transplantation Sayrılıklı organ ya da dokunun onkolog oncologist Kanserin tanı ve tedavisinde uz- sağlıklı benzeri ile değiştirilmesi. transplantasyon, akta- rım manlaşmış hekim. neden bilgisi etiology Hastalıkların sebeplerini konu onkoloji oncology ur bilimi alan araştırma dalı. etiyoloji onyıl decade On yıllık zaman dilimi. nedensel etiological nedenleriyle ilgili oraklaşma sickling alyuvarların orak şeklini alması nod node Düğüm, yumru, şiş, kalpte ileti demeti, lenf organ organ Kendine özgü bir işlevi ve belirli sınırları düğümleri. nodül nodule düğümcük olan yapı. örgen noktürnal nocturnal geceye ilişkin organ büyümesi organomegaly Organların şekil ve nonspesifik nonspecific özgül olmayan normal dışı abnormal Bilinen olağan yapı, davranış, yapı olarak irileşmesi. organomegali organomegali organomegaly organ büyümesi otoantijen autoantigen öz antijen otoantikor autoantibody öz antikor otogreft autograft öz yama otohemoliz autohemolysis öz alyuvar yıkımı otolog autologous kendinden ototransfüzyon autotransfusion öz kan aktarımı 20

Hematoloji Terimleri otozom autosome Eşey kromozomların dışında kalan patogenez pathogenesis sayrı gelişimi beden kromozomu. patognomonik pathognomonic tanıtsal patojen pathogen hastalık yapıcı, sayrılayıcı otozomal autosomal Beden kromozomlarıyla ilgili. patojenik pathogenic yozlatan, yozlatıcı, sayrılayan ozmolarite osmolarity geçişmelik patoloji pathology sayrı bilimi ozmotik osmotic geçişimli patolojik pathologic sayrılığa ait, hastalığa ait ozmotik frajilite osmotic fragility geçişim kırılganlığı performans performance 1. Verim 2. Başarım 3. Gösteri Ö periferik peripheral, peripheric çevresel öldürücü lethal, fatal, mortal ölümcül periferik kan yayması peripheral blood smear ölümcül lethal, fatal, mortal Ölümle sonuçlanabi- Parmak ucundan veya damardan alınan kandan yapılan len. ön koruma prophylaxis Sayrılıklara yakalanmamak yayma. için önceden önlem alma. profilaksi periferik yayma blood smear kan yayması öncül alyuvar erythroblast Kanda dolaşan alyuvarla- periyodik periodic, periodical 1. Dönemsel 2. Süreli rın köken aldığı kemik iliği öncü hücresi. eritroblast önleyici inhibitor Herhangi bir süreci önleyen (mad- yayın de, ilaç veya araç). pernisiyöz anemi pernicious anemia Hücrelerin öz alyuvaryıkımı autohemolysis Kişinin kendi ka- nındaki antikorlarla alyuvarlarının yıkımı. otohemoliz yapımında önemli görevi olan B12 vitaminin emilmesin- öz antijen autoantigen Kişinin kendi dokularına de rolü olan faktörlerin görev yapmasının engellenmesi- karşı antikor oluşturmasına neden olan protein yapısında madde. otoantijen ne bağlı vitamin eksikliği sonucu gelişen solukluk, dilin öz antikor autoantibody Kişinin kendi doku antijen- lerine karşı oluşturduğu bağışıklık proteini. otoantikor düzleşmesi, alyuvar çapında artış ve sinir sistemi bozuk- öz kan aktarımı autotransfusion Kişinin kendisin- den alınan kanın tekrar kendisine verilmesi. ototransfüz- luklarına neden olan, eskiden öldürücü olmasına rağmen yon öz yama autograft Bireyin bir başka alanından diğer bugün tedavi edilebilen kansızlık. bir alanına taşınan doku veya doku parçası. otogreft persistan persistent diretken, direşken peteşi petechia Kanın damar dışına çıkmasına bağlı P palyatif palliative hafifletici deride nokta biçiminde görülen kanama. pansitopeni pancytopenia tüm kan göze azlığı pıhtı erimesi thrombolysis Pıhtı topağının eritilmesi. parçalanmış alyuvar schistocyte Alyuvarların damar içinde pıhtı, pulyuvar kümecikleri, ve yapay kalp kapak- tromboliz larına çarpması sonucu değişik şekillerde görünmesi, ör. pıhtı tıkacı thromboembolism Pıhtı parçaları ile çev- asker miğferi. şistosit paroksismal paroxysmal nöbetlemeli re atardamarlarda meydana gelen tıkanmalar. parsiyel partial kısmi pıhtı tıkacı oluşması thrombosis Dolaşım sistemin- pathway pathway yolak de pıhtı gelişmesi veya varlığı. tromboz pıhtı tıkanımı thromboembolism Kalp veya ana damarlarlardaki pıhtı topağının yerinden ayrılıp kan do- laşımı yoluyla taşınarak başka bir damarı tıkaması. trom- boembolizm pıhtı topağı thrombus Damar duvarında kan akımı- nın yavaşlaması, damar duvarı yapısının bozulması gibi nedenlerle oluşan pıhtının içine pulyuvarların çökmesiyle gelişen ve genellikle tıkanmaya neden olan kan topağı. trombüs 21

Sözlük Dergisi pıhtıeritir thrombolytic Dolaşım sisteminde gelişen priming priming hazırlama profilaksi prophylaxis ön koruma pıhtı topağını eriten (ilaç). trombolitik profilaktik prophylactic koruyucu pıhtılı toplardamar yangısı thrombophlebitis prognoz prognosis sonu görüm programlı göze ölümü apoptozis Gözelerin kendi Toplardamarların içinde yangıyla birlikte pıhtı oluşumu. iç dinamikleri ile normal ve düzenli bir şekilde ölmesi. tromboflebit apopitoz progres progress 1. İlerleme 2. Günce pıhtıönler anticoagulant Damar içinde ya da damar progresif progressive ilerleyici progresyon progression ilerleyiş dışı ortamlarda kanın pıhtılaşma sürecini engelleyen (ilaç prokoagülan procoagulant pıhtılaşma öncüsü proliferasyon proliferation çoğalma ya da madde). antikoagülan prospektif prospective ileriye yönelik pıhtıyapar thrombogen Kanın pıhtılaşmasına neden prospektüs package insert tanıtmalık protokol protocol Herhangi bir korunma, tanı ve olan (madde). pik peak 1. Tepe 2. Doruk tedavi sürecinde, her basamakta ve her olasılıkta, hangi pika pica Demir eksikliği olan hastalarda toprak, kil, girişimin uygulanacağını gösteren plan. kireç gibi besin değeri olmayan maddeleri yeme isteği. psödoaglütinasyon pseudoagglutination yalancı plasebo placebo 1. Yalancı ilaç 2. Sanılgan kümeleşim platelet thrombocyte pulyuvar plazma plasma kan sıvısı pulyuvar platelet, thrombocyte Kesilme sonucunda plazmaferez plasmapheresis kan sıvısı değişimi kılcal damar duvarında açılan gediği kümeler oluşturarak pleomorfik pleomorphic çok biçimli tıkayıp kanın durmasını sağlayan en küçük kan hücresi. pleomorfizm pleomorphism çok biçimlilik trombosit, kan pulcuğu pletore pletorrhea kanbastı poikilositoz poikilocytosis çok biçimli alyuvar pulyuvar azlığı thrombocytopenia Çevre kanında polikromazi polychromasia 1. Çok renklilik 2. Ma- trombosit (kan pulcuğu) sayısının azalması. trombositopeni vimsi alyuvar pulyuvar çokluğu thrombocytosis Çevre kanında polimorf polymorph 1. Çok biçimli 2. Parçalı trombosit (kan pulcuğu) sayısının artması. trombositoz polimorfik polymorphic çok biçimli polimorfizm polymorphism çok biçimlilik punch punch zımba polisitemi polycythemia kanbastı punch biyopsi punch biopsy delçıkar polisitemia vera polycytemia vera kanbastı hastalığı purging purging 1. Ayıklama 2. Arındırma ponksiyon punction delme purpura purpura Deri veya mukoza altına olan ka- premedikasyon premedication ön ilaç verim nama. premedikasyon premedication hazırlayıcı tedavi, ön R ilaç verim radyasyon radiation ışınım preparasyon preparation hazırlama radyoaktif radioactive ışınyayar, ışınyayan preparat preparate hazır ilaç radyoaktivite radioactivity Radyum, uranyum gibi presipitan precipitant 1. Tetikleyici 2. Hızlandırıcı elementlerin çekirdeklerinin parçalanmasıyla çevreye alfa, beta, gama gibi ışınları yayma yetisi. 3. Çökeltici radyoizotop radioisotope Radyasyon yayan ve presipitasyon precipitation 1. Çökelme, 2. Hızlandırma prevantif preventive koruyucu prime prime öncel primer primary birincil 22

Hematoloji Terimleri görüntülemede kullanılan atomlar. rölaps relapse depreşme radyoterapi radiotherapy ışın tedavisi rölatif relative göreceli reaksiyon reaction 1. Tepki 2. Tepkime reaktif reactive 1. Tepkili 2. Ayıraç S reaktivasyon reactivation yeniden etkinleştirme sağaltıcı therapeutic Hastalıkları iyileştirici. reaktivite reactivity tepkililik sağkalım survival Belli bir zaman dilimi sonunda (1, rebound rebound geritepim 5, 10 yıl vs.) başlangıca göre hastalık veya yaralanmadan recipient recipient alıcı refrakter refractory 1. Yanıtsız 2. Tepkisiz 3. Duyarsız sağ kalanların oranı. sürvi regresif regressive gerileyici saldırgan aggressive 1. Kendi düşünce ya da davranış- regresyon regression gerileme rejeksiyon rejection doku reddi larını karşısındakilere zorla benimsetme çabası gösteren. rejenerasyon regeneration yenilenim rejeneratif regenerative yenileyen 2. Hastalık ya da hastalık etkenlerinin aşırı yayılmacı ve rejim regimen 1. Diyet 2. Uygulama biçimi, yönetme rekombinan recombinant 1. Yeniden birleştirilmiş hızlı seyredici olması. 3. Hızlı ve yoğun tedavi. agresif salt absolute Katışıksız olan. absolü 2. Genetik çeşitlendirilmiş sayrılık disease hastalık rekombinasyon recombination 1. Yeniden birleştirme sedimantasyon sedimentation 1. Çökme 2. Tortu- 2. Genetik çeşitlendirme laşma reküren recurrent yineleyen sediment sediment 1. Çökelti, 2. Tortu rekürens recurrence yineleme sekans sequence dizi, sıra remisyon remission yatışma sekestrasyon sequestration 1. Kan göllenmesi 2. Ay- replasman replacement yerine koyma reseptör receptor almaç rıklaştırma 3. Yıkılım resesif recessive çekinik sekonder secondary 1. İkincil 2. İlişkili restriktif restrictive kısıtlayıcı sekresyon secretion 1. Salgılama, 2. Salgı retikulum reticulum ağcık selüler cellular gözesel retiküler reticular ağsı semptom symptom belirti retikülosit reticulocyte ağsı alyuvar semptomatik symptomatic belirtiveren, belirtili retrospektif retrospective geriye dönük sendrom syndrome belirge, belirgi revers reverse ters sensitif sensitive duyarlı revers gruplama reverse typing ters gruplama sensivite sensitivity duyarlılık reversibıl reversible geri dönüşlü sentez synthesis 1. Yapım 2. Bireşim 3. Tümevarım rezidü residue kalıntı separasyon separation ayrılma rezidüel residual 1. Artakalan 2. Artık separatör separator ayırıcı rezistan resistant dirençli serum serum kan suyu rezistans resistance direnç seyir prognosis sonu görüm risk risk Zarar ya da hasara neden olabilme olasılığı. sferoit spheroid küremsi RNA ribonucleic ascites “Ribonükleik asit” teriminin sferosit spherocytosis küremsi alyuvar sıçrama metastasis Kanser gözelerinin bulunduğu kısaltması. bölgeden vücut sıvıları veya komşuluk yoluyla başka or- gan ve dokulara yayılması. metastaz sıçramalı metastatic Uzak doku ve organlara yayılmış. metastatik, yayılımlı 23

Sözlük Dergisi sıra dışı atypical 1. Türünün özgün özelliklerini ser- genetik bilgilerin tümü. genom spesifik specific özgül gilemeyen 2. Beklenen ve kabul edilen davranışları gös- spesifisite specificity özgüllük splenektomi splenectomy dalak çıkarımı termeyen. atipik splenomegali splenomegaly dalak büyümesi siklik cyclic döngüsel splinter splinter kıymıksı siklus cycle döngü splinter hemoraji splinter hemorrage kıymıksı ka- singreft syngraft izogref sirkülasyon circulation 1. Dolaşım, 2. Dolanım nama sirküler circular 1. Dairesel 2. İç yazım spontane spontaneous kendiliğinden sistem system dizge spur spur 1. Mahmuz 2. Mahmuzsu sistematik systematic dizgeli stabil stable kararlı sistemik systemic 1. Yaygın 2. Bütünsel stabilizatör stabilizer sağlamlaştırıcı sitogenetik cytogenetics göze kalıt bilimi stage stage evre sitogenez cytogenesis göze oluşumu status status Alışılmıştan daha uzun süreli ve ağır sey- sitoliz cytolysis göze erimesi sitoloji cytology hücre (göze) bilimi. reden hastalık tablosu. sitolojik cytologic gözebilimsel staz stasis durgunluk sitolojik cytologic gözebilimsel stomatosit stomatocyte ağızsı alyuvar sitopatojenik cytopathogenic gözeyozlatan subkütan subcutaneous deri altı sitopeni cytopenia göze azlığı subtip subtype alt tip sitoplazma cytoplasma göze sıvısı süreğen hastalık kansızlığı chronic disease ane- sitotoksik cytotoxic göze ağılayıcı sitotoksisite cytotoxicity göze ağılama mia Uzun süreli yangıyla belirgin hastalıklarda, paran- siyanotik cyanotic morarmalı kim organ yetersizliği ve kötücül hastalıklarda, akut faz siyanoz cyanosis morarma proteini olan hepsidin sentezinin artması ile bağırsaktan skleroz sclerosis 1. Sertleşme 2. Sertlik ve makrofajlardan demirin taşıyıcı protein transferine sklerozan sclerosing sertleştiren bağlanmak üzere plazmaya geçişinin engellenmesi sonucu slayt slide saydam, yansı ortaya çıkan anemiler. kronik hastalık anemisi smear smear Kan, sıvı, salgı ve akıntıların mikroskopta sürvi survival sağkalım incelemek üzere ince tabaka hâlinde sürülmesi. solit solid katı Ş soliter solitary tek şelatlayıcı chelator Metal iyonlarını bağlama yeteneği solübilite solubility çözülebilirlik olan. şelatör solüsyon solution çözelti şelatör chelator şelatlayıcı somatik somatic bedensel şelazyon chelation Metal iyonlarınının bağlanarak sonu görüm prognosis Bir hastalığın nasıl seyredeceği etkisizleştirilmesi. şistosit schistocyte parçalanmış alyuvar ve iyileşme şansı olup olmadığı öngörüsü. prognoz, seyir soyserim phenotype Kalıtımsal ve çevresel etkenlerin T talasemi thalassemia Kalıtımsal olarak globin gen- yarattığı özelliklerin canlının dış görünüşündeki yansıma- lerindeki kusurlar nedeniyle, globin zincirinin tümü ya da belirli bir bölümünün üretilemediği, anormal hemog- sı. fenotip soykalıt genome Bir organizmanın sahip olduğu 24

Hematoloji Terimleri lobinler oluştuğu için alyuvar yıkımına neden olan kan damarı tıkaması. embolizasyon (I) tıkanma occlusion Boru biçimindeki organların hastalığı. tam kan sayımı complete blood count Hemoglobin, tıkanması veya işlevsel olarak kapanması. oklüzyon tıkarca thrombophilia Damarlarda, özellikle toplar- alyuvar, akyuvar, pulyuvar sayıları ve bu hücrelerin hacmi, damarlarda aşırı pıhtı oluşumuna eğilim. trombofili büyüklük dağılımı gibi değerlerinin ölçülmesi. tırtıklı alyuvar acanthocyte Çevrelerinde büyüklük tanecik granule Benekyuvar tanecikleri gibi ışık mik- ve sayıları değişken dikensi çıkıntılar taşıyan alyuvarlar ya roskobu ile görülebilen göze içi salgı kesecikleri. tanısal diagnostic Tanıya götüren belirtiler veya bul- da kırmızı kan gözeleri. akantosit toksemi toxemia kan ağılanması gular. tanı koydurucu, diyagnostik toksik toxic ağılı tanıtsal pathognomonic Bir hastalığın kesin tanısını toksik granülasyon toxic granulation Sıklıkla en- koyduran bulgulara sahip olan. patognomonik feksiyonlar ve toksik durumlara bağlı bozyuvar birincil taze donmuş plazma fresh frozen plasma İçinde taneciklerinde belirginleşme ve artış görülmesi. dayanıksız faktör V ve VIII dâhil bütün pıhtılaşma fak- toksisite toxicity ağılayıcı etki tolerabilite tolerability katlan(ıl)abilirlik törleri bulunan, tam kandan sekiz saat içinde ayrılmış ve transferrin transferrin Karaciğerde yapılıp, serumda dondurulmuş kan ürünü. bulunan üç değerlikli demir taşıyıcı protein. tear drop tear drop gözyaşı damlası transfüzyon transfusion kan nakli tedavi therapy iyileştirme, sağaltma transkripsiyon transcription kopyalama tek çekirdekli mononucleus Ak kan ya da monosit translokasyon translocation yer değişim transplantasyon transplantation nakil gözeleri gibi tek çekirdeği olan kan gözeleri. transport transport taşınım, taşıma tek çekirdekli akyuvar çoğalımı mononucleosis trizomi trisomy üçlü kromozom trombin thrombin Kan veya fibrinojen içeren kan Kanda genellikle virüs enfeksiyonu sonrası ak kan göze- ürünlerinde pıhtılaşmayı sağlayan albumin yapısındaki lerinin artışı. mononükleoz tekli tedavi monotherapy Tek ilaç ya da tek yöntemle protein. tromboemboli thromboembolism pıhtı tıkacı tedavi. tromboferez thrombopheresis Hastanın kanındaki tektek soylu monoclonal Tek tip kan ya da doku sayısını düşürmek veya artırmak amacıyla kandan pulyu- gözelerinin artışına bağlı çoğalma, kanserler için tipiktir, varların ayrıştırılması işlemi. örneğin plazma gözelerinin tek soylu olarak çoğalması ile trombofili thrombophilia tıkarca tromboflebit thrombophlebitis pıhtılı toplardamar multipl miyelom hastalığı meydana gelir. telenjiyektazi telangiectasia kılcal damar genişlemesi yangısı terapötik therapeutic sağaltıcı trombojen thrombogen pıhtıyapar ters gruplama reverse typing Serumda ABO antikor- trombojenite thrombogen pıhtılaştırıcılık trombolitik thrombolytic pıhtıeritir larını belirleme işlemi. tromboliz thrombolysis pıhtı erimesi teşhis diagnosis tanı tromboplastik thromboplastic kan pıhtılaştırıcı. tıbbi medical tıpla ilgili trombopoetin thrombopoeitin Kemik iliğini pulyuvar tıkaç embolus Oluştuğu yerden ayrılarak çapına denk üretimi için uyaran, çoğunluğu karaciğerden ve kalanı gelen bir damarı tıkayan pıhtı, hava, yağ vb. emboli. tıkaçlama embolisation Tedavi amacıyla bir damarın tıkaçla kapatılması. embolizasyon (II) tıkaçlanma embolisation Oluştuğu yerden ayrılan pıhtı, hava, yağ gibi maddelerin çapına denk gelen bir 25

Sözlük Dergisi böbrek ve diğer dokulardan salgılanan, glikoprotein ya- engelleyerek pıhtılaşmayı önleyen ilaç. pısında hormon. vaskülarizasyon vascularization damarlanım vazodilatasyon vasodilatation atardamarların geniş- trombosit thrombocyte pulyuvar trombositopeni thrombocytopenia pulyuvar azlığı lemesine bağlı kan dolaşımının artması. trombositoz thrombocytosis pulyuvar çokluğu vazokonstrüksiyon vasoconstruction atardamarların tromboz thrombosis pıhtı tıkacı oluşması trombüs thrombus pıhtı topağı daralmasına bağlı kan dolaşımının azalması. tumor tumor şişlik, ur verici donor 1. Başkasına aktarılmak üzere kan, doku tüketim koagülopatisi disseminated intravascular coagulation yaygın damar içi pıhtılaşma veya organ veren. donör 2. Bir tepkimede başka bir mad- tüm kan göze azlığı pancytopenia Alyuvar, akyuvar deye proton, elektron gibi yükünler veren. ve kan pulcukları yapımının azalmasına, yıkımının art- masına ya da dolaşımdaki dağılımın bozulmasına bağlı virülan virulent hastalandıran sayısal düşüklük, pansitopeni. virüskıran antiviral Virüsleri yok eden ya da çoğal- tümevarım synthesis Yalından karmaşık olana, kül- masını baskılayan ilaç. antiviral liden cüziye, zorunludan olasıya, ilkeden onun uygulan- viskozite viscosity akışmazlık masına, genel yasadan bireysel duruma, nedenden etkiye, visköz viscose akışmaz öncülden sonuca giden düşünme biçimi. sentez vital vital yaşamsal tümöral tumoral ura benzer vitalite vitality yaşama gücü türdeş yama allograft, homograft Aynı türden farklı viyabıl viable canlı bireyler arasında aktarımı yapılan doku. allogreft, ho- viyabilite viability yaşayabilirlik, canlılık mogreft Y U yama graft Verici alanından bütünüyle ayrılan, alı- unite unit birim cı alana taşınan ve orada beslenmesini sürdüren onarıcı upregulation upregulation artarak düzenlenme doku. greft ur bilimi oncology Tümörlerle uğraşan bilim dalı. on- yangı inflammation Fiziksel, kimyasal ya da biyolojik koloji, kanser bilimi etkenlere karşı koymak için vücudun herhangi bir yerine uyumsal kalıtım epigenesis 1. Çevresel etkilerle ge- fazla kan hücumu sonucu şişkinlik, kızarıklık, ısı artışı ve netik yapıda ortaya çıkan uyumsal değişiklikler. 2. Or- ağrı ile belirgin tepki. enflamasyon ganizmanın ayrımlaşmamış kök hücreden itibaren içinde yapışma adhesion Parçaların sabit olarak birbirine bulunduğu çevrenin koşullarına uyumlu bir şekilde ya- tutunması. adezyon pılanması. yaşamsal vital Yaşam için gerekli olan. vital uyumsuz discordant Aralarında bir uyum olmayan. yaşayabilirlik viability Canlıların normal büyüme uyumsuzluk discordance Aralarında uyum bulun- ve gelişme yetisi. mama durumu. yatışma remission Hastalığın muayene ve laboratuvar bulgularının gerilemesi ve kaybolması. remisyon V yatkınlık diathesis Kanamaya yatkınlık gibi kişinin varfarin warfarin Pıhtı oluşumunda önemli görevi doğuştan bir hastalığa eğilimli olması. diyatez olan K vitaminine bağlı Faktör II, VII, IX ve X’un etkisini yatrojenik iatrogenic hekim kaynaklı yaygın generalized, diffuse 1. Bir organ veya vücu- dun tamamına yayılan. 2. Bir kötücül oluşum ya da başka bir örsentinin geniş bir alana düzenli bir biçimde yayılarak 26

Hematoloji Terimleri gelişimi. maddeler olarak da bilinirler. antiagregan yaygın damar içi pıhtılaşma disseminated intra- yığışma aggregation Damar duvarındaki zedelenme vascular coagulation Pıhtılaşma sisteminin sürekli uya- ya da kanamalarda kan pulcuklarının yapışarak birikmesi. rılması ve ilgili faktörlerin tüketilmesiyle oluşan yaygın agregasyon pıhtılaşma ve kanama bozukluğuyla seyreden belirge. tü- yığıştırıcı aggregant Damar duvarındaki zedelenme ketim koagülopatisi, disemine intravasküler koagülas- ya da kanamalarda kan pulcuklarının yapışarak birikme- yon, yaygın damar içi pıhtılaşma sendromu kst. DİK, sini sağlayan. agregan yineleme recurrence Hastalığın iyileştikten sonra DIC (İng.) yaygın damar içi pıhtılaşma sendromu disse- benzer ya da farklı bulgularla yinelenmesi. nüks yolak pathway Özgül bir sonuca varmak amacıyla minated intravascular coagulation syndrome yaygın damar içi pıhtılaşma belirgesi kimyasal, biyolojik süreçlerin veya sinir iletilerinin izle- yayılmacı invasive 1. Öncelikle komşu dokulara doğ- diği yol. ru ilerleme gösteren. 2. Girişimsel yoz gelişik dysplastic Displazi ile ilgili, displazi göste- yayma smear Kan, sıvı, salgı ve akıntıların mikroskop- ren. displastik bk. displazi ta incelemek üzere ince tabaka hâlinde sürülmesi. yoz gelişim dysplasia Doku ya da gözelerin normal YDİP disseminated intravascular coagulation “Yay- dışı gelişimiyle şekil, çekirdek ve boyanma özelliklerinin gın damar içi pıhtılaşma” ifadesinin kısaltması. bozulması. displazi yeni sayrık doku neoplasia Normal dokunun çeşitli yozlaşma degeneration Doğasındaki iyi nitelikleri za- nedenlerle kötücül ura dönüşmesi manla yitirme. dejenerasyon yerleşim localisation 1. Bir yerle sınırlı duruma getir- yutargöze macrophage Monositlerden bulunduğu me ya da getirilme eylemi. 2. Herhangi bir olayın yerini dokuya göre farklılaşarak, mini canlılar ve doku artıkları- belirleme ya da yerinin belirlenmesi eylemi. yığışım aggregate Damar duvarındaki zedelenme ya nın yakalanıp sindirilmesini sağlayan bağ dokusu hücresi. da kanamalarda kan pulcuklarının yapışmasıyla oluşan makrofaj, çöpcügöze yüzergen adsorbent Bir maddenin diğer bir madde- küme. agregat yığışımölçer aggrometer Damar duvarındaki ze- nin yüzeyine tutunmasını sağlayan. adsorban yüzerme adsorption Bir maddenin bir diğer madde- delenme ya da kanamalarda kan pulcuklarının üst üste nin yüzeyine tutunması. adsorpsiyon gelme, kümelenme ve yığışma işlevlerini ölçen aygıt. ag- yüzeye yapışkan adhesive Komşu yüzeylerin birbiri- rometre ne tutunmasını sağlayan madde. adeziv yığışımönler antiaggregant Pulyuvarların kümeleş- Z mesini (trombosit küme oluşumu) önleyerek atardamar zona zona kuşakça içinde tıkaç oluşumunu gideren tedavi. Kan sulandırıcı 27

Sözlük Dergisi KAYNAKLAR 1. Açıklamalı Tıp Terimleri Sözlüğü. Utkan Kocatürk. 4. basım. Ankara Üniversitesi Basımevi. 1989, Ankara. 2. Tıp Sözlüğü. Çağatay Güler. 1. baskı. Güneş Tıp Kitabevi. 1997, Ankara. 3. Ülker Tıp Terimleri Sözlüğü. Süreyya Ülker. 2. baskı. İnkilap Kitabevi. 1991, İstanbul. 4. Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu Sözlük ve Yazım Kılavuzu Çalışma grubu. 11. baskı. Türk Dil Kurumu yayınları. 2011, Ankara. 5. Çocuk Hematolojisi Terimleri sözlüğü. Davut Albayrak, Canan Albayrak. Sözlük Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 2008. 28

Hematoloji Terimleri İngilizce - Türkçe Dizin absolute salt agent ajan absorbance absorbans agglomerate kütlesel yığışım absorbant absorban agglutination aglütinasyon absorption emilim agglutinin agglutinin acanthocyte tırtıklı alyuvar aggregant yığıştırıcı accelerated akselere aggregate yığışım accessory aksesuar aggregation yığışma ACD solution ACD çözeltisi aggression agresyon achlorhydria aklorhidri aggressive saldırgan acquired edinilmiş aggrometer yığışımölçer acrocyanosis akrosiyanoz agitated çalkalanmış activated partial thromboplastin aktifleştirilmiş kısmi agitation çalkalama agitator çalkalayıcı time tromboplastin zamanı aglutination kümeleşme activated prothrombin complex aktifleştirilmiş protrombin agonist etkideş akinesia akinezi concentrate kompleksi konsantresi algorithm akış basamakları activation etkinleşme allele eş gen activator etkinleştirici allergen alerjen activity etkinlik alloantibody alloantikor acute ivegen allograft türdeş yama acute lymphoblastic leukemia akut lenfoblastik lösemi amyloid amiloit acute myeloblastic leukemia akut miyeloblastik lösemi amyloidosis amiloidoz acute phase protein ivegen faz tepken proteini analgesic ağrıkeser acyanotic morarmasız anaplastic anaplastik acyclic döngüsüz anemia kansızlık adenine adenin anergy anerji adenomatous adenomatöz angiectasis anjiektazi adenomegaly adenomegali angiogenesis damar oluşumu adenopathy adenopati anisocytosis anizositoz adhesion yapışma annular halka biçimli adhesive yüzeye yapışkan annulocyte halka alyuvar adjuvant artırgan anti-inflammatory antienflamatuar adolescence ergenlik antiaggregant yığışımönler adolescent ergen antibacterial bakterisavan adsorbent yüzergen antibiogram antibiyogram adsorption yüzerme antibiotics antibiyotik adult erişkin antibody antikor afebrile ateşsiz agar agar 29

Sözlük Dergisi pıhtıönler asplenia dalaksızlık antidot asplenic asplenik anticoagulant kusmaönler asplenic dalaksız antidote mantarkıran association bağlanım antiemetic bağıştıran asymptomatic belirtisiz antifungal antiglobülin testi attenuation etki zayıflaması antigen hemofiliönler atypical sıra dışı antiglobulin test kanamadindirir autoantibody öz antikor antihemophilic antihistaminik autoantigen öz antijen antihemorrhagic bulaşkesen autograft öz yama antihistaminic antilenfositik globülin autohemolysis otohemoliz antiinfective antimetabolik autohemolysis öz alyuvaryıkımı antilymphocytic globülin antimikrobik autologous otolog antimetabolic antimitotik autosomal otozomal antimicrobic antimikotik autosome otozom antimitotic antineoplastik autotransfusion öz kan aktarımı antimycotic kanser ilacı avascular damarsız antineoplastic asalaksavar bacteremia kanda bakteri antineoplastic antifosfolipit antikor bactericide bakterikıran antiparasitic çoğalımönler bacteriology bakteriyoloji antiphospholipid antibody ateş düşürücü bacteriostatic bakteridurduran antiproliferative antisepsis basophil moryuvar antipyretic antiseptik basophilia bazofili antisepsis antitrombotik basophilic stippling mor noktalanma antiseptic ATG benign iyicil antithrombotic antitoksik bicytopenia çift göze azlığı antithymocytic globülin virüskıran binocular binoküler antitoxic ayırseç biopsy biyopsi antiviral aplazi blast blast apheresis gelişmemiş blood dyscrasia kan göze bozukluğu aplasia aplastik anemi blood kan aplasic, aplastic aplastik blood smear kan yayması aplastic anemia aplazik bolus bol veriş aplastic aplastik kriz buffy coat buffy coat aplasic programlı göze ölümü Cabot’s ring Cabot halkası aplastic crisis ateşyapmayan cachexia kaşeksi apoptozis görüntübozan cachexic kaşektik apyretic asepsis candidiasis kandidiyaz artefact aseptik capillary kılcal damar asepsis emme carcinogen kanseroluşturan aseptic emmeç carcinogenesis kanser oluşumu aspiration aspiratör 30

cascade kaskat CSF Hematoloji Terimleri cell hücre cumulation cellular selüler cumulative beyin-omurilik sıvısı cerebrospinal fluid beyin-omurilik sıvısı curative kümülasyon chelation şelazyon cure kümülatif chelator şelatlayıcı cyanosis küratif chemopreventive kemoprevantif cyanotic kür chemoprophylaxis kemoprofilaksi cycle morarma chemotaxis kemotaksi cyclic siyanotik chemotherapy kemoterapi cytogenesis siklus chronic disease anemia süreğen hastalık kansızlığı cytogenetics döngüsel chronic kronik cytologic göze oluşumu circular sirküler cytology göze kalıt bilimi circulation sirkülasyon cytolysis göze bilimsel classification klasifikasyon cytopathogenic sitoloji clubbed finger çomak parmak cytopenia göze erimesi clubbing çomaklaşma cytoplasma sitopatojenik coagulant koagülan cytotoxic göze azlığı coagulation koagülasyon cytotoxicity sitoplazma coagulopathy koagülopati dacryocyte göze ağılayıcı coagulum koagulüm de novo göze ağılama comorbidity komorbidite decade gözyaşı damlası alyuvar complete blood count tam kan sayımı decompensated de novo complete blood count hemogram decompensation onyıl complicated komplike decompression dekompanse complication komplikasyon decontamination dekompansasyon consent onam defibrinogenation dekompresyon conservative konservatif deficit dekontaminasyon consolidation konsolidasyon deformation fibrinsizleşme consultation konsültasyon deformity defisit contaminated kontamine degeneration deformasyon contamination kontaminasyon degenerative deformite contradicated kontrendike degradation yozlaşma contraindication kullanım sakıncası depletion dejeneratif conventional konvansiyonel destruction degradasyon corpuscle korpüskül destructive deplesyon corpuscular korpüsküler detoxification destrüksiyon cross match cross match diagnosis destrüktif cross matching çapraz karşılaştırma diagnostic detoksifikasyon cryoprecipitate kriyopresipitat diastasis teşhis cryopreservation kriyoprezervasyon diastasis tanısal ayrılım diyastaz 31

Sözlük Dergisi yatkınlık electrophoresis elektroforez akyuvar dağılımı elliptocyte eliptosit diathesis farklılaşım embolisation 1. tıkaçlama, 2. tıkaçlanma differential blood count yaygın embolus tıkaç differentiation difüzyon emesis, vomiting emesis diffuse uyumsuzluk empiric görgüsel diffusion uyumsuz endocytosis endositoz discordance hastalık endothelium endotel discordant diseminasyon endotoxin iç ağı disease dezenfektan engraftment engraftman disemination dezenfeksiyon eosin eozin disinfectant dismorfik eosinopenia eozinopeni disinfection dispozıbıl eosinophil gülyuvar dismorphic disemine intravasküler eosinophilia eozinofili disposable epicrisis epikriz disseminated intravascular koagülasyon epigenesis uyumsal kalıtım yaygın damar içi pıhtılaşma eradication eradikasyon coagulation erithrocyte sedimentation rate ESR disseminated intravascular sendromu erythema eritem yaygın damar içi pıhtılaşma erythematous eritematöz coagulation syndrome erythroblast öncül alyuvar disseminated intravascular disosiyasyon erythrocyte alyuvar dağılım erythrocyte sedimentation rate alyuvar çökme hızı coagulation diürnal erythrocythemia eritrositemi dissociation çomak parmak erythroleukemia eritrolösemi distribution dominans erythromelalgia eritromelalji diurnal dominant erythropoesis alyuvar yapımı drumstick finger verici erythropoietin eritropoietin dominance birimölçekleme essential esansiyel dominant çift kör etiological nedensel donor duble etiology neden bilgisi dosage birimölçek evaluation evalüasyon double blind kuru ilik exacerbation egzaserbasyon double dual examination muayene dose bozuk alyuvar üretimi excision eksizyon dry tap disfibrinojenemi exocrine egzokrin dual işlev bozukluğu exocytosis egzositoz dyserythropoiesis dismorfoloji exogenous egzojen dysfibrinojenemia yoz gelişim exotoxin dışağı dysfunction yoz gelişik experimental eksperimental dysmorphology disproteinemi expression ekspresyon dysplasia morartı dysplastic ekimotik dysproteinemia ecchymosis ecchymotic 32

Hematoloji Terimleri extramedullary ekstramedüler gene gen extramedullary hematopoiesis ilik dışı kan yapımı generalized yaygın extranodal ekstranodal genome soykalıt extravasation dışa sızım genotype genotip extravascular ekstravasküler gingiva gingiva extraversion ekstraversiyon Glanzmann’s thrombasthenia Glanzmann trombastenisi extrinsic ekstrensek grade derece factor I faktör I graft yama fagocyte fagosit granular granüler fagocytosis göze yutumu granulation granülasyon familial familyal granulocyte benekyuvar fatal, mortal ölümcül granule tanecik fatality fatalite guide guide favism bakla ağılanması guideline el kılavuzu febril convulsion febril konvülsiyon haploid haploid febrile febril haptoglobin haptoglobin febris, fever ateş harvest harvest ferri ferri helmet cell miğfer göze ferro ferro hem hem ferrum ferrum hem(a)- hem(a)- fibrin fibrin hem(o)- hem(o)- fibrino- fibrino- hemagglutination alyuvar kümeleşmesi fibrinogen fibrinojen hemaphagocytosis hemafagositoz fibrinolysis fibrinoliz hemapheresis hemaferez fibrinolytic fibrinolitik hemarthrosis hemartroz fibrotic fibrotik hemat(o)- hemat(o)- fibrous fibröz hematochromatosis doğuştan demir birikimi flourescent floresan hematocrit kan göze yüzdesi flowcytometre akan gözeölçer hematocrit Htc flowcytometre flovsitometre hematogenous hematojen flowcytometry flovsitometri hematological kan bilimsel flowmetre flovmetre hematologist kan bilimci follow-up follow-up hematology kan bilimi forward typing forward gruplama hematoma kan toplağı French-American-British FAB hematopoiesis kan yapımı hematopoietic kan yapıcı classification taze donmuş plazma hematuria kan işeme fresh frozen plasma fonksiyon hemochromatosis hemokromatoz function fonksiyonel hemoconcentration hemokonsantrasyon functional fungus hemodialysis kan arıtımı fungus gate hemodilution kan seyreltimi gate 33

Sözlük Dergisi hemodinamik homograft homogreft hemodinami homologue homolog hemodynamic kansüzdürüm homozigous homozigot hemodynamics hemoglobin hospital hastane hemofiltration türdeş yama hospitalization hastaneye yatış hemoglobin hemogram host host homograft kan yıkımı Htc Htc hemogram hemolitik humoral hümoral hemolysis kanarca hybride hibrit hemolytic hematopoiez hydration hidrasyon hemophilia kanama hygiene hijyen hemopoiesis hemoraji hygienic hijyenik hemorrhage, bleeding kanamaya yatkınlık hypercellular hiperselüler hemorrhagia kanamalı hyperchromia hiperkromi hemorrhagic diathesis hemosiderin hypercoagulability hiperkoagulabilite hemorrhagic demir birikimi hyperemia hiperemi hemosiderin hemostaz hyperplasia hiperplazi hemosiderosis kanama durdurma hypersplenism hipersplenizm hemostasis hemostat hyperthermia hipertermi hemostasis kanamadurdurur hypertrophy hipertrofi hemostat hematoksik hyperviscosity ağdalılık hemostatic kanizlem hypocellular hiposelüler hemotoxic heparinizasyon hypocromia hipokromi hemovigilance karaciğer büyümesi hypoplasia hipoplazi heparinization karaciğer-dalak büyümesi hypoplasic hipoplazik hepatomegaly kalıtımsal eliptositoz hyposplenism hiposplenizm hepatosplenomegaly kalıtımsal hypovolemia kan hacmi düşüklüğü hereditary elliptocytosis kalıtımsal sferositoz iatrogenic hekim kaynaklı hereditary heredite idiopathic idiyopatik hereditary spherocytosis hetero- immature immatür heredity heterojenik immobile immobil hetero- heterojen immune bağışık heterogenic ayrı tür yaması immunity bağışıklık heterogenous heterozigot immunization bağışıklama heterograft histiyo- immunosuppressive immünosüpresif heterozygote histiyositoz X in situ in situ histi(o)- doku geçimliliği in vitro in vitro histiocytosis X histolojik in vivo in vivo histocompatibility Hodgkin hastalığı incidence görülme sıklığı histologic dengeleşim incompatibility geçimsizlik Hodgkin disease homojen incubation inkübasyon homeostasis homogenous 34

incubation kuluçka dönemi leukocytopenia Hematoloji Terimleri indicator indikatör leukocytosis indirect dolaylı leukostasis akyuvar azlığı induction endüksiyon ligand akyuvar artışı induration endürasyon liquid lökostaz infected enfekte localisation bağlar molekül infection enfeksiyon lymph akışkan infectious enfeksiyöz lymphadenopathy yerleşim infestation enfestasyon macrocyte ak kan infiltration infiltrasyon macroglossia ak kan bezi hastalığı inflammation yangı macrophage iri alyuvar inflammatory enflamatuvar macroscopic makroglosi infusion infüzyon major cross match yutargöze inhibition inhibisyon major makroskopik inhibitor önleyici malabsorption majör çapraz karşılaştırma inline filtration inline filtrasyon malign majör intensity intensite malignite emilim bozukluğu intensive intensif manual kötücül interleukin interlökin marker malignite intoxication entoksikasyon massive el kitabı intracellular intraselüler maturation belirteç intramuscular intramüsküler mature masif intranuclear intranükleer mediastinum matürasyon intrathecal intratekal mediator matür intravenous intravenöz medical göğüs orta boşluğu intrinsic entrensek megakaryocyte mediyatör invasion invazyon megalocyte tıbbi invasive girişimsel metabolic megakaryosit invasive yayılmacı metastasis megalosit irrevesible irreversibıl metastatic metabolik isograft izogref methemoglobin sıçrama isoimmunization izoimmünizasyon microangiopathy sıçramalı kala-azar kala-azar microcirculation mavi hemoglobin koilonychia kaşık tırnak microcyte kılcal damar bozukluğu laboratory deneylik microcytic mikrosirkülasyon lamella lamel microembolisation küçük alyuvar lenfangitis lenfanjit microembolism mikrositer lethal ölümcül microembolus mikroembolizasyon leukemia kan kanseri microscope küçük pıhtılarla tıkaçlanma leukemoid reaction akyuvar tepkime microscopic mikroemboli leukocyte akyuvar microvascular mikroskop mikroskobik mikrovasküler 35

Sözlük Dergisi minör çapraz karşılaştırma osmolarity ozmolarite minör osmotic fragility ozmotik frajilite minor cross match izleçleme osmotic ozmotik minor izleç oxidant oksidan monitorisation tek soylu oxidation oksidasyon monitor mononükleer oxidative oksidatif monoclonal tek çekirdekli akyuvar package insert prospektüs mononuclear palliative hafifletici mononucleosis çoğalımı palpation elle yoklama tek çekirdekli pancytopenia tüm kan göze azlığı mononucleus tekli tedavi paroxysmal paroksismal monotherapy morbidite partial parsiyel morbidity biçimsel pathogen patojen morphologic biçim bilimi pathogenesis patogenez morphology ok çekirdekli pathogenic patojenik multinuclear çoklu pathognomonic tanıtsal multiple mikoz pathologic patolojik mycosis miyeloablatif pathology patoloji myeloablative ilik bağsılaşması pathway yolak myelofibrosis ilik ölümü peak pik myelonecrosis yeni sayrık doku performance performans neoplasia bozyuvar periodic, periodical periyodik neutrophil nötrofili peripheral blood smear periferik kan yayması neutrophilia noktürnal peripheral çevresel nocturnal düğüm peripheric periferik node düğümcük pernicious anemia pernisiyöz anemi nodule girişimsel olmayan persistent persistan noninvasive nonspesifik petechia peteşi nonspecific normoaktif pharmacovigilance ilaç takip sistemi normoactive normoselüler phase faz normocellular hastane kaynaklı phenomenon görüngü nosocomial nozokomiyal phenotype soyserim nosocomial nükleol phenotypic fenotipik nucleol nükleus phlebotomy flebotomi nucleus nüve phototherapy ışık tedavisi nucleus gözlem pica pika observation tıkanma placebo plasebo occlusion onkojen plasma plazma oncogenous onkolog plasmapheresis kan sıvısı değişimi oncologist ur bilimi platelet, thrombocyte pulyuvar oncology organ pleomorphic pleomorfik organ organ büyümesi organomegaly 36

pleomorphism pleomorfizm radioisotope Hematoloji Terimleri pletorrhea pletore radiotherapy poikilocytosis çok biçimli alyuvar reaction radyoizotop polychromasia polikromazi reactivation radyoterapi polycytemia vera polisitemia vera reactive reaksiyon polycythemia kanbastı reactivity reaktivasyon polycythemia vera kanbastı hastalığı rebound reaktif polymorph polimorf receptor reaktivite polymorphic polimorfik recessive rebound polymorphism polimorfizm recipient almaç precipitant presipitan recombinant çekinik precipitation presipitasyon recombination recipient premedication premedikasyon recurrence rekombinan preparate preparat recurrent rekombinasyon preparation preparasyon red blood cell yineleme preventive prevantif refractory reküren primary birincil regeneration alyuvar prime prime regenerative refrakter priming hazırlama regimen rejenerasyon priming priming regression rejeneratif procoagulant prokoagülan regressive rejim prognosis sonu görüm rejection regresyon progress progres relapse regresif progression progresyon relative doku reddi progressive progresif remission nüks proliferation proliferasyon replacement rölatif prophylactic koruyucu residual yatışma prophylaxis ön koruma residual replasman prospective prospektif residue artakalan protocol protokol resistance rezidüel pseudoagglutination psödoaglütinasyon resistant kalıntı puberty erinlik restrictive rezistans punch biopsy delçıkar reticular rezistan punch punch reticulocyte restriktif punction ponksiyon reticulum retiküler purging purging retrospective ağsı alyuvar purpura purpura reverse retikulum quantitative kantitatif reverse typing retrospektif radiation radyasyon reversible revers radioactive radyoaktif ribonucleic ascites ters gruplama radioactivity radyoaktivite risk reversibıl RNA risk 37

Sözlük Dergisi parçalanmış alyuvar survival sağkalım sklerozan symptom semptom schistocyte skleroz symptomatic belirtiveren sclerosing sekonder syndrome sendrom sclerosis sekresyon syngraft singreft secondary sediment synthesis sentez secretion sedimantasyon system sistem sediment duyarlı systematic sistematik sedimentation duyarlılık systemic sistemik sensitive separasyon tear drop tear drop sensitivity separatör teardrop cell gözyaşı damlası alyuvar separation kan zehirlenmesi telangiectasia telenjiyektazi separator sekans thalassemia talasemi sepsis sekestrasyon therapeutic sağaltıcı sequence serum therapy tedavi sequestration oraklaşma thrombin trombin serum lam thrombocyte pulyuvur sickling yayma thrombocytopenia pulyuvar azlığı slide solit thrombocytosis pulyuvar çokluğu smear soliter thromboembolism pıhtı tıkacı solid çözülebilirlik thromboembolism pıhtı tıkanımı solitary çözelti thrombogen pıhtıyapar solubility somatik thrombolysis pıhtı erimesi solution spesifik thrombolytic pıhtıeritir somatic spesifisite thrombopheresis tromboferez specific sferosit thrombophilia tıkarca specificity sferoit thrombophlebitis pıhtılı toplardamar yangısı spherocytosis dalak çıkarımı thromboplastic tromboplastik spheroid splenomegali thromboplastin time aktifleştirilmiş kısmi splenectomy splinter hemoraji splenomegaly splinter thrombopoeitin tromboplastin zamanı splinter hemorrage spontane thrombosis trombopoetin splinter spur thrombus pıhtı tıkacı oluşması spontaneous stabilizatör tolerability pıhtı topağı spur stabil toxemia katlan(ıl)abilirlik stabilizer evre toxic granulation toksemi stable staz toxic toksik granülasyon stage status toxicity toksik stasis ağızsı alyuvar transcription toksisite status subkütan transferrin transkripsiyon stomatocyte subtip transfusion transferrin subcutaneous kan nakli subtype 38

translocation translokasyon viability Hematoloji Terimleri transplantation nakil viable transport transport virulence yaşayabilirlik trisomy trizomi virulent viyabıl tumor tumor visceral leishmaniasis hastalandırma yetisi tumoral tümöral viscose hastalandıran unit birim viscosity kala-azar upregulation upregulation viscous, viscose kıvamlı variant değişik biçim vital akışmazlık vascularization damarlanım vitality akışmaz vasoconstruction vazokonstrüksiyon warfarin yaşamsal vasodilatation vazodilatasyon zona vitalite varfarin kuşakça 39

Sözlük Dergisi Yazarlar Prof. Dr. İsmet Aydoğdu [email protected] 1957 yılında Manisa doğdu. Salihli’de İlkokulu, Manisa’da parasız yatılı olarak ortaokul ve lise eğitimini tamamladı. 1982 yılı Haziran ayında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 1990 yılında iç hastalıkları ihtisasını tamamladı. 1991–1993 yıllarında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji kliniğinde ve kemik iliği nakli ünitelerinde çalıştı. 1993 yılında aynı yerde Hematoloji yan dal ihtisasını tamamladı. 1994 yılında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim dalında yardımcı doçent olarak göreve başladı. 1994-1995’de ABD, Baylor hastanesinde ve MD Anderson Kanser merkezinde kök hücre nakli ünitesinde 11 ay süre ile çalıştı. 1997 yılında iç hastalıkları/hematoloji doçenti unvanını aldı. 2003 yılı itibarıyla profesör kadrosuna atandı. 2007–2011 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hematoloji kliniğinde çalıştı. Halen Celal Bayar Üniversitesi Hematoloji kliniğinde çalışmaktadır. Bugüne kadar 8 kitap, 1 adet elektronik ortamda hematoloji atlası, 59 uluslararası, 65 ulusal dergilerde makale ve ulusal/uluslararası 80 tebliği yayınlanmıştır. Prof. Dr. Fevzi Altuntaş [email protected] 1971 yılında Kayseri’de dünyaya geldi. İç Hastalıkları/Hematoloji Profesörü. Amerika Birleşik Devletlerinde “Memorial Sloan-Kettering” kanser merkezi ve “Teksas Üniversitesi, Southwestern Tıp Fakültesi”nde hematoloji, kemik iliği nakli, transfüzyon tıbbı ve aferez eğitimleri aldı. Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği (V) yaptı. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları, Hematoloji Bilimdalı Öğretim Üyesi. Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Eğitim Kliniği, Terapötik Aferez Merkezi, Moleküler Genetik Merkezi ve Kök Hücre Nakli Merkezi kuruculuğunu yaptı. Yönetiminde yılda 100’ün üzerinde otolog, allojenik, akraba dışı, kordon kanı ve haploidentik kök hücre nakilleri yapılmaktadır. Ülkemizde birçok ilde kemik iliği nakli merkezin açılmasına ve sorumlularının eğitimine katkı sağ- ladı. Özbekistan Kemik iliği nakli merkezi, Moleküler genetik merkezi, aferez merkezi kurdu ve ilk nakillerin yapılmasını başlattı. Türk Hematoloji Derneği “Genç Araştırıcı”, “En İyi Klinik Çalışma”, Türk Onkoloji Derneği “Kanser Araştırması”, Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği “En İyi Çalışma”, Hemaferez Derneği “En İyi Klinik Çalışma”, Türkiye Kemik İliği Transplantasyon Vakfı “En İyi Klinik Çalışma” ve T.C. Sağlık Bakanlığı “2010 Yılın Hekimi” ve kök hücre nakli alanındaki çalışmaları nedeniyle “Takdirname” ödüllerine layık görüldü. Türk Aferez Derneği Başkanı. Amerika Aferez Derneği ulusla- rarası komite üyeliğine seçilen ilk Türk bilim adamı. Dünya Aferez Kongresi Genel Sekreterliği yaptı. Başkanlığı döneminde Elsevier yayın grubuna ait SCI kapsamında olan “Transfusion & Apheresis Science” dergisini Türk Aferez Derneği resmi yayın organı yaptı. THD Kök Hücre Nakli Komite Başkanı, JACIE Avrupa Müfettişi, “Transfusion & Apheresis Science” Dergisi Editörler kurulu üyesi. Çok sayıda ulusal ve uluslararası toplantıda başkan, konuşmacı ve organizatörlük yaptı. 400 üzerinde bilimsel makale, tebliğ, kitap, kitap bölümü yazdı. 40


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook