hoşçakal Güzel günler çabuk geçer. İçimiz hep bir hoşçakal ülkesi. Cahit Zarifoğlu ocak 2023 sayı 2
Sayı 2 - Ocak 2023 İmtiyaz Sahibi Korkut Anadolu Lisesi Editör/Yayın Yönetmeni Cengiz Çan Yayın Kurulu Ahmet Güvenç Beytullah Çelik İsmail Demiray Tasarım Ahmet Güvenç Ali Kaçar Adres Şehitler Mah. Korkut Anadolu Lisesi Korkut/Muş Web Sitesi https://korkutal.meb.k12.tr/ Kapak Fotoğrafı Ahmet Güvenç Her hakkı saklıdır. hoşçakal
VİZYON Bilim ve teknolojinin farkında olan, değişme ve gelişmeye açık, öğrenmeyi temel ihtiyaç kabul eden, değerlerini yaşayan ve yaşatan, hoşgörü sahibi, Farklılıkları zenginlik kabul eden, En az bir yabancı dili çok iyi bilen, yüksek moral değerlere sahip Kendine güvenen, katılımcı, kendini sorgulayan, etkili ve nitelikli çağdaş, demokratik ve laik bireyler yetiştirmektir. MİSYON Geleceği okuyan ve geleceği bugünden tasarlayan tarihi ve kültürel değerleriyle bir medeniyet projesini hayata geçirecek bireylerin yetiştiği bir okul olmak. hoşçakal
İÇİNDEKİLER EDİTÖRÜN KALEMİNDEN 6 Cengiz ÇAN | Müdür Yardımcısı OKULUMUZDAN HABERLER 7 Selma ALTAY | İngilizce Öğretmeni ROPÖRTAJ 8 Uzm. Dr. Bilâl AKDEMİR BİR NEFES 10 Ebru GÖL | Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni NECİP FAZIL KISAKÜREK 12 Veysi GÜNDOĞDU | 12/B Sınıfı LÜGATÇE 14 R. Kevser Altuntaş | DKAB Öğretmeni hoşçakal
İÇİNDEKİLER KALPTEN LİSANA 15 Şiirler | Beytullah ÇELİK - Ömür KOCADAĞ DEKLANŞÖR 16 Ahmet GÜVENÇ | Bilişim Teknolojileri EL CEZERİ 17 Beytullah ÇELİK | İngilizce Öğretmeni HASRET VE ÖZLEM 18 Tursun ÖZER | Almanca Öğretmeni VECİZ SÖZLER 20 İsmail DEMİRAY | DKAB Öğretmeni FIRÇAMIN AHENGİ 21 Ali KAÇAR | Görsel Sanatlar Öğretmeni hoşçakal
editörün kaleminden Cengiz ÇAN | Müdür Yardımcısı Öğrenci ve öğretmenlerimiz tarafından Mart 2022’den beri çıkarılan “KARAKALEM” dergisi Ocak 2023’ten itibaren “HOŞÇAKAL” adıyla okurlarla buluşuyor. Eğitim ve öğretimin farklı alanları ile ilgili çeşitli yazıları bir araya getirdiğimiz dergimiz, her sayısında her alanda gençlerimizin gelişimini destekleyen konulara odaklanıyor. Yazmaya ilgi duyan, başkalarına söyleyecek herhangi bir sözü olan, bilimle, edebiyatla ve sanatla ilgilenen herkesin buluştuğu bu derginin en önemli amacı; yaşadığımız dünyaya sırt çevirmeden, hayal gücünün sınırlarını zorlayarak yeni bir dünya yaratmak, edebiyatın, sanatın ve dilin inceliklerine varabilmek. Dergimizi oluştururken edebiyatla, sanatla ilgili çalışmaları ve sportif faaliyetleri ön planda tuttuk. Eğitim ve öğretimin gelişmesi adına gerekli kişi ve kurumlarla iş birliği yaptık ve atılması gereken adımları konuştuk. Özellikle süreç içinde aktif görev almış öğretmen ve öğrencilerimizin çalışmaları ile hazırlanmış olan “HOŞÇAKAL” adlı okul dergimizi okurlarımızın beğenisine sunuyoruz. Siz değerli okurlarımız, dergimizin ikinci sayısını incelerken keyif alacağınızı düşünüyorum. Yakın zamanda tekrar buluşmak üzere sağlıkla ve huzurla ve hoşça kalın. Saygılarımla… 6 hoşçakal
okulumuzdan haberler Selma ALTAY | İngilizce Öğretmeni Satranç Turnuvasında İlçe Birincisiyiz Korkut İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından organize edilen Liseler Arası Satranç Turnuvasında okulumuz hem bireysel maçlarda hem de takım maçlarında 1. oldu Öğretmenler Günü Coşku İle Kutlandı 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle Şehit M. Fatih Safitürk Konferans Salonunda program düzenlendi. Program, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşımız’ın okunmasının ardından çeşitli konuşmalar ve gösteriler ile tamamlanmış oldu. hoşçakal 7
röportaj Uzm. Dr. Bilâl AKDEMİR | Korkut Devlet Hastanesi Bilâl Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz? İsmim Bilal AKDEMİR. Hasköy ilçesinde dünyaya geldim. 42 yaşındayım. Evli ve iki çocuk babasıyım. 14 yıllık bir hekimlik geçmişim var. 8 yıldır Korkut Devlet Hastanesi'nde İç Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Tıp Fakültesi'ni okuma arzunuz çocukluktan gelen bir istek miydi? Yoksa lise yıllarında mı karar verdiniz bu mesleği tercih etmeye? Çocukluğum köyde geçti. Belki bu yüzdendir ki köyde çalışan öğretmenlere özenirdim. Köy yaşamını çok seviyorum. Liseye kadar fikrim bu yöndeydi. Sonra hayatın gerçekleri ile yüzleştim galiba. Belki gelecek garantisi, belki de popülerliğin sebebiyle Tıp Fakültesi'ni okumayı seçtim. Çevrem bu mesleği bana yakıştırıyordu. Bu teşviklerin de etkisinde kaldım galiba. \"İyiki bu mesleği icra ediyorum\" diyor musunuz? Mesleğinizin güzelliklerinden ve zorluklarından kısaca bahseder misiniz? Tıp Fakültesi okuduğuma pişman olduğumu söyleyemem. Lakin gerek eğitim süreci, gerekse de mesleğin kendisi malumunuz olduğu üzere yorucu ve yıpratıcı. Vaziyet böyle olsa da kesinlikle bu meslek beni tatmin ediyor. Şuan bulunduğum ortamda mutlu olduğumu söyleyebilirim. İnsanlarımıza faydamın dokunduğunu görüyor ve onların olumlu tepkilerini duyuyorum. Bu beni mutlu ediyor. 8 hoşçakal
...devamı Yöre halı halkı tarafından memnuniyetle ve iftiharla bahsediliyorsunuz. Bu sizi motive ediyor mu? Birkaç anınızdan bahseder misiniz? Çok yoğun çalışıyorum çoğunlukla mesai sonrasına sarkıyor işim. Bedenen ve zihnen çok yoruluyorum. Ama bu işim sevgimi azaltmıyor. Bence bunun tek bir sebebi var. Manevi tatmin. İnsanların sempatisi elbette ki beni mutlu ediyor. Bununla beraber içlerinde olduğum insanların sağlık ihtiyaçlarını gidermelerinde katkım olması durumu var. Çevreme kendi insanına hizmet ediyorum bu da ayrı bir motivasyon sebebi. İlçemiz özelinde gençlerimize ve çocuklarımıza tavsiyeleriniz nelerdir? Öncelikle kardeşlerime kucak dolusu sevgimi sunuyorum. İnanırsanız hiçbir şey imkansız değildir. Yeter ki hedef belirleyin ve bunun için çalışın. Tabi yükümüzü paylaşmamıza ihtiyacımız var. Lütfen çalışın. Bizim için kendimiz için emeğinize ihtiyacımız var. hoşçakal 9
bir nefes Ebru GÖL | Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni \"Yaşamak\" diyoruz adına. Gündelik telaşlara kapılırken dünyanın dönmesini sağlayan ne varsa birer birer unutuyoruz. Dar vakitlerimize hiçbir şeyin tadını sığdıramıyoruz. Hırsla atılıp suyu dalgalandıran bir taşın ya da toprak kokusundaki iç çekişin rengini göremiyoruz. Bunları düşünürken cama vuran kar taneleri beni çok eskilere götürüyor. O güzelim günler nasıl da uzak? Dışarısı yine bembeyaz yine aynı sessizlik ama dönüp duran dünya aynı değil. O zamanlar akşamüstü pişirilmiş yemeğin lezzeti, babamın fabrika çıkışı alıp geldiği sıcak ekmek kokusu bile şimdilerde başka. Büyüklerimin ‘’Nerde o eski günler?’’ Serzenişlerini çok iyi anlıyorum. Yıllar geçerken çoğalmışız ama eksilerek çoğalmak bu. Amma da çelişkili konuştum değil mi? İnsan bazı zamanlar kendiyle de çelişir ödünç hayatımın garip öznesi. Aslına bakarsan zihnimiz ne garip? Birçok şeyi akılda tutamazken öznesini bazı anların orta yerine bırakıverir. Yine bir mart sabahı penceremden kar tanelerini izleyerek sütümü içiyorum. Dünya dertlerinden çok uzaktayım. O zamanlar aklım fikrim kartopu oynayabilmekte. Annem kırmızı önlüğümün dantelli yakasını takmaya çalışıyor. Mendilimi özenle katlamış, saçlarım yine süslü tokalarımla bezenmiş. O telaşla evin içinde koştururken her köşeye kızartılmış patates kokusu hakim. Yemekleri paketleyip annemle el ele yola koyuluyoruz. Her zamanki koruma içgüdüsüyle ellerimi sımsıkı kavramış. Sınıfıma vardığımızda karşımızda sadece Nuray Öğretmenimi buluyoruz. Kar yağdığı için arkadaşlarım gelmemiş. Aslında tahmin etmiştik ama yemek listesi sırası bizdeyken şakaya gelmezdi. Sorumluluk duygusunu o zamanlarda öğrenmiştim. Öğretmenimin annemle özel görüşme isteği beni kartopum için bir fırsattı. Heyecanla kendimi bahçeye attım. O sevincimi halen unutamam. Cebimden çıkardığım beyaz mendilime aceleyle bir kartopu yapıp sardım. 10 hoşçakal
...devamı Çantama sakladığım o gizli oyuncağım yol boyunca midemde kelebekler uçurdu. Çünkü hava soğukken oyun izni almanın zorluğunu bilirdim. Ana yüreği işte nereden bilsin yıllar sonra yüreği buzlaşmış insanlarla yaşamayı öğreneceğimizi. Eve gidip soba arkasındaki köşeme oturunca hevesle çantama sarılmıştım. Açtığımdaki hüznü tarif edemem ama bazen o sızıyı bir yerlerde duyarım. İlk hayal kırıklığımdı. Alt tarafı bir kartopu deyip geçemem. Çünkü kar tatillerimiz, kayak derslerimiz olmazdı. Elimde olsa gizli bahçemde bir kartopunu ömür boyu saklamak isterdim. Küçük dünyamız, küçük umutlarımız bambaşkaydı. O akşam babam sobada kaynamış çayını beklerken sevdiğim trenimi, raylarını kurdu. Bir tek o alırdı benim kursağımda kalmış hevesimin hüznünü. Ne severdim saatlerce raylarda ilerleyen vagonları izlemeyi. Hayatımızı o yıllardaki oyunlarımız şekillendirirmiş. Şimdilerde düzenim bozulur kaygısıyla durmadan çalışmam bundan belki. Oysa bir bıraksak her şeyi kontrol etmek isteme hastalığımızı o anda kendi rayına girip akacak belki ömür dediğimiz. İşte böyle durup dinlemiyoruz kendimizi. Dönen dünya aynı ama kartopu saklayabileceğine inanan çocuk masumiyetini ya da rayında ilerleyen bir treni izleme sabrını kaybettik belki de. Ofislere, iş yerlerine sıkıştırdığımız koca hayatımızda bir nefeslik yer bırakmadık. İşlerimiz çok yoğundu. Sobası tüten evler çizen çocuklarımıza yabancı kaldık. Büyük işler başardık ama küçük soframızdaki sıcak ekmeklerin etiketini kopardığımız günlerden fersah fersah uzaklaştık. Şimdi süt içen kırmızı önlüklü küçük kız olarak değil de hayal kırıklıklarını biriktirmiş çayını yudumlayan büyümüş ama öznesini nesnesine karıştırmış yetişkin bir kadın olarak bakıyorum o pencereden. Sahi diyorum o gündelik telaşlardan bir nefeslik yer gerekiyor. Buzlaşmış dünyada sevdiklerimle bir lokmalık sıcak ekmek huzuru, bir nefeslik yer. hoşçakal 11
necip fazıl kısakürek Veysi GÜNDOĞDU | 12/B Sınıfı İstanbul’da doğan Necip Fazıl Fransız Frerler Mektebi, Amerikan Koleji, Emin Efendi Mahalle Mektebi, Büyük Reşit Paşa Mektebi, Rehber-i ittihat Mektebi, Heybeliada Numune Mektebi ve Aydınlı Köyü’nün ilk mektebinde eğitim almıştır. Bunların ardından ise Deniz Harp Okulunda eğitim görmüş olan Necip Fazıl beş yıl boyunca okudu ve okulda Ahmet Hamdi Akseki, Yahya Kemal Beyatlı ve Hamdullah Suphi Tanrıöver isimleri gibi tanınmış olan kişiler görevdeydi. Türk şiirinde ve düşünce haytalarında birbirleri ile zıt olan Necip Fazıl ile Nazım Hikmet burada birlikte okumuşlardır. Necip Fazıl bu okulda öğrenim gördüğünde şiire yönelmiştir. Nihal isimli olan bir dergide ilk şiirlerini yayımlamaya başladır Ardından İngilizce öğrenmiş olan Necip Fazıl Shakespeare, Oscar Wilde gibi yazarların eserlerini orijinal olarak okumuştur. 1934 senesinde dönüm noktası geçirmiş olan Necip Fazıl Nakşi Şeyhi ile tanışmış ve yapılan sohbetler ile zihniyet ve fikir olarak dönüştü ve milat olarak bu tarihi kabul etti. Artık Necip Fazıl tasavvufi düşüncelere de yönelerek şiirlerini bu şekilde yazmaya başladı. İlk kez yeni düşündüğü düşünce sistem Tohum isimli bir tiyatro oyununu yazmıştır. 1936 senesinde Ağaç Mecmuası isimli bir dergide yazılarını başarı ile yayınladı. 1937 senesinde Bir Adam Yaratmak isimli piyesi ilk kez 1937 ila 1938 senesinde İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnede sergilenerek çok ilgili görmüştür. 1983 senesinde 25 Mayıs günü 78 yaşında vefat etmiştir. Politika, sin, öykü, tasavvuf şiir ve tiyatro alanlarında çeşitli eserler vermiştir. 12 hoşçakal
...devamı Kaldırımlar Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Aç Kapıyı Aç kapıyı haber var, Ötenin ötesinden. Dudaklarda şarkılar, Kurtuluş bestesinden. Biz geldik, bilen bilsin. Gönül gönül girilsin. İnsanlar devşirilsin, Sonsuzluk destesinden. hoşçakal 13
lügatçe R. Kevser ALTUNTAŞ | DKAB Öğretmeni - Âbid - - Bâkî - İbadet eden Ebedi, sonsuz, ölmez - Esbâb - - Fâil - Sebepler İşi (fiili) yapan - İktiza - - Muhal - Gerektirmek İmkansız - Mütemâdiyen - - Şems - Sürekli, devamlı Güneş - Zihayat - - Abes - Hayat sahibi, canlı Faydasız, boş şeyler - Gayb - - İhsan - Görünmeyen, gizli İyilik, lütuf - İstidât - - Kesret - Kâbiliyet, yetenek Çokluk - Muannid - - Tefekkür - İnatçı Fikretmek, düşünmek - Zahir - - Bürhan - Görünen, açık Delil - İhâta - - Mağrur - Kuşatmak, içine almak Gururlu, kibirli 14 hoşçakal
kalpten lisana Beytullah ÇELİK | Ömür KOCADAĞ Umut Bilemiyor insanoğlu, fark edemiyor bitmeden, Tüm güzellikler insanın hayatından gitmeden. Yoruluyorum, attığım her adım tıkıyor nefesimi, Düşünüyorum, düşünüyorum ve yine düşünüyorum, Sahi kaybetmek gerçekten bir kayıp mıdır her zaman? Soluksuz bir merakla arıyorum cevabını, Sonra birden derin bir çukurda açıyorum gözlerimi. Terler içinde kalmak tam da böyle bir şey. Amansızca yürürken kayıpların ardında, Anlıyorum ki her kayıp yeni bir yolun asfaltı gibi. Bir an geliyor gözümün önüne, gülümsüyorum. Umut etmek çok güzel şey, işte bunu seviyorum. Beytullah Çelik Dalgalara Doğru Sıkıntının bittiği anda hayatın akıntısıyla sürükleniyorum. 15 Yelkensiz gemilerin tek bacaklı kör kaptanları gibiyim. Issız bir adanın hali içindeyken çölde buluyorum kendimi. Seraplar peşliyor beni. Yolumu kaybetmem için gökte uçan Azrail maskeli akrabalarla anlaşmış olacaklar. Bedenimi susuz toprak rehin alacak, Direnebilen tek yanım kemiklerim olacak Ama onlarda ayakta duramayacaklar. Atıyorum simit parçalarını, atıyorum gök mavisi denize. Ödünç alabilsem martılardan kanatlarını, Buluşup göklerde Bıraksam kendimi rüzgarın engin dalgalarına. Ömür Kocadağ hoşçakal
deklanşör Ahmet GÜVENÇ | BT Öğretmeni Korkut / Muş hoşçakal 16
el cezeri Beytullah ÇELİK | İngilizce Öğretmeni El Cezeri'nin tam ismi Ebu el-İzz b. İsmail b. El-Rezzaz el- Cezeri'dir. Kendisinin doğum yılını ve ölüm tarihini tam olarak bilememekteyiz fakat kendisinin 13. Yüzyılda Diyarbakır bölgesinde yaşadığı düşünülür. Kendisi Müslüman bir mühendistir. Kendi döneminde Fırat ile Dicle nehirleri arasındaki bölgeye cezire (ada) denirdi. Bu nedenle kullanılan Cezeri adı aslında onun lakabıdır. El Cezeri 25 yıl boyunca Artuklu sarayında saray mühendisliği görevi yapmıştır. Kendisi Orta çağın ve İslam Altın Çağı'nın en önemli mühendisi olarak görülmekte olan değerli ve çağının ötesinde bir kişiliktir. 13. Yüzyılda yaşamış olan El Cezeri'nin hayatı hakkında bildiklerimiz çok kısıtlıdır. Kendisinin Artuklu Sarayı'nda 25 yıl kaldığını ve burada saray mühendisliği görevinde kaldığını, Diyarbakır bölgesinde yaşamış olduğunu biliyoruz ve yaptıkları hakkında elimizde bilgiler mevcuttur. El Cezeri verdiği eserler ile, kendisinden sonrakilere bıraktığı bilgiler ile Sanayi Devrimine dahi teknik yönden katkılar sunmayı başarabilmiştir. 1200'lü yıllarda o Artuklu Emiri'nin sarayında yaptığı çizimler, tasarımlar, çalışma prensipleri, teknikler; 21. Yüzyılda bizim bugün trenler, gemiler, otomobiller, enerji santralleri ve tüm karışık mekanizmaları yapabilmemizi sağlayan bir önayak olmuştur. El Cezeri'nin bazı icatları şunlardır; - Saz çalan robot - Mum saatleri - Su saatleri - Su pompalarını çalıştıran makineler - Meşhur fil saati - Abdest alma aparatları hoşçakal 17
hasret ve özlem Tursun ÖZER | Almanca Öğretmeni Özlemek nedir diye düşündüm uzun uzun… Hepimizin zaman zaman yaşadığı yoğunluğu kişiden kişiye değişen güzel bir duygudur özlemek. Dilimizde ise özlemek özden gelir.Kişinin kendi özünü bir başka insana , nesneye ,hayata katabilme arzusudur. Türk Dil Kurumu’na göre ise özlemek’’ bir kimseyi veya bir şeyi görmeyi kavuşmayı istemek, göreceği gelmek’’anlamına gelse de aslında özlemenin kişinin özüyle yani benliği ile alakalı olduğu aşikardır. Bir kişiye ‘’Seni özledim’’ dediğimizde aslında sadece yanımızda olmasını istemiş olmuyoruz, aklımızda, benliğimizde yani özümüzde olduğunu vurguluyoruz. Sadece kişilerin değil zaman ve mekanların da ruhumuza kattığı ince dokunuşlara duyulan hasrettir. Bir mekânı ya da zamanı özlemek sadece o mekâna ve zamana dönme isteği değil özlediğimiz andaki şartlara dönme isteğimizdir. Örneğin üniversite okuduğumuz şehre yıllar sonra gittiğimizde artık her şeyin bıraktığımız gibi değil biraz yavan olması bundandır. O zamanın mekânın bize hatırlattığı ne kadar iyi ve güzel şey varsa ona hasret duymaktır aslında… Hani demiş ya şair: Özlemekten yorulmuşum kapında durdur beni Ucu sana dek ulaşan bin zincire vur beni Beni çöllerden sorma ki sonra mecnun yerinir Aşksızlıktan taş kesilmiş şehirlere sor beni E o zaman?... Hayal edilen sahip olmak istenilenlere kavuşabilme duygusu mu? Yoksa geçmişte yaşanılan ve iz bırakan duygulara karşı bir hasretlik duygusu mu? Hangisine özlem demeliyiz acaba?İşte özlem bazen közlenmiş duygularımızı alevleyecek bir ateş oluveriyor bazen de közlenmiş hatıralarımızın üstüne bir damla su…İnsanı bir anda çocukluğuna da götürmüyor mu? 18 hoşçakal
...devamı Bir odun sobasının etrafında toplanıp pişen patatesleri ve fıstıkları heyecanla beklemeyi, kırmızı bisikleti ile vakit namazlarından dönen babayı, o gelince tek demlik içilen çayı, hep beraber izleyebildiğimiz Bizimkiler dizisini, tatillerde eve dönüşlerde sevinçten yalınayak yola koşan anneyi, tam saatlerde tüm evde yankılanan TRT2 haberlerini ve kusursuz diksiyona sahip spikeri Nermin Tuğuşlu’yu, sıcacık ve samimi komşuluk ilişkilerini özlememek mümkün mü? Daha neler var geçmişte yaşadığımız bizde iz bırakan gerçekten özlem duyulan kim bilir? Herkesin kendi hikayesinde, kendi duygu yükünde saklı…Ancak bazen insanın içini de acıtıyor galiba. Kaybettiği bir daha hiç göremeyeceği yakınlarına özlem… Bazen kimseye muhtaç olmama adına zenginliğe özlem, belki sıcak bir yuvaya, evlada özlem ya da kaybettiği sağlığına özlem, belki de en önemlisi SEVGİYE özlem… Çünkü sevmektir özlemek, sevmenin de ötesine geçmek bütün benliğinde hissetmektir. Umarım ki.. Özlemlerimiz bizleri geçmişe götürüp yüzümüzde tatlı bir tebessüm bırakırken; yaşadığımız andan haz almamıza vesile kılsın çünkü bugünümüz gelecekte özlem duyduğumuz nadide zaman dilimleri olacaktır vesselam… hoşçakal 19
veciz sözler İsmail DEMİRAY | DKAB Öğretmeni \"Hiçbiriniz kendisi için istediğini mü’min kardeşi için istemedikçe gerçek iman etmiş olamaz.\" Hz. Muhammed (a.s.m) \"İyiler kaybetmez ama kaybedilir.\" Peyami Safa \"Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir.\" Mevlana “Talebe, hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevi olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değildir.” Nurettin Topçu “Sükût, dünyanın en uzun cümlesi…” Nuri Pakdil “Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.” Rasim Özdenören \"Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur.\" Yunus Emre 20 hoşçakal
fırçamın ahengi Ali KAÇAR | Görsel Sanatlar Öğretmeni hoşçakal 21
hoşçakal
Search
Read the Text Version
- 1 - 22
Pages: