Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği3. Umeydar4. Kayıp kişilerin mülklerinin koruyucusu5. Kamu yararları6. İsrail ulusal para fonu7. Hemyunata8. Yahudi mahallesi restorasyon ve geliştirme şirketi. Seksenlerin başında bazı hükümet yetkililerive onların aracılığıyla işlem yapanlarla bu kapsamdaİskan Bakanlığı’nda ve İsrail Arazi Dairesi’ndeçalışan bazı kimseler vardı. Bunlar eski şehirdekiMüslüman mahallesinde ve Sulvan köyündeYahudileri yerleştirmeye gözlerini dikencemiyetlerin küçük bir grubunun desteğiyle kayıpkişilerin mallarını çekip çevirmekle uğraşmaktaidiler. Bu amaçla hükümet kaynaklarının çoğu ve eniyileri toplanmış ve yetkililerce cemiyetlerin mutlaktasarruflarına verilmişti. Milyonlarca dolar para,karmaşık metotlarla ve hiçbir kontrol ve denetimolmaksızın el değiştirmekteydi. Onlarca bina daherhangi bir ödeme yapılmaksızın ve kanunlara 53
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğitamamen aykırı bir şekilde yerleştirmecemiyetlerinin eline geçmekteydi. Evlerindençıkarılan Arap nüfus için ödenmesi yargı kararları ilebelirlenen ödeneklerin finansmanı, kamumallarından karşılanıyordu. Kayıp kişilerin mallarıüzerinde duran kimseler bu cemiyetlerin elinde işaracı haline geldiler. Devlet bütçesi, bu cemiyetlerinözel para fonu haline geldi. Kamu malları, bucemiyetlerin özel malları haline geldi. Devletinparasıyla 68 akarın 10 milyon dolar bir meblağ ilefinansmanı, aşağıdaki işlemler aracılığıylagerçekleştirildi:1. İskan Bakanı tarafından belirlenen satın alma, ödenekler, restorasyon, tahliye ödenekleri, komisyonculuk ödenekleri, projelerin süre uzatımı ödenekleri, avukatların çabaları fiyat belirleyenlerin uğraşıları. Eski şehirde bu paralardan (Atirat Liyoşna) ve (Atirat Kohanim) cemiyetleri yararlanmıştır.2. (Sulvan’da) Eliad cemiyeti, akarlardan en büyük ölçüde yararlananların başında idi. (İsrail Arazi 54
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Dairesi’nden Babay) açıklamasında şöyle demiştir: (Siyasi / Parti yetkilileri, söz konusu bölgedeİsrail Arazi Dairesi yararına satın alımıgerçekleştirilen her akarın Atirat Kohanimcemiyetine kiralanmasına karar vermiştir). AtiratKohanim’den iki kişi akarların tespit edilmesiamacıyla İsrail Arazi Dairesi yararına iş yapmak içingörevlendirilmiştir. O dönemdeki Adalet Bakanı(Moşe Nesim) tarafından teslim üslubuonaylanmıştır. Akarların binaların restorasyonukarşılığında Atirat Kohanim cemiyetine nakledilmesikonusunda da ittifak sağlanmıştır. Ancak bu sebeplebinaların kiraya verilmesi konusunda (örneğin; BabHanu’z-Zeyt ve Havşu’ş-Şaviş’te) gerçek anlamdabir kira tespit edilmemiştir. İki kattan oluşan ikibinanın, aylık 10 dinardan veya 9 dolardan daha azbir bedelle kiraya verilmesi işlemigerçekleştirilmiştir. Yine Babu’s-Sahire’de 4 oda, 2dönüm arazi ile birlikte aylık 15 dolar bedelle kirayaverilmiştir. 1982 yılında İsrail Arazi Dairesi, o 55
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğidönemde genel müdür olan (Mair Şemir) eskişehirdeki akarlar konusunda özel bir komisyon teşkiletti. Komisyon, çalışmalarını dönemin Ziraat Bakanı(Erik Şaron)’un talimatlarına uygun olarak yürüttü.Tam karşılığı verilerek satın alınan akarlar dacemiyetlerin yaptıkları sahtekârlık metotlarına birörnek olarak doğrudan Atirat Kohanim’e1 aktarıldı. Rapor, devletin ister kayıp kişilerin mallarıkanununa göre olsun ister malların esas itibariyleYahudilere ait olduğunu gösteren evraklara göreolsun evlerin haczedilmesi işleminde araştırmayapılması gerektiğinde cemiyetlerin iddialarınıdayanak aldığına işaret ediyor. 1990 yılında yapılan bir sahtekarlık örneği deşudur: el-Hadid yolunda bir akara sahip olan (EbuRemile) ailesi, 1969 yılında olağanüstü halkanunlarına dayanarak yıkılması onaylananakarlarının, kendisine geri verilmesi için dava açtı.(1) Atirat Kohanim: Eski şehirde Arap evlerine el koyma işine tahsis edilmiş resmi bir topluluk. 56
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Ancak ortaya çıktı ki, Umeydar1 şirketi, 1988yılında anlaşma imzalamış, bu anlaşma gereğinceodaları, mutfağı ve müştemilatı, Atirat Kohanim’ekiraya verilmiştir. Cemiyet, ev sakini adına birmektup icad etmiştir. Buna göre ev sakini, kendisinindairede oturduğunu ve aynı zamanda cemiyete dekendisinin yerine daireye giriş ve oturma izniverdiğini ifade etmektedir. Atirat Kohanimşirketinden yetkililerin, sürekli olarak İmar ve İskanBakanlığı’ndaki satın alma komisyonuna Umeydartarafından belirlenen proje müdürleri sıfatıylakatılmakta oldukları anlaşılmıştır. Yine şunuanlıyoruz ki, devlet bütünüyle eski şehirdeki veSulvan’daki ve Şeyh Cerrah’daki satın almaişlemlerinin arkasında durmaktadır. Bu cemiyetler2İsrail politikalarının uygulanması için bir kılıf veuygulama aracından başka bir şey değildir. İskan(1) Umeydar: Kayıp durumda olan Arapların mülkleri idaresi için kurulmuş İsrail resmi şirketi.(2) Arkasında devletin durduğu yerleşim yeri oluşturma dernekleri a) Atirat Kohanim (eski şehirle ilgilidir) b) Eliad (Sulvan köyü ile ilgilidir) c) İbni Yeruşlaym (Şeyh Cerrah, Tur’da) 57
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiBakanlığı’nın finansmanı ile restorasyonu yapılanakarların listesini şu şekilde özetleyebiliriz:1. Fitenberg evi Şaron/el-Vad caddesi2. El-Henan evi Daru’t-Terhi3. Hetsilm evi Şeyh Reyhan4. Galiçya evi Al Nesibe SebzeliğiHükümetin gizli politikası Araplara aitmülkleri kuvvet zoruyla ve kanuna aykırı olarak elegeçirmeyi, Filistinlileri bulundukları yerlerden alıptamamen siyasi ve dini niteliği olan belirlenmişyerlere göç ettirmeyi amaçlamaktadır. Bunları da şuşekilde özetleyebiliriz:3. Milyonlarca dolar miktarlara varan kamu mallarının ve paralarının kanunsuz bir şekilde kullanılması.4. Malların herhangi bir ödeme yapılmaksızın ve ekonomik olmayan bir şekilde nakledilmesi.5. Arap nüfusun evlerinden tahliyesi ile alakalı yargısal harcamaların finansmanının kamuya ait mallardan karşılanması. 58
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği6. ayıp kişilere ait mallardan sorumlu kişinin yetkilerinin yerleştirme cemiyetlerinin elinde bir araca dönüştürülmesi.7. Bazı malların iade edilmesi ile ilgili yetkililer, işe başladıklarında o dönemdeki Başbakan (İzak Rabin) Maliye Bakanlığı’na uygulamanın durdurulması için talimat vermiştir.Sulvan Beytu’l-AynGünümüzde Eliad cemiyetine1 kayıtlıbulunmaktadır. Sahiplerinin içindençıkarılmalarından sonra cemiyet orayı elegeçirmiştir. Bu da 1967 yılında sahibi Musa el-Abbasi’nin kayıp olduğunun ve buranın 1988 yılındaçıkarılan kayıp kişilerin mülkleri kanunu uyarıncadevletin mülkiyetine geçtiğinin ilan edilmesindensonra olmuştur. Kararın onaylanmasından 3 yıl sonrasadece aylık 23 şekel2 ve 73 uğura karşılığında Eliadcemiyetine kiraya verilmiştir. 2006 Haziran ayındaise kira kontratı uzun süreli garantili şekle(1) Arap 48 / 13 / 1 /2013(2) 3.5 Şekel bir dolara tekabül etmektedir. 59
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğidönüştürülmüştür. Böylelikle binanın yalnızca 382bin şekel bedelle ya da aylık 650 şekel karşılığında49 yıl süreyle cemiyetin mülkiyetine verilmesisağlanmıştır. Binanın alanı, 134 metrekare olup 1705metrekarelik bir alan üzerine oturtulmuştur. Bina,günümüzde bir mezara veya müzeye (Beytu’l-AynMüzesi) dönüştürülmektedir. 2 milyon şekel, buamaca yönelik olarak tahsis edilmiştir. Filistinlivatandaşlar, İsrail kanunlarına ve İsrail yönetimineboyun eğmelerine rağmen İsrail idaresi bu kanunlarıonların aleyhine kullanmaktadır. Filistinlivatandaşların yararlandığı hak ve görevlerinvatandaşlık hakkı ve mülkiyet hakkı açısındangerçekten az olduğu göz ardı edilirse bile bu mülkler,yerleşimcilerin cemiyetlerinin hedefi halinegeldiğinde zaten az olan bu haklar da buharlaşıp yokolmaktadır. Üstelik devlet de bu amaçlarıgerçekleştirmek için bütün güçlerini ve kaynaklarınıbir araya getirmektedir. 60
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği1. Kamu yararına istimlak kanunu: İsrail yetkilileri kamu yararı için çıkardığı kanunları sömürgecileri oraya yerleştirmek için kullanmaktadır. 1943 yılı arazi kanunu gereğince ve kamu yararına istimlak kanununun uygulanması süresince eski şehirde 116 dönümlük araziye bir başka deyişle eski şehir’in %20’lik kısmına el konulmuştur. Ayrıca Ceva’ine, Nemamire ve Alem ve Şeref mahalleleri üzerinde de hakimiyet sağlanmıştır.2. Güvenlik sebebiyle el koyma: İsrail yetkilileri terör kanununu, eski şehir’in içindeki ve dışındaki Arapların mallarına el koymak için kullanmaktadır. Bunu da evlerin yıkılması, el koymak içinkapatılması ve kendine mahsus amaçlar içinkullanması çerçevesinde yapmaktadır. Bu, bazenpolis merkezi kurmak amacıyla olmakta, bazensınırın koruması amacıyla bazen de yerleşimcilerekiraya verilmesi şeklinde olmaktadır. 1967 yılındakonumunun hassas olması ve Berrak alanına 61
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiuzanması itibariyle Tenekküziyye okuluna elkonulmuştur. Terhi ailesine ait evlere de oraya yakınbir yerde İsrailli bir yerleşimcinin öldürülmesibahanesi ile el konulmuştur. Aynı şekilde SilsileKapısı mevkiinde yer alan evlere de el konularakpolis merkezine ya da yerleşimcilerle alakalı birmekana dönüştürülmüştür.3. Yahudi mülkleri: Bir Yahudi nesli Arap toplumu dokusunun bir parçası olması itibariyle eski şehir içerisinde yaşamışlardır. Bu nesil, alım, satım ve mülk edinme gibi birçok haktan yararlanıyordu. Aynı zamanda yapılan satış işlemleri şer’i mahkemelerde kayıt altına alınıyordu. Yahudiler kendi dini mekanlarını ve evlerini (Şeref mahallesinde yer alan) yahudi mahallesinde inşa etmekte idiler. Söz konusu yahudiler, müslüman mahallesinin çeşitli yerlerine de yayılmışlardı. Resmi istatistiklere göre eski şehirdeki yahudi mülkleri 167 eve, bir başka deyişle müslümanlara ve hıristiyanlara ait toplam 3605 evin %6’sına ulaşmaktadır. 1948 yılından sonra yahudiler, 62
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Kudüs’ün batı kısmına intikal ettiler. Ürdün hükümeti o dönemdeki İçişleri Bakanı (Vasfi Mirza)’nın düşmanla ticaret kanununu çıkardıktan sonra bu mülklerin idaresini üzerine aldı. Yahudi mülkleri, konu ile ilgili (düşman mülklerinin koruyucusu) adı verilen ve bu mülkleri Araplara kiralayan Ürdünlü memur tarafından idare edilmeye başlandı. İşgalden sonra Yahudilere ait kamu cemiyetleri ve özel dernekler, bu mülkler üzerinde hak talebinde bulunmaya ve Filistinlileri kovmaya başladılar. Eski şehirde evlere el koyma konusundauygulanan çeşitli metotlara rağmen 44 yıl süren bu“Yahudileştirme”, kovma ve el koyma girişimleripolitikasının sonuçları, İsrailli siyasetçiler için hayalkırıklığı olmuştur. Eski şehir’in içinde ve yahudimahallesinde, bütün eski şehir içinde toplam 130dönümlük bir alanı kaplayan 45 bölgeden fazlayerleşim yeri oluşturulmasına rağmen binlerce daire,hala arapların elindedir. Hükümet tarafındanyerleştirme ve yerleşimci cemiyetlerine 63
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğidevredilmesine ve eski şehirde oturmalarını veikamet etmelerini teşvik etmek amacıyla milyonlarcadoların onlara akıtılmasına rağmen çeşitli bölgelerdeoturmakta olan 32000 arap nüfusa karşılık yerleşimcisayısı 4000’e ulaşmamıştır. Bu durum, bu şehrincoğrafi ve demografik açıdan yahudileştirmesininönünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Filistinlivatandaş İsrail kanunları ve yönetimi karşısında acizolmasına rağmen bu durum, İsrail hükümetinin arapnüfusunun oradan çıkarılmasını böylece sayısaloranlarının azaltılmasını içeren, bilinen 2020projesini ilan etmesine sebep olmuştur. Bununsonucunda Kudüs, milli bir üstünlüğe sahip olupdünyanın her yerindeki Yahudi halkının başkentiolacaktır. Yerkürenin bu hassas toprak parçasıüzerinde hakimiyet sağlamak için milyarlarca dolartahsis edilecektir. Yasal ve maddi imkanlar denkolmamasına rağmen tarihini, medeniyetini ve dininisavunan bu vatandaş, kendisinin hak sahibi olduğunubildiği için bulunduğu yerde dimdik duracaktır. 64
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiKutsal Havza Kutsal havza kavramı ilk olarak Osmanlıhakimiyeti döneminde daha sonra İngilizlerdöneminde manda yönetiminin, uluslararası yönetimaltına girecek olan Kudüs’ün sınırlarını belirleyen birplan çizmeye başladığı sırada ortaya çıktı. Bukonunun çekilmesi işlemi de ilk olarak KampDavid’de Filistinlilerle İsrailliler arasında yapılangörüşmelerde eski şehir’in bölünmesi işaretleriortaya çıktığı esnada olmuştur. İsrail tarafı buhavzayı, Rebabe (Henum) vadisinden, Hulvevadisinden, Kral mezarlarından (Tantur Firavun) veZeytin dağındaki yahudi mezarlığından başlayacakşekilde belirleyen bir harita sunmuştur. Bu teklifİsrail heyetinin hukuk danışmanı (Rot Libidot)ve (Menahem Klayin)’in görüşleri üzerinesunulmuştur. Toprağın altındakilerin İsraillilere,üstündekilerin Filistinlilere ait olduğu meselesisona erdirildikten sonra (İslami hareket, Mescid-iAksa’nın altında bulunan Mervani namazgahını camiolarak açmıştır.) Böylece Kamp David 65
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğigörüşmelerinde yerin altındakiler ve yerinüstündekiler projesi bitmiş oldu. 2000’de de Taba’dakutsal havzanın çıkarılması ve sınır çekilmesitamamlandı. Kutsal havzanın alanı 2.5km kareyeulaşmakta ve eski şehir’in güneyi ile güneydoğusuna düşmektedir. Orada Kral Davut (Sulvan’aKral Davud adı verilmektedir) dönemindeki eskiKudüs’ün başlangıcı yer almaktadır. Kazılaraltmışların ilk yıllarında başladı, İsrail yönetimidöneminde de devam etti. Ancak arkeologlar KralDavut dönemine işaret eden herhangi bir şeybulamadılar. Fakat Yebusilere ait eserler buldular.İkinci bölge ise Bostan (Kral Davud’un bahçesi)bölgesidir. İsrail bugün bu bölgede bulunan Arapevlerini yıkmaya çalışmaktadır. Bu bölgede (KralDavud’un bahçelerinin) yeniden kurulması içinyıkılması planlanan mesken birimlerinin sayısı 97’yeulaşmaktadır. Hulve vadisi bölgesinde ise büyük birArap nüfus topluluğu bulunmaktadır. İsrail, 1990yılından beri bu evlere bir kez yahudi toprakları 66
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiüzerinde kurulmuş olmalarını gerekçe göstererek birbaşka defa kayıp kişiler kanununu kullanarak elkoymaya başlamıştır. O tarihten 2006 yılına kadar 20eve el konulmuştur ve tarihi bölgeye (Davut şehri)çok yakın olan bölge üzerinde tam bir hakimiyetsağlanmıştır. Yahudi mezarlığı mıntıkasına gelinceorası İslami vakıflara ait arazilerdir ve on altıncıasırdan beri Yahudilere kiralanmıştır. O dönemdengünümüze kadar o bölge üzerinde İsrail hakimiyetisağlanmıştır. Söz konusu bölge kendileri açısındankutsal olarak kabul edilmektedir. Yahudi inançlarınagöre beklenen Mesih, Zeytin Dağı’ndan gelecek,ölüler kalkacak ve üçüncü Kilise binasını yapmakamacıyla Rahmet Kapısı’ndan girebilmek için oradaonunla buluşacaklardır. Sonuç olarak görüyoruz ki,1949 yılından itibaren 2000 yılına kadar Kudüs’tekiYahudilerin kutsal mekanlarının sayısı 30 mekandan326 mekana ulaşmıştır. Diğer dinlere göre Yahudikutsal mekanlarının, çözümün temeli olduğu dikkatealındığında ve nihai aşamada bu durum göz önünealındığında Kutsal Havza da onlar arasındadır. 67
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Eski Belde’de yerleşim Eski Belde ve tarihi sokakları 68
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiArap mahallelerin izalesinde 2020 projesiİddia edilen heykelin kubbetüs sahra’nın yerine yerleştirilmesi 69
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Üçüncü Konu: İsrail’in “2020 Kudüs” Planı ve Bölge Üzerindeki UygulamalarıKonuşmacı : Samir Süleyman)1( İsrail’in “2020 Kudüs Planı’’ Toprak ve Nüfus Üzerindeki Uygulamaları Bir yüzyıldan daha fazla bir süreden beridünya sömürge hareketi, Filistin’de ve Arapbölgesinde İsrail Devleti’nin görevlerini, yetkilerinive fonksiyonlarını belirlemiştir. Siyonist hareket, budevlet için özel siyasi bir sistem seçmiştir. Busistem, kendi ırklarının diğer ırklardan daha üstünolduğuna inanan ve projesini uygulamak amacıylaşiddet ve kuvvet kullanmak için kendisine yasalzemin hazırlayan, mekanizmalar ve kanunlarsağlayan etnokratik bir sistemdir. Burada sömürge vesiyonist hareket, şiddeti, kuvveti, terörü plan ve(1) Samir Süleyman: Avukat. Kudüs Sosyal ve Ekonomik Haklar Merkezi danışmanı. 70
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiprojelerin uygulanmasını gerçekleştirmek için biraraç olarak kullanma konusunda birleşmektedirler. Buna bağlı olarak İsrail, kendini demokratikolarak sunmakta ve seçim gibi birçok demokratikmekanizmayı benimsemektedir. Aynı zamandamedeni hakları ve parlamenter sistemi debenimsemektedir. Bununla birlikte başkalarınınhesabına demokratik olmayan genişlemepolitikalarını da uygulamaktadır. Şiddet ve terör isekullandığı sürekli ve resmi bir araç olarakkalmaktadır. Askeri güç kullanımı ve güçle tehdit,vazgeçemediği bir tarz olmuştur. Ayrıca İsrailkendini özgürlükçü batının bir uzantısı olarak takdimetmektedir. Fakat özgür bir toplum oluşturmayolunda adım atmamış, aksine Yahudi Tevrat İlkeleriyürürlükte kalmaya devam etmiştir. Bu ilkeler,evrensel ilkelere özellikle de insan hakları ilkelerineaykırı; Yahudi olmayanları ezilmeleri ya daYahudilere hizmet etmeye razı edilmeleri gerekendiğerleri olarak kabul etmektedir. 71
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği İsrail, meşruiyetini kaybettiği, kurulduğundanberi bir etiğe de sahip olmadığı halde; Filistinlilereve Araplara karşı savaş açmasına, saldırıdabulunmasına ya da onlara ve diğerlerine karşı saldırıtehdidinde bulunmasına rağmen kendini yasal ve etikbir sistem olarak nitelemektedir. Söylediğimizindoğruluğunu kanıtlayan delilimiz, siyonist hareketi,başkalarına düşmanca davranan ve tarihle çelişenırkçı bir hareket olarak niteleyen uluslararasıtoplumun kararıdır. Zihinlerde İsrail’in uluslararasıtoplumda kabul gördüğü düşüncesi yer almışkenİsrail’in sınırlarını çizmeyi reddettiğini ilaveetmemiz gerekir. Askeri liderler, konu hakkında fikirbelirtenler ve akademisyenler, İsrail’in sınırlarının,askeri güç dengesine göre şekillenen ve değişenşartların bir sonucu olduğunu dile getirmişlerdir. Sözkonusu kişiler, hala İsrail’in sınırlarının, tank veyabuldozerlerin durduğu yer olduğunu ifadeetmektedirler. Bu kişiler hala 1967 savaşında eldeedilen zaferin, 1948 yılı bağımsızlık savaşının birdevamı olduğunu belirtmektedirler. Araplara karşı 72
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiyapılan bütün bu düşmanlıklardan sonra bağımsızlıksavaşının henüz bitmediğini ileri sürüyorlar. Üstelik İsrail, dünyanın en güçlü devletindençekinmeden askeri, ekonomik ve siyasi açıdandesteklenmektedir. Avrupa birliğini oluşturan 27devletten 26’sının desteğine ve ittifakına sahiptir.Din ve sömürgeci ideolojik düşüncenin yanı sıraamaçların, menfaatlerin ve korkuların iç içe girmesigibi faktörler sebebiyle İsrail, stratejik bir müttefikve stratejik bir ortaktır. İsrail, kuruluş aşamasındaolduğu gibi bütün Arap halklarına ve birçokMüslüman halka karşı saldırgan bir mızrak başıolmaya devam etmiştir. Ne günümüz tarihi, ne modern tarih ne deçağlar boyu süregelen tarih, Filistin sorunu kadardünyayı meşgul eden, tartışma ve araştırma konusuolan, aydınlar, politikacılar, araştırmacılar ve birçokhalk tarafından takip edilen başka bir meseletanımamıştır. Tarih, hükümetleri ve devletleri Filistinsorunu gibi meşgul eden başka bir olay da 73
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğikaydetmemiştir. Bu, ortaya çıkışından beri büyükgüçlerin ve başlıca uluslararası kurumların ilgisiniçekme şansına veya şanssızlığına sahip, insanlığıntanıdığı hassas sorunlardan farklı bir sorundur. 1897yılındaki Bazil konferansında siyonistlerin Filistinüzerindeki arzularının ilanından günümüze kadarİngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği/ RusyaFederasyonu sonra Amerika Birleşik Devletleri,Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği, Filistinmeselesini, Filistin’de ve bölgede yaşananmücadeleyi izliyorlar. Bu konuda yüzlerce komisyonkurulmuş, yüzlerce karar alınmış, binlerce bildiriyayınlanmıştır. Ancak uluslararası toplum, birçözüme ulaşamamıştır. Burada uluslararası ilginin kaynağının etikolduğunu ya da Filistin halkının veya çoğunlukla busavaşın bedelini ödeyen ve sıkıntı çeken Araphalklarının durumuna yönelik bir endişe olduğuzannına kapılmanın yeri yoktur. Bu ilgi ve endişenintek kaynağı, bir taraftan Arap topraklarındaki petrol 74
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğikaynakları diğer taraftan İsrail’in güvenliğiüzerindeki kaygıdır. Uluslararası toplum, dünyada birçok meseleiçin bir çözüm bulabilmiştir. Bunun birçok örneğivardır. Güney Afrika bunun sadece bir örneğidir.Bunun dışında da birçok örnek vardır. Pekiuluslararası toplum büyük ve küçük devletlermasasındaki bu mevcut çatışma için neden bir çözümyolu bulamamaktadır. Cevap, bu çatışmanın ikitarafından biri olan İsrail’in, güçlü olmasında ve bugücü sebebiyle istediği çözümü dayatmayaçalışmasında yer almaktadır. Cevabın ikinci yönüise, zayıf taraf olan Filistinlilerin teslim olma vedayatılan çözümleri kabul etme derecesinde zayıfolmadıklarında yatmaktadır.Uluslararası Hukukta Kudüs Kudüs, 1967 yılında İsrail işgali altınagirdiğinden beri meşru olmayan bir statüye boyuneğmektedir. Orada geçersiz ve ister savaş zamanındaolsun ister savaş dışı zamanda olsun bütün kanunlara 75
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğive uluslararası anlaşmalara aykırı politika veuygulamalar yürütülmektedir. Birleşmiş Milletler,defalarca ve tekrar tekrar İsrail’in Kudüs’te günlükolarak uyguladığı politikasının uluslararası insanihukuku, bütün uluslararası normları ve belgeleri,dördüncü Cenevre Anlaşmasını çiğnediğini ilanetmiştir. İsrail’in, şehri işgal etmesinin başlangıcındaUluslararası Güvenlik Konseyi, İsrail’in Kudüs’üİsrail’e katmaya yönelik uygulamalarının geçersizolduğunu ilan etmiştir. 1967 yılının 27 Haziran’ındayani savaş operasyonlarının bitmesinin hemenardından, giriştiği işlemi reddetmiştir. İsrail, sözkonusu işlemle İsrail Devleti Hukuku’nu, işgalaltındaki şehrin yargısına ve yönetimine dayatan birkararı meclisten çıkarmaya çalışmıştır. BirleşmişMilletler genel kurulu da birbirini izleyen yıllıkoturumlarında İsrail’in Kudüs şehrini işgalinireddettiğini ilan etmiş ve bunu teyit eden bir dizikarar çıkartmıştır. Bunun yanı sıra 242, 446, 452 ve465 no’lu kararları çiğneyen yerleşimcilerin durumuile ilgili de bir dizi karar çıkartmıştır. 76
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Uluslararası hukukta işgal altındakidevletlerin halkının, işgal edilmiş bölgeyenakledilmesine ek olarak bütün yönleriyleyerleşimcilerin ikameti, bütün uluslararası ilkelereBirleşmiş Milletler Paktı’na (1949 yılındaki savaşkanunları çerçevesindeki dördüncü Cenevre Paktı)aykırı kabul edilmektedir. Anlaşma, işgal güçleri içinkonulan yasakların uzun bir listesini sunmaktadır. Budurumda anlaşmanın özü, işgalcinin kendi halkını,işgal ettiği topraklara yerleştirmesiniyasaklamaktadır. Bir dizi uluslararası karar da bunuteyit etmiştir. Bunlar içinde uluslararası güvenlikkonseyi ve genel kurul kararları da vardır. Kuvvetkullanarak fiili durum yaratmak herhangi bir hakkazandırmaz. Bunu teyit eden yerleştirme vetoprağına katma ile ilgili herhangi bir hukukiniteliğin olamayacağına dair bir dizi uluslararasıhukuki karar çıkmıştır. Bu kararlar, içinde Kudüs’ünyerleşimcilerinin de bulunduğu bu türyerleştirmelerin iptalini talep etmektedir. 77
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Yerleşim yerlerinin yapılması, uluslararasıhukukta insan haklarıyla ilgili olarak dile getirilenişgal altındaki halkların haklarını çiğnemektedir.Çiğnenen bu haklar arasında özerklik hakkı, eşitlikhakkı, mülkiyet hakkı, uygun bir hayat seviyesihakkı ve taşınma hakkı gibi haklar bulunmaktadır.1971 yılında Güvenlik Konseyi aşağıdaki hususları ilanetmiştir: “…İsrail’in, Kudüs şehrinin durumunudeğiştirmek için aldığı bütün yasama ve yönetimleilgili işlemler, geçersiz işlem ve uygulamalardır. Budurumun değiştirilmesi mümkün değildir. Bununiçinde topraklara ve mülklere el koyma, halkın göçettirilmesi, işgal altındaki toprağın kendi topraklarınakatılmasını amaçlayan kanunların çıkarılması gibiişlemler bulunmaktadır. (Uluslararası GüvenlikKonseyi 298.1971 no’lu 25 Eylül 1971 tarihli karar.) İsrail, 1980 yılında Kudüs’ün fiili olarakülkeye katılmasını ve buna hukuki bir kılıfgiydirmeyi amaçlayan Kudüs’e özel bir anayasa 78
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiyaptığında Uluslararası Güvenlik Konseyi, yenidenİsrail’in yaptığının uluslararası hukukgereğincegeçersiz olduğunu ifade eden açık bir bildiriyayınlamıştır. Bildiride şunlar yer almıştır: “İşgalci devlet İsrail’in, şehrin dokusunu vekutsal konumunu değiştiren veya değiştirmeyeçalışan bütün yasama ve yönetimle ilgili işlemleri,özellikle de anayasa geçersiz bir kanundur ve hemenkaldırılması gerekir. (Uluslararası Güvenlik Konseyi478 no’lu 20 Ağustos 1980 tarihli karar.) Bu tarihten günümüze kadar İsrail’in, şehrinsembolleri ile ilgili yaptığı değişiklikler ya da benzerdiğer uygulamalar reddedilecek ve uluslararasıhukuka aykırı ve Filistin insanının haklarınıçiğnemiş olarak kabul edilecektir. 1907 yılı LaheyMahkemesi hükümlerinin, işgalci devlete işgalinbaşladığı anda yürürlükte olan hukuki ilkeleriuygulamaya devam etmesini ve bunu değiştirmeyeve yeni kanunlar koymaya kalkışmamasını gereklikılmasına rağmen işgalci İsrail Devleti, uluslararası 79
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğihukuk hükümlerine açık bir şekilde aykırı ve tamçelişik hukuk yargı ve yönetim sistemi dayatmıştır. Kudüs, tarihle dolu bir şehirdir. Bu, Filistin’inve bölgenin tarihidir. Topraklarında süregelençatışma, tarih üzerine ve tarihi rivayetler üzerineyapılan bir çatışmadır. Orada tarihe sahip olmayankimseler, yüce Allah’a nispet ettikleri yanlış sözlerinve bilinmezlerin arkasına gizlenmektedir. Kudüs,tarih boyunca coğrafi konumu açısından ve kendisiniçevreleyen birikim çerçevesinde benzersiz birkonuma sahiptir. Uygarlık yaşamını, açılımı ve çeşitliliği temsiletmiştir. 1967 yılı işgalinden sonra kendi doğalçevresinden soyutlanmış bir şehir olmuştur. Dahasonra yapılan ayırıcı duvardan sonra geri kalan işgalaltındaki Filistin topraklarından da soyutlanmış veiçinde çeyrek milyon Filistinlinin vatandaşlıkhakkıyla değil oturum hakkıyla komşuluk yaptığıyerel bir bölgeyi temsil eder hale gelmiştir. 80
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Kudüs meselesi, eski şehirdeki kutsal yerlerüzerinde egemenlik kurmak için “ihtilaf”çerçevesinde gaspçı varlığa katıldıktan ve oranınbaşkenti olarak kabul edildikten sonra çerçeve içinealınmaktadır. Böylece hayati bir unsuru engellemeyihedefleyen sefil ve umutsuz bir çabagösterilmektedir. Bu da Kudüs şehrinin, gündengüne ve sürekli olarak bir şehirden, batı şeridininorta kısmının bütünü işgal edilmiş bir “mıntıka” yadönüştürülmesi demektir. Kudüs, bu şekilde sessizceve kamuoyunun dikkatini çekmeden veyaşayabilecek bir Filistin Devleti’nin kurulmasınınengellenmesinde merkezi bir bileşenedönüşmektedir. Buna göre Kudüs’ün rolünü, işgali devamettiren Siyonist bakış açısından anlamaya çalışırsakKudüs’ün değişen sınırlarına, bitişik ve ardışık üçkapsamda bakmamız gerekir: Şehrin sınırlarının, 1967 yılında işgalcitarafından tek taraflı olarak belirlendiği “Yerli 81
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiKudüs”, Kudüs’ü çevreleyen batı şeridindekiyerleşimcilerden oluşan dış daireyi, genişletilmişşehir içine katarak yapılmaya çalışılan “BüyükKudüs” ve “Kudüs Büyükşehri”. Bu, bölgesel birkavram olup bununla Beytlehm ve Ramallah gibibatı şeridinden oluşan geniş bölgelerin Kudüs’ekatılması kastedilmemektedir. Aksine buraların,gaspçı varlığın hüküm sürdüğü büyükşehir bölgesinebağlı köylere dönüştürülmesi amaçlanmaktadır. Buplanlamayı, yönetimi ve yapıyı, fiili durumdakiişgali devam ettirmek ve yaşayabilecek bir FilistinDevleti’nin kurulmasına giden yolu engellemek içinaraç olarak kullanarak yapmaktadır. Elbette bu,yerleşim yerlerinin, şeridin yollarının kesilmesindeve bu devletin kuruluşuna giden yolu kesmedekirolünün göz ardı edilmesiyle olmaktadır. Şuna da işaret etmek faydalı olacaktır: İşgalaltındaki toplum ile işgal devleti arasındaki ilişkinintabiatı, özgür toplum ile milli devlet arasındakiilişkiden farklıdır. Burada işgal altındaki Filistintoplumunun sahip olduğu siyasi ve toplumsal 82
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiözellikler ortaya çıkmaktadır. İşgal altındaki Filistintoplumu, öncelikle milli bir devlet yokken, ikinciolarak da işgalin varlığına rağmen siyasi ve sosyalbir gelişme göstermiştir. İşgal, Filistin toplumundasiyasi ve fikri çeşitliliğin gelişimini ve buna eşlikeden toplumsal çerçevelerin oluşturulmasınıengellemede başarısız olmuştur. Çeşitli ve değişikkurumlar, komisyonlar kurullar ve derneklerkurulmuştur. Bunlar, işgal yönetimine paralel ve onuçökertmeye yönelik, özgürlük ve bağımsızlıkyolunda alternatif bir otorite inşasını hedefleyenFilistin toplum hayatının çeşitli yönlerini ifadeetmektedirler.Genişleme, Toprakların Ele Geçirilmesi veYahudileştirme İsrail, yerel Kudüs’ün idari bölgesini kuzeydeRamallah ve el-Bire’den güneyde Beytlahm’e kadar,doğuda Ürdün vadisine kadar genişletmek içinsürekli olarak tedrici bir topraklarına katma,kemirme ve topraklara el koyma işlemlerini 83
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiyapmaya çalışmaktadır. Bununla Filistinlilerin orayıkullanmalarını engellemiş olacaktır. Böylece dörtHaziran sınırlarının doğusunda bulunan ve Kudüsçevresinde; 181km’si Kudüs etrafında olmak üzere810km uzunluğunda kameralarla, uyarı cihazlarıyladonatılmış ve batı şeridini 7 soyutlanmış bölümeayıran, Kudüs’ü boğmaya ve doğal çevresindenayırmaya çalışan ekleme ve genişletme duvarınaulaştık. Mair Marglit Kudüs hakkındakiaraştırmasında şöyle diyor: “….1967 yılından beriİsrail Devleti, yalnızca Kudüs’ün fiili alanı üzerinehakimiyet sağlamak özlemini duymakla kalmıyor,şehrin doğusunu yahudileştirmeyi de arzuluyor. Bunu da arap dokusunu yok etmek ve orayabütünüyle yahudi bir görünüm kazandırmak içinyapıyor. Ancak bunun için halka boyun eğdirmek vebelediye açısından şehre uygulanan toprağa katmadüzeni bunun için yeterli değildir. Bunun için arapvarlığının fiziksel olarak değilse de en azındankimlik yönüyle yeryüzünden kaldırılması gerekir.” 84
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Kudüs’ün sembollerinin, yahudileştirmeamacıyla değiştirilmesi işlemi, birikimin etkisi ilkesiüzerinde yoğunlaşıyor. Hafif tren yollarınınayrılması, bir yol yapılması, orada burada köprüyapılması, ışıklı işaretler konulması ya da ağaçdikilmesi gibi uygulamalar, ilk bakışta alt yapıyı vemekanın görünümünü iyileştirmeyi amaçlar gibigörünmektedir. Halbuki gerçekte yeni bir görünümkazandırmayı ve arap dokusunu ortadan kaldırmayıya da en azından yabancı bir görünüm kazandırmayıamaçlamaktadır. 80 metre genişliğinde iki yönlü heryönde üç şeritli bir cadde yapımı, Kudüsmahallelerinden birinde veya bir köyde asmaköprülerin yapılması, mekanın köy havasını yoketmekten ve sembolik olarak toplumsal kültürlerinesahip olmaktan yoksun bırakmaktan başka bir şeydeğildir. İnsanların topraklarına el koymak veyakendilerinden bir parça olan gökyüzünden mahrumbırakmak da böyledir. 85
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Kudüs şehri, 47 yıldan beri askeri işgale boyuneğmektedir. 1967 yılında işgale uğradığı sırada şehir,sembolleri olan, halkı, imarı, yapısal ilişkileri veuygarlık özelliğiyle homojen ve uyumlu tek bir blokhalindeydi. Bu durum, havasında, demografikyapısında, huzurlu ve sakin ortamında, dini ve ticarisembollerinde de görülmekteydi. Gerek çevreden veköylerden gelen ziyaretçilerinin, gerekse ülkenindiğer bölgelerinden ya da dünyanın çeşitliyerlerinden gelen ziyaretçilerinin zihninde; şehrin,kendine mahsus ve farklı bir görüntüsü vardı. Bugüngörüyoruz ki, bu görünüm değişmiş, karışmış ve çokkısa bir zamanda birçok sembolünü kaybetmiştir. “Şehir” iken bugün başka bir şey olmuştur. Bu,Kudüs’ün, diğer Arap şehirlerinin başına gelen“köyleşme”den şikayet ettiği anlamınagelmemektedir. Kudüs’ün başına gelen, daha derin,daha çetin, daha üzüntü vericidir. Kudüs, şahsiyetini kaybetmekten şikayetetmektedir. Bir taraftan şehrin medeni, tarihi ve 86
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğikültürel dokusuyla uyuşmayan ve mekanakaramsarlık katan sağır kütlelerden başka bir şeyolmayan kaba ve iğrenç Yahudi kolonileri kurmaklaşehrin gökyüzü sahası istila edilmiştir. Diğer taraftan önceden belirgin bir özelliği olanancak şimdi birbirleriyle organik ilişkisini veiletişimini yavaş yavaş kaybeden mahallelereayrılmakta ve dönüştürülmektedir.İsrail’in “Kudüs 2000-2020 Yapısal Planı” 1948 yılından 2000 yılına kadar şehir için ikiyapısal plan hazırlandı. Birincisi İçişleriBakanlığınca hazırlandı. Bu plan, doğu yakasınınÜrdün idaresi altında olduğunu dikkate almaksızınşehrin doğu ve batı yakasını kapsamaktaydı. 1959yılında 62 no’lu plan onaylandı. Bu plan, İsrail işgalialtına girmesinden önce yine şehrin iki yakasınıkapsayan resmi bir belgedir. Daha sonra Kudüs İsrail Belediyesi, Kudüs’ün2000 yılı Yerel Yapısal Planı adıyla bir plan çıkarttı. 87
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiBunun hazırlanmasına değişik planlama dallarındauzman 91 mühendis, uzman, hukukçu ve teknisyenayrıca politikacılar ve ilgili İsrail bakanlıklarındantemsilciler katıldı. Böylece 2020 yılında Kudüs’üngörünümüne ve konumuna İsrail’in resmi özelliğiyansıtılmış olacaktı. Plan öngörüldüğü gibi, içeriğinden vebölümlerinden anlaşıldığı kadarıyla aşağıdakihususları gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır:1. Şehrin, içinde kutsal havza olarak isimlendirilen eski şehrin de bulunduğu doğu ve batı yakasının, İsrail’in mutlak egemenliği altında birleştirilmesi ve İsrail’in peş peşe aldığı kararlarla tedrici olarak genişletilmekte olan belediye sınırlarının genişletilmesine devam edilmesi. Böylece şehir, 126 dönümlük bir alanı aşmış ve yeni göçmenlerin getirilmesiyle bir milyon kişi alacak kapasiteye çıkmıştır. Bu da şehrin alanının Filistinlilerin topraklarına el konulmasıyla 88
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği genişletilmesi ve o topraklar üzerinde koloniler oluşturulmasıyla olmuştur.2. Kudüs’te % 30 Filistinli Araplara karşılık % 70 Yahudi nüfusun olması için sömürgeci Yahudi nüfusun arttırılması. Bunun için de Filistinlilerin göç ettirilmesi, içerden ve dışarıdan yeni sömürgecilerin getirilmesi.3. Şehir üzerinde Yahudi dokuyu yerleştirmek, yönetim merkezi yapmak, Yahudi kimliğini kutsamak için değiştirme, uzaklaştırma ve iptal işlemlerine devam edilmesi.4. Kutsal şehrin tarihi, kültürel ve medeniyet sembollerinin değiştirilmesi ve sanki Yahudilerin miras kalmış tarihi mekanlarıymış gibi gösterilmesi ve böylece şehirle ilişkilerinin olduğu iddiasının mümkün kılınması. Bu durum eski şehirde, Mescid-i Aksa’nın altında ve çevresinde gece gündüz yapılan kazılar aracılığıyla yapılmaktadır. Belki de yerine bütün alanı 141 dönüme ulaşan efsane heykelin 89
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği yapılması için Mescidin tümüyle ya da kısmen yıkılması yakındır.5. Şehir merkezinde demografik, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal değişiklikler yapılması. Bu planın uygulanmasının basit bir örneği olmak üzere son olarak postane binasına el konulması sayılabilir.6. Yerleşimcileri Kudüs’le birleştirmek için geniş yolların bölünmesi. Arap mahallelerinin ve köylerinin ulaşım yollarını kesen 4 caddesi ve Arap mahallelerinin birbirlerinden soyutlanması için diğer ana yol ağının geliştirilmesi. Demir yollarının ve hafif tren yollarının yapılması, bunlar arasındadır.7. Eski şehre gelince; sembollerini tümüyle değiştirmeyi ve enkazı üzerinde Davut şehrini kurmayı, şehri turistik hale getirmeyi, uluslararası bir Yahudi üniversitesi kurmayı ve ziraat fakültesini, işgal altındaki şehir merkezine taşımayı planlıyorlar. 90
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Kutsal şehri ele geçirme, kültürel, dini vemedeniyet sembollerinin değiştirilmesi, göçezorlama ve şehirde oturmalarını sağlayankimliklerinin ellerinden alınması yoluyla halkındanve vatandaşlarından kurtulduktan sonra şehrin saf birYahudi şehrine dönüştürülmesi planı, topraklara elkonulması, evlerin yıkılması ve yapımınınengellenmesi gölgesinde gerçekleştirilmektedir. Öteyandan fiziksel ve psikolojik baskı, % 80’e varanfakirliğin yayılması, dini görevlerini ve kültürelfaaliyetlerini yapmaktan alıkonulmaları ve sosyalhayatlarının yok edilmesi de bu plan içindedir.Özet: Her İsrail planı, şehri elde etmeyi ve binlerceyıldır tanındığı şekil olan Arap İslami dokusunudeğiştirmeyi amaçlayan bir dizi planın bir halkasıdır.Halbuki şehir daima ve sonsuza kadar Kenan ilidir,Arap’tır ve İslami bir şehirdir. Hiçbir zaman başkatürlü olmamıştır. Bazen savaşçıların orayı elegeçirdikleri doğrudur. Ama bu kişiler, süratletükenmişler ve yalnızca oradan değil tarihten ve fiili 91
Search