Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore "EVİNİ ARAYAN ARDIÇ TOHUMU" İLE İSTANBUL'UN AĞAÇLARINI ÖĞRENİYORUM.

"EVİNİ ARAYAN ARDIÇ TOHUMU" İLE İSTANBUL'UN AĞAÇLARINI ÖĞRENİYORUM.

Published by Şadiye Kılıç, 2022-08-31 17:00:25

Description: 4004 TÜBİTAK ATÖLYE e-KİTABIMIZ

Keywords: AĞAÇ,ORMAN,TOHUM,İSTANBUL

Search

Read the Text Version

doğaya bİlsem'lİ eller dok unuyor \"EVİNİ ARAYAN ARDIÇ TOHUMU İLE İSTANBUL'UN AĞAÇLARINI ÖĞRENİYORUM!\" ATÖLYE ÜRÜNLERİ KADIKÖY ALEV ALATLI BİLİM VE SANAT MERKEZİ © 2022



... İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya ... ATAOL BEHRAMOĞLU







PEKİ YA SEN? SEN BİR ARDIÇ TOHUMU OLSAYDIN NEREYE KÖK SALMAK İSTERDİN?

ATÖLYEMİZDEN FOTOĞRAFLAR...

27.08.2022



YAZILARIMIZ: Sarıl Doğaya Ağaç ağaç söyle bana Nasıl bu kadar güzel oldun bunca yılda Yapraklarındaki gülümsemeyi dağıttın her tarafa Koca gövdenle sarıldın bütün insanlara Sen hep yaşa seninle beraber yaşasın doğa Adsız Kahraman

Servi Ağacı Servi ağacı ölümsüzlüğe simgeler Uzun boyu ile herkesi etkiler İncecik iğne gibidir yaprakları Küçük toplar gibi kozalakları 450 yaşını geçmiş ataları var Bazı yerlerde Selvi ağacı adıyla anarlar Ceren Nur Altındağ

Ardıç Ardıç vardır bir kuşun midesinde Özgürlük zamanı bırakılır toprağa Başlar hayat hikayesini Hikayeler vardır masallar öyküler… İnsanoğlunun yarattığı Gezer masallarda ardıç tohumu Yaşar hikâyelerde Ardıç tohumu Vardır bir gün diye filizlendiği İşte o gün her şeyin başladığı gündür Naz Ayvacı

Sakura Bir varmış bir yokmuş… Uzak ve çoğu kişinin varlığını bilmediği bir adada bir kız çocuğu yaşarmış. Bu kız çocuğu başka diyarları çok merak edermiş. Bu arada kızın adı Sakura’ymış. Ağaçları çok severmiş Sakura. Özellikle de kendi adı olan sakura ağacını… Sakura adadaki tek çocuk olduğu için sıkılıyormuş. Bir gün babası Sakura’yı küçük bir geziye çıkarmak istemiş. Denize açılmışlar ancak birdenbire fırtına bastırmış. Sakura güçlü bir dalga ile denize düşmüş. Sürüklenmeye başlamış. Gözünü açtığında bir sahildeymiş bacağının ağrımasına rağmen ayağa kalkıp babasını aramaya başlamış. Bulamayınca ağlamaya başlamış. Sonra acıktığını fark etmiş, şehre doğru ilerlemiş. İnsanlar Sakura’yı görünce onu acımışlar, yemek ve su vermişler. Aradan bir hafta geçmiş. Sakura yeni arkadaşlar edinmiş. Kalacak bir yer bulmuş. Her gün gitti gibi bu akşam da sahile gitmiş. Güneş’in batışını izlerken bir karaltı görmüş. Bir tekne geliyormuş denizden. Sakura babası olduğunu fark edince hiç düşünmeden denize dalmış. Baba kız kavuşmuşlar. O şehirde hayatları boyunca mutlu yaşamışlar. Ece Saltek

Muz Ağacı Muz ağacıdır onun adı Muz verir hepimize Tüm dünyada yetişir Sever herkes onu Hem tatlı hem taze Kim sevmez ki onu Hem yararlı en tatlı Kim sevmez ki onu Eda Tırpan

Menekşe Günlerden bir gün bin sarı menekşenin olduğu bir bahçede bir haftalık pembe menekşe varmış. Sarı menekşeler bu pembe menekşeyle dalga geçerken o bahçenin sahibi getirip bir tane daha menekşe dikmiş. Diğer menekşeler bu durumdan rahatsız olmuşlar. Bir an önce gitmek istemişler. Ama toprağa hapsoldukları için sitem etmişler. Bir süre sonra pembe menekşelerle arkadaş olmaya karar vermişler, durumu kabullenip normale dönmüşler. Ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar... Elif Naz Yayla

Ağaçlar Fıstık, saplı meşe ve diğerleri Güzellerdir, kabul edilir Sakura ve erguvanlar pespembedir bunlar Fıstık çamı ve ardıç dikenlidir bunlar Ağaçları sevelim Bol bol ağaç dikelim Hayatımızı güzelleştirelim Atlas Özelsoy

Kiraz Kirazdan yapılır küpe Bu artık bir eğlence Herkes onun hayranı O kırmızı ve çok tatlı Ertuğrul Kemal Cengiz

Servi ağacı Ölümsüzlüğün simgesi Canım ağacım servi ağacım Sen kuvvetli özel ve güzelsin Canım ağacım servi ağacım Tam 100 yaşındasın Benden bile yaşlısın Canım ağacım servi ağacım Oksijen kaynağısın canım ağacım servi ağacım Çok uzunsun 30 katlı bir bina kadar En sevdiğim ağaçsın Canım ağacım servi ağacım Nudem Tül

Söğüt ağacı Yaprakları benzer yağmura Onu gören büyülenir yapraklarıyla Huzur verir bana Her gün gelirim yanına Rüyada gibiyim sana bakınca En sevdiğim ağaçsın söğüt ağacı İyi ki varsın Söğüt ağacı Zeynep Naz Girgin

İsimsiz Kahraman

Bunları biliyor musun? Dünyanın hayatta kalan en büyük ağacının, biyokütlesi yaklaşık 1487 metreküp olan Kaliforniya’da bulunan ‘General Sherman’ adlı dev bir sekoya (Sequoiadendron giganteum) olduğu söyleniyor. Dünyanın en uzun ağaçları kıyı sekoyalarıdır (Sequoia sempervirens). Kaliforniya’da Hyperion adlı belirli bir ağacın 115 metreden uzun olduğu söylenir! Ağaç manzaralı hastane odalarındaki hastaların, olmayanlara göre daha hızlı iyileştiği ve hastanede daha az zaman geçirdiği bildiriliyor. “Tahtaya vur” sözü, ağaçların içinde iyi ruhların yaşadığına inanılan eski pagan ritüellerinden gelir. Ağaçlar serinleticidir. Bir ağacın gölgelediği bir alan, gölgelenmeyen bir alana göre çok daha serin olabilir.

24 Ağustos 2017 İzmir/Selçuk – İncir Bahçesi Sevgili Günlük, Bugün çok değişik şeyler yaptım. İncir ağaçları hakkında hiç bilmediğim şeyler öğrendim. Zaten bugün ilk defa incir ağacı gördüm. Olay şöyle başladı: Annem bana seslenip duruyordu. Ben de yanına gittim. Dedemin ailesinden, dedeme miras kalan incir bahçesine gidecekmişiz. Aslında İstanbul’da bir sürü çam ve çınar ağacı görmüştüm. Tam nasıl bir yere gideceğimizi hayal ederken annemin sesiyle bu hayalden uyandım. Bana acele etmem ve hava kararmadan önce incirleri toplayıp gelmemiz gerektiğini söyledi. İncirleri akşam güneş tepeden indiği zaman veya sabah erkenden güneş daha yeni doğarken toplamak gerekiyormuş.

Eğer öğlen zamanı incir bahçesine gidersek hava çok sıcak olacağından incirleri toplamak epey zorlaşırmış. Biz her yaz tatili ağustos aylarında İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Çamlık Köyü’ne geliriz. İncir meyvesi de ağustos-eylül aylarında Ege Bölgesi’nde yetişirmiş. Zaten dedeme miras kalan bu bahçe, bizim evimizin olduğu köyün yakınında olduğu için arabayla gitmek yaklaşık on beş dakika kadar sürdü. İncir bahçesine vardığımız zaman hayalimdeki gibi bir yer olduğunu anladım. Etrafıma baktığım zaman yakınlardaki dağların üstü, yan bahçeler, her yer incir ağacı doluydu. Babam arabayı güvenli bir yere park ettikten sonra arabadan fırladım ve az ileride gözüme kestirdiğim bir ağacın yanına koştum.

İncir en sevdiğim meyvelerin arasında olduğundan hemen bir tane koparıp yemek istedim ama hangisini koparmalıyım bilemedim. Bazıları yemyeşil ve sert, bazıları sarı ve yumuşaktı. Hepsinin boyları da farklıydı. Tabii bir de kahverengileşip yere düşenler vardı. Bu kadar çeşit arasında kafam karışınca annem ile babamın yanıma gelmelerini beklemeye karar verdim. İncir yaprağını elime benzettim. Genellikle geniş yapraklar vardı. Aynı parmaklarımız gibi yaprağında girinti çıkıntılar vardı.

Ağacı incelemeye devam ederken bir dalının üzerinde bir fileli poşetin içinde küçük küçük incirlerin asılı olduğunu fark ettim. Tam bu sırada annem geldi. Ona bu filenin ne olduğunu sordum. Bu minik filenin içindeki incirlere “ilek” deniyormuş. Onlar olmadan incirler yenilebilecek hale gelmiyormuş. Filenin içindeki incirler ayrı bir ağaçtan toplanıyormuş ve bu incirlere erkek incir deniyormuş.

Erkek incirlerin içinde kendiliğinden oluşan incir sinekleri bizim yediğimiz incirlerin altındaki minik deliklerden içeri girerek, incirlerin olgunlaşmasını sağlıyormuş. Gerçekten çok ilginç bir olay. Eğer erkek incirler olmazsa diğer incirler olgunlaşamaz ve incir yiyemezmişiz. Sadece erkek incirler olursa peki ? İşte aklımdan tam da bu soru geçiyordu. Hemen anneme sordum. Bana erkek incirlerin yenmediğini, onlarla sadece incir reçeli yapılabildiğini söyledi. Bu konuşmaların ardından artık incir yemek istediğim aklıma geldi ve annemden bana nasıl incir toplandığını göstermesini istedim. Yumuşaklığına ve rengine bakarak olgunlaşıp olgunlaşmadığını anlayabiliyormuşuz. Sarı ve yumuşak incirler daha olgun ve daha tatlı oluyormuş. İncir hassas bir meyve olduğundan çekmeden, nazikçe, çevirerek kopartmamız gerekiyormuş.

Ben de bunlara dikkat ederek güzel bir tane seçip yedim. Ve tadı tek kelimeyle muhteşemdi. Gerçekten dalından koparıp yemek bir başka oluyormuş. Kahverengileşip yere düşen incirler ise güneşte kurudukları için yere düşüyorlarmış ve birkaç işlemden sonra paketlenip satılıyormuş. Biz de onları kuru incir olarak yiyormuşuz. Biraz incir topladıktan sonra hava kararmadan eve geri döndük. Şimdi bu kadar incirden bahsettikten sonra canım incir istedi. Dolapta olacaktı, gidip yiyeyim bari. Bakalım yarın nasıl bilgilerle geleceğim. IRMAK SARP

\"Her ağaca çok iyi davran, sanki dünyadaki son ağaçmış gibi...\"

Bunları biliyor musun? Ağaçlar kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Araştırmalar, ağaçlarla çevrili olmanın kan basıncınızı düşürebileceğini, kalp atış hızınızı yavaşlatabileceğini ve stres seviyelerini azaltabileceğini gösteriyor. Ağaçlar toprak erozyonunu ve taşkınları önlemeye yardımcı olabilir. Çok sayıda ağaç bulunan alanların, yeşil alanların bulunmadığı alanlara göre genel olarak daha az suç oranlarına sahip olduğu düşünülmektedir. Halkalarını inceleyerek bir ağacın tarihlendirilmesine Dendrokronoloji denir. İlginç bir şekilde, bir ağacın halkaları sadece yaşını göstermez, aynı zamanda volkanik patlama veya kuraklık olayı gibi doğal afetlerin meydana geldiğini de gösterebilir.



\"Bir ağaç diken bin umut biçer...\" Lucy Larcom

Bunları Biliyor Musun? Ağaçlar, dünyadaki en uzun yaşayan türlerdir. Gezegendeki en yaşlı ağacın 5000 yaşın üzerinde olduğu düşünülmektedir. Ağaçlar, yağışları filtreleyerek su kalitesini iyileştirmeye yardımcı olur.

Gezegende 60.000’den fazla bilinen ağaç türü vardır. İki olgun ağaç, dört kişilik bir aile için yeterli oksijen sağlayabilir. Bir ormanda, ağaçlar bir yeraltı mikorizal mantar ağı aracılığıyla iletişim kurabilir. Büyük bir meşe ağacı günde 350 litreden fazla su içebilir.



KIZILDERİLİ SÖZÜ









\"Ağaçlar, dünyanın gökyüzüne yazdığı şiirlerdir, Onları yere indirip kağıda dönüştürürüz, Boşluğumuzu kaydedebiliriz.\" Khalil Gibran

TEM A Vakfı Hakkında Bilgi TEMA Vakfı iki toprak sevdalısı, Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede A. Nihat Gökyiğit tarafından 1992 yılında kuruldu. Topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme ile mücadelede toplumsal duyarlılığı ve farkındalığı artırmak, toprağa sahip çıkmak, koruyucu çözümler üretmek, doğal varlıkları korumak ve bu mücadelenin devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamak amacıyla çalışan gönüllü bir kuruluştur. Ülke genelinde 985 bini aşkın gönüllüsü bulunuyor.

TEMA Vakfı bugüne kadar Mera ve Toprak yasalarının kanunlaşmasına destek sağladı. Doğal varlıkları korumak için açtığı/müdahil olduğu 283 davanın 166’sını kazandı. Onlarca dava hala devam ediyor. 27 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 22,3 milyon fidanı toprakla buluşturdu. 22 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 700 milyon meşe palamudu ekti. 312 kırsal kalkınma, koruma ve ağaçlandırma projesi yürüttü. 5 milyondan fazla öğrenciye doğa eğitimleri ve farkındalık çalışmaları ile ulaştı. 50 binden fazla öğretmene ve 35 bini aşkın kamu görevlisine çevre seminerleri verdi. 90'dan fazla kitap yayımladı ve kamuoyuna sundu. 2012 yılında Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sekretaryası önderliğinde dünyada ilk kez verilen Yaşam İçin Toprak | Land for Life ödülünü ilk kazanan oldu.



mehmet akboğa proje uzmanı dr. sezen camcı erdoğan proje uzmanı dr. özge ceylan KONKUŞ proje UZMANI /KOORDİNATÖR hakan özçİrİş proje uzmanı şadİye kılıç bensu dİl selin aynacıoğlu berk karadalan tİjen alkan bozkaya ertuğrul keskİn doğuşcan İncedere

alev alatlı bİlİm ve sanat merkezİ Kadıköy Alev Alatlı Bilim ve Sanat Merkezi Göztepe Mah. Yeşilbahar Sok. No26, PK 34730 KADIKÖY İstanbul 2022


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook