Türk Dili ve Edebiyatı SORU BANKASI ➘ Yeni Öğretim Programına Uygun 11.SINIF ➘ Kazanım Testleri ➘ Sarmal ve Ünite Testleri ➘ Beceri Temelli Sorular ➘ PISA Yaprakları ➘ Etkinlik ve Yazılıya Hazırlık Soruları ➘ Akıllı Kâğıtlar ve Sıcak Bölgeler VİDEO ÇÖZÜMLÜ Mehmet DURMAZ Serbay YİĞİT Sel m AKGÜL Mennan KIZILTUNÇ Arda SİNDEL
2. ÜNİTE HİKÂYE NELER ÖĞRENECEKSİNİZ? Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye (1923 – 1940) Yazım ve Noktalama Çalışmaları Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye (1940 – 1960) Hikâye Yazma Cümlenin Ögeleri Hikâye Yorumlama
SICAK BÖLGE 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI HİKÂYE • Batılı anlamda hikâye, Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde görülmeye başlanmıştır. • Hikâye (öykü); gerçek ya da gerçeğe uygun olay veya durumların kişi, yer ve zaman ögelerine bağlı olarak • Bu dönem yazarlarından Ahmet Mithat Efendi ilk yerli anlatıldığı kısa edebî türdür. hikâye olan Letâif-i Rivâyât’ı, Emin Nihat Müsame- retname’yi, Sami Paşazade Sezai ise Batı tekniğine • Bu türün yapı unsurları olan olay, kişi, yer ve zaman uygun ilk hikâye kabul edilen Küçük Şeyler’i yazmıştır. dar kapsamlıdır. • Servetifünun Dönemi’nde • Hikâyede genellikle kısa cümleler kullanılır. Halit Ziya Uşaklıgil’in Bir Yazın Tarihi; • Hikâyeler, olay hikâyesi ve durum hikâyesi olmak üze- re ikiye ayrılır. Millî Edebiyat Dönemi’nde • İtalyan yazar Boccaccio’nun (Bokaçyo) 14. yy. da yaz- Ömer Seyfettin’in Kaşağı, Yüksek Ökçeler; dığı Decameron (Dekameron) adlı eser, hikâye türü- nün ilk örneği kabul edilir. Halide Edip Adıvar’ın Dağa Çıkan Kurt; Fransız edebiyatında; Refik Halit Karay’ın Memleket Hikâyeleri başlıca Guy de Maupassant’ın Ay Işığı, hikâye örnekleridir. Alphonse Daudet’nin (Alfons Dode) Pazartesi Hikâyeleri CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HİKÂYE Alman edebiyatında; (1923-1940) Heinrich Böll’ün (Haynriş Böl) Haberci, Rus edebiyatında; • Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam Puşkin’in Maça Kızı, ettiği Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında daha çok Gogol’un Palto, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır. Çehov’un Köylüler, Altı Numaralı Koğuş, Gorki’nin İtalya Hikâyeleri • Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal Amerikan edebiyatında; konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve de- O’Henry’nin (O Henri) Son Yaprak, ğerleri ele alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas William Faulkner’ın (Vilyım Folknır) Ayı, alan hikâyeler yazmıştır. Edgar Allan Poe’nun (Edgır Elın Po) Kuyu ve Sarkaç • Dönemin ilk yıllarında bu türe en çok ağırlık veren ya- adlı eserleri hikâye türünün dünya edebiyatındaki ta- zar, Reşat Nuri Güntekin olmuştur. Daha sonra onu nınmış örneklerindendir. Kenan Hulusi Koray, Sadri Ertem, Sabahattin Ali ve Sait Faik Abasıyanık takip etmiştir. TÜRK EDEBİYATINDA HİKÂYE • Bu yıllarda; • Türk edebiyatında destan, efsane, masal, mesnevi, halk hikâyesi gibi türler; hikâye türünün yerli kaynak- Reşat Nuri Güntekin’in Leyla ile Mecnun, larını oluşturur. Fahri Celalettin Göktulga’nın Talak-ı Selase, • XV. yüzyılda yazıya geçirilen Dede Korkut Hikâyeleri, divan edebiyatındaki mesneviler ve halk edebiyatı Ercüment Ekrem Talu’nun Teravihten Sahura, ürünleri olan halk hikâyeleri; modern hikâyeden önceki dönemlerde hikâye türünün işlevini üstlenmiştir. Nahid Sırrı Örik’in Eski Resimler, Sadri Ertem’in Bacayı İndir Bacayı Kaldır, Memduh Şevket Esendal’ın Otlakçı, Mendil Altında, Sabahattin Ali’nin Ses, Kamyon, Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam adlı eserleri tanınmış hikâye örneklerindendir. 44
SICAK BÖLGE CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HİKÂYE HİKÂYE TÜRLERİ 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI (1940-1960) OLAY HİKÂYESİ (KLASİK HİKÂYE) • Cumhuriyet Dönemi’nin 1940-1960 yılları arasında • Bu hikâye tarzında olaylar “serim, düğüm, çözüm” bireyin iç dünyasını esas alan, toplumcu gerçekçi, esasına bağlı olarak anlatılır. modernist, millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazılmıştır. • Olay örgüsü önemli bir yer tutar, merak unsuru bu öykü türünün en önemli unsurudur. • Konular çeşitlenmiş, Anadolu’ya ağırlık verilmiş ve daha gerçekçi hikâyeler yazılmaya başlamıştır. • Bu türün öncüsü Fransız yazar Guy de Maupassant ol- duğundan bu türe “Maupassant tarzı” hikâye de denir. • Ahmet Hamdi Tanpınar ve Tarık Buğra bireyin iç dün- yasını esas alan hikâyeler yazmışlardır. • Türk edebiyatında Ömer Seyfettin, bu öykü tarzının en önemli temsilcisidir. • Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Ko- cagöz, Fakir Baykurt, Haldun Taner, Talip Apaydın • Tanzimat Dönemi’nden Cumhuriyet Dönemi’ne Yakup gibi toplumcu gerçekçi yazarlar; hikâyelerinde köy ve Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Reşat Nuri köylünün sorunları, toprak kavgaları, köyden kente Güntekin, Halide Edip Adıvar, Sabahattin Ali gibi pek göç gibi toplumsal konuları ele almışlardır. çok sanatçı eserlerini bu öykü türü ile kaleme almıştır. • Nezihe Meriç, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü modernist çiz- DURUM (KESİT) HİKÂYESİ gide hikâyeler vermişlerdir. • Olaya önem vermeyen, yaşamdan herhangi bir kesiti, • Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Se- belli bir insanlık durumunu anlatan öykülerdir. vinç Çokum, Emine Işınsu millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazmışlardır. • Bu öykü türünde serim, düğüm, çözüm planına bağlı kalınmaz; şaşırtıcı, çarpıcı olaylar yoktur. • Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin Rüyala- rı, Yaz Yağmuru; • Günlük yaşamdan seçilmiş herhangi bir durum, türlü çağrışım ve izlenimlerle yansıtılır. Kemal Bilbaşar’ın Cevizli Bahçe; • Gözlemci ve betimleyici unsurlara sıklıkla başvurulur. Orhan Kemal’in Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı; • Bu türün dünya edebiyatındaki ilk temsilcisi Rus ya- Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) zar Anton Çehov olduğundan bu türe “Çehov tarzı” da Merhaba Akdeniz; denmektedir. Samim Kocagöz’ün Telli Kavak, Koca Öküzün Ölümü; • Türk edebiyatında bu tarzın en önemli temsilcileri Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal’dır. Kemal Tahir’in Göl İnsanları; CUMHURİYET DÖNEMİ HİKÂYE ANLAYIŞLARI Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak; TOPLUMCU GERÇEKÇİ HİKÂYE ANLAYIŞI Haldun Taner’in Yaşasın Demokrasi; • Toplumcu gerçekçilik (sosyal realizm), toplumcu dün- ya görüşü üzerine temellendirilmiş bir edebiyat akımı- Ziya Osman Saba’nın Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi; dır. Sabahattin Kudret Aksal’ın Gazoz Ağacı; • Bu akım, toplumu sosyal sınıflar arasında gerçekle- şen çatışma alanı olarak değerlendirir. Muzaffer Buyrukçu’nun Katran; • Amacı, söz konusu sınıfsal çatışmayı ve bu çatışma- İlhan Tarus’un Köle Hanı; nın toplumda yol açtığı etkileri ve sorunları yansıtma- nın yanında bu sorunlara toplumcu çizgide çözüm yo- Tarık Buğra’nın Oğlumuz; lunu da göstermektir. Fakir Baykurt’un Efendilik Savaşı; Nezihe Meriç’in Bozbulanık adlı eserleri bu dönemin tanınmış hikâyelerindendir. 45
SICAK BÖLGE • Bu açıdan toplumcu gerçekçilik, toplum için sanat • Türk edebiyatında bireyin iç dünyasını esas alan ilkesine bağlı olarak edebiyata eğitici bir işlev yükler. hikâye yazarlarından bazıları şunlardır: Peyami Safa, Memduh Şevket Esendal, Tarık Buğra, Sabahattin • Rus edebiyatında; Kudret Aksal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sâmiha Ayver- di, Halikarnas Balıkçısı, Oktay Akbay, Haldun Taner, Maksim Gorki, Mustafa Kutlu… Mihail Şolohov, MİLLÎ VE DİNÎ DUYARLILIKLARI YANSITAN HİKÂYE Amerikan edebiyatında; MİLLÎ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI YANSITAN HİKÂYE Jack London, • Cumhuriyet’in ilk yıllarında millî duyarlılığı yansıtan sa- John Steinbeck (Con Ştaynbek) bu akımın başlıca natçılar arasında Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide temsilcileridir. Edip Adıvar ve Reşat Nuri Güntekin ayrı bir öneme sahiptir. • Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi anlayışla eser veren sanatçılar eserlerinde köy yaşamındaki sorun- • Bu sanatçılar, Millî Mücadele Dönemi’nde aktif görev- ları, toprak kavgalarını, ağa-köylü çatışmasını; köyden ler üstlendikleri için bu döneme dair gözlemlerini eser- kente göçün neden olduğu sorunları; büyük kentlerde lerine canlı bir üslupla aktarmayı başarmışlardır. yaşayan işçilerin, emekçilerin yaşam mücadelelerini ele aldılar. • Ayrıca bu sanatçılar, Cumhuriyet’le kabul edilen birta- kım ilke ve inkılapların yerleşmesi için de gayret sarf • Nazım Hikmet, Attila İlhan, etmişlerdir. Ercüment Behzat Lav, Aziz Nesin, • 1950’den sonra milliyetçi dünya görüşüne bağlı sa- natçılardan Bahaeddin Özkişi, Sevinç Çokum, Hüse- Sadri Ertem, Yaşar Kemal, yin Nihat Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu ve Emine Işınsu, hikâyelerinde bağlı oldukları dünya görüşüne Sabahattin Ali, Necati Cumalı, uygun konuları ele almışlardır. Reşat Enis Aygen, Rıfat Ilgaz, DİNÎ DUYARLILIKLARI YANSITAN HİKÂYE • Düşünce ve edebiyat alanında İslamcılığın öncü ismi Kemal Tahir, Mahmut Makal, Mehmet Akif Ersoy ve onun çizgisindekiler, Batı em- Orhan Kemal, Abbas Sayar, peryalizmi karşıtı bir duruş sergilemişlerdir. Fakir Baykurt, Dursun Akçam, • Günümüze kadar gelen süreçte de edebiyat, sanat ve düşünce dünyamızda “Şark (Doğu), gelenek, metafi- Kemal Bilbaşar, Samim Kocagöz zik, ruhçuluk, yerlilik, maneviyatçılık, tasavvuf” gibi te- rimler, çoğu kez “İslam, İslam düşüncesi, İslam mede- toplumcu gerçekçiliğin Türk edebiyatındaki başlıca niyeti, İslamî duyarlıklar” türünden kavramların yerine temsilcileridir. kullanılmıştır. 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BİREYİN İÇ DÜNYASINI ESAS ALAN HİKÂYE • 1950-1980 arası dönemde öykü kaleme alan isimlerden bir kısmı ortak bir dinî duyarlık göstermişlerdir. Bu anla- • Bireyin iç dünyasını esas alan eserler, olaylardan ha- yışla kaleme alınmış eserlerde yazarlar, İslami değerleri reketle insanın iç dünyasını anlatmıştır. insanî değerlerle özdeş görüp ön plana çıkarmıştır. • Bireyin toplum içinde yabancılaşmasını anlatan eser- • Necip Fazıl Kısakürek (Birkaç Hikâye Birkaç Tah- lerde psikoloji önem kazanmış, kahramanın iç dün- lil, Ruh Burkuntularından Hikâyeler), Sezai Karakoç yasına yönelme olmuştur. Bu eserlerde psikolojik tah- (Meydan Ortaya Çıktığında), Rasim Özdenören (Has- liller önemli bir yer tutmuştur. • Bu eserlerde “yalnızlık, iç dünya ile yüzleşme, topluma yabancılaşma, bireyin kimlik sorunları, iç sıkıntısı, kişi- toplum çatışması, vicdan azabı, Doğu-Batı sorunsalı, gerçeklerden kaçış vb.” konular işlenmiştir. • Eserlerde iç monolog, bilinç akışı gibi teknikler kulla- nılmıştır. 46
SICAK BÖLGE talar ve Işıklar, Çözülme, Denize Açılan Kapı, Çok • Toplumdaki değer çatışmaları, bireyin bunalımları, Sesli Bir Ölüm), Cahit Zarifoğlu (İns), Mustafa Kutlu karmaşık ruh hâlleri, yerleşik değerlere isyan vb. ko- (Sır, Yoksulluk İçimizde, Ya Tahammül ya Sefer, Yo- nular, modernizmi esas alan eserlerde sembolik bir kuşa Akan Sular), İsmail Kıllıoğlu (Ateş Yalımı Üstün- anlatımla ele alınır. de Bir Toplantı), Ali Haydar Haksal (Evdeki Yabancı, Sesim Bana Yetmiyor), Hüseyin Su (Ana Üşümesi, • Ayrıca bencillik, yalnızlık, toplumdan kaçış vb. ko- Gülşefdeli Yemeni), Nazan Bekiroğlu (Nun Masalları), nular modernizmi esas alan sanatçıların işlediği başlı- Cihan Aktaş (Son Büyülü Günler), Fatma Karabıyık ca temalardır. Barbarosoğlu (Acı Deniz) ve Ramazan Dikmen (Kıyı- ya Vuranlar, Afife Ablanın İncileri) gibi isimler tarafın- • Geleneksel (klasik) hikâye dışa dönüktür; dış dünyayı, dan temsil edilen bu öykü anlayışında anlatıda edebî çevreyi önemser. Modern hikâye ise daha çok içe dö- değerin sağlanması göz ardı edilmemiştir. nüktür; bireyin iç dünyasına, bilinçaltına yönelir. • Bu öykücüler aynı zamanda geleneksel anlatı biriki- • Modernizmi esas alan eserlerde dış dünya doğal bir minden de faydalanmışlardır. şekilde betimlenmez; sanatçının iç dünyasındaki kar- şılığı olarak, soyut ve karmaşık bir dünya olarak karşı- • Yazarlar; İslamî duyarlıklı öykücülükte modern anlatı mıza çıkar. tekniklerinden faydalanmıştır. • Bu eserlerde çağrışıma geniş yer verilir. • Kişi merkezli kurgularında vakadan ziyade duyuşlara odaklanmışlardır. • Geleneksel hikâye ve romanda diyalog, hikâye etme gibi tekniklere yer verilirken modernizmi esas alan • Yazarlar öykülerinde ölüm, aile, taşra hayatı, arayış eserlerde bunların yerine bilinç akışı, iç monolog ve acziyet gibi konuları izleğe dönüştürmüşlerdir. gibi teknikler kullanılır. • Batı edebiyatını yakından takip edip onlar gibi yazmaya • Bilinç akışı tekniğine uygun olarak anlatıda kronolojik çalışan bu öykücüler, kişi kadrolarını genellikle aile birey- bir sıra takip edilmez. leri, yakın akrabalar ve dost çevreleri; kendini yalnız his- seden, anlaşılmadığını düşünen gençler ve kente uyum • Eserlerde zamanda geriye dönüşler, ileriye sıçra- sağlamaya çalışan insanlardan seçmişlerdir. malar görülebilir. • Bu yazarların göndermelerinin önemli bir kısmı Kur’an • Geleneksel hikâye ve romanda içerik; modernizmi ayetlerine, hadislere, İslam tarihine, kıssalara ve men- esas alan yapıtlarda ise sanatsal boyut, teknik, kur- kıbelere dönüktür. gulama önemsenir. • İslami duyarlıklı öykücüler mekân itibarıyla çoğunlukla • Modernizmi esas alan yapıtlarda somut gerçeklik yeri- kasaba edebiyatı olarak da nitelenebilecek ürünler ne soyut gerçeklik ele alınır. ortaya koymuşlardır. • Modernizmi esas alan eserlerde kişi, olay ve çevre ye- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI MODERNİST HİKÂYE rine imge, bakış açısı ve semboller ön plandadır. • Modernist hikâyede gerçeklik karşısında kuşkucu ve • Sait Faik, Oya Baydar, tedirgin olan, iç dünyasına çekilen, yabancılaşan, toplumla çatışan, karamsar, bunalımlı, zayıf birey ele Haldun Taner, İhsan Oktay Anar, alınmıştır. Vüsat O. Bener, Rasim Özdenören, • Bu tarz hikâyede kronolojik zamanda geriye dönüşler- le geleneksel anlatım ve yapıdan uzaklaşılmış, olay Nezihe Meriç, Selim İleri, örgüsü ve mekân geri planda kalmıştır. Bilge Karasu, Latife Tekin, • “Çağdaşlık, çağdaşlaşma akımı” anlamına gelen mo- dernizm, geleneksel olanı yeni olana tabi kılma; Yusuf Atılgan, Nazlı Eray, yerleşik ve alışılmış olanı, yeni ortaya çıkana uydurma eğilimidir. Oğuz Atay, Buket Uzuner, Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu bu akım doğrultusunda hikâye yazan başlıca sanatçı- lardandır. 47
TEST-1 HİKÂYE ÇEŞİTLERİ VE GELİŞİMİ 1. Memduh Şevket Esendal, Türk hikâyeciliğinde yeni 3. Aşağıdakilerden hangisi hikâye türünün tarihî bir tarz başlatmıştır. ---- tarzı olarak bilinen bu hikâye gelişimi için yanlış bir bilgidir? giriş-gelişme-sonuç şeklinde bir kuruluşu bulunan ---- tarzı klasik küçük hikâyeden ilk olarak giriş ve A) Türk edebiyatında destan, efsane, masal, mes- sonuç bölümlerinin olmamasıyla ayrılır. nevi, halk hikâyesi gibi türler, hikâye türünün yerli kaynaklarını oluşturur. Bu cümlede boşluklarla gösterilen yerlere aşağı- dakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? B) XV. yüzyılda yazıya geçirilen “Dede Korkut A) Maupassant – Çehov Hikâyeleri” ve divan edebiyatındaki mesneviler B) Olay öyküsü – Maupassant hikâye türünün işlevini üstlenmiştir. C) Kesit öyküsü – durum öyküsü D) Durum öyküsü – Çehov C) İtalyan yazar Boccaccio’nun (Bokaçyo) yazdığı E) Çehov – Maupassant Decameron (Dekameron) adlı eser, hikâye türü- nün ilk örneği kabul edilir. D) Hikâye (öykü); gerçek ya da gerçeğe uygun olay veya durumların kişi, yer ve zaman ögelerine bağlı olarak anlatıldığı kısa edebî türdür. E) Batılı anlamda hikâye, Türk edebiyatında Serve- tifünun Dönemi’nde görülmeye başlanmıştır. 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 2. 1930’lu yıllarda Türk hikâyeciliği, bir taraftan Refik Ha- 4. Yazarın Küçük Şeyler ve Rumuzu’l-Edeb isimli kitap- lit Karay’la sembolleştirilecek Anadolu hikâyeciliğine larında yer alan hikâyeler, modern hikâyeye geçiş sosyal bir muhteva vererek bunu bir akım hâline ge- noktasında küçük hikâye türünün ilk örnekleri ola- tirirken diğer taraftan İstanbul’un küçük insanlarının rak ortaya çıkar. Yazarın özellikle Küçük Şeyler’ le dünyasına yönelen, hikâyeyi toplumsal bir boyut yapmış olduğu bu çıkış, onu takip eden hikâyeciler içinde değil fertte arayan kuvvetli bir çıkış yapmıştır. üzerinde yönlendirici olduğu gibi türün romanla ara- Birinci çizgiyi ----, ikinciyi ise ---- temsil ediyordu. sındaki temel farklılıkların belirginleşmesinde de et- kili olmuştur. Halit Ziya’nın, “tahrir mesleğimde en zi- Bu cümlede boşluklarla gösterilen yerlere sıra- yade sevdiğim küçük hikâyelerden kim bilir ne kadar sıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? yazmış oldum” demesine sebep olan Küçük Şeyler adlı eser, sonradan gelen hikâyecilere de kılavuzluk A) Sait Faik Abasıyanık – Memduh Şevket Esendal etmiştir. B) Ömer Seyfettin – Sait Faik Abasıyanık Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerin han- gisidir? C) Sabahattin Ali – Sait Faik Abasıyanık A) Recaizade Mahmut Ekrem D) Reşat Nuri Güntekin – Refik Halit Karay B) Nabizade Nazım E) Memduh Şevket Esendal – Ömer Seyfettin C) Sami Paşazâde Sezai D) Mehmet Rauf E) Ahmet Mithat Efendi 48
5. Aşağıdaki sanatçılar hikâye anlayışlarına göre 8. — Nasıl ev, nasıl ev, dedi. ikişerli eşleştirilirse hangisi dışta kalır? Karşılık vermeden önce sorusunu neden iki kere A) Ömer Seyfettin sorduğunu düşündüğümü biliyorum ama kendimden B) Memduh Şevket Esendal cevabını almaya vakit bulamadım ki. C) Bilge Karasu — Canvermez’in evi, dedim bu sefer. D) Sait Faik Abasıyanık Ya ev, eve benzemez bir kulübe, bir baraka, bir taş E) Refik Halit Karay yığını, mağara gibi bir şeydi. Ya “Canvermez”in bu köy içinde tanınmışlığı yoktu. 6. I. “Peder evvelce hazırlamış olduğu azat kâğıdını Hâlbuki bana kendisi söylemişti: Sarmaşıklı ev dedin mi herkes gösterir, köyün en güzel evidir, diye. çıkarıp kızın eline verdi. Teyzem dedi ki ‘Kızım Hatta ben: sen daha bizim eve geldiğin zaman hür idin. — Canvermez de o köyün en meşhur adamıdır, de- Lakin şayet iktisab-ı terbiyene mâni olur diye miştim. O da: hürriyetinden seni haberdar etmedim. İşte — Tabii! Tabii!... demişti. Meşhur da laf mı? Köyün şimdi terbiyen kemale geldi. Seni kendimize bülbülü, köyün tek insana benzeri köyün tek... gelin edeceğiz.” — Tek? — Tek şeyi... Ahmet Mithat Efendi — Nesi — ... İftiharı. II. “Elinde tespih, ağzından dua düşmezdi. Halkın — Medarı iftiharı. — Tamam, ta kendisi. Gülüşmüştük. büyük bir kayıtsızlıkla ‘çiçek’ ismini verdikleri (…) frengiye nefes eder, tütsü yapardı. Zelzele gibi, kolera ve savaş gibi felaketleri önceden haber Bu parça aşağıdaki hikâye türlerinin hangisinden vermek, kışın şiddetini yazdan, yazın kurağını alınmış olabilir? kıştan anlamak gibi ermişlik halleri onu yalnız A) Ben merkezli hikâye köyde değil, kazada bile sözü geçen bir mevkie B) Olay hikâyesi çıkarmıştı.” C) Kesit hikâyesi D) Modernist hikâye Refik Halit Karay E) Manzum hikâye Numaralanmış hikâyelerin konusu sırasıyla aşa- ğıdakilerin hangisidir? A) Batılılaşma - Mürebbiyelik B) Kölelik - Batıl inançlar C) Görücü usulü evlilik - Azınlıklar D) Cariyelik - Yoksulluk E) Hurafeler - Hürriyet 7. Öykünün bir başı, bir düğüm noktası, acılı ve şaşırtıcı ÖNEMLİ 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI sonu görülür. Fransız öykücü Guy de Maupassant’ın, Türk edebiyatında destan, mesnevi, halk hikâyesi kişileri dramatik bir yoğunluk içinde vermeye dönük çizgisini takip eden hikâye türündeki değişimin ilk anlatıcılığının öykülerimizdeki etkisini de buluruz habercileri XVIII. yüzyılın sonunda (1976) Giritli bunlarda. Aziz Efendi tarafından kaleme alınan “Muhayyelât-ı Aziz Efendi” ve (1872) Emin Nihat’ın kaleme aldığı Aşağıdaki eserlerden hangisi bu cümlede anlatı- “Müsameretnâme” adı klasik hikâye çizgisi dışında lan öykü anlayışına göre yazılmamıştır? ele alınabilecek eser denemeleridir. A) Değirmen B) Pembe İncili Kaftan C) Son Kuşlar D) Koca Öküzün Ölümü E) Kamyon 49
9. (…) 11. (…) Cam parçasını attım, yerine yenisini koyma ce- — Ağlama be! Ağlama be! saretini gösteremedim. Başıma gelenleri ilk günün- den başlayarak yeniden düşündüm uzun süre. Kaç Eskici, başka söz bulamamıştı. Bunu işiten çocuk gün geçmişti? Aptallar gibi, bir kenara yazmamıştım hıçkıra hıçkıra, katıla katıla ağlamaktadır; bir daha gene. Geç kalmıştım. Burada paslanıp gidiyordum; Türkçe konuşacak adam bulamayacağına ağlamak- hafızam paslanmaya başlamıştı bile. Yalnızlık, ha- tadır. fızayı zayıflatıyordu. Elbette! Kimseyle konuşmu- yordum ki. Sonunda, bakkal çırağıyla konuştukla- — Ağlama diyorum sana! rım dışında her şeyi unutacaktım. Konuşmalıydım, bağırmalıydım, öğrenmeliydim. Mektupla doktora Ağlama!.. yapmalıydım; mektupla doçent, mektupla profesör olmalıydım. Resim bilgimi, genel kültürümü mektup- Bunları derken onun da katı, nasırlanmış yüreği yu- la ilerletmeliydim. Mektupla bir üniversiteye öğretim muşamış, şişmişti, önüne geçmeye çalıştı ama ya- üyesi olmalıydım; belki bir süre sonra da mektupla pamadı, kendisini tutamadı; gözlerinin dolduğunu üniversitede ders vermeye başlamalıydım. Her şey- ve sakallarından kayan yaşların, Arabistan sıcağıyla den önce konuşmalıydım. Ayağa kalktım. Hemen yanan kızgın göğsüne bir pınar sızıntısı kadar serin, başlamalıydım, bir şeyler söylemeliydim. Konuşmayı ürpertici döküldüğünü duydu. unutmak üzereydim. Kendimi anlatmalıydım. Kendi- mi göstermeliydim. Bir yerlere başvurmalıydım. (…) Refik Halit Karay’ın “Eskici” adlı hikâyesinden alı- nan bu parça için; Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken” adlı hikâyesin- den alınan bu parçada I. Millî Edebiyat zevk ve anlayışına bağlı bir dil I. Olay hikâyesi, anlayışı vardır. II. Bireyin iç dünyasını ele alan hikâye, III. Durum hikâyesi, II. Bir olay hikâyesinin çözüm bölümünden alın- IV. Modern hikâye mıştır. türlerinden hangileriyle ilgi kurulamaz? III. Yeni hikâye anlayışını yansıtan ögelere yer verilmiştir. IV. Vatan hasreti çeken bir çocuğun durumu anla- tılmaktadır. ifadelerinden hangileri söylenemez? A) Yalnız I B) II ve III C) II ve IV A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D) III ve IV E) Yalnız IV D) Yalnız III E) III ve IV 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi Türk edebiyatın- ÖĞREN da hikâyenin tarihî gelişiminde farklı bir anlayışı Millî Edebiyat Dönemi’nde Ömer Seyfettin başta temsil etmektedir? olmak üzere dönemin önde gelen hikâyecilerinden biri A) Ömer Seyfettin de eserlerinde gözlem ve mizahın önemli yer tuttuğu B) Sait Faik Abasıyanık Refik Halit Karay’dır. Yine bu dönemde Halide Edip C) Refik Halit Karay Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Aka Gündüz, D) Halide Edip Adıvar Reşat Nuri Güntekin hikâye türünde eserler vermiş- E) Reşat Nuri Güntekin lerdir. 50
12. (...) 14. Bütün gün, ne ettiğimi bilmeden dolaştım. Çoktandır 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Mavi el işinden bir gökyüzü kestim. Tuttum bir de ne yaptığımı bilmiyorum. Ancak böyle dolaşırsam bir sapsarı, yusyuvarlak bir ay oydum; yapıştırdım. Ev- şeyler görebiliyorum. Yoksa gözümü dört açsam na- lerin damları şavklandı. Kâğıdın alt yanı açık mavi file! Böylece hiç kimseyi, hiçbir eşyayı, hiçbir olayı denizdi. Ayın kavun sarısı ışığı kiremitlerin üzerinden dört başı mamur gördüğümü ve duyduğumu iddia ağır ağır yürüdü, sokağa düştü. Sokağın sonu denize edemem. Daha çok işin hiç lüzumsuzunu, teferrua- ulaşıyordu. Ipıssızdı. İnsanlar evlerinde, pembe el işi tını kılı kılına görüyorum, duyuyorum da esaslı kıs- pencerelerinin ardındaydılar. Ayışığı sokak boyunca mını kaçırıveriyorum. Beni bir şahitliğe çağırsalar yürüdü. Uyuyan sıska bir köpeğin dimdik kalkmış hapı yuttuğumun resmidir. Sokakta bir adamın bıçak tüylerini yatırdı, üstünde sekti. Ayağını suya vurdu. çektiğini göz önüne getirin. Ben bıçağı görmem de, (…) bıçağı çekenin kaşlarına takılırım. Bıçağı yiyenin fış- kıran kanını, yüzündeki acıyı görmem de, münase- Bu metin aşağıdaki hikâye anlayışlarının hangi- betli münasebetsiz bir şey görürüm. sinden alınmış olabilir? (…) A) Ben merkezli hikâye Bu metin aşağıdaki hikâye anlayışlarının hangi- B) Olay hikâyesi sinden alınmış olabilir? C) Kesit hikâyesi A) Millî ve dinî duyarlığı yansıtan hikâye D) Modernist hikâye B) Olay hikâyesi E) Toplumcu gerçekçi hikâye C) Durum hikâyesi D) Modernist hikâye 13. (…) E) Toplumcu gerçekçi hikâye Bir gün sabahleyin erkenden, mavzerini alıp tar- ÖNEMLİ laya gitti. Kuru su yolunun içine yattı. Dedemköylü Mehmet’le kardeşi tarlada göründükleri zaman beş Batılı anlamda hikâye, Türk edebiyatına 1870’lerden el ateş etti. sonra girmiştir. Ahmet Mithat Efendi’nin kaleme aldığı “Letâif-i Bu ölü toprakların üstünde hiçbir şey ölmek ve öldür- Rivâyât” adlı eser, Türk edebiyatının ilk hikâye kitabı mek kadar kolay değildir. kabul edilir. Tanzimat ikinci dönem sanatçısı Sami Paşazâde Zağar Mehmet koşup gelen karısına, kanalı açması- Sezai tarafından yazılan “Küçük Şeyler”, Türk edebi- nı, tarlayı sulamasını, bundan sonra kanalın suyunu yatının Batılı ölçütlere uygun kaleme alınan ilk öykü kimseye kestirmemelerini çünkü yukarı tarlanın artık kitabıdır. erkeği kalmadığını söyledi. Karısı kanalı açmaya giderken arkasından seslendi, oğlunu zebil etmemesini, ara sıra hapishaneye bera- ber getirmesini, kocakarıya da hakaret etmemelerini tembih etti. Sonra tarlanın kenarına oturdu. Kanalı açan karısına baktı, baktı ve uzaktan doğru gelen muhtarla candar- mayı bekledi. (…) Bu metin aşağıdaki hikâye anlayışlarının hangi- sinden alınmış olabilir? A) Ben merkezli hikâye B) Olay hikâyesi C) Kesit hikâyesi D) Modernist hikâye E) Toplumcu gerçekçi hikâye 51
SICAK BÖLGE 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Anlatıcı ve Bakış Açısı Anlatım Teknikleri 1. Anlatma (Tahkiye Etme) Anlatıcı ve bakış açısı anlatıya dayalı eserlerin önemli iki ögesidir. Okuyucu, anlatıdaki her şeyi bir anlatıcının bakış Anlatma (tahkiye), anlatıcının birtakım olayları ve bu olay- açısından görür. Olaylar, onun aracılığıyla ve onun dilin- lar çevresindeki insanları, belli bir mekân ve zaman çer- den, onun bakış açısından sunulur. Bu bakımdan anlatı çevesinde okuyucuya/dinleyiciye nakletmesidir. Anlatma türlerinde bu ikisinin oluşturulması en temel meselelerden tekniğinde okurla metin arasında bir anlatıcı söz ko- biridir. nusudur. Anlatma (tahkiye), zaman zaman “özetleme”ye dönüşebilir. Hikâyelerde çok kullanılan bir teknik olmak- 1. Kahraman Bakış Açısı ve I. Kişili Anlatıcı la beraber bu teknik, birçok tekniğin oluşumunu da sağ- lamıştır. İç çözümleme, tasvir, ileriye sıçrama ve geriye Kahraman bakış açısında anlatan ile anlatılan aynı kişi ol- dönüş bunlardan sadece birkaçıdır. duğundan dolayı bu bakış açısına “kahraman-anlatıcı” da Örnek: denilir. Tanrısal bakış açısındaki ‘o’ anlatıcısından ‘ben’ Gurney bu kadının başkomiserin sorgular tavrına, kâğıt anlatıcısına geçer. Bu bakış açısı ve anlatıcıyla birlikte üzerindeki resmi sorgularmış gibi kibirli yüz ifadeleri ya da kahraman eser boyunca varlığını her satırda hissettirir. aşağılar ses tonu olmadan cevap vermesinin bir yetenek Tanrısal bakış açısındaki geniş ve olağanüstü imkânları olduğunu düşündü. Duygusal rahatlık ya da saçma kış- bünyesinde barındırmaz. Nitekim kahraman bakış açısı kırtmalara bağışıklık gibi değerlendirilebilecek bu tavırda içerisindeki ben anlatıcı diğer bakış açılarına nazaran oku- ilginç bir saflık vardı. Bu herkesin ilgisini çekmişti. Gurney, ru etkileyen samimi bir havayı esere yansıtır. Rodriguez hariç masadaki herkesin, farkında olmadan ona saygı duyduğunu fark etmişti. 2. Müşahit (Gözlemci) Bakış Açısı ve III. Kişili Anlatıcı 2. Özetleme Müşahit/gözlemci bakış açısı yaşanılan olayları sadece Uzun bir zaman diliminde yaşanmış olayların ayrıntılardan gözlem yaparak okuyucuya sunar. Buradaki anlatıcı ya- arındırılarak ana hatlarıyla ve kısaca ifade edilmesidir. şanılan olaylara müdahalede bulunmadan gözlem sonucu Bir zaman süresi içinde çeşitli yerlerde olan bir seri olayı çıkarımlarını aktarır. Diğer bakış açılarına kıyasla yönet- genel çizgileriyle okuyucuya ileten bir tekniktir ve hikâye me, yönlendirme gibi geniş bir yetkisi yoktur. Kahraman- anlatımının tabii şeklidir. Özetleme tekniğinde zaman atla- ların iç dünyalarına girmeden, sadece gözlem yaparak malarından ve olay genellemelerinden yararlanılır. anlatır. Olayları etkileyip yönlendirme yapmadan gözlem Örnek: yapar. Olay ve karakterler karşısında bir seyirci olarak Güneş hızla yükseliyordu; çok sürmez, sarışın ışıkları tür- varlığını gösteren bu bakış açısı, gerçekliği ve yalınlığı benin yeşil kıvrımlarında gezinmeye başlardı. Bulutların ortaya çıkarır. ardındaki güneşe bakarken Sunny’i hatırladım. Hayali ço- cukluk arkadaşım. Benim yarattığım bir oyun kahramanı. 3. Hâkim (İlahi/Tanrısal) Bakış Açısı ve III. Ki- şili Anlatıcı 3. Gösterme (Tasvir etme) Hâkim bakış açısı destandan romana geçip yazarların da Gösterme, anlatıcının olayı anlatması değil; olayın, hare- oldukça sık kullandığı bir metottur. Bu bakış açısı; gelece- ketin, tavrın, durumun dil vasıtası ile gösterilmesi, okuyu- ği bilip yönlendiren, olayın tümüne hâkim, karakterlerin iç cunun gözü önünde somutlaştırılmasıdır. Buna, hareket- dünyalarını yansıtan, izleyen ve adeta sonuca bağlayan lerin ve varlıkların belirgin bir biçimde nitelendirilmesi de bir yöntemdir. Olayın tümünü etkisi ve kontrolü altına alan diyebiliriz. Gösterme tekniği, hikâyedeki şahısların sanki bu bakış açısı, kişi tahlilleri ve yorumlama açısından ol- sahnede oynuyormuş gibi konuşturulmasıyla oluşturu- dukça önemli bir yere sahiptir. Hâkim bakış açılı anlatı, lur. Burada anlatıcı aradan çekilir. Anlatılmak istenen diya- üçüncü tekil şahıs (o) ağzıyla konuşur. Onun kendine has loglarla verilir. Genellikle diyaloglar ile sağlanır ama bilinç bir dil ve üslubu yoktur; yazarın dilini kullanır. Bu sebeple akışı ve iç monolog ile yapılabilir. ona “yazar-anlatıcı” da denir. 52
SICAK BÖLGE Örnek: 6. Bilinç Akışı (Bilinç Akımı / Şuur Akımı) 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Camdan bir ağaç görünüyor tutunmuş sarı yaprakları üze- rinde. Sımsıkı sarılmış dalına. Mutlu oluyorum, şarkımı Kişinin aklından geçenlerin aracısız bir biçimde aktarıldığı söyleyesim tutuyor yine. “Unutmak kolay demiştin, unutur- bu teknikte kahramanın iç dünyasını, psikolojik durumu- sun demiştin... “Kelimeler aklıma gelmeyince la lay la la la nu ortaya çıkarmak amaçlanır. Bu tekniğin amacı, metin la diye tamamlıyorum. içerisindeki kahramanın ruhsal ve psikolojik durumunu, bilinçaltında kurguladığı dünyayı, iç dünyasının durumu- 4. Diyalog nu ve hislerini araya aracı koymadan, tüm gerçekliğiyle yansıtmaktır. Bir gösterme tekniği olan bilinç akışında ki- Hikâyelerde olay içerisindeki kişilerden iki veya daha faz- şilerin düşünceleri arasında mantıksal bağ bulunmaz. lasının karşılıklı konuşturulması tekniğine “diyalog” de- Bu düşünceler daha çok çağrışıma dayalı ve karmaşık bir nir. Diyalog bir gösterme tekniğidir. biçimde aktarılır. İç çözümleme ve iç konuşma gibi teknik- Örnek: lerin geliştirilmiş ve ivme kazanmış halidir. – Peki Bay Raslantı, dedi gülerek gemiyi batırdınız diye- lim, kendinizi kurtarmayı umuyor musunuz? Örnek: – Önemli olan bu değil, dedim. Benim kurtulmam değil. Kendimden iğreniyorum. Niçin böyleyim? Böyle olmamak Genel bir kurtuluş. Acıların ve anlamsızlığın ve bir rastlan- elimde mi? Samim... Samim... Gelmeyecek. Bir daha bu- tının sona ermesi. luşmak istemez benimle. İstemez mi? Benim nem o? Niçin – Bu da belki bir rastlantıyla sona erebilir, dedi. vardı hayatımda o? Şimdi bir dağ gözümün önüne geliyor. – Hayır, dedim. Bunu sanmıyorum. Samim... Şimdi çok iyi hisseder gibi oluyorum. O benim – Öyle niçin üzülüyorsunuz, dedi. Nasıl olsa bir gün sona yükselişim... erecek. Bunu siz de ben de biliyoruz. Biliyoruz değil mi? – Evet, dedim. Biliyorum. Ama ben yaşarken görmek isti- 7. İç Çözümleme yorum. Daha doğrusu bu batışı görmek istiyorum. Olay örgüsünde yer alan kahramanların iç dünyalarının 5. İç Monolog (İç Konuşma) (duyguları, psikolojileri, ruh dünyaları) anlatıcı tarafından bütün derinliği ve çıplaklığı ile irdelenip gün yüzüne çıka- Kahramanın sessiz bir biçimde içinden konuşmasıdır. rılmasıdır. Eser içerisinde varlığını sürdüren kahramanın, Amaç; kahramanın duygu ve düşüncelerini, zihninden anlatıcı tarafından duygu ve düşüncelerini, yaşanılan du- geçenleri, durumu ve psikolojisini, olaylar karşısındaki rum ve fikirlerini okuyucuya en anlaşılır şekilde sunulma- tavrını anlatmaktır. Bu teknik, daha çok, kişinin iç dün- sıdır. yasını aracısız bir şekilde okuyucuya sezdirme amacına hizmet eder. Bu tekniğin uygulandığı bölümlerde anlatı- Örnek: cının varlığı ortadan kalkar, olay ve durumla ilgili yorum Ey oğul geldik imdi onlara ki civanmertlik nasip oldu, civan- ve değerlendirmeler okuyucuya bırakılır. Kendi kendisiyle mertliğin aslı nedir bilsinler. Çünkü civanmertliğin aslı üç konuşan kahramanın düşünceleri, düzenli ve sistematiktir. nesnedir: Biri odur ki yapabileceğin bir işe sıva kolunu, yani İç konuşma, bir gösterme tekniğidir. bir söz ki söyleyesin, yerine getirmelisin. İkincisi “gerçekten Örnek: başka söz söylemeyesin, üçüncüsü her işte sabrı âdet edi- On seneden beri ona karşı duyduğum hiddetin, etrafıma nesin çünkü civanmertlikle ilgili her sıfat bu üçtendir. karşı kendimi aşılmaz bir duvar içine alışımın hakikî sebe- bini şimdi anlıyorum: On sene hiç azalmayan bir aşkla onu 8. Geriye Dönüş (Flashback) sevmekle devam etmiştim. Gönlüme ondan başka hiçbir kimsenin girmesine müsaade etmemiştim. Fakat şimdi Hikâye ve romanlarda konunun akışını keserek geriye, onu her zamankinden ziyade seviyorum. konuyla ilgili geçmişteki bir olaya dönme tekniğidir. Yaza- ra geniş imkânlar sunan ve eseri aleladelikten kurtaran bir tekniktir. Bu teknikten tiyatro ve sinemada da (flash- back) yararlanılır. 53
SICAK BÖLGE 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Örnek: Romanda kullanılan “montaj” tekniği divan şiirinde kullanı- Harp oluyordu o yıllar. Kasabada da dünyanın hâline tam lan “iktibas” sanatıyla benzerlik gösterir. bir uygunlukla çeşitli dertler, çekememezlikler, bıçaklama- lar, kavgalar, dövüşler gırla gidiyordu. Hasan’la Hüseyin 11. Kolaj her şeyden habersizdi o zamanlar. Postmodernist eserlerde kolaj tekniği de kullanılır. “Ya- 9. Laytmotif pıştırma resim” olarak da bilinen kolaj yöntemi, herhangi bir konuda farklı yazar, şair ya da kaynaklardan derlenen Müzikten edebiyata geçen bir tür olan laytmotif, tekrar- alıntıların bir araya getirilerek metne yansıtılmasıdır. lanan söz grupları, eser içerisinde bulunan kişilerin dav- Resim sanatında da kullanılan bu teknik, roman sanatında ranışları, kelime ve cümlelerin tekrarlanma biçimidir. gerçek ya da kurmaca metinlerin bir romanın ana metnine Herhangi bir tavır, hareket veya sözün, eserde çeşitli ve- serpiştirilerek yerleştirilmesidir. 20. yüzyılın başında Pi- silelerle birçok kez tekrar edilmesidir. Bu teknik sayesinde casso gibi kübist ressamların resim sanatında uyguladığı tekrarlanan kelime veya cümleler okurun zihninde kalıpla- bu teknik, daha sonra postmodern anlatılarda da kulla- şacak bir yapı oluşturur. Sanatçılar, bu teknikle öncelikle nılmıştır. içerikte sürekliliği sağlama amacı güder. Laytmotif, edebî metne simetrik ve estetik bir değer kazandırır. 12. Üst Kurmaca Örnek: Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” romanında Olric’in “Efen- Kurmacanın örtülü veya açıkça bozulup başka bir kurmaca- dim” ifadesini sıkça kullanması bu sözcüğü laytmotif ya yer verilmesiyle oluşan “kurmaca içinde kurmaca”dır. hâline getirmiştir. “Mahur Beste” romanında Ahmet Hamdi Gerçekle kurmaca arasındaki ilişkileri sorgulayıp okunanın Tanpınar musikiyi laytmotif olarak kullanmış, Peyami Safa bir kurmaca olduğunu anımsatan kurmaca türüdür. Üst kur- “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”nda Nüzhet’in kahkahalarını maca ana hatlarıyla üç değişik şekilde görülür: birkaç sayfada bir tekrarlatarak laytmotif yapmıştır. Ayla Kutlu’nun “Kaçış” eserinde her 5-6 sayfada bir “korku”yu • Bunlardan ilki; metnin kuruluşunun, eserin yazılış sü- kullanması da bir laytmotiftir. recinin olay akışı içerisine konumlandırılması, konu olarak işlenmesidir. 10. Montaj • İkincisi, yazarın eseri yönlendirici ve etkileyici biçimde Sanatçının, bir kişiye ait ya da anonim bir sözü, metni ona müdahalede bulunmasıdır. Yazar, eserin-olayın kendi eserine derinlik, çağrışım zenginliği, üslup çeşit- bir figürü olur ve okuyucu ile kurmacayı nasıl kurgula- liliği sağlamak amacıyla aktarmasıdır. Başka bir deyişle dığı hakkında sohbet eder. montaj tekniği, yazarın, başkasına ait metin parçalarını olduğu gibi alıntılayarak eserin atmosferi ve yapısına • Üçüncüsü ise gerçekliliğin fantastikle birleştirilerek su- uygun bir biçimde metinde yer vermesidir. Bu, bir atasö- nulmasıdır. zünün söylencenin, ayet ya da hadisin aktarımı şeklinde de olabilir. Şiirde kullanılan iktibas ve irsalimesel sanatla- Örnek: rına benzeyen bu teknikte eserle montaj metni arasında uyum ve bütünlük bulunur. Postmodern romana kadar Uyumasından yararlanıp onun hakkında sessizce bilgi sınırlı kullanılan bu teknik, postmodern romanla birlikte verelim. Özel hayatlarında hareketsiz ve başarısız olan farklı boyutlara ulaşmış; anlatıya dâhil edilen, montajlanan Çehov kahramanları gibi kederliydi hep. Keder konusuna parçalar pek de bütüncül olmayan bir anlayışla bir araya daha çok döneceğiz. Kendisine adının ilk harfleriyle Ka getirilmiştir. Postmodern roman, bu teknikle metinler denmesini tercih ettiğini, bu kitapta da öyle yapacağımı arasılık ilkesine uzanır. Romanı üst kurmaca bir oyun ola- hemen söyleyeyim. Şimdi Erzurum garajından ayrıldık- rak görme yaklaşımı da sanatçıyı montaj yöntemine sevk tan sonra yolculara iyi seyahatler dileyen şoför gibi ben eden etkenlerden biridir. de ekleyeyim: Yolun açık olsun Ka... Ama sizi kandırmak istemem; Ka’nın eski bir arkadaşıyım ve Kars’ta başına gelecekleri daha bu hikâyeyi anlatmaya başlamadan bi- liyorum ben. 54
SICAK BÖLGE 13. Metinler Arasılık • Postmodernist romanda, belli bir metnin konusunu 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI yeni bir metin oluşturmak için hareket noktası olarak Postmodern eserlerde bir yazarın diğer metinlerden ya- almaktır. rarlanmasıdır. Bir edebî metnin dokusuna hem edebiyat alanından hem de başka alanlardan metin parçalarının ka- c) İroni tılmasıdır. Postmodern sanatçılar, başka eserlerden aldık- ları kesitleri roman düzleminde bir araya getirirler. Metinler • Türkçede kinaye, ince alay, istihza, tariz gibi kelime- arasılığın postmodernist romandaki uygulama kategorileri- lerle karşılanan ironi, sözlükte, söylenen sözün tersini ni pastiş, parodi ve ironi oluşturur. Ancak kolaj ve montaj kastederek kişiyle veya olayla alay etme, alaylı anlatım da metinler arasılık yöntemlerindendir. şeklinde tanımlanmıştır. Örnek: • İronide örtülü söyleme, gizleme, ima etme esastır. Bir dönem tiyatroda yaygın olarak kullanılan ironi, hikâye Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı artık. O beton- ve romanda modern edebiyatın başvurduğu teknikler- dur, senin yeni vatanın. Asfalttır, parkedir, Haliflex’dir. den biri olmuştur. “Yokuşa Akan Sular”dan alınan bu örnekte Mustafa Kutlu altı çizili cümleyle İstiklal Marşı’nın altıncı birimindeki “Bas- Örnek: tığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı! / Düşün altındaki Bir ortama girdiğimiz zaman, sorunun aşırı ölçüde ciddi binlerce kefensiz yatanı” mısralarına gönderme yapmakla, boyutlara gittiğini gördüğümde bir sonuç alınmadığını hep metinler arasılık tekniğinden yararlanmaktadır. gözlemlemişimdir. Öyle olunca ise bir esprinin girmesinin ya da ortamın zayıf noktası olan şeyi yakalayıp ortaya a) Pastiş dökmenizin insanlar arasındaki ilişkileri daha yumuşattığı • Sözlük anlamı “başka sanatçıların eserlerini taklit yo- izlenimine kapılmışımdır hep. Sanırım o sizin özellik ola- rak söylemek istediğiniz şey, hemen hemen her öykümde luyla meydana getirilen sanat eseri” olan bu Fransızca gösterir kendini. Böylece yaşamın trajik yönünü ortaya çı- sözcük, postmodernist romanda, anılan olumsuz karşı- karmakta ayrı bir öge olarak sanırım oldukça başarılı bir lığından uzaklaşmış; başlı başına bir yöntem olmuştur. şekilde kullanılmıştır. • Postmodern romanlarda, başka metinlerden alınan parçaların birbirine eklenerek yeni bir kurgu oluşturul- 14. Belge Kullanımı masıdır. Pastiş, taklit yoluyla farklı üslupların bir araya getirilmesine dayanır. Yazarların başvurduğu bir diğer yöntem ise belge kulla- • Roman içerisinde şiir, mektup, destan, masal gibi me- nımıdır. Anlatılacak olan hikâye belgelerin desteğiyle an- tin türlerinin söyleyiş ve biçim özelliklerini kullanarak bir latılır. Kurmaca mektuplar, günlükler, not defterleri, haber benzerini yazmadır. kupürleri, faturalar, başka kitaplardan bölümler, kurmaca röportaj metinleri, radyo senaryoları, hatta çek koçanları bu b) Parodi amaç için kullanılabilir. Bu bir “kolaj” yöntemidir. • Ana metnin konu düzeyinde değişikliğe uğratılmasın- 15. Düşsel Ögeler dan doğan parodide, bir başka yazarın metninin içe- riğini değiştirerek ondan gülünç bir etki oluşturmak Gerçekliğin sıra dışı ve hayalî ögelerle anlatılmasıdır. Do- esastır. Bu teknikte yazar, ele aldığı metni değiştirerek ğaüstü varlıklar ve metafizik durumlarla gerçekler fantastik anlamsal boyutta bir dönüşüm yapmaktadır. ögelerle ifade edilir. Edebiyatımızda Nazlı Eray, Latife Te- • Benzer özellikler taşıyan parodi ve pastiş arasında bazı kin ve Leyla Erbil eserlerinde sıklıkla fantastik ögelere baş- farklar da söz konusudur. Postmodernist romanda pas- vurmuştur. Bu sanatçılar için “düşsel gerçekçilik” anlayışı tiş, belli bir türün üslubunu, anlatma biçimlerini örnek uygun görülmüştür. alırken parodi belli bir metnin konusunu örnek alır. Cid- di olanı gülünçleştirir. 55
TEST-2 HİKÂYEDE ANLATICI VE HİKÂYE TEKNİKLERİ 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 1. (…) “Gözleri yandı, yandı, bir damla yaş çıkarma- 3. Aşağıda verilen hikâye metinlerinin hangisi farklı dı. Aynaya baktı. En büyük kederin karşısında, bir bir bakış açısıyla yazılmıştır? gece uykusuz kalmış bir insan çehresinden başka bir A) Delikanlı hemen arkasını döndü, uzaklaşmaya çehre almak kabil olmayacak mıydı? Ali birdenbire zayıflamak, birdenbire saçlarını ağarmış görmek, bir- başladı. Fakat şoförün penceresine dayanarak denbire belinde müthiş bir ağrı ile iki kat oluvermek, ona birtakım şeyler havale eden esmer, uzun hemen yüz yaşına girmiş kadar ihtiyarlamak istiyor- boylu, sırım gibi incelmiş boyun bağlı birisi arka- du. (…) sından bağırdı. Bu hikâye metninde kullanılan anlatım tekniği B) Konya’ya bir saat ötedeki bir köyden olan bu deli- aşağıdakilerden hangisidir? kanlı otomobile binmişti, İzmir’e gidecekti. Araba A) İç diyalog İzmir’e gelince şoför yolcuları selametlemeden B) İç çözümleme evvel nedense yol parasının üstünü toplamak C) Laytmotif âdetindeydi. D) Bilinç akışı C) Otomobil birdenbire yavaşladı. Yolun sol tarafı E) Metinler arasılık sarp bir kesme idi ve sağ tarafta, iki minare bo- yunda bir yar, esner gibi ağzını açmıştı. Yol bir- 2. (…) Lokantanın sahibi bir kadındı. Yanağında beni denbire darlaşıyordu. Motorun hafifleyen gürültü- sü arasında aşağıdan doğru gelen bir su şırıltısı vardı. Hâlâ çocukluğumun genç kızı gibi idi. Gülüm- duyuluyordu. seyerek selam verdi. Yirmi sene evveline gidiverdim. D) Ben saatçiye soru sormak gereğini de duymuyo- Çok hasta olduğum zaman, ateşim kırka yaklaştığı rum. Yalan söyleyeceğini biliyorum, “İşler nasıl zaman ellerim büyür. Dev gibi ellerim olur. Çoğunca ustam?” desem gözlüklerinin üstünden kuşkuy- çocukluğumda olurdu. la bakar bana. “Kim bu herif? Neden soruşturup – Ellerim büyüyor, derdim. duruyor? Vergimi arttırmak için mi gönderdiler Büyükanam, yahut anam ellerimi soğumuş elleri içi- bunu?” diye düşünür. ne alırlardı. ‘Yok, bir şey, yavrum yok bir şey! Bak be- E) Bir zaman sustular. İlerde çamurların içinde ya- nim elimde ellerin’ derlerdi. Sakinlerdim bir iki dakika. tan koca öküzün baş ucunda, iki kartal, alçaktan Yine büyürdü ellerim. dönüp dolaşıyordu. Hafiften esen rüzgâr, leş ko- Ellerim büyürdü ellerim. Ellerim ne kadar büyürdü kusunu baba oğulun burnuna kadar getiriyordu. aman yarabbi?(…) İhtiyar toparlanır gibi oldu. Bu hikâye metninde aşağıdaki anlatım teknikle- rinden hangisine rastlanmaz? ÖĞREN A) Gösterme B) Diyalog Olayları okuyucuya aktaran kurmaca kişiye “anlatıcı” C) Geriye dönüş denir. Edebî eserlerde anlatıcının aktardığı olaylara D) Bilinç akışı yaklaşımına ve hâkimiyetine ise “bakış açısı” denir. E) Metinler arasılık HATIRLA Olaylar oluş sırasına göre anlatılıyorsa yani serim- düğüm-çözüm planına uygun olarak ileriye doğru akıtılıyorsa “klasik anlatım” söz konusudur. Kronolojik zaman zinciri kırılıyorsa yani serim-düğüm-çözüm or- tadan kaldırılıyorsa “modern anlatım” söz konusudur. 56
4. Aşağıdaki metinlerin hangisi hâkim bakış açısıy- 6. (…) la yazılmıştır? Feyzi Bey gülerek: A) Hareketlerinde ve yürüyüşünde, kabul edilmiş bir “Canım hacım” dedi, “düşünsene! Köprünün üstü mağlubiyetin hazin sükûneti vardı. Mutfağa geçti. beş yüz bin kişi alır mı? Alsa da yarım milyon adam Onu sanki rüyada görüyordum: Mangala ve se- buraya nasıl toplanır? Demek aşağı yukarı İstanbul mavere kömür koydu; abdest aldı, sonra secca- halkının yarısı!” desini sofaya sererek namaza durdu. B) Bütün gece, sağ tarafım hep zonkladı durdu. Gö- “İstanbul halkının yarısı?.. Vardı ya, ne zannediyor- züme bir damla uyku girmedi. Yeniden, bu köye sunuz? Yarım milyon dediğin nedir!” ilk defa gelmiş gibiyim. Kendimi o kadar garip o kadar yalnız ve öksüz hissediyorum. Tekrar, ıs- Etraftakiler çokça gülüştüler, Faik Efendi de biraz sız Anadolu yaylalarının kasvetli haritası beyni- gevşer gibi oldu: min içine nakşoldu. C) Fenerin ışığı yolun üstüne bir daha düştü; Suat “Adam” dedi, “Beş yüz bin olmasın da dört yüz bin uzaklaşmış bile; tek balığını sallıyor elinde. İs- olsun!” tasyona yedi dakikada, evine on dakikada varır. Döndüm. Denize inen yolun başında ışığın san- “Dört yüz bin de olmaz.” dalı aydınlatmasını bekliyorum. D) Babam, her sabah dışarıya giderken bir kere “Neden?” ahıra uğrar, öteye beriye bakardı. Ben o gün gene ahırda yalnızdım. Hasan, evde hizmetçimiz “E, hesap meydanda. Diyelim köprünün boyu olsun Pervin’le kalmıştı. Babam, çeşmeye bakarken, dört yüz metre, öyle mi?” yalağın içindeki kırılmış kaşağıyı gördü. E) İki dakika geçmeden odanın sedef kakmalı ceviz “Ne bileyim, ölçmedim ya!” kapısından palabıyıklı, iri, levent, şen bir adam girdi. İnce siyah kaşlarının altında iri gözleri parlı- “Canım, şimdi beş yüz bin kişiyi gözle hesap ediyor- yordu. Belindeki silahlık boştu. dun, köprüyü neden hesap edemiyorsun?” 5. (...) (…) Ağa Han’ın o, lord sülaleleri gibi şecereleri tutulan, Memduh Şevket Esendal’ın “Pazarlık” adlı has ahırlarda binbir itina ile yetiştirilen aristokrat atla- hikâyesinden alınan bu bölümde; rı, imkân var mı insanları olduğundan büyük görsün- ler. Büyüklüğü geçtik, tam ebatla bile göremezler. I. Diyalog Onlar yüksek sosyete ile iyice haşır neşir oldukların- II. İç monolog dan insanları dürbünün tersinden seyreder gibi, kü- III. Gösterme çük, küçücük görmeye çoktan alışmışlardır. IV. Üst kurmaca V. Parodi (...) anlatım tekniklerinden hangilerine başvurulmuş- Haldun Taner’in “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” tur? adlı öyküsünden alınan bu metinde aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi ağır basmaktadır? A) I ve II B) I ve III C) II ve IV A) Bilinç akışı B) Fantastik ögeler D) III ve V E) IV ve V 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI C) Diyalog D) Gösterme AKILLI KÂĞIT E) İroni Bir metinde asıl anlatılmak istenen duygu, düşünce ve hayale “tema” denir. Tema sınırlandırılıp somut hâle getirilerek “konu” oluşturulur. Edebî eserlerde karşıt duygu, düşünce ve isteklerin; kişilik özelliklerinin bir arada sergilenmesiyle ortaya çıkan duruma “çatışma” denir. 57
7. Aşağıdaki seçeneklerin hangisi, hikâyenin yapı 9. “Hasan köşeye büzüldü; bir şeyler soran olsa da unsurlarından mekânla ilgili değildir? susuyordu; yanakları pençe pençe, al al olarak su- suyordu. Portakal bahçelerine dalmış; göğsünde bir A) “Aksaray’da Horhor civarında, geçirdiği kırk beş katılık, gırtlağında lokmasını yutamamış gibi bir sert yılın artık yorgunluğunu çekemeyerek bir mesnet düğüm, daima susuyordu.” arar gibi iğilmiş, kağşamış bir hane…’’ “Yamaçlarında keçiler otlayan kuru, yalçın, çatlak B) “Poyraz Ağa meydancığını yürü… Turşucuyu dağlar arasından geçiyorlardı. Bu keçiler kapkara, geç. Beş on adım git. Sağa yılan gibi dar bir so- beneksiz kara idi; tüyleri yeni otomobil boyası gibi kak kıvrılır. Bu güngörmez loş kıvrımların içine aynamsı bir cilâ ile kızgın güneş altında pırıl pırıl ya- gir. Dön, dolaş…’’ nıyordu.” C) “Zihnim de dağınık… Durunuz aklıma gelenleri Bu parçayla ilgili olarak, söyleyeyim… Kızın bluzesi için eski aldığımız harçların renkleri uymadı. Modistre mutlaka de- I. Tanrısal anlatıcının bakış açısıyla oluşturul- ğiştirmelisiniz, diyor.’’ muştur. D) “Mösyö Théophile şehrimizi ziyarete gelen sey- yahlardan birisidir. Bu zat İstanbul’un her tarafını II. Betimleme tekniğine yer verilirken benzetme gezerek ahalimizin âdet ve ahlâkına dair bir de- receye kadar tetkikat icra eyledikten sonra …’’ unsurundan faydalanılmıştır. E) “…Etrafta başka mesken yok. Sesten, sedadan, III. Kişinin duygusal durumu psikolojik tasvirle âlemin velvelesinden o kadar azade bir sayfiye ki etraf köylerden diğer köşklerden bir horoz avazı ifade edilmiştir. bile buranın hazin sükûnunu, müessir sessizliğini bozmuyor.’’ IV. Göstermeye bağlı bir edebi metinden alınmış- tır. yukarıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Yalnız I B) Yalnız III C) Yalnız IV D) I ve II E) II ve III 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 8. I. “Bir gün bir kitap okudum ve hayatım bir nebze 10. “Bir ortama girdiğimiz zaman, sorunun aşırı ölçüde değişti. Kitap bir romandı. Romanın adı Suçlu ciddi boyutlara gittiğini gördüğümde bir sonuç alın- idi. Yazarı Alexandır İvanov adında bir adamdı.” madığını hep gözlemlemişimdir. Öyle olunca ise bir Güray Süngü “VicdanSızlar” esprinin girmesinin ya da ortamın zayıf noktası olan şeyi yakalayıp ortaya dökmenizin insanlar arasında- II. “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım ki ilişkileri daha yumuşattığı izlenimine kapılmışımdır hep. Sanırım o sizin özellik olarak söylemek istediği- değişti.” Orhan Pamuk ve “Yeni Hayat” niz şey, hemen hemen her öykümde gösterir kendi- ni. Böylece yaşamın trajik yönünü ortaya çıkarmakta Güray Süngü “VicdanSızlar” adlı öyküsünde Orhan ayrı bir öge olarak sanırım oldukça başarılı bir şekil- Pamuk’un “Yeni Hayat” romanına gönderme yapar. de kullanılmıştır.” Yazarın burada başvurduğu anlatım tekniği aşa- Bu metinde Vüsat O. Bener’in anlatmaya çalıştığı ğıdakilerin hangisidir? anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisidir? A) Kahramanı sessiz bir biçimde içten konuşturdu- A) Pastiş ğu için iç monolog tekniğine B) Kendi metnini başka bir yazarın metnini kulla- B) Parodi narak yeniden oluşturduğu için metinler arasılık C) İroni yöntemine C) Metnin yazılış sürecini olay akışı içinde verdiği D) Kolaj için üst kurmaca tekniğine D) Kronolojik zamanı kırarak geriye dönüş tekniğine E) Montaj E) İki veya daha fazla kişiyi konuşturduğu için diya- log tekniğine 58
11. Bir elinde bastonu, ötekinde boş bir file vardı. Sakalı- 13. Karım belirmeğe başlayan pencerenin önünde oturu- nı önüne vermiş, dizleri titreye titreye yürüyordu. Yü- yordu; bütün geceyi orada geçirmişti. rümesi de pazarın kalabalığı içinde, birkaç adım atıp atıp durmaktı. Her serginin önünde duruyor, derin bir — Sen hâlâ yatmayacak mısın? dedim. soluk alıyor, sonra alıcılardan fırsat bulursa satıcıya soruyordu: Doğruldu. Kül rengi pencerenin önünde sadece bir gölgeden ibaretti. Fakat bu gölgede, beraber geçir- “Kaça şu portakallar evlat?” diğimiz yirmi küsur yılın her gününden bir şey vardı. “Senin için yüz elliden, şunlar da iki liradan olur bey- — Ezan okunuyor, diye mırıldandı. baba.” Sesi bana hüzün verdi. “Güzel… güzel… iyi portakallar…” Odamız bu dünyadan, duyguların erişemeyeceği Filesini koltuğunun altına kıstırıyor, cebini karıştırı- kadar ötede gibiydi (...) Hareketlerinde ve yürüyü- yor; yine yürüyor, yine duruyordu: şünde, kabul edilmiş bir mağlubiyetin hazin sükûneti vardı. Mutfağa geçti. Onu sanki rüyada görüyordum: “Kaça şu elmaların kilosu evlat?” Mangala ve semavere kömür koydu; abdest aldı, sonra seccadesini sofaya sererek namaza durdu. “Senin için iki yirmi beşe olur beybaba!” Pencere iyiden iyiye aydınlanmıştı. “Çok iyi, çok güzel elmalar…” Renksiz, sessiz ve serin kuşluk vakti. Yatağın ılıklığı, Yine yürüyordu… Yine duruyordu… Yürüyordu, du- belirsiz duygular, düşünceden kaçış. Dalmışım. ruyordu. Duruyordu, yürüyordu pazarın kaynaşan kalabalığı içinde… (…) Bu hikâyede kullanılan anlatım tekniği ve bakış Bu hikâye parçası için, açısı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir? A) Geriye dönüş – kahraman bakış açısı I. İç monologlarla ruhsal durum anlatılmıştır. B) Laytmotif – gözlemci bakış açısı II. Betimleyici ögelere yer verilmiştir. C) Anlatma – hâkim bakış açısı III. Gösterme tekniğine başvurulmuştur. D) Bilinç akışı – gözlemci bakış açısı IV. Öyküleyici anlatım söz konusudur. E) İç monolog – ilahi bakış açısı V. Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır. 12. (...) ifadelerinden hangileri söylenemez? Acaba, bir zamanlar şu ay meselesi yüzünden sev- A) I ve II B) I ve V C) II ve III mediğimi düşündüğüm tabiatı, sever gibi olmuş muy- dum hiç? Acaba ağaçtan, ottan ya da uçamayan D) III ve IV E) IV ve V böceklerden filan bir yerden sevmeye başlamış mıy- dım? Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? 14. Ödül alanlar açıklanmış. Bunlardan biri Maliyeci Aziz 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne Bey. Hiç evlenmedi. Bakanlıkta müsteşarlığa kadar kadar? yükseldi. Tüm yakınlarını kaybetti. Yaşı doksanı geç- ti. Mesleğinde meşhurdu. Gençken siyasaldan, ikti- (...) sattan davetler alır,konferanslar verir, ders anlatırdı. Şimdi yaşlandı, bir köşede unutuldu. Bu metinde ağır basan anlatım tekniği aşağıdaki- lerden hangisidir? Bu parçada kullanılan anlatım teknikleri aşağıda- A) İç monolog kilerden hangisidir? B) Metinler arasılık A) Özetleme – geriye dönüş C) İç çözümleme B) Metinler arasılık – laytmotif D) Gösterme C) Tasvir – diyalog E) Diyalog D) İç monolog – kolaj E) Bilinç akışı – gösterme 59
15 ve 16. soruları aşağıdaki hikâye parçasına 17 ve 18. soruları aşağıdaki hikâye parçasına göre cevaplayınız. göre cevaplayınız. (…) Olmaz ama. Unutur o. Benim tanıdıklarım ara- (…) Sanki kime yazıldığı bile belli olmayan bu mek- sında bu da olacak. Gelmeseydim keşke, hiç gel- tubu almadan önce yaşamamıştım, şimdi zaten ya- meseydim. Tanımayıverir, geçerdim. Şimdi o da var. şamıyorum. Bütün hafızamı, hayal gücümü zorlu- Parçalarımı toplarken, bunun gözlerinde, yeşillerin yordum; geçmişe ait bir şeyler hatırlamak, bir şeyler dibinde kalanını da bulmak, unutmamak gerekecek. görmek istiyordum. Olmuyordu. Aslında düşününce, Odanın parasını verdim zaten. Erkenden kaçayım canım şu zamanda şöyle olmuştu, annemin yüzü yarın. Elimden gelse de, görünmesem ona. Erken- bembeyazdı ve yatay çizgiliydi, okula başladığım den kaçmalı. Pencereden içeriye dolmuş denizin, gün ne kadar korkmuştum diyebiliyordum. Fakat me- yıldızların içinde uyuyacağım. Kâtip “Aşk Sanatı”nı sele bu değildi; mesele, bir şeyleri sıcak bir çorbanın okur şimdi. Işığı hiç yakmamışım, göğün aydınlığı kokusunu duyar gibi hissedebilmekti. Bense bunu yetmiş. Bir komodin de varmış odada. Yeni odada hiç becerememiştim. Ne tabiatı ne insanları ne de yatmak, heyecan gibi bir şey. Çarşafın serinliği duru- olup bitenleri hiç sevmemiştim; kendimi bile kendi yor hâlâ. Yatayım artık. yaptıklarımı bile. (...) 15. Bu hikâye parçasından hareketle, 17. Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken” öyküsünde ge- I. Kahraman bakış açısıyla yazılmıştır. II. Modernist bir hikâyeden alınmıştır. çen bu kahramanla ilgili, III. Fantastik ögelere başvurulmuştur. IV. Yansız bir söylemle oluşturulmuştur. I. İçinde yaşadığı toplumdan kendini soyutlama- ifadelerinden hangileri söylenebilir? ya çalışmaktadır. A) I ve II B) I ve III C) Yalnız II II. İnsanlardan uzaklaşarak kendini yalnızlığa D) II ve IV E) III ve IV bırakmıştır. III. Karamsar bir ruh hâliyle kendini eleştirmekte- dir. IV. Geriye dönüşler yaparak önceki mutluluğunu yakalamaya çalışmaktadır. V. Ruhsal çöküşünü iç monologlarla dile getir- mektedir. belirlemelerinden hangileri yanlıştır? 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI A) I ve II B) I ve III C) II ve V D) Yalnız IV E) IV ve V 16. Bu hikâye parçasında özellikle aşağıdaki anlatım 18. Bu metinde altı çizili bölümle anlatılmak istenen tekniklerinden hangisi kullanılmıştır? duygu aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Bilinç akışı A) Pişmanlık B) Özetleme B) Umut C) Pastiş C) Özlem D) Gösterme D) Hayal kırıklığı E) Geriye dönüş E) Yaşama isteği 60
TEST-3 CUMHURİYET DÖNEMİ HİKÂYE 1. (…) O bahar içinde hatırlıyorum ki, o civarda insanlar 3 ve 4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. korkunç şeylerdi. Garip gözleri vardı. Sabah sabah damlıyorlar; nasıl kazık atacağız birisine, diye fırıl fı- “Ne yapacağız şimdi?...” Yusuf, oğlunun bu sualine rıl, yalnız hamallarla çuvalların gezindiği sokaklarda omuzlarını silkti. Doğruldu: dolaşıyorlardı. Bütün mesele bir yere mal yığmaktı. Bütün mesele ötekini kafese koymaktı. Zamanlar “Benim yapacak hiçbir işim yok... Seni bilmem...” normaldi ama bu normal zamanda da onlar, anormal diye söylendi. Dikkatle nehre doğru bataklıkta iler- zamanlar için pişiyorlar, sanki bugünü bekliyorlardı. lemeye başladı. Oğlu da onun arkasına düştü. Ölü (…) koca öküzün yanına kadar sokuldular. Yusuf, suların sürükleyip getirdiği kocaman ağır bir ağaç yakaladı. Bu parça aşağıdaki hikâye türlerinin hangisinden (...) Yusuf, elindeki ağaçla koca öküzü, nehrin derin alınmış olabilir? sularına doğru itti. Oğlu da ona yardım ediyordu. Uzunca bir çalışmadan sonra, koca öküz, sulara, bu- A) Durum hikâyesi lanık sulara yuvarlandı. Bir zaman kayboldu. Sonra suyun yüzüne çıktı. Bir müddet de kazanın ortasın- B) Olay hikâyesi da döndü döndü... Daha sonra akıntıya kapılarak Yusuf’tan uzaklaşmaya başladı. Baba oğul, uzun C) Halk hikâyesi uzun koca öküzün ardından baktılar. Yusuf, döndü: D) Modernist hikâye “Belki de bir yere takılmadan deryaya kavuşur...” diye söylendi. “O zaman kemiklerine varıncaya ka- E) Manzum hikâye dar balıklara yem olsa bile uçsuz bucaksız deryada hiç olmaza ruhu serbest kalır... Boyunduruktan kur- 2. Sait Faik Abasıyanık, Türk öykücülüğünde kendine tuldu gayri...” 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI has ve benzersiz bir anlatı evreni kurmayı başar- Bataklıktan yeşil ılgın ormanına doğru yürüdüler. mış bir öykücüdür. Öykülerinde kendi yaşamının gerçeklerini merkeze almakla birlikte kurgulamada 3. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım türle- gösterdiği ustalıkla bunları birer kurmaca anlatı met- nine dönüştürmeyi bilmiştir. Anlatım tarzının basit ve rinin hangileri ağır basmaktadır? sıradanmış gibi gözüken yapısı incelendikçe yaza- A) Açıklayıcı – betimleyici rın kurgulamada yoğun bir çaba sarf ettiği gözden B) Öyküleyici – fantastik kaçmaz. Onun hedefi, birçok tekniği kullanmak ya da C) Betimleyici – tartışmacı oldukça girift kurmaca eserler yazmak değildir. Sait D) Öyküleyici – betimleyici Faik Abasıyanık, yaşanan insanî gerçeklikleri, gün- E) Açıklayıcı – tartışmacı lük yaşamın içerisinde yadsınan insanlık durumlarını yansıtmayı önceler. 4. Bu parçanın yapı unsurları için aşağıdakilerden Bu parçaya göre Sait Faik Abasıyanık; hangisi yanlıştır? A) Olay: Yusuf ile oğlunun ölen bir öküzün nehirde I. bireyin iç dünyasını esas alan hikâye, II. toplumcu gerçekçi hikâye, kaybolmasını izlemesi III. modernist hikâye, B) Zaman: Gündüz vakti IV. millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâye, C) Kişi: Yusuf ve oğlu V. kesit hikâyesi D) Yer: Bir nehir kenarı E) Anlatıcı: Kahraman bakış açısı türlerinin hangilerine uygun eserler yazmamış- tır? A) I ve II B) I ve V C) II ve IV D) III ve V E) IV ve V 61
5. Kasabayı bir iki çizgiyle çizdiği sahneler o kadar can- 7 ve 8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. lı, o kadar noksansızdır ki bunu ancak kasabayı için- den tanıyan bir kişi gerçekleştirebilir. Daha 1928’de (…) yazdığı “Komik-i Şehir” öyküsünde, kasabaya bir ti- yatro kumpanyasının gelişini, en küçük bir ayrıntıyı Ben Azapkapı’da iken onun Unkapanı’ndan narasını bile atlamaksızın üç beş satırla anlatmıştır. duydum. Aşağıdakilerden hangisi bu metinde bahsedilen — Uy anam, diyordu. öykü anlayışını yansıtan bir bölümden alınmış olamaz? İşte bu minval üzre Panco geldim sizin mahalleye, yağmur yine başladı. Tam sizin evin önünde bir küp kı- A) Akşamüzeri bir elinde çıngırak, öteki elinde ko- rılmış, yarısı paramparça, yarısı sapasağlam. Küpün caman bir levha ile eşeğe binerek sokakları dola- içine oturdum. Başladım anlatmaya Atikalipaşa’ya şan boyalı cüce, arkasında şalvarlı çocuklardan, bir gece yarısı nasıl gittiğimi, Hidayet’in cebime nasıl kahveci çıraklarından bir kuyruk sürükledi. girdiğini, Fatih parkında yatan adamı, sokak köpeğini ve Yahudi karısının arabacı zamparasını. B) Çınarlı çeşmede su dolduran kadınlar, testilerin üstüne oturarak biri gitmeden biri gelen bu tiyat- Sen uyuyordun. rolara söyleniyorlardı. — Hey Panco, Panco, seslendim. C) Münevver gençler, meydan yerindeki ecza- nenin önüne iskemle atıp bu heyetin ‘kıymeti Sesim bir pencereyi deldi. Gitti senin kulağını buldu. sanatkâranesine’ dair münakaşalarda bulundu- Uyandın. Ama artık benim sana kadar yetiştirecek lar. ne sesim ne hâlim kalmıştı. Sen de tekrar uykuya daldın. Bir otomobil geçiyordu. D) Kırtasiyeci, dekor yapmak için mukavva alıp pa- rasını vermeden giden öteki kumpanyayı düşü- — Bomonti’ye gidiyor musun ağabey, dedim. nerek birkaç söz söyledi. — Atla, dedi. E) Şinasi Halil Bey, her işe karışır, fikrini söyler, uzun uzun nasihatler eder, kendi hukuki kanaat- Atladım. larına göre neticeler çıkarırdı. 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 6. “Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli 7. Sait Faik’in “Öyle Bir Hikâye” adlı eserinin sonun- dostlar bundan hoşlanmıyorlar. ‘Hep kötü, sakat şey- dan alınan bu parçayla ilgili olarak, leri mi göreceksin?’ diyorlar. Hep açlardan, çıplaklar- dan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete I. Birinci kişili anlatım söz konusudur. satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karış II. Hayal-gerçek iç içe verilmiştir. toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; III. Çözüm bölümü okuyucuya bırakılmıştır. cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip giden- IV. Mekânın kahraman üstündeki etkisi ele alın- lerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayan- lardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mıştır. mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar V. Olay hikâyesine özgü yapı unsurları vardır. insan yok mu?” ifadelerinden hangileri yanlıştır? Bu metinde yazarın dostlarının eleştirdiği öykü anlayışı aşağıdakilerden hangisidir? A) I ve II B) I ve III C) II ve V A) Bireyin iç dünyasını esas alan hikâye D) III ve IV E) IV ve V B) Toplumcu gerçekçi hikâye 8. Bu hikâye parçasında kullanılan anlatım tekniği C) Modernist hikâye aşağıdakilerden hangisidir? A) İç çözümleme D) Millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâye B) Geriye dönüş C) Bilinç akışı E) Durum / kesit hikâyesi D) Tahkiye etme E) Laytmotif 62
9. I. Ona baktım. Sokak fenerinin ışığı altında idi. 11. Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kız- Hafifçe bana doğru eğilmişti. Simsiyah bir gın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. fonda yalnız saçları, siyah bir alev gibi saçları, Olur, olur! Mutlak tıraş bıçağına sinirlenmiş olaca- güzel alnı ile bana ferahlık veren yüzü, omuz- ğım. ları ve göğsü, yalnız bu kadarı görünüyor, masallardaki genç şehzadelerin sihirli aynada Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyü- gördükleri dünya güzeli gibi bir hayal şeklinde, zünün bulutsuz olması, pekâlâ bir meseledir. Kim fakat net olarak görünüyordu. Sanki bütün dün- demiş mesele değildir, diye? Budalalık! Ya yağmur yada bu portreden başka bir şey yoktu hatta yağsaydı... Ya otların yeşili mor ya denizin mavisi kır- dünya bile yoktu. mızı olsaydı... Olsaydı o zaman mesele olurdu, işte. II. Tarık Buğra’da genel itibarıyla aşkta aradığını Çukulata renginde bir yaprak, çağla bademi renkli bir keçi gördüm. Birisi arkamdan: bulamamış, düş kırıklığına uğramış, romantik, zaman zaman hırçın ve tedirgin; duygu, düşün- — Hişt, dedi. ce ve yaşayışına belli bir yön verememiş karar- sız kişilikler, yazarın özel hayatından alınan Dönüp baktım. Yolun kenarındaki daha boyunu bo- karakter özellikleriyle ve davranış kalıplarıyla sunu almamış taze devedikenleriyle karabaşlar erik karşımıza çıkarlar. lezzetinde bana baktılar. Dişlerim kamaştı. Yolda kimsecikler yoktu. Bir evin damını, uzakta uçan bir iki Bir hikâye metni ve yazarı hakkında verilen bu kuşu, yaprakların arasından denizi gördüm. Yoluma parçalardan yola çıkılarak aşağıdaki çıkarımlar- devam ederken: dan hangisi yapılabilir? A) Edebî metinlerdeki başarı yazarların dili kullan- — Hişt hişt, dedi. ma yeteneğine bağlıdır. Dönüp bakmak istedim. Belki de çok istediğim için B) Yazarlar yaşadıkları dönemlerin sosyal ve kültü- dönüp bakamadım. Olabilir. Gökten bir kuş hişt hişt ederek geçmiştir. Arkamdan yılan, tosbağa, bir kirpi rel hayatından uzaktır. geçmiştir. Bir böcek vardır belki hişt hişt diyen. C) Yazarlar etkilendikleri sanat akımına uygun eser- Hişt! dedi yine. ler verirler. D) Her edebî eser, yazarının hayata bakış açısın- (…) dan, gözlemlerinden izler taşır. Sait Faik’in “Hişt Hişt” adlı hikâyesinden alınan bu E) Edebî metinlerde metnin yazarıyla devrin tarihî parçayla ilgili olarak, olayları arasında bir ilişki vardır. I. Gözlemci anlatıcı vardır. II. Toplum için sanat anlayışıyla yazılmıştır. 10. O artık etrafında bulunan her şeyi, küçük ve bazen çok III. Günlük hayattan bir kesit söz konusudur. IV. Sanatsal bir üslup kullanılmıştır. şaşırtıcı uyanışlar hâlinde görmeye mahkumdu; bir sisten ayrılan tek bir ağaç gibi, bu zihnin bulanıklığına, yargılarından hangileri doğrudur? mevcut olan her şey tek başına aksediyordu. Hayatın bütünlüğünü ve basitliğini kaybetmişti Abdullah bunun A) I ve II B) I ve III C) II ve IV 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI böyle olmasından çok muzdaripti. Omuzlarına taşıya- mayacağı kadar ağır bir yük yüklenmiş zannediyor ve D) Yalnız III E) III ve IV bu yüzden meyus oluyordu. “Öbür insanlar gibi yaşa- mak...” bu ne kadar güzel ve iyi bir şeydi. DİKKAT Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Abdullah Efendi’nin Rü- 1923-1940 arası Türk hikâyecilerinden Memduh Şev- yaları” hikâyesinden alınan bu metin için aşağıda- ket Esendal dışında kalan çoğu hikâye yazarı Mau- kilerden hangisi söylenemez? passant tarzı (olay hikâyesi) hikâyeciliği benimsemiş- A) Kahramanın durumu niteleyici sözcüklerle veril- tir. miştir. B) Kelimelerin çağrışım gücünden yararlanılmıştır. C) Yer ve zaman unsuru belirsizdir. D) Bireyin iç dünyasına yönelik çözümlemeler vardır. E) Gözlemci bakış açısı söz konusudur. 63
11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12. (…) 14 ve 15. soruları aşağıdaki hikâye parçasına göre cevaplayınız. İhtimal ilk defa güzel bir şubat öğlesi oturdunuz o çamlıkların altında. Gökyüzü bulutsuzdu ve maviliği (…) işte ancak o kadar güzel olabilirdi. Sanki bu mavi- Sonra: lik son değildi; ardında mutlaka, mutlaka bir şeyler — Hikâyelerinizi nasıl yazarsınız? dedi. olmalıydı, bir şey olmalıydı: Kopup gidenlerin ardın- Güldüm. Alay edip etmediğini anlamak üzere yüzü- dan, omuz silkecek kuvveti veren bir şey olmalıydı. ne baktım. Hayır, vallahi alay etmiyordu. Ne iyi bir çocuktu bu. Güneş aylardan beri ilk defa ısıtıyordu. Toprakta ve — Sizin, dedi, en çok “Lüzumsuz Adam”ı severim. ağaçlarda bir uyanma vardı ve kolayca seziliyordu. Sonra “Baba-Oğul’u, bir de “Tespih” hikâyeniz vardır, Her şey, yeni bir mevsimin eşiğindeydi, her şey kendi o da hoştur, dedi. “Kameriyeli Mezar” da fena değil- payına düşeni bekliyordu. Bütün mâzi bu geleceği, dir. gelmesi ne olduğu bilinmeden beklenileni hazır- Mahcup ama ağzım kulaklarımda susuyordum. lamak için var olmuştu ve artık çok uzaktaydı, çok — Ama sorduğuma cevap vermediniz ki, dedi. uzakta ve beyhudeydi. — Ne sormuştunuz? — Hikâyeyi nasıl yazarsınız? demiştim. (…) — Bilmem, diyebildim. (…) Bu hikâye parçası için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 14. Bu hikâye parçası için aşağıdakilerden hangisi A) Kahramanın ruhuna uygun bir durumu tamamla- söylenemez? mak için doğadan yararlanılmıştır. A) Kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır. B) Kişinin iç dünyasına dair bilgilere ulaşmak için B) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır. C) Eleştirel bir anlatım vardır. tabiatla ilgili unsurlara yer verilmiştir. D) Deyim kullanılmıştır. C) Tabiat, kahramanın hayatına gizlice tesir eden E) Olaylar okuyucunun gözünde somutlaştırılmıştır. bir unsur olarak kullanılmıştır. 15. Bu hikâye parçasında çocuğun soruları yöneltti- D) Öykü kahramanının ruhsal özellikleri doğayla do- ği kişi aşağıdakilerden hangisidir? laylı yollardan desteklenmiştir. A) Orhan Kemal E) Gerçekçi manzaralarla, kahramanın yaşamı zıt- B) Yaşar Kemal C) Sabahattin Ali lıklar oluşturmuştur. D) Memduh Şevket Esendal E) Sait Faik Abasıyanık 13. Hikâyenin benim hikâyeci sözlüğümdeki karşılığı; in- sanı anlatan, insan yaşamından bir kesiti o insanın (yani o kahramanın) dışında, yine o insana yabancı, başka insanlara (okurlara) aktarmak, örneklemek; o insanın varlığından haberdar etmektir. Cumhuriyet Dönemi hikâyecilerinden Tarık Dur- sun Kakınç’ın bu cümlede özellikle işaret ettiği hikâye türü aşağıdakilerden hangisidir? A) Olay hikâyesi B) Ben merkezli hikâye C) Durum hikâyesi D) Küçürek hikâye E) Manzum hikâye 64
TEST-4 TOPLUMCU GERÇEKÇİ HİKÂYE 1 ve 2. soruları aşağıdaki hikâye parçasına 2. Bu metinle ilgili, göre cevaplayınız. I. Mekân kahramanlara göre düzenlenmiştir. II. Diyalog tekniği kullanılmıştır. Büyücek bir otomobil, mağazanın önünde durdu; III. Zengin - fakir çatışması işlenmiştir. içinden süslü ve şişmanca bir kadınla beyaz bereli IV. İç konuşma söz konusudur. ve tozluklu, yumuşak lacivert paltolu bir çocuk indi. Beraberce mağazaya girdiler. Biraz sonra çocuk iç yargılarından hangileri doğrudur? vitrinleri seyrederek dışarı çıktı. A) I ve II B) I ve III C) II ve III Tam bu sırada küçük satıcının sesi işitildi: D) II ve IV E) III ve IV – Arabalar beş kuruşa!.. Başını çevirip baktı, sonra koşarak o tarafa gitti, kadının yanındaki çocuğun eli- 3. Bir gün Zağar Mehmet, tarlasını kanaldan sularken ni tutarak: arkın yavaş yavaş boşaldığını, suyun Dedemköylü – Aaa, dedi; sen de burada araba mı satıyorsun? Mehmet’in tarlasında önlendiğini gördü. Altı yaşın- daki oğlunu oraya yolladı. Çocuk çıplak ayaklarıyla Satıcı, başını kaldırıp baktı. O da “Aaa!” dedi ve ilave tezeklerin üstünden koşarak Dedemköylü Mehmet’in etti: Annem yalnız gelemiyor, sonra bağıramıyor da. tarlasına gitti ve “Babam suyu koyuversinler diyor.” Onun için ben de geliyorum. diye bağırdı. Mehmet hiç cevap vermedi. O zaman iki Mehmet, aralarında yüz elli adım mesafe olduğu Beyaz tozluklu çocuk, yün eldivenli ellerini cebine hâlde şöyle bir bakıştı. Bu bakış, birçok şeyler ve her sokarak küçük bir kese kâğıdı çıkardı, içinden bir ba- şeyden evvel o günden itibaren aralarından barışma- dem ezmesi alıp ağzına attı, bir tane de arkadaşına sı olmayan bir dövüş başladığını söylüyordu. verdi, ağzını şişirerek sordu: Bu metinden hareketle “toplumsal gerçekçi hikâye – Derslere ne zaman çalışıyorsun? anlayışı” ile ilgili, – Mektepten çıkınca… İki saat filan çalışıyorum, on- I. Maupassant tarzı hikâye benimsenmiştir. dan sonra buraya geliyoruz. Hem zaten gece çalışa- II. Köy ve köylülerin sorunları işlenmiştir. mam ki! Gaz masrafı çok oluyor. III. Psikolojik çözümlemeye önem verilmiştir. IV. Durum hikâyesine uygun ögeler vardır. 1. Bu metinden hareketle aşağıdaki yargılardan yargılarından hangilerine ulaşılabilir? hangisine ulaşılamaz? A) Toplumsal gerçekçi hikâye anlayışını yansıtmak- A) I ve II B) I ve III C) II ve III tadır. D) II ve IV E) III ve IV 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI B) Betimleyici ögelere yer verilmiştir. C) Kişiler ayırıcı özellikleriyle sunulmuştur. ÖNEMLİ D) Anlaşılır bir dil kullanılmıştır. E) Kahraman bakış açısıyla yazılmıştır. • Mahmut Makal’ın 1950’de köy notlarını içeren “Bi- zim Köy” adlı eserinin yayımlanması, büyük yankı BİLGİ uyandırmış ve köye, köy hayatına ilgi daha da artmış- tır. Köy Enstitülerinde yetişen yazarlar, toplumcu ger- çekçi anlayışla eser vermişlerdir. 1950’li yıllarda bu • Samim Kocagöz, “Sam Amca” eseriyle Yeni İstan- çizgide eser veren yazarların çabalarıyla köy olgusu, bul gazetesinin New York Herald Tribune gazetesiyle romanlarda daha farklı bir şekilde ele alınmaya baş- düzenlediği Dünya Hikâye Yarışması’nda Türkiye bi- lamıştır. rinciliğini kazanmıştır. 65
11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 4. “Güneş, koyu gri bulutlar ardında silinip gitmiş. Dün- 6. Kağnının arkasına tutunarak biraz daha yürüdü. ya âdeta gri. Soğuk gri, esen rüzgâr gri, çocuk çığlık- Ayakları birbirine dolaşıyordu. Öküzlere “oooha” diye ları bile gri. Soğuktan mosmor çocuklar, kızlı oğlanlı bağırmak istedi, sesi boğazından çıkmadı; elleri kağ- sokağı doldurmuşlar. Oğlanların başlarında gazete nıdan kurtuldu, yere yuvarlandı, tozların içinde tekrar kâğıtlarından külâhlar, bellerinde, kayış yerine kul- ayağa kalkarak koştu. Karşıdan yeni çıkan serin bir lanılmış kınnaplara geçirili beygir ya da öküz çene rüzgâr üç etekli entarisini ve şalvarının paçalarını kemikleri: Tabancalar. Çocuklardan birkaçında at uçuruyor, yırtık yazma başörtüsünü dalgalandırıyor- yerine sopalar. Sopalarına at’mışlarcasına kurulmuş, du. Kağnıya yetişemeden tekrar düştü, yüzü yolun alabildiğine ciddiler. Sümüklerini arada kollarına sili beyaz ve kül gibi ince tozlarına gömüldü. Kağnı, taş- siliveriyorlar. Çocuklardan çoğu sümüklü ama he- lara çarptıkça üzerinde bağlı ölüyü iki tarafa fırlatarak men hemen hepsi de at üstündeki “komutan”larından ve yükselip alçalan uzun, yanık gıcırtılar çıkararak ve ciddi bir sabırsızlık içinde “yanıt” bekliyorlar. Yanıt, ay ışığının altında ve gecenin sessizliği içinde arka- tek yanıt! Şu anda artık ne ana ne baba ne öğret- sında hafif bir toz bulutu bırakarak ağır ağır kendi men ne abla ne ağabey ne de Allah! Sopadan atları bildiğine ilerliyordu. üzerindeki “Abi”ler ana, baba, abla, ağabey, okul, ekmek. Tek yanıt, evet tek yanıt! Ölüme seve seve Sabahattin Ali’nin “Kağnı” adlı hikâyesinden alı- gidebilirler! nan bu parça ile ilgili aşağıdaki yargılardan han- gisi yanlıştır? Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım bi- A) Zaman unsuru belirgindir. çimlerinden hangileri kullanılmıştır? B) Kişiye dair ayrıntılar vardır. A) Öğretici-kanıtlayıcı C) Gözlemci bakış açısıyla yazılmıştır. B) Öyküleyici-betimleyici D) Psikolojik tahliller yapılmıştır. C) Açıklayıcı-tartışmacı E) Yol bir dış mekân unsuru olarak kullanılmıştır. D) Lirik-fantastik E) Mizahi-epik 7. “-...Ne yapalım, ecel. Cenab-ı Allah’ın takdirine kar- 5. Bu yazarımız, gerçeği kavramada ve ifade etmede şı gelemeyiz evlât, canını sıkma, üzme kendini, Allah onun alnına öyle yazmış... Değerli adamdı, özü sözü kendisinden önceki yazarların yapmadığını yapmış, doğru, müstakim adamdı. Eli açık, gönlü gani, yüreği gerçeği olduğu gibi, yorumlamadan ele almış, olgu- merhametliydi. Fukara babasıydı da... Kulağıma eğildi: ları olay düzeniyle anlatmıştır. Böylece öğreten, bel- -Size bir şey bıraktı mı bari? leten, düzelten ya da acıyan, şefkat gösteren, taraf -Ne gibi? tutan yazarlardan olmamıştır. Bir eleştirmenimizin şu –Kırık sırık, ev mev... tespiti bu nedenle son derece doğrudur: Türkiye köy- -Hayır.. lüsünün, fukarasının hayatını bizde anlatan ilk yazar -Nakit? o değildir. Fakat bunu büyük bir ustalıkla, halkçı ve -Pek mühim değil, bu zamanda ehemmiyetli sayılmaz. gerçekçi bir görüşle yapan ilk hikâyecimiz odur. “De- -Demek öyle? Eviniz tarlanız vardı ya? ğirmen, Ses” adlı hikâyeleri bu tespitimizi örnekleyen -Sağlığında satmıştı.” güzel hikâyelerdendir. Orhan Kemal, Ölür müsün Öldürür müsün? Bu metinde sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir? Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söyle- A) Sabahattin Ali B) Memduh Şevket Esendal nemez? C) Bekir Sıtkı Kunt D) Nihat Sırrı Örik A) Deyimlere yer verilmiştir. E) Sait Faik Abasıyanık B) Diyalog tekniği kullanılmıştır. C) Gerçek yaşamla örtüşen bir kesit sunulmuştur. D) Çatışma, gereksiz merak unsuru üzerine kurul- muştur. E) Zaman unsurunu ortaya koyan ifadelere yer ve- rilmiştir. 66
8. Bu sefer tahsildarlar jandarmayla beraber geldiler. 10. Farkında olmadan vakit geçmiş, akşam olmuştu. Yol parası vermeyenlerle beraber beni de aldılar; Ali Namık, eve dönmek zamanının geldiğini anladı. ben seksen yaşındayım dedim ama dinleyen olmadı. Şimdiye kadar karısını ve oğlunu düşünmek isteme- Nüfusa geldik, defteri açıp baktılar, daha yirmi dokuz miş, aklından hep başka şeyler geçirmişti. Fakat eve yaşındasın dediler. Amanın etmeyin, hâlime bakın dönmek zamanı gelince bunlar birden zihnine hücum dedim, olmaz, tevellüdün işte burada, adresin de bel- etti. Karısına ne diyecekti? Hiç istemediği hâlde karı- li, diye dayattılar. Cebimdeki nüfusu çıkarıp verdim, sının altın bileziklerini hatırladı. Fakat ondan bu müş- orada da 29 gösteriyormuş, o zaman aklım erdi ama kül zamanlarında bir yardım bekleyebilir miydi? neyleyim? Daha çok kurcalarsan başına iş açılır, de- Bu metinde aşağıdaki hikâye unsurlarından han- diler. Ben de sesimi çıkarmadım. Altı lirayı bir denk- gisine yönelik bir ayrıntıya yer verilmemiştir? leştirebilsem verir kurtulurdum ama bu zamanda altı A) Zaman liranın yolu nerde? Kaderde yazılıymış dedik, geldik B) Mekân buraya...” C) Kişi Gülmeye başlamıştım: D) Olay “Ama babacığım, hiç insan torununun nüfus kâğıdını E) Anlatıcı alır mı?” dedim. Bıkkın bir tavırla elini salladı ve: 11. I. “Oğlunun incecik boynundaki mavi mavi atan “Ne olurmuş sanki?” diye mırıldandı, “Hepsi devletin kâğıdı değil mi?” damarı hatırladı.” (Bir Başka Korku, s.121) Bu metinle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine II. “İnce boynundaki damar gene mavi mavi atı- ulaşılabilir? yordu çocuğun.” (Bir Başka Korku, s.124) A) Olayın geçtiği yer tasvir edilmiştir. Orhan Kemal’in aynı eserinin farklı sayfalarında tekrar edilen ifadelerle uyguladığı anlatım tekniği B) Geriye dönüş tekniği uygulanmıştır. aşağıdakilerin hangisidir? A) Üst kurmaca C) İleriye sıçramalarla zaman genişletilmiştir. B) Parodi C) Pastiş D) Gösterme yönteminden ve öyküleyici anlatımdan D) Laytmotif yararlanılmıştır. E) İç monolog E) Bireyci sanat anlayışını yansıtan bir hikâyedir. 12. Aşağıdakilerden hangisi “toplumcu gerçekçi” 9. Öyle ya! Eğer paraları olsaydı, şu tıraşı uzamış hikâye anlayışı için söylenemez? 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI A) Ele alınan eserlerde okuyucuyu yönlendiren bir adam, siyahken beyaza dönmek üzere olan kun- durasını yüz paraya boyamak için o kadar yalvaran üslup kullanılmıştır. seyyar boyacıyı “Hayır, istemez.” diyerek reddeder B) Gündemdeki sosyal olaylara ve toplumsal sorun- miydi? Sonra eğlensin diye oğlunu da beraber ge- tiren şu esmer zat, eğer kahve parasından başka lara yönelinmiştir. üç beş kuruşu daha olsaydı hiç mümkün mü fındık C) Eserlerin dili, konuşma diline yakındır; kahra- almak için o derece sızlanan ciğerparesini azarlayıp sustursun. Daha sonra ikide bir kirli mendiliyle yüzü- manlar yöresel ağızla konuşturulmuştur. nün terini silen şişman adam, belli ki bir soğuk şuru- D) Yaşamın çok boyutlu ve kavranması zor gerçek- ba can atıyordu. Amma ne yapsın ki parası yoktu. lerden oluştuğu savunulmuştur. Bu metin ile ilgili, E) Realizm ve natüralizmden etkilenilmiş, kişileri iç I. Maddi zorluklar içinde olan insanların hayatları ve dış yönleriyle tasvir edilmiştir. ele alınmıştır. II. Gözlemlere yer verilmiştir. III. Psikolojik çözümlemeler yapılmıştır. IV. Kahraman bakış açısı kullanılmıştır. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) III ve IV 67
TEST-5 BİREYİN İÇ DÜNYASINI YANSITAN HİKÂYE 1 ve 2. soruları aşağıdaki metne 3. Menekşe mormuş, çiğdem sarı… Gökyüzü masma- göre cevaplayınız. viymiş, güneşin ışıkları şimdi çiğdeminkinden de bir 1. O gece oturup bütün bir haftadır başına gelen bu başka sarışınmış ve yapraklar, otlar yeşilmiş, yeşil de binbir çeşitmiş… Güneşin bu ışıkları bu renklerin mahcubiyetlerin, bu üzüntülerin sebebini düşünmeye görüntülerini ırmağa bir düşürdü mü su bir hoş olur, başladı; hele birkaç gündür sağ taraftan kalkmadı- suyun dibindeki çakıl taşlarının alası, belesi bir baş- ğından hiç şüphe yoktu. Buna dikkat ediyordu. Gece ka hoşluk alırmış… Bilmiyordu Suphi bunları. Tam tırnaklarını kesmemişti, kendince uğursuz saydığı bir düşünce, bir cümle değildi ama Suphi, bunun için türkülerden hiçbirini işitmediğine hatta hatırına bile varsın olsun, demek isterdi soran çıksaydı. Suya el- getirmediğine kaildi. O hâlde bir şey kalmıyor. Bir lerini daldırabiliyor, ellerini daldırdığı suların aylarını, hafta önce yatağının yerini değiştirmişti. Bu uğursuz mevsimlerini bilebiliyordu ya… Otlara dokunuyor, gelmiş olacak!.. Bu kadar gündür nasıl olup da bunu kokusundan hoşlandıklarını çiğneyebiliyordu ya, ye- düşünemediğine şaştı ve hemen masayı, sandalye- terdi işte. Karabaşı bir okşayışı, sokulgan yaşdaşla- leri kaldırıp duvara yapıştırdığı resimlerin yerlerini rının elini öyle bir tutuşu vardı ki görseydiniz siz de o değiştirip yatağını eski yerine çekti. Bunlar onca tec- kadarı gerçekten yeter galiba, derdiniz. rübe olunmuş şeylerdi, mantıkî hiçbir mülahaza bu kanaati sarsamazdı. Odasını eski hâline koyup her Tarık Buğra’nın “Kör” adlı hikâyesinden alınan bu şeyi yerli yerine astıktan ve taktıktan sonra, yarın parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine baht ve talihinin değişeceğine, bir haftadan beridir ulaşılabilir? onu üzen, öldüren uğursuzlukların zail olacağına kani olarak, büyük bir ümit, büyük bir istirahatla yatıp A) Olayların geçtiği mekâna dair ayrıntılara yer ve- uyudu. rilmiştir. Bu metinden hareketle Memduh Şevket Esen- B) Diyalog tekniğiyle olay örgüsü belirginleştirilmiş- dal’ın hikâyeleri ile ilgili, tir. I. Kişinin iç dünyasını yansıtma gayretiyle yazıl- C) Bir kişinin aklından geçirdikleri, hâkim bakış açı- sıyla yansıtılmıştır. mıştır. D) Olayın geçtiği zaman belirgin bir şekilde anlatıl- II. Toplumu ilgilendiren sorunlar üzerinde durul- mıştır. muştur. E) Hayatından memnun olmayan bir kişi konu edil- miştir. III. Gözlenen kişilerin hayatlarından kesitler sunul- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI muştur. IV. Olay ağırlıklı olarak düzenlenmiştir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? 4. Akşehir, 34 plâkalı kamyon, Konya şosesinin Sultan A) I ve II B) I ve III C) II ve III Dağları’na zıt bir istikamet tutturduğu dönemeçte yol- culardan ikisini indirdi. Bunlardan biri, uzun boylu, D) II ve IV E) III ve IV siyah sakallı, saz benizli, zayıf ve kırkı aşkındı; potur- luydu, sırtında palto vardı, elinde yeni bilenmiş orak 2. Bu metinden hareketle aşağıdakilerden hangisi taşıyordu. Beriki otuz beşi geçmiş olamazdı: Boyu orta, omuzları geniş, yüzü tıraşlı idi. Siyah ve büyük söylenemez? damalı yeşil elbisesi şehirde diktirilmişe benzerdi. A) Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır. B) Mekân unsuruna yönelik ayrıntılar vardır. Bu metinde aşağıdaki hikâye unsurlarından han- C) Zaman unsuru belirgindir. gisine yer verilmemiştir? D) I. kişi ağzıyla anlatım söz konusudur. E) Kahraman, batıl inançlı bir kişi olarak verilmiştir. A) Zaman B) Mekân C) Kişi D) Olay E) Anlatıcı 68
5. Hava yağmurluydu. Tren ara sıra şiddetli sağanak- 7. Herkes onu beğeniyordu. Artık bütün istihfaflar (kü- ların arasından geçiyor pencere camları, vagonların çümseme) bitmiş, büyük bir takdir başlamıştı. Bütün üstü, yanları dakikalarca kamçılanıyor, bazen su bunları düşünürken, birdenbire nasıl oldu da orada serpintilerinin içeriye girdiği bile oluyordu. Sonra bu bulunan diğer müşterilere bakmaya başladı? İhtimal şiddet duruyor, gök biraz daha yukarıya çekiliyor, kendi içinde olan bu değişikliğin aksülâmelini (tepki) yüksekte açık, mavi, menevişli, tek bir çiçek gibi te- etrafta da görmek istiyordu: İşin doğrusu, burasını pemize asılıyor, o zaman manzara gülüyor, ışıkla sonraları kendisi de hatırlamadı; yalnız bildiği bir şey karışan ıslaklık, içimize bir nevi tazeleşmiş dünya varsa o esnada bir uykudan, tuhaf, ağır bir uykudan hissini yayıyordu. Sonra yine simsiyah bir bulutun uyanmış gibi bir hâl, bir nevi yükü üzerinden atmış ülkesine girerek yine kamçılanıyor yine ince ağların olanlara mahsus bir hafiflik içinde olduğu idi. içine hapsediliyor, bir tabiat ortasında seyahat ettiği- mizi unutuyorduk. Bu metinle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? Ahmet Hamdi Tanpınar, Bir Tren Yolculuğu A) İç monolog tekniğine yer verilmiştir. Bu parçayla ilgili, B) Kahramanın yaşamındaki bir değişimden söz I. Anlatımda şuur akışı tekniğinden yararlanılmış- edilmiştir. tır. C) Zaman unsuruna yönelik ayrıntı yoktur. II. Bireyin iç dünyasına yönelik psikolojik tahliller D) Hâkim bakış açısı kullanılmıştır. yapılmıştır. E) Olayların geçtiği mekân belli değildir. III. Sanatsal bir anlatımla tasvir tekniği uygulan- mıştır. yukarıdakilerin hangileri söylenebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III 6. Çoktan beri odasındaydı. Bu hâl ona son zamanlar- 8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI da sık sık gelmeye başlamıştı; bezginlik gibi, kırgınlık vardır? gibi bir şey… Sıtma nöbetinden yeni kurtulmuş gibi oluyordu. Böyle zamanlarda tat almıyordu, konuş- A) Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin mak bile istemiyordu. Bu akşam da işte öyle, (...), Rüyaları adlı hikâyesi, Abdullah Efendi’nin ger- kahvede beş altı dakikadan fazla kalamamıştı. Cad- çeklikle hayal arasındaki gidiş gelişlerini, başına dede dolaşacaktı, yağmur bırakmadı ve o, odasına gelen absürt durumlar vasıtasıyla anlatır. döndü. Bir masal çölü aşmış gibi harap ve hatırasız- dı. Bu hâl, bütün tesellileri bu arada ümit ve hayali de B) Yaşar Kemal, Sarı Sıcak’ta, çarpıcı gerçekliği imkânsızlaştırıyordu. yalın üslup ile harmanlayıp Anadolu insanının hayatta kalmak için sıcak toprağın koynundaki Bu metinle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi devinimlerini anlatır. yanlıştır? C) Tarık Buğra, Devlet Ana adlı öykü kitabının ge- A) Hâkim bakış açısı kullanılmıştır. nelinde değişen ve durmadan yenilenen bir ha- yatın sıkıntılarını anlatır; öykü kadrosunda huzur- B) İç çözümleme tekniğinden yararlanılmıştır. suz, sıkıntılı ve yalnız insanlar çokluktadır. C) Benzetmelere başvurulmuştur. D) Orhan Kemal’in Grev adlı öyküsü, işçilerin çalış- ma saatlerinin on iki saatten sekiz saate inmesi D) Diyalog tekniğine yer verilmiştir. için işi bırakmalarını konu alan politik bir eserdir. E) Neden-sonuç ilişkili yargılar vardır. E) Sadri Ertem, Bacayı İndir Bacayı Kaldır ’da bir Anadolu köyünün iki sermayedar tarafından ka- pitalist mantığın vahşi sömürüsü ile trajik bir sona sürüklenmesini anlatır. 69
9. I. Ahmet Hamdi Tanpınar 11. I. Fatih taraflarında -amca derim- bir uzak akra- II. Sadri Ertem III. Ercüment Behzat Lav bam oturur. Hâli vakti yerindedir. Üstelik bir IV. Tarık Buğra radyosu, küçücük, bebek yastığı gibi bir kedisi V. Orhan Kemal ve on altı, on yedi yaşlarında da bir kızı vardır: Kumral saçlı, taptaze, kadife tenli, iri, yeşil Numaralandırılmış sanatçıların hangileri “bireyin gözlü. iç dünyasını yansıtan” hikâye anlayışıyla eser ver- miştir? II. Ertesi gün de ayni şekilde geçti. […] Ertesi gün, A) I ve II B) I ve IV C) II ve III daha ertesi gün ve üçüncü gün Ömer, sabah- ları iyileşir gibi oldu fakat akşamları, bir önceki D) II ve V E) III ve V akşamdan daha çok ağırlaştı ve ancak bir hafta sonra, doktorlar: HATIRLA – Tifo, dediler. Bireyin iç dünyasının yansıtıldığı eserlerde, zaman di- liminin belirgin olmadığı, mekânın da insan psikoloji- Tarık Buğra’nın hikâyelerinden alınan metinlerde sine etkisi yönüyle ele alındığı “Çehov tarzı hikâyeler” sırasıyla hangi anlatım tekniği kullanılmıştır? yazılmıştır. A) Pastiş - Parodi B) Tasvir - Özetleme C) Geriye Dönüş - Gösterme D) Laytmotif - Üst kurmaca E) Diyalog - Monolog 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10. Müdür, besili bir köpeğin bağırdığı yerde refahın de- 12. İlk şiiri olan Musul Akşamları 1920’de “Altıncı Kitap” recesini anlayabilecek kadar tecrübeliydi, zeki idi, kı- adlı eserde yayımlandı. Başta şiir olmak üzere ro- saca tam bu işin adamı idi. Hasta, yoksul köylerin cı- man, hikâye, tiyatro, edebiyat tarihi araştırmaları gibi lız, tüyleri uyuzlaşmış, sesleri kısık köpekleri vardır. alanlarda eserler verdi. Şiirlerinde “müzik, rüya, ha- Zengin ve kibar köylerin muhafızları da mağrur, alın- yal, zaman, sonsuzluk” temalarını sıklıkla kullanan ları yukarda ve heybetlidir. Sesleri dağdan dağa bir sanatçı; bir yandan Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet kasırga gibi hükmeder. (…) Maden Ocakları Müdürü Haşim bir yandan da Nerval, Valery gibi Fransız şa- bütün köylünün arazisini satın aldı. Köylüler heybele- irlerden etkilendi. Şiirlerinde imaj, müzikalite kaygısı rini sırtlarına vurarak tozlu yollardan uzaklaştılar. Fa- taşıyan sanatçı; şiirlerini “Şiirler” adı altında topladı. kat her adımda, her izde bir hatıra buldular. Ayakları Hikâye ve romanlarında zaman, rüya, psikolojik an- yürümedi, köylerini ana ana gittiler. Kimi öldü, kimi lar, bilinçaltı gibi temalar yer aldı. dere kenarlarında, kimi ağaç altlarında yurda hasre- tin acılığını duydu. Bu metinde tanıtılan sanatçının; Bu parça, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, I. Huzur, aşağıdaki yazarların hangisi tarafından yazılmış II. Mahur Beste, olamaz? III. Abdullah Efendi’nin Rüyaları, IV. Yaz Yağmuru, A) Sadri Ertem V. Saatleri Ayarlama Enstitüsü B) Ahmet Hamdi Tanpınar eserlerinden hangileri hikâye türünde yazılmış- tır? C) Fakir Baykurt A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D) Yaşar Kemal D) III ve IV E) IV ve V E) Kemal Tahir 70
TEST-6 MİLLÎ VE DİNÎ DUYARLILIKLARI YANSITAN HİKÂYE 1. Aşağıdakilerin hangisi Cumhuriyet Dönemi Türk 3. Rozalya Ana, kapısız damsız dört duvarın önünde edebiyatında “millî ve dinî duyarlıkları yansıtan gitti geldi. Yüreği darlandı. Sırtı terledi. Evin etrafında hikâye” anlayışı için söylenemez? yukarılardan inmiş bir dişi kurt gibi soluyarak dolandı. A) Yazarlar, milliyetçi görüş ve tarihsel bir bakış açı- — Hele Batur Can, Hüda yardımcımızdır. Büsbütün sıyla eser vermişlerdir. arkasız saymayalım kendimizi. Gelsinler hele... Gel- B) Yazarların savunduğu ana fikir, kahramanlar va- sinler bakalım göreceklerini görsünler. Şimdi tez şu neft tenekelerini getir buraya. sıtasıyla verilmeye çalışılmıştır. C) Eserler, belli bir sonuca bağlanmadığı için oku- (...) Rozalya Ana, uzun boyu ve güçlü gövdesiyle bir- kaç adım öne çıktı. run yorumuna ve hayal gücüne açıktır. D) Millî kaynaklardan, Türk mitolojisinden, destan- — Ya kırk dördüncü yılda elimizden aldığınız ev- lerimizi verin ya da çekip gidin buradan. İlişmeyin lardan hareketle idealize edilmiş kahramanlara evciklerimize. Yok, eğer ilişeceğiz derseniz işte şu yer verilmiştir. tenekedeki nefti üzerime döküp kendimi yakacağım. E) Eserler, realizm etkisiyle gerçekçi gözlemlere yer verilerek oluşturulmuştur. Sevinç Çokum’un “Rozalya Ana”sından alınan bu metinle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangi- ÖNEMLİ sine ulaşılamaz? A) Metnin ana kahramanı cesaretiyle ön plana çık- Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında Refik Halit Ka- ray, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğ- maktadır. lu, Halide Edip Adıvar millî ve dinî duyarlılığı yansıtan B) Diyalog tekniğine başvurulmuştur. hikâyeler yazmaya devam etmişlerdir. C) Zaman unsuruna dair net bilgiler vardır. D) Dinî ve millî ögelere yer verilmiştir. E) Kişi betimlemesine yer verilmiştir. 2. Ezan okunurken içindeki eziklik daha da çoğaldı. 4. ---- “Evlerinin Önü” adlı hikâye kitabının bir bölümü- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Bütün sabahlar temiz doğuyor da sonradan kirleni- nü oluşturan “Makina” için şu değerlendirmeyi yapar: yordu galiba. Şimdi ruhları yıkayan bu ses, her şey “Makina, yeni bir arama döneminin ilk örneği. Bu ki- yeni yeni uyanmaya başlarken etkiliydi. Vıcık vıcık taptaki hikâyeler için millîyi ve bizim olanı arayış di- bir öğle sonrasında minaredeki adam, yalnızlığını yebiliriz. Duygu çemberinden çıkmaya, kahramanları haykıracaktı ortalığa. daha belirgin yerlere oturtmaya çalıştım.” Yazar, ilk öykülerini ise Eğik Ağaçlar ’da toplamıştır. Bu metinle ilgili, Bu parçada boşlukla gösterilen ve kendi I. Zaman unsuru belirgindir. hikâyesini değerlendiren sanatçı aşağıdakiler- II. Kişinin düşünceleri manevi bir değer üzerinden den hangisidir? dile getirilmiştir. A) Mustafa Necati Sepetçioğlu III. Gözlemci bakış açısıyla yazılmıştır. B) Sevinç Çokum IV. Gösterme tekniğine başvurulmuştur. C) Hüseyin Nihal Atsız yargılarından hangileri doğrudur? D) Sait Faik Abasıyanık A) Yalnız I B) I ve II C) I ve IV E) Orhan Kemal D) I ve III E) II ve IV 71
5. (…) 7. (…) Düşünüyordu da ninesi olsun dedesi olsun hayat- Kulpları hâlâ omzunda duran torbasını indirdi ve ku- tan büyük şeyler beklemeksizin yaşayıp gitmişlerdi. cağına aldı. Ter tanecikleriyle dolu alnını, kolunun Evlerden bostanlara, bostanlardan ahırlara koşarak, yeni ile sildi ve çul uçkurlu Amerikan torbasını ağır sabrederek, katlanarak… İsyan etmemişlerdi hiç. ağır çözmeye başladı. Daha açılmadan, torbadan Belki de onlar hayatın manasını herkesten çabuk an- köy kokusu, ana kokusu, bacı kokusu, yavuklu ko- lamışlardı. Onun için, verilenle yetinmişlerdi. Tabiatla kusu taşıyordu. savaşıyorlardı. Bunun da ayrı bir tadı vardı. Üstelik zorlu bir savaştı bu. — Hele baba, (…) Diye hayretle söylendi. Sevinç Çokum’dan alınan “Onlardan Kalan” adlı — Hele bah, daha şincik çıktık daha memleketten. hikâye parçasında aşağıdaki değerlerden hangisi ön plana çıkarılmıştır? Ayşe kokulu bir dut pestilini öper gibi ağır ağır ısırdı, derin bir iç çekişle başını iğdi. A) Kanaat B) Sevgi C) Dostluk — Nidek. D) Vefa E) Sadakat (…) ÖNEMLİ Bahaeddin Özkişi’den alınan “İstasyon” adlı hikâye parçası için, “Memleket Hikâyeleri” ve “Gurbet Hikâyeleri” adlı hikâye kitaplarıyla tanınan Refik Halit Karay, I. Kahramanlar, yöresel ağızla konuşturulmuştur. hikâyeciliğimizde “memleket edebiyatı” denince akla II. Geleneksel yapı ve anlatım terk edilmiştir. gelen ilk sanatçılardandır. III. Memleket sevgisi vurgulanmıştır. IV. Olaydan hareketle kahramanların iç dünyası verilmiştir. yargılarından hangileri söylenebilir? A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız III E) III ve IV 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 6. (…) 8. İslamî bir duyarlıkla hareket eden, Anadolu kültürü- Onlar bir şey söylüyorlar. Fakat fânilerin kulağı onu nün unsurlarını eserlerine taşıyarak yeni ve geniş bir işitmiyor… Bak, rüzgâra kulak ver. “O bir şehit kızı, bakış açısının peşinde olan yazarlar Cumhuriyet Dö- şehit kardeşiydi. Yarın da ötekiler gibi bir şehit karısı nemi Türk edebiyatında eserleriyle kendilerini gös- ve şehit anası olacaktı.” diye inliyor. Bak, harabedeki termişlerdir. baykuşu dinle: “Ey Türk eli, bu yüzden senin alnın karadır!” diye lanet savuruyor…” Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu doğrultuda eser vermemiştir? (…) A) Rasim Özdenören B) Mustafa Kutlu Hüseyin Nihal Atsız’ın “Şehitlerin Duası” adlı C) Emine Işınsu hikâye parçası için aşağıdakilerden hangisi söy- D) Cahit Zarifoğlu lenebilir? E) Memduh Şevket Esendal A) Bireyin iç dünyasına yönelik çözümleme yapıl- mıştır. B) Hikâyenin yapı unsurları belirgin olarak verilmiş- tir. C) Millî ve dinî duyarlık söz konusudur. D) Çoklu bakış açısıyla yazılmıştır. E) Duygu ve düşünceler sembollerle ifade edilmiş- tir. 72
9. (…) 11. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi Cumhuriyet Dö- Elmas Nine’m, hâlâ seferberlik günlerinin insanıy- nemi Türk edebiyatında “millî ve dinî duyarlıkları dı. Sıkıntılara alışmış olanların rahatlıkta yaşaması yansıtan hikâye” anlayışında eser veren sanatçı- zordur. Kızgın gün altında tarlada çalıştığı, harman lardan biri değildir? yerlerinin engin sarısı içinde düş kurduğu, cepheler- A) Samiha Ayverdi den haber bekleyip yollara baktığı, Tekâlif-i Millîye B) Mustafa Kutlu kanunu çıktığında bir çift manda ile cepheye bir şey- C) Emine Işınsu ler taşıyıp durduğu günleri nasıl unutabilirdi? Nasıl? D) Halide Nusret Zorlutuna İçi köz gibi yanarak dudakları, avuçları, tabanları çat- E) Yusuf Atılgan layarak sofaları adımlayan, emekleyen bebeklerine süt vermeye koşuşunu, iniltili uykularını, uyuyama- 12. (İki çam ağacı, bir gece sessizce şöyle konuşurlar): yan bedenini, kadınlığını unutmuş kuru kavruk bir saz hâlini almış bedeninin yorgunluk sızılarını nasıl Biri: “Ben dayanamayacağım artık” dedi; “Çevremiz unutsundu? duvar… duvar… hep duvar. Sanki altım üstüm de (…) duvar oldu sanıyorum…” Sevinç Çokum’un “Kaybolmuş Akşam Alacaları” “Haklısın…” dedi öteki sadece, içini çekti. “Ama ne öyküsündeki “Elmas Nine” için aşağıdakilerden yapabiliriz?” hangisi söylenemez? A) Çalışkan (…) B) Vatansever C) Fedakâr “Hiç…” dedi ilk konuşan. Kaçmak! D) Hırslı E) Cefakâr Ve bu kelimeyi tekrarladı birkaç kere. 10. Yazdığı hikâyelerden seçtiklerinin bir kısmını (1956) Biz de kaçabiliriz. Bir yerde hürriyet vardır elbet. Mustafa Necati Sepetçioğlu, Çamlar Hür Yaşar “Abdürrezzak Efendi” adıyla bir kitapta, 1972’de de ikinci hikâye kitabı olan “Menevşeler Ölmemeli” de Bu parçadan hareketle, toplamıştır. İstanbul dergisinin Aralık 1954, on dör- düncü sayısında “Merdivenin Birinci Basamağı” I. Teşhis ve intak sanatlarına yer verilmiştir. hikâyesine yer verilmiş, not olarak da: “Yakında çıka- II. Doğanın betonlaşmaya kurban edilmesi anlatıl- cak ‘Ölü Suratlı Toprak’ hikâye kitabından.” cümlesi eklenmiştir. Ancak bugüne kadar böyle bir kitap ya- mıştır. yınlanmamış, tasarı hâlinde kalmıştır. Ama “Dünkü Türkiye” serisiyle tarihsel nehir romanları peş peşe III. Kahraman anlatıcının bakış açısıyla oluşturul- sıralayan bir sanatçıdır o: Kapı, Kilit, Konak... muştur. Bu metinde tanıtılan ve Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında “millî ve dinî duyarlıkları yansıtan IV. Olay örgüsü, kişi, zaman, mekân belirgindir. hikâye” anlayışında eser veren sanatçı aşağıdaki- lerden hangisidir? yukarıdakilerden hangilerine ulaşılamaz? A) Hüseyin Nihal Atsız B) Sevinç Çokum A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III C) Mustafa Necati Sepetçioğlu D) Reşat Nuri Güntekin D) II ve IV E) III ve IV 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI E) Refik Halit Karay 13. Aşağıdakilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında “millî ve dinî duyarlıkları yansı- tan hikâye” anlayışıyla eser veren sanatçıların ele aldıkları temalardan biri olamaz? A) Kültürel yozlaşma B) Türk tarihi C) Tasavvuf düşüncesi D) Bireyin yalnızlığı E) Manevi değerler 73
TEST-7 MODERNİST HİKÂYE 1 ve 2. soruları aşağıdaki metne 3. Çevrem çukurlar, taş yığınlarıyla dolu. İstanbul yıkıla göre cevaplayınız. yıkıla her gün biraz daha gidiyor elimizden: Acı ağla- Bugün karşı arsaya yığılı kalasları kaldırdılar. Koca- maklı bir sızı dolanıyor bize… 1959 yılı Türkiye’sinde man kamyonlar onca kalası iki saat içinde aldı gitti. yıkılan bir İstanbul’a karşı durmuş topuklarımın ağ- Hiç ayrılmadım pencereden. Annem bir iki kere “Ne rısını dinliyorum. Yorgunum, diyorum anlamıyorlar. oturuyorsun, ortalık süpürülecek.” dedi. Aldırmadım. Durmadan dört bir yandan gelip dört bir yana giden On yıl önceki arsayı düşündüm durdum. Okul dönü- insanlar, dolmuşlar, itişip kakışmalar, ter kokuları, şü bu pencereden top oynayan çocuklara bakardım. küfürler, küfürden beter anlamsız suratlarla dolu çev- On yıl önce böyle kasabanın insanlarından korkmaz- rem. Kocaman bir gürültü içindeyim. dım. Ben de onlar gibiydim. Erkeklerin yanında uslu uslu oturur, kadınların dedikodusunu dinlerdim. Oku- Bu metinden hareketle aşağıdaki yargılardan lu bitirdiğim yıl karşıya kalasları yığdılar. Arsa, sesini hangisine ulaşılabilir? yitirdi. Pencereden hep o kalasları gördüm yıllarca. Kışın üstlerine kar yağdı, yazın güneşte esmer es- A) Millî ve manevi değerler işlenmiştir. mer yandılar. Bugün kaldırdılar onları. Şimdi içimde bir umut var. Top oynamaya gelecek çocukları bek- B) Hikâye kahramanı kendini yalnız hissetmektedir. liyorum. C) Olaya dayalı bir anlatım söz konusudur. Annem aşağıdan “Yemek hazır!” diye bağırdı. D) Toplumsal gerçekçi anlayışın izleri görülmekte- – Acıkmadım daha. Bekleme sen, ye! dir. E) Olaylara karşı tarafsız bir yaklaşım sergilenmiş- tir. 1. Yusuf Atılgan’ın “Evdeki” adlı hikâyesinden alınan 4. Yazarın öyküsü, şiir açısından zengin bir alıntı ve bu parça ile ilgili, gönderge dizgesine sahiptir. “Matara almadığım için içine tuz eklemedim” ifadesiyle İsmet Özel’in “Mata- I. Kendi dünyasına sıkışmış bir kızın yaşamına ramda Tuzlu Su” şiirine, “Eve dön, şarkıya dön, ger- çek denene sırt dön” cümleleriyle yine İsmet Özel’e, dikkat çekilmiştir. “Okuduklarımdan öğrendiğim bir şey varsa ki vardı, o, da buydu. Bunu da söylemiş olabilirim. Yaşadık- II. Olay ağırlıklı bir metindir. larımdan öğrendiğim bir şey de vardı” cümleleriyle III. Kelimelerin çağrışım gücünden yararlanılmıştır. Ataol Behramoğlu’nun “Yaşadıklarımdan Öğrendi- IV. Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır. ğim Bir Şey Var” isimli şiirine göndermeler yapar. Yani yazar, şiirleri olduğu gibi alıntılamaktansa on- yargılarından hangileri doğrudur? ları varlıklarını koruyacak şekilde kendi öyküsünde yeniden inşa eder. Şiiri, hikâyenin malzemesi olarak 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI A) I ve II B) I ve III C) II ve III kullanır. D) II ve IV E) III ve IV Bu parçada yazarın uyguladığı anlatım tekniği aşağıdakilerin hangisidir? 2. Bu metinde, I. Geriye dönüş A) Özetleme II. İç monolog III. Diyalog B) Metinler arasılık IV. Bilinç akışı V. İroni C) Bilinç akışı tekniklerinden hangileri kullanılmıştır? D) Geriye dönüş A) I ve II B) I ve III C) II ve III E) Laytmotif D) II ve V E) IV ve V 74
5. Bi yaşantılara uyma zorunlamaları, bile bile sürdür- 7. I. Ölüm, korku, yalnızlık, gibi kavramlar üzerin- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI mek direnmek yaşamaları aman, hiç hiç!.. Bileşik den bireyin iç dünyasını imgesel bir anlatımla kaplı su denli geceyle gündüzü tutuklu bizler ardın- yansıtan sanatçının “Troya’da Ölüm Vardı” adlı dan üşenmez kırmorlarının dibi Prokofyevler’e uza- eseri önemli hikâye kitaplarından biridir. nan [....] HER NENLERDEN ÇIKTIRASI arıtıp acunu Belma’lar, Rüstem’lerden başşaşağı... Anıları gerek- II. Sanatçının anlatımında olaydan çok betimle- siz bırakası hih hih hih ANILARYENİDEN AŞLAMAKSABAHLARABEŞLEREALTILARAYEDİ- melere ve çözümlemelere yer vermesi dikkat LERESEKİZLEREUYANMAKLARA... Hih hih A B C çeker, “Parasız Yatılı” eseriyle 1972 Türk Dil ve sessiz ve seslilerler [....] Ölüme batarak HI HIH Kurumu Hikâye Ödülü’nü almıştır. süt banyolu bacaklar açarken çocuk sivrilerinden tik- sinç minareler sarkan kentle sevsinler aman sevsin- III. “Yaşamasız” adlı hikâye kitabında yeni bir ler Orozco’yu... Hıh, hıh! ÖLECEĞİM BİRAZDAN... anlatım biçimi kurma yolunda büyük çaba gös- Leyla Erbil termiş, özgün üslubu, anlatışındaki yeniliklerle çağdaşı öykücülerden farklı bir yol tutmuştur. Bu parçadan hareketle metnin yazarı için aşağıda- IV. “Bir Kara Derin Kuyu” adlı eseriyle 1990 Sait kilerden hangisi söylenemez? Faik Hikâye Armağanı’nı alan sanatçı, toplu A) İç monolog ve bilinç akışı tekniğini kullanmıştır yaşayışlarda bile kendi iç yalnızlığını sürdüren genç kız ve kadınları anlatmadaki başarısı ve B) Karakterin ruhsal durumunu anlatan ifadelere yer şiirsel üslubuyla ön plana çıkmıştır. vermiştir. V. Hikâyelerinde tek bir gerçekliğin olmadığı görü- C) Yazım kurallarını bilerek ihlal etmiştir. şünden hareket ederek gerçekliğin farklı görü- D) Anlamın sınırlarını zorlamış dilin yapısını bozmuş- nümlerini anlatmayı denemiş, “Bir Gemide” tur. eseriyle 1979 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı almıştır. E) Geleneksel hikaye tarzını ve yöresel konuşmayı tercih etmiştir. Numaralanmış cümlelerde aşağıdaki sanatçıların hangisine yönelik bir bilgi söz konusu değildir? 6. Aşağıdakilerin hangisi “modernist hikâye” anlayışı A) Oğuz Atay B) Nezihe Meriç için söylenemez? C) Füruzan A) Gerçeklik karşısında kuşkucu ve tedirgin olan, iç D) Ferit Edgü E) Bilge Karasu dünyasına çekilen, yabancılaşan, toplumla çatı- şan, karamsar, bunalımlı, zayıf birey ele alınmış- DİKKAT tır. B) Bu tarz hikâyede kronolojik zamanda geriye dö- Modernist eserler; yeni olgu ve gelişmelere koşut nüşlerle geleneksel anlatım ve yapıdan uzakla- olarak parçalanmış gerçeklik karşısında kuşkucu ve şılmış, olay örgüsü ve mekân geri planda kalmış- tedirgin olan, iç dünyasına çekilen, yabancılaşan, top- tır. lumla çatışan, karamsar, bunalımlı, zayıf bireyi konu C) Daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı bu edinmiştir. Bu anlayışla yazılan eserlerde kronolojik hikâyelerde olay ön planda düşünülmüş, zamanda geriye dönüşler yapılmış, geleneksel anla- hikâyenin yapı unsurlarına bağlı kalınmıştır. tım ve yapıdan uzaklaşılmış, olay örgüsü ve mekân D) Bu eserlerde sıradan bir zaman akışı kullanılma- önemini kaybetmiştir. mış, eserdeki kişi veya kişiler aynı zaman dilimi içinde değişik zaman dilimlerini yaşamışlardır. E) Bu anlayışta yazılan eserlerde insanlar, duygu ve düşünceleriyle karmaşık ve çok yönlü bir var- lık olarak görülür. 75
8 ve 9. soruları aşağıdaki metne 9. Bu metnin dil ve içerik özellikleri düşünüldüğün- göre cevaplayınız. de aşağıdaki sanatçıların hangisinden alınmış (…) olabilir? A) Sabahattin Ali Sıra sıra gelen çarpma sesinde, alışmadığım bir B) Yaşar Kemal sertlik var. Alışmadığım. İşini gücünü bitirmiş gibi, C) Orhan Kemal çarpıp duruyor çakıllara; kabarıyor, çekiliyor. Kayık- D) Bilge Karasu hane sesi gibi, dam altına giren deniz sesi. Bu damın E) Ömer Seyfettin altında ben de varım. Kâtip de var. Su yeşili gözleri var kâtibin, o güneş görmemiş, hasta ışığın altındaki 10. I. “Bunun ufacık elleriyle... İşimiz var. Bekle ki sayrı yüzünde bile parlayabilen su yeşili gözleri var. Bir daha dağıldım. Bunun da gözlerinde bir parçam küfe dolsun. Karnım da acıktı. Kışın bu derdi kaldı. Bundan sonra bunu da hesaba katmalıyım. var işte. Bereket bu akşam konserdeyiz. İş yok Beni tanıyanlar arasında bu da olacak. Olmaz ama. Hamiyet’te... Nerede o eski ses. Tabii zaman- Unutur o. Benim tanıdıklarım arasında bu da olacak. la... Dün midemi bozdum. Karıştırıyorum... Bir Gelmeseydim keşke, hiç gelmeseydim. Tanımayıve- gazoz çekmeli... Omzum ağrıyor. Uff! Rüzgâr rir, geçerdim. Şimdi o da var. Parçalarımı toplarken çıktı be... Şu paltonun taksidi de ödenirse bir bunun gözlerinde, yeşillerin dibinde kalanını da bul- radyo kalır, eh o da. mak, unutmamak gerekecek. Odanın parasını ver- dim zaten. Erkenden kaçayım yarın. Elimden gelse Vüsat O.Bener de görünmesem ona. Erkenden kaçmalı. Pencere- den içeriye dolmuş denizin, yıldızların içinde uyuya- II. İlk kocasının gülümseyen yüzünü gördü par- cağım. Kâtip “Aşk Sanatı”nı okur şimdi. Işığı hiç yak- mamışım, göğün aydınlığı yetmiş. Bir komodin de mağının ucunda. Aman yarabbi! Bir zamanlar varmış odada. Yeni odada yatmak, heyecan gibi bir evliydim ben de… Sonra yine evliydim. İnsan şey. Çarşafın serinliği duruyor hâlâ. Yatayım artık. bir günde varamıyor bir yere, ne yapalım? Nereye? Tanımlayamadığım, bir ad veremedi- ğim duygular yüzünden ne kadar üzülmüştük. Oğuz Atay Numaralanmış metinlerde ortak özellik olarak, I. Bilinç akışı tekniği II. Modernist hikaye III. Sıkıntılı bireyler IV. Millî - manevî değerler 8. Bu metinle ilgili olarak, yukarıdakilerden hangileri söylenemez? I. İç konuşma ve bilinç akışı tekniklerinden yarar- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI A) Yalnız I B) Yalnız III C) Yalnız IV lanılmıştır. D) II ve III E) III ve IV II. Geleneksel hikâye anlayışına uygun ögelere 11. Aşağıdakilerin hangisi “modernist hikaye” anlayı- yer verilmiştir. şının anahtar ifadelerinden biri olamaz? III. Kendi içine yönelen bir insanın durumu ele A) Kronolojik zaman B) İmgeli anlatım alınmıştır. C) Kuşkucu birey D) Bilinç akışı IV. Olay örgüsü temel unsur olarak yer almaktadır. E) Eleştirel bakış açısı V. Kelimeler genellikle akla gelen ilk anlamlarına uygun bir şekilde kullanılmıştır. belirlemelerinden hangileri doğrudur? A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve V E) IV ve V 76
12 ve 13. soruları aşağıdaki metne 12. Oktay Akbal’ın “Gar” adlı hikâyesinden alınan bu göre cevaplayınız. metin için, (…) I. Yalnızlaşmayı ve içe kapanmayı yabancılaş- “Efendi, hastaneden çıkardık. Bilet alacaaz da, bu para yeter mi ki?” mayla birleştiren bir anlatıdır. Yeter mi? Yetmez mi? Kadının kâğıt beyazlığındaki II. Yaşamın gerçekleriyle insanın yalnızlığı sorgu- yüzü, aralık kapıdan esen rüzgârın titrettiği hayal in- san. Garın ıssızlığı, loşluğu. Kara bir elin parmakları lanmaktadır. arasında beş, on lira. Elimle bir yer gösterdim. Kadın sırtını kapıya dayamış. Camın yanında kâğıt beyaz- III. Bireyin iç dünyasına yönelik çözümlemelere lığı. Kadının başı üzerinden bozkır kentinin asfalt yolu görünüyor. Ta ötede kent. Anıtları var, binala- yer verilmiştir. rı var, mağazaları, söylevleri, gürültüsü var. Renkli renkli vitrinler. Kumaşlar. Sinemalar. Hayalimizdeki IV. Zaman ve mekân unsurları belirgin bir şekilde binbir ışıklı geceleriyle... Bir yanda da kâğıt gibi bir yüz... İncecik bir düş yaratığı, var yok arası... Belki kahramanlarla ilişkilendirilmiştir. de vardan çok, yok. Hiçbir zaman var olmamış insan- larımız. Belki de onlar var değiller de bize varmışlar V. Kahraman bakış açısıyla toplumsal bir proble- gibi geliyor. Ya biz aldanıyoruz ya onlar... Ama belki de yalnız onlar var da bizler anıtlarımız, gürültümüz, me çözüm aranmıştır. gazetelerimiz, kürklerimiz, yataklı vagonlarımız, aza- metimiz, söylevlerimize rağmen var değiliz. Bizler, belirlemelerinden hangileri söylenemez? onlardan daha çok birer hayal yaratığına benziyoruz. Asfalt yollar, blok apartmanlar, cayırtılı vitrinler. Bun- A) I ve II B) I ve III C) II ve III lar, gerçekte olmayan, bize varmış gibi görünen yal- nız bunlar belki de... Artık, bu sıkıntılı bozkır kentinin D) II ve V E) IV ve V upuzun asfaltında bomboş, yapayalnız değilsin. Sa- ğında, solunda kâğıttan yapılmış insanlar ve kâğıttan 13. Bu metin aşağıdaki hikâye anlayışlarından hangi- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI bir dünya olduğunu görüyorsun, seziyorsun. Gerçek mi bu dünya? Bunu, rüzgârın alıp uçurduğu bir tek sine örnek oluşturabilir? cümlede aramalı: A) Olay hikâyesi B) Modernist hikâye “Efendi, hastaneden çıkardık. Bilet alacaaz da, bu C) Millî ve dinî duyarlıkları yansıtan hikâye para yeter mi ki?” D) Küçürek hikâye E) Durum hikâyesi DİKKAT Modernist sanatçılar; daha çok şiirsel söyleyişten, çağrışımlardan, mitlerden, alegorik anlatımdan yarar- lanmışlar; iç çözümleme, iç konuşma, bilinç akışı, ge- riye dönüş gibi anlatım tekniklerine başvurmuşlardır. Kalabalık içinde yalnızlaşan ve çevresine yabancıla- şan insanın iç dünyasını yansıtmışlardır. Kronolojik zaman zincirini kırmışlar, olayı ve mekânı önemsiz- leştirmişler, geleneksel ya da klasik anlatı, yöntemle- rinden uzak durmuşlardır. 77
TEST-8 YAZIM KURALLARI 1. Gökyüzünün başka rengi de varmış 4. Gönderdiğin üç dört şiiri okudum. Birkaç fazlalık I II I II Geç farkettim taşın sert olduğunu olmasına rağmen iyi şiirler yazmışsın. Şiirlerinle III IV çağrışıma elverişli ve bir duyarlığı yansıtmayı becer- Su insanı boğar ateş yakarmış mişsin. Hep böyle yazabilsen ustalaşman gecikmez Her doğan günün bir derdolduğunu III V sanırım. Şiirlerinin yerel gazeteler de yayımlanması IV İnsan, bu yaşa gelince anlarmış çok iyi. Yeter ki içindeki ateş sönmesin. V Bu dizelerde numaralanmış sözlerden hangile- rinde yazım yanlışı yapılmıştır? Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin ya- zımı yanlıştır? A) I ve III B) II ve IV C) II ve V D) III ve V E) III ve IV A) I B) II C) III D) IV E) V 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 2. -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleriyle 5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik söz- kurulan sıfat tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler cüklerin yazımı yanlıştır? ayrı yazılır. A) Sen gidedur, biz arkadaşlarımızı biraz bekleye- Buna göre aşağıdakilerin hangisinde bir yazım ceğiz. yanlışı yapılmıştır? B) Bizi on yıl önce üç kardeşim ve yaşlı annemle A) Dikkatsizliği yüzünden bakar kör olarak anılmak terketmişti. artık gurur kırıcı bir hâl almaya başlamıştı. C) Şirketin değer kaybeden hisselerini devretmek B) Bu sabah garip bir şey oldu ve ben çalarsaatin istiyor. yardımı olmadan uyandım. D) Köye gitmekten, orada yaşamaktan vazgeçtik. E) Önümüze park eden araç yüzünden saatlerce C) Doktor Bey’in döner sermaye gelirleri olmasa bu israfın altından kalkması çok zordu. beklemek zorunda kaldık. D) Başka gezegenlerden uçup gelerek dünyamızda 6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlı- görüldüğü sanılan, yassı biçimli araçlara uçan daire diyoruz. şı vardır? A) Toplumumuz ve tarihimizle iç içe olmayan dü- E) Bu kaleme niçin tükenmez kalem isminin veril- diğini bilmiyordu ve böyle şeylere de pek kafa şünceler gerçeklikten uzaklaşır. yormuyordu. B) Düşüncelerimizi ortaya koymayı beceremezsek 3. Sözlerimi sonuna kadar dinliyen bu delikanlı birkaç tarihsel gelişimi tamamlamış sayılmayız. C) Sanat eseri, hayatta karşılaşılan herşeyi dile ge- I II III IV tirebilir. dakika sonra yanımdan ayrıldı. D) Şair ve yazarlar, eserlerinde doğa güzelliklerini V ele alırlar. E) Tedbirli kimseler, işlerini kılı kırk yararak yapma- Yukarıda numaralanmış sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır? ya çalıştıkları için sonuca geç ulaşırlar. A) I B) II C) III D) IV E) V 78
7. Batı Toroslarda, Beydağlarının Batısında kalan böl- 9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlı- I şı yoktur? A) 1960’da her şey tersine gitmeye başlamıştı. gedeyiz. Burası Toros sedirinin dünyada oluşturabildi- B) Onun geldiğini farkedince heyecanlandım. C) Alerjim olduğu için acılı yiyecekleri yemiyorum. II D) Günlerce çalıştım ancak yirmibir sayfa yazı yaza- ği en büyük ormanlardan. Başımızın üstünde her bildim. E) Birkaç makalenin yanısıra sana şiirlerimi de gön- dem yeşil, iğne yapraklı dallardan örülü bir çatı var. deriyorum. Dallar öylesine sık ki güneş ışığı aşağıya süzülemi- ÖĞREN III Başvurmak, varsaymak, öngörmek, vazgeçmek, el- yor bile. Ormanın içine doğru kilometrelerce uzanıp vermek (elverişli olmak, imkân vermek) sözcükleri giden toprak orman yolunda, rehberimiz Çamkuyu tam kaynaşmış birleşik fiillerdir ve bitişik yazılır. bekçisinin eşliğinde yürüyoruz. İçimiz heyecandan kıpır kıpır... Çünkü her an anıt Toros sedirine DİKKAT rastlıyabiliriz. Etrafımızdaki yüzlerce yıllık, kalın göv- Bir veya iki ögesi hâl eki almış ikilemeler de ayrı yazı- IV lır: art arda, iç içe, yan yana, peş peşe, göz göze, el- den ele, baştan başa, ağızdan ağıza, dağdan dağa... deli sedir ağaçlarından her birini anıt ağaç sanma- NOT: “birdenbire, hıncahınç, tıpatıp, gitgide” sözcük- mak elde değil. leri bitişik yazılır. Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangile- rinin yazımında yanlışlık yapılmıştır? A) I ve II B) I ve III C) I ve IV D) II ve III E) III ve IV 10. Deniz altının tam olarak keşif edilmemiş çok renkli 8. İzmir’in yanıbaşında yaban hayatına kucak açan bir I II I dünyasında, balıklar ve mercanların yanı sıra, doğal Cennet var: Gediz deltası... Deltadaki çamur III gizemli şekilleri, renkleri ve yaşam biçimleriyle de- II III niz kabukları mücevher gibi yer alır. Birçoğu insanın 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI düzlükleri, tuzlu çayırlar, sazlıklar, dalyanlar, tuz ta- IV vaları, sığ kıyılar, tepeler ve tarım alanları pekçok sadece deniz kıyısında dolaşırken veya yaz tatili IV için kıyı bölgelerine gittiği zaman gördüğü, kumsal- canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Sayısı 230’u bulan dan toplayıp evinin bir köşesinde süs eşyası olarak kuş türünden memelilere, sürüngenlerden balıklara, kullandığı bildik deniz kabuklarından başka, pekaz tuzcul bitkilerden böceklere kadar birçok canlı bu V V bilinen ve insanı hayretler içerisine düşürecek güzel- doğal ortamlarda barınıyor. likte binlerce çeşit deniz kabuğu daha var. Yukarıdaki numaralanmış sözcüklerin hangisin- Yukarıda numaralanmış sözlerden hangilerinde de yazım yanlışı yoktur? yazım yanlışı yapılmıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V A) I ve II B) I ve V C) II ve IV D) II ve V E) III ve V 79
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı 13. (I) Çoğu insan kulaktan dolma bilgilerle diyete başlı- yoktur? yor. (II) Peki, böyle başlanan bir diyet ne kadar doğru ya da güvenilir? (III) Evvela yapmanız gereken uz- A) Başkanı karşısında görünce birden bire anormal man kişilerden bilgiler almalı ve ona göre diyet yap- hareketler sergilemeye başladı. malısınız. (IV) Eğer kendi başınıza diyet yapmaya karar verdiyseniz de çok iyi araştırmalar yapıp on- B) Sıkıntılı ailelerin çocukları depresyona girme eyi- dan sonra diyete başlamak sizin sağlığınız açısından limindedir. çok önemli. (V) Diyet yapan bay yada bayanların en büyük handikabı sevdikleri bir yiyeceği kendisine ya- C) Araba biran üzerine geliyormuş gibi olunca çok saklıyor olmalarıdır. korktu. Bu parçadaki numaralı cümlelerde altı çizili söz- D) Çok hasta olduğundan tatlıyı biraz yeyipte bırak- lerin hangisinin yazımı yanlıştır? tı. A) I B) II C) III D) IV E) V E) Konseri ayakta kalma pahasına da olsa izleye- cekler. ÖNEMLİ ÖNEMLİ Öngörü, önsezi ve önayak olmak (öncülük etmek) İç sözcüğü ile kurulan birleşik kelime ve terimler (içgö- sözcükleri hariç “ön” sıfatıyla kurulan birleşik kelime- rü, içyüzü-nitelik, içyağı, içbükey, içgüdü, içdenetir ve ler ve terimler ayrı yazılır: ön söz, ön ek, ön yargı, ön İçişleri Bakanlığı hariç) ayrı yazılır. İç işleri, iç cümle, ödeme, ön izleme... iç güveyi, iç savaş, iç deniz, iç kafiye, içli köfte, içten pazarlıklı, iç mimar, iç pilav, iç tüzük... 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12. Aşağıdakilerden hangisinde bir yazım yanlışı 14. Aşağıdakilerin hangisinde bileşik sözcüklerle il- yoktur? gili bir yazım yanlışı vardır? A) Onunla aramızdaki dostluk gitgide pekişiyor, de- A) Ahmet Mithat’ın Bekârlık Sultanlık mı Dedin? isimli mek ki birbirimizi artık anlamaya başladık. hikâyesinde Avrupa hayranı Süruri Efendi, yaşa- mak için Beyoğlu’nu seçmiştir. B) Yaşadığımız bu yüz yıl sınırları kaldıran, evren- sel kültürü dayatan bir niteliktedir. B) Hüseyin Rahmi’nin Partici hikâyesinde bir tip ola- rak çizdiği Afif Necati, benzerlerine sık rastlayabi- C) Akrabalarımın herbirinde bir gün kalsam tatilim leceğimiz bir tiptir. biter ama ben birkaç günde bayramlaşıp döne- rim. C) Bakım yapmaktan ipeğe dönen saçlarını elli altmış örgü yapıp sırtından aşağı, eşi bulunmaz bir atkı D) 29 Ocak salı günü göreve başlamak için tayin gibi koyu vermişti. edildiğim yere gittim. D) İtalyan olan eşi Grazia da arkasında ince kahve- E) Bir gün, sana bir yerlerde birşeyler olacak diye rengi mantosu, elinde eldiveni ve şapkasıyla dı- her an tetikte duruyor yüreğim. şarı çıkmaktadır. E) Kimi hikâye ve romanlarda yazar eşyayı kişilerin hayata bakışıyla birebir ilişkilendirir, onların dünya görüşünü eşyalar üzerinden hissettirmeyi seçer. 80
SICAK BÖLGE CÜMLENİN ÖGELERİ ✓ NOT Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir hareketi, bir olayı, bir isteği Fiilimsilere bağlı ögeler cümlenin ögesi olarak değerlen- tam bir hüküm hâlinde ifade eden kelimeye veya kelime di- dirilmez yani yan cümleye bağlı ögeler temel cümlenin zisine “cümle” denir. ögesi alınmaz. Örnek: “Okula giderken gördüğün çocuk düştü.” Duygular, düşünceler anlatılmak istendiği zaman kelimeler; cümlesinde “okula” kelimesi “giderken” fiilimsisine bağlı bir düzen içerisinde, anlam, anlatım ve yargı birliği oluştu- olduğundan ayrı bir öge olarak değerlendirilmez. racak biçimde bir araya getirilir. Kelimeler, dil sistemi için- de birbirine bağlanarak cümleleri oluşturur ve anlatım de- • Ayrılan her ögenin, temel cümlenin yüklemini bir yön- ğerine kavuşur. Yani cümle, değişik işlevlerdeki parçalardan den tamamlaması gerekir, yüklemle anlamlı bir ilişki meydana gelmiş bir bütündür. İşte cümleyi oluşturan bu par- kurmayan kelime veya kelime grupları yanlış ayrılmış çalara “cümlenin ögeleri” denir. Bunlar yüklem, özne, nes- demektir. ne, zarf tümleci, dolaylı tümleçtir. Yüklem ve özne cümle- nin temel ögeleri; nesne, zarf tümleci ve dolaylı tümleç ise Örnek: tamamlayıcı ögelerdir. Kitaptan okuduğu bölüm onu çok etkiledi. Cümlenin ögeleri bulunurken dikkat edilmesi gereken ku- cümlesinde “kitaptan” kelimesini ayrı öge alır da yük- rallar şunlardır: lemle ilişkilendirirsek “Kitaptan etkiledi.” gibi anlamsız bir yapı oluşur, bu da “kitaptan” kelimesinin cümlenin • İsim tamlamaları bölünmez, tamlamanın tamamı tek temel ögesi olmadığını göstermektedir. ögedir. CÜMLENİN ÖGELERİ Örnek: Temel Ögeler Yardımcı Ögeler “Soru bankasının kapak tasarımı” ilginçti. (Özne) Yüklem Nesne Özne • Sıfat tamlamaları bölünmez, tamlamanın tamamı tek Dolaylı Tümleç ögedir. Zarf Tümleci 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Örnek: Edat Tümleci “Çalışkan, özverili ve disiplinli bir öğretmen”dir. (yüklem) TEMEL ÖGELER • Ayrı yazılan birleşik kelimeler bölünmez, tek öge olur. A) Yüklem Örnek: Yüklem, cümlenin temel ögesidir. Diğer ögeler yüklemin an- O beni terk etti. (yüklem) lamını çeşitli yönlerden tamamlamak ve onu daha belirgin duruma getirmek için cümlede yer alır. Yüklemin doğru tes- Çocuk ders çalışmaya can atıyordu. (yüklem) pit edilmesi çok önemlidir. • Fiilimsi öbekleri bölünmez, öbeğin tamamı tek ögedir. Çekimli fiiller veya ek fiil almış isim ya da isim soylu kelime Örnek: ve kelime grupları yüklem olabilir. “Senelerce sonra hasret taşıyan bir gönül” de yanıyordu Sıfat fiil öbeği = tek öge aşk ateşi. (dolaylı tümleç) • Edat öbekleri bölünmez. Örnek: “Yolun sonuna kadar” birlikte gideceğiz. (zarf tümleci) • Bağlama grupları bölünmez Örnek: “Hem sana hem bana” aynı ödevi vermiş. (dolaylı tümleç) 81
SICAK BÖLGE ✓ NOT Örnekler: Fiil cümlelerinde yüklem ya tek kelimeden oluşur ya da • Büyükbabam savaş anılarını anlatırdı.” birleşik fiildir. Yüklemi isim olan cümlelere dikkat etmek gerekir. Yük- Yüklem lem bir tamlama veya söz grubu olabilir. “anlat-an kim?” = Büyükbabam Özne • Gün damla damla erir. Yüklem “eri-y-en ne?” = Gün Örnekler: Özne • Bu şiir beni çok etkilemişti. • Komşu hakkı, Tanrı hakkıdır. Yüklem Yüklem “Tanrı hakkı olan ne?” = Komşu hakkı • Komşu kızı almak, kalaylı kaptan su içmek gibidir. Özne Yüklem • Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun. • Ben, Mecnun değilim. Yüklem Yüklem “kör ol-an ne?” = Sana benim gözümle bakan gözler • Gül dikiyorum bahçedeki boş yerlere. Özne Yüklem b) Sözde Özne Edilgen çatılı fiillerle kurulan cümlelerdeki özneye denir. Söz- • Yarin dudağından getirilmiş de özne, nesnenin özne gibi görünmesidir. Sözde özne, işi Bir katre alevdir bu karanfil yapan öge değil; yapılan işten etkilenen ögedir. Ama özne sorularıyla (...ne/kim?) bulunur. Yüklem • İçimden dışarıya akseden bir yangındır bu Örnek: Yüklem • Oğlum kalemini kırmış. • Kimi günde seher yeli oldular. Gerçek Nesne Yüklem Özne Yüklem • Tanıştığımıza memnun oldum. Yüklem • “Kalem kırılmış.” “kırıl-an ne?” = kalem S. Özne Yüklem • Sonbahar hem içinde eşsiz güzellikleri barındıran hem Bu cümlede “kalem” işi yapan değil, yapılan işten etkilenen de hüznü yansıtan mevsimin adıdır. öge olduğundan “sözde özne”dir. Yüklem B) Özne ✓ NOT 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Cümlenin yüklemden sonra gelen en önemli ögesidir. Özne, Sözde özne ile nesneyi karıştırmamak için daima önce fiil cümlelerinde yüklemin bildirdiği işi, hareketi, oluşu, duru- özneyi bulmak gerekir. Sözde özne bulunan cümlelerde mu yapan veya oluşun etkisinde kalan ögedir. Etken çatılı “nesne” olmaz. fiillerle kurulan cümlelerde özne “yapan”ı, olma ifadesi ta- şıyan fiil cümlelerinde ise “olan”ı temsil eder. Cam büyük bir gürültüyle kırıldı. İsim cümlelerinde ise özne, yüklemde belirtilen yargının, du- Sözde özne Yüklem rumun, özelliğin içinde bulunan varlık veya kavramdır. Fiil cümlelerinde fiile “an-en” ekleyerek “ne, kim?” soruları so- Geçişsiz fiillerin edilgen çatıya sokulmasıyla oluşan fi- rulur. İsim olan yüklemlere ise isim ile birlikte “olan ne, olan illerin yüklem olduğu cümlelerde özne bulunmaz. Yani kim?” soruları sorulur. “ne-kim” soruları cevapsız kalır. Özne Çeşitleri Örnekler: a) Gerçek Özne • “Annem bana çok güldü.” İsim cümlelerinde ve etken çatılı fiillerin yüklem olduğu cüm- lelerdeki öznedir. İşi yapan veya oluşun, durumun içinde bu- Yüklem (geçişsiz fiil) lunan ögedir. • “Anlatılanlara çok gül-ün-dü.” Yüklem cümlesinde “gül-” geçişsiz fiili “-ün” eki ile edilgen yapıl- mıştır. Bu cümlenin öznesi yoktur. 82
SICAK BÖLGE c) Gizli Özne ✓ NOT Gizli özne cümlede doğrudan bulunmayan, yüklemdeki kişi Birden fazla yüklemi (sıralı ve bağlı) cümlelerde özne or- eklerinden çıkarılan öznedir. Gizli özne de gerçek ve söz- tak kullanılabileceği gibi her yüklem için bir özne de kul- de özne olabilir. lanılabilir. Örnekler: • Romanda olay zinciri vardır, ayrıntı çoktur. Ö Y ÖY • Şimdi başka bir ahenge bağlıyız. Yüklem • Anadolu insanı sanata düşkündür, her “bağlı olan kim?” = Biz Ö Y Gizli Özne zaman sanatla iç içe yaşamıştır. • Bir yıl önce Çorum’a sürüldü. Y. Yüklem • Bisiklet, Avrupa’yı temsil eder; motorlu taşıtlar, “sürül-en kim?” = O Ö YÖ Gizli Özne Orta Doğu’nun bir sembolüdür. ✓ NOT Y Son örnekte olduğu gibi bir özne hem gizli hem de söz- • Bisiklete binmek, sağlıklı olmayı sağlar, çevre de özne olabilir. Ö Y kirliliğini önler, israfı da engeller. Y Y ✓ NOT Cümlede “öge sayısı” sorulmuş sorularda gizli özne dik- kate alınmaz. SORDU ÖRNEK SORU ✓ NOT Toprakla uğraşanları maddi açıdan desteklemek ülkemizin kalkınmasına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Bir cümlenin öznesi tek bir kelime olabileceği gibi kelime Bu cümlenin öznesi, aşağıdaki sözcük gruplarının han- grubu da olabilir. İsim tamlaması, sıfat tamlaması, fiilim- gisinden oluşmuştur? si öbekleri özne olabilir. A) Sıfat tamlaması B) İsim tamlaması Örnekler: C) İsim-fiil grubu D) Zarf-fiil grubu 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI • Küçük Ağa’nın gençliğinde duyduğu hafifseme tamamen geçmişti. E) Sıfat-fiil grubu Yüklem “geç-en ne?” = “Küçük Ağa’nın gençliğinde duyduğu ha- ÇÖZÜM fifseme” (özne isim-fiil grubu) Katkı sağlayacaktır yüklem, katkı sağlayacak olan ne? Top- Özne rakla uğraşanları maddi açıdan desteklemek özne. Des- teklemek sözcüğü isim fiil olduğu için özne isim fiil grubun- • Tamamlanacaktır yarım kalmış rüyalar. dan oluşmuştur. Yüklem Özne (sıfat tamlaması) Doğru cevap C seçeneğidir. • Kapının kolu kırılmış. Özne Yüklem (isim tamlaması) 83
SICAK BÖLGE YARDIMCI ÖGELER 2. Belirtisiz Nesne: A) Nesne (Düz Tümleç) Yükleme sorulan “ne” sorusu ile bulunur. Belirtme hâl eki- ni almamıştır. Belirtisiz nesne her zaman yüklemin önün- Yüklemde yapılan işten etkilenen, yüklemin gösterdiği ha- de yer alır. Yüklemle belirtisiz nesne arasına “da, de, dahi, reketten doğrudan etkilenen varlık veya kavramdır. Nesne, bile” gibi kelimelerden ve soru ekinden başka öge girmez. daima geçişli fiillerin bir ögesi olarak kullanılır. Örnekler: ✓ NOT • Yüzümdeki her çizgi derin bir yara saklar. Geçişsiz fiillerle kurulan cümlelerde, etkilenme özneye geçtiğinden nesne bulunmaz. Özne Belirtisiz Nesne Yüklem İsim cümlelerinde de nesne yer almaz. • Oğlum, odasında kitap okuyor. Özne B.siz Yüklem Bir cümlede özne bulunmadan nesne aramamalıyız. Nesne • Biz = G.Ö Seninle iyi günler de geçirdik. B.siz Yüklem Nesne Özne bulunduktan sonra “Özne” ile birlikte yükleme “Neyi, • Bizden daha genç öldü, diyecekler kelebekler. kimi, ne?” sorularını sormalıyız. Özne + neyi + yüklem = Nesne Belirtisiz Nesne Yüklem Özne kimi ne • Ben = G.Ö Bir ya da birkaç şiir ezberleyebilirim. Belirtisiz Nesne Yüklem Örnek: • Kalbinde dünyayı taşır bu milletin evlatları SORDU ÖRNEK SORU Nesne Yüklem Özne Aşağıdakilerin hangisinde nesne, sadece isim tamla- masından oluşmuştur? Bu milletin evlatları “neyi” taşır? = dünyayı, Nesne, A) Uzunca bir süre trenin penceresinden ağaçlarla kaplı Nesne belirtili ve belirtisiz nesne olmak üzere ikiye ayrılır: köyleri seyretti. B) Büyükbabam, ailenin en küçüğüne en güzel odayı ver- 1. Belirtili Nesne: mişti. Yükleme soruları “neyi, kimi” sorularının cevabıdır. Belirtme C) Bunca yılın ardından sokak satıcılarının seslerini hâlâ hâli eki (-ı, -i, -u, -ü) almış kelimeler veya kelime gruplarıdır. özlüyorum. 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Örnekler: D) Geçmiş günlerin özlemi içimde her gün biraz daha • Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın. büyüyordu. E) Emekliye ayrılınca evinin bahçesi âdeta sığınağı Belirtili Nesne Özne Yüklem olmuştu. • Oğlum, güzel başını göğsüme dayadı. ÇÖZÜM Özne Belirtili Nesne Yüklem D ve E şıklarının yüklemleri geçişsiz olduğu için bu cümle- • Dedemden yadigâr olan evi babam ben doğmadan lerde nesne kullanılmamıştır. A şıkkında nesne “ağaçlarla kaplı köyleri” söz öbeğidir. Sı- Belirtili Nesne Özne fat tamlamasıdır. B şıkkında nesne “en güzel odayı” söz öbeğidir. Sıfat tam- satmış. lamasıdır. Yüklem C şıkkında nesne “sokak satıcılarının sesleri” söz öbeğidir. Zincirleme isim tamlamasıdır. Doğru cevap C seçeneğidir. 84
SICAK BÖLGE B) Dolaylı Tümleç (Yer Tamlayıcısı) • O Bizi en sert şekilde azarlamaktan çekinmezdi. Dolaylı tümleç; cümlede yüklemin bildirdiği hareket, iş veya DT Y oluşun yerini veya yönünü bildiren ögedir. İsmin yaklaşma • Biz İzmir’e giderken Afyon civarından geçiyorduk. (-a), bulunma (-da) ve uzaklaşma (-dan) hâl eklerinden bi- rini alarak yükleme bağlanır. DT Y Dolaylı tümleç “nereye, neye, kime; nerede, neyde, kimde; ✓ NOT nereden, neyden, kimden?” sorularıyla bulunur. Yaklaşma, bulunma ve ayrılma hâl eklerini taşıyan tarz, Özne + neye, kime, nereye zaman, miktar zarfları dolaylı tümleç olarak değil, zarf neyde, kimde, nerede + yüklem tümleci olarak değerlendirilir. neyden, kimden, nereden ✓ NOT Örnekler: O Birden arkasına döndü. “-e, -de, -den” eklerinden birini almış olan kelime yer dı- şında bir anlam bildirdiğinde dolaylı tümleç olmaz. Zarf T DT Y Örnekler: • Kadın aniden fenalaştı. • “Saat 3’te aradı.” / Çok yerinde konuştun. Özne Zarf T Yüklem Zarf tümleci Zarf tümleci (nasıl) • Doğrudan sana gelmişler. • Sen boş yere üzülüyorsun. Zarf tümleci (nasıl) Zarf T DT Y • Bütün işlerimi akşamdan hallettim. • En sonunda sen de varmışsın ona. Zarf tümleci (ne zaman) Zarf T Özne Y DT • Yeniden eski günlere dönmeliyiz. Örnekler: Zarf T DT Y • Bu yerlerde böyle işler olur mu? D.T. • Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa ✓ UNUTMA Yüklem D.T. D.T. ÖSYM sınavlarında kullanılmamış olmakla birlikte dolay- lı tümleç “yönelmeli, bulunmalı ve ayrılmalı dolaylı tüm- ✓ NOT leç” olarak da adlandırılabilir. Bu adlandırma dolaylı tüm- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI leç olan kelimenin aldığı hâl ekine göre yapılmaktadır. Bir cümlede birden fazla dolaylı tümleç olabilir. Farklı so- rulara cevap verdiklerinde her biri ayrı ayrı değerlendirilir. ÖRNEK SORU Örnek: Ben Uzak diyarlardan hediyeler getirdim sana. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylı tümleç sıfat- fiil grubudur? Dolaylı Tümleç Nesne Yüklem DT A) Ders çalışan öğrenciler, İzmir’e dün gittiler. B) Herkes ağlasın sessizce can verenlere. Bu cümlenin öge dizilişi C) Senin anlattığın öyküyü dedem de anlatmıştı bana D) Bir tepeden İstanbul’un güzelliğine bakıyormuş şair. “DT – nesne – yüklem – DT” şeklinde gösterilir. E) Senin dibinde öleceğim bir bahar gününde. • Bahçende akasyalar açardı. DT Özne Y • Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış. DT Özne Y 85
SICAK BÖLGE ÇÖZÜM D) Edat Tümleci A) Ders çalışan öğrenciler, İzmir’e dün gittiler. Yükleme sorulan “ne ile, kim ile, ne için, kim için” sorularıy- la bulunan ögelerdir. Özne DT ZT Y ✓ NOT B) Herkes ağlasın sessizce can verenlere. Edat (ilgeç) tümleci bazı dil bilgisi kitaplarında ayrı bir Özne Y DT (Sıfat-fiil grubu) öge alınmayıp zarf tümleci içerisinde değerlendirilmek- tedir. ÖSYM sorularında “edat tümleci” ifadesi geçmek- C) Senin anlattığın öyküyü dedem de anlatmıştı bana tedir. Ancak edat tümlecinin, zarf tümlecinin içinde de- ğerlendirilebileceğini de unutmayınız. Belirtili Nesne Özne Y DT D) Bir tepeden İstanbul’un güzelliğine bakıyormuş DT DT Yüklem şair. Özne E) Senin dibinde öleceğim bir bahar gününde. DT Y ZT Örnekler: Doğru cevap B seçeneğidir. • Ankara’dan İstanbul’a uçakla gitmiş. ET Y C) Zarf Tümleci ZT • Duvarı fırçayla boyadım. Cümlede yüklemin anlamını zaman, yer, durum, miktar, tarz, sebep, ölçü, soru, şart vb. yönlerden tamamlayan ögedir. ET Y Zarf tümleci yükleme yöneltilen “ne zaman, nasıl, niçin, ne kadar” sorularıyla bulunur. ZT Örnekler: • Bu ev için çok para ödedim. • Ağızlarında beyazımsı bir köpük çiğneyerek gidiyorlardı. • Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer. ET NY • Bayram sabahı güneş bile başka türlü doğar. • Pazartesi sabahı okula gideceğim. • Bu arabayı oğlum için aldım. • Bu işi beraberce çözeceğiz. • Gönlü kırıldığından onu uzun zaman hiç aramadı. ET Y • Bir hışırtı duyduk mu irkiliyorduk. • O konu çoktan unutulmuştu. ✓ NOT • Artık seni aramam. • Ben seni çok seviyorum. Her edat grubu edat tümleci alınmaz. Sıfat ve zarf öbeği • Babam çok yorgun görünüyor. oluşturan edat grupları edat tümleci olmaz. • Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Gezersin kırk asırlık mâbedin içini Örnekler: • Buz gibi su içtim. Nesne Y • Tazı gibi koşuyor. ZT Y • Hasta olduğu için gelmedi. ET (ZT) Y 86
SICAK BÖLGE ✓ NOT 3. Soru bildiren öge hangi ögeyse cevabı da o öge olur, cevabı soru kelimesinin yerine yazarak ögeyi Soru cümlelerinde ve bu cümlelerin cevabı niteliğinde- belirleyebiliriz. ki kelime ve cümlelerde öge bulunurken şunlara dikkat etmeliyiz: Örnekler: 1. “mi” soru edatı ile kurulan cümlelerde sorunun • Hangi arabayı bana vereceksin? cevabı olan öge “mi” ekinden önceki öge olur. Şu arabayı sana vereceğim. Örnekler: • “Babam mı yarın okulda şiir okuyacak?” Belirtili Nesne DT Y Özne ZT DT N Y Cevabı: Özne • Hangisi daha güzeldi? • “Babam yarın mı okulda şiir okuyacak?” Cevabı: Zarf tümleci Bu daha güzeldi. • “Babam yarın okulda mı şiir okuyacak?” Cevabı: Dolaylı tümleç Özne • “Babam yarın okulda şiir okuyacak mı?” Cevabı: Yüklem • Annene ne aldın? – Annene aldığın ne? 2. Soru bildiren kelime gizli veya açık ek fiil aldığında Y yüklem olur ve soruya verilecek cevap da yüklem olur. Anneme çanta aldım. B’siz Nesne • Çocuğun elinde ne vardı? Çocuğun elinde kitap vardı. Özne • Tatilini nerede geçireceksin? Tatilimi köyde geçireceğim. DT Örnekler: • Neden dünkü maça gelmedi? • Dün nasıldım? = Dün iyiydin. Hasta olduğu için dünkü maça gelmedi. ZT Y Y • Söylediğiniz yer neredeydi? = Gölbaşı’ndaydı. YY Cümle Dışı Unsur 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI • Sınav ne zamanmış? = Yarınmış. Cümlenin kuruluşuna doğrudan katılmayan ve şekil olarak yükleme bağlanmayan kelime, kelime grupları veya cümle- YY lerdir. Açıklama, pekiştirme, onaylama, ret, sıralama işlev- leri vardır. Bağlaçlar, ünlemler, ünlem grupları, hitap söz- • Bu soruyu soran kim? leri, bir ögeyi açıklamayan ara sözler cümle dışı unsurlar olarak kullanılır. Y Örnekler: Örnekler: • Ah! Keşke bana bu arabayı alsaydı. • Seni kim aradı? (Özne) • Samsun’a kimi götürdün? (Nesne) • Arkadaşım, sen beni dinlemiyorsun. • Hangi ev, sizin aileye uygun? (Özne) • Ona ne anlattın? (Nesne) • Bu gelen adam, sesinden tanıdım, bizim muhtardı. • Sen de şiir okumalısın. 87
SICAK BÖLGE Ara Söz - Ara Cümle ÇÖZÜM Bir cümlede, bazen anlamı daha belirgin yapmak ve anlama Ara sözler, cümledeki herhangi bir ögenin açıklamasıdır. açıklık kazandırmak için cümlenin içine giren ve cümlenin yapısında, ögelerinde değişiklik yapmayan kelime, kelime Bunlar iki virgül, iki kısa çizgi ya da ayraç içinde gösterilir. grubu veya cümle bulunur; bunlara “ara söz” veya “ara cüm- le” denir. Bunlar iki virgül veya iki kısa çizgi arasında yazılır. D seçeneğinde özne görevindeki “La Fontaine” ile ilgili ya- Bir ögenin açıklayıcısı durumundaki ara sözler, açıkladığı pılan açıklama (fablların unutulmaz yaratıcısı) iki virgül ara- ögeyle birlikte öge olarak alınır. Ara cümleler ise konunun bir başka yönüyle ilgili ek bilgi içerir ve bağımsız bir yargı sında verilmiştir. niteliğinde olduğu için öge dışı unsurdur. Doğru cevap D seçeneğidir. Cümlede Öge Vurgusu 1. İsim cümlelerinde yüklem vurgulu ögedir. Örnekler: • Ahmet -komşunun büyük oğlu- askere gitti. Örnek: Özne Ara söz, öznenin açıklayıcısı olarak kullanılmıştır. • Bu iş bizim için çok kolaydı. Yüklem • Ankara’yı, -gençliğimin geçtiği yeri- çok özledim. 2. Fiil cümlelerinde yüklemden bir önceki öge vurgulu- Nesne dur. Yüklem en baştaysa yüklem vurguludur. Ara söz, nesnenin açıklayıcısı olarak kullanılmıştır. • Bir sabah erkenden oraya -olayın geçtiği yere- Örnekler: DT • Oğlum bu şiiri bize güzelce okudu. gittim. ZT Y Ara söz, dolaylı tümlecin açıklayıcısıdır. • Oğlum bu şiiri okudu bize güzelce. Nesne Y • Gemi hareket edince -siz hissetmediniz- biraz heye- canlandım. • Okudu oğlum bu şiiri bize güzelce. Yüklem Ara söz, bir ögenin açıklaması değildir ve cümle dışı unsurdur. 3. Koşul cümlelerinde vurgu koşul kipini alan kelimede- dir yani zarf tümlecindedir. 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI SORDU ÖRNEK SORU Örnek: • Ödevlerini yaparsan parka çıkarsın. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ara söz vardır? ZT A) La Fontaine; hoş sohbeti, candan dostluğu, acıyı tatlı 4. Soru cümlelerinde vurgu soru anlamını sağlayan keli- eden filozofluğu ve şakalarıyla kendini sevdirmiştir. mededir. B) La Fontaine, çağında yaşayışı, davranışı, şiir anlayı- Örnekler: şı, edası ve üslubuyla tek başına kalmıştır. C) La Fontaine’in masalları; konu, kişi, dil ve anlatım • Hangi çılgın bunu yapabilir? Özne özellikleri yönünden her yaştaki insanı etkiler. D) La Fontaine, fablların unutulmaz yaratıcısı, yaşamını • Kimi gördün dün pazarda? etkileyen türlü güçlükleri yapıtlarında yansıtmıştır. Nesne E) La Fontaine, doğayla baş başa geçirdiği, içine kapa- nık yılların ardından kendini birdenbire Paris’te buldu. • Bizim kayıp arabayı nerede görmüş? DT 88
TEST-9 CÜMLENİN ÖGELERİ 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yanıt cümlesi 4. Aşağıdakilerden hangisinde hem özne hem nes- özne ya da dolaylı tümleç değildir? ne sıfat tamlamasıdır? A) – Bize bu hediyeyi hangi adam getirdi? – Karşıdaki. A) Bu sözler, böyle bir kişiye asla yakışmıyor. B) – Yaz gelince nereye gideceksiniz? – İstanbul’a. B) Genç adam, yaşlı adama, kendi gençliğini hatır- C) – Sizin okulunuz nerede? latıyordu. – Burada. D) – Soruyu kaç kişi çözdü? C) Son olaylar, bize, yaptığımız yanlışları bir bir – Üç kişi. göstermişti. E) – Bize bu kitaptan mı söz etmişti? – Bu kitaptan. D) Güçlü sözleri ancak söz ustaları söyleyebilir. E) Gençlik çağı, duygusal insanı, sert darbelerle bi- çimlendirir. 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ögelere ayırma- 5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylı tümleç, da bir yanlışlık yapılmıştır? açıklayıcısıyla verilmiştir? A) Ceyhan ırmağının üstünden / bir turna katarı / A) Seni ben kafama, gönlüme, geçmişime ve gele- geçiyordu / usuldan usuldan. ceğime ortak ettim. B) Umudun çiçeğe durduğu gönüllerde / hüzün / var / B) Hey sen, içindeki ormanda, bir düşünsene, ne- artık. den dolaşıyor bu hatıralar? C) Gerçek bir dil sanatçısı / çevresinin kendisine / C) Bir gece vakti, Ceyhan’ı, o köpüklü güzel ırmağı, verdiği dili / sever. doya doya dinledim. D) Bazı sanatçılar / ulusaldan evrensele renkler ta- D) Bu, babamın, bir zamanların bıçkın delikanlısı- şıyarak / ölümsüzlüğü / hak eder. nın, son sözleriydi. E) Üslup / bir yazarın dili kendine özgü bir biçimde E) Romandan, sabır isteyen bu anlatı türünden, kullanmasıdır. asla vazgeçmeyeceğim. 3. Aşağıdakilerden hangisinde “Zarf tümleci, özne, 6. “Meddah, hikâyenin kahramanlarını kendi yöresinin 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI nesne, yüklem” sıralamasıyla kurulmuş birleşik dili ve şivesiyle konuşturan insandır.” cümlesinin yapılı bir cümle kullanılmıştır? öge sıralanışı, aşağıdakilerin hangisinde doğru A) Buğday başak verince orak pahaya çıkar. verilmiştir? B) Atlar nallanırken kurbağalar, ayağını uzatmaz. C) Deveye bindikten sonra çalı ardına gizlenilmez. A) Özne - yüklem D) Keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer. E) Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar. B) Nesne - özne - yüklem C) Zarf tümleci - özne - yüklem D) Özne - nesne - zarf tümleci - yüklem E) Nesne - özne - dolaylı tümleç - yüklem 89
7. Aşağıdakilerden hangisinde soru, farklı bir ögeyi 10. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde belgisiz sı- buldurmaya yönelik kullanılmıştır? fatla kurulan bir sıfat tamlaması, işten etkilenen A) Ankara’ya gidecek yolcular, hangi otobüse bine- ögeyi oluşturmuştur? cek? A) Öğretmen, öğrencilerin hiçbirini kitap okumaya B) Elinizdeki matkabı nereden almıştınız? yönlendiremedi. C) Millî maç, eski statta mı yapılacakmış? D) Onun ne tür sorulara takıldığını biliyor musun? B) Kimi dostluklar, insanın yaşama bağlılığını güç- E) Bu akşam arkadaşlarınla nereye gideceksin? lendirir. C) İnsan, bir zaman sonra cümle dostlukları temize çekmeli. D) Havalar soğuyunca bütün kuşlar terk ediyor memleketi. E) Herkes, herkesin derdini bilemez. 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 8. Aşağıdaki cümlelerden hangisi tek ögeden oluş- 11. Fransız edebiyatı ve Klasik Türk edebiyatıyla kurdu- muş bir cümledir? ğu metinler arası ilişkiler ağı, yargılarında kimi çeliş- A) İçimdeki haykırışlar, suskunluğumun iz düşümü- kilere rağmen bir zevki temsil etmesi ve nihayet dö- neminin şiir sanatından anlayan başlıca kişilerinden dür. biri olması, onun kalem ürünlerinin dikkate alınması- B) Süzülen bir günün her zaman ortasında yaşama- na zemin hazırlar. lıydım. Cümlesinin öznesi aşağıdaki seçeneklerin hangi- C) Her türlü güzelliğin tüm dünya halklarının kardeş- sinde verilmiştir? liğinden doğacağına inanıyorum. A) Fransız edebiyatı ve Klasik Türk edebiyatıyla D) Suskunluğumun sargısıyla sardığım yaralarımın kurduğu sağaldığını görmeyi isterim. B) Fransız edebiyatı ve Klasik Türk edebiyatıyla E) Buradaki bütün güzel dostlarımın mutluluklarının kurduğu metinler arası ilişkiler ağı müjdecisiyim. C) Fransız edebiyatı ve Klasik Türk edebiyatıyla kurduğu metinler arası ilişkiler ağı, yargılarında 9. Türk şiirinde millî romantizmin öncülerinden olan kimi çelişkilere rağmen bir zevki temsil etmesi Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” D) Fransız edebiyatı ve Klasik Türk edebiyatıyla şiiri, vatanın tarihine bakışın açık ve bir o kadar da kurduğu metinler arası ilişkiler ağı, yargılarında yoğun işlendiği en büyük örneklerden biridir. kimi çelişkilere rağmen bir zevki temsil etmesi ve Cümlesinin öge dizilişi aşağıdaki seçeneklerin nihayet döneminin şiir sanatından anlayan başlı- hangisinde doğru olarak verilmiştir? ca kişilerinden biri olması A) Yüklem B) Özne - yüklem E) Fransız edebiyatı ve Klasik Türk edebiyatıyla C) Nesne - özne - yüklem kurduğu metinler arası ilişkiler ağı, yargılarında D) Tümleç - özne - nesne - yüklem kimi çelişkilere rağmen bir zevki temsil etmesi ve E) Dolaylı tümleç - nesne - özne - yüklem nihayet döneminin şiir sanatından anlayan başlı- ca kişilerinden biri olması, onun kalem ürünleri- nin dikkate alınmasına 12. Boğaziçi’nde kıyıyı nakış gibi bezeyen, Osmanlı zenginliğini gözler önüne seren o ihtişamlı devrin ve yaşamın şahitleri olan yalılardan pek azı günümüze kadar gelmiştir. Bu cümledeki ögelerin doğru sıralanışı aşağıda- kilerin hangisinde verilmiştir? A) Dolaylı tümleç - nesne - zarf tümleci - yüklem B) Nesne - zarf tümleci - yüklem C) Özne - zarf tümleci - yüklem D) Dolaylı tümleç - özne - yüklem E) Özne - nesne - zarf tümleci - yüklem 90
TEST-10 ÜNİTE TESTİ 1 (…) 3. Aşağıdaki metinlerden hangisi farklı bir hikâye Yerime oturdum çarçabuk, gereksiz olduğumu se- anlayışıyla yazılmıştır? zerdim birden. Çevremdeki kalabalıktan ürkerdim; birden ışıklar sönsün, film başlasın isterdim. Yanıma A) Daha kötüsü, yaşamda bir amacım ereğim kal- iki kişi gelir oturur, birinden biri öbürünün kulağına mamıştı. Günlerim bomboş geçiyor, ben de gün- eğilip bir şeyler fısıldardı, titrerdim, “Acaba?” derdim; lerin birer birer geçmesini bekliyordum. Yazıdan, “yanımızdaki var ya…” Sonra ışıklar yanardı. Bitme- çiziden buz gibi soğumuştum. Yazmanın ne an- den film, sonu görmeden fırlardım ayağa, karanlıkta lamı var, neyi değiştirecek, neyi değiştirebilir ki... çıkıp giderdim. Işıklar yanarsa herkes ak yüzümü, Değerlerim, ölçütlerim çökmüştü. Sabahları kal- sensiz ellerimi, ince hareketlerle atkımı dolayışımı, kınca sonbahara bakıyordum, yalnızca sonbaha- pardösümü giyişimi görüp eğlenirler diye… ra. (…) B) Cam parçasını attım, yerine yenisini koyma ce- saretini gösteremedim. Başıma gelenleri ilk gü- Selim İleri’nin “Hüzün Kahvesi” adlı öyküsünden nünden başlayarak yeniden düşündüm uzun alınan bu metinle ilgili, süre. Kaç gün geçmişti? Aptallar gibi, bir kenara yazmamıştım gene. Geç kalmıştım. Burada pas- I. Birinci kişili anlatım söz konusudur. lanıp gidiyordum; hafızam paslanmaya başla- II. Kahramanın yaşadığı toplumsal baskının bir mıştı bile. Yalnızlık, hafızayı zayıflatıyordu. kesiti verilmiştir. C) Kır yollarında cıvıldaşan insanlar bir hayal oldu. Artık köy halkı değneklere dayanarak öksüre ök- III. Bireyin iç dünyasına yönelik belirlemeler vardır. süre ve iki adımda durup dinlene dinlene dolaşa- IV. Klasik öykü anlayışına ait tekniklerden yararla- biliyordu. Tümünün ciğerlerini kurşun tozu kapla- dı. Atların üstüne elini dokundurmadan hoplayan nılmıştır. eski süvari çavuşu şimdi yerinden kalkmak için koltuk değneğinin ve birkaç adamın yardımını V. Modernist öyküde rastlanan bireysel yalnızlık bekliyor. ele alınmıştır. D) Kafamın içinde hora tepiyorlar. Nice anılar. Ben geçmişi de istemiyorum. Yalnızca kendimi. Onu yargılarından hangisi yanlıştır? da değil. Çünkü onun da geçmişi var. İnsan kendi kendini doğurabilseydi bir çıkar yol olabilirdi. Bel- A) I B) II C) III D) IV E) V ki... Bilmiyorum. 2. (…) E) …Yalnızım o kadar yalnızım ki… Camları kıra- 11. SINIF SARMAL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI cak kadar… Onu gördüm… Gün… Onun saçları Yıllar sonra da kimi zaman uzaktan duyduğum bir kuş tüyleri eski sarı… Ben… Her şey balıklar… ses o pekmez tenekelerinin hatırasını getirir bana. Elimde kaldı ve bir damla olsun kanı… Üstüme Babamın o üzüntülü hâlini görür gibi olurum. O bağ çullanmayın… Zaten ben… Uzun acıtıcı kork- bozumu, aile hayatımızın bir bağ bozumuna dönüş- kork… Sarı… Gün… O da kırıldı… Eskici… mesini somutlaştırır, sembolleştirir gözümde. Acın’olur… (…) DİKKAT Bu hikâye metnindeki bakış açısı ve metinde kul- Bağ bozumu, gece yarısı, hafta sonu, hafta içi gibi lanılan anlatım tekniği için aşağıdakilerden han- zaman bildiren kavramlar ayrı; sonbahar, ilkbahar, gisi doğrudur? yılbaşı, akşamüstü, akşamüzeri yarıyıl (sömestir) gibi A) Kahraman bakış açısı – geriye dönüş kelimeler bitişik yazılır. B) Gözlemci bakış açısı – bilinç akışı C) Hâkim bakış açısı – iç çözümleme D) İlahi bakış açısı – iç monolog E) Kahraman bakış açısı – diyalog 91
Search