Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 GENÇ ROTA #hicabidemirci
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 Değerli Rota Kolejliler, İlerleyen yıllarda bir varmış bir yokmuş diye torunlarımıza anlatacağımız bir yıl yaşıyoruz. Unutamayacağımız o kadar çok anı biriktirdik ki. Ah 2020, ah! Bazılarımız okullarımızdan uzakta kalırken, bazılarımız iş hayatından, hastalananlar da evlerinden uzak kaldı. Hepimiz 2020 bitsin artık dedik. Aşı bulundu bulunacak, okulumuza ve işimize kavuşacağımız o güzel günleri bekliyoruz. Rahatça sokakta gezebileceğimiz, seyahat edebileceğimiz, tatile gidebileceğimiz, rahat rahat spor yapabileceğimiz, spor müsabakalarına, sinemaya, tiyatroya gidebileceğimiz o güzel günler yaklaşıyor. Biraz daha sabır. Bu süreçte Rota Koleji olarak Rokees Uzaktan Eğitim Sistemi ile evlerinize ulaştık. Uzaktan eğitimin yapılabilecek her türlü aşamasında kurum olarak vardık. Eylül ayında 8 ve 12. sınıflarımız, ekim ayında da ilkokul öğrencilerimiz kademeli olarak okula başladı. Tüm COVİD - 19 kuralları uygulanarak çok iyi bir üç ay geçirdik. Öğrencilerimiz maske-mesafe- hijyen kurallarına tam olarak uydular. Tüm ülke de bu kurallara öğrencilerimizin okulda uydukları gibi uysaydı bu sürece tüm öğrencilerimizle devam edebilirdik. Yüz yüze eğitimin önemini, değerini çok iyi anladık bu dönemde. Öğretmenin önemini, okulun değerini hem öğrencilerimiz hem de velilerimiz çok iyi anladı. Bilgisayar teknolojisi gelişirken hep öğretmenin yerini alacak robotlardan, bilgisayarlardan bahsederken bu sürecin denemesi yapıldı aslında. Öğretmensiz bir eğitim modelinin olamayacağını anladık. Sınıf içindeki o yakınlık, küçük bir dokunuş; o ruh olmadan olmuyor. Tabii ki teknoloji ile desteklenen bir eğitim sistemi; öğretmene, öğrencilere ve okullara destek olacaktır. Ama insan faktörü en önemli değerdir. Tüm ülke olarak birkaç ay içinde aşı ile beraber normal yaşama döneceğimiz, başarılar ile dolu bir 2021 yılı bizi bekliyor. 2021 yılının önce sağlık, huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle… H. İlker DURU Rota Eğitim Kurumları Gaziemir Kampüsü Ortaokul Müdürü
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 OKULUMUZDA COVİD- 19 ÖNLEMLERİ Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına alan COVİD - 19 salgını mart ayından bu yana yeni ve bilmediğimiz bir düzene geçmemize sebep oldu. 2019 - 2020 Eğitim- Öğretim Yılı’nın ikinci çeyreğinden itibaren öğrencilerimizle yüz yüze eğitime ara vermek zorunda kaldık. Bu dönem, bize sağlığın her şeyden daha önemli olduğunu hatırlattı. Sosyal hayatımızda radikal değişiklikler yapmak zorunda kaldık. Ne kadar istemesek de sevdiklerimizle aramıza “Sosyal Mesafe” koyduk. Maskesiz dışarı çıkmamayı, kapalı alanlarda fazla zaman geçirmemeyi öğrendik. Maske ve Mesafeli Tedbir Rota Koleji olarak tüm öğrenci ve çalışanlarımız için COVİD - 19 önlemlerini fazlasıyla aldık. Bu önlemlerin en başında maske - mesafe kuralı gelmekte. Yüz yüze eğitime başladıktan hemen sonra öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve personelimize dağıttığımız sağlık kiti ile onların maske, kolonya, siperlik ve dezenfekte ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Okulumuzda toplu olarak bulunduğumuz (kantin, spor salonu, yemekhane, bahçe, tuvaletler, koridor vb.) alanlara, sosyal mesafe kuralını hatırlatan ikazlar yerleştirdik. COVİD - 19 salgını ile mücadelede en önemli iki ayak olan 1,5 metre sosyal mesafe ve maske kuralı bizi okulumuza, öğretmenlerimize, arkadaşlarımıza kavuşturacak. Okulumuzda zorunlu tuttuğumuz bu iki önemli kurala harfiyen uyduğumuzda bizi sağlıklı günlerin beklediğini biliyoruz.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 Sensörlü Tedbir Okul giriş kapısında bulunan sensörlü el dezenfekte makinesi ile herhangi bir yere temas etmeden elimizi dezenfekte edip okula giriş yapıyoruz. Yine kapı girişinde bulunan termal kameralar sayesinde ateşimiz ölçülüyor ve ateşi 37,5 dereceden fazla olan kişileri bir sağlık kuruluşuna yönlendiriyoruz. Yemekhane ve tuvaletlerdeki lavabolara yerleştirdiğimiz sensörlü sabunluk ve musluklar sayesinde temas etme oranını en aza düşürüyoruz. Koridorlara yerleştirilen el dezenfekte makineleri ile sık sık ve 20 saniye boyunca yıkadığımız ellerimizi yine herhangi bir temasta bulunmadan dezenfekte edebiliyoruz.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 Ozonlu Tedbir Her dersten önce ve dersler bittikten sonra başta sınıflar olmak üzere, toplu halde bulunduğumuz bütün alanları ozon makinesi ile temizliyoruz. Teneffüs saatlerinde sınıfları ve koridorları boşaltıyor, bahçede temiz hava alıyoruz. Bizler bahçede iken pembeli ablalarımız her teneffüste sıralarımızı yine ozonlu bezlerle temizliyor. Bakanlık tarafından bildirilen “COVİD - 19 önlemleri kapsamında sınıflarda klimaların açılmasının yasaklanması” ibaresinden dolayı derslerimizde klimalarımızı çalıştırmıyor, pencereleri açık bırakarak temiz havanın içeri girmesini sağlıyoruz. Okulumuz bizler için tüm önlemleri aldı, hep beraber okulumuza kavuştuğumuz günleri görebilmek için “maske, mesafe, hijyen” kurallarına uyarak kendinizi ve sevdiklerinizi koruyun. Bugün birbirimize mesafeli durursak yarın hep birlikte olabiliriz. Okulumuzda alınan tedbirlerin tüm ayrıntılarına okula dönüş rehberimizden ulaşabilirsiniz. (https://www.rotakoleji.com/okula-donus-rehberi )
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 8. SINIFLARIMIZLA YÜZ YÜZE EĞİTİM COVİD - 19 salgını kapsamında mart ayında ara verdiğimiz yüz yüze eğitime Teams üzerinden online olarak devam etmek zorunda kalmıştık. 23 Mart 2020 tarihinden itibaren uzak kaldığımız siz değerli öğrencilerimize 31 Ağustos’ta kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hepimizin ilk kez deneyimlediği bu acı tecrübe bize aslında çok şey öğretti. Sevdiklerimizin kıymetini bilmeyi ve sağlıkla yan yana olmanın aslında en büyük hediye olduğunu. Okulumuzda tüm tedbirlerimizi aldık ve yeni eğitim- öğretim yılına mesafeli ve maskeli hızlı bir giriş yaptık. Rota Koleji olarak tedbirlerimizi en üst düzeyde hayata geçirdik fakat bu tedbirler tek başına yeterli olmayabilir. Siz değerli öğrencilerimizin de bu tedbirlere harfiyen uymasını diliyoruz. 31 Ağustos 2020 tarihinden itibaren bizler 8. sınıf öğrencilerimize kavuştuk. Tabii onlar da bizlere. Sizleri ne kadar çok özlediğimizi bir kez daha anladık. Öğrencilerin sesinin olmadığı bir okul, beton yığınından öteye gitmiyormuş bunu öğrendik. Umuyoruz ki okulumuzdaki diğer kademelerdeki öğrencilerimize de bir an önce kavuşuruz.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI Mustafa Kemal Atatürk’ün fikri hür, vicdanı hür evlatları olarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan bağımsızlık mücadelesinin temel taşlarından biri olan Cumhuriyetin 97. yılını coşku, gurur ve sevinçle kutluyoruz. Bu yılki Cumhuriyet Bayramı törenimiz anlam ve önemine uygun olarak hazırlanarak COVİD -19 salgını nedeniyle okulumuzun YouTube sayfasında canlı yayınla ekrana geldi. Bugünü, yarını, geçmişi ve geleceği; umudumuzu hiç yitirmeden başımız dik daima ileriye bakmayı öğrendiğimiz Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha minnetle anıyor, yaktıkları bu bağımsızlık meşalesini gelecek nesillere taşımaya söz veriyoruz.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI ŞİİR VE KOMPOZİSYON YARIŞMASI 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında Rota Koleji ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik \"97. Yılın Haklı Gururuyla, Sen Cumhuriyetsin Çocuk\" konulu şiir ve kompozisyon yarışması düzenlenmiştir. Dereceye giren öğrencilerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. BEN CUMHURİYETİM, CUMHURİYET BENİM Cumhuriyet; eşitlik, hürriyet, milli egemenlik demektir. Adından da anlaşılmıyor mu? Halkın yani cumhurun kendi kendisini yönetebilmesi, seçme ve seçilme hakkı olan kadın ve erkeklerin ülkeyi yönetmesi demektir. Ama çocukları unutmayalım. Çocuk demek; geleceğin öğretmeni, doktoru, mühendisi ama en önemlisi seçme hakkı olan birey demek ve hatta belki de seçilen. Yani çocuk her şey olabilir. İyi yetişirse ümittir, gelecektir, geleceğin garantisidir, cumhuriyetin bekçisidir. Öyle küçümsemeyin çocukları, büyük büyük laflar ettiğimi söylemeyin lütfen. Okuduklarıma göre, ilk yıllarından itibaren cumhuriyetimizi, bir çocuğun gelişimine benzetiyorum. Düşünün ki, büyük bir savaştan çıkılmış, elde yok, avuçta yok. Halkın çok büyük bir bölümü okuma yazma bile bilmiyor, eğitimsiz. Halk birinin emir vermesine ve o emri yerine
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 getirmeye o kadar alışık ki, kendi kararlarını veremiyor, kendisi için ne iyi onu bile bilmiyor (Okul öncesi bir çocuk gibi). O büyük savaşın yani Kurtuluş Savaşının bitiminde mavi gözlü devin önderliğinde bir avuç kahraman, bütün olumsuzlukları kırmak için canla başla çalışıyor, Türkiye’yi nakış gibi işliyorlar, birçok şeyin yanı sıra eğitim seferberliği de ilan ediyorlar. Her şeyden bihaber insanların, birçok şeyin farkında olmasını sağlıyorlar (Öğretmenlerimiz gibi). 97 yıl öncesinin çocukları ise o yoklukta, o güzel öğretmenleri ile yarınlarının geleceği olmak için var güçleriyle çalışıyorlar (bizim gibi) ve sonra yarınlar gerçek oluyor. O günün çocukları, Cumhuriyetin yüksek idealleriyle kendi ülkelerinin doktoru oluyorlar, mühendisi, askeri, öğretmeni… O çocukların çocukları da eğitimli anne ve babaların çocukları olarak aynı yüksek değerlerle eğitim görüyorlar. Büyüyen çocukların biri bir fabrika açıyor, bir başkası modern tarım yaparak daha çok ürün alıyor, bir başkası yabancı dil öğrenip ülkeyi tanıtıyor, bir başkası uydu tasarlıyor, bir diğeri insansız hava aracı tasarlayıp ülkesini savunuyor ve daha niceleri… Dünün çocukları, ülkemizi geliştiriyor, büyütüp, çağdaş medeniyetlerin seviyesine ve hatta daha ilerisine götürmek için uğraşıyorlar. 29 Ekim 1923’te çocuk olanlar, Cumhuriyet çocuğu olmanın haklı gururuyla Cumhuriyetimiz gibi büyüdüler, gelişen Türkiye’nin temelini sağlam attılar, kendi çocuklarını da Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda yetiştirdiler. Bizler yarının büyükleriyiz. “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz” demiş Atam. Bu ödevi hiç unutmayacağız. Cumhuriyeti yaşatacak ve geliştirecek olan bizleriz. Bu yüzden çok çalışmalı, iyi bir eğitim almalı, cumhuriyeti çok iyi benimsemeli ve benimsetmeliyiz. Büyüdüğümüzde de bizden sonraki nesli bu doğrultuda yetiştirmeliyiz ki ülkemiz daha da güçlensin, cumhuriyetimiz sonsuza dek sürsün. Bu yolda belki de zorluklarla karşılaşabiliriz. Ancak unutmayalım ki muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Zeynep Yağmur AKKERMAN 7/D (Ortaokul Kompozisyon Dalı Birincisi)
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 MASAL Gel çocuk sana bir masal anlatayım. Bundan yıllar yıllar önce, Ülkemizi padişah yönetiyor, o ne isterse oluyordu. Öldüğünde yerine oğlu geçiyor, kadınlarımızın yeri yoktu. Sonra şanlı bir mücadele baş geldi. Ataların düşmanları yurttan kovdu. Günlerden 28 Ekim akşamı şu sihirli kelimeler duyuldu: ‘Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!' Cumhuriyet ilan edildi, padişah gitti. Kadınlar işe, çocuklar okullara gitti. Millet hür ve eşit karar verdi. İşte sen Atatürk’ün küçük hanımı küçük beyi, Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sensin. Sen Cumhuriyetsin, Hakkındır; öğün, çalış güven… Eşi benzeri görülmemiş bu tarih ile Masalları andıran destansı zaferlerin ile Gurur ile kutla Cumhuriyeti Bu bayram en çok senin, Çünkü Cumhuriyet sensin… Doruk AYGÜN 6/D (Ortaokul Şiir Dalı Birincisi)
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 BİR MASAL İYİ GELİR - JUDITH MALIKA LIBERMAN Masalların sadece çocuklar için yazılmadığını bilecek kadar büyümüş herkes için ilhamla ve umutla dolu bir kitap “Bir Masal İyi Gelir” Masal okumak, dinlemek hatta bir masalı düşünmek bile insana umut verir. Üstelik bu kitaptaki masallar her gününüze ilham vermesi için özel olarak hazırlanmış. Masallarını sahnede, radyoda ve YouTube’da anlatarak binlerce kişinin hayatına dokunan Judith Malika Liberman, Bir Masal İyi Gelir kitabıyla her ihtiyaç duyduğunuz anda bir masal sıcaklığıyla yanınızda olacak. Yeni bir yola çıkarken, hayal kurarken, zor günler yaşarken, karar vermen gerekirken, dinlenirken, tohum ekerken, beklerken, bir dönemi sonlandırırken, yeni bir sayfa açarken bir masal iyi gelir! Bu kitapta, her gününe ilham üfleyecek 99 masal bulacaksın. Bir mola vermek istediğinde kitaptaki masallar, mesajlar, sorular ve alıntılar, kalbine bakmak için yol gösterecek. Haydi, hiç beklemeden oyuna başla, kitabı aç, bir masal seç, kalbine dön, dinle.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 SAHİ Mİ SUSAM? – AHMET ÖNEL Ahmet Önel'in sözcükleri daha fazla çocukla kol kola girmeli. Çünkü onun sunduğu dünya hep umut kokar, inceliklere alkış tutar, başka kapılar aralar. Varlığı bir çocuğa sunulmuş fıstıklı çikolata gibidir, sevinç uyandırır. İşte bu kitap, bizi sarıp sarmalamak için can atan kocaman bir fıstıklı çikolata! Üstelik üzerinde ağzımıza layık bir sos da var: coşkun bir hayal şelalesinden dökülen tatlı dilli satırlar… Susam günümüzden bir çocuk. Yaşadığı kenti merak ediyor. Kentte yaşayan insanların öykülerini de. Susam, usanmaksızın soru soruyor. Aldığı yanıtlar ise hep şaşırtıyor onu. Bu yanıtları “sahi mi” diye karşılaması da bu yüzden. Dostları sevecen, sabırlı. Aşçılıktan vazgeçen Topaç Amca’ya da akıl erdiremiyor, orkestrasını yitiren Bay Minör’ün arayışlarına da. Evinde fil besleyen Ekvator da, teknesini yüzdürmek için büyük yağmuru bekleyen Nuh da onun için yalnızca ilginç birer öykü kahramanı. Ama dostları bu kadarla sınırlı değil. Elbette onların öyküleri de! Tümünün söylemeye çalıştığı asıl cümleyse şu belki de: Ne kadar merak eder, ne kadar çok soru sorarsak yaşadığımız dünyayı da bir o kadar yakından tanırız. Şimdi ilk sayfayı usulca çevirin ve Susam’la dostlarının öykülerine ortak olun. Kitaptaki sevimli öykülerin, eğlenceli anlatımın siz okurları da değiştirdiğini fark edeceksiniz. İşte kitabımızın dileği: Çıktığınız basamaklar sizi hep mutlu kalabalıklara götürsün!
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA GÜNÜ ŞİİR VE KOMPOZİSYON YARIŞMASI Cumhuriyetimizin kurucusu, devrimlerimizin mimarı, Başkomutan, Başöğretmen gibi sayısız sıfata layık olan ama hiçbirinin tam olarak yetmediği; bedenen yanımızda olmasa da fikirleriyle, yenilikleriyle, bize bıraktığı bu cennet vatanla yaşamaya devam edecek olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 82. yılında minnet ve özlemle anıyoruz. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni kapsamında okulumuzda ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik \"Hiç Sönmeyecek Bir Işık Yolumuzu Aydınlatıyor\" konulu şiir ve kompozisyon yarışması düzenlenmiştir. Dereceye giren tüm öğrencilerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Hiç Sönmeyecek Işık Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor İnsanlar; tüm canlılar gibi doğar, büyür ve vakti geldiğinde ölürler. Bazı insanlara ise ölümsüz denir. Aslında onlar eserleriyle ya da fikirleriyle ölümsüzlerdir, sonsuza dek yaşadıkları kabul edilir. Adeta gemicilerin yolunu bulmasını sağlayan deniz fenerleri gibidirler. Fikirleri yol göstericidir, düşerken tutulacak daldır, doğru yola dönebilmek için referanstır. Ancak; bir kandil yağ olmazsa, bir lamba elektrik olmazsa söner, yani bir ışığın hiç sönmemesi için kaynağının sürekli beslenmesi gerekir. İnsanlık tarihi boyunca insanlara, deniz fenerleri gibi yön verebilen, ışık kaynağı olmuş birkaç kişi yaşamıştır. En önemlilerinden biri ise Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk; Birinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle harap ve bitap düşmüş, milleti umutsuz, orduları yenik, başında gerçek anlamda bir devlet kalmamış Türk halkına önderlik etmiştir. Türk halkıyla birlikte vermiş olduğu o büyük savaş yani Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’ün savaş dehası hakkında zaten herkes bilgi sahibidir. Zaten yıllardır savaşan, insan, malzeme ve diğer maddi kaynaklarını tüketmek üzere olan Türk Milleti, tükenmeyen umudu ve imanı sayesinde, bu son büyük var olma savaşından galip ayrılmış olmasına
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 karşın, maddi kaynaklar bakımından daha da tükenmişti. Hangi savaş tüketici değildir ki zaten, savaşlar sizi ve kaynaklarınızı sonuna kadar sömürür. Kurtuluş Savaşından sonra tükenmiş olan bu millet için bir şeyler yapılması gerekiyordu. Milleti tekrar ayağa kaldırabilmek, eğitebilmek, refaha kavuşturabilmek, kısaca ülkeyi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarabilmek için aslında çok şey yapılması gerekiyordu. Çok okudu Atatürk, okumanın eğitimin önemini biliyordu. İnsanlar daha kolay okusun, okuduğunu anlasın diye harf devrimini yaptı mesela. Seçtiği zeki, ahlaklı ve öğrenmeye aç gençleri ilim, fen, mühendislik vb. alanlarda eğitim görsün ve öncülük etsin diye o dönemin çağdaş ülkelerine eğitime gönderdi. Tekke ve zaviyeleri kapattı, eğitim/ öğretimi birleştirdi, köy enstitüleri kurdu, tiyatrolar açtı, kadınlara özgürlük verdi, iş gücüne katılmalarını sağladı. Aslında o kadar anlatılacak şey var ki yaptıkları hakkında, kitaplar yazsak yine de yeteri kadar anlatamayız. Kısa zamanda çağdaşlık yolunda koca bir adım atıldı sonra her adımda çağdaş medeniyetler seviyesine bir adım daha yaklaşıldı. Şüphesiz Atatürk, bunları yaparken tek başına değildi. İlkeleri belirledi, millete sırtını vererek arkadaşları ile birlikte inkılaplarını gerçekleştirdi. O ışık kaynağıydı, o ışığı referans alarak belirlediği doğrultuda yürüyen, Türkiye Cumhuriyetini adım adım ileriye götüren, dedelerimiz ve anneannelerimizdi, bugün ise bizleriz. “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyen Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişiminin devamı için milletine yani bizlere güveniyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerlemesine ışık olan Atatürk’ün gözlerindeki ışık 10 Kasım 1938’de söndü ama fikirleri yaşıyor ve bu hiç sönmeyecek ışık yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Bizler, O’nun ışığını besleyen, O’nun fikirleri doğrultusunda Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar kılacak güvenceyiz. Atatürk’ün gösterdiği yolda hiç yılmadan çok çalışacağız. İzindeyiz Atam! Yolumuz belli, gösterdiğin yolda hiç durmadan ilerleyeceğiz. Zeynep Yağmur AKKERMAN 7/D (Ortaokul Kompozisyon Dalı Birincisi)
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 YARINA DEĞİL SONSUZA KADAR Kurtuluş yolunda destanlar yazdı. Düşmanın yaptığı planı bozdu. O baştan bu başa ülkeyi gezdi. Sönmeyen ışıktır Önder Atatürk! Amasya, Erzurum sonra Sivas’ta ROTA’yı gösterdi düşmana dosta. Bayrak dalgalanır Edirne, Kars’ta Sönmeyen ışıktır Önder Atatürk! Hedef gösterdi bilimsel çağı, Fabrikalar kurup ördüler ağı, Bizlere emanet vatan toprağı, Sönmeyen ışıktır Önder Atatürk! Yaşlısı genci vermişti karar, Onu sevenler özlemle anar. Yarına değil sonsuza kadar, Sönmeyen ışıktır Önder Atatürk! Veli Sarp TURAN 8/F (Ortaokul Şiir Dalı Birincisi)
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 YAZAR SÖYLEŞİLERİMİZE KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİYORUZ MAVİSEL YENER’LE ONLİNE SÖYLEŞİ Değerli Yazar Mavisel Yener, Gaziemir ve Bornova Kampüsü 5. sınıf öğrencilerimizle “Dolunay Dedektifleri-1”; 6 ve 7. sınıf öğrencilerimizle ise \"Piri Reis ve Göbeklitepe’deki Sır\" adlı kitapları üzerine dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 Online olarak gerçekleşen söyleşimizde yazarımız öncelikle kitaplar, yazarlık, iyi bir okuyucu olmanın gereklilikleri hakkında öğrencilerimize birikimlerini aktardı. Sonrasında sabırsızlıkla soru sormayı bekleyen öğrencilerimizin sorularını yanıtladı ve onlarla sohbet etti. Öğrencilerimiz söyleşiyi ilgiyle takip edip yazarımıza merak ettikleri soruları yöneltti. “Yazarlık serüveni”, “Yazarlığa nasıl ve neden başladığı”, “Kitaplarını yazarken nelerden ilham aldığı”, “En sevdiği yazar”, “En sevdiği kitap” gibi birçok soruya cevap veren yazarımızla edebiyat dolu keyifli saatler geçirdik. Öğrencilerimizin sorularını tek tek cevaplayan kıymetli yazarımız sürükleyici kitaplarıyla öğrencilerimize kitap okuma sevgisi kazandırmada bizlere destek oldu. Bu güzel söyleşi için yazarımıza Rota Ailesi olarak çok teşekkür ediyor, başka serüvenlerinde tekrar; bu kez yüz yüze görüşmeyi diliyoruz.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 BEYİN JİMNASTİĞİ YAPMAYA VAR MISINIZ? SORULAR 1. Her sözlükte yanlış 3. Soru işaretinin olarak yazılan sözcük hangisidir? yerine ne geleceğini bulunuz. ALTI, BEŞ, ? DOKUZ, DÖRT… 2. Soru işaretinin 4. Aşağıdaki yerine hangi harf gelecek? anlamsız sözcükten dokuz harf’i öyle çıkarın ki geriye kalan sözcük anlamlı S, S, D, S, G, H, A, ? olsun. Not: Cevaplar diğer sayıda verilecektir. ANDOLKAUZHAMLIRF
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 GELECEĞİN YAZARLARI ÖYKÜ YARIŞMASI Yaratıcı Çocuklar Derneğinin gerçekleştirdiği “Geleceğin Yazarları” adlı öykü yarışması öğrencilerin hayal güçlerinin ve kendilerini yazı ile ifade etme yeteneklerinin gelişmesini sağlayarak, geleceğin yazarlarının yetişmesine katkıda bulunmaktadır. 2019- 2020 Eğitim Öğretim Yılı’nda 12.’si düzenlenen yarışmanın konusu “Doğa ve İnsan” olarak belirlenmiştir. Her yıl olduğu gibi bu yıl da öğrencilerimiz güzel başarılar elde etmişlerdir. Dereceye giren tüm öğrencilerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. DOĞAYLA MÜCADELE İnsanların “doğayla mücadelesine” hiç anlam verememişimdir. Parçası olduğun bir şeyi inkâr ederek, onunla bir mücadele içerisine girmek bana hiç mantıklı gelmemiştir. Bu, içinde bulunduğun aileyi reddetmek veya elin ya da kolun olduğunu garipsemek gibi bir şey değil mi aslında? Sanırım insanoğlu olarak da, bunca sıkıntı yaşamamız ve düşüncesizce yok etmemizin özünde de bu inkâr yatıyor. Bizim için bir bilinmeyen olması, önce doğaya tapmamıza, sonra da onu yaramaz bir çocukmuşçasına doğru yola getirme arzusu içine düşmemize sebep olmuş zaman içerisinde. Sanırım bu döngüyü fark edebilmek için o anın yarattığı duygusallıktan koparak büyük resme bakmak gerekiyordu. Ancak oldukça kırılgan ve duygusal bir varlık olan bizler, aslında en büyük hatayı öz duygularımızı yadsıyıp, sonradan şekillendirilmiş duygulara kendimizi kaptırdığımızda yapıyorduk.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 Duygular, bizim en büyük gücümüz fakat aynı zamanda da en büyük zaafımızdı. Doğamızda eğer duygularla şekillenen bir gerçeklik yaratmak gücü varsa, önce okullarda duygularımızı yapıcı, yaratıcı ve olumlu geliştirme yönünde eğitim almalıydık. Öyle ya hissettiğimiz ölçüde güçlü ve hissettiğimiz kadar hasta isek eğer duygular ve düşüncelerimizi güzellikler yaratacak biçimde şekillendirmek de bir beceri istiyor şüphesiz çünkü birçok yönden aynı anda birçok girdiye yanıt veren beynimiz bunları güzele ve iyiye yönlendirmeyi keşfetmeliydi önce. Eğitimin amacı da bu olmalıydı. Ancak Michelle doğayla bir olduğunu ve sevginin özünün hatalarıyla, kusurlarıyla sevilene kucak açmak demek olduğunu başına gelen bir maceradan sonra öğrendi. Sizlerle bugün bu maceranın öyküsünü paylaşacağım. Michelle’i daha iyi anlamak için önce insan doğasına bir yakından bakalım. İnsanlar da, aynı hayvanlar ve birçok bitki türü gibi her ne kadar çok farklı ve özel olduklarını iddia etseler de ilk öğrenme sürecini taklit ederek gerçekleştiriyorlar. Yani bir çiçek ışığa yöneleceğini genetik kodlamanın yanı sıra etrafındaki bitkileri gözlemleyerek yapıyorsa, bir aslan avlanmasını ebeveynlerini izleyerek öğreniyorsa, bizler de duygularımızla baş edebilmeyi bize en yakın olandan yani anne- babamız, arkadaşlarımız ve öğretmenlerimizden öğreniyoruz demektir. Ayrıca bugün günümüz dünyasında uzaklar da yakın olmuş, etkilendiğimiz kişilerin artık yanı başımızda olmasına da gerek kalmamıştı. Yani kameraların dünyasında yaşıyorduk, hayatımız ve başkalarının da hayatları gözlerimiz önüne hikâyeler halinde seriliyor ve bizim öğretmenlerimiz artık onlar haline geliyordu. Beğeni kapmak ve beğenilmekti asıl olan, gerisi ise ayrıntı. O zaman kendimizi gerçekleştirdiğimizi sanarak ait olma arzusunu sonuna dek hissediyorduk. O yüzden Michelle’i pek de suçlayamayız sanırım çünkü o da öyle görmüş ve öyle öğrenmişti. Yani o gün, o sokaktan geçerken başına musallat olan o yavru kedinin bir gözünün olmadığını gördüğünde çok ama çok ürpermiş ve ilk tepkisi ondan uzaklaşmak olmuştu. Bir kere standartlara uymuyordu. Standart bedenler ve standart hayatların gözde olduğu dünyasında bu kedi hiç de şirin değildi. Çirkin bir hayvan aynı zamanda değersiz bir hayvandı. “Pisst!! Uzaklaş buradan.” Ancak yavru kedi çok çaresizdi ve onun bütün kaçma çabasına karşın peşini bırakmamıştı. Ne iğrenç şeydi bu! Ne diye onu takip ediyordu? “Çattık!” diye söylendi kendi kendine Michelle. Yavru kedi çok çaresizdi. Sol gözünün olması gereken yerde, belli belirsiz bir siyah leke vardı ve sanırım gereken bakımı yapılmadığı için olsa gerek, siyah lekeden gene siyah bir sıvı aşağıya doğru akıp iz yapmıştı. Ama açtı ve yalnızdı. Nereye gideceğini de bilmiyordu. Bu insan da yavru değil miydi, belki onun halinden anlardı. Ayağını uzattığına göre, onunla oynamaya çalışıyor olmalıydı. Pekâlâ, oyuna o da katılacaktı.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 Küçük kedi ilk tekmeyi yediğinde, geriye doğru bir takla atıp yuvarlandı. Sonra kendi kendine “Ha! Demek sert oynamayı seviyorsun.” diyerek Michelle’in ayağına doğru atıldı. Michelle çok şaşkındı. Bu küçük çirkin şey kendini ne sanıyordu. Gene de kedinin yuvarlanıp tostoparlak oluşunu komik bulmuştu. Peşini bırakmayacağa benziyordu. O sırada aklına arkadaşı Ally’nin babasının veteriner olduğu geldi. “Yok, canım” diye mırıldandı, “Şimdi kim uğraşacaktı? Şu minik boyuyla tam bir savaşçıydı hayvan. Ona bir şans verse miydi acaba? “Peki.” dedi teslim olmuşçasına ama ona kesinlikle el süremezdi “Beni takip ederse, onu veterinere kadar götürürüm.” Küçük kedi, insan yavrusunu bir yakalasın ona gününü gösterecekti. Ama minik bacakları sadece arkasından beceriksizce seğirtmesine ancak yetiyordu. Gene de o da elbet yorulacak ve duracaktı, işte o zaman… Michelle birdenbire bir kapının önünde duruverdi. Bunu hiç beklemediğinden küçük kedi acelesinden hızını ayarlayamayıp ona çarpıverdi. Michelle, hayvanı teslim edip oradan kaçacaktı ancak Ally’nin babasının övgüleri onu mest etmişti, böyle kahramanca bir şeyi herkes yapmıyordu ve Michelle birçok kişinin görmezden geldiği bu yavruyu kurtarmıştı. Hem bu güzel sözleri sarf ediyor hem de minik kedinin bakım ve temizliğini yapıyordu. Telefon çaldığında Michelle, zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı bile. Annesi merak etmiş olmalıydı. Tam telefonu açtığında, Ally’nin babası küçük kediyi onun kucağına bırakıverdi. “İşte hazır! Sanırım ailenize yeni biri katıldı.” Annesi telefonda söylenenleri duymuştu, bir yandan ona durumu açıklaması gerekiyor, bir yandan da Ally’nin babasının gözünde çizdiği yeni imajını kaybetmek istemiyordu, kucağındaki tüy yumağına bir baktı. Temizlenince tüyleri yumuşamış, kabarmış ve renkleri ortaya çıkmıştı. Beyazla karışık alacalı bir rengi vardı kedinin ve Ally’nin babası akmış olan gözüne şirin bir korsan bandı takmıştı. Birden kedinin ellerinde hissettiği sıcaklığı kalbine de yayıldı ve ağzından tamamen farklı sözler çıktı. “Anne… bir kedimiz oldu.” Michelle’in kalbini ve gözlerini açan bu minik ufaklık oldu. Umarım bizler ve bizim çevremizde halen körü körüne yaşayan diğer büyüklerimiz de onun kadar şanslı oluruz. Poyraz SÜER 7/B (5 ve 6. sınıflar Kategorisi İkincisi)
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 “DEYİM” DEYİP GEÇME “Kös kös oturmak” deyimini daha önce duydunuz mu? Çoğunuz bu deyimi duymuşuzdur. Genelde “Öylesine oturmak, boş boş oturmak, hiçbir iş yapmamak.” anlamında kullanılır. TDK’ye göre bu deyim “Başı önde, sağa sola bakmadan yorgun, üzgün, düşünceli bir durumda…” anlamındadır. Hadi gelin bu deyime başka bir pencereden bakalım. “Kös” kelimesinin sözlükteki anlamına baktığımızda karşımıza “Mehterde ve askeri musikide kullanılan büyük davul.” anlamı çıkar. Mehter, bildiğimiz gibi, Osmanlı Devleti’nin askeri bandosudur ve bilinen en eski tarihe sahip bando takımıdır. Bu bando takımında birbirinden farklı üflemeli ve vurmalı çalgılar vardır ve bu müzik aletlerinin en büyüğünün ismi “Kös”tür. Farsçadan dilimize geçmiştir. İlk zamanlarda bir bakırın üzerine deve derisi geçirilerek yapılırdı. Büyük, heybetli bir çalgıdır ve haliyle sesi de tıpkı görüntüsü gibi heybetli çıkar. Savaş sırasında düşmanı, top gürültüsünü andıran sesiyle ürkütmeye yarayan bir müzik aletidir. Osmanlı zamanında askerler savaşa giderken mehter takımı da onlarla gider, savaş alanında askerleri coşturur, yüreklendirirmiş. Tabii bizim kös de mehter takımıyla beraber savaşa gidermiş. Bir insan boyunda olan kösler bile varmış. O koca davulu yerinden oynatmak zor olduğu için savaş alanında kösler bir köşede durur, gelip birilerinin onlara vurmasını ve heybetli sesleriyle düşmanı korkutmayı beklerlermiş. Bu bekleyiş günlerce belki haftalarca sürermiş. Bu yüzden bir köşede boş boş oturan, üzgün, çaresiz duran insanlar için kullanılan “kös kös oturmak” deyimi bu bizim heybetli davulumuz “Kös”ten gelir.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 “ATASÖZÜ” DEYİP GEÇME Çok eski zamanlardan günümüze kadar gelen ve öğüt verici, ders çıkartıcı niteliğe sahip, toplumumuz tarafından benimsenmiş ve kültürümüzün bir parçası haline gelmiş kalıplaşmış sözlere bildiğimiz gibi “atasözü” diyoruz. Türk kültürü atasözü ve deyimler açısından oldukça zengin bir kültürdür ve genelde bu deyişlerimizin, atasözlerimizin, deyimlerimizin bir hikâyesi mutlaka vardır. Bu hikâyeler de tıpkı atasözleri gibi, ders verici hikâyelerdir. Bugün birlikte “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar.” atasözünün hikâyesine bakacağız. Bu atasözü diğerleri gibi fazla bilinen ve kullanılan bir atasözü değil fakat anlamına baktığımızda oldukça derin ve düşündürücü olduğunu görüyoruz. Hadi gelin birlikte hikâyesini okuyalım. Günlerden bir gün fakir bir karı koca evde tereyağı yapıp satarak geçimlerini sağlıyorlarmış. Kadın bazen tereyağını alır bakkala götürür ondan, belli bir para karşılığında, tereyağını satmasını istermiş. Bakkal da bu isteğini geri çevirmez raflarına koyar satarmış. Kadının tereyağını getirdiği bir gün bakkal bu yağları tartmaya karar vermiş. “Ben bu kadının getirdiği bu yağları hiç tartmadım beni kandırıyor olmasın.” demiş ve teraziye koyup tartmış. Fakat gördüklerine çok şaşırmış çünkü kadının 1 kilo diye getirdiği tereyağı 900 gram çıkmış. Bu duruma çok sinirlenen adam kadının kapısına dayanmış ve kendisinden hesap sormaya başlamış. Durumu şaşkınlıkla izleyen karı kocabaşta ne olduğunu anlamamışlar fakat sonradan işin aslı ortaya çıkmış. Kadın zamanında bu bakkaldan 1 kilo şeker almış ve evinde terazi olmadığı için bu şekeri kendisine ölçü alıp bütün yağlarını bu şekerle ölçüyormuş. Bunu duyan bakkal kıpkırmızı kesilmiş, ne diyeceğini bilememiş. İşte bu durumda kadın da ona “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar.” demiş. İşte böyle. Bugün yaptığımız her iyilik veya kötülük bir gün karşımıza mutlaka çıkar. O zaman belki bu kötülüğün ya da iyiliğin karşılığını almayacağımızı düşünürüz fakat yapılan iyilik veya kötülük sahibini bir gün mutlaka bulur. Ne demiş atalarımız: “Ne verirsen elinle, o gelir seninle.”
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 EĞLENEREK ÖĞRENELİM
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020 SORULAR Not: Cevaplar diğer sayıda verilecektir.
Genç Rota Gazetesi 5. Sayı 20 Kasım 2020
Search
Read the Text Version
- 1 - 27
Pages: