Önsöz 1 Bismillahirrahmanirrahim... Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlığa rehber olan (hidayet), bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan Kur’an bu ayda indirilmiştir.''Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun; hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde iade etsin! Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez; oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister.” (Bakara, 2/185). Sevgili gençler, Yine bir Ramazan ayında beraberiz. Oruç hakkında hepimizin kendinde bulduğu kendinde aradığı ve kendi için planladığı bir takım projeleri, arayışları ve hedefleri vardır.Öncelikle şunu belirmek isterim ki herkesin kendi çabası nispetince oruç ona bir şeyler katacaktır.Ramazan için ''oruç geldi, ondan bize ölümsüz bir şeyler katılacak demektir .Giderken de bizden ona ölümsüz bir şeyler katmalıdır'' der. Sezai KARAKOÇ Her çağın ayartıcı cazibeleri olduğu gibi bu çağında ayartıcı yönleri çok fazladır. Hatta bu çağda kötülüğe ulaşmak başka hiç bir dönemde bu kadar kolay olmamıştır.Bu yüzden şu zamanda oruç tutan gençler benim nazarımda takvalı insanlardır. Sevgili gençler, Oruç sadece aç kalmaktan ibaret değildir. Aslında Oruç tutmak kendini tutmaktır. Başımıza ne geliyorsa kendimizi tutamadığımız için gelir. Günahların kökeni: öfkesini tutamamak, nefsini tutamamak, şehvetini tutamamak, dilini tutamamak vb. gibi sebeplere dayanır. Kişi orucu ne kadar tutarsa, oruç ta kişiyi o kadar tutar. Kim orucun başını dik tutarsa, oruç ta onun başını dik tutar. Oruç onu kula kul olmaktan koruyan bir kalkan, kulu kul edinmekten koruyan bir akıl olur. Bu anlamıyla oruç “aç kalmak” değil “beslenmektir''. Aç bırakılan bedendir. Bunun anlamı insanın maddi yanının “ikincil” olduğunu vurgulamaktır. Birincil olan yanı akleden,düşünen, hatırlayan, öğüt alan, inanan, değer üreten, iyiyi kötüden ayıran yanıdır. Bizler için Ramazan ayı Rabbimiz tarafından verilen büyük bir fırsattır. Kendini geliştirmek, kendini dönüştürmek ve kendini iyileştirmek için bu ayın ruhunu anlarsak, bunları başarabileceğimize inanıyorum. Rabbim yaptığımız bütün ibadetleri katında kabul ve makbul eylesin.Amin... Melek KIZILELMA
Tar h Salih Özaydın URFANIN İSLAM SERÜVENİ Urfa içinde bulunduğu Mezopotamya ile birlikte M.Ö 117’de Roma İmparatorluğuna bağlı bir vilayet halini aldı. Daha sonra Hz. Ömer zamanında fethedilmesiyle birlikte Hristiyanlık için, bölgenin dini ve idari merkezi olma özelliğini kaybetti. İslamiyet ile ilk tanışma da bu dönemde gerçekleşmiştir. Emeviler döneminde Harran bölgesinden fetihler başlamış olsa da asıl İslam şehri olma özelliğini Abbasîler döneminde yaşamıştır. Abbasi Halifesi Harunürreşid bir süre Urfa’ya gelerek burada yaşamıştır. Daha sonra şehir (1025) yılına kadar Benî Nümeyr kabilesinin reisi Utayr’ın naibi Ahmed b. Muhammed’in kontrolünde kaldı. Ancak naibinin Utayr’ı öldürtmesine kızan halk idareyi Mervânîler’den Nasrüddevle’ye verdi. O da kumandanlarından Ebü’l-Hâris Zengî b. Evân vasıtasıyla burayı işgal etti. Fakat Zengî’nin ölümünün (1027) ardından gelişen olaylar neticesinde şehir Bizans kumandanlarından Georgios Maniakes’e bırakıldı. Böylece Maniakes 1030-1031 kışında Urfa’ya hâkim oldu. Mervânîler’in onu şehirden uzaklaştırmak için yaptığı teşebbüsler başarısızlıkla sonuçlandı ve Maniakes, Bizans’a vergi vermek şartıyla şehri elinde tuttu. Böylece kısa bir daha Urfa Hristiyanların eline geçmiş oldu. Urfa, (1066) yılından itibaren bölgede etkili olmaya başlayan Sâlâr-ı Horasan kumandasındaki Türkler’in akınlarına maruz kaldı. Ancak Sâlâr-ı Horasan’ın Mervaniler tarafından öldürülmesi Urfa’nın İslam beldesi olma sürecini uzatmıştır. Bu arada hâkimiyet mücadelelerinin sürdüğü Urfa’nın halkı (1086) Sultan Melikşah’a haber gönderip şehri teslim etmek istediğini bildirdi. Bunun üzerine Sultan Melikşah, Emîr Bozan’ı Urfa’nın fethiyle görevlendirdi ve şehir üç ay süren şiddetli bir kuşatmanın ardından fethedildi (Mart 1087). Melikşah, Emîr Bozan’ı Urfa ve Harran’a vali tayin etti. Ancak İslam ordularının Anadolu’da ilerlemesi Haçlı Seferlerine neden olmuş ve birinci Haçlı Seferi sonrasında Urfa Haçlı Kontluğu kurulmuştur (10 Mart 1098). Böylece Urfa tekrardan İslam beldesi olmaktan çıkmıştır. Musul ve Halep’te hüküm süren İmâdüddin Zengî, Haçlı Kontu II. Joscelin’in şehirden ayrılmasını fırsat bilerek Urfa’ya geldi. Surların önünde yaptığı teslim olma teklifi Süryânî ve Ermeni ruhanî liderleri tarafından reddedilince surlar mancınıklarla dövüldü ve dört hafta kadar süren kuşatmanın ardından Türkler şehre girdi (24 Aralık 1144). Urfa valiliğine Ali Küçük getirildi ve emrine bir garnizonla yedi kumandan verildi. Bu durum (1146) yılına kadar İmâdüddin Zengî ile daha sonra diğer hükümdar ve kumandanlarca sürdürülen bölgedeki Türk hâkimiyetinin tesisinde bir dönüm noktası olmuş ve Urfa günümüze kadar sürecek olan İslam beldesi özelliğini kazanmıştır. 2
İLK ORUÇ Deniz Şilan Gene Ramazan gelmekteydi. Bu senenin Ramazanı yazın en sıcak günlerine gelmekteydi. 12 yaşındaki Hüseyin bu sene ilk defa oruç tutacaktı .Orucu tüm gün tutmayı çok istiyordu. Havalar sıcak olduğundan bol bol susuyor ve su içiyordu. İlk sahur gecesi gelmişti. Hüseyin merakla davulcuyu bekliyordu. Yaklaşık 15 dakika boyunca balkonda davulcuyu bekledi Hüseyin. Sonunda uzaklardan davulun sesi geliyordu . Davulcu türküler söyleyerek geliyordu. Hemen içeri girip sahur sofrasına oturdu .Yemeği çoğunlukla uzun süre tok tutan yiyecekleri tercih ediyordu. Annesi ona bol bol su içmesini ve hamur işini susattığı için pek fazla tercih etmemesini öğütlüyordu. Hüseyin sahurunu yaptı ve çok uykulu olduğu için dişlerini fırçalayıp hemen yatağına gidip uyudu. Gece geç yattığı için sabah ancak 11' de uyanabilmişti. Güneş tam tepeye ulaşmak üzereydi. Sıcaklık 40 dereceyi geçmişti. Evde klimalar açık ailecek sohbet ediliyordu. Birden bire elektrikler kesildi. Klimalar kapandığından dolayı ev git gide ısınıyordu. Annesi Hüseyin'in çok terlediğini ve çok susadığını farketti. Annesi Hüseyin'e\" Çok zorlanıyorsan bozabilirsin\" dedi. Fakat Hüseyin bu orucu tam tutmak istiyordu. Annesine\" Ben bugünkü orucumu tam tutmak istiyorum , elimden geldiği kadar dayanacağım\" dedi. Annesi bu sefer Hüseyin'e \" İstersen parka gidip bir ağacın gölgesinde oturabilirsin \" dedi. Hüseyin bu teklifi kabul etti. Evden çıkıp parkın yolunu tuttu. Parkta bir ağacın altına oturup dinlenmeye başladı. Çok yorgundu . Saat 17 olmuştu ve iftara daha 2,5 saat vardı. Hüseyin biraz kafasını toprağa koyup dinlenmek istedi . O sırada uykuya daldı. Tekrar kalktığında saat 18.30 olmuştu. Hemen eve gidip ekmek parası aldı ve pide kuyruğunda sıraya girdi. Sıra hayli uzundu. Hüseyin iftara yetişebilmek için dua ediyordu. Saat 19.15 olduğunda sonunda sıra Hüseyin’ e geldi ve ramazan pidelerini alıp eve doğru koşmaya başladı. Eve ulaştığında elektrikler çoktan gelmişti . Ev tekrar soğuk klima havası ile doluydu. Ekmekleri tam sofraya koyduğu sırada top patladı ve ezan okunmaya başladı. Hüseyin eve tam vaktinde yetişmişti. Önce zeytinini yedi sonra da suyunu içip orucunu açtı. Çok zorlanmıştı ama başarmıştı. Azimli olduğu zaman birçok şeyi başarabileceğini biliyordu. Ailesi Hüseyin' i tebrik etti. Bundan sonra da Hüseyin sağlığı yerinde olduğu sürede elinden geldiğince orucunu tutmaya çalıştı... 3 (Azimli olunduğu zaman birçok şey başarılabilir.)
Hac vat Karagöz ned r? Kübra Zorlu Sevgili Gençler ve Kendini Genç Hissedenler, Herkese merhaba. Bugün sizlerle geleneksel tiyatrolarımızdan olan HACİVAT ve KARAGÖZ’Ü anlatmak istiyorum. Hazır Ramazan ayı da gelmişken buraya değinmesek olmazJ Deriden kesilen ve tasvir adı verilen birtakım şekillerin, arkadan ışık yardımıyla beyaz bir perde üzerine yansıtılmasına dayanan bir gölge oyunudur. Birçok milletin kendine özgü gölge oyunları vardır. Türk milletinin gölge oyunu olan Karagöz, aslında birçok yeteneğe sahip bir sanatçının çoğunlukla tek başına gerçekleştirdiği sanatsal bir gösterimdir. Karagöz oyununun doğuşu hakkında oldukça farklı rivayetler mevcuttur. En yaygın görüş şudur: Sultan Orhan devrinde Bursa’da bir cami inşaatı esnasında, biri duvarcı diğeri demirci olan Hacivat ile Karagöz, gevezelikleri ve maskaralıkları ile öteki işçileri çalışmaktan alıkoydukları için padişah tarafından öldürtülür. Bu yaptığından pişmanlık duyan padişahı teselli etmek için Şeyh Küşteri, Hacivat ile Karagöz’ün suretlerini yapıp konuşmalarını ve hareketlerini perde önünde canlandırmaya çalışır. Karagöz oyununda sahne, seyirciye göre arkasından aydınlatılmış beyaz bir perdeden ibarettir. Oyun, deve derisinden yapılmış ve her biri belli bir tipi canlandıran renkli figürleri perdeye yansıtmak ve hareket ettirmek suretiyle oynanır. Karagöz ile Hacivat, gölge oyununun en önemli tipleridir. Oyun, yazılı bir metne dayanmaz, doğaçlama olarak gelişir. Öğrencilerim KÜBRA BAYRAM ve MUSTAFA EBRAR ASLAN’IN hazırlamış olduğu perde oyunu sayesinde okulumuzda bir Karagöz ile Hacivat gölge oyunumuz oldu. Emekleri yadsınamaz. Herkesin huzurunda teşekkür ediyorum. Şimdi gelin birlikte oyunun nasıl başladığına bir göz atalım: 4
Hacivat — (Şarkı söyleyerek perdeye gelir.) Makamı: Segah Gördün de beni bend ettin, Ne suçum görüp aman terk ettin, Ağyar ile ülfet ettin, Ne suçum görüp aman terk ettin! (Perde gazelini ve duayı okuduktan sonra...) Ooof, hay Hak! ... Diyelim bu gece de Mevlam işimizi rast getire. Yar bana bir eğlence medet! Kande varsa aşık-ı biçare cananın arar, Dert ile bimar olan elbette dermanın arar. Aman bana bir eğlence yar hey!.. Bu şekilde başlayan bu oyunun tutkunları çok. Pandeminin bizi eve bağladığı şu dönemde evde yapılan etkinliklerin önemi daha da arttı. Bu gibi durumlarda hem satın almadan tamamen kendi imkanlarımızla evde yapabileceğimiz bir oyun olması sebebiyle hem de çocuklarımızla anı paylaşabilme adına gölge oyununun çok etkili bir etkinlik olduğunu düşünüyorum.Sizler de bizim yaptığımız şekilde bir perde oyunu yapmak isterseniz malzemeler: Karton kutu (A3 kağıt ölçülerinden biraz daha büyük bir kutu. A3 ebadı 29,7*42 cm dir.) Farklı renklerde asetat kalemi (Kırmızı, Siyah, Mavi, Yeşil renkleri tasvirlerin orijinalinde bulunan renkler. Ayrıca sarı, turuncu vb. renkler de var.) Makas Maket bıçağı Slikon ve tabancası Yağlı kağıt/Fırın kağıdı Ahşap çubuk ya da mutfakta kullanılan ahşap şiş (En az 2 adet)pipet de olur biz onu kullandık En az 1 çocuk ve 1 yetişkin ya da bizdeki gibi iki öğrenci 5
Röportaj Fadıl Akça Değerler Eğitimi Öğretmeni Betül Çelik'le çocuklara Kur'an eğitimi nasıl verilmeli üzerine konuştuk, sorularımızı sorduk: İlkokul çocuklarına dini eğitimi nasıl veriyorsunuz? -Aslında ilk önce din ve eğitim kavramlarını zihnimizde oturtmamız lazım, din eğitimi diyoruz ama aslında söylerken neyi kast ediyoruz? Çocuklarımızın sure ezberlemesini mi, Kur'an okumalarını mı, namaz kılmalarını mı? Eğer bir kız çocuğundan bahsediyorsak tesettürü sevsin alışsın bundan mı bahsediyoruz? Yoksa bunun dışında dinin ahlak dediğimiz dürüst olmak, çalışkan olmak vefalı olmak merhametli olmak vs. bunlardan mı bahsediyoruz? Öncelikle bunlar üstünde düşünmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Din eğitiminin en önemli basamağı sevgidir. Çocuk öğretmenini sevince onun söylediğini benimseyip uygulamaya çalışacaktır. İlkokul öğrencilerine verilen dini eğitim daha çok oyunsal şekilde olmalı, aktiviteler arasına dersler yerleştirilmelidir. Çocuğun zihnine bilinçaltına oyun esnasında gönderme yapılmalıdır. Çocuk dediğimiz varlık öncelikle dürtüsel yani haz odaklı keyfe yönelen, yetişkin gibi iradesini kullanamayan irade göstermekte zorlanan daha çok oyunu, eğlenceyi seven ve bu motivasyonla hayatı öğrenen, çok merak eden denemeyi seven bir varlıktır. Biz çocuktan bir yetişkin iradesi bekleyemeyiz çocuğun yaşına inip ona göre davranmalıyız. Peki, bir Kur'an öğretmeni çocuklara Kur'an'ı nasıl öğretmeli? -Çocuklara ilk önce bu dersi sevdirerek işe başlamalıyız. Dersi ve öğretmenini sevince yeni alfabe öğrenmek ona daha eğlenceli gelecektir. Daha çok çocukların yaşına uygun oyun ve materyaller ile dersimizi daha eğlenceli ve zevkli hale getirmeliyiz. 6
Mabed Ne Demek? Ömer Canpolat Arapçadan dilimize geçmiş olan mabed kelimesinin sözlük anlamı tapınaktır. Fakat daha geniş bir perspektiften bakacak olursak eğer sadece tapınak değil eğitim- öğretim faaliyetlerinin icra edildiği mekan anlamına gelecek şekilde kullanıldığını da görürüz. Çünkü öncelerde eğitim-öğretim faaliyetlerinin tapınaklarda yapıldığı biliniyor. Mabedlerin İnsan Hayatındaki Rolü Mabedlerin insan hayatında bir çok rolü vardır. Bunlardan biri dindeki rolüdür. Bir çok dinin kendine özgü mabedleri ve bu mabedlerin kendine özgü isimleri olabiliyor. Bilinen 3 dinden başlayacak olursak; İslam dininin mabedi Camî , Yahudilerinki Sinagog , Hristiyanlarınki ise Kilisedir (mezheplerine göre değişiklik olabiliyor) Bunların dışında Zerdüşlük dininin tapınağı Ateşgede , Hindu tapınakları ise Mandir'dir. Bunlar gibi pek çok örnek vardır. Bir diğer rolü ise eğitimdedir. Bütün tapınakların eğitimde rolü olmuştur fakat İslam dini özelinde bakacak olursak eğer zamanında Camî'lerde uzun süre ilmi eğitimlerin yapıldığı bilinmektedir. Fakat camiiler bu eğitim için yetersiz kalınca medreseler açılmıştır. Medreselerin açılmasına rağmen Camî'lerde de eğitim devam etmiştir. Ama medreselerdeki eğitimin daha sistemli olduğu fark edilince bütün eğitim medreselerde yapılmaya başlanmıştır. Eskiden neredeyse bütün dinlerde eğitim için etkin rol oynayan mabedler artık eskisi kadar etkin değillerdir ve bu yazıda değindiğimiz son rolü ise mimarideki rolüdür. Her dinin hatta her bölgenin mabedleriyle özdeşleşen bir mimari yapısı vardır. Bu yapılar hem estetik bir görüntü oluşturur hem de üzerindeki motifler sayesinde geçmişe bir nebze ışık tutarlar. Mabedlerin mimarı açıdan önemini sadece bunlarla sınırlandıramayız bazı mabedlerin özellikle Yunan ve Roma mabedlerinin günümüz kamu mimarısine de bir çok katkısı vardır. En başta da söylediğim gibi mabedler bütün dinler için önemlidir. Din veya mezhep fark etmeksizin saygı gösterilmesi gereken yerlerdir. 7
Röportaj Adil Canpolat Suriye uyruklu ama Şanlıurfa'da ikamet eden insanlar ile Ramazan'ı konuştuk. Araştırmalarımıza Rocvan Hacı Talep ve Aram Darwish'in düşüncelerini de ekleyip sizlerle paylaşıyoruz... Suriye‘deki ve Türkiye’deki Ramazan ayı arasındaki farklar nelerdir ? -Dini olarak pek bir farkı olduğu söylenemez ama kültürel olarak farklılıklar var. Mesela Suriye de mahya adı verilen ışıklar dükkanlara ve balkonlara asılırken Türkiye de böyle bir durum yoktur. Suriye de genelde orucu ne ile açarlar ? -Suriyeliler için ramazan ayı ve iftar sofrasının vazgeçilmezleri arasında ilk sırayı meyan kökü şerbeti alıyor. Oruçlarını meyan kökü şerbetiyle açan Suriyeliler, iftardan kısa bir süre önce neredeyse her sokak başında ve seyyar tablalar üzerinde satılan şerbetleri satın alıyor. Ramazan ayında tutulan orucun size kültürel ve dini katkıları nelerdir? -Oruç, yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, dolayısıyla onların sıkıntılarını giderme yönünde çaba sarf etmeye de vesile olur. \"Tok, açın halinden anlamaz\" atasözü de bunu ifade eder. Orucun, dinimizde önemli bir yeri olan sabır konusuyla irtibatı da burada hatırlanmalıdır. Ramazan aylarında Suriye de yapılan ek ibadetler veya etkinlikler nelerdir? -Akşam karanlığının çökmesiyle birlikte evlerin balkonlarında, binaların dış cephelerinde, işyerlerinin girişlerine Ramazan mahyaları asıyorlar. Çeşitli renk ve şekillerde hazırlanan mahyalarda, genellikle tekbir getiriliyor, “Mübarek ramazan” gibi ifadelerle birlikte hilal ve yıldız gibi şekiller kullanılıyor. Sizce Ramazan ayının önemi nedir ? -Ramazan, tüm Müslümanlar için hem yardımlaşma hem de bereket ayıdır. İslam'ın beş şartı vardır. Bunlar, namaz kılmak, zekat vermek, Şehadet etmek, Hacca gitmek ve oruç tutmaktır. En önemli ibadetlerin başında gelen oruç, Allah'ın bize verdiği nimetlerin değerini anlamamızı sağlar. Suriye de Ramazan aylarında aile ortamı nasıldır ? -İftarın ardından günün ilk kahvesini içen Suriyeliler, teravih namazının ardından parklarda, kafelerde veya kafe haline getirilmiş açık alanlarda aileleriyle birlikte sahura kadar zaman geçiriyor. Sıcak iklimde yaşayan insanların genel özellikleri biraz da böyle, hayatın temposu çoğunlukla geceleri daha aktif. Öğleden sonra tenhalaşan ana caddeler ve meydanlar, gece yarısı kalabalıklaşmaya başlıyor. Gece 8 yarısından sonra açık alanlara akın edip sahura kadar vakitlerini dışarda geçirmeyi tercih ediyor.
Kalburabastı Tar f Kübra Bayram Merhaba arkadaşlar, Bu gün sizler için Urfa mutfağına has yöresel bir tatlı yaptım. Bu tatlının malzemeleri, evde kolaylıkla bulunan malzemelerden oluşuyor. Hamuru için; beklemiş margarin Önce şerbeti hazırlanır ve soğumaya 1 paket oda ısısında bırakılır. veya tereyağı Hamur malzemeleri karıştırılıp 1 çay bardağı sıvı yağ yoğurulur. ceviz büyüklüğündeki toplar haline getirilip içine ceviz 1 yumurta eklenerek kapatılır. Kalbur denilen eleklere şekil vermesi için bastırılır. 2 kaşık yoğurt Rende veya normal elekler ile de 2 kaşık irmik yapabilirsiniz. 1 paket kabartma tozu Önceden ısıtılmış 180 C fırında Aldığı kadar un kızarana kadar pişirilir. Fırından çıkan tatlının ilk sıcağı İçerisine; çıkınca şerbeti dökülür ve süslenerek İri çekilmiş ceviz içi dinlenmeye bırakılır. Şerbeti için; 2, 5 su bardağı şeker Afiyet olsun:) 3 su bardağı su Bir kaç damla limon Süslemek için; Antep fıstığı veya hindistan cevizi. 9
Röportaj Nadire Ercan Okul Öncesi Öğretmeni Saadet Cenan'a okul öncesi öğrencileri hakkında aklımıza takılan soruları sorduk. Merhaba Saadet hocam, Ramazan ayının tatlı telaşı içine girdik. Küçüğünden büyüğüne herkeste çeşitli hazırlıklar var. Okul öncesi yaş grupları ile ilgili bazı sorularımız konusunda bize yardımcı olur musunuz? -Tabi ki seve seve... 1)Anasınıfı öğrencilerinde dini eğitim nasıl olmalı? -Okul öncesi yaş grubu soyut kavramları anlamakta güçlük çeken yaş gruplarından biri. Özellikle Allah ile ilgili çokça sorular sorup konuyu somutlaştırmak isterler. Her anlamda sorularını dikkate alıp dinlemeli, yaşlarına uygun ve tatmin edici cevaplar vermeliyiz. Esas amaç Allah bilincini sevgi çerçevesinde vermek olmalı. Çocuk Allah'ı ve İslâm'ı hep güzel hatırlamalı. Zorlama, baskı, ceza, tehdit gibi unsurlar nefrete sebep olacaktır. Bu hassas çizgiye dikkat edip dengeyi korumalıyız. 2) Çocuklarda Ramazan bilinci oluşturmak için ne yapmalı? -Ramazan bilincini oluşturmak için evvela sabır, empati, yardımlaşma bilincini tam olarak anlamak gerek. Bizler anlamadığımız bilinci çocuklara veremeyiz. İkna olmadığımız konularda ikna edemeyiz. Ramazan'ın arındıran, hatta tabiri caizse zihin dünyamıza format atan özelliğini an be an hissedeceğimiz bu süreçte -tabi hissetmek istersek- bizdeki değişimin çocuklar da farkına varacaktır. İftarı sinirle değil, sabırla bekleyen aile bireylerini gören çocuk sabretmeyi görerek öğrenecek, ihtiyaç sahiplerinin halini anlayıp empati kuran ve yardımlaşanları görünce oyuncaklarını daha kolay paylaşacaktır. Her istediğimizin her an olamayacağını anlayıp istekleri frenlemeyi öğrenecek, kanaat etmeyi yavaş yavaş idrak edecektir. Tüm bunların yanı sıra oruç tutanların yanında bir şeyler yemenin ve içmenin doğru olmadığını bu yaşlarda anlatmak gerekiyor ki davranışsal olarak ileride de hassasiyet sahibi bireyler oluşsun. Yine oruç tutanın ihtiyaçlarını gidermek ve yardımcı olmak da bilinç anlamında önemli bir husus. 3)Çamlıca olarak Ramazan hazırlıklarınız nelerdir? -Ramazan öncesi öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin katkılarıyla hazırlanan kumanya kolileri, ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. 10
İçinde bulunduğumuz pandemi süreci hayal ettiklerimizi yapmak için biraz daha beklememiz gerektiğini her gün bize hatırlatıyor. Bu yüzden toplu iftar düzenlediğimiz geçmiş yıllardan farklı olarak Ramazan tebrik kartları, Ramazan bilincine yönelik panolar, komşu evlere iftar tabaklarından vermeyi teşvik etmek gibi davranışsal etkinlikler de yapılabilecekler arasında. Bunlar sadece okul öncesini değil tüm kademeleri kapsayan hazırlıklar. 4) Bu yaş grubu çocuklarda oruç tutturmak ile ilgili önerileriniz nelerdir? -Ramazan Ayı'nın ve orucun adını duyar duymaz \"ben de, ben de\" diye heveslenen çocukların sayısı az değil. Bu hevesin altında yatan sebeplerin başında yetişkinlerin yapabildiklerini başarabilme duygusu geliyor. Bir tek oruç için değil her alanda çocuklar kendilerini ispatlamak için girişimlerde bulunurlar. Engelleyici değil destekleyici yaklaşımlar ile yardımcı olmak çocuğun gelişimi açısından önemli. Oruç tutmak isteyen çocuklara tatlı tabirlerden biri olan tekne orucunu anlatıp dayanabildiği kadarıyla tutabileceği ifade edilebilir. Her bünye ve her çocuk aynı değildir. Çocuklarımızın sağlık durumunu ve mizaçlarını bilerek hareket etmeliyiz. Oruç tutan çocuğu teşvik edip tebrik etmeli başarısını övmeliyiz. Her durumda olduğu gibi bu konuda da zorlama ve baskıdan ziyade açıklayarak, sevdirerek, sabırla yaklaşmalıyız. 5) Az önce bahsettiğiniz tekne orucu tabiri nedir? -Anadolu’da eskiden Ramazan orucu tutan yaşlılar ve çocukların, zorlandıkları durumlarda mutfaklardaki büyük ekmek teknesinin arkasına geçerek yemek yiyip, oruçlarına kaldıkları yerden devam etmelerine “Tekne Orucu” deniliyor. 6) Bilgiler için çok teşekkür eder, hayırlı Ramazanlar dileriz... -Ben teşekkür ederim faydalı olabildiyse ne mutlu. Hayatımızı Ramazan gibi yaşayıp Ahiretimizi de bayram kılmak duasıyla... 11
Davulcu Mân ler Besmeleyle çıktım yola Selam verdim sağa sola A benim ağalarım Ramazanınız mübarek ola. Davulun içi pekmez Bu aya sultan ay derler Çalarım fakat ötmez. Kaymak ile baldan yerler Bir bahşiş vermezseniz Davulcu buradan gitmez. Ezelden adet kılınmış Bekçiye bahşiş verirler. 12
Röportaj Mehmet Emin Açar Okulumuzun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Esra Bayram ile yaptığımız röportajımız: Sayın Hocam, Din kültürü öğretmeni olarak bu çağdaki çocuklara dini eğitim verirken nelere dikkat etmek gerekiyor? -Bir kere din eğitiminde hedef kitlenin gelişim özelliklerini bilmek çok önemli. Çocukla çocuk, gençle genç olan bir peygamber rehberliği var önümüzde. Çocuk ya da genç hiç fark etmez evvela gözlerinin içine bakıp değerli olduklarını hissettirmekle başlanması gerektiğini Allah Resulü’nden öğreniyoruz. Sanırım bununla başladığımız zaman gerisi gelecektir. Sonraki adım ise iletişim kurmayı becerebilmeliyiz. Çağın diliyle onlara hitap etmeliyiz. Teknoloji çağındayız dolayısıyla eğitimin boyutu da farklı bir mecraya sürüklendi. Peygamberimizin çocuk eğitiminde uyguladığı metottan şaşmadan ama çağın ve teknolojinin imkânlarından yararlanmayı da ihmal etmeden onlara hitap etmeliyiz. Tüm bunların ışığında da sevgiye dayalı bir eğitim yönteminin dikkat etmemiz gereken en önemli husus olduğunu düşünüyorum. Allah Hz Musa'yı firavuna gönderdiğinde dahi dedi ki “Ey Musa git ve Ona (firavuna) yumuşak söz söyle.” Bu ayet bize şunu gösteriyor aslında hitabın kime olursa olsun, hangi dönemde hangi çağda olursan ol sözün güzellik, sevgi, yumuşaklık, edep, ölçü, merhamet olsun; şiddet, baskı korkutma değil... Sanırım bu minvalde hareket ettiğimiz zaman aşamayacağımız duvar giremeyeceğimiz gönül olmayacaktır. Ramazan’la ilgili hazırlıklarınız neler? -Her Ramazan bizler için yeni bir başlangıç, yeni bir dönüm noktası aslında. Yeni kararlar yeni kazanılan veya terk edilen bazı alışkanlıklar... Herkesin mutlaka hayatında değiştirmek istediği şeyler var. Bir yerden başlamak gerekiyor. Ramazan ayı bu başlangıçlar için muazzam bir zaman dilimi. Bu ayda aslında kendime yatırım yapmak istiyorum, heybemi doldurmak istiyorum. Orucu sadece mideme değil de bu ibadetten tüm azalarımın hissesini almasını istiyorum. Kur'an'ı daha önce hiç okumamışçasına, ilk kez tanışıyormuş gibi okumak yaşamak istiyorum. Ramazan ayı mal ve vakit israfı için asla uygun bir zaman dilimi değil, sadece iftar ayı değil. Bunun bilincine varmak istiyorum. İlk günlerini heyecanla karşılayıp son günlerinde gevşeme, hız kesme değil. Tamamını bir ay bilinci ile geçirmek istiyorum ve bu bir ayımı ömrüme yaymak istiyorum. Ahiretime bayram edecek bir Ramazan ömrü geçirmek için aldığım kararları uygulamaya başlamak sanırım en büyük hazırlığım... 13
Şr Melek Kızılelma İMAN İman ufka doğru kanat çırpmaktır diyor Âlim sözlerinde, İman hissetmektir aşkı bütün hücrelerinde, İman teslim olmaktır sana çizilen yazgıya, İbrahim (a.s) gibi, İman bazen yok olmayı dilemektir çirkinliklerin olduğu yerde, Ah keşke taş olsaydım toprak olsaydım çerçöp olsaydım deyip de Meryem olmaktır, İman ufka doğru özgürce kanat çıkmaktır, Bedenin parmaklıklar ardında olsa bile… B r Kar katür 14
Fıkra Köşes Kürsüdeki İmam Hoca Nasrettin bir Ramazan günü, namaz vaktinden epeyce önce, vaaz dinlemek üzere mahalle mescidine gitmiş. Kürsünün yakınına bir yere oturup, cemaatle birlikte vaaz edecek hocayı beklemeye başlamış. Bir süre sonra mescidin imamı gelmiş ve çıkmış kürsüye. Uzunca bir süre düşünüp etrafına sıkıntılı sıkıntılı baktıktan sonra: -\"Ey cemaat\" demiş, \"Benim size söylemekten aciz bir adam olmadığımı biliyorsunuz. Fakat bugün aklıma bir şey gelmiyor, konuşacak bir şey bulamıyorum.\" Kürsünün hemen yakınında bulunan Nasrettin Hoca, ayağa kalkmış ve yetiştirmiş cevabı: - Aklına bir şey gelmiyorsa, kürsüden inmek de mi gelmiyor be mübarek adam? 15
Bizi de yedirirsin! Eskiden toplu ramazan yemeklerinde, iftar ziyaretlerinden artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar yermiş.. Yani artan yemekler onların hakkı imiş. Bir iftar yemeğinde çorba içildikten sonra hoca cemaata: - Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir, der. Böylece çorba tamamen biter. Sıra sebze yemeğine gelir, hoca yine : -Arttırmayın sünnettir” der yemek biter. Sıra pilava gelir, tatlıya gelir. Hoca: -Sünnettir, diyerek, her şeyi cemaata yedirir ve hizmet yapan çocuklar aç kalırlar. Yemekten sonra hocanın ellerini yıkaması için su döken çocuklarla hoca şakalaşmak ister: -Balam sizin adınız ne, der. Çocuklar: - Farz hoca efendi, derler. Hoca: -Balam hiç farzdan ad olur mu?” der. Çocuklar da: -Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaata yediresin öyle mi ?” derler… 16
Ramazan Duası Allah'ım! Ey anların, günlerin,ayların Rabbi! Ey zamanın, mekanın, ölümün ve hayatın Rabbi! Ey arzın ve semavatın Rabbi! Ey kelamın sahibi ve Ramaza'nın Rabbi! Ey bizim Rabbimiz, insanın ve insanlığın Rabbi! Ey sonsuz Rahmetin kaynağı,sınırsız Merhametin sahibi! Bizleri Ramazana yeriştirdiğin için hamd olsun! Bizlere vahiyle uyardığın için hamdolsun! Bizleri nimetlendirdiğin için hamdolsun! Rabbim, Ramazanımızı bize mübarek eyle! Bizleri helal rızıklar ile rızıklandır ve bu verdiğin rızıkla infak edebilme bilinci nasib eyle! Allah'ım anne babama muhabbet duyup onlara ihsanda bulunmam için bana güç ihsan eyle! Ramazan'ı bizden bizi de Ramazan'dan hoşnut ve razı eyle! Amin... 17
/@urfacamlica
Search
Read the Text Version
- 1 - 19
Pages: