Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore iklim değişiklişği e-kitap

iklim değişiklişği e-kitap

Published by aligultepe927, 2022-01-24 11:44:10

Description: iklim değişiklişği e-kitap

Search

Read the Text Version

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ global warming

İklim Değişikliği Nedir? İklim değişikliği ya da Küresel ısınma, karbondioksit gibi ısıyı tutan gazların atmosferde artmasıyla oluşan ve atmosfere salınan sera gazlarının neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, Dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıkların artması nedeniyle dünyanın iklimin değişmesidir. Günümüzde iklim bilimciler (klimatolog) küresel ısınma konusunda hemfikirdirler. Küresel İklim Değişikliği insani fosil yakıtlar tüketimi, endüstriyel ve tarımsal gibi faaliyetlerinin sonucu olarak atmosferdeki miktarı ve yoğunluğu artan sera gazlarının neden olduğu küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişiklikleridir. Bu iklim değişiklikleri kuraklık, çölleşme, yağışlardaki dengesizlik ve sapmalar, su baskınları, tayfun, fırtına, hortum vb. meteorolojik olaylarda artışlar gibi belirtilerle kendini gösterir. Paris Anlaşmasını göre, dünyanın ortalama ısısı en fazla 2 °C olmalıdır. Bu hedeflere ulaşmak için birçok faaliyet şart. En önemlilerin arasında fosil yakıt kullanımının bırakılması ve az et tüketilmelidir.

Küresel ısınmaya, atmosferde artan sera gazlarının neden olduğu düşünülmektedir. Karbondioksit, su buharı, metan gibi bazı gazların, Güneş'ten gelen radyasyonun bir yandan dış uzaya yansımasını önleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı soğurarak yerkürenin fazlaca ısınmasına yol açtığı düşünülmektedir.

Laguna San Rafael'deki buzulun, küresel ısınma sonucu 1990 ile 2000 yılları arasındaki geri çekilişin karşılaştırmalı uydu görüntüleri. Yerküre, Güneş'ten gelen kısa dalgalı ışınımın bir bölümünü yeryüzünde, bir bölümünü alt atmosferde emer. Güneş ışınımın bir bölümü ise, emilme gerçekleşmeden, yüzeyden ve atmosferden yansıyarak uzaya kaçar. Yüzeyde ve troposferde tutulan enerji, atmosfer ve okyanus dolaşımıyla yeryüzüne dağılır ve uzun dalgalı yer ışınımı olarak atmosfere geri verilir. Yeryüzünden salınan uzun dalgalı ışınımın önemli bir bölümü, yine atmosfer tarafından emilir ve daha az Güneş enerjisi alan yüksek enlemlerde ve düşük sıcaklıklarda salınır. Atmosferdeki gazların gelen Güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle yerkürenin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.

İklim değişikliği etkenleri Beşeri e tkenler Fosil yakıtlar Fosil yakıtlar; kömür,doğalgaz,petrol vb. yakıtları yani yenilenemez enerji kaynaklarını kullanmak dünyadaki co2 salınımını arttırır ve küresel ısınmaya neden olur. Bunun yerine güneş,rüzgar,hidroelektrik,biyokütle vb. yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmalıdır. Ormansızlaşma

Genç ağaçların büyümesini engelleyebilecek kasıtlı veya kasıtsız orman yangınları ve aşırı otlatma gibi insan ve doğal faktörler de ormansızlaşmaya sebebiyet vermektedir. Ormansızlaşma, yaşandığı alandaki insanları, bitki ve hayvan ekosistemini etkilediği kadar çevre alanları ve hatta dünyanın tamamını etkiler. Orman ve savan alanlarında yaşayan yaklaşık 250 milyon insan, çoğu dünyanın kırsal kesimlerinde yaşayan yoksullar arasında olmak üzere, geçinebilmek için ormanlara bağımlıdır. Dünyadaki kara hayvanlarının ve bitkilerinin %80’i ormanlarda yaşamaktadır ve ormansızlaşma, orangutan, Sumatra kaplanı ve birçok kuş türü de dahil olmak üzere türleri tehdit etmektedir.

Ağaçların katledilmesi, ormanı, gün boyunca güneş ışınlarını engelleyen ve geceleri ısıyı koruyan gölgelik kısımlarından mahrum bırakır. Bu bozulma, bitkiler ve hayvanlar için zararlı olabilecek aşırı sıcaklık dalgalanmalarına, ısı adalarına yol açar. Ulaşım Benzin ve dizel gibi fosil yakıtların kullanılması ile atmosfere bir sera gazı olan karbondioksiti salınmaktadır. Karbondioksit (CO2) ve metan (CH4), nitröz oksit (N2O) ve hidroflorokarbonlar (HFC'ler) gibi diğer sera gazlarının birikmesi, Dünya atmosferinin ısınmasına neden olarak, bugün şimdiden görmeye başladığımız iklimde değişikliklere neden olmaktadır.

Kendi hususi araçlarımızı kullanmak yerine toplu taşıma araçlarını kullanarak doğaya daha az co2 salınımı sağlayabiliriz. Emisyon değeri yüksek ve eski araçlar yerine elektirikli yeni nesil araçları kullanmamız daha iyi olucaktır. Atmosfere Salınan Partiküllerin Etkileri İnsanların çeşitli etkinlikleri (tanm,sanayi v.b) sonucu atmosfere verilen partiküller (aerosoller uçucu küçük parçacıklar) ve özellikle de fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan kükürtdioksit (S02) kaynaklı sülfat parçacıkları troposfer içinde dağılır. Bunlar güneş ışınlarını yeryüzüne ulaşamadan tuttukla­rından yeryüzü dolayısıyla atmosfer fazla ısınamaz ve atmosferde genel bir soğuma görülebilir.

Bilindiği gibi doğal etmenler arasında sayılan volkanik etkinlikler sonucu atmosfere verilen kül, toz ve bazı uçucu maddeler de aynı nedenle küresel sıc­ aklığı azaltan atmosfer kirleticileridir. Atıklar Sanayileşme ve tüketim artışı ile birlikte gittikçe artan miktarda atık üretilmektedir. Çöplerin gömülmesi veya yakılmasıyla açığa çıkan gazlar da küresel ısınmaya neden olmaktadır.

Çevresel Etkenler Küresel iklim değişimleri; volkanik patlamalar, güneş lekelerinde görülen değişimler, milankoviç döngüleri ve levha tektoniği sonucu kıtaların yer değiştirmesi gibi bir takım doğa olayları sonucu yaşanabilirler. Dünya üzerinde geçmişte meydana gelmiş küresel iklim değişikleri, doğal nedenlerle meydana gelmiş küresel iklim değişiklikleridir.

İklim Değişikliğinin Sonuçları Deniz Seviyesinin Yükselmesi Küresel ısınma ile birlikte, okyanuslar bu fazla ısının %80'ini çekmiştir. Bunun sonucunda deniz seviyeleri 1880'den beri yaklaşık 23 cm yükselirken, bu yükseltinin yaklaşık üç santimi ise son 25 yılda oluşmuştur. Bu rakam, Deniz seviyesindeki yükselişin nedenleri 2 ana madde şekilde açıklanabilir; Isıl genleşme: Suyun sıcaklığı çekmesiyle birlikte, sıcaklığının artması sonucu ortaya çıkar. Son yüzyıldaki deniz seviyesi artışının yaklaşık %50'si okyanusların sıcaklığının artması sonucu genleşerek daha fazla yer kaplamasından kaynaklanmaktadır. Buzulların erimesi: Küresel ısınma öncesinde yaz aylarında bir miktar eriyen buzullar, kış aylarında yağan kar ile eski haline dönebilmekteydi. Fakat küresel ısınmadan kaynaklanın yüksek sıcaklıklar ile yaz aylarında eriyen buzul miktarını arttırmış, kış aylarındaki kar yağışını ise azaltmıştır. Ortaya çıkan bu dengesizlik ise buzullarda gerçekleşen erime sonucu deniz seviyesini yükseltmektedir.

Grönland ve Antarktika'nın buz tabakalarının kaybı: Dağ buzullarında olduğu gibi, artan ısı Grönland ve Antarktika'yı kaplayan oldukça büyük buz tabakalarının daha hızlı erimesine neden olmaktadır. Bu durum da tıpkı buz dağlarının erimesi gibi su seviyesini yükseltmektedir Eğer bir önlem almazsak kutupların erimesiyle evsiz kalan kutup ayıları gibi insanlarda su seviyesinin yükselmesiyle evsiz kalan kutup ayılarından bir farkı olmayacaktır dünyamız su alan bir gemi gibidir ya dünyayı tekrar eski düzenine döndüreceğiz ya da bu gemide boğulacağız.

Aşırı hava koşulları Haziran 2016'da 30 yılın en yüksek su seviyesine ulaşan Paris, Seine nehri taşkınının Bir-Hakeim köprüsü yakınındaki etkisi. (Shutterstock) Dünya'nın atmosferi ısındıkça daha fazla su toplar, tutar ve yağdırır, dolayısıyla hava düzenini değiştirir ve nemli alanları daha nemli ve kuru alanları daha kurak hale getirir. Yükselen sıcaklıklar fırtına, sel, sıcak hava dalgası ve kuraklık dahil olmak üzere birçok felaket türünün sıklığını kötüleştiriyor. Bu olaylar temiz içme suyuna erişimi tehlikeye atabilir, kontrol dışı orman yangınlarını körükleyebilir, mülklere zarar verebilir, tehlikeli madde dökülmeleri oluşturabilir, havayı kirletebilir ve can kaybına yol açabilir.

Daha sıcak ve asidik okyanuslar Endonezya, Limestone Adası yakınlarındaki balık ve mercanlar. Yeryüzündeki okyanuslar, fosil yakıt emisyonlarımızın dörtte biri ile üçte birini emiyor ve şu anda sanayi öncesi dönemlere göre yüzde 30 daha asidikler. Bu asitleşme, su altı yaşamına, özellikle kireçli kabuklu canlılara veya istiridye ve mercan gibi iskeletli canlılara ciddi tehdit oluşturuyor. Hem kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliği hem de kabuklu deniz hayvanlarına ihtiyaç duyan balıklar, kuşlar ve memeliler üzerinde yıkıcı etkiye sahip. Yükselen okyanus sıcaklıkları su altı türlerinin menzilini ve popülasyonunu değiştiriyor ve tüm deniz yaşamının yüzde 25'inden fazlasını destekleyen resifleri öldürebilen mercan ağartma olayına katkıda bulunuyor.

İklim değişikliğinin ekonomiye zararları nelerdir iklim Olaylarının 2016 Maliyeti 129 Milyar Dolar Rapor, aşılması gereken zorlukların boyutuna rağmen duruma olumlu bakmamız için çok net sebepler olduğuna da işaret ediyor. Birçok sektörde iklim değişikliğine neden olan emisyon azaltımlarının ivme kazanıyor olmasının kamu sağlığı açısından birçok yararı olacak. Kanada, Finlandiya, Fransa, Hollanda ve Birleşik Krallık’ta kömürün terk edilmesine dair birçok ulusal taahhüttü de içeren küresel kömür tüketiminin zirve yapması, yenilenebilir enerjinin hızlı yükselişi, elektrikli araçların başını çektiği ulaşım alanında gelişmekte olan değişim başta gelen örneklerden. Bu önlemler hava kalitesinin iyileştirilmesi ve insan sağlığı açısından önemli faydaları da beraberinde getirecek.

Rapordaki diğer bulgular ise gerekli önlemler alınmadığı takdirde, buz sahanlarının çökmesine bağlı deniz seviyelerindeki yükseliş nedeniyle, 90 yıl içinde bir milyarı aşkın kişinin göç etmek zorunda kalacağını ortaya koyuyor. Rastgele örneklem ile seçilen küresel şehirlerin %87’si Dünya Sağlık Örgütü Hava Kirliliği kılavuzunu ihlal ediyor, yani milyarlarca kişi tehlikeli seviyelerde ince partikül maddeye (PM2.5) maruz kalıyor. Bu daha önce düşünülenden çok daha yüksek bir oran. PM2.5 hava kirliliğine maruz kalma oranının da dünya genelinde 1990’dan bu yana %11.2 arttığı görülüyor. Bununla birlikte, 2000 yılından bu yana dünyada havaya bağlı felaketlerde %46’lık bir artış görüldü. İklim olaylarının sadece

İklim değişikliğinin insan sağlığına etkileri Kalp Atış Hızını Değiştirir Yeni bir araştırma sonucunda, yüksek sıcak bir bölgede kalp atış hızının sürekli değiştiği görülmüştür. Ancak sağlık yönünden iyi bir insanın kalp atış hızları düzenlidir ve kalp krizi olma olasılığı azdır. Hava sıcaklığı, sinir sistemini de etkilemektedir. Amerikan kalp derneğine göre sinir sistemimiz vücudun çevreye uyum sağlamasına ve kalbin elektriksel aktivitesine düzenlemeye yardımcı olmaktadır.

Alerjiyi Tetikler Araştırmalar sonucunda artan sıcaklar nedeniyle başta gelişmiş ülkeler olmak üzere yükselen karbondioksit seviyeleri alerjiyi artırmıştır. Yine diğer bir araştırmada ise polen seviyeleri arttığı ve alerjinin de buna bağlı olarak yükseldiği görülmüştür.

Salgın Hastalıklara Görülmeye Başlanır İklim değişikliğinin getirdiği bazı bölgelerde sıcaklıkta ve yağış miktarı artmaktadır. Bu da hastalık yayılımı için koşulların olgunlaşmasına neden olabilmektedir. Böceklerde bu durumdan etkilenerek hastalık yayan organizmayı taşıyarak başka bölgelere giderek o bölgelere de hastalık yayabilmektedirler.

İklim değişikliği nasıl ölçülüyor? Dünya'nın yörüngesinde dönen uydular, meteoroloji istasyonları ve okyanus şamandırası günümüz hava ve iklimini izlemek için kullanılıyor ancak bilim adamlarının iklim değişikliğinin milyonlarca yıl geriye uzanan etkilerine göz atmasını sağlayan asıl şey buz çekirdekleri, ağaç halkaları, mercanlar ve okyanus ve göl çökeltileri gibi doğal kaynaklardan elde edilen paleoklimatoloji verilerdir. Bu bulgular dünya atmosferindeki, okyanustaki, kara yüzeyindeki ve kriyosferdeki (donmuş su) uzun vadeli değişikliklere kapsamlı bakış sağlar. Bilim adamları bu verileri alıyor ve gelecekteki iklim eğilimlerini etkileyici bir doğrulukla tahmin eden detaylı iklim modellerine yüklüyor.

Küresel iklim değişikliği ile mücadele yolunda atılan politik adımlar Küresel iklim değişikliğine neden olan büyük ölçüde insan olduğu için, çözümde insanın elindedir. Yaşanabilir bir dünya için küresel iklim değişikliği ile mücadele hükümetlerin, sivil toplum kuruluşlarının, bilim insanlarının ve toplumdaki tüm bireylerin yerel veya ulusal sorumluluk üstlenmesi gerekir. Hükümetlerarası Küresel İklim Değişikliği Paneli (IPCC) IPCC Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından iklim değişimine insan etkilerini değerlendirmek amacıyla kurulmuştur. Rio Sözleşmesi 1992 yılında Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi iklim değişiminin etkilerinin azaltılması konusunda uluslararası ilk antlaşmadır.

Kyoto Protokolü Rio sözleşmesi hükümetleri bağlayıcı olmadığından dolayı 1997 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde güncellenrek kyoto protokolünü almıştır. 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye 2009 yılında taraf olmuştur. Kyoto Protokolüne 191 ülke ve Avrupa Birliği dahildir. Kyoto Protokolü Amacı Atmosferdeki sera gazlarının oranını ülkeler 1990 yılı seviyesinin %5 altına çekecektir. Fosil yakıtlar yerine alternatif enerji kaynakları kullanılacaktır. Daha az enerji tüketen sistemlere geçilecek 2013-2020 yıllarını kapsayan taahhüt dönemi sonrası, Katar’ın başkenti Doha’da alınan kararla 2020 yılında Sera gazı salımının %18 azaltılması kararlaştırılmıştır.

Paris İklim Antlaşması Paris İklim Antlaşması sera gazı salımını azaltmaya yönelik antlaşmadır. 191 ülke tarafından imzalanmış, 2016 yılında yürürlüğe girmiştir. Amaçları: Küresel sıcaklık artışının 2°C altında kalmasını sağlamak Sera gazı salımını azaltmak Çevreci sürdürülebilir ekonomi politikalarına yer vermek Sivil Toplum Kuruluşları Sivil toplum kuruluşları küresel iklim değişikliğine karşı halkı bilgilendirme, kamuoyu oluşturma ve proje geliştirme gibi amaçları bulunmaktadır.

Küresel İklim Değişikliği İçin Çözümler Evinizin elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya çalışın. Enerjiyi daha verimli kullanarak daha az kaynak tüketmeye özen gösterin. Bitki bazlı bir beslenme benimseyin. Gıda israfını azaltın. Geri dönüştürülebilir malzemeleri ilgili merkezlere götürerek tekrar kullanıma kazandırın. Fosil yakıtlar ve petrol bazlı ürünler kullanmayın. Plastik poşetler yerine yeniden kullanılabilir bez çanta tercih edin.

Küresel İklim Değişikliğinin Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Üzerine Etkisi Biyolojik çeşitlilik canlı organizmalar ile onların bulunduğu ekolojik ortamlar arasındaki çeşitliliği ve değişkenliği ifade eden dinamik bir sistem, ekosistem çeşitliliği ise, bitki, hayvan ve mikroorganizma toplulukları gibi canlılar ile onların ilişki içinde yaşadıkları toprak, su, hava, mineraller gibi cansızların işlevsel olarak karşılıklı etkileşim içinde oluşturdukları dinamik bir bütün olarak ifade edilebilir (Çepel ve Ergun, 2002). Biyolojik çeşitlilik genetik çeşitliliği, tür çeşitliliğini ve ekosistem çeşitliliğini içeren, dünyada canlıların ortaya çıkışından bu yana oluşan önemli tarihsel bir birikimdir. Ekosistemler ise bu birikimin önemli bir bileşenidir. Gerek biyolojik çeşitlilik gerekse ekosistemler dünyanın yaşam destek ünitelerini oluşturarak, ekolojik dengenin bir bütün olarak işlemesini sağlar.

Sürdürülebilir gelişmenin yaşayan temelini oluşturan biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler dünyanın değişimleri karşısında dengelerin yeniden kurulmasına olanak sağlayarak, bu çeşitliliğin önemli bir parçası olan insana yaşamı olanaklı kılar. Geçen yüzyılda biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler, belirgin bir şekilde çevresel ve sosyal bozulmalara yol açan, sürdürülebilir olmayan gelişmeler sonucunda insanlık tarihinde hiç görülmemiş bir düzeyde zarar görmüştür. Yavaş ama geri dönüşümü imkansız olan bu tahribatın başlıca nedenleri arasında yanlış arazi kullanımı, kirlenme, ormanların yok edilmesi gibi antropojen faaliyetlere bağlı olarak gerçekleşen küresel iklim değişikliği önemli bir yer tutmaktadır. Bu faaliyetler ekosistemlerin hem yapısını hem de fonksiyonlarını tahrip ederek, doğal biyolojik dengenin bozulması ile sonuçlanmaktadır. Ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin olumsuz etkilenmesi bazı türlerin yok olmasına, bazı türlerin habitat değiştirmesine veya göç etmesine neden olurken, bazı türlerde de popülasyon artışına yol açabilmektedir. Söz konusu iklim değişikliği doğal biyolojik çeşitliliğin değişime uğraması, organizmaların birbirleriyle ve çevreleriyle olan etkileşimlerinin değişmesi, ekolojik besin halkasında olası kopmalar gibi henüz sonunu tam olarak kestiremediğimiz bir dizi ekolojik felaketle insanlığı karşı karşıya bırakmaktadır.

Türlerin coğrafi kompozisyonlarını değiştirerek biyolojik çeşitlilikte bu güne kadar olağan, doğal küresel kalıpları kıran küresel iklim değişikliğinin ekosistem ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkileri, özellikle su ve kara ekosistemlerinde farklı şekler de ortaya çıkarak, biyolojik çeşitliliğini ve ekosistem yapı ve işleyişini de farklı biçimlerde etkileyebilmektedir.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook