Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Deneme

Deneme

Published by bahattincarav, 2020-05-31 07:24:35

Description: denem

Keywords: deneme

Search

Read the Text Version

MAYIS 2020 SAYI 1 ''Işıyacaksın! Ölüme san yeler kalmış olsa b le...'' Arda Sadıç · At lla Kezek · Ayla Tütüncü · Ayşe Yüksel · Ayşegül Zeren · Bahatt n Carav · Canberk Kesk n · Celal Ülgen · D dem Yavuz D lara Ş mşek · Em ne Gökşen · Fırat Örüç · Gaye Güllü · Gökhan Daş · Gülnaz Kocabaş · Lale Plat n · Mehmet Özdağ · Mehmet E. Sarıtaş Mehmet Ş. Çet n · Melda Karataş · Mel ke Aydın · Mona Aykul · Nur Gercel · Sam B. Küçük · Sel m Derbent · Serp l Çakmak Sevg Uluğ · S mge Keküllüoğlu · Şeyda Eşs z · Tuğçe Yurtsever · Ufuk Kekül · Yasem n Kalaycı · Züleyha Ç te

İç ndek ler EDİTÖRLERDEN MESAJ VAR!......................................................3 18 MAYIS .................................................................................. 4 19 MAYIS .................................................................................. 6 CİNSİYET VE TOPLUMSAL CİNSİYET .......................................... 9 ÇYDD İLE NASIL TANIŞTIM? ...................................................... 10 6 MAYIS ................................................................................... 12 AÇAR YENİDEN BAĞIMSIZLIK GÜLLERİ ....................................... 14 KENDİNE ZOR YETEN İNSANLARIN ÇAĞI ..................................... 15 EBA ......................................................................................... 16 KÜRESEL COVİD-19 SALGINI ...................................................... 18 GÜNGÖR'DE BİR ORTA-LIK ......................................................... 20 DENİZYILDIZI ............................................................................22 GELECEĞİN SÖZÜNÜ GENÇLİK SÖYLEYECEKTİR! ......................... 23 YOLU TÜRKAN'A ÇIKANLAR ...................................................... 24 PANDEMİNİN ÜLKE EKONOMİSİNE ETKİLERİ ................................ 26 DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ SAVAŞLARI ...................................... 28 HALK SAĞLIĞI .......................................................................... 31 ÇAĞDAŞ PERSPEKTİF ................................................................32 GÖBEKLİTEPE BİR TAPINAK MI? ................................................ 34 GELECEĞİN ANAHTARI TEKNOLOJİ ............................................ 35 NEREYE GİTSEK? ...................................................................... 36 DÜNYANIN DEVİNİMİ ................................................................. 38 ŞİİR DURAĞI ............................................................................. 41 BİR DÜNYA KİTAP ..................................................................... 42 3 MAYIS ................................................................................... 43 1 MAYIS .................................................................................... 44

Ed törlerden mesaj var! S zlerden gelen sesler duyar g b y z. Neden bu derg n n adı “TÜRKAN?” cevabımız hazır; Her b r m z saçları güneş n kızıllığıyla yıkanmış b r kahramanın ütop k zanned len dünyasına ek lm ş b rer kardelen tohumlarıyız. Kızıl saçlı kahraman tuttu aydınlığa nanan kalpler n el nden saçtı el ndek b r avuç tohumu dağların yamaçlarına, beton yığınlarının kuytularına, y l ğe susamış gözlere… Ş md o tohumlar büyüdü, ç çek açtı. Umuda karıştı karanlığa hapsed lm ş z h nler. İnandılar. Gelecek ned r b lmeyen nsanlar, aydınlık yarınlara koştular. Heybeler ne doldurdular defterler , kalemler yen den yazdılar daha 14’ünde evl l ğe mahkum ed lm ş kız çocuklarının kaderler n . Mav den zlere açılsa, kıyıda boğulacağını zanneden erkek çocuklarına kend yelkenler n yapmayı öğrett güneş gökyüzünde değ l nançla çarpan yüreğ nde taşıyan kızıl saçlı kahraman. Gar p gel yor değ l m , bu bulaşıcı y l k nsana? B zler bu y l ğ n tohumlarıyız. Sen, kıyıda boğulacağını zanneden o erkek çocuğusun. Sen, kader başkasının el nde oyuncak olmuş o kız çocuğu. İşte b zler kızıl saçlı kahramanın ütopyasına sığındık. Bu masalsı dünyanın ç nde fanuslara alınarak korunmadık. Bedenler m ze dokunulmadı. B zler n kalkanı b l md , sanattı, kalemd ! Bu nançla aldık kalem kağıdı el m ze ve ded k k ; “ Bu koca evren n sah b b zler z. Aynı hevesle ve nançla saçalım tohumlarımızı meçhul yarınlara. İy l ğ bulaştıralım sayfalara.” Ed p CANSEVER b r ş r nde; “Gülem yorsun ya, gülmek B r halk gülüyorsa gülmekt r” d yor. B zler b rl kte gülmeye hasret kalmıştık. Hayd b rl kte gülmeye, b rl kte umut etmeye! 3

18 Mayıs Prof. Dr. Ayşe Yüksel Türkan Hocamızın yokluğunda b r yıl daha ger de kaldı… Hep m z n kıymetl s Türkan Hocamız, bugün f z ksel olarak aramızdan ayrılalı 11 yıl oldu. Dile kolay çok uzun bir süre ama bize öyle gelmi- Biz de, sizin bu mücadelenizden öğrendiklerimizle yor, çünkü siz hem bizde hem de ülkemizin kalbinde Covid-19 hastalığı ve ailelere olumsuz etkilerini yaşamaya devam ediyorsunuz. Medya takiplerde, azaltmaya gayret ediyoruz. O yıllarda cüzzam her gün adınız mutlaka geçiyor, çoğunlukla söylem- bulaşıcı bir hastalık olarak biliniyor tıpkı Covid-19 lerinizin ne kadar doğru olduğu, güncelliğini koru- gibi, erken tanı ve tedavi gerçekleşmez ise, hastayı duğu üzerine ama adınızın verildiği kültür merkezi, öldürmüyor belki, ama neden olduğu sakatlıklarla, cadde, park haberleri de o kadar çok ki. Hep derdiniz yaşamı çok güçleştiriyor, Covid-19 da ölüme neden 'Emek boşa gitmez' diye. Sizin ülkemize, toplumumu- olabiliyor. za verdiğiniz emek de hiç unutulmadı, unutulmaya- Burada en önemli konu toplumun, her iki hastalığa cak. karşı duyduğu korku, endişe, ya ben de yakala- Değerli Hocam, dünyamız altı ay, biz iki ay önce- nırsam, ne yaparım sorularına aranan cevap. Ben de, sinde Corona virüs ailesinden Covid-19 ile tanıştı. İki okuduğum romanlarda, izlediğim filmlerde, biraz da aydır sağlıklı kalabilmek için evde kalıyoruz. eğitimimde öğrenmiştim, cüzzam hastalığını, doğal Sağlıkçılarımızın çok değerli emeğini, fedakarlığını olarak ben de çekinceli idim. Sizin hastalara yakla- görüyor ve izliyoruz. Bulaşıcı bir hastalıkla baş şımınız, bizleri de rahatlattığı için, hastalığı bilim etmenin bilimsel kuralları var onları uyguluyoruz. doğrultusunda öğrenip gelişmeleri izlediğimiz için, İlla ki bilim diyoruz. Bu dönem için de, sizin de gönül rahatlığı ile çalıştık. Ama birçok kişi bizlere cüzzam mücadeleniz tekrar tekrar gözümün önün- hayret ediyor, ‘Bu hastanede nasıl korkmadan ça- den geçiyor. Henüz tıp fakültesi öğrencisi olduğu- lışıyorsunuz?’ diyordu. Siz, hem toplumu, hem hasta nuzda, gelecekte çalışmak için karar verdiğiniz, sa- ailelerini, o kadar doğru bilgilerle eğittiniz ki, top- dece bulaşıcı bir hastalık değil, aynı zamanda dam- lumda var olan korku, damgalanma yıllar içinde galanma nedeni olan cüzzam hastalığı ile müca- azaldı. Hastalık toplumda görünmez oldu, Dünya deleniz, bugün yaşasa idiniz Covid-19 ile mücadele- Sağlık Örgütü size bu başarınız için kutlama yazısı ye, etkilenen ailelere el uzatmanıza neden olacaktı. yazdı. Siz tüm topluma, bilim doğrultusunda hiçbir Bundan eminiz. Biz de, sizin bu mücadelenizden öğ- hastalıktan korkulmaması, bilimin öğrettikleri ile rendiklerimizle Covid-19 hastalığı ve ailelere olum- yaklaşılmasının gereğini gösterdiniz. Bugün de, suz etkilerini azaltmaya gayret ediyoruz. Covid-19 mücadelesi böyle sürüyor, sürmeli de. 4

18 Mayıs Cüzzamla Savaş Derneği var olan lepradan et- tirebilir olduk. Kardelenleriniz de büyüdü, bugün bir kilenmiş kişiler ile ilgilenmeye çalışıyor, çocuklarına, şubenin başkanı, iş dünyasında yönetici, doktor, torunlarına burs veriyor. Bugüne kadar çok sayıda hemşire, öğretmen, mühendis olarak karşımıza çıkı- hasta çocuğu okudu, meslek sahibi oldu, işe başladı, yorlar. Geçtiğimiz yıl sonunda 89650 kez burs vere- ailenin sosyal statüsü birden iyileşti. Doktor, mühen- bildiğimizi gördük. Sizden sonra, yol arkadaşınız dis, hemşire, öğretmen, avukat olan çocuklarımız ol- Prof. Dr. Aysel Çelikel Hocamız da,  ÇYDD Genel du. Anne babaları onlarla gurur duyarken ‘Türkan Merkez, şubeleri ile çok sayıda bağışçının desteği ile Hoca sayesinde’ demeyi asla ihmal etmiyorlar. sizin başlattığınız bu yolda, yılmadan emek verdi. Sı- Covid-19 lu günlerde onlarla iletişimimiz sürüyor, ra bizde, biz de, ben çok okumak istiyorum ama eko- maddi manevi destek olmaya devam ediyoruz. Onlar nomik koşullarım buna yetmiyor diyen hiçbir kız ço- sizin kıymetlilerinizdi, şimdi bize emanetler. cuğu kalmayana kadar çalışmaya devam edi- yoruz, edeceğiz. Burs verirken, çocukla- Değerli Hocam, yirmi yıl boyunca emek rımızın, gençlerimizin bilim ve tek- verdiğiniz Çağdaş Yaşamı Destekle- noloji ile tanışmasını sağlamaya me Derneği (ÇYDD), sizin kaybınız- çalışıyoyoruz. Derneğimizi de 21. yüzyılın koşullarına taşımak ge- Hep m z ndan sonra kuruculuğunu birlikte rektiği ile emek veriyoruz. Si- zinle vedalaşmadan önce, ba- gerçekleştirdiğiniz yol arkada- na söylediğiniz çok değerli bir cümle vardı; ‘ Gelecek daha gü- kıymetl sşınız Prof. Dr. Aysel Çelikel Ho- zel olacak ’. Bu cümle benim en umutsuz olduğum anlarda ener- camızın Genel Başkanlığı’nda, ji kaynağım oldu. Sizi tanımak, birlikte çalışmak, sizden çok şey derd k ; ''Emekbaşarı ile çalışmaya devam et- öğrenmek benim için her zaman o- ti. Şimdi, ben ve arkadaşlarım, derneğimizi, siz büyüklerimiz- boşa g tmez!''den aldığımız bu kıymetli ema- neti yaşatmak, geliştirmek için canla başla çalışıyoruz. Yaşamınız boyunca hep başkalarını dü- nur ve gurur kaynağı oldu. Sizi seviyor şündünüz, sorunun değil çözümün bir parça- sı oldunuz. Sizin emeğinizle, binlerce cüzzam hastası hep yanımda hissediyorum. Işık içinde uyu- yun, emanetleriniz hep korundu hep korunacak. tedavi oldu, sosyal koşullarını iyileştirdi, çocuklarını okutabildi. Eskiden ne yazık ki, bazı öğretmenler ‘cüzzamı bulaştırabilirler’ diye düşünerek hasta ço- cuklarını okula almazken, sizin bıkmadan usanma- dan öğretmenlere hastalığı anlatmanız, çocukları okula kazandırmak için çaba harcamanız hep güzel sonuçlara yol açtı. ÇYDD de 1995 yılında, başlattığınız üniversite öğren- cilerine burs verme ‘Bir Işık da Siz Yakın’ projesi ile okutup mezun ettiğimiz genç sayısı 36005 oldu. 1997 yılında Siirt Pervari’de, on yedi kız öğrenciye eğitim bursu vererek başlattığımız çalışma kurum ve kişi- lerin desteği ile büyüdü, nice nice kardelenler yetiş- 5

19 Mayıs Aylar Tütüncü Mustafa Kemal' n Samsun'a çıkışı... hatçılar, işgal kuvvetlerine yakın olanlar, işbirlikçiler, yurt severlerle görüşmeler yaptı. Geniş çevre edin- Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşından, bağlaşığı mesi planlarını gerçekleştirmek için kolaylaştırıcı o- olan ittifak devletleriyle beraber yenik çıkması, itilaf lacaktı. İttihatçı yeraltı örgütleri aracılığıyla Anadolu- devletlerinin en ağır ateşkes ve barış antlaşmasını ya silah ve cephane gönderilmesini sağladı. Osmanlı Devleti ile yapması, gibi nedenler Mustafa Kemal’in yurdu kurtarma planları yapmasının başlı- İstanbul’da bir- ca etkenleri olmuştur. kaç kabine deği- Ağır maddeler ta- şikliği olmuş, şıyan Mondros tahtta bulunan 6. Ateşkes Antlaşma- Mehmet Vahdet- sının 7. ve 24. Mad- tin, kabine kurma delerini dayanak alan İngiltere, görevini Damat Fransa, İtalya Ana- Ferit’e vermişti. dolu topraklarını Damat Ferit İngi- işgal etmeye başla- lizlere yakındı. mıştı. Mustafa Ke- Vahdettin, devle- mal o tarihlerde Suriye cephesinde tin ve tahtının Yıldırım Ordularını kurtuluşunu İngi- komuta ediyor, İn- gilizlerle çatışıyor- liz himayesine du. Ateşkes antlaş- girmekte bulu- masının imzalan- ması üzerine İstan- yordu. bul'a çağrıldı. 13 İngilizlerin Kara- Kasım 1918 günü İstanbul'a geldi. deniz Ordu ko- Aynı gün düşman mutanı General donanmalarının Milne Londra’ya İstanbul Boğazına gönderdiği mesa- demir attıkları jında “6. Mehmet gündü. Yaveri, donanmalara yaşlı gözlerle bakarken İngilizlerin idare- Mustafa Kemal “Üzülme geldikleri gibi gidecekler,” yi mümkün oldu- diyecekti. 13 Kasım 1918 ile 16 Mayıs 1919 tarihleri a- ğu kadar süratle rasında İstanbul’da kaldı. Bu 6 aylık süre içinde boş ellerine almasını istiyor,” demişti. Sadrazam Damat durmadı. Kendisine yakın gördüğü arkadaşlarıyla, Ferit Amiral Calthorpe’a “Padişahın ve benim yegane hükümete yakın olanlarla, Padişah Vahdettin’le, sad- ümidimiz Allah’tan sonra İngiltere’dir.’’ diyecekti. razam, dahiliye (içişleri) nazırı (bakan), bahriye nazı- İngilizler Batı Anadolu’ya Yunanlıların çıkmasını isti- rı, harbiye nazırı görüştükleri arasındaydı. Eski itti- yordu. Başbakanları Lloyd George’un “Osmanlı İmpa- ratorluğu’nun mirasçısı Yunanistan’dır.” açıklaması Yunanlıların İzmir’i işgalinin yolunu açtı. 6

15 Mayıs 1919’da İzmir İşgal edildi. Osmanlı hüküme- 19 Mayıs tinin işgali sadece protesto etmesi, Mustafa Kemal’in geniş yetkilerle Anadolu’ya geçme planlarını hızlan- Ali Fuat (Cebesoy) Ankara’da görevdeydi. İstanbul’da dırdı. genelkurmaylıkta çalışan arkadaşlarının des- son görüşmeler, onay için Sadrazam Damat Ferit ve teği, İngilizlerin Mustafa Kemal’den rahatsız olmala- Padişah Vahdettin ile yapıldı. Sadrazamı ikna etmek rı, dahiliye nazırı ve sadrazamın ikna edilmesi sonu- zor olsa da emirname onaylandı. Sadrazamın emri ile cunda Anadolu’ya görevlendirildi. Görevini harbiye Yıldız Sarayı'nda padişahla görüştü. Görüşmeyi şöyle nazırı Mustafa Kemal’e bildirdi. Mustafa Kemal’in anlattı. “Salonun penceresinden baktık. Boğazda de- Genel Kurmay başkanı ile görüşme isteği kabul edil- mirlenmiş düşman zırhları vardı. Topları sanki Yıldız di. İstediği yetkileri almasında genelkurmaylıkta ça- Sarayı'na doğrultulmuştu. Vahdettin “Paşa, şimdiye lışan arkadaşları yardımcı olabilirdi. Padişah ve hü- kadar yaptıkların, hizmetlerin tarihe geçmiştir, bun- kümetinin M. Kemal’e verdiği görev; Pontus Devleti- ları unutun. Şimdi yapacağın hizmet hepsinden ö- ni kurma çalışması yapan Rumlara karşı ayaklanan nemli olabilir. Devleti kurtarabilirsin.” demişti. Türklerin ayaklanmasını bastırmak, silah ve cepha- Mustafa Kemal bu sözlere şaşırdı. İngilizlere teslim neleri toplamak, şuralar toplanıyorsa dağıtmak. olmuş, şimdi pişman mıydı? Vahdettin demek isti- Mustafa Kemal Genelkurmay 2. Başkanı Kazım yordu ki “Hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek çaremiz İs- (İnanç) Paşa ile kendisine verilecek geniş yetkiler tanbul’a hakim olanların siyasetine uymaktır.” Sam- üzerinde çalışmaya başladı. sun ve çevresinde ayaklanan Türkleri uslandırır- Görev, 9. Ordu müfettişliği idi. Yapılan eklentilerle sam, Padişahın istediğini yerine getirmiş olacaktım. askeri ve sivil kuruluşlara emir verme yetkisini içe- Bana verilen görev budur. 16 Mayıs’ta hareket etmek riyordu.Böylece Samsun’un doğusundaki birliklere için hazırlandığı sırada Rauf Bey geminin Karade- de komuta edecek, taşradaki valilere de duyuruda niz’de İngilizler tarafından batırılacağı söylentisi bulunabilecekti. Kazım Paşa gülerek yetkilerin fazla olduğunu, Nazırın kabul etmeyeceğini söyledi. Mus- tafa Kemal’in yüzüne bakarak “Bir şey mi yapacak- sın?” diye sordu. M. Kemal “kulağını bana uzat dedi. Evet bir şey yapacağım. Bu maddeler olsa da olmasa da yapacağım.” Kazım Paşa yazıyı Harbiye Nazırı Şa- kir Paşa’ya götürdü. Paşa itiraz etti. Sonra ikna oldu. İmza atmadı. Mühür bastı. M.Kemal duygularını an- latırken “Nezaretten çıkarken heyecandan dudakla- rımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir alem, kanatlarımı çırparak uçmaya hazır- lanmış bir kuş gibi idim.” diyecekti. Samsun’a birlikte gidecekleri komutan ve görevlileri kendisi belirledi. Miralay Kazım (Dirik), Miralay Refet (Bele), Dr. Refik (Saydam) ve birçok asker vardı. Rauf (Orbay) Bey bahriyeli olduğu için istifa edip bir hafta sonra katıl- dı. İsmet (İnönü) Paşa bir süre İstanbul’da kalması- nın uygun olacağını söyledi. 7

19 Mayıs duyduğunu iletti. Bunları göre alarak vapura bindi. medikçe yatışma olamayacağını, Türklerin yabancı Boğazdan çıktıktan sonra Kaptan İsmail Hak- mandasına katlanamayacağını, milli hareketlere kı (Durusu)’ya rotayı değiştirmesini, kı- hak vermek gerektiğini” bildirdi. Bu telgraf yıya yakın gitmesini söyledi. Ban- İstanbul’a başkaldırı idi. Ayrıca; Sam- dırma vapuru 41 yaşında, 47.7 ''Kafes sun’da yetkisi altındaki idari ve as- metre uzunluğunda, 6.83 metre açılmış,önümde keri makamlara yerlerinde kalma- genişliğinde, 4.27 metre yük- gen ş b r alem, ları ve emrini beklemeleri için tel- sekliğinde, 50 beygir gücün- de, 2 kez batmış, yeniden graf çekti. Samsun halkının di- yüzdürülmüş, Pusulası bo- renme duygusunu uyandırmak kanatlarımı amacıyla Büyük Camide miting- zuk bir gemiydi. Hırçın Ka- çırparak uçmaya  ler düzenledi. Anadolu ve Trak- radeniz dalgalarına dayana- ya’da kalmış birliklerle ilişki kur- bilir miydi? Deneyimli Kaptan hazırlanmış b r kuş du. Müdafaa-i Hukuk grupları ara- İsmail Hakkı gemiyi iyi tanı- g b d m.'' sında bağlantı kurmaya girişti. Ra- yordu. Bandırma Vapuru’nun fet Bey’i Samsun Mutasarrıflığı'na yükü ağırdı. Ülkemizin özgürlüğü- (Sancak mülki amirliği) atadı. Samsun- nü, bağımsızlığını, bayrağını taşıyor- da yaklaşık bir hafta kaldı. Havza’ya geçti. du. 19 Mayıs 1919 günü sağ salim Samsun Limanı’na ulaştılar.  Mustafa Kemal Samsun’da uzun süre kalamazdı. 9 Mart 1919’da Rumları korumak için İngilizler 200 ki- şilik asker çıkarmışlar, Samsun ve Merzifon’u kont- rol altına almışlardı. M. Kemal 22 Mayıs’ta İstanbul’a gönderdiği telgrafta; “Rumlar hırslarından vazgeç- 8

C ns yet ve Toplumsal C ns yeYastem n Kalaycı Cinsiyet, kadın ve erkek arasındaki biyolojik (fizyo- Sosyoloji profesörü Nilgün Çelebi bu durumu “Farklı- lojik) farklılığı ifade etmektedir, toplumsal cinsiyet i- lığın temel determinantı olarak görülen se cinslere atıfla bulunan aktüel veya normatif kül- cinsel iş bölümü, erkekleri kamu- türel özel davranış örüntülerini ifade etmekte- sal alanlara bağlarken kadınla- dir. Kadın/erkek farklılığı kalıtımsal ve büyük rın da eş, anne, ev içi işçi ve oranda evrensel olarak belirlenirken kadın- ailenin özel alanına bağla- mış ve böylelikle onların ''Her alandalık/erkeklik ayrımı kültürel olarak belir- lenmektedir ve oldukça değişkendir. yaşam boyu süren tec- rübeleri, karşılaştıkları eş t z!Öncelikle toplumsal cinsiyeti kader hali- olaylar serisi oldukça ne getiren hiçbir sabit kategoriden (kül- farklılaşmış ve ayrı bir sosyal kategori oluştur- Ne eks k,tür, beden, kimlik vs.) söz edemeyiz. Top- malarını sağlamıştır.” lumsal cinsiyetin inşası, bedeni, cinsiyet ve (Çelebi,1990) şeklinde ifade kimlik kategorilerine sabitleyen iktidar iliş- etmektedir. Toplumsal cinsi- yet inşasında özellikle aile ve eği- ne fazla...''kilerinin normatif işleyişi içerisinde gerçekle- tim kurumunun etkin bir rol oynadığı düşünülmektedir. Toplumsal cinsiyet ile ilgili esas şir. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet tartışması, ik- sorun, farklılıklardan da öte kadın ve erkeğin top- tidar ve beden politikaları tartışmasıyla birlikte an- lumsal ilişkiler ağı içinde yalnız farklı değil fakat lamlı bir zemine oturan tarih yüklü bir alandır. 90’lı eşitsiz koşullarda oluşları noktasında toplanmakta- yıllardan itibaren Toplumsal Cinsiyet üzerine kitap- dır. Yapılan çalışmalar özellikle, kadınların kendi lar yazan Judith Butler bu durumu “Toplumsal cinsi- düzlemlerindeki erkeklere göre daha az maddi kay- yet alanının betimlemesi hiçbir surette onun norma- naklara, sosyal statüye, güce ve kendini gerçekleştir- tif işleyişinden önce gelmez ve ondan ayrı tutula- me fırsatına sahip olduklarını göstermektedir ve bu maz” (Butler,2008;27) şeklinde ele almaktadır.  “Cin- eşitsizlik kadın ve erkek arasındaki biyolojik veya siyete dayalı farklılaşma” hemen hemen bütün top- kişilik farklılıklarından değil, toplumsal organizas- lumların örgütlenme dizaynında rol oynayan “başat yondan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, erkek ve öncüllerden” biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Er- kadın tabi olma ve baskın olma ilişkisi içindedirler keklerin ve kadınların aynı şeyleri yaptıkları, aynı ki, bu türlü yapılanmaya patriarşi adı verilmektedir. statü pozisyonlarını işgal ettikleri aynı normlara ita- Bu kavram sosyal ilişkiler hiyerarşisini ve erkekle- at ettikleri hiçbir toplum yapısı yoktur. Pek çok top- rin kadınları baskı altına alabildikleri kurumları ifa- lum kadınlar ve erkekler için farklı faaliyetleri ve de etmektedir. özellikleri salık verir (uygun görmek) ve bunlar, in- sanlar tarafından ‘doğal’mış gibi kabul edilmektedir. Böylelikle, biyolojik farklılıklar kültürel olarak kabul edilmiş cinsiyet farklılıkları ile birleştirilir ve sosya- lizasyon (toplumsallaştırma) sürecinde bu hakim ve başat olan değerler, kadınların kadınsı, erkeklerin de erkeksi olmaları doğrultusunda cesaretlendirmekte- dir. Özetle, toplumsal cinsiyet farklılıkları kadın ve erkeklerin öğrendikleri veya çeşitli kurumsal yapılar içinde benimsemek durumunda kaldıkları farklı rol- lerden kaynaklanmaktadır. 9

ÇYDD İle Nasıl TanıştAırdma Sa?dıç & Ayşegül Zeren Merhaba, ben Arda. Eylül 2016’dan beri Çağdaş Yüzlerini aklıma kazımam gerekiyordu. O gençler ba- Gençlik’in bir parçasıyım. Aslında benim hikayem na ilham oldu. Neden okumam gerektiğini o günlerde gerçekten anladım. Maddi anlamda herhangi bir zor- biraz daha eskiye dayanıyor. 2009 ve 2012 yılları bu luk çekmiyorken, içimdeki manevi ihtiyacı, o motivas- hikayemin çok değerli iki durağı. Ben İzmit’in şehir merkezinden biraz uzağındaki Bayraktar köyünde yonu onlar karşıladı. Bana rol model oldular. Artık ne yapmam gerektiğini öğrenmiştim; okuyup onlar gibi o- doğdum, üniversiteye kadar da bu köyde yaşadım. lacaktım. Veda vakti geldiğinde ben de ileride sizin gibi Bu köyü bazılarımız daha önceden duymuş olabilir; “Köyde Şenlik Var” projesinin yapıldığı ilk köy. ÇYDD olacağım demiştim onlara. Belki inandılar, belki inan- madılar bilemem. Bir çocuğun ufak bir tebes- ile ilk defa 2009 yılında 23 Nisan şenliklerin- sümüydü sadece. Lise yıllarımda hep ak- de tanıştım. Okuldaki bir öğretmenim ar- kadaşımla beraber 23 Nisan’da sergi- lımdaydı ÇYDD. Sosyal medyadan hep lediğimiz Aşuk ile Maşuk oyununu ''Bazen ufak b r takip ediyordum ne yaptıklarını. Ver- izleyince, bizi orada da sergilemek kıvılcım, için dernekteki etkinliklere davet diğim söz aklımdan hiç çıkmıyordu. Lise son sınıfta herkes üniversitede yapmak istediklerini anlatıyordu bir- etmişti. İşte o zaman 50li yaşla- kocaman birine. Benimse aklımda tek şey var- rındaki “teyzeler” ile tanışmıştım. alevlere sebep2012 yılında ilköğretimden mezun dı. Hangi şehirde olursam olayım ben de Çağdaş Yaşamlı bir genç olacaktım. olduğumda ailemde okula en çok Ben de o ailenin bir parçası olacaktım... Tarihlerden 26 Eylül 2016. İstanbul’a gel- oluyor. ''devam eden kişi ben olmuştum. Aile diğim ilk gün. Otobüs Harem Otogarına yakla- şıyordu ve ben yine heyecanlıydım. Ailemden uzakta, üyelerimin tamamı ilkokul mezunuydu. yeni bir hayata başladığım ilk gün. Elimde bavullar, Yani sadece 5 yıl eğitim almışlardı. Köydeki kalacağım yurda nasıl gideceğimi dahi bilmiyorken herkes okumam gerektiğini ve bu köy hayatından aklımda yıllar önce verdiğim bir söz vardı sadece. kurtulmam gerektiğini aşılıyordu bana o yıllarda. ÇYDD gönüllüsü olmak…. Heyecanlıydım; çünkü ilk defa köy dışında bir haya- ta başlıyordum. Şehirde okuyacaktım. Bir o kadar da korkuyordum. Herkes bana okumam gerektiğini söylüyordu ama okumak nasıl bir şey bilmiyordum. Çevremde bana rol model olacak kimse yoktu. Hiç görmediğim bir şeyi deneyimlemem gerekiyordu derken bir gün köye haber geldi. ÇYDD köy okuluna desteğe gelecek, köylülerle vakit geçirecek dendi. Biz de annemle onlara selam vermek için okula uğrama- ya karar verdik. Önceden bir tanışıklık vardı, git- mezsek ayıp olurdu. İşte o gün hayatımda bir dönüm noktası oldu. Bir otobüs dolusu üniversite öğrencisi köy okulundaydı. Benim için hayal ötesi bir şeydi, ilk defa üniversite öğrencisi görüyordum. Onlarca Çağ- daş Yaşamlı üniversite öğrencisi bizle ilgilenmek isti- yordu. Bir hafta boyunca bizle vakit geçirdiler, her akşam okul bahçesine gidip onları izledim. 10

ÇYDD İle Nasıl Tanıştım? Verdiğin sözü tutman gerekiyor Arda dedim kendi- Büyük bir özveri ve ciddiyetle yaşamak lazımdı ve me ve hemen en yakın şubenin yerini öğrendim. Üs- bunun da iyi eğitilmiş, ufuk açıcı, kendini geliştiren, küdar şubeydi, telefonla aradım. Ben gönüllünüz ol- çağdaş ve donanımlı çocuklarla olabileceğini ilke mak istiyorum dedim ve beni şubeye davet ettiler. ediniyordu. Bu düşünceleri ben çok etkiledi. Bu ve Yaklaşık 15 dakika sonra kapılarını çaldım. Şaşırmış- bunun gibi düşünceleri hep hayatımda ilke edindim. tılar, karşılarında elinde bavullarla 18 yaşında bir Zorlu bir okuma süreci yaşadım. Ama hep gelişime genç vardı. O gün benim hikayem başladı. açık, bilim ve teknolojiye ilgili ve çevre bilinci olan 2012 yılında o gençler bir ışık yaktı ve ben o ışıkla bir birey olarak hayatımda yol aldım. Her zaman ba- aydınlandım. Bu derneğe ne yaparsam yapayım öde- na en faydalı olabilecek düşünce topluluklarında ol- yemeyeceğim bir gönül borcum var. Sivil toplumun maya çalıştım ve hayatıma yansıttım, bunun için de bir parçası olabildiğim için, Çağdaş Gençlik’in bir ÇYDD ile tanıştım. Çünkü biliyordum ki birçok kuru- parçası olduğum için o kadar gururluyum ki. Bazen ma göre Atatürk ilke ve devrimlerini koruyan, geliş- ufak bir kıvılcım, kocaman alevlere sebep oluyor. tiren ve çağdaş bir toplum oluşturmak için büyük ÇYDD iyi ki var! bir özveriyle çalışan ve bunu amaç edinen bir ku- rum ve bu aileye dahil oldukça anladım ki ne kadar Merhaba, ben Ayşegül. Nasıl tanıştığımdan ziyade doğru bir karar almışım ve en önemlisi  “Sorunların öncelikle nasıl tanımak istediğimden bahsedeyim. değil, çözümün bir parçası olmak.” ilkesini kendime Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin bir bursiyeri bir ilke saymışım. Ben kadın ve erkeğin eşit olmadığı olarak değil de bir kadın olarak şöyle başlamak isti- bir toplulukta büyüdüm. Kız çocuklarının doğrudan yorum. Yüzyıllardır kadın; çalışkanlığın, bilgeliğin ve veya dolaylı eğitiminin kısıtlandığı bir yerdeydim. azmin bir simgesi olarak süre gelmiştir. Birçok sa- Kendimi bir şekilde geliştirip diğer bireylerle eşit bir vaşta Anadolu kadınında bulunan cesaret, ne paha- konuma getirmeye çalıştım ve bunun imkansız ol- sına olursa olsun vatanını koruma inancı, azmi ve madığını biliyordum. Bir kez isteyince yapılamaya- üstün zeka göstergesi ile karşımıza çıkmıştır. Günü- cak ulaşılamayacak yerlerin olmadığını anladım. müzde ise kadın aşağılayan sisteme karşı omuz o- Kızların da okuması gerektiğini bir erkekten farklı muza vererek emin adımlarla ilerlemektedir. Kadı- olmadığımı konu eğitimse bu özveriye sahip olduğu- nın birey olarak var olduğu, istismarların olmadığı, mu hep hissettim. Bulunduğum çevrede farklı oldu- hür ve bir kadın olarak bağımsız bir toplumda yaşa- ğumu biliyordum okumak, ilerlemek ve bir şeylerde mak tek gayemiz. Kadınların değer görmediği bir öncü olmak hep istedim. Her ne kadar zorlu bir sü- toplum ve zaman da Türkan Saylan’ın düşünceleri reç olsa da ben okumayı seçtim. Biliyorum daha gör- beni derinden etkilemiştir. Onun için yaşam şakaya mem keşfetmem gereken yerler var. Bu doğrultuda gelmezdi. yanımda olan maddi ve manevi desteği olan ÇYDD ile tanıştım. Öncesinde görmediğim eğitimi bana sağ- layan ve her gidişimde beni sıcak karşılayan gözler gördüm. Bu zaman zarfında sadece bizim iyi bir eği- tim almamız ve ilerlememiz için çaba sarf ettiklerini gördüm. Hiçbir menfaat gözetmeden daha çağdaş bi- reyler oluşturmak istediklerini anladım ve bunu a- maç edindiklerine şahit oldum. İşte benim ÇYDD ile tanışma hikayem bu... 11

6 Mayıs Gülnaz Kocabaş 9 Şubat 1972 Cuma günü, okuldan çıkıp Arnavutköy’de oturan dedemler n ev ne g tt m. Otobüs durağında ben bekl yor olmaları şaşırtıcıydı. Beni beklemelerinin nedeninin evlerine çok yakın Aynı radyo bize bir cumartesi günü üç gencin idam bir yerde bodrum katındaki bir eve yapılan baskında edildiğini söylüyordu. Sanki o cenazeler bizim evden Ulaş Bardakçı ve arkadaşlarının öldürülmesi olduğu- çıkmıştı. TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) de ak- nu öğrenecektim. Bütün aile her gün radyodan ha- tif çalışan edebiyat öğretmeni babam, onlar için yazı- berleri dinliyor, Deniz ve arkadaşlarının durumunu lar yazıyor, bunları dergilere gönderiyordu. Hala öğrenmeye çalışıyorduk. Radyo deyince o zamanlar tam çözemiyordum. Niçin, ne yapmışlardı? Bu kadar özel radyo olmadığını devletin (TRT) radyosu oldu- genç ve güzel insanlara niçin kıymışlardı. ğunu söylemeliyim. Ömrünün 27 yılını Amerika da Ankara da yaşamaya başladıktan sonra bazen 6 Ma- geçirmiş olan dedem, yedi dilde konuşabilmesine yısta bazen de 7 Mayısta onları mezarlarında ziyaret rağmen okumayı ve yazmayı çok iyi bilmediği için ettim. 7 Mayısta gittiğim bir gün onlar için yazılmış gazetede sökemediği yerleri bana sorar, bende İngi- notlar buldum. Bu notları ÇYDD Ankara şube başka- lizce ödevlerimi ona yaptırırdım. Gazetede anarşist nı rahmetli Av. Gülsen Daldal gördüğünde bana diye tanımlanan gençlerin durumunu öğrenen de- “bunlardan bir derleme yapıp yazmamı” önerdi. Bir dem, onların gerçek yurtseverler olduğunu anlatırdı. ziyaretimde sigaralar içilip ters olarak mezarlarına Gazete, radyo ve ailem sayesinde 13 yaşında tanıştı- dikilmişti. Ben temizlemeye çalışırken ziyaretçiler- ğım bu yurtseverlerin niçin savaştıklarını anlayabi- den biri bu “Deniz’in istediğiydi” dedi. Deniz Gezmiş, lecek yaşta değil- dim. Hayalimde özellikle işçilerin içti- onlarla ta- ği ve filtresiz olan nışmak ve “Birinci” sigarası eve getirip içiyormuş. saklamak vardı. 12

6 Mayıs Ancak idam edilmesine dakikalar kala son isteği ola- Üç fidan darağacında biten cinayete kurban git- rak bir tane “Samsun” sigarası istemiş. Samsun o za- ti. Onlar hak dedi, halk için dedi, insanca yaşam dedi, manlar Birinciye göre oldukça lüks bir sigaraydı. Bu özgürlük dedi. 68 kuşağının tarihe yazılmış kahra- nedenle her yıl Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının me- manları, liderleri oldular. Neredeyse her ailede Deniz zarları başında yapılan anmalarda mezara samsun adında bir ya da birkaç kişi var. Gönüller onların u- sigarası yanar vaziyette bırakılırmış. nutulmasını istemedi. Deniz, Yusuf, Hüseyin isimleri ÇYDD Ümitköy Çayyolu Şubesinde her 6 Mayısta, çocuklara, torunlara kondu. İdamları sırasında ilme- Gençlik Birimi etkinliklerinde anma yapılır. Bunlar- ği boyunlarına geçiren celladın, idamları için meclis- dan birinde ben konuşma yaparken ön sıralarda otu- te ellerini kaldıran vekillerin, dönemin adalet baka- ran eczacılık fakültesi öğrencisi bir genç kız ağlıyor- nının, hâkim, yargıç ve savcıların adını hatırlayan du. Bu yaşta, bu yürekteki acı, hiç tanımadığı, hiçbir var mı? Deniz’in parkası, postalı, yarım kalan sigara- bağı olmayan üç genç için nasıl da gerçekti. Tıpkı sı… “Kitaplarımı kardeşime bırakıyorum. Kendisine şairin dediği gibi; özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını isti- Şenl k dağıldı b r acı yel kaldı bahçede yalnız yorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğ- raşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.” Deniz’in O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız idam öncesi yazdığı mektubunda kardeşi Hamdi’ye mirası ve vasiyeti bunlardı. G tt dostlar şölen b tt ne esk heyecan ne hız Yalnız kederl yalnızlığımız da sıralı sırasız… Ulucanlar Cezaevi Ankara’nın tam ortasında tarihi bir yapıdır. Şimdi müze olan bu binanın arka avlusu- na kurulan üç dara- ğacı Türkiye’nin yakın tarihinin yüz karasıdır. ''Zamanın “Üçe üç” diye idamları gündüze çaldığı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, onaylayan- \"Bilekleri zincire vurabilirsiniz ama düşün- lar mezar- larında ra- b r şafak, lkbaharı celeri asla\" diyorlardı. O zamanlar onların hat ediyor- mücadele biçimini eleştirenler de oldu. An- lar mı aca- sonbahara çev rd cak onlar bu ülkeyi,  canlarını verecek ka- ba? Anamız dar seven, yurtseverlerdi. Ülkelerine olan dediler ana- 6 Mayıs!'' sevgilerinde, inandıkları dava uğruna mü- lara kıydılar, cadele etmede, direnmede ve teslim olma- evlatlarımız de- makla gençlere örnek oldular ve olmaya de- diler canlara kıydı vam ediyorlar. Bu yurtsever gençleri okuya- lar. rak tanıyın, unutmayın. G tt vades z, gencec kken, Y ğ tken, güzelken, ncec kken Ölüm, adın kalleş olsun! 13

Açar Yen den Bağımsızlık Güller Celal Ülgen I II Evren n koca g z ,  Gözler nde kanav çe  nsanların, Açar mı yed veren bağımsızlık güller ? Toprak b z mse, su b z mse, Karabulutlarca s l nen  Ve de sonsuz kanı mav l kler n Tutsak, açılmıyor sabahlara  B r adı Mustafa Kemal  B l nmed k sabahlar ışığında S ns uykusunda karanlıkların Öbürü Den z, Yusuf, Hüsey n. Gün gel r su yürür kavaklara Soylu b r d ren şt r arka bahçes kentler n. B z mle y l kler n yeş l f l z N ce s lahlı gücü kara öfkeler n Yakut ırmaklardan süzülen su Geçemem şken Çanakkale’y , Ardında değ l z dem r parmaklıkların Açıyor bağımsızlık güller yen den Kötü b r yoksulluk kapımızda  Özgür de değ l z. Tükenmez  Mustafa Kemaller n ordusu İç çek şler n  tutsak yüzü  Beyaz bayrak çek yor ortasına düşler n. Yoksulluk en büyük düşmanı er nc n Gökkuşağı  sarmalayan çevrem zde B r adı Mustafa Kemal  özlemler n. Yazılıyor coşkun sulara, İstanbul    8 Temmuz 2001 Savaşan k md oysa uğruna Kurşun kalem le kırık öyküler Tadılmamış sev nçler n. B r uzun yürüyüştü  oysa Haz ran IV B r yurt k : Ve de N san, dalgalanması koca den zler n Her gülü damak tadı özgürlükler n. B z tutsak kılan  bu soysuz duruş, D nle senfon s n kuytu  köşeler n Tüken r; yen türküsü le Mustafa Kemaller n. Bu l r ses ,  bu eşs z ezg Ayak ses d r özgürlüğün,  Sunuyor usu... S ns ve düşman ve kalleş İstanbul    7 Temmuz 2001 Dağların  yaman soluğu Bu  olsun adı tesl m yetler n. III Dalgaların çılgın dansı B r taş atsak dalgalanır den zler. B n b r ç çeğ n kokusu Sudak z daha syancı b zden. Bu s ns güç, bu yaban stenç Sunuyor usu... H çb r es n almadık mı  Sürüyor  önces nden tar h n Yusuf’tan, Hüsey n’den, Den z’den.. Tanımsız tutsaklıklar çoğaltıyoruz. Dalda açan lk tomurcuk B r adı Mustafa Kemal  özlemler n. Yeş l otların  süsü, İşgal m , sömürü mü ? Adı konulmadık,  Aynalar mı b z tutsak eden ?  İç nde sürgünler n Esen yel n ret türküsü Kahred şler ç zerken ufkumuzu. Sunuyor usu.... S ns ve düşman ve kalleş… Bu onursuz yaşam, kokuşması düzen n Satıyor b r pula varsıl düşler m z İstanbul   10 Temmuz 2001 Er nçler  son kozunu oynuyor   El nde şeytansı d ş l kler n Ey esen şaşkın rüzgar, ey esk l başkaldırısı evren n Sen n de söyle  varsa  tutsak düşler n. Beklenmed k sabahlar ışığında Gün olur su yürür kavaklara, G zl d ren şt r yoksul varoşları kentler n. Mav b r başkaldırı, sadece Den z. Bağımsızlık ç n uyanırken yen den  Çığlıklar kovamaz umarsızlıkları Yen lmez güç ç m zde saklı Tutalım  el nden yaşlı tar h n. Orada saklı ş fres özgürlükler n. Düşler m z açıyor sardunyalarla Onur k mde kalır Sardunyalar (olsa da)  açma yasaklı. Özgür olmazsa başın. Sus, ağla ya da bağır, Tüm ç çekler n g z l d l Duymaz küreselleşme çılgınları. Yeş l ormanların sonsuz tutkusu Ver el n kutsal uğraşına bağımsızlığın. Elbette b z mle erdem savaşında   Mustafa Kemaller n ordusu. Bağımsızlık güller   açar yen den. Küresel yutuyor çok uluslu bulutlar Sulayınca düşünceler her akşam, Yağlı s reng lekelerle Katarak b raz Mustafa Kemal Budanmış daha gür ulaşır yarınlara  Ve de utanmaz şb rl kç ler Alır başını gül çığları, büyür de büyür... Alıp yedeğ ne bağnazlıkları Ş ş n yor ğret mutluluklardan. İstanbul   6 Temmuz 2001 14

Kend ne Zor Yeten İnsanların ÇağıZüleyha Ç te İht yaçları kap tal zm n bel rled ğ kurulu düzen çer s nde nsan; geleneksel köhne nanışlardan ked ye b ç len ‘’nankör’’ sıfatını üstlenerek beklent ler karşılamakta güçlük çeken b r b rey hal ne gelm şt r. Düşünüyorum öyleyse varım yerine üşeniyorum öy- Çünkü taşıdığı garantörcü ihtimaller ağırlık yaparak leyse yarın anlayışına bürünerek Oblomovvari bir kişiyi hedefinden saptırır. Bu sapmanın bir diğer ne- distopyada sıkışıp kalmıştır. Bu noktada distopik bu deni ise dünyadaki büyük değişimde ufak da olsa bir insan profili kendi psikolojik, sosyolojik, ekonomik parça yaratabilecek olan, insanların benliklerinde vb. ihtiyaçlarını gidermede zorlanarak, kendisine ye- yapmadığı değişmezliklerdir. Bertrand de Jouvenel’in tebilmeyi amaçlamıştır. Aslında distopik sistem bire- düşüncesinin temelinde, insan doğasının ikili kavra- yi istemeden kendisiyle yakınlaştırmış ve mutluluğu ması yatar. İnsanın kendisini ve çevresini değiştirme yakalayabilmesine mahal vermiştir ancak bu nokta- yeteneği vardır. Öyle ise neden değişmezlik? Belki de da devreye bireyin tatminsizlik anaforu girer ve bir krizin beklenilmesindendir. Atilla Erdemli’nin kendisiyle salt mutluluğa ulaşamama kaygısına dü- sözleri ile;‘’Kriz, gelişmenin en temel kaynağıdır. Gü- şer. Garantörcü yapısı her zaman bağımlılık duyaca- nümüzde bilimler ve felsefe çağa yayılan, tek tek ya- ğı diğer özneleri cebinde bulundurmasını önerir. Bu şamaları doğrudan ya da dolaylı etkileyen bir krizin durumda birey bir roketse eğer fişeklendiği sistemin merkezinde bulunuyorlarsa, bu, yeni bir başlangıcın boşluğunda içerisinde kendi mutluluğunun yer aldı- için için hazırlandığını düşündürmektedir.(…)Böyle ğı gezegenini teğet geçer. durumlarda insanlar bıkkınlıkla durup, kendilerini avutup oyalayacak ve zamanı sıkıntısız geçirecekleri kaçışlara girebilirler. Oysa bireye düşen, beklemek- ten öte bilgiye inançla bağlanıp uğraşmaktır. Yani tam da felsefe yapacak zamandayız.’’ 15

EBA Mona Aykul Uzaktan eğ t m le öğrenc lere yakınlaşab ld k m ? Tüm dünyanın mücadele ett ğ b r v rüs sebeb yle tüm nsanlığın yaşantısı değ şt ; Cov d le b rl kte tüm alışkanlıklar ve düzenler altüst oldu. İş yerleri kapandı, ofisler eve taşındı, insanlar eve ması kurmaya alışmış, belki hayatında hiç dijital bir kapandı ve endişeli bir süreç başladı. Bir eğitimci ise- ders aracı kullanmamış nice öğretmenler hayatların- niz kriz anlarında aklınıza ilk gelen soru genellikle, da yepyeni bir kavram ile tanıştı ‘‘Uzaktan Eğitim’’. şimdi öğrencilere ne olacak sorusudur. Çünkü öğret- menlik gönülden yapılan bir iştir, Covid-19 süreci EBA (Eğitim Bilişim Ağı) üzerinden uzaktan eğitimin bize ülkemizde bu durumun gerçekten de öğretmen- yapılmasına karar verildikten sonra, EBA TV ile de lik mesleğinin gönülden yapıldığını örneklerle gös- dersler televizyon aracılığıyla devam etti. Çok kısa termiştir. sürede yoğun bir çalışmanın sonucu olarak eğitimci- ler tarafından ders anlatım videoları çekildi ve tüm Türk Eğitim Derneği'nin (TED) düşünce kademelere bir ders programı verildi. bu nok- kuruluşu TEDMEM, \"Corona Günleri- tada Televizyonun tercih edilmesi eğitim- nde Eğitim Analizi\" raporunda Ni- deki fırsat eşitsizliğinin önüne geçmek san ayı başından itibaren okul ve teknolojik erişimi olmayan öğren- öncesinden yüksek öğretime ''Geleceğ m z cilere de derslerini takip etme ola- kadar 193 ülkenin okulları gençlere emanet nağı sunmuştur. Ders içerikleri kapattığını bu durumdan ve paylaşımlardan dolayı belirli dünya çapında etkilenen öğ- tartışmalara sebep olmuş olsa da, renci sayısının 1 milyar 724 ve eğ t m b r EBA TV öğrencilere eşit bir şekil- milyonu aşkın olduğunu be- ülken n en güçlü de eğitim vermek için çok doğru lirtmiştir. Ülkemizde resmi o- ve olumlu bir adım olmuştur. Bu larak açıklanan ilk Corona virü- aşamada özellikle merkezi bir eği- sü vakasından sonra gözler Milli kaynağıdır.'' tim sistemi ile sürecin yönetilmesi Eğitim Bakanlığı'na çevrildi. 16 Mart dünyadaki bir çok ülkeden farklı ted- 2020 tarihi itibariyle tedbir amaçlı ola- birler almayı kolaylaştırmıştır. Buna ek rak 30 Mart'a kadar 2 haftalık bir tatil ilan olarak öğrencilerle çeşitli dijital araçlar kulla- etmiştir, daha sonrasında ise eğitime uzaktan devam narak öğrencileriyle buluşmak için çabalayan binler- etme kararı alınmıştır. Tabi bu  karar aynı zamanda ce öğretmenin ve okul yöneticilerinin çabaları da ek- Türkiye’de örgün eğitim alan 18 milyon 108 bin öğ- lenmiştir. Yazının başında belirtildiği gibi bir eğitimci renciyi ilgilendiren, üstelik sadece öğrencileri değil önce öğrencim ve öğrenimi diye düşünür; bu bağ- aynı zamanda tüm eğitimcileri ve velileri de yakın- lamda çözümler aranmaya başlandı, örneğin bu sü- dan ilgilendiren bir karar olmuştur. Dolayısıyla bu reçte sosyal medya çok aktif bir iletişim kanalı hali- noktada süreci çok doğru yönetmek ve iyi bir acil ne geldi. Aynı anda yüzlerce öğretmenin katılımıyla eylem planı geliştirmek elzem bir konu haline gel- eğitimler ve paylaşım toplantıları dijital platformlar miştir. üzerinden düzenlenip eğitim çözümleri, dijital araç- lar ve fikirler paylaşıldı. Bu süreçte öğrencilerin en Peki ülkemizde eğitimde bu acil eylem planı nasıl uy- azami miktarda öğrenme kaybı yaşaması için herkes gulandı? Türk eğitim camiasının çok büyük bir sınav elini taşın altına koymak zorundaydı, eğitim camiası verdiğini ve hala bir çok konuda sınandığı gerçeğini birlik olmanın güzel yönlerini keşfetti. göz ardı etmemek gerekir. Sınıfta öğrenciyle göz te- 16

Peki eğitimin hedef kitlesi olan öğrenciler bu süreçte EBA ne yaşadı? Kuşkusuz ki bu süreçte en çok öğrenciler psikolojik olarak durumdan etkilendi, evde kalmak ğitim sektöründe çalışanların daha yakından şahit zorunda oldukları süreçlerde uzaktan eğitim yoluyla olduğu pozitif bir değişim rüzgarı esmektedir. öğrenimini sürdüren öğrenciler için uyum sağlama Gerek Milli Eğitime bağlı çalışan eğitimciler gerekse süreci kolay olmadı. Buna ek olarak ülkedeki öğren- ilgili Milli Eğitim İl Müdürlükleri bu süreçte oldukça cilerin sosyoekonomik farklılıklarını da göz önünde aktif çalışmalar ve katkılar sunmaya devam etmek- bulundurursak kimi öğrenci için bu süreç çok daha tedir. Öğretmenlerin dijital platformlarda çok yoğun zorlayıcı oldu. Eğitimde fırsat eşitsizliği başka bir olarak çeşitli oluşumlarla bir araya gelmesi ve bu sü- isimle öğrenciler arasındaki dijital uçurumlar çok reçte akademisyenlerle birlikte bilgi paylaşımlarında fazla açıldı, Anadolu’da ve köylerde öğrenim gören bulunması, iyi örnekleri paylaşması ve kendilerini öğrencilerin mağduriyetleri arttı. geliştirmek için çok çabaladıklarını söylemek müm- Örgün öğretimdeki bu değişimin tabii sınav boyutu- kün. Elbette eleştirilecek çok konu ve karar buluna- nu da göz ardı etmemek gerekir. LGS ve YKS sınavla- bilir, ancak Pandeminin ortasında söz konusu bu ül- rının öğrenci üzerindeki psikolojik baskısına ek ola- kenin geleceği olan öğrenciler mevzubahis olunca, rak belirsizliklerle dolu bir hazırlık süreci de eklen- eğitimin niteliğine ve eğitimde fırsat eşitliğine odak- miş oldu. Türkiye’de sadece bu yıl yaklaşık 2 milyon lanmak gerektiğini söylemek yanlış olmaz. Bu alanda 500 öğrenci YKS sınavına girmeye hazırlanırken, 1 özellikle STK’ların mağduriyet yaşayan öğrencilere milyon 600 kadar öğrencinin de LGS sınavına hazır- sağladıkları destekler ve uzaktan eğitim sırasında lanırken sınav tarihlerinin bilim kurulunun kararla- sosyal alanda yaşanan sıkıntılara da çözümler üret- rı doğrultusunda ancak Mayıs ayı içerisinde netleş- meleri, STK’nın ne denli önemli bir oluşum olduğunu mesi ve YKS sınav tarihlerinin öne çekilmesi, öğren- hatırlattı bize.  Bugünlerde normalleşme sonrası eği- cilerin bu süreci yönetmesi anlamında zorlanmaları- tim için planlamalar yapılırken, yeni eğitim öğretim na sebep olmuştur. Bu noktada özellikle PDR (Psiko- yılı nasıl olacak soruları sorulmaya başlanırken, bu lojik Danışmanlık ve Rehberlik) birimlerine büyük soruların odağında öğrenciyi ve öğrenme deneyimi- bir rol düşmüştür. Sınav konularının sadece birinci ni, tabii bir de eğitimde fırsat eşitliği gibi kavramlar dönem konularıyla sınırlandırılması ve sınav süre- üzerinde durmak gerekir. Geleceğimiz bu gençlere sinin uzatılması bu anlamda öğrenciler için bir ko- emanet ve eğitim bir ülkenin en güçlü kaynağıdır. laylaştırıcı olmamıştır, lakin belki de maske ile sına- Her öğrenciye bu fırsatı tanımak ve kendini geliştir- va girecek milyonlarca öğrencilerin bu şartlar altın- mesi için ister uzaktan ister yakından bu eğitime eri- da sınavları tamamlaması kolay olmayacaktır. Eği- şim ve ulaşım hakkını vermeliyiz. timciler ve aileler olarak temennimiz öğrencilerin bu şartlar altında emeklerinin karşılıklarını her şeye rağmen almalarıdır. Bu aşamada uygulama ve plan- lamanın da yine altını çizmek ve öğrencilerin psiko- lojik durumlarını mutlaka göz önünde bulundurul- ması gerekir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un aka- demisyen ve eğitim bilimci olması sebebiyle son dö- nemde MEB alanında doğru kararların ve güçlü ça- lışmaların olduğunu söylemek mümkün. Özellikle e- 17

Küresel COVİD-19 SalgınıCanberk Kesk n Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyayı et- Sosyal hayata etkisi en yoğun olarak eğitim öğretim kisi altına alan Korona virüs salgını aslında bütün hayatında ciddi şekilde görülmüştür. Eğitim öğretim Dünya’yı ve bütün Dünya sistemlerini etkiledi. alanlarının senelerdir başarmaya çalıştığı dijital dün- yaya dönüşü çok kısa bir süre içerisinde bizlere ya- Şu anki uluslararası sisteme baktığımız zaman rea- şatmıştır. Öğrenciler ve öğretim üyeleri bu sisteme lizmin etkili olduğunu ve aslında anarşinin yani oto- istemese de entegre oldu. Son alınan kararla sınavla- rite yokluğunun hakim olduğunu görmekteyiz. Bu rın da online bir sistem üzerinden yapılacak olması sistem iş birliğinden ziyade çatışmaları, dayanışma- da ilerleyen yıllarda yapay zeka, dijital dünya, yazı- dan daha çok yalnızlaştırmayı öngören bir sistemdi. lım alanlarının ne kadar önemli olacağını gösterdi. Bu sistem de özellikle gelişmekte olan ülkeler ciddi bir kargaşa içinde kalıyor ve bu ülkelere baskı ve Dijitalleşme sadece eğitim alanında mı oldu? Elbette ambargo fazlasıyla uygulanabiliyordu. Şimdi içinde hayır, bu süreç dernek, vakıf, bakanlar kurulu dinle- bulunduğumuz bu durum bizleri ne yönden nasıl et- meksizin neredeyse bütün yapılara dijitalleşmeyi öğ- kileyecek sizlerle fikirlerimi paylaşmaya çalıştım. retti. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak top- lantılarımızı, eğitimlerimizi, faaliyetlerimizi online Öncelikle ekonomik bakımdan bakacak olursak Dün- olarak sürdürdük ve devam ediyoruz.  Yani aslında ya üzerinde etkili olan ancak yavaş ölümüne devam ülkemiz dijital dünyayla biraz daha barıştı. Toplu- eden Neo-Liberal ekonominin çöküşünün daha da mun en temel yapı taşı olan aileler evde kalmaları hızlanacağını düşünüyorum. Ülke ekonomileri en zorunlu kılındığı için bunun iki yanlı etkisi oldu diye dev lobiler de dahil olmak üzere çöküş yaşadı. Pet- düşünüyorum.  Biri aile bağlarını güçlendirmiştir di- roldeki ciddi düşüş, borsalardaki kayıplar, The Bank ğeri ise tam tersi olarak şiddeti ve yalnız kalma iste- of America’nın yaptığı açıklamalar ve ülkelerin temel ğini arttırıyor. Bunlardan bağımsız olarak özellikle gıda ürünlerindeki fiyat artışlarını da hesaba katar- sosyoloji de çok kullanılan McDonalds’laşma kavra- sak bu ekonomik modelin yeni alternatife ihtiyaç mının güç kaybettiğini, insanların kendi evlerinde duyduğunu söyleyebiliriz. Devletlerin başta sağ- lık ve gıda olmak üzere temel sektörlerde kendilerine özgü ekmek veya besin yapmayı ithalat yerine tekrardan devlet üretimine öğrenmesinin organik yaşama geri dönüş geçeceğini ve ihracatı belli bir miktarda özlemini arttıracağını ve gelecekte orga- nik tarımın ciddi yükselişe geçeceğini ''H çb r şeydüşüreceğini ülke stoklarında daima düşünüyorum. Bu salgında toplumun arasındaki dayanışma güdüsünün ve bir acil durum paketi saklayacağını evlerinde kalan özellikle küçük yaş- taki çocukların da gelecekte meslek esk s g bdüşünüyorum. Ayrıca tamamen bir seçimine ve hayat tarzına yansıma ya- pacağı aşikâr olacaktır. Siyasal organi- Keynesyen politikası olmasa da kısmi zasyonlardan ziyade toplumların sivil top- olmayacak.''olarak kamu yararına çalışma ve halk lum kuruluşlarına güveni artacaktır. Bu sa- yede Dünya Sağlık Örgütü, Greenpeace, UNICEF gibi sağlığını gözetmenin önemli olduğunu küresel yapılar muhtemelen bu salgından daha güç- önümüzdeki süreçte görebiliriz. Küresel lü çıkacak diye düşünüyorum. Ve artık daha temiz organizasyonlardaki ekonomik yardımlaş- çevre isteyen ve dikkatli olan bir yapı ortaya çıka- manın da (özellikle Avrupa Birliği) büyük ölçüde cak. azaldığını söylemek mümkün. Bunlara ek olarak IMF'nin son açıkladığı kredi destekleri ve ekonomik kaybın yüzde üç gibi bir rakamda küçülme tahmini- nin ülkeleri daha sıkı bir tedbirlere yönlendireceği görülebilir. Bu kadar büyük bir salgının elbette ciddi bir sosyal yankısı olacaktır. 18

Küresel COVİD-19 Salgını Konuyu siyasal açıdan ele alırsak ilk olarak şunu bil- Bu nedenledir ki artık siyasal partiler de değişime meliyiz ki bu salgın şu an ki uluslararası sistemin ça- uğrayacaktır. Özellikle Avrupa'da Yeşillerin ve Sos- tışmacı hali ile çözülemez. Her alanda iş birliği, daya- yal Demokratların veya Solun yeni ve iyi bir prog- nışma ve yardımlaşma ile çözülebilir. Irksal ve ideo- ram ile güç kazanabileceğini, sağ muhafazakâr ke- lojik bütün sistemlerin ötesinde süreç bitene kadar simlerin ise güç kaybedeceğini tahmin ediyorum. Bir devletler ve aktörler sürece yalnızca insani göz ile örneği İngiltere'de yaşanan Başbakan Boris John- bakmalı ve ona göre davranmalıdır. son’ın hatalı tutumu ile halk seçimden yeni çıkmış Sürecin içerisinde bugüne kadar küresel olaylara li- iktidarı; Sosyalist İşçi Partisi’ni yenmiş muhafazakâr derlik yapan Amerika Birleşik Devletleri bu özelliğini kanada güvenini yitirebilir. tutunduğu tavır ile kaybetmiştir. Bugün yaptığı açık- Bunların haricinde aslında Türkiye’de gözlemledi- lamayla birlikte de Dünya Sağlık Örgütüne maddi ğim bir durum var ki o da halkın artık yarasında yardımı keseceğini açıklamıştır. Ayrıca ABD'de virü- derman bulacak yerlere yönelecek olmasıdır. İdeoloji sün kontrolden çıkması, liderliğini kaybetmesinde ayrımı yapmaksızın halk güven duyduğu insanları etkili olmuştur. Bu da artık küresel çapta önce Ame- görmek istiyor. Mesela muhalefetin sahip olduğu be- rikan bakış açısına zarar vermiştir. Bunların aksine lediyelerden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı virüsün ortaya çıktığı yer olan Çin virüsün ortaya Mansur Yavaş’ın çalışmaları büyük takdir topladı. çıkmasını saklamasına rağmen bunu unutturmuş ve Ama iktidar kanadından sağlık bakanı Fahrettin Ko- aslında virüs ile nasıl mücadele edileceği yönünde ca da gerek açıklamaları gerekse takındığı tavır ile dünyaya öncülük etmiştir. Çin bulunduğu konum iti- takdir topladı, demek ki halk artık eskisi gibi duygu- bari ile gelecekte daha da güçlenecek ve büyüyen sal değil de daha çok fayda esaslı hareket edecek. ekonomisini güçlendirecektir. Bu da bence yapıların Uluslararası ilişkiler öğrencisi olarak es geçmeden çift kutuplu siyasi dünyasını oluşturacaktır. Yani de uluslararası düzlemde realizmden aşırı bir kayma ABD ve yanında yer alan ülkeler ile Çin ve yanında olacağını söylemek şu an için güç ancak yüksek poli- yer alan ülkeler gibi bir blokla karşılaşabiliriz. tikalar kadar artık alçak politikalar da önem kazana- Küreselleşme konusunda da çok fazla üzerinde duru- cak. Devlet dışı aktörlerin daha çok söz sahibi olaca- lan bir konu olsa da şu an ki duraklamasının aynı ğını ve sağlığa bağlı yeni kuruluşlar da kurulacağını Neo-Liberalizm gibi biraz daha hızlanacağını ancak düşünüyorum. hiçbir zaman da gündemden kalkmayacağı düşünce- Devimlerin kırılma anları vardır, bu an sanırım sağ- sindeyim. Brexit sürecinin de bu bağlamda tekrardan lık alanından başladı. Bu kırılmadan sonra HİÇBİR askıya alınması gerektiğini ülkelerin birbirine yar- ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK! dım etmesinin zorunlu olduğunu belirtmek isterim. Savaşların şeklinin ve teorisinin değiştiğini biliyo- ruz. Ancak bir coğrafya üzerinde söz sahibi olmak is- teyen ülkeler artık orayı silahla topla değil önce vi- rüs yayarak sonra ilaç getirerek işgal edebilir. Bu da gayet meşru karşılanacaktır. Bunun haricinde ülkelerde ki tekno-politik yapıların güç kazanması yani politikacılar değil de bilim ku- rulları gibi toplulukların daha etkin söz sahibi olması önümüzde ki 10 senede devletlerin akılla olan çatış- masında değişikliklere yol açacaktır. 19

Güngör'de B r Orta-lık D dem Yavuz Ev nden güneş ortalıkta ışıklı dansını yaparken çıkıyor. 18 yıldır gözünü kapayıp gezd ğ bu yollarda artık gözünün açılmasını st yor. Hiç basmadığı topraklara adım atma hevesini dindi- Hastalıklı vücudu diretiyordu tüm benliğiyle. Hayat remiyor. Fahri amca geliyor gözünün önüne. İlçenin da mesaj veriyor gibi. Öyle ki o akşam güneşi bile ya- tarihini yürüttüğü bir kitap gibi duruyor. Gösterdi- kıyor gözlerini. Ama bu sefer kararlı. Üzerinde bir ğin her çiçeğin bir tek o biliyor hikayesini. Güngör yaş almanın ağırlığı vardı. Derin bir nefes aldı içine Yokuşu'nu soruyor masumca o gün. Fahri Amca bir ama yarım bir nefes anca çıkarabildi. Keşke dünkü bakış atıyor, aksi bakışları vücudunu tırmalıyor. Bili- pastada harcamasaydı o son nefesini. Ölü bir yaratık yor, bataklığın en orta yerinden sordu soruyu. Fahri olduğunun kendisi de farkındaydı halbuki. Çocuksu Amca ağzından dökmüyor kelimeleri. Hissediyor, bir inattı onunki. Kendi bile kendisini tutmuyordu ki. hissetsin istiyor. O bozuk yollarda bata çıka ilerleyen Bir de bu yokuşla savaşa girecekti. Oysaki en baştan bir araba. Çıkıyor başkan, bakıyor yukarıya. Diyor, kaybeden belliydi. Hayat ona anlaşmayı gazete kağı- bir yol yapacağım işte tam oraya. İnsanlar gün gör- dına sarıp uzatmıştı. “GİT” diyordu nazikçe. Anla- sünler de duacı olsunlar bana. Sonra tekrar biniyor o mazlıktan geliyordu. Belli etmeyince bırakırdı belki. makam aracına. Sallana sallana gidiyor binasına. Çok Adım atmasıyla bir gürültü koptu ta gökten. Yılmadı, geçmeden yaptırıyor da. İnsanlar mesutmuş gi-bi o yorgun bacaklarını yokuşa bıraktı. Yekten güneşin davranıyor, bir alkış tutuyorlar başkana. Güneşin önünü bir kara bulut kapladı. Kasveti sardı o bulu- batmaya yakın olduğu anda, tüm ilçe yor- tun ağustosun en orta yerinde. Üzerinde bir yaş gunluğun bütün kasvetiyle alkış tu- daha almanın öksüzlüğü vardı. Bir ihtilal tuyorlar bilmemecesine. Bir nu- meydanı gibiydi. Tüm oklar ona doğrul- tuk çekiyor başkan. İnsanlar muş, nefret onun üstüne akıyordu. tatmin oluyor tabi. Sonra gi- Sanrılı rüyalarına döndüğünü san- diyorlar evlerine yollarda ''B raz dı. Bir su aradı, belki yıkasa yüzü- bata çıka. Fahri Amca ba- nü yıkardı bu tüm görüntüyü. Çö- kıyor yukarıya elemli. Çok lün ortasında olduğunu anladı çekmiş belli. Onu düşün- hayal, b raz bir an. Tüm sıcaklığı hissetti a- celerinin en orta yerinde, ğustosun en orta yerinde. Üzeri- bırakıp gidiyor. Bugün yü- ne hırsla geliyordu taşlar. Bıraktı- rürken yolun en orta ye- gerçek...'' ğı yaşının bedduası tutmuştu san- rinde güneşe bakıyor hızla. ki. Bulutlara döndü yüzünü, o acır- Güneş birazdan bitirecek dan- dı haline belki. Hırsla gürledi bulut, sını. Yine mısır tarlalarının arka- saldı üstüne tüm nefretini. Sicim gibi sına doğru yoluna çıkacak. Koyu- bir yağmur üzerine düşüyor, bir acı hisse- yor rivayetini olmayan cebine. Kısa diyordu teninde. Üşüyordu ağustosun en orta sürüyor yolu. Sanki hayat hemen çeksin is- yerinde. Korkmadı bir adım daha attı. Attığı her a- tiyor bu yokuşu. Sırtını verince asırlık çınar ağacına, dımda yaş kaybediyordu sanki. İleriye mi gidiyor ge- o muazzam tabloya bakıyor şaşkınlıkla. Görüntü bo- riye mi bilmiyor. yuyor gözlerini. 20

Güngör'de B r Orta-lık Belki emekliyor, belki toprağa emanet ediyor vücu- Asırlık çınar ağacının sükûnetini dinliyor. Bir kuşun dunu. Artık ayaklarını da hissetmiyor. Belki uçuyor, nefesini hissediyor. Bir toprak kokusunu defalarca belki çöküyor. Üzerine gelen oklar, yaşlar, taşlar da- içine çekiyor. Vücudunu hissetmenin acısını yaşıyor. ha bir hızlı akıyor. Artık hiçbir şey hissetmiyor. Belki Süründüğü o yolda gizlice doğrulmaya çalışıyor. bir öfke hissetse yıkılırdı bu görüntü. Ama hissetme- Kaybettiğini bir tek kendisi bilsin istiyor, gazete ka- yi bile hissetmiyor o anda. Yükseldiğini görüyor o ğıdını olmayan cebine sıkıştırıyor. Bir göz atması ye- kör bakışlarıyla. Yoksa bir kanat mı vardı vücudun- terli oluyor. Bir çocuk parkında çocuklar, az ileride da. Konu Sonra alçaldığını görüyor. Yoksa, yoksa ka- bir huzurevi, orada da yaşlılar. İnanmıyor gözlerine. natları mı kırıldı orada. Güvenmiyor artık gözlerine Yine güvenmiyor onlara. Çocuk sesleri duymasa bı- de. Bir ihtilal ortasında savaşı kendi içinde veriyor- rakıp gidecek hayatı. Buruşturulmuş gazete kağıdın- du o kadar düşmana rağmen. En güvendiği, şu an da dökülmüş susamları yiyecek. Sallanan çocuklar ona düşmanlık ediyordu. Dönüp geriye baksa, belki mani oluyor buna. Hayvanları seven yaşlılar barikat asırlık çınar ağacı kurtarırdı onu. Baktığında geriye, kuruyorlar yoluna. Hepsi neşeli, bir kendi elemli. Bu o asırlık çınar ağacının, ölmesi için naralar attığını ihtilal bir tek kendine mi zarar verdi yani. Mısır tar- görüyor. Nice ölüm beslediği dallarını hışımla sallı- lalarının üstünde batmaya başlayan güneşe bakıyor. yor, doymuyor ölüme asırlık çınar ağacı. Ölmesi için Kaç yıl geçti acaba, diyor içinden. belki ay, belki asır. mücadele veriyor tüm gördükleri. Yavaşça çürüyor Sonucunu söylemiyor ihtilalin. Tarih görmezden gel- bedeni. Bir yaş daha almanın mutluluğu vardı oysaki. O karanlık yerde bir anı sin istiyor. Bir maske görüyor o anda. Demek en büyük yapıyor buruşuk ga- darbeyi, bununla vurmayı düşü- zete kağıdından. Ya- nüyorlar. Çöktüğü yerde tekrar çöküyor. O güvenmediği şının en orta yerin- gözlerinden oklar fış- de, ne başında ne kırıyor göklere. Bir sonunda, ağusto- ihtilalin orta yerin- sun en orta ye- de, ağustosun en rinde, yoku- orta yerinde, hıç- şun en orta kıra hıçkıra ağlıyor. yerinde Buna da ağlamak denir- oturmuş se. Gözlerinden akan batan güneşi mürekkeple atıyor im- izliyor. Ha- zayı. Kaybetmenin yatın orta keyfini yaşıyor giz- yerinde lice. O anda taşlar olduğu duruyor tepede. için belki Kasvetli bulutlar de, hep kaçıyor oradan. bu yüzden Güngör Yokuşu'nun kaybetti, en tepesinde bir kaybe- akşam güneşine diyor, uyanıyor. kaybe- decek. 21

Fırat Örüç Kısaca kend n z tanıtır mısınız? S z n ÇYDD le yollarınız ne zaman kes şt ? Ben Fırat ÖRÜÇ. ÇYDD ile tanışıklığım Samsun‘da Üniversite yıllarımın ilk dönemine denk gelmektedir. Samsun Şu- besi içerisinde pek çok alanda eğitim aldım, Denizyıldızı oldum, Şube Kolaylaştırıcılığı görevinin ardında Genel Mer- kez ‘de iki buçuk yıla yakın görev yaptım. Son yılımda Çağdaş Gençlik Genel Kolaylaştırıcılığı görevini üstlendim. Ar- dından Bilgisayar Öğretmeni olarak Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden mezun oldum ve bir ÇYDD üyesi, De- nizyıldızı mezunu olarak son bir yıldır Denizyıldızı Projesi’nin Genel Merkez Mutfak Ekibi Koordinatörlüğünü yürü- tüyorum. Projen n adının özel b r h kâyes var mı? Neden \"Den zyıldızı\"? Bildik bir öyküdür; ünlü bir şair bir gün sahilde yürüyüş yaparken uzakta dans eder gibi hareketler yapan bir adam dikkatini çeker. Merak edip hızlı hızlı ona doğru yürüdüğünde, bir gencin yerden bir şey alıp denize attığını, sonra birkaç adım koşup aynı hareketi sürekli tekrarladığını görür. Biraz daha yaklaşıp genci selamlar ve aralarında şu konuşma geçer: \"- Ne yapıyorsun böyle? - Okyanusa denizyıldızı atıyorum. - Denizyıldızı mı? - Evet. Güneş yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları hemen suya atmazsam az sonra ölecekler. - Ama görmüyor musun ki, kilometrelerce sahil var ve baştan aşağıya denizyıldızı ile dolu, ne fark edecek? Genç adam eğilerek yerden bir denizyıldızı daha a- lır, denize fırlatırken der ki: - Bakın. Onun için fark etti!\" Güzel bir öyküdür, insanı derinden etkiler. Bu hikaye Deniz- yıldızı Projesi’nin ilham kaynağıdır. Projen n amaçları nelerd r ve bu amaçlar doğrultusunda k mlere ulaşmayı hedefl yorsunuz? ÇYDD’nin temel amaçlarını gerçekleştirebilmek için toplumsal dayanışma ve baskı unsuru rollerini yerine getirebi- len; düşünen, sorgulayan, tartışan, sorunların kaynaklarını ve çözümü ararken bilimsel yöntemleri kullanabilen, bilgiye ulaşabilen, uygulamaya geçme cesaretine sahip, ekip kurabilen ve ekibini motive edebilen, hedef belirleyebi- len, planlı ve çevresiyle olumlu iletişim kurabilen nitelikli gönüllülerin kazanılmasını amaçlamaktadır. Program sü- resince gençlerin hem “bilgi ve bilinç düzeyinin gelişimine katkı sağlamayı” hem de topluluk karşısında konuşma, fikirlerini aktarma, verimli bir tartışma ortamında yer alabilme, çalışma grubu oluşturma, iş ve zaman planı yapma, süreci gözlemleme ve sonuçları değerlendirme, raporlama vb. konularda “kişisel becerilerini geliştirmeyi” amaçlarız. Bu doğrultuda toplumcu bireyler olacak gençlere ulaşmayı amaçlamaktayız. Proje kapsamında nasıl çalışmalar yürütülmekted r? Bu çalışmalara k mler katılab l r ve nasıl s zlere ulaşab l rler? Eylül–Haziran ayları arasında katılımcılar proje metninde belirlenen eğitimlere ve etkinliklere ''Çünkü katılım sağlarlar. “Sorun Çöz” isimli bir etkinlik sonucunda ise topluma yarar sağlayacak gelecek, projeler üretmektedirler. Katılımcılarımız Üniversite öğrencilerinden oluşmaktadır. Proje şubelerimizin imkânları doğrultusunda yürütülmektedir. Bu yüzden katılımcının önce- likle kendisine yakın ÇYDD şubesine müracaat ederek bilgi alması gerekmektedir. Yapılan çalışmaların düzenlenmes kısmında k mler görev almaktadır? den zyıldızlarının ÇYDD Genel Merkezi bünyesinde oluşturulmuş “Mutfak Ekibi” isimli bir yürütme kurulu- el nded r!'' muz var. Bu kurulda projeden mezun olmuş ve ekip çalışmasına yatkın kişiler yer alır. B r ÇYDD genc olarak proje hakkındak b reysel düşünceler n z nelerd r? Türkiye toplumunu daha ileriye taşıyacak, bireysel menfaat yerine toplum çıkarını düşünen bireylerin yetişmesine öncü olan bir projedir. Çünkü Gelecek, Denizyıldızlarının Elindedir! 22

Çağdaş Gençl k Merkez B r m GELECEĞİN SÖZÜNÜ GENÇLİK SÖYLEYECEKTİR! B zler çağdaş gençler n, aydın nes ller n, çağdaşlık yolunda mücadele veren bü- yükler m z n sesler y z. Bu sayıda ÇYDD’ n n gençl k b r m n n örgütlenme yapısın- dan bahsetmek st yoruz. Aslında kullandığımız ter mler n na fl ğ nden, h yerarş k b r düzen çer s nde olmadığımızdan bahsetmek st yoruz. Şube gençl k b r mle- r m zde b r kolaylaştırıcı, k kolaylaştırıcı yardımcısı, b r yazman, b r sayman, b r üye ve b r yedek üye bulunuyor. Bu şube gençl k b r mler yle ortak çalışan, genel merkez m z ve gençl k b r mler m z arasında b r köprü olan, Çağdaş Gençl k’ n or- tak ses olan sek z k ş l k Çağdaş Gençl k Merkez B r m bulunmaktadır. Bu b r m b r genel kolaylaştırıcı, k genel kolaylaştırıcı yardımcısı, b r yazman, b r say- mandan oluşan beş as l üye ve üç yedek le toplamda sek z k ş d r. Şube gençl k b r mler m z ve ÇGMB arasında b r köprü olan kuş gruplarımız var b r de. Öncel kle b rb r ne yakın mesafede bulunan şubeler daha sonrasında yakın olan llerde bu- lunan şubeler m z arasındak etk leş m arttırmak, kolay let ş m sağlamak temel amaçlarındandır. Sorunların hızlı çözümlenmes , ortak etk nl kler, paylaşma duy- gusu, arkadaşlık, dostluk duygusunu temel alan b rçok yapılanma… Heps n n or- tak özell ğ se h yerarş y reddeden b r düzende yer almaları. Genelde şunu duya- rız: ‘Neden başkan değ l de kolaylaştırıcı?’ Çünkü b zler h yerarş k düzen n parça- sı olmayı reddeden b reyler z. Çünkü b z m ‘baş’ta duran b r ne ht yacımız yok. B zler bu ek pler n parçaları olarak, gençl k b r mler m zde bulunan arkadaşları- mızın sorunlarına ‘kolay’ çözümler bulmak ç n buradayız. B raz da mezunlarımız- dan söz edel m. Şubeler m z n gençl k b r m nden mezun olan arkadaşlarımız şu- beler m z n yönet m kurullarında, genel merkez m z n yönet m kurulunda görev alab l rler. Mezunlarımız şu an şube yönet m kurullarımızda ve genel merkez m z- de görev almaktadırlar. Manev olarak borçlu olduğumuz derneğ m z n gençl ğ n örgütlenme yapısı kısaca böyled r. B zler çağdaş nes ller n tems lc ler olarak bu derneğ n b rer parçası olmaktan gurur duyuyoruz.Türkan Saylan Hocamızın da ded ğ g b ‘Işıyacağız, ölüme san yeler kalmış olsa b le. ’Bu ışığı nes lden nes le aktarmaya söz ver yoruz! B zler ÇGMB olarak bugüne kadar gerek şube yürütme kurullarında, gerek kuş gruplarında, gerek ÇGMB‘de emeğ geçen, bu yapılara katkı sunan, emek eden, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın z nde yürüyen herkese b r teşekkürü borç b l r z. Pandem dönem g b zor b r süreçte derg çalışmasını yürüten derg ek b ne, ed törler ne, tasarım ek b ne, genel merkez m ze teşekkür eder z. Aydınlık, çağdaş nes llere bırakacağımız n ce güzel sayılara…. SAYGILARIMIZLA… ÇAĞDAŞ GENÇLİK MERKEZ BİRİMİ 23

Yolu Türkan'a Çıkanlar 18 Mayıs 2020, İstanbul/Arnavutköy Çok sevg l Türkan Hocamızı 11 yıl önce bugün sabah 05.30 c varları gökyüzüne uçurduk, han O b r “melek” d ya, kanatları kırılmış da yerde olanlardan, kanatlarını tekrar taktı ve gökyüzüne yıldızların yanına uçtu… Bekl yorduk, ancak meğerse beklem yormuşuz, hala da alışamadık. Ben, çok şanslı olanlardanım. 22 sene evvel b r gece yarısı, o zaman çalıştığım kurumun b r yayınını talep etmek ç n aramıştı; “ben Dr. Türkan” d yen ses hala kulağımda. Öyle başladı 11 sene önces ne kadar, 22 yıl, ne mutlu bana… Tüm toplantılara, konferanslara 15 dak ka önce gel r ve en fazla 10 dak ka bekler ve başlardı; önce gelenlere saygı, zamanı y kullanma... B rçok yer dolaştık. Mutlaka el sıkar, çocukları mutlaka öper, yanaklarını okşar, dokunurdu… Özell kle son 10 yıl her gün 09.00’da derneğ m z açar, o-dasının kapısı h ç kapanmaz; akşam 17.00’ye kadar hep yazar, okur çalışırdı. Gelen her mesajı mutlaka okur ve b zlere üzerler ne s mler m z yazarak s rküle eder, b r de tak p edel m d ye telefon ederd .  Hep çözüm yolları arar ve bulurdu. Tak pç yd , h ç unutmazdı! Günde en az 5 gazete okur, “mutlaka karşı basını da tak p ed n k neler oluyor öğren n” derd .  “Mutlaka b r d l, mümkünse İng l zce öğren n, uluslararası haberler tak p ed n, karşılaştırmalı tar h okuyun” derd . B rgün çok dernek ç tartışmalar yaşıyoruz, aynı anda ülkem zde de tartışmalar var, çok sıkılmıştım ve ş kayet ed yordum, ded k “unutma Atatürk ülkey kurtarmak ve yen b r cumhur yet kurmak ç n ve sonrasında en yakınlarıyla b le ne çok tartışmalar yapmış, ancak h ç yoruldum demem ş, yola devam.” dem şt .  Devam etmeye çalışıyoruz, Sevg l Hocam; Atatürk’ümüzün açtığı yolda s z n ışığınız le yola devam… Lale Plat n, ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı 76 yılı kapsayan dolu dolu b r yaşam. Ölçütler vardı. En büyük özell ğ nsan ç nde, nsana dokunmasını b lend . Gözü pekt , hırslıydı, yıl- mazdı, ataktı. Zekasını ve aklını dengeler, karar mekan zmalarında doğruyu hızlı b r şek lde yakalama- ya çalışır, zamanını ver ml kullanırdı. Dünyaya bakardı, gel ş r, gel şt r rd . Gençler n yanında, arkasın- daydı. N tel kl , eğ t ml gençl k hedef yd . Bürokras y , kalıpları aşmıştı. Çevres ne duvar örmezd , ka- pısı her zaman açıktı. Renkler , heyecanları, hayaller vardı, neşel yd .. O b r sanatkardı. Çok yönlülü- ğünü, görüşler n güzel kel melerle süsler, topluma olumlu, toparlayıcı, umut ver c , ufuk açıcı söylem- lerle yansıtır, sevg ve nanç yumağıyla bütünlük ve b rl ktel k mesajları ver rd . Sorunların değ l, çözümler n nsanıydı. Av. Nur Gerçel, ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı “…Yan , öyles ne c dd ye alacaksın k yaşamayı, Yetm ş nde b le, mesela, zeyt n d keceks n, Hem de öyle çocuklara falan kalır d ye değ l, Ölmekten korktuğun halde ölüme nanmadığın ç n, Yaşamak, yan ağır bastığından…'' Nazım H kmet 24

Yolu Türkan'a Çıkanlar 18 Mayıs 2009 da y t rd k Sevg l Türkan Hocamızı. B r değ l b n ömür sığdırdığı yaşamında dünyayı güzelleş- t rmeye, haksızlıkları g dermeye çalışıp, aynı zamanda nandığı şeyler savunurken kabalığın, ş ddet n değ l na- z k kararlılığın, h ç vazgeçmey ş n d l n ben msed . Hastalığını ve geleceğ n düşünmek ç n b le zaman bı- rakmadı kend s ne. Yaşamlarına dokunduğu b nlerce has- ta ve öğrenc s ne rağmen “Ben yalnızca yüreğ nsan sev- g s yle dolu b r hek m m.” d yecek kadar alçak gönüllüy- dü. Ölüme san yeler kalmış olsa b le b r yerde b l me, demok- ras ye, barışa ve aydınlığa aç b r çocuk ç n ışımak gerek- t ğ ne nandığı b r yaşam sürdü Türkan Saylan. Ve ölüm b le onun ışığını söndüremed . Yokluğunu her an h ssed yor, ekt ğ tohumlarla den zyıl- dızlarıyla, kardelenler yle b rl kte sevg , saygı ve özlemle anıyoruz. Sevg Uluğ, ÇYDD Üm tköy-Çayyolu Şubes Başkanı Türkan Saylan, bence, Hal l C bran’ ın tar f ett ğ akıllı öğret c d r:  B zler kend aklının ev ne sokmaya değ l, fakat kend aklımızın eş ğ ne doğru yürütmeye çalışmıştır. 1992'de başlayıp dernek çatısı altında 17 yıl b rl kte çalıştığımız süreç pek çok başarılı adım ve öneml öğrenmelerle doludur. Küçük b r anımı paylaşacağım; 1998 Mart ayında, Pend k’de Kadınlar ç n eğ t m olanaklarını konu ett ğ m z b r toplantıda konuşmacı- mız Türkan Saylan'dı. Salon dolu, lçe protokolü katılmış, yerel basın tems lc ler var, Şube yönet m çok heyecanlı ve gerçekleşt rd ğ m z şten mutluyduk.  Anlatımın b r yer nde salondan b r hanım soru soracakmış g b söz stey p şube yönet m n n burs vermed ğ öğrenc s n söyled ve b z ş kâyet ett . Yönet mdek ler, apartman, dükkân sah b , bursa ht yacı olmadığını bel rled ğ m z öğrenc n n teyze- s n tanımıştık. Türkan Hoca h ç şaşkınlık bel rt s göstermeden, konumuz bu değ l, ama konuşmamın sonunda cevap vereceğ m ded ve anlatımına devam ett . Ben sorumluluğun baskısı altında, toplantıyı zleyemez oldum,  savunma hazırlamaya odaklandım. Dernek bürosuna b r s n gönder p burs başvuru dosyasını get rtt m. Uzun b r açıklama hazırladım… Konuşmacının masasına usulca bıraktım, perde arkasına geç p bekled m. Konuşmasının sonunda Türkan Hocam dosyadan burs bağlanma koşullarının yazıldığı yarım sayfayı çıkartıp görevl ye verd , soru soran hanıma gönderd . Tüm salona h taben, Çağdaş Yaşam dostu arkadaşlarım, ded ,  “ B z m ded koduya ve eleşt rmeye zamanımız yok. B z m ça- lışmaya ve ülkem z n nsanlarını aydınlatmaya ht yacımız var. Söylenenler b r tarafa bırakın ve çalış- malarınıza yılmadan devam ed n.”  D nley c ler n alkışları sürerken, s v l toplum yönet c l ğ yaşamımın en güzel ders n almıştım; “Eylem ne güven yorsan,  sorun karşısında pan kleme, hedef nden şaşma.”  Gerg n ortamlarda kulağımda duyarım ses n … Işıklar ç nde olsun. Şeyda Eşs z, ÇYDD Pend k Şubes Başkanı 25

Sam Buğra Küçük Pandem 'n n Ülke Ekonom s ne Etk ler Türk ye Cumhur yet kurulduğu dönemden bu güne b rçok f nansal kr zle boğuşmuştur. N tek m bu kr zler n b rçoğunu ağır yaralar almadan atlatırken bazılarının etk ler n uzun vadede ancak s leb lm şt r. Ülke olarak yaşadığımız en son ekonomik kriz 2007- Bu dönemin en büyük sorunlarından bir diğeri de iş- 2008 ekonomik krizidir. Yaşadığımız son finansal sizlik. Çoğu işyerlerinin zorunlu olarak kapanması krizi 2019 olarak değerlendirmememizin sebebi işverenlerin işçilerin sabit ücretlerini ödeyemeyecek 2018’in son çeyreğinde başlayan ve 2019’da etkilerini duruma gelmesiyle işten çıkarılmalar yaşanmıştır. gördüğümüz sözde kriz tam anlamıyla bir kriz ola- Böylece kamudan maaş almayan hane halkının büt- rak sayılmamaktadır bunun temel sebebi verili bir çe kısıtı daralmış, insanlar temel ihtiyaçlarından öte- kriz görünümünde olsa da ülkenin alıştığı gibi bir ye harcama yapamamışlardır. Birçok sektör kapan- kriz dönemi yaşatmamasıdır. Ayrıca sanayi üreti- dığından devletin vergi geliri inanılmaz derecede a- mindeki 2,7’lik küçülme diğer sektörlere bu denli zalmış, özellikle turizm sektörü ağır bir darbe almış- yansımamış ancak enflasyon halk için dayanılmaz tır çünkü normalleşme süreci diğer sektörlerde daha seviyelere ulaşmıştır, bu yönüyle 2019 krizimsi bir hızlı yaşanırken turizm için bu geçerli değildir. görünüm oluşturmuştur. Covid19 döneminde ekonomik anlamda daralmalar 2020’nin ilk çeyreğinin son döneminde başlayan Co- yaşanmıştır. Hatta büyük buhran dönemiyle karşılaş vid-19 pandemisi tüm dünyayı bir anda kapalı eko- tırmalar yapılmaya başlamıştır. Bu dö- nomi modeline sokmuştur. Tabi bu durumdan nemde Ülkeler ve Türkiye için re- Türkiye’de nasibini almıştır. Ülkeler arası sesyon kaçınılmaz bir hal al- ticaret ve lojistiğin kapalı bir şekilde ol- mıştır. Devletin pandemi sü- ması ülkeye giren dövizi azaltmış böy- ''Kazanan se recinde uyguladığı ekono- lece paramız değer kaybetmiştir. Bu mi politikaları kısa vade- şekilde ülkede bulunan ithal mallar onl ne satış de vatandaşa nefes al- bir anda enflasyona maruz kalmış- dırsa da tam anlamıyla tır. Bunun en iyi örneklerinden biri bir kurtuluş süreci ta- Türkiye'nin pandemiyle mücadele altyapısına sarlanamamıştır. Kü- sırasında ihtiyaç duyduğu N95 kod- çük ve orta ölçekli iş- lu maskedir. Pandemi öncesi ecza- sah p t car letmeler işten çıkar- nelerde fiyatı 50 lira kadar olan mas- yapılar...'' ke hem bir dönem zorunlu kapalı eko- dığı işçilerinin ücretleri- nomi uygulamasıyla hem de maskede ni ödemese de kredi borcu talep fazlası durumun ortaya çıkmasıyla fi- ve işyeri kirası onlarında cebinden çıkmak zorunda ka- yatı 200 liralara hatta karaborsada daha yük- lan sabit giderler olarak kalmaya sek fiyatlarla tüketiciye ulaşmıştır. Bu durumun da- devam etmiştir. Tam da bu noktada dev- ha da kötüye gideceğine inananlar bir anda bankala- let hem vatandaş hem işletmeler için kendi bankala- ra hücum edip büyük meblağlar çekmişlerdir. Bu du- rından düşük faizli borç para verme politikasına so- rum krizlere alışkın olan vatandaşların en haklı dav- yunmuştur. Konjonktür karşıtı maliye politikası ola- ranışıdır. Ancak bu durum bankaları zora sokarak rak adlandırdığımız bu politika kredi arz eğrisini sa- kredi talebi olan vatandaşları yüksek faizli borçlan- ğa kaydırmasına rağmen faiz oranını yukarı yönlü malara itti. oynatmayarak devlet eliyle sabitleştirmiştir. 26

Pandem 'n n Ülke Ekonom s ne Etk ler Bankaların ihtiyacı olan likidite ihtiyacı Merkez Ban- Diğer her satış şekli daralmaya gitmiş. Yılın başında- kasının rezervleriyle sağlanmıştır. Sürecin uzaması ki umutlandırıcı büyüme verileri salgınla birlikte su- ihtimaline karşı kırılgan sektörlere kalıcı politikalar ya düşmüştür. Salgın nedeniyle büyüme oranında üretilmeli ve tarımsal destek paketleri gibi program- düşüş, işsizlik oranında artış, enflasyon oranında ar- lar ivedi bir şekilde hayata geçirilmelidir. Bu süreçte tış, ödemeler dengesinde bozulma ve dış finansman- en kritik eşiğin üretim zincirinin devamlılığı olduğu da zorluklar yaratmıştır. Böylece devletin yılbaşın- unutulmamalıdır. Bunun devamı için çalışan kesimin daki makro ekonomik hedefleri tamamen değişmek izole edilip korunması yönünde tedbirler hızlıca alın- zorunda kalmıştır. Artık her devlet gibi Türkiye de malıdır. Böylece işsizlik büyüme enflasyon gibi mak- büyümek bir yana daralmayı hafifletmeye çabala- ro ekonomik sorunlar çözüme kavuşacaktır. maktadır. Aşağı yönlü ekonomik devinimi Türkiye Birçok ülke bu dönemde senyoraj dediğimiz para ba- uzun vadeli yatırım ve sübvansiyonları sistemli bir sarak gelir elde etme politikası uygulamasıyla düze şekilde kullanarak ekonomiyi kararlı denge duru- çıkmaya çalışsa da gelişmekte olan ülkeler için bu muna getirebilir, böylece olası bir krizi sağduyulu durum paranın değer kaybetmesiyle sonuçlanır. yönetip teğet geçmesini sağlayabilir. Böylece parasal enflasyon oluşur. TÜİK’in açıkladığı veriler doğrultusunda Geçtiğimiz yılın bu dönemine göre enflasyon %10,94 artmıştır. Bu değerden de an- laşılacağı gibi enflasyon sepetindekibir malın geçen yılki fiyatına göre neredeyse %11 daha fazla ödeme yaparak sahip olabileceğimizi belirtiyor. Bu da ne o- lacağını kestiremeyen tüketicinin zorunlu mallar hariç tüketim yapmasını engelliyor, gelirini tasar- rufa ayırma payını büyük ölçekte arttırıyor. Bu sadece TÜFE için geçerli değil ÜFE'den de göre- bileceğimiz gibi üretici için girdiler yükselmiş üretimin ham maddeleri zorunlu sokağa çık- ma yasağı nedeniyle ulaşılamaz olmuştur. (Örnek vermek gerekirse maden işçileri işleri- ni bırakırsa demir çelik sanayi zora girer). Bu dönemin kazananı kim derseniz online sa- tış altyapısına sahip ticari yapılar olduğunu söy- leyebiliriz. Öyle ki geçen yıllara göre online alışve- riş %40 arttı. Bu artış gıda sektöründe ise %61 sevi- yelerinde görülmektedir. Ekonomik büyüme bu dö- nemde yalnız online ticarette oluşmuştur. 27

At lla Kezek Doğu Akden z’de Enerj Savaşları Dünyanın üç kıtasını buluşturan Akden z, kıyılarında nsanlık tar h kadar esk meden yetler barındırmış olmakla dünya tar h nde çok öneml b r ağırlığa sah pt r. Türkiye’nin de kıyıdaş olduğu Doğu Akdeniz ise ö- bir dönemin başlangıcının habercisi olmuştur. Tür- zellikle 2000'li yılların başlarından itibaren gittikçe kiye gibi enerji fakiri olan Yunanistan ve GKRY bu artan politik çekişmelerin merkezi haline gelmiştir. tarihten itibaren kendilerine ait olmayan hidrokar- Son yıllarda Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler bon kaynaklarına sahip olabilmek için her yolu de- bölgenin stratejik önemini artırmış, bu durum gerek nemişlerdir. Yine bu dönemde Avrupa Birliği İspan- bölge aktörlerinin, gerekse bölge dışı aktörlerin Do- ya’daki Seville Üniversitesine yaptırdığı bir çalışma ğu Akdeniz’in taşıdığı potansiyelden faydalanmak i- ile Avrupa Birliği’nin Münhasır Ekonomik Bölge sı- çin bölgeye yoğun ilgi göstermesine neden olmuştur. nırlarını çizdirmiş, o sınırlar ise bugün Türkiye’nin 1990'lı yıllarda ABD’nin Jeolojik Araştırmalar Merke- haklarını hiçe sayan, GKRY ve Yunanistan’ın hak id- zi'nin (USGS), Doğu Akdeniz’de TÜRKİYE, SURİYE, dia ettiği sınırlar olmuştur. LÜBNAN, İSRAİL, MISIR ve KIBRIS Adası arasındaki Kolları sıvayan GKRY 17 Şubat 2003 tarihinde Mısır bölgede (LEVANT) yüksek miktarda hidrokarbon re- ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması ya- zervleri bulunduğunu açıklamasıyla bölgenin önemi parak Doğu Akdeniz’de ilk hamlesini yapmıştır. 2004 bir kat daha artmıştır.  Endüstrileşme ile birlikte ar- Nisan ayında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi tan hammadde ihtiyacını karşılamak için ülkeler ka- ANNAN’ ın adada iki toplumun birleşmesi yolundaki ra alanları dışında deniz alanlarıyla da ilgilenmeye ANNAN planı iki toplumda ayrı ayrı oylanmış ve başlamışlar ve denizlerde yeni hidrokarbon kaynak- Türk kesimi çoğunlukla evet oyu kullanıp Rum kesi- ları aramaya girişmişlerdir. mi hayır oyu kullanınca plan gerçekleşmemiştir. Ne Diğer ülkeler gibi Türkiye’nin de enerjiye ihtiyacı yazık ki evet diyen Türk tarafı cezalandırılıp, hayır vardır. Enerji Bakanlığının 2017 verilerine göre Tür- diyen Rum kesimi hemen 1 ay gibi kısa bir süre son- kiye yıllık petrol tüketiminin % 94,6 sını ithal etmiş ra Avrupa Birliğine alınmıştır. Bu tarihten itibaren sadece % 5,4 ünü kendi kaynaklarından elde etmiş- AB üyesi GKRY, Seville Üniversitesi'nin hazırladığı tir. Doğalgazda ise durum daha da vahimdir. Yine haritayı kendine referans alarak politik hamlelerini Enerji Bakanlığının 2017 verileri yıllık doğalgaz tüke- sürdürmeye devam etmiştir. timinin % 99,3 ünün ithal olduğunu söylemektedir. Geçtiğimiz 2019 yılı itibarıyla da rakamlarda fazla değişiklik yoktur. Sonuç olarak Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülkedir. Doğu Akdeniz’de İlk kriz Mart 2002’de başlamıştır. Norveç Bandıralı Northern Access isimli Araştırma Gemisi GKRY adına 11 – 19 Mart 2002 tarihleri arasın- da, Antalya güneyi ve Kıbrıs Adası batısında kalan bölgede sismik araştırma yaparken Türk kıta sahan- lığına girdiği tespit edilerek Türk Deniz Kuvvetleri gemilerinin uyarısı ile sahadan uzaklaştırılmıştır. Bu olay 1995 yılındaki Kardak krizinden beri Ege ve Do- ğu Akdeniz’de kazanımlar elde etme peşinde olan Yunanistan ve onun himayesindeki GKRY ile sıkıntılı 28

Doğu Akden z’de Enerj Savaşları GKRY’ nin ikinci hamlesi 17 Ocak 2007'de Lübnan ile ketleri (EXXON MOBİLE, TOTAL, ENI, SHELL) ile an- deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması yapmak laşmalar yaparken diğer taraftan bölge ülkeleri ile olmuş ve iki ülke karşılıklı Münhasır Ekonomik Böl- askeri iş birliği anlaşmaları yapmış, Yunanistan, Mı- ge (MEB) sınırlarını belirlemişlerdir. Yaklaşık bir ay sır ve İsrail ile ortak askeri tatbikatlar planlayarak sonra GKRY, Mısır ve Lübnan ile belirlediği Münhasır icra etmiş, uluslararası destek sağlayacak her türlü Ekonomik Bölge sınırları içinde kalan 13 adet hidro- hamleyi yapmıştır. Ayrıca Doğu Akdeniz'deki rezerv- karbon sahasının petrol ve doğal gaz arama ruhsat- lerin Avrupa’ya ulaştırılması amacıyla gerçekleştiril- ları için ilk tur ihalelere çıkmıştır. (Bu ihaleler kapsa- mesi planlanan East Med sualtı boru hattı projesinin mında 2011'de Afrodit sahasında rezerv bulunmuş- Yunanistan ile birlikte en önemli savunucusu olmuş- tur.) tur. Halbuki bölgeden çıkarılacak rezervle- rin en ekonomik yolu Türkiye üze- 2010 Yılında ABD’nin Jeolojik Araştırma- rinden geçmesidir. Proje maliyeti lar Merkezi (USGS) yeni bir açıklama ve muhtemel rezerv miktarları dikkate alındığında East Med ''Pruvamız neta!yaparak Levant bölgesinde 3,5 trilyon projesinin gerçekleştirilmesi zor görünmektedir. Diğer ta- metreküp doğalgaz ve 1,7 milyar raftan bölgedeki gaz potansi- yelinin verimli kullanılması i- Den zde fırtınayavaril petrol ile Nil Deltasında 6,3 çin teknik ve ekonomik alan- larda verimli iş birliğinin yo- trilyon metreküp doğalgaz rezervi- lunu açmak üzere Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İsrail, her zamannin bulunduğunun tahmin edildiği- İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır'ın ni yayınlamıştır. Artık Doğu Akde- katıldığı, Doğu Akdeniz bölgesinde gaz üretimi, tüketimi ve geçiş ülkelerini bir ara- hazırlıklı olmakniz kıyıdaş ülkelerin ve dünya e- ya getiren Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) Kahi- re'de kurulmuştur. Türkiye’yi dışarıda bırakan bu nerji şirketlerinin dikkatini daha da hareket halen Kahire merkezli olarak yürütülmekte- dir. Bunların yanında uluslararası destek arayışın- gerek r.''fazla çekmeye başlamıştır. Her fırsatı daki GKRY İngilizlerin Dikelya ve Agratur üsleri dı- şında Rusya, Fransa, Almanya gibi ülkelere de üs ve değerlendirme gayretinde olan GKRY, bu dönemde Türkiye-İsrail arasında Da- vos'daki “One Minute” olayı ardından da “Mavi Marmara'' olayını fırsata çevirerek 2010 yılı Aralık ayında İsrail ile de deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması yaparak Münhasır Ekonomik Bölge sınır- larını belirlemiştir. GKRY tüm bu anlaşmaları Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye ile KKTC’nin haklarını yok sayarak yapmıştır. 2002 yılındaki Northern Acces araştırma gemisinden liman imkanları sağlama girişimleri içindedir. sonra da Türk Donanması Türkiye’nin hak ve men- faatleri aleyhine her türlü harekete engel olmuş ve birçok yabancı gemiyi sahadan çıkartmıştır. Bunun faturası ise önce 2009 yılı Avrupa Birliği ilerleme ra- porunda Türk Deniz Kuvvetlerinin ismen hedef gös- terilmesi ve 2010 yılında başlayan Balyoz ve benzeri davalarla Deniz Kuvvetlerinden birçok amiral ve al- bayın tasfiyesi olmuştur. 2012 Yılında ikinci tur ihalelere çıkan GKRY bir taraf- tan ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin enerji şir- 29

Doğu Akden z’de Enerj Savaşları Karadeniz de Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rus- Türkiye’nin son ve çok önemli diplomatik hamlesi ya, Gürcistan ile deniz yetki alanlarını on yıllar önce- ise 28 Kasım 2019'da Libya ile deniz yetki alanları sı- den sınırlandırmış ve Münhasır Ekonomik Bölgesini nırlandırma anlaşması yapması olmuştur. Libya’nın (MEB) belirlemiş olan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Birleşmiş Milletler nezdindeki meşru Ulusal Mutaba- sorunu Yunanistan ve GKRY’nin haklarımızı yok kat Hükümeti ile yapılan bu anlaşma Doğu Akde- saymasındandır. niz’de dengeleri tamamen Türkiye lehine çevirmiştir. Türkiye neler yapmıştır? Geçtiğimiz yıllarda kendi Son günlerde gerek petrol fiyatlarının çok düşmesi deniz yetki alanlarında sismik araştırma ve sondaj ve gerekse dünyayı etkileyen covid salgını nedeniyle faaliyeti yapma imkanı olmayan Türkiye GKRY des- İtalyan ENİ ve Fransız TOTAL şirketleri 2020 Mayıs tekçisi uluslararası şirketlerin sismik araştırma ve ayı başında GKRY yetkililerine bir açıklama göndere- sondaj gemilerini kiralama imkanı bulamayınca, rek 6. parselde yaptıkları çalışmaları Nisan 2021'e ka- 2013 yılında Norveç’den BARBAROS sismik araştır- dar ertelediklerini bildirmişlerdir.  Geçtiğimiz ayda ma gemisini almış, 2017'de ORUÇREİS sismik araştır- 10. parselde sondaj yapan EXXON MOBİL-Katar or- ma gemisini kendi tersanelerinde inşa etmiş, 2018'de taklığı GKRY'ne gönderdiği açıklamada 2021 Eylül FATİH sondaj gemisini, 2019'da YAVUZ sondaj gemi- ayına kadar sondaj faaliyetlerine ara verdiklerini sini, 2020 başlarında da Kanuni Sultan Süleyman duyurmuştur. Halen bölgede durum sakindir. Ancak sondaj gemisini envanterine dahil ederek kendi sis- denizde fırtınaya her zaman hazırlıklı olmak gerekir. mik araştırma ve sondaj faaliyetlerini milli imkanlar- la yürütmeye başlamıştır. Bu gemilerin Doğu Akde- niz’de sismik ve sondaj faaliyetleri Türk Deniz Kuv- vetleri'nin 2006 yılında başlattığı Akdeniz Kalkanı Harekatı ve planlanan yüksek katılımlı milli tatbikat- lar ile bugüne kadar desteklenmiş ve araştırma ge- milerimize olası bir tehdit engellenmiştir. Türkiye bunların yanında diplomatik yolları hiçbir zaman terk etmemiş, Birleşmiş Milletler nezdinde notalarla itirazlarımızı ifade etmiş, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerinden asla vazgeç- meyeceğini her fırsatta dile getirmiştir. Daha önce 2004 ve 2013 yıllarında olduğu gibi en son olarak 18 Mart 2019'da Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği- miz tarafından gönderilen mektupta Türkiye’nin Do- ğu Akdeniz’de 32°16’18” doğu boylamının batısında- ki deniz alanlarında fiilen (ipso facto) ve başlangıç- tan beri (ab initio) yasal ve egemen haklara sahip ol- duğu Kıta Sahanlığı’nın, Ege Denizi’nde ve ayrıca Akdeniz’de, ilgili devletler arasında gelecekte yapıla- cak sınırlandırma anlaşmalarının sonucuna göre 28°00’00” doğu boylamının batısında  belirlenecek bir noktaya uzanacağı belirtilmiştir. 30

Halk Sağlığı Prof. Dr. Ayşe Yüksel İçinde yaşadığımız Covid-19 ile mücadele ettiğimiz Hepimizin konuştuğu konu hastalığın aşısının ne za- man kullanıma sağlanacağı olmuştur. Covid-19 has- bu günlerde değeri bir kez daha anlaşılan halk sağlı- talığı bilim kuruluna halk sağlığı öğretim üyelerinin ğından söz etmek istiyorum. ''Sağlık, Dünya Sağlık Örgütü’nün 1948 yılında yaptığı tanıma göre ‘sadece girmesi ile hasta ve çevresinin araştırılması, şüpheli vakaların karantina ve takibe alınması, yeni hasta- hastalıkların olmaması değil, kişinin aynı anda ken- ların tedavisi ile hastalık daha kolay kontrol altına dini fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda iyi hissetmesi demektir. Anayasamız da sağlığın korunması, gelişti- alınmıştır. Bu hastalıktan hepimiz el yıkayarak, me- safe koyarak korunmaya çalıştık, gördüğümüz gibi rilmesi ve gerektiğinde tedavi ve rehabilitasyonu- ne kadar kolay ve ucuz, oysa hasta olanlar has- nun önemini belirtir.'' tanede yattı, çok sayıda ilaç kullanıldı, bazı- Halk Sağlığı tanımını, 1923 yılında Winslow ları daha pahalıya mal olan yoğun bakımda ''Tedav den yapmıştır: “Halk Sağlığı, organize edilmiş tedavi oldu. Ne yazık ki dünyada sağlığın korunması yerine sağlığı tedavi etmeye toplumsal çalışmalar sonunda çevre sağ- yönelik çalışmalar daha çok. Yıllarca eği- öncelık koşullarını düzelterek, bireylere sağlık tim verdiğim tıp fakültesi birinci sınıf öğ- rencilerine hep sormuşumdur, ‘neden tıp fa- bilgisi vererek, bulaşıcı hastalıkları önleye- kültesini seçtiniz’ diye. Hiç kimse sağlığı korumak için seçtiğini söylemedi, çünkü toplumda hekimlik korun!''rek, hastalıkların erken tanı ve koruyucu te- hastalıkları tedavi eden bir meslek olarak biliniyor. davisini sağlayacak sağlık örgütleri kurarak, toplumsal çalışmaları her bireyin sağlığını sürdüre- cek bir yaşam düzeyini sağlayacak biçimde geliştire- rek hastalıklardan korunmayı, yaşamın uzatılmasını, beden ve ruh sağlığıyla çalışma gücünün arttırılma- Halk sağlığı, bazı hastalıklarda ilaçla koruma, aşı uy- gulama, sağlıklı beslenme, erken tanı, kişisel temiz- sını sağlayan bir bilim ve sanattır.” lik, aile planlaması, duyarlı davranış geliştirme gibi kişiye yönelik, sağlıklı su temini, atıkların kontrolü, Türkiye’de Halk Sağlığı, Prof. Dr. Nusret Fişek’in ça- besin hijyeni, hava kirliliği ile savaş, vektörlerle mü- lışmaları ile başlamıştır. 1961 yılında kabul edilen cadele ve sağlıklı konut sağlanması gibi çevreye yö- ‘Sağlık Hizmetlerinin Sosyalizasyonu’ yasası devrim nelik çalışmaları kapsar. Bunları sağlamak da devlet niteliğinde bir yasa olup dünyaya örnek teşkil etmiş, görevidir. Dünya Sağlık Örgütü, 1978 yılında Kazakistan'ın Almaatı şehrinde yaptığı uluslararası toplantı ile sağ- Sağlığımızı korumak, on sekiz yaşına kadar anne ve lığın korunmasının önemini vurgulayıp ülkelerden bu konuda çalışmalarını istemiştir. babanın, sonrasında bireyin sorumluluğundadır. Sevgili Gençlerimiz, lütfen sağlığınızı koruyun, halk Sağlığı korumak ucuz, tedavi ise pahalıdır. Dünyada sağlığına önem verin. Hep sağlıkla yaşayın. bulaşıcı hastalıklar ile savaş çok önemli bir başarı- dır. Bu da aşılar ile sağlanmıştır. Önceki yüzyıllarda en çok öldüren bir hastalık olan çiçek hastalığı aşı sayesinde dünyadan yok edilmiştir. Günümüzde ya- şadığımız Covid-19 Hastalığında da henüz aşının bu- lunmamış olması, büyük endişe ve korkulara yol aç- mış, yedi milyar dünya nüfusunun beş milyarını eve kapatmış, geri kalan iki milyar kişinin de hizmet sektöründe çalışarak evde kalanların yaşamını sür- dürebilmesi sağlanmıştır. 31

Çağdaş Perspekt f Gaye Güllü S nema den l nce lk akla gelen ve yaşadığı tar he kadar dünya üzer nde yaşayan en y yönetmen olarak anılan İsveç asıllı Ingmar Bergman (1918- 2007) ve onun unutulmaz f lm 7.Mühür (1957)’den bahsetmek st yorum. Çektiği filmler ile büyük ses getiren Bergman senar- karşılaştığı andan itibaren aslında öldüğü anlatır ni- yosunu kendi yazdığı 7.Mühür filmi ile 11.Cannes teliktedir fakat Antonius Block ölüme bir anda teslim film festivalinde Juri Özel Ödülü'ne layık görülmüş- olmayı reddeder ve ona satranç oynamayı teklif e- tür. Bergman için sinema kurduğu düş dünyasını der. Eğer şövalye kazanırsa ölüm onun canını bağış- canlı kılabilecek bir araçtır. Geçmişte yaşadığı dene- layacaktır. Block Jons ile birlikte yola devam ederken yimleri ve içsel problemlerini sinemasına net bir şe- oyun devam edecektir. Şövalye ölüme boyun eğmeyi kilde yansıtan yönetmenin filmlerinde tema anlaşıl- ölümü kabul etmeyi içine sindiremez. Ölümü anlam- ması açık ve kolaydır. Genellikle erkek-kadın, kadın- landırmak ne için öldüğünü bilmek için bir zaman kadın ilişkilerini, din ile ilgili sorunları, intikam, yal- kazanmak fırsatı yaratır kendisine. Oyun, ölüm kar- nızlık, yabancılaşma, ölüm gibi evrensel temaları se- şısındaki anlam arayışının sembolü olarak karşımıza çıkar. Şövalye eğer ölecekse ne için öldüğünü bilme- çen yönetmenin film- lidir ve en azından oyunu kaybettiğim için öldüm di- leri onun içsel hesap- yebilmelidir. laşmalarının bir ay- Bergman sinemasının kurucu unsurları olan intihar, nası gibi yansımak- iletişimsizlik, mutsuz evlilikler İkinci Dünya Savaşı tadır. Yayınlandığı sonrasında yaşanan toplumsal değişimler sonucu İs- tarihten bugüne veç’e de hakim olan unsurlardır. Bergman sineması- dek önemini koru- nın önemli filmlerinden birisi olan Yedinci Mühür- yan ve hala anla- deki şövalyenin Tanrı’yı sorgulaması aslında Berg- tacak bir şeyleri man’ın kendi kendisiyle yüzleşmesidir. Film sembo- olan 7. Mühür'de lik anlamları olan insanlığın gelişiminin dünyaya ise yönetmenin verdiği zararlar üzerine düşünmeye iter. ölüm ile ilgili sorun- Kendine ait bir film dili olan Bergman peşinden ge- len sayısızca yönetmeni etkilemiş büyük bir auteur- larını gün yüzüne çıkaran film boyunca arayışını dür. 7.Mühür’de yarattığı büyülü atmosfer ile seyir- sürdürmüştür. Yönetmen filmi 35 günde çeker ve ciyi filmin içine çekmeyi başarabilen yönetmen Or- Bergman’ın Ahşap Üzerindeki Resim adlı tiyatro o- taçağ’da yaşamın zorluğunun da altını çizmiştir. Se- yunundan uyarlanan filmde İsveç Kraliyetinin Haçlı naryosu ve sinematografisi açısından kusursuz bir Şövalyelerinden biri olan Antonius Block ile ölüm başyapıt olan 7.Mühür günümüz filmleri arasındaki (Azrail) arasında gerçekleşen bir satranç oyununu haklı yerini hala korumaktadır. temel almaktadır.  Kayalıkların hakim olduğu bir sahil sahnesiyle baş- layan film, dalga sesleri ve görüntülerle seyirciyi psi- kolojik etki altında bırakır bu yüzdendir ki şövalyeye doğru hareket eden ve izleyiciye ölüm olarak göste- rilen figürün inandırıcılığı oldukça yüksektir. Şöval- yenin yüzündeki solgunluk ve durağanlık ölümle  32

Melda Karataş & Sel m Derbent Çağdaş Perspekt f “ HİSSETTİM, HARİKAYDIM…” Bu yolculukta Nina’ya paranoid şizofreni semptom- ları olan hayaller ve halüsinasyonlar da eşlik edecek. Kendinize beyaz kuğu rolü verildiğini düşünüyor ol- Rolünün stresiyle başa çıkmayı öğrenmesi gereken manız siyah kuğu olamayacağınız anlamına mı gelir? bu ürkek ve naif kız için bu dönüşüm çarpıcı ve zor- Esas olanın Siyah ya da Beyaz olabilmek değil, gücü- lu olacak. müzün farkında olmak ve her anı hissederek özgür- Bu genç ve başarılı bir balerin olan Nina’nın bilinç- ce yaşayabilmek olduğunu fısıldayan bir film. altındaki mükemmel olma arzusunun yarattığı his- Yönetmen Darren Aronofsky’nin perspektifi ve Nata- sedememe ve anı yaşayamama problemine karşı za- lie Portman’ın eşsiz oyunculuğuyla mest olacağınız fer kazanan Nina şöyle diyor; “Hissettim, harika, ha- mükemmel bir psikolojik gerilim filmi olan Black rikaydım.” film boyunca ona kendini hissetmesi ge- Swan’ı henüz izlemediyseniz şiddetle izlemenizi tav- rektiğini söyleyen dans hocasının gözlerine bakarak. siye ederiz. Türünün hakkını fazlasıyla veren bu Hiçbir zaman tam anlamıyla siyah kuğu olamayaca- film size psikolojik gerilim yaşatmakla kalmayıp sizi ğına inandırılmış. derinden sarsacak. Öyle ki Natalie Portman kendine hayran bırakan bu performansıyla 2011 yılında “En Nina, tüm bu yargıları yıkma- İyi Kadın Oyuncu Oscarı” ödülüne sahip oluyor. Yal- nın duyguyu eşsiz bir başa- nızca başkahramanı değil, film de 40’dan fazla ödü- rıyla aktarıyor son sahne- lün sahibi olarak iddiasını açıkça gözler önüne sinde. Kendinizi zaferin bir seriyor diyebiliriz. parçası olarak hissediyor, Portman’ın hayat verdiği baş karakter Nina- film tarafından son bir kez nın dışa vuramadığı alter egosuyla tanışma- daha sarsılıyorsunuz Nina- sının ve genç bir balerinin benliğini buluş nın son sözleriyle... Genç hikayesi Black Swan. Kuğu Gölü Balesi göste- balerinin kendini keşfe- risi için kraliçe kuğu rolüne seçilen Nina’nın diş öyküsü diyebileceğimiz hem beyaz kuğuyu hem de siyah kuğuyu sah- bu filmin gelen tüm övgü- nelendirmesi gerekmektedir. Nina zarafeti, leri ve kazandığı tüm ödül- yeteneği ve güzelliğiyle adeta beyaz kuğu ol- mak için yaratılmış izlenimi vermektedir ancak leri hak ettiğini düşünerek, siyah siyah kuğuyu canlandırması için onu zorlu bir mü- beyaz bir film olmasa da siyahla beyazın arasındaki cadele beklemektedir. Nina’nın beyazdan siyaha dö- farkı gözler önüne seren bu filmi listenizde en üst sı- nüşmesi sadece sahnedeki rolüyle kalmayacak genç ralara almanızı öneriyoruz. balerin kendini de keşfedecek, derinden sarsılacak ve sarsacak. 33

Em ne Gökşen & Mehmet E. Sarıtaş Göbekl tepe B r Tapınak Mı? 1996 yılında bir köylünün, arsasında bulduğu garip İnanma eylemini bu şekilde açıkladıktan sonra Gö- beklitepelilerin herhangi bir doğa üstü nesne veya heykeli Şanlıurfa Müzesine götürmesinin ardından nesnelere inanıyor olması oldukça doğaldır. Yine de uygarlık hakkında bilinen tüm doğruların değişece- ğini kimse tahmin edemezdi. Göbeklitepe, Alman ar- burada bir Tanrı’dan söz etmek için oldukça erken. Büyük bir motivasyon ve iş gücü ile genelde 10-12 keolog Klaus Schmidt’in bu garip heykeli müzede gö- dairesel taşın ortasına daha büyük, iki tane 10-15 ton rüp kazılara başlaması sonucunda bulundu. Bu yapı- ya ait taşlar üzerinden tarihlendirme yapıldığında aralığında olan taşları inşa edip bu dairesel yapıyı tekrar ederek Göbeklitepe’yi inşa etmişler. Yaklaşık M.Ö 10.000 yıllarına ait olduğu ortaya çıktı. Bu, şu 1.5, 2 km uzaklığındaki taş ocağında özenle işlenen T ana kadar insanlar tarafından yapılmış en eski yapı; ''Göbeklitepe'' demekti. Kazı başkanı Klaus Schmidt formlu taşların üzerine kazınan doğa ve hayvan simgeleri sanatsal anlamda büyüleyici niteliktedir. Göbeklitepe için tapınak tanımlamasını yaptı. Birçok arkeolog ve araştırmacı tarafından başta tapınak o- larak tanımlanan Göbeklitepe'nin uzay gözlem evi Göbeklitepeliler şuan ki buluntulara göre olduğuna dair araştırmalar da yapıldı. Hatta u- burada yerleşik bir hayata geçmedi- ler. Evlilik, eğlence gibi belirli ritü- ''Dünyanınzaylılar tarafından yapıldığı spekülasyonu gi- eller için bir araya geldiler. Bir top- lanma alanı olarak görebileceği- bi Aborjinler tarafından yapıldığı ileri sürül- miz Göbeklitepe’yi başta inşa son- rasında ziyaret edebilmeleri için b l nen endü. Ülkemizde maalesef yaygın yanlış kana- büyük bir motivasyona ihtiyaçları esk yapısınınatler ile Göbeklitepe, Adem ile Havva , İbra- olduğu açıktır. Henüz kazılar ta- mamlanmadan bu motivasyonun din him Peygamber ile eşleştiriliyor. Rehberler olduğunu söylemek ve burayı tapınak ola- sırrı ne?''bu yönde yanlış bilgiler ile Göbeklitepe'yi tanı-rak adlandırmak bir sonraki araştırmaların önünde engel teşkil etmektedir. Bu ön kabul ile yapılan çalış- tabiliyorlar. Şimdilik biz bu tanımlamalardan u- malar burada ortaya çıkarılan her şeyi tapınak ile zak dursak daha iyi... Asıl konumuza geldiğimizde; bağdaştırmayı beraberinde getirebilir. Göbeklitepe En çok tercih edilen tapınak teorisi için yine arkeo- loglar tarafından söylenen \"Biz arkeologlar tanımla- yamadığımız şeylere tapınak deriz. \" sözü oldukça doğrudur. Peki insanlığa ait en eski yapılar bütünü olan Göbek- ve Göbekli- tepeliler hakkında henüz çok fazla cevabı alınmamış soru litepe gerçekten bir tapınak mı? Öncelikle içinde tan- var. Bu soruların cevabını rılara/tanrıya tapınılan yapı olarak bildiğimiz tapı- nak için Göbeklitepelilerin bir tanrı tasavvuruna sa- alana dek buraya bir doğal veya doğa- hip olması gerekiyor. Göbeklitepeliler gerçekten ina- üstü amaçlar- nıyor muydu ya da inançları doğrultusunda bir tan- rıları var mıydı? Burada inanma eylemini açıklamak için bir top- lanma alanı gerekirse inanma eyleminin insanın var olduğu an- demek da- dan itibaren doğaya karşı savaşında başvurduğu nokta olarak psikolojik ve biyolojik açıklamaları ya- ha doğru olacaktır. pılabilir. Bir inanç motoru olan beyin, duyusal verile- re bağlı kalıplar aramaya ve sonra bu kalıplara an- lam, amaç, özne katma eğilimindedir. Bu süreç bir evrim geçirir ve anlamlı kalıplar, inanç halini alabi- lir. 34

Geleceğ n Anahtarı TeknBahoattlnoCajrav Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) faaliyetlerini sürdürür- ulaşmanın, gelirlerini arttırmanın ve istenildiği anda ken profesyonel veya amatörce oluşturulmuş birim- her türlü raporlamayı, analizin yapılmasını sağlayan lerle bu çalışmalarını desteklerler. Bu birimlere yar- güçlü bir dijital dönüşüme ihtiyaç olduğu kaçınılmaz dımcı bir birim de bilişimdir. Bilişim teknolojileri bi- bir gerçektir. rimi, STK’lara bu faaliyetleri esnasında birçok kolay- lık sağlar. Bilişim teknolojilerini aktif kullanan STÖ- ÇYDD, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları ler çalışmalarını geniş bir topluluğa sunarak faaliyet doğrultusunda çalışmalar ile faaliyet gösteren kar a- gösterdiği alanda etkin bir kuruluş olma şansına sa- macı ile hareket etmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/- hip olabilirler. veya üyelik ödemeleri ile karşılayan bir STÖ oldu- Firmalar bütçeleriyle bilişim alt yapılarını güçlendi- ğundan; dijital dönüşümün neden zorunlu bir gerek- rerek rekabette üstünlük sağlamakta ve hedef kitle- lilik olduğunu aşağıdaki gibi maddelemek mümkün- ye daha kolay ulaşmaktadırlar. Ancak, STÖ’ler bu ko- dür; nuda daha farklı yol izlerler. Kar amacı gütmedikle- rinden bağışlarla, gelen desteklerle ihtiyaçlarını kar- Zamanla değişen ihtiyaçlara en iyi şekilde yanıt şılamaktadırlar. Bu gelirlerin büyük çoğunluğunu sa- verebilmek, hada yapılan aktivitelere ve projelere harcamaktadır- Geçmiş, bugün ve geleceği aynı anda düşünmek, lar. Bilişime ayrılan bütçe oldukça kısıtlıdır. Günü- Etkinliklerini-duyurularını-mesajlarını hedefe müz dijital dünyasında, iş akışının büyük bir bölümü ulaşılır bir şekilde yaymak, toplama dijital teknolojiler üzerinden sürmektedir. Verilerin Bağış toplayabilmek, dijital bağış tutulması, toplu elektronik posta ve sms gönderimle- alanında yenilikçi kolaylıklar getirmek, ri, raporlamalar, analizler, CRM (Üye yönetimi), bağış Mevcut projelerini devam ettirmek veya yeni yönetimi, duyurular , dijital etkinlikler kurumun bili- projeler üretmek, şim yapısı üzerinden gerçekleşmektedir. Bu yapıyı Bağışçılarıyla, üyeleriyle, gönüllüleriyle, gençlik oluşturmak STÖ’ler için detaylı bir analiz çalışması ve mezunlarla etkin bir biçimde iletişim halinde gerekmektedir. Bütçe ve alanında uzman insan kay- olmak, nağının oluşturulması dijital dönüşüm ve bilişim alt- Farkındalık yaratmak, yeni üyeler kazanmak, yapısının inşasını zorlaştırmaktadır. kampanyalarını, projelerini etkin duyurmak, Bilişim teknolojilerinden uzak olan STÖ’ler, bilgi ve Her türlü raporlamayı ve veri analizini anlık belgelerin aktarımında, yedeklenmesinde, arşivlen- olarak kişilere bağımlı olmadan sistemsel olarak mesinde, verilerin analiz edilmesinde, raporlanma- yapabilmek, sında bir takım zorluklarla karşılaşırlar. Bu zorluklar Gençlik için staj havuzu, mezunlar için iş ilanları özellikle STÖ’nin üyeleri, gönüllüleri ve bağışçıları ile network ağının havuzunu oluşturmak. olan iletişiminde ortaya çıkar. Gönüllülük temelli organize olmuş Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği için ise, mevcut ve gelecek ihti- yaçları doğrultusunda günümüz dijital çağın sundu- ğu olanaklarla bilişim ve iletişim araçlarının etkin kullanımı ile daha fazla sayıda bağışçı ve gönüllüye 35

Nereye G tsek? Tuğçe Yurtsever İk tekerlekle maceraya doğru... Annecim, sokağa çıkma yasağı yok, tek başıma gide- ceğim için kimseyle temas etmeyeceğim ve 1,5 m ku- Günlerce süren kapalı ve soğuk havalardan bıkkınlık ralına uyacağım. Otobüs seferleri oldukça az ve oto- gelmişti, bir umut hava durumunu kontrol ediyo- büs biletleri pahalı. Ülkenin dört bir yanı bisiklet yol- rum, şans biraz benden yana olacak ki haftaya hava ları ile çevriliyken bisikletle yeşillikler arasında bir sıcaklıkları 20’lere çıkacağını görüyorum. Bu güneşli yere gitmek, güpgüzel Hollanda evlerini geçmek baş- gün, lale tarlalarını keşfetmem için mükemmel bir lı başına beni mutlu eden bir aktivite, günlerdir evde zaman. Yavaş yavaş içimi saran heyecanla birlikte oturuyorum, evde yaptığım egzersizler de bana ye- bir sürü soru kafamda belirmeye başladı bile: Koro- terli gelmiyor, biraz daha spor yapmam gerek! Hol- na salgını önlemleri çerçevesinde spor salonları ka- landa'nın en çok ziyaret edilen yerlerinden birine sa- patılalı 5 hafta oldu, acaba hala 40 kilometrelik bu bi- dece 20 km uzakta yaşarken o güzelim yerleri gör- siklet turu için yeterince formda mıyım? Ya 5 ayda 3 meyip lalelerin mükemmel kokularını içime çek- kere tekerleği patlayan 1 kere zinciri kırılan bisikle- mezsem olmaz. Burada olduğum süre boyunca yap- tim beni tekrar yarı yolda bırakırsa? Acaba o gün mayı planladığım ne kadar şey, katılmayı planladı- çevrim içi toplantımız olacak mı? Bu tedirginlikleri ğım ne kadar etkinlik varsa hepsi iptal edildi ve iptal bir süreliğine kenara koyup biraz araştırma yapma- ediliyor. Seneye burada olup olmayacağım belli değil ya başlamamın zamanı. ve bir daha asla şu anki kadar genç olmayacağım. Lale tarlalarının tam olarak nerede olduğunu ve Zaten lale tarlaları amacım değil ki gölleri, kanalları, hangi yoldan gitmem gerektiğini bulduktan sonra ormanları ve köyleri geçerek gideceğim, çok güzel haritayı telefonuma indiriyorum. Şubat ayında çalış- yerler göreceğime eminim. Ne demişler sadece bir tığım laboratuvardaki arkadaşlarımla kaynaşma ve kez yaşıyoruz ve en iyi şekilde değerlendirmemiz ge- moral etkinliği olsun diye lale bahçelerine gitme ka- rek. Kararım kesin verildi. Lale tarlaları beni bekle! rarı almıştık ancak tüm müzelerle birlikte en meşhur lale bahçesi de kapatıldı ve 3 kişiden fazla gruplar halinde dışarıda olmak yasak. Ama lale bahçelerinin ne kadar güzel olduğunu farklı insanlardan duy- muştum ve uzun süredir Nisan ayı gelse de ben de gitsem diye bekliyordum. İnternette denk geldiğim birkaç yazıda Hollanda Hükümeti çok ziyaretçi çekti- ği için laleleri erken hasat edeceğini öğreniyorum. Bu hafta gitmem gerek, sonrası olmayabilir! İlerleyen saatlerde annemin doğum gününü görüntülü konuş- mayla kutluyoruz. Mumlar da üflendikten sonra ha- vadan sudan konuşurken anneme 23 Nisan’da lale tarlalarına bisikletle gideceğimi söylüyorum. Anne- min klasik sorularına cevap verme sırası: Evden niye çıkıyorum? Kiminle gidiyorum? Hollanda da vaka sayıları yüksekken lale bahçelerine gidip de ne yapa- cağım? Ve 40 km yolu neden bisikletle gidiyorum? 36

Nereye G tsek? Perşembe günü güpgüzel bir havaya uyanıyorum ve 10 km daha gittikten sonra o büyük gölde balık tu- stajım için yapmam gerekenleri 14.00’e kadar bitiri- tanları görüyorum ve yorulmaya başladığım için yorum. Endişeli annem kardeşime “hadi evden çık, küçük bir mola veriyorum. Etrafımı izlerken aklım- geç oldu!” mesajları attırırken evden çıkıyorum. Tek- daki sorular ve tedirginliklere rağmen bu maceraya rar bisiklete binmek çok iyi hissettiriyor. Evden sa- atılmanın verdiği tatmin duygusunu hissediyorum. dece 8 km uzaklaşmışım ki hiç beklenmedik bir şey Bir şeyi yapmaktan ziyade yapmadığımda pişman oluyor; bir lama çiftliği görüyorum. “Ne? Lama mı? “ olduğumu bir kez daha fark ettim. Bu kararı verdi- dediğinizi duyar gibiyim. Hayatımda ilk defa lama ğim ve hafızamdan kolay kolay çıkmayacak bir gün görüyorum! Kanalın öbür ucunda onlarcası, o kadar geçirdiğim için çok mutluyum ve kalbimin beni çı- güzeller ki. Hemen bisikletimi kenara park edip on- kardığı bu yolda bisikletimi evin önüne park eder- larca fotoğraf çekiyorum. Hayatımda kaç kez lama ken yaklaşık 40 km bisiklet sürebildiğimi görmek çiftliğine denk gelebilirim ki?  Bu küçük macera şim- beni gururlandırıyor! Konfor bölgemizin dışına çık- diden çok güzel gidiyor! Oyalanmadan yoluma de- mak bizi hayatta ileriye taşıyan şeylerden biri. Siz de vam ediyorum, sıcak bir yel eserken, yol üzerindeki ne kadar büyük veya küçük olduğuna aldırmadan üçüncü şehri de geçmiştim ki lale tarlalarını görme- yapmaktan tedirgin olduğunuz veya korktuğunuz ye başlıyorum. Adeta rengârenk bir deniz! Biraz du- şeyleri yapmaya bugün başlayın. Unutmayın, gerçek rup etrafta yürüme kararı alıyorum. Biraz da fotoğ- raf çektikten sonra, 5 km uzaklıktaki hedefime var- hayat sırça köşkünün dışındadır! mak üzere yoluma devam ediyorum. Kilometreler a- zaldıkça lale tarlaları ve içimi saran coşku artıyor. Son 3 km’yi sağımı ve solumu çevreleyen lale deniz- lerinin mis kokularını içime çekerek pedal atıyorum. Mor, pembe, sarı, turuncu, kırmızı, beyaz, vişneçü- rüğü... Metrelerce uzanan rengârenk lale tarlala- rını izlemek için ağaçların altında otururken ya- nımda getirdiğim çay ile dinlenme zamanım. Bu görsel şölene karşı dinlenebiliyor olmanın ver- diği mutluluğu kelimelere dökmek oldukça zor! Kitap okuyarak dinlendiğim 1 saat boyunca on- larca aile gelip gitti bile, hükümetin neden laleleri erken hasat etmek istediğini daha iyi anlıyorum. Saat 5’i gösterirken yola çıkmaya karar veriyorum 1 saat sü- recek bir yolculuğum da- ha var. Lisse şehrine ve lale denizlerine ve- ''Unutmayın da ederken haritada gördüğüm büyük gö- gerçek hayat le de uğramak adına sırça köşkünün dönüş için farklı bir dışındadır!'' yol seçiyorum. 37

Mehmet Özdağ & Serp l Çakmak Dünya'nın Dev n m \"Bütün ekos stem çöküyor. K tlesel b r yok oluşun başlangıcındayız. Ve bütün konuştuğunuz para ve ekonom k büyüme masalları. Nasıl cüret eders n z?\" Greta Thunberg - 23.09.2019 - B rleşm ş M lletler (BM) Z rves İkl m Değ ş kl ğ ve Çevre Pol t kaları lata bağımlı fosil kaynak tüketimine dayalı enerji, Atmosferdeki sera gazı emisyonlarının artması so- maden ve inşaat sektörleri oluşturuyor. Bu politika nucunda yeryüzüne düşen güneş ışınlarınının tutul- tercihleri ülkemiz ekonomisinde büyük boyutlu cari ması ile ısınma ve enerji birikimi ortaya çıkıyor. Kü- açığa sebep olurken diğer yönden de iklim krizi kay- resel sıcaklık artışıyla, deniz seviyesinin yükselmesi, naklı sorunlarımızın da artmasına sebep oluyor. biyolojik çeşitlilik kaybı, çölleşme, su ve gıda güven- Türkiye 2014 verilerine göre doğal gaz ithalatında liği tehdidi gibi birçok olumsuz etki gözle izlenebilir altıncı, kömür ithalatında yedinci, petrol ithalatında hale geldi. ise on ikincilik ile fosil yakıt ortalaması bakımından Ancak sorun bunlarla sınırlı değil. İklimin değişmesi dünyanın dokuzuncu büyük ithalatçısı. Ülkemiz çi- ile sıklığı ve şiddeti artan iklim olayları da büyük bir mento sektöründe de Avrupa’nın en büyüğü, dünya- sorun. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre nın ise beşinci büyük üreticisi durumunda. ülkemizde 1950-1999 arasında yılda ortalama 108 aşı- Ülkemizde 2019 yılı içerisinde 40 milyon tondan faz- rı iklim olayı ya da ekstrem meteorolojik olay olur- la asfalt üretimi, 64,5 milyon ton çimento üretimi ile ken, 2000’li yıllarda bu sayının 2,5 kat artarak orta- hem iklim değişikliği tetiklenmiş hem de fosil yakıt lama 270 olaya çıktığı görülüyor. 2010 yılı ve sonrası ithalatı ile 41 milyar dolar yakılmış durumda. ortalaması 614 olay, 2019 yılında ise 935 ekstrem me- 2004 yılından bu yana Maden Kanunu ve Orman Ka- teorolojik olayı yaşandığı kayıtlara geçmiş durumda. nununda yapılan değişlikler ve eklemelerle, sayıları Her yıl Karadeniz ve Akdeniz’de Ordu, Düzce, Trab- ve faaliyet alanları çok büyük bir hızla artan taş oca- zon, Antalya, Mersin gibi pek çok yerde su baskınları ğı ve maden sahalarında doğal ekosistem bütünlüğü- yaşanıyor, can kayıpları oluyor. nün bozulmasına, parçalanmasına ve biyolojik çeşit- İklim değişikliğinin, kapitalizmin üretim ilişkilerin- liliğin azalmasına yol açılıyor. den ve buna bağlı tüketim çılgınlığından kaynaklan- Bugün yaşadığımız iklim olayları 10-15 yıl önceki ya- dığı artık geniş ölçüde kabul edilmektedir. Birleşmiş kılan kömür, petrol ve gaz, dökülen  asfalt, çimento, Milletler (BM) iklim krizine çare olarak fosil kapita- yok edilen orman alanı kaynaklı olduğuna göre, lizmi yerine, yenilenebilir enerjiye dayanan ve sür- 2020 ve sonrası aşırı iklim olayları bakımından nasıl dürülebilir kalkınma hedeflerini benimseyen çevre geçebilir? Bunun için falcı olmaya gerek yok. dostu bir kapitalizme geçiş için Birinci İklim Konfe- ransı (1979), İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi - Cov d -19 V rüs Salgını ve İkl m Değ ş kl ğ BMİDÇS (1992), Kyoto Protokolü (1997), Paris Anlaş- Fransız filozof ve sosyolog Thibaut Sardier, iklim de- ması (2015) ile arayışlarını sürdürmekte, ancak bu- ğişikliklerinin pandemide yaşananlardan daha yo- güne kadar hedeflere yaklaşılamamıştır. ğun olacağını ve toplumun, iklim sorunları etrafında yeniden inşa edilmesi gerektiğini belirtiyor. Türk ye'n n Değ ş kl ğ Pol t kaları Korona salgını tespitinden bu yana geçen yaklaşık 6 Ülkemizde yıllardır mutlak bir biçimde süren AKP ayda çok hızlı iktidarlarının ekonomi politikalarının temelini itha- 38

Dünyanın Dev n m yayılması ve ölümcül sonuçlarıyla, yüz yıldır etkisini yonuna sahip 15’inci ülke. Bu nedenle dünya ülkeleri gösteren iklim krizine göre daha kesin önlemler alın- bir araya gelerek COP21 (Conference of the Parties – masına sebep oldu. Karantina süresince azalan hava Taraflar Konferansı) Paris Anlaşması olarak bilinen trafiği ve kent içi trafik, durma noktasına gelen tüke- Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleş- tim çılgınlığı, azalan sanayi üretimi... Bazı çalışmalar korona salgını ile 2008 mesinin 21’ncisini harekete geçmek i- krizinden bu yana ilk defa emisyon- çin imzalamıştır. Ne yazık ki en çok larda artış olmadığını, hatta at- salınım gerçekleştiren ABD, 4 Ka- mosfere daha az sera gazı sala- sım 2020'de anlaşmadan tama- cağımız bir yıl olacağı müjde- men çekilmek üzere başvu- sini veriyor. Tüm bunları üst ruda bulunmuştur. Türki- üste koyduğumuzda virüs ye Sözleşmeyi imzala- Covid-19 salgını bize gösteri- mıştır ve gerekli adım- yor ki; iklim krizinin çözü- ların bir an önce atıl- mü BM’nin 40 yıldır uygula- ması gerekmektedir. maya çalıştığı çevre dostu Hidrolik, güneş, rüzgar, sürdürülebilir kapitalizm de- jeotermal gibi yenilene- ğildir. Çözüm; insanı, doğayı bilir enerjiler, fosil yakıt- ve toplumu piyasanın insafına lara bağlılığı önemli oran- terk etmeyen ekoloji, emek ve de- da azaltacak belki de tek mokrasi arasındaki dengeyi optimi- kaynaktır. Türkiye henüz sa- ze eden politikalarda aranmalıdır. dece küçük bir kısmını kullanı- labilse de, bu kaynakları üretmek Mehmet Özdağ için yüksek bir potansiyele sahiptir. Doğadak Yolculuğumuzda Son Toplum, sera gazı etkisini tersine çevirmeyi ba- Çıkışı Kaçırmak Üzerey z ! şarırsa, buzulların hızlı bir şekilde erimesini sağla- yan fizik aynı zamanda yeniden büyümesini de sağ- Hızla artan kentleşme ve toprak kullanımı, aşırı nü- layabilir! fus artışına bağlı olarak büyüyen sanayi, uluslarara- Cov d-19:Doğayı Tahr batımızın B r Sonucu Olab l r m ? sı ticaret ve ulaşım, fosil yakıtların kullanımı ve e- Çevre korumacılar, bilim insanları, sağlık çalışanları, nerji tüketimi, yaşam alanlarındaki hava kalitesini siyasetçiler, medya, dünyayı evine hapseden Covid- ciddi oranda etkiliyor ve karbon salınımıyla küresel 19 için çok şey söylediler. Önemli olan, salgından ısınmaya yol açıyor. Küresel ısınmada buzulların eri- sonra, bireyler ve kurumlar olarak dersimizi ne ka- mesi sonucunda canlıların yok olması bir yana, ok- dar iyi aldığımız ve uygulamaya ne kadarını yansıta- yanuslar için de çok büyük bir tehlike oluşuyor. bileceğimiz. Harekete geçmek için kaybedecek zama- Karada nasıl Amazon Ormanlarını dünyanın akciğeri nımız yok! Örneğin evde, işyerinde vb. doğayı tüke- olarak tanımlarsak, okyanuslarda da mercan resifle- tecek neler yapıyoruz? Çöpten şikayet ederken çöp rini aynı şekilde görebiliriz. Çünkü karbon döngüsü- ayrıştırma, geri dönüşüm konusunda bilgimiz, ısrarı- nün yaşandığı yer bu resiflerdir. mız ne kadar? Geri dönüşümün bir adım ilerisi ve Küresel Karbon Bütçesi 2019 Raporuna göre karbon daha değerlisi olan, çöp üretmemeye gayret ediyor salınımında ABD, Çin, AB, Hindistan, Rusya, Japonya muyuz? Yoksa ne kadar çöp ürettiğimizi umursama- başı çekiyor. Türkiye, dünyada en çok karbon emis- dan ambalajlı hazır gıda ürünlerini almak eve yemek 39

Dünyanın Dev n m ÇYDD b r eğ t m derneğ ancak ÇEVRE olmazsa olmazımız! siparişi vermek, eve kargo ile ürün siparişi vermek 10 Ocak 2019’da faaliyet alanlarında etkili, şeffaf çev- kolayımıza mı geliyor? Dolabımızda kullanmadığı- re sivil toplum kuruluşları ile güç birliği oluşturmak mız, ihtiyaç fazlası kaç giysimiz, ayakkabımız, çanta- adına bir davette bulunduk. TEMA Vakfı, WWF Tür- mız var? Onlardan sıkılınca atıyor muyuz? Kırılan kiye Doğa Koruma, TEMİZ HAVA Platformu ve DENİZ mobilyamızı onarmayı mı, yoksa yenisini almayı mı TEMİZ Derneği TURMEPA olarak dernek binamızda tercih ediyoruz? Kendimiz üretmeye, dönüştürmeye bir araya geldik ve karşılıklı dayanışma kararı aldık. çalışsak, mecbur olmayan hiçbir şeyi satın almasak? Covid-19 bu süreci biraz aksatsa da özellikle gençlik gruplarımızla güçlerimizi birleştirmek Tarım alanları yok ediliyor diye söylenirken, adına önümüzdeki günlerde ortak yazlık evimiz acaba bu yok edilişin nere- çalışmalarımız da olacak. sinde? 5 yıldızlı tatil köyü hangi or- manlık alanın tahribatı sonucu ya- ''Doğadak Bireylerin toplulukları, toplu- pılmış, umursuyor muyuz? Yürü- lukların şehirleri, şehirlerin Yolculuğumuzda ülkeleri, ülkelerin birbirlerini mek mümkün olduğu halde, çok etkileyeceğini düşünmemiz kısa mesafelere dahi araba ile gi- gerekir. Birçok açıdan geç derken hava kirliliğinden, trafik- kalınmış olsa da, bölgesel ve ten şikayet etmekte haklı mıyız ? Son Çıkışı Dünyamızın kaynaklarını orantı- Kaçırmak küresel çalışmalarla hem ye- sız şekilde tüketmekteyiz. İstanbul Üzerey z!'' nilenebilir enerji kaynakları- gibi plansız büyüyen şehirler, adeta na yönelmek hem de karbon vampir gibi başka şehirlerin toprağını, ayak izi azaltma yöntemleri ile suyunu emiyor. Aynı şekilde gelişmiş ül- geleceğe dair umutlu olmak için keler de maalesef gelişmemiş ülkelerin kay- hala nedenlerimiz var. naklarını yiyip bitirmekte. Bütün bu sıkıntıları dile 5 Haziran 2021 Dünya Çevre Günü’nde daha bilinçli bir insanlık ile buluşmak ve harekete geçmek getiren STK’ların çıkardığı sesler ise ıslık gibi duyul- dileğiyle. Sevgiler. muyor. Oysa bir orkestra oluşturup doğanın çığlığı olmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde bizi yöneten Serp l Çakmak merkezi ve yerel yönetimlerin önünde yaptırım gü- cüne sahip olabilir ve davranışlarının sonucunu dü- şünemeyen bireylere yeni ufuklar açabiliriz. Biz STK’ların dayanışması, dünyanın içinde bulun- duğu ve dikkate alınmazsa insanlığın gidişatını yok olmaya kadar götürebilecek sorunların bertaraf edi- lebilmesi açısından çok değerli. Sağlıklı gıda, temiz su, temiz hava, doğa dostu şehirler, sürdürülebilir enerji, sağlıklı ve kaliteli yaşam, nitelikli eğitim tüm dünya insanlarının eşit oranda sahip olması gereken haklar! İçinde bulunduğumuz pandemi birey olarak bize davranışlarımızı değiştirmek için zaman kaybetme- den eyleme geçmemiz gerektiğini, kurumlara ise bü- tün egolarımızdan arınmış olarak ortak noktada bu- luşabilmeyi ve çalışabilmeyi öğretmiş olsun. 40

Ş r Durağı Yaşamak Sürgün B r yer n var bu dünyada,  Sana a t ve yalnızca sen n. Sürgünler olmuş ben yokken, Hatırlatmak sterces ne b r c k olduğunu, Ben daha k mses zken,  Sarıp sarmalıyor sımsıkı sen . Ş re düşman etm şler aşkı, \"Yaşayacaksan!\", d yor; Memleket n heybes ne tutuşturmuşlar ayrılığı. Geleceğe doğru yola çıkmalısın. Sözcükler hapse atmışlar tüm kavgalardan gal p çıkarlar d ye. K m b l r, Ölüme sah p çıkmışlar yalnızca, Belk ler de doğacak b r çocuk güneş n bekl yordur. Ölümün adı, gurbet n kalem ne saklandı. Ben yokken sınırlar fışkırmış nsanımın gözler nden, Kötü düşünceler, duyarsız nsanlar Ozanlarımı terk etm ş memleket kokan yapraklar. Ve hayatı yaşamak yer ne Küstürmüşler onları bana, Da ma öteleyenler çıkarsa karşına, Ben , onlara hasret bırakmışlar. Başını kaldır göğe! Sürgünler olmuş bens zken kalem m Ufkun umut dolu mav s ne bakarak B r yelkenl alıp g tm ş Yürü,da ma ler ye! Sevdaya boğulan koca koca adamları. Çünkü Oysa onlar, ş r kokulu avuçlarıyla el kaldırmışlar ufuklara İler de doğacak çocuk Ufuklar k , ‘’Sen ’’ bekl yor unutma. Onların gözler yle gömülmüş k mses z mehtaba. Onun renkler görmes Umudu, sevg y b lmes Ben yokken sürgün olmuşum, Yaşamın hakkını vermes Aşka ş rle bakan gözler n buğusuna. Sendek güneşe bağlı. Ben yokken şeh rler göz yummuş karanlığa... Sen, SİMGE KEKÜLLÜOĞLU Çalışarak Emeğ alnının akı yaparak Leyla'ya Hasret Bazen gülerek bazense ağlayarak Yan kısacası ‘’yaşayarak’’ Kışlar dayanılmayacak kadar soğuk Güneş götür doğacak çocuklara. Yazlar bunaltıcı  O çocuklar  güneş büyüterek Her gün yen den doğsunlar aydınlık yarınlara! Bahardan bahara gelen B r sen varsın DİLARA ŞİMŞEK Rüyalarda bıçaklanan esk dostlar Den z Kaşıdıkça kanayan yaralar g b Sanma k gerçeğ n ötes yok Y ne düştü d yorlar den z n rahm ne ay B r sen varsın Ak s eden yıldızı gecen n c lves say Umutların b tt ğ yerde  İdam mahkumlarının d l nde Karanlık b r geceden çınlanınca her kulak Den zden köpük köpük dağılan yalnızlığa bak Yaralı kuşların kanat çırpışlarında B r sen varsın Den z sırma saçını dalga dalga tararken Şafakta b rden güneş çarşafı serd erken Ağaçların göğe uzandığı yerde Saçlarımı  okşarken b r martının kanadı Gökkuşağının berraklığında B r çocuğun v cdanında Yet m kadar sev nd bu den z n evladı B r b z varız Hüküm yem ş b r mahkum kadar yalnız bu den z Acıların kategor lend ğ Ne dönen b r vapur var ne de kalmış benden z Yalnızların kutsandığı yerde B r ben varım Adım sanım karışmış s lm ş dalgalar ben Ve körpec k b r rüzgar süpürmüş bu beden Kalem n, kağıdın olmadığı yerde Ne b r den z görmüşem ne uğurlar ay ben B r şa r Gez n rken buluttan yere düştüm say ben Sevd kler sürgünde GÖKHAN DAŞ D l nde esk b r türkü \"B r ayrılık, b r yoksulluk, b r ölüm\" 41 ''Neşet Ertaş'a saygıyla...'' MEHMET ŞİRİN ÇETİN

B r Dünya K tap Mel ke Aydın Seni yok etme gücünün birinin ellerinde olması. Doğru mu? Ölmeli misin su- çun için? Gururunu çiğner misin peki? Yoksa bekler misin ölüm anını? Belki son çare beklentiye kapılırsın. Af düşüncesiyle dolar için ama ne çare. İşte se- yircin. Ölümün yanı başında! Etrafındaki her şey bu andan itibaren tek odakta toplanıyor. Ölüm. Sevgin yok, pişmanlığın yok, zamanında üzüldüğün veya se- vindiğin onca duygu son buluyor.Sadece birkaç saat daha yaşayabilmeyi dile- mek. Çaresizce her yolu denemek. Bulunduğun alanın giderek sana dar gelme- si, sıkışıp kalman. Acaba affedilir miyim düşüncesinin içinin yiyip bitirmesi. Öyle kötü ki; ömür boyu kürek mahkûmu olmaya razı gelmek. Ama bak son günündesin. 24 saatin sonunda çıkacaksın o merdivenleri. Umudun seni delili- ğe sürükleyebilir. Olmayacak bir şeye olur gözle baktırabilir. Ama ölümden kurtaramaz. Onu ölümden hiçbir düşüncesi kurtaramadı.Ne zaman öleceğini bilen birinin zamanı yorumlayışı. Senin ölümün yüzlerce insanın eğlencesi ha- line geliyor. İbret mi alacaklar şimdi izleyenler? Aynı nefesi soluyorduk hani dünyadan, benim eksikliğim temizleyecek mi tüm kötülükleri? Birlik olun hadi. Bu idam mahkumunun karşı- sında birlik olun. Alkışlayın ölümü. Sonra devam edebilirsiniz hayatınıza. Cellat- giyotin-alkış ve son. Artık öz- gür bir mahkumsun.'‘Geleneklerin yozlaşmasını sanatın çöküşü izler. Ne yazık! Dünyada sadece tek bir varlığı sevmek, onu bütün kalbiyle sevmek ve karşınızda durup size bakar, cevap verir, konuşurken, sizi tanımadığını fark etmek! Sadece onun tesellisine ihtiyaç duymak ve bunu yapması gerektiğinden habersiz olan tek kişi oldu- ğunu anlamak!’' Türkan Gazap Üzümler Gölges zler Ayşe Kul n Ste nbeck Hasan A. Toptaş Pendik Şubesi Üsküdar Şubesi Ümraniye Şubesi Nisan Yıldırım Elifsu Çoban Melda Karataş Tehl kel Puslu Kıtalar Acımak Oyunlar Atlası Reşat N. Güntek n Oğuz Atay İhsan O. Anar Ataşehir Şubesi ÇGMB Çorlu Şubesi Kaan Yeşilçimen Eylül Balıkcıoğlu Seren Uğurlu Şölen Tepeden Uçurtmayı Platon Tırnağa İsyan Vurmasınlar Ümitköy-Çayyolu Nazım H kmet Fer de Ç çekoğlu Şubesi Emine Gökşen Ayşe Kul n Üsküdar Şubesi Arda Sadıç Denizli Şubesi İsmail Can Topal Ed törler m zden... 42

3 Mayıs Ufuk Kekül Enver Paşa ve Resnel Rıza Bey dağa çıktı, hürr yet ç n başlattıkları mücadelede başarılı oldular. II. Meşrut yet lan ed ld . Pek çok özgürlükler gibi basına özgürlük de o yıllar- Bir işte böyle bir gerçeğin, rakamların ve bilgilerin da geldi.Yüz küsür yıl önce, 24 Temmuz 1908’de, ba- gölgesinde, böyle bir Türkiye’de, 3 Mayıs, basının öz- sın üzerinde kurulan sansür mekanizması kaldırıldı. gür olmadığı bir gün olarak kutlanılabilir ancak. Bugünü bu nedenle ‘basının özgür olduğu gün’ kabul Ama kutlanacak gazeteciler var… edip ‘Basın Bayramı’ olarak kutluyoruz.İkinci kutla- ma günümüz de 10 Ocak…Çalışan Etik değerlere ve erdemlere, kişilik, doğa ve canlı Gazeteciler Günü. 1961 askeri haklarına bağlı kalarak, ülkemiz ve halkımızın, kent- darbesi sonrasında basın lerimizin hak ve menfaatlerini her şeyden üstün tu- ''Özgür basın,özgürlüğü anayasa gü- tarak görevlerini yapan, yaptığı haber ve yorum- güçlüvencesi altına alınarak larla hem kamu haklarını koruyan, hem de Cum- huriyet ve demokrasinin güçlenmesine katkı güçlendirildi, 10 Ocak sunan gazeteci arkadaşlarımın günü kutlu ol- sun. Özgür basın, güçlü demokrasi, güçlü dev- demokras ,1961’de ise, gazetecilere let ve millet demektir özdeyişini hatırlatarak; güçlü devletekonomik ve sosyal hak- halkın haber ve bilgilenme gereksinimine saygı- lı anlayışların hakim olduğu, bir Türkiye’de ya- lar tanıyan 212 sayılı ka- şamak dileğiyle sevgi ve saygılar. ve m lletnun kabul edildi. demekt r.''Bir de 3 Mayıs var; Dünya Basın Özgürlüğü Günü var…  Tüm bu isimler isim olarak bir an- lam içeriyor ama içeriği bir şey içermiyor.    Hele de Basın şehitlerinin ruhları şad olsun… en sonuncusu Türkiye’yi hiç içermiyor. Çünkü özgür olduğumuzu gösteren en ufak bir emare yok. Dolayı- sıyla bugünün kutlanacak bir tarafı da yok!  Tablo çok kötü, sayılar acı verici ve kara… Her yıl Sınır Ta- nımayan Gazeteciler (RSF) tarafından yapılan 'Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi' sıralamasında ülkemiz 180 ülke içerisinde 154. sırada.  Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Temmuz 2019 istatistiklerine gö- re, 11 bin 157 gazeteci işsiz. Son beş yılda basın kartı iptal edilen gazeteci sayısı 3 bin 804. 15 Temmuz 2016’dan sonra 685 gazetecinin milli gü- venlik nedeniyle basın kartı iptal edildi. Adalet Ba- kanlığı verilerine göre, 2003-2018 arasında 12 bine yakın gazeteci hakim karşısına çıktı. Tutuklu gazete- ci sayısı ise 91’e ulaştı. 200’e yakın gazeteci hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Sadece 2019 yılında 59 ga- zeteciye toplam 200 yıl ceza kesildi. 43

1 Mayıs Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğ 1 Mayıs İşçi Bayramı, Emek ve Dayanışma Günüdür! Öte yandan 1.7 milyonu çocuk olan yaklaşık 5 mil- Tüm işçilerimizin, çalışanlarımızın, emeği ile geçinen yon mülteci de önemli bir sorundur ve kayıt dışı ça- herkesin “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kut- lışmakta olan 1.5 milyonu aşkın mülteci olduğu tah- luyoruz. ÇYDD; insan haklarına saygılı, demokratik, min edilmektedir. Mültecilerden çalışma izni verilen- laik bir toplum ve sosyal hukuk devleti düzeninin lerin toplam sayısı 31.185 kişidir. Her 4 üniversiteli gerçekleştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi ile bi- gencimizden birisi işsizdir. reylerin hukuksal, siyasal, ekonomik, kültürel, top- Bu koşullar altında “Emek ve Dayanışma Günü”nü lumsal, fiziksel konumunun geliştirilmesi, tüm insan kutluyoruz. Sabahın erken saatlerinde çalışmaya hakları ve özgürlüklerinden yararlanmalarının sağ- başlayan çiftçimiz bugün senin günün. Akşam evine lanmasını hedeflemekte ve öncelik olarak görmekte- ekmek götürmeye çalışan taksicimiz bugün senin gü- dir. nün. Fabrikada üreten işçimiz bugün senin günün. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin olmaz- Öğretme ideali ile her gün öğrencilerine koşarak gi- sa olmazı, yurttaşların bilimsel eğitime erişmiş, ör- den öğretmenim bugün senin günün. Laboratuvarda, gütlü, özgür, katılımcı, bugünlerinin ve yarınlarının üniversitede bilim üreten bilim insanımız bugün se- hak temelli olarak güvence altına alınmış olmasıdır. nin günün. Yeniliğe odaklı, uğraş veren mühendisi- TÜİK verilerine göre bugün ülkemizde her 100 çalı- miz bugün senin günün. Hukuk için mücadele eden şandan 34’ü kayıt dışı çalışmaktadır. 2018 yılı Eylül hakimimiz, savcımız, avukatımız bugün senin günün. ayında SGK’ya bağlı çalışanlarımızın sayısı 20.6 mil- Salgın ile mücadele eden sağlıkçımız bugün senin gü- yon kişi iken bu sayı 2019 Mayıs ayında 20.2 milyon nün. Kömür çıkaran kardeşim bugün senin günün. kişiye düşmüştür. Uzaklara bizi taşıyan tren makinistimiz bugün senin Kamu ve özel sektördeki toplam işçi sayısı 14.1 mil- günün. Zorluklar içinde haberi bize ulaştırmaya çalı- yon kişi iken, sendikalı işçi sayısı yalnızca 1.8 milyon- şan basın çalışanımız bugün senin günün. dur. Statüleri farklı olmakla birlikte kamudaki me- İstiyoruz ki; her gün senin olsun. Emeğinin karşılığı- murların sayısı 2.5 milyon, sendikalı olanların sayısı nı tam olarak al. Çocuk ve işçi kelimeleri asla yan ya- ise 1.7 milyondur. na gelmesin. Yönetimde söz payın olsun. Hakların Kriz öncesi işsiz sayısı 8 milyon, iş bulma ümidini yi- sadece bugün akıllara gelmesin. tiren sayısı ise 1 milyon kişidir. Tarım sektörü ve ö- Diyoruz ki; bizler, globalleşen dünyada Yeni Dünya zellikle mevsimlik tarım işçileri büyük ölçüde güven- Düzeni politikalarının kendi rantı için doğayı talan cesiz ve kayıt dışı çalışmaktadır. etmesine karşıyız. Eşit, adil bir dünyada özgür, sağ- Krizle birlikte işsiz sayısının kesinlikle artacağı ön- lıklı birer birey olarak doğaya saygılı yaşamak ve görülmektedir. Kapatılan 150 bine yakın iş yerlerin- sonraki kuşaklara da yaşanabilir bir çevre bırakabi- deki işçilerin önemlice bir bölümü sınırlı sosyal yar- lelim. Ekonomik krizlerle uğraşmak zorunda kalma- dım desteği dışında işsiz-gelirsiz kalmıştır. yalım, işsiz kalmayıp emeğimizi üretken kılıp ailemi- Demokratik toplum, örgütlü toplumdur. Meslek ör- zi geçindirebilelim. Yaşanılan çaresizlikler nedeniyle gütleri ve STK’lar merkezi ve yerel yönetimle birlikte intiharlar olmasın. Yeri okul olan çocuklarımızı iş dayanışma içinde çalışabilmeli ve yerel yönetimle kazalarında kaybetmeyelim.Tüm bunların ışığında, birlikte dayanışma içinde çalışabilmeli ve demokra- 1977’de İstanbul Taksim Meydanı’ndaki 1 Mayıs kut- tik bir toplum yapısı geliştirilmelidir. lamalarında yaşamını yitiren 34 emekçimizi de saygı Emekçi örgütlenmelerinin en önemli gücü üretimden ile anarak, “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü”müzü gelen güçleridir. Oysa bugün grev hakkı neredeyse kutluyoruz. fiilen kullanılamamaktadır. 44

TASARIM Fırat ÖRÜÇ Bener BALTA N san YILDIRIM Met n YILDIZ EDİTÖRLER Arda SADIÇ Kaan YEŞİLÇİMEN El fsu ÇOBAN Melda KARATAŞ Em ne GÖKŞEN Nerg s YILANCI Eylül BALIKCIOĞLU Seren UĞURLU İsma l Can TOPAL S mge KEKÜLLÜOĞLU TEŞEKKÜRLER Derg çalışmasının altyapısında yer alıp b ze katkı veren Volkan YALÇINKAYA' ya, ÇYDD Genel Merkez adına Bahatt n CARAV'a ve derg n n temeller n atarken b z mle olan ve desteğ n es rgemeyen Uğur Mumcu YILDIZ, Al Önder GÜRBÜZ, Heval Den z GÜNEŞ'e sonsuz teşekkürler...


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook