ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA BÖLÜMÜ YAŞAM DÖNEMLERİ VE UYUM PROBLEMLERİ DERSİ ÖDEVİ (MAKALE, VAKA VE MÜDAHALE YÖNTEMLERİ ) Dr. Zerrin MACİT 2021/BAHAR – ESKİŞEHİR Cihat ÖZTAŞ 171620201043 Yunus Emre DEMİROĞLU 171620201066 Fatma Gül GÜNGÖR 171620201077 Mehmet Salih ELKAN 171620201130 Seydi KARAKUŞ 301720211001
BELİREN YETİŞKİNLİK DÖNEMİ Özellikle ergenlik sonrası ve yetişkinliğe geçiş konusunda yapılan araştırmalarda toplumsal ve kültürel etkenler dikkate alınarak, gençliğin bir geçiş evresi olmadığı, tersine bağımsız bir yaşam evresi olduğu vurgulanmakta ve bu yaşları tanımlayan yeni kavramlar ortaya atılmaktadır. Bunlardan en önemli olanları “beliren yetişkinlik (emerging adulthood)” (Arnett 2000), “yetişkinimsi (adulthoid)” (Galambos ve TiltonWeaver 2000) ve “psikolojik yetişkinlik (psychological adulthood)” (Cote 2000) kavramlarıdır. 18-29 yaşlar arasındaki bireylerin, yetişkin yaşamlarına girdikleri ve yetişkinlik rollerini üstlendiklerine ilişkin kesin kanıtlar da bulunmamakta ve bu yaşlardaki bireylerin özelliklerinde çok büyük farklılıklar göze çarpmaktadır (Arnett 2000, 2004). Bu niteliksel farklılıklardan dolayı, bu dönem “beliren yetişkinlik dönemi (emerging adulthood)” olarak adlandırılmıştır. Beliren Yetişkinlik Döneminin Ayırt Edici Özellikleri Beliren yetişkinlik dönemi hem ergenlikten hem de yetişkinlikten farklıdır ve bu dönemdeki bireylerin kendilerine özgü özellikleri vardır (Arnett 2004). Beliren yetişkinlik kimlik arayışı dönemidir: Beliren yetişkinliğin bir yaşam dönemi olarak ele alınması, aşk, iş ve dünya görüşü olmak üzere üç temel boyutta kimlik keşfini gerekli kılmaktadır. Beliren yetişkinlik değişkenlik dönemidir: Beliren yetişkinlik döneminde, ergenlik dönemine bağlı bazı sıkıntılar yok olur; ancak bu sıkıntıların yerini, yeni bir sıkıntı kaynağı olarak “değişkenlik” alır. Beliren yetişkinliğin değişkenliğini en iyi gösteren şey, bir yerden başka bir yere taşınmalardır. Beliren yetişkinlik bireyin kendine en çok odaklandığı dönemdir: Bu dönemde yaşamın pek çok alanında kendi başlarınadırlar; pek çok kararı kendileri vermek ve kendi yaşamlarını yönetmek zorundadırlar (Arnett 2004). Beliren yetişkinlik ergenlik ve yetişkinlik arasında bir geçiş ve kendini arada hissetme dönemidir: Yetişkinliğe ulaşıp ulaşmadıkları sorulduğunda, cevapları genellikle “hem evet hem de hayır, ya da bazı alanlarda evet, bazı alanlarda hayır” şeklindedir.
Beliren yetişkinlik olanaklar dönemidir: Beliren yetişkinlikte, bireyler için birçok farklı gelecek hala olasıdır ve bireyin yaşamında aslında çok az şey kesin olarak belirgindir. Bu özelliği nedeniyle bu yıllar büyük umutlar ve beklentiler dönemidir.
Örnek Vaka: Kontrol Kaybı Kaygısı ve Kontrol Edilemeyen Panik Bozukluk Panik bozukluğun, “kontrol kaybından duyulan endişe”, “mükemmeliyetçilik” ve “kaçınmacı baş etme stratejileri” gibi faktörlerle ilişki içerisinde olduğu literatürde sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu özelliklerin panik bozukluğun ortaya çıkmasında nasıl etkili olduklarının ve nasıl bir mekanizma içerisinde bir araya geldiklerinin anlaşılması, rahatsızlığın yeniden ortaya çıkmasını önlemeye yönelik terapötik müdahalelerin etkililiğini arttıracaktır. Kimi çalışmalar, panik bozukluk etiyolojisinde kaçınmacı ya da obsesif- kompülsif kişilik özelliklerinin yer alabileceğinden söz etse de bu özelliklerle panik bozukluk arasında nedensel bir bağlantı kurmaya yönelik açıklamalara nadiren rastlanılmaktadır. Genellikle psikodinamik kuram çerçevesinde yapılan bu açıklamalar ise kişinin, karşılanamayan bağımlı olma ihtiyaçları ve etkili bir biçimde baş edemediği öfke duygusu sebebiyle yaşantıları üzerinde aşırı bir kontrol sağlama çabası içerisine girmiş olabileceklerini vurgulamaktadır. B., 23 yaşında bir kadındır. Ailesinden ayrı, başka bir şehirde arkadaşlarıyla birlikte yaşamakta, yüksek lisans eğitimine ve araştırma görevliliğine devam etmektedir. Başarılı olmak da B. için son derece önemlidir. Bu anlamda B.’nin mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olduğu, kendinden büyük beklentiler içerisinde olduğu, öte yandan kendini “başarılı” ve “zeki” bulmadığı, bunu telafi etmek içinse oldukça yoğun ve titiz bir çalışma temposu içerisine girdiği öğrenilmiştir. İlk panik atak şikâyeti, mezuniyet sonrasında “ne yapacağını bilmemenin yarattığı belirsiz durum” içerisinde gerçekleşmiştir. B., bu endişeleriyle başa çıkabilmek için planlama yapmaya ve yoğun, titiz ve detaycı bir ders çalışma temposuna daha çok ağırlık vermektedir. Böylelikle, “daha fazla kontrol sağlayabilmiş olduğunu” hissetmektedir. B., kendisini, “dışa dönük bir izlenim vermeme rağmen iç dünyamı pek paylaşmam” ifadeleriyle tanımlamıştır. Arkadaşlık ilişkilerinde de genelde duygusal paylaşımdan uzak durduğunu belirtmiştir. Bu gözlemler, B.’nin duygularını da kontrol etme çabası içerisine girmiş olabileceğini düşündürmüştür. Öte yandan, yakın arkadaşlarıyla olan ilişkisini “bana anne şefkati gösteriyorlar” diyerek tanımlamasının, B.’nin duygusal ihtiyaçlarına işaret ettiği düşünülmüştür. B.’nin başarı ve düzen odaklı yaşam tarzı, kendisine keyifli zaman geçirebileceği hiçbir boş vakit bırakmamaktadır. B., böylelikle, kontrol sağlayamamaktan endişe duyduğu sosyal ilişkilerden de kaçınmış olmaktadır. Kendisine oldukça kaygı uyandıran bir sosyal ortam sorulduğunda, annesi ile arkadaşlarının ya da birbirini tanımayan arkadaşlarının bir araya geldiği zamanları örnek göstermiştir. Bu tarz karşılaşmaları olabildiğince engellemeye
çalıştığını ya da böyle bir durumda kendisinin kesinlikle o ortamda bulunmak istemediğini ifade etmiştir. B.’nin, hem ailesine hem de arkadaşlık ilişkilerine dair daha önce vermiş olduğu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, B.’nin yukarıda belirtilen ortamlardan kaçınma isteği dikkat çekicidir. Kendisini tam olarak neyin kaygılandırdığı sorulduğunda ise, eleştirilmekten ve ailesinin onaylamayacağı bir durumla karşılaşmaktan endişe duyduğunu belirtmiştir. Bu noktada B.’yi özellikle kaygılandıran annesinin tutumu ve görüşleridir. Annesiyle başbaşayken annesinin kurallarını ve beklentilerini gerçekleştirmeye yönelik bir direnç sergileyen B. “rahatladığım zaman” olarak tanımlasa da bu davranışı sebebiyle annesiyle tartışma içerisine girdiklerini de ifade etmiştir), annesiyle dış ortamlarda (diğer arkadaşlarının yanında) çatışmaktan kaçınmaktadır. B.’nin yaşadığı bu durum, anneye duyulan öfkenin ortaya çıkartılması ihtiyacı, ancak bu öfkenin sosyal ortamlarda bastırılması isteği olarak yorumlanmıştır. B.’nin yakın ilişkilerden kaçınmasına dair verilebilecek en tipik örnek, romantik ilişkilerden uzak durmasıdır. Bu durumun kendisinde sıkıntı yaratmasına rağmen “planlarımı, düzenimi aksatacağı için böyle bir ilişki içerisine girmek istemiyorum” demesi, başarı odaklı yaşantının B. için bir kaçınma alanı olduğu görüşünü destekler niteliktedir. B.’ye, kontrolünü bıraktığı ya da kaybettiği bir yakın ilişkisinin olup olmadığı sorulmuştur. B., erkek kardeşi ile olan ilişkisini örnek göstermiştir. Aynı şehirde yaşadığı, üniversite öğrencisi olan erkek kardeşine, tıpkı annesinin geçmişte kendisine davrandığı gibi otoriter davrandığını belirtmiştir. B. ile, panik bozukluk şikâyeti üzerine, haftada bir kez olmak üzere 32 görüşme gerçekleştirilmiştir. İlk 18 seansta şikâyetler bilişsel-davranışçı model çerçevesinde ele alınmış ve kaygı durumunun azalması amaçlanmıştır. Güvenlik davranışlarının terk edilmesi ve kaygı durumunda gözlenen belirgin azalmanın ardından, ilerleyen seanslarda, şikâyetlere kaynak teşkil edebilecek yaşantılar araştırılmış, farkındalık kazandırılması ve etkili baş etme yöntemlerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir. PANİK BOZUKLUK Panik bozukluk; nefes almada güçlük, sık soluk alıp verme, çarpıntı, baş dönmesi, titreme, çıldırma-ölüm korkuları gibi çeşitli bedensel ve bilişsel belirtilerin ön planda olduğu, yineleyici ve beklenmedik panik ataklarıyla belirlenen yaygın bir bozukluktur. Panik atakları panik bozukluğunun temel belirtisi olmasına karşın, ona özgül değildir. Fobiler (sosyal fobi, özgül fobi), yaygın anksiyete bozukluğu, post-travmatik stres bozukluğu gibi birçok farklı
anksiyete bozukluklarında ve madde kullanımı, depresif bozukluklar, psikotik bozukluklar gibi başka ruhsal bozuklukların seyri esnasında panik atağı görülebilir. Panik bozukluğundaki panik ataklarının ayırt edici niteliği \"bir nedene bağlı olmaksızın kendiliğinden ve beklenmedik\" biçimde ortaya çıkmalarıdır. Panik atakların bu özellikleri hastaların bir dahaki panik atağının ne zaman olacağı konusunda yoğun bir endişeli beklenti içine girmelerine neden olabilir. Bu durum beklenti anksiyetesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, panik ataklara bağlı gelişen ve bu bozukluktaki yeti yitiminin temel nedeni olan agorafobik kaçınma davranışları da bozukluğun önemli özellikleri arasındadır. Süreç içerisinde gelişen bu karakteristik belirtide atak geçireceği korkusuyla birey kalabalık içinde, açık yerlerde, sokakta, mağazalarda, otobüste, sıkıntıya gireceğini, yalnız kalıp yardım alamayacağı, kendini çaresiz hissettiği herhangi bir yerde panik atağı geçireceğini düşünür ve bu yerlere tek başına gitmemeye ya da hiç gitmemeye başlar. Bu özelliğin varlığına göre panik bozukluklar agorafobili ve agorafobisiz panik bozukluk olmak üzere iki gruba ayrılır ve incelenirler. Agorafobi kimi zaman panik bozukluk olmaksızın da görülebilir. Panik Atak için DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri: Belirtilerden dördünün (ya da daha fazlasının) birden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı, ayrı bir yoğun korku ya da huzursuzluk döneminin olması: 1. Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması 2. Terleme 3. Titreme ya da sarsılma 4. Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları 5. Soluğun kesilmesi 6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi 7. Bulantı ya da karın ağrısı 8. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma 9. Derealizasyon (gerçek dişilik duyguları) ya da depersonelizasyon (benliğinden ayrılmış olma) 10. Kontrolünü yitireceği ya da çıldıracağı korkusu 11. Ölüm korkusu 12. Paresteziler (uyuşma ya da karıncalanma duyumları) 13. Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları
Başlangıçta beklenmedik panik atağı öyküsünün olması bizi her zaman panik bozukluğu tanısına götürür. Panik hastalarının düşünce içeriği panik atağı geçirme korkusu ile doludur. Eğer panik atakları bulunan ortam ya da durum ile ilişkiliyse, yani beklenmedik panik atakları yoksa, atağın oluştuğu koşullara göre diğer anksiyete bozuklukları akla gelmelidir. Hekim korku odağının ne olduğunu dikkatlice sorgulamalıdır. Panik atakları toplumsal durumlarda oluşuyorsa sosyal fobi, bir nesne ya da durumla karşılaşıldığında oluşuyorsa özgül fobi, kir ya da mikrop kapma olasılığı gibi bir obsesyon nesnesi ile karşılaşıldığında oluşuyorsa obsesif- kompülsif bozukluk, bir stres ya da travmayı çağrıştıran belli uyaranlar ile oluşuyorsa travma sonrası stres bozukluğu düşünülmelidir. Gece gelen panik ataklarının varlığı yalnız panik bozukluğuna özgüdür. Bu tür atakların sorgulanması ayırıcı tanıda yardımcı olabilir. Panik Bozukluk Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Terapi ( BDT) Bilişsel davranışçı yaklaşımlarla panik nöbetlerin tedavisi amaçlanır. Bilişsel-Davranışçı Terapi yöntemi olarak adlandırılan bu yaklaşım panik atakların bedensel duyumların katastrofik yorumlanmasından kaynaklandığını varsayan bilişsel model ve hiperventilasyonun nöbetlerin oluşumunda rol oynadığı görüşü birlikte ele alınarak geliştirilmiştir. Bilişsel yanlış yorumlamaların düzeltilmesi ve solunumun denetlenmesi esasına dayanan bu yöntemde, aşırı soluma egzersizleri yaptırılarak, hastada panik ataktakine benzer belirtilerin ortaya çıkartılması ve ardından solunumun düzenlenmesi ile bu belirtilerin kaybolması sağlanır. Buna dayanılarak, panik atak sırasında ortaya çıkan bedensel belirtilerin, kalp krizi geçirme gibi katastrofik durumlardan kaynaklandığı, deneysel ve hatta fizyolojik olarak da görüldüğü ve hiperventilasyonun bir sonucu olduğu yorumu üzerinde durulur. Burada yapılan, hastanın bedensel belirtilerini, ilkinde olduğundan daha zararsız ve denetlenebilir bir duruma bilişsel olarak yeniden atfetmesini sağlamaktır. Bir sonraki adım ise, panik atağın başlayacağının hissedildiği anda kullanılmak üzere, bir başa çıkma tekniği olarak solunum denetiminin öğretilmesidir. Bu yöntemlere ek olarak panik atak tedavisinde ailenin de desteği sağlanmalıdır. Ailenin, tedaviye uyum açısından desteği ve tedavi sürecindeki iş birliği çok önemlidir. Aileye ve yakınlara bu tür hastaların çarpıntılarını olması muhtemel bir kalp krizinin, soluk alma güçlüğünü soluksuz kalıp ölmenin bir habercisi olarak görmek gibi, bedensel duyumlarını gerçekte olduğundan daha tehlikeli olarak algıladıkları anlatılmalıdır. Ayrıca, panik bozukluğu tanısı konulan hastalara panik atakların oluşum düzenekleri anlatılmalı ve psikiyatrik tedaviye uyumları sağlanmalıdır.
B. ile yapılan görüşmeler, belirtilen formülasyon çerçevesinde devam etmiştir. Bu anlamda terapi stratejisi, çocukluk dönemi verilerinin B.’nin kişiliği ve yaşantısı üzerindeki etkileri konusunda farkındalık kazandırılması, öfke ile kaygı arasındaki bağlantıya dikkat çekilmesi, olumsuz duyguların aşırı kontrolünün etkili bir baş etme stratejisi olmadığı yönünde farkındalık kazandırılması, öfke ile baş etmede daha yapıcı yöntemlerin belirlenmesi ve bağımlı olma ihtiyaçları ile otonomi ihtiyaçları arasındaki dengenin yeniden düzenlenmesi olarak belirlenmiştir. Belirtilen stratejiler doğrultusunda, özellikle “öfkenin yapıcı ifadesi” ve “bağımlı olma/otonomi ihtiyaçlarının dengelenmesi” alanlarında yol kat edilmiştir. Bu durum B.’nin kaygı düzeyinin azalmasında, özellikle annesi ve kardeşiyle olan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesinde ve mükemmeliyetçi/başarı odaklı yaşam tarzında gerçekleşen esnekliğe katkıda bulunmuştur.
KAYNAKÇA Akdağ, S. (2019). Beliren yetişkinlik dönemindeki üniversite öğrencilerinde sosyal uyumun yordanması: Bilişsel esneklik ve yaratıcılık [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi].Yakın Doğu Üniversitesi. Arnett, J. J. (2010). Emerging adulthood (s). Bridging cultural and developmental approaches to psychology: New syntheses in theory, research, and policy, 255-275. Arnett, J. J. (2014). Emerging adulthood: The winding road from the late teens through the twenties. Oxford University Press. Atak, H., & Çok, F. (2010). İnsan yaşamında yeni bir dönem: Beliren yetişkinlik. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 17(1), 39-50. Bulut, V. E. (2019). Beliren yetişkinlik dönemindeki kadınlarda toplumsal cinsiyet rolleri ve anne baba tutumlarının erken dönem uyumsuz şemalar ile ilişkisinin incelenmesi [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Gelişim Üniversitesi. Eroğlu, M. (2020). Beliren yetişkinlik dönemindeki bireylerin bağlanma stilleri, kimlik statüleri ve kişilik özelliklerinin incelenmesi. Eroğlu, M., & Gündoğdu, H. (2021). Beliren Yetişkinlik Dönemindeki Bireylerin Kişilik Özelliklerinin İncelenmesi. Uluslararası Sosyal Bilgilerde Yeni Yaklaşımlar Dergisi, 5(1), 278- 293. Gómez-López, M., Viejo, C., & Ortega-Ruiz, R. (2019). Well-being and romantic relationships: A systematic review in adolescence and emerging adulthood. International journal of environmental research and public health, 16(13), 2415. Hendry, L. B., & Kloep, M. (2010). How universal is emerging adulthood? An empirical example. Journal of youth studies, 13(2), 169-179. Karataş, Z., & Çelikkaleli, Ö. (2018). Beliren yetişkinlikte intihar olasılığı: Stresle başetme, öfke ve cinsiyet açısından bir inceleme. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 14(1), 450-462. Karatatar, H., (2018). Beliren yetişkinlikte algılanan ebeveynlik stili ve ilişki doyumu arasındaki ilişkide kişilik özelliklerinin aracı rolü [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi.
Malkoç, A., & Yalçın, İ. (2015). Üniversite öğrencilerinde psikolojik dayanıklılık, sosyal destek, başa çıkma ve iyi-oluş arasındaki ilişkiler. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5(43). Metiner, S., (2017). Beliren yetişkinlik ve yetişkinlik döneminde kıskançlık düzeyi ile bağlanma davranışı, benlik saygısı, duygusal zekâ arasındaki ilişkinin incelenmesi [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Maltepe Üniversitesi. Özcan, B., (2017).Beliren yetişkinlikte öznel iyi oluşun yordayıcıları olarak benlik kurgusu benlik saygısı ve sosyal destek [Yayımlanmamış doktora tezi]. Ankara Üniversitesi. Ranta, M., Dietrich, J., & Salmela-Aro, K. (2014). Career and romantic relationship goals and concerns during emerging adulthood. Emerging Adulthood, 2(1), 17-26. Reifman, A., Arnett, J. J., & Colwell, M. J. (2017). Emerging adulthood: Theory, assessment and application. Journal of Youth Development, 2(1), 37-48. Schwartz, S. J., Zamboanga, B. L., Luyckx, K., Meca, A., & Ritchie, R. A. (2013). Identity in emerging adulthood: Reviewing the field and looking forward. Emerging adulthood, 1(2), 96- 113. Shulman, S., & Connolly, J. (2013). The challenge of romantic relationships in emerging adulthood: Reconceptualization of the field. Emerging Adulthood, 1(1), 27-39. Stone, A. L., Becker, L. G., Huber, A. M., & Catalano, R. F. (2012). Review of risk and protective factors of substance use and problem use in emerging adulthood. Addictive behaviors, 37(7), 747-775. Uçar, M. E., Morsünbül, Ü., & Atak, H. (2016). Beliren yetişkinlik döneminde epistemolojik inançlar ve tamamlanma ihtiyacı kimlik stillerini yordamakta mıdır?. Journal of International Social Research, 9(47).2. Zimmermann, P., & Iwanski, A. (2014). Emotion regulation from early adolescence to emerging adulthood and middle adulthood: Age differences, gender differences, and emotion- specific developmental variations. International journal of behavioral development, 38(2), 182-194.
Search
Read the Text Version
- 1 - 10
Pages: