Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bilim ve Teknik Dergisi 540. Sayı - Kasım

Bilim ve Teknik Dergisi 540. Sayı - Kasım

Published by sedatileri, 2019-10-30 13:32:10

Description: Bilim ve Teknik Dergisi 540. Sayı - Kasım

Search

Read the Text Version

Yapay Zekâ Çevre Hizmetinde... 2012 NobelYıldızları... Aylık Popüler Bilim Dergisi Kasım 2012 Yıl 46 Sayı 540 TBeilkivmenik 5 TL Bilim ve Teknik Kasım 2012 Yıl 46 Sayı 540 Siber SavaşlarBilişimin Karanlık Yüzü Siber Savaşlar Bitkiler de Hisseder Endişeli Beyin Sinirlerde Gizlenen Matematik... 40 9 771300 338001

thinkstockTBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Yıl 46 Sayı 540 Kasım 2012 “Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk E-posta adreslerimizle başlayan internet bağlantımız, son model tablet bilgisayarlar, cep telefonları ve GPS cihazları ile siber uzay ve bizim aramızda kopmayan bir bağa dönüştü. Artık alışverişimizi bu sanal dünyadan yapıp yemeğimizi oradan beğenip satın alıyoruz. Mesajlarımızı saatte birkaç kez kontrol etmeden duramıyoruz. Hayatımızın içine bu kadar çok giren siber uzay, en baştan beri hiçbir zaman tam anlamıyla güvenli olmadı. İlk önce kredi kartı numaramızı, kişisel bilgilerimizi çalarak maddi kazanç sağlamak isteyenler türedi.“Virüs”,“solucan”,“trojan”gibi kelimeler yeni anlamlar kazandı. Derken internetin artan etkisini keşfeden hackerlar ve hacktivistler protestolarını internete taşıdı. Belki kendileri adına kişisel kazanç peşinde değillerdi, ama ciddi maddi kayıplara yol açıyorlardı. Börteçin Ege son birkaç yılda siber uzayda yeni bir çağa girdiğimizi haber veriyor. Artık maddi kazanç veya protesto peşinde olmayan büyük ve organize gruplar süper bilgisayar virüsleri yazıyor. Anlaşılıyor ki eğer siber uzayda gerçek bir savaş koparsa sonuçları hiç de sanal olmayacak. Devletler güç mücadelelerini kara, hava, deniz ve uzaydan sonra siber uzaya taşıdı. Artık siber uzayda savaşmak için ordular kuruluyor. Bilgisayarınızda birilerinin mutlaka ele geçirmek isteyeceği bir sır saklamıyorsanız Levent Daşkıran’ın bize sanal dünyanın tehlikelerini özetlediği yazı ilginizi çekebilir. İnterneti kullanırken güncellenmiş anti-virüs ve“firewall” programları kadar, dikkate de ihtiyacımız var. Bu ay açıklanan Nobel Ödülleri’nin Fizik, Kimya veTıp alanında sahiplerini ve onları Nobel’e taşıyan çalışmalarını İlay Çelik’in kaleminden okuyoruz. “Bitkiler de Hisseder”yazısıyla Özlem Ekici bitkilerin gördüğümüzden fazlası olduğunu bize fark ettiriyor. Özlem İkinci bebeklerin ne kadar hassas ve kırılgan olduğunu, bir anlık öfke patlamasının nelere sebep olabileceğini, sarsılmış bebek sendromunu işlediği yazısında anlatıyor. Kadir Demircan bu ay dergimizde iki yazısıyla yer alıyor. Bir yazısında Lasker ve Nobel ödülleri arasındaki bağlantıyı anlatırken, diğerinde hücrelerimizdeki minik kılların sorumlu olduğu birçok mekanizmayı gösteriyor.“Endişeli Beyin”yazısında Bahri Karaçay panik atak rahatsızlığını kendine ait üslubuyla adeta hikâyeleştiriyor.Türkçenin sayılarını konu alan yazı ise Bilim ve Teknik’te görmeye alışık olmadığımız fakat ilgi çekeceğini umduğumuz bir yazı,Türkçe sayıların kökeni hakkında birçok şey öğretiyor. Ferda Şenel sağlık kösesinde üst solunum yolları hastalıklarını ve grip ve soğuk algınlığını nasıl ayırt edeceğimizi anlatırken kışın yaklaştığını da haber veriyor. Saygılarımızla Murat Yıldırım Sahibi Yazı ve Araştırma Grafik Tasarım - Uygulama Mali Yönetmen TÜBİTAK Adına Başkan Alp Akoğlu Ödül Evren Töngür H. Mustafa Uçar Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Genel Yayın Yönetmeni İlay Çelik Sayfa Düzeni / Web İdari Hizmetler Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ([email protected]) Sadi Atılgan İmran Tok Duran Akca Dr. Özlem Kılıç Ekici ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Yayın Yönetmeni Dr. Bülent Gözcelioğlu Yazışma Adresi Abone İlişkileri Fiyatı 5 TL Dr. Murat Yıldırım ([email protected]) Bilim ve Teknik Dergisi (312) 468 53 00 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro. ([email protected]) Dr. Özlem Ak İkinci Atatürk Bulvarı Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: DPP Yayın Kurulu ([email protected]) No: 221 Kavaklıdere 06100 [email protected] http://www.dpp.com.tr Doç. Dr. M. Necati Demir Redaksiyon Çankaya - Ankara İnternet Baskı: PROMAT Doç. Dr. Burak Aksoylu Sevil Kıvan Tel www.biltek.tubitak.gov.tr Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Prof. Dr. Salih Çepni ([email protected]) (312) 427 06 25 e-posta http://www.promat.com.tr/ Dr. Şükrü Kaya (312) 468 53 00 [email protected] Tel (212) 622 63 63 Doç. Dr. Ahmet Onat Faks ISSN 977-1300-3380 Baskı Tarihi: 28.10.2012 Prof. Dr. Gökhan Özyiğit (312) 427 66 77 Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79 Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.

İçindekiler 18 Çinlilerin tarihteki en ünlü başkomutanlarından ve askeri kuramcılarından Sun Tzu günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce ünlü başyapıtı Savaş Sanatı adlı kitabını yazarken herhalde savaşların bir gün siber savaşlara dönüşeceğini aklının ucundan bile geçirmemiştir. Bilişimin bize armağan ettiği en yeni kavramlardan ve en somut gerçeklerden biri olan siber savaşların, artık klasik savaş olarak adlandırabileceğimiz geleneksel savaşlardan hayli ayrı özellikleri var. Klasik bir savaştakinin aksine bu yeni nesil savaşta düşman binlerce kilometre öteden, hiç beklemediğiniz bir anda -bir görünmezlik zırhına bürünerek- hiçbir kural tanımadan saldırıyor. Bu saldırıların etkisinin fazla yıkıcı olamayacağını düşünen varsa, yanılıyor. 32 Bitkiler çevrelerinde olup bitenin ne kadarının farkında? Kendinizi ağaçların, çalıların arasında ya da çiçeklerle dolu bir çayırda yürürken hayal edin. Acaba çalılar birisinin kendilerine sürtünüp geçtiğini biliyor mu? Peki ya çim bitkisi birisinin ayaklarının altında ezildiğinin farkında mı? Ağaçlar koku alıyor mu? Çiçekler bizi görüyor ya da duyuyor mu? Bitkilerin bizimkilere benzeyen duyu organları, dokuları ya da sinir sistemleri olmayabilir, ama buna rağmen onlar gene de hisseder ve çevrelerinde olup bitenleri algılar.Tıpkı bizler gibi onlar da görür ve koklar. Hatta duyar, tat alır, teması hisseder, iletişim kurar, mutlu olur ve dans ederler. 40 Endişe duymak yaşantımızın bir parçası, hatta türümüzün devamlılığı için gerekli bir duygu. Modern yaşam, giderek artan karmaşası ve bunun sonucu ortaya çıkan stres etmenleriyle endişenin önemli bir kaynağı. Pek çoğumuz için önemli görünmeyen şeyler bazı kişiler için yaşamlarını alt üst eden birer endişe kaynağına dönüşebiliyor. Modern toplumlarda her beş kişiden birinin endişe bozukluğu yaşadığı tahmin ediliyor. Bilimsel çalışmalar genlerimizin ve yetişme koşullarımızın bu konuda belirleyici olduğunu gösteriyor.

Haberler ...................................................................................................................................... 4 + Türkiye’de Siber Güvenlik / Bâkır Emre................................................................................ 12 Tekno - Yaşam / Osman Topaç............................................................................................... 16 45 Bilişimin Karanlık Yüzü: Siber Savaşlar / Börteçin Ege....................................................... 18 Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran............................................................................................. 24 Yayın Dünyası Sadece Antivirüs Değil, Farkındalık da Lazım / Levent Daşkıran.................................... 26 Madalyonun Diğer Yüzü / Murat Yıldırım........................................................................... 30 İlay Çelik Bitkiler de Hisseder / Özlem Kılıç Ekici................................................................................ 32 Yeryüzü ve Gökyüzü / Alp Akoğlu....................................................................................... 38 62 Endişeli Beyin / Bahri Karaçay.............................................................................................. 40 Bu Ödülü Al, Nobel’i de Kap! / Kadir Demircan................................................................. 46 Nasıl Çalışır? 2012 Nobel Yıldızları / İlay Çelik........................................................................................ 48 Yapay Zekâ Çevre Hizmetinde / İlay Çelik........................................................................... 56 Murat Yıldırım Sinirlerde Gizlenen Matematik / Enes Yılmaz...................................................................... 58 Bebeğinizin Sağlığı İçin Sakin Olun / Özlem Ak İkinci...................................................... 64 74 İçimizdeki Kıllar / Kadir Demircan....................................................................................... 68 Geçmişten Günümüze Türkçenin Sayıları ve Sayı Sistemi / Eyüp Bacanlı...................... 76 Gökyüzü Alp Akoğlu 80 Sağlık Ferda Şenel 82 Türkiye Doğası Bülent Gözcelioğlu 90 Bilim Tarihinden H. Gazi Topdemir 94 Zekâ Oyunları Emrehan Halıcı

Haberler Alp Akoğlu Felix, Ne Yaptın! hıza ulaştı. Böylece saatte 1236 km olan Felix Baumgartner’i taşıyan kapsül ses hızını bir uçak ya da uzay kapsülünün Felix Baumgartner’in yaklaşık 39.000 içinde olmadan aşan ilk insan oldu. Ba- Baumgartner’ın bu atlayışı Red Bull’un metre yüksekten atlayışı medya ka- umgartner 39.045 metrelik inişin 36.529 sponsorluğunda, Stratos adı verilen bir nallarıyla milyonlarca kişiye canlı olarak metresini 4 dakika 20 saniye süren serbest proje kapsamında gerçekleşti. Bu atlayış aktarıldı. Atlayış gerçekten heyecan veri- düşüşle indikten sonra yere yaklaşık 2500 elbette bir gösteri olmaktan öte havacılık ciydi. Ama olayın aktarılma şekli karşı- metre kala paraşütünü açtı. Yaklaşık 5 ve uzay çalışmalarına da bazı veriler sağ- sındaki şaşkınlığımız nedeniyle atlayışın dakika paraşütle süzüldükten sonra yere layacak. kendine yeterince odaklanamadığımızı indi. söyleyebiliriz. Özellikle ülkemizdeki ba- MNeahrsir’taYaKtuağrıumuş sın ve yayın organlarındaki haberlere göre Felix Baumgartner olayın kahramanı Felix uzaydan atlamakla kalmadı, ışık hı- olsa da aslında arkasında sağlam bir ekip Börteçin Ege zını da geçti. ve teknoloji var. Elbette uzun süren çalış- malar ve denemeleri de unutmamak ge- 6Ağustos’ta Mars’a başarıyla indikten Felix Baumgartner gerçekten de zoru rek. Bu atlayışta kullanılan ve her biri ha- sonra incelemelerine başlayan Curi- başardı. Ama ne uzaydan atladı ne de ışık vacılık ve uzay teknolojisinin ürünü olan osity Mars yüzeyinde eski bir nehir ya- hızını geçti. Belki bir gün uzaydan atlaya- balon, taşıyıcı kapsül, basınçlı elbise, pa- tağına ve çakıl taşlarına rastladı. Nehrin bilir, ama Felix’in bile ışık hızına ulaşması raşüt ve tüm ölçümlerin yapıldığı cihazlar derinliğinin bir zamanlar bir insanın olanaksız. Modern fiziğin temelini oluş- ve emniyet mekanizmaları bu atlayış için ayak bileği ile kalçası yüksekliği arasın- turan bu bilginin artık, en azından medya özel olarak uyarlandı. da değiştiği ve saniyede bir metre hızla çalışanlarına malum olması gerekirdi diye aktığı tahmin ediliyor. NASA uzmanları, düşünüyoruz. Aslında bu, benzeri olmayan bir atlayış çok uzun zamanlar önce kuruduğu tes- değil. ABD’nin Hava Kuvvetleri 1959 ve pit edilen bu nehir yatağı kalıntısındaki Felix Baumgartner bu atlayışı sırasında 1960 yıllarında buna benzer bir dizi de- çakıl taşlarının şekillerini bir zamanlar bazı rekorlar kırdı. Öncelikle insanlı bir neme gerçekleştirdi. O dönemde yüksek orada hızla akan sular sayesinde aldığını balonla çıkılan en yüksek irtifaya, 39.045 irtifada uçan pilotların güvenli bir şekilde tahmin ediyor. metreye ulaştı. (Uzayın başlangıcı yerden yere inişlerini sağlamaya yönelik çalışma- 100 km yani 100.000 metre olarak kabul lar sırasında, pilot Joe Kittinger balon- Yine NASA tarafından bildirildiğine ediliyor.) Bu yükseklikten paraşütle atla- dan toplam üç atlayış yaptı. Kittinger 16 göre bir kısmı kum tanesi bir kısmı golf yarak yüksekten atlama rekorunu da kır- Ağustos 1960’taki son atlayışını 31.330 topu büyüklüğünde olan bu çakıl taşları dı. Kırdığı üçüncü rekorsa hız rekoruydu. metreden yapmış ve bu atlayış sırasında zamanla birçok katmandan oluşan taşla- Baumgartner henüz paraşütünü açmadan saatte 988 km hıza ulaşmıştı. Kittinger, ra dönüşmüş. Curiosity ekibinden Willi- önce serbest düşerken saatte 1342,8 km Baumgartner’in kendi atlayışından 52 yıl sonraki atlayışında, kapsülle iletişim so- 4 rumlusu olarak görev aldı.

Bilim ve Teknik Kasım 2012 [email protected] Falcon 9 roketi UEjzdaeyrhİsatasyonu’nda ABD’de 2002 yılında kurulan SpaceX adlı şirket,tekrar kullanılabilen iki roket am Dietrich ve Rebecca Williams, bu yu- Uzay çalışmaları artık büyük devlet- (Falcon 1 ve Falcon 9) ve Falcon 9’la fır- varlak ve köşeli çakıl taşlarının Mars yü- lerin tekelinden çıktı. Hatta ekono- latılan Dragon (Ejderha) adlı bir uzay ara- zeyine zaman zaman hâkim olan kuvvet- mik krizler hükümetlerin bu çalışmalara cı yaptı. Dragon şimdilik kargo taşısa da li rüzgârlar tarafından değil nehir suyu ayırdığı bütçeyi önemli ölçüde kısmasına önümüzdeki yıllarda insanlı uçuşlarda da tarafından nehir yatağına taşındığına neden oluyor. NASA da bu kısıtlamalar- kullanılması planlanıyor. emin. Bu son keşifle beraber, NASA’nın dan payını alıyor. Buna karşılık özel gi- bir zamanlar Mars’ta var olduğu düşü- rişimciler biraz da ticari uzay uçuşlarına SpaceX, 7 Ekim 2012’de Uzay İstasyo- nülen ilkel de olsa bir yaşama dair izlere, hazırlık amacıyla uzay çalışmalarına el nu’na ikinci uçuşunu gerçekleştirdi. Uçuş biraz daha yaklaştığı düşünülüyor. attı. Elbette en büyük desteği yine NASA başarılı olmasına karşın biraz da maceralı gibi uzay ajanslarından alıyorlar. Özel geçti. Falcon 9’un dokuz motorundan biri, Curiosity, en az bir Mars yılı (yak- firmaların bu alanda attığı en önem- kalkıştan 1 dakika 20 saniye sonramotor- laşık iki Dünya yılı) sürecek bu görevi li adımlardan biri, geçtiğimiz Mayıs’ta larından biri arızalandı. Bu sırada uzaktan sırasında, NASA’nın “suyu takip et” il- SpaceX firmasının yörüngedeki Ulusla- izlenen roketin arka kısmında bir parlama kesini izleyerek, bir yandan gezegende rarası Uzay İstasyonu’na kargo taşıma- olduğu ve roketten bazı parçalar koptuğu bir zamanlar bolca su ve belki de yaşam sıyla atıldı. görüldü. Buna karşın Dragon uzay aracı olduğunu ispat etmeye, diğer yandan da 10 Ekim’de Uzay İstasyonu’yla kenetlendi. Mars’ın yüzeyi ve atmosferi ile ilgili bilgi toplamaya çalışacak. SpaceX’ten yapılan açıklamaya göre arızalanan motor basınç kaybetse de pat- lamadı. Görülen parçalarınsa motorun içinde bulunan ve basıncı ayarlayan par- Falcon 9 roketiyle uzaya taşınan Dragon, Uluslararası Uzay İstasyonu’yla kenetlenmeden önce. çalar olduğu ifade edildi. Bu parçaların roketin diğer kısımlarına zarar vermeme- si için özellikle bırakıldığı belirtildi. Motorlarından birinin devre dışı kal- ması sonucunda güç kaybeden roketin bilgisayarı, roketin görevini tamamlaya- bilmesi için otomatik olarak bazı güncel- lemeler yaptı ve uçuş yeniden program- landı. Bu durumun tek yan etkisi roketin yörüngeye planlanandan 30 saniye kadar geç ulaşması oldu. Ancak bu da herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Açıklamada, ro- ketin iki motorunu kaybetse bile uçuşunu tamamlayabileceği de belirtiliyor. Mars’ta keşfedilen nehir yatağındaki köşeli çakıl taşı Mars’ta keşfedilen nehir yatağının Dünya’daki benzeri 5

Haberler Yaşadığımız Dünya Yeniden Yazılıyor thinkstock Özden Hanoğlu OSukyyuannuuns Anıları ne kadar karbon, oksijen, hidrojen ve nit- 2012’nin Ekim ayının ilk haftası rojen içerdiğini de belirliyor. Bu bilgiler sosyal medya için dönüm Özden Hanoğlu araştırmacıların her bir molekülün nere- noktasıydı: Facebook 1 milyar aktif kulla- den geldiğini bulmasına yardım ediyor. nıcıya erişti ve Lady Gaga’nın Twitter’daki Yol kenarlarındaki su birikintilerinde, Analizler sonucunda yapılan hesaplama- takipçi sayısı 30 milyon kişi oldu. bataklıklarda, göletlerde gördüğünüz larla, çözünmüş organik molekül için bir kahverengi tortu hiç ilginizi çekti mi? Bu çeşit parmak izi üretiliyor ve molekülün İletişim ve aynı zamanda bilgisayar ve tortu suda çözünmüş organik madde- bir zamanlar içinde yüzdüğü su hakkında enformatik profesörü Jeff Hancock sos- ler yüzünden oluşuyor. O kadar yoğun somut yargılara varılabiliyor. yal medya çalışmalarıyla tanınıyor. Yeni olmasa da aslında okyanus suyunda da medya aracılığıyla nasıl iletişim kurdu- çözünmüş organik maddeler var. Araştır- Örneğin, araştırmacılar çözünmüş ğumuzla ve bu yeni bağlantıların yaşa- macılar, yeni tekniklerin yardımıyla suda maddenin kaç yaşında olduğunu, okya- mımızı nasıl değiştirebileceğiyle ilgilenen neler olduğunu tanımlayabiliyor ve izini nustaki yolculuğu sırasında güçlü güneş Prof. Hancock, Facebook’un ve Twitter’ın sürebiliyor: Güneşin doğuşu, alglerin ge- ışınlarına maruz kalıp kalmadığını, aynı yükselişini olumlu buluyor. Ona göre lişimi, hatta yunusların geçişi bile suda iz sularda yüzen bakterilerle ve plankton- Facebook’un 1 milyar kullanıcıya erişme- bırakıyor. larla karşılaşıp karşılaşmadığını anlaya- si, geçen yüzyıldan ya da 12 yıl öncesin- biliyor. den farklı, sayısal ağla örülmüş bir dün- Okyanus suyunda litre başına düşen yada yaşadığımızı gösteren kanıtlardan biyomolekül sayısı, tabii ki yol kenarın- Köpükler ve dalgalarla havaya karışan sadece biri. daki birikintilerde olduğundan daha az. çözünmüş organik maddelerin iklimi et- Yine de okyanuslarda on binlerce farklı kileyebileceği de düşünülüyor. Araştırma- Araştırmacı, Facebook ve benzeri madde içeren, 662 milyar ton çözünmüş cılar çözünmüş organik maddelerin hangi hizmetlerin başkalarıyla konuşma şekli- organik karbon bulunuyor. Okyanuslar- bölümünün atmosfere karıştığını bile iz- mizden sevmemize, ilişkilerden doğum dan toplanan örnekler, araştırmayı yü- leyebileceklerini söylüyor. Okyanuslarda- haberlerinin veriliş şekline, hatta vasiye- rüten Prof. Boris Koch ve çalışma grubu ki çözünmüş organik maddelerin Dünya timizde sayısal kalıntılarımızın ne olaca- tarafından Helmholtz Zentrum (Münih) üzerindeki en büyük aktif karbon depo- ğına dair maddeler bulunmasına kadar, araştırma merkezindeki ultra yüksek çö- larından biri olduğunu belirten araştır- hayatımızı pek çok yönden etkilediğini zünürlüklü kütle spektrometresiyle ince- macılar, bunun dikkate alınması gerektiği söylüyor ve bu günlerde insan davranışla- lendi. Bu kütle spektrometresi sayesinde üzerinde duruyor. rını incelemenin heyecan verici olduğunu ilk defa tek bir ölçümde çözünmüş orga- ekliyor. nik madde içindeki binlerce bileşik tek Bu araştırmada elde edilen kimyasal tek tanımlanabildi. Spektrometre, her bir analiz sonuçları başka alanlarda da kul- Twitter’ın yükselişinde, gördüğümüz molekülün kimyasal formülüyle beraber lanılabilir. Örneğin araştırmacılar bir şeyin saçma olmadığını, etkileyici in- sonraki çalışmalarında güney denizi sanların nasıl olabileceğini görmenin 6 fillerinin göç yollarını inceleyecek. Kim yeni bir yolu olabileceğini anlatan bilim bilir, belki de deniz memelileri yollarını insanı şöyle bir örnek veriyor: “Elvis’in “suyu koklayarak” buluyordur. Hawaii Adaları’ndaki gösterisini bir mil- yar kişi izledi ama reytingleri derlemek uzun sürdüğünden bunu ancak haftalarca sonra öğrenebildik. Artık saniyeler için- de biliyoruz. Davranış ve tutumlarımız neredeyse anında gözlemlenebilen, he- saplanabilen ve yeniden üretilebilen izler bırakıyor.”

Bilim ve Teknik Kasım 2012 BGKuaeçzreSikçuiirnM? olekülüthinkstock BGDööayhrlmaesÖeidnniinceiz bu kuyrukluyıldızın da Dünya’ya etkileri Roger Ressmeyer / Photographer’s Choice / Getty Images Türkiye konusunda pek çok fikir ortaya atılacağını Suyun buz haline geçebilmesi için kaç Kuyrukluyıldızların ilginç bir karakte- şimdiden söyleyebiliriz. su (H2O) molekülü gerektiğini hiç ri var. Kimi sessizce geçip gider, kimi merak ettiniz mi? Daha önce etmediyse- parçalanır ve Jüpiter’e çarpar, kimiyse Şimdi gelelim asıl habere. Kuyruklu- niz de şimdi muhtemelen ediyorsunuz. göz kamaştırıcı bir gösteri sunar. 21 Ey- yıldızın parlaklığının 2013’ün son günle- O halde yanıtı hemen verelim: Suyun buz lül 2012’de iki Rus gözlemcinin keşfettiği rinde dolunay kadar olabileceği öngörü- haline gelebilmesi, örneğin bir kar tanesi- C/2012 S1 (ISON) adlı kuyrukluyıldız lüyor. Eğer bu öngörüler doğru çıkarsa nin oluşmaya başlaması için en az 275 su önümüzdeki yıl gerçek anlamda gözleri- molekülü gerekiyor. mizi kamaştıracak gibi görünüyor. 1997’de gelen ve“yüzyılın kuyrukluyıldızı”olarak anılan Hale-Bopp. Bu sayı, bir grup Alman ve Çek araş- Güneş Sistemi’nin sınırlarındaki Oort C/2012 S1 (ISON) muhtemelen insan- tırmacının çabaları sonucunda bulundu. Bulutu’ndan gelen kuyrukluyıldızın 28 lığın gördüğü en parlak kuyrukluyıldız Araştırmacılar Science’ın 21 Eylül 2012 Kasım 2013’te Güneş yüzeyinin yalnızca olacak. Ama tekrar vurgulamakta yarar tarihli sayısında yayımlanan makalelerin- 1,1 milyon km (neredeyse Güneş’in çapı var: Kuyrukluyıldızların sağı solu belli de bunu nasıl başardıklarını anlattı. Çalış- kadar bir mesafe) yakınından geçeceği olmaz. C/2012 S1 (ISON) yapısal olarak mada suyun ışığı sıvı halde ve katı halde hesaplanıyor. Bu yakın geçiş, kuyruklu- beklenenden daha farklı bir bileşime sa- farklı düzeylerde soğurma özelliğinden yıldızın yapısında bulunan büyük mik- hip olabilir ve parlaklığı buna bağlı olarak yararlanılmış. tardaki buzun erimesine yol açacak. Bu farklı olabilir. Bunun yanı sıra, bir kaya ve da büyük miktarda gaz ve tozun serbest buz karışımı olan kuyrukluyıldız Güneş’e Araştırmacılar suyun donma sıcak- kalmasını ve devasa bir kuyruğun oluş- bu kadar yaklaşınca onun kütleçekiminin lığının altındaki deney ortamında su masını sağlayabilecek. ve ısısının etkisiyle parçalara ayrılabilir. O moleküllerini yavaş yavaş ekleyerek 275 nedenle en iyisi bekleyip görmek. Ama sayısına ulaşmış ve bu sayıda suyun ışığı Kuyrukluyıldız 26 Aralık 2013’te her durumda önümüzdeki yılın son gün- aniden buz kristalleri gibi soğurduğunu Dünya’ya en yakın konumundan geçecek. lerinde gözlerimizin gökyüzünde olacağı- gözlemiş. Ancak, tam bir buz kristalinin Bu sırada bizden yaklaşık 60 milyon km nı söyleyebiliriz. oluşabilmesi için en azından 475 su mo- uzakta olacak. Bu hiç kuşkusuz güvenli lekülünün bir araya gelmesi gerektiği gö- bir mesafe. Birçok kuyrukluyıldız bun- rülmüş. dan çok daha yakından geçiyor. Ancak

SKHaaanbrıaelrnalnelırdkaMn aFdadzlea Sıradan yani çevremizde görebildiği- GEverneinşlGiyoerrçekten de Evrenin bize belli bir uzaklıktaki ge- miz madde evrenin küçük bir bölü- nişleme hızı (v), bu uzaklığın (D) Hubble münü oluşturuyor. Evrendeki karanlık Hubble zaten bunu söylemişti. Üstelik Sabiti (Ho) denen bir sayı ile çarpılmasıyla madde miktarıysa sıradan maddenin ne- yüz yıl önce. Ama gökbilimciler ge- (v=HoD) bulunuyor. İşte evrenbilimci- redeyse dört katı. Japonya’da yapılan bir nişleme hızını olabildiğince hassas bir şe- lerin yaklaşık yüz yıldır uğraştığı şey, bu araştırma sanılandan daha fazla karanlık kilde hesaplayabilmek için hâlâ çalışıyor. sabiti olabilecek en yüksek hassasiyetle madde olabileceğini gösteriyor. Spitzer Uzay Teleskobu’yla yapılan son bulabilmek. Bunun için de uzaklık ve hız gözlemler sayesinde evrenin genişleme ölçümlerinin çok hassas bir şekilde yapı- Japonya’nın Ulusal Gözlemevi’ndeki hızı çok yüksek hassasiyetle hesaplandı. labilmesi gerekiyor. araştırmacılar gökadamız Samanyolu’yla ilgili bazı hassas ölçümler yaptı. Bu öl- Evrenin genişlediği, özel bir yıldız türü Spitzer Teleskobu’yla yapılan gözlem- çümlere göre gökada merkezine olan olan Sefeid’lere bakılarak keşfedilmişti. lerde Sefeid değişenlerinin yanı sıra yine uzaklığımız 26.100 ışık yılı. Gökada mer- Bu yıldızların ışığı düzenli olarak değişir. gerçek parlaklıkları iyi bilinen Tip 1a sü- kezi çevresindeki hızımızsa saniyede 240 Bu değişimin süresi yani periyodu, yıldı- pernovalarından yararlanıldı. Atmosferin kilometre. Bu ölçümler karanlık madde zın parlaklığına bağlıdır. Yıldızın ışığının soğurucu etkisinden uzakta, kızılötesi miktarının hesaplanmasında kullanılıyor. periyodu ölçülerek gerçekte ne kadar dalga boylarında gözlem yapan Spitzer’in parlak olduğu bulunabilir. Yıldızın gerçek ölçümleri sonucunda, evrenin genişleme Karanlık madde, gökadalara ilginç bir parlaklığı ile Dünya’dan ne kadar parlak hızı megaparsek başına 74,3 kilometre/ özellik kazandırıyor. Yıldızlar (gökada göründüğü ölçülebildiğine göre uzaklığı saniye olarak hesaplandı. Yani bir mega- merkezine uzaklıkları ne olursa olsun) da hesaplanabilir. parsek (3,26 milyon ışık yılı) uzaklıktaki gökada merkezinin çevresinde kabaca cisimler, bizden saniyede 74,3 kilometre aynı sürede dolanıyor. Eğer kütlenin bü- Evrenin genişleme hızını bulabilmek hızla uzaklaşıyor. Mesafe iki katına çıktı- yük çoğunluğu merkezde olsaydı, gökada için uzaklığı bilinen bir gökadanın bizden ğında hız da bir o kadar artıyor. Yani iki merkezine yakın olan yıldızlar uzak olan- hangi hızla uzaklaştığını da bilmemiz ge- megaparsek uzaktaki bir gökada, bizden lardan daha çabuk dolanırdı, tıpkı Güneş rekir. Bunun için de “kırmızıya kayma” saniyede 148,6 km hızla uzaklaşıyor. Sistemi’nde olduğu gibi. Güneş’e yakın denen bir olgudan yararlanılıyor. Bir cisim gezegenlerin Güneş çevresinde dolanma bizden ne kadar hızlı uzaklaşıyorsa ışı- Bu, geçen yıl yayımlanan bir çalışma- süreleri uzaktakilere göre daha kısa olur. ğının dalga boyu da o kadar uzar. Biz bu daki değerden (73,8 km/saniye/megapar- Gökadalardaki yıldızların dolanma süre- farkı ölçebilirsek, ki ölçebiliyoruz, cismin sek) çok da farklı bir değer değil. Ama bu lerinin hemen hemen aynı oluşu, büyük bizden ne kadar hızla uzaklaştığını hesap- değerler ne kadar hassas biçimde ölçüle- miktarda maddenin gökadanın içinde layabiliriz. bilirse evrenbilimciler evreni anlama yo- ve çevresinde hemen hemen eşit olarak lunda o kadar ilerliyor. dağılmış halde olduğunu gösteriyor. Bu madde göze görünmediği için de karan- lık madde olarak adlandırılıyor. Gökbi- limciler ve parçacık fizikçileri karanlık maddenin neden oluştuğunu bulmak için çalışıyor. Şimdilik “hayal ürünü” olan par- çacıklardan oluşan karanlık maddeyi küt- leçekimi sayesinde gözlemleyebiliyoruz. Söz konusu araştırmadaki uzaklık öl- çümü öncekilerle tutarlı olsa da gökada- nın dönme hızı önceki değer olan sani- yede 220 km’den epeyce farklı. Samanyo- lu’ndaki karanlık madde miktarının gün- cel ölçümlere göre yeniden hesaplanması gerekiyor. Araştırmacıların açıklamaları- na göre karanlık madde miktarı bu gün bilinenden en azından % 20 fazla olmalı. 8

Bilim ve Teknik Kasım 2012 Jurasssic Park Kalıntıların bu maddelere ne ölçüde maruz PYŞeialnrlejirEHidçaiiylneabtilen Hayal Oldu kaldığı DNA’nın bozulma sürecini o kadar Özden Hanoğlu etkiler. Paleontolog Molten Allentoft moa kemiğinden örnek alıyor Şarj edilebilir pillerin bir kullanım ömrü Danimarka’daki Copenhagen Üniversite- var. Lityum iyon piller genellikle 300 ila Kalıntılardan dinozor klonlamak dü- si ve Avustralya’daki Perth Üniversitesi’nden 500 şarj döngüsünün ardından önemli ölçü- şüncesi uzun yıllardır araştırmacıların bir grup araştırmacı, Yeni Zelanda’da bulu- de performan kaybeder. Peki, pahalı lityum hayalini süslüyor. Ne var ki ya da aslında nan fosiller üzerinde yaptıkları araştırma- iyon pilinizi belli bir sayıda şarj ettikten neyse ki bu hayal suya düşmüş gibi görü- larda DNA’nın yarılanma ömrünü hesapla- sonra neden işlevsiz hale geldiğini hiç me- nüyor. Çünkü güncel bir araştırmanın so- dı. rak ettiniz mi? Gizem çözüldü! Zanlı, pilin nuçlarına göre, bu kadar eski kalıntılardan kapasitesini artırmak için üretim sürecinde DNA elde etmek mümkün değil. Yeni Zelanda’daki araştırma, yaşları 800 eklenen nikelmiş. ile 8000 yıl aralığındaki moa (devekuşuna DNA, canlıların yapıtaşlarını oluşturan benzeyen ve uçamayan, soyu tükenmiş bir Pek çok pilde lityum-nikel-manganez moleküller arasında en kırılgan olanlardan kuş türü) kemikleri üzerinde yapıldı. Deği- oksit kullanılıyor. Manganez ve oksijen biri. Çeşitli etkenler kolayca parçalanması- şik zamanlara tarihlendirilen kemiklerden atomları düzgün sıralar oluşturuyor. Nor- na neden oluyor. Ölümden sonra vücutaki elde edilen DNA molekülleri incelendiğin- mal şekilde çalışırken, lityum iyonları bu enzimler DNA’yı belli düzeyde parçalar. de, yarılanma ömürlerinin 521 yıl olduğu sıralar arasındaki boş kanallarda ileri geri Uzun vadede, özellikle gömülmüş kalıntı- belirlendi. Bu 521 yılda bir, DNA molekülü- gidip gelerek pili şarj ediyor ya da şarjı kul- lardaki moleküller başta su olmak üzere çe- nü oluşturan bağların yarısının kırıldığı an- lanıyor. şitli maddelerle tepkimeye girerek bozulur. lamına geliyor. Bir 521 yıl sonra daha, yani 1042 yıl sonra, bağların yalnızca dörtte biri Araştırmacılar, eklenen nikel atomları- sağlam kalıyor ve bu böyle gidiyor. nın bu sıralar arasında eşit şekilde dağıldı- ğını düşünüyordu. Ancak Pacific Northwest Bozulma hızı kalıntıların saklanma ko- National Laboratuvarları’ndaki bir grup şullarına da bağlı. İncelenen örneklerin bilim insanı, özel bir yöntemle elde ettikle- bulunduğu katmanın sıcaklığının ortalama ri ve pilin bileşimini haritalayan 3 boyutlu 13,1 derece olduğu belirlenmiş. Araştırma- görüntülere bakarak farklı şeyler söylüyor. cılar ideal saklama sıcaklığı olan -5 santigrat Bir araya kümelenen ve kanalları kapayan derecede bile DNA’nın 6,8 milyon yıl içinde nikel pilin şarj olmasını engelliyor. Bu nikel tamamen bozulacağını hesaplamış. tıkanması üretim sürecinin bir sonucu gibi görünüyor. Üretim sürecinin koşullarını Dinozorların soylarının günümüzden tanımlamak ve kontrol etmek pillerin öm- yaklaşık 65 milyon yıl önce tükendiği düşü- rünü uzatabilir. nülürse, kalıntılardan dinozor DNA’sı elde etme hayali suya düşmüş gibi görünüyor. Araştırmacılar yine de temkinli. Kesin bir sonuca varmak için mağaralar, kalıcı bu- zullar gibi ortamlarda bulunan kalıntılar üzerinde de benzer araştırmalar yapılması gerektiğini belirtiyorlar. 200 nm Ni Mn 9

Haberler Gopnik, çalışmasının sonucunda oku- löncesi eğitimde fazla öğretici yaklaşım- dan uzak durulması gerektiğini söylüyor ve eğitimcilere bir tavsiyede bulunuyor: “Bırakın küçük bilim insanları oynasın. Dünya onlara öğrenmek isteyecekleri her şeyi öğretecektir.” MDOoyauğlzanelmPaerlkerlarına Bırakın Keşfetsinler oyuncak deneyi”ni örnek gösteriyor. Bu Ahşap gibi doğal malzemelerin kul- deney şöyledir: Öğretmen yanlışlıkla bir lanıldığı çocuk parkları giderek Birçok ebeveyn küçük çocuklarının oyuncağa çarpar ve oyuncaktan bir gıcırtı yaygınlaşıyor. Örneklerini ülkemizde de oyun oynarken ya da dünyayı keşfe- gelir. Öğretmen bir şey söylemeden oda- görmek mümkün. ABD’de yapılan bir derken izledikleri yöntemler karşısında dan çıkar ve çocuk oyuncakla yalnız kalır. araştırmaya göre, doğal malzemelerden hayrete düşmüştür. Okulöncesi çocuk- Çocuk önce oyuncağı gıcırdatır ama oy- yapılmış oyuncakların kullanıldığı oyun lar tıpkı birer küçük bilim insanı gibidir. namaya devam ederek onun başka özel- parklarında oynayan çocuklar, renkli Geçtiğimiz ay Science dergisinde bu ko- liklerini de keşfeder. Ancak öğretmen “bir plastikten ve metalden yapılmış oyuncak- nuda, yani okulöncesi çocukların öğren- oyuncak” dedikten sonra oyuncağı gıcır- ların kullanıldığı oyun parlaklarında oy- me biçimiyle ilgili bir makale yayımlandı. datıp çocuğa verdiğinde, çocuk öğretme- nayan çocuklardan daha aktif. Makalede ele alınan birkaç örnek, gele- nin yaptığı gibi oyuncağı gıcırdatır ama neksel çocuk eğitimine eleştirel bir bakış daha fazla ilgilenmez. Yani çocuğa bir şey Araştırmada oyun parklarındaki ço- niteliğinde. öğretmeye çalışmak ters teper. Bu, çocuk cukların fiziksel etkinlikleri incelenmiş. eğitiminin ne kadar hassas bir konu oldu- Tennessee Üniversitesi Erken Öğrenme Çalışmayı yürüten Psikolog Alison ğunu gösteren güzel bir örnek. Merkezi’nde yapılan araştırmanın çıkış Gopnik, küçük çocukların zamanlarının noktası, bu parkların giderek yaygınlaş- çoğunu deneme yanılma yöntemiyle çev- Bebeklerinse inanılması güç bir istatis- masına karşın çocuklar üzerindeki olum- relerini keşfetmekle geçirdiğini ve bize tiksel algısı var. Kanada’da sekiz aylık be- lu ya da olumsuz etkilerinin henüz bilin- karmaşık gibi görünen olguları çabucak bekler üzerinde yapılan bir deneyde içinde memesi. kavrayıverdiklerini vurguluyor. Gopnik, çok sayıda beyaz, birkaç tane de kırmızı çeşitli çalışmaların küçük çocukların, ör- top bulunan bir kutu kullanılmış. Önce Araştırmayı yürüten Dawn Coe ve neğin makinelerin nasıl çalıştığını çeşitli kutunun içindeki topların tamamı, ardın- ekip arkadaşları yaklaşık bir yıl boyunca, varsayımlar üreterek ve deneme yanılma dan toplar kutudan teker teker çekilerek merkezlerindeki geleneksel plastik mal- yöntemiyle bulabildiğini belirtiyor. bebeklere gösterilmiş. Çekilen topların zemelerin kullanıldığı oyun parkında ve çoğunlukla kırmızı olduğu durumda be- kütükler, kayalar, küçük ağaçlar, küçük bir Gopnik, yetişkinlerin çocuklarının beklerin toplara daha uzun süreyle baktığı, patika gibi doğal unsurlar eklenmiş oyun davranışlarını gözlerken müdahaleci ol- yani durumu “şaşkınlıkla izlediği” gözlen- parkında oynayan çocukların davranışla- maktan kaçınmalarını tavsiye ediyor. miş. Araştırmacılar bebeklerin bir şekilde rını karşılaştırmış. Çünkü herhangi bir şekilde yetişkinin kutudan çekilen topların çoğunun beyaz müdahalesi ya da katkısı olduğunda ço- olması gerektiğini anladığı, üst üste çekilen Sonuçta, doğal unsurların bulunduğu cuklar kendi “araştırmalarını” bir kenara kırmızı topların onları şaşırttığı sonucuna parklardaki çocukların diğerlerine göre bırakıp yetişkinleri dinlemeyi tercih edi- varmış. Buradan çocukların çevrelerinde iki kat daha uzun süre fiziksel olarak et- yor. Gopnik bu durumla ilgili “gıcırdayan gelişen olayları algılayacak donanıma sa- kin olduğu gözlenmiş. Ayrıca Doe, oyun hip olduğu sonucu çıkarılabilir. parkına eklenen her bir doğal unsurun 10 çocukların ilgisini çektiğini ve bu malze- melerin kullanıldığı parkların geleneksel parklara iyi bir alternatif oluşturduğunu belirtiyor.

Bilim ve Teknik Kasım 2012 BDeiyyanlionğUu ykudaki Çalışma, iletişimin yönünün de daha Enjeksiyon son derece hızlı, temiz ve nere- önce bilinenin tersine olduğunu gösteriyor. deyse hiç ağrısız bir şekilde gerçekleşiyor. Elif Demirci Yani bellekle ilgili etkinlikler hipokampus değil, yeni korteks tarafından harekete geçi- Araştırmacıların lazerli enjektörü ge- Karanlık ve sessiz bir odada uyurken riliyor. Bu gelişmelerin özellikle Alzheimer liştirirken karşılaştığı en büyük güçlük uy- neredeyse hiçbir duyusal uyaranla kar- hastalığına çare arayışında yardımcı olabile- gun büyüklükte bir kabarcık oluşturmak şılaşmadığımız halde beynimizin özellikle ceği düşünülüyor. Çünkü hastalığın entor- olmuş. Birçok denemeden sonra istedikleri bellekle ilgili bölümleri son derece etkindir. hinal kortekste ortaya çıktığı ve hastaların büyüklükte bir kabarcık oluşturacak lazer Bu durum uzun zamandır sinirbilimcilerin da uyku sorunları yaşadığı biliniyor. atımını belirlemişler. Bunun için her bir ilgisini çekiyor ve bu konuda çeşitli araştır- atımın süresinin, şiddetinin ve dalga boyu- malar yapılıyor. Buna karşın yapılan güncel YEonljuekTteökrdneolUojziasiy nun dikkatle ayarlanması gerekmiş. Şu anda bir araştırma, bellek oluşturulurken bey- enjektör istenen miktarda ilacı deri altında nimizin hangi bölgelerinin nasıl çalıştığını İğnesiz enjektörler üzerinde uzun za- istenen derinliğe enjekte edebilecek yetene- pek de bilmediğimizi gösterdi. mandır çalışılıyor. Geçtiğimiz günlerde ğe sahip. Güney Koreli bir ekip bu konuda önemli ABD’deki California Üniversitesi’nden bir adım attı. Seul Ulusal Üniversitesi’nde Farklı sürelerle (ms: mikrosaniye, saniyenin milyonda biri) bir grup araştırmacı, beynin bellekle ilgili yapılan bir çalışmada ilacı deri altında be- suyun içine verilen lazer atımlarının oluşturduğu kabarcıklar. bölümlerinin birbiriyle ilişkisini bulabilmek lirli bir derinliğe itebilen iğnesiz enjektör için fare beynindeki üç ayrı bölgeyi inceledi. geliştirildi. İğnesiz enjektörlerle ilgili bir başka çalış- Bunlar, beyin yarıkürelerinin en üst katma- ma MIT’de (Massachusetts Teknoloji Ens- nı olan yeni korteks, uzun dönemli bellekle Uzay Yolu’nun unutulmaz karakteri Dr. Leonard McCoy, titüsü) yapılıyor. Bu çalışmada lazer yerine ilgili önemli role sahip olan hipokampus ve elinde acı vermeyen iğnesiz enjektörüyle. ultrasonik yani yüksek titreşimli ses atımları bu bölgeleri birbirine bağlayan orta beyinde- kullanılıyor. Ultrasonik atımlar lazerin yap- ki entorhinal korteks. Bu iletişimde rolü olan Enjektörde, bir zarla ayrılmış iki oda- tığı gibi sıvının içinde kabarcıklar oluştu- entorhinal korteks,daha önce yapılan çalış- cık var. Bunlardan birinde enjekte edilecek ruyor. Ama bu cihazın çalışma şekli farklı. malarda incelenmemişti. Araştırmayı yürü- ilaç, diğerinde su bulunuyor. Enjektörün su Ultrasonik atımlar doğrudan deriyle temas ten Mayank R. Mehta, araştırmaya gerekçe odacığına 250 mikrosaniye (saniyenin mil- eden ilaca uygulanıyor. İlaçta kabarcıklar olarak beynin uyku sırasında çok etkin olu- yonda biri) süresince verilen bir lazer atımı, oluşuyor, bu kabarcıklar da deride gözenek- şunu gösteriyor ve bunun neden olduğunu ve uzun bir su buharı kabarcığı oluşturarak su ler oluşturuyor. Kabarcıklar patladığında beynin hangi bölgelerinin birbirleriyle “ko- odacığının içinde basınç oluşturuyor. Bu ilaç deriye işliyor. nuştuğunu” bilmek istediklerini belirtiyor. basınç aradaki zarı, dolayısıyla da ilacı itiyor. İlaç saç teli genişliğindeki püskürtücü uçtan Uzmanlar deri üzerinden uygulanan Araştırmacıların bulgularına göre, en- hızla fışkırarak derinin altına kadar işliyor. ilaçlar başta olmak üzere, insülin gibi birçok torhinal korteks yalnızca uyurken değil uya- ilacın ve aşının bu yolla uygulanabileceğini nık olduğumuz zamanlarda da aracılık yapı- belirtiyor. Bu cihaz özellikle günde birkaç yor. Örneğin insanların telefon numaraları kez iğne olmak zorunda olan diyabet has- ya da yol tarifi gibi hatırlanması yoğun çaba talarının hayatını kolaylaştırabilir. Elbette gerektiren bilgileri hatırlamaları gerektiğin- aşı olmaktan hiç hoşlanmayan çocukları da de bu bölge etkin olarak çalışıyor. çok sevindirebilir. Ekip şimdi taşınabilir bir cihaz üzerinde çalışıyor. Mehta’nın dediğine göre en büyük sürp- riz, bu etkinliğin uyku sırasında hatta anes- tezi altında bile sürüyor olması. Ona göre bu gözlemler önemli, çünkü insanlar hayatları- nın üçte birini uykuda geçiriyor ve uyku ek- sikliğinin öğrenme ve hafıza sorunları gibi sorunlara yol açtığı biliniyor. Uyku sırasında beynin bu üç bölgesi birbirleriyle çok karmaşık bir yöntemle “ko- nuşuyor”. Üstelik entorhinal sinir hücreleri anestezi altında, yani hiçbir şey hissetmez- ken bile etkinlik gösteriyor. Bu da bölgenin, duyuların yanı sıra bellekte de etkin bir rol üstlendiğinin bir başka göstergesi. 11

Bâkır Emre Uzman Araştırmacı Siber Güvenlik Enstitüsü TÜBITAK BİLGEM SGE Türkiye’de Siber Güvenlik 12

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 Teknoloji insanoğlunun Siber uzay, ABD Savunma Bakan- Türkiye’deki siber ilerlemesinde önemli bir itici güç. lığı’nca “internetin bulunduğu, tele- güvenlik yapıları ve Teknolojideki gelişmeler komünikasyon ağlarını ve bilgisayar faaliyetleri ekonomi, sağlık, spor gibi farklı sistemlerini de kapsayan, birbirine bağlı alanların yanı sıra devletlerin bilgi teknolojisi altyapılarının olduğu kü- Bilgi Toplumu Stratejisi 2006-2010 mücadeleleri sonucu ortaya çıkan resel bir alan” olarak tanımlanıyor. Şöy- Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) savaşlarda da kullanılıyor. le bir tanımlama da var: “İnsanların bil- koordinatörlüğünde hazırlanan Bilgi Top- Teknoloji yeni savaş yöntemleri gisayarlar ve telekomünikasyon sistemleri lumu Stratejisi, Türkiye’nin 5 yıllık süreç- doğuruyor veya var olan aracılığıyla herhangi bir coğrafi sınırlama- te bilgi ve iletişim teknolojilerinden et- savaş algısında değişikliklere ya maruz kalmadan, birbirine bağlı olma kin olarak yararlanması ve bilgi toplumu- yol açıyor. Savaşlar da teknolojik durumu”.  Siber uzaydan gelebilecek sal- na dönüşmesi için gerekli adımların tespi- ilerlemenin hız kazanmasına dırılara ve tehditlere karşı kurum, kuru- ti için hazırlandı. Siber güvenliğe ait mad- sebep oluyor ve bu iki alan luş ve kullanıcıların varlıklarını korumak deler ek Eylem Planı’nda, 88 no’lu “Ulu- birbirini besliyor. Hatta teknoloji amacıyla kullanılan politikalar, güvenlik sal Bilgi Sistemleri Güvenlik Programı” sayesinde savaşlar artık yepyeni bir kavramları, risk yönetimi yaklaşımları ise eylemini gerçekleştirme sorumluluğu alanda yapılıyor denebilir. siber güvenliği oluşturuyor. Düşman ola- TÜBİTAK-UEKAE’ye veriliyor. Bu eylem rak belirlenen hedefe siber saldırıda bu- şöyle açıklanıyor: lunmak, saldırılara karşı savunma yap- Siber ortamdaki güvenlik tehditleri- mak, istihbarat verisi toplamak siber sa- ni sürekli olarak takip edecek, uyarılar vaş faaliyetlerini oluşturuyor. Siber savaş- yayınlayacak, bu risklere karşı ne şekil- ların ana hedefi ülkelerin güvenlik, sağlık, de tedbir alınabileceğine dair bilgilendir- enerji, ulaşım, haberleşme, su, bankacılık, me yapacak, risklerin ortaya çıkması du- kamu hizmetleri gibi kritik sektörlerinin rumunda karşı tedbirleri koordine edebi- bilgi sistemi altyapıları. lecek bir Bilgisayar Olaylarına Acil Müda- hale Merkezi (BOME) kurulacaktır. Siber Savaşa Karşı Önlemler Kamu kurumları için gerekli mini- mum güvenlik seviyeleri kurum ve yapı- Siber ortamda Rusya’nın siber suç araç- lan işlem bazında tanımlanacak, kurum- ları, ABD’nin haberleşme istihbaratı ko- lar tarafından kullanılan sistemlerin, ya- nusunda üstünlüğü, Çin’in endüstriyel ca- zılım ve ağların güvenlik seviyeleri tespit susluk kabiliyeti olduğunu biliyoruz. Bu edilecek ve eksikliklerin giderilmesi yö- kabiliyetler başka devletler üzerinde siber nünde öneriler oluşturulacaktır. tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla siber teh- Siber Güvenlik Tatbikatları ditler ve siber güvenlik bütün ülkeler için Kamu ve özel kurum ve kuruluşlar için önemli güvenlik unsurlarının başında ge- siber güvenlik farkındalığının artırılma- liyor. Siber tehditlerin öneminin farkına sı, kurumların siber saldırı anında ve son- varan ülkeler gerekli tedbirleri alıyor, stra- rasında koordinasyonlarının sağlanması tejilerini, doktrinlerini, altyapı ve organi- amacıyla ulusal düzeyde siber tatbikatlar zasyonlarını kuruyor. düzenleniyor. 13

Türkiye’de Siber Güvenlik Ayrıca BTK tarafından 8-29 Mayıs Türkiye’deki internet kullanıcıları- 2012 tarihleri arasında internet servis sağ- nın bilgi güvenliği/siber güvenlik farkın- Ülkemizdeki siber güvenlik tatbikatla- layıcılara gelebilecek tehditleri göstermek dalığının artırılması amacı ile TÜBİTAK rının ilki olan BOME 2008 Tatbikatı TÜ- için, on iki internet servis sağlayıcının ka- BİLGEM tarafından Bilgimi Koruyorum BİTAK UEKAE bünyesinde faaliyet gös- tılımıyla Siber Kalkan Tatbikatı 2012 ger- E-Öğrenme Projesi http://www.bilgimi- teren TR-BOME koordinatörlüğünde, 20- çekleştirildi. koruyorum.org.tr adlı bir site kuruldu. Si- 21 Kasım 2008 tarihlerinde yapıldı. Tat- te, kullanıcılara sadece kendilerini koru- bikata Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Siber suçlar üzerine yapılan mayı öğretmeyi değil, onları siber saldı- Adalet Bakanlığı, Sayıştay Başkanlığı, Ha- çalışmalar rılara alet olmamak konusunda bilinçlen- zine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, Ser- dirmeyi de amaçlıyor. maye Piyasası Kurulu, Tapu Kadastro Ge- Türkiye’de 35 milyonu aşkın internet nel Müdürlüğü’nün ilgili birimleri katıldı. kullanıcısı olması özellikle de “sosyal ağ” Ayrıca Siber Güvenlik Derneği, Bilgi denilen Facebook, Twitter, Linkedin, Yo- Güvenliği Derneği gibi sivil toplum kuru- Daha geniş katılımlı ikinci tatbikat uTube gibi sitelerin kullanımını da artır- luşları düzenledikleri konferanslar, semi- Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı 2011,TÜ- dı. Sosyal ağlardaki Türk kullanıcı sayıları: nerler ve eğitimler ile toplumda siber gü- BİTAK BİLGEM ve Bilgi Teknolojileri ve venlik farkındalığı oluşturuyor. İletişim Kurumu (BTK) koordinatörlü- 31 milyon facebook kullanıcısı ğünde Ocak 2011’de düzenlendi. Kırk bir 7,5 milyon twitter kullanıcısı Son yıllarda özellikle protesto amaç- kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşu- 1 milyon linkedin kullanıcısı lı “hacktivizm” faaliyetlerinden büyük ka- nun katıldığı tatbikat gerçek saldırılar ve Kullanıcıların % 25’i internetsiz yaşaya- mu kurumları ve özel şirketler de nasi- yazılı saldırı senaryoları bölümlerinden mayacaklarını, % 41’i her gün internete gir- bini alıyor. Özellikle servis dışı bırakma, oluşuyordu. Gerçek saldırılar kapsamında diğini, % 33’ü sosyal medya sitelerine gir- web sayfası içeriği değiştirme gibi saldırı- web güvenlik denetimi, port taraması, da- medikleri takdirde arkadaşları ile bağları- lara maruz kalan kurumların verdiği hiz- ğıtık servis dışı bırakma (DDoS) saldırısı nın kopmasından korktuğunu belirtiyor. metler sekteye uğruyor. Servis dışı bırak- ve siber saldırı kayıt dosyaları analizi ol- Bu durum, siber tehditlerin hedef alanla- ma saldırıları sırasında saldırının etkisi- mak üzere dört ayrı faaliyet gerçekleştiril- rından birinin de sosyal ağlar olmasını sağ- nin uzun sürmesi, saldırganların hiçbir di. Yazılı ortamdaki senaryolarda ise ku- lamıştır. Norton Siber Suçlar 2012 verileri- bilgi birikimi olmasa da kolaylıkla yapıla- rum içinden veri sızdırılması, web sayfası- ne göre Türkiye’de en az 10 milyon kişi si- bilmelerinden ve saldırıya uğrayan kuru- nın ele geçirilmesi gibi saldırı senaryoları ber suçlara maruz kalmış, bu suçların top- mun diğer kurumlarla arasındaki koordi- karşısında kurumların verdiği tepkiler ya- lam maliyeti 1 milyar TL olarak tespit edil- nasyon eksikliğinden kaynaklanıyor. zılı olarak değerlendirildi. miştir. Kullanıcıların genellikle kolay tah- min edilen parola kullanması (ki bu oran Siber suçlara karşı uluslararası düzey- Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı % 29) hesaplarının çalınmasına yol açıyor. deki ilk sözleşme Avrupa Konseyi tarafın- 2012’nin TÜBİTAK BİLGEM ve BTK ko- dan hazırlanan Siber Suç Sözleşmesi’dir. ordinatörlüğünde Aralık 2012’de yapılaca- Sözleşmeyi otuz dokuz Avrupa Konse- ğı duyuruldu. yi üyesi, ABD, Kanada, Japonya ve Gü- ney Afrika olmak üzere toplam kırk üç ül- ke imzaladı. Türkiye de 10 Kasım 2010’da Dışişleri Bakanlığı düzeyinde bu belgeyi imzaladı. Sözleşme, TBMM’nin onayın- dan sonra yürürlüğe girecek ve internet konusundaki tüm mevzuat bu sözleşme hükümlerine göre yeniden düzenlenecek. Stuxnet, flame gibi zararlı yazılımlar vasıtasıyla örneği görülen Gelişmiş Siber Casusluk Tehdidi (Advanced Persistent Threat) saldırıları ise enerji sistemleri gi- bi kritik altyapıları hedef alarak ülkelerin güvenliğini siber casusluk ve siber sabotaj ile tehdit ediyor. Ülkemiz için henüz bir siber güvenlik stratejisi belirlenmemiştir. Fakat 20 Ekim 2012 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kara- rı ile siber güvenlikle ilgili olarak alına- cak önlemleri belirlemek ve bunların uy- 14

<<< Bilim ve Teknik Kasım 2012 Siber uzayın sınırlarının olmaması, siber savaş- gulanmasını ve koordinasyonunu sağlamak amacıy- larda saldırının nereden geldiğinin belirlenmesini la Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’nın de hayli karmaşık bir iş haline getiriyor. Örneğin si- başkanlığında Siber Güvenlik Kurulu kurulmuş, ber savaşlarda, saldırı düzenleyen ülkenin saldıraca- böylece siber güvenliğin devlet seviyesinde ele alın- ğı ülkeyle sınırı olması gerekmiyor. “Köle” bilgisayar- masına imkân sağlanmıştır. Ayrıca “siber terör” kav- ların kullanılması ile başka ülkeler üzerinden saldırı ramı Genelkurmay Başkanlığı’nın önerisi ile Milli gerçekleştirmek ya da fiziksel olarak bir başka ülke- Güvenlik Siyaset Belgesi’ne eklenmiştir. nin internet hatlarının kullanılması ve bunun üçün- cü bir ülkeye sorumluluk getirmesi gibi konular, si- 2012 Temmuz’unda TÜBİTAK BİLGEM’e bağ- ber savaşların hukukunu hayli karmaşık hale getiri- lı Siber Güvenlik Enstitü’nün açılması, siber güven- yor. Eğer bir devlet başka bir devletin finans, elektrik lik alanında daha etkin ARGE yapılmasına olanak dağıtım, doğalgaz, baraj, trafik sinyalizasyon gibi sis- sağlamıştır. Üniversitelerde de siber güvenlik üze- temlerini hedef alıyorsa, bu savaştan çok teröre giri- rine akademik çalışmaların, lisansüstü ve doktora yor. Savaşların haklı nedenleri olabilir, fakat terörün düzeyinde yapılması için Yaşar Üniversitesi’nde Si- haklı nedeni yoktur. Bu nedenle, yapılacak uluslara- ber Güvenlik Bilim Dalı açılmıştır; önümüzdeki sü- rası hukuki çalışmalarla, gelişen ve büyüyen siber sa- reçte daha çok üniversitede siber güvenlik bilim da- vaş ortamının çerçevesinin bir an önce tanımlanma- lı açılacağına dair bilgiler de var. Yine siber güvenlik sı ve ülkelerin bu çerçeveyi bir antlaşma ile kabul et- uzman açığının kapatılması için 2012 Temmuz’un- mesi gerekiyor. da elli üniversite öğrencisinin siber güvenlik alanın- da eğitilmesi amacıyla TÜBİTAK BİLGEM ve Bilgi Sonuç Güvenliği Akademisi tarafından Siber Güvenlik Yaz Kampı düzenlenmiş ve bu tür etkinliklerin her sene “3. Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılaca- yapılması ve daha fazla öğrencinin yetiştirilmesi ka- ğını bilmiyorum, ama 4. Dünya Savaşı’nda taş ve so- rarlaştırılmıştır. palar olacağını biliyorum”. Tüm zamanların en par- lak ve en tanınmış fizikçisi Albert Einstein’a ait olan Siber Savaş hukuku bu söz, insanlığın neredeyse tamamını yok edecek güçte silahlar üretilebileceğini, dolayısıyla bir sonra- Savaş “bir toplumun, bir ulusun veya devlet- ki savaşı yapmak için Dünya’da insan kalmayabilece- ler topluluğunun kendi isteklerini, başka bir ulus ve ğini ifade eder. Fakat bu söz, savaş gerçeğini yok ede- devletler topluluğuna zorla kabul ettirmek amacıyla miyor. Farklı bir boyutta yapılıyor olsa da, savaşa ha- giriştiği mücadele” şeklinde tanımlanıyor. Savaşların zırlık her zaman önemli. adil olması, öncesinde ve sonrasında sivillere ve ka- mu mallarına verilecek zararların en aza indirilmesi 2023 yılına kadar en az üç nükleer enerji santra- için işin hukuksal yönünün de oluşturulması gereki- li inşa etmek isteyen Türkiye’nin stuxnet/flame/duqu yor. Savaş hukuku, savaşan ülkelerin birbirleriyle ve benzeri siber saldırılara hedef olmamak için gerek- savaşa katılmayan ülkelerle olan ilişkilerini düzenler, li siber savunma altyapısını kurması ve hazırlıkları- ayrıca bireylerin savaştaki hak ve sorumluluklarını nı yapması gerekiyor. belirtir. Savaş hukuku ile savaş sebebiyle yapılması gereken askeri eylemlerin ve insancıl gereklerin bağ- Siber savaşta etkin savunma yapılabilmesi için si- daştırılmasına çalışılır. Savaş hukukunun amacı, sa- ber güvenlik konusunun iyi kavranması gerekiyor. vaşın sebep olduğu vahşeti olabildiğince azaltmaktır. Bu bağlamda yasal düzenlemelerin yapılması, ulus- lararası hukuktan kaynaklanan hakların kullanılabil- mesi için hazırlık yapılması, ulusal bilgisayar olay- larına müdahale organizasyonunun oluşturulma- sı, ulusal siber güvenlik altyapısının güçlendirilmesi, siber güvenlik alanında insan kaynağı yetiştirilmesi, siber güvenlikte milli teknolojilerin geliştirilmesi için seferber olunması gerekiyor. wKawywn.abkillgairguvenligi.gov.tr Hildreth, S. A., “Cyberwarfare Congressional Research www.bilgimikoruyorum.org.tr Service Report for Congress”, Congressional Research http://portal.ubap.org.tr/App_Themes/ Service & The Library of Congress, No: RL30375, 2001. Dergi/2008-79-470.pdf> http://tr.wikiquote.org/wiki/Albert_Einstein http://www.tbmm.gov.tr/ komisyon/insanhaklari/pdf01/3-30.pdf 15

Tekno - Yaşam Osman Topaç Kablosuz Ses Sistemleri Şirketler İçin Artık evinizdeki kişisel eğlence ARIS kablosuz ses sistemi de Özel sistemlerinin ve elektronik cihazların benzer şekilde kablosuz Web Arama büyük bir kısmında kablosuz ağlara olarak evinizdeki bilgisayar Sunucusu: bağlanma özelliği var. Televizyonlar, ağına bağlanabiliyor. GSA 7.0 bilgisayarlar, cep telefonları ve ARIS’i diğer kablosuz ses multimedya oynatıcılar evlerimizde sistemlerinden ayıran özellik ise Artık“internette bir şeyler aramak” yaygın olarak kullanılan, kablosuz Windows 7 ve Windows 8 kavramının karşılığı olarak kullanılan bağlantı özelliğine sahip cihazlar işletim sistemleri ile uyumlu olması Google, şirketler için tasarladığı arasında. Bu cihazların ses çıkışları ve Bluetooth bağlantı özelliğinin özel web arama sunucusunu da genellikle ya doğrudan kendi bulunması. Yine Zikmu Solo’da piyasaya sürdü. Bu sunucu sayesinde hoparlörleri üzerinden ya da daha olduğu gibi ARIS’in ayarlarına şirketler kendi sunucularındaki kaliteli bir ses sistemine bağlanarak da Android, Windows, IOS gibi belgelerin içinde arama yapabilecek. oluyor. Her şeyin kablosuzunun pek çok işletim sistemlerinde GSA 7.0’ın içindeki motor, Google’ın tercih edildiği bir dijital dünyada, çalışan uygulamalarla, ağ 2000 yılında kullandığı arama ses sistemlerinin bu akımdan geri üzerinden ulaşabiliyorsunuz. motorunun gücüyle aynı kapasitede: kalması tabii ki düşünülemez. 1 milyar sayfa. Diğer bir ifadeyle Parrot Zikmu Solo, 100W güce Aris.aperionaudio.com şirketler, sunucularındaki 1 milyar sahip bir kule hoparlör sistemi. sayfaya kadar olan belgelerin Zikmu Solo ses sistemini, üzerindeki içindeki bilgilere bu cihaz sayesinde ethernet girişini kullanarak veya saniyeler içinde ulaşabilecek. WiFi üzerinden ev ağınıza dâhil edebiliyorsunuz. Bu sayede yine ev www.google.com/enterprise/search ağınıza dâhil edebildiğiniz bilgisayar, televizyon gibi medya oynatıcıların ses çıkışını Zikmu Solo üzerinden alabiliyorsunuz. Ayrıca Zikmu Solo’nun ayarlarına, kendi web sayfası üzerinden veya bu ses sistemi için özel olarak yayımlanmış olan iPhone ya da Android uygulamasını cep telefonunuza indirerek de ulaşabiliyorsunuz. Bu sayede her akıllı cep telefonu bir uzaktan kumandaya dönüşmüş oluyor. Üstelik Zikmu Solo’yu kontrol etmek için evde olmanıza da gerek yok. www.parrot.com 16

Bilim ve Teknik Kasım 2012 [email protected] Ultra Çözünürlüklü Televizyonlar Yolda Logitech TV 404 Sayfa Full HD olarak tanıdığımız 1920 Kamera Bulunamadı X 1080 piksel çözünürlüğe sahip Hatası televizyonların, raflarda ve evlerde Skype internet üzerinden ücretsiz yerini alalı, teknoloji takvimine sesli ve görüntülü görüşme İnternet üzerinde ulaşmaya göre, çok uzun zaman oldu. yapmamızı sağlayan programlar çalıştığınız sayfaya çeşitli nedenlerle Daha fazla çözünürlük isteyenler için arasında belki de en yaygın ulaşamadığınız olmuştur. artık yeni standard Ultra Definition olarak kullanılanı. Normalde Bu gibi durumlarda“Hata 404-Sayfa (UD) televizyonlar. UD televizyonlar bilgisayar, tablet veya akıllı telefon Bulunamadı”hata ekranı gelir. 4K UDTV (2160p) ve 8K (4320p) üzerinden kullanmaya alışkın Brüksel merkezli Missing olarak tasarlanmış. 4K UDTV, normal olduğumuz Skype’ı, Logitech TV Children Europe (MCE) ve Child HDTV’nin 4 katı çözünürlüğe sahip, Kamera HD üzerinden, bunların Focus dernekleri, Avrupa’daki 8K ise, 8 katı çözünürlüğe sahip. hiçbirisine ihtiyaç duymadan kayıp çocukları bulmak amacıyla LG tarafından satışa sunulan 84 inç kullanabiliyorsunuz. HD bu hata sayfalarında kayıp (215 cm) LED TV 4K UDTV olarak televizyonunuzun HDMI girişine çocukların resimlerini gösterecek karşımıza çıkıyor. Son kullanıcı için bağlayacağınız Logitech TV kamera olan Notfound.org girişimini tasarlanan bu ürünlerde HD cihazınızı kablosuz veya kablolu başlattı. Bu girişimde, sunuculara seyredeceğimiz videoların genellikle olarak internete bağladığınızda bir kaç dakika içinde eklenebilen HD yani 1080p çözünürlükte Skype’a bağlanmış oluyorsunuz. basit bir kodla, ulaşılmaya çalışılan olduğunu düşünürsek, bu kadar Geniş açılı merceği sayesinde sunucuda bulunamayan bir sayfayla büyük çözünürlük için henüz odadaki herkesi ekrana sığdırabilen karşılaşıldığında kayıp bir çocuğun erken diyebilirsiniz, ama LG bunu kamera, televizyonunuz açık fotoğrafı kullanıcıya gösteriliyor. da düşünmüş ve Resolution olmasa da çağrı alabiliyor. Sürekli Bu sayede çok fazla çaba Upscaler Plus, yani çözünürlük internete bağlı kalan cihazınız, sarf etmeden milyonlarca artırıcı teknolojiyi geliştirmiş. Skype üzerinden arandığınızda bilgisayar kullanıcısının, kayıp Bu ne anlama geliyor? sizi uyarıyor ve televizyonunuzu çocukların bulunmasına Seyretmek istediğiniz 1080p açıp görüntülü görüşme yardımcı olması ümit ediliyor. çözünürlüğe sahip videonuzun yapabiliyorsunuz. Kameranın çözünürlüğü sanal olarak 2160p’ye yakınlaştırma özelliğini kullanarak www.notfound.org arttırılıyor. Bu teknolojiyi deneyen karşı tarafa bulunduğunuz odanın uzmanlar, görüntü kalitesinin istediğiniz kısmını gösterebileceğiniz üst düzeyde olduğunu belirtiyorlar. gibi dijital kaydırma ve eğme Tabi LG bu alanda yalnız değil, özelliklerini kullanarak görüntüyü Sony’de benzer şekilde 84 inç yatay veya dikey hareket ettirebiliyor bir UDTV piyasaya sürmüştü. ve görüntüyü bulunduğunuz Ayrıca Samsung ve Sharp’ın da odanın istediğiniz bir noktasına benzer modelleri teknoloji odaklayabiliyorsunuz. fuarlarında, en azından prototip olarak, yer alıyor. Tabi bu noktada www.logitech.com karar vermeniz gereken şey: birikimizi yeni bir arabaya mı yoksa bu televizyona mı yatıracaksınız?. www.lg.com 17

Börteçin Ege Siber Savaşlar Bilişimin KaranlıkYüzü Çinlilerin tarihteki en ünlü başkomutanlarından ve askeri kuramcılarından SunTzu günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce ünlü başyapıtı Savaş Sanatı adlı kitabını yazarken herhalde savaşların bir gün siber savaşlara dönüşeceğini aklının ucundan bile geçirmemiştir. Bilişimin bize armağan ettiği en yeni kavramlardan ve en somut gerçeklerden biri olan siber savaşların, artık klasik savaş olarak adlandırabileceğimiz geleneksel savaşlardan hayli ayrı özellikleri var. Klasik bir savaştakinin aksine bu yeni nesil savaşta düşman binlerce kilometre öteden, hiç beklemediğiniz bir anda -bir görünmezlik zırhına bürünerek- hiçbir kural tanımadan saldırıyor. Bu saldırıların etkisinin fazla yıkıcı olamayacağını düşünen varsa, yanılıyor. Bilgisayarların devletlerin ve toplumların hayatına hemen hemen her alanda girdiği günümüzde iyi planlanmış bir siber saldırının yapacağı etkinin ve yol açacağı yıkımın, en az klasik bir savaşınki kadar yıkıcı ve öldürücü olacağı ne yazık ki bir gerçek. Bilişim çağı ile birlikte artık -aynı nükleer silahlar gibi- yeni nesil bir silah kategorisi doğuyor: Süperbilgisayar virüsleri. Özellikle Ortadoğu ülkelerinde son zamanlarda birbiri ardına ortaya çıkan Stuxnet, Flame ve Mehdi gibi süperbilgisayar virüsleri, internetin giderek artan bir hızla bir savaş meydanına dönüşmeye başladığının kanıtı. Nedir bu süper virüsler, kimler tarafından geliştiriliyorlar, dünyanın hangi ülkeleri virüslere karşı hazırlıklı? NATO’nun yeni siber savaş doktrini ile neredeyse tüm gelişmiş ülkelerde yürürlüğe girmesi için hazırlık yapılan Kill Switch yasası, çıkması olası küresel bir siber savaşı önlemek için yeterli olabilecek mi? Şimdi bu soruların cevaplarını beraber bulmaya çalışalım. “Yakın gelecekte çıkabilecek büyük bir savaşta ilk mermi internette atılacaktır” Rex Hughes (NATO Güvenlik Danışmanı) Geleceğin savaş alanı: İnternet Geleceğin meydan savaşları artık internette yapı- Bilgisayar ve internet güvenliğinde uzmanlaşmış, lacak gibi görünüyor. Çağdaşlaşmanın koşulu olarak dünyaca ünlü bir firma olan Kaspersky Lab’e göre, bütün devletlerin, şirketlerin ve hatta bireylerin yük- küresel ölçekli siber saldırıların sayısı 2011’de toplam sek teknolojili bilgisayar sistemlerine bağımlı hale 946 milyona ulaşmış. 2010’da meydana gelen toplam gelmesi, bu sistemleri aynı zamanda çekici bir hedef 580 milyon siber saldırıyla karşılaştırıldığında bu ra- haline getiriyor. Esasında bir ülkenin bilgisayar sis- kamlar % 61’lik bir artışa işaret ediyor. Uzmanlar, ge- temlerinin binlerce kilometre uzaktan bile devre dı- rek günlük siber saldırıların gerekse Stuxnet, Fla- şı bırakılması hiç de zor değil; bunun için sadece bir- me ve Mehdi gibi süperbilgisayar virüsleriyle yapı- kaç yüz siber savaşçıya, yeterli donanıma ve internet lan saldırıların gelecekte de artarak devam edeceği- bağlantısına ihtiyaç var. Haziran 2010’da Stuxnet ad- ni tahmin ediyor. lı bir bilgisayar virüsüyle başlayan kâbus, son zaman- larda ortaya çıkan Flame ve Mehdi adlı iki süperbil- gisayar virüsü ile hız kazanarak devam ediyor. 18

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 Yeni nesil bir silah: hâlâ ispat edilememiştir. Bu olay, Eston- Kamluk’un bildirdiğine göre, Gauss mi- Süperbilgisayar virüsleri ya hükümeti tarafından yardıma çağrıl- marları tarafından tahminen 2011’in Ey- dığı halde, gerekli altyapıya ve imkânlara lül ayında etkinleştirildi, görevi araların- Bilgisayarların günlük hayatımıza bu sahip olmadığı için olayı çaresizlik içinde da bu sefer Türkiye’nin de olduğu bazı derecede girdiği bir ortamda, devletlerin seyretmekten başka bir seçeneği olmayan Ortadoğu ülkelerinde bulunan bankalar- kendi sınırları içindeki bilgisayar sistem- NATO’ya da bir ders olmuştur. NATO bu daki hesap hareketlerini gözlemlemekti. lerini sürekli olarak kontrol altında tut- tarihten sonra siber saldırılar sorununun mak, bunun için gereken her türlü önle- üzerine gitmeye başladıysa da, konunun Bu süper virüslerin dikkat çekici di- mi almak zorunda oldukları açık, çünkü ciddiyetinin tam anlamıyla anlaşılması ğer bir özelliği de dünyanın dört bir ya- düşman artık top, tüfek veya tank ile de- ve harekete geçilmesi için biraz daha za- nından ziyade neredeyse sadece İran, Su- ğil, doğrudan internet üzerinden geliyor. man gerekecek ve kurum ancak 2010’da, dan, Lübnan, Suudi Arabistan, Mısır ve Günümüzde ülkelerin altyapılarının ve insanlık tarihinin sabotaj için geliştirilmiş Suriye gibi Ortadoğu ülkelerinde ve şu savunma sanayilerinin bilgisayar teknolo- ilk bilgisayar virüsünün ortaya çıkmasıyla sıralar nadiren de olsa Türkiye’de de et- jisine bağlı olduğu düşünülürse, bir savaş içinde bulunduğu rehavetten sıyrılacaktı. kin olmaları. İnternet güvenliği uzma- sırasında karşı tarafın yapacağı en akıllıca Artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı. nı Vitaly Kamluk’a göre bu, siber savaş hamle, hedef ülkenin bilgisayar sistemle- rüzgârlarının çok yakında bütün Ortado- rini zeki ve kısmen de olsa öğrenme yete- Stuxnet’ten Gauss’a ğu ülkelerinde tüm gücüyle esmeye başla- neğine sahip yazılımlar yoluyla ele geçire- yacağının bir sinyali. rek çökertmek. Stuxnet, Duqu, Flame, Mehdi ve Ga- uss 2010’dan itibaren birbiri ardına orta- Ayrıca söz konusu süper virüslerde Aslında bunun ilk örneği 27 Ni- ya çıkmaya başlayan bu süper virüslerden kullanılan yazılım mimarisinden yola çı- san 2007’de Estonya’da yaşanmıştı. Rus- sadece bir kaçı. Hâlâ deşifre edilememiş kan Vitaly Kamluk Stuxnet, Duqu, Fla- ya tarafından gerçekleştirildiği tahmin ve “görev başında olan” başka süper vi- me ve Gauss’un aynı kadrolar tarafın- edilen tarihin bu ilk siber saldırısında, rüslerin var olması olasılığı da hayli yük- dan geliştirildiğini düşünüyor. Başka gü- Avrupa’nın en gelişmiş bilgisayar ve inter- sek (bunun en son örneği bu yılın Ağus- venlik uzmanları da aynı görüşte, çünkü net sistemine sahip olan Estonya’da ban- tos ayında ortaya çıkarılan Gauss). Söz her ülkede bu süper virüsleri geliştirebile- kalara, devlet kurumlarına, radyo ve tele- konusu süper virüslerin en belirgin özel- cek yetenekte çok da fazla bilişim uzma- vizyon istasyonlarına ait internet sunucu- liği farklı alanlarda “uzmanlaşmış”, birkaç nı yok. İşte bu nedenle, siber güvenlik uz- ları bir takım siber savaşçılar tarafından işgüzar bilgisayar uzmanı tarafından ya- manları Stuxnet, Flame ve Gauss tipinde- birbiri ardına ele geçirilerek haftalarca zılamayacak kadar karmaşık ve kısmen ki süper virüslerin ancak bir devlet tara- kontrol altında tutulmuş ve bu saldırının de olsa öğrenme yeteneğine sahip olma- fından organize edilen, geniş bir bilişim- koordine edildiği merkez hiçbir zaman ları. Örneğin Stuxnet sadece önceden be- ci kadrosuyla yazılmış olabileceğine dik- tespit edilememişti. Tam da bu sırada ül- lirlenmiş bir konfigürasyona sahip bilgi- kat çekiyor. kedeki bazı gruplar bir ayaklanmaya kal- sayarlara ve endüstri sistemlerine zarar kışmıştı. İnternet gibi sınırları hayli değiş- vermeyi amaçlarken, Stuxnet’ten sonra ken bir ortamda, siber saldırıların kayna- deşifre edilen Duqu’nun görevi Stuxnet ğının tespit ve ispat edilmesi çok zor hatta için yeni hedefler seçmek (dolayısıyla bir bazen imkânsız olduğundan, bu saldırı- nevi keşif virüsü olarak da sınıflandırıla- nın Rusya tarafından yapılıp yapılmadığı bilir). Flame ve Mehdi ise daha çok bilgi sızdırmaya yönelik virüsler. Görevleri içi- ne sızdıkları sistemi tahrip etmekten zi- yade kullanıcının e-postalarını okumak, gizli kalması gereken bilgilerini -örneğin şifrelerini- ele geçirmek, ekran görün- tülerini almak, bilgisayarın mikrofonu- nu açarak konuşmaları kaydetmek, daha sonra da kaydettiği tüm bu bilgileri bilgi- sayarın “arka kapısını” kullanarak, dikkat çekmeden kendi sahiplerine göndermek. Gauss ise yine Kaspersky Lab uzmanları tarafından bu yılın Haziran ayında keş- fedildi. Kaspersky uzmanlarından Vitaly 19

Bilişimin Karanlık Yüzü: Siber Savaşlar İşletim Sistemlerindeki “Arka Kapılar” Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (In- ternational telecommunication Union, kısaca ITU), Alman Siber Güven- Süper virüslerin bilgisayarları bu kadar kolay ele geçirmesinde aslın- lik yetkilileri (Bundesamt für Sicherheit in der Informationstechnik, kısa- da bilgisayarlarda kullanılan işletim sistemlerindeki birtakım hatalar so- ca BSI) ve güvenlik firmaları Symantec ve Kaspersky tarafından yapılan nucu açılan “arka kapıların” da payı var. Örneğin Flame’in bilgisayarlara son araştırmalar, Flame’in başka türde sürümleri de olduğunu, Windows sızmak için, yıllarca Windows’daki bir hatayı kullanıp kendini hedefinde- güncellemesiyle yayılan Flame’in artık tanınan sürümünün yanı sıra Win- ki bilgisayarlara Windows güncellemesi olarak tanıttığı, artık Microsoft ta- dows’daki başka güvenlik açıklarını kullanarak örneğin USB çubukları rafından da kabul ediliyor. Microsoft’un –güvenilirliğini yitirmiş bir şifre- üzerinden de yayılan başka sürümleri olabileceğini, hatta Flame’den ba- leme algoritması olarak sınıflandırılmasına rağmen- hâlâ dijital sertifika- ğımsız başka virüsler de olabileceğini gösteriyor (Kaspersky bir adım da- ların imzalanması için kullandığı MD5 (Message-Digest) algoritmasındaki ha ileri giderek Eylül 2012 itibarıyla en az üç yeni Flame sürümünün et- bir güvenlik açığından yararlanan Flame, bu şekilde kolaylıkla sahte Mic- kin olduğunu iddia ediyor). rosoft imzaları üreterek kendini hedefindeki bilgisayarlara Windows gün- cellemesi olarak tanıtıyordu. Windows güncellemesi yapmak isteyen he- Örneğin siber güvenlik firmaları tarafından bu kapsamda Stuxnet def bilgisayarı bu şekilde kandıran Flame, söz konusu bilgisayarı esas vi- üzerinde yapılan analizler sonucu, Stuxnet’in en önemli dosyalarından rüsün bulunduğu bir sunucuya yönlendirerek, kullanıcının Flame’i bilgi- biri olarak bilinen Resource 207’nin de Windows çekirdeğinde yer alan sayarına kendi eliyle yüklemesini sağlıyordu. win32k.sys adlı bir dosyadaki güvenlik açığını kullandığı tespit edildi. (Bu dosya aynı zamanda içerik ve işlevsellik açısından atmpsvcn.ocx adlı Fla- Uzmanların son incelemelerine göre 2007 yılından beri etkin olan ve me dosyası ile neredeyse tıpatıp aynı. Bu bulgu, söz konusu iki virüsün, varlığından ancak programlanmasındaki bir hatadan dolayı bu yıl ha- ayrı ama birbiriyle yardımlaşan iki ekip tarafından geliştirildiğini göste- berdar olunan Flame, yaklaşık beş yıldan beri Windows’un bu güven- ren önemli kanıtlardan biri. Siber güvenlik uzmanları, bazı ortak mima- lik açığını kullanarak tüm dünyada yayılıyordu. Her ne kadar söz konusu ri ve işlevsel özelliklere sahip olan ve neredeyse sadece Ortadoğu ülke- güvenlik açığının ortaya çıkışından hemen sonra Microsoft tarafından lerinde etkili olan Duqu’nun, Flame’in ve Stuxnet’in ABD ve İsrail tarafın- bu açığı kapatacak güncellemeler yayınlanmış olsa da, ne Microsoft’un dan geliştirildiğini iddia ediyor.) demode olmuş bu şifreleme algoritmasını hâlâ kullanmasını ne de yıl- lar boyunca kendi adına dijital imzalar üreten bu virüsün varlığını tespit Bütün bu siber savaş boyunca Stuxnet, Flame gibi virüslerin hangi edememesini anlamak mümkün. platformlar üzerinden kontrol edildiğine bakınca başka bir gerçekle da- ha karşılaşıyoruz: Linux! (bkz. Ege, B., “UNIX 40 Yaşında”, Bilim ve Teknik, s. 34-37, Şubat 2012) Elde edilen bilgilere göre Duqu CentOS Linux’un, Fla- me ise Linux’un diğer türevlerinden Ubuntu Linux veya (64 bitlik) Debi- lamıştı. Bu kapsamda NATO’nun amaçlarından biri de bir siber savaş doktrini oluşturmaktı. 2010’da Stuxnet’in deşifre olmasıyla birlikte, uzun bir süreden beri siber savaş konusunda suskunlu- ğunu koruyan NATO alarma geçerek doktrin konusundaki ça- lışmalarına hız verdi ve yeni geliştirdiği siber savaş doktrinini 2011 Haziran’ında açıkladı. Bu doktrine göre, NATO önemli te- sisleri, altyapıları ve insan hayatını tehlikeye sokan herhangi bir siber saldırıyı silahlı bir saldırıyla eş tutacağını ve gerekirse bu türdeki siber saldırılara silahla karşılık vermekten kaçınmaya- cağını açıklıyordu. Bu dünya tarihinde bir ilkti ve savaş tarihin- de yeni bir dönem başlıyordu. Artık dünyanın teknolojik yön- den en gelişmiş ülkeleri kara, deniz, hava ve uzay kuvvetlerin- den sonra beşinci bir kuvvet olarak kendi siber kuvvetlerini res- men kurmaya başlayabilirdi. NATO’nun yeni siber savaş doktrini Yeni nesil bir ordu: Siber ordular Yukarıda da belirtildiği gibi 2007’de tarihin ilk gerçek siber Yine 2011 Haziran’ında ve neredeyse NATO’nun yeni siber sa- saldırısıyla karşılaşan NATO, bu saldırıya hayli hazırlıksız ya- vaş doktrinini açıklamasıyla eş zamanlı olarak, Çin 30 siber savaş- kalanmış ve saldırı sonrasında bazı hazırlık çalışmalarına baş- çıdan oluşan bir siber ordu kurduğunu resmen açıkladı. 20

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 an Linux’un kullanıldığı sunucular üzerinden kontrol ediliyor, daha gisayar sistemi düşünmek mümkün değil. Bu durumun gelecekte doğrusu yönlendiriliyor (Kaspersky tarafından açıklandığına göre de böyle devam edeceği çok açık. Fakat bu gerçek bir yandan ar- söz konusu kontrol sunucuları, başta Almanya olmak üzere Hollan- tık günlük hayatımıza girmiş olan bilgisayarlara karşı gerçekleştiri- da, İngiltere, İsviçre, Hong Kong ve hatta Türkiye’de). Bu sunucu- lebilecek yeni siber saldırılara adeta davetiye çıkarırken diğer yan- larda yer alan kodlar ise ağırlıklı olarak PHP ile geliştirilmiş. Ayrıca dan da bizlere bir çare kapısı aralıyor ve yeri geldiğinde bu saldırı- Flame’i geliştirenler sızdıkları bilgisayarlardan elde ettikleri ve bu ları düzenleyenlerin de en az“kurbanları”kadar yaralanabilir olabi- kontrol sunucularına yükledikleri verileri kendilerinden başka hiç leceğine işaret ediyor. Çünkü bu süper virüsleri yönlendiren tüm kimsenin ulaşamaması için hiçbir çaba ve masraftan kaçınmaya- kontrol sunucularının bir işletim sistemi ve o işletim sisteminin de rak son derece gelişmiş yöntemlerle şifrelemişler. en az bir hatası olması gerektiği teknolojik bir gerçek. Dolayısıy- la siber savunmanın püf noktası çökmeyecek hiçbir sistem olma- Burada okuyucunun aklına, Windows yerine alternatif bir işle- dığını bilmek ve kullanmakta olduğunuz sistemdeki olası hatala- tim sistemi olarak, örneğin Linux kullanmanın hedefteki bir bilgi- rı, diğer bir deyişle “arka kapıları” bulup zamanında kapatmak. Bu- sayarı dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyup korumaya- nu gerçekleştiren bir siber ordu aynı Sun Tzu’nun ordusu gibi ye- cağı sorusu gelebilir. Aslında bu sorunun cevabı açık: Hayır. Çün- nilmez olacak ve olası bir “siber savaşı” daha başlamadan yarı yarı- kü aynı Windows’taki gibi her Linux sürümünde de ister istemez ya kazanmış sayılacaktır. hatalar oluyor. Hatalar ve dolayısıyla güvenlik açıkları da ancak za- manla ortaya çıkıyor. İşte o arada da işletim sistemine ait bu açık- Kaynaklar meldung/Kaspersky-Stuxnet-und- ların kötü niyetli kişiler tarafından tespit edilip bir nevi “arka kapı” RT,“USA and Israel behind Flame Flame-sind-doch-verwandt-1615509. olarak kullanılması durumunda bilgisayarınız açık hedef haline ge- virus”, http://rt.com/news/us-israel- html, 11 Haziran 2012 liyor. Bazı çevrelere göre ise işletim sistemlerinin hemen her sürü- flame-iran-251, 20 Haziran 2012 Microsoft Security Research & Defense, münde rastladığımız bu güvenlik açıkları, gelecekte “arka kapılar” Kaspersky Lab,“Resource 207: “Microsoft certification authority signing olarak kullanılmak üzere üreticiler tarafından özellikle bırakılıyor Kaspersky Lab Research Proves that certificates added to the Untrusted (örneğin son yıllarda ABD’de ve Avrupa ülkelerinde yapılan araştır- Stuxnet and Flame Developers are Certificate Store”,http://blogs.technet. malar özellikle Çin’den gelen donanım ve yazılımlarda bu türdeki Connected”,http://www.kaspersky. com/b/srd/archive/2012/06/03/ arka kapılara sıkça rastlandığına işaret ediyor). com/about/news/virus/2012/ microsoft-certification-authority- Resource_207_Kaspersky_Lab_ signing-certificates-added- Yukarıda yazılanlardan da anlaşılacağı gibi her ne kadar günü- Research_Proves_that_Stuxnet_ to-the-untrusted-certificate- müzde teknoloji hayli gelişmiş olsa da en azından insan kaynaklı and_Flame_Developers_are_ store.aspx, 03 Haziran 2012 hatalardan dolayı, ister donanım olsun ister yazılım, hatasız bir bil- Connected, 11 Haziran 2012 Microsoft Security Research & Defense, ZDNet,“Kaspersky meldet drei neue “Flame malware collision attack Flame-Varianten”, http://www.zdnet. explained”, https://blogs.technet. de/88123871/kaspersky-meldet-drei- com/b/srd/archive/2012/06/06/ neue-flame-varianten, 18 Eylül 2012 more-information-about-the-digital- Heise Security,“Kaspersky: Stuxnet certificates-used-to-sign-the-flame- und Flame sind doch verwandt”, malware.aspx, 06 Haziran 2012 http://www.heise.de/security/ ma” sürecinin, en az gerçek silahlanma süreci kadar ciddi boyut- lara ulaşmış olduğunu söylersek abartmış olmayız. Bilgi Güvenli- ği Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Alkan’ın verdiği bilgiye gö- re, siber saldırılardan korunmak için günde 12 milyon dolar har- cayan ABD’nin maruz kaldığı siber saldırılar nedeniyle yıllık top- lam ekonomik kaybı 100 milyar doları buluyor. Siber orduların hangi niteliklere sahip kişilerden oluşması ve kimler tarafından yönetilmesi gerektiği önemli bir soru. Uzman- ların bu konudaki görüşleri birbirinden farklı, ancak en yaygın görüş, ABD’de ve Almanya’da da olduğu gibi bir ülkenin emniyet ve istihbarat teşkilatları ile silahlı kuvvetlerinin ortaklaşa çalışma- sı gerektiği yönünde. Kill Switch! Bu haberi diğer NATO ülkelerinin (ABD, İngiltere, Almanya İnternete hâkim olan bu belirsizlik ve soğuk savaş ruhu, tekno- ve Türkiye) kendi siber ordularını zaten kurmuş veya kurmak üze- lojik yönden dünyanın en ileri ülkesi konumunda olan ABD’nin re olduğu ile ilgili haberler izledi (şu anda NATO’nun Brüksel’deki bile gözünü korkutmuş olmalı ki, ABD’li Senatör Joe Liebermann ana karargâhında görevi sadece siber savunma olan en az 100 bi- önderliğindeki bir grup uzun zamandan beri Kill Switch adı ve- lişim uzmanı çalışıyor). Günümüzde gerçekleşen “sanal silahlan- rilen bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyor. Yasanın amacı, herhan- 21

Bilişimin Karanlık Yüzü: Siber Savaşlar noktada daha çok yol kat etmesi gerekti- <<< ği açık. Bu nedenle geçen yıl TÜBİTAK gi bir siber saldırı anında ABD Başkanı’na ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu dan vazgeçilemeyeceğine ve birtakım yerel ülke sınırları içinde interneti tamamen (BTK) tarafından ilki gerçekleştirilen Ulu- internet ağları kurmak bir ülkeyi dünya- “kapatma” yetkisi vermek. Her ne kadar sal Siber Güvenlik Tatbikatı’nın ikincisinin dan koparmaktan başka bir işe yaramaya- ABD Başkanı Obama’nın kişi özgürlükle- bu senenin sonuna doğru yapılması plan- cağına göre, siber saldırılar yoluyla gelebi- rini kısıtlayabileceği endişesiyle bu yasa ta- lanıyor. Geçen yıl kırk bir kuruluşun katı- lecek tehditlerin önüne geçilebilmesi için sarısını henüz benimsemediği iddia edil- lımı ile yapılan tatbikata bu yıl yüzün üze- üç ana önlem alınması gerekiyor. Bunlar- se de, bu durum ABD’nin yakın bir gele- rinde kurum ve kuruluşun davet edilme- dan ilki, NATO Güvenlik Danışmanı Rex cekte uğrayabileceği herhangi bir siber sal- si ve tatbikat çerçevesinde bu defa gerçek Hughes’un da belirttiği üzere, Nükleer Si- dırıyla hızla değişebilir. Üstelik bu konu- saldırıların da düzenlenmesi hedefleni- lahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaş- da ABD tek başına değil; ABD ve Avru- yor. Ülkemizde bu tip tatbikatların düzen- ması (1970) örneğinde olduğu gibi ulusla- pa basını, bazı Avrupa Birliği ülkeleri de li aralıklarla yapılması, hem devlet kurum- rarası savaş hukukunun bir an önce gün- dâhil olmak üzere başka gelişmiş ülkelerde larının siber saldırılara hazır olması hem cellenerek, savunma amaçlı olmayan si- de benzer bir yasanın çıkarılması yönünde de geliştirilen siber savunma yöntemle- ber saldırıların kesin olarak yasaklanma- çalışmalar yapılmakta olduğunu iddia edi- rinin denenmesi açısından hayli önemli; sı. İkincisi ise ülkelerin beşinci kuvvet ola- yor. Böyle bir uygulamanın gerçekçi olup çünkü siber savunmanın sırrı aynı zaman- rak savunma amaçlı siber ordular kurma- olmadığını ve toplumlar tarafından kabul da siber saldırıda yatıyor ve geliştirilen sa- sı. Üçüncü ve belki de en pahalı önlem ise görüp görmeyeceğini önümüzdeki yıllar vunma taktikleri var olan başka sistemler herhangi bir otokontrol mekanizması ol- gösterecek. üzerinde denenmedikçe bunların gerçek- mayan ve artık kullanıcıların güvenlik ih- ten etkin yöntemler olup olmadığı anlaşı- tiyaçlarına cevap vermekten uzak olan gü- Einstein 3 lamıyor. nümüz internetinin (Web 2.0) bir an ön- ce bilgisayar odaklı internete dönüştürül- ABD’nin siber savaş alanındaki bir di- Sonuç meye başlanması (bkz. Ege, B., “Yeni Bil- ğer gizli silahı da Einstein 3 programı. gi Modelleme ve Programlama Felsefesiy- ABD’nin dünyaca bilinen gizli teknik ser- Yukarıda da belirtildiği gibi, yakın za- le Semantik Web”, Bilim ve Teknik Dergisi, visi NSA (National Security Agency) tara- manda geliştirildiği belli olan ve birbiri ar- s.36-39, Aralık 2011). fından programlanan bu yazılımın amacı, dına ortaya çıkan Stuxnet, Flame ve Meh- internete ve diğer ağlara sızan kötü niyet- di gibi yeni nesil süperbilgisayar virüsleri- İngiltere’nin eski başbakanlarından li yazılımların otomatik olarak tespit edile- nin sadece birtakım işgüzar bilgisayar kor- Gordon Brown’unda da belirttiği gibi dev- rek etkisiz hale getirilmesi. sanlarının eseri olmadığı, hatta arkaların- letlerin büyük bir güç olabilmek için artık da konularında söz sahibi bazı bilişim uz- sadece açık denizlere değil, aynı zamanda Türkiye manları ile gelişmiş devletlerin bulunduğu internete de hâkim olması gerekiyor. açık. Yakın bir gelecekte bu tipte siber si- Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. lahlarla gerçekleştirilebilecek saldırıların, Fotoğraflar: thinkstock Dr. Mustafa Alkan’ın belirttiğine göre Tür- sonuçları açısından klasik savaşları arat- KTÜayBnİaTkAlaKr, “2. Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı Hazırlıkları kiye, siber saldırılara çok yoğun maruz ka- mayacağı ortada: Elektrik santrallerinin Başladı”, 9 Ağustos 2012, http://www.tubitak.gov.tr/sid/0/ lan 10 ülkeden biri. Şu anda sadece ABD, devre dışı bırakılması, nükleer santralle- TpiÜd/B0İ/TcAidK/2&91B2i0lg/iinTdeekxn.hotlomjileri ve İletişim Kurumu,”Ulusal Rusya, Çin, İngiltere, İsrail ve İran’ın ger- rin kontrollerinin ele geçirilerek potansi- Siber Güvenlik Tatbikatı Sonuç Raporu”, 25-28 Ocak 2011. çek anlamda siber orduya sahip olduğunu yel birer atom bombasına dönüştürülme- Symantec Corporation - Security Response, Falliere, N., O belirten Prof. Alkan, bu ülkelerin sadece si, basıncın artırılarak doğal gaz boruları- Murchu L., ve Chien E., “W32.Stuxnet savunma değil saldırı amaçlı siber timlere nın havaya uçurulması, baraj kapakları aç- Dossier”, 4. basım, Şubat 2011. de sahip olduğunu vurguluyor. Gazi Üni- tırılarak şehirlerin sular altında bırakılma- Nedoklan, M., “Nato Staaten rüsten für das fünfte versitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm sı, iletişim ağlarının devre dışı bırakılma- SKcahslpaecrhstkfyeldL”a,bD, eGrlSopbiaelgRele, s1eHaraczhiraannd2A01n2a.lysis Team, “Gauss: Başkanı Şeref Sağıroğlu ise Türkiye’nin sıyla haberleşmenin sekteye uğratılması ve Abnormal Distribution”, Ağustos 2012. günde ortalama 15.000 siber tehdide ma- hava, kara ve deniz trafiğinin aksatılması. Reissmann, O., “Neue Sicherheitsdoktrin: USA erklären das ruz kaldığını belirterek ülkemizin şu an- Netz zum Kriegsschauplatz”, Der Spiegel, 1 Haziran 2011. da bile fiilen siber savaş halinde bulundu- İleri teknoloji ve bilgisayar sistemle- ğunu vurguluyor. İnternet güvenlik şirket- ri, insan yaşamını kolaylaştıran unsurlar lerinden McAfee tarafından 2012 başın- olarak devletlerin, toplumların ve birey- da açıklanan bir güvenlik araştırması, si- lerin hayatına her geçen yıl daha fazla gi- ber saldırılara en hazırlıklı ülkelerin İsra- riyor. Bununla doğru orantılı olarak siber il, Finlandiya ve İsveç olduğunu ortaya ko- tehditlerin sayısı artsa da, bilgisayarlaşma- yuyor. Birçok ülke gibi Türkiye’nin de bu 22

POPÜLER BİLİM KİTAPLARI

Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran Veriyi Her Dem Taze Tutmanın Sırrı Bulundu Günümüzün optik, manyetik veya sili- bileceğini iddia ediyor. İşlem 1 femtosani- Yöntemin en büyük sorunu kapasite. kon tabanlı veri depolama cihazlarının ve- ye (saniyenin bir milyonda birinin bir mil- Bugün transistör tabanlı belleklerde tırnak riyi uzun süre saklamakla ilgili problemleri yarda biri) kadar zamanda atış yapabilen ucu kadar alana neredeyse terabyte ölçe- olduğunu daha önce bu köşede birkaç kez bir lazerle her seferinde 100 adet ikilik ko- ğinde bilgi sığdırılabiliyorken, kenar uzun- dile getirmiştim. Bu araçların çoğu, veriyi dun kuvars kristali üzerine kazınmasıyla luğu 2 santimetre ve kalınlığı 2 milimetre 30 yıl civarında saklamak üzere söz verme- gerçekleştiriliyor. Bu şekilde kristal üzerine olan kuvars kesiti sadece 40 megabyte bil- lerine rağmen ortalama 10 yıl içinde bozul- depolanan bilgi sıcaklık ve suya dayanıklı, gi depolayabiliyor. Şimdi önemli olan bu maları riski var, hayli pahalı endüstriyel çö- manyetik alanlardan ve radyasyondan et- teknolojinin yaygın kullanıma uygun ha- zümlere yönelmediğiniz sürece veriyi 100 kilenmiyor. Hatta denemek için üzerine ve- le gelip gelmeyeceği ve sahip olduğunuz yıl boyunca saklama vaadi veren zaten ri yazdıkları kristali 1000 santigrat derece- verilerin yüz milyonlarca yıl etrafta gezin- yok. Diğer bir deyişle fotoğraf çekip defte- de 2 saat tutmuşlar, bilgi zarar görmemiş. mesini isteyip istemeyeceğiniz. Detayla- rin arasına koysanız 100 yıl dayanıyor, aynı Hani neredeyse yanardağa atsanız sağlam rı phys.org/news/2012-09-japan-hitachi. fotoğrafı diske veya CD’ye yazdırırsanız 30 çıkacak, o derece. html adresinde bulabilirsiniz. yıl dayanmıyor. Eskiden çok dert etmiyor- duk belki, ama günümüzde fotoğraf, video Hitachi, geliştirdiği yeni teknolojiyle veriyi kuvars kristallere gömerek yüz milyonlarca yıl bozulmadan saklayabileceği iddiasında. ve benzeri kişisel medya üretimi dijital or- tama kaydıkça bu tür mirasını sonraki ne- sillere bırakmak isteyenler yavaş yavaş da- ha kalıcı çözümlerin arayışına giriyor. Buna bir de devletlerin, müzelerin ve benzer ku- rumların uzun süreli arşivleme konusunda- ki ihtiyaçlarını ekleyin. Hitachi’nin geliştirdiği yeni yöntem, bu sorunun çözümü için umut verici bir geliş- me. Hitachi kuvars kristalleri üzerine lazer- le dantel gibi işlenen bilginin bırakın yüz yıl, yüz milyonlarca yıl bozulmadan kala- Kullandığınız Servis Para Kazanmak İçin Sizi mi Satıyor? Günlük hayatımızda birçok internet servi- “How do they make money”adlı internet sitesinde, sıkça kullandığınız internet servislerinin para kazanmak için si kullanıyoruz, üstelik çoğu da hizmetlerini hangi yöntemleri kullandığını ve kişisel bilgilerinizi işin içine katıp katmadıklarını görebiliyorsunuz. ücretsiz olarak sunuyor. İnsan da doğal ola- rak“Arka planda dev sunucu yatırımları, bant sel bilgilerinizi başkalarına mı pazarlıyor tek cı gelmedi, ama yine de kimin nereden para genişliği masrafları, servisi ayakta tutmak ve tıklamayla görebiliyorsunuz. Sitede kişisel kazandığını görmek için iyi bir kaynak. Site- geliştirmek için çalışan onca insan varken, bu bilgileri satarak gelir modeli yaratan tek olu- ye rcs.seerinteractive.com/money adresin- servis gereken parayı nereden kazanıyor” di- şumun Linkedin oluşu bana pek inandırı- den ulaşabilirsiniz. ye düşünüyor. Ardından da insanın içine bir kurt düşüyor: Bu servisler sizin davranışları- nızı izleyerek ve kişisel bilgilerinizi başkaları- na pazarlayarak para kazanıyor olmasın? Di- ğer bir deyişle, bu servislerin para kazanmak için sattıkları şey siz olmayasınız? “How do they make money” adlı internet sitesi, bu soruya kısa yoldan cevap vermek üzere kurgulanmış. Bu sitede internet üze- rinde yaygın olarak kullanılan servislerin ge- lir modelleri ve kârlılık durumları sıralanıyor. Böylece kullandığınız servis kâr amacı güdü- yor mu, para kazanıyorsa ürün satışından ve- ya abonelikten mi kazanıyor ya da sizin kişi- 24

Bilim ve Teknik Kasım 2012 [email protected] Tabletler Yakında Parmak İzinizi de Okuyacak hatta o gün giydiği kıyafetler bile bu değişimin birey- den bireye farklılaşması sonucunu doğuruyor. Disney, işte bu durumdan hareketle birden fazla kullanıcının aynı anda ekrana dokunduğu bir ortamda, dokunan her parmağın kime ait olduğunu da ayırt edebilme- yi amaçlıyor. Bu durumun eğitim ve eğlence başta ol- mak üzere dokunmatik ekranlı cihazların önünde ye- ni ufuklar açacağı muhakkak. Detaylı bilgiyi ve video- yu www.disneyresearch.com/research/projects/hci_ capfingerprinting_drp.htm adresinde bulabilirsiniz. Disney Research, yeni geliştirdiği teknolojiyle sadece ekrana dokunulduğunu değil, kimin dokunduğunu da algılayacak bir sistem üzerinde çalışıyor. Günümüzde özellikle mobil cihazlarda yaygın ola- rak kullanılan dokunmatik ekranlar 10 parmağın aynı anda ekrana dokunduğunu anlayacak kadar becerik- li. Peki ya bunun bir adım ötesine geçip sadece parma- ğın dokunduğunu değil, aynı zamanda dokunan par- mağın kime ait olduğunu da anlayabilselerdi? Disney Research, şu aralar bu fikri hayata geçirmek için uğraşıyor. Kullandıkları yöntem de hayli basit. Do- kunmatik ekranlar, ekran yüzeyine düzenli bir akım yönlendirerek parmağınızla dokunduğunuz nokta- daki değişimi algılama ilkesiyle çalışıyor. Ancak fark- lı bireylerin vücudundaki kas ve kemik yoğunluğu, İnsan Olduğunuza İnandırmak İçin Elinizi Vicdanınıza Koyun Captcha. Yaygın kullanılan bir vise girip ücretsiz kodu sitenize ek- teknolojiye verilmiş en garip isim- lediğinizde “captcha” kullanıcıyı ek- lerden biri olsa gerek. İnternet üze- randa gördüğü eciş bücüş karak- rinde form doldururken, çeşitli ser- terleri yazmaya zorlamak yerine, vislerden bilgi talep ederken ger- daha önce yaşanmış bir olayla ilgi- çekten insan olduğunuzu kanıtla- li bilgi veriyor ve bu olay karşısın- mak için ekranda beliren ve ilgili da ne düşündüğünüzü soruyor. Ör- kutucuğa girmeniz istenen yazı ve neğin “Kamboçya’da tutuklanan 13 simgelere deniyor. Optik karakter insan hakları savunucusunun dün- tanıma gibi otomatik algılama sis- ya genelindeki yaygın protestoların temlerinden kaçabilmek için genel- ardından serbest bırakılması, siz- likle birbirine bitişik, karmaşık ar- de nasıl bir duygu uyandırıyor?” di- ka planlar üzerine yerleştirilmiş, ya- yor. Seçenekler arasında “Sevindiri- muk yumuk harflerden ve rakam- ci”, “Korkutucu”, “Umurumda değil” lardan oluşuyor. Bazen bu karıştır- Bilgisayarlar karşısında insan olduğunuzu kanıtlamak için bundan sonra biraz da gibi ifadeler var. Devam etmek için ma işini öyle bir abartıyorlar ki, oku- elinizi vicdanınıza koymanız gerekecek. duruma en uygun olan seçeneğin mak için insan olmak bile yetmiyor. karşılığı olan kelimeyi yazıyor ve de- İşte geçtiğimiz ay insan haklarına odaklı Civil Rights Defenders vam ediyorsunuz, yani bir anlamda elinizi vicdanınıza koyuyorsu- adlı İsveçli bir sivil toplum kuruluşu, bu konuya farklı bir yaklaşım nuz. Gayet akıllıca, tek kötü yanı şu an için sadece İngilizce olma- getiren yeni bir uygulamayı hizmete sokarak dilediğiniz web ser- sı. Daha yakından incelemek isterseniz captcha.civilrightsdefen- visine eklemeniz için özel bir “captcha” servisini yayına aldı. Bu ser- ders.org adresine göz atabilirsiniz. 25

Levent Daşkıran SFaardkeıcnedAalnıktidviarüLsazDıemğil, İnternet üzerindeki tehditlerin dev bir yeraltı ekonomisini beslediği günümüzde, bilginizi ve paranızı cebinizde tutabilmek için sadece güvenlik yazılımlarına bel bağlamak yetmiyor. Şu bir gerçek ki, ilk bilgisayar virüslerinin or- nın içeriğini bozmak için değil, ana sunucuya erişim taya çıkmaya başladığı günlerden beri bilgi iş- sağlayarak değerli şirket sırlarına ulaşmak veya sizi lem güvenliği kavramı etrafında çok şey de- binlerce bilgisayardan oluşan dev bir saldırı ağının ğişti. Uzunca bir süredir güvenlik konferansların- parçası yapmak için kurcalanıyor. Bunu da çoğu za- da, güvenlik raporlarında hep şuna benzer ifadeler man kullanıcıya hissettirmeden yapıyorlar. 2009’da yer alıyor: “Bilgisayar korsanları bir zamanlar isim- iflas eden Nortel’in üst düzey yöneticilerinin e-posta lerini duyurmak, şan ve şöhret kazanmak için bu işi hesaplarının şifrelerinin 2000 yılı başlarında ele ge- yaparlardı. Günümüzde ise tehditler şan şöhret için çirilmesi ve şirketin bunun yıllarca farkına varama- değil, büyük şirketlerin endüstriyel sırlarını çalmak ması, bu konuda yaşanmış en çarpıcı örneklerden veya kullanıcıların banka hesaplarını boşaltmak için biri olsa gerek. kullanılıyor. Diğer bir deyişle, para nerede ise tehdit- ler de o tarafa kayıyor.” İnternet üzerinde bu bilgilerin topluca satıldığı pazar yerleri var, hatta bu amaçla kullanılmak üze- Bu iş, kendi finansal döngüsü, hiyerarşisi, orga- re özel olarak geliştirilmiş araçlar satarak bunla- nizasyon yapıları olan dev bir endüstri halini almış ra servis desteği verenler dahi var. Güvenlik şirke- durumda. Saldırılar artık sistemlerinizi çökertmeyi ti RSA’nın konferanslarında dile getirdiği üzere bu değil, kredi kartlarınızın ve banka hesaplarınızın de- işin ortaya koyduğu ekonomik büyüklük, uyuşturu- taylarını ele geçirmek için kullanılıyor. İş yerindeki cu ticaretinin ekonomik büyüklüğüyle yarışacak se- bilgisayarınız masanızın üzerindeki metin dosyası- viyelerde. 26

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 Korunmak İçin Dikkat Gerek Bununla birlikte, biraz dikkat yardı- etmeye başlarlar. Bu arada da son derece mıyla bu gibi saldırılardan korunmanız profesyonelce hazırlanmış gazete kupürle- İnternet üzerindeki bu sinsi tehditler- mümkün. Örneğin size gelen mesajdaki ri ve imzalı resmi evraklarla sanki işler yü- den korunmak içinse sadece güncel anti- yazım yanlışları ve özensiz dil bunun en rüyormuş gibi sizi ümitlendirmeyi ihmal virüsleri sisteminizde bulundurmak yet- büyük belirtisidir. Gittiğiniz sitedeki for- etmezler. Bir türlü mutlu sona ulaşamayıp miyor. Bunun yanı sıra özellikle sizden mun sizden şifrenizi ayan beyan yazma- dolandırıldığınızı anladığınızda sizden al- doğrudan bilgi sızdırmaya yönelik giri- nızı talep etmesi de şüphelenmenizi ge- dıkları paralarla birlikte sırra kadem ba- şimlere ve yaygın dolandırıcılık teknikle- rektirir. Sizi bir an önce işlem yapmaya sarlar. Piyangodan büyük para kazandı- rine karşı uyanık olmak gerekiyor. zorlayan ifadeler de yine oltalamanın en ğınızı iddia eden veya yurtdışından evli- büyük belirtilerindendir. lik vaadinde bulunan çeşitlemeleri de var- Bunun için internet üzerinde yaygın dır. Çok basit bir yöntem gibi görünebilir, olarak karşılaşabileceğiniz kişisel tehdit- Büyük Kazanç Vaatleri ama tek bir vakada milyonlarca dolar kap- lere ve bunlara karşı alınabilecek önlem- tırmış kişiler var. Neyse ki gönderilen me- lere dair bir liste hazırladık. İşte 10 mad- 1920’lerde “Spanish Prison” (İspanyol sajların neredeyse tamamı İngilizce oldu- deden oluşan o liste. Mahkûm) adıyla mektuplar üzerinden ya- ğu için ülkemizde çalışması zor. pılan, 80’lerde faks makinelerine sıçrayan, Virüsler ve Zararlı Yazılımlar günümüzde e-posta yoluyla devam eden Korku Tacirleri hayli eski bir dolandırıcılık taktiğidir. Bi- Genellikle sistem açıklarını kullana- rileri kimi zaman Nijerya’dan, kimi zaman Korku taciri yazılımlar, genellikle ken- rak veya indirdiğiniz yazılımlar üzerin- Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden dilerini güvenlik yazılımı olarak tanıtır. den sisteme bulaşırlar. Güncellemele- yüklü miktarda parayı ülke dışına çıkar- Vaatleri bilgisayarınızdaki güvenlik teh- ri düzenli olarak yapılmayan işletim sis- mak istemektedir ve tesadüfen de sizin ditlerini algılamak ve temizlemektir. İyi, temleri ve yazılımlar, arkasında büyük adresinizi bulmuştur. Miktarı birkaç mil- güzel. Programı kurarsınız, çalıştırırsı- vaatler olan ücretsiz programlar, ücret- yon dolarla birkaç yüz milyon dolar ara- nız ve tarama yaptığınızda bir de bakar- li yazılımları bedava kullanma vaadiyle sında değişen bu parayı sizin hesabınız sınız ki yüzlerce zararlı yazılım bilgisa- sunulan anahtar kod üreticileri gibi yol- üzerinden ülke dışına çıkarma karşılığın- yarınızda kol geziyor. “Eyvah, ne yapaca- larla sisteminize girerler. Sisteminize gir- da da neredeyse paranın yarısına denk ge- ğım” derken uygulama size teklifini sunar dikleri andan itibaren çevrimiçi hesapla- len bir komisyon teklif edilmektedir. Ka- ve yazılımın tam sürümünü satın almanız rınıza dair şifreleri çalmaktan sistemini- bul edecek olursanız gayet normal bir şe- halinde listede görünen tüm zararlı yazı- zin kontrolünü bütünüyle ele geçirme- kilde süreç başlar. Ancak hep son anda bir lımları temizleyeceğini vaat eder. Parayı ye kadar birçok şey mümkün hale ge- aksilik çıkar. Banka komisyon ister, ban- ödeyip yazılımı satın alırsınız, temizle ko- lir. Korunmak için yapabileceğiniz en iyi ka memuru rüşvet ister, yol parasıdır, ver- mutunu verirsiniz ve sisteminiz mucizevi şey bilgisayarınızda bir güvenlik ürünü gidir derken sizden öbek öbek para talep bir şekilde bir anda pırıl pırıl olur. kullanmak ve yazılımlarınızı güncel tut- maktır. Oltalama Saldırıları Banka hesabınızın veya e-posta kutu- nuzun şifresi gibi önemli bilgileri ele ge- çirmek üzere kurgulanmış bir saldırı çe- şididir. Güvenli bir kaynaktan geliyormuş gibi süslenmiş bir mesaj, hesap bilgileri- nizin detaylarını güncellemeniz gerekti- ğini ifade eder ve “Eğer bunu yapmazsa- nız hesabınız kullanılamaz hale gelecek- tir” gibi ifadelerle sizi bir an önce işlem yapmaya zorlar. İlgili bağlantıya tıkladı- ğınızda gerçeğine uygun şekilde tasarlan- mış bir web sitesi üzerindeki forma, şifre- niz de dâhil olmak üzere tüm bilgilerini- zi girmeniz istenir. Girerseniz hesabınızın arkasından el sallayabilirsiniz. 27

Sadece Antivirüs Değil, Farkındalık da Lazım Sorun şu ki, size gösterilen liste aslın- da gerçek bir tehdit değildir, sadece si- zi korkutmak ve yazılıma para ödeme- ye zorlamak için oluşturulmuştur. Para- yı ödediğinizde de sadece bu göz boya- ma ortadan kalkar. İşin daha da kötü ta- rafı, siz para ödeyip güvenlik yazılımı sa- tın aldığınızı ve tehditlerden korunduğu- nuzu düşünürken bu yazılımlar size as- lında gerçek bir koruma da sağlamaz. Bu tuzağa düşmemek için yazılımı satın al- madan önce internette bir araştırma ya- pın. Ücretsiz bir güvenlik ürünü kullan- mak istiyorsanız da tanınmış markaların ücretsiz alternatiflerine yönelin. Fidye Yazılımları Şu aralar yeni karşılaşılan tehdit- ler arasında en can sıkıcı olanlardan bi- ri. Zararlı yazılım sisteme girip çalıştırıl- dığında sizin için önemli olabilecek bil- gi ve belgeleri, fotoğrafları bir güzel şifre- leyerek açamayacağınız hale dönüştürür. Daha sonra sizi bu dosyalara ulaşabilece- ğiniz bir şifre çözücü yazılım satın alma- ya zorlar. Ümidinizi artırmak için genel- likle yazılımın bedava sürümünde birkaç dosyanın kurtarılmasına da izin verir. Para verip satın alırsanız diğer dosyaları da kurtarabileceğinizin garantisi yok. Sa- tın almazsanız gayet güçlü bir şekilde şif- relenmiş dosyaları kurtarmaya imkân da yok. Kullanılan şifreleme anahtarları her bir sistemde farklı olabildiği için antivi- rüs benzeri bir çözüm de üretilemiyor. Casus Yazılımlar Doğrudan dosyaları ve sistemleri etki- rınızın bir bölümünü harcayarak bilgisa- leyen zararlı yazılımlardan farklı olarak, yarınızın yavaşlamasına neden oldukları sistemdeki davranışlarınızı takip etmek gibi, tarayıcı ana sayfanızı istedikleri say- amacıyla kullanılırlar. Genellikle tarayıcı falara yönlendirmekten veya her fırsatta üzerindeki ücretsiz araç çubukları, mesaj- kendi reklamlarını göstermekten çekin- larınız için gülümseyen yüzler gibi ilgi çe- mezler. Çoğu kapsamlı güvenlik paketin- kici teklifler eşliğinde bizzat kullanıcının de bu gibi yazılımları temizleyen araçlar kendisi tarafından sisteme buyur edilirler. olduğu gibi, internette de sırf bu gibi ya- Ardından internette hangi siteleri gezdi- zılımları bulup ayıklama üzerine uzman- niz, fareniz ekranınızın daha çok hangi laşmış çözümler var. bölgesinde duruyor gibi reklamcıların işi- ne yarayacak davranışları bir bir merkeze bildirirler. Bu işler için sistem kaynakla- 28

<<< Bilim ve Teknik Ekim 2009 Tuş Vuruşu Kaydediciler Adı üstünde, klavyedeki tuş vuruşlarınızı size hissettirmeden kaydederler ve düzenli olarak bu işin arkasındaki kişiye bilgi sızdırırlar. Arada girdiğiniz şifreler de doğal olarak karşı tarafa yollanır. İnternet bankacılığında ve başka bazı servislerde sanal klav- ye adı verilen uygulamanın gündeme gelmesinin en büyük sebebi bunlardır. Bazı durumlarda klavye ve bilgisayar bağlantısı arasına takılan bir donanım olarak da karşınıza çıkabilirler ki, bu durum özellik- le internet kafeler için risk oluşturur. Kimlik Hırsızlığı yor. Siz tatilde ayağınızı kumlara uzatarak yan gelip yattığınızı Facebook’ta paylaşırken hırsızların evini- Bazen internetteki saldırganlar doğrudan sizin zi ziyarete gelmesi en basit örneklerden. Ama bunun değil, ancak bir tanıdığınızın hesabını ele geçirir ve ötesi de var, örneğin tüm sosyal hesaplarınızın bağ- onun adına sizden taleplerde bulunur. Bu nedenle lı olduğu e-posta adresinizin şifresine dair ipuçları internet gibi insanların yüzünü görmediğiniz bir or- profilinizde yer alıyor olabilir mi? Şifrenizi unuttu- tamda, uzun süredir tanıdığınız birinden gelen bek- ğunuzda sorulması için ayarladığınız gizli sorunun lenmedik taleplere şüpheyle yaklaşın. Arkadaşınız, cevabını çoktan bir yerlere yazmış olmayasınız? Bu tanıdığınız sizden hiç huyu olmadığı halde para, konuyu biraz detaylı düşünmekte, çapraz bağlantı- kontör veya profesyonel bir ortamda özel bir sistem ları atlamamakta fayda var. için giriş yetkisi mi istiyor? Başka yollardan kendisi- ne ulaşın, doğrulayın. Bedavacılık Sosyal Mühendislik İnternet üzerinden kolay yoldan para kazanma Güvenlik Konusunda veya çıkar elde etme üzerine kurgulanmış model- Daha Fazla Bilgi İçin: Aygıtlar veya sistemlerle uğraşmak yerine kişile- leri içerir. Genellikle internet reklamları üzerinden rin güvenini kazanarak veya olaylar arasında bağ- yönlendirir, size form veya anket doldurma gibi yar- www.bilgiguvenligi.gov.tr lantı kurarak bilgi sızdırma işine sosyal mühendis- dımlar karşılığında para, bilgisayar gibi ödüller va- www.bilgiguvenligi.org.tr lik deniyor. Günümüzde sosyal medyanın ne kadar at eder. Tıklarsınız, formlar akmaya başlar. Bir form www.iscturkey.org yaygın olduğunu ve insanların bu ortamlarda far- doldur, bir tane daha doldur, tamam bu son, bu ger- www.malwarehelp.org kında olmadan kendilerine dair ne kadar çok bilgi çekten son, ödül için başvuru öncesi bir de şu bağ- housecall.trendmicro.com paylaştığını düşününce, bu yöntemin giderek yay- lantıya tıkla derken kendinizi ucu bucağı olmayan virusscan.jotti.org gınlaşmasına şaşırmamak gerek. Sosyal medyada bir döngünün içinde bulursunuz. Bu döngü sırasın- www.cert.org/homeusers/ paylaştıklarınızın ucu ise farklı noktalara gidebili- da da büyük ihtimalle zararlı kodlar ve casus yazı- HomeComputerSecurity lımlarla dolu bağlantılardan geçer, birkaç tanesini de yanınıza alırsınız. Kısacası internet üzerinde zah- www.osvdb.org metsiz kazanç tuzağına düşmeyin, zararlı çıkan siz www.safegadget.com olursunuz. http://www.symantec.com/ threatreport/ 29

Murat Yıldırım Dr., Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Madalyonun Diğer Yüzü IQ’nuz 168 olsun ister misiniz? Ya da engin bir bilgisayar bilginiz? Hatta şöyle“hacker”lar arasında yıldız kabul edilmek ister misiniz? Peki başınızı dertten derde sokan bir toplumsal bilinç? İşte şimdi okuyacağınız, bunların hepsine sahip bir genç adamın ve ailesinin hikâyesi. Jeremy Hammond siber dünyanın anarşist ve te- sine eşek şakaları yaparak atmaya çalışıyordu. Okul- röristleri tarafından yıldız kabul edilen isimler- da hâlâ kayıtlıyken okulun ana bilgisayar sistemleri- den biri. 5 Mart Pazartesi günü büyük şirket ve ne izinsiz girerek okul yönetimine sistemin açık nok- hükümet kuruluşlarına siber saldırı yapmakla suç- talarını gösterdi. Okul yönetimi sistemdeki bu açıkla- lanarak tutuklanan beş kişiden biriydi. Mahkemeye rı gösterdiği için Jeremy’e teşekkür bile etti. Jeremy’yi Anonymus adlı grupla ilişkilendiren kanıt- lar sunuldu. Anonymus politik protestolarını internet Jeremy aynı şeyi Illinois Üniversitesi’nin Chica- üzerinden siber saldırılar düzenleyerek yapan ulusla- go kampüsünde de yapınca okuldan “ayrıldı”. An- rarası bir grup. nesine göre ise okuldan “atıldı”. Üniversite sözcüsü, Jeremy’nin okuldan 2004 bahar döneminde ayrılma- Jeremy’nin annesi Rose Collins, 27 yaşındaki oğ- sını doğrulamakla beraber kişisel gizlilikle ilgili fe- lunun FBI tarafından tutuklandığını öğrenince derin deral yasaları sebep göstererek disiplin suçlarıyla il- derin iç çekti. gili açıklama yapmayı reddetti. Jeremy’nin çevresin- deki birçok kişi bu olayın onu değiştirdiği konusun- “Gene mi?” diye sordu. “Oğlumu seviyorum, ama da hemfikir. Artık Jeremy yeteneklerini büyük şirket- o beyinsiz bir dâhi. IQ’su 168, ama bir gıdım aklı yok. lere ve organizasyonlara karşı kullanmaya karar ver- Kim üstün yetenekli çocuk sahibi olmak bir nimet- mişti, kendisi adalet dağıtmak istiyordu. Okuldan ay- tir diyorsa, ne söylediğini bilmiyor. Kalbinizi öyle kı- rılmasından bir sene sonra Protest Warrior isimli bir rıyorlar ki.” dedi. web sitesine saldırarak üyelerin kredi kartı bilgilerini çalmaktan tutuklandı ve iki sene hapse mahkûm ol- Jeremy Hammond ikiz kardeşi Jason’dan sadece du. Bu davadaki avukatı Jeremy’i gerçekten çok zeki birkaç dakika önce doğdu. Babaları Jack, doğdukları bir kişi olarak tarif ederek politik amaçlarla siber sal- andan itibaren çocuklarının dâhi olduğuna inanmış- dırılar yaptığını söyledi. tı. Çocuklarının dehasını beslemek için elinden gele- ni yapmıştı. Onlara sürekli kitap okumuş, hatta be- alamy bekler beşiklerinde uyurken çarpım tablosunu din- letmişti. Jeremy 8 yaşında bilgisayarda pinpon benzeri basit oyunlar yazmaya başlamıştı bile. 11 yaşında kendi ve- ri tabanı kodunu yazabiliyordu. Anneleri ceza olarak oyun konsollarını ellerinden aldığında ikizler kendi oyun konsollarını yapmaya kalkışmıştı. İkizlerin anne ve babası çocuklar anaokulu yaşına geldiğinde ayrıldı; Jeremy ve Jason babalarıyla yaşa- maya başladı. Annelerini ise iki haftada bir, hafta son- ları görebiliyorlardı. Müzisyen olan babalarının, kar- şılaştıkları adaletsizliklere karşı seslerini yükseltmele- ri gerektiği telkiniyle büyüdüler. Jeremy lisede ders çalışmayı reddetmesine rağ- men harika notlar alıyordu. Okuldan ve yetiştiği muhafazakâr çevreden sıkılmaya başlayan Jeremy, can sıkıntısını sosyal protestolara katılarak ve çevre- 30

>< Bilim ve Teknik Kasım 2012 Khtatpy:n//apkhlayrs.org/news/2012-03- Jeremy politik gösteri ve etkinliklere lisedeyken alamyya intikal eden bu olayı geride bırakmaya odaklana- hacking-genius.html başlamıştı. Okuldaki 100 kadar arkadaşını ikna edip caklarını belirtti. Stratfor’un maddi zararının 2 mil- http://articles.chicagotribune. Irak’taki savaşı protesto amacıyla bir yürüyüş düzen- yon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu mik- com/2012-03-07/business/ct-biz- lemişti. Daha sonra Chicago’da kampüste yeraltı gaze- tara şirketin karşılaşması muhtemel tazminat davala- 0307-hacking-20120307_1_lulzsec- tesi çıkaran ve savaş aleyhtarı protestolara katılan gös- rı dâhil değil. hacktivists-hacker tericilere vejetaryen yemek sağlayan bir gruba katıl- mıştı. Jeremy ve ikiz kardeşi çoğunlukla çeşitli gruplar Jeremy’nin avukatlarından Matt McQuaid, için farkındalık ve yardım konser organizasyonların- Jeremy’nin bilgisayarlar konusundaki yetkinliğin- da çalan bir müzik topluluğunun da üyesiydi. den bahsettikten sonra sahip olduğu gücü doğru yön- de kullanmadığını söyler ve Jeremy’yi elinde bazuka Mahkeme kayıtlarına göre 18 yaşından sonra olan bir bebeğe benzetir. İkizlerin babası çocukları- Jeremy’nin tutukluluk sayısı bir düzineyi aşmıştı. Tu- nı tutuklayan mahkemelerden birine gönderdiği ve tuklanma sebepleriyse marihuana bulundurmaktan merhamet isteyen mektubunda onları “dürüst, çalış- siber saldırıya, uygunsuz davranışlar sergilemekten kan, doğrudan yana, topluma faydalı olmaya çalışan çete faaliyetine kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor- insanlar” olarak tanımlar. Bu esnada Jeremy bir web du. 2009’da Yahudi soykırımını inkâr eden bir gru- sitesinde tasarımcı olarak çalışmakta ve fakirlere ye- bun toplantısını şiddet kullanarak protesto etmek ve mek veren “Food Not Bombs” isimli organizasyonda toplantıya engel olmaktan tutuklandı. 2010 yılında bu gönüllü hizmet vermektedir. Jack Hammond mektu- kez ikiz kardeşiyle beraber 2016 olimpiyat oyunları bunda “Ben çocuklarımla, onların sosyal bilinciyle, iş aday şehri Chicago’da olimpiyat bayrağını yakmaktan ahlakıyla ve liderlik yetenekleriyle gurur duyuyorum” mahkûm oldu ve şartlı salıverildi. diye de yazmıştır. Şu an Jeremy sahtecilik ve suç işlemek için komp- Şu anda Texas’ta yaşayan ve bir Çay Partisi eylem- lo kurmanın da aralarında bulunduğu çeşitli suçlar- cisi olan anneleri protestolarını daha saygılı yollar- dan tutuklu. Olayların buraya kadar gelmesine se- dan yapmalarını önerdiğinde ikizlerin kendisini duy- bep verense dünyaca ünlü küresel strateji şirketi Stra- mazdan geldiğinden yakınıyor. “Biz Çay Partisi ola- tegic Forecasting Inc., yani bilinen adıyla Stratfor’un rak protestomuzu bitirdiğimizde, çöplerimizi top- internet ağına yapılan siber saldırı. Merkezi Austin, layıp polise teşekkür ediyoruz. Tabii ben onlar gibi Texas’ta olan şirkete Aralık 2011’de yapılan saldırı dâhi değilim, o yüzden onların gözünde haklı olma- 860.000 civarında abone ve müşteriyi etkiledi. Etkile- ma imkân yok.” nenler arasında ABD ve diğer ülkelere ait devlet ku- rumları vardı. Bunun yanı sıra 60.000 müşterinin kre- Işıl ışıl parıldayan bir zekâya ve haksızlığa taham- di kartı bilgileri çalındı. Bu kartlardan 700,000 $ ci- mülü olmayan bir vicdana sahip bu genç adamın doğ- varında para harcandığı tahmin ediliyor. Ayrıca şir- rular için savaşmaya çalışırken yanlışlar içinde kalışı- ket çalışanlarının kişisel bilgileri çalındı ve bazı bilgi- nın iç acıtan hikâyesini gene başladığımız gibi annesi- ler silindi. Jeremy ve arkadaşları bu bilgilerin bir kıs- nin sözleriyle bitirelim. mını halka açık belirli web sitelerinden ilan edip “zen- gin ve güçlü, baskıcı egemenler”in kredi kartı bilgile- “Ben çocuğumun inançları için yılmadan müca- rinin kullanılması çağrısında bulundu. dele etmesiyle gurur duyuyorum. Onun çok güzel bir kalbi var ve ezilenlere yardım etmek istiyor. Ama keş- İlginç olansa Jeremy’nin bu kredi kartlarından hiç- ke bunu yapmanın daha iyi bir yolunu bulsaydı.” bir harcama yapmamış olmasıydı. Arkadaşlarına bu kredi kartlarından liberal kuruluşlara yardım etmek istediğini söylemiş, ama bunu hiçbir zaman yapma- mıştı. Çünkü Jeremy’nin pek paraya ihtiyacı olmazdı. Yaptığı tüm diğer tüm işlerin yanı sıra tüketim karşı- tı hareketin de bir parçasıydı. Yiyeceğe bile para ver- meyip çöpte veya başka yerlerde bulduklarıyla haya- tını devam ettiren bir “freegan” idi. FBI’daki ifadesin- de “siber saldırıları toplumsal adaletsizlikle savaş için kullanma” niyetini belirtmişti. Jeremy mahkeme ka- yıtlarına “sol eğilimli militan eylemlere ve anarşist gruplara katılmış bir kişi” olarak geçmişti. Stratfor bir açıklama yaparak soruşturmaya dâhil olan tüm güvenlik kuvvetlerine teşekkür edip yargı- 31

thinkstockÖzlem Kılıç Ekici Dr., Bilimsel Programlar Başuzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi HBiitskseildeer rde 32

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 Bitkiler de diğer canlılar gibi çev- cağı ve soğuğu da hisseder ve ortamın sı- reyi algılayarak morfolojilerinde, caklığına göre büyüme hızlarını değiştire- fizyolojilerinde ve fenotiplerinde rek, kullandıkları su miktarını ayarlayarak (kalıtımla oluşan dış görünüş) gerçekleş- hava koşullarına uyum sağlarlar. Bitkile- tirdikleri birtakım değişikliklerle bulun- rin hafızasının olduğundan bile bahsedili- dukları ortamın koşullarına ayak uydurur. yor. Bitkinin kendi durumu ve bulunduğu Yiyecek aramak için göç edemezler, çekir- ortamın koşulları hakkındaki bilgiler, bir ge sürülerinin saldırılarından, fırtınalar- hücreden diğer hücreye, hatta bir bitkiden dan kaçamazlar. Her koşulda kök saldık- başka bir bitkiye sinyaller aracılığı ile ak- ları yerde kalırlar. Önceden tahmin edile- tarılır. Dilleri olmasa da, bazı organları- meyen koşullarda gelişmek, yaşamlarını nın hareketleri, büyüme hızları ve yönleri, ve soylarını devam ettirebilmek için çev- ayrıca metabolizmalarındaki değişiklikler relerini algılayabilmek onlar için gerçek- hislerine ve algılarına tercüman olur. ten çok önemli. Doğru zamanda ve uy- Bitkiler çevrelerinde olup bitenin gun ortamda filizlenmeleri, gelişip büyü- Dokunmak ve Hissetmek ne kadarının farkında? meleri, tomurcuk vermeleri, çiçek açma- Kendinizi ağaçların, çalıların arasında ları ve meyvelerinin olgunlaşması bitkile- Bitkilerin dışardan aldıkları sinyalle- ya da çiçeklerle dolu bir çayırda rin çevresel faktörlere karşı ne kadar du- ri değerlendirecek ve ifade edebilecek bir yürürken hayal edin. yarlı olduğunun en önemli işareti. Doğa- beyinleri olmasa da dokunmaya karşı has- Acaba çalılar birisinin kendilerine nın ritmine uygun davranmalarını, tema- sasiyetleri, değişen çevre koşullarına çok sürtünüp geçtiğini biliyor mu? sa, kimyasallara, yerçekimine, ışık ve sı- iyi uyum sağlamalarına ve hayatta kalma- Peki ya çim bitkisi birisinin ayaklarının caklık değişimlerine karşı duyarlı olma- larına yardımcı olur. altında ezildiğinin farkında mı? larını genlerinde kodlanmış kalıtsal me- Ağaçlar koku alıyor mu? kanizmalar ve bünyelerinde oluşturduk- Bitkiler dışardan gelen uyaranlara kar- Çiçekler bizi görüyor ya da duyuyor mu? ları büyüme düzenleyici kimyasallar sağ- şı açık, dokunmaya müsait bir ortamda Bitkilerin bizimkilere benzeyen duyu lıyor. Sürgünler ışığın geliş yönüne doğ- yetişir. Dallar, yapraklar ve diğer organ- organları, dokuları ya da sinir sistemleri ru eğilerek ışığa yönelir, böylece yapraklar lar rüzgârda sürekli sallanır, böcekler yap- olmayabilir, ama buna rağmen onlar maksimum düzeyde fotosentez gerçekleş- rakların üzerinde gezinir, sarmaşıklar sa- gene de hisseder ve çevrelerinde olup tirebilir. Kökler yerçekiminin de etkisiy- rılmak ve tutunmak için hep bir dayanak bitenleri algılar. Tıpkı bizler gibi le toprağın derinliklerine doğru hareket arar. Yapılan araştırmalar on yedi ayrı bit- onlar da görür ve koklar. Hatta duyar, eder. Oluşan yaralar, zedelenmeler ve has- ki familyası içinde, 1000’den fazla çeşidin tat alır, teması hisseder, iletişim kurar, talıklar birtakım savunma mekanizma- dokunmaya özellikle çok duyarlı olduğu- mutlu olur ve dans ederler. larını tetikler, hatta tehlike anında kom- nu gösteriyor. Aslında bütün bitkiler tüm şu bitkiler bile uyarılır. Bitkiler vücutları- mekanik zorlamaları ve temasları hisse- nı kaplayan bir derileri olmadığı halde sı- der, ama özellikle etçil olanlar bu durumu çok iyi kullanır. thinkstock 33

Bitkiler de Hisseder Science PR / Oxford Scientific / Getty Images Türkiye Her bitki temasa böcekkapan Venüs bitkisi kadar hızlı cevap vermese de dışa- rıdan gelen tüm uyarıcıları hisseder. Bö- cek yiyen Güneşgülü (Drosera sp.) bitki- si de böcekleri yakalamak için uzun ve ya- pışkan tüylerini kullanır. Bir böceğin te- masını hisseden bitki, yapraklarını uçla- rından başlayıp içe doğru kıvırarak böce- ği hapseder ve sindirim için gerekli sıvıları salgılayarak yemini afiyetle yer. (http://www. youtube.com/watch?v=cZ7Fws1HaL0) Böcekkapan Venüs bitkisinin üzerine konan böceği hissetmesi tıpkı bizim ko- lumuza konan bir sineğin derimizin üze- rinde yürüdüğünü hissetmemize benziyor. Derimizdeki dokunma almaçları sineği hissettiği anda bir elektrik akımı etkinleşir. Bu akım sinir hücreleri aracılığı ile beyne ulaşır. Böylece gelen sinyale belli bir tepki ile karşılık veririz. İlginç bir şekilde bitkiler ve hayvanlar, tek bir hücre seviyesinde bi- le, kendilerine dokunan şeyi algılamak ve hissetmek için benzer proteinler kullanı- yor. Almaç proteinler hücre zarında bulu- nuyor. Herhangi bir baskı ya da bozukluk sonucunda bu almaçlar uyarılıyor ve yük- lenmiş iyonların zardan geçmesine izin ve- riyor. Bu da hücrenin içindeki ve dışında- ki elektrik yükünün farklı olmasına ve bir akımın oluşmasına neden oluyor. Bazı bitkilerin yaprakları geceleri ka- panıp sabahları yeniden açılır. Ama küs- tümotu (Mimosa pudica) bitkisinin yap- rakları, hangi saatte olursa olsun, en ufa- cık bir temasta bile anında kapanır. Yap- raklara doğru üflediğinizde de aynı tepki- yi gösterir. Dalın ucundaki yapraklara do- kunulduğunda, dizili domino taşlarının Böcekkapan Venüs (Dionaea muscipu- rakların kapanmasını sağlayan elektriksel la) bitkisi, üzerine konan böceğin varlığı- uyarının oluşması için bir böceğin bitki- nı hissettiği anda kendini kapatır ve bö- de 20 saniye içinde en az iki kıla temas et- ceği içeride hapseder. Bataklık bölgelerde mesi gerekiyor, yani bir böcek sadece bir yaşayan bu bitki, fakir toprakta beslene- kıla değerse yapraklar kapanmıyor. Yemi- cek bir şey bulamadığı için besinini yu- ni içeride hapseden bitki, birtakım sıvılar karılarda arar. Yaprakların özellikle iç kı- salgılayarak böceklerin yumuşak kısım- sımlarındaki kıllara bir böcek temas ettiği larını sindirmeye başlıyor. Bu işlem 5-12 anda oluşan elektriksel uyarı, etçil bitki- gün sürebiliyor. Sindirme işlemi tamam- nin kalın yapraklarına doğru hızla yayılır. landığında yapraklar açılıyor ve böceğin Bu da kapan şeklindeki yaprakların ani- sindirilmemiş, işe yaramayan kısımları den (saniyenin onda biri gibi kısacık bir dışarı atılıyor. (http://www.youtube.com/watch? sürede) kapanmasına neden olur. Yap- v=uJpgMDOZInA&feature=related) 34

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 thinkstock thinkstock devrilmesi gibi, dıştan içe doğru tüm yap- Işığı Görmek larındaki pigment maddeleri fitokromlar rakların bir uyum içinde kapandığı görü- sayesinde kırmızı ışığı görür. Fitokromlar, lür. Yapraklardaki bu hareketlilik hücreler Bitkiler her zaman ışığa doğru yönelir. ışığın etkinleştirdiği birer kontrol düğme- turgor basıncını yani hücre içindeki suyun Işığı sadece fotosentez için değil, büyüme si gibi davranır. Kırmızı ışığa maruz kal- hücre zarına yaptığı basıncı kaybettiğinde hızını değiştiren bir sinyal olarak da kul- dıkları zaman kızılötesi ışığı algılayacak oluşur. Bitkilerin yaprakları turgor basın- lanırlar. Bizim gözlerimizde bulunan ve şekilde uyarlanırlar, kızılötesi ışıkla ışın- cı sayesinde dik durur. Bitki rahatsız edil- ışığı alan fotoreseptörler gibi bitkilerin de landıkları zaman ise kırmızı ışığı algılar- diğinde hücrelerindeki suyu dışarıya çık- yapraklarında ve gövdelerinde ışığa has- lar. Bu mekanizma sayesinde bitkiler gü- maya zorlayan kimyasallar salgılar. Böyle- sas alıcılar (fototropinler, kriptokromlar, nün hangi saatinde olduklarını, gölgede ce hücre duvarı çöker ve yapraklar kapa- fitokromlar) var. Bitkilerin fotoreseptörle- mi aydınlıkta mı olduklarını, gündüzü, nır. (http://www.youtube.com/watch?v=Zq3UuHlPL ri ışığın hem miktarına hem de dalga bo- geceyi, mevsimleri ayırt eder, sistemlerini QU&feature=fvwrel) yuna hayli duyarlı. Bitkiler bu alıcılar sa- buna göre ayarlar. yesinde kırmızıyı ve maviyi ayırt edebilir, Sparrmannia africana bitkisinin çiçek- hatta bizim göremediğimiz kızılötesi ve Bitkiler ışığa karşı öyle hassastır ki lerine hafifçe dokunduğunuzda taç yap- morötesi dalga boylarındaki ışığı bile al- renklerin farklı tonlarına da tepki göste- raklar geriye doğru kıvrılarak tamamen gılayabilirler. Ayrıca ışığın nereden geldi- rirler. Açık ve koyu kırmızıyı birbirinden açılır ve erkek organlar açıkta kalır. Bu da ğini, kuvvetli mi, parlak mı olduğunu, ne rahatlıkla ayırt edebilirler. Her iki ışık da bu bitkinin kolayca çapraz tozlaşmasını ve kadar zaman önce söndüğünü de bilirler. güneş ışığında var, ancak açık kırmızı, to- neslinin devamını sağlar. Işığın yönünü ve yoğunluğunu da algıla- humların çimlenmesini ve klorofil sente- yan bitkiler, Güneş gökyüzünde parlarken zini uyarırken gövdenin boyunun uzama- Bir bitkiyi sallamak ya da bazen sadece renksiz pigment maddeleri (kuersetin ve sını engeller. Bitkilerin birbirine çok yakın dokunmak bile gelişmesini azaltabilir. Ni- kaempferol) üretir. Bu pigmentler bitkileri dikildiği, yoğun bitki örtüsü koşullarında tekim çok rüzgâr alan bölgelerde yetişen Güneş’in zararlı ışınlarına karşı korur. Fo- ise koyu kırmızı ışık hâkimdir. Böyle göl- bitkilerin genelde gövdeleri kalın ve boy- tosentezin gerçekleşmesini sağlayan alıcı- gelik bir ortamda fitokromlar başka türlü ları bodur olur. Yapılan başka bir araştır- lar, yani fototropinler mavi ışığa hassastır. çalışır. Öncelikli hedef gövdenin uzaması mada ise bitkinin gövdesine ya da sapına Mavi ışığı hissetikleri anda art arda birta- ve bitkinin ışığa kavuşmasıdır. her gün birkaç saniye dokunup hafifçe vu- kım sinyallerin oluşmasını sağlayan süre- rulduğunda gövdenin kalınlaştığı görül- ci başlatırlar. Bu sinyaller büyüme hormo- Fotoreseptörlerin çalışma mekanizma- dü. Çünkü bitki kuvvetli rüzgârlara ma- nu oksini etkinleştirir. Oksin hormonu sa- sında ışığı alan pigment maddelerine bağ- ruz kaldığını zannederek gerekli savunma yesinde gölgede kalan gövdenin ucundaki lı proteinler rol alıyor. Ancak hayvanların mekanizmalarını devreye sokuyor. Özel- hücreler bölünerek uzar ve bitkinin ışığa gözlerinde bulunan ve ışığı algılayan foto- likle Japonya’daki şeker kamışı üreticileri doğru yönelmesini sağlar. Bitkiler yaprak- reseptörler, bitkilerdeki fototropinlerden bu tekniği kullanarak daha kalın gövdeli ve fitokromlardan tamamen farklı. Ama kamışların oluşmasını sağlıyorlar. hayvanların ve bitkilerin paylaştığı tek bir 35

Bitkiler de Hisseder Roy Mehta / The Image Bank / Getty Images Türkiye fotoreseptör tipi var: Kriptokromlar. Gün- Tohumlar dumanın kimyasal içeriğinin Bitkiler koku alma becerileri sayesin- düz saatlerinde hücrelerdeki kriptokrom- kokusunu alır ve bu da tohumun çimlen- de birbirleriyle iletişim de kurar. Bazı bit- lar mavi ve ultraviyole dalga boyundaki mesini hızlandırır. Kaybolan florayı yeni- kiler (örneğin akçaağaç, lima fasülyesi, ışıkları algılayarak organizmanın sirka- den canlandırmanın doğal yolu tamamen lahana) bitki zararlısı böcekler tarafın- diyen ritmini, yani hayvanlarda ve bitki- bitkilerin koku almasına bağlı. Bir şeyin dan istila edildiklerinde birtakım kim- lerde 24 saat boyunca gerçekleşen biyolo- kokusunu aldığımızda aslında o şeyin ha- yasallar salgılayarak komşu bitkileri uya- jik süreci kontrol eden biyolojik saati dü- vaya yayılan uçucu kimyasal maddesinin rır ve onların savunma mekanizmalarını zenler. Bitkilerdeki biyolojik saat, yaprak- kokusunu alıyoruz ve buna göre tepki ve- harekete geçirmesini sağlar. ların hareketinden fotosenteze kadar bir- riyoruz. Bitkiler de kokulara karşı tep- çok süreçten sorumlu. Yapılan son çalış- ki gösterir. Örneğin meyvelerin olgunlaş- Bitkilerin dünyasında aile içi iletişim malarda bitkilerdeki, aydınlık ve karanlığı masında bitkilerin koku alma yeteneğinin de ön planda. Kardeşler birbirlerini tanı- ayırt eden mekanizmadan sorumlu gen- önemli etkisi var. Olgunlaşmış ve olgun- yor, koruyor ve kolluyor. Su, besin ve gü- lerin insanlarda da bulunduğu belirlen- laşmamış iki meyve yan yana bir torbaya neş ışığını birbirleriyle paylaşıyorlar. Ya- miş. İnsanlardaki bu genler hücre bölün- koyulduğunda olgunlaşmamış meyvenin pılan bir çalışmada sahil kenarlarında ye- mesinin zamanlanmasında, sinir hücrele- hızla olgunlaştığı görülür. Olgun meyve- tişen otsu Deniz teresi (Cakile sp.) bitki- rinin büyümesinde ve bağışıklık sistemi- nin havaya salgıladığı kimyasal madde bu sinin ebeveyn bitkinin tohumlarından nin düzenli çalışmasında rol alıyor. Anla- işi gerçekleştirir. Doğada da bir meyve ol- yetişen kardeşlerini tanıdığı anlaşılmış. yacağınız, bitkilerin aldıkları ışık sinyal- gunlaşmaya başladığında etilen hormonu Besinlerin kardeşler arasında paylaşıldı- lerini resme çevirebilecek gözleri ve sinir salgılar. Bu kokuyu alan aynı ağaçtaki di- ğı ortak yaşam alanlarında, kardeş bitki- sistemleri olmasa da gelişebilmek ve yaşa- ğer meyveler, komşu ağaçtakiler, bahçede- ler birbirlerine yardımcı olmak amacıyla yabilmek için sürekli değişen görsel çevre- ki diğer ağaçlardaki meyveler aşağı yukarı duruma göre ya kök gelişimlerini yavaş- yi, ışığın geliş yönünü, miktarını, süresini aynı zamanda olgunlaşır. latıyor ya da daha az yaprak oluşturarak ve rengini (dalga boyunu) algılama ve ışı- birbirlerine gölge yapmıyorlar. Deniz te- ğın durumuna göre kendilerini ayarlama Parazit bir bitki türü olan küsküt de resi yabancı bitkilerin yanına dikildiğin- yetenekleri var. çok iyi koku alan bitkilerden. Küskütün de ise kendi gelişimini kısıtlamadan, ya- yaprakları yok, fotosentez yapamaz. Bu bancı bitkilerle ortak yaşam alanında re- Koku, Tat ve nedenle yaşamını sürdürebilmek için baş- kabet edebilmek için, mümkün olduğun- Kimyasal Algılama ka bitkilere ihtiyaç duyar. Parazit olarak ca fazla kök ve yaprak geliştirmiş. Bitki- yerleşeceği konukçu bitkisini ise kokla- lerin kardeşlerini tanımasının altında ya- Bitkilerin çevrelerini koklamaları onlar yarak seçer. Domates ve buğday yan yana tan mekanizmanın köklerden salgılanan için hayati önem taşır. Bunun en güzel ör- koyulduğunda domatesin kokusunu ter- kimyasal sinyaller olduğu belirtiliyor. neğini orman yangınlarından sonra yeni- cih eden küsküt kendisini domatesin göv- den yeşeren ağaçlık alanlarda görüyoruz. desine bağlar ve besinini emmeye başlar. Bitkiler ağızlarının tadını iyi bilir. Yapı- lan bir çalışmada bitkinin köklerinin etra- Jonathan Buckley / GAP Photos / Getty Images Türkiye 36

<<< Bilim ve Teknik Kasım 2012 Bitkilerin duyma yetisi ile ilgili bilimsel çalışma- fındaki toprağın tadını alarak zengin besin kaynak- lar henüz çok yeni. Yapılan çalışmalar bitkilerin bir- thinkstock larına ve özellikle azotu bağlamaları için gerekli olan takım titreşimlere (örneğin arı vızıldaması, böcekle- thinkstockamonyağın bulunduğu bölgeye doğru yöneldiği bu- rin kanat titreşimleri) karşı hayli duyarlı olabileceği- lunmuş. Tat alma becerisi bitkinin savunma meka- ni gösteriyor. Mısır bitkisinin köklerinin bazı titreşim nizmasını harekete geçirmesini de sağlıyor. Bitkiler frekanslarının geldiği yöne doğru büyüdüğü görül- özellikle bitki patojeni bakterilerin ve fungusların müş. Başka bir çalışmada ise çam ve meşe ağaçları- salgıladığı kimyasal sinyallerin tadını aldıkları anda nın kurak koşullarda, belki de diğer bitkileri uyarmak oluşturdukları bir takım kimyasallar, bariyerler, hüc- amacıyla, birtakım ultrasonik titreşimler yaydığı tes- re duvarının kalınlaşması ve stomaların kapanması pit edilmiş. Ancak çalışmalar sonuçlandığında bitki- gibi tepkiler ile patojenlerin ilerlemesini ve hastalık lerin gerçekten duyup duyamadığını anlayabileceğiz. oluşturmasını engelliyor. Dans Edenler Colorado Eyalet Üniversitesi’ndeki bir grup araş- tırmacı tehlikeyi hissettiğinde renk değiştiren bitki- Dans eden bitki (Desmodium gyrans) ya da en yay- ler geliştirmiş. Bitkilerde bulunan yapay algılayıcılar gın adıyla Telgraf bitkisinin ana yapraklarının yanla- zehirli gazlardan patlayıcı maddelere kadar birçok rındaki küçük iki yaprak sesle hareket eder. Çimlen- çevre kirleticiye karşı tepki gösterebiliyor. Havadaki meden hemen sonra verdiği ilk gerçek yaprakları ile zararlı maddeleri algılayan bitkilerin yeşil yaprakla- başlayan hareket ve tepki verme, bitki geliştikçe daha rı anında renk değiştirerek beyaz oluyor. Bu zarar- da artar. Bitki sadece sese tepki vermez, sıcaklık de- lı madde ortamdan uzaklaştırılınca yaprakların ren- ğişimlerine, güneş ışığına ve dokunmaya karşı da he- gi tekrar yeşile dönüyor. Şimdilerde bu çalışmayı la- men tepki verir. Özellikle gelişmiş ve saksısını dol- boratuvarın dışına da taşıyan ekip, bu yöntemin çok durmuş bitkinin toplu halde tüm yapraklarını aynı yakın gelecekte birçok pratik uygulama alanının ola- anda hareket ettirmeye başlaması etkileyici bir man- cağını belirtiyor. Evimizdeki gaz sızıntısını hisseden, zaradır. Bulunduğu ortamda müzik çalınmasına, el havaalanlarında patlayıcı veya uyuşturucu maddele- çırpılmasına ya da diğer ses değişimlerine anında rin varlığını tespit eden bitkilerin olduğunu düşünün tepki veren bitki, yapraklarını oynatarak bugüne ka- bir kere. Göze hitap eden, dekoratif bir bitki ama ay- dar görmeye alışık olmadığımız bir görüntü sergiler. nı zamanda da etkili bir kimyasal algılayıcı cihaz. (http://www.youtube.com/watch?v=EWDn1R-l9GI) Ses ve İşitmek Tıpkı hayvanlar gibi bitkilerin de beş duyuya sa- hip, zengin, dinamik ve duyusal yaşamları olan kar- maşık organizmalar olduğu gerçeğiyle karşı karşıya- yız. Köklerinin olması onlar için gerçekten de kısıtla- yıcı bir evrimsel özellik. Ama bitkiler bu duruma ya- ni bir yerde kök salmış olmaya uyum göstermeleri- ni ve değişen çevre koşullarında yaşamlarını devam ettirmelerini sağlayabilecek algılayıcı mekanizmaları çok iyi geliştirmiş ve gerektiği zamanda da kullana- bilmiş. Yani anlayacağınız, bitkiler çevrelerinde olup biten her şeyin farkında. Bitkilerin gerçekten duyabildiğini ortaya koyan bi- thinkstock limsel çalışmalar henüz sonuçlanmamış. Ancak bit- kilerin müzik tercihleri hakkında anlatılan birtakım hKtatpy:n//awkwlawr .whataplantknows.com/home/plant-senses Language of Life) hikâyeler var. Bazılarının klasik müzikten, bazıları- http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id=do- http://news.softpedia.com/news/The-Sense-of-the- nın cazdan hoşlandığı ve bu müziklerin çalındığı or- plants-think-daniel-chamovitz Plants-84523.shtml tamlarda daha iyi geliştiği söyleniyor. Hatta çoğu ki- http://www.newscientist.com/special/plant-senses http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/ şi bitkilerle sohbet etmenin bitkilere iyi geldiğine ina- http://en.wikipedia.org/wiki/Plant_ PMC3276496/ nıyor. İlgi göstermek ve konuşmak bitkilere gerçek- perception_%28physiology%29 http://www.environmentalgraffiti.com/nature/news- ten iyi gelir mi gelmez mi bunu bilemeyiz, ama yeşil- http://www.sciencedaily.com/ incredible-sentient-plants lik ve doğayla ilgili her şeyin bizlere iyi geldiği kesin. releases/2011/10/111021125711.htm http://www.scientificamerican.com/article. http://www.brianjford.com/soulsa.htm (The Secret cfm?id=what-a-plant-smells 37

Alp Akoğlu Yeryüzü ve Gökyüzü Çok sıcak ve bunaltıcı bir günün ardından Uludağ’dan çekilen bu fotoğrafta puslu hava katmanının altındaki köylerin ışıkları ile bu katmanın üzerinde kalan pırıl pırıl gökyüzü bir arada görülüyor. Bu fotoğrafa bakınca, gökbilimcilerin gözlem yapmak için neden yüksek dağları tercih ettiği daha iyi anlaşılıyor. Atmosfer nem, sıcak, kir ve basınç gibi etkenlerle katmanlara ayrılabilir. Bu katmanlardaki hava birbiriyle karışmadığında kirli ve nemli hava alt katmanda hapsolur. Bu katmanın içinden gözlem yapan bir gözlemci gökyüzünü iyi göremez. Bu katmanın üzerindeyse gözlemcileri soğuk ve temiz bir hava karşılar. İşte bu nedenle gözlemevleri bu katmanın üzerinde kalan bölgelerde kurulur. Bu fotoğrafı dünyaca tanınmış bir gökyüzü fotoğrafçısı olan Tunç Tezel çekti. Tezel bu fotoğrafıyla İngiliz Kraliyet Gözlemevi’nin düzenlediği Yılın Astronomi Fotoğrafçısı yarışmasında“Büyük Övgü”derecesinde mansiyon aldı. Tunç Tezel, geçtiğimiz yılki yarışmada da Dünya ve Uzay kategorisinde birincilik almıştı. Tezel’in bu fotoğrafını Ekim 2011 tarihli dergimizde“Cennetten Gökyüzü”başlığıyla yayımlamıştık. 38

Bilim ve Teknik Kasım 2012 39

Bahri Karaçay Endişe duymak yaşantımızın bir parçası, hatta türümüzün devamlılığı için gerekli bir duygu. Modern yaşam, giderek artan karmaşası ve bunun sonucu ortaya çıkan stres etmenleriyle endişenin önemli bir kaynağı. Pek çoğumuz için önemli görünmeyen şeyler bazı kişiler için yaşamlarını alt üst eden birer endişe kaynağına dönüşebiliyor. Modern toplumlarda her beş kişiden birinin endişe bozukluğu yaşadığı tahmin ediliyor. Bilimsel çalışmalar genlerimizin ve yetişme koşullarımızın bu konuda belirleyici olduğunu gösteriyor. 40

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 “Bin yıl da yaşasam, ilk panik atağımı unutmayacağım” di- cuklar arasında da giderek artan bir problem haline geliyor. Bazı yordu gazeteci-yazar Paul VanDevelder. Çok sıcak bir Tem- çalışmalar 1980’lerden beri çocukların endişe seviyelerinin ye- muz günü Manhattan’daki bir lokantada oturuyordu. Cebinde tişkinlerinkinden daha yüksek olduğunu gösteriyor. Kolombiya’nın meşhur Muzo madeninden çıkarılmış ve ülke- ye kaçak olarak sokulmuş 70 kırat değerinde zümrütler vardı. Endişe duymak aslında son derece normal ve karşılaştığı- Taşlar kendisinin değildi. New York’a da bu taşları üniversiteden mız sorunları çözmek için bizleri bir şeyler yapmaya iten bir bir arkadaşının mücevher piyasasında aracılık yapan ve geniş bir güç. Korkunun yanı sıra türümüzün hayatta kalmasını sağlayan çevresi olan babasına iletmek üzere gelmişti. Bu tehlikeyi sevdiği önemli bir duygu. Ancak tıpkı Paul gibi, bazılarımız için kaygı bir arkadaşı için göze alıyordu. Bir önceki akşam arkadaşları ile ve endişe bitmez tükenmez bir hal alıyor, başa çıkılamaz ölçüde birlikte dışarı çıkmış, sabahın 3’üne kadar eğlenmişti. İçtiği ko- artıyor. Endişenin bu kadar artması durumu “endişe bozukluğu” yu kahve uyanmasına yardımcı olmuştu, ama akşamdan kalma veya “kaygı bozukluğu” olarak biliniyor. yorgunluğu pek geçmemişti. Endişe veya kaygı belli bir neden olmadan da ortaya çıkabil- Bir süre sonra beklediği aracı lokantaya geldi. Kısa bir tanış- mesi nedeniyle korkudan ayrılıyor. İlkbahar güneşinin yaprakla- madan sonra her ikisi de sipariş vermek üzere ellerindeki menü- rın arasından süzüldüğü bir günde bir patikada yürürken önü- lere bakarken Paul önce parmaklarının titrediğinin farkına var- müze bir yılanın çıkması birkaç salise için bile olsa donup kal- dı. Ellerini beyaz masa örtüsünün üzerine koyduğunda bile par- mamıza neden olur. Kalbimiz hızla çarpar ve terlemeye başla- maklarındaki titreme durmuyordu. Sol gözünde başlayan bir tik rız. İşte tehlike karşısında ortaya çıkan bu otomatik fiziksel tepki görüşünü bozuyordu. Etrafa baktığında lokantanın lacivert ta- korkudur. Aynı patikada, yine güzel ve güneşli bir günde, orta- kım elbiseli müşterilerle tıklım tıklım dolu olduğunu görüyor- da yılan yokken hissettiğimiz “ya yine yılan çıkarsa” duygusu ise du. Garip bir şekilde hepsinin yüzü kırmızıydı. Müşterilerin ara- endişedir. Korku ve endişe konularında yaptığı çalışmalarla bili- sında aceleyle servis yapan, siyah beyaz formalı garsonları görü- nen Joseph LeDoux korkuyu “gerçek veya farz edilen bir tehlike- yordu. Yandaki masalardan gelen çatal bıçak seslerini, garsonlar- nin, bir sıkıntının veya talihsiz bir durumun neden olduğu duy- la müşteriler arasında geçen konuşmaları duyuyordu, ama ses- gu” şeklinde tanımlıyor. Endişeyi ise “gerçek veya hatırlanan ve- ler boğuk boğuktu. İşte tam o anda tıpkı bir film şeridinin kopu- ya farz edilen, hayal edilen bir tehlikenin, bir sıkıntının veya ta- şu gibi, hayatının o ana kadarki kısmının bittiğini hissetti. Hare- lihsiz bir durumun beklentisi sonucu ortaya çıkan duygu” olarak ket edemiyordu. Ortada hiçbir şey yokken, bir anda endişe fel- açıklıyor (korku konusunda detaylı bilgi için bkz. Karaçay, B., cine uğramıştı. “Korkusuz Beyin”, Bilim ve Teknik, Sayı 522, s. 28, Mayıs 2011). Hepimiz zaman zaman kaygı ve endişe yaşarız. Örneğin üni- Korku ve endişenin normal ve koruyucu olan düzeyi ile bo- versite giriş sınavı gibi önemli bir olay veya ailemizin bir ferdinin zukluk diye adlandırılan düzeyi arasında net bir ayrım yok, ama gece geç saatlere kadar eve gelmemesi bizi kaygılandırır. Modern eğer korku ve endişe uzun süre devam ediyor ve günlük yaşamı yaşam barındırdığı stres etmenleri nedeniyle önemli bir kaygı etkiliyorsa “endişe bozukluğu” olarak adlandırılıyor. Endişe bo- ve endişe kaynağı. Günlerimiz savaş, felaket ve ölüm haberle- zukluğu kendini değişik biçimlerde gösterebiliyor. Aşırı endişe- rini dinlemekle başlıyor. İlerleyen saatlerde bu sefer okulla, işle den kaynaklanan “yaygın endişe bozukluğu”nun yanı sıra “fo- veya ilişkilerimizle ilgili, bizleri doğrudan ilgilendiren olumsuz- bi”, “sosyal endişe”, “travma sonrası stres bozukluğu” ve “obsesif luklarla karşılaşıyoruz. Bunlar yetmiyormuş gibi görsel ve yazı- kompulsif bozukluk” diğer adıyla “saplantı zorlantı bozukluğu” lı medya seyirci ve okur sayısını artırmak amacıyla endişe duy- da endişe bozuklukları arasında yer alıyor. gularını kamçılamak için elinden geleni yapıyor. Çünkü insanlar endişe uyandıran haberlere ilgi duyuyor. Gazetelere birkaç sani- ye bakmak bile başlıkların çoğunun sansasyon yaratacak şekilde seçildiğini görmeye yetiyor. Küçük bir uçak kazasını bildiren ha- ber spikerinin, haberi “eğer uçak düştüğü noktanın iki kilometre güneyine düşseydi, oradaki ilkokulun bahçesinde oynayan ço- cukların ölümüne neden olacaktı” diye bitirdiğini hiç unutmu- yorum. Bizler de farkında olarak veya olmayarak, özellikle de çocukları konu alan tüyler ürpertici faciaların fotoğraflarını ör- neğin facebook’ta paylaşarak endişe duygularının artmasına kat- kıda bulunuyoruz. Bütün bunların sonucu olarak da kendi ken- dimize “ya olursa” diye sorup olası sonuçlar hakkında senaryolar yazıyor, bu senaryolar gerçekleşirse olabilecekleri daha olmadan yaşamaya, endişesini hissetmeye başlıyoruz. Yapılan çalışmalar insanların 1950’lerde günümüze göre daha az endişe yaşadığını ortaya koyuyor. Günümüzde endişe sadece yetişkinler değil ço- 41

Endişeli Beyin Panik atağının bir ailenin birden fazla ferdinde görülmesi, ay- rıca tek yumurta ikizlerinden birinde görülmesi durumunda di- Paul ellerindeki titremeyi kontrol etmeye çalışırken sırtının ğerinde de büyük ihtimalle görülmesi (çift yumurta ikizlerinden ortasından ensesine doğru bir sıcaklık yayıldığını hissetti. Kal- birinde görülmesi durumunda diğerinde de görülmesi olasılı- bi göğüs kafesini parçalayıp çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. ğından iki-üç kat daha fazla) bu rahatsızlığın genetik nedenleri Dirsekleri ve dizlerinden aşağısı aniden uyuşmuştu. Başının et- olabileceğini gösteriyor. Harvard Üniversitesi’nden gelişim psi- rafını sanki çelik bir çember sarmıştı. Bütün vücudu titriyor, al- koloğu Jerome Kagan otuz yılı aşkın bir süredir, yaşamın ilk ay- nından ter akıyor, başı dönüyordu. Aracı “İyi misin?” diye sor- ları ve yıllarında bebeklerde gözlenen davranışların onların ge- du. “Beni buradan çıkar” diye yanıtladı Paul. “Ölüyorum” deme- lecekteki kişilikleri ve huyları ile ne ölçüde bağdaştığını belirle- ye çalıştı, ama kelimeyi düzgün söyleyemedi. Masadaki su bar- meye çalışıyor. Çalışmalarının önemli bir kısmını açıkladığı The dağını alıp ağzına götürmeye çalıştı, ama bardak elinden kayıp Temperamental Thread adlı kitabında Kagan dört aylık bebekle- yere düştü. Sandalyesini geri iterek ayağı kalktı. Aniden dizle- rin % 20’sinin “güçlü tepkili”, % 40’ının ise zayıf tepkili olduğu- rinin bağının çözüldüğünü hissetti, fakat yere yığılmadan önce nu gözlemlediğini aktarıyor. Güçlü tepkililerin utangaç olduk- aracı onu kollarından yakaladı. Lokantanın kapısına doğru yü- larını, yenilikle karşılaştıklarında ağlayıp giderek artan oranda rürlerken bütün düşünebildiği karısı ve on bir aylık oğluydu. İki- motor etkinlik gösterdiklerini, zayıf tepkililerin ise bunun aksi si de o anda ona çok uzak görünüyordu. Onları bir daha göreme- davranışlar sergilediğini gözlemliyor. Kagan hem güçlü tepkinin yeceğini düşünüyordu. Paul yaşam sahnesinde perdenin kapan- hem de zayıf tepkinin, ileriki yaşlardaki kişiliği belirlemede bel- dığı anı yaşıyor gibiydi. li bir ölçüde belirleyici olduğunu söylüyor. Güçlü tepkili çocuk- ların büyüdüklerinde utangaç ve sıkılgan olmaya, zayıf tepkilile- Aynı cadde üzerinde, biraz ilerde tanıdığı bir doktor olduğu- rin ise dışa dönük, korkusuz ve bir anda karar verip onu uygula- nu söyleyen aracının kolunda zorlukla yürüyebilen Paul muaye- yan kişiler olmaya meyilli olduğunu bildiriyor. Ancak utangaç- nehaneye ulaşana kadar sanki zihinsel bir sis bulutunun içindey- lık ve çekingenlik arttığında bu çocukların ileriki yaşlarında en- di. Doktor kalp atışlarını kontrol etti; kalbi dakikada 220 atıyor- dişe bozukluğuna yakalanma oranının, ortalamaya göre çok da- du. Beynine giden oksijenin azaldığını söyleyerek muayene ma- ha yüksek olduğunu bulduklarını belirtiyor. sasına yatırıp üzerine bir battaniye örttü ve barbitürat iğnesi yap- tı. İğnenin etkisiyle kısa sürede uykuya dalan Paul bir müddet Son zamanlarda genler düzeyinde yapılan çalışmalar, sonra kendine geldiğinde, doktor ani bir panik atağı yaşamış ol- Kagan’ın araştırmalarında gözlemlediğine benzer kişilik fark- duğunu söyledi. Muayenehaneden elinde bir ilaç şişesi ile ayrıl- lılıklarında genlerin önemli rol oynadığını ortaya koyuyor. Bu dı. Şişe tekrar panik atağı yaşaması durumunda alabileceği hap- konuda çalışan bilim insanları uzun bir süredir psikolojik bo- larla doluydu. zukluklar ile beyindeki sinir hücreleri arasında iletişim sağlayan Kısa adıyla DSM olarak bilinen (Diagnostic and Statistical Manual), psikolojik rahatsızlıkların tanım ve teşhisini kapsayan ve bu alanda çalışan uzmanlar için kaynak teşkil eden Tanı ve İs- tatistik El Kitabı panik atağını kalp çarpıntısı, nefes darlığı, ter- leme, titreme, aklını kaybediyor olduğunu düşünme, kontrolü kaybetmekte olduğunu düşünme gibi semptomlarla gelen, ani ve yoğun korku olarak tanımlıyor. Bununla beraber panik atak- ları insanın ani olarak aşırı derecede korku ve endişe yaşaması gibi basit bir olay değil, kişinin yaşamında başına gelen en kötü şeylerden biri olarak algıladığı, çok ciddi bir durum. Panik atağının fizyolojisi hakkında pek çok şey bilmemi- ze karşın beynin kimyasını nasıl etkilediğini daha yeni yeni öğ- renmeye ve anlamaya başladık. Panik ataklarının aşırı derecede korku ve endişe yaşanan anlar olduğunu biliyoruz. Panik atağı geçirenler tıpkı Paul gibi ya ölmek üzere olduklarını ya da kalp krizi geçirdiklerini düşünüyor. Bayılacakmış veya boğulacakmış gibi hissedenler de var. Ataklar aniden başlıyor, yaklaşık on da- kikada en üst seviyesine ulaşıyor ve genellikle yarım saat son- ra bitiyor. Panik atakları konusunda yapılan araştırmalar kişinin yaşa- dığı stres düzeyinin önemli bir etken olduğunu, stresin kritik bir düzeye ulaşması durumunda, ona eklenen düşük düzeydeki ye- ni bir stresin bile panik atağının başlamasına neden olabileceği- ni gösteriyor. Böyle olunca da kişi atağın durup dururken, orta- da herhangi bir sebep yokken başladığını düşünüyor. 42

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 ve nörotransmiter adını verdiğimiz moleküllerden biri olan se- Biyolojik yatkınlık Endişeye karşı biyolojik yatkınlığı olanlar rotonin miktarı arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyordu. günlük olaylara çok daha güçlü tepkiler veriyor. 1980’lerde ve 1990’larda yapılan çalışmalar, endişe bozukluğu ve duygusal olarak “güçlü” tepki vermenin ardında beyindeki sero- Psikolojik yatkınlık Çocukluğun erken dönemlerinde, özellik- tonin seviyesini belirleyen bir genin rolü olduğu yönünde ipuç- le aşırı derecede koruyucu ebeveynlerin çocuklarına dünyanın ları vermeye başladı. Depresyon ve endişe rahatsızlığı olan has- tehlikeli bir yer olduğunu, stresin altından kalkılamaz ve kont- taların “serotonin taşıyıcı” genlerinin ya sayısının az ya da et- rol edilemez bir şey olduğu öğretmesi endişe rahatsızlığına ne- kinliğinin zayıf olduğu yönünde veriler elde edildi. Wurzburg den olabiliyor. Üniversitesi’nden Klaus-Peter Lesch’in önderliğindeki bir araş- tırma grubu 1996’da yayımladıkları bir makalede, bu genin kı- Özel psikolojik yatkınlık Gerçekte tehlikeli olmadıkları halde sa ve uzun olmak üzere iki farklı yapıda olabildiğini, genin uzun çocukluk döneminde bazı durumların veya cisimlerin tehlike- formunun beyinde daha fazla serotonin taşıyıcı üretilmesini li olduğuna inanmak, ileri yaşlarda kişide endişe bozukluğuna sağladığını açıkladı. Lesch’nin grubu, 505 kişi üzerinde endişe yol açabiliyor. ile ilgili özellikler açısından yaptığı incelemede genin kısa for- munu taşıyan kişilerin endişe seviyesinin çok daha yüksek oldu- Amerikalıların yaklaşık % 25’inin yaşamlarının bir dönemin- ğunu belirledi. Bilim adamları bu çalışmalarıyla, endişe açısın- de endişe bozukluğu (“yaygın endişe bozukluğu”, “fobi”, “sos- dan kişiler arasında görülen farklılığın % 7-9’unun “endişe geni” yal endişe”, “travma sonrası stres bozukluğu” ve “obsesif kom- olarak da adlandırılan “serotonin taşıyıcı gen” tarafından belir- pulsif bozukluk”) yaşadığı tahmin ediliyor (ülkemizde oranla- lendiği sonucuna vardı. 2002’de Ahmad Hariri ve ekibinin yap- rın ne olduğu henüz bilinmiyor). Pek çok insan ise endişe ya- tığı bir çalışmada ise 28 sağlıklı deneğe korkmuş, kızgın ve nötr şıyor, ama endişe bozukluğu teşhisi konacak düzeyde değil. ifadeler taşıyan yüz fotoğrafları gösterilip denekler bu görüntü- Arizona Üniversitesi’nden psikolog Hal Arkowitz ve Emory lere bakarken fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme tek- Üniversitesi’nden Scott Lilienfeld, düşük ve yüksek düzeyde en- niği (fMRI) ile beyinlerinin görüntüleri alındı. Bir veya iki kı- dişe yaşayan bu iki grup için farklı tedaviler uygulanması gerek- sa gen (biri anneden diğeri babadan gelen) taşıyan 14 deneğin beyinlerinde, beynin amigdala adı verilen ve korku tepkisinde başrolü oynayan bölgesinin etkinliğinin arttığı bulundu. Stony Brook Üniversitesi’nden Turhan Canlı, Lesch’in grubu ile birlik- te yaptığı bir ortak çalışmada 42 deneğe olumsuz, nötr ve pozi- tif kelimeler gösterip fMRI ile beyin görüntülerini aldı. Olum- suz kelimelere, bir veya iki kısa taşıyıcı geni olan deneklerin be- yinlerindeki amigdala bölgesinin, iki uzun gen taşıyan denek- lerinkinden daha büyük tepki gösterdiğini buldu. Turhan Can- lı ve grubu 2005 yılında yayımladıkları bir makalede taşıyıcı ge- ni kısa olan deneklerin boş bilgisayar ekranına baktıklarında da- hi amigdalalarının daha etkin olduğunu bildirdi. Ayrıca bu de- neklerin sadece amigdalalarının değil, diğer beyin kısımlarının da normalin üzerinde etkin olduğunu gözlemlediler. Canlı, bu verilerin “serotonin taşıyıcı geni kısa olan kişilerin beyinlerinin, genelde daha uyarılmış durumda olduğunu gösterdiğini” belir- tiyor. Serotonin taşıyıcı gen üzerinde yapılan daha sonraki çalış- malar da, genin uzun formunun depresyon ve endişe rahatsız- lıklarına karşı koruyucu olduğunu gösteriyor. Her ne kadar serotonin taşıyıcı gen ile endişe arasındaki iliş- ki kanıtlanmış olsa da, bu gen kişiler arasında endişe açısından gözlemlenen farklılığın % 10’dan daha az bir kısmından sorum- lu. Bu alanda çalışan genetik bilimciler endişe durumunda en az 15 genin rol oynadığını tahmin ediyor. Aynı bilim insanları ge- netik nedenlerin yanı sıra çevrenin de endişe rahatsızlığı üzerin- de etkili olduğunu vurguluyor. Panik atağı konusunda Boston Üniversitesi’nde araştırmalar yapan psikolog David H. Barlow, bazı insanların bir iki defa panik atağı yaşarken diğerlerinin sü- rekli panik rahatsızlığı yaşamasını üç sebebe bağlıyor. 43

Endişeli Beyin <<< tiğini, bu nedenle endişe bozukluklarının tedavisinde psikote- lık olması bu ilaçların uzun süreli alınmasını gerektiriyor. Bu da rapi (bilişsel-davranışçı tedavi) ve ilaçla tedavi olmak üzere iki hem psikolojik hem de fiziksel birtakım yan etkilerin ortaya çık- ana tedavi yönteminin uygulandığını belirtiyor. Genelde psiko- ma olasılığını artırıyor. Günümüzde bilim insanları ve araştır- loglar bilişsel-davranışçı tedaviyi uygularken, psikiyatristler ilaç- macılar benzodiyazepin grubu ilaçların bu yan etkilerini doğur- la tedaviye öncelik veriyor. mayan ilaçların geliştirilmesi için çalışıyor. Bilişsel-davranışçı tedavide kişinin korktuğu veya endişe et- Paul yaşadığı o ilk panik atağından sonra doktor doktor dola- tiği durumlarla kademeli olarak yüzleşmesine ve endişe bozuk- şıp yaşadıklarına bir açıklama bulmaya çalıştı. Ama yapılan test- luğunda sıkça görülen “felaket” düşüncelerinin azaltılmasına ve lerin hiçbirinde bir anormallik tespit edilemedi, her şey normal- kontrol edilmesine yönelik bir tedavi uygulanıyor. Arkowitz ve di. Değişik ilaçlar denedi, psikiyatrik tedavi gördü, hatta depres- Lilienfeld bu tür bir tedaviden sonuç alınabilmesi için yaklaşık yon ve endişe konusunda Arizona Üniversitesi’nde gerçekleştiri- 16 tedavi seansına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Endişenin güç- len bir araştırmaya denek olarak katıldı. Bu arada göğsüne “La- lü olması ve diğer psikolojik problemlerin endişeye eşlik etme- boratuvar Kobayı” yazdırdığı tişörtünü giymeyi de ihmal etme- si durumunda daha uzun süreli tedavi mişti. Bütün çabalarına rağmen o tem- gerekebiliyor. muz günü yaşadığına benzer panik İlaçla tedavi yönteminde, depresyo- “Bin yıl da yaşasam, atakları devam etti. Ansızın gelen atak- ilk panik atağımı unutmayacağım” lar giderek sıklaştı. Araştırmacı gazete- nun da tedavisinde yaygın olarak kul- lanılan ve genelde SSRI olarak adlan- diyordu gazeteci-yazar ci kişiliği ile endişe ve panik atakları dırılan, serotonin miktarını artırmaya konusunda eline geçeni okuduğu için, yönelik ilaçlar ve benzodiyazepin gru- Paul VanDevelder. bir süre sonra görüştüğü doktorlardan bu ilaçlar kullanılıyor. Benzodiyaze- bile daha fazla bilgisi olduğunu düşün- pinler yine sinir hücreleri arasındaki iletişimde görev alan bir di- meye başladı. Son bir çare olarak kendini işine verdi. O da çö- ğer nörotransmiter olan gama amino bütirik asitin (GABA) et- züm olmadı. Paul endişe ve panik atakları yüzünden işkenceye kisini artırarak hastanın rahatlamasını sağlıyor. Antidepresan- dönüşen yaşamında belki de en büyük teselliyi bir komşusunun ların etkilerinin görülebilmesi için 2-4 hafta süresince alınma- bir kış akşamı beklenmedik şekilde kapısını çalıp eline verdiği ları gerekirken, benzodiyazepinler alındıktan sonraki 10-30 da- bir kitapta buldu. Claire Weekes’in “Peace from Nervous Suffe- kika içerisinde etkilerini gösteriyor. Bu gerçek de özellikle panik ring” adlı kitabı Paul’un yaşadıklarına tercüman olmuştu. Yalnız ataklarının tedavisinde kullanımlarını yaygınlaştırmış. Bununla olmadığını bilmek her nedense acısını azaltmıştı. Kitabı o gün- birlikte benzodiyazepinlerin pek çok hastanın bilmediği yan et- den sonra yanından hiç ayırmadı, cepheden haber yapmak zo- kileri de var. Endişe bozukluğunun genelde kronik bir rahatsız- runda kaldığı zamanlarda bile kitap çantasının cebindeydi. Paul yıllar sonra mücadelesini nihayet kazanacaktı. Fakat on yılı aşkın süre ilaç kullanmıştı ve beyni etkileyen pek çok ilaçta Korku ve stres anında etkin olan beyin bölgeleri Prefrontal Korteks olduğu gibi kullandığı ilaçları bırakırken de çok zor günler ya- şadı. Birkaç yıldır panik atak yaşamamasına rağmen belki sade- ce bir kaç dakika, bir gece, belki de birkaç gün veya birkaç haf- Medial Prefrontal Korteks ta sonra tekrar bir atak geçirebileceğinin bilinciyle yaşamak zo- runda. Endişe rahatsızlıkları, ülkemizde de giderek daha çok insa- nı etkiliyor. Bu rahatsızlıklarla baş etmenin en etkin yolu ne ol- duklarını ve nasıl ortaya çıktıklarını bilmekten geçiyor. İşin gü- zel yanı, moleküler yaşam bilimlerindeki ilerlemeler sayesinde, milyonlarca insanın yaşamını dayanılmaz bir çileye dönüştüren endişe rahatsızlıklarının tedavisine her gün biraz daha yaklaşı- yor olmamız. Çizimler: Ersan Yağız HKaeyilns,aAk.l,aSrabo, S. Z., Greenberg, B. D., Petri, S., Benjamin, C. R., Mueller, D. H., Hamer, D. H. ve Murphy, D. L., “Association of Anxiety-Related Traits with a Polymorphism in the Serotonin Transporter Gene Regulatory Region”, CScaiennlicTe,.CveiltL2e7sc4h, ,s.K1-5P2.,7“-L1o5n3g1,S1to99ry6.Short: The Serotonin Transporter in EVAs.mak8nr0ood-tw8eiov1inte,zlŞd,RuHeebrg,.auPvt/.le,Ma“LtiJaioolrinkteen2arnf0se0dlWd7S.,ioSldc.”iO,aNl.,Ce“AwogpYniolirltkitooTnf”ii,mxNeyaso,tuu1rr2eitlNelsme?u”m,rSoucsizcein2ent0i1cfie2c,.ACmilte1r0ic,asn. 1M10in3d-1, 109, 2007. Amigdala Akrowitz, H. ve Lilienfeld, S. O., “Why do we panic?”, Scientific American Mind, Ventromedial Prefrontal Korteks s. 78-79, Ekim/Kasım 2008. 44

Yayın Dünyası Bilim ve Teknik Kasım 2012 Halkın Bilim Tarihi İlay Çelik Ilay Celik <[email protected] Madenciler, Ebeler ve “Basit Tamirciler” rını gözler önüne sererek pek çok insana il- Gemiler Clifford D. Conner ham kaynağı olurken kimi bilim tarihçilerine Çeviri: Zeynep Çiftçi Kanburoğlu göre bir yandan da bilimin ya da daha genel Emily Bone TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, Eylül 2012 anlamda bilginin kolektif doğasını göz ardı Çeviri: İlay Çelik ediyor. TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları’ndan TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, Mayıs 2011 Bilim tarihi anlatılarında yetenekleri, ze- geçtiğimiz Eylül ayında çıkan Halkın Bilim Ta- kâları, sıra dışı düşünüş biçimleri, azim- rihi adlı kitap bilimin doğuşuna ve gelişimine Gemiler çocukların düşünce ve hayal dün- li çalışmaları sayesinde bilimsel bir alanda çı- dair bambaşka bir bakış açısı sunuyor okur- yasında önemli yere sahip nesnelerdir. ğır açıcı olarak nitelenen bir gelişmeye imza larına. Kitap, bugünkü bilimsel birikimi, bi- Uzak diyarlara yapılan yolculukları çağrıştıran atan “kahraman” hikâyeleri dinlemeye alışkı- limsel başarılarıyla ün kazanmış bilim insan- gemiler hemen hemen her çocuk için ilgi çe- nız. Bu anlatılar bir yandan öncü sayılan bu larının yanı sıra (hatta kimi zaman onlardan kici ve merak uyandırıcıdır. TÜBİTAK Popüler bilim kahramanlarının dâhiyane başarıla- daha fazla) mesleki ve/veya günlük uğraşla- Bilim Kitapları’ndan geçtiğimiz yıl çıkan Ge- rını kendi hallerinde sürdürürken aktardıkla- miler adlı ilk okuma kitabı küçük okurlarımı- Clifford D. Conner: Bilim tarihçisi ve devrimler konu- rı ve oluşturdukları birikimlerle bilime katkı- zı gemilerin dünyasında rengârenk, gizem- sunda biyografi yazarı. Dünya çapında ün kazanan Hal- da bulunan sıradan insanlara borçlu olduğu- li bir yolculuğa çıkarıyor. Kitapta insanlık tari- kın Bilim Tarihi (A People’s History of Science) kitabının muzu anlatıyor. hi boyunca kullanılan çeşitli gemiler, gemile- yazarı olan Conner, The International Encyclopedia of rin özellikleri, denizcilerin yaşamı, savaş gemi- Revolution and Protest’in (Uluslararası Devrim ve Pro- Yazar Clifford D. Conner kitabın birinci bö- leri, korsanlar, yelkenli ve buharlı gemiler, Ti- testo Ansiklopedisi) editörleri arasında yer alıyor. Con- lümünde “halk”, “bilim” ve “tarih” kavramları- tanic faciası, gemilerin yapımı ve onarımı, li- ner, New York Şehir Üniversitesi Lisansüstü Merke- nın algılayış biçimini açıklayarak kitapla ak- manlar, deniz araştırmalarında kullanılan ge- zi’ndeki Profesyonel Çalışmalar Okulu’nda öğretim üye- tarmak istediği bakış açısının bir özetini su- miler, buzullarda kullanılan gemiler ve gemi- si olarak görev yapıyor. Jean Paul Marat’a dair iki biyog- nuyor. Yazar temel hedefini “mütevazı insan- de çalışmak konularında renkli çizimler ve fo- rafinin yanı sıra 18. yüzyıl devrimcileri Colonel Edward lardan oluşan adsız kalabalıkların -yani sıra- toğraflar eşliğinde özet bilgiler sunuluyor. Ki- Marcus Despard’ın ve Arthur O’Connor’ın da biyogra- dan insanların- bilginin ortaya çıkarılmasına tabın sonunda küçük bir sözlük ve dizin de filerini yazdı. Nashville Tennessee’de büyüyen Conner, ve yayılmasına, aslında ne kadar çok katkı- bulunuyor. lisans eğitimini Georgia Teknoloji Üniversitesi’nden, da bulunduklarını gözler önüne sermek” şek- doktorasını ise New York Şehir Üniversitesi Lisansüstü linde ifade ediyor. Kitap boyunca da sadece Kitabın küçük okurlarımızın hayal gücü- Merkezi’nden aldı. Eşi Marush ile Manhattan’da yaşa- meşhur olmuş bazı bilim insanlarına atfedi- ne ve okuma zevkine katkıda bulunmasını ve yan Conner’ın üç kızı ve altı torunu var. len, ancak aslında sıradan insanların aktardı- onları daha çok kitap okumaya teşvik etme- ğı ve oluşturduğu bilgi birikimine dayanan sini diliyoruz. pek çok bilimsel gelişmenin, keşfin ve bulu- şun örneğini veriyor. “Bir kalyonun içi neye benzer? Bir gemi buz tutmuş sularda nasıl ilerler? Conner’a göre “Eski toplumların ‘halk’ bil- Titanic neden battı? geliği ve kültürü, sonraki dönemlerde hemen vazgeçilerek yerini daha kesin bilimsel bilgi- Bu soruların cevaplarını ve her çeşit ge- ye bırakacak türden, düşük nitelikli bir bilgi miyle ilgili daha pek çok ilginç bilgiyi bu ki- değildi. Bugün, bilimsel dediğimiz şey tama- tapta bulacaksınız.” men halktan ve zanaattan elde edilen bilgiler ile oluşturulmuştur; bugünkü haline de bu kaynaklardan beslenerek gelmiştir. Bilim fel- sefecisi Karl Popper’ın dile getirdiği gibi bilgi, çoğunlukla, daha önceki bilginin değişikliğe uğraması yoluyla ilerlemiştir.” Halkın Bilim Tarihi’nin okurlarına, bilim ve insanlık tarihine yepyeni bir çerçeveden bak- ma şansı vereceğini, okumaya daha alışkın olduğumuz bilim tarihi anlatıları kadar ilham verici olacağını umuyoruz. Emily Bone: Çocuk kitapları yazarı. Yayımlanmış eser- lerinden bazıları: İlk Okuma-Güneş Sistemi (TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2011), İlk Okuma-Penguenler (TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2011), Çıkartmalı Kı- yafetleriyle Dünya Seyahati (İş Bankası Kültür Yayınla- rı, 2011), Çıkartmalı Kıyafetleriyle - Hayalimdeki Mes- lekler (İş Bankası Kültür Yayınları, 2012) 45

Kadir Demircan Bu Ödülü Al, Nobel’i de Kap! Öyle bir ödül düşünün ki o ödülü alınca Nobel’e bir adım daha yaklaşıyorsunuz. 1945’ten beri Lasker Vakfı tarafından verilen Lasker Ödüllerini alan 81 kişi (29’u son yirmi yılda olmak üzere) Nobel’i de almış. Örneğin DNA çift sarmalını bulan Watson ve Crick, hücre yaşlanması ile ilişkili telomerleri keşfeden Elizabeth Blackburn, ölümünden sonra Nobel alan tek kişi olan Ralph Steinman, tüp bebeğin mucidi sayılan Robert Edwards, hücrede parçalanma ve geri dönüşüm sistemini (ubikitin sistemi) bulan Aaron Ciechanover bunlardan sadece bir kaçı. Lasker Ödülü’nü alıp Nobel’i bekleyenler de var. Örneğin 2005’te DNA parmak izini adli bilimlere uygulayan Alec Jeffreys, 2008’de mikroRNA’ları keşfeden Victor Ambros, kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılan statinleri keşfeden Akira Endo, 2009’da tetiklenen kök hücreleri (iPS) bulan Shinya Yamanaka ve 2011’de sıtma hastalığında “artemisin bazlı kombinasyon” tedavisinde kullanılan Artemisia annua bitkisinden elde edilen artemisin maddesini bularak milyonlarca kişinin hayatının kurtulmasını sağlayan Tu Youyou Lasker’den sonra Nobel alması da beklenen araştırmacılardandı. Nitekim beklenen oldu, Shinya Yamanaka Lasker Ödülü’nü aldıktan 3 yıl sonra Nobel’e uzandı. Tom Maniatis Donald D. Brown Roy Calne Albert ve Mary Lasker Vakfı’nın verdiği ödül- Roy Calne, temel tıp araştırmaları dalında ‘’biyolo- ler temel tıp araştırma ödülü, klinik tıp jik motorlar’’ üzerine gerçekleştirdiği keşifler nede- araştırma ödülü ve tıp biliminde özel ba- niyle Columbia Üniversitesi’nden Michael Sheetz, şarı ödülü olmak üzere üç kategoriden oluşuyor. Stanford Üniversitesi’nden James Spudich ve Cali- ABD’nin Nobel’i de denilen bu ödüllerin her birine fornia Üniversitesi’nden Ronald Vale layık görülür- 250 bin dolar eşlik ediyor. Bu sene 21 Eylül’de New ken, tıp biliminde özel başarı ödülü biyotıp alanın- York’ta yapılan bir törenle verilen ödüllere klinik tıp daki gelişmelerin desteklenmesini sağlayan genetik dalında karaciğer naklinin geliştirilmesiyle ilgili ça- buluşları nedeniyle Carnegie Bilim Enstitüsü’nden lışmaları nedeniyle Pittsburg Üniversitesi’nden Dr. Donald Brown ile Columbia Üniversitesi’nden Tom Thomas Starzl ve Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Maniatis’e verildi. 46

>< Bilim ve Teknik Kasım 2012 Nobel Ödül’lü fizikçi Feynman 1959 yılında Cal- Ronald Vale James Spudich Bu yıl ödül alan tech Laboratuvarları’nda nanoteknoloji tarihinde- araştırmacıların ki ünlü konuşmasını yapar. Konuşmanın sonunda İki araştırmacı rekombinant DNA alanına yap- bazı sözleri: şöyle söyler: “Bir kredi kartının yarısı büyüklüğünde tıkları katkılar nedeniyle özel ödülün sahibi oldu. bir motor yapan kişiye 1000 dolar ödül vereceğim“. Yaptıkları paradigma değişiklikleri, yetiştirdikleri “Devamlı ve düzenli Feynman’ın hayallerinin de ötesinde olan bir şey var: doktora ve doktora sonrası öğrencileri ile yazdıkları çalışmak zeki ve Hücrelerimizde nano büyüklükte on binlerce mole- kitaplar, bu ödülün verilmesinde etkili oldu. Örne- parlak olmaktan küler motor var. Bu yıl temel tıp ödülünü alan üç kişi, ğin Donald Brown, genlerdeki kontrol elementleri- daha önemlidir.” hücrelerimizdeki bu moleküler motorları keşfetti ve nin bilinenin aksine genin üst tarafındaki promotor mekanizmalarını çözmeye başladı. Hücrelerimizde dışında da olabileceğini gösterdi. Bu bir paradigma “İyi bir hoca bul, üç tip motor protein var. Miyozin, kinezin ve dine- değişikliğiydi. Tom Maniatis ise 1982’de Molecular ondan öğren, sonra in. Miyozinler aktin adlı protein lifleri üzerinde tek Cloning: A Laboratory Manual adında bir kitap yaz- kendi tarzını oluştur.” yönde hareket ederken, kinezinler ve dineinler mik- dı. 250 bin adet satılan bu kitap 1980’li ve 1990’lı yıl- rotübül adı verilen hücre otoyollarında, karşıt yön- larda tüm moleküler biyologların baş ucu kitabıydı. “Egonu bir kenara lerde yol alır. Bu motorlar kargo taşımacılığı yapar. bırak, takım oyuncusu Lasker Ödülü gibi prestijli başka ödüller de var. ol, işine odaklan.” Klinik tıp ödülünü alan araştırmacıların işi ise Robert Koch Ödülü, Kyoto Ödülü, Shaw Ödü- daha zor gibi. Çünkü bundan 50 yıl önce karaciğer lü, Milenyum Teknoloji Ödülü ve Gairdner Ödü- “Ailene, naklinin teknik, fizyolojik ve immunulojik engeller lü gibi. Bu ödülleri alanlardan bazıları Nobel’e daha öğretmenlerine yüzünden imkânsız olduğuna sanılırdı. Karaciğer da yaklaşıyor. Örneğin Susumu Tonagawa 1986’da ve hocalarına saygılı çok damarlı, damarlar arası bağlantıların sıkı olduğu, Koch Ödülü’nü, 1987’de de Nobel Ödülü’nü ka- ol, teşekkür et.” kompleks bir organ. Kanama problemine ek olarak zandı. Özellikle Lasker ve Koch ödüllerinin Nobel nakildeki en büyük sorun alıcının nakledilen organı Komitesi’ni etkilediği düşünülüyor. “Sıkıcı ve moral reddetmesidir. İlk karaciğer nakilleri 1950-1960 yıl- bozucu insanlardan larında köpeklerde ve domuzlarda denendi. İnsanda Peki bu ödülleri almak için ne yapmak gerekiyor? uzak dur.” ilk nakil 1963’te yapıldı ve sonuç başarısızdı. 1967’de 1962’de yayımlanan Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı ve 1968’de bu yılki ödül sahiplerinin yaptığı nakiller- kitabın yazarı Thomas Kuhn’a göre, bir “paradigma “Sabah 9 akşam 5 le ilk kez hastalarda 1 yıllık yaşam süresi elde edil- değişikliği” gerekli. Rutin, günlük bilimsel etkinlik- mesaisiyle çalışarak di. Günümüzde ABD’de her yıl 6000 kişinin karaci- ler, yorucu bilgi elde etme mücadelesi, verilerin ya- bilim yapılmaz.” ğer nakli olduğu biliniyor. 5 yıllık yaşam oranı %89, 2 yımlanması, yeni buluşlarla gelen ve Kuhn tarafın- yıllık yaşam oranı %80 ve 10 yıllık yaşam oranı %60. dan “normal bilim” olarak adlandırılan çalışmalar- la, büyük bilimsel buluşlar ve devrimler yapılamaz. Thomas E. Starzl Örneğin Kuhn’a göre Higgs parçacığının varlığının kabul edilmesi “normal bilim”, ama Higgs parçacı- ğının bulunması için paradigma değişikliği gerekli. Wilhelm Conrad Röntgen tarafından X-ışınlarının kazara keşfedilmesi de bir paradigma değişikliği. Ay- rıca risk almaktan korkmamak, önemli bir proble- min bir ucundan tutabilmek, kararlılık, azim ve ha- ta yapmaktan korkmamak gerekiyor. Fotoğraflar: http://www.laskerfoundation.org/media/index.htm Michael Sheetz 47

İlay Çelik N20o1b2el Yıldızları Merakla beklenen 2012 Nobel Bilim Ödülleri geçtiğimiz ay açıklandı. Fizyoloji veya Tıp, Kimya ve Fizik dallarındaki çığır açıcı başarılarıyla Nobel’e layık görülen bilim insanları 10 Aralık’ta Stockholm’de düzenlenecek törenle ödüllerini alacak. İşte bu yılın Nobel yıldızlarının ödül kazandıran bilimsel çalışmaları. alamy

>>> Bilim ve Teknik Kasım 2012 Fizyoloji veya Tıp Nobeli Bu yaygın görüşe rağmen bazı araştırma- nin (SCNT) kullanıldığı, hücrede yeniden cılar probleme yönelik deneysel yaklaşım- programlanmayı ve hücrelerin özelleşir- Fizyoloji veya Tıp alanındaki Nobel lar geliştirdi. Ancak bu çalışmalarda ak- ken nasıl değiştiğini anlamayı amaçlayan- Ödülü bu yıl erişkin, başkalaşmış halde- si yönde bir bulgu elde edilemediğinden yeni bir araştırma alanını doğurdu. Yönte- ki hücrelerin pluripotent kök hücre du- hücrelerin başkalaşmış duruma geri dö- min türevleri daha sonra ilk kopya koyun rumuna dönecek biçimde yeniden prog- nüşsüz bir biçimde geçtiği sonucuna va- Dolly de dâhil olmak üzere çeşitli memeli- ramlanabildiğini keşfetmelerinden do- rıldı. Bu konudaki dogmaların yıkılma- lerin kopyalanmasında kullanıldı. layı Dr. John B. Gurdon ile Dr. Shinya sı John B. Gurdon’ın sonuçlarını 1962’de Yamanaka’ya verilecek. Söz konusu keşif, yayımlayacağı çığır açıcı çalışmasıyla ger- Gurdon, başkalaşmış bir hücrenin çe- hücresel başkalaşım ve hücrenin başkalaş- çekleşecekti. kirdeğinin başkalaşmamış duruma döne- mış durumunun esnekliğiyle ilgili anlayı- bilme kapasitesine sahip olduğunu gös- şımızda bir paradigma kayması yarattı. Embriyoloji eğitimi alan John B. Gur- terdi, ancak başkalaşmış bir hücreyi bütü- don bu yıl kendisine Nobel Ödülü kazan- nüyle başkalaşmamış duruma çevirmenin Organizmanın normal gelişim sü- dıran meşhur çalışmasında Xenopus laevis mümkün olup olmadığı sorusu yanıtsız recinde hücreler, yumurtanın ve erken adlı bir çiftyaşamlı üzerinde deneyler yaptı. kaldı. Pek çok araştırmacı bunun imkânsız embriyo hücrelerinin başkalaşmamış du- Gurdon, morötesi ışımayla çekirdeksiz ha- olduğunu ya da en azından çok karmaşık rumundan daha özelleşmiş bir duruma le getirdiği yumurta hücrelerine başkalaş- düzenlemeler gerektireceği görüşündey- geçer. Erişkin organizmanın vücudun- mış iribaşa (çiftyaşamlının yavru hali) ait di. Shinya Yamanaka hücrenin pluripotent daki özelleşmiş işlevleri gerçekleştirmek bağırsak epitel hücrelerinden aldığı çekir- duruma dönmek üzere yeniden program- için çeşitli başkalaşmış hücre tiplerine ih- dekleri aktardığında, az sayıda iribaş oluş- lanması problemini ele almaya karar verdi. tiyaç duyulur. Döllenmiş yumurta ve zi- turmayı başardı. Gurdon ayrıca çekirdeğin gotun erken dönemindeki hücreler toti- bu şekilde yeniden programlanmasının Yamanaka’nın laboratuvarı embriyo potenttir, yani embriyodaki bütün hücre peş peşe aktarmalar yapıldığında daha et- kök hücrelerinin pluripotent halinin mu- tiplerini, ayrıca plasenta gibi embriyo dı- kin biçimde gerçekleştiğini de gösterdi. Bu hafaza edilmesinde etkili olan etmenlere şı dokuları oluşturabilirler. Gelişim ilerle- stratejiyle bağırsak epitel hücre çekirdek- odaklandı. Daha sonra Yamanaka soma- yip blastosist evresine gelindiğinde hüc- lerinin büyük bir kısmının yeniden prog- tik hücrelerde pluripotent durumu yarat- reler birbirinden ayırt edilebilir hale gel- ramlanabildiğini kanıtladı. Gurdon böyle- manın yollarını aramaya başladı. Yamana- meye başlar: İç kısımdaki hücre toplu- ce başkalaşmış somatik hücrelerin çekir- ka, kendi çalışmalarından ve başka araş- luğu embriyoyu oluştururken çevrede- deklerinin pluripotent hale dönme potan- tırmalardan, pluripotent durumun muha- ki hücreler tropoplast hücre soyunu oluş- siyeline sahip olduğu sonucuna vardı. faza edilmesinde etkili olduğu bilinen ya turarak embriyoyu çevreleyen dokulara da sanılan bir dizi transkripsiyon etmeni- kaynaklık eder. İç kısımdaki hücreler plu- Gurdon’ın keşfi, başkalaşmış bir so- nin, embriyo kök hücrelerinde ifade edil- ripotenttir, yani her türlü vücut hücresini matik hücrenin çekirdeğinin bir yumur- diğini biliyordu. (DNA molekülü üzerin- ve üreme hücrelerine (yumurta ve sperm) ta hücresinin sitoplazmik sıvısı içine yer- deki genetik bilgi önce transkripsiyonla kaynaklık eden hücre soyunu oluşturma leştirildiğinde, tüm somatik hücre tiple- mRNA’ya aktarılıyor, mRNA’larla taşınan yeteneğine sahiptir. rini ve dokuları oluşturma kapasitesine genetik bilgi yapıya ve işleve özel prote- sahip olduğunu göstererek bir paradig- inlerin sentezlenmesinde kullanılıyor; bu Gelişim serüveni boyunca hücrelerin ma kayması yarattı. Gurdon’ın keşfi, so- sürece gen ifadesi deniyor ve gen eğer ifa- başkalaşma potansiyeli gitgide sınırlanır matik hücre çekirdeği aktarma yöntemi- de edilmezse etkisini göstermemiş oluyor. ve sonuç olarak hücreler pluripotent ola- rak kalmaz. Sınırlı ölçüde başkalaşma ye- Sir John B. Gurdon 1 2 3 teneğine sahip kök hücreler, hücre yeni- 1933’te Dippenhall’da lenmesini sağlamak amacıyla vücudun (İngiltere) doğdu. belirli yerlerinde, örneğin kemik iliğin- Doktorasını de, bağırsakta ve deride bulunur. Ancak 1960’ta Oxford çoğu hücre tamamen başkalaşmış hücre- Üniversitesi’nden lere dönüşmüş durumdadır. Başkalaşmış aldı. Cambridge hücreler başka hücre tiplerine ve başka- Üniversitesi’ndeki 4 laşmamış duruma dönmeyecek şekilde, Gurdon Enstitüsü’nde kararlı bir yapıdadır. Bu yüzden de bilim görev yapıyor. dünyasında somatik hücrelerin başkalaş- mış durumlarında kalıcı olarak kilitlen- John B. Gurdon bir kurbağa yumurta hücresini çekirdeksiz hale getirdi (1) ve hücreye bir iribaştan alınan özelleşmiş bir hücrenin çekirdeğini diği ve başkalaşmamış duruma dönme- yerleştirdi (2). Değiştirilen yumurta hücresi gelişerek normal bir iribaş oluşturdu (3). Çekirdek aktarma yöntemi daha sonra lerinin imkânsız olduğu görüşü hâkimdi. başka deneylerde memelileri kopyalamak için kullanıldı (4). 49


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook