>< Bilim ve Teknik Mayıs 2013 İlay Çelik Hastanesi’nde epidemiyoloji ve enfeksiyon kontrolü konusunda- ki yöneticilerden Polly Trexler, insanların izlendiklerinin farkın- Dr., Bilimsel Programlar Uzmanı, da olduğunu ve buna dayanarak temizlik alışkanlıklarını değiş- TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi tirdiklerini, ancak bu yöntemin çok fazla işgücü gerektirdiğini ve kontrolün sadece gündüzleri yapılabildiğini söylüyor. Hijyen Bekçisi Bileklik İşin kötüsü yapılan kontrollerin sadece yarısında gerekli te- mizlik standartlarına uygun hareket edildiği görülüyor. Intelli- IntelligentM adlı yeni bir şirket, hastane çalışanlarını ellerini gentM bu soruna çözüm bulmaya çalışan çok sayıda firmadan doğru şekilde temizlemeye teşvik ederek hastanelerin daha sadece biri. Kullanılan temizlik sıvısı miktarını ölçen sabunluk- hijyenik olmasına katkıda bulunacak bir ürün geliştiriyor. lar, sabun ve dezenfektan maddeleri algılayan kimyasal algılayıcı- Söz konusu ürün, radyo frekanslı tanıma (RFID) teknolojisiyle lar ve temizlenme ortamlarının yerini bilerek çalışanların burala- çalışan ve sahibi ellerini yeterince ovalayarak yıkadığında ra hangi sıklıkta gittiğini tespit eden yine RFID temelli sistemler titreşimle bildirimde bulunan bir bileklik. Bileklik hem takan başka firmaların aynı soruna yönelik olarak üzerinde çalıştıkla- kişiye temizlik alışkanlıklarını kontrol etme şansı tanıyor hem rı çözümler arasında. Problemin asıl zorluğu ise klinik çalışmala- de işverene kimlerin temizlik kurallarına uyduğu, kimlerin rın hızına uygun çalışabilen, maliyetçe uygun ve aynı zamanda da uymadığı konusunda bilgi sağlıyor. kolayca kurulup kullanılabilecek basitlikte sistemler geliştirmek. ABDHastalık Kontrol ve Önleme Merkezi verilerine Radyo frekanslı tanıma teknolojisi (RFID) radyo frekans ara- göre sadece ABD’de yılda 100.000 kadar kişi has- lığındaki elektromanyetik alanların, nesnelere iliştirilen “etiketle- tanede kaptıkları enfeksiyonlar sonucu hayatını kaybediyor. Bu rin” otomatik olarak tanınması ve takip edilmesi amacıyla, kab- çoğunlukla doktorların, hemşirelerin ve sağlık teknisyenlerinin losuz ve temassız biçimde veri aktarmada kullanıldığı sistemleri ellerini gerektiği şekilde yıkamamasından kaynaklanıyor. Sorun ifade ediyor. IntelligentM’in geliştirdiği bileklik el yıkama ve de- ABD’de son zamanlarda, biraz da Medicare ve diğer sağlık gü- zenfeksiyon istasyonlarındaki RFID etiketlerini okuyor. Bir iv- vence kuruluşlarının hastanelerde kapılan enfeksiyonların teda- melendirici de çalışanın el yıkarken ne kadar zaman harcadığını vi masraflarını ödemeyi durdurmasından dolayı gündeme geldi. ölçüyor; eğer çalışan ellerini temizlemeye yeterin- Şu anda ABD’deki hastanelerde el yıkama standartlarına ne ka- ce zaman harcadıysa bileklik bir kere, harcamadıy- dar uyulduğu, kimliklerinin gizli olduğu varsayılan ve hastane ça- sa üç kere titreşerek çalışanı uyarıyor. lışanlarını izleyen gözlemciler tarafından yapılıyor. John Hopkins IntelligentM’in yöneticisi Seth Freedman’ın açık- lamalarına göre RFID etiketleri aynı zamanda has- ta odalarının kapılarına ve bazı araç gerecin üstüne de konduğu için sistem sağlık çalışanlarına yüksek düzeyde enfeksiyon riski taşıyan bir işlemi gerçek- leştirmeden, örneğin kateter takmadan önce elleri- ni temizlemeleri yönünde uyarı veriyor. Sistem ayrıca mesai sonunda bilekliklerden bir mikroUSB bağlantısı yoluyla veri topluyor ve bu veriler de hastanenin ilgili yöneticilerine çalışanların temizlik kurallarına ne kadar uyduğu konusunda bilgi sağlıyor. Trexler böyle bir sistemin çok hızlı çalışması gerektiğini, has- tanelerinde denedikleri RFID temelli başka bir sistemin, örneğin eline hızla bir damla dezenfektan alıp oradan uzaklaşan çalışan- ları yakalayamadığını belirtiyor. Trexler bilekliğin çalışanlara ge- ribildirimde bulunması fikrini sevdiğini, ancak bilekliğin kendi- sinin bir hijyen sorunu yaratmasından endişe ettiğini de ekliyor, çünkü pek çok insan ellerini bileğin üst kısımlarına kadar yıkı- yor. Yine de 7 gün 24 saat takip ve geribildirim sağlayan ve deği- şimi tetikleme potansiyeli taşıyan böyle bir sistemin çok değer- li olduğunu vurguluyor. Florida Sarasota’da bir hastane 2012 so- nunda IntelligentM sistemini kullanmaya başladı ve şirket yakın zamanda iki müşteri daha kazandı. Şirket her ne kadar öncelikli olarak sağlık hizmetlerine odaklanmışsa da teknolojiyi gıda hiz- metlerinde ve çocuklara doğru el yıkama tekniklerini öğretebile- cek özel sabunlarda da kullanmayı düşünüyor. 49
İlay Çelik Dr., Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Mars’a Gitmeden Mars Keşfi Deneyimi Araştırmacılar Kızıl gezegen Mars uzunca süredir popüler gökbilim gündeminde önemli Hab çevresi dış ortamdan bir yer tutuyor. Bunda Mars araştırmalarına yönelik çok sayıda projenin ve bu projeleri topladıkları örnekleri tanıtma etkinliklerinin kuşkusuz büyük payı var. Ancak bunların da ötesinde Mars artık incelerken (altta) insanlık için Dünya dışında kurulabilecek bir yaşama dair hayallerin sembolü haline gelmiş durumda. Bu yüzden de Mars’la ilgili haberler pek çok insanın ilgisini bilimsel merakın ötesinde, doğrudan insan yaşamına ilişkin olarak çekiyor. Mars’la ilgili bilimsel çalışmaların bir kısmı insanlığın Mars’ta yaşam hayalini daha da zenginleştireceğe benziyor. Günün birinde Mars’ta bir araştırma istasyonu kurulursa, o şartlarda nasıl yaşanıp araştırma yapılabileceğini deneme amacı taşıyan Mars Benzeşik Araştırma İstasyonu projesi bunlardan biri. 50
>>> Bilim ve Teknik Mayıs 2013 İnce de olsa bir atmosferi olan, Araştırmacılar Mars’ta kullanılmak üzere tasarlanan araçlarla istasyon çevresindeki bölgede alan çalışmasında Ay’dakilere benzer kraterlerin ya- nı sıra Dünya’daki volkanları, vadile- Kutup Araştırma İstasyonu (FMARS) ri, çölleri ve kutup buz kütlelerini andıran 2000 yılında Kanada Kutup bölgesindeki yüzey şekillerine sahip olan Mars, Güneş Devon Adası’nda, ikincisi olan Mars Çöl Sistemi’nde Dünya’dan sonra en yaşanabi- Araştırma İstasyonu (MDRS) ise 2002 yı- lir gezegen olarak kabul ediliyor. Mars’ın lında ABD’nin Utah eyaletinde faaliye- kutup bölgelerinde donmuş halde su bu- te girdi. Planlama aşamasında kalan di- lunuyor, ayrıca gezegendeki bazı kayaçla- ğer iki istasyonsa henüz hayata geçirilemi- rın yapısında suya rastlandı. Gezegen gü- yor. Proje, Mars benzeri bu alanlarda bir neş panellerine yetecek kadar güneş ışı- gün Mars’ta yapılacağı düşünülen ve ora- nı alıyor, öte yandan gezegenin atmosferi da karşılaşılacak zorlukların pek çoğu ge- kozmik ışınlardan ve Güneş’in radyasyo- çerli olarak yapılacak, uzun vadeli jeoloji nundan koruma sağlıyor. Çok aşırı sıcak- ve biyoloji araştırmalarını içeriyor. Araş- lıklar görülmüyor. Gezegenin yüzeyinde- tırmacılar böylece Mars keşfi sürecini, he- ki yerçekimi kuvvetinin büyüklüğü Dün- nüz oraya gitmeden anlamaya başlamayı ya’dakinin %38’i kadar, bunun da insanla- hedefliyor. rın sağlıklı biçimde uyum sağlamasına el- verişli bir kuvvet olduğu düşünülüyor. Ay- rıca gezegenin kendi çevresinde dönüş süresi Dünya’nınkine çok yakın ve eksen eğikliğinden dolayı Dünya’daki gibi mev- simsel döngüler görülüyor. Bütün bunlar Mars’ın insanlar için en yaşanabilir geze- gen olmasının sebepleri arasında. Mars Benzeşik Araştırma İstasyonu projesi, Mars’a yapılacak insanlı keşifler için gerekli anahtar niteliğindeki bilgileri toplamak ve böyle bir keşfi görsel olarak canlandırarak kamuoyunun ilgisini çek- mek amacıyla Mars Derneği (Mars Soci- ety) tarafından 1990’lı yıllarda başlatıl- dı. Mars keşiflerine ilişkin küresel ölçek- teki bu yöneylem araştırma projesi Kana- da Kutup bölgesi, güneybatı ABD, Avust- ralya kırsalı ve İzlanda olmak üzere dört farklı bölgede Mars’taki koşulları andıran dört alana kurulan istasyonları kapsıyor. Bu istasyonların ilki olan Flashline Mars Araştırmacılar istasyon çevresindeki bölgede keşif yaparken tıpkı Mars yüzeyindeymiş gibi özel kıyafetler ve ekipmanlar kullanıyor. 51
Mars’a Gitmeden Mars Keşfi Deneyimi <<< gün var olan ya da geçmişte var olmuş ko- Kanada Kutup Bölgesi’ndeki Devon Adası’nda bulunan Flashline Mars Kutup Araştırma İstasyonu’ndaki Hab’dan bir görüntü şullarla benzerlik gösterdiği yerleri ifade ediyor. Bu alanların incelenmesi Mars’ın, Mars şu anda sadece yörüngedeki ve nı insanlı Mars görevi planlamalarının en Dünya’nın ve yaşamın doğası ve evrimi yüzeydeki uzay araçları tarafından doğ- önemli parçası. Her bir istasyonun merke- hakkındaki anlayışımıza katkıda buluna- rudan inceleniyor olsa da yakın gelecek- zi, İngilizce yaşama alanı karşılığı “habi- bilir. te Mars’a insanlı uzay araçları gönderme- tat” kelimesinden esinlenilerek “Hab” adı yi amaçlayan somut projeler üzerinde ça- verilen, 8 metre çapında, iniş takımı üze- Ancak bu benzeşik ortamlar, “komşu lışılıyor. Mars’a ayak basmak özellikle iki rine oturtulmuş iki güverteli bir yapıdan dünyamız” hakkında bilgiler sağlamanın açıdan önem taşıyor. Bir kere Mars Dün- oluşuyor. ötesinde, anahtar konumdaki birtakım ya dışında bir gezegende koloni kurma bilim ve mühendislik disiplinlerine gele- hayali için en somut hedef. Bu fikir her Araştırmacılar gelecekte Mars’ta kurulacak üslerde tüketileceği cekteki insanlı Mars keşfine hazırlanmak ne kadar tartışmalı olsa da eğer böyle bir düşünülen türden yiyeceklerle bir yemek sırasında için paha biçilmez bir uygulama ve dene- şey gerçekleşirse bu muhtemelen ilk ola- me fırsatı sunuyor. Bu tür deneme araştır- rak Mars’ta mümkün olacak. Öte yandan maları çok önemli. Örneğin bir astrono- Mars’ta yapılacak keşifler temel bilim- tun yeni bir uzay giysisi prototipini giye- ler açısından önem taşıyor. Dünya dışın- rek fabrika deneme sahasında gezinmesi da bir gezegende doğrudan yapılacak göz- ve bu haldeyken örneğin bir İngiliz anah- lemler ve incelemeler hem gökbilim hem tarını eline alabildiğini göstermesi ayrı bir de Dünya dışı yaşam araştırmaları açısın- şey, bu giysinin iki aylık gerçek bir alan ça- dan değerli. lışmasında denenmesi apayrı bir şey. Ay- nı şekilde yalıtılma durumu ya da yaşama Benzeşik Araştırma Her bir istasyon altı-sekiz mürettebat- alanı mimarisi gibi konulardaki insan et- İstasyonları tan oluşan ekipler için üs görevi görüyor. menine yönelik psikolojik araştırmalar Jeologların, astrobiyologların, mühendis- da, ancak mürettebat gerçekten çalışırken Benzeşik araştırma istasyonları, başka lerin, teknisyenlerin, doktorların ve baş- yapıldığında yararlı oluyor. bir gezegende nasıl yaşanacağını ve çalışı- ka mesleklerden insanların oluşturduğu lacağını öğrenmeye yarayan laboratuvar- ekipler, Mars benzeri bu ortamlarda haf- Dahası insanlı bir Mars görevinin bir lar olarak tanımlanabilir. Her biri insanla- talarca ya da aylarca görece yalıtılmış bi- bütün olarak ne kadar etkili olduğu dü- rı Mars’a indirecek ve oradaki zorlu koşul- çimde yaşıyor. Mars benzeri ortamlar, ba- şünüldüğünde, hatırı sayılır derecede kar- larda aylarca sürecek keşifler sırasında ana zı çevresel koşulların, jeolojik ve biyolojik maşık bir operasyon tasarımı problemiyle üs olarak hizmet edecek yaşama alanları- özelliklerin, dolayısıyla da bunların kom- karşı karşıya olunduğu açık. Böyle bir gö- nın birer prototipi. Böyle bir yaşam ala- binasyonlarının bir şekilde, Mars’ta bu- rev yetenekleri, güçlü ve zayıf yanları bir- birinden farklı, çok çeşitli aktörler içeri- yor. Sürekli üste kalacak mürettebat, dı- şarıda yaya olarak çalışacak astronotlar, içi basınçlandırılmamış ancak çok çevik araçlarla üsten orta dereceli uzaklıklara gidecek astronotlar, basınçlandırılmış ara- zi arabaları gibi hantal ancak dış koşullara uzun süre dayanabilen araçlarla uzun süre üsten uzak mesafelerde çalışacak olan ast- ronotlar, Dünya’daki görev kontrol ekibi ve genel olarak ilgili bilimsel camia, robot- lar bu çok çeşitli aktörler arasında. İnsanlı Mars keşfinin mümkün olan en etkin bi- çimde gerçekleşmesi için tüm bu bileşen- leri bir araya getirip bunların uyum içinde çalışmasını sağlamak, bir çeşit bileşik ope- rasyonlar “sanatı” geliştirilmesini gerekti- riyor. MARS projesiyle işte bu sanatın ge- liştirilmesi hedefleniyor. Kaynak http://mdrs.marssociety.org/ 52
POPÜLER BİLİM KİTAPLARI Altın oran ve Fibonacci sayılarının, bitkilerin büyümesinin ve bazı katıların kristalografik yapısının incelenmesinden, veri tabanlarında arama yapmak için yazılan bilgisayar algoritmalarının geliştirilmesine kadar çok geniş bir uygulama alanı var. Bu sayılar hakkında bugüne değin çok şey yazılıp çizildi. Ancak elinizdeki kitap, bu konuda yazılan ciddi matematik metinler ile felsefi ve hatta mistik yaklaşımları ele alan kaynaklar arasındaki boşluğu dolduruyor. Bu kitapta yazar, altın oran ve Fibonnacci sayılarının, sadece temel özellikleri üzerinde durmuyor, söz konusu sayıların matematik, bilgisayar bilimleri, fizik ve biyolo- jideki uygulama alanlarını da ele alıyor. Bu çalışmanın matematiğe, matematiğin fiziksel ve biyolojik bilimlerdeki uygulamalarına ilgi duyan okuyucuların ilgisini çekeceğini düşünüyoruz. Ayrıca genel matematik, geometri, sayılar kuramı konularında çalışan üniversite öğrencileri için de yararlı bir yardımcı okuma kitabı özelliğinde.
Emine Sonnur Özcan Dr., Uzman, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi HBialirniteanTEünrkEiyske’ide 18. yüzyıl ortalarında başlayan arkeolojik kazılarla ulaşılan tarihi materyaller arasında bilim çevrelerince “en eskiler” kategorisinde değerlendirilen bazı haritalar yer alıyor. Kronolojik sıralandırmaya göre bunlardan en eski olanı Türkiye’de. Neolitik devir Çatalhöyük şehir haritası olan bu yapıtı, Mezopotamya ve diğer bölgelerde bulunan haritalar takip ediyor. Üstteki fotoğraf, haritanın Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen parçalarını gösteriyor. Haritacılık temel olarak, belli bir yeryüzü bölgesinin bir Alttaki harita çizimi ise kazıda haritayı bulan Prof. Mellaart’ın kendisine ait. ya da birden çok özelliğiyle birlikte bir zemin üzerine, basit resimler, simgesel işaretler ve yazılarla o bölgeyi 54 yansıtacak biçimde çizilmesi anlamına geliyor. Harita kelimesi- nin kökeni Arapça. Arapça “doğradı”, “sıyırdı”, “tornaladı” anlam- larına gelen “harata” fiili ile “kılavuz” ve “delil” kelimelerinin kar- şılığı olan “harît”in zaman içinde biraraya gelmesinden oluşmuş.
>>> Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Haritacılığın insanın hayatta kalması- doğası, yazıyı kullanan toplumların kro- di. Daha sonra dört parça halinde yerin- nı destekleyen bir etkinlik olduğu düşü- nolojisiyle paralel gitmeyebiliyor. Yani ya- den söküldü ve Ankara’ya taşındı. Harita nülürse, haritacılığın başlangıcı ve gelişi- pılan kazılarda yazı kullandığı bilinen es- karbon 14 yöntemiyle MÖ 6500 civarına minin insanoğlunun tarihiyle paralel git- ki medeniyetlerin yerleşimlerinde ulaşı- tarihlendirildi. Profesör Mellaart’ın yaptı- tiği söylenebilir. Gerçekten de “insan ne- lan bir harita için kullanılan “en eski” un- ğı bilimsel yayınlarla 1964’te dünyanın bi- den harita çizer” sorusunun cevabını ara- vanı, çok daha eski ve henüz yazı kullan- linen en eski haritası ilan edilen Çatalhö- yan bilim insanlarının araştırmaları, ha- maya başlamamış bir toplumun yaşadığı yük Haritası, Ankara’da Anadolu Medeni- ritacılığın evrensel anlamda çevresel bir bir başka coğrafyada daha sonra keşfedi- yetleri Müzesi’nde sergileniyor. davranış biçimi olduğunu ortaya koyuyor. len bir haritaya geçebiliyor. Kuzey Mezo- Öyle ki insanın üzerinde bulunduğu çev- potamya’daki Yorgan Tepe’de 1930’da bu- Çatalhöyük Haritası’nın henüz yerinden sökülmemiş hali reyi ya da coğrafyayı belirleme güdüsü ola- lunup MÖ 2300’lere tarihlendirilen ve on rak harita çizme, tıpkı konuşma gibi doğal, yıllarca dünyanın en eski haritası unvanı- Maykop Haritası kendiliğinden bir yetenek, bir tavır olma- nı taşıyan Babil haritasının akıbeti, bunun lı. Her çağda ve her kültürde var olmasının en güzel örneği. Yorgan Tepe Babil hari- Karadeniz’in kuzeydoğusunda, Rus- sebebi ise haritanın insanın içinde bulun- tası, 1963’te Çatalhöyük şehir haritasının ya Federasyonu sınırları içinde bulu- duğu coğrafyada varlığını sürdürmesini ortaya çıkarılıp MÖ 6500’lere tarihlendi- nan Adige Cumhuriyeti’nin başken- sağlayan etmenler (örneğin beslenme, ba- rilmesiyle ikinci en eski harita oldu. El- ti Maykop’taki bir kurganda 1897 yı- rınma, savunma) ile kendisi arasında ko- bette ki bu yarın, Mezopotamya’da ya da lında kazılar yapıldı. Rus arkeolog N. laylaştırıcı bir ilişki kurmasıdır. başka yerlerde, Çatalhöyük’te keşfedilen Veselovsky’nin yürüttüğü kazılar sonu- “dünyanın en eski haritasından” daha da cunda yaklaşık MÖ 3000 yılına tarihlen- Bu açıdan bakıldığında ilk insanların eskiye tarihlendirilecek bir harita bulun- dirilen altın ve gümüş eşyalar bulundu. mağara duvarlarına çizdiği, bulundukla- mayacağı anlamına gelmiyor. Ancak gü- Bunlar arasındaki bir gümüş vazo üzeri- rı çevrenin tipik özelliklerini yansıtan ba- nümüz bilimsel koşullarında bilinen en ne kazıma yöntemiyle çizilmiş resim-ha- zı resimler dahi ilk haritacılık deneyimle- eski harita, Konya’nın Çumra ilçesi yakın- rita merak uyandırmıştı. Vazonun boyun ri olarak değerlendirilebilir. Bilinen en es- larında bir Cilalı Taş Devri (Neolitik) yer- kısmına gelen kısmında zaman zaman ki haritalar kâğıdın Çinlilerce bulunuşuna leşimi olan Çatalhöyük’e ait. sivrilip zirve yapan üç sıradağ yer alıyor. (MS 104) değin taş, kemik, kil tablet, pa- pirüs, metal ve deri gibi malzemelerin yü- Çatalhöyük Haritası Maykop vazosu zeylerine çizildi. 2012 yazında UNESCO Dünya Mirası Bilim insanlarının tespitlerine göre, in- Listesi’ne kabul edilen Çatalhöyük, tarih- sanın dünyadaki serüveni yaklaşık 20 mil- teki ilk toplu yerleşim bölgelerinden biri. yon yılı buluyor. Bununla beraber, bili- Çatalhöyük’te 1963 yılında İngiliz arke- nen en eski mağara resmi günümüzden olog J. Mellaart tarafından yürütülen ka- 30.000 yıl öncesine tarihlendirilmiş. Doğ- zılarda, şehrin 7. katmanındaki mabedin rudan haritacılığı çağrıştıran buluntular duvarına çizilmiş bir resme rastlandı. 2,75 son 15.000 yıla kadar uzanıyor. Dolayısıy- cm uzunluğundaki resimde, birbirine bi- la yazının bulunmasına göre belirlenmiş tişik halde ve değişik boyutlarda 80 kadar olan “tarihöncesi devirler” ifadesi harita- ev, höyüğün tepesine doğru sıralanmış- cılık söz konusu olduğunda pek bir anlam tı. Tepeden bakışla çizilen evlerin kısmen taşımıyor. Bununla beraber bir haritanın değişiklik gösteren iç planları dahi resim- üzerinde ya da yakınında haritaya ilişkin de yer alıyordu. okunabilir yazılar olması onun anlaşılma- sını sağlayacağı için son derece önemli. Şehrin üstünde iki zirveli bir dağ yük- seliyordu. Dağların daha yüksek olanının Diğer yandan ilk kez Sümer tapınak- zirvesine volkanik patlamayı andıran de- larında kullanılan yazının ortaya çıkması, ğişik yönde ve uzunlukta çizgiler çizilmiş- bilim çevrelerince MÖ 3500’lere yani gü- ti. Mellaart’a göre bu duvar resmi, bitişik nümüzden yaklaşık 5500 yıl öncesine ta- nizam, üstten girişli evleriyle ve şehirden rihlendiriliyor. Bu bağlamda, ilk harita- gözlenebilen volkanik Hasan Dağı’yla Ça- cılık örneklerinin Mezopotamya coğraf- talhöyük şehrinin bir haritasıydı. Harita- yasında bulunmuş olması da akla yatkın. nın bulunduğu yerde fotoğrafları çekil- Ancak insanoğlunun bir tür çevresel ref- di ve Mellaart tarafından bir krokisi çizil- leksi olarak değerlendirilebilecek haritacı- lığa ilişkin arkeolojik kanıtlara ulaşmanın 55
Bilinen En Eski Harita Türkiye’de Bedolina (Valcomonica) Babil, Haritası Yorgan Tepe Haritası Maykop vazosunun üzerine kazınan haritanın çizimi İtalya’nın kuzeyindeki Valcomoni- Gasur şehri kalıntıları, Kuzey Mezopo- ca’daki kaya resimleri ilk kez 1932’de ya- tamya’da, Babil’e yaklaşık 300 km. uzaktaki Dağların hemen altından çıkan ipe yımlanan bir bilimsel makaleyle duyurul- Kerkük yakınlarındaki Yorgan Tepe’de bu- benzer iki hat kıvrılarak, göl ya da de- du. Bölgedeki büyük bir kayaya (4,1 x 2,3 lunuyor. Harvard Üniversitesi’nin 1930’da niz olma ihtimali olan yuvarlak bir alan- metre) oyularak çizilen harita, MÖ 2500 Gasur şehrinde yaptığı arkeolojik kazılar- da birleşiyor. Nehirleri simgelediği düşü- civarına tarihlendirilmiştir. Haritanın or- da avuç içi büyüklüğünde (6,8 x 7,6 cm) nülen hatların etrafında ağaçlar ve çeşit- ta kısmında kare, dikdörtgen ve ovalim- bir kil tablet bulundu. Akad Devleti’nin li hayvanlar çizili. Yüksekliği 9,6 cm olan si alanlar zikzak sayılabilecek çizgilerle Sargon krallığı dönemine, MÖ 2300’le- vazodaki çizimlerin kurganın etrafında- birbirleriyle birleştirilmiş durumda. Çev- ki bölgeyi yansıttığı tahmin edilmiş. Bu- relerinde ise birkaç katlı, çatılı evleri an- Aşağıdaki çizim Bedolina Haritası’ndaki ayrıntıları yansıtıyor. radan hareketle de haritada yer alan dağ- dıran yapılar ve bir merdiven figürü yer Çizimin altında haritanın kendisi görülüyor. ların Kafkaslar olduğu düşünülmüş. May- alıyor. Bu alanlar etrafında insan ve hay- kop Vazosu, Rusya’daki St. Petersburg van figürlerine de yer verilmiş. Bilim çev- Devlet Müzesi’nde sergileniyor. relerince yapılan yorumlarda bu karma- şık çizgilerin, Bronz Çağı’nda o bölgede toplu halde yaşayan insanların bir tehlike anında takip edeceği yolları ya da su kay- naklarını, kanalları ve tarlaları gösterdiği ileri sürülmüş. 56
>>> Bilim ve Teknik Mayıs 2013 re tarihlendirilen tabletin üzerine çizilmiş denize dökülen Fırat nehri ya da Zagros Nippur Haritası resim-haritanın üzerinde, bölgenin bazı ve Lübnan dağları arasından Harran vadi- özelliklerini anlatan yazılar ve yer adları sinde akan başka bir nehir kolu olabilece- Günümüzde Bağdat’ın 160 km gü- da yer alıyor. Haritanın ortasında resme- ği görüşünde. Ayrıca haritayı çizen bilim neydoğusunda yer alan Sümer şehri dilen çevrili arazi 12 hektar (354 iku) ve insanı-sanatçı, dünya haritacılık tarihin- Nippur’da Pennsylvania Üniversitesi’nin sahibinin adı olan Azala haritanın üzeri- de bir ilk olarak haritasının altına “batı”, yaptığı ilk kazı, 1888 yılında Osmanlı ne yazılmış. Bunların dışında tabletin sol üstüne “doğu”, soluna da “kuzey” yazarak Devleti’nin izniyle başladı. İki yıl devam altında “Mashkan-dur-ibla” ifadesi yer alı- yön de belirlemiş. Yani Babil Yorgan Te- eden kazılar ressam ve arkeolog Osman yor. Bölgedeki başka kazılarda bulunan pe Haritası bilinen ilk yönlendirme örne- Hamdi Bey gözetiminde yapıldı ve Os- metinlerden, bu ifadenin bir yer adı oldu- ği. Elimizdeki bilgilere göre harita Irak’ta- man Hamdi Bey’in 1903 tarihli “Nippur ğu anlaşılmış. İki yanı sıradağlarla çevrili ki Bağdat müzesinde. Tapınak Sarayı Kazısı” isimli resmiyle tu- bölgenin ortasından akan nehir ya da ka- vale de yansıdı. nal, tabletin sonuna doğru üçe ayrılıyor. Sümerlerin başkenti ve kutsal merke- Kırıklar nedeniyle tabletin üzerinde- Osman Hamdi Bey’in“Nippur Tapınak Sarayı Kazısı”tablosu zi Nippur’da 1899’da gün yüzüne çıka- ki yazıların tümü okunamadığı için hari- rılan çivi yazı on binlerce kil tablet ara- tanın tam olarak nereyi tasvir ettiği anla- sında, şehir haritasını gösteren bir table- şılamıyor. Ancak bilim insanları haritanın te rastlandı. 21 x 18 cm ebatlarındaki tab- Yorgan Tepe çevresindeki Gasur şehrini let üzerine çizilmiş harita MÖ 1500’le- yansıttığı görüşünde. Akan suyun nehir re tarihlendirildi. Haritanın üzerinde Fı- mi yoksa kanal mı olduğu tartışmalı. Bu- rat Nehri, kanallar, şehrin surları ve ye- nunla beraber, nehir olduğunu savunan di kapısı, tapınaklar, şehir bahçeleri gi- çevreler bu suyun, Kuzey Mezopotamya’da bi yerler çizilidir. Haritayı çizen bilim in- delta oluşturup üçe ayrılarak bir göle ya da sanı-sanatçı her bir yerin yanına Sümerce Eski Kanallar Kuzey Tapınağı Şehir Kanalı (tahminen) Dur-An-Ki Eski Asur Sarayı Ekur Şehir Parkı İnanna Tapınağı Babil Yorgan Tepe Haritası (üstte) Fırat Nehri Alttaki çizimde haritadaki ayrıntılar gösteriliyor. Kuzey Nehir Dağlar Nehir Dağlar Şehir Surları (tahminen)Rabia Alabay Doğu Rabia Alabay Batı Nippur Haritası’nın ayrıntılı çizimi. Haritanın kendisi arka sayfada. 57
Bilinen En Eski Harita Türkiye’de Hermann Hilprecht’in kazı buluntuları- Mısır’ın Doğu Çölü’nde yer alan Ham- na ilişkin “Explorations in Bible Lands mamat Vadisi’nin topografik ve jeolojik Nippur Haritası’nın çizildiği kil tablet during the 19th Century” (19. Yüzyıl Bo- özelliklerini gösteren harita bir papirüs yunca Kutsal Kitap Topraklarında İncele- üzerine çizilmiş. Boyu 41 cm, eni 2,82 m ya da Akadca isimlerini yazmış ve harita- meler) isimli yayınıyla 1903’te gerçekleşti. olan papirüs büyük ölçüde zarar görmüş ve nın yönlerini de belirtmiş. Bilim çevrele- Nippur Şehir Haritası, Almanya’daki Fri- parçalanmış. Dolayısıyla yer yer eksik. Bu ri şehir planının gerçeğe uygun ölçeklen- edrich-Schiller Üniversitesi’nde bulunan nedenle haritanın bütünüyle nereleri gös- dirildiğini kabul ediyor. Haritanın dün- Hilprecht Koleksiyonu’nda sergileniyor. terdiği bilinemiyor. Elde kalan parçaların yaya duyurulması, kazıya başkanlık eden görece eksiksiz kısımlarına göre, haritada Mısır Torino (Turin) Papirüsü hiyeroglif yazıyla yerler ve yollar belirtil- Günümüzde İtalya’nın Torino şehrin- Altın işleme Amas (?) deki Mısır Müzesi’nde sergilenen harita, bölgesindeki Tepesi 1820 yılında İtalyan asıllı Fransız diplo- Denize evler mat B. Drovetti tarafından bulundu. Bilim ulaştıran yol Ta-menti Saf Dağ’daki Amun çevrelerince bilinen en eski jeolojik harita yolu Tapınağı olarak kabul ediliyor. Gümüş (?) ve Mısır Torino (Turin) Papirüsü’nün sergilendiği müzede Altın Dağları çekilmiş bir fotoğrafı (altta). Sağdaki çizim, haritanın üzerindeki Altının yıkandığı yazıları ve resimleri açıklıyor. dağlar Denize Altın Tent-p-mer Gümüş (?) ve Altın ulaştıran Dağları yolu Dağları diğer yol 58
<<< Bilim ve Teknik Mayıs 2013 miş. Bunlar arasında “denize götüren yol”,“altın dağ- Kil tablet üzerine çizilmiş ları”, “altın işleme evleri” gibi ifadeler var. İtalya’nın Babil Dünya Haritası Torino şehrindeki Mısır Müzesi’nde sergilenmekte olan Torino Papirüsü IV. Ramses’in hüküm sürdüğü MÖ 1151-1145 yıllarına tarihlendirilmiş. Babil Dünya Haritası Haritanın hemen üstünde ve tabletin arka yüzün- deki çivi yazılarında Babil dünyasına ait bazı bilgiler İngiltere’deki British Museum’da sergilenmekte yer alıyor. Ön yüzde çeşitli şehir ve yer isimlerinden olan Babil Dünya Haritası MÖ 600’lere tarihlendi- söz edilmiş. Arka yüzde okyanusun çevresinde çizil- rilmiş olsa da kendinden daha eski haritalardan da- miş olan (üçü gözlenebilir, dördü kırılmış durumda) ha meşhur. Bunun sebebi bilinen ilk dünya haritası Yedi Ada’ya ilişkin bilgiler yer alıyor: Örneğin adala- olması. Haritanın ne zaman ve kimler tarafından or- rın tümünün Babil’e olan uzaklığı eşittir, Okyanusun taya çıkarıldığı bilgisi kaynaklarda yer almıyor. ötesindeki yerlerde efsanevi canavarlar yaşamaktadır ve bu adalardan beşincisi (en üst noktada olan) “gü- Babil Dünya haritası 12,5 x 8 cm ebatlarında bir neşin görünmediği yer”dir. kil tablet üzerine yuvarlak ve düz planlı olarak çizil- miş. İç içe iki çemberden oluşan haritanın iç çembe- rinde dünya haritası yer alıyor. İkinci çember ise “acı deniz” ismiyle tanımlanan okyanusu simgeliyor. Ha- ritada Babil ülkesi merkeze alınmış. Çemberin orta- sının biraz üzerinde yatay bir dikdörtgen biçimin- de çizilen Babil ülkesinin etrafında, küçük yuvarlak- larla işaretlenen şehir devletler var. Bunlardan bazı- ları isimlendirilmiş: Asur, Elam (haritada Habban) ve Urartu gibi. Bazıları ise sadece “şehir” olarak ta- nımlanmış. İç çemberin üst sınırında yer alan dağla- rın (kaynaklara göre Zagros Dağları) hemen altından paralel iki çizgi halinde büyük bir nehir akıyor. İsmi belirtilmese de nehir Fırat’ı simgeliyor. Nehir, Babil’in ortasını aşıp çemberin alt kısmındaki dikdörtgenle gösterilen bir bataklığa dökülüyor. Bataklığın sol üs- tündeki topraklar “Bit Yakin” olarak tanımlanmış. İlk çemberle ikincisi arasında kalan bölge, Babil dünya- sını bütünüyle kuşatan okyanusu gösteriyor. 5. Ada • SHKtauayrikwnPaoukobldal,irsJh.,e1r0s0, 2M00a6p.sthatChangesthe World, • http://www.hermitagemuseum.org/html_ 4. Ada En/03/hm3_2_3a.html Millard,A. R., “Cartography in the Ancient Near • http://archiv.ub.uni-heidelberg.de/propylaeumdok/ EUansitv”,eTrshiteyHoisftCorhyicoafgCoaPrtroegsrsaBpohoy,kCs,i1lt9I8, 7. volltexte/2010/512/pdf/11_04_alexander_ 3. Ada Dağlar Şehir • Harrell, J. A. ve Brown, V. M., “TheWorld’s Oldest bedolina.pdf Urartu Surviving Geological Map: The 1150 B.C. Habban 6. Ada • Turin Papyrus from Egypt”, TheJournal of Geology, • http://www.archeocamuni.it/ Acı Deniz Babil Asur Acı Deniz Cilt 100, Sayı 1, 1992. seradinabedolina_en.html • http://www.arts.ucsb.edu/faculty/reese/classes/ • http://www.vallecamonicaunesco.it/ papermaking/Dard%20Hunter_ parco-seradina-bedolina.php?lang=en Şehir Bit Yakin %20Ts%27ai%20Lun.pdf • http://www.ipst.gatech.edu/amp/collection/ • http://www.solakkedi.com/haritalar/mezopotamya/ museum_invention_paper.htm mezopotamya.html • http://www.biologie.uni-hamburg.de/ 2. Ada b-online/library/history/tsailun.html • http://www.historyfiles.co.uk/ • http://www.infoukes.com/history/inventions/ KingListsMiddEast/MesopotamiaNippur.htm 7. Ada • http://whc.unesco.org/uploads/ nominations/1405.pdf • http://oi.uchicago.edu/research/projects/nip/ • http://www.yildiz.edu.tr/~gokgoz/ • http://toplumvetarih.blogcu.com/ karto-ders-notlari/bolum-2.pdf 1. Ada • http://www.geography.humanity.ankara.edu.tr/ i-o-1500-lerde-nippur/596528 ders_notu/COG120_2.pdf • http://cartographic-images.net/ • http://www.catalhoyuk.com/ • http://www.naturalhistorymag.com/htmlsite/ 101_Mesopotamian_City_Plan,_Nippur.html master.html?http://www.naturalhistorymag.com/ • http://www.ancient-egypt.co.uk/ Babil Dünya Haritası’nın tabletin üst ve arkasındaki metinlere göre hazırlanmış çizimi htmlsite/0606/0606_feature.html deir%20el%20medina/pages/deir_el_medina_ documents.htm • http://www.britishmuseum.org/explore/ highlights/highlight_objects/me/m/map_of_the_ world.aspx • http://www.armenica.org/ cgi-bin/armenica.cgi?=1=3==Historical%20 maps==1=3=AAA 59
Nasıl Çalışır? Murat Yıldırım Haritalar thinkstock Haritalar arkadaşınızın yeni evini üzerindeki resmi (ya da yerkürenin size tarif ederken çizdiği kroki kabuğundaki yer şekillerini) kadar basit olabilir. Yok olmak üzere bozup değiştirmeden, her noktanın olan türlerin coğrafi dağılımını birbiriyle arasındaki mesafeyi veya gösterecek kadar çok ve farklı bilgi şekillerin birbirine oranını koruyarak, de içerebilir. Hiç şüphesiz haritaların iki boyutlu bir haritaya aktarmak en etkileyici özelliklerinden biri imkânsızdır. Bir balonun üzerindeki üç boyutlu Dünyamızı kâğıt veya resmin balon şişik ve inik haldeyken bilgisayar ekranı üzerinde iki boyuta ne kadar farklı olduğunu hatırlayın. aktarmaktaki başarısı. Düz bir kâğıdı İnik balonu ne kadar çekiştirirseniz hiç kesmeden küresel bir kabuk çekiştirin, şişik balondaki haline getiremeyeceğimiz gibi bir küre şeklin aynısını elde edemezsiniz. Enlemler ve 123RF Boylamlar Küresel yeryüzü haritası küçük Haritalar insanların aradıklarını parçalar halinde kesildiğinde doğruya kolayca bulabilmesini sağlamak yaklaşır. Fakat parçalar birbirine için bir koordinat sistemi içerir. bitişmeyeceği için haritayı kullanmak Dünya haritası üzerinde kolay olmayacaktır. Haritacıların kolaylık sağlaması için kullanılan üç boyutlu Dünya’yı haritaya hayali çizgiler enlemler ve aktarırken bu bozuklukları kabul boylamlar olarak adlandırılıyor. edilebilir ölçüde tutmak için Yerküre üzerinde bu çizgiler uyguladığı yöntemlerden biri farklı düzenli ve birbirinden eşit uzaklıkta. projeksiyonlar kullanmaktır. Kuzey-güney doğrultusunda thinkstock uzanan boylamların hepsi aynı uzunlukta ve ekvatora dik. Ekvatora paralel olan enlemler doğu- batı doğrultusunda uzanıyor ve kutuplara yaklaştıkça kısalıyor. Haritalar ise iki boyutlu olmaları sebebiyle enlem ve boylamları düzgün yansıtamaz. 60
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 [email protected] SPL Farklı projeksiyonlar, a Harita Projeksiyon Aileleri farklı hatalar http://docs.qgis.org/2.0/html/en/_images/picture_5.png Garip gelebilir ama modern haritalarımızın hepsinde sistematik hatalar var. Hem de haritanın b ölçeği ne kadar büyürse hata da o kadar büyüyor. Haritacıların yerküreyi kâğıda mümkün olduğunca c hatasız olarak aktarmak için geliştirdiği birçok projeksiyon yöntemi var, ama bunların hiçbiri Haritada korunması, doğruya yakın olması gereken özellikler mükemmel değil. Hepsi haritalarda gösterilenleri belirlenerek uygun projeksiyon yöntemi seçiliyor. Küresel haritada bir miktar bozuyor, haritadaki bazı özellikler büyüklükleri birbirine eşit görünen Kuzey ve Güney Amerika olması gereken orandan daha büyük görünürken kıtalarının büyüklükleri arasındaki oran iki katına çıkıyor. Afrika kıtasından bazıları da olduğundan daha küçük görünüyor. büyük görünen Grönland’ın gerçek yüzölçümü Afrika’nın 10’da biri kadar Günümüzde genelde kuzey yarımküre baz alınarak bile değil. Diğer şekilde ise kullanılan harita projeksiyonlarının genel bir yapılan konik projeksiyon kullanılıyor. Bu sayfadaki sınıflandırması var. Silindirik ve konik projeksiyon yerküre haritasına ilk şekilde küresel haritadan kesilen dilimin sadece bir hat boyunca değer. Doğruyu da en çok bu hat boyunca yansıtır. iki boyutlu haritaya geçirilirken nasıl değiştiği Teğet projeksiyon harita ise yerküre haritasına sadece bir noktada değer. görülüyor. Küresel haritada Kuzey Kutbu’na doğru Bu projeksiyonların elde edilmesi aslında saatler ve karmaşık algoritmalar bir birine yaklaşan boylamlar, kâğıda aktarılırken gerektirebilse de basitçe bu projeksiyonları yerküre içine konulan bir ışık dikdörtgene dönüşüyor. Bu projeksiyon Dünya’nın sayesinde, seçilen projeksiyon yöntemine uygun bir şekilde yerleştirilmiş kuzey yarım küresinin yüzölçümünü güney kâğıtlara, kıtaların izdüşümlerinin aktarılması olarak düşünebiliriz. yarım küreninkinden çok daha büyük gösteriyor. 61
Işıl Öztürk Marmara Üniversitesi Biyoloji Bölümü, Lisans öğrencisi ChlorellaSüper Besin: Yıl 2070. Uzaya seyahatlerin yapıldığı bir zamandayız. Eskiden Jetgiller’in kullandığı uzay mekiklerine biniyoruz. Toplu taşımada ise bunların daha genişlerini kullanıyoruz. Uçaklara gerek kalmadı. Robotlar bizimle beraber yaşıyor. Robot ailelerden oluşan komşularımız var. Parlak metalik giysiler çok moda. Gençler arasında en popüler olan dans ise robot dansı. Okula gitmeden çevrimiçi eğitim alıyorlar. Fakat yine de çok sosyaller. Geldik en önemli konu olan beslenmeye. Haplarla besleniyoruz. Sebze, meyve, et ürünleri, süt... Her şeyin hapı var. 2000’li yılların başlarında yaşamış olanlar, besinlerle aynı tadı alabildiklerini söylüyor. En temel besin maddemiz ise Chlorella hapları. Bu hapların içinde Chlorella adı verilen bir mikroalg var. Bu mikroalg sayesinde çok daha güçlü, sağlıklı, dirençli oluyoruz ve erken yaşlanmıyoruz. Gezegenimizin her yerinde Chlorella üretim merkezleri var. Adam Burton / Robert Harding World Imagery / Getty Images Türkiye thinkstock
>>> Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Mikroalg, tek hücreli fotosentetik canlıların bü- Tabi aslında 2070’te değilim. Gelecekten tününe verilen bir isim. Tek hücreden oluştukla- de gelmedim. Ben de sizin gibi 2013’te- rı gibi aynı türden bir kaç hücrenin bir araya geli- yim ve uçan bir aracım da yok. Yukarı- şi ile koloni de oluşturabilirler. Tatlı ve tuzlu sular- dakilerin bir tanesi dışında hiçbir şey gerçek değil. da yaşayabilirler. Bu mikroskopik canlılar, diğer tek O tek gerçek de Chlorella. Hem de yeni bir buluş hücreliler gibi (protozoalar) serbest hareket edebi- filan da değil. Kendisi, bizden çok çok daha önce lir. Beslenmek için yüksek yapılı bitkilerin ihtiyaç Dünya’ya gelmiş, içerdiği çok yüksek klorofil mik- duyduğu tuzlara, karbondioksite, ışığa ve suya ih- tarı nedeniyle adını klorofilden almış bir mikroalg. tiyaç duyarlar. Kök, gövde ve yaprak gibi karmaşık ve makro yapılar bulunduramayacak kadar basit bir thinkstock yapıları vardır. İnanılmaz bir çeşitliliğe sahip olan mikroalgler siyanobakteriler, klorofitler, kriptofit- ler, haptofitler, bazı heterokontlar ve alveolatlar içe- rir. Mikroalg sınıfında prokaryotik ve ökaryotik canlıların aynı anda yer alabilmesi, onun canlı sı- nıflandırmasının en geniş ve özel gruplarından biri olduğunu bize anlatır. Chlorella 2,5 milyar yıldır genetik yapısı değiş- memiş, nadir bir canlı türü. Doğadaki en yüksek klorofil kaynaklı sebzelerden yaklaşık 22 kat faz- la klorofil içeriyor. Çoğalma hızı hayli yüksek, 16 ila 20 saat içinde tek hücre dörde bölünüyor. Çok sert ve kalın bir dış kabuğu var. Özellikleri bunlar- la da sınırlı değil. Yirmiden fazla vitamin ve mine- ral, nükleik asitler, enzimler, doğal beta karoten ve ham lif içeriyor. Vücuda alınan bu bileşikler hücre yenilenmesinde, enerji üretiminde, protein ve ami- no asit mekanizmasında ve vücudu çeşitli toksik maddelerin etkilerinden arındırmada görev alıyor. İçerdiği nükleik asitler bu bitkinin hızlı çoğalması- nı ve hücrelerin kendini yenileyip gençleştirmesi- ni sağlıyor. Selüloz çeperi ise sindirim sistemindeki ağır metallere ve zararlı kimyasallara yapışarak on- ları vücuttan uzaklaştırıyor. Chlorella’nın gelişim ve büyüme, bağışıklık sistemini güçlendirme, mide ve bağırsaklarda hazmı kolaylaştırma gibi başka fay- daları da olduğu araştırmalar sonucu öğrenilmiş. Yani vücutta tam bir denge ve düzen sağlıyor. Günümüzde alüminyum folyo, pet şişeler ve asit- li içeceklerin kutuları gibi pek de çevreci olmayan ürünler nedeniyle çevremizde ve dolayısıyla vücu- dumuzda zararlı madde birikimi artıyor. Yapılan araştırmalarda Alzheimer hastalarının da beyinle- rinde alüminyum fazlalığı tespit edilmiş. Bu bağ- lamda, Alzheimer hastalığında Chlorella çeperinin tedavi edici özelliklere sahip olduğu keşfedilmiş. thinkstock 63
Chlorella <<< thinkstock Günlük Diyetimizde Chlorella ve Chlorella Çiftlikleri Bilim insanları Chlorella’nın yeteneklerinin far- Nobel Ödüllü Otto Warburg 1919’da yayımla- kına vardığında Chlorella üzerinde birçok araştır- dığı çalışmasında yeşil mikroalg Chlorella’yı ye- ma yapmış ve Chlorella’yı günlük diyetimize katmak tiştirdiğini bildirmişti. Alman bilim insanları I. ve için bir hayli çalışmışlar. Bu çalışmaların sonucun- II. Dünya Savaşları sırasında gıda sıkıntısını ha- da ise hâlihazırda üretimi ve satışı yapılan Chlorella fifletmek amacıyla Chlorella’yı yakından inceledi. hapları geliştirilmiş. Doğal ürünlere ve doğal yaşama 1950’li yıllarda Alman bilim insanlarının bıraktı- en çok özen gösteren ülkelerden biri olarak Japon- ğı çalışmayı Washington Carnegie Enstitüsü ticari ya da bu özel bitkiyi gözden kaçırmamış. Chlorella amaçlarla devam ettirdi. Japonya’da savaş sonrasın- çiftlikleri kurmuş ve ilk olarak 1955 yılında Tokyo’da da yaşanan gıda kıtlığı sonucunda Japon hüküme- üretim yapmaya başlamışlar. Bu çiftliklerde yılda 30 ti de Chlorella’yı yetiştirip ticari amaçla kullanmış. ton Chlorella üretimi yapılıyor. Havuzlar içinde üre- tilen Chlorella’lar sürekli karıştırılıyor. Bunun nede- Belki ileride Jetgiller’in yaşadığı gibi bir Dünya’da ni Chlorella hücrelerinin güneş ışığından aynı mik- yaşarız. Ama ne şekilde yaşanırsa yaşansın asıl tarda yararlanabilmesini sağlamak. Chlorella hapları amaç doğaya en az hasar verecek şekilde yaşamak sadece Japonya’da ticari amaçla üretiliyor. olmalı. Yeşil mikroalg Chlorella gibi, asırlardır bu Dünya’da bizimle beraber yaşayan çok sayıda özel Geçmişten Gelen “Küçük Yeşil” canlı var. Bu canlılarla birlikte yaşamayı öğrenerek daha uzun ve sağlıklı yıllar geçirebiliriz. Yeşil mik- Ekolojiye katkısı çok büyük ama bu tatlı su yo- roalgin kirlenen doğamızı, dolayısıyla bozulan vü- sununun adının anlamı “küçük yeşil”. Hollanda- cut dengelerimizi içinde yaşadığımız ekolojik ko- lı biyolog Beyerinck tarafından 1800 yılında keş- şullara rağmen bir nebze olsa da temizleyip düzel- fedildi. Chlorella faydalarının keşfedilmesi ama- tebileceğini umut ederek, doğaya uyum sağlamanın cıyla tıbbi açıdan birçok kez incelenmiş. Rockefel- her zaman en mantıklı yol olduğunu söylemek is- ler Vakfı, Pasteur Enstitüsü ve NASA da Chlorella tiyoruz. üzerine yoğun çalışmalar yaptı. Hatta Chlorella’nın yeteneklerinden NASA astronotlarının da fayda- Umarım siz de tanıdığımız mikro canavarı sev- landığı söylenir. Çok yoğun oksijen üretebilme ka- mişsinizdir. Hep birlikte yeşil ve sağlıklı günlere... pasitesi nedeniyle uzay deneylerinde de kullanılan Chlorella’dan yapılan hapların astronotlarca kulla- • Khtatpy:n//awkwlawr .naturalnews.com/034109_chlorella_superfood. nıldığı belirtiliyor. html#ixzz2KsnC6DYb • http://en.wikipedia.org/wiki/Chlorella 64
Yayın Dünyası Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Çoklu Evrenler [email protected] Şaşırtıcı ve karmaşık fikirleri en basit ifade- İcabında motor tamircisi, boyacı, elektrik- lerle anlatmadaki yeteneğiyle bilinen ünlü bi- çi, elektronikçi, terzi, yelken tamircisi, arma- lim yazarı ve astrofizikçi John Gribbin, Çoklu dor. Evrenler kitabında okuyucuyu gerçekliğin sı- nırlarına doğru sıra dışı bir yolculuğa çıkarı- Çünkü denizin ortasında bütün bu sayı- yor. Kuantum fiziği, termodinamik, sicim ku- lanları yapacak birilerini çağırma imkânı kolay ramı ve evrenin doğası hakkındaki en yeni kolay bulunamaz. araştırmaları ele alarak, güncel kozmolojiye yaptığı bu harikulade gezinti aynı zamanda Buna karşılık yukarıda sıraladığımız bütün yerleşik bilim dünyasının ötesine, kuramsal fi- bu beceriler zaman içinde deneme yanılma zikçilerin henüz sormaya başladığı hayret ve- metodu ile öğrenilebilir. rici sorulara doğru yol alıyor. Özgür Deniz Tezcan 1972 Ankara doğum- Eğer evrenimiz üç boyutlu ve sonsuz ise, nasıl başka bir şeyin içinde olabilir? Bu alter- lu. 1997’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden natif evrenlerin birine seyahat etmek müm- mezun oldu. 2001’de Beyoğlu Eğitim ve Araştırma kün müdür? Parçacıklar oraya her an seyahat Hastanesi’nde aile hekimliği alanında uzmanlığını ediyorlar mıdır? Bilim adamları oraya gideme- tamamladı. 2002’den bu yana Vehbi Koç Vakfı Ame- dikleri halde Çoklu Evrenin varlığını nasıl ka- rikan Hastanesi’nde çalışıyor. Denizle ilişkisi çocuklu- nıtlayabiliyor? ğunda balık tutmakla başladı. Sonraları serbest dalış, aletli dalış ve yelkenle devam etti. Meslek yaşamı sü- “Popüler bilim şaheseri” - Sunday Times resince tehlikeli, zehirli deniz canlılarına ve deniz kay- (Londra) naklı zehirlenmelere, yaralanmalara özel ilgi duydu, bu konularda araştırmalar yaptı. John Gribbin “Gribbin her şeyi çok sade bir üslupla an- Ancak denizlerde karşı karşıya kalabilece- Çeviri: Emin Karabal latıyor, tek bir denklem kullanmadan.” - David ğimiz sağlık sorunları için böyle bir yöntem Alfa Bilim, Eylül 2012 Goodstein, The New York Times Book Review söz konusu olamaz. Evrenimiz birçok evrenden sadece biri midir? Denizciler İçin Denizin ortasında bazı sağlık sorunları ile Pratik Sağlık Rehberi ömrünüzde bir kez karşı karşıya kalabilirsiniz Modern fiziğin en büyüleyici gizemleri ve bu sırada yapabileceğiniz en ufak bir yan- bize bunu gösteriyor gibi. Diğer evren- Dr. Özgür Deniz Tezcan lış, sorunu daha da büyütüp trajik bir hale dö- lerin bizden önce geldiği, bizimkinin yanı sıra Naviga Yayınları, 2013 nüştürebilir. süzüldüğü veya bizimkini yansıttığı ne kadar Denizci, teknesinin her şeyi olmak zorundadır. imkânsız gözükse de buna dair kanıtlar şaşır- Denizciler İçin Pratik Sağlık Rehberi, deniz- tıcı biçimde ikna edici. lerde karşılaşılabilecek çeşitli problemler kar- şısında neler yapılması gerektiğini gösteren Dr. John Gribbin Tam zamanlı bir bilim yaza- bir kaynak kitap olarak hazırlandı. Kitabın ya- zarı Dr. Özgür Deniz Tezcan, mesleki yaşamı- rı olmadan önce Cambridge Üniversitesi’nde Astrofi- nın büyük bölümünü acil servis doktoru ola- zik Bölümü’nde eğitim gördü. Nature ve New Scientist rak geçirmiş ve bu sırada binlerce olayla kar- için çalışmalar yapan Gribbin ayrıca The Times, The Gu- şılaşmış. Ayrıca iyi bir yelkenci ve denizci. ardian ve The Independent’a bilim dalında yazdığı ma- kalelerle katkıda bulundu. Ayrıca BBC Radyo 4 için de Özetle bu kitap kendisi de denizci olan bir pek çok bilim dizisi hazırladı. John Gribbin yazıları ne- tıp uzmanı tarafından özenle hazırlanmış ve deniyle İngiltere ve ABD’de pek çok ödül aldı. Şu anda herkesin anlayabileceği şekilde kaleme alın- Sussex Üniversitesi’nde Astronomi Bölümü’nde misa- mış. fir araştırmacı olarak görev yapıyor. Yayımlanan pek çok kitabından bazıları: In Search of Schrödinger’s Cat (Schrödinger’in Kedisinin Peşinde, Metis Yayınla- rı, 2010), Stephen Hawking: A Life in Science (Micha- el White’la birlikte) (Stephen Hawking: Bilim Dünya- sında Bir Hayat, İnkılap Kitabevi, 2005), In Search of SUSY (Susy’nin Peşinde: Süpersimetri ve Her Şeyin Ku- ramı). John Gribbin Innervisions da (İçgörü) dâhil ol- mak üzere pek çok bilimkurgu eserinin de yazarı. Doğu Sussex’te yaşayan Gribbin evli ve iki çocuk babası. 65
Özlem Ak İkinci Dr., Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Uyumasak Olmaz mı? Uyku ya da neden uykuya ihtiyaç duyduğumuz biyolojinin en büyük gizemlerinden biri. Bu gizemin ipuçları ise beyinde saklı. Yaşamımızın üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Uzun süre uyumadığımızda ise hastalanabiliyoruz. Neden uyuma ihtiyacı duyduğumuz ise henüz tam olarak bilinmiyor. Neden uyuyoruz? Aslında bazılarına göre cevap gayet açık ve basit: Beynimiz ve bedenimiz uyku esnasında dinleniyor ve uyku sırasında bir anlamda bir bakım mekanizması çalışıyor. Fakat neden bu mekanizma biz uyanıkken çalışmıyor? Uyku canlılar arasında en yaygın ve en ge- rekli olgu. Meyve sinekleri ve yuvarlak so- Bütün bu çeşitlilik uykunun evrensel ve tek bir iş- lucanlar bile etkinliklerinin en aza indiği, levi olduğu düşüncesini zayıflatıyor ve böyle bir iş- levi keşfetme umutlarını da azaltıyor. Pennsylvani- uyku benzeri bir dönem yaşıyor. Yani uyku en basit a Üniversitesi’nden Marcos Frank uyku sırasında hayvanlar için bile bir gereklilik. Fakat araştırmalar meydana gelen bedensel değişikliklerin türler ara- hayvanlar dünyasında uyku alışkanlığı ile fizyolojik sında çok büyük farklılıklar gösterdiğini söylüyor. alamy ihtiyaç arasında açık bir bağıntı olmadığını göste- Frank bugüne kadar incelenen hayvanlarda görü- riyor. Hatta canlıların uyku düzeninde şaşırtıcı çe- len tek ortak özelliğin ise beynin uykudan etkilen- şitlilikler var. Bazı yarasalar günde 20 saati uyku- mesi olduğunu belirtiyor. Uykunun en net özelliği, da geçirirken, otlayan büyükbaş memelilerin günde uyku sırasında bilincin kaybolması ya da en azın- 4 saatten daha az uyuma eğiliminde olduğu bilini- dan bazı hayvanlarda bilincin en düşük seviyede et- yor. Atlar ayakta birkaç dakika kestirmek koşuluy- kin olması. Diğer bir nokta ise uykusuzluğun sade- la günde toplam 3 saat uyuyor. Bazı yunus ve ba- ce insanlarda değil örneğin farelerde, meyve sinek- lina türlerinin yeni doğanları ve anneleri, doğum- lerinde ve incelenen başka pek çok türde de bilişsel dan sonra yaklaşık 1 aya kadar uyanık kalabiliyor. zayıflığa neden olması. Sekiz saatlik bir gece uykusu beş ya da altı evreden oluşur. Yavaş dalga uykusunun en yararlı uyku evresi olduğu düşünülüyor. Beyin etkinliği Evre Birinci İkinci Üçüncü Dördüncü Beşinci Hafif uyku Uyanıklık Rüya Alfa beyin dalgaları Daha yaygın olarak Uyanıkkenkine REM REM sırasında benzer hızlı Evre 1 olmakla beraber her evrede görülebilir. beyin etkinlikleri Evre 2 Geçiş evreleri Kas gevşemesi Yavaş dalga uykusu Yavaş derin uyku, Evre 3 Bakım ve onarım delta beyin dalgaları 01 2 34 567 8 Zaman (saat) 66
>< Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Evre 3 veya derin uyku diye bilinen yavaş dal- 100 birim gücü olduğunu varsayalım. Akşam oldu- ga uykusunda, beyindeki elektriksel dalgalar kolay- ğunda gün boyunca oluşan anılardan ya da öğren- ca saptanabiliyor. Bu evre örneğin hızlı göz hareketi diklerimizden dolayı sinapslardan biri güçleniyor ve evresi gibi uykunun diğer evleri arasında görülüyor. gücü 100 birimden 150 birime çıkıyor, diğerinin gü- Uykuda ne olup bitiyorsa bu yavaş dalga uykusu sıra- cü ise 100 birimde kalıyor. Uykunun yavaş dalga uy- sında olduğu düşünülüyor. Bu sırada beynin etkinli- kusu evresinde gün içinde oluşan anılarının kaybe- ği uyanık olunduğu zamanki etkinliğinden çok fark- dilmemesi için her iki sinapsın da gücü orantılı bir lı görünüyor. Ayrıca uyku ihtiyacının en fazla oldu- şekilde azalıyor. Sabah olduğunda iki sinapsın top- ğu anın başında dalgalar daha büyükken, daha son- lam gücü bir önceki günkü toplam güçlerine eşit olu- ra yavaş yavaş küçülüyor. Normalden fazla süre uy- yor. Böylece uyuduğumuzda beynimizin yeni oluşan kusuz kalındıktan sonra uykuya dalındığında ise kü- anılarla aşırı yüklenmesi önleniyor. Bu yeni kurama çük yavaş dalgalar daha çok büyüyor. göre işte uyku bu yüzden gerekli. Uyku ile ilgili farklı iki açıklama var: Bir grup uy- Beynin her gün yeniden oluşan anılarımızla aşırı yüklenmesine kunun tamamen beynin tamiri ve bakımının sağlan- engel olmak için uykunun gerekli olduğunu öneren yeni kuram masıyla ilgili olduğunu düşünürken, diğer grup uy- Bellek Bankası ku sırasında beynin benzersiz, etkin bir işlevi oldu- ğunu düşünüyor. Bir zamanlar gündemde olan fikir 100 Sabah 100 Gece 80 ise uyanık olunan saatlerde bir çeşit toksinin biriktiği 100 150 120 ve belli bir düzeye ulaştığında uykuya karşı konula- 80 madığı yönündeymiş. Ancak böyle bir madde hiç bir Akşam 120 Sabah zaman tespit edilememiş. Bakım kuramının modern hali ise beynin işleyişi için gerekli proteinler, RNA ve Sinaptik homeostazis denen bu kuramı destekle- kolesterol gibi büyük moleküllerin gün boyunca tü- yen pek çok kanıt var. İnsanlarda yapılan beyin ta- kendiğini ve uyku sırasında bunların seviyesinin art- rama çalışmalarının sonuçlarına göre, gri madde tığını söylüyor. Hayvanlar üzerinde yapılan araştır- gün sonunda başlangıcından daha fazla enerji kul- malara göre bu büyük moleküller yavaş dalga uyku- lanıyor. Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden Gi- su sırasında üretiliyor, ama bu moleküllerin düzeyi- ulio Tononi ve Chiara Cirelli farelerle ve meyve si- nin uyku üzerine bir etkisi yok. nekleriyle yaptıkları araştırma sonucunda sinaptik gücün uyanıkken arttığını, uyku sırasında düştü- Beynin bellekle ilgili işlevini gerçekleştirmesinde ğünü tespit etmiş. Araştırmacılar insan yeni bir şey de uykunun rol oynadığına dair sağlam kanıtlar var. öğrendiğinde, öğrenmeden sonraki uyku sırasında Öğrenilmiş ya da yaşanmış bir şey bellek sayesinde beynin öğrenme sırasında kullanılan bölümünün zihinde tutulabilir. Bilgiler 30 saniyeden daha az süre daha yoğun biçimde yavaş dalgalar ürettiğini bellekte tutulacaksa kısa süreli bellekte tutulur, ama görmüş. bilgiler ya da deneyimler 30 saniyeden başlayarak tüm yaşam boyunca bellekte tutulacaksa uzun süre- Sinaptik homeostazi kuramı herkes tarafında ka- li bellekte tutulur. bul görmese de dikkatleri üzerine çekmiş görünüyor. Almanya’daki Tübingen Üniversitesi’nden Jan Born Hayvanlar ve insanlarla yapılan deneylerde, bir şu an bu kuramın uyku konusunda araştırma yapan şey öğrendikten sonra uyunduysa, uyanıldığında öğ- araştırmacılar arasında en etkileyici kuram olduğu- renilenlerin daha güçlü hatırlandığı görülmüş. Bu nu belirtiyor. Tononi ve Cirelli’nin araştırmalarının yüzden pek çok laboratuvar bellek sistemlerinin uy- ileriki aşamalarında mekanizma hakkında daha de- ku sırasında nasıl güncellendiğine odaklanmaya de- taylı bilgiler edinileceği de umut ediliyor. vam ediyor. Fakat 2003 yılından beri yeni bir fikir önem kazanmış. Bu fikir sinir hücreleri arasındaki Kaynaklar iletişimi sağlayan bağlantı noktalarıyla yani sinaps- • http://www.newscientist.com/article/mg21729021.700-sleep-why-do-we-need-it.html larla ilgili. Yeni anılar oluştuğunda sinir hücrelerinin sinaps- ları daha güçlü hale geliyor. Fakat bu işlem çok enerji gerektirdiğinden sürekli gerçekleştirilmesi söz konu- su değil. Çünkü o zaman sinapsların yıpranacağı dü- şünülüyor. Peki, sinapslar yıpranmadan belleğimiz- deki anılar nasıl korunuyor? Önerilen çözüm yavaş dalga uykusunda. Sabah uyandığımızda her sinapsın 67
Adil Denizli Gülsu Şener Erdoğan Özgür Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümü Hacettepe Üniversitesi Nanoteknoloji ve Nanotıp Ana Bilim Dalı Zararlarına rağmen vazgeçilemeyen tarım ilaçları: Pestisitler Pestisitler yıkandıktan sonra bile yiyeceklerimizde bulunabilir, vücudumuzda yıllarca kalabilir, rüzgâr ve suyla kilometrelerce uzağa taşınabilir.
>>> Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Pestisitler, zararlı organizmaları öl- Çevre Koruma Örgütü (EPA) tarafın- WHO Sınıflandırmasına Göre Pestisitlerin Kısa Süreli Zehirlilik Miktarları dürmek ve kontrol altına almak dan yayımlanan rapora göre dünya gene- için kullanılan kimyasal maddeler- linde toplam pestisit kullanımı 2006 yı- Sınıflandırma LD50 farelerde (mg/kg) *LD50:Toksik bir maddenin ortalama öldürücü dozu dir. Kullanım amacına göre insektisit (bö- lında 2,357 milyar ton, 2007 yılında 2,363 Oral Dermal ceklere karşı), herbisit (yabani otlara kar- milyar ton olmuş. Bunun mali karşılığı ise şı), fungusit (mantarlara karşı), bakterisit 2006 yılı için 35,814 milyar dolar, 2007 yı- Katı Sıvı Katı Sıvı (bakterilere karşı), rodentisit (kemirgen- lı için de 39,443 milyar dolar. Tabloda da lere karşı), akarisit (akarlara karşı), algisit belirtildiği gibi %40’lık bir payla herbisit- Son derece tehlikeli <5 <20 <10 <40 (alglere karşı) olarak sınıflandırılırlar. ler birinci sırada, onun ardından %29 ile insektisitler ve %22 ile fungusitler geliyor. Hayli tehlikeli 5-50 20-200 10-100 40-400 Pestisitlerin çok eskiden beri kullanıl- dığı biliniyor. Sümerler yaklaşık 4500 yıl 2006-2007 Yıllarında Dünya Pestisit Tüketimi Orta derecede tehlikeli 50-500 200-2000 100-1000 400-4000 önce insektisit, Çinliler ise 15. yüzyılda bahçe zararlılarına karşı civa ve arsenik Az tehlikeli >501 >2001 >1001 >4001 kullanmış. 19. yüzyıldan itibaren kimya endüstrisindeki gelişmelere paralel ola- Kısa süreli tehlike >2000 >3000 - - rak, farklı türde kimyasal maddeler pesti- görülmesi olası değil sit olarak daha fazla kullanılmaya başlan- mış. II. Dünya Savaşı esnasında bilimsel Yıl ve Pestisit Türü Dünya Pazarı Dünya Pazarı küler sinir sisteminde, duyu organların- araştırmalar pestisitlerden biyolojik silah da, solunum sisteminde (akciğer fonksi- üretimine yönelmiş. Bu da pek çok sen- Milyar Dolar % Milyon Kg % yonunu azaltarak) olumsuz etkilere se- tetik pestisitin üretimine neden olmuş. bep olduğu biliniyor. Cilt iltihaplanma- 1940’lı yıllardan itibaren pestisit kulla- 2006 14,247 40 915,35 39 sı (dermatitis), baş ağrısı ve bulantı gibi nımı hızla artmış. DDT (Diklorodife- Herbisitler 10,259 29 433,13 18 olumsuz etkiler de rapor edilmiştir. Kar- nil trikloroetan), aldrin ve dieldrin, end- İnsektisitler 7,987 22 235,41 10 bamat ve organofosfat (diazinon, orten, rin kullanılan sentetik pestisitlerden bazı- Fungusitler 3,320 9 773,37 33 malation, parathion vb.) içeren insekti- larıdır. DDT, östrojenik olduğu ve besin Diğer 35,814 100 2357,32 100 sitler, hastalıklara neden olan insektisit- zincirinin tepesinde birikerek memeliler- Toplam lerdir. Organofosfatlar sinir sisteminde de ve kuşlarda üreme sistemini etkiledi- 2007 15,512 39 950,73 40 kolinesteraz enziminin etkinliğini engel- ği bildirilene kadar en yaygın kullanılan Herbisitler 11,158 28 404,60 17 ler. Kolinesteraz inhibisyonu, nöron si- pestisitlerden biriydi. İnsektisitler 9,216 23 234,96 10 napslarında ve nöromusküler (sinirlerin Fungusitler 3,557 9 773,37 33 ve kasların birlikte olduğu) kavşaklarda Pestisitler tarımsal ürünlerin kalitesi- Diğer 39,443 100 2363,67 100 asetilkolin birikmesine ve asetilkolin al- ni ve üretim verimini artırmak için kul- Toplam maçlarının aşırı uyarılmasına yol açar. lanılıyor. Ekonomik oluşu, işgücü tasar- rufu sağlaması, zararlıların sebep olduğu Pestisitlerin Asetilkolin birikimine bağlı olarak orta- olumsuz etkileri engellemesi veya azalt- İnsan Sağlına Etkileri ya çıkan etkiler, merkezi sinir sistemin- ması pestisit kullanımını cazip hale geti- de (MSS), solunum sistemi ve kalp da- riyor. Zararlıların bertaraf edilmesi amacıy- mar sisteminde ortaya çıkar. Serum ase- la üretilen pestisitlerin bilinçsiz kullanı- tilkolinesteraz düzeyinin ölçülmesi, has- mı, insan sağlığını ve çevreyi tehdit eden talığın seyrinin belirteci olarak kullanı- pek çok olumsuz etkiyi de beraberinde lır. Organofosfatlar eritrositlerin (kırmızı getiriyor. Çok faklı pestisit türü bulun- kan hücreleri) zar özelliklerini değiştire- duğu için pestisitlerin canlı organizma- rek eritrosit fonksiyonunu engeller. Sinir lar üzerindeki etkileri hakkında genelle- gazlarında bulunan asıl zehirler de orga- me yapmak hayli zor. Ancak çevre sula- nofosfatlardır. Solunum ya da cilt yoluyla rına karışan pestisit kalıntılarının, olum- emilim sonucunda dakikalar içinde ölü- suz etkilerin temel kaynağı olduğu bilini- me yol açarlar. yor. Yasaklanmış zehirli kimyasal mad- delerin kullanımı, yanlış uygulama tek- nikleri, bakımsız ve uygun olmayan püs- kürtme cihazlarının kullanımı, yetersiz depolama uygulamaları ve eski pestisit kaplarının gıda ve su depolamak için ye- niden kullanımı pestisitlere maruz kal- ma riskini artırıyor. Bu kimyasal mad- delere maruz kalınmasının kardiyovas- 69
Zararlarına rağmen vazgeçilemeyen tarım ilaçları: Pestisitler EPA sınıflandırmasına göre pestisitlerin (göz ve deri etkileri) Sulardaki Pestisit kirliliği akut toksisite miktarları Sinyal Kelimeler Faredeki akut toksisite Su yollarının pestisitlerle kirletilmesi- nin etkileri de anlaşılmaya başlanmıştır. Göz etkisi Deri etkisi Herbisitlerin özellikle bazı sucul mikroor- ganizmalar için zehirli olduğu, fotosente- Tehlikeli Kornea Yıpratıcı zi bozduğu (örneğin atrazin adlı kimyasal saydamlığının maddenin elektron akışını önleyerek foto- EPA Sınıflandırmasına Göre Pestisitlerin Kısa Süreli Zehirlilik miktarları azalması, sistem II’deki etkinliği azaltması) gösteril- 7 gün içinde miştir. Sucul ekosistemde mikroorganiz- Sinyal Kelimeler Faredeki akut toksisite geri alınamaz malar birincil üretici oldukları, besin zin- cirinde görev aldıkları ve ayrışmaya yar- Oral LD50 Dermal Solunumla Uyarı Yaklaşık 72 saatlik sürede dımcı oldukları için hayli önemlidir. Pes- (mg/kg) LD50 LD50 tisitlerin sucul sistemdeki miktarının fazla (mg/L) 7 gün süren tahriş gözlenen olması mikroorganizmaları olumsuz etki- (mg/kg) leyerek ekosistemin dengesini bozar. şiddetli tahriş Sazan balığının cinsiyet hormonları ile Tehlikeli <50 <200 <0,2 Dikkat 7 günlük süre içinde 72 saatlik sürede ilgili bir çalışmada, pestisitlerin erkek ve Dikkat iyileşen tahriş gözlenen tahriş dişi balıklarda östrojen/testosteron oranı- Uyarı 50-500 200-2000 0,2-2,0 nı değiştirebileceği, sistemde anormallik- lerin oluşabileceği belirtilmiştir. Dikkat 500-5000 2000-20000 2,0-20 Tahriş gözlenmez 72 saatlik sürede gözlenen Pestisitler tarlalarda, bahçelerde, park- Dikkat >5000 >20000 >20 hafif tahriş larda ve diğer alanlarda kullanıldığında kimyasal kalıntılar oluşur. Bu kalıntılar de- Maruz kalınan doz ve süre farkı, kulla- Artan pestisit tüketimi sadece insan relere, göllere ve nehirlere taşınır. Benzer nılan pestisit türünün zehirleme etkisin- sağlığını değil aynı zamanda doğal yaşamı olarak kentsel ve kırsal alanlardaki çimler- deki farklar ve pestisit uygulanan tarımsal ve hassas ekosistemi de olumsuz etkiliyor. de pestisit kullanıldığında yağmur, bir kıs- alanların coğrafik ve meteorolojik özel- Tarımsal alanlara, ormanlara ve bahçelere mını sokaklardaki kaldırımlara taşıyabi- liklerinin farklı olması, pestisitlerin insan uygulanan pestisitler, insan sağlığı ve çev- lir. Pestisitlerle kirlenmiş su, giderlerden sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini be- re için makul bir kesinlik ve en az riskle iş ve borulardan geçerek yakındaki derelere lirler. Pestisitlerin ticarileştirilmesi için in- görmek üzere geliştirilmiş olmalarına rağ- ve nehirlere ulaşabilir. Pestisitlerin bir kıs- san sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin men, çoğu zaman zararlıların doğal düş- mı topraktan süzülerek yeraltı sularına da bilinmesi gerekiyor. manı olan organizmaları da öldürüyor. ulaşabilir. Az miktarı da atmosferde bu- Ayrıca zararlıların pestisitlere karşı direnç harlaşıp tekrar yağış olarak karaya düşe- Bu veriler genellikle kısa süreli zehir- kazanmasına da sebep oluyor. bilir. Sonuç olarak pestisitler yaygın olarak lilik, uzun süreli zehirlilik, kansere ne- nehirlerde, akarsularda, göllerde ve hatta den olma, teratojenite (teratojen bir mad- içme sularında bile bulunabilir. denin kullanımı sonucu anne karnındaki bebekte meydana gelebilecek bozukluk- lar), üreme gibi konulara odaklanan Çev- re Koruma Örgütü (EPA) ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) belirlediği çeşitli test- lerle elde ediliyor (yapılan testlerde meme- li modeli olarak fareler ve bazı durumlar- da da köpekler ve tavşanlar kullanılıyor). 70
<<< Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Çeşitli etkenler sonucunda çevre sularına ve top- miş suların içildiği ülkelerde göğüs kanseri vakaları- rağa karışan pestisit kalıntılarının hidrolizi, oksidas- nın arttığı, bebeklerin düşük kiloda doğduğu, erkek- yonu ve fotokimyasal bozunumu pestisit dönüşüm lerin sperm sayısında azalma görüldüğü bildirilmiş. ürünlerinin oluşmasına neden olur. Son yıllarda ya- pılan çevre araştırmalarının büyük bir kısmı bu dö- Dünya nüfusunun giderek artması, tarım alanları- nüşüm ürünlerini üzerinedir, çünkü bu dönüşüm nın da giderek azalması besin talebinin karşılanması ürünleri pestisitler kadar zehirli, hatta daha da zehirli zorluğunu da beraberinde getiriyor. Bu da pestisit uy- olabilir. Ancak pek çoğunun sebep olduğu etkiler bi- gulamalarını cazip kılıyor. Bu konuda sorulması ge- linmiyor. Bu nedenle EPA kirletici aday listelerine bu reken, kabul edilebilir riskin ne olduğu ve riskin nasıl kimyasal maddeleri de (örneğin asetoklor etansülfo- en aza indirilebileceğidir. nik asit, 3-hidroksikarbofuran) ekledi. • CKuayrwnaink,laBr. D., Hein, M. J., Sanderson, W. T., • Glaser, A., “Threatened Waters, Turning the Sulardaki pestisit miktarı arazi kullanımı ve pes- Nishioka, M. G., Reynolds, S. J., Ward, E. M., tide on pesticide contamination”, Beyond Pesticides, tisit kullanımı yöntemine göre hem coğrafi hem de Alavanja, M. C., “Pesticide Contamination Cilt 25, Sayı 4, 2006. mevsimsel olarak farklılık gösterir. Akarsularda ve Inside Farm and Nonfarm Homes”, Journal of yeraltı sularında en çok bulunan pestisit türleri tarım- Occupational and Environmental Hygiene, • Tuncok, Y., Kalkan, S., Murat, N., Arkan, F., sal alanlarda herbisitler, kentsel alanlarda ise insekti- Cilt 2, Sayı 7, 2005. Guven, H., Aygoren, O. ve ark., “The effect of the sitlerdir. Pestisit derişimleri yıllara, yağış çeşitliliğine, nitric oxide synthesis inhibitor L-NAME mevsimlere ve tarımsal uygulamalara göre de değişir. • Damalas, C. A. ve Eleftherohorinos, I. G., on amitriptyline-induced hypotension in rats”, “Pesticide Exposure, Safety Issues, Clinical Toxicology, Cilt 40, Sayı 2, 2002. İnsanlar, her gün en fazla su tüketir. İçme suyu ye- and Risk Assessment Indicators”, International rüstü ve yeraltı suyu gibi farklı kaynaklardan elde edi- Journal of Environmental Research and Public • Worek, F., Kirchner, T., Backer, M., Szinicz, L., lir. İçme suyunun kalitesinde ve içerdiği pestisit kalın- Health, Sayı 5, 2011. “Reactivation by various oximes of human tılarında coğrafi ve mevsimsel olarak farklılıklar olur. erythrocyte acetylcholinesterase inhibited Bu farklılıklar ve elde sınırlı bilgi olması nedeniy- • Grube, A., Donaldson, D., Kiely, T. ve Wu, L., by different organophosphorus compounds”, le, pestisitlere sular aracılığıyla maruz kalmanın sağ- Pesticides Industry Sales and Usage, 2006 and 2007 Archives of Toxicology, Cilt 70, Sayı 8, 1996. lık üzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyor. Ancak Market Estimates, U.S. Environmental Protection 71 triazin grubu herbisitler, örneğin atrazin ile kirlen- Agency, 2011.
Matematik Havuzu Ali Doğanaksoy Usta Kaptanlar Eğlence Havuzu ÇENGİZ ULUÇAY: 1914-1990 yılları arasında SIFIR TOPLAMLI OYUN ŞANSLI BİLETLER yaşadı. Beşiktaş doğumlu Cengiz Uluçay’ın İki oyuncu {−4, −3, −2, −1, 0, 1, 2, 3, 4} Seri numaraları dört rakamdan oluşan babası kimya profesörü Ürgüplü Ahmet Vefik kümesinden sırayla birer sayı seçer biletlerin ilk iki rakamının toplamı, Uluçay, annesi Fazilet Uluçay’dır. Üniversiteye (seçilen sayılar kümeye geri konmaz). son iki rakamının toplamına eşit ise bu kadar olan tüm eğitimini İstanbul’da yaptı ve Elindeki üç sayının toplamını sıfır yapan biletleri Şanslı Biletler olarak adlandıralım. İstanbul Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten ilk oyuncu oyunu kazanır. Herhangi Kaç farklı Şanslı Bilet olduğunu sonra Columbia Üniversitesi’nde inşaat bir oyuncunun kazanmasını bulabilir misiniz? mühendisliği okudu. Yüksek lisansını aynı garanti edecek bir strateji var mıdır? üniversitede“darbe”konulu tezi ile Benzer bir oyunu seri numaraları altı 1943 yılında tamamladı. Bu tezde ele aldığı KART ŞİFRELERİ rakamdan oluşan biletler için oynayalım. problemin çözümü İkinci Dünya Savaşı’nda Buradaki Şanslı Biletler ilk üç rakamının ABD tarafından top atışlarında kullanıldı. Çağdaş, ikinci banka kartı için toplamı, son üç rakamının toplamına şifre belirlerken, kolay hatırlayabilmek eşit olanlar. Farklı kaç Şanslı Bilet Babasının isteği ile mühendis olmasına amacıyla, ilk kartının dört haneli olduğunu bulabilir misiniz? rağmen küçüklüğünden beri bir sayı olan şifresini ters sırada yazarak matematiğe duyduğu ilgiyi hiç kaybetmedi. kullanmaya karar verir. Şimdi bütün altı rakamlı Şanlı Biletlerin İşte kendi ifadeleri: üzerinde yazan sayıları toplayalım. “Şunu anladım ki, matematik Şifrelerden biri diğerinin 4 katı Sonucun 13 ile tam bölündüğünü bilmeden hukuk ve sosyoloji dâhil hiçbir ilim olduğuna göre, Çağdaş’ın şifrelerini görüyoruz. Bunu açıklayabilir misiniz? dalını yeterince ve gereğince anlamak mümkün belirleyiniz. değildir. Hatta açıkça ifade edeyim, her fikir üçvteiSDpasaüyinyanasbyamianledanvayalaernrdlıarr: matematik formülasyon içinde ifade edilebildiği kadar fikirdir. Matematik formülasyon içine İk1i0lviektibptDailibmnüasnneayyınaebdnvilalaeernrdlıerr: girmeyen düşünceler, fikir değildir, uğraşılmaya değmez şeylerdir. Her fikrin bazı aksiyomlara Çeşitli dallardaki araştırmacılara şu soru sorulur: oturtulması gerekir. Bu oturtmadan sonra “2 artı 2 kaçtır?” matematik formülasyona geçilir. Bu düşünceyi ilk ortaya atan da Descart olmuştur. Mühendislik l Mühendis sürgülü hesap cetvelini çıkarıverir ve ileri geri müşahhas bir şey. Matematiğin meyvesi karıştırarak “3,99” bulur. bir yerde. Yalnız, sadece müşahhas kalınırsa kütleşme ve kabalaşma mukadderdir.” l Fizikçi teknik referanslarına bakar, problemi bilgisayarında çözmek için programlar ve “3,98 ile 4,02 arasındadır” 1946 yılında Columbia Üniversitesi’nde sonucunu bulur. “On Schwarz transformation and its applications to the theory of elliptic functions” l Matematikçi bir süre dikkatlice düşündükten sonra (Schwarz dönüşümleri ve eliptik fonksiyonlar “cevabı bilmiyorum, fakat var oldug-unu söyleyebilirim” der. teorisine uygulamaları) adlı tezi ile doktora derecesini aldı. 1946-1948 yılları arasında l Filozof gülümser ve “2 artı 2 ile ne demek istiyorsunuz” der. Princeton’da Einstein Enstitüsü’nde görev l Mantıkçı “2 artı 2’yi daha kesin tanımlar mısınız?” der. yapan ilk Türk oldu. 1958 yılında ODTÜ’nün l Tıp ög-rencisi “4” der. kurucuları arasında yer aldı ve Fen Edebiyat Fakültesinin kuruculuğunu üstlendi. 1958-1964 Dig-erleri şaşkınlıkla “nasıl bildin?” der. yılları arasında ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tıp ög-rencisi “ezberledim” diye cevaplar. dekanlığını yaptı ve Dekanlar Konseyi Başkanlığını yürüttü. 1961 yılında ODTÜ Rektör vekilliği görevini yaptı ve aynı yıllarda TÜBİTAK kurucuları arasında yer aldı. Yazdığı kitapların tümü alanında çok önemli olmuştur. Bu kitaplardan biri olan Fonksiyonlar Teorisi ve Riemann Yüzeyleri isimli kitap ABD Parlamento Kütüphanesi tarafından istenmiş ilk Türkçe eserdir. 72
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 [email protected] Olimpik Havuzthinkstock OLİMPİYAT HABERLERİ ÜÇGENİN AÇILARI 8-14 Nisan 2013 tarihlerinde Lüksemburg’ta yapılan 2. Avrupa Kızlar Matematik Olimpiyadı’nda Türkiye’yi temsil eden Bir ABC üçgeninde BD ve CE açıortayları çiziliyor. m (B%DE) = 24° ve m (C%ED) = 18° ise • Berfin Şimşek 32 puanla altın madalya ABC üçgeninin açılarını bulunuz. • Sena Nur Arbağ 21 puanla gümüş madalya • Çağıl Kalender 16 puanla bronz madalya BİR ARTAN DİZİ • Melike Ayşegül Kara 14 puanla mansiyon aldı. Yarışma 42 puan üzerinden yapıldı. (an)n ≥ 1 aşağıdaki şartları sağlayan, artan bir pozitif tam Berfin Şimşek bireysel puan sıralamasında Avrupa birincisi oldu. sayı dizisi olsun: Türkiye, takım olarak, 22 ülke arasında toplam puanda dokuzuncu, madalya i. Her n ≥ 1 için a2n = an + n dir. sıralamasında altıncı oldu. Takımımızı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. ii. Eğer an asal ise n de asaldır. Buna göre her n ≥ 1 için an = n olduğunu gösteriniz. (https://www.egmo.org/egmos/egmo2/) CANKURTARAN EKİBİ 12-17 Mayıs 2013 tarihlerinde Arnavutluk’ta yapılacak 30. Balkan Ali Doğanaksoy, Matematik Olimpiyadı’nda ve 18-28 Temmuz 2013 tarihlerinde Kolombiya’da Çetin Ürtiş, yapılacak 54. Uluslararası Matematik Olimpiyadı’nda Türkiye’yi Enes Yılmaz, Fatih Sulak, • Osman Akar Muhiddin Uğuz, • Mehmet Efe Akengin Zülfükar Saygı. • Mehmet Eren Durlanık • Emre Girgin • Fatih Kaleoğlu • Berfin Şimşek temsil edecek. Takımımıza başarılar dileriz. GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ ATEŞ ile GÜNEŞ Olimpik Havuz Mümkün olan 36 durumun hepsini Kum Havuzu göz önüne alıp küçük olan zarın KARELİ TAHTADA ÇARPMA büyük olandan çıkarılması ile elde edilecek Merkezdeki karede –1, diğer 80 karede KAYNAMIŞ YUMURTA sayıları gösteren tabloya bakalım. 1 yazan durumla başlanmış olsun. İki kum saatini aynı anda ters çevirin. Bu şekilde üretilen satranç tahtalarından 7 dakika sonunda biri tamamen boşalacak 123456 üçüncüsü ile dokuzuncusu aynı olur. ve diğerinde 11 – 7 = 4 dakikalık kum Bu durumda tüm karelerinde kalacak. Bu saat ile 4 dakika kaynatın, 1012345 1 olan satranç tahtası elde edilemez. daha sonra saati ters çevirerek 11 dakika daha kaynatın. Toplamda 4 + 11 = 15 2101234 NOKTADAŞLIK dakikalık kaynamayı bu şekilde ölçebilirsiniz. 3210123 ABC üçgeninde BE, CE, AE doğruları BİSİKLET 14 bisikletin her biri için 2’şer tekerlek 4321012 E noktasında kesiştikleri için sayarsak toplam 28 tekerlek eder. Geriye kalan 37 – 28 = 9 tekerleğin her biri, 5432101 trigonometrik Ceva teoreminden bir üç tekerlekli bisikleti işaret eder. Dolayısıyla üç tekerlekli bisikletlerin 6543210 sin (ABE) · sin (BCE) · sin (EAC) = 1 sayısı 9 olur. sin (EBC) sin (ECA) sin (EAB) Tablodan görüldüğü üzere 0, 1 veya 2 Eğlence Havuzu sonucu 24 durumda, 3, 4 veya 5 sonucu ise elde ederiz. geriye kalan 12 durumda söz konusudur. BİLEK GÜREŞİ Buna göre sonuç 0, 1 veya 2 ise kazanan ∠ABE = ∠B1 ve ∠EBC = ∠B2 alırsak Tahtada yazan tüm rakamların toplamı Ateş, Güneş’e nazaran iki kat daha şanslıdır. sin B1 3+3+3+3+3+5+6+6+6+6+6+ (Doğru çözüm gönderen okurlarımız: sin B2 = cos C olur. Benzer şekilde 6 + 6 + 6 = 68 olur. Dolayısıyla her takımın Eda Uyanık, Hüseyin Anıl Dönmez tüm oyuncularının tahtaya yazdığı sayıların Sena Özmal, Sema Tuba Özmen) ∠DCA = ∠C1 ve ∠DCB = ∠C2 alırsak toplamı 68 / 2 = 34 olmalıdır. Fakat tahtada sin C1 yazan herhangi 7 sayının toplamı 34 olamaz. MATEMATİKÇİ MANAV sin C2 = cos B olur. Farklı bir çözüm: Takımların Manavın elinde 1, 3, 9 ve 27 kilogramlık toplamı aynı olmalı, fakat 3 ile ağırlıklar vardır. Şimdi istenen noktadaşlığı göstermemiz için bölünmeyen sadece bir sayı var. (Doğru çözüm gönderen okurumuz: Mehmet Gönen ) sin (BAO) · sin (ACD) · sin (EBC) = 1 sin (OAC) sin (DCB) sin (EBA) olduğunu ispatlamalıyız. Bu ise cos C · sin C1 · sin B2 = 1 eşitliğine cos B sin C2 sin B1 denktir ve yukarıda bulduğumuz eşitliklerden kolayca çıkar. 73
Esra Gürbüz Jeolojik İmzamız: Antroposen 74 İlk olarak 1980’lerde bir biyoloji profesörü olan Eugene F. Stoermer’in (1934-2012) türettiği, daha sonra da 1995 yılında ozon tüketen bileşiklerin etkilerini keşfettiği için Nobel Ödülü alan Paul Crutzen’in bilimsel bir konferansta kullandığı“Antroposen”terimi ciddi tartışmalara sebep oldu. Terimde, insanoğlunun doğada yarattığı tahribatın büyüklüğü temel alınsa da bu tahribatın telafisinin jeolojik süreçler açısından önemi hâlâ tartışılıyor. Acaba gerçekten insanoğlu yerkürede, jeolojik 18. ve 19. yüzyıl pek çok konunun büyük tartışma- bir döneme adını verebilecek kadar iz bıraktı lar eşliğinde sorgulandığı bir dönemdi. Jeolojinin de mı? Yoksa bu sadece Dünya’ya hâkim olma, dâhil olduğu çeşitli bilim alanlarında yeni keşifler ya- kendimizi diğer canlılardan üstün görme düşüncesi- pılmaya, insana, doğaya hatta evrene dair pek çok so- nin bir sonucu mu? Bunu ilerleyen zamanlarda gö- ru cevap bulmaya başlamıştı. Ancak yerkürenin ya- receğiz. Ancak bundan önce yaşadığımız dönemin şı nedir sorusuna henüz doğru bir cevap bulunama- neden Antroposen olmaya aday olduğunu görelim. mıştı. Hiç şüphesiz bu durum en çok jeologları zora sokmuştu. Başlangıçta kayaçları oluştukları dönemle- re göre kategorize etmeyi denediler, ama sınırları ne- reye koymaları gerektiği konusunda günümüzde de örnekleri görülen uzlaşmazlıklar yaşadılar (Kuvater- ner sınırının 2009 yılında değişmesi gibi). Bu uzlaş- mazlıkların temel sebebi, çeşitli kayaçların ve fosille- rin birbirlerine göre yaş sırasına sokulabilmesine rağ- men, bu yaşların kesin olarak belirlenememesiydi. Çünkü sadece dönemlerin tarihlendirilmesinde de- ğil, yerkürenin yaşı konusunda da güvenilir bir sonuç yoktu. 1700’lerin başından itibaren Edward Halley, Fransız doğa bilimci Georges-Louis Leclerc, Char- les Darwin ve Lord Kelvin’in de aralarında bulundu- ğu pek çok bilim insanı bu konuya kafa yormuştu. Evvel zaman içinde ... ... diye başlayan hikâyelerde, ne kadar evvelin kast edildiği şüphelidir. 100 yıl, 500 yıl ya da belki 1000 yıl. Bunlar, jeolojik ölçekte değerlendirildiğinde, oldukça kısa zamanlar.* (*Doğal süreçlerle bir bölgede biriken malzeme mik- tarı, malzemeyi taşıyan taşıyıcılara -akarsu, deniz vb- ortamın atmosferik koşullarına ve malzemenin türüne bağlı olarak değişir. Ancak çok genel bir ifadeyle, derin deniz ortamında 0,2-1 cm kalınlığında silisli çamur bi- rikmesi için yaklaşık 1000 yıl geçmesi gerektiği söylene- bilir.)
>>> Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Günümüzde kapsamlı ve geniş bilim- Jeokronolojik açıdan belirlenen en bü- Dünya’nın yeni bir jeolojik döneme girdi- sel kanıtlara dayanarak, Dünya’nın yaşı- yük zaman birimi Zaman’lardan oluşan ğini ve bu döneme Antroposen denmesi nın yaklaşık 4,54 milyar yıl (4,54×109 yıl) Üst Zaman’dır (Eon). Zaman’lar Devir’le- gerektiğini savundu. Zalasiewicz 2007’de olduğuna karar verilmiştir. Bu değer bi- re (Periyod), Devir’ler Devre’lere (Epok), Londra Jeoloji Birliği’nin Stratigrafi Ko- linen en eski karasal minerallerin yaşı Devre’lerse Çağ’lara ayrılır. Bu birimle- misyonu başkanıyken, bir toplantıda stra- (Batı Avustralya’da bulunan küçük zir- rin kronostratigrafik karşılıkları ise aynı tigrafi uzmanlarına Antroposen ile ilgili kon kristalleri) ve Güneş Sistemi’nin yaşı sırada Eonothem, Erathem, Sistem, Seri görüşlerini sormuş. Toplantıdaki 22 kişi- (meteor parçacıkları ve Ay’dan gelen ör- ve Kat’tır. den 21’i bu kavramın dikkate değer oldu- nekler üzerinde yapılan radyometrik öl- ğunu söylemiş. Sonrasında ekip de Ant- çümler sonucunda ortaya çıkan sonuç- Kayaç tabakalarının ifade edilmesin- roposen terimine ve kapsadığı kavramla- lar) arasında sağlanan denkleştirme ile de seri, kat gibi kronostratigrafik terimler, ra jeolojik açıdan resmi bir problem ola- belirlenmiştir. jeolojik olayların aktarılmasında ise devir, rak bakma kararı almış. devre gibi jeokronolojik terimler kullanılır. Jeolojik Zaman Çizelgesi Kuvaterner Jeolojik zaman çizelgesinin temelinde Kuvaterner periyodu son buzul dö- EEroantohtehemr/nE/rEaon yatan ilke 17. yüzyılda Nicholas Steno ta- nemlerini kapsayan Pleyistosen ve günü- rafından süperpozisyon yasasıyla formüle müz insanının ortaya çıktığı Holosen dev- Holosen 0,0117 edilmiştir. Jeolojinin temel kurallarından relerinden oluşur. Kuvaterner’i Dünya ge- 0,0126 biri olan süperpozisyon, sedimanter yani nelinde önemli kılan diğer bir özelliği de Kuvaterner Üst 0,781 çökel kayaların belirli bir sürede çökelme- kıta konumlarının günümüze yakın bir Orta si sonucunda en altta en yaşlı, en üstte en hal almış olmasıdır. genç kayacın oluşmasıyla açıklanır. Yasa 1,806 kuramsal açıdan çok basit olmasına rağ- Kuvaterner’in büyük bölümünü kap- men, doğadaki kayalar için durum bu ka- sayan Pleistosen, kutup buzullarının hay- 2,588 dar yalın değil. Genel olarak, rahatsız edil- li yaygınlaştığı başlıca dört büyük bu- memiş (atmosferik etkilere maruz kalma- zul döneminden ve bu dönemleri bölen Zankleyan 3,600 mış ya da çok az maruz kalmış, erozyon, ılıman, hatta tropik dönemlerden olu- 5,333 kıvrımlanma, kırılma gibi aktif süreçlere şur. Pleyistosen’in sonunda buzul çağı so- uğramamış) bir çökelme ortamında ka- na erer, iklim yumuşar, denizler yükselir. Neojen 7,246 yaçlar birbirlerine paralel, yatay tabakalar Yaşanan son buzul çağının kapanmasıy- halinde çökelse de, çevremizde çoğunluk- la başlayan Holosen, 11 bin yıl öncesin- 11,62 la yatay olmayan, kıvrımlı, aşınmış ve de- den günümüze kadar süren zaman dilimi- formasyon geçirmiş sedimanter tabakalar ni ifade eder. Yaşadığımız devreyi tanım- 13,82 gözleriz. Bu nedenle her yerde kayaç taba- layan Holosen insanlığın tüm kayıtlı tari- kalarını sıralamak aslında sanıldığı kadar hini ve uygarlığını içerir. Devrenin baskın 15,97 kolay değildir. organizması olan insanlar yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçip pek çok uygar- 20,44 18. ve 19. yüzyılda William Smith, lık kurmuş ve Holosen doğasını ciddi bi- Charles Lyell, Georges Cuvier, Jean çimde etkileyip değiştirmiştir. 23,03 d’Omalius d’Halloy ve Alexandre Brogni- Çizelgenin tamamına http://www.stratigraphy.org/ art kayaç katmanlarının içerdikleri fosil- Antroposen adresinden ulaşabilirsiniz. lere göre tanımlanmasına, daha doğrusu yerkürenin tarihinin bölümlenmesine ön- Aralarında Nobel Ödülü’nü payla- Peki gerçekten de Antroposen yeni cülük etmiştir. şan kimyacı Paul Crutzen’in de bulundu- bir devreye isim olabilecek özelliklere sa- ğu, Leicester Üniversitesi’nden yerbilimci- hip mi? Devreler on milyonlarca yıla ya- İlk jeolojik zaman çizelgesi 1913’te İn- ler Jan Zalasiewicz ve Mark Williams ile yılsa da yazının başında da bahsettiğimiz giliz jeolog Arthur Holmes tarafından ya- Avustralya Ulusal Üniversitesi İklim De- gibi jeolojik ölçekte kısa zaman dilimle- yımlanmıştır. 1977’de Uluslararası Stra- ğişimi Enstitüsü Başkanı Will Steffen’den ridir. Tüm jeolojik zamanların, devrele- tigrafi Komisyonu küresel ölçekte jeolojik oluşan bir ekip, Environmental Science rin, devirlerin ve çağların tanımlanmasın- dönemleri ve fauna bölümlerini tanımla- and Technology dergisinde yayımladıkları da tortul tabakalar arasındaki değişimler mak için çalışmalara başlamıştır. Yapılan çalışmada, Dünya’yı etkileri milyonlarca (örneğin ortaya çıkan ya da ortadan kay- çalışmalar sonucunda jeolojik zaman çi- yıl sürecek değişimlere uğrattığımız için, bolan fosiller) göz önüne alınmıştır. An- zelgesi bugünkü halini almıştır. cak Antroposen’de durum tamamen fark- lıdır. Çünkü eğer şu an yaşadığımız dev- renin Antroposen olarak adlandırılması kabul edilirse, Antroposen kayaç kayıtları henüz tamamlanmamış bir devre olacak- tır. Peki kayıtlar oluştuğunda, acaba etki- lerimiz bugün düşündüğümüz kadar kalı- cı olacak mı? Tartışılır. 75
Jeolojik İmzamız: Antroposen Antroposen teriminin ortaya çıkmasını ve kullanımının yaygınlaşmasını sağlayan araştırmacılardan bazıları: (soldan sağa) Eugene F. Stoermer, Michigan Üniversitesi Çevre ve Doğal Kaynaklar Okulu; Paul Crutzen, Max-Planck Kimya Enstitüsü; Jan Zalasiewicz ve Mark Williams, Leicester Üniversitesi Jeoloji Bölümü; Will Steffen, Avustralya Ulusal Üniversitesi Dört bilim insanı ve onları destekleyen Atmosferde belli bir dengede olan bu gaz- hip. Bugün çalıştırılmayan madenin çapı pek çok kişi kontrolsüz nüfus artışı, beto- ların miktarındaki artış yerkürede ısınma- 1,2 kilometre, derinliği ise 525 metre. Ma- narme kentlerin hızlı türeyişi, dur durak yı artırıyor. denin bulunduğu saha -çukurun derinli- bilmeyen fosil yakıt tüketimi ve atmosfe- ği havada türbülansa sebep olduğu için- re karışan sera gazları oranındaki yükse- Sera etkisi her ne kadar doğal bir ol- uçuşa kapalı. Ayrıntıları bir kenara bırakıp lişi yarattığımız yıkıma sebep olarak gös- gu olsa da fosil yakıt tüketimi, ormanla- genel bir karşılaştırma yapalım: Bir arazi teriyor. Tarihsel dönemlerde yerküre üze- rın yok oluşu, aşırı tarım yapılması gibi in- şeklinin doğal süreçlerle aşınması yaklaşık rinde etkisi çok az olan insan nüfusundaki san etkinlikleri, atmosferde büyük oran- olarak 0,01-1 mm/yıl sürer. Yani 500 met- sürekli ve hızlı artış, insan nüfusunu çev- da CO2 ve diğer sera gazlarının birikme- re yüksekliğinde bir yüzey şeklinin aşın- re problemleri listesinin en üst sırasına ta- sine sebep oluyor. Hepimizin bildiği gi- ması için 500 bin yıl ile 50 milyon yıl arası şıdı. Yani sayımızın bu hızla çoğalması ar- bi küresel ısınma, sera etkisinin de içinde bir zaman geçmesi gerekir. Aradaki inanıl- tık gezegen için ciddi bir tehlike oluşturu- bulunduğu etmenler nedeniyle atmosfer- maz fark, insanın yer süreçlerindeki deği- yor. Grafikte de görüldüğü gibi 1800’ler- deki periyodik sıcaklık artışına bağlı ısın- şimlerde sandığımızdan da fazla etkisi ol- den 1900’lere kadar Dünya nüfusu 1 mil- madır. Burada asıl sorun yaratan nokta, in- duğunun korkutucu bir örneği. Tüm bun- yardan 2 milyara çıkarken, 2000’lerde 6 san etkisi nedeniyle, çıkanla orantısız ola- lar, içinde bulunduğumuz devreyi Antro- milyara çıkmıştır. Son yıllarda yapılan ça- rak atmosfere giren sera gazlarındaki artış posen olarak adlandırabileceğimiz görü- lışmalar çok miktarda fosil yakıtın yan- ve bundan kaynaklanan girdi-çıktı denge- şünü destekleyen veriler. Ancak bu verile- ması sonucu, küresel ısınmanın ortasında sizliğidir. 16.02.2011’de Cenevre’de açıkla- ri jeolojik süreçlerle beraber doğadaki geri olduğumuza işaret ediyor. Dünya’nın ısın- nan Birleşmiş Milletler Çevre Raporu’na dönüşümleriyle karşılaştırdığımızda, han- ması sadece yeryüzüne gelen ışığın mik- göre 21. yüzyılda ortalama hava sıcaklığı- gi tarafın baskın olduğu konusunda çeliş- tarına değil yeryüzünden yansıyan güneş nın 1,4 oC ile 5,3 oC arasında artacağı, bu- kide kalmamak mümkün değil. ışığı miktarına ve yeniden yansıyan bu zulların erimesiyle denizlerin 8-88 cm ka- ışınların atmosferde tutulmasına bağlı. Bu dar yükseleceği ve uzun vadede Dünya’nın Teknoloji devi olarak tanımlayabilece- durum, gelen enerji ile giden enerji ara- fiziksel yapısında ciddi değişiklikler ortaya ğimiz, depreme dayanıklı yapıları, her tür- sında bir denge oluşturur. çıkacağı belirtilmiştir. lü afete ve sonrasına hazır insanlarıyla ta- nınan Japonya’da Mart 2011’de meydana Yerküreden yansıyan ışınların başta Çalışmacıların dikkat çektiği bir başka gelen 9 büyüklüğündeki depremde yakla- karbondioksit, metan ve su buharı olmak nokta ise teknolojinin de yardımıyla yaptı- şık 16 bin kişi hayatını kaybetti. Deprem üzere atmosferde bulunan gazlar tarafın- ğımız ya da yerle bir edebildiğimiz yapılar. sonrasında yüksek düzeyde tsunami uya- dan tutulmasına sera gazı etkisi deniyor. Bir taraftan hayatımızı kolaylaştıran bu ya- rısı yapıldı. Yaklaşık 2 bin 100 km uzun- pılar diğer taraftan yerkürede ciddi fiziksel luğundaki sahil şeridi üzerindeki şehir- 1750’den günümüze nüfus artışını gösteren grafik değişimlere yol açıyor. Rusya’daki Mir El- ler, deprem ve sonrasında gelen tsunamiy- mas Madeni buna önemli bir örnek. Mir le yerle bir oldu. Tsunami ülkede kara ve 1955’te Rus jeologlar Yuri Khabardin, Eka- demir yollarının ağır hasar görmesine, çok terina Elagina ve Viktor Avdeenko tarafın- sayıda evin yıkılmasına ve yangına sebep dan keşfedilip 1957’de üretime açıldı. Sov- oldu. Japonya’yı sarsan depremde soğutma yet’lerin sahip olduğu ilk ve en derin elmas sisteminde hasar meydana gelen Fukuşi- madeni olan Mir, ABD’deki Bingham Kan- ma Nükleer Santrali’nin reaktörlerinde ba- yonu Madeni’nden sonra insanların açtığı sıncın yükselmesiyle patlamalar oldu. ikinci en büyük çukur olma özelliğine sa- 76
<<< Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Esra Gürbüz Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden 2010 yılında mezun oldu. Aynı yıl başladığı yüksek lisans araştırmasını doğrultu atımlı faylar ve ilişkili havza sistemleri konusunda Ankara Üniversitesi’nde 2012 yılında tamamladı. 2011 yılından beri Aksaray Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışan yazar, aynı üniversitede tektonik alanında doktora çalışmasını sürdürüyor. Rusya’nın Doğu Sibirya bölgesinde bulunan ve 2011 yılında kapatılan Mir Elmas Madeni. Maden sahası, havada sebep olduğu türbülans nedeniyle uçuşa kapalı durumda. İnsanın doğa üstündeki baskısı için etkileyici bir örnek. Sadece bu örneğe bile bir adım geriden bakarsak, Antroposen’in Başlangıcı? • KKaazyannackı,laNr., “Neojen- meydana getirdiğimiz asıl etkinin yapıma değil da- Kuvaterner sınırının değişmesi ha büyük yıkımlara sebep olduğunu söylemek çok da İkinci ve en az ilki kadar önemli bir tartışma da ve beklenen gelişmeler”, yanlış sayılmaz. Kuvaterner’e ait bir devre olarak kabul edilmesi ha- • TJAeüorraloklıjikiyBe2ü0l0te9n. i, Cilt 52, Sayı 3, linde, Antroposen’in ne zaman başladığı ya da baş- • Kayabalı, K. ve Akyol, E., Bu ve daha birçok örnek, doğal süreçlerin aslın- layacağı hakkında. Crutzen, Antroposen’in 18. yüz- • ÇBaesvkreı,J2e0o0lo6j.is(ionrejiGniarliişK, 3e.ller, E., da silinmez sandığımız tüm izlerimizi bir anda silebi- yılın sonlarına doğru karbondioksit düzeylerinin IEGndetrouolcodagutyico,tn3io.,nB20tao0sı5Em.n),vPireoamrseonntal leceğini açık olarak gösteriyor. Dolayısıyla kendimi- kesintisiz bir yükselişe geçtiği dönemde başladığını • Kolbert, E., “İnsan Çağı: ze ithafen adlandırmayı düşündüğümüz bu devre, bir söylüyor. Virginia Üniversitesi’nden paleoiklim uz- • AGs.en1ot0rg6or-ap1po2hs7ie,cn,M”S, aNayratıt12io10n91a,1l. yandan da doğanın bize karşı ne kadar lütufkâr ya da manı William Ruddiman 8 bin yıl kadar önce tarı- • Zalasiewicz, J., Williams, M. ve yıkıcı olabileceğini de gösteriyor. mın icat edilmesiyle Antroposen’i başlattığımızı be- ark., “Are we now living in the lirtiyor. Bazı bilim insanları bu sürecin başlangıcını Anthropocene?”, GSA Today, Atmosferik CO2 oranındaki değişimleri gösteren grafikler Sanayi Devrimi olarak kabul ederken, bazıları radyo- Cilt 18, Sayı 2, s. 4-8, 2008. Atmosferdeki CO2 oranları aktivitenin keşfini işaret ediyor. Hatta Antroposen’in • Schneider, S. H., , “The (a) Antarktika’daki kanıtlara göre geçmiş 160.000 yılda atmosferik henüz başlamadığını düşünenler bile var. Crutzen, changing climate”, Scientific karbon dioksit konsantrasyonu yaptığı konuşmalarda Antroposen’in önemini fark- • ACmilte2r6ic1a,nS,ayı 743, s. 70-79, (b) 1500 ile 2000 yılları arasında atmosferik karbon dioksitin lı bir açıdan da ele almayı ihmal etmiyor. Bu terimin 1989. ortalama konsantrasyonu bir uyarı niteliğinde olması gerektiğini ve sebep ol- • Williams, M., Zalasiewicz, J., (c) Mauna Loa’da (Hawaii) karbon dioksitin atmosferdeki yoğunluğu duğumuz olumsuz etkileri azaltmak için yapılabile- Haywood, A. ve Ellis M., cek şeyleri düşünmemizi istiyor. • “The Anthropocene: A new epoch of geological time?”, Hepsi birden değerlendirildiğinde hayli karmaşık • stPh.h8ei3lRo5so-oy1pa1hl1iS1coa,clöiTezteryal nsAasya3ıc6,t92io,0n1s1of görünen bu konunun bir çözüme bağlanması şim- • http://en.wikipedia.org/wiki/ dilik epeyce zaman alacak gibi. Kim bilir belki yakın bir tarihte Antroposen’de yaşadığımız fikri resmi ola- Pelagic_sediment rak kabul görür ya da aslında yerküre üzerinde do- • http://tr.wikipedia.org/wiki/ ğal süreçlere kafa tutabilecek kadar da büyük bir gü- ce sahip olmadığımız anlaşılır ve bu devreye doğaya Sera_etkisi ithafen bir ad verilir. • http://en.wikipedia.org/wiki/ Geologic_time_scale 77
Gökyüzü Alp Akoğlu Mayıs’ın Gezegenleri oluşan bulutlar, adına hiç de yakışmayan şekil- Diğer gezegenlerin yörüngeleri bizimkinden de, gezegeni tam anlamıyla bir cehenneme dö- daha geniş olduğundan onları hiçbir zaman Bu ay hareketli bir gökyüzü altındayız. Bir nüştürmüş durumda. Güneş’in önünden geçerken göremeyiz. süredir gözlerden uzak kalan Venüs bu aydan itibaren Güneş battıktan sonra batı ufku üze- Venüs’ün atmosferi o kadar kalın ki, yüze- Merkür ve Venüs tıpkı Ay gibi evreler- rinde görülebilecek. Venüs’ü yıl sonuna kadar yindeki atmosfer basıncı yeryüzünde deniz se- den geçer. Yörüngelerinde dolandıkları sırada akşam gökyüzünde görebileceğiz. viyesindeki basıncın neredeyse yüz katı. Güneş’le aramıza doğru ilerlerken bize bakan yüzleri giderek daha az aydınlanır ve hilal biçi- Aylardır gökyüzünü süsleyen Jüpiter önü- Ama biz gökyüzü gözlemcileri açısından ele mini alırlar. Özellikle Venüs bu sırada bize yak- müzdeki ay sabah gökyüzüne geçecek, ancak alacak olursak, Venüs adını kesinlikle hak edi- laştığından bir dürbünle bakıldığında bile hilal bize güzel iki gösteriyle veda edecek. Gezegen yor. Yakından öyle olmasa da Dünya’dan görül- biçimi seçilebilir. Mayıs ortaları Venüs’ü hilal bi- 11 Mayıs’ta ince bir hilal biçimindeki Ay’la çok düğü kadarıyla tam anlamıyla bir güzellik tan- çiminde görmek için iyi bir zaman. yakın konumda olacak. Batı ufku üzerindeki rıçası. Bu güzellik tanrıçasını birkaç ay batı ufku ikinci gösteri ay sonunda olacak. Jüpiter’i ayın üzerinde, birkaç ay doğu ufku üzerinde görü- Halkalı Gezegen Satürn son birkaç günü Venüs ve Merkür’le yakın ko- rüz. Venüs, Güneş’e Dünya’dan daha yakın ol- numda görebileceğiz. 28 Mayıs’ta bu üç geze- duğundan Güneş’ten çok da uzaklaşmadığı- Satürn bu ayın başında Güneş battığında gen birbirlerine çok yakın konuma gelecek. nı görürüz. İşte yine bu nedenle Venüs’ü yal- doğmuş oluyor. Yani onu tüm gece gökyüzün- nızca sabah Güneş doğmadan önce ya da ak- de görebileceğiz. Ayrıca bu sırada bize en ya- Bu ay ve yılın kalan kısmında Venüs’ü ak- şam Güneş battıktan sonra belli sürelerle gö- kın konumda ve en yüksek parlaklıkta olacak. şamları, Satürn’ü ise önce tüm gece boyunca, rebiliriz. Akşam hava karardıktan bir süre sonra ilerleyen aylardaysa giderek kısalan sürelerle Güneş ufkun iyice altına indiğinde Venüs de uf- Gecenin ilerleyen saatlerinde gezegen gi- gökyüzünde görebileceğiz. O nedenle bu iki kun altında kalır. Yine sabah Güneş doğmadan derek yükselecek ve geceyarısı civarı güney gezegenle ilgili bazı bilgileri kısaca hatırlayalım. bir süre önce doğar ve havanın aydınlanmasıy- yönünde ufuktan yaklaşık 40° yüksekte ola- la gözden kaybolur. cak. (Bir o kadar daha yukarı çıkarsanız yaz Güzelliğin Simgesi Venüs gökyüzünün en parlak yıldızlarından biri olan Bu durum yalnızca Venüs’e özgü değil. Mer- Arkturus’u görebilirsiniz.) Bu, gezegeni teles- Venüs ve Dünya, Güneş Sistemi’nde birbiri- kür de benzer şekilde hareket eder. Hatta Mer- kopla izlemek isteyen gözlemciler için en iyi za- ne en çok benzeyen iki gezegen. Venüs’ün yü- kür Güneş’e Venüs’ten daha yakın olduğundan man. Çünkü gezegen bu sırada gökyüzündeki zeyi, tıpkı Dünya’da olduğu gibi kayasal yapıda gözlenebileceği süreler daha kısadır. Bu neden- en yüksek konumuna ulaşmış olacak ve görün- ve jeolojik olarak etkin. Üstelik iki gezegenin iç le Merkür’ü genellikle göremeyiz. tüsü atmosferin bozucu etkilerinden görece az yapıları da birbirine çok benziyor. Ne var ki gök- etkilenecek. yüzündeki parlaklığı nedeniyle güzellik tanrı- Merkür ve Venüs yörüngelerinde dolanır- çasının adını alan bu gezegen pek de konukse- ken dönemsel olarak Güneş’e yakınlaşıp uzak- Gezegeni sabah Güneş doğmadan önce ver bir yer değil. laşırlar. Güneş’in önünden ya da arkasından görmek için batı-güneybatı ufku üzerine bak- geçtikten sonra tekrar ufukta yükselirler. As- mak gerekiyor. Satürn batmak üzereyken Spika Venüs’ün atmosferindeki karbon diok- lında yörüngeleri yuvarlaktır, ama bizim bakış bu sefer onun solunda, ufukta hemen hemen sit miktarı bizdekinin 250.000 katı kadar. Ayrı- doğrultumuz nedeniyle Güneş’e doğru ya da onunla aynı yükseklikte bulunuyor. ca Dünya atmosferinin çok büyük kısmını oluş- Güneş’ten uzağa doğru hareket ediyor gibi gö- turan azot ve oksijen, Venüs atmosferinde ser- rünürler. Venüs Güneş’e daha uzak olduğundan Satürn’ün parlaklığı ve konumunda ay süre- best olarak hemen hemen hiç bulunmuyor. Bu bu dönemler Merkür’ünkine göre daha uzun- since çok belirgin bir değişim olmayacak. Hem kadar yoğun karbon dioksit ve sülfürik asitten dur. Bu iki gezegen Güneş’e bizden daha yakın yakın hem de parlak oluşu bir yana, halkaları- olduklarından Güneş’le aramızdan da geçebilir. nın durumu da onu ilgi çekici bir hedef yapıyor. Halkalara tam yandan baktığımızda incelikleri nedeniyle halkaları göremeyiz. İyi görebilme- miz için bize göre olabildiğince açılı olmaları gerekir. Halkalar bu sıralar küçük bir teleskopla bile görebileceğimiz şekilde (bu sayfadaki gö- rüntüdeki gibi) açılı duruyor. Satürn’e bir teleskopla bakarsanız büyük uydularını da görebilirsiniz. En büyük uydu- su olan Titan, Güneş Sistemi’nin de ikinci bü- yük uydusudur. Titan’ı temiz bir gökyüzü al- tında bir dürbünle bile fazla zorlanmadan gör- mek mümkün. Gezegenin diğer büyük uydula- rından Tethys, Dione ve Rhea bir dürbünle ko- lay kolay seçilemese de küçük bir teleskopla görülebilir. 78
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 [email protected] KUZEY Kraliçe 05 Mayıs Eta Kova göktaşı Perseus yağmuru (60 adet/saat) Kral Zürafa 12 Mayıs Ay ve Jüpiter yakın Deneb görünümde 13 Mayıs Kuğu Kutupyıldızı Vaşak Kapella Ay Dünya’ya en Lir Vega Ejderha uzak konumunda Küçük Ayı Arabacı (405.800 km) 23 Mayıs Büyük Ayı İkizler Ay ve Satürn yakın görünümde DOĞU Herkül Yengeç Küçük BATI 26 Mayıs Kuzeytacı Köpek Ay Dünya’ya en Çoban yakın noktasında Yılan Procyon (358.400 km) Yılancı Arkturus Berenices’in Aslan 27 Mayıs Saçı Tekboynuz Merkür, Venüs ve Jüpiter Regulus günbatımında yakın görünümde Başak Satürn Kupa Akrep Terazi Spika Karga Suyılanı Pompa Antares Erboğa 1 Mayıs 23:00 1 Mayıs 23:00 GÜNEY 15 Mayıs 22:00 15 Mayıs 22:00 31 Mayıs 21:00 31 Mayıs 21:00 Mayıs’ta Gezegenler ve Ay Merkür ayın ikinci haftası akşam gök- Merkür yüzüne geçiyor. Ancak görülebilecek kadar Jüpiter Venüs yükselmesi için ayın sonlarını beklemek ge- rekecek. Normalde görülmesi zor olan ge- 28 Mayıs’ta günbatımından kısa süre sonra batı ufku Stellarium zegeni ayın son günleri yakınlaşacağı Ve- nüs ve Jüpiter sayesinde gökyüzünde bul- Satürn havanın kararmasıyla birlikte doğ- Ay 2 Mayıs’ta sondördün, 10 Mayıs’ta ye- mak kolay olacak. muş oluyor ve tüm gece gökyüzünde bulu- niay, 18 Mayıs’ta ilkdördün, 25 Mayıs’ta dolu- nuyor. Gezegen akşam saatlerinde doğu-gü- nay hallerinde olacak. Venüs artık günbatımının hemen ardın- neydoğu ufku üzerinde görülebilir. dan görülebiliyor. Ancak ayın başlarında ufka çok yakın. Ayın sonlarına doğru gezege- ni görmek daha kolay olacak. Mars geçen ay sabah gökyüzüne geçti. Gezegen önümüzdeki aydan itibaren sabah gökyüzünde görülebilecek. Jüpiter, akşam hava karardığında ba- tı-günaybatı ufku üzerinde görülebilir. An- cak gezegenin görülebileceği süre fazla de- ğil. Ayın ilk günleri 23:00 civarında batan ge- zegen ay sonunda havanın kararmasıyla bir- likte batacak. Jüpiter, önümüzdeki ay sabah gökyüzüne geçecek. 79
Sağlık Doç. Dr. Ferda Şenel Saç Dökülmesi Hayatımızın belirli bir döneminde saçlarımız az ya da çok dökülür. Sağ- thinkstock lıklı bir erişkinin başında yaklaşık 100 bin saç kökü bulunur. Saç kö- kü daima etkin değildir, yani saçlar sürekli büyümez. Her saç kökü büyü- çekme testi yapmak genellikle yeterlidir. Bu test için saçın en az bir gün me ve dinlenme evrelerinden oluşan bir döngü içindedir. Saç köklerinin yıkanmamış veya taranmamış olması gerekir. Başparmak ve işaret par- %90’ı etkin haldedir ve köke tutunan saç telinin büyümesini sağlar. Geri mağı arasında sıkıştırılan ve yaklaşık 60 tel içeren bir tutam saç sertçe çe- kalan %10’uysa dinlenme halindedir ve bu evrenin sonunda başka saç te- kilir. Bu şekilde çekilen her alanda ortalama 5 saç telinin kopması o kişide linin büyümesine yol açacak şekilde dökülür. Saç büyümesinin 3 faklı ev- saç dökülmesi olduğunu gösterir. resi vardır. Büyüme evresi (anajen faz), kıl kökünün saç ürettiği evredir. İki ile 6 yıl arasında süren bu evrede, cildin içinde bulunan ve her 24 saatte bir Saç dökülmesine yol açan birçok sebep olsa da kalıtımsal unsurlar ilk bölünen kıl kökü hücreleri etkin bir şekilde saç üretir. Saç telleri kıl köküne sırada gelir. Yaş ilerledikçe hem erkeklerin hem kadınların saçlarında sey- sıkıca tutunur ve çekildiğinde acı verir. Saç telleri her gün ortalama 0,35 relme, incelme ve çeşitli derecelerde dökülme görünür. Bu tür dökülme mm büyür. Birkaç gün süren geçiş evresinde (katajen faz) büyüme aniden büyük ölçüde genetik yatkınlığa ve erkeklik hormonları olarak bilinen durur ve kıl kökünün yerini küçük bir hücre kümesi alır. Bu hücre kümesi androjenlere bağlıdır. Doğum, tiroid bezi hastalıkları, demir eksikliğine daha sonra yeniden saç üretebilir. Telojen faz denilen dinlenme evresi yak- bağlı kansızlık, ateşli hastalıklar, ilaçlar, yanlış beslenme ve psikolojik stres laşık 3-4 ay sürer ve bu evrenin sonunda saç ya tararken ya da kendiliğin- saç dökülmesine yol açan diğer sebeplerdir. Saç dökülmesi kişinin haya- den dökülür. Dökülen saçın kökü derine inerek yeni saç üretimi için hazır- tını tehdit eden bir hastalık olmasa da sosyal hayatını olumsuz etkileyen lanır. Saçların %85’i büyüme, %1’i geçiş, %14’ü de dinlenme evresindedir. bir durumdur. Saç dökülmesinin nedenleri ve tedavi seçeneklerinin der- Saç uzaması mevsimsel değişim gösterir. Bahar aylarının başlamasıyla saç- matoloji uzmanları tarafından belirlenmesi gerekir. ların uzaması artar, sonbahar aylarındaysa bu uzama azalır. Her gün 50 ile 100 arasında saç teli tarama, yıkama ya da sürtünme gibi sebeplere bağlı olarak dökülür. Bu tür dökülmeler iki ay kadar süre- bilir ve senede 3 kez tekrarlar. Bu miktarın üzerinde, 2 aydan uzun süren dökülmeler, saçların aşırı incelmesi ve saçlı derinin yer yer açılması nor- mal kabul edilmez ve incelenmesi gerekir. Ancak yaş ilerledikçe saç tel- leri incelir ve sayısı azalır. Yapılan araştırmalar, zaman içerisinde erkekle- rin %96’sının saçlarını farklı derecelerde kaybettiğini gösteriyor. Erkekler- de saç dökülme sıklığının 30 yaş civarında %30, 50’li yaşlarda %50 oldu- ğu saptanmıştır. Saç dökülmesi sadece erkeklerin sorunu değildir, 40 yaş üzerindeki kadınların da yaklaşık yarısında değişik derecelerde saç dö- külmesi görülür. Saçımızın dökülüp dökülmediğini anlamak için basit bir Androjenik Saç Dökülmesi thinkstock Saç ve kıl büyümesi esas olarak erkek- mesinden sorumlu bir moleküldür. Kıl kökü lik hormonları olarak da bilinen andro- hücrelerine damar yoluyla ulaşan testoste- jenlerin etkisi altındadır. Ergenlik dönemin- ron, buradaki hücrelerin içine girerek dihid- de testosteronun etkisiyle koltukaltı ve ka- rotestosterona dönüşür. Kıl kökü hücreleri- sık bölgesindeki ince tüyler kalın kıllara dö- nin içinde testosteron ve dihidrotestoste- nüşür. Buna karşın, genetik olarak saç dö- ron algılayıcılar vardır. Bu hormonlar hüc- külmesine yatkınlığı olan kişide, başta tes- relerin saç üretimini olumlu ya da olumsuz tosteron olmak üzere androjen hormonla- şekilde etkiler. Androjenik saç dökülme- rının etkisiyle kıl köklerinde ve onların üret- sinde kan testosteron düzeyinde anormal- tiği saçların yapısında olumsuz değişiklikler lik yoktur, ancak kıl kökü hücrelerinin tes- olur. Erkek tipi (androjenik) saç dökülmesi tosterona verdiği yanıtta bozukluk vardır. denilen bu durum, saçta testosteronun et- Androjenik tip saç dökülmesinde genetik kilerine karşı kalıtsal bir duyarlılık nedeniy- unsurlar önemli rol oynar. Son yıllarda ya- le oluşur ve erkeklerdeki saç dökülmeleri- pılan çalışmalar, 5α-redüktaz enzimini ve nin nedeninin %95 gibi büyük bir bölümü- androjen algılayıcısını kodlayan genlerdeki nü oluşturur. Testosteronun etkin hali olan bazı bozuklukların bu tür saç dökülmesiyle dihidrotestosterona dönüşmesini sağlayan ilişkili olabileceğini gösterdi. 5α-redüktaz enzimi, erkek tipi saç dökül- 80
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 [email protected] Yaygın Saç Dökülmesi Bölgesel Saç Dökülmesi (Effluvium) (Alopesi Areata) Bazen aşırı fiziksel ya da psikolojik strese bağlı olarak ani Saçlı deride yer yer dökülmeyle kendini gösteren alope- • RKaanydnaalkl,laVr. A., “Molecular Basis of ve yaygın saç dökülmesi görülebilir. Bu tür saç dökülmesi si areata, toplumun %1,7’sini etkiler. Bu tür saç dökülmesi Androgenetic Alopecia”, R. M. Trüeb, yüksek ateş, doğum, ciddi enfeksiyonlar, büyük ameliyatlar, her yaş grubunda görülse de genellikle gençlerde olur. Ki- D. J. Tobin (editörler), Aging Hair, tiroid hastalıkları ve aşırı diyet gibi vücudu strese sokan du- şinin kendi bağışıklık sistemi hücrelerinin kıl köküne saldır- Springer-Verlag, s. 9-24, 2010. rumlardan 2-3 ay sonra görülebilir. Stres sonrasında büyü- masının bölgesel saç dökülmesine yol açan temel mekaniz- me evresindeki saçların büyük kısmı aniden dinlenme evre- ma olduğu düşünülüyor. Hastalığın oluşumunda kalıtımsal • Oğuz, O., “Saç Dökülmeleri”, İ.Ü. sine geçer. Dinlenme evresindeki saçların oranında artış ve ve çevresel unsurlar önemli rol oynar. Bölgesel saç dökül- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp dökülmeyle kendini gösteren bu duruma “telogen effluvi- mesi olanların yaklaşık üçte birinde ailenin başka bireylerin- Eğitimi Etkinlikleri, Cilt Hastalıkları ve um” denir. Büyüme evresindeki saçların ani kaybıysa “ana- de de aynı hastalık vardır. Hastalık hayli düzensiz ve tahmin Yara Bakımı Sempozyumu, s. 19-22, jen effluvium”olarak adlandırılır. edilemez bir seyir izler. Dökülen saçlar genellikle tekrar çı- 18-19 Ekim 2001. kar. Ancak vakaların yaklaşık onda birinde hastalık ağır sey- Bu tür dökülmelerin kadınlarda en sık sebebi demir ek- reder ve saçlar geri gelmez. Hastalığın genç yaşta başlama- • Alkhalifah, A. ve ark., “Alopecia sikliğine bağlı kansızlık (anemi) ve tiroid bezi hastalıklarıdır. sı, aile öyküsü, dökülen bölgenin geniş olması ve tırnak ya- areata update. Part I. Clinical picture, Başta kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları ol- pısında bozulma gibi olgular hastalığın ağır seyredeceğinin histopathology, and pathogenesis”, mak üzere antidepresanlar, tiroid ilaçları, kan sulandırıcılar, göstergeleridir. Halk arasında saçkıran olarak bilinen “tine- Journal of American Academy of doğum kontrol hapları ve gut hastalığında kullanılan ilaç- a kapitis” bölgesel saç dökülmesine benzer bir tabloya yol Dermatology, Sayı 62, s. 177-178, 2010. lar da ani saç dökülmesine yol açabilir. Saçlar daha incelme- açar. Buradaki etken bir tür mantardır. Genellikle ergenlik lerine fırsat kalmadan çok ani döküldüğü için yaklaşık ya- öncesi görülen bu hastalıkta saç kılları incelir, kırılır, kepek- • Kavala, M. ve ark., “Sistemik rısı kaybedilmeden durumun anlaşılması zor olur. Çekme lenme görülür ve bölgesel saç dökülmesi olur. Dökülen saç- hastalıklarda saç”, Göztepe Tıp Dergisi, testinde çok miktarda saç teli gelir. Bu tür saç dökülmesi- ların potasyum hidroksit dökülüp mikroskop altında ince- Cilt 26, Sayı 3, s. 128-132, 2011. nin, yol açan sebebin bulunup düzeltilmesi durumunda ge- lenmesi sırasında mantarlar görülür ve bu şekilde kesin tanı ri dönüşü vardır ve genellikle 6 ay içinde saçlar yeniden çık- konur. Tedavide mantara yönelik ilaçlar kullanılır. maya başlar. thinkstock thinkstock Saçlı deride, testosteronun dihidrotes- yağ bezlerinde genişleme olur. Yağ bezleri- deri parçalarının üzerindeki kıl kökleri tek- tosterona dönüşümündeki hızlanma ve bu- nin genişlemesine bağlı olarak kafa cildi da- li, ikili ya da üçlü kümeler halinde ayrılır. Da- nun sonucunda dihidrotestosteron mikta- ha yağlı bir hal alır. ha sonra saçsız bölgelere kıl köklerinin ekile- rındaki artış, normal saç kıllarının büyüme- ceği kanallar açılır ve ekim yapılır. Buradaki yen, zayıf, ince tüylere dönüşmesine yol açar. Saç dökülmesinin en etkin tedavisi sebe- saçlar uzadıkça, araları kapanır ve doğal saç- Normal koşullarda saçların çoğu, ortalama 3 bin belirlenmesi ve ortadan kaldırılmasıdır. lı deri oluşur. Diğer bir ekim yöntemindeyse yıl süren büyüme evresindedir ve dinlenme Tedavide, kıl köklerindeki damarları genişle- saçlı deriden cilt çıkarılmaz, sadece kıl kök- evresindeki saçlara oranı 9’a 1’dir. Ancak tes- terek kan akımını artıran, böylece kıl kökle- leri çekilerek çıkarılır ve bu kökler saçsız ala- tosteronun da etkisiyle dökülme sürecine gi- rini etkin hale geçiren bazı ilaçlar kullanılır. na ekilir. Saçlı deride kesme ve dikme işlemi- ren saçlarda büyüme evresi kısalır ve bu ev- Bu tür ilaçlar yeni saç oluşumunda en fazla nin olmaması diğer yönteme göre en önem- redeki saçların sayısı azalır, buna karşın din- %10 kadar bir artış sağlayabilir. Dihidrotes- li avantajıdır. Ancak bu yöntemde fazla sayı- lenme evresindeki saçların sayısı artar. Min- tosteron oluşumunu sağlayan 5-α reduktaz da kıl kökü nakledilemez. yatürizasyon denilen bu süreçte kıl kökleri enzimini engelleyen ilaçlar da kellik tedavi- kısalır, küçülür ve içlerindeki saç telleri din- sinde kullanılıyor. Ancak saç dökülmesinin lenmeye geçer. Yeni çıkan saçlar daha sey- sebebi genellikle bilinmez ve bu nedenle et- rek, ince ve zayıftır. Kıl kökünde bulunan ve kin bir ilaç tedavisi de yoktur. Saç nakli, kel- kılların hareketinden sorumlu erektör pili ka- liğin tedavisinde kullanılan en etkili yöntem- sı küçülür, bölgedeki kan dolaşımı azalır ve dir. Bu yöntemde ilk olarak başın arkasında- ki saçlı bölgeden ince deri parçaları alınır. Bu 81
Türkiye Doğası Dr. Bülent Gözcelioğlu [email protected] Fauna İki Yeni Endemik Semender Türümüz Oldu Tüm dünyada soyları en hızlı azalan hayvan grubunda yer alan semenderler ülkemizde de soyu tehlike altındaki hayvan gruplarının başında geliyor. Sayılarının hızla azalmasına karşın bazen yeni türlerin keşfedilmesi de bilim dünyasını heyecanlandırıyor. İşte bu keşiflerden biri ülkemizde yapıldı. Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Bayram Göçmen ve doktora öğrencisi Bahadır Akman tarafından Antalya’da yapılan araştırmalar sonucunda Likya semenderlerinden, Kemer semenderi (Lyciasalamandra yehudahi) ve Ulupınar semenderi (Lyciasalamandra arikani) olmak üzere iki yeni semender türü keşfedildi. Kemer semenderi Ulupınar Semenderi Dünyada sadece Antalya’da, Kemer Dünyada sadece Antalya’da, Çayı’nın batısı ile Tekirova arasında Kumlucayazı-Beycik (Erentepe) arasında kalan Tahtalı Dağları’nda yaşıyor. Kemer kalan Beydağları’nda yaşıyor. semenderleri, kendilerine benzeyen Kendisine benzeyen yakın akrabalarından yakın akrabalarından vücutlarının vücudunun üzerindeki bazı desen üzerindeki bazı desen farklılıklarıyla farklılıklarıyla ayrılıyor. ayrılıyor. Örneğin Kemer semenderinin vücudunun ön tarafı, göz kapakları, Örneğin Ulupınar semenderlerinin vücudun üzerindeki benekler koyu göz kapakları yeşilimsidir, vücut üzerindeki renkli (siyahımsı) , göz kapaklarının zemin rengi ise bal sarısıdır. kenarları beyazımsıdır. Yavruları da Ayrıca vücutlarının yan tarafında daha esmer görünüşlüdür. kesikli, sarımsı bir şerit bulunur. Orman içi, taşlık ve kayalık alanlarda Orman içi, taşlık ve kayalık alanlarda yaşayan Kemer semenderleri yumuşak yaşayan Ulupınar semenderleri vücutlu küçük omurgasızlar, toprak yumuşak vücutlu küçük böcekler, solucanları, tırtıllar gibi canlılarla beslenir. solucanlar, tırtıllar gibi canlılarla beslenir. Ulupınar Semenderi (Lyciasalama ndra arikani) 82
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Ulupınar Semenderi (Lyciasalama ndra arikani) Kemer Semenderi (Lyciasalamandra yehudahi) Fotoğraflar: Prof. Dr. Bayram Göçmen Göçmen, B., Akman, B.,“Lyciasalamandra arikani n. sp. & L. yehudahi n. sp. (Amphibia: Salamandridae), two new Lycian salamanders from Southwestern Anatolia”, North-Western Journal of Zoology, Cilt 8, Sayı 1, s. 181-194, 2012. 83
Türkiye Doğası Dr. Bülent Gözcelioğlu [email protected] Flora Endemik Mürdümükler Endemik bitkiler Türkiye florasının en ilgi çekici türleri olma özelliğini her zaman koruyor. Endemik türler bilim insanlarının yanı sıra doğa meraklıları ve doğa fotoğrafçılarının da ilgi alanında. Nisan-mayıs ayları genel olarak bitkilerin çiçeklenip tohumlarını yaydığı aylardır. Bu dönemlerde bitki bilimciler, doğa meraklıları ve doğa fotoğrafçıları bu bitkileri aramaya başlar. Bitki bilimciler araştırmaları doğrultusunda endemik türlerin örneklerini toplarken, doğa meraklıları ve fotoğrafçılar da çiçeklerin görüntüsünü almaya çalışır. Bazen de bu işi birlikte yaparlar. İlgi çeken endemik bitki türlerinden biri de mürdümükler. Mürdümükler (Lathyrus sp) baklagiller ailesinin üyeleri. Akdeniz havzası başta olmak üzere Ön Asya, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’nın sıcak bölgeleri yayılış gösterdikleri alanlar. Mürdümükler hoş kokulu, tek ya da çok yıllık olabilen otsu bitkiler. Türkiye florasında yaşayan mürdümüklerin sayısı 65 civarında. Bunlardan da 21’i endemik, yani sadece Türkiye’de yaşıyor. Bazı endemik mürdümükler: Faselis burçağı, bitlis imirdiği, yemelik, şah mürdümük, kurt mürdümüğü, çalı mürdümüğü, ince mürdümük, ak burçak, deli burçak, er mürdümük, şah burçak, munzur burçağı, al burçak, gelin burçağı, orman külürü. Ekimi de yapılan burçak da (Lathyrus sativus) bir mürdümüktür. Bu sayfada yer alan Kars burçağı (Lathyrus karsianus) sadece Kars’ta yaşıyor. 2000-2300 metre arasındaki kayalıklar yerler, çayırlıklar gibi alanlarda yaşayan bu bitki, haziran-temmuz ayında çiçeklenir. 84
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Fotoğraf: Dr. Cenk Durmuşkahya GKüaynnera,kA., Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler), ANG Vakfı / Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, Kasım 2012. http://turkherb.ibu.edu.tr 85
Türkiye Doğası Dr. Bülent Gözcelioğlu [email protected] Jeoloji Konglomeralar 86
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Yeryüzünün malzemesi olan ya da Tortul kayaçlar yeryüzünün çok diğer deyişle yerkabuğunu oluşturan büyük bir kısmını kaplaması, kayaçlar jeolojik açıdan magmatik, yeryüzünün şekillenmesini doğrudan tortul ve metamorfik olarak ayrılır. etkilemesi, içinde fosil barındırması, Tüm bunlar genel olarak çeşitli katmanlarından yaş tayini yapılabilmesi minerallerin bir araya gelmesiyle gibi nedenlerden dolayı önemlidir. oluşmuştur. Magmatik kayaçlar, Tortul kayaçlar kendi içinde detritik, magmanın yeryüzüne çıkıp ya da kimyasal ve organik olarak üç gruba yerkabuğu içinde yüzeye yakın ayrılır. Detritik olanlara breşler, kuvarslar, bir yere kadar yükselip soğumasıyla marntaşları, konglomeralar örnek oluşur. Tortul kayaçların oluşmasıysa verilebilir. Bunlardan konglomeralar, şöyle gerçekleşir: Daha önceden çapı 2 mm’den daha büyük yuvarlanmış, var olan kayaçlar rüzgârlar, akarsular, köşeli yapı göstermeyen çakıl ya da buzullar, dalgalar gibi dış etkenlerle kayaç bloklarının ince taneli bir çimento aşındırılır, kırılır ve bir ortama maddesiyle bağlanmasıyla oluşur. (okyanus, deniz, göl vb.) taşınır. Konglomeraların başlıca oluşum yerleri, Burada üst üste katmanlar halinde nehir ve akarsu yatakları, sellerle yarılmış birikir. Tortullaşma denen bu yamaçlar, aktif fay diklikleri, kuvvetli birikme zamanla kayaçlar üzerinde tektonik yükselmelerin olduğu yerler, bir basınç yaratarak aradaki şiddetli dalgaların etkisindeki falezlerin boşlukları da yok eder ve kayaçları önündeki kayalıklar olarak bilinir. iyice sıkıştırır. Milyonlarca yıl içinde Bilinen en eski tortul kayaçların yaşı gerçekleşen bu olayda biriken 3,5 milyar yıldan fazladır. Buradaki malzemeler tortul kayaçları oluşturur. fotoğrafta miyosen yaşlı konglomeralar Metamorfik kayaçlarsa magmatik görülüyor. Miyosen yaşlı jeolojik ve tortul kayaçların sıcaklık, basınç bir terimdir ve miyosen döneminde ve kimyasal olaylar sonucunda (23,8 milyon-5,32 milyon yıl önce) değişikliğe uğramasıyla oluşur. oluşmuş anlamına gelir. Fotoğraf: Prof. Dr. Bayram Göçmen Kaynak Erinç, S., (güncelleştirme Ertek, A., Güneysu, C.,) Jeomorfoloji 1, Der Yayınları, No 284, İstanbul, 2002. 87
Türkiye Doğası Doğa Tarihi Bilinen 424 paleomemeli faunasından 176 tanesi Geç Miyosen döneme aittir. Memeliler içinde kemirici hayvanların ayrı bir yeri vardır. Günümüzde tür bakımından dünyada memeli hayvanların neredeyse yarısını kemirici türler oluşturur. Rakamlarla anlatmak gerekirse, Dünya’daki yaklaşık 4600 memeli türünden 2000 kadarı kemiricilere ait. Bu durum ülkemiz için de geçerli, ülkemizde yaşayan 140 civarındaki memeli hayvandan yaklaşık 65’ini kemirici türleri oluşturuyor. Kemiriciler ormanlık alan, çöl, bozkır, yüksek dağlık yerler, sulak alanlar, toprakaltı gibi çok çeşitli habitatlarda yaşayabilir. Çok iyi koşarlar, sıçrarlar ve yüzebilirler. Ayrıca çok farklı besinleri alabilir ve çok hızlı ürerler. Bu nedenle de tür sayıları çok fazladır. KemiricileriTarihÖncesiAnadolu’nun Anadolu yarımadası günümüzde olduğu gibi eskiden de Asya, Avrupa ve Afrika arasında bir köprü görevi yapıyordu. Özellikle Tersiyer’de (65 milyon-1,8 milyon yıl önce) memeli hayvanların kıtalar arası yayılımları ve göçlerinin önemli bir bölümünün Anadolu üzerinde gerçekleştiği biliniyor. Bundan dolayı Anadolu’da Tersiyer yaşlı karasal çökeller (Tersiyer döneme ait jeolojik yapılar) içinde çok sayıda memeli hayvan türlerine ait fosil yatakları var. Tersiyer dönem içinde de Geç Miyosen (11 milyon-5 milyon yıl önce) dönemi en fazla memeli fosilinin bulunduğu periyottur. 88
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 Dr. Bülent Gözcelioğlu Kemiriciler günümüzde olduğu gibi tarih boyunca da Anadolu yaban yaşamının bir parçasıydı. Ülkemizde yapılan paleontolojik kazılarda çok sayıda kemirici fosili bulunmuştur. Şerefköy (Yatağan-Muğla), Bayat (Kütahya), Bozdoğan (Amasya), Nazilli (Aydın) bölgeleri kemirici fosillerinin bulunduğu yerlerden bazılarıdır. Bulunan fosiller oklu kirpi, su sıçanları, orman fareleri, yediuyur, sincap gibi türlere aittir. Çizim : Ayşe İnan Alican KKaayyan,aTk.,lBaratı (Denizli, Muğla) ve İç Anadolu’da (Kütahya) Yeni Bulunan Memeli Fosil Yatakları Üzerinde Ön Çalışma, TÜBİTAK Proje No: 108Y237, 2009. Saraç, G., Türkiye omurgalı fosil yatakları, MTA Rapor No 10609, (yayınlanmamış) 2003. 89
Bilim Tarihinden Prof. Dr. Hüseyin Gazi Topdemir Coğrafi Keşifler İnsanların üzerinde yaşadıkları Dünya’nın sanıldığından Kolomb Yeni Kıta’da daha geniş olduğunu anlamalarını sağlayan coğrafya ke- şifleri, Denizci Henry (1394-1460) tarafından başlatılmış- Avrupa’nın ortasındaki doğanın yeni yüzünün, yani o za- tır. Bu açıdan bakıldığında Rönesans’ın başlatıcılarının İtal- mana kadar insanların gitmeye korktukları yüksek Alpler’in yanlar değil Portekizliler olduğunu söylemek doğru olur. de bu dönemde keşfedilmiş olmasıdır. Bu tam anlamıyla Sonradan başka ülkelerin kâşiflerinin de katıldığı Denizci eskisinin kalbinde doğan yeni bir dünyadır. Alpler’in sert Henry’nin girişimi, özü itibariyle bilinmeyene yönelmiş ol- ve tehlikeli iklimi Ortaçağ aklını, buralarda cinlerin ve şey- ması dolayısıyla, cesaret isteyen, kahramanca bir iş olarak tanların yaşamakta olduğuna inandırmıştı. Bu bakımdan görülebilir. Bu türden girişimlerde bulunma cesaretini gös- Ortaçağ insanı Hindistan, Çin ve Japonya’daki Budistlerin terenlerin sayısının tarihin diğer dönemlerinde görülmedik gerisindeydi. Çünkü onlar, dağların kutsal olduğuna inan- ölçüde çoğalmasıyla, Rönesans aynı zamanda Dünya’nın mış, eğimli yerlerinin yüksek noktalarına tapınaklar inşa et- da yeniden doğduğu bir dönem olmuştur. Dünya’nın bili- mişti. Oysa Alpler’e ilk yolculuklar 14. yüzyılda yapıldı. Alp- nen yüzünü bütünüyle değiştiren bu keşiflerin büyük kıs- ler 16. yüzyıla kadar da kayda değer bir konuma gelemedi. mının Rönesans döneminde gerçekleşmesi, bu dönemi 16. yüzyılın sonunda 47 kadar zirve noktasına erişilmişti. coğrafya keşiflerinin gerçek anlamda altın çağı yapar. Zira 1600 yılına gelindiğinde Dünya yüzeyinin bilinen kısmı iki yüzyıl öncesine göre iki kat artmıştı. Bu gerçekten inanıl- maz bir gelişmeydi ve sadece nicelik açısından değil nite- lik açısından da dikkat çekici bir artıştı. Keşiflerle yeni iklim- ler ve doğanın yeni yüzleri ortaya çıkarıldı, denizlere ilişkin bilgiler arttı. Giderek okyanuslar fethedildi, kutup bölgele- ri, çöller ve tropik dünya bilinir hale geldi. Oysa fazla de- ğil birkaç yüz yıl öncesine kadar Antik ve Ortaçağ denizci- leri seferlerini genellikle sahili izleyerek gerçekleştiriyordu, günlerce karayı görmeden seyahat etmeleri çok nadirdi. Bilinen topraklara yeni kıtaları ve sayısız adayı ekleyen coğ- rafya keşiflerinin dikkat çekilmeyen asıl şaşırtıcı yönü ise Coğrafi Keşiflerin Nedenleri artık doğruya varmak için birden çok yolun olduğu kabul edilmeye başlanmıştı. Bununla birlikte farklı yaklaşımla- Coğrafi keşifleri başlatan nedenler ekonomik gerek- rın ortak bir noktası vardı: Skolastiği reddetme. Böylece, sinimler, teknolojik gelişmeler, kültürel, dinsel ve siyasal Aristoteles ve onun büyük otoritesinin kırılmasına yöne- yayılmacılık gibi birkaç başlık altında toplanabilir. Coğ- lik çalışmalar bu çağın en büyük başarısı oldu. Sonuç- rafi keşifler büyük ölçüde Rönesans döneminde ger- ta Batı, Rönesans düşüncesiyle toplumsal, ekonomik ve çekleşmiştir ve bu durum tesadüfi değildir. Çünkü Rö- kültürel alanlarda, özellikle de bilim, sanat ve felsefe ala- nesans, Ortaçağ yaşamında büyük değişimlerin oluştu- nında tarihinin hemen hemen hiçbir döneminde rastlan- ğu ve evrensel Ortaçağ devletinin ulus devletlere bölün- mayan büyük bir atılım gerçekleştirmişti. Bu temel atı- meye başladığı bir dönemdir. Bu dönemde feodal düze- lım doğaya ilişkin yeni ve güvenilir bilgiler üretilmesini nin çökmesi ve orta sınıfın girişimciliğinin gelişmesi so- sağlamış, matbaanın icadı da bu bilgilerin doğru ve hız- nucu ekonomide yeni gelişmeler ortaya çıkmış, kilisenin lı bir biçimde geniş halk kitlelerine ulaştırılmasını olanak- maddi gücü sarsılmış ve derebeyliğin dayanakları orta- lı hale getirmişti. Bu dönemde Kristof Kolomb’un (1451- dan kalkmıştı. Bu yeni durum şehirli orta sınıfın alışkan- 1506) yeni bir kıta bulmasıyla birlikte büyük keşif yolcu- lıklarını da değişime uğratmış ve başta eğitim olmak üze- luklarına aşırı merak duyulmaya başlanmış, bunun sonu- re artık kiliseden kopuk davranma ön plana çıkmaya baş- cunda edinilen coğrafi bilgilerle de Dünya’nın o dönem- lamıştı. Böylece geleneğe ve onun getirdiği değer ve an- deki çehresi bir hayli değişmişti. layışa başkaldırmak düşüncesi yaygınlaşmış ve sonuçta birliğe ve bütünlüğe dayanan Ortaçağ anlayışının yerine 90
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 [email protected] Ekonomik Gereksinimler sında hüküm süren bir siyasal ve toplumsal dü- kadar ilerlemişti. 1521’de Pasifik geçilmiş ve zendir. Derebeyleri halkı her bakımdan yöne- Dünya ilk kez denizden dolaşılmıştı. Portekiz- Katolik Kilisesi’nin çevresinde toplananla- ten küçük hükümdarlardı. Halk köylüler ve şe- li denizcilerin gayretleri sayesinde baharat ti- rın oluşturduğu Evrensel Ortaçağ Devleti’nin hirliler olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Köylüler kö- caretindeki Venedik tekelini kırabilecek ye- yıkılmasıyla birlikte, ulusçuluk temelinde ku- le durumundaydı. Her derebeyin bir şatosu, or- ni bir deniz hattı oluşturulmuştu. Bu keşifler rulmaya başlanan yeni devletlerin monarşi yö- dusu ve arması vardı. Zengin derebeyi barut- Avrupa’nın dünyanın geri kalan bölgeleri hak- netimleri, Avrupa’yı saran yoksulluk kıskacın- lu topa sahip olunca, ordusunu da güçlendir- kındaki bilgisini dönüştürmekle de kalma- dan kapalı bir ekonomik yapılanmayla değil, di ve diğer derebeyine saldırıp topraklarını ele dı, aynı zamanda yeni keşfedilen kıtaların ve yeni kaynak alanlarının ele geçirilmesiyle kur- geçirmeye başladı. Böylece derebeylik sistemi bölgelerin doğal zenginliklerinin Avrupa’nın tulunabileceği düşüncesini benimsedi. Bunun yerini mutlak monarşiye bıraktı. ekonomik, ticari, bilimsel, teknolojik gelişi- bir sonucu olarak yayılmacı bir politika izleme- mine kaynak olarak aktarılmasına da yol aç- ye başladılar. Yeni oluşmaya başlayan ve eko- Bu dönemde coğrafya bilgisinin artmasını tı. Misyonerlik faaliyetleri başta olmak üzere, nomik dönüşümü temsil eden merkantilizm sağlayan bir unsur da pusulanın etkin bir şekil- Avrupa’nın kültürünü ve dinini yaymak iste- ekseninde zengin olma düşü, ticareti olmadık de gemicilikte kullanılmasıdır. Pusulayla birlikte mesi de yayılmacılığı besleyen önemli bir et- ölçüde öne çıkardı ve ham maddeye olan ge- gemiciler sadece bilinen denizlerde dolaşmak- ken oldu. reksinimi her geçen gün artırdı. Bu dönemde tan kurtulmuş, okyanuslara açılabilme cesareti Doğu’da gözlemlenen maddi zenginlik, bilim- kazanmıştır. Dolayısıyla da pusulanın bulunma- Burada bir noktaya daha dikkat çekmekte de, sanatta ve felsefede kaydedilen gelişmeler, sı denizciliğin gelişmesinin başat etkeni olmuş- yarar var. Coğrafya keşiflerinde belirleyici etki- dikkatleri İslam dünyasına ve Hindistan’a yö- tur. Çünkü artık yön bulmak için karaya bağ- si olan din, sadece Avrupa’nın dışının keşfinde neltti. Özellikle baharat ve kumaş en gözde ti- lı olarak hareket etmek gerekmiyordu. Yeni ka- değil, Avrupa’nın kendisini keşfinde de etkili cari meta haline geldi. raların, iklimlerin, dağların ve koyların keşfedil- oldu. Daha önce değinilen Alp yolculuklarının mesinin altında yatan teknik etmen pusuladır. nedenleri dikkate alındığında bu açıkça görü- Ham madde gereksiniminin ve zengin ol- lebilir. Alpler’e yapılan yolculukların iki nedeni ma düşünün siyasi bağlamdaki yansıması ya- Pusula kadar etkili olan bir diğer araç da te- vardı: Birincisi estetik ve dinsel, ikincisi ise bi- yılmacılık olarak belirginleşti. Feodal dönemin leskoptur. Teleskopun bulunması da hem ge- limsel. İnsan bu tehlikeli yüksekliklerde doğa- yani düzenin bir gereği olarak gerçekleşmiş micilikte hem de bilimde büyük bir bilgi biri- nın güzelliğini yaşamak ve Tanrının yüceliğini olan, toprakların derebeylerin arasında payla- kimi sağlamıştır ve dünya hızla “bilgi çağına” anlamak için, yükseklerde görülen gizemli ik- şılması sistemi, ortaya bir merkezi otorite boş- doğru gitmeye başlamıştır. Böylece Batı kül- limi tanımak, dağların, bitkilerin ve hayvanla- luğu çıkarıyordu. Başka bir deyişle iktidar dere- tür dünyasında önemli ve çığır açıcı gelişmeler rın nasıl olduğunu öğrenmek için hayatını ris- beyleri arasında bölünmüştü. Feodal düzenin kaydedilebilmiştir. Bunun sonucunda yeni bir ke atabilir. çöküşüyle kurulan mutlaki yönetimler bölün- döneme girmiş olan Batı, kısa sürede bilim ve müşlüğü ortadan kaldırdı. Mutlakiyetçilik ka- felsefe gibi üst entelektüel alanlarda dev adım- Coğrafi Keşifler zandığı merkezi gücün bir sonucu olarak ya- lar atmayı başarmış ve sonuçta 18. yüzyıl bilim- yılmacılığa daha yatkın bir zemin hazırladı ve sel devrimini gerçekleştirmiştir. Nedenleri ne olursa olsun, 1400-1600 yıl- bu yönetimler dışa açık bir ekonomik mode- ları arası Coğrafi Keşifler Çağı olarak adlan- li uygun gördü. Çünkü yeni gelişen merkanti- Kültürel, Dinsel dırılır. Bu iki yüz yıllık dönemde yeni kıta- lizm değerli maden stoğu üzerine kurulmuş- ve Siyasal Yayılmacılık lar keşfedildi, Dünya denizden ilk kez dolaşıl- tu ve bu yüzden özellikle İspanya ve Portekiz dı, ticaret dünya ölçeğinde yapılmaya başlan- krallıkları değerli madenlere ulaşılması için ge- Avrupa’nın, sahip olmadığı ama Doğu uy- dı, ilk kez deniz aşırı imparatorluklar kuruldu. micileri destekledi. Altın ve gümüş arayışları, garlıklarında olduğunu bildiği zenginliklere ham madde, baharat, kumaş ve ilaç yapımın- (baharat, ipek ve diğer maddi kaynaklara) ulaş- Bartolomeu Dias Ümit Burnu’nda daki materyale gereksinim her geçen gün ar- mak için yeni, kısa ve ucuz yol arayışı kuşkusuz tıyordu. Bu artışa bağlı olarak şiddetlenen ya- yayılmacılığın en önemli nedenidir. 15. yüzyı- yılmacılık giderek açık bir sömürgeciliğin doğ- lın sonlarına gelindiğinde, Avrupa ülkelerinin masıyla son buldu. zenginliği neredeyse bütünüyle deniz ticare- tine dayanıyordu. Hatta Portekiz ve İspanya Teknolojik Gelişmeler çoktan birer deniz imparatorluğu haline gel- meye başlamıştı bile. Ekonomik gereksinim- Felsefe tarihinin seçkin filozoflarından lerden hareketle başlayan bu keşifler sonu- Francis Bacon (1561-1626) Rönesans’ın pusu- cunda Avrupa’nın Dünya’nın geri kalan kısmı la, matbaa ve barutun icadının bir sonucu ol- hakkındaki bilgisi temel bir dönüşüme uğradı. duğunu belirtir. Ona göre bu üç icat, savaşma 1600’lere gelindiğinde haritası olmayan ya da tarzını ve denizciliği tümüyle değiştirmiştir. Ba- eksik olan yerler sadece Avustralya, Yeni Zelan- rutun yaygın olarak savaşta kullanılması sade- da ve Kuzey Pasifik’ti. ce savaş tarzının tamamen değişmesine yol açmakla kalmamış, bunun yanı sıra derebeylik Dikkat çeken bir diğer nokta da, önemli ke- sisteminin yıkılmasında da büyük payı olmuş- şiflerin çoğunun, kısa bir zaman diliminde ya- tur. Derebeylik Avrupa’da 5. ve 17. yüzyıllar ara- pılmış olmasıdır. Kolomb’un 1492’de Atlantik’i ilk geçişini izleyen 30 yıl içinde Portekizliler Ümit Burnu’nu dolanmış, Çin’e ve Japonya’ya 91
Bilim Tarihinden Toscanelli’ye göre Atlas Okyanusu, 1474 ulaştığı yerin yeni bir kıta olduğunu öğrene- meden ölür (1506). Bu yerin yeni bir kıta oldu- Denizlerde sağlanan bu egemenlik Avrupa’nın, fetti. Ardından Vasco Da Gama (1469-1524) ğunu ilan eden Amerigo Vespucci (1454-1512) hemen hemen bütün kıtalar üstünde sömürge- 1498’de Ümit Burnu’nu dolaşarak Afrika’nın olmuştur. Sonuçta Amerika İspanyol sömürge- ciliğe dayanan kalıcı bir baskı kurmasına yol açtı. doğu sahillerine ulaştı. 1502 yılında bu yolcu- ciliğine açılır. Avrupa’nın coğrafya bilgisinin büyümesi, ti- luğu bir kez daha tekrarladı. 1513 yılında da caretinin de bu büyümeye koşut olarak de- Çin’e ve Japonya’ya yolculuk yaptı. Kolomb’un keşiflerinin ardından Giovan- nizde ve karada hızla genişlemesiyle sonuç- ni Gabotto kuzey Amerika’yı (1497), Ameri- landı. Portekiz 1600’e kadar Brezilya ve Batı Coğrafya keşiflerinin en çok dikkat çeke- go Vespucci ise Güney Amerika’nın kuzey kı- Afrika’dan Çin Denizi’ne uzanan bir deniz im- ni ise kuşkusuz Amerika’nın keşfidir. Bu keş- yılarını keşfetti (1499-1502). Bu dönemde ger- paratorluğu kurmuştu. İspanya’nın Amerikan fin kısa öyküsü şöyledir: Floransalı kozmog- çekleştirilen keşiflerin önemlilerinden biri de İmparatorluğu da, Teksas’tan Şili’ye kadar uza- raf Paolo dal Pozzo Toscanelli (1397-1482) ba- 1519’da Ferdinand Magellan’ın (1480-1521) nıyordu. tı yolu ile Hindistan’a nasıl ulaşılacağını açık- Dünya’nın etrafını dolanmak üzere yaptığı yol- lamak için Charta Navigationis (Denizcilik Ha- culuktur. İspanya Kralı I. Charles’ın desteklediği Ortaçağ’ın sonlarında, doğu Akdeniz en ritası) adlı bir kitap yazar ve Portekiz kralı Fer- yolculuğa 1518’de İspanya’dan 5 gemiyle baş- kârlı ticaret alanıydı, Ceneviz ve Venedik gemi- dinand Martines’e gönderir. Kitapta bir ifa- layan Magellan, 1520’de daha sonra kendi adı cileri Çin ve Hint mallarını taşıyarak ticaret ya- de dikkat çekmektedir: “Batıya gidilerek so- verilecek olan boğazdan geçerek ve hep batı- pıyordu. Fakat 15. yüzyıla gelindiğinde Akde- nunda doğuya ulaşılır.” Bu ifadeden etkile- ya doğru giderek 1521 yılında Filipin adalarına niz, Hristiyan Avrupa ve onun Müslüman kom- nen Kolomb, 1480’de çalışmanın bir kopyasını ulaştı. Ancak burada Magellan yerliler tarafın- şuları arasında bölündü. Aslında Portekiz ve İs- Toscanelli’den ister ve kitapta dile getirilen bu dan öldürüldü. Onun yolcuğunu 1522’de Se- panya, 8. yüzyılda bütün bölgeyi ele geçiren düşüncelerin nasıl hayata geçirileceğini plan- bestian del Cano (1487-1526) tamamladı ve Müslümanları adım adım geri itmekte başa- lar. Planı şudur: Yer, küre şeklinde olduğuna Yer’i dolaştı. rı sağlamıştı. 15. yüzyıla gelindiğinde Müslü- göre, okyanus geçilerek Hindistan’a gidilebilir. manların elinde sadece 1492’de kaybedecek- Bu amacını gerçekleştirmek için destek arayışı- Yeryüzünü ikinci kez dolaşan ise Francis leri Granada kalmıştı. Fakat buna rağmen Por- na başlayan Kolomb, Venedik ve Portekiz yö- Drake’tir (1540-1596). Drake birincisi 1567, tekizliler ve İspanyollar haçlı seferlerini Cebe- neticilerinden destek ister, ama aradığı desteği ikincisi 1569 ve sonuncusu 1577-1580 ara- litarık Boğazı’nın ötesine ve Müslüman Kuzey bulamaz. Önerisini son olarak İspanyollara gö- sında olmak üzere üç yolculuk yaptı. Krali- Afrika’ya taşımakta güçlüklerle karşılaşmaktan türür ve onlardan destek alır. 3 Ağustos 1492 çe I. Elizabeth tarafından görevlendirilmiş- kurtulamadı. Kuzey Afrika’ya doğru başlatılan tarihinde Nina, Pinta ve Santa Maria adlı üç ge- ti ve yolculukları sonucunda Filipinler’e ve Or- ilerlemeyi, önce yerel Müslümanların direnci, miyle yola çıkar. Zorlu bir yolculuktan sonra, ta Amerika’ya ulaştı. Üçüncü seyahatinde Ma- daha sonra da Osmanlılar engelledi. Çünkü 15. Asya’nın doğu kıyılarına vardığını sanarak San gellan Boğazı’ndan geçerek Kuzey Amerika’ya, yüzyıldan başlayarak, özellikle de 16. yüzyılın Salvador adını verdiği Bahama adalarına ve oradan Hint Okyanusu’na ulaştı ve Afrika’dan başlarına gelindiğinde, Akdeniz’in doğu ucun- Küba’ya ulaşır. 1493’te geri döner. 1493-1496 İngiltere’ye geldi. da ve Yakın Doğu’da Osmanlılar büyük üstün- yıllarında ikinci seyahatini yapar ve 17 gemi ve lük kurmuştu. Bu dönemde Bizans’tan geri- 1200 adamla Küçük Antil Adaları’ndan pek ço- Yapılan bu yolculuklar sonucunda, bu ye- ye kalan son şehir İstanbul fethedildi, 1516- ğunu, Portoriko ve Jamaika sahillerini keşfe- ni ülkenin, altın, gümüş gibi yeraltı servetleri 1517’de de Mısır’da ve Suriye’de hüküm süren der. 1498’de de 6 gemiyle üçüncü seyahatini bakımından hayli zengin olduğu anlaşıldı ve Memluklar yenilgiye uğratıldı. Akdeniz giderek gerçekleştirir ve Trinidad, Tobago, Granada ve kıtanın iç kısımlarındaki serveti ele geçirmek Osmanlıların üstünlük kazandığı bir deniz hali- Margarita adalarını keşfeder. Kolomb dördün- için birçok kişi harekete geçti. Bunlardan Pi- ne geldi. Bu durum Avrupa’yı etkin bir biçimde cü ve son seyahatini 1502-1504 yılları arasında zarro İnkaların ülkesini, Ferdinand Cortez Yeni sınırlıyor ve Afrika ve Asya’nın yakın alanlarına gerçekleştirir. 4 gemi ve 150 askerle Panama’ya İspanya’yı (Meksika) işgal etti. Yapılan bu gibi doğru genişlemesinin doğ al yollarını kapıyor- kadar yol alır. Bütün bu yolculukları sırasında seferler sonucunda, Portekizliler ve İspanyollar du. Bu durum ticareti kısmen felce uğrattı ve hep Hint adalarına ulaştığını sanan Kolomb, tropikal kuşağın en verimli bölgelerini paylaştı. başka yollardan Çin ve Hindistan’a ulaşma dü- şüncesi ortaya çıkmaya başladı. Buralara ulaş- mak için iki yol vardı: Biri Afrika’nın batı kıyıları- nı takip etmek, diğeri ise Yer’in küre biçiminde olması dolayısı ile hep batıya giderek Doğu As- ya kıyılarına ulaşmak. Birinci yol Portekizli de- nizciler tarafından kullanılıyordu. İkinci yol ise ancak 15. yüzyılın ikinci yarısında denenmeye başlandı. 1400’lü yılların başlarında ilk önemli seya- hatleri Portekizli Denizci Prens Henry gerçek- leştirdi ve Afrika’nın batı kıyılarını dolaştı. Bu seyahatle birlikte, Afrikalıların derilerinin ekva- tordaki sıcaklık nedeniyle siyah olduğu türün- den bazı söylenceler de sonlandı. 1487’de De- nizci Henry’nin gezilerinden ilham alan Barto- lomeu Dias (1451-1500) Ümit Burnu’nu keş- 92
<<< Bilim ve Teknik Mayıs 2013 17. yüzyılın ikinci yarısına kadar yapılan keşiflerin he- rihlerinde yaptığı Dünya haritasında, paraleller arasındaki Amerigo Vespucci, 1474 men hemen hepsi ticari ve sömürü amaçlıydı. Bilimsel genişliğin ekvatordan kutuplara gidildikçe arttığını ve bu- Ferdinand Magellan,1474 amaçlı keşif yolculukları ise, ancak 18. yüzyılın ikinci yarı- gün kendi adını taşıyan projeksiyon sistemini ortaya koydu. sında başladı. Bu yolculuklar astronomi yolu ile yön ve ko- • KAarnynoladk,lDar., CBoağhraadfiırK, YeöşinfleelrişT,a2r0ih0i0,. num belirlenmesi, bir derecelik yayın ölçülmesi gibi ba- Astronomi alanındaki gelişmeler de modern kartog- Çeviren: O. zı bilimsel meseleleri çözmek ve belirli bölgelerin coğrafi rafinin gelişimini büyük ölçüde etkiledi. Jean Dominiqu- • ÇBeervniraeln, J:.TD. .O, Tka,rEihvtreenBsileilmB,aCsıinlt I, özellikleri hakkında bilgi edinmek için yapılmıştır. Bu yol- e Cassini (1625-1712) Jüpiter’in uydularının yardımı ile ko- Yayın, culukların en önemlileri James Cook’un (1728-1779) ve num belirleme yöntemini geliştirdi. Yeni Dünya haritaları 2009. Alexander von Humbolt’un (1769-1859) yaptığı yolculuk- için yeni enlem ölçümleri yapıldı. Jean Picard (1620-1682) • Gökberk, M., Felsefe Tarihi, lardır. Cook ilk yolculuğunda Avustralya’nın gerçek şeklini bir derecelik meridyen yayının büyüklüğünü yeniden be- Remzi Kitabevi, 1980. belirledi. Diğer iki yolculuğunda da bir kaç ada keşfetti ve lirledi. Böylece coğrafi keşifler kartografyayı zenginleştirdi. • KvTeüeÇrnknöikyedüeyşİl,şePrB.i,,aBÇnükeyavüsirık,e1Gn9:ü9Bç6.le.KrianraYnüakksçeıl,iş 1779’da keşfettiği Hawaii Adaları’nda öldü. Yeni projeksiyonlar haritaları hassaslaştırdı ve nihayet ast- • Sarton, G., “The Quest for Truth: ronominin ilerlemesi bilgilerin sağlığını ve kesinliğini gü- A Brief Account of Scientific Progress 1797 senesinde Humbolt İspanya hükümetine baş- vence altına aldı. During the Renaissance”, vurarak Orta ve Güney Amerika’daki İspanyol kolonilerini SEadr:tDonoroonthTyheStHimisstoorny, oCfaSmcibenricdeg, e, gezmek için izin aldı. Fransız botanikçi Aimé Bonpland ile Açık deniz seferlerinin ekonomik etkileri derhal kendi- Mass., 1962. birlikte 1799-1804 arasında Orta ve Güney Amerika’nın ni gösterdi ve kalıcı oldu. Takip eden yıllarda Amerika’da- • Tekeli, S. vd., Bilim Tarihine Giriş, çeşitli yerlerini dolaştı ve hayli zengin bir bilgi yüküy- ki madenlerde, şeker ve tütün çiftliklerinde Afrika’dan Nobel, 2010. le Fransa’ya döndü. Bunların arasında önceden bilinme- esir olarak getirilen insanların köleleştirilerek çalıştırılma- • Topdemir, H. G. ve Unat, Y., yen yeni bitkiler, boylam ve enlem belirlemeleri, Yer’in je- sı, İspanya’ya ve diğer sömürgeci ülkelere daha istikrar- • EKBkiüloiçmnüokTmkaairllieahryi,,,ÇAPie.zgMgeim.K, C,it2oa0ğb0rea8vf.ii,K20eş0i1fl.er ve omanyetik alanının bileşenlerine ilişkin ölçümler, gün- lı bir gelir olanağı sundu. Ayrıca ilk seferlerde sağlanan lük sıcaklık ve barometre basıncı gözlemleri ile ilgili bil- başarı gemi yapımcılığına ve denizciliğe olan talebi artır- giler yer alıyordu. Humbolt gezilerinde topladığı verile- dı. Pusula ve harita işleri ile uğraşan nitelikli insan gücü- ri 1804-1827 tarihleri arasında yayımladı. Ayrıca meteo- ne duyulan gereksinim sayesinde, yeni bir zanaatkâr sı- roloji gözlem ve ölçüm kayıtlarına dayanarak bölgelerin nıf ortaya çıktı. Bu doğrultuda Portekiz, İspanya, İngilte- izoterm (eşsıcaklık eğrisi) ve izobar (eşbasınç eğrisi) ha- re, Hollanda ve Fransa’da denizcilik okulları açıldı. Eşza- va haritalarını çıkardı. Bu alandaki çalışmaları ile de kar- manlı olarak yapılan iki keşif, yani Asya’nın eski ve zengin şılaştırmalı iklimbilimin temelini attı. Bir bölgenin coğraf- uygarlıklarının ve Amerika’nın yeni dünyasının tüm tuhaf yası ile bitki örtüsü ve hayvanları arasındaki ilişkiler üze- görenek ve ürünleriyle keşfedilmesi, eski dünyayı bir taş- rine yaptığı araştırmalar da hayli önem taşır. Ayrıca And ra görünümüne soktu. Gözleme ve betimlemeye açılmış Dağları’nda yaptığı araştırmalar sonucunda püskürt- olan bu yeni alanı analiz edebilmek için yeni yöntemle- me kuvvetlerinin ve başkalaşım (metamorfoz) süreçleri- re duyulan gereksinim ekseninde yapılan deniz seferle- nin yerkabuğunun oluşumunda etkin olduğu sonucuna ri yeryüzünü nasıl yarıp geçtiyse, düşünce dünyasını da ulaştı ve yeryüzünün başlangıçta sıvı haldeyken tortulaş- öyle yarıp geçti. ma sonucunda bugünkü yapısına ulaştığını savunan gö- rüşü geçersiz kıldı. Coğrafi keşiflere ilişkin olarak altın, gümüş, değerli me- taller, baharat ve kumaş gibi malların yanı sıra gözden ka- Aynı dönemlerde yapılan bilimsel yolculuklardan biri çırılmaması gereken başka kalemler de olduğu sürekli vur- de Charles Darwin’in de (1809-1882) katıldığı ve Galapa- gulanır. Aydınlatma ve yağlama işleri başta olmak üzere da- gos Takımadaları’nda yaptığı sistematik gözlemlerle evrim ha pek çok iş için kullanılan balina ve fok yağı, şeker, çivit, kuramını geliştirdiği yolculuktur. Kutuplara ilişkin araştır- tütün, pirinç, kürk, kereste, patates ve mısır gibi diğer mal- malar ise ancak 19. yüzyılda başlatılabildi ve 20. yüzyılda lar, Avrupa’nın toplam zenginliğini ve refahını artırdı. Da- tamamlandı. ha sonra bunlara tahıl, çeşitli etler ve pamuk da eklendi. 1500’den sonraki üç yüzyıllık süreçte karşımıza çıkan Avru- Coğrafi Keşiflerin Sonuçları pa hegemonyası, okyanus ötesi ticaretin çok hızlı bir şekil- de gelişerek ticaret hacminin 1510-1550 yılları arasında se- Rönesans sırasında ve sonrasında yapılan keşifler ve yol- kiz kat, 1550-1610 yılları arasında da üç kat artması ile daha culuklar coğrafya bilgisini geliştirdi ve özellikle kartografik da pekişti. Avrupa mucizesini yaratan ve sürekli bir etkile- ve topografik bilgilerin artmasıyla coğrafya bir bilim haline şim içinde olan ekonomik liberalizm, politik ve askeri çoğul- geldi. Önemli ülkeleri tanıtan bazı coğrafya kitapları yazıldı. culuğun, gücün ve düşünce özgürlüğünün bir bileşimdir. Yeni öğrenilen yerler bilim hayatını harekete geçirdi, yeni veriler Dünya’nın yeniden tasvir edilmesi ihtiyacını doğur- Kuşkusuz coğrafi keşiflerin bütün sonuçları olumlu de- du ve yeni haritaların ortaya çıkmasını sağladı. Sonraki dö- ğildi. Gidilen bölgelerde karşılaşılan yerli halka yönelik tu- nemlerde coğrafya terimi içine iklim, nüfus, insan, ekono- tum hayli sertti. Yerlilerin içten tavırlarına yağmayla ve kö- mi de girdi. 16. yüzyılın ortalarına doğru Gerhard Mercator leleştirmeyle karşılık verildi. İnsanlık tarihinin ilk ve önem- (1512-1594) kendini Rönesans devrinin ve Ptolemaios’un li uygarlıklarından olan Aztek ve İnka uygarlıkları, İspan- kartografya bağlarından kurtarabildi. 1554’de çıkardığı yol denizciler tarafından asimile edildi. Batılıların kendile- tasviri Avrupa ve büyük Dünya haritaları (1569) ile bilim- rine hiçbir kötülüğü olmayan Hint Adaları’nın yerli halkını sel coğrafyaya giden bir yol açtı. Mercator ilk defa 1569 ta- ve Kuzey Amerika Yerlileri’ni katletmesinin nedeni, gözleri- nin altından başka hiçbir şey görmemesiydi. En büyük he- def en kısa sürede, en çok altına sahip olmaktı. 93
Zekâ Oyunları Emrehan Halıcı ABC Sahte Banknot Şifreli Kilitler DE F Elinizde bulunan 100 banknottan biri sahtedir. Önemli bir evrakınızı arkadaşınıza iletmek için kargo yolunu tercih ediyorsunuz. Hangisi Farklı? Sahte olanı belirlemek üzere bankaya gidiyorsunuz. Banknotları dilediğiniz gibi Bunun için üzerinde iki adet sayısal şifreli Yukarıdaki şekillerden farklı olanı bulunuz. gruplayarak sahte banknotun kilit bulunan bir kutunuz var. o grupta olup olmadığını soracaksınız. Başlangıçta kilitler şifrelenmemiş, Kendisi ve Tersi açık durumda. Verilen her“evet”cevabı için 3 lira., 1’den 9’a kadar olan rakamları birer kez her“hayır”cevabı için ise 2 lira ödeyeceksiniz. • Kutunun açılıp içindekinin alınabilmesi kullanarak öyle bir sayı oluşturunuz ki: için her iki kilidin de açık olması gerekiyor. Sahte banknotu bulmayı garantiye almak için • Ardışık rakamlar yan yana bulunmasın. en az kaç liranız olması gerekir? • Kargoya verilen kutuların en az • Tersiyle (rakamların tersten okunmasıyla bir kilidinin şifrelenerek kapatılmış Çemberdeki Çokgen olması gerekiyor. elde edilecek sayıyla) kendisi arasındaki farkın mutlak değeri minimum olsun. Bütün köşeleri birim çember üzerinde • Bu işlem sırasında siz de arkadaşınız da bulunan bir içbükey çokgenin kenarlarının kullanacağınız şifreleri kendiniz dışında hiç Not: Bu sorunun iki cevabı var. karelerinin toplamı en fazla kaç olabilir? kimsenin bilmesini istemiyorsunuz. Aynı soru 1’den 5’e kadar olan rakamlar için sorulsaydı cevap 24.153 (tersi 35.142) • Arkadaşınız ile iletişim kurabilirsiniz, ancak ya da 31.524 (tersi 42.513) olacaktı. kilitlere koyduğunuz şifreleri paylaşamazsınız. Tersli Sayı Örnek: Aşağıdaki şekilde gösterilen, Bu evrakı güvenli bir biçimde Dijital göstergede 0, 1, 2, 5, 6, 8, 9 köşeleri birim çember üzerinde nasıl iletirsiniz? rakamlarının 180 derece döndürülmüş bulunan karenin kenarlarının karelerinin halleri de birer rakamdır. toplamı 8’dir. (6 ve 9’un dışındaki rakamlar döndürülünce 11 ? de kendilerine eşittir. 6’yı döndürünce 2 9, 9’u döndürünce 6 olur). Eksik Harf Soru İşareti Sadece bu rakamların kullanıldığı sayıları “tersli sayı”olarak adlandıralım. Son kutuda bulunması gereken harfi giriniz. Yukarıdaki şekilde soru işaretinin yerine Bir sayıyı döndürünce elde edilen yeni sayıya da o sayının tersi diyelim. OUUE A gelecek şekli bulunuz. Örneğin 2016’nın tersi 9102’dir. En Büyük Sayı Sorumuz şöyle: Yazılışındaki harflerin alfabetik değerlerinin toplamından küçük olan en büyük sayı nedir? Her rakamı farklı olan ve kendisinden Örneğin aşağıda gösterildiği gibi 96 bu koşullara uyan bir sayıdır ama en büyük değildir. tersi çıkarıldığında sonucun da tersli sayı olduğu en büyük tersli sayı nedir? DOK S ANA L T I 94 5 18 14 22 1 17 1 15 24 11 =128 96 < 128
Bilim ve Teknik Mayıs 2013 [email protected] Üçgen ve Kare Yandaki şekillerden dördünü kullanarak bir eşkenar üçgen, diğer dördünü kullanarak da bir kare oluşturunuz. (Şekiller döndürülebilir ve ters çevrilebilir.) Geçen Sayının Çözümleri Dört Adet Üç Soru İşareti 3 x 3! - 3! / 3 = 16 Kırmızı şekiller (ilk üç şekil) 180 derece Üçgenler Yaratıcılığın ön plana çıktığı diğer bir çözüm: döndürülüyor ve dış köşe noktaları 204 adet üçgen var. mavi dairelerle gösteriliyor (son üç şekil). Sıfırların Adedi 8 + 8 = 16 C 2499 adet. 5 ve katlarının bir çift sayıyla her çarpılması, Mavi Alanlar sonuca yeni bir“0”rakamı ekler. En büyük A’dır. Çift sayılar 5 ve katlarından daha fazla A’nın alanı 6,5 birim kare, olduğu için 1’den 10.000’e kadar olan sayılar diğerlerinin alanı ise 6 birim karedir. arasında kaç adet 5 ve katlarının olduğunu bulmak yeterlidir. A 10.000 / 5 = 2000 10.000 / 52 = 400 Küpler 10.000 / 53 = 80 18 kırmızı küp gerekir. 10.000 / 54 = 16 Oluşan üç boyutlu şeklin her seviyesini 10.000 / 55 = 3,2 g3 aşağıdaki gibi gösterebiliriz. 2000 + 400 + 80 + 16 + 3 = 2499 Bisikletli Yolculuk 1. Seviye 2. Seviye 3. Seviye Ortalama hızları 8 km/saattir. 2 =8 1 + 1 Hatalı Gönderim 5 20 70.225 farklı biçimde yapılabilir. Top Oyunu 6 zarfa 6 ekstre, hiçbir zarfa doğru 4. Seviye 5. Seviye 80 ekstre gelmeyecek şekilde En fazla hangi renkte top varsa sürekli 265 şekilde konabilir. Kredi kartları da o rengi tahmin ederek en az o kadar 265 farklı şekilde konabileceğinden top kazanmayı garantilemiş oluyoruz. cevap 265 x 265 = 70.225’tir. Buna karşı arkadaşımızın yapabileceği hamle 5 renkte de eşit sayıda, yani İşlem 1 + 4 + 8 + 4 + 1 = 18 her renkten 20 tane top koymak. 843502,5 Buna göre biz en fazla 20 top kazanırız, arkadaşımız ise 80. 964x875+3 - 1 / 2 95
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisine Gönderilen Yazı ve Görsellerin Sahip Olması Gereken Özellikler 1. TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi popüler bilim ya- Alp, S., Hitit Güneşi, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2002. zıları yayımlayan bir dergidir. Bu nedenle dergimizde yayımlanan yazılar genel okuyucu tarafından anlaşıla- Şeker, A., Tokuç, G., Vitrinel, A., Öktem, S. ve Cömert, S., bilecek düzeyde, net, yalın ve teknik olmayan bir Türk- “Menenjitli Vakalarda Beyin Omurilik Sıvısındaki Enzimatik çe ile yazılmış olmalıdır. Yazılar, başlık, sunuş, ana me- Değişimler”, Çocuk Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, s. 56-62, 1 Mart 2008. tin, alt başlıklar, çerçeve metinleri ve görsel malzeme- lerden oluşmaktadır. Soylu, U. ve Göçer, M., “Göller Bölgesi Sulak Alanlar Du- rum Değerlendirmesi,” Göller Bölgesi Çalıştayı, 8–10 Aralık Başlık: Konuyu en iyi ifade edebilecek nitelikte, kı- 1995. sa ve ilgi çekici olmalıdır. http://www.news.wisc.edu/16250 Sunuş: Yazının sunuşu başlığın hemen altında yer alır ve konunun önemini, yazının ilginç yanlarını oku- Anahtar kavramlar: Konuyla ilgili en çok beş adet yucuda merak uyandıracak biçimde anlatan birkaç kı- kısa açıklamalı anahtar kavram verilmelidir. sa cümleden oluşur. Bu kısım sayfa düzeninde farklı bir yazı karakteriyle, ana metinden ayrı biçimde baş- Görsel malzemeler: Yazıda ele alınan düşünceyi lığın altında yer alacaktır. destekleyici ve açıklayıcı fotoğraf, çizim, grafik gibi su- nuşu zenginleştirici öğelerdir. Görsel malzemeler ya- Ana metin: Ele alınan konunun, savunulan düşün- yın tekniğine uygun kalitede, yeterli büyüklük ve çö- cenin ve ilgili olayların örneklerle açıklandığı bölüm- zünürlükte (baskı boyutunda en az 300 dpi) olmalı- dür. Yazılar yapılan bir araştırmayı tanıtmaya yönelik dır. Açıklama gerektiren görsellerin alt ve iç yazıları ve olabilir. Ancak bu gibi durumlarda dahi dergimizin bir görselin kaynağı yazı metninin altında mutlaka veril- popüler bilim yayın organı olduğu göz önüne alına- melidir. Yazarın temin ettiği görsel malzemelerin telif rak, yazının önemli bir kısmının konuyu çok genel hat- hakkı sorumluluğu yazara aittir. Yazar gerekli izinleri ları, temel bilgileri ve kısa bir gelişim tarihçesiyle oku- almakla yükümlüdür. ra tanıtması gerekmektedir. Burada teknik terimlerin ve temel kavramların net bir şekilde açıklanması bek- 2. Yazı .txt ya da .doc formatında, elektronik ortam- lenmektedir. Yazının geri kalan kısmında araştırmaya da [email protected] adresine iletilmelidir. Seçi- özel hususlardan ve araştırmanın genel katkısından len görsel malzemelerin nerede kullanılması istendi- bahsedilmeli, önemi ve yaygın etkisi vurgulanmalı- ği metinde işaretlenmiş olmalıdır. Görsel malzemeler dır. Varsa, konu hakkındaki başlıca görüş farklılıklarına metnin içinde değil, ayrıca gönderilmelidir. işaret edilmeli, ancak ayrıntılı tartışma ve yargılardan kaçınılmalıdır. Çok ender durumlar dışında yazıda for- 3. Bilim ve Teknik dergisine ilk defa yazı gönderecek mül bulunmamalıdır. kişilerin yazılarını eğitim durumlarını ve yazdıkları konu- daki yetkinliklerini gösteren 40-60 kelimelik bir özgeç- Alt başlıklar: Ana metinde işlenecek konuyla ilgili mişi fotoğraflarıyla birlikte göndermeleri gerekmektedir. farklı görüşlerin ve durumların anlatıldığı paragraflar alt başlıklarla ayrılabilir. 4. Dergi yönetiminden onayı alınmış özel durumlar dışında, bir yazı 600-1400 kelime aralığında olmalıdır. Çerçeve metinler: Ana metinde ele alınan konu- yu destekleyici, konuya yeni açılımlar getiren, kimi za- 5. Yukarıdaki koşulları yerine getirdiği takdirde öne- man uzmanlar dışındaki okuyucuların anlayamayaca- rilen yazılar, Yayın Kurulu, Konu Editörleri ve Bilimsel ğı nitelikteki teknik kavramları açıklayan, kimi zaman Danışmanlar tarafından değerlendirilir. Yayımlanması- uzman görüşlerinin yer aldığı kısa metinlerdir. Çerçe- na karar verilen yazılar redaksiyon sürecine alınır ve ya- ve metinler yazarın kendisi tarafından hazırlanabile- zarın onayıyla yazı yayımlanma aşamasına getirilir. ceği gibi, konunun uzmanına da yazdırılabilir. 6. Yazının; bilimsel, etik ve hukuki sorumluluğu ya- Kaynaklar: Yazının başvuru kaynakları mutlaka lis- zarlarına aittir. te halinde yazının sonunda verilmelidir. Kaynaklar aşağıdaki örnek biçimlere uygun şekilde yazılmalıdır: 7. Yukarıdaki koşullar kabul edilerek dergimize gön- derilen ve yayımlanan yazıların her türlü yayın hakkı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisine aittir. Not: Dergimiz için yazı hazırlamak isteyenler için daha geniş bilgi içeren “Popüler Bilim Yazarları İçin El Kitabı” http://biltek.tubitak.gov.tr/bdergi/popülerbilimyazarligi.pdf adresindedir.
POPÜLER BİLİM KİTAPLARI Lazer günümüzden yaklaşık 50 yıl kadar önce Gordon Gould tarafın- dan bulunarak bilim dünyasının hizmetine sunuldu. Bu buluşun da- yandığı bilimsel temelin ayrıntıları yaklaşık 100 yıl kadar önce yayım- landı. Bu yönüyle lazerler, olağanüstü bir tarihe sahip aygıtlar. Günümüzde lazerler hemen hemen her alanda karşımıza çıkıyor. Çoğumuzun evinde bile birkaç tane var. Lazerleri bilgisayarlarda, CD’leri, DVD’leri okuma ve yazma amacıyla kullanırız. Tüm CD ve DVD çalarlarda lazer kullanılır ve çoğumuzun da lazerli yazıcıları var. Pek çok mağazanın kasalarında da bilgisayarlarla birlikte modern stok dene- tim işlemlerinin yapılmasını sağlayan lazerler var. Hastanelerde neşter, bazı fabrikalarda ise matkap, testere, makas ve kaynak aletleri yerine kullanılıyor. Pek çok uygulama alanı olmasına rağmen, çoğu insan lazerlerle ilgili temel bilgilerden yoksun. Bu temel bilgiler, ışığın çok da iyi bilinmeyen özelliklerine ve bazı hassas, ancak basit tasarım kavramlarına dayanır. Bir lazer demetinin nasıl oluştuğunu anlamak yetmez, ışığın kendisi- ni de anlamamız gerekir. Lazer, hâlâ geliştirilmekte olan bir konu. Bu yönleriyle, lazerlerin gelecekte daha da önemli olacaklarına kuşku yok.
POPÜLER BİLİM YAYINLARI esatis.tubitak.gov.trK İ T A P L A R I M I Z I S A T I N A L M A K İ Ç İ N A D R E S İ M İ Z Toplu kitap alımlarında indirim! 150-250 TL 250-500 TL 500 TL ve üzeri %5 indirim + kargo ücretsizdir %10 indirim + kargo ücretsizdir %15 indirim + kargo ücretsizdir Siparişleriniz üç iş günü içinde PTT kargoya teslim edilecektir. Kargolarınız PTT kargo ile gönderilecektir. YAYINLARIMIZA TÜBİTAK KİTAP SATIŞ BÜROSU (Atatürk Bulvarı No:221 Kavaklıdere Ankara) ve kitabevlerinden de ulaşabilirsiniz
Search