Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Aliya Izzetbegovic - Doğu Batı Arasında İslam

Aliya Izzetbegovic - Doğu Batı Arasında İslam

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-23 23:29:42

Description: Aliya Izzetbegovic - Doğu Batı Arasında İslam

Search

Read the Text Version

Doğu Batı Arasında İslâm | 359 lan bir kişiyi ne teselli edebilir? Beşerî durumumuzu bir düşünelim. Biz her zaman muayyen hallerde bulunmaktayız. İçinde bulundu­ ğum halin değişmesi için uğraşabilirim, fakat öyle haller var ki esas itibarıyla değiştirilmesi mümkün değildir, onlar başka türlü görünse ve onların kahir kuvveti perdeler arkasında gizlense bile; ölmeğe, ız- tırap çekmeğe, mücadele etmeğe mecburum; tesadüfe tâbiyim, ka­ çınılmaz olarak suç işleyebilirim. Varoluşumuzun bu esas hallerine “sınır halleri” deriz (K. Jaspers, “Felsefeye Giriş”).” “İnsan dünyada İslah edilebilen herşeyi İslah et­ melidir. Fakat bundan soma da çocuklar “haksız yere” ölmeye de­ vam edecekler. Mükemmel bir toplumda bile... İnsan, en büyük gay­ reti içinde, ancak dünyanın acısını aritmetik olarak dindirmek üzere kendi kendine bir vazife verebilir. Adaletsizlik ve ıztırap ne kadar çok sınırlandırılmış olursa olsun, gene rezalet olmağa devam edecektir “(Albert Camus, “L’Homme Revolte”).” Allah’a teslimiyet ve isyan; aym ikileme birbirine zıt iki cevabdır! Teslimiyet içinde her insanı hikmetten biraz birşeyler vardır, bir tek istisna ile. O da sığ iyimserliktir. Teslimiyet insanın kaderi­ nin hikâyesidir, dolayısıyla kaçınılmaz olarak kötümserlik havasım estirmektedir. Çünkü “her kader trajik ve dramatiktir, eğer tâ dibine kadar inilirse (Gasset).” Kadere teslimiyet, kaçınılmaz olan büyük İnsanî ıztıraba doku­ naklı bir cevaptır. O, hayatı olduğu gibi idrak etmek ve herşeye sa­ bır ve tahammül etmeğe bilinçli bir şekilde karar vermek demektir. Bu noktada İslâm, Avrupa felsefesinin sığ iyimserliğinden ve dün­ yayı “mümkün olan bütün dünyaların en iyisi” olarak gösteren saf- dilane hikâyesinden esaslı bir şekilde farklıdır. Teslimiyet kötümser­ liğin ötesinden gelen bir nurdur. Güçsüzlük ve güvensizlik hislerinin neticesi olarak hasıl olan tes­ limiyetin kendisi, yeni bir kuvvet ve yeni bir emniyet kaynağı olur.

I360 Aliya İzzetbegoviç Allah’a ve takdirine inanç bize öyle bir emniyet hissi verir ki, başka hiçbir şey onun yerine geçemez. Emerson “bütün kahraman ırklar ka­ dere inanmışlardır” diye iddia ediyor. Zira teslimiyet birçoklarının ta­ mamen yanlış olarak zannettiği gibi asla pasiflik demek değildir. Bizim “kadere fiilen teslim olmamız” mevzubahis değildir. Çünkü kaderle olan münasebetlerimizin ancak ahlâkî bir mânâsı vardır. Teslimiyet insanın bir bütün olarak dünyaya ve kendi faaliyetinin neticelerine karşı iç tutumudur. Allah'ın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine karşı bağımsızlık demektir. Allah’a itaat insana itaati meneder. Bu, in­ san ile Allah arasında ve dolayısıyla insan ile insan arasında yeni bir münasebet teşkil etmektedir. Onun için kaderi kabul etmek kendini en büyük ölçüde hür hissetmektir. Bu öyle bir hürriyettir ki, kaderi yerine getirmekle, onunla ahenk içinde olmakla kazanılır. Mücade­ lemizi insanı ve makul kılan, ona sükûn ve huzur damgasını vuran, herşeyin akıbetinin elimizde olmadığı kanaatidir. Bize ait olan, gay­ ret etmek, uğraşmaktır; netice ise Allah’ın elindedir. Binaenaleyh, bu dünyadaki hayıtımızı hakikî mânâda anlamak; herşeyi ihata etmek ve herşeye hâkim olmak hevesine kapılmadan çabalamak ve doğduğumuz yer ve zamanı, yani kaderimiz ve Allah'ın iradesi olan yer ve zamanı kabul etmeğe hazır olmak demektir. Tesli­ miyet, hayatın çözülemezlik ve mânâsızlığından İnsanî ve vakarlı tek çıkış yoludur; isyansız, yeissiz, nihilizmsiz, intiharsız tek çare... Tesli­ miyet, hayatm kaçınılmaz olarak getirdiği sıkıntılarda alelâde bir in­ sanın kendini kahraman gibi hissetmesi veya vazifesini yapmış ve ka­ derine razı olmuş bir şehidin zihniyetidir. İslâm, kanunlarına, emir ve yasaklarına, beden ve ruhtan talep et­ tiği gayrete göre değil; bunun hepsini kapsayan ve aşan birşeye göre, marifetin bir anma, ruhun zamanla yarışma kuvvetine, varoluşun getirebileceği herşeye tahammül etmeğe, rızaya, yani tek kelimeyle Allah’a teslimiyetin hakikatine göre öyle adlandırılmıştır. Ey! teslimiyet, senin adm İslâm’dır.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook