Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi DEMO

Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi DEMO

Published by US Akademi & İntertıp, 2022-03-13 11:19:19

Description: Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi

Search

Read the Text Version

Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi DİKKAT SADECE GİRİŞ SAYFALARI ve BÖLÜM İLK SAYFALARINI İÇEREN DEMO KİTAPTIR İNCELEMEK/SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYIN US Akademi

Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Editörler: Ahmet Turan IŞIK, Turgay ÇELİK Copyright 2022 Bu kitabın ve içeriğinin hakları yazarına, basım, yayın, dağıtım ve satış hakları US Akademi’ye aittir. Anılan kişi ve kurumların yazılı izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektro- nik, fotokopi, manyetik kağıt ve/veya başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, hiçbir yol ve yöntemle dağıtılamaz. ISBN: 978-605-74409-5-2 DOI: 10.52511/usakademi.21.015 Bu kitapta verilen bilgiler sürekli değişen ve yenilenen tıp biliminin son verilerini sunmayı amaçlamaktadır. Ancak bu kitap editörleri ve yayıncısı olarak bunların kalıcı doğrular olama- yacağını, insan hataları içerebileceğini ve her bölümde verilen bilgilerin, o bölümün yazarın/ yazarların ve uygulamayı yapan hekimin mesleki-bilimsel bilgi ve tecrübelerini aktarma amaçlı olduğunu, ancak her hasta için en iyi tedavi şeklini, tanı konulmasını ve yapılacak tedavi/uygu- lamaları belirlemenin tedavi ve uygulamayı yapan hekimin sorumluluğunda olduğunu vurgula- mak istiyoruz. US Akademi US Akademi Basım Yayın Dağ. San. ve Tic. Ltd. Şti. Yayın Koordinatörü: Dr. Hüseyin Özkan İnternet Sitesi: www.usakademi.com Proje Koordinatörü: E. Armağan Karaağaçlıoğlu e-posta: [email protected] Tasarım: US Akademi Grafik Atölyesi -İZMİR Müşteri Hizmetleri: 0850 885 07 35-0533 440 66 21 Basım ve Yayın: US Akademi Dağıtım: INTERTIP Sertifika No: 47314 www.intertipyayinevi.com Bu kitabın yayına hazır hale getirilmesi ve baskısı US Akademi tarafından gerçekleştirilmiştir.

Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Prof. Dr. Ahmet Turan IŞIK Prof. Dr. Turgay ÇELİK “Geriatrik Bilimler Derneği ve Alzheimer Vakfı Bilimsel Yayınıdır” US Akademi

Yazarlar Adnan Yay Derya Kaya Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Araştırma Hastanesi, Endokrinoloji ve Hastalıkları AD, Geriatri BD, İzmir Metabolizma Hastalıkları Kliniği, İstanbul Ertuğrul Erken Ahmet Aydın Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, Nefroloji Farmasötik Toksikoloji AD, İstanbul BD, Kahramanmaraş Ahmet Turan Işık Esra Ateş Bulut Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hastalıkları AD, Geriatri BD, İzmir İç Hastalıkları Bölümü, Geriatri Kliniği, Adana Ali Ekrem Aydın Sivas Numune Hastanesi, İç Hastalıkları F. Sena Dost Bölümü, Geriatri Kliniği, Sivas Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, Geriatri BD, İzmir Banu Dilek Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ferdane Ataş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları AD, İzmir Beril Kadıoğlu Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Feyza Mutlay Tıbbi Farmakoloji AD, İstanbul Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, Geriatri BD, İzmir Bülent Devrim Akçay SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Gamze Doymuş Hastanesi, Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Sivas Numune Hastanesi, Akılcı İlaç Hastalıkları AD, Ankara Kullanımı Danışma Merkezi, Sivas Cemre Şahin Şenyüz Güzin Özden Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Farmasötik Toksikoloji AD, İstanbul İç Hastalıkları Bölümü, İmmunoloji ve Alerji Hastalıkları Kliniği, Adana Cihan Heybeli Muş Devlet Hastanesi, İç Hastalıkları Hamdullah Aydın Bölümü, Nefroloji Kliniği, Muş Emekli Öğretim Üyesi, Ankara Çağlar Macit Hande Sipahi İstanbul Medipol Üniversitesi, Eczacılık Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Fakültesi, Farmakoloji AD, İstanbul Farmasötik Toksikoloji AD, İstanbul

Hatice İrem Üzümcü Neziha Erken Sivas Devlet Hastanesi, Kardiyoloji Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Sivas Hastalıkları AD, Geriatri BD, İzmir Hemrin Kavak Özge Dokuzlar Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Geriatrik Bilimler Derneği, İzmir Hastalıkları AD, Geriatri BD, İzmir Pınar Soysal Hüseyin Dursun Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, Geriatri BD, İstanbul Kardiyoloji AD, İzmir Pınar Tosun Taşar Kübra Altunkalem Seydi Atatürk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, Erzurum Hastalıkları AD, Geriatri BD, İzmir Saadet Koç Okudur Mehmet Refik Mas Manisa Şehir Hastanesi, İç Hastalıkları Kıbrıs Kolan British Hospital, İç Hastalıkları Bölümü, Geriatri Kliniği, Manisa Bölümü, Kıbrıs Sinan Yetkin M. Selman Öntan SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Yusufeli Devlet Hastanesi, İç Hastalıkları Hastanesi, Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Kliniği, Artvin Hastalıkları AD, Ankara Mahmut Kaya Suade Özlem Badak Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göz Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hastalıkları AD, İzmir Romatoloji Kliniği, Adana Mesut Sancar Süleyman Emre Koçyiğit Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, İzmir Sağlık Bilimleri Üniversitesi Eczacılık Meslek Bilimleri Bölümü, İstanbul Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İç Hastalıkları Bölümü, Geriatri Kliniği, İzmir Muhammed Hamitoğlu Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Turgay Çelik Farmasötik Toksikoloji AD, İstanbul Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji AD, İstanbul

İçindekiler 1 9 I. YAŞLILIK VE İLAÇ 21 1. Yaşlanma ve Yaşlılık 35 Feyza Mutlay, M. Refik Mas 2. Farmakolojik Açıdan Yaşlılık 47 Turgay Çelik, Beril Kadıoğlu 63 3. Yaşlılıkta İlaç Etkileşimleri 75 Ahmet Aydın, Hande Sipahi, Muhammed Hamitoğlu, Cemre Şahin Şenyüz 87 4. Tedavide Eczacının Rolü 133 Mesut Sancar 143 153 II. GERİATRİK SENDROMLARDA RASYONEL FARMAKOTERAPİ 167 1. Polifarmasi 185 Gamze Doymuş, Ali Ekrem Aydın 2. Tremor 197 Derya Kaya 211 3. Deliryum 255 F. Sena Dost, Ahmet Turan Işık 4. Demans 269 F. Sena Dost, Ahmet Turan Işık 5. İnkontinans Neziha Erken, Ahmet Turan Işık 6. Düşme Pınar Soysal 7. Malnütrisyon Esra Ateş Bulut 8. Bası Yaraları Süleyman Emre Koçyiğit 9. Orofarengeal Disfaji Kübra Altunkalem Seydi, Derya Kaya III. YAŞLILARDA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLARDA RASYONEL FARMAKOTERAPİ 1. Parkinson Hastalığı Derya Kaya, Ahmet Turan Işık 2. Uyku Bozuklukları ve Tedavisi Bülent Devrim Akçay, Sinan Yetkin, Hamdullah Aydın 3. Diyabetes Mellitus F. Sena Dost, Ahmet Turan Işık 4. Kardiyovasküler Sistem a. Hipertansiyon Tedavisi Ertuğrul Erken

b. Hiperlipidemi 275 Adnan Yay 291 313 c. Atriyal Fibrilasyon 329 Pınar Tosun Taşar 339 347 d. Kronik Kalp Yetersizliği Tedavisi 359 Hatice İrem Üzümcü, Hüseyin Dursun 371 385 5. Osteoporoz M. Selman Öntan, Özge Dokuzlar 395 403 6. Osteoartrit 417 Banu Dilek 429 437 7. Ağrı 445 Özge Dokuzlar 459 465 8. Konstipasyon 485 Saadet Koç Okudur 505 519 9. COVID-19 Suade Özlem Badak, Esra Ateş Bulut 10. Kaşıntı (Pruritus) Güzin Özden IV. GERİATRİK FARMAKOTERAPİDE HASSAS KONULAR 1. Antipsikotikler Neziha Erken, Ahmet Turan Işık 2. Antidepresanlar Pınar Soysal 3. Antiparkinson İlaçlar Derya Kaya 4. Antikolinerjik İlaçlar Turgay Çelik, Çağlar Macit 5. Proton Pompa İnhibitörleri-H2 Reseptör Antagonistleri M. Selman Öntan 6. Diüretikler Cihan Heybeli 7. Nonsteroid Anti-İnflamatuvar İlaçlar M. Selman Öntan 8. Oftalmolojide Kullanılan İlaçlar Ferdane Ataş, Mahmut Kaya 9. Tıbbi Beslenme Tedavisi F. Sena Dost, Ali Ekrem Aydın 10. İlaçlara Bağlı Özel Durumlar Neziha Erken, Hemrin Kavak 11. İlaç Azaltımı (Deprescribing) Ali Ekrem Aydın, Ahmet Turan Işık

Önsöz Altmış beş yaş üstü yaşlı popülasyon oranı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de art- maktadır. Yaşlı hastalarda birçok kronik hastalık bulunmasının yanı sıra eşlik eden gör- me ve işitme sorunları, bilişsel ve fiziksel yetersizlikler hastaların tıbbi olarak yönetimi- ni zorlaştırmaktadır. İlaç tedavisi hastaların tıbbi bakımında önemli bir yer edinmesine rağmen, hastalarda ilaç ilişkili problemlere sıklıkla karşılaşılmaktadır. Hastalarda ilaç uyumsuzluğu, ilaç kullanım yanlışlıkları, ilaç yan etkileri, ilaç-ilaç etkileşimleri görüle- bilmekte ve önlenebilir ilaç ilişkili hastane başvuruları artmaktadır. Bu nedenle, yaşlı hastaların ilaç tedavilerini mümkün olduğunca sadeleştirerek düzenlemek geriatri pra- tiğinde ayrı bir öneme sahiptir. Bütün bunlara ilave olarak, günümüzde yaşlı hastalarda ilaç ile ilişkili sorunların asga- riye indirilmesi için çeşitli kılavuzlar ışığında ilaç kesme sanatı (deprescribing) gelişti- rilmiştir. Kanıta dayalı güncel bilgiler ışığında, geriatrik olgularda sık görülen kronik hastalıklar ve geriatrik sendromlar için önerilen tedaviler “Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmako- terapi” kitabında özetlenmiştir. Bu kitabın hazırlanmasında katkılarından dolayı başta Uzm. Dr. Neziha ERKEN, Doç. Dr. Esra ATEŞ BULUT ve Doç. Dr. Derya KAYA olmak üzere emeği geçen bütün bilim insanlarına teşekkür ederim. Kitabın geriatri ile ilgilenen bütün sağlık emekçilerine faydalı bir kaynak olmasını dilerim. Prof. Dr. Ahmet Turan IŞIK



I. Yaşlılık ve İlaç 1 I.1 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Yaşlanma ve Yaşlılık Feyza Mutlay, M. Refik Mas DOI: 10.52511/usakademi.21.015.1.1 Özet Yaşlanma doğumla başlayıp ölüme kadar devam eden hem genetik hem de çevresel bileşenle- rin etkilediği çok faktörlü bir süreçtir. Canlılarda yaşlanma ilerleyici ve geri dönüşümsüzdür. İlerleyen yaş ile birlikte ortaya çıkan heterojen değişiklikler fonksiyonellikte gerilemeye yol açmaktadır. Yaşlanma sürecini anlamak ve iyileştirebilmek için birçok farklı mekanizma ortaya atılmıştır. Bu bölümde en sık kabul gören yaşlanma teorileri özetlenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yaşlanma, yaşlılık, hücresel yaşlanma, başarılı yaşlanma, gerontoloji Abstract Aging is a multifactorial process that starts with birth and continues until death, affected by both genetic and environmental components. Aging in living things is progressive and irrevers- ible. Heterogeneous changes that occur with advancing age lead to a decline in functionality. Many different mechanisms have been proposed to understand and improve the aging process. In this section, the most widely accepted aging theories are tried to be summarized. Keywords: Aging; senile, cellular senecence, successful aging, gerontology “Yaşlanma”, dünyaya gelen her canlının zaman içerisinde aldığı mesafe olup, doğumla başlayıp ölüme kadar devam eden doğal bir süreçtir. “Yaşlılık” ise sözlük anlamı olarak yaşlı olma, artmış yaşın etkilerini gösterme hali olarak tanımlanmaktadır. Canlılar için biyolojik işlevler yönünden erişkin konuma ulaştıktan sonra, yani üreme döneminin bitiminden ölüme kadar geçen zaman dilimindeki değişim ve dönüşüm sürecidir.1 Yaşlanma, canlılar dünyasında tüm çok hücrelilerin paylaştığı ortak bir özelliktir ve potansiyel olarak her molekülü, hücreyi ve organı kapsar.2 Yaşlanma homojen bir süreç değildir. Daha zi- yade, aynı kişideki organlar, genetik yapı, yaşam tarzı seçimleri ve çevresel maruziyetler dahil olmak üzere birçok faktörden etkilenerek farklı oranlarda yaşlanır. Bir organizmadaki her fiz-

I. Yaşlılık ve İlaçGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 9 I.2 Farmakolojik Açıdan Yaşlılık: Yaşlanma ile Oluşan Farmakokinetik ve Farmakodinamik Değişiklikler Turgay Çelik, Beril Kadıoğlu DOI: 10.52511/usakademi.21.015.1.2 Özet Yaşlanma, fizyolojik kapasitelerin ve yeteneklerin negatif yönde ilerlediği bir süreçtir. Yaşlılıkta meydana gelen fizyolojik ve anatomik değişimler sonucu, ilaçla ilgili farmakokinetik ve farma- kodinamik değişiklikler görülmektedir. Bu nedenle etkin ve güvenli farmakoterapi geriatrik hastalarda zorlaşmıştır. Yaşlanma ile ilaç yanıtında oluşan değişkenlikler çok faktörlüdür ve organların işlevleri, postreseptör yanıt, eşlik eden hastalıklar ve farmakokinetik faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, yaşlı hastalarda ilaç etkinliği göstergelerinin takibi gereklidir. Tedavide ilacın etkinliği kadar güvenliği de dikkat edilmesi gereken bir un- surdur. Geriatrik hastalarda ters ilaç reaksiyonlarının izlemi bir zorunluluktur. Yaşlı hastalarda genellikle birkaç kronik hastalık birlikte görülmektedir ve dolayısıyla diğer yaş gruplarına göre bu kişiler daha fazla ilaç kullanırlar. Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, hastaya uygun şekilde planlanması halinde tedavinin etkin ve güvenli şekilde sürdürülebilmesi mümkün olacaktır. Anahtar Kelimeler: Yaşlanma, farmakoloji, farmakodinami, farmakokinetik Abstract Aging is a process in which physiological capacities and abilities progress in a negative way. As a result of physiological and anatomical changes in old age, drug-related pharmacokinetic and pharmacodynamic changes are observed. Therefore, effective and safe pharmacotherapy is dif- ficult in geriatric patients. Variations in drug response with aging are multifactorial and arise as a result of organ functions, postreceptor response, comorbidities and pharmacokinetic factors. Therefore, monitoring of drug efficacy is necessary in elderly patients. The safety of the drug is an important factor that should be considered as well as its effectiveness. Monitoring of ad- verse drug reactions is a must in geriatric patients. Older patients often have several chronic diseases, and therefore they use more medication than other age groups. Considering all these factors, if it is planned properly for the patient, it will be possible to maintain the treatment effectively and safely. Keywords: Aging, pharmacology, pharmacodynmics, pharmacokinetics

I. Yaşlılık ve İlaç 21 I.3 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Yaşlılıkta İlaç Etkileşimleri Ahmet Aydın, Hande Sipahi, Muhammed Hamitoğlu, Cemre Şahin Şenyüz DOI: 10.52511/usakademi.21.015.1.3 Özet Son yıllarda başta gelişmiş toplumlarda olmak üzere tüm dünyada artan yaşlı popülasyonunda kardiyovasküler hastalıklar, kanser, osteoporoz, şeker hastalığı, Parkinson, demans ve diğer kronik hastalıkların görülme sıklığı oldukça fazladır. 60 yaş üstü bireylerin üçte ikisi düzenli ilaç almakta ve bunların yaklaşık %20’si beş adetten fazla ilaç kullanmaktadır. Yaşlılıkla birlikte çeşitli organ ve sistemlerin fizyolojisindeki ve işlevsel kapasitesindeki değişikliklere bağlı ola- rak ilaçların farmakokinetik ve farmakodinamiğinde görülen değişiklikler, çoklu ilaç kullanımı (polifarmasi) sonucu ilaç-ilaç, ilaç-besin, ilaç-hastalık etkileşmeleri gibi nedenlerle istenmeyen ilaç yanıtları ve/veya zehirlenmeler yaygın olarak görülmektedir. Bu bölümde, yaşlılıkla birlikte gözlenen fizyolojik değişikliklerin ve potansiyel ilaç etkileşimlerinin farmakolojik ve toksikolo- jik açıdan değerlendirilmesi ve yaşlılıkta ilaç etkileşimlerinin önlenmesi için izlenebilecek yolla- rın incelenmesi amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, ilaç-ilaç etkileşimi, uyunç Abstract The prevalence of cardiovascular diseases, cancer, osteoporosis, diabetes, Parkinson’s disease, dementia and other chronic diseases has quite high incidence in elderly population, which has been increasing all over the world, especially in developed societies. Two-thirds of individuals over the age of 60 regularly take medications and approximately 20% of them use more than five drugs. Adverse drug events and/or intoxications are commonly observed because of the changes in drug pharmacokinetics and pharmacodynamics due to changes in physiology and functional capacity of various organs and systems observed with aging and drug-drug, drug- food, drug-disease interactions due to multiple drug use (polypharmacy). In this section, the aim of this chapter is to do pharmacological and toxicological evaluation of physiological chang- es and potential drug interactions observed within elderly and to examine the ways to prevent drug interactions in elderly patients. Keywords: Aging, drug-drug interaction, compliance

I. Yaşlılık ve İlaç 35 I.4 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Tedavide Eczacının Rolü Mesut Sancar DOI: 10.52511/usakademi.21.015.1.4 Özet Yaşlanan nüfusun ve beklenen yaşam süresinin artmasıyla birlikte yaşlılarda ilaç yönetiminin daha da karmaşık hale gelmesi ve ilaç güvenlik sorunlarının artması sonucu geriatri eczacılığı, eczacılık uygulamalarının önemli bir parçası olmuştur. Klinik eczacılık ve farmasötik bakım gibi hasta odaklı uygulamaların son 50 yılda eczacılık mesleğinin vazgeçilmez bir parçası olması eczacıyı sağlık sisteminde daha aktif hizmetler üretmeye teşvik etmiştir. Dünya Sağlık Örgütü- nün daha sağlıklı bir yaşlanma için başlattığı küresel eylem planı çerçevesinde yaşlı bireylerin sağlıklı bir ortamda yaşamaları ve uzun vadeli sürdürülebilir bakım hizmetleri alabilmeleri için eczacılık uygulamalarının ve farmasötik bakım hizmetlerinin önemli olduğu belirtilmiştir. Yaş- lanmanın beraberinde getirdiği polifarmasi ilaçla ilişkili sorunların önemli bir nedenidir. Ecza- cının, bulunduğu pozisyon gereği yaşlı hastaların ilaç ilişkili sorunlarını erken saptayıp çözüm için doktora yönlendirebilme imkanı vardır. Literatürde eczacının yaşlı hastalarda polifarmasiyi azaltmak için bazı stratejiler yardımıyla sağlık çıktılarına genellikle pozitif yönde etkileri oldu- ğuna dair kanıtlar vardır. Tüm bu stratejilerde eczacının yaşlı hastalara sunacağı kapsamlı ilaç incelemesi hizmetinin önemli bir yeri olduğu kabul edilir. Yaşlı hastalarda potansiyel uygunsuz ilaçların saptanması ve bunların reçetelerden çıkartılması veya yenilerinin önerilebilmesi için sağlık ekibiyle işbirliği içinde çalışacak olan eczacının da kullanabildiği çeşitli tarama araçları geliştirilmiştir. Yaşlı hastaların hastane yatışlarında, hastaneden taburculuklarında veya servis- ler arası nakillerinde eczacılar tarafından yürütülen ilaç uzlaşı programlarının gittikçe arttığı görülmektedir. Eczacının evrensel olarak kabul görmüş sorumluluklarından biri olan hasta eği- timi ve danışmanlığı hizmeti ile yaşlı hastaların tedaviye uyum oranlarının arttığı bilinmektedir. Sonuç olarak yaşlı popülasyonda etkili bir ilaç yönetimi için doğrudan veya işbirliği içinde çalı- şan eczacıların rolü açıkça ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Geriatri eczacılığı, klinik eczacılık, farmasötik bakım, polifarmasi, ilaç in- celemesi

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 47 II.1 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Polifarmasi Gamze Doymuş, Ali Ekrem Aydın DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.1 Özet Sağlıkta yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak beklenen yaşam süresinin arttığı günümüzde toplumlarda yaşlıların nüfusu artmakta ve sağlık profesyonelleri yaşlılar ile gün geçtikçe daha sık ilgilenmektedir. Dolayısıyla ilgili profesyonellerin akılcı ilaç kullanımı, polifarmasi ve ilaç azaltımı (deprescribing) gibi kavram ve yaklaşımların farkındalığını kazanması, bu süreçleri benimsemesi ve klinik kararlarında faydalı olabilecek kaynakları ve araçları kullanması geriatri pratiğinde başarılı uygulamalar için kaçınılmaz gibi görünmektedir. Polifarmasinin literatürde farklı tanımları olmakla beraber sıklıkla ≥5 farklı ilaç kullanımı olarak kabul edilmektedir. Poli- farmasinin etiyolojisinde hasta/hasta bakıcı kaynaklı, hekim kaynaklı ve sağlık sistemi kaynaklı çeşitli risk faktörleri yer almaktadır. Reçete kaskadı temelde hekim kaynaklı olan ancak diğer risk faktörü kaynaklarından da beslenen ve polifarmasiyi potansiyelize eden, engellenmesi veya varsa giderilmesi gereken bir tablodur. Polifarmasi, yaşlılarda ilaç yan etkileri ve tehlikeli ilaç-i- laç etkileşimleri ile hastane başvuruları sıklığında ve hastane yatış süresinde, çeşitli geriatrik sendromların sıklığında artış; azalmış fonksiyonel kapasite, günlük yaşam aktiviteleri ve yaşam kalitesinde bozulma; morbidite ve mortalitede ve beklendiği üzere sağlık harcamalarında ar- tış ile ilişkili bulunmuştur. Bir yaşlıda ilaç tedavisi düzenlerken yeterli genel farmakoloji bilgi- si, normal yaşlanma ile vücutta ortaya çıkan değişiklikleri hakim olmak ve akılcı ilaç kullanım prensiplerine dikkat etmek yanında yaşlılarda uygun olmayan ilaçların kullanımını önlemek adına hazırlanan rehber ve araçlardan faydalanmak da önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Polifarmasi, uygunsuz ilaç kullanımı, advers ilaç reaksiyonu, akılcı ilaç kullanımı, yaşlı Abstract Life expectancy has increased today as a result of developments in healthcare. The population of older adults in societies is increasing, and health professionals deal with older people more and more frequently. Therefore, it is now more important for healthcare professionals to un- derstand concepts and approaches such as rational drug use, polypharmacy, and deprescribing. Although polypharmacy has different definitions in the literature, it is often accepted as using

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 63 II.2 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Tremor Derya Kaya DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.2 Özet Tremor; herhangi bir vücut parçasının santral bir düzlem etrafında belli bir ritmde tekrarla- yan istemsiz hareketidir. En sık görülen hareket bozukluğudur. Tanı, tremor fenomonolojisine odaklanan öykü ve muayene eşliğinde konur. İlk odak noktası; mevcut tremorun hareketle or- taya çıkan bir aksiyon tremoru (postural, kinetik, intansiyonel) mu yoksa istirahat tremoru mu olduğunun belirlenmesidir. Eğer baskın olan tremor aksiyon tremoru ise klinisyen esansiyel tremor, artmış fizyolojik tremor, ilaca bağlı tremor, distonik tremor, serebellar tremor ya da or- tostatik tremor ile karşı karşıyadır. İstirahat tremoru ise ilk sırada Parkinson hastalığı olmakla birlikte ilaca bağlı istirahat tremoru gibi durumlarla karşı karşıya olabilir. Farmakoterapisi, altta yatan hastalığa bağlı olarak değişmekle birlikte semptomatiktir. Anahtar Kelimeler: Aksiyon, postural, istirahat, kinetik, intansiyonel, propranolol, primidon Abstract Tremor is the involuntary movement of any part of the body that is repeated in a certain rhythm around a central plane. It is the most common movement disorder. The diagnosis is based on the medical history and examination focusing on the tremor phenomenology. The first goal is the determination of whether the predominant tremor is an action tremor (postural, kinetic, intention) or resting tremor. If the predominant tremor is action tremor, the clinician is faced with essential tremor, increased physiological tremor, drug-induced tremor, dystonic tremor, cerebellar tremor or orthostatic tremor. On the other hand, if the predominant tremor is the resting tremor, then, firstly it may be Parkinson’s disease or it may be faced with conditions such as drug-induced resting tremor. The pharmacotherapy of tremors varies depending on the underlying disease, however, it is symptomatic. Keywords: Action, postural, resting, kinetic, intention, propranolol, primidone

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 75 II.3 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Deliryum F. Sena Dost, Ahmet Turan Işık DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.3 Özet Deliryum akut başlayan dikkat ve bilinçte dalgalanma ile seyreden bir durumdur. Kendi bir hastalık olmayıp farklı birçok sebebin ortak sonucu olan geriatrik bir sendromdur. Yaşlı- larda özellikle hastanede ve yoğun bakımda yatan hastalarda insidansı yüksektir. Yüksek sıklığına rağmen günlük pratikte gözden kaçabilmektedir. Sık görülen, hastane yatışını uzatan, mortaliteye sebep olan deliryum aslında önlenebilen bir durumdur. Deliryum için onaylanmış bir ilaç yoktur. Önemli olan deliryumun önlenmesidir. Deliryum geliştiğinde öncelikle altta ya- tan sebep bulunmalı, bunu presipite edecek faktörler tespit edilmeli ve non farmakolojik yak- laşımlar seçilmelidir. Farmakolojik yaklaşım ancak hastaya, çevresine zarar verecek, hastanın tedavi olmasını gerektirecek semptomlara saklanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Deliryum, haloperidol, antipsikotik, melatonin, ramelteon, benzodiazepin Abstract Delirium is defined as acute disturbance and fluctuation in attention and cognition. It is not a disease of its own, but a geriatric syndrome that is a common result of many different caus- es. The incidence is high in the elderly, especially in hospitalized and intensive care patients. Despite its high frequency, it can be overlooked in daily practice. Delirium, which is common, prolongs hospitalization and causes mortality, is actually a preventable condition. There is no drug approved for delirium. The important thing is to prevent delirium. When delirium devel- ops, the underlying causes and precipitating factors must be determined, immediately. The non-pharmacological approach is the first choice of delirium management. The pharmacological approach should only be reserved for symptoms that will harm the patient, his/her environment and require treatment. Keywords: Delirium, older adults, haloperidol, antipsychotics, melatonina, ramelteon, benzo- diazepine

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 87 II.4 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Demans F. Sena Dost, Ahmet Turan Işık DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.4 Özet Demans günlük yaşam aktivitelerini etkileyen, kognitif fonksiyonlarda birden fazla alanda ilerleyici bozulma ile karakterize bir geriatrik sendromdur. Demansın en sık sebebi Alzheimer Hastalığı (AH) olup sıklığı 65 yaş üstü kişilerde %10, 80 yaş üstünde ise %47 düzeyindedir. Her ne kadar demans denildiğinde toplumun korkulu rüyası AH akla gelse de demans etiyo- lojisinde geri dönüştürülebilir nedenler ve diğer kognitif yıkım nedenleri dikkatle incelenme- lidir. Kognitif yıkımın nedenleri AH, normal basınçlı hidrosefali, Parkinson hastalığı demansı, vasküler demans, frontotemporal demans, Lewy cisimcikli demans olarak sayılabilir. Demansa bağlı harcamaların yüksekliği göz önünde bulundurulduğunda öncelikle geri dönüşlü nedenler gözden geçirilmeli ve de demans için düzeltilebilir risk faktörlerinin engellenmesinde gerekli özen gösterilmelidir. Bu risk faktörlerinin düzeltilmesi demans gelişimini %40 önlenmekte ve bu sağlık harcamalarının önüne geçilmesinde, kişinin günlük yaşamdaki bağımsızlığının sürdürül- mesinde oldukça önemlidir. Demans tedavisi preklinik evrede hastalık ortaya çıkmadan önleyici girişimler, hastalık ortaya çıktıktan sonra semptomların iyileştirilmesi ya da hastalığın seyrinin değiştirilmesine (kür) yönelik girişimler ve palyatif, hastalığın yıkıcı etkisinin azaltılması ve yaşam kalitesinin arttırılmasına yönelik girişimler olarak 3 basamaktan oluşur. Hastalık ortaya çıktıktan sonra demansın kognitif ve nonkognitif semptomlarına yönelik tedaviler gündeme gel- mektedir. Bu bölümde genel hatlarıyla kognitif yıkım nedenleri, öncelikle koruyucu önlemler, nonfarmakolojik ve farmakolojik yaklaşımlar ve tedavi sonlandırma endikasyonlarından bah- sedilecektir. Anahtar Kelimeler: Demans, asetilkolinesteraz inhibitörleri, memantin, antidepresan ilaçlar, antipsikotikler Abstract Dementia is a geriatric syndrome that is characterized by a progressive deterioration in cog- nitive functions in more than one area and interferes with activities of daily living of the pa- tient. Alzheimer’s Disease (AD), the most common cause of dementia, whose incidence is 10% in people older than 65 years and 47% in those over the age of 80. Although AD is the nightmare

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 133 II.5 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi İnkontinans Neziha Erken, Ahmet Turan Işık DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.5 Özet İnkontinans yaşlı hastalarda yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, sosyal izolasyona neden olabi- len bir geriatrik sendromdur. Hastaların ifade etmekten kaçındıkları bu durum anamnez alırken özellikle sorgulanmalı ve kişiye uygun tedavi planı çizilmelidir. İnkontinansa neden olabilecek geri döndürülebilir nedenlerin düzeltilmesi önemlidir. Bunlar dışlandıktan sonra, nonfarmako- lojik yaklaşımlardan fayda görmeyen hastalara ilaç tedavisi planlanması yapılmalıdır. Bu bölümde hem üriner hem de fekal inkontinans tedavisi anlatılacaktır. Anahtar Kelimeler: Üriner inkontinans, fekal inkontinans, geriatrik sendrom Abstract Incontinence is a geriatric syndrome that negatively affects the quality of life in elderly patients and can lead to social isolation. This situation, which the patients avoid mentioning, should be particularly questioned in the anamnesis and the treatment plan should be drawn for the indi- vidual. It is important to correct the curable causes of incontinence. After these are excluded, drug therapy should be planned for patients who do not benefit from non-pharmacological ap- proaches. This chapter discusses the treatment of both urinary and fecal incontinence. Keywords: Urinary incontinance, fecal incontinance, geriatric syndrome I. Üriner İnkontinans İstemsiz idrar kaçırma şikâyeti olarak tanımlanan idrar kaçırma (UI-üriner inkontinans), yaşlı erişkinlerde sık görülen ve yeterince tedavi edilmeyen bir geriatrik sendromdur. Epidemiyolo- jik çalışmalar, yaş ve kadın cinsiyet ile hem semptomların sıklığı hem de UI yaygınlığı arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Toplumda 65 yaş ve üzeri kadınların %30-60’ını ve erkeklerin %10-35’ini etkilemekte ve önemli ölçüde azalmış yaşam kalitesi ile ilişkilendirilmek- tedir.1,2 Ülkemizde geriatri polikliniğine başvuran hastalarda UI prevalansı %47.6 oranında bu-

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 143 II.6 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Düşmeler Pınar Soysal DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.6 Özet Yaşlılarda düşmeler multifaktöryel etkiler sonucunda ortaya çıkmaktadır ancak farmakolojik faktörler geriatrik olgularda düşmelerin belki de en sık ve en kolay önlenebilir sebebidir. Vücut kompozisyonu, total vücut sıvı/yağ oranı, karaciğer ve böbrek fonksiyonu, serum albümin dü- zeyi yaşlanmayla değişmektedir; bu da, ilaç ilişkili yan etkilerin ve ilaç-ilaç etkileşimlerinin çok daha sık görülmesine yol açmaktadır. Kardiyovasküler ilaçlar, santral sinir sistemini etkileyen antipsikotik, antidepresanlar, benzodiazepin, antiepileptik gibi ilaçlar, hipoglisemiye sebep olan anti-diyabetikler, narkotik analjezikler, Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar ile proton pompa inhibitörleri dahil çok sayıda ilacın kullanımı sırasında düşme ortaya çıkabilir. Özellikle düşme ile ilişkili bu ilaçların kombine kullanımında risk çok daha artmaktadır. Dolayı- sıyla, bahsedilen bu ilaçlar düşük doz başlanıp, yavaş doz arttırılmalıdır ve her vizitte ilaçların endikasyonları gözden geçirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, düşme, ilaçlar Abstract Falls occur in the elderly as a result of multifactorial effects, but pharmacological factors are perhaps the most common and easily preventable cause of falls in geriatric patients. Body com- position, total body fluid/fat ratio, liver and kidney function, and serum albumin levels change with aging, which causes drug-related side effects and drug-drug interactions to be more fre- quent. Falls may occur during the use of many drugs including cardiovascular drugs, antipsy- chotics, antidepressants, benzodiazepines, antiepileptic drugs that affect the central nervous system, anti-diabetics that cause hypoglycemia, narcotic analgesics, drugs used in the treat- ment of Parkinson’s disease and proton pump inhibitors. The risk increases much more, espe- cially in the combined use of these drugs associated with falls. Therefore, these drugs should be started at a low dose, the dose should be increased slowly, and the indications of the drugs should be reviewed at each visit. Keywords: Aging, falling, medications

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 153 II.7 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Malnutrisyon Esra Ateş Bulut DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.7 Özet Malnutrisyon; dokuların gereksinimi olduğu enerji, protein veya diğer besin ögelerinden yok- sun kalması sonucu, fiziksel ve zihinsel işlevin azalmasına yol açan yapısal eksikliklerin ortaya çıkması durumu olarak tanımlanabilir. Yaşlı hastalar, sistemik hastalıklar, psikiyatrik bozukluk- lar, yaşa bağlı fizyolojik ve psikososyal değişikliklere bağlı olarak beslenme yetersizliklerine ve kilo kaybına karşı daha savunmasızdır. Yaşlı bireyler arasında yetersiz beslenme prevalansı daha yüksektir. Malnutrisyon hastalarda; düşmeler, enfeksiyonlara yatkınlık, uzamış hastane- de kalış süresi, ölüm gibi istenmeyen sağlık sonuçlarına yol açmaktadır. Mini Nutrisyonel De- ğerlendirme (MNA) kısa formu, yaşlılarda en sık kullanılan tarama aracı olarak kabul edilir. Yetersiz beslenen veya yetersiz beslenme riski altında olduğu belirlenen bireylerde, kapsamlı değerlendirme yapılması ve altta yatan etiyolojiye göre çevresel değişiklikler, besin takviyeleri ve farmakoterapiyi içeren ileri tedavi planı belirlenmesi gerekmektedir. Bu bölümde, yaşlılarda beslenme bozukluklarının farklı etiyolojilerinden bahsedilmiş ve güncel tedavi önerileri gözden geçirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Malnutrisyon, yaşlı yetişkinler, kaşeksi, kilo kaybı, yaşlılık anoreksisi Abstract Malnutrition can be defined as the occurrence of structural deficiencies which lead to a decrease in physical and mental function as a result of the lack of energy, protein or other nutrients that tissues need. Older patients are vulnerable to nutritional deficiencies and weight loss due to systemic diseases, psychiatric disorders, age-related physiological and psychosocial changes. The prevalence of malnutrition is higher among older people. Malnutrition leads to undesirable health consequences such as falls, susceptibility to infections, prolonged length of stay, and death. Mini Nutritional Assessment (MNA) short form is accepted as the most commonly used screening tool in the older patients. Individuals who are malnourished or at risk of malnutrition need a comprehensive assessment and an advanced treatment plan, including environmental changes, nutritional supplements and pharmacotherapy, according to the underlying etiology. In this section, different etiologies of nutritional disorders in the older adults are mentioned and current treatment recommendations are reviewed. Keywords: Malnutrition, older adults, cachexia, weight loss, anorexia of aging

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 167 II.8 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Bası Yaraları Süleyman Emre Koçyiğit DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.8 Özet Bası hasarı yaşlı bireylerde olumsuz sonuçlara yol açabilen bir durum olup, erken dönemde ta- nınması, korunma ve tedavisinin yapılması oldukça önemlidir. Hastane ve bakımevine yerleşme riskini arttırdığı gibi, getirdiği ekonomik yük açısından da bası hasarını değerlendirmek ge- reklidir. Bası hasarı, çeşitli risk faktörlerinin etkisi ve yaşlı bireylerde yatkınlığın da olması ile birlikte gelişebilmektedir. Basınç etkisi ve makaslama kuvveti yatkın dokularda bası hasarına yol açabilmektedir. Patofizyolojisinde lokal doku iskemisi, reperfüzyon hasarı, artmış kapiller geçirgenlik ve yumuşak doku ödemi, lenfatik dolaşım bozukluğu ve uzamış inflamatuvar faz sa- yılabilir. Bası hasarında ayrıca medikal alet ilişkili hasar da yeni tanımlara girmiştir. Bası hasa- rında, Braden risk skalası gibi ölçekler kullanılarak risk değerlendirmesi önem arz etmektedir. Risk durumuna göre önlemler ve tedavi stratejileri değişebilmektedir. Bununla birlikte bası etkisini azaltmak veya ortadan kaldırmak amacıyla hastalarda sık pozisyon değiştirme, müm- künse erken mobilizasyon oldukça kritiktir. Uygun beslenme stratejilerini uygulamak ve ağrı yönetiminin etkin bir şekilde yapılması gerekmektedir. Bası hasarı geliştiğinde çeşitli debrid- man yöntemleri ile ölü dokuyu, debrisi uzaklaştırmak ve hasar tipi ve hasarın evresine göre de uygun yara bakım ürünleri kullanılarak da bası hasarı tedavi edilebilmektedir. Bununla birlikte vakum aracılı kapatma (VAC), hiperbarik oksijen tedavisi, elektromanyetik tedavi gibi yardımcı tedaviler de kullanılabilmektedir. Halen araştırılmakta olan tedavi yöntemleri mevcuttur. Anahtar Kelimeler: Bası hasarı, inflamasyon, debridman, yara bakım ürünleri, nutrisyon Abstract Pressure injury is a condition that can lead to negative consequences in older adults, and it is very important to be diagnosed, prevented and treated in the early period. It is necessary to evaluate the pressure injury in terms of getting its economic burden, as it increases the risk of admission in hospitals and nursing homes. Pressure injury can develop with the effect of var- ious risk factors and the presence of susceptibility in elderly individuals. Pressure effect and shear stress can cause pressure injury in susceptible tissues. Local tissue ischemia, reperfusion injury, increased capillary permeability and soft tissue edema, lymphatic circulation disorder,

II. Geriatrik Sendromlarda Rasyonel Farmakoterapi 185 II.9 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Orofarengeal Disfaji Kübra Altunkalem Seydi, Derya Kaya DOI: 10.52511/usakademi.21.015.2.9 Özet Orofaringeal disfaji (OD), yutma fonksiyonunda güçlük belirtisi olarak tanımlanır ve yaşlı eriş- kinlerin %13-35’inde görülür. Disfaji prevalansı inme geçiren hastalarda %29-64, demansı olan hastalarda %80 üzerinde, parkinson hastalarında ise %18-100’dür. Ağızdan gıdanın dökülmesi, parça parça yutma, dizartri, yutma sırasında öksürük, boğulma hissi, nazal regürjitasyon, dis- foni sık görülen semptomlardır. Gıda aspirasyonuna bağlı sık tekrarlayan pulmoner enfeksiyon- lar görülebilir. Tanıda klinik değerlendirmeye ek olarak etiyolojiyi belirlemek için enstrümen- tal inceleme yöntemleri gerekebilir. Bunlar videofloroskopik yutma çalışması, nazofaringeal laringoskopi, fiberoptik endoskopik yutma değerlendirmesi ve manometridir. OD tedavisinin amacı, gıda transferini iyileştirmek ve aspirasyonu önlemektir. Yutma postürleri ve manevra- ları hastaya öğretmesi basit ve yutma akışının doğru yönlendirilmesini sağlayan biyomekanik yöntemlerdir. Diğer kompansatuar önlemler: Yiyecek/sıvı miktarlarının ayarlanması, yardım- cı ekipman kullanımı, oral hijyen sağlanması ve diyet modifikasyonudur. Egzersiz ise yutma bozukluğunun tedavisinin önemli bir parçasıdır. Dil, dudak, faringeal, laringeal ve suprahyoid kaslarının fonksiyonunu güçlendiren, oral kavite içinde yutmadan hemen önce homojen lok- ma oluşumuna yönelik kas gruplarının egzersizlerini içeren eğitim olarak tanımlanabilir. Çalış- malar kompansatuar yöntemlerin ve egzersizin yutma fizyolojisini iyileştirme ve yutma ilişkili nöronal ağlarda nöroplastisiteyi desteklemede sınırlı etkinlikte olduğunu göstermektedir. Yeni çalışmalarda yutma ilişkili periferik ve kortikal bölgelerin nörostimülasyonundan fayda görebi- leceği gösterilmiştir. Fasilitasyon teknikleri geriatrik popülasyonda yeterli çalışma olmamakla birikte, daha çok yutma fonksiyonunun güçlendirilmesini amaçlayan duysal ve motor yolakların uyarılmasına dayanan tekniklerlerdir. Nöromusküler elektriksel stimülasyon (NMES) terapisi orofaringeal yutma cevabını iyileştirmek, kas gücünü arttırmak amacıyla yutma sinirlerini ve kaslarını uyaran bir yöntemdir. Cerrahi aday olmayan krikofaringeal disfajili hastalarda endos- kopik dilatasyon veya krikofaringeal miyotomi düşünebilir. Ciddi disfaji varlığında ise enteral beslenme önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Orofarengeal disfaji, aspirasyon, manevra, fasilitasyon

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 197 III.1 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Parkinson Hastalığı Derya Kaya, Ahmet Turan Işık DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.1 Özet Parkinson Hastalığı (PH), substansia nigradaki dopaminerjik nöronların kaybı, bazı beyin sapı çekirdeklerinde ve serebral kortekste hücre ölümü ile karakterize olan, tanısı klinik kriterler eşliğinde konulan kronik progresif nörodejeneratif bir hastalıktır. Hastalıkta, kardinal motor belirtiler (bradikinezi/akinezi, istirahat tremoru, rijidite) ile zaman içinde görülen diğer motor belirtiler (donma vb. yürüme bozukları, postural değişiklikler) ve non-motor belirtiler (ağrı, hi- pozmi, nöropsikiyatrik bozukluklar, uyku bozuklukları, gastrointestinal ve genitoüriner bozuk- luklar, vb.) kombinasyonlar halinde görülmektedir. Motor belirtilerin tedavisinde 50 yıllık bir geçmişi ile birlikte levodopa hala köşe taşıdır. Dopamin agonistleri erken evre PH’da monotera- pide ya da orta-ileri evre olgularda adjuvan tedavide kullanılmaktadır. Levodopanın yanı sıra, erken evrede motor semptomların semptomatik tedavisinde dopamin agonistleri, monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri, katekol-O-metil transferaz (COMT) inhibitörleri, antikolinerjik- ler, amantadin ve istradefilin kullanılmaktadır. Bu ajanlar genel olarak levodopaya bağlı motor komplikasyonların adjuvan terapisinde de kullanılan ajanlardır. İleri evre olgularda, levodopa ilişkili motor fluktuasyonlar ve diskineziler varlığında, derin beyin stimülasyonu seçilmiş olgu- larda alternatif terapötik bir seçenektir. Kitabın bu bölümünde Parkinson tedavisinin motor ve non-motor belirtilerinin farmakoterapisi üzerinde durulması amaçlanmıştır. Antiparkinson ilaçların yan etki profillerine daha ayrıntılı biçimde kitabın ‘Antiparkinson İlaçlar’ bölümünde yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Parkinson hastalığı, levodopa, antiparkinson ilaçlar, dopamin agonistleri, MAO inhibitörleri, COMT inhibitörleri, motor komplikasyonlar, diskinezi, non-motor semptom- lar Abstract Parkinson's Disease (PD) is a chronic progressive neurodegenerative disease characterized by loss of dopaminergic neurons in the substantia nigra, cell death in some brainstem nuclei and cerebral cortex, and diagnosed with clinical criteria. Cardinal motor symptoms (bradykinesia/ akinesia, resting tremor, rigidity) and other motor symptoms (freezing, gait disturbances, pos- tural changes) and non-motor symptoms (pain, hyposmia, neuropsychiatric disorders, sleep dis-

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel FarmakoterapiGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 211 III.2 Uyku Bozuklukları ve Tedavisi Bülent Devrim Akçay, Sinan Yetkin, Hamdullah Aydın DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.2 Özet İleri yaşlarda uyku yapısı ve devamlılığının bozulduğu, dolayısı ile uyku bozukluklarının görül- me sıklığının arttığı bilinmektedir. Yaşam boyu genel sağlığın önemli bir göstergesi olan uyku konusunda artan bilgiler ve yaşlı nüfusun artışı geriatri alanında uyku ve uyku bozukluklarının önemini öne çıkarmıştır. Yaşlanma tek başına bir uyku bozukluğunun sebebi olmamasına rağ- men, yaşlanmayla beraber eklenen tıbbi, psikiyatrik ve sosyal sorunlar uykuyu olumsuz yönde etkiler. Yaşlanmayla birçok fizyolojik işlevde olduğu gibi uykuda da değişim olmaktadır. Uyku- daki değişim, yaşlanmayla sirkadiyen ve homeostatik süreçlerdeki değişimin etkisinin yanında fizyolojik ve psikososyal değişmelerin de sonucudur. Yaşlanmayla oluşan uykuda bozulma ya da değişme denilebilecek durumların bir bölümü, fizyolojik sınırlar içindedir. Ancak bu değişim, patolojik bir durum olmasa bile yaşlıların uyku bozukluklarına daha duyarlı hale gelmelerine sebep olmaktadır. Gelişen diğer hastalıkların, kullanılan ilaçların artışı da uyku bozukluklarının yaşlılarda görülme oranını artırmaktadır. Geriatrik popülasyonda en sık bildirilen uyku yakınması, uykusuzluk, uykuya başlama ve de- vam ettirme güçlüğü, sabah erken uyanma ve gündüz uykululuk halidir. Geriatrik popülasyonda yaygın olarak görülen uykusuzluk genellikle çok faktörlüdür. Komorbid uykusuzluk, uykuyu bozabilecek tıbbi veya psikiyatrik rahatsızlıklarla bir arada bulunan uykusuzluk için tercih edi- len terimdir. İkincil uykusuzluk ise bir hastalık ile uyku değişikliği arasındaki nedensel ilişkiye dayanır. Tarihsel süreç içerisinde tedaviler daha çok uyku bozukluğuyla ilişkili sağlık sorunla- rını optimize etmeye odaklanmıştır. Bu, hastalık ve uykusuzluk arasındaki dinamik ilişkiyi göz ardı eder. Eş tanılı uykusuzluğun yönetimi, ilişkili tıbbi ve psikiyatrik durumları ele alan, ilaçları optimize eden, eşzamanlı birincil uyku bozukluklarına müdahale eden ve kötü uyku hijyenini güçlendirebilecek sürekli faktörleri hedefleyen çok yönlü bir tedavi yaklaşımını gerektirir. Bu bölüm, uyku yapısı, uyku oluşumundaki mekanizmalar, yaşlanmayla birlikte oluşan değişim ve yaşlılarda uyku bozukluklarını ve bu bozuklukların farmakolojik tedavilerini kapsamaktadır. Anahtar Kelimeler: Geriatri, uyku, uyku bozuklukları, tanı, tedavi

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 255 III.3 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Diyabetes Mellitus F. Sena Dost, Ahmet Turan Işık DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.3 Özet Tip 2 diyabetes mellitus (DM) yaşlılarda sık görülen kronik hastalıklardan birisidir. Yaşlı eriş- kinler de gençler gibi diyabetin akut, makrovasküler ve mikrovasküler komplikasyonları için risk altındadırlar. Genç erişkinlerden farklı olarak bu komplikasyonların önlenmesi için tedavi planlarken yaşlılara özgü gözden geçirilmesi gereken durumlar söz konusudur. Yaşla birlikte ar- tan kognitif problemler, komorbid hastalıklar, kırılganlık ve sarkopeni tedavi değerlendirmesin- de rol oynarken, DM’nin kendisi de bu problemlere sebep olabilir. Yaşlı hastalarda hipoglisemi yatkınlığı artarken, hipoglisemi farkındalığı azalmaktadır. Eşlik eden kognitif, kardiyovasküler sorunları göz önünde bulundurunca hipogliseminin önlenmesi yaşlılarda özel bir öneme sahiptir. Geriatrik olgularda DM tedavisi düzenlenirken kognitif, metabolik ve fonksiyonel durum göz- den geçirilmeli, tedavi ve tedavi hedefleri bireyselleştirilmelidir. Birinci basamakta nonfarma- kolojik yaklaşım olan diyet ve fiziksel egzersiz tedavinin olmazsa olmazıdır. Hastanın kardiyak ve fonksiyonel durumuna göre egzersiz önerilmeli, malnutrisyon ve sarkopeni durumuna göre de diyet önerilerinde bulunmalıdır. Eşlik eden bu sorunlar nedeniyle istenen düzeyde fiziksel egzersiz ve diyet kısıtlaması sağlanamayabilir ve sonuç olarak da çoğu yaşlı farmakolojik teda- viye ihtiyaç duyar. Tedavide kontrendike olmadıkça metformin ilk seçenektir. Hedefe ulaşıla- mazsa yan etki profili düşük olan dipeptidil peptidaz-4 (DPP4) inhibitörleri tedaviye eklenebilir. Hastanın kardiyovasküler hastalık durumuna ve vücut kitle indeksine göre tedaviye sodyum glukoz ko-transporter-2 (SGLT2) inhibitörleri ve glukagon benzeri peptid-1 (GLP-1) analogları- nın eklenmesi gündeme gelmektedir. İstenen glisemik hedefe ulaşılamadığında ya da oral anti- diyabetik ilaçlara kontendikasyon oluşturan durumlar varlığında tedaviye insülin eklenmesi ya da insüline geçilmesi uygun olacaktır. İnsülin tedavisinde uygulama kolaylığı ve hipoglisemi ris- kini en aza indirmek için tek doz bazal insülin tercihi uygun görünmektedir. Gerek insülin gerek ise oral antidiyabetik ilaç kullanımında en önemli husus hipoglisemiden kaçınılmasıdır. Yaşam beklentisi kısa, çoklu komorbid öyküsü olan, kognitif ve fonksiyonel kısıtlılığı olan hastalarda ise hedef hipoglisemiden ve semptomatik hiperglisemiden kaçınmaktır. Bu sebeple intensif te- davi protokolleri yerine konvansiyonel protokoller daha uygun olacaktır. Anahtar Kelimeler: Diyabetes mellitus, kognitif yetmezlik, metformin, tedavi hedefleri, yaşlı yetişkin

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel FarmakoterapiGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 269 III.4.a Hipertansiyon Tedavisi Ertuğrul Erken DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.4a Özet Hipertansiyon toplumun büyük kısmını etkileyen kronik bir sağlık sorunudur. Yaşlılarda vas- küler elastisitedeki azalma nedeniyle genellikle izole sistolik hipertansiyon görülür. Yaşlılarda hipertansiyonun etkin tedavisi mortalite oranlarının ciddi biçimde azalmasını sağlayacaktır. Yardımsız yaşayan ve fazla komorbiditesi olmayan yaşlılar kan basıncı düşüşlerini kolaylıkla to- lere edebilir. Kırılgan veya bakıma ihtiyacı olan yaşlılarda hipertansiyon tedavisi hasta bazında bireyselleştirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Hipertansiyon, yaşlılar, kan basıncı, tedavi Abstract Hypertension is a chronic health issue affecting a large section of the population. Older people usually have isolated systolic hypertension due to loss of vascular elastisity. The effective treat- ment of hypertension in the elderly will certainly decrease the mortality rates. Older people who are independent with lesser comorbidities can easily tolerate blood pressure reductions. Treatment of hypertension should be individualized in older people who are frail or in need of care. Keywords: Hypertension, elderly, blood pressure, treatment Giriş Hipertansiyon, kardiyovasküler nedenli ölümlerin ve kronik böbrek hastalığındaki ilerlemenin önlenebilir bir nedenidir. İlerleyen yaşla birlikle ortaya çıkan endotel disfonksiyonu, vasküler elastisite kaybı ve ateroskleroz özellikle sistolik kan basıncında artışa yol açar. Öyle ki, geriatrik olguların yarıdan fazlasında hipertansiyon vardır.2,3 Yaşlılardaki hipertansiyonu kontrol edebil- mek için kardiyovasküler, nörolojik, psikolojik ve farmakokinetik özellikleri hasta bazında de- ğerlendirmek ve yorumlamak gerekir. Bu bölümde, yaşlılardaki hipertansiyonun güncel tedavisi kılavuz önerileri doğrultusunda anlatıldı ve akılcı farmakoterapi uygulamalarından bahsedildi.

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 275 III.4.b Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Hiperlipidemi Adnan Yay DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.4b Özet Uzayan yaşam süresi ile birlikte kronik hastalıklar ve özellikle koroner arter hastalığı prevelan- sı artmaktadır. Koroner arter hastalığı ile birlikte yaşlı hastalarda hiperlipidemi görülme sıklığı da artmaktadır. Yaşlı hastalarda gerek sekonder koruma gerekse de primer koruma amaçlı hiperlipidemi tedavisi önem kazanmaktadır. 65 yaş üzerindeki bütün hastalara yılda en az bir kere lipid profili kontrolü yapılarak kardiyovasküler risk sınıfına göre hedef LDL kolesterol ve non-HDL kolesterol düzeyleri belirlenerek sekonder ya da primer koruma amaçlı medikal tedavi, statin tedavisi açısından değerlendirilmelidir. Medikal tedavi öncesinde bütün hastalara bireysel özellikleri dikkate alınarak tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz, sigara-alkol bıraktırıl- ması, kilo verilmesi gibi non farmakolojik tedaviler uygulanmalıdır. Hastalara statin tedavisi başlandıktan 6-8 hafta sonrasında kontrol lipid profili ve verilen ilacın yan etkilerini göz önüne alarak karaciğer enzimleri, kreatinkinaz düzeyleri ve gereğinde diğer laboratuvar parametrele- ri de kontrol edilmelidir. Statin tedavisi maksimum tolere edilebilir dozda verildiği halde hedef değerlere ulaşılamadı ise ezetimib, PCSK-9 inhibitörleri, safra asidi bağlayan ajanlar, bompe- doik asit gibi tedavi seçenekleri kombine ya da tek başına kullanım için değerlendirilmelidir. Trigliserid yüksekliği olan hastalarda ise ön planda fibratlar, niasin, omega-3 yağ asitleri teda- vide değerlendirilmelidir. 75-80 yaş üzerinde olan hastalarda ise tedavi başlangıcında mutlaka hastaların komorbid hastalıkları, beklenen yaşam süresi, tedaviden beklenen fayda, ilaçların yan etkileri gibi konular değerlendirilerek tedavi bireyselleştirilerek değerlendirilmelidir. So- nuç olarak yaşlı hastalarda da mutlaka özellikle kardiyovasküler (KVS) hastalık varlığında ya da KVS hastalık açısından yüksek risk taşıyan hastalarda hiperlipidemi tedavisi uygun şekilde yapılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Hiperlipidemi, yaşlı hastalar, tedavi Abstract The prevalence of chronic diseases and especially coronary artery disease increases with the prolonged life span. The incidence of hyperlipidemia in elderly patients increases with coronary artery disease. Hyperlipidemia treatment for both secondary prevention and primary preven- tion is gaining importance in elderly patients. All patients over the age of 65 should be checked

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 291 III.4.c Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Atriyal Fibrilasyon Pınar Tosun Taşar DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.4c Özet Atriyal fibrilasyon (AF), tüm dünyada en sık karşımıza çıkan aritmi türüdür. Genel popülasyo- nun %2’sinde bulunmaktadır. Yaşlı popülasyonun artışı ve kardiyovasküler komorbiditesinin artması ile birlikte bu yaş popülasyonunda AF sıklığı artış göstermektedir. Yaşlı hastalarda artan komorbiditeler nedeniyle AF nedeniyle hospitalizasyon daha fazladır. AF sırasında at- riyal trombus nedeni ile sistemik emboliler meydana gelmektedir. AF’nin yönetimi ile sağlık harcamalarının azalması sağlanmakta ve sağlık sonuçlarının düzenlenmesi sağlanacaktır. Bu bölümde yaşlılarda AF tedavisine farmakolojik yaklaşımın tartışılması hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Atriyal fibrilasyon, yaşlı, sistemik emboli, trombus, farmakolojik yaklaşım Abstract Atrial fibrillation (AF) is the most common type of arrhythmia worldwide, affecting 2% of the general population. With older population growth and the rise in cardiovascular comorbidity, the incidence of AF is increasing in this age group. Older patients are more likely to be hospi- talized for AF due to the higher prevalence of comorbidities. Atrial thrombus in AF causes sys- temic embolism. Management of AF will reduce healthcare expenditures and improve health outcomes. This section discusses the pharmacological approach to the treatment of AF in older adults. Keywords: Atrial fibrillation, elderly, systemic embolism, thrombus, pharmacological approach Giriş Atriyal Fibrilasyon (AF), tüm dünyada en sık karşımıza çıkan aritmi türüdür. Genel popülasyo- nun %2’sinde bulunmaktadır.1 İlerleyen yaşla birlikte kardiyovasküler hastalıkların sıklığının artması ile birlikte geriatrik olgularda AF sıklığı da artış göstermektedir. 40 yaşından küçük olanlarda AF sıklığı %0.5 iken, 65 yaş ve yukarısında %5’e çıkmakta, 80 yaş ve yukarısında ise %10’a ulaşmaktadır.2

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel FarmakoterapiGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 313 III.4.d Kronik Kalp Yetersizliği Tedavisi Hatice İrem Üzümcü, Hüseyin Dursun DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.4d Özet Kronik kalp yetersizliği (KY) ejeksiyon fraksiyonunda azalmaya veya ventriküler doluşta bo- zulmaya neden olan, birçok fonksiyonel ve yapısal nedenle ortaya çıkan major bir kardiyovas- küler hastalıktır. Tüm dünyada mortalite ve morbiditenin önemli bir nedeni olup, ekonomik olarak da ciddi yük oluşturmaktadır. Tanı koymak özellikle hastalığın erken evrelerinde nons- pesifik semptomlar nedeniyle güç olabilmektedir. Günümüzde gelişmiş farmakoterapi ve cihaz tedavileri sayesinde hastaların yaşam süresinde uzama, hastane yatışlarında ve semptomlarda azalma, yaşam kalitesinde iyileşme sağlanabilmektedir. Yaşlı hastalarda ise KY nedenli mortali- te ve morbidite gençlere göre daha fazla olmasına rağmen güncel kılavuzların önerdiği optimal medikal tedaviyi daha az oranda aldıkları görülmüştür. Uluslararası kılavuzlar; yaşlı hastalarda düşük ejeksiyon fraksiyonlu KY’de genel olarak, ilaç tedavisinin beta blokerler ve renin anjiyotensin sistem inhibitörleri temelli olmasını önermek- tedir. Ayrıca, semptomatik kalan hastalarda bir minerolokortikoid reseptör antagonisti (MRA) eklenmesi düşünülmelidir. Beta bloker kullanılamayan ya da bu tedaviye rağmen semptomatik olup kalp hızı yüksek seyreden hastalarda semptom kontrolü için ivabradin eklenmesi öneri- lir. Yine kılavuz önerisi olan optimal medikal tedaviye rağmen semptomatik olan hastalarda ACE inhibitörleri (ACEİ)/anjiyotensin reseptör blokerleri (ARB) ile tedaviden anjiyotensin reseptör-neprisilin inhibitörü (ARNI) tedavisine geçiş yapılması mortalite ve mobiditeye kat- kısı nedeniyle önemlidir. Kardiyak glikozitler de semptomları iyileştirebilir, ancak terapötik aralıklarının dar olması dolayısıyla dikkatli kullanılmalıdır. Volüm dengesini korumak için ise loop diüretikleri dozları kişiye özel ayarlanarak kullanılabilir. Korunmuş ejeksiyon fraksiyonlu KY’de (KEFKY) ise mortaliteye katkısı olan ilaç tespit edilememiş olsa da semptom kontrolü ve yaşam kalitesinin arttırılması için beta blokerler, ACEİ/ARB, MRA, ARNİ ve diüretikler kullanılmaktadır. Tüm bu tedaviler sırasında polifarmasiden kaçınılması, daha kırılgan olan bu popülasyonda ilaç-ilaç etkileşimlerinin ve yan etkilerin yakın takibi önerilir. Anahtar Kelimeler: Kronik kalp yetersizliği, düşük ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetersizliği, yaşlılarda kalp yetersizliği, polifarmasi

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 329 III.5 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Osteoporoz M. Selman Öntan, Özge Dokuzlar DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.5 Özet Osteoporoz, düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimarisinin bozulması sonucunda kemik kırılabilirliğinde artışla sonuçlanan ve kırık gelişene kadar sessiz kalan progresif bir metabolik kemik hastalığıdır. Osteoporozun en önemli klinik yansıması frajilite kırıklarıdır ve hastalarda önemli morbidite ve mortaliteye yol açabilirken sağlık sistemleri için de önemli bir yük oluştururlar. İlerleyen yaş osteoporoz için önemli ve değiştirilemez bir risk faktörüdür. Bu nedenle geriatristler ve yaşlı hastalarla ilgilenen klinisyenler osteoporoz konusunda donanımlı olmalıdır. Osteoporoz gelişiminin engellenmesi için düzeltilebilir risk faktörleri modifiye edil- meli, 65 yaş üstü kadınlar ile 70 yaş üstü erkekler dual enerji x-ray absorbsiyometri (DEXA) ile taranmalıdır. Osteoporozu olan hastalarda non-farmakolojik tedavi yöntemlerinin yanı sıra gerektiğinde hastanın özellikleri ile ilaç etki ve yan etkileri göz önünde bulundurularak bifosfo- natlar, denosumab gibi anti-rezorptif veya teriparatid, abaloparatid gibi anabolik tedavi ajanları kullanılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Bifosfonatlar, denosumab, osteoporoz, teriparatid, yaşlı Abstract Osteoporosis is a progressive metabolic bone disease that occurs with low bone density and deteriorated bone microarchitecture, which causes bone fragility. Osteoporosis is a silent dis- ease until the fracture develops. The most important clinical result of osteoporosis is fragility fractures which cause significant increase in morbidity and mortality. Fractures are significant burden for healthcare systems. Advancing age is an important and unmodifiable risk factor for osteoporosis. Therefore, geriatricians and other physicians dealing with older adults should be well qualifed to evaluate osteoporosis. In order to prevent the development of osteoporosis, modifiable risk factors should be regulated, and women over 65 and men over 70 should be screened with dual energy x-ray absorptiometry (DEXA). In addition to non-pharmacological treatment methods, anti-resorptive therapy such as bisphosphonates, denosumab and anabolic treatment agents such as teriparatide, abaloparatide should be used in osteoporosis; consider- ing the patient characteristics, drug effects and side effects during the treatment. Keywords: Bisphosphonates, denosumab, older adult, osteoporosis, teriparatid

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 339 III.6 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Osteoartrit Banu Dilek DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.6 Özet Osteoartrit ağrı ve fonksiyon kaybına neden olan kronik dejeneratif bir eklem hastalığıdır. Os- teoartritin tedavisi, genellikle hastanın ihtiyaçlarına ve risk faktörlerine göre uyarlanmış far- makolojik olmayan ve farmakolojik yaklaşımların kombinasyonuna dayanır. Bu bölümde farma- kolojik tedavi stratejileri güncel rehberler eşliğinde sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Osteoartrit, farmakolojik tedavi Abstract Osteoarthritis is a chronic degenetarive joint disease that causes pain and loss of function. Treatment of osteoarthritis is often based on a combintion of non-pharmacological and pharma- cological approaches tailored to the patient’s need and risk factors. This guide presents current guidelines information on pharmacological treatment strategies. Keywords: Osteoarthritis, pharmacologic treatment Giriş Osteoartrit (OA) yaşla birlikte sıklığı artan ve ağrı ve sakatlıklara neden olarak bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde bozabilen dejeneratif bir eklem hastalığıdır. Esas olarak kıkırdak hara- biyeti ve subkondral kemikte değişikliklere neden olmakla birlikte tüm eklem ve eklem çevresi dokuların etkilendiği bir organ hastalığı olarak kabul edilir. Çeşitli eklemlerde ortaya çıkmak- ta ve özellikle diz, kalça gibi yük binen eklemler ya da omurga etkilendiğinde sonuçları daha ağır olabilmektedir.1 OA dünya çapında 240 milyon kişiyi etkiliyor, 60 yaş üzerindeki erkeklerin yaklaşık %10’unu ve kadınların %18’inde morbidite ve mortaliteye neden olan önemli “ciddi bir hastalık” olarak adlandırılmaktadır. Progresif bir hastalık olması sebebiyle farklı tedavi seçe- neklerinin uzun sürelerle kullanılması gerekebilir.2 OA’nın mevcut tedavisi, başta ağrı kontrolü olmak üzere semptom yönetimine dayanır ve genellikle hastanın ihtiyaçlarına ve risk faktörle- rine göre uyarlanmış farmakolojik olmayan ve farmakolojik yaklaşımların kombinasyonuna da- yanır.3 Tedavide temel amaç; semptomları azaltmak, yaşam kalitesini arttırmak ve progresyonu

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 347 III.7 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Ağrı Özge Dokuzlar DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.7 Özet Ağrı ilerleyen yaşla prevelansı artan, kişilerin hayat kalitesi ve fonksiyonelliğinde düşüşe neden olan önemli bir sorundur. Hastalarda depresyon, uyku bozuklukları, mobilitede azalma, düş- me, günlük yaşam aktivitelerinde azalma ve sosyal izolasyon gibi pek çok soruna yol açabilir. Yanlış bir kanı olarak birçok toplumda ağrı yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görülmekte ve hastalar yetersiz tedavi edilmektedir. Bu nedenle, ağrı değerlendirmesi geriatri pratiğinin önemli bir parçası olmalıdır. Ağrı tedavisi için topikal ajanlar, parasetamol, non-steroid antiinf- lamatuvarlar, opioidler, antidepresanlar ve antikonvülsanlar gibi çok sayıda farmakolojik ajan bulunmaktadır. Ancak tedavide kullanılan ajanlardan her birinin farklı etki ve yan etki profili mevcuttur. Bununla birlikte yaşa bağlı fizyolojik değişiklikler, eşlik eden komorbiditeler, poli- farmasi tedavi seçimini kompleks hale getirir. Geriatrik olgularda uygun bir ağrı tedavisi yöne- timi için hastanın detaylı değerlendirilmesi, tedaviden beklentileri, komorbiditeleri, kullandığı ilaçlar ve ağrının karakteri belirlenerek gerçekçi bir tedavi planı yapılması gereklidir. Tedavide seçilecek ajanlar hastalık-ilaç, ilaç-ilaç etkileşimleri, hasta uyumu göz önünde bulundurularak hastaya göre bireyselleştirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Ağrı, ağrı tedavisi, analjezik, yaşlı Abstract Pain is an important problem which has an increased prevalence with advancing age and causing a decrease in the quality of life and functionality of older adults. Pain can cause many problems in patients such as depression, sleep disorders, loss of functionality, falls, decrease in activities of daily living and social isolation. As a misconception, in many societies, pain is considered as a natural consequence of aging, and most of the older patients are under-treated. Therefore, pain assessment should be an important part of the geriatric practice. There are many phar- macological agents for pain management, such as topical agents, paracetamol, non-steroidal anti-inflammatory drugs, opioids, antidepressants, and anticonvulsants. However, each of these agents, used in the treatment has different effects and side effect profiles. Also, age-related physiological changes, accompanying comorbidities, and polypharmacy can make treatment se- lection more complex. For appropriate pain management and a realistic treatment plan in older

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 359 III.8 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Konstipasyon Saadet Koç Okudur DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.8 Özet Konstipasyon yaşlılarda sık görülen, dışkının yetersiz atılımı ve geçiş zorluğu semptomları ile tanımlanabilen klinik bir tanıdır. Kronik kabızlık için tedavi seçenekleri arasında lif takviyeleri, dışkı yumuşatıcılar, ozmotik laksatifler, stimulan laksatifler ile lubiproston ve linaklotid gibi sekretagoglar bulunur. Demans hastalarında düşük sıvı alımının konstipasyon açısından risk faktörü olduğu saptanmıştır ve bulgular demans hastalarında konstipasyon tedavisinde fiziksel aktiviteden ziyade sıvı alımının arttırılması klinik önerisini desteklemektedir. Kronik konstipas- yonun altında yatan etiyolojiyi anlamak, en uygun tedavi seçeneği belirlemek için gereklidir. Bu nedenle pelvik taban disfonksiyonu, yavaş ve normal transit kabızlıktan ayırt etmek önemlidir. Kronik konstipasyonu olan bir hastanın değerlendirilmesi temel kan tetkikleri, rektal muaye- neyi ve endike olduğunda pelvik taban disfonksiyonu ve yavaş geçiş kabızlığını değerlendirmek için uygun testleri içerir. Pelvik taban rehabilitasyonu (bio-feedback), pelvik taban disfonksi- yonu için tercih edilen tedavidir ve etkinliği klinik çalışmalarda kanıtlanmıştır. Yaşlılarda kro- nik konstipasyon yaygındır ve yaşam kalitesi ve sağlık bakım kaynaklarının kullanımı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Yaşlılarda, kronik konstipasyonun etiyolojisinin belirlenmesi zorunlu- dur ve hastanın tedavisi klinik durumu dikkate alınarak nonfarmakolojik ve farmakolojik yak- laşımla planlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Konstipasyon, yaşlı, pelvik taban disfonksiyonu, farmakolojik olmayan te- daviler, laksatifler Abstract Constipation is a clinical diagnosis that can be defined by the symptoms of inadequate stool excretion and difficulty in passing, which are common in elderly. Treatment options for chronic constipation include fiber supplements, stool softeners, osmotic and stimulant laxatives, and the secretagogues lubiprostone and linaclotide. Liquid consumption was found to be the predictor of constipation among patients with dementia and the findings support the clinical recommen- dations to treat constipation with an increased liquid intake, but not exercise, in dementia pa- tients. Understanding the underlying etiology of chronic constipation is necessary to determine the most appropriate therapeutic option. Therefore, it is important to distinguish from pelvic

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 371 III.9 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi COVID-19 Suade Özlem Badak, Esra Ateş Bulut DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.9 Özet COVID-19 pandemisi bütün dünyada hızla yayılarak birçok insanın ölümüne neden oldu. Akut solunum yetmezliği sendromu koronavirus-2 (SARS-CoV-2) enfeksiyonunun klinik spektrumu, hafif grip benzeri semptomlardan akut solunum sıkıntısı sendromuna ve aşırı proinflamatuvar konak tepkisi “sitokin fırtınası” sonucu gelişen çoklu organ işlev bozukluğuna kadar değişmek- tedir. Ağır hastalık gelişmesi için ileri yaş, hipertansiyon, diyabetes mellitus, kronik obstruktif akciğer hastalığı, kanser, kronik böbrek hastalığının risk faktörü olduğu belirlendi. Hastalık ilk döneminde ana semptomlar öksürük, nefes darlığı, ateş olsa da yaşlı hastalarda deliryum, fonksiyonellikte azalma, düşme gibi atipik prezentasyonlar da görülmektedir. Hastalarda kar- şılaşılan çoklu ilaç kullanımı, eşlik eden sistemik hastalıklar COVID-19 tanılı hastaların yöneti- mini zorlaştırmaktadır. Mevcut kanıtlar eşliğinde COVID-19 tedavisi için kullanılan potansiyel ilaçlar hastalarda istenmeyen (advers) ilaç reaksiyonlarına ve ilaç-ilaç etkileşimlerine neden ol- maktadır. Bu nedenle, COVID-19 tedavisinde önerilen ilaçların yan etkilerinin ve diğer ilaçlarla etkileşimlerinin bilinmesi hastalık süreci yönetiminin başarı şansını arttırmaktadır. Hastaya göre ilaç tedavisinin düzenlenmesi için ilaçların yan etkilerinin ve hastanın diğer hastalıklarını tedavi etmek için düzenli olarak kullandığı ilaçlarla yeni ilaçların etkileşme ihtimalinin belirlen- mesi çok önemlidir. Bu bölümde, COVID-19 tedavisi için halihazırda kullanılan ilaçların neden olduğu ilaç reaksiyonları klinik farmakoloji perspektifinden değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: COVID-19, SARS-CoV-2, istenmeyen ilaç reaksiyonları, ilaç-ilaç etkile- şimleri, hidroksiklorokin, makrolitler, antiviral ajanlar Abstract The COVID-19 pandemic has lead to death of many people by spreading rapidly all over the world. The clinical spectrum of severe acute respiratory syndrome coronavirus-2 (SARS-CoV-2) infection ranges from mild flu-like symptoms to acute respiratory distress syndrome and multi-organ dysfunction syndrome resulting from excessive proinflammatory host response “cytokine storm”. It was determined that advanced age, hypertension, diabetes mellitus, chron- ic obstructive pulmonary disease, cancer and chronic kidney disease were risk factors for the development of severe disease. Although the main symptoms are cough, shortness of breath and fever in the first period of the disease, atypical presentations such as delirium, decreased functionality, and falls are also observed in older patients. Multiple drug use and accompany-

III. Yaşlılarda Sık Görülen Hastalıklarda Rasyonel Farmakoterapi 385 III.10 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Kaşıntı (Pruritus) Güzin Özden DOI: 10.52511/usakademi.21.015.3.10 Özet Yaşlıda kaşıntı en sık kuru cilt ile ilişkilidir. Kuru cilt prevalansının yüksek olmasının nede- ni yaşlılarda deride meydana gelen değişikliklerdir. Bağışıklık sisteminin fonksiyonunun yaşa bağlı azalması ve sinir liflerinin yoğunluğunun yaşa bağlı değişmesi, polifarmasi, malign has- talıklar, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu, endokrin hastalıklar gibi sistemik hastalık- ların eşlik etmesi kaşıntı sıklığını arttırabilmektedir. Yüzden fazla ilaç ile ilişkili kaşıntı yapan molekül raporlanmıştır. Ayrıca, ürtiker de ileri yaşta görülebilen dermisin üst tabakasını tutan deriden kabarık, basmakla solan, kaşıntılı, ödematöz papül veya plaklarla karakterize bir deri rahatsızlığıdır. Alerjik hastalıklara (gıda alerjisi, ilaç alerjisi, arı alerjisi), sistemik hastalıklara, enfeksiyonlara bağlı gelişebilir. Anahtar Kelimeler: İleri yaş, kaşıntı, ürtiker Abstract Pruritis in the elderly is most often associated with dry skin. The cause for the high prevalence of dry skin is the changes in older adults' skin. The frequency of pruritus can be increased by the age-related decrease in the function of the immune system, the age-related changes in the density of nerve fibers, polypharmacy and systemic diseases such as malignant diseases, liver and kidney dysfunction, and endocrine diseases. More than one hundred molecules have been reported for drug-related pruritis. While the pruritis mostly develops with different mecha- nisms, it has been mostly reported as secondary to cholestatic liver damage and skin lesions. Additionally, urticaria is a skin disease characterized by itchy edematous papules or plaques that fade with pressure on the upper layer of the dermis which can be seen in older ages. It may develop due to allergic diseases (food allergy, drug allergy, bee allergy), systemic diseases and infections. Keywords: Pruritis, urticaria, old age

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas Konular 395 IV.1 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Antipsikotikler Neziha Erken, Ahmet Turan Işık DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.1 Özet Antipsikotikler yaşlı hastalarda demans davranış bozukluğu, deliryum, psikotik ve uyku bozuk- lukları gibi sorunlarda sıklıkla reçete edilmektedir. Ancak yaşlı metabolizmasındaki değişimler, ilaç yükü antipsikotiklerin yan etki sıklığında artışa neden olmaktadır. Bu nedenle, yaşlılar için antipsikotik endikasyonları, yan etkileri, farklı durumlar için antipsikotik seçimi, komorbid du- rumlar, tedavi süresi hakkında bilgi verilmektedir. Anahtar Kelimeler: Antipsikotik, yaşlı, psikoz, deliryum, demans davranış bozukluğu Abstract Antipsychotics are often prescribed in elderly patients for problems such as behavioral symp- toms in dementia, delirium, psychotic and sleep disorders. However, changes in elderly metab- olism and drug burden cause an increase in the frequency of side effects of antipsychotics. For this reason, information is given on antipsychotic indications, side effects, choice of antipsychot- ic for various conditions-comorbid conditions, and duration of treatment for older people. Keywords: Antipsychotic, older, psychotic, delirium, behavioral symptoms in dementia Antipsikotikler Günümüzde antipsikotik ajanlar etki mekanizmaları ve benzer özelliklerine göre tipik ve atipik olarak iki grupta incelenebilir.1 · Klorpromazin · Ferfenazin Tipik Antipsikotikler · Droperidol · Flufenazin · Haloperidol · Sulpirid · Ketiapin Atipik AntipsikotiklerΩ · Aripiprazol · Risperidon · Klozapin · Olanzapin Ω Sülpirid ikinci kuşak atipik antipsikotiktir. Diğer etken maddeler üçüncü kuşağa aittir.

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas Konular 403 IV.2 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Antidepresanlar Pınar Soysal DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.2 Özet Gün geçtikçe en çok reçetelenen ilaçlardan biri haline gelen antidepresanlar, geriatrik depres- yonun tedavisinde oldukça etkili ilaçlardır. Ancak, yaşlanmayla birlikte gelişen bir dizi farma- kokinetik ve farmakodinamik değişiklikler antidepresanların etkinliğini, güvenirliğini ve tole- rasyonunu değiştirebilir. Üstelik, yaşlılarda görülme sıklığı artan kardiyovasküler hastalıklar, geriatrik sendromlar ve polifarmasi; antidepresanların yan etkilerinin de artışına sebep olabilir. Serotonin geri alım inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar, serotonin noradrenalin geri alım in- hibitörleri, serotonin modülatörleri ve atipik antidepresanlar olarak sınıflanan antidepresanlar bulantı, halsizlik, başdönmesi gibi non-spesifik semptomlardan suisit riskinde artış, kardiyovas- küler olumsuz etkiler, hiponatremi, kanamaya eğilimle ilişkili sorunlar, düşme, fraktür gelişimi, serotonin sendromu, nöroleptik malign sendromu gibi hayatı tehdit edici yan etkilere kadar çok sayıda olumsuz klinik sonuca sebep olabilir. Trisiklik antideresanlara daha fazla ilişkili olmak üzere, antikolinerjik yan etkiler bu ilaçların kullanımlarını sınırlayabilir. Bu nedenle, yaşlı bir hastaya antidepresan tedavisi başlarken tüm bu olası yan etkiler dikkate alınmalı, her vizitte olası yan etkiler sorgulanmalı ve tedavinin devamına ya da doz arttırılmasına böyle karar veril- melidir. Anahtar Kelimeler: Antidepresan, serotonin sendromu, hiponatremi, antikolinerjik etki Abstract Antidepressants, which are among the most prescribed drugs day by day, are very effective drugs in the treatment of geriatric depression. However, a number of pharmacokinetic and pharmacodynamic changes that develop with aging can alter the efficacy, safety and tolerance of antidepressants. Moreover, cardiovascular diseases, geriatric syndromes, and polypharma- cy, which are more common in the elderly, may lead to an increase in the side effects of anti- depressants. Serotonin reuptake inhibitors, tricyclic antidepressants, serotonin noradrenaline reuptake inhibitors, serotonin modulators, and atypical antidepressants may cause a number of negative clinical consequences, ranging from nonspecific symptoms such as nausea, anxi- ety, dizziness to life-threatening side effects such as increased risk of suicide, cardiovascular adverse effects, hyponatremia, bleeding tendency, falls, fracture development, serotonin syn-

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas Konular 417 IV.3 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Antiparkinson İlaçlar Derya Kaya DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.3 Özet Antiparkinson ilaçları başlıca levodopa, monoamin oksidaz tip B inhibitörleri (rasajilin, safina- mid, selegilin), amantadin, dopamin reseptör agonistleri (bromokriptin, pramipeksol, ropini- rol, rotigotin, apomorfin) ve levodopa ile birlikte kullanılan katekol-O-metil transferaz (KOMT) inhibitörleridir. Tedaviye son olara bir adenozin A2A inhibitörü olan istradefilin eklenmiştir. Bu bölümde adı geçen ilaçları kullanma prensipleri geriatrik bireyler özeline öncelik verilerek kaleme alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Parkinson hastalığı, levodopa, pramipeksol, entakapon, opikapon, istrade- filin, amantadin, antikolinerjik ilaçlar, rasajilin, safinamid Abstract Antiparkinsonian drugs are mainly levodopa, monoamine oxidase type B inhibitors (rasagiline, safinamide, selegiline), amantadine, dopamine receptor agonists (bromocriptine, pramipexole, ropinirole, rotigotine, apomorphine) and catechol-O-methyltransferase (COMT) inhibitors used together with levodopa. Istradefylline, an adenosine A2A inhibitor, is recently used in the treat- ment of the disease. The principles of using the drugs mentioned in this section have been writ- ten with a priority given to geriatric individuals. Keywords: Parkinson’s disease, levodopa, pramipexole, entacapone, opicapone, istradefilline, amantadine, anticholinergic drugs, rasagiline, safinamide Giriş Antiparkinson ilaçlar, başta Parkinson hastalığı (PH) olmak üzere parkinsonizme neden olan durumlarda kullanılagelen ilaçlardır. PH, kronik progresif nörodejeneratif hastalıklar içinde semptomatik tedavisinde başarı elde edilen yegane hastalıktır ve bu duruma paralel olarak da kullanılan ilaç spektrumu çok geniştir. PH’da 1960’lı yıllarda dopamin eksikliğinin keşfi ve hemen sonrasında levodopa (L-Dopa)’nın geliştirilmesi PH’nın dönüm noktası olarak nitelen- dirilebilir. Çünkü L-Dopa ile hastalarda dramatik bir etki gösterilmesinden sonra patogene-

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas Konular 429 IV.4 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Antikolinerjik İlaçlar Turgay Çelik, Çağlar Macit DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.4 Özet Yaşlanmada kolinerjik sisteminin etkinliğinin belirlenmesinden sonra yapılan araştırmalar santral sinir sistemin kolinerjik yolaklarında gelişen herhangi bir patolojinin, bilişsel azalmay- la doğru orantılı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Patolojiye ek olarak, uygunsuz ilaç kullanımı, polifarmasi ve diğer bazı ilaç gruplarının da antikolinerjik etkiye sahip olması bu yolakları et- kileyerek çeşitli yan etkilerin ortaya çıkmasına ve hatta sıklığının artmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, tedavinin etkinliğini öngörebilmek ve belirlemek önemlidir. Bu amaçla çeşitli yön- temler kullanılmaktadır. Antikolinerjik aktivitenin değerlendirilmesi amacıyla Mini-Mental Du- rum Değerlendirmesi (MMSE), Serum Antikolinerjik Aktivite (SAA) ve Elektroensefalografi (EEG) gibi yöntemler kullanılırken, antikolinerjik yük değerlendirmesi için ise Antikolinerjik Bilişsel Yük Skalası (ABYS) ve Antikolinerjik İlaç Skalası (AİS) kullanılmaktadır. Sonuç olarak, antikolinerjik özellikleri olan ilaçların, yan etkilere ve advers ilaç olaylarına sebep olduğu ve bu olayların sıklığını arttırdığını söyleyebiliriz. Antikolinerjik tedavi sırasında antikolinerjik yük de artacaktır. Yüke bağlı oluşabilecek olumsuz etkileri engellemenin en etkin yolu ise etkinliği kanıtlanmış ölçekleri kullanmaktır. Anahtar Kelimeler: Antikolinerjik, yük, ABSY, AİS, kolinerjik sistem Abstract Studies after determining the impact of the cholinergic system in aging revealed that any pa- thology that develops in the cholinergic pathways of the central nervous system (CNS) is di- rectly proportional to cognitive decline. In addition to pathology, inappropriate drug use, poly- pharmacy and the anticholinergic effect of some other drug groups cause various side effects and even increase in frequency by affecting these pathways. Therefore, it is important to be able to predict and determine the effectiveness of the treatment. Various methods are used for this purpose. Methods such as Mini-Mental State Experiment (MMSE), Serum Anticholinergic Activity (SAA) and Electroencephalography (EEG) are used to evaluate anticholinergic activi- ty, while Anticholinergic Cognitive Burden Scale (ACB) and Anticholinergic Drug Scale (ADS) are used for anticholinergic burden assessment. In conclusion, we can say that drugs with an-

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas KonularGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 437 IV.5 Proton Pompa İnhibitörleri-H2 Reseptör Antagonistleri M. Selman Öntan DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.5 Özet Proton pompa inhibitörleri (PPİ) ve Histamin-2 reseptör antagonistleri (H2RA), başlıca gast- ro-özefagial reflü hastalığında (GÖRH), peptik ülserde, non-steroid anti inflamatuar (NSAİİ) ilişkili ülserleri tedavi etmede ve profilaktik tedavide kullanılan gastrik asit üretimini azaltan ajanlardır. Bu ajanların kullanım sıklıkları son yıllarda giderek artmaktadır. Birçok çalışma PPİ’lerin uygunsuz endikasyonlarda çokça reçete edildiğini ve bir hastaya bir kez PPİ reçete edildiğinde, tedaviye uzun süre devam ettiğini göstermektedir. PPİ kullanımı kısa süreli kulla- nımda baş ağrısı, döküntü, baş dönmesi, mide bulantısı, karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve ishal gibi yan etkilere sebep olabilir. Bu yan etkiler sıklıkla kolayca tolere edilmekte ve ciddi bir soruna yol açmamaktadır. Ancak uzun süreli kullanımda ciddi yan etkilere sebep olmakta ve bu yan etkilerin ilerlemiş yaştaki bireylerde görülme riski artmaktadır. Bu ilaçların kullanımı artmış enterik enfeksiyon riski; demir, magnezyum, kalsiyum, vitamin B12 emiliminde azalma gibi gastrointestinal sorunlara yol açabilmektedir. PPİ’ler artmış akut interstisyel nefrit, akut böbrek hasarı, pnömoni riski ile ilişkilidir. Bunun yanında literatürde PPİ kullanımını demans ve Parkinson hastalığı ile ilişkilendiren yayınlar da mevcuttur. Asit baskılama tedavisi, onaylan- mış endikasyonlara ve önerilen tedavi sürelerine göre reçete edilmelidir. Hastalar rutin olarak izlenmeli, ilaç-ilaç etkileşimleri gözetilmeli ve takipte dozu düşürmeyi veya tamamen kesmeyi içeren adımlar atılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Geriatri, PPİ H2RA, yan etki Abstract Proton pump inhibitors (PPI) and Histamine-2 receptor antagonists (H2RA) are agents that reduce gastric acid secretion, and basically used in gastro-oesophageal reflux disease (GERD), peptic ulcer, non-steroidal anti-inflammatory (NSAID)-related ulcers and prophylactic therapy. The frequency of use of these agents has increased in recent years. Many studies showed that PPIs are often prescribed for inappropriate indications. Moreover, once a PPI was prescribed to a patient, treatment continues for a long time. PPIs can cause side effects such as headache, rash, dizziness, nausea, abdominal pain, bloating, constipation and diarrhea. These side effects are often easily tolerated and do not cause any serious problems. However, long-term use caus-

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas Konular 445 IV.6 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Diüretikler Cihan Heybeli DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.6 Özet Diüretikler yaşlı bireylerde en sık kullanılan ilaç gruplarından birisidir. Hipertansiyon ve kalp yetmezliğinin yaşla birlikte artışı düşünüldüğünde, diüretikler önemli sayıda hasta için tedavi- nin vazgeçilmez bir bölümünü oluşturmaktadır. Diğer bir yandan, çoğu klinisyence diüretiklerin yan etkileri bilindiği halde, yaşlı bireylerin bu yan etkilere daha duyarlı olabileceği gerçeği sıklıkla göz ardı edilebilmektedir. Bu bölümde, geriatri hastalarında furosemid, hidrokloroti- yazid ve spironolaktonun sıklıkla kullanılan endikasyonları, tedaviye bağlı komplikasyonlar ve geriatrik sendromlar üzerine olası etkilerinden bahsedilmiştir. Anahtar Kelimeler: Diüretikler, furosemid, hidroklorotiyazid, spironolakton, yaşlı Abstract Diuretics are one of the most frequently used agents in elderly subjects. Given the increased frequency of hypertension and heart failure with aging, diuretics are indispensible part of the management in a considerable number of patients. Although many clinicians are aware of po- tential side effects of diuretics, the fact that older adults are particularly vulnerable to these adverse effects is commonly overlooked. In this section, common indiciations, treatment-re- lated complications and potential impacts on geriatric syndromes of the more commonly used diuretics, namely furosemide, hydrochlorothiazide, and spironolactone are mentioned. Keywords: Aged, diuretics, furosemide, hydrochlorothiazide, spironolactone Giriş Diüretik kullanım oranı yaşla birlikte artmaktadır ve kullanım endikasyonları düşünüldüğünde yaşlı bireylerde en sık kullanılan ilaç gruplarından birisi diüretiklerdir. Çoğu araştırmacı diüre- tiklerin küçümsenmeyecek olumlu etkileri nedeniyle yan etkilerinin kullanımlarını önlememesi gerektiğini belirtse de bazı araştırmacılar, bu ilaçların endikasyonu olmadığı halde sıklıkla re- çete edilmesi üzerinde durmuştur. Uygunsuz diüretik kullanımının söz konusu olduğu bu durum ‘morbus diureticus’ olarak adlandırılmıştır.1

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas KonularGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 459 IV.7 Nonsteroid Anti-inflamatuvar İlaçlar M. Selman Öntan DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.7 Özet İlerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan en önemli sorunlarından biri persistan ağrılardır. Non-ste- roid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ) ise ağrı tedavisinde dünyada en yaygın kullanılan ilaçlar- dır. NSAİİ’lerin temel olarak analjezik, anti-inflamatuar, anti-piretik özellikleri mevcuttur. Bu etkilerini de COX enzim inhibisyonu yoluyla ve genellikle prostaglandin aracılığıyla gösterirler. NSAİİ’ler genellikle güvenli ilaçlar olsa da özellikle ileri yaştaki hastalarda ve uzun süreli kulla- nımlarda yan etki görülme sıklığı artmaktadır. NSAİİ yan etkileri oldukça önemli bir sorundur. Başlıca gastrointestinal sistem komplikasyonları, renal toksisite, kardiyovasküler olaylar dahil olmak üzere çok çeşitli yan etkilerle ilişkilidir. Bu yan etkiler sebebiyle de morbidite ve morta- lite oluşturma riskleri yüksektir. Bir NSAİİ’nın diğerine tercih edilmesi, hastaya özgü toksisite risk faktörleri ve ilacın metabolize edilme şekli gözetilerek yapılmalı, mümkünse kullanımından kaçınılmalıdır. NSAİİ’ler kullanılacaksa da mümkün olan en düşük dozda ve tok olarak alın- malı, gerekirse asit baskılayıcı tedavilerle birlikte verilmelidir. Kısa etkili ve selektif ajanlar tercih edilmelidir. Geriatrik popülasyonda, oral veya parenteral kortikosteroid kullananlarda, antikoagülanlar veya antiplatelet ajanlar alanlarda NSAİİ kullanımı ile artacak gastrointesti- nal kanama, peptik ülser hastalığı riski akılda tutulmalıdır. Bunun yanında ileri yaşta ve riskli hastalarda artmış akut böbrek hasarı, tromboembolik olay riskleri göz ardı edilmemelidir. Anahtar Kelimeler: Geriatri, NSAİİ, yan etki Abstract One of the most important problems that occur with advancing age is persistent pain. Non-ste- roidal anti-inflammatory drugs (NSAIDs) are the most widely used drugs in the world in the treatment of pain. NSAIDs basically have analgesic, anti-inflammatory and anti-pyretic prop- erties. They show these effects through COX enzyme inhibition and prostaglandins. Although NSAIDs are generally safe drugs, the frequency of side effects has increased, especially in el- derly patients and in long-term use. NSAID is associated with a wide variety of side effects, in- cluding major gastrointestinal system complications, renal toxicity, and cardiovascular events. Due to these side effects, the risk of morbidity and mortality is high. Choosing one NSAID over another should be done by considering the patient-specific toxicity risk factors and the way

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas KonularGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 465 IV.8 Oftalmolojide Kullanılan İlaçlar Ferdane Ataş, Mahmut Kaya DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.8 Özet Küresel yaşlı nüfus arttıkça, yaşa bağlı göz problemleri ve göz hastalıkları da artmaktadır. To- pikal oftalmik ilaçlar, her geçen gün oftalmologlar tarafından yaygın olarak reçete edilmektedir. Kronik oftalmik hastalıklar ve dolayısıyla uzun süreli oftalmik damla tedavileri yaşlı insanlar tarafından daha sık kullanılmaktadır. Bununla birlikte, anti-vasküler endotelyal büyüme faktö- rü (VEGF) ajanların intravitreal enjeksiyonu, birçok retina hastalığının tedavisi için giderek daha sık kullanılmaktadır. Yaşlı popülasyon, oftalmik ilaçların sistemik yan etkileri açısından risk altındadır. Ayrıca, polifarmasi yaşlı insanlarda yaygındır ve bu durum ilaç etkileşim riskini artırmaktadır. Bu nedenle, hekimler, oftalmik damlalar ve intravitreal anti-VEGF enjeksiyon- larının olası sistemik yan etkilerinin farkında olmalıdır. Anahtar Kelimeler: Topikal oftalmik ajanlar, oftalmik damla, glokom, maküla dejenerasyonu, anti-VEGF enjeksiyonları Abstract As the global elderly population has gone up, so has age-related ocular conditions and diseases. Topical ophthalmic medications are widely prescribed by growing ophthalmologists. Chron- ic ophthalmic diseases, and hence long term ophthalmic drop treatments, are more prevalent among older people. Moreover, intravitreal injection of anti-vascular endothelial growth factor (VEGF) agents is increasingly used for the treatment of a wide variety of retinal diseases. Er- derly population is at risk for systemic side effects of ophthalmic drugs. In addition, polyphar- macy is common in elderly people, and this is associated with an increased risk of drug inter- actions. Therefore, physicians should be aware of possible systemic side effects of ophthalmic drops and intravitreal injection of anti-VEGF. Keywords: Topical ophthalmic agents, ophthalmic drop treatment, glaucoma, macula degener- ation, anti-VEGF injections

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas Konular 485 IV.9 Geriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi Tıbbi Beslenme Tedavisi F. Sena Dost, Ali Ekrem Aydın DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.9 Özet Yeterli ve iyi beslenme, yaşlı sağlığının önemli bir konusudur. Malnutrisyon ise yaş ile sıklığı artan, fonksiyonellikte bozulma ve yaşam kalitesinde azalma ile ilişkili bir geriatrik sendrom- dur. Çeşitli nedenlere bağlı olarak yaşlılarda beslenme sıklıkla risk altındadır. Yaşlanmaya bağlı anoreksi bu süreçte en önemli rolü oynamaktadır. Yaşlılarda sıklıkları artan akut ve kronik has- talıkların da eklenmesiyle klinik tablo hızla malnütrisyonla sonuçlanabilmektedir. Malnütrisyon riski altında olan veya malnütre yaşlılarda diyet danışmanlığı ve gıda desteği verilmesine rağ- men günlük beslenme hedefleri yakalanamıyorsa ağızdan tıbbi enteral beslenme (EB) tedavisi- nin başlanması önerilmektedir. Yapılan girişimlere rağmen ağızdan gıda alımı yeterli olmayan yaşlılarda ise günlük besin ihtiyaçlarını karşılamak, beslenme durumunda iyileşme sağlamak için hastanın prognozu da dikkate alınarak tüple EB tedavi desteğinin vakit kaybetmeden baş- lanması önerilmektedir. Beslenmenin oral-enteral olarak da sağlanamadığı durumlarda paren- teral beslenme (PB) gündeme gelmektedir. Bu makalede yaşlılarda tıbbi beslenme tedavisi, EB ve PB tedavi seçenekleri, uygulama yöntemleri, komplikasyonları ve pratik uygulamada önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yaşlı, malnutrisyon, enteral beslenme, parenteral beslenme, tıbbi beslen- me tedavisi Abstract Adequate and good nutrition is an important issue of elderly health. Malnutrition is a geriatric syndrome that increases with age and is associated with impaired functionality and decreased quality of life. Nutrition in older adults is often at risk due to various etiology. Age-related an- orexia plays the most important role in this process. Malnutrition can develop rapidly due to the addition of acute and chronic diseases to the clinical picture. It is recommended to start medical enteral nutrition (EN) therapy in older adults who are malnourished or at risk of malnutrition that daily nutritional goals cannot be achieved despite dietary counseling and food support. Furthermore, it is recommended that EN treatment with a feeding tube should be started as soon as possible in order to supply the daily nutritional needs of the older adults whose oral food intake is not sufficient despite the interventions. Parenteral nutrition (PN) comes to the fore

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas KonularGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 505 IV.10 İlaçlara Bağlı Özel Durumlar Neziha Erken, Hemrin Kavak DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.10 Özet Geriatrik olgularda metabolizma değişiklikleri, ilaç yükü, komorbid yük gibi faktörler nedeniy- le ortaya çıkabilecek ilaca bağlı sendromlar daha sık görülmekte ve daha mortal seyretmekte- dir. Bu bölümde yaşlı hastalarda sıklıkla görülen beş sendroma değinilmektedir. Ağırlıklı olarak tedaviye yer verilmesinin yanı sıra hastalıkların tanısı hakkında da kısaca bilgi verilecektir. Anahtar Kelimeler: Serotonerjik sendrom, nöroleptik malign sendrom, malign hipertermi, warfarin toksisitesi, periyodik limb movement, ilaç ilişkili sendromlar Abstract Drug-related syndromes that may arise due to factors such as metabolic changes, drug burden, and comorbidities are more common and have a more mortal course in geriatric patients. In this section, five syndromes commonly seen in older patients are discussed. In addition to mainly treatment, brief information about the diagnosis of diseases will be given. Keywords: Serotonergic syndrome, neuroleptic malign syndrome, malign hypertermia, warfa- rin toxicity, periodic limb movement, drug induced syndrome Geriatrik olgularda polifarmasi sıklığı fazladır. Endikasyonu olan ilaçların yanı sıra ek olarak bitkisel içerikli ilaçlar yaşlı hastalar tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Bu durum farmakoki- netik ve farmakodinamik değişikliklerle birlikte ilaç-ilaç etkileşimi ve yan etki sıklığını artışına yol açabilmektedir. Özellikle yaşlı hastalarda sık kullanılan sedatifler, antibiyotikler, antikoa- gülanlar, analjezikler kişinin hayat kalitesini bozmakta hatta mortal seyredebilecek hipertermi reaksiyonlarına yol açabilmektedir. Bu nedenle geriatrik değerlendirme yaparken mutlaka ilaç- ların tamamı ısrarla sorgulanmalıdır. Bu bölümde de ilaçlara bağlı gelişen ve yaşlı hastalarda sıklıkla görülen ancak klinisyenin far- kındalığı olmadıkça gözden kaçabilecek beş hastalıktan ve de tedavilerinden bahsedilecektir.

IV. Geriatrik Farmakoterapide Hassas KonularGeriatri Pratiğinde Rasyonel Farmakoterapi 519 IV.11 İlaç Azaltımı (Deprescribing) Ali Ekrem Aydın, Ahmet Turan Işık DOI: 10.52511/usakademi.21.015.4.11 “İlaçlara başlamak evlilik saadeti gibidir.. ve onları sonlandırmak boşanmanın ızdırabı gibi..” Doug Danforth Özet Toplumda yaşlı bireylerin sayısının arttığı ve beklenen yaşam süresinin de uzadığı günümüzde birden çok kronik hastalığı olan (komorbidite ve multimorbidite) yaşlılarla daha sık karşılaş- maktayız. Geriatrik sendromlardan biri olan polifarmasi ile de klinik pratiğimizde gün geçtik- çe daha sık karşılaşmaktayız. Klinik pratikte en sık rastladığımız geriatrik sendrom olması ve ilişkili olduğu klinik ve ekonomik sonuçlar nedeniyle polifarmasiye yaklaşımın ayrı bir önemi vardır. İyatrojenik bir epidemi olarak anılan polifarmasi karşısında kullanılabilecek en nitelikli ve kıymetli yaklaşım olan ilaç azaltımı (deprescribing), hastaya artık faydası olmayan veya ar- tık zararı dokunabilecek ilaçların bir sağlık profesyoneli tarafından planlı bir şekilde dozunun azaltılması veya kullanımının tamamen sonlandırılmasına yönelik terapötik bir uygulamadır ve iyi ilaç tedavisinin bir parçasıdır. Bu makalede ilaç azaltımı (İA) uygulanması önerilen öncelikli hasta profiline, İA nasıl uygulanabileceği ve bu süreçte kullanılabilecek rehber ve araçlara, İA uygularken karşılaşılabilecek zorluklar ve potansiyel çözüm önerilerine yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Polifarmasi, ilaç azaltımı, uygunsuz ilaç kullanımı, advers ilaç reaksiyonu, yaşlı Abstract Life expectancy is getting longer, and the number of older adults in society is increasing. The frequency of comorbidity and multimorbidity increases with age, making polypharmacy a more important problem. Polypharmacy, the most common geriatric syndrome in clinical practice, has unfavorable health and economic consequences. Deprescribing is a valuable approach that can be used to reduce polypharmacy. It describes interventions by a healthcare professional with drugs that no longer benefit or harm the patient. It is a therapeutic attempt to reduce the dose or to stop the use of the drug completely. It is part of good drug therapy. In this article, the priority patient profile for which drug reduction is recommended, the guidelines and tools that can be used in this process, and the difficulties encountered in this process, and potential solution suggestions are included. Keywords: Polypharmacy, deprescribing, inappropriate drug use, adverse drug reaction, older adult


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook