Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore OMUZ OMUZA

OMUZ OMUZA

Published by US Akademi & İntertıp, 2022-02-23 17:55:35

Description: OMUZ OMUZA

Keywords: omuz omuza,omuz dernek,omuz,ortopedi

Search

Read the Text Version

Omuz Omuza 25 YIL US Akademi “Omuz Omuza”

Omuz Omuza 25 YIL Copyright 2020 Bu kitabın ve içeriğinin hakları yazarına, basım, yayın, dağıtım ve satış hakları US Akademi'ye aittir. Anılan kişi ve kurumların yazılı izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kağıt ve/veya başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, hiçbir yol ve yöntemle dağıtılamaz. Yayın Koordinatörü: Hüseyin Özkan Proje Koordinatörü: E. Armağan Karaağaçlıoğlu Tasarım: US Akademi Grafik Atölyesi - İZMİR Basım ve Yayın: US Akademi Yayıncı Sertifika No: 47314 İnternet Sitesi: www.usakademi.com e-posta: [email protected] Müşteri Hizmetleri: 0850 885 07 35 Dağıtım: INTERTIP www.intertipyayinevi.com ISBN:

İçindekiler iii 1. Önsöz v 2. Derneğin Tarihçesi 1 3. Başkanlar 3 5 Yılmaz Akalın 15 Osman Güven 25 Ahmet Ekin 29 Selçuk Bölükbaşı 31 Mehmet Demirhan 49 Işık Akgün 51 Mehmet Demirtaş 55 Sercan Akpınar 57 Şenol Akman 59 Mustafa Karahan 61 Mustafa Özkan 67 4. Derneğin Faaliyetleri 67 Kongreler 73 Kurslar 77 Kapalı Kış Toplantıları 79 Gezici Fellowship Programı 83 Bölgesel Toplantılar 85 Kitaplar 87 5. Uluslararası İlişkiler 89 6. Üyelerin Öyküleri 133 7. Ekler 133 Karar Defterinin ilk sayfaları

v Önsöz İnsan hayatının kutsallığı mesleğimizin yüceliğinin en önemli sebebidir. Kişisel olarak insana her dokunuşumuzun amacı insan hayatının korunması ve kalitesinin arttırılmasıdır. Bu her gün ki pratiğimizin ana noktasını teşkil eder. Kişi- sel veya toplumsal olarak farklı boyutlarda insanlara dokunmak mümkündür. Bundan daha yüce olan ise başkalarının eli ile insanlara dokunabilmektir. Bunun için eğitici ve öğretici olarak tecrübe ve birikimleri başkasına aktarmak gerekir. Her ikisi de ayrı ayrı kıymetli olmasına rağmen toplumsal seviyede bu işi yapabilmek ayrı bir özveri ve çaba gerektirir. Ayrıca gelişmek ve başkalarının gelişmesini sağlamak başka bir seviyeyi ifade eder. Bu ancak gönülden mesleklerine ve insanlığa bağlı kişilerin yapabileceği bir şeydir. Bu şekildeki insanların bir araya gelmesi ve ortak çalışmalarının yarattığı sinerji sayesinde anlamını daha fazla bulur. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği çatısı altında kurumsal tanımını bulan bu camianın yaptığı tamda budur. Kişisel bir çok beklentiden ayrılmış bir şekilde özverili, gönüllü ve çalışkan insanların oluşturduğu bu camia insanın kutsallığını daha da yüceltmek için çalışmaktadır. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada- ki insanlar için elinden geleni yapmaktadır. Bu anlamı ile ülkemizdeki branş derneklerinin en güzidesi diyebileceğimiz bir seviyededir. Bu seviyeye gelmesinin ana sebeplerinden biride bu camianın çok sağlam ve sarsılmaz temeller üzerinde kurulmasıdır. Kurulmasından günümüze kadar genetik özelliklerini her yeni nesile aktarabilmeyi becermiş olması diğer önemli bir özelliğidir. Elinizdeki bu kitap 25 yıllık sürecin bir özetidir. Kuruluştan itibaren çok değerli hocalarımızın ve arkadaşlarımızın anılarını, çalışmalarını ama en önemlisi derneğimizin tarihini içermektedir. Geçen 25 yılın yakın “dirsek” teması ile ger- çekten de “omuz omuza” geçtiğini daha iyi göreceksiniz. Bu kitabın ayrıca derneğimiz tarihinin bir belgesi olarak gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacaktır. Bu kitabın oluşmasına destek veren tüm hocalarımıza ve arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Nice 25 yıllar boyunca kuruluşundaki ilkelerin bozulmadan derneğimizin daha da ilerilere götürüleceğinden eminim. Saygılarımla, Dr. Taner Güneş Mart 2020, İstanbul



Omuz Omuza 25 YIL US Akademi “Omuz Omuza”



Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğinin Kuruluşu Derneğimiz 20.04.1993 tarihinde İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Çapa/İstanbul ad- resinde Kuruldu. Dr. Yılmaz Akalın, Dr. Mehmet S. Demirhan, Dr. Okan Yalaman, Dr. Mustafa Canikoğlu, Dr. İ. Halit Pınar, Dr. Hilmi Çetin Aydınok, Dr. Kenan Sarıdoğan, Dr. Ömer Faruk Bilgen ve Dr. Şenol Akman ilk kuruculardır. İlk yönetim kurulu toplantısını 22.06.1993 yaparak Geçici yönetim kurulu seçildi. Buna göre ilk yönetim kurulu aşağıdaki şekildeydi; Dr. Yılmaz AKALIN-Başkan Dr. Mustafa CANİKLİOĞLU-Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet DEMİRHAN-Genel Sekreter Dr. Şenol AKMAN-Muhasip Dr. Okan YALAMAN-Üye Derneğimizin kuruluşundaki Çalışma Konuları, Çalışma Biçimleri ve Faaliyet Biçimi aşağıdaki şekilde belir- lenmişti. A- Omuz ve Dirsek hastalıklarının ve travmalarının teşhis ve tedavisinde bilimsel araştırma, kongre, seminer, panel, sempozyum, toplantı ve çalışmalar düzenlemek yayınlar yapmaktır. B- Omuz ve dirsek hastalıkları ve travmaların oluşumunun önlenmesi ve tedavisi için araştırma ve çalışma- lar yapmak, gerektiğinde aynı konuda toplumu aydınlatmak. C- Omuz ve dirsek eklemi ve bu uygulamalar için ilgili mevzuatın izin verdiği ölçüde sağlık tesisi, poliklinik, hekim eğitimi kuruluşları kurmak ve işletmek. D- Konu ve amacı ile ilgili dernek, kurul, kurum ve diğer kuruluşlarla işbirliği yapmak. E- Ülkemizdeki omuz ve dirsek ekleminin cerrahisi ve artroskopisiyle ilgili çalışma ve görüşleri tebliğ, sem- pozyum, panel, kongre toplantıları ile bir araya getirmek ve bu toplantılara bütün ilgililerin dikkatini çekmek gerekli çalışmaları yapmak F- Yurtiçinde ve dışında omuz ve dirsek eklemi cerrahisi ve artroskopisi alanındaki çalışmaları ile tanınmış hekim ve elemanlara bilgi ve deneyimlerini geliştirmek üzere üyelerinin gönderilmesine yardımcı olmak. G- Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğimiz yurt dışındaki konusu ile ilgili faaliyetlere katılabilir. Yurtdışı ile ilgili derneklerle ilişki kurabilir, yurtiçinde kurulacak federasyon veya benzer kuruluşlara gereğinde genel kurul kararı ile üye olabilir. H- Dernek amaçlarını gerçekleştirmek için her türlü menkul-gayrimenkul, demirbaşlar satın alabilir. I- Amacın gerçekleştirilmesi için sağlıklı bir çalışma ortamını sağlamak amacıyla her türlü teknik araç ve gereç, demirbaş ve kırtasiye malzemelerini temin etmek, J- Dernek amaçlarının gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyduğu gelirleri temin etmek amacıyla iktisadi, ticari ve sanayi işletmeler kurmak ve işletmek,

2 Omuz Omuz’a 25 Yıl 10.05.1994 İlk genel kurul yapıldı. Genel Kurul sonucunda yeni oluşan yönetim kurulu aşağıdaki gibiydi; Dr. Yılmaz AKALIN-Başkan Dr. Ünal KUZGUN-Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet DEMİRHAN-Genel Sekreter Dr. Şenol AKMAN-Muhasip Dr. Sercan AKPINAR-Genel Sekreter Yardımcısı 16.08.1994 Tarihindeki yönetim kurulu toplantısında ilk sempozyum kararı alındı. Derneğimizin yeni amb- lemi seçildi. 29.05.1995 Tarihinde 13 Ekim 1995 Cuma günü Omuz sempozyumu yapılması kararlaştırıldı. Avrupa Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğine Üyelik için başvurulması kararlaştırıldı. 1997 yılında ülkemizde o zamana kadar kurulmuş Omuz ve Dirsek Cerrahisi ile ilgili dernekler birleşerek tek bir çatı altında Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği olarak toplanmışlardır. Birleşme sonrasındaki ilk yönetim kurulu aşağıdaki gibi oluşmuştur. Dr. Yılmaz AKALIN-Başkan Dr. Osman GÜVEN-Başkan yardımcısı Dr. Ahmet EKİN-Başkan yardımcısı Dr. Mehmet DEMİRHAN-Genel Sekreter Dr. Muharrem BABACAN-Muhasip üye Dr. Işık AKGÜN-Üye Dr. Selçuk BÖLÜKBAŞI-Üye Günümüze Kadar Başkanlar 1993-1998 : Yılmaz AKALIN 1999-2000 : Osman GÜVEN 2001-2002 : Ahmet EKİN 2003-2004 : Selçuk BÖLÜKBAŞI 2005-2006 : Muharrem BABACAN 2007-2009 : Selahattin Mehmet DEMİRHAN 2009-2011 : Karlı Işık AKGÜN 2011-2013 : Mehmet DEMİRTAŞ 2013-2015 : Sercan AKPINAR 2015-2017 : Şenol AKMAN 2017-2019 : Mustafa KARAHAN 2019-0000 : Mustafa ÖZKAN

Başkanlarımız



Yılmaz Akalın Kabataş Erkek Lisesinde, Edebiyat hocamız olan değerli Şair BEHÇET NECATİGİL son dönemlerinde yaz- dığı bazı şiirleri için; “Çünkü asıl şiirler bekler bazı yaşları” der. Değerli meslektaşlarımla birlikte kurduğumuz “Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği’de bazı yaşları, olayları bekledi. Benim 1993 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı olmamı, Meslek- taşlarım Dr. Mehmet DEMİRHAN’ın ortopedi uzmanı olup, kliniğimiz kadrosuna dahil olmasını, Dr. Şenol AKMAN ile Dr. Sercan AKPINAR’ın omuz ve dirsek cerrahisi konularındaki tez çalışmaları ile kliniğimizde- ki çekirdek kadronun oluşmasını bekledi. Bu kadro oluşunca derneğimizin kurma çalışmalarına başladık. Önce kliniğimizden uzman olmuş İstanbul ve civarındaki kliniklerde çalışan meslektaşlarımızı aradık. Sonra Bursa, Edirne ve diğer illerin ortopedi kli- nikleri ile temasa geçip, omuz ve dirsek cerrahisi ile ilgili çalışmalar yapmış veya yapmak isteyen meslektaş- larımızla görüşmeler yaptık. Derneğimize katılmak isteyenleri tespit ettik. Dr. Mustafa CANİKLİOĞLU, Dr. Okan YALAMAN. Dr. Halit PINAR, Dr. Hilmi Çetin AYDINOK, Dr. Ke- nan SARIDOĞAN, Dr. Ömer Faruk BİLGEN hemen yanımızda olan isimlerdi. Bu meslektaşlarımızla ve çekirdek kadromuzla çoğu zaman kliniğimiz kütüphanesinde bazanda benim özel muayenehanemde çeşitli toplantılar yaptık. Bu toplantılarda nasıl bir dernek kurmamız gerektiğini tartışmak durumunda kaldık. Bir tarafta; Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği’ni 1970 yılında kurarak, Türk Ortopedi ve Trav- matoloji Ailesini bir çatı altında toplamış, ülkemizde bu alanda çok büyük hizmetler vermiş ve vermekte olan; örnek ve önder olmuş, Prof. Dr. Rıdvan EGE hocamız var. Bu büyük hocamız omuz ve dirsek cerrahisi derneğini TOTBİD çatısı altında kurmamızı arzu ediyordu. Hocamıza saygımız büyük ancak bir durum daha vardı: Türkiye’de Ortopedinin ve Travmatolojinin Kurucusu Ord. Prof. Dr. Akif Şakir ŞAKAR ve arkadaşları- nın 1939 yılında kurduğu Türkiye’nin ilk Ortopedi ve Travmatoloji Derneği TOTDER var. Bu derneği de; değerli hocalarımız uzun yıllardan beri devam ettirmişler, son yıllarda ise; Prof. Dr. Alp GÖK- SAN, Prof. Dr. Fahri SEYHAN ve genç meslektaşlarımızın büyük gayretleri ile yaşatmaya çalışıyorlardı. Ay- rıca bu derneğimizin yıllardan beri çıkardığı Türkiye’nin ilk Ortopedi ve Travmatoloji Dergisi Acta Orthopa- dica et Traumatologica Turcica (AOTT) var.

6 Omuz Omuz’a 25 Yıl Bu iki kadim derneğin birisinin çatısı altına girsek, diğeri ne düşünür ne der? diye düşündük ve Türkiye’nin tüm ortopedistlerine açık, her iki derneğinde bir dalı gibi devam etmenin doğru bir davranış olduğu kararına vardık. Dernek tüzüğünü hazırladık. Birçok meslektaşımız derneğimize katılmak arzusunda olduklarını kliniğimize gelerek veya yazılı dilekçe ile belirttiler. Bu kuruluş günlerimizde bize desteklerini esirgemeyen gerek kurucu üyelere gerekse diğer tüm üyelere te- şekkürü borç bilirim. Kuruluş aşamamız 20.04.1993 tarihinde tamamlandı. 30.04.1993 tarihinde faaliyete başladı. 21.06.1993 tari- hinde dernek karar defterinin tasdiki ile 22.06.1993 tarihinde ilk resmi kurallara uygun toplantımızı yaptık. Bu geçici yönetim kurulu toplantısında, Başkanlığa Dr. Yılmaz Akalın, Başkan Yardımcılığına Dr. Mustafa Caniklioğlu, Genel Sekreterliğe Dr. S. Mehmet DEMİRHAN, Muhasipliğe Dr. Şenol Akman, Üyeliğe Dr. Okan YALAMAN’ın seçilmesine karar verildi. Bu tarihten sonra yönetim kurulu çeşitli tarihlerde toplanarak çalışmalarına ve üye kayıtlarına devam edilmiştir. 20.01.1994 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantımızda derneğimize büyük ilgi var. 15-20 meslektaşımız üyelik başvurusu yapmış müracaatları incelenerek üyeliğe kabulleri gerçekleşmiş. Bu tarihlerde ülkemizde bu günlerde olduğu gibi siyasal ekonomik problemler var. Yeni yılla birlikte kriz büyüyor. 24 Ocak 1994 kararları ve büyük sıkıntılar, Üniversiteyi de kliniğimizi de derneğimizi de etkiliyor. Ekonomik kriz nedeni ile planladığımız bazı bilimsel etkinlikleri yapamıyorduk. 10.05.1994 tarihinde genel kurul toplantımızı yaptık. Başkanlığa Dr. Yılmaz AKALIN, Başkan Yardımcılığına Dr. Ünal KUZGUN, Genel Sekreterliğe Dr. Mehmet S. DEMİRHAN, Muhasip Üyeliğe Dr. Şenol AKMAN, Genel Sekreter yardımcılığına Dr. Sercan AKPINAR seçildi. Bu toplantıda; Dr. Mehmet DEMİRHAN, Dr. Şenol AKMAN’ ın uzmanlık tezlerinin Acta Orthopadica et Traumatologica Turcica (AOTT) dergisinde Supplementum olarak yayınlanmasına karar verildi. 20.07.1994 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında, 1995 Akif Şakir Şakar günlerinde Omuz hastalık- ları ile ilgili bir sempozyum yapılması görüşüldü. 16.08.1994 tarihinde yapılan toplantıda: Derneğimizin yeni amblemi seçiliyor ve diğer kararlar alınıyor. 31.01.1995 günü yapılan Yönetim Kurulu Toplantısında: 1) 27 Haziran 1995 ‘de Fillandiya’da yapılacak 6.İnternational Avrupa Omuz ve Dirsek Cerrahisi (ICCS) Kongresine isteyen üyeler için bir organizasyon oluşturmak amacıyla üyelere mektup gönderilmesine, 2) Dernek yönetiminden en az 3 üyenin bu kongreye katılmasına karar verildi. 27 Haziran 1995 tarihinde; Türkiye’den Dokuz kişi, Helsinkide, 6 the international Congress on Surgery of the shoulder.(ICCS) deyiz. Bu kongreye katılanların isim listesini bir hatıra olarak sunuyorum.

Omuz Omuz’a 25 Yıl 7 28.08.1995 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında: 1. 1996 İlkbaharında düzenlenecek Akif Şakir Şakar Toplantısına katılmak karar verildi ve TOTDER’ teklifte bulunulmasına, 2. Avrupa Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğine üyelik müracaatında bulunacakların; Nottingham’da yapıla- cak toplantıya katılmaları ve başvuruları bu toplantıda yapmaları kararlaştırıldı. 14.05.1996 tarihinde yapılan Yönetim Kurulu toplantısında: 1. Derneğe bilgisayar alınmasına, 2. 1997 Akif Şakir Şakar Günlerinde Omuz ile ilgili bir konunun kabulü için başvuru yapılmasına, 06.08.1996 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, yönetim kurulumuza Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden Doç. Dr. Işık Akgün katıldı ve bu seçim sonucu yönetim kurulu başkanlığına Dr. Yılmaz Akalın, Başkan Yardımcılığına Dr. Işık Akgün, Genel Sekreterliğe Dr. Mehmet Demirhan, Muhasip üyeliğe Dr. Şenol Akman ve üyeliğe Dr. Ünal Kuzgun seçildiler. 22 Ekim 1996 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında, 28 Ekim 1996 Pamukkale’de yapılacak bilimsel toplantı için organizasyon yapıldı ve 28 Ekim 1996 tarihinde Doç. Dr. Işık Akgün’le birlikte Pamukkale’ye ailecek otobüsle gittik.

8 Omuz Omuz’a 25 Yıl 27.05.1997 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında çok önemli bir olay oldu. Derneğimize çoğu An- kara ve İzmir gibi büyük şehirlerden olmak üzere çok büyük üye müracaatı, üye kaydı ve kabulü yapıldı. Örnek; Dr. Hakan GÜRBÜZ, Dr. Mustafa H. ÖZKAN, Dr. A. Mehmet DEMİRTAŞ, Dr. Osman GÜVEN, Dr. Mehmet BİNET, Dr. Mahmut Nedim DORAL, Dr. Mustafa KARAHAN, Dr. Sinan Adıyaman, Dr. Akif GÜLEÇ, Dr. Semih GÜR, Dr. Emin TAŞKIRAN, Dr. Selçuk BÖLÜKBAŞI, Dr. Ahmet Ekin, Dr. Avni DAYIR- CAN, Dr. Nevres AYDOĞAN, Dr. Hüseyin BAYRAM katıldılar. Bu katılımla birlikte derneğimiz büyük güç kazanıyordu. Bu değişimle birlikte daha önce yapılması kararlaştırılan 16. Akif Şakir Şakar Günlerini rahmetli meslektaşım ve değerli arkadaşım TOTDER başkanı olan Prof. Dr. Fahri SEYHAN ve ekibi ile birlikte yaptığımız toplan- tıyı hatırladım. Fahri SEYHAN hocamızı rahmetle anıyoruz ve kongrede emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunuyoruz. 28.06.1997 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul sonunda seçilen yönetim kurulu ilk toplantısını yaptı. Başkanlığa Dr. Yılmaz AKALIN, 1.Başkan Yardımcılığına Dr. Osman GÜVEN 2.Başkan Yardımcılığına Dr. Ahmet EKİN, Genel Sekreterliğe Dr. Mehmet DEMİRHAN, Muhasip Üyeliğe Dr. Muharrem BABACAN, üyeliğe Dr. Işık AKGÜN ve Dr. Selçuk Bölükbaşı seçildiler. Bu yönetim kurulu 25.03.1999 tarihinde yaptığı toplantıda 2000 yılında 1.Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongre- sinin düzenlenmesine, kongre başkanlığına Dr. Yılmaz AKALIN, Kongre sekreterliğine Dr. Mehmet DEMİR- HAN ve Dr. Işık AKGÜN’ÜN seçilmesine karar alıyor. 17.04.1999 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ve derneğimizin kurumlaşması için gerekli olan pren- siplerine örnek olacak şekilde devamlı tek başkan değil, iki yıl süre ile (bir dönem) başkanlık yapmak ve dönem sonu yeni başkana bayrağı teslim ve ulusal ve uluslararası bir kongre yaparak başkanlıktan ayrılmak. Bu bayrak yarışının kurallara ve prensiplere uygun olarak devamını ve daha sonra devrini devam ettirmek üzere kararımızı almıştık. Altı yıllık genel başkanlıktan ayrılıyor ve bayrağı benden sonra en kıdemli üyemiz olan değerli meslektaşımız Dr. Osman GÜVEN’ e bırakıyordum. Önümüzde 2000 yılında yapacağımız kongrenin çalışmaları vardı. Bu değerli ekip ile 2000 yılında kongremizi başarı ile yaptık.

Omuz Omuz’a 25 Yıl 9 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği’nin kurulduğu 1993 yılından sonra büyüyüp gelişerek ulusal ve ulus- lararası katılımlı ilk kongresini 9-11 Şubat 2000 tarihinde İstanbul’da yaptık. Bu kongremizde Dr. Charles Rockwood, Dr. Bernard Morrey ve And Dr. Adreas İmhoff gibi omuz ve dirsek cerrahisinde dünyaca ün yapmış meslektaşlarımızla birlikte, ülkemizden de çok kıymetli meslektaşlarımız katıldılar. Sonuçta kıvanç duyduğumuz başarı bir kongre oldu. Bir kongrenin hazırlanışı ve yapılışı kolay değildir. Başta ekonomik ve diğer problemler. Fakat birlikten kuvvet doğar bu problemlerin tümü; anlayış, sevgi, saygı ve birlikte olmakla aşıldı. Başarılı örnek olacak bir kongre oldu. Bu kongrede emeği geçen tüm meslektaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Kongremize katılan yabancı meslektaşlarımıza; ilave bir akşam yemeği vermek istemiştik. Ancak paramız bitmişti. Dışarda lüks bir lokantanın masrafını karşılayacak gücümüz kalmamıştı. Evimde bir akşam yemeği vermiştik. Güzelde olmuştu. “Gönüller bir olunca her şey güzel olur” diye bir söz vardır. Öyle olmuştu. Bu yemekten birkaç fotoğrafı sunmak isterim.

10 Omuz Omuz’a 25 Yıl 1. Kongreden 4 ay sonra 20.06.2000 tarihinde Dr. Osman Güven’in başkanlığında yapılan bir yönetim kurulu toplantısında, 2. Omuz ve Dirsek Cerrahisi kongresinin; İzmir’de yapılması ve kongre başkanlığına Dr. Os- man Güven’in Kongre Sekreterliğine ise, Dr. Ahmet Ekin’in getirilmesine karar veriliyor. Bu durum, “Derneğimizin Kurumsallaşmasının” örneklerinden birini daha gösteriyor. İki yıl sonrasını ifade ederken, dört yıl sonra ne olması gerektiğini de gösteriyor. Geçmişi bilmek geleceği yol gösterir, yol yapar, kural yapar “Kurumsallaşmayı Yapar” 13.04.2001 tarihinde yapılan genel kurul sonucu Dr. Ahmet Ekin dernek başkanlığına seçiliyor. Bayrak yarışı ve benimsenmiş kurallar devam ediyor ve devam edecek. Benim Yorumum: Her kıdemli üyemize sıra gelecek, bundan herkes emin. Zamanın gelmesini bekliyor. Baş- ka mesleklerde olur mu? Bilmem. Ancak cerrahi tıp branşlarında kıdem ve gelenekler bunu yapabiliyor. 2000 tarihinden sonra günümüze kadar yapılanları benden sonra görev yapan meslektaşlarım anlatacak- lardır. Ancak, 2000 yılından sonra yaşanan; benim için önemli olan bir olayı anlatmama müsaadenizi rica edeceğim. Emeklilik Aylar ayları, yıllar yılları, kovalıyor. Derneğimizin çalışmaları devam ediyor. Yaşlar olayları, olaylar yaşları, bekliyor ve emeklilik yaşım geliyor. 07 Haziran 2002’de emeklilik törenim yapılıyor. Emeklilik günü törenleri, genellikle; bir gururla birlikte, bir hüzünü de yanında taşır. Ancak benim emeklilik günümde, benim için hüzün pek yoktu. Büyük bir sevinç ve huzur vardı; 37 yıl fazılasız çalıştığım, Üniversi- temden, Fakültemden ve Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinden alnım ak olarak emekli oluyordum. İstanbul Üniversitesi Rektörü ve Yardımcısı - İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı ve Yardımcısı-Ortopedi ve Trav- matoloji Anabilim Dalı Başkanı, Öğretim Üyeleri ve Asistanları ve Tüm klinik çalışanları-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji ABD Başkanı ve Öğretim Üyeleri- Edirne, Bursa, Ankara ve diğer illerden gelen Ortopedi ve Travmatoloji ABD Başkanları ve diğer meslektaşlarım. Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği Başkanı, Türk Ortopedi ve Travmatoloji Derneği Başkanı-Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği Başkanı ve Yönetim Kurulu-İstanbul Tıp Fakültesinin diğer klinik hocaları, hocalarım, arkadaşlarım ve dost- larım yanımdaydı. Tabi ki beni bugünlere gelebilmem için yetiştiren annem, babam, ailem ve ilk okuldan başlayarak bugüne kadar bana hocalık ağabeylik yapmış ve çoğu vefat etmiş hocalarım manen kalbimdeydi. Bu kurumlar ve güzel insanlar. Bugünü kutlamak ve beni ayrıca bir “Bilimsel Ziyafetle” onurlandırmak için “Omuz ve Dirsek Cerrahisinde Yeni Ufuklar” başlıklı bir bilimsel toplantı düzenlemişlerdi.

Omuz Omuz’a 25 Yıl 11

12 Omuz Omuz’a 25 Yıl Beni gerçekten onurlandıran ve büyük mutluluk veren bir tabloydu. Bu görüntü; tüm meslek hayatımın en muhteşem mutlu günüydü. Sevmek bir şeydir. (Şahsi bir olaydır) Ancak sevilmek, sayılmak çok şeydir… Bugünü ve bu duyguları bana yaşatanların tümüne teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Teşekkür sunmanın “Son Kullanma Tarihi Yoktur” Bugün içinde, dün içinde, 10 yıl, 100 yıl ve 1000 yıl öncesinde de “Teşekküre laik olanlara” Teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum. Önce beni yetiştiren aileme tüm öğretmenlerime, hocalarıma, ağabeylerime, arkadaşlarıma, dostlarıma, tüm personelimize tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Emeklilik Töreni Resimleri Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğinin 25 Yıl gibi, çok uzun olmayan bir zaman dilimi içinde; kurumsallaş- mak durumuna gelmiş olması gurur verici bir başarıdır. Bu kurumsallaşmanın içinde benimsenen ve 25 yıldır devam eden; güzel prensiplerin yine zaman için “Vazgeçilmez Gelenekler” haline geleceğini ümit ve temenni ediyorum. Derneğimizin kuruluşundan bugünlere kadar hemen hemen tüm ulusal ve uluslararası kongrelere ve diğer aktivitelerin büyük çoğunluğuna katıldım. Her yeni kongrenin veya aktivitenin bir evvelkinden daha iyi daha zengin olduğunu büyük bir kıvançla izledim. Derneğimizi bugünlere getiren tüm meslektaşlarıma sevgileri- mi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Bayrak yarışı devam ediyor ve devam edecek. Bu 25 yıl kitabını yazarken beni mutlu eden bir olay daha var. Derneğimizin kuruluşunda, gelişmesinde, bugünlere gelmesinde, çok büyük emekleri olan Prof. Dr. Mehmet S. DEMİRHAN’ın Avrupa Omuz ve Dirsek Derneği (SECEC)’in başkanlığına seçilmesinin ülkemiz, branşı- mız, derneğimiz, hepimiz için ve tabi ki benim içinde şu oldukça zorlu geçen 2018 yılının en büyük sevinci ve gurur kaynağı olmasıdır. Kendisini candan tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum. Son sözümü; Türkiye’de ortopedinin kurucusu büyük hocamız Ord. Prof. Dr. Akif Şakir Şakar’ın vefatından 4 ay evvel el yazısı ile yazmış olduğu bir fotoğraf ile bitiriyorum. Dr. Yılmaz AKALIN

Omuz Omuz’a 25 Yıl 13



Osman Güven Omuz ve Dirsek Cerrahisine Nasıl Girdim? (Kendi ve ülke tarihçem, özet) 1Aralık 2019 Benim kişisel Omuz ve Dirsek Cerrahisi tarihçemi, ülke tarihçesi olarak kullanabilirsiniz, çünkü her şeyin başlangıcında ben vardım. Bununla da gurur duyuyorum. Bu belgelerin hepsini gururla saklamaktayım. Ba- zılarını burada göreceksiniz. 1989 yılında aslında Omurga cerrahisi konusunda eğitim amacı ile gittiğim A.B.D.’de, Cleveland’da, dün- yaca ünlü Dr. Charles Neer’in yanında yetişmiş olan Dr. John Brems‘le tanıştım ve onun ameliyatlarına ve round’larına katılmaya başladım. O zamana kadar yayınlarda azda olsa izlemeye çalışmama rağmen fark edememiş olduğum, Omuz ve Dirsek cerrahisinin nerelere gelmiş olduğunu fark ettim. Maalesef, o güne kadar ülkemizde modern omuz cerrahisi ile ilgili hiçbir şeyin yapılmadığını gözlemledim ve bu konuya çok ilgi duydum. Türkiye‘ye dönünce gördüklerini uygulamaya başladım. İlerleyen yıllarda, Amerika, Fransa ve Almanya’da çeşitli omuz kurslarına giderek özellikle Artroskopik cer- rahi eğitimi aldım. Daha sonra, ülkemizde bu konuya özel ilgi duyan birkaç arkadaşım (Dr. Ahmet Ekin ve Selçuk Bölükbaşı) ile birlikte Türkiye’de Omuz ve Dirsek Cerrahisine ilgi duyan veya uygulayan meslekdaşlarımızı aramaya başladık. Dr. Ahmet Ekin de o tarihlerde Amerika’da, Columbia Ünversitesinde Charles Neer’in kliniğinde çalışmaktaydı ve yeni dönmüştü. Ancak omuz ile direkt olarak ilgilenen meslekdaş sayımızın çok fazla olma- dığını gördük. O günlerde standart ortopedi eğitimi içinde özellikle omuz çıkıklarında tamamen farklı ame- liyatlar yapıldığını ve bunların sporadik olduğunu gördüm. Benim Amerika’da Modern Multidireksiyonel ve travmatik omuz vakalarında Bankart, Jobe, Matsen’in kapsüler shift ameliyatlarını ve de Total omuz protezi ve Rotator kılıf ameliyatları öğrendiğim sırada, Türkiye’de Putti Plat, Magnuson Stack, Bristow vb ameliyat- larının sporadik uygulamaları ve her ortopedi uzmanının yaptığı kırık ameliyatları dışında bir şey yapılma- dığını farkettik. Rotator kılıf ameliyatları zaten hiçbir yerde yapılmıyor ve impingement diye bir kavram bile, Ortopedi Kongreleri’nde yer almıyordu. Bu meslekdaşları toplayalım ve bu branşı canlandıralım dedik ve her yere haber gönderdik, ama gayrı resmi olarak bir arama yaptık. Bölümlere sormadık, o hastanelerde çalışmış, ihtisas almış meslektaşlara sorduk. Maalesef çok az meslekdaş bulabildik. Özellikle Milli Kongre bildirilerini taradık ve doğru dürüst omuz yayını olmadığını gördük!!! O zamanın önemli kişisi Neer‘in öncülüğünü yap- tığı modern Omuz cerrahisi konseptinin gündeme bile gelmediğini gördük. Dernekleşme çabalarına girdik, dernekler kanununun gerektiği temel sayı olan 7 asil üyeyi tamamlayamadık ve bazı yakın tanıdığımız ve bu konuya katkıda bulunacak arkadaşlarımızı davet ettik. Uzman seviyesinde olan omuza ilgi duyan herkesi çağırdık. Daha sonra yaptığımız duyuru ve toplantılarda da dışarıda pek kim- seyi bırakmadığımız teyit edilmiş oldu. Aramıza katamadığımız bir kişi vardı, o da uzman değildi henüz. Daha sonra o meslektaşımız ile de bu çatı altında buluştuk.

16 Omuz Omuz’a 25 Yıl 1992 yılının Haziran ayında Türkiye’ de ilk kez Omuz ve Üst Ekstremite cerrahisi adı ile, branş derneğini kurdum ve kurucu Başkan oldum (Belge 1). Belge 1. Omuz ve Üst Ekstremite Derneği Kurucuları

Omuz Omuz’a 25 Yıl 17 Bir süre sonra Ankara’dan, o zamanki TOTBİD başkanımız rahmetli Rıdvan Ege hocamız aradı ve biraz da sitem ederek beni Ankara’ya çağırdı ben de gittim. Biraz tepkili olarak böyle olmamasını ve bu derneği branş olarak, Ana derneğin Şubesi olarak kurulmasını ve yine aynı şekilde özerk çalışmamıza devam etmemizi istediğini belirtti ve bu konuda anlaştık. Ama kendi derneğimizi de kapamadık (Belge 2).

18 Omuz Omuz’a 25 Yıl 1993 başlarında ise, merkezi Ankara ‘da olan ve ana dernek olan Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Der- neğinin Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Ege ve yönetim kurulunun isteği ile bu derneğin Omuz ve Dirsek Cerrahisi Şubesini, merkezi İstanbul’da olmak üzere kurdum ve kurucu başkanı oldum. İlk yıllarda faaliyetlerimizi yazılarla, daha sonra bülten ile duyurduk (Belge 3).

Omuz Omuz’a 25 Yıl 19 Kurduğumuz bu yeni derneği hep Avrupa derneği ile integre götürmek istedik ve Türkiye’nin ilk Ordinary üyesi olarak SECEC e bildirdik. Tebrik ettiler (Belge 4-5).

20 Omuz Omuz’a 25 Yıl

Omuz Omuz’a 25 Yıl 21 1993 yılında Türkiye’de ilk kez Omuz ve dirsek cerrahisi konusunda sempozyum düzenledik ve bu sempoz- yumlar yıllarca devam etti. ( Daha sonra bu sempozyumlar iki senede bir düzenlenen enternasyonel kongre- lere dönüştü) Belge 6-7-8)

22 Omuz Omuz’a 25 Yıl 1995 yılında Avrupa Omuz ve Dirsek Cerrahisi derneğinin ilk Türk üyesi oldum.( Belge 9-10)

Omuz Omuz’a 25 Yıl 23

24 Omuz Omuz’a 25 Yıl Bu üyelik derneğin genel kurulunda geniş tartışmalara neden oldu.Çünkü bazı yönetim kurulu üyeleri Tür- kiye Avrupa ülkesi değildir diyerek ciddi muhalefet yapmışlardı. Ancak İngiliz ve Fransız meslektaşlarımın da yoğun yardımı ve kulisleri ile Türkiye’nin ilk kez, çok tutucu olan bu derneğe katılmasını sağladım. 1996 yılında yaptığım omuz yayınları ile Avrupa Derneğine (SECEC) başvurdum ve bu konuda çok titiz olan dernek tarafından yine ilk Türk ‘Ordinary member’ oldum. Aynı yıl sonunda SECEC Türkiye Milli Delegesi olarak seçildim. Bu görevi de aralıksız olarak 16 sene sürdürdüm ve diğer bir meslektaşıma bayrağı teslim et- tim. O da halen bu görevi başarı ile sürdürmektedir. 2003 yılında Avrupa Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği (SECEC) Membership Commitee‘ye seçildim ve bu görevi 2 dönem yaptım. Yine ilk kez bir Türk Ortopedik Cerrahı böyle bir göreve seçilmiştir. 1995-6 yılında, bu derneklerden sonra kurulmuş olan ve merkezi İstanbul, Çapa Tıp Fakültesi olan, Omuz ve Dirsek cerrahisi Derneği ile anlaşarak Omuz ve Dirsek cerrahisi konusunda ki üç derneğin (Bizim 2 dernek ve diğer Merkezi Çapa Tıp Fak. olan dernek) bir çatı altında toplanmasını kararlaştırdık ve dernekler birleş- tirildi. İlk başkanlığa, en kıdemli üye olan Prof. Dr. Yılmaz Akalın ve iki sene sonra ise tekrar ben getirildim. Bu dönemde derneğin tüzüğü belki de en çağdaş tüzük haline getirildi ve dönüşümlü Başkanlık sistemine geçildi. 16 yıl aralıksız Dernek yönetim kurulu üyeliği yaptım. Mevcut derneğimizin tarihi ve Türkiye’de Omuz ve Dirsek Cerrahisinin tarihi başlangıç olarak farklıdır. Bu yazı özellikle bu farkı belirtmesi açısından önemlidir. Şu anda Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği adı altında tek dernek olarak faaliyetimizi çok başarılı bir şekilde sürdürüyoruz. Yetiştirdiğimiz gençler, şu anda Başkan, Yönetim Kurulu ve çeşitli alt kurullarda derneği en- ternasyonel sahada temsil etmekteler . Onları gururla izliyorum. Geçtiğimiz 29 yılda, yüzlerce omuz ve dirsek ameliyatı yaptım. Sorumlusu olduğum Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Acıbadem Hastanesinde her yıl yüzlü rakamlarda omuz ve dirsek ameliyatları yapmaktayım. Özellikle omuz cerrahisinde çok önemli ve artık vazgeçilmez bir yöntem olan artroskopik cerrahinin Tür- kiyedeki ilk birkaç uygulayıcısından biri oldum. Omuz cerrahisinin tüm artroskopik ve açık ameliyatlarını uygulamaktayım. Kendimle anılan ameliyat tekniklerim vardır. Omuz cerrahisi konusunda uluslararası kongrelerde ve ulusal kongrelerde çok sayıda konferans, panel ko- nuşmacılığı, oturum başkanlığı yaptım ve halen devam etmekteyim. Omuzla ilgili olan, Uluslararası makalelerimden özellikle bazıları her yıl çok sayıda sitasyon almaktadır. Bun- lardan biri ‘Textbook of Traumatology, J.Jupiter…) adlı önemli kitapta site edilmiştir. Kendi yöntemim olan masif yırtıklarda tndonu genişleterek kaf yırtığını augmente ederek tenodez yapma yöntemim halen AAOS omuz guidline’larında kilit (Key) makale olarak yer almaktadır.

Ahmet Ekin Omuz ve dirsek cerrahisi ile ilgili eğitim alma düşüncesi bende Ortopedi ve Tramvatoloji Uzmanlık eğitimim sırasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Tramvatoloji Anabilim Dalındaki eğitim süre- cinde belirdi. Çünkü oldukça büyük bir klinikte uzmanlık eğitimi görmemiz dolayısıyla değişik hastaların kliniğimize başvurması ve Çocuk Ortopedisi ile ilgili ayrı bir ünitemizin mevcut olması nedeniyle çok fazla hastayla karşılaşma imkanı bulduk. Fakat bütün bunların arasında el cerrahisi ve omuz cerrahisi ile ilgili hasta sayımız oldukça azdı. Bu sebeple bu konularda yeterli bilgi ve deneyim sahibi olmadığımızı düşünüyor- dum. Daha sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Tramvatoloji Anabilim Dalına katıldım. Üç yıllık çalışma dönemi sonrasında Amerika Birleşik Devletleri New York Eyaletinde Columbia Üniversitesi Presbyterian Hastanesinde Prof. Dr. Robert Carroll yanında 1989-1990 yıllarında el cerrahi eğitimine başla- dım. Prof. Dr. Rıdvan Ege ve Prof. Dr. Robert Carroll yaşamımdaki iki önemli büyük hoca Bu dönem benim yaşamımdaki en önemli aşama olarak tanımladığım bir devredir. Bu dönemde klinik ve cerrahi uygulamalar oldukça yoğun geçmekteydi ve Dr. Carroll’un yanında diğer Fellow Prof. Dr. Scott Wol- fe ile beraber tüm uygulamalarda yer alıyorduk. Fakat benim çok ilgimi çeken diğer bir dal omuz ve dirsek cerrahisi olduğundan ve çalıştığım klinikte aynı zamanda Prof. Dr. C. Neer, Prof. Dr. L. Bigliani ve Dr. Evan Flatow görev yapmaktaydı. Ameliyata girdikleri ameliyathaneler bizim çalıştığımız ameliyathanelerin tam karşısındaydı. Bu nedenle programımızın daha uygun olduğu perşembe günleri Dr. Carroll mikrocerrahi

26 Omuz Omuz’a 25 Yıl labarotuvarında çalışmamı uygun görmüştü. Ancak ben Dr. Neer’ın operasyonlarına operasyonlarına girmek ve izlemek istiyordum. Kendisi bu tür uygulamaları pek sevmiyordu ve izin almak için araya Dr. Carroll gir- mek durumunda kaldı. El cerrahisi eğitimim süresince perşembe günleri gündüz saatlerinde bu ameliyatların hemen hemen hepsine katılma imkanı buldum. Mikrocerrahi çalışmalarımı sabah çok erken ve akşam saat- lerinde yapmak zorunda kaldım fakat bu dönem benim için inanılmaz büyük keyif aldığım bir devre olarak hayatımda yer alıyor. Benim omuz ve dirsek cerrahisi ile ilgili eğitimimim buradaki dönemde yeterli olmaca- ğını düşündüğüm için önce Prof. Alfred Swanson’nun yanında Michigan Grand Rapitsdeki Blodgett Medical Center’a müracaat edip kendisinin yanında bir kaç ay operasyonlara atılma imkanı buldum. Daha sonrada bu eğitimim Texas San Antonion’daki Texas Üniverstesine bağlı merkezde Prof. Dr. Charles Rockwood ve dostum ve yakın arkadaşım Prof. Dr. Michael Wirth’ün yanında yine iki aylık bir eğitim süre- ciyle devam etti. Dr. Ofer Levy, Prof. Dr. C. Rockwood, P rof. Dr. Rıdvan Ege

Omuz Omuz’a 25 Yıl 27 Böylesi bir eğitim dönemi sonrası tabiki hemen ameliyatlara başlamak ve ülkemde bu öğrendiğim uygulama- ları gerçekleştirmek arzusu bende çok yüksek düzeydeydi ve üniversitemde gerek el cerrahisi gerekse omuz ve dirsek cerrahisi ile ilgili hem operasyonlara başladım hem de bilim dalının kurulabilmesi için gerekli mü- racaatları yapıp 1993 yılında el ve üst ekstremite vakalarının takip edileceği bilim dalını Türkiyedeki bir kaç üniversite ile beraber kurduk. Bence bu uygulamalar omuz ve dirsek cerrahisinin bu konuya gönül vermiş genç arkadaşlarımızla beraber ilk başlangıcı olarak kabul edilebilir. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi ve benim görev yaptığım Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bu konuda öncü kuruluşlar oldu. Eğitim aktivitesi olarak değişik kurs, seminer ve eğitim günleri olarak düzenlenen uygulamalar daha sonra iki yılda bir yapılan düzenli kongrelere dönüştü. El cerrahisinde Prof. Dr. Rıdvan Ege’nin öncülüğünde uzun yıllar yönetiminde yer aldığım El Cerrahisi Derneği 2004 yılında İstanbulda yönetiminde benim de görev aldığım Dünya El Cerrahisi Kongresini düzenledikten sonra Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğimizde geçti- ğimiz yıllarda Avrupa Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresini düzenleme olanağı buldu. Omuz ve dirsek cer- rahisindeki gelişim bence Ortopedi ve Tramvatolojinin diğer dallarında görev yapan arkadaşlarımız için de cesaretlendirici ve provake edici olması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır. Uzun yıllar kuruluşu ve daha sonrasında yönetiminde ve başkan olarak görev aldığım derneğimizin çok daha iyi noktalara ulaşacağına inancım sonsuzdur. Prof. Dr. Osman Güven ile beraber Notingham Secec Kongresinde



Selçuk Bölükbaşı 1979 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum, aynı sene Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalında ihtisasa başladım. 1983 yılında uzman oldum. Askerlik ve mecburi hizmetimi tamamladıktan sonra 1988 yılında Gazi Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana- bilim dalına Yrd. Doçent olarak atandım. O tarihten beri omuz cerrahisi benim özel ilgi alanım olmuştur. Seksenli yılların ortaları ve sonlarına doğru hem Dünyada hem de Türkiye’de bir özel ilgi alanı ile uğraşmak (başta El cerrahisi kalça ve diz cerrahisi olmak üzere ) popüler olmuştu. Omuz cerrahisi, hem Dünyada hem Türkiye’de ve de benim öğretim üyesi olarak girdiğim Gazi Üniversitesinde bakir bir alan olarak duruyordu. Böyle bir alanda çalışmak beni daha mutlu eder diye düşündüm ve bugüne geldiğimde mutlu olduğumu gö- rüyorum. Türkiye’de Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneklerinin (ODCD) kurucularındanım. ODCD yönetim kurullarında dört dönem üyellik ve 2003-2005 arası ODCD başkanlığı yaptım. Saygılarımla



Mehmet Demirhan Omuz ve Dirsek Cerrahisinde Nereden Nereye Geldik? Yirmibeş yılın kısa bir özeti Omuz ve Dirsek cerrahisine ilginiz nasıl başladı.? Omuz ve Dirsek Cerrahisiyle ilgilenmek tabi ki Ortopedi ve Travmatolojiyi seçtikten sonra ilerleyen dönem- lerde ortaya çıkan bir ileri ihtisas konusu. Ancak bu sorunuza biraz gerilere giderek cevap vermek istiyorum. 1984 yılında İstanbul Tıp Fakültesini bitirirken zaten ortopediye gönül vermiş olarak bitirmiştim. Çünkü 1980 de Uludağ’da yapılan ilk Türk-Alman Biomekanik Kongresinde rahmetli Alp hocamın isteği doğrultu- sunda Almanca-Türkçe simultane tercüman olarak görev almıştım. Hattao kongrede henüz yeni asistan olan Ömer TAŞER, Harzem ÖZGER‘in yanında ben ve Tarık ESEN öğrenci olarak tercüme grubunda vardık. Bu sayede ilk ortopedi ile tanıştım. Tabi İstanbul Erkek Lisesi mezuniyetim dolayısıyla abilerim-hocalarım başta Aziz ALTURFAN olmak üzere Ömer TAŞER, Harzem ÖZGER, İrfan GÖKÇAY hepsi ortopedinin içerisin- deydi ve bu sayede benim 1980’den sonraki bütün boş zamanlarımı, yaz tatillerimi ortopedi ile doldurdular, özellikle nöbetlere çağırdılar. Hatırlarım 5. sınıfın yazı ayında (rahmetli oldu geçenlerde) Dr. Mustafa YÜCEL’in Brakel BREİTENFEL- DER‘in kliniğinde 2 ay çalışmıştım, daha sonra 1984 yılında gene yaz ayında öğrenimimi uzatarak önce gene Brakel’da seçmeli 2 ay, arkasından Höxter’de seçmeli 2 ay, daha sonra Heidelberg’de 2 ay olmak üzere hem cerrahi hem ortopedi stajlarını yapıp, Türkiye’deki mezuniyetimi de 2 ay geciktirmiştim. Daha sonra mecburi hizmet kurası Eskişehir çıktı, 2 yıl. O dönemler sınava girme hakkımız yoktu ve dolayı- sıyla sınava girmedik. Mecburi hizmet sonrası önceden karar vermiş olduğum için biliyordum ben Ortopedi isteyeceğimi Çapa’nın ilk kadro açtığı sınava girdim. Cüneyt ŞAR’da ortopedi istiyordu beraber Çapa’nın sınavına girdik. Sonra bir baktık bizim Mehmet KOCAOĞLU’da sınavın içerisinde - “Oooo dedik İstanbul Erkeklerin hepsi burada” Dediler ki; - “Sınava giriyorsunuz ama sınavda pek başarılı olamayabilirsiniz çünkü içeride kadro bekleyen kişiler var” Ve hakikaten Çapa’dan 3 kişi kadro bekliyordu onlarla beraber sınava girdik içeride. Tabi eskiden TUS sınavı yoktu. Rahmetli Bahattin Oğuz TİMUÇİN hocamızın hazırladığı sorularla sınava girdik.

32 Omuz Omuz’a 25 Yıl Ben ortopedi asistanlığı için kitapları ezberleyip girmiştim, ve sonuçta en yüksek puanı hasbel kader ben aldım. İlk sınavda ben ve o dönem İrfan ESENKAYA; ki bir senedir zaten volanter çalışıyordu, girdik kadroya. Sonra 2 ay sonra bir kadro açıldı Cüneyt ŞAR ve Hilmi ÇETİN AYDINOK; ki oda klinikte yabancı kadrosu (Kıbrıs) ile çalışıyordu, onlar geldi. Sonra 2 ay sonra 3. bir kadro açıldı onda da Mehmet KOCAOĞLU girdi. Zaten de o giren son asistan oldu. Ondan sonra uzunca bir mühlet asistan alınmadı. Sonra TUS sınavları başladı vesaire. Tabii Çapa da ortopedi ailesi ile gerçekten çok daha yoğun çalıştık. Öncesindeki olan ortopedi bilgilerimin çok büyük faydası oldu bana. Asistanlığımın 2. senesinde dediler ki, Almanya hükümetinin (DAAD) verdiği bir burs var düşünür müsün?” Avrupa Yüksek Konseyi Bursu olarak da bilinen bu bursun sınavlarına girdim ve başarılı olup Almanya da daha evvel zaten öğrenciliğimde uzunca süre geçirdiğim Heidelberg’e gittim. Bu burs bir proje bazında ve- riliyordu, benim projem de “Tissue Gel Fibrin yapıştırıcıların kıkırdak yapıştırma” özelliklerinin araştırılma- sıydı. DAAD bursla yurt dışına gitmeden evvel de zaten ilk 2 senelik asistanlığımda rahmetli Mişe KOKİNO, Alp GÖKSAN, Orhan BAŞKIR hocalarımla beraber kısa Almanya seyahatlerimiz olurdu, benide yanlarında götürürlerdi. Hatta bir keresinde Ünsal DOMANİÇ abimle ile beraber Heidelberg’e de bir ziyaret yapmıştık ve Ünsal abi (aslında protez cerrahisi yapmak isterken) Heidelberg de gördüğü CD enstümantasyonu ile ver- tabra cerrahisini kendisine ilgi alanı olarak seçmiştir. Heidelberg Üniversitesi Ortopedi Kliniğinde ihtisasa başladığım da ilk zamanlar benim için gerçekten zordu. Klinik şefi olarak Profesör COTTA gibi önemli ve ismi çok duyulmuş bir hoca vardı. Avrupa’nın en büyük ortopedi kliniği olup 450 yatağı vardı. Bir sürü ameliyathane, bir sürü çalışan, bir sürü vaka ve ben bir ya- bancı, hemde Türk olarak orada ilk etapta gerçekten zorlandım, ama 2 yıl dolu dolu, göz açıp kapayana kadar geçti. Yıl 1988-89. Almanya da uzmanlık eğitimimizde almamız gereken bazı kurslar vardı. Beni öncelikle AO kursuna gönder- diler. Daha sonra o yıllarda Almanya da çok popüler olan diğer kurslara yazıldım. Ultrason kursları diğer ka- tıldığım kurslar içerisinde ayrı bir yere sahipdir. İlk olarak ta 1988 yılında Schotzalpe Avusturya da R. GRAF yanında kalça ultrason kursunu aldım o dönem bu kursu gören ilk Türk oldum. Daha sonra yumuşak doku ultrason kurslarına katıldım. Dr. Kathagen ve Dr. Harland özellikle omuz ultrason kursları özellikle ilgimi çekmişti. O zamanlar da MRG henüz yoktu ve omuz yumuşak doku incelemelerinde USG tek yöntemdi. Bu kurslarda aldığım sertifikalar ile Heidelberg Kliniğinde USG yapamaya başladım. Omuz patolojileri çok ilgimi çekmişti ve Prof. COTTA beni omuz dirsek seksiyonunda görevli uzman Dr. T. LEONARD la beraber çalışmak üzere görevlendirdi. Kendisi ile beraber omuz dirsek vakalarını yaptıkça çok hoşumuza gitmeye başladı ama bu arada Almanya da çok eski bir omuz dirsek ekolu vardı. Profesör COTTA omuz çıkığı vaka- larında sadece Max Lange operasyonu yapılmasına izin veriyordu. Biz iki tane genç çıkıp ta ”Bankart ope- rasyonu var, biz bunu yapmak istiyoruz” dediğimizde hiç unutmuyorum, “Ben kendi kızıma bile Max Lange yapıdım siz nerden çıktınız” demişti. 1989 yılında New York’ta 3. Dünya Omuz Dirsek Cerrahisi kongresi duyurusu elimize geçti, Dr. Leonard ile beraber gittik. Para pul da yok. Kongre Waldorf Astoria otelde, tabi ki orada kalamıyoruz ben o yıllarda orada asistanlık yapan bir arkadaşımın yanında kaldım ve kongre de toplam tüm dünyadan gelen 150-200 kişi civarı vardı ve gerçekten biz bunlar ne konuşuyor diye bakıyorduk. Tabi o zamanlar omuz artroskopisinin ilk başladığı yıllar. Herkes ilk deneyimlerini anlatıyor. Açık Bankart operasyonu, Total omuz protezi, açık Rotator cuff cerrahisi tartışılan konular. Charles NEER, L BIGLIANI, M POST, Ch. ROCKWOOD, R HAWKİNS anlatıyor. Diğer bir çok isim kongreyi yürütüyorlar. Orada ilk omuz kitabım olan NEER‘in “The Shoulder” kitabını satın aldığımı hatırlarım.

Omuz Omuz’a 25 Yıl 33 Döndüğümüzde Bankart ameliyatı yapmak istiyoruz dedik ilk Fukuda ekartörünü hatta Heidelberg ortopedi kliniğinin atölyesinde ben yaptırmıştım. Ve ondan sonra ilk açık Bankart ameliyatını ankor olarak ta Mytek ilk 1. jenerasyon kullanarak yaptık. Omuz Total protezlerini ( NEER Tip 1) Profesör COTTA desteği ile yap- maya başladık. Daha sonra birde omuz artroskopik cerrahisi yapmak istiyoruz dedik. “Yok artık dedi” ama desteğini esirgemedi. Böylece ilk lateral artoskopimi de 1989 Heidelberg’de yapma şansını elde ettim, ondan sonra da Türkiye de verilecek bitirme tezi konusu olarak “Omuz Total Protezi Erken Sonuçları”nı aldım. O zamana kadar 10 tane yapmıştık. Glenoid KEEL tipi sementli olarak yapılıyordu. Ve daha sonra o 15 vakayı da zaten bir Almanca dergisinde yayınladık, benim ilk uluslararası yayınımdır. Almanya da ihtisası bitirip Türkiye ye geldim Ayhan ARITAMUR hocam; “Beyim dedi geldin iyi güzel de 4,5 yılda bitiremezsin bir yıl daha çalış burada 5,5 yıl da bitirirsin.” Ben bir yıl daha çalıştım ama resmen bir baş asistan gibi hakikaten çok vaka yapmaya başladık. İlk protezi Almanya da Heidelberg de ilk omuz total protezi yaptığım zaman yıl 1988’di. Türkiye de de ilk protezi 1990 yılında yaptım ve Türkiye den de 2 vakayı ilave edip 13 vakalık serimi tamamlayarak tezimi verdim. O tezim daha sonra Aktuella Chirurgie dergisinde 1995’de yayınlandı. Tezimi 1991 yılında verdim, o tez Türkiye’de yapılmış ilk omuz total protezi çalışmasıdır. Çok ilginçtir geçen- lerde ilk yaptığım protezlerden bir tanesi geldi, aradan bu kadar yıl glenoid gevşemiş ama halen bir şikâyeti yok ve gerçekten o vakayı bu kadar sene sonra görmek çok ilginçti. İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji ihtisasımı bitirdikten sonra bana baş asistan kalma şerefi ve- rildi. O zamanlarda bu çok çok önemli bir görevdi. Bu çerçevede baş asistan kaldıktan sonra kendimi omuz, dirsek ve artroskopi konusunda çok geliştirdim. Çünkü önümde çok iyi hocalarım vardı. Aziz ALTURFAN ve Ömer TAŞER beni artroskopi konusunda eğittiler. Daha asistanlığımın başlangıcında 1986 yılında İzmir de Alp GÖKSAN ve V LÖK hocalarım başkanlığında düzenlenen W. GLINZ katıldığı dana dizi kursuna kursa katılmam için hocalarımın teşvikini unutamam. Yılmaz AKALIN hocam ise omuz konusunda bana gösterdiği destek çok ayrıdır. Hocam ilk defa Türkiye’de omuz çıkığında Putti Plate ameliyatı uygulayıp, bu uygulamayla beraber tezini bu konuda yapmış, ihtisaslaş- mış bir hocamdı. Benim önümü çok açtı bu açıdan. Gerçekten birçok kişinin - “niye yapıyorsun neden yapıyorsun vs” dediği noktalarda Yılmaz hocam - “gel bakalım vakaları benim servisinde yap” dedi, beni kabul etti ve gerçekten çok önümü açtı. İlk olarak beachchair pozisyonunda ameliyat yapmaya çalışırken anestezistlerle “böyle olmaz emboli atar, ölür hastalar” diye kavga ettiğimizi hatırlarım. Normalde bir omuz ameliyatına 3 ünite kan yazılmazsa hasta kalırdı yapılmazdı, “yok, kana gerek yok” dedik zar zor inandırırdık. Bütün bunların zorluklarıyla beraber klinik de ilk omuz artroskopi deneyimimizi, lateral traksiyonda; bizim personel cilt traksiyon kiti ile eli askı üstünden çekerken yapmaya çalıştık. Pompa veya başka bir şey alet yok koter ile kanamaları tutmaya çalışıyorduk.. Tansiyonlar 18-20’lerde, bir kan gölü, buna rağmen ilk artrosko- pileri bu şekliyle yapmaya başladık. Gerçekten omuz cerrahisi açık cerrahi konusunda Yılmaz hocanın bu ön- derliği, artroskopi konusunda da Aziz hocamın ve Ömer abimin desteği ile bu konularda yılmadan ilerledik. Klinikde bir USG çıhazı alındı bebek kalçaları ve Omuz USG yapılmaya başlandı. Bu konuda da Ayhan ARI- TAMUR ve Yener TEMELLİ hocalarımın katkılarını yadsıyamam. Bu konular ilerlerken bir kişinin adını mutlaka vermem lazım bir 92-93 yıllarındaydı zannediyorum Freddie FU Türkiye’ye gerçekten çok katkıları olan bir isimdi. Ön çapraz bağ cerrahisi konusunda öncülük ediyordu.

34 Omuz Omuz’a 25 Yıl İzmir den Veli LÖK hocanın çok iyi ilişkileri vardı. Hocanın katkılarıyla ben, Hilmi ÇETİN AYDINOK ve Le- vent KÖSTEM beraber Dr FU yanına kısa dönem bir ziyaret yaptık. Tabi orada artroskopi ön çapraz bağları gördükten sonra çok etkilendim. İyi bir ilişkimiz oldu. - “ben bu konuda gelişmek için sizin yanınıza fellowship e gelmek istiyorum” dediğimde beni kabul etti. Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim kabul etmesinde en büyük katkı Veli hocamın büyük yardımları ve destekleridir. Ve ondan sonra Pittsburgh a Research Fellow olarak 1994 yılında gittim, temmuz ayıydı hiç unutmuyorum. Ve ondan sonra gerçekten orada S Woo gibi bir araştırma dehasının Musculoskeletal Research Center(M- SRC) merkezinde omuz üzerine laboratuvarda çalışma imkanı buldumBu çalışma dışında ayrıca ameliyat günlerinde 14-16 tane ön çapraz bağ ameliyatını F Fu ile giriyordum. Benim görevim greft almaktı. O za- manlar SMT-gracilis alıyorduk. Pittsburgh da Fu ile beraber JP Warner vardı. JP Warner son derece gençti o dönemler ve omuz cerrahisi yapıyor. Ben öğleden sonra vakalarımız bitince JP ın yanında omuz vakalarına gidiyordum. O zamanlar JP nin fellow u Jonathen TICKER dı. Ve Freddy Fu beni JP nin yanında gördükçe - “ne arıyorsun orada sen benim fellow umsun niye oraya giriyorsun?” diyordu. Ama gerçekten JP nin de çok büyük katkılarıyla omuz konusunda orada geliştim. Bir yandan artros- kopi gelişirken (diz konusunda) bir yandan da omuz konusu gelişiyordu. MSRC de o sırada benimle beraber AGA Fellow u olarak İsviçre den gelen olan Andreas Imhoff vardı. Kendisi ile beraber çalışmak çok büyük şanstı benim için, çünkü beraber yayın yapma şansım oldu. Hakikaten bir yıl bittiğinde çok büyük bir bilgi birikimi olmuştu benim için. Gerçekten hem diz cerrahisi ve artroskopisi; hem omuz cerrahisi (açık ve artroskopik) konusunda engin bir deneyim oldu. Bir yılımı doldurup geri döndüğümde hem diz artroskopisi hem de omuz açık ve artroskopik cerrahisi konu- sunda çok büyük bir bilgi birikimi olmuştu. 1996 yılında doçentliğe girdim doçentik sınavını verdikten sonra Yılmaz hocam “oğlum sen piştin artık bu noktadan sonra biz ilerleyeceğiz.” O döneme kadar zaten gitmeden evvel omuz ve dirsek cerrahi derneğinin ilk kuruluş aşamalarını hocam başlatmıştı, 1993 yılında benim kli- nikte kalmamla birlikte hoca OMUZ DİRSEK CERRAHİSİ Derneğini kurma kararı aldı. Yılmaz hocamın yazısında derneğin ilk kuruluş aşamaları ayrıntılı bir biçimde özetlendiği için ben burada değinmiyeceğim. Şenol AKMAN kliniğimizde benden sonra Omuzda Sıkışma Sendromu isimli tezi aldı. Açık akromiyoplasti ki 90 yılların başında kimsenin ilgilenmediği konuyu tez olarak aldı ve Yılmaz hocam tez hocası, ben de onun tez abisi olarak bu tezi yayınladık. Bu yıllarda derneğin ilk aktiviteleri olarak çeşitli toplantılar sonra çeşitli ultrason kursları ve diğer kurslar yapılmaktaydı. Ayrıca Rıdvan hocanın Osman GÜVEN hocam ve arkadaşlarının başkanlığında TOTBID Kadıköy şubesi (Omuz ve Dirsek Cerrahisi ile ilgilenecek) olarak ve Omuz ve Üst ekstremite Derneği olarak da başka bir derneği vardı. Yani Türkiye’de omuz ve dirsek ile ilgilenmek üzere kurmuş olduğu toplam üç dernek dernek vardı. Osman abimin benim için ayrı bir önemi vardır. Çünkü benim doçentlik jürimde kendisi vardı, kendisinin ilk jüri üyeliği idi. Doçentlik jürimde Alp GÖKSAN hocamdan başlayıp Zeki KORKUSUZ hocam, Gürbüz BAYTOK hocam, Sinan SEVER hocamın olduğu bir jüri vardı. O zamanlar zaten 3-5 kişinin ilgilendiği Omuz ve Dirsek konusunda niye bu pozisyonda 3 ayrı dernek olsun diye düşündüm. Osman abim ile irtibatlı olarak bu 3 derneği birleştirelim diye çalışmalara başladık. Haki- katen Yılmaz hocanın ve Osman abimin dirayetli yaklaşımları ile ve sonuçta Yılmaz hocanın büyük bir kadir şinaslığı ile bu iki derneği birleştirme kararı aldık. 1997 bu birleşmenin ilk nüvesi Akif Şakir ŞAKAR top- lantısıydı ki, o toplantıya Charles Rochwood gibi bir dev gelmişti. Ve gerçekten çok güzel bir birlikteliğin ilk

Omuz Omuz’a 25 Yıl 35 nüvesi orada atıldı. Uzun görüşmeler oldu ama bu Türkiye ilk kez yapılan dermekler arası konsensusdu. Bu çerçevesinde bu birleşme 1998’li yıllarda tamamlandı. Rahmetli Rıdvan hocam çok kızmıştır bana o konuda. - “Hiçte affetmiyorum seni bu konuda” demiştir. Ama bence iyi oldu. Bağımsız kendini dünyaya kabul ettirmiş bir Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğinin tohumları atılmış oldu yani 93’te Yılmaz ve Osman hocamın atmış olduğu adımlar artık kendi adına bağımsız bir dernek halini aldı. Bu çerçeve içerisinde ilerleyen noktalarda birçok ilke imza atıldı. Birçok güzel toplantı, bölgesel toplantılar yapıldı. İzmir’de, diğer yerlerde, Ankara’da bölgesel toplantılar yapıldı. Selçuk BÖLÜKBAŞI hocam Ankara da, Ahmet EKİN hocam İzmir’de gerçekten çok güzel toplantılar yapıp, ondan sonra artık benimle beraber ikinci nesil dediğimiz nesiller de Yılmaz hocamın başkanlığında ve onursal üyeliğinde gerçekten ama gerçek- ten çok iyi işlere imzalar attık. Bu işin ilk devrimi ise artık biz kendi kongremizi yapmamız gerekiyor anlayışı idi. 2 yılda bir yapılması kararıyla kongrelerimizi yapma kararı alındı ve 2000 yılında Conrad otelinde hiç unutamadığım (B MORREY, A IMHOFF katkılımları ve katılarıyla) zannediyorum 400 kişi civarında katılımı olan uluslararası katılımlı, inanılmaz bir kongre yapıldı. Bu Türkiye de düzenlenen Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğinin 1. Kongresiydi Yılar yıllar evvel Ayhan ARITAMUR hocama; - “Hocam ben omuz ve dirsek ile ilgilenmek istiyorum” dediğimde hiç unutmuyorum yıl 1992 idi - “Beyim aç kalırsın” demişti Ama biz bir kongre düzenledik. Ve bu ilk kongrede ilk sekreter olma şerefine nail oldum. İlk olarak Yılmaz hocamın başkanlığında düzenlenen bu kongre ondan sonra tüm 2 yılda bir düzenli olarak yapılmaya başlan- mış oldu. Osman GÜVEN hocam bu arada Avrupa omuz dirsek cerrahisi derneğinin ilk üyelerinden biri olmuştu. Bende çok genç olarak hatırlıyorum 93’lü yıllarda daha Amerika ya gitmeden ilk bir SECEC kongresine gitmiştim. Gerçekten çok kıdemsiz bir pozisyondaydık. Ama ülkemizden bir iki kişi dışında katılım yoktu. Sonra Osman abi ilk SECEC National delege oldu. Çok az üye vardı SECEC üye olmak ister misin? dedi memnuniyetle dedim, 1995 yılında Associate üyeliğe kabul edildim. Sonra da 2001 yılında da oradan Ordi- nary üye oldum. Zannediyorum Osman abi 2000’li yılların ortalarında National delegeliği bıraktı ben national delege olarak 2000 li yılların ortalarında 2005 ya da 2006 tam hatırlamıyorum National delege olarak SECEC içerisinde hizmet etmeye başladım ve ülkemizden giderek artan sayıda SECEC üyeleri olmaya başladı. Bu çerçeve içerisinde gerçekten çok kişi ile beraber oldum. Sadece benim yanıma gelip veya benle beraber olan Yılmaz hocamın da olduğu dönemlerde oluşan bir gurur tablom diye adlandıracağım meslektaşlarımı burada saymadan geçemiyeceğim. Şenol AKMAN, Sercan AKPINAR, Atacan ATALAR, Kerem BİRSEN, Ali ERŞEN, Taner GÜNEŞ, Cem Zeki ESENYEL, Mehmet Uğur ÖZYALDAR, Vuslat Sema ÜNAL, Murat GÜL, Özgür KOYUNCU, İlker EREN, Olgar BİRSEL bunlar bazıları. Bu kişiler ve daha bir çokları uzun veya kısa vadeli yanıma gelen, gerek İstanbul Tıp Fakültesi, gerekse daha sonra Koç Üniversitesinde bizimle zaman ge- çirmiş insanlar. Bu meslektaşlarım konularında çok iyi bir yere sahipler bugün. Bizi geçtiler şu anda, bundan o kadar büyük gurur duyuyorum ki; hoca olmanın gereği sizi geçen insanları yetiştirmek. Bunlar gerçekten çok önemli çünkü insan yetiştirmek, öğretmemiz gerekiyor. Onlar sizi geçemiyorsa demek ki yetiştirememi- şiniz demektir. Bir laf vardır. - “Daha ileriyi görebildiysem bu sizin gibi devlerin omuzlarında yükselerek yaptım” der Isaac Newton.

36 Omuz Omuz’a 25 Yıl Bu söze çok inanırım gerçekten bende Yılmaz hocam gibi diğer değerli hocalarımın omuzlarında yükselerek bunları yaptım. Yetiştirdiğimiz arkadaşlar da bizlerin omuzlarında yükselerek daha iyilerini yapacaklar. Gelinen nokta ise şu anda aşağı yukarı otuza yakın Türk SECEC üyesi ayrıca 300 yakın Türk omuz ve dirsek cerrahisi derneği üyesi mevcuttur. Bu sayıları küçümseyip azımsamayın. Amerika’da bile son zamana kadar ASES üyesinin sayısı 350 idi. SECEC üyesi sayısına baktığınız zaman 450-500 geçmiyor. Bütün bu verilere baktığımızda Türkiye de Omuz ve Dirsek Cerrahisi çok istenen bir branş oldu. Bütün bu getiriler Türkiye den bir Avrupa Omuz Dirsek Cerrahisi Derneği Başkanı çıkardı ve ben 2018-2020 dönemi SECEC başkanı oldum. Yabancılar bize bu konuda çok destek verdi. Bu destek tüm drenek üyeleri- mizin gösterdikleri gayretler sayesindedir. Biz bu noktaya gelirken bizimle beraber bu yolda yürüyen çok insan var. Dr. MORREY ve Dr. COFIELD Mayo Clinic’ten, Teksas’tan Dr ROCKWOOD, New York’tan Dr. TICKER. Ayrıca Amerika’da ihtisas gören Dr. Akın ÇİL. Bunlar Amerika’da gerçekten bize bire bir destek verdiler. Avrupa’da ise tüm eski SECEC baş- kanları olmak üzere bir çok arkadaşımız bize çok büyük destek verdiler. Hele 2014 yılında Istanbul da yapılan SECEC kongresinde bu destek doruğa ulaştı. Tüm TODC derneği üyelerinin engin katkıları ile çok başarılı bir kongre geçirdik. Bu başarı bizim dernek olarak SECEC’deki gü- cümüzü perçinledi ve önümüzü açtı. Ayrıca yıllar içinde SECEC içerisinde ülke olarak önemli başarılara imza attık. Sercan AKPINAR Amerika, Nuri AYDIN ve Atacan ATALAR Avrupa, Kerem BİRSEL, Arel GERELİ, Ali ERŞEN Asya fellowship lerini kazandı. Bunlar çok önemli adımlar. Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi açısından bu gelişmeler gelinen noktayı ve geleceğin hiçte karanlık olmadığını bilhakis çokta parlak olduğunu gösteriyor. SECEC başkanlığı 2 yıllık süreç. Bu dönem içerisinde ben kendim Mehmet DEMİRHAN olarak değil Türkiye deki bütün bu aktivitelerin gelmiş olduğu nokta sayesinde bu görev bana verildi. Şahsım adına verilmiş olan kısmı az bir kısmı. Büyük olan kısmı Türkiye deki Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğinin üyelerinin yapmış olduğu aktiviteler, göstermiş olduğu bilimsellik sayesinde Avrupa’nın 30’a yakın devleti bu seçimi yaptı. Bu gerçekten çok önemli ki Avrupa da çok ciddi devler var. Fransa ekolü var. Almanya ekolu var. İngiliz ekolu var bütün bu ekollerin yanında buralardan değilde Türkiye’den bir kişinin olması, hele ilk defa Avrupa’nın doğusundan bir başkanın seçilmiş olması benim tek başıma yapmış olduğum bir hadise değil. Bu geçmiş bu kitabın içerisinde yer alan hikayenin bir sonucudur. Bizden sonraki nesilin en büyük görevi bunu daha da ileriye götürmektir. Artık çita yüksek, bu çitayı daha da yükseltmek gençlerin görevi. Nasıl Yılmaz hocam bana zamanında destek verdi. Ve bu noktalara gelindi. Hocalarım abilerim kardeşlerim bu noktalara gelirken bir noktada hep beraber çalıştık, birbirimizi destekledik, aynı şeyin bundan sonra da sürmesi en büyük dile- ğimdir. Genç meslektaşlarımın yolları açık olsun. Her zaman hocalarının abilerinin desteğini istediklerinde yanlarında olacağımı, ihtiyaç duyduklarında da her türlü desteği vereceğime emin olmalarını isterim. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneğindeki bu uyum nasıl sağlanıyor? İlk kurulan Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği (Yılmaz hocamın kurduğu dernek) Yılmaz hocam hep baş- kandı. Daha sonra 2 dernek birleşmesi sonrasında 2 yıllık başkanlık sürelerine geçildi. Bunun aslında Türkiye’ de ben bir ilk olduğunu düşünüyorum. İlk günden, İngilizce tabiriyle “Presidential Line” oluşturuldu. Sonuçta ilk başkan olarak Yılmaz hocam daha sonra, Osman hocam olacak ve ondan sonra kıdem sırasıyla yönetim kurulunda hizmetleri olan kişiler bu sistemin içerisinde başkanlık yapacaklar. Bu yapı 19-20 yıllık süreç içerisinde hiç bozulmadan devam etti, ediyor. Bu çok önemli. Bir kısım çekişmelerle kişilerin birbirle- rini hırpalandırması derneğin yara almasını engelledi. Bütün bu çerçeve içerisinde bu sistemin kurulmasında Yılmaz hocamın ve Osman hocamın yerini ayrı ayrı tutuyoruz. Ve ondan sonra da gelen tüm hocalarım ger- çekten Muharrem BABACAN dan tutun Ahmet EKİN inden Selçuk BÖLÜKBAŞI hocama kadar hepsi bunu yaptı. Hatta Işık AKGÜN kendi sırasını bana verdi, hiç unutmam, benim başkanlığımdan sonra başkan oldu. Bütün bunların hepsi çok güzel birliktelikler. Ankara dan katılan Mehmet DEMİRTAŞ daha sonra bize taze

Omuz Omuz’a 25 Yıl 37 kan olarak gelen Mustafa KARAHAN diğerleriyle beraber gerçekten çok güzel bir beraberlik oldu. İşte zaten hani bir laf vardır. Omuz ve dirsek cerrahisinde yükselebilmek için isminizin ya Mehmet ya Mustafa olması lazım diye. İşin şaka tarafı bu ama kurduğumuz bu sistem çok güzel gitti. Halen de aynı şekilde gitmektedir. Umarım bundan sonra da böyle gidecektir. Tabiki rekabet olacaktır, olmalıdır da. Çünkü rekabet yükseltir. Ama rekabet yıkıcı değil yapıcı olmalıdır. Bu çerçeve içerisinde bence zaman zaman bir takım ataklar geçiri- lir. Tüm diğer derneklerde yaşanan kaosun yaşanmamış olması bizim açımızdan çok önemli. Benim başkanlığım döneminde başlanmış ve tüzüğe konulan bir kural vardır. Eski başkanlarla yeni başkanın yılda en az bir kere bir yemekle toplanması, eski başkanların bir tavsiye meclisi oluşturmaları. Çok ilginç- tir aynı şeyi şimdi ben SECEC başkanlığımda SECEC’te de başlattım. Her SECEC kongresinde “Danışma KURULU” tarzında eski başkanlarla erken bir kahvaltı yapılacak. İlkini Kopenhag da bu yıl yapacağız. Bu çerçevede bu oluşumların önemli olduğunu düşünüyorum. Eski ve yeni. Türkiye’de eski çok çabuk unutulur, eski karalanır. Yeni sanki her şeyi yeniden keşfetmiş gibi ortaya çıkar. Bu bir hikayedir. Bu kitap, bu hikayeyi anlatıyor. Okunması bunun için önemlidir. Bu hikaye “İngiltere İngiltere olmuşşa geçmişinden gelen güç ve kanla olmuştur”u kanıtlıyor. Yani bizim şu anda baktığımız Oxford, Cambridge Üniversiteleri ya da Harvard Üniversitesi geçmişle beraber olduğu için yürümüştür. Türkiye de geçmişi yok sayarak geleceğe yürüyemez- siniz. Ya da her şeyi yeni baştan ben keşfettim, Amerika’yı her defasında yeniden keşfediyorum diye yola çıkarsanız enerjinizi boşa harcamış olursunuz, vakit harcarsınız. Branşınızda yerinizde sayar, aynı şeyleri tekrar edip durursunuz. O açıdan bu üniversiteler bence bunu çok iyi başarmış güzel birer örnek zannediyo- rum. O nedenle gıpta ile bakılıyor. Kış toplantılarının önemi nedir? Onun ilk önerisi kimden gelmişti, hatırlamıyorum ama Hayrettin KESMEZACAR’dı zannediyorum. SECEC in her 3 yılda bir dünya kongresi sırasında bir kapalı toplantısı vardır. Bu kapalı toplantıya sadece üyeler gelebiliyor ve formatı daha sosyal, üyelerin birbirleri ve aileleri ile kaynaşması amacı güdüyor. Bu formatı gören bizler, aslında böyle bir toplantının Türkiye’de olabilirliğini düşünürken, şu anda detaylarını tam hatır- lamıyorum ama ilk kış toplantısı fikri ortaya çıktı. Kış toplantılarını ailelerimizle kaltılma durumu yaratıldı. Hatta ben toplantının bir tanesinde annemi getirmiştim. Minik çocuklarımız eşlerimizle beraber olmak ve geniş aileyi tanıma fırsatı yakalanmış oluyor. Bu toplantılar 15 yılına varıyor Bu sayede üyelerimiz birbiriyle görüşen koskocaman büyük bir aile olduk. Bu tabi bu durum az evvel söylediğim çekişme ve sürtüşmeleri ortadan kaldırdı, yüz yüze bakıp yemek yediğiniz, beraber aktivite yaptığınız, ailece görüştüğünüz kişilerle bu tür olumsuz etkileşimlere girmiyorsunuz. Bunu gören gençlerde aynı kültürü aldılar. Bence bu kültürün devam etmesi lazım. Omuz cerrahisinin Türkiye’de gelişimi aslında dünyadaki gelişimi ile çok paralel. Dünya da her ne kadar C. NEER 1950 yılların sonunda ilk total omuz protezini yapmış ve yayınlamış olsada o zamanki protez teknolo- jisi kalça ile benzerlikler gösteriyordu. Ama 2 nokta var ki, o iki nokta gerçekten omuz ve dirsek cerrahisinde bir yenilik bir devrim yarattı.. Birincisi artroskopi ve artroskopik ekipmanlarının gelişmesi, ikincisi de ankor teknolojisi. Bu teknoloji artroskopideki önü alınamaz gelişme sağladı. Omuz artroskopisi; Burman 1920’lerde ilk omuz artroskopisini tarif etmiş olsa da yapılamıyordu. Çünkü neyle neyi yapacaktınız, diyagnostik artros- kopinin ötesine geçemiyordunuz. Dizde öyleydi. Ne zaman ki omuzda ilk ankorlar çıktı ilk ekipmanlar çıktı artroskopik cerrahide tedaviye geçiş oldu. Lateral traksiyon, beach chair tarzında yeni gelişmeler, artroskopi ekipmanları, anestezi deki gelişmelerin bunda katkısı büyüktür. Ankorlarda metalik ankor ki, ilk başlayanlar Mitek olarak başlamıştı. O zaman açık Bankart ameliyatında glenoid kenarında çamaşır pensiyle delik açmaya çalıştığımız noktada ankorlar dünyada bir ciddi devrim yarattı. Daha sonra bunları artroskopik kullanabilmeye başladık. İlk eriyebilir ankor kavramı çıktı. SURTACK ilk dübel tarzında ankor olarak uzunca bir süre kullanıldı. Tabi ki nüks oranları çok yüksek oluyordu. Ama teknoloji gelişti. Sonra Akromioplasti Rotator Manşet cer- rahisi artroskopik olarak hep zor yapılan cerrahilerdi. Mini açık RC tamiri nerdeyse altın standartdı. Hatta ilk artroskopi kitaplarına bakarsanız koroko akromial ligamanı gevşetilirken koroko akromial arter kanamaya

38 Omuz Omuz’a 25 Yıl başlarsa artroskopiyi sonlandırın hemen açığa geçin der. Yani o noktadan geldiğimiz nokta - “haa o mu kanıyor o bildiğimiz arter” noktasındayız. Bütün bunlar gerçekten bir geçmiş. Ancak çok da geri değil. Hepimizin yaşadiği gelişmeler. Ankorlar artık çok gelişmiş tekniklerle üretiliyor, içinde trikalsiyumfosfat içeren emilebilir yada ip ankorlar piyasalarda. Bü- tün bunlar araştırmalar sayesinde oldu. Glenohumeral eklemde ligamanlar olduğu, Rototor Manşetin yapışma özellikleri, skapulanın önemi gibi bir çok konu ortaya çıktı. Omuz ve dirsek anatomisi hakkında yıl 2010 hala yayın çıkıyor. Biyomekaniği halen daha çözülmüş değil. En önemli devrimlerden biri, hiç unutmam ilk gittiğim Roma SECEC toplantısı (1992) merdiven altında bir standta adamın biri bir protez gösteriyordu. Sonra tabi öğreniyoruz ki, standın başındaki kişi Paul Gra- mound ve Revers Omuz Protez gösteriyor. Amerikalılar önünden geçerken gülümsüyorlardı. Şu anda Ame- rika’da nerdeyse dakikada bir bir Revers Omuz protezi yapılıyor. Fransızların bu konudaki inanılmaz tarihsel katkıları yadsınamaz. Ortopedinin son 20 yılda ne nerde ne kadar gelişti dersek, şu anda omuz eklemi üstüne gelişmeyi yapan başka bir eklem yoktur. Dirsek Cerrahisindeki gelişmeler nelerdir? Dirsekten hiç bahsetmedim. Dirsek aslında bunun çok önemli bir kısmı. Omuz tekamülünü bitirmek üzere ama her zaman araştırmalar ile yeni şeyler çıkıyor. Superior kapsüller rekonstruksiyon, kas transverleri ve bunun gibi daha birçok yeni gelişmeleri yaşıyoruz.. Bütün bunlarla bakıldığı zaman 20 yıllık periyodu Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği çok iyi yakaladı. Ve gerçekten hem ülkeye sundu, hem kendini geliştirdi. Ve o nokta ile dünyayla paralel gitti. Bu çok önemliydi. Dirsek eklemindeki geçmişim aslında 2001 yılında o zamanda da nişanlıyım evleneceğim evlenmeden 2 ay evvel Işık AKGÜN le beraber Dr. MORREY yanına gittik. 1, 5-2 ay kaldık. Buz gibi şubat ayındaydı. Roc- hester Minesotta MAYO klinik soğuk yerdi. Ama o inanılmaz bir gelecek açtı bana. Orada Dr. R. COFIELD, Dr. Sh. O’DRISCOLL ile tanıştık. Özellikle Dr. Morrey pek fazla birşey bilmediğim dirsek konusunda, dirsek kurslarıyla (MAYO ELBOW CLUB) ki; toplam 13 sene arka arkaya gittim, bilgimi artırma olanağı verdi. Dı- şarıdan kimsenin kolay kabul edilmediği kurslara bilahare arkadaşları gönderme şansım oldu. Taner, Sercan, Atacan, Mehmet Uğur, Mehmet Demirtaş ve daha başkaları gitti, orada kaldı ve gerçekten dirsek konusun- da yeni bir ufuk açıldı. Daha sonra ülkemizde dernek tarafından ilk kez eğiticiler için Dirsek Artroskopisi Kadavra kursu Antalya da düzenlendi Dr. HAUSMANN bize bu kursda eğiticilik yaptı. R Coffield yanında fellow olan Dr. Akın ÇİL’i tanıdım. Akın bizim her kongremizde geldi destek oldu. Halende Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisinin en önemli destekçilerinden birisidir. Amerikan Omuz ve Dirsek cerrahisi cemiyetine aday gösterildiğimde MORREY ve COFIELD bana referans mektubu verdi ve 2 tane referans mektubu ASES‘e ile ilk seçilen Türk oldum. Gerçekten bundan da gurur duydum. Şimdi Avrupa’da ve Türkiye’de omuz ve dirsek cerrahisi derneklerine baktığımda gerçekten bizim artık Av- rupa’da bir yer edindiğimiz kesin. Fakat bunun geleceği genç jenerasyonun Türkiye’nin kaybolmakta olan bir konuda yoğunlaşması ile mümkün olacaktır. Bu konu da da araştırmadır. Yayın ve araştırma konusunda Türkiye henüz tüm potansiyelini kullanabildiğini düşünmüyorum. Bunun öneminin giderek kaybolduğu gü- nümüzde bizim omuz ve dirsek olarak araştırma sayısını arttırmamız lazım. Fransızların, Almanların, İtal- yanların yapmış olduğu bu çok merkezli çalışma örneklerini beceremedik. Türkiye’de bizim bunu beceriyor olmamız aynı platform da konuşuyor olmamız, aynı dokümantasyonu yapmamız lazım. Güzel olan bir şey var ki artık hemen hemen tüm kongrelerimizde biri bir şey sunarken aynı şekilde muayene, tanı ve tedaviler sunuluyor, ama bunları dokümante edemiyoruz. Yayın haline çeviremiyoruz. Bunları becermemiz lazım ki, geldiğimiz yerden aşağıya düşemeyelim. Çünkü gerçekte araştırma olmadan ilerleme olmaz. İlerleme olma- dan da bu noktada duramazsınız. Çok ciddi bir Asya ve Doğu Asya geliyor. Kore, Japonya, Çin korkunç yayın

Omuz Omuz’a 25 Yıl 39 üretiyor. İstanbul’daki 2014 SECEC kongresine 100’ün üzerinde Koreli nin katıldığını düşünürseniz, Asya SECEC fellowship ‘ine giden arkadaşların da gördüğü gibi korkunç bir araştırma var. Burada vakayı nasıl yaparımın ötesinde bilimsellik son derece önemli. Bunu yapmamız lazım. Bunu yaparsak Türkiye geldiği noktadan hem aşağıya düşürmez hem de daha da ileriye gider. Avrupa’da da bu şu anda aynı noktada ileri gidiyor. Alman ekolü, İsviçre ekolü, Fransız ekolü bunlar artık bir arada gidiyorlar. Endüstri kısmen yönlendirmeye çalışıyor. Ama biz Avrupa olarak özellikle aslında en- düstriden Amerika kadar etkilenmeyen bir noktadayız. Onun için araştırma bazı olmadan Avrupa, Amerika daki bazı yenilikleri almıyor ki, bu bence iyi bir şey. Amerika omuz ve dirsek çok büyük bir pazar. Bu pazar endüstriden bağımsız değil. Bu açıdan bizlerinde buralarda mutlaka yer alıyor olmamız lazım. Geleceği yaratacaksak ancak bu sayede yaratabiliriz. Yok kendi iç çekişmelerimize takılıp kalırsak gelecekte, geldiğimiz pozisyonu arar duruma dü- şeriz. Geleceği yeni jenerasyonlara biz eskilerin açması gerek. Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği 25 yıllık geçmişinde ulaştığı yer itibarı ile kendini ispat etmiş gençle- re kapılarını açmış, eğitimini düzenlemiş, uluslararası camiada kabul gören bir dernektir. Ne mutlu ki bizlere bu kısa geçmişde büyük işlere imza atmış ve ATATÜRK’ün çizdiği yolda yılmadan, azimle ve kararlılıkla giden bir dernek yaratılmış. Bu derneği kuran, geliştirenlere teşekkürü bir borç bilirim. Son sözüm gençlere, almış olduğunuz mirası tanıyarak ve önemini kavrayarak bayrağı daha ileri götürme görevi sizlerindir. Saygı ve sevgilerimle Nisan 2019 İstanbul

40 Omuz Omuz’a 25 Yıl

Omuz Omuz’a 25 Yıl 41

42 Omuz Omuz’a 25 Yıl


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook