Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore fyzy31

fyzy31

Published by hyumakli, 2015-11-06 00:18:53

Description: fyzy31

Search

Read the Text Version

FMV’ninFarmağanıdır. ParaYile satılmaz.ZY HALKİDİKİ BILL GATES’E MEKTUP NERJA MAĞARASI’NDAN DİJİTAL TUVAL’E SANAT SERÜVENİ SIRA DIŞI SPORLAR PERGAMON, O BİR ŞEHİRDİ... Haziran 2015 31.

İÇİNDEKİLER SAYI: 31 HAZİRAN 2015 4 FMV Haberler FYZY13 Eğitimci Gözüyle İMTİYAZ SAHİBİ14 Sosyoloji Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Okulları adına FMV Yönetim Kurulu Başkanı Yüksek Yüksek Tepelere... Mimar M.Kâmil ÖZKARTAL16 İnsan • Bill Gates’e Mektup SORUMLU MÜDÜR16 İçimizden Biri Elk. Müh. Alp GÜNAY Feyziye Mektepleri Vakfı Türk İnşaat Sektöründe Prefabrikasyon Devrini Başlatan Bir Işıklı, Altan Gökçek Genel Müdürü22 Gezi Halkidiki •26 Kent Kültür YAYIN KURULU Pergamon, O Bir Şehirdi... Sevil KARACIK28 Edebiyat FMV ve Işık Okulları Kültür Sanat Yöneticisi An Geçici, Hatıra Kalıcıdır30 Koleksiyon Ömer ORHAN Koleksiyon Deyince... FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Müdürü34 Sağlık Koşun Ama Abartmayın... Şenay KURT36 Sanat FMV Kalite Müdürü Nerja Mağarası’ndan Dijital Tuval’e Sanat Serüveni40 Spor • Sıra Dışı Sporlar DÜZELTMEN42 Tarihten Sayfalar Leyla TARAKÇI Güneş Saatinden Kol Saatine FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni • TASARIM - KAPAK Ömer ORHAN FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Müdürü KAPAK FOTOĞRAFI Erkin ÖN EDİTORYAL YAPIM - BASKI Mas Matbaacılık San. ve Tic. AŞ Hamidiye Mahallesi, Soğuksu Caddesi, No: 3 34408 Kağıthane - İstanbul Tel: 0212 294 10 00 Faks: 0212 294 90 80 [email protected] Sertifika No: 12055 • İMTİYAZ SAHİBİ, SORUMLU MÜDÜR VE YÖNETİM YERİ ADRESİ Teşvikiye Cad. No: 6 Nişantaşı - İstanbul Tel: 0212 233 12 03 444 1 368 (FMV) www.fmv.edu.tr 4 ayda bir yayımlanır. Yayının türü: Dergi, yerel, süreli

BAŞYAZIDeğerli Işıklılar,2 005 yılının Haziran ayında yayın haya- yılki sahibi Işık Lisesi öğrencimiz Onat Zeybek Mimar M.Kâmil ÖZKARTAL tına başlayarak 10 yılı geride bırakan Kuşkonmaz oldu. Feyziye Mektepleri Vakfı FYZY dergimiz aracılığıyla Işık camiası- Yönetim Kurulu Başkanına seslenmeye ve ulaşmaya devam ediyoruz. Yine Işık Lisesinde Türk dili ve edebiyatı öğret- menliği yapmış Rauf Mutluay’ın anısını yaşatmak,Işık Okullarının sürekli değişim ve gelişimi öğrencilerimizin duygu, düşünce ve gözlemlerinibarındıran 129 yıllık tarihinde hiç değişmeyen yazı yoluyla ifade etmesini sağlamak, Türkçeninbir gerçek var; o da okullarımızın “önce iyi insan” etkili ve doğru kullanımının yerleşmesine katkıdayetiştiriyor olmasıdır. bulunmak amacıyla bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Rauf Mutluay Edebiyat Ödülü Öykü ve ŞiirGelecek hedeflerimizin içinde, FMV Işık Yarışması”nın sonuçları da açıklandı: BirinciliğiOkullarının yüksek eğitim imkânlarından genç öykü dalında Işık Lisesi öğrencisi Ayşe Aslınesillerin daha fazla yararlanmasını sağlamak Altınkılıç, şiir dalında Erenköy Işık Lisesindenönemli bir yer tutuyor. Eğitim için sadece Venüs Yelkikanat aldılar.İstanbul’da değil, İstanbul dışında da gerekençağdaş fiziki donanımlara sahip yeni okullar Erenköy Işık Lisesi ve Fen Lisesi Tiyatro ve Müzikalaçmak Vakfımızın önemli hedefleri arasındadır. Topluluğu öğrencilerimiz, yönetmen Cengiz Çevik ile her gün saatlerce, aylarca süren yoğun çalışmalarFYZY dergimizin bu yeni sayısında da sizlere sonucu sahneye koydukları “Lüküs Hayat” müzi-okullarımızla ilgili pek çok önemli gelişmeyi kaliyle tam 21 ödül kazandı. Gazeteci Sayın Hıncalaktarmanın mutluluğunu yaşıyorum. Uluç, “ödül yağmuru” diye ifade ettiği bu başarılı çalışmayı “Geleceği Aydınlatan Işıklar” başlıklı köşeAyazağa Işık Lisemizin dört yıldır düzenlediği yazısında kaleme aldı.“Spectrum of Education” eğitim sempozyumu yineyurt içinden ve dışından onlarca akademisyen, Tüm öğrencilerimizi canı gönülden kutluyor,öğretmen, bilim insanı ve öğrenciyi bir araya getirdi. başarılarının devamlı olmasını diliyorum.Dünyanın en eski oyunlarından biri olan sat- İşte böyle farklı kulvarlarda elde edilen başarılar-ranç, FMV Işık Okullarının öncülüğünde 10. la birlikte bir eğitim-öğretim yılını daha geridekez düzenlenen okullar arası turnuvayla 315 bırakıyoruz… Mezuniyet törenlerinde mezunla-okuldan 325 takımı, 3 gün boyunca Ayazağa rımız, öğrencilerimiz, velilerimiz ve değerli öğret-Kampüsü’nde buluşturdu. menlerimizle bu köklü Işık ailesinin sıcaklığını ve gücünü tekrar yaşıyoruz.Tarihi 100 yılı aşan Türkiye’nin en köklü 33 lise-si arasında düzenlenen 100 Yıllık Okullar Spor Sevgili çiçeği burnunda mezunlarımız, 1969 mezunuŞöleni bu yıl da keyifli müsabakalara sahne oldu. bir ağabeyiniz olarak 46 yıl önce ben de sizinle aynıŞölenin açılışı, spor ve iş dünyasının ileri gelen- heyecanları yaşadım, hayatınızın bu önemli döne-lerini bir araya getiren Spora Işık Tutanlar Ödül minde neler hissettiğinizi çok iyi anlıyorum.Töreni ile yapıldı. Bir eğitim kurumu öğrencileriyle kısa süre geçirirSanatın ömür boyu insan ruhunu besleyen önem- ama sizler yaşam boyu öğrenmeye devam edin.li ve vazgeçilmez bir gereksinim olduğu anla- Ufkunuzu açık tutun ve bilginin lezzetini keş-yışıyla Galeri Işık Teşvikiyede pek çok değerli fedin. Kendinize, ailenize, ülkenize ve insanlığasanatçının sergisini sanatseverlerle buluşturduk. fayda sağlayan bireyler olmak için çok çalışın. Dünyanın neresinde olursanız olun, hoşgörü1981’den beri her yıl 50 ülkeden 140.000 öğren- ile adalet ve özgürlük için mücadele etmektencinin katılımıyla yapılan ESU Public Speaking vazgeçmeyin. En önemlisi de yıllarca aynı sıra-Competition, bu yıl 11-16 Mayıs 2015 tarihleri ları paylaştığınız, birlikte gülüp ağladığınız okularasında Londra’da gerçekleştirildi. ESU Türkiye arkadaşlarınızı asla bırakmayın çünkü sizler aynıtarafından ülke şampiyonu seçilerek dünya şam- ailenin; “IŞIK Ailesi”nin çocuklarısınız.piyonasına katılmaya hak kazanan FMV ÖzelAyazağa Işık Lisesi öğrencimiz Aynil Aybaba, Mutlu bir gelecek önünüzde… Her şeyin gön-yaptığı konuşmalarla yüksek başarı göstererek lünüzce olmasını ve verdiğiniz tüm emeklerinyarı finallere kadar yükseldi. karşılığını almanızı temenni ediyorum. Sizlerle her zaman gurur duyduk ve duyacağız.Uzun yıllar biyoloji ve fen dalında başarılı öğren-ciler yetiştiren Işık Lisesi emekli biyoloji öğret- Yolunuz açık ve Işıklı olsun!menimizin adını yaşatmak üzere konulan “BediaÖzeriş Fen Bilimleri Üstün Başarı Ödülü”nün bu Saygılarımla... 3

HABERLER Ispartakule’nin “Yaşam Merkezi” lise ve fen lisesiyle büyümeye devam ediyor. 128. kuruluş yılında hizmete giren FMV Işık Okulları Ispartakule Kampüsü; bölgede, kültür-sanat ve spor faaliyetlerini destekle- yen “bir yaşam merkezi” olarak da hizmet verirken 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılı’nda açacağı lise ve fen lisesiyle eğitime katkı sağ- lamaya devam edecek. Toplam 35.000 m2 alan üzerinde anaoku- lu, ilkokul ve ortaokul ile eğitime başlayan kampüste, spor alanlarından yemekhane- ye, kütüphaneden konferans salonuna, her birim çok geniş alanlara yayılmış durumda. Yarı olimpik kapalı yüzme havuzu, tenis, voleybol ve jimnastik salonları, açık-kapalı basketbol ve futbol sahaları ile öğrenciler kampüs içinde her türlü sporu yapma imkânı bulabiliyor. Kampüs çevresinde herhangi bir üretim veya sanayi tesisi bulunmadığı için de öğrenciler okuldaki tüm zamanlarını daha temiz bir çevrede geçirebiliyor. 4

Sosyal sorumluluk projesi kapsamında yal-nızca kendi öğrencilerinin değil, diğer okulöğrencilerinin de kampüsün tüm olanakla-rından yararlanması isteniyor. Her anlamda“önce iyi insanlar yetiştirebilmek” için onla-rın her türlü kültürel, sosyal ve sportif faali-yetten yararlanmaları gerektiği düşüncesiy-le Ispartakule Kampüsü’nün sahip olduğutüm olanaklardan çevredeki çocukların veailelerinin de faydalanması sağlanıyor.336 kişilik konferans salonunda çevredekidevlet okullarının kendi oyunlarını sergile-yip konserler ve etkinlikler düzenlemelerineolanak tanınıyor. Okul yönetimi, zamanzaman kendi etkinliklerine çevre okulları dadavet ederek bölgede yaşayan tüm çocuk-ların birbirleriyle kaynaşmasına ve iletişimiçinde olmasına imkân veriyor.FMV Işık Okulları öğrencilerini; çağdaş,sorgulayan, araştıran, yaratıcı, bilimseldüşünen, yaşam boyu öğrenen, çevreyeduyarlı, sosyal yaşamlarında etkin birerdünya vatandaşı olarak yetiştirme misyo-nu ile büyüyerek her geçen gün daha çokçocuğa ulaşmak amacıyla lise ve fen lisesiniaçmaya hazırlanıyor.Bilim insanı yetiştirmeye yönelik prog-ramlarla yol alması hedeflenen liselerde,güçlü yurt dışı bağlantıları ve öncelikle ABülkelerinin etkin yabancı dil programlarıyardımıyla öğrencilerin mesleki ve kişiselgelişimleri için altyapı çalışmalarına başlan-mıştır. 5

HABERLER GALERİ IŞIK TEŞVİKİYEDEN...IMOGA - Koleksiyon Sınır TanımayanSergisi FotoğrafçılarTürkiye’nin önemli sanat profesörlerinden Süleyman Saim Sınır Tanımayan Fotoğrafçılar, bu kez dünyanın çatısına,Tekcan’ın kurucusu olduğu, Türkiye’nin ilk çağdaş ve Dam-El-Dunya’ya, Maverraünnehir’in doğduğu dağlara,özgün baskı atölyesi, grafik sanatlar müzesi İMOGA, Amu Derya’nın Yunan mitolojisindeki adıyla Oxus’un“Koleksiyonlar Sergisi” ile Galeri Işık Teşvikiyede kaynağı Pamir Dağlarına yolculuk gerçekleştirdi. Oxus’unsanatseverlerle buluştu. Yıllar içerisinde bir müze hâline ve kadim kavimlerin peşinde, saklı kalmış öyküleringetirilen Türkiye’nin önemli sanat platformlarından izinde pek bilinmeyen bir dünyayı, “Wakhan Koridoru”nuİMOGA’nın koleksiyonları arasından seçilen eserler, 24 fotoğraflarıyla kitlelere aktarmayı amaçladı.Şubat - 21 Mart tarihleri arasında izlenime sunuldu. Sınır Tanımayan Fotoğrafçılar ekibinden Naz Köktentürk,Sergide Adem Genç, Adnan Çoker, Adnan Turani, Bedri Nasuh Mahruki, Zekai Demir ve bu yolculukta aralarınaRahmi Eyüboğlu, Burhan Doğançay, Engin İnan ve Ferruh konuk olarak katılan Fatih Börekçi ve Dr. KurtuluşBaşağa gibi önemli sanatçıların eserleri yer aldı. Açıksarı’nın çalışmalarından oluşan sergiye, Galeri Işık Teşvikiye 24 Mart - 5 Nisan tarihleri arasında ev sahipliği yaptı.6

Yurdaer Altıntaş İçin 80. YaşEtkinlikleriGrafik tasarım alanındaki birçok uluslararası etkinlikteülkemizi temsil eden ve grafik tasarım eğitimine katkılarıylabilinen Prof. Dr. Yurdaer Altıntaş’ın 80. doğum günü, hâlenöğretim üyesi olarak çalışmakta olduğu Işık ÜniversitesiGüzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümütarafından organize edilen “Yurdaer’e 80. Yaş Etkinlikleri”adı altında afiş sergileri ile kutlandı. “Yurdaer’denAfişler”, “Yurdaer’in Öğrenci Meslektaşlarından Afişler”ve “Lise Öğrencileri Yurdaer’e Afiş Yarışması” sergileri,Işık Üniversitesi Galeri Işık Maslakta; “Uluslararası ÇağrılıAfişler” sergisi ise FMV Galeri Işık Teşvikiyede 8-30 Nisantarihleri arasında gerçekleşti.26 ülkeden 48 önemli tasarımcının 100’e yakın özgünafişi ve Yurdaer Altıntaş’ın 40’ın üzerinde afişinin yanı sıra38 öğrenci meslektaşından 60 afiş ile lise öğrencilerininkendisi için tasarladıkları 50 afiş de sergilendi. Bu afişşöleni ile duayen eğitimci ve tasarımcı Yurdaer Altıntaşve usta tasarımcıların tanınmalarına fırsat yaratılarak IşıkÜniversitesinin değerli bir afiş arşivine sahip olması dasağlandı.Süleyman Saim Tekcan’danMuhteşem Bir Sanat ZiyafetiDaha...Galeri Işık Teşvikiye, yarım asırlık sanat hayatına dünyaçapında sayısız ödül sığdırmış; Türk çağdaş sanatınaönemli katkıları bulunan Türk sanatının duayeni Prof.Dr. Süleyman Saim Tekcan’ın “At’nağme II” sergisine evsahipliği yaptı. Tekcan, at konulu ve “Ottoman” kaligrafitemalı tabletler ile yağlı boya, heykel ve baskı resimdenoluşan eserleriyle 28 Nisan - 23 Mayıs tarihleri arasındasanatseverlere muhteşem bir sanat ziyafeti sundu.Eserlerinde gücün, özgürlüğün ve hareketin sembolü olanatları, mağrur, coşkulu ve masalsı bir dille yorumlayan ustasanatçıyı Yeşilçam’ın çınarları, Ülkü Erakalın, Yusuf Sezginve Süleyman Turan’ın yanı sıra Feyziye Mektepleri VakfıYönetim Kurulu Başkanı ve üyeleri de yalnız bırakmadı. 7

HABERLER Çanakkale’ye Işık Yolculuğu, Barış ve Dostluk Adına “100 Işıklı Resim Sergisi” Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Okulları öğren- cileri dostluk, barış ve kardeşlik mesajlarını renklerle buluşturdu. 3.100 öğrencinin hazırladığı resimler arasından seçilen 100 eser, 23 Mart - 8 Nisan tarihleri arasında Çanakkale Evi Galerisinde sergilendi. Çanakkale Zaferi’nin 100. yıl etkinlikleri kapsamında Işık Üniversitesi akademisyenleri, öğrencileri, mezun- ları ve Bisikletliler Derneği üyelerinden oluşan 40 bisikletlinin 475 km’lik “Işık Yolculuğu”, konvo- yun 23 Mart 2015 tarihinde Çanakkale Şehitler Abidesi’ne ulaşmasıyla tamamlandı. Etkinlikler, FMV Işık Okulları öğrencilerinin resimlerinden oluşan dostluk ve barış temalı “100 Işıklı Resim Sergisi” ile devam etti. Işık Okulları öğrencilerinin imzasını taşıyan 100 eser- den oluşan serginin açılışı, Çanakkale Valisi Ahmet Çınar ve Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman’ın katılımı ile düzenlenen törenle yapıldı. Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman “önce iyi insan yetiştirme” gayesiyle çalışmalarını sürdüren FMV Işık Okullarının tüm öğrencilerine, tarihlerine sahip çıkarken sanatsal çalış- malarını dostluk, barış ve kardeşlik ekseninde sürdür- dükleri için teşekkürlerini sundu. 8

PROFESYONEL GÖZÜYLESpectrum of Education -IV Career“Spectrum of Education IV” eğitim sempoz- Yönetim Kurulu Başkanı Vivi Soryano, “Ge-yumu, FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi ile Türk lecek Daha Net” Koordinatörü Melek BarKültür Vakfı ortaklığında, 25-26 Nisan 2015 Elmas ve Mimar Bora Mutlu’nun konuşmacıtarihlerinde, 300’e yakın konuğun katılımıyla olarak yer aldığı sempozyumda, farklı kültür-Ayazağa Kampüsü’nde gerçekleştirildi. AFS lerin kariyer kavramına nasıl baktığı, eğitimGönüllüleri Derneğinin de destek verdiği ve modellerinin kariyer planlaması üzerindekiana başlığı “Kariyer” olarak belirlenen sem- etkileri ve mesleki gelişimde kariyerin önemipozyumda; “Kariyer nedir, başarılı olmakla vurgulanırken kariyerin eğitim üzerindekikariyer sahibi olmak arasında bağlantı var etkilerinin ve öneminin saptanması, doğrumıdır?” sorularına yanıt arandı. Türk ve kariyer planının nasıl yapılacağının yollarıyabancı birçok değerli akademisyenin yanı belirlenmeye çalışıldı.sıra Türkiye’nin farklı illerinden çok sayıdakatılımcının bir araya geldiği sempozyumda;“Kariyer seçiminde yaşın önemi, kariyerinyaşamın bir parçası olduğu, yaşamda belir-leyici etkenlerin kariyeri de belirlediği” gibikonular üzerinde duruldu.Sempozyum boyunca Arjantin’denFilipinler’e, Belçika’dan Malezya’ya 16 farklıülkeden 40 yabancı konuk ağırlandı.Prof. Dr. Yankı Yazgan, İstanbul Üniversitesiİletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sine-ma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. NilüferPembecioğlu, Polonya Warmia-Mazury Üni-versitesi Gelişim ve Eğitim Psikolojisi BölümBaşkanı Yrd. Doç. Dr. Beata Krzywosz-Rynkiewicz, Galatasary Üniversitesi Sosy-oloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. FeyzaAk Akyol, Macaristan Eötvös Loránd Üni-versitesi Sosyal Psikoloji Bölümünden Prof.Dr. Marta Fulop, Işık Üniversitesi PsikolojiBölümünden Yrd. Doç. Dr. Rukiye Hayran,Bahçeşehir Üniversitesinden Doç Dr. TunçBozbura ve Yrd. Doç. Dr. Orhan Gökçöl,Gazeteci-Yazar Hayko Bağdat, Insparkus 9

İÇİMİZDENHABBİERRİLLEERRİ 13. “100 Yıllık Okullar Spor Şöleni” ve 6. Spora Işık Tutanlar Ödül Töreni FMV Işık Okulları öncülüğünde, tarihi 100 yılı aşan Türkiye’nin en köklü 33 lisesi arasında düzenlenen 13. 100 Yıllık Okullar Spor Şöleni 4 gün boyunca futbol, basketbol, voleybol, masa tenisi, atletizm, yüzme ve tenis dallarında keyifli müsabakalara sahne oldu. Şölen, Işık Okulları Ayazağa Kampüsü Dr. Özge Sezerman Spor Salonu’nda düzenlenen 6. Spora Işık Tutanlar Ödül Töreni ile açıldı. İş ve spor dünyasının ileri gelenlerinin bir araya geldiği törende öğrenci, mezun, veli ve öğretmenler arasında yapılan anketler sonucunda, Türk sporuna emeği geçen ve başarısı tescillenmiş isimlere toplamda 29 farklı kategoride ödül verildi. Açılış konuşmasında Feyziye Mektepleri Vakfı CEO’su Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: “Işık Okullarının kuru- luş ilkesi olan ‘önce iyi insan yetiştirmek’ prensibi- mizin tüm eğitim kurumlarına yayılması ve sporun, eğitimin temel unsurlarından biri olduğunun vur- gulanması amacıyla başlattığımız ve artık geleneksel hâle gelen bu ödüller, Türk sporuna başarılarıyla damga vuran çok değerli öncülere gönülden teşek- kürümüzün simgesidir. Biz de Türkiye’nin aydınlan- masına hizmet eden gençler yetiştirme deneyimimi- zin yanında, Türk sporunda tesisleri ve sporcuları ile olimpiyatlara dek ulaşan başarılara imza atarak katkıda bulunmanın mutluluğunu ve gurunu yaşıyo- ruz.” diyerek düşüncelerini ifade etti. Törenin sonunda, sporun öncelikle dostluk ve centil- menlik temelleri üzerine oturtulması gerektiği bilin- ciyle 2014-2015 yılının spora ışık tutan değerleri aynı fotoğraf karesinde görüntülendi. 10

Sinan Güler Yılın BasketbolcusuTHY Yılın Sponsoru%100 Futbol-NTV Yılın Spor ProgramıMehmet Demirkol Yılın Spor YazarıMetin Tekin Yılın Spor YorumcusuŞahika Ercümen Yılın SporcusuFenerbahçe Bayan Voleybol Takımı Yılın TakımıSlaven Bilic Yılın Teknik DirektörüNaz Aydemir Akyol Yılın VoleybolcusuDirk Kuyt Yılın Yabancı FutbolcusuBurak Yılmaz Yılın Yerli Futbolcusuİlhan Cavcav Onur ÖdülüArda Turan Başarı ÖdülüDemba Ba Başarı ÖdülüHarun Erdenay Başarı ÖdülüDusan Ivkovic Kariyer ÖdülüZeljko Obradovic Kariyer ÖdülüAydın Örs Yaşam Boyu Başarı ÖdülüRoberto Carlos Yaşam Boyu Başarı ÖdülüRahmi Koç Süleyman Seba Barış ve Dostluk ÖdülüBülent Eczacıbaşı Türk Sporuna Hizmet ÖdülüFaruk Süren Türk Sporuna Hizmet ÖdülüUğur Erdener Türk Sporunu Tanıtım ÖdülüSerkan Ok Yılın Işıklı ÖdülüMert Çetin Yılın Işıklı ÖdülüÇağla Büyükakçay En İyi Çıkış Yapan Sporcu ÖdülüGüler Demircan Fair Play ÖdülüNevriye Güngör Paralimpik ÖdülüYalçın Granit Vefa ÖdülüTurgay Demirel 129. Yıl Özel Ödülü 11

İÇİMİZDEN Dünyanın en eskiHABBİRERİLLEERRİ oyunlarından biri olan satranç, FMV Işık FMV Işık Okulları Okullarının öncülüğün- 10. Satranç Takım Yarışması de 10’uncu kez okul- lar arası bir turnuvaya Türkiye’nin en büyük satranç turnuvasının açılış töre- dönüştü. 315 okuldan ninde, Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız 325 takımın 3 gün Tulay ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de hazır boyunca mücadele etti- bulundu. ği turnuva, Işık Okulları Açılış töreninde konuşan FMV Eğitim Kurumları Ayazağa Kampüsü’nde Genel Müdürü Erdoğan Bozdemir, satranç sporunun 1600 öğrencinin aynı öğrencilere planlı hareket etme, strateji kurabilme, anda yaptığı hamle ile doğru ve çabuk karar verebilme, konsantre olabilme, başladı. olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme, sistemli ve disiplinli çalışma prensipleri kazandırdığını belirterek; “Işık Okullarının eğitim anlayışında “önce iyi insan” yetiştirme prensibi yatıyor. Bu çatı altında öğrencileri- mizin her yönüyle gelişimine büyük önem veriyoruz. Okullarımızda kültürel ve sportif faaliyet olanaklarını daima artırmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Bu hedefle, Türkiye’nin en büyük satranç organizasyonla- rından biri olan Satranç Takım Yarışması’nda anaoku- lundan üniversiteye her yıl binlerce öğrenciyi bir araya getiriyoruz.” diye konuştu. Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay da 10 yıldır Türkiye’nin en büyük satranç turnuva- sını düzenleyerek satranç sporunun yaygınlaşmasına olanak sağladığı için FMV Işık Okullarına teşekkür ederek FMV Işık Okullarının her alanda değer yaratan çok önemli bir kurum olduğunu belirtti. Minikler, küçükler, yıldızlar, gençler ve üniversi- te kategorilerinden oluşan satranç turnuvasında, Bulgaristan takımı üniversite kategorisinde misafir olarak yer aldı. 12

EGĞÖİZTÜİMGYECLÖĞİEZİTÜİMYLCEİDünyanın hiçbir modern ülkesinde,insanlar çocuklarının istikbali için bu kadaryorulmuyor hatta ezilmiyor.Ö ğrencilerimiz için mutlu bir geçiş, Hayat boyu devam edecek dostluklar Erdoğan BOZDEMİR yeni bir başlangıç diyebileceğim ama lisede edinilir ve hayat mücadelesinde lise FMV Eğitim Kurumları âdeta dikenli tellerle kapatılmış bir diplomasının çok büyük bir önemi vardır. Genel Müdürüyol var önlerinde. Onlardan daha çok veli- Çünkü lise eğitimi, bütünüyle bir kültürleri yoracak bu zorlu geçişi olabildiğince eğitimidir. Hayat başarısının kaynağı, buradahasarsız atlatmak için yıllardır hep birlikte aldığınız eğitimdedir. Sizler şimdi liseniziçalıştık, didindik. Bunu yaparken canınızı seçme aşamasına geldiğiniz için önümüzdekidişinize taktığınızı biliyoruz. Dünyanın hiç- günlerde yapacaklarınızı özetlemek istiyorum.bir modern ülkesinde, insanlar çocuklarının Değerli veliler, TEOG sonuçları açıklandı. 24istikbali için bu kadar yorulmuyor hatta Haziran’a kadar çok fazla yapacak bir şeyinizezilmiyor. Modern olmayanlarda ise böyle bir yok ama 24 Haziran-5 Temmuz tarihleriçaba zaten yok. arasında özel bir okula kesin kaydınızıBu çalışmaların büyük bir kısmının biraz yaptırabilirsiniz. Devlet okuluna kayıtabartılı bir algı yönetimi neticesinde sarf yaptırmak gibi bir düşünceniz varsa 6-16edildiğini bile bile yine de aynı çabayı Temmuz tarihleri arasında tercih listenizigöstermekten geri duymuyoruz. doldurabilirsiniz. Ancak herhangi bir özelSayın veliler; siz ne kadar çaba gösterirseniz okula kayıt yaptırdıysanız devlet okullarınıngösterin, amacı ve niteliği tartışılır bir sınavla tercih listesi sizlere açılmayacaktır. Devletbir çocuğun hayatına yön vermek mümkün okullarını tercih edip istediğiniz okuladeğil. İster sizlere göre en üst basamaktan ve yerleşemediğiniz takdirde, tekrar özel okulagenellikle sizin hedefiniz olan okula gitsin, dönme şansınız var ama bu maalesef kayıtister gitmesin çocuklarınızın kalbindeki yapma şansınız olduğu anlamına gelmiyor.gerçek hedefi değiştiremezsiniz. Bunları bir Çünkü o sırada özel okulların bir kısmının daeğitim yöneticisi olarak değil, bu süreçleri bire kontenjanı dolmuş olabilir.bir yaşamış bir baba olarak ifade ediyorum. Yani bu durumda liselerimize diploma puanıAslında eğitimdeki temellerin, temel neticesi veya TEOG ile kayıt yaptırmak içinhedeflerin ilköğretimde öğrencilerinize 5 Temmuz’a kadar şansınızı kullanmanızıkazandırılıp kazandırılmadığına bakmakta tavsiye ederim. Türkiye’nin en seçkinyarar var. Çocuğunuz nasıl bir öğrenci? okulları arasında yer alan, çizgisini, eğitimBüyüklerine saygılı, küçüklerine sevgi kalitesini yıllardır bozmayan ve uluslararasıgösteren, anne babasının, ailesinin kıymetini programları ile göz dolduran okullarımızabilen, doğaya, hayvanlara ve çevreye kötü maceralar yaşamadan önce başvurmanızsaygılı, dil bilen, bilim, sanat ve sporla ve belli puanlar için uygulanacak başarıilgili ve en önemlisi Ata’sını kalbinin bir burslarından yararlanabilmeniz için okulköşesine yerleştirebilmiş, onu örnek alan, idarelerimizi rahatsız edebilirsiniz.vatanseverliği şüphe götürmez bir dünya Son olarak Darwin’in yorumunu hayatıninsanı olabilmiş mi? İlköğretim çocuklara başlangıcındaki öğrencilerimizle paylaşmakbunları öğretir. Kalıcı olanlar da bunlardır. istiyorum: “Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadıBütün bunları özümsemiş insan, zaten hayat gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlarbaşarısını yakalayacak insandır. Eğitimin uçar ve özgür olurlar, uçamayanlar ise tavukbu aşamasında yapılanlardan sonra, olur. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemionlara sağlam bir kültür eğitimi vermek gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığınınüzeresiniz. Şimdiye kadar yaptıklarınızı farkında bile olmaz!”taçlandırabilmek için lise eğitimine özellikle Sağlıklı ve mutlu yıllar sizlerle olsun.dikkat etmelisiniz. 13

KÜLTÜR YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE...KONSFOESRYAONLSOLAJRİ I Şenay KURT B ir gece, bir eğlence... Kına günü kız evine bayrak asılır. Bu, düğün FMV Kalite Müdürü Ortada bir gelin... başladı demektir. Üstünde bindallısı, başında kırmızı Gecede yakılacak olan toz kınayı erkek tarafı Gelinlerin bekâr örtüsü... alır ve erkeğin evinde toplanan kadınlar daarkadaşlarına duyu- Elleri kınalı, gözleri yaşlı... kız evine götürür. Yeşil renkteki kuru kınaya Eğlence diyoruz ama gelinin gözleri yaşlı... belirli miktarda su karıştırılarak elde edilen rulur: Eğer tören Mutluluktan mı ağlıyor acaba? Aman sakın, yaş kına, durdukça yani kurudukça kırmı- sırasında kimseye evleniyor diye mutlu olduğu falan anlaşılma- zılaşır ve kına rengini alır. Ne kadar çok sın, ayıptır! Mutlu olmak niye ayıpsa?.. Gelin bekletirseniz rengi o kadar koyu, çıkması da çaktırmadan ge- dediğin mutluluğunu gizleyecek, baba evin- zor olur. linin kına örtüsünü den ayrılıyor diye hüngür hüngür ağlayacak, Gelin bindallısını giyer, sonra da başına yoksa maazallah “Kocada gönlü varmış.” kına örtüsü örtülür. Kına, etrafında mum- başından çalmayı veya “Bu kız da ne koca meraklısıymış, oyna- larla, sini diyebileceğimiz büyükçe bir tepsi başarırsanız kısa ya oynaya gitti.” diye yorumlanabilir. içinde getirilir. Başından ayrılık geçmemiş sürede evlenecek- İşte bir kına gecesi manzarası... Peki, nedir evli bir kadın tarafından yakılması şarttır. kına gecesi? Neden gelinlere kına siniz demektir. yakılır? Çok mantıklı; ayrılık görmesin. Gelinin Başaramazsanız Yörelere göre farklılık avucunun içine bereket olsunsonucundan mesul gösterse de aslın- diye altın, üstüne de kına da düğünden bir konur ve avuç kapa- değiliz. gece önce, yani tılarak kına eldive- kızın baba evin- ni giydirilir veya deki son gece- el ipek mendil- sinde, ellerine le kapatılarak kına yakmak kınanın kuru- için düzenle- ması beklenir. nen gelenek- Törende kına, sel bir eğlen- önce evlen- ce, sosyal bir meye aday törendir kına. genç kızlara İslami bir gele- yakılır. Daha nektir. Son yıllar- sonra isteyen da büyük şehirlerde tüm davetlile- de mekânlar tutularak re... kına geceleri düzenleni- Kına ağıtları veya yor. Bir nevi bekârlığa veda... türküleri de daha tepsi getirilirken duyul- maya başlanır: 14

Kınayı getir aneParmağın batır aneBu gece misafiremKoynunda yatır aneYanında yatır aneGeline yakılan kına farklı anlamlar taşıyabilir. Birrivayete göre, kına yakılmayan gelin cennete gide-mezmiş. Bekâreti de simgeleyen kına ile ilgili birbaşka inanış ise eşlerin birbirine yakınlaşması veaşklarının bir ömür boyu sürmesi amacıyla yapıl-dığıdır. Evlenecek çifti nazardan ve kötülüklerdenkorur, evliliklerinin de kutsanması anlamına gelir-miş. Başka bir inanca göre; gelin, gittiği evde acı veeziyet çekecektir. Rahat günler bitmiş, zor günlerbaşlamıştır. Öyle ki baba evinden ayrılış, ölümlebile eş değer tutulurmuş. Öte yandan, kınanınadanmışlığın da simgesi olduğuna inanılıyor. Gelinolan kıza, askere giden erkeğe ve kurbanlık koçla-ra/koyunlara yakılıyor. Koç/koyun Allah’a, askervatana, gelin de eşine kurban olsun diye...Belki de gelinin ağlatılmasının veya ağlaması-nın nedenleri de bunlardır: “Kurban” edilmekistememesi! Çekeceği eziyete hazır kılınması...Baba evine bir daha aynı şartlarda dönemeye-ceğini bilmesi... Ya da iyi ve güzel tarafındandüşünelim: Bu, gelinin ağladığı son gün olsun,gittiği evde çok mutlu olsun, hiç ağlamasın!Hani gelinin ağlaması âdettendir diye ille deçaba harcıyoruz ya gözlerinden yaşlar akanakadar... Törenin en eğlenceli anı da hiç kuş-kusuz bu olsa gerek; gelinin ve gelinle birlik-te etrafındaki kadınların ağlaması. Ne çelişkiama... Hem ağlarım hem giderim gibi... Mademağlayacaksın niye gidiyorsun? Madem gitmeyekarar verdin, niye ağlıyorsun?Duygu yoğunluğunun tavan yaptığı kına gecesin-de bir de “ağlamam ben”, “ağlamayacağım işte”diye duygularına direnenler de var. Ama biz çokşükür onu da halletmişiz... Ağlatmanın en güzelyolunu sözleri hüzünlü mü hüzünlü, yanık yanıksöylenen türküyle bulmuşuz. Hatta toplum ola-rak o denli şartlanmışız ki ezgiyi duyduğumuz anağlayasımız gelir.Hazır yaz gelmiş, düğün mevsimi de açılmış-ken hadi kınaya, eller havaya...Tüm evlenenlere mutluluk dileklerimizle...Ama ağlamadan olmaz!Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlarAşrı aşrı memlekete kız vermesinlerAnnesinin bir tanesini hor görmesinlerUçan da kuşlara malum olsun, ben annemi özledimHem annemi hem babamı, ben köyümü özledimBabamın bir atı olsa binse de gelseAnnemin yelkeni olsa uçsa da gelseKardeşlerim yolları bilse de gelseUçan da kuşlara malum olsun, ben annemi özledimHem annemi hem babamı, ben köyümü özledim 15

İNSAN Bill Gates’e Mektup Ömer ORHAN Sevgili Bill, Anlayacağın onun da keyfi yerinde. Hep sana FMV Özel Ayazağa minnettarlığını ifade ediyor. Ölçülerde bazen Işık Lisesi Müdürü Sayende bilgisayar ve teknoloji konusunda karışıklıklar olsa da yemeklerden şikâyetimiz dünya inanılmaz bir noktaya geldi. Başlarda yok çok şükür. Yok yok karışıklık dediğim fareye alışamamıştık ama şimdilerde çok raha- abartılacak bir şey değil, geçen gün sütlaca tuz tız, şu sağ klik olmasa ne yaparız bilemiyorum. koymuş ama tarifi alırken yanlış kopyaladığını Hayatımız çok kolaylaştı. söyledi bizimki. Olur böyle şeyler Bill, hanım Öğrencisi, öğretmeni, akademisyeni, iş adamı, çok rahatladı artık, ne yemek yapacağını düşün- tasarımcısı, tekstilcisi, ev hanımı... Tüm toplum müyor ya, inan biz de rahatladık. bu işi çok sevdik: “Kes, kopyala, yapıştır.” Bu arada sen çocukları büyütmüşsün maşallah. Sizin oralarda kulaktan kulağa fısıldama Bizim oğlan da altıncı sınıfa gidiyor ve eve bol oyunu var mıdır bilmem ama biz millet ola- bol araştırma ödevleri getiriyor. Vallahi yeni- rak pek severiz. İlk fısıldayanla son kişinin den okula başladık desem yalan olmaz. Biliyor duyduğuna şaşırıp hâlimize güler, eğleniriz. musun ödevlerin adı değişti, performans oldu. Bu kopyala yapıştır işi de ona benziyor. İlk Hatırlıyor musun Bill, bizim zamanımızda yazanla son kopyalayanın arasında neler neler ne uğraşırdık ödevlerle. Kütüphanelere gider, değişiyor bilemezsin. Ama hiç gülmüyoruz onlarca kitap okur, araştırır ve birkaç sayfa Bill, seviyoruz bu kısa yolları. Sağ olasın Bill, özet yazardık. Ne zor günlerdi değil mi? Gerçi bizi onlarca kitap okumaktan ve yazmaktan sen severdin okumayı, e sonuçta o zamanın kurtardın. olanakları ile dev gibi bir bilgisayar teknoloji İnternet de icat edildikten sonra ailecek nasıl imparatorluğu kurdun ve dünyanın en zengin rahatladık bilemezsin. Ben işimle ilgili her bil- adamlarından biri oldun. Demek ki şu an öğren- giyi artık rahatça buluyor, sunumlarımı bir ci olsan kim bilir neler yapardın? gece öncesinden rahatça hazırlıyorum. Gerçi Evet, Bill ödevlerin adı değişti, performans oldu İnternet’ten aldığım bilgileri paylaşan kişileri ama sanki bizim oğlanın değil de benim perfor- tanımıyorum ama herkes nasıl özverili ve pay- mansım ölçülüyormuş gibi geliyor bana. Neden laşımcı, inanamazsın. oldu anlamadım ama bizim kerata biraz rahata Hanım artık yemek tariflerini İnternet’ten kop- alışık da ona yardım ediyorum. yalayıp alıyor ve sonra bizim için hazırlıyor. Bilgiye ulaşıp ödevi bitirmemiz on beş dakika 16

sürüyor, hani fotoğraf falan isteniyorsa bileme-din yarım saat.Allah razı olsun Bill, inan hep sana dua ediyo-ruz. Tüm hayatımız çok kolaylaştı ve artık bizedaha çok zaman kalıyor. Ne iyi oldu bilemezsinBill, ben daha çok maç seyrediyorum, hanımFacebookta tüm gün boyunca arkadaşlarıylapaylaşımda. Tam bir felsefeci oldu bizimki,nereden buluyor o sözleri bilmem ama çok geliş-ti çok. Bazen yemek fotoğrafları da paylaşıyor,şu an için o yemekleri yapmasa da inanıyorumki kısa bir zaman sonra onların da tadına baka-cağız. Görüntüleri muhteşem!Ödevler hemencecik bitince oğlanın da keyfiyerinde tabii. Akşam olunca odasına çekili-yor, ne sesi çıkıyor ne de soluğu duyuluyor.Şu bilgisayar çok iyi geldi ona. Geçen günmerak ettim ne yapıyor diye, bilgisayardastrateji oyunu oynuyormuş; savaş stratejileri.Sanırım bizimki bürokrat olup dış işlerindegörev alacak. Gerçi bir ara savaş oyunu oldu-ğunu duyunca şiddet öğrenmesinden korktumama “Yok baba gerçekten öldürmüyoruz.”dedi de rahatladım.Sevgili Bill, hayatımızı kolaylaştırdığın için sanaminnettarız. İnan başarılarınla da gurur duyu-yoruz.Bu arada, senin sözlerinden olan “Ben zor işleriçin hep en tembelleri seçerim çünkü onlar zorişleri hep en basit yol ile çözer.” sözünü ailecekçok benimsedik. Sanırım yeterince tembelleştik,artık bizi keşfedecek başka birilerini bekliyoruzBill.SevgilerimleDostun… 17

İÇİMİZKDEENNT KÜLBTİÜRRİ Türk inşaat sektöründe prefabrikasyon devrini başlatan bir Işıklı, Altan Gökçek 1 951 Işık Lisesi mezunu. Mesut bir Sevil KARACIK aile, iki evlat, dört torun... Kızı Müge bahçesinde ailem ve komşu çocukları ile çok FMV ve Işık Okulları ve oğlu Refik, Işık İlkokulunu bitir- mesut bir çocukluk geçirdim. Kültür Sanat Yöneticisi mişler. Torunu Berent Aldıkaçtı ise Ayazağa Harp seneleri tüm ülkemizde olduğu gibi Işık Anaokulunda başladığı Işık yolculuğunu bizde de tesirini göstermiş ve tek torun şıma- Ayazağa Işık Lisesinde tamamlamış. rıklığı nedeni ile salonlarda topla kırdığım camların yerini kartonlar vb. malzemeler Küçük bir sanat koleksiyonu, eşiyle seyahat almıştı. tutkusu... Kışın sıcak memleketlere seyahat ediyor, bahar aylarını İstanbul’da geçiriyor, Bizim arkadaş tayfasında kız olmasına rağ- yazları teknesiyle Türkiye kıyılarını dolaşı- men üstümüzde sıkı otoritesi bulunan büyü- yor, kendi deyimiyle sahil muhafaza teşkilatı ğümüz Hilkat’ın emrinde idik. Burada ileri- gibi... de bahsedeceğim “Işıklılık” hususunda beni yönlendiren bir kararı hatırlıyorum. Hilkat Önce çocukluk yıllarından bahsederek baş- bir gün bizi topladı: “Çocuklar bundan larsak röportaja, neler hatırlıyorsunuz? böyle hepimiz Fenerbahçeliyiz, tamam mı?” dedi. O zamanlar 8-9 yaşlarında olan bizler Ben, Haziran 1934’te doğdum. Salacak’ta hep bir ağızdan “Tamam!” dedik. İştirak büyük dedem Kazasker Mustafa Tevfik ettiğim bu karar, ileriki yıllarda oturacağı- Efendi’den ailesine kalan yalının çok geniş mız Cihangir’deki evimize çok yakın olan Galatasaray Lisesinin yolunu da bana kapat- mış oldu. İlkokul yılları ve o yıllarla ilgili paylaşmak istediğiniz anılar olabilir. Salacak’ta ilkokulu beşinci sınıfa kadar Ayazma İlkokulunda okudum. Çok mem- nundum, yine diğer dedemin apartmanında anneme tahsis olunan yere taşındığımız için beşinci sınıfa Cihangir, Parmakkapı’daki 29. İlkokulda devam ettim. Sınıflarda alışkın olduğumuz sıralar yoktu. Sınıf 4-5 kişilik gruplara ayrılmıştı ve birer masa etrafın- da oturuluyordu. Ana ders konuları genel hatları ile öğretmenimiz tarafından veri- liyor ve her grup ayrı ayrı kendi görüşle- rini işliyordu. Ve sınıfta o konu ile ilgili görüşme oluyordu. Yıl 1945. İlk dönem bu tip çalışmaya ayak uydurabilmek için çok zorlandım ama sonu iyi bitti. O dönemde- ki Millî Eğitim Bakanı’nın Şeref Stadı’nda 18

yapılan bir merasimde okulumuzu tebrik Bir anı daha: Şükrü Ağabey iyi geçinilmesiettiğini hatırlıyorum. Şimdi çok başarılı bir gereken sert mizaçlı ama içten, iyi bir insan-mimar olan Yıldırım Sağlıkova ve bu neslin dı. Bir gazetecinin oğlu olan ve benden ikihatırlayamayacağı Aktris Necla İz de sınıf sınıf büyük Erol Simavi olayı çözmüştü,arkadaşlarımdan bazıları idi. Enteresan bir yürüttüğü politikada yalnız olamayacağınıtesadüf, aynı okulda ancak bilahare Feyziye anladığından beni de yanına aldı. ŞükrüMektepleri Vakfında uzun yıllar başkanlık Ağabey’in numaralandırdığı hindilerindenyapan rahmetli Hasan Fikret Evsen ile evle- 79 ve 83 no.lu hindileri ben, 101 ve 49 no.lunen Mukadder Hanım da başka bir sınıfta hindileri de Erol beslerdi.öğretmenlik yapıyordu. Başka bir anım da 11 Fen-11 Edebiyat sınıf-Peki, “Işık”la tanışmanız nasıl oldu? ları futbol maçı... Bizim ekipte topa vuracakEvimiz Galatasaray Lisesine çok yakındı. adam yoktu. Biz de avans istedik ve onlarAma benim daha önce bahsettiğim gibi da bize 12 avans verdiler. Maça başladık. 11Hilkat’a verilmiş sözüm vardı ve ben Edebiyat, 12-0 öndeydi. Son anda kazara birFenerbahçeliydim. kafa golü attım ve maç 12-1 bitince maçı bizÖte yandan anneannem İzmir’e gelin gitmiş kazanmış olduk. Maç sonrası her birimizeve orada çok yakın dostluk kurduğu Seniye kantinden 12,5 kuruş ödeyerek aşure aldılar,Hanım’la tanışmış. Seniye Hanım kim? biz de 7,5 kuruş ilave ederek üzerine fındıkSeniye Hanım, okulumuzun efsane müdü- koydurup galibiyetin keyfini çıkardık.rü Sacit Öncel’in annesi. Tabii çok yakın Son sınıfta Fen sınıfında 12, Edebiyat sını-görüşüyorlar ve benim de yolum IŞIK’a fında 40 civarında öğrenci vardı. Fendendönüyor. Çok da iyi oluyor, okul arka- mezun olan çoğu öğrenci ben de dâhildaşlarımla hemen kaynaşıyoruz, hâlen pek mühendislik tahsili yaptık. İçimizdeki tekçoğunu sadece ismen değil okul numaraları kız arkadaşımız Leyla Tarzi bildiğim kadarıile hatırlarım. ile yurt dışına gitti.Okul yıllarından bugün size kalan anılar Çok değerli ve sevgili arkadaş-nelerdir? Okulda arkadaşlıklarınız nasıldı, larım Olcay Öncel, Zekiokul arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz? Kasman, Hilmi Rit, ÖzerOkuldaki hatıraları anlatmaya kalksam belki Tokay ve Teomançok sıkıcı olmaz ama dergide yer kalmaz. Akoğlu’na rahmet,6. sınıftaydık, biz erkekler her sabah aynaya Dinçer Erimez’e isebakıyoruz, acaba sakal veya bıyık yönünden sağlıklı ömür dili-bir gelişme var mı diye ve geçen günlerde yorum.durum pek parlak değil. Bir sabah okula Teknikgittiğimizde müthiş bir hadise, bir arkadaşı- Üniversite yıl-mızın yüzünde kıl var ama bıyık değil hatta ları ve o yıl-yanakta da değil, burnunda! Bunu arkadaşı- lardan silin-mıza takılan lakapla kutladık. Burundansakal meyen anı-Coşkun (6 Coşkun Özarslan). larla devamYaş ilerliyor, Beyoğlu bize yakın. Yakın edelim mi?arkadaşım 178 Gökçen Yazıcı ile cumartesi En büyükakşamları Ses Opereti’ne gidiyoruz. İtiraf şansımedelim, ikimiz de Ayla Karaca’yı çok beğe- çok değer-nirdik. li hocalarlaGençler bilmeyecektir, “Ah Berelim Vah tanışmamdı.Berelim Senle Şöyle Bir Gezelim” bir gece Ancak üni-önce öğrendiğimiz nakarata biz derste de versite yıllarıkendimizi kaptırmışız, bir de ne görelim önceki dönem-tepemizde Hamparsun Bey: “İki iyi çocuk, ler kadar neşelibir arada kötü çocuk!” Tahmin edersiniz değil, zordu. Herdediği laf yerindeydi. ne kadar yurt dışı stajı keyifli idiyse de Anadolu ve şehir dışı stajları hiç de kolay değildi. 19

İÇİMİKZEDNETN Teknik Üniversitede beş yıllık mühendislik ve ben de küçük bir hisse ile kendimi KÜLTBÜİRRİ eğitimi boyunca 45 civarında ders vardı, YTONG yönetiminde buldum ve burada bunlardan hiçbirinde vizesiz kalmadım uzun seneler yönetim kurulu üyeliği yaptım. 20 ancak üçünü eylül döneminde tamamla- Bu durum kendi işim olan Gök İnşaattaki dım. Bunlardan biri akarsu, diğeri ise yoldu. işimi hiç aksatmadı. Peki üçüncü?.. Bu son sınıfta okutulan Yurdumuzda bu sıralarda büyük bir sana- inkılap tarihi idi ve ben haziranda mezun yileşme hareketi ve dolayısı ile bina ihtiyacı olmayı garanti gördüğümden Kanada’da doğmuştu. Benim gibi düşünen inşaatçı ve iş imkânı bulmuştum. İnkılap tarihinden sanayi eğilimli müteşebbisler yurdumuza eylüle kalmam bütün düzen ve projele- uygun olan betonarme ön gerilimli üre- rimi değiştirdi. İsmini hatırlayamadığım tim işine girdiler, yani prefabrikasyon işine. profesörün yanına gittim ve kâğıdımın bir Şunu iftiharla söyleyebilirim ki zamanla kur- kere daha tetkik edilmesini rica ettim ama duğum iki üretim tesisinde yılda 500-600 olmadı. Bugün dahi ne gibi büyük bir hata bin metrekare bina yaptım. Yurt dışından yaptığımı merak ederim. üretim teknolojileri lisansı satın aldım. Eylül dönemine kalmamın faydası erken 1999 Ağustos depreminde yaptığınız askerlik oldu. Yedek subaylığımı önce binalarda hasar oluştu mu? İstanbul Kâğıthane’de İstihkâm Okulunda 1999 Ağustos depremi ile başlayan dönem- sonra da bir yıl Ankara Genel Kurmay de yine iftiharla söyleyebilirim ki yaptığım Başkanlığı Tercüme Bürosunda yaptım. hiçbir bina hasar görmedi. Ancak takiben Ve üniversite yılları tamamlandığında iş 2001-2002 mali krizi bize ağır bedeller hayatına geçişiniz... ödetti. Eşimin ailesi devrin çok büyük sanayicile- Biraz da sosyal yaşantınızdan bahsedelim. rindendi. İnşaat mühendisi olmuş, kendini İşimin dışında cemiyet hayatı ile de ilgi- yeni inşaat teknolojileri için hazırlamış bir lendim. 1973 yılından beri İstanbul Rotary gencin tekstil sanayiine uyum sağlaması Kulübü üyesiyim. 1989-1990 yıllarında da zordu. Büyüklerim tarafından çok büyük başkanlık yaptım. Zevkle de devam etmek- anlayışla karşılandım. İnşaat sektörüne gire- teyim. 24 yıldır da Feyziye Mektepleri Vakfı rek yollara düştüm. Yönetim Kurulu üyesiyim. Aynı zamanda Devir çok uygundu. İlk işimiz, Eskişehir Işık Üniversitesi Mütevelli Heyetinde görev Muttalip Caddesi’ndeki kız ortaokulu ek alarak gerek kuruluşunda gerek yönetimin- bina inşaatı ile Alibeyköy ve Zeytinburnu de hizmet verdim. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları inşaatıydı. Bunları değerli Işıklı arkadaşım Gökçen Yazıcı ile birlikte yapmış- tık. Sonra tek başıma kaldım. Tamirat, tadilat derken genç müteahhit olarak bir büyü- ğümün desteğiyle NATO’ya ait İzmit Hoyt Jones taburu inşaatını ve bilahare NATO’nun Erdek Kuru Dok inşaatını üstlendim ancak yanımda şantiye şefi ve kâr ortağı olarak da değerli dostum Nahit Küçük vardı. Erdek’e gidiş gelişimiz uçakla Bandırma Havaalanı üzerindendi. Havaalanı askerî olduğu için giriş ve çıkış özel izne tabi oto- büslerle yapılırdı. Bu seyahatlerde o dönem konserve tesisi kurmakta olan Vehbi Koç da bulunurdu. Hatta kendisinde bozuk çık- madığı için otobüsün 1 TL’lik ücretini ben verirdim. İnşaatlar devam ederken Sınai Kalkınma Bankasından kayınpederim ve kardeşlerine, değerli büyüğümüz Bülent Demiren tara- fından kurulmakta olan YTONG tesislerine ortaklık teklifi geldi. Benim için yeni inşaat teknolojisi olarak iş konusu çok cazipti

Mütevelli Heyeti üyesiyim. Mezun olduğumİTÜ’ye bir kız yurdu kazandırarak eğitimekatkıya devam etmek idealimdi ve gerçekleş-tirdim.Bir Işıklı olarak, bugün Işıklı gençlere nesöylemek istersiniz?1959 yılında bilgisayar denilen, esasın-da İngilizce Punchcard makine ile tanıştım,boyu hilafsız 7-8 metre, genişliği de bir met-reden fazla.Bir de günümüze bakalım:Bu vesile ile bana göre ideal eğitim, gençleringelişmesi için araştırmalarına imkân verme,kendilerini her döneme uygun teçhiz etmele-rini sağlamaktır.İnkılap tarihi dersinden eylül dönemine kal-dığım için yurt dışı planım kursağımda kal-mıştı. Askerlikten sonra 1959’da İngiltere’yeiş idaresi tahsili yapmaya eşimle birliktegenç evliler olarak gittik ve tabiatı ile başbaşa denilebilecek bir yıl geçirdik. Gençleretavsiyem; birbirilerini daha iyi anlayıp tanı-yabilmeleri için, bu şekilde, gerek iş gereksetahsil için olsun, bir müddet yalnız kalabil-meleridir.İşte muvaffak olmak için işi sevmek ve hertürlü fedakârlıkta bulunmak icap eder amaistikbal belli olduğu zaman hissî hareketetmeyip gerekli tedbirleri alarak işten ayrıl-mayı da göze almak gerekir. Bu söylediğimson cümleyi doğrusu ben layıkıyla tatbikedemedim. 21

GEZİSANAT HALKİDİKİ Hande KOÇ N EREYE GİDELİM? leşiyoruz ve mailler “Kalimera” ile başlıyor.FMV Özel Ayazağa Işık Ortaokulu Hiç gitmediğiniz yerlere gitmek, Yunanistan rüzgârları esmeye başladı bile... daha önce tatmadığınız tatlarla, yep- GİDİYORUZ!.. İngilizce Öğretmeni yeni insanlarla tanışmak... Müthiş heyecan Ve bulutlu bir haziran sabahı İstanbul’u verici, insanı âdeta sıfırlayan, tüm yorgun- tüm keşmekeşi ile baş başa bırakıp düşü- lukları unutturan bir deneyim. Yorucu bir yoruz yollara... İki saat kırk dakika sonra kışın ardından tatilimizi planlarken turizm İpsala’dayız. Gümrükte hiç oyalanmadan şirketlerinden esinlenerek suyun öte yanı- geçiyoruz Yunanistan topraklarına. Kara na, Yunanistan’a gitmeye karar verdik ama yolundan sınır geçmek ayrı bir deneyim. en yararlı önerileri bloglarda deneyimlerini Sanki çocuklar bir oyun oynamışlar da paylaşan geziseverlerden aldım. Dolayısıyla “Burası bizim, orası sizin.” demişler. Derken benim de gezi notlarımı paylaşmam âdeta Yunan bayrakları görünüyor. Karşıda mor bir gönül borcu oldu. Umarım ben de başka dağlar, radyoda Yunan havaları, tabelalarda gezginlere yeni bir rota için ilham veririm. Yunanca, bulmaca gibi... Kavala’yı geçene Gidilecek yer, Halkidiki Yarımadası’nın dek otobandan gidiliyor. Yol boş ve düzgün ikinci parmağı olarak adlandırılan ve ağaç- ama benzin istasyonu görmek pek mümkün lık, bakir bir bölge olarak anılan Sithonia. değil. Ara sıra tabelası var ama kaç km içe- Gece hayatını ve havalı mekânları sevenlere, ride, Allah bilir... Mola verecek yer de yok. birinci parmak olan Kassandra öneriliyor. Nadiren yol kenarında bir park alanı, bir Üçüncü parmak ise kutsal bir mekân. Athos meyveci ve bir kantina (mobil büfe- bundan Dağı’nın olduğu bu Yarımada’da 20 kadar sonra sıkça göreceğiz)... manastır var ve buraya kadınların girmesi HALKİDİKİ’DEKİ EVİMİZ yasak. Erkekler de ancak özel izinle ve turis- Navigatörümüz sayesinde Villa Rena’yı eli- tik amaç dışındaki sebeplerle kabul ediliyor. mizle koymuş gibi buluyoruz. Teknolojiye HANGİ İŞLEMLER YAPILACAK? hayranlık duymamak imkânsız... Kalacağımız İlk iş, booking.com’dan kalınacak yer bakı- yer, İnternet sitesinde göründüğünden de yoruz. Villa Rena, hem fotoğrafları hem süper. Geniş bir zeytinliğin içinde, güzel bir de fiyatıyla uygun görünüyor. Zaten temiz villa… Odalarda acil ihtiyaçları karşılayacak bir oda yeter bize. Nasılsa tüm günü deniz mini bir mutfak bile var. Sırtını çam orman- kenarında geçireceğiz. Sonra otomobille yurt larına dayamış; her yeri ince ve şık ayrıntı- dışına çıkabilmek için Turing’den yeşil sigor- larla süslü bir mekân... Burası Vourvourou, ta ve uluslararası ehliyet işlemleri yapılıyor. Ormos Panagios’ta. Bahçe öyle güzel ki insa- Çünkü Yunanistan vize evrakına yeşil sigor- nın bırakıp denize gidesi gelmiyor. ta da ekleniyor. Ayrıca her ne kadar T.C. Rena, 18 yaşında ailesiyle Yunanistan’a tatile ehliyetleri İngilizce açıklamalar içerse de gelmiş ve şu anki eşi Yunanlı Theo ile tanış- uluslararası ehliyetin yerini tutmuyor. Resmî mış bir Alman. 40 yıldır Yunanistan’da yaşı- işlemler hızla halloluyor. Bu arada biz Villa yor ve 25 yıldır eşi ile hiç kimseden yardım Rena’nın sahibi Rena ile kaparo için mail- 22

almadan burayı işletiyorlar. İkisi de gerçek-ten konuksever, 80’li yıllardan beri tuttuk-ları konuk defteri görülmeye değer. Rena iyiİngilizce biliyor ve bölge ile ilgili iyi bir rehber.VE DENİZ...Halkidiki için Ege’deki Maldivler benzetme-sini okumuştum gelmeden. Sabırsızlanıyoruzdenizle buluşmak için. Kaldığımız yere enyakın plaj Talgo Beach. Çeşme’nin plajlarınıaratmayacak kadar şık... Aynı koyda denizegirmek ama plaj için 5 avro ödemek isteme-yenler için de alanlar mevcut. Otopark parasıda yok. Zaten 7 gün boyunca hiç böyle birdayatmayla karşılaşmadık. Yalnız kendi şem-siyeniz ve şezlongunuzun olması konforluolacaktır. (Biz ilk gün en yakın markettenediniverdik.) Ve deniz gerçekten muhteşem…Üstelik bu plajın adı okuduklarımın arasındageçmiyordu bile...BAŞKA NERELERDE YÜZDÜK?Karidi Plajı: Çam ağaçlarının kumsala kadarindiği, ışıltılı beyaz kumsalı olan ve iki ucuher yerde gördüğümüz ilginç şekilli, pürüzsüzkayalıklarla çevrilmiş bakir bir plaj... İki adetkantinadan başka, bir de Manuel’in (Romanlartüm dünyada aynı tarza sahip galiba.) mikro-fonuyla bağırarak sebze, meyve sattığı kamyo-neti vardı. Bu arada neredeyse herkes Türkçeanlıyor. İngilizce ya da Yunanca bilmemek hiçsorun değil. İlk iş nereli olduğunuzu soruyorlarve Türkiye’den olduğunuzu duyunca yüzlerinesıcak bir gülümseme yayılıyor. Politikacılarınmasa başında kurduğu düşmanlığın yıkılmasıiçin dünya halkları daha sık bir araya gelmeli...Diaporos Adası: Vourvourou, kaldığımız yereen yakın yerleşim. Yazlıkçıların hâkim olduğu,kışın neredeyse hiç kimselerin yaşamadığı biryer. Tüm evler geniş, yemyeşil bahçeler içindeve en fazla iki katlı. Yazlık bir mekâna uyma-yan hiçbir görüntü yok. Diaporos Adası, bir taşatımı uzaklıkta ve çevresi yine turkuaz koylarladolu. 11.00’de başlayan tekne turları 18.00’desona eriyor ama bu turlar için 1-2 gün öncedenrezervasyon yaptırmak gerekiyor. TeknemizYunan bayrağını andıran mavi beyaz küçük birtekne. İçinde İtalyan, Sırp, Romen birkaç ailedaha var. Kaptanımız Theo sanki bizden dahaturist. Sık sık elinde kamerası, manzara fotoğ-rafları çekiyor. İlk fırsatta da üzerinde plastikdantelli bir örtü olan sehpa üzerine karpuz,peynir, ekmek koyuyor ve teknedeki herkeseanasonsuz ev yapımı rakı (tsipouro) ikram edi-yor. Komşu ve biz o kadar benziyoruz ki...Orange Plajı (Portakali Beach): Turkuazında turkuazı... Yarımada’nın uç noktasındakiSarti’ye yakın... Yine bakir... Sabah gitmekte 23

BGİLEİMZİ yarar var çünkü geniş bir kumsal değil. Yine Paris Restoran: Vouourou’da deniz kıyı- ilginç kayalıklarla çevrili... Kıyıda yatıvermiş sında güzel bir balık lokantası. (Tüm bu denizkızı da bu plajın sembolü olmuş. restoranlarda ızgara çeşitleri bulmak da mümkün.) Adı, sahibinin lakabın- Spaties Plajı: Yarımada’nın diğer dan geliyor. Yaşlı ama ener- tarafına dönen yol üzerinde jik bir bey Paris. Tam bir avuç içi kadar küçük bir Rum meyhaneci... Tüm plaj... Minicik kumsa- masalarla bizzat ilgi- lında devasa bir çam leniyor. Türk oldu- ağacı… Şemsiyeye ğumuzu öğrenince ihtiyaç yok ama gece boyu diğer denizkestaneleri- masalardaki Türk ne dikkat edin. konukları bizim- Parmağımda bir le tanıştırmaya iğneyi hâlâ anı çalıştı. Cuma ve olarak saklıyo- cumartesi gece- rum. leri canlı Grek müziği var. Lagonisi Plajı: Villa Rena’nın çok yakının- Meşhur Grek salata- daki plajlardan. Tüm sı her yerde... Peynir, plajlar gibi bu dünya kahvaltıdan çok salata güzeli plajı da kimse sahip- için kullanılıyor. “Feta Salad” lenmemiş. Sahilde hiçbir yapı denilen salata ise bir parça beyaz yok. Güneş, deniz ve biz baş başayız. peynirin üzerinde zeytinyağı ve kekik- ten ibaret... NEREDE NE YENİR? Kaya koruğu bizdekinden farklı olarak ılık Tabii ki öncelikle deniz ürünleri. servis ediliyor. Deniz börülcesi de bulunu- yor ama bizde olmayan değişik Ege otla- Akrogioli Restoran: Ormos Panagios’ta, kum- rı tatmayı bekliyorsanız beklentiniz boşa salın üzerinde tahta iskemleli güzel bir balık çıkabilir. lokantası. Garsonlar aynı bizde olduğu gibi yoldan müşteri çeviriyor, sipariş alırken masa- Karidesler ister güveç ister ızgara olsun nıza bile oturabiliyor ama yemekleri getirdik- büyük ve ayıklanmamış olarak servis edili- ten sonra bir daha masaya bakan olmuyor. yor. Çekinmeden kolları sıvayın. Bizdeki gibi durmadan bir garsonun gözünün üzerinizde olduğu, tabağınızın sık sık değişti- Ahtapotlar burada güneşte kurutulup sonra rildiği restoranları beklememek lazım. Bahşiş da kömürde pişiriliyor. Üzerine de mis gibi için de aynı derecede tok gözlüler. zeytinyağı... 24

Kabak kızartması her yerde var. Çıtır çıtır ve tarafında yer alıyor ve buranın Sithonia’nın ençok başarılı... popüler yazlık mekânı olduğu söyleniyor. BizBol tarçınlı irmik helvası ve revani bildik tat- bakir suları ve küçük lokantaları tercih ettiklardan. Kumsalda satılan “lokuma” üzeri bol ama hareketli ortamları sevenlere duyurulur.şekerli, mayalı bir hamur. Yememek büyük • Mutlaka yapılması gerekenler listesinin sonkayıp olmaz bence. Neredeyse bizdeki tüm maddesi, bence en çok tavsiye edilmesi gereke-hamur işi çeşitlerini bulmak mümkün ama ni: Bir cuma akşamüstü Agios Nikolaus’a gidipYunanistan’da olduğumuz sürece bir Türk’e kilise ziyaret edilebilir. Eski ama korunmuşlezzetli gelecek bir ekmeğe rastlamadık. kasabanın evlerinin, sokaklarının fotoğrafla-Eğer Rena’nın evinde kalıyorsanız bahçede bar- rı çekilebilir. Ama çok oyalanmayın. Çünkübekü yapıp mis gibi bir şarap içmek de müm- 21.00’de meydanda canlı müzik ve sirtaki var.kün. Yanında da Rena’dan musakka ve yalancı Meydana bakan herhangi bir restoranda ya dadolma… kafeteryada yerinizi alıp müziğin tadını çıkarın, dahası benim gibi yapıp sirtakiye katılın.BAŞKA NE YAPILIR? Halkidiki daha pek çok kez ziyaret edilmesiBol bol yüzmek ve beyaz kumsallarda aylaklık gereken yerlerden biri. Biz 7 güne bunları sığdı-yapmaktan sıkılanlar için birkaç öneri... rabildik. Ama en önemlisi, suyun öbür kıyısın-• Nikiti, yakındaki bir diğer yazlık mekân. da dostlar edindik, güzel anılarla döndük. YeniÇarşısındaki hediyelik eşya dükkânlarının bazı- yolculuklarda görüşmek üzere...ları sanat galerilerini andırıyor. Güzel kafe-leri, neredeyse her masada frape içen yerlihalk ve turistlerle dolu. Dünyaca ünlü kahvedükkânlarının soğuk kahveleriyle tanışmış bizİstanbullular için frape tam bir hayal kırıklığıama burada çok popüler...• Nikiti’de cuma günleri pazar kuruluyor.Pazarda ev yapımı şarap ve rakı satılıyor veısrarla tattırıyorlar. Pazarı çakırkeyif gezmeriskine dikkat! Balıkçı tezgâhında kocamanahtapotlar, bir başka tezgâhta envaiçeşit kurabi-yeler... Bunların dışında pazarda kendinizi evdehissedeceksiniz.• Halkidiki’den bölgeye özgü iri yeşil zeytinler-den alınabilir. Zira siyah zeytin anlayışı bizimalıştığımızdan çok farklı ve insana Gemlik zey-tinini hasretle hatırlatıyor.• Sithonia fauna ve florası açısından korumaaltında. Bal da satılıyor pek çok yerde. Ama enilginç olanı portakal çiçeği balı. Biz Nikiti’ningirişinde atölyesi olan Stella’dan aldık balı.Satış yaptığı dükkânının yanında bir de atölyesivar. Tüm ziyaretçilere (Belki de bizim Türkolduğumuzu öğrenince torpil yaptı.) kovandanbalın nasıl alındığı ve santrifüj yöntemiyle nasılsüzüldüğünü gösteriyor. Hemen bir kâseyepetekli bal doldurup, paket edip elinize tutuş-turuyor.• Zeytinyağı mümkünse Rena’dan alınmalı.Doğayla nasıl uyum içinde yaşadığını gördük-ten sonra onun zeytinlerinin yağının organikolduğuna ben bile kanaat getirdim.• Neos Marmaras… Mübadele sırasındaMarmara Adası’ndan gelenlerin yerleştiği, son-rasında terk etmek zorunda kaldıkları ve adınainatla tutundukları yerin acıklı öyküsü. Bununlada kalmıyor; Halkidiki’de Nea Mudania, NeaFokea da var. Ardındaki öyküleri düşününceinsanın yüreğini burkan adlar bunlar… NeosMarmaras, Yarımada’nın birinci parmağa bakan 25

KENTKÜLTÜR PERGAMON, O BİR ŞEHİRDİ… Mert SANDALCI “K ent-Kültür” başlığı altında size Tiyatro sizi bekler… Kendinize bir yer beğenir, Araştırmacı-Yazar Pergamon’dan bahsetmek istiyorum oturursunuz. Bir süre sahneye bakarsınız. Burası 1974 Işık Lisesi Mezunu biraz. Bu muhteşem antik kent, öyle bir mekândır ki sanki bir girdaba kapılmış gibi Fotoğraflar : Erkin ÖN hâliyle satırlara sığacak gibi değil ama hazır sizi aşağıya, sahneye çeker… Sanatçı olup bir şeyler yaz tatili, turistik sezon açılırken Pergamon’dan yapmak istersiniz. Seke seke aşağı inilir, seyirciye konuşmak iyi olacak. doğru kollar iki yana açılır… Tarihi, benzersiz Kendinden ilk kez MÖ 400 yılında söz ettirmeye duygularla yaşamaktasınızdır artık. Geziye devam başlar Pergamon. 118 yıl sonra da adıyla anılan kararı aldıktan sonra Tiyatro’ya doğru tekrar devletin başşehri olur. MÖ 282-133 yılları tırmanmalısınız. Meraklı biri değilseniz, buranın arasında altın çağını yaşar. üst tarafındaki düzlük alanda yer alan agorayı Pergamon’u, günümüzdeki adıyla Bergama’yı, takiben Zeus Tapınağı’na yönelin ve geziyi bitirin. yıllar önce ilk kez ziyaret ettiğimde yeterince Yok, yeterince enerjiniz varsa çıktığınız yokuş bilinçli değildim ama yine de çok etkilenmiştim. kadar yeniden inmeniz ve şehrin diğer yapılarını Ayrıca o zamanlar şehrin girişine bugünkü görmenizi öneririm. Burada Gymnasion oldukça gibi bir teleferikle tırmanılmıyordu, yürümek dikkat çekicidir. Bir rehber eşliğinde gezilirse zorundaydınız. O zor tırmanışın ardından tatlı Pergamon’da sanat kadar sporun da ne denli önemli bir yorgunluk yaşıyordunuz. Ancak Trojanus ve bir aktivite olduğunu görür, yaşarsınız. Buraya da Athena Tapınakları ve kuş bakışı tiyatro manzarası, bir saate yakın vakit ayırmak gerekir ve tabii ki tarihten hiç nasibini almamış biri bile olsanız sizi dönüş yolu son bir tırmanmayı daha gerektirir. bu şehre hayran bırakmaya yetiyor ve artıyordu… Şehirden ayrılırken girişin sol tarafında Zeus Pergamon gezisi tepeden, Akropol’den başlamalı. Tapınağı’ndan geriye kalan yalnızca 3-4 basamak Tüm haşmetiyle Athena ve Trojanus Tapınaklarına göreceksiniz. Bu basamakların üzerinde nasıl dokunduktan ve buradaki havayı içinize çektikten bir yapı olduğunu anlayabilmeniz için hemen sonra, Tiyatro’ya ve günümüz Bergama’sına zengin yanı başındaki makete bakmanız yeterli olabilir. bir evin balkonundan bakmalısınız. İlk bakışta Eğer bu yapıya ille de dokunmak isterseniz Tiyatro aklınızı başınızdan alacaktır. Buradan kolay işiniz var, istikamet Berlin… Zeus Tapınağı’nın kolay ayrılamazsınız. “İki bin beş yüz yıl öncesinde bir Alman demiryolu mühendisi tarafından fark zengin bir soylu olsaydınız nelere sahip olurdunuz?” edilip gerekli anlaşmalar yapıldıktan sonra, sessiz sorusunun cevabını yaşamaktasınızdır çünkü… sedasız sökülüp Berlin’e taşınması yüreğinizi Sonra bir seyirci olarak basamaklara oturup bir parçalar ama elden gelen bir şey yoktur. Pergamonlu olmak, bir oyun seyretmek istersiniz. Ciddi bir yorgunlukla aşağıya indiniz, şehrin girişinde yer alan Serapis Mabedi günümüzdeki 26

adıyla Kızıl Avlu karşınızdadır. Pek çok özelliği yazmaktadır. Yani hastaneye yalnızca iyi olabilecekbünyesinde barındıran Tanrı Serapis, Greklerin hastalar alınmaktadır. Bunun üzerine bir an evvelâdeta “Mısır Tanrıları da kusur kalmasın, ne ölmek isteyen hasta, orada bulduğu bir tasa,olur ne olmaz!” diyerek yarattıkları sonradan birbirleriyle kavga etmekte olan iki yılanın zehriniolma bir tanrıdır aslında… Osiris ve Apsis’in akıtır ve içer… Sonuç malum… İyileşir.karışımı bu tanrı, ahiret yaşamında rehber,endişeli ve üzüntülü insanlara yardımcı olan, Pergamon burada bitmez, sonmahsullerin verimini artıran bir fizikçiydi. Adına bir nazarı müzeye atfedilir.inşa edilen yapı oldukça göz alıcıdır. Yapının Pergamon’dan Bergama’yakulelerinden biri ise 1950 yılında eğreti bir geçilmiştir artık. Bergamacamiye dönüştürülmüş, adına da Kurtuluş Camii içinde pek çok Osmanlıdenmiş, biraz harap, biraz bakımsız… eseri de mevcuttur.Sırada dünyanın en ünlü tıp ve eczacı bilgini Şadırvanlı Camii,Aelius Galenus’un hekimliğini yaptığı hastane Kurşunlu Camii,“Bergama Asklepionu” var. Günümüzde “History of Kulaksız Camii,Pharmacy” konulu hangi WEB sayfasını açarsanız Hacı Hekimaçın karşınıza çıkacak ilk isimdir Galenus… Hamamı, Arastası,Hastane yolunda ilerlerken şehir meydanına yeni pek çok çeşmedikilen heykeli içimizi ısıtır. Büyük üstada selam ve sebilleriylevermek, birlikte bir resim çekilmek âdettendir. gününüzü dol-Heykelin yapımı, Ege Üniversitesi Eczacılık durur Bergama…Fakültesi, İzmir Eczacı Odası, İzmir İl SağlıkMüdürlüğü, Edak Ecza Kooperatifi, Olgunsoy İlaç Bergama gezeniniSanayi Sahibi Ecz. Enver Olgunsoy’un önemli çaba yorgun eder…ve katkılarıyla ve Bergama Belediye Başkanı Sayın Ama bir o kadar daMehmet Gönenç’in önderliğinde tam bir takım zenginleştirir.ve gönül işi olarak gerçekleşir. Heykelin mimarıEkin Erman’dır. İzmir’in EXPO 2020’nin adaylık Orada olmak, oradatemasıyla da uyum gösteren Bergamalı Galenos’un soluk alıp vermek şiddetleheykeli, 25 Haziran 2012 Pazartesi günü saat tavsiye edilir.18.00’de Cumhuriyet Meydanı’nda açılır.Geziye devam ettiğimizde Asklepion’a ulaşırız.Burası başlı başına bir dünyadır. Aslında tedavininnasıl bir medeniyet gerektirdiğini, dünyaçapında bir hekimin nasıl bir ortamda yetiştiğinianlamaktır bu ziyaretin amacı… Bu satırlar tabiiki yetmeyecektir ama yolunuz düşmeden öncemutlaka biraz çalışmalı, neyin nerede olduğunubilerek gezmelisiniz bu olağanüstü hastaneyi.Hastanenin orta yerinde bugün replikası bulunan“yılanlı sütun”un hikâyesini de bilmek şarttırbu mekânı daha iyi anlayabilmek için… Birçanağa zehirlerini kusan iki yılan resmedilmiştirbu sütunda. Günlerden bir gün, ağrılar içindeölmek üzere olan bir hasta gelir kapıya. Cançekişmektedir. Ancak Bergama Asklepionu’nungirişinde “Bu hastahaneden içeriye ölüm giremez!” 27

EDEBİYAT AN GEÇİCİ, HATIRA KALICIDIR Sevda KOÇ H ayatı boyunca hep koşuşturur mu insan? ya da arka bahçe olabilirdi. Nasıl olsa oynamak FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Sürekli bir işin, bir hırsın peşinde mi için elektriğe ve İnternet’e gerek yoktu, geceTürk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olur? Gayeler gerçekleşince mutlu olur gündüz fark etmezdi. Araç sayısı bugünkü kadar ve başka maceralara yelken açar insan herhâlde. fazla olmadığı için oyunlarımız sık sık bölünmez, Bu böyle ardı sıra, saç örgüsü gibi bağlanır birbi- bir tek “dansa davet”in en heyecanlı bölümünde rine. Geçmişte öyle miydi? Tek derdimiz oyundu geçen araba, hayalleri alıp götürebilirdi. Sadece, ve her oyunda birinci olmak o kadar da önem- He-Man isimli çizgi filmin cazibesiyle yuvaları- li değildi. Şimdi; hayat, çalışmak, aşk, ayakta mıza dönerdik. Tom ve Jerry’nin neden normalde sağlam durmak derken kabuklarımıza çekildik. çıplak dolaşıp denize mayoyla girdiğini merak Ne zaman eskiyi düşünsek gözlerimiz, aklımıza ederdik. Akşam saatlerinde yayımlanan bu film- gelen masumiyet düşüncesiyle bulutlanır oldu. ler belki de çocukları biraz olsun dinlendirmek Birçoğumuz “daha dün gibi” diye başlayan cüm- için bir bahaneydi. Kimi biraz ötedeki zincir leleri sık sık kullandık. Bugünlerde etrafımız salıncaklara, kimi eve çizgi filme... karışık; birbiriyle, hayatla savaşan insanlar olduk. Neyse ki bizim gülümseyerek hatırlayacağımız ve O döneme ait en teknolojik ve şiddet içerikli çizgi anlatacağımız bir çocukluğumuz var. Bu, bazen film Voltran’dı. Sabah bizleri sokağa döküp tam bugünün çocuklarını anlamamıza engel olsa da üç kez: “Voltran!” diye bağırtırdı. Bizleri böyle onların yaşadıkları dönemi çözümleyip daha heyecanlandırmasının nedeni türünün bizdeki ilk anlayışlı olmamızı sağlayabiliyor. Beni gülümse- ve tek örneği olmasıydı. Tadı tuzu da bundandı. ten ve bugünle kıyasladığım çocukluğum 80’li “Köle İsaura” ve “Kara Şimşek” seyrederdik bir yıllara ait. Varlık, yokluk, umut, umutsuzluk, de. Biri ile empati, diğeri ile hayal kurardık. asker, sivil, savaş, barış gibi birçok kavramın iç Bakkala her gittiğimizde arkadaşlarla son kalan içe olduğu bir dönem. naneli “Minti” sakız için kavga edip kendi- mizi leblebi tozuna boğardık. 80’li yıllarda çocuk olmak biraz eski, biraz da Herkes evine en yakın okulda okudu- yeni olmak demektir. O yüzyıl içindeki en şanslı ğundan hafta sonları okulun bahçe- kuşak da diyebiliriz 80’li yılların çocuklarına. sinde ip atlamak, sek sek oynamak Kenan Evren’i, Turgut Özal’ı, Michael Jackson’ı, en büyük keyiflerimizdendi. Topunu Cenk Koray’ı, Korhan Abay’ı, Erdal İnönü’yü koltuğunun altına alan herkes soluğu tanımak ve biliyor olmak önemli bizim kuşak okulun bahçesinde alırdı, zira orası için. bize çok aşinaydı. Bebekken, bebek arabasıyla gezdirildiğimiz, daha sonra 1980 demek, teknolojinin bizi o kadar da sarıp biraz büyüyüp bisiklete bindiğimiz ve sarmalamadığı zamanlarda sokakta rahatça hafta içi ders, hafta sonu ise oyun için oynayabilmek, sadece yemek vakitlerinde, eğer kullandığımız yerdi okul bahçesi. Belki bu annelerimiz seslerini duyurabilirse, eve girmek yüzden içinde “okul” geçen kelimeler bizim demekti. Oyun için mekân; sokak, kapının önü kuşak için hep sempatik gelir kulağa. 28

Fişlerimiz, Yerli Malı Haftası ve her 23 Nisan’da, sanal mı gerçek mi diye ayırt etmeye çalışmak, Efsane“Paramız olsa da biz de kıyafetlerini alıp giysek, maskeleri sabah takıp akşam çıkarmak ve çıkıpbir güzel ritim tutsak…” dediğimiz okul ban- çıkmadığından emin olamamak yorucu. Galiba,domuz vardı. Dantel yakalarımız bir hayatın tüm evrelerini yaşamış ya da yaşayacaktürlü ütü tutmaz; kokulu silgilerimizi olanlar için en sakin liman çocukluk hatırala-de yediğimiz için eve her gün mutla- rı. Hele bir de bu hatıralar sizika eksik dönerdik. incitmiyor, aksine hafif birAkşamları düz çizgi çizmeye çalışırken tebessümle selamlıyorsaya da defter kitap kaplarken bir taraftan tadından yenmez.da göz ucuyla haberlere bakardık. Akordeonkapaklı televizyonda, Çavuşesku ve karısınınkurşuna dizilmesi gibi gerçek sahneleri gördük-ten sonra, dikkatimiz dağılsın diye çay içmekisterdik ancak Çernobil’le ilgili söylentiler yüzün-den “paşa” kıvamında olanından tadardık.Sinemalarda, Hobbit, Avatar, The Lord Of TheRings, Harry Potter vs. izlemek yerine JonathanSwift okumak ve Ayşecik’in başrolde oynadığıPamuk Prenses’i TRT’den izlemek daha cazipgelirdi. Televizyonun tek ve doğal olarak zorun-lu izlenen kanalında, askerler çıktıktan sonrakifasılasız “biiip!” sesini, mandalina ve sobanınüzerinde pişen kestaneler eşliğinde dinlemek içinuyumazdık.“Aldım çantamı koluma,Çıktım Dallas yoluna,Ben Babi´yi beklerkenCeyar girdi koluma.”şarkısını dansıyla birlikte hâlâ hatırlarız.“Michael Jackson, MadonnaBir numara,Koy çuvala,Salla salla,Vur duvara.”tekerlemeleriyle daha küçücükken kafiye yap-mayı ve ahengin ne demek olduğunu öğrenerekBatılılaşma temayülleri gösterirdik. Hatırlıyorumda birbirimize kendimizi anlatmaya çalışırken hiç zorlanmaz, birbirimizi yanlış anlamazdık çünkü sürekli paylaşım hâlindeydik. Bir kere bencil değildik. Aslında sadece oyun oynuyor gibi gözüksek de tüm bunları yaparken hayatla ilgili tecrübeler ediniyorduk. Çocukluğumuzu “çocuk gibi” yaşamak ve masumiyetin tadına varmak güzeldi; bu yüzden şanslıydık zaten. Bugün çocukla- rımızı evden çıksınlar, biraz hava alıp hare- ket etsinler diye ikna etmeye çalışıyoruz. Çocuklarını bilgisayar başından kaldırmaya uğraşan ebeveynlerin kendi aileleri, aynı çaba-yı onları eve sokmak için verirdi. Şimdi hayather anlamda daha kolay ancak yaşadıklarımız 29

KOOLLEKSİYON KOLEKSİYON DEYİNCE… Olea Europaea Bonsai (Çok yaşlı Bonsai Zeytin, 600 yaşında), Celtis Australis (Adi Çitlenbik) sağ ve soldaki ağaçlar Mert SANDALCI F YZY okurları ile koleksiyon başlığı “Bir tablo şu kadar milyon dolara satıldı” ya Araştırmacı-Yazar altında yazılarımı yıllardır paylaşmak- da “Koleksiyonundaki pullara paha biçile- 1974 Işık Lisesi Mezunu tayım. Sırada son derece ilginç, son miyor” şeklinde atılan başlıklar görürüz. Bu Fotoğraflar : Erkin ÖN derece farklı bir koleksiyon var. Bu sayıda yayınlarda yer alan hikâyelerde koleksiyon- ansiklopedik tariflerin, “koleksiyon” denilin- cular bilgileri ve şansları ile büyük servet Elaeagnus Pungens Maculata aurea (Altuni süs iğdesi, 25 yaşında) ce akla ilk gelenlerin çok ötesinde bir biriki- sahibi olmuş kişiler olarak sunulur. mi paylaşacağım sizlerle… Aslında iki koleksiyoncu karşı karşıya gel- Koleksiyon için genel bir tanımlama yapar- diklerinde değerlendirmede esas “emek”tir. sak: “Öğrenme, zevk veya yarar amacıyla Emek çok şey ifade eder. Emek harcamak bir araya getirilmiş ve sınıflandırılmış nesne- için öncelikle bilgi gerekir ki koleksiyo- ler bütünü…” diyebiliriz. Koleksiyoncu ise na ve koleksiyoncuya saygı burada baş- “koleksiyon merakı olan kişi” olarak tanımla- lar. Koleksiyonu yapılan nesne ne kadar nabilir. gözlerden uzak, hakkında ne kadar az şey Koleksiyonlar burada olduğu gibi yaban- biliniyorsa o kadar ilgi çekicidir. İkinci cılar tarafından anlatılmaya başlandığın- olarak koleksiyonun sanatsal ya da bilimsel da, çoğu kez başlarına sıfatlar eklenir… olarak değerine bakarız. Hele ki koleksiyon “nadir”, “muhteşem”, “devasa”, “dünya konusu hakkında biraz bilgi sahibi isek sonu”, “korkunç”, “dehşetli”, “büyüleyici” değmeyin keyfimize… Besleniriz, doyuma ve daha birçoğu… Biriktirmeye yabancı biri ulaşırız… için koleksiyon çoğu kez maddiyat ile ölçü- Üçüncü olarak maddi değer ilgi lür ve maalesef toplumumuzun büyük bir alanımızdadır. Koleksiyon parçaları bu kesimi genetik olarak biriktirmeye yaban- yönden ele alındıklarında bize çok şey cıdır. O nedenle gazetelerde zaman zaman ifade ederler. Ölçeriz, biçeriz ama sonra da 30

Olea Europaea (Zeytin Ağacı- Yaşlı, 100 yaşında)Platanus Acerifolia (Çınar Ağacı, 200 yaşında) Olea Europaea (Calabria bölgesi içinden çıkılmaz, anlaşılmaz düşünceler kap- Bütün bu açıklamalardan sonra gelelim konu- Zeytin Ağacı, 700 yaşında) lar beynimizi… Genelde koleksiyonun maddi değerini maliyet ve maliyet sonrası, yani bir muza; eserin koleksiyona girdikten sonraki değeri olarak ikiye ayırmak gerekir. Burada öğren- Değerli dostum Kemal Bilginsoy bir sohbet diğimiz şaşırtıcı hikâyeler hoşluklardır ama sırasında bahçeye çok meraklı olduğunu, laf anlaşılamayan her zaman bir koleksiyon obje- arasında yurt dışından getirttiği 500 yıllık bir sinin koleksiyoncu gözündeki değeridir. Eğer zeytin ağacını bahçesine diktiğini söyleyince koleksiyoncu değilseniz bu paha biçilmezliğe bunun sadece bir ağaçla sınırlı kalmayacağını bir anlam veremezsiniz. Delilik olarak görüp tahmin etmiştim. Doğru da düşünmüşüm. geçersiniz… Arkası gelmiş tabii ki… Bugün Kandilli sırt- larında geniş bir arazi üzerinde benzersiz bir 31

KOLEKSİYON Quercus Suber (Mantar Meşesi, 250 yaşında) Acer Platanoides “Crimson King” (Kırmızı Norveç Çınarı) Quercus Suber’in gövdesi koleksiyon oluşturmuş Bilginsoy: “Ağaç nin imara açılışına şahit oluyor. Bahçelerin koleksiyonu”… sınırları asırlık zeytin ağaçları ile çizil- Koleksiyoncu dediğinizde şöyle bir tanım- miş. Ağaçlar ateşe veriliyor. Bilginsoy yaşlı lama daha var, psikopataloglar şöyle diyor: ağaçların aylarca yanışını, bir yandan da Koleksiyoncular az bulunan değerli ya da filizlerinin patlamasını büyük bir hüzünle acayip nesneleri elde etme ve toplamaya çalı- seyrediyor. şırlar… Sayfalarımıza taşıdığımız kolek- Yıllar sonra çok sevdiği yaşlı zeytin ağaç- siyon az bulunan değerli hatta çok çok ları ile birlikte bir yaşam alanı oluştur- nadir ve paha biçilmez nesnelerden oluşu- maya karar veriyor. Sezai Metin Karakuş yor. Tarife uygun yani. Ağaç için “acayip” ile birlikte sayısız yurt dışı seyahati yapı- tanımlaması ne derece doğrudur, tartışılır yorlar. Karakuş, İtalya’dan binlerce yıllık ama Belginsoy’un koleksiyonunu izlerken ağaçları tırlarla getirip vinçlerle yerlerine “acayip” sözcüğünün ağaç için bile olsa yerleştiriyor. Bu arada bahçe, yaşlı zey- ne kadar yerinde kullanıldığını düşünüyor tinlere dost pek çok ağaç ve ağaççık ile insan… zenginleşiyor… Aslında en acayip olan zeytin ağacı… 2500 Koleksiyonda türünün genellikle çok yaşlı yıl yaşayabiliyor. Bilginsoy 1976-77 yılın- ağaçları seçilmiş. Bu yaşlı ağaçların en da Kıbrıs’ta askerlik görevini yaparken büyük özelliği ise kimi kez en üst dallarını Omorfo’da muhteşem portakal bahçeleri- okşayacak kadar bodur, yani bir anlamda 32

Sequoia Sempervirens (Sekoya ağacı) Acer Palmatum Atropurpurea (Japon Akçaağacı, 30 yaşında)Quercus Suber (Mantar Meşesi, 200 yaşında) Lagerstromia indica “Speciosa” Bonsai (Bodur Oya Ağaçları, Bonsai) “bonsai” olmaları, kimi kez ise üst yap- lükleriyle eşsiz olanlar da var. Örneğin bir raklarını görmek için başımızı gökyüzü- doğum günü hediyesi hemen göze çarpıyor. ne kaldırmak zorunda oluşumuz. Ancak Ulu bir zeytin ağacı bu… Ya da eşsiz bir hemen belirtmeliyim ki yaşlı bonsailer öyle mantar ağacı, İngiliz meşeleri, serviler… bir karış 3 yaprak, parlak gövdeli, sağda İyisi mi lafı uzatmayayım… solda gördüğümüz ağaççıklardan değiller. Koleksiyon dediğin seyredilir, hele ki ağaç Onların yanında ağacın yaşını gerçekten koleksiyonu… hissediyorsunuz. Bunlardan başka büyük- 33

KKOSOOLLEESKSKYSASOİİĞYLYOLOOIJNKNİ KOŞUN AMA ABARTMAYIN... Dr. Murat KINIKOGLU S outh Carolina Üniversitesi tarafından uzun yaşadığı gösterildi. Fazla koşanların iseİç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı yapılan ve San Francisco’daki spor (örneğin haftada 4-5 gün, birer saatten fazla) hekimliği konferansında tebliğ edilen faydadan çok zarar gördükleri tespit edildi. bir çalışma, koşmanın yürümeye göre daha En uzun yaşayanlar grubunda haftada iki yararlı olduğunu göstermiştir. Adı geçen veya üç kez olmak üzere toplam 1-2.5 saat çalışmada yaşları 20-100 arasında değişen koşanlar vardı. 53 bin kişi incelendi. Kalp hastalığı, kanser Sonuç olarak pek çok şeyde olduğu gibi ve şeker hastalığı olmamasına dikkat edilen koşunun da fazlası zararlıdır. Herhangi bir katılımcılar, “düzenli koşanlar” (% 27) ve sağlık sorunu olmayan kişilerin koşmala- “yürüyenler” (%73) olarak iki gruba ayrıl- rının sağlık açısından yararlı -yürümeden dı ve bu iki grubun uzun vadedeki ölüm iyi- olduğunu düşünüyorum. Abartmadan, oranları kıyaslandı. Sonuç: Koşanlarda ölüm aşırıya kaçmadan, kasmadan koşmak en oranı % 20 daha düşük bulundu. iyisidir. Bu işi sağlık amacıyla yapıyorsanız Koşun ama abartmayın… daha önce yazdığım gibi “üç yürü, bir koş” Koşmanın yürümekten iyi olduğunu anla- metodunu uygulamak en iyisidir. Koşun, dık. Peki, hangi hızla ve ne kadar süreyle yorulduğunuzu hissedince yürüyün, sonra koşmak daha faydalıdır? Koşanlar, süre ve tekrar koşun. Ne kendinizle ne de biraz önce mesafe olarak gruplara ayrıldığında görülü- koşarak yanınızdan geçen o adamla yarışın. yor ki saatte 10 km’yi aşmadan haftada 30 km’ye kadar koşanlar fayda görüyor. Buna karşılık saatte 10 km hızı aşan veya hafta- da 40 km’den fazla koşanlar zarar görmeye başlıyorlar. Daha önce Mayo Clinic dergisin- de yayımlanan başka bir çalışma; maraton koşusu, triatlon gibi aşırı zorlamalı koşunun ve yarışmacı statüsünde bisiklet sürmenin uzun dönemde kalbe zarar verebileceğini göstermişti. Hiçbir şikâyeti olmayan sağlıklı maraton koşucularının %12’sinin kalp sin- tigrafilerinde “patchy myocardial scarring” (kalp kası harabiyetleri) bulunmuştur. Yalnız bu değil, maraton koşucularında atrial fibri- lasyon dediğimiz ritim bozukluğunun ortaya çıkma ihtimali de beş misli artmaktadır. Danimarka’da yapılan bir çalışmada 1976’dan bu yana koşan 20 bin kişi incelendi. Bu çalış- mada da koşanların yürüyenlerden 6 yıl daha 34

üç yürü bir koş... 35

SANAT Nerja Mağarası’ndan Dijital Tuval’e Sanat Serüveni Sibel AVCI TUĞAL T arih boyunca sanat ve teknoloji birbi- hayatın vazgeçilmezleri arasına girmiştir. Zihinsel Işık Üniversitesi ri ile son derece yakın ilişkide olmuş- ilişkilendirme yoluyla işlevselliklerin araştırılma- tur. Yaklaşık yarım milyon yıl önce, sı, bunların uygun sistemler ve modeller hâline Güzel Sanatlar Fakültesi insanın atalarından Homo Erectus tarafından getirilmesiyle ilerleyen teknoloji, insan yaşamını Öğretim Görevlisi yapıldığı düşünülen ve Endonezya’da bulunan ve insanın yapabilirliklerini belirleyen, bunları deniz kabuğu üzerindeki çizimlerden, 42000 dönüştüren önemli bir etmendir. 1950’ler sonra- yıl önce Neandertal insanı tarafından yapılmış sı ortaya çıkan, özellikle elektronik, haberleşme İspanya’daki Nerja Mağarası duvarındaki ayı ve bilgisayar alanındaki gelişmeler, bugün hâlâ balığı resimlerinden günümüz çağdaş sanat yapıt- heyecanla takip ettiğimiz, merak uyandıran ve larına kadar birçok alanda, dönemin sunduğu şaşırtıcı oluşumları beraberinde getirmektedir. olanaklar bilim, kültür ve sanat yapıtlarında her Bilimsel verilere dayanan ve rastlantısal olmayan, zaman etkin olmuştur. Günümüz dünyasına bilinçli kontrol edilerek ortaya konulan sanat biçim veren teknoloji, en önemli keşiflerin ve anlayışı Op Art’ın kurucularından kabul edilen buluşların yapıldığı 19. yüzyılla birlikte rasyo- Victor Vasarely, 1950 öncesi sanat anlayışını “his- nel bakış açısıyla gelişmiş ve endüstrileşme ile set ve yap”, 1950’ler sonrasını ise “tasarla, ifadeKırmızı Kozmoz, CGD, 80X120cm, 2013 Tuval Üzerine Dijital Baskıresim (1/1) 36

et ve ortaya çıkar” olarak tanımlamış; yeniden Diğer tüm sanat alanlarında olduğu gibi dijitalyaratma, çeşitleme ve genişleme olasılıklarının sanatta da oluşturulacak her bir yapıt, doğrudanfarkında olunduğunu belirterek çağdaş anlayışta sanatçının hayal gücüne ve yaratıcılığına bağlıdır.tek ve özgün sanat yapıtının ortadan kalkacağını,sanatın makineler yolu ile varlığını sürdüreceğini Çağdaş sanat örnekleri olarak kabul edilen veileri sürmüştür. Bugün geldiğimiz noktada öne gelişmekte olan teknolojiye bire bir bağlı olaraksürülen bu savın gerçekliği ile karşı karşıyayız. çeşitlilik gösteren dijital sanat uygulamaları ve dijital sanat yapıtlarının karşı karşıya kaldığı enElektronik bilimi ve mühendisliği alanındaki önemli nokta “asıl” kavramında ortaya çıkmak-gelişmeler 20. yüzyıla damgasını vurmuştur. tadır. Geleneksel yöntemlerle yapılan resimler,Yarı iletken teknolojisi, ışık kullanımında yeni özgün sanat yapıtlarıdır ve tektir. Baskıresimbir dönemin habercisi olan fiber optikler, bilgi belirli sayılarda üretilir, fotoğrafta dahi asıl veişleme, kontrol sistemleri, görüntüleme, görüntü kopya kavramı vardır. Dijital görsel/resim iseoluşturma, görüntü işleme, haberleşme ve ileti- elektronik yolla saklanabildiği ve aynı şekildeşim sistemlerine büyük hız kazandırmış, böyle- hatta çeşitli boyutlarda ve farklı formlarda tekrarlikle dijital/sanal dünyanın kapıları aralanmıştır. üretilebildiği için burada “asıl” kavramı büyükGünümüzde kendi içinde gerçek yaşamdan farklı ölçüde yeniden sorgulanmakta, farklılaşmaktadır.bir dünya olan dijital ortam ile küresel anlamda Günümüz dünyasının çeşitliliği özdeksel ve tinselsarmalanan 21. yüzyıl insanı için bilgi, mekân, birçok ögenin bir arada olduğu disiplinler arasıhız ve zaman kavramlarının anlamları geçmiş sanat dilini beraberinde getirmektedir. İnsanınyüzyıllara göre önemli ölçüde değişmiştir. Bilim, varlık alanını ve anlayışını geliştiren bu durumlaendüstri, sağlık, sanat, tasarım, eğitim, finans, birlikte dünya, fiziksel bir varlık olmaktan çıka-haberleşme, eğlence, basın-yayın gibi birçok rak insanın tinsel güçleri ve bilimle birlikte ortayaalanla birlikte günlük yaşamda da dijital ger- koyduğu tasarımsal, sanatsal bir dünya hâlineçeklikle küresel anlamda etkileşim söz konusu- dönüşmektedir. El ve beyin koordinasyonu insa-dur. İnsanı teknolojiye ve teknolojiyi kullanarak nı üretken kılabilir; buna duygu, sezgisellik,birbirlerine bağlayan, karşılıklı etkileşime ola- zekâ, yaratıcılık, analitik düşünebilme, sentezle-nak sağlayan her ortam ve uygulamada (arayüz, me yeteneği ve hayal gücü eklenebildiği zamanmodel, dolayımlayıcı gibi) her bilgi dijital olarak ise sanat ve tasarım sürecinden bahsetmek müm-görselleştirilmiştir. kündür. 20. yüzyıl sanat ve tasarım anlayışına önemli ölçüde etki eden Bauhaus sanatçılarındanTabii ki sanatçılar da bu değişim ve dönüşüme Josef Albers’e göre aslında sadece bir deneyimbüyük bir heyecan ve merakla yaklaşmışlardır. alanı olan sanat, bugün dijital dünya ve olanakla-Sanatın ve sanatçının doğasında var olan sezgi- rı ile yeni bir evren kurgusuna doğru yol almak-sellik, farklı düşünebilme ve bakabilme, algılama tadır. Şimdilerde örneklerini görmeye başladığı-gücü, yaratıcılık ve hayal edebilme özellikleri, mız sanal gerçeklik ve yapay zekâ uygulamalarıteknoloji ve uygulamalarda yaşanan bu dönüşü- ise geleceğin nasıl biçimleneceğine dair oldukçamü kullanarak yeni sanat yapıtları ve ortamlarını merak uyandıran birtakım ipuçları sunmaktadır.yaratmış ve yaratmaya devam etmektedir. 20. Gelecekte nasıl bir sanat olacağı sorusu, sanatınyüzyıl başlarından itibaren sanat üzerinde yoğun gelecekte insan için anlamının ne olacağı ya daetkisini gördüğümüz teknolojinin kullanıldığı yapay zekânın yapay duygu ve sezgiselliği olupyaklaşımlar ile yüzyılın son çeyreğinde ortaya olamayacağı soruları ise henüz öngörüden öteyeçıkan dijital tekniğin sağladığı çoklu ortam ve geçemez. Geleceğin nasıl olabileceği ile ilgili şim-sınırsızlık, dijital sanatın temellerini oluşturur. dilik tek sınırımız hayal gücümüzdür.Dinamik ve sonsuzluğa açılan dijital yapıtlar, varedildikleri ve var oldukları dijital dünya ile ger- Digital Blue, CGD,90X90cm, 2011çek dünya arasında ilişki ve/veya ilişkiler suna- Tuval Üzerine Dijital Baskıresim (1/1)rak izleyicinin katılımını zorunlu kılar. Aslındasadece 0 ve 1’in sonsuz sadeliğinden oluşandijital kodların oluşturduğu imge tabanlı metaforyapıları ile oluşan çalışmalar, sanatçının sezgisel,duygusal algılamalarıyla birleşerek güçlü, etkilidijital resimlere, sistemlere ve organizmalaradönüşmeye başlamıştır. Bir örnek vermek gere-kirse, gerçekte kendisi optik bir sanat olan resim,geleneksel üretiminin yanı sıra 21. yüzyılla birlik-te dijital teknolojinin ortaya koyduğu olanaklarla,doğrudan ışığın yapı malzemesi olarak kullanıldı-ğı “dijital resim sanatı” örneklerini sunmaktadır. 37

SANAT 4 Mart - 4 Nisan 2015 tarihleri arasında Işık İsimsiz 9, CGD,100x58cm, 2011 Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Galeri Tuval Üzerine Dijital Baskıresim (1/1) Işık İstanbulda “Sayısal Uyum Resim Sergisi” İsimsiz 15, CGD,100x70cm, 2014 açılmıştır. Tuval Üzerine Dijital Baskıresim (1/1) Sergide, Sibel Avcı Tuğal’ın dijital ortam- da kurguladığı 42 adet tuval üzerinde yer alan özgün kompoziyon çalışmalarının yanı sıra yine sanatçıya ait “kinetik resim” adı verilen 60 farklı kısa tele-sunum çalışması da yer almıştır. “Kinetik Resim”lerle; film veya video beklentisi içinde olan izleyici- ye, resmin içindeki hareket ya da “hareket eder görünen” sunularak onu kinetik sanat- la buluşturmak amaçlanmıştır. Sergide bir diğer seri çalışma, sanatçının son dönem- lerde kurguladığı ve resmin giyilebilirliğine yönelik araştırmalarından biri olan “fularlar” serisi olmuştur. Sergi sürecinde; “Sanatta Dijital Dönem” başlığı altında sayısal sanat, dijital resim sanatı ve kendi yapıtları ile ilgili açıklamaların yer aldığı seminerler, Ayazağa Işık İlköğretim Okulu öğrencileri ile “Çocuk Gibi Resim Yapmak” adlı etkinliklere de yer verilmişir. Kaynaklar: • Burnett, Ron, İmgeler Nasıl Düşünür?, Metis Yayınları, İstanbul (2007). • Dempsey, Amy, Modern Çağda Üslupler Ekoller Hareketler, Akbank Kültür ve Sanat Dizisi: 25, Promat Basım Yayım Sanaii Tic. A.Ş., İstanbul (2007). • Houston, Joe, Optic Nerve Perceptual Art of 1960s, Merrell Puplishers Ltd., Çin (2007). • Lieser, Wolf, Dijital Art, Tandem Verlag GmbH, Çin (2009). • Myers, Jack Fredrick, The Language of Visual Art/Perception as a Basis for Design, Holt, Rinehart and Winston Inc., Amerika Birleşik Devletleri (1989). • Perkowitz, Sidney, Empire of Light, History and Discovery in Science and Art, A John Macre Book Henry Holt and Company, New York (1996). • Şahiner, Rıfat, Çağdaş Sanatta Temsiliyet Krizi, Ütopya Yayınevi, Ankara (2015). • Tuğal Avcı, Sibel, Oluşum Süreci İçinde Op Art , Hayalperest Yayınevi, İstanbul (2013). • Tunalı, İsmail, Felsefenin Işığında Modern Resim, Remzi Kitabevi, İstanbul (2008). • Wands, Bruce, Dijital Çağın Sanatı, Akbank Sanat Yayınları, İstanbul (2006). • Wolf Lieser, Dijital Art, Tandem Verlag GmbH h.f. Ullman Publishing, Çin (2009). • Kuspit, Donald, The Matrix of Sensations http://www.artnet.com/magazineus/features/kuspit/kuspit8-5-05.asp • Keim, Brandon, World’s Oldest Art Indentified in Half-Million-Year-Old Zigzag http://news.nationalgeographic.com/news/2014/12/141203-mussel-shell-oldest-art/ • Worden, Tom, The Oldest Work of Art Ever http://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-2097869/The-oldest-work-art-42-000-year-old-paintings-seals-Spanish-cave.html 38

Atlantis 11,CGD,90X90cm, 2012Tuval Üzerine Dijital Baskıresim (1/1) 39

SPOR SIRA DIŞI SPORLAR Şenay KURT “B edeni veya zihni geliştirmek ama- Bedeninize vuran rüzgâr ve uçmanın verdiği müt- FMV Kalite Müdürü cıyla kişisel veya toplu olarak ger- hiş özgürlük hissiyle ciğerleriniz nefes alıyor. çekleştirilen ve bazı kurallara göre uygulanan hareketlerin tümü” olarak tanımlanır Ya paraşütle atlamaya ne dersiniz? spor. “Spor deyince aklımıza ilk olarak hangi Yükseklik korkusu olanlara birebir... Bu kez branşlar geliyor?” diye mini bir anket düzenle- uçak gibi havalanmıyorsunuz, uçaktan örneğin dim. Ankete katılan arkadaşlarımdan, on spor 3000 metreden aşağı atlıyorsunuz. Kendinizi yer dalı yazmalarını rica ettim. Beklentimin aksine, çekimine bırakıp aşağı düşüyorsunuz. Söylenen birinciliği basketbol ve tenis paylaştı. Akla ilk o ki paraşütünüzü açana kadar geçen sürede 240 olarak gelir gözüyle baktığım futbol, yüzmeyle km hıza ulaşıyormuşsunuz. Düşünsenize, büyük birlikte ikinci oldu. Ardından sırasıyla voleybol, bir şehirde Ferrari’nizle bile yapamayacağınız atletizm ve hentbol geldi. Amerikan futbolu bir hıza yardımsız ulaşıyorsunuz. İşte özgür- yazan bile olmuşken hiç kimse bu yazıya konu lük! Tabii paraşütü zamanında açmak kaydıyla... olan bir branş belirtmedi. Açılınca da bu kez yeryüzüne doğru süzülmenin tarifsiz keyfini yaşıyorsunuz. Peki, nedir bu sporlar? Yine belli kurallar içinde yapılan ancak beden ve zihinden ziyade böbrek Son yıllarda gençlerin en büyük tutkusu hâline üstü bezlerinin salgısını üst seviyeye çıkarmayı gelen bungee jumping... amaçlayan sıra dışı sporlar! Kan şekerinizin tavana vuracağı, böbrek üstü bezlerinizin dorukta salgılanacağı sıra dışı spor Sıra dışı diyoruz çünkü bu branşlar sınır tanımı- yor, sınırı kendiniz çiziyorsunuz. Varabileceğiniz en üst noktayı ve kendinizi zorlayabileyeceğiniz seviyeyi siz belirliyorsunuz. İşte bu nedenle, çok mücadele gerektiriyor bu sporlar. Üstelik bu kez mücadeleyi rakiple değil, doğayla yapıyorsunuz. Bir anlamda doğaya ve fizik kurallarına meydan okuyorsunuz. Vücudunuzdaki hormon dengesini altüst ediyor, adrenalin bağımlısı oluyorsunuz. İşte birkaç örnek: “paragliding” yani yamaç para- şütü... Bir dağın yamacından rüzgârı karşınıza alıp koşa- rak atlıyorsunuz ve hafif hafif havalanıyorsunuz, tıpkı pistte hızlanan ve havalanan bir uçak gibi... Böylece paraşüt yardımıyla da olsa uçmanın tadına varıyorsunuz. Adrenalin sayesinde ve ayaklarınızın altındaki manzara karşısında nefesiniz kesiliyor. 40

sanırım bu. Yüksek bir köprü veya bu spora özel Kiteboard, Türkçesiyle uçurtma sörfü... Heyecan, hız, macera, risk...kullanılan bir vinçten sadece ayağınıza bağlanan Ne hoş bir ad, hem uçurtma hem sörf... Belki delateks kauçuk kordonla kendinizi boşluğa bıra- sıra dışı dediğimiz sporlar içerisinde en yenisi.kıyorsunuz. Esneyen kordon sayesinde havada İpin ucunda bir uçurtma, belinizde kemer veileri geri, aşağı yukarı zıplıyorsunuz. Bana göre ayağınızda da bir tahta, suyun üzerinde ilerli-akla zarar bir spor! “O adımı atmaya cesaretin yorsunuz. Kâh suya değerek kâh hafif uçarak...var mı?” diyerek bunu cesaret örneği olarak gös-terenler var tabii... Ben almayayım, alana maniolmayayım.Şimdi biraz hızımızı azaltalım, yine sıra dışıama ayaklarımızın yere bastığı sporlarla devamedelim:Canyoning... Çocukluğunda hiç uçurtması olmamış ve hepAyağınız yere basıyor dedik ama yolculuğunuz içinde ukte kalmış, üstelik deniz âşığı biri olarakbir bilinmeze gidiyor, zaten macera da bu nok- sanırım bu spor tam da bana göre...tada başlıyor. Canyoning; yürüyüş, tırmanış,iple iniş, atlayış ve yüzmeyi de içeren bir spordalı. Kanyonlarda geçireceğiniz saatlerle nehirve şelalelerde gezmenin, yer altını keşfetmeninheyecanına kapılıyorsunuz.Yer altı demişken karada yapılan bir başka mace-ra dolu branşa geçelim: Caving, yani mağaracılık.Bu spor sizi yer altını ve muhteşem hazinelerinikeşfetmeye davet ediyor. Mağaraların şiirselli-ğinin yanı sıra yer altı gölleri, şelaleleri ve kayaformasyonlarının büyüsüne kapılmak farklı birzevk olsa gerek.Bir de geçen yüzyılın ortalarında Amerika’da Ve dalış...rüzgârsız günlerde sörf yapamayan gençlerin tahta Son yıllarda genç-yaşlı birçok insanın yaz sezonubloklara tekerlek koyarak icat ettikleri kaykay var. tutkusu. Müthiş zevkli olsa da aslında büyükSokak oyunu olarak başlayan kaykay, artık özel risk. Bir o kadar da dingin. Su altının efsunlutasarlanan rampalarda, havuzlarda, sıradan yol- güzelliğine şahit olmak için inanılmaz bir fırsat.larda hatta herhangi bir yerde bulduğunuz geniş İster tüplü ister tüpsüz keşfe çıkın, bu sporun daborular üzerinde bile inanılmaz dönüşlere ve hiç şakası yok. Vurgun yemeden tadına varmanızhavada atılan perendelere sahne olan, kanı deli dileğiyle...akanlar için çok uygun bir spor.Hava, kara derken son olarak suya da girelim... 41

TARİHTENSAYFALAR Güneş saatinden kol saatine...Dr. Arif AKDENİZ konmasını gerektiriyordu. Süreyi görsel olarak göstermek içinFMV Özel Işık Lisesi saatlerde kadranı ilk olarak kullanan ve 1344’te 24 dilimlik saatiTürkçe-Sosyal Bilimler Bölüm Başkanı yapan Giovanni di Dondi’dir.Z aman o kadar hızlı akıyor ki gündelik yaşantımızda bir- 1509 yılında Nürnberg’de Peter Heinlein’ın zembereği çok şeyin farkına varmıyoruz. Oysa bugün kullandığımız bulmasıyla, büyük ağırlıklar kalkarak taşınabilir küçük saatler sıradan birçok “şey”in tarihi var. Saat de bunlardan sa- olanaklı kılınmıştır. Heinlein’ın icat ettiği bu ilk cep saati “Nüren-dece biri. Saat olarak adlandırdığımız “zaman ölçen aletler” berg Yumurtası” diye tanımlanır.aslında binlerce yıllık bir birikimin ve çeşitli toplumların ortakkatkıları sonucu ortaya çıktı. İnsanların yerleşik yaşama geçmeye Saat gelişiminde atılan bir başka büyük adım da sarkacınbaşlamasıyla birlikte zamanı ölçecek bir araca ihtiyaç duyulma- bulunmasıdır. 1583 yılında Galileo, “pandelum” diye tanımlanan,ya başlandı; sabahleyin belirli bir anda kalkılması, hayvanların gerçek ve bilimsel ilkelerle çalışan rakkası keşfetti. Kilisedebelirli anlarda beslenmesi, ürünlerin belirli anlarda pazar- papazı dinlerken kürsünün üzerinde sallanan lambanın salınımlara götürülmesi gerekliydi. İlk güneş saatlerinin MÖ 4000’ler zamanının sabit olduğunu fark eden Galileo, sarkacın salınımcivarında Mısır coğrafyasında kullanıldığı düşünülmektedir. periyodunun, ağırlığına ya da genişliğine değil, uzunluğunaMısırlılar, Güneş’in her gün belirli bir düzende doğup battığını bağlı olduğunu bulmuştur. İlk çalışan sarkaçlı saati 1656’da,keşfetmişti. Bundan yararlanarak güneş saatini icat etmeyi Galileo’nun ölümünden 14 yıl sonra, Alman Astronom Christianbaşardılar. İlk “güneş saatleri”, gölgenin uzunluğuna, kısalığına Huygens yapmıştır.göre zamanı göstermeye yarayan basit saatlerdir. Başlangıçtabunlar birer uzun sütundu. Bu sütunların üzerine ya da çevre- Böylece, rakkasın bir salıntısı bir saniyede tamamlanan rakkaslısine işaretler konulmaya başlandı. Bu saatler belli bir yerde saatlerin yapımı gerçekleştirildi. 1728 yılında, İngiliz John Har-durur, güneş ışınlarının iz düşümlerini belirtmeye dayanan rison ilk kronometreyi yaptı.işaretlere göre ayarlanırdı. Her işaret, günün belli bir süresiiçinde güneş ışığının önünü keser, direk ya da taş boyunca Sarkacın bulunmasıyla ilk defa saatlere dakika ve saniye kollarıbelli aralıklarla sıralanan çizgiler, günün hangi bölümünde eklenmiştir. 1670’lerin ortalarında Huygens’in balans yayınıbulunulduğunu gösterirdi. Böylece sabah, öğle ve akşam gibi üç geliştirmesi, taşınabilir saatlerin gerçek bir cep saati hâline ge-kesin zaman başlangıcı belirleniyordu. Güneş saatleri, özellikle tirilebilmesini sağlamıştır. Yay mekanizmasının bulunması,kış aylarında yararsız duruma geldiği için “su saati” icat edildi. zamanın hem karada hem de denizde aynı doğrulukta ölçülebil-Hatta geceleri de zamanı gösterdiğini belirtmek için bunlara mesini sağlamıştır. Balans yayının geliştirilmesi ile gittikçe küçü-“gece saati” adı da verildi. Su saatlerinin dışında kum saatleri len saatler cepte ya da kolda taşınabilmeye başlanmış, ilk ucuzve işaretli mumlar da süreç içinde zamanı gösteren aygıtlar cep saatleri ABD’de üretilmiş, kol saatleri ise 1890’larda ortayaolarak ortaya çıkmışlardır. Çin’de, Mısır’da ve Mezopotamya’da çıkmıştır. Başlangıçta sadece kadınların kullandığı kol saatleri I.5000-4500 yıl önce bu saatler kullanılmaktaydı. Yunanlılar ve Dünya Savaşı sırasında erkekler arasında da yaygınlaşmıştır.Romalılar bu saatlerin daha gelişmiş şekillerini yaptılar. Bu aradaİskenderiye şehrinde Yunanlı bir saatçi ilk defa bazı silindirler Kaynak:ve çarklar kullanarak kendi kendine işleyen ilk su saatini buldu. 1- http://arabulogren.com/index.php/5n1k/1327-saat-nedir-Suyun sürekli akıtılması esasına dayanan bu araç, zamanla süs tuerleri-cesitleri-ilk-kim-buldukaygısıyla yerleştirilen birtakım mekanizmalarla karmaşık birhâl almıştı. Bunun en tipik örneğinin 807 yılında Abbasi Hal- 2- http://safiyyenurefsan.blogcu.com/saat-nedir-ifesi Harun Reşit’in Alman İmparatoru Charlemagne’a (Şarlman) kim-buldu/931961armağan ettiği “saat” olduğu kesindir. 3- http://www.goktepeliler.com/forums/bir-saat- neden-t16229.htmlSaatin kaç olduğu, Ortaçağ Avrupası’nda kimsenin aldırış 4- http://nedircevap.com/gunes-saati-nediretmediği bir şeydi. Komşu manastırın saatleri günü yeterince 5- http://www.renklinot.com/soru-cevap-2/bölümlüyordu. Manastırdakilere gelince; tören saatleri, gün- saatin-icadi-saati-kim-buldu.htmldüzleri ya güneş kadranı ya su ya da kum saatiyle ve geceleri 6- http://www.renklinot.com/soru-de yıldızlara göre ayarlanıyordu. İlk mekanik saatler, saati cevap-2/dunyanin-en-eski-saati-ne-zaman-göstermek değil, duyurmak üzere yapılmışlardı. Bu saatler bir- yapilmistir.htmler ağırlığa bağlı olarak çalışıyorlardı ve belirli zaman aralıkları 7- Popular Science Türkiye Dergisi, Mayısile gonga vuran tokmaklarla donatılmışlardı. Günü eşit saatler 2015, sayı: 37hâlinde bölen ilk saat, 14. yüzyılda yapılan, Milan’daki SaintGottard Kilisesi saatidir. İlk saatlerde kadran, akrep ve yelkovan FOTO: (4 British Museum compassbulunmuyordu. Okuma yazma oranının düşük olması, saatlere (smaller), 26185_buyuk, 27925539,insanların bakıp anlayacağı yazılar koymak yerine çan sesleri Al-Jazari_Automata_Elephant-Clock_1315, balat-ferruh-kethuda-camii-gunes-saati, breguettopkapi, e41b9c5533ac44c7b7abed0bb- 057fccf, filli-su-saati, gunes_saati, IMG_8565_s, kum-saati )42




Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook