Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Haber Bülteni 13. Sayı

Haber Bülteni 13. Sayı

Published by Adaleti Savunanlar Derneği, 2020-07-08 10:39:16

Description: HaberBulteni_13

Search

Read the Text Version

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 Değerli ASDER Dostları, Elinizdeki 13. sayımız ile yeniden sizlerleyiz. Ülkenin gündemi o kadar hızlı değişiyor ki, zaman zaman gündemi takip etmek bile zor olabiliyor. “Kürt Açılımı” “Demokratik Açılım” “Ermeni Açılımı” “Katsayı Meselesinin Halledilmesi” “Son YAŞ kararları” Bizi doğru olana ve ileriye taşıyacak her hamle, ülkede belli kesimlerin yoğun ve sert tepkilerine maruz kalıyor. Aslında iş gayet basit, eğer mevcut statüko aynen ko- runmaya gayret edilirse, standart görevler yerine getirilir, herhangi bir risk alınmaz- sa, kimse tepki vermeyecek, dolayısıyla görünürde problem olmayacak. Bu yapıda daha uzun yıllar devam etmemiz mümkün değil. Her değişim veya dö- nüşüm de mutlaka sancılı olacaktır. Değişimin aktörlerinin bu hususu dikkate alma- ları önemli. Kahir ekseriyetin yanlarında olduğunu bilmeleri gerekir. Dünyanın her yerinde değişimlere direnen marjinal gruplar vardır, bizde de ol- ması doğal. Bu sayımızda yazarlarımızın gündeme dair önemli değerlendirmelerini bulacak- sınız. Her zaman ifade ettiğimiz sizlerden gelecek katkı konusunu yeniden hatırlat- makta yarar görüyoruz. Yeni sayımızda buluşmak ümidiyle… Editör asder13.indd 1 25.09.2009 16:48:51

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 Demokrasi Diyorsak Yeni Anayasa Şart s.51 Askerden Korkan Kürt Yargıçlara Açılımı Öneri 19s. 14s. ADALETİ SAVUNANLAR DERNEĞİ SAHİBİ ANKARA ŞUBESİ Adaleti Savunanlar Derneği Adına Başkan: Şahin AKDOĞAN Bülteni GSM: 535.7973670 - 544.8594901 Adnan TANRIVERDİ Adres: Meşrutiyet caddesi 42/11 EDİTÖR Bakanlıklar/ANKARA M. Abdullah KAPLAN e-posta: [email protected] YAYIN KURULU BURSA ŞUBESİ Gürcan ONAT - İbrahim TÖRE Başkan: Arif ÇELENK Peyami BAYRAM - Vehbi KARA Adres: Reyhan Mah. Kozaklı Sok. Çınar İşhanı No:1/21 OSMANGAZİ / BURSA Ömer Fuat ÖZÇELEBİ Tel&Fax: 0224 223 25 26 - 0224 224 32 47 Arif ÇELENK Cep: 0 505 500 98 90 YAZIŞMA ADRESİ E-mail: [email protected] Alemdar Mah. Çatalçeşme Sok. Defne Han. 27/13 Cağaloğlu/İstanbul/Türkiye 25.09.2009 16:48:58 Tel: +90 212 526 11 31 Fax: +90 212 526 11 32 E-mail: [email protected] Web: www.as-der.org.tr asder13.indd 2

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 İÇİNDEKİLER Türkiye’nin Haberler 4 2. Dünya Savaşı Bitiyor mu? Ağustos 2009 Askerî Şurasına Düşen Kara Leke 20s. Adnan Tanrıverdi 10 TSK’nın İlgililere Açık Mektup Toplum Nezdindeki İtibarı Nurettin Yavuz 13 35s. Askerden Korkan Yargıçlara Öneri Görev Prof. Dr. Nevzat Tarhan 14 Dürüstlükten Önemli Olabilir mi? Fırtınadan Gelen Mektup 49s. Vehbi Horasanli 16 Kürt Açılımı / Adnan Tanriverdi̇ 19 Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı Bitiyor Mu? Prof. Dr. Nevzat Tarhan 20 Yaş Kararları Hukukun Neresinde? Yusuf Çağlayan 22 Dünyanın En Büyük Adalet Sarayı Kanun Değil Adalet İstiyoruz İbrahim Töre 32-34 TSK’nın Toplum Nezdindeki İtibarı Nurettin Yavuz 35 Askerî Vesayet Sisteminin Kişi ve Toplum Üzerindeki Etkileri / M. Yavuz Ay 36 Din İşleri İçin 10 Subay Yeter mi? Adnan Tanrıverdi 40 Yanlış Adresteki “One Minute” ve Taşeronluk Ekrem Karakaş 43 AB Standartlarında Bir Yargımız Neden Yok? Yusuf Çağlayan 45 Görev Dürüstlükten Önemli Olabilir mi? Prof. Dr. Nevzat Tarhan 49 Demokrasi Diyorsak Yeni Anayasa Şart Nurettin Yavuz 51 Namık Kemal, Bizi En iyi Sen Anlayabilir ve Anlatabilirdin / Vehbi Horasanlı 52 Hedefleri Dert Edinmek Ya da Dertleri Hedef Halil Mert 55 Yeniçeriyi Tanımak / Şahin Özdaş 58 Nostalji 64 Basından 66 Çocukları Terbiye Hakkı Adalete Başvurma Hakkı ADALETİ SAVUNANLAR DERNEĞİ BÜLTENİ Hayat Hakkı SAYI 13  EYLÜL-EKİM 2009 Eşitlik Hakkı Askerden Korkan Yargıçlara Öneri KAYSERİ ŞUBESİ YAYINA HAZIRLIK Azınlık Hakları Prof. Dr. Nevzat Tarhan Başkan: Kemal METE Sığınma Hakkı Yaş Kararları Adres: Cumhuriyet Mah. Tennuri Sok. Hukukun Neresinde? Özgürlük Hakkı Yusuf Çağlayan No: 9/2 KAYSERİ TSK’nın Toplum Tel&Fax: 0352 222 97 24 SANAT YÖNETMENİ Aile Kurma Hakkı Nezdindeki İtibarı Kemal METE Cep: 0 532 264 29 64 Mustafa Nazif Çalışanların Hakları Nurettin Yavuz E-mail: [email protected] Seyahat, İkamet Özgürlüğü ve Hakkı Din İşleri İçin www.mustafanazif.com Otoritenin Zulmünden Korunma Hakkı 10 Subay Yeter mi? KONYA İRTİBAT 0505. 282 6999 İşkenceden Korunma Hakkı Adnan Tanrıverdi Adres: Mehmet KANMAZ AB Standartlarında Bir İktisadi Haklar Yargımız Neden Yok? Tel: 0542.284 42 45 Din Özgürlüğü Yusuf Çağlayan 0332. 351 76 19 Mülkiyet Hakkı ve Korunması Ağustos 2009 Askerî Şurasına Düşen Kara Leke KÜTAHYA İRTİBAT Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI BASKI-CİLT Fikir, İnanç Özgürlüğü Hakkı sayı:13 l eylül-ekim 2009 GSM: 0535 7630500 İş: 0274 212 47071 İmak Ofset Irz ve Namusu Koruma Hakkı E-mail: [email protected] Ferdin Sırlarını Koruma Hakkı bültenimizde yayınlanan yazı, şema, şekil ve fotoğraflardan Basım Yayın Tic. San. Ltd. Şti. Zaruri İhtiyaçları Elde Etme Hakkı yayıncının izni olmadan, kaynak Kamu Hizmetlerine Katılma Hakkı belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. yazıların sorumluluğu Atatürk Caddesi, Merkez Mahallesi, Göl Sk. No: 1Fikir Açıklama Hakkı yazı sahiplerine aittir. Adil Yargılanma Hakkı Bahçelievler / İstanbul Tel: 0212 656 49 97 http://www.as-der.org.tr asder13.indd 3 25.09.2009 16:49:04

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 HABERLER n 12 Mayıs 2009’da Eminevim’de n Eski İstihbarat Daire Başkanı Necati Özdemir Misafirimizdi Konuğumuzdu Aylık konuklu toplantımızda E. Bay- Emekli Emniyet İstihbarat Daire Baş- rampaşa Savcısı Sayın Av. Necati kanı Sayın Bülent ORAKOĞLU’nu ÖZDEMİR’i misafir ettik. aylık konuklu toplantımızda misa- fir ettik. Sayın ORAKOĞLU, görev- E.Bayrampaşa Savcısı Sayın Av. de olduğu 28 Şubat sürecini ve de- Necati ÖZDEMİR, Osmanlının son vam etmekte olan Ergenekon Terör döneminden günümüze ülkemizde Örgütü davası ile ilgili görüşlerini an- meydana gelen olayları değerlen- lattı. 28 Şubat süreci ile halkın gü- dirdi. Tüm olayların egemenler tara- cünün ortaya çıktığını ve herkesten fından planlanarak yapıldığının altı- hesap sorulabileceğinin ve sorulma- nı çizdi. İlk insandan bu tarafa iyi ve sı gerektiğinin altını çizdi. Yönetici- kötünün mücadelesinin sürdüğünü lerin halkın milli ve manevi değer- ve süreceğini söyleyen Sayın ÖZ- lerine saygılı olmaları gerektiğine DEMİR, kendisinin HSYK (Hâkimler vurgu yaptı. Hükümetlerin daha ce- Savcılar Yüksek Kurulu) tarafından sur adımlar atarak ilk 6 ayda gerek- savcılıktan ve avukatlıktan uzaklaş- li değişiklikleri yapmaları gerektiği- tırıldığını ve bu zülüm karşısında şü- ni vurgulayan ORAKOĞLU, İçişleri kür namazı kıldığını söyledi. Bakanlığı’nın kanunlara aykırı olan EMASYA protokolünü hemen iptal HSKY ve YAŞ (Yüksek Askeri Şura) etmesi gerektiğini ifade etti. Sayın kararı ile ihraç edilenlerin efendilerin Başbakan’ın YAŞ karalarına şerh istediği gibi kahyalık yapmadıklarını, koymasının anlamsız olduğunu, bu sebeple ihraç edildiklerini belirtti. Cumhurbaşkanı’nın bu hukuka ay- kırı karalarını onaylamaması gerek- Toplantının sonunda Genel Başka- tiğini söyledi. nımız Sayın E.Tuğgeneral Adnan TANRIVERDİ Sayın ÖZDEMİR’e ko- Toplantının sonunda Genel Başka- nuşmalarından dolayı teşekkür etti nımız Sayın E.Tuğgeneral Adnan ve bir değerlendirme yaptı. Değer- TANRIVERDİ Bülent Beye konuş- lendirmesinde Kürt meselesinden malından dolayı teşekkür etti ve der- Ergenekon Terör Örgütü yapılanma- neğimiz yayınlarını takdim etti. Ge- sına ve güncel meselelere değindi. nel Başkanımız darbeler ve güncel meseleler hakkında kısaca görüşle- rini bildirdi. n Geleneksel Aile Pikniğimiz ASDER üyeleri, aileleri ile birlikte 21 Haziran 2009 Pazar günü Sarıyer’de sabah saatlerinden itibaren piknik yerine geldiler. Piknikte üyeler ve ai- leleri birbirleri ile tanışma sohbet et- me imkânı buldu. Genel Başkanımız Sayın E.Tuğgeneral Adnan TANRI- VERDİ başkanlığında gündemdeki konular değerlendirildi. 4 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 4 25.09.2009 16:49:13

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 HABERLER Üyelerimizden Sayın Reşat FiDAN Yemekten önce Kur’an-ı Kerim okun- ve Sayın Veli AKPINAR Beyler pik- du, iftarlar açılıp akşam namazının niğe katılan çocuklar arasında yarış- eda edilmesinden sonra Sayın Ge- malar düzenledi, dereceye girenlere nel Başkanımız Adnan TANRIVER- kitap başta olmak üzere çeşitli hedi- Dİ siyasi gündemi değerlendirdi. yeler verdiler. Daha sonra sırasıyla onursal başka- nımız E.Alb.Prof.Dr. Ahmet ALPER, ASDER camiası olarak pikniğin or- Sağlık İş Sendikası Genel Başka- ganizasyonunda gayret ve emekle- nı Eski Milletvekili Mustafa BAŞOĞ- rini esirgemeyen Sayın Yahya ÖZ- LU, E.Alb.Prof. Dr. Nevzat TARHAN, TÜR, Sayın Varol YÜKSEL, Sayın ASDER Bursa Şube başkanı E.Öğ. Reşat ÇİM beyler başta olmak üzere Bnb. Arif ÇELENK, ASDER Anka- tüm katılımcılara teşekkür ederiz. ra Şube Başkanı E.P.Bnb.Şahin AK- DOĞAN, Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Av. Cihat GÖKDEMİR ve yazar E.Dnz.Öğ.Bnb.Prof.Dr İsken- der PALA birer konuşma yaptılar. n Yeni Üyelerimiz Gücümüze Güç katıyor Adem ÇEVİK Dış Ticaret Pazarlama KISA KISA n Geleneksel İftar Yemeğimiz Derneğimiz üyesi Sayın Reşat Fİ- DAN Bey Mayıs 2009’da Umre yap- ASDER geleneksel iftar yemeğin- tı, Allah kabul etsin. de derneğimiz üyeleri bir araya geldi hasret giderdiler. Derneğimiz Üyesi Prof.Dr. Nevzat TARHAN Beyin babası 27 Temmuz 22 Ağustos 2009 Cumartesi İBB Flor- 2009’da Hakkın rahmetine yürüdü. ya Sosyal Tesislerinde yapılan gele- Mekânı cennet olsun. Ailesi ve ya- neksen iftar yenmeğimize katılımın kınlarına Allah sabır versin. oldukça yüksek olduğu gözlendi. Derneğimiz Üyesi Prof.Dr. Nevzat TARHAN Beyin muhtereme eşi 29 Ağustos 2009’da Hakkın rahmetine yürüdü. Mekânı cennet olsun. Allah Nevzat Beye ve çocuklarına, yakın- larına ve sevenlerine sabırlar ihsan etsin. eylül-ekim 2009 | ASDER 5 asder13.indd 5 25.09.2009 16:49:23

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 Adalet için; “Demokratik Açılım” YAŞ’a ulaşabilecek mi? Adnan TANRIVERDİ / Emekli Tuğgeneral - ASDER Genel Başkanı ASDER Mensupları, 22 Ağustos Ak- Dokümanı”nı anlatmak için üst kade- şamı, dostları ile, İBB Florya Sosyal Te- mede muhatap bulamadığımızı; sislerinde, iftar yemeğinde buluştu. • Başbakan olarak katıldığı ilk YAŞ İnançlı insanların kitleler halinde toplantısında, şerh koyarak, YAŞ ile tasfiyeye tabi tutulduğu yıllarda, AS- re’sen emeklilik işlemini hukuk dışı bu- DER henüz ortada yokken, YAŞ mağ- lan, Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah durlarına açık destek veren iki kardeş Gül’ü, Cumhurbaşkanı seçildikten son- sivil toplum kuruluşumuzdan; Sağlık-İş ra, önceki hukukumuza da güvenerek Sendikasının değerli Başkanı, eski mil- makamlarında ziyaret etmek için yaptı- letvekili ve Cumhurbaşkanı Danışmanı ğımız talebin, karşılıksız kaldığını; Muhterem Mustafa Başoğlu Bey Baş- kan Yardımcıları ile, MAZLUM-DER • Bu nedenlerle, YAŞ’nın kararları- İstanbul Şube Başkanı Cihat Gökdemir na karşı çıkacak siyasî iradenin henüz de Yönetim Kurulu Üyeleri ile bizimle oluşmadığını anladığımızı; beraberdiler. Dostluğumuz pekişti. • Bunun için, ASDER’in fikrî çalış- İftardan önce Yüksek İstişare Kuru- malarını ülkenin temel meselelerine lumuzla değerlendirme toplantısı yap- yöneltmesi gerektiği kanaatinin hâsıl tık. olduğunu; İstişare Kurulu ve Başkanlar Kurulu • ASDER olarak, ülkemizin temel so- Üyelerimizden, Fatih Üniversitesi Öğ- runları çözülmeden, ferdi mağduriyetle- retim Üyesi ve Yenişafak Gazetesi Ya- rin kaldırılmasının mümkün olmadığını zarlarından Prof. Sn. Nazif Gürdoğan, değerlendirdiğimizi; YAŞ mağduru, Prof. Dr. Em. Tbp. Alb. Ahmet Alper, Prof. Dr. Em. Tbp. Alb. • Bu nedenle fikir çalışmalarımızı bu Nevzat Tarhan’ın ve diğer üyelerimizin alanlara teksif ettiğimizi, yayınlarımızda de hazır bulunduğu toplantıda; kurul ve salon çalışmalarında görüş ve öne- üyemiz, YAŞ mağduru, Uşak Üniversi- rilerimizi kamuoyu ile paylaştığımızı ve tesi öğretim üyesi ve İBB Başkan Da- devlet ricaline de ulaştırdığımızı; nışmanı Prof. Em. Dz. Öğr. Bnb. Sn. İskender Pala, Dernek Yönetimine bir • Son üç panelimizde bilimsel olarak soru yönelterek, “Mağduriyetlerin orta- ele aldığımız; dan kaldırılması için, bir planımız oldu mu? “Demokratik Açılım”ın söz konusu o Milli İradeye Saygı, (15 Nisan olduğu bu süreçte, yetkililer nezdinde 2007) bir girişim yapmayı düşünüyor musu- nuz?” dedi. o Ordu ve Dini Değerler ve (02 Mart 2008) Kendilerine ben cevap verdim. o Tarihinden Bugüne Kürt Sorunu ve • Ferdi mağduriyetlere sebep olan Çözüm Önerileri (08 Mart 2009) YAŞ mevzuatının kaldırılması için mev- zuatta yapılması gereken değişiklik- Konularının bu gün ülkemizin gün- lerle ilgili hazırladığımız “Hukukî Giriş demini işgal eden konular olduğunu; • Bu gün ülkemizin, Mart başında yaptığımız panelin konusunu “Demok- ratik Açılım” adıyla tartışmasının, seç- tiğimiz konularda isabetli olduğumuzu asder13.indd 6 25.09.2009 16:49:31

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 gösterdiğini; değerlendirme ve önerile- rına teşekkürlerimizi sunuyoruz. rimizde de isabetli olduğumuza inandı- ğımızı; İftar sonrasında, topluluğumuza hi- tap etme lütfunda bulunan; • Bölücülükle mücadele açılımı da diyebileceğiz “Kürt Mesesini” bütün bo- Sn. Mustafa Başoğlu, devlet üst ka- yutları ile inceleyerek 100 sayfalık bir demesinin, ASDER’i dinlemesi gerekti- broşür halinde, kamuoyunun ve devlet ğini; yöneticilerinin bilgilerine sunduğumuzu; bütün bu çalışmalarımıza rağmen, 28 Prof. Dr. Sn. Ahmet Alper, kendi dö- Şubatın mağdur ve mazlumlarının bir nemlerinde de (2000-2004), hukuksuz- yılı daha mahzun geçirdiklerini; luğu anlatmak için muhatap bulamadık- larını; • YAŞ mağduru ASDER üyelerinin gasp edilmiş haklarını almalarının ilk Prof.Dr. Nevzat Tarhan, anlattığı gü- işaretinin, yeni mağdurlar yaratılmasına zel bir fıkra ile memleketin halinin iyiye son vermek olacağını, ancak Ağustos gittiğini; 2009 Şûrası’nın bize bu işareti verme- diğini; Sn. Cihat Gökdemir, ASDER’e ba- şından beri destek verdiklerini, “De- • 28 Şubat’ın mimarlarının bu gün, mokratik Açılım” kapsamına alınması milletin vicdanında sanık sandalyesine için gayret göstereceklerini belirttiler. oturtulduğunu, hâkim karşısında da sa- nık sandalyesine oturtulacakları zama- Son olarak konuşan, İstişare Kuru- nın uzak olmadığını; lundaki sorunun sahibi, Prof. Sn. İsken- der Pala, o akıcı üslubu ile özetini aşa- • 28 Şubat’a destek veren kadrola- ğıda sunacağım hikâyeyi anlattı. rın aktif görevden ayrılmasından sonra hesap verme sırasının, yetkilerini gayri “Hazreti Ömer ve Sa’d İbni Vakkas meşru olarak kullananlara geleceğin- Hazretleri, İran’a at satmaya gitmişlerdi. den ümitli olduğumuzu; İran’a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre • ASDER üyelerinin oluşturduğu daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini manevî güç ve birikim ile milletimize seyretmekte olduğunun farkına varan temel insan hak ve özgürlüklerinin ge- gençlerden birisi yanlarına gelip “Bede- lişmesi hususunda önemli hizmetler ve- viler” gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, rildiğine inandığımızı; satmak için getirdikleri ve üzerine bindik- leri Arap atlarını ellerinden zorla aldılar. • Ülkemizin en önemli meselesi temel hak ve özgürlükler alanındaki gaspların kaldırılması olduğunu, bu sağlandığın- da bölücü girişimlerin de, irtica yaygara- larının da mesnetsiz kalacağını; • Bütün bunlar için, siyasî iradenin, TSK üzerinde de, diğer Kamu Kurumla- rı üzerinde de muktedir olması gerekti- ğini, ASDER’in de bu yöndeki çalışma- larına devam edeceğini belirttim. Sonra iftarımızı yaptık. Yemekler ve hizmet çok güzeldi. Bü- yükşehir Belediye Başkanı Sn. Kadir Topbaş’a, ve Florya Tesisleri sorumlula- asder13.indd 7 25.09.2009 16:49:38

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 Hazreti Ömer ve Sa’d ibni Ebi Vak- ya yapılmasını emrediyordu. Sıra Hz. kas Hazretleri ticaret maksadıyla geldik- Ömer ve İbni Vakkas’a geldi. Onlarda leri şehre meyus ve mükedder vaziyette başlarından geçenleri anlattılar. Atla- girdiler. Yanlarında yiyecek bir şeyleri rının bulunup geri verilmesini dilediler. olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Hükümdar bunları dinleyince yüzü çok Aç susuz akşam olmasını beklediler. asıldı ve üzüntülü olduğu her halinden Akşam olunca da bir hana vardılar. Ka- belli idi. Bir kese altın verdi ve atlarının pıdan girer girmez hancı, misafirlerin da bulunacağını söyledi. Hükümdar ter- yabancı olduğunu ve üzüntülü olduk- cüman vasıtası ile konuşuyordu, tercü- larını anladı. Neden üzüntülü oldukları- man ise atı alanların hükümdarın oğlu nı sordu. Hazreti Ömer daha üzüntülü olduğunu söylememişti. Hazreti Ömer görünüyordu. O hiç konuşmadı. İbni ve Ebû Vakkas Hazretleri yine akşam Vakkas Hazretleri ise başından geçen- kaldıkları hana geldiler. Bu sefer yanla- leri hancıya dert yanarak anlattı. Hancı rında paraları da vardı, karınları da tok- misafirlerini dinledikten sonra: tu. Hancının parasını verdiler, o gece de orada kalıp sabahleyin yola çıkmayı Siz kederlenmeyin, bizim hüküm- düşünüyorlardı. Hancı ne olduğunu sor- darımız son derece âdildir. Ya atlarını- du. Onlar hükümdarla görüştüklerini ve zı buldurur yahut bedelini tazmin eder. atları bulacağını söylediler, dedi. Sizin anlattığınıza göre elinizden atları alan hükümdarın kendi oğludur. Ama o Hancı birden öfkelendi ve: mutlaka bu meseleyi halleder, diyerek teselli verdikten sonra: Demek kendi oğlu olduğu zaman iş değişiyor, dedi. Sabah oldu bu sefer hü- Her sabah hükümdarımız pazar ye- kümdarın karşısına hancı çıkıp: rinde halkın önünden geçer ve halk ona dert ve dileklerini bildirirler. O da ne icap “Hükümdarım, suçu işleyen başkası ediyorsa hemen yapar. Siz sabahleyin olur ceza verirler de, sizin oğlunuz olur- hemen pazar yerine gidin vaziyeti an- sa cezasız kalır öyle mi?” dedi. latın dedi. Nuşirevan bunu duyunca rengi de- Sabah, Hazreti Ömer ve arkadaşı ğişti, çok sinirli olduğu besbelli idi: pazar yerine çıkıp hükümdarı bekleme- ye başladılar. Biraz sonra hükümdar ya- At sahipleri yarın şehri terk etsinler... nında tercümanları olduğu halde geldi. Fakat biri şehrin kuzey, biri güney kapı- Herkes nesi varsa açık açık söylüyor o sından çıksın dedi. da gerekeni hemen orada yapıyor ve- Sabah oldu ve atların değerinden fazla para verdi. Hazreti Ömer ve Ebû asder13.indd 8 25.09.2009 16:49:44

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 Vakkas Hazretleri şehri terk ediyorlardı. sını söyleyince Hazreti Ömer, öfkeli bir Bir de ne görsünler, şehrin bir kapısına şekilde, bir kemiğin üzerine bir şeyler atı alan genç, diğer kapısına ise hü- yazıp adamın eline verdi: kümdara yanlış bilgi veren tercüman asılmışlar ve ölmüşler bile... Götür bunu valiye ver, dedi. Aradan zaman geçti, Hazreti Ömer Yahudi bu yazışmadan pek bir şey Halife-i İslâm, Sa’d ibni Ebi Vakkas ise anlamamıştı. Bundan bir şey çıkmaz, Mısır valisi oldu. Mısır’ı İslamlaştırma diyordu kendi kendine... ameliyesinde bir de cami yapılacaktı. Bu camiye en müsait yer ise bir Yahudi- Mısır’a gelip kemiği Sa’d İbni Ebi nin yeri idi. Mısır valisi Yahudinin yerine Vakkas’a verince, vali çok korkmuştu. cami yapımına başladı. Yahudi çaresiz Hemen evi eskisinden daha güzel bir bir şekilde düşünürken Müslümanlar- şekilde tamir etti ve Yahudiye verdi. dan bir zat: Hem de memnun etmek için bir mik- tar yardımda bulundu. Hazreti Ömer’in Nedir senin bu halin? diye sordu. gönderdiği kemiğin üzerinde sadece şu kelimeler yazılı idi: Bir evim vardı, başka bir şeyim yok- tu. Vali şimdi oraya cami yapıyor. Ben BEN NUŞİREVAN’DAN DAHA ne yapabilirim? Şimdi açıkta kaldım, ADİLİM!...”i dedi. İskender Hocamız bu hikâyeyi anlat- Sen git Medine’ye... Orada Halife tı ve kürsüden indi. Ömer vardır. Derdini ona anlat. Senin derdine mutlaka çare bulur, dedi. Güzel sorusu ve anlamlı hikâyesi ile bize bu konulardaki düşüncelerimizi aç- Yahudi daha İslamiyetin nasıl bir din ma imkânı verdi. olduğunu bilmiyordu. Medine’ye vardı. Halife’yi sordu, bahçede olduğunu söy- Ben de şimdi, ASDER olarak bütün lediler. Gitti Bahçeyi buldu. Baktı ki, ora- gücümüzle desteklediğimiz, “Demokra- da bir adam çalışıyor. Yanına yaklaşıp: tik Açılım”ın mimarlarına sesleniyorum. Ben Halife Ömer’le görüşmek istiyorum, Nuşirevan ve Hazreti Ömer’in adaletini dedi. Ona göre hükümdarın tarlada ne istemek bizim de hakkımızdır. Hukukun işi vardı. Karşısındaki: üstünlüğüne inanıyorsanız ve Ülkemiz- de adaleti tesis etmek istiyorsanız “De- Derdini anlat! Ömer benim, dedi. Ya- mokratik Açılım” Paketinin içine YAŞ hudi derdini anlatıp, bir çare bulunma- Mevzuatının düzeltilmesini de dâhil edi- niz. 25 Ağustos 2009 asder13.indd 9 25.09.2009 16:49:51

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE AĞUSTOS 2009 ASKERÎ ŞURASINA DÜŞEN KARA LEKE Adnan TANRIVERDİ / Emekli Tuğgeneral - ASDER Genel Başkanı Silahlı Kuvvetlerin Askerî Şûra toplantısı tamamlandı mutluluk ve başarılar dilerim. kadrolarının ve kararları açıklandı. oluşmasında Müşterek platformlarda görev yap- geniş yasal Bu şûrada da sürpriz sayılacak bir tığımız Ora. Metin Ataç ve Org. Aydo- gelişme olmadı. ğan Babaoğlu’na da yeni yaşantılarında yetkilere sahiptir. sağlık ve mutluluklar dilerim. Kararları yargı Memleketimize hayırlı ve uğurlu ol- denetimi sun. Genelkurmay Başkanı Org. İlker dışındadır. Başbuğ ile aramızda Harp Akademi- Yeni terfi alanları ve yeni makamlara lerinden hoca talebe ilişkisi ve hukuku İşlemleri sağlam atananları tebrik ediyorum. ile üzerimizde hocalık hakkı bulunmak- prensip ve detaylı tadır. Ciddiyeti ve nitelikleri ile sevgi ve Şahısları, aileleri Türk Silahlı Kuv- saygımızı kazanmış bir hocamızdı. planlama ile vetleri ve milletimiz için hayırlı olması- gerçekleştirilir. nı diliyorum. Org. Işık Koşaner, Org. Atilla Işık, Bu kurumumuzun Org. Hasan Iğsız, Org. Erdal Ceyla- son 22 yılındaki Üst kademenin terfi, atama ve emek- noğlu, Org. Aslan Güner, Org. Saldıray işlemlerine, TSK liliklerinde sürpriz olmadı. Berk ile Harp okulundan, Harp Akade- üst kademesinde milerinden sınıf arkadaşlığımız ve Harp Birinci Ordu Komutanlığından emekli Akademilerinde öğretim üyeliğinden ar- oluşan, irtica olan, Harp Okulundan devre arkadaşım, kadaşlık ve dostluklarımız, Org. Bekir sendromu Harp Akademileri öğrenimi sırasında sı- Kalyoncu ve Org. Nusret Taşdeler ile damgasını nıf arkadaşım ve Kara Akademisi öğ- de hoca talebe ilişkilerimizden kaynak- vurmuştur. retmen kadrosunda birlikte görev yap- lanan birlikteliklerimiz bulunmaktadır. tığımız, bilgi ve becerisini takdir ettiğim, Yetenekleri ile ulaştıkları rütbe ve ma- arkadaşım Orgeneral Ergun Saygun’a ve ailesine emeklilik hayatında sağlık 10 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 10 25.09.2009 16:49:58

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE kamların kendilerine, ailelerine ve mille- tirdiği YAŞ Kararlarının yargı denetimi timize hayırlı olmasını dilerim. dışında tutulma hükmünün verdiği yet- kinin, terfi ve re’sen emeklilik işleminde Askerî Şûra sistemli çalışan, devleti- sonuna kadar kullanılması, kararların mizin sağlam geleneğe sahip ender ku- üzerine gölge düşmesine sebep olmak- rumlarında biridir. tadır. Silahlı Kuvvetlerin kadrolarının oluş- Geçmişte, terfi sırasındaki şahısların masında geniş yasal yetkilere sahiptir. sicil notlarının toplanmasında yapılan Kararları yargı denetimi dışındadır. maddi hata, yani toplama hatası nede- niyle kişilerin terfilerinin engellendiğine İşlemleri sağlam prensip ve detaylı dair örneklerin bulunduğu bir sistemde, planlama ile gerçekleştirilir. YAŞ Kararlarının yargı denetimi dışında tutulması demek, işlemlerde hata olsa Bu kurumumuzun son 22 yılındaki da, kişilerin mağduriyetine sebep olsa işlemlerine, TSK üst kademesinde olu- da alınan kararlar uygulansın anlayışını şan, irtica sendromu damgasını vur- savunmak demektir. Bu yaklaşımın hu- muştur. kuki olduğunu savunmak mümkün de- ğildir. Bu ön kabul terfiler ve tasfiyelerde hâkim olmuştur. Özellikle taraflı kadroların elinde bu yetki zulüm vasıtası haline döner. Bu açıdan bakıldığında son Şûra ka- rarlarında, sürpriz yaşanmamıştır. Bek- Son Şûra kararlarına baktığımızda, lenen terfi ve atamalar olurken, her türlü tarafgir davranışın ulaştığı boyut gözle- tenkide rağmen, irtica gerekçesi ile üç rimizin önüne serilmektedir. personelin TSK ile ilişkisinin kesilmesi- ne karar verilmiştir. Bir tarafta, müesses nizamı değiştir- meyi hedef alan bir terör örgütüne üye Her idarî işlemde hata bulunabilir. oldukları gerekçesi ile yargıya sevk edi- Bu hataların asgariye indirilmesi, işlem- len onlarca askeri personel için, Nisan lerin yargı denetimine tabi tutulmasına ayında yapılan basını bilgilendirme top- bağlıdır. Anayasanın 125 inci maddesinin ge- Özellikle taraflı kadroların elinde bu yetki zulüm vasıtası haline döner. Son Şûra kararlarına baktığımızda, tarafgir davranışın ulaştığı boyut gözlerimizin önüne serilmektedir. eylül-ekim 2009 | ASDER 11 asder13.indd 11 25.09.2009 16:50:05

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE lantılarında, Genelkurmay Başkanı ta- daki bir personelin, TSK’de kalmasına rafından, hukukun üstünlüğüne vurgu tahammül edilemeyerek, somut olarak yapılırken, yargı kararları beklenme- ne suçları olduğu belirtilmeden, yasal den bu kişiler hakkında menfi yayınlar bir suç isnat edilip bu suçtan yargılan- yapılıyor diye tenkit edilirken; yargı yo- madan ve yargılama hakkı da ellerin luyla re’sen emeklilik imkânı varken, bu alınarak tasfiyeye tabi tutulmasıdır. Er- imkân kullanılmadan, dini inançları ne- genekon sanıklarına tanınması istenen deniyle bir kısım personelin dosyaları- hukukun, bu personelden esirgenmesi- nın Genelkurmay Başkanı tarafından dir. YAŞ’a sevk edilmesinin ve bu personel hakkında re’sen emeklilik işleminin ya- Üçüncü mesele de, TSK’nin profes- pılmasının tarafsızlıkla, hukukla ve ada- yonel kadrolarının ve özellikle yüksek letle açıklanması mümkün değildir. komuta kademesinin, Ergenekon sa- nıklarının zihniyetine sahip çıktığının Hakkındaki şaibe günlerce basının daha açık bir şekilde ortaya çıkması ol- gündeminde bulunan, Ergenekon da- muştur. vasının savcıları tarafından sorgulanıp sevk edildiği mahkemece tutuklanan ve Dördüncü mesele, Milli Savunma şaibeli şekilde tahliye edilen, Ergene- Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı- kon davasında zanlı bir albay hakkın- nın şerh koydukları kararları icraata so- daki terfi ettirilmemesi işlemine, sanki karak, hukuk dışı tasfiye kararlarına or- gerekçe açıklar gibi boş kadronun bu- tak olmalarıdır. lunmadığı için terfi ettirilmediğine dair açıklama yapan Genelkurmayın, irtica Daha ne diyebiliriz? nedeniyle ayrılanlar hakkındaki duyar- sızlığı, taraflılığın boyutunu ortaya koy- Hukuksuzluk başka nasıl dillendire- maktadır. bilir? YAŞ Kararlarında dikkati çeken bi- Bütün dünya ordularında dindarlık rinci mesele bu açık tarafgirlik. teşvik edilip her din için yeterli sayıda din görevlisi istihdam edilirken, bizim İkinci mesele, yüz bin profesyonel ordumuzda bunun tehdit olarak algılan- personeli bulunan TSK’nin, suçu ne masının garipliğini daha başka türlü na- olursa olsun, bu suçundan dolayı yargı- sıl anlatabiliriz? lanma süresi olan bir kaç aylık bir süre için, üç kişinin, yani yüzbinde üç oranın- YAŞ’nın elinden bu yetki alınarak, kararları yargı denetimine açılmalıdır. Vesselam. 04 Ağustos 2009 Bütün dünya 25.09.2009 16:50:12 ordularında dindarlık teşvik edilip her din için yeterli sayıda din görevlisi istihdam edilirken, bizim ordumuzda bunun tehdit olarak algılanmasının garipliğini daha başka türlü nasıl anlatabiliriz? 12 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 12

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE İLGİLİLERE AÇIK MEKTUP Nurettin YAVUZ Yılda iki kez, olağanüstü hallerde işlemi yapılır. Sahi TSK kendi yargısı- Milletin bir kısmı üç kez toplanan YAŞ (Yüksek Aske- na güvenmiyor mu? MSB, Başbakan ve dininde hassas, ri Şura)’nın ikincisi yani Ağustos şurası Cumhurbaşkanı askeri yargıdan haber- bir kısmı sadece yaklaşıyor. siz mi? Neden orayı adres göstermez- Cuma’ya gider, ler? başka bir kısmı Yine bazı evlerde tedirgin bekleyiş- mübarek gecelere ler. Nerden mi biliyorum, ben de 12 yıl Milletin bir kısmı dininde hassas, bir hürmet gösterir, bekledim, acaba bu şurada mı diye. kısmı sadece Cuma’ya gider, başka bir bazıları da kısmı mübarek gecelere hürmet göste- inançsızdır. TSK Sayın Cumhurbaşkanı GÜL, Baş- rir, bazıları da inançsızdır. TSK milletin milletin içinden bakanken ilk defa şuraya şerh düştü. içinden çıkmıştır. Milleti yansıtmalıdır. çıkmıştır. Milleti O günden sonra hep şerhler düşüldü. Peki, yansıtıyor mu? yansıtmalıdır. Şerh düşenler sonra da dönüp kararna- Peki, yansıtıyor meyi imzaladılar. Sonuç, “YAŞ toplandı. İşte cevabı, TSK’nın gönüllü (Atğm.- mu? Alınan kararla ….. irticacı subay ve ast- Erbaş-Er) kısmı millete ayna olur, mil- subay disiplinsizlik nedeni ile ordudan let görülür. Profesyonel yöneticilerinde atıldı” diye haberlere yansır. (Sb-Asb.) millet görülmez. Tasfiye niteli- ğindeki kararlar icraya döner ve dininde YAŞ kararları aslında tavsiye nite- hassas olan profesyoneller YAŞ’la tasfi- liğindedir. İcrai gücü yoktur. Kararlar, ye edilir. Peygamber Ocağı’ndan. astsubaylar için bakan onayı, subaylar için üçlü kararname ile yürütülmektedir. Sahi bizim neden beş vakit namaz Üçlü kararnameyi Milli Savunma Baka- kılan generalimiz yok? nı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı imza- lar. İmzalamazlarsa ne olur, hiç bir şey. Sayın Milli Savunma Bakanım, Baş- Tavsiye yerinde görülmemiştir. bakanım ve Cumhurbaşkanım, Ağustos 2009’da toplanacak YAŞ’ta bu zulme TSK’da yargı sistemi vardır. Ne hik- dur deyin. Şerh düşmekle yetinmeyin, metse bu yargı sistemi devre dışı bı- kararnameyi imzalamayın ve generalle- rakılır. Tasfiye edilenlere yargı hak- re askeri yargıyı hatırlatın. kı verilmeden, yargıya müracaat etme hakları olmadan. YAŞ’la re’sen emekli Unutmayın sebep olan fail gibidir ve ilahi adalet yanılmaz. 09 Temmuz 2009 eylül-ekim 2009 | ASDER 13 asder13.indd 13 25.09.2009 16:50:18

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE ASKERDEN ‘Gece değil gündüz bekleriz’ KORKAN Anayasa Komisyonu Başkanı Bur- han Kuzu hocamızın Aktüel dergisinde- YARGIÇLARA ki röportajını okumayanlar lütfen kaçır- ÖNERİ masınlar. Şişirilen askeri bürokrasi Prof. Dr. Nevzat TARHAN Son YAŞ toplantısının sonuçları 12 Eylül zihniyetinin devam ettiğini, de- 14 ASDER | eylül-ekim 2009 mokrasiye boyun eğme ve evrensel hu- kuka uyma konusunda hiç gelişme ol- madığını gösterdi. Bir vücut düşününüz, kol bacak çok önemli organlardır. Ama aşırı büyürler- se kişinin sosyalliğine zarar verirler. Ay- nı şekilde 12 Eylül Anayasa’sının askeri bürokrasiye aşırı yetki ve denetimsizlik vermesi askerin büyük, gösterişli ama dengesiz ve işlevsiz olmasına neden olmuştur. Bunun için Türkiye dışarıdan çok çirkin görünüyor. TÜSİAD’ın ”Meclise Anayasa yapa- mazsınız demek darbeyi meşru hale getirir” sözünü aktaran Sayın Kuzu’nun sözlerinden 27 Mayıs Anayasası’nın bi- le 12 Eylül Anayasası’ndan daha çağ- daş olduğunu anlıyoruz. 27 Mayıs Anayasa’sının TBMM tı- kandığında halkoyuna gitme seçeneği- nin olmaması 12 Eylül’ü getirmişti. 12 Eylül Anayasa’sında TBMM’nin zayıflatılması ve milli irade yetkilerinin yüksek yargıçlara devredilmesi darbe- cilerin elini ovuşturarak heveslenmele- rine neden oluyor. Eğer yargı reformu yapılmazsa dar- be ve onun doğuracağı iç savaşı maa- lesef beklemek gerekir. Fakat darbeye bugün darbeciler de inanmıyor. Ama Şener Eruygur gibi şahin birkaç orgeneralin olmadığını söyleyemeyiz. Terfiler demokrasi yanlılarını hiç sevin- dirmedi. İrtica paranoyası devam edi- yor. YAŞ yoluyla yapılan yargısız infaz- lara siyasi irade de zayıf bir irade gös- termeye devam ediyor. Neyi nerede ne kadar yapacağını, askeri bilen doğ- asder13.indd 14 25.09.2009 16:50:27

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE ru danışmanlara danışmayan siyasiler renlere “Eğer kanun darbe yetkisi veri- Düşünebiliyor hep kullanıldılar. yorsa gece değil gündüz bekleriz” diyen musunuz? Prof. Burhan Kuzu en iyi cevabı verdi. Ergenekon davası Orgeneral sayısının 15’e çıkarılma- savcılarından sının teknik gerekçesini bilmiyorum. An- Dişi dökülmüş aslan birisinin bir cak bazılarının egosunu parlatmak için Ya korku ya da ideolojik önyargı yar- iktidar partisi kaynak israfının bir örneği gibi gözükü- gıçlarda zihinsel felç yapar. Zihinsel milletvekili ile yor. sorgulamayı yok eden, bilgi ve veri ile Kent Otel’de karar vermeyi engelleyen, kritik bilgiye samimi Bu sebeple dokunulmazlıklar ulaşmayı zorlaştıran önyargıdan kaç- sohbet ettiği dâhil hukukun üstünlüğünü sağlamak ması gereken öncelikli kişiler yargıçlar görüntülensin. O Türkiye’nin önünü açar. Denetlenme- olmalıydı. savcı bitmişti. yen her şey risk taşır. Düşünebiliyor musunuz? Ergenekon HSYK üyesi davası savcılarından birisinin bir iktidar Ertosun’un Darbeden korkan hâkimler... partisi milletvekili ile Kent Otel’de sami- Ergenekon davası Bugün yargı siyasete karşı durabili- mi sohbet ettiği görüntülensin. O savcı sanığı ile samimi yor ama askere karşı duramıyor. Aslın- bitmişti. görüntüsü bundan da bağımsızlık sorunu burada. Darbe- HSYK üyesi Ertosun’un Ergene- farklı diyebilir den korkan hâkimler Türkiye’nin önünü kon davası sanığı ile samimi görüntüsü misiniz? tıkıyorlar. bundan farklı diyebilir misiniz? 12 Eylül olduğunda Anayasa Mahke- Onu görüp bunu göremeyenler ya mesi üyeleri paşaların önünde kuyruğa samimi değiller ya da bilimsel körlük girdiler. 27 Mayıs yargıya askerin mü- içindeler. dahalesinin örnek olgusu olmuştu. İdeolojik düşünen yargıçlara değil 28 Şubat’ta brifing alarak beyin yı- ama evlad-ü iyal kaygısı ile askerden kamaya maruz kalan yüksek yargıçlar korkan yüksek yargıçlara ‘Dişi dökül- dünya kamuoyunda ikinci sınıf ülke ola- müş aslan’ın ısıramayacağını hatırlat- rak anılmamıza neden olmuştu. mak isterim. Korku duygusu ve kuşatılmışlık ruh Değişim ihtiyacı sel gibi geliyor kim- halinin veya ideolojik önyargılarının zi- se önünde duramaz. hinsel felce yol açarak realite körlüğü yaptığını biliyoruz. Eğer bu realite körlüğü bilimsel kör- lük şeklinde ise tehlike daha da büyür. Kişi baktığı şeyi göremez, iki taraflı oku- yamaz, eşitler ilişkisi kuramaz. Korkularının esiri olan insanlar en küçük eleştiriyi haksız saldırı olarak al- gılarlar ve kalelerini güçlendirirler. Rö- vanşist hisler böyle gelişir. Kürt açılımında ‘12 kötü adam’ yak- laşımı, HSYK üyelerinin imzalı bildiri vermesine 10 kahraman yakıştırmaları hep bu algı bozukluğunun işaretleridir. Yüksek yargıçların yargı etiğini hi- çe saymaları sanıklarla kişisel ilişkilerini pervasızca sürdürmeleri, bildiri yayınla- maları tam bir bilimsel körlüktür. Darbeye hukuki gerekçe olarak İç Hizmet Kanunu 35’nci maddeyi göste- eylül-ekim 2009 | ASDER 15 asder13.indd 15 25.09.2009 16:50:33

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE FIRTINADAN GELEN MEKTUP Vehbi HORASANLI Sebepler öne Kâinatta cereyan eden her şey gü- Bize düşen, akıl ve duygularımızı kul- sürülerek gerçek zeldir. Hadiseler bazen ya bizzat güzel lanarak onun varlığını hissetmemiz, te- olur ya da sonuçları itibariyle güzel olur. fekkür etmemizdir. yaratıcı ve Önemli olan bakış açısıdır. Manayı har- idame edici olan fi ile yani gerçek bakış açısı ile bakıl- Fırtına içine düştüğünüzde ise se- dığı vakit güzellikleri görebilmek müm- beplerin sadece birer perde olduğunu Rabbimizi bize kündür. kendiniz bizzat görebilirsiniz. En inanç- unutturmaya sız görünen denizcinin bile “Allah” dedi- Gerçek bakış açısı demek yani “ne ğine şahit olursunuz. Zira denizlere ve çalışırlar. Hâlbuki güzel” demek değil “ne güzel yaratılmış” rüzgâra kumanda eden birisinin varlığı her şeyin dizgini demektir. İşte bu bakış açısına manayı apaçık ortadadır. Cenabı Hakkın harfi deniliyor. elindedir. Bize Basınç sistemleri ve atmosferik şart- düşen, akıl ve Denizcilik mesleğinin üzerinde du- lar ne kadar fırtınanın etkilerini anla- duygularımızı rulmamış bazı özellikleri vardır. Örneğin maya çalışmamıza yardımcı olsa da kullanarak Cenabı Allah’ın kudret ve azametini, ce- Allah’ın kudret ve azametini hissede- onun varlığını lalli tecellilerini bizzat müşahede etmek bilmemize mani olamaz. Bunları sebep hissetmemiz, imkânı vardır. Eğer siz de benim gibi bir olarak da kabul edemeyiz zira ne za- tefekkür fırtınanın içine düşmüş iseniz bazı ger- man başlayacağı ve bizi nerede yaka- etmemizdir. çekleri daha açık bir şekilde görebilir layacağı belli değildir. Fırtına şiddetlen- dünyanın ve kâinatın gerçek sahibinin diğinde ise ağızdan “Allah” kelamından kim olduğunu çok kalay bir şekilde fark başka bir söz çıkmaz. edebilirsiniz. Dualarımız, denizin şiddetini hiç ol- İmtihan sırrı nedeniyle meydana ge- mazsa bir müddetliğine bırakıp bir an len olaylara bazı perdeler çekilmiştir. önce sahili selamete çıkmamız üzeri- nedir. Sebepler öne sürülerek gerçek ya- ratıcı ve idame edici olan Rabbimizi bi- Bu yıl Anadolu’da kuraklık yaşanma- ze unutturmaya çalışırlar. Hâlbuki her dı. Geçen yıl kurak giden mevsim karşı- şeyin dizgini Cenabı Hakkın elindedir. sında yağmur duasının vakti geldiği için 16 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 16 25.09.2009 16:50:43

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE birçok yerde duaya çıkıldı. Cenabı Allah Bazen kiracıların ağır baskılarını gördü Bazen günlerce rahmet ve merhametini göstererek yağ- isem de aldırış etmeden bulabildiğim fırtınanın muru gönderdi. Barajlar su ile doldu ve yerlere demirledim. etkisinde kuruyan topraklar suya doydu. kaldığımız Deniz ortasında her zaman demir- dönemler Birçok insanın yağmur yağsın diye lenecek uygun bir yer bulmak mümkün hatta karaya dört gözle beklediği hava hareketleri biz değildir. Keşke bütün denizler Ege de- çıktığımızda denizcilerin endişe ile yaşadığı bir dö- nizi gibi olsa. Muhakkak bir ada bulup yürümekte nemdir. Zira biz bir an önce fırtına bit- saçak altına, yani rüzgârın etkilemedi- zorlandığımız sin de kurtulalım derken kar ve yağmu- ği bir yere demirlemek mümkündür. Fa- zamanlar dahi ra hasret milyonlarca kişi sevinecektir. kat Akdeniz ve Karadeniz’de böylesi- olmuştur. İşte bu yazımız da böyle bir zamanda ne uygun adalar bulmak çoğu zaman Bununla birlikte fırtınadan sonra kaleme alınmıştır. imkânsızdır. denizcilerin çoğu gibi değil Yağmurun yağması için gökyüzü- Eğer fırtına içine düşmüş iseniz de fırtınanın nün bulutlar ile dolması ve alçak basınç Allah’tan başka sığınacak yeriniz yok- güzel yönünü denilen hava olayının meydana gel- tur. Zira hiçbir güç sizi fırtınanın içinden düşünmenin mesi gerekir. Lakin bu olay denizlerin çekip kurtaramaz. İyi bir kaptanın yapa- gerektiğine altının üstüne gelmesine yol açar. Me- cağı yegâne şey geminin yapısına uy- inanıyorum. teoroloji tahminleri ile fırtınanın nereler- gun bir rota çizip fırtınanın etkisinden de cereyan edeceğini tahmin edebilme en az şekilde etkilenmesini sağlamak- imkânımız vardır. Bazen olur ki bilerek tır. fırtınanın içine gitmek zorunda kalabili- riz. Zira gemiyi kiralayan kişi bir an ön- Bazen günlerce fırtınanın etkisinde ce yükümüzü ulaşacağı adrese gönder- kaldığımız dönemler hatta karaya çık- meyi istemektedir. Kaptana bu yüzden tığımızda yürümekte zorlandığımız za- çok baskı yaparlar. manlar dahi olmuştur. Bununla birlikte denizcilerin çoğu gibi değil de fırtına- Kaptanın vereceği karar bu noktada nın güzel yönünü düşünmenin gerekti- çok önemli olmaktadır. Bazen emniyetli ğine inanıyorum. Zira bu sayede insan bir yere gidip demirlerse geçen süre için tefekkür edebildiği takdirde nafile iba- para ödeyen kiracı zor durumda kal- detlerden kat kat fazla sevap kazana- maktadır. Yok, eğer yola devam ederse bilmektedir. Tek şart var ki farz olan na- bu sefer gemi ve personel fırtınayı ya- mazlarını kılabilmiş olsun. şamakta ve oldukça yıpranmaktadır. İşte, fırtınadan böyle bir mektup çıktı. Kaptanın sefere devam etme konu- Peki, dünya işlerimizde de birçok fırtına sunda geniş yetkileri olmakla birlikte her çıkmıyor mu? Elbette, denizcilerin ya- fırtınada kaçıp demire yatması hoş kar- şadıkları fırtınalardan kat kat fazlasına şılanmaz. Gemi sahibi tarafından göre- tutulduğumuz zamanlar oluyor. Bazen vinden alınma ve mal sahibini zarara bir kaza, bazen kötü niyetli bir insan- uğratma riski vardır. Bu nedenle belir- la karşılaştığımız durumlarda başımıza li bir şiddetin üzerindeki fırtınalar hariç gelmedik iş kalmıyor. Öyle değil mi? yola devam etmek durumundadırlar. İşte böyle zamanlarda denizcilerin Bende denizlerde yaklaşık on iki yıl- yaptığı gibi Allah’a sığınmak en akıl- dır kaptanlık yapıyorum. Kendi adıma lıca yoldur. Zira sebeplerin yaratıcı- konuşmam gerekirse birçok defa fırtı- sı da Allah’tır. Eğer, sabır göstererek naya girmeden demire gittiğimi bir baş- ona sığındığımız takdirde imtihan edil- ka ifadeyle “kaçtığımı” söyleyebilirim. mek üzere gönderildiğimiz dünya sı- eylül-ekim 2009 | ASDER 17 asder13.indd 17 25.09.2009 16:50:50

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Eğer derslerimize navından “pekiyi” derecesiyle geçme ruların toplam puan derecesi sadece zamanında imkânına sahip oluruz. 1. İşte o tek soruluk puan “Allah’a ina- nıp inanmamakta yatıyor. “a” şıkkını ya- çalışmış isek bir Ben de ilerlemiş yaşıma rağmen bir ni Allah’ın var ve bir olduğunu, Hazre- sorun yok. Zira öğrenciyim. Bir okulda doktora yapma- ti Muhammed’in onun kulu ve resulü günü gününe ya çalışıyorum. Dergimizin okuyucuları- (a.s.m) olduğunu işaretleyenler sonsuz nın büyük bir bölümü de öğrenci. Bu ve- bir cennet hayatını kazanıyor. Yok, eğer derslerine çalışan sile ile biz öğrencilerin, diğer insanların “b” şıkkını yani Allah’a inanmamayı ter- bir öğrenci fark edemediği bir özelliğimizi belirtmek cih edenler ise “Allah korusun” ebedi istiyorum. cehennem hayatını hak ediyor. istisnai durumlar haricinde daima Evet, bizler hemen hemen her ay bir Dünyanın bize çok az şey kazandı- dersten sınava giriyoruz. Sınavdan ge- ran fuzuli işlerini bir tarafa bırakıp bu geçerli notu çer not alabilmek için çok çaba sarf edi- imtihan yönü ile ilgilenmek çok önem- alır ve sınavdan yoruz. Hayatımız neredeyse sınavla iç lidir. İşte öğrenci olmak bütün olaylara başarı ile çıkar. içe geçmiş durumda. imtihan olunduğumuz şuuru ile bakmak için bir fırsattır. Matematik, fen, sosyal Eğer derslerimize zamanında çalış- sınavları gibi ama çok önemli bir sınav mış isek bir sorun yok. Zira günü günü- okul bittikten sonra da devam ediyor. ne derslerine çalışan bir öğrenci istisnai Bunu, kendisini hayatın karmaşasına durumlar haricinde daima geçerli notu kaptırmış olanlar görmeyebilir. Lakin bi- alır ve sınavdan başarı ile çıkar. zim görme şansımız daha yüksek. Birçok arkadaşımızın şikâyet ettiği Bediüzzaman “iman kurtarma hiz- ve eğlenceli işler başta olmak üzere za- metinde” en yüksek mertebeyi “Nur ta- man ayıramadığını iddia ettikleri bu sı- lebeleri” unvanına sahip kişilere veriyor. navlar aslında bize çok önemli bir ger- Yani Cenabı Allah’ın güzel isimlerini an- çeği hatırlatıyor, hayat sınavını… layabilmek için öğrencilik yapanları en üstün vasıflı kişiler olarak görüyor. Bu sınavda geçerli not alabilmek için 99 puanlık tek bir soruyu doğru olarak Sözün özü, birçok arkadaşımızın cevaplandırmamız gerekiyor. Diğer so- sevmediği “öğrencilik” aslında hayatın önemli bir gerçeği ve güzelliğidir. Yuka- rıda bir parça değinmiş olduğum deniz fırtınaları gibi olaylar da aslında bu bü- yük sınavın ta kendisidir. Ne mutlu o insana ki, hayat sınavı- nın o en önemli sorusuna doğru cevap vererek sonsuz bir mutluluğa erişmiştir. Ne yazık o insa- na ki hayatın içindeki fırtınaların gerçek yüzünü görmeden inançsız bir yaşam sürerek gözlerini kapamıştır. Cenabı Allah’tan bütün okuyucula- rımın okullardaki sınavlarından ve ger- çek sınav olan o büyük sınavdan başa- rılı olmasını niyaz ediyorum. 18 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 18 25.09.2009 16:50:56

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE KÜRT AÇILIMI Adnan TANRIVERDİ / Emekli Tuğgeneral - ASDER Genel Başkanı Türkiye, tarihî bir olan insanlar, cemiyette ve yurttaşlıkta Şiddet, birliğe dönemeçten geçiyor. üstünlük iddiasında bulunmazlar. Ama değil ayrılığa Dünya çapında büyük mensubiyetlerini de inkâr etmezler. götürür. devlet olduğunu ispat- Konuşamayanlar layabilecek adımları Üçüncü Şart, mağduriyetlerin ortaya savaşırlar. atılabileceği bir atmos- konulması ve sebeplerinin ortadan kal- Savaşanlar aynı fer oluştu. Bu imtihan- dırılması olmalıdır. devlet çatısı dan başarı ile çıkmak altında birlikte kolay olmayacak. Hıyanet suçlamaları Bunda birinci mesele bölücü terö- olamazlar. Eninde bile olacak. Buna rağmen kararlılık gös- rün engellenmesi olmalıdır. Yabancıla- sonunda ayrılırlar. terilebilirse, sonuç milletimiz, devletimiz rı karıştırmamaya özen göstererek, me- ve İslâm âlemi için hayırlı olacaktır. selenin tarafları mutlaka dinlenmelidir. Meselenin çözümünde birinci şart, Silahlı Kuvvetler dinlendiği gibi terör ör- sorunları savaşarak değil konuşarak gütün temsilcileri de dinlenmelidir. Bu çözmeyi kabul etmektir. meseledeki, sabır, basiret, hakkaniyet, Şiddet, birliğe değil ayrılığa götürür. tahammül ve kararlılık diğer alanlara da Konuşamayanlar savaşırlar. Savaşan- sirayet edeceğinden, komplekse kapıl- lar aynı devlet çatısı altında birlikte ola- madan herkes dinlenmeli ve ortak nok- mazlar. Eninde sonunda ayrılırlar. talar uygulamaya sokulmalıdır. Bunun için, milli iradenin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çö- İkinci mesele, milli devlet içinde, Kürt züm odağı olmalı ve burada konuya ta- etnik kimliğinin yaşanmasında konulan raf olmuş herkes dinlenmelidir. engellerin kaldırılması olmalıdır. İdare İkinci şart, ortak değerler öne çıka- sistemi, dil özgürlüğü, ekonomik sorun- rılmalıdır. lar ve ayrımcılık olarak kabul edilen bü- Müşterek tarih ve İslâm inancı bu de- tün konular değerlendirilmeli, üstünlük ğerlerin başında gelmelidir. Bu değerle- sağlayacak şekilde değil, eşitlik sağla- rin birleştirici nitelikleri, yasa olarak ve yacak şekilde çözüm yolları bulunmalı- icraatta uygulamaya sokulmalıdır. dır. Türklerin Anadolu’ya girişi ile ya- ni 10. asırdan itibaren Türk-Kürt ilişki- Meselelere, bölünme korkusuyla de- leri ayrıntıları ile ve özellikle birleştirici ğil, barış içinde birlikte yaşama ümidi ile değerleri ile altı çizilerek, her iki toplu- ve samimiyetle, hakkaniyetle, adaletle mun da doğru bilgilendirilmesi sağlan- ve büyük devlet bilinciyle yaklaşılmalı- malıdır. dır. İslâmî inancı yaşamanın önündeki engeller kaldırılarak, etnik kimliğin vere- İç sorunlarını, yabancıları karıştırma- ceği üstün ırk kavramı yerine, İslâm’ın dan, konuşarak kendi inisiyatifi ile çöze- birleştirici çatısı altında kaynaşmayı ko- bilen Türkiye, daha büyük birleşmelerin laylaştıran mensubiyet duygusu geliş- çekirdeği olabilecektir. tirilmelidir. Camide cemaatte beraber Bu basireti gösteremezse, bölünüp parçalanma tehdidinden kurtulamaya- caktır. Yöneticilerimizden cesaret ve basi- ret bekliyoruz. 16 Ağustos 2009 eylül-ekim 2009 | ASDER 19 asder13.indd 19 25.09.2009 16:51:04

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE TÜRKİYE’NİN 2. DÜNYA SAVAŞI BİTİYOR MU? Prof. Dr. Nevzat TARHAN Jön Türkler’in ‘Kürt Açılımı’ adı ile başlayan sonra şı olmak için müracaat etti. Türk milli- başlattığı ‘Demokratik Açılım’ adı ile resmileşen yetçiliğinin adada zayıflamasını bazı son tartışmalar hepimizi öz eleştiri yap- değerlerin öğretilmemesine ve İngiliz Türk ırkçılığı maya sevk etmeli. kültürüne oluşan hayranlığa bağlıyor hareketine musunuz?” Geçtiğimiz yıllarda kadın konulu psi- Araplar ırkçılıkla kiyatri kongresinde Prof. Vamık Volkan Sayın Volkan soruma cevabı geçiş- karşılık vererek bir konuşma yapıyordu. Bildiğiniz gibi tirdi o da şikâyet ettiği sessizler kerva- Sayın Volkan bu açılım için düşüncesi nına katıldı. imparatorluğu alınan bir bilim adamıdır. Konuşmada parçaladılar. Aynı “Türkiye’de bir sessizlik var bu sessizlik Muhabbetsiz bir milliyet kolayca ırk- beni rahatsız ediyor” diyordu ve haklıy- çılığa dönüşür dönemde Kürt dı. Kadın haklarını tartışmak istiyordu. aydınlar bizde Osmanlının son dönemlerinde top- kavmiyetçilik yok Ben zihinsel kışkırtıcı bir soru sor- lumda karşılığı olan bir hareket vardı. diyerek Misak-ı dum. Konuşmanın konusu ile ilgiyi ku- O tarihlerde Jön Türkler’in başlattığı, Milli sınırlarını rarak sorduğum soru şuydu: Fransız İhtilalinden esinlenen “Hürri- kabul ettiler. yet, Müsavat, Adalet, Uhuvvet” hareketi “Siz Kıbrıslısınız, Sayın Denktaş idi. Abdülhamidin sözde istibdatına kar- Kıbrıs Türklüğü için mücadele etmiş bir şı idi. insandır. Fakat torunu Rum vatanda- Jön Türkler bu kavramlara “Muhab- 20 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 20 25.09.2009 16:51:11

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE bet” ekleyemediler, çünkü dinden uzak o doktor ırkçıdır. Maalesef böyle düşü- Biz de 25 yıllık durmayı modernlik kabul etmişlerdi. nen insanlar demokratik açılıma en çok terörle 30 bin Muhabbetsiz bir milliyet kolayca ırkçılı- tepki veren insanlardır. insanımızı ğa dönüşüyordu. kaybederek Demokrasiyi keşfetmek ırkçılığın kötü O nasıl bir istibdatsa, o koca güçlü Avrupa iki dünya savaşı ile 30 mil- sonuçlarını padişah Abdülhamit 30 yıllık iktidarını yon insanı kurban ederek ırkçı ayrımcı- yaşadık. Alman meclisin kararı ile terk ediyordu. Çoğu lığın kötü sonuçlarını yaşayarak öğren- dazlakların cumhurbaşkanımızdan daha demokrat di. Demokrasiyi keşfetti. Çoğulculuk, Türkiye’deki bir insanmış ki halkın rıza ve onayına özgürlükçülük, katılımcılık ilkeleri ile karşılıkları teslim olmuştu. birlikte yaşama bilincini oluşturdu. Bu- olacaktır. nun için Alman ırkçı fanatik dazlaklar Onların sevgisiz Kürtçe konuşmayı yasaklamak ırkçı- Almanya’da marjnal kalıyorlar. milliyetçiliği, lık değil mi? Biz de 25 yıllık terörle 30 bin insa- Türk soyunun ve nımızı kaybederek ırkçılığın kötü so- Oğuz boyunun Jön Türkler’in başlattığı Türk ırkçılığı nuçlarını yaşadık. Alman dazlakların asaletine uymaz hareketine Araplar ırkçılıkla karşılık ve- Türkiye’deki karşılıkları olacaktır. Onla- ve de yakışmaz. rerek imparatorluğu parçaladılar. Aynı rın sevgisiz milliyetçiliği, Türk soyunun dönemde Kürt aydınlar bizde kavmiyet- ve Oğuz boyunun asaletine uymaz ve çilik yok diyerek Misak-ı Milli sınırlarını de yakışmaz. kabul ettiler. Daha sonra Kürt’lere yöne- Ortak tarihi miras, birlikte yaşama lik baskılar başladı, Kürtçe konuşmayı arzusu ve ortak idealleri olan Kürt kar- yasaklayan Cumhuriyet rejimi kavmi- deşimize muhabbet beslemiyorsak za- yetçilik yapmıştı. limlik yapıyoruz demektir. Türk ırkçı fanatiklerin ‘kardeş ırkı’ Almanya’da iki milyon Türk var. Al- sevmeyi, yaşamaları için sessiz kalmak man okullarında resmi dil Almanca değil anlamaya çalışmak gerekir. ama, Türkçe yardımcı dil durumunda. Türkiye’de Kürtçenin yardımcı dil ol- masına karşı çıkanlar Bulgaristan’da, Almanya’da Türkçeyi yasaklamak iste- yenlere nasıl cevap verecekler? Milli kibir hastalığı Lütfen objektif olalım. Türklüğümüz- le övünelim ama milli kibir hastalığına yakalanmayalım. Milli kibri olan insan kendi ırkını üstün görür, etnik ayrımcılı- ğı ve imtiyazı hakkı gibi kabul eder. Sevgisizdir ve sevgi nesnesi olarak sadece kendi egosunu görür. Ayrıcalık beklentisi yüksek olan, övgüyle besle- nen, kendi ırkını üstün ve özel gören, vazgeçilmez duygusu yaşayan ırkçı- ların üstünlük duyguları ve beğenilme arzuları zedeleniyor. Sevgisiz oldukla- rı için empati yapamıyorlar ve acı çeki- yorlar. Acı çeken her canlı gibi savunma saldırganlığına yöneliyorlar. Bir doktor “Ben kırolara bakmam” di- yorsa ve “Nişantaşı kıro doldu” diyorsa eylül-ekim 2009 | ASDER 21 asder13.indd 21 25.09.2009 16:51:17

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE YAŞ KARARLARI HUKUKUN NERESİNDE Yusuf ÇAĞLAYAN / Emekli Hâkim Binbaşı 22 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 22 25.09.2009 16:51:24

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Bugünlerde hukuku akıllarına geti- hukuku hiçe sayıp, yargısız sorgusuz 28 Şubat renlere… binlerce insanı ezip geçenlere, “suçlu- sürecinde luğu hükmen sabit olmayanlara, suçlu binlerce insan, Bugün ülkemizde temelinde darbe muamelesi yapılamaz” türünden hukuk mensubu anayasası bulunan bir hukuki süreç ya- dersleri ile sahip çıkılması açık bir iro- oldukları milletin şanmaktadır. Her ne kadar darbeyi mü- ni değil mi? Oysa, o sahip çıktıkları in- en temel değeri teakiben serbest seçimlere gidilmiş ise sanların suçluluklarına dair, bağımsız olan inançlarına de, bu sadece politik süreçte görev ala- ve tarafsız yargı kurumları tarafından yaşantı planında cak kişileri belirlemek içindir. Bu kişiler, kuvvetli deliller, suç aletleri, doküman- bağlı diye suçlu darbe anayasası ile bağlı olduklarından lar, suç unsuru eylemler isnad edilebili- kabul edildi. politik ve hukuki süreci belirlemede milli yor. Buna rağmen suçlulukları hükmen Ama haklarında iradeyi temsil edememektedirler. sabit değil… Doğru, hiç kimse hükmen cezai hiç bir sabit olmadıkça suçlu sayılamaz. Orta- işlem yapılamadı. Darbeciler bir anayasa yapıyorlar, da üretilmiş ve kesinleşmiş bir hüküm Çünkü, darba bu anayasaya ek bir madde yerleştiri- henüz bulunmuyor… anayasası da yorlar: Buna göre, kendilerinin hiçbir olsa, “suçların hukuki sorumluluğu bulunmayacak… 28 Şubat sürecinde binlerce insan, ve cezaların Ayrıca, yaptıkları kanunların anayasa- mensubu oldukları milletin en temel de- kanuniliği ya aykırılığının iddia edilemeyeceği ve ğeri olan inançlarına yaşantı planında ilkesini” anayasa yargısı denetimine tabi olma- bağlı diye suçlu kabul edildi. Ama hak- getirmişti. dığı hükmü de bu maddede yer alıyor. larında cezai hiç bir işlem yapılamadı. Dahası, durumdan vazife çıkarma yet- Çünkü, darba anayasası da olsa, “suç- kisine sahip kişiler olarak, uzun vade- ların ve cezaların kanuniliği ilkesini” ge- de kendi zihniyetlerine değişmez ku- tirmişti. Yani, hiç kimse kanunlarda suç rumsal bir süreklilik sağlamak amacıyla olarak tanımlanmayan bir fiilden dolayı da içinde bulundukları kurumda, hukuk suçlu sayılamazdı. Suç teşkil etmeyen ile bağlı olmaksızın, yargı denetimi dışı bir fiilden dolayı suçlu sayılan binlerce tasfiye ve ihraç işlemleri yapmakla da kişi, kanunlar nezdinde suçlu değildi, kendi kendilerini yetkilendiriyorlar. ama birilerinin kafasında suçluydu. Yar- gılanmalarına, haklarında sabit bir hü- Böyle bir çerçeve altına alınmış dev- küm bulunmasına hiç gerek yoktu. An- let yapılanması, demokrasiyi, insan cak, aradan bunca yıl geçmiş olmasına haklarını, kanun önünde eşitlik, hukuk rağmen, bu kişiler adeta gerçekten yü- devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerini rürlükte bulunan yasalar çerçevesinde güvence altına almış modern ve çağ- suçlulukları hükmen sabit olmuş gibi, daş cumhuriyeti mi, yoksa bir avuç du- süregiden bir dizi ağır hukuki sonuçla- rumdan vazife çıkaran darbeci zihniyeti rı ailece yaşıyorlar. Örneğin, emeklilik mi ön plana çıkarıyor? haklarını yitirdiler, memuriyet hakkını yi- tirmiş muamelesine tabi tutuldular, ast- Bu hukuk dışı ve darbeci zihniye- ronomik öğrenim masraflarını ödemeye tin en son hangi boyutlara geldiğini, en mahkûm edildiler. Toplumun, hatta en önemli kurumlarımızda disiplin ve hiye- yakınlarının “kim bilir niye atıldı” suç- rarşiyi nasıl bozduğunu, durumdan va- lamasını çağrıştıran kuşkulu değerlen- zife çıkarabilmek için güvenliğini sağ- dirme ve bakışlarına mahkûm edildiler. lamak sorumluluğu ile görev aldığı Ağır ekonomik koşullar altında nice sı- kuruma ve bu kurumun asli sahibi olan kıntılar yaşandı, nice yuvalar dağıldı. topluma karşı suç işleyebilen örgütlen- melere nasıl dönüştüğünü hep birlikte Bugünlerde hukuku akıllarına geti- görüyoruz. renlere bu hukuk dışı uygulamaları ha- tırlatıyoruz… Hiç değilse, hiç kimsenin Artık mızrak çuvala sığmayıp, hu- kuka hesap vermek zorunda kalanla- ra, zamanla pervasızca kırıp dökerek eylül-ekim 2009 | ASDER 23 asder13.indd 23 25.09.2009 16:51:29

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE General terfi ve “hükmen sabit olmadıkça” suçlu sayıla- YAŞ’ın yargı denetimi dışında tutulan emeklilikleri ile mayacak(!) bir ülkede, haklarında hiçbir kararları, general kadro, terfi ve re’sen ilgili kararların hüküm bulunmadığı halde suçlu sayıl- emekliye sevk ile ilgili kararlarıyla sınır- yargı tarafından manın yol açtığı hukuki sonuçlara kat- lı idi. Nitekim, Anayasa koyucunun Yük- iptalini önlemek, lanan insanlar bulunduğunu ortaya koy- sek Askeri Şura kararlarından sadece mak istiyoruz… terfi kararlarına karşı yargı yolunu ka- Türk Silahlı patmayı amaçladığı, Anayasanın kabul Kuvvetleri’nin YAŞ KARARLARININ DAYANAĞI edildiği 18.10.1982 tarihindeki Milli Gü- OLAN YASA HÜKÜMLERİ ANAYASA- venlik Konseyi toplantı zabıtlarından da üst komuta YA AYKIRIDIR: açıkça anlaşılmaktadır. Danışma Mec- kademesinde lisi tutanaklarında, Anayasanın 125 nci 1- 1982 ANAYASASINDAN ÖNCEKİ maddesinin gerekçesi ile ilgili bölümde, ahenk ve DURUM: Yüksek Askeri Şura kararlarının yar- istikrarın gı denetimi dışında bırakılmasına da- sağlanması YAŞ kararları 1982 Anayasası’ndan ir hükmün kapsamı ile ilgili olarak Dev- maksadıyla önce yargı denetimine tabi idi. Nitekim, let Başkanı Kenan EVREN ile Anayasa YAŞ kararlarına 1980’den önce, emekli edilen bir gene- Komisyonu Başkanı Hâkim Tümgeneral karşı yargı yolu ralin açmış olduğu davayı kazanma- Muzaffer BAŞKAYNAK arasında geçen kapatılmıştır. sı ve emeklilik kararını iptal ettirmesi konuşmada, 125 inci maddeye konu üzerine, TSK’nın general kadro, terfi ve kararların sadece terfi konusu ile sınırlı re’sen emekliye sevk ile ilgili kararların- olduğu açık bir şekilde belirtilmektedir. da en yetkili kurulu olan Yüksek Askeri Şura’nın bu konudaki kararlarının yar- Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora- gı denetimi dışı tutulması gündeme gel- miral Vural BEYAZIT, 04.03.1996 tari- miştir. hinde Nuriye Akman ile Sabah Gazete- sinde yaptığı röportajda, Yüksek Askeri 2- 1982 ANAYASASININ KABULÜN- Şura kararlarının yargı denetimine ka- DEN SONRAKİ DURUM: palı olmasını savunurken: “Terfide so- run oluyor. Herkesi general veya amiral General kadro, terfi ve re’sen emekli- yapmak mümkün değil. Adam mah- lik sisteminde yaşanan sorunların önüne kemeye veriyor. Benim sicilim iyi, be- geçmek amacıyla 1982 Anayasası’nın ni amiral yapmadılar diyor. Bu şekilde 125 inci maddesinde, yargı denetimine mahkeme kararıyla amiralliğini alan çok getirilen istisnalar arasına YAŞ kararları insan vardı eskiden. Sırf terfi nedeniy- da dâhil edilmiştir. le bütün askeri makamların başı ağrır. Baş edemezsiniz.” Diyerek, Anayasa- nın 125 inci maddesinin Yüksek Aske- ri Şura kararlarından sadece terfi ka- rarlarına karşı yargı yolunu kapatmayı amaçladığını ortaya koymuştur. Sonuç olarak, general terfi ve emek- lilikleri ile ilgili kararların yargı tara- fından iptalini önlemek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst komuta kademesin- de ahenk ve istikrarın sağlanması mak- sadıyla YAŞ kararlarına karşı yargı yolu kapatılmıştır. a- 09.11.1982 TARİHİNDEN 29.7.1983 TARİHİNE KADAR OLAN DÖNEM: 24 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 24 25.09.2009 16:51:35

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Anayasanın yürürlüğe girdiği hususta YAŞ’ ya verilmiş bir görev söz 1982 09.11.1982 tarihinde yürürlükte bulu- konusu değildi. Anayasası’nın nan 1612 Sayılı Yüksek Askeri Şuranın yürürlüğe Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanu- Böylece, 09.11.1982 tarihinden girmesinden nun 3 üncü maddesinde Yüksek Askeri 29.7.1983 tarihine kadar olan dönem- yaklaşık dokuz ay Şuranın görevleri: de, Yüksek Askeri Şura’nın 1612 Sa- sonra, Temmuz yılı Yüksek Askeri Şuranın Kuruluş ve 1983’te, 926 a) Genelkurmay başkanlığınca ha- Görevleri Hakkında Kanunun 3 ncü sayılı Türk zırlanan askeri stratejik ana fikrin (Kon- maddesine ve bu kanunun atfı ile diğer Silahlı Kuvvetleri septin) tespiti ve gerektiğinde yeniden kanunlarda yer alan hükümlere dayanı- Personel gözden geçirilmesi hususlarında görüş larak generaller dışındaki TSK perso- Kanunu’nun bildirmek. nelinin re’sen emekliye sevkine dair bir 50. ve 94. karar vermesi mümkün bulunmuyordu. maddelerinde b) Silahlı kuvvetlerin ana program değişiklik ve hedefleri ile ilgili konularda görüş bil- Nitekim, Anayasanın yürürlüğe girdi- yapılarak, YAŞ’ın dirmek. ği 09.11.1982 tarihinden 29.7.1983 tari- görev alanı hine kadar olan dönemde, YAŞ tarafın- genişletilmiştir. c) Silahlı kuvvetlerle ilgili olup dan verilen general ve amirallerin terfi önemli görülen kanun, tüzük ve yönet- ve emeklilik kararlarına karşı yargı yo- melik taslaklarını inceleyip görüş bildir- lu kapalı iken, aynı dönemde subay ve mek, astsubayların re’sen emeklilik işlemleri YAŞ’ın görevleri kapsamında bulunma- d) Başbakan, genelkurmay başka- dığından yargı denetimine tabi olmuş- nı, veya milli savunma bakanının lüzum tur. gördükleri hallerde silahlı kuvvetlerle il- gili diğer konular hakkında görüş bildir- b- 29.7.1983 TARİHİNDEN SONRA- mek, Kİ DÖNEM: e) Diğer kanunlarda verilen görev- Subay ve astsubayların re’sen emek- leri yapmak. lilik işlemleri, 29.7.1983 tarihine kadar, Anayasanın 125 nci maddesinde yargı olarak belirtilmiştir. denetimi güvencesine sahip bir idari iş- 1982 Anayasasının yürürlüğe girdiği lem niteliği taşırken, en üst norm olan 09.11.1982 tarihinde Y.A.Ş.’ya “Diğer Anayasada hiçbir değişiklik yapılmadığı kanunlarda verilen görevler” ise TSK halde, aynı idari işlem nasıl oluyor da, Personel Kanununda general ve ami- 29.7.1983 tarihinden sonra, yine aynı rallerin kadro, terfi ve re’sen emeklilikle- Anayasanın 125 nci maddesindeki yar- rine ilişkin kararlar ile sınırlı bulunmak- gı denetimi dışında tutulan bir idari iş- taydı. lem niteliği kazanabiliyor? 926 Sayılı TSK Personel Kanununun “General ve Amiral Terfileri” başlıklı 1982 Anayasası’nın yürürlüğe gir- 7.7.1971 tarih ve 1424 S.K.nun 16 mesinden yaklaşık dokuz ay sonra, ncı maddesi ile değişik 47 nci madde- Temmuz 1983’te, 926 sayılı Türk Silah- sinin (d) fıkrası :(Yüksek Askeri Şuraca lı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 50. 54 üncü madde esaslarına göre seçil- ve 94. maddelerinde değişiklik yapıla- miş olmak) rak, YAŞ’ın görev alanı genişletilmiştir. ile “Albaylarla general ve amirallerin Adı geçen kanunun 50. maddesi “Çe- terfi işlemleri” Başlıklı 54 üncü madde- şitli Nedenlerle Silahlı Kuvvetlerden Ay- sinde verilen rütbe terfilerine ilişkin gö- rılacak Subaylar Hakkında Yapılacak revlerdir. İşlem” başlığını taşımaktadır. Madde- General ve amiraller dışında kalan de (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde farklı TSK Personelinin kadro, terfi ve re’sen sebeplerle Silahlı Kuvvetlerden ayrıla- emeklilik işlemleri ise TSK Personel Ka- cak subaylarla ilgili işlemler düzenlen- nununda ayrıca düzenlenmiş olup bu eylül-ekim 2009 | ASDER 25 asder13.indd 25 25.09.2009 16:51:41

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Yüksek Askeri mektedir. Maddenin son fıkrası ise, ğindeki meslek kuruluşları ve bunların Şura’nın (re’sen maddede sayılan hususlarla ilgili yapı- üst kuruluşları mensuplarına savunma emeklilik) ihraç lacak işlemlerin prosedürünü “Subay hakkı tanınmadıkça disiplin cezası veri- kararlarının yargı Sicil Yönetmeliği”ne atıf yaparak dü- lemez.” Hükmünün güvence altına aldı- denetimine ka- zenlemektedir. Son cümle ise şudur: ğı “savunma hakkı” güvencesi, patılması, “Ana- “Bu gibi subaylardan durumlarının Yük- yasaya karşı hile sek Askeri Şûra tarafından incelenme- - Aynı Anayasanın 2 nci maddesinin yapılarak” ger- si Genelkurmay Başkanlığı’nca gerekli getirdiği “Hukuk Devleti” ilkesi, çekleştirilmiştir. görülenle¬ri Silahlı Kuvvetlerden ayır- 29.7.1983 tarihin- ma işlemi, Yüksek Askeri Şûra kararı ile - Aynı Anayasanın 36 ncı maddesi- de 926 Sayılı TSK yapılır.” Aynı cümle, astsubaylarla ilgili nin getirdiği “Herkes, meşru vasıta ve Personel Kanu- olarak 94. maddede de bulunmaktadır. yollardan faydalanmak suretiyle yar- nunda Milli Gü- gı mercileri önünde davacı veya davalı venlik Konseyin- Dikkat edilirse, disiplin işlemleri- olarak iddia ve savunma ile adil yargı- ce yapılan 2870 ni düzenleyen bu iki maddede, disiplin lanma hakkına sahiptir.” İlkesi, Sayılı değişiklikle, işlemlerinde olağan prosedürün dışın- Yüksek Askeri Şu- da bir yol izlenmesi, bazı disiplin dos- - Aynı anayasanın 10 uncu maddesi- raya “disiplinsizlik yalarının YAŞ gündemine getirilmesi, nin “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siya- ve ahlaki durum gerek görüldüğü takdirde Türk Silahlı si düşünce, felsefi inanç, din, mezhep nedeniyle ayırma” Kuvvetleri’nden ayırma işleminin şûra ve benzeri sebeplerle ayırım gözetil- yetkisi verilmiştir. kararıyla yapılması öngörül¬mektedir. meksizin kanun önünde eşittir.” Hük- Bu düzenleme, 50. maddeye 29.7.1983 münün getirdiği, eşitlik ilkesi, tarihli ve 2870 sayılı kanunun 4. mad- desiyle, 94. maddeye de aynı kanunun - Aynı anayasanın 70 inci maddesi- 7. maddesiyle eklenmiştir. nin “Her Türk, kamu hizmetlerine gir- me hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, Yüksek Askeri Şura’nın (re’sen görevin gerektirdiği niteliklerden başka emeklilik) ihraç kararlarının yargı de- hiçbir ayırım gözetilemez.” netimine kapatılması, “Anayasaya kar- şı hile yapılarak” gerçekleştirilmiştir. hükümlerinin güvencesi altında bu- 29.7.1983 tarihinde 926 Sayılı TSK Per- lunan subay ve astsubaylar, sonel Kanununda Milli Güvenlik Konse- yince yapılan 2870 Sayılı değişiklikle, Milli Güvenlik Konseyince yapılan bu Yüksek Askeri Şuraya “disiplinsizlik ve değişiklik sonrası, tüm bu Anayasal gü- ahlaki durum nedeniyle ayırma” yetkisi vencelerin kapsamı dışına çıkarılmıştır. verilmiştir. Normlar hiyerarşisinde, görecelik sil- Bu düzenleme ile YAŞ’ın görev alanı silesinde üst norm Anayasa iken, yani genişletilmiştir. diğer tüm normlar anayasaya göre çı- karılması gerekirken, yasa çıkarması Ancak bu hileli değişiklik ile öncesin- ve mevcut yasaları değiştirmesi gerek de; ulusal gerekse uluslar arası hukuk lite- ratüründe meşruiyet taşımayan ve bir - Aynı Anayasanın aynı maddesinin, ara dönem kurumu olan Milli Güvenlik yani 125 inci maddesinin getirdiği “yargı Konseyinin yaptığı değişikliğin anaya- denetimi” güvencesi, sanın da üstünde bir etki sağladığı ve anayasanın çağımız toplumlarında ge- - Keza aynı anayasanın 129 uncu çerli olan en temel hakları düzenleyen maddesi “Uyarma ve kınama cezala- hükümlerini by-pass ettiği görülmekte- rıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararla- dir. Öyle ki, bu hileli değişiklik ile YAŞ rı yargı denetimi dışında bırakılamaz.” kararları Anayasanın 125 inci maddesi- Hükmünün getirdiği “yargı denetimi” gü- nin yargı denetimi ilkesine getirdiği istis- vencesi, nai hükmü kapsamına sokulurken, aynı anayasanın 129 uncu maddesinin ge- - Aynı madde “Memurlar ve diğer ka- tirdiği yargı denetimi ve savunma hakkı mu görevlileri ile kamu kurumu niteli- güvencesini, 36 ncı maddesinin getir- 26 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 26 25.09.2009 16:51:48

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE diği yargı kurumları önünde hak arama de hükmü ile, 12 Eylül 1980 tarihinden 12 Eylül 1980 güvencesini, 10 uncu maddesinin getir- başlayarak ilk genel seçimler sonucu tarihinden diği eşitlik, 70 inci maddesinin getirdiği toplanan TBMM Başkanlık Divanının başlayarak ilk kamu hizmetine alınmada ayrımcılık ya- oluştuğu 6 Aralık 1983 tarihine dek de- genel seçimler pılamayacağı güvencesi ve top yekun 2 vam eden süreçte, yani Milli Güvenlik sonucu toplanan nci maddenin getirdiği hukuk devleti il- Konseyi döneminde çıkarılan yasaların TBMM Başkanlık kesi bir çırpıda by-pass edilmiştir. Kı- Anayasaya aykırılıklarının öne sürül- Divanının saca bu değişiklik bütün anayasayı by- mesi yasaklanmıştır. 926 Sayılı Türk Si- oluştuğu 6 Aralık pass eden bir düzenleme olmuştur. lahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50 1983 tarihine nci maddesi (c) bendinin 2 nci paragra- dek devam eden 926 Sayılı yasanın 50 ve 94 üncü fı 29 Temmuz 1983 gün ve 2870 Sayı- süreçte, yani Milli maddelerinin 29.7.1983 tarihinde de- lı Kanunla değiştirilmiş, kanun 30 Tem- Güvenlik Konseyi ğiştirilmesi ve YAŞ’ın disiplinsizlik ve muz 1983 gün ve 18120 Sayılı Resmi döneminde ahlaki durum nedeniyle ihraç işlemi ile Gazetede yayımlanarak yayımlandığı çıkarılan yetkilendirilmesi şeklindeki düzenleme- gün yürürlüğe girmiştir. Kanun Anaya- yasaların nin, 1982 Anayasası’nın YAŞ kararları- sanın geçici 15 inci maddesinde belir- Anayasaya nı yargı denetimi dışına çıkartmasından tilen tarihler arasında ve Milli Güvenlik aykırılıklarının sonra yapıldığı dikkate alınırsa, bazı Konseyi döneminde çıkarılan bir kanun öne sürülmesi TSK personelinin ihracının yargı dene- olup, aleyhinde Anayasaya aykırılık id- yasaklanmıştır timi güvencesinden yoksun kılınması diasında bulunulamayacaktır. amacı taşıdığı açıktır. Yargı denetimi- nin amacı, yapılan işlemin hukuka uy- Nitekim, 1982 Anayasasının geçi- gunluk denetimi olduğuna göre, aslında ci 15 inci maddesinin yürürlükte bulun- amacın bazı personelin hukuka uygun duğu dönemde YAŞ tarafından verilen olmayan işlemlerle tasfiye edilmesi ol- ihraç kararlarına karşı AYİM’de açılan duğu açıkça anlaşılacaktır. Çünkü, şûra davalar, “YAŞ kararlarının Anayasanın kararıyla ihraç edilen subay ve astsu- 125 inci maddesi ve 1602 Sayılı AYİM baylarla, normal disiplin prosedürüyle Yasasının 21/son maddesi gereğince ihraç edilenlerin durumları arasında tek yargı denetimi dışı bulunduğu, anaya- fark yargı denetimine gidebilme nokta- saya aykırılık iddiaları ise, 1982 Ana- sında bulunmaktadır. yasasının geçici 15 inci maddesi hük- mü gerekçe gösterilerek reddedilmiş ve 3-926 SAYILI YASANIN 50 VE 94 NCÜ MADDELERİNİN ANAYASAYA AYKIRILIK İDDİASINDA BULUNABİL- ME SORUNU: a- Anayasanın Geçici 15 inci Madde- sinin Yürürlükte Olduğu Dönem: 1982 Anayasasının geçici 15 in- ci maddesinde, 12 Eylül 1980 tarihin- den, ilk genel seçimler sonucu topla- nacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya dek geçecek süre içinde çıkarılan yasalar, yasa hükmünde kararnameler ile 2324 Sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Ka- nun uyarınca alınan kararlar ve tasar- rufların Anayasaya aykırılıklarının iddia edilemeyeceği hükmü yazılıdır. Mad- eylül-ekim 2009 | ASDER 27 asder13.indd 27 25.09.2009 16:51:55

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE YAŞ kararlarına açılan davaların esastan inceleneme- Şöyle ki: karşı açılan iptal yeceği hükmüne bağlanmıştır. Yüksek Askeri Şura’nın verdiği ka- davalarında, b-Anayasanın Geçici 15 inci Madde- rarlardan ilk gruptaki kararlar, şûranın düzenlemenin sinin Yürürlükten Kaldırıldıktan Sonraki generalliğe veya generallikteki üst rüt- Dönem: beye terfi ve emeklilik kararlarıdır. İkin- Anayasa’ya ci gruptaki kararlar ise 29.7.1983 tarihli aykırılığı ileri YAŞ kararlarına karşı açılan iptal da- ve 2870 sayılı kanunun yürürlüğe gir- sürülmüş, ancak valarında, düzenlemenin Anayasa’ya mesinden sonra uygulanmaya başla- mahkemece aykırılığı ileri sürülmüş, ancak mahke- yan, her rütbedeki astsubay, subay ve geçici 15 nci mece geçici 15 nci madde gerekçe gös- üstsubayların, aslında 926 sayılı kanu- madde gerekçe terilerek bu iddia reddedilmişti. Bu mad- nun 50. ve 94. madde¬lerine göre nor- gösterilerek de yürürlükten kaldırıldıktan sonra bu mal disiplin prosedürüne tabi dosyaları gerekçe geçerliliğini yitirmiş bulunmak- hakkında verdiği kararlardır. bu iddia tadır. reddedilmişti. İlk gruptaki kararlar, 1982 Nitekim, ekli Danıştay İdari Dava Anayasası’nın öngördüğü, yukarıda sö- Bu madde Daireleri Kurulunun 19.04.2007 tarih ve zünü ettiğimiz, nihayetinde bir hükümet yürürlükten 2005/ 2988 Esas ve 2007/555 sayılı ka- tasarrufu olarak değerlendirilebilecek, kaldırıldıktan rarı bu hususta emsal bir karar teşkil et- aslında tabiatı itibariyle “hukuka uygun- sonra bu gerekçe mektedir. luk “ denetimi yapılması hukuk devleti geçerliliğini ilkesinin gereği olan ancak, yargı yolu 4- 926 SAYILI YASANIN 50 VE 94 açık olsa bile “yerindelik denetimi” ya- yitirmiş NCÜ MADDELERİNİN ANAYASAYA pılamayacak türden kararlardır. Aslında bulunmaktadır. AYKIRILIĞI SORUNU: anayasa koyucu, açık olarak, bu türden şûra kararlarına karşı yargı yolunu ka- a-Anayasanın 125 nci maddesine patmıştır. dayanılarak yargı denetimi dışında tu- tulan ihraç kararları, anayasaya karşı İkinci gruptaki kararlara gelince... hile ile yapıldığından, bizatihi bu madde 926 sayılı kanunun 50. ve 94. mad- kendisine karşı yapılan hileyi korumaz. delerinde yapılan düzenleme, 1982 Çünkü, hiçbir hukuk düzeni kanuna kar- Anayasası’nın yürürlüğünden sonradır. şı hileye cevaz vermeyeceği gibi, ana- Bu bakımdan, Anayasa koyucu tarafın- yasaya karşı hileye de cevaz vermez. dan, bu sonraki tarihli düzenlemelerin de yargı denetimi dışında bırakılması- nın istendiği söylenemez. Anayasa ko- yucunun böyle bir iradesinden bahset- mek mümkün değildir. Yasa koyucu sıfatı tartışmalı olan Milli güvenlik Kon- seyi, daha önce anayasanın yukarıda saydığımız güvenceleri altında olan ba- zı işlemleri Anayasa’daki yargı yolunu kapatan hükmün koruması altına sok- mak istemiştir. Anayasanın yargı dene- timi yasağının kapsamı bir kanun hük- müyle genişletilmiştir. Bu bakımdan, Milli Güvenlik Konseyinin “Anayasa’ya karşı hile (dolan)”sinden söz edebili- riz. Halbuki, sonradan bir takım yasal düzenlemeler ile Anayasada öngörü- len sınırların genişletilmesi veya güven- celerin daraltılması bizatihi anayasa- 28 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 28 25.09.2009 16:52:01

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE ya aykırıdır. Çünkü, çıkarılan yasalar, ihtiva eden 129 ncu madde çelişir hale Görüldüğü üzere Anayasanın ilgili maddesinin çıkarılış gelecektir ki, böyle anayasa hükümleri- YAŞ kararlarının gerekçesine ve amaç ve ruhuna aykırı ni birbiri ile tutarsızlaştıran bir düzenle- yargı denetimi olamaz. Bu sebeple de, yapılan bu de- menin anayasaya aykırı olduğu açıktır. dışında tutulması ğişiklik, bizzat Anayasanın 125 nci mad- neticesini desine aykırı bulunmaktadır. d- Avrupa İnsan Hakları Sözleş- doğuran iç mesi’nin 6. Maddesi hukuk hükümleri b- Milli Güvenlik Konseyinin çağdaş ile Avrupa demokratik ve hukuk devleti ile bağdaş- Yüksek Askeri Şûra kararlarını yar- İnsan Hakları ması mümkün olmadığından, ara dö- gı denetimi dışında kalmasını sağlayan Sözleşmesi’nin 6. nemde, hukuka değil güce dayalı olarak yasal hükümlerin anayasaya aykırılığı, maddesi hükmü yaptığı düzenlemeler bir hukuk normu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin çelişmektedir. sayılabilir mi? Hele ki, yapılan bu dü- 6. maddesi çerçevesinde önümüze çık- zenleme, idari işlemin hukuk devleti il- maktadır. Sözleşmenin 6 ncı maddesi- kesinin en temel gereği olan “hukuka ne göre yargıya başvurma ve adil yargı- uygunluk denetiminden kaçırılması”nı lanma hakkı temel haklardandır, hiçbir ön gören bu hukuk dışı hükmü getiren şekilde kısıtlanamaz, ortadan kaldırıla- düzenlemenin de yasa olarak nitelendi- maz. rilip, arkasından da “anayasaya uygun- luk denetiminden de kaçırılması”, daha- Görüldüğü üzere YAŞ kararlarının sı bununla da yetinilmeyerek, böyle bir yargı denetimi dışında tutulması netice- düzenleme yapmaktan dolayı, “bu dü- sini doğuran iç hukuk hükümleri ile Av- zenlemeyi yapanların suçlanamayacağı rupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. ve yargılanamayacağı” gibi bir düzenle- maddesi hükmü çelişmektedir. me ise, hangi hukuk kalıpları, hangi hu- kuk mantalitesi ve hangi hukuk düşün- 1982 Anayasa’sının 90. maddesi ise cesi ile izah edilebilecektir? bu çelişkiyi çözmektedir. Şöyle ki: c- Yukarıda da belirttiğimiz üzere, 1982 Anayasa’sının 90. maddesi- 926 sayılı kanunun 50. ve 94. mad- ne göre, “Usulüne göre yürürlüğe ko- delerinde yapılan düzenleme, 1982 nulmuş milletlerarası antlaşmalar ka- Anayasası’nın yürürlüğünden sonra nun hükmündedir. Bunlar hakkında olup, Anayasa koyucu tarafından, bu Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa sonraki tarihli düzenlemelerin de yargı Mahkemesi’ne başvurulamaz.” denetimi dışında bırakılmasının istendi- ği söylenemez. Mayıs 2004’te eklenen hüküm ise daha da açıktır: “Usulüne göre yürür- Anayasa’da yer alan şûra kararları- lüğe konulmuş temel hak ve özgürlük- na karşı yargı yolunu kapayan hüküm lere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla anayasa koyucunun bu iradesi dikkate kanunların aynı konuda farklı hükümler alınıp dar yorumlanarak, şûranın bir “di- içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuş- siplin işlemi” mahiyetinde olan ihraç ka- mazlıklarda milletlerarası antlaşma hü- rarlarının, 125 nci madde kapsamında kümleri esas alınır.” değil, 129 ncu madde kapsamında de- ğerlendirilerek, bu kararlara karşı yargı 5- DEĞİŞİK KURUMLARIN YAKLA- yolunu açık tutmak gerekmektedir. Aksi ŞIMI: takdirde, disiplin işlemleri hakkında özel bir hüküm ihtiva etmeyen 125 nci mad- Aralık 2002’den itibaren başbakan de hükmünün esas alınması yerine, bu ve Milli Savunma bakanının, YAŞ karar- konuda açıkça yargı denetimi dışında larına muhalif kalıp “şerh” koymalarının bırakılamaz şeklinde emredici hüküm hukuken tamamen haklı ve izah ettiği- miz gibi çok güçlü bir gerekçesi vardır. Disiplin işlemi mahiyetindeki dosyaların nor¬mal disiplin prosedürüne tabi ola- rak diğer dosyalarla birlikte işlem gör- eylül-ekim 2009 | ASDER 29 asder13.indd 29 25.09.2009 16:52:08

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE YAŞ Kararları meleri gerektiği, bunun Anayasa’daki yargı denetimi dışında bırakılmasının hukuka aykırı yargı yolu yasağının maksadına uygun gerekliliğini savunanlar, şura üyelerinin mı, değil mi? ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yılların birikim ve deneyimine sahip, ya- Buna kim karar 6. maddesinin gereği olduğu, YAŞ ka- nılması mümkün olmayan insanlardan verecek? Elbette rarıyla disiplin cezası verilmesinin oluştuğunu, dosyaların Şura önüne ge- yargı… Eğer yargı Anayasa’ya karşı bir “hile” olarak de- linceye kadar çok çeşitli kademelerde ti- denetiminden ğerlendirildiği” şeklindeki itiraz hukuki tizlikle değerlendirildiğini ileri sürmekte- geçmiyor ise, bir itirazdır. dirler. Böyle bir yaklaşım, hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacak bir iddiadır. bu denetim Askeri Yüksek İdare Mahkemesi bir Şöyle ki: Bir hukuk devletinde yapı- istenmiyor ise, kararında; “Kamu adına tasarrufta bu- lan eylem ve işlemlerin yargı denetimi- lunsa da insanların (ve oluşturdukları ne tabi olmasının en önemli sebebi, bu bu, bir kurula kurulların) tümüyle hatadan ve hata id- işlemlerdeki keyfilik ve hata risklerine kararlarının dialarını karşılama ihtiyacından masun karşı yeterli hukuki güvenceyi sağ- olmadıkları gerekçesi karşısında, YAŞ lamaktır. İdarenin keyfi veya hukuka uygun kararlarının hukuka uygunluk yönün- hatalı işlem yapmaya- olup olmadığı den denetimi fiili bir zorunluluktur. Zira, cağı varsayımı, yargı denetimine kimi eksik değerlendirme ve bilgilendir- melerden kaynaklı olarak anılan yüksek bir hukuk tabi değildir kurul kararlarına da bazı hatalar yansı- devletinde geçerli deniliyorsa, bu, yabilir.” Gerekçesine yer vererek yargı olamaz. Böyle bir iddia, ka- o kurula hukuka denetiminin gerekliliğini vurgulamıştır. rarları yargıya açık olan kurumlar aykırı karar verme için de ileri sürülebilir. O halde on- yetkisi tanımak Yine, Avrupa İnsan Hakları ların kararları neden yargı denetimine Komisyonu da, 27.2.1996 ta- tabiidir? olmaz mı? rih ve 20704/92 talep no’lu c-Yüksek Askeri Şura kararları, bi- raporunda, “iç hukuk, reylerin hukuksal durumlarını etkiledi- garanti altına alınmış ği gibi, bir suç isnadı da içermektedir. hakların, kamu gücü ta- Yüksek Askeri Şura açıkça bireylerin rafından keyfi bir şekil- suçluluğuna karar vermekte ve birey- de çiğnenmesini önleyecek leri meslekten çıkarma cezası ile ceza- bir koruma sağlamalıdır. Oysa, yürütme landırmaktadır. Adeta, Yüksek Askeri yetkisinin gizli olarak kullanıldığı bir yer- Şura’ya yargı yetkisi tanınmaktadır. Oy- de keyfilik tehlikeleri, eşsiz bir şekilde sa, “yargı yetkisi Türk Milleti adına ba- ortaya çıkmaktadır...’ tespitini yapmış- ğımsız yargı organlarınca kullanılan bir tır. yetkidir.”(Anayasa 9.md.) Esasen Ana- yasanın 37 nci maddesinin “Bir kimse- 6- YAŞ KARARLARININ HUKUKA yi kanunen tabi olduğu mahkemeden UYGUNLUK DENETİMİ HUKUK DEV- başka bir merci önüne çıkarma sonu- LETİ İLKESİNİN TABİİ BİR ZARURETİ- cunu doğuran yargı yetkisine sahip ola- DİR: ğanüstü merciler kurulamaz.” hükmü de, Yüksek Askeri Şura’yı olağanüstü a-YAŞ Kararları hukuka aykırı mı, bir merci konumuna getiren tüm yasal değil mi? Buna kim karar verecek? El- düzenlemelerin Anayasa’ya aykırılığını bette yargı… Eğer yargı denetiminden geçmiyor ise, bu denetim istenmiyor ise, bu, bir kurula kararlarının hukuka uygun olup olmadığı yargı denetimine tabi değildir deniliyorsa, bu, o kurula hu- kuka aykırı karar verme yetkisi tanımak olmaz mı? b-Yüksek Askeri Şura Kararlarının 30 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 30 25.09.2009 16:52:15

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE göstermektedir. Nitekim, Askeri Yük- Yüksek Aske- Üstelik öyle bir ola- sek İdare Mahke- ri Şura, ordudan ğanüstü merci ki, şahit din- mesi 1 nci Daire- uzaklaştırılması- lemeden, kişinin kendini savun- si, disiplinsizlik nın hukuka uygun masına imkân tanımadan ve hatta gizli gerekçesiyle olmadığı yargı bir şekilde hazırlanan dosya üzerinden “kuvvetkomu- kararı ile tespit karar verebilen ve kararları kesin olan tanı onayı ile ” edilmiş bulunan bir merci... Çünkü, Yüksek Askeri Şura- emekliye ayrıl- personeli tekrar ya sunulan dosyaların gizli hazırlandığı mış olan Tanju uzaklaştırmak- bilinmektedir. Bu dosyalar, alt kademe- KALE’nin bu ayır- la, hukuka uygun lerde hazırlanmaktadır. Yüksek Askeri davranmayabile- Şura üyeleri dosya üzerinden karar ver- ma kararını hukuka ceğini açıkça or- mektedirler. aykırı bularak iptal et- taya koymakta- d- Kararları yargı denetimi dışı tutu- miştir. Fakat bu karardan hemen sonra dır. Yargı kararına lan bir kurulda, hukuktan bağımsız ka- aynı kişi hakkında ve yine aynı gerek- rağmen hukuka rar verme anlayışının hakim olması ka- çeyle yargı yolu kapalı olan “Yüksek As- uygunluk konu- çınılmazdır. Örneğin, 04.03.1996 Tarihli keri Şura kararı” yoluyla görevden ihraç sunda gerekli ti- Sabah Gazetesinde, Nuriye AKMAN’ın işlemi uygulanmıştır. Keza, Astsubay tizliği gösterme- Deniz Kuvvetleri eski komutanı Orami- Faruk Altunbay önce “kuvvet komuta- yen Yüksek Askeri ral Vural BEYAZIT ile yaptığı “Yüksek nı onayı ile” görevinden ihraç edilmiştir. Şura’nın, doğru- Askeri Şura kararları” konulu mülakatta, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi bu iş- dan verdiği ihraç Akman’ın “Ben suçlanan görüşleri değil, lemi iptal etmiştir. Faruk ALTUNBAY ka- kararlarının huku- tamamen hukuk mantığı açısından so- rar gereği görevine iade edilmiş, ancak ka uygun olduğu ruyorum. Bu bir hukuki süreç mi? “ şek- çok kısa bir süre sonra bu defa aynı is- hususu tartışmalı linde yönelttiği soruya cevaben: “Hukuk natlarla ki, bu isnatların doğru olmadığı bulunmaktadır. kavramına girmeyebilir, ama biz doğru- yargı kararı ile tespit edildiği halde, bu ya yaptığımıza inanıyoruz. Zaten mah- kez “Yüksek Askeri Şura kararı yolu ile” kemeye vermeden sicilen attığımız var, görevinden ikinci defa ihraç edilmiştir. hiç mahkemeye vermiyoruz. Onun sici- Yani bu kişiler iflah edilmemiştir. line bakarız, iki üç defa hapis cezası al- Bu iki örnekten de açıkça anlaşıl- mışsa hemen doğrudan ilişiğini keseriz. maktadır ki, Yüksek Askeri Şura, ordu- O zaman mahkemeye müracaat eder, dan uzaklaştırılmasının hukuka uygun hakkını alır, geri döner. Ama geri dön- olmadığı yargı kararı ile tespit edilmiş mesi bir şey ifade etmiyor. Onu iflah et- bulunan personeli tekrar uzaklaştırmak- miyoruz.” Cevabını vermiştir. Bu cevap la, hukuka uygun davranmayabileceğini ne anlama geliyor? Yargıyı by-pass açıkça ortaya koymaktadır. Yargı kara- edip Yüksek Askeri Şura kararı ile gere- rına rağmen hukuka uygunluk konusun- ğini yapıyoruz demektir. da gerekli titizliği göstermeyen Yüksek Askeri Şura’nın, doğrudan verdiği ihraç kararlarının hukuka uygun olduğu hu- susu tartışmalı bulunmaktadır. SONUÇ: YAŞ tarafından verilen ih- raç kararlarına dayanak yapılan hukuka aykırı düzenlemeler ortadan kaldırılma- lı, bu hukuk dışı düzenlemelerle ger- çekleştirilen işlemler hakkında hukuka uygun bir hüküm verilmesinin yolu da açılmalıdır. eylül-ekim 2009 | ASDER 31 asder13.indd 31 25.09.2009 16:52:21

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI İbrahim TÖRE ‘AVRUPA’nın en büyük ADALET SARAYI’ İnşaatı yaptıran T.C. Adalet Bakanlığı v.s. Anadolu yakasında da, sonradan öğrendim, dünyanın en büyük adalet sarayını yapıyormuşuz. 32 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 32 25.09.2009 16:52:25

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Geçenlerde yeni metrobüslere bin- miş EDİRNEKAPI tarafından gelerek MECİDİYEKÖY’e doğru gidiyordum. Yeniliklerin ve güzelliklerin verdiği gü- zel duygularla etrafa bakınıyordum. Mecidiyeköy’e yaklaşırken yeni yapıl- makta olan büyük ve görkemli bir inşaat dikkatimi çekti. Çatısı göklere yükselen bu dev inşaat da neyin nesi diyerek et- rafa bakınırken, kocaman levhalarla ya- zılan ilan levhası dikkatimi çekti. ‘AVRUPA’nın en büyük ADALET SA- RAYI ‘. İnşaatı yaptıran T.C.Adalet Ba- kanlığı v.s. Anadolu yakasında da, son- radan öğrendim, dünyanın en büyük adalet sarayını yapıyormuşuz. Şaşkınlığım ve hayretim geçtikten sonra ülkemizde yaşanan o nazenin ve çok mukaddes adaletin perişan haline baktım. Hukuk namına yapılan en bü- yük hukuksuzlukları ve skandalları ha- tırlamaya çalıştım. Çağdaş hukuk katil- lerini ve hukuk istismarcılarını gözümün önüne getirdim. Hayıflandım... Hayıf- landım...! Derinden bir ooof çektim. Çocukluğumuzdan kulağımıza yerleş- miş türkünün mısraları dilime geldi. ‘ Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.’ Bugün posta günü canım sıkılır.’ Benim ofum- ahım; hak yerine, ada- Sonra kendimi teselli ettim inşallah En büyük adalet let yerine, zulüm ve haksızlık dağıtan dedim, istikbalde bu mekânlar, adale- sarayları yapıyo- kurum ve kurumları, o yüksek makam- tinde dağıtımında da en büyük yerler ruz diye kuru ku- ları işgal etmiş adamları ne kadar etkile- olurlar. ruya - manasızca di bilmiyorum da, şunu çok iyi biliyorum. övüneceğimize, Atalarımız ne demiş: ‘Âdil mahkemeler; kâinat Halikının hem dünyada, HAK iminin, ÂDİL isminin ve daha pek- hem öbür âlemde ‘Alma mazlumun âhını, çok esma-i İlâhinin tecelligâhıdır. Hak alkışlanacak abi- çıkar âheste âheste. nâmına hükmeden, Âdil-i Mutlak hesa- de hukuk adam- bına adalet eden ve hakiki, İslami bir larımızla, hukuk Keşke dedim, en büyük adalet sa- adalet olan kürsî - i muallâ ne yüksek- müesseselerimiz- rayları yapıyoruz diye kuru kuruya - ma- tir, ne mübecceldir... Hak tanımaz mağ- le, hakkı ve hu- nasızca övüneceğimize, hem dünyada, rur zalimleri huzurunda ser furu’ ettiren, kuku bilip en iyi hem öbür âlemde alkışlanacak abide haksızları hakkı teslime icbar eden âdil şekilde yaşayan hukuk adamlarımızla, hukuk müesse- mahkemeler, en yüksek tebcile ve en toplumlarımızla selerimizle, hakkı ve hukuku bilip en iyi âlî ihtirama sezâdırlar. iftihar edebilsey- şekilde yaşayan toplumlarımızla iftihar dik; yüzlerimiz ak edebilseydik; yüzlerimiz ak olsaydı, ba- İşarat-ül İ’caz olsaydı, balarımız larımız dik olsaydı. dik olsaydı. eylül-ekim 2009 | ASDER 33 asder13.indd 33 25.09.2009 16:52:30

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE KANUN DEĞİL ADALET İSTİYORUZ İbrahim TÖRE ğın verdiği kuvvet ve cesaretle; “Sayın hâkimler! Kanun değil adalet Yer büyük bir mahkeme salonu. Dev- leti temsil eden idareci; sertçe bir ifa- istiyoruz, diye haykırdı”. deyle, mağrurâne, diklenerek, mağdur Bu haliyle de, nice sızlayan vicdan- ve mazlumların temsilcisine; lara tercüman oldu. - Kanun var, kanun... diye seslendi. Gerçek adaleti sağlamayan kanun; Mağdur ve mazlumların temsilcisi de, mahkeme heyetine dönerek, haklılı- kanun kitaplarında da yazılsa, bir de- ğil on tane mecliste de yapılsa, hayat bahşeden kanun değildir. Bir nevi zu- lüm aletidir. Kanun; toplumun, toplum- ları meydana getiren insanlığın mesele- lerini hakça, insanca halleden ve gene insanlığı ve toplumları yükselten ve eşit olarak herkese uygulanan esasları ihti- va etmelidir. Kanun, kat’iyyen belli kişi ve zümrelere menfaat sağlayan “zulüm aracı” olmamalıdır. Zulmü, haksızlığı ve adaletsizliği sistemleştirmemelidir. Unu- tulmamalıdır ki; insanlık tarihinde, bütün zalimlerin, kanlı diktatörlerin, firavunla- rın da hep kanunları olmuştur. Ancak, adaletleri olmamıştır. Adil olamamışlar- dır. Onların kanunları yok olmuş; lakin zulümleri, insanlık tarihine kara lekeler olarak geçmiştir. “Yaşasın Zalimler İçin Cehennem” sözü, masum ve mazlum insanlar ta- rafından, böyle zalimler için söylenilmiş ve böyle insanlar için cehennem istenil- miştir. Bir kısım insanlar, kendileri gibi baş- ka bir kısım insanlar için haklı olarak ce- henneme girmeleri için beddua etmiş- lerdir. Bu dehşetli realite insanlık için, yüz karası bir tablo değil midir? 34 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 34 25.09.2009 16:52:35

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE TSK’nın Toplum Nezdindeki İtibarı Nurettin YAVUZ 12 Haziran 2009 tarihli Taraf gazete- Bu çoğulculukla ifade edilebilecek veya Toplumumuzun si ‘AKP ve Gülen’i bitirme planı’ başlıklı açıklanabilecek bir husus değildir. Aynı özellikle manşet haberi ile Kıdemli Albay Dursun şekilde Silahlı Kuvvetleri, demokrasinin mütedeyyin Çiçek imzalı Genelkurmay’a ait yeni bir gelişmesinde, çoğulculuğun toplumsal kesimlerini “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı bir boyut kazanmasında engelleyici bir etkilemek bir belge yayınladı. Anlaşılan bu plan kurum olarak göstermek de yanlıştır. amacıyla Sayın BAŞBUĞ’un Harp Akademileri Türk Silahlı Komutanlığında yıllık değerlendirme İkincisi ise, toplumumuzun özellikle Kuvvetlerini konuşmasını yaptığı ayda hazırlanmış. mütedeyyin kesimlerini etkilemek ama- din karşıtı cıyla Türk Silahlı Kuvvetlerini din karşıtı olarak gösteren Haberin ardından Genelkurmay olarak gösteren kötü niyetli propaganda kötü niyetli Başkanlığı konuyla ilgili soruştur- kampanyalarıdır. Ancak, toplumumuzun propaganda ma başlattığını, Genelkurmay Askeri mütedeyyin kesimleri bu propagandaya kampanyalarıdır. Mahkemesi’nin ise söz konusu raporla itibar etmemektedir. Ordusunu sevmek- Ancak, ilgili yayın yasağı koyduğunu basından te ve güvenmektedir. Çünkü bu asker, toplumumuzun öğrendik. Türk milletinin bizatihi kendisidir. Aynı mütedeyyin hassasiyetlere sahiptir. Kim ne derse kesimleri bu Sayın Genelkurmay Başkanı Or- desin, Türk milletinin ordusu halktır, propagandaya general İlker BAŞBUĞ’un 14 Ni- halktandır, halk içindir.” (Genelkurmay itibar san 2009 tarihinde Harp Akademileri sitesinden) diyerek bizlere anlatmıştı. etmemektedir. Komutanlığı’nda yaptığı yıllık değerlen- dirme konuşmasında “Bu noktada, Türk Ben şunları merak ediyorum; Silahlı Kuvvetlerinin toplum nezdinde- 1.Bu raporla TSK’nin toplum nezdin- ki itibarını ve güvenilirliğini sarsmayı deki itibarı ve güveni sarsılır mı? amaçlayan iki ön yargılı yaklaşıma dik- 2. Sarsılırsa, bu raporu hazırlayan kat çekmek istiyorum” demişti. zihniyet bu iki gurubun hangisine giri- yor? Ya da bu üçüncü bir gurup mu? Bu yaklaşımları “Bahsettiğim önyar- 3. Acaba sorularıma cevap alabile- gılı yaklaşımlardan birincisi, demokratlık cek miyim? kisvesi altında Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak amacıyla Türk Silahlı Kuvvet- 13 Haziran 2009 lerine karşı sistematik muhalefet yapıl- ması demokrasimizi geliştirmeyecektir. eylül-ekim 2009 | ASDER 35 asder13.indd 35 25.09.2009 16:52:40

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE ASKERÎ VESAYET SİSTEMİNİN KİŞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ M. Yavuz AY / ASDER Ankara Şube Başkan Yardımcısı Merhum Aliya İzzetbegoviç, Mayıs millet olma seviyesine yükselebilmişler- 1994’de Saraybosnalı Hacı adayları- dir. Medenî bir millet olabilme süreci de na yaptığı konuşmanın bir bölümün- maddî unsurlardan önce geçmişe, kök- de şunları söylüyordu: “Aklıma gelen lere ait olma bilincinin niteliğine bağlıdır. ilk şey haccın bir anma olduğudur. (…) Kişisel ve toplumsal hafıza, varlık mü- Sa’y, Hacer ve oğlu İsmail’e dair bir an- cadelesinin temel taşıdır denilebilir. Ta- madır. Yani, bu bir hatırlamadır ve hatır- rih denen şeye sahip olanlar, özne ol- lama gelişmiş ve medeni halklarla, geri mayı becerenler, hafızalarını işgalden kalmış ve ilkel halkları birbirinden ayı- uzak tutma mücadelesinin galipleridir- ran bir şeydir. Medeni halkların anıları ler. vardır. Önemli şeyleri hatırlayan halklar, tarih dediğimiz şeye sahip olurlar.” Ülkemizde darbeleri, askerî vesayet sistemini konuşabilmek; modernizmi, Farklılıkları cem edebilen topluluklar, sekülerizmi, pozitivizmi, demokrasiyi, 36 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 36 25.09.2009 16:52:47

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE laisizmi, kültür savaşlarını, Batı dayat- de onun için kaybettik. Tarih değil, ha- Farklılıkları cem macılığını, küresel kuşatmayı bilmek- talar durmadan tekerrür ediyor. Bugün edebilen topluluk- le; kimlik krizini, temel değerlerimizden bir vatan kaybediyorsak, sebebi yine lar, millet olma uzaklaşmayı hatırlamakla mümkün ola- odur. Osmanlı tarihini anlayanlar bilir- seviyesine yük- bilir. ler ki, bu ülke kuvvete dayanarak de- selebilmişlerdir. ğil, adalete dayanarak kurulmuştur. (…) Medenî bir millet “Tek dişi kalmış canavar” a karşı yü- Adalet meşruiyetin temelidir. Meşruiyet, olabilme süreci rütüldüğü söylenen, yüz binlerce şehi- hükmetmenin mesnedidir. Kuvvet meş- de maddî unsur- dimizin kanına mal olan savaş, temel ruiyetin müeyyidesidir. Bu halde kuvvet lardan önce geç- değerlerimizin yerine Batı değerleri- meşruiyete, hükmetme adalete dayan- mişe, köklere ait nin ikame edildiği, kişisel ve toplumsal mak zorundadır. Her kim ki adaletsiz olma bilincinin “hafıza”nın katledildiği bir cinnet haline hükmetmeye, meşruiyetsiz kuvvet kul- niteliğine bağlıdır. dönüşmüştür. İnsanlık tarihinde böylesi lanmaya kalkarsa yıkılır. Ordu, gayesi Kişisel ve toplum- bir kırılmayı yaşayan ikinci bir millet yok içinde elindeki kuvveti kullanırsa meş- sal hafıza, varlık gibidir. Hafıza silme savaşı ne yazık ki ru, gayesi dışına kayarsa gayr-i meşru- mücadelesinin başarılı olmuş, Müslüman kamuoyu de- dur. Belki bazı şeyleri yakar, yıkar ama, temel taşıdır deni- mokrasi, modernizm, laiklik, batılılaşma sonunda kendisi de yıkılır. Ve maalesef lebilir. gibi kavramlara olumlu anlamlar yükle- bu enkazın altında bazen bir devlet de meye, kurtuluşunu oralarda arama za- çöker.” (1) vallılığına düşmüştür. Anıları ve kökleri üzerinde inşa edilmiş kimliğiyle mede- Hafızamızı tazelememiz, kendimiz- ni bir millet olma halinden “batılı, kök- le, toplumla, içinde yaşadığımız sistem- süz, geleneksiz” anlamlarını ihtiva eden le ve inançlarımızla yüzleşmemiz hayatî “modernliğe” geçişi tercih edebilmiştir. bir önem arz ediyor. Bu çerçevede bir- takım tespitler yapmamız gerekiyor. Henry Lefebvre’nin “modernitenin ideolojik sarhoşlukları” olarak niteledi- 1. Osmanlının “Asker Devlet” özelliği ği “ilerleme, özgürlük, kalkınma” üçlü- nasıl belirleyici olmuşsa Türkiye’nin ku- sü, ülkemizdeki bütün kesimlerin afyo- rucu iradesine de askerin etkin ve yön- nu olmuştur. İnsanın varlığına bağımlı lendirici gücü egemen olmuştur. ve bağlı materyaller “insanî” olanın üze- rine çıkarılarak kutsallaştırılmış; insan, 2. Türkiye’de etkin, güçlü, bağımsız, tekniğin gerisinde, yabancılaşmanın en ne yaptığını bilen bir “Sivil İrade” hiç ol- üst düzeye çıktığı, can çekiştiği kaos or- mamıştır. Askerler bunu sürekli engel- tamında yüzüstü bırakılmıştır. lemiştir. Türkiye’de askerî vesayet sistemini 3. Osmanlıdan alınan darbe gele- kuran egemenler, Sultan Abdülhamit’in neği sürdürülmüş, Türkiye’de ilk darbe şu sözlerini dikkate almalılar: Birinci Meclis’in tasfiyesinde yapılmış- tır. Halk asla muhatap alınmamış, mec- “Hem bari orduyu politikadan çeke- lis iradesi dikkate alınmamış, kapalı ka- bilseydik. Yeniçerilerin bire kadar kı- pılar ardında çekirdek kadro kararları rılmasının üstünden kırk yıl bile geç- egemen kılınmıştır. meden Hüseyin Avni Paşa’nın ordusu Amcam Abdülaziz Hanı tahtından indir- 4. Türkiye için yapılan 1921,1924, di. Hanedana karşı olanlar, hanedan- 1961 ve 1982 anayasaları asker ve si- dan yana olanlar diye ikiye bölündü yeni vil generallerin gözetiminde, halktan ve baştan ordu, 93 Muharebesini kaybet- değerlerimizden sterilize edilmiş kadro- tik. Biraderim Murad’ı da beni de taht- lara yaptırılmıştır. tan indiren aynı ordudur. 93 Muharebe- sini niçin kaybettiysek, Balkan Harbini 5. Osmanlı batıcılarının kurduğu Türkiye batıcı, laik, seküler, pozitivist bir “Askerî Vesayet Sistemi”nin demir yum- eylül-ekim 2009 | ASDER 37 asder13.indd 37 25.09.2009 16:52:52

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Türkiye’de ruğu ve koyu gölgesi altındadır. tanlarını “Yarı Kutsal” kabul etmiştir. siyasiler 6. Kurtuluş savaşı verildiği iddi- 10. Meclisin ve meclis komisyonla- tarafından a edilen “Yedi Düvel”e ya da “Tek Di- rının askerler üzerinde hiçbir etkisi ve bırakınız ordunun şi Kalmış Canavar”a karşı yüz binlerce yaptırımı yoktur. ve kaynaklarının şehidimizin kanları vicdanları titrete- memiş, savaştığımız Batı Medeniyeti 11. Savunma bütçesi şeffaf bir biçim- yönetimini, Türkiye’nin felsefesi, ideolojisi hatta kut- de hazırlanmaz. Askerî bürokrasi, gizli- ülke yönetimini sal değerleri olmuştur. Mağlupların ga- liği hesap verirliğe tercih eden bir anla- lipleri taklit etmesi ne acıdır. yışa sahiptir. de askerlere havale eden bir 7. 1961 Anayasasıyla askeri bürok- 12. Türkiye’de geçerli hale getiri- anlayış hâkimdir. rasinin icat ettiği kurumlar ve mahke- len siyasal ve hukuki sistem içerisin- meler “Anayasal statü”ye kavuşmuşlar- de, Türk Silahlı Kuvvetlerini yasama, Askerler, dır. yürütme ve yargı kuvvetlerinin denetle- sivilleşememiş me yetkisi yoktur. TSK her türlü maddî, politikacılara ülke 8. 1982 Anayasasıyla yeni doku- hukukî, siyasî, askerî, kültürel denetimi- yönetiminin kendi nulmazlık alanları ihdas edilmiş; YAŞ, ni kendi başına, siyasî gözetim ve de- gözetimlerinde YÖK, DGM, (Sonradan kaldırıldı) AYİM, netimden uzak, istediği gibi yapar. olması gerektiğini “Anayasal Statü”ye kavuşmuştur. YAŞ kararları ve Cumhurbaşkanının tek ba- 13. TSK hükümet etme faaliyetleriy- sürekli telkin şına yapacağı işlemler yargı denetimi le çok ilgili, kamu yönetiminde oldukça ederler. dışında tutulmuştur. etkindir. Ayrıcalıklıdır. Sivil toplum, sivil bürokrasi ve teknokrat kadronun güç- Meşruiyetin 9. Generaller ancak Genelkurmay süzlüğü nedeniyle sivilleri küçümser, si- askerî Askeri Mahkemesinde yargılanabilmek- vil siyasete kuşkuyla bakar. te, kuvvet komutanları ve genelkurmay koridorlardan başkanı da yargılanamamaktadır. Hava 14. Sivil siyasi sorumlularla, sorum- geçtiğini ve Jandarma kuvvet komutanları yargı- luluğu olmayan askerler arasında açık lanabilir gözükse de bunun bir örneği ve sağlıklı iletişim kanalları yoktur. As- hatırlatırlar. görülmemiştir. Kanun koyucular; Genel- kerler kimseye güvenmezler. kurmay Başkanı, K.K.K’ı ve DZ. K.K’ını “Kutsal ve Masum”, diğer kuvvet komu- 15. Ordunun devlet ve toplum haya- tına müdahale duygusunu öne çıkaran diğer bir etken de kendisine karşı koya- cak bir gücün bulunmamasıdır. 16. Türkiye’de siyasiler tarafından bırakınız ordunun ve kaynaklarının yö- netimini, ülke yönetimini de askerlere havale eden bir anlayış hâkimdir. As- kerler, sivilleşememiş politikacılara ülke yönetiminin kendi gözetimlerinde olma- sı gerektiğini sürekli telkin ederler. Meş- ruiyetin askerî koridorlardan geçtiğini hatırlatırlar. 17. Türkiye de asker odaklı yöne- tim ve denetim mekanizmaları resmî ve gayr-ı resmî yollarla tahkim edilir- ken, model alınan Fransa’da, eski baş- bakanlarından Georges Clemenceau, “Savaş, askerlere bırakılmayacak ka- dar ciddi bir iştir.” demektedir. 18. Türkiye’de egemen sistem, İslam 38 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 38 25.09.2009 16:52:59

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE dinini ve dinini ciddiye alarak yaşamaya baskıcı, dayatmacı, tepeden inmeci, if- İnanç ve düşünce gayret eden Müslümanları gözden dü- sat edici tutumu dolayısıyla ortaya çık- ikiyüzlülüğünün şürme, aşağılama, hayattan silme sava- mışsa da işin daha başka bir boyutu toplumsal şını sürdürmektedir. Bu iç savaş; fertte, vardır. bir kıyamet ailede, toplumda derin yaralar açmış- olduğunun tır. Allah’ın emirleriyle egemen sistemin Yani içimizdeki fotoğraf. Yani neye altını çizelim. dayatması arasında sıkışıp kalan Müs- layık olduğumuz. Kime güvendiğimiz. Müslümanların lümanlar itikadî, amelî, ahlakî bir çökün- Ne yapmak istediğimiz. Neye razı oldu- denge unsuru tüye uğramışlardır. Farklı değer, inanç ğumuz… olmadığı bir ve ideoloji gruplarına ait insanların, dünya, yaşanılır tek kalıba dökülme girişimleri “ikiyüzlü Bu noktada tespitler yapmaya, so- bir dünya kimlik grupları” oluşumuna yol açmış- rular sormaya ihtiyacımız var. İnanma- olmaktan çok tır. Ülkemizin yaslanabileceği iç ve dış yanlar kendi etik parametreleri içinde uzaktır. Orada dinamiklerin hızla eridiği, ideolojik sar- bir değerlendirme yapabilirler. Bir yüz- adaletsizlik, hoşluklar yüzünden görülmemektedir. leşme gereği inanan insanlar da kendi- zulüm, kan ve lerini sorgulamalıdır. göz yaşı vardır. 19. Dünyevî korkular, uhrevî korkula- Müslümanlar rın önüne geçerek aklı ve kalbi bozmuş, İnanç ve düşünce ikiyüzlülüğünün referanslarına derin bir kimlik krizi baş göstermiş, du- toplumsal bir kıyamet olduğunun altını gönüllerini racağı yeri tayin edemeyen bir toplum çizelim. Müslümanların denge unsuru ve yüzlerini ortaya çıkmıştır. olmadığı bir dünya, yaşanılır bir dünya döndürerek olmaktan çok uzaktır. Orada adaletsiz- dünyayı yeniden 20. Gücünü, meşruiyetini, dayanış- lik, zulüm, kan ve göz yaşı vardır. Müs- yaşanır hale masını, Allah’a ve kendine güvenini lümanlar referanslarına gönüllerini ve getirebilirler. kaybetmiş toplum yapısı, fertlerin çö- yüzlerini döndürerek dünyayı yeniden zülüşünü hızlandırmıştır. Kendilerine yaşanır hale getirebilirler. vaziyet edecek toplumsal teamüller- den uzaklaşan fertler; nihilist, anarşist, Sözü Aliya İzzetbegoviç’le açmıştık, sapkın, satanist, uyuşturucu bağımlısı, yine onun sözleriyle bitirelim. Askerle- hazza dayalı bir yaşam biçimi ve kimliği rine yaptığı bir konuşmada İzzetbego- edinmekte gecikmemişlerdir. “Birbirinin viç şunları söylüyor: “Ne yiyeceğimiz ne avret mahallini kollayan” bir gençlik “ya- cephanemiz var. Ama yine de savaşa- ratılmıştır.” Cinsellik meşru çizgilerden cağız ve kazanacağız. (…) Nihayetin- çıkarılarak, özgürlük ve çağdaşlık adı- de, çalışması ve savaşması gerektiğine na taksilere, metrolara, parklara, sokak- ancak olaylara hükmedemeyeceğine lara, iş yerlerine, saunalara taşınan bir inanan bir halka mensubuz. İnsanlar ta- cinnete dönüşmüştür. Uyuşturucu yaşı- rihe hükmedemezler. Tarihe Allah hük- nın 11’e indiği yetkililerce ifade edilmek- meder ve O ne derse o olur. tedir. Müslüman bayanlar üniversitede okumak, kamu kurumlarında çalışmak (…) Yapmamız gereken, mümkün gibi nedenlerle başlarını açmaya razı olan en iyi şekilde savaşmak, çalışmak olmuşlardır. Erkekler, çalışma alanların- ve bilincimizin kapasitemizin en üst dü- da ibadetlerini terk eder hale gelmişler- zeylerini ortaya koymaktır. (…) Tarih dir. İnananı inanmayanı ile tüm toplum içinde, elimizden geleni yapmak zorun- dehşet verici bir kimlik parçalanmasına dayız, ancak tarihin seyri bize bağlı de- sürüklenmiştir. Kişilikler ahlakî yargılar- ğildir. Ve aslında bu gerçekten iyi bir dan daha çok sosyal, siyasal ve ekono- şeydir.” (2) 10.09.2009 mik konumlara göre şekillenir olmuştur. D:PNOTLAR : Tüm bu tespitler, egemen sistemin (1) Sultan Abdülhamid’in Hatıra Defteri, İsmet Bozdağ, Pınar Yayınları,1985, sayfa 99-100 (2) Aliya İzzetbegoviç, Konuşmalar, Klasik Yayın- ları, 2005, s.26-27 eylül-ekim 2009 | ASDER 39 asder13.indd 39 25.09.2009 16:53:05

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE fotoğraf: mustafa nazif DİN İŞLERİ İÇİN 10 SUBAY YETER Mİ? YAŞ kararı ile re Adnan TANRIVERDİ / Emekli Tuğgeneral - ASDER Genel Başkanı ‘sen emekli edilen Genelkurmay Başkanlığı resmi web Halen, TSK’da öğretmen sınıfı ilahi- Öğretmen Bnb. sitesinde yaptığı bilgilendirme notunda; yat branşından çeşitli rütbelerde, 10 su- Arif Çelenk ve bay istihdam edilmektedir. Mevcut öğ- ‘’1983 yılında Din Kültürü ve Ahlak retmenlerin bir kısmının emeklilik gibi Öğretmen Yüzbaşı Bilgisi dersinin ilköğretim okulları ile li- nedenlerle sistemden ayrılması, ayrıca Murat Balçık se ve dengi okullarda okutulacak zorun- geri kalanların da rütbelerinin yüksel- lu dersler arasına alınmasından sonra, mesi, bunun doğal sonucunda emekli- ile, aynı akıbete ortaya çıkan Din Kültürü ve Ahlak Bilgi- liklerinin yaklaşması sebebiyle, ortaya uğramamak için si öğretmeni ihtiyacı, İlahiyat Fakültesi çıkan öğretmen ihtiyacının karşılanma- mezunlarından temin edilerek karşılan- sı için ihtiyaç duyulan, 3 İlahiyat Fakül- istifa etmek maktadır. zorunda kalan Öğretmen Yb. İbrahim Erkek ve Öğretmen Bnb. Selahattin Arslan’ı hatırlamamak mümkün değildir. 40 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 40 25.09.2009 16:53:11

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE tesi mezunu sözleşmeli subay temini larında veriliyor ve TSK’nın tepesindeki Disiplinsizlik planlanmıştır.’’ demektedir. zihniyet nedeniyle de, öğrenciler ders- gerekçe lere ilgisiz kalıyorlardı. gösterilerek, TSK’nin İlahiyat Fakültesi çıkışlı söz- dindar subay- leşmeli personel alıyor olması, basında Genelkurmay’ın açıklamasından, ila- astsubayların sansasyon yaratmıştı. hiyat kökenli 10 öğretmenin kaldığı an- tasfiyesinin laşılmaktadır. yoğun bir şekilde Dini duyarlığı olan basın ümitlenir- başladığı 1995 ken, yandaş basın ne oluyor demeye Bunların da, ortaöğrenim seviyesin- yılından sonra getiren yazılar yazmaya başladı. de bulunan dört Askerî Lise ile üç Ast- ilk defa bu tür subay Hazırlama Okulunda “Din Kültürü personel alımına Genelkurmay Başkanlığı, zihniyet ve Ahlak Bilgisi Dersi” öğretmenliğinde gidiliyor olmasını değişikliği oluyor algılamasından rahat- görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Dindar yine de dikkat sız oldu ki, İlahiyat mezunlarını alma insanlar tasfiye edildiğine göre, Zekeri- çekici bir gelişme gerekçesini açıklayan yukarıdaki notu ya Beyaz Hoca emsali, din sosyolojisi olarak görmek sitesine koydu. ve din felsefesi okumuş İlahiyat Fakül- gerekmektedir. tesi mezunu bulmak zor olmasa gerek. Sanki bu tür personel almak zorunda Tam 28 Şubat zihniyetine uygun, Din kaldığı için özür diliyor. Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni istih- dam etme imkânı sağlanmış olur. Disiplinsizlik gerekçe gösterilerek, dindar subay-astsubayların tasfiyesinin Türk Ordusuna yoğun bir şekilde başladığı 1995 yılın- 10 İlahiyatçı yeter mi? dan sonra ilk defa bu tür personel alı- Osmanlı Ordusunda alaylarda müf- mına gidiliyor olmasını yine de dikkat tülükler ve taburlarda da tabur imamlık- çekici bir gelişme olarak görmek gerek- ları vardı. Yani yaklaşık 1000 kişiye bir mektedir. imam, 3000 kişiye de müftü görevlendi- riliyordu. Tabii o zamanlar, şimdiki gibi YAŞ kararı ile re ‘sen emekli edi- namaz kılanlar değil kılmayanlar Harp len Öğretmen Bnb. Arif Çelenk ve Öğ- Okullarından atılıyorlardı. retmen Yüzbaşı Murat Balçık ile, aynı Alay müftülük ve tabur imamlık kad- akıbete uğramamak için istifa etmek roları cumhuriyetle birlikte kaldırıldı. zorunda kalan Öğretmen Yb. İbrahim 1948’de ihtiyaç duyulduğu için yeni- Erkek ve Öğretmen Bnb. Selahattin den ihdas edilen bu kadrolar, 1967’de Arslan’ı hatırlamamak mümkün değildir. tekrar kaldırılarak yerine, ilahiyatçı su- Liyakatlerine ve disiplinlerine kefil ola- baylardan oluşan “Din İşleri Subaylığı” bileceğimiz bu güzide arkadaşlarımız o şekline dönüştürüldü. Ancak, Din İşle- zaman, Askerî Lise ve Astsubay Hazır- ri Subaylarına, personel mevcudunu lama Okullarında Din Kültürü ve Ahlak %100’e çıkaran sefer kadrolarında yer Bilgisi Derslerini veriyorlardı. verildi. Genelkurmay açıklamasından da anlaşılacağına göre, BİR MİLYON- Böyle acayip bir şey olabilir mi? LUK TÜRK ORDUSUNDA 10 TANE Gençlere dini bilgiler vermek için DİN İŞLERİ SUBAYI bulunmakta ve on- eğitim görmüş ve eğitimleri ile ilgili bir lar da, zorunlu olan Din Kültürü ve Ah- meslekte görev yaparken, irtica para- lak Bilgisi öğretmenliği yapmaktadırlar. noyasına tutulmuş zihniyet tarafından, Bu subayların eşleri tesettürüne dikkat tasfiyeye tabi tutuluyorlar. etmek isterse veya kendileri ibadetleri- İnsan dindar olmasa İlahiyat Fakül- ni yerine getirirlerse, irtica nedeniyle re tesine gider mi? ‘sen emeklilik tehdidi ile karşı karşıya Öğrendiğini yaşamayacaksa, konu- bulunmaktadırlar. nun öğretmeni olur mu? Bu hali, Müslüman Türk milletine ya- Pekiyi, 28 Şubatçılar ne yaptıklarını kıştırabilenler, beri gelsin. biliyor mu? Birleşmiş milletlere üye 195 ülkeden, 28 Şubat öyle bir ters rüzgâr estir- bizimle birlikte 21 tanesinin silahlı kuv- mişti ki, ayrılan öğretmenlerin yerleri yedek subaylık yapan İlahiyat köken- li öğretmenlerce, yasak savma kabilin- den doldurulmaya çalışılıyor; sınıflar birleştirilerek, dersler konferans salon- eylül-ekim 2009 | ASDER 41 asder13.indd 41 25.09.2009 16:53:16

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Silahlı Kuvvetler vetlerinde “Din İşleri Subayı” bulunma- Müslümandır. Ordudaki Müslüman sa- personelinin maktadır. yısının artarak 40 000’e ulaşması ne- deniyle, 2010 yılına kadar, Müslüman dini bilgilerinin Silahlı Kuvvetler personelinin dini Din İşleri Subay sayısını 40’a çıkarmayı ve ibadet bilgilerinin ve ibadet ihtiyaçlarının kar- planlamıştır. şılanmasını, moral değerleri ve muha- ihtiyaçlarının rebe gücünü arttıran, önemli bir faktör Derdimizi anlatmak için tarihimiz bi- karşılanmasını, olarak kabul eden devletlerin tutumu ise ze yeterken, bizden örnek alıp kurulan moral değerleri ibret alınacak seviyededir. ordulardan gerekçe göstermek ne ka- dar incitici. ve muharebe ABD her 1200 kişiye, Almanya 1500 gücünü arttıran, kişiye, Fransa 1000 kişiye, Avustralya ASDER, Silahlı Kuvvetlerdeki din önemli bir faktör 550 kişiye bir Din İşleri Subayı istihdam eğitiminin önem ve ihtiyacını milleti- etmektedir. mizin dikkatine sunmak üzere 02 Mart olarak kabul 2008 tarihinde, alanlarında uzman altı eden devletlerin ABD; Savunma Bakanlığında, “Si- panelistin katılımı ile bir panel gerçek- lahlı Kuvvetler Din İşleri Subayla- leştirmiştir. Paneldeki bildirileri ASDER tutumu ise rı Kurulu”, Genelkurmay ve Kuvvet Bülteninin 8. sayısına, 96 sayfalık bir ek ibret alınacak Komutanlıklarında, dini ve ahlaki ko- olarak yayınlamıştır. E. Öğretmen Bnb. nularda müşavirlik yapmak üzere “Din Arif Çelenk’in, “Modern Ordularda Din seviyededir. İşleri Başkanlıkları”, Kuvvet Komutan- Eğitimi” başlıklı bildirisi de tam bu konu lıklarının her birinde “Din İşleri Subay ile ilgili. Meseleyi geçen yıl ele alarak, Okulu”,Taburlarda ve gemilerde “Din İş- üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyo- leri Subayları” bulunmaktadır. ruz. Söylediklerimizin bir gün dikkate alınacağından da ümitliyiz. ABD ordusunun din işleri başkanı tümgeneraldir. Milletimizi bu hale getirenler, aske- ri bu milletin nüvesi olmaktan çıkaran- Din işlerinin düzenlenmesini bir esa- lar, milletin dinini tehdit görenler, aske- sa bağlamak üzere talimnameleri bu- ri okullarda, kurumlarda ve kışlalarda lunmaktadır. (Bütün sınıf talimnameleri ibadeti yasaklayanlar, din öğrenimini ABD talimnamelerinde tercüme edilmiş engelleyenler, dindar subayları tasfiye olmasına rağmen, bu talimname TSK edenler, bu millete ve devletine yaptık- envanterinde bulunmamaktadır.) larından dolayı tarihe hesap veremeye- ceklerdir. Kara Kuvvetlerine ait olanının 3. maddesi “Ordu dini esaslar üzerine ku- Türk Ordusunda en az 1000 adet, rulmuştur. Din İşleri Subayı, bu temeli ehil Din İşleri Subayı bulunması gere- sağlamlaştırmak suretiyle orduyu dini kirken, sadece 10 subayın bulunması prensiplerin bir kal’ası yapar. Böylelikle ve bunların emekliliği nedeniyle boşala- askeri, morali sağlam, memleketine sa- cak yere yeni üç subayın alınması üze- dık olur.” kesin yargısını içerir. rine Genelkurmayın açıklaması, ibretle tarihin sayfalarına geçmesi için burada Aynı talimnamenin 109. maddesin- not düşüyorum. de “Tanrıyı askere, askeri Tanrıya yak- laştırmak; muharebede garnizondakin- Bu gelişmelerden üzülüyorum. den daha fazla gereklidir. Bir muharibi, Müslüman milletimizin bir ferdi ve or- Allah’ından başka hiçbir şey takviye dumuzun eski bir mensubu olarak da edemez.” ifadesi yer almaktadır. utanıyorum. Ama bu mesele askerin ihtiyarına bı- ABD din işlerindeki yapılanmada rakılamayacak kadar önemlidir. Osmanlı ordusundaki yapılanmayı ör- Siyasîler sahip çıkmaz ise, millet sa- nek almıştır. hip çıkmalıdır. 25 Temmuz 2009 Laik sistemin beşiği olan Fransa or- dusundaki dini yapılanma ise; her se- mavi dine mevcutları kadar yer veren bir duruma sahiptir. 459 000 kişilik Fran- sız ordusunda 431 Din İşleri Subayı gö- rev yapmaktadır. Bunların 283’ü Kato- lik, 91’i Protestan, 45’i Yahudi ve 12’si 42 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 42 25.09.2009 16:53:22

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Yanlış adresteki “ONE MINUTE’’ ve Taşeronluk Ekrem KARAKAŞ Ülke bütünlüğün hedef alan ve akıl- rikli açıklamalarda yanlış yapan aske- Son açıklanan lara durgunluk verecek şekilde planla- ri personelin TSK’da barınamayacağı- YAŞ kararlarına maları patlak veren ERGENEKON ya- nı, art niyetli yapılanmaların içinde yer bakıldığı zaman, pılanmasının asker ayağını teşkil eden alanların ya da almaya niyetli olanların önceden yapı- gerek emekli gerekse muvazzaf subay tespiti halinde en sert şekilde cezalan- lan açıklamala- ve astsubayların şok edici delillerle de- dırılacağının üstüne basa basa dikkat rın TSK’ya karşı şifre olduğu, birçoğunun deliller doğ- çekilmekte idi (Tabii ki gerekli cezaların milletin nezdinde rultusunda suçlarının sabit görülerek yargı yoluyla verilmesi esas alınmalıdır). oluşan olumsuz tutuklandığı ve yeni tutuklanmaların de- Son açıklanan YAŞ kararlarına bakıldığı görüşleri berta- vam ettiği süreç içerisinde gerçekleşti- zaman, önceden yapılan açıklamaların raf etmek amaçlı, rilen Ağustos 2009 YAŞ toplantısında TSK’ya karşı milletin nezdinde oluşan günü kurtarma- milletin beklentilerinin aksine rutin bil- olumsuz görüşleri bertaraf etmek amaç- ya yönelik, tabi- dik kararlar çıktı. Şaşırdım dersem ya- lı, günü kurtarmaya yönelik, tabiri caiz- ri caizse milletin lan olur. se milletin gazını almaya yönelik açıkla- gazını almaya yö- malar olduğu ortaya çıkmıştır. nelik açıklamalar Genelkurmay Başkanlığının zaman olduğu ortaya çık- zaman yaptığı Ergenekon vurgulu/içe- Gelişen bu olaylar penceresinden mıştır. eylül-ekim 2009 | ASDER 43 asder13.indd 43 25.09.2009 16:53:29

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Ülkemizi baktığımızda ‘’vatanseverlik paramet- nı, eldeki deliller doğrultusunda mes- Atatürk’ün işaret resinin’’ gerçek anlamda vatanını, mil- lekten ihraçlarının veya beratlarının letini seven, gerektiğinde vatanı için gö- bağımsız Türk yargısı kararıyla alınma- ettiği uygar zünü kırpmadan canını feda edebilmeyi sının sağlanmasını beklerdik. Bunun medeniyetler göze alan inançlı ve milliyetçi insanlar yerine, Genelkurmay açıklamasında için değil darbe planları hazırlayan, ni- milletimizin değerleriyle dalga geçilirce- seviyesinin ce yürekleri yakan, eşleri dul, çocukları sine Albay ÇİÇEK’in bir üst rütbeye terfi üstüne çıkarmayı, yetim-öksüz bırakan kahrolası PKK ile değerlendirmesinin, kadrosuzluktan bir kolkola olanlara doğru yöneldiği ayan sonraki yıla bırakıldığının ifade edilmiş demokrasiyi beyan ortaya çıkmıştır. Değişmeyen tek olması, bunun yanında inançlarını yaş- kendine şey değişim olduğuna göre, demek ki maya çalışan üç TSK personelinin irti- zaman içerisinde vatanseverlik anlayışı cai ve bölücü faaliyetler içinde oldukla- hedef edinmiş da değişimden nasibini almış, vuran, kı- rı gerekçesiyle ihraçlarının açıklanması siyasetçiler, ran, yakan, yıkandan yana olmuştur. hayretle izlenmiştir. Sayın Başbakan, YAŞ’ta ‘’one minute’’ diyerek iktidarda MGK’da ve YAŞ’ta Hepimiz çok iyi biliriz ki, tarihte Türk muktedir olduğunu, seçilmişliğini, milleti artık o meşhur topluluklarında çocuklara göz doldurur temsil gücünü tescil ettirmesi gerekirdi. ‘’one minute’’u bir kahramanlık örneği sergilemeyin- İşte o zaman gerçek millet iradesi bu di- ceye kadar bir ad konmazdı.. Çocuk- yebilirdik.. kararlı bir duruşla lar ‘’adsız’’ olarak anılırlardı. Ne zaman söylemedikleri ki bir kahramanlık gösterisinde, bece- Artık şuna iyice kanaat getirdim sürece, TSK risinde bulunurlar; işte o zaman bir ad ki TSK, ‘’bu ülkenin gerçek sahibi be- almayı hak ederler ve ebeveynlerin- nim, bu ülkede benim izin verdiğim- kumandasındaki ce kahramanlıklarını tescilen bir isimle belirlediğim ölçüde, çizgide hayat sür- yaşam tarzında ödüllendirilirlerdi. Günümüze dönersek dürülebilir’’ hakkını elinde tutmaktadır. daha çok YAŞ’a başkanlık eden Başbakanımızın Bunu da çeşitli yaklaşımlarıyla doğru- sadece Davos’ta değil Ankara’da “one dan dikte ettiği gibi çeşitli STK’ları ve başörtüsü sızıları, minute” demesini beklerdik. Bölücülüğü, bazı sendikaları, YÖK’ü, Hâkimler ve inancı gereği yıkıcılığı elde edilen delillerle ispatlan- Savcılar Yüksek Kurulunu, siyasi parti- mış, tespit edilmiş TSK personelleri ile leri bir taşeron gibi kullanarak yapmak- işlerinden tasfiye birlikte Dz. Kur.Albay Dursun ÇİÇEK’in tadır. Çizginin dışına çıkmayı akılların- edilenlerin dosyalarının bağımsız yargıya sevki ya- dan geçirecek olanlar veya çizgi dışına pılmasını sağlayacak kararlar alınması- taşanları da MGK ve YAŞ gibi kurum- sessiz feryatları larıyla sopasının ucunu göstererek yo- yürekleri la getirmekte ve istediği yaşam biçimini dizayn ettirmektedir. sızlatmaya devam edecek ve bu Ülkemizi Atatürk’ün işaret ettiği uy- acılar yıllarca gar medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmayı, demokrasiyi kendine hedef dinmeyecektir. edinmiş siyasetçiler, MGK’da ve YAŞ’ta artık o meşhur ‘’one minute’’u kararlı bir duruşla söylemedikleri sürece, TSK ku- mandasındaki yaşam tarzında daha çok başörtüsü sızıları, inancı gereği işlerin- den tasfiye edilenlerin sessiz feryatları yürekleri sızlatmaya devam edecek ve bu acılar yıllarca dinmeyecektir. Refahın, demokrasinin, huzurun, hoşgörülü yaşamın ülkemizde mesken tutunmasını isteyen siyasetçiler o meş- hur kelimeyi ilgili yerlerde söyleyeme- dikleri sürece istekleri fantaziden öteye gitmeyecektir. 05.08.2009 44 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 44 25.09.2009 16:53:35

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE TEMEL YARGI SORUNLARI VE ADALET REFORMU TASLAĞI AB STANDARTLARINDA BİR YARGIMIZ NEDEN YOK? Yusuf ÇAĞLAYAN / Emekli Askeri Hakim Yargı Reformu Taslağı pıdaki adalet bilinci gibi temel sorunlar- Çözüm mü? la karşı karşıyadır. Yargı kurumunun işlevi, adaletin te- sisi ve insan hak ve özgürlüklerinin ko- Bakanlar kuruluna sunulan “Yargı runmasıdır. Demokrasinin yerleştiği ül- Reformu Taslağı”nda yargının kurum- kelerde yargı kurumu bu işlevi yerine sal ve mesleki örgütlenmesiyle ilgili re- getirmeye elverişli bir yapı ve donanım formlar yapılması ile “Yargıçlar için etik ve işleyişe sahiptir. Yasaların ve yargıç- ilkeler” yayınlanması öngörülmüştür. ların objektifliği yanında yargıya erişim Ancak, yargı reformu taslağı, işaret et- konularında azami güvenceler sağlan- tiğimiz köklü adalet sorunları karşısın- mıştır. Ancak ülkemizde yargı; iş yükü, da son derece şekli, yüzeysel ve çözüm yasaların göreceleşmesi, bağımsızlık getirmekten uzak bulunmaktadır. ve tarafsızlık, bireysel ve toplumsal ya- Yargının İş Yükü Sorunu İstatistikî açıdan yargıya intikal eden eylül-ekim 2009 | ASDER 45 asder13.indd 45 25.09.2009 16:53:40

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Yargıçlar, hiçbir işlerin sonuçlanma oranlarını ortaya ko- zanacaktır. Umum için geçerli olmayan, kişi ve kurum- yan rakamlar oldukça endişe vericidir. belli bir sınıf ve zümreye münhasır ka- Yargıtay’ın hukuk ve ceza dairelerine lan yasaların adil, objektif hukuk kural- dan emir, talimat 2008 yılında 594 bin 800 dava dosyası ları özelliği taşıması mümkün değildir. almadıkları gibi, gelmiş, önceki yıldan devredilenlerle bir- Yasaların göreceleşmesi, sadece iç ya- hiçbir kişi ve ku- likte 522 bin 451 dosya karara bağlanır- pı ile de sınırlı değildir. Çünkü, uluslar ken, 362 bin 551 dava dosyası 2009’a arası tekellerin oluşturduğu küresel sis- rumdan endişe devredilmiştir. Yargıya intikal eden da- temin birer uzantısı haline getirilen ye- de duymamalıdır. valardaki büyük artış, makul bir süre rel hükümetlere, bu tekeller kendi çıkar- Ancak, kendi dün- karar çıkmaması, yeni gelen dosyalar- larını merkeze alan yasal düzenlemeleri ya görüşlerinden la karara bağlanan dosyalar arasında dayatmaktadır. Uzun bir süreçte oluştu- orantının bozulması gibi sebeplerle ye- rulan böyle yasalar, objektif adalet ku- bağımsız olma rel mahkemelerde ve Yargıtay’da dava ralları bağlamında gözden geçirilmeli yetkinliğine de sa- dosyaları birikmiştir. Aynı şekilde, idari ve hukuka uygun hale getirilmelidir. hip olmalıdır. Her- yargı, Danıştay ve icra dairelerinde de kes için nihai hak yıllık gelen ve çıkan dosya dengesi bü- Yargının Bağımsızlık ve arama kapısı olan yük oranda bozulmuştur. Yargı sürecini Tarafsızlık Sorunu hızlandırıcı fonksiyonel bir yeniden ya- Yargıçlar, hiçbir kişi ve kurumdan yargının politik- pılandırma zaruri hale gelmiştir. emir, talimat almadıkları gibi, hiçbir kişi ideolojik süreçten ve kurumdan endişe de duymamalıdır. Bireysel ve Toplumsal adalet Ancak, kendi dünya görüşlerinden ba- etkilenmeyece- bilinci sorunu ğımsız olma yetkinliğine de sahip olma- ğini, statükonun Toplum bireylerinde, objektif adalet lıdır. Herkes için nihai hak arama kapısı aracı olmadığını ifade eden davranış bilinci iradi bir tu- olan yargının politik-ideolojik süreçten bilmek her kesim tum halini almaz ise, menfi kuvveler, ki- etkilenmeyeceğini, statükonun aracı ol- için temel bir gü- şisel çıkar ve hazlar nöbettedir. Günü- madığını bilmek her kesim için temel bir müz insanı, manevi bir boşluk içinde, güvencedir. Bir ülkede adil bir yargı sis- vencedir. kişisel çıkar ve ihtirasları ile hareket edi- teminin ölçütü, zayıf bir kimsenin güçlü yor. Bu da ikili ilişkilerde davranışlarını, bir kimseden hakkını kolayca ve gecik- çıkarları ve ihtirasları belirleyen insan meden alabilmesi ve haklı olanın güçlü tipine ve toplumda ihtilaf doğuran dav- olmasıdır. ranış modellerinin yaygınlaşmasına yol Yargı-Siyaset ilişkisinin temel ilke- açıyor. İşte, bireylerin çıkar ve bencilce si, “Kuvvetler Ayrılığı” dır. Ancak, yargı hırslarına müptela olması ve toplumun erki, “Hukuk Devleti” ve “Hukukun Üs- ihtilaf üreten kalabalıklara dönüşmesi, tünlüğü” ilkeleri gereği olarak, kanun- yargının iş yükünün artmasında temel ların anayasaya uygunluğu denetimi ile etkenlerden biridir. Bu sebeple, birey- yasama erkini; idari işlem ve eylemle- lerde kul hakkı disiplini ve başkasının rin hukuka uygunluğu denetimi ile de hakkına saygı bilincini, dürüstlük irade- yürütme erkini denetleyen konumunda- sini geliştirmeye yönelik eğitim tedbirleri dır. Bu ilişki, milleti yönetenlerin işlem alınmalıdır. ve eylemlerinin millet adına hukuka uy- Yasaların Göreceleşmesi Sorunu gunluk denetimi ile sınırlı normal işlev- Yasaların göreceleşmesi sorununun sel bir ilişkidir. Ancak, bu denetim, res- temelinde resmi ideoloji yer almaktadır. mi ideolojiye göre hükümlerle donatılan Her diktatör gibi, her resmi ideoloji de anayasaya göre ve bu doğrultuda siya- siyasal yapı ve kurumlarını kendi doğ- sallaşan yargıçlar tarafından yapıldığı rultusunda örgütler. Resmi ideolojiyi ve takdirde, yasama ve yürütme ile yargı onun kurumsal yapısını kutsallaştıran arasındaki bu normal işlevsel ilişkinin bir kültür atmosferinde, bu yapıyı koru- ortadan kalkacak, hukuka uygunluk de- yucu hükümlerle donatılmış yasalar, o netimine değil, resmi ideolojiye uygun- resmi ideolojinin otoritesini ve süreklili- luk denetimine yol açacaktır. ğini güvence altına alan bir muhteva ka- Yargı erki, yasama ve yürütme or- 46 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 46 25.09.2009 16:53:46

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE ganı ile ilişkisinde, hukuka uygunluk hat, hikmet-i hükümet, devletin selame- Eğer yargı denetimi ile sınırlı işlevini yitirirse, na- ti, genel yarar, ulusal çıkarlar, konjonktür mensupları da, bu sıl bir yaptırımla karşılaşabilir? Hukuk gibi görece esaslarla icraat yaptığı için, görece kavramları sistemimizde yargıçların kanun yolları, adalet-i mahza (izafi olmayan, salt ada- gözeterek mesleki sicil, redd-i hâkim, teftiş, ceza- let) ile tam barışık olamaz. Eğer yar- kararlar i ve disiplin kovuşturması gibi denetim gı mensupları da, bu görece kavramları veriyorlarsa, ve yaptırım mekanizmaları öngörül- gözeterek kararlar veriyorlarsa, kendi- kendilerini müştür. Ancak, bunların fonksiyonel ol- lerini mevcut siyasi iktidar yanında veya mevcut siyasi madığı görülmektedir. Kendi ideolojik karşısında siyasi ve ideolojik bir misyon iktidar yanında görüşünden bağımsız olabilme, dolayı- ile tanımlıyorlarsa, adalet-i mahza’yı veya karşısında sıyla da tarafsız olabilme yetkinliği bu- temsil edemezler. Yargıçların kendileri- siyasi ve ideolojik lunmayan, kendisine adalet işlevi dışın- ni millet adına yetki kullanan bağımsız bir misyon ile da misyonlar yükleyen bazı yargıçların ve tarafsız adalet dağıtıcılar olarak de- tanımlıyorlarsa, tarafsızlık denetimleri fiilen yapılama- ğil de, müesses nizamın bekçileri olarak adalet-i mahza’yı maktadır. Çünkü, bu misyondan çıkarı görmeleri bir toplum için büyük bir talih- temsil edemezler. olanların “yargıçlık güvenceleri ihlal edi- sizliktir. Bir yargıcın böyle bir keyfiyet liyor”, “yargıçlara baskı” gibi polemikle- kazandığının ve tarafsızlığını yitirdiği- ri denetim mekanizmasını işlemez hale nin en açık göstergesi, “kamuoyu önün- getirmektedir. Bu paradoks, hukukun si- de siyasi tavır alması, belli bir ideolojik yasallaşmasının ve hukuki bağlayıcılığı tutumu deklare etmesidir. Tarafsızlığını olan ideolojik kararların önünü sonuna yitirmiş bir yargıç, hikmeti hükümeti hu- kadar açmaktadır. kuk devletine tercih eder. Kendini belli bir ideolojinin temsilcisi kabul eden bir Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı yargıcın işlevi, adalet değil, statüko mu- ilkesi ile hâkimlik teminatı, yargı kurumu hafızlığıdır. Siyasal misyonlar üstlenmiş ve mensuplarına sağlanmış bir ayrıcalık bir yargıç, statükoya uygun bulmadı- olmayıp, kurumsal ve mesleki anlamda ğı siyasi aktörleri oyunun dışına atma”, diğer erklerin yargıya ve hâkimlere mü- (E.Mahcupyan,02.04.2008, Zaman) si- dahalesini güvence altına almaya yö- yasal muhalefeti hatta siyasal iktidarı nelik evrensel yargı güvenceleridir. Bu tasfiye gibi rollerde kolayca kullanılabi- güvenceler aslında hukukun ve adale- lecektir. tin güvenceleridir. Bağımsız olmayan yargıç, tarafsız olamaz, adil ve hukuka Resmi İdeoloji ve Yargı uygun kararlar da veremez. Dolayısıyla Resmi ideolojiye göre yapılandı- sorun bu güvencelerde değil, yargıçla- rılmış en tipik örnek, eski SSCB yargı rın zihniyet yapısındadır. Yargı güven- celeri, ancak hâkimlerin bu güvenceleri kötüye kullanmayacak bilgeliğe erişmiş olmaları şartı ile adalete hizmet edebilir. Aksi takdirde, bu güvenceleri feodal bir imtiyaz olarak algılayanların elinde, ku- rumlar da feodal yapılara dönüşecektir. İdeolojik kimliği, yargıç kimliğine baskın olan bir yargıç için, bu ilkeler adaletin güvencesi olmaktan çıkarak bir doku- nulmazlık ve denetlenemezlik zırhına dönüşebilecektir. Böylece de yargı ba- ğımsızlığı konusundaki iç hukuk güven- celeri sürdürülebilir bir adaletin değil, resmi ideolojinin ve ona yaslanan güç odaklarının iktidar ve çıkarlarının gü- vencesi işlevi kazanacaktır. Siyaset kurumu, reel politik, masla- eylül-ekim 2009 | ASDER 47 asder13.indd 47 25.09.2009 16:53:53

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Resmi ideolojinin teşkilatıdır. SSCB’ de yargı resmi ide- becileri tarafından Danıştay’ın lağvedi- merkeze olojinin kurumlaşmış bir uzantısıdır. Bu lerek, yüksek yargıçların emekliye sevki çerçevede, SSCB’de yargı kurumu, ve darbe konseptine uygun olarak ye- alındığı siyasal resmi ideolojiyi temsil eden tüm kurum- niden yapılandırılması vardır. Yargı Bri- yapılanmalarda larla işbirliği içinde yapılan tüm tasarruf- fingi adı altında “durum ihtarı” ve bu du- yargının bağımsız lara yasallık ve hukukilik meşruiyeti ka- rumdan yargıya çıkarılan vazife tebliği zandıran bir araç haline gelmiştir. Şimdi vardır. Şemdinli savcısının ve 12 Eylül ve tarafsızlığı böyle bir yargı kurumuna, Avrupa stan- İddianamesi savcısının yargısız infa- mümkün dartlarında yargı güvenceleri getirmek, zı vardır. Yargı denetimi dışı tasarrufla- resmi ideolojinin temsilcisi olan yargıç- rı olan kurumlar vardır. Geçmişte şahit değildir. Çünkü lara dokunulmazlık ve denetlenemezlik olduğumuz bu gibi olaylar, bazı çevre- resmi ideoloji zırhı giydirmek anlamına gelecektir. Bu lerde yargının provoke edilmesine veya doğrultusunda sebeple, Avrupa standartlarına uygun kullanılmasına dayalı bir takım hesap- bir yargı reformu gerçekleştirebilmek lar, planlar içine girme cüretini besle- bir “iç güvenlik” için, öncelikle Avrupa standartlarında yebilmektedir. AKP ve Gülen’e karşı kültürü gelişmesi bir hukuk ve adalet zihniyeti gerekir. hazırlandığı basına yansıyan gizli ey- lem planı, bu konuda çarpıcı bir misal- ve bu kültürün Resmi ideolojinin merkeze alındı- dir. Planda yargıya verilen rol oldukça yasaları da ğı siyasal yapılanmalarda yargının ba- ilginçtir. Eğer böyle bir plan gerçek ise, yargıyı da ğımsız ve tarafsızlığı mümkün değildir. yargının provoke edilebilirliği, yanıltıla- Çünkü resmi ideoloji doğrultusunda bir bilirliği veya kullanılabilirliği gibi üç va- şekillendirmesi “iç güvenlik” kültürü gelişmesi ve bu kül- him kabule dayandırılmıştır. Yani plan- kaçınılmazdır. türün yasaları da yargıyı da şekillendir- da yargının bir mizansenle insanları mesi kaçınılmazdır. Bir ülkede, brifing- mahkûm edecek kadar niteliksiz veya lere tabi tutulmuş bir yargı mensubu, iç bu mizansenin içinde rol verilecek ka- tehdit kavramı kapsamında kalan tüm dar taraflı olduğu kabul edilmiştir. Yargı- suçlamalarda nasıl tarafsız olabilecek- nın yanıltılması veya kullanılması ile iş- tir? Bu şartlar altında salt kanun ve hu- leyecek bir plan söz konusu olan. Ama kuk ile bağlı kalmak isteyen hâkimler her vesile ile demeç veren, tepkisini or- bile, konjonktürel anlayışa uygun düş- taya koyan yüksek yargıçların yargıyı meyecek kararlarında, makam ve sta- hedef alan böylesine bir plan karşısın- tülerine ve mesleki geleceklerine zarar da sessiz kalması da oldukça ilginç ve verecek tasarruflara maruz kalma riski- düşündürücüdür. nin baskısı altında kalacaklardır. “Rejim düşmanlarını himaye eden” hatta bun- Ülkemizde, Avrupa standartlarında ların “yargıya sızmış uzantıları” suçla- bir adalet reformu gerçekleştirilememe- masına maruz kalacaklar veya böyle sinin sebebi, bu güvencelerin arkasına bir suçlamaya maruz kalmaktan sakın- saklanılarak, yukarıda canlı örneklerini ma psikolojisinin neden olduğu ihtiyat- verdiğimiz, yasaların ideolojik yorumu, lılık oranında adaletten taviz verebile- kurumların ideolojik işlevi ve yargıçların ceklerdir. üstlendikleri siyasal misyonlarla, adale- te ve hukuka göre değil, resmi ideoloji- Bizim yargı sistemimizin geçmişin- ye göre yapılanması ve işlev kazanma- de, belli bir ideolojiyi deklare eden yar- sı riskidir. gıçların cüppeli eylemleri vardır. Doğal hâkim ilkesine aykırı ihtilal mahkeme- 01.09.2009 Zaman Gazetesi Yorum Sayfasından leri vardır. Darbeleri eleştirmeyi suç sa- Alıntıdır. yan yargı kararları vardır. Darbecilerin cinayetlerini yargı kararı haline getiren Yassıada Mahkemesi vardır. 1960 dar- 48 ASDER | eylül-ekim 2009 asder13.indd 48 25.09.2009 16:53:57

AKSAJANS mustafa nazif 0212-665 31 52 MAKALE Görev Dürüstlükten Önemli Olabilir Mi? Prof. Dr. Nevzat TARHAN Eski Genelkurmay Başkanı’nın gö- İmam Hatiplerin ÖSS’de eşit şartlarda İstanbul Baro rev retoriği arkasında söylediği sözler sınava giremeyeceğini savundu. 11 ya- başkanı “Eşitlik maalesef buram buram ‘para, menfaat, şında bir çocuk kendi iradesi dışında eşitler arasında güç, imtiyaz’ kokuyor. bir okula veriliyor. 18 yaşına gelince fi- olur” derken kir değiştirme hakkı elinden alınıyor. İmam Hatiplerin Savaş ve işgal şartlarında belki ge- Hitler’in Yahudilere yaptığından bunun ÖSS’de eşit çerli olacak ‘Doğruluk ve dürüstlük il- ne farkı var. şartlarda sınava kesinden vazgeçmek’ general söylemi giremeyeceğini olması şiddetle karşı çıkılmayı gerek- ”Yahudi geni taşıdığın için ikinci sı- savundu. 11 tirir. Ordusunu seven bu zihniyete tep- nıfsın veya İHL’de okuduğun için eşit yaşında bir çocuk ki vermelidir. Ergenekon soruşturma- değilsin“ maalesef benzer söylemler. kendi iradesi sı sırasında bir Albay “Hukuk Müşaviri dışında bir okula Hâkim Generalin devletin parası ile iki İşte resmi söylemin asker ve yargı veriliyor. 18 daire aldığı” bilgisini o tarihteki Genel- ayaklarının nasıl seçkinci oldukları ve yaşına gelince kurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin etnik kibir içinde insanı orjinine göre de- fikir değiştirme Kıvrıkoğlu’na bildiriyor. Aldığı cevap ğerlendiren sosyal ırkçı olduklarının ka- hakkı elinden ‘Görev dürüstlükten önemlidir’ diyerek nıtı. Bu da etik bir yozlaşmadır. alınıyor. Hitler’in soruşturma açılmaması yönünde. Bu Yahudilere etik bir yozlaşma işaretidir. Keyfi dürüstlük çetecilerin raconu- yaptığından dur bunun ne farkı Eşitlik eşitler arasında olurmuş? var. Diğer taraftan İstanbul Baro başka- Harp Okulları’nda ve Harp nı “Eşitlik eşitler arasında olur” derken Akademileri’nde çifte dürüstlük yorumu- nun öğretildiğini sanmıyorum. Eğer as- kerlik mesleği uygulamalarına böyle bir eylül-ekim 2009 | ASDER 49 asder13.indd 49 25.09.2009 16:54:00


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook