Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bilinc Dergi

Bilinc Dergi

Published by mdemirr, 2018-02-06 04:37:02

Description: Bilinc Dergi1

Search

Read the Text Version

BİZ KİMİZ?Ankara Mamak Abidinpaşa’da bir yıldız gibi parlayan Özel Bilinç Koleji, 1996 yılında NM Akademi veNM Dershaneleri ile eğitim dünyasına adım atmıştır. Bu alanda marka olmayı başarmış, açıldığı gündenitibaren çizgisinden hiç sapmamış, toplumumuza başarılı gençler yetiştirmiştir.2013-2014 eğitim-öğretim yılında “Bilinç Sağlık Koleji”nin açılmasıyla güçlenen kurum, kısa süredeönemli başarılar elde etmiş ve kendini kanıtlamıştır. Uluslararası boyutlara taşıdığı üstün eğitim kalitesi,teknoloji ve değişen dünya şartlarına uyum konusundaki hassasiyeti, AB Standartları’nda “sağlıkçı” ye-tiştirme düşüncesi vb. kurumun bu camiadaki saygınlığını perçinlemiştir.Öğrencilerimizin anne babaları için ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz ve bu çocukların anne ba-balarından çok, okulda bizlerle zaman geçirdiğinin, doğru yönlendirilmeleri gerektiğinin bilincinde vesorumluluğundayız. İsteğimiz onları sadece kitabî bilgilerle doldurmak değil, bunun yanında onlarındoğru alışkanlıklar edinmelerini sağlamak; sanatta, sporda başarılar elde etmelerini sağlamak ve enönemlisi öğrenmeyi öğretmektir.“Eğitim ömür boyu devam eden bir süreçtir.” ilkesinden hareketle bilginin değişken olduğunu, sürekliyenilendiğini biliyoruz. Fark yaratanların farklı düşünebilen ve farklılıklara saygı duyabilenlerin olduğu-nu öğretiyor ve bu doğrultuda öğrenci yetiştiriyoruz. Hayatta birçok olumsuzluğun olduğunu ancakolumlu düşüncelerin kazanacağını öğretip umutlu nesiller yetiştiriyoruz. Okulumuzda yaptığımız et-kinliklerle öğrenci, öğretmen ve veli ilişkilerimizdeki tutumlarla, yardımsever ve hoşgörüyü özümsemişbireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz.Alanında uzman ve deneyimli kadrosuyla, Atatürkçü düşüncenin ışığında, çağdaş, laik ve aydınlık ne-siller yetiştirmeye devam ediyoruz. 2016-2017 eğitim öğretim yılında hizmet vermeye başlayan Anao-kulu-İlkokul ve Ortaokulumuzla eğitimin tüm alanlarında hizmet verebilmenin haklı gururunu yaşıyoruz.Sağlıklı eğitimin sağlam temeller üzerine kurularak yapılacağının bilincindeyiz. Bu temeli hep birliktesizlerle ve öğrencilerimizle el ele vererek atacağımıza inanıyoruz.

İSTİKLAL MARŞIKorkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl. Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliYırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeliGarb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın… Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Akif ERSOY

GENÇLİĞE HİTABEEy Türk Gençliği!Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa et-mektir.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazi-nendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve haricibedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşer-sen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünme-yeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl vecumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibi-yetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütüntersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgaledilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketindahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhitedebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl veCumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mev-cuttur! Mustafa Kemal ATATÜRK 20 Ekim 1927

Bilinç Education BİLİNÇ KOLEJİ MARŞI Bi̇z Küçük Hanımlar Bi̇z Küçük Beyler Bi̇li̇nçli̇ Yeti̇şen Bi̇li̇nçli̇ Gençler Atamızın Yolunda Onun İzi̇ndeyi̇z Dürüst ve Çalışkan Bi̇li̇nç Kolejli̇yi̇z Sağlık ve Sporda Hep İlerdeyi̇z Bi̇li̇m ve Sanatta Bi̇z Bi̇ri̇nci̇yi̇z Kız Erkek Kol Kola Bi̇li̇nçle Yürürüz Dürüst ve Çalışkan Bi̇li̇nç Kolejli̇yi̇z Bi̇li̇nci̇ Bi̇li̇mi̇ İlke Edi̇ndi̇k Özgür Düşünmeyi̇ Burda Öğrendi̇k Doğruluk Andımız Bi̇li̇nç İsmi̇mi̇z Atamızın Yolunda Onun İzindeyiz Dürüst ve Çalışkan Bi̇li̇nç Kolejli̇yi̇z4

RöportajOkul Kurucumuz Nezaket HALİS ile RöportajBilinç Koleji Sağlık Lisesi ve Bilinç Koleji Ortaokulu olarak, Nezaket Halis’i odasında ziyaretettik. Bilinç Koleji Sağlık Lisesi’nden Çağdaş KAPLAN ve Sıla KARAHAN; Bilinç Ortaokulu’n-dan ise Fatih Mustafa BENZER ve Nehir TOSUN ile röportajımıza başladık.Çağdaş KAPLAN: Öğretmenim merhaba. “ 1996 yılında NM DershanesiÖncelikle kurumunuzda öğrenci olmaktandolayı bizler çok mutluyuz. Bu uzun soluklu ve NM Akademi ile uzun soluklueğitim maceranız acaba nasıl başladı? Biz-lere anlatır mısınız? bir yola çıktık.”Nezaket HALİS: Evet, sizleri burada, böyle Kimilerini en güzel liselere yolladık. Kimilerinibir çalışma içinde görmekten dolayı inanın mesleklerinde en güzel yerlere gelecekleriben de çok mutluyum. Bir okul dergisi çı- üniversitelere, kimilerini de kamu kurumlarınakarmaya çalışıyorsunuz ve yoğun bir emek memur olarak yerleştirdik. Bunu yaparken desarf ediyorsunuz. Öncelikle sizlere teşekkür eğitim anlayışımızdan, duruşumuzdan, disip-ediyorum. Eğitim öğretim maceramız aslında linimizden asla taviz vermedik.çok erken yaşlarda başladı. 1996 yılında NMDershanesi ve NM Akademi ile uzun soluk- Daima çalışmak ve daima ileri gitmekten yolalu bir yola çıktık. Eğitim bizim işimiz diyerek, çıkarak; ailemizi daha da büyütmek ve biryaptığımız işi özenle ve severek yaptık. Bu okul açmak istedik. Bu gayede ilk olarak Bi-süreçte bir sürü öğrenciye temas ettik. Ha- linç Sağlık Koleji’ni kurduk. Sonrasında Bilinçyatlarına yön verdik. Anaokul-İlkokul-Ortaokul kısmını açtık. Şu an okullarımızda eğitim öğretim başarıyla de-Disiplinli çalışma koşulları ve sıcak aile ortamı vam etmektedir.ile öğrencilerimizi hedeflerine ulaştırdık.Aslında her yaş kesiminden insanın yaşamına Eğitimde Bilinç Koleji Etkisini herkese gös-dokunduk. termeye devam edeceğiz. 5

Bilinç EducationSıla KARAHAN: Okulumuzun ilk dergisini Kendimizin, yaşadığımız çevrenin, dünya-büyük bir heyecanla çıkarıyoruz. Çıkacak ilk nın, her durum ve kavramın farkına varmakdergimiz ile ilgili duygu ve düşüncelerinizi demek. Yetiştireceğimiz gençlerin bilinç-bizimle paylaşır mısınız? li olmasının, bu kavramı her gün hayatında duyarak öğrenerek kullanmasının çok şeyNezaket HALİS: İnanın bende sizler gibi katacağını düşündük. Ve sizleri ‘’Bilinç-heyecanlı ve mutluyum. Aslında şu an sizler, li Gençlik’’ olarak yetiştirmeye karar verdik.Bilinç Koleji’nin tarihine not düşüyorsunuz. Bu isme uygun gençler yetiştirdiğimiz içinBu dergi bizim arşivimizde ilk sayı olarak çok mutluyuz.yerini alacak. Sizler çok özel ve güzel birşey yapıyorsunuz. Bunun mutluluğu ve gu- “Bilinç demek aslında her şe-ruru tarif edilemez. Dergi demek, bir okuldasanat, spor, edebiyat, kültür, müzik demek.. yin farkında olmak demek. Ken-Dergi demek bir okulun aslında aynası de- dimizin, yaşadığımız çevrenin,mek. Sizleri geliştirmek, sizleri hayata hazır- dünyanın, her durum ve kavra-lamak, deneyim kazandırmak gibi bir sürüişleve sahiptir. Onun için ben dergi işini çok mın farkına varmak demek.”önemsiyorum. Ve sizleri bir kez daha tebrikediyorum. Nehir TOSUN: Eğitim hayatınız ve yaşamı- nızda örnek aldığınız bir lider var mıdır? Nehir TOSUN: Okullarımızın ismini ‘’Bilinç’’koyarken, hangi düşünceler doğrultusunda bu ismi belirlediniz? Nezaket HALİS: Çok özenerek üzerinde Nezaket HALİS: Tabii ki... Bir Türk kadını durduğumuz bir isimdi. Uzun çalışmalar olarak, özellikle başka bir örnek düşünmek yaptık. Sizin derginizin adını koyarken yap- pek mümkün değil. Ulu önder Mustafa Ke- tığınız çalışmalar gibi bizler de isimler üze- mal Atatürk, ilkeleriyle ve düşünceleriyle rinde çok kafa yorduk. Herkesin duygu ve her zaman yolumu aydınlatmıştır. Yönettiğim düşüncesini aldık. Elemeler yaptık. Bir top- eğitim kurumları, okullar adına tek örnek al- lantıda isimleri tahtaya yazdık ve yeniden dığım kişidir. oylama yaptık. En fazla oy alan ‘’Bilinç’’ is- mini tercih etmiş olduk. Ve onun sözüyle ‘’Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir; Bilinç demek aslında her şeyin farkında ol- benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyor mak demek. ve hissediyorsanız bu kafidir.’’ sözünü haya- tıma ilke edinmiş biriyim. Bilimin aydınlık ışı-6 ğında, onun yolunda gençler yetiştiriyoruz.

Fatih Mustafa BENZER: Biz gençlere vere- Röportajceğiniz öğütler nelerdir? “ EğitimdeNezaket HALİS: Birçok şey söylemek müm-kün aslında ama okul marşımızda geçen bir Bilinç Koleji Etkisinisözü sizlere tekrarlamak istiyorum . ‘’Dü-rüst ve çalışkan’’ olmak belki de en güzel ”Herkese Göstermeyeöğütlerden bir tanesidir. İkincisi de Atatürkçocuğu olmak, bilimi ve sanatı yakından ta- Devam Edeceğiz.kip etmektir. Gelecek güzel günler sizleribeklemektedir. Yolunuzun açık ve başarı iledolu olmasını istiyorsanız bilimin ve çalış-kanlığın peşini lütfen bırakmayınız. Bugünburaya geldiğiniz için sizlere çok teşekkürediyorum. 7

Bilinç EducationAtatürk ve ÇocukHazırlayan: Türkçe Öğretmeni Atatürk ve ÇocukSevgi ÖNEL Atatürk, yaşamı bo- yunca tüm sevdiklerine hangi yaşta olursa olsun “çocuk” diye seslenirdi. Onun sözlüğünde çocuk sevgi demekti. Onun çocuğu yoktu ama içinde bitip tükenmeyen bir çocuk sevgisi vardı. Bundan dolayı yüreği arada burkulmuş mudur bilmi- yorum ama galiba bu ihtimal çok düşük; bütün Türk çocukları onun öz yavruları gibiydi. Atatürk, çocukların riyakârlık bilme- den bütün istek ve arzularını içlerinden geldiği gibi açıklama- larından çok hoşlanırdı. Son yıllarını da çok sevdiği bir çocukla geçirdi. Ülkü, Atatürk’ün çocuk sevgisinin bir simgesi oldu. Onun açık mavi gözleri her yerde çocukları arardı. Çağ- daş ve mutlu Türkiye’yi çocuklarda görür ve çocuk- larda bulurdu. Tüm yurt gezilerinde çocuklara sevgi ile yaklaşır, onlarla uzun uzun ko- nuşurdu.8

Atatürk’ün Çocuklarla AnılarıATATÜRK Şiir Okuyan Bir Çocuğu Dinlerken(19 Ocak 1923)ATATÜRK, yine bir yurt gezisine çıkmış ve özel treniile İzmir’den Konya’ya geçerken 16 Ekim 1925 günüakşamüzeri Uşak’ta mola vermişti. Uşaklılar onubırakmak istemiyorlardı. Çay içmek üzere be-lediyeye geldi. Burada Haşim Tekin adında birgenç, özlü, duygulu bir konuşma yaptı. Kültürve sanat alanında da atılımların yapılması ge-rektiğini belirten bu gencin konuşmasınaATATÜRK cevap verdi:“Bir millet, medeni duygularını gerçekten ifadeedebilecek bir derecede edebiyatını, müziği-ni iyileştirmez ve geliştirmezse o milletin çağdaşmedeniyete dâhil olduğu kabul edilemez.” diyerekmilli kültürün yükseltilmesi üzerinde durdu. Daha son-ra, şehit çocuklarıyla yetimlerin barınıp okutulduğu Şef-kat Yurdu’na gidildi. Burada küçük, sevimli öksüz bir yavrubirden ATATÜRK’ün kucağına atılarak yaşından hiç de bek-lenmeyen içli, duygulu bir konuşma yaptı. ATATÜRK, çocuğun budavranışlarından ve konuşmasından çok duygulandı. Kendisini tutamayarak gözlerinden akan birkaçdamla gözyaşıyla çocuğu bağrına bastı, sevdi.Sonra çevresindekilere dönerek şöyle dedi:“Çocuğun sözleri ruhumda bir heyecan yarattı, bunu anlatamam. Gözyaşlarım duygularımın açık ifa-desidir. Ben hayatta çok az ağlayan bir adamım. O da Uşak’ta, burada oldu.”(Kaynak: Cemil SÖNMEZ, ATATÜRK ve Çocuklar, s.89) Atatürk’ten Bir Amerikalı Çocuğa Yazılan Mektup Curtis La France isimli on yaşlarında Amerikalı bir çocuk 28 Ekim 1923 ‘te New York’tan gönderdiği mektupta; “Türkiye hakkında yazılan yazıları bir araya top- luyoruz. Lütfen imzalı bir resminizle ufak bir mesaj gönderir misiniz ?” demiştir. ATATÜRK imzalı fotoğrafını isteyen Curtis La France’nin gönlünü hoş etmeyi bir ödev saymış ve Amerikalı küçüğe şu mektubu göndermiştir: “Mr. Curtis La France, Mektubunuzu aldım. Türkiye hakkında ilgi ve dileğinize teşekkür ederim. İsteğiniz üzerine bir fotoğrafımı ilişikte gönderiyorum. Amerika’nın zeki ve çalışkan çocuklarına biricik tavsiyem; Türk- lere dair her işittiklerine gerçek gözüyle bakmasınlar. Kesin olarak bilimsel ve esaslı incelemeye önem versin-ler. Hayatta başarıya ve mutluluğa ulaşmanızı dilerim.’(Kaynak: Utkan KOCATÜRK, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı ATATÜRK Günlüğü, s.343) 9

Bilim TeknikBilinçEducationHazırlayan: Bilim TeknikGamze HALİSPİLİN BULUŞ HİKAYESİ Kalp PiliGünümüzde kullanılan en önemli araçlardan Mühendis Wilson Greatbatch, 1958 yılında Cor-biri olan bu daldaki çalışmaları başlatan kişi, nell Üniversitesi’nde kalp seslerini kaydeden birünlü kurbağa deneyi ile tanınan Luigi Galvani cihaz üzerinde çalışıyordu. Yaptığı cihazdan yan-(1737-1798)’dir. 1780 yılında yaptığı deneylerin lış parçayı çıkaran Wilson gerekli enerjiyi cihazasonuçlarını 1791’de açıklayan Galvani, “hayvan- verdiğinde, icadı normal bir kalp gibi çalışmayasal elektrik” teorisini ortaya attı. Bu teorisini, başlamıştı.rastlantı sonucu ölü bir kurbağanın bacağın-daki sinirlerin neşter ile kesildiğinde kasıldığını Yeni cihazını 1960 yılında bir insanın kalbine yer-gözleyerek oluşturmuştu. Buna göre, canlıları leştirmeden önce hayvanlar üzerinde denedi veoluşturan hücreler içermekteydi. 1793’de Gal- ince ayarlarını yaptı.vani’nin deneylerine devam eden AlessandraVolta (1745-1827) kurbağa bacağı kasılmala-rının farklı iki metalden kaynaklandığını bulur.Bacağın uyarılması, birbirine benzemeyen ikifarklı metalden ve hücrelerin sıvı içermesindenkaynaklanıyordu. O hâlde adı verilen pili buldu(1800).Böylece Volta, Galvani’nin biyolojik deneyle- Cırt Cırtrinin sonucu olan Hayvansal Elektrik Teorisi’niortadan kaldırdı. Galvani’nin deneyleri bilim ta- Elektrik mühendisi olan George De Mestral, İsviç-rihinin en ilginç olaylarından birisidir. Galvani ve re dağlarında köpeğiyle gezerken dulavratotununVolta arkadaştılar ve Galvani asla Volta’ya kura- (pıtrak bitkisi) köpeğin tüylerine ve elbiselerinemını ortadan kaldırdığı için kin duymadı. Volta yapıştığını görür. Mikroskopla bu iş nasıl oluyorda Galvani’nin deneylerinin güzel ve şaşırtıcı diye inceleme yapar ve bitkinin üzerinde sayısızdeneyler olduğunu yazmaktaydı. Çalışmaların- kanca görür. 1955 yılında, De Mestral kazara bul-dan ötürü Napolyon onu ödüllendirdi ve Avus- duğunu icadını mükemmelleştirmek için naylonturya İmparatoru, onu Padua Üniversitesi’nde üzerinde deneme yapmaya karar verir ve günü-Felsefe Fakültesi Başkanlığı’na getirdi. Ölü- müzde kullandığımız cırt cırtı icat eder.münden 54 yıl sonra 1881’de Volt adı, elektrikgücü birimi olarak onun anısına ithafen kullanıl-maya başlandı. (Kaynak: www.kiymetli.wordpress.com)10

Bilim TeknikPenisilin Ne var ki Fleming, küften sızan maddeyi bir tür- lü keşfedememişti. Sonuç olarak 1939 yılında,Mucit: Alexander Fleming, Tarih: 1928 Oxford’dan Howard Florey ve Ernest Chain buSt. Mary Hastanesi’nde danışman olarak çalışan maddeyi ayrıştırmayı başardılar ve buna “Peni-ve Alexander Fleming ‘in hayatta kalan tek mes- cilin” adını verdiler.lektaşı, ünlü bilim adamının Penisilin’i 1928 yılındabir rastlantı sonucu bulduğunu anlatmıştı. Bu madde, öldürücü bakteriyel hastalıklarla savaşabilen ilk antibiyotik olarak tarihe geçti.Fleming bir deney üzerinde çalışırken, muhte- Fleming ve diğer iki bilim adamı, 1945 yılındamelen laboratuvarın karşısındaki bardan uçup Nobel Ödülü aldılar...gelen bir küf mikroskoptaki lamın üzerine kon-muştu. Çünkü milyonlarca insanın hayatını kurtaran birO sırada Fleming, lam üzerinde zararlı bir bak- buluş yapmışlardı... (Kaynak: wikipedia.org)teri türü olan stafilokokları inceliyordu. Dikkatsizbir bilim adamı bu küfü büyük olasılıkla önündenuzaklaştırırdı, ama o, küfün bakteri üzerindekietkisini görmek istedi. Sonuç hayret vericiydi...Çünkü Fleming, “Penicilim notatum” isimli yeşilküfün bulunduğu bölümdeki bakterilerin öldü-ğünü fark etmişti...Daha sonra gerçekleştirilen testlerde, bu küfündiğer bakteriler üzerinde de etkili olduğu orta-ya çıktı. Tavşan, fare ve insanlar üzerinde yapılantestler sonunda, açık bir yan etkisinin de olma-dığı görüldü.GÜNLÜK RİTMİ KONTROL EDENMOLEKÜLER MEKANİZMALARIN KEŞFİ Hazırlayan: Fizik Öğretmeni Buket YILMAZÇevremizdeki en büyük değişiklik, aydınlık ve Bu uyumdaki aksamalar hastalıklara neden olur.karanlık periyodlar şeklinde gerçekleşen ve Vücut iç saati 18. yüzyıldan beri biliniyor veçoğu zaman kanıksamadığımız gece-gündüz araştırılıyor.döngüsü. Bu döngünün tüm canlılar üzerindemuazzam etkileri var. Bitkilerde ve hayvanlarda bir iç saat olduğu çok sayıda gözlem ve davranış deneyiyle gös-İnsanda uyku ve uyanıklık hali, bilişsel işlevler, terildi. Ancak biyolojik saatin moleküler meka-metabolizma ve hormon düzeyleri gibi yaşam- nizmalarıyla ilgili çalışmalar çok daha yeni.sal unsurların hepsi gece-gündüz döngüsününetkisiyle değişir. İşte bu alandaki öncü çalışmaları nedeniyle Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W.Bu nedenle üzerinde yaşadığımız gezegenin Young 2017 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödü-kendi çevresinde dönüşü ile ortaya çıkan ‘dünya lü’ne layık görüldü.saati’ ile vücudumuzun kendi döngüsünü oluş-turan biyolojik ‘iç saat’ in uyumlu olması sağlımız (Kaynak: Bilim Teknik Dergisi)için önemli. 11

Bilinç Education AYDINLATICI IŞIK, BİLİM Telefonun icadı ile birlikte insanlar haberleşme açısından çok önemli bir cihaza kavuşmuşlardır. Telefonun olmadığı dönemlerde insanoğlu ha- berleşmek için farklı ve ilkel yöntemler kullanır- ken, telefonun icadı ile birlikte iletişim kolaylaş- mış ve insanlar istedikleri anda istedikleri kişi ile iletişime geçebilmişlerdir. Yani telefonun icadı uzağı bizlere yakın kılmıştır. mesi için yapılan icatlar ve araştırmalar sayesin- Burada devreye ‘bilim’ girmektedir. ‘Bilim in- de 20.yüzyılda insanlık hiç olmadığı kadar iler- sanlığa her zaman bir şeyler vermiştir’. Bilim için lemiştir. ‘Evrendeki olguları ve olayları ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları kullanarak, gerçeğe İnsanlar bilimin kattığı gelişmeler sayesinde dayanarak birtakım yasalarla doğruya ulaşan daha az iş gücü sarf edip, daha çok verim al- bilgidir.’ desek yanılmış olmayız. mışlardır.Teknolojinin de gelişmesiyle adeta el- lerimize yapışan telefonlar, merak ettiklerimizi Bilim hayatımızın her alanında bizlere yardımcı saniyesinde öğrendiğimiz internet ağı ve bil- olmaktadır. Örnek göstermek gerekirse; sağ- gisayarlarımız daha da gelişerek günümüzdeki lık sektörü, teknolojik aletler hatta yaşadığımız vazgeçilmezliklerini kazanmışlardır. dünya atmosferinin dışında dahi ‘bilim bize bil- mek istediklerimizi gösteren bir teleskoptur’. Sizler bu makaleyi okurken dahi bilim, aramızda Pek çoğumuz bu teleskopla yakından ilgilen- milyonlarca ışık yılı olan yeni bir gezegen bul- mektedir. mamızı sağladı. Kanserli hücreleri yok etmek- te yeni adım atıldı. Ve ne yazık ki bunların yanı Çünkü bilim her geçen gün teknolojik açıdan sıra bilimi kötüye kullanan insanlar sayesinde de bizlere bir şeyler vermektedir. Bunları bize sağ- sağlığımızı kötü etkileyecek kimyasallar, milyon- layan değerli bilim insanlarıdır. larca insanın ve doğanın yok olmasını sağlaya- cak nükleer silahlar da ortaya çıktı. Pek çoğu hayatını bilime ve bilgiye adamış bilim insanları. Bir gün onlar ölse bile insanlığa kaliteli Bilimi , teknolojiyi daima iyiye kullanmak bizlerin hayatlar sunmak adına yaptıkları buluşlar daima elinde. var olacaklardır. Aslında bu insanların çoğunu hayatımızın bazı kısımlarında tanırız. Mesela yer Bilim sınıflandırılabilir ama asla sınırlandırılamaz. çekimini bulan Isaac Newton, ticari elektriğin mucidi Nikola Tesla , telefonun yaratıcısı Alexan- Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de dedi- der Graham Bell ve daha nicesi. Yakın tarihe ba- ği gibi. ”Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız kacak olursak ülkemizde çok güzel gelişmelere ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız. Ha- imzasını atan sayın Aziz Sancar. Adını 2015 yılında yatta en hakiki mürşit, ilimdir!” aldığı Nobel Ödülü ile tamamen duyuran bilim insanımız. Nedir bu Nobel Ödülü diye soracak 12/C olursak eğer alacağımız cevap ‘’hayatını daima Aybüke BOZKURT insanlığa katkı sağlamaya adamış’’ insanlara veri- len ödül olacaktır. Hayatımızı kolaylaştıran her şey bize bilimin birer armağanıdır. 17. yüzyılda başlayan bilimin geliş-12

Bilim TeknikEKO - OKULLAR PROGRAMI NEDİR? Hazırlayan: Gamze HALİSEko-Okullar Programı okul öncesi ile ilk ve orta- çabaları ise öğrencilerde diyalog kurabilmeokullarda çevre bilinci, çevre yönetimi ve sürdü- becerilerini geliştirmeyi ve iyi bir yurttaşlık eği-rülebilir kalkınma eğitimi vermek için uygulanan timini sağlar.bir programdır. Katılımcı yaklaşımıyla okullardakiöğrenciler hem çevresel konularda bilgi edinir- Hem Bir Program Hem Bir Ödül Planıler, hem de ailelerini, yerel yönetimleri ve siviltoplum kuruluşlarını (STK) çevresel konularda bi- Eko-Okullar Programı, okullara çevre eğiti-linçlendirmede etkin rol alırlar. Program,okullar- mi konusunda yol gösterici bir program sun-da ISO 14001/EMAS üzerine kurulmuş bir çevre masının yanı sıra; program dâhilinde yaptıklarıyönetim sisteminin uygulanmasını da sağlar. çalışmalarda ve verdikleri çevre eğitimiyle üs- tün başarı sağlamış okullara Yeşil Bayrak ödülüYerel düzeyde sürdürülebilir kalkınma sürecinin vermesi nedeni ile aynı zamanda bir ödül planıuygulanmasına yardımcı olmak üzere, öğrenciler olma özelliğini de taşır.okulun çevresel etkilerini azaltmak için uygula-nan 7 adımda etkin rol almak için yönlendirilirler. Yeşil Bayrak, uluslararası düzeyde tanınan veDolayısıyla eko-okullar, sınıfta ders öğretmenin saygınlığı olan, çevreye duyarlı, okulu simge-ötesine geçerek, toplumun diğer bölümlerinde leyen bir eko-etikettir. Ödülün geçerlilik süreside çevre duyarlılığının sağlanmasında rol almış 2 yıldır bu sebeple ödülün her iki yılda bir ye-olurlar. nilenmesi gerekir. Eko-Okullar uzun, verimli bir programdır. Yeşil Bayrak ödül başvurusu ile ilgiliProgram, çevre için yapılan bütünsel bir okul bilgi ayrıca verilmektedir.faaliyetini kapsar ve uygulandığı okullardaki ba-şarısı, okul müdürü başta olmak üzere okul ida- Programın Faydalarıresinin ve öğretmenlerinin ilgisine bağlıdır. Programın uygulanması, öğrencilere çevre ko-Eko-Okullar programındaki en önemli ve bü- nusunda olduğu kadar, yaşamları boyunca kul-tünleştirici etken ise öğrenci katılımıdır. Komi- lanacakları ve başarılarını etkileyecek alışkanlık-tenin yerel halkı ve yöneticileri bilinçlendirme lar kazandırır. 13

Bilinç EducationÖĞRENCİLER;• Bir grup üyesidir ve yeni bir kimlik geliştirir,• Grup çalışmasına alışır, katılımcı bir yapı oluşturur,• Sorunları tanıma, çözüm üretme ve tartışma be-cerisi geliştirir,• İnisiyatif kullanma, karar verme yeteneği gelişir,• Plan yapma, rapor yazma becerisi gelişir,• Tüketim alışkanlıkları değişir, savurganlık önlenir, • Su ve elektrik tasarrufu öğrenci eliyle• Doğal kaynakları koruma bilinci gelişir. sağlanır,Bunların yanında programın OKULA faydaları şöy- • Okul, öğrencilerce sahiplenilir,ledir; • Okul, bulunduğu bölgenin merkezi du-• Temizlik ve düzenini sürekli kılar, rumundadır, • Yerel, ulusal, hatta uluslararası boyutta tanınır, • İsterse iletişim ağımız kanalıyla ulusal ve uluslararası düzeyde etkileşir. (Kaynak: ekookullar.org.tr)14

Matematik ve Satranç Matematik ve Satranç Matematik ve Satranç Hazırlayan: Veli YAKAREĞLENCELİ MATEMATİK DÜNYASIİLGİNÇ SAYILARLA TANIŞTINIZ MI?Matematik hayatın ta kendisidir. Yaşadığımız her an, çevremizde gördüğümüz hemen her şey ma-tematikle iç içedir. Matematiğin bir de pek bilinmeyen ve oldukça estetik olan bir yüzü vardır. Şimdimatematiğin bu güzel yüzünden bazı yansımalara ve insanı hayran bırakan, bir nevi “sihirli” sayılarave eşitliklere bir göz atalım;1 . 8 + 1 = 9 9.9+7=8812 . 8 + 2 = 98 98.9+6=888123 . 8 + 3 = 987 987.9+5=88881234 . 8 + 4 = 9876 9876.9+4=8888812345 . 8 + 5 = 98765 98765.9+3=888888123456 . 8 + 6 = 987654 987654.9+2=88888881234567 . 8 + 7 = 9876543 9876543.9+1=8888888812345678 . 8 + 8 = 98765432 98765432.9+0 = 888888888123456789 . 8 + 9 = 987654321 37. 3 = 1111+2=3 37. 6 = 2224+5+6=7+8 37. 9 = 3339+10+11+12=13+14+15 37.12 = 44416+17+18+19+20=21+22+23+24 37.15 = 55525+26+27+28+29+30 = 31+32+33+34+35 37.18 = 666 37.21 = 7771 . 9 + 2 = 11 37.24 = 88812 . 9 + 3 = 111 37.27 = 999123 . 9 + 4 = 11111234 . 9 + 5 = 1111112345 . 9 + 6 = 111111123456 . 9 + 7 = 11111111234567 . 9 + 8 = 1111111112345678 . 9 + 9 = 111111111123456789 . 9 +10= 1111111111 15

Bilinç EducationBİRAZ DA GÜLELİMİnsanlar üçe ayrılır: Bir matematikçi,Saymasını bilenler ve saymasını kamyoncu olursabilmeyenler.Sağlama bizim işimiz, sen soldan geç.Aritmetiğin hastasıyım,geometrinin ustasıyım. Üç bilinmeyenli BİR FIKRA denklem çözerim, geçme beni üzerim. Bir imam, bir doktor ve bir matematikçi Pisagor sağolsun. golf oynamak maksadıyla golf sahasına gittiklerinde görürler ki saha doludur. Küsuratım Fakat işin enteresan yanı o sırada oyun bile olamazsın. oynamakta olan yaşlı dört adam oldukça Dünya yuvarlaksa, kötü oynamaktadırlar. insanlar köşeyi Sonunda dayanamayıp yetkiliye şikayet nasıl dönüyor? ederler: - Evet kabul ediyoruz, sıra onların fakat16 siz çok iyi bir kulüpsünüz. Bu kadar kötü bir oyunun oynanmasına nasıl seyirci ka- labiliyorsunuz? Bunun üzerine yetkili o kişilerin kulübün ortaklarından olduklarını ve hepsinin kör olduğunu, bu yüzden o kadar kötü oynadıklarını söyleyince; İmam pişmanlık ve mahcubiyet içerisin- de: - Ben imamım, lütfen herhangi bir ihti- yaçlarında beni şu camide bulsunlar, der ve apar topar gider. Doktor aynı şekilde: - Ben dünyanın en ünlü göz doktorların- dan biriyim. Herhangi bir şikayetlerinde onlara yardım etmeyi çok isterim, deyip hemen evine doğru yola koyulur. Matematikçi ise gayet soğukkanlı bir şe- kilde sorar: İyi de niye gece oynamıyor- lar?

BİRAZ DA KAFAMIZI YORALIM Matematik ve SatrançA = 1 Z = 29 Ç = 4B = 2 E = 6 A = 1C = 3 K = 14 L = 16Ç = 4 A = 1 I = 11D = 5 Ş = 23E = 6 % 50 BAŞARI M = 16F = 7 A = 1G = 8 D = 6 K = 14Ğ = 9 E = 6H = 10 N = 17 % 85 BAŞARII = 11 E = 6İ = 12 Y = 28J = 13 İ = 12K = 14 M = 16L = 15M = 16 % 90 BAŞARIN = 17O = 18Ö = 19P = 20R = 21S = 22Ş = 23T = 24U = 25Ü = 26V = 27Y = 28Z = 29SORU 1 : Dört adet 7, bir adet 1 rakamını ve dört 3 litrelik dolu kaptaki suyun tamamını tekrar 8 lit-temel işlemi kullanarak 100 sayısına ulaşabilir mi- relik kaba alıyoruz.sin? (7, 7, 7, 7 ve 1) 5 litrelik kapta kalan 2 litre suyu 3 litrelik kaba alı-SORU 2 : Elimizde 3, 5 ve 8 litre su alan 3 kabımız yoruz. Bu 3 litrelik kapta 1 litre boşluk kaldı.var. 8 litre su alan kap dolu, diğerleri boş. Tam 4 8 litrelik kaptaki su ile 5 litrelik kabı tamamenlitre suyu nasıl ölçeriz? dolduruyoruz.Çözümler 1) (7+7).(7+1/7) = 100 Son olarak da 3 litrelik kapta kalan 1 litrelik boş-Çözümler 2) Önce 8 litrelik suyun tamamını 5 lit- luğu bu 5 litrelik kaptan doldurunca elimizde 4relik kaba dolduruyoruz. Kapta 3 litre su kaldı. litre su kalır.Sonra da 5 litrelik kaptaki suyu 3 litrelik boş ka-bın tamamı dolacak şekilde aktarıyoruz. Şimdi 5 (Kaynak: bilgiustam.com • bilgimat.com • matematikciler.com)litrelik kapta 2 litre su kaldı. 17

Bilinç EducationİLGİNÇ BİR BAŞARI HİKAYESİ Susan Polgar dünyayı farklı algılıyor. O bir dahi- büyümeye başladı… Susan, 1991 yılında büyüknin beynine sahip. Ancak Susan doğuştan bir deha usta oldu. 1996-1999 yılları arasında ise Dünyadeğil bunu geçirdiği sıra dışı çocukluk sayesinde Kadınlar Şampiyonu ünvanını elde etti. İkinci kızkazandı. O sıradan bir çocuğun bir dahiye dönüş- kardeş Sofya, henüz beş yaşındayken 11 yaş kız-türülebileceğinin canlı bir ispatı aslında. Onun bey- larda Macaristan şampiyonu olarak başlar sat-nini ve düşünüş biçimini anlamak suretiyle, kendi ranç kariyerine. 1986 yılında 14 Yaş Kızlar Dünyabeyinlerimizin sınırlarını geliştirebiliriz belki de… Şampiyonu olan Sofya, olimpiyatlarda da birçok madalya sahibi olur.ederken diğer iki kız kardeş de bu ortamda büyümeye başladı… Sofya’nın en büyük başarısı ise Roma’da enSusan, her üçü de satranç tarihinin büyük isimleriSusan, 1991 yılında büyük usta oldu. 1996-1999 yılları arasında ise Dünya Kadınlar Şampiyonu ünvanını iyi erkek satranç sporcuları arasında sekiz oyunarasında olan Polgar kardeşlerin en büyüğü. Onla-elde etti. İkinci kız kardeş Sofya, henüz beş yaşındayken 11 yaş kızlarda Macaristan şampiyonu olarak başlar üst üste kazanmasıdır.satranç kariyerine. 1986 yılında 14 Yaş Kızlar Dünya Şampiyonu olan Sofya olimpiyatlarda da birçok En küçük kardeş Judit, 1988 yılında Dün- ya 12 Yaş Genel Kategori Şampiyonu olarak ilkrın bu inanılmaz başarıları, babaları Laszlo Polgar’ınmadalya sahibi olur. Sofya’nın en büyük başarısı ise Roma’da en iyi erkek satranç sporcuları arasında sekiz rekorunu kırar. 1989 yılında dünyada en iyi yüzyoyaunpüstt ıüğsteıkabzanimrasdıdıer. neye dayanıyor aslında. Macaristan’da sporcu arasına giren Judit, 1991 yılında da yeniyaşayan pedagojik psikolog Laszlo Polgar’ınEn küçük kardeş Judit, 1988 yılında Dünya 12 Yaş Genel Kategori Şampiyonu olarak ilk rekorunu ilk kızı bir rekor kırarak tarihteki en genç büyük usta ünvanını elde eder. 2005 yılında dünyada enkırar. 1989 yılında dünyada en iyi yüz sporcu arasına giren Judit, 1991 yılında da yeni bir rekor kırarak iyi sekiz numaralı sporcu olarak kariyerinin en parlak dönemini yaşar. Peki bu üç satranç de-otelaonrisSiuvsaardn ı1. 9O6n9aygılıöndrea“dDoağhidleurğduonğdma abza, byaarsaıntıılnır”bdiır.tarihteki en genç büyük usta ünvanını elde eder. 2005 yılında dünyada en iyi sekiz numaralı sporcu olarak hası kardeşin sırrı nedir? Gerçekten babalarınınBu tezini savunurken de Mozart’ı örnek gösteriyor- savunduğu gibi çalışmayla dahi mi olmuşlardı?du. Sonuçta Mozart’ın daha 5 yaşında müzik konu- Satranç oyunu gibi süregelen bir görev beyninsunda gösterdiği başarısı Mozart gibi bir müzisyen ön kısmında, ön bellek adı verilen bir bölgedeolan ve oğlunu sistematik olarak yetiştiren babası- işlenmektedir. Buradaki nöronlar gerekli bilgile-nın eseriydi. Ona göre birçok çocuk kapasitesinin ri bağlantılar oluşturarak kaydederler. Ancak buçok altında yetiştiriliyordu ve okula devam ederek bağlantılar kısa sürede kaybolur. Yani ön bel-bu kapasitenin arttırılması imkanı yoktu. Bir deney lek geçici bir not defteri gibi çalışır ve sadeceyapmaya karar verdi kızı üzerinde. Öncelikle kızını yaklaşık 7 değişik bilgi saklayabilir. Bu nedenlebir matematikçi olarak yetiştirmeyi düşündü ancak 7 basamaklı bir telefon numarası aklımızda tuta-Susan bir gün evde bir satranç tahtası bulup bunun bildiğimiz maksimum bilgidir. Susan’ın bu inanıl-hakkında ailesine sorular sormaya başlayınca baba maz hafıza becerisinin temelinde gördüğü taş-Polgar satrançta karar kıldı. Satrancı sadece hobi ları akılda gruplayarak tutması yatıyor. Siyahlar,olarak oynayan baba, bilgisinin bu proje için yeterli beyazlar, piyonlar vb… Çocukluğundan itibarenolmayacağını düşündüğünden önce kendisini bu Susan binlerce kitap okuyup, binlerce hamle in-konuda yetiştirdi. celediği için satranç oyununun tüm ihtimallerini neredeyse beynine kazımıştı. 10 yaşındaki bir Susan, henüz daha dört yaşına basmadan ba- çocuk yaklaşık 10 bin kelime bilir; oysa Susan 10bası ile satranç çalışmalarına başladı. Susan ilk tur- yaşındayken  100 bin satranç grubunu öğren-nuvasına beş yaşında girdi ve dönemin önemli ta- meye çalışıyordu. Bu işlem onun beyninin fizik-bularından birini de alt etti. 1970’li yıllarda satranç sel olarak değişmesini sağladı. Polgarların ba-dünyası erkek egemenliği altındaydı ve bu oyunun şarısının temelinde örüntü tanıma yatıyordu. Yanikadınlara dönük olmadığına dair yaygın bir inanış herhangi bir satranç oyunu esnasında Polgarlarvardı. Ancak 10 maçın hepsini kazanarak bu tabu- rakiplerinin tersine oyunda muhakeme yürütmü-nun yıkılması için ilk adımları atmaya başlamıştı as-lında. Bu esnada  Polgar ailesine 1974 yılında ikinci Kısacası yıllar süren çalışma Polgar kardeşlerin beyinlerini değiştirmiş. Bu da aslında babasının dehaçocukları Sofya ve 1976’da son kızları Judit katıldı. doğulmaz, deha olunur teorisini kanıtlayan bir durum.Baba Polgar onların satranç eğitimlerine beş yaşı-na kadar başlamasa da  Susan ile çalışmalarına de-vam ederken diğer iki kız kardeş de bu ortamda 21 yaşındayken Suzan satranç ustası ünvanını kazandı. Yaklaşık 600 erkek arasındaki ilk kadın oldu. En18 küçük kızkardeşi Judit ablasının izini takip etti, şu anda adı dünyanın en iyi 15 erkek oyuncusu ile birlikte anılıyor. Polgar kardeşlerinde etkisi ile günümüzde satranç şampiyonalarında artık kadınlar, erkeklerle eşit şartlar altında yarışıyorlar. Anlaşılan o ki yaptığımız şey her ne olursa olsun eğer aklımızı tamamen ona verirsek ve gerçekten istersek

kariyerinin en parlak dönemini yaşar. Matematik ve Satrançyor; sezgisel hareket ediyorlardı. Herkesin daki- doğulmaz, deha olunur” teorisini kanıtlayan bir du-Pkeaklairb, ubüaçzesantrsaanaçtdleehrcaesı ksaürrdeenşimn suıhrraıkneemdier? sGoenrçuenkdtean babrualmar.ın2ı1n ysaavşuınnddauyğkuegnibSi uçsalaınşmsaaytlraandçahiumstiası ünvanı-oylampuaşblairldıi?ği bir hamleyi, Polgarlar hiç düşünme- nı kazandı. Yaklaşık 600 erkek arasındaki ilk kadınden yapabiliyorlardı ve üstelik sonunda oyunu da oldu. En küçük kızkardeşi Judit ablasının izini takipBSkkaaıustzrrıamaaOdnn,açınyhkoloieaynrprulöasinmraroudtinrzgıal.iiannbrçiygsüeoüzryreentkgaaleinrlkbıereinklnegbi,nilbrekregiuöyblrliaaneğnvleldabrniıenğtyıdılnaekirnıskoöıulmnullşlakatnuısaırlmaayr-nıankdak,aeigöyletnüdtenibb.düeŞiermlurllielküeaktzrne.dadAdeaaınnvscaıalaedıykrtirıolabderun.nüçPbnbaoyişrğaalglbnmaöaınnplrtgıielkeyadanorernidkyiaışeisll1aaşe5rlnseınüemrrdrienekakdetdeakeedrotiıryke.utkknaicsdiuınisle-uknaıyydboı.luYra.nYiaPnoi ölgnabrelallrekhegrekçeicsi nbiarsnılottadneıfdteıkrilagriıbniınçaylüış-ır ve lsaard, eecrekeykaklelarlşeıke7şidteşğairştilkarbiallgtiınsdakalayyaarıbşiılyiro. rBlaur.nzeüdneünlbe i7lebbaisliaymoraskalı, bhier rthelaenfogni bnuirmsaartarsaınaçklıomyıuznduantudtabildiğimiAznmlaaşkıslaimn uomkbi iylagipdtiırğ. Sımuızzanş’eıny bhuer ne olursa ol-SiipyKknniuaiıayanszrnnolaşaeıınıcnlllrlmma,iaanrhrsaaıinzeızvdayrbhbeıü…laaçlğçafşııüirkazşrasatdıiünlerbamreresdıcain,şuetb.rrçaiBuasanbmiulçnaışllidatnamararrıtıaieah“LmöPsianloneısinlclnzigdlneobadadürePbeykogüanalökbgrrdtadaiarseüsn’işğımıınnylüeılonyetrraria“nlişdaplabrtaedırrğeahıııs”-aaı.bkniıdrladdasçeounelganerknuytepeePlğnodaeylaigsayratraearankkrkısylatıemuordktrımezabşıaslalsteıaışrnimaydnaraaıtel.ıımnyooeblrmnü. ySaoüikynğamüah(.KülvOaameyrnn,raklibkraües:rnmyeın.aaktzeblmvuaeart,ik sgele.orrg-)Çocukluğunda itibaren Suzan binlerce kitap okuyup, binlerce hamle incelediği için satranç oyununun tümihtimallerini neredeyse beynine kazımıştı. 10 yaşındaki bir çocuk yaklaşık 10 bin kelime bilir, oysa Suzan 10yaşındayken 100 bin satranç grubunu öğrenmeye çalışıyordu. Bu işlem onun beyninin fiziksel olarakdeğişmesini sağladı.Polgar’ların başarısının temelinde örüntü tanıma yatıyordu. Yani herhangi bir satranç oyunu esnasındaPolgar’lar rakiplerinin tersine oyunda muhakeme yürütmüyor, sezgisel hareket ediyorlardı. Herkesindakikalar, bazen saatlerce süren muhakeme sonunda yapabildiği bir hamleyi, Polgar’lar hiç düşünmedenyapabiliyorlardı ve üstelik sonunda oyunu da kazanıyorlardı. Onlar satranç oynarken, beyinlerinde kullanılankısım, hepimizin yüz tanırken kullandığı kısımla aynıydı. Yani Polgar’lar herkes nasıl tanıdıklarının yüzünübilebiliyorsa, herhangi bir satranç oyununda karşılarına çıkan durumları “önceden tanıyorlardı”. 19

Bilinç EducationSanat ve Edebiyat Sanat ve EdebiyatHazırlayanlar:Türkçe Öğretmeni Sevgi ÖNELTürk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Selin KAHRAMAN ATATÜRK CANIM ANNEMAtam sen rahat uyu. Canım annem,Gözün arkada kalmasın. Annelerin en güzeli,Türküz biz Türk! Nur yüzlüm,Rengimiz al, Işık saçan,Alnımız ak. Melek annem.Elimizde kalem, Annelerin en güzeli,Önümüzde defter, Nasıl öderim hakkını?Düşümüzde okul, Ne yapsam yanımdasın.Kalbimizde SEN varsın… En büyük hazinemsin.6/B Melek annem.Alara Ayça YENER 6/B Selen AKGÜL BİLİNÇ KOLEJİ SEVGİ Bilgi ışığım olsun diye Sevgi İlgiye doyayım diye Sevgidir adı Lazım olan bilgiye En güzel duygudur yüreğimizde İnandım bu sevgiye Ve saygı ikisi de birbirinden tatlı Nedenini hiç sormadan Gün doğar doğmaz başlarsın Çare buldum okulumdan İnsanlara hatta bütün dünyaya gerekli. Korkmuyoruz cehaletten Sevgi Okulumuz bilgiyle ilerlerken Sana olan sevgimiz Lamba gibi ışık verirken Eyfel kulesinden büyük Emin adımlarla yürürken Verirsin içindeki güzel kalbini Jilet gibi keskin yüreğimiz Gerçeği hesaba katmadan seversin İnanıyor size gerçekten. İnce ince işlersin yüreğimize tertemiz sevgini. 5/A 6/A Aleyna Gülçin KAMIŞLI Umut Deniz TERCANLI Dilasude ÖZDOĞAN20 Nehir TOSUN

Sanat ve Edebiyat BULUTSüzülüyor gökyüzünde, sis misali,Yavaş yavaş yürüyor bu mavi sanki,Akşam olunca karanlıkta ayrı bir güzel,Kahverengi siyah gibi oluyor sanki.Elimi uzatıyorum o eşsiz maviye,Ulaşamıyorum, bakıyorum sadece,Hele de arasındaki o beyazlık...Beni benden alıyor sanki bu şeffaflık.Uçan kuşları gördükçe yanında,Kıskanıyorum bir kardeş edasıyla,Sana hayran oluyorum her bakışımda,Seni seviyorum mavim, tüm heyecanımla.9/DBurçin GÜNAYDIN BİR ŞİİR HİSÇocuklardan selam geldi, Kaos, karmaşa ve bir de merhamet varGökyüzüne, bulutlara, Bunları oluşturan kimKarlı dağlar ardından, Çılgın ruhun özbenimsemesiAçan beyaz umutlara... Tanrı da ağlar mıAğaçlardan gölge seçtim, Kanadı kırılmış, çaresiz bir kuş gibiGüneşi koydum tepeme, Bir güvercinin özgürlüğünü engellemişMutluluğu kucakladım, Ama o da artık tükenmişSevgi savurdum yüreklere. O kudretli gücü kaybediyorYağmur düştü topraklara, Kimdir, o kimdirHüzünlere, sevinçlere, Kendimi ona çok benzetiyorumİlmek ilmek işledim, Bitmiş tükenmiş bir sonKainata, güzelliklere. Çığlıklarım kendi düşünceme karşıMevsimleri geçirdim, Üstte, altta insan, hepimiz farklıyızDerelerden fikirlerimi taşırdım, İçimdeki sesler kavuruyor beniDenize dolan ruhumu, Kimsesizliğim yalnızlığıma alışkınBir şiirle esir aldım. Nefret alıp götürüyor beni11/C Yavaş yavaş hissizleşiyorumMelike YILDIRIM 12/A Mustafa Eray ŞEN 21

Bilinç Education Sevim AK Öykü ve oyun yazarı.1 Ağustos 1955 doğumlu. Samsun Subaşı İlköğretim Okulu, Kadıköy Kemal Atatürk Or- taokulu, Kadıköy Kız Lisesi, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ni bitirerek, Biyokimya Uzmanı oldu. 1985 yılından beri çocuk öyküleri yazıyor. İlk kitabı “Uçurtmam Bulut Şimdi” (1997) ile Akademi Kitabevi Öykü Ödülü’nü aldı. Öyküleri Kırmızı Fare, Doğan Kardeş, Bando, Milliyet Kardeş, Vakıf Ço- cuk, Kırmızı Bilye. Televizyon çocuk programları için öyküler, senaryolar yazdı. “Düşlere Sobe” adlı çocuk oyunu İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelendi. “KİTAP TANITIMI” MELO Kitabın adı : MELO Yazarı : Sevim AK Yayın Evi : Can Çocuk Yayınları Sayfa Sayısı : 152Balık tarlası sokağı insanları, çocukların balıklarla konuştuğu zamanları anlatır.Bizim çekingen Melo da bu zamanın öykülerini işiterek büyüdü. Hatta bir gün,o da bir balıkla göz göze gelmeyi başardı. Pıtır adını verdiği yüzgeçli dostunaanlatacak öyle çok şey vardı ki.Alınganlıklar, hayal kırıklıkları... Ancak Pıtır gelmez oldu. Denizde yolunda gitme- yen bir şeyler vardı ve kimse bunun farkında değildi. Derken Melo, yıllar önce savaştan kaçıp mahalleye göç etmiş Tisu Teyze’yle tanıştı. Aranan cesaret sohbetlerde, geçmişin öykülerinde ve bir tutam yaratıcılıkta gizliydi… Çocuk edebiyatımızın en sevilen yazarlarından Sevim Ak, edebiyat- taki 30. yılını selamladığı romanı Melo’da, yitirilen çevre bilinci ve katılımla kazanılan öz güven üzerine bir öykü anlatıyor. (Kaynak: www.dr.com.tr)22

Sanat ve Edebiyat“KİTAP İNCELEME”Kitap Adı :Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir TutkuYazar :İlhami ALGÖRYayınevi:İletişim YayıncılıkSayfa Sayısı :65 ‘’Her şeyin iyi gittiğini nereden çıkarıyorsun?’’ ‘’Herif, rüzgarı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra tel- leri takılır gibi kadına geliyor, gece yarısı…’’ ‘’Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku, dedim…’’ Evet. Ah be Müzeyyen ne çektik senden! Kitabı okurken, kendinden geçmeyen varsa lütfen bana ulaşsın. Tam olarak battaniyenin altından çıkmadan okunacak bir ki- taptır. Ancak İlhami Algör okumaya ‘’Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’’ kitabı ile baş- larsanız, diğer kitapları sizi çok tatmin etmeyebilir. Eğer kitabı okurken, karakterleri kafanızda canlandırırsanız süper olur. Kitap adeta kafanızda yer eder ve çok canlı bir anlatıma kavuşur. Okurken, birkaç okuma yaptığım kitaplardan biri…Kitapta neler yok ki? Kişilik paradokslarından tutun da zamanının mühim adamlarına inceden taş-lamalar ve bu taşlamaların yanında kendi halinde yaşanan tutkular... Kitabı okurken, bir yandan dış-lanmışlık, bir yandan çaresizlik ve öte yandan da değersizlik yüklü hissiyat bulutları okurun tepe-sinde biter ve bir süre sonra bu bulutlar birbiri ardına çarpışarak önce okuru, şimşekler çaktırarakkorkutur, sonrasında yağan yağmur edasındaki tespitleriyle de huzur verir. Kitabın konusuna gelirsek, çok fazla detay vermeyeceğim. Daha çok üç kişi arasında dönen bir hikayedir. Tamamen hayatınızı adadığınız kişi, eve geldiğinde ortada olmasa nasıl hissederdi- niz? Cevap aslında az çok belli. İşte böyle bir şey… Kişilik paradoksları, bir aynanın karşısına geçip aynadaki ile kendini aynı görememektir. Biri yapılan seçimleri ifade ederken diğeri (yani aynadaki) ise yapılmayan ya da yapılamayan seçimlerin sahibi bir başka benliği ifade eder. Hani denir ya nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi hissediyorum diye. Tam da anlatmak istediğimi özetler ni- telikte bu sözcükler… Nerede değilsek orada mutlu olacaksak mutlaka okumaya devam etmeliyiz. Okumak başka yerlerde olmak ve kendi benliği- ni bulmaya bir adım daha yaklaşmak demektir. Bu vesileyle herkese keyifli okumalar dilerim. 11/C Kardelen UYANIK 23

Bilinç Education SANATIN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ İnsanın olduğu her yerde sanatta vardır. Geçmiş dönemler incelendiğinden, insanoğlunun ortaya çıkışı ile birlikte, sanat eserleri de varlığını göstermeye başlamıştır. Bu durum insanın kendisini herhangi bir araçla ortaya koymak istemesinden kaynaklanır. Sanat anlayışı ve eserleri toplumdan topluma ve kişiden kişiye farklılık gösterir. Çünkü sanat özünde, öznel bir kavramdır. Toplumların ve bireylerin, bakış açıları değişince, sanat eserleri de farklı olur. Sanat denince akla, ilk güzellik gelir. Çünkü sanat güzel olanı güzel bir şekilde ortaya koymak ister. Günümüz sanat anlayışı daha farklı boyutlar kazanmıştır. Teknolojinin gelişmesi , toplumların ge- lişmesi, insanların sanata olan ihtiyacını arttırmış ve sanata bakış açısını değiştirmiştir. Örneğin, bir sanat eseri ile insanlar duygu ve düşüncelerini diğer insanlara kolaylıkla aktarabilmektedirler. Sanat ve sanatçıya verilen önem her geçen gün azalmaktadır Çünkü günümüzde sanat, sadece ticari amaçlar için kullanılmaktadır. Bir ülkenin sanatçısı varsa; o ülke tanınır, bilinir. Atatürk’ün ‘’Sa- natsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur.” sözü sanatın önemine vurgu yap- maktadır. Sanat insanların hayal gücü ve becerilerinin birleşimi ile olmaktadır.Her insanın değişik bir sanat dalına yakınlığı ve sevgisi vardır. Toplumun gelişmesinde sanatın mı yoksa bilimin mi yeri daha fazladır sorusunda kesin bir çizgi çizip evrensel bir cevap vermek zordur. Ama şunu söylemek mümkündür ki; toplumların gelişmesinde sanat çok fazla öneme sahiptir. Sanat üzerinden yüzyıllar geçse bile değerinden bir şey kaybetmemektedir. Sanatsal eserlerin varlığı ülkelerin ve insanların kültürel zenginlikleridir. Sanatsız bir toplum, nefes almayan bir insan demektir. 12/C Yeşim AKBAŞ Reşat Nuri GÜNTEKİN Çağdaş Türk Edebiyatı’nın ünlü roman ve tiyatro yazarı Reşat Nuri Güntekin, 25 Kasım 1889 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası askeri doktor Nuri bey, annesi Erzurum Valisi Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Ha- nım’dır. Reşat Nuri Güntekin, Anadolu insanının yaşantısını, sorunlarını, kişisel duygularını, inançlarını sansürsüz, yapmacıklık olmadan, konuşulan Türkçenin tüm yalınlığını ve açıklığıyla dile getiren bir yazardır. Onu ünlendiren ‘’Çalıkuşu’’ romanına gelinceye kadar, yazdığı küçük öy- küler, tiyatro eleştirileri, piyesler, gezi izlenimleri de dikkati çeker. Güntekin eserlerinde, insan sevgisine geniş yer verir. İyimser bir kişili- ğe sahiptir. Müfettişlikte adım adım gezdiği, Anadolu’yu gördüklerini, duyduklarını kendine özgü tipleri, geleneklerle görenekleri, toplum- sal sorunları , pek derine inmeyen bir gözlemle, etkin bir biçimde an- latır. İyi bildiği sahne tekniğini, duygulu bir yoğunlukta, bazen mizahla iç içe işler. 11/C Melike YILDIRIM (Kaynak: www.turkedebiyati.org)24

Sanat ve Edebiyat TÜRKÇEYE DOĞRUNeden mi bu soru? Özellikle de son zamanlarda unuttuğumuz, en değerli varlığımız olanTürkçemizi ‘’Batı’’ sevdasıyla yozlaştırıp, değersiz hale getirdiğimiz için bu soru… En basi-tinden ‘’tamam’’ kelimesini ‘’tmm’’ diyerek, içindeki sesli harfleri silip, üşengeçlikle birlik-te Türkçemizi değersiz bir hale getiriyoruz. Peki neden? İçimizdeki o bitmek bilmeyen vedoğrusunu anlayamadığımız ‘’Batı’’ sevdasından dolayı… Zamanında biz gençlere zorluklartürlü zahmetler ile emanet edilen bu muazzam dili nedendir ki zorlama bir dil haline getirdik.Örneğin ‘’tşkkrlr’’ ? Bunun asıl adı, ‘’teşekkürler’’dir. Ve buna benzeyen birçok örnek…Hani bir tarif vardır ya, yediden yetmişe diye, herkesin elinde akıllı telefon denilen bir icatve üşengeçlikle beraber bu güzel dilimizi kısaltmalarla, Türkçeye ait olmayan kelimelerleyozlaştırıp, kendi ellerimizle yok ediyoruz. ‘’Evet’’, ‘’hayır’’ gibi basit kelimelerde bile, sesliharfleri atarak, Türkçemizi çirkinleştiriyoruz. Tarihini bilmeyen milleti, milletten saymadığımızgibi; diline sahip çıkmayan milleti de bu şekilde düşünebiliriz.Ulu Önder Mustafa Kemal Ata-türk’ün, Latin harflerini kabul etmesiyle, daha da güzelleşen Türkçemize sahip çıkalım, koru-yalım, yozlaşmasına izin vermeyelim.Her kelimeyi, her cümleyi, doğru söyleyemesek de, doğru telaffuz edemesek de, dikkatdenilen şeyi doğru uygulamalıyız. Bir gün değil, her gün uygulanmalı ki; özümüzü, atalarımızıunutmamalıyız. Bu aziz dil ve bu ülkeyi bize bırakan atalarımıza en büyük minnetimizi, Türkçe-mize ve vatanımıza sahip çıkarak gösterebiliriz. Çevremize bir baktığımız zaman, neredeysetüm panolar yabancı dildedir. Reklam panoları, mağaza isimleri, marka isimleri artık Türkçe-nin dışında kullanılmaktadır. Türkçemiz gün geçtikçe Batı dillerinin etkisi altına girmektedir.Bizlere emanet edilen bu kusursuz ve muhteşem dilin özünü, gelecek nesillere taşımalıyız. 12/A Asena ARSLANTÜRKÇESİ VARKEN• VERSİYON ⇔ SÜRÜM, UYARLAMA FAZLADAN• EKSTRA ⇔ TAKLİT İYİMSER• İMİTASYON ⇔ KAYDETMEK HESAP FİŞİ• OPTİMİST ⇔ ÇIKTI DUYURMAK• SAVE ETMEK ⇔ KORUMA• ADİSYON ⇔ • PRINT OUT ⇔ • ANONS ETMEK ⇔ • BODYGUARD ⇔ 25

Bilinç EducationObjektif-Nesnel, Tarafsız TÜRKÇEMİZEStar-YıldızPartner-Eş SAHİPAntipatik-Sevimsiz ÇIKALIM!Fulltime-Tam GünLaptop-Dizüstü Bilgisayar Son zamanlarda gençlerJenerasyon-Kuşak,Nesil arasında yaygınlaşan, dili kı-Döküman-Belge saltma ve yabancı sözcükle-Anons Etmek-Duyurmak ri kullanma eylemi yüzünden,Data-Veri Türkçemiz büyük bir sıkıntıMonoton-Tekdüze içine girmiştir.Dizayn-TasarımSlayt-YansıAnaliz-ÇözümlemeBye Bye-Güle GüleYABANCI TURKCHE Küçükten büyüğeDİLE EVET DEĞİL hepimiz bu kök-YABANCILAŞMIŞ lü hazineye sahipDİLE HAYIR! TÜRKÇE! çıkmalıyız! TÜRKÇE TÜRKÇEMİZ PARLAK Dünyanın en köklü ve İZİMİZDİR! en zengin dilidir. Onu yabancı sözcüklerle kirletmeyin, yok etmeyin!26

“YOK ETMEK DEĞİL Sanat ve Edebiyat YAŞATMAK” “DÜNYA’DAÜlkemiz tarihi ve doğal güzellikler BARIŞ”bakımından çok zengindir. Eğer her şeyi alma gücüm olsaydı “barış”Bazı insanlar bunu önemsemiyor. kavramını almak isterdim.Çünkü soyut kav-Onları sadece kendi çıkarları ilgi- ramlar ne kadar varlıklı da olsak alınamaya-lendiriyor. Ekonomik gelirleri uğruna cak şeylerdir.ormanları ve içindeki birçok canlıyıkatlediyorlar. Buna izin verilmemelidir. Barış kavramı birçok duyguyu beraberinde getirir.Doğal ve tarihi güzellikler de bir ül-kenin olmazsa olmazıdır. Barış insanları birbirine bağlayan, insanlar içinde sevgiyi ve güveni artıran bir kavram-Ama en önemlisi de bu güzellikleri dır.korumaktır. Barış kardeşliktir ve hayatımızda önemli birDoğal afetlerden insanlara kadar her yer tutar. Bence barıştan yoksun insanlarınolası duruma tedbir alınmalıdır. içinde mutluluk, huzur, kardeşlik gibi duy- gular bulunmaz.Ayrıca bu güzelliklerin orijinalliği dekorunmalıdır. Barış, kardeşliğin sembolü, geleceğin yo- ludur. Şimdi ülkesinde savaş olan bir çocukTarihi eser ve yapıların bakımları za-manında ve düzgün bir şekilde yapıl- düşünelim!malıdır. Silah sesleri, tanklar, askerler...Öyle ki tarihi bir yapıya gelenler yapı- Açıkçası ben çok korkardım,nın içinde zamana yolculuk etmelidir. gittikçe içime kapanırdım veBir ülkenin tarihini anlamanın en güzel geleceğe dair kaygılarım olu-yolu budur. şurdu.Aynı şekilde ormanları korumak, do- Çocukluğun gerektirdiği hiç-ğaya saygı duymak, yok etmeye de- bir şeyi yapamadığımdan bir-ğil yaşatmaya odaklanmak ve sahip çok şeyden yoksun kalırdım.çıkmak da görevlerimiz arasındadır. Mesela güven duygusunu bi-Ülkesini seven, geliştirmek isteyen in- lemezdim.sanlar zaten ülkesinin her şeyini korur. Böyle duygularla yetişen bir6/A nesil nasıl mutlu olabilir ki? BuFatih Mustafa BENZER dediklerimi düşündüğümüzde her zaman insanlarla kardeşlik, dayanışma ve beraberlik için- de barış sağlanmalıdır. 6/A Dilasude ÖZDOĞAN 27

Bilinç Education Spor ve Sağlık Spor ve Sağlık Hazırlayan: Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni Gülşah TÜRKAYDIN Şahika ERCÜMEN Şahika Ercümen ile ilgili merak edilenler şöyle; ve minnettarlığından sualtı ile ilgili birçok sos- Profesyonel Serbest Dalgıç, Serbest Dalış Eğit- yal sorumluluk projesini de gönüllü olarak yü- meni, Beslenme ve Diyet Uzmanı. 2014 yılı itiba- rütmektedir. İngilizce ve Almanca bilen Şahika riyle serbest dalış alanında 6 adet resmi dünya Ercümen, Uluslararası Serbest Dalış Eğitmeni rekoru sahibidir. Şahika Ercümen, 16 Ocak 1985 Lisansı sahibidir. 22 Temmuz 2014 tarihinde Şa- tarihinde Çanakkale’de doğmuştur. Çocuklu- hika Ercümen aldığı tek bir nefes ile -91 metreye ğunda yaşadığı astım rahatsızlığı üzerine spora inerek yeni bir Dünya rekoru kırdı! 23 Temmuz başladıktan sonra su sporlarının birçok dalında 2014 tarihinde ise paletsiz ip destekli serbest şampiyonluklar elde etmiştir. Çanakkale Milli Pi- dalış kategorisinde 72 metrelik bir dalış yapa- yango Anadolu Lisesi’ni bitirdi. Ankara, Başkent rak bir rekor daha kırdı. Derin dalıştaki tüm resmi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü me- Türkiye rekorları kendisine ait olan sporcumuz zunudur. böylece 6. Dünya Rekoru’na imza atmış oldu. Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Doğum Tarihi: 16 Ocak 1985 Bölümünde Yüksek Lisans eğitimine devam et- Doğum Yeri: Çanakkale mektedir. 2013 yılı itibarıyla serbest dalış alanın- Meslek: Sporcu. Çeşitli reklam filmleri ve sos- da 4 adet resmi dünya rekoru sahibidir. Dünya yal sorumluluk projelerinde yer alan milli spor- rekorlarının yanı sıra 1998 yılından beri katıldığı cu, engelliler ile dalış, suların korunması ve nesli yüzme ve sualtı sporları müsabakalarında ulusal tehlike altında olan türler ile ilgili sosyal sorum- ve uluslararası 100’ün üzerinde madalya, çeşitli luluk projeleri yürütmekte, doğru nefeslenme, özel ödüller, kupalar, birçok Türkiye rekoru elde başarı, motivasyon gibi konularda seminerler etmiştir. Şahika Ercümen suya karşı olan tutkusu de vermektedir.28

Spor ve SağlıkŞAHİKA ERCÜMEN’İN ÖDÜLLERİ2002 : Yılın Sporcusu Ödülü Çanakkale/ korunu kırarak en uzun mesafeyi gitti, Guin-Türkiye ness Rekorlar Kitabına girdi.2003: Türkiye Şampiyonu Paletli Yüzme 2011: Dünya Rekoru 60 metre Paletsiz De-800m ve 400m, (B Grubu) ğişken Ağırlık, Mısır/Dahab2003: Türkiye Şampiyonu, Sualtı Navigas- 2011: Dünya Rekoru 70 metre Paletli Sabityonu Ağırlık, Mısır/Dahab2003: Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış 2013: Dünya Rekoru 61 metre Paletsiz De-Takımı ile ğişken Ağırlık, Van/Türkiye (Van Gölü’ nde2004: Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış kırılanTakımı ile Dünya Rekoru dünyanın en ekstrem dalış re-2005: Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış koru olarak ta kabul edilmektedir.)Takımı ile 2014: Dünya Rekoru Paletsiz İp Destekli 722006: Türkiye Şampiyonu, Sualtı Hokeyi Ta- metre Kaş/Türkiyekımı ile 2014: Dünya Rekoru Paletsiz Değişken Ağır-2006: Türkiye Rekoru Serbest Dalış, İspan- lık 91 metre Kaş/Türkiyeya/ Tenerife2007: Türkiye Rekoru ve Türkiye Şampiyon- 19 Ocak 2015 tarihinde Milliyet Gazetesi tara-luğu, Serbest Dalış fından düzenlenen “61. Milliyet Yılın Sporcusu2007: Türkiye Şampiyonu, Sualtı Hokeyi Ta- Ödülleri”‘nde Ercümen 2014 yılının sporcusukımı ile ödülünün sahibi oldu. Şahika Ercümen, Ça-2008: Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış nakkale Zaferi’nin 100’üncü yılında şehitleriTakımı ile anmak amacıyla 24 metre derinlikteki İngi-2008:Avrupa Üçüncüsü, Sualtı Hokeyi Milli liz savaş gemisi Majestic’e dalarak şehitlerinTakımı ile İstanbul/ Türkiye anısına çelenk bıraktı.2009: Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış2010: Türkiye Rekoru ve Dünya Rekoru’ na 25 Ekim 2015 günü Antalya’da kendisine ait 91en yakın derece ( -65 metre) metrelik Dünya rekorunu 100 metreye çıkar-2011: Dünya Rekoru, Serbest Dalış 110 met- mak isteyen serbest dalış Dünya rekortmenire Buz Altı Yatay Dalış Weissensee/ Avus- Şahika Ercümen, yüzeye yaklaştığı sırada fe-turya nalaşınca ’acil durum protokolu’ uygulanarak2011: Buzun altından 70 metre olan bayan- tekneye alındı.lar rekorunu ve 108 metre olan erkekler re-(Kaynak: wikipedia.org) 29

Bilinç Education Ayşe Begüm ONBAŞI 2001 yılında Manisa’nın Akhisar ilçesinde dün- 150 puanla zirveye çıktı. Turnuvanın ikincisi Rus yaya gelen Ayşe Begüm Onbaşı, sporla henüz jimnastikçi Daria Tikhonova olurken, kürsünün 3 yaşındayken tanıştı. O günlerde Akhisar’da üçüncü basamağında da bir başka Rus sporcu bale eğitimi alan başarılı sporcu, İspanyol Bale Ekaterina Gridina yer aldı. Öğretmeni’nin dikkatini çekmesiyle birlikte, jim- 15 yaşındaki milli jimnastikçimiz Ayşe Begüm nastiğe yöneldi. Sporcu bir aileden gelen Ayşe Onbaşı’yı artık dünya tanıyor. Kore’de düzenle- Begüm, haftanın 5 günü evinden yaklaşık 50 ki- nen Aerobik Jimnastik Dünya Şampiyonası’nda lometre uzaklıktaki antrenman salonuna giderek 15-17 yaş grubunda Dünya Şampiyonu olarak sporunu geliştirip, zaman içinde dünya çapında altın madalya kazanan Ayşe Begüm’ün başarısı bir jimnastikçiye dönüştü. tüm Türkiye’de sevinçle karşılandı, herkes onunla gurur duydu. Spor kariyerinin yanı sıra Akhisar Anadolu Lise- si’nde öğrenimini sürdüren genç jimnastikçi, 11 AYŞE BEGÜM ONBAŞI KİMDİR? yaşından bu yana milli formayı taşıyor. Başarıla- rıyla ülkemizi gururlandıran Ayşe Begüm Onbaşı, Dünya starımız milli jimnastikçi Ayşe Begüm On- İtalya’da düzenlenen Avrupa Aerobik Jimnastik başı, Manisa’nın Akhisar ilçesinde yaşıyor. Anne Şampiyonası’nın küçükler kategorisinde zirve- babası pazarcılık yapıyor. Tekstil ürünleri satan ye çıktı. “Madalya Canavarı” koleksiyonuna yeni Onbaşı Ailesi’nin ilk ve tek göz ağrısı. Bütün bir madalya daha ekledi! Sezonun önemli tur- aile, altın madalya kazandığı için biricik kızlarıy- nuvalarından biri olan Avrupa Aerobik Jimnastik la gurur duyuyor. Ayşe’nin başarısında ailesinin Şampiyonası’nda mücadele eden Ayşe Begüm desteği çok büyük. Onu küçük yaşlarda önce Onbaşı, küçükler tek kadınlar kategorisinde mil- bale kursuna, 8 yaşında ise belediyenin jimnas- li takımımıza altın madalya kazandırdı. İtalya’nın tik kursuna yazdıran anne babası, onun en büyük Ancona şehrinde düzenlenen ve 22 ülkenin yer sevgi ve motivasyon kaynağı. 15 yaşındaki Ayşe aldığı şampiyonada Türkiye Milli Takımı, küçükler Begüm Onbaşı, 7 yılda sayısız başarıya imza attı. kategorisinde yarışan 19 ülkeden biri oldu. Ayşe Yani Dünya Şampiyonluğu’ndan kazandığı altın Begüm Onbaşı da daha önce kazandığı Dünya madalya onun ilk madalyası değil. Ayşe’nin dola- Şampiyonluğu’nun yanına Avrupa altın madalya- bının üzerinde hiç boş yer yok. “Ben bir madalya sını da ekledi. Ayşe Begüm, finalde mindere ilk canavarıyım.” çıkan isimdi. Harika bir performans gösterip ra- kiplerini beklemeye koyulan genç sporcu, 21 bin30

Spor ve SağlıkHer yerde madalyaları olan Ayşe, şimdiye kadar gibi onlarca sporcu altın madalya yolunda hızlakaç madalya kazandığını bilmediğini söylüyor. ilerliyor.Ama gazetelerin arşivlerine göre 60’dan fazlamadalya kazandı. Bunların 35’i ise altın madalya Sporcuların yediğine içtiğine bile müdahaleve çoğunu uluslararası yarışmalardan kazanmış. eden Antrenör Gürkan Er, Ayşe Begüm’ün ek-Ona “Madalya Canavarı” diyorlar. O da çevresi- mek, dondurma, çikolata yemesini yasaklıyor.ne “Ben bir madalya canavarıyım” diyormuş ama 49 kilodaki Ayşe Begüm’ün kilo almaması içinbu güzel, minik kız bir canavardan ziyade olsa diyetini sürekli kontrol ediyor. Antrenörü, “Senolsa “Altın Kız” denilmeyi hak ediyor. bir showgirl’sün, çık ve kendin ol, şovunu gös- ter onlara” diyerek motive ediyor. Ayşe Begüm“Altın Kız” diyoruz çünkü gerçekten Ayşe Be- de şovunu içinden geldiği gibi yapıyor. Kimse-güm Onbaşı çok özel bir sporcu. Katıldığı her ye benzemiyor, kendisine kimseyi örnek almıyor.yarışmada 3 farklı seride yarışıyor. Tek başına, bir Kimselere benzemek istemiyor. O kendisi, Ayşebaşka arkadaşıyla ikili ya da üçlü grupların için- Begüm Onbaşı olmak istiyor. Tek rakibi var o dade yarışıyor ve en az 1 madalya kazanıyor. Geçen kendisi. Kostümünü giyiniyor, saçını makyajını ta-yıl Meksika’da yapılan Aerobik Jimnastik Dünya mamlıyor ve aynanın karşısına geçiyor. AynadaŞampiyonası’nda gösterisini yaparken düştüğü kendisine bakıp “Bugün bomba gibiyim. Elim-için altın madalyayı kıl payı kaçırıp, Bronz madal- den gelen her şeyi yapacağım” diyor ve yarış-ya kazandı. maya çıkıyor. Ayşe’nin başarısı ülke çapında ses getirdi. Herkes onunla gurur duyarken Altın KızBu durum Ayşe Begüm’ü daha da kamçılamış. çevresine “Tek rakibim kendimdim. Özveri, di-Hem okuluna gitmiş hem de her gün Akhisar’dan siplin ve azimle çalıştım. Sadece kendimi aşmakManisa’ya 45 dakikalık yolculuk yapıp, hafta içi, için yarıştım ve başardım.” diyordu. Herkes onun3,5 saat; hafta sonları ise 5 saat antreman yap- başarısını konuşurken Ayşe Begüm kazandı-mış. Azmi ve disiplini onun başarıdan başarıya ğı altın madalyayı çoktan dolabının üzerine ko-koşmasını sağlıyor. yup soluğu antremanlarda aldı bile. İki yıl daha kendi yaş kategorisinde yine Dünya ŞampiyonuHiç kuşkusuz başarıya giden yolda Ayşe Be- olmak için mücadele edecek. Seneye Avrupagüm Onbaşı yalnız değil. Milli Jimnastik Takımı Şampiyonasına katılacak. Yani kazanacağı dahaAntrenörü Gürkan Er, Ayşe’nin yetişmesinde en çook altın madalya var. Altın Kız, özveri, disip-büyük rolü oynayan kişi. Manisa Spil Jimnastik lin ve azimle çalışıyor. Bu küçük kız çocuğununKulubü’nde Emire Özkan ve Yasin Talay ile birlik- altın madalyaları, gururu ve sevincinden başkate antrenörlük yapıp pek çok çocuğun başarılı hiçbir şeyi yok. Milyon dolarlık futbolcular gibibir sporcu olması için çalışan Gürkan Er, aynı za- bir sponsoru da yok. Biri Ayşe Begüm’e destekmanda Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve olsa, belki de emekli oluncaya kadar ülkemizinSpor Yüksek Okulu’nda öğretim üyesi. adını dünya spor tarihine altın harflerle yazdır- maya devam edecek, en kötü anlarımızda bileYıldız sporcu için hem antrenörü Er, hem Mani- milletçe sevinç duymamızı sağlayacak.sa Büyükşehir Belediyesi Spor Kulubü, hem deCelal Bayar Üniversitesi Spor Kulübü el ele ver- Kaynak: eksisozluk.commiş. Üç kulübün de sporcusu olan Ayşe BegümOnbaşı’nın ulaşım, kıyafet vb. ihtiyaçlarını bele-diye, antreman yapmak için gerekli olan salonuise üniversite sunuyor.2008 yılından beri sporcularını hazırladığı özelprogramla çalıştıran Antrenör Gürkan Er, emeği-nin karşılığını 2013’ten itibaren almaya başlamış.Fransa’daki yarışmalara katılan Ayşe Begüm On-başı ve diğer sporcuların neredeyse tüm madal-yaları kazanmaları milat olmuş, gerisi çorap sö-küğü gibi gelmiş. Öğrendiğimiz kadarıyla Ayşe 31

Bilinç EducationPEK BİLİNMEYEN SPOR DALLARISepaktakraw:Daha çok Güneydoğu Asya bölgesin-de oynanan bu spor, Asya Bölgesi’ndeoynanan, ayak voleyboluna benzer. İkitakımın üçer kişi ile topu rakip sahayagöndererek puan almayı amaçladığıspor dalı, dışarıdan çok estetik durur.Gelincik Saklama:İngiltere’nin York bölgesinde yapılan,gelinciği pantolonun içerisinde en fazlatutanın kazandığı ilginç bir spordur.Telefon Atma:Nokia’nın doğduğu ülke olan Finlandi-ya’da keşfedilen spor, isminden de an-layacağınız gibi organizatörün ayarladı-ğı telefonları en uzağa kim atarsa onasürpriz bir telefonun verildiği garip birspor dalıdır.Bataklık Futbolu:Futbol oyunu gibidir fakat daha fazlayorucudur. Daha fazla çaba sarf edil-mesi gereken bir oyundur. Bir devresi13 dakika süren bu spor, 6 kişilik iki ta-kımdan oluşur.Eş Taşıma:17 yaşından büyük ve 49 kilodan ağırolan herkesin katıldığı bu yarışmada; ikieşten birisini, boynunu ters bir şekildeasarak koşmaya başlamasıyla başlar.Hedeflenen yeri bitirene ise aynı atle-tizmdeki gibi madalya verilir.Fil Yarışı:Nepal’de bulunan bu spor at yarışınabenzer. Geleneksel bir spordur 9/B (Kaynak: www.nadirsporlar.blogspot.com) (Kaynak: www.besyo.org) Berat Rıza KOÇ32

Spor ve SağlıkBİLİM İNSANI İBN-İ SİNA 19 yaşında doktor ünvanı elde etti ve ücret almaksızın hastaları tedaviye başladı. Samani Hükümdarı Nuh bin Mansur’un hastalığını iyileştirmesi üzerine, Buhara’daki olağanüstü zengin kitaplıktan dilediği gibi yararlanması- na izin verildi. Burada bulup okuduğu kitaplar, bilgisinin daha da derin- leşmesine ve düşüncelerinin gelişmesine büyük katkıda bulundu. 21 yaşına geldiğinde dönemin en büyük hekimlerinden biri sayılıyordu. Gazneli Mahmud’un Samani hanedanlığı- na son vermesi üzerine Buhara’dan Harzem’e gitti.İbn-i Sina’nın tam adı Ebu Ali el-Hüse- Düzensiz yaşayışıyla Gazneli Mahmud’u kızdırınca Har-yin ibni Abdullah ibn-i Sina el-Belhi’dir. zem’den ayrılarak Irak-ı Acem (İran’ın güneydoğu Azer-Samanoğulları sarayı maliye kâtiplerin- baycan bölgesi), Gürgenç ve Rey’de dolaştı. Bu gezginden ve saygın bir bilim adamı Abdullah yıllarında zaman zaman hekimlik yaptı. Bir süre Heme-Bin Sina’nın oğlu olan İbn-i Sina, Ba- dan’da Büveyhi Emiri Şemsü’d-Devle’nin vezirliğinde bu-tı’da “Avicenna” adıyla tanınır. lundu. Siyasal nedenlerle hapsedildi.980 yılında günümüz Özbekistan’ında Hapisten sonra düşmanlarının kötülüğünden kurtulmakyer alan Buhara yakınlarındaki Afşana için kentten kente göç etti. Sonunda İsfahan’da, Kâkûyikentinde doğdu. Hükümdarı Alaü’d-Devle’nin sarayına girdi. Hükümdarla çıktığı bir sefer sırasında 10 Temmuz 1036 tarihinde mideYalnız doğuda değil, Ortaçağ Avrupa- rahatsızlığından Hemedan’da öldü.sı’nda da en büyük tıp bilgini sayılanİranlı Müslüman bir bilgin ve düşünür- İbn-i Sina’nın en büyük yapıtlarından biri “Kitabu’ş-Şifa”-dür. Olağanüstü bir zekâ sahibi olduğu dır (Sağlık Kitabı). İnsanlık tarihinde tek bir kişi tarafındaniçin daha 10 yaşındayken Kur’an-ı Ke- yazılan en kapsamlı yapıt olan Kitabu’ş-Şifa mantık, fizik,rim’i ezberledi. geometri, astronomi, matematik, müzik ve metafizik ko- nularında dönemin tüm bilgilerini bir araya getiren birİbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin ya- ansiklopedidir. İbn-i Sina’nın belki de en ünlü yapıtı olannında tıp eğitimi aldı. Buhara’da ba- “El-Kanun Fi’t-Tıb” (Hekimlik Yasası), Yunan hekimlerininbasından ve döneminin ünlü bilginle- bulgularına olduğu kadar kendi gözlem ve deneylerinerinden özel ders ve iyi bir eğitim aldı. de dayanan bir tıp ansiklopedisidir.Olağanüstü hafızası ve zekası da bukonuda ona çok yardımcı oldu. 14 ya- İbn-i Sina yaşamının son yıllarında, “Kitabu’ş-Şifa’yı”, “Ki-şına geldiğinde öğretmenlerini geç- tabu’n-Necat” (Kurtuluş Kitabı) adıyla özetledi. Bununmeye başlamıştı. da özeti olan “İşarâtve’t-Tenbihât” (Belirtiler ve Uyarılar), kendi felsefe sistemini en özlü biçimde dile getirdiği ya-Felsefe, edebiyat, matematik, tıp gibi pıtıdır.çeşitli alanlarda engin bir bilgi birikimi-ne ulaştı. 16 yaşında tıbba döndü ve bu Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzikkonudaki bilgileri öğrenmekle kalma- gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmişyıp yeni tedaviler de geliştirdi. olan, İbn-i Sina matematik alanında matematiksel terimle- rin tanımları ve astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir. 33

Bilinç Educationİbn-i Sina, her şeyden önce bir hekimdir ve bu konferans salonunda toplandıklarında iki kişininalandaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Tıpla ilgili bir- duvara asılı büyük boy portresiyle karşılaşırlar.çok eser kaleme almıştır; bunlar arasında özel-likle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat Bu iki portre, İbn-i Sina ve er-Razi’ye aittir.çekmektedir. Başlıca eserleri: el-Kanun fi’t-Tıb, (Hekimlikİbn-i Sina dendiğinde, onun adıyla özdeşleşmiş Yasası); Kitabü’l-Necat, (Kurtuluş Kitabı); Risa-ve Batı ülkelerinde 16. yüzyılın ve Doğu ülkele- le fi-İlmü’l-Ahlak, (Ahlak Konusunda Kitapçık);rinde ise 19. yüzyılın başlarına kadar okunmuş ve İşaratve’l-Tembihat, , (Belirtiler ve Uyarılar); Kita-kullanılmış olan El-Kânûnfî’t-Tıb (Tıp Kanunu) adlı bü’ş-Şifa, (Sağlık Kitabı).eseri akla gelir. 11/BBeş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin bi- Yağmur SÖZEYATAROĞLUrinci kitabı, anatomi ve koruyucu hekimlik , ikincikitabı basit ilaçlar, üçüncü kitabı patoloji , dör-düncü kitabı ilaçlarla ve cerrâhî yöntemlerle te-davi ve beşinci kitabı ise çeşitli ilaç terkipleriyleilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.İbn-i Sina, çoğu fizik, astronomi ve felsefeyle il-gili olarak 150 civarında eser yazdı. Farsça olanbirkaçı dışında bunların hepsi Arapça’dır.Bilhassa tıp ilmine dair araştırmaları son dere-ce orijinal ve doğrudur. Bu yüzden doğu vebatı hekimliğine kelimenin tam anlamıyla, 600 yılhükmetmiştir.İbn-i Sina, tıp araştırmaları yaparken bazı hasta-lıkların bulaşmasında göze görünmeyen birta-kım yaratıkların etkisi olduğunu, yani mikroplarınvarlığını sezmiş ve bu bilinmeyen mahluklardaneserlerinde sık sık bahsetmiştir. Mikroskobunhenüz bilinmediği bir devirde böyle bir yargıyavarmak çok ilginçtir.O çağın Fransasının en meşhur tıp fakülteleriolan “Montpellier” ve “Lauvain” Üniversiteleri’nintemel kitabı İbn-i Sina’nın yazdığı “El-Kanun Fi’t-Tıb” oldu.Durum XVII. yüzyılın ortalarına kadar böyle de-vam etti ve İbn-i Sina, 700 yıl Avrupa’nın tıp ho-cası oldu. Altı yüzyıl önce Paris Tıp Fakültesi’ninkütüphanesinde bulunan 9 ana kitabın en ba-şında İbn-i Sina’nın Kanûn’u yer almıştır.Bugün hala Paris Üniversitesi’nin tıp fakültesiöğrencileri St. Germain Bulvarı yanındaki büyük (Kaynak: www.sabah.com.tr) - Biyografi34

Spor ve Sağlık TAŞINABİLİR YAPAY BÖBREKLER ABD’de kısa zaman sonra bir onay kurumu olan FDA tarafından onaylanması ve bunun ardından da böbrek yetmezliği hastaları ile buluşması beklenen giyilebilir yapay böbrek (Wearable Artificial Kidney), 2008 yılında başlayan bir bilimsel projenin geldiği nihai nokta olma yolunda. Böbrek hastaları için diyaliz makinesini adeta belde taşınabilir bir aygıta dönüştüren bu teknolojik aygıt, 4,5 kg ağırlığıyla kolay taşınabilme avantajı ile dikkat çekiyor. Böylelikle böbrek hastalarını uzun saatler boyunca bir diyaliz makinesine bağlı tu-tan işlem, tedavi olunurken iş ya da okullara gidebilecek formaya kavuşturuyor. Has-taların, giyilebilir yapay böbrek ile birlikte hayatlarına diyaliz makinelerinin sınırlamalarıolmaksızın devam edebilmeleri amaçlanıyor.Klinik deneyleri devam eden proje, FDA onayı aldığı taktirde satışa sunulacak. KONUŞTURAN PROTEZLER KANSER sonucu gırtlağı alınan ve bu nedenle konuşamayan hastaların im- dadına ses protezleri yetişiyor. Gırtlağı olmayanları yeniden konuşturan, hatta şarkı söyleten protezler, sadece 10 dakikalık bir ameliyatla takılıyor. Üç dört ayda bir değiştirilen protezleri, hastanın kendisi ayna karşısında çıkarıp temizleyebili- yor ve sonra tekrar takabiliyor. 11/B Selin TUNCER (Kaynak: www.log.com.tr) 35

Bilinç Education Gezelim Görelim Hazırlayan: Sosyal Bilgiler Öğretmeni Gezelim Görelim Yasemin TURAN MUTLU ŞEHİR SİNOP Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı Yaşam Ne Yenir? Memnuniyeti Araştırması’nda yüzde 77,7’si ‘mut- Yöreye özgü yemekler; Nohul (üzümlü-ceviz- luyum’ diyen şirin kentimiz Sinop’u yakından ta- li-kıymalı-yoğurtlu), Katlama Pilaki (Hıdırellez nıyalım. yemeği), Mısır Pastası, Hamursuz, Kaşık Çıkart- Sinop Karadeniz Bölgesinin ortasında Anado- ması (mamalika), Keşkek Yemeği, Hamsi Dolma- lu’nun en kuzeyinde, Boztepe Yarımadasının en sı, Ayva ve Kestane Yemeği, Kulak Hamuru (içi dar kesiminde kurulmuştur. Karadeniz’in en gü- etli mantı), Islama, Mısır Çorbası, Mısır Tarhanası, zel tabii limanlarından biridir. Sirkeli Patlıcan ve Sirkeli Pırasa. Bölgenin en eski şehirlerinden olan il, 3’üncü Ne Alınır? yüzyıl filozoflarından Diyojen’in doğum yeridir. Yöre el sanatları yönünden oldukça zengindir. Ormanlarla iç içe girmiş plajları şehri ziyaret Ayancık İlçesi’nde keten dokumacılığı yapıl- edenlere inanılmaz güzellikler sunar.İlçeleri; maktadır. Çember de yörede dokunmakta, hem Ayancık, Boyabat, Dikmen, Durağan, Erfelek, başörtüsü olarak hem de dekoratif amaçlı kul- Gezde, Saraydüzü ve Türkeli’dir. lanılmaktadır. Ulaşım Mahrama ve Durağan Bezi, Durağan İlçesinde Karayolu: Sinop Ankara’ya 414 km, İstanbul’a dokunmaktadır.İl merkezinde görülen el sanat- 682 km uzaklıktadır. larından birisi, halk arasında kotracılık da deni- Havayolu: Sinop Havalimanı, kent merkezine 8 len, gemi modelciliğidir. km uzaklıktadır. Ulaşım, dolmuş, ticari taksiler ve Ayrıca ilde Özekes ailesinin dört kuşaktır devam uçak şirketlerinin servisleri ile sağlanmaktadır. ettirdiği el yapımı bıçak üretimi de önemli bir Sinop ile İstanbul arasında her gün karşılıklı ola- yer tutar. rak uçak seferleri düzenlenmektedir. Yapmadan Dönme... Sportif Aktiviteler Akliman Yöresi, Hamsilos Koyu, Sarıkum Gölü Kamp Karavan: İl merkezinde, çadır ve karavan (tabiatı koruma alanı), Ayancık Akgöl, Bazalt Ka- turizmine yönelik altyapısı tamamlanmış olan yalıkları, Boyabat Kalesi, Ambarkaya Kaya Meza- Gazi Kampı, Karakum Kampı, Yuvam Kampı, Ak- rı, Tatlıca Şelalesini ziyaret etmeden, liman mevkiinde Martı Kamping ile Demirkollar Sinop Müzesi Cezaevi ve kalesini görmeden, Kampı her türlü ihtiyacı karşılayacak niteliktedir. Mantı, Nokul (kıymalı ve üzümlü), Islama (tavuklu) Avcılık: Sinop ili ve ilçelerinde çok sayıda yaban yemeden, domuzu bulunmaktadır. Yöre avcıları tarafından Dünyaca ünlü hediyelik kotra ve taka maketleri, avlanmaktadırlar. İlde domuz avcılığı için altyapı turistik çelik bıçaklar, keten işlemelerinden al- tamamlandığında, avcılık yöre dışına taşacaktır. madan, Yelkencilik: Sinop İl merkezinde ulusal ve ulus- DÖNMEYİN... lararası düzeyde yelken yarışmaları yapılmakta- Sinop Türküleri dır. Ak Bakraçlar Susuz Kaldı Ben Giderim Batum’a Bük Dibinde Yatarım Dil lala Entarisi Salkım Salkım36

Gezelim Görelim NE ALINIR?BIÇAK ÇEMBER MAHRAMALARPEŞKİR KOTRACILIK NE YENİLİR?HAMURSUZ İÇLİ TAVA KESTANELİ İÇ PİLAVPEŞKİR MISIR ÇORBASI NOKUL 37

Bilinç EducationNEREYE GİDİLİR?AKGÖL AKLİMAN AMBAR KAYA KAYA MEZARI BAZALT KAYALIKLARI BOYABAT KALESİHAMSİLOS SARIKUM TARİHİ CEZAEVİ TATLICA ŞELALESİ ERFELEK ŞELALESİ (Kaynak: kulturturizm.gov.tr)38

Gezelim GörelimGÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ Hazırlayan: Sosyal Bilgiler Öğretmeni Yasemin TURANBAŞKENTİ YER ŞEKİLLERİCape Town (Yasama), Pretoria (Yürütme), Blo- • Ülkenin doğusu diğer bölgelere göre dahaemFontein (Yargı) dağlıktır.NÜFUSU • Ülkenin ortasında platolar, kıyılarında ise dar bir63.261.080 (2016) şerit halinde ovalar bulunur.YÜZÖLÇÜMÜ • Ülkenin kuzeybatısında iç kesimlerde Kalahari1.125.815 km2 çölü yer alır.RESMİ DİLİ • Ülkenin en önemli nehri Oranj ve Lipopo’dur.Afrikaner, İngilizce, Zuluca ve yerel diller NÜFUS VE YERLEŞMEDİNİ • Afrika’nın nüfusu en kalabalık ülkelerindendir.Hıristiyanlık, İslamiyet • Farklı etnik gruplar vardır.PARA BİRİMİ • Nüfus daha çok güney ve doğu kesimler ileRand maden yataklarının çok olduğu JohannesburgKOMŞULARI çevresinde toplanmıştır.• Afrika’nın güney ucunda yer alır. Mozambik, • Cape Town, East London, Port Elizabeth, Dur-Swaziland, Zimbabve, Botswana, Namibya ile ban önemli liman kentleridir.komşudur. Atlas ve Hint okyanusuna kıyısı vardır.• Güney Afrika toprakları içinde yer alan Lesothobağımsız bir devlettir. 39

Bilinç Education ENDÜSTRİ • Afrika Kıtası’nın en gelişmiş ülkesidir. • Zengin yeraltı kaynakları ve yetişmiş insan gücü var- dır. • Kömüre dayalı termik santral ve nükleer, hidroelektrik santralleri vardır. TARIM VE HAYVANCILIK • Geniş tarım topraklarına rağmen sulama yetersiz ol- duğundan üretim azdır. • En çok üretilen mısırdır. Bununla birlikte diğer ürünler buğday, yer fıstığı, şeker kamışı ve ayçiçeğidir. • Cap bölgesinde üzüm, turunçgiller ve meyveler ye- tiştirilir. • Hayvancılık olarak koyun, keçi, tiftik ve sığır yetiştiri- ciliği önemlidir. • Ülkenin batı kısmından soğuk su akıntısı geçtiği için balıkçılık da gelişmiştir. YER ALTI KAYNAKLARI • Yer altı kaynakları bakımından çok zengindir. • Taş kömürü bakımından çok zengindir. • Elmas, altın, platin bakımından dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alır. • Dünyada krom üretiminde 3. sıradadır. Ulaşım • Gelişmiş, kara, hava ve demiryollarına sahiptir. • Dış ticarette deniz ulaşımı çok kullanılmaktadır. TİCARET • İhraç ürünleri arasında başta madenler yer alır. • İthalatı ise otomotiv ürünleri, kimyasal maddeler ve kâğıttır.40

İlginç BilgilerİlginçBilgilerİlginç Bilgiler Hazırlayan: Türkçe Öğretmeni Sevgi ÖNEL Topuklu ayakkabılar ilk olarak 1600’lü yıl- 1838 yılında Fransız Daguerre tarafından larda erkekler tarafından giyilmiştir. Daha çekilen bu fotoğrafın sol alt köşesinde görü-sonra kadınlar daha erkeksi görünmek için len vatandaş, fotoğrafı çekilen ilk insan olma özelliğini taşıyor. Tarihe geçen adamın muhte- giymeye başlamışlardır. melen bundan hiçbir zaman haberi olmadı. Bir Dolunayın 24 Şubat 1954’te Arkadaş kelimesi Buz devrinde 32Görülmediği Tek İstanbul Boğazı Orta Asya’da bin yıl önce, birAy 1865 Şubat’tır. buz tutmuş ve sincabın gömdüğü insanlar yürüyerek Türk savaşçıların tohumdan çiçek boğazı geçmiştir. arkadan gelen üretilmiştir. Buz saldırıları önle- devri animasyonun- mek için sırtlarına daki sincabın ça- dayadıkları taştan bası boşuna değil gelir. “Arkataş” yani. Portakalın adı Türkçeye “Portugal” yani portekiz ifadesinden geçmiştir. Bunun nedeni Osmanlı’ya portakal meyvesinin Por- tekiz’den gelmesidir. 41

Bilinç Education2011 yılında Japonya’da meydana gelen 8.9 Osmanlı’da hasta bulunan evin penceresinebüyüklüğündeki deprem öyle etkili oldu ki kırmızı/sarı çiçek konurdu. Çiçeği gören sa-Dünya’da günler 1.8 mikrosaniye kısaldı! tıcılar, hasta rahatsız olmasın diye sessizce geçerlerdi.Afrika taraflarında yaşayan bir kız çocuğu ilk Yıllar önce kahve Panama Kanalı’nıninsanların kemiklerinden oluşan tabağı oyun çekirdeklerini ala- yapımında 25.000oynarken buldu. bilmek için evrak işçi hayatını kay- gerekiyordu. betmiştir. İlk yeraltı tüneli 1 km. uzunluğunda olmuş ve 1960’larda CIA, Rus konsolosluklarında bundan 4 bin yıl önce Irak’ta Fırat Nehri’nin casusluk için, Akustik Kedicik ismini verdiği altından geçmiştir. programında, cerrahi yöntemle kedilerin içi- ne mikrofon, pil ve anten yerleştirerek kedileri42 dinleme cihazına dönüştürdü.

İlginç BilgilerTitanik’te 2223 yolcu vardı. Ama aslında gemide BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR... 2224 yolcu olması gerekiyordu. Satılan biletin * Su aygırının sütü pembedir.yolcusu Titanik’e binmedi, bilet bir doktor tara- * Bal güneş görmediği sürece bozulmaz. fından Avrupa seyahati sırasında alındı. Ancak * O piti piti ingilizce bir şiirin giriş dizesidir. doktor Fransa’dan başladığı yolculuğunu kötü *Peynir ve bitter çikolata diş çürümesini önler. hava koşulları nedeniyle Southampton Lima- * Timsahlar daha derine batmak için taş yu-nı’na kadar sürdüremedi ve gemiyi kaçırdı. Bi- tarlar.leti olduğu halde gemiye binemeyen tek yolcu, * Bir yılan üç yıl uyayabilir. * Sağ elini kullananlar sol elini kullananlara Türk Doktor Besim Ömer AKALIN’dı. göre 9 yıl daha fazla yaşamakta. * İnsan yılda en az 1460 tane rüya görür. * Kelebeklerin ömrü bir gün değildir. * Su samurları el ele tutuşarak uyurlar. * Leonorda Da Vinci aynı anda bir eliyle yazı yazıp, diğeri ile resim yapabiliyordu. * İnsan beyninde 37.2 tirilyon hücre bulunur. * Yarasaların görme duyularında sıkıntı yoktur.İlk çağlarda tuvalet Saatin icadından 1900 yılında Saat alarmıalışkanlığı olmadığı önce, belirli bir Amerikan patent olmadan önce için evin içine tu- süre boyunca dairesi başkanıvaletlerini yapıyor- yanmaya ayarla- insanlar,larmış ve genelde nan mum saatleri Charles Duell “tıktıkçı”laronlara basıyorlar- vardı. Hatırlatıcı “Artık yeni sayesinde veya alarm kur- uyanıyorlardı. mış ve o çağda mak istediğinizde, hiçbir şey yok. pisliklere basma- istediğiniz zama- İcat edilebile- mak için topuklu na denk gelecek cek her şey icatayakkabı giyilirmiş şekilde muma bir edildi.” dedi. ve topuklu ayak- çivi tutturuyor- dunuz ve mum o kabı o çağdan seviyeye kadaritibaren günümüze eridiğinde, bunlar metal mumluğun ulaşmıştır. üzerine düşüp ses çıkararak sizi uyan- dırıyordu. (Kaynak: www.gelisenbeyin.net) 43

Bilinç Education BİLİNÇ, ÇOCUKLUK VE ÇOCUKLARLA FELSEFE “Her çocuk filozoftur, ama çok azı öyle kalır” demiş ünlü yazar Brigitte Labbe. Çocuklar doğuştan filozoftur. Oyunun kuralını merak et- mek gibidir, çocuklar için varoluşun nedenini, evrenin sırlarını doğayı merak etmek. Aslın- da felsefe denilince gelişmiş zihinsel bece- riler düşünülür. Bu yüzden çocuk ve felsefe yan yana yanlış iki kelime gibi görünür. Fakat merak etme, sorgulama, soru sorma, cevap arama, nedenini düşünme, hayret etme gibi durumlar felsefenin temelini oluşturur ki bu durumlar çocukluğun en masum tanımlarıdır aynı zamanda. Büyüdükçe kaybolan masu- miyetin bir parçası da bu yetilerin sönmesidir. Bu yüzden evreni, uzayı, güneşin büyüklüğü- nü, bitkileri, hayvanları çocukken merak et- miştik ama sonra merak etmedik. Çocukluk böylesine felsefenin içine doğmuş Ayrımcılık, savaşlar, ötekileştirme, ırkçılık, eko- bir hal iken, bu durum sistemli ve bilinçli bir nomik ve cinsiyet eşitsizlikleri, şiddet, adalet- şekilde yapıldığında çocukların dinleme be- sizlik, tahammülsüzlük, çevre kirliliği artık bazı cerisinin ve kendine güvenin inşasına kadar toplumların değil yaşadığımız zamanın genel uzanan bir gelişim süreci perçinlenmiş olur. sorunlarıdır. Dünyamız bu olumsuz gelişme- Hatta hatta felsefenin yapılacağı doğru kişiler lerle her geçen yıl daha çok kirlenirken; bu- aslında tam da çocuklar. Zihin arı, önyargısız, nun yanında başka bir gelişme de içinde farklı sorgulamak üzere kurulmuş bir kafa yapısı… enerji ve farklı donanımla gelen yeni nesil ço- Her şey kusursuz! Bir de bunun yanında çocu- cuklardır. Onlar dünyayı bu olumsuzluklardan ğu eleştirmek, tartışmak, bilgiyi üretmek, de- seçimlerini iyiden yana yaparak kurtaracaklar ğerlendirmek gibi bilişsel aşamalara taşırken değiştirecekler. İyiyi güzeli doğru olanı seç- iletişim kurma, dinleme, anlama, empati kurma meleri için bilinçlenmeleri, bilinçlenmeleri için gibi sosyal becerileri de kazandırır. Ve o eksik sorgulayıp anlamaları gerekmektedir. Eğitim- yanlarımızdan biri tartışma kültürünü öğret- cilerin okulların topluma dünyaya bir görev mek de bir başka kazanım. Çünkü farklı olanı olarak görüp çocukları felsefe ile tanıştırması dinlemek, farklı olana saygı duymak, ötekinin en çok bunun için gerekmektedir. varlığını kabullenmek bir felsefe adabıdır. Kır- Toplum olmak uzlaşma gerektirir. Bundan her madan dökmeden ötekini anlamak, özgürce geçen gün koparken; eleştirmek, değerlen- düşüncelerini ifade etmek… Felsefe ilerleme- dirmek farklı düşünebilmek ve anlamak, anlaş- nin başlangıç noktasıdır. Toplumlar felsefenin mak iletişim kurmak uzlaşmak ancak bir bilinç ruhuyla aydınlanmıştır. Bilinçli insan olmak da seviyesi ile mümkündür. Dünya ve toplum için felsefeyle başlar. bilinç; bilinçlenmek için de felsefe diyoruz. Çocukluktan itibaren verilmiş bir felsefe eği- Çocukları felsefeyle tanıştırıp; bilimin, sanatın, timi çocuğun akademik ve sosyal başarısını üretkenliğin bir parçası olacakları yaşamlar ye- tetiklerken çok özel ve önemli bir gelişmeyi şertmek istiyoruz. Dünyayı güzellik kurtaracak- de oluşturur: “Değerlerini bulmasını.” Çocuk- sa, sevmekle başlayacaksa her şey; bilinçlerin lara iyinin kötünün formülünü veremeyiz, onun iyiye yönelmesiyle gerçekleşecek bir gün… bunları anlaması ancak belli bilişsel süreçle- Derya GÜNGÖR ri kazandığında pek mümkün. Sorgulayarak Bilinç Koleji Genel Müdürü anlayarak bunun yolunu bulmasını sağlamak Felsefe Öğretmeni ise bazı değerleri kalıcı öğrenmesini sağlar. Erdemli olmayı ezberletemeyiz ama erdemli olma bilincine ulaştırabiliriz. Erdemi ve iyi olanı isteme sürecine taşıyabiliriz.44

Felsefe HİNTLİ BİR BABA VE OĞUL Hintli yaşlı bir baba, oğlunun sürekli her şey- den şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün oğlunu tuz almaya gönderir. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çocuk döndüğünde yaşlı babası ona bir avuç tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çocuk, yaşlı babasının söylediğini yapar ama içer içmez ağzındakileri tükürür. “Tadı nasıl?” diye soran yaşlı babasına öfkeyle “Acı..”diyecevap verir. Baba kikirdeyerek oğlunu kolundan tutar ve dışarı çıkarır.Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürür ve oğluna bu kez de bir avuç tuzu göle atıp göldensu içmesini söyler. Söyleneni yapan çocuk ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynısoruyu sorar:“Tadı nasıl?” “Ferahlatıcı…” diye cevap verir çocuk. “Tuzun tadını aldın mı?” diye soran yaşlıadamı, “Hayır!” diye cevaplar oğlu. Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş oğlununyanına oturur ve şöyle der: Yaşamdaki acılar tuz gibidir. Ne azdır, ne de çok. Acının miktarı hepaynıdır. Ancak bu acının şiddeti neyin içine konduğuna bağlıdır. Şikayetin olduğunda yapman-gereken tek şey, acı veren şeyle ilgili hislerin genişletmektir.“Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.”“Pencereyi açınca iki yere bakabiliriz: Çamur dolu yollara veya güneşli gökyüzüne.Hangi yöne bakarsak çocuklarımız da o yönden ilerler.” (Kaynak: www.aktuelpdr.net ÇİFTÇİ FLEMİNG İskoçya’da yoksul mu yoksul bir çiftçi yaşar- dı. Adı Fleming’di. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin gel- diği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk kurtulmak için çırpınıp duruyor, bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi, çocuğu bataklıktan çıkardı ve acılı bir ölümden kurtardı. Ertesi gün Fleming’in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şıkgiyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini.“Oğlumu-kurtardınız, size bunun karşılığı vermek istiyorum.” dedi.Yoksul ve onurlu Fleming “Kabul edemem!” diyerek ödülü geri çevirdi. Tam bu sırada çiftçininküçük oğlu göründü. “Bu senin oğlun mu?” diye sordu aristokrat.Çiftçi gururla “Evet” dedi. Aristokrat devam etti: “Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu banaver, onun iyi bir eğitim almasını sağlayayım“ dedi. Bu konuşmalar sonunda Fleming’in oğlu aris-tokratın desteğinde eğitim gördü. Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming’in oğlu, Londra’daki St.Mari’s Hospital Tıp fakültesinden mezun oldu ve tüm dünyada adını penisilini bulan Sir Alexan-der Fleming olarak duyurdu.Bir süre sonra aristokratın oğlu zatüreye yakalandı. Onu ne mi kurtardı? Penisilin!Aristokratın Adı: Lord Randolph ChuckOğlunun Adı: Sir Winston ChurchillKurtaran Doktor: Çiftçinin oğlu Sir Alexander Fleming 45

Bilinç Education Prof. Dr. Erten GÖKÇE ile Röportaj Hazırlayan: Türk Dili ve Ed. Öğretmeni Selin KAHRAMAN Bilinç Koleji Sağlık Lisesi’nden öğrencilerimiz, çok değerli Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fa- kültesi’nden Prof. Dr. Erten Gökçe ile bir röportaj gerçekleştirdiler. 11/A sınıfından öğrencilerimiz Bengüsu Demirel ve Hacer Şahin’in ilk röportaj deneyimi, eğlenceli ve son derece öğretici geçti. Şimdi röportajımıza başlayalım. Bengüsu DEMİREL: Merhaba sayın hocam. Bize düşünüyorum. Başarı istiyorsan, sürekli ve etkili biraz yaşam hikayenizden bahseder misiniz? çalışacaksın. Ben bunu öğrendim ve bunu yap- tım. Üçüncüsü ise hayatta her şeyin bedeli vardır. Erten GÖKÇE: Tabii ki. Ben Prof. Dr. Erten Gök- çe. Ankara Üniversitesi Öğretim üyesiyim. Aynı İyi şeyler yapmanın da, kötü şeyler yapmanın da.. zamanda Temel Eğitim Bölüm Başkanıyım.Muğla Dolayısıyla hayatta üç şey var. Hayaller ve hedef- Fethiyeliyim. İlkokulu bir köy okulunda okudum. ler, sürekli ve etkili çalışma, bedelini ödeme. Bu üç şeyi çok önemsiyorum. Ve sizlere de tavsiye Eğitim öğretimimin bir kısmını Fethiye’de tamam- ediyorum. ladım. Sonra Ankara Üniversitesi’nden mezun oldum. Pek çok okulda, kurumda, şirketlerde Tabii sizin yaşlarınızda çok anlayamıyorsunuz eğitimci olarak, akademisyen olarak görevle so- hayatın getireceklerini, götüreceklerini.. Hayat rumluluk üstlendim. Şu anda da yine Ankara Üni- biraz eğlence, bilgisayarlar, telefonlar, arkadaş versitesi’nde göreve devam ediyorum. ortamı, cafeler, ortamlar, çok cazip. Bilinç Koleji’nin de çalışmalarına destek veri- Bütün bu cazip ortamların içerisinde oturup yorum. Sizleri de kutluyorum. Çok iyi çalışmalar ders çalışmak açıkcası çok da cazip gibi gö- yaptığınızı düşünüyorum. Yaşamda üç şeye ina- rünmüyor. nıyorum. Bir tanesi, hayalleriniz ve hedefleriniz olmalı hayatta. Benim hep hayatta hedeflerim Ama gerçek şu ki bir şey istiyorsan onun karşı- vardı. lığını ve bedelini vermek zorundasın. Yani hayat sana bir şey vermeden önce, senin hayata bir Bu Ankara’da yaşamak üzerine kuruluydu hep. şeyler katman gerekiyor. Sanırım işte hayatın özü, Ankara’yı nedense hep çok sevmiştim. İkinci- ana fikri de bu bence… si ise başarının sürpriz veya tesadüf olmadığını46

RöportajHacer ŞAHİN: Bu güzel cümleler için çok te- Hacer ŞAHİN:şekkür ederiz. Peki biz gençler için, yaşamımızıyönlendirebileceğimiz fikirleriniz ya da önerile- Hayatınızı bir cümle ileriniz var mıdır? anlatmak isteseydinizErten GÖKÇE: Size şunu söyleyim; lisedeki öğ-renciler aslında yetişkin olma sürecine yaklaşı- o kısa cümleyor. Sizler mesela yakında mezun olacaksınız. ne olurdu?Sizi yepyeni bir hayat bekliyor.Size birkaç tavsiyede bulunmak isterim. Birincisihayatınız boyunca doğru söyleyin, dürüst olun,insanların seveceği, saygı duyacağı saygın birbirey olmak için uğraşın. Ben buna kısaca ka-rakter sahibi olmak diyorum.İkincisi de ilişkileri iyi tutmak lazım. Nedir bu? Erten GÖKÇE: Açıkca ifade etmek gerekirse enArkadaşların ile ailen ile ilişkileri iyi tutmak çok zor sorunuzun bu olduğunu söylemek istiyorum.önemlidir. Çevrenizdeki insanlarla olumlu ve ya-pıcı iletişim kurmak da buna dahildir. Üçüncüsü “Mücadele ile hedeflere ulaşma çabası ile gel-ise, bazen hayatta zorluklar olur, hepimizin başı- miş ama kazanılan başarıların bedeli ödenmiş birna gelebilir. hayattır; hayat benim için..”Kötü zamanlar yaşayabilir. Yaşamda karşımıza çı- Hacer Şahin – Bengüsu Demirel: Sevgili hocamkan engellere karşı düşmemek değil, düştüğün bizlere kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok te-zaman kalkmasını bilmektir. Şimdilik bu üç öneri şekkür ederiz.hayatınızın akışını farklı etkileyebilir. “ Bir şey istiyorsan “ Hayat; yaşamda karşımıza çıkan onun karşılığını ve egellere karşı düşmemek değil,bedelini vermek zorundasın. ”düştüğün zaman kalkmasını bilmektir. Yani hayat sana bir şey 47 vermeden önce, senin hayata bir şeyler katman gerekiyor.”

Bilinç Education Müzik Müzik Hazırlayan: Müzik Öğretmeni Umutcan DÜLGER MÜZİĞE DAİR 11. yüzyılda Guido adlı bir İtalyan, Latince bir ila- hinin altı mısranın ilk seslerinin ayrı tonlarda ol- Sesleri çeşitli usullerle düzenleme sanatıdır. Bu duğuna dikkat etti. Bu ilk sesler Ut, Re, Mİ, Fa, düzenleme melodi, armoni, polifoni gibi şekil- Sol, La idi. Guido seslerin tonları akılda tutulur- lerde olur. Müzik duygu ve hayallerin ifade vası- sa, heceler başka şekilde de düzenlense ses- talarından biridir. Daha tarihin başlamadığı eski lerin unutulmayacağını düşündü. Böylece 6 ton çağlarda doğmuştur. İlkel insanlar, çeşitli ayinler tespit edilmiş oldu. Sonradan ut’a «do» dendi, vesilesiyle sevinçlerini ya da kederlerini belli et- la’dan sonra da «si» ilave edildi. Böylece, bu- mek için müzikten faydalanmışlardır. Bu devir- gün de kullanılan ve 7 ana tonu içinde toplayan lerdeki müzik aletleri şüphesiz sadece el, ayak «gam» meydana geldi. Notalar, porte denen 5 ve sesten ibaretti. çizgiden meydana gelmiş satırlar üzerine yazılır. Ellerini birbirine ayaklarını yere vurarak sesler Porte çizgilerinin üstüne ve arasına nota yazıla- çıkarırlardı. Ses de en önemli müzik aleti yerini bildiği gibi, bir portenin alt ve üstüne eklenen tutardı. Eski Mısırlılar, Çinliler, Yunanlılar ve Ro- çizgilere de yazılabilir. Her portenin başında bir malılarda ise müziğin çok önemli bir yeri vardı. işaret bulunur. «Anahtar» diye anılan bu işaret Öyle ki, bugün kullandığımız müzik sözü bile, notanın perdesini göstermeye yarar. Müzikte Eski Yunanca’dan gelir. Onların en büyük tanrı- başlıca üç çeşit anahtar, «sol», «fa», «re» anah- sı olan Zeusun kızı «Mousa» (Müz) diye anılırdı. tarları kullanılır. Müzik sözü bu addan geliştirilmiştir. En çok kullanılan sol anahtarıdır. Türk müziğinde Hıristiyanlığın çıkışından sonra kilise müziği ge- yalnız sol anahtarı kullanılır. Porte çizgisindeki lişmeye başlamış, bu arada halk türkülerinde de bir notanın yanına «diyez», «bemol», «natürel», bazı gelişmeler olmuştur. «es» gibi özel işaretler konabilir. Bunlar, seslerin 15. ve 16. yüzyıllarda kilise müziği en gelişmiş ha- tonlarındaki değişiklikleri ve duraklamayı bildirir. line ulaştı. 17. yüzyılda yeni müzik aletleri gelişti- Porte çizgisinin üzerinde dikey çizgiler görürüz. rildi ve opera doğdu. Batı müziğinin klasik çağı Bunlar ölçü çizgileridir. Eldeki notanın ölçüsü olan 18. yüzyılda Beethoven, Mozart, Bach gibi anahtarın hemen yanına yazılır. Çizgiler o ölçüye dünyaca tanınan dev besteciler yetişti. göre notaları böler. 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılda Batı müziğin- de yeniden büyük gelişmeler oldu. Stravinsky, MÜZİKTE SES VE HAREKET Prokofiyev gibi besteciler yetişti ve caz müziği doğdu. Müziğin iki ana elemanı vardır: Ses ve hareket. Ses, titreşimler sayesinde duyulur. Eğer bir tit- MÜZİĞİN KAYDEDİLMESİ reşim düzenliyse, müzik sesini meydana getirir. Düzensiz ise, o zaman buna gürültü deriz. Bir Müziğin en önemli konularının başında bir müzik sesi meydana getiren çeşitli faktörler şunlardır: eserinin kaydedilmesi gelir. Müzik eserleri bu- Perde: Bir sesin belirli bir zaman içinde meyda- gün nota ile kaydedilmektedir. Notanın kullanıl- na getirdiği titreşim sayısıdır. Titreşim çoksa ses maya başlaması oldukça yenidir. 11. yüzyıla ge- «yüksek perde» den (tiz), azsa «alçak perde» linceye kadar nota diye bir şey bilinmiyor, bazı den (pes) olur. hatırlatıcı çizgi ve işaretlerle müzik eserlerinin Ton: Bir müzik sesi aynı zamanda bir sesin ya da kaydedilmesine çalışılıyordu. Şüphesiz ki bu, müzik aletinin niteliğidir. Bir tonun yumuşak veya çok yetersizdi. Bu bakımdan müzik eserleri an- sert olmasına «şiddet» denir. Tonların özellikleri cak duyma yoluyla, kulaktan kulağa yayılıyordu. de bir sesin niteliğini meydana getirir. Mese- la boru’nun sesi klarnetten, obua’nın sesi ke- man’dan farklıdır.48

MüzikMelodi (ezgi): Birbiriyle ilgili tonlar serisidir. En Müzik yoluyla çeşitli duygular ifade edilebilir.büyük özelliği bir müzik fikrini ifade etmesidir. Ancak bir müzik eserini gerektiği gibi anlayabil-Armoni: İki veya daha fazla tonun beraber ha- mek için iyi bir müzik eğitimi görmek gerekir. İlkreket etmesiyle meydana gelir. Aynı zamanda müzik eğitimi, dinlemekle olur.sesleri birleştiren müzik bilimidir. İyi eserleri sabırla dinlemek müzik eğitiminin ilkAralık: İki sesin titreşimi arasındaki orandır. Me- adımlarını teşkil eder.lodi de olsun, armoni de olsun kulaktaki müzik Daha sonra şarkı söylemeye çalışmak, bir sazetkisini seslerin aralığı meydana getirir. Sesten çalmayı öğrenmek, müzik eğitiminde ileriyesonra müziğin en önemli elemanı harekettir. Mü- doğru atılan adımlardır.zikte hareket zaman, ölçü, tempo ve ritim vası- Günümüzde müzikten iş hayatında ve tedavidetasıyla sağlanır. de faydalanılmaya başlanmıştır.Zaman, sesin süresidir. Notaların başındaki ke- Öte yandan marşlar milletlerin kahramanlık duy-sirler zamanı gösterir. gularını harekete getiren müzik eserleri olmakÖlçü porte üzerindeki çizgilerle gösterilir. No- bakımından eskiden beri büyük önem taşır.tanın başında belirtilen zaman süresine göre, «Mehter» diye adlandırılan Türk askeri müziğininnotayı parçalara böler. Tempo, bir müzik eserin- ise Türkler arasında olağanüstü bir önemi vardı.de müzik hareketinin hızlı ya da yavaş olacağını Bu müziği Abbasiler müzik olarak benimsediler,belirtir. Ritim, hareketlerin düzenli aralıklarla tek- Selçuklular vasıtasıyla da Osmanlılara geçti.rarlanması olayıdır.TÜRK MÜZİĞİ Türk Halk Müziği Milat’tan çok önceki yüzyıllar- dan beri var olagelmiştir. Başka milletlerin halkBatı müziğinden sonra dünyanın en yaygın mü- müziğinde olduğu gibi Türk Halk Müziğinde dezik sistemi Türk müziğidir. eserler doğrudan doğruya halkın eseridir, bes-Asya, Afrika ve Avrupa gibi üç kıtaya yayılan tekarları belli değildir. Türk’ müziğinde melodi,Türkler, Orta Asya’dan getirdikleri milli müzikle- konuya göre tayin olunur ve asıl önemli olan me-rini buralara yaymış, Türk müziği Yakın Doğu’da lodidir.İran ve Arap müziğinin yerine geçmiştir. Lirik bir müzik olan Türk Halk Müziği toplumsalTürk müziği eserleri daha çok ağızdan ağza, özellikler taşır.söylenerek yayılmış bu yüzden sayısız eserler Türk Halk Müziğine ait derlemeler ise ancakkaybolmuştur. Bununla beraber Türklerin hiç cumhuriyetin ilanından sonra başlamıştır.olmazsa 9 tane nota sistemi kullandığı da bilin-mektedir.Fakat bu nota sistemleriyle pek az eser kayde-dilmiştir. Hemen hemen 20. yüzyılın başlarınakadar Türk müziğinin işitmekle öğrenilmesi usulüdevam etmiş, genel olarak parçalar notaya alın-mamıştır.15. yüzyıldan sonra unutulan Türk müziği bilimi20. yüzyılda yeniden canlanmıştır.Rauf Yekta, Suphi Ezgi, Salih Murat Uzdilek, Hü-seyin Sadettin Arel ve Yılmaz Öztuna gibi müzikbilginleri Türk müziğinin ilmi temellerini tespitetmişlerdir.Çeşitli bakımlardan insanlara faydaları dokunan,huzur veren müzik, insanlar arasında ortak bir dilözelliğini taşır. 49


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook