ISSN 1309-6001 Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi aralık 2015 sayı 14 Vakıf Aidiyeti Çocuk İçin Değer! Bir Varmış Bir Yokmuş… Tıbbi Bitkilerin Yeri: Eczane Kızlarda/Kadınlarda Sünnet İstanbul’da Bir Pazar Sabahı Adım Adım Hayattan Yeryüzüne İslam Tıp Tarihi’nden Dersler Yeni Hücreleri ile Yenilenen Beyin İbrahim Yıldırım ile ‘Bir Hekimin Serüveni’
Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi aralık 2015 sayı 14 .Dört aylık dergi Bu coğrafya ve bu medeniyetten doğan ve yüzyıllar boyunca toplum hayatımıza payan- Aralık 2015 Sayı 14 da olan vakıf geleneği günümüzde çok sayıda vakıfla devam ediyor. Bu vakıfları ayakta tutan Sahibi gönüllüler özellikle son yıllarda birçok başarılı Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı toplumsal projeye imza atıyor. adına Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nın Ahmet Özdemir bir yayını olan HayatSağlık bu sayısında; vak- fın gönüllüsü olarak gayretlerini esirgemeyen Sorumlu Yazı İşleri Müdürü isimleri ve önceki sayılarda değerli makalele- Ahmet Özdinç riyle dergimizin devam etmesinde büyük pay sahibi olan kişileri bir araya getiriyor. Daha Editör nice güzel projelere imza atılması temennisiyle, M. İnanç Özekmekçi bugünden geleceğe bir hatıra bırakmak istedik. Yayın Kurulu Bu sayının söyleşi bölümünde, sağlık ve sosyal Ali İhsan Taşçı bilimleri buluşturma amacına uygun olarak, Altay Ünaltay Türkiye’de plastik cerrahi alanının önde gelen Enes Karabulut hocalarından olan ve aynı zamanda bu alanın Eyüp Süzgün tarihini çalışan Profesör Doktor İbrahim Yıldı- Hakan Ertin rım’ı konuk ettik. M. Alpertunga Kara Murat D. Çekin İyi okumalar dileğiyle.. Tasarım Uygulama Ahmet Yumbul Baskı - Cilt Pınarbaş matbaacılık ltd. şti. 0212 544 5877 İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0533 668 0911 0212 632 8579 [email protected] ISSN 1309-6001 Dergide yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
içindekiler 04 18 Haberler Vakıf Aidiyeti İlker İnanç Balkan 22 28 Kızlarda/Kadınlarda Sünnet M. İhsan Karaman Adım Adım Hayattan Yeryüzüne Havva Sula 30 32 Bir Varmış Bir Yokmuş… Adem Az Yeni Hücreleri ile Yenilenen Beyin Merve Aktan
içindekiler 42 46 İstanbul’da Bir Pazar Sabahı Çocuk İçin Değer! Ahmet Karakaya Hatice Şen 50 56 İslam Tıp Tarihi’nden Dersler Tıbbi Bitkilerin Yeri: Eczane Rainer Brömer Ayşegül Köroğlu 68 İbrahim Yıldırım ile ‘Bir Hekimin Serüveni’
haberler Kar Tanesi Beyinler Beyin hem yapısı hem de işlevle- deney protokolü oluşturmuşlar. zeka (fluid intelligence) puanı değer- riyle karmaşık ve dikkat çekici Yapılan çalışmada, geniş bir de- lendirme ölçütü olarak kabul edil- bir organdır. İnsan Konnektom Pro- miş. Sonuçta ayırt etme/tanımlama jesi bu karmaşık bağlantıları harita- ney grubundan hem dinlenim ha- işleminde yüksek başarı gösteren landırmayı ve analiz etmeyi hedefle- linde hem de belli bir görev eşliğinde fronto-parietal ağların, akışkan zeka yen bir projedir. Projede gerçekleşti- alınan fMRI görüntülerinin, deney puanının tahmininde de yüksek ba- rilen çalışmalarda, fonksiyonel man- gurubu içerisindeki bir kişiyi ayırt et- şarı sağladığı tespit edilmiş. Akışkan yetik rezonans görüntüleme (fMRI) mede/tanımlamada kullanılabileceği zeka puanı ile doğru orantı gösteren yöntemiyle, beynin belli bölgelerinin görülmüş. ‘Beyin organizasyonunun bölgelerin daha çok fronto-parietal kan-oksijen seviyesindeki (blood parmak izi’ olarak ifade edilen bu ağda bulunduğu, ters orantı gösteren oxygen level-dependent/BOLD) de- özelliğin ayırt etme/tanımlama gücü- bölgelerin ise arka plan şebekesinde ğişimler ölçülmektedir. nün, fronto-parietal ağlar kullanıldı- (default mode network) bulunduğu ğında en yüksek seviyede gerçekleşti- gözlenmiş. Yale Üniversitesi’nden bir grup ği belirlenmiş. bilim insanı, geçtiğimiz Ekim ayında Bilim adamları ulaşılan bu bilgi- yayınladıkları makalede, bu proje- Çalışmanın bir diğer dikkat çe- lerden hareketle, şimdiki veya gele- den elde edilen verilerle yapılan ça- kici yönü ise, beyin bağlantılarından cekteki kognitif davranışa ait fMRI lışmalarda, söz konusu bağlantıların elde edilen profillerin, kognitif dav- temelli nöral göstergelerin ilerleyen herkesin beyninde paylaşılan ortak ranışın tahmininde kullanılması. Bu yıllarda hasta bireylere yönelik kişisel özelliklerine odaklandıklarını ancak bağlamda kognitif davranışla ilişkisi eğitim ve pratiklerde kullanılabilece- kişiye özgü niteliklerini ise görmez- daha önceki çalışmalarla gösteril- ğini düşünmekteler. Çalışma sağlıklı den geldiklerini ifade etmişler. Kişiye miş olan ve ‘kişinin geçmiş tecrübe- bireylere odaklanmasına karşın kog- özgü nitelikleri araştırmak için ise bir lerini kullanmadan problem çözme nitif davranışla ilişkili olduğu göste- yeteneği”’olarak tanımlanan akışkan rilen fronto-parietal ağın psikiyatrik rahatsızlıklarla da alakalı olabilece- ğini ve bu hastalıkların teşhisinde önemli bir veri olarak kullanılabile- ceğini öne sürmektedir. Dolayısyla öyle görünüyor ki her birimizin beyni yalnızca bize özgü olarak örgütleniyor ve bu örgütlenme kognitif davranışla yakından ilişkili. İlerleyen çalışmalarda bu özgünlü- ğün zamanla değişen ve değişmeyen niteliklerinin ne olduğunun da orta- ya konacağı öngörülüyor. ‘Kar tanesi beyinler’… Belki de yakında bunu ko- nuşmaya başlayacağız. Ali Tarık Altunç 6 hayatsağlık
haberler Prostat Büyümesi Tedavisinde Yeni Bir Yaklaşım; Metformin İyi huylu prostat büyümesi olarak leri vardır. Yan etkileri büyük ölçüde aynı sürede eş zamanlı olarak veril- bilinen Benign Prostat Hiperplazi- sindirim sistemi üzerinedir. Antine- miş ve bu kombinasyonun prostat si (BPH) özellikle elli yaş üstü erkek- oplastik aktivitesi bulunan metfor- bezi üzerindeki etkileri incelendiğin- lerde görülen en ciddi üriner sistem minin denendiği çalışmalardan birisi de, kontrol grubuna kıyasla prostat sorunudur. İleri yaş ve testosteron de iyi huylu prostat büyümesine karşı bez büyüklüğünün önemli ölçüde varlığı; düz kas ve epitelyal hücrelerin olmuştur. azaldığı gözlenmiştir. Sadece metfor- proliferasyonuyla karakterize olan min verildiğinde prostat bezinde her- prostat bezinin büyümesine neden Nature Dergisi’nin Ekim sayısın- hangi bir değişikliğe rastlanmamıştır. olmaktadır. Bu durum idrar yapmayı da, metforminin iyi huylu prostat bü- Ayrıca metformin ile testesteronun eş başlatmada zorlanma, idrar yaparken yümesi üzerine etkilerinin incelendi- zamanlı verilmesiyle hücre ölümünü zorlanma gibi bulgularla kendini gös- ği bir çalışma yayınlandı. Çalışmada, engelleyici genlerin ekspresyonun- terebilir. kontrol grubu farelere prostat bezinin da azalma, hücre ölümünü tetkleyici büyümesini sağlamak amacıyla 2 haf- genlerin ekpresyonunda ise artma Son yıllarda, Tip-II Diyabet has- ta süresince testesteron verilerek fare- kaydedilmiştir. Sonuç olarak çalış- talarının tedavisinde kullanılan met- lerin prostatlarında yüzde yüze yakın mada metforminin prostat bezi bü- forminin kanser hücreleri üzerinde bir artış sağlanmış. Çalışma grubu yümesine karşı olumlu etkileri göste- olumlu etkilerinin bulunmasıyla, farelere ise, metformin ile testesteron rilmiştir. araştırmacılar değişik kanser türle- ri üzerinde çalışmalara yöneldiler. Erkeklerde ilerleyen yaş ile birlikte Metformin, diyabet hastalarında kan yaşam kalitesini ciddi bir şekilde etki- şekerini düşürücü etkisini karaci- leyen iyi huylu prostat büyümesinde ğerden kana verilen glikoz miktarını uygulanan tedavilerden maalesef is- azaltarak gösterir. Metforminin pros- tenen düzeyde cevap alınamamıştır. tat, over ve göğüs kanserleri üzerinde Metformin ile yapılan deneysel çalış- antineoplastik (tümörlerin gelişimini malar, iyi huylu prostat büyümesi te- engelleyen) aktiviteye sahip olması- davisinde yeni, alternatif ve önemli bir nın yanında, kilo kaybı ve kanda yük- aşama olabileceğini göstermektedir. sek lipit düzeyini düşürme gibi etki- Emre Akbaş hayatsağlık 7
haberler Antrokinonol Alzheimerda Tedavi Amacıyla Kullanılabilir mi? Alzheimer hastalığı, demansın en oksidatif stresi (vücuttaki serbest ok- len fareler kontrol grubuyla karşılaş- sık görülen formudur ve her yıl sijen radikalleri ile sebep oldukları tırıldığında, Nrf2 aktivitesinin arttığı dünya genelinde milyonlarca insanı zararın tamiri arasındaki dengesizlik) ve histon deasetilaz 2 (HDAC2) adı etkilemektedir. Ne yazık ki Alzhei- Nrf2 adında bir yolağı aktive ederek verilen, öğrenme ve hafızayı olumsuz merın bugün etkili bir tedavisi bulun- azalttığını ortaya koymuştur. Bunu etkileyen bir enzimin seviyesinin de mamaktadır. Hücre dışında anormal göz önüne alan Tayvanlı bir grup azaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca ya- bir şekilde amiloid plak denilen pep- bilim adamı, antrokinonol isimli bi- pılan ELISA testi ile de antrokinonol tid yapılı maddelerin birikmesi, Al- leşiğin Alzheimerlı hastalarda sıkça alan farelerin kontrol grubuna göre zheimerın en önemli işaretlerinden gözlenen oksidasyon - enflamasyon amiloid plak seviyeleri önemli dere- birisidir. Biriken bu amiloid plaklar, durumlarını azaltarak hafıza ile öğ- cede daha düşük çıkmıştır. öğrenme ve hafıza konusunda kişide renmeyi geliştirip geliştiremeyeceğini büyük bozukluklara yol açmaktadır. öğrenmek adına fareler üzerinde bir Araştırmacılar, farelerin mekânsal Plakların birikmesi sonucu astrosit çalışma başlatmış ve yapılan bu çalış- öğrenme durumları ile hafızalarının denilen bağışıklık benzeri hücreler ma Nature Dergisi’nde yayınlanmıştır gelişip gelişmediğini havuz ve gizli bir platformdan oluşan Morris su la- aktive olur ve inflamasyonu oluşturan (doi: 10.1038/srep15067). birenti testi ile değerlendirmişler. Art maddeler (sitokin) ile reaktif oksijen Bu çalışma için kullanılan fare- arda yapılan 5 günlük antremanla fa- türevlerinin üretimini tetikler. Bu relerin testteki gizli platformu bulma- durum da sinaptik kayıp ve hafızada ler 3 gruba ayrılmıştır. Birinci grup ları için harcadıkları süre ile farelerin azalmalar ile sonuçlanmaktadır. Bu- kontrol grubu yani antrokinonol ve- hafıza kazanımlarını belirlemişler. nun yanında Alzheimerlı hastaların rilmeyen gruptur. İkinci gruba düşük Kontrol grubu farelerin bu platforma beyinlerinde, omurilik sıvısında ve doz (10 mg), üçüncü gruba ise yüksek ulaşmak için çok fazla zaman harca- sinir hücrelerinde protein ile DNA doz (30 mg) antrokinonol verilmiştir. dığı gözlenirken, yüksek doz antro- oksidasyonu da görülmektedir. Antrokinonol, farelere zeytinyağında kinonol alan farelerin ise kısa sürede çözündürülüp ağız yoluyla verilmiş platforma ulaştığı gözlenmiştir. Bu Antrokinonol, Antrodia campho- ve böylece etkin maddenin kan-beyin durum antrokinolol verilen farelerin rata’dan elde edilen bitkisel bir bile- bariyerini rahatça aşabilmesi sağlan- hafızalarının geliştiğine kanıt olarak şiktir. Ping-Ying Tsai adında bir bilim mıştır. gösterilebilir. adamı bu bileşiğin enflamasyonu ve 2 ay boyunca antrokinonol veri- Sonuç olarak, antrokinonol isimli bileşiğin, Alzheimerlı farelerde gö- rülen oksidatif stres, inflamasyon, hafıza problemleri gibi semptomları azalttığı bu çalışmayla ortaya koyul- muştur. Günümüzde Alzheimer has- talığında etkili bir tedavinin olmayışı da göz önünde bulundurulursa, bu ve benzeri çalışmaların Alzheimera kar- şı yeni tedavi yaklaşımlarının önünü açacağı düşünülmektedir. Eşref Tatlıpınar 8 hayatsağlık
haberler Afantazi: Aklın Gözü Kör Olabilir mi? Düşünme süreçlerinin hangi maktadır ve test sonuçları iki grubun yaşantısını betimlemesinin son dere- formda gerçekleştiği sorusu, ilk görsel deneyimlerinde ciddi bir fark- ce zor, bu konuda hatadan kaçınma- çağ filozoflarından yirminci yüzyıl lılık bulunduğunu saptamıştır. sının ise neredeyse imkansız oldu- bilim adamlarına kadar birçok disip- ğudur. Zeman buna, afantazinin, iyi lin tarafından uzun zamandır cevabı Zihinsel yetilerindeki bu özel araştırılmış ve literatürde kendisine aranan ancak üzerinde bir türlü mu- durumun çocukluk ve ilk gençlik yer edinmiş iki diğer fenomenle, bir tabakat sağlanamayan bir tartışma yıllarında farkına vardıklarını belir- çeşit duyusal uyaran ile birden fazla konusudur. Farklı dönemlerde, zih- ten 21 katılımcıdan bir kısmı, aynı duyunun aktifleştiği sinestezi ve yüz nin yapısının sadece dilsel bir karak- zamanda imgelemenin tüm moda- tanıyamama anlamına gelen doğum- ter taşıdığı veya dilin imgelerin yok- litelerinde eksiklik yaşadıklarını be- sal prosopagnoziyle, benzer olduğu- luğunda bir anlam ifade etmeyeceği lirtmişlerdir. Katılımcıların çoğunun nu vurgulayarak karşı çıkmaktadır. dolayısıyla asıl düşünce formunun rüya görebilmesi ve bunun yanında, Bunun yanında doğumsal prosopag- imgeler olduğu gibi birbirinden farklı uyanık haldeyken gidip gelen gö- nozinin beklenmeyecek kadar düşük, görüşler ileri sürülmüştür. Ancak zi- rüntüler biçiminde istemsiz imgeler sinestezinin ise şaşırtıcı biçimde yük- hin içerikleri söz konusu olduğunda de deneyimliyor olmaları bu ilginç sek bir VVIQ skoru vermesi de bizi, hayal kurmanın, bir şeyi zihinde be- fenomeni daha da şaşırtıcı kılmak- afantazi ile bu iki hastalık arasında timlemenin, göz önüne getirmenin, tadır. Bu kişilerin yarısından fazlası özel bir ilişkinin bulunup bulunma- yani görsel imgeler oluşturmanın yeri otobiyografik hafızalarının zayıf ol- dığı sorusuna yönlendirmektedir. birçok kişi için tartışılmazdır. Son duğunu belirtmiş; yine aynı sayıdaki yıllarda yapılan bazı çalışmalar ise, katılımcı dili, matematiği ve mantığı Afantazik kişilerin toplumda yüz- insanların azımsanmayacak bir kıs- hafızalarındaki bu eksikliği tamamla- de iki gibi bir sıklıkla bulunduğuna mının hayatları boyunca hiçbir görsel makta kullandıklarını bildirmişlerdir. dair önceki çalışmalardan bir takım imge oluşturamadıklarını, diğer bir Katılımcılara günlük yaşantılarında veriler olsa da, daha geniş bir araş- ifadeyle ‘akıl gözlerinin kör olduğu- görsel hafızalarından bir takım im- tırmanın ve daha incelikli değerlen- nu’ göstermektedir. geleri kullanmalarını gerektirecek bir dirmelerin, gerek sıklığını saptamak işi nasıl yaptıkları sorulduğunda; ‘bil- gerekse afantazinin diğer nöropsi- Geçirdiği operasyon sonrası gör- gi’, ‘hafıza’ ve ‘yarı-görsel’ diye tanım- kolojik durumlarla ilişkisini, ruhsal sel imge oluşturma yetisini kaybeden ladıkları modellerden yararlandıkları durum üzerindeki etkisini ortaya hastasına dair 2010 yılında bir makale yanıtını vermişlerdir. koymak ve varsa genetik alt yapısını, yayınlamış olan Adam Zeman, bu kez alt tiplerini, nöral eşleniklerini ortaya daha geniş çaplı bir çalışma ile imge Sağlıklı kişilerin görsel imge kes- çıkarmak için lüzumlu olduğu aşikar- oluşturma yetisi doğuştan eksik kişi- kinliğini sorgulamış bazı çalışmalar dır. Bahsedilen oranda bulunmasa da leri tespit ettiği araştırmasını geçtiği- literatürde mevcut bulunsa da bun- böyle bir fenomenin varlığı dahi, yu- miz haziran ayında Cortex Dergisi’n- ların sayıca azlığı ve bir kısmının karıda değinilen düşüncenin formu de yayınladı. 21 katılımcı ile yapılan çok erken tarihli olması Zeman’ın tartışmalarına oldukça etkileyici bir çalışmada ‘VVIQ’ (Görsel İmge Kes- güncel çalışmasını konuyu aydın- katkıda bulunacaktır. Bunun yanı sıra kinlik Testi) kullanılmış olup bu test latmak bakımından oldukça faydalı afantaziye sebebiyet veren nöral alt katılımcıların, istemli oluşturdukları kılmaktadır. Bunun yanı sıra Zeman yapının açığa çıkarılması, algılama ve görsel imgeler ile normal görsel al- makalesinde, bahsettiğimiz fenomeni hayal kurma süreçlerinde ortak olan gılarını canlılık-keskinlik (vividness) karşılamak için yeni oluşturduğu bir ve olmayan yönlerin belirlenmesi bakımından karşılaştırmalarını iste- kavramı, Grekçe imgelemek anlamı- açısından önemli bir adım atılmasını mektedir. Bu 21 kişi çalışmaya gönül- na gelen fantezi (phantasia) terimin- sağlayacaktır. lü bir şekilde başvurarak katılmıştır, den türetilmiş afantazi (aphantasia) kontrol grubu ise 121 kişiden oluş- kavramını önermektedir. Çalışmaya Melike Nur Özdemir yöneltilmesi olası bir itiraz, kişinin iç hayatsağlık 9
haberler Beyin mi Dili Şekillendiriyor, Dil mi Beyini? Yeni doğmuş bir bebeği düşüne- arasındaki ilişkiye çeker. zeyde Fransızca bilen bu katılımcılara, lim. Dünyaya gözlerini açışını Bu ilişkinin beyindeki karşılıkları- belirli bir dizi içerisinde gördükleri ve gösterdiği ilk tepkileri, çevresiyle anlamlı olmayan Fransızca kelimeleri iletişim kurma çabasını, ilk çıkardığı nın tespiti için konu deneysel zemine hatırlamalarını gerektiren, fonolojik sesleri, söylediği kelimeleri, kurduğu taşındığında en büyük zorluk kulla- (sesbilgisel) işleyen belleklerini test cümleleri ve nihayetinde kendini ifa- nılan paradigmaya uygun özellikler etmeye yönelik görevler verilmiş ve de eden bir birey haline gelişini, sosyal taşıyan grupların oluşturulmasıdır. bu sırada çocukların hem davranışsal bir çevreye ait oluşunu adım adım ta- Lara Pierce ile ekibi tarafından gerçek- analizleri yapılmış hem de beyinle- kip edelim. İzini sürdüğümüz bu uzun leştirilen ve sonuçları yakın zamanda rindeki faaliyet, fonksiyonel manyetik süreçte bireyin fiziksel ve zihinsel ge- Nature Dergisi’nde yayınlanan çalış- görüntüleme (fMRI) yardımıyla kayıt lişiminin temelleri inşa edilir. Beynin ma (Pierce, L. ve ark. Past experience altına alınmıştır. kendini şekillendirme yeteneğinin en shapes ongoing neural patterns for üst düzeyde olduğu, öğrenme hızının language. Nature Commun. 2015 Dec Deney sonuçları incelendiğinde, da bu tempoya ayak uydurduğu erken 1;6:10073) bu bakımdan oldukça de- tamamı Fransızcaya hakim olan ve gelişim dönemi boyunca, (özellikle ğerlidir. Erken yaşlarda öğrenilen di- deneyi başarıyla tamamlayan çocuk- yaşamın ilk yılında), beyinde hem dış lin uzun vadede beynin işleyişine ve ların, grup başarıları arasında an- dünyayla ilgili temel bilgiler toplanır şebekeleşmesine etkisini gösteren bu lamlı bir fark tespit edilmezken, be- ve depolanır hem de maruz kalınan di- çalışmanın ilk grubunu yalnızca Fran- yin görüntülemeleri özellikle anadili lin seslerine yönelik bir uyum gerçek- sızcayla muhatap olan ve başka bir dil Fransızca olan çocuklar ile diğer iki leşir. Böylece işitilen seslerin temsilleri konuşmayan çocuklar, ikinci grubu- grup arasındaki beynin işleyişine dair oluşturulur. Bu temsiller, gitgide kar- nu ilk olarak Çinceyle karşılaşan ve 3 önemli farklılıkları ortaya koymuştur. maşıklaşan dilbilgisinin ve kelimeler yaşından önce Fransızca öğrenmeye Hem bilişsel faaliyetleri düzenleyen arasındaki anlamsal organizasyonun başlayıp hayatını iki dili de konuşarak beyin şebekesinde hem de beynin iç- öğrenilebilmesi için gerekli iskeleyi sürdüren çocuklar, üçüncü grubunu sel aktivitesinde önemli bir yere sahip inşa ederler ki bu durum dikkatleri er- ise doğuştan itibaren Çinceye maruz insula bölgesinin, anadili Fransızca ken dönemde kurulan nöral temsiller kalan ama 3 yaşından önce evlatlık olan kişilerde beynin farklı loblarıyla ile yaşamın ilerleyen safhalarında ka- verilen ve Çinceyi tamamen unutup bağlantı kurduğu ve yüksek düzey- zanılan yüksek düzey dil kabiliyetleri yalnızca Fransızca konuşabilen çocuk- de aktif olduğu görülürken, diğer iki lar oluşturmuştur. Tamamı çok iyi dü- gruptaki çocukların aynı beyin bölge- Antidepresan İlaçlar Şiddet Suçlarını Arttırıyor mu? Son zamanlarda yaşadığı maddi süregelen tartışmalara sebep oluyor. ları arasında SSRIs ilaç kullanımının veya manevi sorunlar sebebiyle Bahsi geçen tartışmalar doğrul- çeşitli şiddet suçlarını arttırdığından antidepresan ilaçlara başvuran kişi bahsedilmiş (PLoS Med. 2015 Sep 15; sayısında kayda değer bir artış gö- tusunda İsveç Karolinska Enstitüsü 12(9): e1001875). Araştırma sürecinde rülmektedir. Bu artış ve antidepresan ve Oxford Üniversitesi Psikiyatri De- İsveç ulusal kayıtlarında SSRIs reçetesi kullanımının 12 yaşa kadar düşme- partmanı’nın çalışmaları ile SSRIs de- yazılmış 15 yaş ve üzeri 856.493 birey si ise uzmanlar tarafından endişeyle nen antidepresan ilaçların insanlarda belirlenip 1 Ocak 2006’dan 31 Aralık karşılanıyor. Antidepresan ilaçların şiddete eğilimi arttırıp arttırmadığı 2009’a kadar gözlemlenmiştir. Bu bi- intihara ve şiddete eğilimi artırdığına araştırılmış. Araştırmanın ardından reyler arasında SSRIs ilacını kullanan yönelik görüşler uzmanlar arasında 15 Eylül 2015’de PLOS Medicine’da ve kullanmayanlar karşılaştırılmış ar- yayımlanan makalede 2006-2009 yıl- 10 hayatsağlık
haberler lerinde bu bağlantı ağının ve aktivite rinde anlamlı bir faaliyet artışı gözlen- faaliyetleri birbirine eş ve Fransızca artışının tespit edilmemesi araştırma- mediği halde diğer iki gruptaki çocuk- konuşan grubunkinden anlamlı dü- nın en çarpıcı sonuçlarından biridir. ların özellikle beyinlerinin sağ yarı- zeyde farklı bulunmuştur. Doğuştan itibaren maruz kalınan dile mında yüksek aktivite gösteren büyük ait uyaranlarla aktifleşen ve sol ön in- nöron kümelerinin varlığı olmuştur. Sonuçta Fransızcayı ana dili olarak suladan başlayıp etrafındaki bölgelere Çocukların ikinci dili öğrenmeye baş- öğrenen ve başka hiçbir dilde iletişim uzanan bu bağlantılar sayesinde, uya- lama yaşları, bağlantı ağına katılan be- kurmayan çocuklar ile ilk dil olarak ranların sol yarım küre içerisinde ve yin bölgelerinde anlamlı bir farklılık Çinceyle karşılaşan ve çok erken dö- dile özgü işlendiği, geç kalınmış ma- yaratmazken, dili kullanma süreleri nemde ya Çinceyi terk ederek ya da ruziyet durumunda ise muhtemelen şebekelerin işleyişini ciddi oranda et- Çinceyle beraber Fransızca öğrenme- ilk öğrenilen dil için kurulan yolların kilemiş, ikinci dile ne kadar uzun süre ye başlayan çocukların karşılaştırılma- dışında bir örüntünün işler hale gel- maruz kalınırsa bilişsel kontrolden so- sından elde edilen veriler, ilk maruz diği düşünülmüştür. Nitekim hayatına rumlu bölgelerin faaliyetinin o kadar kalınan dilin beyni şekillendirici et- Çince ile başlamış iki grubun da beyin yüksek ve yaygın olduğu görülmüştür. kisini çarpıcı bir şekilde gözler önüne görüntülemelerinde dilsel görevler sermiştir. İki dilde konuşabilen insan- için alışılmış olan sol yarımküre bas- Bu çalışmanın bir diğer dikkat çe- lar ile tek dilde konuşabilenlerin nöral kınlığından ziyade, iki taraflı faaliyet ken yönü, hayatına Çince ile başlayan işleyiş bağlamında birbirlerinden ay- artışının izlenmesi ve dil bölgelerine çocukların bu dili kullanmaya devam rılan yönlerine temas eden çok sayıda ek olarak dikkat ile bilişsel kontrolden edip etmemelerinden bağımsız olarak, çalışma bulunmasına karşın, konunun sorumlu alanların göreve katılımı, bu beyinlerinin benzer şekilde davran- gelişimsel kısmına ilişkin atılmayı bek- insanların, ana dilini konuşan insan- ması ve Fransızcayı ikinci dil kabul leyen adımlar oldukça fazladır. Zira ilk larla aynı performansı sergileyebilmek edip şebekeleşmesini buna göre kur- öğrenilen dilin beynin işleyişine etki- için beyinlerinde farklı bölgelerin ak- masıdır. Konuyla ilgili daha eski bir sinin yanı sıra ikinci öğrenilen dil ile tifleşmesine ihtiyaç duyduklarını gös- çalışmada aynı deney grupları kurulup ana dil arasındaki benzerliklerinin ve termiştir. Bu yorumu destekleyen bir bu sefer çocuklara yalnızca Çinceye ait farklılıklarının beyindeki yansıması başka bulgu da görevler zorlaştığında olan ve Fransızcada yer almayan çeşitli da, dilin beyni şekillendirme süreci- ve hafızanın yükü arttığında ana dili dilsel uyaranlar verildiğinde, Çinceyi ne ırksal değişkenlerin dahli de, halen Fransızca olan katılımcıların beyinle- tamamen unutan grup ile aktif olarak muğlaklığını koruyan meselelerdir. kullanmaya devam eden grubun beyin Merve Aktan dından İsveç ulusal kayıtlarındaki şid- na eğilim arasındaki ilişki farklı yaş kullanmayıp mahkûmiyet sonrasında det suç verileri ile ilişkilendirilmiştir. gruplarında farklı sonuçlar ortaya SSRIs reçetesi yazılmış kişileri göz- Çalışmada bahsi geçen şiddet suçları çıkarmıştır. 15-24 yaş aralığında an- lemlediğinde de şiddet suçunda artış ‘kişilere karşı işlenen tüm suçlar’ ola- tidepresanların düşük doz kullanımı olduğunu belirtmişlerdir. SSRIs grubu rak tanımlanmıştır. Şiddete teşebbüs, durumunda şiddet suçlarına eğilim antidepresanlar üzerinden yapılan bu takip, saldırı, cinayet, soygun, cinsel riskini arttırdığı gözlenirken 24 yaş çalışmanın sonuncunda uzmanlar an- saldırılar, kundak, zorlama ve tehdit üzeri bireylerde ve orta/yüksek doz tidepresan ilaç kullanımının 15-24 yaş bu şiddet suçları arasındadır. SSRIs kullanımında kayda değer risk arası bireylerde şiddet suçlarını artır- bulunmadığı görülmüştür. dığını kanıtlamıştır. Araştırmanın so- 15 yaş ve üzeri katılımcıları içe- nunda uzmanlar diğer antidepresan ren araştırmada katılımcılar yaşlarına Söz konusu ilişkiyi kanıtlamak adı- ilaçların da SSRIs ile aynı etkiye sahip göre sınıflandırılmıştır. Gözlemler ve na şiddet suçu sebebiyle mahkûm olan olabileceğini bildirmişlerdir. deneyler doğrultusunda SSRIs grubu bireyler de değerlendirilmiştir. Araş- ilaçların kullanımı ile şiddet suçları- tırmacılar mahkûmiyet öncesi SSRIs Halenur Öner hayatsağlık 11
haberler Agresif Davranışlarınızın Sebebi Fazla İnternet Kullanımınız Olabilir İnternet bağımlılığı 90’lı yılların or- arasındaki bağlantı incelenmektedir lısı olan erkek sayısı kız sayısından talarından itibaren ciddi bir sosyal yalnızca 1 kişi fazla ve tamamı 15 problem ve zihinsel bir hastalık ola- (Cyberpsychol Behav Soc Netw. 2015 yaşındadır. İnternet bağımlısı gru- rak karşımıza çıkmaktadır. Son za- May;18(5):260-7). Araştırmacılar bu bun interneti asıl kullanım amacı ise manlarda birçok makalenin konusu ilişkinin yanında anksiyete, depres- oyun oynamaktır. Normal kullanıcı olan internet bağımlılığı da tıpkı di- yon gibi klinik hastalıkları da araştır- grubun diğer alanlardaki testlerin ğer bağımlılıklar gibi çeşitli belirtiler maya dahil ederek daha önce değinil- tamamında da düşük skorlara sahip göstermektedir. Belirlenen sınırlar- memiş sorunlara dikkat çekmektedir. olması ise bir başka sonuçtur. dan fazla internet kullanımı, interne- Klinik hastalıklar mı internet bağım- te erişilemediğinde sinirli hissetme, lılığını peşinde getiriyor yoksa inter- Makalede, internet bağımlılığı daha fazla program ve oyun, daha net bağımlılığının bir sonucu olarak gösteren bireylerin agresiflik oran- iyi bilgisayar gibi bitmeyen ve karşı- mı klinik hastalıklarla karşılaşıyoruz? larının daha fazla olduğu aynı za- landığında ise bireyi tatmin etmeyen Makalede her iki yönden inceleme ya- manda agresif bireylerde de internet istekler, sosyal ilişkilerin bozulması, pılarak çeşitli cevaplar sunulmaktadır. bağımlılığına yatkınlığın daha fazla yalan söyleme, yetersiz başarı, yor- olduğu belirtilmiştir. Burada gördü- gunluk gibi belirtiler gösteren birey- Araştırmacılar 389’u erkek olmak ğümüz karşılıklı pozitif ilişki klinik ler “internet bağımlılığı bozukluğu” üzere 14, 15 ve 16 yaşlarında 714 or- hastalıklar devreye girdiğinde ise tanısı ile literatüre geçmiştir. taokul öğrencisi üzerinde çalışma farklı bir hal almaktadır. Araştırma- yapmıştır. Bu öğrencilerin internet cılar, agresifliğin öngördüğü internet Özellikle ergenlik dönemindeki bağımlılıkları, agresiflik dereceleri, bağımlılığının sonucunda anksiyete bireylerin internet kullanım mikta- depresyon, anksiyete ve hiperaktivi- ve hiperaktivite tablosuyla karşılaş- rındaki artış ile davranış bozukluk- te gösterme durumları incelenmiştir. ma ihtimalinin yüksek olduğunu, ları arasındaki ilişki son zamanlarda İnternet bağımlılığı için Young’s Inter- depresyon için kadınlarda böyle bir birçok çalışmada araştırılmıştır. 2015 net Addiction Test (Y-IAT), agresiflik ilişki bulunamadığını, erkeklerin ise yılının Mayıs ayında Güney Kore’de için Buss-Perry Agression Question- kısmi olarak etkilendiğini belirtmiş- yayımlanan bir makalede ise inter- naire (AQ), Barratt Impullsiveness tir. İnternet bağımlılığının öngördü- net bağımlılığı ve agresif davranışlar Scale 11 (BIS-11), State-Trait Anger ğü agresiflik durumunda ise klinik Expression Inventory-2 (STAXI-2) hastalıklara eğilim konusunda dikkat anksiyete için Beck Anxiety Inventory çekici bir bağlantı bulunamadığını (BAI), depresyon için Beck Depressi- açıklamışlardır. on Inventory (BDI) hiperaktivite için Araştırmacılar, agresif davranışlar Conners-Wells Adolescent Self-Report gösteren ve internete yönelimi artan Scale (CASS-S/ADHD) testleri kulla- bireylerde erken psikiyatrik müda- nılmıştır. Bu testler alanlarında ulus- hale ile internet bağımlılığı bozuk- lararası kabul gören testler olmakla luğunun önüne geçilebileceğini ifade birlikte öğrenciler bilgilendirilerek etmiştir. Böyle vakalarda klinik has- gerekli sağlık kuruluşlarının kontro- talıklar için de erkenden değerlendir- lünde uygulanmaktadır. me yapılıp öngörüde bulunulabilece- ği de belirtilmektedir. Test sonuçlarında internet bağım- lılığı için 137 erkek, 54 kız yüksek Beyza Nur İlhan risk grubunda iken internet bağım- 12 hayatsağlık
haberler Apendektomi’ye Karşı Antibiyotik Terapisi Tıbbi tanı ve tedavi yöntemleri- alınıyor. Çeşitli sebeplerden dola- gözleniyor. nin her geçen gün değişebildi- yı, antibiyotik grubunda çalışmayı Çalışmada elde edilenler ışığında, ği, var olan tedavi yöntemlerinin ise 226 kişi tamamlarken; apendektomi tartışmaya açıldığı bir dönemdeyiz. grubunda ise çalışmayı 216 hasta ta- antibiyotik tedavisinin henüz apen- Bu kapsamda tedavi yöntemlerini mamlayabiliyor. dektomi ile rekabet edebilecek dü- kıyaslayan pek çok görüş karşımıza zeyde olmadığı sonucuna ulaşılıyor. çıkmaktadır. Bunlardan biri de 1956 Her iki grupta da uygulamalar Ancak akut apandisite BT tarama yılında yapılan çalışma sonucunda sonrası hastaların ilk 3 gün hastane- yöntemi ile daha erken aşamalarda ortaya atılan komplikasyonsuz akut de kontrolü sağlanıyor. Daha sonra tanı konması gerektiği vurgulanıyor. apandisit vakaları için apendektomi- 1. hafta, 2. ay ve 1. yılında kontrolleri Aynı zamanda, komplikasyon olma- ye alternatif, antibiyotik tedavisi öne- ise telefon görüşmeleriyle sağlanı- dığı halde yalnızca akut apandisit risidir. yor. Antibiyotik tedavisi uygulanan tanısı ile apendektomi yapılmaması 15 hasta, hastane kontrolü sırasında için çalışmaların yürütülmesi gerek- Yaygın başlayıp, karın sağ alt kad- akut apandisit şüphesi ile ameliyata tiği üzerinde duruluyor. ranında yoğunlaşan lokalize ağrı, alınıyor. 1 yıllık kontroller sonucun- doktorları apandisit iltihabı olan da ise 55 hastaya daha akut apandisit Ahmet Gündüz apandisit tanısına yönlendiriyor. şüphesi ile apendektomi uygulanıyor. Komplikasyonlu ve komplikasyon- Bu 55 hastanın ortalama 102 gün suz akut apandisit vakalarının yaygın içinde tekrar hastaneye yatırıldığı tedavisi ise cerrahi bir yöntem olan apendektomidir. 1956 yılında ortaya atılan cerrahi tedaviye alternatif anti- biyotik terapisi görüşü ile alakalı ola- rak, devam eden yıllarda pek çok ça- lışma yapıldı. Haziran 2015’te JAMA (The Journal of the American Medical Association) Dergisi’nde yayımlanan makalede anlatılan randomize klinik çalışmada ise apendektomi ve antibi- yotik tedavisi uygulanan hastaların sonuçları inceleniyor (JAMA. 2015 Jun 16;313(23):2340-8). 6 farklı hastanede görüntülenen 530 hasta, çeşitli kriterler gözetilerek karma bir grup haline getiriliyor. Bu kriterler arasında Bilgisayarlı Tomog- rafi (BT) yöntemi ile görüntülen- mesinde birtakım komplikasyonlar saptanması, apendikolit görülmesi ve perforasyon şüphesinin olması yer alıyor. 530 hastanın 273’ü apendekto- miye 257’si ise antibiyotik tedavisine hayatsağlık 13
haberler Organ Biyomühendisliğinde Yeni Adımlar Organ yetmezliği, bir organın arası madde (ekstrasellüler matriks) inflamasyon, yeni damar üretimi gibi çeşitli infeksiyonlar, dolaşım yani ‘iskele’ elde etmişler. Bu ekstra- yolaklarda önemli rol oynayan bü- bozuklukları, travmalar, otoimmün sellüler matriks; kök hücrelerin ge- yüme faktörleri ve düzenleyici pro- bozukluklar veya çeşitli ilaçlar nede- lişimini sağlayabilecek temel yapısal teinler üreterek metabolik aktivite niyle geri dönüşümsüz olarak fonk- proteinleri, büyüme faktörlerini ve gösterdikleri çeşitli tekniklerle analiz siyonel dokusunu kaybetmesiyle baş- mediatörleri içermesi bakımından edilmiş. Hücrelerin sentezlediği ve lar. Son dönem organ yetmezliğine önemli bir ortam oluşturmaktadır. salgıladığı biyokimyasal maddeler ve girmiş ve tamamen işlevsiz kalmış Laboratuar ortamında, kök hücreleri birbirleriyle olan adezyonu göz önüne organların, destekleyici tedaviler ve matrikse eken araştırmacılar, 3 hafta alındığında üç boyutlu matrikste üre- yeni organ nakli dışında hiçbir te- boyunca çeşitli yöntemlerle (elektron tilen bu doku parçasının iki boyutlu davisi yoktur. Bağışlanan organların mikroskopi, PCR, sekrotom analizi) kültürlerde üretilen dokulara oranla hala sayıca yeterli olmaması ve nakle- kök hücrelerin değişim ve gelişimini daha çok biyosistem gibi davrandığı dilen organların insan vü- cudunda reddedilmesi gibi izlemişler. Kök hücrelerde, ekim işle- gözlenmiş. Ayrıca araştır- sorunlar yüzünden dünya- minden 2 hafta sonra insanda erken macılar, insan böbreğinden da bir çok insan hayatını böbrek gelişimi belirteçleri olan gen- elde ettikleri ekstrasellüler kaybetmektedir. Bu sebep- lerin (PAX2, LMX1B) aktive oldukla- matriksin sadece kendi üç le, birçok bilim insanı doku rı görülmüş. Matriksle ve birbirleriy- boyutlu geometrik yapısı mühendisliği ve rejeneratif le sorunsuz bağlanabilen hücrelerin, ve biyokimyasal içeriğiyle, tıp alanında, reddedilme yerleştikleri böbrek kompartmanına kök hücreleri böbrek hüc- sorunu olmadan nakledi- göre morfolojik (hücrelerin şekli, or- resi olma yolunda yönlen- lebilecek ve fonksiyon gö- ganellerin ve çekirdeğin yapısı) ola- dirdiğini izlemişler. rebilecek bir organ üretimi rak da çeşitlilik gösterdikleri ve tama- için çalışmaktadır. men böbrek hücrelerine benzedikleri Özetlemek gerekirse, mikroskopik olarak gözlemlenmiş. üretilen bu küçük doku Amerika’da Wake Fo- Böbrek hücresi olma yolunda fark- parçasından, insana nakle- rest Rejeneratif Tıp Ensti- lılaşan kök hücrelerin, hücrelerarası dilebilecek bir organ üre- tüsü’nden bilim insanları, nakil için iletişim için gerekli olan ve insanda timine kadar kat edilmesi sağlıklı insanlardan alınmış fakat gereken uzun bir yol olduğunu kabul çeşitli sebeplerle nakli yapılamamış etsek de, böbrek dokusu gibi kom- böbrekler ve insan amniyotik sıvı- pleks bir dokunun doğal bir iskelede, sından alınmış kök hücrelerle insan insan kök hücrelerinden ve böbrek böbrek dokusu üretmeyi başarmış- hücresine farklılaşması yönünde mü- lar (Petrosyan, A. ve ark., CELLR4 dahale edilmeden üretilmesi, biyo- 2015; 3 (1): e1401). Öncelikle nakli mühendislik ve transplantasyon tıbbı gerçekleştirilememiş insan böbrekle- açısından umut vadedici bir başarıdır. rini çeşitli doku deterjanları (asitler, Bu çalışma; kök hücre injeksiyonuyla bazlar, enzimler vb.) kullanarak hüc- hasarlı doku tamiri veya kişiye özel, resizleştiren bilim insanları, organın adeta terzi dikimi ve insan vücudun- doğal vasküler yapısının korunduğu, da reddedilmeyecek tam organ üreti- kök hücrelerin üzerinde gelişebile- mi hedefinde çığır açıcı olacaktır. cekleri üç boyutlu yapıda bir hücreler Özge Uslu 14 hayatsağlık
haberler Hangisini Tercih Ederdiniz: Yalnızlık mı Ölüm mü? Yaşamın kaçınılmaz sonu olan şamları, deneyimleri ve hisleri üzeri- de fırsat verilse insanlara birçok şey yaşlılık, getirdiği bir takım ne yoğunlaşmışlardır. öğretebileceğime inanıyorum. Ancak olumsuzluklar nedeniyle insanları yaptığım tek şey köşemde tüm gün tedirgin etmektedir. Özellikle son Öncelikle 70 yaşının üzerinde, oturmak. Öyle zamanlar oluyor ki yüzyılda önem kazanan özerklik, fiziksel veya ruhsal herhangi bir ra- günlerce kendi sesimi duymuyorum kendi kaderini tayin etme isteği ve hatsızlığı olmayan 25 gönüllü seçil- ve bu zamanlarda zihnimin bir kö- bireycilik düşünceleri; akıllara ‘Yaş- miş; gönüllülerin günlük yaşam çev- şesindeki ölüm isteği kendini göster- lı bireyler özgür iradeleriyle kendi relerinde 1-3,5 saat aralığında süren, meye başlıyor.’ Bu ve benzeri görüş- ölüm zamanlarına karar verebilirler kendilerini ve hislerini anlattıkları melerden yola çıkarak araştırmacılar, mi?’ sorusunu getirmiştir. Hollan- birebir konuşma seansları ayarlan- yaşlıların duyduğu ölüm isteğini ‘bir da başta olmak üzere birçok ülkede mıştır. Bu görüşmeler; yalnızlık hissi, kimsenin hayatıyla bağlantı kurma ölüm zamanlarını belirlemek isteyen hiçbir işe yaramama düşüncesi, ken- isteksizliği ve acizliğinin meydana bireylerin sayısı hızla dini ifade etme güçlüğü, hayata karşı artmaktadır. Tedavi getirdiği karmaşıklık’ gerektiren herhan- hissedilen yorgunluk ve başkalarına şeklinde tanımlamış gi bir hastalığı veya bağımlı olma korkusu ana başlıkları ve insanlarda bu is- psikolojik rahatsız- etrafında şekillenmiştir. teği uyandıran temel lığı olmayan bu bi- nedenin bireylerin reyler, diledikleri bir Yapılan görüşmelerde, yaşlılar hayattan beklentile- zamanda kontrollü kendilerini bir işe yaramaz ve toplum riyle gerçekte kim ol- ve hızlandırılmış ola- için yük olarak hissettiklerini dile ge- duklarının uyuşma- rak ölmeyi yasal bir tirmişler. Her bir yaşlı birey, yalnızlı- ması olduğu sonucu- hak olarak talep et- ğın hayatı onlara ne kadar çekilmez na ulaşmışlardır. mektedirler. Bu talep kıldığını anlatmış. Makalede geçen üzerine uzmanlar bu görüşmelerden birinde emekli bir Literatürlerde konuda çeşitli araş- öğretmen şu cümlelere yer vermiştir: yaşlı bireylerin inti- tırmalar yapma isteği ‘Ben eskiden öğrencilerine ders ve- hara meyilli olmaları duymuştur. ren, başarılı bir öğretmendim. Şimdi veya ölme istekleriyle ilgili yapılmış çeşitli Hollanda’da 15 Mayıs 2015 tarihli araştırmalar bulun- Social Sience & Medicine’de yayım- maktadır. Ancak araştırmacılar; fizi- lanan çalışma; hayatlarını tamam- ki veya ruhsal olarak rahatsızlıkları ladıklarını, artık yaşamaya değer bulunmayan yaşlıların ölüm istekleri bulmadıklarını ve bu nedenle ölmek üzerine yapılan deneysel araştırmala- istediklerini belirten yaşlı bireylerin rın ilklerinde yer alması sebebiyle bu hissettiklerini ve onlarda bu isteğe se- çalışmanın önemli olduğunu düşün- bep olan nedenleri derinlemesine an- mektedirler. Ayrıca yaşlıların neden lamayı amaç edinmiştir (Soc Sci Med. ölmek istediklerini açıklamak ve bu 2015 Aug;138:257-64). Yapılan çalış- konuda yapılabilecek olası müdahale- mada araştırmacılar nedensel açıkla- lerin belirlenmesi bakımından değer malar veya teorilere başvurmaktansa, taşıyan bir çalışma olduğunu vurgu- araştırmaya katılan gönüllülerin ya- lamaktadırlar. Feyza Yaşar hayatsağlık 15
haberler Beslenme Çevremiz Çocuklarımızın Kemik Sağlığını Etkiliyor Sağlıklı beslenmenin kemik gelişi- demiyoloji Biriminden C. Vogel ve deki fastfood işletmelerinin sayısının mine olumlu etki yaptığı bilinen arkadaşları, yayımladıkları bu ça- artması ile o bölgedeki yenidoğan be- bir gerçek. Bununla beraber, çevre- lışmada çocukların yaşadıkları böl- beklerin daha kötü bir kemik sağlığı mizde yer alan gıda işletmelerinin ya gelerdeki gıda işletmelerinin, erken durumuna sahip olduğu, yaşanılan da bir başka tabir ile beslenme çev- çocukluk dönemindeki kemik sağlı- muhitlerdeki sağlıklı gıdaya erişim remizin, günlük beslenme davranış- ğına olumlu veya olumsuz etki oluş- imkânın fazla olmasıyla da 4 ve 6 yaş larımızı belirleyebildiği de biliniyor. turup oluşturmadığını kanıtlamak grubundaki çocuklarda daha sağlık- Ancak beslenme çevresinin, kemik istemişler. Bu bağlamda, anne ve lı bir kemik yapısının var olduğunu gelişimi ile nasıl bir ilişkiye sahip ol- çocuk sağlığını geliştirmek amacıy- gösteriyor. Burada dikkat çeken nok- la planlanmış Southampton Kadın ta ise fastfood işletmelerine maruzi- duğu konusu hala bir soru işareti. Bu Araştırmaları Projesi bünyesindeki yetin yalnızca yeni doğan kemik sağ- sorunun cevaplanması ise, beslenme 1107 çocuk katılımcının doğumdan, lığıyla, sağlıklı gıdaya erişimin artma- ve kemik gelişimi arasındaki ilişkide 4 ve 6 yaşlarına gelinceye kadarki ke- sının da 4 ve 6 yaş grupları içerisinde olumlu ya da olumsuz etkenlerin kay- mik sağlığına ilişkin ölçümlerini veri anlamlı bir ilişki ortaya çıkarmasıdır. nağını açığa çıkartarak, bu ve benzeri olarak kullanan araştırmacılar, yine Yenidoğan kemik sağlığının annenin sağlık problemlerine karşı birtakım bu verileri çocukların beslenme çev- beslenme davranışından etkilenmesi koruyucu yöntemler belirlemeye yar- resi ile karşılaştırmışlar. Çocukların ve fastfood işletmelerinin de yetişkin- dımcı olabilir. Nitekim 2015 Ekim ayı kemik sağlığı, kemik dansitometrisi ler tarafından tercih edilmesi bu so- içerisinde Osteoporosis International (DXA) isimli bir cihaz kullanılarak nucun ortaya çıkmasına katkıda bu- adlı dergide yayımlanan bir araştır- belirtilen yaş grupları içerisindeki ke- lunmuştur. Ayrıca süpermarket sayısı ma, bu konuyla ilgili alanında ilk olan mik mineral yoğunlukları (BMD) ve ile kemik sağlığı arasında hiçbir ilişki bir iddiayı ortaya atıyor (Osteoporos kemik mineral içeriklerine (BMC) ait bulunamamıştır ki bu da süpermar- Int. 2016 Mar;27(3):1011-9). ölçümler üzerinden değerlendirilmiş. ketlerin hem sağlıklı hem de sağlıksız Ayrıca bu değerler, çocukların boy ve ürün içermesi ile bağdaştırılmıştır. Southampton Üniversitesi Epi- kilosu, yaşadıkları bölgenin mahru- miyet durumu gibi farklı etkenlerden Araştırmacılar, beslenme çevre- etkileneceği için birtakım uyarlama- sinde fastfood işletmesi fazla olan lara tabi tutulmuş ve ölçümler karşı- yerlerde yenidoğan bebeklerin kemik laştırılabilir olması için standardize sağlıklarının daha kötü olması soru- edilmiş. Diğer taraftan araştırmanın nunu ancak fastfood ürünlerine eri- etken modellerini içeren beslenme şim olanaklarının kısıtlanması yani çevresi ise; her bir katılımcının ika- bu işletmelerin sayısının azaltılması met ettiği 1000 ila 1500 nüfusluk ida- ile aşılabileceği kanaatindeler. Büyük ri alanlar sınırlanarak bu sınırlar içe- fastfood zincirleri buna ne der bilin- risindeki fastfood işletmeleri, sağlıklı mez ama toplumsal sonuçları olan gıda işletmeleri (kasap, manav vb.) ve ciddi bir sağlık sorununun farklı bir süpermarketler olmak üzere üç grup- yaklaşım ile incelenip makul ve koru- ta incelenmiş. yucu bir çözüm önerildiği açık. Karşılaştırma sonuçları, bir bölge- Mehmet Halıcı 16 hayatsağlık
haberler Ekstrem Uyku Kardiyovasküler Rahatsızlıklara Davetiye Çıkartıyor Uyku günümüzde gizemini yi- ile klinik öncesi kardiyovasküler ra- süresi bilinen 18106 hastanın veri- tirmeyen, araştırılmaya sü- hatsızlıkların göstergesi olarak kabul leri karşılaştırıldığında <5 ve >9 saat rekli devam edilen bir konu olarak edilen CAC (Coronary artery calci- uyuyanların değerleri daha yüksek karşımıza çıkıyor. Halk arasında da’ um) ve baPWV (brachial–ankle pul- çıkıyor. Cinsiyet ayrımı dikkate alı- Günde ne kadar uyumalıyım?’, ‘Kaç se wave velocity) değerleri arasındaki narak uyku kaliteleri ile CAC karşı- saat uyku benim için yeterli ?’ gibi ilişkiyi tespit ederek bu etkiyi ortaya laştırıldığında kalitesiz uyku uyuyan sorular sıkılıkla soruluyor. Bu soru- koyuyor. kadınların, erkeklere nazaran CAC lara cevap ararken uykunun hayat oranları daha fazla. Uyku kalitesi ile kalitemiz üzerindeki etkisine sıklıkla Güney Kore’de, Kangbuk Sam- baPWV karşılaştırıldığında ise cin- değinilse de Haziran 2015’de Ame- sung Sağlık Çalışması kapsamında siyet açısından tam tersi bir durum rican Heart Association Dergisi’nde her yetişkin erkek ve kadın yılda bir ortaya çıkmakta. Yani kalitesiz uyku yayımlanan bir makale, uyku süresi veya iki yılda bir sağlık taramasından uyuyan kadınların baPWV değerleri- ve uyku kalitesindeki anormal du- geçmek zorunda. Makale, bu tarama- nin erkeklere göre daha yüksek oldu- rumların kardiyovasküler hastalıkla- lar sonucunda uyku süresi ve uyku ğu görülüyor. rın habercisi olabileceği konusunda kalitesi verileri ile CAC veya baPWV bizleri uyarıyor ve uykunun hayat verileri olan kişilerin bilgilerini de- Sonuç olarak sağlıklı, ilaç kullan- kalitemiz üzerindeki etkisinin yanın- ğerlendiriyor. Uyku süresi <5, 6, 7, 8 mayan genç ve yetişkin erkek ve ka- da hayatımızın devamlılığı üzerine de ve >9 olmak üzere 5 kategoriye ayrılı- dınların verileri üzerinden yapılan bu son derece etkili olduğunu gösteriyor yor. CAC verisi ve uyku süresi bilinen araştırma ile ekstrem sürelerde (çok az 29203 hastanın uyku süreleri ve CAC veya çok fazla) ve kalitesiz uykunun (Arterioscler Thromb Vasc Biol. 2003; miktarları karşılaştırıldığında <5 ve klinik öncesi kardiyovasküler rahat- 23: 554–566).. >9 saat uyuyanların - uyku kaliteleri sızlık riskini arttırdığı gösteriliyor. yüksek olmasına rağmen - CAC de- Hiç şüphesiz yeterli süre ve kali- ğerlerinin daha yüksek olduğu görü- Muhammed Cihan Işık teli uyku vücudun dengede kalmasını lüyor. Aynı şekilde baPWV ve uyku sağlıyor, normal fonksiyonunda tutu- yor. Normalin dışında kısa veya uzun süreli uykunun klinik kardiyovaskü- ler rahatsızlıklarda riski arttırdığı da daha önce yapılan çalışmalar saye- sinde biliniyor. Fakat eski çalışmala- rın çoğu komorbidite (obezite veya depresyon gibi) sonucunda veya baş- ka bir sebeple uyku sorunu yaşayan hastalar üzerine yapılmış. Bu sebep- le klinik öncesi hastalarda kısa veya uzun süreli uykunun kardiyovasküler rahatsızlıklara etkisi bilinmiyor. Bu çalışma ise sağlıklı olan genç, yetişkin erkek ve kadınlardan oluşan örnek- lemde, uyku süresi ve uyku kalitesi hayatsağlık 17
haberler Hiç Garip Sesler Duydunuz mu? Psikiyatri temel olarak kişilerde şan biçimde olduğu sonucuna ulaşı- hisler) ve bedenen etkisi olup olma- görülen halüsinasyon çeşitlerini yor. 2014 yılında McCarthy-Jones ve dığına göre pek çok çeşitli sınıflan- anlamayı hedefler. Halüsinasyonların arkadaşları ise %81’i şizofreni hastası dırma yapılıyor. Bu sonuçlardan en bir alt dalı olan işitsel halüsinasyon- olan 199 hastayla çalışma yapıyor ve çarpıcı olanlardan biri, katılımcıların lar, şizofreni hastalığının genel özel- işitsel halüsinasyonları niteliklerine %31’inin pozitif hislere sahip olması; liği olarak bilinir. Ancak herhangi bir göre 4 gruba ayırıyor. Bu iki çalışma- %69’u karakteristik sesler duyarken, psikiyatrik hastalık teşhisi almamış dan yola çıkarak Angela Woods ve % 66’sı bu halüsinasyonlardan bede- bireylerde de işitsel halüsinasyon gö- Ben Alderson-Day yeni bir çalışma nen de etkileniyor. %34 gibi büyük rülebileceğini duymuş muydunuz? yapıyor (Lancet Psychiatry 2015 Vol 2 bir oranda kişi ise bu sesleri çocukluk April 323–31). Bu çalışmayı önceki iki çağından itibaren duyuyor. İşitsel halüsinasyonlarla ilgili ilk çalışmadan ayıran özelliklerden biri, çalışma 1996 yılında yapılıyor. Na- incelenen kişiler arasında daha önce Kadınlar ve erkekler arasında ise yani ve David 61’i şizofreni hastası herhangi bir psikiyatrik hastalık teşhi- belirgin bir fark görülmüyor. Ancak, olmak üzere psikoz teşhisi konmuş si konmamış kişilerin de olması; diğe- erkeklerde paranoya daha fazla görü- 100 hasta üzerinde çalışma yapıyor. ri ise yapılan ankette açık uçlu sorular lürken; kadınlarda ise seslerin çocuk- Ve bu bireylerin sahip olduğu halüsi- sorulması. Böylece Angela ve Ben sağ- luk çağında duyulmaya başlanması ve nasyonların tipik olarak; tekrar eden, lıklı bireylerin ve işitsel halüsinasyon seslerde zamanla gelişen yapısal deği- zamanla sayısı artan ve karmaşıkla- duyan hastaların yaptıkları tanımları şiklikler daha fazla görülüyor. kullanarak geniş bir analiz yapıyor. Bu çalışmanın, gelecekte işitsel Katılımcıların etnik kökenine, halüsinasyonlarla ilgili yapılacak araş- dini inançlarına, duydukları sesle- tırmalarda bir kaynak ve yol gösterici rin türüne, içsel veya dışsal oluşuna; olarak kullanılması öngörülüyor. bu seslerin kişilere hissettirdiklerine (korku, endişe, stres, pozitif-negatif Zehra Böge Hamilelik Öncesindeki Beslenme Kalitesi Bebeği Nasıl Etkiliyor? KKD’nin (Konjenital kalp defekt- Bu konu üzerine Ağustos 2015’te kalp defektlerine etkisinin ise çok leri) sıklıkla görülmekle birlikte, BMJ (British Medical Journal) adlı daha az olduğu belirtilmektedir. yenidoğanların da %1’lik gibi büyük dergide yayımlanan makaleye göre; bir kısmını etkilediği bilinmektedir. hamilelik öncesinde annenin bes- Bazı araştırmalar hamilelik ön- Ayrıca ABD’de her 4 bebekten birinin lenme kalitesi bebekte konjenital cesi multi-vitamin desteğinin konje- ölüm sebebinin KKD olması, bilim kalp defektlerinin görülme olasılığını nital kalp defektinin görülme riskini adamlarını KKD’nin sebepleri üzeri- büyük ölçüde etkilemektedir (Arch azalttığı üzerine yoğunlaşırken, bu ne çeşitli araştırmalar yapmaya sevk çalışmada tek bir besin maddesi yeri- etmiştir. Folik asit eksikliğinin nöral Dis Child Fetal Neonatal Ed. 2016 ne anne beslenmesi bir bütün olarak tüp defektine sebep olduğu bilinen Jan;101(1):F43-9). Ancak annenin değerlendirilmiş ve kaliteli bir bes- bir gerçekken acaba kalp defektleri de beslenme kalitesinin etkisi konjenital lenmeyle kalp defektlerinin görülme çeşitli besin maddelerinin eksikliği kalp defektlerinin türleri olan konot- ihtimalinin azalıp azalmayacağı in- nedenli olabilir mi? runkal ve atrial septal defekt üzerine celenmiştir. Bu amaçla; 10 bölgede, daha çok olduğu, diğer konjenital 1997-2009 yılları arasında doğan, 18 hayatsağlık
haberler Sivrisineklerin Asıl Hedefi Genlerimiz Yaz aylarında aile, arkadaş çev- aldılar. Bu ikizlerden ellerini farklı göre farklılık gösterdiği kaydedildi. remizle birlikteyken kimimizin şekillerde (İkiz A - temiz hava, İkiz Bu farklılığın çalışmanın temel so- sivrisinekler tarafından daha çok B - temiz hava, İkiz A - İkiz B, Temiz nuçlarını oluşturduğu sonucuna ula- ısırılıp, kimimizin tek bir ısırık bile hava - Temiz hava)“ Y şeklinde içi şıldı. almadığına yüzlerce kez şahit olmu- boş tüpün uçlarına sokmaları istedi- şuzdur. Peki ya bunun sebebi nedir? ler. Ellerinin arkasından verilen hava Yayımladıkları makalede genle- Neden bazı insanlar kendilerini ka- ile vücut kokularını Y tüpünün ucu- rimizin etkilediği vücut kokumuzun şınmaktan alıkoyamayacak kadar na iletecek bir düzenek oluşturdular. dışında gebe olmanın, vücut kitle çok ısırılırken, diğer insanlar sivrisi- Daha sonra 20 dişi sivrisinek (Aedes indeksinin, karbondioksit çıkış mik- neklerle hiç karşılaşmaz? PLOS One aegypti- Denk ateşi hastalığı etkeni) tarının, alkol ve baharatlı yiyecekleri Dergisi’nde yayımlanan bir çalışmaya Y şeklindeki borunun uç kısmından tüketmek gibi birçok faktörün sivrisi- göre sivrisinekler tarafından çekici gönderildi ve sineklerin ellere doğru nekler tarafından hedef haline gelme- bulunup ısırılmamızda, vücut koku- yönelimleri, uzak duruşları ve uçuş mizde etkili olabileceği vurgulanıyor. larımızı kontrol eden genlerimizin aktiviteleri gözlemlendi. Bu düze- büyük bir etkisi var (PLoS One. 2015 nekte sivrisineklerin, genetik yapıları Çalışmanın öncülerinden Dr. Ja- Apr 22;10(4):e0122716). birbirine çok yakın olan tek yumur- mes Logan’a göre bireyler arası gene- ta ikizlerinin ellerinin bulunduğu tik çeşitliliği anlamak, sivrisinek ko- London School of Hygiene & Tro- uçlara her iki uçta da neredeyse eşit vucu mekanizmaların nasıl kontrol pical Medicine’dan Dr. James Logan olacak şekilde dağıldığı yani tek yu- edileceği konusunda anahtar bir role öncülüğünde bir ekip sivrisinekler murta ikizlerinin vücut kokularından sahip. Gelecekte, genetik yapımızın tarafından ısırılmanın altında yatan eşit derecede etkilendiği gözlemlen- daha iyi anlaşılmasıyla, sivrisinekler- genetik faktörü araştıran kayda değer di. Aynı şekilde, genetik yapısı daha le yayılan birçok hastalıktan (sıtma, bir çalışmaya imza attı. Bu çalışma- az benzer çift yumurta ikizlerinde denk ateşi gibi.) korunmanın çok da, 19 kadın çift yumurta ikizi ve 18 ise sonuçların tek yumurta ikizlerine daha kolay olacağı öngörülmektedir. kadın tek yumurta ikizini kayıt altına Mehmet Anıl Yüzer 9885 KKD’li bebeğin ve 9468 sağlıklı Annelerin beslenme kalitelerini ince- ilişki yağ ve tatlıların eksi puan getir- bebeğin annesi (kontrol grubu) ol- lemek için MDS (Mediterranean Diet diği DQI-P sistemiyle daha güçlü bir mak üzere toplamda 19353 annenin Score) ve DQI-P (Diet Quality Index şekilde kanıtlanmaktadır. Bu verilere hamilelik öncesindeki beslenmesi in- for Pregnancy) puanlama sistemle- göre; daha kaliteli bir beslenme ko- celenmiştir. ri kullanılmıştır. Beslenme kalitesi notrunkal defektlerin görülme riski- değerlendirmelerine göre MDS’de ni %37 azaltırken, septal defektlerin Annelerle yapılan görüşmeler bakliyat, tahıl, meyve, fındık, sebze, görülme riskini %23 azaltmaktadır. kontrol grubu için ortalana 9 ay, balık artı puan alırken; süt ürünleri, KKD’li bebeklerin anneleri için 13 ay et ve tatlılar eksi puan almaktadır. Bunun gibi birçok çalışmaya rağ- sürmüş ve annelere 58 besin madde- DQI-P’de ise tahıl, sebze, meyve, fo- men KKD için az sayıda önleyici sinden oluşan bir anket yapılmıştır. lat, demir ve kalsiyum artı puan; yağ yöntem bilinmektedir. Eğer beslenme ve tatlılardan gelen kaloriler ise eksi kalitesi bu anomalilerin görülme ris- puan almaktadır. kini gerçekten azaltıyorsa, hamilelik öncesi beslenme programlarının tek- Tüm bu anketlerin sonucunda, rar gözden geçirilmesi, bu defektlerin beslenme kalitesi ile konotrunkal ve görülme olasılığının azaltılmasında septal defekt riskleri arasında ters büyük yarar sağlayacaktır. orantı olduğu görülmüştür. Bu ters Sema Yaşar hayatsağlık 19
Vakıf Aidiyeti “Allah’ın dinini dert edinenin özel dertlerini Allah satın alır, İlker İnanç Balkan Allah’ın dinini dert edinmeyeni Allah kendi dertleriyle baş başa bırakır.“ Dünya; içinden geçtiğimiz yeni bin yılın görkemli şafağında, tıpkı bin yıl önceki (Hadis-i şerif, Hakim-Müstedrek) gibi, gücü eline geçirenlerin kendilerine göre bir düzen kurma uğruna yeryüzünü zulmün ren- gine boyamaktan geri durmadığı acımasız bir yarışın içine çekilmiş durumdadır. Bu yarışın bir tarafında olanca gıcırtısıyla zayıfları, mah- rumları, naif ruhları, ‘öteki’leri ezerek yürüyen, görünürde birbirleriyle de vuruşan ingiliz-ya- hudi patentli devlet ve benzeri mekanizmalar bulunmakta, karşılarında ise yaşayan yegâne kadim medeniyet olarak İslam’ın kolları arasın- da mevzisini tahkim eden ‘Erdemliler ittifakı’ yer almaktadır. Zahiren oldukça asimetrik gibi görünen bu güçler dengesi, Seyyid Onbaşıların, Mehmet Akiflerin, Ekrem Kadri Unatların yetiştiği bu topraklarda doğan ve hafızasında fil sûresini taşıyanlar için oldukça tanıdıktır. İslam’ın gücü teknik üstünlük değil, insan-ı kâmil üretme ka- pasitesinde saklıdır. Bozulmamış aklı ve ruhu tüm hassalarıyla özgür kılan bu güç, dünyadaki tüm teknolojik, askeri, bilimsel, coğrafi, diplo- matik ve stratejik üstünlükleri eriten, etkisizleş- tiren yegâne güçtür. Ne yazık ki bu güce karşı savaş yürütenler, bu gücü elinde bulunduran- 20 hayatsağlık
lardan daha fazla bu gerçeğin farkındadır. Tüm sağlık alanı meslek grubundakiler için son de- küresel habis planlar, İslam’ın ‘kâmil insan’ mo- rece elverişli bir imkândır. Paylaşma, dinleme, delini yeryüzünün dört bir yanında arayışını katlanma, îsâr, kanaat, tevâzu bu vasatta öğre- sürdüren vicdanlı ve erdemli insanlar için ‘kap- nilir. Kültürümüzde genç adam için ‘askerlik’ sama alanı dışında’ tutmak; Müslüman toplum- ten beklenegelen olgunlaşma süreci, bu yıllar- ların yeni nesilleri için ise bir ütopya, bir efsane da yaşanır. Öğrenci evi, bu yönüyle ‘peygamber veya bir kambur, hatta bir tümör gibi algılan- ocağı’dır. Ev arkadaşı olmak iki kişi arasında bir masını sağlamak üzerine kurulmuştur. ömre yayılan ayrıcalıktır. Ev sorumlusu olmak ise hayatın her aşamasında omuzlanacak nice Bu, ‘ekini ve nesli heba edenler’in suları yo- yüklerin provasıdır. İstiab haddini arttırır, ev- kuşa akıtma planıdır. Oysa kaderin üstünde bir ‘kader’ vardır. Binlerce ferdiyle her yıl genişleyen Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı ailesini birbiri- ne kenetleyen ‘ideal’, kanımca, bu yatağına küs- kün ırmağın kendi mecrasındaki dingin akışına dönmesi yolunda hep birlikte çalışmaktır. ‘Vakıf ’ kelimesi; etimolojik zaviyeden, ‘dur- mak (vakfe-stand-stehen) ve anlamak (vukufi- yet-understand-verstehen)’ anlamlarına uzan- maktadır. Hayat ise bize alemlerin Rabbini bü- tün isimleriyle en geniş surette bildiren bir külli ayna hükmünde olduğuna göre; ‘Hayat Vakfı’nı ‘kendini ve Rabbini bilme’ yolunda ‘durup dü- şünme, duruş sahibi olma’yı ‘hayat’ına anlam edinmiş öncü insanların adımları ile belirip gö- veren bir yol gibi, hayatı bir yolcu gibi yaşama niyetinde olanları gölgesinde serinleten bir çı- nar ağacı gibi betimlemek yanlış olmayacaktır. Aynı yıllarda kurulmuş bir çok vakıf gibi Hayat Vakfı da bir öğrenci çalışması olarak baş- ladı. Her çınar bir tohum olarak girip toprağa bir fidan olarak yükselmez mi göğe? Yıllar önce, yaşının fevkinde kemâlat kesb etmiş birkaç gen- cin ruhuna değen idealler bir tohum gibi eki- lirken aklın serin toprağına, birkaç Mekkî ayet ve bir demlik çaydan başka neyin buğusuydu yayılan öğrenci evinin mutfağına? O gün bugündür öğrenci evleri, öğrenci yurtları, öğrenci sohbetleri, tavsiye kitap liste- leri, öğrenci gezileri, öğrenci kampları, öğrenci dergileri, ‘öğrenci dayanışması’, ‘öğrenci koza- sı’…hepsi hakikat yolunda adım adım ‘yakîn’e ermek için birer vesile olageldi. Öğrencilik yıllarında kurulan dostlukların mayasındaki ‘karşılıksızlık’; hayatını, başkaları için yaşama erdemi ile taçlandırmayı göze alan hayatsağlık 21
lilik ile eklenecek yükleri kolaylaştırır. Karar çiminde, muhit seçiminde, (hatta ileride aynı verme ve sorun çözme yeteneğinin gelişmesine seçimleri çocukları için yaparken) aynı çınarın vesile olur. gölgesinde aynı hassasiyetlerle adımlanarak sı- nanmış kriterlerden faydalanmak, bir öğrenci Hayatının seyrini belirleyici en önemli ter- için vakıftan alınabilecek en büyük burstur. cihlerini yaparken bir üniversite öğrencisinin, yanında aynı yoldan aynı duygularla geçmiş Bu burs; iyiye, doğruya ve güzele kilitlenmiş birilerini bulması; ‘yay’ını onların tecrübesiyle bir ruhun, yıkılanı onarmak, eksileni tamamla- kirişlemesine ve tek atımlık ‘ömür oku’yla daha mak, ağlayanı güldürmek için harekete geçen ve uzak hedeflerde daha yüksek isabet kaydetmesi- önüne çıkan hiçbir engele aldırmayan bir ‘el’ e: ne imkân sağlar. ‘veren el’e, ‘onaran el’e, ‘dua dua kabaran el’e dö- nüşmesi ile geri ödenir. Okurken kaynak seçiminde, bitirirken branş seçiminde, vakti geldiğinde eş seçiminde, iş se- Bu değil midir kâmil insan? Oturulan -toplanılan- danışılan, namazla nurlanan, duayla harlanan, içinde kandil kandil muhabbet yanan, alnımızla birlikte açılıp saçı- mızla birlikte ağaran tatlı akşamların tek isteği, kendimizi birbirimizin aynasında eleye eleye içimizdeki bu Kâmil İnsan’ı süzüp damıtmak değil midir? Farklı ortamlarda, farklı statülerde, fark- lı kürsülerden farklı cümlelerle konuşurken; hepimizin ağzındaki bakla, sırtındaki küfe, ajandasındaki ‘gizli gündem’ ahireti kazanmak değil midir? Altın yumurtlayan alımlı diplo- malarımız iş yerlerimizin panolarını okşarken, hepimizi yokuşunda yoran kızıl elma, şu zorlu ‘insaniyet mektebi’nden bir görünmez şehadet- name alabilmek değil midir? (Değilse; bir kuru yorgunluk kalmaz mı geriye?) Vakıf aidiyeti; vakıf çalışmaları içinde yoğ- rulmak, sorumluluk almak, vakfın ufuk ve ülküsünü şahsi hayatında diri tutmak ile ta- rif edilse yanlış olmasa gerektir. Vakıf aidiyeti; genç (yani ‘arayış’ı olan) insan için; hem Haz- reti Nebiyyul Ahzân aleyhissalatuvesselam’dan yâdigâr hüznün kekre tadını bizzat hissetmek hem de modern (yani hızlı) hayatın savurucu sadmelerinden emin olunabilecek bir suhûlet denizinde kendi mizacına uygun rotayı seçip sahil-i selâmete doğru ‘çokluk içinde birlik içre’ yelken açma gayreti demektir. Burada ezber, şablon, taklit ve tekrar pek mümkün değildir. Zira hayatın rayları yoktur ve aynı güzergâhta iki kez aynı iz bırakılmaz. Akışa ayarlı hayat, duruşa ayarlı vakfın kolu- na girerek bulur yolunu. 22 hayatsağlık
Kendimi ait hissettiğim Hayat Vakfında, bıyıklar, saçlarına ve’l asr yağan bilge delikanlı- yıllar ilerledikçe derinleşen, türlü eleklerden lar ve hazreti Hâcer yürekli ablalar var. geçmiş, kökleşmiş, üzerine titrediğim, hayat ve istikamet nişanesi dostluklar var. Başlatılmayı, Bu tende kaç nefes saklı bilmem, elim dilimi ucundan tutulmayı, tamamlanmayı bekleyen tasdik eder mi hiç bilmem, lâkin onlar varsa ha- baldan tatlı projeler, hayırlar, sorumluluklar var. yat var, umut var, gayri ne gam. Çatı katında, cihannüma sohbetlerinde gö- Dünyaya düzen verme işinin kendisine ait nül çırasını yakıp, kalp pusulasını kıbleye sabit- olduğunu bize bildiren Rabbime hamdu senâ- leyen, sonra bir niyet feneri gibi gök kubbeye lar, pâk elçisine salât ve selamlar olsun. yükselip oradan âminlerle üç kıtaya ağan bin- lerce yeryüzü doktoru, binlerce Abdullah Bi- Çizgiler; Hasan Aycın’ın “Gece Yürüyüşü”n- roğul, hafız operatör Salih Selmanlar, profesör den (İz yay, 2008, 2.baskı). İhsan Karamanlar, Kerem Kınıklar, Murat Ak- hayatsağlık 23
Kızlarda/Kadınlarda Sünnet M. İhsan Karaman Yaklaşık olarak M.Ö. 4000 yılından beri karma gözlenen bir gelenek olan kadın sünneti, • Tip 2 – ‘excision’ – klitorisle beraber küçük genellikle ataerkil toplumların bağlı bulunduğu normlar ve değerlerle ilişkili görülmüştür. Bu- dudakları ve bazen büyük dudakların bir gün, dünyanın sayılı ve belli bazı bölgelerinde kısmını çıkarma uygulanmakta olup, bunlarda dahi sıklığı deği- • Tip 3 – ‘infibulation’ – küçük ve büyük du- şiklik göstermektedir. Hepsi Afrika içinde ol- dakları çıkarıp kenarları dikerek, vagina gi- masına rağmen; Somali, Mısır, Gine, Etyopya, rişini bir küçük delik haline getirme Mali, Sudan, Eritre, Cibuti ve Sierra Leone’de % • Tip 4 – Tüm diğer zararlı genital girişimler: 70’in üzerinde uygulanırken, Gana, Nijer, Ka- İğneleme, hızmalama, kazıma, yakma vb. merun ve Uganda’da sıklığı %10’un altındadır. Kadın sünneti ile ilgili bazı istatistiki veriler Afrika dışında, Irak, Yemen, Afganistan, Malez- şöyle sıralanabilir: ya ve Endonezya’da da kız ve kadınların sünnet Özellikle Afrika ve Ortadoğu’daki 29 ülkede, edildiği bilinmektedir. (Resim-1) 125 milyondan fazla kız ve kadın sünnetlidir. Genellikle bebeklik çağı ile 15 yaş arasında uy- Batı literatüründe isimlendirme zaman için- gulanır. Tüm kız sünnetlerinin %18’i sağlık çalı- de farklılık göstermiştir. Female circumcision şanlarınca yapılır ve kızlarda sünnetin, özellikle (FC), female genital mutilation (FGM) ve fema- Uzakdoğu ülkelerinde giderek daha tıbbîleştiği le genital cutting (FGC) bu işlem için İngilizce bilinmektedir. Öte yandan, İngiltere’de her yıl literatürde kullanılan isimlendirmelerdir. Ülke- 15 yaş altı 20.000 kız sünnet edilme riski ile kar- mizde terim yaygın olmasa da, ‘kadın sünneti’ şı karşıyadır ve bu ülkede 66.000 kadın sünne- ve ‘kız sünneti’ eş anlamlı olarak kullanılmak- tin uzun dönem zararları ile uğraşmaktadır. tadır. Ağırlıklı olarak Afrika’da uygulanan gele- neksel kadın sünneti, genellikle, tıbbî eğitimi Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dört ayrı tipte olmayan sünnetçi bir kadın tarafından yapılır. kadın sünneti tanımlamıştır (Resim-2): Çoğu kez anestezik ve antiseptik ilaçlar kulla- • Tip 1 – ‘clitoridectomy’ – sünnet derisi ile nılmaz ve işlem sıklıkla bıçak, makas, neşter, birlikte klitorisi kısmen veya tamamen çı- 24 hayatsağlık
jilet yahut cam parçalarıyla yapılır. İşlem sıra- tal sorunları önleme sında doğal olarak şiddetli ağrı duyan çocuk, • Cinsel isteği azaltıp, kadını herkesle yatmak- yardımcılar tarafından zorla ve bazen şiddet uygulanarak tutulur. tan alıkoyma • Kadına yüksek toplumsal statü kazandırma Bu makalede, kadın/kız sünnetini, • Kısırlığı önleme • Sosyokültürel • Tıbbi Hiç şüphesiz sayılan argümanların hiçbi- • Etik rinin bilimsel geçerliliği yoktur ve hepsi birer • Dini/İslami ‘mit’ ten ibarettir. olmak üzere dört ayrı perspektiften ele alıp Kadın sünnetine tıbbi perspektiften bakıl- irdelemek istiyoruz. dığında ise; erkek sünnetinin kanıtlanan birçok yararına mukabil, kız sünnetinde sağlık açısın- Sosyokültürel perspektiften bakıldığında, dan hiçbir fayda yoktur. Tersine, kısa ve uzun tarih boyunca kadın sünnetine gerekçe olarak vadede birçok sağlık problemi yaratır ki bir kıs- gösterilen nedenler arasında şunlar sıralanabi- mı hayatla kabil-i telif değildir. Kadın sünneti- lir: nin tıbbi zararlarını erken ve geç dönem olarak • Kızlığın korunması ve onurlu bir evliliğin iki grupta sıralayabiliriz: ön şartı olan bekaretin kanıtı A) Erken Dönem: • Kadını pislikten arındırma / temizleme • Şiddetli ağrı • Tam bir kadın olmanın ön şartı • Şok • Kadında aşırı cinsel eylemi önleme • Kanama • Kadını histeri veya aşırı mastürbasyon gibi • Tetanoz, gangren, AIDS, B ve C hepatiti da- hastalıklardan koruma hil sistemik veya bölgesel enfeksiyonlar • Depresyon, cinnet ve kleptomani gibi men- • İdrar yapamama hayatsağlık 25
• İdrar kanalı veya barsak gibi komşu organ- • Ağrılı cinsel ilişki ve zevk alamama larda hasar/yaralanma • Psikolojik travmalar, isteksizlik, anksiyete ve • Ölüm depresyon B) Geç Dönem: Kadın sünnetine, tıbbi perspektifin bir başka boyutu olan cinsel sağlık ve mutluluk açısından • Kronik vajina veya alt batın enfeksiyonları bakıldığında ise, daha yıkıcı bir tabloyla karşıla- • Düzensiz adetler, ağrılı adetler, tıkanıklık şırız. Sünnette yok edilen başlıca bölgeler olan • İdrarda zorlanma ve kalıcı idrar yolu enfek- klitoris ve küçük dudaklar zengin sinir ağlarıyla çevrili olup cinsel uyarıya karşı duyarlıdır. Cin- siyonları sel uyarı ve zevk, vajinal salgılanmayı artırıp ka- • İdrar kaçırma dını ve erkeği rahat bir cinsel ilişkiye hazırlar. • Böbrek yetmezliği Bu duyarlı organların kaybı, vajinal kuruluğa ve • Üreme sistemi hasarları ve kısırlık ağrılı cinsel ilişkiye sebep olur; zevk alınmaz ve • Abseler, nedbe dokuları ve kist oluşumu orgazma ulaşmak güçleşir. Sürekli tekrarlayan • Gebelik komplikasyonları ve yenidoğan ölümleri 26 hayatsağlık
bu durum giderek cinsel soğukluk ve mutsuz- tiften incelemeyi deneyeceğiz: luk yaratır. Önce kadında sonra erkekte cinsel Kadınlarda sünnetle ilgili metinlerde nakle- fonksiyon bozukluğuna sebep olur. Bazı tip- lerde uygulanan vajinal girişin daraltılması da, dilen hadislerden en meşhurları şunlardır: cinsel ilişki sırasında penis duhulünde ağrı ve kanamaya neden olur. Ebû Davûd’un rivayeti şöyledir: ‘Medine’de Özetle; tıbbi açıdan (4 tip olarak sınıflanan) bir kadın (ki ismi Ümmü Atiyye’dir) kızları sün- kadın sünneti hiçbir yarar sağlamaz, tersine er- ken ve geç dönemde kadının fiziksel, ruhsal ve net ediyordu. Hz. Peygamber (SAV) ona: ‘Fazla sosyal sağlığına ciddi darbe vurur. Cinsel sağlık ve mutluluk açısından ise, tam bir felaket tab- derin kesme, çünkü derin kesmemen, hem kadın losudur. için ahzâ (en ziyâde haz ve lezzet vesîlesi) hem Tıbbi açıdan, kadın sünneti konusunda is- tisna teşkil eden bir uygulama vardır ki buna de kocası için daha hoştur.’ der. (Ebû Dâvûd). ‘hoodectomy’ adı verilir. ‘Hoodectomy’, yukarı- daki açıklamaların dışında bir irdelemeyi hak Hz. Ali (RA)’den gelen bir rivayette ise, sünnetçi etmektedir. kadına Hz. Peygamber (SAV)’in birisini yollaya- Erkeklerde penis başını, kızlarda klitorisi ör- ten deri parçasına ‘hood’ (kapüşon) adı verilir. rak çağırttığını ve ‘Sünnet ettiğin zaman üstten Erkek sünnetinde çıkarılan parça budur. Bazı kızlarda bu deri fazla miktarda ise veya ergen- hafifçe kes, fazla dipten kesme…’ dediğini öğre- likte çok gelişirse, klitorisi tamamen kaplar ve cinsel ilişkide penisin klitorisle yeterince tema- niyoruz. sını önleyebilir. Bu durumda duyarlılık azalır ve kadın ilişkiden zevk alamaz, orgazma ulaşamaz. Başka bir rivayette ise, Efendimiz (SAV): ‘Ey Bu tip sünnet derisi olanlarda ‘hoodectomy’ Ensar kadınları! …. Sünnet olun, fakat aşırıya yapılıp yalnızca bu derinin çıkarılması (sünnet edilmesi) ilişkideki zevki artırır ve orgazmı ko- kaçmayın, size verilen nimetlere nankörlük et- laylaştırır. Bu durum gerçek bir tıbbî gereklilik halidir ve sağlığa yararlıdır. mekten uzak durun’ buyurmuştur. Dünya Sağlık Örgütü de, 1979’da yayınladı- ‘Sünnet olmak erkek için ‘sünnet’, kadın için ğı raporda ‘hoodectomy’ nin zararsız olduğunu şöyle ifade etmiştir: ‘Erkek sünnetine benzer şe- ‘mekrume’ (faziletli bir amel) dir.’ (Ahmed b. kilde, klitorisin üzerindeki deriyi uzaklaştırma Hanbel, Ebû Dâvûd) Kur’an’da kızların sünnetine mesned teş- biçimindeki kadın sünnetinde, sağlığa ilişkin her- kil edip hüküm çıkarılacak bir ayet yoktur. Kız hangi bir zarar saptanmamıştır’. sünnetinden bahseden hadisler, hadis ulema- Kadın sünnetine etik perspektiften baktığı- sınca zayıf bulunmuştur. Fetva vermeye mesned olacak sıhhat ve kuvvette kabul edilmemiştir. mızda, genel kabul gören temel etik prensipleri- Hz. İbrahim ve Rasûl-i Ekrem’in kızlarına ve nin tümünün ihlal edildiğini görürüz: kız torunlarına sünnet emretmediği ve yaptır- • Adalet madığı bilinmektedir. Öte yandan, sünnetle il- • Özerklik gili kaynaklarda zikredilen fıtrat, şiar, mekrume • Yararlılık ifadelerinin hiçbiri, İslam hukuk sisteminde • Zarar vermeme sünnetin mecburiyetine mesned teşkil etmez. Kısaca, kızlarda sünnet “etik olmayan” bir Kız sünneti hakkında klasik fukaha görüşü; girişimdir. Şafiîlerde ‘Vâcib’; Hanefî, Malikî ve Hanbelîler- Kadın sünnetini, son olarak İslami perspek- de ise ‘Sünnet’ şeklindedir. Ancak, çağdaş tıbbi bilgi ve gelişmeler ışığında, sünnetin kadın ruh, beden ve cinsel sağlığına zararlı etkileri dikkate alınarak, bu görüşler kabul edilmemelidir. Çağ- daş fukaha, çoğunluk itibariyle kız sünnetini caiz veya mübah olarak nitelerler. Girişim kadın sağlığına ciddi risk getiriyorsa mekruh, hayatı tehdit ediyorsa haram olarak fetva verilir. Yukarıda tarifini verdiğimiz ‘hoodectomy’ ise, fıkhi açıdan da farklı değerlendirilmelidir. Zira; sadece klitorisi örten sünnet derisinin bir kısmını almak şeklinde (erkek sünnetine ben- hayatsağlık 27
zer şekilde) yapılan kız sünneti (hoodectomy): dini uygulama’ yoktur, bunu öteden beri bazı • Zararsızdır topluluklar bir âdet olarak uygulamışlardır, • Faydalıdır Peygamber (s.a.) zamanında da halk, makbul • Kadın ve erkek için cinsel zevk ve mutluluğa bir âdet (mekrume) olarak bunu uygulamakta idi, Efendimiz bunu yapanlara klitorisin fayda- katkı sağlar larını hatırlatarak ‘aşırıya kaçmayın’ tavsiyesin- • Nakledilen hadislerdeki ifadelere mantık, de bulundu. bilim ve tecrübe açısından muvafıktır. Çün- İslam muhaliflerinin istismar ettikleri bazı kü, ‘hoodectomy’de abartı yoktur; kadın için konuları sırayla ele almaya niyet edince bu ko- daha iyi, erkek için zevk vericidir; ‘Mekru- nuya yeniden eğildim. Çağdaş alimlerden Yusuf me’dir, yani kadına eşinin nazarında değer Karadâvî’nin sitesinde aynı kanaati paylaştığını ve onur katar. ve bu işi din adına savunanların dayanaklarını Kadın sünnetiyle ilgili güncel fıkhi perspek- çürüttüğünü gördüm. Karadâvî’nin görüşleri tifi, ülkemizden Hayreddin Karaman ve İslam şöyle özetlenebilir: dünyasından Yusuf Karadavî’nin görüşleri ile • Kızların sünnetinin farz, vacib, müstehab ol- özetleyebiliriz: Karaman şöyle demektedir: duğuna dair Kitab, Sünnet, icma ve kıyastan ‘Bazı topluluklarda uygulanan bir adet var; delil yoktur. genç kızların klitoris (bızır) adı verilen organ- • İlgili hadisler (rivayetler) ya zayıftır veya larını tamamen veya kısmen kesmek; buna bağlayıcı bir hüküm getirmez. kızların sünneti deniyor ve en azından Mısır • Bu iş olsa olsa “sakıncası yoksa caiz” hükmü- Firavunları devrinden beri bazı yerlerde uygu- ne girer. landığı biliniyor. • İslam’dan öncesinden beri bazı kabileler Erkeğin sünnetinin etkisi hem temizlik hem bunu adet edinmişlerdi, Peygamberimiz de haz bakımından olumlu ve faydalı olduğu âdet olduğu için menetmemiştir, ancak ‘aşırı halde kızların ‘ünneti’nin hiçbir faydası yok, gitmeyin / abartmayın’ buyurmuştur. üstelik önemli zararları var ve âdeta -kızlar az- • Bugün ümmet genel olarak kızların sünneti- masın, iffetlerini korusunlar diye- onları sakat ni terk etmiştir. etmek, yaratılıştan mevcut ve önemli işlevleri • Tıp otoriteleri de bunun -özellikle klitoristen bulunan bir organı yok etmek söz konusu. kesmenin- zararlı olduğunda birleşmektedir. İslam dışı toplulukların İslama mal ederek • Bu sebeple ‘zararı görüldüğünde, caiz olan istismar ettikleri konulardan biri de bu kızların bir şeyin ulülemir tarafından yasaklanması sünneti meselesidir. Kur’an’da, sahih ve açık ifa- caizdir’ kuralına göre bu işlem menedilme- deli hadisler arasında, icmada ve kıyasta ‘İslami lidir. bir gereklilik olarak’ yer almadığı halde bu ope- Ayrıca 22-23/11/2006 tarihinde, el-Ezher rasyonu dine mal etmek haksızlıktır; savunmak üniversitesinin himayesinde dünyanın çeşitli da yersiz, hatta zararlı bir davranıştır. ülke ve bölgelerinden gelen birçok alimin ve Oğlum ürolog olduğu için aramızda bu ko- uzmanın katıldığı bir ilmi toplantı yapıldığına nuyu yıllardır konuşmuşuzdur. Normal bir kli- muttali oldum. Bu toplantıda alınan kararların torisi kısmen veya tamamen kesmeyi tıp sakın- önemli maddeleri şöyledir: calı buluyor ve asla faydasından söz edilmiyor. 1. Allah, erkek olsun kadın olsun insanı de- Müslüman halk ise zaten genellikle bunu uygu- ğerli ve dokunulmaz kılmıştır. lamıyorlar. Günümüzde belki de yalnızca bazı 2. Kızların sünneti, Kur’an’a veya sahih sün- Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu ülkelerinde kısmi nete dayanmadan bazı kimselerin, adete uyarak uygulamalar var. yaptıkları bir uygulamadır. Benim okumalarım sonunda ulaştığım ka- 3. İslam insana maddi veya manevi zarar ver- naat şu idi: İslam’da, ‘kızların sünneti diye bir meyi yasaklamıştır. Bu adetin kadınlara maddi 28 hayatsağlık
ve psikolojik olarak önemli zararları vardır. Kaynaklar 4. Toplantıya katılan heyet Müslümanlara, 1. http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs241/ bu zararlı uygulamadan vaz geçmelerini, halkın en/ bilgi ve şuur edinmesi için gayret edilmesini ve 2. http://www.who.int/reproductivehealth/topics/ yönetimlerin de kanuni tedbirler almasını tav- siye eder. fgm/overview/en/ 3. http://www.un.org/womenwatch/daw/csw/csw52/ Bu açıklamalardan şu sonuca varmış olma- mız gerekiyor: statements_missions/Interagency_Statement_on_ Eliminating_FGM.pdf İslam kızların sünneti diye bir dini vazife ge- 4. http://www.hayrettinkaraman.net/makale/0621. tirmemiş, bunu tavsiye ve teşvik dahi etmemiş, htm eski fıkıhçılar da vacib, caiz, müstehab gibi fark- 5. Jurnalis U., Ragab S. (Eds.): Female Circumcision: lı ictihadlar ileri sürmüşler, ‘İslami bir vazife’ A Social, Cultural, Health and Religious Perspecti- olduğu hükmünde birleşmemişlerdir. Şu halde ‘İslam’da kızların sünneti var, bu ise cinayettir, ves. Jakarta: Yarsi University Press, 2010. vahşettir...’ şeklindeki ithamların İslam ile ala- kası yoktur.” hayatsağlık 29
Adım Adım Hayattan Yeryüzüne Havva Sula Uzun yıllardan sonra geri dönüp baktığımda etmediğimiz bir şeyden bahsediyordu; Anne kar- ‘Hayat’a, hep ayaklar geldi gözümün önüne. nındaki bebeklerin yaşama hakkından. Yakamıza Ayaklarla atılan adımlar. Benim ‘Hayat’ çizgim iliştirdikleri 10 haftalık embriyonun gerçek ayak- ayaklar üzerinden sanki. larını temsil eden rozetler Türkiye’de her yıl yasal olarak öldürülen binlerce bebeğin çığlığıydı sanki. Türkiye olarak Batılı anlamda sivil toplum ku- ruluşu kavramıyla 1996 yılındaki Habitat II NGO Bize verdikleri slaytlar ve broşürlerle heyecan- forumunda tanıştık sayılır. O zamana kadar Hayat la döndüğümüzü hatırlıyorum Trabzon’a. Arkada- Vakfı olarak her ne kadar öğrenci ve eğitim çalış- şımla elimizdeki dokümanları okudukça sorum- maları yapıyor olsak da tek bir fikre/alana/konuya luluğumuzun arttığını fark ettik. Eğer insanlar odaklandığımız bir projemiz olmamıştı. kürtajla öldürdüklerinin bir et parçası ya da bir kan pıhtısı değil de her şeyiyle tam ve mükemmel Gençlik, kadın, çevre, şehircilik, göç gibi bir çok bir insan olduğunu bilirlerse vazgeçebilirlerdi ka- konuda konuşmaların, eylemlerin yapıldığı, stand- rarlarından. ların kurulduğu İTÜ Taşkışla Yerleşkesinde bir çift ayak dikkatimizi çekmişti o günlerde en çok. Hayat Vakfı’nın eski binasında 1997 yazında bir araya gelen heyecanlı ve sorumlu üç beş kadın Right to Life standında tanıştığımız Amerikalı bu bebeklerin yaşama haklarını savunmayı dert Katolik kadınlar bir doktor olarak, bir anne ola- ve görev edindiler kendilerine. O zamanlar proje rak, bir kadın olarak, bir Müslüman olarak ve bir yazmak nedir bilmiyorduk hiç birimiz. Amacımız, insan olarak daha önce hiç düşünmediğimiz, dert yapacaklarımız, beklentilerimiz bir bir sıraladık bir kağıda. En altına da uluslararası bir toplantı yapmayı yazdık hayalimiz olarak. Önce din adamlarını tüm meallerde bahsedile- nin kan pıhtısı değil canlı bir insan olduğu konu- sunda ikna etmemiz gerekiyordu. Sonrasında da Türkçeye çevirdiğimiz slaytlarla ve fotoğraflarla bir çok dernek, vakıf, belediye, okul ve Kur’an kursun- da ‘O Bir İnsan Yaşamak Onun da Hakkı’ dedik. 30 hayatsağlık
Yasal sınırın 12 haftaya çıkarılması ve tecavüz işlerdi. Artık ‘Hayat’ ‘Yeryüzü’ne yayılmalıydı. sonrası gebeliklerde süre sınırı olmaması konu- Yeryüzü Doktorları’nın onca projesi içinde larında Türkiye Büyük Millet Meclisi, Din İşleri Yüksek Kurulu ve medyada bu bebeklerin hakkını yine bir çift ayak vardı bana ve arkadaşlarıma so- savunduk. rumluluk yükleyen. Sivil toplum kuruluşlarının görevi bazen dev- Nijer’de fistül cerrahi merkezinin bahçesinde let kurumlarının yanlış yapmasını önlemektir. hasırda kalktığı yere yanlışlıkla bastığımda his- settiğim ıslaklık, o çok genç kadının ızdırabını, Yeşil Köşkte ‘Hayat’ımıza devam ederken bir çaresizliğini ve utancını nakşetmişti beynime ve gün yine sorumlu ve heyecanlı bir kadın ‘Anne yüreğime. karnındaki çocukların haklarını savunuyoruz da sokaktaki çocukların haklarını kim savunacak?’ Yeryüzünde ve özellikle Sahraaltı Afrika ül- diyerek yeni sorular ve sorumluluklar getirdi gün- kelerinde yüzbinlerce kadın genç yaşta evlendiri- demimize. liyor, çünkü her evde karnı doyması gereken bir çok çocuk var. Genç yaşta hamile kalıyor, çünkü 1998 yılının sonbaharında yine üç beş kadın; bunu nasıl geciktireceğini bilmiyor. Gebeliği sü- tartıştık, okuduk, yazdık ve ‘Çocuklar Sokakta resince hiç bir sağlık hizmeti alamıyor, çünkü Solmasın’ dedik bu sefer. ebe yok. Doğum sırasında problem çıktığında bir sağlık merkezine gidemiyor, çünkü para yok, araç Kemal Güler’in çizdiği logodaki ayakların yok. Gittiği sağlık merkezinde sezeryan olamıyor, adımları sokaktan eve, sokaktan Vakfa doğru ola- çünkü doktor yok, ekipman yok. caktı bu projeyle. Yaşama Hakkı Projesi kadar ko- lay olmadı Vakıftan onay ve destek almak. ‘Bizim Köyüne kucağı boş ve mahcup dönüyor, bili- işimiz değil bu’ iddialarına karşın Vakfın ismin- yor ki onu, artık, ayaklarından sürekli sızan idra- deki ‘Sosyal Hizmetler’den destek aldık. O yıllar rın kokusu ve lanetli bir yalnızlık bekliyor. sosyal hizmetlerin hem kamu kurumlarında hem de sivil toplumda çokça konuşulduğu; eski tekelci Yeryüzü Doktorları bu kadınların umutlarını anlayıştan daha esnek ve yerel değerleri de içine yeşertmeyi amaçlıyor bu projede. Bir yandan fis- katan bir alana doğru dönüşmeye başladığı bir tüllü hastaların ameliyatla ve rehabilitasyonla iyi- dönemdi. 28 Şubat sonrası bir sivil toplum kuru- leşmelerini hedeflerken diğer yandan hastalığa yol luşu olarak hak ve savunuculuk temelli çalışmaları açan yokları var edebilmenin yollarını arıyor. yapmanın pek mümkün olmadığı bir ortamda yeni şeyler söylemek gerekiyordu. TİKA’nın Niamey’de Yeryüzü Doktorları işbir- liğiyle yaptığı cerrahi merkezi bitmek üzere. Asıl Yaptığımız işin doğruluğuna ve etkisine olan uzun soluklu olan ebelerin eğitimi, toplumun bi- güvenimiz ve inancımızla gerektiğinde o dönemin linçlendirilmesi, teknik şartların düzeltilmesi. ilgili kamu kuruluşlarıyla işbirliği de yaptık; başör- tüyle üniversitelerdeki kongrelerde bildiriler sun- Sivil toplum kuruluşlarının görevi bazen de manın yollarını da bulduk; bir çok kişinin maddi devletin yeryüzündeki ortağı, yol göstericisi ve ve manevi desteğini kazanmayı da başardık. temsilcisi olmaktır. Hayat Vakfı logodaki çıplak ayağa ayakkabı Bundan sonra ‘Hayat’ bize ‘Yeryüzü’nde ne giydirdiği projesiyle 2006 yılında Vakıflar Genel gösterir bilmiyorum. Belki yetiştirme yurdundaki Müdürlüğü Uygulanmış Sosyal İçerikli Projeler genç kızların ‘Hayat’a umutla adım atmalarını sağ- Ödülünü aldığında artık kimse tartışmıyordu bu layacak projeleri; belki de bir çift ayağın yanındaki bizim işimiz mi diye. bastonu tutan titrek ellerin sahiplerinin dualarını. Sivil toplum kuruluşlarının görevi bazen de Biz biliyoruz ki insan yeryüzüne bozgunculuk devletin soğuk yüzüyle erişemediği yerde onun yapmak için değil Rabbinin halifesi olmak için eksiğini tamamlamaktır. gelmiştir. Bu çok onurlu ve mes’uliyetli bir iştir. Hamdolsun. 1999 depremi, öncesinde Bosna ve Kosova sa- vaşları Hayat Vakfı’nın sağlık alanındaki asıl misyo- nunu bir kez daha hatırlattı zihinlere. Yapacak çok şey vardı ve bu işler sistem ve uzmanlık gerektiren hayatsağlık 31
Bir Varmış Bir Yokmuş.. Adem Az Göreve başlamamın üzerinden henüz bir ay -Sen iyi bir insansın işte. Demek ki her yerin geçmişti ki hastanemiz, yerine daha yeni ve iyisi de var kötüsü de var deme öyle. kapsamlısı inşa edilmek üzere yıkıldı. Bizler de ekip arkadaşlarımla beraber geçici olarak komşu ilçe, Fark etmiştim ki Mehmet Amca’nın ilaçlardan Ünye’de hizmet vermeye başladık. çok; biraz güler yüzle birkaç tatlı söze ihtiyacı var. Başladım boş kaldıkça yanına uğrayıp, halini hatı- Mehmet Amca hastanemize o dönemde baş- rını sormaya. Mehmet Amca da sonra sonra açıl- vurmuştu. Tansiyonu bir hayli yüksekti ve göğsün- maya başlamıştı zaten: de ağrısı vardı. Boş yataklarımızdan birine yatırdık hemen. Sıkıntısını dinledikten sonra müşahede -Biraz dedi, turşu yemiştim akşam tuzsuz zan- odasına aldık kendisini ve tahlil sonuçlarını bekle- nediyordum; tuzluymuş meğer. meye başladık. -Aman dedim, Mehmet Amca turşu yasak -Sen, dedi. Evladım, Fatsa’nın mı doktorusun? sana. -Evet, amca neden sordun? -Sen bize insan gibi muamele ediyorsun. Ün- -Hiç mi yemeyeceğim evlat? yeliye hiç benzemiyorsun. -Yok Mehmet Amca, hiç yemeyeceksin. -Olur mu Mehmet Amca, ne alakası var bu- -N’apalım, sen yeme diyorsan yemem ben de. nun memleketle? Sen de mi Fatsalısın? Buralarda turşu yemeyeceksin deme de ölecek- Ünye ile Fatsa evvelden bu güne hep çekişme sin de adama. Sabah kahvaltıda; öğlen ve akşam ye- içerisinde olmuş. Bir yabancı gelse iki ilçeyi birbi- mekte; komşu geldiğinde çay yanına kavrulur he- rinden ayıramaz aslında. Birine yeni ne gelmişse; men turşu. Evet, yanlış duymadınız. Burada turşu ötekine de derhal aynısı yapılmış. Ama Fatsalı’ya kavrularak yenir. Hele bir de tavaya bol yağ basıp sorsan Ünye; Ünyeli’ye sorsan Fatsa, sonradan gör- da yapmışsan; tadından yenmez olur. müştür. Her iki ilçe insanına göre de kendi memle- Derken tahlil sonuçları çıktı Mehmet amcanın. ketlisi daha evladır. Mehmet Amcanın durumu ise Kalp krizi geçiriyordu. Derhal İl Hastanesi’ne sevk biraz daha farklı. O, hemşerilerine kızmış, onlara ettik kendisini. sitem etmekte. Hikâyemiz öylece bitti sanıyordum ki daha bir -Yok evlat, ben Ünyeliyim. hafta geçmeden Mehmet Amca yine göründü acil koridorunda. -Beni hatırladın mı evlat? 32 hayatsağlık
-Hatırladım elbet Mehmet Amca. Maşallah iyi Belki de bir gün önce aynı restaurantta, karşılıklı gördüm seni. Geçmiş olsun. Hayırdır yine? masalarda oturup, yemek yemiştik Hasan Beyle. Ya da iki saat öncesinde trafikte yol verme kavgası -Teşekkür etmeye geldim. Sen beni İl’e gönder- yaptığımız adam, o idi kim bilir? Kim bilir evden miştin. İlgilendin benimle, sağ olasın. çıkmadan hanımıyla tartışıyorlardı; unuttuğu özel bir gün ya da çanta için. Sonra anlattı Mehmet Amca; il hastanesine var- dığında kalbi durmuş. Öte tarafa bir selam vermiş, Kadir bey tarafımıza başvurduğunda sırtında sonra döndürmüşler geri. Acil servisin izin verdiği ağrısı olduğunu söylüyor ve bu ağrıyı geçirecek bir ölçüde muhabbet ettik kendisiyle. Teşekkürlerini iğne yapmamızı istiyordu. Kıdemli doktorumuz iletti, tam arkasını döndü gidecekti ki; tekrar baktı tecrübesinin de yardımıyla Kadir Bey’in sıkıntısı- bana: nın basit bir ağrıdan da öte olduğunu çözmüştü. Şikâyeti basit ama rahatsızlığı hayatiydi hastanın. -Evlat, şimdi turşu yasak di mi bana? Ana atar damarının duvarında yırtık mevcuttu. O Hoca Efendiye sormuşlar: haşeratı öldürmek da hastada sırt ağrısı yaparak dışa vuruyordu ken- caiz midir? Bir tırtılın bütün ömrü yirmi dört sa- disini. Derhal müşahede odasına aldık. Üzerimize attir yani bir gündür, demiş. Kimsenin o bir günü düşeni yaptıktan sonra tedavinin devamı için bir tırtılın elinden almaya hakkı yok. üst basamak hastaneye, Ordu’ya sevkini sağladık. Düşündüm; Mehmet Amca da daha geçen gün kapıyı çalmış ama sonra geri dönmüştü. Bundan İl hastanesine giderken ambulansta Kadir beye sonrasında kaç gün kaç saat ömrü vardı bilinmez. ben eşlik ediyordum. Tam şehrin girişine gelmiştik Bir tava turşudan men etmeye hak göremedim ki kalbi durdu. kendimde. -Ye, dedim Mehmet Amca. Yolun geri kalanında hem biran önce hastaneye Sonra içim rahat etmedi yine de ekledim. ulaşmaya hem de hastanın kalbinin tekrar atmasını -Az ye ama. sağlamaya çalışıyorduk. Acil servisten içeri girme- -Merak etme evlat, tuzsuz yerim zaten. miz çok zaman almadı. Derhal Ordu’daki hekim Tuzsuz turşu nasıl olacaksa? arkadaşlara devrettik ama biz de terk edip döneme- Hasan bey 53 yaşında, evli 2 çocuk sahibi. Alı- dik hastayı. yor evlatlarını ve hanımını yanına, çarşıya doğru yola çıkıyor. Ama çare de olamadık ve kaybettik Kadir Bey’ Çarşıdan kastımız; ilçe merkezi. Halkın dilini i. Ünye’de hastanemize ilk girdiklerinde maaile gel- doğru anlamak lazım. Tek bir kelime çok ehem- mişlerdi ve basit bir sırt ağrısı sanıyorlardı sorunu. miyetli olabilir; hastanın şikâyetini anlamak için. Ağrıyı geçirecek bir iğne yaptırarak çıkacaklarını Bazen de tek kelime anlamazsın hastanın söyledik- zannetmişlerdi acil servisten. Aslında hesapta ölüm lerinden: hiç yoktu ölüm harici ise pek çok plan vardı. Bel- -Doktor bey fıskıldayınca çitim ağrıyor, gibi ki hep birlikte bir merasime katılınılacaktı. Ya da Çit göğüs; fıskıldamak ise hapşırmak demek. mutlu bir aile yemeği… Günün sonunda herkes Hasan beyin de tam direksiyon başındayken çitine evine dönecek ve güzel bir günün ardından huzur- bir ağrı saplanıveriyor. la yatağa girilecekti. Kabire girmek ise hiç yoktu Arabayı kenara çekip ambulans çağırıyorlar. planda. Ekipler hemen gelip alıyor ve apar topar bize ge- tiriyorlar hastayı. Hastanemize ulaştığında kalbi Dedik ya tırtılın bütün ömrü yirmi dört saat, atmıyordu artık hastanın. yani bir gün. Bugün var yarın yok... Ne yaptık ettikse döndüremedik, kaybettik Ha- san Beyi. Masal misali hayat; bir var bir yok.... Eşinden aldığımız bilgiye göre daha önce dok- Bir varmış bir yokmuş... tora hiç gitmemiş. Hiç bir hastalığı, hiç bir şikâyeti Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; de yokmuş üstelik. Sonrasında bir gün bir göğüs memleketin birinde, bir kadın ceviz kabuğunu dol- ağrısı oluyor ve bir kaç saat içinde göç ediyor dün- durmayacak sebeple kocasına küsmüş; evlat baba- yadan. sına darılmış; çok ses yapıyor diye komşu komşu- Ölüm bildirimi yaparken düşündüm bir an. suna çatmış; ev sahibi kiracısını dava etmiş; trafikte küçük bir hata için adam adama silah çekmiş. Bu tutmuş, bu kesmiş, bu pişirmiş, bu yemiş. Adam bu dünyadan göçüp gitmiş... hayatsağlık 33
Yeni Hücreleri ile Yenilenen Beyin Merve Aktan Beyin, insan vücudundaki en hassas, en ko- nöron üretimi, diğer bir ifadeyle nörogenezdir. runaklı ve en bilinmeyen organ olarak bi- Beynin yeni nöron üretme işlevinin doğum ön- lim insanlarının her daim dikkatini çekmekte, cesi gelişim döneminde yoğunlaştığı, erken ço- onun yapısı ve işleyişi hakkında önemli çalış- cukluk döneminde son bulduğu görüşü 90’lara malar yapılmaktadır. Sinirbilim alanında atılan kadar hakim iken, güncel çalışmalarla aksi veri- her yeni adımda dogmalaşmış bilgilerin yerin- ler çoğalmış, beyinde yaşlanmayla azalarak da den sökülüp atıldığına şahit olunur ki son on olsa devamlılık gösteren bir yenilenme süreci- yılda bu duruma en iyi örneklerden biri, bey- nin varlığı tespit edilmiştir. Sinir sisteminin ya- nin yapısal ve işlevsel plastisitesinin, yani şekil pısının ve işleyişinin aydınlatılması hususunda verilebilme ve kendi işleyişini düzenleyebilme devrim niteliği taşıyan bu tespit üzerine araş- kabiliyetinin anlaşılmasıdır. Beyin, sinir hücre- tırmalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir. leri arasındaki dendritik ve aksonal bağlantı sa- Bu derlemede söz konusu nörogenez çalışma- yısını arttırıp azaltarak, bağlantıların kuvvetini larının tarihsel süreci, bugün gelinen nokta- değiştirerek, gerekli durumlarda sinir hücrele- da sahip olunan bilgi birikimi ve beynin yeni rini budayıp ortadan kaldırarak ve plastisitenin hücrelerinin oluşum mekanizmaları ile işlevleri belki de en dikkat çekici mekanizmasıyla yeni açıklanacak, bu hücrelerin üretimini etkileyen nöron üretimini yaşam boyu devam ettirerek bazı unsurlara değinilecektir. Yaklaşık 50 yıldır kendini daima biçimlendirir. Bu durumu, mo- bilimsel araştırmalara konu olan bu güncel ala- dern nörobilimin babası kabul edilen Ramon nın, henüz aydınlatılamamış ve yeni çalışmalara Cajal günümüzden yaklaşık 100 sene önce, açık yönleri vurgulanacaktır. “Eğer isterse, her insan kendi beyninin heykel- tıraşı olabilir.” şeklinde ifade etmiştir. Tarihsel Süreçte Nörogenez Beyinde yeni hücre üretimine dair ilk ana- İnsanı hem diğer türlerden hem de türü- tomik kanıt, 1965 yılında Altman ve ekibi ta- nün diğer bireylerinden farklı kılan bu kendi- rafından yapılan çalışmada timidin-hidrojen ne özgü beyin yapısının ortaya çıkabilmesi için analoğu olan bir radyoaktif işaretleyici verilen en önemli yollardan biri kök hücrelerden yeni 10 günlük rat (sıçan) beyinlerinin 2 ay sonra 34 hayatsağlık
ölüm sonrası histolojik incelemesinde, hipo- karbon-14 izotopunun (14C) canlı hücrelerin kampal bölgenin bazı kısımlarında yeni üretil- DNA’sına bağlanmasından yararlanılararak, bu miş nöronların tespiti olmuştur [1]. Yeni üreti- izotopun yarılanma ömründen hücrelerin do- len bu nöronların işlevsel olarak, yetişkin sinir ğum yaşını hesaplamak olmuş, bu sayede sinir sistemine katılışı ise, ilk kez 1980’lerin başında hücrelerinin yenilenme hızının sanıldığından yapılan çalışmalarla kanaryalarda gösterilmiş- çok daha yüksek olduğu görülmüştür [3]. 90’lı tir. Erkek kanaryaların, dişilerden daha büyük yılların ortalarında ise yeni üretilen hücrele- şarkı kontrol çekirdeklerinin olmasından yola rin tespitinde, DNA’nın yapısındaki timidinin çıkarak mevsimsel farklılığı inceleyen araştır- analoğu olan BrdU (bromodeoksiüridin) kul- macılar, erkek kanaryaların şarkı söylemeye lanıma girmiştir. Bu madde damar içine, karın başladıkları bahar aylarında, kontrol çekirdek- zarı içine, beyinde ventrikül (karıncık) içine en- lerindeki nöron sayısının arttığını gözlemlemiş, jekte edildiğinde ya da ağızdan uygulandığında bu nöronal artışta testesteron hormonun rolünü vücutta yeni üretilen tüm hücrelerin yapısına açığa çıkarmışlardır [2]. katılmakta, böylece yeni nöronların tespitine imkan vermektedir. Bu işi, DNA zincirine hüc- Beyinde hücre düzeyinde yapısal değişimi re bölünmesi sırasında bağlanarak yapan Br- gözlemlemek oldukça zor bir işlemdir ve özel dU’nun, kan beyin bariyerini geçebilme özelliği, teknikler gerektirir. İnsanda nörogenezin ilk kez beyin araştırmalarında kullanımını mümkün kantitatif olarak tespiti için kullanılan yöntem kılsa da mutajenik olması, hücre ölümünü ve Soğuk Savaş yıllarında gerçekleştirilen nükleer tümör oluşumunu tetikleyebilmesi işlevselliğini bomba denemeleri sırasında, atmosfere yayılan hayatsağlık 35
sınırlamaktadır. Denenen diğer yöntemler, hüc- yapısal değişkenliği sayesinde birçok hastalık re bölünmesinin endojen göstergelerinin tespiti mekanizmasına cevabı aydınlatılmıştır [5]. ve floresan protein taşıyan retrovirüslerin vek- tör olarak kullanılıp hücre içine gönderilmesi- Yeni Nöron Oluşum Süreci dir. Tüm bu işaretleme işlemlerinin ardından Nörogenezin en aktif dönemi hiç şüphesiz genetik ve fenotipik analizler, elektrofizyolojik, prenatal (doğum öncesi) gelişim safhasıdır. Hız- elektron mikroskobik ve immunhistokimyasal lı hücre bölünmelerinin bir sonucu olarak yeni yöntemler kullanılarak yapılmaktadır [4]. doğan beynindeki toplam nöron sayısı, yetiş- kindekinden oldukça fazladır. Bebek dış dünya- 1998 yılında Erikson ve arkadaşları insanda yı duyularıyla algılayıp yeni şeyler öğrendikçe, nörogenezi gösteren önemli bir çalışma yap- duyu ve motor bölge nöronlarının birbirleriyle mış, tümör hücrelerinin bölünme hızını tespit kurdukları bağlantılar arttıkça, bağlantıların etmek için BrdU enjeksiyonu yapılmış kanser dışında kalan nöronlar elenmekte ve gelişim hastalarının, ölüm sonrası beyinlerinin hipo- döneminde yetişkin beynindeki sayıya, yak- kampus bölgelerini incelemişlerdir. Bu sayede laşık 86 milyar nörona ulaşılmaktadır. Ancak hipokampus dentat girusunda yeni nöron üre- bu sayı sabit kalmamakta, bir yandan sürekli timi gösterilebilmiştir. 2000 yılında Gage’nin nöron kaybı gerçekleşirken, diğer yandan bey- araştırmalarıyla nörogenezin beyinde her yerde nin bazı bölgelerinde yeni nöron yapımı yaşam gerçekleşmediği, özel bölgeler ile sınırlandırıl- boyu devam etmektedir. Genel anlamda, yeni dığı görülmüş, bu bölgelerin hipokampusta yer nöron üretimiyle beyinde yenilenme kapasitesi alan subgranüler alan (SGZ) ile 3.ventrikülün oluşturulmakta, birçok farklı yolak üzerinden komşuluğundaki subventriküler alan (SVZ) ol- ilerleyen beynin plastisite süreçlerine katkı sağ- duğu anlaşılmıştır. Yeni nöron üretiminin bu iki lanmakta, diğer yandan hasara yanıt kolaylaştı- bölge dışında, daha üst beyin bölgelerinde de rılıp beyin dokusunda homeostasis (iç-denge) sürüp sürmediğini göstermeye yönelik yoğun korunabilmektedir [4]. çalışmalar mevcut olup, neokorteks, striatum, amigdala, substantia nigra, korteks altı ak mad- Yetişkin dönemde gelişen yeni nöronlar, de gibi alanlar tespit edilse de henüz bu bulgular uyarılma eşiklerinin düşük olması sebebiyle yaygın bir kabul görmemiştir. kolay aktifleşebilmeleri, yüksek oranda yapısal ve bağlantısal değişime gidebilmeleri diğer bir Daha güncel çalışmalarda nörogenezin sa- deyişle yüksek plastisiteye sahip olmaları, emb- dece fizyolojik şartlarda işlemediği, patolojik riyonik döneme oranla daha uzun sürede geli- durumlarda da etkili olduğu görülmüştür. Bu şebilmeleri ve olgunlaşma temposunun arttığı araştırmalarla yalnızca nörogenez değil, yetiş- dönemlerde var olan nöronal bağlantı ağlarına kin nöral kök hücrelerin varlığı, yapısı ve işlev- hızla katılabilmeleriyle diğer sinir hücrelerin- leri, nöronal gelişme ve düzenlenmeler, beynin den ayrılmaktadırlar. Yeni nöronlar, yüksek 36 hayatsağlık
plastisiteye sahip olmaları sayesinde, sinaptik turmakta ve oluşan bu nöroblastlar, rostral bağlantı oluşturabilmek ya da oluşturdukları migratuar sistem (RMS) denilen bir göç yolu duyusal ve motor sinir bağlantılarını sağlamlaş- vasıtasıyla beyinde koku duyusunun alınması tırabilmek için olgun nöronlarla yarışabilmek- ve iletilmesinden sorumlu bölge olan olfaktör tedirler [1]. bulbusa ulaşmaktadırlar. Bu göç yolunun inşa- sında, beynin destek hücrelerinden olan astro- Yeni nöronlar kaynaklarını yetişkin kök hüc- sitlerin uzantıları yardımcı olmaktadır. Ayrıca, relerden alırlar. Bu kök hücrelerin iki önemli subventrikuler alan, beyindeki 3.ventrikül böl- özelliği, bölünerek kendilerini yenileyebilmeleri gesinin komşuluğunda olup ventrikülü sınırla- ve farklılaşmayla özel hücre tiplerine dönüşebil- yan ependimal hücrelerin salgıladığı bazı bü- meleridir. İnsan beyninde bulunan multipotent yüme faktörleri kök hücrelerin yenilenmesini (birçok farklı hücre türüne dönüşebilme yete- sağlamakta, kök hücreleri destek hücresi yerine neğine sahip) kök hücrelerin sinir hücrelerine sinir hücresi oluşturmaya yönlendirmektedir. yahut beynin destek hücreleri olan glia hücre- Göç yolunda hücrelerin hareketini, beyin omu- lerine dönüşme potansiyeli vardır. Bu süreçte, rilik sıvısının akımı ve ependimal hücrelerin 1. Kök hücre ve progenitör hücrelerin çoğal- kirpiksi uzantıları kolaylaştırmaktadır. Tüm bu çevre şartlarının yardımı ile olfaktör bulbusa ge- ması len nöroblastlar farklılaşıp olgunlaşarak, değişik 2. Farklılaşma ve yönelimin belirlenmesiyle tipte nörotransmitterler salgılayan ara nöronları oluştururlar [5]. Bu ara nöronların özellikle, yeni özel bir hücre türü oluşumu koku öğrenimi, kısa süreli koku ve uzun süreli 3. Yeni hücrelerin hayatta kalması, hücresel birleştirici koku hafızasının oluşumu, olfaktör bulbusun uzun süreli yapısal bütünlüğünün uzantıların oluşumu ve yüzey reseptörleri- sağlanması, koku korkusuna şartlanılması ve nin şekillenmesiyle olgunlaşmanın gerçek- feromon bağımlı, eş bulma, sosyal ilişki kurma leşmesi davranışlarıyla görevli olduğu düşünülmektedir 4. Sağ kalan ve olgunlaşan nöronların 1-3 haf- [4]. Olfaktör bulbusa duyusal girdilerin özellikle talık kritik dönem içerisinde nöronal ağlara yeni nöron oluşumundan sonraki ilk 14-28 gün katılması, komşu nöronlarla afferent (getiri- içinde kesilmesi halinde, bu nöronların hayatta ci) ve efferent (götürücü) bağlantıların ku- kalması ve olgunlaşması zorlaşmaktadır. Koku- rulması aşamaları yaşanmaktadır. Türden dan zengin çevre ise nöronal gelişimi olumlu et- türe ve iç-dış etkenlere bağlı olarak farklı- kileyip, yeni koku hafızasını sağlamlaştırmakta, lıklar görülebilse de tüm bu süreç yaklaşık 4 kokuların birbirlerinden ayırt edilmesini sağla- ayda tamamlanmakta, olgun ve olgun olma- maktadır. yan nöronlar arasında başlangıçta görülen yapısal ve elektrofizyolojik farklılıklar her Olfaktör bulbusa yeni nöron göçünün insan adımda aşamalı olarak ortadan kalkmakta- dışı memelilerde ve farklı hayvan türlerinde dır. Bu aşamaların her biri, küçük değişim- yoğun bir şekilde gerçekleştiği gösterilmesine lerle hipokampusun subgranüler bölgesinde rağmen insandaki düzeyi oldukça düşük bulun- ve subventriküler alanda gerçekleşmektedir. muş, SVZ’de bulunan nöroblastların göç etmek Beyinde birçok farklı yerde kök hücre tespit yerine komşu striatuma yerleşecek yeni nöron- edilmesine rağmen, nörogenezin özellik- ları oluşturduğu tespit edilmiştir [3]. Bu durumu, le bu iki bölge ile sınırlı olması, hücrelerin insanın diğer canlılara oranla koku duyusuna bulunduğu mikro çevre şartlarının diğer bir bağımlılığının daha az oluşunun hem sebebi ifadeyle nörogenik nişin önemini göster- hem de sonucu olarak yorumlamak mümkün- mektedir [1]. dür. Subventriküler Alan Nörogenezi ve İşlev- leri Subventriküler alanda bulunan nöral kök hücreler, bölünmeler sonucu nöroblastları oluş- hayatsağlık 37
Hipokampus Subgranüler Alan Nörogenezi malarda yer yön öğrenmesi ve hatırlanmasına Nörogenezin tespit edildiği diğer bir alan, dayalı testlerde (Morris water maze), nörogene- subgranüler bölge olup hipokampusun dentat zi azaltılmış mutant farelerin başarısız olduğu, girusunda yer almaktadır. Hipokampusun öğ- artmış nörogenezin ise testi geçme oranını yük- renme ve hafıza oluşum süreçleri ile limbik sis- selttiği gözlenmiştir [8]. temin işleyişindeki görevleri sebebiyle beynin en önemli korteks altı yapılarından biri olma- Bu çalışmaların büyük kısmında, yeni sı bu bölgeye yeni nöronların katılışını işlevsel nöronların oluşumunu engellemek için, kök olarak daha anlamlı ve incelenmeye değer kıl- hücrelerin yoğun bulunduğu yerlere düşük maktadır. Subgranüler bölge kök hücrelerinden doz radyasyon verilmekte, hücre bölünmesini çoğalıp farklılaşan nöroblastlar, olgunlaşmamış durdurucu ilaçlar sistemik uygulanmakta, yaş- nöronlara kaynak oluşturmakta, olgunlaşma- lanma doğal bir nörogenez azaltıcı yol olarak mış nöronlar ise girusun iç bölgelerine ilerleyip kullanılmakta yahut genetik müdahalelerle nö- günler içerisinde büyüyen uzantıları ile var olan ral kök hücreleri elimine edilmiş fareler oluştu- sinaptik bağlantılara katılmaktadır [5]. Subgra- rulmaktadır. Bu şartlarda gözlenen değişimler nüler bölgenin, anatomik olarak damarsal yapı- üzerinden yeni nöronların ne işe yaradığı tahlil lara yakın komşuluğu ve bu damarların beynin edilmektedir [1]. Radyasyon yolu ile yeni nöron diğer bölgelerine nazaran fazla geçirgen oluşu, oluşturması engellenmiş farelerle yapılan bir dolaşım yolu ile beyne ulaşan faktörlerin ya da çalışmada, hipokampusa bağımlı mekan tanı- endotel kaynaklı büyüme faktörleri ve sitokin- ma testinde başarının belirgin oranda düştüğü, lerin buradaki nörogenezi düzenleyebilmelerini hipokampustan bağımsız obje tanıma testinde mümkün kılmıştır [1]. Aynı zamanda, çevrede bir değişim yaşanmadığı tespit edilmiştir. Aynı bulunan farklı tipte destek hücrelerinin, proge- zamanda, anksiyete ve stresin düzenlenmesin- nitör hücrelerden nöronal farklılaşmayı ve yeni den sorumlu hipokampus ön bölümünün et- oluşan hücrelerin uygun bölgelere yerleşimini kilenmesi sebebiyle denek farelerde 3 haftalık kolaylaştırdığı bilinmektedir [5]. sürenin sonunda antidepresanların davranışsal etkilerinin engellendiği gözlenmiştir. Beyindeki Hipokampal Nörogenez ve Hafıza, Öğren- serotonin seviyesine bağlı olarak nörogenezin azalma dönemlerinde klinik depresyonun ağır- me, Unutma laştığı, artış dönemlerinde depresyonda iyileş- Hipokampus, beyinde en yüksek plastisite me olduğu görülmüştür. özelliğine sahip bölgelerden biri olup her tür- Bir başka çalışmada mekana bağlı korku ko- lü zihinsel faaliyet sonucunda hacminde ve şullanmasında yeni nöronların rolü incelenmiş- nörogenez kapasitesinde artış gözlenebilmek- tir. Fareler birbirlerine çok benzeyen ama aynı te, yeni hücre yapımını etkileyen herhangi bir olmayan A ve B ortamlarına sırasıyla yerleşti- unsur bilişsel performansta ciddi değişimler rilmiş, A ortamında ayaklarına şok uygulanmış, yaratabilmektedir. Yetişkin dönem nörogenezi, B ortamında ise herhangi bir uyaran almamış- son on yıllarda edinilen bilgilerin ışığında, hi- lardır. Başta hem A hem de B ortamına konul- pokampusa bağımlı öğrenmenin gerçekleşmesi duklarında korkup donakalan fareler, deneme- ve hafızanın oluşumu için ihtiyaç duyulan plas- ler sonucu A ortamının B’den farklı olduğunu tisite mekanizmalarından biri olarak görülmek- anlayıp ve öğrenip, B ortamından korkmaktan tedir [9]. Özellikle kişinin kendi başından geçen vazgeçmişlerdir. Yapay olarak beyinlerinde olayların kaydedildiği episodik hafızadan ve nörogenez engellenen fareler ise iki ortamın yer yön öğrenimi ile üç boyutlu düşünme ge- birbirinden farklı olduğunu öğrenmeyi başara- rektiren diğer faaliyetlerin kaydedildiği mekan- mamışlardır [9]. sal hafızadan sorumlu olan dentat girusa yeni nöron üretiminin etkisi, hayvan deneylerinde Elektrofizyolojik ve davranışsal çalışmalar sıkça test edilmektedir. Farelerle yapılan çalış- ile beyin görüntülemelerinin sonucunda anla- 38 hayatsağlık
şılmıştır ki, yeni episodik bellek oluşumunda çağrılamamasına ve unutmanın gerçekleşmesi- oldukça etkili olan dentat girus bölgesi, benzer ne yol açmaktadır. Unutma sürecinde özellikle deneyim ya da olayların birbiri ile çakışmayacak entorinal korteks, dentat girus ve CA3 nöron- şekilde ayrı ayrı depolanabilmesi anlamına gelen ları arasındaki bağlantıların zayıfladığı gözlenir patern ayrımı vazifesini de gerçekleştirmektedir ki bu ağ aynı zamanda patern ayrımından da [6]. Dentat girusun yeni nöronları, beyine yeni sorumlu olup yeni nöronların sıkça katıldığı bir hafıza oluşturma ve oluşturulmuş eski hafızala- hipokampus bölgesini oluşturmaktadır [8]. rı eleme konusunda yardımcı olurken, özellikle patern ayrımı yeteneğiyle diğer nöronlardan iş- Çok sayıda çalışmada gösterilmiş olsa da levsel olarak farklılık göstermektedir [7]. Zira eski öğrenme ve öğrenilenleri kayıt altında tutma ve olgun nöronlarda gözlenen en temel özellik, gibi bilişsel faaliyetlere hipokampal nöroge- depolanmış hafızadaki bir hücre aktifleştiğinde, nezin ‘yalın etkisi’ olup olmadığı tartışmalıdır. bağlantı ağı oluşturduğu diğer nöronların da ak- Nörogenezle eş zamanlı olarak hipokampus tifleşmesiyle patern tamamlanması denilen ola- dentat girusunda sinaptik bağlantıların yeniden düzenlenmesi yahut beynin kendine has büyü- yın gerçekleşmesi ve ipuçlarından yola çıkarak me faktörlerinin ve bazı hormonların seviyesi- hafızanın geri çağrılmasıdır. Bu durum, benzer nin değişmesi, ‘yeni üretilen nöronlar bilişsel olaylarla ilgili hafızalar beyinde nasıl ayrı tutulu- faaliyetlerin iyileşmesinde esas etkendir’ yargı- yor, hafızadaki bilgiler nasıl geri çağırılıyor, be- sına varmaktan araştırmacıları alıkoymakta ve yin kayıt koruma bölgelerini yaşlanmaya rağmen ayırıcı çalışmalara yöneltmektedir. nasıl güçlü bir şekilde muhafaza edebiliyor gibi sorulara yanıt oluşturmaktadır. Nörogenez Düzenleyici Fizyolojik ve Pato- Bellek oluşumu ile ilgili çalışmalardan elde lojik Faktörler edilen önemli bir veri de yeni bilgilerin kayıt al- Yetişkin dönem nörogenezi oldukça dina- tına alınmasında kritik işleve sahip yeni nöron- ların, önceden kaydedilen bilgilerde kayıplara mik bir süreç olup birçok fizyolojik, patolojik yol açtığıdır. Dentat girusun bölgesel sinir ağla- ve farmakolojik uyaranla düzenlenmeye açıktır. rına katılmak için, kurulu sinapslarla yarışmaya Düzenleyici faktörler, özellikle kök hücre çoğal- giren bu nöronlar, var olan bağlantıların stabi- masını ve yeni nöronların sağ kalım oranlarını litesinin bozulup ayrışmasına, hafızanın geri önemli oranda değiştirirken, oluşmuş nöronla- rın bağlantı kurma miktarına ve süresine sınırlı düzeyde etki edebilmektedirler. hayatsağlık 39
Nörogenezi Arttıran Faktörler [4,5,10] lanma gerektiren yeni bir şey öğrenme için de 1. Zihinsel ve Fiziksel Egzersiz geçerli olup her öğrenme faaliyeti, bir yenisini 2. Uyarandan Zengin Çevre kolaylaştırmaktadır .[11] 3. Hipokampusa Bağımlı Öğrenme 4. Gonadal Cinsiyet Hormonları Günlük tıp pratiğinde sıkça kullanılan anti- 5. Antidepresan Kullanımı ve/veya Serotonin depresanlar, serotonin ve norepinefrin düzey- lerini yükselterek nöral kök hücre çoğalmasını Artışı arttırmakta, dendritik uzantıların gelişimini 6. Nörodejeneratif Hastalıklar hızlandırmakta, yeni nöronların hayatta kalma 7. Nöbetler oranını yükseltmektedir. Bilişsel işlev kaybının 8. İnme ve Travmatik Beyin Hasarları da eşlik ettiği strese duyarlı psikiyatrik hastalık- larda, hipokampal nörogenezin antidepresan ve Beyindeki nörogenez faaliyetlerinin en lityum kullanımıyla, elektro-konvulzif terapiyle önemli destekleyicisi fiziksel ve zihinsel egzer- arttığı görülmüştür. sizdir. Alışkın olunmayan işlerin yapılması, fiziksel olarak aktif bir yaşam sürdürülmesi, Gonadal hormonlar olan östrodiol (aktif öğrenme egzersizlerinin gerçekleştirilmesi, östrojen) ve testesteronun sinir sistemi üzerin- yeni oluşan nöronların olgunlaşmasına fırsat deki koruyucu etkileri bilinmektedir. Özellikle vermeyen hücre ölümlerinin düzeyini belir- östrodiol, nöral büyüme faktörlerini ve nöroge- gin şekilde aşağı çekmekte, nörogenez hızını nezi arttırmakta, nöronların programlanmış arttırmaktadır. Fiziksel aktivite ile beyine kan, hücre ölümüne gidişini engellemektedir. Bu oksijen ve besin akışının artışı, BDNF (bra- etkilerin tespitine yönelik çalışmalar özellikle in derived neurotrophic factor) gibi büyüme dişi farelerin hormonal değişim dönemleri ta- faktörlerinin ve serotonin gibi nöropeptitlerin kip edilerek ve dışarıdan kesintili ya da sürekli salınışı, kök hücre çoğalması için uygun ortam hormon enjeksiyonu yapılarak gerçekleştiril- hazırlamakta, bu durum yeni hafıza oluşumu- miştir. Erkek farelere kastrasyon uygulandığın- na imkân tanımaktadır. Ayrıca egzersiz yoluyla da, androjen hormon düşüşüyle birlikte yeni üretilen nöronlar işlevsel olarak diğerlerinden oluşan hücrelerin hayatta kalma oranı belirgin farklı elektriksel nitelikler taşımakta, etkin hale düzeyde azalmıştır. Beynin hipokampus bölge- gelişleri yine fiziksel aktivite içeren durumlarda sinde bol miktarda gonadal hormon reseptörü daha kolay olmaktadır. Aynı durum bilişsel zor- bulunmaktadır ve bu durum gonadal hormon- 40 hayatsağlık
ların hipokampal nörogenez üzerindeki etkile- vasyonu ve T hücrelerin inflamasyon alanına rini açıklamaktadır .[12] toplanmalarının, yeni nöron oluşumu üzerinde uyaran artışına bağlı olarak olumlu etki yarattı- Patolojik koşullarda, normal şartlarda ye- ğı görülmüşse de, mikro çevre koşullarının cid- nilenme tespit edilemeyen birçok beyin bölge- di oranda bozulmasının ve aşırı anjiogenezin sinde fazla miktarda yeni nöron üretimi ger- (yeni damar oluşumu) nörogenez için elverişsiz çekleşmekte ve yeni bağlantı ağları oluşmakta, bir ortam yarattığı görüşü yoğunluktadır [1]. sinapsların yeniden örgütlenmesiyle hasar sonucunda gerçekleşecek işlevsel kayıp en aza Nöronların ilerleyici kaybına bağlı olarak indirilmektedir. Örneğin, inme ya da travmatik ortaya çıkan Alzheimer, Parkinson gibi nöro- beyin hasarı sonrası aylar ve yıllar içinde, kalıcı dejenaratif hastalıkların yeni hücre oluşumu ile yapısal hasara rağmen belirgin işlevsel iyileşme hücre yıkımı arasındaki, fizyolojik koşullarda görülmektedir. Bu iyileşmenin en hızlı olduğu sürekli korunan dengenin bozulmasından kay- dönem ilk 6 ay olmakta, yenilenme süreci 10 naklandığı düşünülmektedir. Yaşlanma duru- yıla kadar devam edebilmektedir. Nörogenezin munda ve Parkinson hastalığında substansiya de dahil olduğu beynin plastisite sürecinde, var nigradaki dopamin salgılayan nöron sayısı azal- olan bağlantılar yeniden örgütlenmekte ve yeni maktadır. Deneysel ortamda, fare beyinlerinde aksonal dallanmalar oluşmaktadır. Nörogenez Parkinson benzeri lezyonlar oluşturulduğunda, inme, geniş çaplı ya da bölgesel iskemi, trav- nörogenezin 3 haftada iki katına çıktığı BrdU matik beyin hasarı gibi durumlarda iki taraflı incelemesi ile gözlenmiştir. olarak artmaktadır. Bölgesel hasarda dahi iki taraflı artış, lezyona bağlı geçici olarak salınan Nöbet geçiren bir kişinin beyninde de cid- bazı faktörlerin beyin ve omurilik sıvısı vasıta- di düzeyde faaliyet artışı meydana gelmekte, sıyla her iki yarımküredeki nörojenik alanlara hatta bu değişimler deney ortamında kısa süre ulaştığı şeklinde yorumlanmıştır. için pilokarpin maddesi verilerek yahut elektro konvülsiyon uygulanarak indüklenen nöbetler- Atardamar tıkanması kaynaklı beyin hasarı- de de gözlenebilmektedir. Kök hücre çoğalması nı takiben, SVZ’ de hücre bölünme hızı artmak- günler ya da haftalar boyunca yüksek seviyede ta, yeni oluşan hücreler göç yolunu kullanarak kalırken, bu durumun olumsuz getirileri yeni lezyon bölgesine ulaşmaktadır. Merkezdeki ölü nöronların göçlerinde hatalar, aşırı dendritik doku bölgesinin etrafına yerleşen yeni hücreler, büyüme ve sinaptik bağlantı sayısında artış buradaki hasarlı nöronların %0.2’sinin yerini olup, sonucunda yeni epileptik odakların çıka- alabilmektedirler. Oranın düşüklüğü bu işlem- bileceği ve uzun süreli bilişsel bozukluk oluşabi- lerin işlevsel açıdan faydasını sorgulamaya aç- leceği düşünülmektedir [1]. maktadır. Hasar sonrasında yeni nöron oluştu- rarak kendini yenilemeye çalışan beyni, hasarın Nörogenez engelleyici faktörler [4,5,10] mikro çevresinin toksisitesi ve glial destek hüc- 1. Yaşlanma relerinin oluşturduğu yara dokusu sınırlandır- 2. Akut ve Kronik Stres, Sosyal İzolasyon maktadır. İşlevsel bağlantıların kaybı ve destek 3. Glukokortikoid Hormonlar unsurlarının yokluğu, yeni nöronların çok bü- 4. Madde Bağımlılığı, Sigara ve Alkol Tüketimi yük bir oranda hasar bölgesine gelemeden öl- 5. Uykusuzluk mesine sebep olmaktadır. Nörogenez sürecinin en önemli fizyolojik Beyinde inflamasyon; travma, dejeneratif yavaşlatıcısı olan yaşlanmayla dış uyaranlara hastalıklar, radyasyon gibi durumlarda ortaya bağlı olarak yeni nöron üretme ve nöronlar ara- çıkmakta olup, bu durumda nörogenez düze- sında yeni sinaps oluşturma yeteneği azalmak- yi, inflamasyonu arttırmaya yahut azaltmaya ta, özellikle gri madde olmak üzere beyin hac- yönelik sitokinlerin dengesine bağlıdır[5]. 2006 minde küçülme meydana gelmekte, nöronların yılında yapılan bir çalışmada, mikroglia akti- ve bağlantılarının ilerleyici atrofisi (küçülmesi) görülmektedir. Duyu, kognisyon, hafıza ve mo- hayatsağlık 41
tor kontrolden sorumlu korteks bölgeleri deje- lerin farklılaşmasını ve olgunlaşmasını olumsuz nerasyona uğramaktadır. yönde etkiledikleri tespit edilmiştir. Bu etkiler, çoklu madde kullanımında katlanarak artmış, Bir diğer önemli negatif düzenleyici stresli maddenin türüne, kullanım süresine ve mikta- durumlardır. Stres, özellikle salınmasına sebep rına bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. Yeni olduğu glukokortikoid hormonlardan kaynak- nöron faaliyetindeki bu baskılanma erken dö- lanan yıkıcı etkiler ile nörogenez sürecinin her nemde bağımlılık oluşumunun altında yatan aşamasını, kök hücrelerin sayısını, bölünme nöroplastik değişimlerin göstergesi olarak yo- hızını, nöron olgunlaşması ile hayatta kalımını rumlanmıştır. Ayrıca düşük seviyedeki nöroge- azaltarak baskılamakta, anksiyete benzeri dav- nezin bağımlılığa yakalanma riskini ve bağım- ranışlara sebep olmaktadır .[11] Stres etkisiyle lılık şiddetini arttırdığı gözleminden hareketle yahut strese eklenmiş farklı mekanizmalarla gerçekleştirilen deneylerde beynin yeni nöron sosyal izolasyonun yani kişinin kendini sosyal oluşturma işlevini uyarıcı girişimlerin bağımlı- hayata ait hissetmemesinin, diğerleriyle kurdu- lık tedavisinde etkili olduğu anlaşılmıştır .[14] ğu ilişkilerden tatmin olmamasının da beynin özellikle hipokampusun işleyişine önemli etki- Kronik sigara kullanımı, toksik etkileri ile leri vardır. 20 fare üzerinde yapılan bir çalışma- beyinde sebep olduğu birçok tehlikeli hastalığın da, izole edilmiş hayvanların verilen görevler- yanında naif gözükse de, önemli bir nörogenez deki başarılarının diğerlerine göre daha düşük inhibitörüdür ve hipokampusta yeni hücrele- ve çalışma belleklerinin daha zayıf, hipokam- rin hayatta kalmasına imkân tanımayacak bir puslarındaki BDNF salgısının daha az olduğu mikro çevre oluşturmaktadır. Fareler 14 gün görülmüştür. Deneyin ilerleyen aşamalarında boyunca günde 4 saat sigara dumanına maruz tüm farelere karınlarından BrdU enjeksiyonu kaldıklarında, dentat giruslarındaki BrdU ile yapılarak deney sonunda yeni nöron üretiminin işaretlenmiş bölünen kök hücre sayısı %19, ha- düzeyi görüntülenmiş, sosyal izolasyona maruz yatta kalabilen yeni nöron sayısı %20 düşmüş- kalanlarda nörogenez düzeyi diğer gruptan an- tür. Deney sonucunda nöron yerine yeni glial lamlı derecede düşük bulunmuştur .[13] destek hücresi oluşumunun arttığı görülmüş, bu durumun yetişkin sigara kullanıcılarında Bağımlılık yapıcı maddelerin nörogenez- bilişsel bozukluklara yol açabileceği vurgulan- le sıkı bir ilişkisi vardır. Yapılan çalışmalarda, mıştır .[15] nikotin, etanol, morfin ve türevleri, kokain ve amfetaminlerin hipokampusta yeni hücre olu- Uykunun bilişsel faaliyetler, öğrenme ve bel- şumunu, hücre bölünmesini, yeni oluşan hücre- lek konsolidasyonu süreçlerindeki önemli etki- lerinin bir kısmını, nörogeneze yaptığı katkılar üzerinden gerçekleştirdiği düşünülmektedir. Kronik uykusuzluğun bir yandan stres hor- monlarının düzeyini arttırarak, BDNF ve IGF-1 (insülin benzeri büyüme hormonu) gibi faktör- lerin düzeyini azaltarak, diğer yandan nöroge- nezi destekleyen serotonin faaliyetini reseptör direnci geliştirip engelleyerek yeni nöron olu- şumunu sekteye uğrattığı hayvan deneyleriyle gösterilmiştir .[10] Sonuç Değişimin sürekli devam ettiği beyin yapı- sında yetişkin dönemde yeni oluşan nöronlar, öğrenmeyi kolaylaştırmak, hafıza kapasitesini genişletmek ve hasar durumunda işlevsel kay- 42 hayatsağlık
bı en aza indirmek için üstlendikleri görevlerle, Herrera-Solís A, Salas-Pacheco J, García-García F, sayıca az ve bölgece sınırlı olmalarına rağmen Murillo-Rodríguez E, Yuan TF, Machado S, Ari- katıldıkları sinirsel ağlarla beyin plastisitesine as-Carrión O. Detrimental role of prolonged sleep önemli katkı sağlamaktadırlar. Nörogenezin depreviation on adult neurogenesis. Frontiers in birçok fizyolojik ve patolojik, olumlu ve olum- Cellular Neuroscience, 2015; 9,140 suz uyaranla düzenlenebilmesi, bu düzenleme- 11. Opendak M. ve Gould E. Adult neurogenesis: a lerin yarattığı bir kısmı geriye döndürülebilir substrate for experience - dependent change. Trends pek çok değişimin moleküler mekanizma düze- in Cognitive Sciences, 2015; 19(3),151-161 yinde aydınlatılamamış olması bu hususta yeni 12. Galea L. Gonadal hormone modulation of neuroge- araştırmaların gerekliliğini ortaya koymaktadır. nesis in the dentat gyrus of adult male and female Beynin kendini biçimlendirme yeteneğinin ta- rodents. Brain Research Reviews, 2008; 57, 332-341 nıdığı imkanlar kullanılarak nöral kök hücre- 13. Fanaei H ve Fatima S. Social isolation is associated ler üzerinde yapılacak uyarıcı işlemler belki de with reduced neurogenesis, impaired spatial wor- günümüz şartlarında geri dönüşümsüz kabul king memory performance, and altered anxiety edilen, en yaygın halini Alzheimer ve Parkinson levels in male rats. Open Access Animal Physiology, gibi hastalıklarda gördüğümüz dejenerasyon 2015; 7, 87-95 süreçlerinin durdurulmasını hatta geriye dön- 14. Chambers A. Adult hipocampal neurogenesis in the dürülmesini sağlayabilir ve beyin dokusunun pathogenesis of addiction and dual diagnosis disor- kendini yeni nöronlarıyla yenilemesini müm- ders. Drug and Alcohol Dependence, 2013; 130, 1-12 kün hale getirebilir. 15. Bruijnzeel AW, Bauzo RM, Munikoti V, Rodrick GB, Yamada H, Fornal CA, Ormerod BK, Jacobs Kaynaklar BL. Tobacco diminishes neurogenesis and promo- 1. Ming G ve Song H. Adult neurogenesis in mamma- tes gliogenesis in dentate gyrus of adolescent rats. Brain Research, 2011; 1413,32-42 lian brain: significant answers and significant ques- tions. Neuron, 2011; 70(4), 687-702 2. Fuchs E ve Flügge G. Adult neuroplasticity: more than 40 years of research. Neural Plasticity. 2014; 541870 3. Ernst A ve Frisén J. Adult neurogenesis in humans - common and unique traits in mammals. PLOS Bi- ology, 2015; 13(1): e1002045 4. Taupin P Stem cells and regenerative medicine vol.1: adult neurogenesis and neural stem cells. New York: Nova 2008 5. Zhao C ve Gage FH. Mechanisms and functio- nal implications of adult neurogenesis. Cell, 2008; 132,645-660 6. Deng W, Aimone JB, Gage FH. New neurons and new memories: how does adult hipocampal neurogenesis affect learning and memory? Nature Reviews Neuroscience, 2010; 11(5),339-350 7. Cameron HA ve Glover LR. Adult neurogenesis: beyond learning and memory. Annual Review of Ps- ychology, 2015; 66, 32.1-32.29 8. Frankland PW, Köhler S, Josselyn SA. Hippocampal neurogenesis and forgetting. Trends in Neuroscien- ces, 2013; 36,497–503 9. Mongiat L ve Schinder A. A price for adult neuroge- nesis. Science, 2014; 344:594-595 10. Fernandes C Fernandes C, Rocha NB, Rocha S, hayatsağlık 43
İstanbul’da Bir Pazar Sabahı Ahmet Karakaya Evvela, kapayın gözlerinizi ve muhteşem bir eder, O’nu yüceler. Bir tek ‘insan’ müstesna… orkestra düşünün. Popüler olması açısın- Bu muhteşem koroda aykırı ve çatlak sesi bir dan söylüyorum, tüm dünyada büyük bir say- gınlığa sahip Prag Senfoni Orkestrası mesela.. tek insanoğlu çıkarır, ya da o çatlak sesi çıkarma Yüzlerce kişilik koskocaman orkestra, o ahen- veyahut koroda mükemmel bir bütün oluştur- gi, o ritmi tam anlamıyla yakalamış, müthiş bir ma ya da oluşturmama tercihi bir tek insanoğ- uyum içinde çalarken birden piyanistin veya luna sunulmuştur. bas gitaristin orkestra şefinin yönetiminden çıktığını, kendi başına, orkestradan bağımsız İşte tam da bu koroya katılmak, bitkilerle bir şekilde çaldığını düşünün… aman Allahım beraber Allah’ı tesbih ve takdis etmek için çok ne büyük bahtsızlık o müzisyen için! güzel bir fırsattır sabah namazları. Koroda çat- lak bir ses olmadığının, aksine bilinçli bir şekil- Bir Pazar gezisinin orkestrayla ne alakası var de o kâinat korosuna katıldığının melekler hu- diyebilirsiniz. zurundaki ispatıdır adeta sabah namazları. Şimdi de hayvanıyla, bitkisiyle ve insanıyla, Bence kendinize bir güzellik yapın ve gelecek hatta tüm cansız ve iradesiz varlığıyla tüm kâi- Pazar günü, sabah namazı vakti henüz girmeden natı düşünün. Sizce de kâinat, Güneş’iyle, Ay’ıy- uyanın. Bu soğuk kış sabahında biliyorum biraz la, taşıyla, toprağıyla, hayvanıyla, bitkisiyle ve eziyet olacak ama soğuk suyla güzelce bir abdest de insanıyla tam bir orkestra gibi değil midir? alın. Ama yıkadığınız uzuvlarla işlediğiniz her günahın, affolunacağı ümidini ta iliklerinize “Yusabbihu lillahi ma fissemavati ve’l ard” kadar hissederek alın abdestinizi. Geçin sonra (yerde ve gökte her ne varsa, tamamı Allah’ı tes- odanıza, açık olan lambayı söndürün ve ay ışığı bih eder) ayeti gereğince sadece insan değil hat- seccadenize vuracak şekilde iki rekât teheccüd ta sadece hayvan ya da sadece bitkiler de değil namazı niyetine serin seccadenizi. Beş vakit farz etrafımızdaki tüm cansız nesnelerin bile ken- namaz, farz olmadan önce Peygamberimize farz disini tesbih edip, kendisinin yüceliğini dillen- olan ilk namazdır teheccüd namazı. Aslında sa- dirdiğini belirtir yüce Allah Kur’an-ı Kerimde. dece bir namaz değil, insanın nefis terbiyesi ve Tüm herkes ve her şey lisan-ı hal ile O’nu tesbih ruh tezkiyesi için muhteşem bir araçtır da aynı 44 hayatsağlık
zamanda teheccüd! adı ‘Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri Çileha- Namazı kıldınız, ama erken daha hemen ne Camii’. Cami tam da ismiyle müsemma bir camidir. Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerinin toplamayın seccadenizi. Perdeyi hafiften ara- nefsini terbiye edebilmek için sıkı bir riyazet ve layıp dışarıya özellikle de koca koca dağlara ve mücahedeye giriştiği halvet yeridir bu Çilehane parlak ışığıyla Ay’a ve yıldızlara bakın. Bakın Camii. ve Rahman Suresindeki ayeti hatırlayın, hani Rabbim diyor ya: “Güneş’i ve Ay’ı mükemmel Camiye biraz erken gitmenizi tavsiye ederim zira hem cami çok küçük olduğundan dışarda bir hesapla yörüngelerinde hareket ettiren de kalmamış olursunuz hem de namazdan önce O’dur.” Ve tefekkür edin biraz bu ayet üzerin- okunan Kur’an Mealini dinlemiş olursunuz. de; insanın emrine ve hizmetine soktuğu Ay’a ve Güneş’e bile düzen koyan Allah, bunları ken- Ancak, bu camiyi emsali olan binlerce cami- disine amade kıldığı insan için bir düzen koy- den ayıran, orayı özel bir yer yapan, iki unsur masın mı? İradesiz varlıklar bile O’na boyun var; birincisi namaz ve tesbihattan sonra kim- eğerken, iradeli insanın başkaldırması akıllılık- senin yerinden ayrılmaması ve hemen önünüze la bağdaşır mı?! üzerinde ‘Evrad-ı Şerif ’ bulunan bir rahlenin gelmesi, ikincisiyse namazı kıldıran ve Evrad-ı İşlediğiniz irili ufaklı günahları düşünün Şerifi okuyan Cami görevlisi Yahya Özkul Ho- bir.. Aslında günah işlemekle başka kimseye canın o naif sesi. değil, kendinize yazık ettiğinizi, kendi nefsini- ze zulmettiğinizi düşünün. Ha bu arada, bun- Namaz öyle bilinenin aksine on beş daki- ları düşünürken aile bireylerinin uyuduğundan kada bitmiyor. Tesbihattan hemen sonra duha eminseniz çok sıkmayın kendinizi, gözyaşları- vakti girinceye dek sesli bir şekilde Evrad-ı Şerif nıza hâkim olmak zorunda değilsiniz. Bırakın okunuyor ve ardından Hatme-i Hacegan yapı- seccadeniz ıslansın gözünüzden değil aksine lıyor. kalbinizden akıttığınıza inandığım yaşlarla. Hatta eğer ağlamaklı bir ruh halinde değilse- Tüm bunların ardından Güneş artık hızı- niz bile zorlayın kendinizi derim, zorlamayla nı alıp, semada yükselmeye başladığı an Yahya da olsa dökün gönül gözünüzden bir kaç damla Hocanın o muazzam duası ve oradaki ak sakallı gözyaşı. Zira o damlalardır Büyük Gün’de bizim dedelerin hüzün dolu ‘amin, amin’ sesleri keli- imdadımıza koşacak olan… menin tam anlamıyla tüylerinizi diken diken ediyor. Yeryüzünde yaşanan onca zulüm, onca Sonra, ‘Fezkuruni ezkurkum’ (siz beni anın- ki ben de sizi anayım) ayetini hatırlayın. An O’nu gecenin en bereketli vaktinde ve unutma ki sen Allah’ı andın, O da seni andı. Za- ten asıl felaket senin Allah’ı unutmanda değil, asıl felaket O’nun seni unutmasıdır. Senin Al- lah’ı anman hiç bir şey kazandırmaz O’na, ama senin kaygın O olduğunda O’nun da kaygısı sen olursun. Sen O’nu geniş zamanında an ki O da seni dar zamanında ansın ve sana yardımını bahşetsin ve unutma ki Allah seni anarsa sorun ne? Allah seni anarsa gam ne? Bu bereketli ve feyiz dolu Zikrullah’ın ardın- dan yola düşme vaktidir artık. Zira Üsküdar dı- şında oturuyorsanız ve benim gibi Çamlıca’da, şirin mi şirin, mütevazı mı mütevazı camiye gitmek istiyorsanız yolunuz çok uzun. Caminin hayatsağlık 45
kötülük ve haksızlığa rağmen Rabb-i Rahim bu bahtiyarlık… içinizi dağlayan dualar ve bu mübarek ak sakal- Sabah namazı eda edilmiş, aç olan ruhlar lıların hürmetine dünyanın altını üstüne getir- mediğini şimdi daha iyi anlıyorsunuz. Bu hali doyurulmuştur artık. Adeta kalesini koruyan görüp şükrediyor ve artık siz de daha bir içten muzaffer bir komutanın heyecanı vardır insanın ‘amin’ demeye başlıyorsunuz yapılan duaya. içinde o an. Şimdi de aç olan karınların doyu- rulması vaktidir. Çamlıca denildi mi tabiki akla Duha namazı vaktinin girdiği an yani gü- ilk gelen yere yani Çamlıca tepesine kahvaltıya neş doğduktan yaklaşık kırk beş dakika sonra çıkacaksınız şimdi de. hep beraber Duha namazı kılınıyor ve ardından hazır bulunan tüm cemaat çok samimi ve güler Kahvaltı salonuna girerken karşılaştığınız bir yüzle musafaha yapıyor, artık sadece bayram alnında secde izine sahip insanların o sıcak ba- namazlarında görmeye alıştığımız şekilde. Mu- kışları ve arka fonda çalan Türk Sanat Müziği safaha kısmı da tamamlandıktan sonra Yahya kışın tüm soğuğunu size unutturur adeta. Artık Hocanın ikram ettiği kuru üzümleri yiyip cami- bir masaya oturup kahvaltınızın gelmesini bek- den ayrılıyoruz. leyene kadar Boğazın o harika güzelliğini seyre dalarsınız gayr-i ihtiyari. Boğaz o saatlerde ade- Yahya Hocayla konuşma fırsatı bulduğum ta duvağını yeni kaldırmış taze bir gelin gibi hoş bir gün öğreniyorum ki bu Nebevi gelenek se- ama aynı zamanda ürkektir. nelerdir hiç aksatılmadan yapılıyormuş. Sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra oturup gü- Kulağınızda Türk Sanat musikisi, karşınızda neş doğuncaya kadar zikirle meşgul olup, güneş dünyanın sekizinci harikası olan İstanbul boğa- doğunca da bir nafile hac ve umre sevabına eş zı ve önünüzde zengin kahvaltı menusu… değer olan Duha Namazı ve artık sadece bay- ram namazlarında görmeye başladığımız hatta Şimdi sorarım size böyle bir sabahın günü- bayram namazında bile yapmaktan imtina etti- nün kötü geçmesi mümkün müdür? ğimiz harikulade bir sünnet olan ‘musafaha’nın her gün her gün ve ilk günkü güler yüzlülükle Vesselam. yapılması… ne büyük bir erdem, ne büyük bir 46 hayatsağlık
hayatsağlık 47
Çocuk İçin Değer! Hatice Şen Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nın tespit edip gerekli olan tedavi ve rehabilitasyon başlarda Sokakta Çalışan Çocukları Ko- programlarını içeren ‘Sağlığın Değerlendiril- ruma Komisyonu, sonrasında Hayat Çocuk mesi, Geliştirilmesi ve Sürdürülmesi’ gibi pro- Hizmetleri Koordinatörlüğü tarafından yürü- jeler uygulanmaktadır. Ayrıca karne şenlikleri, tülen ‘Çocuklar Sokakta Solmasın’ projesi 1998 geziler, piknikler, yaz okulu, kulüp çalışmaları yılından bu yana devam ettirilmektedir. Proje, gibi sosyal etkinliklerle çocukların moral ve İlköğretim çağında, ailesiyle birlikte yaşayan ve motivasyonunu yükseltmek için de çalışılmak- sokakta çalışan çocuklara yönelik bir projedir. tadır. Vakıf bu proje çerçevesinde çocukları sokakta çalışmaya iten nedenleri araştırıp onlara yöne- Çocuklar Sokakta Solmasın projesinin ben- lik çözümler üretmeye çalışmakta ve daha ile- zer çalışmalardan en önemli farklarından birin- riki durumlarda bu çocukların sokak çocuğu cisi, sokakta çalışan çocuğun kendisiyle birlikte olmalarını engellemeyi amaçlamaktadır. kardeşlerinin ve ailesinin de desteklenmesidir. Bir diğer önemli farklılık ise, çocuğa ve ailesine Bu amaçla, sokakta çalışan bu çocuklarla yapılan desteğin çocuk eğitimine devam ettiği sokakta veya ilgili kurum ve kişilerin önerisiyle sürece veya ailenin durumu iyileşinceye dek iletişime geçilmekte, bu çocukların ailelerinden sürmesidir. sorumlu gönüllüler belirlenmekte ve bu gönül- lülerle çocukların aileleri düzenli olarak ziyaret Bu proje çerçevesinde yapılan çalışmalar edilmektedir. Bu ziyaretler sonucunda tespit sonucunda çocukların büyük bir kısmı sokak- edilen sorunlar çerçevesinde gerektiğinde gıda, ta çalışmayı bırakmıştır. Ailelere ve özellikle giyim ve ev eşyası gibi ihtiyaçları karşılanmak- annelere eğitim ve öğretimin önemi anlatılmış ta ve bunların yanında eğitim ve sağlık hizmeti ve çocukların okula devamı sağlanmıştır. Proje desteği de verilmektedir. kapsamında el uzatılan bu çocuklardan biri tıp fakültesi olmak üzere toplam 26 çocuk üniver- Sağlık Hizmeti kapsamında, çocukların siteye girmeyi başarmıştır. Diğer çocuklardan sağlığını ve normal büyüme-gelişmesini etkile- ise yine meslek liselerinden mezun olanlar ve yebileceği öngörülen durumları ve hastalıkları okula dönme imkânı olmayan bazı çocuklar 48 hayatsağlık
da açıköğretim programları ile eğitim süreçle- yeniden bağlanmalarını sağlamak, tedavi süre- rindeki yerlerini almışlardır. Bunların yanında cindeki çocukların takibini sağlamak ve zararlı toplam 42 çocuk örgün eğitime lise ve ilköğre- maddelere karsı farkındalık yaratmak gibi çok tim düzeylerinde devam etmektedir. Ayrıca bu önemli birkaç temel amacı daha var. Başka bir çocuklardan bazıları meslek sahibi olmuş, hatta ifadeyle, bu proje Çocuklar Sokakta Solmasın bazıları kendi işyerlerini açmıştır. projesinin amaçlarına ek olarak iki temel amaç- ta buluşacaktır; sokakta çalıştırılan çocukların Buradan anlaşılacağı üzere proje çocuk ve yeniden hayata bağlanmalarını sağlamak ve so- ailenin yalnız maddi ihtiyaçlarını karşılayan bir kakta çalıştırılan çocukların çalıştırılma sebep- yardım programı olmayıp, çok yönlü bir şekil- leri araştırılarak karar alıcılar, politika yapıcılar de onların sosyal ihtiyaçlarını her aile ve çocuk ve sivil toplum kuruluşlarıyla çalışma grupları için farklı tarzlarda ve farklı programlarla gi- oluşturarak sürdürülebilir politikalar geliştir- dermektedir. mek. Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, 2015 Bu yeni proje süresince pilot olarak belir- senesinin Eylül ayında İstanbul Kalkınma Ajan- lenen Fatih ve Beyoğlu ilçelerinde çalışmalar sı’nın da desteğiyle, pek çok çocuğun ve ailenin sürdürülecektir. Yapılan araştırma ve sosyolojik hayatını değiştiren Çocuklar Sokakta Solmasın tespitlerde, sokakta çalıştırılan/yaşayan çocuk- projesinin devamı niteliğinde Hayat Bağımlılık ların ve ailelerinin genellikle Fatih ve Beyoğlu Kabul Etmez adlı projeye başladı. Bu projenin ilçelerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Ailesi de amacı sokakta çalıştırılan çocukları yeniden tarafından sokakta maddi sıkıntılar dolayısıyla hayata döndürmek, onların yarıda kalan eği- çalıştırılan, bu nedenle de eğitimini ya kısmen timlerine devam etmelerini sağlamak ve ailele- yarıda bırakmış ya da tamamen eğitimine ara riyle birlikte danışmanlık hizmeti alarak okul ve vermiş 7-15 yas arası çocuklar, varsa kardeşleri kariyer planlamalarını yaptırmak. Bu amaçların ve aileleri öncelikli hedef kitle olacaktır. yanında Hayat Bağımlılık Kabul Etmez pro- jesinin çocukların madde bağımlılıkları varsa Sokakta yaşayan/çalıştırılan çocuklar mad- tedavi sürecine girmelerini sağlayarak hayata de bağımlılığına yakalanma riskinde olanlar hayatsağlık 49
sırasında ilk sırada gelmektedir. Risk altında ders takviyeleri ve çalışma atölyeleri oluşturu- olan ve sokakta yaşayan/çalıştırılan çocukların lacaktır. Hedef kitlenin zararlı alışkanlık ve çev- bulundukları çevrelerden uzaklaştırılarak, ya- reden uzak tutulması ve irtibatının kesilmesi de şına uygun bir şekilde sosyalleşebilecekleri or- amaçlananlar arasındadır. tamlara ve eğitim hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam etmeleri gerekmektedir. Bu noktada Ha- İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteklemiş yat Bağımlılık Kabul Etmez projesi kapsamında olduğu bu projenin tamamlanmasıyla birlikte yalnızca sokakta yaşayan/çalıştırılan çocuk de- proje kapsamındaki çocuklar için sürekliliği ğil; ailesi, yaşadığı çevre ve varsa kardeşleri de sağlanmış net faydalar oluşması planlanmak- risk altında bulundurarak çalışmalar yapılması tadır. Bu noktada proje faaliyetleri boyunca planlanmaktadır. Çocukların eğitim-öğrenim sokakta çalışan çocuklar tespit edilirken, karar hayatlarına yeniden başlamaları hedeflenirken, alıcılar, politika yapıcılar, kamu kuruluşları, si- ailenin çocuğu sokakta çalıştırma nedenleri vil toplum kuruluşları ve hedef kitledeki aileler- araştırılacak, aileye maddi yardımlar ve rehber- le toplantılar düzenlenecek, sokakta çalıştırılan lik desteği sağlanacak ve ailesel faktörlerin orta- çocukların çalıştırılma nedenleri üzerine araş- dan kaldırılması için çaba gösterilecektir. Hedef tırmalar yapılacak, çıkan sonuçlar üzerinden kitlenin sosyalleşebileceği alanlar yaratılacak, tüm paydaşların ödevleri belirlenecek ve ortak paydası ‘hedef kitlenin en üst faydası’ olan çalış- 50 hayatsağlık
Search