Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore hayatsağlık dergisi Sayı 5

hayatsağlık dergisi Sayı 5

Published by Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, 2019-09-23 08:43:11

Description: hayatsağlık dergisi Sayı 5 Temmuz 2011

Search

Read the Text Version

Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi temmuz 2011 sayı 5 .Dört aylık dergi Tıbbın beşeri hayatla olan ilişkisini daha görünür kılmak bizlere, hem paylaşılan bu Temmuz 2011 Sayı 5 ortak paydanın taşıdığı riskleri hem de daha yaşanabilir bir dünya için ihtiyaç duyduğumuz Sahibi ufku hatırlatır. Bu anlamda, tıp ve tıbbi bilgi Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı üzerinden yapılacak eleştirel akıl yürütmeler insanoğlunun gerçekleştirebilecekleri kadar, adına nerede ‘durması’ gerektiğiyle de ilgili olmalıdır. Ahmet Özdemir Dergimizin beşinci sayısında tıbbın sosyal al- anda barındırdığı bu riskler ve imkânlar çer- Sorumlu Yazı İşleri Müdürü çevesinde yeniden beraberiz. Ahmet Özdinç İyi okumalar dileğiyle.. Editör Bülent Özaltay Yayın Kurulu Ali İhsan Taşçı Altay Ünaltay Enes Karabulut Eyüp Süzgün Hakan Ertin M. Alpertunga Kara M. İnanç Özekmekçi Murat D. Çekin Tasarım Uygulama Ahmet Yumbul Baskı - Cilt Pınarbaş matbaacılık ltd. şti. 0212 544 5877 İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 . 0533 668 0911 Faks. 0212 632 8579 [email protected] ISSN 1309-6001 Dergide yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

içindekiler 04 10 Haberler ABD sünneti tartışıyor Betül Sümbül 13 15 Ruh sağlığı merkezleri yenileniyor Kalsiyum osteoporotik kırıkları engelliyor mu? Lübeyna Bilici Sultan Gözde Yıldızhan 17 20 EHEC enfeksiyonları Permakültür Üzerine Altay Ünaltay Hira Doğrul 26 Ölümcül Hastalık ve Kötü Haber Verme Şeyma Çavuşoğlu

30 içindekiler Bitkisel Hayattaki Hastalarda 34 Bilinçlilik Sorunu Taha Hanoğlu Beslenmenin “Orto” Yolu İlknur Karagöz 38 48 Geleneksel Japon Tıp Sistemi ‘Kampo’nun Modern Japon Tıbbındaki Yeri ve IV. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Türkiye İçin Dersler Ülkeler Konferansı’nın Ardından Ayşegül Güvenç - Abdullah Olgun Kerem Kınık 52 54 Kendi Hazinesi İçin Dilenci Olmak Jack Kevorkian’ın Ardından Murat D. Çekin M. İnanç Özekmekçi 62 Cengiz Çakmak ile ‘Felsefe ve Tıp’ Üzerine Söyleşi

haberler Organik pazarlar yaygınlaşıyor Son yıllarda endüstriyel tarımın sına neden olmuştur. Oysa pazar alış ya yabancılaşmanın da önüne geçilme- insan sağlığına olan olumsuz etki- verişi, üretici ile tüketici arasındaki sine katkıda bulunuyor.” lerinin ortaya çıkmasıyla beraber ‘or- güven duygusunun oluşmasını sağla- ganik gıda’ kavramı oldukça popüler yarak bir tür köprü işlevi görmektedir. Organik pazarlar yeni açıldığında hale geldi. Peki nedir bu organik gıda? organik tarımın masraflı bir yöntem Organik gıdalar, organik tarımla üreti- Merkezefendi Organik Pazarı üre- olmasının gıdaların fiyatına yansıma- len yani tohumdan tüketiciye ulaşana ticilerinden ve Türkiye Ekolojik Üreti- sından dolayı yüksek gelir gruplarına kadar tüm aşamalarında sentetik kim- ciler Derneği Başkanı Levent Alev pa- hitap ettiği yönünde bir algı vardı ama yasallar yerine doğal maddelerin kul- zar kültürünün korunması ve yaşatıl- organik pazarlar yaygınlaştıkça bu du- lanıldığı besinlerdir. Organik ürünler ması gerektiği görüşünde. Levent Alev rumun değiştiği, orta gelir grubunun diğer ürünlerden ayrı olarak organik pazarda üreticiyle tüketicinin bir araya da organik pazardan alışveriş yaptığı pazarlarda ve reyonlarda satışa sunu- gelmesinin tüketicide güven duygu- gözleniyor. Organik pazar müşterileri lur. sunun oluşması bakımından önemli genellikle sağlıklı beslenmeye, eko- olduğunu belirtiyor ve organik pazar- lojik dengenin korunmasına önem Marketlerin organik ürün reyonla- larda mümkün olduğu kadar üretici- veren, doğayı seven insanlardan olu- rında satılan besinlerle, organik pazar- nin bizzat kendi yetiştirdiklerini satışa şuyor. Çocuklarının sağlıklı beslenme- lardakiler aynı standartlarda yetiştiril- sunmasını teşvik ettiklerini söylüyor: sini isteyen anneler de organik pazara miştir, aynı sertifikasyon aşamaların- ilgi duyanlar arasında önemli bir yer dan geçmiştir. Bununla birlikte, pazar “Ben pazarda ürünlerimi satarken tutuyor. yerlerinin organik besini tüketici ile soracağınız her soruyu cevaplayabili- buluşturmak dışında, üretici ile tüketi- rim, size gıdanın geçtiği tüm aşamalar- Nüfusu hızla artan dünyada orga- ciyi bir araya getirmek gibi sosyal bir la ilgili bilgi verebilirim. Ama market- nik tarımın geleceği konusunda ise Le- işlevi de vardır. Modern toplumlarda ten aldığınız ürünün ücretini ödeyip vent Alev şunları ifade ediyor: “Orga- süpermarket kültürünün yaygınlaşma- çıkarsınız, sorsanız da alacağınız bilgi nik tarım endüstriyel tarıma galip ge- sı, üretici ile tüketici arasındaki bağı öğrenilmiş, samimiyeti olmayan bil- lebilir mi buna tüketici karar verecek. koparmış, aracılar zincirinin oluşma- gilerden ibarettir. Geleneksel pazarlar Bu bir ‘ticari savaş’. Her geçen gün bu kentleşmenin getirdiği gıdaya ve doğa- bilincin arttığını görüyoruz. Özellikle Türkiye’ de organik tarım bakımından şanslıyız. Türkiye’de hala çiftçi var, kü- çük üretici var. Tarım Avrupa’da tama- men şirketleşmiş, küçük köylülük ağır bir şekilde tasfiye edilmiş durumda. Bizde ise çok büyük metropoller ha- riç diğer şehirde bile insanlar tarımla uğraşıyorlar. Avrupa’da çiftçilik tama- men öldürülmüş. Tüm dünyada tarım şirketleşiyor. Fabrikanın janjanlı ürün- lerinin mi, çiftçinin doğal ürünlerinin mi galip geleceğine tüketici karar vere- cek.” Lübeyna Bilici – İlknur Karagöz 6 hayatsağlık

haberler Bir test ile ömür tayini! Bu yılın sonunda İngiltere’de satışa ğında rol oynayan progerin adlı toksik ser Araştırma Merkezi’nde telomerler çıkarılması planlanan bir test ile bir proteinin, erişkinlerdeki yaşlanma üzerine araştırma yapan Dr. Maria insanların biyolojik ömrünün tespit üzerine de etkili olduğu gösterilmişti. Blasco’ya göre telomereleri kısa olarak edilebileceği iddia ediliyor. Çocukların yedi kat daha hızlı yaş- doğan insanların daha kısa ömürlü ol- lanmasına yol açan ve Hutchinson- dukları bilinirken, uzun telomerlerin Her bireyin kromozomlarının uç- Gilford Progeria Sendromu olarak daha uzun bir ömür sağlayıp sağlama- larında bulunan ve telomer adı verilen bilinen bu hastalık genellikle yaşlılar- dığı bilinmiyor. yapıların uzunluğunun ölçülmesi esa- da görülen saç dökülmesi, ciltte kırı- sına dayanan testin en önemli özelliği şıklık, damar tıkanıklığı ve artrit gibi Hayat sigortası ve sağlık sigortası ise kolaylıkla sonuca ulaşma imkânı semptomlarla kendini belli ediyor. Bu sağlayan şirketler açısından da önem- vermesi. Az miktarda kan, yanaktan hastalarda büyük miktarlarda üretilen li olabileceği düşünülen bu tür testler alınan küçük bir doku örneği ya da tü- progerin normal insanların hücrele- sonucunda, sigorta priminin daha kürük, testin yapılabilmesi için yeterli. rinde de hücreler ölmeye başladığında düşük olması gibi gerekçelerle iş baş- üretiliyor. Telomerler ile progerin adlı vurusu esnasında daha uzun ömürlü 400 sterlinlik bu test henüz piyasa- proteinin bağlantılı olduğunu göste- insanların tercih edilmesi, tahmin edi- ya çıkmamış olmasına rağmen birçok ren Collins’e göre telomerler çok kısa len yaşam süresine ve hastalık risk fak- tartışmayı da beraberinde getiriyor. ve zayıf hale geldiklerinde vücuda, törlerine bağlı olarak sigorta şirketleri Bazı tıp uzmanlarına göre bir kişinin hücrenin vücut içindeki yararlı işle- tarafından farklı prim uygulamalarına ömrünün kesin olarak belirlenebilme- vinin sonuna geldiği sinyalini vererek gidilmesi gibi ihtimallerin gündeme si mümkün değil. Ancak yapılan pek progerin üretimini tetikliyor. Böylece gelmesi ise meselenin farklı bir boyu- çok araştırma, telomerleri normalden yaşlanmanın hücrelerin yıpranmasıyla tunu oluşturuyor. kısa olan kişilerin, telomerleri uzun oluşan pasif bir mekanizma ile değil, olanlara göre daha önce ölme olasılı- hücrelerin içinde programlanmış aktif Ebru Bektaş ğının bulunduğuna işaret ediyor. Tüm bir biyolojik mekanizma ile gerçekleş- bunların yanında yapılan birçok çalış- tiği üzerinde duruluyor. ma, telomerlerin yalnızca yaş ile değil, aynı zamanda hipertansiyon, insülin 2007 yılında İskoçya’da Scott W. direnci gibi çeşitli klinik durumlarla Brouilette ve arkadaşları da, uzun te- da bağlantılı olabileceğini gösteriyor. lomereleri olan insanların kalp hasta- lığına yakalanma riskinin, kısa telome- 2003 yılında Utah Üniversitesi’nde, relilere göre daha az olduğunu ortaya Richard Cawthon ve arkadaşları tara- koymuştu. fından 143 kişiden alınan kan örnek- leri ile 20 yıllık eski kan örnekleri kar- Söz konusu testi geliştiren bilim şılaştırılmış ve telomerlerin boyunun, adamlarına göre telomerlerin uzunlu- 60 yaşına ulaşmış bir kişinin 15 yıl ğu ya da kısalığı, bir kişinin biyolojik daha yaşayıp yaşayamayacağına ilişkin yaşını belirlemedeki önemli para- iyi bir gösterge olabileceği ileri sürül- metrelerden birini teşkil ediyor. Testi müştü. hazırlayanlar, insanların kronolojik yaşına kıyasla biyolojik yaşının daha 2011 yılında ABD Ulusal Sağ- genç veya daha yaşlı olup olmadığının lık Enstitüsü’nün Direktörü Francis görülebileceğini öne sürüyorlar. An- Collins başkanlığındaki ABD’li bilim cak Madrid’deki İspanyol Ulusal Kan- adamlarınca yapılan bir araştırmada, çocuklarda görülen yaşlanma hastalı- hayatsağlık 7

haberler İnsan beynine şekil veren yeni bir gen keşfedildi Yale Üniversitesi öğretim üyele- toduyla insan genetik yapısını oluştu- ce beynin bu yüzeyinin düz kaldığını rinden Prof. Dr. Murat Günel’in ran üç milyar harfin içinden sadece iki belirtti. koordinasyonunda yürütülen ve Yale harfin silinmesiyle birlikte beynin belli Üniversitesi ile Türkiye’nin çeşitli üni- bir kısmında kıvrımların oluşmadığını Yapılan biyolojik çalışmalar ile la- versitelerinden araştırmacıların ortak- gösterdi. Dr. Günel, yapılan ilk incele- minin-gamma3 (LAMC3) isimli bu laşa yürüttüğü çalışmaların sonucunda melerde hastaların beyninin büyük bir genin, beynin gelişimi sırasında kök insan beynine şeklini vererek zekânın kısmının normal geliştiği halde, görme hücrelerce sentez edildiği ve daha ileri oluşmasına zemin hazırlayan yeni bir merkezlerinin bulunduğu arka kısmı- dönemlerde beyindeki sinir hücreleri- gen keşfedildi. nın kıvrımlarının oluşmadığını böyle- nin birbiri ile temaslarını sağladığı gös- terildi. Erken embriyonik gelişimde İnsan beynindeki kıvrımlı yapı, önemli rol oynayan ve laminin olarak beynin en üst tabakasının yüzey ala- adlandırılan bu moleküllerdeki mutas- nını genişleterek kompleks işlemle- yonlar aynı zamanda başka doğumsal rin yapılmasına olanak sağlar. İnsan hastalıklara da sebep olmaktadır. beyninin spesifik özelliklerinden biri olan bu kıvrımların, insan zekasının Dr. Günel çalışmasında LAMC3 gelişimindeki önemine dikkat çeken mutasyonunun, komplike kıvrımlaş- Günel, şimdiye kadar bu kıvrımların ma anomalileri ile karakterize insan nasıl oluştuğunun bilinmediğini ve oksipital korteks malformasyonlarına oluşumunda rol oynayan genlerin bu- sebep olduğunu göstererek, beyinde- lunamadığını ifade etti. ki düzleşmeyle ile ilgili kabul gören, ‘düzleşmeye yalnızca kortikal nöronal Nature Genetics’de yayınlanan göçteki erken olayların bozukluğu ne- çalışmada Günel ve ekibi, daha önce den olur’ şeklindeki anlayışıa karşı çık- kendilerinin geliştirdikleri, hızlı ve maktadır. etkin ‘Tüm Ekson Dizilenmesi’ me- Ebru Bektaş Kök hücre kullanılarak laboratuarda üretilen insan kalbi organ nakli için yeni bir imkân sağlıyor ABD Minnesota Üniversitesi’nde üretilmişti. Araştırmacılar bir yıl sonra dönüşmeye başlamış. Böylece canlılık yapılan çalışmalar sonucu geç- yapay fare kalbi ve ertesi yıl da domuz kazanan kalbin, kök hücre enjeksiyo- tiğimiz Nisan ayında laboratuar orta- kalbi üretmişti. nundan birkaç hafta sonra atmaya baş- mında insan kalbi üretildiği bildirili- layabileceği ifade ediliyor. yor. ABD’li araştırmacılara göre, diğer Yapılan açıklamaya göre ölmüş organların üretilmesi için de yakında bireylerden alınan kalpler, kas doku- Standart kalp nakillerinde, hasta- çalışmalara başlanılacak. sundan ve hücrelerinden arındırıla- nın bağışıklık sistemini baskılamak rak geride sadece ‘hayalet kalp’ olarak için ömür boyu ilaç kullanılması gere- Organ nakli bekleyen milyonlarca ifade edilen protein iskelet bırakılmış. kiyor. Bu gelişme ile kendi kök hücresi hasta için yeni bir kapı açan gelişme Daha sonra bu iskelet yapıya canlı kök kullanılan hastalarda ilaç kullanımının ilk olarak 2007 yılında başlamış, has- hücreleri enjekte edilmiş ve enjekte önüne geçilmesi hedefleniyor. tanın kemik iliğinden alınan kök hüc- edilen hücreler hayalet kalbe yapışa- reler kullanılarak insan kalp kapakçığı rak başarılı bir şekilde kalp hücrelerine Halil Aziz Velioğlu 8 hayatsağlık

haberler Kahve inme riskini azaltıyor Stroke dergisinde yayımlanan bir kitle indeksi, alkol ve diyabetle değiş- çalışmada, günümüz yoğun çalış- memesi. ma hayatının popüler içeceklerinden olan kahvenin, kadınlarda inme riskini Kahve inme riskini azaltıcı etkisini azalttığı iddia edildi. insülin duyarlılığını artırarak ve infla- masyonu azaltarak gösteriyor. Ayrıca Karolinska Enstitüsü’nde 1997 yı- içerdiği fenolik komponentler antiok- lında başlayan çalışmaya geçmişinde sidan etki ile endotel fonksiyonunu kardiyovasküler hastalık ya da kanser geliştiriyor. öyküsü olmayan 49-83 yaş arası 34 670 kadın dâhil edildi. 10 yıllık izleme Kahvenin inme riskini azaltmış süreci sonunda 1680 inme vakası kay- olması onu çok da masum bir içecek dedildi. yapmıyor. Hipertansiyonu olan hasta- larda kahve tüketimi kan basıncını ar- Çalışma sonuçlarına göre günde tırıcı etkisinden dolayı iskemik infarkt bir fincan ve üzeri kahve tüketimi ile riskini iki kat artırıyor. Demir ve kalsi- kadınlarda inme riski % 22-25 oranın- yum emilimi üzerine olumsuz etkileri da azalıyor. Beynin içine kanama dı- olan kahve aynı zamanda kansızlık ne- şında birçok inme tipinde risk azaltıcı deni de olabiliyor. etki mevcut. Çalışmanın en ilgi çekici yanı kahve tüketimi-inme riski arasın- Neslihan Şakzucu daki ilişkinin sigara kullanımı, beden Kronik ağrı tedavisine yeni umut: CBD3 Indiana Üniversitesi Tıp Fakültesi bazı yan etkiler söz konusu olabiliyor. vaziv olması, tedaviyi sınırlıyor. CBD3 araştırmacıları kronik ağrı meka- CBD3 adlı peptidin getirdiği yenilik ise sistemik olarak verilebiliyor ve akut nizmasında kısa devre oluşturacak bir ise tam bu noktada kendini gösteriyor. ağrıyı olduğu kadar kronik ağrıyı bloke peptid keşfettiler. Peptid, Ca kanallarına bağlanarak uya- etmede de başarılı olduğu bildiriliyor. rıcı sinyallerin (ki bu sinyaller beyne Geçtiğimiz Haziran’da Nature ulaşınca ağrı olarak yorumlanıyor) Peptidi keşfeden araştırmacılar, Dergisi’nde yayınlanan makalede, fa- sayısını yararlı şekilde azaltarak ağrı daha önceki çalışmalarda ağrı sinyal reler üzerinde yapılan deneyler sonu- oluşumunu engelliyor. yolağında Ca kanallarının kilit rolünün cunda keşfedilen CBD3 adlı peptidin, gösterildiğini belirterek, keşfettikleri Ca kanallarına etki ederek ağrı üre- Günümüzde nöropatilerde veya molekülün daha spesifik olduğunu, timine yol açan sinyallere müdahale AIDS, kanser gibi klinik durumlarda dolayısıyla halen kullanılan analjezik- ettiği belirtiliyor. Halen piyasada ağrı görülen, sürekli ve giderilemeyen ağ- lerden daha az yan etkilere sahip ola- kesici olarak kullanılan ve etkilerini Ca rılarda intratekal Prialt kullanılıyor. cağını ve kronik ağrının giderilmesin- kanalları üzerinden gösteren prepa- Prialt, Ca kanallarını bloke ederek de yeni bir tedavi imkânı sunacağını ratlar, Ca akışını direkt olarak inhibe analjezik etki sağlıyor. Fakat bu sensitif umduklarını ifade ediyorlar. ediyorlar. Bu inhibisyon sonucunda bir blokaj olmadığından klinikte hafı- kalpte ritim bozuklukları, motor koor- za kaybı, hipotansiyon gibi yan etkiler Ruken Mermut dinasyon bozukluğu, hafıza kaybı gibi görülebiliyor, ayrıca uygulamanın in- hayatsağlık 9

haberler Rosiglitazon’dan sonra pioglitazon da şüphe altında Geçtiğimiz yıl Eylül ayında, anti- 1,5 milyon diyabet hastası dört yıl çalışmada bazı metodolojik sınırlama- diyabetik tedavisinde kullanılan boyunca (2006-2009) izlenmiş ve ların bulunduğu ifade edilerek, söz ko- ve ‘rosiglitazon’ etken maddesini içe- pioglitazon kullanan hastalarda diğer nusu ilaç hakkında karar verilebilmesi ren müstahzarlar, Sağlık Bakanlığı ta- antidiyabetik ilaç kullanan hastalara için daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç rafından piyasadan çekilmişti. On yılı nazaran mesane kanseri riskinin arttığı duyulduğu, yeni verilere ulaşılması aşkın süredir devam eden kullanımı- gözlenmişti. (Diabetes Care 2011; 34: durumunda bilgilendirme yapılacağı nın ardından rosiglitazonun yasaklan- 916-22.) duyuruldu. masına gerekçe olarak kalp yetmezliği ve infarktüs riskini yükselttiğine dair EMA Beşeri Kullanım için Tıbbi Tip 2 diyabet tedavisinde kullanı- çeşitli çalışmalar gösterilmişti. Bu ça- Ürünler Komitesi (The Committee lan olan bu etken maddenin Türkiye lışmalara dayanarak Avrupa İlaç Ajansı for Medicinal Products for Human piyasasındaki 62 müstahzar içerisinde (EMA- European Medicines Agency) Use), pioglitazon içeren ilaçların me- bulunduğunu belirten TEB (Türkiye ilacın piyasadan çekilmesini önerme sane kanseri riskini arttırıp arttırmadı- Eczacılar Birliği) yaptığı açıklamada, kararı almıştı. ğının tespiti için Mart 2011 tarihinden Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli ça- itibaren Avrupa çapında bir inceleme lışmalar yürütülerek bir açıklama ya- Geçtiğimiz Haziran ayında ise ro- başlatıldığını ve preklinik çalışmalar, pılmadan paniğe kapılmaması konu- siglitazon ile aynı grup ilaçlardan olan epidemiyolojik veriler ve placebo kon- sunda halkı uyardı. ‘pioglitazon’un bazı olumsuz etkileri trollü klinik deneyler gözünde bulun- sonucunda yasaklanması gündeme durularak bu hususun değerlendirile- Pioglitazon ile ilgili çıkan haber- geldi. EMA 9 Haziran 2011 tarihinde ceğini duyurdu. ler üzerine, Sağlık Bakanlığı Basın ve yaptığı yazılı açıklama ile, Fransa İlaç Halkla İlişkiler Müşavirliği bir açıkla- Ajansı’nın pioglitazon etken maddesi- Bunun üzerine 20-23 Haziran ma yaparak pioglitazon üzerine yapı- ni ihtiva eden ilaçların Fransa’da satışı- 2011 tarihleri arasında, Fransa’da ya- lan çalışmaların ve dünyanın saygın nı durdurduğunu bildirdi. Almanya ise pılan araştırmanın sonuçlarının ve pi- kuruluşlarının ilaç güvenliliğine ilişkin bu ilaçların yeni hastalara başlanma- oglitazon içeren ilaçları Avrupa’da kul- duyurularının Bakanlık tarafından ti- masını önerdi. lanmaya devam etmenin olası sonuçla- tizlikle takip edildiğini belirtti. rının değerlendirildiği bir toplantı ya- Pioglitazon’un suçlu bulunmasına pıldı. Toplantı sonrasında, Fransa’daki Merve Yamanoğlu sebep olan araştırmada, Fransa’daki çalışmanın zayıf bulgulara dayandığı, 10 hayatsağlık

haberler Avrupa Konseyi: Çocuklar ve gençler cep telefonu radyasyonundan korunmalı! Avrupa Konseyi Parlamenter- Üzerinde durulan bir diğer nokta durumlarda ‘ihtiyatlılık ilkesinin’ iz- ler Meclisi, geçtiğimiz aylarda da, International Commission on Ra- lenmesi ve muhtemel risklerin göz Kiev’de yaptığı toplantıda çocukları ve diological Protection (ICRP) tarafın- önünde bulundurularak yapılan uya- gençleri cep telefonu radyasyonundan dan ortaya konulan mevcut radyasyon rıların dikkate alınması izlenecek en korumak adına Avrupa Hükümetleri- standartlarının ‘bilimsel temelinin’ doğru yol. ni bazı tedbirler almaya davet ederek, araştırılması ve yeniden gözden geçi- okullarda mobil telefon kullanımının rilmesi gerekliliğiydi. Yapılan araştır- Yusuf Furkan ciddi bir şekilde sınırlandırılması ve maların şeffaf ve objektif oluşu kadar, kablosuz yerine kablolu internet kul- uzmanların bağımsızlığının da önemi lanımının yaygınlaştırılması gibi öne- vurgulandı. rilerde bulundu. Alman Radyasyondan Korunma ‘Elektromanyetik dalgaların ço- Federal Dairesi’nin yakın zamanda cuklar, gençler ve üreme çağındaki yaptığı bir çalışmanın sonuçları, cep erkekler üzerine etkileri’ konulu semi- telefonu dalgalarının çocuk ve gençler nerlerle insanları bilinçlendirmek ve üzerinde kısa vadede kayda değer bir evlerde kablosuz telefon, bebek izleme etki bırakmadığına işaret ediyordu. cihazı gibi elektromanyetik dalga salı- Yine de elektromanyetik alanların ço- nımına sebep olan cihazları kullanma- cuk ve gençler üzerindeki uzun vadeli maya teşvik etmek de yapılan öneriler etkileri hâlâ bilinmiyor. Parlamenter- arasındaydı. ler Meclisi’nin kararına göre, bu gibi Mevcut antibiyotiklerin etkisi giderek azalıyor Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sekteye uğrayabileceği ifade ediliyor. nun hassasiyetine dikkat çekerek, ül- 2011 yılı ‘ilaçta durum’ rapo- Rapora göre farklı ülkelerde aynı runu açıkladı. Ülkelere göre ilaç kul- kelerin bu hususta politika geliştirme- lanımı ile ilgili önemli bilgiler içeren hastalıklar için antibiyotik kullanımı raporda dünya genelinde antibiyotik üç misli değişebiliyor; özellikle as- si ve akılcı olmayan ilaç kullanımının kullanımının arttığı ve bu durumun tım, viral gastroenterit gibi vakalarda yanlış ve gereğinden fazla kullanımdan hastalar gereksiz ve yanlış antibiyotik engellenmesine yönelik çalışmalarda kaynaklandığı belirtiliyor. kullanımına yönlendiriliyor. Antibi- yotik kullananların % 22’si tedaviyi ta- bulunması için çağrıda bulunuyor. Gereksiz ve yanlış tüketime bağlı mamlamıyor ya da ilaçları yanlış doz- olarak mevcut antibiyotiklere karşı da kullanıyor. Asya’da Çin ve Japonya, Ülkemizdeki durum da diğer ül- direnç gelişirken, yeni antibiyotiklerin Avrupa’da ise İspanya ve Fransa anti- geliştirilememesi nedeniyle bu duru- biyotik tüketimi ve direnç arasındaki kelerden çok farklı değil. Türkiye’de mun küresel bir sorun halini alacağı ve yüksek korelasyon ile öne çıkıyorlar. birçok sağlık probleminin tedavisinin reçetelenen ilaçların % 20 ila 40’ını DSÖ, sözkonusu raporuyla konu- antibiyotikler oluşturuyor. Yazılan an- tibiyotiklerin çoğu doğru reçetelendi- rilmiyor ya da hasta tarafından yanlış kullanılıyor. Reçetesiz antibiyotik kul- lanım oranı da % 32’ler civarında. Furkan İsmail hayatsağlık 11

güncel tartışmalar ABD sünneti tartışıyor Erkek çocukların sünnet edilmesi, Müslüman ‘intactivists’) Male Genital Mutilation (MGM) ve Yahudi toplumların dinî geleneklerinde Bill adlı organizasyonun öncülüğünde çocukla- yer alan, ayrıca sağlık gerekçeleri nedeniyle diğer rın kendi bedenleriyle ilgili kararı kendilerinin bazı toplumlarda da gerçekleştirilen bir uygulama vermesi gerektiğini savunarak bir süredir kam- olmasına rağmen bir süredir ABD kamuoyunda panya yürütüyor. Bu amaçla sünnete karşı imza tartışmalara neden oluyor. Tartışmanın eksenini toplamaya başlayan grup, gerekli sayıya ulaşarak şu iki temel soru oluşturuyor: Ebeveynler dinî ve konuyu referanduma taşıma hakkını elde etti. toplumsal gerekçelerle çocuklarını sünnet ettir- Kasım ayında yapılacak referandumda halka on me hakkına sahip midir? Yoksa bedeni üzerinde- sekiz yaşından küçüklerde sünnetin yasaklanma- ki bir müdahaleye kendisinin karar verebilmesi sını onaylayıp onaylamadıkları sorulacak. Refe- için çocuğun reşit olacağa yaşa ulaşması beklen- randumdan yasak kararı çıkarsa San Francisco, meli midir? sünneti yasaklayan ilk belediye olacak. Böylece küçük çocukların sünnet edilmemesi kanunların San Francisco merkezli olan sünnet karşıtı koruduğu bir yasak haline gelecek ve on sekiz ya- bir hareket (kendi tercih ettikleri adlandırmayla şından küçükleri sünnet ettiren ebeveyn hakkın- da bin dolara kadar para ve bir yıla kadar hapis cezası istenebilecek. Sünnet uygulaması, on sekiz yaşından sonra çocuğun kendi rızasıyla veya ço- cuğun sağlığı için gerekli olduğuna dair doktor raporu olması halinde gerçekleşebilecek. San Francisco’da yaşananlar farklı şehirlerdeki sünnet karşıtlarını da cesaretlendirmiş durumda. Santa Monica’daki bir grup da benzer bir oylamanın kendi şehirlerinde yapılması için imza kampan- yası başlattı. Sünnet uygulamasının yasaklanma- sıyla ilgili bir öneri, New York Eyaleti’nde Tarry- town merkezli bir grup tarafından Massachusetts Meclisi’ne geçtiğimiz yıl sunulmuş ancak kabul edilmemişti. MGM Bill adlı organizasyonun kurucusu ve başkanı Matthew Hess, sünnetin binlerce sinir ucunu yok eden ve acı veren, gereksiz bir uygu- lama olduğunu, erkek çocuklara uygulanan sün- netin Sudan, Mısır gibi ülkelerde cinsel duygu- ları engellemek için kız çocuklarına uygulanan sünnetten hiçbir farkının olmadığını iddia ederek amaçlarının bu uygulamayı federal bir suç haline getirmek olduğunu belirtiyor. Organizasyonun sünnet karşıtı faaliyetleri imza kampanyası ile sınırlı değil. Hess, bir yan- dan da ‘Foreskin Man’ adında bir dizi çizgi roman 12 hayatsağlık

güncel tartışmalar yayınlıyor. Kitapta bebekleri sünnet etmeye çalı- karşı koruduğuna, penis kanseri riskini, penis de- şan kötü karakterdeki ‘Monster Mohel’ (Mohel, risinde inflamasyon ve enfeksiyon riskini, üriner geleneksel Yahudi sünnetini uygulayabilmek için sistem enfeksiyonu ile buna bağlı olarak böbrek eğitim görmüş kişidir) ve onlara karşı savaşan komplikasyonlarını, prostat kanseri riskini azalt- kahramanın maceralarına yer veriliyor. tığına (sünnet olmayanların 1½-2 oranında daha yüksek risk taşıdığı belirtiliyor), sünnet olan er- Sünnet karşıtları ayrıca çeşitli internet sitele- keklerin partnerlerinde klamidya vb. enfeksiyon rinde sünnetin niçin yasaklanması gerektiğini, ai- ve serviks kanseri riskinin daha düşük olduğuna lelere ve doktorlara yönelik bildiriler hazırlayarak ilişkin çeşitli araştırmaları referans gösteriyor- açıklıyor. Bu bildirilerde, erkek bebeklere uygula- lar. Sünnet karşıtları sünnetin sağlık için faydalı nan rutin sünnet işlemlerinin sağlık gerekçesine olduğuyla ilgili raporları veren kuruluşları pro- dayanmadığını, neonatal sünnetin sadece ABD fesyonel olmayanlar olarak değerlendirse de, ve dünyadaki profesyonel olmayan sağlık örgüt- dünyada sağlık alanındaki kimi önemli kuruluş- lerince tavsiye edildiğini belirtiyorlar. American lar tarafından sünneti destekleyici raporlar yayın- Academy of Pediatrics’in, sünnetin günümüzde lanmıştır. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) sünne- ifade edilen tıbbi faydalarının bu işlemi her ye- tin heteroseksüel HIV enfeksiyonuna yakalanma nidoğana uygulamayı gerektirecek kadar yeterli riskini yaklaşık % 60 oranında azalttığını belirte- olmadığı şeklindeki açıklaması referans gösterile- rek, sünnetin rutin bir işlem haline gelmesiyle rek önemli olan noktanın sünnetin güvenli, sağ- finansal ve tıbbi kaynakların boşa harcandığı lıklı şartlarda ve bu alandaki profesyonel kişiler savunuluyor. tarafından yapılması olduğunu vurguluyor. Sün- net karşıtları ise ABD ile sünnet oranının daha az “Erkek bebeklerin sünnet derisi doğuştan olduğu ülkelerdeki cinsel yolla bulaşan hastalık gelen bir kusur değildir” şeklinde sloganik bir oranlarını kıyaslayarak ABD’de bu hastalıkların cümleye dönüştürdükleri gerekçelerini, sünnet daha sık görüldüğünü ifade ediyorlar. Bu sebeple derisinin vücudun normal, hassas ve işlevsel bir de HIV ile ilgili raporları güvenilir bulmayarak parçası olduğuna, irritasyon ve mikroplardan bunun erkek çocuklarının vücutlarından bir par- koruyucu olduğuna dayandırıyorlar. ABD’de ça kesmeyi meşru kılmadığını belirtiyorlar. tüm yaşlardaki kızların sünnet uygulamasın- dan, ebeveynlerinin kültürel ya da dini tercihle- Sünnet karşıtlarının yürüttüğü çalışmalar rine bakılmaksızın federal veya eyalet yasalarıy- la korunduğuna dikkat çeken sünnet karşıtları, bu durumda erkek ve kadın ayrımı yapacak etik gerekçelerin olmadığını, aynı korumanın erkek çocuklar için de geçerli olması gerektiğini sa- vunuyorlar. Sünnetin, uygulama sırasında veya sonrasında çocuk için ağrılı, travmatik olduğu- nu ve bu işlemlerdeki aşırı kanama, infeksiyon, anesteziye bağlı komplikasyon, cerrahi hatalarla penise zarar verilmesi ve hatta ölüm gibi riskler nedeniyle çocukların bu işlemleri istemeyeceğini belirtiyorlar. Çocukların kendi rızaları olmadan kültür, din vb. nedenlerle sünnet uygulamasın- dan korunmaları için bunu yasalaştırmayı çözüm olarak görüyorlar. Sünneti destekleyenler ise sünnetin HIV’e hayatsağlık 13

güncel tartışmalar ABD’de birçok kesim tarafından tepki topluyor. simlerin iddiası ise yürütülen kampanyanın asıl Müslüman ve Yahudiler yasağa karşı ortak bir derdinin sadece çocukların haklarını savunmak mücadele yürütüyorlar ve referandumdan geçse kadar masum olmadığı. Müslüman ve Yahudi bile bu yasağın ABD anayasasının din ve ifade toplumlarda erkek çocuklarına uygulanan sün- hürriyetini garanti altına alan maddesine aykırı net, dinin ve toplumsal hayatın vazgeçilmez bir olduğu için mahkemelerce iptal edileceğini sa- parçası olarak gelenekselleşmiş durumdadır. Ya- vunuyorlar. California genelindeki 45 bin yerel hudiler “Antlaşmam şudur: İçinizdeki her erkeği kiliseyi temsil eden Amerika Ulusal Evangelistler sünnet edeceksiniz. Fazlalık derinizi kesecek- Birliği’nin Başkanı Leith Anderson’un “Yahudi, siniz. Bu, sizinle aramdaki antlaşmamın işareti Müslüman ve Hıristiyan, hepimizin kökleri Hz. olacak. Nesilleriniz boyunca içinizdeki her erkek İbrahim’e dayanıyor. Dini sünnet geleneği de Hz. sekiz günlükken sünnet edilecek.” (Yaratılış/Be- İbrahim’le başlıyor. Hiçbir ABD hükümeti bu ta- reşit17) şeklindeki emir gereğince sürgündeyken rihi geleneği yasaklayamaz. Çünkü dini özgürlük- dahi vazgeçmedikleri sünnet akdine sıkı sıkıya lerin esası söz konusu’’ şeklindeki destekleyici bağlılar. Şalom Gazetesi de bu hususa dikkat açıklaması da yasağa karşı dinler ittifakı şeklinde çekiyor ve bu nedenle San Francisco’da bugün yorumlanıyor. yapılmaya çalışılan şeyin Yahudiliği yaklaşık 4 000 yıldır ayakta tutmuş olan antlaşmanın işare- Yasaklama girişimlerine karşı çıkan bazı ke- tini yasaklatmak suretiyle unutturmak olduğunu ifade ediyor. ABD’deki önemli Yahudi kuruluşla- rından ‘İftira ve İnkârla Mücadele Birliği’ (Anti Defamation League), çizgi romanından dolayı Hess’i şiddetle kınayarak, çalışmalarını tuhaf ve antisemitik olarak değerlendiriyor. Birçok Yahu- di kuruluş Hess’i Yahudi düşmanlığı yapmakla ve sünnet karşıtı kampanya yaparken bir yandan da kendi işlerinin reklamını yapmakla suçluyor. ABD’de sünnet tartışmalarının seyri ve re- ferandumdan çıkacak sonuç merakla bekleni- yor. Dinî grupların birlikte hareket etmesiyle yasaklama çabalarının sonuçsuz kalacağı düşü- nülüyor. Buna mukabil, sünnet karşıtlarının da California’da ve hatta tüm ABD’de sünnetin ya- saklanması için çalışmaya devam edecekleri açık- lamalarından anlaşılıyor. Çocukların bedenlerini ebeveynlerinin düşüncelerine, inançlarına karşı korumak iddiasıyla gerçekleştirilen bir mücade- lede çocuğu başka bir fikre hem de yasalarla mah- kûm etmenin, çocuğu ne kadar ve hangi fikirler çerçevesinde özgür kılacağı ise tabi ki ayrı bir tar- tışma konusu. Betül Sümbül 14 hayatsağlık

güncel tartışmalar Ruh sağlığı merkezleri yenileniyor Geçtiğimiz aylarda Sağlık Bakanlığı’nın ruh şilerin muayene ve tedavi yetkisi psikiyatristlere sağlığı alanında hizmet sunan tüm meslek- ait olmalı. ‘Psikoloji’ veya ‘Psikolojik Danışman- ler için görev, yetki ve sorumluluk tanımlarını içe- lık ve Rehberlik’ bölümlerinden mezun olanların ren yasa girişimi psikiyatrlar ile psikologlar ara- ise klinik stajlarının yetersizliği, ruh sağlığı bozuk sında yeni bir tartışma başlattı. Türkiye Psikiyatri olan kişilerle yeterince bir araya gelmemelerin- Derneği’nin şikâyeti üzerine, yeni bir düzenleme- den ötürü tecrübelerinin azlığı vurgulanıyor. ye giden Sağlık Bakanlığı’na psikologlar oldukça Klinik ortamlarda çalışacak, hasta görecek psiko- tepkililer. Özellikle Nisan ayında Sağlık Bakanlığı logların ve psikiyatri hemşirelerinin doktora ve tarafından il sağlık müdürlüklerine gönderilen ve yüksek lisans programlarını sağlık enstitülerinde, Psikiyatri Derneği tarafından olumlu olarak de- sağlık çalışanlarıyla birlikte yapmaları, bu soruna ğerlendirilen, psikolojik danışma merkezlerinin bir çözüm olarak sunuluyor. kapatılması ile ilgili genelge bu tartışmayı farklı bir boyuta taşıdı. Psikiyatri Derneği, psikiyatri hekimi, pratis- yen hekim/aile hekimi, psikolog/klinik psiko- Fen-edebiyat fakülteleri ve eğitim fakülteleri- log, hemşire/psikiyatri hemşiresi, sosyal hizmet nin psikoloji bölümü ile psikolojik danışmanlık uzmanı ve psikolojik danışman tanımlarını da ve rehberlik bölümünden mezun olanların, T.C. yaparak, ruh sağlığı bozuk olanların muayene yasalarına aykırı olarak hasta muayene ve tedavi ve tedavi süreçlerinin, psikiyatri hekimi gözeti- ettikleri, özellikle son yıllarda bu tür faaliyetlerin minde olması gerektiğini; psikolog, psikolojik çığrından çıktığı, ‘yaşam koçluğu’, ‘eğitim danış- danışman, pedagog, sosyal hizmet uzmanı ve manlığı’, ‘kişisel gelişim uzmanlığı’ gibi adlar al- çocuk gelişimi uzmanlarının yardımcı eleman sı- tında halkın sağlığının ehliyetsiz ve yetkisiz kişiler fatıyla bu hizmeti icra edebileceklerini belirterek tarafından suistimal edildiği gibi iddialar Psiki- bir ekip çalışmasının gerekliliğini vurguluyor. Bu yatri Derneği’nce bir süredir dile getirilmekteydi. bağlamda Sağlık Bakanlığı’nın, halk sağlığı suis- Dernek, bu rahatsızlıklarını Sağlık Bakanlığı’na timalini engellemeye yönelik düzenlemelerine, ileterek gerekli denetimlerin ve yasal düzenleme- lerin yapılmasını, ruh sağlığı çalışanlarının görev ve tanımlarının belirlenmesini talep etmişti. Ruhsal sorunlarla uğraşan meslek gruplarının tanımlarının toplum tarafından çok iyi bilinme- diğini, özellikle ‘psikolog’ ile ‘psikiyatr’ın aynı anlamda kullanılmasından dolayı, ruhsal sorun yaşayan kişilerin nereye ve kime başvuracakla- rı konusunda belirsizlik yaşadıklarını öne süren Dernek, ruh sağlığı hizmetlerinin bir psikiyatri uzmanının sorumluluğunda ekip çalışması halin- de yürütülmesi gerektiğini savunuyor. Psikiyatri Derneği’ne göre, yakınmanın ruhsal mı bedensel mi olduğunun ayrımına ancak ayrın- tılı tıbbi öykü almaktan, tam bir fizik muayene ve gerekli tetkiklere varan bir süreçten sonra varıla- bilir ve bundan dolayı ruhsal rahatsızlığı olan ki- hayatsağlık 15

güncel tartışmalar yasa girişimlerine açıkça destek verdiklerini söy- rın görevlerinin bir kısmını şunlar oluşturuyor: lüyorlar. Hastalara bireysel danışmanlık hizmeti vermek, grup terapisi yapmak, psikososyal beceri eğitimi Psikiyatri Derneği’nin talebi üzerine Sağlık vermek, hastaların rehabilitasyon ve psikososyal Bakanlığı 16 Şubat 2011’de ‘Toplum Ruh Sağlı- programlarını takip edip, yazılı rapor tutmak. ğı Merkezleri Hakkında Yönerge’yi yayınlamıştı. Bu yönergenin 4. maddesinde yer alan görev ta- Türk Psikologlar Derneği ise Sağlık nımlarına göre ‘sorumlu uzman’ ibaresi, toplum Bakanlığı’nın talebi üzerine, ‘psikolog’ ve ‘klinik temelli ruh sağlığı hizmetlerinin bir ekip içerisin- psikolog’ların görev ve yetki tanımları ile serbest de planlanması ve yürütülmesi amacıyla görev- çalışma koşullarının belirlenmesi konusunda lendirilen ‘ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı’nı öneri ve destekte bulunduklarını, mesleklerine ifade ediyor. Yönergenin 9. maddesinde sorumlu ilişkin bir yasanın çıkması için yoğun çaba sar- uzmanın görev ve sorumlulukları detaylı olarak fettiklerini ifade ediyor. Psikologlar Derneği’ne ele alınıyor. 9. maddenin (b) alt maddesindeki, göre, psikiyatri alanında uzun yıllardır hâkim tartışmayla alakalı ifade şöyle: ‘Ruhsal tedavi hiz- olan yaklaşım biyolojik psikiyatri ve bu durum metlerini, kendisine bağlı personelin görev dağı- bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de psiki- lımını, birbirleriyle olan iletişimi ve bu yönerge yatri alanında ilaç kullanımını aşırı derecede art- hükümlerine ve ilgili sair mevzuata uygun olarak tırıyor. Türkiye’nin bir dönüşümü gerçekleştir- planlar ve baştabibin onayına sunar.” İfade edi- mesi, toplum-temelli bir ruh sağlığı sistemi kur- len ‘personel’ kavramı içerisine psikologlar dâhil ması, koruyucu hizmetlere ağırlık vermesi ve ilaç edildiği gibi, sosyal çalışmacılar, hemşireler, iş hegemonyasını kırarak ruh sağlığı hizmetlerinin uğraş terapisti ve usta öğretici de dâhil ediliyor. çok yönlü hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Yönergenin 10. maddesinde ise personelin görev Dernek, Avrupa Birliği uyum sürecinin de böyle- ve sorumlulukları ayrıntılı bir şekilde ele alını- si bir dönüşümü zorunlu kıldığının altını çiziyor. yor. Bu maddeden anlaşıldığına göre psikologla- Ayrıca Türkiye’de 1500 civarındaki psikiyatr sa- yısı ile, ruh sağlığı hizmetlerinin yeterli düzeyde verilmesinin mümkün olmadığı ifade ediliyor. Sağlık Bakanlığı’nın yönergesi üzerine Psiko- loglar Derneği’nin yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelere ve özellikle Avrupa Birliği uygulamala- rına bakıldığında hiçbir ülkede psikoterapinin ve klinik psikologların verdiği hizmetlerin tıbbi mü- dahale olarak görülmediği, bu ülkelerde klinik psikologların bağımsız olarak çalışabildikleri be- lirtilerek, danışma merkezlerinin kapatılma kara- rının durdurulmasını ve çerçeve meslek yasasın- da klinik psikologların faaliyetlerini düzenleyen ilkelerde Avrupa Psikologlar Birliği’nin (EFPA) ve Türk Psikologlar Derneği’nin kriterlerinin ka- bul edilmesini çözüm önerisi olarak sunuluyor. Konuya ilişkin tartışmalar bitmiş gibi durmu- yor. Sağlık Bakanlığı tutumunu ve mevcut mev- zuatı yeniden düzenlemedikçe de bitmeyecek gibi.. Lübeyna Bilici 16 hayatsağlık

güncel tartışmalar Kalsiyum osteoporotik kırıkları engelliyor mu? Özellikle yaşlı kadınlarda önemli bir sağlık rında verilere sahip olunan 61 433, 1997’deki an- sorunu olan osteoporotik kırıklar aynı za- ket verilerine bilgilere sahip olunan 38 984 kadın manda yüksek sağlık harcamalarına sebep olmak- kırık çalışmasındaki analiz için uygun bulunmuş. tadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda Osteoporoz riskini tanımlamak içinse rastgele osteoporotik kırıkların yükünün gelecek yıllarda seçilen 5 033 kadından oluşan bir alt kohort gru- artacağı öngörülmekte, bu kırıkların ve osteopo- bu oluşturularak kemik mineral yoğunluğu ince- rozun önlenmesi önemli halk sağlığı problemle- lenmiş ve bir erişkinin ortalama değerinden 2,5 rinden biri olarak görülmektedir. İskeletin kalsi- standard sapmanın altında kalmak osteoporoz yum kaybını dengelemek, dolayısıyla osteoporoz olarak tanımlanmış. ve kırıkları önlemek için gerekli olan kalsiyum miktarı bugüne kadar çokça tartışılmış, ancak Diyet değerlendirmesi, besinlerin tüketimi ile kesin bir sonuca ulaşmak mümkün olmamıştır. ilgili sorulardan elde edilen bilgilere göre kalsi- Bu konuda İsveç Uppsala Üniversitesi’nden bir yum, vitamin, potasyum, protein, retinol ve ener- grup araştırmacı, kalsiyumun kırıkları önlemede jinin hesaplanmasıyla yapılmış. 1997’deki değer- ne kadar etkili olduğuna ve gerekli kalsiyum mik- lendirmede diyet takviyesi ve multivitamin kulla- tarına ilişkin prospektif bir araştırmanın sonuç- nımı da rapor edilmiş. Çalışmanın güçlü yönle- larını içeren bir makaleyi (Dietary calcium intake rinden biri 1997’deki bilgilerin doğruluğunun bir and risk of fracture and osteoporosis: prospective yıl içinde geri aramalarla teyit edilip ve ikinci bir longitudinal cohort study.BMJ 2011; 342: d1473) onaylama için 104 kadının 7 günlük yemek ka- geçtiğimiz aylarda yayımladılar. yıtları tutularak tekrarlanan ölçümler yapılması. Bu doğrulamalarda daha önceki çalışmalarda da Makalede aktarıldığına göre, elli yaşın üs- gözlemlendiği gibi diyet anketlerinin kalsiyum tündekiler için önerilen günlük kalsiyum alımı alımını daha yüksek gösterdiği not edilmiş. Ya- çeşitlilik göstermektedir ve daha önce yapılan ça- şam stili ile ilgili sorularda östrojen tedavisi, me- lışmalara dayanarak kalsiyum alımına dair öneri- nopoz durumu, gebelik ve parite bilgileri, ağırlık lerde bulunmak güçtür. Muhtelif klinik çalışma- ve uzunluk, sigara alışkanlıkları, geçen yıllardaki ların meta-analizleri, kalsiyum takviyesinin kırık fiziksel aktivite eğitim durumu sorgulanarak bazı riskini belirgin bir şekilde azaltmadığına ya da hiç değişkenlerin etkileri de değerlendirilmiş ve so- etkili olmadığına işaret etmektedir. Kalsiyumla nuçların güvenilirliği arttırılmaya çalışılmış. birlikte alınan D vitamini, sonuçları etkilemesine rağmen kalsiyum takviyesi çalışmalarında nadi- İstatistik analizlerinde de yaşa uyarlanmış ve ren göz önüne alınmıştır. çoklu değişkenlere uyarlanmış iki farklı hesapla- ma yapılmış. Çoklu değişkenler yaş, günlük top- Söz konusu çalışmada, diyetteki kalsiyum lam enerji alımı, retinol alımı, alkol ve sigara alış- miktarıyla kırık, kalça kırığı ve osteoporoz ara- kanlıkları, D vitamini, vücut kitle endeksi, uzun- sındaki ilişki İsveç kadınları üzerinde geniş po- luk, eğitim durumu, gebelik, kalsiyum takviyesi pülasyon bazlı prospektif çalışma ile incelenerek kullanımı, fiziksel aktivite, araştırmadan önceki bir fark yaratılacağı düşünülmüş. 1987-1990 ta- kırık geçmişi olarak belirlenmiş. Diğer potansiyel rihlerinde ‘İsveç Mamografi Kohort’ çalışmasına değişkenler olan menopoz durumu, potasyum katılan 90 303 kadının % 74’ünde diyet ve ya- alımı, protein alımı, kahve tüketimi sadece küçük şam stilini içeren anket çalışması tamamlanmış. oranda etkilediğinden çoklu değişken modeline 1997’de daha genişletilmiş ikinci bir anket % 70 dâhil edilmemiş. Klinik alt kohortta yapılan os- oranında cevaplanmış. Bunun sonucunda hakla- teoporoz çalışmasında sonucu etkileyecek ilaçlar hayatsağlık 17

güncel tartışmalar da modele dâhil edilmiş. Rastlantısal klinik de- kadınların günlük kalsiyum alımını arttırmasın- neylerin son meta analizlerinde gösterilen kal- dan dolayı bu sonucun oluşabileceği itirazına, ilk siyum takviyesinin kardiyovasküler hastalıkları kırık olayını yaşayan kadınlarda bazı sınırlayıcı arttırdığı ve kardiyovasküler hastalıkların kırık analizler yaptıkları ve eğer itiraz doğru olsaydı riskini arttırdığı göz önüne alınmış. diğer kırık tiplerinde de bir artış olması gerekti- ğini belirterek cevap veriyorlar. Ayrıca İsveç’te Yirmi yıla yakın bir süre devam eden çalış- kemik mineral yoğunluğu taramasıyla birlikte manın sonucunda, ilk kırık ve osteoporoz sıklığı osteoporozun genel taraması olamadığından sa- en düşük kalsiyum alımına sahip olan grupta en dece birkaç katılımcının kemik mineral yoğunlu- yüksek olarak bulunmuş. En yüksek kalsiyum ğuna dair bilgisi olduğu da eklenmiş. Çalışmada alımına sahip olan grupta ise kırık ve osteopo- değinilen diğer nokta, yüksek kalsiyum alımının roz oranının kalsiyumu düşük alan ya da yüksek kemik dönüşümünü yavaşlatıp aktif kemik yeni- almayan grupla benzerlik gösterdiği görülmüş. den modelleme noktalarının sayısını düşürerek Hesaplamalarda ne toplam kalsiyum alımının kemik tamirinde gecikmeye yol açabileceği ki bu ne de düzenlenmiş diyetle kalsiyum alımının kı- durumun kırık riskini kemik mineral yoğunlu- rık için hesaplanan risk oranını değiştirmediği, ğundan bağımsız bir şekilde arttıracağıdır. hatta düşük kalsiyum alımınındaki yüksek kırık riskini daha da belirginleştirdiği gözlemlenmiş. Ancak çalışmanın bazı zayıf yönleri de var. Çalışmadaki bulgular düşük diyet kalsiyum alımı Bunlardan biri diyet değerlendirme metotlarının, ile kırık ve osteoporoz arasında bir ilişki varken ölçümlerin duyarlılık ve doğruluğunu etkileyen bazal seviyenin üstünde kalsiyum alımında ise bir takım sınırlamalara sahip olması. Yiyecek Sık- risk farklılıklarının çok küçük olduğunu gösteri- lığı Testinin diyetle mineral alımında geçerli bir yor. Hatta kalça kırık oranının yüksek diyet kal- yöntem olmasına rağmen kalsiyum alımını oldu- siyumu ile arttığının görülmesi çalışmanın ilginç ğundan fazla gösterebileceğinden bu analizdeki sonuçlarından biri. kalsiyum alımının bir şekilde abartılı çıkabileceği belirtiliyor. Diğer bir nokta ise araştırmanın be- D vitaminin ortalamanın altında ve üstünde lirli bir bölgedeki insanları incelemesinden ötürü olduğu durumlarda, diyetle alınan kalsiyum mik- bu sonuçların başka etnik kökenden insanlar için tarı ve kırık oranı arasındaki ilişki benzer olması- geçerli olmayabileceği. na mukabil en düşük düzeyde kalsiyum alımı ile düşük diyet D vitamini alımının beraber olma- Çalışmanın sonunda osteoporotik kırık vur- sının kalça kırığı riskini arttırdığı gözlemlenmiş. gulamasının zaten tatmin edici miktarlarda kal- Bu durum, diyetle D vitamini alımının düşük siyum tüketen kişilerde değil düşük kalsiyum olduğu durumlarda osteoporotik kırıktan ko- tüketen kişilerde yerleştirilmesi gerektiğine ve runmak için alınması gereken optimal kalsiyum kalsiyum takviyesiyle kalsiyumun alt sınırını in- miktarının daha yüksek olması gerektiği şeklinde celeyen çalışmalar gibi daha birçok araştırmanın yorumlanmış. Bu bulgunun daha önceki pros- gerekliliğine değinilmiştir. pektif çalışmalarda araştırılmadığı ve gösterilme- diği belirtilmiş. Modern çağda yaptığımız hatalardan biri de sağlıklı olmaya çalışıp vücudumuzdaki eksik vita- Ölçülü kalsiyum alımının diğer mikrobesin- min ve mineralleri tamamlamaya çalışırken bunu lerin de yeterli alımı ile birlikte iskeletin yapısal bilinçsiz bir şekilde yapıp yarar sağlayamamak ve ve fonksiyonel taleplerini karşılayacağını belirten hatta kendimize zarar vermek. Özellikle kadın- araştırmacılar yüksek kalsiyumun kırık riskini larda menopoz sonrası değişikliklerde korkarak azaltmadığı ve hatta kalça kırığı riskini arttırdı- yapılan bu hatalardan birini bu çalışmanın ortaya ğını belirtip bu sonuca yapılabilecek itirazlar için çıkardığını söyleyebiliriz. bazı açıklamalar getirmişler. Osteoporoza meyilli Sultan Gözde Yıldızhan 18 hayatsağlık

güncel tartışmalar EHEC enfeksiyonları Avrupa’da bu yaz başında görülen, ölüm va- yerleşen EHEC Shiga benzeri toksin (Shiga like kalarıyla korkuya neden olan ve Türkiye’ye toxin – Stx) adlı bir madde salgılar. Stx, Shigella de bulaşma ihtimali nedeniyle endişe ile izle- dysenteriae’nin Shiga toksin’ine benzer ve vas- nen Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC) küler endotel için sitotoksiktir. Stx’in kan dolaşı- enfeksiyonları nedeniyle biz de konuyu bir kez mına yayılması HUS’a yol açar, ama kanlı diyare daha hatırlayalım istedik. için gerekli değildir. EHEC serotip O157:H7 en saldırgan EHEC suşudur. Escherichia coli birçok enfeksiyonun ami- lidir ve oluşturduğu hastalık tabloları arasında, Bakteriyoloji diyareler, kolesistit, bakteriyemi, kolanjit, üriner E. coli serotip O157:H7 gram negatif, çubuk enfeksiyonlar, neonatal menenjit ve pnömoni sa- şekilli bir bakteridir. ‘O’ hücre duvarı antijeni- yılabilir. ne, ‘H’ ise flagella antijenine işaret eder. E. coli O157:H7 ilk kez 1982’de alışılmadık bir gastro- ‘Escherichia’ ismi, bakteriyi ilk izole eden enterit salgınının amili olarak tanımlanmıştır. Bu Theodor Escherich’ten gelir. Escherichia gram salgın takip edildiğinde kaynağın bulaşmış ham- negatif bir bakteri olup tek ya da çiftler halinde burgerler olduğu tespit edilmişti. Doğal habitatı bulunur. Fakültatif anaerobdur; aslında insanda olarak E. coli O157:H7 nadiren inek barsağında kalın barsağın ana sakinidir ve zararsızdır. Ancak bulunur. Bakterinin ürettiği toksinin reseptörleri hastalık yapan suşları da vardır. Bunlarla konta- olmadığı için ineklerde hastalık meydana getir- mine suda yüzmek ya da içmek, kontamine et mez. (özellikle kıyma), sebze ve meyve yemekle has- Bulaşma talık bulaşır. Enfeksiyon kontamine su ya da yiyecek alı- mıyla ya da kontamine yüzeylere ağız temasıyla Enterik Enfeksiyonlar başlar. Mikroorganizmanın virulansı oldukça Enterik enfeksiyon amili olarak altı ayrı çe- yüksektir ve 10 – 100 adet CFU (canlı hücre) en- şit E. coli bildirilmiştir. Enterotoksijenik E coli feksiyon oluşumu için yeterlidir. (ETEC) seyyah diyaresi, Enteropatojenik E. coli Ana bulaşma yollarından biri yeterince piş- (EPEC) çocuk-bebek diyaresi amilidir. Enteroin- vazif E coli (EIEC) Shigella benzeri dizanteriye neden olur. Enteroagregatif E. coli (EaggEC) genelde geri bırakılmış ülkelerdeki çocuklarda görülen ısrarcı diyareden sorumludur. Entero- adherent E. coli (EAEC) ise Meksika ve Kuzey Afrika’da çocuk ve seyyah diyaresi yapar. Ve En- terohemorajik E. coli (EHEC) hemorajik kolit ve hemolitik-üremik sendroma (HUS) neden olur. EHEC’in diğer bir adı da ‘Shiga toksin’ üreten E. coli (STEC)’dir. Besinlerden bulaşarak kanlı ve kansız diyareler yapar. Bu enfeksiyona yakalanan hastalarda, özellikle de çocuklarda nörolojik ve renal komplikasyonlar (HUS) görülebilir. ETEC, EPEC, EaggEC ve EAEC incebarsağı kolonize ederken, EIEC ve EHEC daha çok ka- lın barsağı kolonize eder. Kalın barsak çeperine hayatsağlık 19

güncel tartışmalar memiş kıyma ürünleridir. Diğer yollar, pastörize HUS, mikroanjiyopatik hemolitik anemi, edilmemiş süt ve meyva suyu, ham et konserve trombositopeni, ve böbrek yetmezliği triyadı ile ürünleri (sucuk, salam, sosis) ve enfekte hayvan- karakterizedir. Tipik HUS hastalığın 2. haftasın- larla temastır. da, diyare geçtikten sonra görülür. Hastalar sol- gun, halsiz, huzursuz ve oligürik ya da anüriktir. Semptomlar Enfeksiyon genellikle şiddetli, kanlı diyare ve Laboratuar karın krampları ile kendini belli eder (bazen kan- E coli enfeksiyonundan şüphelenilen hasta- sız diyare de mümkündür). Normalde ateş yok- larda tam kan sayımı ve lökosit formülü yapılır. tur ya da subfebrildir. Hastalık 5-10 günde geçer. Lökositoz ve lökositlerde sola kayma araştırılır. Bazen bu dönem asemptomatiktir. Gram boyama ile organizmanın gram negatif Bazı hastalarda, özellikle 5 yaş altı ve yaşlı has- olup olmadığına bakılır, ancak bu ayırıcı tanı açı- talarda, enfeksiyon hemolitik-üremik sendroma sından kesin sonuç vermez. (HUS) yolaçar. Hemolitik anemi ve akut böbrek E coli genel besi ortamlarında iyi büyüyen bir yetersizliği gelişir. Vakaların % 2-7’si HUS ile so- gram negatif bakteridir. Laktozu parçalar ve kanlı nuçlanır. agarda beta hemolitiktir. EHEC nedenli HUS (hemolitik üremik send- Tedavi rom) geçiren hastalarda ateş, kanlı diyare, dehid- Dehidratasyonu ve dolaşım kollapsını önle- ratasyon, hemoliz, trombositopeni ve diyaliz ge- mek için sıvı replasmanı ve kollapsa yönelik te- rektiren üremi görülebilir. E coli HUS semptom- davi uygulanır. Çoğu hasta tedavisiz, 10 günde ları kansız diyareden kanlı diyare, böbrek iflası, düzelir. Antibiyotik tedavisinin faydalı olduğuna mikroanjiopatik hemolitik anemi, trombositope- dair elde kanıt yoktur. Tersine antibiyotik teda- ni ve merkezi sinir sistemi belirtilerine dek uza- visinin HUS’u agrave edebileceği bildirilmiştir. nabilir. Ayırıcı tanı Shigella enfeksiyonları, Clos- Antidiyareik ajanlar da kontrendikedir. tridium difficile enterokoliti, Crohn hastalığı, Hemolitik üremik sendrom hayatı tehdit edi- iskemik kolit, divertiküloz ve apandisit ile yapılır. ci bir durumdur ve yoğun bakım ünitesinde teda- Organizma Indol Üreaz Motilite Glikoz fermentasyonu Laktoz fermentasyonu Sükroz fermentasyonu Maltoz fermentasyonu Esculin hidrolizi Hydrogen sulfite, TSI (Triple Sugar Iron) agarda Oksidaz Ornithine decarboxylase E coli + - + + + +/- + - - - +/- Klebsiella - +/- - + + + + + - - - pneumoniae P mirabilis - + + + - - - - + - + Proteus + + + + - + + +/- + - - vulgaris Pseudomonas - +/- + + - - - - - + - aeruginosa Enterobacter - - ++++++ - - + aerogenes Enterobacter - - +++++ - - - + cloacae Salmonella - - ++ - - + - + - - typhi Citrobacter +/- - +++++ - +/- - - freundii Serratia - +/- + + - +++ - - + marcescens 20 hayatsağlık

güncel tartışmalar visi gerekir. Kan transfüzyonu ve diyaliz gereke- maktadır: Çamaşır suyu (Na hipoklorit). Burada bilir. Yoğun bakım olanakları ile HUS ölümleri % ağdalı çamaşır suları değil (çünkü hipokloritin 3-5’e dek düşmüştür. yanısıra gıdalara bulaştırılmayacak kimyasallar da içermektedirler), basit çamaşır suyu çözelti- Korunma leri tercih edilmelidir. 3 litre suya 1 çorba kaşığı Mayıs 2011’de Almanya’da başlayarak 40’a ya- çamaşır suyu içinde 1-5 dakika bekletilen sebze kın can alan EHEC salgınının, kontamine sularla ve meyveler zararlı mikroorganizmalardan arınır; sulandığı düşünülen sebze ürünlerinden kaynak- sonra da bol su ile yıkanır. Bulaşmış suyu içilebi- landığı düşünülmüştü. Türkiye’ye de bulaşma lir hale getirmek için de 3 litre suya 7 damla ça- ihtimali basını ve kamuoyunu günlerce meşgul maşır suyu yeterlidir. etmesine rağmen bu ihtimal zayıftı, çünkü ülke- mizin Almanya ve AB’den büyük çaplı bir sebze Altay Ünaltay ve meyve ithalatı bulunmamaktadır. Nitekim Türkiye’de bir bulaşma görülmedi. Kaynakça Ancak ülkemiz Avrupa Birliği’nden et ithal et- mektedir. EHEC enfeksiyonu için et ve et ürün- 1. Chatterjee A. Escherichia Coli Infections. http:// leri de ne yazık ki ciddi bir bulaşma yoludur. Et emedicine.medscape.com/article/970451- ürünlerinin bizzat içinde E coli barınmadığından overview#a0199 uygunsuz kesim ortamında hayvanın dışkısının ete bulaşması ile ürün kontamine olur. Et ürünle- 2. Madappa T. Escherichia Coli Infections Me- ri genelde müşteriye iki türlü sunulur: Parçalan- dication. http://emedicine.medscape.com/ mış et ürünleri (biftek, pirzola, antrikot, but vs.) article/217485-medication ve kıyma. Parçalanmış ürünlerde EHEC bulaşı ancak yüzeye olabilir. Etin yıkanması ile bu bu- 3. Rust RS. Hemolytic Uremic Syndrome. http:// laşma genelde temizlenir. Ancak kıymada kıyma emedicine.medscape.com/article/1183555- işlemi sırasında ürünün heryerine bulaşır. Sanayi overview usulü kıyma üretiminde (hazır kıymalar) birden çok hayvanın eti birbirine karıştırılarak kıyıldı- 4. Karch H, Tarr PI, Bielaszewska M. Enterohae- ğından bulaş ihtimali daha da artar. Bu nedenle morrhagic Escherichia Coli in Human Medicine. kıyma parça etten daha büyük risk taşır. Bu ne- International Journal of Medical Microbiology denle hazır kıyma almak yerine tüketicinin seçti- 2005; 295: 405-18. ği etten kıyma çektirmesi bulaş ihtimalini azaltır. Öte yandan, bulaşmış et ürünleri 72°C ve 5. Riley LW, Remis RS, HelgersonSD et all. Hemor- üstüne ısıtıldığında EHEC mikrobu inaktive rhagic Colitis Associated with a Rare Escherichia olur. Bu ürünler ızgara, mangal gibi yöntemlerle coli Serotype. N Eng J Med 1983; 308; 681-5. pişirildiğinde dış yüzeyleri yüksek ısı görürken iç doku tam olarak pişmez. Bu nedenle kıyma 6. Germans Soul Search over Handling of E. Coli ürünleri (köfte) içlerinde canlı EHEC bakterileri Crisis. http://www.spiegel.de/international/ barındırabilir. Tam bir dekontaminasyon ancak germany/0,1518,767366,00.html#ref=nlint tencerede pişirerek sağlanır. Taze meyve ve sebzenin iyi yıkanması ve sir- 7. E. Coli Outbreak, Death Toll Reaches 37, Two- keli suya konması bulaş ihtimalini azaltır. Yine de Year-Old Boy Dies in German E. Coli Outbre- bir salgın ihbarı durumunda bu önlemler yeterli ak. http://www.spiegel.de/international/ger- olmayabilir. Bu durumda ev hanımları ve aşçıla- many/0,1518,768278,00.html rın elinin altında çok iyi bir dezenfektan bulun- 8. Centers for Disease Control and Prevention. Cleaning and Sanitizing With Bleach after an Emergency, http://www.bt.cdc.gov/disasters/ bleach.asp hayatsağlık 21

Permakültür Üzerine Hira Doğrul Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir hızda mıza çıkıyor: 2010 yılı itibariyle mevcut petrol değişim yaşıyoruz. Teknoloji ve bununla üretiminde zirve noktaya ulaştık. Petrole duy- birlikte yaşam tarzları o kadar hızlı değişiyor ki, duğumuz ihtiyaç her gün katlanarak artarken, artık 7-8 yıl arayla doğan kuşaklar birbirlerinin petrol miktarı artık giderek azalacak ve takriben dilinden anlamıyor. Teknoloji ve bilim öyle baş 2050 yılında çıkarılması ekonomik petrol kayna- döndürücü bir hal aldı ki, yerkürenin içinde salt ğı kalmayacak. Sadece enerji üretiminde ve araç insan yapımı, bağımsız bir dünyanın kurulabi- kullanımında değil, gündelik yaşamda kullanılan leceği, insanın ihtiyaç duyduğu her şeyi kendi akla gelebilecek neredeyse bütün nesnelerin üre- başına üretebileceği fikri bir bilimkurgu teması timinde petrokimya ürünlerine bağımlı olunması olmaktan çıkmaya başladı. İnsan bir kez daha durumun vahametini daha da artırıyor. kendini tanrılarla eş görüyor ve doğaya meydan okumaya yelteniyor. Günümüzün ‘sınırsız üretim-sınırsız tüketim’ anlayışının tek sorunu petrolün tükenecek olma- Bütün bu gidişat elbette olağanüstü miktar- sı değil ne yazık ki. Petrolün sanki hiç bitmeyecek larda enerji üretimine, kullanımına dayanıyor ve sınırsız bir kaynakmış gibi kullanmada gösterdi- aslında biz bir hile yapıyoruz. Bu hilenin adı da ğimiz aymazlığın daha beterini su ve toprak için ‘fosil yakıtlar’! Canlıların milyonlarca yıl boyun- sergilemekteyiz. Yeryüzündeki su miktarının sa- ca topladığı güneş enerjisinin yeraltında fosille- dece % 2,5’i içilebilir su iken (bunun da sadece şerek petrole dönüşmesi bize bu hileyi yapma yaklaşık % 15’i kullanımımıza açıkken) ve gıda olanağı tanıyor. Oluşması yüz milyonlarca yıl üretimini gerçekleştirdiğimiz üst toprak katma- sürmüş bu enerji kaynağını yüz yılda çılgınca tü- nının on santimlik kısmının oluşumu yüz yıldan keterek bütün bu atılımı gerçekleştirebildik. Bir fazla sürerken, suyu da toprağı da har vurup har- kaşık petrol yaklaşık bir günlük, bir varil petrol man savuruyoruz. Varlığımızı sürdürmemizin te- yaklaşık bir yıllık kol gücüne karşılık geliyor çün- mel koşullarını sunan bu kaynakları öyle akılsız- kü. Bu sayede nüfusumuz, üretimimiz ve yerküre ca kullanıyoruz ki; örneğin, kullandığımız suyun üzerinde kapladığımız alan ve etkimiz katlanarak yaklaşık % 70’i petrol çıkarmaya, endüstriyel tarı- arttı. İyi güzel, ama burada ufak bir sorun karşı- ma ve et üretimine gidiyor. Her iki kullanımdan 22 hayatsağlık

sonra da bu su artık içilebilir olmaktan çıkıyor. bizler, dayanışarak hep birlikte daha adil, torunla- Endüstriyel tarım Her gün daha da büyüyen şehirlerdeki kötü tasar- rımızı ve diğer canlıları da gözeten bir toplumsal lanmış kanalizasyon sistemleri yüzünden aslında yaşam için sorumluluk alacak mıyız?” dönüştürülebilerek tarımda kullanılabilecek olan ‘gri su’ nehirlere ve denizlere akarak eldeki temiz Permakültürün Doğuşu suyu da kirletiyor. Çeyrek litre idrar için sifonu ‘Permakültür’ün başlangıç noktası işte tam çekip beş litre su harcıyoruz (yetmiyor, bir de burasıdır: Kendimiz, çocuklarımız ve (insanın bu sifon suyunu mavi kokulu kimyasallarla ta- en çok etki yaratan varlık olması itibariyle) bütün mamen kullanılmaz hale getiriyoruz). Endüstri- canlılar adına sorumluluk almaya davettir. Hepi- yel tarım uygulamaları ise doğanın bütün temel mizin hissettiği güçsüzlük, yalnızlık ve çaresizlik yasalarını hiçe sayan yöntemlere dayandığından, duygusu karşısında da, dayanak noktası alınabile- her gün daha fazla verimli araziyi kesiyor, biçiyor, cek bütüncül bir dünya kavrayışı, insanın bütün kimyasallarla zehirliyor, aşırı suluyor, can dama- yaşam alanlarını kapsayan somut, uygulanabilir, rımız olan toprağı erozyona maruz bırakıyor, tuz- aklıselim öneriler ve dayanışma modelleri ortaya laştırıyor, çölleştiriyoruz. koyar. ‘Permakültür’, Avustralyalı ormancı, çiftçi, Üstüne üstlük nüfusumuz, tüketimimiz ve bitki ve hayvanbilimci Bill Mollison’ın 1970’ler- dolayısıyla da kaynak kullanımımız öyle artıyor de, özellikle sürdürülebilir tarım ile ilgili yaptığı ki, en basit matematik hesaplamalara göre, hızla araştırmalar ve uygulamaların sonucu ortaya çık- büyüyen Çin ve Hindistan’da yeni şekillenen orta mıştır. Mollison, insan ve canlı toplulukları için sınıfın sadece bir kısmının ortalama bir Batılı aile yıkıcı sonuçlar doğuran siyasi iktidarlara karşı gibi yaşaması için gereken kaynakların temini 1968 döneminde çeşitli gösterilere katıldıktan için bizimki gibi 2,5 Dünya daha gerekiyor. Bü- sonra, ‘taş atmak ve bağırıp çağırmakla’ hiçbir tün bunlar bize kapitalizmin arka arkaya geçir- yere varılamayacağını görüp ormanda ıssız bir diği krizler, petrol işgalleri, artan gıda fiyatları, çiftliğe yerleşmiştir. Burada yıllarca doğanın işle- toplumsal çalkantılar, bireysel tatminsizlik ve yiş tarzını gözlemleyerek bu tarzı taklit eden bah- mutsuzluk olarak geri dönüyor. Kısacası, sanayi çe tasarımları dener. Sonuçta ekoloji bilimine, devrimi sonrası kurduğumuz, ekolojik dengeleri kadim bilgilere, sistemli gözlem ve denemelere tamamen görmezden gelen endüstriyel toplu- dayalı olarak geliştirdiği Permakültür sistemini mun bu haliyle devam etmesi mümkün gözük- ilk olarak öğrencisi David Holmgren ile birlikte müyor. Hakim medyanın futbolcular-mankenler- 1978’de yayınladığı ‘Permaculture One’ adlı ki- ağız dalaşı yapan politikacılar üçgeninden ibaret tapla tanıtır. internet sitelerinde bile, mevcut sistemin çıkış- Permakültür, ‘permanent’ (kalıcı, sürdürüle- sızlığına ve değişimin gerekliliğine dair haberler bilir) ve ‘agriculture’ (tarım) kelimelerinden tü- çıkıyor artık. retilmiştir. Mollison, insanlığın önündeki en bü- yük sorunun özellikle endüstriyel, monokültürel Endüstriyel tüketim toplumunun bu şekil- de devam edemeyeceğini ve sistemde köklü bir değişim yaşanması gerektiğini herkes biliyor. Bu noktada soru aslında şu: “Bu değişimin gidişatını, şimdiye dek olduğu gibi, mutlak kâr dışında hiç- bir ilkesi bulunmayan şirketler ve şirket çıkarla- rına göbekten bağlı iktidar odakları mı belirleye- cek? Yoksa bizler elimizi taşın altına sokarak, öne çıkarak yaşamımız ve çocuklarımızın geleceği için söz alacak mıyız? Her yıl daha çok çalışmak durumunda kalan, daha yoksullaşan, gittikçe karmaşıklaşan bir sistemde küçüldükçe küçülen hayatsağlık 23

Gıda ormanı tarım uygulamaları sonucu oluşan tuzlanma, bilir. Çok ufak ölçekli arazilerden şehirlere kadar çölleşme ve erozyona dayalı toprak kaybı ve can- her türlü insan yerleşimine yönelik olarak, bes- lı çeşitliliğinin (dolayısıyla da doğal döngülerin) lenme, barınma, su kullanımı, ulaşım, enerji dön- yitimi olduğunu savunur. Bu yüzden de baştaki güsü, kaynak kullanımı, atık yönetimi, ekonomik çalışmaları daha ziyade ‘sürdürülebilir bir tarım’ döngü, toplumsal dayanışma ve karar alımı ihti- anlayışına, toprak üretimine ve canlı çeşitliliği- yaçlarının adil, canlılığı ve kaynakları çoğaltacak nin çoğaltılmasına yöneliktir. Ancak zamanla bir perspektifle karşılanabileceği tasarımlar ya- sadece tarımda bir alternatif sunmanın yetersiz pabilmenin ilkelerini, yol ve yöntemlerini ortaya kalacağını görerek, permakültürü insan toplu- koyar. Bu çeşitliliği konu başlıkları altında kısaca luklarının bütün alanlarını kapsayacak şekilde, şöyle toparlayabiliriz: kendine yeterli, istikrarlı, herkes açısından adil ve canlılığı tüketerek değil canlılığı artıracak şekilde Toprak ve Tarım: Çok geniş arazilerde bütün işleyebilen insan yerleşimlerine yönelik bir ‘sür- canlı çeşitliliğini (tarla sürme, böcek ve ot ilaçla- dürülebilir kültür’ anlayışına dönüştürmüştür. rı, suni gübre kullanımı, GDO’lu tohumlar gibi Bu anlayış Mollison’ın dünyadaki çeşitli kendine yollarla) yok ederek yapılan, tek ürüne ve salt yeterli toplumlar üzerinde yaptığı incelemelere, kilo verimliliğine odaklı, aşırı su ve petrol kulla- doğal sistemlerin işleyiş biçimlerinden çıkardığı nımına bağımlı endüstriyel tarım çok ciddi bir çeşitli bilgi ve ilkelere, teknolojideki gelişmelere toprak kaybına yol açmaktadır. Oysa bereketli topraklar, üzerinde yaşayan bütün canlılara ev ve dünyanın çeşitli toplulukla- sahipliği etmesinin ötesinde, insanoğlunun varlı- rındaki alternatif uygulamalara ğını sürdürmesinin birincil koşuludur. Şirketlerin dayanmaktadır. küresel hegemonyasına aracılık eden endüstriyel tarım aynı zamanda küçük çiftçileri iflasa sürük- Yazdığı ‘Permaculture One lemekte, adım adım küresel bir gıda krizini tetik- ve P. Two’ (1979) adlı kitaplar lemektedir. Bu noktada permakültür sırtını doğal büyük yankı uyandırır. Taz- döngülere yaslayarak bereketli toprak miktarını manya ve Avustralya’da kurdu- artıracak toprak kullanımı ve tarımsal uygulama ğu enstitülerle Permakültürü tasarımlarına odaklanır. Burada, tarım yapılacak tanıtır ve öğrenciler yetiştirir. arazinin sadece yatay düzlem olarak değil dikey Güneydoğu Asya, Hindistan, katmanlılıkta ele alındığı, yer örtücü bitkiler, çok Afrika’nın en yoksul bölgelerinde yerel halkla bir- yıllık bitkiler ve ağaçların geniş bir çeşitlilik oluş- likte kendine yeterli sistemler kurma çalışmaları turacak şekilde iç içe ekilip dikildiği ‘Gıda Orma- yapar. 1988’de yazdığı dev çalışması ‘Designers’ nı’ tasarımı öne çıkar. Geleneksel toplumlarda Manual’ permakültür ile ilgili temel başvuru kay- sıklıkla kullanılmış olan bu gıda üretim tasarımı, nağıdır. Permakültür, geliştirdiği kapsamlı, bü- endüstriyel tarım uygulanan arazilerle hemen tüncül bakış açısı ve her coğrafyada, her ölçekte hemen aynı miktarlarda (ama çeşitlilik içeren) uygulanabilen somut önerileriyle dünyada bü- ürün alınabilmesini, fakat daha da önemlisi bu yük ilgi çekmiştir. Eli nasırlı çiftçilerden radikal ürünlerin en az % 40 daha besleyici ve doğal ol- ekolojistlere, alternatif ekonomi sistemleri uy- masını sağlar. Bu noktanın altını çizmek gerekir: gulayıcılarından su ve toprağın korunması için Endüstriyel tarım ürünleri besin değeri açısından çalışanlara dek pek çok önemli ismi bünyesinde fakirler. Dolayısıyla doğal besinleri alamadığımız toplayan ve katılan her isimle perspektifi daha da için bedenlerimiz hastalıklara davetiye çıkarıyor; genişleyen bir öğreti ve uygulama sistemi, bir çö- gerekli besinleri alamadığımız için hep daha çok züm modeli olarak dikkat çekmektedir. yemek zorunda kalıyoruz ve şişman, sağlıksız ne- Çözümler siller ortaya çıkıyor. Bu tasarımlar gıda üretimi Permakültür her şeyden önce bir tasarım an- için gereken iş gücünü, enerjiyi ve su kullanımını layışıdır; en kısa ifadesiyle etik temelli, sürdürü- kademe kademe azaltır. Sırtını doğal döngülere lebilir insan yerleşimleri tasarımı olarak açıklana- 24 hayatsağlık

dayadığı için zararlı hayvan ve yabani ot sorunu- açılarının kullanımı, mıntıka ve dilim uygulama- Şehir bahçesi nu ortadan kaldırır ve en önemlisi de gıda üreti- ları, eğim, cephe özelliklerinin kullanımı, temel len alandaki bereketli toprak oranını her yıl artı- fizik bilgileri, örüntü anlayışı ve yenilenebilir rır. Burada elbette üretim ve tüketimde yerellik enerji kaynakları gibi pek çok unsuru harmanla- diğer çok önemli bir unsurdur. yarak enerji açısından kendine yeten yerleşimler tasarlar. Toprağı zenginleştirmeye yönelik düzenli doğal azot desteği sağlama, çeşitli kompost yön- Sistemin bütün üretiminin yine sistem ta- temleriyle toprak üretimi, toprağı örtme, bitki ve rafından kullanılmasına olanak tanıyan perma- hayvan sistemlerini iç içe sokma ve genel olarak kültür tasarımlarında ‘çöp’ sorununa yer yoktur. ormanlaştırma çalışmaları permakültürün de- Atık değerlendirme yöntemleri sistemdeki kul- mirbaş araçlarıdır. lanım fazlasının enerji üretiminde (ör. biyogaz), gıda üretiminde (ör. gübre olarak biyokütle kul- Su: Kullanabileceğimiz su sınırsızmış gibi lanımı) ya da kaynak artırımında kullanılmasını davranarak suyu har vurup harman savuruyoruz, sağlar. oysa su savaşları kapımızda! Dünyanın en kurak, çorak kıtası olan Avustralya çıkışlı olan perma- Şehirlerde de balkonda sebze üretimi, ma- kültür özellikle su üretimi ve kullanımı konusun- halle bahçeleri, şehir çiftlikleri gibi uygulamalar, da, asırlık birikimlere dayanarak oldukça iddia- mahallelerde ortak alanlarda yapılan faaliyetler, lıdır. Her şeyden önce su hasadına, yani çatı ve binalarda enerji tasarrufu için bitkilerin kullanı- depolama tasarımları, yağmur hendekleri, arazi- mı, ayrıntılı yalıtım ve tasar- ler boyunca uzanan eşyükselti kanalları, yönlen- ruflu ısınma teknikleri, şehir dirme kanalları, toplama havuzları gibi yöntem- tüketicilerini bilgilendirme lerle yağmur suyunun ve toprak yüzey suyunun ve onları yıkıcı değil yapıcı denize akıp gitmeden ve erozyona yol açmadan tarım uygulayan çiftçilerle bu- toplanmasına yönelik çok çeşitli tasarımlar öne- luşturma girişimleri, özellikle rir. Bu uygulamalarla arazilerdeki yeraltı suları de çocuklara yönelik eğitim da düzenli bir artış gösterir. Ayrıca, atık sularının faaliyetleri dikkati çeker. Ama yeniden değerlendirilmesi için bina, arazi ve şehir şunu hemen vurgulayalım, bü- ölçeklerinde tasarımlar geliştirir. Dahası, eldeki yük şehirler insanların huzurlu suyun en verimli şekilde kullanılmasına ve sak- bir şekilde yan yana yaşamasına izin vermeyen, lanmasına yönelik çok çeşitli tasarım önerilerin- aslında sadece rahat yönetme ve kolay ürün sat- de de bulunur. ma amaçlı tasarımlardır. Permakültür en ideal yerleşim biçiminin ortalama 3 000 kişilik köyler Yerleşimler - Enerji: Yaşam enerji döngüsü- olduğunu; kaynak sömürmeden, kargaşa yaşan- dür, yaşamımız ve bütün canlılık güneşten gelen madan hayatın sürebileceği bir insan yerleşimi- enerjinin fotosentez yoluyla bitkilerce dönüştü- nin 30 000-50 000 kişiyi geçmemesi gerektiğini rülmesine bağlıdır. Varlığımız bu dönüştürülmüş savunur. enerjinin bitkiler ve bitkileri yiyen hayvanlar yo- luyla bünyemize almamıza bağlıdır. Permakültür Alternatif ekonomi sistemleri – dayanışma: her şeyden önce bir enerji yönetimi öğretisidir, Madem ki dünya üzerindeki bütün sorunları çö- uygulamalarındaki en temel unsurlardan biri kur- zebilecek bilgilere, teknolojiye ve donanıma sahi- duğu sistemlerde enerjilerin mümkün olduğun- biz ve madem ki mevcut yönetimler ile ekonomi ca içeride tutulması ve mümkün olduğunca çok mekanizmaları tam aksi yöndeki uygulamaları döngüye sokulmasıdır. Bu da permakültür yerle- desteklemekte, kendi ayaklarımızın üstünde dur- şim tasarımlarının, sistemin temel ihtiyaçları kar- manın ve bizim gibi düşünen büyük çoğunlukla şılanana dek enerjilerin olabildiğince çok unsur dayanışma ağları örmenin yollarını yaratmak tarafından kullanımına yönelik olması anlamına durumundayız. Permakültürün bu çerçevede- gelir. Permakültür enerji, etkin mimari, güneş ki önerileri çok zengindir: kırsalda kurulacak hayatsağlık 25

Kurs çalışmaları eko-yerleşimlerden vakıf arazilerinde yapılacak Doğal dünyanın yasalarına saygı göstermemiz, çalışmalara, şehirde mahalle dayanışma ağlarıy- hayatta kalmamızın yegâne şartıdır. İnsanlık la gerçekleştirilebilecek pek çok projeden yerel olarak yazgımız canlı ve cansız bütün varlıkların yönetimlerle kurulabilecek ilişkilere, en önemlisi yazgısıyla iç içedir; “yaptıklarımız sonucu bitki de üreticiler ile tüketicileri doğrudan bağlantıya ve hayvan türlerinin yok olmasına yol açtığımız- sokan ‘toplum destekli tarım’ sistemlerine ilişkin da, kendi türümüzün hayatta kalma olasılıklarını somut uygulamalar dünyanın çeşitli yerlerinde da azaltmış oluruz”. Bu çerçevede permakültür, yürütülmektedir. Ekonomik olarak ayakta dur- insanlığın kademe kademe elini doğadan çekme- mak için de kredi birlikleri, özgün kooperatif sini ve doğanın kendini iyileştirmesine olanak ta- yapıları, gerçekçi takas sistemleri, yerel topluluk- nınmasını önerir. Bunun yolu, insanın var olması ların kendi paralarını basmasına yönelik uygula- için ihtiyaç duyduğu şeyleri asgari arazide müm- malar, kâr amaçlı eko-şirketlerce desteklenen kâr kün olan azami miktarda üretebilmek, bu sayede amacı gütmeyen vakıf yapıları, çeşitli fon kay- de doğal alanları kendi hallerine bırakabilmektir. nakları, ‘yeşil bankalar’ ve hatta daha büyük çaplı ‘eko-yatırımcılık’ dünyanın çeşitli yerlerinde ba- 2. İnsanları Gözetme: İnsanların varlıklarını şarıyla denenmektedir. sürdürmeleri için gereken kaynaklara eşit ve adil bir şekilde ulaşabilmelerinin sağlanması. Kökeni Farklı disiplinler arasında bağlantılar kur- Darwin’e atfedilen, canlı türleri arasındaki ilişki- maya ve bunları bir araya getirmeye odaklanan nin rekabete dayalı olduğu fikri ve buradan çıkan “Büyük balık küçük balığı yutar” benzeri anlayış permakültür, coğrafya, iklim, permakültüre göre gerçeği yansıtmaz. Sağlıklı ekoloji, antropoloji, fizik vb. topluluklar ancak dayanışmayı beceren, grup bi- farklı alanlardan gelen pek çok linci, yardımlaşma ve diğerinin faydasını gözeten bilgiye sırtını dayayarak mev- bir yaklaşımla topluluktaki her bir bireyin bütün cut sorunlara somut ve çeşitli temel ihtiyaçlarını karşılayabilen yapılardır. Per- öneriler getirir. makültür bu noktada ‘refah’ kavramının yeniden tanımlanması gerektiğini savunarak şöylesi bir Burada önemle altını çiz- ‘refah’ anlayışını benimser: Bir topluluktaki her mek istediğim bir nokta daha bireyin temel ihtiyaçlarının (temiz hava, temiz var. Bütün bu uygulamalar, su, temiz/besleyici gıda, makul ölçüde barınma, teknikler, yöntemler ve sistem- geçimini ‘doğru’ ve yaratıcı bir şekilde sağlama ve ler ancak belli etik ilkelere sırtını dayaması halin- de tatminkâr insani ilişkiler kurma) karşılanabil- de arzu edilen sonuçları doğurur. Aksi takdirde, mesi. Günümüzde, bütün bu ihtiyaçları her tür- şimdiye dek olageldiği gibi, para ve güç peşindeki lü iklimde ve coğrafyada herkese yetecek kadar birtakım dar çıkar odaklarının maşasına dönü- karşılayabilecek bilgiye, teknolojiye, donanıma şüverirler. Bunun farkında olan Mollison, sırtını sahibiz. Öyleyse mesele, toplumsal sistemleri bu yaslayabileceği etik ilkeleri bulmak üzere gele- refah anlayışını gerçekleştirecek bir yapıya kavuş- neksel toplumları inceler. Bu toplulukların, hem turma; yani kendi kendine yeterli sistemler kur- topluluk içi davranış kurallarını hem de topluluk ma meselesidir. ile diğer canlılar arasındaki ilişkileri belirleyen belli yasaklar, tabular ve ilkeler temelinde işledi- 3. Büyümenin Sınırlandırılması ve Artı Değerin ğine dikkat çeker ve bu hususu üzerinde herkesin Paylaşımı: Sanayi Devrimi sonrasında katlanarak uzlaşabileceği üç ana ilkede ifade eder: artan nüfusun ve tüketimin mutlak surette sınır- Permakültürün 3 Etik İlkesi: landırılması gerekir. Dünya bu kadar insanı ve 1. Dünyayı Gözetme: Özetle, dünyadaki bü- mevcut ‘sınırsız üretim ve tüketim’ anlayışını kal- tün canlı ve cansız unsurların, sistemlerin koru- dıramaz, çünkü sınırlı bir dünyada yaşamaktayız. nup kollanması; varlıklarını sürdürmelerinin ve Bu ilkenin bir diğer unsuru da, permakültür tasa- çoğalabilmelerinin sağlanması. Bu ilke, öncelikle rımlarıyla ortaya çıkan bütün ‘artı değerin’, servet yaşamın olduğu gibi kabullenilmesi demektir. 26 hayatsağlık

birikimine yol açmasına izin verilmeksizin 1. ve çevirisini de hazırlıyor. Çocuk ve permakültür 2. ilke için kullanılmasıdır. ‘Sürdürülebilir Yaşam Bir tasarımın, faaliyetin permakültür olarak Kollektifi’nden Filiz Te- nitelendirilebilmesi için bu üç ilkenin bulunması lek düzenlediği kurslar, şarttır. O halde permakültür, insan toplulukları- yaptığı organizasyonlar nın bütün temel ihtiyaçlarının, doğadan aldığı ve internet ortamında aç- kadarını geri verecek şekilde karşılanabilmesine tığı iletişim kanallarıyla yönelik kalıcı sistemler tasarlamanın adıdır. Bu Türkiye’de permakültü- gidişin gidiş olmadığının farkında olan, yaşamın rün yayılmasında büyük bütününe hizmet etmek isteyen, adil, huzurlu bir işler başardı. Şu an için toplumda var olmak isteyen, barış ve bolluk için facebook üzerinden işle- ter dökmek isteyen o kadar çok kişi var ki, yan yen Türkiye Permakültür yana durmayı öğrenmek, bizi birbirimizden ayrı Ağı ve Permakültür mail- tutan engelleri aşmaktan başka yolumuz yok. gruplarında en az 500’er kişi aktif paylaşım halinde. Türkiye’de Permakültürün Gelişimi Permakültür Türkiye’de henüz çok yeni. Bu Haziran’da Bayra- 1990’larda yapılan ve çok kısıtlı bir çevreye hi- miç Yeniköy grubunun tap eden ilk kursları saymazsak, ilk ‘Permakül- mekânında Türkiye Per- türe Giriş’ kursları 2009’da yapılmaya başlandı. makültür Buluşması yüz kırk kişinin katılımıyla Bu konunun dünyadaki önemli isimlerden olan, gerçekleştirildi. ‘Kuzey California Permakültür Enstitüsü’nün başkanı Penny Livingstone on günlük kapsamlı Bütün bu kursların ardından İstanbul ve bir giriş kursu verdi. ‘Fransa Permakültür Halk Ankara’da permakültür grupları kuruldu. Şehir Enstitüsü’ başkanı Steve Reed son iki yıldır dü- bahçeciliği girişimleri de sürüyor. Bu kurslara zenli olarak kurslar veriyor. Dünyanın en önemli katılan pek çok kişi kendi mekânlarında uygula- eko-köylerinden biri olan Avustralya’daki ‘Crys- ma çalışmaları yürütüyorlar. Bunların arasında tal Waters’ın kurucu ekibinden Max Lindegger özellikle, Datça’da yer alan Bostancık çiftliği öne 2010’da on günlük bir eğitim verdi. Bu eğitim çıkıyor. İki yıldır düzenli şekilde permakültürün faaliyetlerinin en önemlisi Türkiye Permakültür çeşitli yöntemlerini tek tek uygulamaya sokuyor- Enstitüsü’nün girişimiyle permakültürün ‘dedesi’ lar ve ciddi bir yol kat etmiş durumdalar. Organik Bill Mollison ile Avustralya Permakültür Enstitü- ve ekolojik üreticiler de karşılaştıkları pek çok sü Başkanı Geoff Lawton’ın İstanbul’da verdiği sorunun yanıtını permakültürde bularak konuyla on dört günlük Permakültür Tasarım Sertifika- daha yakından ilgilenmeye başladılar. sı (PDC) kursu oldu. Yine 2010’da, yaklaşık on beş yıldır ABD ve Yeni Zelanda’da permakültür Kurslara yönelik giderek artan talep, ülke- uygulamaları yapan Emet Değirmenci ile Şilili mizdeki mevcut sistemin yarattığı sorunlardan Agustin Sariego Erdek’te bir haftalık kapsamlı bir ne kadar çok kişinin rahatsız olduğunu ve çözüm giriş kursu düzenlediler. arayışına girdiklerini gösteriyor. Geçtiğimiz yıl Mustafa Bakır’ın çabalarıyla İzmir’e bağlı Marmariç köyünde kurulan Tür- Başvuru adresleri: kiye Permakültür Enstitüsü, düzenli olarak ver- • Türkiye Permakültür Enstitüsü: www.perma- diği kurslar ve çeşitli permakültür uygulaması örnekleriyle şu an için bayrağı taşımakta. Bakır cultureturkey.org 2009’dan beri Avustralya’ya giderek permakültür • Permakültür Platformu: www.permakulturp- konularında kurslar aldı, çiftliklerde farklı konu- larda stajlar yaptı. Enstitü Designer’s Manual’ın latformu.org • Yazışma grubu: www.permakultur-turkiye@ yahoogroups.com • Türkiye Permakültür Ağı: http://www.face- book.com/turkiye.permakultur.agi hayatsağlık 27

Ölümcül Hastalık ve Kötü Haber Verme Şeyma Çavuşoğlu Kişi için hasta olmak, sağlıklı olma halinin hastalığının fizyolojik, psikolojik, psikososyal, kaybıdır. Hastalık, bireyin o güne kadar sa- psikoseksüel ve ailevî boyutları söz konusudur. hip olduğu tüm yaşam dengeleri için bir tehdit oluşturan, stres yaratan bir durum, bir engellen- Ölümcül hastalıklar her hastada farklı şiddet- medir. Bu durum bireyin olağan yaşamını sadece te ve düzeyde psikolojik tepkilere yol açmakta- birkaç günlük bozma anlamında etkilemekten, dır. Genel olarak gösterilen psikolojik tepkiler; onu ölüm gibi yaşamın en kaçınılmaz gerçeği ile matem reaksiyonu, depresyon, kaygı, inkâr, kız- karşı karşıya bırakan bir yelpazenin her hangi bir gınlık, hostalite, yansıtma, psikolojik bağımlılık, noktasında yer alabilir. agresif direnç, regresyon, suçluluk duygularıdır. Ölümcül hastalığa sahip olan kişi bu hastalığı ile Son yıllarda tıp alanında önemli gelişme- savaşırken birçok aşamadan geçer. Kübler-Ross ler kaydedilmesine rağmen bazı hastalıklar hâlâ bu aşamaları inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve ölümcül olma özelliğini sürdürmektedir. Ölüm- kabullenme olarak sıralamıştır. cül hastalıklar sadece fizyolojik olarak değil, psi- kolojik olarak da hem hastayı, hem hasta yakınını İnkâr Aşaması hem de sağlık ekibini zorlayan bir vakıadır. Bu dönemde kişi karar vermekten ya da bu yönde bir girişimden çekinmektedir. İnkârı yaşa- Ölüm insan yaşamındaki en büyük kayıp ol- yan hasta öleceğine inanmaz ve bir yanlışlık ol- gusudur. Deneyimlenmemiş olana karşı duyulan duğunu ümit eder. Bu dönemde kişi zihinsel ola- korku, yok olma korkusu ve bilinmeyene doğru rak yaşananları fark etse de genellikle duygusal yapılan yolculuk her bireyi ürkütür. Bir yandan olarak reddetmektedir. Hastalığın başlangıcında geleceğe ilişkin belirsizlik yaşanırken, diğer yan- sergilenen inkâr, hastanın ve ailesinin kendini dan ölümün yaklaşıyor olması hastaların duygu- toparlamasını ve baş etme mekanizmalarını dev- larını olumsuz etkilemekte, kaygı ve korku düze- reye sokabilmesini sağlar. Bu dönemde hastanın yini arttırmaktadır. sosyal desteklerinin arttırılması, tedavi süreci ile ilgili bilgilendirmenin yapılması, inkârın sözel Tıbbi hastalıkların, organik süreçleri kapsa- olarak desteklenmesi ve hastaya zaman tanınma- yan fizyopatolojik boyutu ve hasta için ifade ettiği sı önemlidir. anlamı olmak üzere iki boyutu vardır. Hasta için 28 hayatsağlık

Kızgınlık ve Öfke Aşaması Bu evreleri tüm hastalar aynı sıralama ile ya- Bu dönemde hasta daha yapacak çok şey var- şamayabilirler. Bazı hastalar iki ya da üç evreyi ken, ölmeyi haksızlık olarak görür. ‘Neden ben?’ aynı zamanda yaşayabilirler. Kübler –Ross bu ev- sorusunu sorar. Bu öfke kimi zaman Tanrı’ya, relerde umudu önemli ve sürekli bir etken olarak aile ve yakın çevredeki kişilere yansıyabilir. Bu görmektedir. Yeni bir tedavi yöntemi veya yeni dönemde bazen de hastalığın bir ceza olarak bir ilaç hastaların son haftalara kadar korudukları kendine verildiğini düşünerek öfkesini kendine düşüncelerdir. yönlendirebilir. Bu dönemde hastanın kendi ya- şamını daha fazla kontrol etmesine izin verilmeli, Ölümcül Hastalık ve Sağlık Ekibi öfke reaksiyonu altındaki nedenlerle ilgilenilmeli Ölümcül hastalıklar, hastayı olduğu kadar ve güven duygusu güçlendirilmelidir. hasta yakınlarını ve sağlık ekibini de etkilemek- Pazarlık Aşaması tedir. Bu dönemde hastanın fiziksel ve duygusal Bu evrede yaşanan çaresizlik ve umutsuzluk bakımının yanı sıra hasta ailesinin de desteğe duygularına karşı bir güçlülük duygusu da vardır. ihtiyacı vardır. Kübler –Ross, hastalık sürecinde Bu sayede kişiler kaybettiklerini geri getirebile- hastaların geçtiği aşamalardan hasta yakınlarının cekleri ya da gerçeği değiştirebilecekleri duygu- ve sağlık ekibinin de benzer bir şekilde geçtiğini sunu yaşayabilirler. Bu dönemde hasta artık kaçı- savunmaktadır. nılmaz olarak gördüğü hastalığını ertelemek için Ölümcül ve kronik hastalara tanının söylen- pazarlık yapmaya başlar. Pazarlık aslında bir er- mesi doktorların en fazla sıkıntı yaşadıkları du- telemedir. Bu evrede hastanın Tanrı ve çevresin- rumdur. Kötü haberin verilmesi hasta – doktor dekilerle girdiği pazarlık, ölmemek için bir arayış arasındaki ilişkinin kurulmasında önemlidir. Tıp çabasıdır. Bu dönemde hastaların konuşmaya literatüründe kötü haber, ümit etme duygusunun teşvik edilmesi, manevî ve dinî desteklerinin sağ- olmadığı veya bireyin fiziksel-ruhsal iyilik hali- lanması, korkuların giderilmesi hususunda hasta- ne tehdit oluşturan ve yerleşik yaşam düzenini ya yardımcı olunması önemlidir. alt üst etme riski olan ya da bireyin yaşamındaki Depresyon ve Geri Çekilme Aşaması seçenekleri azaltma anlamı taşıyan mesaj olarak Kişinin fiziksel durumu kötüleştikçe, hasta- tanımlanabilir. lığın ciddiyetini inkâr, öfke ve pazarlık anlamsız Hastaya, ölümcül hastalığının olduğunu söy- hale gelir ve bunun sonucunda kişide derin kayıp lemek, doktor-hasta iletişimindeki temel nokta- duygusu ve depresyon görülür. Bu dönemde gö- lardan biridir. Hastanın kötü haber ile baş etme- rülen depresyonun iki farklı yönü bulunmakta- de zorlanacağı ve büyük tepki vereceği endişesi dır. Biri hastalığın aileye ve bireye getirdiği maddi ile doktorlar hastaya tanıyı söylemekten çekine- zorlukların yaşattığı suçluluk duygusuna ve fonk- bilir. Hasta tarafından verilecek şiddetli duygusal siyonelliğin kaybına bağlı depresyon, diğeri ise tepkilere maruz kalma korkusu doktoru esas me- ölüme karşı hazırlığın yarattığı depresyondur. Bu sajı bir kenara bırakarak gereksiz teknik ayrıntılar dönemde hastanın duygularını ifade etmesine hakkında konuşmaya itebilir. imkân vermek ve hastayı etkin bir şekilde dinle- Girgis Sanson ve Fisher, hastalara kötü haber mek önemlidir. Eğer hastanın kayıplarının yasını verirken nelere dikkat edilmesi gerektiğini şu şe- tutmasına izin verilirse bu evre daha kolay geçer. kilde sıralamışlardır: Kabullenme Aşaması • Kötü haber sakin ve özel bir ortamda verilme- Bu aşamada durumu kabullenen hasta, daha lidir. gerçekçi davranmaya, yarım kalan işlerini düzene • İlk görüşmenin kesintiye uğramaması için ye- sokmaya, yakınlarına ölümünden sonra yapıl- terli zaman ayrılmalıdır. ması gerekenleri anlatmaya başlar. Bu dönemde • Hastanın verilen bilgiyi anlayıp anlamadığı ve hastaların tedavi süreçlerine katılmaları için cesa- duygu durumu değerlendirilmelidir. retlendirilmeleri de önemlidir. • Dürüst ve samimi olarak bilgi verilmelidir. • Hastanın duygularını ifade etmesine izin ve- hayatsağlık 29

rilmelidir. Kaynaklar • Hastanın duygularına empati ile yaklaşılarak, 1. Bilgin G, Öztürk G, Şirin S. (2008). Kanser tanısı kesin bir zaman limiti vermekten kaçınılma- konan hastalarda kötü haber verme: Hekimlere lıdır. düşen görevler. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi • Prognoz için geniş bir zaman dilimi verilme- 2008; 7: 22-26. lidir. • Bundan başka bir şey yapılamaz mesajı ver- 2. Birol L. Terminal evredeki hasta bakımı. Ankara: mekten kaçınılmalıdır. Sistem Yayıncılık, 2004. • Durumu tekrar gözden geçirmek için yeni za- man dilimi belirlenmelidir. 3. Copp G. A review of current theories of death • Tedavi seçenekleri konuşulmalı ve tanının and dying. J Adv Nurs 1998; 28: 382 -90. söylenebileceği diğer kişiler belirlenmelidir. • Destek alınabilecek kaynaklar hakkında bilgi 4. Çakırcalı E . Hasta Bakımı ve Tedavisinde Temel verilmelidir. İlke ve Uygulamalar. İzmir: Nobel Tıp Kitapev- • Verilen bilgi belgelenmelidir. leri, 2000. Bunlara ek olarak hasta ile yüz yüze gelindi- ğinde, ortamda aile üyelerinden birinin olması, 5. Dias L, Chabner BA, Lynch TJ, Penson RT. Bre- doktorun hasta ile göz teması kurarken zaman aking badnews: A patient’s perspective. Oncolo- zaman elini tutması, dokunması rahatlatıcı ola- gist 2003; 8: 587-96. bilir. Gerekli olduğunda hastaya bilgilendirme dokümanları verilebilir. 6. Dik A. Terminal dönem hastaya yaklaşım. Hem- Tanının söylenip söylenmemesi meselesi kül- şirelik Forumu 2005; Temmuz-Ağustos: 59-60. türden kültüre değişmektedir. Örneğin ABD’de bu konu yasalar, bireyin kişisel sorumluluğu ve 7. Girgis A, Sanson-Fisher RW. Breaking bad news. yaşamını denetleyebilme hakkına sahip olduğu 1: Current best advice for clinicians. Behav Med yaklaşımıyla ele alınmaktadır. Benzer bir eğilim 1998; 24(2): 53-59. Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de vardır. Buna karşın Güney Avrupa ülkelerinde, geleneksel tıp 8. Grimaldi A. The acceptance of the diabetic dise- uygulamasında olduğu gibi tanının hastaya söy- ase. Ann Endocrinol 2003; 64: 22-6. lenmemesi eğiliminin sürdüğü belirtilmektedir. Ülkemizde de benzer bir yaklaşımın olduğu 9. Kübler-Ross E. Sorular ve cevaplarla yaşamın son söylenebilir. Yapılan araştırmalar, kanser tanısını günleri (Çev. Ed: G Terakye). Ankara: Hürbilek bilmeme oranının % 20 ile % 54 arasında değişti- Matbaacılık, 1992. ğini göstermektedir. Özellikle ailelerin hastadan tanıyı gizlemek için çaba sarf ettikleri, doktorlar- 10. Lacroix A, Assal JP. Hastaların terapötik eğitimi dan da hastaya tanının söylenmemesini istedikle- (Çev. Eds: B Piyal, RS Tabak). Ankara: Palme Ya- ri görülmektedir. yıncılık, 2003. Gautam ve Nijhavan, hastaya tanının söylen- mediği durumlarda birçok hastanın bir süre son- 11. Lazarus RS, Launier R. Stress-related transac- ra bunu anladıklarını tespit etmişlerdir. Böyle bir tions between person and environment. In LA durumda hastayı birey olarak algılamak, duygu- Pervin, M Lewis (Eds). Perspectives in Intera- larına değer verildiğini hissettirmek temel olma- ctional Psychology. New York: Plenum, 1978: lıdır. Tanının kötü olmasının oluşturacağı etkiyi 287-327. yumuşatmak yerine sözel ve bedensel iletişim ile gerçeğin algılanması ve tedaviye optimal uyum 12. Okyavuz Ü. Ölüm ve ölümcül hastalılar. Kriz sağlanması hedeflenmelidir. Dergisi 1995; 3: 185-189. 13. Özkan S. Hastalıklara psikolojik tepkiler. 5. Ulu- sal Konsültasyon- Liyezon Psikiyatrisi Kongresi. İstanbul, 1999. 14. Öz F. Hastalık yaşantısında belirsizlik. Türk Psi- kiyatri Dergisi 2001; 12(1) :61-68. 15. Peykerli G. Kemik iliği nakli olan ergenlerin psi- kolojik değerlendirilmesi. İst Üniv Yayınlanma- mış Doktora Tezi, 2003. 16. Ptacek JT, Ptacek JJ, Ellison NM. “I’m sorry to tell you” Physicians’ reports of breaking bad news. J Behav Med 2001; 24: 205-17. 30 hayatsağlık

17. Siminoff LA. Improving communication with cancer patients. Oncology 1992; 6: 83-7. 18. Terakye G. Hasta hemşire ilişkileri. Ankara: Ay- doğdu Ofset, 1995. 19. Thompson G, McClement S. Defining and deter- mining quality in end-of-life care. International Journal of Palliative Nursing 2002; 8: 288-93. 20. Ünal Keskin G. Ölmekte olan hastaya kognitif davranışsal hemşirelik yaklaşımı, Ege Üniversite- si Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2005; 21(2): 125-34. 21. Voelter V, Mirimanoff RO, Stiefel F, Rousselle I, Leyvraz S. Breaking bad news. Rev Med Suisse 2005; 1: 1352-3. hayatsağlık 31 © Foto: Sultan Gözde Yıldızhan

Bitkisel Hayattaki Hastalarda Bilinçlilik Sorunu Taha Hanoğlu Bitkisel hayat kavramı hiç birimize yabancı ve sürekli tekrarlanan uyaranlara karşı yanıt ve- değildir. Günlük yaşamımızda birçok yerde remezler. Buna karşılık uyku-uyanıklık döngü- karşımıza çıkan bu tanım bize ölmek üzere olan süne sahiptirler. Refleksleri neredeyse tamamen belki de zihnen çoktan ölmüş bir insanı çağrıştı- korunmuştur. Bitkisel hayat bazı hastalarda kalıcı rır, ancak tıbbi olarak bitkisel hayat ne demektir? bir hal alır, bu duruma sürekli (kalıcı) bitkisel Bunun yanı sıra bitkisel hayattaki hastaların bi- hayat (Persistent Vegetativ State - PVS) adı ve- linç durumları nasıldır? Bu soruları daha ayrıntılı rilir. Ancak belirli bir düzeyde iyileşmeyle bitki- incelemeye başlamadan önce günümüzde kabul sel hayattan minimal bilinçlilik durumuna varan gören bitkisel hayat, koma ve benzer durumların hastalar, hatta tamamıyla iyileşen hastalar da bu- tanımlarına değinmekte fayda var. lunmaktadır. Koma (Coma): Koma uyanıklığın ve bilincin Minimal bilinçlilik durumu (Minimally Cons- bulunmaması olarak tanımlanır. Komadaki has- cious State): Bu durum, hastaların zaman zaman taların gözleri kapalıdır, ne kendilerinin ne de bazı bilinçlilik emareleri göstermesi olarak ta- çevrelerinin bilincindedirler. Bu hastalarda uyku- nımlanabilir. Bu bilinçlilik emareleri şöyle sıra- uyanıklık döngüsü de bulunmamaktadır. Sürekli lanabilir: Basit komutları yerine getirme, evet ya koma hali, kronik koma olarak adlandırılır, ancak da hayır şeklinde cevaplanabilen basit sorulara nadiren görülür. Koma dönemi genellikle en faz- cevap verme, kısmi sözel iletişim kurma, uygun la iki ila dört hafta kadar devam eder, daha sonra emosyonel uyaranlar etkisinde duygusal tepki- hastalar bitkisel hayat, minimum bilinçlilik duru- ler gösterme (Örneğin, bir yakınlarının sesini mu, kilitlenme sendromu gibi durumlara geçer duydukları zaman hastalarda ağlama ataklarının ya da hayatlarını kaybederler. gözlenmesi), bir noktaya sabit bakış ve tekrar- layan bilinçli hareketler. Ancak bütün bunlara Bitkisel hayat (Vegetative State): Bitkisel ha- rağmen süreklili bir bilinç durumu söz konusu yattaki hastalar, komadaki hastalar gibi kendileri değildir. Bunun dışında uyku-uyanıklık döngüsü ve çevreleri hakkında bir farkındalığa sahip de- ve refleksler bitkisel durumda olduğu gibi korun- ğillerdir, istemli olarak yorumlanabilecek motor muştur. Bitkisel hayata kıyasla daha iyi bir bilinç hareketlerde bulunmazlar, iletişim kuramazlar 32 hayatsağlık

durumu olarak değerlendirilebilir. lunmaktadır. Bu durumu önleyebilmek için has- Akinetik mutizm de bu kategori altında ta- talarda fMRI (functional Magnetic Resonance Imaginary) ve PET gibi yöntemlerle çalışmalar nımlanan ve nadir görülen bir durumdur. Hasta- yapılmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı çok şaşır- larda konuşmada, hareketlerde, düşünce akışında tıcı, hatta beklenmedik sonuçlar vermiştir. Sözü- kopukluk ve bozukluk gözlenir, ancak yine uyku- nü edeceğimiz ilk çalışma (Science 2006; 313: uyanıklık döngüsü ve refleksler korunmuştur. Bu 1402) daha sonra yapılan bir çok araştırmanın durumun tipik özelliği hareket ve konuşmadaki da öncüsü niteliğindedir. Yazıda bitkisel hayatta spontanlığın kaybedilmesidir. Hastalar duygu- bulunan bir hastaya ilk olarak anlamsal olarak lanım ve hayal kurmada belirgin bir sıkıntı çek- anlaşıması zor cümleler telaffuz ediliyor (“Çıtır- mektedirler. tı çatıdaki bir kirişten geldi” gibi) ve bu sırada fMRI yöntemi ile hastanın beyin aktivitesi kon- Kilitlenme (Locked-in) sendromu: Bu durum- trol ediliyor. Sağlıklı insanlardan oluşan kontrol daki hastalar ise tüm bilinçsel meziyetlere sahip gurubuyla hastanın fMRI sonuçları karşılaştırıl- olmakla birlikte göz kasları dışındaki kaslarını dığında beyinlerinin aynı bölgelerinde aktivite hareket ettiremediklerinden, bir motor hareket- tespit ediliyor. Bunun üzerine hastadan daha te bulunamazlar. Fakat beyin aktiviteleri tıpkı önce sağlıklı bireyler üzerinde denenmiş olan normal insanlar gibidir. Kısmen de olsa gözlerini iki farklı durumu hayal etmesi isteniyor. Bu du- kırparak iletişim kurabilirler. Kelebek ve Dalgıç rumlardan ilki “bir tenis topuna raketle vurmak”, (Le Scaphandre et le Papillion, 2007) isimli film- diğeri ise “tanıdık bir evin odalarında gezinmek” de de bu tip bir hastanın hikayesi kendi ağzından şeklinde tanımlanıyor. Hasta yine bu işlem esna- işlenmiştir. Bu durum zihnen sağlıklı bir insanın sında fMRI ile izleniyor. Kontrol grubundan elde kendi bedenine hapsolma trajedisidir. edilen verilere göre ilk durumun hayali beyinde suplementar motor alanı (istemli kas hareketle- Beyin ölümü (Brain Death): Beyin ölümü kli- rinin oluşturulduğu ana motor alanın çevresinde nik muayene sonucunda beyin ve beyinsapı iş- kalan destekleyici bölge), ikinci durumun hayal levlerinin geridönüşsüz bir şekilde yitirildiğine edilmesi ise parahipokampal girusu (beynin ha- karar verilmesi olarak tanımlanır. Bu durum son fızayla ilgili bölümlerinden bir tanesi) aktive et- zamanlarda organizmanın ölümü olarak da de- mektedir. Hasta da bu durumları hayal ettiği sıra- ğerlendirilmektedir. Bu easas olarak klinik bir ta- da beyninin bu kısımları aktive olmaktadır. Bura- nıdır ve beyinsapı refkleksleri ile spontan solunu- da seçilen örneklerin özelliğini açıklamakta fayda mun kaybının (geri dönüşsüz apne) gösterilmesi var. Tenis topuna vurduğunuzu hayal ettiğinizde yeterli bulunmaktadır. İhtiyaç duyulduğu takdir- beyninizin motor hareketlerle ilgili bölümü çalı- de, beyin dokusunun hiç oksijen kullanmadığı- şır, evde gezindiğinizi hayal ettiğinizde ise hafıza nın PET (Positron Emission Tomography) ile ile ilgili bölümler çalışır. gösterilmesi, beyin sapı reflexlerinin kayboldu- ğunun BAEP (Brainstem Auditory Evoked Po- Bu sonuç, sadece hastanın beyninin bir bi- tentials) ile tespiti, EEG de düz çizgilerin (sessiz çimiyle işleyişini sürdürdüğü değil, hastanın bi- EEG) görülmesi gibi bazı tetkiklerin desteğine linçli olduğu şeklinde de yorumlanmıştır, çünkü müracaat edilebilir. Beyin ölümü tanısının kon- hastanın istenilen durumu hayal edebilmesi için ması hastanın nakil için kullanabilecek organları- önce istenileni anlaması, daha sonra bunu yap- nın vücut çökmeye başlamadan önce alınabilme- maya karar vermesi gibi oldukça karmaşık zihin- si için çok önemlidir. Belki de bu nedenle bazen sel süreçler gerekmektedir. Bu nedenle hastanın bu incelemeler aceleyle üstünkörü yapılmakta ve kendi ve çevresine dair bir tür farkındalığa sahip beyin ölümü gerçekleşmemiş hastalara bu tanı olduğu, bir düzeyde bilinçli olduğu kabul edile- konmaktadır. bilir. Yani sanılanın aksine bitkisel durumdaki bir hasta bilinçli olabilir. Bitkisel hayat ve bilinç Şu anda aktif olarak kullanılan kriterlerle yapılan muyane bazlı tanılarda bir hata payı bu- hayatsağlık 33

Daha sonra yapılan çalışmalar ise böyle bi- Yine bu araştırmaların izinden giden bir baş- linçli olabilecek hastaları diğerlerinden ayırmak ka çalışmada ise (Front Hum Neurosci 2011; için yöntemler geliştirmek ve bu hastalarla bir 5: 5) yukarıda bahsedilen zihinde canlandırma düzeyde iletişim sağlanmasının yolunu aramaya süreçlerinin çok karmaşık olması nedeniyle, bi- yöneliktir. Bu alanda öne çıkan araştırmalardan linçliliği ayırdetmek için daha basit bir yöntem bir diğeri Monti ve ark.‘na (N Engl J Med 2010; geliştirilmeye çalışılmıştır. Böylelikle yukarıda 362: 579-89) aittir . Bu çalışmada yukarda bah- bahsedilen yöntemle belirlenemeyen bilinçli sedilen çalışmada kullanılan hayal etme yöntemi hastaların da fark edilebilmesi amaçlanmıştır. Bu (mental imagery) geliştirilerek bir düzeyde bilinç yöntem hastaların sesli komutlara karşı beyinle- sahibi olan bitkisel hayattaki hastalarla iletişim rinin motor bölgelerinde bir aktivasyon oluşup kurulması amaçlanmıştır. oluşmadığını fMRI yöntemiyle izlemek olarak tanımlanablir. Çalışmada hasta grubunun önce Çalışmada hastalarla iletişim için geliştirlen uyandırılmış beyin potansiyelleri (ERP) yönte- sistem basitçe şu şekilde açıklanabilir: Hastalara mi ile kontrol edilmiştir. Bu yöntem ile hastanın evet-hayır şeklinde cevaplandırılabilecek basit işitsel korteks ve işitme organları arasındaki nöral sorular yöneltilmiştir (“Babanın adı Alexander ağlarda bir bozukluk olup olmadığı, yani hastanın mı?” gibi). Cevap evet ise hastanın tenis topuna duyabilme yeteneğine sahip olup olmadığı araş- vurduğunu hayal etmesi, hayır ise kendi evinde tırılır. Böylece araştırmaya katılan hastalardan gezindiğini hayal etmesi istenmiştir. Beyin hasa- işitme bölgelerinde hasar bulunanlar elenmiştir. rı ve bu tür bir hastalık geçmişi olmayan kontrol Geriye kalanlarda bu kez fMRI yöntemi ile be- grubuna hazırlanan sorular önceden yöneltilerek yinlerinin konuşma ve premotor bölümlerinin yöntemin işe yararlılığı test edilmiştir. Ayrıca durumu araştırılmıştır. İşitme, konuşma ve pre- aynı sorular bitkisel hayatta bir süre kaldıktan motor bölümleri sağlam olarak bulunan hastalara sonra iyileşen bir hasta da daha test edilmiştir. sırasıyla sağ ve sol ellerini kaldırmaları komutu Tüm kontrol grubu testi yüzde yüz başarı ile ta- verilmiş ve hastalar fMRI ile izlenmiştir. Motor mamlar. Bundan sonraki adım olarak 54 kişilik alanlarında aktivasyon tespit edilen hastaların bi- bir hasta gurubnda fMRI yöntemi ile kendilerin- linçli olduğu kanısına varılmıştır. den tenis topuna vurduklarını ya da evde gezin- diklerini hayal etmeleri istendiğinde bunu başa- Bitkisel hayattaki hastalarda bilinçliliği araş- rabilen hastalar seçilir. Bunu başaran beş hastada tırmak için yararlanılan bir diğer yöntem ise sağ- tekrar ayrıntılı muayeneler yapılır ve aralarından lıklı bireylerle bilinç bozukluğu olan hastaların hafif dahi olsa bilinçli hareketlerin gözlenebildiği “Default Mode Network” beyin aktivitelerinin hastalar elenir. Bunun nedeni çalışmada bitkisel karşılaştırılmasıdır (Brain 2010; 133: 161–71). hayat tanı kriterlerine tam olarak uyan hastala- Default Mode Network, kişinin dikkatini bir şeye rın kullanılmak istenmesidir, yani hiç bir şekilde yoğunlaştırmadığı bir tür sukünet ve dinlenme bilinçli motor hareket oluşturamadığı için başka durumunda posterior-cingulate/precuneus, an- türlü bir iletişim kurma şansı olmayan hastalar terior cingulate/mesiofrontal cortex ve tempo- seçilir. Sonra geriye kalan hastalardan birinde bu ro-parietal bölgelerde eş zamanlı olarak izlenen test uygulanır. Hasta sorulan yedi sorunun altı- bir sinirsel aktiviteyi tanımlamaktadır. Vandha- sına doğru cevap vermeyi başarır, son soruya ise udenhuyse ve arkadaşları yaptıkları çalışmada beyninde herhangi bir yanıt oluşturamaz. Çalış- bilinçlilik durumdaki azalmanın (sağlıklı halden mayı yapanlar bu durumu hastanın o dönemde komaya doğru) Default Mode aktivitesinde de bilincini kaybettiği ya da uykuya daldığı şeklin- bir azalmaya ve sinirsel ağda artan bir bozulmaya de açıklamaktalar. Bu sonuç, başka türlü iletişim paralellik gösterdiğini belirtiyorlar. Her ne kadar kurma imkânımızın olmadığı hastalarla bu yön- bilincin saptanması için oldukça elverişli bir yön- temle iletişime geçmenin mümkün olabileceğine tem olarak dikkat çekse de henüz Default Mode işaret etmektedir. hakkındaki yeterli araştırma mevcut değildir. 34 hayatsağlık

Mezkur yöntemler fMRI kullanımı gerek- sını geçerli saymak durumundayız, çünkü eğer tirmektedir, ancak hem bu alete ulaşmak güç bu durumu kabul etmiyorsak kendimiz dışında hem de analizi oldukça zahmetli olduğundan bu hiç kimsenin bilinçli olduğunu da kabul etmiyo- yöntemler bugünkü teknolojik imkânlar dahi- ruz demektir. Dolayısıyla, bahsedilen yöntem- linde pratikte kullanılamamaktadır. Bu nedenle, lerle bilinçli olduğu kanısına varılabilen hastalar EMG‘nin bu amaçla kullanılıp kullanılamayaca- bilinçli kabul edilmeli ve diğer hastaların durumu ğı araştırılmış ( J Neurol Neurosurg Psychiatry için en azından tarafsız kalınmalıdır. Özellikle 2008; 79: 826–8), hastalara verilen kolunu kal- etik sorumluluğu olan kararlar alınırken, bütün dır komutu sırasında EMG‘de gözlenen eşik altı bu açıları iyice gözden geçirmek ve elden geldi- değişimler kullanılarak hastalardaki bilinç duru- ğince hasta adına korumacı davranmak en doğru munun tespitine çalışılmıştır. İncelenen 8 bitki- yaklaşım olabilir. sel hayat (BH) ve 2 minimal bilinçlilik durumu (MBD) olgusundan 2 MBD ve 1 BH olgusunun Kaynakça EMG‘lerinde motor komut esnasında anlamlı bir değişiklik saptanmış ve bu durum hastaların bi- 1. Bekinschtein TA, et al. Can electromyography ob- linçli olduğun şeklinde yorumlanmıştır. jectively detect voluntary movement in disorders of consciousness? J Neurol Neurosurg Psychiatry Yukarıda sözü edilen çalışmalar ışığında bu- 2008; 79: 826–8. gün bitkisel hayatta olarak değerlendirdiğimiz hastaların bir kısmının bilinçli olduğu söylemek 2. Bekinschtein TA, et al. Functional imaging reveals mümkündür. Ancak bu durumdan kesin olarak movement preparatory activity in the vegetative emin olmak ilk bakışta göründüğü kadar kolay state. Front Hum Neurosci 2011; 5: 5. değildir. Yazıda aktarılan yöntemler hastaların bilinçli olabileceklerine dair sinyalleri araştırma- 3. Boly M, et al. Functional connectivity in the de- ya yönelik nesnel yöntemlerdir. Tıpkı bizim her fault network during resting state is preserved in gün diğer insanların hareketlerinden onların bi- a vegetative but not in a brain dead patient. Hum linçli olduğunu varsayarak zihinlerini okumaya Brain Mapp 2009; 30: 2393–400. çalışmamız gibi, araştırmacılar da hastaların be- yin aktivitelerinden yola çıkarak onların biliçli 4. Faymonville ME, et al. Zerebrale Funktionen bei hareketler oluşturacak zihinsel kapasiteye sahip hirngeschädigten Patienten. Anaesthesist 2004; olduklarını ancak bedensel engeller onları bağ- 53: 1195–202 ladığı için bizim bu durmu fark edemediğimizi kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Bu durum tıpkı 5. Hanoglu L. Ölürse Beyinler Ölür, Organlar Ölesi dışardan makinelere bakıp onların akıllı olup Değil. HayatSağlık 2010; (3); 32-9. olmadığını anlamaya benzemektedir. Turing tes- tindeki makinenin gözlemciyi ikna etmesi gibi 6. Monti MM, et al. Willful modulation of brain ac- hastalar da araştırmacıları bilinçli olduklarına tivity in disorders of consciousness. N Engl J Med ikna etmektedirler. 2010; 362: 579-89. Bilinç doğası gereği bizim dışarıdan yorum- 7. Overgaard M. How can we know if patients in lamaya çalıştığımız sinyallerden fazla bir şeydir. coma, vegetative state or minimally conscious sta- Nesnel değil öznel bir yapıya sahiptir. Bu nedenle te are conscious? Prog Brain Res 2009; 177: 11-9. aslında kullandığımız hiç bir teknik bir hastanın bilinçsiz olduğunu kesin olarak kanıtlayamaya- 8. Owen AM, et al. Detecting awareness in the vege- caktır. Ancak hastanın kendisi bilinçli olduğunu tative state. Science 2006; 313: 1402. bilebilir ya da bilinçsiz olması durumunda zaten hiç bir şey bilemeycektir. Ancak bunun tersini 9. Stins JF. Establishing consciousness in non-com- yani bir hastanın bilinçli olduğunun kanıtlanma- municative patients: a modern-day version of the Turing test. Conscious Cogn 2009; 18: 187–92 10. Tshibanda L, et al. Neuroimaging after coma. Neuroradiology 2010; 52: 15–24. 11. Vanhaudenhuyse A et al. Default network conne- ctivity reflects the level of consciousness in non- communicative brain-damaged patients. Brain 2010; 133: 161–71. hayatsağlık 35

Beslenmenin “Orto” Yolu İlknur Karagöz Hızla değişen dünyada, kültürler arası et- yı ağır olmayan bir obsesyon olarak tanımlarken, kileşimin artması yaşam tarzlarımızla be- ‘ortoreksiya nervoza’ kavramıyla sağlıklı besin raber beslenme alışkanlıklarımızı da değiştirdi. tüketme isteğine bağlı patolojik bir fiksasyonu Bu değişim, toplumların ‘fast food’ kültürü ve ifade etmektedir2. Ortoreksiya nervoza henüz onun sonucu olan obeziteyle tanışmasına neden ayrı bir tanı kategorisi olarak kabul görmemiştir, oldu. Buna koşut olarak, Batı’nın ‘ideal kadın’ ancak AN ve BN ile ON arasında bir ilişki kurul- modelinin etkilediği toplumlarda düşük kalorili maktadır. ON, bu yeme bozuklukları ile paralellik diyetler de rağbet görür oldu. Öyle ki, anoreksiya gösterse de arada belirgin farklar bulunmaktadır. nervoza (AN) olarak bilinen, dış görünüşleriy- le tatmin olmayan hastaların ‘sıfır beden’ olmak Ortoreksiya nervoza, AN ve BN de olduğu için neredeyse hiçbir şey yemedikleri, sürekli kilo gibi kilo kaybı, beslenme bozukluğu ve amenore alma korkusu taşıdıkları yeme bozukluğu artış gibi sorunlara yol açabilmektedir3. Buna karşılık göstermiştir. Yine bedenleriyle barışık olmayan ON’de ne AN’de olduğu gibi daha az yemeye ça- insanlarda, aşırı yeme ataklarını takip eden kus- lışma durumu ne de BN’de olduğu gibi kusma, ma, müshil kullanımı, aşırı egzersiz gibi patolojik aşırı egzersiz, diyet hapı ve müshil kullanımı vs. yollarla besinleri vücuttan uzaklaştırma ile karak- gözlenir. Ortorektiklerin tüketilen yiyecek mik- terize bulimiya nervoza (BN) adlı hastalık tanım- tarı ve zayıf görünme yerine sağlıklı ve saf besin- lanmıştır1. Son yıllarda ise ‘organik beslenme’, ler tüketme konusu ile aşırı uğraş içinde oldukları ‘doğal yaşam’, ‘detoks’ gibi akımların yayılmasıy- bildirilmektedir. Bu kişiler gıda seçimlerinde ka- la yeni bir beslenme bozukluğu dikkati çekiyor: lori değerini bir kriter olarak almamakta, besinin Ortoreksiya nervoza (ON). ‘sağlıklı’ ve ‘saf ’ oluşuna dikkat etmektedirler. Kilo vermelerinin sağlıklı beslenme çabalarının Kelime anlamı ‘doğru beslenme’ olan orto- bir sonucu olduğunu, bu şekilde beslenirken kilo reksiya kavramı ilk kez Dr. Steven Bratman tara- vermeyi hedeflemediklerini belirtmektedirler3. fından (1997) sağlıklı beslenmeyle ilgili takıntıyı AN ve BN’de ise kişilerin temelde dış görünüşle- ifade etmek için anoreksiya nervozanın bir alt rinden memnun olmadıkları, kilo almaktan kork- dalı olarak tanımlanmıştır. Bratman, ortoreksiya- tukları gözlenmiştir1. 36 hayatsağlık

‘Doğru beslenme’ ifadesi olumlu bir alışkan- yalnız ve toplumdan izole halde yaşamayı tercih lığı yansıtıyor gibi görünse de ON nedeniyle ettikleri bilinmektedir. Depresyon, anksiyete, hayatını kaybeden ilk vaka Kate Finn’dir2. Finn, mükemmeliyetçi eğilimler ve stresin de diğer vegan beslenen bir masaj terapisti ve yoga eğit- yeme bozukluklarında olduğu gibi ON’ye de eş- meniydi. Sindirim problemleri yaşadığından lik edebildiği söylenmektedir5. farklı diyetler uygulamayı denemiş, çeşitli sağlıklı beslenme akımlarının etkisi altında kalmıştı. Bu Donini ve arkadaşları ON’yi diğer beslenme nedenle aşırı zayıflamış ve kendi ifadesiyle ‘ne bozukluklarından ve patolojik olmayan sağlıklı yiyeceğini düşünmek tüm zamanını almaya baş- beslenme alışkanlığından ayırabilecek bir tanı lamıştı’. Doktorları ona anoreksiya nervoza teş- önerisi geliştirmek amacıyla 525 katılımcıyı hisini koyduklarında Finn bu tanıyı ve önerilen hem besin seçimleri hem obsesif kompülsif ve tedaviyi kabul etmedi, çünkü onu bu şekilde bes- fobik özellikler açısından değerlendiren bir araş- lenmeye teşvik eden, daha zayıf olma, daha güzel tırma yapmışlardır6. Daha sonra yine Donini ve görünme isteği değil, daha sağlıklı beslenme ve arkadaşları, Bratman tarafından hazırlanan 10 vücudunu toksinlerden arındırma düşüncesiydi4. soruluk ortoreksiya kısa soru kâğıdında yer alan Kate Finn, beslenme bozukluklarının komplikas- ifadeleri geliştirip değiştirerek ORTO-15 testini yonlarından biri olan açlığa bağlı kalp kası kütle- oluşturmuşlardır7. ORTO-15 testi bireylerin or- sinin azalmasıyla ortaya çıkan1 kalp yetmezliğin- toreksiya nervoza eğilimini, besin seçme, satın den hayatını kaybetti. alma, hazırlama ve kendilerinin sağlıklı olarak niteledikleri besinleri tüketme konusundaki dav- Sağlıklı beslenme çabası ON’de temel güdü ranışlarını değerlendirme amacıyla hazırlanmış- olsa da aslında patolojik değildir. Bu çaba ki- tır. Test, bireyleri hem rasyonel hem de duygusal şinin günlük yaşamında olumsuzluklara sebep açıdan incelemeye yönelik sorulardan oluşturul- olduğunda, aşırı uğraş haline geldiğinde yeme muştur. (bkz.Tablo-1) bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Ortorektik kişilerin günlük yaşamlarında vakitlerinin çoğun- Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi Halk Sağ- da ‘doğru beslenme’ ile ve obsesif kompülsif bo- lığı Anabilim Dalından Bosi ve arkadaşlarının zukluğu olan hastalar gibi katı kurallar ile meşgul yaptığı, tıp fakültesi doktorlarında ON’nın pre- oldukları hatta ‘sağlıksız’ ya da ‘kötü’ beslendik- valansını inceleyen çalışmada cinsiyet, yaş, be- lerinde kendilerini cezalandırabildikleri belirtil- den kitle indeksi (BKİ) gibi durumların yanı sıra mektedir3. Sıklıkla kendilerini diğer insanlardan kişilerin kilolarını kontrol ettikleri sıklık, alışve- üstün hissettikleri, başkalarının hazırladıkları rişlerini bizzat kendilerinin yapıp yapmadıkları, yiyecekleri tüketmekte zorlandıkları, genellikle besinleri satın alırken muhtevasını okuyup oku- madıkları sorulmuş ve ORTO-15 testi uygulan- hayatsağlık 37

Ortoreksiya Nervosa Tanı Testi : ORTO-15 7,3 Sorular Her Zaman Sık Sık Bazen Hiçbir Zaman 1- Yemek yerken yediklerinizin kalorisine dikkat eder misiniz? 2 4 3 1 2- Çeşitli yiyeceklerin olduğu bir yerde yiyecek seçmek 4321 durumunda kalırsanız rahatsızlık yaşar mısınız? 3- Son üç ay içerisinde besinler konusunda endişelendiğiniz oldu 1 2 3 4 mu? 4- Sağlığınızla ilgili endişeleriniz besin seçiminizi etkiler mi? 1 2 3 4 5- Yemeğinizin sağlıklı olması sizin için lezzetli olmasından daha 4 3 2 1 mı önemlidir? 6- Daha sağlıklı, dahataze besinler satın almak için daha fazla para 1 2 3 4 harcamak ister misiniz? 7- Sağlıklı beslenmeyle ilgili düşünceler sizi günde üç saatten fazla 1 2 3 4 meşgul eder mi* 8- Sağlıksız olduğunu düşündüğünüz besinleri yediğiniz oldu mu? 4 3 2 1 9- Sizce, ruhsal durumunuz yeme düzeninizi etkiler mi? 4321 10- Besinler içerisinde sadece sağlıklı olanlarını tüketmek kendinize 1 2 3 4 olan güveninizi artırır mı? 11- Uyguladığınız beslenme tipi yaşam tarzınızı değiştirir mi? 1 2 3 4 (dışarıda yeme sıklığı, arkadaşlar vb. açısından) 12- Sağlıklı beslenmenin dış görünüşünüzü daha iyi hale 1234 getirebileceğini düşünür müsünüz? 13- Sağlıksız beslendiğinizde kendinizi suçlu hisseder misiniz? 2 4 3 1 14- Piyasada sağlıksız besinlerin de satıldığını düşünür müsünüz? 1 2 3 4 15- Son zamanlarda yemeklerinizi özellikle tek başına yemeği tercih 1 2 3 4 eder misiniz? Tablo-1 mıştır8. Bu araştırmanın sonuçlarına göre cinsi- ON prevalansı Donini’nin araştırmasından daha yet, yaş ve BKİ ile ON eğilimi arasında anlamlı yüksek bulunmuştur, bu durum ise örneklemin bir ilişki bulunmamakla beraber bir ürünü satın tıp doktorlarından oluşması nedeniyle sağlık ve alırken içeriğinin belirleyici olduğunu söyleyen sağlıklı beslenme hakkında daha iyi bilgi sahibi katılımcılarla, kilolarını sık sık kontrol eden ka- olan kişilerden oluşmasıyla açıklanmıştır. tılımcıların ON eğilimlerinin yüksek olduğu sap- tanmıştır. Bosi ve arkadaşları bu çalışmalarında Hacettepe Üniversitesi’nden Arusoğlu ve ar- ayrıca beslenme alışkanlıklarında basın-yayının kadaşları, Donini ve arkadaşlarının geliştirdiği etkili olduğunu, yüksek eğitim seviyesindeki ORTO-15 testinin çevirisinde kültürel eşdeğer- insanların dahi yemek seçimlerinde bundan et- liliği göz önünde bulundurarak, on beş madde kilendiklerini belirtmişlerdir. Bu araştırmada içerisinden istatistiksel gücü yüksek on bir mad- deyi seçerek, iç tutarlılığı daha yüksek bir ölçek 38 hayatsağlık

oluşturmak amacıyla Türkçeye ORTO-11 olarak bir bozukluk olarak düşünülmemesi gibi diğer bir uyarlamış, daha geniş bir örneklemde ON’nin ihtimal daha ortaya çıkacaktır. Türkiye’deki prevalansını ve yeme tutumu, obse- sif belirtiler, BKİ ve bazı demografik değişkenler- ‘Doğru beslenme’ anlamıyla başlangıçta ma- le olan ilişkisini araştırmışlardır3. sum gözükse de, insanının bireysel ve sosyal yaşantısını sınırlandırıp, ruh ve beden sağlığını Arusoğlu ve arkadaşlarının 994 katılımcı- tehdit ederek bireyleri ölüme kadar götürebile- ya yönelik yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de cek sonuçları düşünüldüğünde, ortoreksiyanın ortoreksiya üzerinde yaş değişkeninin bir etki- ciddiye alınması gereken bir durum olduğu söy- si olmadığı, kadınların ortorektik eğilimlerinin lenebilir. erkeklerden daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Oysa Donini’nin örnekleminde erkeklerde ON Kaynakça prevalansı daha yüksek bulunmuştur, bu fark- lılığın kültürel etkenlerden kaynaklanabileceği 1. Cartwright MM. Eating disorder emergencies: düşünülmektedir. Yeme tutumu bozuk ve obsesif understanding the medical complexities of the kompülsif belirtiler gösteren kişilerde ortorektik hospitalized eating disordered patient. Crit Care eğilimin yüksek olduğu, bununla birlikte BKİ ve Nurs North Am 2004; 16: 515-30. ortoreksiya arasında anlamlı ilişki bulunamadığı görülmüştür. Ayrıca tıbbi olarak sürekli diyet te- 2. Bratman S. Original essay on orthorexia. www. davisi uygulayan kişilerin de grubun geri kalanı- orthorexia.com na kıyasla daha fazla ortorektik eğilim sergileye- bileceği bulgusu elde edilmiştir. 3. Arusoğlu G ve ark. Ortoreksiya Nervosa ve Or- to-11’in Türkçeye Uyarlama Çalışması, Türk Psi- Ortoreksiya nervoza ile ilgili çalışmalar he- kiyatri Dergisi 2008; 19: 283-91. nüz sayıca az ve yeterli bilgi birikimi mevcut de- ğildir. Ortorektik eğilimin toplumun kültürüyle, 4. www.beyondveg.com bireyin sosyal yaşantısıyla yakından ilgili oluşu da geçerli tanı kriterlerini oluşturulabilmesi için 5. Hepworth K. Eating disorders today-not just a daha fazla araştırma yapılmasını gerekli kılmakta- girl thing, J Christ Nurs 2010; 27: 236-41. dır. Öyle ki benzer iki Akdeniz ülkesi olan İtalya ve Türkiye’de dahi çalışmaların sonuçlarının fark- 6. Donini LM, Marsili D, Graziani MP ve ark. Ort- lılık göstermesi de bunu destekler niteliktedir. horexia nervosa: A preliminary study with pro- ON, gelecekte diğer yeme bozukluklarından ayrı posal for diagnosis and an attempt to measure bir tanı kategorisi oluşturabileceği gibi AN veya the dimension of the phenomenon. Eat Weight BN altında da değerlendirilebilir. AN’ın beslen- Disord 2004; 9: 151-7. menin niceliğiyle, ON’ın ise niteliğiyle ilgili ol- duğu göz önünde bulundurulursa ortoreksiyanın 7. Donini LM, Marsili D, Graziani MP ve ark. Ort- sağlıklı beslenme sınırları içerisinde kabul edilip horexia nervosa: Validation of a diagnosis ques- tionnaire. Eat Weight Disord 2005; 10: e28-32. 8. Bağcı Bosi AT, Camur D, Güler C. Prevalence of orthorexia nervosa in resident medical doctors in the faculty of medicine (Ankara, Turkey). Appe- tite 2007; 49: 661-6. hayatsağlık 39

Geleneksel Japon Tıp Sistemi ‘Kampo’nun Modern Japon Tıbbındaki Yeri ve Türkiye İçin Dersler Ayşegül Güvenç - Abdullah Olgun En ilkel organizmadan insana kadar bütün farklı nedenlere dayanmaktadır. Son yıllarda ge- canlılar için sağlığın korunması, normal- lişen teknolojiye dayanan ve sayısı artan bilimsel den sapmaların (hastalık durumlarının) düzel- çalışmalar gelişmekte olan toplumların kullandı- tilmesi (tedavisi) ve homeostazın korunması en ğı geleneksel tedavi yöntemlerinin güvenilirliğini yaşamsal önceliklerdendir. Bu amaçla ilkel orga- arttırmıştır.1,2 nizmalar ve bitkiler genellikle kendi savunma ve stres-cevabı sistemleriyle yetinmelerine karşın Geleneksel tıp için Dünya Sağlık Örgütü’nün insanlar ve bazı hayvanlar bunlara ek olarak diğer (WHO) taslak tanımı “sağlığı korumak ve ayrıca kaynaklara (bitki, hayvan, mineral vb.) başvur- hastalıkları tedavi etmek, tanı koymak ve önle- maktadırlar. Bazı tıbbi bitkilerin insanlar tarafın- mek için bitki, hayvan ve/veya mineral temelli dan kullanılmaya başlanmasında o bitkileri has- ilaçları, ruhsal tedavileri, elle düzeltme teknikleri talıklarında kullanan hayvanların gözlenmesinin ve egzersizleri içeren farklı sağlık uygulamalarını, de rolü olduğu düşünülmektedir. İnsanlar da de- yaklaşımlarını, bilgisini ve inançlarını kapsayan ğişik toplumlarda ve kültürlerde farklılıklar gös- tıp” şeklindedir.4 termesine karşın, çoğunluğu bitkisel olan değişik doğal kaynaklardan yararlanmaktadırlar.1,2 Geleneksel tıbbın dayandığı ilkeler “hayata bütüncül bir yaklaşım, zihin, beden ve çevre ara- Endüstrileşmeyle birlikte bitkilerle tedavi sında denge, hastalıktan çok sağlığa vurgudur”. dünya çapında önemini kaybetmiştir, ancak az Bunun yanında geleneksel tıp tedavileri, ilaç kul- gelişmiş toplumlarda bu önem hiç azalmamıştır.1 lanılanlar (bitkisel, hayvansal ve/veya mineral) Günümüzde endüstrileşmiş toplumlarda da tıbbi ve ilaç kullanılmayanlar (akupunktur ve manüel bitkilere karşı ilgi artışı gözlenmektedir. Örneğin tedaviler vb.) olarak kategorize edilebilir.4 bir araştırmada Amerika Birleşik Devletleri’nde erişkinlerin yaklaşık % 36’sının rahatsızlıkları ne- Geleneksel tıp terimi yerine tamamlayıcı veya deniyle herhangi bir alternatif tıp tedavisi aldık- alternatif tıp terimi de kullanılmaktadır ve bu za- ları ortaya konmuştur.3 Bu ilginin artışı endüstri- man zaman Batı tıbbı, biyotıp, bilimsel tıp veya leşmiş toplumlarla gelişmekte olan toplumlarda modern tıp terimleriyle adlandırılan allopatik tıp sistemini tamamlayıcı olarak kabul edilmektedir.4 WHO dünya ülkelerindeki sağlık sistemini 40 hayatsağlık

geleneksel tıbbın kullanılma ve kabul görme de- MÖ 206–MS 220 yılları arasın- Ki enerjisi bir tür zi- recesine göre 3 kategoriye ayırmaktadır:4 da ikinci büyük eser olan hasta- hin/kişinin taşıdığı iç 1. Entegre sistem: Çin, Vietnam ve Kore lıklardan korunma ve tedavi ile güç anlamına gelir ilgili Çinli doktorların tecrübe- Cumhuriyeti’nde olduğu gibi sağlık sistemi- lerini özetleyen ‘Soğukla Uya- Yin-Yang nin eğitim ve sosyal güvence dâhil her alanına rılan Hastalıkların Tartışılması’ tam olarak sokulmuştur. adlı eser yazılmıştır. Bu eser 2. Dâhil eden sistem: Geleneksel tıp tanınmakla GÇT’de hastalıkların teşhisinin birlikte henüz sağlık sisteminin tüm alanla- temellerini atmış, infeksiyon rıyla bütünleşmemiştir. Örnek olarak ABD, hastalıklarıyla ilgili 397 ve diğer Kanada, Japonya, Almanya, İngiltere, Avus- hastalıklarla ilgili 265 tedaviyi tralya, Hindistan ve Norveç verilebilir. listelemiştir. Aynı dönemde ilk 3. Tolere eden sistem: Türkiye ve İtalya’da oldu- materia medica olan ‘Shen Nong’un Herbali’ adlı ğu gibi ulusal sağlık sistemi tamamen allopa- kitap yazılmıştır. Bu eser o döneme kadar teda- tik tıbba dayalıdır. Ancak bazı geleneksel tıp vide kullanılan bitkisel ve hayvansal ürünler ile uygulamalarına kanunla izin verilebilmekte- minerallerin tümü hakkında bilgi vermektedir. dir. Ming Hanedanlığı döneminde (MS 1368–1644) Dünyadaki en yaygın geleneksel tıp sistemleri tabip ve farmakolog olan Li Shizhen tarafından geleneksel Çin tıbbı (GÇT), Kampo, Ayurveda, yenilenmiş ve ‘Materia Medica’nın Compen- Yunani ve kiropraktik sistemlerdir.4 Bu çalışmada diumu’ adıyla yazılmıştır. 1892 tıbbi madde, 10 geleneksel Japon tedavi sistemi olan Kampo tıb- 000’in üzerinde reçete ve 1 000’den fazla tıbbi bının yapısı ve bu tedavide kullanılan bazı bitki- örnek çizimi içermektedir. Ayrıca bu eser tıbbi ler incelenecektir. Bu inceleme sırasında öncelik- maddelerin sınıflandırmasını gözden geçirerek le Kampo tıbbının model aldığı GÇT hakkında sistematik botaniğin temellerini atmıştır.5 da kısa bilgi verilecektir. Elde edilen görüş çer- çevesinde de bu deneyimlerden ülkemizin nasıl Geleneksel Çin Tıbbının temeli olan ‘bedenin yararlanabileceği tartışılacaktır. bütünlüğü’, ‘beden ile çevrenin bütünlüğü’, ‘hasta- Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT): lığın dengenin bozulması sonucu ortaya çıkması’, Geleneksel Çin Tıbbının kökeni 4000 yıl- ‘teşhisin bu dengesizliği tespit etmesi gerektiği’ ve dan önceye dayanır. Bu tıp anlayışında vücudu ‘tedavinin dengeyi yeniden kurması gerektiği’ dü- doğayla ayrılmaz bir bütün olarak gören bütün- şünceleri bir tek tıbbi teorinin sonucu değil, tama- cül bir bakış açısı vardır. Örneğin Fu Xi’nin MÖ mı yedi adet olan bir teoriler sisteminin ürünüdür. 4000’de dokuz tip iğne ile akupunktur yaptığını; Bu teoriler: “Yin-Yang ve beş element (odun, ateş, tarım, tıp ve eczacılığın babası olarak kabul edilen dünya metal ve su)”, “Zang-Fu organlar (Zang: Shen Nong’un MÖ 3000’de yüzlerce tıbbi bitkiyi karaciğer, kalp, akciğer, dalak ve böbrek; fu: safra tattığını ifade eden kayıtlar vardır. Geçmişten gü- kesesi, ince bağırsak, mide, kalın bağırsak, mide) nümüze ulaşan altı binden fazla yazılı kayıt, Çinli ve Üçlü Yakıcılar”, “kanal sistemi doktorların tıp alanındaki klinik deneyimlerinin (12 esas ve 8 diğer kanallar)”, ve teorik çalışmalarının binlerce yıl öncesine da- “etiyoloji (içsel ve dışsal)”, “pato- yandığını göstermektedir. MÖ 475-221 yılları genez (etiyolojik faktörlere karşı arasında ‘İç Hastalıkları Tıp Klasiği’ adında anıt- vücudun savunması)”, “incele- sal bir eser yazılmıştır. İki kitaptan oluşan bu eser me metotları (bakmak, dinle- eski Çin’in tıbbi başarılarını özetlemektedir. Bu mek/koklamak, sormak ve his- eser ‘Yin-Yang’ ve ‘Beş Element’ teorilerini kur- setmek)” ve “semptom komp- muş, iç organlar ile vücut kanallarının fizyolojisi- lekslerinin ayrıştırılması”dır.5 ni ve patolojisini sistematik olarak yorumlamıştır. Tıbbi bitkiler bu tedavi sistemin- Özetle GÇT’nin teorisinin temellerini atmıştır. de önemli bir yer tutmaktadır. hayatsağlık 41

Kampo binasyonlarını standardize oranlarda kullanmış- Kampo, GÇT’nin Japon adaptasyonu olarak tır.7–9 Örnek olarak en çok reçete edilen Kampo özetlenebilir. Sözcük anlamı ‘Eski Çin Tekniği’dir. ilacı olan ‘Pueraria Dekoksiyonu (Kakkonto, ge ‘Kan (Han)’ sözcüğü ‘Eski Çin’; ‘Po (Fang)’ ise gen tang)’ verilebilir (Bkz. Tablo-1).10–13 ‘teknik’ demektir. Kampo terimi ilk kez 18. yüz- yılda kullanılmıştır. Hollanda Tıbbı Japonya’ya Kampo günümüzde Japon ulusal sağlık siste- girdiğinde onu tanımlayan ‘Rampo (Hollanda mine entegre edilmiş durumdadır. İlk kez 1967 Tekniği)’dan Japon Tıbbı’nı ayırmak için kul- yılında Sağlık Bakanlığı dört Kampo ilacını sağ- lanılmış ve sonra yaygınlaşmıştır. Başlangıçta lık güvencesi kapsamına dâhil etmiştir. Günü- GÇT’nin bir taklidi olmasına karşın 16. yüzyılda müzde bu ilaçların sayısı 148’e ulaşmıştır. Japon bir sistem olarak organize edilmiştir.6 GÇT’nin Farmakopesi’nin 14. baskısında Kampo’da yay- temel çalışmaları Japonya’ya 7. ve 9. yüzyıllarda gın olarak kullanılan 115 tıbbi bitkiden 74’ü yer gelmiştir. Japonlar GÇT’nin akupunktur ve mok- almaktadır (Bkz. Tablo-2).13 Farmakopede kayıt- sa tedavisi (moxibustion: Artemisia vulgaris’in lı Kampo Tıp bitkilerinin oranı % 60’dan fazladır [adi pelin otu/misk otu/ayvadana/amber çiçe- (% 64,35). Birçok modern bilimsel araştırma ği] tütsülenerek akupunktur noktalarının ısıtıl- Kampo ilaçlarının etkinliğini göstermiştir. 2000 ması veya yakılması) gibi bazı yaklaşımlarını da yılında yapılan bir çalışmada, Batı tıbbı uygula- kullanmakla birlikte özellikle bitkilerle ilgili kıs- yan Japon doktorların % 72’sinin Kampo ilaçları- mından yararlanarak kendilerine özgü bitkisel nı hastalarında kullandıkları bildirilmiştir.8 tıp sistemlerini kurmuşlar ve tanı yöntemlerini geliştirmişlerdir. Kampo geleneği GÇT’deki for- Japonya, doktorları Batı tıp eğitimi aldığı hal- mülleri modifiye etmek yerine GÇT’nin klasik de Doğu bitkisel tıbbını ve geleneksel tıbbı uy- literatürlerine uygun olarak bitkilerin sabit kom- gulayan dünyadaki tek ülkedir. Bitkisel ürünlerin üretim sürecinin en üst düzeyde standardizasyo- nu ve kalite kontrolü bu ürünlere güvenin sağ- Tablo 1. Kakkonto İçeriği, Kullanım Endikasyonları ve Hazırlanışı10-13 Bitki adı Drog Çince (Japonca) İngilizce Türkçe Miktar (g) 4 Pueraria lobata Puerariae Radix Ge gen (Kakkon) pueraria root, lobed - 844 Ephedra sinica Ephedrae Herba Ma huang (Mao) kudzuvine root efedra, deniz üzümü 4433 ephedra Ziziphus jujuba Zizyphi Fructus Da zao (Taiso) Chinese date, jujube hünnap 4333 Cinnamomum cassia Cinnamomi Cortex Rou gui (Keihi) cinnamon bark, cassia 3222 Paeonia lactiflora Paeoniae Radix Bai shao (Shakuyaku) bark kabuk tarçın 3222 Glycyrrhiza uralensis Glycyrrhizae Radix Gan cao (Kanzo) white peony root Çin şakayığı, 2222 ayı gülü licorice root meyan kökü Zingiber officinale Zingiberis Rhizoma Gan jiang (Syokyo) dried ginger kuru zencefil 1112 Hazırlanışı Uygun boyutta pülverize edilmiş (toz haline getirilmiş) droglar tartılır, üzerine 10-20 katı kadar su konur ve kaynatılır Kullanım (dekoksiyon). Santrifüj vb. bir yöntemle katı-sıvı ayrımı yapılır. Filtrat uygun bir yöntemle “kırılabilir katı kitle”, granül Endikasyonları veya toz haline getirilir. Drog miktarları günlük dozu göstermekte olup bu doz 2-3 defada alınabilir. Enfeksiyonlar: İnfluenza (grip), kızamık, kızıl, ensefalit, menenjit. Solunum sistemi: Soğuk algınlığı, soğuk algınlığından korunma, bronşiyal astım, bronşit, pnömoni. Dolaşım sistemi: Hipertansiyon. Sindirim sistemi: Enfeksiyöz enterokolit. Kas-iskelet sistemi: Boyun ağrısı, rotator kılıf bozuklukları. Sinir sistemi: Baş ağrısı, tetanus, trigeminal nevralji, myastenia gravis, fasial paralizi. Kulak-burun-boğaz: Otitis media, otitis ekterna, sinüzit, allerjik rinit, hipertrofik rinit, nazal polipler, tonsilit, faringolarenjit, epidemik parotit. Göz: Konjunktivit. Deri: Ürtiker, pürülan dermatit, ekzema, herpes zoster. Ağız ve diş: Temporomandibüler artrit, diş ağrısı. Meme: Hipogalaktia, mastit. Psikiyatri: Narkolepsi, Depressif duygulanım. Üriner sistem: Stres üriner inkotinans, enüresis nokturna. 42 hayatsağlık

lanmasında ve Doğu tarzı tanının sistematik hale ne dayanır. Batı tıbbı ise organ ve sistemler üze- gelmesinde önemli rol oynamıştır. Kampo’nun rinde odaklanır. Örneğin Kampo hiçbir zaman yaygınlaşmasının temel sebeplerinden biri psikiyatrik ve fiziksel semptomları birbirinden Batı’da aynı amaçla kullanılan ilaçlara göre Kam- ayırmaz. Temelde her hastalığın psikosomatik po ilaçlarının yan etkilerinin çok daha az olma- olduğunu, bitkilerin hem bedeni hem de psişeyi sıdır. Ayrıca Kampo ilaçları özellikle dismenore aynı oranda etkilediğini kabul eder. Bu nedenle ve klimakterik semptomlar gibi hormonal hasta- tedavi hastalığın isminden çok kendisini sağlık- lıklar başta olmak üzere bazı hastalıklarda daha sız hisseden hastaya odaklıdır. Eğer bir kişinin etkilidir.7 iyi ve semptomsuz bir yaşantısı varsa Kampo’ya göre sağlıklı kabul edilir. Batı tıbbında tanımlan- Batı tıbbı patojenin tespiti ve hastalık yapan dığı şekliyle hipertansiyon ve hiperlipidemi gibi sebebin ortadan kaldırılmasına odaklı iken Kam- hastalık bulgularının mevcut olması bunu değiş- po vücudun hastalıklara direncini artırmaya ve tirmez.7 hastalıkları önlemeye yoğunlaşır. Bu durumda, Batı tıbbı kullanılmaz ise virüsler ve kanser gibi Kampo iki temel teoriye dayanır. Bunlardan bazı kritik patojenler ve hastalıkları gözden ka- biri Kampo’nun felsefesi olan Yin-Yang teorisi, çırma tehlikesi olmakla birlikte, Kampo sebebi diğeri de bileşenleri ifade eden ki-ketsu-sui (Ki: bilinmeyen her hastalığın tedavisinde kullanıla- Ki enerjisi bir tür zihin/kişinin taşıdığı iç güç bilmektedir. Bu Kampo’nun her derde deva bir anlamına gelir, Ketsu: kan, Sui: su) teorisidir. panasea olduğu anlamına gelmez; aksine tedavisi Yin-Yang teorisi aynen GÇT’de olduğu gibidir. imkânsız hastalıklarda hastanın ıstırabını orta- Bileşenlere gelince Kampo’da vücut işlevleri Ki, dan kaldırma veya azaltma potansiyelini gösterir. Ketsu ve Sui denilen üç temel bileşen tarafın- Kampo ilaçları sentetik bazı Batı ilaçlarının yan dan düzenlenir. Bütün hastalık durumları bu üç etkilerini de azaltabilir.7 bileşenin değişik kombinasyonlarda bozulma- sıyla ifade edilir. Birinci bileşen olan Ki zihinsel Kampo’da tıbbi inceleme, insanı kendi ken- ve bedensel gücü de kapsayan bütün enerjinin dine çalışan tam ve parçalara bölünemez bütün kaynağıdır. Tüm vücutta dolaşır, Ketsu ve Sui’nin bir sistem olarak değerlendirip sistemde neyin akışını düzenler. İkinci bileşen olan Ketsu kan ve yanlış gittiğini anlamak için belirtilerin tespiti- hayatsağlık 43

Tablo 2. Kampo’da en çok kullanılan droglar ve bunların kaynağı olan bitkiler (Ref. 14’den değiştirilerek alınmıştır, * Japon Farmakopesi 14’te kayıtlı olan drog ve bitkilerdir.). Drog Adı Tür Adı Familya Achyranthis Radix Achyranthes fauriei Leveillé et Vaniot* Amaranthaceae Aconiti Rhizoma Aconitum carmichaeli Debeaux Ranunculaceae Akebiae Caulis Akebia quinata Decaisne* Lardizabalaceae Alismatis Rhizoma Alisma orientale Juzepczuk* Alismataceae Alpiniae Officinari Rhizoma Alpinia officinarum Hance Zingiberaceae Amomi Semen Amomum xanthioides Wallich* Zingiberaceae Anemarrhenae Rhizoma Anemarrhena asphodeloides Bunge* Liliaceae Angelicae Dahuricae Radix Angelica dahurica Benyham et Hooker* Umbelliferae Angelicae Radix Angelica acutiloba Kitagawa* Umbelliferae Araliae Cordatae Radix Aralia cordata Thunb. Araliaceae Arctii Fructus Arctium lapa L. Compositae Arecae Semen Areca catechu L.* Palmae Arisaematis Rhizoma Arisaema heterophyllum Blume Araceae Artemisiae Capillari Flos Artemisia capillaris Thunberg* Compositae Artemisiae Folium Artemisia princeps Pampan Compositae Asiasari Radix Asiasarum sieboldii F. Maekawa* Aristolochiaceae Asparagi Radix Asparagus cochinchinensis (Lour.)Merr. Asparagaceae Astragali Radix Astragalus membranaceus Bunge* Leguminosae Atractylodis Lanceae Rhizoma Atractylodes lancea De Candolle* Compositae Atractylodis Rhizoma Atractylodes japonica Koidzumi ex Kitamura* Compositae Aurantii Fructus Immaturus Citrus aurantium* Rutaceae Aurantii Nobilis Pericarpium Citrus unshiu Markovich* Rutaceae Bambusae Caulis, Phyllostachysis Caulis Bambusa tuldoides Munro Poaceae Benincasae Semen Benincasa cerifera Savi Cucurbitaceae Bupleuri Radix Bupleurum falcatum Merrill et Perry* Myrtaceae Camelliae Folium Camellia sinensis (L.) Kuntze* Theaceae Cannabis Fructus Cannabis sativa L. Cannabinaceae Carthami Flos Carthamus tinctorius Mohler, Roth, Schmidt & Boudreaux Compositae Caryophylli Flos Syzygium aromaticum Merrill et Perry* Myrtaceae Cassiae Semen Cassia obtusifolia L.* Leguminosae Chrysanthemi Flos Chrysanthemum morifolium L. Compositae Cicadae Periostracum Cryptotympana tustulata Fabr. Cicadidae Cimicifugae Rhizoma Cimicifuga simplex Wormskjord* Ranunculaceae Cinnamomi Cortex Cinnamomum cassia Blume* Lauraceae Clematidis Radix Clematis chinensis Retz. Ranunculaceae Cnidii Rhizoma Cnidium officinale Makino* Umbelliferae Coicis Semen Coix lacryma-jobi L.* Graminae Coptidis Rhizoma Coptis japonica Makino* Ranunculaceae Corni Fructus Cornus officinalis Siebold et Zuccarini* Cornaceae Corydalis Rhizoma Corydalis turtschaninovii Basser* Papaveraceae Crataegi Fructus Crataegus cuneata Sieb. & Zucc. Rosaceae Crotonis Semen Croton tiglium L. Euphorbiaceae Cyperi Rhizoma Cyperus rotundus L.* Cyperaceae Dioscoreae Rhizoma Dioscorea japonica Thunberg* Dioscoreaceae Ephedrae Herba Ephedra sinica Stapf* Ephedraceae Eriobotryae Folium Eriobotrya japonica Lindl. Rosaceae Eucommiae Cortex Eucommia ulmoides Oliver Eucommiaceae Eupolyphaga Eupolyphaga sinensis Walker Corydiidae Foeniculi Fructus Foeniculum vulgare Miller* Umbelliferae Forsythiae Fructus Forsythia suspensa Vahl* Oleaceae Fritillariae Bulbus Fritillaria verticillata Willd. Liliaceae Gardeniae Fructus Gardenia jasminoides Ellis* Rubiaceae Gastrodiae Rhizoma Gastrodia elata Blume Orchidaceae Gentianae Scabrae Radix Gentiana scabra Bunge* Gentianaceae Glehniae Radix Cum Rhizoma Glehnia littoralis Fr. Schmidt ex Miquel* Umbelliferae Glycyrrhizae Radix Glycyrrhiza uralensis Fisher* Leguminosae Hordei Fructus Germinatus Hordeum vulgare L. Gramineae 44 hayatsağlık

Houttuyniae Herba Houttuynia cordata Thunberg* Saururaceae Leonuri Herba Leonurus japonicus Houtt. Labiatae Lilii Bulbus Lilium lancifolium Thunberg Liliaceae Linderae Radix Lindera strychnifolia Siebold et Zuccarini Lauraceae Lithospermi Radix Lithospermum erythrorhizon Siebold et Zuccarini* Boraginaceae Longan Arillus Euphoria longana Lam. Sapindaceae Lonicerae Folium Cum Caulis Lonicera japonica Thunberg Caprifoliaceae Lycii Cortex Lycium chinense Mill. Solanacea Lycii Fructus Lycium chinense Mill. Solanacea Magnoliae Cortex Magnolia officinalis Rehder et Wilson* Magnoliaceae Magnoliae Flos Magnolia salicifolia Maxim. Magnoliaceae Menthae Herba Mentha arvensis L.* Labiatae Mori Cortex Morus alba L.* Moraceae Nelumbis Semen Nelumbo nucifera Gaertn. Nelumbonaceae Notopterygii Rhizoma Notopterygium incisum C. C. Ting ex H. T. Chang Umbelliferae Nupharis Rhizoma Nuphar japonicum De Candolle* Nymphaeaceae Ophiopogonis Rhizoma Ophiopogon japonicus Ker-Gawler* Liliaceae Oryzae Semen Oryza sativa L.* Graminae Paeoniae Moutan Cortex Paeonia moutan Sims* Paeoniaceae Paeoniae Radix Paeonia lactiflora Palas* Paeoniaceae Panacis Ginseng Radix Panax ginseng C. A. Meyer* Araliaceae Panacis Japonicus Panax japonicus C. A. Meyer* Araliaceae Perillae Herba Perilla frutescens Britton* Labiate Persicae Semen Prunus persica Batsch* Rosaceae Peucedani Radix Peucedanum praeruptorum Dunn. Umbelliferae Phellodendri Cortex Phellodendron amurense Ruprecht* Rutaceae Pinelliae Rhizoma Pinellia ternata Breitenbach* Araceae Plantaginis Semen Plantago asiatica L.* Plantaginaceae Platycodi Radix Platycodon grandiflorum A. De Candolle* Campanulaceae Polygalae Radix Polygala tenuifolia Willdenow* Polygalaceae Polygoni Multiflori Radix Polygonum multiflorum Thunberg Polygonaceae Polyporus Polyporus umbellatus Fries* Polyporaceae Poria Poria cocos Wolf Polyporaceae Prunus armeniaca Prunus armeniaca L.* Rosaceae Puerariae Radix Pueraria lobata Ohwi* Leguminosae Quercus Cortex Quercus acutissima Carruth Fagaceae Rehmanniae Radix Rehmannia glutinosa Liboschitz* Scrophulariaceae Rhei Rhizoma Rheum palmatum L.* Polygonaceae Saposhnikoviae Radix Saposhnikovia divaricata Schischkin* Umbelliferae Sappan Lignum Caesalpinia sappan L. Leguminosae Saussureae Radix Saussurea lapa Clarke* Compositae Schisandrae Fructus Schisandra chinensis Baillon* Schisandraceae Schizonepetae Spica Schizonepeta tenuifolia Briquet* Labiatae Scutellariae Radix Scutellaria baicalensis Georgi* Labiatae Sesami Semen Sesamum indicum L.* Pedaliaceae Sinomeni Caulis et Rhizoma Sinomenium acutum Rehder et Wilson* Menispermaceae Sophorae Radix Sophora flavescens Aiton* Leguminosae Swertiae Herba Swertia japonica Makino* Gentianaceae Tetradii Fructus Tetradium ruticarpum ( Juss.) Hart. Rutaceae Tribuli Fructus Tribulus terrestris L. Zygophyllaceae Trichosanthis Radix Trichosanthes kirilowii Maximowicz* Cucurbitaceae Trichosanthis Semen Trichosanthes kirilowii Maximowicz* Cucurbitaceae Tritici Semen Triticum aestivum L. Poaceae Uncariae gambir Uncaria gambir Roxbugh* Rubiaceae Uncariae Uncis Cum Ramulus Uncaria rhynchophylla (Miq.)Jacks. Rubiaceae Zanthoxyli Fructus Zanthoxylum piperitum De Candolle* Rutaceae Zingiberis Rhizoma Zingiber officinale Roscoe* Zingiberaceae Zizyphi Fructus Ziziphus jujuba Miller* Rhamnaceae Zizyphi Spinosi Semen Ziziphus jujuba Miller* Rhamnaceae hayatsağlık 45

dolaşım sistemine neredeyse eşdeğerdir. Üçüncü yedi farklı kır çiçeği polenleri mevcuttur. Ancak bileşen olan Sui ise kan dışındaki diğer tüm vücut bu bitkilerin oraya ne amaçla yerleştirildiği hala sıvılarıdır. Bir Kampo ilacıyla birçok sayıda farklı tartışma konudur. Cesedin bir şaman olduğunu semptom ‘Yin-Yang’ ve ‘ki-ketsu-sui’ dengeleri iddia eden araştırmacılar bulunmaktadır. Cese- düzeltilerek iyileştirilebilir.7 din kollarından birine ampütasyon uygulanmış- tır ve bu kişinin hayattayken tıbbi bir uygulama Kampo’da tanı hastayı dinleyerek ve bazı ge- geçirdiği ve daha sonrasında bakımla hayatta leneksel fizik muayene yöntemleriyle (nabız, kaldığına işaret etmektedir. Bu keşif Anadolu’da abdominal bulgular, dilin görünümü, genel ince- bitkilerin tedavi amaçlı kullanımlarının tarih leme ve sorgulama) konur. Özellikle abdominal öncesi çağlarda başladığını göstermektedir. MÖ belirtilerin incelenmesi Japonya’da geliştirilmiş- 3000 yıllarına kadar uzanan dönemde de Sümer, tir ve hastanın durumunu anlamak için en önemli Akad ve Asur gibi Mezopotamya uygarlıklarının unsur olarak kabul edilir.7 bitkileri tedavi amaçlı olarak yoğun biçimde kul- landıklarını biliyoruz. Daha sonraki dönemlerde Yunani Tıp Mısır’dan da ciddi etkilenmeler olmuştur. MÖ Yunani, Türkiye’nin de dâhil olduğu geniş 1500 yıllarından itibaren Hititler Mezopotamya bir coğrafyanın geleneksel tıp sistemidir. Halen tıbbını geliştirmişlerdir. Hitit döneminde sadece Hindistan ve Pakistan’da sağlık sistemine entegre yerel bitkiler değil uzak coğrafyalardan getirilen edilmiş şekilde kullanılmaktadır. Tıbbın babası bitkiler de kullanılmıştır. Hitit’lerden sonra Grek olarak kabul edilen Hippokrat’ın (MÖ 460–377) döneminde Yunani tıbbın temellerini atan ve dört vücut sıvısı (kan, balgam, sarı safra ve siyah modern tıbbın babası kabul edilen Hippokrat ya- safra) teorisine dayanır. Galen (MS 131–210), şamıştır. Sonraki Roma-Bizans döneminde Ada- Razi (850–925) ve İbni Sina (980–1037) Yuna- na doğumlu Dioscorides (20-79?) Anadolu tıbbi ni tıbbın temelini büyük oranda etkilemişler ve bitkileri ile ilgili en eski ve en önemli kaynak olan yapısını kurmuşlardır. Yunani tıp başlangıç olarak Materia Medica’yı yazmıştır. Çok sayıda eser Eski Yunan kökenli olup Çin, Hint, Türk, Bizans, yazmış olan Bergamalı Galen (130–201) Yuna- İslam, Selçuklu, Osmanlı, Mısır, İran, Arap, Avru- ni tıbbın kurucularındandır. İslamiyet’le birlikte pa ve diğer tıp sistemlerinden etkilenmiş ve onla- antik eserlerin çevrilmesi ve bilime önem veril- rı etkilemiştir. 4,8,15 mesi sayesinde İslam döneminde tıpta çok parlak Türkiye’de Geleneksel Tıp gelişmeler olmuştur. İbni Sina Batıda yüzlerce yıl Anadolu binlerce yıldır çok sayıda uygarlığa temel tıp kitabı olan Kanun Fit Tıb’bı, İbni Bay- ev sahipliği yapmış, kıtalar arasında köprü olması tar 1 400 kadar droga yer verdiği Baytarname’yi nedeniyle değişik kültürlerin birbiriyle tanıştığı yazmıştır. İslam dönemi tıbbı, Selçuklu ve Os- ve etkileştiği bir coğrafya olmuştur. Çin’den Av- manlı dönemleriyle devam etmiştir. Belirtilen bu rupa ve Afrika’ya kadar çok geniş bir alandaki dönemlerin tamamında bitkiler en önemli tedavi geleneksel ve halk tıbbı uygulamaları özellikle unsuru olmuşlardır.15,16 Bütün bu tarihî süreç in- göçer kavimler yoluyla Anadolu’da buluşmuştur. celendiği zaman, ülkemiz insanlarının zengin bir Anadolu, benzersiz coğrafya ve iklim özellikleri- geleneksel bitki kültürü hazinesine sahip olduğu nin bir sonucu olarak endemizm oranı % 30’un, görülmektedir. Bu bilginin gelecek nesillere akta- tür sayısı da 10 000’in üzerinde olan çok zengin rılabilmesi için ülkemizde çok sayıda etnobota- bir floraya sahiptir. Kültürel çeşitliliğin ve bitki nik çalışma yapılmaktadır. Ülkemizde yapılmış tür zenginliğinin sonucu olarak Anadolu’da dün- olan bu çalışmalar, Sadıkoğlu tarafından 1927– yada çok az örneği olan bir halk tıbbı gelişmiştir.15 1997 yılları arasında “Cumhuriyet Dönemi Türk Hakkari’nin güneyinde Kuzey Irak’ta bulu- Etnobotanik Araştırmalar Arşivi” adı altında der- nan Şanidar Mağarası’nda yaklaşık 60 000 yıl lenmiştir.17 1998–2008 yılları arasında yapılmış öncesinden kalma iskelet ve tıbbi bitki kalıntıları etnobotanik çalışmalar da derlenerek ülkemizde bulunmuştur. İskelet en önemli Neanderthal ka- lıntılarından birisidir. İskeletin bulunduğu yerde 46 hayatsağlık

günümüze kadar yapılmış etnobotanik çalışma- tüm insanlığın hizmetine sunmak Türkiye’nin en ları içeren bir makale hazırlanmıştır.18 Bütün bu başta gelen görevlerinden biridir. çalışmalar incelendiği zaman ülkemizde bitkile- rin kullanımı hakkında kapsamlı bir kaynak bilgi- Dünya’da, Türkiye’nin geleneksel tıp sistemi- sinin varlığı görülecektir. ni mevcut tıp sistemine entegre etmesi için yol gösterebilecek çok başarılı örnekler vardır. Ja- Türkiye’de Geleneksel Tıbbın Sağlık Sis- ponya bu anlamda ilk başta değerlendirilebilecek temine Entegrasyonu ve Japonya’dan Dersler olan ülkedir. Ayrıca geleneksel tıp sistemlerinin entegrasyonu için bir strateji planı olan Dünya Türkiye’de günümüzde alopatik tıp olarak ad- Sağlık Örgütü de her türlü desteğe hazırdır. Di- landırılan Batı tıbbı uygulanmaktadır. Sağlık gü- ğer ülkelerin onlarca yılda ulaştığı başarıya, on- vence sistemimiz alopatik tıpla sınırlıdır. Bilimsel ların tecrübelerinden yararlanılarak, tarihsel kül- olarak çok gelişmiş olan ABD, Japonya, Kanada türümüzün de katkısıyla çok daha kısa bir sürede vb. ülkeler geleneksel tıp sistemlerini sağlık sis- ulaşılabilir. temlerine entegre ederken Türkiye’nin bu konu- da gerekli çalışmaları yapmaması ve politikasının Türkiye’de entegrasyon çalışmalarına başla- olmaması çok düşündürücüdür. mak için her şey hazırdır. Türkiye’nin tamamında özellikle bitkilere dayalı olan halk tıbbı uygula- Türkiye, tarih boyunca birçok geleneksel tıp malarının envanteri, bilimsel yöntemlerle ortaya sistemlerinin harmanlandığı bir yer olmasına, çıkarılmış durumdadır.17–22 Ayrıca dünyada ya- çok derin bir halk tıbbı birikimine ve bitki zen- zılmış en iyi floralardan biri kabul edilen ve Tür- ginliğine rağmen, sahip olduğu bu çok değerli kiye bitkilerinin tamamına yakınını kapsayan on mirasın hiç farkında değilmiş gibi davranmak- bir ciltlik “Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası” tadır. Oysa bu topraklarda daha önce kurulmuş yazılmıştır.23,24 Türkiye yetişmiş hekim, eczacı, medeniyetlerin temsilcisi olarak bu birikimi gü- kimyacı vb. eğitimli insan kaynağı açısından da nümüzde kullanılır hale getirmek ve bu mirası hayatsağlık 47

oldukça ileri düzeydedir. Halk tıbbı envanterin- RL. Complementary and alternative medicine den ve benzeri diğer çalışmalardan yola çıkılarak use among adults: United States, 2002. Advance ve en sık görülen gündelik hastalıklardan (soğuk Data From Vital and Health Statistics 2004, Nr. algınlığı vb.) başlamak üzere, Japonya’da Kam- 343: 1-19 (http://www.cdc.gov/nchs/data/ad/ po ilaçlarında izlenen yaklaşımla en üst düzeyde ad343.pdf ) standardize edilmiş çok kaliteli ekstreler/ilaçlar kullanıma sokularak halkın ilgisi çekilebilir ve 4. WHO Traditional Medicine Strategy 2002-2005. desteği sağlanabilir. Geneva: World Health Organization, 2002. Türkiye’nin geleneksel tıp sistemini ve halk 5. Yanchi L. The Essential Book of Traditional Chi- tıbbını bütün yönleriyle sağlık sistemine entegre nese Medicine, Clinical Practice (Volume 1). etmesi, bunlara dayalı ilaçları en modern şekilde New York: Columbia University Press, 1988. üretmesi ve kullanıma sokması Türkiye’de tıb- bın, eczacılığın, botaniğin ve beraberinde birçok 6. Goto S. What is Kampo Medicine. The Journal of alanın çok hızlı gelişmesini sağlayacak, özgüveni Kampo, Acupuncture and Integrative Medicine artıracak ve ciddi ekonomik katkılar sağlayacak- (KAIM) Special Edition Current Kampo Medi- tır. Entegrasyonla ilgili en büyük zorluk özellikle cine 2005; 1: 2. hekimlerin bu konuda eğitilmemiş olmaları ne- deniyle kısmen önyargılı davranmalarıdır. Tıp fa- 7. Okamoto H. Reconsideration of Japanese tradi- kültelerinde rasyonel fitoterapi ve geleneksel tıp tional herbal medicine: new field of research and dersleri müfredata konularak bu konudaki bilinç clinical medicine. Mini Rev Med Chem 2006; artırılabilir. İlaç firmaları bu alanda üretim yap- 6(5): 543-7. mak üzere teşvik edilebilir. Ulusal ölçekte süre- cin yönetimi ve koordinasyonu için de bir enstitü 8. Legal status of traditional medicine and comple- veya merkez kurulabilir. mentary/alternative medicine: a worldwide re- view. Geneva: World Health Organization, 2001 Kaynakça 9. Yu F, Takahashi T, Moriya J, Kawaura K, Yama- 1. Attisso M A. Phytopharmacology and phytot- kawa J, Kusaka K. Traditional Chinese medicine herapy. In: Traditional medicine and health care and Kampo: a review from the distant past for coverage. A reader for health administrators and the future. J Int Med Res 2006; 34(3): 231-9. practitioners. Ed. RH Bannerman, J Burton, C Wen-Chieh. Geneva: World Health Organizati- 10. The Japanese Pharmacopoeia. 15th English Ver- on, 1983. sion. 2006 2. Newman DJ, Cragg G. Natural products as sour- 11. Yasui H. Distinctive Features of Kampo Medici- ces of new drugs over the last years. J Nat Prod ne Theory, Clinical Style, Research, Application 2007; 70 (3): 461-77. in the Modern Medical System. The Journal of Kampo, Acupuncture and Integrative Medicine 3. Barnes PM, Powell-Griner E, McFann K, Nahin (KAIM) Special Edition Current Kampo Medi- cine 2005; 1: 10-3. 12. Sahashi Y. Herbs covered by Health Insurance in Japan. The Journal of Kampo, Acupuncture and Integrative Medicine (KAIM) Special Edition Current Kampo Medicine 2005; 1: 58-62. 13. Appendix - Composition and Indications of 148 Ethical Prescriptions. The Journal of Kampo, Acupuncture and Integrative Medicine (KAIM) Special Edition Current Kampo Medicine 2005; 1: 85-101. 14. The Japanese Pharmacopoeia. 14th English Ver- sion. 2001. 15. Baytop T. Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 1999. 16. Heinrich M, Barnes J, Gibbons S, Williamson 48 hayatsağlık

EM. Fundamentals of Pharmacognosy and Phy- 21. Tabata M, Honda G, Sezik E, Yeşilada E. A Re- totherapy. London: Churchill Livingstone, 2004. port on Traditional Medicine and Medicinal Plants in Turkey (1990,1991). Kyoto: Kyoto 17. Sadıkoğlu N. Cumhuriyet Dönemi Türk Etnobo- University, 1993. tanik Araştırmalar Arşivi. İst Üniv, Sağlık Bilim- leri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi (Danışman: K 22. Honda G, Takeda Y, Tanaka T, Takaishi Y, Sezik Alpınar), 1998. E, Yeşilada E. Report on Traditional Medicine and Medicinal Plants in Turkey (1994). Kyoto: 18. Kendir G, Güvenç A. Etnobotanik ve Türkiye’de Kyoto University, 1996. Yapılmış Etnobotanik Çalışmalara Genel Bir Ba- kış. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 23. Davis PH. Flora of Turkey and the East Aegean Dergisi 2010; 30(1): 49-80. Islands, Volume 1-10. Edinburgh: Edinburgh University Press, 1965-1988. 19. Başer KHC, Honda G, Miki W. Herb Drugs and Herbalists in Turkey. Tokyo: Instutute for the 24. Guner A, Ozhatay N, Ekim T, Başer KHC. Flo- study of Languages and Cultures of Asia and Af- ra of Turkey and the East Aegean Islands, Volu- rica, 1986. me 11. Edinburgh, Edinburgh University Press, 2000. 20. Tabata M, Honda G, Sezik E. A Report on Tradi- tional Medicine and Medicinal Plants in Turkey (1986). Kyoto: Kyoto University, 1988. hayatsağlık 49

IV. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı’nın Ardından Kerem Kınık Birleşmiş Milletler (BM) 4. En Az Geliş- a) Gelir düşüklüğü: Kişi başına düşen yıllık miş Ülkeler (EAGÜ) Konferansı 7–13 milli gelirin üç senelik ortalamasının 900 $’ın al- Mayıs 2011 tarihlerinde İstanbul’da Türkiye tında olması Cumhuriyeti’nin ev sahipliğinde gerçekleşti- rildi. Yeryüzü Doktorları da İstanbul Kongre b) İnsan kaynaklarında zayıflık: Beslenme, Merkezi’nde düzenlenen EAGÜ Konferansı Sivil sağlık, ömür beklentisi, eğitim ve yetişkin okur- Toplum Forumu ev sahipliğini üstlendi. yazarlığı düzeylerini dikkate alan yaşam kalitesi göstergesine uygunluk. (Human Development 2011 yılındaki en büyük kalkınma toplantı- Index) sı olma özelliği taşıyan konferansta on yıl önce Brüksel’de kararlaştırılan eylem planının değer- c) Kırılganlık: Ekonomide çeşitlilik eksikliği lendirmesi yapıldı ve önümüzdeki on yıllık sü- halinde tarım üretimindeki istikrarsızlık, mal ve reç için EAGÜ’lerin sürdürülebilir kalkınmasına hizmet ihracatındaki istikrarsızlık, geleneksel yönelik yeni metotlar ve stratejiler geliştirip, uy- olmayan faaliyetlerin (imalat ve hizmet sektö- gulamaya koymak amacı ile ‘İstanbul Bildirgesi’ rünün) ekonomideki ağırlığı, mal ihracatındaki yayımlandı.1 sınırlı sayıda üründe yoğunlaşma ve ekonomik boyutların yetersizlik unsurlarını kapsayan bir Kim bu ‘En Az Gelişmiş Ülkeler’? göstergeye uygunluk. Ayrıca ülke nüfusunun 75 En Az Gelişmiş Ülkeler (Least Developed milyonu aşmaması koşulu da aranıyor. Countries-LDCs), BM’nin 1971’de yaptığı bir sınıflama ile kuruldu. Bu tanımlamaya giren ül- 2000 yılında yapılan son inceleme neticesinde kelerin kalkınma süreçlerinde yapısal nedenler- listeye Senegal’in de eklenmesiyle EAGÜ grubun- den kaynaklanan bir takım sorunlar bulunmakta. da yer alan ülkelerin sayısı 24’ten 49’a yükselmiş- BM, uluslararası toplumun bu ülkelere özel bir ti. Listeye girebilmek için yukarıdaki kıstaslardan ilgi göstermesini ve karşılık beklemeksizin destek üçüne de uygunluk, liste dışı kalmak için ise en az vermesini sağlayacak bir program izliyor. iki kıstasta öngörülen düzeyin üstüne çıkabilmek Bir ülkenin EAGÜ sayılabilmesi için üç kısta- gerekiyor. Şu anda 48 EAGÜ üyesi ülkenin bulun- sa uygunluk koşulu aranıyor:2 duğu topluluktan en son 2010 yılı Aralık ayında Maldivler listeden çıkmayı başarmıştır. 50 hayatsağlık


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook