Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore hayatsağlık dergisi Sayı 6

hayatsağlık dergisi Sayı 6

Published by Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, 2019-09-23 08:45:40

Description: hayatsağlık dergisi Sayı 6 Kasım 2011

Search

Read the Text Version

Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi kasım 2011 sayı 6 .Dört aylık dergi Geniş bir yelpazede bireysel ve toplumsal hayatımızı etkileyen cinsellik, tıbbi bilimler Kasım 2011 Sayı 6 ile sosyal bilimler arasındaki kesişmenin en dolaysız şekilde gözlenebildiği bir alandır. Sahibi Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı Dergimizin altıncı sayısında, cinsellik ve temelindeki cinsiyet olgusu etrafında gelişen adına yeni tartışma alanlarını paylaşmak ve üzerinde Ahmet Özdemir daha fazla düşünmeye davet etmek istedik. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İyi okumalar dileğiyle. Ahmet Özdinç Editör Bülent Özaltay Yayın Kurulu Ali İhsan Taşçı Altay Ünaltay Enes Karabulut Eyüp Süzgün Hakan Ertin M. Alpertunga Kara M. İnanç Özekmekçi Murat D. Çekin Tasarım Uygulama Ahmet Yumbul Baskı - Cilt Pınarbaş matbaacılık ltd. şti. 0212 544 5877 İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 . 0533 668 0911 Faks. 0212 632 8579 [email protected] ISSN 1309-6001 Dergide yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

içindekiler 12 04 Türkiye’de bilimsel darbe mi oluyor? Haberler Betül Sümbül 14 17 Küresel gıda ziyanı ve gıda israfı Somali’deki sağlık gündemi İlknur Karagöz Zeynep Lübeyna Bilici 20 22 Tam Gün’ün yansımaları Cinsel suçlarda Neslihan Şakzucu kimyasal kastrasyon Esra Yutan 24 26 Öpeyim de geçsin Çelik Erengezgin Ahlâkın nörobiyolojik temelleri Taha Hanoğlu 32 36 Önemli bir sağlık sorunu: Hepatit B Toplumsal cinsiyet üzerine Mehmet Somuncu Mehlika Toy

48 içindekiler Çıplaklık ve örtü 40 Süheyb Öğüt Türkiye’de 1930 - 1945 döneminde 58 kadınlığın kurgulanışı Elif Çağlı Pedofili: Nefretin nesnesi çocuk 52 Ebrar Yenice Kanık Doğacak çocuğun cinsiyetini belirlemek 68 Sultan Gözde Yıldızhan Freud ve çocuk cinselliği 64 Tayyib Kadak Beyoğlu Nisa Hastanesi 78 Nuran Yıldırım Kadın sünneti: Genel bir 74 değerlendirme Erkeklerde cinsel Halil Aziz Velioğlu işlev bozuklukları M. İhsan Karaman - Orhan Koca 82 Irvin Cemil Schick ile cinsellik üzerine söyleşi

haberler 38 yıl sonra gelen Nobel ödülünü göremedi Spekülatif karar- bir gerçek de ortaya çıktı. Dendritik yönetmeye kadar birçok larla adından sık- hücreler üzerine yaptığı çalışmalarla görevi yapan dendritik ça söz ettiren Nobel ödüle layık görülen Kanada asıllı Ralp hücreleri keşfetmişti. ödüllerinin bu yılki M. Steinman’ın, kararın açıklanmasın- 1973’te tamamladığı çalışmasında durakları belli oldu. dan üç gün önce pankreas kanserinden ayrıca dendritik hücrelerin doğal ve Nobel Fizyoloji veya dolayı hayatını kaybettiği, son görev edinsel bağışıklık arasında bir köprü Tıp ödülü sahiplerini yeri olan Rockfeller Üniversitesi’nden görevi gördüğünü ortaya çıkarmıştı. belirleyen Karolinska gelen haberle öğrenildi. Bu durum Enstitüsü, immunolo- üzerine Nobel Komitesi’nin yaptığı Kurallar gereğince artık hayatta ji alanındaki çalışma- açıklamada, Steinman’ın hastalığının olmayan kişiler Nobel ödülüne aday ları nedeniyle üç tıp zaten bilindiği ve bu nedenle hayattay- gösterilemiyorlar. Ancak aday göste- doktorunu ödüle layık gördü. 3 Ekim ken ödülü vermek için aday gösterildi- rildikten sonra ödül kazanana kadar 2011 tarihinde Stokholm’de açıklanan ğine ancak son kararı verirken hayatını geçen süreçte hayatını kaybedenler, karara göre ‘dendritik hücrelerin keşfi kaybettiğinden haberdar olunmadığı- komitenin kararına göre ödüle hak ka- ve bu hücrelerin edinsel bağışıklıktaki na yer verilerek ödülün iptal edilmedi- zanabiliyorlar. Benzer durum 1996’da etkileri’ üzerine yaptığı çalışmalarla ği duyuruldu. ekonomist William Vickrey için de ya- Ralph M. Steinman ve ‘doğal bağışıklı- şanmıştı. Steinman’ın çalışmasından ğın tetiklenmesi’ üzerine yaptıkları ça- Steinman ödüle layık görülen ça- 38 yıl sonra ödül alması, daha doğrusu lışmalarla Jules A. Hoffmann ve Bruce lışmasında, savunma sisteminin nö- alamadan hayatını kaybetmesi Nobel’in A. Beutler bu ödüle hak kazandılar. betçileri olan ve immün cevabın baş- gelişmeleri çok geriden takip ettiği dü- Kararın açıklanmasının ardından latılmasından, onlarca farklı tipteki şüncesini de gündeme taşımış oldu. bağışıklık hücresi arasındaki etkileşimi Ahmet Göktepe ALS ile ilişkili yeni gen mutasyonları bulundu ALS (amyotrofik lateral skleroz), beş yılda yaptıkları çalışmalar sonu- si de hücrelerdeki sinir iletimini blo­ kasları kontrol eden beyin ve cunda tüm ALS tiplerinde görülen gen ke ediyor. Böylece, vücuda beyinden omurilikteki sinir hücrelerinin ölü­ mutasy­ onlarını keşfettiler ve bunu Na- gelen sinyaller iletilemiyor ve sonuçta müyle ortaya çıkan ve belirtilerin gö­ ture der­gisinde yayınlanan makalele- felç durumu meydana geliyor. rülmeye başlanmasından 3 ile 5 yıl riyle tüm dünyaya duyurdular (Nature sonra hastanın ölümüyle sonuçlanan 2011; 477: 211-5). Bu yeni gelişm­ eyle Hastalığın oluşma mekanizma­ inmeli bir hastalıktır. ALS vakalarının beraber, ALS tipleri arasında en sık sının ortaya çıkması, şimdiye kadar yaklaşık % 90’ının sebebi bilinmiyor görülen sporadik formun da altında ancak belirtilerinin tedavi edilmeye ve zaman zaman, birbirinden bağımsız yatan gen mutasyonları ve beraberin- çalışıldığı ALS için, hastalığın nedeni­ hastalarda tek tük (sporadik) ortaya de ALS’nin patolojisi ortaya konulmuş ni ortadan kaldırmaya yönelik tedavi­ çıkıyor. Vakaların ancak % 10’unda oldu. Araştırmanın sonuçlarına göre lerin artık geliştirilebileceği anlamına ail­esel kalıtımdan söz ediliyor ve aile- genetik mutasyonlar, hücrelerdek­ i geliyor. Ayrıca bu yeni keşif, sinir hüc­ den ak­tırılan sorunlu genlerin ancak bozulmuş ya da yanlış üretilmiş pro­ relerinde benzer protein kümelenme­ % 30’u şimdiye kadar tanımlanmış du- teinleri geri dönüştüren ‘ubiquilin 2’ leri bulunduğu için Parkinson ve Alz­ rumda. adlı molekülün hasarlı üretilmesine se­ heimer hastalıklarında da yeni tedavi bep oluyor. Kullanılamayacak haldeki metotlarının geliştirilmesinin kapısını Northwestern Üniversitesi’nden proteinlerin yıkılamaması ve birikme­ aralıyor. (ABD) bir grup araştırmacı, son yirmi Ezgi Vural 6 hayatsağlık

haberler Şimdi alacağımız kararla ailemizin hayatını kurtaracağız Sağlık Bakanlığı organ naklini daha organlarını ihtiyacı olan kişiye bağış- çük olmasına, organ bekleme listesine yaygın ve güvenilir kılmak için bir larlarsa kendi hastalarına organ bul- ne zamandan beri kayıtlı olduğuna dizi düzenlemeyi uygulamaya sokaca- mada öncelik tanınacak. göre veriliyor. ğını duyurdu. Yakın zamanda uygula- maya konulacağını belirtilen düzen- Organ nakli ya canlı vericilerden Organ nakli ile ilgili problemler as- lemelerin içinde en dikkat çekeni ise ya da beyin ölümü gerçekleşmiş ki- lında dünyanın birçok ülkesinde mev- organ naklinde aile puan sistemi. şilerden yapılıyor. Bunlardan tercih cut. Organ naklinde örnek gösterilen edilen beyin ölümü gerçekleşmiş kişi- sistemlerden biri İran’daki sistem. İran 19 615 organ nakli bekleyen hasta den yapılan nakiller. Beyin ölümünün 2002 yılı sonunda böbrek bekleme olmasına rağmen organ bağışının çok gerçekleştiğine dair rapor ise kardiyo- listesini sıfırladı ve şu ana kadar bunu az olması, Bakanlığı bu düzenlemelere loji uzmanı, beyin cerrahı ve anestezi yapabilen tek ülke oldu. İran’daki sis- iten sebeplerin başında geliyor. Hâli- uzmanı tarafından oluşturulan kurulca tem Türkiye’deki gibi merkezî bir ‘Di- hazırda nakillerin % 75-80’inin canlı veriliyor. Yeni düzenlemelerle beyin yaliz ve Transplantasyon Hastaneleri vericilerden yapılıyor olmasının yanı ölümü gerçekleşmiş hastaları Ulusal Derneği’ üzerinden işliyor. Farkı ise sıra -ki canlı vericilerden organ nakli Koordinasyon Merkezine bildiren organ bağışında bulunan kişilerin tüm çok da istenen bir durum değil- has- sağlık kurumlarına ve organ nakli ya- sağlık güvencesinin, topluma yararlı iş ta yakınlarının illegal yollarla organ pan personele SGK tarafından ödenen yaptıkları için devlet tarafından karşı- temin etmeye çalışmaları ve yoğun ücretlerin arttırılması da planlanıyor. lanması. Ayrıca yaptığı bağış için para bakım ünitesi olan hastanelerin beyin ile ödüllendiriliyorlar. ölümü bildiriminde gevşek davranma- Sağlık Bakanlığı daha önce de or- ları, diğer nedenler arasında sayılıyor. gan naklindeki problemlerin gideril- Avrupa Parlamentosu da 19 Mayıs mesine yönelik çalışmalar yapmıştı. 2010’da AB genelinde organ bağışı- ‘Aile Puan Sistemi’yle, bedenini or- Nitekim 29 Mayıs 2008’de yürürlüğe nı artırmak ve etkili, kolay, güvenilir gan nakli için bağışlayan kişinin ikinci giren Ulusal Organ ve Doku Nakli Ko- organ temini sağlamak amacıyla bir dereceye kadar olan akrabalarına olası ordinasyon Bilgisayar Programı birçok yasa tasarısını kabul etmişti. Sağlık organ nakli ihtiyacında, yapılan puan- aksaklığı gidermişti. Program, tüm or- Bakanlığı’nın, diğer ülkelerin dene- lama sisteminde ek puan verilecek ve gan bekleyen kişilerin kimlik ve tıbbi yimlerini göz önüne alıp toplum ya- böylece akrabaları organ naklinde ön- bilgilerinin, yerel nakil merkezlerince pısına uygun bir sistemi uygulamaya celik sahibi olacak. Şunu belirtmekte sisteme girilmesi ile veri kontrolü sağ- koyarak, diğer ülkelerde çıkan prob- yarar var ki organ naklinde zaten belli lıyor. Sonrasında ise işleyiş, bağışlanan lemlerin bizde de ortaya çıkmasını ön- bir puanlama sistemi var. Bu sistemle organın hangi hastaya verileceğinin leyeceği umuluyor. mevcut puanlama sistemine aile puanı Ulusal Koordinasyon Merkezi tara- eklenecek. ‘Çapraz Bağış Sistemi’yle, fından belirlenmesi ile devam ediyor. Mahmut Ziya Ünsaçar yakınına organ nakli gereken ama Bu merkez hastalar arasında seçim doku uyumu olmayan kişiler Ulusal yaparken acil durum ve puanlamaya Organ ve Doku Nakli Koordinasyon göre karar veriyor. Öncelik ‘acil’ olarak Sistemi üzerinden kendileriyle aynı sisteme girilen hastalara veriliyor. Acil durumda olan başka ailelerle buluş- hasta kararı ise merkezin belirlediği turulacak ve iki ailenin aralarında çap- uzmanlarca teyit ediliyor. Eğer acil raz bağış yapmaları sağlanacak. ‘Şartlı hasta yoksa bekleyen kişilerin puanına Bağış Sistemi’yle de, çapraz bağış için bakılıyor. Puan ise sırasıyla; hastanın karşı ailede vericisi ile doku uyumu bulunduğu bölgeye, kayıtlı olduğu bulunamayan hastaların yakınları eğer merkeze, doku uyumuna, yaşının kü- hayatsağlık 7

haberler Uzmanlık alanlarına göre malpraktis davaları Malpraktis, Dünya Tıp Birliği Alanlarına Göre Malpraktis Riski’ baş- jinekoloji, tazminat ödeme sırasının (World Medical Associati- lığıyla yayınlandı (N Eng J Med 2011; başında yer alıyor. Tazminat ödemeye on, WMA) tarafından, tıp pratiğinde 365: 629-36). Makalede, ABD’nin 50 mahkûmiyet sıklıkla hekimin yaşı, he- standart güncel uygulamaların yapıl- eyaletinde faaliyet gösteren büyük bir kimlik yaptığı yıl ve tecrübesi ile ilinti- maması, beceri eksikliği veya ihmal sigorta şirketinin verileri kullanılarak, lendirilmiş. nedeniyle oluşan zarar şeklinde tanım- 1991-2005 yılları arasında taraf olu- lanmaktadır. nan malpraktis davalarının sistematize Ortalama yıllık ödenen tazminat edilmiş sonuçları bildiriliyor. Bu kap- miktarlarının uzmanlıklara göre da- Malpraktis, dünya genelinde uzun samda 40 916 hekim ve 233 738 dava ğılımında ilk üç sırayı 520 924 dolar zamandır tartışılan bir meseledir. Ko- incelenmiş. Elde edilen veriler açılan ile pediatristler, 383 509 dolar ile pa- nunun Türkiye’de güncellik kazanması malpraktis dava sayısı, tazminatla so- tologlar ve 344 811 dolar ile beyin ise tıptaki gelişmeleri takip edememe nuçlananların yüzdesi ve ödenen taz- cerrahları oluşturuyor. Ayrıca 1991- veya teknolojik gelişmeleri suistimal minatların miktarı olarak üç başlık al- 2005 yılları arasında, tazminat miktarı etme, medyanın kamuoyunu etkile- tında toplanmış. Söz konusu yıllar ara- 1 milyon doları geçen 66 malpraktis mesi, mağdurlara ve avukatlara cazip sında açılıp, sonuçlanmayan davalar davası görülmüş ve bu davaların 11’ini gelen tazminat miktarları, toplumun araştırmaya dâhil edilmemiş. Tüm bu jinekoloji, 10’unu patoloji, 7’sini pedi- malpraktis ve hasta hakları konula- incelemelere ek olarak hekimin yaşı ile atri ve 7’sini anestezinin oluşturduğu rında bilgilendirilmesi ve bilinçlen- malpraktis riski arasında bağlantı olup belirlenmiş. dirilmesi gibi nedenlerin yanı sıra 21 olmadığı da araştırılmış. Eylül 2006 tarihinde Hekim Mesleki Malpraktis davasıyla karşılaşma Sorumluluk Sigortası’nın zorunlu kı- Çalışma sonuçlarına göre hekimle- riskinin en yüksek olduğu yaş 65 ola- lınmasının da etkisiyle daha yakın ta- rin % 7,4’ü her yıl dava ediliyor ve % rak belirlenmiş. Düşük riskli uzmanlık rihlere denk gelmektedir. 1,6’sı da tazminat ödemeye mahkûm alanlarında davayla karşılaşma riski 45 oluyor. Açılan davaların % 78’i cezasız yaşında % 36, 65 yaşında ise % 75 ola- Öngörülebileceği gibi yapılan ha- sonuçlanıyor. Malpraktis davalarında rak hesaplanmış. Aynı şekilde düşük talı uygulamaların geniş sağlık çalışan- % 19,1’lik pay ile beyin cerrahisi yük- riskli gruptakiler 45 yaşında % 5’lik ları sahası içinde değişik dağılımları sek riskli uzmanlık alanlarının başında tazminat ödeme riski taşırken, 65 ya- bulunmaktadır. Türkiye’de yapılan ret- yer alırken % 18,9 ile göğüs, kalp-da- şında bu oranın % 71’e yükseldiği gö- rospektif (geriye dönük) bir araştır- mar cerrahisi ve % 15,3 ile genel cer- rülmüş. mada, tıbbi hataların % 65,2’sinden rahi onu takip ediyor. % 5,2 ile aile hekimlerin, % 12,2’sinden hemşirele- hekimliği, % 3,1 ile pediatri ve % 2,6 Tüm bu verilerin yanında bu tür rin, % 9,9’undan hekim ve hemşirele- ile psikiyatri listenin sonlarında yer davaların hekimler üzerinde parasal rin birlikte ve % 2,3’ünden de labora- buluyor. boyutunun dışında zaman, stres, faz- tuvar görevlilerinin sorumlu oldukları ladan iş yükü, motivasyon bozukluğu görülmüştür. Ancak bu çalışmada Bir uzmanlık alanında tazminatla gibi etkilerinin olduğu da belirtiliyor. uzmanlık alanlarına göre malpraktis sonuçlanan dava sayısı ile açılan dava İdarecilerin bu tür kayıplara karşı ser- oranlarından söz edilmemektedir. sayısı arasında ilişki olmadığı da ma- gilediği umursamaz tavır ise malprak- kalede gösterilmiş. Örneğin açılan tis tartışmalarının daha uzun süre gün- Bu konuda ABD’de yapılmış bir dava sayısı olarak 12. sırada bulunan demde kalacağına işaret ediyor. çalışma, geçtiğimiz aylarda ‘Uzmanlık Ruken Mermut 8 hayatsağlık

haberler Bizi genlerimiz uyandırıyor Zorlu uyku dönemlerine sahip vücutta yağ-şeker dönüşümü günün maktadır, yani bir tür moleküler çalar yaşlıların ve vardiyalı çalışma belli dönemlerinde gerçekleşir. Diya- saattir ve organların her sabah eski iş- düzeninde olan acil servis personeli, betik hastalarda ise bu süreç günün lerine geri dönmelerini sağlamaktadır. hemşire ve doktor gibi çalışanların 24 geneline yayılmıştır ve bu durumdan saatlik uyku-uyanıklık periyodundaki biyolojik saat kaybı sorumlu tutulmak- Biyolojik saatin işleyişinde ana gö- bozulmalar, vücudun biyolojik saatin- tadır. revi üstlenmiş olan PERIOD (PER) de sapmalara yol açar. Uyku periyodu proteininin hücredeki sayısı 24 saatlik bozulan bu kişiler ciddi hastalıklar için “Vücudumuz aslında bir saat dönem içinde artar ve azalır. Protein yüksek risk altında olurlar. ‘Salk Biyo- koleksiyonudur. Biz, biyolojik saa- düzeylerindeki bu değişimler uyku- lojik Araştırmalar Enstitüsü’ araştır- timizin aktivitesinin geceleri nasıl uyanıklık durumunu belirler. CLOCK macıları tarafından bulunan bir gen, yavaşladığını ve bizi nasıl uykuya ve BMAL1 adlı genlerin PER protei- uyku-uyanıklık dengesinin anlaşılma- meyillendirdiğini kabaca biliyorduk. ninin yükselmesinde önemli görevleri sında ve uyku bozuklukları ile kronik Fakat bunun sabah vakti tekrar nasıl olduğu daha önce yapılan çalışmalarda hastalıklar arasındaki ilişkinin ortaya aktive olduğunu bilmiyorduk. Yaptığı- gösterilmişti. Akşam en yüksek seviye- konmasında yardımcı olacağa benzi- mız çalışmalar sonucunda bunu açığa sine ulaşan PER proteini, CLOCK ve yor. kavuşturmayı başardık. Böylece biyo- BMAL1 genlerini baskılayarak kendi lojik saatimizin yaşlanmayla ve kro- seviyesini düşürür. Bu düşüş biyolojik Normal ve kanserli hücrelerin nik hastalıklarla nasıl hasarlandığını sistemde yavaşlamaya, kan basıncında büyümesi ve bölünmesi esnasında daha iyi bir şekilde açığa kavuştura- düşmeye, kalp atışlarında azalmaya ve gerçekleşen genetik mekanizmaların biliriz.“ Dr. S. Panda (Salk Biyolojik zihinsel yorgunluğa neden olarak uy- işleyişinde önemli olan biyolojik saat, Araştırmalar Enstitüsü) kuyu tetikler. vücudun günlük metabolik siklusu üzerindeki etkileri nedeniyle çeşitli Dr. Panda ve arkadaşları biyolojik Bugüne kadar baskılanmış bu PER hastalıkların oluşumuna yol açabiliyor. saatin yeni bir bileşeni olarak ‘JARI- protein seviyesinin sabah vakti nasıl Kronik hastalıklardan biri olan diyabe- D1a’ genini keşfettiler. Bu gen biyo- tekrardan arttığı bilinmiyordu. Mole- tin hücresel mekanizmaları da biyolo- lojik saatin biyokimyasal döngüsünde küler çalışmaların ışığında Dr. Panda jik saat tarafından kontrol edilen bu aktivasyon anahtarı olarak görev al- ve arkadaşları ‘JARID1a’ geninin, gün- metabolik siklusa bağlıdır. Örneğin, lük fizyolojik aktivitelerin başlaması yani uyanmak için gerekli olan PER proteininin seviyesini arttırdığı sonu- cuna ulaşmışlar. Bu yeni genin keşfi ve her sabah vücudun biyolojik saatini nasıl başlat- tığının açıklanması; uykusuzluk, diya- bet ve kanser gibi kronik hastalıkların genetik temellerini anlamaya yardımcı olabilir. Aynı zamanda bu hastalıkların tedavisi için yeni yöntemlere de ışık tutabilir. Ancak çeşitli hastalıklara bağ- lı olarak gelişen biyolojik saat bozuk- luklarının nedenleri hala tam olarak bilinmemektedir. Kadircan Karatoprak hayatsağlık 9

haberler Sağlık Bakanlığı yeniden yapılandırıldı 2003 yılında başlatılan ‘sağlıkta rev alanıyla ilgili uzmanlık gerektiren Hastaneleri Kurumu şeklinde düzen- dönüşüm’ programının son adı- konularda çalışma yapmak ve görüş lendi. mı olarak Sağlık Bakanlığı’nın teşkilat bildirmek üzere alt kurullar ve komis- yapısını değiştiren ‘Sağlık Bakanlığı ve yonlar oluşturabilme imkânı sağlandı. Taşra teşkilatını da yeniden ya- Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Gö- pılandıran KHK’ye göre, il sağlık revleri Hakkında Kanun Hükmünde Bakanlığın hizmet birimleri Sağlık müdürlüklerine ilaveten ilçe sağlık Kararname’ 3 Kasım 2011 tarihinde Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Acil müdürlükleri kurulacak. Acil sağlık resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, hizmetleri de il ve ilçe sağlık müdür- girdi. Kanun Hükmünde Kararname Sağlığın Geliştirilmesi Genel Mü- lükleri sorumluluğunda yürütülecek. (KHK) ile sağlık sisteminin yönetimi dürlüğü, Sağlık Bilgi Sistemleri Ge- Ayrıca ilçe sağlık müdürlüğünün ku- ve sağlık kurumlarını işleten organlar nel Müdürlüğü, Sağlık Araştırmaları rulmadığı ilçelerde sağlık grup baş- yeniden düzenlendi. Genel Müdürlüğü, Sağlık Yatırımları kanlıkları oluşturulabilecek. Ancak Genel Müdürlüğü, Dış İlişkiler ve Av- bu başkanlıklara ayrıca kadro tahsisi Değişime bakanlık teşkilatından rupa Birliği Genel Müdürlüğü, Hukuk yapılmayacak, verilecek hizmetler il- başlandı. Merkez teşkilatında müste- Müşavirliği, Denetim Hizmetleri Baş- çede bulunan personel tarafından yü- şar yardımcısı sayısı üçten beşe çıka- kanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, rütülecek. rıldı. Sağlık sisteminin politikalarını Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlü- belirlemek üzere müsteşar ve müsteşar ğü ve Özel Kalem Müdürlüğü olarak Sağlık bilimlerinlerinde eğitim yardımcılarının yanı sıra on bir üye- yeniden yapılandırıldı. Bakanlığa bağlı müfredatı hakkında, mesleki düzen- den oluşan, politika belirleyen yapı ile kuruluşlar Türkiye Halk Sağlığı Kuru- lemelerde ve istihdam planlamaların- icracı yapıyı birbirinden ayıran sağlık mu, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kuru- da görüş bildirmek, mesleki yeterlilik politikaları kurulu oluşturuldu. Ay- mu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık değerlendirmesi yapmak, meslekî rıca kurul bünyesinde bakanlığın gö- Genel Müdürlüğü ve Türkiye Kamu müeyyide uygulamak, etik ilkeleri be- lirlemek ve uyumu denetlemek üze- Tarama over kanserinde mortaliteyi değiştirmiyor ABD’de yapılan ve 13 yıl süren Over kanserinde erken teşhisin katılımcılar iki gruba paylaştırılmış. geniş çaplı bir araştırmanın so- prognozu olumlu yönde etkileyebile- Tarama grubundakilere bir yıllık ara- nuçlarına göre CA-125 ve transvaji- ceği hipotezinden yola çıkan bir grup lıklarla serum CA-125 takibi ve trans- nal ultrasonografi kullanılarak yapılan araştırmacı, transvajinal ultrasonografi vajinal ultrasonografi taraması yapılır- taramalar, over (yumurtalık) kanseri ve serum CA-125 düzeyinin kontrolü ken, diğer grupta bulunanlar sadece kaynaklı ölüm oranlarında herhangi vasıtasıyla yapılan taramaların over genel muayeneye tabi tutulmuşlar. 13 bir düşüş sağlamıyor. kanseri teşhisindeki etkisini gözlem- yıl boyunca katılımcılar herhangi bir lemeye çalışmışlar. Söz konusu araş- kanser tanısı ve ölüm açısından izlen- Over kanseri jinekolojik kanser- tırmanın sonuçları geçtiğimiz aylarda miş. Over kanserinin yanı sıra tarama ler arasında görülme sıklığı açısından yayınlanmıştı (Effect of screening on yöntemleri ve tanı prosedürlerinden üçüncü sıradadır. Buna mukabil, ge- ovarian cancer mortality. JAMA 2011; kaynaklanan sorunlar ve komplikas- nellikle geç tanı konması nedeniyle 305: 2295-303). yonlar da gözlemlenmiş. mortalitesi diğer jinekolojik kanserler- den yüksektir ve tedavi çabalarına rağ- Yaşları 55-74 arasında değişen 78 Araştırma boyunca, tarama gru- men beş yıllık sağkalım oranı % 40’ın 216 kadının dâhil edildiği, randomize bundan 212 kadına over kanseri teş- üzerine çıkamamıştır. kontrollü ve çok merkezli çalışmada hisi konulurken (5,7/10 000 kişi/ 10 hayatsağlık

haberler re Sağlık Meslekleri Kurulu kuruldu. şire unvanını kazanmış Türk kadınla- dayanışma ve yardımlaşma amacıyla Bakanlığın sürekli kurullarından Yük- rından başka hiçbir kimse yapamaz’ bakanlıkça verilen gönüllü yetki belge- sek Sağlık Şurası ve Tıpta Uzmanlık ifadesi ‘Bu Kanun hükümlerine göre si ile gönüllü ve ücretsiz sağlık hizmeti Kurulu’nun görev ve yetkileri düzen- hemşire unvanı kazanmış olanların dı- verebilecek. Sağlık meslek mensubu lenerek muhafaza edildi. Yüksek Sağlık şında hiç kimse Türkiye’de hemşirelik olmayan kişiler de doğrudan sağlık hiz- Şurası’nın üye sayısı on birden on beşe, mesleğini icra edemez’ şeklinde değiş- meti sınıfına girmeyen hasta karşılama görev süreleri ise bir yıldan iki yıla çı- tirilerek yabancı uyruklu hemşirelerin ve bilgilendirme, kişisel bakım ve sos- karıldı. de Türkiye’de çalışabilmelerinin önü yal ihtiyaçların giderilmesi gibi destek açılmıştır. hizmetlerini verebilecek. Televizyon KHK ile 1928 tarihli Tababet ve ve radyo kuruluşlarında bakanlıkça Şuabatı San›atlarının Tarzı İcrasına Kararnamede yer alan diğer deği- hazırlanan sağlıkla ilgili uyarıcı, bil- Dair Kanun›da yer alan «Türk hekim- şiklikler ise şöyle: İleri teknoloji gerek- gilendirici ve eğitici programlar ayda lerinin» ibaresi «hekimlerin» şek- tiren tıbbi cihaz, ürün, hizmet ve ilaç doksan dakikadan az olmamak şartıyla linde değiştirilerek Türkiye’de görev sanayinin geliştirilmesine ve destek- zorunlu olarak yayınlanacak. Sağlık Ba- yapan doktorların Türk vatandaşı olma lenmesine yönelik yerli sanayiye mali kanlığı personeline karşı sağlık hizme- şartı kaldırılmış, yabancı uyruklu dok- ve diğer teşvikler ile yurtdışından tek- ti sunumu sırasında veya görevinden torların Türkiye’de çalışabilmelerinin noloji transferine ve ‘off-set’ uygulama- dolayı işlenen suçlar sebebiyle açılan önü açılmıştır. Ancak yabancı uyruklu larına imkân sağlanacak. Ülkenin sağ- davalarda ve yürütülen işlemlerde ba- doktorların çalışabilmesi için diploma lık alanında bölgesel bir cazibe merkezi kanlıkça hukuki yardım yapılabilecek. denkliği ve Türkçe bilme şartı arana- haline getirilmesi, yabancı sermaye ve Ayrıca bütün sağlık kuruluşlarındaki cak. Uygulama ile öncelikle Türkiye’de yüksek tıbbi teknoloji girişinin hızlan- personele görevli olduğu ilde ikamet tıp eğitimi almış olan yabancı uyruklu dırılması amacıyla sağlık serbest böl- etmesi zorunlu kılınacak. doktorların Türkiye’de kalmayı tercih geleri kurulacak. İnsani ve teknik yar- edecekleri tahmin ediliyor. Bunun ya- dım amacıyla yurtdışında geçici sağlık Zehra Betül Bıyık nında ‘Türkiye’de hemşirelik sanatını hizmet birimleri kurulabilecek. Sağlık bu kanun hükümleri dâhilinde hem- hizmeti sunmaya yetkili kişiler sosyal yıl), kontrol grubunda bu sayının 176 285 hastadan 1 080’ine cerrahi girişim olduğu saptanmış (4,7/10 000 kişi/ yapılmış ve söz konusu girişimler 163 yıl). Over kanseri nedeniyle gerçekle- kadında ciddi komplikasyonlara yol şen ölüm sayısı tarama grubunda 118 açmış. (3,1/10 000 kişi/yıl), kontrol gru- bunda ise 100 (2,6/10 000 kişi/yıl) Sonuç olarak araştırmacılar CA- olarak bulunmuş. Over kanseri tanısı 125 düzeyinin tespiti veya transvajinal konanlardan, tarama grubunda bulu- ultrasonografi yoluyla yapılan tarama- nan 95 ve kontrol grubunda bulunan ların over kanserindeki mortaliteyi 91 kişi, tanı prosedürlerinden kaynak- değiştirmediği sonucuna varmışlar. lanan enfeksiyon, kan kaybı, barsak Ayrıca, yapılan yanlış ölçümler ve de- yaralanması veya kardiyovasküler ra- ğerlendirmeler sonucunda yapılan hatsızlıklar gibi komplikasyonlardan müdahalelerin çeşitli komplikasyonla- en az birine maruz kalmışlar. Bunun ra sebebiyet verdiği de kaydedilmiş. yanı sıra yalancı pozitiflik gözlenen 3 Yusuf Furkan hayatsağlık 11

haberler Klinik Araştırmalar Yönetmeliği Taraf olunan uluslararası anlaşma merkezleri, Refik Saydam Hıfzıssıhha ifade ediliyor. Kurulların, üniversite- ve sözleşmeler ile Avrupa Birliği Merkezi (RSHM) ve üniversite sağlık lerde rektörün, RSHM’de başkanın standartları ve iyi klinik uygulamaları uygulama ve araştırma merkezlerinde ve eğitim-araştırma hastanelerinde de çerçevesinde, gönüllü insanlar üzerin- yapılabileceği belirtildi. başhekimin teklifi ve bakanlığın ona- de gerçekleştirilecek klinik araştırma- yıyla kurulacağı ve bakanlık onayı ta- ların tasarımı, yürütülmesi, kayıtları- Yönetmeliğe göre, bir klinik araş- rihi itibariyle faaliyetlerine başlayacağı nın tutulması, rapor edilmesi, geçerli- tırmanın gerçekleştirilebilmesi için belirtiliyor. liği ve diğer hususlarda bilimsel ve etik araştırma konusuyla ilgili Bakanlık standartların sağlanması ve gönüllüle- onaylı bir etik kurulun bilimsel ve etik Bazı klinik araştırmalarda Faz I, Faz rin haklarının korunmasına dair usul yönden araştırma başvurusunu ince- II, Faz III ve Faz IV ilaç klinik araştır- ve esasları düzenlemek amacıyla yeni leyerek onaylaması gerekiyor. Dolayı- malar, ileri tedavi tıbbi ürünleriyle ya- ‘Klinik Araştırmalar Hakkında Yönet- sıyla, etik kurul onayı olmayan klinik pılacak klinik araştırmalar, gözlemsel melik’ 19 Ağustos 2011 tarihli Resmi araştırmaların insanlar üzerinde yapıl- ilaç çalışmaları, geleneksel bitkisel tıb- Gazete’de yayımlandı ve 23 Aralık masına izin verilmeyecek. bi ürünler ile yapılacak klinik araştır- 2008 tarihli eski yönetmelik yürütme- malar, tıbbi cihazlarla yapılacak klinik den kaldırılmış oldu. Yönetmelikte bu etik kurulların araştırmalar ve kozmetik hammadde yapısı, çalışma usul ve esasları ile gö- veya ürünlerle yapılacak etkililik ve Yönetmelikte kök hücre ve ilaç kli- revleri belirtiliyor. ‘İlaç Klinik Araştır- güvenlilik çalışmalarında etik kurul nik araştırmaları, biyoyararlanım ve maları’, ‘İlaç Dışı Klinik Araştırmalar’ onayı ile birlikte Sağlık Bakanlığı’nın biyoeşdeğerlik çalışmaları, organ ve ve ‘Biyoyararlanım/Biyoeşdeğerlik/ izni de şart koşuluyor. doku nakli araştırmaları, gen tedavi- Kıyaslanabilirlik Çalışmaları’ gibi çe- si ve geleneksel bitkisel tıbbi ürünler, şitli uzmanlık alanlarına ayrılan ba- Yönetmeliğe göre, araştırmaya ka- kozmetik hammadde veya ürünlerle ğımsız etik kurulların, üyelerinin en az tılmak isteyen gönüllüye veya onun yapılacak klinik araştırmalara ulusla- biri sağlık meslek mensubu olmayan yasal temsilcisine, araştırmaya baş- rarası standart getirildi. Ayrıca klinik kişi ve biri de hukukçu olmak kaydıyla lamadan önce araştırmanın amacı, araştırmaların, bakanlık eğitim ve çoğunluğu doktora veya tıpta uzman- metodolojisi, beklenen yararları, ön- araştırma hastaneleri ile üniversitelere lık seviyesinde eğitimli sağlık meslek görülebilir riskleri, zorlukları, kişinin bağlı onaylanmış araştırma-geliştirme mensubu olacak şekilde, en az yedi ve sağlığı ve şahsi özellikleri bakımından en çok on beş üyeden oluşturulacağı uygun olmayan yönleri ile araştırma- İlaçta tasarruf Bu yeni gelişmenin ilaç harcama­ Gereksiz ilaç kullanımı önlemek larına tavan yaptıracağından korku­ için ambalajlar üzerinde düzenleme Danıştay 10. Dairesi, Sosyal Gü­ lurken, hükümet 35 milyar lirayı aşan yapılmasına karar veren Sağlık Bakan- venlik Kurumu’nun (SGK) ge­ sağlık harcamalarını düşürmek için bir lığı, 30’luk ye­rine 10’luk ambalaj üre- reksiz ilaç harcamalarını kontrol için dizi önlem aldı. timi hususunu ilaç şirketlerine iletti. Sağlık Uygulama Tebliği’nde yer alan İlaç kutularını küçülterek, 5 kapsül, “İstisnai durumlar hariç bir reçetede İlaç kutularının küçültülmesi ve draje ya da tabletin kullanı­lıp kutunun en fazla 4 kalem ilaç yazılır ve her ka­ Sağlık Uygulama Tebliği’nde yapılan geriye kalan kısmının atılmasıyla ya lem ilaçtan bir kutunun bedeli ödenir” değişikl­ikle, aile hekimlerinin yazdı- da miadının dolmasıyla yaşanan ilaç hükmünün yürütmesini durdurdu. ğı re­çeteye vatandaş tarafından ücret israfının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Alınan karara göre hekim, hastalığa ödenm­ esi söz konusu önlemler arasın- Kutuların küçülmesiyle fiyatlar düşe- koyduğu teşhis doğrultusunda reçete­ da yer alıyor. ye istediği kadar ilaç yazabilecek. 12 hayatsağlık

haberler nın yapılacağı, devam ettirileceği şart- takibi ve tedavisi esnasında mevcut araştırma ürününün insanda kullanıla- lar hakkında bilgilendirme yapılması haklarından herhangi bir kayba uğ- bilmesi için, öncelikle iyi üretim uygu- gerekiyor. Ayrıca araştırmadan istediği ratılmamasına olanak sağlanıyor. Bir lamaları denilen ve uluslararası ortam- anda çekilme hakkına sahip olduğu da gönüllü aynı anda birden fazla klinik da ‘İyi Üretim Uygulamaları’na (Good yine kendisine bildirilmek zorunda. araştırmaya katılamazken, gönüllünün Manufacturing Practice, GMP) göre hastalığının gerektirdiği durumlarda üretilmiş olması gerekiyor. Yönetmelikte, sigorta teminatı dı- bakanlık birden fazla klinik araştırma- şında, gönüllülerin araştırmaya katı- ya katılması hususunda gönüllüye izin Klinik araştırmaların uluslararası lımı veya devamının sağlanması için verebiliyor. standartlarda yapılması ve denetlen- destekleyici tarafından herhangi bir mesi koşulunu getiren bu yeni yönet- ikna edici teşvikte ve/veya mali tek- Yönetmeliğe göre çocuklar, ge- melikle klinik araştırma sonuçlarının lifte bulunulamayacağı, ancak gönül- beler, lohusa ve emziren kadınlar ile uluslararası düzeyde geçerliliğini sağ- lülerin araştırmaya katılımıyla birlikte kısıtlılar üzerinde klinik araştırma ya- laması amaçlanarak, Türkiye’de klinik ortaya çıkacak masraflar ile sağlıklı pılamıyor. Ancak çocuklarda, gebelik, araştırmaların önünün açılacağı düşü- gönüllülerin çalışma günü kaybından lohusalık ve emzirme dönemleri ile nülüyor. doğan gelir azalması araştırma bütçe- kısıtlılık durumunda, gönüllüler açı- sinde belirtileceği ve bu bütçeden kar- sından araştırmanın doğrudan fayda Kübra Soğukkanlı şılanacağı ifade ediliyor. Gönüllülerin sağlayacağı umuluyor ve araştırma klinik araştırmadan doğabilecek olası gönüllü sağlığı açısından öngörülebi- bir zarara karşı güvence altına alınma- lir ciddi bir risk taşımıyor ise, usulüne sı amacıyla da bu yönetmelik kapsa- uygun bir şekilde alınmış ve bilgilen- mındaki klinik araştırmalara katılacak dirilmiş gönüllü olur formu ile birlikte gönüllüler için sigorta yaptırılması ilgili etik kurulun onayı ve Bakanlık zorunlu tutuluyor. Tüm gözlemsel izni alınmak suretiyle araştırmaya izin çalışmalar ve girişimsel olmayan kli- verilebiliyor. nik araştırmaların tamamı (Faz IV ilaç klinik araştırmaları) sigorta kapsamı Bununla beraber klinik araştırma- dışında sayılıyor. larda kullanılacak her türlü araştırma ürününün taşıması gereken standart- Ayrıca gönüllünün gerekçeli veya lar, ürünlerin imali, ithali, etiketlen- gerekçesiz olarak istediği zaman araş- mesi ve geri çekilmesi gibi hususlar tırmadan ayrılması durumunda tıbbi da detaylı olarak belirtiliyor. Böyle bir ceği için SGK’nın ödediği ilaç faturası ce devlet, üniversite ve özel hasta­ da azalacak. nelerdeki doktorlara ilaç yazdırılma- sı halinde ödeniyordu. Yeni reçete Gereksiz ilaç yazımının önüne geç- para­ları SGK’nın yapacağı yeni Sağlık mek amacıyla ise hastaların ücretsiz Uy­gulama Tebliği (SUT) yürürlüğe olarak yararlandıkları aile hekimliği girdi­ğinde hastalardan tahsil edilecek. hizmetlerinde, yeni düzenle­me ile bir- İlaç yazılmayan hastalardan 3 liralık likte reçete parası alınması planlanıyor. reçet­e parası alınmayacak. Aile hekimlerinin yazdıkları reçe- Hande Kizir teler için hastadan 3 lira tahsil edile- cek. Bu bedel eczanede ilaç alınırken ödenecek. Daha önce bu ücret sade- hayatsağlık 13

güncel tartışmalar Türkiye’de bilimsel darbe mi oluyor? 27 Ağustos 2011 tarihinde yayınlanarak yü- uyruklu profesör sayısının % 2’sini, asosiye üye rürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararname sayısının ise asli üyelerin 3 katını geçmemesi ge- ile Türkiye Bilimler Akademisi’nde (TÜBA) de- rektiği belirtilirken, şeref üye sayısını belirleyen ğişiklik yapılması, birçok tartışmayı da berabe- herhangi bir sınırlama mevcut değildir. Ayrıca rinde getirdi. Taraflardan biri hükümetin bilimsel asli ve asosiye üyelerde T.C. uyruklu bilim insanı kurumlara müdahale ederek akademinin özerkli- olma özelliği aranırken, şeref üyeleri Türkiye ile ğine darbe yaptığını, diğeri ise üye seçiminin li- ilgisi olan ve işbirliği yapan yabancı bilim adam- yakat esasına göre yapılmasını savunduğu halde ları arasından da seçilebilmektedir. Asli üyelik TÜBA’nın bu esasa en başta kendisinin sadık kal- ancak 70 yaşına kadar sürebiliyor. Bu yaş sınırını madığını savunuyor. geçenler ise şeref üye olarak kabul ediliyor. Eylül 1993’te Prof. Dr. Erdal İnönü tarafından Hükümetin son düzenlemelerine kadar kurulan TÜBA’nın amaçları şu şekilde belirlen- TÜBA, üye seçimlerini kendi oluşturduğu kriter- mişti: Bilimci kişiliği ve araştırmacılığı özendir- ler çerçevesinde gerçekleştirmekteydi. Bunlara mek, bu alanlarda emeği geçenleri onurlandır- göre üyenin adaylık sürecinin başlaması için bir mak, gençleri bilim ve araştırma alanına yönelt- asli üye tarafından akademiye önerilmesi ve bu mek, Türkiye’deki bilim adamlarının ve araştır- önerinin en az bir asli veya iki şeref üye tarafın- macıların toplumsal statülerini yükseltip koru- dan desteklenmesi gerekiyordu. Ardından, söz maya çalışmak, bilim ve araştırma standartlarının konusu aday TÜBA Üye Adayı Belirleme Komi- uluslararası düzeye çıkartılmasına yardım etmek.  tesi (TÜAK) tarafından ön değerlendirmeye tabi Bu amaçlar doğrultusunda kurulan TÜBA’nın tutularak kendilerine bağlı komitelerce önerilen Ekim 2011 verilerine göre sağlık bilimlerinden hakemlerden adayla ilgili görüş isteniyordu. Son 32, fen bilimlerinden 82, sosyal bilimlerden 24 olarak bu süreç, on veya üzeri üyenin katıldığı olmak üzere toplam 138 üyesi bulunuyor. konsey toplantısında değerlendirilerek en az se- kiz üyenin olumlu oy vermesiyle adayın üyeliği TÜBA, yüksek öğrenim kurumlarında ders- kabul ediliyordu. lerde kullanılacak materyallerin internet üzerin- den açık kullanıma sunulduğu 19 ülkeden 200’e 27 Ağustos 2011 tarihinde çıkarttığı kanun yakın kuruluşun yer aldığı ‘Open Courseware hükmünde kararnameyle hükümetin TÜBA’yı Consortium’un üyeleri arasında yer alır. Bu amaç- yeniden yapılandırıp işlevinde ve üye seçiminde la Ulusal Açık Ders Malzemeleri Konsorsiyumu değişikliğe gitmesi tartışmalı bir süreci başlatmış (UADMK) oluşturdu. TÜBA’nın dikkat çeken oldu. Yeni durumda üye sayısı 138’den 300’e çı- projelerinden biri de, yabancı dilde kaleme alın- kartılarak üyelerin üçte birinin YÖK, üçte birinin mış üniversite ders kitaplarının Türkçeye çevrile- Bakanlar Kurulu, kalan üçte birinin ise TÜBA rek bu alandaki açığın kapatılmasını hedefleyen tarafından atanmasına karar verildi. Bunun üze- programıdır. Bunun dışında sosyal bilimler, doğa rine TÜBA yayınladığı bildirilerde, kararın dün- bilimleri, tıp ve mühendislik alanlarındaki bilim- yadaki özerk bilim akademileri geleneğine aykırı sel terimlerin Türkçe ifade edilmesi için ‘Türkçe olduğunu ve Türkiye’yi dünya bilim camiasından Bilim Terimleri Sözlüğü’ projesini yürütüyor. kopartacağını belirtti. Hükümetin aldığı bu kara- ra itiraz eden TÜBA üyeleri 2 Eylül 2011 tarihin- TÜBA’nın ‘şeref ’, ‘asli’ ve ‘asosiye’ olmak üze- de yayımladıkları bildiride de, bu girişimlerinden re üç gruba ayrılan üyeleri çeşitli kriterler dikkate olumlu bir sonuç alamamaları halinde toplu hal- alınarak seçiliyor. Asli üye sayısının üniversitele- de istifa ederek yeni ve özerk bir akademi kurma rin mevcut kadrolarında fiilen görev yapan T.C. 14 hayatsağlık

güncel tartışmalar kararı aldıklarını açıkladılar. Yaklaşık 500 kadar makalede, hükümetin öğretim üyesi 28 Eylül 2011 tarihinde düzenle- TÜBA ile ilgili çıkart- dikleri imza kampanyasıyla Cumhurbaşkanı ve tığı kararname tam bir milletvekillerinden kararnamenin iptal edilmesi darbe olarak değerlen- talebinde bulundular. dirildi. Bu gelişmelerin ardından, 2 Kasım 2011’de, Mevcut duruma 2012 yılı Ocak ayında yürürlüğe girecek düzen- gelmesinde TÜBA’nın lemeyle üye seçimini Bakanlar Kurulu yerine hatalı tavırları olduğu- TÜBİTAK Bilim Kurulu’nun yapmasına karar nu ifade edenlerin sesleri de bu süreçte daha net verildi. Bu gelişme üzerine,  kararnamedeki de- duyulmaya başlandı.Bu anlamda, hükümete karşı ğişikliğin yeterli olmadığını dile getiren 45  üye savunma yapmakta kullandığı özerklik hassasiye- istifa ederek bundan sonra özerk bir dernek kur- tini kendi yaptığı üye seçimlerinde göstermediği ma çalışması içine gireceklerini duyurdu. TÜBA iddiası TÜBA’nın en çok eleştirildiği hususlar başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat da bir açıklama arasında yer alıyor. Ayrıca, İnönü döneminde yaparak istifaların devamının geleceğini, ilk ba- alınan üyelere çok az ilaveler yapıldığına dikkat kışta önemli bir değişiklik yapılmış gibi görünse çeken eleştirmenler, yeni üyelerin liyakat esasın- de TÜBİTAK Bilim Kurulu’na yapılan atamalar dan uzak bir şekilde genellikle mevcut üyelerle hükümet tarafından gerçekleştirildiği için aslında bağlantılı isimler arasından seçildiğini ileri sürü- herhangi bir değişikliğe gidilmediğini ve böyle yor. Bunun dışında, 15 bin civarında üniversite yapmakla hükümetin akademinin özerkliğini öğretim üyesinin bulunduğu göz önüne alındı- sona erdirdiğini ifade etti.  İstifa eden üyeler, 3 ğında, TÜBA’nın asli üye sayısı için belirlediği % Aralık 2011’de bir basın toplantısı düzenleyerek 2 oranının çok yetersiz olduğuna işaret ediliyor. kurdukları Bilim Akademisi Derneği’ni tanıttılar Bilim dünyasında ‘H değeri’ (yayınların atıf alma ve istifa eden üye sayısının 70’e yaklaştığı bilgisi- yoğunluğu) 20 ve üzerinde, yayınlarına yapılan ni paylaştılar. atıf sayısı ise 1500 ve üzerinde olan bir bilim adamının iyi olduğu genel kabul görürken, ülke- Bu süreçte uluslararası saygın basın çevreleri mizde bu özelliklere sahip birçok bilim insanının de TÜBA’yı destekleyici nitelikte çeşitli açıkla- siyasi ve sosyal görüşleri nedeniyle TÜBA’ya üye malar yaptı. Akademi ve Bilimsel Toplulukların olarak alınmaması da dikkat çekici bulunuyor. Uluslararası İnsan Hakları Ağı (International Bununla birlikte hükümet ile TÜBA arasındaki Human Rights Network of Academies and Scho- bağlantının ilk defa bu yeni düzenlemeyle kurul- larly Societies) Başbakan’a hitaben yazdığı mek- madığını, zaten Başbakanlığa bağlı bir kuruluş tupta, TÜBA’nın bu şekilde yeniden düzenlen- olan TÜBA’nın, yapılan son değişiklikle Bilim, mekle bağımsızlığını yitireceği için kararın iptal Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı hale geti- edilmesi gerektiğini belirtti. Science dergisinin 30 rildiği ifade ediliyor. Eylül 2011 tarihli editoriyal yazısında ise, Türk bilim insanlarının son on  yıldır üretkenliklerini Konuyla ilgili henüz bir çözüme ulaşılama- engelleyen bir yönetimle  karşı karşıya oldukla- sa da, TÜBA’nın son düzenlemeler neticesinde rı, hükümet  tarafından atanmış bir akademinin kendisine nasıl bir yol haritası çizeceği, bilim aka- görevini hakkıyla yerine getiremeyeceği ifadeleri demileri için dünya üzerinde genel kabul gören yer aldı. Bunun dışında, Science dergi grubunun kriterlere kendi içinde yapacağı değişikliklerle mi ScienceInsider isimli internet gazetesinde de hü- yoksa hükümetin düzenlemeleriyle mi uyacağı kümetin kurumu ele geçirmeye yönelik girişim- yeni dönemin en çok merak edilen soruları ara- lerine TÜBA’nın direndiği vurgulandı. Son ola- sında yer alıyor. rak, 7 Eylül 2011 tarihli Nature’da yayımlanan bir Betül Sümbül hayatsağlık 15

güncel tartışmalar Küresel gıda ziyanı ve gıda israfı İsveç’teki Gıda ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nden mel oluşturmuş olan bu araştırma, Ağustos 2010 Jenny Gustavsson, Christel Cederberg ve – Ocak 2011 tarihlerini kapsıyor.   Ulf Sonesson ile İtalya’daki Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nden Robert van Otter- Biri yüksek/orta ve diğeri düşük gelirli ül- dijk ve Alexandre Meybeck adlı araştırmacılar kelerde olmak üzere iki araştırmadan oluşturu- tarafından Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım lançalışmada küresel düzeydeki besin miktarları Örgütü’nün isteği üzerine yapılan “Küresel Gıda hesaplanırken insan kullanımı için üretilen ve Ziyanı ve Gıda İsrafı: Kapsam, Sebepler ve Ön- hala tüketilebilir olduğu halde boşa harcanan be- lem” (Global Food Looses and Food Waste: Ex- sinlerin varlığı “gıda israfı” olarak nitelendirilmiş. tent, Causes, Prevention) adlı çalışma, küresel Buna göre, dünya üzerinde yılda ortalama 1.3 çaptaki gıda israfıyla ilgili son derece çarpıcı so- milyar ton gıda (üretilen toplam gıdanın yaklaşık nuçlar ortaya koyuyor. Almanya’nın Düsseldorf üçte biri) israf edilmektedir. kentinde gerçekleşen uluslararası ambalajlama sanayi fuarı ‘Interpack2011’deki uluslararası ‘Sa- Besinlerin hangi aşama ve şekillerde boşa veFood!’ kongresine de (16-17 Mayıs 2011) te- harcandığının tespit edildiği çalışmaya göre be- sinler, kısmen tüketildikten sonra israf edildiği gibi tüketiciye ulaşmadan önceki basamaklarda da ziyan olabilmektedir.  Gıdanın üretiminden tüketimine kadar geçen bu süreç zirai üretim ile hasat sonrası besinlerin depolanması, işlenmesi, dağıtımı ve tüketimi olmak üzere beş başlık altın- da incelenmiş. Zirai üretim sırasında bitkisel gıdalarda me- kanik hasarlar, hayvansal gıdalarda da hayvanla- rın hastalanmaları ve ölmelerinden kaynaklanan gıda ziyanı söz konusu olabilmektedir.  Ürünün elde edilmesinden fabrikaya ya da dağıtım mer- kezlerine ulaşana kadar geçen süreci kapsayan hasat sonrası depolamada ise, soğutma depoları- nın olmayışı ya da yetersiz oluşu, besinlerin düz- gün paketlenmemiş olmaları onların saklanma ve taşınma esnasında ziyan olmalarına kapı aralayan önemli unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok gıdanın sanayi işleminden geçiyor olma- sı da israfa zemin oluşturacak bir basamak daha demektir. Çünkü fabrikalarda paketlenecek, işle- necek olan gıdaların sanayi makinelerinde işlen- meye uygun özellikler taşıması gerekir ve yenile- bilir olduğu halde bu özellikleri taşımadıkları için önemli miktarda besin kayıpları görülebilmekte- dir. Son olarak, dağıtım aşamasındaki gıda ziyanı toptancılar, küçük perakendeciler, market ve sü- permarketlerde gözlenirken; tüketim aşamasında 16 hayatsağlık

güncel tartışmalar ise bu durum daha çok gıda tüketiciye ulaştıktan önemli nedenleri arasındadır. Yine, yüksek gelirli sonraki ev düzeyinde yapılan israfı ifade eder. olan bu ülkelerde tüketicilerin israf olan gıdaların fiyatını karşılayabilecek ekonomik güçte olmaları Araştırma sonuçlarına göre, besin israfı- nedeniyle bu konuda dikkatsiz bir tutum sergile- nın meydana geldiği aşama ülkenin gelişmişlik meleri araştırmanın saptadığı diğer önemli bul- düzeyiyle de yakından ilişkilidir. Sanayileşmiş gular arasındadır. toplumlarda israf edilen besinlerin % 40’ını pe- rakendeci ya da tüketici düzeyindeki kayıplar Çalışmada ayrıca gıda israfının nedenlerine oluştururken, gelişmekte olan ülkelerde bu oranı yönelik çözüm önerilerine de yer verilmiş. Ge- hasat ve besinlerin işlenme aşamalarındaki (yani lişmekte olan ülkelerde çiftçinin nakit ihtiyacına perakendeciye ya da tüketiciye ulaşana kadarki) ya da kıtlığa bağlı olarak erken hasat yapmasının, kayıplar oluşturmaktadır.    Gelişmiş toplumlar- küçük çiftçilerin iyi organize edilmesiyle ve ge- da tüketiciye ulaştıktan sonra ziyan olan besin rektiğinde çiftçiye kredi sağlanmasıyla önlenebi- miktarının (222 milyon ton) neredeyse Sahraaltı leceği söyleniyor. Soğutma imkânlarının yeter- Afrika ülkelerinde üretilen toplam besin mikta- sizliği sebebiyle gıda maddelerinin depolanması rı (230 milyon ton) kadar olması da çalışmanın ve taşınması esnasında oluşacak bozulmaların çarpıcı sonuçlarından biridir. önlenmesi amacıyla da altyapının iyileştirilme- si görevinin öncelikle devletlere, sonrasında ise Ülkelere göre gıda ziyanının ve israfının da özel sektör yatırımcılarına düştüğü vurgulanıyor. incelendiği çalışmaya göre Kazakistan, Hindis- Ayrıca tarımda pestisitlerin kontrolsüz kullanı- tan ve Türkiye gibi Orta, Güney ve Batı Asya top- mının, kontamine suyun ürünle temas etmesinin lumları ile Irak, Suriye, İsrail, Mısır ve Libya gibi önüne geçilmesinin ve hijyenik olmayan depola- ekonomik açıdan gelişmekte olan Orta Doğu ma ile işleme koşullarının düzeltilmesi için işlet- ve Kuzey Afrika ülkelerinde gıda israfı daha çok mecilerin bilinçlendirilmesinin önemli olduğu mali, idari ve teknik yetersizliklerle ilgilidir. Bu ve belirtiliyor.   benzeri ülkelerin hasat için bulundukları iklim koşullarına uygun soğutma ve depolama tek- Yine daha çok gelişmekte olan ülkelerde kar- nolojilerine sahip olmamaları, altyapı yetersiz- şılaşılan, gıda ürünleri için uygun şartları sağ- likleri, ambalajlama ve pazarlama sistemlerinin layan toptancı ve perakendecilerin sayısının az iyi olmayışı gibi nedenlerle besinler üretimden olması veya genellikle çok küçük olan kapasitele- perakendeciye ulaşıncaya kadar geçen zaman- rinin üzerinde ve sağlığa uygun olmayan şartlar- da zayi olabilmektedirler. Orta ve yüksek gelirli da hizmet vermeleri gibi piyasa sisteminin elve- Almanya, Fransa, İngiltere ve Amerika gibi Batı- rişsizliğinden kaynaklanan sorunların da büyük lı ülkelerde ise gelişmiş teknolojiye rağmen kişi gıda kayıplarına yol açtığı çalışmada ifade edili- başına düşen israf edilen gıda miktarı gelişmekte olan ülkelerden daha fazladır. Yıllık kişi başı is- Farklı bölgelerde tüketim ve tüketim öncesi aşamalarda raf miktarı Avrupa ve Kuzey Amerika’da kişi başı 95-115 kg iken Sahraaltı Afrika ve Güney - Gü- kişi başına düşen gıda israfı (kg/yıl) neydoğu Asya’da bu oranın sadece 6-11 kg aralı- ğında olması oldukça önemli bir veridir. Gelişmiş Tüketici ülkelerde insanlar genellikle kalite standartlarına uygun olmayan, şekil ve görünüm bakımından Tüketici Öncesi uygun değer taşımayan besinleri tüketmeyi ter- cih etmemektedirler. Bununla birlikte yanlış tü- Avrupa Kuzey Sanayileşmiş Sahraaltı Kuzey Afrika, Güney ve Latin ketim planlamaları ve ürünlerin son kullanma ta- Afrika Amerika rihinden önce tüketilememesi de besin israfının Amerika ve Asya Batı ve Orta Güneydoğu Okyanusya Asya Asya hayatsağlık 17

güncel tartışmalar yor. Bunun için küçük çiftçi ile dağıtım kanalları- önüne geçilmesi için etkili olabileceği söyleniyor. nı birleştirici rol oynayan pazarlama kooperatifle- Ayrıca semt pazarlarında ve organik pazarlarda rinin kurulması çözüm önerisi olarak sunuluyor. olduğu gibi satıcı-tüketici yakınlaşmasının da bu israfı engelleyebileceği ifade ediliyor. Araştırmanın dikkat çekici sonuçlarından biri de, gelişmekte olan ülkelerde tüketici seviyesin- Süpermarketlerin seçiciliği kadar tüketicile- de gıda israfının oldukça düşük olmasıdır. Bu rin alışveriş yaparken geniş bir ürün ve marka yel- durumun nedeni olarak da, gelişmekte olan top- pazesini görmek istemeleri de rafların tamamen lumlarda ev gelirlerinin sınırlı olması nedeniyle dolu olmasına neden oluyor. Böylece, son kul- genelde günlük öğünler için yeterli ya da daha az lanma tarihi yaklaşan besinlerin rafta bulunma miktarda yiyecek satın alınması gösterilmiş. ihtimalinin artmasına paralel olarak tüketicilerin bu durumu önemsemeden alışveriş yapmaları da Gelişmiş ülkelerde ise durum bundan olduk- gıdaların ziyan edilmelerinin nedenleri arasında ça farklı görünüyor. Tüketiciye ulaşmadan önce- sayılıyor. ki besin kaybının sebebi olarak çiftçinin yeterli miktarda ürün alacağından emin olmak için ihti- Çalışmada, gelişmiş ülkelerdeki en önemli yaç duyulanın üzerinde ekim yapmasını gösteren gıda ziyanı sebeplerinden birinin de besinlerdeki çalışma, bunun engellenmesi için çiftçiler arasın- bolluk ve ona paralel olan tüketicilerin israf etme da iletişim ve işbirliğinin sağlanması gerektiğini tutumu gösteriliyor. Geçtiğimiz on yılda ABD ve belirtiliyor. Ayrıca bu ülkelerde hazır gıda sana- Avrupa’daki restoranlarda bir kişilik yemek mik- yii gelişmiş olduğundan besinler, paketlenmeye tarının artış göstermiş olmasının ve sabit fiyatlar, uygun şekil ve büyüklükte olmaları için kırpma büyük boy paketler, ‘bir alana bir bedava’ kam- (trimming) işleminden geçiriliyor ve sonunda da panyalarıyla insanların yiyecekleri miktardan uygun ağırlık ve görünümde olmayan veya paketi daha fazla yemek talep etmeye teşvik edilmesinin hasarlanmış ürünler besin değerleri ve lezzetleri besinlerin tüketilmeden artık/çöp haline gelme- tüketime uygun olduğu halde üretim bandından sine neden olduğu belirtiliyor. Bu durumun ise çıkartılıyor. Bu kaybın önlenmesi için ticari ve ancak halkın eğitimle bilinçlendirilerek tüketim gönüllü organizasyonların paketlenme standart- planlamalarının ve tutumunun değiştirilmesiyle larının altındaki ürünlere yönelik pazarlar kur- düzeltilebileceği ifade ediliyor. ması bir çözüm olarak öneriliyor.  Araştırmanın sonlarında ise, gıda ticaretinde Günümüzde hiçbir endüstriyel işlemden küreselleşmeye değinilerek besinlerin üretim, iş- geçmediği halde sadece görünümü nedeniyle lenme ve tüketilmesi aşamalarının dünyanın çok insanların kullanımına sunulmayan besinlerin farklı yerlerinde gerçekleşmesinin de besin isra- varlığı, taze ürün satan süpermarketlerin çiftçi- fında ciddi etkileri olabileceği vurgulanıyor. den ürünleri alırken yalnızca yüksek    ‘görünüm kalite standartları’na (appearance quality stan- Ulaşılamayan veriler nedeniyle, bireylerin dards) uygun gıdaları seçmesinden kaynaklanı- neden olduğu gıda ziyanının hesaplanamaması yor. Böylece çok büyük miktarda besin çiftlikten gibi kesinlik kazanmayan noktalar bulunsa da, hiç ayrılmadan farklı amaçlarla kullanılıyor (hay- çalışmada çarpıcı sonuçların ortaya konulduğu van yemine dönüştürülmek gibi), dahası pek çok ve çözüm olarak değerlendirilebilecek önemli besin çöpe gidiyor. Çalışmada, insanların alış- fikirlerin sunulduğu görülmektedir. Bu konuda veriş esnasında boyutları veya şekli mükemmel yapılacak yeni araştırmalara temel niteliği taşıyan olan yiyecekleri değil de lezzeti ve besin değeri bu araştırmanın ışığında gıda israfını engellemek etkilenmemiş, heterojen gıdaları tercih ettiğini için daha iyi önlemler alınabilir. Bu sayede, artan gösteren tüketici araştırmalarının yapılmasının dünya nüfusunun gelecekte yol açabileceği besin süpermarketlerin şekil konusundaki seçiciliğinin sıkıntısının da önüne geçilebilir. İlknur Karagöz 18 hayatsağlık

güncel tartışmalar Somali’deki sağlık gündemi Afrika Boynuzu olarak adlandırılan Etiyopya, – Dadaab’a, 300’e yakın kişi de Etiyopya – Dollo © Foto: Süleyman Gündüz Somali, Eritre ve Cibuti ülkelerini içine alan Ado’ya geçmektedir. Mevcut durumda bir mil- Afrika’nın doğu bölümü, şiddetli yağış ve sellerin yona yakın Somali vatandaşı, kuraklıktan görece ardından 2011’in yaz aylarında gelen kuraklıkla daha az etkilenen Kenya, Etiyopya, Cibuti ve Ye- birlikte çok büyük bir kıtlık tehlikesi altına girdi. men gibi komşu ülkelere iltica etmişlerdir. Genel olarak Somali’yi, özelde ise Somali’nin gü- ney bölgesini etkileyen kıtlık birçok beslenme ve Hâlihazırda kıtlık ve çatışmalar sonucunda sağlık sorunlarını da beraberinde getirdi. son derece güçsüz düşmüş olan halk birçok sağ- lık problemiyle de karşı karşıya kalmakta. Dünya Şiddetli sel vakalarının olumsuz etkilerinden Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporlarına göre, böl- henüz sıyrılamamış olan Somali’de kısa süren gede yetersiz beslenme ve mikro besin eksiklikle- yağmurlar ortalamanın çok altında seyrettiği için ri (iyot, A vitamini, demir gibi) bulaşıcı hastalık- onlara bağlı su kaynaklarının neredeyse tamamı lara yol açmaktadır. Yer değiştirmeler çoğunlukla kurumuş ve içme suyuna erişim zorlaşmıştır. Ay- su kaynaklarına bağlı olarak gerçekleştiği için su rıca tarım ve hayvancılığın temel geçim kaynağı yoluyla yayılan kolera, tifo, zatürre, sıtma, akut olduğu bölgelerde hayvancılık için yeterli su ve sulu ishal, akut solunum yolu enfeksiyonları ve mera alanının bulunamaması sonucu, besi hay- kızamık gibi bulaşıcı hastalıkların yayılma riski vanlarının aşırı zayıflaması, hatta ölmesi gibi cid- artmış bulunmaktadır. di olumsuzluklar yaşanmaya başlanmıştır. Cibuti’de yeni kızamık ve akut solunum en- Yaşanan bu durumların ardından Birleşmiş feksiyonu bildirilmezken, kolera salgınının de- Milletler 20 Temmuz 2011 tarihinde yaptığı vam ettiği ve dizanteri vakalarının görüldüğü açıklamayla Somali’nin güneyinde yer alan gü- kaydedilmiştir. Somali bölgesinde kızamık şüp- ney Bakool ve aşağı Shabelle bölgelerini “kıtlık hesinin halen sürdüğü, sıtma ve ishalin de tehlike bölgesi” ilan etmiştir. Şimdiye kadar bu kıtlıktan, arz ettiği bildirilmiştir. Kenya’da sıtma vakaları- ülke nüfusunun yarısına tekabül eden 4 milyonu nın görülmesiyle birlikte akut sulu ishal ve kıza- aşkın kişi etkilenmiş durumda ve bunların üçte mık vakalarının sayısının değişmediği, ancak risk ikisi de ülkenin güney bölgesinde yaşamakta. 750 faktörleri içerisinde bulunduğu rapor edilmiştir. bin kişi, hızlı ve doğru müdahale yapılmadığı tak- dirde 4 ay içinde hayatlarını kaybetme tehlikesiy- Otuzdan fazla uluslararası insani sağlık kuru- le karşı karşıya bulunmaktadır. Kıtlıktan en çok luşuyla oluşturulan ve WHO önderliğinde sağlık etkilenen kesimi ise çocuklar oluşturmaktadır. eylemlerinde bulunan Sağlık Grubu Ortakları, Somali’nin bazı kesimlerinde ve yerleşim yerleri- Bununla birlikte yaklaşık 1,5 milyon Somali ni terk etmiş Somalililerde kızamık salgını, zatür- vatandaşı, yaşanan bu nedenlerden dolayı ülke- re, akut sulu ishal, kolera ve sıtma olduğunu ra- leri içerisinde yerinden edilmiş durumdadır. Her porlamışlardır. Raporda ayrıca, salgınların Bana- gün yardıma muhtaç olan 400’e yakın kişi Kenya dir, aşağı Shabelle, orta ve aşağı Juba bölgelerinde hayatsağlık 19

güncel tartışmalar yoğ unlaştı ğı ve Ba y Bölg esi’nde yaşaya n çocuklar insana da birincil ve/veya ikincil sağlık bakımı arasınd a kız amık vakalarının sıklıkla görüldüğü hizmeti vermeyi amaçlıyor. Bunun dışında Tem- belirtilmiştir. Söz konusu hastalıkların beş yaş muz ayından bu yana 6 ay ile15 yaş arası 2 mil- altındaki çocuklarda görülmesinin nedenleri ise, yon civarı çocuğu hedefleyen acil kızamık aşısı yetersiz beslenmeye bağlı temel besin eksiklikle- kampanyasının, erişilebilir merkezi bölgelerde rinin görülmesi ve su yoluyla yayılan mikropların ve Somali’nin güneyinde uygulanmasına devam vücuda alınması olarak gösteriliyor. ediliyor. Şimdiye kadar toplamda yaklaşık 1,5 milyon çocuğa kızamık, difteri, çocuk felci aşı- Bütün bu sağlık problemlerine karşı WHO ve ları, A vitamini takviyesi ve antiparazitik tedavi Sağlık Grubu Ortakları iyileştirme amaçlı planlar uygulamaları gerçekleştirildi. Yaklaşık 200 bin üzerinde çalışmıştır. Cibuti’de Kasım ayına giril- kadına da tetanoz aşısı uygulandı. Bütün bunlara mesiyle birlikte güçlenen ishal hastalıklarından rağmen Somali’de aşı oranının hala düşük olma- dolayı, vaka kontrolü ve yeni vakaların önlenme- sı ve beslenme yetersizliğinin çok yaygın olması, si amacıyla ülke genelinde sağlık merkezlerinin mülteciler arasında kızamığın hızla yayılmasına kapasitesini ve görevli sayısını artırmak hedeflen- sebep oluyor. miştir. Etiyopya Acil Beslenme ve Koordinasyon Ünitesi, Temmuz ayından bu yana uygulanan Son zamanlarda mevsimlerin de değişmesiyle ‘Terapi Amaçlı Beslenme Programı’na başvu- durumun daha iyiye gittiği görülüyor. Kasım ve ru sayısının Ekim ayında ülke genelinde %10- Aralık aylarında yağmur sezonunun erken başla- 15 civarında bir düşüşe uğradığını, fakat Kasım masıyla birlikte kırsal bölgelerde su ve otlak alan- ve Aralık aylarında oranların sabit kalmasını larına erişimin ile deve ve keçilerden süt alımı da öngördüklerini açıklamışlardır. Ayrıca Güney kolaylaşmıştır. Kenya’nın kuzey kesimlerinde, Etiyopya’da yağmurlar yüzünden yarım bırakılan güney Somali ve Güney Etiyopya’da bitki örtüsü- kızamık-polio (çocuk felci) birleşik aşı kampan- nün iyileştiği, yağışların bu şekilde devam etme- yasının hazırlıklarının kaldığı yerden devam edil- siyle gıda iyileşmesinin de artacağı belirtiliyor. mesi planlanıyor. Kenya’da ise güvenlik sorunları nedeniyle sağlık taramalarının aksadığı ve kolera Sonuç olarak, Afrika Boynuzu ülkelerinde vakalarına hastane dışında bakılmak zorunda ka- yaşanan kıtlıktan ülke içerisindeki istikrarsızlık lındığı bildiriliyor. siyasi ve ekonomik sorunlar nedeniyle en çok Somali etkilendi. Tüm dünyada insani yardım Somali’deki sağlık iyileştirme çalışmala- kuruluşları ile tıbbi yardım kuruluşları, Bir- rı hızla devam ediyor. Beş yaş altı çocukların leşmiş Milletler’in 20 Temmuz 2011’deki ila- 450.000’inin beslenme yetersizliği yaşadığı bili- nıyla birlikte başta Somali olmak üzere Afrika niyor. Sağlık Grubu Ortakları, akut beslenme ye- Boynuzu’ndaki kıtlığa, açlığa, sağlık ve beslenme tersizliğini önlemek için yılsonuna kadar yaklaşık problemlerine çözüm olabilmek için yoğun bir bir milyon kişiye ek beslenme yardımı yapmayı, çaba sarf etti ve sarf etmeye devam ediyor. ayrıca yardıma ihtiyaç duyan 2,5 milyona yakın Zeynep Lübeyna Bilici © Foto: Süleyman Gündüz 20 hayatsağlık

güncel tartışmalar © Foto: Süleyman Gündüz hayatsağlık 21

güncel tartışmalar ‘Tam Gün’ün yansımaları Toplumun birçok kesiminden insanın hasta, arttıracak ve eğitim araştırma faaliyetlerine daha hasta yakını, hekim, öğrenci ya da perso- fazla zaman ayırabilecektir. Diğer yandan, has- nel olarak içinde yer aldığı sağlık sektörü, Sağlık talar gerektiğinde tam gün çalışan profesörlerce Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde uygulamaya ücretsiz muayene edilebileceği gibi, özel sektöre koyduğu Tam Gün Yasası ile tartışmalı bir deği- ya da üniversite hastanesine gitme konusundaki şim sürecine girdi. tercihlerini de kendileri kullanabilecektir. Bakanlık, her vatandaşın en yüksek standart- Aldığı olumlu tepkilerin yanında, sosyal dev- ta sağlık hizmetinden yararlanabilmesi amacıyla let anlayışına dayanarak hazırlandığı savunulan 2003 yılında ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ adı Tam Gün Yasası’na karşı birçok görüş de ileri altında bir proje başlatmıştı. Bakanlığın yaptı- sürülüyor. Hekimlerin tam gün çalışmasının ge- ğı açıklamalara göre, kamudaki sağlık kurum ve rekliliği konusunda hemfikir olunsa da, mesai kuruluşlarının tek çatı altında toplanması, hekim sonrası zamanlara devletin kısıtlama getirmesi- seçme hakkı, aile hekimliği ve sözleşmeli per- nin mesleki özgürlüğe müdahale olduğu savunu- sonel istihdamı gibi uygulamaları kapsayan bu luyor. Böyle bir uygulama yerine, sayıca az olan program Tam Gün Yasası’na temel olma niteliği hekimlerin farklı denetleme mekanizmalarıyla taşıyordu. mesleki özgürlükleri korunarak daha verimli bir şekilde çalışmalarının sağlanabileceği öne sürü- Ön çalışmalarla alt yapısı oluşturulan Tam lüyor. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarının tek Gün Yasası, 26 Ağustos 2011’de Kanun Hük- çatı altında toplanmasıyla ilgili sağlıkta dönüşüm münde Kararname ile uygulanmaya başlandık- programı maddesinin de üniversitelerin özerklik tan sonra, hekimlere en çok bir yerde çalışabile- ilkesine ters düştüğü iddia ediliyor. ceklerini bildiren maddesiyle gündeme geldi. Bu maddeye göre hekim, ya kamu kurum ve kuru- En çok tartışılan konulardan biri de, 16 Tem- luşlarında ya özel sektörde ya da kendi muaye- muz 2010 tarihinde uygulamaya konan ve bakı- nehanesinde sağlık hizmeti verebilecekti. Yasa, lan her hasta için ek ücret ödenmesine dayanan insan sağlığıyla doğrudan alakalı hekimlik uygu- performans sistemi. Kimine göre bu sistem, hem lamalarını düzenlediği için etik, sosyal ve siyasal hekimin çalışma koşullarını zorlaştırıyor hem de açıdan birbirinden çok farklı görüşleri dile geti- zihnini karıştırıyor. Her hastanın özel olarak de- ren olumlu ve olumsuz eleştirilere konu oldu. ğerlendirilmesini gerektiren hekimlik mesleğinin kısıtlı bir muayene süresinde uygulanması ne- Tam gün çalışma sistemini doğru ve gerekli redeyse imkânsız bir hal alıyor. Her hastanın ek bir uygulama olarak değerlendirenlere göre, üni- versitede öğretim vazifesiyle bulunan akademis- yenlerin hem hastanenin döner sermayesinden pay alıp hem de hastalarını kendi özel muaye- nehanelerine yönlendirmelerinin (turnike siste- minin) önüne geçilebilecektir. Böylece, öğretim görevlisinin bulunduğu kurumda ayrıcalıklı ko- numa gelmesi engellenecektir. Bu durumun de- ğiştirilmesiyle toplumda hekimlere karşı gelişmiş meslek onurunu zedeleyici önyargı da kırılmış olacaktır. Ayrıca üniversitede tam zamanlı çalış- mayan öğretim görevlileri bilimsel çalışmalarını 22 hayatsağlık

güncel tartışmalar maddi kazanç şeklinde görüldüğü bu sistemde, hekimlerin kendi sistemlerindeki yanlışlıkları daha fazla hasta bakmaya yönlendirilen hekimin düzeltmek adına çaba göstermemeleri ve dev- komplike hastalıklar yerine daha basit hastalıkla- letin müdahaleye mecbur bırakılması da gelen rı tercih etmeye itildiği ifade ediliyor. Ayrıca ba- eleştiriler arasında. kanlığın, yaptığı açıklamaların toplumda hekimi günah keçisi gibi gösterdiği, hekimlik mesleğinin Son olarak 4 Ekim 2011’de bakanlık ve Yük- onurunu zedelediği düşünülüyor. Bu durumun sek Öğretim Kurulu arasında tartışma konula- hastaların hekimlere karşı şiddet içeren olumsuz rına ilişkin bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantı tavırlar sergilemesine neden olduğu da önemli sonuçlarına göre Yüksek Öğretim Kurulu tarafın- tartışma konularından. dan yeni düzenlemeleri içeren bir taslak hazırlan- dı. Yapılan yeni düzenlemeyle, ihtiyaç duyulması Tam Gün Yasası’nın mevcut şekliyle eksik halinde, tam gün çalışmak istemeyen öğretim olduğu ve iyileştirilmesi gerektiği görüşünde üyelerinin üniversite hastanelerinde teorik ve olanlar da var. Örneğin, üniversitelerde eğitim pratik eğitime sözleşmeli olarak devam edebile- ve öğretim faaliyetlerinin arttırılması hedeflenir- cekleri bildirilse de bu açıklamalar sağlık kurum- ken, uygulama sonucunda öğretim görevlilerinin larındaki kaos ortamını rahatlatmaya yetmedi. daha fazla ekonomik kazanç sağlayabilecekleri, Bu kaosun devam etmesinde hekimler arasında özel sektörü ve muayenehaneyi seçecekleri ve ortak bir tavrın oluşturulamamasının da etkili ol- bu nedenle eğitimin önemli oranda aksayacağı duğu iddia ediliyor. iddia ediliyor. Bu süreci yaşayan özellikle asistan hekimlerin eğitimlerinde meydana gelebilecek Tartışmalarla, grevlerle, alkışlarla da olsa aksamaların ileriki yıllar için hekimlik uygulama- sağlık sisteminin süregelen işleyişinde temel de- ları adına kabul edilemez olduğu öne sürülüyor. ğişiklikler yapan Tam Gün Yasası hayatımıza gir- Ayrıca bakanlığın, sadece hastanın değil aynı za- miş bulunuyor. Geçiş dönemindeki karmaşadan manda hekimin de haklarını koruyarak hekimle sonra yerleşecek olan yeni düzenin işleyişi ise hastayı karşı karşıya getiren söylemlerden ka- merak konusu.. çınması gerektiği ifade ediliyor. Diğer taraftan, Neslihan Şakzucu hayatsağlık 23

güncel tartışmalar Cinsel suçlarda kimyasal kastrasyon Cinsel saldırı suçlarında mevcut yaptırımla- trasyondur ve ilaçlarla testosteron düzeyini dü- rın yeterli olmadığı düşüncesi, yetkilileri şürerek libidoyu, cinsel dürtüleri negatif yönde farklı önlemler aramaya sevk etmiştir. Bu bağlam- etkilemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca ilaçların ke- da uzun yıllardır kastrasyon üzerine tartışmalar silmesi suretiyle geri döndürülebilir bir işlemdir. sürdürülmektedir. Geçtiğimiz Mart ayında Ada- let ve Kalkınma Partisi’nden Alev Dedegil, Aşkın Kayıtlara geçen ilk kimyasal kastrasyon Asan ve diğer bazı milletvekillerinin girişimleri, 1944’te uygulanmıştır. Burada kullanılan ilaç konuyu Türkiye’nin de gündemine taşımıştır. sentetik bir östrojen bileşimi olan dietilstilbes- troldür. 1960’larda antiandrojenlerin cinsel isteği Kastrasyon, antik dönemden bu yana farklı azalttığı saptanmış ve ABD’de ilk defa 1966’da kültürlerde muhtelif gerekçelerle uygulanagel- cinsel suçluların tedavisinde bir antiandrojen miştir ve bu uygulamalar cinsel suçlarla sınırlı olan medroxprogesteron asetat (MPA) kullanıl- değildir. Saray hizmetkârları, köleler gibi birçok mıştır. kesim söz konusu uygulamaya hedef olmuşlar- Ocak 1997’de California, 12 yaş ve altındaki dır. 18.yüzyılda koro üyesi olan erkek çocuklara çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda şartlı tahli- seslerinin kalınlaşmasını önlemek amacıyla pu- yeyle ilaç tedavisini yasallaştıran ilk ABD eyaleti berteden önce kastrasyon uygulandığı bilinmek- olmuştur. Ardından 8 eyalet daha kastrasyonu tedir. 1892 yılında İsviçre’de hiperseksüel dav- yasallaştırmıştır. Aralık 2007’de İngiltere’de de ranışların tedavisi için uygulanmaya başlanmış; isteğe bağlı kastrasyon uygulaması başlamıştır. 20. yüzyılın başlarında öjenik kaygılarla birçok Takip eden zamanda Fransa, Almanya, Avustur- ülkede zorunlu kısırlaştırma işlemi yapılmıştır. ya, Polonya gibi ülkelerde de kimyasal kastrasyon Bu uygulamaların hepsi cerrahi kastrasyon ola- gündeme gelmiştir. rak bilinen, bireyin cinsel salgı bezlerinin alın- ması suretiyle cinsel faaliyette bulunma ve üreme Bugün cinsel suçlularda en sık kullanılan an- yeteneğinin sona erdirilmesi girişimleridir. Bu tiandrojen ilaç MPA’dır. Bu ilaç kontraseptif ola- uygulama geri dönüşümsüzdür ve cinsiyete has rak FDA (Food and Drug Administration) tara- özelliklerin de kaybolmasına ya da gelişmemesi- fından onaylanmış, fakat kimyasal kastrasyonda ne neden olmaktadır. kullanımı için onay alamamıştır. Ayrıca, pulmo- ner emboli, tromboflebit, diabet, hipertansiyon, Günümüzde tartışılan husus ise kimyasal kas- osteoporoz, safra taşı oluşumu, bulantı, baş ağrı- 24 hayatsağlık

güncel tartışmalar sı, uyuşukluk hissi gibi çeşitli yan etkileri bulun- görülmektedir. Örneğin ABD’nin bazı eyaletle- maktadır. Diğer bir antiandrojen olan CPA’nın rinde kastrasyon, tekrarlayan cinsel suçlarda zo- da depresyon, letarji, karaciğer hasarı, kemik runlu iken, ilk defa suç işleyenlerde gönüllülük minerallerinde kayıp, tromboz gibi yan etkile- aranmaktadır. Bazı eyaletlerde ise cinsel suçun ri mevcuttur. LHRH agonisti olan triptorelin, tekrarlanmasına bakılmaksızın zorunlu kılınmış- leuprolide acetate, goserelin, diğer antiandro- tır. Uygulamalar suçun tipine göre de değişiklik jenler flutamid ve nilutamid ve selektif serotonin gösterebilmektedir. Mesela bazı eyaletler sadece inhibitörleri, bu amaçla denenen diğer ilaçlardır. pedofili suçlarına kastrasyon uygularken, bazıla- rı böyle bir ayrım gözetmemektedir. İngiltere’de Kimyasal kastrasyona ilişkin tartışmaların ise yukarıda bahsedildiği gibi gönüllülük şartıyla çoğu meselenin hukuki ve etik boyutu çerçeve- uygulanmaktadır. sinde sürdürülmektedir. Öncelikle üzerinde du- rulan konu bu uygulamanın tedavi mi yoksa ce- Zorunluluk veya gönüllülüğün tedaviye uyum zalandırma mı olduğudur. Gönüllü olarak uygu- ve uygulamanın sonuçları açısından önemli olup landığında tedavi, zorunlu olarak uygulandığında olmadığı da tartışılmaktadır. Zorunlu uygulama- ise cezalandırma niteliği taşıdığı iddia edilmesine larda, ilacı kullandığı için serbest kalan suçlunun mukabil bu ayırım ve tasnif tatminkâr bulunma- testosteron hormonu alarak ilacın etkilerini azal- mıştır. tabileceğine dikkat çekilmektedir. Bu durumun ne derece önlenebileceği ayrı ve önemli bir hu- Gönüllülük söz konusu olsa bile, birçok yan sustur. etkisi bulunan ve kullanım amacı açısından onay alamamış ilaçların tedavi amacıyla kullanılması- 1980’de yapılan bir çalışmada tedaviyi gö- nın mümkün olmadığı öne sürülmektedir? Diğer nüllü ve zorunlu olarak alan iki grup karşılaştı- bir görüş, seksüel kontrolün biyolojik mekaniz- rılmış ve küçük bir farkla da olsa zorunlu grup- malara bağlı olmasından dolayı bu ilaçlarla teda- ta tedaviye uyum ve başarı düzeyi daha yüksek vinin mümkün olduğu yönündedir. bulunmuştur. Bu sonuçlar, zorunlu uygulamalar konusundaki uyum ve başarı endişelerini kısmen Antiandrojen ilaçlar bir tedavi yöntemi olarak izale ediyor gibi görünse de, gönüllü olanlarda da geliştirilmiş olsa bile ciddi yan etkilerinden do- uyum problemlerinin ortaya çıkabileceğine işa- layı zorunlu uygulanma durumunda cezalandır- ret etmektedir. ma niteliğinin ağır bastığı da iddialar arasındadır. Bu yöntemin acı çektirmeyen bir tedavi olduğu Gönüllülük söz konusu olsa bile, sağlığı ve savından hareketle cezalandırmanın söz konusu özgürlüğü arasında seçim yapmak zorunda bıra- olmadığı savunulmuştur. Fakat fiziksel bir acı kılan kişinin kararının ne ölçüde özgür iradesini çektirmiyor olması uygulamanın cezalandırma yansıttığı da ayrı bir tartışma konusudur. sayılmaması için yeterli midir ya da oluşturabi- leceği yan etkiler acı çekmeye sebep olmayacak Genel olarak bakıldığında kastrasyonla ilgi- mıdır? Diğer bir iddia, cinsel yaşamın tümüyle li meselelerin henüz bir sonuca bağlanmadığı, engellenmemesi ve geri döndürülebilir bir uygu- tartışmaların sürdüğü ve henüz bu tartışmaları lama olmasından dolayı cezalandırma sayılama- sonlandırabilecek yeterli verilerin bulunmadığı yacağı şeklindedir. görülmektedir. Özellikle ilaçlarla ilgili araştırma- lar önem arz etmektedir. Bir başka tartışma konusu, gönüllülük ve zo- runluluk meselesiyle ilgilidir. Diğer bir ifade ile, Diğer önemli bir nokta ise toplumun istekleri bu tür uygulamalar için kişiler zorunlu tutulabilir doğrultusunda siyaset, hukuk ve tıp kurumları- mi ya da gönüllü olmak bu uygulamayı meşru kı- nın birlikte çalışmasıdır. Tüm bunlar sağlandı- lar mı? Mevcut yasal düzenlemelere baktığımız- ğında daha sağlıklı kararlar verilmesi mümkün da farklı ülkelerde farklı uygulamaların olduğu olabilecektir. Esra Yutan hayatsağlık 25

Öpeyim de Geçsin!.. Çelik Erengezgin Hani anneler babalar, çocukları düşünce ya Hangi teknikle ve hangi cesaretle bilemem ama, da bir yerlere çarpınca “öpeyim de geç- yine hiç inandırıcı gelmiyor. “Tüm çürük yapılar sin” der ya.. Öpünce de geçer gibi olur gerçek- yıkılacak” fetvası verilebiliyor. Sadece İstanbul’un ten. Ama hâlâ kanamaktadır yara. Vurulan yerin % 60’ına oturulamaz kaydı düşülmüştü vaktiyle. morluğu günler boyu geçmeyecektir, o da başka. Sanırım hesap da bilinmiyor. Çocuklarımıza daha sorunsuz, insanca, doğanın kurallarınca yaşamanın yollarını öğretseydik, on- Yoksa son on yılın icadı, daha önceleri adı ları daha sağlıklı bir yaşam çevresinde büyütmeyi sanı bilinmez inşaat firmalarına yeni bir pazar deneseydik daha mı az kanardı acaba yaraları? arayışı mıdır bu gayret? “100 milyar doları aşkın bir yatırım gerek. Müteahhitlerimiz elbette kâr Van depremi sonrası, sadece “öpeyim de geç- edecek. Ama artık insaflı olsunlar!”dan öte açık- sin” diyebildi Türkiye. Tüm programlar ve kam- lama gelemiyor ilgili bakanlıktan. panyalar boyunca, gözyaşlarımız aklı selimimizi bastırdı. Uf olmuş bir çocuğu öpüp koklayıp, üç Yeni teknikler, güvenli alanlar ve özel yapım beş de harçlık verince nasıl yüzü gülerse, bir şef- koşulları değil, yapımcıların “kâr oranları” tartı- kat gösterisi yıllar boyu akan gözyaşlarını sebep şılıyor şimdilik. Yoksa TOKİ benzeri ama bu kez ve sonuçlarıyla ortadan kaldırıverecek sandık. çok daha büyük boyutlarda bir havuz problemi mi yaratılmakta? Yaşadığımız deprem, bu yönetim anlayışına, bu kentleşme kurgusuna ve bu yapılanma koşulla- İstanbul adına birinci derecede sorumluluk rına sahip, yerel yöneticisi bile atanmışına küs ola- taşıyan kişi, 99 depremi hiç yaşanmamış gibi, bilen benzer yörelerin başına gelen, sanıldığı gibi “kimse kusura bakmasın, kral çıplak. İstanbul ‘en büyük’ değil, ‘sıradan’ bir travmadır. Nice sos- depreme hazır değil. Van depremi bizim için mi- yal depremler yaşandı, gıkımız çıkmadı. Nice aile- lattır” diyebiliyor. ler parçalandı, ruhumuz duymadı. Arasıra “analar ağlamasın!” dendi. Hiç de inandırıcı olmadı. Plansız ve çarpık kentleşmenin, kâr amaçlı yapılaşmanın bir ur gibi büyüyerek Türkiye’nin Bu kez “okulları yeniden yaparız, yıkılan doğusunda da batısında da insan hayatını tehdit apartmanları daha sağlam inşa ederiz” deniyor. ettiğini göremeyen bazı yöneticiler “şimdi uyan- dık!” diyerek bizleri aldatmaya devam ediyor. 26 hayatsağlık

O koca şehri seyrekleştirip, yepyeni güven- bilirler. Çünkü, yandığında dumanı ile, yanmadı- li alanlar ve yeni tekniklerle inşa edilmiş yapılar ğında nefes aldırmayan yapısı ile öldüren malze- önermek yerine, mevcut imarı ikiye üçe katlaya- meler sarıp sarmalar yapıları. Üstelik yönetmelik rak, aynı zeminde, aynı alt yapıyla daha da yüksek gereği.. ve yoğun yapılaşmayı ‘depreme çare’ sanıyor. Bu, düğümü kördüğüm yapmaktır. Bilinçsizce yapılan mantolamalar ve doğra- malar benzer sonuç doğurur. Avrupa’da kapalı “Dünyanın her yerinde tecrübe kazanan kur- alanlardaki hava kalitesi dışarıdan çok daha beter tarma ekiplerimiz artık çok deneyimli” imiş. Her hale gelmiştir. ‘Mükemmel yanlışlar’ ile çocuklar- kavşağa ambulans yerleştirmenin trafik kazaları- da astım oranı % 50 artmıştır. nı önleyeceğini sanmak gibi, “mezarcın hazır, öl- mekten korkma!” demek gibi bir şey. Böyle binaların, tahliye edemediği iç yoğuş- ma ve alamadığı nefes yüzünden on yıl içinde, Meslekî ve sıhhî sorgulama yaşayanları da peşinden sürükleyerek romatizma Bir hekimin aslî görevi, insanları hasta olmak- olması mukadder gözükmektedir. Yapısal roma- tan korumak, ‘koruyucu hekimlik’ yapmaktır. tizma; demirlerin paslanması ve demir-beton ade- Ama hekimlerin bir bölümü, özel kazançlar vade- ransının yani yapışma gücünün kalmaması ve kar- den yöntemleri tercih eder. bonatlaşma sonucu betonun ayrışması, yani ilk Bir hukukçunun aslî görevi, insanca ve adalet depremde yıkılmaya aday bir kütle oluşmasıdır. üzere bir düzenin tesisi ve sürdürülebilmesi için gereken hukuki altyapının ve hakça paylaşımın Öncelikle jeolojik olarak güvenli zeminler kurallarını tespit ve takip etmektir. Ama hukuk- aranırken, akciğer kanserlerinin % 14’üne sebep çuların bir bölümü, en ağır suçun en hafif cezayı olan radyoaktif radon gazının ölçümleri de yapıl- alabilmesi için yapılan mücadeleyi hukuk sava- malıdır. Radon, depremsellik tehlikesi içeren fay şı zanneder. Hukukun ‘adalet’ olmadığını yıllar hatları boyunca her alanda bulunur; yani ülkemi- önce bir hâkim fısıldamıştı kulağıma; ‘vicdan’ zin kaçınılmaz gerçeğidir. Kum ve çakıl radonlu demek olmadığına da son günlerde şahit olduk bir araziden alınmışsa, beton ile birlikte yapıya hep birlikte. taşınabilir. Radon, rutubet eşliğinde ve hücresel Bir mimarın ve mühendisin aslî görevi de, en basınçla, temelden altıncı kata kadar tırmanabilir. sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam alanlarını plan- O yüzden bir binada radon ölçümü, aynı zaman- lamak ve inşa etmektir. Ama sağlıklı ve güvenli da yapıdaki yaşamsal, depremsel hastalığın teşhi- yaşamın kuralları ne öğretilmiştir, ne de merak sidir. Bu gazın varlığı, bina içi rutubetin göster- edilmiştir. Çünkü ne mezun oldukları okullar, gesi olduğu gibi, bir deprem habercisidir. Bunun ne meslek odaları ‘hayatı’ iş edinmiştir. Enerji ve ne anlama geldiğini bilen çok azdır. Ülkemizde ekoloji adına gayret o hayatın kendisi iken, mi- böyle bir gazın varlığından bile haberdar olma- mar ve inşaat mühendislerimiz için faktör dahi yan teknik elemanlar vardır. 99 depremi sonrası olamamıştır yıllar boyu. Gölcük’te yüksek seviyede radon tespit edilen Gıda kaynağımız olan ovalarda yapılaşmak, kamusal binaların yöneticilerinden “ee, ne olmuş o zengin toprağın üzerini betonla kapatmak ‘ye- yani?” sözleri duyulmuştur. ABD’de ise radon mek tabağımızı pisletmek’ değil de nedir? tespit edilen yerlerde yapılaşma yasaktır. Beton, en riskli ve sağlıksız yapı malzemesi iken, çoğu mimar, mühendis ‘beton lahitler’ inşa Yaşamsal ve bedensel sağlığın, ancak akıl sağ- etmeyi meslekî marifet sanır. Binalar yıkılmasalar lığımız eşliğinde güçleneceğini düşünerek, sade- da, yanlış malzeme ve donanım seçimi ile öldüre- ce ‘yıkılmayan’ binanın değil, ‘hata yapmayan’ toplum olmanın da peşine düşebilmeyi temenni ediyorum. hayatsağlık 27 © Foto: Yeryüzü Doktorları

Ahlâkın Nörobiyolojik Temelleri Taha Hanoğlu Ahlâkı sosyal ilişkilere rehberlik eden, değer öncüleri aslında genel olarak karar alma sürecini ve geleneklerin oluşturduğu kodlar olarak açıklamaya çalışıyorlardı. Uzun bir süre, doğru tanımlayabiliriz. Filozoflar bu genel tanım üze- kararlar alabilmenin nedensellik ve yüksek biliş- rinden ahlâkı tanımlayıcı (descriptive) ve kuralcı sel işlemler yoluyla gerçekleştiği düşünüldü. An- (normative) olmak üzere ikiye ayırmışlardır.1 Ta- cak çelişkili durumlara karşı gösterilen tepkiler nımlayıcı olarak adlandırılan ahlâk anlayışı belirli incelendiğinde salt mantığın bu sonuçları açıkla- bir sosyal topluluğun tabi olduğu otoriter ve ken- makta yetersiz kaldığı ortaya çıkmaktadır. Örnek dine özgü kurallar bütünü olarak tarif edilebilir. olarak ültimatom oyunu verilebilir. Bu oyunda Kuralcı ahlâk anlayışı ise herhangi bir toplum ya bir kişiye bir miktar para verilir ve ikinci bir şah- da zümreye ait olmayan tüm insanların üzerinde sa bu paranın bir miktarını teklif etmesi istenir; anlaşabildiği, zarar vermemek ve hakkaniyet gibi ikinci şahısın teklifi kabul etmesi halinde paranın prensipleri temel alan daha kapsayıcı ve bütün- bu iki şahsa ait olacağı belirtilir. Mantıksal ve ik- leştirici bir anlayıştır. Nörobiyoloji son zaman- tisadî olarak para teklifi alan şahsın teklif ne kadar larda kuralcı ahlâkla ilgilenmektedir. Sözkonusu düşük olursa olsun kabul etmesi beklenir. Ancak ilginin sebepleri, bu anlayışa dayalı araştırmalar durum bu şekilde gelişmez. Teklifi alan şahıslar yapmanın daha kolay olması, bütün insanlığı adil olmadığını düşündükleri teklifleri geri çevi- kapsayan bir ahlâk anlayışı arayışına tanımlayı- rirler.2 cı ahlâk anlayışının cevap verememesi, kuralcı anlayışın evrimsel çerçevede açıklanmaya daha Karar almayı daha iyi anlayabilmek için fark- uygun olması olarak sıralanabilir. Bu yöndeki lı bir yaklaşım gerekiyordu. Bu yaklaşım ise işe araştırmaların tarihsel olarak iki farklı kanattan duyguların ve toplumun değer yargılarının da dâ- ilerlediğini görüyoruz. Bir kanat ahlâkî karar hil edilmesiyle yaşandı. Antonio Damasio karar alma süreçlerini izlerken; diğeri empati, Theory alırken, o güne kadar edindiğimiz tecrübelerin ve of Mind (ToM - Zihin Teorisi) gibi süreçlerin ah- toplum tarafından bize yüklenen değer yargıla- lâkla bağlantısını araştırmıştır. rının bir özeti gibi davranan duyguların bize yol gösterdiği fikrini ortaya atar. Buna göre, bir du- Ahlâkî karar alma araştırmaları cephesinin rumu salt mantıkla, duygularımızı karıştırmadan 28 hayatsağlık

düşündüğümüzü sandığımızda aslında duygula- kuluklardan bakan bir adamı aşağı iterek adamın rımızın oldukça büyük bir iş gerçekleştirmekte vücudunun tramvayı durdurmasını sağlamaktır. olduğunu fark etmeyiz. Ancak gerek bu tür ka- Adamı aşağı iter miydiniz? Çoğu kişi itmeyece- rarlar alan insanlarda yapılan çalışmalar (örne- ğini söyler.4 ğin bir karar aşamasındaki insanın deri iletkenlik testinde gösterdiği aktivite, ki yalan makineleri- Bilimsel araştırmaların diğer ayağını oluş- nin çalışma prensibi de buna dayanmaktadır), turan empati bazlı araştırmalar ancak maymun gerekse çeşitli nedenlerle duygusal sistemlerin- beyninin pariyetal bölgesinde ayna nöronların de fonksiyon bozukluğu gerçekleşen hastalarda bulunuşundan sonra mümkün olabilmiştir. Ayna bu tür karar alma sürecinin bozulması bu teoriyi nöronlar, bir başkasının yapmakta olduğu bir desteklemektedir.3 Lakin şunu da belirtmek ge- hareketi izlerken, eş zamanlı olarak beynimizde rekmektedir ki, aldığımız tüm kararlarda bu duy- sanki o hareketi yapan bizmişçesine ateşlenen gularımıza güvenemeyiz. Gerçekten duyguları- nöron gurubudur, dolayısı ile bu sistem bakarak mız karar alma sürecinin bir parçasıdır, fakat bu öğrenmeyi, dışımızdaki bir hareketi zihnimize durum nedensellik sisteminin varlığını yadsımaz. taşımayı, onu içsel olarak taklit etmeyi sağlarlar. Doğru bir karar almamızı sağlayan bu iki sistemi Bisiklete binen birini gördüğümüzde, ayna nö- eş güdümlü kullanabilme yeteneğimizdir.4 ronlar sayesinde, bizim beynimizde de bisikleti süren kişinin beyninde gerçekleşen ateşlenme- Bu yaklaşımların ışığında ahlâkî karar alma ler taklit edilir, bu sayede bir hareketi öğreniriz.5 süreci de araştırılmaya başlandı. Ahlâkî kararla- Öteki yandan diğer insanların sadece hareketle- rımızı kişisel ve kişisel olmayan olarak tanımla- rini değil, düşüncelerini de zihnimizde canlan- yan Greene, teorisinde yukarda bahsedilen karar dırabildiğimize dair görüşler ortaya atılmıştır. alma süreçlerinin bir birleşimini sunuyor. Kişisel Başka birinin zihni hakkında oluşturduğumuz kararlar aldığımızda duyguların belirgin olarak bu tahminler ToM olarak adlandırılmıştır. ToM işe dâhil olduğunu, ancak kişisel olmayan olarak kendimizi başka birisinin yerine koymamızı, yani nitelediği durumlar hakkında karar verilirken ne- empatinin temelini mümkün kılar, ki ToM’un densellik ve bilişsel işlemlerden daha fazla yarar- geliştirilmesinden sonra yüz ifadeleri ve empa- lanıldığını öne sürer. Greene, bir durumun kişisel ti arasında da bir bağ kurulmuştur. Daha sonra olması için üç şart koymuştur: İlk olarak, ciddi ayna nöronların sadece motor hareketlerin de- bir bedensel zarar oluşmalıdır; ikinci olarak, bu ğil, jest ve mimikler sayesinde karşımızdakinin zarar belirli bir kişi veya gurubun başına gelmeli- düşüncelerinin de ateşlenmelerini taklit ettiği dir; son olarak, bu zarar başka bir gurubun başına düşünülmeye başlanmıştır.5,6 Böylece sonunda gelecek bir hasarın engellenmesinden kaynaklan- ToM ve empatinin nörobiyolojik temelleri de mamalıdır. Bunun dışında kalan durumlar kişisel oluşturulmuştur. olmayan kararlar kategorisine alınmıştır. Kişisel olmayan duruma bir örnek olarak tramvay çeliş- Damasio son çalışmalarında tüm bunların, kisi verilebilir. Bir tramvay beş kişilik bir guruba yani ToM ve empatiye giden yolda beynin özel doğru ilerlemektedir ve böyle devam ederse bu bir işleyiş yönünün bulunduğunu öne sürüyor. gurubu ezerek öldürecektir. Bu insanları kurtar- Beynin, özel bir bedensel durumu somatosensor- manın tek yolu, makasları değiştirerek tramvayı yel alanları içerisinde sanki olmaktaymış gibi tak- başka bir yola yönlendirmektir, ama bu da farklı lit (simüle) edebileceğini, çünkü bizim herhangi bir kişinin ölümüne sebep olacaktır. Makasları bir beden durumu algımızın, bu somatosensoryel değiştirir misiniz? Çoğu kişi değiştireceğini söy- bölgelerdeki beden haritalarından köken almakta lemiştir. Kişisel soruna bir örnek ise köprü çeliş- olduğunu söylüyor. Bu yüzden, aslında bu hari- kisidir. Az önceki gibi tramvay beş kişiyi öldüre- talanmaya karşılık gelen fiziksel bir gerçeklik bu- ceği rotada gitmektedir. Bunu engellemenin tek lunmasa da, haritalama gerçekleştiğinde özel bir yolu, tramvay yolunun üzerindeki köprüde kor- bedensel durumu ‘algı’larız. Damasio bu durumu ‘mış gibi’ beden döngüsü olarak adlandırıyor. hayatsağlık 29

Hatta ayna nöron sisteminin de, üst düzey bir sinde aynı şekilde çalışmaktadırlar.6 ‘mış gibi’ sistemi olduğunu, çünkü böyle bir siste- Decety ve Lamm, sosyal psikolojinin ve kog- min ancak bu ‘mış gibi’ sisteminden gelişmiş ola- bileceğini ve başkalarının bedensel durumlarını nitif nörobilimin verilerini birbirleriyle ilişkilen- canlandırabileceğimiz bir yer varsa bunun ancak direrek, duyguyu paylaşmak ve bu deneyimin kendi bedenimiz olduğunu söylemektedir.7 düzenlenmesi ile ilgili nöral süreçlerin birlikte çalışması ile empatinin gerçekleştiğini öne sür- Son dönemde empati ahlâkın nörobiyolojik mektedir. Ayrıca kişinin kendine ait gerçek de- kaynaklarının araştırılmasında seçilen temel alan neyimle ‘öteki’nin deneyimini ayırt edebilmesi oldu. Bu durum, empati yeteneğinin sosyal ve de gereklidir.8 Bu sistemin nasıl çalıştığına ilişkin insanlar arası ilişkilerde temel bir rol oynaması ayrıntılardan aşağıda bahsedeceğiz. ve bu nedenle de sadece ahlâkın nörobiyolojik temellerinin değil, sosyal davranışın temelleri- Kuralcı ahlâkın izinde bunca çalışmadan bah- nin de araştırılmasında yararlanılan bir kavram settikten sonra yakın zamanda betimleyici ahlâk olmasından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Ayrı- anlayışının izinden giden çalışmaların da yapıl- ca, bu alanda araştırma yapan pek çok yazar, em- maya başlandığını belirtmek gerek. Graham ve patinin kavramsal olarak ahlâkî karar vermenin, arkadaşlarının “Ahlâkî kararlarımız nasıl ve ne- başkalarına karşı agresif davranışlarda bulunma- den politik bir yelpazede değişim gösteriyor?” nın engellenmesinin temel elemanı olduğunu sorusu üzerinden, liberal ve muhafazakâr eğilimli ileri sürmektedir.8 Ayrıca Batson ve arkadaşları kişileri karşılaştırdıkları çalışmaları buna örnek empatinin her türlü fedakar davranışın kökenini olarak gösterilebilir.9 oluşturduğunu iddia etmişlerdir.8 Yani empati tüm ahlâkî davranışların en temel kavramı olarak Buraya kadar ahlâkın nörobiyolojik temelleri- görülmeye başlanmıştır. nin araştırılma serüveninden ve bu araştırmaların biraz da el yordamıyla gelişen kavramsal/deney- İnsanlar, ötekinin acısını anlayabilmek gibi sel alt yapılarından bahsettik. Şimdi de günümüz çok ayırt edici bir yeteneğe sahiptirler. Bilişsel nörobiliminin konuyla ilgili veri birikimine ya- nörobilimin ‘empati teorisi’, ben ve öteki’nin kından bakalım. temsillerinin beyinde aynı nöral ağları paylaştı- ğına dair bulgularla desteklenmiştir. Son yıllarda Mendez 2009’da ahlâkî yargı ve ahlâkî çeliş- bir dizi çalışma, acı çekmekte olan birisinin algı- kileri temel sorun olarak alan, normal insanlarda lanması ile kişinin kendi acı deneyimini bizzat yapılmış fMRI çalışmaları, gelişimsel ve beyin yaşaması sırasında harekete geçen nöral ağların lezyonlarına bağlı sosyopatlar ile ilişkili çalış- birbirleriyle çakıştığı, üst üste bindiğini ortaya malar ve fronto temporal lob demanslı (FTD) koymuştur. Ağrılı bir ısı uyaranına maruz kalmak hastalar üzerinde yapılmış araştırmaların gözden ya da ağrı duyan birinin yüz ifadesinin fotoğrafla- geçirilmesine dayanan bir makale yayınlamıştır.1 rına bakmak, hafif ağrılı bir elektrik şokuna ma- Çalışmasında beyinde bir ‘ahlâklılık networkü’ ruz kalmak veya birisinin bu şoka maruz kalaca- önermiştir. Mendez son fMRI çalışmalarına da- ğına ilişkin bir takım ip uçlarını görmek gibi farklı yanarak, sosyal ilişkinin temelinde yatan duy- tarzda yapılmış pek çok çalışmada beyinin dorsal guların, dürtülerin, sosyal bağlantı ve ilişkilerin anterior singülat ve anterior insula bölgelerinin bu nöral ağın varlığı sayesinde ortaya çıktığını, her iki durumda da aktive olduğunu göstermek- bunun yanı sıra kuralcı ahlâkın köklerinin açıkça tedir. Bu bölgeler, aslında olağan ağrı yolları, yani bu içsel ‘nöromoral’ ağa dayandığını öne sürmek- ağrılı uyaranların spinal korttan alınıp, beyin sa- tedir. Şimdi Mendez’in iyi bir özetini vererek, pında periakuaduktal gri madde ve spino-tala- normal insanlarda yapılmış fMRI çalışmalarına mo-kortikal yollarla ulaştıkları ana bölgelerdir ve dayanan kuramına bir göz atalım. görüldüğü gibi hem gerçek ağrılı durumlarda ve hem de bir başkasının ağrı duyduğunun izlenme- Bu çalışmalar çoğunlukla ahlâkî yargı ve akıl yürütme ile ilgili görevler veya çelişkiler içerir. Bu durumlarda, yani deneğe bu türden görevler ve- rildiğinde harekete geçen temel nöromoral böl- 30 hayatsağlık

geler ventromedyal prefrontal korteks (VMPFC) ğıtçıların cezalandırılmasında da harekete geçer. ve ona komşu orbito-frontal/ventrolateral kor- Fedakâr cezalandırmalar olarak adlandırılan bu teksler (OFC/VL), amigdala, dorsolateral pref- duygular, hakkaniyet ve eşitliğin ahlâkî hamlele- rontal kortekstir (DLPFC). VMPFC özellikle ridir. Ceza veren kişi ültimatom oyununda oldu- sosyal olayların ahlâkî ve duygusal değeri ve bun- ğu gibi sonunda kendi zararlı çıksa dahi suçluyu ların gelecekte gerçekleşebilecek sonuçları ile il- cezalandırır. Bu tür hakkaniyet duygusunu pekiş- gilidir. Ayrıca ToM, empati, arzuların kontrolü ve tiren davranışlarda VMPFC bölgesinde yüksek ilişkili durumlarla da bağlantılıdır. OFC/VL böl- bir hareketlenme görülür. VMPFC bölgesinin bu gesi sosyal olarak itici olaylara tepkileri düzenler, olaydaki rolü diğerlerinin hareketlerindeki niye- geribildirime bağlı tepkileri değiştirir, otomatik, tin anlaşılmasıyla ilişkilidir. OFC/VL bölgesi ve impulsif ve amigdaladan kaynaklanan tepkileri ona komşu olan anterior insula ile amigdala ise de inhibe eder. Amigdala tehtidlere karşı tepki- kızgınlık, dargınlık, tiksinme ve aşağılama gibi leri ve itici sosyal, ahlâkî öğrenmeyi düzenler. sosyal hoşnutsuzluk duygularının ortaya çıkarıl- DLPFC ise bütün bu sistemlerin üzerinde ahlâkî masıyla alâkalıdır.1 durumların akıl yürütmeye dayanan analizlerini gerçekleştirir.1 Dorsolateral Son olarak anterior insula, posterior superior Ventromedial Ahlâkî yargı ve akıl yürütme temporal sulcus, anterior singulat girus, inferi- Orbitofrontal ile ilgili olduğu düşünülen or parietal lobuller ve onların temporal lobdaki bölgeler. bağlantılı kısımları, ventral striatrum ve mezoli- Amigdala bik ödül sistemi, precuneus, posterior singulat bölgelerinde ve subkortical limbik ve anterior Yukarıda anlatıldığı üzere ToM ve empati temporal loblar gibi başka bölgelerde de fMRI ahlâkla oldukça yakından ilişkili süreçlerdir. Baş- ile hareket saptanmıştır.1 kalarının düşüncelerine, duygularına ve inanışla- rına duyulan takdiri yöneten VMPFC, nöral ağ VMPFC ve özellikle sağ hemisferdeki kısmı olarak ToM’u oluşturan sistemin bir parçasıdır. bu ‘nöromoral sistem’in çekirdeğidir. fMRI ça- Yine empatinin, yani kendini başkasının yerine lışmalarına göre kesin karar gerektiren ahlâkî yar- koymak ve vekâleten kendini onunla özdeşleş- gılamalarda, ahlâkî açıdan çarpıcı fotoğrafların tirmek gibi durumların bilişsel kısımları sadece pasif olarak izlenmesinde; hayır, hakkaniyet ve ileri memeliler ve büyük maymunlarda bulunan, suçun ortaya çıkarılmasını gerektiren durumlar- da bu bölge harekete geçer. Greene ve arkadaşları bu bölgenin kişisel çelişkilerde kişisel olmayanla- ra göre daha çok harekete geçtiğini bulmuşlardır. Bu bulgular VMPFC’nin otomatik, moral ve sos- yal öncülü tepkileri (başka birinin zarar gördü- ğü bir olaya müdahil olmak gibi) düzenlediğini göstermektedir. Gerçekten de fMRI çalışmaları VMPFC bölgesinin sosyal öncülü, yakınlık veya sosyal bağlanma ile ilgili, suç, utanç, şefkat dâhil tüm duygularla genel olarak ilgili olduğunu gös- termektedir. Yine Greene ve arkadaşlarının bul- gularına göre VMPFC’nin aksine DLPFC kişisel olmayan, nedenselliğe ve kâr-zarar ilişkisine da- yalı çelişkilerde harekete geçmektedir.1 Zarar vermemeyle ilgili duygulara ek olarak ahlâkî duygular, ahlâkî kuralları çiğneyen üçka- hayatsağlık 31

filogenetik olarak yeni bir sistem olan VMPFC temellendirilme çabaları bu bakış açısı ile sınırlı bölgesiyle bağlantılıdır. Empatinin duygusal kı- değildir. sımları ise filogenetik olarak daha eski bir sistem olan OFC/VL tarafından gerçekleştirilir. Kendi- Ahlâkın temeli olarak gösterilen en eski kav- ni yapılan hareketin öznesi olarak görmek ve ken- ram muhtemelen dindir. Ahlâkı temellendirme- di ile diğerleri arasında benzerlikler kurmak, bi- ye çalışanlar ilk olarak çözümü burada aramışlar- lişsel empati ve VMPFC aktivitesi üzerindeki en dır. Günümüze gelene kadar pek çok din ahlâk önemli değişkenlerdir. Buna göre VMPFC kendi hakkında öğütler vermiş, yasalar koymuş, bun- ile diğerleri arasındaki bağlantıyı kurmakla ya da lara uymayanlar için ceza, uyanlara ise mükâfat- olayı gerçekleştiren şahsın zihinsel ve duygusal lar vaat etmiştir. Ancak hemen fark edilebileceği süreçleriyle bir rezonans oluşturmakla uğraşır. gibi bu inanışların hepsi birçok konuda birbirle- OFC/VL ayna nöronları gözlemlenen duygu ve rinden ayrılmaktadırlar. Hatta ve hatta aynı din isteklerin içsel haritalanmasıyla, anterior singulat içerisinde dahi zamanla farklı algılayışlar ortaya korteks başkaları bizim zihinsel planlarımıza bir çıkmış ve farklı ahlâkî kararlara cevaz vermişler- tehdit oluşturduğunda (kıskançlık), ventral stri- dir. Durumun böyle olması ahlâkın temellerini atrum ise başka birinin çektiği acıdan zevk aldığı- dine dayandırılmasında bazı soru işaretlerine ne- mızda (Schadenfreude) harekete geçer.1 den oluyor gibi görünmektedir. Bu noktada kimi inanışların veya din algılarının yanlış ve sapık ce- Mendez, pek çok ahlâkî yargının (aslında di- reyanlar olduğunu, aslında doğrunun tek bir dini ğer karar süreçlerimize benzer şekilde) temelde inanış (büyük ihtimalle sizin inanışınız) oldu- hızlı, istemsiz ve sezgisel karakterde olduğunu ğunu öne sürebilirsiniz. Ancak bu durumda hiç söyler. Rasyonel bir değerlendirme, akıl yürütme bir dine inanmadığı halde davranışlarına bakıldı- ve bu yolla aslında oluşmuş olan ahlâkî yargının ğında ahlâklı insanlar olduğunu kabul etmemiz ‘rasyonalize’ edilmesinin sonradan, bu otomatik gereken insanların durumunu nasıl açıklamak içsel sürecin oluşturduğu temeller üzerine inşa gerekir? Onları ahlâklı davranmaya iten sebep ne edildiğini ileri sürmektedir. VMPFC’nin limbik olabilir? yapılarla olan çok yoğun karşılıklı bağlantıları sayesinde ahlâkî uygunsuz durumlardaki güç- Patricia Churcland, din kaynaklı ahlâk gö- lü otomatik reaksiyon ortaya çıkar. VMPFC ye rüşüne, farklı dinlerin yaklaşımlarının birbirle- hasar veren beyin lezyonları, ahlâkî duyguları ve rinden farklı sonuçlara varması üzerinden soru- eşitlik, adalet, başkasının zarar görmesi durum- nu tartışan eleştirel bir yaklaşım getirmektedir. larında ortaya çıkan çatışmalı ruhsal durumları Churchland’a göre dinlerin bize hitabı çoğunluk- azaltır, güçsüzleştirir. DLPFC ise sistemin en üst- la metinler yoluyladır. Bu metinler bize genel ko- teki ve temel akılsal cevap oluşturan parçasıdır. nularda uyulması gereken bazı kurallar sunarlar, Daha çok duygusal nitelikte oluşan ahlâkî yargı- ancak günlük yaşamda ortaya çıkan bazı çok girift ların mantıksal akıl yürütme süreçleriyle gözden durumlarda ikileme düşeriz ve Tanrı’nın bu du- geçirilmesini, daha üst düzeyde iyinin ve kötü- rumda gerçek muradının ne olduğunu anlamaya nün ortaya çıkabileceği davranışın oluşturulma- çalışırız. Öyle durumlarla karşı karşıya kalırız ki sını, faydacılığı sağlayan bölümdür.1 elimizdeki metine göre birden fazla davranış se- çeneğinin olası olduğunu, ya da hiçbir mümkün Buraya kadar nörobilimin bize sunduğu bakış davranış şeklinin iyi bir sonuca ulaşamayacağını açısıyla ahlâkı temellendirme yöntemlerinden fark ederiz. Böyle bir durumda en nihayetinde bahsettik. Bu bakış açısı temelinde materyalist yukarıda bahsettiğimiz vicdanımızın sesini din- bir yaklaşımla ahlâkı evrimsel temellere oturt- lemek durumunda kalırız. Ancak aynı inanıştan ma ve onu sosyal yaşamın insan evrimindeki et- başka bir kişi başka bir sonuca ulaşabilir. Hatta kisiyle açıklama çabasındadır. Bu şekilde şu ana hayatımızın farklı dönemlerinde aynı soruna kadar mantıksal bir biçimde temellendiremediği karşı içimizdeki ses farklı öğütler verebilir, top- ahlâkı da açıklama umudundadır. Ancak ahlâkı lumun değişen değer yargılarından etkilenebilir. 32 hayatsağlık

Eğer vicdanımız Tanrı vergisi ve doğrunun sesi Kaynakça ise nasıl bu denli değişken olabilir? Elbette bunu söylerken sürekli yanlış kararlara vardığımızı ya 1. Mendez FM. The neurobiology of moral beha- da çoğumuzun yoldan çıkmış olduğunu ima ede- vior: review and neuropsychiatric implications. meyiz. Aksine çoğumuz bu tür durumlarda doğ- CNS Spectr 2009; 14(11): 608-20. ru şekilde davranırız. Aksi takdirde bir topluluk olarak yaşayabilmemiz imkânsız olurdu. Bu ne- 2. Lehrer J. Karar anı: Beynimiz karar vermemizi denlerden ötürü ahlâkı sadece dine dayandırma- nasıl sağlıyor? (çev. FB Aydar). İstanbul: Boğaziçi mız birçok çelişkiye neden olmaktadır.10 Üniversitesi, 2011. Peki, her iki bakışa da hakkını teslim edecek 3. Damasio AR. Descartes’in yanılgısı duygu akıl ve bir yaklaşım mümkün olamaz mı? Konumuza insan beyni. İstanbul: Varlık Yayınları, 1999. ışık tutacak bir tartışmayı Nasiruddin Tusî’nin ‘Ahlâk-ı Nasırî’11 isimli kitabında buluyoruz san- 4. Greene CD, Nystrom LE, Engell AD et all. The ki. Bizim geleneğimizin bu konudaki yorumla- neural bases of cognitive conflict and control in rından birinin ana damarını temsil eden Tusî’ye moral judgement. Neuron 2004; 44: 389-400. göre insan, doğasında bulunan farklı kuvvelerle doğar. Ahlâklı olabilmek, yani ‘fazilet’ için insa- 5. Schulte-Rüther M, Marcowitsch HJ, Fink GR, nın yapması gereken bu kuvveleri itidal halinde Piefke M. Mirror neuron and theory of mind me- tutmayı başarmaktır. Bunlardan herhangi biri chanisms involved in face-to-face interactions: a gemi eline alıp aşırılığa kaçtığında ya da tamamen functional magnetic resonans imaging aprouch baskılandığında ise faziletin tersi, yani ahlâksız- to emphaty. J Cogn Neurosci 2007; 19: 1354-72. lık demek olan ‘rezilet’ durumu ortaya çıkar. Bu kuvvelerin itidal haline getirilebilmesi ise ancak 6. Ochsner KN, Zaki J, Hanelin J et all. Your pain or eğitimle mümkün olur. Yani bu kuvveler değişen mine? Common and distinct neural systems sup- çevre şartlarından etkilenirler. Ayrıca hiç bir bi- porting the perception of pain in self and other. rey doğuştan ahlâklı değildir, ancak bazı kimseler Soc Cogn Affect Neurosci 2008; 3(2): 144-60. bu kuvveleri itidal haline getirmeye, yani kemale ulaşmaya daha yatkındırlar. Hemen farkına varı- 7. Damasio A. Self comes to mind: Constructing labileceği gibi bu teori yukarıda bahsetmiş oldu- the conscious brain. New York: Pantheon Books, ğumuz tüm açmazları aşmayı başarırken, aynı za- 2010. manda dinsel öğretinin ahlâklı olmak üzerindeki hakkını da teslim etmiştir.11 8. Decety J, Lamm C. Human empathy through the lens of social neuroscience. Scientific World Ahlâkı insanın yaradılışından gelen bir takım Journal 2006; 6: 1146-63. eğitilmesi mümkün ve gerekli kuvvetlerle açık- lamak hem çevrenin, hem dinin, hem de kalıtsal 9. Graham J, Haidt J, Nosek BA. Liberals and con- faktörlerin ahlâk üzerindeki etkisini tek bir çatı servatives rely on different sets of moral founda- altında birleştirmeyi sağlayabilir. tions. J Pers Soc Psychol 2009; 96: 1029-46. 10. Churchland PS. Braintrust: What neuroscince tells us about morality. New Jersey: Princeton University Press, 2011. 11. Nasiruddin Tusî. Ahlâk-ı Nâsırî. (çev. A Gafarov, Z Şükürov). İstanbul: Litera Yayıncılık, 2007. hayatsağlık 33

Önemli Bir Sağlık Sorunu: Hepatit B Mehlika Toy Hepatit B, karaciğeri tutan virüs kaynaklı karaciğer yetmezliklerine yol açmaktadır. bir hastalıktır. Dünya üzerinde Hepatit B Kronik enfeksiyon gelişme riski, bireylerin virüsü (HBV) ile karşılaştığı tahmin edilen yak- laşık 2 milyar kişinin 350 milyondan fazlası kro- enfeksiyona yakalanma yaşlarıyla ilintilidir. He- nik taşıyıcıdır. HBV enfeksiyonları yılda 600 bin patit B virüsüne yakalanan bebeklerin % 90’ın- ila 1 milyon 200 bin ölüme neden olmaktadır.1,2 dan fazlasında KHB gelişmektedir. Virüs bulaşan Kronik Hepatit B (KHB), siroz, karaciğer kanse- 1 ila 5 yaş arasında çocukların % 50’sinden faz- ri gibi hastalıklar ve karaciğer naklini gerektiren lasında da kronik enfeksiyon ortaya çıkmaktadır. durumlar ile bunlardan kaynaklanan ölümlerin Sağlıklı yetişkin bireylerde hastalığın kronikleş- en önde gelen nedenidir ve küresel çapta önemli me oranı ise % 5-10 arasında değişmektedir. bir sağlık problemidir. Hastalığın bulaşmasından sonra aşikâr semp- Virüsle enfekte olunması ile birlikte başlayan tomların olmamasından dolayı, Hepatit B ‘sinsi süreç akut enfeksiyon olarak adlandırılır. Bu sü- hastalık’ olarak da adlandırılır. Ateş, üşüme, yor- reçte kimi hastalarda belirgin semptomlar görül- gunluk, mide bulantısı, iştah kaybı ve karın ağrısı mezken, bazılarında ise ciddi sorunlar yaşanabi- akut enfeksiyonda görülebilen kimi semptomlar- lir. Virüsün bulaştığı yetişkinlerin çoğu herhangi dır. bir sorunla karşılaşmadan bu durumdan kurtu- lurlar ve ileride gelişmesi muhtemel Hepatit B Hastalığın tek rezervuarı insanlardır. Diğer enfeksiyonlarına karşı antikor üretirler. Virüsün yandan, HBV’nin çoğalma kapasitesinin yüksek kanda altı aydan fazla kalması, enfeksiyonun kro- oluşu, enfeksiyonlu kişilerin kanlarında ve di- nikleştiği anlamına gelir ve bu durum ömür boyu ğer vücut sıvılarında çok miktarda bulaşıcı viral devam edebilir. Karaciğer vücudun hayati fonk- partikülün bulunması Hepatit B’yi bulaşma riski siyonlarını yerine getirdiği için ilerleyen dönem- yüksek bir hastalık haline getirmektedir. Dünya lerde ortaya çıkan hasar ciddi hastalıklara neden üzerinde yaşayan çok sayıda insan HBV taşıyıcı- olabilir.3 Akut HBV enfeksiyonu çok az sayıda in- sıdır ve uzun yıllar boyunca herhangi bir semp- sanda karaciğer nakli gerektirecek dereceye varan tom görülmese de bu kişiler virüsü bir başkasına bulaştırabilirler. Hastalık muhtelif yollarla bula- şabilir. Hepatit B taşıyıcısı bir anneye sahip olan 34 hayatsağlık

çoğu bebek doğum sonrası enfektedir, ki buna şük (<% 2) olmak üzere üç ayrı grupta toplamış- dikey bulaşma (vertical transmission) adı verilir. tır.4 (Bkz. Şekil 1) Korunmasız cinsel ilişki gibi kişisel temasın yanı sıra tıbbi veya diş hekimliği girişimleri sırasında Hepatit B virüsü birçok farklı genotipe sa- ve uyuşturucu bağımlılarının kirli enjektör kul- hiptir. Dünya üzerinde A’dan H’ye kadar değişen lanmaları ile de hastalık bulaşabilmektedir. Bu sekiz adet HBV genotipi tespit edilmiştir.5 Epi- durumda yatay bulaşmadan (horizontal trans- demiyolojik araştırmalara göre, tespit edilen her mission) söz edilir. 0-5 yaş arası dönemde yatay bir genotip dünyanın farklı yerlerinde yoğunlaş- bulaşma yoluyla enfeksiyon kapan çocuklarda mıştır. Genotip A Batı Avrupa, Kuzey Amerika kronik enfeksiyon riski % 30 ila % 50 arasındadır. ve Afrika’da, Genotip B Kuzey ve Güneydoğu Bu rakam daha sonraki yaş dilimleri için % 10 ila Asya’da, Genotip C Asya ve Pasifik’te, Genotip % 7’ye kadar gerilemektedir. D Güney Avrupa’da (Akdeniz Ülkeleri, Ortado- ğu), Genotip E Batı Afrika’da ve Genotip F Orta Hastalığın dikey yoldan bulaşmasının dün- ve Güney Amerika ile Alaska’da, Genotip G bazı yanın kimi bölgelerinde, örneğin Asya’da neden Avrupa ülkeleri ile Kuzey Amerika’da yaygındır. daha sık görüldüğü henüz bilinmemektedir. Ce- Son olarak da Genotip H Orta Amerika’dan bil- vabı netlik kazanmamış diğer bir soru, Akdeniz, dirilmiştir. Bu genotiplerden pek çoğu da kendi Doğu Avrupa, Alaska ve Sahraaltı Afrika bölge- içinde alt kategorilere ayrılmaktadır. Bununla il- lerinde dikey bulaşmanın neden en sık görülen gili en belirgin kategorizasyon Genotip A için ge- Şekil 1. Dünyada hepatit prevalansı. bulaşma yolu olduğudur. HBV her yaştan insana çerlidir. A1 alt-genotipi Afrika ve Hindistan’da, sirayet etmekle birlikte, gençler ve genç erişkinler A2 ise Avrupa’da sıklıkla görülmektedir. Araştır- için riskin daha fazla olduğu ve bu grubun has- malar, HBV genotiplerinin ve alt-genotiplerinin talığa daha fazla maruz kaldıkları artık neredeyse kronik HBV enfeksiyonlarının prognozunu be- kesinlik kazanmıştır. lirleyen önemli faktörler olduklarını ortaya koy- maktadır. Genotip C ve B’nin karaciğer kanseri Dünya Sağlık Örgütü epidemiyolojik araştır- ile olan ilişkisini değerlendirmeye yönelik çalış- malarına dayanarak, kronik Hepatit B yüzey anti- malarda Genotip C ile yüksek karaciğer kanseri jeni (HBsAg) taşıyıcılığının görülme oranlarına riski arasında ilişki bulunmuştur. göre ülkeleri yüksek (>% 8), orta (% 2-8) ve dü- hayatsağlık 35

Şekil 2. Bölgelere göre Türkiye’de hepatit prevalansı. Türkiye’de Hepatit B lerdeki sağlık altyapısının durumunun dolaylı bir Türkiye orta düzeyde sıklıkta (% 2-7) Hepa- yansıması olarak da düşünülebilir. Farklı coğrafi tit B görülen ülkeler arasındadır. Yakın bir tarih- bölgelere göre karaciğer kanserinin etiyolojisine te yapılan çalışmaya göre6, Türkiye’de Hepatit dair veriler HBV’nin özellikle İç Anadolu, Güney B prevalansı % 4,6’dır. (Bkz. Şekil 2) Büyük bir ve Güneydoğu Anadolu için önemli bir sorun ol- yüzölçümüne sahip ve birbirinden farklı coğrafi duğunu göstermektedir. Hepatit B’ye karşı yirmi bölgelere ayrılan hemen her ülkede, HBV görül- yılı aşkın bir süredir güvenli ve etkin aşılama im- me oranında bölgesel farklılıkların ortaya çıkma- kânı mevcutken, KHB hâlâ ciddi bir toplumsal sı beklenilen bir durumdur ve bu bağlamda coğ- sağlık problemi olmaya devam etmektedir. Elbet- rafi dağlımın kapsamı da önemli bir durum arz te bunda hastalığın asemptomatik olabilmesinin eder. Türkiye’de HBV görülme oranındaki böl- de büyük rolü vardır. KHB’nin Türkiye genelin- gesel farklılıklar temelde sosyo-ekonomik koşul- deki dağılımındaki orantısızlıklar göz önüne alın- lar, yaşam tarzları ve alt yapı farklılıkları ile sağlık dığında, halk sağlığı ile ilgili kurumların dikkatle- hizmetlerine erişimde yaşanan farklılıklardan rini, kaynaklarını ve faaliyetlerini geri kalmış böl- kaynaklanmaktadır. Her ne kadar son yıllarda gelere ve daha mağdur olan insanlara kaydırması sosyo-ekonomik, sıhhi ve hijyenik koşullarda ül- gerektiği gözükmektedir. kesel ve bölgesel bazda gözle görülür iyileşmeler sağlanmış olsa da, yukarıda bahsedilen tüm bu Türkiye, toplam nüfusunun % 66’sını gençle- unsurlar, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölge- rin oluşturduğu yoğun nüfuslu bir ülkedir. Aynı lerinde HBV’ye ilişkin olumsuz faktörler olarak zamanda eğitimli insan sayısının giderek arttığı karşımıza çıkmaktadır. Bu iki bölge HBV aşılama ve nüfusunun % 70’nin şehirlerde yaşadığı dina- faaliyetlerinin de ülkenin diğer kesimlerine oran- mik bir toplumdur. Risk grupları içinde yer alan la ağır işlediği bölgelerdir. Doğu ve Güneydoğu kişiler ile yeni doğan ve 0–11 yaş grubu çocukla- Anadolu bölgelerinin nüfusu, toplam nüfusun ra yönelik ücretsiz ve rutin HBV aşılama faaliyet- % 18’ini oluşturmakla beraber, bu iki bölgedeki lerine 1998 yılında başlanmış ve mevzuata ilişkin tahmini KHB vaka sayısı ülkenin nüfusça daha 1998 ve 2000 yıllarında düzenleme yapılmış olsa kalabalık olan diğer bölgelerinde görülen vaka da, 0–24 yaş arasındaki insanlarda ortalama % sayısıyla neredeyse aynı düzeydedir. Öte yandan, 3,5 görülme sıklığıyla Hepatit B Türk toplumu bu bölgelerden ülkenin Batısına doğru temelde için hala önemli bir sağlık sorunudur. Bu faali- ekonomik nitelikli yoğun göç hareketliliği ya- yetlere ek olarak, 2004 yılında Bağışıklama Da- şanmaktadır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan nışma Kurulu tarafından 2005–2006 eğitim yı- hastalığa ilişkin gönderilen verilerin azlığı, bölge- lında başlamak üzere ergenlik çağındaki kişilere yönelik aşılama programı kabul edilmiştir. Bu 36 hayatsağlık

program çerçevesinde 2007–2008 eğitim yılının B virüs replikasyonunu son derece etkili biçimde sonuna kadar 16 yaş altı bütün gençler aşılanma- baskılayan ve yüksek direnç bariyeri nedeniyle ya çalışılmıştır. uzun yıllar sorunsuzca kullanılabilen antiviral ilaç- lar kullanıma girmiştir. Her yeni doğanın ve risk Türkiye’de tahmini HBV taşıyıcı sayısı 3,3 grubundakilerin aşılanması, inaktif Hepatit B taşı- milyondur. HBV hâlihazırda Türkiye’deki karaci- yıcılarının düzenli takibi ve KHB olgularının etkin ğer kanseri vakalarının en önde gelen nedenidir. tedavisi ile önümüzdeki 20-30 yıl içinde Hepatit Veriler HBV kaynaklı hastalık ve ölüm oranları- B’nin Türkiye için bir halk sağlığı sorunu olmaktan nın hala yüksek olduğunu ve hatta son yıllarda çıkacağı tahmin edilmektedir. daha da arttığını ortaya koymaktadır.7 Bu artış tüm yaş gruplarını etkilemektedir. Yıl bazında Kaynakça satılan net ilaç satış rakamlarına göre, aktif KHB hastalarından antiviral tedavi görenlerin oranı % 1. Lavanchy D. Hepatitis B virus epidemiology, dis- 10’u geçmemektedir. Bu durum, yaşam uzatıcı ease burden, treatment, and current and emerg- hatta yaşam kurtarıcı tedavilerle hasta sayısının ing prevention and control measures. J Viral azaltılması çabalarının son derece yetersiz kaldı- Hepat 2004; 11(2): 97-107. ğını gözler önüne sermektedir. KHB’li kişilerin tespiti, hem hastalıklı bireylerin belli başlı kara- 2. Lee W. Hepatitis B virus infection. N Engl J Med ciğer hastalıklarına yakalanmasını önlemek ya da 1997; 337: 1733-45. en azından bu durumu geciktirmek için gerekli olan yardımı alabilmeleri, hem de hastalığın baş- 3. Hoofnagle J et al. Management of hepatitis B: ka kişilere bulaşmasının önüne geçilebilmesi için Summary of a clinical research workshop. Hepa- hayatîdir. KHB, güvenli, maliyeti düşük ve mini- tology 2007; 45: 1056-75. mal invaziv tarama testleriyle tespit edilebilmek- tedir. KHB testleri, mevcut halk sağlığı tarama 4. http://www.who.int/csr/disease/hepatitis/ kriterlerini karşılamaktadır. HepatitisB_whocdscsrlyo2002_2.pdf. HBV’den korunma çalışmalarında en önemli 5. Norder H et al. Genetic diversity of hepatitis B dönüm noktası rekombinant Hepatit B aşısının virus strains derived worldwide: genotypes, sub- geliştirilmesi olmuştur. Aşısız erişkin popülasyon- genotypes, and HBsAg subtypes. Intervirology da akut Hepatit B enfeksiyonu %5-10 oranında 2004; 47(6): 289-309. KHB’ye ilerler. KHB ise yıllar içinde siroza veya si- roz yapmaksızın doğrudan hepatosellüler kansere 6. Toy M, et al. Age and region specific hepatitis B yol açabilir. Bu nedenle KHB olgularının düzenli prevalence in Turkey: a systematic review. İzmir takibi son derece önemlidir. Son yıllarda Hepatit UHK, 2009. 7. Toy M, et al. Potential impact of long-term nu- cleoside therapy on the mortality and morbidity of active chronic hepatitis B. Hepatology 2009; 50(3): 743-51. hayatsağlık 37

Toplumsal Cinsiyet Üzerine Mehmet Somuncu Toplumsal cinsiyet meselesi son yıllarda sos- alışıldık toplumsal ilişkilere eklemlenebildiğini yal bilimlerde ve bu bilimlerle yakın temas gözler önüne seriyor. içinde olan/olması gereken bilim dallarında üze- rinde giderek daha çok düşünülmeye başlanan Toplumsal cinsiyet perspektifi “kadınların ve bir konudur. Diğer yandan, ‘toplumsal cinsiyet erkeklerin kimliklerinin toplumsal olarak oluş- rejiminin adil olarak kurulması’ meselesi, top- tuğunu kabul eden ve bunların her birinin farklı lumun farklı birçok kesiminde farklı kaygılarla sorumluluklarının, rollerinin, haklarının, görüş- yürütülen ve birçoklarının duyar duymaz zihin- lerinin, güç ve ayrıcalıklarının olduğunu savunan lerinde beliren olumsuz imgelere rağmen aslında ayrıca bu farklılıkların nasıl oluştuğunu anlama- homojenleştirilemeyecek kadar girift ilişkiler ve mıza yarayan perspektif ”tir.1 talepler ağında şekillenen politik bir mücadelenin de konusudur. Toplumsal cinsiyet kavramının ya Toplumsal cinsiyet kavramının ne olduğunu da herhangi bir konuyu cinsiyet merkezli olarak zihinlerde netleştirebilmek için, Fransız yazar ele almanın köklerini, Batı’da oy hakkı ve çalışma ve filozof Simone de Beauvoir’ın (1908-1986), özgürlüğü mücadelesi veren kadın hareketinin “kadın doğulmaz kadın olunur” sözünden hare- doğduğu 19. yüzyıla kadar uzatmak mümkün- ket etmek iyi bir başlangıç olabilir. Beauvoir’ın dür. Özellikle sosyal bilimlerde bir analiz biri- burada vurgulamak istediği olgu, toplumsal ola- mi olarak ‘cinsiyet’, son yıllarda sınıfsal, statüyü rak bize gayet doğal gelen, tarih boyunca her merkeze alan, etnik merkezli ya da devlet mer- zaman ve her yerde geçerli olduğunu düşündü- kezli analizlerin yetersizliğini ortaya koymakla ğümüz ve çoğu zaman üzerinde düşünmeyi bile kalmayıp, toplumsal iktidar ilişkilerinin cinsiyet garipseyecek kadar içselleştirdiğimiz kadın yahut boyutunu açığa çıkararak toplumsal gerçekliğin erkek olmanın, aslında çoğu kez toplumsal alan- yeni baştan ve cinsiyet körü olmadan okunması daki ilişkilerle ve koşullandırılmış pratiklerle inşa çağrısını da yapıyor. Aynı zamanda, bugüne ka- edildiğidir. Toplumsal cinsiyet, erkek ve kadın dar eşitlikçi olduğunu iddia eden birçok siyasal olmaktan kaynaklanan ve toplumsal olarak inşa akımın, iş toplumsal cinsiyete geldiğinde nasıl da edilmiş roller, toplumsal olarak beklenen görev ve sorumlulukları ifade eder. Bu bakımdan ‘cin- siyet’ biyolojik kadın-erkek ayrımını anlatırken; 38 hayatsağlık

‘toplumsal cinsiyet’ erkeklik ile kadınlık arasında toplumsaldır ve toplumsal cinsiyet toplumsallık toplumsal bakımdan eşitsiz bölünmeye gönder- içinde yer alan bir fenomendir. Biyolojik süreçten me yapmaktadır. Toplumsal olarak inşa edilmek- çok farklı bir temelde kendi ağırlığına ve tutarlılı- ten kasıt; kadın ve erkek arasında doğuştan var ğına sahiptir.3 Bir ilişki biçimi olarak toplumsal olan anatomik, biyolojik ve fizyolojik farklılık- cinsiyet, toplumsal satıhta beliren pratiklerin ların dışında toplumsal yaşantının topografyası cinsiyet ve cinsellik etrafında yapılanmasını; ba- içerisinde her bir cinsin ayrı özneler olarak ko- sitçe ifade etmek gerekirse cinsiyet farklılığının numlandırılmasını betimler. Diğer bir ifadeyle toplumsal kurumsallaşmasını, toplumsal olarak ‘toplumsal cinsiyet’ sizin kadınlar ve erkekler tesis edilmiş cinsiyet farklılaşmasını temsil eder. olarak toplumda nerede duracağınızın, bu duru- Mademki, toplumsal olarak kültür alanı içinde şa göre kimin hangi konumda hangi toplumsal bir inşa sürecinden bahsetmekteyiz, toplumsal kaynağa sahip olacağının, kim tarafından nasıl cinsiyetin de toplumdan topluma –küreselleşme temsil edileceğinin ve neye karar verebileceğinin sürecinin yerel kültürel farklılıklar arasındaki ma- toplumsal düzlemde meşruiyetini de sağlayıp, geniş bir yelpazede belirleyici olan anahtar bir kası iyicine daraltmış olmasına karşın- farklılıklar kavramdır. gösterdiğini kabul etmek zorundayız. Toplumsal cinsiyeti ortaya koyan farklılıkların Ancak toplumsal cinsiyet kavramı sadece top- nasıl ortaya çıktığı, nasıl dönüştürüldüğü ya da lumsal rollerimizin ne olduğuna, nasıl inşa edil- yeniden üretildiği, toplumdaki hangi iktidar iliş- diğine, hangi şartlarda nasıl dönüştüğüne ilişkin kilerine kaynaklık ettiği ve tüm bunları yaparken saptamalarda bulunmaz. Toplumsal cinsiyet ko- kadın ve erkek arasında doğuştan gelen farklılık- nusunun nirengi noktası, bu rollerin gündelik larla ilişkisinin ne olduğu sosyal bilimlerin önem- kadın-erkek ilişkisinden başlayarak tüm toplum- li tartışma konuları arasında yer alır. Dolayısıyla sal katmanlarda eşitsiz iktidar ilişkileri ağı oluş- toplumsal cinsiyet kavramından hareketle altı çi- turduğunun vurgulanmasıdır. İnsanların kadın zilmesi gereken ilk nokta, kadınlığın ve erkekliğin ve erkekler olarak nitelendirilmesini sağlayan, aslında cinsler arası biyolojik ve fizyolojik farklı- doğal olarak verili biyolojik farklılıktan hareketle lıkların yanı sıra hatta çoğu zaman bu farklılıkları eşitsizliğin doğallaştırıldığının, çeşitli biçimlerde aşarak oluşan ve bireylerin toplumsallaşma süreci içinde edindikleri birtakım özellikleri niteleyen kavramlar olduğudur. 1970’lerden itibaren aka- demik literatürde özellikle de ünlü sosyolog Ann Oakley’in çalışmalarıyla yer almaya başlayan ‘gender/toplumsal cinsiyet’ kavramı kerameti kendinden menkul, havada öylece sallanıp duran bir kavram değildir. Tam aksine, cinsiyete ilişkin sosyal norm ve kalıpların kültür vasıtasıyla üre- tilmesi ve o cinse has kabul edilebilir/edilemez davranış kalıplarının çizilmesine ilişkindir. Bu yüzden de toplumsal cinsiyet, kadın ya da erkek olmanın psikolojik ve sosyo-kültürel boyutlarını betimleyen dinamik bir süreç, hatta Lorber’ın ortaya koyduğu şekliyle toplumsal bir kurum ve katmanlaşma sistemi olarak anlaşılabilir.2 Dolayı- sıyla aslında toplumsal cinsiyetten bahsederken herhangi sabit bir olgudan ziyade bir süreçten bahsedilmektedir ve bu süreç katı bir biçimde hayatsağlık 39

içselleştirildiğinin ve tarih boyunca geçerli olan şanlar açısından bu sistemin çok uzun yıllardan ataerkil sistemle her dem yeniden üretildiğinin beri varlığını sürdürmesi ve her zaman kendisini altının çizilmesidir. Toplumsal düzlemde kültür bir şekilde yeniden üretiyor olmasıyla, toplumsal ağırlıklı bir inşa sürecinden bahsedildiğine göre, cinsiyetin inşası ve sosyalleşme süreçleriyle ku- “bir toplumda kadın ve erkeklerin toplumsal ha- şaklara aktarımı arasında bir ilişki vardır. yata katılım biçimi, oranı, görünürlüğü ve temsil biçimi önemli oranda o toplumda geçerli olan Bu bizi toplumsal cinsiyetin vurgulanması toplumsal cinsiyet algısından etkilenecektir”.4 gereken ikinci önemli noktasına götürür. Ma- Toplumsal cinsiyet çalışmalarının temel ‘derdi’, demki kadınlık ve erkeklik hali kültürel olarak kültürden kültüre değişiklik gösterse de tarih belirlenmiştir, bu ‘haller’ öğrenilmiştir ve zama- boyunca her daim var olan ataerkil kalıpların ve na bağlıdır, o takdirde zaman içinde değişebilir/ kadınların özellikle kamusal alanda ‘ikincil pla- değiştirilebilir. Bu son tespitin en önemli çıktısı na’ itilmişliğinin sorgulanmasıdır. Zira toplumsal ise kadınlara ve erkeklere atfedilen özelliklerin cinsiyetten kaynaklanan ve gündelik yaşamda ve oynanması beklenen toplumsal rollerin doğal karşılaşılan sorunlar, bu sorunun parçası olan ak- ve kendiliğinden bir işbölümünün sonucu olma- törlere has ya da her bir sorunun kendi tikelliğin- dığı ve çoğu zaman kadınlar aleyhine kamusallık den kaynaklanan sorunlar değildir. Tüm bunlar bakımından eşitsiz bir bölünme göstermesidir. ataerkil bir ‘toplumsal cinsiyet rejiminin bir so- ‘Toplumsal cinsiyet normları’ kadın ve erkeklere nucudur’. Bir toplumsal sistem ya da cinsiyet reji- ayrı ayrı, kendilerine özgü kabul edilen görev ve mi olarak ‘ataerkide/patriarkide’ erkeklerin üstün sorumluluklar yükler. Bunun en bilineni kadının ya da ayrıcalıklı addedilen tüm toplumsal rollere özel alan içinde (hane sınırları olarak tanımlan- sahip olduğu ve kadınların da ikincil ve daha da mış alan içinde), erkeklerin ise ekmek kazanan önemlisi erkeklere bağımlı pozisyonda olması ön özneler olarak ev dışında ve kamusal alan içinde plana çıkar. Dahası, ataerkil sistem üzerinde çalı- faaliyet göstermelerinin beklenmesidir. Toplum- sal cinsiyet normları toplumsal cinsiyete dayalı © Foto: Halil Şirin 40 hayatsağlık

işbölümünü ortaya çıkartır; kadın emeği hane yumuşak ve zayıf özneler olarak belirli stereotip- dışına taşma imkânına sahip olsa dahi dünyanın ler etrafında karşılıklı zıtlıklar halinde kodlan- pek çok ülkesinde kadınlar erkeklere nazaran ması meselesiyle sınırlı değildir. Burada dikkat aynı iş için daha az ücret alır. çekilmesi gereken can alıcı nokta, her bir cinsiye- te atfedilen özelliklerin ya da toplumsal davranış Üçüncü olarak, toplumsal cinsiyet iktidar iliş- farklarının diğerine oranla daha üstün, ayrıcalıklı kilerini içeren hiyerarşik bir yapı içinde tezahür ya da önemli addedilerek, toplumsal alanda bir eder. Çünkü cinsiyet rolleri ve ona bağlı işbölü- iktidar ilişkisine dönüşmesidir. mü erkek zaviyesinden düzenlenen iktidar ilişki- lerinden azade değildir ve temelde toplumsal cin- Kısacası, ‘erkeklik’ aslında güce ve bu güçten siyet-siyaset arasındaki ilişkinin nirengi noktasını türeyen iktidar sahibi olmaya vurguyla ‘erk’-ek- bu oluşturur. Cinsiyete bağlı farklılıkların kaçınıl- tir. Bunun sonucu olarak da kadınlar ve erkekler mazlığını ve bu kaçınılmazlık içerisinde erkekle- arasında toplumsal statü bakımından ciddi eşitsiz re atfedilen özelliklerin ayrıcalıklı ve üstün oldu- farklılıklar ortaya çıkmaktadır. ğunu varsaymak, aslında cinsiyeti bir toplumsal iktidar ilişkisi olarak düşünmektir. Toplumsal Kaynakça cinsiyete bağlı iktidar ilişkileri, kadın ve erkeklere toplum tarafından yüklenen beklentiler etrafında 1. Ecevit Y. Kentlerde Kadın Yoksulluğuna Toplum- şekillenen maskülenlik ve feminenliğin sınırlarını sal Cinsiyet Bakış Açısıyla Yaklaşım: Kavramsal çizen stereotipler üzerinden kurulur. Bu sınırlar ve Metodolojik Vurgular. ‘Yoksulluk, Kent Yok- üzerinden erkek gibi olamayan erkek ya da ka- sulluğu ve Planlama’ içinde. Ankara: TMMOB dın gibi olamayan kadın çıkarımları yapılabilir Şehir Plancıları Odası Yayını, 2003: 293. hale geliyor ve erkeklik ile kadınlık; bir biyolojik farklılıktan ziyade cinsiyetlere atfedilen eril- dişil 2. Lorber J. Paradoxes of Gender. Yale University kodlar üzerinden anlamlandırılmaya başlanıyor: Press, 1994: 80. Kadın gibi (hatta karı gibi) gülmek/ağlamak, er- kek Fatma olmak, erkek gibi araba kullanmak ya 3. Connell RW. Toplumsal Cinsiyet ve İktidar (çev. da koca karı gibi laf yapacağına delikanlı gibi işini C Soydemir). İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1998: yapmak vs. Bu durum sadece erkeklerin daha ras- 190-1. yonel, çıkarcı ve güçlü; kadınların ise duygusal, 4. Ökten Ş. Toplumsal Cinsiyet ve İktidar: Güney- doğu Anadolu Bölgesi’nin Toplumsal Cinsiyet Düzeni. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 2009; Yaz: 302. hayatsağlık 41

Türkiye’de 1930-1945 Döneminde Kadınlığın Kurgulanışı Öjenik Evlilik ve Aile Düzenlemeleri Açısından Bir İnceleme Elif Çağlı Öjeni, kökeni Antik Yunan’a kadar uzanan bunu milli iktisat ve otoriter bir yapı içerisinde bir düşünce olsa da, kelime olarak ilk kez gerçekleştirmeye çalışan Türkiye’de söz konusu 1883 yılında Francis Galton tarafından kullanıl- dönemin uygun iç politika alanında kendisine mıştır.1 Genel anlamı ile öjeni, nüfusun ‘fit’2 ya zemin bulmuştur. Bu çerçevede öjeni, iki savaş da nitelikli olarak görülen üyelerinin çoğalma- arası dönemin etnisist milliyetçi söylemi ile de sını teşvik etmeye, ‘unfit’ ya da niteliksiz olarak eklemlenerek, modernleşme ve kalkınma hedef- görülenlerinin de üremesini engellemeye yönelik lerine uygun bir biçimde nüfusu nicelik ve nitelik uygulamaları içermektedir. Bu tanımda birin- yönünden arttırmanın bir aracı olarak özellikle ci kısım olumlu/pozitif öjeniyi, ikinci kısım ise beden, sağlık, spor, aile, evlilik ve çocuğa ilişkin olumsuz/negatif öjeniyi ifade eder. Bu noktada düzenlemelerde kendisine yer bulmuştur. Konu- ‘fit/unfit’ diğer bir ifadeyle ‘nitelikli/niteliksiz’ muz açısından bakıldığında ise söz konusu öjenik ayrımının oldukça değişken olduğunu belirtmek politikalardan özellikle ‘özel alan’ olarak kabul gerekir. Zira bu değişkenlik, öjeni düşüncesinin edebileceğimiz evlilik ve aileye ilişkin düzenle- 20. yüzyıl içerisinde çok farklı siyasi ideolojilerde melerde kadınlığın nasıl kurgulandığı sorusunun kendisine yer bulmasına imkân tanımıştır. Nite- yanıtını bulmak temel amaçtır. kim öjeni düşüncesi her ne kadar daha belirgin bir biçimde otoriter ya da faşist İtalya ve Almanya Öjenik açıdan, evlilik ve aile3 düzenlemeleri gibi ülkelerle özdeşleşmiş görünse de, Amerika, özel bir anlam ifade eder. Zira evlenme ve aile İsveç, Fransa, İngiltere, Rusya gibi pek çok ül- kurma bireysel değil, toplumsal bir olgu olarak kede öjeni politikalarının benimsendiği görmek ele alınır. Bunun en önemli nedeni ise, evlene- anlamlıdır. cek kişilerin gelecekte çocuk sahibi ve gelecek kuşakların yetiştiricileri olmalarından kaynak- Dünya genelinde ve özellikle Almanya ile lanır. Yani evlilik çocuk sahibi olunduğu ve ‘aile’ İtalya’da bu yöndeki uygulamaların artmasına haline gelindiği müddetçe anlam kazanan bir paralel olarak 1930-1945 döneminde Türkiye’de kurum olarak karşımıza çıkar. Nitekim iyi neslin de öjeni tartışılmaya başlanmıştır. Bunun yanı idamesi, normal, ırsen sağlam ve kabiliyetli şahıs- sıra öjeni, modernleşmeyi hedef olarak gösteren, ların aralarında evlenme ve çocuk yapmaları ile 42 hayatsağlık

mümkündür. Kadın ve erkeğin beraberce teşkil 2. Uluslararası Öjenik ettiği aile, neslin ve devletin hayat kaynağı oldu- Kongresi’nin (1921) afişinde ğu ölçüde, evlenme tesadüflere bırakılmayacak yer alan ve öjeniğin birçok kadar önemlidir.4 bilim dalından beslenen ‘bilimsel’ bir disiplin Bu düşünceden beslenen öjenik evlilik ve aile olduğunu ifade eden çizim. politikalarında kadın biyolojik özelliği olan do- ğurganlığı ile ele alınır. Bu çerçevede kadın, ‘ideal sıra, aynı kanunun 153. maddesinde doğum yar- anne’de bulunması gereken özellikleri açısından dımının devletin resmi müesseselerinde zorun- değerlendirilirken, ‘kız - genç kız’lık dönemleri lu olduğu belirtilmiş, ‘anne ve çocuk sağlığına’ de bu özelliklerin kazandırılmaya çalışılarak ya- verilen bir önemin göstergesi olarak doğumdan şama hazırlandığı süreçler olarak karşımıza çı- sonra bir hafta hastanede kalınması zorunlu kı- kar. Amacın nüfusun nitelikli kesiminin artması lınmıştır.5 Doğumdan önceki ve sonraki üç haf- olarak belirlendiği bir dönemde, kadına annelik ta kadınların çalışmalarının, doğuma üç ay kala rolü üzerinden değer biçmek ise, söz konusu he- da ağır işlerde çalıştırılmasının yasaklanması, def ile kendi içerisinde uyumlu görünmektedir. doğumdan sonra ilk altı ay ise günde iki kere ya- Dolayısıyla evlilik ve aile konusunda yapılan dü- rımşar saat olmak üzere izin verilmesi yine aynı zenlemeler dâhilinde kadın, çocuk ve ‘gelecek’ ile kanun çerçevesinde gerçekleşmiştir.6 birlikte ele alınmıştır. Avrupa’daki özellikle Almanya’daki uygula- Bu çerçevede yasal düzenlemelere bakıldığın- malara paralel olarak, doğumu teşvik eden po- da karşımıza çıkan tablo da söz konusu durumu litikaların dikkat çekici bir şekilde düzenleme destekler gözükmekte ve daha çok pozitif öjeni konusu yapıldığı alan, madalya veya nakit para olarak değerlendirilebilecek adımların atıldığı verilmesini düzenleyen kanun maddesidir. Buna görülmektedir. Nitekim çocuk düşürmeyi engel- göre altı veya altıdan fazla çocuğa sahip olan ka- lemek amacıyla bu işlemde kullanılan aletlerin dınlara ‘mükâfat-ı nakdiye’ veya arzu edilenlere satışının Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 152. madalya verilmesi öngörülmüştür.7 Bu çerçevede maddesinde yasaklandığı görülür. Bunun yanı 1930-1948 yılları arasında 132 897 aileye, 4 025 485 liralık nakit para yardımı yapılmış, aynı süreç içerisinde 3 623 aile madalya ile ödüllendirilmiş- tir.8 Kısacası sahip olunması gereken çocuk sayısı, pek çok kişi tarafından ‘en az üç’ olarak nitelen- dirilirken9, kanunda yer alan ve ‘takdir’ edilen çocuk sayısı altı ve yukarısıdır. Ayrıca annelik ve hayatsağlık 43

Ev Kadını Dergisi karşı işlenmiş bir suç”13 olarak algılanır. Hatta bu sayı:8 Kasım 1945 durum ırkçı temalarla da süslenerek, “az zamanda çoğalmaya ihtiyaç duyan bir millet için Türk dünya- Kapak sına ihanet”14 olarak algılanmaya sebep olmuştur. Bunun sonucu olarak özellikle ‘çocuk sahibi ol- ev kadınlığına dair toplumsal cinsiyet rollerinin ması beklenen’ kadının, çocuk sahibi olmadığı eğitim süreci içerisine yerleştirilerek, bunların zaman ciddi eleştirilere maruz kaldığı görülür. benimsetilmeye çalışıldığı görülür. Konu ile ilgili Çünkü toplumda nitelikli olduğu düşünülen düzenleme ise: “Kız liselerinde ve orta tahsilli kız ‘yüksek tabaka’ ya da ‘orta sınıf ’ kadındır. Ancak mekteplerinde, idarelerince münasip görülecek olan bu sınıfın doğum oranlarının az olması bir tehli- sınıflarda talebeye fenni çocuk bakımı usullerini na- ke olarak addedilir. Bu durumda en ciddi eleştiri zari ve ameli surette öğretilmek üzere haftada lae- kadının ‘yaşam biçimine’ yöneltilir. Çoğu zaman kal [en az] bir saatlik mahsus bir ders küşat olunur ‘zevk ve sefa düşkünü’ olarak görülen bu kadınlar, [açılır].”10 şeklinde gerçekleştirilmiştir. bilgili olsalar da, ‘bilinçli’ olarak görülmezler ve adeta “zevk ve sefası bozulmasın diye çocuk yapma- Bu bağlamda annelik sadece çocuk doğur- yı reddeden hainler” olarak addedilirler.15 makla sınırlı görülmez iken, doğurmak kadar ço- cuğu ahlaki, bedensel, kültürel, milli11 değerlere Dolayısıyla her ne kadar kadının eğitimli uygun bir şekilde, ‘ailesine, çevresine, vatanına ve ve meslek sahibi olması modernleşme projesi milletine’ hayırlı bir evlat olarak yetiştirmek an- açısından önemli olsa da diğer taraftan kadının neliğin temel ‘ödevleri’ arasında sayılmıştır. Dola- geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri ile kuşatıl- yısıyla, annelik sadece doğurmakla sınırlı kalma- dığı görülür. Öyle ki yüksek tahsil gören kadının yan, çok daha geniş bir biçimde ‘bilimsel olarak evlenmemesi ya da geç evlenmesi veya az çocuk öğrenilmesi gereken temellere dayanan’ bir olgu sahibi olması eleştirilen noktaların başında gelir- olarak karşımıza çıkar. Bununla birlikte çocuk ye- ken, çalışan kadının erkeğin yerini işgal ettiğine tiştirmek milli, vatani, ahlaki ve içtimai bir borç dönük vurgulara da rastlamak mümkündür.16 Bu olarak görülürken, her ne kadar yazılı olmasa da, çerçevede modern kadın imgesi büyük ölçüde ev bunun seçim, askerlik ve vergi gibi kanuni bir ile iş yaşamını uzlaştırabilmiş, ‘kamusal hayatta ödev olduğu vurgulanır.12 gerektiği’ kadar görünen, meslek sahibi olsa da ev işlerini ve çocuklarının bakımını asla ihmal etme- Bir kadının çocuk yapmaktan kaçınması, ço- yen, resmi ideolojinin değerlerini benimseyen, cuk istememesi ya da az çocuk sahibi olması ise ev kadınlığını da bir uzmanlık alanı olarak gören ‘vatana ihanet’ ile eşdeğer kabul edilir. Çocuğun kadın olarak resmedilir. her şeyden önce ulusa ve devlete ait olduğu düşü- nülen bir sistemde, kadının bu durumda aslında Böylelikle kadından yapması beklenenlerin kendisine ait olmayan, adeta taşıyıcılığını yaptığı başında ev hanımı ve annelik gelir ki, bu duru- çocuğunu aldırması ya da öldürmesi, “sosyeteye mun ‘ırsi sanat’17 olarak nitelendirilmesi, söz ko- nusu rollerin hâlihazırda kadınlığa ‘içkin’ olarak algılandığını gösterir. Hatta bu nedenle kadının umumi hayata atılmaması, ev işiyle ve çocukla- rın terbiyesi ile meşgul olması, iş kadınlarının ise çocuk yapmaması gerektiği, çocuk yapmadıktan sonra evlenmenin bir anlamı olmadığı için bekâr kalınması gerektiğini belirten; ancak nüfusa ihti- yaç sebebiyle, işçi kadınlar dâhil tüm kadınların evlenmesi ve çocuk yapmasının, bu kişilerin ge- beliklerinde rahatlarını temin ve çocuklarına da yurt tahsis edilmesi gibi önlemlerin alınmasını 44 hayatsağlık

öneren görüş de mevcuttur.18 Buna karşılık fark- Çok doğum yapanlar Umûmî lı şekillerde sıklıkla vurgulanan husus, kadının Hıfzısıhha Kanunu uyarınca herhangi bir mesleği olsa bile, evini ve çocukla- madalya ile taltif edilirdi rını ihmal etmemesinin gerektiğidir. Bu şekilde (Sağlık ve Sosyal Yardım kadına iki kat fazla sorumluluk yüklendiğini be- Bakanlığı’nca madalya lirtmek gerekir. Ayrıca bu noktada cinsiyetler ara- verildiğine dair 23 Şubat sında belirgin bir ayrım yapılır: örneğin çalışan 1940 tarihli belge) erkeğin iş dönüşü kahvede arkadaşları ile oturup sosyalleşmesi oldukça ‘normal’ kabul edilirken, ramanları doğuran, en büyük inkılâpçıların beşikle- çalışan kadının iş dönüşü vaktini arkadaşlarına rini sallayan” kadındır.25 Hatta annelik, vatandaş ayırıp, sosyal yaşama katılmasının, aileyi sefalete olmanın bir parçası olarak görülmekte olduğu sürükleyebileceği belirtilir.19 için, anne olamayan bir kadın “ehliyetsiz zevce, ya- rım vatandaş ve muhiti için kötü örnek”tir.26 Özellikle ulus-devlet inşa çabasına girildiği bir dönemde pek çok ülkeyle benzer biçimde, Geleceğin anne ve kadınları olarak görülen milliyetçi vurguların anneliğe eklemlenmesi genç kızların nasıl yetişmesi/yetiştirilmesi gerek- sonucu, ‘ulusun anneleri’ tasavvuru sıkça dile tiği sorusu bu dönemde pek çok kişi tarafından getirilen bir başka unsurdur. Bu çerçevede bir ele alınan konuların başında gelir. Genç kızın ye- saadet ve kuvvet kaynağı olarak addedilen nüfu- tişmesinde, ‘Türklük’ ve ‘cumhuriyet idealleri’ne sun, ‘Türk kadınının’ doğurganlığına bağlı oldu- uygunluk vasfı hem erkek, hem de rejimin ideo- ğu belirtilerek20, kadının doğurganlığının ulus lojisini benimsemiş kadınlar tarafından dile geti- için taşıdığı önem vurgulanmıştır. Öyle ki, kimi rilmiştir. Nitekim ‘Türk kızı’ sadece ırkının değil, zaman var olan koşulların yetersizliği sorgulan- insanlığın en yüksek ideallerini, değerlerini bün- madan, kadının ebesiz, doktorsuz, ilaçsız bir şe- yesinde barındırmaktadır. Ancak bunun farkında kilde doğum yapmak zorunda kalması, analık ve evlat sevgisinin bir ispatı olarak gösterilmiştir.21 Ankara İsmetpaşa Kız Doğurmak, aynı zamanda bir anlamda yaratmak Enstitüsü’nden bir fotoğraf. olarak algılanırken, kadınlardaki ‘hakiki ıstırap, Türk Kadını Dergisi’nin huzursuzluk ve rahatsızlıkların’ temel kaynağı II. Cildinin 15 Nisan kadının doğuramamasına bağlanır. Doğumun 1945 tarihli sayısında, kadın hayatındaki önemine atfen, doğuramayan 14-15. sayfalar arasında bir kadının yaşamının çıkmaza gireceği, kadının yayımlanan, Baki Suha ancak yaratabildiği/doğurabildiği kadar mutlu Ediboğlu’nun “ İş ve Hayat olabileceği öne sürülmüştür.22 Kısacası doğum Denilen Şeyin Asilliğine kadın için yaşamının tek anlamı olarak görülmüş, İnanan Bir Nesil Yetişiyor” bu faaliyeti gerçekleştiremeyenlerin yaşamlarının yazısından alınmıştır ise kötü olacağı belirtilmiştir. Buna karşılık çocuk doğurmak, millete hizmetle eş değerde tutulur- ken, bu çerçevede annelik en büyük vazife olarak belirtilir.23 Nitekim ‘Türk anası’, aynı zamanda ‘nitelikli’ çocuk doğuran kişi olarak addedilir. Bu durum militarist öğelerle de benimsenerek, ‘Türk anasının kucağının kahramanlarla dolu ol- duğu’ belirtilirken, “çocuğu milleti ve cemaati için yetiştiren annenin cenge, ideal uğruna fedaiyi haya- ta teşvik etmek ise Türk anasının tabii bir işi” olarak telakki edilir.24 Öyle ki ‘Türk anası’, “en büyük kah- hayatsağlık 45

7. Milli Türk Tıp değildir. Bu noktada önemli olan, “hayat, muhit sert bir dille eleştirilir. Kızların yüksek tahsili Kurultayı’nda (1937) ve milli benlikler göz önüne alınarak kendi kendi- ‘moda’ olarak değerlendirilirken, bu tahsili alan- nin farkına varmasını, kendini keşfetmesine im- ların evlenmekten kaçınması, evlense bile çocuk öjenik meselesi kân tanımaktır.”27 İdeal genç kız tipinin benimse- yapmaması ya da tek çocuk yapması, ırk sağlığı ele alınmış ve mesi gereken değerler konusunda karma bir yapı- ve milletin geleceği açısından kaygı verici olarak tartışılmıştı. nın oluşturulduğu görülür. Buna göre ideal genç görülür.32 kız, miras olarak addedilen kültürel değerlerle, yeni rejimin değerlerin birleşmesinden oluşur: Evlilik sonucu ortaya çıkan ailenin, üreme ve cinselliğin gerçekleştiği tek meşru zemin ola- “Yeni bir Türk kızı tipi doğmak mecburiyetinde- rak kabullenilmesinin bir sonucu olarak, kadının dir. Fakat bu tipi, Türk kızı kendi kendine ve yalnız cinselliğinin, doğurganlığının ve dolayısıyla ka- başına yaratacaktır. Ninelerimizden, onlara miras dın bedeninin ‘ahlaki’ denetime tabii tutulduğu kalan fazilet, ferağat ve fedakârlık hisleriyle beraber ve sınırlandırıldığını belirtmek gerekir. Hatta çalışmaktan yılmaz, cesur, mes’uliyete katlanmasını evlilik, kadınların biyolojik özelliklerinden yani bilir, hayatı bir eğlence değil bir hak ve vazife tanı- salgı bezlerinin fazla çalışmasından kaynaklanan yan, zevk, inanç ve irade sahibi bir kız tipi…”28. asabiyetine deva olacak bir çare olarak da görü- lür. Bu husus evlenip, çocuk doğran kadınların, Dolayısıyla ideal genç kız, asabi buhranlarının yok olması ve cılız genç kız- etrafındakilere yardımı doku- ların şişmanladığı konusundaki ortak kanaate nan, eğer kardeşleri varsa kar- dikkat çekilerek vurgulanır.33 Ancak söylenme- deşlerini koruma görevini ye- diği halde, aslında söz konusu sorunun, kadının rine getiren, evde annesine ve cinselliğini yaşayabileceği tek meşru zeminin ev işlerine yardım eden, bugün aile olmasından kaynaklandığı düşünülebilir. annesinin başyardımcısı, gele- Nitekim ahlak meselesi, kadının yaşamını daima ceğin de annesi olarak telakki sınırlayan bir öğe olarak karşımıza çıkmıştır. Her edilir.29 Hatta daha da ileri gi- ne kadar dönemin ahlak anlayışı, dinsel terimle- dilerek, ev işlerini kendisi yap- rinden arınmış ise de, baskıcı tutum devam et- mayan bir genç kız ‘kabahatli, miştir. Kadına yakışan ve yakışmayan hareketler suçlu’ olarak görülür.30 Eğitim- sıralanarak ‘kadının davranışlarının’ ‘uygunluk’ li olmak ve ev işinden anlamak çerçevesinde sınırlandığı görülür. arasında yapılan değerlendir- mede, yüksek tahsil görmeme- Kadının aile içerisindeki konumuna bakıl- nin ayıp olmaması, ancak ev dığında ise, ikincileştirildiği ve ataerkil düzenin işinden anlamamanın ayıp sayılması, hangisinin hüküm sürdüğü fark edilir. Nitekim, her ne kadar öncelik taşıdığını göstermesi açısından anlam- medeni kanun ile pek çok kazanım elde edilmiş lıdır. Kısacası kadının eğitimsiz olması ‘olağan’ olsa da ailenin reisinin erkek olarak belirtilmesi kabul edilirken, ‘ev işinden anlamaması’ söz ko- ve kadının çalışmasının kocasının iznine bırakıl- nusu bile olmayacak derecede ‘utanç verici’ ola- ması ile aile içerisinde erkeğin otoritesinin hü- rak addedilir.31 Bu noktada eğitimli kadınların küm sürdüğü ve bu çerçevede ataerkil düzenin tercihlerine yönelik ciddi eleştiriler getirilir ki, devam ettiği sonucuna ulaşılabilir.34 Dolayısıyla bunun arkasında öjenik kaygıların yattığı açıktır. aslında kadın vurgulandığı üzere tam anlamı ile Bunların başında kadının eğitiminin, ‘bir derece- ‘zincirlerinden kurtulmuş’ değildir. Kadının aile ye kadar’ savunulduğu görülür. Zira kadın aka- içerisindeki konumu belirlenirken, ailenin ha- demisyen sayısının erkekten az olması gerektiği, yatta kalmasının, ayakta durmasının kendisine çünkü gerçekte yüksek tahsil görmüş kadınlara bağlı olduğu belirtilmiş, bu da kadının ‘kadın sanıldığı kadar ihtiyaç olmadığı belirtilerek, ‘en gibi ve dişi özelliklerini’ kullanarak, ‘yuvayı güzel kıymetli kadın’ın asıl mesleğinin annelik olduğu ve saadet’ mekânı haline getirebilme potansiye- vurgulanır ve bu mesleği icra etmeyen kadınlar line bağlanmıştır. Öte yandan kadının duygusal 46 hayatsağlık

olması ve duygularına esir olan kadının mantıklı çalışıyor olmasından ötürü erkek için bir istirahat ‘İdeal’ annelik hareket edememesi düşüncesinden hareket edil- mekânı olarak görülür. Dolayısıyla erkeğin dışa- üzerine, dönemin diğini düşündürecek biçimde, kadınların “aile rıda çalışmasının bir sonucu olarak, adeta ödül Sağlık Bakanlığı ve ocağını her akla gelen ufak sebepten dolayı yıkabile- olarak ihtiyaç duyduğu ‘konfor’u sağlamak da Çocuk Esirgeme cek denli kendilerine has biçimde sinirli ve kararsız” kadının ödevleri arasında sayılır.44 Bu anlamda, Kurumu tarafından 35 oldukları belirtilmiştir. kadın her ne kadar pek çok kazanım elde etmiş hazırlanan yayınlar. olsa da, en önemli iki vasıf olarak görülen ‘analık’ İdeal bir ev kadını, adeta devletin evde toplan- ve ‘ev kadınlığı’nın daima ko- mış hali olarak görülen, evde çeşitli bakanlıkların runduğu, vurgulanan öğelerin görevlerini kendi bünyesinde barındıran, ancak başında gelir.45 bakanlıklardan farklı olarak burada hizmeti kar- şılığında bugün de olduğu gibi hiçbir ücret alma- Toparlayacak olursak, öje- yan, bir kadın olarak ortaya konur. İdeal bir ev ka- nik evlilik ve aileye ilişkin poli- dını her şeyden önce ev işi olarak görülen yemek, tikalarda kadın büyük ölçüde, çamaşır, ütü gibi görevleri yerine getiren bir ‘içiş- biyolojik özelliği olan doğur- leri bakanı’dır. Kadının özellikle ekonomik bu- ganlığının bir sonucu olarak nalım ve savaş öncesi dönemde daima tasarruflu görülen ‘anne’ olmasına bağlı olmasına yapılan vurguların bir yansıması olarak olarak kurgulanmıştır. Ancak ideal ev kadını aynı zamanda gelir-gider dengesi- bu kurgulama kadının nitelikli ni gözeten, ev eşyasını muhafaza eden, yakacağını çocuklar doğurması, doğurdu- idareli kullanan, ‘kocasının kazandığı’ paraya ba- ğu çocuğu istenilen değerlere ğımlı olan bütçeyi koruyan ‘ekonomi bakanı’dır. uygun yetiştirmesine bağlan- Bu noktada kadından beklenen tasarruflu bir mış, ‘annelik’ ve ‘ev kadınlığı’ yaşam sürmesidir. Özellikle ‘elindekileri boşa ise kadın kamusal hayatta yer kullanmama’ ve ‘eskileri değerlendirme’ tasarruf alsa bile, birbiri ile ilişkili bir anlayışının yansımasını gösteren temel öğeler biçimde ele alınmıştır. Bu çer- olarak karşımıza çıkar. Bu çerçevede kadınlara çevede ideal annenin iyi bir yönelik olarak, kendi mayosunu nasıl dikebilece- ev kadını, iyi bir ev kadının da ği36, gelinliğin boylarının kısaltılarak elbise hali- ideal anne olması gerekmekte- ne getirilebileceği37, lekelerin kolay yoldan nasıl dir. temizleneceği38, eski elbiselerden faydalanarak nasıl şık ve temiz giyinilebileceği39, dikiş, yıkama Söz konusu idealleştirme- ve artık malzemelerin nasıl değerlendirilebilece- ye milli, etnik öğeler eklem- ği,40 böcek ve sineklerden korunma, çocuklara lenmiş, sınıfsal ayrımlara gidi- buğu yaptırma ve balık yağı içirme teknikleri,41 lerek, eleştiriler ya da övgüler hatta besinlerin yaprak ve kabuklarının değerlen- yapılmış, sonuçta ideal kadın, dirilerek nasıl yemek yapılacağı42 gibi konularda kendisine çizilen sınırlar dâ- pek çok bilgiye ayrıntılı bir biçimde yer verilmiş- hilinde kamusal alana çıkan, tir. Bunun yanı sıra ideal ev kadını aynı zamanda bedensel açıdan sağlıklı ve ailenin dışarıdan kimlerle ne zaman görüşece- gerekli vücut ölçülerine sa- ğini belirlemesi açısından bir anlamda ‘dışişleri hip, olabildiğince fazla çocuk bakanı’dır.43 Ancak tıpkı bakanların üzerinde bir doğuran, sadece doğurmakla sınırlı kalmayıp otoritenin olması gibi, kadın, evin ihtiyaçlarını çocuklarını rejimin kendisinden beklediği şekil- temin eden ve gerektiğinde kendisini temsil ede- de yetiştiren, özel alanda kendisine biçilen tüm bilme hakkını elinden alabilen erkeğe bağımlıdır. toplumsal cinsiyet rollerini başarı ile yerine geti- Bu nedenle ev, temel olarak kadının çalışma alanı ren, inkılâbın ve rejimin değerlerini benimseyen olarak belirlenirken, ‘kamusal alan’da yeterince ve bunu kendinden sonraki nesillere aktaran bir varlık olarak karşımıza çıkmıştır. hayatsağlık 47

1. Francis Galton tarafından 1883 yılında yayımla- 8. Yaşar Semiz, “1923-1950 Döneminde Türkiye’de nan “Inquiries Into Human Faculty and Its De- Nüfusu Arttırma Gayretleri ve Mecburi Evlen- velopment” isimli eserde kullanmıştır. Galton’ın dirme Kanunu (Bekârlık Vergisi)”, Türkiyat ırk üzerine fikirleri ise önce 1865 yılında Araştırmaları Dergisi, Sayı:27, Bahar 2010, s.468. MacMillan’s Magazine isimli dergide yayımlan- mış, daha sonra bu makaleler 1869 yılında “He- 9. Dönemin ‘en az üç çocuk’ anlayışının bir yansı- reditary Genius” ismiyle kitaplaştırılmıştır masını göstermesi açısından şu sözler anlamlıdır: “Nüfusun artması için her ailenin en az üç çocuğu- 2. ‘Fit’ kavramının Türkçe’deki karşılığı öjenik an- nun olması gereklidir. Bir koca ve bir karıdan ibaret lamda bu terimden anlaşılanı tam olarak karşı- olan ailede tek çocuk olursa nüfus yarı yarıya azalır, lamadığı için, ‘fit’, ‘unfit’ kavramları olduğu gibi iki çocuk olursa nüfus aynı hızda kalır, Ancak iki kullanılmıştır. ‘Fit’ genel olarak ruhsal, bedensel kişiden üç çocuk dünyaya gelir ve yaşatılırsa artma ve zihinsel açıdan istenilen tüm niteliklere haiz başlıyor denebilir. O halde nüfusu arttırmak için her olmayı, bedensel açıdan belirli ölçülerde olmayı, evli çiftin en az üç çocuğu olmasını temine çalışma- rejimin gerektirdiği değerleri benimsemiş olma- lıyız.” Söz konusu değerlendirme için bkz: Besim yı, fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı olmayı, hatta Ömer Akalın, Türk Çocuğunu Nasıl Yaşatmalı, uç noktalarda sadece belirli bir ırka mensup ol- Ahmed İhsan Basımevi, İstanbul, 1939, s.14. mayı, dolayısıyla ideal bir durumu içerirken, ‘un- fit’ bunun tam karşıtıdır. Ancak kavramların içe- 10. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu,169. madde, a.g.e., riği ve sınırları oldukça muğlâk ve yoruma açıktır. s.40. 3. Bu çerçevede evlenecek kişiler potansiyel ana ve 11. Muzaffer Sezer, “Aile Hayatında İdeal Kadın”, baba olarak görülürken, bu kişilerin özellikleri- Ana, Sayı:12, 1939, s.8. ni gelecek nesillere aktaracağı düşüncesinden hareketle çeşitli yasal düzenlemelere gidilmiştir. 12. Tarhan Toker, “Çocuk Yetiştirmek Ödevliliği”, Bunun en bariz örneği ise, evlilik yasağını günde- Türk Kadını, Cilt:2, Sayı:4, 15 Haziran 1945, s.6- me getiren negatif öjeni politikalarıdır. Nitekim 7. evlenmeye sadece mümeyyiz olanlar ehil olarak görülürken frengi, bel soğukluğu, yumuşak şankr 13. Necib Ali Küçüka, “Çocuk Düşürme”, Ülkü, ve cüzam evlenmeyi engelleyen hastalıklar ola- Cilt:7, Sayı:37, Mart 1936, s.26. rak değerlendirilir. Bu hastalıkları taşıyanların evlenmesi yasaklanırken, kişilerin hastalıkları 14. Necib Ali Küçüka, a.g.m., s.26. tedavi edilip, sirayet tehlikesi geçtiğine veya iyi- leştiğine dair doktor raporu olmadıkça nikâhları 15. Server Kamil Tokgöz, Öjenism - Irk Islahı, Mer- gerçekleştirilmez. İlerlemiş vereme sahip olanla- kez Hıfzısıhha Müessesesi Neşriyatından, No.10, rın nikâhları altı ay daha uzatılırken, herhangi bir Ankara, Sümer Basımevi, 1938, s.8. iyileşmeme durumunda bu süreye altı ay daha eklenir ve bu süre zarfında taraflara hastalığın 16. G. Gürkan Öztan, “Türkiye’de Öjeni Düşüncesi tehlikeleri ve evlenmenin zararları anlatılır. Söz ve Kadın”, Toplum Bilim, Sayı:105, 2006, s.274. konusu düzenleme için bkz: Umumi Hıfzıssıh- ha Kanunu, 123.ve 124. maddeler, T.C Üçüncü 17. Fahrettin Kerim [Gökay], “Milli Nüfus Siyaseti- Mıntıka Etibba Odası Neşriyatından, Kader Mat- mizde (Eugenique) Meselesinin Mahiyeti”, Ülkü, baası, Sayı:3, İstanbul, 1930, s.30-1. Sayı:5, Mayıs 1934, s.211. 4. Ali Esat Birol, “Eugenik Tatbikatı”, Milli Türk Tıb 18. Söz konusu görüş için bkz: Fahrettin Kerim [Gö- Kurultayı, İstanbul Kader Basımevi, 1938, s.7-9. kay], a.g.e., s.211. 5. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 152-153. maddeler, 19. Muazzez Tahsin Berkand, “Aile Bütçesi ve Ka- a.g.e., s.37. dın”, Ana, Sayı:12, Kanun 1939, s.15. 6. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 155-177. maddeler, 20. Annelere Öğüt, Türkiye Çocuk Esirgeme Kuru- a.g.e., s.37-41. mu Merkez Neşriyatından, Sayı:2, Resimli Ay Matbaası, İstanbul, 1940, s.12. 7. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 156. madde, a.g.e., s.37. 21. Cemal Kutay, “Yuvayı Dişi Kuş Yapar”, Ana, Sayı:9, 15 Eylül 1938, s.18. 22. Türkan Örs, “Analık Nedir?”, Ana, Sayı:13, Şubat 1939, s.2. 23. Niyazi Acun, “Prof Dr. Tevfik Remzi Türk Anası 48 hayatsağlık

İçin Diyor ki:”, Ana, Sayı:15, Nisan 1939, s.2. disi için değil fakat aile menfaati olduğunu kanıt- larsa, bu izin hâkim tarafından verilir. Söz konu- 24. Niyazi Acun, a.g.m., s.2. su düzenleme hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: Mehmet Kamil, Tahşiyeli Türk Kanınu Medeni- 25. Mükerrem Kamil Su, “Ana Olmak Sanatı”, Ana, si, Cihan Kitaphanesi, İstanbul 1940, s.69-71. Sayı:34, İkinciteşrin 1940, s.13. 35. Daniş Remzi [Korok], Genç Evli Kadınlarla Gizli 26. “Annelik Sanatı”, Ana, Sayı:16, Mayıs 1939, s.12- Konuşmalar, İstanbul 1936, s.10-1. 3. 36. “Mayonuzu Kendiniz Yapın”, Ev Kadın, Sayı:4, 27. Feliha Sedat Oksal, Genç Kız Yetişirken, Marifet Temmuz 1945, s.1. Basımevi, İstanbul, 1940, s.5-10. 37. “Genç Kızlarımızın Gelinlik Elbiseleri”, Ev Ka- 28. Feliha Sedat Oksal, a.g.e., s.7. dın, Sayı:8, Kasım 1945, s.15. 29. Feliha Sedat Oksal, a.g.e., s.39. 38. Azize Duru, “Ev Kadını İçin Faydalı Birkaç Öğüt”, Ev Kadın, Sayı:3, Mayıs 1944, s.9. 30. Feliha Sedat Oksal, a.g.e., s.112-3. 39. Azize Duru, “Bugünün ev kadını, eski elbisele- 31. Feliha Sedat Oksal, a.g.e., s.116. rinden faydalanarak da şık, temiz giyinebilir”, Ev Kadın, Sayı:3, Mayıs 1944, s.13. 32. Mahmut Şemsi, Terbiyenin Biyolojik Temelleri, Çankırı Matbaası, Ankara, 1934, s.61-65. 40. Azize Duru, “Ev Kadını İçin Faydalı Notlar”, Ev Kadın, Sayı:6, Ağustos 1945, s.2. 33. Hüseyin Kenan Tunakan, Ailede Akıl Hıfzıssıh- hası, İstanbul Kader Basımevi, 1938, s.5. 41. Günseli Asaf Atademir, “Türk Kadını becerik- lidir. Evine ait her şeyi bilir, hatta kendi yapar. 34. Medeni Kanunun 152. maddesi uyarınca koca, Fakat şu nasihatlerde ona yardım edebilir.” Türk birliğin reisi olarak kabul edilir. Buna göre : “evin Kadını, Cilt:1, Sayı:11, Ocak 1944, s.12. intihabı, karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi ona aittir.” 153. maddeye göre ise karı, kocanın 42. “Bunları Atmayınız”, Ana, Sayı:23, İlkteşrin aile ismini taşırken, “kadın müşterek saadeti temin 1939, s.20-1. hususunda gücü yettiği kadar kocasının muavin ve müşaviridir. Eve kadın bakar.” 159. madde ise, 43. “Okurlarla Baş başa”, Ana, Sayı:9, Eylül 1938, s.1. kadının çalışmasını kocanın iznine bağlar: “Karı koca mallarını idare için hangi usülü kabul etmiş 44. Muzaffer Sezer, “Aile Hayatında İdeal Kadın”, olursa olsun karı, kocanın sarahaten veya zımnen Ana, Sayı:12, 12 Kanun 1939, s.9. müsadesi bir iş veya san’at iştigal edebilir.” Kocanın izin vermediği durumda, kadın çalışmasının ken- 45. Cemal Kutay, a.g.m., s.18. hayatsağlık 49

Çıplaklık ve Örtü Süheyb Öğüt Cinselliğe dair standart tertibat onun mah- iç ile dışın sınırı, şuurla mekânsal maddiliğin uç remleştirilmesidir. Cinselliğin neden mah- noktasıdır. Benin ‘ben’ demesini mümkün kılan remleştirildiğini izah edebilmek için bedenin transandantal muhtevayla ampirik dünya arasın- neden mahremleştirildiğini izah etmemiz gerek- daki ilişkinin kurulmasına tavassut etmektedir. mektedir. Nitekim bedenin mahremiyetinin te- Transandantal muhtevayı kendi açısından iç, sis edildiği en asli tertibat bedenin örtülmesidir. maddi dünya açısından dış olarak konumlandı- Bildiğimiz bütün kültürlerde beden örtülmekte- ran bir merkezdir. Beden bir taraftan maddi dün- dir. Kimi zaman elbiseyle, kimi zaman dövmey- yanın bir parçasıdır, fakat diğer taraftan kendisini le, kimi zaman boyamayla, kimi zaman bedenin maddi dünyadan temyiz ve tefrik eden, maddi bizzat kendisiyle (mesela bacaklarla apış arasını dünyayı ben-olmayan olarak nefyeden transan- kapatmak gibi1), kimi zaman da belli bir jest- dantal muhtevanın temellük ettiği ve bene dâhil le (penisleri açıkta olan yerlilerin penislerinin ettiği bir mekân olması hasebiyle maddi dünya- ereksiyon olmuş hallerini saklaması, çıplaklar dan ayrıdır. Hem içtir, hem de dıştır. Ya da daha kampında kabinlerde soyunarak bedenin erotize doğru bir ifadeyle iç-dış, transandantal-ampirik, edilmesinin önüne geçilmeye ve bu suretle bede- şuur-madde karşıtlıklarının aşıldığı bir ‘Aufhe- nin erotikliğinin üzerinin örtülmeye çalışılması bung’ noktasıdır.3 Dolayısıyla diyalektik kendini gibi2). Peki ama örtünmenin bu evrenselliğini aşma, bedenin gerçekliğinin ta kendisidir. Beden nasıl açıklayabiliriz? Niçin örtünüyoruz (niçin kendisini aşan, kendisine yabancı olana ulaşan bedeni mahremleştiriyoruz)? Örtülü bedeninin ve bu suretle hem kendisini hem de yabancısını görselliğinin anlamı nedir? Bu sorulara cevap yeni bir ahenge dönüştürendir. Onun kendisini verebilmek için bu sorulardan daha temel olan aşması, beni aşan bir dünyanın tezahür etmesine başka bir soruya daha cevap vermek gerekiyor: imkân vermektedir. O benim dünyaya olan açık- Beden nedir? Daha doğrusu ‘insan bedeni’ nedir? lığımdır. Bu yüzden zihinden, müdrikeden, şuur- dan ayrı bir şekilde düşünülemez. Beden, bizlerin dünyaya olan angajmanımızın canlı pratik kapasitesidir. Benim ben-olmayanla Bedendeki örtü bir görünen bir de görün- irtibat kurmamın imkânıdır; kendilikle ötekinin, meyen husule getirmektedir. Görünen, örtünün 50 hayatsağlık


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook