Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Tarihin İzinde

Tarihin İzinde

Published by deneme sonuc, 2021-01-23 12:40:11

Description: tarih dergisi

Search

Read the Text Version

1202 KAC0TARİHİN İZİNDE GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN GELECEĞE YÖN VEREMEZ PROJE ORTAKLARI İŞBİRLİĞİ İLE HAZIRLANDI

TARİHİ SEVEN VE ÖNEMSEYEN ÖĞRETMENLER VE ÖĞRENCİLER BİR YOLCULUĞA ÇIKTILAR. BEŞ AY BOYUNCA YAPTIKLARI ÇALIŞMALAR İLE TARİHİ VE GEÇMİŞİ HİSSETTİLER.BU YOLCULUK İŞBİRLİĞİ İLE HAZIRLADIKLARI DERGİ İLE SONA ERİYOR.AMA SADECE GÖRÜNÜŞTE. ÖĞRENDİKLERİ VE YAPTIĞI ÇALIŞMALAR UNUTULMAYACAK İZ BIRAKTI GÖNÜLLERİNDE... TÜRKİYE AZERBAYCAN ARNAVUTLUK

PROJE ORTAKLARI - 04 -

ÖĞRETMENLERİMİZ

ÖĞRETMENLERİMİZ

ÖĞRETMENLERİMİZ

İÇİNDEKİLER 1.TARİH BİLİMİ -AZİZE KARLI 2-TARİHTE SALGIN HASTALIKLAR VE AŞILAR- GÜLŞEN CİVELEK 3-İSTİKLAL MARŞI KABULÜNÜN 100.YILI- ZUHAL KONDU 4.TARİHTEN BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ- SUZAN TOPAL 5.TARİHE İZ BIRAKANLAR-HASAN HÜSEYİN CEYHAN 6.TARİHİ KARİKATÜRLER -BİRAZ GÜLELİM- PELİN KAYIKÇI 7.TTK VE ÖNEMİ-İLKNUR AKKUŞ 8.TARİHİ FİLM VE KİTAP ÖNERİLERİ-ULVİYE YOLUK 9.TARİHTE AZERBAYCAN--SULHİYYE HUSEYNOVA 10.ARNAVUTLUK TARİHİNDEN ESİNTİLER- DİANA PASHO 11.DÜNYADA TARİHİ-SONAY ŞENER

PROJE ÜZERİNE Eylül ayında tarihi seven ve tarih bilincini öğrencilerine kazandırmak için kurucum Hasan Hüseyin Ceyhan hocamız ile yola çıktık. Bu yolculuğa ulusal ve uluslar arası bir çok öğretmen de katıldı. Beş ay sürecek bir tarih yolculuğu böylelikle başladı. Yapılan çalışmalarda tamamen öğrenci odaklı ve geçmişi öğrencilerimize hissettirecek planlamalar yapıldı. Bu yolculukta sürekli geçmişe gitmek hem bize hem öğrencilerimize iyi geldi. Uzaktan eğitimin devam ettiği günlerde değerli proje ortaklarım öğrencilerini hiç yalnız bırakmadı. Projemizin bitmesi hem biz öğretmenleri hem de öğrencilerimizi üzdü. Ama proje sonunda tüm ortak okullar ile harika bir hatıra bırakmaya karar verdik ve birazdan sayfalarında gezeceğiniz harika dergiyi yaptık. Tüm değerli öğretmenlerimize ve öğrencilerimize teşekkür ederiz.İyi okumalar... SONAY ŞENER

Tar h B l m Tarih; gerçekleşmiş olayları, olay yeri, olay zamanı ve olayın faillerini göstererek, belirli kaynaklara dayandırarak, sebebini ve sonucunu açıkça ortaya koyarak inceleyen bir bilim dalıdır. Bilimsel olarak tarihin en geçerli tanımı budur. M.Ö. 3200 yılında yazının bulunuşu ile o dönemlerin insanları hakkında bilgilerimiz hızla artmıştır. Bilim adamları da insanlık tarihini yazılı-yazısız belgelere göre incelemektedirler. Bunun için yazının bulunuşuna kadar geçen döneme tarih öncesi devirler, yazının bulunuşundan sonraki döneme de tarih devirleri adı verilmiştir. Yazı, Mezopotamya'da Sümer şehir devletleri zamanında (M.Ö. 3200) bulunmuştur. Yazının bulunuşu tarih bilgilerimize hız kazandırdığı için yazının bulunuşu tarihçiler tarafından tarihin başlangıcı olarak kabul edilir. Sümerlere ait kil tablet

Tar h B l m n n Özell kler Tarihi bir olayın tekrar gerçekleşmesi mümkün değildir. Tarih de deney ve gözlem olmaz.Tarihi olayın meydana geldiği yer ve zaman bellidir. Tarihi olay belgelere dayanarak incelenir. İnsan topluluklarının her türlü faaliyeti tarihin konusudur. Bir olayın sonucu başka bir olayın nedenidir. Geleceğe ışık tutar.Bir olayın yer ve zamanı belli değilse tarihsel değeri yoktur. Tarihi olayda hiçbir zaman kesinlik yoktur. Tar h n Konusu ve Faydası Başka bilimler insanın bir kısmına sahip çıkarlar. Tarih ise insanın bütününü arar, yani insana özgü olan her şey tarihin konusuna girer.Tarih okumak ve öğrenmek çok faydalıdır. Tarih insanların muhakemelerini kuvvetlendirir; fikirlerine olgunluk verir; insanları kültür bakımından yükseltir. İnsanda aile, millet, vatan sevgisi yaratır. İnsana ait olan her şeye karşı sevgi ve sempati uyandırır. İnsan tarih okumakla geçmişteki olaylardan ders alır. Bu bakımdan tarih büyük bir ibret dersidir. İnsanlar tarih okumakla kendilerini ileride çıkacak olaylara karşı fikren ve manen hazırlamış olurlar.

Tar h n D ğer B l mlerle İl şk s Nümizmatik: Para Bilimi Arkeoloji: Kazı Bilimi Coğrafya: Yer Bilimi Psikoloji: Ruh Bilimi Antropoloji: Kültür Bilimi Filoloji: Dil Bilimi Kronoloji: Takvim Bilimi Heraldik: Mühür Bilimi Tar h n Kaynakları AZİZE KARLI BANDIRMA ORTAOKLU

İnsanlık Tar h n Akışını Değ şt ren Salgınlar ve Osmanlı Devlet B l yor muyuz? MÖ 430’da Mora Savaşı’nda ortaya çıkan b l nen esk salgın le beraber, salgın hastalıklar nsanlık tar h boyunca meden yetler etk led . JÜSTNYEN VEBASI (MS 541-750) 6. yüzyılda hıyarcıklı veba salgını, B zans mparatoru I. Jüst nyen’ n saltanatının önüne taş koydu. Ş md Jüst nyen vebası olarak b l nen bu salgının, o zamanlar belk de dünya nüfusunun yarısına eş t olan 30 m lyon la 50 m lyon nsanı öldürdüğü düşünülüyor. KARAVEBA 1347 ve 1351 arasında, hıyarcıklı veba Avrupa’ya yayıldı ve yaklaşık 25 m lyon nsanı öldürdü. Avrupa nüfusunun 1347’den öncek sev yeler ne dönmes 200 yıldan fazla sürdü. Büyük olasılıkla Asya’da, özell kle hastalığın kaynağı olarak düşünülen Ç n’de, daha fazla sayıda nsanı öldürdü.

ÇİCEK HASTALIĞI Avrupalılar, 1492’de Amer ka kıtasına lk geld kler nde b r d z yen hastalık get rd ler. Bunlardan b r , enfekte olanların yaklaşık %30’unu öldüren bulaşıcı ç çek hastalığıydı. KOLARA İlk kolera salgını H nd stan’ın Jessore şehr nde başladı ve bölgen n büyük b r kısmından sonra da komşu bölgelere yayıldı. M lyonlarca nsanı öldüren yed büyük kolera salgından lk yd . John Snow adında b r doktor, yayılmasının nasıl önleneceğ hakkında bazı şeyler b l yordu ve 1854’te Londra’nın Soho mahalles ndek bel rl b r su pompasının kaynağını zole ederek salgını durdurdu günümüze kadar İspanyol gr b .hongkong rs v rüsü,domuz gr b ,ebola,ve ebası cov d-19 b nlerce, m,lyocan kaybına k dünyada bunlar olurken OSMANLI anan salgınlara nasıl tedb rler alınmış. bakalım.

OSMANLIDA SALGIN VE MÜCADELE Orhan Gaz ’n n Bursa’da bu hastalıktan ölümü (İnalcık 2010: 71), Fat h Sultan Mehmet’ n İstanbul’da salgın olması neden yle şeh rden ayrılıp sefere çıktığı veya y ne vebadan kaçab lmek ç n Balkanlar’da ordusuyla b r kentten b r kentte geçt ğ de görülmekted r (Lowry 2003: 103). Osmanlı topraklarındakolera lk defa 1822 senes nde görülmüştür. Dünyada toplamda 6 büyük kolerasalgını olmuştur. salgının hızlı yayılıncadönem n ad şahı 2. Mahmut’un 1838 yılında karant na teşk latı kurmuştur. Osmanlı Devlet nde;cüzzam,ç cek,kolera ve kuru öksürk adıyla bl nen Abu Şama salgınları görülmüştür. GÜLŞEN CİVELEK BAHADINLI ORTAOKULU

İSTİKLAL MARŞI VE MEHMET AKİF ERSOY Mehmet Ak f Aralık 1873’te İstanbul’da doğmuştur. Babası Tah r Efend , annes Em ne Şer fe Hanımdır. Babası Ak f’e ebced hesabıyla h cr doğum yılına denk düşen “Ragıyf” adını verm şse de a leden sadece babası bu s mle çağırmaya devam etm ş, d ğer a le üyeler ve çevres bu adı söylemekte zorlandıklarından “Râk f”, “Ra f” ve zaman çer s nde de Ak f dem şt rlköğren m ne 1878 yılında dört yaşında ken Em r Buhârî mahalle mekteb nde başlamış, k yıl burada eğ t m görmüş ardından Fat h’te Muvakk thâne’n n yanındak bt dâ mekteb ne yazılmıştıSırasıyla Fat h Merkez Rüşd yes , Mülk ye Mekteb ’n n üç yıllık dad kısmı ve Mülk ye Mekteb ’n n yüksek (âlî) kısmına devam etm şt r. 1888’de Mülk ye Mekteb ’n n yüksek kısmına başladığı yıl babasının gırtlak verem nden vefatı ve Fat h Sarıgüzel’dek evler n n yanması üzer ne memur yete b ran önce başlayab lmek ç n 1889 yılında yen açılan Mülk ye Baytar Mekteb ’ne yazılmıştır. 1893 yılında dört yıllık bu okulu b r nc l kle b t rm ş, Z raat Nezâret Umur-ı Baytar yye ve Islâh-ı Hayvânât umum müfett ş muav n olarak göreve başlamıştır.Memur yet hayatında görev yer İstanbul olmakla b rl kte Anadolu ve Rumel ’de, Arnavutluk’ta ve Arab stan’da dolaşarak köylü le yakın olma fırsatını bulmuştur.

Mehmet Ak f, eserler n n büyük kısmını Sırat-ı Müstak m ve Seb lürreşad derg s nde yayınlamıştır. Mehmet Ak f, I.Dünya Savaşı sırasında Berl n’e gönder lm ş, orada Almanlara es r düşmüş, İt laf Devletler adına savaşan Müslüman askerler n kamplarını z yaret etm şt r.Mustafa Kemal Paşa’nın da davet üzer ne oğlu Em n’ yanına alarak Al Şükrü Bey le b rl kte yola çıkmış zorlu b r yolculuktansnra Ankara’ya gelm şlerd r.Ankara’ya gel ş ndenkısa b r süre sonraBurdur m lletvek l olarak seç lm şt r. 1920 yılı Eylül ayında Erkân-ı Harb yye R yaset ’n n taleb üzer ne Maar f Vekâlet m ll marşın yazılması ç n harekete geçerek, ödüllü b r yarışma düzenlem şt r. Mehmet Ak f ödül ver lmes neden yle yarışmaya katılmamışsa da arkadaşı Hasan Basr ’n n gayret ve ödülün de b r hayır kurumuna bağışlanması koşulu le İst klal Marşı’nı yazmaya kna olmuştur. Tacett n Dergâhında yazdığı İst klal Marşı, mecl s n 12 Mart 1921 tar hl oturumunda m ll marş olarak kabul ed lm şt r. Ak f, ödülü Darülmesa adındak hayır kurumuna bağışlamıştır. Ak f, İst klal Marşı'nı Kahraman Ordumuza thaf ederek, bu marş m llet nd r dem ş, ş rler n topladığı eser olan Safahat'a almamıştır.2021 yılının İst klal Marşı'nın 100.yılı olması dolayısıyla 2021 yılı \"İst klal Marşı\" yılı lan ed lm şt r.

1923 yılından 1925 yılına kadar Abbas Hal m Paşa’nın davet üzer ne Mısır’a g tm ş kışlar orada geç rm şt r. Ek m 1926 yılından Haz ran 1936 yılına değ n olan dönemde Mısır’d yaşamış Türk ye’ye h ç gelmem şt r. Ek m 1926 yılından Haz ran 1936 yılına değ n olan dönemde Mısır’da yaşamış Türk ye’ye h ç gelmem şt r. Mısır’da “el-Câm atü’l Mısr yy Ün vers tes 'nde Türk edeb yatı dersler ne g rm şt r. Mısır’a g tmeden 1925 yılında TBMM tarafından Kur’an meal n yazması ç n görevlend r lm şt r. Meal üzer nde uzun yılla çalışıp tamamlamışsa da yayınlatmamıştır. Mısır’da madd mkânsızlıklar yanında a lev sıkıntılar neden yle zor günler geç ren Mehmet Ak f, 1935 yılında hastalığının ağırlaşması neden yle hasret kaldığı vatanına dönmüştür. S roz olduğu anlaşılmış, tedav görmes n rağmen durumu kötüleşm ş ve 27 Aralık 1936’da hayatını kaybetm şt r. Mehmet Ak f’ n ş rler n topladığı Safahat adlı yed k taptan oluşan eser (Safahat, Süleyman ye Kürsüsünde, Hakk’ın Sesler , Fat h Kürsüsünde, Hatıralar, Âsım, Gölgeler) dışında tefs rler , vaaz ve hutbeler , makaleler , tercümeler , mektupları bulunmaktadır. ŞEHİT POLİS MEHMET KARACATİLKİ BİLİM VE SANAT MERKEZİ/ISPARTA

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? TARİHTEKİ İLGİNÇ SAVAŞLAR TARİHTEKİ EN KISA SAVAŞ ZANZİBAR SAVAŞI (45 DAKİKA) Dünya tarihinde birçok savaş yaşanmıştır. Yüz yıllar süren savaşların yanı sıra sadece birkaç gün, birkaç saat sürenler de var. Mesela Mohaç Meydan Muharebesi 2 saat kadar sürmüştü. Ancak öyle bir muharebe var ki Mohaç’tan bile kısa sürdü. O olaysa İngiliz-Zanzibar Savaşı. İşte ilginç İngiliz-Zanzibar Savaşı… İngiltere dünyayı yönetiyor, birçok ülkeyi sömürüyordu. Onlardan birisi de Afrika’nın doğusundaki Zanzibar adasıydı. Ada stratejik olarak çok önemli bir noktadaydı ve İngilizler için çok kritikti 19. yüzyılın sonunda bağımsızlık hareketleri tüm dünyayı sararken bu hareketlerden Zanzibar da nasibini aldı. Başa geçen sultanlar bağımsızlık istiyordu ve harekete geçtiler. 27 Ağustos 1896 de başlayan savaşta 2800 kişilik Zanzibar ordusuna karşı İngiliz Kraliyet Donanması vardı. Pek şansları da olmadı. Zanzibar ordusu 45 dakikada yenilgiye uğratıldı ve Zanzibar’da İngiliz egemenliği 1963’e kadar devam etti. Bu savaşta dünyanın en kısa savaşı olarak tarihe geçti DÜNYANIN EN UZUN SAVAŞI 335 YIL SAVAŞI

Damarlarında Kan Bulunan 2000 Yıllık Ceset ÖLMEDİYSEN BEKLENMEDİK SEÇİM ZİLE BAS 1800’lü yıllarda teknolojinin tam 1887 yılında, bir grup erkek gelişememesi sebepli insanların ölüp Susanna M. Salter’ı (ve ölmediği anlaşılmıyordu. Bu sorunu çözmek isteyen insanlar da bu durumun böylelikle kasabadaki bütün kadınları) önüne geçmek için tabutun içine bir zil aşağılamak için onun ismini belediye mekanizması yerleştirmişlerdir. Eğer başkanlığı seçimi için oy pusulasına gömülen kişi ölmemiş ise bilinci yerine yazmışlardır.Ancak aşağılanmak yerine geldiğinde bu zile basarak hayatta Salter %60 oyla seçimi kazanıp olduğunu duyuruyordu Amerika’nın ilk kadın belediye başkanı olmuştur

OSMANLIDA İLGİNÇ GELENEKLER KAHVE İKRAMI ÇİÇEKLERİN ANLAMI Eve gelen misafire mutlaka kahve ikram edilirdi. İnsanlar sokakta yürüken etraflarına bakarlar bir Kahveninyanında da su verilirdi. evin önünde sarı çiçekler varsa o evde hasta var demektir. Bu yüzden insanlar geçerken Eğer misafir önce su alırsa açtır demektir. sessiz olur.Pencerenin önünde kırmızı çiçek Ancak kahveyi alırsa tok olduğundan sofra kurulmaz varsa da Bu evde gelinlik çağına gelmiş, bekâr KAPI TOKMAKLARI kız var. Evin önünden geçerken konuşmalarına dikkat et ve küfür etmeyin anlamına gelirmiş. SADAKA TAŞI Osmanlı kadın ve erkek durumuna en dikkat çeken Osmanlı döneminde uygulanan geleneklerden belki de en medeniyetlerden biridir. Bunun göstergelerindne biride kapı ince düşünülmüşü. Sadaka taşları taş bloklardan oluşan, genellikle cami veya türbe köşelerinde bulunan, ortası çukur, tokmakalrıdır. İnce bir ses geliyorsa kapıdan bu bi kadın bir buçuk iki santimete yüksekliğinde taşlardı. Bu taşlar misafir olduğunu ve kapının kadının açabileceği anlamına Osmanlı’da sosyal dayanışmanın bir parçasıydı ve fakirlerin geliyordu. ANcak sert bir ses geliyorsa bu erkek bir misafirin olduğunu ve kapının evde varsa bir erkeğin açması gerektiğini umut kapısıydı. Fakirler dilenmekten, zengin riya ve gösterişten çekindiği için sadakalarını bu taşlara koyar, fakir gösterirdi. de gece vakti gelip ihtiyacı kadarını buradan alıp, geriye AYAKKABILAR kalanını kendisi gibi bir başka fakire bırakırdı. Eve gelen misafirin giderken tekrar geri gelmesi için SUZAN TOPAL ayakkabılarının ucu evi gösteriyor şekilde konurdu. Böylece MERKEZ ORTAOKULU misafir geri geri çıkar ve ‘gidin ama tekrar gelin’ manası TRABZON/ YOMRA verilirdi.

TARİHE İZ BIRAKANLAR





HASAN HÜSEYİN CEYHAN - MUZAFFER TUĞSAVUL ORTAOKULU

Eğlencel Kar katürler \"Gülmek, hayatın en güzel eylemidir.\" Charlie Chaplin Hazırlayan: Pel n Kayıkçı

Hazırlayan: Pel n Kayıkçı

Hazırlayan: Pel n Kayıkçı

TÜRK TARİH KURUMU Mustafa Kemal’in emriyle 1931’de Ankara’da kurulmuştur. Mustafa Kemal, özellikle Avrupa devletlerinin ders kitaplarında yer alan Türkler’in ikinci sınıf bir millet olduğu iddialarına ve “barbar” diye nitelendirilerek bir istilâcı kavim şeklinde gösterilmesine karşılık Türkler’in dünya tarihinde en eski çağlardan beri gerçek yerinin ve medeniyete ne gibi hizmetlerinin bulunduğunun araştırılması gerektiği düşüncesindeydi. 28 Nisan 1930’da bizzat katıldığı Türk ocaklarının altıncı kurultayında direktifleri doğrultusunda Âfet İnan tarafından bir önerge sunuldu ve, “Türk tarih ve medeniyetini ilmî surette tetkik etmek için hususi ve dâimî bir heyetin teşkiline karar verilmesini ve bu heyetin âzasını seçmek salâhiyetinin merkez heyetine bırakılmasını teklif ederiz” denildi. Teklif Sadri Maksudi (Arsal) ve Reşid Galip tarafından da desteklendi. Aynı gün kurultayda yapılan görüşme sonunda Türk Ocakları Kanunu’na 84. madde olarak “Merkez heyeti, Türk tarihi ve medeniyetini ilmî bir surette tetkik ve tetebbu eylemek vazifesiyle mükellef olmak üzere bir Türk tarihi tetkik heyeti teşkil eder” şeklinde bir madde eklendi. Bu karar çerçevesinde on altı üyeden meydana gelen Türk tarihi tetkik heyeti teşkil edildi, heyet ilk toplantısını 4 Haziran 1930 tarihinde yaptı. Heyetin adı bizzat Atatürk tarafından konuldu. Heyette Tevfik (Bıyıklıoğlu) başkan, Yusuf Akçura ile Sâmih Rifat başkan vekili, Reşid Galip genel sekreter olarak yer aldı. Üyeler, Âfet İnan, İsmail Hakkı (Uzunçarşılı), Hamit Zübeyir (Koşay), Halil Ethem (Eldem), Ragıb Hulûsi, Reşid Saffet (Atabinen), Zakir Kadiri (Ugan), Sadri Maksudi (Arsal), Mesaroş (Ankara Etnografya Müzesi uzmanı), Mükrimin Halil (Yinanç), Vâsıf Çınar ve Yusuf Ziya’dan (Özer) meydana geliyordu. Bu heyetin en önemli yayını Türk Tarihinin Ana Hatları isimli dizi eserdir.

Türk Tarih Kurumu, daha önce kurulan Târîh-i Osmânî Encümeni ve Türk Tarih Encümeni’nin bir ölçüde yeni şekliydi. 12 Mart 1931 tarihinde Türk ocaklarını kapatma kararı alınınca 15 Nisan 1931’de Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti adıyla yeniden teşkilâtlandı ve 1930’daki ilkeler temel alınarak faaliyetlerine devam etti. Kurumun adı 1935’te Türk Tarihi Araştırma Kurumu’na ve 3 Ekim 1935’te Türk Tarih Kurumu’na çevrildi. Kurum bu dönem içerisinde dört ciltlik lise tarih kitaplarını, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Anadolu Beylikleri’ni, bazı kazı raporlarını, Pîrî Reis’in Kitâb-ı Bahriyye’sini ve haritasını yayımladı. 1937’den itibaren adını bizzat Atatürk’ün koyduğu Belleten dergisi neşir hayatına başladı.

Atatürk hayatının son dönemlerine kadar kurumun çalışmalarıyla yakından ilgilendi, birçok defa çalışma planını kendisi tesbit etti, toplantılara bizzat katıldı. Düzenlediği vasiyetnâmesiyle İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirini Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu’na bağışladı. 25 Mayıs 1940’ta Dahiliye Vekâleti’nce onaylanan yeni cemiyetler kanununa göre düzenlenen tüzüğünün 2. maddesinde kurumun Reisicumhur İsmet İnönü’nün himayesi altında bulunduğu, 3. maddesinde de Maarif vekilinin bu kurumun fahrî reisi olduğu belirtildi. Atatürk’ten sonra gelen bütün cumhurbaşkanları kurumun koruyucu başkanları kabul edildi. Türk Tarih Kurumu, Bakanlar Kurulu’nun 21 Ekim 1940 tarihli kararnâmesiyle kamu yararına çalışan dernekler arasına alındı.

Ulviye YOLUK Hazırlayan \"İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir.\" Descartes. BİR FİLM ÖNERİSİ Tar h öğrenmek ç n k taplar okumanın yanında d ğer b r seçeneğ m z de h ç kuşkusuz büyük bütçeler ayrılarak çek len f lmlerd r. Fet h 1453 de s ze önereb leceğ n z bu f lmlerden b r d r. Fet h 1453, İstanbul'un Feth 'n  konu alan ve Ulubatlı Hasan'ın hayat h kâyes çevres nde kurgulanan Türk yapımı, gen ş bütçel s nema f lm . Yönetmenl ğ n ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un üstlend ğ f lm n senaryosu At lla Eng n tarafından yazılmış ve Erkan Özekan tarafından kurgulanmıştır. Babası II. Murat'ın ölümü üzer ne k nc kez tahta çıkan II. Mehmet' n ş md kafasında gerçekleşt rmes gereken lk öncel k B zans İmparatorluğu'nun son toprağı olan Konstant napol s' Osmanlı Devlet 'ne katmaktır. Bu uğurda ne yapılması gerek yorsa genç pad şah h çb r nden feragat etmeyecekt r...

''Kitaplar kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve akli, dünya ve insanlık sevgisiyle dolduracaktır. ''-Maksim Gorki  BİR FİLM ÖNERİSİ Yönetmenl ğ n , senaryo ve yapımcılığını Özhan Eren' üstlend ğ Sarımış Harekatı esnasında yaşananların anlatıldığı bu f lm Tar h f lmler arasında önereb leceğ n z lk f lmlerdend r.  B r nc Dünya Savaşı esnasında sınır b rl kler nde cephane tüken r. Osmanlı ordusu cephanes z kalır ve Van’da dehşet top sesler duyulmaktadır. Kışın en sert zamanıdır. Ordu, Van’ın nsanlarından yardım ster. Onların kaynakları mevcuttur. Ancak Türk-Rus harb neden le bölgen n tüm erkekler mparatorluğun dört b r köşes nde savaşmaktadırlar. O nedenle de bu yardım çağrısına cevap veremezler. Van’ın çocukları b r şeyler yapmak sterler. Oğlunu savaşta kaybetm ş b r okulu müdürü cephanen n Sarıkamış’a nakled lmes n öner nce 12-17 yaş aralığında 120 gönüllü çocuk yola koyulurlar. F lm, anneler n dah gözler yaşlı, ger de bırakan bu çocukların gerçek h kayes n anlatır.

Esmanur G. Hazırlayan Karamsarlık korkaklıktır. Türkiye büyüktür. 1500 yıllık bir tarihimiz var. Canımızla, başımızla bu büyüklüğü devam ettirmeliyiz..Bu devletin tarihine yakışır şekilde yaşamalı ve çok çalışmalıyız. Halil İNALCIK BİR FİLM ÖNERİSİ Yönetmenl ğ n Yeş m Sezg n' n yaptığı, senaryosunu Turgut Özakman'ın yazdığı Çanakkale Savaşı'nı anlatan bu f lm konusu t bar yle her Türk genc tarafından zlenmel d r. 1914'te 1.Dünya Savaşı'nın patlak vermes ve Osmanlı'nın İtt fak Devletler le yen den savaşa g rmes sonucu Anadolu’da el s lah tutan tüm genç erkekler ç n seferberl k emr çıkar. Ş md ye kadar ağır yen lg ler alan Osmanlı vatan belled ğ toprakları korumak ç n var gücüyle yen den b rl k olur. Osmanlının eğ t m, görmüş genç ve yetenekl bey nler de gönüllü olarak askere yazılır. İşte gencec k Vel ve Mehmet Al de bu askerler arasındadır. Bu f lmde büyük b r vatan savunması s z beklemekted r.

Azıx Mağarası Azərbaycanda Xocavənd rayonu əraz s nde yerləş r. Aşel və Mustye mədən yyət dövrlər ndə burada yaşayış olmuşdur. Uzunluğu 600 metr, sahəs 800 km(2)d r. Mağarada tapılmış ən qəd m nsanın- Azıxantropun- alt çənə sümüyü onun 400 m n l əvvələ a d olduğunu göstər r.Bu sübut ed r k , Azərbaycan çox qəd m ölkəd r. Mağara uzun llər ermən şğalı altında qalmışdır, som dövrdə sə ermən lər üzər ndə qələbəm zdən sonra yen dən Azərbaycana qaytarıldı.

Azerbaycan ve Iran arasındakı sınırda yerleşen Hudaferin köprüsü Aras nehiri üzerinde, Cebrayıl ilçesindedir. 1027 yılında yapılmıştır. Uzun süre ermeni işqalinde olması nedeniyle köprü dağılmıştır. 2. Qarabağ savaşında işqalden azad edilmiş yerler arasında bu köprü de vardır.

Şuşa Kulesi 1751 yılıAnddda aKlaitrtalebbağit hoaf nbloığdıynıtnexbtaşkenti Şuşa şehrini savunmak amaçlı yapılmıştır. Şuşa Azerbaycan kültürünün doğduğu yerdir, 8 Mayıs 1992 yılında ermeniler tarafından işqal edildi, 8 Kasım 2020 yılında Şanlı Azerbaycan ordusu Şuşanı canı ve kanı ile geri aldı. Şuşa yeniden Azerbaycan medeniyetine katkılar yapacaktır, dirçelecektir.

Alban a, a Balkan and Med terranean country Used n nternat onal languages, Alban a (Alban a) Lat n alba means \"stand ng h gh\" because t s a mounta nous country. Alban a s called \"Alban a\" and Alban ans are called \"Alban an\". In Alban an, Alban a s called Shq për a, mean ng the land of the eagles, wh le t s used as Alban an (Shq p) and Alban an (Shq ptar). Located n Southern Europe, Alban a s home to the Adr at c and Ion an seas w th a coastl ne of 611 k lometers.

HISTORICAL BREEZE FROM THE ALBANIA COUNTRY Ru ns of Apolon a Anc ent C ty Alban a Akçah sar Castle n the north of T rana











BÜYÜK VE TARİHİ OLAYLARI ANCAK BÜYÜK ULUSLAR YAŞAYABİLİR. HERKES TARİH YAPABİLİR ANCAK SADECE BÜYÜK BİR ADAM TARİH YAZABİLİR TEMBELLER TARİH YAPAMAZ; TARİHE BOYUN EĞERLER DEVLER GİBİ ESERLER BIRAKMAK İÇİN, KARINCALAR GİBİ ÇALIŞMAK LAZIM CESARET İNSANI ZAFERE, KARARSIZLIK TEHLİKEYE, KORKAKLIK İSE ÖLÜME GÖTÜRÜR.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook