Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore GENÇ KALEMLER ( e-kitap)

GENÇ KALEMLER ( e-kitap)

Published by aydinomer3536, 2021-06-13 17:20:07

Description: e kitap GENÇ KALEMLER

Search

Read the Text Version

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Genç Kalemler 1

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu akadiikeiyzzetmairiarnrnıgbcebiıoağgmisriiDrynDitrizaaizeelşöykp,meğinaatmretırelaerğkeşğcmmlıoıiiibmlnyoıauibğmmsıklıayztuueşueihşçryıkrşnitlallçuaeaildorırlşşlavıdömdümmneığupğarıabçğhınzeleaude,anıdrlnsriıcüibriışizlnsmşkilerüüeasrburrnçiniizeitammorlnltudlıuüaeişlyezutncmroğuiaüğineğnmakunrudtlvülvıniiıaerçre,.oor.eydlklrçÖaaoeiuasnrzğloriıueenlşr“alrcmtdGlrlauiieıkyaem,yölannöeiğızıçzzknör.vıoeKğHneütyrramedreiilllrüneugiemnscinkvaiüelvlllyaeeeeffrorrreaıi”tildmdmaab-enaku--- Ö mer A YDI ÖTümrkerçeAÖYğDrIeNtmeni HAZİRAN 2021 SAYI: 8 EgeAİhdrınacaastaMçhı uiBbriiartlOiİkkPlueErlKiMOürdtaüorküulu Editör: Ömer AYDIN Yayın Kurulu: ekibi GENÇ KALEMLER Tasarım: TüÖrkmçeerÖAğYreDtmINeni 2 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Değerli okuyuyucular öğrencilerimizin yıl boyunca Murat İPEK yazdığı yazıları e kitapta topladık. Okul Müdürü Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu ailesi olarak okulumuzu daha iyi bir eğitim seviyesine ulaştırmak düşüncesiyle sürekli ye- nilenmeyi ve kalite kültürünü kendisine ilke edinmeyi amaçlam- aktadır. Başarısını her geçen gün arttıran, çevresinde adından söz ettiren ve ilgi odağı olan bir okul haline geldik. Kalite kültürü oluşturmak için eğitim ve öğretim başta olmak üzere insan kay- nakları ve kurumsallaşma, sosyal faaliyetler, alt yapı çalışmaları, toplumla ilişkiler ve kurumlar arası ilişkilere önem veren okul or- tamı oluşturduk. Öğrencilerimizin yazmış olduğu yazılardan oluşan e kitabı bir solukta ilgiyle okuyacaksınız. Hazırlanmasında emeği geçen öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür ederim. Genç Kalemler 3

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu BUGÜN BÜYÜK BAYRAMIM 23 NİSAN Bugün 23 Nisan, Atamdan armağandır, Atamızdan bize armağan, Sevinerek kutlayalım, 23 Nisan bizlere. Bugün büyük bayramım. Bayraklarla süsleriz, Elimizde bayraklar, Yurdumuzu bugünde. Sokaklara koşalım, Törenler düzenleriz, Bütün çocuklar bir olalım, Okullar da tüm yurtta. Bugün büyük bayramım. Atamızın çocuklarıyız, Kutlarız 23 Nisan’ı Emanetin bekçileriyiz, Her yıl aynı coşkuyla. Gönül coşkusuyla kutlayacağız, Biz bugünün çocukları, Bugün büyük bayramım. Seni asla unutmayacak. Cenk ÇELTİKLİOĞLU Sana olan sevgimiz, 7/I 570 Kalbimizde yaşayacak. 4 EGE İŞLEK 7/I Genç Kalemler

23 NİSAN DEMEK Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 23 Nisan ne demek? 23 Nisan çocuk demek, ATAMIZ SAYESİNDE Çocuk demek gelecek demek, Bugün 23 nisan, 23 Nisan bunlar demek. Neşe dolar insan, 23 Nisan ne demek? Atamızdan armağan, 23 Nisan meclis demek, Sahip çıkalım bugüne. Meclis demek bağımsızlık demek, Atamız sayesinde, 23 Nisan bunlar demek. Neşe doldu hayatımız, 23 Nisan ne demek? Olmasa ne yapardık, 23 Nisan vatan demek, Neşeye hasret kalırdık. Vatan demek millet demek, Eğlenip coşarız bugün, 23 Nisan bunlar demek. Dans edip oynarız, Peki Atatürk ne demek? Hiç sıkılmaz canımız, Atatürk demek bunları bize veren demek. İyi ki var bu günümüz. Berk Arslan 7/I İyi ki varsın atam, Her şey senin sayende, Neşemiz, coşkumuz, Heyecanımız, bugünümüz. BELİNAY BEYHAN Genç Kalemler 5

BUGÜN GÜNLERDEN 23 NISAN Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Bugün günlerden 23 Nisan Atamızın bize verdiği armağan 23 Nisan’a Birde Böyle Bak Uyanın çocuklar bugün 23 Nisan 23 Nisan gününü birlikte incele- Atamızın bize verdiği armağan meye ne dersin? İlk başta tarihini Asın bayrakları balkonlara sonra kutlamanın nasıl Bugün 23 Nisan olduğundan bahsedeyim sana. Mutludur insan Haddi başlayalım! Bugün 23 Nisan Atamızdan büyük armağan Yeni Türk devletinin ilk bayramı 23 Nisan olarak 23 Nisan 1921 yılında kabul Duyguların en şereflisi edilen Hakimiyet-i Milliye 23 Nisan bayramının 23 Nisan 1922’de AHMET TALHA ÇELİK başkentimiz Ankara’da yapılan ilk 7/I NO:14 kutlamalarından itibaren çocuk- ların 6 ön plana çıkmasıyla birlikte Türki- ye Büyük Millet Meclisinin başkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün de desteğini alan Himaye-i Etfal Ce- miyeti (çocuk esirgeme kurumu) yöneticileri 23 Nisan 1923’te cemiyet adına yardım toplamaya başlamıştır. 1924 kutlamalarında Latife Hanım’ın Himaye-i Etfal Cemiyeti temsilcisi olması ve cumhurbaşkanı MuGstaefanKçemKalalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 23 NISAN’A BIRDE BÖYLE BAK 23 Nisan gününü birlikte incelemeye ne dersin? İlk başta tarihini sonra kutlamanın nasıl olduğundan bahsedey- im sana. Haddi başlay- alım! Yeni Türk devletinin ilk bayramı olarak 23 Nisan 1921 yılında kabul edilen Hakimiyet-i Milli- ye bayramının 23 Nisan 1922’de başkentimiz An- kara’da yapılan ilk kut- lamalarından itibaren çocukların ön plana çıkmasıyla birlikte Tür- kiye Büyük Millet Me- clisinin başkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün de desteğini alan Himaye-i Etfal Cemiyeti (çocuk esirgeme kurumu) yö- neticileri 23 Nisan 1923’te cemiyet adına yardım toplamaya başlamıştır. 1924 kutlamalarında Latife Hanım’ın Himaye-i Etfal Cemiyeti temsilcisi olması ve cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ünde Himaye-i Eftal Cemiyetini açıkça desteklemesi 1925lerden itibaren 23 Nisan’a ‘’Hakimiyet-i Milli Bayramı’’ yanında da ‘’ Çocuk Günü’’ ‘’ Çocuk Bayramı’’ denilmeye başl- anmıştır. Çocuk Bayramının amacı; çocukların birkaç gün eğlendirilmesinden çok halkın farklı çocukların sorunları ile ilgilenmesini sağlamaktı. En önemlisi ‘’çocuk ölümlerinin’’ azaltıl- ması ve nüfus artışının desteklenmesini sağlamaktı. 1927 yılından önce 23 Nisan ‘’ Çocuk Günü’’ ‘’Çocuk Bayramı’’ gibi kavramlarla anılması ve Çocuk Bayramı olarak kutlansa da ilk kapsamlı çocuk bayramı kutlaması 23 Nisan 1927 yılın- da tüm yurtta 7 gün boyunca kutlanmıştır. 23 Nisan günü tüm Dünya çocuklarına verilmiş bir gündü. Çok garip değil mi Mustafa Kemal Atatürk siyah, beyaz, kumral, Türk, Alman, İngiliz, Yunan, Müslüman, Yahudi... tüm dünya çocuklarını ayırmaksızın armağan ettiği bir gündü. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir yöneticiye sahip olmamız Türk milletinin gurur ve övünç kaynağı olmuştur. Her yıl dünyanın her yerinden Türkiye’ye gelen çocuklarla kutlamalar yapılıyor. 23 Nisan günü her yerde resmi tatil olur. Kutlamalarda 7’den 70’e herkes şen şakrak olur. Kut- lama esnasında her bölgenin, her kültürün, halk oyunları oynanır, şiirler, makaleler okunur. Okullarda büyük bir coşku büyük bir sevinç olur. Uzun lafın kısası 23 Nisan Çocuk Bayramı Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocukları- na armağan ettiği bir bayramdır. Umarım bu sene de sevinç ve mutluluk ile 101. yılına girme dileğiyle. Ceren ÖZTÜRK Genç Kalemler 7

23 NİSAN ŞİİRİ Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Atatürk armağan etti , Bu güzel günü bize, TARIH 23 NISAN Toplandı bütün vatan, Neşe saçar bugün insan, Atatürk oldu başkan, Bugünlerde, Bu gün 23 Nisan, Atatürk sayesinde, Mutlu herkes, Renklidir gökyüzümüz, Sevinelim coşalım, Onun sayesinde. Kutlayalım bayramı, Atatürk olmasa ne 23 Nisan, Sahip çıkalım bu güne, Ne de bir bayram Atamızdan armağan, Olmazdi hiçbiri, Neşeyle kutlayalım, Bugünlerde özgürüz, Koşup oynayalım, Onun sayesinde. ÇAYAN SERTKAYA Eğlenip coşariz bugün, İyi ki var bugünümüz 8 Bugünlerde mutluyuz, Onun sayesinde. Deniz Akkaya Genç Kalemler

23 NİSAN Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Atamdan armağandır, 23 Nisan bizlere. 23 NISAN Bayraklarla süsleriz, Kimisi koyu tenli, Yurdumuzu bugünde. Kimisi beyaz tenli, Törenler düzenleriz, Bütün çocuklara armağan bugün Okullar da tüm yurtta. Kimisi sarışın, Kutlarız 23 Nisan’ı Kimisi esmer, Her yıl aynı coşkuyla. Bütün çocuklar neşe içinde bugün Biz bugünün çocukları, Kimisi Japon, Seni asla unutmayacak. Kimisi Türk, Sana olan sevgimiz, Kim olduğu önemli değil Kalbimizde yaşayacak. Bugün çocukların günüdür EGE İŞLEK Ejrin Alyüz 7/I 7/I Genç Kalemler 9

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu HUZURLA ATAN KALPLER Huzur nedir? Huzur kulağımıza hoş gelen bir melodi midir? En sevdiğimiz, adını duy- duğumuzda bile ağzımızın sulandığı bir yemek midir huzur? Bir kitap kokusu mudur ya da bir kitaplık, belki de bir kütüphane? Bana sorulacak olursa huzur… Bir çocuğun gülümseme- sindedir huzur. Gülüşlerinde huzur bulduğumuz çocuklar, geleceği temsil eder. Bir neslin devam kapısının kilidi çocukların minik ellerindedir. Çocukluk sevgiyi en saf haliyle hissettiğimiz dönemdir. Yetişkinlerin içindeki sevgi ise yüreğimizdeki hiç büyümeyen çocuktan gelir. İşte Musta- fa Kemal ATATÜRK de bu sebeple, geleceğin sevgi dolu kalplerde hayat bulması için ulu- sal egemenliğin ilanını çocuklara bayram olarak armağan etmiştir. Ulusal egemenlik kolay kazanılmadı elbet. Onlarca yıkım, onca dökülen kan, savaşlar… Egemenliğin en büyük dayanağı “Türkiye Büyük Millet Meclisi” bun- ca savaş sonrasında kışın var olup karları yarıp, adeta bir mucize gibi açan kardelen çiçeği gibi ulusa açılmıştır. Tarih 23 Nisan 1920. Ulusumuz için çok ama çok değerli bu tarih, Dünya’nın en değerli hazinesi olan çocuklara bayram olarak armağan edildi… Bu küçücük bir çocuk için dünyalara bedel değil midir? Bayram sabahı o küçük yüreklerdeki heye- can, Ata’mıza ve atalarımıza karşı sorum- luluğunu yerine getirmenin gururuyla dikleşen omuzlar… Bu minik yürekler ge- leceğin büyükleri olarak ülkemize faydalı birer yurttaş olacaklarını bilmek gelecek hayallerinin kuvvetlenmesindeki en büyük etkenlerden biri değil midir? Huzuru getird- iklerini bilmek ve bunun sevinciyle mutluluktan havalara uçmak çocukların hakkı değil midir? Biz geçmişteki çocuklar, onlar ise geleceğin yetişkinleri… Umutlarımız, hayallerimiz karanlıkta incecik bir ipin ucunda bile olsa yanmaya devam eden mum ışığından farksız değildir. O incecik cılız ışık her daim yanıyorsa bu çocuklar ve içimizdeki çocuk sayesindedir. Belki çocukların elleri tüm dünyayı sarıp sarmalamaya yetmez ama kalplerindeki koşulsuz sevginin yanında dünya bile bir toplu iğnenin ucu kadar kalır. Bu sebeple çocuklar bizim hazinemiz, huzurumuz ve en başta da geleceğimizdir. Minnacık bedenlerine koskoca bir milletin geleceğini taşırlar. Her bir yeni gün bunun bilincinde olup uyanmak zaten başlı başına bir bayramdır. İşte bu sebeple iyi ki 23 Nisan, her gün 23 Nisan… Irmak AYDEMİR 10 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu YURDUN KUTLU GÜNÜ Bugün aydınlığa açılan ilk kapı, Yükselir ufuktan bir umut ışığı, Görünür uzaktan yeni günün şafağı, Bu ülkenin çocukları cumhuriyet aşığı. İstiklal Savaşı'nda verdi mücadeleyi, Geçirdi bu millet en çetin günlerini, Can verdi her evin bir yiğidi, Atatürk geldi ve bu cefaya son verdi. Toplandı vekiller her köşesinden yurdun, \"Bugün bayram günüdür. Ey ahali, duyurun!\" Egemenliği kutluyoruz bugün, buyurun! Ey Atatürk ve silah arkadaşları, varolun! Kerim Berk GÜLMEZ 23 NİSAN Bu gelen bizim bayram Yükseldi bak ünümüz. 23 Nisan bizim En şerefli günümüz! Al bayrağı açalım, Gel gidelim törene. Bin teşekkür, bizlere Bugünleri verene... Bizim için harcanan Boşa gitmez bu emek, Çünkü her Türk çocuğu 23 Nisan demek... ... SİNEM TOPAL Genç Kalemler 11

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 23 NİSAN Bugün bir başka açar gökyüzü Bir başka güler insanların yüzü Bugün senindir. Açalım parlayan bayrağımızı Gidelim törene, kutlamaya 23 Nisan en şerefli günümüz Bugün senindir. Sanki her tarafta var bir düğün Çünkü en mutlu gün Bugün Atatürk’ten bir armağan Bugün senindir. Zeynep Sude Kılıç 7-I 12 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu ULUSAL EGEMENLİK Egemenlik, yönetime hakim olmak demektir. Egemenlik Türk milletinin damarından akan kandır. Bumillet , egemenlik uğruna dağları aşmış , çağları kapatıp yeni çağlar açmış , dünya tarihini değiştirmiştir. evletler bir kişinin veya bir zümrenin egemenliğine ya da dini inançların egemenliğine bağlı şekillerdeyönetilirler. Türk milleti de Cumhuriyet kurulmadan önce tek kişinin egemenliğine bağlı bir şekildeyönetiliyordu. Osmanlı devleti Fransız İhtilali, Sanayi İnkılabı gibi yeniliklere ayak uyduramadı ve Avrupa tarafından Hasta Adam” olarak adlandırıldı. Daha sonra azınlıkların ayaklanmasıy- la beraber hızlı bir dağılma dönemine girdi. Topraklarımızı elimizden almaya çalıştılar. Artık direnme vaktiydi , şehir şehir , köy köy Milletin , gönlünü vatan toprağına teslim etme zamanıydı. Ulusa bağımsızlık yolunu göstererek özgürlük meşalesini yakma vaktiydi. İstanbul’dan Samsun’ a milletin umudunu taşıyan bir gemi yola çıktı. Ve öyle haykırdı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk : “Ya istiklal , ya ölüm!” Gazi Mustafa Kemal önderliğinde ki Türk mil- leti bizi bu topraklardan atmaya çalışanlara karşı bir ölüm kalım savaşı verdi ve galip çıktı. Artık millet topyekun bir diriliş gerçekleştirmişti ve bu başarı bir kişiye veya bir zümreye ait değildi. Mustafa Kemal yeni devletin milli egemenliğe day- alı olmasını istiyordu ve bu yüzden devletin yöne- tim şeklinin Cumhuriyet olmasına karar kıldı. 1920’ de meclisin kapıları açılırken Ata’nın mü- jdelediği millet egemenliğinin temelleri atılmıştı. Nihayetinde savaş ulusun zaferiyle sonuçlandı ve Türk milleti asırlardır aşık olduğu bağımsızlığını milli egemenlikle taçlandırdı. Ay da yıldız da artık Türk’ ündü. Güneş bile bir başka parlıyordu artık. Gün Mustafa Kemal’ in , gün kanı toprak olan tüm askerlerin , gün kalbi vatan için çarpan Türk milletinin günüydü. 23 Nisan 1920 tarihi yöneticilerimizi kendimiz seçebileceğimiz bir tarih olmuştur. Bu tarihten sonra Türk milleti yöneticilerini kendileri seçiyor beğenmedikleri takdirde de onları belirli bir süre ülke yönetiminden uzaklaştırabiliyorlardı. Milli egemenlik sayesinde nice köy çocukları, Anadolu’nun bağrından çıkan nice yiğitler bu ülkede başbakan cumhurbaşkanı olmayı başardılar. “Milli hakimiyet öyle bir nurdur ki onun karşısında taç ve tahtlar yanar , mahvolur. Mil- letin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdur.” diyen Ulu Önder Genç Kalemler 13

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu ULUSAL EGEMENLİK Egemenlik; bir devletin yönetime hakim olması demektir. Tarih boyunca birçok yönetim anlayışı devletlerde kullanılmıştır. Bunlar; tek kişinin egemenliği yönettiği monarşi, din adamlarının kullandığı teokra- si, egemenliğin sadece bir zümrenin elinde olduğu aristokrasi vb. birçok sistem kul- lanılmıştır. Fakat bunların içinde en güzeli ve en iyi egemenlik anlayışı Ulusal Ege- menliktir. Çünkü bu egemenlik biçimi tek kişinin ya da birkaç kişinin elinde değil tüm milletin elindedir. Buna örnek olarak Osmanlı Devletini verebiliriz. Eski zamanlarda Osmanlı Devletinde egemenlik tek bir kişinin elindeydi ve aynı zamanda egemenlik babadan oğla geçerdi. Ancak Ulusal Egemenlik de bu böyle değildir, ulusal egemenlikte halk kendi kendini yönetir ve kendi idarecilerini kendileri seçer ve seçtikleri idarecileri beğenmediklerinde yine kendi hür iradeleriyle görevden alınırlar. Ulusal Egemenlik 23 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizlere armağan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün bize armağan ettiği bu günü biz günümüzde \"23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı\" olarak her sene bu günü kutluyoruz. Başta Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarını saygı ve minnetle bize teslim ettikleri Ulusal Egemenliği saygıyla ve minnetle teşekkür ediyoruz. NİSA DİNÇ 7/F 281 14 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 23 NİSAN 23 Nisan 1920 , Türk milletinin iradesini temsil eden birinci büyük millet meclisinin ilan edildiği tarihtir. Atatürk bu tarihin bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. TBMM tarafından armağan edilen bu bayram sadece Türk çocuklarına değil , bütün Dünya çocuklarına hediyedir. Bu bayramın insanlara verdiği barış mesajı , mesajların en büyüğüdür. Zaten çocuklar ve yetişkinler bir araya geldiğinde oluşan sevgi , barışı simgeley- en en önemli görüntüdür. Türk milletine düşen görev , 23 Nisan’ a yakışır bir gün hazırlam- aktır. Yapılan törenler , oynanan oyunlarla Atatürk’e layık olunmalıdır. Kısacası Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk , çocukları çok sevdiği için bu bayramı yarının ve bu günün çocuklarına armağan etmiştir. PELİN UMAR 8-B Genç Kalemler 15

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 16 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Bir Başlık Hayal Et Hayallerimde yaşıyorum ben, Kendi kurduğum dünyamda. Etrafımdaki evleri ben diktim, Hepsinin de içi boş. Etrafımdaki insanları ben seçtim, Kimin ne yapacağını, Kimin ne söyleyeceğini. Hep dilediğim birşey vardı; Bunların gerçek olmamasını diledim ben. Hepsinin birer hayal olarak kalmasını. Çünkü istemiyorum ben bunu, Gerçek olmayan bir şeyi. Kafamdaki dünyamı gerçeklik mi arada kaldım hep, Hangisinde kalmalıyım? Bu soruydu benim kaçtığım, Kaçıp matematik sorularına sığındığım. Sonra sen geldin, Çekip çıkardın beni hayallerimin çukurundan. Gerçek dünyayı gösterdin bana, İstediğim dünyayı. Ayın başı gelene kadar başının ağrımasını, Ama bir yandan bi' dostun seveceği bir şey aramayı. Mutlu olmayı gösterdin bana. Ne kadar komik değil mi? Senin de benim hayallerimin bir ürünü olman. ( ZEHAR) Genç Kalemler 17

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu GYE(Gelecekteki Yeni Evimiz ) GEZEGENİNE YOLCULUK Türkiye Uzay Ajansı tarafından yürütülen bir görev vardı. Bu görevin amacı insan ırkının hayatını devam ettireceği bir gezegen bulmak çünkü dünya büyük bir tehlike altında neden mi? Küresel ısınma nedeniyle Dünyamız ısındı, böylelikle radyasyon arttı. Dünyamızın %90 radyas- yonla kaplandı. Her ülke başının çaresine bakmaya başladı. İnsanlar hep oksijen maskesiyle gezmek zorunda kaldılar. Türkiye Cumhuriyeti Cum- hurbaşkanlığından gelen görev için Türkiye Uzay Ajansı hemen çalışmalara başladı. Görev- liler seçildi 1 Aşçı,3 koruma, 4 astronot, 2 bilim insanı,1 kaptan ve 1 yardımcı lazımdı. Aşçılığa :Begüm Çiçek. Korumalar: Cem Deniz Gün, Ahmet Yasin Akçan ve Eymen Ay- dın. Astronot: İrem Nur Demir , Emine Elif Toklu ,Yağız Celal Cetvel. Bilim insanı: Ahmet Öz Demir, Elif Aslı Aydın. Kaptan Melih Arda Aydın ve yardımcısı :Deniz Dabandı. Kaptan Melih ve mürettebatı hazırlanmıştı. sadece Tür- kiye Uzay Ajansından izin almaları gerekecekti. Kaptan Melih: Ben Kaptan Melih Arda bu- rası Çılgın Türk 1 gemisi, tamam. Türkiye Uzay Ajansı: Tamam Kaptan Melih Arda izin verildi geri sayımın başlamasına son 2 dakika var son hazırlıklarınızı yapın, tamam. Prof. Ahmet Ö. :Yalnız ben yükseklik kor- olmaz mı? kum var ben bunları testte sakladım ben kalsam Astronot İrem Nur Demir: Yalnız Ahmet , Artık çok geç hem zaten 4 ışık yılı uyuyacağız. Sen kalkmadan 5 saniye önce uyursun biz GYE 2 ulaşmadan 5 sn önce uyanırsın nasıl olur? Prof. Ahmet Ö. : İki saniye önce yatırın yoksa ben sizi bekle- mekten strese girerim. 6-5-4-3-2-1-0 Türkiye Uzay Ajansı: Artık şakanız bittiyse geri sayıma geçelim geri sayım için 10-9-8-7- 18 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Evet kalkış başarılı bizi yeni evimizden mahcup bırakmayın size güveniyoruz iyi yolculuklar. Üç Koruma da birden, “Allah’ım sana geliyoruz!” der. Uzaya çıkarlar artık zam- an gelmişti uyku kapsüllerine girçektiler. Prof. Dr. Elif Aslı yor- gansız yatamadığı için üstüne biri oradaki battaniyeyi örterek kapsüle uzandı. Diğer mürettebat ise direk uykuya dalmıştı ama sa- dece biri ayaktaydı o da Yardım- cı Deniz Daban çünkü geminin koruma kalkanını açmayı unu- tup bir tane içli köfte yemeden yatmayacağını fırlatmadan önce belirtmişti. Bu fikre kimse kulak asmamıştı . Deniz Daban kilitli olan kaptan köşküne tam girecekken şifreyi yanlış söylediği için kapı kırılmaz demirle kapanmıştı . Yardımçı Deniz ne yapacağını şaşırdı. Sa- dece o ayaktaydı. Koruma kalkanını açamazsa gemi bırakın uzak gezegenlere gitmeyi asteroit kuşağını bile geçemezdi. Bundan dolayı Yardımcı Deniz Daban Türkiye Uzay Ajansı ile bağlantıya geçti Yardımcı Deniz Daban: Dikkat dikkat! Burası Çılgın Türk 1 gemisi beni duyan var mı? Türkiye Uzay Ajansı: … Yardımcı Deniz Daban : Dikkat dikkat! Burası Çılgın Türk 1 gemisi beni duyan var mı? Tekrar edi- yorum beni duyan var mı? Yrdımcı Deniz cevap alamadığı için birisini uyandırmasını mı gerekiyordu ? Bilemiyordu birden gem- ide bir sarsıntı oldu. Deniz acele etmesi gerekiyordu. Sarsıntıdan dolayı kapı şifresi sıfırlandı. Deniz kapıyı açtı ve koruma kalkanını aktif etti. Genç Kalemler 19

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu (4 IŞIK YILI SONRA) Çılgın Türk 1 gemisi GYE 2 (Gelecekteki Yeni Evimiz 2) gezegenine ulaşılmıştı ve hiçbir sorun görünmüyordu. GYE 2 gezegenine inmeden önce yaşamaya uygun mu? Diye ölçümüne baktılar ve 2 astronotu gezegene gönderdiler bu iki astronot Emine Elif ve İrem Nur’du. Prof. Dr. Ahmet ve Elif onları kamera ve telsizle takip edip bilgi veriyorlardı ve aradıklarına ul- amışlardı ki bir gemi daha gelmişti. Emine Elifi ve İrem Nur için oraya koruma ekipleri gönderildi (Zırhlı araç). Profesörler o su kaynakları nerden çıkmış ona bakarken GYE 2 gezegeninden güdümlü füzeler geldi geminin bir motoru patlamış, GYE 2 gezegenine düşüyorlardı. Telsiz sinyali de kesilmişti. Yere sert bir İniş yaptıktan sonra aşçı Begüm yaptığı tantuniye mi üzülsün, geminin düştüğüne mi üzülsün anlamamıştı. Tam o sırada Begüm, Yağızı çekmeseydi çok kötü yara alabilirdi. Orada gemiyi korurken astronotları kurtaran iki ko- ruma uzaylılarla çatışıyordu. Yardımcı Deniz Daban keskin nişancılıkla gemiyi savunuyordu. Kaptan Melih profesörleri korurken birden gökten bir tane daha gemi göründü bunlar Türkiye Uzay Ajansı gemileriydi uzay- lılar neye uğradığını şaşırıp kaçtılar ve GYE 2 gezegeni insan ırkına hizmet etmeye başladı. Kaptan Melih: Siz nasıl bizi burada buldunuz ? Türkiye Uzay Ajansı: Yardımcının gönderdiği içli köfte tarifiyle. Koruma Cemdeniz : Vay be! Denize bak, içli köfteyle karışık yardım çağrısını ilk kez duydum. Koruma Eymen: Helal ya burada mermim az daha biterken gelmeniz havalı oldu. Bence bunu yazsay- dık filmini çekerdik. Astronot Yağız: Bence de filmini yapsalar iyi çorba parası çıkar. Astronot Emine Elif: Gülerek, Ben yazmıştım günlüğe tabi uyandığımda. Türkiye Uzay Ajansı: Neyse bu kadar sohbet yeter bizim size bir sürprizimiz var . Aşçı Begüm: Nedir o acaba? Lafı bitirin de size şöyle nefis bir GYE 2 öğle kahvaltısını hazırlayım. Türkiye Uzay Ajansı: Bence çok tabak çıkar çünkü sadece biz olmayacağız. Dünyadakilerde geliyor ve bu da yetmedi GYE 2 gezegeninde sonsuza dek kalmayacağız. Dünya kendisini 100 seneye kadar yenileyecek. Asıl evimize geri döneceğiz. Yani sadece 100 sene burdayız. Herkes hep birden : Oley! 100 sen sonra herkes dünyaya döner ve eski kaldığı hayatlarına baştan başlayarak Dünya’yı kirletme- den devam ederler. Melih Arda AYDIN 6-H 20 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu UZAYDA MACERA Kaptan Gürdal, Bilim İnsanı Ahmet ve Kaşif Yağız uzay gemisi Kaşif +D'nin içinde yeni bir gezegen bulma ümidi ile uzaydaydı. Çok fazla gezegene bakmışlardı fakat hiçbiri yaşamaya uygun değildi. TUK'un (Türk Uzay Kurumu) radardan gönderdiği son bir gezegen vardı. Yal- nız uydu fotoğraflarında değişik yapılar vardı, kısacası ekibimizin o gezegende her türlü canlı ile karşılaşma olasılıkları vardı. En sonunda ekibimiz o gezegenin çekim alanına girdi. Burası çok muhteşem bir gezegendi. Etrafında sarı ve mor renkte parlak halkaların döndüğü ,su kay- nakları bol ,yemyeşil bir gezegendi. Üstelik yaşam da vardı. Gezegene inince Ahmet ,Yağız ile gezegeni keşfe çıktı. Kaptan Gürdal ise gemiyi korumak ve bozulan bir parçası olup olmadığını anlamak için Kaşif +D'de kaldı. Bir saat sonra iletişim cihazından gelen sesle irkildi, baktığın- da üstünde \"XYZ'ye hoş geldiniz.\" diye bir yazı olan bir tabela görüntüsü geldi. Anlaşılan keşif görevi başarıyla sürüyordu. Az sonra Bilim İnsanı Ahmet'in koşarak gemiye geldiğini gördü. İçinden \"Hayırdır İnşaallah.\" dedi. Ahmet geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Ahmet: -Gürdal… Gürdal Bey, çabuk… çabuk kaçalım bu- radan, dedi. Gürdal Bey: -Ne oldu? Hemm Kaşif Yağız nerde? -Onu uzaylı kaçırdı. -Neee!!! Ne diyorsunuz siz ,onu kurtarmaya niye git- miyoruz? -Onu uzaylılar yemiştir ,kesin ,dedi Ahmet. Gürdal Bey : -Ya kurtulduysa!! ,dedi ve ekledi: Hiç itiraz istemiyorum hemen onu kurtarmaya gidiyoruz dediği anda Yağız kucağında minik ama bir o kadar şirin bir şeyle dönüyordu. Ahmet (biraz da gerileyerek) : -İşte bu o, bu o uzaylı ,dedi korkuyla. Gürdal Bey ise bir kahkaha attıktan sonra: -İlahi Ahmet Bey ,bu sizi yiyecek şey miydi? ,diye takıldığı sırada Yağız gelip: -Arkadaşlar bu şirin şeyin adı Yumi. Kendisi son derece ileri teknolojiye sahip bu geze- genin canlılarından biri, demiş. Onunla yemek yemişler ,sohbet etmişler. Bu sohbet sırasın- da Yumi'nin kazara yaşadığı şehirden uzaklaşıp kaybolduğunu söylemiş. Kahramanlarımız el birliği ile Yumi'yi kentine götürmüşler. O kentin kralı onlara çok teşekkür edip, teknolojilerini anlatan bir kitap vermiş. Kahramanlarımız Dünya'ya dönüp kitabı herkese armağan etmiş ve uzaydan getirdikleri teknolojileri dünyada uygulamışlar. Dünya çok ilerlemiş herkes mutlu olmuş. Ahmet Özdemir 6-H Genç Kalemler 21

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 23 NİSAN Kurdu atam bu tarihte Millet meclisini Armağan etti bu zaferi Bütün çocuklara Tartıştılar olayları, konuları İşte tam orada Cumhuriyeti buldu belki orada Bulacaktı ya da Çocuk bayramı ilan etti, 23 Nisan’ı Onlar da önemli dedi 23 Nisan’da Belirtti çocuğun önemini Yarının büyüğü olduğumuzu Uçup gitti gökyüzüne ama Bıraktı bize bu güzel bayramı 23 Nisan’ı Herkesin mutlu olduğu o anı Yazar:DENİZ ÖZDEN 5-C 22 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 23 NİSAN 23 Nisan bu gün, Çocukların bayramı. Neşelensin tüm Türkiye, 23 Nisan geldi diye. Süsleriz dört bir yanı, Sallarız bayrakları, Sevinçliyiz bu gün biz, 23 Nisan geldi diye. Kahraman Atamızdan, Armağan bu bayram bize. Sevinip mutlu olalım, 23 Nisan geldi diye. Ela Çoban 5/C Genç Kalemler 23

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu UZAY MACERASI Yıllardan 2080, Meryem Uzay Ajansı, XYZ Gezegeni’ne bir araç gönderecek ve bunun için bir tim seçilecek. Tim’de Türkiye’nin en uzman kişileri olacak ve bu Tim’i Kaptan Gürdal seçecek. Tim’de 10 kişi olacak. Herkes ailesinden uzak kalacak yani görev zorlu bir görev. Bir süre sonra TİM seçilir ve TİM’de General Aslı, Sağlık Personeli Cemdeniz, Aşçı Yağız, Bilim İnsanı Ahmet, 2. Kaptan İrem, Onbaşı Samet ve Samet’in askerleri Dilara, Cennet Yüsra ve Ahmet Yasin TİM’deki kişiler bunlar. Tehlikeli Görev TİM’e anlatılır TİM kabul eder ve görev başlar ve görevliler araca biner. Yolda General Aslı, Kaptan Gürdal’a bilgi verir. Efendim XYZ Gezegeni’ne yaklaşık 1300 kilometre kaldı yaklaşık 12 saat sonra orada olacağız. Bir anda Samet Onbaşı hastalanır meğer Samet Onbaşı’yı Uzay Gemisi tutuyormuş Sağlık Personeli Cem- deniz, Samet Onbaşı’yı sakinleştirir ve Samet Onbaşı iyileşir. TİM’dekilerin karnı acıkır ve Aşçı Yağız onlara kebap yapar yerler, içerler ve gezegene gelirler. Zorlu görev başlamıştır. Bilim İnsanı Ahmet gezegen hakkında bilgi verir. Herkes onu dinler ve hazırlanmaya başlarlar kıyafetlerini giyerler. Aşçı Yağız ve Bilim İnsanı Ahmet gemide kalır. Bu arada TİM hazırlanır silahlarını alıp oksijen tüplerini taktıktan sonra Gezegen’e inerler. En önde Kaptan Gürdal, arkada General Aslı, arkada 2. Kaptan İrem ve onun arkasında Sağlık Personeli Cemdeniz ve Askerler vardır. Bir süre yürüdükten sonra bir ses duyarlar bunlar Uzay korsanlarıydı ve XYZ Gezegeni’ne ait bir canlıya zarar vermek istiyorlardı ancak bizim TİM izin verir mi harika bir tuzak kuruyorlar ve 2. Kaptan İrem bir tepeye çıkar korsanlara seslenir Korsan- lar silahlarını ona doğru çevirir ve arkalarına baktıklarında ise Dilara ve Cennet Yüsra’yı görürl- er. İrem paraşütle aşağı atlar Bilim İnsanı Ahmet onları uyarır “ Dikkatli Olun” der. Yanlardan Samet ve Ahmet Yasin gelir ve kapana sıkışır ve önden Kaptan Gürdal ve Aslı gelir. Kaptan Gürd- al şöyle der “ Minicik can- lıdan ne istediniz” ve arkadan Dilara ve Cennet Yüsra gelir yanlardan ise Samet ve Yasin korsanları temizlerler. Neyse ki canlıya zarar gelmez an- cak bir sorun var çünkü bu Korsanlar sadece bir kısım- dır daha 20 tane daha vardır. Herkes pusuya yatar ve an- cak korsanların geçeceği yere mayın yerleştirirler mayın patlar ve korsanlar etkisiz hale getirilir. Canlıyı evine götürürler ve herkes mutlu olur. TİM gemiye döner ve geri dönüş yolculuğu başlar herkes çok yorulmuştu görev başarıyla tamamlanır ve ülkede onlar için şenlik düzenlenir. Ahmet Yasin AKCAN 6/H 24 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu ASLAN VE FARE Oramda her hafta Kral aslan ile birlikte ormandan Kral Aslan’ın seçtiği birisi onunla savaşırlar ve ilk yere düşen kaybederdi. Aslan bu hafta ormandan gönüllü birisiyle savaşacağını söyledi ve fare savaşmak istedi. Aslan küçümseyerek: Sen mi benimle savaşacaksın? Fare: Evet dedi ve oradan ayrıldı çünkü bir planı vardı. Aslan ve fare bir araya geldi ve savaş başladı. Fare aslanın vuruşlarından hızlıca kaçarak aslanı yordu ve aslanı yere serdi. Fare aslana bakarak: Kimseyi küçük görmemelisin dedi. İrem Nur DEMİR 6/H BARIŞ’TAKİ UZAYLI Mars’ta araştırma yapması için gönderilen Türk Uzay Ekibi (TUEK) uzaya çıkmak için hazırlıklara başlamıştı. TUEK’den Kaptan İrem Nur DEMİR, General Elif Aslı AYDIN, Sağlık Personeli Emine Elif TOKLU, Bilim İnsanı Ahmet ÖZDEMİR, Astronot Melih Arda AYDIN ve Begüm ÇİÇEK ve Aşçıları Yağız Celal ÇETVEL bu görevde yer aldı. Hepsi uzay gemisine bindi ve Mars’a doğru yola çıktılar. Melih Arda ve Begüm Mars’ta insan yaşantısına dair bulgular araştırmaya başladı. O sırada Begüm’ün arkasından bir uzaylı çıktı ve onu kaçırdı. Onu kendi gezegenlerine yani Barış Geze- genine götürdüler. Orada ona yaptıkları şeyleri öğrettiler. Begüm anlamak için yanında taşıdığı bilekliği taktı ve onlar konuştuğunda bileklik onların ne dediğini Begüm’e anlattı. Böylece Begüm onların neler yaptığını anlıyor ve bilgi tabletine yazıyordu. O sırada kaptan İrem uzay telsiziyle, Begüm’e ulaştı ve orada neler olduğunu sordu ve Begüm hemen Barış Gezegenine gelmelerini iste- di ve TUEK Ekibi hemen Barış Gezegenine gitti ve orada yaşam olduğunu keşfettiler. Türkiye’ye geldiklerine yeni bir gezegen keşfettiklerini ve orada yaşam olduğunu söylediler. Barış Gezegeni ile konuşup Dünyalılar Barış Gezegenlilerine bazı bilgiler anlattılar ve Barış Gezegenlil- eri de Dünyalılara bazı bilgiler verip aralarında iyi bir anlaşma sağlandı. İrem Nur DEMİR 6/H Genç Kalemler 25

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu BİR ASIR İSTİKLAL MARŞI Milli marş, ulusal marş olarak da bilinen bu dizeler ulusların bağımsızlığını belirten dizeler- dir. Kendi ulusunu cesaretlendiren ve düşmanı korkutan özelliklere de sahiptir. Ülkelerin ve ulusların kendilerine ait ve içerisinde özel anlamlar taşıyan marşları vardır. Bizim maşımız İstiklal Marşı olup, ülkemizin bağımsızlık ve istiklal mücadelesini verdiği dönemde ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılıp Osman Zeki Öngür tarafından bestelenmiştir. İstiklal Marşımız 12 Mart 1921’de TBMM tarafından Milli Marş olarak kabul edilmiştir. İstiklal Marşı'mız tarih kokar, mücadele kokar. Birlik ve beraberliğin ruhu, bağımsızlığımızın sembolüdür. Milli mücadelede şehit düşen her kahramanın ve fedakarlık gösteren her insanın izi vardır. Tarihin derinliklerinde köklerini salmış olan, günümüzün bağımsızlık anlayışını özgürlükle taçlandıran ve geleceği bütün hakların özgürce yaşadığı bir dünya yaratmak olan ulusumuzun manevi ve milli duygusudur. İstiklal Marşı'mızı ve Mehmet Akif Ersoy’ u anlamak için dönemin ruhunu tüm yönleriyle bilmek gerekir. Bilindiği üzere ülkemizin bir kısmı o dönemde gerek dış güçler tarafından gerçekleşen işgal ve işgal girişimleri gerekse içeride yaşanan kargaşadan kaynaklı zor dönemler geçirmekteydi. Türk milleti o dönemde dört bir yandan kuşatılmıştı. Ülkemize karşı yapılan siyasi, ekonomi ve askeri komplolar halkımızı büyük bir felaket ile yüz yüze bırakmıştı. Yaşanan ekonomik sorunlar halkımızı açlık ile ter- biye etme noktasına kadar ulaşmış olup, iradesiz kılmak için her yol denenmekteydi. Milli duygulara ve Ulusal Bağımsızlığına sahip olan halkımız tüm maddi ve manevi imkanlarıyla ulusunu bağımsızlıkla taçlandırma görevini üstlenmiş olup esarete karşı baş kaldırmıştır. Başkaldırmak cesaret ister. İstiklal Marşı'mızın ilk sözü olan “KORKMA” kelimesi esarete, zülme ve köleciliğe başkaldırma ve cesaretin sembolüdür. Bir milletin veya ulusun milli marşını yazmak bağımsızlığa yürüyen meşaledir ve bir ulusa ve millete milli marş yazmak asla kolay değildir. Mehmet Akif Ersoy “ O şiir bir daha yazılamaz… Onu kimse yazamaz… Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım… O şiir artık benim değildir… O mille- tin malıdır… Benim millete karşı en büyük hediyem budur… Allah bir daha bu Millete İstiklal Marşı yazdırmasın…” sözleri ile milli marşımızın değerini ve önemini belirtmiştir. Türk vatanı milli marşı ile bir bütündür. Kadını erkeği, çoluğu çocuğu, genci yaşlısı ile kurtardık bu şanlı vatanımızı. “KORKMA” dedi. Mehmet Akif Ersoy. Korkmuyoruz… İstiklal Marşı'mız bizim cesaretimizdir. Mehmet'im söyledi: “Allah bir daha bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.” İçin rahat olsun, vatan toprağında huzurlu uyu bir daha asla bu millet yeniden İstiklal Marşı yazmaya- cak. “Vatan toprağı ana kucağıdır.” derler. Merak etme Akif 'im sen ana kucağında sevgiyle uyu. Her İstiklal Marşımız söylediğinde şanlı bayrağımız göklerde daima dalgalanacaktır. Sevgili Vatanımızın , Milletimizin usta yazarı Mehmet Akif Ersoy. Seni her gün, her hafta, her ay, her yıl sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Senin bize, Türk vatanına bırakmış olduğun bu hediyeyi asla ama asla sahipsiz bırakmayacağımıza söz veriyoruz… Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal! Ebrar YARDIMCI 26 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu 23 NİSAN Yıllardan 1920 Atam onu bize verdi O bizim bayramımız idi Yaşasın yirmi üç Nisan Ulusal Egemenlik ‘ ti Onun uzun ismi Çocukların gözdesi Yaşasın yirmi üç Nisan Herkes onu kutlar Çocuk, genç ve yaşlılar Etkinlik yapıyorlar Yaşasın yirmi üç Nisan Elif Sevde AKCAN 5/C Uzaya Doğru Bir Yolculuk Bugün uzaya çıkacağım ve bence uzay çok güzel bir yer, uzaya çıkmak için sabırsızlanıyorum. Birazdan hazırlıklarımı yapıp, uzaya doğru yol alacağım. Uzay kıyafetlerimi giydim ve hazırım. Uzaya çıkmak için uzay aletinin içine girdim. Dışarıdan bir şeyler söylüyorlar ama ben hiçbir şey anlamadım. Bir anda uzay aleti çok hızlandı ve kendimi Dünya'nın dışında buldum. Çocukluktan beri uzaya gitmek hayalimdi ve bu hayalim gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Bu arada Uzay'da 8 tane gezegen, asteroitler,kuyruklu yıldızlar, gök adalar gaz ve toz bulutları vardı. Keşke uzay konuşabilseydi , onunla arkadaş olmak çok isterdim ama tabi ki de uzaya gitmek çok güzel ve gurur verici bir duyguydu. Uzay maceram bugünlük sona erdi ama benim maceramın yeni başladığını düşünüyorum. Size sadece şunu söylemek isterim hayallerinizin peşinden gidin ve asla pes etmeyin. Emine Elif Toklu 6H Genç Kalemler 27

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu NEFES KESEN KEŞİF Kaptan Gürdal, 2. Kaptan Elif, sağlık memuru Bahar, astronot Sinan ve astronot Ece. Bu 5 kişi başka bir gezegende hayat var mı? Diye araştırmak için uzaya gittiler. Atmosferden çık- tıklarında yer çekimi kayboldu. Herkes geminin içinde uçmaya başladı. O sırada pencereye yaklaşan astronot Sinan ilerde iki tane yıldız gördü. İlk defa bu kadar büyük yıldızlar görüyordu. Tabii ki yıldızların çok büyük olduğunu biliyordu fakat bunlar ona biraz fazla büyük gelmişti. Diğerlerini de çağırdı. Hepsi bu yıldızların bu kadar büyük olmasına şaşırmıştı fakat çok üzerinde dur- madılar. Mars’a doğru yol aldılar. Astronotlar özel kıyafetlerini gi- ydiler. Mars’a iniş yaptılar. Olabilecek yerlerde su aramaya başladılar. Dağların üstüne çıkınca astronot Ece uzakta bir yıldızın patladığını gördü, ilk önce hayal sandı ama yıldız pat- layınca gezegen kadar büyük bir küreye dönüştü böylelikle hayal olmadığını anladı. Bu yıldızı gemide iken gördükleri yıldızlardan biri olduğunu düşündü. Bu olayı diğerlerine de söyledi ama onlar inanmadı çünkü yıldızı görememişlerdi. Daha sonra tekrar bir patlama yaşandı. Bu yıldız da bir küreye dönüştü. Bunu kaptanlar da fark ettiler. O yıldıza insansız bir uzay aracı gönderdiler. Araçtan gelen görüntülere baktıklarında suya benzer renksiz bir sıvı gördüler. Araç bu sıvıdan örnek aldı. Araç geri dönünce sıvıyı incelediler. Sağlık me- muru Bahar bu sıvının su olduğunu fakat içinde kimyasallar olduğunu bu şekilde içmenin çok zararlı olduğunu söyledi. O sırada Ece diğer gezegene de araç göndermeyi teklif etti. “ Belki bu gezegende de böyle bir sıvı buluruz. “ dedi. Bunun üzerine diğer gezegene de insansız bir uzay aracı gönderdiler. Bu araçtan gelen görüntülere baktıklarında ise tüm gezegenin buz olduğunu gördüler. Araç buzdan da örnek aldı. Araç geri dönünce sağlık memuru Bahar bu buzun tuzlu su olduğunu söyledi. Nasıl ilk oluştuğu anda su buz oldu diye düşündüler fakat bir sebep bulamadılar. Tuzlu su çıkması üzerine o gezegene gitmeyi düşündüler. Orada ölebilirlerdi çünkü uzak bir gezegendi ve bu kadar uzağa hiçbir insan gitmemişti. Ama ölmeyedebilirlerdi. Belki insanlık tarihi için büyük bir buluş olur dediler ve o gezegene gitmeye karar verdiler. Gezegene ilk önce astronot Sinan indi. Hiçbir şey olmadı ve astronot Ece de indi. İndikleri anda her yerin buz olduğunu anladılar. Çok zor olsa da buzu kırdılar ve Dünya’ya götürmek için örnek aldılar. Sağlık memuru Bahar buzu inceledi. Erirse tuzlu su olacaktı fakat tüm gezegenin erimesi im- kânsızdı çünkü Güneş’e çok uzak bir gezegendi, erise bile yeniden donardı. Yeteri kadar araştırmadan sonra diğer gezegene de gittiler. Diğer gezegen Güneş’e daha yakındı ve daha sıcaktı. Böylece suya benzer sıvı donmuyordu. Bu gezegende de sağlık memuru Bahar bu sıvıyı inceledi. Dünya’ya götürmek için örnek aldılar. Gezegeni biraz daha inceleyip gemiye bindiler. Dün- ya’ya doğru yola koyuldular. Dünya’da yaptıkları bu buluşla ödül aldılar. NASA’da çalışmaya başladılar. Çok ünlü oldular fakat bir daha yeni bir gezegen keşfedemediler. Böyle bir olay da olmadı. Belki yıllar sonra böyle gezegenler keşfedilecek ve insanlar orada yaşamaya başlayacaklar. Tuğçe Şevval Özkaya 28 Genç Kalemler

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu UZAY DOSTLUĞU Bir grup astronot vardı. Bu grupta da sekiz kişi vardı. Onların görevleri uzaya gidip keşif yapmak ya da dünyadan keşfedilen yerleri incelemeye gitmek. İki gün önce dünyadan yeni bir gezegen keşfedilmişti.Grup hemen hazırlıklara başladı. Onlar uzaya çıkmak için hazırlanırken gelişmiş teknolojiyle dünyadan da araştırma başlatılmıştı bile. Araştırma- lardaki sonuçlar pek iç açıcı olmadığını anlayan araştırmacı bunu hemen müdürlerine söyledi. Bunu duyan müdür ani bir kararla öncelikle dört kişiyi göndereceklerini daha sonra diğer dördünü göndere- ceğini hepsini tehlikeye atamayacağını söyledi. Grup önce itiraz etse de müdürün kararı kesin olduğu için kabul ettiler. Bu yüzden giden gruba A Grubu kalanlara ise B grubu deme kararı aldılar. Hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyordu. İki gün içinde hazırlıklar bitmişti. Araştırmacı A grubunu uyarmaya geldi çünkü iki gün ne kadar ısrar ettiyseler de bahsetmemişti. Son güne bırakmıştı çünkü emin olmak is- temişti. Artık emindi. -‘’A gruba araştırmalarım orada bir canlı türü keşfetti ama türünü tanımlayamadık. O yüzden çok dikkatli olmalısınız.’’dedi. A grubu hazırdı zaten. Artık vakit gelmişti ve uçuş gerçekleşti. Gezegene inene kadar hiç sorun yoktu. Ancak gezegene indiklerinde garip önceden hiç duymadıkları bir ses duydular ve sonra bağlantı kesildi. Araştırmacılar sesi kaydetmişlerdi. Hemen araştırmaya başladılar ama bir sonuca varamadılar. Bu yüzden B grubunu gidecekti zaten B grubunun hazırlıkları tamamdı zaten ama bu sefer daha çok silahla donatmışlardı.Uçuş gerçekleşmişti ancak araştırmacı araştırmalarına devam etti yine de sonuç alamayınca rakip tarafa sormak için gidecekti arkadaşları için bunu yapmalıydı bü yüzden vakit kay- betmeden gitmişti.Oraya gittiğinde ilginç bir konuşmaya kulak misafiri oldu. O uzayda duydukları sesi burda da duymuştu.Biri bunu çevirmiş ve şöyle söylemişti -‘’Bizim rakiplerden dört kişiyi yakalamışlar. Sonunda anladılar onlarda bize karşı koyamıya- cağımızı.Biraz canları yandı ama onlar direndi.’’ Bunu duyan araştırmacı hemen merkeze döndü B grubu inmeden yetişe bilmişti hemen onları bu konuda uyardı. Müdür bunu duyunca hemen polisi ararmaya kara verdi.Ama araştırmacı önce A gru- bunun kurtarılması gerektiğini ayrıca orada yaşayanlara yardım edilmeli çünkü onlara zarar verdikler- ini söyleyince müdür kararından vazgeçti.B grubunada şöyle söylediler; ‘’İnince hemen, zarar vermiyeceğinizi ve yardıma geldidiğinizi söyleyin ve öncelikleri biriniz inin eğer yinede yakalarlarsa plan yapıp diğerlerini kurtarın.’’ B grubu bu konuşmadan sonra aralarından bir kişi seçtiler.Seçtikleri kişi müdürün dediğini yaptı ancak oradakiler diğer gelenlerinde önce böyle söylediğini ancak sonra kendilerine zarar verdiklerini söyleyince. ‘’Lütfen önce adınızı söylermisiniz hitap etmem için.’’ dedi. ‘’Biz kendimize Meg deriz.’’ ‘’Şeyyy ben bir soru daha sorucam sayın Megler acaba bizim dilimizi nasıl biliyorsunuz.Siz farlı bir dil konuşuyorduz .’’ ‘’Biz duyduğumuz bir dili hemen konuşabiliriz. Şimdi bize söyleyin sizin iyi biri olduğunuzu nasıl anlayacağız.’’ Onlanlara anlatmaya başladı her şeyi. Sonra Megler onlara iyi biri olduğuna inandı ve arkadaşlarını serbest bıraktı. Müdür sonra rakip tarafı polise şikayet etti , orası kapandı ve oradakiler dehapise girdi. İnsanlarla Megler arkadaş oldular.Bu arkadaşlık haberlerde ve gazetelerde’’ UZAY DOSTLUĞU’’ diye geçti. Begüm Çiçek 6-H Genç Kalemler 29

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu UZAYDA BİR MACERA Aylardır bu zamanı bekliyorlardı. Mars’a gidip oraları araştıracaklardı. Uzaya gitmek için roket, orada yaşayabilmeleri için özel kıyafetler... Artık her şey hazırdı. 8 kişilik bir ekiptiler. , Hepsi astronot kıyafetlerini giymiş uzaya çıkabilmek için sabırsızlanıyorlardı. Ancak biri eksikti. Roketi kullanacak kaptan hâlâ ortalarda yoktu. Onu birçok kez aramışlar ama telefona cevap ver- memişti. En son aradıklarında telefonu açmış ve hastalandığını, yatağından çıkmaya hali olmadığı söylemişti. Bu durum hepsini üzdü ama uzaya kaptansız gidemezlerdi. Acilen bir çözüm bulmaları lazımdı. Çünkü bütün haber kanallarında canlı olarak yayınlanıyordu. Bu durumu açıklayamazlardı. Bu yüzden roketi yardımcı kaptan kullanacaktı. Rokete bindiler. Herkes 10’dan geriye saymaya başladı. 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1 ve 0. Bir anda yükselmeye başladılar. Hepsi çok heyecanlıydı, bir o kadar da endişeliydiler. Dünya atmosferinden çıkıp uzaya ulaşmışlardı. Mars’a doğru gittiklerini sanıyorlardı fakat başka bir tarafa gidiyorlardı. Kimse bunun farkında değil- di. Çünkü camdan bakınca gördükleri gezegen aynı Mars’a benziyordu fakat Mars değildi. Mars sandıkları gezegene iniş yapmışlardı. Anlaştıkları gibi ikişer ikişer dağıldılar. Rokette kalan ise ark- adaşlarından gelen haberleri kuleye aktaracaktı. Her şey planladıkları gibi gidiyordu yanlış gezegene inmeleri dışında. Birinci grup gezegendeki topraktan almış ve elindeki özel poşetlerden birine koymuştu, bunu roketteki arkadaşlarına telsizle iletmişlerdi. İkinci grup ise buraların fotoğraflarını çekip rokete göndermişti. Üçüncü grup gezegende herhangi bir yaşam belirtisi var mı diye etrafı araştırmakla görevliydi fakat hâlâ rokettekine bir şey iletmemişlerdi. Oysaki her 10 dakikada bir ses vermeleri gerekiyordu ama onlardan herhangi bir ses duyulmamıştı. Roketteki astronot kuleye bunu söylemişti. Kule ise diğer astronotlara söyleyip on- ları aramalarını söyledi. O da dediklerini yaptı ve diğerlerine söyledi. 5 kişi üçüncü grubu aramaya başladılar. Onların gittikleri yöne doğru bir müddet yürüdüler. Bir anda hepsi durdu. Çünkü karşılarında kocaman bir patates tarlası vardı. Biraz daha sağ tarafa bakınca gözlerine inanamadılar. O da neydi? Yeşil ve tek gözlü, 1 metre boylarında tatlı bir yaratık tarladan patates topluyordu. Önce korktular ama bu yaratığın onlara zarar vereceğini düşünmediler. Çünkü çok tatlı bir yaratıktı. Yanına gidip onunla konuşmaya çalıştılar. Hepsi Türk idi fakat nedense yaratıkla İngilizce konuşmaya çalıştılar. Bekle- medikleri bir şey oldu yaratık bir anda Türkçe konuşmaya başladı. Astronotlar şaşırdı ve aynı dili konuştukları için mutlu oldular. Yardımcı kaptan uzaylıya ark- adaşlarını aradıklarını söyledi. Uzaylı ise az önce onları gördüğünü ve diğer uzaylıların onları eliyle işaret ettiği tarafa doğru götürdüklerini söyledi. Astronotlar arkadaşlarını bulmak için hemen o tarafa doğru yürümeye başladılar. Sonra karşılarına kocaman bir yapı çıktı. Yapı değişik bir malzemeden yapılmıştı. İçeri girdiklerinde arkadaşlarının uzaylılarla sohbet ettiklerini ve patates yediklerin gördüler. Uzaylılarla sohbet eden astronotlar arkadaşlarını görünce onlardan özür diledi. Çünkü onlara haber vermeyi unutmuşlardı. Yardımcı kaptan onları çok merak ettiklerini ve Mars macerasının sona erdiğini, artık Dünya’ya gitmeleri gerektiğini söyledi. Uzaylılar “Mars” dediğini duyunca burasının Mars ol- madığını, gezegenin adının “Şafak” olduğunu söyledi. Astronot- lar “Cidden burası Mars değil mi?” diye sordu. Uzaylılar hep bir ağızdan “Hayır” dedi. Astronotlar hâlâ inanmamıştı ama Dünya’ya döndüklerinde gezegenden aldıkları toprak parçaları incelemeye alındı ve daha önce Mars’tan getirilen toprak ile alakası olmadığı ortaya çıktı. Bu astronotlar ve Şafak gezegeni tarihe geçti. E la Şafak 6/H Genç Kalemler 30

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu YENİ GEZEGEN Yeni bir gezegen bulunmuştu ve adına XYZ denilmişti. İki astronot oraya gönderilmişti ama hala bir iz bulunamadı.Bu gizemi çözmek için Kaptan Yağız eşliğinde Aşçı Arda, Doktor Erdem, Asker Kerem ve Asker Kaan XYZ gezegeni gönderilecek ve bu iki astronotun gizemi çözülmüş olacak. Bu olay 2279'da olmuştu ve şu an 2280'de yani tam bir yıl sonra gizem çözülmeye gidilecek belki de onlar ölmüştür ve ya yaşıyorlardır. Hazırlıklar tamamlanmış uzaya yolculuk başlamıştı. XYZ Gezegenine geldiğimizde dört uzaylı ve tutsak edilmiş iki astronot vardı onlara görün- meden uzay gemisine binip Asker Kerem ve Kaan dışarıyı gözetlediler . Aşçı Arda yemekleri hazırladı ve yemeklerini yiyip kıyafetlerini giyip XYZ Gezegenine in- diler .Uzaylılar onları iki astronotla aynı gezegenden olduğunu anladığı için yakalamaya çalıştılar. Yağız bir plan yaptı, plana göre Kaan ve Kerem astronotları kurtarmaya gidecek kalanlar uzay- lılardan kaçarak oyalayacaktı ama bir terslik çıktı gezegenin öbür tarafından yirmi uzaylı daha geliyordu Kerem, Kaan ve Yağız kurtuldular ama geri kalan Aşçı Arda ve Doktor Erdem yakala- nmıştı. Yağız, Kerem ve Kaan bir plan kurdular,plan şöyleydi: Yağız onları oyalayacak kalan uzay- lıları ise Kerem oyalayacak. Kaan ise nöbette bekleyen askeri bayıltıp anahtarı alıp açıp herkes uzay gemisine kaçacaktı. Plan başladı Yağız sağ taraftaki, Kerem ise sol taraftaki uzaylıları oyaladı.Kaan'da uzaylıya vurdu ama bu uzaylıların darbeye karşı korumaları çok güçlüymüş Kaan zor da olsa Erdem, Arda ve iki astronotu kurtardı ve uzay gemisine bindi ama Kerem ve Yağız bir türlü gelemiyordu. Aklına Yağız'ın küçük bir gezegen olduğu için arkalarına dönüp koşarlarsa Dünyadaki gibi bir noktadan dümdüz gidildikçe gene aynı yere varıldığı gibi onlarda vardı ve son anda gemiye binip Dünya'ya indiler ve gizem çözülmüş oldu. Yağız Celal ÇETVEL 6/H 360 DEDEMİN TARLASI Dedemin tarlasına gitmiştik tarlada yürürken az daha bir böceğe basıyordum ama son anda böcek aaaaa! Diye bağırdı ve böceği ezmemiştim ama yere düştüm, dizime taş batmıştı taşa baktığımda farklı bir siyah taştı ve parlıyordu. Tarlada bir ağacın altına oturdum ve gökyüzündeki bulutları bir tanesini dedemin köpeğine benzettim ve o anda dedemin köpeği yanıma geldi .Aynı bir dost gibi onunla sohbet ettim, o bana burada dedene yardım ediyorum, başka köpeklerle top,saklambaç oynayarak çok eğleniyorum ,dedi. Bende ona dizime batan ilginç taşı gösterdim ve o da çok şaşırarak bunun bir gök taşı olabi- leceğini söyledi ve çok heyecanlandık, ondan dolayı bu taşı babama götürdük ve babamda o taşı bilim merkezine götürüp üç gün sonra bunun gök taşı olduğu haberi geldi. Babam ise onu bilim merkezine bağışladı.Artık eve gitme vaktimiz gelmişti,şehre gidince bütün her şeyi arkadaşlarıma anlatmak için sabırsızlanıyorum. Yağız Celal ÇETVEL 6/H Genç Kalemler 31

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu ZEBRA VE AT Bir gün ormanda kendini beğenmiş herkesi kendinden küçük gören bir at varmış.Bide bu ormanda bilgeler bilgesi iyi kalpli ve sevecen bir zebra yaşarmış Zebra arkadaşlarını sever ve onlarla iyi geçinirmiş. Ama at bu ormanda ki kimseyi düşünmeden bencilce hareket edermiş. At zebranın böyle yaptığını hiç anlamaz ve onu hiç kale almazmış. At merakına yenik düşmüş ve zebraya sormuş: - Zebra neden insanları bu kadar önemsiyorsun? Zebra cevaplamış: -Şimdi düşün at kardeş. Sen papatya, ben gül ve diğer hayvanlar da bambaşka çiçekleri tem- sil ediyor. Biz birleşip çok güzel bir buket çiçek haline geliyoruz. Farklılıklarımız birleşip zengin- liğimize dönüşüyor. At bu konuşmadan sonra yaptıklarının yanlış olduğunu anladı ve iyi biri olmaya başlamış. Unutmayalım ki farklılıklarımız zenginliklerimizdir. 6/H- Elif Aslı AYDIN 32 Genç Kalemler


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook