Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarım sektörünün önemi giderek artmaktadır. Ekonomik açıdan bakıldığında toplam tarımsal üretim değeri sürekli olarak yükselmekte ancak tarımın ekonomideki payı oransal olarak azalmaktadır. Ancak tarım, sadece ekonomik açıdan değerlendirilebilecek bir sektör değildir. Tarım, sosyal ve stratejik açıdan da büyük bir öneme sahiptir. Beslenme ihtiyacının karşılanmasında alternatifi yoktur. Tarım, sanayi, enerji ve ilaç gibi birçok sektöre girdi temin etmektedir; istihdamda ve ihracatta ise hala önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin gelecek elli yılı, yani 2023, 2053 ve 2071 vizyonları için yenilenebilir su kaynaklarının kıtlığı yanında su kirliliği, tarım arazileri erozyonu, bitki besin maddelerinde azalma, tuzlanma ve şehirleşme nedeniyle bozulma tarımsal araştırmaların öncelikli konuları olmalıdır. Verim açığını giderme, tarladan çatala gıda güvenliği, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve tarımsal bilgi konuları bilim ve teknolojinin gündeminde yer almalıdır. Bu amaçlarla yapılacak kaliteli araştırmalara gereği kadar kaynak ayırmak Türkiye’nin önündeki elli yılın hedeflerine ulaşması açısından elzemdir. Silivri İlçemiz, iklimi ve verimli toprakları ile önemli bir tarımsal potansiyele sahiptir. Ancak bugüne kadar bu potansiyelin hak ettiği ölçüde kullanabildiğini söylemek mümkün değildir. Hem dünyada hem de ülkemizde artarak devam eden tarımın önemini dikkate alarak, Silivri’mizin önemli bir tarımsal üretim merkezi konumuna ulaştırılması için Gümüşyaka Mahallemizde 255 bin m2’lik alana kurulmuş olan TÜRAM’ın kuruluş amacı; bölgemizde geleneksel tarımın yanı sıra alternatif bitki yetiştiriciliğine yönelik araştırmalar yapıp bölge çiftimizin topraktan daha fazla yararlanma ve emeğin karşılığında daha çok kazanmasına aracılık etmektir. Mevlana’nın çok sevilen “Dünle beraber gitti cancağızım ne kadar söz varsa düne ait; şimdi yeni şeyler söylemek lazım” dizelerinde ifade ettiği gibi Türkiye tarımı için de yeni şeyler söylemek gerekmektedir. Bu inançla Silivri Belediyesi olarak, Tarım Lisesi’nde sektörün insan kaynaklarının yetiştirilmesi, TÜRAM da ise bölge çiftçilerimizin bilgilendirilmesi ve daha verimli ürünler elde edebilmesi için yapılacak araştırmalara ve çalışmalara desteğimiz artarak devam edecektir. Volkan YILMAZ Belediye Başkanı
T.C. SİLİVRİ BELEDİYESİ TARIMSAL ÜRETİM VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Gümüşyaka Mahalle- mizde 255 bin m2’lik alana kurulmuş olan TÜRAM’ın kuruluş amacı; bölgemizde geleneksel tarımın (Buğday, arpa v.b.) yanı sıra alternatif bitki yetiştiriciliğine yönelik araştırmalar yapıp bölge çiftçimizin topraktan daha fazla yararlanma ve emeğin karşılığında daha çok kazanmasına aracılık etmektir.
Silivri Belediyesi TÜRAM’ da yapılan çalışmalarda toprağımıza uygun 41 çeşit aromatik bitki tespit edilmiş ve yeni çeşit deneme üretimleri sürmektedir. Üretimlerinde toprağımız ile uyumlu ve verimli olan bitkiler tespit edilmiş olup özelllikle karabuğday, en- ginar, lavanta, kudretnarı ve mevsimsel çiçekçilik dallarında ilgi oldukça yoğun olmuştur. Silivri Belediyesi TÜRAM’ da üretilen bitkiler kozme- tik sanayinde, ilaç sanayinde ve doğal bitki çayları sanayinde kullanılmaktadır. Üretim aşaması bitmiş olan bu bitklilerin pazarla- ma aşamalarıda tamamlanmış ve çiftçimizin üretim aşamasına geçiş çalışmaları sürdürülmektedir.
Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi’nde düzenlenen Silivri Belediyesi Lavanta Hasat Şenliğimiz her yıl binlerce kişinin akınına uğruyor.
Eğitim Kurslarımız Silivri Belediyesi TÜRAM çalışmalarına başladığı 2010 yılından itibaren öncelikle ziraat mühendisleri, üniversite öğretim görevlileri, bölgedeki ziraata ilişkin sivil toplum kuruluşları ve bölgenin büyük arazi sahipleri ile sürekli görüşmelerde bulunup deneme üretimlerini gerçekleştirmiştir. Bu üretimlerin bitkisel, yağ ve ekstrat ölçümleri yapılmış, en verimli olanlar ve Silivri toprağı ile en sorunsuz uyum sağlayanlar belirlenmiştir. 4 yıl süren bu çalışma ardından artık halka açılmanın ve onlara üretim yaptırarak gelirlerinin yükselmesini sağlamanın zamanı gelmiştir. Profesör, doçent, yardımcı doçent ve mühendislerin gözetim ve denetiminde gerçekleşen bu çalışmalar neticesinde üreticiler için konular hakkında bilgilendirme toplantıları düzenlenerek açılacak eğitim kurslarına davetler yapılmıştır. Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği, Arıcılık ve Bal Üreticiliği, Seracılık ve Süs Bitkisi Yetiştiriciliği, Sebze Yetiştiriciliği dallarında açılan kurslarda 120 kişilik gruplar halinde eğitimler verilmiştir. Katılan 1200 üzeri kursiyere Namık Kemal Üniversitesi Öğretim görevlilerince eğitim verilmiş; kurs sonunda yapılan sınavlarda başarılı olan 1100 üzerinde kursiyere Namık Kemal Üniversitesi onaylı belgeler verilmiştir.
Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Kursu Silivri Belediyesi TÜRAM Eğitim Salonunda Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği kursu düzenlenmiş ve toplamda 300 vatandaşımız konuyla ilgili yetiştirici sertifikasın sahip olmuştur. Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Görevlisi Prof. Dr. Canan Sağlam tarafından verilen eğitim 45 gün sürmüş ve eğitim sonrası yapılan sınavlarda elde edilen başarı %97 oranını bulmuştur. Silivri Belediyesi, Kursiyerlere 1000’er adet istedikleri Aromatik bitki fidelerinden hediye etmiş, deneme üretimine geçişleri sağlamıştır. Silivri Belediyesi Ziraat Mühendislerince ekim ve sonrası rutin kontroller yapılmakta olup bitkilerin gelişmeleri kontrol edilip kayıt altına alınmaktadır.
Seracılık, Süs Bitkisi ve Sebze Yetiştiriciliği Kursu Silivri Belediyesi TÜRAM Eğitim Salonunda Seracılık, Süs Bitkisi ve Sebze Yetiştiriciliği eğitimi düzenlenmiş ve toplamda 350 vatandaşımız konuyla ilgili yetiştirici sertifikasına sahip olmuştur. Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Latif Çinkılıç tarafından verilen eğitimler sonucunda yapılan sınavlarda 320 vatandaş Namık Kemal Üniversitesi onaylı sertifika sahibi olmuştur. Silivri Belediyesi özellikle süs bitkisi yetiştirmek isteyen sertifikalı üreticileri alım garantili çiçek üretimine teşvik etmiş, üreticilerin yetiştirdikleri 2016 yaz sezon çiçeklerini alarak Silivri merkez, mahaller ve Beylikdüzü Belediyesi’nde bu üretilen süs bitkilerini değerlendirmiş, üreticinin ekonomik kazanç elde etmesini sağlamıştır.
Arıcılık ve Bal Üreticiliği Kursu Silivri Belediyesi TÜRAM Eğitim Salonunda Arı Yetiştiriciliği ve Bal Üretimi kursu 3 kez düzenlenmiş ve toplamda 370 vatandaşımız konuyla ilgili yetiştirici sertifikasına sahip olmuştur. Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay tarafından 3 kez düzenlenen kurslara 400 kursiyer katılmış ve 370 kursiyer Namık Kemal Üniversite onaylı belge almaya hak kazanmıştır. Silivri Belediyesi ilk eğitime katılıp başarı ile bitiren 100 kursiyere arıları ile birlikte 3’er kovan arı hediye etmiştir. Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay başkanlığında arıcılık teknikeri ve ziraat mühendisleri bu arıları rutin dönemde ziyaret ederek bakımlarına ilişkin varsa eksikleri tespit edip üretici kursiyere gerekli bilgiler verilmekte ve arı popilasyonunun çoğalması sağlanmaktadır.
Türam’da Topraksız Tarım Topraksız tarım veya Dünya literatüründe hidroponik tarım olarak bilinen tarım çeşidi Türkiye’de halk arasında ‘Topraksız Tarım’ olarak adlandırılmıştır. Toprak olmadan durgun su kültürü içinde uygulanan bir tarım biçimidir. Örtüaltı da denilen sera yetiştiriciliğinde uygulanan ancak son zamanlarda açıkta da yapılmaya başlanan bir üretim yöntemidir. Topraksız tarıma ihtiyaç duyulma gerekçesi toprak kaybı, toprak yorgunluğu, hastalık, aşırı gübre tüketimi ve su tüketimi şeklinde sıralanmaktadır. Topraksız tarım, toprak yerine volkanik kayaların kullanıldığı, taş yünü veya perlit olarak adlandırılan maddelerle, değişik minerallerin suyun bitkiye enjektesiyle yapılan bir tarım sistemidir. Geleneksel tarıma alternatif ve katma değeri yüksek bitki çeşitlemelerini inceleyen, yetiştiren TÜRAM topraksız tarım araştırma çalışmalarını da devam ettirmektedir. Bu tarım çeşidi ile gübreleme, ilaçlama ve aşırı sulama gibi uygulamalara ihtiyaç duyulmadan Tıbbi ve Aromatik bitkilerin uçucu yağ ile ekstralarında ciddi artış elde edildiği saptanmıştır.
Yetiştirdiğimiz Bitkiler
Ada Çayı salvia triloba l. Ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından Salvia cinsini oluşturan kokulu bitkilere verilen ad ; ADA ÇAYI... 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe ada çayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Bir başka tür olan çayır ada çayı (Salvia pratensis), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine hoş bir koku yayan mavi menekşe renkli çiçekleri bulunur. Çayır ada çayı (Ana dolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu’da bol yetişir. Anado- lu ada çayından “elma yağı” veya “acı elma yağı” denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından tıbbi (bahçe) ada çayına benzemektedir. Tüylü ve beyazımsı bir renkte olan yapraklarının kurusu çay şeklinde haşlanarak içildiği gibi, et yemeklerine koku ve lezzet vermek için de kullanılır. Özellikle karaciğer, ördek, kaz, tavuk ve av hayvanların kızartmalarında koku ve tat için kullanılır. Avrupa mutfaklarında kızarmış patateslerin, hamurlara koyulan yağların kokulandırılmasında, salamuralarda, etlerin dinlendirilmesinde kullanılır.
Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalka- mayan kişilere masaj yapılarak sürülür ve rahatlatırlır. Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, eterli yağlar oluştuktan sonra Mayıs-Haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havadar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır. ada çayı efsanesi Ada çayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!” Ada çayının eski çağlarda da ne büyük bir övgü ile anıldığını, çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: “Kutsal Meryema- na, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve ask- erler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle ada çayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçeklen yor.”
Mİsk Ada ÇAYı salvia sclarea l. Adaçayının yaprakları ve çiçekleri çay ve lapa yapımında, eter yağı (hülasası=uçucu yağı), naturel ilaç ve aroma tedavisinde kullanılır. Adaçayının yapraklarındaki eter yağı türevleri çiçek açmadan önce en yüksek orandadır. Bu nedenle Adaçayı yaprakları Nisan-Mayıs ayların- da toplanıp kurutulur ise daha kaliteli drug elde edilir. Fakat Kasım’a kadar da yaprakları toplanarak kurutulabilir. Adaçayı yapraklarını ku- ruturken sıcaklığın 35˚’yi geçmemesi gerekir. Çünkü bu dereceden sonra bitkinin birleşimindeki eter yağı türevleri buharlaşarak yok olur. Misk adaçayının bir çok yönden Maalesef şifalı bitkiler faydaları tespit edilmiş ve toplama, kurutma, paketleme endüstriyel alanda kullanılmaya ve depolama işlemleri sırasın- başlanmıştır. Misk adaçayının da çok yanlışlar yapılmaktadır. çiçekli dalları ve yaprakları Bitkinin şifalı kısmı yaprak infuzyon veya tentür halinde, veya çiçekleri ise asla Güneş mide rahatsızlıklarında, kabızlığı altında kurutulmaz ve mutlaka gidermede, terlemeyi azaltmada gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca ayrıca yatıştırıcı olarak kullanıl- örneğin bitki 5 günde kurudu maktadır. Bu bitkinin uçucu yağı ise, 2 gün daha kurumada daha çok parfümeri sanayinde bırakmak mahzurludur, çünkü kullanıldığı gibi unlu yiyecekler, birleşimindeki eterik yağları alkollü ya da alkolsüz içecekler, kaybettiğinden kalitesi düşer. şurup, dondurma ve şekerle- Sadece bitki kökleri Güneş’te melere koku vermek amacıyla kurutulur ve kurur kurumaz da kullanılır. Eczacılıkta, ülser hemen paketlenip depolan- yaraları ve göz iltihaplarının ması gerekir. Şifalı bitkilerin iyileştirilmesinde kullanılmakla Aktarlarda açıkta satılması beraber sinir sistemini rahatlat- kalitesini kısa sürede düşürür mada, baş ağrısı ve uyku- ve etkisini oldukça azaltır. suzluğu gidermede ayrıca akrep sokmalarına karşı da kullanılmaktadır. Misk adaçayı esansı cildi temizleme ve gözenekleri büzme özelliğinden dolayı yağlı ciltler için yapılan losyonlarda ve yüz maskelerinde genelde yer almaktadır.
Arıcılar tarafından tüm dünyada çok iyi bir nektar kaynağı olarak bilinen arıotu, dünyadaki nektar bitkisi sıralamasında ilk 20 bitki içerisine girmektedir. Arı OTU PHACELIA TANACETIFOLIA Çok kaliteli balı olan bu bitkinin salkım şeklindedir. Çiçeklenme Anavatanı Kaliforniya olan arıo- tu, Hydrophyllaceae familya- çiçek sapının alt kısmından sına ait tek yıllık otsu bir bitki olup dik bir şekilde gelişmekte başlamakta, uca doğru ilerle- ve 60-100 cm boylanmaktadır. mekte ve bir haftada salkımın Çiçek rengi çeşide bağlı olarak eflatun, mavimsi-pembe, açık tamamı çiçeklenmektedir. mavi ve beyaz renkte olabilmekte- dir. Çiçekler bitki sapı üzerinde tek Arıcılıkta bal üretimi olarak ve taraflı olarak dizilmiş, uzun, kıvrık, hayvancılıkta yem bitkisi olarak kullanılmaktadır. Arı otu tek yıllık bitkidir. Toprak seçiciliği yoktur, her tür toprakta yetiştirilir. Ilıman iklimlerde sonbahar,sert iklim- lerde sonbahar ekimi yapılmalıdır.
Arıotu, böcekleri kendine çeken bir bitkidir. İlkbaharda ve doğada çiçeklenmenin bitmesinden önce yani haziran - temmuz aylarında ekimi tavsiye ediliyor. Arıotu tohumunun hasat edil- ve yayılarak kurumaları sağlanır. mesinde dikkat edilecek en Kuruyan bitkiler tahta çubuk- önemli husus olgunlaşan to- larla dövülerek veya üzerinde humların araziye dökülmeden traktörle gezilerek tohumların hasat edilmesidir. Bu amaca ayrılması sağlanır. Bu işten son- uygun olarak çiçek salkımları ra savurma yapılarak rüzgar kahverengimsi renk aldığında yardımıyla tohumların bitki bitkiler biçilerek bir yerde toplanır artıklarından ayrılması sağlanır.
AhUdudu rubus idaeus l. Ahududu ya da frambuaz (Rubus idaeus), gülgiller (Rosaceae) familyasından, yaz ve sonbahar mevsi- minde kırmızı renkli ve tatlı meyveler veren bir bitki türü. Adı, ceylan anlamına gelen ahu ile dut kelimelerinden tamlamadır; harfiyen «ceylan dutu» anlamındadır. Genelde ormanların açık ver- baren bir önceki senenin diği yerlerde veya önceden fidanları ilkbaharda çiçekle- yangın ya da ağaç kesimi necek ve yazın meyveler ile açılan alanlarda büyür. olgunlaşacaktır. İlkbahar ve Ahududu çiçeği, arılar için yaz boyunca bitkiyi iyi su- temel bir nektardır. Nemli lanır, fakat sonbahar döne- iklime sahip bölgelerde kolay- minde su miktarını azaltılır. ca üretilebilir ve kesilmedikçe Bu, fidanların kışı geçirebil- kendiliğinden ürer. meleri için sertleşmekerini sağlayacaktır. Ahududunun tam olgun- Kış boyunca eski çiçeklen- luğuna erişebilmesi için bol miş fideleri toprak seviye- sinde budanır. Yeni fidelerin güneş ışığı ve suya ihtiyacı de küçük ve zayıf olanları ayıklanır. Birbirilerine çok vardır. Kuş dışkısı ile yayılan yakın büyüyen fideleri sökülür, fidelerin arasında tohumlarla ahududular 10-15 cm mesafe olmalıdır. Çoğu ahududu çeşidinin ka- bahçelerde sık sık yabani ot zığa bağlanması gerekecektir. olarak baş gösterirler. İlk sene, bitkinin rezervler- ini depolaması ve büyüye- bilmesi için bütün çiçekler toplanır. İkinci seneden iti- Ahududu Koyu kırmızı rengini almış yaprakları, taze veya ve göbeğine dokunulan kurutulmuş olarak bitki meyveleri toplanır. çaylarında kullanılır. Ahudu- Meyveler bu du iyi bir kan yapıcı olmasının zamanlarında en yanında mevcut kanı temizler. tatlı hallerine ve Vücutta biriken zehirli maddelerin olgunluğa erişmiştir. atılmasını sağlar. Terletir ve idrar Fazla meyvelerden söktürür. Kabızlığı giderir. ahududu reçeli Vücuda dinçlik verir. yapılabilir veya bu meyveler dondurulabilirler.
AnasON pimpinella anisum Anason, maydanozgiller familyasından 50-60 cm uzun- luğunda bir yıllık otsu bitki türü. Anavatanı Doğu Akdeniz'dir. Anason, anason bitkisinin tohum- larından elde edilir. Rakı gibi alkollü içkilere çeşni katmak için kullanılır. Anasonun tatlımsı tadı ve özgün kokusu içinde bulunan \"anethol\" denilen yağdan gelir. Anethol alkol- de çözünür, ama su oranı arttıkça çökelir. Bu nedenle anasonlu içkiler suyla karıştırıldığında beyaz olur. Anason, tatlılarda da kullanılan bir baharattır. Ayrıca kedi köpek mamalarına tat vermek için de kullanılır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı artırır. Kusmaları ve ishali keser. Anne sütünü artırır. Sinirleri yatıştırır. Migren ağrılarını keser. Beyin yorgunluğunu giderir. Uyku verir. Kalbi kuvvetlendi- rir. Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Cinsel arzuları arttırır. Öksürüğü keser. Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikayetleri giderir. Fazla miktar- da kullanıldığı zaman uyuşukluk verir.
Gövde dik, silindir biçiminde, içi boş, çok dallı, tüylü ve üstü çizgilidir. Alt yaprakları uzun saplı, oval veya kalp biçimindedir. Çiçekler bileşik şemsiyelerde toplanmışlardır. Meyveleri armut şeklinde küçük, üzeri tüylü, yeşilimsi sarı renklidir.
AYnısAFA calendula officinalis Hemen her toprak cinsinde büyüyebilen aynısafa çiçeği yılın her ayı bulunabilir. Papatya, kasımpatı ve yakubotu ile aynı aileden olan bitkinin dalları 30-60 cm arası boylanabilir. Aynı safa çiçeğiyle hazırlan- yağını güneş yanığına karşı da mış merhemler, sular, özler önermektedir. genellikle cilt yaralanmaları, yanma ve kesik tedavisinde Deri iltihabı (dermatit) teda- kullanılır. visinde yardımcı olarak kul- lanılabilir. Özellikle meme Çiçek bu tip yaraların daha kanseri nedeniyle radyasyon hızlı iyileşmesinde oldukça terapisi gören kadınların cilt- etkilidir. Aynısafa merhemi ay- lerinde oluşabilecek iltihaplar rıca basur tedavisinde kullanıl- için tavsiye edilmektedir. maktadır. Aynısafa içeren kulak dam- Etkileri konusunda bilimsel bir laları bazen çocuklarda ku- araştırma sonucu yoktur an- lak enfeksiyonu tedavisinde cak tahminler yaralı bölgeye kullanılmaktadır. Bu alanda olan kan akışını hızlandırarak yapılan bir kaç çalışma kulak hücrelerin daha çok oksijen damlası olarak kullanmanın almasını sağladığı yönündedir. yan etkileri olmadığı yönünde- Bitki uzmanları aynısafa çiçeği dir. Anti bakteriyeldir. Kulak en- feksiyonlarında kullanılır. Kolajen üretimini arttırır. Boğaz ağrısına iyi gelir. Vücudu toksinlerden temizler. Ağız içi iltihaplanmalara iyi gelir. Mide kanserine karşı koruma sağlar. Mide ülserine iyi gelir. Yüksek miktarda an- tioksidan içerir. Krampları açar. Sindirimi kolaylaştırır. Sakinleştirici etkisi vardır.
Dolaylı yoldan sağlığa faydası ise bahçelerde AYnısAFA oluşan haşeratı kovmak için kullanılabilmesidir. Güzel görünen ancak nahoş bir kokusu olan aynısafa çiçeği dış mekanlardaki böceklerden herhangi bir kimyasal madde kullanmadan kurtulmanızı sağlayabilir. Bitki 12. yüzyıldan beri başta Avrupa ülkeleri olmak üzere çeşitli ülkelerde tıbbi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Günümüzde aşağı yukarı her kıtada yetişen bitki, ilaç sektöründe cilt hastalıkları ve yaralanmaları için üretilen bazı merhemlerde aktif bileşen olarak yer alıyor.
Biberiye, derin temizlik sağlar ve antibakteriyel ürünlerden daha mikrop kırıcı özelliğe sahiptir.
BİbeRİYe rosmarinus officinalis l. Biberiye (Rosmarinus officinalis), ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından iğneye benzeyen ince yapraklı, daima yeşil kalan bir bitki türüdür. Mor çiçekli ve çalı görünümlü bitkidir. Akdeniz çevresinde yay- gın olarak yetişen bitkinin genç sürgünleri bahar olarak, kendisi ise süs bitkisi olarak kullanılır. Çiçekleri haşlanarak uyarıcı bir şurup elde edildiği gibi, “biberiye ispirtosu”, kolonya vb. yapma- ya yarayan değerli bir esans da çıkarılır. Ayrıca, yapraklarından yağ elde edilir. Çayı özellikle sindirim sistemine faydalıdır. Yağı ise cilt bakımında kullanılır. Çay olarak kullanılsa da; ciddi alerjik reak- siyonlara ve epilepsi (sara) krizlerine yol açabileceği gözönünde bulundurularak tüke- timinde aşırıya kaçıl- maması önerilir.
Çilekler, değerli C vitamini kaynağıdır.
ÇİlEK fragaria vesca L. Çilek (Fragaria), gülgiller kadar iner. Ağır topraklar- (Rosaceae) familyası içinde da ise kökler yatay büyür. yer alan bir bitki cinsi ve bu Çileğin kök gövdesi ya da cins içinde yer alan türlerin taç kısmı çok kısalmış bir meyvelerinin ortak adıdır. gövdedir. Dünyada, adlandırılmış Yaprakları 2/5 düzeninde 20’den fazla çilek türü spiral olarak dizilmiştir. vardır; ayrıca, çeşitli me- İlkbaharda havalar ısının- lezler ve kültivarlar da bu- ca patlayan embriyonik lunur. Dünya çapında ticari yapraklar 2-3 hafta sonra olarak en çok yetiştirilen tam büyüklüğe erişir. Her çilekler, bahçe çileği olarak yaprağın 1-3 ay ömrü vardır. adlandırılan Fragaria ana- nassa melezinin kültivar- Kollar (stolonlar) yaz bo- larıdır. yunca yeni yaprakların koltuklarındaki tomurcuk- Üzümsü meyveler grubuna larından oluşarak gelişirler. giren türlerden en önemli- sidir. Çilek meyvesi gerçek Çilekte çiçekler salkım şek- bir meyve olmayıp yenen lindedir. Buna değişmiş kısmı 40-60 kadar pistilin gövde de denilebilir. Çile- birleştiği çiçek tablasıdır. kte iyi tozlanma gereklidir. İyi tozlanmamış meyve- Çilek yüzeysel kök yapan lerde şekil bozukluğu olur. otsu bir bitkidir. Kökler Tozlanmadan sonra meyve iyi drene edillmiş (süzek) genelde 30-35 günde ol- topraklarda 60-70 cm’ ye gunlaşır.
ÇÖVen OTU nigella sativa Çöven ya da çöven otu, çöğen (Gypsophila), karanfilgiller (Caryophyllaceae) familyasından ekonomik öneme sa- hip 100 türden oluşan, bir yıllık ya da çok yıllık 5–120 cm boyunda otsu bitki cinsi. Türkiye'de bulunan 50 çöven türü bilinmektedir. Tahin helvası yapımında da kullanılan çöven Türkiye'nin ihraç ürünlerinden biridir. Temizleyici özelliğinden dolayı “sabun otu” olarak da ad- landırılır. İçerisindeki en önemi madde saponindir, ayrıca reçine, uçucu ve sabit yağ ile müsilaj içerir. Bitkinin kullanılan bölümü odunsu kökleridir. Çövenin et- ken maddesi saponin olup, bulunma oranı türlere göre %15 -25 arasında değişmektedir. Gıda sanayiinde ağdayı ağartıcı özelliğinden dolayı helva ve dondurma yapımın- da kullanılır. Türk mutfağında tahin helvası, koz helva, kerebiç ve paşa lokumu adı verilen tatlılarda kullanılır. Ayrıca köpürme özelliğinden dolayı sabun ve deterjan sanayiinde de geniş çapta kullanılır. Bir diğer kullanım alanı da, çöven köklerinin kaynatıl- masından elde edilen ılık suda, ipekli ve değerli ku- maşlardan yapılmış giyecekler temizlenmektedir. Bitkinin çiçekleri; pembe, beyaz olup, salkım şeklindedir. Çöven otunun bilinen en iyi özelliği kirleri temizleme yeteneğidir.
Çörek otuyla ilgili en önemli sözlerden biri de Hz.Muhammed’in \"Çörek otunu kullanın, ölümden başka her şeye devadır.\" sözüdür.
ÇÖreK OTU nigella sativa Çörek otu (Nigella), düğün çiçeğigiller (Ranunculaceae) familyasından yaklaşık 14 türü kapsayan bir yıllık bitki cinsi. Çörek otu yıllık otsu bir bitkidir, tohum- larından çoğalır. Kumlu gevşek toprakları sever, çiçeklenme dönemine kadar su ister daha sonra sulanmaz. Tohumları haşhaş bitkisinde olduğu gibi kozalak (Kapsül) içerisinde olgunlaşır. Tohumları 2–3 mm boyunda 3 yüzeyli mat olmayan siyah renklidir. Çok yağlı bir tohum degildir. Yağ oranı %18’dir. Kurutulan tohumları baharat olarak, suda kaynatılarak ya da yağı çıkarılarak kul- lanılır. Güzel kokulu oluşundan dolayı baharat olarak kullanımı yaygındır. Vücuda kuvvet ve zindelik verir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. İştahı açar. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Kokusu baş ağrısını keser.Anne sütünü arttırır. Nefes darlığı, astım ve öksürüğe karşı faydalıdır. Romatizma şikayetlerini azaltır. Kolesterolü düşür- meye yardımcı olur. Çörekotu yağı saç dökülmesini ve kepeği azaltır.
eK İnezYa echinacea purpurea (L.) Moench Kirpi otu ya da Ekinezya (Echinacea), papatyagill- er (Asteraceae) familyasına ait bir bitki cinsi. Eski çağlardan beri ilaç olarak kullanılan şifalı bitkilerdir. Taç yaprakların hemen dip Genelde tüylü bir yapıya sahip kısmından başlayan tüysü olan ekinezya yaprakları klasik daire genelde kahverengi karasal iklim tipi yaprak özel- olmakla birlikte genelde liklerini bünyesinde barındırır. bu dairesel alanın rengi taç yapraklara göre farklılık Bir öbek etrafında birden fazla göstermektedir. dallara ayrılarak büyüyen bit- kinin her dalında çoğunlukla Ekinezya şifalı bitkisinin bir tek çiçek yer almaktadır. toprağa değdiği yerde öbeklenmiş olan yaprak- Ekinezya bitkisinin en ucuna ları ise mekik şeklindedir. yerleşmiş olan çiçek bir; daire- Yaprak kenarlarının tırtıklı sel eksen etrafına dizilmiş taç yapısı bir testere ağzını yaprakları barındırır. Bu taç andırır. yaprakların rengi sarıdan tu- tun mor renge oradan kırmızı ve dahi beyaza kadar çeşitlilik gösterir. Ancak ekinezya şifalı bitkisinin rengi kızıla doğru gi- den eflatundur dense yeridir. Ekinezya (Echinecea) adı Yunancadan türemiştir.
Kirpi otu çok eski bir şifa otu olarak tanınır ve birçok eski kültürde ilaç olarak kullanılmış oldukları bilinir. Özellikle Kuzey Amerika'nın yerlileri kirpi otunu öksürüğe, boğaz ağrılarına ve il- tihaplanmalara karşı ilaç olarak kullanmışlardır. Geleneksel tıpta solunum ve idrar yolları iltihap- lanmalarında ve zor kapanan dış yaralarda kullanılır; bunlar genelde Echinacea purpurea, E. pallida ve E. angustifolia türleridir. Soğuk algınlığında kullanımı yaygın olan ekinezyanın 3099 gönüllü denekle yapılan çalışma- da soğuk algınlığını önlediğine veya tedavi ettiğine dair hiçbir bulgu saptanamamıştır.
ENgİnAr Cynara scolymus L. Enginar (Cynara scolymus), papatyagiller familyasından mavi-mor renkli çiçekler açan, 50–150 cm boyunda çok senelik otsu bir bitki. Güney Avrupa ve Akdeniz çevresinde yetişir. Gövdeleri dik, kuvvetli, sert da büyük başçıklar halinde ve boyuna olukludur. Yaprak- toplanmıştır. Çiçek tablası ları sapsız, büyük, uzun-oval etlidir. Hepsi tüp şeklinde ve parçalıdır. Çiçekler üst olan çiçekleri ve bunların yaprakların koltuğundan aralarında bulunan tüyleri çıkan, uzun sapların ucun- taşır.
Enginar genel olarak Türki- Enginar plantasyonlarında ye'de ve birçok ülkede ve- dikiminden önce toprak de- getatif yolla üretilmektedir. rin sürülmeli ve gübrelen- Fransa, İtalya ve İspanya'da melidir. Derin sürümden doğrudan tohumla üretilen sonra diskaro ve tırmık çeşitler geliştirilmiştir. Engi- çekilerek toprak dikime narda vegatatif yolla üretim hazır duruma getirilmelidir. dip sürgünleri veya üze- rinde gözlerin bulunduğu Dikim genellikle Akdeniz kök parçaları ile yapılabildiği ve Ege bölgesinde Ekim- gibi sadece gözlerin ana Kasım aylarında, Marmara gövdeden çıkarılıp değişik bölgesinde ise Mart-Nisan ortamlarda köklendirilerek aylarında yapılır. En uygun de yapılabilir. En yaygın üre- dikim masuralar üzerine tim şekli sürgünlerle yapılan sıra arası ve üzeri 1x1 m üretimdir. Yeni kurulacak mesafe ile yapılır. Enginar cynarin içerdiği için karaciğer ve safra kese- sinde biriken nikotin, alkol ve yağın vücuttan atılımını sağlar. Ayrıca vücuttaki amonyak ve kolestrolü azaltır. Bol A ve B vitamini içerdiğinden atardamar kireçlen- mesini önlemekte ve safra kesesi rahatsızlıklarını gi- dermektedir. Bunun dışında cinsel gücü artırıcı, ateş düşürücü, vücudu kuvvetlendirici ve iştah açıcıdır. Ro- matizma, ishal, sarılık hastalıklarına ve sinirlere iyi gelir.
feSÇİ TArAğı Dipsacus laciniatus L. Uzun boyludur 2 metreye varabilir. Çiçekleri 4-8 cm arasında değişir. Temmuzdan ekime kadar yol ve su kenarlarinda, otlaklarda karşılaşabil- irsiniz. Uzun ok şeklindeki yapraklarının ker- narları hafif kıvrık onduledir. Yaprağın ortasında beyaz saplı kısmı belirgin ve dikenlidir. Yapraklar karşılıklı dizilmiş ve gövdeyi bir zarf gibi sarma- lar. Bu oluşan kuyucuklar yağmuru biriktirm- eye yarar. Çiçeğin görünümü başka bir bitkiyle karıştırmanızı engeller. Oval başın üst kısmında mavimsi mor taç yaprakları bir kraliyet tacına işlenmis değerli taşlar gibi dizilmistir. Bu diken- li çiçeğin bir cinsi D. fullonum ssp. sativus cin- si ortaçağ’da yun giyeceklerin üstünü tarayıp düzeltmek için kullanılırmış. Makinalar devreye girince ekilmesi bırakılmış. Neredeyse tohumları kaybolurken eski tohumlari biriktiren birinden bulunup tekrar ekimi yapılmaya başlanmış.
fesleğeN Ocimum basilicum L. Fesleğen , ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından tek yıllık ve genellikle ılıman bölgelerde yetişen bir bitki türü. Yetişkin fesleğenlerin Yemeklerde kullanılmak boyları genellikle 20 ile üzere tarımı yapılan 60 cm arasında değişir. fesleğenin kökeni Renkleri açık yeşilden Asya’nın dönenceler koyu yeşile kadar değişen arasında kalan bölge- yaprakları yumuşak olup, lerine dayansa da, 1-5 cm uzunlukta ve günümüzde yeryüzünün 1-3 cm arasında geniş- öteki ılıman bölgelerine likte olurlar. Soğuğa karşı de yayılmıştır. çok duyarlı olan fesleğen bitkisi, en çok sıcak ve kuru ortamları sever.
Bitkinin kullanılan kısımlari, Akşamları açıkta taze çiçekli dallari ve tohum- yenilen yemeklerde larıdır. Uçucu yağ taşımak- masaların fesleğen tadır. Bu yağ içinde estragol, linalol, cineol ve pinen vardır. ile süslenmesi, bebeklerin yanına Fesleğen bitkisi, bir yerli An- adolu bitkisi değildir. Ana- fesleğen konul- vatanı olan İran dola- ması, yaz aylarında ylarından gelmiştir. evlerin açık cam- Hem taze, hem de kurutula- larının önünde fes- rak kullanılan fesleğen, pişi- rilerek ya da çiğ yenilen ye- leğen saksılarının meklerde yaygın olarak kul- olmasının sebebi lanılır. Kendisi pişirildiğinde fesleğenin yaydığı tadını çabuk yitirdiği için, genellikle yemeklere son güzel kokunun anda katılır. yanında sinekleri Türk yemeklerinde ve sala- kovucu özelliği talarda baharat olarak yay- olmasıdır. gın bir şekilde kullanılan fes- leğen, öteki Akdeniz ülkele- rinin ve kökeninin dayandığı güney, güneydoğu Asya ülkelerinin (özellikle de Tayland) yemeklerinde de önemli yer tutar.
Search