çocuklarımıza yedi yaşına geldiklerinde namaz kıldırmamızı ve on yaşına geldiklerinde ise ciddi bir şekilde üzerinde durmamızı emreder. \"Çocuklarımıza -küçük yaşlarda gerek camilere götürerek gerek ise evde cemaat yaparak- namazı sevdirmeli ve onlara örnek olmalıyız. Namaz çocuklara tatlı bir üslûpla, sevdirilerek anlatıldığı takdirde çocukların namaza karşı ilgi ve sevgileri kaçınılmaz olur\" Hikâyeyi Gönderen: Fatih DEMİRCİ 50
ÜZÜLME…! DER MEVLANA… Lâ tahzen! (Üzülme!) Bir şey olmuyorsa: Ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur. Şu uçan kuşlara bak! Ne ekerler ne biçerler… Onların rızkına kefil olan Allah; seni mi ihmal edecek sanırsın! Yeter ki sen istemeyi bil… *Lâ tahzen! (Üzülme!)* İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman: (cellecelaluhu), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !.. “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende var. Şunu bil ki; Sendeki derdi nimet sayanlar da var. Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın. Dünya malı Allah’ın tebessümüdür: ona bak! Ama sarhoş olma… *Lâ tahzen! (Üzülme!)* Irmağa deniz, denize okyanus sığmaz. . “Aşık” olmayana anlatsan da “Ben” “Sen” anlamaz. Hakka ulaşmak için yoldur desen kimse inanmaz… Gönlünde zerre-i miskal şems olmayan; Yanmaz, yanamaz… Ayağın kırıldı diye üzülme! Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek. Kuyu dibinde kaldın diye üzülme! Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu, unutma! İstediğin Bir şey; Olursa Bir Hayır, Olmazsa Bin Hayır Ara… Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir. Bu âlem bir rüyadır. Zanna kapılma ey can! Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir. Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir. Neden çok üzülürsün ki? Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vaz geçme: – Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir. Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin: Aç da kendini oku ey can! 51
Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta… Ama sen bunun farkında bile değilsin. Derdin ne olursa olsun korkma! Yeter ki umudun ALLAH olsun… Herkes bir şeye güvenirken senin güvencen de ALLAH olsun. Hiçbir günah, Allah’ın yüce merhametinden büyük değildir ama; sen yine de günah işlememeye bak! *Lâ tahzen! (Üzülme!)* Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi… Ve bir seccade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla dilersen hiç konuşma… O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma. Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır. Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar. Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır. Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin EY CAN! Hz. Mevlâna 52
NETİCE-İ KELAM Değerli okuyucularım hayatımıza dokunan Kıssalardan Hisseler seçip bu e-kitabı sizler için oluşturdum. Bu hikayelerin bazılarını www.ahmetturkan.gen.tr sitemden de okuyabilirsiniz. Burada topluca e-kitap tadında hazırladım ki bilgisayarınıza kaydedip rahatça okuyabilesiniz. Sevdiklerinize paylaşabilesiniz istedim. Hayatta çok hikâye okudunuz eminim, çok masal dinlediniz. Amma aldığınız hisselere bir göz gezdirin. Eminim çok ders aldınız. Akıllı insan her olaydan bir ders alır, akılsız insan her olayı şaka sanır. Hayat böyledir dostlar. İbretlik hikayeler hayatımıza ışık tutsun. Karanlık yolumuzu aydınlatsın. Allah’a emanet olun. Kendinize iyi bakın. 53
Hayatımızda bizi anlatan kıssadan hisseler pek çoktur. Bazen duygulu, bazen hüzünlü, bazen neşeli hikayeler okuduğumuzda işte bizi anlatan hikâye bu imiş deriz. Hatta bir sürü aklımızı, fikrimizi o hikâye ile meşgul eder başkaları ile de paylaşmak isteriz. Aslında kıssadan hisseler hayatımızdır. Yani bizdir. Biz olunca kabullenir ve içtenlikle okuruz ya da anlatandan dinleriz. Başkalarına da anlatırız ya da anlatma ihtiyacı duyarız. Ahmet TÜRKAN 54
Search