Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği 1.Hukuk PaneliUluslararası Hukuk Kuralları Işığında İsrail Kanunlarının Kudüs’te Yaşanan İnsan Hakları İhlallerindeki Rolü Çevirmen: M. Cevat ERGİN 07 Haziran 2014 (cumartesi) İSTANBUL
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği İçİndekİler Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği ........... Önsöz .............................................................. Uluslararası Hukuk Kuralları Işığında İşgal Edilmiş Filistin Topraklarındaki Halkın Göçe Zorlanması ....................................................... Eski Kudüs ve Mukaddes Havza’daki Yahudi Yerleşimi ......................................................... İsrail’in “2020 Kudüs” Planı ve Bölge Üzerindeki Uygulamaları .................................
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Uluslararası adalet ve hürriyet derneği, insanhakları hususunda insanları bilinçlendirmek, hakihlallerine karşı adaleti sağlamak ve mevcut zulmüyok etmek amacı ile 2013 yılında İstanbul’dakurulmuştur. Her insanın kendi kimliğini insanca ve onurlubir biçimde yaşaması gerektiğine inanan derneğimiz,2014 yılında yapılacak tüm çalışmalarını adaletsizlikve zulüm altında bulunan kutsal kentimiz KUDÜSüzerine planlamıştır. “2014 Kudüs Yılı”… ŞEHİRLERİN GÜLÜ“2014 Kudüs Yılı” Programı kapsamında yapılacaktemel çalışmalar:1. 2014 yılında yapılacak konferanslarda, şehrin karakteri, şehir insanına karşı uygulanan keyfi tedbirler ve buna bağlı olarak hak ihlalleri, şehir üzerinde uygulanan hukuk dışı projeler gibi 5
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği önemli konular üzerinde durulacak.2. Yıl içinde seçilecek bir heyet tarafından KUDÜS ziyaret edilecek; var olan hak ihlalleri ve işgal raporlanarak Birleşmiş Milletler Örgütü’ne sunmaları ve aynı zamanda diğer ilgili kuruluşlara bildirmeleri sağlanacak.3. İnsan hakları ile ilgili hukuki sorunları ve kanunları tartışmak üzere hukuk adamları ile oturumlar ve toplantılar düzenlenecek.4. İnsan hakları konusunda çalışmaların artması; Kudüs’ün sorunlarının benimsenmesi ve savunulması; bu alanda yaratıcılık ve yenilikçiliğin artması için teşvik olması açısından “Uluslararası Kudüs Ödülü” verilecek.5. “Kudüs için Aktivist Hukuk Öğrencileri” isimli bir proje oluşturulacak. Bu proje ile Türkiye ve dünyadaki hukuk öğrencileri Kudüs’teki meslektaşları ile bir araya gelerek deneyim ve tecrübe alışverişinde bulunacak. 6
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği6. Özgür avukatlar platformu adı altında bir girişim başlatılacak ve bu platform aracılığı ile Kudüs sorunlarını uluslararası mahkemelere götürmek için çalışmalar yapılacak.7. Uluslararası hukuki araştırmalar yapmak için bir merkez kurulması üzerine çalışmalar başlayacak ve böylece işgal ile ilgili toplanan raporların arşivlenmesi sağlanacak.8. Kudüs içinde insan hakları konusunda çalışan hukuk kurumları ve projeleri desteklenecek.Sizler de Gelin; “Hür ve Adil Bir Dünya için El Ele Verelim.” 7
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Önsöz Uluslararası Adalet ve HürriyetDerneği’nin 7 Haziran 2014 tarihinde İstanbul’da“Uluslararası Hukuk Kuralları Işığında İsrailKanunlarının Kudüs’te Yaşanan İnsan Haklarıİhlallerindeki Rolü” başlığı altındagerçekleştirdiği hukuk panelinde Kudüslüavukatlar Türkiye’deki meslektaşlarıylabuluştular. İşte bu kitap, panelde takdim edilenmevzuları Türkçe ve Arapça şekliyleokuyucuların istifadesine sunmak üzerehazırlanmıştır. 8
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiBirinci Konu: Uluslararası Hukuk Kuralları Işığında İşgal Edilmiş Filistin Topraklarındaki Halkın Göçe ZorlanmasıKonuşmacı: Mahmut Abu Sway(1)Uluslararası Hukuk Işığında İşgal Edilen Filistin Topraklarındaki Halkın Zorla Göç EttirilmesiFilistinlilere Karşı Zorla Uzaklaştırma Politikası Peş peşe gelen İsrail hükümetleri, 1967’denberi Filistinli vatandaşları yerlerinden etmeye çalıştı.Bu işlemi, birinci ve ikinci intifada dönemlerindenüfusu, toplu olarak ve rastgele topraklarından,vatanlarından ve ailelerinin bulunduğu yerlerdenFilistin toprakları dışına çıkartma şeklinde yürüttü.1967 yılı işgalinin başından, 1992 yılı sonuna kadarİsrail, 1522 Filistinliyi ülke dışına çıkardı. Bunların(1) Mahmut Abu Sway: Birzeit Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Kanunu öğretim üyesi. Anayasa Kanunu, İnsan Hakları ve Uluslararası Hukuk alanlarında araştırmacı. 9
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğien önemlisi 1992 yılı toplu sürgünü olaraktanınanıdır. Bu tarihten sonra Filistinliler hakkındakiülke dışına çıkartılma işlemleri azaldı. Ülkelerindenuzaklaştırılan Filistinliler, herhangi bir suç ilesuçlanmamış, suçsuz insanlardı. Uzaklaştırma işlemi,hukuka uygun bir cezalandırma işlemi olmakaçısından aleyhlerinde uygulanacak kolay biralternatif teşkil ediyordu. Çoğu zaman bu ülkedenuzaklaştırma işlemleri, güvenlikle ilgili değil, siyasideğerlendirmelerden kaynaklanıyordu. Yani şahsınkendisine dayandırılan bir tehlike ile alakalı değildi.Ülke dışına çıkarma politikası, İsrail’in Filistintopraklarındaki planlarını uygulamak için yürürlüğekoyduğu metod ve araçlardan biri olarakgörülmektedir. İsrail, çok sayıda Filistinliyi işgaledilmiş Filistin topraklarından uzaklaştırmakonusunda işgalden önceki Filistin topraklarındayürürlükte olan ve uzaklaştırmaya izin verenkararnamelere ve kanunlara dayanmaktadır.Bunlardan biri, 1945 tarihli (olağanüstü) savunmasistemi hakkındaki 112 no’lu maddedir. Bu madde, 10
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği1967 işgalinden önce yürürlükten kaldırılmıştır.İsrail, işgal döneminin başlangıcından berimahallerde, köylerde ve çadır kentlerde bulunanvatandaşların tümü hakkında toplu uzaklaştırmaişlemlerini gerçekleştirmeye başlamıştır. Bunuyaparken çok sayıda gençleri, bunların askeri güçlerebenzedikleri temeline dayanarak seçmiş, bundandolayı da ülke dışına çıkarmıştır. İsrail otoriteleri,ülke dışına çıkarma işlemlerini vahşi metotlarlauygulamıştır. Uzaklaştırılan kişiler, bu işlemleresnasında tehlikelere ve insanlık dışı davranışlaramaruz kalmışlardır. İsrail’in bu uzaklaştırma işlemleri için temelaldığı bu kanunlara dayanarak yaptığı uygulamalarkanun dışı uygulamalardır. Çünkü söz konusu kanun,14/5/1948 tarihinden itibariyle İngiltere Kralıtarafından iptal edilmiştir. Bu da 14/5/1948 tarihindeçıkan iptal edilen kanunlar kararnamesi gereğinceyani İngiltere manda yönetiminin sona ermesindeniki gün önce olmuştur. 11
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Ayrıca 1967 yılından önce batı Şeria’dayönetimi üstlenen Ürdün otoriteleri ve Gazzeşeridinde yönetimi üstlenen Mısırlı yetkililer, ülkedışına çıkarmaya izin veren kanunları -ister Anayasayoluyla olsun ister o dönemde çıkarılmış olan diğerkanunlar yoluyla olsun- iptal etmiştir. İngiltere’ninsavunma sistemlerine dair kanunların 1945 yılındayürürlükten kaldırılmalarına rağmen İsrail hükümeti,ülke dışına çıkarma kararları için yasal ve barışçıl birdayanak olmaları itibariyle o kanunlar gereğincehareket etmeye devam etmiştir. 1992 yılındaki topluuzaklaştırma operasyonlarını ve Filistinlilerhakkında uygulamaya konulan buna benzer diğeruzaklaştırma operasyonlarını da buna göre yapmıştır. Günümüzde ülke dışına çıkarmaoperasyonları az olmakla birlikte şuna işaret etmekistiyoruz. Filistin dışına çıkarma operasyonları içingerekçe olarak ileri sürülen kanun, İsrail tarafındanyürürlükten kaldırılmamıştır. Buna dayanarak İsrail,dilediği zaman bu aracı kullanabilmektedir. İsrail,bugün uzaklaştırma işlemlerini Batı Şeria’dan Gazze 12
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğişeridine yönelik olarak yapmaktadır. İsrailotoriteleri, 2002-2004 yılları arasında bu şekildeuzaklaştırma işlemleri gerçekleştirmiştir. Özel olarak Kudüs’teki uzaklaştırma işlemleriile ilgili hususlara gelince; İsrail otoritelerininKudüslüler hakkında yaptıkları çeşitli uygulamalarbulunmaktadır. Bunlar arasında zorla uzaklaştırmauygulamalarının yürütülmesi, kimlikten yoksunbırakılma gibi uygulamalar sayılabilir. Bu nedenlesöze öncelikli olarak Kudüs şehrinin yasal durumuile başlayacağız.Kudüs şehrinin yasal durumu Peş peşe gelen İsrail hükümetleri,kuruluşundan beri “Kudüs, İsrail’in ebedibaşkentidir” sloganını gerçek hale getirmekonusunda çalışmaktadır. Zamanın geçmesiyleşehrin Yahudileştirilmesi ve İsrail’in oradakihakimiyetinin fiili olarak sağlamlaştırılması içinişgalden ve Kudüs’ü topraklarına kattıktan sonraİsrail otoriteleri, Kudüs şehrinin doğu mıntıkasında 13
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiyargısal ve idari egemenliklerini genişletmeyeçalışmaktadır. Bunu yaparken Kudüs’ün, İsraildevletinin bir parçası olduğunu ileri sürmekte vemümkün olan her yolla ve çok sayıda kanunçıkararak bu amacı gerçekleştirmek için hareketetmektedirler. Bunların en önemlisi, İsrailSinagog’unun “Kudüs, İsrail’in başkentidir”meselesi hakkında 30/7/1980 tarihinde Kudüs’ün,İsrail’in başkenti olması için kanun çıkarmasıdır.Aynı zamanda İsrail, hukukçularının uluslararasıhukuk konusundaki içtihatlarına sığınmaktadır. Buhukukçular, konu hakkında İsrail’in, içinde DoğuKudüs’ün de bulunduğu işgal edilmiş Filistintopraklarına yönelik politikalarına meşruiyetkazandırmak için bazı görüşler ve hukuki analizlerileri sürmüşlerdir. Ancak uluslararası hukuk, toprakların vebölgelerin kuvvet kullanılarak ele geçirilmesini veişgal kuvvetlerinin bölgede zorla işgal fiili durumuile işbaşına gelen geçici yönetim işleriningerektirdiği sınırlı durumlar hariç olmak üzere 14
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğitasarrufta bulunmasını yasaklamıştır. Siyonist işgalotoritelerinin Kudüs’teki tasarrufları, uluslararasıhukukun ve bizzat askeri işgalcinin kurallarınınöngördüğü şekilde sınırlandırılmıştır. Kanunlaradayanmayan ve bu kurallara aykırı yapılan her türlüuygulama geçersiz bir uygulama olup Kudüs’ünbirleşmiş milletler nezdindeki yasal konumunaaykırıdır. İsrail’in, uluslararası hukuku hiçe sayanuygulamalarının yasallığının ve meşruiyetinintanınmayacağı da teyit edilmiştir. Çünkü genel kurul,9 Aralık tarihinde Kudüs’te yeniden uluslararasısistemin yönetimi ele alması gerektiğini ifade eden303 no’lu kararı çıkarmıştır. Ayrıca genel kurul,4/7/1967 yılında Siyonist yönetimini, Kudüs’le ilgilialdığı bütün tedbirleri iptal etmeye ve şehrindurumunu değiştirmeye yönelik her türlü faaliyettenkaçınmaya çağıran 2253 sayılı kararı çıkarmıştır.Daha sonra aynı içerik 14/7/1968 tarihinde çıkarılan2254 nolu kararla tekrarlanmıştır. Buna göre Siyonistyönetiminin bütün idari ve yürütmeyle alakalı 15
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiuygulamaları ve Kudüs’ün yasal konumuna dairyaptığı değişikliklerin de içinde olduğu bütün diğeruygulamaları geçersizdir. İşgal edilmiş bir şehirolarak Kudüs’ün konumunu İsrail’in değiştirmesimümkün değildir. Yukarıdaki kararların ardındanGüvenlik konseyinin 1968 yılında aldığı 252/8 no’lukarar, İsrail’in yaptığı bütün uygulamalar, işleri veidari tasarruflar, bu cümleden olarak arazilerin vemal varlıklarının ele geçirilmesi ve Kudüs’ün yasalkonumunun değiştirilmesi gibi bütün uygulamalargeçersiz olup, yasal konumu değiştirme yetkisiyoktur. Daha sonra 1968 yılında 250 no’lu karargelmiştir. Bu karar da İsrail’in Kudüs’te askeri güçbulundurmaktan kaçınması çağrısında bulunuyordu.31/7/1980 tarihinde İsrail hükümeti Kudüsanayasasında temsil edilen bir karar çıkardı. Karardabirleşik Kudüs’ün Siyonist varlığın ebedi başkentiolarak ilan edilmesi yer almaktaydı. Bunun üzerinegüvenlik konseyi, 1980 yılı Haziran ve Ağustosaylarında olmak üzere 476 ve 478 no’lu iki kararyayınladı. Bu kararlarda söz konusu kanunu 16
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiçıkardığı için İsrail’i kınadı ve bunun uluslararasıhukuka aykırı olduğunu teyit etti. Bunun, 1949yılında Kudüs hakkında imzalanan dördüncüCenevre anlaşmasının geçerliliğinin devamınıengelleyemeyeceğini ifade etti. Bu kararlardan anlaşılan şudur: Uluslararasıtoplum, bütünüyle Kudüs konusundaki tutumunuortaya koymuş ve başkasının topraklarına silahlıkuvvetler kullanarak ele geçirmenin ve işgal edilentoprakları kendi topraklarına katmanın doğruolmadığını teyit etmiştir. İsrail otoritelerinin, Kudüskonusunda takip ettiği yöntemle mevcut fiili durumukabul ettirme siyasetini eleştirmiştir. Yukarıda anlattıklarımızdan anlaşılan başkabir husus da şudur: Doğu Kudüs, uluslararası hukukagöre, işgal edilmiş bir bölgedir. Siyonistlerin, Kudüsşehri üzerinde egemenlik hakkı bulunduğuna dairiddialarının herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır.İşgalci bir güç olarak İsrail ile Doğu Kudüs veFilistin halkı arasındaki ilişkilerde uluslararası insani 17
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğihukuk hükümleri ve kurallarının uygulanmasıgerekir. Bunların en önemlisi 1949 yılı savaşdöneminde sivillerin korunmasına dair dördüncüCenevre antlaşmasıdır. Ayrıca 1907 yılı Laheyantlaşmasının ekinde yer alan Lahey kurallarıbunlardan biridir. Kudüs halkı, sivil olup işgal edilmiş bölgedeyaşadıkları için işgalin onlarla işgal yönetimiarasında dostluk ilişkileri oluşturması mümkündeğildir. Onları, işgalci devlette yaşayan vatandaşlarolarak kabul etmek yahut onları buna zorlamakmümkün değildir. İşgalci yönetimin Kudüs halkınınhaklarına saygı göstermesi, bu hakları garanti altınaalması, bu hakların herhangi birinden yoksunbırakmaması ya da onları herhangi birini kabul etmekonusunda zorlama yapmaması gerekir. Yapacağıtek şey; uluslararası hukukun dile getirdiği ya da izinverdiği hususları garantiye almaktır. Bu kurala göre asli devletin hukukegemenliğine sahip otoritelerinin ve önceki yasal 18
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiyönetimin de düzenlediği gibi; işgalcinin, işgal ettiğibölgenin durumunda herhangi bir değişiklikuygulamasına kalkışmaması gerekir. Bu düzenlemeler, ister ekonomiyle isteryürütmeyle veya hayatın başka taraflarıyla ilgiliolsun bu bir şeyi değiştirmez. Böyle yapmaklaordusunun ve fiili idarenin güvenliğinin bağlı olduğusınırların dışına çıkmakta olduğundan budeğişiklikleri yapmaması gerekir. Savaş sonucu yapılan işgal, işgalciye işgalettiği topraklarda egemenlik hakkı kazandırmaz.Kullandığı yetki, işgal süresince düzeni ve kamugüvenliğini sağlamak için elde tuttuğu fiili ve anlıkbir yetkidir. Bölge üzerinde egemenlik hakkınıkapsayan bir yetki değildir. Öyleyse işgal,egemenliği yok edemez ve bu egemenliğin işgalcidevlete intikal etmesini sağlayamaz. İşgal edilmiştopraklar üzerindeki egemenlik, işgal dönemindegeçici bir süre için askıya alınsa da işgal edilendevlet lehine devam eder. 19
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiUzaklaştırma politikası ve Filistinlilerin Kudüs şehrindeikamet hakkından yoksun bırakılması İsrail otoriteleri, Doğu Kudüs şehrini kenditopraklarına kattıktan sonra şehirden uzaklaştırma,kimliklerden yoksun bırakma, vatandaşlık ya dadaimi ikamet hakkını iptal etme sonra da Kudüsşehrinden çıkarma politikası aracılığıyla şehri Arapvatandaşlardan boşaltmaya çalıştı. İkamet hakkındanyoksun bırakma, İsrail’in Doğu Kudüs’teki,Kudüs’te “demografik denge” koruma siyasetineuygun olarak yürüttüğü politikasının bir parçasıdır.Bunun anlamı, şehirde Yahudi nüfusun %70’e varanbir çoğunlukta kalmasının korunması demektir. Buamaçla şehirde ikamet etmekte olan Yahudilerin. sayısının artırılması ve Filistinlilerinnüfusunun azaltılması için çaba sarf edilmektedir.İsrail’in Doğu Kudüs’teki yasal durumu, Filistinli nüfusauyarlaması İsrail hükümeti, Kudüs halkının taşıdığıpasaportları muhafaza etmiş ve yaptığı nüfussayımından sonra onlara İsrail’de ikamet etmelerini 20
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğisağlayacak İsrail kimliği vermeyi kararlaştırmıştır.Bu durum, tuhaf bir yasal konum oluşturmuştur.Buna göre Doğu Kudüs halkı, Ürdün vatandaşıolmuşlar aynı zamanda İsrail’de ikamet etmehakkına da sahip olmuşlardır. İsrail’in, Doğu Kudüs halkından olanFilistinlileri, İsrail’de ikamet etmekte olan ve İsrailvatandaşlığı hakkına sahip olmayan kişiler olarakkabul etmektedir. Buna rağmen birçok İsrail kaynağıve yazıları, genellikle İsrail’in Doğu Kudüs’teyaşayan Filistinli halk ile arasındaki ilişkiyibelirleyen iki önemli kavramı bilerek birbiriylekarıştırmaktadır. Bu iki kavramın birincisi, ikameteden ya da oturan anlamına gelen “toşaf”, diğeri ise;vatandaş anlamına gelen “izrah” kavramıdır. İsrailkaynakları, bu iki kavramdan işlerine geleni almaktakendi aleyhlerinde gördüklerini de gündem dışınaitmektedirler. İsrail, Filistinlilerin Kudüs’teki varlıklarınıyok etme çabası içine girmiştir. İsrail, Kudüs’teyaşayan Filistinlileri, İsrail’in başkenti olan Kudüs’te 21
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğidaimi statüde ikamet eden yabancılar olarak ifadeetmekte ve vatandaş olmadıklarını dilegetirmektedir. Ayrıca onları işgal altında yaşayansivil vatandaşlar ya da İsrail’deki vatandaşlar olarakta nitelememektedir. Her iki durumda da amaçFilistinlilerin Kudüs’te kalma haklarını daimiolmaktan çıkarmaktır.İkamet hakkından yoksun bırakma yolları veFilistinlilerin Doğu Kudüs’ten uzaklaştırılmaları İsrail otoriteleri, Kudüs’teki Filistinlileri,İsrail’e girişe dair hükümler ve yönetmeliklereuygun olarak çıkarttığı “daimi oturum” ruhsatınasahip kişiler olarak kabul etmektedir. Bu ruhsatlarİsrail’e kendi iradeleriyle gelen ve orada yaşamayıarzu eden yabancı vatandaşlara “daimi oturumhakkına sahip” konumunu vermektedir. Bunadayanarak İsrail, Doğu Kudüs Filistinlilerine kendihakları ile değil, kendisinin verdiği bir lütufla oturangöçmen muamelesi yapmaktadır. Bunun için deİsrail, bu hakkı kendilerinden alma yetkisinikendinde görmektedir. İsrail, bunu çoğunlukla 22
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiKudüs’te doğan ve hayatları boyunca orada yaşayan,başka bir eve sahip olmayan ya da dünyada başka biryerde başka yasal bir konumları olmayan kişilerhakkında uygulamaktadır. İsrail İçişleri BakanlığıKudüs’te Filistinlilerin Doğu Kudüs’e girişlerikonusunda 1952 yılına ait İsrail’e giriş kanununuuygulamaya çalışmaktadır. Buna göre İsrail, dahaönce de işaret ettiğimiz gibi bu kanun hükümlerinegöre Doğu Kudüs halkını daimi oturma statüsünesahip kişiler olarak kabul etmektedir. İsrail yüksekmahkemesi de, Kudüs’te bulunan Filistin halkınınülkede daimi oturum iznini elde eden daimi oturumstatüsüne sahip kişiler olduklarını teyit ederek budurumu onaylamıştır. Bu karar, hakimin 1988’debaktığı bir davada 1952 yılına ait İsrail’e girişkanununu yorumlaması çerçevesinde söz konusuolmuştur. Bu kanuna uygun olarak sürekli oturumstatüsüne sahip kişi, 11. maddede belirtilendurumlardan herhangi biri gerçekleştiğinde oturumhakkını kaybedecektir. 23
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiSöz konusu madde şunları içermektedir: En az yedi sene İsrail sınırları dışında kalmak. İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı değişikliğe göre yurtdışında bulunma süresi 7 yıldan 3 yıla indirilmiştir. Başka bir devlette ikamet izni almak. Vatandaşlık yoluyla başka bir devletin tabiiyetini elde etmek. 1988 yılında İsrail yüksek adalet mahkemesi 1988/282 no’lu davada “hayat merkezi” ölçüsü vurgulanmıştır. Ancak bu “hayat merkezi” kavramının mahiyeti ve hükümleri ve ayrıntıları hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bu hüküm gereğince İsrail İçişleri Bakanı’na; hayat merkezi, şehir dışında olan her Kudüslünün kimliğinin elinden alınması hakkını vermektedir. Hatta şehir dışında üç yıldan daha az bir süre kalsa bile bu hüküm uygulanmaktadır. Bu ölçü 1995 yılından sonra daha geniş bir çerçevede uygulanmaya başlanmıştır. 24
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği İsrail İçişleri Bakanlığı, ikamet hakkından yoksun bırakma ve uzaklaştırma politikasını uygulamaya aşağıdaki adımları atarak yapmaya çalışmaktadır: 1. Şehir dışında ikamet etmekte olan Doğu Kudüs halkının ikamet haklarının geri alınması. Buna binaen Doğu Kudüs’te ikamet etmekte olan binlerce Filistinliden evlerini terk etmelerini talep etmektedir. 2. Bakanlık, Doğu Kudüs’te ikamet etmekte olan Filistinlilerden defalarca şehirde oturmaya devam ettiklerini ispat eden belgeleri görevlilere takdim etmelerini talep etmektedir. İsrail İçişleri Bakanlığı’nın açıklamaları 1967-2012 yılları arasındaki dönemde (14268)Kudüslünün kimliklerinin ellerinden alındığına işaretetmektedir. Burada işaret etmek isteriz ki, bu rakam,aile reislerinin kimliklerini temsil etmektedir. Bu dadoğal olarak bu aile reisinin kimliği kapsamında 25
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğikayıtlı olan aile bireylerinin de kimliklerininellerinden alınması anlamına gelmektedir. Aşağıdaki liste, İsrail İçişleri Bakanlığı’ndanyapılan açıklamalar çerçevesinde 1967-2012 yıllarıarasındaki dönemde Doğu Kudüs halkından daimiikamet hakları iptal edilen kişilerin sayısınıaçıklamaktadır. Yıl Vatandaşlıkları iptal edilmiş kişi sayısı20122011 1162010 1012009 1912008 7252007 45772006 2892005 13632004 2222003 162002 2722001 Bilgi bulunmamaktadır.2000 151999 2071998 4111997 788 1067 26
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Yıl Vatandaşlıkları iptal edilmiş kişi sayısı19961995 7391994 911993 451992 321991 411990 201989 361988 321987 21986 231985 841984 991983 1611982 6161981 741980 511979 1581978 911977 361976 351975 421974 541973 451972 771971 931970 126 327 27
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Yıl Vatandaşlıkları iptal edilmiş kişi sayısı 1969 1968 178 1967 395Toplam 105 14268 Yukarıda geçen listede verilen bilgilerden,1995 yılından sonra yani Filistin milli hükümetininkurulmasından sonra uzaklaştırma ve vatandaşlıkhaklarının iptal edilmesi işlemlerinin arttığıanlaşılmaktadır. Bizi iki olay arasında bu ilişkiyikurmaya iten sebep de bu işlemlerdir. Buna göreşunu söyleyebiliriz: Filistin hükümetininkurulmasından sonra İsrail, dahili uzaklaştırma yanioturum hakkından yoksun bırakma adı verilenoperasyonlar çerçevesinde Kudüs şehrini aslihalkından boşaltmaya yönelik çabalarınıyoğunlaştırmıştır. Bu şekilde Kudüs’ten çıkarılankişilerin, Filistin hükümetinin kontrolünde olantopraklara gitmeleri sağlanmaktadır. 2006-2008 28
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiyılları arasında vatandaşlık haklarının iptali işlemleridaha da artmıştır. İsrail otoriteleri, Kudüslüler hakkında zamanzaman dahili uzaklaştırma yani güvenliği korumabahanesiyle Batı Şeria’ya sürme politikasınıkullanmaya devam etmektedirler. Bunlar arasındaKudüslü vekillerin uzaklaştırılma durumları davardır. Önceki İçişleri Bakanı, 2006 yılının başındaseçilmelerinin ardından yasama meclisinden istifaetmeyi reddetmelerinin ardından vekillerinkimliklerini ellerinden alma emri çıkarttı. Serbestbırakılmalarından sonra İsrail hükümeti 19/5/2010tarihinde kimliklerinin ellerinden alınmasına veKudüs’ten uzaklaştırılmalarına dair bir karar çıkarttı.İsrail yüksek mahkemesi, söz konusu kararı20/6/2010 tarihinde onayladı. Bunun sonucundauzaklaştırılmakla tehdit edilen vekiller, haklarındaverilen kararın uygulanmasından korkarak çareyi oanda Kudüs Kızılhaç merkezine sığınmakta buldular. 29
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği İsrail hükümeti, 2010 yılında da Kudüs’ünSilvan beldesinden siyasi bir aktivisti, İsrailotoritelerinin iddialarına göre güvenlik sebepleriyledört ay süreyle Kudüs ve çevresinden Batı Şeria’yauzaklaştırdı. Bunu da İngiltere’nin 1945 yılına aitolağanüstü hal kanununa dayanarak yaptı.Kudüslülerin zorla yurtlarından çıkarılmaları ve oturumhaklarının ellerinden alınması kararlarının hukukauydurulması Filistin vatandaşlarının Doğu Kudüs’ün deiçinde bulunduğu işgal edilmiş topraklardanuzaklaştırılmaları hususunda uluslararası güvenlikkonseyi, uluslararası toplumun İsrail işgalotoritelerinin 1967 yılında Filistin topraklarını işgalettiğinden beri gerçekleştirdikleri uzaklaştırmauygulamalarını kınadığını ifade etmiştir. Uluslararası güvenlik konseyi, bu mesele ileilgili dokuz karar çıkartmıştır. Özetle hepsi deİsrail’in Filistinli vatandaşlar hakkındaki 1967’denberi İsrail’in işgali altında bulunan ve içinde DoğuKudüs’ün de bulunduğu topraklardan zorla 30
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiuzaklaştırma işlemlerini kınamakta ve dördüncüCenevre anlaşmasını ihlal etme anlamına geldiğiniifade etmektedir. Yukarıda ifade edilenlerdençıkarılan sonuca göre, uluslararası toplum, İsrailotoritelerinin, Filistinliler hakkında uyguladığıuzaklaştırma politikasını reddetmekte, açık veanlaşılır bir biçimde kınamaktadır. Çünkü bu durumsavaş esnasında sivillerin korunması ile alakalıdördüncü Cenevre anlaşmasının belirgin bir şekildeihlali anlamına gelmektedir. 1949 yılında imzalanandördüncü Cenevre antlaşması zorla uzaklaştırmameselesini 45, 46 ve 49. maddelerde ele almıştır. Bumaddelere göre koruma altındaki kişiler hakkındazorla yapılan toplu veya bireysel göç ettirmeişlemleri yasaklanmıştır. Aynı şekilde korumaaltındaki kişilerin sebep ne olursa olsun işgal edilmiştopraklardan işgal devleti topraklarına yahut işgaledilmiş olsun olmasın herhangi bir devletintoprağına göç ettirilmeleri yasaktır. Anlaşmanın 49. Maddesi, işgal devletinin;vatandaşları, işgal edilmiş topraklardan boşaltması 31
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiveya göç ettirmesi durumunda koruma altındakikişiler için mümkün olan en iyi biçimde uygunikamet yerleri sağlanmasını ve bu zorla göç ettirmeişlemlerinin sağlık şartları, güvenlik, beslenme veaile fertlerinin birbirinden ayrılmaması hususlarıaçısından uygun şartlarda olmasını şart koşmuştur. Dördüncü Cenevre anlaşması, zorla göçettirmeyi yalnızca 49. Madde gereğinceyasaklamamış, zorla uzaklaştırmayı 47. Maddekapsamında da ele almış ve bunun dördüncü Cenevreanlaşmasına fiziksel olarak aykırı bulduğunu ifadeetmiştir. Bunu ifade etmesi, bu ihlalden doğacak olantehlikenin özelliği sebebiyledir. Bu şekildeanlaşmayı imzalayan tarafları, bu suçları işleyenkimseleri araştırmak, bulmak ve yerel mahkemelerönünde yargılama sorumluluğunu veren 46. maddeile dünya çapındaki otoriteleri hareketegeçirmektedir. 32
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiİsrail’in, zorla göç ettirme işlemlerinin yasallığıkonusundaki gerekçeleri İsrail, zorla göç ettirme işlemlerinin yasallığıkonusunda İsrail yargısının yorumları özellikle deYargıç (Şamgaz)’ın, Filistinlilerin göç ettirilmelerineilişkin kararları çerçevesinde hukuki yorumlar vebahaneler icat etme çabasına girmiştir. Bunlarla,toplu göç ettirmeyle bireysel göç ettirmeyibirbirinden ayırarak Cenevre anlaşmasının 49.Maddesinden kurtulmaya çalışmıştır. Bunu yapması,yalnızca toplu göç ettirmenin, dördüncü Cenevreanlaşmasının ihlal sayılması anlayışı sebebiyledir.Ancak bireysel göç ettirme, anlaşmanın ruhunaaykırı değildir ve ihlal anlamına gelmemektedir.İsrail’in iddiasına göre Cenevre anlaşmasının 49.Maddesinin amacı, ikinci dünya savaşı esnasındaNazilerin yaptığı gibi toplu göç ettirmenin tekrartekrar yapılmasını engellemektir. Ancak biz, 49. Maddenin metninin, toplu veyabireysel bütün zorla yaptırılan göç ettirme türlerinibütünüyle yasakladığına ilişkin açık ifadeler 33
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiiçerdiğini vurguluyoruz. Bu da yukarıdaki yorumunyapılamayacağını gösteren ve toplu göç ettirmeylebireysel göç ettirmeyi birbirinden ayırarak zorla göçettirmeyi yasal göstermeye çalışan bütün iddialarıçürüten yeterli bir sebeptir. Yukarıda ifade edilenlere dayanarak şunusöyleyebilirim: Dördüncü Cenevre anlaşması, zorlagöç ettirmenin bütün şekillerine sığınmayıyasaklamış ve fiziksel olarak anlaşmayı çiğnemekolarak kabul etmiştir. Ayrıca içinde Doğu Kudüs’ünde bulunduğu işgal edilmiş Filistin topraklarındayaşayan Filistinli halk karşısında işgalci bir otoriteolarak İsrail’in, bu anlaşmanın hükümlerinuymasının gerekliliğini ifade etmiştir. Daha sonraİsrail otoritelerinin genel anlamda Filistinlilerhakkında özel anlamda da Doğu Kudüs’tekiFilistinliler hakkında almış oldukları göç ettirme veikamet hakkından yoksun bırakma uygulamalarınınve kararlarının bütün şekillerinin gayrı meşruolduğunu dile getirmiştir. 34
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiAraştırmanın ulaştığı en önemli sonuçlar ve özet:1. Uluslararası toplum, bütünüyle Kudüs karşısındaki tutumunu belirlemiştir. Başkasının topraklarını ele geçirmek ve işgal edilmiş bölgeleri kendi topraklarına katmak için silahlı güç kullanmanın meşru olmadığını ve Kudüs’ün, uluslararası hukuka göre, işgal edilmiş bir toprak sayıldığını vurgulamıştır. İsrail otoritelerinin Kudüs hakkında uyguladığı fiili durumu kabul ettirme politikasını kınamıştır. Buna göre işgalci bir güç olarak İsrail ile Doğu Kudüs ve Filistinli halkı arasındaki ilişkilerde uluslararası insani hukuk kurallarının uygulanması gerekir.2. İsrailli yetkililer, Kudüs’te, Filistin kimliğini yok etmeye çalışmaktadır. Çünkü Kudüs’ün Filistinli sahiplerini, İsrail’in başkenti olan Kudüs’te yaşayan vatandaşlar olarak değil, daimi statüde ikamet etmekte olan yabancılar olarak kabul etmektedir. Ayrıca onları ne işgal altındaki sivil vatandaşlar ne de İsrail vatandaşları olarak kabul etmemektedir. Her iki durumda da amaç, 35
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiFilistinlilerin Kudüs’te kalma hakkının daimiolmayan bir hak olduğunu kabul ettirmektir.3. Uzaklaştırma politikası, İsrail’in Filistintopraklarındaki planlarını uygulamametotlarından ve araçlarından biri olarak kabuledilmektedir. İsrail otoriteleri, çok sayıdaFilistinliyi, bu amacı gerçekleştirmek içinçıkardığı ırkçı kanun ve kararnamelere dayanarakişgal edilmiş Kudüs’ten uzaklaştırmayaçalışmaktadır.4. Uluslararası güvenlik konseyinin, Filistinlivatandaşların içinde Doğu Kudüs’ün debulunduğu işgal edilmiş topraklardanuzaklaştırılmaları hususunda çıkarmış olduğukararlar, uluslararası toplumun, İsrailli işgalotoritelerinin 1967 yılında Filistin topraklarınıişgal ettiklerinden bu yana yapmış olduklarıuzaklaştırma uygulamalarını kınadığınıaçıklamıştır.5. Dördüncü Cenevre anlaşması, zorlauzaklaştırmaya sığınmayı bütün şekilleriyle 36
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiyasaklamış ve bunu anlaşmayı fiziksel olarakçiğneme olarak nitelemiştir. Ayrıca İsrail’in,içinde Kudüs’ün de bulunduğu işgal edilmiştopraklardaki Filistinli halkın karşısında işgalcibir güç olarak bu anlaşmanın hükümlerineuymasının gerekliliğine vurgu yapmıştır. Dahasonra İsrail otoritelerinin, içinde Kudüs’ün debulunduğu işgal edilmiş Filistin topraklarındakiFilistinliler hakkında almış olduğu uzaklaştırmakararlarının ve uygulamalarının gayrı meşruolduğunu belirtmiştir. 37
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği İkinci Konu: Eski Kudüs ve Mukaddes Havza’daki Yahudi YerleşimiKonuşmacı: Halil Tüfekçi(1) Eski Kudüs’te Yahudi Yerleşimi ve Şehrin Görünümünün Değiştirilmesi Üç dinin en kutsal mekanlarını içindebarındıran eski şehir, dünyanın en hassasbölgelerinden sayılmaktadır. Sahip olduğu buönemin bir sonucu olarak dünyaca korunan tarihi birmekan olarak ilan edilmiş ve korunması gerekenmedeniyet mirası listesine dahil edilmiştir. Bubölgenin en büyük önemi, tarihi eser olmasının yanısıra fikri ve medeni izler taşımasındankaynaklanmaktadır. Burada Bizans dönemine ve(1) Halil Tüfekçi: 1950 Kudüs doğumlu. Harita ve kadastro uzmanı. Lisans eğitimini 1974’de Şam Üniversitesi Coğrafya Fakültesi’nde; yüksek lisansını ise 1998’de Arizona Üniversitesi- Coğrafya Bölümü’nde tamamladı. 38
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği İslami döneme ait eserleri görebiliriz. HattaHaçlı, Memluklüler, Fatımiler ve Emevilerinardından Osmanlı eserlerini de görebilmekteyiz. Buönemi sebebiyle şehir, işgalden sonra hedef tahtasınakonuldu. Evlerin ve meskenlerin istila edilmesi,Şeref ve Meğaribe mahallelerinin yıkılması vemekanın görünümünün değiştirilmesi olayları,bölgeye Yahudi damgası vurmak amacına yönelikti.İlk aşamada Babu’l-Meğaribe mıntıkasındaki İslamieserleri de içine alan yıkım işlemi, eski şehiriçerisinde 10/6/1967 yılında başlayan yerleşim yeriyapma işlemine yönelikti. Evleri ve meskenleri istilaetme operasyonları, çeşitli kanunlar kullanılarakFilistinlilerin evlerinden çıkarılması ve evlerininadım adım ele geçirilmesi siyaseti uygulanarakdevam etti. Orada burada çeşitli evlerin yıkılmasıbüyük törenlerle kutlandı ve söz konusu yerlerebayraklar dikildi. Daha sonra Şaron’un Müslümanmahallelere uzanan politikası uygulanmaya başladı.Ardından Hıristiyan mahallesinin istila edilmesiişlemleri başladı. Bunun başlangıcı da 1991 yılında 39
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiMar Yuhanna otelinin istila edilmesiyle olmuştu.Daha sonra aynı mahallede (Habeşe yolunda) ve(Transanta yolunda) yerleşim yeri yapmacemiyetlerinin çizdikleri plan doğrultusunda başkaevler de istila edildi. Bunu yapmadaki amaçları,güvenli geçişler inşa etmek, eski şehirde Yahudileryararına coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmekşeklinde büyük bir proje yürütmek ve 2020 yılıKudüs projesini hayata geçirmekti. Bu da Filistinlinüfustan kurtulmak ve göç ettirilmeleri şeklindegerçekleştirilecekti. Bu konuda Binyamin Netanyahuda şöyle demiştir: (Arap azınlığın demografik birproblemden demografik bir tehlikeye dönüşmeleriihtimali belirdiği an Yahudi Devleti süratle vemerhamet etmeden harekete geçecektir). 40
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiEski Kudüs İçerisinde Yerleşim Yeri Yapma AşamalarıBirinci aşama: 18/4/1968 tarihinde eski şehir içerisindebulunan ve h b/a/108/322 nolu harita ile kamuyararına haczedilmek üzere tespit edilen (116)dönüm arazinin haczedileceği ilan edildi. Bu arazi10/6/1967 yılında yıkımı gerçekleştirilen Meğaribemahallesini ve (Şeref mahallesi, Meydan mahallesi,Nemamire mahallesi, Ceva’ine mahallesi, Havşu’l-Aseli ve Yahudi mahallesi) mahallelerinikapsamaktadır. Kanun maddesi ve harita, adı geçenmahallelerde bulunan ve içinde oturmakta olan Arapailelere ait olan evlerin ve arazilerin haczedilmesineişaret etmektedir. Bunlardan bazıları (Numeyri,Anbusi, Cev’ani ve Aseli aileleridir). Bunlarındışında da birçok aile vardır. Bu mahalleler arasındaİslam fethinden ve Endülüs’ün düşüşü ile oradangelen Yahudi göçlerinden beri orada bulunmaktaolan Yahudi aileler de ikamet etmekteydi. Şer’imahkeme belgeleri, bu grubun o dönemde yürürlükte 41
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiolan şer’i mahkemenin kuralları çerçevesindealışveriş yaptıklarına işaret etmektedir. Bir çokzamanda bu gruba mensup kişiler, şikayetlerini vedavalarını davaları çözümleyen hakimin karşısındakarara bağlamaktaydılar. Aynı zamanda bu belgeler,alışveriş, rehin, rehin kaldırma, akitlerin bitirilmesive benzeri konular hakkında olup eski şehirdeyaşamakta olan bütün grupların günlük hayatlarıhakkında bilgi edinilmesi konusunda ana kaynakolarak nitelenen defterlere kayıt edilirdi. NitekimOsmanlı dönemi, bu grubun mallarına işaret edenmaddelerin büyük bir bölümünü belgelendirmiştir.1856 yılında alım-satım işlemlerine konu olmuşarazilerin resmi daireler tarafından kayıt altınaalınması işlemini gerçekleştiren ve her mülk sahibinesenet tanzim edip veren (tapu) dairesioluşturulmuştur. Verilen bu senede (senet hakani)adı verilmekteydi ve üzerinde yerin ve konumunayrıntıları belirtilmekte ayrıca binanın niteliği(dükkan, bina, toprak gibi) ve mülkün niteliği; özelmülkiyet mi, İslami bir vakıf mı yoksa bir aile vakfı 42
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğimı olduğu bilgileri yer almaktaydı. Ayrıca mekanıçevreleyen sınırlar da tespit edilmekteydi. İngilizişgali döneminde eski şehir, havzalara ve bölgelereayrıldı. Bu şekilde yapılan bölümleme neticesindeeski şehir 59 havzaya ayrıldı. Her binaya bir numaraverildi. Böylece konumun belirlenmesi sınırlarınıntespiti ve evrensel koordinatlar ile olan irtibatınıbilmek kolaylaşmış oldu. Bu işlemler, binanınsahibinin bilinmesini ve binanın hak sahibine intikalibilgisini de -bu intikal ister satış yoluyla olsun istermiras yoluyla veya bir bedel karşılığı olsun- büyükölçüde kolaylaştırmıştı. Buna ek olarak binanınkonumunun kesin bir şekilde belirlenmesi mümkünoluyordu. Bu kayıtlar, Osmanlının tuttuğu kayıtlaragöre çok daha iyi kabul edilmekteydi. Osmanlıkayıtlarına göre binanın işaretleri eskime sebebiyledeğişime uğramıştı. Bu nedenle de birçok emlaksahibi mallarını binanın konumunu evrenselkoordinatlara bağlı olarak doğru bir şekilde tespiteden yeni sisteme göre kaydettirme yolunagitmişlerdi. 43
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Böylelikle İngilizler döneminde, Kudüsbelediyesine bağlı olarak mallar üzerine konulanemlak vergisini toplayan (tahsilat dairesi) ortayaçıkmıştı. Para tahsili, bu belgelere yüksek düzeydebir yasal zemin oluşturan havza ve bölge rakamlarıesasına göre yapılmaktaydı. Ürdün yönetimidöneminde de emlak sahiplerinden vergi toplanmasıiçin bu havza ve bölge rakamlarının kullanılmasıpolitikası devam etti. Kudüs belediyesi, vergitoplama işini İngilizler döneminde yapılankonumlandırma esasına göre yürütüyordu. Binanınkonumunu, mülkün türü, yeri, ve verilen isimler(değirmen dükkanı, değirmen evi, büyük çarşıdükkanı gibi isim vererek) hanesinde açıklıyordu.Böylece bu belgeler resmen onaylanmış olmaözelliğini kazanıyordu. Aynı zamanda bu belgelerÜrdün sistemine göre mülk sahibinin, emlakvergisini ödemekle yükümlü kişi olduğunubelirleyen emlak kayıt belgeleri olarak kabulediliyordu. Ürdün, alım-satım işlemlerinde yeni biryöntem geliştirmişti. Belediye tarafından bu 44
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğivergilerin emlak sahiplerince ödenmesi yükümlülüğügetirildikten sonra Ürdün hükümeti, emlakları arazikayıt bürosunda resmi evraklarda satış akdini ve akitrakamını belirleyerek kayıt altına almaya başladı. Ayrıca mülkün konumunu ve türünü, arazininniteliğini ve her yönden sınırlarını belirledi.Belediyenin akar ile ilgili bilgileri ayrıntılı birşekilde veren emlak vergisi tahakkuk defterlerineilaveten her satış belgesine kayıt, sayfa numarası vehisse bilgisi vermeye başladı. Ancak manda yönetimidöneminde kayıt belgelerini elde eden emlaksahiplerinin büyük bölümü mülklerini Ürdün tapudairesinde yeniden kayıt altına aldılar. Ürdünhükümeti, emlak sahiplerine resmi tapu özelliğinitaşıyan kayıt belgeleri vermeye devam etti. Bu tapubelgelerinde arazinin türünden (vakıf, şahıs mülkü vevakfın türü gibi) sınırlarına ve hissesine kadar hertürlü bilgi ayrıntılı olarak verilmekteydi. Bu belgeler,akar veya arazinin mülkiyeti için kanıt durumundaidiler. 45
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği Ancak işgal döneminde işgal hükümeti, amacıhakimiyet sağlama, haczetme ve ele geçirme olankanunlar çerçevesinde emlak kayıtları işlemlerinidurdurdu. Daha sonra sahiplerinden kayıp olanlarıtespit edip mallarını ele geçirmek amacıyla Ürdünkayıtlarını Arapçadan İbraniceye tercüme ettirdi.Böylelikle 1967 yılından beri günümüze kadar eskişehir içerisindeki ve dışındaki alım-satım işlemlerihile ve sahtekarlık için bir tuzak olarak kabul edilenacenteler aracılığıyla yürütülmektedir. 1967 yılındanberi tehcir ve Arap nüfusun evlerinden boşaltılmasıyerine Yahudi nüfusun yerleştirilmesi işlemlerininbaşlatılmış olduğu (Yahudi mahallesi) adı verilenŞeref mahallesinde ise, tarihi doku ile uyuşmayanyeni tarzda binalar inşa edilmiştir. Ortaya konanırkçı kanunlar, kalan Arap nüfusun tümününevlerinden çıkarılmasını sağlamıştır. Son KudüslüFilistinli, bölgeyi 1975 yılında terk etmişti. İsrailişgal yönetimi yetkilileri 11/11/2005 yılında dahaönce görülmemiş bir şekilde mülkiyet haklarınıYahudi mahallesini geliştirme şirketine aktarmak 46
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğiamacıyla Yahudi sokağının akarlarını tapu kayıtlarıile kayıt altına almaya başladığını ilan etti. Buşekilde eski şehirde (1300) akarın kaydını arazitapusu kaydı ile kayıt altına aldı. Bu kayıt (585)mesken, 146 ticari dükkan, ve 60 kamu kuruluşunukapsıyordu. Bu proje, İsrail’in şehri Yahudileştirmekonusunda yaptığı en tehlikeli proje olarak kabuledilmektedir. Çünkü bu şekilde Yahudi Mahallesidosyası, tarihi izlerin ve mülkiyetlerindeğiştirilmesiyle nihai olarak kapatılmış olmaktadır.Burada şuna da işaret etmek istiyoruz; adına Yahudimahallesi denilen bölgenin alanı, 1948 yılından önce5 dönümden daha fazla değildi ve çoğu Şerefmahallesinde yoğunlaşıyordu. 1526 yılında Osmanlıyönetimi yetkilileri, resmi bir nüfus sayımı yapmışve orada bulunan Yahudi aile sayısını 199 olarakbelirlemişti. 1554 yılında ise; sayıları 322 aile idi. ŞerefMahallesi mevkiinde bulunan Yahudi mahallesi isebir Müslüman mahallesiydi. Miladi on beşinci asıröncesinde kürt mahallesi olarak bilinmekteydi. 47
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiAdından da anlaşılacağı gibi o dönemde mahallesakinleri kürtlerden oluşuyordu. İlk Osmanlı nüfussayımında mahalledeki Yahudilerin oranı, toplamnüfus içerisinde %25’i teşkil ediyordu. On beşinciasırda Şeref mahallesinin sınırlarına gelince; (batıdaYahudi gemicilik tesisleri, kuzeyde Bilim Çocuklarımahallesinin bir parçası olan Haydariler mahallesi,güneyde şehir surları doğuda Mağriplilerin sebzebahçeleri vardı. Bu bahçeler Şeref mahallesi ileMeğaribe mahallesini birbirinden ayırıyordu). 1948yılından sonra Yahudi mülkleri, o dönemde İçişleriBakanı (Vasfi Mirza)’nın 16/9/1950 tarihindeçıkarmış olduğu ve 3035 no’lu resmi gazetedeyayınlanan bir karar uyarınca Ürdün (düşmanmülkleri koruyucusu)’nun kontrolü altına alındı. 1968 yılında kamu idaresi’nin almış olduğu 5b/a/108/322 no’lu haciz kararı uyarınca eski şehir’inarazilerinden 116 dönümlük kısmın haczedildiği ilanedildi. Karar 1443 sayılı resmi gazetede yayınlandıve bu karar uyarınca mülkiyetleri aşağıda belirtilen 48
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğikimselere ait 790 akar’ın haciz işlemigerçekleştirildi:İslami Vakıf 15 akar %2Aile Vakfı 346 akar %46 257 akar %34Özel mülkiyet 9 akar %1Kilise Vakfı 121 akar %16 5 belediye %1Yahudi mülkleri %100Kamu binaları 790Toplam Bu karar, İsraillilere yapılacak satış işlemlerininkolaylaştırılması ve oralarda oturmakta olan vebinaların mülkiyetlerine sahip olan Filistinlilerinmülkiyet haklarından nihai bir şekilde kurtulmakamacıyla çıkarılmıştır. Genel olarak yerleştirme, özel olarak da eskişehir’de yerleştirme, eski şehir’in Yahudi halkınınbaşı ve kalbi olduğu düşüncesiyle peş peşe gelenİsrail hükümetlerinin öncelikleri arasında yeralmaktadır. Uygulamasını 1987 yılında o dönemdeSavunma Bakanı olan Ariel Şaron’un yönettiği el- 49
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiVad yolundaki bazı evlerin istila edilmesi esnasındagerçekleştirilen bu uygulama, tehlikeli bir hal almayabaşlamıştır. 2020 yılı Kudüs şehir yapısal planlamasıçerçevesinde yeni düzenlemeler yapılmış ve İsrailtarafı lehine büyük nüfus problemleri çıkarmayaaday bir gelişme olmuştur. Evlerin ele geçirilmesiamacıyla İsrail kanunları kullanılmış, programlanmışbir süreç ve belirli bir yönelim doğrultusundamülklerin ele geçirilmesi için de bazı kanunlaröngörülmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:1. Kayıplar kanunu.2. Kamu yararı için istimlak kanunu.3. Güvenlik amaçlı istimlak kanunu.4. Yahudi mülkleri.5. Diğer sebepler. 50
Uluslararası Adalet ve Hürriyet DerneğiBinalara el koyma metotları1. Kayıp kişilerin mülkleri kanunu: Bu kanun, 1950 yılında İsrail devletine karşıdüşmanca tutum takınan ülkelerde (Ürdün’ündoğusu, Suriye, Lübnan, Suudi Arabistan, Irak, Mısırve Libya) ikamet eden kişilere ve nüfus sayımınınyapıldığı dönemde kendi mıntıkalarının dışındabulunan kimselere ait bütün mal ve mülklerin kayıpkişilerin mallarının koruyucusuna geçmesinisağlamak amacıyla çıkarılmıştır. Bu koruyucu,akarlara, uygulaması ihtilaflarla dolu olan bir kanunuyarınca haciz yoluyla el koymaktadır. İsrail arazidairesi, akarları, herhangi bir ödeme yapmaksızın yada çok düşük fiyatlarla yerleştirme cemiyetlerine(Eliad, Atariyyat ve Kohanim) nakletmekte, bucemiyetlerin ve şirketlerin kayıt görevlileriyerleştirme cemiyetlerine on milyonlarca şekelinakıtılmasını sağlayacak dokunulmazlıklar verilmesiiçin çalışmaktadır. Bağış yapanların kimlikleriniaçıklamamaktadırlar. İskan bakanlığı bu 51
Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneğikoruyuculuklar için yıllık 54 milyon şekel tahsisetmektedir. Bu cemiyetler de tam bir gizlilik. içinde şube tarzındaki bazı şirketleriyönetmektedir. Bu şirketlerden bazıları ülke dışındakayıtlıdır. Bu yerlerden bazıları vergi ödemektenkaçınma yerleri olarak bilinmektedir. (Azra adasıgibi.) Bunlar bağış yapanların kimliklerinigizlemekte, devletin yardımıyla kayıp kişilerinmülkleri kanunu çerçevesinde akarları satın almaamacıyla tahsilatta bulunmaktadırlar. Doğu Kudüs’teki binaları incelemekomisyonu tarafından 16/8/1992 tarihinde; kiralanan,kiraya verilen ya da Doğu Kudüs’te dernekler ya dabireyler yararına devlet bütçesi finansmanı ile veyadevlet ve kurumları tarafından başka bir yardımlasatın alınmış olan evler hakkında çıkan bir raporyayınlanmıştır. Bu raporda finansman sağlayan ya dasatın alma işlemini yapan kuruluşlar arasındaşunların bulunduğu ortaya çıkmıştır:1. İmar ve İskan Bakanlığı2. İsrail arazi dairesi 52
Search