Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU

Published by info, 2015-06-27 06:20:57

Description: KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU

Search

Read the Text Version

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU KUDÜS VE KENTTEKİ ARAPNÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Dr. Musa Jamil al-Qudsy al-Dweik 1.HUKUK TOPLANTISI Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği 15 Mart 2014 Cumartesi İSTANBUL UAHDER’in Hediyesidir

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği (UAHDER), her türlühaksızlığa karşı mücadele vermek; mazlum ve mağdurlara hukukiyardımlarda bulunmak ve yürüttükleri hak mücadelesinde kendilerineöncülük etmek üzere bir grup gönüllü tarafından 2013 yılındakurulmuştur. UAHDER, 2014 yılını ‘Kudüs Yılı’ olarak belirlemiş; böylece yıliçinde yapılacak tüm çalışmalarda ‘Kudüs’ ve Kudüs halkının hukuksalsorunlarını masaya yatırmayı hedeflemiştir. Derneğimizin, 2014 yılı içinde yapmayı planladığı çalışmalardanbazıları ana başlıklar halinde şöyledir:- Kudüs’de uygulanan hukuk dışı projelerin ele alındığı toplantılar,paneller, konferanslar düzenlemek;- Kudüs’de yaşanan haksızlıkları yerinde müşahede etmek; gerekliraporları hazırlayıp yurtiçi ve yurtdışı hukuk teşkilatlarına sunmak üzereKudüs’e gönderilecek bir heyet oluşturmak;- Türkiye ve Kudüs arasında ‘Hukuk Öğrencileri Buluşması’ organizeetmek;- Hali hazırda Kudüs’de çalışan hukuk kurumlarına ve projelerinegerekli desteği vermek;- Teşvik olması bakımından, Kudüs ile ilgili tamamlanan başarılıçalışma ve projelere yılın ‘Kudüs Ödülü’nü takdim etmek. Uluslararası Adalet ve Hürriyet Derneği (UAHDER), çalışmalarhakkında vereceğiniz her türlü desteği, görüş ve öneriyi memnuniyetledeğerlendirecektir. UAHDER ‘ADİL ve HÜR bir Dünya için El Ele’

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU 15 Mart 2014 - 1.Hukuk ToplantısıKonu: KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUKonuşmacı: Dr. Musa Jamil al-Qudsy al-Dweik Dr. Musa Jamil al-Qudsy al-Dweik 1955 yılında Kudüs’dedoğdu. Lisans eğitimini Kahire Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde1978 yılında tamamlayan al-Dweik, aynı üniversiteden 1992yılında ‘Devletler Umumi Hukuku Kuralları ışığında işgal edilmişarap topraklarında İsrail yerleşimi’ konulu tezi ile ‘HukukDoktoru’ ünvanını aldı. Birçok üniversitede ‘Devletler UmumiHukuku’ alanında dersler verdi. 2003 yılında KudüsÜniversitesi’nde doçent olan ve Hukuk Fakültesi dekanlığınagetirilen al-Dweik’in yayınlanmış birçok kitabı ve makalelerivardır. Ulusal ve uluslararası birçok hukuk cemiyetine üyedir.  Aşağıdaki metin, Dr. Musa Dweik’in ‘ Kudüs ve Uluslararası Hukuk’ isimli kitabından tercüme edilmiştir.

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU 1967 Öncesi Kudüs Şehrinin Hukuki Statüsü Daha önceki sunumumuzda Kudüs’ün, Filistin’in diğerşehirlerinden farklı özel yasal bir statüsünün olmadığınısöylemiştik. Aslında Kudüs, 1917 yılına kadar Osmanlıİmparatorluğu’nun bir parçasını oluşturmaktaydı. 11.12.1917tarihinde İngiliz işgaline maruz kaldı, 1922 yılına kadar İngilizaskeri idaresine tabi oldu ve Kudüs’de 1948 yılına kadar İngilizmandası hüküm sürdü.16 O tarihten bu yana Kudüs, özel bir yasalstatü almaya özellikle de 29.11.1947 tarihinde Filistin’in bölünmesikararının çıkarılmasıyla başlamıştır. Söz konusu karar, aşağıdabelirtilen üç aşamanın hayata geçirilmesini tavsiye etmiştir: a- Filistin üzerindeki İngiliz manda yönetimi döneminin 1.8.1947 tarihini geçmeyecek şekilde son bulması. b- Filistin’in Arap ve Yahudi olmak üzere iki bağımsız devlete bölünmesi ve bunların birbirine ekonomik birlikle bağlanması. 16- Ahmet Said Nevfel, Asrın Filistin Sorunu, Londra, 1999, s.47 4

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU c- Kudüs’te ve oraya bağlı olan köylerde bağımsız bir yapının kurulması ve buranın Birleşmiş Milletlerin yöneteceği bir küresel yönetim sistemine bağlanması.17 Bu karar, etrafını çevreleyen köyleri de içerecek şekildeKudüs bölgesinin sınırlarını belirlemiştir. Doğuda Ebu Deis,Batıda Ayn Karem, Kuzeyde Şufat yer almaktaydı. Bu şekildeKudüs, Birleşmiş Milletler yönetimi altında Arap ve Yahudidevletinden ayrı bir bölge, “Corpus Separatum” oluyordu. 18 Birleşmiş Milletler, Kudüs’ün ayrı, tarafsız, silahtanarındırılmış ve yasama konseyi tarafından yönetilen bir yapıolmasını planlamıştı. Vesayet konseyinden Kudüs bölgesine aitözel bir anayasa yazılmasını talep etti. Bu anayasanın 01.10.1948tarihinde yürürlüğe girmesi ve on yıl sürmesi öngörülmekteydi.Daha sonra Kudüs ahalisine genel referandum aracılığıylaisteklerini ifade etme özgürlüğü verilecek ve şehir yönetimi içinmümkün olan değişiklikler yapılacaktı19. Ne var ki, önceki karar,ihtilaflı olan her iki tarafça reddedilmişti. Filistinliler bu kararı,17 - Documents on Jerusalem (PASSIA) Palestinian Academic Society forthe Study of International Affairs, 1996, s.227-23018 -Tahir Şaş, Filistin Devleti ve Eşitlik Görüşmeleri, Kahire, 1999, s. 9019 - Hasan Emir bin Talal, Kudüs, s.21-22 5

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUbirçok hukuki nedenlerden dolayı açık bir şekilde reddederken,Siyonistler ise dolaylı bir şekilde reddetmişlerdi. 20 Yahudiler, Filistin üzerindeki İngiliz mandasının sona ereceğigünün bir gün öncesinde (14.05.1948) ve İngiliz manda güçlerinin15.05.1948 tarihinde Filistin’den çekilmesiyle birlikte İsraildevletini ilan ettiler. Anarşi durumu ortaya çıktı. İsrail budurumu, Kudüs’ün batı kısmında yer alan ve 12 arap mahallesiniiçeren arap topraklarını istila etme amacıyla kullandı.21 Bundansonra arap orduları, Filistin’i kurtarma amacıyla müdahale etti.Savaş, şehrin batı yakasının İsraillilerin, doğu yakasının iseÜrdünlülerin eline düşmesiyle son buldu.22 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 303 sayılı ve 09.12.1949tarihli kararını çıkardı. Bu kararda, Kudüs’ün kalıcı bir şekildeküresel bir sistemin kontrolünde olmasının gerekliliğiaçıklanmıştı. Karar, Vesayet Konseyini “Kudüs Anayasası”nıhazırlamaya ve bunu derhal hayata geçirmeye çağırmıştır.23 Fakatİsrail 26.12.1949 tarihinde hemen bir açıklamaya yaparak20 - Şaban İbrahim, Kudüs’de Arap Hakları, s. 27121- Kate Mc. , Kudüs’ün Yahudileşmesi, s. 1822 - Nizar Eyüp, Kudüs,ün Yasal Statüsü, s. 3523- U.N General Assembly Resolution No 303 of 9 December 1949, as inDocuments on Jerusalem. Op. Cit. s.236 6

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUKudüs’ün İsrail’in ayrılmaz bir parçası olduğunu söylemiş,Kudüs’ü kendisine başkent yapmış ve İsrail parlamentosu Kenisetde bunu onaylamıştır. 24 Aynı şekilde İsrail parlamentosu Keniset¸ 3.01.1950tarihinde başka bir karar çıkarmış ve bu karar İsrail’in başkentininTel Aviv’den Batı yakasıyla birlikte Kudüs şehrine taşındığınıilan etmiştir. Bununla şehre yönelik de facto durum yaratmıştır.25Ne var ki, Birleşmiş Milletler ve tüm uluslararası toplum bunu,uluslararası hukuk prensiplerine aykırı olduğunu göz önündebulundurarak tanımamıştır.26 Şehrin batı yakasına gelince, Ürdün’ün İsrail’le 03.4.1949tarihinde Rodos adasında imzaladıkları ateşkesten sonra Ürdün’ünkontrolüne geçmiştir. Bununla İsrail Ürdün arasındaki savaşanokta konmuştur.27 1948 yılının sonlarında bir dizi halktoplantıları gerçekleştirilmiştir. 01.12.1948 tarihinde yüzlerceFilistinli şahsiyetin katılımıyla yapılan Eriha Konferansı ve27.12.1948 tarihinde Ramallah ve aynı tarihte Nablus’ta yapılan24 - Şaban İbrahim, Kudüs’de Arap Hakları, s.27125 - Ahmet Said Nevfel, Kudüs ve Yerleşim Projeleri, s.24926 - Kate Mc., Kudüs’ün Yahudileşmesi, s. 1827 - Hüsam Ahmet Muhammet Hendavi, Kudüs Şehrinin Yasal Konumu,Kahire, s. 110 7

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUkonferanslar bunlardan bazılarıdır. Bu konferanslarda BatıŞeria’yla Ürdün’le birlikte Kudüs’ün birleşmesi ilan edilmiştir.Bunun üzerine 24.10.1950 tarihinde Ürdün hükümeti resmi olarakBatı Şeria’yı kendisine kattığını ilan etmiştir. Bunu sadecePakistan ve İngiltere devletleri tanımıştır. Aynı zamanda bu ikidevlet Batı Şeria ve Kudüs’e yönelik aralarında imzalanan ortaksavunma anlaşmasının yürürlüğe girmesini açıklamıştır. 28 Kudüs, 07.06.1967 tarihine kadar -ki bu 1967 savaşınınbaşlama tarihidir- Ürdün yönetimi altında kalmaya devametmiştir. Bundan dolayı İsrail’in şehrin batı bölümünü kendisinedahil etmesi uluslararası hukuka aykırıdır. Zira bu Filistinüzerindeki meşru egemenliğin sahibi olan Filistin halkınınrızasına dayanmamıştır. Bu sadece İsrail’in güç kullanmasının birsonucudur. İsrail, Batı Kudüs üzerinde hukuki egemenliğe sahipdeğildir. Sadece emir vaki bir egemenliğe sahiptir.29 Buna göreişgalci bir güçtür. Dolayısıyla savaş işgal hukuku ve hükümleriuygulanmalıdır. Bu konuyla ilgili bu incelemenin ikincibölümünde söz edeceğim.28 - Nizar Eyüp, Kudüs’ün Yasal Statüsü, s. 3729 - Hüsam Ahmet Muhammet Hendavi, Kudüs Şehrinin Yasal Konumu,s. 127 8

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU 1967 Savaşından Sonra Kudüs Şehrinin Hukuki Statüsü İsrail, Haziran 1967 yılı savaşı bittikten sonra Batı Şeria’yı veDoğu Kudüs’ü işgal ettiğinde, Kudüs o zaman Ürdün yönetimialtındaydı. Şehrin işgal edilmesinin ilk günlerinden itibaren İsrailhükümeti, “şehrin birleştirilmesi” gerekçesiyle şehri Batı Kudüs’ekatmayı hedefleyen bir dizi uygulamada bulundu.30 Kudüs’ün kendikontrolü altında kalması için yapmış olduğu eylemlerine meşruiyetkılıfı bulmak amacıyla asılsız ve tutarsız birçok gerekçelere veargümanlara başvurmuştur.31 Dikkat edilmesi gereken bir hususvar ki o da İsrail, şehri “birleştirmek” için çıkarmış olduğu tümyasalar veya kararnamelerde “katma” kelimesini kullanmamıştır.Örneğin 1948 yılı yönetim ve yargı sistemi yasasını değiştirmekiçin İsrail Parlamentosu “Keniset”in 27.06.1967 tarihli onayı, 11bmaddesine ilave. Bu düzenleme metinleri, savaş öncesi ArapKudüs belediyesi yönetimi altındaki bölgeleri içermektedir.32 Aynı zamanda İsrail Parlamentosu Keniset, İsrail belediyeleri yasası üzerinde başka değişiklikleri onayladı. Bu yasa, 1967 yılı 6 sayılı yasadır. Söz konusu bu değişiklik İsrail İçişleri Bakanına, 30 - Üsame Halebi, Filistin ve İsrail Anlaşmaları Çerçevesinde Kudüs Meselesi, 1997, s. 101 31 - Bu konuyla ilgili detaylı açıklama kitabın ikinci kısmında yapılacaktır. 32 - bknz. Usame Halebi, Kudüs’ün İsrail’e İlhakı, 1990, s.7 9

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUKudüs Belediyesi’nin alanını genişleterek yeni bölgeler katmayıilan etme yetkisini vermektedir.33 Aynı şekilde İsrail İçişleri Bakanlığı 26.06.1967 tarihindeKudüs’ün nüfus sayımını yapmış ve kendilerine İsrail kimliğinivermiştir. Bunu şehir üzerindeki Ürdün yasalarınınyürürlülüğünü, Ürdün mahkemelerini iptal edilmesi ve bunlarınİsrail mahkemelerine ilhak edilmesi; şehirdeki Arap bankalarınınilga edilmesi; nüfusa yönelik vergilerin uygulanması takipetmiştir.34 İsrail bu yasal uygulamalarına sahada bir dizi eylemleriniekleyerek, şehrin Arap karakterini tamamen silmeyi, Yahudikarakteri dayatmayı ve bunları bir emir vaki yaparak yolunadevam etmeyi hedeflemiştir. İsrail hükümeti, yukarıda belirtilen eylemleriyle yetinmedi.İsrail daha da ileri giderek kritik adamlar atmış ve Doğu Kudüs’ükendine katmak için uluslar arası alanda olacak her türlü kuşkuluyaklaşımı ortadan kaldırmak için elinden her şeyi yapmıştır.30.07.1980 tarihli temel yasayı çıkarmıştır. Bunu temel yasaolarak adlandırsa da anayasa metni mesabesindedir. Bu yasanınbirinci maddesi 1980 yılında Kudüs’ün İsrail’in başkenti33 - a.g.e., s. 834 - a.g.e., s. 9 10

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUolduğunu öngörmüştür. Aynı şekilde “Kudüs, tam ve bir bütünolarak İsrail’in başkentidir” demiştir. Yani bunun anlamı 1948yılında kendisine kattığı Batı Kudüs’ün ayrılmaz bir parçasıolduğu kabul edilmiştir. 35 Bu karara tepki olarak Güvenlik Konseyi, 478 sayılı20.08.1980 tarihli kararını çıkarmıştır. Söz konusu karar, İsrail’inuygulamalarının geçersiz olduğunu ve uluslararası hukuka aykırıolduğunu söylemiş36, Kudüs’te diplomatik temsilcileri bulunanülkeleri oradan geri çekmeye çağırmıştır. Bu karara uyarak 13ülke diplomatlarını çekmiştir.37 Güvenlik Konseyi ve aynı şekilde Birleşmiş Milletler GenelKurulu, 1967 savaşı akabinde İsrail’in Doğu Kudüs ve işgal ettiğidiğer Arap topraklarıyla ilgili olarak bütün bu yapılanları bir işgalolarak kabul etmiştir. İsrail’in Kudüs’teki varlığı, tamamen bir35 - Usame Halebi, Kudüs’ün İsrail’e İlhakı, s. 1236 - John Dugard, Enforcement of Human Rights in the West Bank andGaza Strip, in International Law and the Administration of OccupiedTerritories, Oxford, 1992, s. 476-47737 - Ahmet Said Nevfel, Kudüs Şehrinin Yasal Konumu, s. 202 11

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUişgal devleti varlığı ve işgal edilmiş topraklar olarak görmüşburalardan geri çekilmesi gerektiğini öngörmüştür.38 Peki İsrail’in Batı Kudüs’teki varlığı meşru bir durum olmuşanlamı çıkar mı? Maalesef bazı insanlar Güvenlik Konseyinin 242 sayılı 1967tarihli kararına dayanarak,- bu sadece 1967 savaşında işgal ettiğitopraklardan geri çekilmesinden söz etmektedir- bunun kendibakış açılarına göre İsrail’in 1948 yılından sonra işgal ettiğitopraklar üzerindeki egemenliğinin zımni bir itiraf olduğunusavunmaktadırlar. Buna şunu da ilave ediyorlar; Konsey kararınınHaziran 1967 savaşından beri işgal edilmiş Arap ve Filistintopraklarından İsrail’in geri çekilmesini talep etmekle sınırlıkalmıştır. İsrail’in Batı Kudüs’teki varlığı, bu kararınçıkmasından sonra uluslararası bir tanıma olmuştur.39 Fakat bu görüşü kabul etmek mümkün değildir. Zira İsrail’in1948 yılında Batı Kudüs’ü istila etmesi, sivil Filistinlilere karşıbirçok katliamı ve barbarca eylemleri yaparak olmuştur.40 Tıpkı38 - Hüsam Ahmet Muhammet Hendavi, Kudüs Şehrinin Yasal Konumu,s. 15439 - Ahmet Said Nevfel, Kudüs Şehrinin Yasal Konumu, s. 25240 - Hüsam Ahmet Muhammet Hendavi, Kudüs Şehrinin Yasal Konumu,s. 154 12

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUDeir Yasin ve diğer katliamlar gibi. Aynı şekilde İsrail’in yarımyüzyıl süreyle oradaki varlığının meşru bir egemenliğe bürünmesimümkün değildir. Uluslararası hukuk temellerine dayalı olarakkazanım elde etmesi sadece ona fiili bir egemenlik verir. YineVatikan gibi Kudüs’ün geleceğiyle ilgili bazı ülkeler, hala şehrinsorunlarını çözme ve üç semavi din mensuplarının kutsalyerlerine ulaşabilmelerini garantileme aracı olarak uluslararasıarenaya çekmeyi sürdürmektedir.41 Filistin davasıyla ilgili uzmanlardan bazıları şunu ilave ediyor:Eğer şehir her iki tarafıyla birlikte uluslararasılaştırılmamışsa,hukuki statüsünün kesinleşmemiş demektir. Bunun kanıtı ise, çokaz sayıda ülke Batı Kudüs’te elçiliğini açmış olmasıdır. Ülkelerinbüyük çoğunluğu Tel Aviv’deki elçiliklerini muhafazaetmişlerdir. Aynı şekilde bazıları da iki konsolosluk açmışlardır;birisini Batı Kudüs’e, diğerini ise Doğu Kudüs’e açmışlardır. Buda gösteriyor ki Batı Kudüs meselesi ve aynı zamanda DoğuKudüs meselesi bu ülkelerin nazarında çözümekavuşturulmamıştır.4241 - a.g.e., s. 15542 - Üsame Halebi, Filistin ve İsrail Anlaşmaları Çerçevesinde KudüsMeselesi, s. 107 13

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUBütün bunlara şu da ilave edilir ki, Kudüs’ün egemenliği her ikikesimiyle birlikte orada yüzlerce yıl ikamet eden Filistin halkınaaittir. Yine oranın işgal edilmesi, silahlı güç kullanılarakyapılmıştır. Uluslararası genel kabul gören hukuk kurallarınagöre, savaş yoluyla toprak kazanmak kabul edilemez. Aynışekilde düşmanın meyvesini hasat etmek doğru değildir. Bu, 1890yılında yapılan Amerikan Ülkeleri Konferansı’nda uluslararası birkural olarak kabul edilmiştir. Bunu 1936 yılında yapılan BuenosAires Bildirisi, 1938 yılında yapılan Panama Bildirisi ve 1948yılında yapılan Amerikan Ülkeleri Bogota Sözleşmesi yenidenteyit etmiştir. Buna ilave olarak Birinci Dünya Savaşını takipeden barışsal çözümlerle de bu kabul edilmiştir.43 Savaş yoluyla toprak kazanılmasına izin vermeme prensibi,Birleşmiş Milletler sözleşmesinin 4/2. Maddesinde belirtilenyükümlülükler üzerine terettüp eden bir sonuç olarak kabul edilir.Söz konusu sözleşme, uluslararası ilişkilerde üyelerinin tamamınatehdit ve güç kullanmayı ve her hangi bir devletin toprakgüvenliğini veya siyasi istikrarını tehdit etmeyi yasaklamakta ve43 - The Legal Status of the West Bank and Gaza Strip, (Prepared for andunder the guidance of the Committee on the Exercise of the InalienableRights of the Palestinian People), United Nations, New York, 1982, s. 10 14

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUbununun Birleşmiş Milletlerin hedefleriyle bağdaşmadığınıbelirtmektedir.44 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, yayınlamış olduğu birçokkararında güç kullanarak toprak kazanmanın doğru olmadığıprensibini vurgulamıştır. Örneğin 13.12.1971 tarihli (XXVI) 2799kararı;08.12.1972 tarihli (XXVII) 2949 sayılı kararı.45 Özetle Kudüs sorunu – her iki tarafıyla- bir bütün olarakFilistin sorununun ayrılmaz bir parçası kabul edilir. Herhangi birçözüm ancak Filistin sorununun kapsamlı bir şekildeçözülmesiyle mümkündür. Bunun da yerleşik uluslararası hukukprensiplerine, adalet prensiplerine dayalı olması gerekir. Bununbaşında ise geleceğini belirleme hakkı bulunmaktadır. Her türlüişgalin semeresi geçersizdir, kabul edilemez.4644 -a.g.e., s. 10-1145 - a.g.e., s. 1546 - Şaban İbrahim, Kudüs’de Arap Hakları, s.279 15

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU İKİNCİ BÖLÜM Savaş İşgali Hukuku Ve Kudüs Giriş Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Kudüs şehri, işgal edilmiştopraklar olarak kabul edilir. Bunun da savaş işgali hukukuna tabiolması gerekir. Çünkü İsrail buraları 1967 yılında yapmış olduğusaldırgan eylemlerinin akabinde işgal etmiştir. Ürdün, Mısır veSuriye’ye karşı meşru olmayan güç kullanmıştır. Bu şekilde sözkonusu ülkelerin bölgesel güvenliğini tehdit etmiştir. BirleşmişMilletler sözleşmesinin 4/2. Maddesini ihlal etmiştir. Busözleşme, uluslararası ilişkilerde üyelerinin tamamına tehdit vegüç kullanmayı ve herhangi bir devletin toprak güvenliğini veyasiyasi istikrarını tehdit etmeyi yasaklamıştır. İsrail’in bu topraklarıişgal etmesi, meşru olmayan bir savaşa yol açmıştır. Dolayısıylaşimdiye kadar bu topraklardaki işgalini sürdürmesi, meşruolmayan bir eylem olarak kabul edilmektedir. 47 Birleşmiş Milletlerin tavsiyesine ve dünya ülkelerinin büyükçoğunluğunun bunu desteklemesine rağmen, Batı Şeria’nın,Gazze Şeridi’nin ve Kudüs şehrinin savaş işgali hukukuhükümlerine tabi olan işgal toprakları olduğunu görürsünüz. Nevar ki İsrail, bu toprakları Aralık 1967 tarihinde işgal ettiğinden47 - Osman Tekruri, Batı Yaka ve İşgal Savaşı Kanunu, Kudüs, 1986, s. 97 16

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUbuyana bunu kabul etmemektedir. Batı Şeria’ya “Yahuda veSamaria” olarak adlandırmaktadır. Böylece bu topraklar üzerindeiddia edilen dini ve tarihi talepleri yansıtmayı hedeflemektedir.Sonra İsrail Devleti İçişleri Bakanlığı Şubat 1968 yılında birbildiri yayınladı ve buna göre Batı Şeria’yı, Gazze Şeridi’nikendi yönetimi altında bulunan bölge olarak niteledi, işgal edilmiştopraklar olarak görmedi. 48 Daha sonra bu toprakları “özgürlüğüne kavuşturulmuşbölgeler” , “ bireysel özerk yönetim bölgeler” gibiadlandırmalarda bulundu. Bütün bunların arka planında yasalstatüyü tahrif etmek ve savaş işgali niteliğini ortadankaldırmaktı.49 İsrailli yazarlar, kimi batılı içtihatlardan da yardım alarakİsrail’in Batı Şeria’yı işgal etmesini ve orayı Arap ülkeleriylebarış sözleşmesi yapıncaya kadar elinde tutmasınıgerekçelendirmeye çalışmışlardır. Örneğin “yönetim boşluğu”,“önleyici savunma” teorileri gibi iddialar. Ürdün ve Mısır’ın işgaledilen Batı Şeria, Kudüs ve Gazze üzerindeki meşru imtiyazsıfatını ortadan kaldırmak için bin bir türlü dayanaklara,48 - The Legal Status of the West Bank and Gaza Strip, Op.Cit. s.2149 -Abdulaziz Serhan, Filistin Devleti, Kahire, 1989, s. 63 17

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUgerekçelere başvurmuştur. 50 Bunları bu bölümde ayrıntılı olarakaçıklayacağım. Öncelikle savaş işgalinin genel kurallarından ve bunun işgaltoprakları üzerindeki uygulamasından bahsedeceğim. Bunu birbölüm halinde ele alacağım. İşgalinin Genel Kuralları ve Bunun İşgal Toprakları Üzerindeki Uygulaması Batı Şeria ve Gazze Şeridi Haziran 1967 savaşının akabindeİsrail ordusu tarafından işgal edildikten sonra Batı Şeria’da işgalordusunun askeri genel komutanı, askeri emirler ve bildirileryayınlayarak yasama, atama ve idare yetkilerini elindetopluyordu. Yönetim ve yargı sistemleriyle ilgili İki (2) nolubildirinin üçüncü maddesinin a bendi gereğince yasama, yürütmeve yargı organlarını kendi elinde topluyordu. Bu da istibdat vezulme neden oluyordu. Çünkü anayasalar aşırılık ve istibdadınolmaması için bu organların birbirinden bağımsız olmalarıgerektiğini şart koşmaktadırlar. 5150 - Julius Stone, No Peace No War in the Middle East, in the Arab-Israeli Conflict, 1974, s. 156-15751 - bknz. Şaban İbrahim, 1.Filistin İntifadası, Kudüs, 1989, s. 17 18

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Yayınlanan önceki bildirinin hedeflerinden biri de, Batı Şeriagenel askeri komutanın şekilsel olarak da olsa savaş işgalihükümleri sınırlamaya çalışmasıdır. Zira bu bildirinin ikincimaddesinde, 07 Haziran 1967 tarihinde bölgede yürürlükte olankanunlar (burada bölgeyle Batı Şeria kastedilmektedir), bubildiriye veya tarafımca açıklanacak diğer bildiri ve verilecekdirektiflere ve bölgede İsrail savunma ordusu yönetimininkurulmasıyla ilgili değişikliklere aykırı olmadığı sürecegeçerlidir. Kuşkusuz önceki maddede belirtilenler-prensip olarak- işgalArap toprakları üzerinde uygulanmasını gerekli kılan savaş işgalhukuku kurallarını belirleyen hususlarla uyuşmaktadır. Bu da1907 yılı 4. Lahey Sözleşmesinde ve 12 Ağustos 1949 tarihindeçıkarılan muhtemel savaş zamanında sivillerin korunmasıylailgili 4.Cenevre Sözleşmesinde ortaya konmaktadır. Buna ekolarak 1977 yılında imzalanan uluslararası silahlı çatışmalarınmağdurlarını korumayla ilgili 12 Ağustos 1949 tarihindeimzalanan Cenevre Sözleşmesi ve insan hakları temel prensiplerive insan hakları uluslararası bildiri de ortaya konmaktadır. Savaş işgali genel kurallarını açıklamak amacıyla ikimeseleden söz edeceğim; birincisi savaş işgalinin ve unsurlarınıntanımı; ikincisi ise savaş işgaline dayalı uluslararası hukukunvermiş olduğu geleneksel yetkilerin açıklanması. 19

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Savaş İşgali ve Unsurlarının Tanımı: Savaş işgalinin ilk tarifi, 18 Ekim 1907 tarihli kara savaşlarıhukuku ve teamüllerine ait Lahey Sözleşmesinin 4. maddesineeklenen düzenlemenin 42.maddesinde yapılmıştır. Bölge, düşmanordusunun kontrolü altına gerçek anlamda girmesi halinde işgaledilmiş bölge kabul edilir. İşgal, bu yönetiminin hakim olduğudiğer bölgeler uzanır ve bunu yapmaya muktedir olur.52 Dördüncü Lahey Sözleşmesi’nin ve ek talimatlarının 43.Maddesine gelince ise şunu öngörmüştür: “ Meşruiyet sahibindenotorite işgalciye geçmiş ise, işgalcinin kontrolü sınırlarıiçerisinde bulunan bölgelerde yapılması gereken tüm önlemlerialır, genel düzenin ve güvenliğin yeniden tesis edilmesini sağlar,o ülkedeki yasaların yerine kesin başka bir yasa gelmedikçemevcut yasaları muhafaza eder.”5352 - bknz. Oppenheims, International Law, London, 1952, s.437Garson, Allan, Trustee-Occupant: The Legal Status of Israel’s Presence inthe West Bank, Harward International Law Journal, vol.14, No.1, winter1973, s. 1-4953 - Mezkur maddenin asli ibaresi şöyledir: ‘The authority of theLegitimate power having in fact passed into the hands of the occupant,the later shall take all the measures in his power to restore and ensureas far as possible public order and safety, while respecting unlessabsolutely prevented the laws in force in the country.’ 20

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Geçen iki metinde anlaşılıyor ki, işgal yönetimi hukuki biryönetim değildir. Sadece fiili ve geçici bir yönetim olup işgalinbitmesiyle son bulur. Savaş işgali, bölgeler üzerinde meşruegemenlik sahibi olan devletin egemenliğini işgali yapan ülkeleretaşımaz. Aksine işgalciye söz konusu bölgede yönetimi işler halegetirmek için geçici ve sınırlı bir otorite verir.54 Uluslararası hukukta önemli bir kural yerleşmiştir. O da güçzoruyla başkalarına ait toprakları istila etmeye izin vermemektir.Yani işgalci devletin işgal ettiği toprakları tamamını veya birkısmını kendi topraklarına katma hakkı yoktur.55 Savaş işgalinin yapılabilmesi için aşağıda belirtilen üç unsurun oluşması gerekir: a- İki devletin kuvvetleri arasında savaş veya silahlı çatışma olması ve böylece bu devletlerden birisinin başka bir devletin toprağını tamamen veya kısmen işgal etmesi.56 b- Geçici fiili bir durum oluşması ve buradan hareketle yabancı bir silahlı gücün başka bir devletin topraklarını54 - bknz. Salahattin Amir, İşgal Edilmiş Arap Topraklarında Eğitim Hakkı,1978, s. 11755 - Ayşe Ratib, a.g.e., s. 11356 -Salahattin Amir, Uluslararası Hukuk Kuralları Çerçevesinde İşgalEdilmiş Topraklarda İsrail Yerleşimi, 1979, s.15 21

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU işgal etmesi; başka devletlerin hezimete uğramasından sonra orayı kendi kontrolünü geçirmesi. c- İşgalin aktif ve etkin olması gerekir.57 İşgal ancak işgalci gücün bölgeler üzerinde kontrolü sağlama ve orada silahlı direnişi durdurma ve yerleşik askeri bir yönetimin kurulmasından sonra sistemi ve güvenliği sağlama gücüne sahipse.58 Ne var ki, savaş işgal hukukunun uygulanması için işgalci güçlerin, işgal bölgesinin tüm topraklarına yayılması şart değildir.59 Bütün bunların oluşması halinde işgalci için bir dizi haklarsabit olur ve bir grup yükümlülük omzuna biner. 60 İşgalcinin, işgal ettiği bölge halkının insani yapısını vemedeniyetini gözetmeleri ve özellikle de özgürlükleri, mal57 - Muhittin Ali Aşmawi, İşgal Savaşı Gölgesinde Medeni Hukuk, s.10558 - Arnold Duncan Mcnair, Legal Effects of War, Cambridge UniversityPress, 1948, s. 32059- Şaban İbrahim, 1. Filistin İntifadası, s. 1960 - Sadık, a.g.e. , s. 789 22

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUvarlıkları, onurları ve aileleriyle ilgili konulara dikkat etmesigerekir.61 Aynı şekilde genel düzeni, genel yaşamı ve ahalinin refahınıişgal öncesinde bulunduğu hale döndürmesi gerekir. Halkınvatandaşlığının değiştirilmesi veya sadakat göstereceklerine daironları yemine zorlamaları doğru değildir.62 Savaş İşgalini Yapanın Geleneksel Otoriteleri Savaş işgaline, iki ana kurul hükmeder; bunun birincisi, savaşboyunca düşman bölgesinin kendi topraklarına katmasına izinvermeme.63 Dolayısıyla işgali yapan otoritenin, savaş sürdüğümüddetçe hiçbir şekilde herhangi bir bölgeyi kısmen veyatamamen kendisine katması kabul edilmez.64 İkincisi ise, askeriyenilgisinden sonra çekilmiş olduğu düşman bölgelerindeki savaşişgalinin alanını belirleme. Bu iki kural şu sonucu ortaya koyar:İşgalci otorite, işgal ettiği bölgede hakim olan yasaları değiştirme61 - a.g.e., s.79262 - Mcnar, Legal Effects of War, Op. Cit. s. 32163 - Oppenheims, International Law, vol.11, op. Cit., s.43764 - -Salahattin Amir, Uluslararası Hukuk Kuralları Çerçevesinde İşgalEdilmiş Filistin Topraklarındaki İsrail Yerleşimi,1979, s.16 23

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUve oranın ahalisinin haklarına ve mal varlıklarına saldırma hakkıbulunmamaktadır.65 Bu geçen hususların ışığı doğrultusunda savaş işgalini yapanotorite aşağıdaki hususları belirler: a)- İşgal Bölgesinin Yönetimi Lahey düzenlemesinin 43. maddesi savaş işgalini yapan tarafa,kendisine bağlı bölgenin yönetimine, geçici bir fiili yönetim tesisetme sorumluluğunu yüklemektedir. Aynı zamanda işgalciyönetim, bu bölgede genel düzeni ve genel yaşamı korumasıgerekmektedir. 66 İşgalci yönetim, bölgenin idaresine yönelik yapılacaklarıaçıklaması ve bunun sınırlı ve dar çerçevede olduğunu ortayakoyması gerekir.67 Özellikle bu yönetimler, askeri güce dayalıfiili yönetimlerdir. Bu yönetimlerin geniş bir şekildeyorumlanmasına müsaade etmek, savaş işgalini yapanları, savaşişgali hukukunun omuzlarına yüklemiş olduğu yükümlülükten65 - a.g.e. s.1666 - Mcnair, Legal Effects of War, op. Cit., s.32167 - Amir, a.g.e. s. 17 24

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUkaçmasına neden olur. Aynı şekilde dar yorum prensibininalınması bu hukukun istisnai yapısıyla da uyumluluk arz eder.68 İşgal Bölgesinde Yasama Yetkisi Yasa yapmak, değiştirmek, ilga etmek, yürürlüğünüdurdurmak bölge egemenliğinin sahibi olan devletin sahip olduğuegemenlik işlerinden biri kabul edilir. Yasa yapma yetkisi işgaldevletine geçemez. İşgali yapan, yasama yetkisini kullanamaz;sadece çok dar bir alan içinde kullanabilir. Bunun Laheysözleşmesinin 43.maddesinde net bir şekilde açıklandığınıgörüyoruz. Söz konusu sözleşme, işgal güçlerine genel düzenveya güvenlik nedenlerinden dolayı geçici, sınırlı ve zorunluyetkilerin dışında başka yetki verilmeyeceğini ortayakoymaktadır.69 Bu yetki kullanılırken de askeri zorunluluklarıngerektirdiği ölçüde olmalıdır. Konusu ve zamanlaması gözönünde bulundurulmaksızın her türlü yasama faaliyetiniyürütmesi mümkün değildir.70 Aynı şekilde yasama, yargı, sosyalve iktisadi durumları değiştirmesi, tadil etmesi mümkün değildir.68 - a.g.e., s. 1769 - Cafer Ali Abdüsselam, Uluslararası Hukuk ve Şer’i HukukÇerçevesinde Uluslararası İlişkiler, Kahire, 1981, s.76070 - Oppenheims, International Law, vol.11, op. Cit., s.437 25

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUBöylesi bir tasarrufun olması halinde (esas itibariyle doğrudeğildir), işgalci gücün işgal altında bulunan halkın çıkarlarınıgözetmesi gerekir. Nitekim Lahey sözleşmesinin 42.maddesi bunaişaret etmektedir; işgali yapan, her hangi bir mazeret olmadığısürece işgale tabi olan bölgedeki yürürlükte olan yasalara saygıduyması gerekir. 71 Ancak işgali yapan, bu mazeretin arkasına sığınarak sözkonusu bölge de hakim olan yasaları, kanunları istediği şekildedeğiştirme hakkını vermemektedir. Zira bu egemenlik haklarınayönelik meşru olmayan bir gasp olarak değerlendirilir. 72 İşgaliyapanı, işgalin yapıldığı vakitte hakim olan yasalar bağlayıcıdır.İşgalden sonra bu bölgede egemenlik sahibi olan devletin yasamayetkisine sınırlama getirmekle yükümlü değildir. 73 Dördüncü Cenevre sözleşmesinin 64.maddesi bunu teyitetmekte olup metni aşağıdaki şekildedir:“ İşgal topraklarına ait ceza yasalarının yürürlüğü devam eder, taki bunları işgal devleti bunları ilga ve iptal etmedikçe. Eğer71 - Amir, a.g.e., s. 1972 - Abdüsselam, a.g.e., s.76173 - Amir, a.g.e., s. 19 26

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUbunlar söz konusu işgal topraklarının güvenliğini tehdit ediyorveya bu sözleşmenin uygulanmasını engelliyorsa, işgal devletininişgal ettiği topraklarda yaşayan halkı, bu sözleşme gereğinceonların güvenliğini sağlayacak, bölgenin düzenli yönetiminitemin edecek, işgal devletinin güvenliğini garanti edecek,bireylerin, mal varlıklarının işgal yönetiminin ve aynı zamandakullanılan tesislerin ve ulaşım yollarının güvenliğini sağlayacakyasalar yapabilir.” 74 İşgal Bölgesinde Yasama Yetkisi İşgali yapan güç, Lahey sözleşmesinin 43. maddesindeöngörüldüğü şekilde işgal bölgesinde hakim olan yasalara saygıduyması gerekir. Ancak bu saygı duymayı olanaksız hale getirenzorunlulukların ortaya çıkması bunun dışındadır.75 Yasalarlakastedilen, işgalin yapıldığı anda işgal bölgesinde yürürlükte olanyasların tamamı olup anayasayı, yasamayı, mevzuatı, geçiciyasaları, olağan üstü yasaları kapsamaktadır.7674- bknz: 12 Ağustos 1949 Cenevre Antlaşmaları, Uluslararası Kızıl HaçKomitesi, 1978, s. 21075 - Salahattin Amir, İşgal Edilmiş Topraklarda İsrail Yerleşimi, s.1776- Şaban İbrahim, a.g.e. s.21 27

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU İşgal yönetiminin, işgal bölgesindeki hakim olan yasaları, eğerbu yasalar işgalcilere karşı halkı tahrik ediyorsa77 veya işgalbölgesinde yaşayan halkın çıkarlarını ortadan kaldırıyorsa iptaletme hakkı vardır. Örneğin etkin ayrımcılık yasaları, idamcezasının kaldırılması gibi veya bu iptal etme askeri birzorunluluğu gerektiriyorsa, yani bu işgal kuvvetlerinin ve ulaşımaraçlarının güvenliğiyle alakalıysa. 78 Son olarak işaret etmek istiyoruz ki, 1907 yılı Laheysözleşmesiyle 1949 Dördüncü Cenevre sözleşmesi arasındaçelişki bulunmamaktadır. Söz konusu Cenevre sözleşmesi şunuöngörmektedir:“ Yasalar ve kara savaşları teamülleriyle ilgiliLahey sözleşmesiyle bağlantılı ülkeler arasındaki var olanilişkilere gelince; gerek 29 Temmuz 1899 ve gerekse 18 ekim1907’de varılan anlaşmaya göre, ki bu sözleşmeyle müşterekliği77- Picetet, J.S., Commentary 4 Geneva Convention Relative to theProtection of Civilian Persons in Time of War, Geneva, InternationalCommitte of the Red Cross, 1958, s. 33578- - Schwarzenberger, George, International Law as Applied byInternational Courts and Tribunals, vol.2, the Law of Armed Conflict,London, 1968, s.194 28

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUvardır, söz konusu iki Lahey sözleşmesine eklenen düzenlemeninikinci ve üçüncü kısımlarını tamamlamaktadır.” 79 Şu sebeple Lahey sözleşmesi, hala yürürlükte olup DördüncüCenevre Sözleşmesinde belirtilen kurları tamamlayıcıdır vearalarında kesinlikle bir çeliş yoktur ve birbirini tamamlayıcı veentegre edici durumdadır. 80 Böylece önceki sunumu özetlemiş oluyoruz. Savaş işgalihukuku, iki ana görevi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Birincisiişgal edilen topraklarda var olan sivillerin haklarının korunması,ikincisi ise, işgal güçlerinin uzaklaştırmış olduğu meşruegemenlik sahibinin merkezlerini ve çıkarlarını muhafazaetmektedir.81 Bundan dolayı, savaş işgal hukukunun işgal yönetimine işgaledilen bölgenin idaresiyle ilgili bazı yetkiler verdiğini görüyoruz.Ancak verilen bu yetkilerin meşru egemenlik üzerinde her hangibir etkisinin bulunması söz konusu değildir.79 - Baknz. Cenevre Antlaşmaları, s. 24980 - Şaban İbrahim, a.g.e., s. 2281 - Kuttner,Thomas S., Israel and the West Bank, Israel Year Book forHuman Rights, 1977, s.169 29

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Batı Şeria ve Gazze şeridi topraklarının büyük çoğunluğu halaişgal altındadır. İsrail işgal yönetiminin bu topraklarda savaş işgalhukuku kurallarını ve hükümlerini gözetmekle yükümlüdür. Bunagöre Filistin vatandaşlarının günlük yaşamlarına müdahaleetmemesi, günlük yaşamlarını sürdürebilmelerine imkansağlamaları gerekir. Aynı zamanda İsrail işgal kuvvetlerinin butopraklarda yaşayanların normal bir şekilde hayat akışlarınısürdürmelerini sağlamaları ve bunu işlevsiz hale getirmemelerigerekir, bu onların üzerinde bir sorumluluktur. Zira savaş işgalhukuku kuralları işgal edilen topraklarda yaşayan sivil nüfusunmaslahatlarıyla işgal süresi boyunca işgal kuvvetlerini korumahususunda işgal yönetiminin hukuku arasında bir dengeyigözetmektedir. 82 Savaş işgali hukuku, askeri yönetim makamlarına yasamayetkisi vermemektedir. Yasama yetkisi sadece zaruretdurumlarında ve halkın çıkarlarıyla ilgili konularda sözkonusudur. İsrail işgal yönetiminin işgal edilmiş Araptopraklarında yaptığı ve yapmakta olduğu icraatları bunun tamtersidir. İşgalci İsrail kuvvetleri, savaş işgal hukukununkendisine vermiş olduğu tüm yetkileri aşarak Filistin halkınıngünlük yaşam alanlarının tamamına müdahale etmiştir. İşgal82 - Osman al-Tekrury, Batı Yaka ve İşgal Savaşı, s.112 30

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUtopraklarında kullandıkları ve kullanmaya devam ettikleritasarruflar, adeta meşru egemenlik sahibinin tasarrufu gibidir. Yukarıda belirtilenlere binaen şöyle söyleyebiliriz: İsrailyönetiminin Haziran 1967 tarihinden itibaren günümüze kadarişgal topraklarında uygulama amacıyla çıkarmış olduğu tümyasama faaliyeti ve kanunları, ki bunlar arasında Kudüs’le ilgiliolanlar da vardır, bunların tamamı savaş işgaline ait genelkurallarla çelişmektedir. Aynı zamanda daha önce açıklamasıgeçtiği üzere işgal topraklarındaki yasama yetkileriyle ilgili işgalkuvvetlerinin yetkisini de aşmıştır. Kudüs şehrinde yaşayan vatandaşların haklarıyla ilgili tümkanun ve yasama faaliyetleri, ve özellikle de 1952 yılı İsrail’egiriş sistemi yasası ve 1974 yılı değişiklikleri uluslararası hukukkurallarına ve özellikle de savaş işgali hukukuna tamamenaykırıdır. İsrail İçişleri Bakanlığı, sivil vatandaşları haklarındanmahrum ederek kimliklerini geri çekme ve oturum meselelerindebuna dayanarak icraatlarda bulunmaktadır. İsrail’in bu hukuk dışıuygulamalarını bu kitabın üçüncü bölümünde ayrıntılı olarakaçıklayacağız. 31

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU İsrail’in Kudüs Şehri ve İşgal Topraklarla İlgili İddiası ve Bunlara Cevaplar Uluslararası hukuk alanında uzman İsrailli hukukçular, kimibatı hukukuna dayanarak İsrail’in Kudüs’ü ve diğer işgal edilenFilistin topraklarını işgal etmesini ve oraları elinde tutmasınıgerekçelendirmeye çalışmıştır. Öte yandan İsrail Arap ülkeleriylebarış anlaşması imzalamıştır. Bu konuda kimi iddialaradayanmaktadırlar ki, aslında bunun sağlam bir hukukdayanağından yoksundur. Bunlardan bazıları “savunma işgali”veya “otorite boşluğu” gibi iddialardır. Amerikalı yazar Schwebel, eğer işgal kendini savunmaamacıyla güç kullanmanın bir sonucu olarak doğmuşsa katmameşru olur. Buradan hareketle işgal topraklarının istila edilmesiİsrail’in güç kullanmasının bir sonucu olduğundan bu durumumeşru olarak kabul ediyor. Çünkü bu, Arap ülkelerinin başlatmışolduğu saldırıya karşı İsrail tarafının meşru bir savunmasımesabesindedir.8383 - Schwebel, Stephen M., What Weight to Conquest in the Arab- IsraeliConflict, vol.1(Readings) edited by, John Norton Moore, op. Cit., s. 315-318; bknz. Shapira, Amos, The Six Day War and the Right of Self-Defence in the Arab-Israeli Conflict, vol.2,op.cit.,s.205-220 32

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Yine Avustralyalı hukukçu Julius Stone aynı gerekçetekrarlayarak şöyle diyor: İsrail 1967 savaşında kendini savunmadurumundaydı. Dolayısıyla kendini savunmak için güçkullanmaya başvurma hakkı vardır. 84 Fakat bu iddia kesinlikle doğru değildir. Çünkü velev kiİsrail’in 1967 savaşında kendini savunma durumunda olduğutezini kabul etsek bile, kendini savunma hakkı sadece saldırılarıengellemek amacıyla güç kullanmaya müsaade eder. Herhangibir şekilde işgal bölgelerini elinde tutmaya müsaade etmez.Kendini savunma durumu son bulması halinde oradan çekilmesinigerektirir. 85 İsrail hükümetinin bir çok platformda dayanmış olduğuiddiaların bir çoğu, Kudüs ve diğer işgal Filistin topraklarınınkontrolünü elinde tutmak için 1968 yılında İsrailli hukukçuYehuda Blum’ın dile getirdiği “otorite boşluğu” ilegerekçelendirmekten ibarettir. İsrailli hukukçu ve bazı batılıhukukçular bu teoriye önem vermiş ve İsrail’in tutumunu bununla84 - Stone, Julius, The November Resolution and Middle East PeacePitfall or Guide Post in the Arab-Israeli Conflict, vol2, op., cit., s. 801-82785 - Usame Halebi, İsrail-Filistin Anlaşmaları Çerçevesinde KudüsMeselesi, s.101 33

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUdesteklemeye, güçlendirmeye çalışmışlardır. Bununla ilgiliiddialara cevap vereceğim. Otorite Boşluğu İsrail’in bu tutumu, Batı Şeria ve Gazze şeridinde otoriteboşluğu iddiasıyla işgal Filistin topraklarına yönelik 1949Dördüncü Cenevre sözleşmesini uygulamamaya dayanmaktadır. İsrailli hukukçu Yehuda Blum 1968 yılında yayımlananmakalesinde86 şunları söylüyor: Ürdün Haşimi Krallığının, BatıŞeria üzerinde meşru egemenliği yoktu.87 Çünkü o toprakları1948 yılında kendine karşı işlemiş olduğu suçlardan ötürü kendivatandaşlarını koruma gerekçesiyle güç kullanarak işgal edipkendi topraklarına katmıştır.88 Aynı şeklide Arap Birliği, buuygulamayı tanımamış ve onaylamamıştır. İngiltere vePakistan’ın dışında diğer dünya ülkeleri de bunu tanımamıştır. 8986 - Blum, Yahuda Z., The Missing Reversioner: Reflections on the Statusof Judea and Samaria, in the Arab-Israeli Conflict, vol.11, op. Cit., s.287-31287 - a.g.e., s. 29788 - a.g.e., s. 29389 - a.g.e., s. 299 34

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMU Dolayısıyla Ürdün Haşim Krallığı, bu toprakları işgal edendevletten başka birisi değildir. 90 Bu topraklar üzerinde her hangibir meşru egemenliği yoktur. İsrail’in o zaman Ürdün’ünyaptıklarını protesto etmemiş olması, buna rıza gösterdiği,onayladığı anlamına gelmez. 91 Bunun için 1948-1967 yıllarıarasındaki dönemde Batı Şeria’nın ve Gazze Şeridi’nin otoriteboşluğu içerisinde olduğunu, İsrail’in ise 1967 yılında kendineyönelik Arap ülkeleri tarafından yapılan saldırılara karşı savunmapozisyonunda olduğunu, bu savaş sonunda Batı Şeria ve GazzeŞeridi’ni kontrolü altına almasını egemenlik yönünden Mısır veÜrdün’den daha iyi bir hukuki konuma oturttuğunudüşünmektedir.92 Bu sebeple İsrail’in bu toprakları kontrolü altınaalması, meşru ve hukuki bir kontrol altına almadır. Daha sonra Allan Garson gelmiş ve Yahuda Blum’uniddialarını temize çıkarmış, ondan sonra işgal düşüncesinintavsiye edicisi Trustee Occupant, Ürdün’ün 1948 yılında BatıŞeria ve Kudüs’e girmesini hukuk dışı olarak nitelemiştir. Buikisine göre Kudüs’ün durumu, meşru egemenlik sahibinin90 - a.g.e., s. 29791 - a.g.e., s. 30292- a.g.e., s. 305 35

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUstatüsü askeri işgalcinin statüsünden daha azdır. Çünkü Ürdün butopraklara bir savaş eylemi neticesinde girmemiştir. Aksine butopraklarda yaşayan halkın rızası ve onayına binaen girmiştir.Bunun için Batı Şeria, Ürdün’ün boynunda bir emanetmesabesindedir. O Filistin sorunu çözülünceye kadar Batı Şeriaüzerinde bir vasidir. 93 Aynı şekilde Garson, 1967 savaşından sonra İsrail’in BatıŞeria ve Gazze Şeridi üzerindeki kontrolünün meşru ve hukuki bireylem olduğunu düşünmektedir. Çünkü İsrail kendini savunmakiçin meşru hakkını kullanmıştır. Bu da bu topraklar üzerindeÜrdün’ün haklarından daha güçlüdür. 94 Avustralyalı hukukçu Julis Stone, otorite boşluğu tezinidestekleyerek Ürdün’ün Batı Şeria ve Kudüs üzerinde uluslararasıhukuk kurallarına göre herhangi bir hakkının bulunmadığınısöylemiştir. Aynı şekilde Gazze Şeridi üzerinde Mısır’ın herhangibir hakkının bulunmadığını söylemiştir. Dolayısıyla bu iki ülkenin 1967 savaşından önce o topraklarüzerindeki varlıkları meşru olmayan varlıktır. Buradan hareketle93 - Allan Garson, Israel the West Bank and International Law, FrankCass, 1978, s. 72-8194 - a.g.e., s.80 36

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUhata yapma hakkı vermez. İsrail’in bu topraklar üzerindeki hakkı,Mısır ve Ürdün’ün hakkından daha güçlüdür. Bizim hiçbir şekilde Yahuda Bolm, Garson ve Stone’ningörüşlerine katılmamız mümkün değildir. Bunun da birkaçnedeni vardır: a. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ne yönelik Mısır ve Ürdün’ün hakkı olmadığına dair iddia hukuki temelden yoksundur. Aynı şekilde bu topraklar üzerinde otorite boşluğu iddiası. Çünkü bu toprakların egemenliği, onun üzerinde yaşayan Filistin Arap halkının elindedir. 1947 yılında çıkarılan bölünme kararına göre bu topraklar diğer Arap toprakları içerisinde yer almaktadır. b. Batı Şeria ve Doğu Filistin arasındaki birleşme anlaşması, hukuken doğru bir anlaşmadır. Her iki kesimi ayrı ayrı şekillendirmiştir. Her ikisinin de tek bir anayasası, tek bir parlamentosu ve tek yaşlılar meclisi olmuştur. Aynı şekilde Filistinli vatandaşların birçok makamda görev aldığı tek bir bakanlık olmuştur. 95 Yine eğer Ürdün, 1948-1967 yılları arasında Batı Şeria’yı işgal etmiş olsaydı orada askeri hukuk uygular ve askeri yöneticiler95 - Şaban İbrahim, 1. Filistin İntifadası, Kudüs, 1989, s.36 37

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUatardı. 96 Oysa bu pratikte olmamıştır. DolayısıylaÜrdün’ün 1948-1967 yılları arasında Batı Şeriaüzerindeki egemenliği hukuki bir egemenliktir. Butoprakların 1967 yılında İsrail tarafından işgal edilmesi,askeri bir işgal kabul edilir ve buna savaş işgaline aitgenel kurallar ve özellikle de 1949 yılı DördüncüCenevre Sözleşmesinin uygulanması gerekir.97 Aynışekilde 1967 savaşının akabinde işgal gedilen diğer tümArap toprakları için de uygulanması lazımdır.Bazı İsrailli hukukçuların, İsrail Yüksek AdaletMahkemesinin ve İsrail hükümetinin dışında uluslararasıhukukun görüşü bu yönde oluşmuştur. Bu nedenle İsrail,aralarında İsraillilerin de bulunduğu birçok yazar tarafından serteleştirilere maruz kalmıştır. Aynı şekilde uluslararası toplumüyeleri tarafından da eleştirilmektedir.İşte bu şekilde İsrail’in Kudüs, işgal edilen Filistin topraklarıve İsrail’in işgal sıfatını yalanlama girişimiyle ilgili iddialarınıngerçeği yansıtmadığını düşünüyoruz. Bunun için savaş işgaligenel kurallarının ve 1949 yılı Dördüncü Cenevre Sözleşmesi96 - a.g.e., s. 3697 - Hasan bin Talal, Palestinian Self-Determination (Study of the WestBank and Gaza Strip), London, 1981, s.8038

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUhükümlerinin uygulanmasını istiyoruz. Uluslararası toplum dabunu teyit etmiştir. Uluslararası Kızılhaç örgütü bu sözleşmeninuygulanmasını desteklemiştir. Zira İsrail’in 1967 yılında Araptopraklarını işgal etmesinin başından beri İsrail makamlarına24.05.1968 tarihli notalar göndermiştir. Burada DördüncüSözleşmenin ikinci maddesinin doğru yorumlanmasına işaretedilmekte ve bu maddelerin otomatik olarak Batı Şeria ve GazzeŞeridi için uygulanması için çağrıda bulunmuştur. Ne var ki İsrailmakamları bu ikinci maddenin yorumunu reddetmiştir. Çünküİsrail makamlarının bakışına göre bu, Batı Şeria’daki Ürdün,Gazze Şeridi’ndeki Mısır varlığının meşruluğunu tanımakanlamına gelmektedir. Bunun da siyasi sonuçları olacaktır. Güvenlik Konseyine gelince, İsrail’in Batı Şeria’yı veGazze’yi işgal etmeye başlamasıyla birlikte 1949 yılı DördüncüCenevre Sözleşmesini uygulamaya çağırmıştır. Birleşmiş Milletler genel kuruluna gelince, işgal edilentopraklar üzerinde Cenevre dördüncü sözleşmeninuygulanmasının gerekliliğini teyit etmiştir. Bu da 04 Temmuz1967’de İsrail işgalinin başlamasıyla birlikte bu karar gelmiştir.Genel kurul, daha da ileri gitmiş ve bu konuyu BirleşmişMilletler Genel Sekreterinin takip etmesini ve bununla ilgiliGüvenlik Konseyine bir rapor sunmasını istemiştir. Bu konuylailgili Genel Kurul kararları birbirini takip etmiş ve bu sözleşme 39

KUDÜS VE KENTTEKİ ARAP NÜFUSUN HUKUKİ DURUMUhükümlerini delmeden ve işgal edilen Filistin topraklarındakiinsan hakları ihlallerinden ötürü İsrail’i kınayan kararlarınçıkartılmasına kadar varmıştır. Böylece aralarında Kudüs’ün de bulunduğu işgal topraklarıüzerinde 1949 yılı Cenevre Dört Sözleşmesinin uygulanmasınıngerekliliğine dair önceki sunumumuzu özetlemiş bulunuyoruz.Zaten bunu birçok münasebetle uluslararası toplum onaylamıştır.Bunu Avrupa Birliği, Bağlantısız Ülkeler, Afrika Birliği Örgütüve Arap Ülkeleri Birliği gibi uluslararası örgütler birçokkararlarında bunu desteklemişlerdir. 40


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook