JAN/FEB 2016 FEATURE TITLE GUTTER CREDIT TK HERE BECKY SAUERBRUNN Bir Altın Madalya 51 Teknoloji Antrenörler OctimEye S5 adlı yüksek hızlı takip yazılı- mıyla sahadaki 11 futbolcunun hepsi için hız, çarpma ve yatay hareket bilgilerini ölçüyor. Faydası Bu ölçümler antrenörlerin her oyuncunun idman ve iyileşme programlarını kişiye özel hale getirmesini sağlıyor. Böylece topa sert vuran bir oyuncunun idmanı hızlı koşan bir oyuncununkinden farklı oluyor. PHOTOGRAPH BY Credit Here
sporcunun yararlanabildiği bu sistemin hesaplama gücü çok daha yüksek olduğundan, bir zamanlar ölçülemez denilen şeyleri de ölçüyor: Topa ne kadar hızlı vurduğu- nuz, bedeninizin bir tarafını tercih edip etmediğiniz gibi. Takımın fitness ve spor bilimi antrenörü Dawn Scott, “Örnekleme hızı eskiden saniyede birdi,” diyor. “Ancak futbolda saniyede üç ya da dört kez yön değiştirebilirsiniz. Bu aygıt her bir hareketinizi algılayıp sayılara dönüştü- rüyor.” Avuç içine sığan aygıt, kadın futbolcuların spor sutyen- lerinin sırt kısmına dikilmiş küçük bir cepte yer alıyor ve yüksekte durması uydu sinyalini daha kuvvetli almasını sağlıyor. Hassaslığın artışı 11 oyuncunun “GPS KAÇ tümünün de idman ya da oyun sırasında ne KEZ HAVA yaptığının ayrıntılı bir MÜCADELESINE kaydının tutulmasına izin veriyor. Böylece, ÇIKTIĞIMI bir forvet oyuncusu ÖLÇEBILIYOR.” ne kadar süreyi ne —ORTA SAHA DEFANS kadar hızda koştuğunu öğrenebiliyor. Defans oyuncularıysa kaç OYUNCUSU BECKY defa çelme takılıp yere SAUERBRUNN düşürüldüğünü, yere hangi hızda çarptığını öğrenebiliyor. ESKRİM Bu özellikle de yorgunluk düzeyi sadece nabız de- BEYIN JIMNASTIĞININ ğerleriyle ölçülmesi zor olan pozisyonlardaki oyuncular SIVRI UCU için faydalı. “Defans oynadığım için ne kadar bir alanı Eskrimci Miles Chamley-Watson’ın bir kusuru var. Dikkati çabuk dağılıyor. Saplama ve savuşturma hareketle- kolladığımı ben belirlemiyorum,” diyor Sauerbrunn. “Ben riyle dolu hızlı bir spor olan eskrimde dikkatinizdeki en ufak sapma kılıcın gırtlağınıza dayanması demek. Neyse ki bunun sahayı forvet oyuncularına karşı koruyorum, dolayısıyla için de bir uygulama var. benim hareketimi onların hareketi belirliyor.” Bu yüzden, Chamley-Watson’ın resmi sponsoru Red Bull, destekle- dikleri sporcuların kronik hatalarını inceleyip üstesinden gel- bir forvet oyuncusu kadar hızlı koşması gerekmeyebilir ve menin benzersiz yollarını bulan uzmanlar çalıştırıyor. Cham- ley-Watson için de sinirbilimci Leslie Sherlin’e gitmişler; o kalp atışları onlarınki kadar yükselmeyebilir. Buna karşılık da uygulama tabanlı bir zihin jimnastiği aracı geliştirmiş. Sherlin daha önce büyük dalga sörfçüleriyle ve eSpor oyun- daha çok oyuncu oyuncuya mücadeleye girmesi gereke- cularıyla birlikte çalışmış ve bir zihinsel antrenman “oyunu” üretmiş. Bu uygulama Chamley-Watson’ın gereksinimlerine bilir ve bu onu en azından hızla koşmak kadar yorabilir. uyarlanmış. “Beyninizde odaklanma, odaklanmaya çalışma, uykulu, rahatlamış ve benzeri durumların her birinde farklı “GPS kaç kez hava mücadelesine çıktığım gibi şeyleri de elektrik sinyalleri olur,” diyor Sherlin. Bir sporcunun konsant- rasyonunu artırmak için uygulama tıpkı bilgisayar oyunu gibi ölçebiliyor,” diyor oyuncu. Tüm bu ekstra veri antrenörle- çalışıyor. Chamley-Watson’ın beyni ise kumanda kolu oluyor. Sherlin’in ekibi ilk olarak eskrimcinin beyninin elektriksel re her oyuncunun daha eksiksiz bir profilini sağlıyor. imzasını odaklanmış haldeyken ölçmüş. Sonra ekrandaki bir Aynı zamanda antrenörlere her oyuncunun oyundaki çabasını, yani “yükünü” gösteriyor. Oyuncuların yük verisi seçkin atletlerin çoğu zaman göz ardı edilen bir unsuru- 2. nu, yani iyileşmeyi etkiliyor. Antrenmanlar sırasında bu Tüm beden kriyoterapi rakamları gerçek zamanlı görebilen Scott, aşıldığı zaman Bir kriyo odasının oyuncuyu sonraki maçlarda etkisiz hale getirebilecek yük neredeyse -128 de- recelik soğuğunda eşiklerini gözlemleyebiliyor. Ardından yorulan futbolcuya iki ya da üç dakika kalmak iltihabın daha sakin oynamasını söyleyebiliyor ya da onu maçtan azalmasına ve hangi spor dalından alabiliyor. olursa olsun spor- cuların daha kısa Teknoloji giderek daha hassas ölçümler yapacak. sürede iyileşmesine yol açıyor. Fakat Ten sıcaklığı, vücut çekirdek sıcaklığı, laktik asit düzeyi kimi sporcular soğuk yanığından ve hatta uyku döngüsü. “Bu muhteşem olurdu,” diyor şikâyetçi. Sauerbrunn. “Dawn buna marjinal fayda toplamı diyor. Bizi şu ankinden yüzde on daha iyiye götürebilecek olan nedir? Böylesi ileri teknolojiler yolumuza bu denli güçlü bir programla devam etmemizi sağlıyor.” 52
<< V E R IDEKATLON A N A L I Z I IAN WALTON/GETTY IMAGES IAAF ASHTON EATON 3. Bir spor dalında uzmanlaşmak yeterince zor. Peki ya 10 tanesinde birden? Dört yıl önce Londra’da altın madalya Dünya rekortmeni Denizaltı kazanan dekatlet (dekatlon sporcusu) Ashton Eaton bunu test tankında yapabilen az sayıda insandan biri. Bu dünyadaki çoğu avatarın (atlayış tulumu giymiş bir sporcu) aynı elektriksel idman insandan daha hızlı koşuyor, daha yükseğe sıçrıyor, daha yapıyı tetiklediği bir oyun geliştirmiş. ileri atış yapıyor ve herkesten daha çok dayanıyor. Eaton, İngiliz kürek cirit atmadan tutun da sırıkla yüksek atlamaya kadar her Algılayıcılarla donatılmış bir başlık takan Chamley-Wat- takımı, kontrollü bir konuda vücut mekaniğinin tartışmasız bir ustası ve tıpkı son, avatarını iPad ya da iPhone ekranında yönlendirirken ortamda suda yol diğer sporcular gibi o da kazanmak için kendi yaptığı her bir odaklanma hissini yakalamaya çalışıyor. Odaklanma alma becerilerini hareketi inceliyor. Ayağını yere her koyuşunu, parmağının hissimiz genellikle bilincimizin dışında, o yüzden Cham- ilerletmek için her bir kavrayışını katalogluyor ve analiz ediyor. Ne var ki ley-Watson oyundaki avatarı hareket ettirerek bu hissi elde savunma firması başka bir şeye daha dikkat ediyor: kendini nasıl hissettiğine. etmeyi ve daha iyi denetlemeyi öğreniyor. “Fiziksel bakım- QinetiQ’in normalde Tüm bunları da App Store’dan satın aldığı teknolojilerle dan dünyadaki herkesten avantajlı konumda olduğumu ölçekli denizaltı mo- yapıyor. düşünüyorum. Fakat zihinsel olarak avantaja ihtiyacım var. dellerini test ettiği Sanırım hiç kimse benim yaptığımı yapmıyor. Ne yaptığımı 265 metrelik kapalı Bunlardan ilki günlük tutmuş herkesin bilebileceği Day bildiklerini bile sanmıyorum.” havuzda antrenman One adındaki 4,99 dolarlık akıllı telefon ya da iPad günlük yapıyor. programı. Eaton her antrenman nüansını, aldığı sonuçları Odaklanma güçlüğü her sporcunun zaafı değil ve ve hislerini buna yazıyor. “İşin sırrı bir performanstan elde Sherlin’in ekibi buna ayak uydurabiliyor. Mesela bir sörfçü ettiğin rakamlarla aranda duygusal bir bağlantı kurabil- oyunu rahatlama için, bir NBA forvetiyse durumsal far- mek, diyor. “Örneğin bir gülle atma antrenmanı yapıyor ve kındalığını artırmak için kullanabiliyor. Chamley-Watson yaparken belli şeyler hissediyorum. Eğer hislerim iyiyse ve içinse Kasparov düzeyinde bir odaklanmaya erişmek şart gülle uzağa düşerse bu daha sonra da kurabilmeyi isteye- değil. Kendisi zaten eskrim pistine çıktığında yeterince ceğim güçlü bir bağlantı demektir.” Uygulamanın arama dikkat dağıtıcı. Platin sarısı saçları, baştan aşağı dövmeleri özelliği, Eaton’ın yıllar süren antrenmanları ve elde ettiği ve 1.95’lik boyuyla bu New Yorklu hiç de spor dalının kalıp- kişisel dereceleri anında taramasına, böylece başarının larına uymuyor. 2013’te insanüstü bir uzanma becerisi ve sırrı olan mikro düzeltmeleri yapmasına olanak tanıyor. Bu firavunfarelerini aratmayan çevikliğiyle dünya şampiyonu yönteme “hızlı veri depolama ve geri çağırma,” diyor Eaton. olmuş. Ancak hamlenin kendisi kadar, hamleyi yapacağı anı bilmek de önemli ve Watson, hakemin düdüğünden “250 metrelik antrenman koşusu yapıp geçen yıl aynı kalabalığın tezahüratına kadar her şeyin dikkatini dağıtabil- günkü performansımla karşılaştırabiliyorum,” diyor. Ayrıca diğini söylüyor. koşu, gülle, cirit ya da yüksek atlama gibi etiketler atayıp her dalda ne kadar antrenman yaptığımı görebiliyorum.” Yine de Sherlin, Chamley-Watson’ın ham verilerine Eaton önemli bilgileri gerçek zamanlı kaydetmesi gerek- bakarak onun Rio’da favori olduğunu söylüyor. “Miles’ın tiğinde ise yıllık abonelik ücreti 120 ila 500 dolar arasında harika bir tepki hızı var,” diyor. “Bilgiyi çok çabuk işliyor ve değişen Coach’s Eye adlı yazılımı kullanıyor. Program, az hata yapıyor.” antrenörünün hareketleri iPhone’a kaydetmesine, üstüne sesli not düşmesine, dondurduğu kareler üzerinde çizim yapmasına ve Eaton’ın örneğin dirsek açısını ölçmesine izin veriyor. Programın bir de mikro hareketleri görüntülemek için ağır çekimde ileri ve geri oynatma özelliği var. “Ha- reketleri başlangıç, orta ve bitiş olmak üzere üç safhaya bölüyoruz,” diyor Eaton. Ancak antrenörü bu safhaları da kendi içinde parçalara ayırıyor. “Parmağınızı ekranda hareket ettirip yaptığınız hareketin her karesini daha teknik bir açıdan görmek harika bir şey,” diye ekliyor Eaton. Sporcu gördüklerinden anında ders çıkarıyor ve formun- da hemen değişiklikler yapıyor. 28 yaşındaki atletin çocuk- luğunda sporcuları televizyonda izleyip onların duruşunu taklit ettiği günlere kıyasla ciddi bir aşama. “Hareketlerimin ne kadar benzediğinden hiç emin olamıyordum,” diyor Eaton. “YouTube yoktu ve kendi hareketlerimizi kaydede- mezdik.” Artık taklit edebileceği en iyi hareketler kendisine ait ve bu hareketlere tam olarak ne kadar yaklaşabildiğini de öğreniyor. Bu da cirit atarken bir yandan da özçekim yapmaya kıyasla çok daha kolay. 53
GWEN JORGENSEN GUTTER CREDIT TK HERE Dünya Triatlon Şampiyonu Teknoloji Rio bisiklet parkuru, Samsung Gear VR 360 derece olarak sanal şekilde izlenebiliyor. Bu sayede Jorgensen parkurdaki her açıyı detaylı şekilde görebiliyor. Faydası Jorgensen bu çalışma sayesinde, gerçek parkura uygun bir kas hafızası elde etmeyi başardı. 54
TRİATLON beni sık sık yanıltıyor.” Jorgensen triatlona, özellikle de bisiklet sporuna nispeten yeni alışıyor. Eskiden muha- << SANAL sebeci olan Jorgensen uzun zamandır koşmasına ve GERÇEKLİK YARIŞI yüzmesine rağmen bundan altı yıl önce becerileri arasına bisikleti eklemiş. Profesyonel sporcu olduktan iki yıl Gwen Jorgensen’in antrenman sırrı 10.000 dolarlık sonra 2012 Olimpiyatları için seçilmiş ancak Londra oyunlarında lastiği patlayınca ancak 38. olabilmiş. Buna bisikleti değil, zihni. Özellikle de gözlerini kapatıp kulaç rağmen pes etmemiş ve dünya tarihinde art arda en çok yarış kazanan kadın triatlet olmayı başarmış. Şu attığında. “Yarışlara hazırlanırken zihinsel görselleş- anda bir madalyası bulunmasa da triatlon sporunun en önde gelen kadın sporcusu olarak biliniyor. Chen’in tirmeden yararlanıyorum,” diyor 30 yaşında iki kez SG antrenmanlarının kendisini nihayet ödül kürsüsüne çıkaracağını umuyor. “Bunun ne kadar gerçek olduğunu dünya şampiyonluğunu kucaklamış bir triatloncu olan size anlatamam,” diyor. “Daha önce hiç böyle bir şey deneyimlememiştim.” Jorgensen. Görselleştirme antrenmanları en seçkin at- SG antrenmanlarının amacı sadece parkuru ezberle- letler arasında yaygın. Bu yüzden Jorgensen bu yılın yaz mek değil, gerçi buna da faydası var. Asıl hedef araziye ve karşınıza çıkardığı güçlüklere karşı bir kas hafızası aylarını sanal gerçeklik sayesinde, Rio’nun Copacabana oluşturmak, tepkilerinizi belirlemek. “Bisiklette hâlâ çok zor öğreniyorum,” diyor Jorgensen. “SG ise özgüvenimi mahallesinin tekerlek izleriyle dolu yollarında geçirmiş. artırıyor. Kendimi yarış günü olabilecek her şeye karşı hazırlıklı kılmamı sağlıyor.” “Rio çok zorlu bir bisiklet parkuru,” diyor. “Birçok yüksek Jorgensen’in vücut dili, sanal gerçeklik başlığını tepe ve yarışın sonucunda büyük rol oynayacak teknik bir taktığı anda değişiyor. Bu durumu Jorgensen’in sanal gerçekliği ilk deneyişinde gözlemleyen Chen, onun bir iniş var.” şeyleri kavradığını görebiliyorsunuz, diyor. “Birden bire işin teknik kısmına daldı ve köşelerde başını uzatıp ileri Jorgensen’in yaptığı spor, dünyanın en zorlu spor- bakabileceğini fark etti,” diyor. “Boynunu uzatıp baktıkça vücudu da buna katıldı ve bunlar nihayet strateji çalış- larından biri olarak biliniyor. Sporcuların önce yüzmesi malarına dönüştü. Pedala asılmak mı gerekiyor yoksa çabanızın karşılığını alamayacaksanız biraz hız kesmek (1.500 metre), ardından koşması (10 km) ve son olarak mi daha iyi?” da bisiklete binmesi (40 km) gerekiyor. Formunu Ne var ki Chen’in hazırladığı SG antrenmanlarında eksik olan bir şey var: hızlanma ya da yavaşlama özelliği. mükemmelleştirmek için, Jorgensen’in antrenörleri Jorgensen o yüzden bu içeriği sadece görselleştirme antrenmanında kullanabiliyor, bisiklete binip pedal çe- sanal gerçekliğin öncülerinden Joe Chen’e gitmiş. Chen, virirken değil. Ancak Chen bisikletçilerin görselleştirme işlevselliğini daha başka özelliklerle birleştirmesinin pek Oculus’un eski ürün yakında gerçekleşeceğinden emin. geliştiricisi ve şu “Bir sektör olarak sadece görsel sistemleri değil, fiziksel sistemleri de kapsayan, hatta iç kulak dengesini O C U L U S ’ U N E S K I anda sanal gerçeklik de işin içine katan simülasyonlar yaratmak istiyoruz,” filmleri ve büyük diyor. “Sizi bir bisiklete bindirip G kuvvetini simüle etmek ÜRÜN MÜDÜRÜ medya şirketleri için ya da virajı daha hızlı alacak farklı çizgiler denemenizi JOE CHEN, KA- sanal gerçeklik içeri- sağlamak. Fakat henüz bu aşamada değiliz. Başarılı bir ği üreten Vrse.works sporcunun üstünde bir bilim projesi denemek, yapmak istediğimiz en son şey.” P U T U N A G O P R O firmasında çalışıyor. Chen bunun Teknoloji ilerledikçe Chen başka olanakların belirece- BAĞLANMIŞ BIR ğini düşünüyor. Örneğin pistte gerçekten alıştırma turu ARABAYLA RIO üzerine Brezilya’ya atma imkânı olmayan yarış pilotları için SG çok faydalı gitmiş, bir otomobilin olabilir. (Zaten sürücünün profesyonel bir arabanın kaputuna bir sürü direksiyonuna her geçişi yığınla para demek.) “Formula 1 yarışçıları çok karmaşık, milyonlarca dolarlık simülatör- BISIKLET PARKU- GoPro bağlamış, lerde bir sürü zaman geçiriyor,” diyor Chen. “SG gerçek RUNU DOLAŞTI, bunların yüksekli- bir parkurda gitmenin yerini tutamasa da sürücülerin pis- ğini bir bisikletçinin ti tanımasına yardımcı olacak. Bir adım önde başlayacak- lar.” Bu yılki triatlonun bisiklet ayağında klasik Olimpiyat V E G Ö R Ü N T Ü L E R I göz hizasına göre dramalarının yaşanacağı kesin ama Chen, Jorgensen’in ayarlamış, sonra da tıpkı evinde oturmuş bunları kafasında görselleştirirmiş- SANAL ANTREN- çesine kazanacağına inanıyor. MAN IÇIN MPEG’E 360 derece görüntü kaydedecek şekilde parkurda ilerlemiş. DÖNÜŞTÜRDÜ Sonra bunların hep- 4. sini Samsung Gear CVAC Po d l a rı VR’da izlenebilecek Temecula, Cali- bir MPEG’e dönüştür- fornia’dan CVAC Systems firmasının CHARLIE CROWHURST/GETTY IMAGES müş. Jorgensen tüm bisiklet parkurunda ya da parkurun geliştirdiği bu fütüristik pod, detaylı incelemek istediği kısımlarında sanal antrenman bisikletçilerin ve diğer sporcuların yapabiliyor. Bir başka deyişle, Rio onun ayağına gelmiş. piste çıkmadan önce dayanıklılığını Üstelik de 7 gün, 24 saat emrine amade. “Dünyanın geliştiren süper hızlı bir barometrik neresine gidersem gideyim,” diyor Jorgensen, “başlığımı basınç değiştiricisi. takıp bu parkuru inceleyebiliyorum. Sağıma bakıyorum, arkama bakıyorum, soluma bakıyorum ve tüm nüansları görüyorum.” Hatta görünen o ki sanal gerçeklik bazı bakımlardan gerçek bir test sürüşünden daha iyi. “Kendi hafızamı kullanmaktan çok daha farklı,” diyor. “Hafızam 55
Sanal Ülke Herkes akın edİyor ama kuralları koyan kİm?
AMY WESTERVELT FOTOĞRAF PETER RAD 57
H Hareket eden bİr metro Nereden geldiği belli olmayan bir erkek sesi, sağımdaki koltukta duran gümüş vagonundayım. İçerisi loş olsa da, kapı ve pencerelerin renkli tabancayı almamı söylüyor bana. dış yüzeyindeki toz ve kir katmanını seçebiliyorum. “Ateş açmaya hazır olsan iyi edersin,” diyor. İstasyon görününce midem düğümleniyor adeta. Kapılar açılıyor. Ta- bancayı kapıp tetiğe asılıyorum. Gövdeler patlıyor. Yabancılar üzerime koşuyor. Kurşunları birbiri ardına ateşliyorum. Daha fazla kan sıçrıyor etrafa. Mermim bitince bu sefer bir tüfek kapıyo- rum. Gölgeler beliriyor metro platformunda. Sonra, nereden peydahlandı- ğını bilmediğim roketler üzerime geliyor. Boğulacak gibi oluyorum, biraz da başım dönüyor, midem bulanıyor. Ellerimi dehşet içinde yüzüme götürüyor, sanal gerçeklik başlığını koparırcasına çıkarıp atıyorum. San Francisco merkezinde, yastıklarla kaplı bir fuar standında Epic Games’in SG (sanal gerçeklik) tanıtımı Bullet Train’i beş dakikadır oynu- yorum. Epic, Moscone Center sergi sarayında beş gün süren bir teknoloji festivali olan Game Developer Conference’ın (Oyun Geliştiricileri Konfe- ransı yani GDC) 550 katılımcı firmasından biri. Etrafa bakınıyorum. Oyun temsilcisi iki genç kız bana “Acayip havalı, değil mi?” dercesine bakıp gülümsüyor. Ne de olsa burası Silikon Vadisi; geleceğin ülkesi. Adrenalinim tavan yapmış durumda. Ellerim, korku ve ani rahatlama yüzünden vıcık vıcık ter içinde. Birinci şahıs nişancı oyunlarının (FPS) albenisine kapılmayan yok. Bu adrenalin seli de beceri, yetkinlik ve fantezi alternatif kişilikler üstüne kurulu 90 milyar dolarlık oyun endüstrisini ayakta tutuyor. Fakat bu oyunlarda bugüne kadar evimizin salonunda olduğumuzun, bilgisayarın yanı başında duran cips kâsesinin ve Red Bull kutusunun farkındaydık. Şimdiyse işler değişiyor. SG teknolojide artımlı gelişme dediğimiz türden bir şey değil; yani var olandan daha iyi grafik, daha hızlı işlemci sunmuyor. Onun yerine apayrı bir deneyim vaat ediyor ve duyularınızı aldatarak sana- lı gerçek sanmanızı sağlıyor. GDC etkinliğinin ilk sanal gerçeklik kategori- sinde en çok telaffuz edilen sözcük “varlık”, yani aksiyonu sadece izlemekle kalmadığınız, aksiyonun içinde var olduğunuz algısı. Epic Games’in kurucusu ve CEO’su Tim Sweeney, “Başka bir yerde oldu- ğunuz hissi uyandıran başka hiçbir ortam yok,” diyor sanal gerçeklik için. KITTY BESPALKO O kadar gerçekçi ki, sağduyunuza ters düşen şeyler yapmakta zorlanıyorsu- nuz. “Diyelim ki bir uçurum kenarındasınız. Aslında odanın ortasında oldu- ğunuzu bilseniz bile adım atmaktan korkuyorsunuz,” diye ekliyor Sweeney. Başlıklarını 19. yüzyıl karnaval çığırtkanlarının hevesiyle donanmış sanal gerçeklik savunucusu gençlerin sevdiği bir diğer sözcükse “devrim- 58
ci.” Geleceği bizzat kendi gözlerinizle görün! Pasaportunuz bile olmadan rında olduğu gibi bunlar da kalıp rolleri o kıta senin bu kıta benim gezin! Akşam yemeğinizi dinozorlarla yiyin! oynuyor. Bu bir rastlantı değil. Bu yıl muhtemelen on milyonlarca insan SG başlığı alacak. Oculus Rift, Ohio Eyalet Üniversitesi’nde konuştuğum HTC Vive, Samsung Gear ve Google Cardboard daha şimdiden birçok evde araştırmacı Jesse Fox, “Eğer bir firma, yerini aldı. Çok geçmeden Sony’nin PlayStation VR’ı da onlara katılacak ve kadınları itip kaktığınız, cinsel obje gibi milyonlarca konsolu birbirine bağlayacak. davrandığınız Grand Theft Auto’nun mil- yonlarca kopyasını satabiliyorsa bunu ne- Sanal gerçeklik sadece oyunlarda değil, eğitim, sağlık, spor, mimari ve den değiştiresiniz ki?” diye soruyor. “Eğer pornografi alanlarında da kendine yer ediniyor. Yapılmış az sayıda araştır- şirketler yeni bir teknolojiye oynayarak ma gösteriyor ki SG şu anda tükettiğimiz diğer medyalara kıyasla ruhumuz- zaten risk alıyorsa içeriği değiştirerek bir da daha fazla iz bırakıyor, daha kalıcı oluyor ve davranışlarımızı sonrasında riske daha girmeyecektir.” bile etkilemeye devam ediyor. SG’nin ırkçı ve cinsiyetçi kalıpları etkilediği kanıtlandı. Kullanıcılarda duygusal değişimleri tetikleyebiliyor. Peki, içine Fox, yeni medya teknolojilerinin (SG, çekildiğimiz bu serüvenler bizi daha iyiye mi götürecek? Yoksa kötüye mi? bilgisayar oyunları ve sosyal medya dâhil) İnsanların sanal dünyada istedikleri her şeyi yapmalarına izin verilmeli çevrimdışı kişiliğimizi, inançlarımızı mi? Ya sanal dünyada birilerini öldürdükten sonra gerçek dünyada pişman- ve davranışlarımızı nasıl etkilediğini lık duyarsak? araştırıyor. Daha önce sanal bakirelerin ve vamp dişilerin kullanıcıların gerçek Araştırmacılar deneklere önce televizyon ya da sinema gibi gelenek- hayattaki tutumlarını nasıl değiştirdiği sel medyaları izletip sonra onları sanal gerçeklikte benzer içeriğe maruz üzerine çalışmış. bıraktıklarında, ilk başta ikisi de aynı derecede etkili oluyor. Fakat Georgia Üniversitesi’nde araştırmacı olan Sun Joo Ahn, “Ne var ki bir hafta sonra “Medya araştırmalarında gördük ki SG senaryosu dışındaki her şey unutuluyor. Duyularıyla yaşadıkları dene- insanlar kendi taraflı düşüncelerini onay- yim ise kalıcı oluyor. Etkileri tümüyle kalıcı,” diyor. latmanın peşinde,” diyor Fox. “Diyelim ki tüm siyahi erkeklerin suçlu olduğunu Daha şimdiden oyun ve eğlence sektörlerinde ciddi bir sorun olan ırk ve düşünüyorsunuz. Bir filmde siyahi erkek cinsiyet kalıplarını bir düşünün. Gerçekle gerçek olmayan arasındaki ayrım suçlu görünce de, ‘Bak, dediğim doğru bulanıklaştıkça farklı kanunlara mı ihtiyaç duyacağız yoksa? çıktı,’ diyorsunuz.” Bu kalıpları etkile- şimin daha gerçekçi olduğu SG dünya- GGDC’de kadın olmak İsveç’te esmer olmaya benziyor. sına taşımak, hatalı fikirlerin daha da Sizinle aynı gruptan olanlarla selamlaşıyorsunuz. pekişmesine yol açabilir. “Eğer kadınları Aynı zamanda saçı sakalı birbirine karışmış erkek fahişe olarak görüp onlara öyle davranan sürülerinden özenle kaçınıyorsunuz. Moscone’daki erkekler varsa ve bunlar sanal gerçeklikte üç dev binaya yayılmış olan fuar, oyuncular için bir bu kalıpları yansıtan avatarlarla etkileşi- Disneyland adeta. Ortalıkta stant güzelleri de var, me girerse,” diyor kadın araştırmacı, “o cep telefonunu çıkarıp her anı kaydetmeye çalışan zaman fikirleri ne kadar doğrulanırsa o tişörtlü gençler de. SG kısmı ise patlama noktasındaki bir teknolojiye yara- şır şekilde, iğne atsanız yere düşmeyecek halde. Alanın popüler isimlerinin, yani az önce sözünü ettiğimiz Epic, Oculus, Sony, Google ve Samsung’un ürünlerini denemek için önceden randevu almanız gerekiyor. Sırası gelmiş- ken hemen belirteyim ki beş farklı SG oyununu bizzat test ettiğim halde ekranda ne bir kadın görebildim ne de bir azınlık mensubu. Rift’le birlikte gelen iki oyundan biri olan EVE: Valkyrie’de bir kadın komutan var ve savaş oyunlarında siyahi askerlere sıkça rastlanıyor. Ama tüm bilgisayar oyunla- EĞer bazı erkekler kadınları fahİşe gİbİ gÖrÜyor ve Öyle davranıyorsa, sanal gerçeklİkte bÖyle “J E S S E F O X , davranan avatarlarla etkİleşİme gİrDİKLERİNDE OHIO EYALET İnanışları pekİşmİş ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMACISI oluyor.
kadar inanıyorlar.” SG’nin uç noktalarda Şiddet içeren oyunların SG kullanıcıları üzerindeki etkisinden kaygıla- kullanımından kaçınmak olanaksız. nan bazı oyun firmalarıysa otosansür yoluna gidiyor. Guerilla Cambridge’in oyun müdürü Piers Jackson, Ekim ayında Paris Oyun Haftası’nda düzen- “Diyelim ki mezuniyet balosuna gitme lenen bir panelde şirketinin PlayStation VR için tasarladığı birincil şahıs teklifi reddedilmiş bir delikanlıyım. Ben nişancı oyununda ölüm olmayacağını açıkladı. Çünkü SG’de ölüm aşırı de eve gidiyorum, o kızın bir avatarını yoğun bir deneyim. yaratıyor ve sanal dünyada ona tecavüz ediyorum,” diyor Fox. “İşte bu vakalar “Daha en başından kimseyi öldürmeyeceğimize ilişkin bazı temel karar- büyük bir risk oluşturabilir.” lar aldık,” dedi Jackson panelde. “Bilerek ve isteyerek yaptığımız bir şey bu.” Fakat SG’nin etkilerine ilişkin yapılmış Tüm medya biçimleri yeniyken (radyodan televizyona, web’e kadar) genç en aydınlatıcı araştırmalardan biri, dimağları kötü etkileme potansiyeli olduğuna dair endişelerle karşılanıyor. SG’nin içimizdeki iyiyi ortaya çıkarmak Bunu duyan oyun geliştiriciler genelde burun kıvırıyor. gibi tuhaf bir gücü olduğunu ortaya koyuyor. Stanford Üniversitesi’nde Sanal “Eski sorunların faturasını yeni medyalara kesme eğilimi hep var İnsan Etkileşim Laboratuvarı’nı yöneten olmuştur, değil mi?” diye soruyor Sweeney. “1930’lardan kalma gazeteleri Jeremy Bailenson adına “süper kahra- okursanız çizgi romanların gençleri zehirlediği iddialarını görürsünüz.” man deneyi” dediği bir deney tasarlamış. Ancak o bile SG’nin şu ana kadar gördüklerimizden daha etkili olduğunu Bu deneyde SG başlığı takmış 16 deneğe kabulleniyor. “Bir korku oyunu aşırı korkutucu, şiddet içeren bir oyun ise uçma gücü verilmiş (tam iyi kahramanla- gerçeğinden farksız derecede şiddetli olabilir. Bu da demek oluyor ki gelişti- ra göre bir şey) ve dijital bir şehirde kayıp ricilerin oyunculara ne tarz deneyimler sunmak istediklerini iyice düşünüp bir çocuğu aramaları istenmiş. 17 farklı taşınması gerekecek.” deneğe de aynı görev verilmiş ancak bunu helikopterle yapmaları söylenmiş. Bilişim dünyasındakileri kaygılandıran tek şey oyunlar değil. Şirketler de Deneyin ardından “süper kahramanların” er ya da geç arkadaşlarınızla ya da dünyanın diğer ucundaki yabancılarla gerçek hayatta masanın üstündeki kalem- zaman geçirmenize izin veren sosyal SG platformları kuracak. Bu kişilerle liği “kazara” deviren bir asistana yardım birlikte film izleyebileceksiniz. Birlikte yapabilecekleriniz hayal gücünüzle etme olasılığının daha fazla olduğu sınırlı olacak. Çevrimiçi topluluklarda taciz zaten bir sorunken, SG başlığı görülmüş. Bailenson bunun ilk gruptaki taktığınızda rahatsız edilmek nasıl bir his olacak peki? Zorbalığa ve travma- deneklerin süper kahraman kimliğini ya karşı empati geliştiren SG oyunları yapan Minority Media’nın baş oyun gerçek hayata taşıması anlamına gelebile- tasarımcısı Patrick Harris, “Birisi kulağınıza korkunç şeyler fısıldayabilir ceğini söylüyor. ya da kişisel mahremiyet alanınızı işgal edebilir,” diyor. “Birisi sizi tutup duvara yaslarsa çok korkutucu olabilir.” Ancak bunun nedenini o da tam olarak bilmiyor. Şurası kesin ki, SG deneyimi Böylesi istismar tehlikeleri, sosyal medya şirketlerinin kullanıcıları için kendisinin de ifade ettiği gibi, “diğer istismarı önleyen politikalar belirlemesinin birincil nedeni. Çünkü atmos- medyalara göre daha fazla duygudaşlığa fer ne kadar dostane olursa olsun illaki troller çıkıp keyfinize limon sıkıyor. ve değişime yol açıyor.” Facebook’un sosyal SG girişimleri ürün müdürü Mike Beltzner, SG’nin de farklı olmayacağı görüşünde. “Ne yazık ki,” diyor Beltzner, “bazı insanlar 60 kötülüğün sonuna kadar gidiyor ve hiçbir sorumluluk duymadan korkunç şeyler yapıyor.” Facebook bu davranışın çevrimiçi dünyada anonimliğin bir bedeli olduğunu çok erken öğrenmiş. “İşte o yüzden internette yap- tıklarınızla gerçek kimliğiniz arasında hep sıkı bir ilişki olsun istiyoruz,” diyor Beltzner. Facebook’taki istismar politikalarını sosyal SG’ye uygula- mak, SG’nin sıkıntıdan çok keyif getirmesini sağlayacak. Bununla birlikte Beltzner bu yaklaşımın şirketin Oculus kullanıcıları için geçerli olmadığını söylüyor. Büyük olasılıkla diğer SG oyun platformları, hatta kullanıcıların etkileştiği çok oyunculu oyunlarda bile geçerli olmayacak. “Oyunlarda birçok insan gerçek kimliğiyle oyundaki kimliğinin bağlantılı olmasını istemiyor,” diyor Beltzner. “Biz de buna saygı göstereceğiz.” “Eskİ sorunların faturasını yenİ medyalara kesme eĞİlİmİ hep olagelmİştİr. “1930’larda gazeteler çİzgİ romanların gençlerİ zehİrledİĞİnİ T I M S W E E N E Y , EPIC GAMES'İN yazıyordu.” KURUCUSU
EPIC GAMES, CCP GAMES, HIT LAB U Ulusal Futbol Ligi (NFL) empati geliştirme için (Sanal) gidilecek bir yer değil. Ancak lig, kendi içindeki Sİlahınızı ırkçılığa ve cinsiyet ayrımcılığına karşı savaşmak için Seçİn Bailenson’un geliştirdiği çeşitlilik eğitimi senaryolarını kullanmayı düşünüyor. Bailenson sanal bir dünyada SG’nin daha şimdiden sanal cinsiyet ayrımcılığını ya da önyargıyı deneyimleyen- cinayetten gerçek tedaviye kadar lerin başka etnik kökenden olanlara ya da karşı cinse birçok kullanım alanı var. İşte bu karşı empati hissetmesinin daha olası olduğunu keşfetmiş. Sanal dünyadaki dünyalara açılan üç pencere. deneyim neredeyse ilk elden deneyim gibi. Bailenson’un empati modüllerinden birinde öfkeli beyaz bir avatar, kul- BULLET TRAIN lanıcıyı taciz ediyor. Kullanıcı kendini korumak üzere kolunu kaldırdığında teninin siyah olduğunu görüyor. “Bu işi anlamlı kılan, başkasının yaşadığı Epic Games’in geçen yılki GDC’de tanıtılan travmanın gerçekten deneyimlenmesine izin vermek,” diyor Bailenson. birinci şahıs SG nişancı oyunu öyle gerçekçi “Bu, diğer insanlara karşı kalıcı bir saygı uyandırıyor.” Bailenson’un şirketi ki, makalenin yazarının korkudan tir tir STRIVR daha şimdiden NFL’deki bazı takımlara sanal gerçeklik atletik titremesine yol açtı. eğitim modülleri satıyor ve empati modüllerini bu başlıklara kolayca ekle- yebilir. EVE: VALKYRIE Psikiyatri camiasının bu yeni medyanın empati sağlayan devrimci gücüne dört elle sarılması hiç de şaşırtıcı değil. Psikiyatristler daha şimdi- CCP Games’in bilimkurgu savaş oyununun den madde bağımlılarını ve travma sonrası stres bozukluğundan yakınan başrolünde bir kadın var. Kadınların lider askerleri SG ile tedavi ediyor. Snow World (Kar Dünyası) adlı oyun akut olarak resmedildiği sayılı SG oyunlarından. yanık kurbanlarını zararsız görünen kardan adamların kendilerine kartopu fırlattığı sanal bir vadiye götürüyor. Amaç kardan adamları kartopu yağmu- SNOWWORLD runa tutmak. Beyin taramaları gösteriyor ki bu eğlenceli ve dikkat dağıtıcı görev, oyunda hafif hafif atıştıran karla birleşince yanık kurbanlarının Washinton Üniversitesi’nin HITLab’ında acısını hafifletiyor. geliştirilen SnowWorld yanık hastalarının Şu ana kadar şiddetli ya da cinsiyeti SG oyunlarını oynayanlar üzerinde dikkatini acıdan uzaklaştırarak onlara MRI (manyetik rezonansla görüntüleme) ile beyin araştırması yapılmış de- eğlenceli bir görev veriyor. ğil zira hastaların taranması için başlarının kıpırdamaması gerekiyor. Fakat bu kardan adamların niyetini bozup ellerine keskin kasap bıçağı tutuşturur- sanız neler olacağını tahmin etmek de hiç zor değil. İyi ya da kötü; sanal gerçekliğin nasıl ve nerede yayılacağını bu politika- lar değil piyasa belirleyecek. Henüz gözlemlemediğimiz şeylere nasıl tepki vereceğimizi bilemeyiz. Fakat medya uzmanları ve akademisyenler kalıp yargı sorunuyla mücadele için, içerik sağlayan şirketlerde daha fazla kadı- nın ve azınlık mensubunun çalıştırılmasının, deneyimlerin hangi içeriğin üretildiğini etkileyebilen kitlelerle paylaşılmasının bir ilk adım olduğunu söylüyor. Jacqwi Campbell bunu kendine görev edinmiş. Campbell, San Francisco civarında etkinlikler düzenleyerek insanları SG’nin varlığı ve gücü konu- sunda eğiten Tonbo House adlı kâr amacı gütmeyen kuruluşun başında. “SG’nin kapsamlı olmasının tek yolu nitelikli ve çeşitlilik içeren içerikten geçiyor,” diyor. “Bunu yapmanın tek yolu da donanımın daha fazla insana ulaşmasını sağlamak.” İlk belirtiler bu yönde ilerlediğimizi düşündürüyor. Bailenson, Ocu- lus’un sahibi Facebook ya da Samsung gibi büyük SG firmalarına içerik konusunda sürekli danışmanlık yaptığını söylüyor. GDC etkinliğinde bile SG kısmında, kadınlar ya da azınlık mensuplarına ilişkin gelenek- sel oyun kısmındakinden daha fazla şey konuşuluyordu. İnsanların da gündeminde bu konu daha öncelikli. SG’ye özgü bir değerlendirme sisteminin getirileceği de söyleniyor ve Oculus daha şimdiden başlık- larında pornoya izin vermeyeceğini duyurdu (gerçi bunun için de bir hack var.) Mesaj bariz: Dikkatli olun. Ohio Eyalet Üniversitesi’nden SG araştırmacısı Jesse Fox, “Yeni teknolojiler söz konusu olduğunda bunu ara sıra yapıyoruz,” diyor. “Öncelikle geniş kitlelerle buluşmasına izin veriyor, etkilerini sonradan araştırıyoruz. Tıpkı cep telefonlarında olduğu gibi. Telefonları herkesin yaşamının ve işinin vazgeçilmez bir parçası haline getirdikten sonra ekran başında zaman geçirmenin o kadar da sağlıklı olmadığını açıkla- dık. Bence SG’nin de en büyük sorunu bu. Daha neyle karşılaştığımızı bilmiyoruz bile.”
DI-FEATURETITLE JAN/FEB 2016 RIL- TICI- Kriz anında insan bedeni metabolizma saatini ölüden farksız görünme noktasına kadar yavaşlatabiliyor. Peki, ya doktorlar bunu bilinçli olarak yapmaya başlarsa? RENE EBERSOLE İLLÜSTRASYON THE RED DRESS LER GUTTER CREDIT TK HERE 62 POPSCI.COM P H OTO G R A P H BY Credit Here
JAN/FEB 2016 FEATURE TITLE GUTTER CREDIT TK HERE P H OTO G R A P H BY Credit Here P O P S C I . CO M 6633
Kelly’nin vücut ısısı yükselmeye başlamıştı. Tıbben 5 saat boyunca ölü kaldıktan sonra doktorlar aygıtı kapattılar ve Kelly’nin kalbi anında tekrar çarpmaya başladı. İnanılmaz biçimde, Kelly Dwyer hastaneden iki hafta sonra, sadece ellerinde küçük bir sinir hasa- rıyla taburcu oldu. Kelly’yi gölden çıkaran kurtarma ekibi onu gördüğünde hayalet görmüş gibi apışıp kaldı. Bir bakıma gördükleri hayaletti zaten. Beş yıl sonra, dostları Kelly’ye hâlâ “Mucize kadın” diyor. İnsanları “ölümden” döndürmek artık bilimkurgu değil. Normalde kalbin durmasından sadece birkaç 2 0 1 1 dakikasonrabeyinhücreleriölmeyebaşlıyorvege- riye dönüşü olmayan, ölümcül bir süreç start alıyor. Bununla beraber, kalbin durmasından önce kişi aşırı soğuğa maruz kalırsa metabolizması yavaşlıyor. Beden o kadar az oksijen tüketiyor ki hücrelerde ka- ŞUBAT AYINDA BİR lıcı hasar olmaksızın bu durumda yedi saate kadar durabiliyor. Teknolojide ve tıp alanındaki gelişmeler sayesinde (örneğin Dwyer’ın hayatını kurtaran kar- diyak baypas makinesi) ölümün kıyısından dönme ÖĞLEDEN SONRA, olasılığı artık daha yüksek. Hatta o kadar yüksek ki kimi bilim insanları ve doktorlar çok iddialı, yeni bir hipotezi test ediyorlar: Bu ölüme yakın durumu hayat kurtarmak için kullanmak mümkün mü? Eğer bu yapılabilirse, sadece ABD’de her yıl travmadan ölen 200.000 insanın bir kısmı kurtulabilir. “Du- Kelly Dwyer kar ayakkabılarını kuşanıp Hooksett, raklat” düğmesine basan doktorlar ölümle yaşam New Hampshire’daki evinin yanındaki bir patikadan arasındaki çizgiyi çekecek olan o kıymetli zamanı küçük bir göle doğru yürüyüşe çıktı. Saatler sonra kazanabilirler. Canlıların dondurulması artık sadece güneş battığında 51 yaşındaki çevre eğitimcisi hâlâ Star Wars’ta ya da Avatar’da gördüğümüz bir şey evine dönmemişti. Kocası David telaşlanmıştı. Cep olmayacak. telefonunu ve el fenerini aldı, iki kızına annelerini Ülkenin çeşitli bölgelerinden bir grup bilim insanı aramaya gideceğini söyledi. Fenerinin ışığını kararan ve tıp uzmanı şimdilerde yaşamı nasıl askıya ala- kış manzarasında dolaştırıp göl yolunda ilerlerken caklarını araştırıyor. Böylece travma hastasının kan Kelly’ye sesleniyordu bir yandan. İşte, inlemeleri de kaybından ölme riski olmadan ameliyat yapılabile- o zaman duydu. cek ya da kardiyak vakaların tedavisinde doku zararı Sese doğru koşan David, hemen 14 yaşındaki kız- oluşmayacak. Bazıları bunun için hastaların damar- ları Laura’yı arayıp 911’e telefon etmesini söyledi. Çok larına buz gibi soğuk tuzlu su çözeltisi uygulamayı geçmeden fenerinin ışığı, buzdaki bir delikten düşüp düşünüyor. Bazılarıysa yaşamı donduran bir ilaç gırtlağına kadar kapkara suya gömülmüş olan arayışında. ABD Savunma Bakanlığı da işin içinde Kelly’yi buldu. David onun başını su seviyesinin üs- çünkü binlerce erkek ya da kadın askerin bundan tünde tutmaya çalışırken Kelly bilincini yitiriverdi. fayda sağlayabileceğini düşünüyor. Savaş sırasın- Kurtarma ekipleri vardığında vücut sıcaklığı 15 de- da meydana gelen kayıpların %90’ı cephede kan receye düşmüştü ve nabzı varla yok arasıydı. Daha kaybı yüzünden oluyor. Savunma Bakanlığı 2010’da ambulansa götürülemeden kalbi durdu. Sağlık ekibi 34 milyon dolarlık Biochronicity adlı teşebbüsü hemen kalp masajına ve suni teneffüse başladılar. başlattı. Biochronicity insanın saatini manipüle Doktorlar, kadının Manchester’daki bir hastaneye etme yollarını bulmaya çalışan disiplinler arası bir götürülmesinden sonraki üç saat boyunca masaja araştırma projesi. devam ettiler. Kelly’nin donmuş bedenini ısıttılar “Hedef, vücutlarımızın zamanın geçtiğini nasıl ama boşunaydı. Şok vermeleri bile kalbinin tekrar Kar ayakkabıla- anladığını öğrenmek,” diyor 48 yaşındaki muvaz- çalışmasını sağlayamamıştı. Kelly’nin çekirdek vü- rıyla yürürken zaf travma cerrahı Albay Matthew Martin. Askeri cut ısısı 20 derece civarındaydı. David onu sonsuza buzdan suya dü- tabibin araştırmaları da Biochronicity tarafından şen (sağda) Kelly dek yitirdiğini düşünmeye başlamıştı. Dwyer (yukarıda) finanse ediliyor. Cephedeki uygulama, zamanı yavaş- Ne var ki Kelly’nin yaşamı burada son bulmamış- doktorlar onu latmak ya da tamamen durdurmak, böylece yaralı hayata döndür- bir askeri daha uzun süre yaşatmak şeklinde olacak. tı. Bir doktor onu yakındaki Katolik Tıp Merke- zi’ne götürdü ve burada yeni bir ekip onu kanını düğünde resmi Hatta belki de istendiği kadar yaşatılabilecek. “Böy- KELLY DWYER daha agresif bir biçimde ısıtan, süzen ve oksijenle olarak beş saattir lece yaranın tedavi edilebileceği bir yere gidebiliriz,” zenginleştiren, sonra da bedeninde hızla dolaştı- ölü durumdaydı. diyor Martin. “Sonra da dondurma işlemini geri ran bir kardiyak baypas aygıtına bağladı. Nihayet çevirebiliriz.” 64
D Dr. Mark Roth’un Seattle’daki Fred MAY/JUNE 2016 Hutchinson Kanser Araştırma Merke- zi’nde yer alan ofisi “ölümden dönen” ğiz, o zaman canlanacaklar.” insanlar hakkındaki makaleler ve ga- Sonra Roth buna benzer bir deney daha hazırlı- zete kupürleriyle dolup taşıyor. Nor- Doktorlar “duraklat” düğmesine basarak ölüm kalım arasında- yor. Bu seferki hayati işlevlerin durdurulmasının ki farkı belirleyen zamanı kazandırabilecek. mümkün olduğunu değil, etkilerini göstermek için. veç’ten bir kayakçı, Saskatchewan’dan Gelişiminin tam olarak aynı aşamasındaki yuvar- lak kurtların (nematod) olduğu iki petri kabını yeni emekleyen bir çocuk ve Alaska alıyor, birini azot dolu kutuya diğerini ise labora- tuvar tezgâhının üstüne koyuyor. Hipotezi, gaza Körfezi’nde teknesi alabora olan iki balıkçı. Hepsi maruz kalan kurtların metabolizmasının giderek yavaşlaması ve durma noktasına gelmesi; temiz de dondurucu soğuktan ölmüş. hava soluyan hemcinslerinin ise büyümeye devam etmesi. Nematodlar çok hızlı büyüdüğünden “20 yıldır bu vakaları araştırıyorum,” diyor Roth Roth’un kuramının geçerli olup olmadığını yarın anlamak olanaklı. Bunu Alien filminde, gemi mü- bana. 59 yaşındaki Roth dimdik ak saçlarıyla, meta- rettebatının yıldızlar arası yolculuğa yaşlanmadan dayanabilmek için girdiği “hiper uyku” durumuna bolik tepkimeleri ve periyodik tabloyu anlatırken benzetebilirsiniz. Tıpkı filmde mürettebatın içine girdiği kapsüller gibi, Roth’un azot dolu kutusu da sürekli ellerini sallamasıyla “çılgın bilim insanı” nematodları gece boyunca metabolizması durmuş halde tutacak. kalıbına tam oturuyor. Bilim insanı aynı zamanda 2000’lerin başına kadar Roth’un yaşam işlevlerini küçük balıkların ve bahçe solucanlarının biyolojik durdurma deneyleri solucan ya da balık gibi küçük hayvanlarla sınırlıydı. Sonra, bir gece PBS kanalın- saatlerinin manipülasyonu üzerine yaptığı araş- da Nova adlı bilim belgeselini izlerken Meksika’da mağara kâşiflerinin bayılmasına yol açan bir ma- tırmalarla MacArthur “Dâhi Hibesi” almış. Roth ğara gördü. Bu mağara gözle görülmeyen hidrojen sülfit gazıyla doluydu. travma tedavisinde yaşamın askıya alınması konu- “Eğer gazı fazlaca solursanız bayılırsınız,” diyor sunda alanın öncülerinden biri olarak görülüyor. Roth. “Buna ‘nakavt’ diyorlar. Ölü gibi görünüyor- sunuz ama mağaradan çıkartılırsanız hiçbir hasar Mikroskobun üstüne eğilmiş, üstünde şarap görmeden kendinize geliyorsunuz. ‘Vay be! Bana da bu gazdan lazım!’ dedim izleyince.” rengi bir tişört ve ayağında aynı renk Converse All Roth bu gazı farelere oda sıcaklığında 80 ppm Stars ayakkabı bulunan Roth, beni bakmam için (milyonda 80 parçacık) miktarında verdiğinde, hayvanların hayati işlevlerinin durduğunu gördü. davet ediyor. Petri kabında doğalı saatler olmuş bir Fareler normal havaya çıkartıldığında hiçbir sinirsel hasar görmeden kendilerine geliyorlardı; sürü ufacık zebra balığı var. “Şeffaf olduklarından tıpkı Meksika’daki mağara kâşifleri gibi. Roth için bir devrim niteliğindeydi bu. Tıp camiası hemen kalplerinin nasıl attığını ve kanın kuyruklarında bunun farkına vardı ve Roth’un çalışmalarının kalp krizi ve kanser hastalarının tedavisinde büyük bir nasıl dolaştığını görebiliyorsun,” diyor. “Kendi potansiyel sunduğunu anladı. Zaten Roth’a verilen 500.000 dolarlık MacArthur hibesi de bunun he- hayatımızın merkezinde de işte bunlar, yani kalp ve men arkasından geldi. kan dolaşımı var. Kalbi ve dolaşımı, ışık düğmesine Roth o gün bugündür güvenlik kameraları ve alarmlarla çok sıkı biçimde korunan bitişik basar gibi açıp kapatacağım. Şimdi oksijeni alıp laboratuvarda kilit altında tuttuğu diğer ölümcül gazlardaki bileşikleri araştırıyor. “Bu gazlar insanı onlara başka bir tür hava vereceğiz.” öldürür,” diyor Roth. “Selenit, karbon monoksit, siyanür… iki dakikaya kalmaz ölürsünüz.” Roth, şeffaf bir hortum aracılığıyla, petri kabının Fakat ileride bir gün bu gazlar hayatınızı da içinde durduğu şeffaf kutuya azot gazı vermeye kurtarabilir. başlıyor. “Bu bütün gece devam edecek,” diyor. “Şu Roth artık elemental indirgeme ajanları ya da ERA adını verdiği dört bileşiği (kükürt, brom, iyot anda kutuda bizim soluduğumuz hava var ama ve selenyum) saptamış durumda. Bunlar insan vücudunda doğal olarak eser miktarda bulunuyor zamanla tüm sistem azotla dolacak, bu da o hay- ve vücudun oksijen kullanımını yavaşlatabiliyor. Roth’un amacıysa ERA’yı damar yoluyla verilebilen vanlara ulaşıp ışığı söndürür gibi onları kapatacak. bir ilaca dönüştürmek. Bu her şeyden önce, doktor- Sabah olunca onlara tekrar odanın havasını verece- 65
S16 Br35 Roth doğal olarak insan vücudunda eser miktarda bulunan ve oksijen yaralanma gibi diğer acil travmalar da hayati işlev- Kükürt Brom tüketimini yavaşlatabilen dört madde belirlemiş. lerin durdurulması için gelecek vaat eden vakalar. 3.065 79.904 Hatta Batı Kıyısı’ndan bir grup tıp uzmanı böylesi CHRIS HONDROS/GETTY IMAGES, FREDHUTCH.ORGtravmatik yaralanmaları olan hastalar üzerinde I53 Se34 farklı bir zaman yavaşlatma tekniğiyle deney yapma İyot Selenyum 126.904 78.96 Dizni almış bile. Dr. Sam Tisherman “hayati işlevlerin ların bir kalp krizini durdurmasından hemen sonra durdurulması” tanımından nefret dokularda meydana gelen reperfüzyon zedelenmesi ediyor. Maryland Üniversitesi’nin adlı hasarı önleyecek. Reperfüzyon zedelenmesi kan Baltimore’daki tıp fakültesinde Yoğun akışının normale dönmesiyle oluyor. Oksijenin bir Bakım ve Travma Eğitim Merkezi’nin anda hücum etmesi kalp hücrelerine kalıcı zarar müdürü olan Tisherman, bunun verebiliyor, kronik kalp yetersizliğine (dünyadaki yerine “acil koruma ve diriltme” (EPR) ölümlerin bir numaralı sebebi) yol açabiliyor. tanımını yeğliyor. “Diğer tanım kadar bilimkurgu kokmuyor,” diyor. “Ama işin hoş yanı, EPR geleceğin Roth’un domuzlar üzerinde yaptığı araştırmalar yeni CPR’ı (kalp masajı ve suni teneffüs) olabilir. blokaj kaldırılmadan önce ERA enjeksiyonu yapılır- Kanamayı durdurup hayata döndürene kadar kişiyi sa reperfüzyon sırasında kalp kaslarının yıkımının öylece korumak istiyoruz.” önlenebileceğini gösteriyor. Roth’unkinden farklı olarak Tisherman’ın “Hastaya damardan sodyum iyodür verildiğinde yaklaşımı hastaları soğutarak hipotermik duruma normal tedavi sırasında oluşacak kalp hasarının getirmek. Yani bir başka deyişle Kelly Dywer’ın %75 oranında azaltılabileceğini kanıtladık,” diyor. durumuna onları bilinçli olarak sokmak. Bunun “Kalbinizi geçici olarak yavaşlatarak hasar görmesi- için Tisherman kanın yerine buz gibi bir tuzlu su ni engelleyebilirsiniz.” Roth kısa süre önce Faraday çözeltisi veriyor ve hastanın çekirdek sıcaklığını 10 Pharmaceuticals adında bir şirket kurmuş ve 2017 dereceye düşürüyor. Çok abartılı gibi gözükse de, başlarında kalp krizi geçirmiş insan hastalar üzerin- eğer işe yararsa hayat kurtarıcı olabilir. Özellikle de de ERA denemeleri yapmayı planlıyor. geçen yılın şehirdeki cinayet oranının en yüksek olduğu ikinci yıl olduğu düşünülürse (2015’te 344 Roth’un Fred Hutchinson’daki laboratuvarından cinayet vakası). yürüyerek beş dakika mesafedeki Faraday ofisi o kadar yeni ki Mart ayında gittiğinde içerisi hâlâ Ateşli silahla yaralanmış travma kurbanları için taze boya kokuyordu ve boş bölmelerden oluşan rutin bakım şu şekilde: Hastaya solunum tüpü tak, engin bir deniz gibiydi. Firmanın eski bir cerrah olan eksilen sıvıyı ve kanı büyük intravenöz kateterlerle CEO’su Stephen Hill ise Kuzey Carolina’ya giden uça- vücuda geri vermeye çalış, bir cerrah da hastanın ğa yetişmeden önce son dakika işlerini hallediyordu. kalbi durmadan önce hasarı giderebilmek için var Bu görevi 2015’in Eylül ayında Roth’la tanıştıktan gücüyle uğraşsın. “Zamana karşı bir yarış,” diyor ve doğal biyolojinin kritik durumdaki hastaları Tisherman, “üstelik bunca çaba genelde boşuna. kurtarma potansiyelini değerlendirmeyi konuştuk- Travma yüzünden kalbi duran hastaların sağ kalma tan sonra kabul etmiş. Hill, “Roth’un bana söylediği oranı %5 ila %10’dur. Yani kurtulma olasılığınız gayet şeylerden biri şuydu,” diyor. “Eğer ölü insanları alıp düşük.” en son tedavileri uygularsanız kaçı iyileşir?” Hastalarda hipotermi başlatmak cerrahlara Bu çok tuhaf bir soru elbette çünkü ölüm insanın operasyon için bir saat kadar zaman kazandırabilir. “iyileşebileceği” bir durum değil. Dahası Hill de Roth Operasyon sonrasında kan akışı normale döndü- da insan diriltme alanında çalışmıyor. Fakat ölümün rülüyor ve hasta yavaşça ısıtılıyor. Tisherman ve esnek bir şey olması fikri ikisini de heyecanlandır- meslektaşları bu prosedürü hayvanlar üzerinde ku- mış. “Vücudun oksijen kullanımını değiştirmenin sursuzlaştırmak için yirmi yıldan fazla uğraşmış. O zorunlu olabileceği durumlar var,” diyor Hill. “Bu, kadar başarılı olmuşlar ki ABD Gıda ve İlaç Yönetimi zarar görmüş dokuların kalıcı olarak ölmesindense 2014’te onlara Pittsburgh, Pennsylvania’daki UPMC geçici olarak ‘kış uykusuna yatmasını’ sağlıyor.” Presbyterian Hastanesi’nde insanlar üzerinde deneylere başlamaları için yeşil ışık yakmış. Tis- Hill ve Roth, ERA’ların bir gün organ ve uzuv herman şu ana kadar hastalara bu şekilde ameliyat nakli dâhil bir dizi tıbbi durumda kullanılabileceğini yapılıp yapılmadığını söylemiyor ancak eğer hayvan söylüyor. Bununla beraber ilk hedefleri koroner araştırmalarındaki başarı insanlarda da tekrarla- atardamar kan dolaşımını sağlamak üzere tedavi nabilirse, travma hastalarının sağ kalma şansı ikiye gören, kalp krizi geçirmiş hastalar. Ateşli silahla katlanabilir. 66 “Eğer bu %5-10 değerini %20’ye çıkartabilirsek bu büyük bir değişiklik demektir,” diyor Tisherman. “Her şeyi değiştirir.” Elbette son teknoloji ürünü aygıtlarla donatılmış hastanelerde hasta kurtarmak başka şey, en yakın
tesisin yüzlerce kilometrede olabileceği cephede Doktorlar kanı bir patlayıcı yüzünden yaralanan bir grup sivil ve kurtarmak apayrı bir şey. İşte muvazzaf ordu cerrahı soğuk tuzlu suyla askerle birlikte gelen Er X’in bacağı parçalanmıştı. Matthew Martin’in aklını meşgul eden, ona motiva- değiştiren mak- Şarapnel parçaları karın boşluğuna girmişti ve akci- yon kazandıran da bu güçlük. inelerle deney ğerlerinden biri hasar görmüş, kaburgaları kırılmıştı. yapıyor. Martin ve ekibinin yaptığı ameliyatın ardından Er Irak ve Afganistan’da tam dört kez görev yapan Afganistan’ın X’in durumu başka bir yere nakledilebileceği kadar Martin, Tisherman’la aynı sonuçları elde etmeye ça- Kandahar yöre- stabildi. lışıyor ancak cepheye taşınması olanaksız, gelişmiş sindeki gibi sahra aygıtlar olmadan. Bu da vücut saatini yavaşlatmak hastanelerindeki Fakat sıhhiye erleri onu sedyeyle acil servise için soğuğu değil, kimyasal maddeleri kullanmayı sıhhiye görev- götürdükleri anda her şey tepetaklak oldu. Askerin zorunlu kılıyor. lilerinin travma oksijen düzeyi bir anda düştü ve iç kanama hasarlı hastalarını kur- akciğerine ulaştı. Çok geçmeden de askerin kalbi “Soru şu,” diyor Martin, “bir şahsın kana olan ihti- tarmak için çok durdu. Martin’in ekibi bu sefer onu kurtaramadı. yacını, bir anlığına kana gerek duymayacağı kadar az zamanı var. azaltabilir miyiz? İşte nihai hedefimiz bu.” “ABD’de iyi hastanelere erişiminiz olduğunda, akciğer kanamasını içten durdurmak için ileri Martin ameliyatlara girmediği zaman bağlı teknolojili seçenekleriniz var,” diyor Martin. “Biz ise olduğu Madigan Ordu Tıp Merkezi’nde (Tacoma, bunlardan yoksunduk. Askerin yanı başında elim Washington) araştırmalar yürütüyor. Burada do- kolum bağlı öylece durduğumu anımsıyorum.” muzlar üzerinde kanamalı majör travma simülasyo- nu yapıyor ve deneysel ilaçların fizyolojik etkilerini Mark Roth da Seattle’daki laboratuvarında benzer gözlemliyor. biçimde, taşınabilir, damardan verilebilir bir ilaçla zaman kazanmayı planlıyor. FDA’nın onay sürecinde “Hedefimiz ‘arka cep tedavisi’ geliştirmek,” diyor. ERA güçlükle karşılaşabilir ama nihai uygulama “Böylece bir sıhhiye görevlisi ilacı çantasında taşıya- alanları muazzam. bilecek, ağır yaralanmış bir askerin yanına geldiğin- de şırıngayı çıkarıp ilacı verebilecek. Böylece hayati “Çekici icat ettiyseniz ilk yapacağınız şey tahtaya işlevleri duran asker, ameliyat edilebileceği bir tesise çivi çakabiliyor mu diye bakmaktır,” diyor Roth. “Siz nakledilebilecek.” bu işe yararlığı ve değeri sağladıktan sonra başkaları gelir, her türden şeyi yapar. İşte size düşler tarlası.” O ve meslektaşları PI 3 kinaz adı verilen ve metabolizmayı düzenlemeye yardımcı olan bir Nematodları uykuya yatıran Roth ertesi gün dizi enzim belirlemiş. Aynı zamanda bu enzimlerin durumu görmek için bakıyor. Tıpkı tahmin edileceği etkinliğini kontrol eden bir ilaç geliştirmişler. İlaç gibi geceyi azot odasında geçiren küçük kurtlar hiç şu anda potansiyel bir kanser tedavisi olarak klinik büyümemiş. Ancak normal havaya çıkarınca hemen test aşamasında. Martin’in elindeki ilk veriler ilacı hareketleniyorlar. Masanın üstünde duran kurtlar iskemi anında (kalbe kan akışının yetersiz kalması) ise bariz biçimde büyümüş. Çok yakında yavru uygulanmasının metabolizmayı hayvana zarar gel- yapacaklar. meyecek biçimde yavaşlatabildiğini gösteriyor. Bu elbette travma hastası bir insanı kurtarmak- Martin için bu acil müdahale isteğinin sadece tan çok uzak. Ancak bu küçük kurtların “dirildiğini” bilimsel değil bir de kişisel yanı var. Böylesi bir ilaç Roth’un mikroskobunun beyaz ışığı altında gördük- 2007’de Bağdat’taki muharebe destek hastanesin- ten sonra, onu motive eden hevesi paylaşmamak de travma bölümü şefi olduğu dönemde gelen ilk ne mümkün. Zaman bu kurtçuklar için donup kaldı hastasını (ona Er X diyelim) kurtarabilirdi. El yapımı ama ben, bir anlığına da olsa geleceği gördüm. 67
ZAMANIN IŞIK HIZINDA HAREKET Isaac Newton için zaman evrenin sabit DOĞASI özelliklerinden biriydi ve zamanın daima aynı hızda aktığını düşünüyordu. Einstein Bilim geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ise bu görüşün yanlış olduğunu fark etti. ayrımın bir yanılsama olduğunu söylüyor. Zamanın davranış şeklini açıklayan ünlü Zaman ters yönde akıyor bile olabilir. Öyleyse kuramlarını yazdığında insanoğlunun neden tek yönlü bir zaman algısına sahibiz? algılarına meydan okudu. Einstein’a göre zaman da tıpkı uzayın üç boyutuna ben- TUNA EMREN zeyen basit bir boyut. Uzay gibi boyutsal olduğu için uzayın evrensel bir “burası” Şair ve filozof Halil Cibran; “Dün, vermekte zorlanırız. Geçmişi yaşanıp noktası olmaması gibi, zaman da evrensel bugünün anısı, yarın ise düşüdür,” geride bırakılmış gibi, geleceğiyse ne bir “şimdi” içermiyor. demişti. Çünkü zaman tıpkı bir getireceği belli olmayan bir olasılıklar nehir gibi daima geleceğe doğru yumağıymış gibi algılıyoruz. Saatleri- Albert Einstein, zamanın onu algılayan akıyor. En azından biz öyle hissediyo- mizin neyi ölçtüğü bile tartışılır. Aslın- kişiye göre farklı hızlarda akabileceğini ruz. Ama bu şekilde hissediyor olma- da kendini tekrar eden bir şeyler bulup keşfetti ve özetle hareket halindeki biri mız, haklı olduğumuz anlamına gel- bunları mevsimler, aylar, haftalar, gün- için sabit duran birine oranla daha yavaş mez. Son yüzyılda yapılan keşiflerin de ler ve saatler olarak adlandırdık. Bir ba- geçtiğini söyledi. Massachusetts Teknoloji gösterdiği üzere; bu tamamen bir yanıl- kıma doğanın döngülerinden yola çıkıp Enstitüsü fizik profesörü Max Tegmark, sama olabilir. Yani gündelik deneyim- zamanı takip ettiğimizi düşünüyoruz. “Einstein bize, herkesin kendine özel hız- lerimizin aksine zamanın akışı sandı- Ama saatin kaç olduğunu bilsek de za- da akan bir saate sahip olduğu çok zengin ğımız gibi belirli bir hızda ve tek yönde manın doğasını ölçemeyiz. bir tablo sundu,” diyor. Bu sonuca uzay ve gerçekleşmiyor; bazen yavaşlıyor, bazı zamanın homojen bir karışım olduğunu durumlarda hızlanıyor. Bilim insanları, Peki nedir zaman? Gerçekten var fark ederek ulaşmıştı. Diğer bir deyişle; geçmişin henüz şekillenmemiş, gelece- mı, yoksa bir yanılsama mı? Gelecek, uzaydaki hareket zamanı da etkiliyor. Ama ğinse çoktan yaşanmış olmasının bile geriye doğru hareket edip şu anda ya- biz en hızlı araçlarımızla bile düşük hızda mümkün olabileceğini düşünüyor. şananları değiştirebilir mi? Diğer bir yol aldığımız için hareketimizin zaman deyişle; zaman ters yönde akabilir mi? üzerindeki etkisi sezgilerimizin doğal bir Hepimiz onun akışını hisseder, Bize özgü bir yanılsamaysa hepimizin parçası değil. Işık hızına yaklaşabilen bir hatta derinlemesine tecrübe edebilir sahip olduğu bu zaman algısı nereden aracın içinde olsak görelilik kuramının öne ama “zaman nedir?” sorusuna cevap geliyor? sürdüğü etkileri belirgin bir biçimde hisse- debilirdik. Einstein uzay ve zamanın birbiriyle kökten bağlantılı olduğunu keşfettiğinde bu ikisi birleşip uzay-zaman adlı dört bo- yutlu bir yapıya dönüştü. Bu yeni haliyle ona bakınca zihin büken bir şeyi daha fark etti; geçmiş, şimdi ve gelecek için yarattı- ğımız keskin ayrım da bir ilüzyon olabilir. Çünkü onun uzay-zaman için ortaya koy- duğu dört boyutlu yapının toplam hızı ışık hızına eşit. Yani bütün nesneler uzay-za- manda her zaman sabit bir hızla; ışık hı- zıyla hareket ediyor. Bu tuhaf fikri daha iyi anlayabilmek için şöyle düşünebiliriz. Koltuğunuzda oturmuş film izlerken uzay- da hiç hareket etmiyor, sabit konumda duruyor olsanız bile zaman içinde hareket ediyorsunuz. Uzay ve zaman homojen bir oluşum olduğu için koltuktan kalkıp mut- fağa doğru gittiğinizde zaman içindeki ha- reketinizden uzaydaki harekete küçük bir parça da olsa aktarım yapmış olursunuz. Özetle, uzaydaki hızımız, zaman içindeki hareketimizin ne kadarını uzaya yönlen- 68
dirmiş olduğumuza bağlı. Öyleyse uzayda maksimum hıza ulaşmak ancak zamandaki hareketin tamamını buraya yönlendirmekle mümkün olabilir. Bu da toplamda ışık hızına eşit olan tüm hareketi uzayda yol almak için kullanmak anlamına geliyor ve böyle bir du- rumda zamanda hareket duruyor. ZAMAN YARIKLARI Zaman, bizim için değişimleri ölçmek anlamı- na geliyor olsa da bu değişimlerin gerçek ol- duğunu nereden biliyoruz? Tabii ki duyuları- mızla algıladığımız değişimlerden yola çıktık. Onları takip etmemizi sağlayan başlıca şeyse görme duyusu. Ve bu da ışığın retinadaki kimyasallarla etkileşime girmesi sonucunda gerçekleşiyor. Yani aslında ışığa güveniyoruz. Saniyede yaklaşık 300 bin kilometre olan ışık hızı evrenin kozmik hız sınırını belirliyor. Uzayda ışık hızında hareket eden bir nesnenin zamanda hareket edecek hızı kalmadığı için ışığın yavaşlaması ya da hızlanması mümkün değil. Dolayısıyla ışık hızında zaman geçmi- yor. Örneğin Büyük Patlama’da ortaya çıkan tüm fotonlar 13,8 milyar yıldan bu yana aynı anı yaşıyor. Öyleyse zamanın göreceli oldu- ğunu anlayabilmenin yolu ışığı anlamaktan geçiyor olabilir. Aslında Einstein’ın ilk fark ettiği şey de buydu. Işık evrendeki her noktada, hareketli ya da durağan olduğuna bakılmaksızın onu algılayabilen herkes için sabit hızda hareket ediyor. Bu asla değişmiyorsa onun ilişkide ol- duğu uzay-zaman değişiyor olmalı. Tabii bu değişim de nerede bulunduğumuza ve hangi yönde, ne kadar hızlı hareket ediyor olduğu- muza bağlı. Özetle kozmik bir hız sınırına tabi olsak da kozmik bir zaman sınırlaması bulun- muyor. 69
Işık Hızı Uzay-zaman Dokusu Einstein’a göre bütün Einstein’in uzay-zamanı dört boyutlu nesneler uzay-za- bir yapı olarak tarif edilse de onu manda her zaman anlatan çizimlerde bu yapının üç ışık hızıyla hareket boyutlu halini görebiliyoruz. ediyor. Ama uzaydaki hızımız, zaman içinde- ki hareketimizin ne kadarını uzaya yönlendirmiş olduğu- muza bağlı. Işığın zamanla ilişkisini bildiğimize yorsunuz. Zamanda bir yarık yaratma ğişiyor. Düşük dalga boyuna sahip olanlar göre şöyle düşünebiliriz: Işıktan tama- gücünüz olsa onu kısa bir süre için dur- diğerine göre daha hızlı hareket edebildiği men izole edilmiş bir nesne ya da du- durmuş olur, sizi izleyen insanlar hiçbir için bunun gerçekleştiği bölgede ışıktan rumu zamanın etkilerinden gizlemiş şeyin farkına varamadan sunuma ara yoksun bir boşluk ortaya çıkıyor. Bu boş- olur muyuz? Örneğin evrende ışıktan verip bir kahve içer, geri dönüp kaldığı- luğun içinde kalan bir şeyi gözlemlemek yoksun bölgeler yaratıp zamanın bu nız andan devam edebilirdiniz. İzleyi- mümkün değil. Yoluna devam eden ayrıl- bölgelerde durmasını sağlamak müm- cilerin algısına göre hiç ara vermeden mış ışınlar ikinci bir lensten geçerken tek- kün mü? Columbia Üniversitesi fizikçisi sunumunuzu tamamlamış olsanız da siz rar birleştiğinde iki lens arasında yaşanan Alexander L. Gaeta da bu sorudan yola zamandaki yarığı kullanıp kısa bir mola değişim algılarımıza yansımıyor. Böylece çıkıyor. Işık ve madde ilişkisini ultra hız- verdiniz. Tabii böyle bir yarık yaratacak bir nevi zaman yarığı yaratılmış oluyor. lı optikler kullanarak araştıran fizikçi, teknolojiye kimse sahip değil ama Gae- Alexander Gaeta’nın deneylerinde ortaya normalde yüksek hızlı veri transferi için ta’nın deneyleri bunun mümkün oldu- çıkan zaman yarıkları saniyenin milyarda kullanılan bu teknolojinin zamanda boş- ğunu gösteriyor. birine denk gelecek kadar kısaydı. Bu süre luk yaratabileceğini fark etti. “Işık, özün- gündelik yaşamımızda bir değişim yarata- de elektromanyetik bir gürültü. Ulaştığı Işığın hızı uzay-zamanda sabit olsa da maz gibi görünse de yüksek hızlı veri akta- yerde bir şeyleri değişime uğratırken ışınlar bir yüzeyden geçerken ya da baş- rımı sırasında belirgin bir fark yaşanabilir. zamanın akışı yönünde bir algı yaratı- ka bir ışık demetine çarptığında hızları Böyle bir teknolojiye sahip olsaydınız ola- yor,” diyor Gaeta; “Fark ettik ki ışığı bloke değişime uğrayabilir. Fizikçi, deneylerin- ğan veri akışını sekteye uğratmadan, za- edip ardından tekrar serbest bırakmak de bir lazer kullanarak bunun ışınlarını manda açılan boşluğu kullanıp akış halin- zamanda algılarımıza yansımayan bir farklı ışınların üstüne yolladı ve önce ışı- deki bilgiye gizlice yeni veriler ekleyebilir, çatlak oluşturuyor.” ğı yavaşlattı. Bu haliyle fiberglas malze- sonradan eklediğiniz bu verinin hedefine meye yansıtıp ışığın iki farklı yöne doğ- ulaşmasını sağlayabilirdiniz. Şöyle düşünelim, kalabalık bir gru- ru ayrılarak hareket etmesini sağladı. İki bun önünde önemli bir sunum yapı- kola ayrılan ışınların dalga boyları da de- Zaman yarığı süresini bir saniyeye uzatmak için aynı deneyi yaklaşık 300 bin Zaman Yarığı kilometre uzunluğunda bir alanda gerçek- Fizikçi Alexander Gaeta ışığı iki leştirmek gerek. Dolayısıyla böyle bir şey farklı yönde hareket edecek şekilde şimdilik mümkün değil. Ama fizikçinin elde ayrıştırdığında bir zaman yarığı ettiği sonuç zamanın doğasına dair önemli oluşturdu. Ayrılmış ışınların dalga bir bulgu sunmuş oldu. Şimdi gözlemci, ışık boyları da değişiyor. Düşük dalga ve zaman ilişkisinden yola çıkıp şu soruyu boyuna sahip olanlar daha hızlı hare- sorabiliriz: Onu algılayacak kimse olmasay- ket edebildiği için ışıktan yoksun bir dı zaman yine de var olur muydu? boşluk ortaya çıkıyor. Işınları Ayrıştıran Lens Işınları Birleştiren Lens Işığa Güven! Lazer Işınları Zaman Zaman, değişimleri ölçmek Yarığı anlamına geliyor ve değişimleri Zaman duyularımızla algılıyoruz. Onları z düzlemi takip etmemizi sağlayan başlıca şeyse görme duyusu. Ve bu da ışığın retinadaki kimyasallarla etkileşime girmesi sonucunda gerçekleşiyor. 70
EVRENIN UYANIŞ ANI Uzay-Zamanın Doğuşu İçeri hiç ışık sızdırmayan zifiri karanlık Evrenin ilk anları yüklü parçacıklar- bir odada uyanmış olsanız saatin kaç dan oluşan yoğun ve sıcak bir plazma olduğunu anlayamazdınız. Siz uyurken bulutuna benziyordu. Takip eden beyniniz zaman algısını durdurduğu için 380 bin yıl böyle geçti ve fotonlar bu uyandığınızda mutlaka saate göz atmanız ortamda serbestçe hareket edemedi. gerek. Bizim için gün uyandığımız anda başlıyor. Zamanın başlangıç noktasını be- GEÇMIŞ, ŞIMDI, GELECEK… algılayamazdık. Ama ikisi arasında mu- lirlemek istiyorsak tabii ki önce evrenin HEPSI BIR ARADA, AYNI ANDA azzam bir mesafe var ve mesafe artınca uyanışına; Büyük Patlama’ya geri dönme- Gündelik yaşamımızda her şeyi belirli zamandaki fark da artıyor. Uzaylı için o miz gerek. Çünkü uzay bu muazzam pat- bir sırayla deneyimlerken zamanın akışı anda gerçekleşen bu hareket, buradaki lamada ortaya çıktı. Fizikçiler bu konuda da bir nehrin akışından farksız gibi gö- kişinin yaşamında 40 yıl geriye tekabül bir fikir birliğine varamamış olsalar da rünür. Aslında bu akış nehirden çok bir edebilir. Uzaylı harekete devam ettikçe patlama öncesinde uzay-zaman da dâhil sinema filmine benziyor. Filmi izlerken onun için var olan “şimdi” dünyada 200 hiçbir şeyin olmadığı varsayılıyor. art arda gelen fotoğraf karelerinden yıl öncesine uzanabilir. Daha da şaşırtıcı başka bir şey görmüyoruz. Her bir anın olanı; hareketin yönü değişirse yine tu- Evrenin ve zamanın başlangıcını Bü- yakalanıp fotoğraf karesine sıkıştırılmış haf bir şeyle karşı karşıya kalırız. Uzaylı yük Patlama olarak işaretliyoruz ama görüntülerini sırayla, saniyede 24 kare bir anda fikir değiştirip geriye dönecek kozmosun uyanış anı gecikmeli yaşan- hızla hareket ettirilince aralarındaki ve ters yönde, Dünya’ya doğru hareket mış olabilir. ABD Clarkson Üniversitesi boşlukları algılayamayıp kesintisiz bir etmeye başlayacak olsa bu sefer onun fizikçisi Lawrence Schulman evrenin akış izlemiş oluruz. İşte Einstein zama- “şimdi” anı bizim için gelecekte yaşana- geçmişinde zamanın olmadığı bir süreç nın da böyle davrandığını görmüştü. Ek- cak bir “şimdiye” karşılık gelmeye başlar. bulunduğunu düşünüyor. Schulman, ışı- rana değil de sinema filmini oluşturan bu ğın bir yerde gerçekleşen durum hakkın- karelere bakıyor olsaydık filmin başıyla Böyle bir tablo karşısında geçmiş, şim- daki veriyi tüm evrene yayan haberciye sonunu aynı anda görebildik. Bu kavra- di ve gelecek arasında bir ayrım yapmış benzediğini hatırlatarak, gördüğümüz yışın evrene uyarlanmış halini anlaya- olmanın insana özgü bir durum oldu- her şeyin aslında geçmişe dair olduğunu bilmemiz için kendi “şimdi” algımızdan ğunu görüyoruz. Çünkü kozmos için bu söylüyor. Örneğin Güneş’te çok büyük yola çıkabiliriz. Örneğin teleskopunuzla üçü evrenin farklı yerlerinde aynı anda bir patlama gerçekleşse bunun görün- gökyüzünü izliyorsunuz diyelim. Işığın gerçekleşiyor. Fizikçi Max Tegmark bu tüsünün bize ulaşma süresi aramızdaki hızı sabit olduğu için uzak yıldızların içinden çıkılamaz durumu ”Geçmiş geç- mesafeyi kat eden fotonlarla belirlenirdi. ışığı bize ulaştığında onların geçmişteki medi, geleceği de henüz yaşanmamış sa- Işığın parçacıkları sabit hızda ilerledikleri bir anına göz atmış oluruz. Sizin o an yamayız,” diyerek özetliyor. İngiliz fizikçi için 149 milyon 600 bin kilometrelik yolu gördüğünüz yıldızların bazıları aslında Brian Greene ise şöyle düşünmemizi kat etmeleri yaklaşık 8 dakika sürüyor. yaşam sürelerini bitirip patlamış ya da tavsiye ediyor; “Nasıl ki uzaya bakınca Dolayısıyla Güneş’teki patlamayı 8 da- başka bir gökcismine dönüşmüş olabilir. gördüğümüz şeylerin bizden uzakta, kika gecikmeli görebiliriz. Ve biz bu sah- Dolayısıyla o yıldızların “şimdisi” ile sizin oralarda bir yerlerde olduğunu biliyo- neye tanıklık ederken o çoktan patlamış deneyimlediğiniz “şimdi” arasında belki ruz, zamanın bütününü de aynı böyle olacak. Aynı durum Büyük Patlama için de milyonlarca yıl fark var. Özetle başka görmeliyiz. Geçmiş ve gelecek de şimdiki de geçerli. Üstelik evrenin ilk anları yüklü bir nesnenin uzak geçmişi sizin şimdiki zamanla aynı anda, oralarda bir yerlerde parçacıklardan oluşan yoğun ve sıcak bir anınıza eşlik etmiş oluyor. Ama bundan saklanıyor. Gerçekleşmiş ya da yaşana- plazma bulutuna benziyordu. bile garip olan bir şey var. cak olan her şey bir arada. Leonardo da Vinci ünlü şaheseri Mona Lisa’nın son Fotonlar bu ortamda serbestçe hareket Dünya’dan 10 milyar ışık yılı uzaklıkta- rötüşlerini yaparken, henüz yaşamadı- edemiyor, uzak noktalara kadar ulaşamı- ki bir gezegende henüz karşılaşma şansı ğımız bir şey gerçekleşiyor; Mars yolcu- yordu. Takip eden 380 bin yıl böyle geç- bulamadığımız uzaylı bir tür olduğunu luğunu tamamlayıp kızıl gezegene ayak ti. Sonra elektron ve protonlar bir araya varsayalım. Einstein, hareketin yönü ve basan o ilk insan. Ve şu andaki siz… Tüm gelip atomları oluşturmaya başladı ve hızının zamanı değişime uğratacağını bunlar bir arada...” böylece fotonlar serbestçe hareket ede- söyler. Uzaylı, dünyada sabit duran kişi- bilme özgürlüğüne kavuştu. Bu, evrenin ye sırtını dönüp ters yönde hareket et- Bu bakış açısına katılmayan bilim in- tarihinde bir dönüm noktasıydı. Bundan meye başlarsa, yani bizden uzağa doğru sanları da yok değil. California Teknoloji önce fotonlar serbest hareket edemediği hareket ederse bu hareket kendisi için Enstitüsü fizik profesörü Sean Carroll, için değişimleri ölçmenin bir yolu bulun- zamanı yavaşlatacağından dünyadaki “zamanın bir başlangıç noktası yok, hep muyordu. İşte bu gerçekten yola çıkan kişiye göre geçmişe gitmiş olur. Bu iki ge- buradaydı ama varlığı uzayın ortaya çık- Lawrence Schulman, zamanın Büyük zegen birbirine çok yakın olsaydı, uzay- masıyla anlam kazandı” diyor. Carroll, Patlama sırasında değil, 380 bin yıl sonra lının hareketinden doğan zaman farkını bizim evrenimizde zamanın sadece bir gerçekleşen büyük değişimle başlamış yönde, ileriye doğru hareket edebildiğini olabileceğini söylüyor. 71
ZAMANIN DOĞASI düşünüyor; “Çünkü enerji her zaman da- fiziğinin bu soruya verilecek mantıklı eşzamanlı duyumsamanın biraz dışına ğılma ve bozulma yönünde eğilim göste- bir cevabı var. Bizim boş uzay olarak taşıp bu gecikmeyi algılayabilen bireylerin rir. Evrenin filmini geriye doğru saracak bildiğimiz doku bile kuantum seviyede çeşitli zihinsel sorunlar yaşamaya başladı- olsak şu anda onu oluşturan tüm enerji- kıpır kıpır hareketli olduğu için hiç din- ğını söylüyor. Hatta şizofreninin de bu ne- nin bir araya toplandığını görürdük. Ve meyen bir enerji dalgalanmasına sahip. denle ortaya çıktığını düşünüyor; “Zaman zamanı geriye sarınca bir başlangıç nok- Böyle bir dokuda nadiren de olsa hiçlik algınızda böyle bir tuhaflık olsaydı önce tası olan Büyük Patlama’da durmak zo- gibi görünen bu ortamda bir şeylerin kendi hareketleriniz mi gerçekleşti yoksa runda kalırdık. Ne de olsa ondan öncesi ansızın ortaya çıkması mümkün. Madde onları henüz gerçekleşmeden mi algıla- diye bir şey yok.” Carroll’a göre evrenimiz aslında enerjinin farklı bir formu olduğu dınız, emin olamazdınız. Bu da bölünmüş sürekli bir değişim içinde olduğundan ve için bu gelişigüzel gerçekleşen kuantum bilinç dediğimiz şeye yol açar; neyin önce zaman da değişimleri ölçen bir araç gibi değişimleri maddeyi yoktan var etme neyin sonra gerçekleştiğini, hangisinin di- davrandığından, algıladığımız şey onun gücüne sahip olabiliyor. Ama şimdilik ğerini doğurduğunu bilemediğiniz bir nok- kendine özgü tek yönlü hareketi. Ama Sean Carroll’ın açıklamasını bir tarafa taya erişirdiniz.” zaman yalnız başına var olamıyor çün- bırakıp önceki tabloya geri dönelim. Her kü bu varlığın tek başınayken bir tanımı bir an bir arada var oluyorsa ve gelecek Hem fizik hem de bilişsel bilimlerde yok. Evrende ve yaşamlarımızda hiçbir de dahil olmak üzere hepsi yaşandıysa uzmanlaşmış olan felsefe profesörü Cra- değişim olmasaydı zamanın varlığından zamanın akıp gittiği yönündeki algımızı ig Callender, zamanı olduğu gibi değil de haberdar olamazdık. Bir yerde ufak da nasıl açıklayacağız? akıyormuş gibi deneyimlememizin se- olsa bir değişim yaşandığında zaman beplerine odaklanan bilim insanlarından. bu değişimle akmaya başlıyor. Enerjinin BÜYÜK ALDANIŞ Zamanın bütününü bir somun ekmeğe zamanla dağılma ve bozulma eğilimi Zaman akmıyor ve duyularımız bizi al- benzetiyor Callender. Bu ekmeğin bir ucu göstermesini entropi olarak adlandırı- datıyor. Onu hala bir nehre benzetiyor Büyük Patlama, diğer ucu evrenin sonu. yoruz. Sean Carroll, zamanın tek yönlü olsak bile bu nehrin donmuş olduğu Biz de bu ikisi arasında bir yerdeyiz. Bu- ilerliyor olmasının ardında, evrenin dü- açık. Beynimizin, çevremizde gerçekle- lunduğumuz yerden ekmeğin tamamını şük entropiden yüksek entropiye doğru şen olayları hızla akan veriler olarak iş- göremediğimiz için zamanı bir bütün ola- bir eğilim sergiliyor olmasının yattığını leyip bize bu veriler için bir tablo sundu- rak algılayamıyoruz. Birisi ekmeği ince- söylüyor. Büyük Patlama anı en düşük ğunu biliyoruz. Ama bizim de beynimizi cik dilimlere ayıracak olsa sadece kendi entropiyi simgelerken evrenin güncel aldatmamız mümkün. Örneğin hiç hare- hali yüksek entropiye karşılık gelmekte. ket etmeden aynaya baktığımızda kısa Beynin Oyunu Ama bu yaklaşımda bir sorun var. Patla- bir süre için zaman algısı yok olur ve bir Yere düşen bir bardağın ma anı en düşük entropiyi temsil etse de bakıma onu durdurmuş sayılırız. Ayna- kırılma sesi beyni- kendisinden önce hiçbir şeyin olmaması, ya bakarken odağımızı bir gözümüzden mize görüntüsünden o andaki entropinin nereden ve nasıl gel- diğerine kaydırsak bu hareketi yakala- önce ulaşır. Beyin sesi diğini açıklayamıyor. Sean Carroll’a göre yamaz, yine donuk bir fotoğrafa bakı- algılayınca görüntüyü bunun cevabı paralel evrenlerde yatıyor yor gibi oluruz. Beynimiz de bu türden onla bir araya getirip olabilir. hileleri kullanıyor. Diyelim ki elimizdeki sunuyor. Biz de bardağı yere düşürdük ve paramparça ses ve görüntünün Fizikçi, evrenimizin başka bir ana oldu. Yere değdiği an duyduğumuz par- eşzamanlı geliştiğini evrenin bebeği olarak doğduğunu dü- çalanma sesi ve o an izlediğimiz görüntü düşünüyoruz. şünüyor. Bu ana evren öyle yüksek ent- birbiriyle tam olarak örtüşüyor gibi algı- ropi değerine ulaşmıştı ki içindeki her lansa da durum aslında biraz farklı ge- şey dağılma yönünde eğilim gösterince lişmekte. İşitme duyusu, görme duyusu- mükemmel dengeye erişip tamamen nun kullandığı mekanizmadan çok daha durgunlaştı. Yani hiçbir şeyin hareket hızlı. Bardağın kırılma sesi her zaman etmediği, değişimin yaşanmadığı bir ev- görüntüsünden önce ulaşıyor. Beyin sesi rende bir anda yoğun enerjiye sahip bir algılayınca ardından gelen görüntü veri- bölgede kıpırtı oluştu ve bu kıpırtı bizim sinin bu sesle birleşmesi gerektiğini bili- Büyük Patlama olarak tanımladığımız yor ve bir araya getirip sunuyor. Biz de şeydi. Carroll’a göre, bu yüzden bizim ev- tüm bu olayın sesi ve görüntüsüyle eşza- renimiz de aynı yönde eğilim göstermek manlı geliştiğini düşünüyoruz. Beyinde zorunda. Ve benzer bir denge noktasına gerçekleşen bu gecikme bilincimize yan- eriştiğimizde zamanın tamamen duraca- sımıyor. Bir bakıma, gerçekleşen her şeyi ğını söylüyor. gecikmeli olarak algılıyoruz. Nasıl olur da hiçbir şeyin olmadığı Nörolog David Eagleman beynin veri- ölü bir evrende bir kıpırtı doğabilir, diye leri bu şekilde senkronize edip sunuyor düşünüyor olmalısınız. Bu elbette son olmasının zihnimizi de koruduğunu, derece mantıklı bir soru. Ama kuantum 72
bulunduğumuz dilimden haberdar olur İngiliz fizikçi Julian ve bu dilimi “şimdi” olarak kabul eder- Barbour, “Kuantum dik. Bizimkinden önce ortaya çıkan dilim seviyede bir tarih geçmiş, ekmeğin henüz bıçak değmeyen kaydı tutulmuyor kısmıysa gelecek olurdu. Öyleyse zaman çünkü zaman diye algımızı belirleyen tek şey bıçağın hareke- bir şey yok,” diyor. ti. Gerçekteyse bunu yapan şey ışık. Aynı gezegende olan insanlar ışığı çok az farkla, etmek için itici gücü bulamazdık,” diyor. İşin sırrı ısıda yatıyor. Bir maddeye ısı uy- neredeyse aynı şekilde deneyimledikleri Bir futbol maçının sonucunu maç baş- gulayıp olağan sıcaklığının üstüne çıkar- için beynimiz tüm bunların aynı anda ger- ladığı anda biliyor olsanız izlerken zevk dığımızda geri dönüşü olmayan bir süreç çekleştiği yönünde aldatıcı bir tablo yara- alamazdınız. Peki ya futbolcular oyunun başlatırız. Yani zaman içinde değişime tıyor ve zamanı durmaksızın akıyormuş sonunu bildikleri halde sahaya çıkıp oy- uğramış olur. Fizikçi, her bir geri dönül- gibi hissediyoruz. Craig Callender, beynin nar mıydı? Geleceğe dair tüm seçimleri- mez süreçte zamanın bu şekilde devreye her bir “şimdi” dilimini tıpkı sinema filmin- mizi ve her bir harekette karşılacağımız giriyor olmasından ısının sorumlu oldu- de olduğu gibi art arda sıraladığını, böyle- farklı kurguları görebiliyor olsak neyi ğunu, bunu yanlış yorumlayıp zaman ce bu şimdilerin bir görüntü gibi aktığını seçeceğimiz konusunda kafamız bir hay- olarak adlandırdığımızı söylüyor. Diğer söylüyor; “Aslında olan şey şu; algılarımı- li karışabilirdi. bir deyişle; zaman ve ısı birbirine kökten zın yetersizliği nedeniyle anılarımızı tek bağlı. Ne zaman bir yerde ısı değişimi or- bir yönde yaratabiliyoruz. Kimse geleceği ASLINDA HIÇ YOKTU taya çıksa bir dönüşüm gerçekleşiyor ve hatırlayamıyor.” İtalyan teorik fizikçi Carlo Rovelli’nin zaman algısı başlıyor. Isı termodinamik- termal zaman adlı hipotezine göre za- le ilişkili olduğu için, Rovelli, tıpkı ter- Callender’a göre, beynimizin kim oldu- man hiç var olmadı ve bizler de sandı- modinamik gibi zamanın da istatistiksel ğumuz hakkında bir resim yaratabilmesi ğımızdan çok daha büyük bir yanılgı bir durum olduğunu söylüyor. Diyelim için anılarımızı belli bir sırayla dizmesi içindeyiz. Rovelli’nin yorumu geleneksel bir fırının içindeki değişimleri ölçmek gerek. Çocukluk yılları, ardından gelen açıklamalara köklü bir değişiklik öneri- istiyoruz. Ama kuantum seviyede ger- öğrenim yılları, bu süreçte yaşadıklarımız, yor. Kısaca özetleyecek olursak; zaman çekleşen tüm değişimleri ölçmek müm- ilk aşkımız, sonraki aşkımız, yetişkinliğe evrenin temel gerçekliğinin bir parçası kün değil. Dolayısıyla işi pratikleştirmek adım atarken yaşadıklarımız ve şu anki değil. “Bu çok karmaşık bir durum sayıl- adına fırının içindeki sıcaklığı ölçebiliriz. biz. Anıları bu şekilde sıralamıyor olsay- maz. Aksine bir kez kavradığınızda çok Sıcaklık, bir sistemdeki tüm parçacıkla- dık kişiliğimizi yaratamaz, öğrenme fırsatı daha basit olduğunu görüyorsunuz,” di- rın ortaya çıkardığı enerjinin ortalama- bulamazdık. Yani kendimize dair bir kişilik yor fizikçi; “Bir durumun gerçekleşmesi- sı olarak iş görüyor. Ölçümü bu şekilde imgesi yaratabilmek adına zamanı akıyor- ni zaman penceresinden bakarak tanım- yapmak zorundayız çünkü kısıtlı enfor- muş gibi algılamaya mecburuz. Oysa ger- ladığımızda kastettiğimiz, bir şeylerin masyona sahibiz. Carlo Rovelli benzer çekte akan bir şey yok. hareket ediyor oluşudur. Yani bir şeyin bir durumun zaman için de geçerli ol- önceki konumuyla sonraki konumunu duğunu söylüyor; “Evren en temel sevi- Beynimiz böyle bir algıyı zorunlu kılar- kıyaslayıp zaman içinde değiştiği sonu- yede zamandan bağımsız çalışıyor. Ama ken zamanı olduğu haliyle deneyimleme- cuna varıyoruz. Oysa gördüğümüz şey makro seviyeye doğru geçildikçe madde miz mümkün mü? Bilişsel bilimcilere göre önceki konumla sonraki konumun far- ve ısının etkileşimi görünür değişimler pek değil. Beyin şimdiki zamana odaklana- kından ibaret. Diyelim ki zaman diye bir yaratmaya başlar. Örneğin suyu ısıttığı- rak işlem yapıyor ve büyük resmi gözler- algımız yok. Onu bu denklemden çıkarıp nızda belli bir noktadan sonra kaynama den saklıyor. Beynimizin evrimi bu şekilde aynı sahneye tanıklık etsek değişkenle- seviyesine erişmesi kaçınılmaz olur. İşte gerçekleşti çünkü böyle bir mekanizma rin birbirlerine göre durumlarını tarif zaman da böyle doğuyor; evrenin bir zo- hayatta kalmak için en uygun çözüm gibi etmeye başlardık.” runluluğu olarak değil, bizim şeyleri an- görünüyor. Örneğin aç bir avcı avını gör- lamamıza yardımcı olacak hayali bir algı düğü anda mümkün olabildiği kadar hızlı Fizikçi kuantum seviyedeki Planck olarak.” Özetle, makro seviyede karma- saldırmak zorunda. Bu durumun çoktan ölçeğine inilince evrenin en temeldeki şık sistemlere ait durumları izlerken te- yaşanmış olduğunu biliyor olsa muhte- birimine eriştiğimizi ve burada zamanın mel seviyede gerçekleşenlere dair veriler melen saldırı anını ayarlayamaz ve aç kal- alışkın olduğumuz gibi davranmadığını gözden kaybolduğu için bu eksiği zaman maya devam ederdi. Yani zamanın akışı hatırlatıyor. Ama hepimizin aklına gelen algısıyla kapatmaya çalışıyoruz. yönündeki algı hayatta kalmak için büyük soruyu da dile getirmekten kaçınmıyor: bir avantaj sağlıyor. Beynimiz de böylece “Olmayan bir şeyi nasıl algılıyoruz?” Di- İngiliz fizikçi Julian Barbour, zamanın şimdiki zamana dahil etmesi gerekmeyen ğer açıklamalardan farklı olarak, Rovel- var olmadığı düşüncesinin ötesine geçip aşırı veri yüklemesinden kurtulup, gerek- li’nin bu soruya verdiği yanıt son derece bunu matematiksel olarak tanımlamayı siz enformasyon için işlem gerçekleştir- basit ama anlaşılması da bir o kadar zor: da başardığımızı söylüyor. Barbour’ın meyerek enerji tasarrufu yapmış oluyor. Amerikalı fizikçi James Burkett Hartle, “Geçmiş, şimdi ve geleceği aynı anda algı- layabilen bir beyne sahip olsaydık hareket 73
ZAMANIN DOĞASI bahsettiği kanıt Wheeler-Dewitt denkle- gerçekte zaman diye bir şeyin olmadığı ki elektronların biri sola doğru dönüyorsa, mi olarak bilinmekte. 60’lı yıllarda teorik sonucuna varıyoruz” diyor Barbour. hemen ardından yollanan mutlaka diğer fizikçiler John Wheeler ve Bryce DeWitt yönü seçiyor. Ama eldeki şekil bir baklava kuantum fiziği kuramını tüm evrene uy- GELECEĞIN GÖLGESI olduğu ve deney üç elektronla yapıldı- gulamaya karar verip uzun ve hummalı Gelecek sandığımız kadar uzakta değilse ğı için nihayetinde bunlardan ikisi aynı bir çalışmanın sonunda karmaşık bir şimdiki zamandan ona erişmek müm- yönde hareket etmek zorunda. Hareket denklemle karşı karşıya kaldı. Denklem kün olabilir mi? Ya da o bize kadar uza- alanları kısıtlı olduğundan bir yerde karşı- kuantum mekaniğinin evrene uygu- nıp bir şeyleri değiştirme gücüne sahip laşmaları da gerek. Ancak sağa ya da sola lanmış halini gösteriyor olsa da içerdiği mi? Çok çılgınca geliyor olsa da Bristol döndükten sonra nasıl hareket ettiklerini onca bilgiye rağmen zamanı temsil eden Üniversitesi fizik profesörü Sandu Po- izleyemiyoruz. Zaten kuantum fiziği kural- t sembolünden yoksundu. Zamanı öldü- pescu bunun gerçekleştiğini düşünüyor. ları uyarınca böyle bir gözlem yapmış olsak ren Wheeler-DeWitt denklemi evrenin Çıkış noktası da yine kuantum düzeyde parçacıkların doğal hareketlerini değişime kuantum evresinde zaman diye bir şey gerçekleşen gariplikler. uğratmış olur, deneyi mahvederdik. “Par- olmadığını gösterdi. “Kuantum seviyede çacıkları rahatsız etmediğimizden emin bir tarih kaydı tutulmuyor çünkü zaman Atom altı parçacıklar uzayın tek bir olmak istiyoruz. Bunun için deneyi karan- diye bir şey yok. Yani kuantum evren noktasını paylaşmak yerine, bundan lıkta gerçekleştirdik,” diyor fizikçi. statik; hiç değişmiyor ve bu nedenle de- kaçınmak için türlü hileler ortaya ko- ğişimlerle ortaya çıkan zaman da orada yuyor. Popescu bu durumun sebebini Deneyin ilerleyen bölümü direkt takip yer edinememiş görünüyor. Einstein’ın aydınlatabilmek için bir deney tasarladı. edilemiyor olsa da neler olduğunu anla- kuramını kuantum mekaniğiyle birleş- Üç adet elektronu baklava şeklindeki bir manın dolaylı bir yolu var. Çünkü aynı tirmeye çalışan bu denklem doğruysa düzeneğe yönlendirip hangi yöne doğru yeri paylaşmak zorunda kalan iki elektron ilerleyeceklerini görmek istedi. Ve gördü birbirleriyle çarpıştığında bundan doğan Bambaşka bir gezegen- de, farklı şekilde evrim- leşmiş olsaydık zamanı yine aynı şekilde mi algılardık? 74
değişim ölçülebiliyor. Kuantum seviyede Aslında burada tüm evrenin geleceğin- şe gidip neyi değiştirirsek değiştirelim, gerçekleştirilen tüm deneylerde olduğu den bahsediyoruz. O, şimdiki zamanda bunlar zaten o şekilde yaşanmıştı. Çok- gibi Popescu’nun deneyinde de her sefe- yaşamlarımızı kontrol altında tutuyor tan gerçekleşmiş olanı yerine getiriyor rinde bambaşka bir sonuç gözlendi. Fakat gibi.” olmaktan başka bir şey yapabileceğimizi dikkat çeken bir şey daha vardı; “Onları düşünmüyorum. Muhtemelen kayıtlar- çıkıştan önce ölçtüğümüzde gerçekleştire- Ünlü fizikçi Paul Davies de bu görüşe da olmayan bir durumu yaratmaya çalış- bilecekleri iki olasılık olduğunu biliyorduk. katılanlar arasında. Davies aynı duru- sam bile başarısız olurdum.” Sonra ölçtüğümüzdeyse bu olasılıklardan mun gündelik yaşamlarımızda da rol oy- birine yönelmiş olduklarını gördük. Diğer nadığını söylüyor. Örneğin, mutlaka ka- Fizikçinin bu açıklamalarından evre- olasılık kayboldu. Burada sorulması gere- tılmak zorunda olduğunuz bir davet var nin kendi tarihini koruma altına aldığı ken şu; bir önceki ya da bir sonraki anı iz- diyelim (ya da siz öyle düşünüyorsunuz). sonucunu çıkarabilir miyiz? Belki evet, lemeye karar vermiş olmam iki olasılıktan Ama ansızın bir haber geldi ve en yakın belki de hayır. Ama Todd Brun’a göre ke- birini nasıl yok edebilir?” Fizikçi, gelecek- arkadaşınızın kaza geçirip hastaneye sin olan bir şey var; gelecek geçmişe uza- teki bir verinin geriye doğru hareket edip kaldırıldığını öğrendiniz. Bu durumda nıp gölgesini üzerine düşürebiliyor olsa şimdiki zamanı değişime uğratma gücü tabii ki davet planlarını bir kenara itip bile aslında hiçbir şeyi değiştirmiş olmu- olduğunu düşünüyor. “Ne kadar garip gö- kendinizi hastanede bulma olasılığınız yor. Aksine değişmemesi için çalışıyor. rünüyor olursa olsun, bu olağandışı durum çok yüksek. Dolayısıyla katılımınızın çok geleceğin geçmişi etkilediğini gösteriyor,” önemli olduğunu düşündüğünüz davet Beynimiz, bu gezegendeki yaşamın diyor; “Gelecek bize erişip olasılıklardan bir bir anda hayatınızdan silinip gitmiş oldu. devamlılığını sağlamak adına en uygun kısmını çalıyor ve kendisinde yazılı olan Paul Davies, geleceğin tek bir seçimi çözümü üretip türümüze özel bir zaman verinin ortaya çıkmasını garantiye alıyor. dayatma konusunda ısrarcı olduğunu, algısı yaratmış olabilir. Ancak başka bir kozmik ölçekte bakıldığında her şeyin gezegende bambaşka bir ortamda vücut başlangıcının da bu nedenle şekillenmiş bulmuş olsaydık beynin evrimi yine aynı olabileceğini söylüyor. şekilde mi gerçekleşirdi? Soruyu biraz değiştirirsek; geçmiş, şimdi ve geleceği Kuantum mekaniği, geleceğin geçmişi eşzamanlı algılayabilecek türler ortaya değiştirme gücü olduğunu gösteriyor. çıkamaz mı? Ya da belki biz de algılarımı- Öyleyse biz de geçmişe erişip benzer bir zın ayarıyla oynayarak farklı bir zaman etki yaratamaz mıyız? Einstein haklıy- kavramına geçiş yapabiliriz. sa; yani zaman sadece bir boyutsa ve bu nedenle geçmiş zaman da hala buraday- Antropolog Vera da Silva Sinha ve sa neden olmasın? Fizikçi Todd A. Brun, dilbilimci Chris Sinha zamanı algılama güvenilir kuramların bunu mümkünmüş şeklimizin evrensel bir dayatma olma- gibi gösterdiğini ama henüz geçmişe git- dığını söylüyor. Bu sonuca, Amazon yer- menin bir yolunu bulamadığımızı söylü- lilerinden Amondawa adlı kabilenin dili yor. Bunun için en iyi çözüm fizikçilerin ve kültürü üzerine yaptıkları araştırma “kapalı zamansı eğri” olarak tanımladığı, sırasında varmış olmaları da enteresan. birini zamanda yolculuğa çıkarıp sonra Brezilya’da yaşayan Amondawa kabilesi olduğu yere geri döndürebilecek bir geçit. modern insanla gerçekleşen ilk kontağı- Bunun, uzay-zamanda sebebi bilinmeyen nı 1984 yılında yaşamış. Takvim ve saat bozulmalar sonucunda ortaya çıkabile- kullanmayan, zamanı ölçmeyen bu ka- cek bir kapı olduğu ve zamanın bambaş- bilede zaman sözcüğüne karşılık gelen ka bir noktasına açılabileceği düşünülü- bir kelime de yok. Özetle zamana dair bir yor. Todd Brun, henüz bir kapalı zamansı kavramları bulunmuyor. Kabile sadece eğri kapısına denk gelmediğimiz için bir kurak sezonla yağışlı sezon arasındaki düşünce deneyi gerçekleştirmek zorun- ayrımı yapıp, deyim yerindeyse gerisiy- da kaldı ve geçmişe gitsek bile onu asla le hiç ilgilenmemiş. Onlar için olayların değiştiremeyeceğimiz sonucuna ulaştı. nasıl bir döngüyle değiştiği önemli değil. Diyelim ki 30-40 yıl öncesine gidip anne Bunun yerine her bir durumu bağımsız ya da babamızı, henüz biz doğmadan bir değişim olarak algılayıp sadece içeri- önceki bir zamanda ziyaret ettik. Brun, ğiyle ilgileniyorlar. bu ihtimalin yaratılabilir olmasının ar- dında olayın zaten çoktan gerçekleşmiş Amondawa örneği, aynı gezegende bile olmasının yattığını söylüyor. Yani biz za- bambaşka bir zaman algısının mümkün ten geçmişe gidip onları ziyaret etmiştik. olabildiğini gösteriyor. Ama onların tutu- Henüz doğmamış olsak bile! Einstein’ın munu benimsemek modern uygarlıklar kuramına göre konuşursak; “Geçmişin için pek de pratik bir yaklaşım olmazdı. bir istikrarı olmalı,” diyor fizikçi; “Geçmi- Bilimsel açıklamalar aksini işaret ediyor olsa da zaman bizim için bir nehir gibi ak- maya devam edecek. 75
BİLİM DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ: CERN Prof.Dr.SerkantAliÇetin Bilgi Üniversitesi CERN Koordinatörü Türkiye CERN’le işbirliğini hayata geçirdi. Dünyanın en büyük KOZAN DEMİRCAN parçacık hızlandırıcısından transfer edilecek teknolojiler ve kurum kültürü, şirketlerle üniversitelerin Ar-Ge çalışmalarını hızlandıracak. İSTANBUL BİLGİ ÜNIVERSITESI, D Ü N YA N I N çalışmalarını ko- Türkiye’nin CERN işbirliği Türkiye’de temel bilimlere katkıda bu- FIZIĞE AÇILAN ordine ediyoruz. ülkemiz açısından ne önem lunmak ve teknoloji transferi yoluyla GÖZÜ Bunun içinde 6-7 taşıyor? ülkemizdeki şirketlerde Ar-Ge’yi des- CERN parçacık üniversiteden Bir bilim insanı ve akade- teklemek için Avrupa Nükleer Araştır- hızlandırıcısının doktoralı araştır- misyen olarak buna birkaç ma Merkezi (CERN) ile işbirliği yapıyor. macı var ve Atlas başlık altında cevap vermek Dünyanın en büyük parçacık fiziği içyapısı. deneyindeki 10 isterim. Öncelikle işin basına araştırma laboratuvarı ve bilimsel keşif yansıyan tarafı var: merkezi olan CERN’deki Atlas deneyi- dedektörden biri- nin ulusal proje yürütücülüğünü Prof. ni, hassas bir iç dedektörü kullanıyoruz. Atlas deneyi için ülkemiz- Dr. Serkant Ali Çetin üstlendi. Örneğin ben bu dedektörün veri kali- de yürütülen şemsiye proje- tesi sorumlusuyum. İşletilmesinden nin geliştirilmesi amacıyla Bilgi Üniversitesi Yüksek Enerji Fiziği sorumlu olan arkadaşlarımız da var. titizlikle ilerleyecek bir süreci Uygulama ve Araştırma Merkezi Mü- Sistemi bir tek biz kullanmıyoruz tabii, başlattık. Bilgi’nin yürütü- dürü ve CERN - ATLAS Deneyi Ulusal ama işbirliği kurulunda oy kullanma cüsü olduğu TAEK destek Koordinatörü Prof. Dr. Serkant Ali Çe- hakkımız bulunuyor. projesi ile Atlas deneyinde tin’le Türkiye’nin CERN’e üye olmasını konuştuk. Aynı zamanda CERN’ün son 60 yılda dünyaya kazandırdığı teknolo- jiler, ülkemiz için teknoloji transferinin önemi, parçacık fiziğindeki son gelişme- ler ve fiziğin geleceğiyle ilgili kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Türkiye-CERN işbirliği hakkında bilgi verebilir misiniz? Bilgi Üniversitesi ulusal proje yürütü- cüsü olarak Atlas deneyinin Türkiye ayağında gerçekleştirilen tüm çalışma- ların koordinasyonunu sağlıyorum. Türkiye’deki üniversitelerden 30’a yakın araştırmacının katıldığı deney için ulu- sal düzeyde oluşturulan şemsiye proje- deki öncülüğümüze ek olarak CERN’de yürütülen bir diğer önemli çalışma olan CAST deneyine de Türkiye’den katılan tek üniversite olduk. Bilgi Üniversitesi’nde Türkiye’den Atlas deneyinde çalışan tüm fizikçilerin 76
BİLİM DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ:CERN hayata geçirilen tüm çalışmalar ülkemiz- LHC TÜNELLERI Bilim de bilimsel ilerlemeye önemli katkılarda Namı diğer dünyasında bulunacak. Artarak devam etmesini Büyük Parçacık yedekli çalışmak umduğum bu işbirliğinin, Türkiye’nin Hızlandırıcısı harika bir şey. bilim ve teknoloji vizyonunda köklü bir değişim yaratacağına inanıyorum. bu olanaklara kavuşuyorsunuz. sunuz. Türkiye’nin 2015 Mayıs ayında CERN CERN’e üyelik ücretli; ama asosiye CERN bir işbirliği platfor- asosiye üyesi olmasının ardından tek- noloji transferi ve endüstri ile işbirliğine üyeler tam üyelerin ödediği yıllık üc- mu, ticari kuruluş değil. Bu yönelik yürütülen çalışmalara da büyük retin onda birini ödüyor. Ancak sadece nedenle başvurularda hem katkı vermeye başladık. Bu sayede temel tam üyelerin CERN konseyinde oy yetkinliğinizi hem de kararlı- araştırmaların tetiklediği teknolojik ge- hakkı bulunuyor. Her ne kadar devlet lığınızı ölçüyor. Yetkinliğiniz lişmelerden endüstrimizin ve dolayısıyla çevirisinde bizim için “ortak üye” karşı- de işbirliği yapma gücünüze ekonomimizin azami seviyede faydalan- lığı kullanılsa da bunun asosiye üyeliğin ve isteğinize bağlı bulunuyor. masını hedefliyoruz. tam anlamını verdiğini düşünmüyo- CERN ile ilişkilerinizi olgun- rum. Özellikle de konseyde oy hakkımı- laştırmak için 2 ila 5 yıllık bir Neden CERN’e tam üye olmadık? zın olmadığı dikkate alındığında. plan yapıp CERN’e bildiriyor- Akademik camiada CERN üyeliğine sunuz. Türkiye tam üyelikte önem vermemizin sebebi, bu kurumun Tam üyelerle aramızdaki önemli bir devam etseydi 2015 Mayıs Türkiye’yi gelişmeye teşvik edecek dev fark da sanayi ve bilimde işbirliği sevi- ayında bu süreç başlamış bir mıknatıs olması. Ancak CERN’e üye- yesi: Evet, onda bir ücret ödüyoruz ama olacaktı. lik sürecimiz sancılı oldu ve asosiye üye bunun karşılığında CERN’de tam kadro olarak bulunduğumuz statüyü de yeterli çalıştırma kotamız da aynı oranda Oysa biz CERN’e tam görmüyorum. sınırlı. Üstelik büyük bütçeli ihalelere üyelik başvurusu yaptıktan CERN’e üye olmazsanız oradaki kad- giremiyoruz. sonra dünyada eşi benzeri rolarda çalışma imkanınız veya bilimsel görülmemiş bir şekilde tam araştırmalar ile tek- Tam üyelik zor mu? Sorun bizden çok üyelikten vazgeçtik ve bizim HALKA TÜNEL noloji transferi gibi para istemeleri mi? için asosiye üyelik yeterli de- Dünyanın konularda ihalelere Keşke sorun bütçe olsaydı. Aslında dik. Lakin CERN’e tam üyelik en güçlü katılma izniniz Türkiye’nin yeterli bütçesi var. Kaldı ki için ödeyeceğimiz yıllık ücret hızlandırıcısı olmuyor. Tam üye CERN’ün kendisine başvuran bütün Türkiye’nin Ar-Ge’ye ayırdığı olan LHC veya asosiye üye ülkeleri para karşılığı otomatik olarak yıllık bütçenin yanında çerez tüneli 27 km olduğunuz zaman üye yapması söz konusu değil. Bunun kalırdı: Net ifadesiyle 40 uzunluğunda. için CERN’e bilim ve teknoloji alanında milyon frank yerine 4 milyon bir gelişme planı sunuyor ve tıpkı AB frank ödüyoruz. uyum yasalarında olduğu gibi birkaç yıla yayılan taahhütlerde bulunuyor- Bununla birlikte sanayi sunuz. Verdiğiniz sözlerin tutulması odalarından üniversitelere karşılığında ve yapılan denetimlerden kadar bizler Türkiye’nin enin- geçerseniz tam üyeliğe kabul ediliyor- de sonunda tam üye olacağı umudunu taşıyoruz. CERN 60 yıl önce kurulmuş olan ve hem bilimsel araştırmalar, hem en ileri teknoloji trans- feri hem de dağıtık yönetim modelleri açısından dünya ülkelerine örnek oluyor. Bundan 50 yıl sonrasının ekonomisi ve yönetişim bi- çimlerini örnekliyor. Türkiye olarak insan uygarlığının en ileri ve uzun süreli işbirliği olan CERN’de tam üye olarak yer almamız gerekiyor. 77
DÜNYANIN GÖZÜ CERN VİDEO İZLE CERN’DE GELİŞTİRİLEN EN ATLAS DENEYI CERN kâr odaklı göre ABD, CERN ayarındaki ulusal YENİ TEKNOLOJİLER pratik teknoloji- parçacık hızlandırıcısına yatırım Rastlantı eseri ler yerine temel yapmaktan vazgeçtiği için fizikte treni İstanbul Bilgi Üniversitesi santralis- kaçırdı. Oysa olaya başka açıdan bak- tanbul Kampüsü’nde düzenlenen atlasın önden mak lazım: Amerika ikinci bir CERN Teknoloji Transfer Ofisleri Zirvesi, görünüşü insan bilimlere odakla- yapmak için büyük bütçe ayırmak Türkiye’de ilk kez hayata geçirilen nıyor. Tam üyelik yerine CERN’e katıldı. Bilgi Yüksek Enerji Fiziği Uygulama gözbebeğini ve Araştırma Merkezi ile CERN Bilim insanları gerek CERN’de ge- Bilgi Transfer Ofisi, Türkiye Odalar andırıyor. bize ne kazandı- rekse internet bağlantısıyla uzaktan ve Borsalar Birliği’nin işbirliğiyle çalışarak bütün bilimsel gelişme- gerçekleştirildi. Biz de zirvenin racak? lerden anında haberdar oluyor. Bu özel konuşmacısı olan CERN Bilgi Bunu tam üyelik başvurumuzu geri sebeple Amerika da bilimsel gelişme- Transfer Ofisi Direktörü Dr. Giovanni çökmeden önce çalışmalarımızı lerden geri kalmıyor. Tersine CERN’ü Anelli ile fizikte teknolojinin kulla- denetlemeye gelen CERN yetkilileriyle destekleyen en büyük ülkelerden biri nımı ve CERN’de teknoloji dışında görüşme şansımız oldu. Onlar da tam (iptal edilen hızlandırıcıda çalışacak geliştirilen demokratik yönetim üye ülkelerin ileri CERN teknolojilerine grupları oraya kaydırdı). Üstelik modelleri üzerine bir söyleşi yaptık: en önce ve en hızlı şekilde ulaşarak CERN’e ayıracağı parayı ülkesinde sanayide önemli atılımlar yaptıklarını başka bilimsel araştırmalara ayırarak CERN’de geliştirilen yeni tekno- söylediler. Tam üye ülkeler KOBİ’lerden araştırma kapasitesini artırmış bu- lojiler hangi alanda kullanıma kurumsal firmalara kadar her alanda lunuyor. Bu da bize bilim ve teknolo- giriyor? hızla gelişerek rekabet gücünü artırı- jide uluslararası işbirliğinin gücünü Sanayi için fırsatlar ve potansiyel yor ve katma değer yaratarak toplu- gösteriyor. işbirliği alanları açısından değerlen- mun sosyal refahını yükseltiyor. dirdiğimizde CERN’de geliştirilen Bu sebeple verdiğimiz paranın CERN 2008’de arızalandığı zaman teknolojilerin özellikle sağlık, gü- karşılığını alacak mıyız veya ne zaman Amerika’daki Fermilab ekibi, cisim- venlik, bilişim alanlarında sektörü alacağız sorusuyla düşünmekten vaz- lerin kütle kazandığı mekanizmaya teşvik ettiğini görüyoruz. Ancak, geçmemiz gerekiyor. Böyle düşünenle- ait olan Higgs parçacığını belki biz CERN bir parçacık hızlandırıcısı re cevabım şu: Madem öyle parayı cebi- buluruz diye ellerindeki hızlandırıcıyı ve bütün bu teknolojiler parçacık nizde tutun ve başka şeylere harcayın; maksimum kapasitede çalıştırdılar. hızlandırıcısında kullanılan sistem- çünkü CERN işbirliği kısa, orta ve uzun Elbette eski model hızlandırıcı olduğu lerden türetiliyor. vadede derinlikli düşünmeyi gerekti- için Higgs’i bulmaya gücü yetmedi. ren kapsamlı bir yatırım. Örneğin tam Ancak, Amerikalılar en azından fizik Parçacık hızlandırıcılar elektrik maliyet analizi yapar ve tam yatırım teorilerinde Higgs’in hangi enerji yüklü parçacıkları çok yüksek getirisini hesaplarsanız bire üç kazanç değerlerinde var olabileceğini netleş- enerjilerde hızlandırarak duvar gibi sağladığınızı göreceksiniz (başta know tirdiler ve muhtemel kütlesini tahmin sabit hedeflere çarpmalarını veya how transferi ve eğitim olmak üzere en ettiler. Örneğin Higgs’in Fermilab birbiriyle çarpışmalarını sağlıyor. temel konularda). hızlandırıcısının enerji seviyesinde Bunun için parçacıkları ultra vakum bulunamayacağını görmüş olduk. borularda hızlandırarak sürtünmeyi Türkiye treni kaçırdı mı? Yukarıdaki örnek yalnızca Amerika önlüyoruz ve yoldan çıkmamaları Bu soruyu Amerika treni kaçırdı mı için geçerli. Amerika bilimsel ve tek- için süperiletkenlerden üretilen şeklinde sorduğunuzu varsayıyorum. nolojik altyapısını yıllar önce kurmuş güçlü elektromıknatıslar kullanı- Birkaç yıldır Amerika’da kendi gelecek olan, bugün de bu alanlara öncülük yoruz. nesil parçacık hızlandırıcımızı geliş- eden ülkelerden biri. Dolayısıyla tirmek yerine CERN’e katıldığımız Fermilab ile yetinmek Amerika için Oda sıcaklığında süperiletken için yanlış yaptık tarzı eleştiriler dile treni kaçırmak olmayabilir, fakat olmadığından bunları sıvı gazla so- getiriliyor. Amerika açısından bunu Türkiye’nin CERN’e tam üyelikten ğutmamız gerekiyor. Aynı zamanda analiz edersek Türkiye treni kaçırdı vazgeçmesi ve ilelebet asosiye üye parçacıkları deney aygıtlarında mı ve böyle giderse treni kaçıracak mı tespit etmek için gelişmiş dedektör- sorularına da yanıt vermiş oluruz: ler, veriyi analiz etmek için de özel yazılımlar ve güçlü bilgisayarlar Astrofizikçi Neil deGrasse Tyson’a kullanıyoruz. Bunlar da tomografi cihazlarından MR cihazlarına, ağır sanayiden bilgi teknolojilerine ve yapay zekaya kadar birçok alanda 78
BİLİM DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ:CERN “İşimiz CERN’de geliştirilen tüm çözümlerin devletlere ve özel sektöre aktarılmasını sağlamak.” sektörü canlandırıyor. Türkiye ile işbirliği mercek ve Kepler usturlab kullanırdı. Dr. Giovanni Anelli çerçevesinde ülkenizdeki şirketler de bu Bunlar bir web sayfası veya mobil CERN Bilgi Transfer Ofisi Direktörü teknolojilerden yararlanabilecekler. uygulama gibi yazılım arayüzleri olabilir geliştirmek değildi. Ancak, CERN’de enerji değerini artırırken yük- veya joystick, mouse, dokunmatik ekran onlarca ülkeden binlerce bilim sek çözünürlüğü nasıl koruyorsunuz? gibi donanımsal arayüzler olabilir. Teknoloji insanının farklı kültürleri ve Daha hassas aygıtlar bunun için yeterli insanların fiziksel ve düşünsel sınırlarını yetişme tarzlarına rağmen, değil. Aynı zamanda daha güçlü analiz aşmasını sağlayan bir araç. Öte yandan herkesin yeni öğrendiği tekno- yazılımları da geliştirmemiz gerekiyor. geliştirdiğimiz teknolojinin parametrelerini lojileri işbirliği içinde kullanma- Sorun şu, bilimsel ilerleme kaydetmek için ve bunları tam olarak nasıl kullanacağı- larını sağlamamız gerekiyordu. enerji düzeyini belirli aralıklarla artırma- mızı bilmemiz gerekiyor. Yoksa elimizdeki İşte bu sebeple yeni yönetişim mız gerekiyor. Bu sırada çarpışmaların yol sonuçları anlamakta zorlanabiliriz. modelleri geliştirdik. açtığı parlaklık dedektörlerin hassasiyetini azaltıyor. Teknolojiyi bizler geliştirdiğimiz için Bilim dünyadaki bilim parametreleri karıştırma sorunumuz yok, insanlarını bir araya getiren CERN’de proton-proton çarpışmaları ama yepyeni bir bilimsel keşif yaptığımızda ortak paydamız; ama bunun gerçekleştiriyoruz. Ancak bunlar kuark ve bunu açıklamak için yeni deneyler yapma- idari tarafını da organize etmek gluonlardan oluşuyor. Öyle ki çarpışma- mız gerekiyor. Bu noktada kullandığımız gerekiyor. Bilim insanları idari dan sonra çok sayıda yeni parçacık ortaya teknoloji ne keşfetmiş olabileceğimize dair organizasyona devletlerden çıkıyor. Bunlar kısa bir süre için var olduktan olasılıkları sınırlayarak işimizi kolaylaştırı- farklı yaklaşıyor. Biz bilimsel sonra başka parçacıklara bozunuyor. Bu yor. Diğer yandan keşif süreci tam da onu deney ekiplerinin bile kendini sebeple enerji izlerine bakarak hangisinin anlamaya çalıştığımız için bize heyecan özerk olarak yönetmesine izin hangi parçacığa ait olduğunu anlamaya veriyor. veriyoruz. Bu açıdan gayri mer- çalışıyoruz. Bir insanın tek başına bunun kezi demeyelim ama dağıtık altından kalkması imkansız. Hassas Teknolojiden korkmamalıyız. Teknolojiyi yönetim biçimleri kullanıyoruz. dedektörleri hassas algoritmalar ve süper bir araç olarak amacına uygun şekilde kul- bilgisayarlarla destekliyoruz. Tam da bu lanmalıyız. CERN’deki mühendislerin hepsi Üniversitelerin sosyal yüzden hızlandırıcı teknolojilerimiz tıbbi aynı zamanda bilim insanı. Teorik fizikçiler bilimler bölümleriyle iletişim görüntüleme cihazları üretilen şirketlere formüller üzerinde çalışırken, mühendis fi- halindeyiz. Neden siyasi bi- transfer ediliyor. zikçiler de deney aygıtlarımızı ve dokunma- limler bölümleriyle de iletişim tik ekranlar gibi arayüzleri geliştiriyorlar. kurmayalım? Sonuçta dün- Çarpışmalarda istediğiniz parçacığı Teknoloji transferi ofisi olarak aktardığımız yanın geleceğini birlikte inşa bulamadığınızda ne oluyor? tüm teknolojileri onlar geliştiriyorlar. ediyoruz. CERN Bilgi Transfer Seviniyoruz! Örneğin Higgs’i bulamasaydık Ofisi Direktörü olarak bu beni yeni bir fizik keşfetmiş olacaktık. Bilim Elimizde fizikle ilgili temel soruları gerçekten ilgilendirir; çünkü insanlarıyla bunu konuşurken Higgs’i bula- yanıtlayacak teknolojiler var mı? işimiz CERN’de geliştirilen mayalım da daha heyecanlı bir şeyler, yeni Çok güzel bir soru, ama heyecan verici bir tüm çözümlerin devletlere teoriler keşfedelim diyenler oldu. iş yapıyoruz derken kast ettiğim de buydu. ve özel sektöre aktarılmasını Bir satranç oyunu gibi: Hangi bilimsel keşif sağlamak. Teknoloji bilimle insanın arasına mı için hangi teknoloji gerekir? Bazen tekno- giriyor, yoksa işini mi kolaylaştırıyor? loji geliştirirken fiziği daha iyi anlıyoruz. 79 Deney ve gözlemlerden söz ediyorsanız Bazen de teknoloji geliştirirken yeni bir fizik Galileo’nun çağında bile çeşitli düzeneklerle keşfediyoruz. Örneğin dedektörlerimizdeki deney yapıldığını belirtmek isterim. İnsan bir paraziti gerçek parçacıkla karıştırma- duyuları tek başına fizik yapmaya yeterli mak için tüm sistemin nasıl çalıştığını değil. Her zaman dedektörler gibi aracılar bilmemiz gerek. kullanmamız ve bunları kullanmak için arayüzler geliştirmemiz gerekiyor. Örneğin Yeni organizasyon biçimleri için Newton prizma, Galileo teleskop, Huygens sosyal ve siyasal bilimlerle iletişim kuruyor musunuz? CERN’de amacımız yeni yönetim biçimleri
BİLİM DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ:CERN kalması bizim gelişmemizi yavaşlata- MERKEZ BEYIN beyanlarda bulun- cağım” diyebilirsiniz. Ancak, bilir. Sonuçta Türkiye CERN teknoloji CERN bu dular. bu durumda devletin de ken- transferinden büyük yarar sağlayacak di bünyesindeki araştırma olan bir ülke binadan Gerçi ikinci kurumlarına aynı miktarda “Hızlandırıcı 21. yüzyılın anahtarı” Ar-Ge bütçesi ayırması ABD’nin İnsanlığın Hızlandırıcıları yönetiliyor. öğretimde temel bi- gerekiyor. diye bir raporu var. CERN gibi gelişmiş parçacık hızlandırıcılarda kullanılan limlerin kapatılması Bugün herkes NASA’yı süperiletkenler, elektromıknatıslar, iyi oldu: Akşam saatinde zaten yeterli uzay uçuşlarının maliyetini dedektörler, hatta bilgisayar yazılımları eğitim verilemiyordu. İş hocalara ek artıran hantal bir yapı olarak (yapay zeka ile büyük veri) mobil rek- gelir, öğrencilere diploma mekaniğine görüyor. Oysa NASA 60 yılda lamlardan toplu taşıma sinyalizasyon dönüşmüştü; ama bu temel bilimleri Jet İtki Laboratuvarı gibi on- sistemlerine kadar her alanda insanlı- toptan kapatalım anlamına gelmiyor. larca tesis kurdu ve yüzlerce ğın geleceğini belirliyor. Öbür türlü çocuklara burs vermek üniversiteyle işbirliği yaptı. Tam üyelik daha yararlı diyorsunuz pek anlamlı değil. Temel bilimlerden Uzay teknolojisini geleceğin Elbette. İşin bir de bilimsel düşüncenin mezun olanlar zaten para kazanmakta şirketleri için canlı tuttu ve ve bilim kültürün gelişmesiyle ilgili zorlanacak, bari okulda maddi destek yıllarca özel sektöre rakip olan bir yanı var. CERN 60 yıllık köklü olalım gibi eksik bir mantık bu. Biz oldu. bir kuruluş. Öyle ki ben ATLAS deney akademisyenler diyoruz ki öğrencilere aygıtında araştırmalarımı sürdürür- sadece balık vermeyelim, onlara balık İlk modern bilgisayarların ken torunuyla birlikte çalışan bir Rus tutmayı da öğretelim. CERN gibi işbir- insanları Ay’a taşıyan Apollo profesör tanıdım. CERN sıradan bir liklerine girmeyince ve ülkede kendi uçuş rotalarını hesaplamak uluslararası araştırma merkezi değil. bilimsel tesislerimizi açmayınca temel için geliştirildiğini düşünün. Aynı zamanda insan uygarlığının ve bilimcilerin girip çalışabileceği bir Sonra da bilgisayar ve yapay bilimsel gelişmenin en önemli kurum- işkolu ile iş tanımı da bulunmuyor. zeka devi IBM’i, bir de yapay larından biri. zekanın unutulmaz üstadı Devlet, sektör, üniversite işbirliği Marvin Minsky’yi ki kendisi Türkiye açısından bunu 10 yıl son- hakkında ne söyleyebilirsiniz? son zamanlarda orduyla dev- rası değil, 50 yıl sonrası için geleceği Devlet desteği şart derim. Sürekli ola- letin bu alandaki yatırımları düşünmek şeklinde yorumlayabiliriz. rak üniversite-sektör işbirliğinden söz azaltmasından yakınıyordu. Bizim ara elemanlara ve teknisyen ediyoruz; ama özel sektör haklı olarak İşte sektör-devlet-üniversite kategorisindeki teknolojilere odaklan- kâr odaklıdır. Devlet temel bilimlere işbirliği böyle bir şey: Mesela mak yerine temel bilim ve teknolojiye destek vermezse özel sektörün üniver- Uluslararası Uzay İstasyonu odaklanmamız gerekiyor. Böylece kısa siteye entegre olmasını bekleyemez- olmasaydı SpaceX şirketi vadeli kâra değil, yatırıma yönelik dü- siniz. Devlet içinde devlet gibi kendi Dragon yük kapsülünü şünebiliriz. Bugün yıllık ülke gelirinin politikalarını oluşturamazlar. yörüngeye nasıl fırlatacaktı? yüzde üçünü Ar-Ge’ye harcayan bir Elon Musk’ın SpaceX ve Jeff ülke olsaydık bile parayı nereye har- Amerika’dan farklı olduğumuz bir Bezos’un Blue Origin roket cayacağımızı iyi planlamak gerekirdi. nokta da bu: Örneğin Elon Musk, Spa- şirketleri NASA’nın kaymağı- CERN buna örnek oluyor. Sürekli ceX için hem NASA’dan hem de devlet- nı yiyor. dışarıdan ithalat yapan bağımlı bir ten destek aldı. Uydu fırlatma ihalele- CERN Avrupa’da benzer bir ekonomi olmak yerine, CERN’e resmi rine katılmak için devlet desteği aldı ve görev üstleniyor mu? Türkçe çeviride yazdığı gibi ortak olma bir altyapı girişimcisi olarak başarıya Kesinlikle. CERN, tarihiyle imkanımız var. ulaştı. Bugün de yılda 35 gigawatt saat tüm ülkeleri bilimsel araştır- Türk üniversitelerinde temel bilimler elektrik depolama kapasitesine sahip malara teşvik eden ve onlara ne durumda? pil üretecek olan Tesla Gigafactory’yi örnek olan bir kurum. Bizim Müthiş özverili akademisyenler ve kurarak kendi ekonomisini yaratıyor; de CERN’den çıkaracağımız öğretim görevlileri ile çok çalışkan öğ- ama önce devlet vardı. dersler var. rencilerimiz var. Ancak bütçe yetersiz ve bu ekipler devlet tarafından gerek- Üniversite-sektör işbirliğini geliştir- CERN 1952’de kuruluyor. tiği kadar yönlendirilmiyor. Geçen yıl mek için ne yapmalıyız? İki sene içinde organizasyon bazı üniversitelerde temel bilimlerin Öncelikle “Bütçesinin en az yüzde halini alıyor ve 12 kurucu ül- kapatıldığını gördük; çünkü yöneticiler 10’unu Ar-Ge’ye ayıran firmalara teşvik bu bölümlere talep olmadığı yönünde vereceğim ve onları teknokentlere ala- 80
BİLİM DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ:CERN keyle 54’te Avrupa Nükleer Araştırmalar güneşin önünden geçen küçük bir kuşu “Çıplak Örgütü olarak yapılanıyor. 1961 yılında göremeyebiliriz. Ancak hızlandırıcı- gözle deney CERN’e gözlemci statüsüyle katılan nın hassasiyetini artırırsak Güneş’in ve gözlem ve şu anda asosiye üye olan Türkiye parlaklığını gölgeleyip (fon parazitini çağı sona ile birlikte sayarsak CERN’ün 21 üyesi azaltıp) örnekteki kuşu görme şansımız erdi. Şimdi bulunuyor. Nitekim asosiye üye imkanı bulunuyor. Bu da fizik teorilerindeki bilgisayarlar ve yokken ya CERN’e tam üye oluyordunuz açıkları kapatmamızı sağlıyor. hızlandırıcılar ya da gözlemci. CERN günlük hayat için ne gibi tekno- var.” lojiler geliştiriyor? Gözlemcilerin sadece 6 veya 4 ayda CERN günlük hayat için hiçbir teknoloji birbirine ağ üzerinden bağla- bir toplantılara katılma hakkı var, ama geliştirmiyor. Sadece parçacık hızlan- nan bilgisayarlar, sunucular, oy kullanamıyorlar ve genellikle söz dırıcılar için teknoloji geliştiriyor; ama veri merkezleri ve şebekenin alma hakları olmuyor. Bu açıdan asosiye temel bilimlerde çalıştığı için geliştirdi- kendisi. World Wide Web üyelik Türkiye’nin statüsünü yükselt- ği bütün teknolojiler birkaç yıl içinde (www) ise internetin üzerin- ti diyebiliriz; ama çok daha fazlasını günlük hayatta kullanıma giriyor. de çalışan iletişim ağı ki halk yapmamız mümkün: Türkiye kendine arasında internet derken Avrupa ülkesi diyor ve Avrupa tarafın- Deneysel nükleer enerji fiziğinin 3 bunu kast ediyoruz. Keza bu dan öyle tanımlanıyor. Dolayısıyla ye- ayağı var: parçacık hızlandırıcılar, de- anlamda internet CERN’de terince yatırım yapsaydık daha baştan, dektörler ve bilişim teknolojileri. Bugün çalışan bilim insanlarının yani 60 yıl önceden CERN’de kurucu üye dokunmatik ekranlardan gelişmiş yeni buluşlar için birbiriyle olabilirdik. büyük veri analiz yazılımlarına, elekt- gerçek zamanlı olarak ileti- Atlas’ı nasıl kullanıyorsunuz? romıknatıslardan PC’de kullandığımız şime geçmesi için kuruldu. CERN gibi yüksek enerji fiziğinde farelere kadar birçok teknoloji CERN İnterneti farklı kurum ve ku- çalışan parçacık hızlandırıcılarında iki araştırmaları için geliştirildi ve video ruluşlar sahiplenebilir ama tür araştırma yöntemi var. Biri enerjiyi oyunlarıyla kozmoloji araştırmalarında web’in öncüsü CERN’dür. artırmak ve her seferinde daha küçük kullandığımız bilgisayar simülasyonları Türkiye’de CERN gibi ge- veya daha kütleli parçacıklar bulmak. da buna dahil. Örneğin ilk kapasitif lişmiş bir merkez kurabilir Diğeri ise orta düzey enerjiyle çalışarak dokunmatik ekranlar ve bugün kulla- miyiz? çözünürlüğü (yani hassasiyeti, birim za- nıldığı şekliyle ilk fare 1972-73 yılla- Bu biraz da Türkiye’den 1 manda alınan veri miktarını) artırmak. rında CERN kontrol odasında ihtiyaç milyar dolarlık startup çıkar Böylece bilinen parçacıkların etkileşim- duyulduğu için tasarlandı. İnterneti de mı diye sormak gibi oldu. Çı- lerini daha net gözlemleyerek parçacık CERN kurdu. kabilir ama yatırım yapmak fiziği teorilerini rafine etmek. Atlas’ı her Amerikalılar interneti biz kurduk gerekiyor. Bugünkü CERN’ü iki türlü de kullanabiliriz. diyor? kurmak Avrupa, ABD ve Burada bir ayrım yapmak lazım: dünyanın geri kalanının 60 Bunu parlak güneşe baktığımızda İnternet iletişim altyapısının adı, yani yılını aldı. Ancak kesinlikle gözümüzün kamaşmasıyla açıklayalım: imkansız değil. Tersine bir Güneş gözümüzü alır ve bu sebeple yerlerden başlamak lazım. Örneğin bizim hayalimiz Trakya’da, Bulgaristan-Yu- nanistan-Türkiye sınırının kesiştiği yerde dünya barışını teşvik eden bir foton hızlandırıcısı kurmak. Bu üç ülkenin kurucu üye olduğu işbirliğiyle bir foton 81
BİLİM DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ:CERN çarpıştırıcısı ve Higgs fabrikası inşa kurmak. Bugüne kadar dairesel ve ATLAS DENEYI etmek istiyoruz. Bu tesisle Higgs’in hiç doğrusal hızlandırıcıları birlikte kulla- CERN’de protonlar ölçülemeyecek kadar hassas özellikle- nan bir tesis kurulmadı. Biz yaparsak ışık hızının yüzde rini ölçebiliriz. Bunu ekip olarak, ilgili aynı tesiste hem deney sinyalini daha 99’u ile birbiriyle yerlerdeki meslektaşlarımızla, Yunanis- net ayırt edebildiğimiz yüksek çözü- çarpışıyor. tan ve Bulgaristan’daki akademisyen- nürlüklü deneyler hem de maksimum lerle konuşup ülkemize ortak bir öneri enerji düzeyinde deneyler gerçek- bulunuyor. Bu bilimsel sunduk. leştireceğiz. Böylece yeni ve mevcut araştırmalarda yaratıcılığı da Ne zaman hizmete girer? teorileri aynı anda araştırabileceğiz. teşvik edecektir. Öte yandan 30 yıl sonrasına yönelik bir plan ama Türkiye’de temel bilim dersleri kadar felsefe ve sanatın da bilim- hayal değil. Günümüzde kısa mesafe- felsefe dersleri de kalkıyor. Bir fizik- den kopmaması gerektiğini lerde çalışan gittikçe daha küçük hız- çi olarak bilim-felsefe ilişkisi üzerine düşünüyorum. Felsefeciler landırıcılar üretebiliyoruz. Bunlar aynı ne söyleyebilirsiniz? Amerikan ve sanatçıların bilimsel bilgi enerji değerlerini çok daha ucuza elde ekolündeki felsefenin modası geçti sahibi olması onların da ya- etmemizi sağlıyor. Öyle ki bizim foton diyebilir misiniz? ratıcılığını artıracaktır. çarpıştırıcı planımızı da kolaylaştırabi- Akademik kariyere atıldığım zaman lirler. LHC de 1996 yılının teknolojisine kendime benzer bir soru sordum: Fiziğin temeli deneysel bilgi göre tasarlandı. Bugün tasarlansaydı Fizik okuyorum ama bitirince felsefe ama elimizdeki teorileri de- çok daha küçük bir sistem olarak mi okumalıyım? neysel olarak test edemiyo- inşa edilebilirdi. Türkiye için bu proje ruz. Bu bilimsel düşünceye hızlandırıcı Ar-Ge’si yapmak anlamına Fark ettim ki hayat üzerine sorular zarar veriyor mu? geliyor. Nitekim Türkiye’nin hızlandırı- sorduğum zaman bu soruların bir Bilim bugün insanlığın cı alanında bir amiral projesi var. kısmını fizikle ve doğa bilimleriyle çıplak gözle deney ve gözlem Türkiye kendi hızlandırıcısını mı cevaplamak mümkün. Aynı şekilde yapabileceği sınırı aştı. Ku- kuruyor? fizikteki keşifleri anlamlandırmak ve antum dünyası için mikros- Üzerinde çalışıyoruz: Halihazırda bunların insan uygarlığına, eğitime, koplara ve parçacık hızlan- CERN’deki hızlandırıcı Ar-Ge’sine sosyal refaha ne gibi etkileri olacağını dırıcılara ihtiyacımız var. katılıyoruz. Bunun yanında 90’ların düşünmek için de felsefeden yarar- Galaksileri ve gezegenleri ise ortasından beri süregelen bir ulusal lanmak mümkün. ancak teleskoplarla görebi- hızlandırıcı kurma projemiz de var. liyoruz. Fizik formüllerini CERN’den daha küçük çaplı olsa da Bu sebeple fizik tüm soruların kullanarak elle simülasyon tümüyle Türkiye’de kurulacak bir hız- yanıtıdır ve felsefe ile sanat gibi diğer yapamayız, bu milyonlarca landırıcı projesi. disiplinler yüzeysel veya önemsizdir yıl sürer. Testlerimiz için gibi bir yaklaşıma katılmıyorum. bilgisayar simülasyonları Temel parçacıklar olan kuarklar Tersine, Bilgi Üniversitesi’nde “science kullanıyoruz ve bilim artık içinde tılsım kuarkları çarpıştırmak educated” formatında derslerimiz var. dolaylı deneylerle ilerliyor. için tasarlanan Türk Hızlandırıcı Mer- Temel bilimlerle tanışmamış sosyal Örneğin bugün hem Alan kezi (THM) projesi bakanlık desteğiyle bilimler öğrencilerine popüler bilim Guth’un şişme modeli birçok üniversitemizin katıldığı bir formatında dersler vererek tam da hem de Brian Greene’in çalışma. THM sayesinde Türkiye hız- sözünü ettiğiniz açığı kapatmaya incelediği zar kozmolojisi landırıcı ile tanıştı, üniversitelerde ilgili çalışıyoruz. İnsanlığın dünyaya büyük patlama sonrasında bölümler kuruldu ve araştırmalar baş- geniş bakan kuşaklara ihtiyaçları oluşan Evren’i görebildiğimiz ladı. Bu proje hayata geçerse parçacık kadarıyla gayet iyi açıklı- fiziğinin temeli olan Standart Modeli yor. Ancak elimizde büyük kendi hızlandırıcımız ile geliştirebiliriz patlama şartlarını yaratacak ve foton çarpıştırıcı önerimiz de bu teknoloji olmadığı için hangi inisiyatifin devamı olabilir. teorinin doğru olduğunu Dünyada örnekleri var: Mesela Bilgi Üniversitesi olarak Çin’le işbirliği halin- deyiz; fakat Türkiye yeni bir teknoloji ile bütün ülkelerin önüne geçerek en güçlü çarpıştırıcıyı inşa etsin ve yüksek enerji fiziği yapsın istiyoruz. Farkımız dairesel ve doğrusal hızlandırıcıların birbiriyle çarpıştığı bir karma sistem 82
BİLİM DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ:CERN test edemiyoruz. Bu da bir anlamda bizi gluonlar arasındaki güçlü nükleer kuv- karşılığını bilimde simülasyon deney ve gözlemden koparıyor. Aslında veti açıklayan kuantum kromodinamik ve denklem çözme olarak CERN’deki parçacık fiziği deneylerinde (QCD) teorisinde olduğu gibi sanatla bile düşünürsek niçin sorularının bile gözle göremeyeceğimiz kadar küçük flört ediyoruz (elektromanyetik kuvvet- fizikçileri bir olayın “nasıl” parçacıklarla uğraşıyoruz. Söz konusu teki elektrik yükünün karşılığı QCD’de olduğunu açıklamaya yönlen- parçacıkların deney aletleriyle bile doğ- renk dediğimiz bir özelliktir). dirdiğini görebiliriz. rudan gözlemlenemeyecek kadar hızlı Yeni bir fizik için daha güçlü olduğunu veya hızlandırıcıda çok kısa Dahası birçok fizikçi sicim teorisini yeni bir hızlandırıcı geliştir- bir süre için var olduklarını da unut- araştırırken, Evren’in nasıl oluştuğu memiz gerekiyor mu? mamak gerek. Kısacası dedektörlerimiz sorusunun belki aklımıza gelmeyen Yeni bir fizik keşfetmesek bile çarpışma sırasında oluşan parçacıkları başka bir cevabı vardır diye öğrencileri- mevcut fiziği daha iyi anlamak değil, bu parçacıkların yok olmadan ni son derece tartışmalı bir model olan için gelecek kuşak hızlandı- önce geride bıraktıkları enerji izlerini halka kuantum kütleçekim kuramına rıcıları tasarlamamız gereki- görebiliyor. (LQG) yönlendiren profesörler var. LQG yor. CERN komitesi bunun bu önemli soruyu cevaplayamadı, ama farkında ve bilim insanları İşte bu yüzden bilişim teknolojileri yanıtlamamızı sağlayacak bazı yararlı şimdiden Geleceğin Dairesel ve bilgisayar simülasyonları olmadan matematik araçları sağladı. Şimdi biz Çarpıştırıcısı adında bir proje araştırma yapamayacağımız bir dünya- dar anlamda fizik yapsaydık ve ampirik geliştiriyorlar. Bu hızlandırıcı da yaşıyoruz. Bu şartlar altında birçok bilginin hiç dışına çıkmasaydık bilimi LHC’den daha güçlü olacak, teoriyi deneysel olarak kanıtlamak nasıl geliştirecektik? Bilmediğimiz ama ne kadar güçlü olacak? yerine simülasyonlarla matematiksel şeyleri tespit ettiğimizi sağlayacak yeni Bunu yukarıda verdiğim pa- olarak analiz ediyoruz. deneyleri nasıl tasarlayacaktık? rametrelere göre tartışıyorlar, Bilim felsefesi yararlı mı? LHC’nin kendi ömrü içinde ne- Yararlı oluyor. Örneğin matematiksel Sorunuza cevaben bence bilim leri yapmaya yeterli olacağını olarak hangi teori doğru olabilir diye insanları çok yönlü olmalı ve eklektik analiz ediyorlar. Sonuç olarak düşünürken bilim felsefesi yapıyoruz. düşünmeli. Ben yeni teoriler geliştir- yeni çarpıştırıcının gücü Ta Faraday’ın 19 yy’da elektromanyetik menin veya kanıtlamanın yanı sıra hangi bilimsel teorileri kanıt- alanları kağıda çizerken yaptığı gibi mevcut kanıtlanmış teorilerin de rafine layabileceğimizi, hatta hangi veya protonları oluşturan kuarklarla edilmesinden yanayım. Bu yeni bilimsel teorileri geliştirebileceğimizi teoriler geliştirmemizi de kolaylaştı- belirleyecek. Örneğin, bugün racaktır. Felsefedeki akıl yürütmenin kütleçekim kuvvetini taşıdığı düşünülen graviton parçacı- ATLAS DENEY AYGITININ KESITI (DEDEKTÖRLER, KALKANLAR VE PARÇACIK DUDURUCULAR) ğını hâlâ gözlemleyemedik ve varlığını kanıtlayamadık; çün- ELEKTROMANYETIK ISIÖLÇER HADRONIK ISIÖLÇER kü CERN’de graviton ölçen bir deney aygıtı yok. Sınırda fizik TAMBUR UÇ KISIM TAMBUR UÇ KISIM MUON DEDEKTÖRÜ yapıyorsanız milyar dolarları Akordeon kurşun Düz demir Düz bakır nereye yatıracağınızı 30 yıl soğurucular Akordeon kurşun soğurucular soğurucular önceden planlamanız gereki- Sıvı argon gazıyla soğurucular yor. Türkiye’nin şimdi tam üye soğutma Sıvı argon gazı Işıldayıcı karolar Sıvı argon gazı olması gerektiğini düşünme- mizin bir sebebi de bu. CERN İÇ DEDEKTÖR 2025 yılında yeni teknolojilerle güçlendirilecek ve bugünkü LUCID deneyler daha hassas olarak yeniden tekrarlanacak. Bu MIKNATISLAR TAMBURLU SIMIT MIKNATIS SARMAL BOBIN UÇ SIMIT KALKAN Disk Simit Ön kısım fırsattan yararlanmalıyız. 20.500 Amper, 4 Tesla 6000 Amper, 20.500 Amper, 2 Tesla 4 Tesla Bu noktada bizim gibi teorik tarafta değil de deneysel tarafta çalışan bilim insanları (mühendis gibi düşünen ekip- ler) yeni buluşları nasıl yorum- lamalıyız ve bu keşiflerden neler türetebiliriz sorusuna odaklanıyorlar. 83
El Yapımı 1 3DOODLER START 2 LIX PEN Çizimlerinize VİDEO İZLE 3 boyut katın 7TECH PEN İçinde yaşadığımız gelecekte 3B yazıcılarla kalemler birbirinden ayrı şeyler olmayacak. Artık 3B yazıcı kalemlerle plastik şaheserlerinizi her Lix ekibi bu topu yerde yaratabilirsiniz. Tek yapmanız gereken kalemi bir yüzeye koymak, ve kâseyi siyah havaya doğru bir çizgi çekmek ve daha sonra bu noktaya detayları ekle- plastik filamandan mek. Bu kalemler hâlâ yeni. 2 milyon dolarlık Kickstarter kampanyasını “bastılar.” 2013’te başlatan 3Doodler türünün ilk örneğiydi. Şimdilerde ise alternatif- leriniz var. Biz de üç popüler modeli test ettik. X AV IER 1 3DOODLER START 2 LIX PEN 3 7TECH PEN HARDING 3Doodler şu anda iki model Sadece 45 gram ağırlık- 7Tech test ettiğimiz üç kalem arasında filamanın satıyor. Amiral gemisi diye- taki Lix test ettiğimiz en hızını ve sıcaklığını kontrol bileceğimiz 3Doodler 2.0 ve hafif, en ince aygıt. Bu etmenize izin veren tek bizim gibi acemilere hitap yüzden de rakiplerine tasarım. Bu değerleri eden Start. İkinci model tek kıyasla gerçek kalem kalemin üstündeki küçük düğmesi ve kolay kavray- hissiyatı veriyor. Hatta bir ekrandan görebiliyor, abileceğiniz iri gövdesiyle ucunda klips ve filamanın bir dizi ok biçimli düğmeyle “kullanıcı dostuyum”diye kullanıma hazır olduğunu de ayar yapabiliyorsunuz. bağırıyor adeta. Plastik fila- gösteren dört adet uyarı 7Tech size denetim sağlıyor manı üstteki delikten koyuy- ışığı var. Kalem etkisini ama biraz hantal. Kullanım or, turuncu düğmeye basıyor, bozan tek şey Lix’in sırasında fişinin takılı olması sonra da kalemin ısınması kullanım sırasında güç gerekiyor ve kalemle gelen için 60 saniye bekliyorsunuz. kaynağına bağlı kalma filamanlar halka biçiminde Ardından aynı düğmeyi basılı zorunluluğu. Yine de olduğundan kalemden dışarı tutup çizim yapıyorsunuz. 99 bunun 3B aygıtların en uzanıyor, gelecek vaat eden dolarlık kitte kalemin yanı klası olduğunu bilince sanatçıların yolunu kesiyor. JILL SHOMER sıra öğrenmeyi kolaylaştıra- içiniz rahat edebilir. cak şablonlar bulunuyor. 8 4 FOTOĞRAF Sam Kaplan
El Yapımı Arka Bahçe Bilimi girdap halkası olduğunu söyledi. ket eden bir sıvıdan geçtiğinde. Tabağı Hipotezi test etmek için arkadaşımın ileri doğru sürüklediğinizde tabağın iki Havuzda havuzunda yemek tabağını hareket yanındaki sıvı da ileri doğru hareket edi- girdap halkası ettirerek kendi karanlık noktalarımı ya- yor. Ancak ilerideki su hareketsiz kalıyor. oluşturdum rattım. Tabağın hareketi havuzun yüze- Sıvılar arasındaki bu hız farkı, sıvının yinde benden ağır ağır uzaklaşan ancak tabağın suyun altındaki kenarı boyunca Bir gün internette dolaşırken bir videoya kendi içlerinde ahenkle hareket eden kıvrılmasına yol açıyor. rastladım. Bir yüzme havuzunun dibinde iki iki adet çukur oluşturdu. Bu çukurlara adet yuvarlak gölge vardı ancak suyun yüze- bir iki damla gıda boyası damlattığımda Girdabın uçları suyun yüzeyinde, yinde gölge düşürecek bir şey yoktu. Daha da boya dönerek suyun altına girdi ve iki güneş ışığını tıpkı camdan mercekler gibi ilginci, gölgelerin kaybolup gitmek yerine bir- çukuru birbirine bağlayan inanılmaz dışarı doğru kıran iki adet çukur oluştu- likte havuz boyunca hareket etmesiydi. Neler bir yarım girdap halkasını gözler önüne ruyor. Bu yüzden de iki karanlık halkanın olup bittiğini bir akışkanlar dinamiği hocasına serdi. etrafında parlak bir halka meydana sorduğumda bunun muhtemelen yarım bir geliyor ve kara noktalar oluşuyor. Girdap, kendi etrafında dönen sıvı ya da gaz sütunudur. Deneyimin bir girdap NASIL GİRDAP YAPARSINIZ? olduğunu biliyordum çünkü boyayı da beraberinde götürüyordu. Dalganın ak- sine girdap madde taşıyabilir. Girdaplar kesme kuvveti sayesinde oluşur. Hızlı hareket eden bir sıvı, daha yavaş hare- DIANNA COWERN Bir tabağı durgun havuza yarısına kadar batırın. İleri doğru birkaç santim itin, sonra sudan açı yapacak biçimde usulca çıkarın. Suyun yüzeyinde, dipteki siyah noktaların tam yukarısında oluşacak iki çukuru görmeye çalışın. FOTOĞRAF Charlie Langella İLLÜSTRASYON ROBERT L. PRINCE Çukurlara birkaç damla gıda 85 POPSCI.COM boyası damlatın. Boya, yarım halka oluşturan girdabın içine çekilecek. 85
El Yapımı 2 Sivrisinek 1 Meyve sineği Kendin Yap 3 Süne İşe Yazın yaptığınız mangal partisinin davetsiz misafirleri tüm keyfinizi yarayan kaçırabilir. Kendin Yap böcek tuzakları sayesinde bu can sıkıcı böcek- üç Kendin lerden kurtulabilirsiniz. Ama sakın unutmayın; internette gördüğü- Yap böcek nüz tüm kapanlar işe yaramayabilir. tuzağı Sonik sinek kovucular bunun bir örneği. Florida Üniversitesi’nde entomolog (böcek bilimci) olan Roxanne Connelly “Tiz perdeli fre- kanslar kullanarak haşereleri kaçırdığını söyleyen böcek kovucuların hiçbir bilimsel temeli yok” diyor. Böcekleri maya kullanarak cezbetti- ğini söyleyen tuzaklar da aynı derecede şüpheli. Connely ve Kuzey Carolina, Charlotte’taki Holistic Pet Solutions firmasında böcek ilaçlayıcı olarak çalışan Ty Ashcraft gerçekten işe yarayan üç tuzak ve bunların neden işe yaradığını gösteriyor. MATT GILES 1 SÜNE 2 SİVRİSİNEK 3 MEYVE SİNEĞİ Kendilerini düşmanlara turun. Şişenin içine pille Tüm sivrisinekler aynı dışını sprey boyayla Connelly’nin meyve safirlerinizi çağırmadan karşı pis bir kokuyla çalışan küçük bir fener tuzağa yakalanmıyor. siyaha boyayın. Ağzına sinekleri için önerisi bir iki gün önce yapın. koruyan ve her yerde atın. Kapanı karanlık bir Connelly bunun için dü- yakın yere iki adet gayet basit. Küçük bir “Sabunu günde iki kez karşınıza çıkan süne bö- yere koyduğunuzda süne şük teknolojili bir tuzak delik açın. Bu delikleri ve kabı köpüklü bir su tazeliyorum. Genelde ceği, evi oturulmaz hale böcekleri ışığa gelecek, öneriyor. Tuzak, durgun şişenin ağzını ince ağla ve bulaşık deterjanı üçüncü güne hiç sinek getirebilir. Ashcraft’ın şişeden çıkamayacak ve su sayesinde Aedes kapatın. Şişenin etrafına karışımıyla doldurun. kalmamış oluyor,” diyor bunun için kolay bir çözü- siz onları atana kadar albopictus ve Aedes ıslak bir bez sarın (günde Sonra içine daha küçük Connelly. mü var. İki litrelik plastik da orada kalacak. “Çatı aegypti gibi yaygın iki bir kez ıslatın). Kumaşa bir kap koyup içine sirke meşrubat şişesinin katlarına, bodrumlara sivrisinek türünü kendine bırakılan sinek yumurta- ekleyin. Sirke meyve si- üstten 5 cm’lik kısmını ve diğer karanlık yerlere çekiyor. Önce iki litrelik ları ağdan içeri düşecek neklerini çekecek ancak kesin. Sonra ters çevirip koymayı unutmayın,” bir plastik şişenin üst ve yavru sinekler ağdan sinekler baloncuklara bantla şişenin ağzına tut- diyor Ashcraft. kısmını kesin, şişenin dışarı çıkamayacak. yakalanacak. Bunu mi- 8 6 ILLÜSTRASYON Chris Philpot
FotoAtlas Zamanı Bayİlerde! atlasdergisi.com ATLASDergisi AtlasDergisi atlas-dergisi
El Yapımı Hacker Eğlencesi Hayalet Avcıları’nın proton silahı güncelleniyor M AT T GILES Hayalet enselemeniz gerekirse kimi çağırır- istedim,” diyor fizikçi. “Eğer proton silahı gerçekten çalış- Dekor ekibi her proton sınız? Elbette bir fizikçiyi. saydı nasıl olurdu diye düşündüm.” silahına bir sinkotron (halka biçimli parçacık 1984 tarihli komedi filmi Hayalet Avcıla- O ve filmin dekor sorumlusu Kirk Corwin gerçek fizikten hızlandırıcı), kriyojen rı’nın bu yaz vizyona girecek yeni çekimi için de yararlanan birkaç alternatif geliştirmişler. “İlk çizimler- tankları ve hidrojen plazma yönetmen Paul Feig parçacık fizikçisi James de futuristik bir Blade Runner havası vardı,” diyor Corwin. kaynağı eklemiş. Corwin Maxwell’den yardım istemiş. Maxwell de Ancak yeni ekip ilkinden daha gelişigüzel olduğundan, çubukların hızlıca yerine ekibin hayaletlerin hakkından gelmek için silahların da toplama görünümlü olması gerekliydi. konması için de bir manyetik kullandığı o ünlü proton silahlarını yeniden sistem monte etmiş. tasarlamış. Eskiden MIT’de çalışan, şimdi “Orijinal silahlar film dekoru dünyasında efsane mer- ise Newport News, Virginia’daki Jefferson tebesine erişti,” diyor Corwin. “Yol göstermesi bakımından Laboratuvarı’nda görev yapan Maxwell’in elin- iyi olsa da, kendi yorumumu katmak istedim.” Corwin de ilham almak için kullanabileceği aygıtlar hurdalıklardan bulduğu ibreleri, göstergeleri, anahtarları zaten mevcut. Örneğin yüksek basınçlı buhar ve yarış arabalarından çıkma hortum kelepçelerini kul- üreten, helyum 3 kutuplaştırıcı. lanmış. Ardından o ve ekibi bu parçaların alüminyum gibi hafif materyallerden kopyalarını yapmış ve böylece sırtta “Fantastik bir aygıta gerçek fizik katmak taşınan silahların ağırlığını 6 kiloya düşürmüş. 5 dakikalık proje K&J Magnets şirketinde havalı bir bilim deneyi,” diyor. “Elektriksel alanlarla manyetik SONY PICTURES; İLLÜSTRASYON CLINT FORD mühendis olan Steve alanların etkileşimini görebiliyorsunuz.” Mıknatıs oto Maxwell üç adet neodyum Maxwell’in mini otomobilini yapmak için pilin artı kutbuna mıknatıs, bir AA pil ve halka biçimli bir mıknatıs koyun, sonra iki uca daire biçimli alüminyum folyo kulla- mıknatısları ekleyin. Alüminyum folyonun kırışıklarını giderip narak kendi kendine giden yol yapın. Pil ile folyonun teması elektrik akımının geçişine izin bir “otomobil” yapmış. “Çok veriyor. Elektrik mıknatısların oluşturduğu alana dikey olarak aktığından tork yaratıyor. Bu döndürme kuvveti de otomobilin ANNABEL EDWARDS mıknatıs ”tekerlekler” üzerinde yol almasını sağlayarak pili kısa sürede bitiriyor. 88
El Yapımı Teknolojik Güncelleme Bağlantı şeması ve kodlar için popsci.com.tr/chippybear adresini BİLİM VE ziyaret edebilirsiniz. TEKNOLOJI Oyuncak 1980’lerde Teddy Ruxpin adlı bir konuşan DERGISI ayıyı POPULAR konuşturun oyuncak ayı dünyanın altını üstüne getir- SCIENCE’I mişti. Oaklandlı mühendis Andrew Langley iPhone/iPad ve ANDROID günümüzde Teddy’yi diriltiyor. Ayının devre- CİHAZLARINIZDA lerini hackleyen Langley, kendi şirketi Next OKUMAK İÇİN Thing’in kitle kaynak yöntemiyle ürettiği 9 HEMEN İNDİRİN dolarlık C.H.I.P. adlı bilgisayarı ayıya yerleş- Apple, Apple logosu, iPhone ve iPad Apple Inc.’in ABD’de ve diğer ülkelerde tescilli ticari tirmiş. 1 GHz hızındaki bilgisayar metinden markasıdır. App Store Apple Inc.’in servis sese dönüştürme algıritmalarını çalıştırıp markasıdır. ANDREW ayının istediğiniz her ROSENBLUM şeyi söylemesine izin veriyor. SÜRE 3 saat MALZEMELER ZMOARLLİYUEKT•Ya•k•laş•ık•300 TL • Teddy Ruxpin • Tornavida • Yan keski • Havya • C. H. I. P. bilgisaya r • SparkFun motor sürücüsü, çift TB6612FNG • 3,5 mm ses kablosu • 3,7 voltluk tek hücreli Li-Polimer pil TALİMATL AR FOTOĞRAF MICHAEL BUCUZZO (3) 1. eBay’den çalışır layın. Üst ve alt çene adresindeki şemayla ve bataryayı C.H.I.P.’e halde bir Teddy Ruxpin konektörlerinin ilk iki te- C.H.I.P.’i, motor sürücü- takın. satın alın, tornavidayla lini kesip birlikte “çene sünü ve ayının kontrol 5.C.H.I.P. talimatla- sırtını açın. İçeride göz, açık” ve “çene kapalı” devresini birbirine rını izleyerek sistemi üst çene ve alt çene için tellerine lehimleyin. bağlayın. başlatın ve interne- üç ayrı motor bağlantısı 3.Bir H köprüsü devresi 4.Teddy’i dâhili te girin. Sonra da bulacaksınız. C.H.I.P.’in Teddy’nin hoparlöre bağlayan ses Github’dan Langley’nin 2.Üst ve alt çeneyi motorlarını kontrol kablosunu kesin ve yeni yazılımlarını indirin ve koordine etmek için etmesine izin veriyor. ses kablosuna bağlayın. Teddy’yi dilediğiniz gibi tellerini birbirine bağ- Popsci.com/chippybear Kablonun diğer ucunu konuşturun. 89
CSoervuap& Kafanızı kurcalayan bir soru mu var? [email protected] adresine yollayın editörlerimiz cevaplasın CEVAPLAYAN Tuna Emren İLLÜSTRASYON Jason Schneider S: S: AĞLAYINCA DINOZORLAR ÇAĞINDA NEDEN HER ŞEY ÇOK NEDEN BÜYÜK BOYUTLARA SAHIPTI? RAHATLAMIŞ HISSEDERIZ? Kısa cevap Büyük olmanın avantaj Çünkü bir bitki ne kadar sert ve büyükse, sağladığı bir ortamda yaşıyorsanız devasa onu sindirmek için gereken sistem de o Kısa cevap Endorfin salgıladığımız için boyutlara erişmeniz kaçınılmaz olabilir. kadar güçlü olmalı. Örneğin o devirde ya- şayan otçul türlerin daha uzun bağırsak- C: C: lara sahip olduğu biliniyor. Etçil türlere bakarsak öncelikle sıcakkanlı canlılar mı İnsanlardaki ağlama dürtüsü sadece Dinozorların yaşadığı dönemde memeliler yoksa soğukkanlı mı oldukları bilgisini türümüze özgü olan bir şey. Diğer bazı ve kuşlar da devasa boyutlardaydı ama gözden geçirmemiz gerekir. Sıcakkanlı türler de gözlere fayda sağladığı ya da bu durum tüm türler için geçerli değildi canlılar fazla büyüdüklerinde vücut dış etkenlerden koruduğu için gözyaşı tabii. Örneğin dinozorların ortaya çıkışın- ısısını korumaları zorlaşır. Timsahlar gibi dökebiliyor ama bunların hiçbiri duygu- dan önceki karbon devrinde böcekler çok soğukkanlı canlılar için böyle bir sorun sal gözyaşları değil. daha büyüktü ama dinozorların çağında bulunmuyor çünkü vücut ısılarını çevre küçüldüler. ısısına göre değiştirebiliyorlar. Sorun şu Ağlamak, iletişim için kullanılan yön- ki etçil dinozorların sıcakkanlı mı yoksa temlerden biri olarak görülüyor. Lisan Dinozorların boyutları hakkında birbirin- soğukkanlı mı olduklarını bilmiyoruz. Bu becerileri gelişmeden önce duyguları den farklı teoriler mevcut. Ana sebebinin ikisi arasında bir sistem de geliştirmiş aktarmak için vücut dilini kullanıyorduk. ekosistem kaynaklı olduğunu biliyoruz. Bir olabilirler. Şunu kesin olarak biliyoruz Bebeklerin, ihtiyaçlarının karşılanmasını ekosistem, büyük boyutlu türleri des- ki sıcakkanlı bir canlı ne kadar büyük- talep etmek için sürekli ağlamalarının tekleyebilecek durumdaysa, kimi zaman se enerji ihtiyacı da o oranda artıyor. sebebi de bu. Ayrıca duygularla direkt evrimsel açıdan fayda sağlayabilen bu Dinozorlar gibi muazzam boyutlara sahip bağlantılı oluşu nedeniyle ağlamayı bir seçenek devreye girebiliyor. Örneğin büyük canlıların bu enerji ihtiyacını karşılayabi- rahatlama aracı olarak da kullanıyoruz. memelilerde çiftleşme şansını artırıp dişiye lecekleri bir ortamda yaşamaları gerek. Ağlamamıza sebep olan duygu ne kadar yaklaşmayı başarmanın bir yolu da diğer Paleoantropolog Lee Berger, “türler, güçlü hissediliyorsa onu bastırmak da adaylara göre daha cüsseli ve güçlü ol- ancak her şeyin büyük ve bol olduğu bir o oranda zorlaşır. Bir hipoteze göre, maktan geçer. Aynı durum türün kendi için- ortamda dev boyutlara erişebilir” diyor; ağlamak ve gülmek aynı oranda rahat- deki kavgalarında da bir avantaj sağlıyor. “Her şey çok büyükse, sizin de devasa latıcı olabilir. Gülmek de yine sadece Dinozorlar çağında bitkilerin de önemli bir boyutlara sahip olmanız gerek ki hayatta insanlara özgü bir durum. Her ikisi de kısmı son derece büyük, sert ve güçlüydü. kalma şansınız artsın.” duygu aktarımı için kullanılan bu tepki- Bir teoriye göre, aynı dönemde yaşayan ot- ler endorfin salgılanmasına sebep olup çul türlerin çok büyük olmasının sebebi bu. bedeni rahatlatıyor, acı eşiğini yukarı çekiyor. Endorfin, vücudumuz için bir çeşit ağrı kesici gibi çalışmakta. Benzer bir durum egzersiz yaptığımızda da oluyor çünkü yine endorfin salgılıyoruz. Yani özetle endorfin salgılamak ve acıyı azaltarak nihayetinde iyi hissetmek için ağlıyoruz. 90
Soru & Cevap S: GERÇEKTE AMPULÜ İCAT EDEN KIMDI? Kısa cevap Uzun bir zaman dilimine yayılan bu icadın ardında birçok isim var. C: Thomas Edison’ın 1879’da Joseph Swan karbon bazlı Tarihin ilk ticari ampulleri- bunun nasıl başarılabileceğini malzeme kullanarak ampulün niyse Kanadalı mucitler Henry Thomas Edison ampulü icat çözdüğü ve böylece ampulü ya- ömrünü biraz daha uzatmayı Woodward ve Matthew Evans etti, Nikola Tesla da onu ay- rattığı söylenir. Ancak aslında başardı. Üstelik bu kolay üreti- üretti. Ne var ki icatları pek ses dınlatmayı başardı diye biliriz. bunu ilk başaran kişi de yine lebilecek bir ampul modeliydi. getirmedi. O sırada ampul ko- Elektriği ışık elde etmek için İngiliz bir kimyagerdi. Warren Ancak bu ampul bir vakum nusundaki çalışmalarına devam kullanma fikri ilk olarak 200 yıl de la Rue, yöntemi Thomas pompası kullanarak yanabiliyor eden Edison, Kanadalı mucitlerin önce ortaya çıktı. İngiliz kim- Edison’dan 40 yıl önce geliştir- olduğu için yine pek verimli yönteminin bir benzerini üre- yager Humphrey Davy, elektrik di. İnce tellerin yüksek dirence bir yöntem olamadı. Çünkü o terek patentini almayı başardı. akımını kablolardan geçirince sahip olduğunu görmüş, tarih- zamanlarda kullanılan vakum Aslında Edison’ın bu buluşa yap- bu kabloların ısındığını ve bir teki ilk ampulü üretmişti ama pompaları verimsizdi. Ardından tığı katkı, kullanılabilecek en iyi noktadan sonra ışığın ortaya bunun için kullandığı malzeme Amerikan mucit Charles Fran- malzemeyi belirlemiş olmasıydı. çıktığını görmüştü. Ama bu son derece pahalı olan platindi. cis Brush daha verimli vakum Uzun süren çabaları neticesinde akkor ışığı pratik bir şekilde Dolayısıyla ortaya yeni bir pompaları üretme işine girişti fark etti ki ampul için en uygun ortaya çıkarıp sabitlemenin bir sorun çıkmış oldu. 1878 yılında ve bunu başarınca parlak ışık malzeme karbonize edilmiş yolunu bulamadı çünkü istediği yine bir başka İngiliz kimyager, yayan ampulleri elde etti. bambu tellerdi. nitelikte bir malzemeye sahip değildi. S: KÖPEKLER NEDEN BULDUKLARI KEMIKLERI İTINAYLA GÖMER? Kısa cevap Sorunun cevabı kurtlarda yatıyor ve sebebi de hak edilen yiyeceğin diğer türlerden korunması. C: Köpekler kurtların soyundan etmekte zorlanırlar. Kurtlarsa geliyor. Kurtlar, hemen tüketme- yiyeceklerini sakladıkları yeri yecekleri yiyeceklerini toprağın hemen bulabilir çünkü mükem- altına gömerek korur. Böylece mel bir koku duyusuna sahipler. hem leş yiyen hayvanlardan Köpekler de hem yiyeceklerini saklamış hem de hemen bozul- ve onlardan arta kalan kemik- masını önlemiş olurlar. Leşçil leri hem de oyuncaklarını aynı kuşların koku alma duyusu çok yöntemle saklıyor. Ve bu, ataları gelişmiş olmadığından toprak olan kurtlardan devraldıkları bir altında saklanan etin yerini tespit alışkanlık. 92
Soru & Cevap S: BESINLERIN RENGINI DEĞIŞTIRSEK TATLARI DA ETKILENIR MI? Kısa cevap Evet ama rengi nasıl değiştirdiğimize de bağlı. C: Bir iddiaya göre, kimse mavi birçok duyuyu eşzamanlı pirincin doğal süreçlerdeki tadı, rengini değiştirmek için renkli bir besini çekici bulmaz kullanarak hissediyoruz. hiçbir hali bu renkle eşleşme- ne kullandığımıza bağlı olarak çünkü mavi renkli doğal gıda Renkler, o besinin zehirli olup diği için tadına bakıp denemek değişir. Bazı şefler alışkın yok. Ve doğa bize ne veriyorsa olmadığını anlamamızın yanı isteyebilirsiniz. Kırmızı laha- olduğumuz yemekleri farklı onu çekici bulma yönünde sıra, olgun mu yoksa ham mı nayı suda kaynattığınızda suya renkte sunup tadını değiştir- eğilim sergiliyoruz. Aslında bu olduğunu da anlamamıza ya- çivit mavisi renk salar. Pirinci meden korumayı da başarıyor. iddianın pek de doğru olma- rıyor. Örneğin koku alamıyor- bu suyla pişirirseniz pilavınız Bu durumda, tadına bakmadan dığı ortada. Doğal olmasalar sak bile rengine bakarak bir mavi oluyor. Ve çocuklar onu önce farklı beklentilerimiz olsa da mavi renkli şekerlemeler et parçasının yenilemeyecek bu haliyle yemeyi daha çok da ağzımıza bir lokma atıp en az kırmızı olanları kadar duruma geldiğini görebiliriz. seviyor. Bu pilavın tadı tabii ki denediğimizde bu yeni rengi popüler. Ayrıca beynimiz yiyeceklerin normal bir pilavdan biraz daha de yemeğin normal tadıyla renkleri ve tatlarını eşleş- farklı. Sonuçta bir yemeğin eşleştirmiş oluyoruz. Besinlerin tadını almak için tirdiği için, bir şeyin lezzetli hem tat hem de koku duyula- olup olmadığını anlamak rımızı devreye sokuyoruz. İşin adına ona şöyle bir bakmamız içine bir de renk eklendiğinde yeterli. Buna rağmen, örneğin buna görme duyusu da dâhil önünüze mavi bir pilav gelse, oluyor. Yani bir şeyin lezzetini, S: NEDEN RITIM DUYGUSUNA SAHIBIZ? Kısa cevap Çünkü doğa C: ta kendilerini belirli bir ritmin bunu destekliyormuş gibi içinde buluyorlar. Benzer bir görünüyor. Belirli bir süre boyunca bir durum askerler ve müzik grup- arada yaşayan, birlikte hareket ları için de geçerli. eden insanlar arasında güçlü bir bağ kurulur. Birbirlerine Tüm bunlardan bağımsız daha yakın olur, daha iyi ileti- olarak, tek başımıza, yalıtıl- şim kurabilirler. Dans ve müzi- mış bir ortamda yaşasak bile ğin de bu bağ sayesinde ortaya hem doğanın hem de kendi çıktığı ve topluluk içindeki bağı vücudumuzun ritimlerini takip daha da güçlendirdiği düşünü- etmeye başlıyoruz. Doğadaki lüyor. Birlikte şarkı söyleyen bu kalıplar algılarımız tarafın- ya da bir futbol maçında aynı dan farkında olsak da olmasak tezahürata katılan insanların da takip ediliyor. Yani ritim da simültane hareket etmeye duygusunu ortaya çıkaran tek- başladıkları görüldü. Örneğin rarlanan kalıplara karşı zaten aynı anda nefes alıyor, aynı bir eğilimimiz var. tarafa doğru eğiliyor ve sonuç- 93
Soru & Cevap Soru: Hande Ocak S: NEDEN İKI ELIMIZI Kısa cevap Nedeni bilinmiyor. DE AYNI ŞEKILDE KULLANAMIYOR VE SAĞ YA DA SOL ELLE YAZMAK ZORUNDA KALIYORUZ? C: İnsanlardaki tek el kullanma Bazı uzmanlar, bu sorunun eğiliminin nereden geldiğini ya cevabının vücudumuzun içinde da her 10 kişiden dokuzunun yattığını söylüyor. Çünkü dışarı- neden sağ elini kullandığını dan bakılınca simetrik olsak da bilmiyoruz. Evrimsel bakış açı- içeride bu simetri bozulmakta. sıyla yaklaşacak olursak, bunun Örneğin sadece bir kalbimiz kökeni mağara duvarlarına var ve o da vücudumuzun sol resim yaptığımız zamanlara dek tarafında atıyor. Aynı şekilde uzanıyor. 30 bin yıl öncesine da- beynimiz de simetrikmiş gibi yanan bazı mağara resimlerinin görünür ama aslında çalışma bile tek elle yapıldığını biliyoruz. mekanizması pek de simetrik Hatta bu resimleri inceleyen değil. Sağ elini kullananların uzmanlar hangi elle yapıldığını çoğunda dil becerilerini yöne- da anlayabiliyor. Demek oluyor ten bölüm beynin solunda yer ki bu eğilim çok uzun zamandan alıyor. Solaklardaysa tam tersi bu yana var. söz konusu. Ancak solakların beyni, diğer insanlara oranla Bir eli diğerinden daha iyi kul- daha simetrik ve farklı çalışı- lanabiliyor olmamızın avantaj- yor. Ama solaklar toplumun ları da yok değil. Örneğin solak çok az bir kesimini oluşturuyor. sporcular diğerleri karşısında Dolayısıyla tek el geliştirmenin büyük bir avantaja sahip: Rakip- evrimsel açıdan belirgin bir lerini şaşırtıp hiç beklenmeyen faydası olduğunu da söyleye- bir hareketle maçın yönünü meyiz. değiştirebilirler. S: ÇOK FAZLA SU İÇMENIN BIR ZARARI VAR MI? Kısa cevap Önce “çok fazla” derken neyi kastettiğimizi netleştirmemiz gerek. C: Bu durum beyni etkilediğinde kafatasına basınç uygulamaya başlar. Sonuçta baş Böbreklerinizin dışarı atabileceğinden daha ağrısıyla birlikte kimi zaman mide bulantısı fazla su tüketirseniz, kandaki sodyum ve ve kusma, beraberinde bir de yine susuz- diğer elektrolitlerin oranı düşmeye başlı- luk ortaya çıkabilir. Tıbbi müdahalede yor. Böbreklerin bu konudaki kapasitesiyse bulunulmazsa kasılma nöbetleri ve beyin takriben saatte bir litreyle sınırlı. sarsıntısı gibi çok daha ciddi durumlar da görülebilir. Kandaki elektrolitlerin yoğunluğu azalmaya başlayınca hücreler kontrolden çıkarak aşırı su emmeye başlayıp şişiyor. 94
Soru & Cevap S: BITKILER DE YAŞLANARAK ÖLEBILIR MI? Kısa cevap Çok yaşlanabilirler ama yaşlı halleriyle bile çok uzun bir zaman boyunca yaşayabiliyorlar. C: arasında uzun bir ömre sahip olmalarıyla tanınan birçok ağaç Şu ana dek tespit edilmiş en türü de mevcut. En sık rastla- yaşlı bitki, 1930’larda Tazman- nan türlerden çam ağaçları bile ya’da keşfedilen lomatia adlı bazen 4-5 bin yaşında olabiliyor. bir tür. Yapılan ölçümler 135 İşin sırrı, genetik malzemele- bin yıldır yaşadığını gösterdi. rini, yani DNA’yı kopyaladıkları Üreyemeyen bu bitkinin genetik her seferde bunu mümkün malzemesi tohum üretmek için olduğunca hatasız gerçekleş- uygun değil. Dolayısıyla sadece tirmelerinde yatıyor. Öyle ki kendini kopyalayarak yayıla- DNA’yı yüz binlerce yıl boyunca biliyor. Bunun için bir kısmını kopyalamaya devam edebilirler. toprağın altına yönlendirip, Elbette bizler gibi yaşlanarak başka bir noktadan tekrar yüze- da ölebilirler ama metabo- ye çıkıyor. Ama yüzeyde beliren lizmaları insanlar kadar hızlı şey yeni çıkmaya başlamış gibi çalışmadığı için yaşlansalar bile görünse de aslında kökü aynı öyle kolayca ölmüyorlar. eski bitkiye dayanmakta. Bitkiler âleminin bireyleri Kısa cevap Atom ve moleküller çok S: UZAY NEDEN SOĞUK? seyrek olduğu için. C: Uzaydaysa durum farklı. Her Güneş’ten yayılan ışınlar Dünya’ya şeyden önce “boş uzay” tanımının ulaşana dek 150 milyon kilometre yol anlattığı şey, uzaydaki atom ve mole- kat ettikleri halde gezegenimizi ve küllerin çok seyrek oluşu. Dolayısıyla güneş sistemindeki diğer gezegenleri ısınmadan doğan enerjiyi emip tutacak ısıtmayı başarıyor. Bu sırada uzayda bir şey yok. Bu nedenle Güneş ışınları yol aldıkları halde neden uzayın da uzayda yayılırken çevresini ısıtamaz. ısınmasına sebep olmuyorlar? Örneğin uzay yürüyüşü yapan astronotlar, yüzleri Güneş’e dönükse Serin bir gecede kamp ateşi sıcaklığı yüzlerinde hissedebilir. Ama yakacak olsanız, ateşin etrafa yayılan vücutlarının Güneş ışınlarını alan sıcaklığı sizi ısıtır. Çünkü siz ve ateş bölümü (Güneş’e bakan kısım) ısınır- arasındaki uzay havayla dolu. Bu ken, arkalarında uzayın soğukluğunu durum, ona yaklaştıkça ısıyı daha fazla hissetmeye devam ederler. Özetle, hissetmenizi sağlıyor. Hava ısındıkça, ışınların uzayda etkili olabilmesi için içindeki moleküller hızla etrafa yayılır orada ısınabilecek bir şeylerin olması ve çevresini de ısıtır. Özetle sıcaklık gerek. artışı atom ve moleküllerin daha hızlı hareket etmesine sebep oluyor. 95
Soru & Cevap S: BEYNIMIZ SERIN HAVADA DAHA MI İYI ÇALIŞIR? Kısa cevap Hayır C: yoruz. Yani beynimize enerji sebebi de enerji kullanımı söz yaşayan birine oranla daha veren glikoz aynı zamanda konusu olduğunda önceliğin iyi çalıştığı anlamına gelmez. Beynin temel görevlerinden vücut ısımızı da sabitliyor. her zaman beynimizde olması. Aksine, uyum sağlanmış olan biri, vücut ısısının belirli bir se- Alışkın olduğumuz sıcaklık Tabii tüm bunlar, İsveç’te ortam beynin çalışma meka- viyede tutulması. Bu olmasay- değerlerinin üzerindeki bir yaşayan birinin beyninin, çölde nizmasını etkilemiyor. dı, beynin kendisi de dâhil tüm ortamdaysak beynimiz, vücut iç organlarımız çalışmaya son ısımızı sabit tutabilmek için verirdi. Demek oluyor ki beynin normalden daha fazla ener- çalışması için gereken belirli jiye ihtiyaç duymaya başlar. bir ısı seviyesi mevcut ve dış Bir noktadan sonra beyne ortamdaki ısı değişimleri beyni bu gücü veren glikoz yeterli öyle kolayca etkileyemiyor. gelmezse, beyin fonksiyon- Ancak aşırı sıcak ya da soğuk ları, özellikle de karar verme bir ortamda bulunuyorsak aşamasında gerçekleşen durum değişebilir. mekanizmalar sekteye uğra- yabilir. Aşırı sıcak bir ortamda vücut ısısını belirli bir seviyede Sıcakta hissettiğimiz tutmak zorlaşır. Vücut ısımızı yorgunluk ve uyuşukluğun sabitlemek için kullandığımız enerjiyi glikozdan elde edi- Kısa cevap Aslında kalp kasları Soru: Vesile İrem Aydın da kalınlaşıp güçleniyor. S: ÇALIŞAN KASLAR GÜÇLENIP GELIŞTIĞINE GÖRE KALP KASLARI NEDEN BÜYÜMÜYOR? C: atmasının sebebi, düzenli spor nedeniyle kalbin büyümüş olması. Kalbin her atışında Kaslar çalıştıkça güçlenme, rahat kaldıkça pompalanan kan oranı da bizlerdekinden zayıflama eğiliminde. Kalp kasları da vücu- fazla. dumuzdaki diğer kaslar gibi; yani egzersiz- den etkileniyor. Sağlıklı fakat egzersiz yapmayan in- sanlarda kalbin bir dakikada pompaladığı Çok fazla egzersiz yapan insanların, kan 25 litre dolaylarında. Bu sporcuların örneğin olimpiyat atletleri ya da futbolcula- en yoğun egzersizleri esnasındaki ölçüm- rın kalp kasları geliştiği için nabız değerleri ler, dakikada pompalanan kanın 30 litre de farklı olur. Normal insanlarda dinlenme olduğunu gösterdi. Yani büyük bir kalp daha esnasındaki nabız değeri dakikada 70 civa- fazla kan pompalıyor. Bunun için de biraz rındayken, yoğun egzersiz yapan sporcu- daha yavaş çalışıyor. larda bu sayı 60’a, hatta kimilerinde 50’ye kadar düşmekte. Kalplerinin daha yavaş 96
Soru & Cevap S: DIĞER MEMELILERIN DE BIZIMKILER GIBI KAN GRUPLARI VAR MI? Kısa cevap Evet ama aynı gruplara sahip değiller. C: ayırt ederken bu değerleri de kullanıyor. Diğer memelilerde Kan grupları, kırmızı kan hüc- aynı moleküller olmasa da relerinin yüzeyindeki mole- benzer bir çeşitlilik var. Örneğin küller tarafından belirleniyor. bize genetik açıdan en yakın İnsanlarda iki farklı molekül olan türlerden maymunlara tipi var; A ve B. Sıfır olması, ne göz attığımızda insanlarınkine A ne de B molekülü içerdiği çok benzeyen bir kan grubu anlamına geliyor. Her ikisinden sistemine sahip olduklarını de mevcutsa AB grubu kana görüyoruz. Ama örneğin köpek- sahip oluyoruz. lerde 13 farklı kan grubu var. Kedilerdeyse bu sayı 3. Kan grubu çeşitliliği bağışık- lık sistemin bir parçası. Sistem, kendinden olanla olmayanı Soru: Nihal Yılmaz S: UYURKEN HAPŞIRABILIR S: NÜKLEER ATIKLARI AKTIF MIYIZ? HALDEKI YANARDAĞLARIN C: Uyurken de hapşırabi- İÇINE ATIP YOK EDEMEZ MIYIZ? liriz çünkü bu zaten bir refleks, yani istemsiz gelişen Kısa cevap Bu harika bir fikir! Tabii bir hareket. Birçoğumuz uyku gerçekleştirmenin bir yolunu bulabilirsek. esnasında hapşırınca uyanır ama bundan etkilenmeyip uyu- C: ulaştırmak mantıklı gibi gelebilir. maya devam edenler de olabilir. Kısa yanıt Evet. Ve bu Ancak bu tehlikeli atıkları bir Hapşırığımız bizi uyandırmaysa uyanmamıza sebep olur. Aslında bu son derece ilginç bir yanardağın içindeki magma uykumuzda hapşırmış olduğu- fikir. Sonuç olarak nükleer atık- tabakasına güvenli bir şekilde muzu bilmenin bir yolu yok. artıyor. Basınç yükselince ses ları saklayabileceğimiz güvenli nasıl aktarırız, bilmiyoruz. telleri tekrar serbest kalıyor ve ortamı hala yaratabilmiş değiliz. Beynimizde, tüm vücut için ol- içerideki havayı hapşırma yo- Aktif durumdaki yanardağlar, duğu gibi burnumuzdaki hareket luyla şiddetli bir şekilde dışarıya dünyanın iç tabakalarında ve değişimleri de takip eden bir püskürtmüş oluyoruz. Uyurken bulunan yüksek basınç ve yük- mekanizma var. Burun kanal- de tüm bunların gerçekleşme- sek sıcaklığa erişmiş kayaları, larındaki sinirler uyarıldığında, mesi için hiçbir sebep yok. yani magmayı yüzeyden dışarı beynin nefes alma, öksürme, püskürtebildiği gibi, dibe doğru göz kırpma gibi istemsiz hare- da itiyor. Magmanın doğal sirkü- ketleri kontrol eden sorumlusu, lasyonu bazen onu tekrar Dün- yani beyin sapı uyarılır. Bu, baş ya’nın iç katmanlarına taşır. Bu ve boyun kaslarını da uyarıp ani açıdan bakınca, nükleer atıkları bir nefes boşalması yaşanma- magma yoluyla iç katmanlara sına sebep oluyor. Bu esnada ses telleri kapanıyor, basınç 97
Arşivlerden dKaelnışditnüpYüap TEMMUZ Calypso adlı teknesiyle dünyayı 1953 dolaşan Fransız denizci Jacques Cousteau’nun çektiği doğa ve ok- yanus belgeselleri 1980’li yıllarda ülkemizde büyük heyecan ve ilgiyle izlenirdi. Fakat Cousteau sadece denize gönül vermiş biri değil, aynı zamanda mucitti ve vatandaşı mühendis Emile Lagnan’la birlikte, günümüzde gerek amatörlerin gerekse pro- fesyonellerin dalış için kullandığı SCUBA’yı (kendine yeterli sualtı solunum aygıtı) icat etmişti. Bu tarihten önce dalışlar için kullanılan kapalı devre sistemler hantaldı ve dalgıçların sualtında uzun süre kalmasına, rahatça hareket etmesine izin vermi- yordu. Cousteau ile Lagnan’ın “Aqua-Lung” (Su Akciğeri) adını verdiği oksijen tüplü dalış sistemi 1943’te piyasaya çıkıp çok kısa bir süre içinde popülerlik kazandı. Sistem şu anda spor, sualtı arkeolojisi, deniz biyolojisi, arama kurtarma, ordu ve daha birçok farklı alanda kullanılıyor. Dergimizin Temmuz 1953 sayısının kapağında, okurların gerekli malzemeyi temin etmeleri şartıyla kendi başlarına yapabi- lecekleri bu türden bir oksijen tüplü dalış aygıtına yer verilmişti. Söz konusu aygıtla 9 metreye kadar güvenli dalış yapılabileceği belirtiliyor, ayrıca takip eden sayfalarda bu dalışlar sırasında sualtı sahnelerini ölümsüzleştir- mek için kullanılabilecek bir de fotoğraf makinesinin planlarına yer veriliyordu. Kendi dalış tüpünüzü yapın 98
TÜRKİYE’NİN EN İYİ TEKNOLOJI DERGISI ARTIK HER YERDE YANINIZDA TEKNOLOJI DERGISI CHIP’İ iPhone/iPad ve ANDROID CİHAZLARINIZDA OKUMAK İÇİN HEMEN İNDİRİN Apple, Apple logosu, iPhone ve iPad Apple Inc.’in ABD’de ve diğer ülkelerde tescilli ticari markasıdır. App Store Apple Inc.’in servis markasıdır.
Search