İÇİNDEKİLER Etkinlik No :1 ........................................................................................................................... 1 Konu : Bilimle Felsefe İlişkileri ................................................................................................ 1 Etkinlik No :2 ........................................................................................................................... 3 Konu : Toplumda felsefe okuryazarlık düzeyini nasıl artırabiliriz? ............................................ 3 Etkinlik No :3 ........................................................................................................................... 5 Konu : Sistem olarak eğitim nedir? ......................................................................................... 5 Etkinlik No :4 ......................................................................................................................... 7 Konu : Felsefenin işgörürlüğünü açıklayınız........................................................................... 7 Etkinlik No :5 ......................................................................................................................... 9 Konu : Jean-Paul Sarte’nin felsefesini incelemek ................................................................... 9 Etkinlik No :6 ......................................................................................................................... 11 Konu : Felsefenin diğer alanlarla ilişkileri .............................................................................. 11 Etkinlik No :7 ......................................................................................................................... 14 Konu : Nietzsche'nin Felsefe Anlayışı .................................................................................... 14 Etkinlik No :8 ......................................................................................................................... 17 Konu : Felsefenin alanları ..................................................................................................... 17 Etkinlik No : 9 ........................................................................................................................ 20 Konu : Schopenhauer’ın Aşkı İşleyişi ................................................................................... 20 Etkinlik No : 10 ...................................................................................................................... 23 Konu : Kant Felsefesini İncelemek ....................................................................................... 23 Etkinlik No : 11 ...................................................................................................................... 27 Konu : Temel Felsefe Akımlarından İdealizm ve Realizmi İncelemek ...................................... 27 Etkinlik No : 12 ...................................................................................................................... 29 Konu : Temel Felsefe Akımlarından Pragmatizm ve Varoluşçuluğu İncelemek ........................ 29 Etkinlik No : 13 ...................................................................................................................... 35 Konu : Soren Kierkegaard’ın Felsefesini İncelemek ............................................................. 35 Etkinlik No : 14 ...................................................................................................................... 38 Konu : Temel Eğitim Felsefelerinden Daimiciliği ve Esasiciliği İncelemek .............................. 38 Etkinlik No : 15 ...................................................................................................................... 40 Konu : Roger Bacon’un ve Francis Bacon’un Felsefesini İncelemek ....................................... 40 Etkinlik No : 16 ...................................................................................................................... 43 Konu : Temel Eğitim Felsefelerinden İlerlemeciliği ve Yeniden Kurmacılığı İncelemek ........... 43 i
Etkinlik No : 17 ...................................................................................................................... 46 Konu : Farklı Felsefelerin ve Filozofların Bilgiye Bakışını İncelemek ...................................... 46 KAZANIMLAR ................................................................................................................................ 49 SÖZLÜK ........................................................................................................................................ .50 KAYNAKÇA................................................................................................................................... .51
Bana felsefe yapma demekte bile bir felsefe vardır..
Şahin, 2022___________________________________________________Bilim ve Felsefe İlişkileri Etkinlik No :1 Konu : Bilimle Felsefe İlişkileri Amaçlar :1.Felsefenin tanımını yapmak 2.Bilimin tanımını yapmak Giriş 3.Felsefe ile bilimin ortak yönlerini irdelemek 4.Felsefe ile bilimin farklı yönlerini irdelemek Bilim ve felsefe konulu bu çalışmanın amacı, bilim ve felsefe arasındaki ilişkileri ortaya koymaktır. Bu ilişkiyi ortaya koymak için literatür çalışması yapılmıştır. Felsefeye Bakış Felsefe kelimesi Yunanca PHILOSOPHIA teriminden gelmektedir ve bilgi sevgisi anlamına gelmektedir. Filozof ise bu sevdanın peşine düşen, daima sorular soran ve arayış içerisinde olan kişidir. Filozof için çoğu zaman sorular sormak, cevaplar bulmaktan daha önemlidir. Bu nedenle, felsefe düşünmeyi ve sorgulamayı öğretir denilebilir. Çünkü bu sorgulamalar sonunda insan kavramayı ve yorumlamayı öğrenir. Bu nedenle felsefe yapmak, düşünen bir insan için temel gereksinimdir. Bilime Bakış Bilim ise, evrenin, evrendeki olguların ve olayların bir bölümünü ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları kullanarak birtakım yasalara ulaşan bilgi yolu, düzenli ve tutarlı bilgidir denilebilir. Bilim deneye çok önem verir ve bilimsel yöntem deneye dayanır. Bilim gerçekleri toplamaktan ibaret değildir; onları açıklayıp anlamayı da hedefler ve çeşitli hipotezler ve kuramlar oluşturur. Felsefe ve Bilim Felsefe ve bilim birbirinden ayrılamaz bir şekilde iç içedir ve ilk büyük filozofların çoğu aynı zamanda bilim adamıdır. Bilimin felsefeden ayrılması matematikle başlar ve doğa ile sosyal bilimlerinde ayrılışla devam eder. Bu noktadan bakıldığında felsefe ve bilimin benzer ve farklı özellikleri olduğunu söylemek mümkündür. Felsefe ve bilimin ortak özelliklerine bakılacak olursa; 1. Eleştiriseldirler. Konuları insan, doğa ve evrendir. Gerçeğe ulaşmak amaçtır. 2. İkisi de insan ürünüdür. 1
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 3. İkisi de zihne ve akıl ilkelerine dayanır. 4. İkisi de yeni bilgi peşindedir. 5. İkisi de şüphe ile başlar. 6. Her ikisi de hazır bilgi ile yetinmez. Felsefe ile bilim arasında önemli farklılıklar da vardır. Bu farklılıklar, konu ve yöntem bakımından olan farklılıklardır. Bilim, genel geçerliliği olan ve gözlenebilir olgulardan hareket eder. Deney yöntemini kullanarak vardığı sonuçları yine olgulara dönerek doğrular. Felsefe ulaştığı sonuçları temellendirmeye çalışırken, olgulara değil, mantıksal analize yönelir. Filozof, deney yapamaz. Filozofun ortaya koyduğu bilginin güvenirliği deneyle değil, iç tutarlılığa bakılarak denetlenir. Bilim ve felsefe arasındaki farklılıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir. TABLO 1 Bilim FELSEFE VE BİLİMİN FARKLI YÖNLERİ Felsefe • Olgusaldır, herkes • Olgulara dayanma tarafından gözlemlenebilir. • zorunluluğu yoktur. • • Evreni ve varlığı parçalara ayırır. Evreni ve varlığı bütünsel inceler. • • Sonuçlarıyla teknoloji üretilir. Felsefede zihin kendi • • Deney ve gözlem yapar. • üzerinde düşünür ve çalışır. • • Varlığa, nasıl sorusunu yapar. • Sonuçlarıyla varlığını • Varlığın özüyle değil, neden anlamasını sağlar. sonucuyla ilgilenir. Varlığa ‘Nedir?’ sorusunu sorar. • Kesin sonuçlara ulaşır. Varlığın özünü bilmek ister. • Sonuçlar kontrol edilir. Sonuçları mantıksaldır. Sonuçlar test edilmez. Sonuçlar 1. Felsefe ve bilim birlikte var olabilirler. 2. Felsefe ve bilim, soru sorma bakımından birbirinden farklıdır. 3. Felsefe mantıksal ve kuramsal düşünce üretirken, bilim deneysel düşünceler üretir. 4. Felsefe tümdengelim yöntemini kullanırken, bilim tümevarım yöntemini kullanır. 5. Bilim kadar felsefe de bir bilgi etkinliğidir ve insanlara düşünme, soru sorma ve kavrama becerileri kazandırır. Kaynaklar Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri 2
Şahin, 2022____________________________________________________Felsefe Okur Yazarlığı Etkinlik No :2 Konu : Toplumda felsefe okuryazarlık düzeyini nasıl artırabiliriz? Amaçlar :1.Yeterlik kavramını tanımlamak 2.Felsefenin farkında olma yeterliğini incelemek 3.Felsefe okur yazarı olma yeterliğini gözden geçirmek 4.Toplumda felsefe okur yazarlık düzeyini artırmak için yapılabilecekleri ortaya koymak Giriş Toplumda felsefe okur yazarlık düzeyini nasıl artırabiliriz konulu bu çalışmanın amacı, felsefe okur yazarlığı nasıl kazandırılabilir sorusuna yanıt aramaktır. Bu soruya yanıt ararken literatür taraması yapılmıştır. Yeterlik Kavramı Yeterlik kavramı, en kısa tanımıyla yapabilme özelliğidir. Başka bir anlamıyla yeterlik, bireyin sahip olduğu belirli niteliklerin sorumlu otoritelerce değerlendirilmesi ve geçerlilik kazandırılması sonucunda elde edilen belgelerin tümünü ifade etmektedir. Felsefenin farkında olma yeterliği ise, felsefeyi genel olarak tanımadır. Bu yeterliğe sahip olmak demek; • Felsefenin ne olduğunu anlamak, • Felsefenin sosyal yaşama etkilerini bilmek, • Felsefenin nerelerde kullanıldığını kavramak olarak özetlenebilir. Felsefe okur yazarı olmak, aklı ve eleştirel düşünce becerilerini kullanarak verilen bilgileri, düşünce ve öngörüleri sorgulayabilmektir. Felsefe okur yazarı olma yeterlikleri aşağıdaki tabloda belirtilmiştir: TABLO 1 FELSEFE OKUR YAZARI OLMA YETERLİKLERİ ➢ Felsefe ile ilgili temel bilgilerin bilinmesi ve kullanılmasıdır. ➢ Felsefe ile ilgili temel metinleri anlamadır. ➢ Felsefe ile ilgili sorunları fark etmedir. ➢ Felsefeden yaşamda yararlanmadır. ➢ Felsefe ile ilgili bilgilerin nasıl yorumlanacağını bilmedir. ➢ Felsefenin ne olduğunu anlamadır. ➢ Felsefenin sosyal ve kültürel etkilerini bilmedir. ➢ Felsefenin nerelerde kullanıldığını kavramadır.
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 ➢ Açık görüşlü olmadır. ➢ Eleştirel düşünmedir. (Armstrong, 1994:17) ➢ Sürekli anlama ve öğrenme isteği göstermedir. Bu açıdan bakıldığında, felsefe okur yazarlığını kazandırılmasının bireye ve topluma sağlayacağı faydalardan söz etmekte fayda vardır. Felsefe okur yazarlığı sorgulamayı ve eleştirel düşünmeyi geliştirdiği için eğitim öğretim durumlarında kullanılmasının hayal gücünü geliştirmeyi sağlaması, çok yönlü değerlendirmeler yapmayı teşvik etmesi, öğrenci merkezli eğitim sistemlerine temel oluşturması gibi bir çok olumlu katkılarından söz edebiliriz. Bununla birlikte, felsefe okur yazarlığının eksik olduğu toplumlarda olgu ve olaylara karşı sorgulama yapılamaması, bağnaz tavırların artması ve çok yönlü düşünme becerilerinin yeterince geliştirilememesi gibi sorunlar yaşanabilir. Bu noktada, toplumsal boyutta felsefe okur yazarlığını artırmak için neler yapılabilir diye düşünmek gereklidir. Felsefe disiplini dışındaki çok sayıda insan, felsefe eğitimi görmeyi gereksiz bir uğraş olarak görebilmektedir. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kenneth R. Westphal, bireylerin ilköğretimden başlayarak felsefi açıdan düşünmeyi öğrenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Felsefe şu anda olduğundan daha erken bir yaşta öğretilebilir, öğrenilebilir ve çalışılabilir. Buna ek olarak düşünce tarihini çalışmak, önemli filozofların eserlerinden istifade etmek , onların onların belirli bir konuyla ilgisi hakkında nasıl düşünüleceğini ve bu düşüncelerin nasıl değerlendirileceğini öğrenmek de son derece faydalı olabilir. Bunlara ek olarak yükseköğrenime ve genel anlamda eğitime yeterli fon ayrılması da felsefe okur yazarlığı için yapılacaklar arasında sayılabilir. Sonuçlar 1. Toplumsal boyutta felsefe okur yazarlığını artırmak için bireylerin ilköğretimden başlayarak felsefi açıdan düşünmeyi öğrenmesi gerekmektedir. 2. Düşünce tarihini çalışmak, önemli filozofların eserlerinden istifade etmek , onların onların belirli bir konuyla ilgisi hakkında nasıl düşünüleceğini ve bu düşüncelerin nasıl değerlendirileceğini öğrenmek de son derece faydalı olabilir. 3. Yükseköğrenime ve genel anlamda eğitime yeterli fon ayrılabilir. Kaynaklar Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri 4
Şahin, 2022____________________________________________________Sistem Olarak Eğitim Etkinlik No :3 Konu : Sistem olarak eğitim nedir? Amaçlar :1.Sistem kavramını tanımlamak 2.Sistem olarak eğitimi açıklamak 3.Eğitimin ulusal olma koşullarını betimlemek 4.Türkiye’de bulunan sistem türlerini incelemek Giriş Sistem olarak eğitim konulu bu çalışmanın amacı, sistemin tanımını yapmak ve Türk Eğitim Sistemi’nin ögelerini açıklamaktır. Sistem Karşılıklı etkiletişim halinde bulunan ögeler, belli bir amacı gerçekleştirmeye dönük olup, anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde bir araya gelirlerse buna “sistem” adı verilir. Sistem sürekli olarak işleyen bir yapıya sahiptir. Eğitim sürecinde belirlenen ve ulaşılmak istenen amaçların, istenen düzeyde gerçekleşebilmesi, bilimsel ve uygulanabilir özelliğe sahip olması için sistem yaklaşımı temel alınıp gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu çalışmalar sonucu, eğitim uygulamalarındaki nitelikler artmakta ve yenileşme kolaylaşmaktadır. Eğitim sisteminin dört temel ögesi vardır. Bunlar; girdi, işlem (süreç), çıktı (ortaya koyulan ürün), ve dönüt (geri bildirim) olarak adlandırılır. Girdi, sistemin hedefini gerçekleştirmek üzere dışarıdan yollanan malzeme ve mesajdır. İşlem, sistemin dışarıdan yollanan girdiyi işlediği süreçtir. Burada dışarıdan yollanan girdi, işlevsel hale dönüştürülmeye çalışılır. Çıktı, girdilerin işlendikten sonra hedefler doğrultusunda biçimlendirilip oluşturulması işleminin tamamlanması ve ortaya yeni ürünler çıkması olayıdır. Ancak çıktıların hepsi olumlu olacak şeklinde bir kaide bulunmamaktadır ve eğitimin hatalı ürünleri de olabilir. Dönüt, ise iletişim ögelerinden de hatırlayacağımız üzere belirlenen hedeflerin gerçekleşme düzeyine bakılarak o eğitim sistemi için bilgi veren bir geri bildirimdir. Türkiye’de bulunan literatürde 3 tür sistemden bahsedilir. 5
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 • Açık Sistem Bu sistemde, girdi, işlem, çıktı ve dönüt öğelerin hepsi bulunur ve tüm bu öğeler arasındaki iletişim tam olarak tamamlanmak zorundadır. • Yarı Açık Sistem Bu sistemde ise girdi, işlem ve çıktı bulunurken karşı taraftan alınacak hiçbir dönüt bulunmamalıdır. Eğer dönüt bulunursa bu açık sistem olur. • Kapalı Sistem Her ne kadar yeteri kadar girdi ve çıktı olduğu düşünülse de aslında yeteri kadar olmayan ve yine dönüt öğesi bulunmayan sistemdir. Bu sistemi Yarı Açık Sistem’den ayıran özellik ise girdi ve çıktığının sistemi tam olarak sağlayacak nitelikte olmamasıdır ki bu yüzden kapalı sistem adını almıştır. Çağdaş eğitim sistemi dediğimiz sistem, açık sistem özelliğini taşır ve dinamik bir yapıya sahiptir. Eğer bir ülkenin eğitim sisteminde açık sistem dışında farklı bir sistem uygulaması varsa o ülke henüz çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmamış demektir. Sonuçlar 1. Sistem, bir amaç için birleşen, birbirine dayanan ve birbirini etkileyen parçaların oluşturduğu bir bütündür. 2. Türkiye’de buluna literatürde açık, yarı açık ve kapalı olmak üzere 3 farklı sistem vardır. 3. Eğer bir ülkenin eğitim sisteminde açık sistem dışında farklı bir sistem uygulaması varsa o ülke henüz çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmamış demektir. Kaynaklar Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri 6
Şahin, 2022__________________________________________________Felsefenin İşgörürlüğü Etkinlik No :4 Konu : Felsefenin işgörürlüğünü açıklayınız. Amaçlar :1. Felsefenin işgörürlüğünü açıklamak 2.Felsefenin temel işgörürlüğünü tartışmak 3.Felsefenin eğitsel işgörürlüğünü betimlemek Felsefenin işgörürlüğünü açıklamak konulu bu çalışmanın amacı, felsefenin somut ve soyut katkılarını açıklamak ve temel ve eğitsel işgörürlüğü üzerine tartışmaktır. Felsefe insana düşünmeyi öğretmektedir. İnsana eleştirel bakış açısı kazandırarak, yaşadığı hayatı ve karşılaştığı olguları sorgulamasına ve sorunlara akılcı çözümler getirme konusunda insanı teşvik etmektedir. Bu bakımdan her insanın aklını kullanma becerisini öğrenmesi açısından felsefeye ihtiyacı vardır denilebilir. Bununla birlikte felsefenin yararı pozitif bilimlerde olduğu gibi somut olarak görülemeyebilir. Felsefe genel olarak soyut kavramlarla ilgilenir. Bu noktada, felsefenin yararı açıkça görülemediğinden işgörürlüğünden şüphe edilebilir. Fakat felsefenin işlevi doğrudan değil dolaylıdır. Bu açıdan felsefe; Önyargılardan uzak tutar. Aklın önem ve değerini benimsetir. İnsanları bilinçli yapar. Hayatla ilgili farklı görüşler ortaya koyar. Olaylara ait farklı bakış açıları geliştirmeyi sağlar. Evrensel değer yargıları kazandırır. Özgür irade gösterme becerisi kazandırır. Görev ve sorumluluk bilinci kazandırır. Bilme ve öğrenme ihtiyacını karşılar. (Karaağaçlı, 2021:34) Felsefe, temelde inançlar, değerler, hazlar ve mutluluk gibi soyut kavramlarla ilgilenir ve bunlar üzerine sorgulamalar yaptırır. Bu noktada felsefe kalıp değerleri inceletir ve inançları şekillendirir. Yazılı olan veya olmayan toplumsal düzen konuları, siyasal yapılar üzerine sorgulamalar yaptırır . Eğitsel açıdan bakacak olursak, eğitim politikalarının belirlenmesinde felsefeden yararlanılır. Her toplum kendi eğitim sisteminin temellerini belli bir ideoloji veya ideolojileri üzerine inşa eder. Bu açıdan felsefe: Eğitimde program geliştirme aşamalarında, 7
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 Eğitim, öğretim ve ders programları tasarımları yapılırken, Eğitimde uzak, genel ve özel hedeflerin belirlenmesinde felsefenin bulguları kullanılır. Sonuçlar 1. Felsefe önyargılardan uzak tutar. 2. Aklın önem ve değerini benimsetir. 3. İnsanları bilinçli yapar. 4. Görünenin gerisindeki asıl gerçekliği kavramayı sağlar. 5. Evrensel değer yargıları kazandırır. 6. Görev ve sorumluluk bilinci kazandırır. 7. Eğitimde program geliştirme aşamalarında kullanılır. Kaynaklar Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri 8
Şahin, 2022______________________________________________Jean-Paul Sartre’nin Felsefesi Etkinlik No :5 Konu : Jean-Paul Sarte’nin felsefesini incelemek Amaçlar :1. Jean-Paul Sarte’nin felsefesini keşfetmek 2. Jean-Paul Sarte’nin eğitim felsefesini incelemek Giriş Bu çalışmada, Jean-Paul Sartre felsefesinin insan ve eğitim açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda Sartre’nin insan anlayışının özellikleri, insan ve eğitim anlayışı arasındaki ilişki, eğitim ve kültür ilişkisi konularının açıklanması çalışmanın amaçları arasındadır. Jean-Paul Sartre’nin Felsefesi Jean-Paul Sarte felsefesini ‘Varoluş, özden önce gelir.’ Görüşü üzerine temellendirmiştir. Varlıklara ait birer nitelik olan bu iki kavramın hangisinin diğerini öncelediği ise varoluşçu felsefenin önemli sorunlarındandır. Sartre’a göre, her varlığın özü ve varoluşu bulunur. Öz, sürekli özellikler toplamıdır. Varoluş ise, dünyada aktif bulunuş anlamına gelir. Varoluşçuluğa göre yalnız insanda varoluş özden önce gelir. Bu demektir ki insan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendi yaratır. Bunu dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak, yavaş yavaş yapar. Bu belirlenme yolu hiç kapanmaz, her zaman açıktır. Toplum içinde doğan her insanın kendi iç yaşantısı vardır ve bu özneldir. Eğitim Anlayışı Sartre, yaşadığı dönemin de etkisiyle eğitim sistemlerine eleştirel bir şekilde yaklaşarak insanın kendi özünü oluşturmasında özgür olduğunu savunur. Sartre, eğitimin kültür aktarıcısı olmasını eleştirir. Sartre felsefesine göre insanın özünü belirleyen bir Tanrı yoktur. Bu özü, içine atıldığı dünyada, insan kendisi bulacaktır. Özün bulunması bir anda gerçekleşmez. Bir süreçtir ve devam eder. Sartre’ın bilincin özünü bulma süreci, bireyin bir nevi kendini eğitmesi olarak düşünülebilir. Sartre için eğitim mekanı, kısıtlı bir ortamı içermemekle birlikte, bireyin seçimlerini yapabileceği her yer olarak değerlendirilebilir. Yani sadece okul içinde eğitim değil, toplumun her noktasında birey kendi özünü seçerken, bu ortamları kullanabilir. Sartre felsefesinde bireyin özünü oluşturması bir bitmişlik içermez. Ayrıca eğitimin amacı bireyi bir kalıba sokmak olmamalıdır. Sonuçlar • Varoluş insanda özden öncedir. kendi öğrenme ortamını • İnsan seçimler yapar, özgür ve sorumludur. • Öğrenci geleneksel çizgilerden kurtularak, kurabilmelidir. 9
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 • Eğitimde öğrencinin kendi özünü oluşturması önemlidir. Kaynaklar Kuran, N. (2019) Jean-Paul Sartre felsefesinde insan ve eğitim sorunu ( Master’s thesis, Atatürk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü). 10
Şahin, 2022________________________________________Felsefenin Diğer Alanlarla İlişkileri Etkinlik No :6 Konu : Felsefenin diğer alanlarla ilişkileri Amaçlar :1. Felsefenin diğer alanlarla ilişkilerini incelemek 2.Felsefenin yaşamla ilişkisi hakkında bilgi vermek 3.Felsefenin bilimle ilişkisini tanıtmak 4.Felsefenin dinle ilişkisini ele almak 5.Felsefenin sanatla ilişkisini incelemek Giriş Felsefenin diğer alanlarla ilişkileri konulu bu çalışmanın amacı, felsefenin sanat, bilim ve din alanlarıyla örtüşen ve ayrışan özelliklerini incelemektir. Bu amaçla, ilgili literatür taraması yapılmıştır. Felsefe, evreni, olayları ve düşünceleri akıl yoluyla anlamaya çalışır. İnsandaki hayret, merak, şaşkınlık ve şüphe gibi duygular inceleme, sorgulama ve düşünme süreçlerini harekete geçirmektedir. Bu durum, felsefeyi yaşamın ve diğer bilimlerin ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. Felsefe, kendi içerisinde edindiği temel değerler ve düşünceleri ile diğer bilimlerle ve çalışma alanları ile ilişkilidir denilebilir. Felsefenin diğer alanlarla ilişkileri aşağıdaki şekilde gösterilmiştir: Yaşamla İlişkisi Dinle Felsefenin Bilimle İlişkisi Diğer İlişkisi Alanlarla İlişkileri Sanatla İlişkisi Şekil 1: Felsefenin Diğer Alanlarla İlişkileri 11
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 Felsefenin Yaşamla İlişkisi Felsefe, varoluşun ve gerçekliğin gizemlerini anlamayı hedefleyen bir uğraşıdır. Felsefe hayata dair her şeyi sorgulamaktadır. Gerçeğin ve bilginin doğasını keşfetmeye ve yaşamda neyin temel değer olduğunu ve neyin önemli olduğunu bulmaya çalışır. Aynı zamanda, insan ve doğa ile birey ve toplum arasındaki ilişkiyi de inceler. Felsefe; hayret etmekten, merak etmekten ve bilmek ve anlamak isteğinden doğar. Dolayısıyla, felsefe bir sorgulama biçimidir. Felsefi bakışın hayata dair katkıları şunlardır: • Hayatın anlamı fark edilir. • Hayatla ilgili yaşananlara ve düşüsel becerilere bütünlük katar. • Hayatla ilgili sorgulama, düşünme ve cevaplar arama becerisi kazandırır. Felsefenin Bilimle İlişkisi Felsefe ve bilim birbirinden ayrılamaz bir şekilde iç içedir ve ilk büyük filozofların çoğu aynı zamanda bilim adamıdır. Bilimin felsefeden ayrılması matematikle başlar ve doğa ile sosyal bilimlerinde ayrılışıyla devam eder. Bu noktadan bakıldığında felsefe ve bilimin benzer ve farklı özellikleri olduğunu söylemek mümkündür. Felsefe ile bilimin benzer özellikleri: 1. Eleştireldirler. Konuları insan, doğa ve evrendir. Gerçeğe ulaşmak amaçtır. 2. İkisi de insan ürünüdür. 3. İkisi de zihne ve akıl ilkelerine dayanır. 4. İkisi de yeni bilgi peşindedir. 5. İkisi de şüphe ile başlar. 6. Her ikisi de hazır bilgi ile yetinmez. Felsefe ile bilim arasında önemli farklılıklar da vardır. Bu farklılıklar konu ve yöntem bakımından olan farklılıklardır. Bilim, genel geçerliliği olan ve gözlenebilir olgulardan hareket eder. Deney yöntemini kullanarak vardığı sonuçları ise yine olgulara dönerek doğrular. Felsefede ise bir çeşit olgu demek olan insan yaşantısından ve varlıklardan hareket edebilir. Fakat felsefe ulaştığı sonuçları temellendirmeye çalışırken, olgulara değil, mantıksal analize yönelir. Filozof deney yapamaz. Filozofun ortaya koyduğu bilginin güvenirliği deneyle değil iç tutarlılığa bakılarak denetlenir. Bilim ve felsefe arasındaki farklılıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir. 12
TABLO 1 FELSEFE VE BİLİMİN FARKLI YÖNLERİ Bilim Felsefe • Olgusaldır, herkes tarafından • Olgulara dayanma zorunluluğu yoktur. gözlemlenebilir. • Evreni ve varlığı bütünsel inceler. • Evreni ve varlığı parçalara ayırır. • Fesefede zihin kendi üzerinde düşünür ve • Sonuçlarıyla teknoloji üretilir. çalışır. • Deney ve gözlem yapar. • Sonuçlarıyla varlığını anlamasını sağlar. • Varlığa, nasıl sorusunu sorar. • Varlığa ‘Nedir?’ sorusunu sorar. • Varlığın özüyle değil neden sonucuyla • Varlığın özünü bilmek ister. ilgilenir. • Sonuçları mantıksaldır. • Kesin sonuçlara ulaşır. • Sonuçların doğruluğu veya yanlışlığı test • Sonuçlar kontrol edilir. edilmez. Felsefenin Dinle İlişkisi Din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki ögeler taşıyan; çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar ve ibadetler bütünüdür. Yani din; her şeyi yarattığına inanılan yüce Yaratıcı ile Yaratıcının yarattığı kul ile arasında kurulan gönül bağına kurulu olan insanın tüm yaşamına anlam katan bir inanç sistemidir. Felsefe ise var olanların varlığı, kaynağı, anlamı ve nedeni üzerine düşünme ve bilginin bilimsel olarak araştırılması anlamına gelir. Felsefe konusu olarak ele aldığı bir konuyu tutarlılık, bütünsellik ve sistematik yönlerden ir sorgulama ve eleştiriden geçiren bir etkinliktir. Felsefe ile din arasındaki benzerlikler şu şekildedir: • Evreni anlama gayeleri aynıdır. • Evreni açıklamaya çalışırlar. • Her ikisi de eleştireldir. Felsefe ve din arasındaki farklılıklar şu şekildedir: • Felsefe eleştireldir. Din, dogmatiktir. • Felsefede ispat zorunluluğu vardır. Dinde bu nedensellik içinde kabuldür. • Felsefe akıl yürütme vardır. Dinde iman konusu kabulden oluşur. • Felsefe insan aklını önceler. Din vahyi kaynak olarak esas alır. • Felsefede kuşkucu ve şüpheci yaklaşımlar vardır. Dinde kuşkuya yer yoktur. 13
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 Felsefenin Sanatla İlişkisi Sanat, en genel anlamıyla sanatçının anlatmak istediği şeyi, “biçim verme yöntemiyle” gerçekleştirme çabasıdır. Sanatı felsefe açıdan incelemekle sanat felsefesi ortaya çıkmıştır. Felsefe, bazı bakımlardan benzerlik gösterdiği sanatla bazı bakımlardan da farklılıklar gösterir. Felsefe ve sanatın amaç ve yönelişleri bakımından benzerlikleri vardır. Felsefe ile sanatın benzer yönleri şunlardır: -Her ikisi de özneldir. - Her ikisinde de eleştirici ve yaratıcı zekâya ihtiyaç duyulur. - Sanat ve felsefe varlığı dünyayı ve evreni anlama çabasıdır. Felsefe ile sanatın farklı ve ayrılan yönleri şunlardır: - Felsefe hakikati arar, sanat ise güzeli ve hoşa gideni bulmaya çalışır. - Felsefede akıl; sanatta duyulara ve duygulara dayanan bir etkinlik vardır. - Felsefe var olana ilişkin eleştirel bir tavır sergiler, sanat güzel olana ilişkin beğeni duygusunu harekete geçirir. - Felsefe nesneler dünyasının gerçekliğinden bahsederken; sanat, sanatçının dünyasını ve onun gerçeğini bize anlatır. Sonuçlar 1. Hayatın anlamı fark edilir. 2. Hayatla ilgili yaşananlara ve düşüsel becerilere bütünlük katar. 3. Hayatla ilgili sorgulama, düşünme ve cevaplar arama becerisi kazandırır. 4. Felsefede her girişim ve düşünce maddesel karşılıklı değildir. 5. Felsefede bilimdeki gibi maddi bir faydacılık anlayışı güdülemez. 6. Felsefe olgulara, düşünsellere ve olaylara bütünsel, bilim ise parçalı bakar. 7. Felsefe ve dinin evreni anlama gayeleri aynıdır ve her ikisi de eleştireldir. 8. Felsefe ve sanatın her ikisi de özneldir, eleştirici ve yaratıcı zekâya ihtiyaç duyulur. 9. Sanat ve felsefe varlığı dünyayı ve evreni anlama çabasıdır. Kaynaklar Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri
Şahin,2022_______________________________________________Nietzsche’nin Felsefe Anlayışı Etkinlik No :7 Konu : Nietzsche'nin Felsefe Anlayışı Amaçlar :1. Nietzsche'nin felsefe anlayışını incelemek 2.Nietzsche'nin Tanrı, Din ve Üstinsan (Übermensch) üzerine görüşlerini keşfetmek 3. Nietzsche’nin eğitim anlayışını keşfetmek Giriş Nietzsche'nin felsefe anlayışı konulu bu çalışmanın amacı Alman filozof Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin felsefe anlayışını incelemek ve eğitime dair yansımalarını keşfetmektir. Friedrich Wilhelm Nietzsche; Alman filozof, şair ve aynı zamanda bestecidir. Yazılarında genellikle din, ahlak, felsefe ve bilim üzerine eleştirel yazılar yazmıştır. Nietzsche'nin etkilendiği düşünürlerin başında Schopenhauer, Plato ve Descartes gelir. Aynı zamanda, belki direkt olmasa bile, biyolog Charles Darwin'den (12 Şubat 1809 - 19 Nisan 1882) ve Darwin'in Evrim Teorisi fikirlerinden bir hayli etkilenmiştir. Nietzsche; doğadaki evrim yasasını, felsefesini oluşturan yapı taşları haline getirmiştir. Bazı kaynaklar Nietzsche’nin geleneksel anlamda \"Darwinci\" olduğunu, bazıları ise öyle olmadığını savunsa da, Nietzsche'nin canlılığın oluşumuna dair fikirleri Darwin’in Evrim Teorisi sayesinde oluşmuştur. 19. yüzyılda evrim tartışmaları, diğer filozofların olduğu gibi Nietzsche'nin de kafasını yorduğu konulardan biriydi; Nietzsche'nin Tanrı, Din ve Üstinsan (Übermensch) Üzerine Görüşleri Nietzsche, insanların bağlı oldukları ahlak ve değer yargılarının ussal bir dayanağı olmadığını savunur. İnanılan bu mitlerin Yahudi-Hristiyan ve eski Yunan gelenekleriyle temellenmiş, yıkılmaya mahkum mitler olduğunu söyler. Bu mitleri yıkmaya halihazırda var olan değerlere saldırarak başlar. İsa ve Sokrates gibi ahlak görüşleri benimsenen kişileri, güçsüzleri güçlülere karşı korudukları için eleştirir. Zamanının değerlerini eleştirip Tanrı'nın ölümünü ilan eder. Nietzsche'nin en çarpıcı fikirlerinden biri Tanrı üzerinedir. Nietzsche birçok eserinde \"Tanrı öldü.\" diye yazar. Nietzsche geleneksel din ve metafiziğin yok olması gerektiğini öngörmüştür. Nietzsche'nin yorumcularından bazıları, onun yaşamı yeniden canlandırmak için pozitif olduğunu ve bu nedenle insanın varlığının, bilgisinin ve doğasının doğal bir şekilde yeniden düşünülmesini istediğini düşünüyorlardı. 14
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________Şahin,2022 Nietzsche, örnek insanın kendini gerçekleştirme yoluyla kendi kimliğini yaratması gerektiğini ve bunu, Tanrı veya bir ruh gibi hayatı aşan hiçbir şeye güvenmeden yapması gerektiğini iddia ediyordu. Nietzsche'ye göre Tanrı aslında hiç var olmamıştır ve Tanrı olmadığına göre, değerler, ahlak ve etik aşkın türden olamaz. Din temelli ahlak yok edilmelidir ve yeni ahlaki insanlar yaratmalıdır. Ancak Nietzsche'ye göre, mevcut değer sisteminin çöküşü, modern insanın tolere edebileceği bir durum değildir; dolayısıyla ahlaki çöküş ile insan, hiçliğin derinliklerine batmaktan kendini kurtaramayacaktır. Pek tabii burada insanın gelişmesi, kendini tamamlaması, daha üst bir versiyona, yani \"üstinsana\" ulaşması gerekecektir. Nietzsche'ye göre üstinsan, kabaca şu özelliklere sahip olmalıdır: • Toplumda hüküm süren değerleri yok etmeli, iyiyi ve kötüyü kendi düşünce ekseninde şekillendirmelidir. • Geleneksel ahlak anlayışına başkaldırmalı, ahlak ve değer gibi kavramların içini kendisi doldurmalıdır. • Önceliği kendisi olmalı, kendini gelişmekten alıkoymamalıdır. • Kendini geliştirirken yardım almamalı, başarıyı kendi sağlamalıdır. • Üstinsan, kendini dünyaya adamalıdır. Yeryüzüne sadık kalmalı, doğaüstü umutlardan söz edenleri reddetmelidir. • Acı çekmeyi benimsemeli, acıyı iyinin bir gereği olarak görmelidir. • Üstinsanın kutsalı olmamalıdır, ön kabulleri reddetmeli, eleştirel ve sorgulayıcı olmalıdır. • Hayal gücü kuvvetli, yaratıcı, cesur ve meraklı olmalı; duygudaşlık, merhamet ve acıma gibi duyguları utanç olarak görmelidir. Alçakgönüllülük, eşitlik ve dürüstlük gibi kavramlar üstinsan tarafından yok sayılmalıdır. Nietzsche ve Eğitim Nietzsche, “Bilme ihtiyacı duymadan, bilgi açlığı duymadan eğitim sırasında kilo kilo bilgiyle doldurulan modern insanda sindirme gücü ve yoğrulabilirlik yoktur. Sonunda modern insan, masaldaki gibi, arada sırada düzenli olarak bedeninde boğuk bir ses çıkaran bir sürü sindirilemeyen bilgi taşlarını kendisiyle birlikte dolaştırır.” sözüyle eğitimde “ansiklopedik bilgi” yüklemenin gereksizliğine işaret etmektedir. Nietzsche’ye göre salt bilgi depolamakla uğraşan, ezberci bir eğitim kültürel bir çöküntünün işaretidir. Özgür insanı yaratacak olan kültürel zemin yüksek bir kültür ve geleneği gerektirir. Kendi farkını, kendini özgünlüğünde yaratma gücünü ve cesaretini taşıyan özerk özneler yaratabilmek için, “Yunan Tragedya” geleneğinde kişinin kendi bireyselleşmesini bulabilmesi 15
Şahin, 2022 ____________________________________________Nietzsche’nin Felsefe Anlayışı gibi, kişiye kendi bireyselliğini bulduracak açıklık, karmaşa ve zenginlikte bir gelenek sunmak gerekir. Eski Yunan’da sanat, bireyin güçlü yanını göstermek, yeteneklerini geliştirmek ve kişilik eğitimi amacını taşır. İnsanın doğru, güçlü ve özgür bir karakter sahibi olması bakımından sanat genel olarak bilimle ve ahlâkla sıkı bağlantı içindedir. Bu yanıyla sanat ve eğitiminin yaratıcı düşünmenin gelişmesinde önemli bir rol üstlenerek doğru ve hakikate ulaşmada önemli bir adım olduğu düşünülmektedir. Sonuçlar 1. Toplumda hüküm süren değerleri yok etmeli, iyiyi ve kötüyü kendi düşünce ekseninde şekillendirmelidir. 2. Geleneksel ahlak anlayışına başkaldırmalı, ahlak ve değer gibi kavramların içini kendisi doldurmalıdır. 3. Kendini geliştirirken yardım almamalı, başarıyı kendi sağlamalıdır. 4. Üstinsan, kendini dünyaya adamalıdır. Yeryüzüne sadık kalmalı, doğaüstü umutlardan söz edenleri reddetmelidir. 5. Acı çekmeyi benimsemeli, acıyı iyinin bir gereği olarak görmelidir. 6. Üstinsanın kutsalı olmamalıdır, ön kabulleri reddetmeli, eleştirel ve sorgulayıcı olmalıdır. 7. Hayal gücü kuvvetli, yaratıcı, cesur ve meraklı olmalı; duygudaşlık, merhamet ve acıma gibi duyguları utanç olarak görmelidir. Alçakgönüllülük, eşitlik ve dürüstlük gibi kavramlar üstinsan tarafından yok sayılmalıdır. 8. Özgür insanı yaratacak olan kültürel zemin yüksek bir kültür ve geleneği gerektirir. 9. Kişiye kendi bireyselliğini bulduracak açıklık, karmaşa ve zenginlikte bir gelenek sunmak gerekir. Kaynaklar 1. Çelik,S&,USLU,S. (2013). Modern Felsefe 2. İkinci Yazım İkinci Basım Anadolu Üniversitesi Yayınları 16
Şahin,2022______________________________________________________Felsefenin Alanları Etkinlik No :8 Konu : Felsefenin alanları Amaçlar :1.Felsefenin alanlarını keşfetmek 2.Felsefenin alanlarının uğraştıkları konuları incelemek Giriş Felsefe insana düşünmeyi öğretmektedir. İnsana eleştirel bakış açısı kazandırarak, yaşadığı hayatı ve karşılaştığı olguları sorgulamasına ve sorunlara akılcı çözümler getirmesi konusunda insanı teşvik etmektedir. Bu bakımdan felsefenin pek çok konusu vardır. Çünkü insan doğasının ve hayatının karmaşıklığı, ayrıca çağdaş uygarlığın oluştuğu düzey bu alanların çok çeşitli olmasının nedenlerindedir. Felsefe tıpkı bir İsviçre çakısı gibi, ihtiyaç duyulan hemen hemen her alanda işgörürlüğe sahiptir. Felsefe, bütün işlevleri kendi alt dallarında hayata geçirir. Bu alt dallardan bazılarından sırayla bahsedilecektir. Ontoloji (Varlık Felsefesi) Ontoloji, varlığın ne olduğunu ve varlığın var olup olmadığını irdeleyen felsefe dalıdır. ”Onto” ve ”logos” kavramlarının bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Fakat logos/loji aslında bilim olarak kullanılmaktadır. Felsefi anlamda var olan şey, ağaç ve ateş gibi canlı veya cansız bir madde de olabilir, düşünme ve sezme gibi ruhsal bir şey de… Aynı şekilde varlık, inanç gibi manevi bir şey de olabilir. Felsefe tarihinin en büyük filozoflarından birisi olan Aristoteles bu bağlamda varlık felsefesini “ilk felsefe” olarak isimlendirmiş ve ilk felsefeyi de “Var olanı, var olan olarak, saf hâlde ele almak” olarak tanımlamıştır. Varlık felsefesi varlığın ilk nedenlerini ve ilk ilkelerini konu edinir ve onu araştırır. Epistemoloji (Bilgi Felsefesi) Bilgi felsefesi adıyla da bilinen epistemoloji, doğru bilgiye ulaşma yöntemlerini ve bilginin kaynağını araştıran bir disiplindir. Epistemoloji, bilginin kaynağı, geçerliliği ve türleri ile ilgilenir. ''Tutarlı bilgi'' ve ''Geçersiz bilgi'' gibi kavramlar da bu felsefenin temel konuları arasında yer alır. Epistemoloji felsefesinin ilk sorusu ''Bilgi Nedir?'''dir. Çünkü öncelikli olarak bilginin doğru ve geçerli bir tanımı yapılmalı, sonra bilginin kaynağı, türleri ve kökeni sorgulanmalıdır. 17
Eğitimin Temeli Felsefe_________________________________________________Şahin,2022 Aksiyoloji (Değerler Felsefesi) Felsefenin, bilimin ele almadığı iyi veya kötü, güzel veya çirkin gibi değerleri ele alan ve genel olarak “değerler felsefesi” veya “aksiyoloji” adıyla adlandırılan disiplinidir. Bu iki kavram çiftinden ilki “ahlak felsefesi”nin (etik), diğeri ise “sanat felsefesi”nin (estetik) özel ilgi alanıdır. Hatta Aristoteles’in haklı uyarısına uygun olarak birey planında, siyasal rejim planında “iyi veya kötü”yü yani iyi veya kötü yönetimi ele alan felsefe disiplini “siyaset felsefesi” olarak adlandırabiliriz. Yine bilim felsefesi ve din felsefesini de değerler felsefesi disiplini içinde sayabiliriz. Değerler Felsefesinin Ana Problemleri • Değerli olan nedir? • Değerlerin kaynağı nedir? • Değerli olan mutlak mı yoksa çevreye göre değişmekte midir? • Erdem nedir? • Ahlak nedir? Bir değer araştırması olarak aksiyoloji, olan ile olması gereken arasındaki ilişkiye cevap aramaktadır. Değer’in doğası, ölçüsü ve metafiziksel statüsüne ilişkin tartışmalar yürütür. Determinizm ( Belirlenircilik) Determinizm Türkçede belirlenimcilik, belirlenircilik, gerekircilik gibi adlarla da bilinen ve evrenin veya evrendeki olayların ya da bir bilimsel disiplinin alanına giren tüm nesne ve olguların önceden belirlenmiş olduğunu, onların öyle olmalarını zorunlu kılan birtakım yasa veya güçlerin etkisiyle meydana geldiklerini ileri süren öğretiye verilen addır. Kısacası, her olayın, maddi veya manevi birtakım nedenlerin zorunlu sonucu olduğunu kabul eden felsefi görüştür. Başka bir söyleyişle felsefe bağlamında, ahlakın kapsamına giren seçimler de dâhil bütün olayları bir nedenler zincirinin zorunlu olarak belirlediğini savunan teoridir. Buna göre insan iradesinin söz konusu zorunlu nedenler zincirine etkisi olmadığından, olayların meydana gelişinde doğrudan doğruya bu nedenlerin gücü ve yönlendirmesi bulunmaktadır. Böylece nedensellik ilkesi determinizmde temel ilke olarak kabul edilmektedir. 18
Şahin,2022______________________________________________________Felsefenin Alanları Sonuçlar Sonuç olarak felsefenin bazı alanlarını ve sordıkları soruları şöyle tablolaştırabiliriz: 1. Etik Eylem çalışması Nasıl davranmalıyız? Güzel nedir? 2. Estetik Sanat çalışması Nasıl biliyoruz? Nasıl Düşünürüz? 3. Epistemoloji Bilgi çalışması Neden varız? Nasıl yönetmeliyiz? 4. Mantık Düşünce Yapısı 5. Ontoloji Var oluş çalışması 6. Politika Yönetim çalışması Kaynaklar Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri 19
Şahin,2022_____________________________________________ Schopenhauer’ın Aşkı İşleyişi Etkinlik No :9 Konu : Schopenhauer’ın Aşkı İşleyişi Amaçlar : 1. Schopenhauer’ın felsefesini incelemek 2. Schopenhauer’ın çözümsel yaklaşımını keşfetmek 3. Schopenhauer’ın aşk ile ilgili düşüncelerini keşfetmek Giriş Bu çalışmanın amacı Alman filozof, yazar ve eğitmen olan Arthur Schopenhauer’ın (22 Şubat 1788, Danzig - 21 Eylül 1860, Frankfurt) aşka bakışını keşfetmektir. Bu amaçla alan yazın incelenmiş ve derlenmiştir. Schopenhauer’ın felsefesi Schopenhauer, Platon'un ve Immanuel Kant'ın etkisinde idealizmin teorisini kendince anladığı boyutunda temsil ederken, bu genel bakışı subjektif idealizmin sınırlarından taşıramamış ve Hegel'in felsefesini de reddetmiştir. Hegel, Schelling ve Fichte'ye ve daha sonrasında kendisini fikirlerinden dolayı öven Schleiermacher'e karşı etkileyici polemikler yazmaktan çekinmemiştir. Schopenhauer'a göre; birbirlerini en çok büyüleyenler, birbirlerini en çok tamamlayanlardır. Schopenhauer, görünen dünyanın ardında yatan esas gerçekliğin istenç olduğunu ileri sürdmüştür. Schopenhauer'a göre bu istenç akılsız, bilinçsiz bir öze sahiptir ve kendisini fenomenler dünyasında göstermektedir. İnsan bedeni de onun eseridir. Ona göre; bu anlamsız, boş, acıyla dolu ve kötü hayattan kaçınmanın tek yolu vardı: İstencimizi öldürmek! Bu mutluluğumuzu olabildiğince arttırmayı değil, acılarımızı olabildiğince azaltmayı öneren bir yaşam şeklini önermeye yöneltmiştir. Felsefesi, aklın (rasyonalizm) temele oturtulduğu felsefe tarihinde yeni bir bakış açısı anlamına geliyordu ve psikoloji, psikanaliz, müzik, edebiyat gibi entelektüel ve sanatsal alanlarda büyük etki göstermiştir. Schopenhauer’ın aşk ile ilgili düşünceleri 18. ve 19. yüzyıllarda yaşamış Alman Arthur Schopenhauer , hayatın acılarla ve tatmin edilemeyen arzularla dolu olduğunu söylemiş bir filozoftur. Eğer arzuladığımız bir şeyi elde edersek, ya daha fazlasını isteyecek ya da ne kadar boş bir şeyin peşinde koştuğumuzu fark edip yine hayal kırıklığına uğrayacağızdır. Hatta Schopenhauer’ın, İrade veya daha yaygın olarak İstem dediği bu güç, Aşkın/Transendent bir güç olarak insanı ona fark ettirmeden kontrol eder. Aşkın Metafiziği adlı eserinde genelde Tür veya Doğa olarak bahsettiği bu güç aşkı da, türün devamını en ideal insan tipi ile sürdürme amacı 20
Eğitimin Temeli Felsefe________________________________________________ Şahin,2022 için sadece bir araç olarak kullanmaktadır. Schopenhauer Aşkın Metafiziği denemesi boyunca insanın Doğa/Tür veya onun başka bir söylemiyle İstem’in nasıl kölesi haline geldiğini sorgular. Filozof, aşk kavramını kesinlikle anlamsız veya kimyasal reaksiyonlardan ibaret, sıkıcı bir kavram olarak görmemektedir. Uğruna insanların kendi karakterlerine çok ters düşen şeyler yapmalarının, çevrelerindeki herkese karşı gelmelerinin hatta sevdiklerine kavuşamazlar ise yaşamların son vermelerinin, incelemeye değer olduğunu savunur. Ancak bunu yaparken, romantizm ile süslenmiş cümleler yerine (şu an bize normal gelse de) kendi dönemi için aykırı denebilecek kadar pozitivist bir şekilde aşkı ele alır. Schopenhauer’a göre aşk veya kendi tabiriyle Cinsel Sevgi, yalnızca ama yalnızca Tür’ün, ideal/güzel insan tipini korumak için, bireyi doğru kişi ile eşleştirme çabasıdır. Bunu yaparken en başta fiziksel uyumluluğu ele alır. Kadın veya erkek, partnerinde kendisinde eksik olanı her zaman arayacaktır. Schopenhauer’a göre kısa boylu bir kadın uzun boylu erkeği ararken, fiziksel açıdan yetersiz bir erkeğe ise kaslı, kuvvetli bir kadın daha çekici gelecektir. Böylece doğa, bu kombinasyonlardan doğacak yeni bireyin, ideal insan tipinde olmasını garantilemeye çalışacaktır. Sonuçlar • Schopenhauer, Platon'un ve Immanuel Kant'ın etkisinde idealizmin teorisini kendince anladığı boyutunda temsil etmektedir. • Schopenhauer'a göre; birbirlerini en çok büyüleyenler, birbirlerini en çok tamamlayanlardır. • Schopenhauer, görünen dünyanın ardında yatan esas gerçekliğin istenç olduğunu ileri sürmektedir. • Schopenhauer'ı ayıran iki entelektüel miras vardır; anlamak ve anlayış. • Aşkın Metafiziği adlı eserinde genelde Tür veya Doğa olarak bahsettiği bu güç aşkı da, türün devamını en ideal insan tipi ile sürdürme amacı için sadece bir araç olarak kullanmaktadır. • Schopenhauer Aşkın Metafiziği denemesi boyunca insanın Doğa/Tür veya onun başka bir söylemiyle İstem’in nasıl kölesi haline geldiğini sorgular. • Uğruna insanların kendi karakterlerine çok ters düşen şeyler yapmalarının, çevrelerindeki herkese karşı gelmelerinin hatta sevdiklerine kavuşamazlar ise yaşamların son vermelerinin, incelemeye değer olduğunu savunur. • Schopenhauer’a göre aşk veya kendi tabiriyle Cinsel Sevgi, yalnızca ama yalnızca Tür’ün, ideal/güzel insan tipini korumak için, bireyi doğru kişi ile eşleştirme çabasıdır. Bunu yaparken en başta fiziksel uyumluluğu ele alır. • Kadın veya erkek, partnerinde kendisinde eksik olanı her zaman arayacaktır. • Schopenhauer’a göre kısa boylu bir kadın uzun boylu erkeği ararken, fiziksel açıdan yetersiz bir erkeğe ise kaslı, kuvvetli bir kadın daha çekici gelecektir. 21
Şahin,2022_____________________________________________ Schopenhauer’ın Aşkı İşleyişi Kaynaklar Akçetin, N. Ç. (2016). Merhamet ve devlet: Schopenhauer. FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (21), 71-86. Caf, B. (2019). Arthur Schopenhauerda pesimizmin felsefesı̇ (Master's thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü). Kösedağ, S. (2015). Arthur Schopenhauer ve Nurettin Topçu'da İrade ve İnsan Problemi (Doctoral dissertation, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). Schopenhauer, A. (2014). Felsefe Tarihinden Kesitler. Ahmet Aydoğan (çev.). İstanbul: Say Yayınları. Tuğluk, A. (2015). Tevfik Fikret'in şiirlerinde inanç krizi ve buhran (Master's thesis, Batman Üniversitesi). 22
Şahin,2022_______________________________________________ Kant Felsefesini İncelemek Etkinlik No : 10 : Kant Felsefesini İncelemek Konu : 1. Kant’ın felsefesini incelemek Amaçlar 2. Kant’ın bilgi felsefesini araştırmak 3. Kant’ın etik ile ilgili düşüncelerini irdelemek Giriş Kant felsefesini incelemek konulu bu çalışmanın amacı Immanuel Kant’ın felsefesini incelemek ve onun bilgi felsefesi ve etik felsefesi ile ilgili düşüncelerini keşfetmektedir. Bu çalışma için alan yazın taranmış ve sonuçlar derlenerek ortaya konulmuştur. Bilgi Felsefesi 1724-1804 yılları arasında Könisberg’de yaşayan Aydınlanma Çağı filozoflarından Immanuel Kant bilim ve felsefe dünyasında eleştirel felsefenin ilk temsilcilerinden kabul edilir .Kant’a göre bilginin ve deneyimin tek verisi duyusal dünyayla oluşturulur ve bilgi duyusal veri ve olgularla olanaklı hale gelir. Kant nesnelere göre değil nesnelerin bilgimize göre biçimlendiğini söyler. Kant’ın nesne anlayışında duyusal olarak elde edilen veriler akıl ile bağdaşmasıyla bir kurgu oluşturulur. Ancak bu kurguda gerçek olmayan bir yapaylık söz konusu değildir. Bu kurgu nesnenin duyusal ve akılla nasıl algılandığıdır. Kant deneyimlerden ayrı olarak zorunlu ve evrensel nitelikte bir bilginin olup olamayacağı konusu üzerine düşünür. Bu noktada Kant’a göre deneyimlerimizin kendisinde dahi temeli olabilecek, deneyden ve deneyimlemeden önce ve bağımsız olarak gelen bir bilgi vardır. A priori –önsel- olarak anılan bu bilgi deneyimden aposteriori –sonradan- olarak kaynaklanan bilgiden farklı kılınır. Kısaca Kant bazı bilgileri deneyimlemeden akıl yoluyla bilebileceğimizi ifade eder. A priori bilgiler deneysel ya da gözlemsel hiçbir yöntemle bütünleşmediklerinde arı olarak adlandırılırlar. A priori bilgiden söz edilirken salt bilgi ifade edilmektedir. Kant deneysel bilgi ve algısal yargılar arasında sentetik bir birlik olduğunu açıklar. Sentetik birlikle ifade ettiği durum bilgilerin kendiliğinden birlik oluşturmadığı, zorunlu olarak ama yine birlik haline geldiklerini söyler. Sentetik birlik insanın kendi 23
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________ Şahin,2022 kurgusudur. Bunun doğrultusunda dünya insan için bir birlik kurmadığından insan bazen yanılabilir ve bu yanılmalarından da bir şeyler öğrenebilirler. Kant’ın sentetik birlik düşüncesi insanın yanılabileceğini ortaya koymaktadır. Etik Felsefesi Etik tarihinin başından Yeniçağda Kant’a gelene kadar bu konuya dair yapılan incelemelerin problemi “en yüksek iyi” olarak tanımlanması olmuştur. Genel olarak en yüksek iyiyi tanımlamada “mutluluk” ortaya atılmıştır. Mutluluk için ise bedensel haz, bireysel-toplumsal fayda, doğa ile uyum gibi farklı tanımlamalar yapılmıştır. Tarih boyunca pratik akıl (yapıp etme aklı) daha çok insanı mutluluğa götüren anlamlarla yenilenmiştir. Kant’ın çağında da akıl mutluluğa ulaşmada anlamlanıyordu. Tüm insanlar ve toplumlar kendi rahatlıklarını, mutluluklarını ve yararlarını düşünüp, bunlara ulaşmayı isterler ve ancak akıl sahibi olanlar bu hedefte üstün görülürler. Kant işte buna karşı çıkmıştır. Kant bu noktada henüz üzerinde bir uzlaşma sağlanabilecek, adı “mutluluk” olan “en yüksek iyi” olmadığını belirtir. Bu sebeple etik, bu zeminde değil başka bir zeminde aranmalıdır. Kant bu doğrultuda etiğin a priori temelleri olabileceğini düşünür. Bilgi kuramında olduğu gibi etiğin de a priori olması demek herkes için geçerli bir yasanın var olmasıdır. Yalnızca bu durumda genelgeçer bir yasayla etik tek ve evrensel olabilirdi. Ortaya bu evrensel ahlak yasasının nasıl bir yasa olacağı sorusu çıkar. Kant’ın bu genelgeçer ahlak yasası; her zaman özgür olarak erek koyma ve özgür olarak bunları izleyebilme yetisine sahip olmakla nitelendirdiği insanlıkla gerçekleştirilebilir. Özgür insan hem kendisini ona göre yönlendirebileceği bireysel ilke hem de evrensel şekilde başkalarının da isteyebileceği ve ona göre yönlenebileceği bir genel ilke oluşturabilir. Bu durumda insan kendi iradesiyle kendisine yasalar koymuş olur. Kant eylemlerin ahlaki değerlerinin yargılanmasında insanların kullanabileceği bir kavram aramaktadır. Bulduğu kavram ise “iyi istenç(irade)” olmuştur. Ancak iyi istenç denildiğinde yalnızca iyiyi istemek anlaşılmamalıdır; iyi istenç otonom olarak belirlenen ve insanın özgür olma durumu göz ardı edilmeden kendi koyduğu yasayı benimseyip uygulamasıyla onu ahlaksal iyiye de ulaştırmış olur. Kant’a göre iyinin iki ana türü vardır. İlki bir şey başka bir şeyi hedefe ulaşmada yararlı olarak etkiler; burada o şeyin değeri kendinde değil yararlı olmasındadır. İkincisi ise değeri iyiliği kendinde olandır; bu ise iyi istenç olarak açıklanır .Kant iyi istenç kavramıyla genel ahlak yasasını çözümler. Kant evrensel ahlak yasalarına uygun hareket etmeyi öğrenen ve bilen istenci; iyi istenç olarak açıklar. Bu bağlamda Kant’a göre iyi istenç dışında koşulsuz bir şey yoktur. Bu koşulsuz yasalar Bu koşulsuz yasalar tam olarak nedir sorusu karşımıza çıktığında Kant’ın bu konudaki üç formülasyonu görürüz: ilk yasalar öyle bir ilkeye –kişi tarafından eylem ve gerçekleşme koşullarının nasıl göründüğüne; maksime 24
Şahin,2022_______________________________________________ Kant Felsefesini İncelemek dayanmalı ki evrensel olabilsin. Kant bunun “sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapmama” kuralıyla karıştırılmamasını ister. Bu durumu açıklamak için ise dört örnek sunar. 1)Kişinin kendisine karşı olan eksiksiz ödevini belirtir. Buna göre intihar eden bir kişinin bu eyleminin ahlaki açıdan doğru bir karar verip vermediği bu eylemin evrenselleşebilir olmasıyla ifade edilir. Bu durumda koşulsuz buyruğa göre bu eylem ahlakı açıdan yanlış kabul edilecektir. 2)Başkalarına karşı eksiksiz ödevi açıklar. Örneğin başkalarına yalan yere söz vermek maksim olarak evrenselleştirilmesi mantıksal alanda yer bulamaz. 3)Kişinin kendisine karşı olan eksik ödev açıklamasında kişinin beceri ve eğilimlerini geliştirmesini örnek verir. Kant’a göre doğanın verdiği yetenekleri kişiler geliştirmelidir. Ancak Kant bunu olduğu gibi kabul etmiş; herhangi bir açıklamaya dayandırmamıştır. 4)Başkalarına karşı eksik ödevi açıklarken ise yardımseverlik-yardımlaşma örneğini verir. Buna göre yardıma muhtaç insanlara yardım edebilir durumdayken yardım etmeyen biri durumu tersine döndüğünde yardım isteyecektir. Bu durumdaki tutarsızlık eylemi ahlaki açıdan yanlış kılar. İkinci formülasyon ise insanlık kendi kişiliğinde ya da başkasının kişiliğinde yalnızca araç değil aynı zamanda amaç da olsun. Kant ilk formülasyondaki örnekleriyle ikinci formülasyonda da açıklama yapmıştır. 1)İntihar örneğini ele alırsak; insanın kendisini kötü bir durumdan kurtarmak amacıyla öldürmeyi dahi ona araçsal bir anlam yükler ve insan kendi kişiliğinde bile insan öldüremez. 2)Yalan yere söz verme örneğinde ise kişi başkasını araç olarak görüp ona yalan yere söz veriyorsa yine insanlığa dair bir amaç söz konusu olmadığından yanlıştır. 3)Yetenek ve eğilimlerini geliştirme örneğine bakılırsa; kişinin kendisini geliştirmemesi doğanın amacına ters düşmektedir. Kendi gelişimi diğer kişilere de yararlı olabilecekken bunun önüne geçiyorsa insanlık amacından yine söz edilemeyecektir. 4)Yardımseverlik-yardımlaşma örneğine gelindiğinde ise; yardım etmek karşı tarafı mutlu edecek bir durumdur. Ancak bunu geçekleştirememek ise doğal eğilimlerden uzak durarak insanlara araç olarak davranılmıştır. Bu durum insanlığın yararına olmayacak bir durumdur. 25
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________ Şahin,2022 Kant üçüncü formülasyonu eylemin dayandığı ilke kendi istenciyle oluşan bir doğa yasası olabilsin şeklinde açıklanır. Başka bir deyişle her rasyonel varlığın istenci kendisini genel yasa koyan bir istenç olarak sunar. Buradaki diğer formülasyonlardan temel fark rasyonel varlığın kendisinin de yasa koyucu olduğunu düşünmesidir. Burada daha önce bahsettiğimiz otonomi devreye girecektir. Yasaların kendi bilinciyle oluştuğunu düşünen rasyonel varlık bu yasalara içten ve gönüllü olarak uyum sağlar. Kant’ın etik anlayışında “doğru eylem” istenç ve akılla -özgürce- ortaya konan bir ödevin gerekliliklerinin yerine getirilmesidir. Kant için etik ise doğru eylemin ne olduğunu yanıtlama çalışmasıdır. Sonuçlar 1. Kant’a göre bilginin ve deneyimin tek verisi duyusal dünyayla oluşturulur. 2. Kant nesnelere göre değil nesnelerin bilgimize göre biçimlendiğini söyler. 3. Kant bazı bilgileri deneyimlemeden akıl yoluyla bilebileceğimizi ifade eder. 4. Dünya insan için bir birlik kurmadığından insan bazen yanılabilir ve bu yanılmalarından da bir şeyler öğrenebilirler. 5. Kant bu noktada henüz üzerinde bir uzlaşma sağlanabilecek, adı “mutluluk” olan “en yüksek iyi” olmadığını belirtir. 6. İnsan kendi iradesiyle kendisine yasalar koymuş olur. 7. Kant evrensel ahlak yasalarına uygun hareket etmeyi öğrenen ve bilen istenci; iyi istenç olarak açıklar. 8. Kant’ın etik anlayışında “doğru eylem” istenç ve akılla -özgürce- ortaya konan bir ödevin gerekliliklerinin yerine getirilmesidir. 9. Kant için etik ise doğru eylemin ne olduğunu yanıtlama çalışmasıdır. Kaynaklar Cevizci, A. (2012). Felsefe Ders Kitabı, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, E-ISBN 978-975-06-2653- 26
Şahin,2022____________________________________________ İdealizmi ve Realizmi Keşfetmek Etkinlik No : 11 Konu : Temel Felsefe Akımlarından İdealizm ve Realizmi İncelemek Amaçlar : 1. Temel felsefi akımlardan idealizmi keşfetmek 2. Temel felsefi akımlardan realizmi keşfetmek Giriş Temel Felsefi Akımlar konulu bu çalışmanın amacı, temel felsefi akımlardan, İdealizm, Realizm, Pragmatizm ve Varoluşçuluk ele alındıktan sonra, temel felsefi akımlardan İdealizm ve Realizm ele alınacaktır. Bu çalışma için alan yazın taranmış ve sonuçlar derlenerek ortaya konulmuştur. Felsefede Temel Akımlar İlk ya da klasik şekliyle eğitim felsefesi, geleneksel olarak filozoflar tarafından hayata geçirilmiştir. Antik Yunan’da Sokrates ve Platon’dan başlayıp yirminci yüzyılın ortalarında Dewey’e kadar uzanacak şekilde, düşünce tarihinde kendilerine bir yer edinen filozoflar tarafından icra edilmiştir. Eğitim sürecinin ne şekilde olması, nasıl bir insan yetiştirilmesi, öğrenciye hangi bilgi, beceri ve değerlerin aktarılması gerektiğini bildirme iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Bunlar ; İdealizm Realizm Pragmatizm Varoluşçuluk İdealizm Eski zamanlardan bu yana hem kendi döneminde hem de diğer zamanlarda etkin olan birçok felsefe vardır. Bu felsefelerin en köklü olanı idealizmdir. İdealizmin başlıca temsilcileri arasında Platon, Berkeley, Fichte, Schelling ve Hegel gibi filozoflar yer alır. İdealizmin temelini oluşturan idea kuramıdır. İdea, çevremizde çıplak gözle görebildiğimiz nesnelerin, varlıkların bağlı oldukları gözle görülemeyen, maddi olmayan ebedi özleri ve örüntüleri 27
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________ Şahin,2022 olarak tanımlanmaktadır. Bu bir bakıma gerçek insan zihnindedir anlamı taşır. İdealist felsefenin temsilcisi Platon’a göre varlıklar ideaların yansımalarıdır. Örneğin ‘’Bu bir kedidir.’’ dediğimizde aklımıza bütün kedilerin ortak bir özelliği olan kedi gelecektir. Bir kedinin yok olması ya da ölmesi öncesiz sonrasız olanını evrensel olanını etkilemeyecektir. Metafizik kısmında ise kedi sözcüğü ideal bir kediyi yani tanrının yarattığı benzersiz olanının kopyasını temsil etmektedir. Bu kedi gerçektir, asıl olan bu kedidir. Diğerleri bu kedinin, yansımasıdır. Bu nedenle ancak ruhunu araştırarak ve düşünerek gerçekliğe ulaşılabilir. İdealizme göre insanlar, hakikati bulmaya çalışmalı ve bu konuda çaba sarf etmelidir. Gözüyle gördüklerine, duyularıyla hissettiklerine aldanmamalı, gördüklerinin ve hissettiklerinin özüne ulaşmak için aklını, sezgisini kullanmalıdır. Eksiksiz ve sonsuz olan hakikat sürekli değişen bir dünyada bulunmaz. İnsanlar hakikati aramalıdır. Çok eski bir felsefe olmakla birlikte insanın kişiliğine önem veren, insanı hakikati bulma konusunda sorgulamaya sevk eden, ideal bir insan ve ideal bir devlet oluşturma gibi temel görüşlere sahip bu felsefe günümüzde de değer görmektedir. Realizm Hem doğduğu Antik Yunan’da hem de günümüze kadar etkili olmuş bir diğer köklü felsefe realizmdir. Realizm, ideayı yücelten idealizme karşı olarak çıkan, asıl gerçeğin görünürde olanlar olduğunu iddia eden ve öğretilerini bu konu üzerine temellendiren bir felsefedir. Realizm, zihinden bağımsız olarak çevremizde duyu organlarımız ile gördüğümüz varlıkları kabul eder ve gerçek olan tözleri, soyut olmayan varlıkları ele aldığı için çoğulcu evren görüşüne sahiptir. Realizme göre tüm bireysel varlıklar madde ve formdan oluşmaktadır ve birbirlerine indirgenemezler. Realizme göre madde ölümsüzdür. Ruh maddelerin içerisinde kendini olgunlaştırabilen formun kendisidir. Ruh, cisim olarak nitelendirilmez ancak bedeni hareketlendiren ona yön veren bir güçtür. Realizmin varlık anlayışı, insan zihninin dışında yer alan nesnel bir dünyanın varlığına dayanır. Buna göre insanlar bu nesneleri duyularıyla görebileceğini, bilebileceğini savunur. İnsan gözlemleri yoluyla nesnelerin yapılarını bulabilir, birbirleriyle olan etkileşimlerini, yöneten düzenlilikleri keşfedebilir. Bu keşifle beraber evreni yöneten genel yasaların bilgilerine ulaşılabilir. Realizm değerlerin nesnel olduğunu ve kişisel düşüncelerden bağımsız olduğunu ayrıca dünyanın işleyişinde bir düzen ve bir amaç olduğunu iddia eder .Realizm bir bakıma dünya, evren ve doğanın gözlemlere göre anlaşılması gereksiniminin ürünüdür. Soyut ve görünmeyenleri reddeder, maddelere önem verir. Bilginin kesinliğini savunur. Realizm bu görüşleriyle kendi döneminden sonra da etkili olmuştur. 28
Şahin,2022_____________________________________________ İdealizmi ve Realizmi Keşfetmek Sonuçlar İdealizm; • Değerler ve bilgi mutlak değişmezdir. • Gerçek sadece bilimsel yöntemle değil sezgiyle de elde edilir. • Gerçek bilgi aklın ürünü olan bilgidir. • İyi, doğru, güzel gibi kavramlar değişmez olduğu için evrenseldir. • Temel amaç insanların hakikatı bulmasıdır. • İki nesne arası tutarlılık varsa doğrudur. Akıl yürütme buna dahildir. • Deney ve sezgiyi destekler. • Metafizik bilgiyi destekler. Realizm; • Var olan her şey gerçektir. • Dış dünya algılamadan bağımsızdır. Algılamasak dahi vardır. • Doğruluk = Varlıktır tezini savunurlar. • Gerçek sadece bilimsel yöntemle elde edilir. • Sadece deneyi destekler. • Kültürel mirasın aktarılması önemlidir. Kaynaklar Cevizci, A. (2012). Felsefe Ders Kitabı, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, E-ISBN 978-975-06-2653- 1 Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri 29
Şahin,2022_____________________________________ Pragmatizm ve Varoluşçuluğu Keşfetmek Etkinlik No : 12 Konu : Temel Felsefe Akımlarından Pragmatizm ve Varoluşçuluğu İncelemek Amaçlar : 1.Pragmatizm akımını incelemek 2. Pragmatizm’in eğitim açısından sonuçlarını irdelemek 3. Varoluşçuluk akımını incelemek 4.Varoluşçuluk akımının eğitim açısından sonuçlarını sunmak Giriş Temel Felsefi Akımlar konulu bu çalışmanın amacı, temel felsefi akımlardan Pragmatizm ve Varoluşçuluk akımlarını keşfetmektir. Bu çalışma için alan yazın taranmış ve sonuçlar derlenerek ortaya konulmuştur. Pragmatizm Pragmatizm, Yunanca pragma sözcüğünden gelir ve iş, eylem, aksiyon anlamlarına gelir. Amerika Birleşik Devletleri’nde William James (1842-1910) ve John Dewey (1859-1952), İngiltere’de Schiller (1759-1910) tarafından ortaya atılmıştır. Pragmatizm bütün bilgilerin fayda düşüncesinden doğduğunu iddia eder. Buna göre gerçek ile fayda dşüncelerini birbirinden ayırmak imkansızdır. ‘Bir düşünce faydalı olduğu için doğrudur.’ İle ‘Bir düşünce doğru olduğu için faydalıdır.’ sözü arasında bir fark yoktur. Bilimden felsefeye, sanattan ahlaka ve hatta dine bağlı çıkarlar da onun konusuna girer. Örneğin pragmatizme göre bir din ruhları sükuna erdirdiği müddetçe faydalıdır. Pragmatizm, dogmaya, yapmacığa ve kesin gerçek iddiasına karşı doğanın olanaklarına işaret eder. Bilimsel önermeler de dahil olmak üzere bütün sanatsal, dinsel, ahlaksal ve felsefi önermeler, insan yaşamında problem çözümüne katkıda bulundukları yani daha geniş bir ifade ile yaşamı ve dünyayı daha yaşanılabilir kıldıkları ölçüde, doğru kabul edilmelidirler. John Dewey (1859-1952) 1859’da yılında Burlington-Vermont’da doğan John Dewey Vermont Üniversitesi’nden mezun olmuştur. 1894 yılında Chicago Üniversitesi’nde Eğitim, Psikoloji ve Felsefe Bölüm Başkanlığı yapmıştır. 30
Eğitimin Temeli Felsefe_________________________________________________ Şahin,2022 Chicago Üniversitesi’nde 4-14 yaş arası çocuklar için kurmuş olduğu laboratuvarda çocuklara grup olarak çalışma imkanı sağlanmış, oyun, araştırma ve kendini ifade etme gibi aktivitelerin yer aldığı aktif öğretim yöntemi uygulanmıştır. Dewey’in deneyci felsefesine göre kurduğu bu laboratuvar okulu, test edilmiş eğitim teorileri doğrultusunda oluşturulmuş bir deney okuludur. Dewey daha sonra Japonya, Çin ve Meksika üniversitelerinde dersler vermiş, Japonya’da verdiği konferanslar esnasında ‘Felsefede Yeniden İnşa’ adlı kitabını temellendirmiştir. 1924 yılında Türkiye’ye gelen Dewey, Türk Eğitim sisteminin yeniden organizasyonuna yardım etmiştir. Dewey’in felsefesi her şeyden önce Hegelciliğin etkisi altında gelişmiştir. Hegel’de bilginin birleştirici bir temelini bulmuştur. Aynı zamanda felsefe anlayışımızın yeni koşullara uygun olarak değişmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ona göre ölümsüz değişmez gerçekleri arayacağımız yerde toplumsal inançlarımızı ve toplumsal yaşayışımızın arka planını incelemeliyiz. Filozofların çok kere mevcut dinsel, siyasal ve ekonomik kurumların savunucuları oldukları gerçeğini bilmeliyiz. Felsefenin bir görevi yoktur ve felsefe evren gerçeğinin bir anlayışını veren anahtar niteliğindedir. Dewey, dünyayı, eğitim ve kanunlarla daha iyi yaşanacak bir yer yapma görevini üstlenmiş bir toplumsal reformcudur. Dewey ve Eğitim John Dewey, felsefenin eğitimde ilerleme sebebi olacağına inanmıştır. Chicago deney okulunu kurduğu zaman onu ilk başta geleneksel modelleri yıkmaya çalışan birisi gibi görseler de, onun yaklaşımı Amerikan kültürünün gizli güçlerini temsil etmiş ve zamanla kural haline gelmiştir. Dewey’e göre okul, öğrencilerin çevreyi değiştirmelerini, demokratik ve samimi tavırla ilişki kurmalarını sağlayan sadeleştirme, daraltma ve dengeleme olgularına dayanan bir kurum olmalıdır. Okul gençleri hayata hazırlamamalı, hayatın ta kendisi olmalıdır. Eğitim-öğretim, laboratuvarlarda, kütüphanelerde, atölyelerde ve hatta mutfakta gerçekleşmelidir. Değişme hayatın temelidir ve hedefler devamlı gözden geçirilmelidir. Bu noktada eğitim hem tutucu hem de yeniden inşacı özellikler taşır. Benzer şekilde Dewey, ezberciliği reddeder. Öğrenme, yaparak ve yaşayarak mümkündür ve öğrencinin bu sürece bütünüyle katılması gereklidir. Pragmatizm ve Eğitim 1. Okul yaşama hazırlık değil, yaşamın kendisidir. 2. Eğitim, öğrenci merkezli olmalıdır. 3. Öğrenmek, ancak yaparak ve yaşayarak mümkündür. 4. Öğrenme, öğrencinin ilgi alanına ve çıkarına göre olmalıdır. 31
Şahin,2022_____________________________________ Pragmatizm ve Varoluşçuluğu Keşfetmek 5. Öğretmen öğrenciyi yönlendirmekten çok, ona rehberlik etmelidir. 6. Bedensel cezalar ve diktatör davranışlar, öğrenmeyi engeller ve öğrenciyi asileştirir. Varoluşçuluk Varoluşçuluk, 20. Yüzyılın en yeni ve yaygın felsefesidir. Kökeni Sokrates’e kadar gider. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarından sonra ortaya çıkan bunalım, üçüncü bir dünya savaşının sonucunun getirebileceği kaygılar, insanlar üzerindeki sosyal, ekonomik, politik ve dinsel baskılar, bireyi mutsuz ve huzursuz etmiştir. İşte bu noktada Martin Heidegger, Albert Camus ve Jean Paul Sartre tarafından ateist bir varoluşçu felsefe geliştirilmiştir. Varoluşçuluk insana önem vermektedir. Eski felsefe varlığın özünü araştırırken, varoluşçuluk varlığın özünü değil, doğrudan doğruya varlığın kendisinin tanınması ile ilgilenmektedir. Varoluşçular, Sokrates’in ‘Kendini Bil’ sözünden hareket ederler. Bu noktada varoluşçular, sezgiye önem verir. Yine varoluşçu felsefe geleneksel sorulara cevap verme yerine, hayat, ölüm, kader, aşk, tercih gerçeği, özgürlük yaşantısı ve kişisel ilişkiler üzerine sabırla durur. Varoluşçuluk ve Eğitim 1. Varoluşçu yaklaşım bireycidir, bireyden yola çıkar. 2. Bu yaklaşım modern zamanda unutulan öznel hakikate dönüşü ifade eder. 3. Eğitimde bireyci anlayış geniş kalabalıklar içinde kaybolup giden bireyi sorumluluk almaya davet eder. 4. Varoluşçu anlayış bilim ve teknolojinin baskın olduğu bir eğitim anlayışına tepkidir. 5. Varoluşçu eğitim anlayışı insalcıldır. Bu anlayışta öğrenci ağırdır. 6. Varoluşçu yaklaşıma göre gerçek eğitim insanı toplumun kurumlarına uydurmaya çalışmaktan vazgeçildiğinde ortaya çıkar. 7. Varoluşçu anlayış eğitimi salt bir bilgi aktarma süreci olarak görmez 8. Varoluşçu anlayış eğitimi salt bir bilgi aktarma süreci olarak görmez. Ona göre eğitim bireyi kendisine döndürerek varoluşunun sorumluluğunu üzerine almasını sağlamalıdır. 9. Varoluşçu anlayışa göre eğitimin amaçları manevi değerlere sahip olmak, eleştirel düşünebilmek, kişisel kimlik duygusuna sahip olmak, başkalarına karşı empatik olabilmek olarak özetlenebilir. 10. Varoluşçu felsefe bireylerin özgür seçimler yapabilmesine ve hayatını anlamlandırmasına önem verir. 32
Eğitimin Temeli Felsefe_________________________________________________ Şahin,2022 11. Varoluşçu anlayışın öğretim programlarında baş sırayı insan bilimleri alır. Bunlar arasında şiir, roman, müzik, felsefe ve tarih bulunmaktadır. 12. İkinci sırada toplum bilimleri vardır. Bu dersler ile insanın sınırlarını ve yükümlülüklerini bilmesini sağlamaktadır. 13. Üçüncü sırada doğa bilimlerine yer verilmektedir. Bu dersler ile nesnel hakikatlerin ve evrensel doğruların aktarılması amaçlanmaktadır. Sonuçlar Pragmatizm; 1. Okul yaşama hazırlık değil, yaşamın kendisidir. 2. Eğitim, öğrenci merkezli olmalıdır. 3. Öğrenmek, ancak yaparak ve yaşayarak mümkündür. 4. Öğrenme, öğrencinin ilgi alanına ve çıkarına göre olmalıdır. 5. Öğretmen öğrenciyi yönlendirmekten çok, ona rehberlik etmelidir. 6. Bedensel cezalar ve diktatör davranışlar, öğrenmeyi engeller ve öğrenciyi asileştirir. Varoluşçuluk; 1. Varoluşçu yaklaşım bireycidir, bireyden yola çıkar. 2. Bu yaklaşım modern zamanda unutulan öznel hakikate dönüşü ifade eder. 3. Eğitimde bireyci anlayış geniş kalabalıklar içinde kaybolup giden bireyi sorumluluk almaya davet eder. 4. Varoluşçu anlayış bilim ve teknolojinin baskın olduğu bir eğitim anlayışına tepkidir. 5. Varoluşçu eğitim anlayışı insalcıldır. Bu anlayışta öğrenci ağırdır. 6. Varoluşçu yaklaşıma göre gerçek eğitim insanı toplumun kurumlarına uydurmaya çalışmaktan vazgeçildiğinde ortaya çıkar. 7. Varoluşçu anlayış eğitimi salt bir bilgi aktarma süreci olarak görmez 8. Varoluşçu anlayış eğitimi salt bir bilgi aktarma süreci olarak görmez. Ona göre eğitim bireyi kendisine döndürerek varoluşunun sorumluluğunu üzerine almasını sağlamalıdır. 9. Varoluşçu anlayışa göre eğitimin amaçları manevi değerlere sahip olmak, eleştirel düşünebilmek, kişisel kimlik duygusuna sahip olmak, başkalarına karşı empatik olabilmek olarak özetlenebilir. 10. Varoluşçu felsefe bireylerin özgür seçimler yapabilmesine ve hayatını anlamlandırmasına önem verir. 33
Şahin,2022_____________________________________ Pragmatizm ve Varoluşçuluğu Keşfetmek 11. Varoluşçu anlayışın öğretim programlarında baş sırayı insan bilimleri alır. Bunlar arasında şiir, roman, müzik, felsefe ve tarih bulunmaktadır. 12. İkinci sırada toplum bilimleri vardır. Bu dersler ile insanın sınırlarını ve yükümlülüklerini bilmesini sağlamaktadır. 13. Üçüncü sırada doğa bilimlerine yer verilmektedir. Bu dersler ile nesnel hakikatlerin ve evrensel doğruların aktarılması amaçlanmaktadır. Kaynaklar 1. Arslanoğlu, İ. (2018) Eğitim Felsefesi. Birinci Yazım İkinci Basım. 2. Cevizci, A. (2012). Felsefe Ders Kitabı, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, E-ISBN 978-975-06-2653- 1 3. Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık 34
Şahin,2022___________________________________ Soren Kierkegaard’ın Felsefesini İncelemek Etkinlik No : 13 Konu : Soren Kierkegaard’ın Felsefesini İncelemek Amaçlar : 1. Kiergegaard’ın felsefesini irdelemek 2. Kierkegaard’ın estetik, etik ve din aşamaları ile ilgili düşüncelerini araştırmak Giriş Soren Kierkegaard’ın felsefesini incelemek konulu bu çalışmanın amacı Kierkegaard’ın felsefesini incelemek ve onun estetik, etik ve din ile alakalı ile ilgili düşüncelerini keşfetmektedir. Bu çalışma için alan yazın taranmış ve sonuçlar derlenerek ortaya konulmuştur. Soren Kierkegaard Aabye, 5 Mayıs 5, 1813 yılında Kopenhag doğumlu, 11 Kasım 11, 1855 yılında 42 yaşında iken aynı şehirde ölen Danimarkalı filozof, deneme yazarı, ilahiyatçı ve din yazarıdır. Kierkegaard’a göre insan varlığını belirleyen inançtır. İnancı rasyonelleştirmek, sadece inancı ortadan kaldırmaktır. İnanç ne bilgi ne de düşüncedir. O, iki soyut varlık arasında yani yaratan Sen ile yaratık ben arasında araçsız bir ilişkidir. Demek ki inanç, yaratığı, yaratana doğru sürükleyen mantık bakımından saçma, tutkulu bir harekettir. Kierkegaard’a göre gerçek sübjektif karakterlidir. Onun anlayışına göre dinde önemli olan şey, objektif gerçek değil, fakat daha çok fertlerin dinle olan samimi bağlılığıdır. Bunun için sadece inanmak yetmez aynı zamanda dinsel hayat yaşanmalıdır. Kierkegaard değişik varlık aşamaları tasvir eder. Bunlar estetik, dinsel ve ahlaki aşamalardır. Fert bu aşamalar üzerinde ilerleyerek Allah’la ilişki noktasına gelir. Bu geçici olanla ölümsüz olan arasındaki karşıtlığın ortaya çıkardığı bir ümitsizlik tavrıyla birlikte olur. Estetik Aşama Estetik aşamada, insan, eylemlerinin nedeni ve amacı olan duyusal duyumun dolaysızlığında tamamen yaşar. Kendisi hakkında net olmadan, tamamen düşünmeden var olur. Bu nedenle, kişi kendisinin olmadığını, dışsallıklara hapsolduğunu hissettiği için gizli bir çaresizliktir. İnsan, kendisini beden ve zihin arasında var olan olgusal ilişki ile bilinçli olarak bir ilişki içine yerleştirdiği için, kendisini yalnızca içkin değil, aynı zamanda aşkın bir biçimde var olan bir benlik olarak henüz tanımamıştır. 35
Eğitimin Temeli Felsefe_________________________________________________Şahin,2022 İnsan burada çaresiz çünkü kendisiyle barışık değildir. İnsanların bu çaresiz durumlarını fark etmek için kullandıkları araçlar ironidir. Kendisine ironik, yani mesafeli davranarak, umutsuzluğunu fark ettiği ve üstesinden gelmeye çalıştığı yüksek bir bakış açısı kazanır. Böylece ikinci aşamaya ulaşır. Etik Aşama İnsan bir içkin hem de vücut ve zihin arasındaki ilişkiyi yansıtarak ve bunun farkında haline gelerek olmak aşkınlığın olarak kendini tanır. Mantıklı davranır ve kendisine ve dünyaya karşı sorumluluğunun farkındadır. Bununla birlikte, bu şekilde tamamen içkin bir varlık olarak, varlığının dünyadan gelemeyen aşkın kısmını kuramayacağını anlar. Varlığının temelini, kendi içinde dünyanın nedenselliğine tabi olmayan manevi bir benlik olarak bulmaz, aksine, kendisini sonsuz, mutlak bir bilinmeyen Tanrı olarak görür. Tam tersi, sonsuzluğun ve insanın özgürlüğünün nedeni kimdir. Eğer insan, kendisini gerçek zemini ile, Tanrı ile bir ilişki içine yerleştirmiyorsa, ama kendisinin dışında var olmak istiyorsa, umutsuzca kendisi olmayı isteyerek gerçek doğasıyla tekrar çelişir ya da kendini aşkın bir benlik olarak inkar eder, çaresizce kendisi olmak istememesi ve her ikisi de onu hayatının temel ruh hali olan umutsuzluğa geri götürmesi nedeniyledir. Dini Aşama Bu aşamada insan kendini varoluşun sonsuz olarak yalnızca Tanrı’dan geldiği bir benlik olarak görür. Dolayısıyla dindar kişinin amacı Tanrı ile varoluşsal bir ilişkiye girmektir. Bu ancak imanla yapılabilir. Sonuç Kierkegaard’a göre rasyonel bilgi bizi varlığa götürmez. Çünkü varlık mutlaktır, varlık ayırandır. Varlık; somut, bireysel, olumsal ve Tanrı ile doğrudan doğruya ilişkidedir. Böyle olunca da insane felsefe yapmak düşmez. O, ancak susmalı, sessiz murakebeye dalmalı ve kendisini öznel düşünceye vermelidir. Bulgular 1. Kierkegaard’a göre insan varlığını belirleyen inançtır. Kant nesnelere göre değil nesnelerin bilgimize göre biçimlendiğini söyler. 2. İnanç, yaratığı, yaratana doğru sürükleyen mantık bakımından saçma, tutkulu bir harekettir. 3. Kierkegaard değişik varlık aşamaları tasvir eder. Bunlar estetik, dinsel ve ahlaki aşamalardır. 36
Şahin,2022___________________________________ Soren Kierkegaard’ın Felsefesini İncelemek 4. Etik aşamada nsan bir içkin hem de vücut ve zihin arasındaki ilişkiyi yansıtarak ve bunun farkında haline gelerek olmak aşkınlığın olarak kendini tanır. Mantıklı davranır ve kendisine ve dünyaya karşı sorumluluğunun farkındadır. 5. Dini aşamada insan kendini varoluşun sonsuz olarak yalnızca Tanrı’dan geldiği bir benlik olarak görür. Kaynaklar Cevizci, A. (2012). Felsefe Ders Kitabı, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, E-ISBN 978-975-06-2653-1 37
Şahin,2022____________________________________________________ Daimicilik ve Esasicilik Etkinlik No : 14 Konu : Temel Eğitim Felsefelerinden Daimiciliği ve Esasiciliği İncelemek Amaçlar : 1. Daimicilik felsefesini irdelemek 2. Esasicilik felsefesini araştırmak Giriş Temel Eğitim Felsefelerinden daimiciliği ve esasiciliği incelemek konulu bu çalışmanın amacı daimiciliğin ve esasiciliğin eğitime yansımalarını irdelemektir. Bu bağlamdan önce daimicilik ele alınacak, ardından esasicilikle ilgili biligilere yer verilecektir. Bu çalışma için alan yazın taranmış ve sonuçlar derlenerek ortaya konulmuştur. Daimicilik İdealizmin eğitim teorisi karşılığını daimicilikte bulur. Bu akıma göre eğitim, evrensel niteliklere göre şekillendirilmelidir. Daimicilik, insanoğlunun entelektüel ve manevi potansiyelinin gelişimiyle yakından ilgilidir. Bu felsefeye göre eğitim, evresel niteliklere göre şekillendirilmelidr. Öğretilmesi gereken şeyler sürekli olarak değişen olgulardan ziyade, insanı insan yapan kalıcı değerler, evrensel ilkeler ve ezeli-ebedi fikirlerdir. Çünkü insanlık tarihi boyunca insanın özü değişmemiştir. Eğitim, sağlam ve doğru karakterli insan tipi yetiştirmeyle uğraşmalıdır. İnsanın en önemli yanı aklı olduğu için eğitimde insan zihninin gelişmesine izin verilmelidir. Daimicilik Görüşünün Temel İlkeleri • Değişmeyen evrensel bir eğitim • Evrensel ve ebedi gereçeğe uyum için eğitim • Eğitim hayata hazırlık • Büyük kitaplar eğitimi Esasicilik Realist anlayışın eğitim kuramı, esasicilik olarak geçer. Esasicilik, programlardan daha çok konular üzerinde durur. Eğitime düşen şeyin insanı akademik bilgi ve karakter gelişiminin özsel unsurlarıyla donatmak, okulun en temel misyonunun da insanlık kültürünün temel unsurlarını aktarıp korumak olduğunu savunur. Pek çok noktada, özellikle de müfredatın konu ve öğretmen merkezli olması gerektiğini öne sürmek açısından daimicilikle birleşen esasicilik okulun en önemli misyonunun gençlere belirli entelektüel disiplinleri öğretmek, birtakım genel becerileri kazandırmak ve böylelikle 38
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________ Şahin,2022 de kültürel mirasın sürekliliğini temin etmek olduğunu ileri sürer. Bu bağlamda, öğrenmede sıkı çalışma ve disiplin vardır. Öğretmen otoritesinin sınıfta yeniden kurulma taraftarıdır. Esasicilik Görüşünün Temel İlkeleri • Konu merkezli • Öğrenmede sıkı disiplin • Öğretmen merkezli • Ahlak, politika, takdir duygusu gibi gerçekçi standartalara uyum Sonuçlar 1) Daimicilik • İdealizmden etkilenir. • Sağlam karakterli ve doğru insanlar yetiştirmek amaçtır. • Akıllı, üstün zekalı, elit, seçkin insanları yetiştirmek gerekir. • Maddi ve manevi öğeler birlikte verilmelidir. • Evrensel ve entelektüel bir eğitim anlayışı vardır. Çünkü insan sabittir. Sabit eğitim programını desteklerler. 2) Esasicilik • İdealizm ve realizmden etkilenir. • Konu alanı üzerinde durur. • Zamanın tecrübesinden geçmiş bilgiler önemlidir. • Sıkı bir öğretim ve disiplin anlayışı vardır. • Öğretmen merkezlidir. • Ezber kapasitesi için zihinsel gelişim önemlidir. • Konu alanı ağırlığı vardır. • Öğrenme mekaniktir, yani ezbere dayalıdır. Kaynaklar Cevizci, A. (2012). Felsefe Ders Kitabı, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, E-ISBN 978-975-06-2653- 1 Karaağaçlı, M. (2021). Eğitimin Temeli Felsefe. İkinci Yazım Dördüncü Basım. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri 39
Şahin,2022______________________________________________Roger Bacon ve Francis Bacon Etkinlik No : 15 Konu : Roger Bacon’un ve Francis Bacon’un Felsefesini İncelemek Amaçlar : 1. Roger Bacon’un felsefesini irdelemek 2. Francis Bacon’un düşüncelerini araştırmak Giriş Roger Bacon’un ve Francis Bacon’un felsefesini incelemek bu çalışmanın amacı düşüncelerini keşfetmektedir. Bu çalışma için alan yazın taranmış ve sonuçlar derlenerek ortaya konulmuştur. Francis Bacon Francis Bacon'ın felsefesinin odağı bilimdir. Ona göre bilim bir ilerleme, gelişme sürecidir. Tarih boyunca dinsel, siyasal ve düşünsel nedenlerle önem verilmeyen bilimin, insan lan aydınlatma ve yönlendirme işlevini öne çıkarmak gerekir. Bilim, sözcüklerle oynama yerine, doğanın özünü kavramaya yönelmelidir. Doğaya egemen olmanın birinci koşulu, onu kendi bütünlüğü içinde bilmek, onu düzenleyen genel yasaları kavramaktır. Bunun yolu da deneyden geçer. Kesin bilgi kuşkunun bittiği yerde başlar. Düzene düşkün bir kişi olan Bacon, bir bütün olarak gördüğü bilim ve yaratı ürünlerini us, düş gücü ve bellek yetilerine göre bölümlere ayırır. Felsefenin kapsamına giren bilimlerin kaynağı us, düş gücünün ürünü şiir ve öteki yaratı örnekleri, belleğin ürünü ise tarihtir. Bütün bilimlerin görevi olayların nedenlerini sonuçlarıyla bağlantılı olarak öğretmektir. Bacon, kendi döneminde eksik ve yetersiz olarak gördüğü felsefe ve bilim üzerinde durur. Bu bağlamda insan zihni ile nesnelerin doğası arasındaki ilişkiyi köklü bir biçimde yeniden düzenlemeyi amaçlar. Doğanın incelikli gizlerini araştırmada daha yetkin yöntemler geliştirerek insanoğlunun yaratıcı gücünü özgürleştirme peşinde koşar. Bilim anlayışı Bacon'a göre doğayı tanıma yöntemi olan tümevanm, olaylan oluşturan ve biçimlendiren özün kavranmasını sağlar. Tümevarımın başlıca kaynağı olan deney, kesin genellemelere varmak amacıyla belirli kurallar çerçevesinde yapılmalıdır. Tikel bir olaydan yola çıkarak genel sonuçlara ulaşmayı yanlış bulan Bacon, deney sonuçlarının toplanarak düzenlenmesiyle tümevanlabileceğini belirtir. 40
Eğitimin Temeli Felsefe___________________________________________________ Şahin,2022 Roger Bacon “Deneysel bilim” yolunda çaba harcamış olan Bacon, çağdaş bilimin deneysel yaklaşımının tarihsel bakımdan erken olgunlaşmış bir temsilcisi olarak kabul edilir. İnsanın bilgisizliğinin nedenleri üzerinde duran Bacon, otoriteye dayanmanın, geleneğin etkisinin, önyargıların ve kişinin cehaletini saklayan sözde bilgeliğin, insanı hakikate ulaşmaktan alıkoyduğunu söylemiştir. Felsefenin görevinin insanı Tanrı’nın bilgisine götürmek ve O’nun hizmetine koşmak olduğunu dile getiren Bacon, matematiğe özel bir önem vermiş ve matematiği tüm bilimlerin anahtarı olarak kabul etmiştir. Zamanının bilimiyle ahlakına yoğun eleştiriler yöneltmiş olan Bacon, tümevarım ve tümdengelimden meydana geldiğini söylediği bilimsel yöntem konusunda önemli katkılar yapmıştır. Bacon, bilginin iki yönteminin kanıtlama ve deneyim olduğunu söylemektedir. “Deneyim olmadan hiçbir şey yeterince bilinemeyecektir.” “Deneyim, iki katlıdır: Dışsal duyumlara bağlı olan insan ya da felsefe ve içsel görünüm ya da tanrısal esinlenme. Böylece, bilgi, yalnızca tinsel şeyler değil, aynı zamanda yapısal konular ve felsefe bilimleridir” sonucuna ulaşılmaktadır. Böyle içsel deneyim aracılığı bir esrime ya da gizemli bilgi konumuna ulaşılır. Bacon’un bilimsel tutumu, çağdaş bilimin ruhundan farklıdır. Bir yığın fantastik idea ile boş inançlar bulunmaktadır: astroloji, astronomi ile karışmıştır, büyü ile mekanik, simya ile kimya için de aynı şeyler söylenebilmektedir; ve iki katlı deneyim öğretisi, deneysel bilimlerin gelişimine zararlı olanaklılıkların tüm çeşitlerine kapılarını açmaktadır; Bacon doğayı gözlemlemekte ve çalışmalarını bu doğrultuda sürdürmektedir. Rogerus Bacon’un eleştirel felsefesi Rogerus Baco çağdaşlarına ve kendisinden önceki düşünürlere yaptığı eleştirilerle öne çıkmış, yanlış yapmanın dört nedenini sıralamıştır: 1) Değeri olmayan otoriteye teslimiyet, 2) Geleneğin etkisi, 3) Yaygın önyargı, 4) Bilginin gösterişli teşhiri ile bilgisizliğin gizlenmesi. Bulgular 1. Francis Bacon'ın felsefesinin odağı bilimdir. 2. Bilim, doğanın özünü kavramaya yönelmelidir. 41
Şahin,2022______________________________________________Roger Bacon ve Francis Bacon 3. Felsefenin kapsamına giren bilimlerin kaynağı us, düş gücünün ürünü şiir ve öteki yaratı örnekleri, belleğin ürünü ise tarihtir . 4. Bacon'a göre doğayı tanıma yöntemi olan tümevanm, olaylan oluşturan ve biçimlendiren özün kavranmasını sağlar. 5. Roger Bacon, otoriteye dayanmanın, geleneğin etkisinin, önyargıların ve kişinin cehaletini saklayan sözde bilgeliğin, insanı hakikate ulaşmaktan alıkoyduğunu söylemiştir. 6. Roger Bacon, felsefenin görevinin insanı Tanrı’nın bilgisine götürmek ve O’nun hizmetine koşmak olduğu savunmuştur. 7. Bacon, tümevarım ve tümdengelimden meydana geldiğini söylediği bilimsel yöntem konusunda önemli katkılar sağlamıştır. Kaynaklar Cevizci, A. (2012). Felsefe Ders Kitabı, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, E-ISBN 978-975-06-2653- 1 42
Şahin,2022___________________________________________İlerlemecilik ve Yeniden Kurmacılık Etkinlik No : 16 Konu : Temel Eğitim Felsefelerinden İlerlemeciliği ve Yeniden Kurmacılığı İncelemek Amaçlar : 1. İlerlemecilik felsefesini irdelemek 2. Yeniden kurmacılık felsefesini araştırmak Giriş Temel Eğitim Felsefelerinden ilerlemeciliği ve yeniden kurmacılığı incelemek konulu bu çalışmanın amacı ilerlemecilik ve yeniden kurmacılığın eğitime yansımalarını irdelemektir. Bu bağlamdan önce ilerlemecilik ele alınacak, ardından yeniden kurmacılık ilgili biligilere yer verilecektir. Bu çalışma için alan yazın taranmış ve sonuçlar derlenerek ortaya konulmuştur. İlerlemecilik Pragmatizmin eğitim alanındaki ifadesi veya karşılığı ilerlemeciliktir. John Dewey, eğitimi “deneyimin sürekli bir yeniden inşası” olarak tanımlamıştır. Bu açıdan bakınca ilerlemecilikte de eğitim, hayata hazırlık olmaktan ziyade hayatın bizzat kendisi olmak durumundadır. Esas itibarıyla Aydınlanmayı karakterize eden bir özellik, hatta ideoloji veya on sekizinci yüzyıldan başlayarak ileriye doğru akan bir sosyo-politik hareket olarak ilerlemecilik , eğitim alanında da sosyal gelişmeyi, toplumun mevcut durumundan daha iyi bir hale gelmesini kendisine temel amaç olarak alır. İlerlemecilikte eğitim, bireylerin gelişmesini temin etmeye, onlara kendi bilgi kavrayışlarını yapılandırma veya inşa etme imkânı sağlanmasına yer verir. Bu inşa veya yaratma süreci ise çok büyük ölçüde bireylerin bildikleri ve inandıkları şeylerin yeni karşılaştıkları olay, etkinlik ve fikirlerle karşılıklı bir ilişkiye sokulmasından meydana gelir. Bu yüzden onun eğitim pratiğinde, öğrencilerin anlamı inşa etmelerini mümkün kılacak etkinlikler, onların mevcut bilgilerine yeni bilgiler katmalarını temin edecek bir müfredat programı, işbirliği içinde karşılıklı öğrenme anlayışı, projelere dayalı değerlendirme teknikleri çok önemli bir yer tutar. Her öğrencinin kendine özgü eşsiz bir potansiyeli olduğunu, eğitimin görevinin bu potansiyeli tam olarak hayata geçirmek olduğunu bildiren ilerlemecilik, gelişme kavramı altında, eylemle bilgiyi, teoriyle pratiği bir araya getiren bir okul ve eğitim anlayışının savunuculuğunu yapar. İlerlemecilik, müfredatta olağanüstü büyük değişikliklerle veya kapsamlı birtakım değişiklikler yapma önerisiyle ortaya çıkmaz. Başka bir deyişle, onun yeniliği müfredatın içeriğinden ziyade yapısıyla veya söz konusu eğitim programının çocuğa nasıl verileceğiyle ilgilidir. O, bu yüzden müfredatı öğrencinin gerçekten işine yarayacak, onu her yönüyle geliştirecek bir eğitim programına dönüştürebilmek için, ondaki “bilme” boyutuna “yapma” boyutunu ekler. 43
Şahin,2022____________________________________________Farklı Felsefecilerin Bilgiye Bakışı İlerlemecilik Görüşünün Temel İlkeleri • Okul bizzat yaşamın kendisi • Eğitimde aktif öğrenme • Öğrenmede “problem çözme yöntemi” • Okul yaşamın kendisi • Öğretmen rehber • İşbirlikli öğrenme • Demokratik eğitim ortamı Yeniden Kurmacılık Yeniden Kurmacılık eğitim akımı ilerlemecilik akımının bir devamıdır. Son gelişen akımlardan biridir. Akımın dayandığı felsefe “pragmatizm”dir. Yeniden kurmacılığa göre, sürekli var olan gelişme ve değişmelere insanın ayak uydurabilmesi için var olma mücadelesinde bir seçim yaparak, eskiyen, yıkılan değerlerin yerine yenisinin inşa edilmesi gerekir. Bütün düşüncelerin ortak hedefi insanlığın mutluluğu olmasına rağmen amaca ulaşmada takip edilecek, bağlı kalınacak yollar konusunda bu düşünceler arasında bir çatışma söz konusudur, Özellikle de devlet ve toplum felsefesinde, nasıl bir yönetim ve devleti kim yönetmesi gerektiği noktasında birbirinden çok farklı ve çalışan teolojik ve siyasi düşünceler mevcuttur. Yeniden Kurmacılık için eğitimin amacı toplumu yeniden düzenlemek ve toplumda gerçek demokrasiyi yerleştirmek olarak kabul edilmektedir. Eğitim açık seçik bir sosyal reform hareketi geliştirmede önemli araçlardan biridir. Eğitim yeni bir toplumsal düzen (social order) yaratmaya girişmelidir. Toplumsal değişmede temel sorumluluk okullardadır. Bu işte esas güç öğretmenlerdedir. Okul yeni bir toplumsal gelişmeye imkan verecek biçimde geleceğe yönelik olmalıdır. Bu akımın önemli özelliği, eğitimin davranış bilimlerinin bulgularına dayalı olarak toplumu yeniden inşa edeceğine inanılmasıdır. Yeniden Kurmacılık Görüşünün Temel İlkeleri • Yeni düzen ve demokrasi • Sosyal reform hareketleri için eğitim • Öğretmen aktif 44
Search