Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bisse

Bisse

Published by birkan1530, 2018-04-25 09:28:30

Description: Bisse

Search

Read the Text Version

BCK 18311BPNJ 18310 BGM 18315 BAY 18302 BTS 18304 49

STİL Erkan Ünal İnsanın ne giydiği çok önemlidir Ruby İstanbul, Drop Lounge Kartalkaya ve Moonbeach Hotel Bodrum adlı mekanların işletmecisi Erkan Ünal, giyim anlayışını ve modaya bakışını Bisse’den Size ile şöyle paylaştı: “Kendinizi anlatabilmeniz noktasında giyimin yeri, insanın ne giydiği gerçekten önemlidir. Toplum içindeki yeriniz, saygınlık kazanmanız, işinizi ya da işyerinizi temsil etmeniz, kendinizi anlatabilmeniz noktasında dış görünüşün yeri oldukça önemlidir.” “Trendleri yakalamak zorundayım. Çünkü…” “Ben hafta içi işim gereği, çoğunlukla takım elbise giyiyorum, hafta sonları da çok spora kaçmadan, yine klasik giymeyi tercih ediyorum. Modayı elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum, işim gereği trendleri yakalamak zorundayım çünkü bu trendleri takip eden ve uygulayan bir kesme hizmet veriyorum. Bu konuda da onlara ayak uydurmam gerekiyor. Mavi ve tonlarını diğer renklere göre daha fazla kullanıyorum diyebilirim. Kıyafetlerimde renk kullanmaya dikkat ediyorum, çok standart olmaktan kaçınıyorum. Kıyafetime uygun bir saat, bileklik, güneş gözlüğü, kol düğmesi ve kalem, kullandığım aksesuarlar. Saat takmış, gömlek ve ceket giymişsem, muhakkak kravat takarım ve ona uygun bir cep mendili kullanırım.”50

AYNOS 012 GM 80149 GM 80084 GM 80103 51

STİL Alişan Siyah tişörtler vazgeçilmezimdirÜnlü sanatçı Alişan da bu ay stil sayfamızın konukları arasında. Bakalım Alişan’ın moda ve giyim kuşam konusundaki tercihleri neler. “Bakmayın siz albüm ve basın için sıcak renkli kıyafetler ile çektirdiğimiz özel fotoğraflara. Ben günlük kıyafetlerimi rahat olması nedeniyle spor tercih ediyorum. Kot, tişört favorimdir. Yaz aylarında tabii ki açık renkler tercihim ancak siyah ve koyu gri favori rengimdir. Gardırobumda en az 200 tane siyah tişört vardır. Sahnede ise takım elbise, gömlek veya kumaş pantolon, yelek tercih ediyorum. Marka takıntım hiç olmadı. Modayı takip etmem moda benim için yakışandır. Aksesuar olarak saat, bazen de bileklik takarım. Tek vazgeçilmezim ise siyah tişört.” 52

BPNJ 18310BPNJ 18301 BGM 18315 53

STİL İbrahim Anlı Giyim hayatımın olmazsa olmazıdır Beyaz eşya sektöründe çok uzun zamandan beri birkaç markanın perakende ve toptan ticaretini yapan iş adamı İbrahim Anlı da bu ayki konuklarımız arasında. “Giyim, hayatımın olmazsa olmazlarındandır” diyen Anlı, “Giyimime çok zaman ayırır ve özen gösteririm. Bunun etkisi zannediyorum ki ailemden geliyor, çünkü geçmişte ailem tekstil işi yapıyordu. Hafta içi genelde iş hayatım olduğu için takım elbise giyerim. Elbisede tercihim bedenim de uygun olduğu için fit kalıplardır. Hafta sonu ise spor giyinirim. Benim için moda yakışandır. Bunun yanında günün trendleri eğer bedenimle uyum sağlıyorsa takip ederim ve giyinirim. Gardırobumda gri ile başlayıp füme ve siyaha uzanan tonları görürsünüz. Ara sıra beyazı da aksesuarlarımda kullanıyorum, ancak genellikle yaz sezonunda. Saat, ayakkabı, kış sezonu da kaşkol tamamlayıcı aksesuarımdır. Zaman zaman mendili de tercih ederim. Marka takıntım yoktur ancak kaliteli ürünleri tercih ederim.54

GM 80282GM 80274 55

STİL Volkan Konak Hayatım boyunca aksesuar kullanmadımÖzgün müziği ile gönüllerde taht kuran Volkan Konak’ın giyim kuşam tercihleri eminim ki sizleri biraz şaşırtacak. “Modayı hiç takip etmem” diye söze giren Volkan Konak, “Günlük hayatta genelde rahat spor kıyafetleri severim. Sahnede ise takım elbise ile çıkıp, belli bir süre sonra ceketi çıkartıp, gömlek pantolon programıma devam ederim. Renk olarak da oranj, mavi, beyaz, kırmızı gibi sıcak renkleri severim” diyor. Marka takıntısı olmayan sanatçımız, aksesuar konusuda çok ilginç bir cevap verdi. “Hayatım boyunca saat dahil hiçbir takı, aksesuar kullanmadım. Bana sıkıntı veriyor” dedi.56

GM 80045 57

DÜNDEN BUGÜNE TENİS Minik bir topun yarattığı büyülü adrenalin: Tenis Çıkış noktasının binlerce yıl öncesine dayandığı düşünülse de ilk olarak 12. yüzyılda İngiliz ve Fransız asilzadelerinin tenis oynamaya başladığı belirtiliyor. İşte geçmişten günümüze tenis sporu hakkında her şey… Tenis, düzgün ve sert bir zemin üzerinde tokaç biçiminde raket denen bir araç ile keçe kaplanmış bir topa vurularak sahanın tam ortasına yerleştirilmiş 91 cm. yüksekliğindeki bir filenin üzerinden aşırtılarak oynanan sportif bir oyundur. Binlerce yıl önceye dayanıyor Tenisin ilk olarak nerede başladığı tam olarak bilinmemekle beraber, binlerce yıl önce eski Mısır, Yunan ve Persliler’de tenise benzer bir oyunun olduğundan söz edilmektedir. Fakat 12. yüzyılda zengin İngiliz ve Fransız asilzadeleri betondan yapılma dört duvar içinde ve üstü bir fileyle kapalı sahalarda, Kort veya Kraliyet Tenisi adı verilen bir sporu yapmaya başlamışlardır. İlk zamanlarda tenis çıplak ellerle, sonra eldivenler kullanılarak oynanmış ve en sonunda da günümüzün raketlerini andıran araçlar kullanılmıştır. İlk çim tenisi ve ilk tenis kuralları 1873 yılında İngiliz bir subay olan Binbaşı Walter Clopton Wingfield ilk çim tenisini icat etmiştir. Oyunun patentini aldıktan sonra, İngiltere ve diğer ülkelere tenis fileleri ve toplarını satmaya başlamıştır. Bu tarihten sonra, tenis hızla yayılmaya ve popüler olmaya başlamış ve 1875 yılında, İngiltere’de Marlylebone Kriket Kulübü tarafından ilk tenis kuralları belirlenip yayımlanmıştır. Yine bir İngiliz subayı tarafından, Bermuda Adası’na tenis topları ve raketleri götürülmüş, Mary Ewing Outerbridge bu oyunu ilk kez burada görmüş ve tenis topları, file ve raketler satın alarak Staten Adası’nda bulunan evine, New York’a getirmiş. Böylece tenis sporu Amerika’da da tanınmaya ve yayılmaya başlamıştır.58

İlk zamanlarda tenis çıplak el ile oynanıyormuş, sonraeldiven, en sonunda da raket ile oynanmaya başlamış 59

DÜNDEN BUGÜNE TENİS Bobby Riggs, Billie Jean King “Cinsiyetler Savaşı (Battle of the Sexes)” olarak bilinen karşılaşmada. Adını tenis tarihine yazdıran Kadın Tenisçiler Birliği’nin (WTA) kurucusu ve ilk başkanı Billie Jean King ile kadın tenisçilere meydan okuyan Bobby Riggs karşı karşıya gelmiş, maçı King kazanmıştı. Tenis ilhamını nereden aldı? 1873’te Wingfield “Sphairistike” dediği bu oyun ilhamını nereden almıştı? “Tenis” adı nereden geldi? Tenisin adı Wingfield’in 1800’lü senelerde Fransız saraylarının soylularca oynanan oyunundan aldığı sanılır. O zamanlar saraylarda kralların oynadığı bu oyuna başlanırken Fransızca “Al” anlamına gelen “Tennez” diye seslendikleri biliniyor. Tenis kelimesinin bu “tennez” sözcüğünden gelmesi mümkündür. Ancak Fransız saraylarında raket ve içi yünle doldurulmuş deriden yapılma toplarla oynanan oyuna “Jeu de Pomme” (avuç içi oyunu) veya “patates” diyorlardı. Rivayete göre 17. ve 18. yüzyılda krallar bu oyunu öylesine heyecanlı oynarlarmış ki iki Fransız kralı oyun esnasında kortta düşüp ölmüşler. İngiliz kralı 8. Charles’ın da bu oyunun hastası olduğu söylenir. Bir başka varsayıma göre, çok değişik kurallarla oynanmasına karşı oyun, iki kralı canlarından edecek kadar yorucudur. Direnebilme yarışı biçiminde iddialarla başlayan maçlar sonradan dayanıklılık, dirençlilik yarışmasına dönüşmüştür.1873 yılında İngiliz bir subay olan Binbaşı WalterClopton Wingfield ilk çim tenisini icat etmiştir60

Bugünkü tenis kuralları, 1890’laradoğru İngiltere’de yapılanmüsabakalar ile oluşmaya başladı.Tenis oyunu belirgin olarak 18. ve 19. yüzyılda görülmeden Arthur Ashe: Amerika Açık’ın merkez kortuna da ismini veren Arthurönce halk kitleleri arasında Ortadoğu, Mısır ve Ashe, teniste ırk bariyerinin yıkılmasında önemli rol oynayanYunanistan’dan gelme olan basebalel ya da kriket benzeri isimlerden biriydi. Ashe; tek erkeklerde Amerika Açık, Avustralyabir sopa-top (çelik-çomak) oyunu olarak oynanıyordu. (12. Açık (1970) ve Wimbledon’ı (1975) kazanan ilk ve bugüne kadar tekve 13. yüzyılı kapsayan bu dönemden önce ise İran, Mısır Afro-Amerikan tenis oyuncusu. Davis Cup’taki başarısından sonra Losve Yunanistan’da ortaya gerilmiş ipin üzerinden aşırtmak Angeles’daki Kaliforniya Üniversitesi Arthur’a tenis bursu verdi.üzere atılan deri toplara elle vurulduğu bilinmektedir. 61Eli işkenceden kurtarmakTenis, el ile oynanan bu oyundan doğmuş olabilir. Yani,çoğunlukla vuruşlara hep “El” sözcüğü girdiğine göre, tenisönceleri el ile oynanan bir oyundan doğmuş olmalıdır.Toplara el ile vurmak can acıtıcı olmalı idi. Tokaç, eskidenberi bilinen bir halı dövücü idi. Eli bu işkenceden kurtarmakiçin geniş yüzlü sopalara ve raketlere geçmek çok zamanalmadı. Tenisin sayı sayma işlemi de diğer sporlarınkindenfarklıdır.Sayı sistemiKazanılan sayılar, voleybol ya da masa tenisi gibi 1, 2,3, 4 diye gitmez, “15, 30, 40” ve oyun diye gider. Bugünyalnız tie-break’te “1, 2, 3, ….” diye sayılır. Nitekim hiçvuruş kazanamamış oyuncunun sayısı da “sıfır” olarakilan edilmez. “Hiç” ya da “yok” anlamına “love” olarakadlandırılır.Bugünkü tenis kurallarıBugünkü tenis kuralları, 1890’lara doğru İngiltere’de yapılanmüsabakalar ile oluşmaya başladı. Top, raket ve diğermalzemelerin gelişmeleri ve Wimbledon, Roland Garros,New York, Sidney’de grand slam turnuvaları ile odaklanarak1960’lara doğru Jack Kramer (Amerikalı, eski WimbledonŞampiyonu) öncülüğü ile ATP (Association of TennisProfessional) kuruldu ve tenis bugünkü düzene ulaştı.

DÜNDEN BUGÜNE TENİSTenisin Türkiye’deki Tarihçesi Muhsin Yeğen ve Ekrem Rüştü, Cumhuriyet dönemine kadar ilk tenis oynayan kişiler oldular.Tenis, yurdumuzda ilk olarak İngilizler tarafından oynandı. İngilizdiplomatları tarafından Tarabya’da düzenlenen karşılaşmanın çift erkekler Fenerbahçe’nin toprak kortundan parlayıp, uluslararası alanlara çıkankupasını K.WHittall-F.Whitenhouse kazandı. Suat Subay, Şirinyan ve Sedat Erkoğlu, tenisimizin büyük isimleri olarak göze çarptı. Kadın tenisçiler arasında Vecihe Taşçı, Adriel Sadak, Mediha1910’larda Kadıköy Küçük Moda’daki tenis kortunda, yukarıdaki isimlere Baydar ve Hidayet Karacan başarı sağladı. Ankara’daki tenis çalışmalarıek olarak Sleger, Simonde, Binns, Basil ve Weiss bir tenis kulübü kurdular. ise Süreyya Genca ve arkadaşlarının 1929’da kurduğu KavaklıdereBunu Osmanbey’de Ohanesyan, Abramoviç, Hotohinson ve Ananya’nın, Sporting Tenis Kulübü ile ilerledi.Sıraseviller’de ise Jovarsky ile Majak’ın kurduğu klüpler izledi. İstanbul’dakibu kort faaliyetlerinin yanı sıra, İzmir’de de çalışmalar sürdürülüyordu. İlk tenis milli maçımızGiraud ve Charnot aileleri Bornova’da tenis oynayan öncüler oldular.  Tenisçilerimiz ilk milli karşılaşmalarını 1930’da Yunanlılarla yaptılar. SuatTürklerin tenis oynamaları 1915’de İstanbul’da başladı. Fenerbahçe Subay, Sedat Erkoğlu ve Şirinyan, Balkan Şampiyonası’nda Bulgaristan,Kulübü’nde bir tenis şubesinin kurulmasıyla Galip Kulaksızoğlu, Zeki Yunanistan ve Romanya karşısında galip geldiler. 1940’larda TenisRıza, İsmet Uluğ, Tevfik Taşçı, İbrahim Cimcöz, Mehmet Reşat Pekelman, Eskrim ve Dağcılık Kulübü’nün çalışmalarını arttırması yeni bir dönemin başlamasına neden oldu. Kerim Bükey ve Vedat Abut gibi öncülerin çalışması ile Fehmi Kızıl, Beliğ Beler, Behbut Cevanşir, Suzan Gürel, Enis Talay, Mualla Grodetsy, Bahtiye Musulluoğlu ve ardından Nazmi Bari ortaya çıktı. TENİS FEDERASYONU Osman Durmuş 1953 yılında bağımsız bir federasyon olarak yapılanan Türkiye Tenis Federasyonu, bugün Ankara ve İstanbul’daki ana ofisleri dışında, İzmir’de bulunan Avrupa çapındaki Ulusal Tenis Eğitim Merkezi ve altyapı tesisleri ve il temsilcilikleri ile hizmet vermektedir. 2004 yılında özerk yapıya kavuşan Türkiye Tenis Federasyonu, bugün 150’ye yakın federe kulüp, 10 binin üzerinde lisanslı tenisçiye sahip ülkemizde bu sporu hak ettiği yere getirmek için çalışmaktadır. Günümüzde 2015’ten itibaren Tenis Federasyonu Başkanlığını Osman Durmuş yapmaktadır.Başarılı Türk Tenisçiler Çağla Büyükakçay TEB BNP Paribas Tennis Stars Series kapsamında karşılaşan Maria Sharapova ve Çağla Büyükakçay, tenisseverlere güzel bir maç sundu. Çağla Büyükakçay, 28 Eylül 1989 tarihinde Adana’da doğdu. Tenis oynamaya ailesinin desteğiyle 8 yaşındayken Adana Tenis Dağcılık Kulübü’nde başladı. 2009 yılında ilk Büyükler Türkiye Şampiyonası kupasını kazandı. 2010 yılında Valladolid’de düzenlenen ITF Turnuvası’nı kazanarak, bu ödülde ITF Turnuvası kazanan ilk kadın Türk tenisçisi oldu. Çağla Büyükakçay, kazandığı bu turnuvayla birlikte, aynı sene ilk kez Grand Slam’da oynama hakkı elde etti. 2014 yılında Malezya’da düzenlenen WTA kapsamındaki BMW Malezya Open Turnuvası’nda Slovak Tadeja Majeric’i yenerek bir WTA Turnuvası’nda çeyrek finale çıkan ilk Türk tenisçi olmuştur. Dünya sıralamasında 160. sırada yer alan Çağla Büyükakçay, Kasım 2017’de TEB BNP Paribas Tennis Stars Series’te Kadınlar dünya sıralamasının eski 1 numarası, 5 Grand Slam, 36 tekler şampiyonluğu olan ve bu karşılaşmayı da alan Rus sporcu Maria Sharapova ile karşı karşıya geldi.62

BSH 18303BGM 18304 63

DÜNDEN BUGÜNE TENİSBaşarılı Türk Tenisçiler Marsel İlhan Marsel İlhan, 11 Haziran 1987 yılında, Semerkant’da dünyaya geldi. Babası Kahor Khamdamov, annesi Madia Khamdamov’dur. Doğduğu zaman Marsel Khamdamov olan ismi, Türk vatandaşlığına geçişi ile Marsel İlhan olarak değiştirildi. Özbek asıllı olan Marsel İlhan, Türk milli tenis oyuncusudur. TED Spor Kulübü kadrosunda olan Marsel İlhan, Türk tenisçileri arasında yapılan sıralamada birinci ve 27 Eylül 2010 tarihinden itibaren de ATP dünya sıralaması içinde ilk 100 tenisçi arasına girmiş, tek Türk tenisçidir. Türk tenis tarihinde büyük bir başarıya imza atan Marsel ilhan bu başarısını daha da geliştirerek bir yıl sonra, 2011 ATP dünya sıralamasındaki yerini 87. sıraya taşımıştır. 2 Mart 2015’te ise ATP sıralamasında 77. sıradadır. Antrenörlüğünü Erhan Oral’ın yaptığı Marsel İlhan, Türk tenisçileri içinde ATP sıralamasında en üst dereceyi alan oyuncu oldu.64

BGM 18303BSH 18303 65

YAZAR Tenis bir yaşam tarzıdır Kadın ve Erkek Milli Spor yapmak, kaliteli bir yaşam sürmenin ‘olmazsa olmaz’ koşuludur. Fiziksel Takımlar eski antrenörü özelliklerinize ve zevkleriniz doğrultusunda onlarca spor dalından birini TED Kulübü Eski Başantrenörü seçip yapabilirsiniz. Peki, “Herhangi bir spor geçmişim yok. Hangi sporu Hürriyet Gazetesi Tenis Köşe Yazarı yapmalıyım?” diye soracak olursanız, cevabım tek kelime olur: Tenis. ‘Neden tenis?” sorusunun cevabını ise şöyle özetlemek mümkün... Aktif senior oyuncusu 1- Tenis oynamak futbol, boks veya güreş gibi rakiple bedensel teması gerektirmiyor. Rakip, sahanın diğer tarafında olduğu için, diğer spor branşlarından daha az yorucudur. Dolayısıyla fizik kondisyon açısından iyi durumda olmasanız bile, tenisi yaşamınızın her döneminde oynayabilirsiniz. 2- İlerleyen yaşla birlikte kazanılan tecrübe ve akılla, tenis oynamanızı daha kolay hale getirebilir ve bu sayede daha az yorulursunuz. 3- Tenis, kayak gibi sezonluk yapılan bir spor değildir. Yazın açık havada, kışın kapalı kortta 12 ay boyunca oynanır. 4- Teniste başlama yaşı yoktur. Bu sporu 5 yaşında öğrenen de var, 50’sinde öğrenen de. Şimdi gelelim tenisin özelliklerine... Tenis esasen çok gizemli bir oyundur. Kortta tek başınasın ve görsel rakibin takribi 56 gram ağırlında sarı renkli bir top. Topu filenin üstünden rakip sahanın içine, üstelik bir de rakibin zor ulaşabileceğe yere vurman gerekiyor. Bunları da yaklaşık 300 gram ağırlığındaki bir raketle yapacaksın. İşte tam o sırada bir de bakmışsın ki, asıl rakibin kortun diğer tarafında olan değil. Asıl rakip kendinsin... Telaş, hırs, mücadele, sayıları saymak, duruş, teknik, taktik birbirine girmiş. Sen ise ter içinde bir sağa bir sola koşturuyorsun. Bu ortamdan keyif aldıysan bil ki, ‘Tenis Virüsü’nü kapmışsındır. İster iş adamı olsun, ister doktor, yönetici, isterse ev kadını. Tenis oynayan herkes kortta çok farklı bir kişiliğe bürünüyor. Zaten gizemi de orada... Kimi adil mücadele eder, kimi ise içeride olan topa bilinçli ‘out’ diyerek hile yapar. Bazıları risk almayı sevmez, rakibin hataları sayesinde maç kazanır. Kimileri müsabaka oynamayı sevmez, stressiz keyifli tenis oynamayı tercih ederler. Galibiyet ya da mağlubiyet onlar için önemli değildir. Maksat güzel oynayıp keyif almak. Tenis oynamak sadece bir fiziksel aktivite değildir. Tenis sağlıktır. Başka hiçbir spor dalında kalbinizin atışları teniste olduğu gibi çok kısa sürelerde bu kadar inişli çıkışlı olmaz. Diyelim ki, check-up yaptırdınız ve kalbinizin tekler maçı oynamayı kaldırmayacağı ortaya çıktı. Bunun da çaresi var... Çift oynamak. Bu sefer kortun her bir tarafında iki kişi var. Ve de bir bakmışsınız, bireysel spor diye bildiğiniz tenis bir anda takım sporuna dönüşüyor. Partnerinle yan yana mücadele ediyorsun. Onunla konuşuyorsun beraberce birbirinizi motive ediyorsunuz. Çift oyunu farklı özeliklere sahiptir. Doğru kişileri buldun mu farklı ve zevkli bir oyun haline dönüşür. Tek oyununa göre daha az enerji istiyor. Raketi alıp tenise başlayın derim. Aşık olabilirsiniz. Unutmayın, tenise başlamanın yaşı yok.  66

BAY 18301BSH 18301BGM 18302 67

RÖPORTAJ Levon Kordonciyan İskender Smokin’in sahibi Smokinde dünya markası Bisse’den Size’nin bu ay röportaj konukları arasında smokin deyince adeta bir fenomen olan çok özel bir isim var: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün terzisinin dördüncü kuşak torunu Levon Kordonciyan. Özellikle son yıllarda düzenlediği sergiler ile Türkiye’nin tarih, kültür ve sanat hayatına katkıları ile de adından söz ettiren Kordonciyan ile Harbiye’deki terzi atölyesinde özel bir söyleşi ve fotoğraf çekimi yaptık.68

Levon Kordonciyan, bu yıl Şapka Devrimi’nin yıl dönümünde Atatürk’ün kullandığı şapkalardan oluşan bir “Şapka Sergisi” açmanın hazırlıklarını yapıyor.“Atatürk, yalnızca bir dünya lideri değil, aynı zamanda tasarımcı. Kıyafetlerini hep kendisi çizmiş.”Nesilden nesile bir gelenek “Smokin koleksiyonum 200’ü aşınca bu koleksiyon böyle kalmasın istedim. Atatürk’ün giydiği kıyafetlerin birebirini yapalım dedim ve projeyiLevon Kordonciyan, önce, Rize Çamlıhemşin’de İskender Kordonciyan ile başlattık. Bu sergiye üç yılda hazırlandım. Kumaşlar özel dokundu.başlayan 123 yıllık markanın hikâyesini anlatıyor: Günümüzde, bu sergilenen giysilerin kumaşlarını dokumak çok zor.“Altın kordon imalatçısı İskender Bey, 10 oğlu ve hanımı ile beraber Serginin hazırlanmasında gizli kahramanlar var. Bu işlerde ekip çokİstanbul’a gelip, Kapalıçarşı Çuhacı Han’da bir pasaj satın alıyor. önemlidir. Sergide, Büyük Önder Atatürk’ün 16 kıyafetinin orijinal kalıplarıDokuz oğlunu kuyumculukta eğitirken, en küçük oğlu Levon Usta’yı üzerinden yeniden hazırlanan giysiler var; Atatürk’ün takım elbiseleri,Sultanhamam’da usta bir Rum terzinin yanına veriyor. Levon Usta, paltosu, pelerini, keten kıyafetleri, akbaş yaka gömlekleri, avcı kıyafetleriorada terzilik eğitimi alıyor. Kılık kıyafet devrimi ile birlikte Atatürk, Levon ve terzisine hediye ettiği 2 şapka yer alıyor. Bu serginin her ilde açılmasınıUsta’yı, yanında altı kişilik bir ekip ile Paris’e yolluyor. Levon Usta, Paris’te çok isterim. Çocuklar bu sergiyi gezerken, dönemin yokluklarıyla, neceketatay, bonjour, redingot ve frak eğitimi alıyor. Eşi ile Paris’te tanışıyor. zorluklarla neler başarıldığını görsün istiyoruz. İlki 29 Ekim’de Atatürk’ünİkinci kuşak Leons, orada doğuyor. temellerini attığı Ankara TED Koleji’nde açılan sergi, 10 Kasım itibari ile de yine Ankara Güven Hastaneleri’nin Yaşam Merkezi’ndeki sergi alanındaEğitim bitip İstanbul’a geldiğinde Sultanhamam’da ilk Havuzlu Han’da devam etti.”atölyesini açıyor ve başta Atatürk olmak üzere dönemin devletadamlarına, paşalarına kıyafetlerini yapıyor. Levon Usta, Leons Usta’yı Bu yıl şapka sergisi varyetiştiriyor, o rahmetli olunca, oğlu Leons Usta ve onun oğlu İskenderBey, şu an son kuşak temsilci olan beni yetiştirdi. 7 yaşında iken Levon Kordonciyan’ın bu yıl için planladığı yeni sosyal projesi ise,dedemin atölyesine gittim. Kömürlü ütüler, Rize’den gelen ve benim “Şapka Sergisi”. Atatürk’ün kullandığı şapkaları yine farklı aksesuarlarhâlâ kullandığım demir rayından yapılmış el yapımı makasla birlikte eşliğinde oluşturacağı bir konsept çerçevesinde sergilemeyi düşünüyor.eğitim gördüm. Dedem, önce, birkaç ay insan seyrettirdi bana. Çünkü Bu yüzden çalışmalara şimdiden başlamış. Sergiyi, önümüzdeki yılınSultanhamam’da çok klas insanlar vardı o zaman; iş adamları, memurlar… “Şapka Devrimi”nde açmayı planlıyor. Kordonciyan, tüm bunları tarihselOnları izledim. Kişiliklerini, ayakkabılarını, çantalarını, şapkalarını, ve kültürel mirasımızı yaşatmak adına üstlendiği misyon ile yaptığınıpaltolarını dikkatle inceledim. Yedi yaşımda Sultanhamam’da başladığım belirtiyor.terzilik eğitimini, el işçiliği ve ayakkabı yapımı ile de zenginleştirdim.” “Atatürk bir tasarımcıydı”“Bu iş alaydan yetişmekle olur” Levon Kordonciyan, Atatürk’ün yalnızca bir dünya lideri olmadığını aynıYaklaşık 35 yıldır bu işi yapan Levon Kordonciyan’ın kumaşlar ile çok zamanda tasarımcı bir kimliğe sahip olduğunun altını çizerek şunlarıözel bir bağı var. Hatta öyle ki, “Dikmeden önce kumaşları severim. Bu iş söylüyor: “Atatürk, kıyafetlerini hep kendisi çizmiş. Estetik görsellikle çokalaydan yetişmekle olur. Burası bir eğitim yuvası. Bugüne kadar üç binin yakından ilgiliymiş. Giydiği kıyafetlerde, karşısındaki kişiye saygı duyduğuüzerinde öğrenci yetiştirdim. İşin püf noktalarını, kolay terziliği öğretirim. mesajını verirken, aynı zamanda o güçlü imajı ile zarifçe konuşmaBu iş öğrenilir, yeter ki makasın sesini iyi duyun! Şu an kızımı da beşinci hakkı vermezmiş. Dünya liderlerinin Atatürk ile ilgili çok güzel sözlerikuşak bir erkek terzisi olarak yetiştiriyorum” diyor. vardır. Kendi ismini ve Türkiye’yi marka yapmış bir lider derler onun için. Atatürk, ayak ayak üstüne attığı zaman, çorap aşağı yığılmasın diyeAtatürk Kıyafetleri Sergisi pantolonlarının içinde görünmeyen çorap jartiyerlerini bile kullanmış bir lider. Bugün hangi resmine bakarsanız bakın, kendi tarzını yanındakiLevon Kordonciyan, “Yüzyılın En Şık Lideri Atatürk Kıyafetleri” sergisi ile yaverlerine de uygulattığını görüyorsunuz. Onun fotoğraflarını görüp, bizçok önemli bir mirası da genç nesiller ile paylaşıyor. Levon Kordonciyan, de bu kıyafetlerden diktirmek istiyoruz diye gelen çok müşterimiz var.çok önemli bir sosyal proje olarak hayata geçirdikleri “Yüzyılın En Şık Çünkü hiçbir zaman modası geçmiyor.”Lideri Atatürk Kıyafetleri” sergisine ilişkin şu bilgileri aktarıyor: 69

AY 18103 GM 80142 AY 1810570

GM 80275 71

RÖPORTAJ Em. Org. Necdet Timur Aziz Atatürk’ün giyinmede yarattığı tarz benim için idol olan bir hedef Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Emekli Orgenerallerinden, sosyal yaşamın da en vazgeçilmez isimlerinden Necdet Timur ile Bisse’den Size okurları için özel bir röportaj yaptık. Necdet Timur Paşa, bu röportajında genel olarak giyinmenin anlamını ve önemini, kendi giyim anlayışı ile modaya ilişkin görüşlerini paylaştı. Kıyafetlerini bir gün önceden belirliyor Giyinmenin, kişinin kendini toplum içinde nasıl konumlandırmak istediğine bağlı olduğunu belirten Timur Paşa, “Kuşkusuz eğitimin, olanakların ve statünün giyinme üzerinde etkisini ön kabul olarak almak gerekir. Hatta bunlar giyinmenin parametreleri olduğu kadar giyinmeye alan açabilen dinamiklerdir. Hayatın her alanında yaşanan mücadele gibi giyim de kişinin özelinde günlük mücadelelerden biri olmalı” derken, bir gün önceden kıyafetini belirlemenin kendisine ayırdığı bir uğraş olduğuna dikkat çekiyor. Bu noktada birçok insanın akşamları gardırobunun önüne geçip, ertesi gün için programını gözden geçirdiğini ve hava durumumun nasıl olacağını öğrenerek kıyafetini hazırladığını söylüyor.72

“Kılık, kıyafet düzgünlüğü, “Elbiselerimi, gömleklerimi genellikle BİSSE’den almayabenlikteki düzgünlüğün çalışırım. Aradığımı orada buluyorum.”dışavurumudur” Lüks ve pahalı olan şık mıdır?Harp Okulu’nda okurken derslik ve amfilerinbulundukları koridor duvarında bulunan ‘Kılık, Kılık kıyafetin çok lüks ve pahalı olmasını şıklık kabul etmenin akılcı olmadığına değinen Timurkıyafet düzgünlüğü benlikteki düzgünlüğün Paşa, “Micheal Kors’un dediği gibi ‘Lüks kavramı hayatta kalmak için gerekli olmasa da yaşamıdışavurumudur’ yazısının ne zaman gözüne daha lezzetli hale getiren sadece baharattır.’ Kıyafet seçerken ve alırken önceliğim nitelik,çarpsa etkilendiğinin altını çizen Timur Paşa, pahalı ürünler değil, tarzın modadan daha ön planda olması. Bu arada ayakkabının önemini“Aziz Atatürk’ün giyinmede yarattığı tarz benim de ötelememek gerekiyor. Zira insanın dolabında her zaman yeniliğini muhafaza eden şık biriçin idol olan bir hedef. Anıtkabir Müzesi’nde ayakkabının bulunması bir ihtiyaç” diyor.onun giysilerini saatlerce incelemişimdir. Düğmedetaylarını bile kendisi anlatırmış. Hele onun genç “Aradığımı BİSSE’de buluyorum”bir kurmay subayken Fransa’da Renault fabrikasıyöneticileriyle bir fotoğrafı var. Kılık kıyafetiyle fötr “Elbiselerimi, gömleklerimi genellikle BİSSE’den almaya çalışırım. Aradığımı orada buluyorum”şapkasıyla inanın hepsinden daha şık. Hayranlık diyen Timur Paşa, kendi giyim anlayışına ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyor:duymamak mümkün değil. Evet giyimin zarif ve “Eskiden her sezon gelen BİSSE kataloğunu inceler, sezon kıyafetlerimi ona göre gardırobauygun olması önemli, dikkat edilirse; giyimdeki yerleştirirdim ancak artık değil. Bu arada eşimin desteğinden de bahsetmem gerekir. En çokdüzensizliğin fikirlerdeki dağınıklığa işaret ettiğini eleştiriyi de moda dizaynırı olan kızımdan alırım. Sektörün nabzını bilen bir kadın olarakkanıtlayan örneklerle karşılaşılabiliyor. Gerçekten onun eleştirileri bana da eşime de yol gösterici olur. BİSSE mağazalarındaki profesyonel satışişe gidişimde olsun, sokağa çıkışımda olsun, elamanları konularına çok hâkimler. Elbiseyi eldiven gibi insanın vücuduna yapışacak şekildekıyafet alırken ya da seçerken olsun, hep bu yazı oturturlar, kol boyunu, pantolon boyunu, paça genişliğini doğru tavsiyelerle açıklarlar ya daaklıma gelir. Öğrencilik, daha sonra subaylık ve isteğimi kavrayarak gereken uygunluğun seçimine destek olurlar.”emekli yaşamımda giyimim yukarıda belirttiğimetkilenmenin izlerini barındırır” diyor ve şöyle 73devam ediyor:Askeri disiplin ile gelen tarz“Bize hocalarımız, ‘Üzerinizde taşıdığınız üniformamilletimizin size emanetidir. Her zaman en düzgünşekilde taşımak zorundasınız.’ derlerdi. Bu yaklaşımsadece üniforma açısından değil sivil giyinirkenbile kulaklarımızda çınlar. Kuşkusuz askeri eğitimalan subay ve astsubayların çoğu kılık kıyafetkonusunda bu disiplinle yetişirler. Üniformasınıvücuduna bir nedenle uyduramamış olan askeriöğrencilere potas denerek alay konusu bile yapılır.Giyime özen göstermenin bir gereklilik olduğunuöğrenerek yetişen her askeri öğrenci hayat boyukendine bir tarz yaratmış oluyor da denebilir.”Giyinme üzerine özlü sözlerGiyinmenin, “Toplumsal yaşamda kişinin deneyimve kültürünün karışımından doğan bir kimlik”olduğunun altını çizen Timur Paşa, özellikle budönemde insan ilişkilerinin çok hızlı seyrettiğini,kılık kıyafetin kişinin kendini tanıtmasında anlıkbir dil gibi işlev görebildiğini belirtip, şu örneklerisıralıyor:“Sultan II. Abdülhamit’e ait olduğu bilinen bir sözvar: ‘Güzel bir kıyafet iyi bir tavsiye mektubudur.’Giyinme üzerine dolaşıma alınmış dahamilyonlarca çoğu anonim sözler var. Doğru ya dayanlış, bir özdeyiş var; ‘Kişi kıyafetiyle karşılanır,bilgisiyle uğurlanır.’ Nasreddin Hoca en şık kürkünügiyerek bir haneyi ziyarete gider. Mükemmelbir şekilde ağırlanır, sultan sofrası gibi bir sofrakurulur, sıra sofraya oturmaya geldiğinde yanındakimindere de kürkünü koyar. Sebebi sorulduğunda‘Bu ziyafet bana değil, kürküme!’ der. Bir RusAtasözü’nde deniyor ki ‘Teşekkürler elbisem, düngördüğüm itibarı sana borçluyum.’ Hatırladığımkadarıyla Dale Carnegie’ye ‘Rahatlıkla şıklıkarasında bir seçim yapmanız gerektiğinde hangisiniseçersiniz?’ diye sorduklarında şöyle cevap verir:‘Şıklığı seçerdim.’ İnsan rahat giyinse de şıklığı, şıkgiyinse de elbisenin rahatlığını göz ardı etmemeli.Coco Chanel’in de ‘Sadelik zarafetin anahtarıdır.’değerlendirmesi beni hep etkiler.”

RÖPORTAJ “Anıtkabir Necdet Timur Paşa’nın tercihleri Müzesi’nde Atatürk’ün “Ceket boyunun başparmak ikinci boğumunda, kol giysilerini uzunluğunun gömlek kolundan 1,5-2 cm kadar uzun, saatlerce pantolon kemerinin pilisiz, boyunun da ayakkabı üzerine incelemişimdir” yığılmayacak şekilde olmasını tercih ederim. Kravat alırken elbisemin renk ve desenlerini hatırlayıp birçoğu74 ile giyilebilecek şekilde olmasını tercih ederim. Spor ceketlerim arasında bir kaşmir ceket, flanel pantolon, dirseği deri süslemeli tweet ceket bulundurmaya çalışırım. Keza kravat genişliğinin ceket yakası genişliğinden daha fazla olmamasına dikkat ederim. Fular kullanmayı çok severim. Hafta sonlarında genellikle, zaman zaman da hafta içinde fular takmaktan hoşlanırım. Mendil takmayı severim. Kravatla mendilin aynı renk olmasında ısrarcı olmam. Mendil ayrı bir aksesuar gibidir. Genelde renkli mendil yerine beyaz mendili tercih ederim. Kemer yerine pantolon askısı da kullandığım olur. Yazlık spor ceketlerim arasında mutlaka bir iki BİSSE keten ceket, Bisse keten gömlek bulunsun isterim. Kimileri fazla buruşur diye keten tercih etmezler, fazla kırışmasından rahatsız olurlar. Haklıdırlar. Zira giyildiği andan itibaren kırışıyor. Mümkün mertebe keten ceketin astarlı olanını tercih ederim. Ayrıca keten kumaşın kırışmasını sorun etmem. Hani bir söz var: ‘Keten kumaşın kırışıklığı asil kırışıklıktır.’ Keten giyenler kırışmasına bu nedenle katlanabiliyorlar.” Aksesuar deyince… “Yüzük, bileklik gibi aksesuar nadiren kullanırım. Sadece törenlerde, resepsiyonlarda ve düğünlerde manşetli gömlek giyerim. Yüzük kullanmam, nadiren kravat iğnesi de kullanırım. Spor kıyafetleri tercih ederim. BİSSE kadife pantolonun üzerine BİSSE gömlek (kareli veya düz), BİSSE bisiklet yaka ince yün kazak, üzerine kapitone kaban, günlük giysilerim arasında ön planda. Çorap konusunda çok fazla seçenek kullanamıyorum. Çünkü varis çorabı giyme zaruretim var. Ancak çorap, kılık kıyafeti tamamlayan bir giysi. Var olan çoraplarım arasında beyaz renkli bulundurmam. Hava çok soğuksa kadife veya flanel pantolonlarımla baklava dilimli bir çorabı varis çorabının üstüne giydiğimde olur.” “Moda geçer, tarz kalır” “Sonuç olarak benim için öncelikli olan oluşturduğum tarzdır. Moda olmazsa olmazım değil. Zira moda geçer, tarz kalır. Galiba Jean Paul Gaultier’nin dediği gibi: Şıklık; üzerinizdeki kıyafetten çok, bir kişilik meselesi olsa gerek.”

GM 80167 75

GM 80139 GM 80186 GM 80106 GM 8016376

TS 18102 TS 003AY 18103 AY 18102 77

RÖPORTAJ “Giyim, saygıyı gösteren bir iletişim aracıdır” Bahattin Uçar Bahattin Uçar giyim ve moda İnvest İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı konusundaki görüşlerini ise şu şekilde paylaşıyor: Amacımız “Benim düşüncem, giyim her hayata yatırım şeyden önce insanın kendisine, sonrasında ise karşısındaki kişiye İnvest Grup, 1992 yılından bu yana “hayata olan saygısını gösteren bir iletişim yatırım” amacıyla tekstil ve inşaat sektöründe aracıdır. Gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteriyor. faaliyet gösteren bir şirketin kurucusu İnvest Grup’un gayrimenkul alanında faaliyet olarak yaptığımız iş gereği, gün gösteren markası İnvest İnşaat, gayrimenkul içinde çok fazla mekânda, çok sektörüne Artaş Grup ortaklığı ile hayata sayıda insanla temas halindeyiz ve geçirdikleri Vadistanbul projesi ile adım yaptığımız işi temsil ediyoruz. İşte attı. İnvest İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı tam da bu noktada yaptığımız işi Bahattin Uçar, ‘Bisse’den Size’ye projelerini giyim ve kuşamımızın desteklediğine değerlendirdi, hedeflerini anlattı ve ayrıca giyim inanıyorum. Kendimize yakışanı, ile moda konusundaki görüşlerini aktardı. önce kendimize olan saygımız, sonra da işimize duyduğumuz saygı78 gereği seçmeli ve taşımalıyız diye düşünüyorum.” Hafta içi takım elbise, hafta sonu casual “Hafta içi genellikle iş ortamında ve toplantıların olduğu, kişilerle iletişim halinde geçen ortamlarda bulunuyorum. Bu açıdan genellikle takım elbise giymeye özen gösteriyorum. Eğer hafta sonu çalışmıyorsam daha casual kıyafetleri tercih ediyorum. Modayı, elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Renk konusunda genellikle tercihim siyah, lavicert ve toprak rengi tonlardır. Siyah ve lacivert ise kesinlikle vazgeçilmez rengim diyebilirim. Saat kesinlikle vazgeçilmez aksesuarlarımın başında yer alıyor. Tabii ki kıyafetlerimin tamamlayıcısı olarak kravat kullanımında renk tercihi de yapıyorum.”

“Ayazağa bölgesinde yapımına yeni başladığımız Vadikoru; yenilikçi, eşsiz ve niş bir proje.”Vadistanbul’u, “İstanbul’da eşi benzeri bulunmayan ve Ayazağa bölgesine Vadikoruhayat veren bir proje” olarak tanımlayan Uçar, şunları söyledi:“Gayrimenkul sektörüne giriş yaptığımız projemiz olan Vadistanbul, “Eylül ayında lansmanını gerçekleştirdiğimiz ve Ayazağa bölgesindebizim için olduğu kadar sektör için de çok değerli, kaliteli ve niş bir proje… yapımına yeni başladığımız Vadikoru; yenilikçi, eşsiz ve niş bir proje.Vadistanbul 424.000 m2 arazisi ve yaklaşık 700.000 m2 satılabilir alanı Vadikoru, kullanıcıya ormanın huzurunu, dinamizmini ve enerjisini vermek,ile İstanbul’un şehir merkezine bu kadar yakın inşa edilen en büyük şehir yaşamının içinde şehirden uzak bir hayat sunmak için yükseliyor.gayrimenkul geliştirme projelerinden biri olarak öne çıkıyor. Üç etap Cendere bölgesindeki sanayi dönüşümün bir parçası olan Vadikoru,olarak hayata geçirdiğimiz projemiz, eski bir sanayi alanının dönüşümü bölgenin sanayi görünümünden kurtularak modern şehir yaşamının birolarak da büyük bir öneme sahip. parçası olmasını sağlayacak olan projelerin başında yer alıyor.Vadistanbul Teras adını verdiğimiz ilk etapta bin 111 adet konutta yaşam Doğa ve kent yaşamı arasında modern bir köprü olan projemiz aynı dilibaşlamış durumda. İkinci etap Vadistanbul Bulvar ise bölgenin en eşsiz konuşan 5 blok ile herkesin içinde var olmak istediği bir proje olarakAVM’si olarak geçen günlerde ziyaretçileriyle buluştu. Son etabımız karşımıza çıkıyor. Tüm bunların yanında Vadikoru, Anadolu ve AvrupaVadistanbul Park ise 804 adet dairesiyle sona yaklaşmış durumda.” Yakası’ndaki merkezi bölgelerden 15 dakikada ulaşılabilir bir konumda yer alıyor. Vadikoru, Maslak iş alanına komşu olan Ayazağa bölgesinde,Havaray Türk Telekom Stadyumu ve Seyrantepe metrosuna Ayazağa bölgesinde bizim de yatırımcısı olduğumuz ortaklıkla hayata geçirilen Havaray ve“Vadistanbul özelinde ayrıca Havaray metro bağlantısını hayata geçirdik. Vadistanbul AVM’ye 300 metre uzaklıkta yer alıyor. Bunun yanındaSon denemeleri de yapılan Havaray kısa bir zaman önce aktif hale projemiz İstinye sahiline 5 KM, Göktürk’e 7 KM, Maslak’a ise 3 KMgeldi. Vadistanbul’u ve Ayazağa bölgesini Seyrantepe metrosuna ve tüm uzaklıkta bulunuyor.İstanbul’a bağlamış olacak.” Üç tarafı Belgrad Ormanları’yla çevrili olan projemizi 20 bin metrekare arsa üzerinde hayata geçiriyoruz. Toplam inşaat alanı 85 bin metrekareInvest’in yeni projeleri olan Vadikoru projemiz, Türkiye’nin önemli mimari ofislerinden İkidesign’ın da kurucusu olan Murat Kader tarafından tasarlandı.“Invest İnşaat olarak sektöre adım attığımız günden beri güven, kalite ve Ayazağa’da Belgrad Ormanları’nın sınırında yer alan Vadikoru, 3 blokmutluluk çerçevesinde projelerimizi hayata geçiriyoruz. Vadistanbul’un konut, 2 blok ofis ve ticari birimlerden oluşuyor. 200.000.000 TL yatırımyapımına devam eden etaplarının yanında farklı projeleri de hayata bedeliyle hayata geçirdiğimiz projemizde 3 blokta 242 daire, 2 blok ofistegeçiriyoruz.” diyen Uçar, yeni projelerine ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: 84 ofis ve 12 birbirinden bağımsız ticari ünite bulunuyor.” 79

RÖPORTAJ Yeni projelerimiz “Yaptığımız işi giyim ve kuşamımızın “Vadikoru projemizin yanı sıra şu an yapımına başladığımız desteklediğine projelerimizden de bahsetmek gerekirse; Basın Express Yolu’nda inanıyorum” 11 bin 500 m2 arsa üzerine 44.000 m2 inşaat alanıyla konut, cadde dükkânları ve mağazalardan oluşan karma projemiz Express24’ü hayata geçiriyoruz. Bunun yanında Küçükçekmece Gölü’nün hemen kenarında 5 bin m2’lik arsa alanı üzerinde 14 katlı 3 blok olarak hayata geçirdiğimiz GölPlus projemiz ise eşsiz bir göl manzarasının hemen kenarında yükseliyor.” “Tüm bunların yanında 2018 yılı içinde sizlere tanıtacağımız Başakşehir’de bulunan Başakport ve Veliefendi’de fizibilitesini tamamladığımız ve ilk adımı attığımız Panorama İstanbul projelerimizin her biri gayrimenkul sektörünün önemli kilometre taşları olarak karşımıza çıkıyor. Yapımına devam ettiğimiz projelerimizin yanında farklı bölgelerde arayış ve çalışmalarımız da tüm hızlıyla devam ediyor. Invest İnşaat olarak Ayazağa bölgesinin geliştirici ve dönüştürücüsü olmaya devam edeceğiz.” Hedef sektöre katkı sağlamak Uçar, Invest İnşaat olarak 2021 yılına kadar ellerindeki projeleri tamamlayarak içerisinde yaşamın başlamasını sağlamanın yanı sıra hedeflerinin yeni projelerimiz ile de sektöre katkı sağlamak olduğunu belirterek, “Projelerimizi 3 temel unsur olan güven, kalite ve mutluluk üzerinde yükseltiyoruz” dedi.80

BCK 18301 81

TS 18101 PNS 18104 PCK 18120 GM 80015 TS 00382

GM 80156GM 80155GM 80154GM 80153GM 80152 83

BİSSE İLKBAHAR/YAZ KOLEKSİYONUMEZOPOTAMYA K ESİNTİSİöklü toprakların verimi, tarihi zenginliği, çok çeşitli etnik yapısı ilham kaynağı olan Bisse koleksiyonunda yüzde 100 yün, yün-keten, yün-ipek gibi yüksek kalitede dokunmuş, tamamen doğal kumaşlar yer alıyor. Medeniyetin doğduğu toprakların ruhu, dokusu ve renklerinden ilham alan Bisse, sezonu eşsiz bir koleksiyon ile karşılıyor. El yapımı ve en üst kalitede derilerle elde edilmiş ayakkabılar ise koleksiyonun tamamlayıcısı oluyor. 84

Bisse İlkbahar/Yaz 2018 Koleksiyonu; geçmişten günümüzegelen tarihi etnik esintilerin Mezopotamya ruhunu yansıtan renk ve desenlerin birleşimiyle ortaya çıkmıştır. 85

86

PTK 18121 GM 80006 87

PCK 18121GM 80036PN 18101AY 1810188

89

90

PTK 18122GM 80048 91

PCK 18122TS 1810792

93

GM 80033PNS 18101AY 1810394

95

PCK 18128GM 80097PNS 18108AY 1810196

97

TS 002PCK 18127PNJ 1810298


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook