Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bilim ve Teknik Dergisi 545. Sayı - Nisan

Bilim ve Teknik Dergisi 545. Sayı - Nisan

Published by sedatileri, 2019-11-03 01:52:08

Description: Bilim ve Teknik Dergisi 545. Sayı - Nisan

Search

Read the Text Version

“Çanakkale Batıkları”posteri dergimizle birlikte... Aylık Popüler Bilim Dergisi Nisan 2013 Yıl 46 Sayı 545 TBeilkivmenik 5 TL Bilim ve Teknik Nisan 2013 Yıl 46 Sayı 545 Hayatta Başarının Sırrı Hayatta Başarının Sırrı Bilimsel, Sosyal ve OtizmYasal Yönleriyle Farkındalığı DÇaneaknkailze Saavlatşıı’lnadar Çanakkale Savaşlarında KHulalanvılaancılık Teknolojisi Kanserde Doğru Adres: Modern Tıp 45 9 771300 338001

thinkstockTBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Yıl 46 Sayı 545 Nisan 2013 “Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk Bir kez daha kışı geçirip bahara ulaştık. Başka diyarlarda baharın gelişini renklenen ağaçlar, ötüşen kuşlar, açan çiçekler müjdeler. Ülkemizde baharı karıncalar gibi sınavdan sınava koşuşan çocuklar haber verir. Peki ama bir çocuğun hayatta başarılı olması nelere bağlı? Geçen ay Prof. Sinan Sertöz kendisi ile yaptığımız söyleşide bir alanda dünya çapında başarılı olmak için o alanda 10.000 saat emek vermek gerektiğini söylemişti. İşte bu emeğin önemli bir kısmı çocuklukta veriliyor. Çocukların bazısı niçin kendisini daha kolay motive ediyor ve odaklayabiliyor? Bu ay kapak konumuzda Bahri Karaçay bu sorunun cevabını arıyor.“Hayatta Başarının Sırrı”başlıklı yazısında hayatta daha başarılı ve sağlıklı olmanın çocukken hazzı ertelemeyi öğrenmekten geçtiğini anlatıyor. Gelişi en çok çocukları sevindiren Nisan, aynı zamanda Dünya Otizm Farkındalık ayı. Bu sayımızdaki yazısında Dr. Ahmet Okay Çağlayan otizmin genetik yapısını yeni çalışmalar ışığında inceliyor. Yazarımız Özlem Ekici ise birçok farklı yönüyle otizm farkındalığını ele alıyor. Otizmin zannedilenden çok daha yaygın olduğunu, okullarda her iki üç sınıftan birinde en az bir otizmli öğrenci olduğunu hatırlatıyor. Ama ilk önce otizmli bireylerin, özellikle de çocukların bilişsel ve sosyal becerilerini geliştirebilmek için toplum tarafından kabul görmeye ve desteklenmeye ihtiyaçları olduğunu vurguluyor. Geçen ayki sunuş yazısında dergimizi hazırlarken karşılaştığımız zorlukları dile getirmiştim. Bu zorluklardan bazılarıyla Çanakkale Savaşı dosyasının hazırlanmasında da karşılaştık. Bu konuda söylenmemiş, bilinmeyen, yeni şeyleri sizlere aktarmak istedik, ama savaşın farklı yönlerini inceleyen akademik araştırmaların azlığını görünce hem üzüldük hem de dosyayı hazırlarken çok zorlandık. Bu ay aramıza katılan Emine Sonnur Özcan’ın gayretiyle istediğimizin bir kısmını size ulaştırma imkânı bulduk. Hüseyin Gazi Topdemir bize genel olarak savaşı ve özellikle de karada ve denizde yapılan mücadeleyi hatırlatırken Emine Sonnur Özcan ve Bülent Gözcelioğlu havada ve deniz altında yapılan mücadeleye ve kullanılan teknolojiye odaklandı. Bülent Gözcelioğlu Çanakkale Boğazı’ndaki batıkları konu alan bir posterle dergimizi zenginleştirdi. DNA hakkında bu kadar çok şey bilmemize rağmen DNA molekülünün yakın bir zamana kadar doğrudan görüntülenemediğini biliyor muydunuz? Yazarımız İlay Çelik DNA molekülünün geçtiğimiz aylarda ilk kez elektron mikroskopuyla görüntülenmesini ve bunun olası sonuçlarını bizlerle paylaşıyor. Özlem İkinci bu kez kanser konusunda medikal onkolog Prof. Dr. İsmail Çelik ile bir röportaj yaptı. Bu röportajda İsmail Çelik kanser tedavisinde de modern tıbbın ve bilimin gösterdiği yoldan ayrılmamak gerektiğini ısrarla vurguluyor. Bu arada, henüz çok fazla takipçimiz olmasa da resmi Facebook sayfamızı güncellemeye başlıyoruz, haberiniz olsun. Saygılarımızla, Murat Yıldırım Sahibi Yazı ve Araştırma Grafik Tasarım - Uygulama Mali Yönetmen TÜBİTAK Adına Başkan İlay Çelik Ödül Evren Töngür Mehmet Ali Aydınhan Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Genel Yayın Yönetmeni Dr. Özlem Kılıç Ekici Sayfa Düzeni / Web İdari Hizmetler Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ([email protected]) Sadi Atılgan İmran Tok Duran Akca Dr. Bülent Gözcelioğlu ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Yayın Yönetmeni Dr. Özlem Ak İkinci Yazışma Adresi Abone İlişkileri Fiyatı 5 TL Dr. Murat Yıldırım ([email protected]) Bilim ve Teknik Dergisi (312) 468 53 00 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro. ([email protected]) Dr. Emine Sonnur Özcan Akay Caddesi No:6 06420 Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: DPP Yayın Kurulu ([email protected]) Bakanlıklar - Ankara [email protected] http://www.dpp.com.tr Doç. Dr. Burak Aksoylu Redaksiyon Tel İnternet Baskı: PROMAT Doç. Dr. M. Necati Demir Sevil Kıvan (312) 298 95 61 www.biltek.tubitak.gov.tr Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Doç. Dr. Kadir Demircan ([email protected]) (312) 468 53 00 e-posta http://www.promat.com.tr/ Dr. Şükrü Kaya Faks [email protected] Tel (212) 622 63 63 Doç. Dr. Ahmet Onat (312) 427 66 77 ISSN 977-1300-3380 Baskı Tarihi: 29.03.2013 Prof. Dr. Gökhan Özyiğit Prof. Dr. Bayram Tekin Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79 Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.

İçindekiler 20 Dört yaşındasınız ve size bir çikolata veriliyor. Ancak çikolatayı hemen yemez beklerseniz daha büyük bir çikolata kazanacağınız söyleniyor. Ne yapardınız? Daha büyük bir çikolata için bekler miydiniz yoksa“küçük de olsa tadını çıkarırım”deyip yer miydiniz? Çok basit gibi görünse de bir çocuğun böyle bir durumda sergileyeceği davranış, yaşamının geri kalanında başarılı olup olmayacağı hakkında çok önemli ipuçları veriyor. 30 Nisan“Dünya Otizm Farkındalık Ayı”. Peki biz toplum olarak bu farkındalığa ve duyarlılığa ulaşabildik mi dersiniz? Farkındalığın hızla yayılıyor olması daha çok otizmli bireyin farkına varmamızı, aslında sayıca bilinenden çok daha fazla olduklarını anlamamızı sağlıyor. Sadece otizmli değil, özel eğitime ihtiyaç duyan tüm bireyler için duyarlı olmayı başarmamız gerekiyor. Otizmli bireyler de tüm insanlar gibi sevgiyi, mutluluğu, hüznü ve acıyı hisseder ama kendilerini ifade etmekte zorlanırlar. Herkes gibi onların da duyguları, düşünceleri ve yasal hakları var. Bu çocuklar gerek eğitimde gerekse sosyal hayatta, fırsat eşitliği çerçevesinde, toplum tarafından fark edilmeyi, anlaşılmayı ve kabul edilmeyi bekliyor. Onların tek ilacının sevgi, sabır ve anlayışla yoğrulan ve sonrasında iyi planlanmış bir eğitimle desteklenen bir yaklaşım olduğunu unutmayalım. Çevremize, en başta da kendi ailemize bunu fark ettirelim. Otizmli çocuklar, ancak bu şekilde diğer yaşıtlarının sahip olduğu bilişsel ve sosyal becerileri geliştirerek toplumdaki yerlerini sağlıklı, başarılı ve güvenli bir şekilde alabilir. 64 Bilimin her alanında her geçen gün önemli gelişmeler oluyor. Özellikle tıp alanında kaydedilen gelişmeler pek çok hastalığın tedavisinde, ilerlemesinin durdurulmasında, erken tanısında büyük rol oynuyor. Bu önemli gelişmeler, adı bile insanı ürperten“kanser”için de geçerli. Bu konuda şanslı bir ülkeyiz, dünyadaki kanser tedavisine yönelik tüm yeni gelişmeler bir iki ay içinde burada da uygulanabiliyor. Bir yanda gelişmeler sürüp giderken diğer yanda bu“modern tıp”yöntemlerinin karşısına“alternatif tıp”yöntemleri çıkıyor. Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Medikal Onkoloji Ünitesi’nde öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Çelik ile kanser, kansere neden olan etkenler ama en önemlisi de kanser tedavisinde modern tıp yöntemlerinin ne kadar önemli olduğunu konuştuk. Kendisi özellikle kanser hastalarına ve yakınlarına seslendi:“ Modern tıbbın alternatifi olamaz, bunun aksi ancak vakit kaybı olur…”

Haberler....................................................................................................................................... 4 + 58 Tekno - Yaşam / Osman Topaç............................................................................................... 12 Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran............................................................................................. 16 Matematik Hayatta Başarının Sırrı / Bahri Karaçay................................................................................ 20 Havuzu Meşhur İkili Sarmal İlk Defa Doğrudan Mikroskop Altında / İlay Çelik........................ 26 Bilimsel, Sosyal ve Yasal Yönleriyle Otizm Farkındalığı / Özlem Kılıç Ekici................... 30 Ali Doğanaksoy Otizm: Karmaşık Bir Genetik Hastalık mı? / Ahmet Okay Çağlayan............................... 36 Çanakkale Savunması / Hüseyin Gazi Topdemir................................................................. 40 62 Çanakkale Savaşında Denizaltılar / Bülent Gözcelioğlu........................................................ 46 Çanakkale Savaşlarında Kullanılan Havacılık Teknolojisi / Emine Sonnur Özcan......... 52 Nasıl Çalışır? Kanserde Doğru Adres: Modern Tıp / Özlem Ak İkinci..................................................... 64 Antibakteriyel Ürünlerin Diğer Yüzü / Özlem Ak İkinci.................................................. 70 Murat Yıldırım Ortaçağ İslam Âlimlerine Göre Nevruz / Emine Sonnur Özcan....................................... 72 76 Gökyüzü Alp Akoğlu 78 Sağlık Ferda Şenel 81 Yayın Dünyası İlay Çelik 82 Türkiye Doğası Bülent Gözcelioğlu 90 Bilim Tarihinden H. Gazi Topdemir 94 Zekâ Oyunları Emrehan Halıcı

Haberler 4T. ıUpluslararası Öğrencileri Arı Zehri HIV’yi Önleyebilecek mi? KAoranşgtırremsia Özlem Kılıç Ekici Özlem Kılıç Ekici ABD’li bilim insanları tarafından yapılan bir araştırmada, arının Öğrenci Bilimsel Araştırma zehrinde bulunan melittin isimli zehir maddesinin nanoparçacıklarla Kulübü Organizasyon kaplandığında AIDS’e neden olan HIV virüsünü, sağlıklı hücrelere Komitesi (ÖBAK) tarafından zarar vermeden tahrip ettiği görüldü. Laboratuvar çalışmalarına düzenlenecek olan göre, bu madde nanoparçacıklarla birleştirildiğinde HIV virüsünün 4. Uluslararası Tıp Öğrencileri çeperinde delikler açıyor, ancak etraftaki diğer hücrelere zarar Araştırma Kongresi, 3-5 vermiyor. Melittin maddesi normalde insan hücrelerine de zararlı, Mayıs 2013 tarihleri arasında ancak tasarlanan parçacıkların yüzeyinde tampon diyebileceğimiz İstanbul Üniversitesi yapılar var. Bu yapılar da zehri taşıyan parçacıkların sağlıklı hücrelerle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde doğrudan temasını engelliyor. gerçekleştirilecek. Melittin adlı zehir maddesini zehir keseciği, ikinci kısım ise iğnedir. İki yılda bir düzenlenen içeren nanoparçacıklar bir İğnenin üzerinde ok ucuna benzeyen Uluslararası Tıp Öğrencileri jel haline getirilerek virüsün hızla 9 adet kancacık bulunur. Arı iğnesini Araştırma Kongresi (IMSRC), yayılma ihtimalinin yüksek olduğu sapladıktan sonra zehir keseciğini sıkar ÖBAK’ın en önemli ve kapsamlı her türlü vücut bölgesinde HIV’yi ve iğnenin üzerindeki kancacıklar etkinliklerinden biri. Dünyanın her önlemek amacıyla kullanılabiliyor. iğnenin saplandığı yerden çıkmasını yerinden gelen yüzlerce katılımcı, Böylece virüsün neden olduğu engeller. Arı iğnesini çıkarmaya tıp alanındaki son gelişmeleri enfeksiyonun başlamadan ve çabalar, fakat bunu başaramaz. Çoğu öğreniyor, tartışıyor ve atölyelere başkalarına bulaşmadan engellenmesi zaman bağırsaklarının bir bölümü katılarak becerilerini geliştiriyor. sağlanabiliyor. AIDS tedavisinde kopan arının yaşama şansı yoktur, Üç gün boyunca, seçilen bilimsel yaygın olarak kullanılan diğer bir iki gün içinde ölür. Bir işçi arı, çalışmalar ve poster sunumlarından ilaçlar virüsün vücutta yayılmasını ömrü boyunca 0,3 mg dolayında zehir bilgi almanın yanı sıra, katılımcılar yavaşlatırken, arı zehrindeki bu üretebilir. sunum sonunda sorular sorabiliyor madde virüse doğrudan saldırıyor ve ve böylece yararlı bir tartışma enfeksiyon oluşmasını engelliyor. Kimyasal olarak hayli karmaşık platformu oluşturuluyor. Ayrıca bir yapısı olan arı zehri, farmakolojik sponsorların desteği ile öğrencilere Arı zehri, işçi arılarda zehir açıdan da önemli aktif maddeler çeşitli ödüller veriliyor. bezlerince üretilip zehir torbasında içeriyor. Bunlardan en önemlisi depolanır. İşçi arı kendini kimyasal yapının yaklaşık %50’sini 1988 yılında faaliyete geçen ve düşmanlarına karşı arka tarafında oluşturan polipeptit yapıdaki melittin. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin en bulunan iğne ile savunur. Arı iğnesi iki Arı zehrinde bulunan önemli bir aktif kulüplerinden biri olan ÖBAK kısımdan oluşur. Birinci kısım karın diğer polipeptit ise apamin isimli düzenlediği ulusal ve uluslararası boşluğunda, bağırsaklara bağlı ve oval madde. Zehirde bunun yanı sıra etkinliklerle adını tüm dünyada enzim yapısında olan fosfalipazlar da duyuran bir öğrenci kulübü. ÖBAK bulunuyor. bünyesinde bilimsel faaliyetlerini sürdüren birçok öğrenci başarılarını Arı zehri uzun yıllardır astım dahil aldıkları çeşitli ödüllerle süslemiş. bazı alerjik hastalıkların tedavisinde, romatizmal hastalıkların ve eklem www.ctfobak.com rahatsızlıklarının ve doku sertleşmesi, kronik yorgunluk sendromu, yara izi, deri kanseri, egzama, yaşlılarda görülen deri sertleşmesi ve çeşitli immünolojik hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca epilepsiye, boğaz enfeksiyonlarına, migrene, kolesterole, sinüzite ve ülsere de iyi geldiği bildiriliyor. 4

Bilim ve Teknik Nisan 2013 IBM’in Nanotüp Bilgisayarı Özlem Ak İkinci IBM’in New York’taki T. J. zorunda oldukları şeyin, Watson Araştırma Merkezi’nde milyonlarca transistörün IBM daha küçük ve hızlı transistörler araştırmacılar silikon üzerinde her birine atom ölçeğindeki yapmak için yeni bir yol buldu. aşındırma yoluyla küçük çukurlar elektriksel bağlantıları dikey IBM’deki araştırmacılar bir silikon açıyor. Pek çok adımdan oluşan şekilde gerçekleştirmek olduğunu çip üzerine 10.000 karbon tüp yerleştirdi. bu işlemle yarı iletken nanotüpler söylüyor. Buna ek olarak kısa IBM tarafından yapılan önceki silikon üzerinde çok düzenli bir devre veya başka bir sorun çalışmalarda nanotüp transistörlerin şekilde sıralanıyor. Daha sonra olmaması için çok saf özellikte çiplerinin, silikon transistörlerinkinden nanotüplerin performansını yarı iletken karbon nanotüpler üçte bir oranda az güç kullanarak test etmek için metal bağlantılar üretmenin yollarını bulmak 3 kat hızlı çalıştığı gösterilmiş. ekleniyor. Araştırmacıların zorunda olduklarını belirtiyorlar. İki nanometre çapındaki karbon bugüne kadar ürettiği örneklerde, Tüm bunları başarmanın en az tüpler sayesinde, çip üreticileri silikon nanotüp transistörler arasında150 10 yıl alacağını söyleyen teknolojisiyle mümkün olandan daha nanometre boşluk bulunuyor. araştırmacılar böylece fazla transistörü karbon nanotüpten Ancak amaç nanotüpleri nanotüplerin mikroelektronik üretilen çiplere yerleştirebiliyor. birkaç nanometre aralıklarla, teknolojisinde kullanılmaya aday Fakat üzerinde milyonlarca transistörün tek kat olarak yerleştirmek. olacağını sözlerine ekliyor. yer alacağı nanotüplerin belli bir Araştırmacılar asıl yapmak düzenle yerleştirilmesi araştırmalardaki en büyük sorunlardan biri. 2. Türkiye Uluslararası Kök Hücre Öğrenci Kongresi Özlem Kılıç Ekici Geçtiğimiz sene İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde ilki düzenlenen ve her sene Türkiye Ulusal Kök Hücre Öğrenci Konseyi tarafından düzenli olarak organize edilecek kongrenin ikincisi 24-26 Mayıs 2013’te Ege Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Ege Üniversitesi Yusuf Vardar Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Bu seneki kongre Ege Üniversitesi Kök Hücre Öğrenci Topluluğu (EGEKÖK) tarafından organize ediliyor. Kongrede kök hücre ve temel kavramlar konulu oturumun ardından rejeneratif tıp, kök hücre yaşlanması, kanserde kök hücre temaları işlenecek. Kongrede alanında uzman 15 öğretim üyesinin yanı sıra dört de öğrenci sunumu olacak. Bir poster sergisi aracılığı ile öğrencilerin çalışmalarının sunulacağı bir platform oluşturulacak. Kongreye geleceğin en önemli araştırma konularından olan kök hücre alanında uzman, İngiltere, Avusturya ve Kıbrıs gibi ülkelerden 15 konuşmacı katılacağı bildiriliyor. Kongrede sağlık bilimleri ile ilgili alanlardan öğrencilerin sunum ve posterlerine de yer verilecek. Kongreye yurtiçinden ve yurtdışından sağlık bilimlerinde eğitim gören, yaklaşık 500 katılımcı bekleniyor. TÜRK-KÖK (Türkiye Ulusal Kök Hücre Öğrenci Konseyi) kök hücre araştırmalarında ve araştırmaların klinik uygulamaya geçiş aşamalarında, geleceğin bilim adamları olan sağlık bilimleri ile ilgi alanlardaki öğrencilerin yer alması ve bu yolla öğrencilerin kök hücre araştırmalarına yönlendirilmesi amacıyla kurulmuş. Mayıs 2011’de Ankara, Hacettepe, İstanbul, Ege, Gazi, Kayseri-Erciyes, GATA, Yeditepe, Celal Bayar üniversitelerinin öncülüğünde Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği’nin (http://www.hucreseltedavi.org/) desteğiyle kurulan bu topluluk, günümüzde başka üniversitelerin de katılımıyla büyüyor ve kök hücre alanında araştırma yapmak isteyen öğrencileri bir araya getirmeyi hedefliyor. Kongreyle ilgili ayrıntılı bilgi için congress.egestem.org adlı siteyi ziyaret ederek bilimsel programı inceleyebilir, EGEKÖK ile ilgili ayrıntılı bilgi için de egestem.org adlı siteyi ziyaret edebilirsiniz. 5

Haberler HBoigzgosnunu Tekrar Bulmak “Elektronik Dövme”lerle Sağlık Takibi Can Kozçaz İlay Çelik Mart ayı parçacık fiziği için, basına da yansıdığı gibi, Esnek elektronik malzemelerdeki gelişmeler sayesinde araştırmacılar heyecanlı bir aydı. Moriond çeşitli cihazları cilde doğrudan “basmanın” bir yolunu buldu. Böylece Parçacık Fiziği Konferansı’nda, insanlar bu tür aletleri uzun süre hiç çıkarmadan takabilecek. Avrupa Nükleer Araştırma Bu tür sistemler sağlık durumu takibinde ve deri yüzeyindeki Merkezi CERN’deki yaraların, örneğin ameliyat yaralarının iyileşmesinin izlenmesinde Büyük Hadron Çarpıştırıcısı kullanılabilecek. (BHÇ) üzerindeki ATLAS ve CMS deneylerinin Higgs “Epidermal elektronikler” olarak girinti çıkıntılı yapısına daha iyi bozonu araştırmalarındaki son adlandırılan bu cihazların ilk halleri uyum sağlayacağını belirtiyor. Cihaz, güncellemeler açıklandı: Urbana-Champaign’deki Illinois cildi ölü hücrelerden arındıran doğal “Yeni veriler, 4 Temmuz Üniveristesi’nden malzeme bilimci aşınma süreci gerçekleşene kadar yani 2012’de bulunduğu açıklanan John Rogers’ın yaptığı daha önceki iki hafta kadar “takılabilecek”. yeni parçacığın Higgs bozonu araştırmalarda ortaya konmuştu. olduğunu gösteriyor”. Cihazlar çok çok ince elektrotlar, Takıldığı iki hafta boyunca cihaz elektronik elemanlar, algılayıcılar ile genel sağlık takibinde faydalı olan CERN’in yaptığı kablosuz güç ve iletişim sistemlerinden deri sıcaklığı, gerginliği ve nemliliği açıklamaları oluşuyor. Bu cihazların kuramsal gibi özellikleri ölçebilecek. Cihazın dikkatle takip edenlerin hatırlayacağı olarak cilde yapışıp tıbbi amaçlı yaraların iyileşmesinin takibinde gibi, geçen sene Temmuz ayında elektrofizyolojik ölçümleri kaydedip kullanılabileceği düşünülüyor. Bir yapılan açıklamada kesin olarak iletebileceği düşünülüyordu. Rogers’ın ameliyattan sonra, hasta taburcu yeni bir parçacık bulunduğu ve belirttiğine göre ince, yumuşak bir olmadan ameliyat yarasına bu parçacığın Higgs bozonuna elastomer destek tabakası üzerine yerleştirilecek cihaz, hasta taburcu benzediği söylenmişti. Temmuz ve monte edilecek biçimde tasarlanan olduktan sonra yara üzerinde ölçümler Mart açıklamaları arasındaki farkı bu ilk cihazlar ofiste geçireceğiniz bir yaparak bu verileri sağlık görevlilerine anlamak için “Higgs bozonu” ve gün için uygundu, ama örneğin duş iletebilecek. “Higgs bozonuna benzeyen” ifadeleri almayı ya da yüzmeyi planlıyorsanız arasındaki farkı anlamak gerekli. sınıfta kalıyordu. Rogers ve ekibi şimdi Rogers laboratuvarının şimdi bu tür elektronik sistemleri doğrudan bu sistemle bütünleştirilebilecek Higgs bozonunun nasıl arandığını deriye “basarak” cihazı daha sağlam kablosuz güç ve iletişim sistemlerinin hatırlayalım. BHÇ her bir trilyon ve daha uzun süre kullanılabilir hale geliştirilmesine ve iyileştirilmesine proton-proton çarpışmasında bir getirmenin bir yolunu buldu. odaklandığını, teknolojinin Higgs bozonu üretiyor. Higgs kararlı kendisinin de kurucularından bir parçacık değil; ışığın bir atomun Rogers yeni buldukları yöntemde olduğu MC10 adlı şirket tarafından çapı kadar yol alacağı zaman içinde, artık elastomer destek tabakasına ticarileştirilebileceğini söylüyor. yani neredeyse ortaya çıktığı anda ihtiyaç olmadığını, aşırı ince elektronik Rogers’ın belirttiğine göre eğer başka parçacıklara bozunuyor. Algıca ağın bir lastik yardımıyla bile deriye işler planlandığı gibi giderse şirket ulaşamadan bozunmuş olacağı kolayca doğrudan tutturulabileceğini bir buçuk yıl içinde gerçekten de için de Higgs bozonunu doğrudan söylüyor. Araştırmacılar ayrıca araştırmalarında gösterilenlere benzer, gözlemlemek mümkün değil. ATLAS piyasada bulunan sprey-bandajların gelişmiş sistemler üretebilecek. ve CMS deneyleri, bozunma sonucu cihazı koruyan ve cihazın deriye ortaya çıkan parçacıkları yakalayıp tutunmasını sağlayan bir tabaka bu parçacıkların özelliklerini ölçerek oluşturmak için kullanılabileceğini de Higgs bozonunu dolaylı yoldan arar. keşfetti. Bozunma sonunda ortaya çıkan parçacıkların türüne göre farklı keşif Elastomer destek tabakasının kullanılmaması cihazın kalınlığının otuzda bire düşmesini sağladı. Rogers böylece cihazın cilt yüzeyinin doğal 6

Bilim ve Teknik Nisan 2013 kanalları tanımlanır. Higgs bozonunu kuantum fiziğinden gelen başka CERN’den Higgs bozonunun keşfiyle bulmak için iki foton kanalı, iki W özellikleri yani spini (dönüsü) ve yük- ilgili heyecan verici haberler almaya kanalı veya iki Z kanalı kullanılabilir. parite simetrisi (bakışımı) altında devam edeceğiz. Ancak bu parçacıklar, Higgs bozonu nasıl davrandığı da ölçülebilecek İstatiksel anlamlılık: Yapılan bir dışında, yani daha önceden bilinen durumda. Farklı kanallardan elde gözlemin şans eseri mi yoksa belli bir süreçlerden de üreyebilir. “Higgs edilen sonuçların birleştirilmesiyle düzen sonucu mu ortaya çıktığının bozonunu gözlemledik” diyebilmek için yeni bulunan parçacığın -Standart ölçüsü. Örneğin 5-sigma istatiksel bilinen süreçlerin ürettiği parçacıkların Model’in öngördüğü Higgs bozonuna anlamlılık, yapılan bir gözlemin şans oluşturduğu art alanın üzerinde, ancak uyumlu bir şekilde- dönüsünün sıfır eseri gerçekleşme olasılığının yaklaşık yeni bir süreçten gelebilecek bir ölçüm olduğu ve yük-parite simetrisi altında iki milyonda bir olduğu anlamına yapmak gerekir. simetrik (bakışımlı) davrandığı ortaya geliyor. 5-sigma ayrıca, parçacık çıktı. Bu yeni ölçümler sayesinde yeni fiziğinde genel olarak bir gözlemin Temmuz ayında yapılan açıklamada, bulunan parçacık için “Higgs bozonuna buluş olarak ilan edilmesi için gerekli iki foton kanalı ve iki Z kanalında benzeyen” yerine “Higgs bozonu” istatiksel anlamlılıktır. Standart Model süreçlerinin üzerinde, deyimini kullanmaya başlayabildik. Spin (Dönü): Atom altı parçacıkların, istatiksel dalgalanma olmayacak kadar hadron gibi iç yapısı olan parçacıkların kuvvetli bir sinyal olduğu söylenmişti. Geçen Temmuz ayına göre ve atom çekirdeklerinin taşıdığı Bütün kanallardan alınan sonuçlar veri kümesi artırıldıktan sonra, içsel açısal momentum. Parçacığın birleştirildiği zaman, ATLAS 5,0-sigma iki foton kanalındaki sinyal fazlası kendi etrafında dönmesi olarak istatiksel anlamlılıkla 126 GeV hakkında da araştırmalar ilerletildi. yorumlanmamalıdır. kütlesinde, CMS ise 4,9-sigma istatiksel ATLAS sonuçlarında gözlemlenen anlamlılıkla 125,3 GeV kütlesinde sinyal miktarı Standart Model’den GeV: Elektrik yükü bir elektronun veya yeni bir parçacık gözlemlediklerini beklenenden hâlâ daha fazla; bir protonun yüküne eşit bir parçacığın, duyurmuştu. Yeni bulunan parçacık ancak CMS’de ise Standart Model 1V’luk potansiyel altında kazandığı Higgs bozonu gibi yüksüz ve kütlesi de tahminlerine uyduğu bulundu. Eğer enerji 1 eV’dir. 1 GeV 1.000.000.000 Higgs için tahmin edilen bölgedeydi. iki deney de Standart Model’e uygun V potansiyel altında kazanacağı Ancak bu ikisi, bulunan yeni parçacığın sonuçlar bulsaydı, olası sapmalar enerjiye eşittir. Einstein’ın ünlü E=mc2 kesinlikle Higgs bozonu olduğunu için çok daha fazla veriye ihtiyaç var eşitliği kullanılarak parçacık fiziğinde söylemek için yeterli değildi. Emin denebilirdi. Tersi olup iki deney de parçacıkların durağan kütleleri de eV olmak için, bulunan yeni parçacığın sapma görüyor olsaydı, o zaman da cinsinden verilir. Örneğin bir protonun başka özelliklerini de ölçmek gerekliydi, Standart Model’in ötesindeki fiziği durağan kütlesi yaklaşık 1 GeV’dir. ama bu ölçümleri yapabilmek için görmeye başladığımız söylenebilirdi. Yük-Parite simetrisi (bakışımı): yeterli veri henüz birikmemişti. Şimdiki durumda ortaya çıkan Yük-parite bakışımı, parçacıkların belirsizlik 2012 verilerini farklı şekilde yüklerinin ters yüke çevrilmesi ve ayna Bilim dünyasını heyecanlandıran ve inceleyerek giderilebilir mi, yoksa görüntülerinin alınması durumunda tam olarak anlaşılması için daha fazla 2015’ten sonra toplanacak yeni verilerle fizik kurallarının aynı kalması veriye ihtiyaç duyulan başka bir ölçüm mi ortadan kaldırılacak? Bu durumu gerektiğini söyleyen bakışımdır. gene iki foton kanalından gelmişti. Her zaman içinde göreceğiz. Ne olursa olsun iki deneyin de iki foton kanalından 7 aldığı sinyal miktarı Standart Model tarafından öngörülen en basit Higgs modelindeki tahminden daha yüksekti. Bunun anlamı, bulunan yeni parçacığın Higgs bozonu olmaması durumunda bile, henüz bilmediğimiz Standart Model ötesi süreçlerin olabileceği ve bulunması umulan yeni fiziğin ilk ipuçlarını görmeye başladığımızdı. 2012 yılının sonuna kadar toplanan verilerin de eklenmesiyle, Mart ayında açıklanan sonuçlar için kullanılan veri miktarı Temmuz ayındakilerin iki buçuk katından fazla. Artık bulunan yeni parçacığın yükü ve kütlesi dışında,

Haberler Kendini Onarabilen Devreler Özlem Ak İkinci Akıllı telefonunuzdaki ya da bilgisayarınızdaki çiplerin kendilerini herhangi bir hasara karşı koruyabileceğini ya da transistör bozulması gibi bir problemin mikrosaniye gibi kısa bir sürede otomatik olarak giderilebileceğini hayal edebilir misiniz? Bir bilim kurgu filmi senaryosu gibi görünse de California Teknoloji Enstitüsü’nden mühendisler, ilk kez kendi kendini onaran entegre çipler geliştirdi. Araştırmanın sonuçları IEEE Transactions on Microwave Theory and Techniques dergisinin Mart sayısında yayımlandı. Mühendislik ve Uygulamalı Bugüne kadar küçük bir problemde Çip, algılayıcıların toplam yanıtına Bilimler Bölümü’nün Yüksek dahi entegre devre çipi kullanılamaz göre bir sonuç çıkarıyor. Aynı ekipten Hızlı Entegre Devreler Laboratuvarı hale geliyordu. Araştırmacılar Steven Bowers işlemi “siz çipe üyelerinden oluşan ekip kendi kendini entegre devre çipine, bizim bağışıklık istediğiniz sonucu söylüyorsunuz ve onarma yeteneğine sahip küçük güç sistemimize benzer yani herhangi bir o da bu sonuçları nasıl çıkaracağını amplifikatörleri (yükselteç) geliştirdi. tehlike anında durumu hızlıca algılayıp hesaplıyor” şeklinde özetliyor. Her 76 çipten oluşan küçük bir amplifikatör yanıt verebilecek, böylece tüm sistemin çipte 100.000’den fazla transistör içinde kendini onarmaya yetecek uygun şekilde çalışmasını sağlayacak bir olmasının kendileri için bir zorluk her şey bulunuyor. Ekip yüksek güçteki onarım yeteneği kazandırmak istedi. olduğunu da belirtiyor. Yolunda lazer ile çiplerin üzerinden birçok kez gitmeyecek her şeyi bilemeyeceklerini, geçerek çiplerin çeşitli bölümlerini Tasarlanan güç amplifikatöründe aslında buna gerek de olmadığını tahrip etti. Çiplerin 1 saniyeden az bir sıcaklığı, akımı, voltajı ve gücü söylüyor ve herhangi bir durumda zamanda kendi kendilerini onardığı izleyen çip algılayıcılar var. Bilgi bu dışarıdan müdahale olmaksızın en iyi gözlemlendi. algılayıcılardan aynı çip üzerindeki, çözümün bulunacağı, yeterince genel Araştırma ekibinden Ali Hajimiri sistemin beyni olarak görev yapan bir sistem tasarladıklarını sözlerine ilk kez gerçekleşen bu inanılmaz merkezi işlemci özel entegre devrelere ekliyor. sistemde kendi kendini onarma gönderiliyor. Beyin, amplifikatörün tüm işleminin sonuç verdiğini belirtiyor. performansını analiz ediyor ve sistemin Ekip kendi kendine onarım Elektronik Mühendisi Prof. G. Myers bileşenlerinde herhangi bir ayarlamaya yeteneğini bir güç amplifikatöründe amplifikatörün yarısının tam anlamıyla ihtiyaç olup olmadığını tespit ediyor. ilk kez göstermek için milimetre dalga harap olduğunu ancak daha sonra sıklığını seçmiş. Yüksek sıklıktaki ideal performansını tekrar kazandığını İlginç olan nokta, çipin beyninin her entegre çiplerin gelecek nesil iletişim, söylüyor. türlü muhtemel senaryoya nasıl yanıt görüntüleme, algılama ve radar vereceğini bilen algoritmalar temeline uygulamaları için uygun olduğunu göre çalışmaması. belirten araştırmacılar, gelişmiş bir sistemde kendi kendini onarma yeteneği oluşturarak bu yaklaşımın hemen hemen tüm elektronik sistemlerde kullanılabilirliğini göstermeyi umut ediyor. Taramalı elektron mikroskopuyla alınan bu görüntüde kendi kendini onarabilen güç amplifikatörüne yüksek güçte lazer uygulaması sonucu verilen hasar görülüyor. İşte yeni geliştirilen çipler böyle bir hasarı bile kısa sürede otomatik olarak onarabiliyor. 8

Bilim ve Teknik Nisan 2013 2013 Piri Reis Yılı Türk Bilim İnsanlarından Dünya Rekoru Bülent Gözcelioğlu Özlem Ak İkinci 1470 yılında Gelibolu’da doğduğu tahmin edilen Piri Reis’in 1513 yılında Gelibolu’da İklim değişikliğinde önemli rol oynayan karbondioksitin santral çizdiği ilk Dünya haritası, insanlığın elindeki ya da fabrika bacaları gibi kaynaklardan ayrıştırılarak atmosfere en eski, en doğru Dünya haritası olarak salınmasının önlenmesi yönünde çalışmalar tüm dünyada tarihe geçmiş ve dünya kültür mirasında devam ediyor. Bu konuda çalışmalarını sürdüren üç Türk bilim saygıdeğer bir yer kazanmıştır. UNESCO insanı da bir dünya rekoruna imza attı. Güney Kore’deki KAIST 500. yılı olması dolayısıyla bu büyük olayın Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Cafer Yavuz 2013’te kutlanmasını kararlaştırdı. 25 ve Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun ve Katar Üniversitesi’nden Yrd. Ekim-10 Kasım 2011 tarihlerinde Paris’te Doç. Dr. Mert Atilhan küresel ısınmaya karşı önlem almayı çok gerçekleştirilen UNESCO 36. Genel kolaylaştıran önemli buluşlar gerçekleştirdi. Konferansı’nda 2013 Piri Reis Haritası’nın 500. Anma Yılı olarak programa alındı ve ilan Küresel ısınmanın en önemli karbondioksiti sevmesi, edildi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu aktörü olan karbondioksit gazı sıcaklığa ve su buharına dayanıklı ve Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, en çok kömür, doğal gaz ve petrolle olması, çabuk geri kazanılması UNESCO’nun aldığı karar doğrultusunda çalışan termik santrallerden ve ucuz olması gerekir. çeşitli etkinlikler de yapacak. Bunlardan yayılıyor. Bu gazın bacadan Türk ekip, ürettikleri malzemelerde biri Uluslararası Piri Reis Sempozyumu. atmosfere salınmadan önce bu özellikleri sağlamakla kalmayıp Piri Reis’i ülkemizde ve dünyada tanıtmak yakalanması en başarılı çözüm. bir yenisini daha eklemişler: amacıyla UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Ancak eldeki teknoloji çok masraflı Azot gazını sevmemesi. ve Ankara Üniversitesi işbirliği ile 12 Nisan olduğu için kurumlar ve devletler Belirledikleri azo gruplarını 2013’te Ankara Üniversitesi Eczacılık böyle bir uygulama yapmıyor. içeren kimyasal formülün, azot Fakültesi 50. Yıl Amfisi’nde Uluslararası Ayrıca karbondioksit bacalardan gazını seçimli olarak reddetmesini Piri Reis Sempozyumu gerçekleştirilecek. karışım olarak çıktığı için sağlamışlar ve ayrıştırma Sempozyumun öncesinde Eczacılık Fakültesi ayrıştırılması gerekiyor. İşte üç Türk oranını çok yüksek değerlere amfisinde Piri Reis Haritaları Sergisi açılacak. bilim insanı sadece karbondioksitin çekerek dünya rekoru kırmışlar. Sempozyum sonrasında, Mayıs ayı içinde yakalanma oranında dünya rekoru Geliştirdikleri yöntemin çok Ankara’nın tarihi mekânı Hamamönü’nde kırmakla kalmayıp aynı zamanda yakında endüstride kullanılacağı Altındağ Belediyesi tarafından oluşturulan karbondioksiti hidrojen gazından öngörülüyor. Piri Reis Meydanı’nda 2 metre yüksekliğinde ayırmada da dünyadaki en bir Piri Reis Anıtı açılacak. Bunun için yüksek oranlara ulaşmayı başardı. Ekip 2012 yılının Şubat Ankara Anıtlar Kurulu’na başvurulmuş. Son olarak da karbondioksit ve ayında geliştirdiği COP-1 isimli Ankara Üniversitesi Tandoğan Yerleşkesi’ne azot gazlarını ayırmada dünya nano büyüklükteki, süngerimsi de bir Piri Reis büstü dikilerek üniversite rekoru kırdı. Makaleleri Nature malzemenin 1 gramında gençliğinin Piri Reis’in değerini daha iyi Communication ve Journal of 5,6 gram karbondioksit tutulmasını kavraması için çalışmalar yapılacak. Piri Material Chemistry gibi dergilerde sağlayarak dünya rekoru kırdı. Reis’in 1513’te çizdiği haritanın elimizde yayımlanan ekibin şimdiki hedefi Ardından geliştirdikleri bulunan kısmı İspanya, Portekiz, Batı Afrika de ayrıştırmayı başardıkları ve COP-3 adını verdikleri başka kıyıları ve Amerika kıtasının doğu kıyılarını karbondioksitten faydalı ürünler bir malzemenin 1 gramına da kapsıyor. Topkapı Sarayı’nda korunan bu Piri elde etmek. ikinci en yüksek oranda yani 3,8 Reis Haritası, Doğu ve Batı dünyasındaki gram karbondioksit hapsetmeyi mevcut haritalardan ve Kristof Kolomb Bir termik santralin bacasından başardılar. Geliştirilen yöntemlerle tarafından hazırlanan Dünya haritasından çıkan ve sıcaklığı 40-75oC olan toplanan karbondioksitin miktarı yararlanılarak hazırlanmış. Önceki haritalar gaz karışımında %70-75 oranında çok yüksek olacağı için Türk elimizde olmadığından Piri Reis Haritası azot, %15-16 oranında ekip ayrıştırdığı karbondioksiti artık bir dünya kültür mirası. karbondioksit ve %5-7 oranında geri kazanımla faydalı ürünlere su buharı bulunur. Bu karışımdan çevirmeyi hedefliyor. karbondioksiti ayrıştırırken kullanılan malzemenin 9

Haberler Mühendisler Mühendisler tarafından geliştirilen, Dalga kılavuzu, yüksek frekanslı Gökkuşağının yani doğada bulunmayan süper elektromanyetik dalgaları ve ses Peşinde özelliklere sahip yapay metamalzemeler dalgalarını taşımak için düzenlenmiş teknolojik çalışmalarda çok büyük bir yapı olarak tanımlanıyor. İletilecek Özlem Kılıç Ekici kolaylık sağlıyor. Metamalzemelerin en dalganın çeşidine göre farklı şekillerde önemli özelliği, ışığı kırma özelliklerinin tasarlanmış dalga kılavuzları var. Buffalo Üniversitesi mühendisleri negatif olması. İnsanlar, nesneleri Ama en yaygın olarak kullanılan gökkuşağını yakalamak için üzerlerinden ışık yansıması veya kılavuz tipi, içi boş ve iletken bir metal etkili bir yol bulmuş. yayılması yoluyla görür. Bu yeni karışım boru. Dalga kılavuzu sinyal iletme Araştırmacılar bu iş için metamalzemeler, “negatif kırılma” açısından iletkene benzer. Ancak bir metamalzeme tasarlamış. özelliği sayesinde ışığın nesne tarafından iletken elektrik akımını, dalga kılavuzu Tasarlanan hiperbolik dalga emilmesini yani soğurulmasını veya ise dalgaları iletir. Ayrıca iletkenden kılavuzu, aslında ileri teknolojiyle yansımasını engelliyor ve sadece akımın geçebilmesi için kapalı bir üretilen modern bir mikroçip nesnenin arkasındaki ışığın görülmesine elektrik devresi gerekirken dalga olarak kabul ediliyor. olanak tanıyor. kılavuzunda buna gerek yok. Radyo Malzemenin yapısında vericisinden yayımlanan dalgalarla, çok ince metal film şeritler, Metamalzemeler Londra’daki dalga kılavuzunun ilettiği dalgalar yarı iletkenler ve yalıtkanlar Imperial College’da çalışan Prof. John arasında fark var. Vericiden enine var. Bu dalga kılavuzu farklı Pendry tarafından kuramsal olarak elektromanyetik dalgalar yayımlanıyor, frekanslarda yani dalga 2000 yılında ortaya atılmış. Daha sonra dalga kılavuzunda ise böyle değil. boylarında gelen ışığı önce bu malzemelerin var olduğu deneylerle Bu farklılaşmaya dalga kılavuzunun yavaşlatıp durduruyor, sonra kanıtlanmış. Bu, bakır tel ve yarık halka çeperleri neden oluyor. Boru şeklindeki da yüzeye dik gelen bu ışığı rezonatörlerinden oluşan sistem için dalga kılavuzunun içine bir verici anten malzemenin farklı bölgelerinde Prof. Schultz ve ekibi tarafından 2001 yerleştirilerek elektromanyetik dalgalar soğuruyor. Sonunda dalga yılında, dielektrik fotonik kristaller için halinde enerji iletimi sağlanıyor. boyları tıpkı gökkuşağı gibi de ilk kez Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dalga kılavuzu içinde yayılan rengârenk, şeritler halinde Dr. Ekmel Özbay ve ekibi tarafından enerjide herhangi bir kayıp olmadığı yakalanmış oluyor. 2003 yılında gösterilmiş. Bilkent varsayılırsa, benzer bir anten borunun Üniversitesi’nde dünyanın en küçük diğer ucundan aynı enerjiyi alacaktır. 10 negatif metamalzemeleri üretilmiş.

Bilim ve Teknik Nisan 2013 Çocuklar Değil, Genleri Yemek Seçiyor Özlem Ak İkinci Anne ve babalar çocuklarının yeni besinleri denemesini sağlamak için çok çaba gösterir. Ama bu çaba bazı çocuklar için boşunadır. Kuzey Carolina Üniversitesi’nde yapılan ve Obesity dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, çocukların yeni besinlerle tanışmayı reddetmesinin tabaklarında hangi yemeğin olduğundan çok genleriyle ilgili olduğunu söylüyor. Bir dalga kılavuzu içinde uyarılmış Çalışmanın yürütücüsü Kuzey olduğunu görmüşler. Bunun beklenen olan dalgalar, pratik olarak sadece Carolina Üniversitesi, Gillings bir sonuç olmadığını belirtiyorlar. boru içinde yayılır ve boru dışındaki Küresel Halk Sağlığı Bölümü’nden ortama enerji vermez. Yani boru, Prof. Myles Faith çocukların beslenme Faith bu sonucun, besin neofobisinin dalgalara kılavuzluk ederek enerjinin alışkanlıklarında özellikle de yeni ve mizacın uzun dönemde beslenme hangi yönde taşınacağını gösterir. besinleri denemekten kaçınmalarında alışkanlığını ve vücut ağırlığını nasıl Dalga kılavuzunun kendisi, ilettiği genlerinin önemli rolü olduğunu etkilediği gibi sorular doğurduğunu elektromanyetik dalganın enerjisini belirtiyor. söylüyor. çevreye yaymaz. Dalga kılavuzunun çeperlerinde delikler veya çentikler Besin neofobisi yani yeni besinleri Çevresel etkenlerin etkisi açısından açılarak dalgaların çevreye ışıması denemeye karşı duyulan isteksizlik ve bakıldığında, elde edilen bulgular, sağlanır. Dalga kılavuzlarının korku bazı açılardan çocuğun yapısıyla ebeveynlerin çocuklarının yeni geometrisi onların işlevini de yansıtır. ya da kişiliğiyle ilgili bir durum olarak besinlere ilgisini nasıl artırabileceklerini Levha şeklinde olanlar enerjinin düşünülebilir. Ancak bazı çocuklar yeni düşünürken, sadece yeni besinleri tek bir yönde iletilmesini, fiber tel besinleri denemeyi reddetmeye diğer denemeyi reddeden çocuğun değil ya da kanal şeklinde olanlar ise çocuklara göre genetik olarak daha kardeşlerinin kişilik özelliklerini de çift yönlü iletilmesini sağlar. yatkın. Fakat bu, davranışlarını göz önünde bulundurması gerektiğini İletilen dalganın frekansı da dalga değiştiremeyecekleri ve daha az seçici gösteriyor. Uzmanlar ebeveynlere, kılavuzunun şekli ile ilişkilidir. hale gelemeyecekleri anlamına gelmiyor. çocuklarına örnek olmak açısından, Örneğin yüksek frekanslı ışıklara evde yeni besinler denemelerini kılavuzluk eden fiber optik, düşük Çalışmada, yaşları 4 ile 7 arasında ve çocuklarının denemekten kaçındığı frekanslı mikrodalgaları iletmiyor. değişen 66 ikizin %72’sinin yeni besinlerin aslında ne kadar lezzetli besinleri denemekle ilgili olduğunu vurgulamalarını öneriyor. Fotonik çalışmalardaki bu tür isteksizliklerinin genlerinden Denemesi için birkaç besin seçeneği gelişmeler güneş enerjisi, görünmezlik kaynaklandığı, diğerlerinin sunmanın da çocuğun seçim yapması teknolojisi ve diğer araştırma isteksizliklerinin ise çevresel etkenlerle açısından yararlı olacağını söylüyorlar. alanlarında uygulanan teknolojilerde ilgili olduğu tespit edildi. Bu konuda büyük atılımların yapılmasına yapılan önceki çalışmada da benzer 11 neden oluyor. sonuçlar elde edilmiş ve yaşları 8 ile 11 arasında değişen çocukların %78’inin, yetişkinlerin ise %69’unun genlerinin etkisiyle yeni besin denemekten kaçındığı görülmüş. Faith ve ekibi hem ebeveynlerde hem de çocuklarda besin neofobisi ve vücut yağ ölçümleri arasındaki ilişkiyi de incelemiş. Ebeveynleri kiloluysa çocuklarının da kilolu olma durumunun sadece çocuk yeni besinleri denemekten kaçınıyorsa geçerli

Tekno - Yaşam Osman Topaç Herkes için 3D Yazıcı Herkes için 3D Tarayıcı Üç boyutlu yazıcıların fiyatı her geçen gün düşüyor, 3D yazıcı ihtiyacının bu kadar kolay giderilebildiği bir ama yine de 3D yazıcılar pek çok insanın günlük dünyada 3D tarayıcıya olan talebin artacağını görmek hayatta çok sık kullandığı bir cihaz değil. Dreambox için fütürist olmak gerekmiyor. Daha önceki sayılarda, bu gerçekten yola çıkarak tasarlanmış bir 3D yazıcı. amatör kullanıcılar için tasarlanmış MakerBot’tan Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kampüsü’nde bahsetmiştik. Yine aynı girişimciler şimdi de amatör deneme amacıyla kullanılmaya başlanacak kullanıcılar için lazer ışık kaynaklarından ve fotoğraf olan Dreambox’ın, kampüse ulaşımı olan herkesin makinelerinden oluşan bir 3D yazıcı tasarlamaya 3D yazıcı ihtiyacını karşılaması bekleniyor. başlamış bile. Henüz prototip aşamasında olan bu Çalışma sistemi ise şöyle: İnternet üzerinden tarayıcı hakkında çıkacak olan haberleri takip etmek hesap açtıktan sonra Dreambox sipariş arayüzünü için -posta listesine kayıt olmanız yeterli. kullanarak katalogdan bir tasarım seçebiliyor ya da kendi tasarımınızı sisteme yüklüyorsunuz. http://store.makerbot.com/digitizer.html Daha sonra siparişinizi veriyorsunuz. Cihaz sipariş ettiğiniz ürünü basıyor, çıkan ürün seç tara yazdır cihazın yakınındaki bir dolaba yerleştiriliyor. Daha sonra e-posta adresinize ve cep telefonunuza bu dolabın şifresi gönderiliyor; siz de gidip o dolaptan sipariş ettiğiniz ürünü alıyorsunuz. Doğrudan cihaz üzerinde bulunan tablet ekranından da siparişi vermek mümkün. Görünüşe göre, yakın bir zamanda çocuğumuzun oyuncağının kaybolan bir parçasını fotokopicilerde yaptırabileceğiz. www.3dreambox.com 12

Bilim ve Teknik Nisan 2013 Endüktif Şarjlı Otobüsler [email protected] Dünya Atlası Elektrikli araç kullanımının önündeki en büyük Hemen hemen bütün akıllı telefonlarda harita engellerden biri uzun şarj süreleri. uygulaması var. Google Haritalar, Google Earth, Apple Almanya’nın Mannheim şehrinde denemesi Haritalar ve Yandex Haritalar bu uygulamalardan yapılan “araçlar için endüktif şarj teknolojisi” ile artık bazıları. Harita uygulamaları çıktıktan sonra, sadece elektrikle çalışan belediye otobüsleri normal yol bulmak için değil, aynı zamanda bilmediğimiz güzergâhlarında ilerlerken şarj olabilecek. görmediğimiz yerler hakkında bilgi edinmek için de Bombardier firması tarafından geliştirilen PRIMOVE bu uygulamaları kullanmaya başladık. Sizi bilmem, teknolojisi, asfalt yüzey üzerine yerleştirilen pedlerden ama ben eski günlerdeki gibi atlas kullanmayı oluşuyor. Araçlar bu pedler üzerinde hareket ettiği özledim. National Geographic tarafından iPad için sürece veya bu pedlerin bulunduğu duraklarda geliştirilmiş olan dünya atlası bu uygulamalardan beklerken şarj olmaya devam ediyor. PRIMOVE’nin bir biri. Her şehri sokak seviyesinde görebileceğiniz bu özelliği de sadece araç üzerinde iken açılıp araç geçtikten atlas uygulaması ile aynı zamanda ülkeler hakkında sonra kapanması. Bu da enerji tasarrufu sağlıyor. ansiklopedik bilgilere de ulaşmanız mümkün. http://primove.bombardier.com www.nationalgeographic.com 13

Tekno - Yaşam Osman Topaç İngilizce Haberler: Yok Edici NPR Fotoğraf üzerinde değişiklik yapmak artık Akıllı cihazlar, bilgisayarlar ve internet sayesinde çocuk oyuncağı. Özellikle akıllı telefonlarda ve dünyanın her yerinden her türlü medyaya ulaşmak tabletlerde bulunan uygulamaları kullanarak çok kolaylaştı. Özellikle İngilizce öğrenen kişilerin gerçekten çocuklar bile fotoğraflarla oynayabiliyor eskiden ulaşmak için çok uğraştığı özgün ve çok yaratıcı sonuçlar elde edebiliyor. İngilizce malzemeler bulmak artık sıradan bir iş Video üzerinde değişiklik yapmak ise biraz daha haline geldi. Buna rağmen düzenli bir şekilde çeşitli, beceri gerektiriyor. Max Planck Institute for Informatics seviyeli, ilgi çekici malzemeye ulaşmakta zorlanan (MPII) laboratuvarlarında geliştirilen bir yazılım okuyucularımız için bir uygulama önereceğim: bir videodaki hareketli bir nesneyi yok edebiliyor. National Public Radio (Ulusal Halk Radyosu ya da Normal şartlarda hareket eden bir nesneyi en kolay anlaşılır şekliyle ABD’nin TRT radyosu). görüntüden kaldırmanız mümkündü, ama arka planda Bu uygulamayı kullanarak günün her saati reklamsız, bulunan görüntü de bundan etkileniyordu. sadece tartışma programı, haber veya farklı konularda Yeni geliştirilen bu yazılım ise kaldırılan görüntünün hazırlanmış programlar dinleyebiliyorsunuz. arka planında ne tür değişiklikler yapılırsa Program yelpazesi çok geniş. Boş vakitlerinde görüntünün bozulmayacağını hesaplıyor ve İngilizcesini geliştirmek isteyenler için gerekli eklemeleri görüntü üzerinde yapabiliyor. vazgeçilmez bir uygulama. Bu ürün ticarileştiği takdirde, görüntüde istenmeyen bir nesne olduğu için yeniden sahne http://goo.gl/q0ZYp çekilmesine gerek kalmayacak. Kelimelerle tarif etmekte zorlandığımız bu teknoloji ile yapılmış örnek videoları mutlaka seyretmelisiniz: http://goo.gl/f7YyQ 14

Bilim ve Teknik Nisan 2013 320-Gigapiksel Panorama Soru: Dünyanın en büyük fotoğrafı ne kadar büyük? Cevap: 2352 m2 (98 metre x 24 metre) Soru: Dünyanın en büyük fotoğrafı nerede? Cevap: Ekranınızda http://btlondon2012.co.uk/pano.html Evet, dünyanın en büyük fotoğrafı, Londra’daki British Communications’a ait bir kulenin 29. katından çekilen 360o panoramik bir Londra görüntüsü. Çekimler için, panoramik görüntü çekmek üzere tasarlanmış Clauss Rodeon VR Head ST robotik ayaklara monte edilmiş, üç Canon EOS 7D kullanılmış. Saniyede 4 görüntü alan makinelerin bütün şehri 360o taraması 3 gün sürmüş. Üç gün sonunda elde edilen 48.640 fotoğrafı bilgisayar ortamında bir araya getirerek 320 gigapiksel bir görüntü elde etmek ise 3 ay. Bunun sonucunda elde edilen ve yakınlaştırabileceğiniz görüntü o kadar net ki sokaklarda yürüyen insanlar bile ayrıntılı olarak görülüyor. Fotoğraf makinelerinde kullanılan EF 400mm f/2.8L IS II USM lensler ve Extender EF 2x III teleçeviriciler sayesinde, 32 km uzaktaki binalar bile çok net bir şekilde fotoğraflanabilmiş. www.echographs.com 15

Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran Yazdıklarınız Çizdikleriniz Havada Kalmasın 3Doodler ile havada yaptığınız çizimleri anında gerçeğe dönüştürebileceksiniz. Üç boyutlu yazıcı teknolojisinin yaygınlaş- 3Doodler adlı proje ise bu olaya yeni bir ter adınızı yazın, gerçek haliyle anında karşı- masının, insanlık tarihinde en az kişisel bilgi- yaklaşım getirmeye hazırlanıyor. Fiyatının 50 nızda. Kâğıt üzerinde anlatması zor, nasıl ol- sayarların yaygınlaşması kadar büyük bir et- dolar civarında olması beklenen bu cihaz ka- duğunu görmeniz lazım. Projeyi ortaya koyan kisi olacağı söyleniyor. Doğrudur. Şimdiye ka- leme benziyor, zaten de tıpkı bir kalem kulla- Boston’daki WobbleWorks adlı şirketin Kick- dar bu cihazlarla otomobil yapıldığını gördük, nır gibi kullanılıyor. Ancak bu kalemin özelli- starter üzerinde 30 bin dolarlık destek alma hasar gören sanat eserlerinin tamir edildiğini ği, havada yaptığınız çizimleri anında üç bo- niyetiyle yayımladığı projenin neredeyse 2,5 gördük, hatta geçtiğimiz ay protez olarak kul- yutlu yapılara dönüştürmesi. Bunu da içi- milyon dolarlık desteğe ulaşması da insanla- lanmak üzere hastaya özel kafatası modelle- ne koyduğunuz plastik çubuğu eritip kale- rın bu fikir karşısında ne kadar heyecanlandı- mesi bile yaptılar. Tabii bunlar hep son kulla- min ucundan çizgi şeklinde havaya bıraka- ğının göstergesi. Detayları ve ürünün nasıl ça- nıcının ulaşamayacağı ölçüde pahalı cihazlar- rak yapıyor. Bundan sonrası tamamen hayal lıştığına dair videoyu the3doodler.com adre- la yapılan, son derece profesyonel işler. gücünüze kalmış. Havaya ister resim çizin, is- sinde görebilirsiniz. Kahvaltıya Everest’e, Akşam Yemeğine Kilimanjaro’ya Google’ın keşfe çıkarak görüntüsünü paylaştığı dağlar Güney Amerika’daki Aconcagua, Afrika’daki Kilimanjaro, Avrupa’daki Elbrus ve Asya’daki Everest olarak sıralanıyor. Görüntülerin merak giderme- nin ötesinde, eğitim amacıyla kullanılabilme potansiyeli de var. Çe- kimlerde özellikle Everest’in eteğindeki kamplara hayli detaylı bir şe- kilde yer vermişler. O bölgede yaşamın nasıl olduğunu merak ediyor- sanız yakından bakabilirsiniz. Detayları bit.ly/googlemountain adre- sinde bulabilirsiniz. Google’ın Street View altına eklediği yeni görüntüler, dünyanın en yüksek dört zirvesinde gezinmenize izin veriyor. Google harita servisinin bir parçası olan Street View, haritada seç- tiğiniz bir noktanın üzerine geldiğinizde o bölgenin göz hizasından alınmış panoramik görüntüsünü ekranda görüntüleyebiliyor. Bu fo- toğrafları 360 derece çekim yapabilen özel bir kamera setini bir oto- mobilin üstüne veya bir sırt çantasına koyup dolaşarak topluyor ve birleştiriyorlar. Ama bu kez şehrin sokaklarında ve caddelerinde do- laşmaktan biraz daha fazlasını yapmışlar. Kameraları dört kişilik tır- manma ekibinin sırt çantasına yerleştirmişler ve “Yedi Zirveler” ola- rak bilinen 7 kıtanın en yüksek 7 dağına keşfe göndermişler. Sonuç? Artık bilgisayar ekranınızda bahsi geçen dağların zirvesinde gezine- biliyorsunuz. Parmaklarınız üşümeden, aşağı malzeme düşürmeden. 16

Bilim ve Teknik Nisan 2013 [email protected] Programlanabilir Ampul Uygulama Geliştiricilerini Arıyor Philips geçtiğimiz aylarda Hue adını verdiği, akıllı tele- Gelelim işin daha da ilginç kısmına. Philips, bu yaptık- fonlarla senkronize olabilen özel bir aydınlatma setini pi- larıyla yetinmeyip ev içinde böyle bir kablosuz aydınlatma yasaya sürdü. Taktığınız yerde kablosuz bağlantı yardımıy- ağı kurmanın farklı potansiyelleri beraberinde getirebile- la akıllı cihazlarınızla eşleşebilen bu ampuller, cihaza yük- ceğini düşünmüş ve ampullere hükmetmek üzere kendi lediğiniz uygulamalardan gelen komutları da yerine geti- uygulamalarınızı geliştirmeniz için bir uygulama geliştir- rebiliyor. Örneğin “sabah uyandırmak için yavaşça açıl” di- me seti yayımlamaya karar vermiş. Sistemi programlamak yorsunuz, yapıyor. Cep telefonu ekranındaki bir fotoğrafın için ne gerektiğini developers.meethue.com adresinden baskın rengini işaretliyorsunuz, aydınlatma seçtiğiniz ren- öğrenip kendi uygulamanızı geliştirebiliyorsunuz. Bundan ge dönüşüyor. İçinde bulunduğunuz ruh haline göre ay- sonrası ise tamamen hayal gücünüze kalmış. Çalan müzi- dınlatma rengi sipariş ediyorsunuz, anında yerine getiri- ğin temposuna göre renklerin değişmesini mi istersiniz, yor. Cep telefonunuz veya tabletiniz üzerinden evinizde- cep telefonunuz çaldığında evdeki ampullerin parlaması- ki tüm Hue ampulleri ayrı ayrı yönetebilmek, açıp kapata- nı mı istersiniz, artık aklınıza ne gelirse. Detaylar için me- bilmek de cabası. ethue.com ve everyhue.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Programlanabilir cihazlar arasına sonunda evimizdeki ampuller de katıldı. Yılda 23 Gün Başımızı Öne Eğip Geziyormuşuz İngiltere’de yapılan bir anketin sonuçları, gün içinde mobil cihazlara aslında ne kadar çok vakit ayrıldığını gözler önüne seriyor. Akıllı cihazlarla kuşatıldığımız çağdaş yaşamda, özel- tıklarını söylemiş. Günde 90 dakika, 1,5 saat ediyor. Bu- likle de trafiğin yoğun olduğu ve yaşamın hızlı aktığı bü- nu yıla vurduğunuzda da 23 gün. Yani şu araştırmada yük şehirlerde kafasını önüne eğerek önündeki telefon- ortaya çıkan doğruysa, yılda 365 günün 23 gününü kü- la bir şeyler yapan kişilere sıkça rastlıyorsunuzdur. İşte çük bir ekrana bakarak geçiriyoruz. İnsanın ömründen İngiltere’de cep telefonlarını sigortalayan Mobile Insu- ne kadar gidiyor diye hesapladığınızda da yaklaşık 4 yıl rance adlı şirket, 18 yaşın üzerindeki 2314 telefon kulla- ediyor. nıcısı arasında bir anket yapmış ve günde ne kadar sü- re telefona baktıklarını sormuş. Mesajlaşmak, internette Tabii ki yapılan anketin bilimsel açıdan doğruluğu dolaşmak, sosyal ağları kontrol etmek, oyun oynamak tartışılır. Yine de gün içinde mobil cihazlara ayırdığımız ya da her neyse; hepsi dâhil. Anket yapılan grupta kulla- zamanın birleştirilince nasıl bir anda büyüyüverdiğini nıcılar günde ortalama 90 dakika telefon ekranına bak- hatırlatan güzel bir örnek olmuş. Detayları bit.ly/mobi- le90min adresinde bulabilirsiniz. 17

Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran Çalan Müziğin Ritmine Duygularınız Karar Verecek Yeni nesil kulaklıklar, ruh halinizi anlayarak size uygun müzik de önerecek. Geçtiğimiz yıllarda bant şeklinde ve başa bir yaklaşım getirmiş. Diyorlar ki, biz bir kulak- Aslında hiç de fena fikir değil. Tek sorun sis- takılan basit EEG cihazlarıyla beyin dalgalarını lık yapalım, kulaklık bandı üzerine de bu EEG tem şu an fikir ve tasarım aşamasında, dolayı- okuyarak iş yapan birçok cihazın piyasaya çık- okuyuculardan koyalım. Okuyucu beyin dal- sıyla ürünün ne zaman piyasaya çıkacağıyla il- tığını gördük. Protezler, tekerlekli sandalyeler, galarını ölçsün, akıllı telefondaki uygulamaya gili bir tarih de verilemiyor. Beklerken başka bir oyun kontrol cihazları... Hatta düşüncelerini- göndersin. Buradan gelen bilgileri elimizdeki şeylerle oyalanmak isterseniz neurowear.com zi odaklayarak önünüzdeki topu havaya kaldı- referanslarla karşılaştıralım ve kişinin nasıl bir adresinde şirketin ilginç diğer fikirlerini ve ha- rabildiğiniz oyuncak bile yaptılar, düşünün ar- ruh hali içinde olduğunu tahmin edelim. Da- yata geçmiş ürünlerini görebilirsiniz. Örneğin tık tekniğin ne kadar ucuzladığını. İşte bu sis- ha sonra da kendi müzik servisimiz aracılığıyla ne düşündüğünüze bakıp ona göre sallanan temler üzerine kafa yoran ve ürün tasarlayan bu ruh haline uygun şarkılardan bir seçki yapıp bir kuyruk yapmışlar. Evcil hayvanıyla empati Neurowear isimli şirket, bu kez konuya ilginç kulaklığa gönderelim. kurmak isteyen varsa alıp kullanabilir. Akıllı Telefonun Mucidi Koştu Arkadan Yetişiyor BlackBerry, yeni geliştirdiği BlackBerry 10 işletim sistemiyle akıllı telefon pazarında eskiden olduğu gibi güçlü bir yer edinmek istiyor. BlackBerry, her ne kadar 1999’dan beri ürettiği modellerle akıllı tele- BlackBerry 10 işletim sistemi ve bu işletim sistemine sahip telefonla- fonların öncülüğünü yapsa da, yıllar süren hâkimiyetinin ardından özel- rın şirketin ayakta kalma çabalarına ne kadar yardımcı olacağını şimdilik likle iPhone ve onun ardından gelen cihazların piyasada yaygınlaşma- kestirmek mümkün değil. Ama genel kanı ortaya koyulan işin gerçek- sıyla hızlı bir gözden düşme sürecine girmişti. Gelişmiş mesajlaşma ye- ten etkileyici olduğu. Gerçekten de telefonu şöyle bir elinize alıp kur- tenekleri ve minik bir alana sıkıştırdığı konforlu klavyeleriyle ünlü olan caladığınızda farklı platformlarda iyi olan ne varsa bu cihazda bir araya bu marka değişim karşısında zorlanmaya başlayınca önce birkaç kez di- toplandığını hissediyorsunuz. Kısacası BlackBerry yeni ürünleriyle artık ğerlerinin gittiği yoldan gitmeyi denedi. Baktı ki olmuyor, bu kez hayli iOS, Android veya Windows Phone platformunun yanında güçlü bir al- cesur bir adım atarak geliştirdiği BlackBerry 10 işletim sistemi sürümüy- ternatif olarak önerilebilecek ölçüde olgunluğa ve akıcılığa ulaşmış. Şir- le, cihazın ortaya koyduğu deneyimi tamamen yenilemeye karar verdi. ket işletim sistemi yenileme sürecine biraz geç başlamış olmanın avan- tajlarından bolca faydalanmış olsa gerek. Telefonda benim en çok ilgimi çeken ise akıllı klavye sistemi oldu. T9 adını verdiğimiz sistem bildiğimiz cep telefonları için ne anlama geliyorsa, bu klavye de dokunmatik ekranlı telefonlar için o anlama geliyor. Örneğin bir veya birkaç harf yazıyorsunuz, farklı harfler üzerinde hangi kelimeyi yazmak istediğinizi tahmin eden seçenekler beliriyor. Yazacağınız kelime çıktıysa kelimenin olduğu harfin üzerinden parmağınızı yukarı doğru sü- rüklemeniz yeterli. Kelimeyi yazdınız, bu kez sistem cümlenin nasıl devam edeceğini tahmin ederek ona göre kelime türetmeye başlıyor. Bu tahmin- ler için de daha önceki paylaşımlarınızı ve yazdıklarınızı analiz ediyor, ge- rektiğinde arama motorlarına veya sosyal medya hesaplarınıza bağla- narak bilgi topluyor. Bir kez alışınca vazgeçmek gerçekten zor. Detayları www.blackberry.com/BlackBerry-10 adresinde bulabilirsiniz. 18

Bilim ve Teknik Nisan 2013 [email protected] 25 Yıllık Teknoloji Mahrumiyetinin Ardından Bizler teknolojinin gelişimine adım adım şahitlik Birçoğumuz için evde internetin kesilmesi, sula- ettik, çıkan her yeni şeye zaman içinde alıştık ve ha- rın kesilmesinden daha can sıkıcı bir durum. Peki ya yatımızın bir parçası haline gelmesine izin verdik. Bu- 1987’de hapse girseydiniz, 25 yıl boyunca elektronik gün internet, e-posta, cep telefonları, sosyal ağlar ol- daktiloya bile elinizi süremeseydiniz ve 2012 yılında madan neredeyse adım atmıyoruz. kendinizi tamamen değişen bir dünyanın tam orta- sında bulsaydınız? Hapiste kaldıkları yıllar boyunca Michael Santos işte öyle biri. Commodore 64’te teknolojik gelişimden teybe kafa ayarı yaptığımız, 200 Baud modem bula- uzak kalan mahkûmların bazıları nın öpüp başına koyduğu yıllarda hapse girip fiber bu yeni dünya düzenine optik bağlantıların, akıllı telefonların, 1 milyar kişinin uyum sağlamakta zorlanıyor. bağlanıp birbiriyle sohbet ettiği sosyal ağların, üç bo- yutlu modellenmiş film yıldızlarının olduğu bir dün- yaya düşmüş. Sanki zaman makinesinden çıkmış gi- bi. Mashable’de yazdığı yazıda yeniden uyum sü- recini uzun uzun anlatıyor. Okumak için mashable. com/2013/03/14/michael-santos-prison-online ad- resini ziyaret edebilirsiniz. Tabii herkes uyum sağlama konusunda bu kadar başarılı değil. 80’lerde adam bıçaklamaktan hapse gi- rip 26 yıl içerde kalan Randall Le Church, 2011 yılında tahliye olduktan sonra dünyanın bu yeni haline uyum sağlayamayınca gidip bir evi yakarak yeniden hapse dönmeyi tercih etmişti (bit.ly/prisonoftech). O da il- ginç bir vaka. PlayStation 4 Oyunu Buluttan Oynatacak Daha önce bu köşede OnLive (onlive.com) servisinden Ünlü kuramsal fizikçi Michio Kaku ile Türkiye’yi ziyareti sı- Sony’nin yeni nesil oyun konsolu, birkaç kez bahsetmiş ve “Bu yaklaşım uygun bir altyapıyla rasında sohbet ederken bana “İnsanlar bugün nasıl su iç- bulut tabanlı kullanıcı hizmetlerinin buluşursa konsolların geleceği olabilir” demiştim. Bu ara- mek için sırtlarında kocaman bidonlar taşımıyorsa, yakın önemli örneklerinden birini da ben bu alandaki gelişmeleri takip ederken PlayStation gelecekte bilgi işlem için yanımızda güçlü bilgisayarlar ta- üzerinde barındıracak. platformunun mimarı olan Sony, 2012 yılının Haziran ayın- şımak zorunda kalmayacağız. Başka yerlerdeki süper bilgi- da Gaikai adlı bulut tabanlı oyun servisini 380 milyon dola- sayarlar bu işi yapacak, biz sadece elimizdeki terminaller- ra aldığını açıklamıştı. Kısaca hatırlamak gerekirse, bu ser- den bunlara erişeceğiz” demişti. OnLive, Gaikai, hatta Go- visler oyunu sizin makinenizde değil de uzak bir makinede ogle Chromebook bu vizyonun ilk tohumları ve her biri iş- oynatıyor. Size de sadece sesi ve görüntüyü yolluyor. Böy- te bu nedenle önemli. Haberin detayını bit.ly/ps4cloud lece yüksek kalitede oyun oynamak için pahalı donanım- adresinde bulabilirsiniz. lara yatırım yapmanıza ve ikide bir sistemi güncellemeni- ze gerek kalmıyor. Asıl konuya dönelim. Bu yılın Şubat ayında Sony şimdi- ye kadar gördüğüm en garip tanıtımlardan birine imza at- tı. Birçok kişiyi New York’ta bir salona doldurdu, tam 2 sa- at boyunca yeni nesil oyun konsolu PlayStation 4’ün neler yapacağından, nasıl özelliklere sahip olacağından bahsetti ve konsolun kendisini bir kez bile göstermeden toplantıyı bitirdi. Elde kalan en önemli bilgi, bir aksilik olmazsa 2013 yılı Aralık ayında konsolun piyasaya çıkacağı. Fakat açıkla- nan özellikler arasında bir şey daha var ki, o da PlayStation 4’ün bulut üzerinde de oyun oynatabileceği. Böylece 380 milyon doların nereye gittiğini de öğrenmiş olduk. Bu ve benzer son kullanıcı odaklı, bulut tabanlı hizmetler sunma eğiliminin beni heyecanlandırması pek de boşuna değil. 19

Bahri Karaçay 20

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 Dört yaşındasınız ve size bir çikolata veriliyor. 8-9 yaşlarındaki çocuklar zevki ertele- Ancak çikolatayı hemen yemez beklerseniz mede daha başarılıydı. Çocukların ait daha büyük bir çikolata kazanacağınız söyleniyor. oldukları sosyoekonomik sınıfın, so- Ne yapardınız? nuçlar üzerinde herhangi bir etkisinin Daha büyük bir çikolata için olmaması çalışmanın ortaya çıkardığı il- bekler miydiniz yoksa ginç bir bulguydu. Öğrencilerin ailele- “küçük de olsa tadını çıkarırım” rinin zengin mi yoksa fakir mi oldu- deyip yer miydiniz? ğu fark etmemişti, ama ailede baba Çok basit gibi görünse de bir çocuğun böyle bir du- olup olmadığı önemli bir etkendi. rumda sergileyeceği davranış, yaşamının Afrika kökenli öğrenciler arasın- geri kalanında başarılı olup olmayacağı hakkında da tek ebeveynli çocukların sayı- çok önemli ipuçları veriyor. sı daha fazlaydı. Anne ve babanın bir arada olduğu ailelerin çocuk- Stanford Üniversitesi psikoloji profesörlerinden Walter ları zevki ertelemede daha üstün Mischel, 1958 yılında bir ada ülkesi olan Trinidad’da kül- başarı sergilemişti. türel farklılıklar ve kişilik üzerine bir araştırma yapıyordu. Araştırmanın amacı ülkede yaşayan Afrika kökenli ve Doğu Hin- Mischel 1972 yılında yaptı- distan kökenli etnik gruplar arasındaki sözde “kişisel” farklılık- ğı benzer bir çalışmada, bu se- ları bilimsel yöntemlerle incelemekti. Doğu Hindistanlılar Afri- fer çocuklarda zevk erteleme ye- kalıları “yaptığının sonucunu düşünmeden hareket eden, anlık tisinin ne zaman geliştiğini be- zevkler peşinde koşan, çalışmayan, gelecekte elde edebileceği bü- lirlemeyi hedeflemişti. Deney yük kazançlar yerine bugün eline geçirdiği küçük kazançlarla ye- Stanford Üniversitesi’nin Bing tinen kişiler” olarak tanımlıyordu. Afrikalılar da Doğu Hindis- Anaokulu’na giden 4-6 yaşla- tanlıları “cimri, eli sıkı, gelecekte daha iyi veya daha çok kazanç rındaki çocuklar üzerinde ger- elde etme umuduyla şu an ellerinde olanın da tadını çıkaramayan çekleştirildi. Çocuklar, için- kişiler” olarak tanımlıyordu. 35’i Afrikalı, 18’i Hindistan kökenli, de bir masa ve bir sandalye dı- yaşları 7 ile 9 arasında değişen ve aynı okula giden 53 çocuk üze- şında dikkat dağıtıcı herhangi rinde bir deney yapıldı. Çocuklara, deneyi yapan kişinin aslın- bir nesne olmayan, küçük bir oda- da okul hakkında bilgi toplamak üzere orada olduğu, öğrencilere ya alındı. Masanın üzerindeki bir tep- yardımlarından dolayı çikolata vereceği söylendi. Deneyi yapan side kaymaklı bisküvi, beyaz süngerimsi yapıda yumuşak bir şe- kişi elindeki biri küçük diğeri büyük çikolatayı çocuklara göster- ker ve tuzlu kraker vardı. Araştırmacı, çocuklara odada kendisi- dikten sonra “maalesef yanımda bu büyük çikolatalardan yete- ni beklemelerini, bu arada isterlerse şekeri hemen yiyebilecekle- rince yok, fakat önümüzdeki haftaya kadar beklerseniz bu büyük rini, ama kendilerini kontrol eder ve beklerlerse geri geldiğinde çikolatadan getireceğim. Ama isterseniz şimdi bu küçük çikolata- onlara ödül olarak ikinci bir şeker vereceğini söyledi. Çocuklar ları alabilirsiniz” dedi. Çocuklara küçük çikolatayı almaları duru- fark etmemişti, ama duvardaki aynanın arkasından Mischel on- munda bir hafta sonra gelecek büyük çikolatalardan alamayacak- ların davranışlarını izliyordu. Çocuklar arasında şekeri yememek larını çok açık olarak ve ısrarla belirtti. Önlerindeki boş kâğıtlara, için dikkatini dağıtmaya veya başka şeylerle ilgilenmeye çalışan- şimdi küçük çikolatayı mı yoksa bir hafta sonra büyük çikolatayı lar vardı. Elleri ile gözlerini kapayanlar, tüm vücudu ile başka bir yöne dönerek tepsiyi görme alanından çıkaranlar, masayı tekme- mı istediklerini yazmalarını istedi. Mischel ça- leyenler, saçı ile oynayanlar, sanki oyuncak bir hayvanmış gibi şe- lışmasının sonuçlarını duyurduğu ma- keri okşayanlar vardı. Bazıları da kurnazdı, örneğin bir kız çocu- kalesinde, bu iki etnik grup ara- ğu şekli küçük bir silindiri andıran süngerimsi şekerin içini bü- sında önemli düzeyde farklı- yük bir ustalıkla boşaltmayı başarmıştı. Bir diğer erkek çocuk ise lık olduğunu yazacaktı. Afrika kaymaklı bisküviyi güzelce ayırıp kaymağını yemiş, daha sonra kökenlilerin çoğu o gün küçük hiçbir şey olmamış gibi bisküviyi birleştirip tepsideki yerine bı- çikolatayı tercih ederken, Hin- rakmıştı. Çocukların bir kısmı da araştırmacı odadan ayrılır ay- distan kökenlilerin çoğu bir haf- rılmaz şekeri mideye indirmişti. Deney 600’un üzerinde çocuk- ta bekleyip büyük çikolatayı al- la tekrarlandı. Çoğu şekeri yememek için gayret gösterdi. Fakat mayı tercih etmişti. Çocukların yaklaşık üçte ikisi bir süre sonra dayanamayıp şekeri yedi. Ço- yaşı da kararlarında önemliydi. cukların üçte biri ise araştırmacının on beş dakika sonra odaya geri gelmesini bekleyerek ikinci şekeri almaya hak kazandı. Ço- cukların yaşları zevki ertelemelerinde çok önemli bir belirleyiciy- di. Yaş ilerledikçe otokontrol de güçleniyordu. 21

Hayatta Başarının Sırrı nen bu kişiler yaşamlarının her alanını kapsayan soru- lara cevap verdi ve sağlık değerlendirmelerinden geç- Kişilik üzerindeki diğer çalış- ti. Dolaşım, solunum ve üreme sistemlerinin durumu- malarına yoğunlaşan Mischel, şeker deneyini neredeyse unut- nu değerlendirmek için testler yapıldı, ağız ve diş sağ- muştu. Fakat deneye katılanlar lıklarının durumu belirlendi. Kan tahlilleri yapıldı. arasında Mischel’in üç kızı ve Sosyal ve psikolojik açıdan da değerlendirmeden birlikte büyüdükleri yakın arka- geçirildiler. Sadece kendileri değil, aileleri hak- daşları da vardı. Mischel arada kında da bilgi toplandı. bir kızlarına arkadaşlarını so- Çalışmanın bilim dünyası açısından ruyor, derslerinin nasıl gitti- önemli bir diğer özelliği, çok uzun sür- ğini, okulda başarılı olup ol- müş olmasına rağmen deneklerin % madıklarını öğrenmeye ça- 96’sının takip edilebilmiş olmasıydı. lışıyordu. Bilim insanı ol- Sadece hayatta başarılı olmuş ve du- masının kendisine kazan- rumları iyi olanlar değil, başarısız dırdığı gözlem yeteneği- olmuş olanlar da takip ediliyor- ni evde de devam ettirince du. Bu da elde edilen sonuçların bir sürprizle karşılaşacaktı. sadece belli bir grubu değil, po- Aldığı cevaplarla yıllar ön- pülasyonun tamamını temsil et- ce yaptığı şeker deneyinin so- tiğini gösteriyordu. Moffitt ve ar- nuçları arasında bir ilişki var gi- kadaşlarının üzerinde durduğu biydi. Kızlarından, arkadaşlarının önemli bir kişilik özelliği çocukların okuldaki başarılarını birden beşe otokontrol yetileriydi. Çocukların ya- kadar bir rakamla değerlendirmelerini şamlarının ilk on yılındaki davranışlarına ba- istedi. Onların değerlendirmeleri ile şeker deneyinin so- nuçlarını karşılaştırdığında zevk erteleme ile okuldaki başarı ara- karak şu sorulara cevap aramaya çalıştılar: Çocuk düşünmeden sında doğrusal bir ilişki olduğunu gördü. Bunun üzerine 1981 yı- hareket ediyor mu? Anlık kararlar verip onları hemen uyguluyor lında, ilk denemeye katılan ve artık lise öğrencisi olan altı yüz- mu? Sırasını bekliyor mu? Kolayca canı sıkılıyor mu? Çaba ge- den fazla çocuğun anne babalarına, öğretmenlerine ve okulda- rektiren işlerden kaçıyor mu? Kolayca dikkati dağılıyor mu? Her- ki akademik danışmanlarına mektup göndererek çocuklar hak- hangi bir konuya yoğunlaşabiliyor mu? Riskli şeylerin peşinden kında detaylı bilgi istedi. Bu bilgileri karşılaştırdığında evde ve koşuyor mu? Yetişkinlerden devamlı ilgi ve teşvik bekliyor mu? okulda davranış bozukluğu sergileyen, dikkat problemi yaşayan, Moffitt “Elbette her çocuğun otokontrolü zaman zaman zayıflar, stresli şartlarda zorlanan, arkadaşlıklarını devam ettirmede prob- çünkü yaşamın başlangıcında çocukların kendilerini kontrol et- lem yaşayan hatta üniversiteye giriş hazırlık sınavlarında düşük me yetisi zaten zayıftır, onun için de anne ve babalar onları bu ko- puan alan öğrencilerin, zevk ertelemede zayıf olan çocuklar ara- nuda eğitir. Ancak bizim araştırmamızda, çocuklar bu özellikler sından çıktığını gördü. On beş dakika daha bekleyebilmiş çocuk- açısından değişik yaşlarda değerlendirildi. Ayrıca her değerlen- lar, okulda başarılı oldukları gibi bu sınavlardan da diğerler ço- dirme sürecinde her çocuktan elde edilen bilgilerin yanı sıra dört cuklardan daha yüksek puan almıştı. ayrı öğretmeninden ve ebeveynlerinden de bilgi alındı. Dolayı- sıyla “otokontrol” derken yıllar boyu devam eden ve farklı ortam- Terrie Moffitt ve liderliğindeki bir araştırma ekibi Yeni larda tekrarlayan davranışları kast ediyorum” diyor. Zelanda’da, günümüzde de devam eden geniş kapsamlı bir çalış- ma başlattı. Dünedin şehrinde 1 Nisan 1972 ve 31 Mart 1973 ta- Moffitt ve ekibi denekler otuzlu yaşlarına ulaştığında, yıllar- rihleri arasında dünyaya gelen bütün çocuklar bu çalışmanın bir ca elde ettikleri bilgileri karşılaştırdı ve olağanüstü bir gerçeğin parçası oldu. Bilim literatürüne “Dünedin Çalışması” olarak ge- gün ışığına çıktığını gördü. Çocukların yaşamlarının ilk on yılın- çen bu araştırmada o bir yıl boyunca doğan ve toplumun her ke- da sergilediği kendini kontrol etme yetileri, ileride başarılı olup simini temsil eden 1037 çocuk, yaşamları boyunca takip edildi. olmayacaklarını tahminde ailelerinin gelir düzeyinden ve hatta Moffitt ve arkadaşları, yaşamın ilk on yılında belirlenen kişilik kendi zekâ düzeylerinden bile çok daha etkili bir göstergeydi. Ba- özelliklerinin daha sonraki yaşamlarında bu çocukların başarıla- şarılı oldukları alan sadece meslekleri de değildi. Moffitt kendile- rını nasıl etkilediğini belirlemeye, çalışmadan elde edilen sonuç- rini kontrol edebilme yetileri açısından denekleri en güçlüden en larla sonraki kuşakların daha iyi yetiştirilmesi için neler yapıla- zayıfa doğru beş gruba ayırdı; böylece her grupta yaklaşık 200 ki- bileceğini öğrenmeye çalışıyordu. Çalışmaya katılanlar 3, 5, 7, 9, şiye ait veri değerlendiriliyordu. Bu veri seti, her bir deneğin o gü- 13, 15, 18, 21, 26, 32 ve en son olarak da 38 yaşlarında (2012’de) ne kadar klinik düzeyde yaşadığı sağlık problemlerinin sayısı ile fiziksel ve zihinsel yönden çok kapsamlı değerlendirmeden geçi- karşılaştırılınca, çocuk yaştaki otokontrol yetisinin, kişinin ileri- rildi (bundan sonraki değerlendirmeler, denekler 44 ve 50 yaşla- ki yıllardaki sağlık durumunun sağlam bir göstergesi olduğu da rına ulaştığında yapılacak). Değerlendirmeler için Dünedin’e dö- ortaya çıktı. 22

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 Otokontrolü zayıf olanlar, sağlık problemleri en fazla olanlar- Moffitt ve arkadaşları bu sefer çocuklukta sergilenen otokont- dı. Kendilerini kontrol edebilenler ise çok daha sağlıklıydı. Mof- rol yetisinin bir sonraki kuşağı etkileyip etkilemediğini belirlemek fitt ve ekibi bununla da yetinmeyip bir adım daha ileri giderek 38 için denekler çocuk sahibi olduklarında iyi birer anne veya baba yaşında olan deneklerin sonraki yaşamlarında sağlık problemle- olup olmadıklarını değerlendirdi. Otuzlu yaşların sonuna doğru ri açısından risk düzeylerini de tahmin etti. Bunun için gözün re- yaklaştıklarında deneklerin % 75’i, yani yaklaşık 750’si çocuk sa- tina tabakasındaki kan damarlarının genişliği belirlendi. Bu da- hibi olmuştu. Çocukları üç yaşına ulaştığında araştırma ekibi on- marların genişliği, ileride kişinin felç olma riskini ve beyindeki ları evlerinde ziyaret edip hem çocukları hem de anne ve babala- dolaşım sistemiyle ilgili başka bazı rahatsızlıkları geçirme riskini rın çocuklarıyla olan ilişkilerini değerlendirdi. Yapılan video ka- belirlemede önemli bir göstergedir. Genel sağlık durumunda ol- yıtlar, ebeveynlik konusunda uzman kişilere gönderildi. Bu uz- duğu gibi bu konuda da, otokontrolü zayıf olanların risk oranının manlar araştırma ekibinin bir parçası olmadığı için, denekleri ta- çok daha yüksek olduğu ortaya çıktı. rafsız olarak değerlendirdi. Uzmanlar ebeveynliği anne ve babala- rın çocuklarına gösterdiği sıcaklık, çocuklarının ihtiyaçlarına gös- Otokontrolle sağlık arasındaki ilişkiyi araştıran bilim insanla- terdiği hassaslık ve son olarak da çocuklarının gelişimi için göster- rından biri de Columbia Üniversitesi’nde Mischel’in doktora öğ- dikleri çaba açısından değerlendirdi. Bu değerlendirmelerin so- rencisi olmuş ve şu anda Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olan Özlem Ayduk’tu. nucu da diğerlerine paraleldi. Çocukken otokontrolü zayıf olan- Ayduk ve araştırma grubu, Mischel’in ilk çalışmasına ka- lar büyüyüp çocuk sahibi olduklarında da zayıf birer ebe- tılan çocuklardan 164’ünü 30 yıl sonra değerlendirdi- veyn olmuştu. Çocuklarına karşı daha az sıcak ve on- ğinde, zevki erteleme yetisi ile boy ve ağırlığı esas alan ların ihtiyaçlarına karşı daha az hassaslardı. Ayrı- ve vücuttaki yağ miktarının bir ölçüsü olarak kulla- ca çocuklarının gelişimini sağlayacak bir ortam nılan vücut kütle indeksi arasında doğrusal bir iliş- oluşturmada da geride kalmışlardı. Dünedin ki olduğunu buldu. Çocukların şekeri yemeyi er- Çalışması’nda araştırmacılar verileri değer- telediği her dakika, otuz yıl sonra ulaştıkla- lendirirken, karşılaştırmaların sağlıklı ola- rı vücut kütle indeksi değerinde 0,2 puanlık bilmesi için birtakım istatistiksel düzen- bir azalışı öngörüyordu. Bir diğer deyişle lemeler yaparak çocukların yetiştiği or- dört yaşındayken otokontrolü zayıf olan tamların farklılığından doğacak et- çocuklar otuz dört yaşına geldiklerin- kileri en aza indirmeye çalıştı. Fa- de, otokontrolü güçlü olan çocuklar- kat yine de çocukların aile ortam- dan daha şişmandı. Ayduk “elde etti- larının birbirinden farklı olması- ğimiz sonuçlar çocuklarda otokont- nın, sonuçları etkilemiş olaca- rolü iyileştirmeye yönelik müda- ğını düşünüyor olabilirsiniz. halelerin onların ileri yaşlarda aşırı şişman olma risklerini azaltacağını gösteriyor” diyor ve ekliyor “bu da toplumun tamamı için olumlu so- nuçlar doğuracaktır”. Moffitt ve akradaşları çocukken otokontrolü zayıf olanlar arasında, 38 yaşına ulaştıklarında daha yük- sek oranda sigara, içki ve uyuşturu- cu bağımlısı bulunduğunu belirledi. Mahkeme ve polis kayıtlarından de- neklerin herhangi bir suç işleyip işle- mediğine bakılınca, o tarihte 38 yaşın- da olup da çocukken zayıf otokontro- le sahip olanların % 40’ının, yasalar ile başlarının derde girmiş olduğu ortaya çıktı. Maddi durum açısından da ben- zer bir eğilim vardı. Çocukken otokont- rolü güçlü olanlar gelecek için daha faz- la yatırım yapmıştı ve mali durumları da- ha iyiydi. Diğerleri ise yaşamları boyunca mali problem yaşamıştı. 23

Hayatta Başarının Sırrı O çalışmada dikkatlerini tamamen şekere yöneltip gözlerini şe- kere diken çocukların beklemekte zorlandığı, dikkatlerini başka Bu olasılığı ortadan kaldıracak en etkin yol, deneyi aynı ailede şeylere veren, örneğin duvarlara bakan veya masayla, saçlarıyla büyümüş, dolayısıyla aynı çevre koşullarına maruz kalmış ikizler oynayan çocukların beklemekte daha az zorlandığı gözlenmiş- üzerinde yapmak olacaktı. Moffitt ve ekibi bu düşünceyle aynı ça- ti. Bu gözlemler çocukların deney sırasında dikkatlerini yönlen- lışma modelini kullanarak bu sefer İngiltere’de bir çalışma başlat- dirme yetilerinin bekleme zamanını doğrudan etkilediğini göste- tı. 1995-1996 yıllarında doğan 2232 ikiz çalışmaya alındı. İkizle- riyordu. Daha sonraki çalışmalar, deneyler sırasında öfkeli veya rin yaklaşık yarısı tek yumurta, diğer yarısı ise çift yumurta ikiz- üzgün olan çocukların dikkatlerini ödüle (şeker) daha çok odak- leriydi. Araştırmacılar ikizleri doğumlarında, 5, 7, 10, 12 ve 18 ladığını gösterdi. yaşlarında Dünedin Çalışması’ndaki gibi değerlendirmeden ge- çirdi. Günümüzde hâlâ lise öğrencisi olan ikizler, okuldaki başa- Ayduk bu konularda elde edilen bilimsel verilerin, zevk erte- rıları, sigara alışkanlığı ve gençlik suçları işleyip işlemedikleri ba- leme ve duyguları yönlendirebilme yetilerinin birbiriyle bağlan- kımından değerlendirildi. Bu üç kriter gençlerin yetişkin yaşlar- tılı olduğuna ve genel bir “kendini yönlendirme yetisinin” varlı- daki, sırasıyla mali durumlarını, sağlık durumlarını ve hukuk sis- ğına işaret ettiğini belirtiyor. Bu kurama göre kişiler arasındaki temi ile ilişkilerini tahminde en güçlü kriterlerdi. Aynı ailede ye- -bu “kontrol merkezi”nin gücü açısından- farklılık, her birimizin tişmiş ve hemen hemen aynı şartlara maruz kalmış ikizlerden de değişik uyarılar karşısındaki tavrına yansıyor (şekeri alıp alma- Dünedin Çalışması’na paralel sonuçlar elde edildi. Otokontrolü mak, istediği olmadığında hırçınlaşmak, düşünmeden anlık tep- zayıf olanlar okulda daha fazla sorun yaşıyor ve pek çoğu sigara kiler vermek). Dolayısıyla hem zevk erteleme yetisi hem de duy- kullanıyordu. Aralarında polisle başı derde girenler de vardı. Bu guları kontrol edebilme yetisi aynı genel kontrol merkezinin gü- çalışma, sadece aile ortamı veya anne babanın ebeveynlik yete- cünü yansıtıyor. Böyle olunca da birinden elde edilen veri (örne- neklerinin değil, çocuğun kendisinden kaynaklanan otokontrolü ğin zevk erteleme yetisi), diğerinin (duyguları kontrol edebilme) geliştirme yeteneğinin de önemli olduğunu gösteriyordu. göstergesi olabiliyor. Ayduk, beyin görüntüleme araştırmaların- dan elde edilen sonuçların bu kuramı destekler nitelikte olduğu- Otokontrolle ilgili araştırmalar uzun süre davranışlara ve dav- nu belirtiyor. Bu çalışmalar hem zevk erteleme hem de duygu- ranışların uzun süreli sonuçlarına odaklandı. Fakat son yıllarda ların yönlendirilmesi işlevleri yerine getirilirken beyindeki late- otokontrolün diğer zihinsel işlevlerle olan ilişkisi ve hatta beynin ral prefrontal korteksin etkinleştiğini gösteriyor. Ayrıca denek- hangi bölümlerini etkilediği konusunda da bulgular elde edil- di. Ayduk ve bu konuda çalışan diğer bilim insanları zevk erte- lere negatif duygularını leme yetisi ile duyguları yönlendirebilme yetisi arasın- artıracak veya azaltacak da önemli bir ilişki olduğunu buldu. Bu ilişkinin ilk fotoğraflar gösterildi- delilleri de yine Mischel’in ünlü çalışmasına dayanıyor. ğinde amigdalanın et- kinliği değişiyor. 24

Olumsuz duyguların artması amigdalanın etkinliği- <<< Bilim ve Teknik Nisan 2013 ni artırırken bu duyguların azalması amigdalanın et- rikalılar ile Hindistanlılar arasında yaptığıyla karşı- kinliğini düşürüyor. Aynı konuda yapılan başka bir laştırmayı da göz önüne alırsak, bütün bu gözlemler Bahri Karaçay, Iowa çalışma ise lateral prefrontal korteksin etkinliği art- otokontrolün öğretilebilir olduğunu kanıtlıyor. Üniversitesi Tıp Fakültesi tığında amigdalanın etkinliğinin azaldığını, bu iki- Pediatri Bölümü, si arasında ters yönde bir ilişki olduğunu gösteriyor. Terrie Moffitt hem Yeni Zelanda hem de Çocuk Nörolojisi Kürsüsü Casey ve arkadaşları, kendini kontol edebilmede, fi- İngiltere’de gerçekleştirilen ve yıllarca süren çalışma- öğretim üyesidir. ziksel tepkinin önlenmesinde ve düşüncelerin bas- larına dayanarak, çocukların erken yaşlarda sergile- Nörolojik doğum kusurları kı altında tutulmasında özellikle ventrolateral pref- diği otokontrol düzeyinin sadece gelecekteki başa- üzerinde genler düzeyinde rontal korteksin önemli olduğunu bildiriyor. Bütün rılarını, sağlıklarını ve hukuk sistemiyle olan ilişki- yaptigi araştırmalar Amerikan bu bulgulara rağmen Ayduk bu konuda daha fazla ve lerini belirlemekle kalmadığının, otokontrolün da- Saglik Enstitusu (NIH) detaylı çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu, örneğin ken- ha büyük çerçevede uluslar ve toplumlar için de çok tarafindan destekleniyor. dini kontrol edebilme yetisinde sadece lateral pref- önemli olduğunun altını çiziyor. Otokontrol eğiti- Karaçay’ın ilk kitabı rontal korteksin işlev görmediğini, beynin başka ba- minden, o konuda zaten güçlü olsalar bile tüm ço- “Yaşamın Sırrı DNA” TÜBİTAK zı bölgelerinin de görev aldığını vurguluyor. cukların büyük fayda göreceğini belirtiyor. Bu ne- Popüler Bilim Kitapları denle ülkelerin eğitim programlarında otokontro- arasında yayımlandı. Otokontrol her kültürde çocuklara öğretilme- lü geliştirmenin amaç edinilmesini öneriyor. Örnek ye çalışılan ve önemli sayılan bir yeti. Ancak değişik olarak çocuk programlarından Susam Sokağı’nın bir www.bahrikaracay.com/blog ülkeler ve kültürler arasında bu açıdan farklar oldu- uygulamasına dikkat çekiyor. Program yapımcıla- ğu da bir gerçek. Kültürel farklılığın çocukların eği- rı çocuklara otokontrolü ve zevki ertelemeyi öğret- timinde ne kadar önemli olduğunu, kısa süreli ola- mek için “Benim için, senin için, sonrası için” adlı bir rak ABD’ye gelen bazı ailelerde gözlemledim. Bilim- program yapıyor. Elmo, Açıkgöz ve Kurabiye Cana- sel olmamakla birlikte kişisel gözlemlerim, Uzak Do- varı çocuklara para biriktirmeyi telkin ediyor. Fakat ğulu, Çinli ve özellikle Güney Koreli anne ve babala- Kurabiye Canavarı eline para geçer geçmez kurabiye rın çocuklarının eğitimiyle daha yakından ilgilendi- alıp yiyor. Kurabiye Canavarı’nın yaptığının aksine, ği ve çocuklarının eğitimi için daha fazla zaman har- zevkin ertelenmesinin olumlu sonuçları gösterilerek cadığı yönündeydi. Çocuklarının performansları- çocuklara otokontrol ve zevk erteleme öğretiliyor. nı yakından takip edip gerekli desteği sağladıkları- nı ve çocuklarını teşvik ettiklerini gözlemledim. Sos- Ayduk bu sonuçlara bakarken bir gerçeği de göz yal ortamlarda çocuklarının başarılarını sıklıkla di- önünde bulundurmak gerektiğini belirtiyor. “Bütün le getiriyor olmaları da dikkat çekiciydi. Erken yaş- bu sonuçlar zevk erteleme veya otokontrol yetisi güç- tan itibaren çocuklarına kendilerini kontrol etmeyi lü olan çocukların hayatta başarılı olma olasılıkları- öğretiyorlardı. nın, düşük olanlardan daha yüksek olduğunu göste- riyor. Ancak bu sonuçlar otokontrolü güçlü olan her Özellikle Güney Kore’de, çocukluklarını yaşama- çocuğun kesinlikle hayatta başarılı olacağı veya bu ma pahasına olsa da, çocukların zamanlarının büyük yetisi güçsüz olan her çocuğun kesinlikle hayatta ba- bir kısmını ders çalışmakla geçirdiği biliniyor. Ebe- şarısız olacağı anlamına gelmiyor” diyor ve ekliyor veynler, eğitimde avantajlı olmaları için çocuklarına “bununla birlikte çocuklarımızın bu yetilerini geliş- özel öğretmenler tutup gece geç saatlere kadar çalış- tirmelerine yardımcı olarak onların yaşamda başarılı malarını sağlıyor. Güney Kore’de bu tür uygulama- olma şanslarını artırmalarına katkıda bulunabiliriz”. ların günde on dört saat gibi anormal bir seviyeye Otokontrol ve zevk erteleme konularında çocukla- ulaşması hükümetin gece saat 10’dan sonra çocukla- rımıza vereceğimiz eğitim şüphesiz sadece onların rın ders çalışmasını resmen yasaklamasına neden ol- kendi geleceği için değil, ülkemizin geleceği için de muş. Hükümet kurala uyulmasını sağlamak için de- çok olumlu sonuçlar doğuracaktır. netçiler tutmuş. Her ne kadar aşırı olsa da, bu tür uy- gulamaların Uzak Doğulu çocuklara avantaj sağladı- Çizimler: ErsanYağız • Aamodt, S. ve Wang, S., “Building Self-Control, the ğı bilimsel çalışmalarla da tespit edilmiş bir gerçek. • ADmüneerdiciannÇWalaışym”, Naseı:whYttopr:/k/dTuimneeds,i1n7stŞuudby.aott2a0go1.2a.c.nz/ Örneğin bir çalışmada Çinli anaokulu öğrencileri- K• aMynisackhlealr, W., Ebbesen, E. B., Zeiss, A. R., Schlam, T. R., Wilson, N. L., Shoda, Y., Mischel, W., nin zihinsel kontrol geliştirmede, aynı yaştaki Ame- “Cognitive and attentional mechanisms in delay Ayduk, O., “Preschoolers’ delay of gratification predicts rikalı öğrencilerden altı ay ilerde olduğu gözlenmiş. their body mass 30 years later”, Journal of Pediatrics, Bir başka çalışmada ise 3 yaşındaki Koreli çocukların • PoStfsaygncrhfaootrilfodigcşyaet,kiCoenril”td, 2Jeo1nu,ersyn.i2a: 0hl 4ott-fp2P:1/e/8res.no1.n9wa7il2kit.iypeadnida.Soorcgi/awl iki/ Cilt 162, s. 90-93, 2013. kendilerinden yaklaşık bir buçuk yaş daha büyük İn- Stanford_marshmallow_experiment • Casey, B. J., Somerville, L. H., Gotlib, I. H., Ayduk, O., giliz çocuklarla aynı düzeyde zihinsel kontrole sahip Franklin, N. T., Askren, M. K., Jonides, J., Berman, olduğu belirlenmiş. Mischel’in 1958’de yaptığı ve Af- • Moffitt, T. E., Arseneault, L., Belsky, D., Dickson, N., M. G., Wilson, N. L., Teslovich, T., Glover, G., Zayas, Hancox, R. J., Harrington, H., Houts, R., Poulton, R., V., Mischel, W., Shoda, Y., “Behavioral and neural Roberts, B. W., Ross, S., Sears, M. R., Thomson, W. correlates of delay of gratification 40 years later”, M., Caspi, A., “A gradient of childhood selfcontrol 1P0ro8c,ese.d1i4n9g9s8o-f1N5a0t0i3o,n2a0l1A1c.ademy of Sciences USA, Cilt posfr. e2Nd6ia9ct3tiso-2nh6ae9la8Alt,hc2a,0dw1ee1ma. lytho,faSncdienpucebsliUc SsAaf,eCtyi”l,tP1r0o8c,eedings 25

İlay Çelik Meşhur İkili Sarmal İlk Defa Doğrudan Mikroskop Altında 26

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 DNA’nın meşhur sarmal şekline 1953’te James Watson ve Francis Crick’in düzende kristalleştirilen moleküller (ör- aşina olmayanımız azdır. DNA’nın moleküler yapısını keşfetme- neğin DNA ya da proteinler) X-ışınlarına Ne de olsa DNA’nın ya da genlerin si yaşam bilimlerinde yeni bir çağın baş- maruz bırakılıyor. Sonuçta atomlara çar- sözünün geçtiği hemen hemen langıcı oldu. Çünkü bu bilgi aynı zaman- parak kırılan ışınlar, özel bir fotoğraf her yere karikatürize de olsa da DNA’nın nasıl depolandığı ve kopya- kâğıdında o moleküle özgü izler oluştu- bir DNA sarmalı konduruluverir. landığı sorularının da cevabıydı. Böylece ruyor. Bu izlerin karmaşık matematiksel Hal böyle olunca günümüzün biyolojik süreçleri ele almanın ve yönet- yöntemlerle incelenmesiyse moleküllerin yüksek teknoloji ürünü menin yeni bir yolu olarak moleküler bi- atom düzeyinde üç boyutlu yapılarının mikroskoplarıyla bu yaşamsal yoloji adlı disiplin ortaya çıkmış oldu. Bu canlandırılmasına imkân veriyor. Bu yön- molekülün yapısının atomlarına keşif sayesinde elde edilen, genleri anla- tem büyük ölçüde örneklerin hazırlanma kadar rahatça görülebildiği ma ve onlara müdahale etme gücü, bilim sürecinin optimize edilmesine ve incele- düşüncesine kapılmak çok kolay. dünyasında hâlâ önemli sonuçlarla ken- necek moleküllerden yüksek kalitede kris- Oysa çok kısa bir süre öncesine dini gösteriyor. taller oluşturulmasına dayanıyor. Fakat ne kadar DNA’nın moleküler yazık ki böyle kristaller çok nadir durum- yapısına ait ayrıntılar sadece O günden bu yana, DNA’daki gene- larda elde edilebiliyor. Bu yüzden de mo- dolaylı olarak gözlemlenebiliyordu. tik kodun incelenmesine ve üzerinde de- leküllerin doğrudan incelenmesini sağla- Yani DNA’nın meşhur sarmal ğişiklikler yapılmasına yönelik teknoloji- yacak alternatif yöntemler önem taşıyor. yapısı moleküler düzeydeki bazı ler çok gelişti ve çeşitlendi. Oysa günümü- ölçümlerin analiz edilmesiyle, ze kadar DNA’nın moleküler yapısını in- Aslında günümüzde molekülleri atom dolaylı olarak anlaşılmış bir yapıydı. celemek için kullanılagelen yöntem, Wat- düzeyinde çözünürlüklerle görüntüleye- Ancak geçtiğimiz yılın sonunda son ve Crick’in bundan tam 60 yıl önce bilen mikroskoplar var. Geçirimli elekt- bir grup İtalyan araştırmacı DNA’nın yapısını çözmek için kullandı- ron mikroskobu (TEM) bunlardan bi- yeni bir yöntem geliştirerek ğı yöntemle temelde aynıydı. X-ışını kris- ri. TEM’in çalışma prensibi temelde ışık DNA’nın sarmal yapısını doğrudan talografisi olarak adlandırılan bu yöntem, mikroskobununkine benziyor. Ancak görüntülemeyi başardı. moleküllerin yapısı hakkında dolaylı yol- TEM incelenecek örneğin üzerine ışık dan bilgi sağlıyor. Bu yöntemde belirli bir ışınları yerine elektron ışınları gönderiyor. DNA’nın üç boyutlu yapısının anlaşılması, DNA’nın nasıl kromozomlar biçiminde yoğunlaşabildiğinin ve hangi mekanizmayla kopyalandığının çözülmesini de sağladı. DNA’ya ilişkin bu çok temel mekanizmaların anlaşılmasıysa bir paradigma kayması yaratarak yaşam bilimlerinde yepyeni bir çağın başlangıcı oldu. 27

Meşhur İkili Sarmal İlk Defa Doğrudan Mikroskop Altında Sayfa ortasında (aşağıda) görüntüleme için hazırlanmış bir DNA molekülünün etrafına sarmal halde dolanmış altı DNA molekülünden oluşan DNA lifinin yapısını gösteren bir çizim, üstte ise bu lifinTEM ile elde edilen görüntüsü. Ayrıntıda görülen ve kırmızı oklarla belirtilen eşit aralıklı yapı, tek bir DNA molekülünde sarmal yapıdan dolayı geometrik olarak tekrarlanan desene karşılık geliyor. Bu ışınların dalga boyları da çok da- Bu özellik su moleküllerinin TEM görüntülemesi sırasın- ha kısa olduğu için neredeyse atom dü- kolayca ve hızla buharlaşması- da deliğin üstüne denk gelen zeyinde bir çözünürlük elde edilmesi sağ- nı sağlıyor. Araştırmacılar ay- DNA molekülleri, elektron ışı- lanıyor. Ancak iş biyolojik molekülleri rıca yüzeyde, yastıkçıların ara- nının altına tutularak bu mole- bu mikroskoplarla incelemeye geldiğin- sındaki boşluklarda delikler küllerin doğrudan görüntüleri de elde edilen görüntünün çözünürlü- oluşturdu. Bu delikler de TEM elde edilmiş oldu. Ancak şim- ğünü bozan bazı sorunlar ortaya çıkıyor. görüntülemesi sırasında elekt- dilik bu şekilde görüntülenebi- Bunlardan biri molekülü oluşturan atom- ron ışınlarının serbestçe geç- len en ince DNA örneği aslın- ların ya da atom gruplarının, molekülün mesini sağlıyor. Araştırmacı- da bir DNA molekülünün et- üstünde durduğu maddeden daha dü- lar DNA molekülleri içeren bir çözelti- rafına sarmal halde dolanmış altı DNA şük faz kontrastına sahip olması, bu du- yi bu yüzeye döktükten sonra çözeltide- molekülünden oluşan bir DNA lifi. Çün- rum görüntüde arka plan kirliliğine sebep ki suyu buharlaştırarak DNA molekül- kü görüntülemede kullanılan elektronla- oluyor. Bir diğer önemli sorunsa molekü- lerinin yastıkçılar üzerinde gergin halde rın enerjisi tek bir DNA molekülünü kı- lün yüksek enerjili elektron ışınına maruz asılı kalmasını sağladı. Asılı haldeki DNA rabilecek güçte. DNA molekülleri ör- kaldığında zarar görmesi. İşte yeni bulu- moleküllerinin bir kısmı da tam yastık- nek hazırlama işlemi sırasında birbirleri- nan yöntemde araştırmacılar bu iki soru- çıklar arasındaki deliklerin üstünde kaldı. ne sarılı bu düzeni kendiliğinden alıyor. nun üstesinden gelerek DNA molekülle- rini bir TEM’le yüksek çözünürlüklü ola- Nano ölçekli yastıkçıklar içeren, aşırı derecede hidrofobik silikon yüzeyi (solda) ve nano-yastıkçıklar arasına gerilmiş haldeki DNA lifini (ortada) rak ve doğrudan görüntülemeyi başardı. gösteren taramalı elektron mikroskopu görüntüleri ile DNA molekülününTEM’le görüntülenmesini gösteren bir çizim (sağda). Silikon yüzeydeki delikler, elektron ışınlarının yastıkçıklar arasında asılı haldeki DNA molekülüne dik bir açıyla gelmesini sağlıyor. Ekibin başarısı büyük ölçüde çok akıl- lıca tasarlanmış örnek hazırlama işlemine dayanıyor. Araştırmacılar belirli bir düzen- de dizilmiş nano ölçekte yastıkçıklar içe- ren, aşırı derecede hidrofobik (yani suyu iten) özellikte, silikon bir yüzey oluşturdu. 28

<<< Bilim ve Teknik Nisan 2013 Canlılarda genetik bilgiyi taşıyan biyolojik bir makromolekül olan DNA, nükleotid adı verilen yapı taşlarından oluşan bir polimer. Her bir nükleotid beş karbonlu bir şeker, şekere bağlı halde bir azotlu organik baz ve bir fosfat grubu içerir. Nükleotidler DNA molekülünde sarmal halde bulunan çift zincirleri oluşturur. Her bir zinciri oluşturan nükleotidler birbirine güçlü kovalent bağlarla, iki zincir de birbirine karşılıklı bazlar arasındaki zayıf hidrojen bağlarıyla bağlıdır. Nükleotidlerde bulunabilen dört farklı baz çeşidine göre dört çeşit nükleotid (A, T, C, G) vardır. Bunların farklı şekillerdeki dizilimleri DNA’daki genetik kodu oluşturur. Bu düzen çok muntazam olduğu için de tek bir DNA DNA’yı “Görmek” molekülünün sarmal yapısına ilişkin bazı ayrıntılar Neden Bu Kadar Önemli? TEM görüntülerinde görülebiliyor. Örneğin DNA sarmalında geometrik olarak tekrar eden desenin DNA’nın işleyişine ilişkin bilinenlerin büyük TEM görüntülerinde ölçülen uzunluğunun, şimdi- kısmı genlerle ilgili. Genleri kodlayan kısımlar- ye kadar X-ışını kristalografisi verilerinden yola çı- sa DNA’nın sadece %3’lük bir kısmını oluşturuyor. kılarak hesaplanan uzunlukla aynı olduğu görüldü. Gen kodlamayan %97’lik kısmın işlevleri yakın za- mana kadar bir sır olarak kaldı. Ancak özellikle İn- Araştırmacılar daha düşük enerji seviyelerine san Genom Projesi’nin 2003’te tamamlanmasından tepki verebilen, daha hassas yeni nesil algılayıcılar sonra hız kazanan araştırmalar, gen kodlamayan ve daha gelişmiş örnek hazırlama işlemleri kullanı- DNA’ya dair önemli keşifler yapılmasını sağladı. Bu- larak yakın bir gelecekte ikili sarmal biçimindeki tek gün, DNA molekülü ile başka moleküller (örneğin bir DNA molekülünün, hatta ayrılmış halde tek bir proteinler, mikro RNA’lar) arasındaki ya da molekü- DNA zincirinin görüntülenebileceğini ve böylece lün farklı kısımları (örneğin gen kodlayan kısımlar- DNA molekülünün nükleotid ayrıntısında görüntü- la gen kodlamayan kısımlar) arasındaki doğrudan lerinin elde edilebileceğini düşünüyor. fiziksel etkileşimlerin, genlerin işleyişinin düzen- lenmesinde önemli bir rol oynadığı biliniyor. DNA Watson ve Crick’i üç boyutlu DNA modeli üzerinde çalışırken gösteren meşhur fotoğraf. molekülünün yüksek çözünürlüklü olarak ve doğ- rudan görüntülenebilmesi işte bu doğrudan fizik- sel etkileşimlerin tespit edilebilmesi için çok önemli. • GKaeynntialekFla.,rve ark., “Direct Imaging of DNA • www.clickfind.com.au Fibers: The Visage of Double Helix”, Nano • http://www.nobelprize.org/educational/physics/ Letters, Cilt 12, s. 6453-6458, 2012. microscopes/tem/index.html • http://www.nobelprize.org/educational/ • http://www.newscientist.com/article/dn22545- medicine/dna_double_helix/readmore. html?referer= dna-imaged-with-electron-microscope-for-the- first-time.html 29

Özlem Kılıç Ekici Dr., Bilimsel Programlar Başuzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Bilimsel, Sosyal ve OFatrikzmındalığıYasal Yönleriyle “Ben otizmi olan bir bireyim. “Lütfen beni anlamaya çalışın Otizm karakterimin yalnızca bir parçası, ve koşulsuz sevin! Ben buna değerim! bir insan olarak beni tek başına Desteğiniz, sevginiz, sabrınız ve tanımlayacak bir kavram değil. Benim rehberliğinizle ne kadar yol alabildiğimi algılarımda düzensizlikler var. Sizin günlük göreceksiniz...” hayatta farkına bile varamayacağınız sıradan görüntüler, hareketler, ışıklar, Otizm spektrum bozukluğu ya da yay- sesler, kokular, tatlar ve dokunuşlar beni gın gelişimsel bozukluk, doğuştan ge- çok rahatsız edebilir...” len veya yaşamın ilk üç yılı içinde or- “Dil benim için çok zor olduğundan taya çıkan, yaşam boyu devam eden, sosyal etki- görsel odaklıyım. Yapmam gereken şeyleri leşimde, sözel ve sözel olmayan iletişimde prob- söylemek yerine bana gösterin. Ben somut lemler, tekrarlayıcı davranışlar, zaman zaman düşünürüm ve dili sadece sözcüklerin uyum problemleri ve kısıtlı ilgi alanları ile ken- anlamına göre yorumlarım. Kendimi ifade dini gösteren, karmaşık ve nörolojik bir gelişim- etmekte çoğu zaman zorlanırım. Kelime sel bozukluk olarak tanımlanıyor. Otizmi bir çe- haznem sınırlı, anlayış ve sabır gösterin...” şit yelpaze gibi düşünebiliriz. Otizmin ağırlık “Otizmin benim tüm yönlerimi derecesi, otizmli bireylerin zekâ düzeyine, eşlik algılamanıza engel olmasına izin vermeyin. eden diğer rahatsızlıklara, eğitimlere verdikle- Yapamadıklarım yerine yapabildiklerime ri olumlu veya olumsuz tepkilere, dışarıdan bir odaklanın ve bunlar üzerinde bir şeyler desteğe ne kadar ihtiyaçları olduğuna ve daha inşa etmeye çalışın. Sosyalleşme ve iletişim birçok nedene bağlı olarak, yüksek işlevli veya kurma konusunda bana yardım edin...” düşük işlevli otizm şeklinde değerlendirilir. “Otizme bir eksiklik olarak değil, farklı bir yetenek olarak bakmaya çalışın. Günümüzde dünyaya gelen her 88 çocuk- Evet, sohbet sırasında gözlerinize bakmıyor tan 1’inin otizmli olduğu belirtiliyor. Bazı kay- olabilirim. Ama yalan söylemediğimi, naklarda her 50 çocuktan 1’inin otizmli oldu- oyunlarda hile yapmadığımı, arkadaşlarımla ğu yönünde bilgiler de var. Yani otizm epidemik dalga geçmediğimi, insanlara önyargılarla bir durum. Erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha yaklaşmadığımı hiç fark etmediniz mi? fazla görülmesine rağmen kızlarda genelde da- Ayrıca, detaycı bakış açım ve olağanüstü ha ağır seyrediyor. Görülme sıklığı ve farkında- odaklanma kapasitemle ileride çok başarılı lık seviyesi her geçen gün artan bu yaygın geli- işler de yapabilirim. Ama sizin desteğiniz şimsel bozukluk kesinlikle ülke, ırk, kültür ya da olmadan başarılı ve bağımsız bir sosyoekonomik düzey açısından fark gözetme- hayat sürmem çok uzak bir ihtimal...” diği gibi ailelerin çocuk yetiştirme özellikleriy- le de ilişkili değil. 30

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 Birleşmiş Milletler, otizm konusunda farkındalık yaratmak Genetik çalışmalar annenin yumurta hücresinde veya baba- ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2 Nisan’ı nın sperm hücresinde meydana gelen anlık, kalıtsal olmayan Dünya Otizm Farkındalık Günü ilan etti. 2008’den beri her yıl mutasyonların ve kodlama hatalarının çocuktaki otizm riski- 2 Nisan’da başlayan Otizm Farkındalık Ayı çerçevesinde tüm ni artırdığını gösteriyor. Sperm hücreleri her gün üretildiği için dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve farkın- spermlerde yumurta hücrelerine oranla daha sık genetik deği- dalığın artırılarak erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması şiklik ve kodlama hatası meydana gelebiliyor. Bu nedenle baba- hedefleniyor. ların otizme neden olabilecek bu tür genetik hataları çocukları- na aktarma riskinin annelere oranla yaklaşık 4 kat fazla olduğu Anne babalar için çocuklarında otizm spektrum bozukluğu ve babanın yaşı ilerlemişse bu riskin arttığı belirtiliyor. olduğunu keşfetmek ağır ve sancılı bir deneyim süreci. Bazıları için teşhis tamamen sürpriz olabilir, bazılarında da kuşkunun ve İki çocuklu, çocuklardan birinin otizmli olduğu bin aileyi aylar hatta yıllar süren doğru teşhis arayışının yorgunluğu ola- kapsayan bir araştırmada, otizmli çocukta genetik değişiklikle- bilir. Her iki durumda da, otizm tanısının konulması, nasıl iler- re uğrama riskinin kardeşinden 4 kat fazla olduğu, değişiklikle- leneceği konusunda birçok soruyu da beraberinde getirir. Her- rin kendiliğinden meydana geldiği ve kalıtsal olmadığı sonucu- kes için uzun, zorlu, iniş çıkışlarla dolu bir süreç başlar. Ailedeki na varılmış. Sonuçlar, genetik değişiklik çeşitliliğinin çok fazla her birey bu süreci farklı algılar, durumu anlamakta ve kabullen- olduğunu ve bu nedenle herhangi bir yaygın gelişimsel bozuk- mekte sorunlar yaşar. Ancak erken tanılama ve özel eğitim des- luk türüne yönelik özel bir tedavinin diğer yaygın gelişimsel bo- teği ile otizmli çocuklar da diğer tüm çocuklar gibi büyür, öğre- zukluk türlerine etkisi olmayacağını vurguluyor. nir ve ebeveynlerinin, öğretmenlerinin, kardeşlerinin, arkadaşla- rının ve doktorların sevgisini, sabrını ve anlayışını gördüklerinde Otizmin tipik belirtileri arasında yer alan iletişim problemleri gelişerek daha parlak bir geleceğe sahip olabilir. ve değişikliklere karşı direnç gösterme davranışlarının, bir beyin kimyasalı olan serotonin sinyalizasyonunda meydana gelen bo- Otizmin Olası Nedenleri zulmalara bağlı olarak geliştiği de belirtiliyor. Özellikle CELF6 isimli gende oluşan kodlama hatalarının bu duruma neden ola- Otizm tek bir neden yerine, birden fazla etkenin bir araya gel- bileceği yönünde bulgular var. mesiyle meydana geliyor. Beynin yapısını ya da işleyişini etkile- yen bazı sinir sistemi sorunları ya da yüzlerce küçük genetik de- Olası nedenler ve tedavi yöntemleri konusunda çok farklı ğişiklik bu gelişimsel bozukluğu tetikleyebilir. Oluşan genetik de- görüşler var. Örneğin aşılardan antibiyotiklere, gıda alerjilerin- ğişiklikler beyin hücreleri arasındaki bağlantıyı etkilemiş olabilir. den özel diyet gereksinimlerine, vücuttaki ağır metal birikimle- Klinik bulgulardaki davranışsal çeşitlilik ise çevresel faktörlerin rinden evde ve dışarda maruz kalınan kimyasal kirliliğe ve pes- de etkili olduğunu bize gösteriyor. tisit kalıntılarına kadar birçok etkenden bahsediliyor. Anne- nin hamileliği sırasında geçirdiği ağır bir gribin, yangılı ve ateş- Genetiğin otizmin nedenleri arasında önemli bir yeri var. li bazı hastalıkların, hatta kenelerin ısırması ile insana geçen bir Yapılan çalışmalar  hastalık yapıcı etkinin bir tek genden kaynaklanmadığını, birden çok ge- bakterinin yol açtığı Lyme hastalığının da otizmi te- nin etkileşimi sonucu oluştuğunu orta- tiklediği düşünülüyor. ya koymuş. Otizmli bireylerde beyin hücrelerinin farklı çalıştığı, sinir Otizmin Belirtileri hücreleri arasında mesaj taşıyan kimyasal ileticilerde eksiklik ya Otizmli bireyler aşağıdaki ti- da fazlalık olduğu belirtiliyor. pik davranışların en az yarısı- Beyindeki kimyasal madde- leri ve sinyalleri, sinir hücre- nı gösterir. Bu belirtiler çok leri ve beynin farklı bölgele- hafif ya da çok şiddetli ola- ri arasında taşıyan biyolojik bilir. Her bir belirtinin et- yolakların otizmli bireyler- kisi de diğerinden fark- de sekteye uğradığı düşünü- lüyor. Otizm tanılı bireylerin lı olabilir. Bu davranış- yaklaşık yarısında beyin dalga- lar birçok farklı sebep- larını ölçen EEG testi ile sapta- le de ortaya çıkabilir ve- nan anormal elektrik hareketleri, ya bireylerin gelişimine yaklaşık dörtte birinde nöbet, istem- ve yaşına uygun olmaya- siz hareketler ve bilinç yitimi gibi birta- bilir. Otizm spektrumunda kım nörolojik sorunlara da yol açabiliyor. gözlenen bu belirtiler, birey- ler arasında büyük farklılıklar da gösterebilir. Bu nedenle otizm- li bireyler arasında kıyaslama ve ge- nelleme yapmak yanlıştır. 31

Bilimsel, Sosyal ve Yasal Yönleriyle Otizm Farkındalığı Otizmli Bireyler Arasındaki Farklılıklar • Göz teması kısıtlıdır ya da yoktur. Otizm spektrum bozukluğu söz konusu olduğunda aileler, öğ- • Çevreye karşı ilgisizdirler. retmenler, terapistler ve doktorlar dahil herkes için zorluk yara- • İsimleriyle seslenildiğinde tepki vermezler. tan nokta, otizmli insanlar arasındaki olağanüstü farklılık. Aynı • Aşırı hareketli ya da hareketsiz olabilirler. teşhise sahip çocuklar çoğu zaman önemli derecede farklı dav- • Bazıları fiziksel temasa (öpme, sarılma) izin vermez ya da bun- ranışlar ve sağlık problemleri sergileyebilir. Kendini farklı birey- lerde farklı farklı gösteren tek bir gelişimsel bozukluk konusun- lardan hoşlanmaz. da dünya kamuoyunu nasıl bilinçlendirebilirsiniz? Temelde farklı • Çoğunlukla insanları değil cansız varlıkları tercih ederler. ihtiyaçları olan bir grup insanla ilgili nasıl bir politika oluşturur- • Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini dış dünyadan soyutlarlar. sunuz, nasıl araştırma yaparsınız, nasıl hizmet sağlarsınız? Uy- • Kendileri işaret etmezler, ihtiyaçlarını yetişkinin elini kullana- gulamada örneği olmayan durumlarla karşılaşıldığında, eğitim programını nasıl planlarsınız, nasıl bir terapi uygularsınız, nasıl rak ifade ederler. destek alırsınız? Tüm bu sorular, zaten karmaşık olan bu rahat- • Taklit becerileri yoktur ya da sınırlıdır. sızlığı anlamamızı ve onunla baş etmemizi daha da zorlaştırıyor. • Birçoğunda konuşma gelişmemiştir. • Konuşma gelişse bile bunu iletişim aracı olarak kullanmazlar. Otizmli bir kişi zeki, güçlü ama aşırı kaygılı ve çoğu zaman da • Ekolaliktirler, yani söylenenleri papağan gibi tekrar ederler. depresyonda olabilir. Bir diğeri ise sözel iletişimden yoksun, zekâ • Kendilerinden üçüncü tekil şahıs gibi bahsederler. düzeyi düşük ve fiziksel olarak saldırgan olabilir. Bir üçüncüsü ise • Uygun olmayan vurgulamalarla, kalıp cümlelerle konuşurlar. zeki, uyumlu, sevecen, konuşkan ancak sosyal ve iletişim beceri- • Ses tonları mekanik ve tek düzedir. lerinden yoksun olabilir. Bu kişiler farklı belirtiler ve ihtiyaçlar • Uygunsuz gülme ve kıkırdamalar gözlenir. gösterirler, ayrıca birey olarak da çok az ortak özelliğe sahiptirler. • Düzen ve nesne takıntıları vardır. • Rutinlerindeki değişikliklere tepki gösterirler. Bu tür farklılıklar “Otizmin nedeni nedir?”, “Otizm önlenebi- • Yinelenen davranışlar gösterirler. lir mi?” ve “Otizm bir farklılık mı yoksa engel mi?” gibi sorula- • Nesneleri çevirmek, el çırpmak, kollarını kanat çırpar gibi hare- rı yanıtlamak için büyük bir mücadele verilmesine neden oluyor. ket ettirmek, zıplamak, kendi etrafında dönmek, durduğu yerde Otizmde Erken Tanının ve Eğitimin Önemi sallanmak, parmak ucunda yürümek, parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirmek, ellerini farklı biçimlerde tutmak, elle- Ne yazık ki kesin otizm tanısı koymak için kullanılabilecek be- riyle kulaklarını kapatmak gibi davranışlar sergilerler. lirli bir yöntem yok. Gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgi- • Oyuncaklarla gerektiği gibi oynamazlar. lere göre tanı konuyor. Bu nedenle ailenin çocuğu hakkında bil- • Genelde hayali veya sembolik oyunlar oynamazlar. gi verirken objektif davranması çok önemli. Çocuğun çocuk psi- • Sürekli aynı oyunları oynamayı tercih ederler. kiyatristleri/psikologları ve çocuk nörologları tarafından birlik- • Bazıları çok inatçıdır. te değerlendirilmesi gerekli. Belirtilerin tamamının bir çocukta • Ses, acı, koku, ışık ve dokunuşa aşırı hassasiyet gösterebilirler. görülmesi şart değil. Otizmli çocuklarda, bu davranışlar hafiften • Soğuğa, sıcağa ve acıya duyarsız olabilirler. ağıra değişen ölçülerde ve değişik bileşimlerde görülebilir. Belir- • Tehlikeye karşı duyarsız olabilirler. tilerin bazıları zaman içinde kaybolabilir, bazıları da belli bir za- • Kendilerine, çevrelerindekilere ve eşyalara zarar verebilirler. man sonra aynı ya da değişmiş şekilde ortaya çıkabilir. • Beklemeye ya da isteklerini ertelemeye tahammül edemezler. 32

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 Otizmin bugün için bilinen tek tedavisinin özel eğitim olduğu Otizmin Dışındaki Diğer Yaygın vurgulanıyor. Özel eğitimin amacı, çocuğun ihtiyaçlarına yönelik Gelişimsel Bozukluklar olarak planlanmış programlarla, çocuğun gelişimsel açıdan müm- kün olduğunca akranları düzeyine ulaşmasını sağlamak. Bu çocuk- Asperger Sendromu: Çocuğun dil ve bilişsel gelişiminde ge- lara erken dönemde tanı konması ve uygun eğitime erken yaşlar- nel bir gecikme yoktur. Ancak sosyal etkileşimde zorluk, sınırlı il- da başlanması, hastalığın seyri ve ilerleyen dönemlerde karşılaşıla- gi ve etkinlik, fiziksel sakarlık, aşırı bilgiçlik, normal olmayan sö- bilecek problemlerin en aza indirgenmesi açısından gerçekten çok zel ifadeler, vücut dili ve mimikler gözlenir. önemli. Özel eğitim sayesinde otizmli çocukların akademik ve dil becerileri gelişir, davranış problemleri azalır ve çocuğun yaşam ka- Atipik/Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel litesini artıracak belirli becerilerin gelişmesine katkı sağlanmış olur. Bozukluk (YGB): Eğer bir çocuk otizm tanı ölçütlerini tam ola- Böylece birçok çocuk başarılı ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. rak karşılamıyorsa, atipik YGB tanısı konur. İlerleyen yaşla bir- likte tanı değişebilir ve durum bir kişilik özelliğine dönüşebilir. Otizmin Tedavisi Otizm belirtileri zamanla kaybolabilir. Bu bireylerin bireysel eği- timle geliştirilebilen sözel becerileri yüksek, davranışsal problem- Otizmin bilinen kesin ve radikal bir tıbbi tedavisi yok. Erken leri az olabilir. Ancak sosyal iletişim ve çok fazla duyusal girdiy- yaşta eğitime başlanması, çocuğun yetenekleri ve gereksinimleri le (yüksek ses, kalabalık, aşırı hareketlilik, ritüellerin bozulması, dikkate alınarak bireysel özel eğitim programları hazırlanması ve parlak ışıklar vs.) baş etme konusunda sıkıntı yaşayabilirler. uzman kişilerce uygulanması, günümüzde bilinen tek tedavi yön- temi. Ailelerin bu özel eğitim sürecine katılması ve desteği büyük Çocukluk Çağı Dezintegratif Bozukluğu (Heller Sendro- önem taşıyor. Özel eğitimde uygulanan eğitsel terapilerin yanı sı- mu): Öncesinde normal gelişim gösteren çocuğun, 2-4 yaşların- ra özel eğitime destek olarak verilen terapilerin en önemlileri dil- dan itibaren zekâ, motor, dil ve sosyal işlevlerinde bir kaç ay için- konuşma terapisi ve uğraşı terapisi. de ciddi gerilemeler oluşur. İlaç Desteği Rett Sendromu: Genelde kızları etkileyen ve özel bir genin di- zilimindeki mutasyondan dolayı oluşan genetik bozukluk. İleri düzeyde iletişim sorunları, sosyal ve zihinsel gerileme dâhil daha ciddi sağlık problemleri de gelişir. Otizmli çocuklarda kullanılan ilaçlar otizmi değil hiperaktivi- te, epilepsi, takıntılar, tekrarlayan davranışlar, kendine zarar ver- me, dikkat problemleri, depresyon gibi eşlik eden diğer belirtile- ri kontrol altına almaya ve tedavi etmeye yardımcı olur. Bu süreç- te kullanılan ilaçlar sadece çocuğu düzenli olarak takip eden nö- rolog veya psikiyatr tarafından önerilebilir. Otizme Eşlik Edebilen Diğer Durumlar Otizmli Çocukların Yasal Hakları ve Eğitimleri • Zekâ geriliği • Dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu Tüm çocuklar gibi otizmli çocukların da beslenme, barınma, • Epilepsi ve kasılma nöbetleri eğlenme, oyun oynama, ortak sosyal alanları kullanma, tıbbi ba- • Kırılgan X kromozomu sendromu (genetik zekâ geriliği) kım ve eğitim hakları var. Tüm bu haklar anayasa ve kanunlar- • Tüberoskleroz (beyinde ve diğer önemli organlarda la belirlenmiş ve yasal olarak güvence altına alınmış durumda. tümör oluşumu) 33 • Öğrenme sorunları • Hiperaktivite • Tikler • Efektif mutizm (normal dil gelişimi olmasına rağmen konuşmayı reddetmek) • Takıntılar • Korkular • Psikiyatrik bozukluklar • Yemek yeme, mide, bağırsak sorunları ve gıda alerjileri • Uyku bozuklukları • Duyu sorunları • Öfke nöbetleri • Saldırganlık • Motivasyon ve dikkat problemleri • Kendini uyarıcı davranışlar • Diş gıcırdatma

Bilimsel, Sosyal ve Yasal Yönleriyle Otizm Farkındalığı Otizmli bir çocuğun özel eğitim hizmetlerinden yararlanabil- mesi için öncelikle yetkili bir sağlık kuruluşundan Özürlü Sağ- Ülkemizde otizmli çocukların eğitimi, okullardaki kaynaştır- lık Kurulu Raporu alınması gerekiyor. Bundan sonraki adım ma ve özel eğitim sınıflarının yanı sıra OÇEM’lerde (Otizmli Ço- ise eğitimin planlanması. Bunun için de ailenin, Milli Eğitim cuklar Eğitim Merkezi ve İş Eğitim Merkezi) yapılıyor. Bakanlığı’na bağlı Rehberlik Araştırma Merkezi’ne (RAM) baş- vurarak, çocuğun hangi eğitim ortamında eğitim görmesinin Kaynaştırma Eğitimi: Özel ihtiyaçları olan çocuklar kaynaş- uygun olacağı konusunda görüş alması gerekiyor. Özel Eğitim tırma eğitimlerini, normal gelişim gösteren çocuklarla beraber Değerlendirme Kurulu tarafından eğitsel değerlendirme ve tanı- resmi veya özel okullarda sürdürür. lamaya tabi tutulan otizmli çocuk için Özel Eğitim Değerlendir- me Kurulu Raporu ve Eğitim Planı hazırlanıyor. Sonuçta otizm- Özel Eğitim Sınıfı: Resmi ve özel okulların bünyesinde özel li çocuğun gelişim düzeyi ve ihtiyaçlarına göre kendisine uygun eğitim gerektiren öğrenciler için açılan sınıflardır. hangi eğitim ortamına yerleştirilmesi gerektiğine karar veriliyor. Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi (OÇEM): Zorunlu öğre- Tohum Otizm Vakfı’nın ve tim çağında olup da normal ilköğretim programlarına devam konusunda uzman birçok aka- edemeyecek durumda olan ve 15 yaşından gün almamış çocuk- demisyenin katkılarıyla 2010 lar için açılan eğitim merkezleridir. yılında hazırlanarak özel eği- tim ve kaynaştırma eğitimin- Otistik Çocuklar İş Eğitim Merkezi: İlköğretim programını den yararlanan otizmli çocuk- tamamlayan, ancak genel ve mesleki ortaöğretim programlarına ların sayısal durumunu araştı- devam edemeyecek durumda olan ve 21 yaşından gün almamış ran “Türkiye’de Gelişimsel Ye- otizmli bireyler için açılan eğitim merkezleridir. tersizlik Alanı ve Özel Eğitim” başlıklı rapor incelendiğinde: Resmi eğitim kurumlarında verilen bu eğitim hizmetlerinin • Ülkemizde tanı alan otizmli çocuk sayısı ile okullaşabilen hepsi ücretsiz. Ancak özel eğitim kurumlarında verilen özel eği- tim hizmetleri ücretli. Özel eğitim kurumlarına devam eden ço- otizmli çocuk sayısı arasında büyük bir fark olduğu, bu çocuk- cuklar, haftanın belirli günlerinde saatlik eğitim alıyor. Bu eğitim- ların çoğunun okullaşmamış olduğu, lerin ayda 12 saatlik bölümü (8 ders saati bireysel ve/veya 4 ders • Otizmli öğrencilerin kaynaştırma eğitiminden neredeyse hiç saati grup eğitimi olmak üzere) devlet tarafından karşılanıyor. yararlanamadığı görülüyor. Yasal düzenlemeler, özel ihtiyaçları olan öğrencilerin öncelik- le kaynaştırma ortamına yerleştirilmesini, bunun öğrenci yararı- na olmadığı durumlarda özel sınıfa, özel sınıfın uygun olmadığı durumlarda ise özel eğitim okuluna yerleştirilmesini öngörüyor. Özel ihtiyaçları olan öğrencinin hangi eğitim ortamına yerleştiri- leceğine karar verilirken çocuğun velisinin görüşünün de dikkate alınması gerekiyor. Ayrıca aynı yönetmelikte, özellikle kaynaştır- ma eğitimi alan otizmli öğrenciler için, her okul tarafından birey- selleştirilmiş eğitim programları hazırlanması gerektiği, buna ek olarak öğrencilerin yetersizlik türüne, eğitim performansına ve ih- tiyacına göre araç-gereç ve eğitim malzemesi sağlanması, öğretim yöntem ve teknikleri ile ölçme ve değerlendirmede gerekli tedbir- lerin alınarak düzenlemeler yapılması gerektiği de belirtiliyor. Türkiye’de Otizm Farkındalığı Çalışmaları Dünya genelindeki yaygınlık oranları baz alındığında, res- mi olmayan kayıtlara göre, ülkemizde 600.000’in üzerinde otizm spektrum bozukluğu özellikleri gösteren birey olduğu, bu raka- mın yaklaşık 200.000’inin de 0-14 yaş arası çocuklardan oluştu- ğu tahmin ediliyor. Otizm Platformu, ülkemizde otizm farkındalığını artırmak amacıyla, otizmli bireylerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata tam katılımlarının sağlanması için çalışan ve önde gelen yirmi bir sivil toplum örgütünün oluşturduğu çok önemli bir sivil toplum 34

<<< Bilim ve Teknik Nisan 2013 Merkezi Ankara’da olan Otizm Vakfı da otizmli hareketi. Örgütleri ağırlıklı olarak otizmden birincil bireylerin her türlü ihtiyacını karşılamaya yönelik bir derecede etkilenen aile bireyleri oluşturuyor. Otizm- yaşam ve bakım merkezi kurmak, farklı şehirlerde şu- le ilgili toplumsal bilinçlendirme ve yapılandırma beler veya temsilcilikler açarak otizmli bireylerin ya- çalışmalarında lobi etkinlikleri ve iletişim çalışmala- şam boyu desteklenmesine olanak sağlamak ve bu ko- rı gerçekleştirmeyi hedefleyen Otizm Platformu, bü- nuda model olmak amacıyla 2010 yılında kurulmuş. tün aileleri ve gönüllü herkesi, bağlı dernek ve vakıf- Otizmli bireylerin eğitilecekleri, eğlenecekleri, çalışıp lara katılmaya ve mümkün olduğunca destek verme- üretecekleri, diğer insanlarla kaynaşacakları, sosyal ye çağırıyor. (http://www.otizmplatformu.org/) etkinlikler yapacakları, beceriler kazanacakları, yete- neklerini geliştirebilecekleri ve barınabilecekleri yapı- Otizm Platformu’na üye olan landırılmış kurumlara büyük bir ihtiyaç olduğunu be- sivil toplum kuruluşları: lirten vakıf yetkilileri, bu çocukların hayatlarını biraz olsun kolaylaştırabilmek ve gelecek kaygılarını azalta- • Ankara Otistik Bireyler Derneği bilmek için gönüllülerin ilgisine ve desteğine ihtiyaç- (ANOBDER, Ankara) ları olduğunu vurguluyor. (www.otizmvakfi.org.tr) Yaygın gelişimsel bozukluk tanısı almış çocukla- • Antalya Otistik Bireyler Spor Kulübü rın anne-babalarının ve bu alanda çalışan uzmanla- Derneği (ANTOBDER, Antalya) rın oluşturduğu, gönüllü bir kendini eğitme ve pay- laşma grubu olan Otizm Akademisi de paylaşılan • Asperger Sendromu ve Otizmle Hayat her bilginin ve tecrübenin değerli ve faydalı olduğu Derneği (AsperDER, İstanbul) inancıyla her yıl belirli zamanlarda eğitici ve bilgilen- dirici seminerler düzenliyor. (http://www.otizmaka- • Bursa Otistik Çocuklar Eğitim ve demisi.org/index.html) Dayanışma Derneği (BOÇED, Bursa) Evet, nisan “Otizm Farkındalık Ayı”. Peki biz top- lum olarak bu farkındalığa ve duyarlılığa ulaşabildik • Emiralem Sabahat Akşiray Otistik Bireyler mi dersiniz? Farkındalığın hızla yayılıyor olması da- Destekleme Derneği (SAOBDER, İzmir) ha çok otizmli bireyin farkına varmamızı, aslında sa- yıca bilinenden çok daha fazla olduklarını anlamamı- • İLGİ Otistik Çocukları Koruma Derneği zı sağlıyor. Sadece otizmli değil, özel eğitime ihtiyaç (Ankara) duyan tüm bireyler için duyarlı olmayı başarmamız gerekiyor. Otizmli bireyler de tüm insanlar gibi sev- • Kocaeli Otistik Çocuklar Derneği giyi, mutluluğu, hüznü ve acıyı hisseder ama kendile- (KOÇDER, Kocaeli) rini ifade etmekte zorlanırlar. Herkes gibi onların da duyguları, düşünceleri ve yasal hakları var. Bu çocuk- • Konya Otistik Çocuklar ve Aileleri lar gerek eğitimde gerekse sosyal hayatta, fırsat eşitli- Yardımlaşma Derneği (KOÇAYDER, ği çerçevesinde, toplum tarafından fark edilmeyi, an- Konya) laşılmayı ve kabul edilmeyi bekliyor. Onların tek ila- cının sevgi, sabır ve anlayışla yoğrulan ve sonrasında • Manisa Otistik Bireyler ve Engelsiz Aileler iyi planlanmış bir eğitimle desteklenen bir yaklaşım Derneği (MOBAD, Manisa) olduğunu unutmayalım. Çevremize, en başta da ken- di ailemize bunu fark ettirelim. Otizmli çocuklar, an- • Manisa Otizm Derneği (Manisa) cak bu şekilde diğer yaşıtlarının sahip olduğu bilişsel • Otizmli Bireyleri Destekleme Derneği ve sosyal becerileri geliştirerek toplumdaki yerlerini sağlıklı, başarılı ve güvenli bir şekilde alabilir. (OBİDER, Balıkesir) • Otistik Çocukları Eğitim ve Yaşatma • Khtatpy:n//awkwlawr .ncbi.nlm.nih.gov/pubmedhealth/PMH0002494/ • http://www.ellennotbohm.com/article-archive/#autism Derneği (OÇEYDER, Edirne) • http://www.autism.com/ • Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme • http://www.sciencedaily.com/news/mind_brain/autism/ • http://www.cdc.gov/features/countingautism/ Derneği (ODER, İzmir) • http://www.dsm5.org/Pages/Default.aspx • Otistik ve Zihinsel Engelli Çocuklar Derneği • http://en.wikipedia.org/wiki/Diagnostic_and_Statistical_Manual_of_Mental_Disorders • http://www.otizmplatformu.org/ (OZDER, İzmir) • http://www.otizm.org/ • Otistikler Derneği (İstanbul) • http://www.tohumotizm.org.tr/pdf/geli%C5%9Fimsel_yetersizlik_raporu.pdf • Otizmle Mücadele Eden Aileler Derneği • http://www.tohumotizm.org.tr/default.asp (OMAD, İstanbul) • Rize Otizmle Mücadele ve Eğitim Derneği (ROMED, Rize) • Sakarya Otizmle Yaşam Derneği (SOYDER, Sakarya) • Tekirdağ Otistik Çocukları Koruma Derneği (TOÇOKDER, Tekirdağ) • Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı (TODEV, İstanbul) • TOHUM Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı (İstanbul) 35

Ahmet Okay Çağlayan Otizm Dr., Tıbbi Genetik Uzmanı Karmaşık Bir Genetik Hastalık mı? - Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Genetik Ünitesi - Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Nörogenetik Programı Otizm tanısı konmuş kişilerde sorunun kaynağı genlerle açıklanabilirse, hastalığın ailenin sonraki çocuklarında tekrarlama riskinin belirlenmesi ve tedavi olanaklarının geliştirilmesi de mümkün olabilecek. Otizm üç yaşın altında ortaya çıkan, iletişim de de sıkça kullanıldığı gibi, otizm ve ilişkili hastalık- ve sosyal becerilerde bozuklukların ve yi- lar “otizm spektrumu bozukluklar” olarak adlandırı- neleyici hareketlerin eşlik ettiği, ömür boyu lan geniş bir başlık altında incelenir. Toplumda gö- süren bir gelişme bozukluğudur. Aslında günümüz- rülme sıklığı %1’den fazladır, yani hayli yüksektir. Anahtar Kavramlar Jamie Grill / Jamie Grill / Getty Images Türkiye Alel Belirli bir lokustaki genetik bilginin alternatif çeşitleri Fenotip Bir genotipin morfolojik, klinik, biyokimyasal veya moleküler özellik olarak gözlenebilen ifadesi Genotip Bir kişinin genetik yapısı, yani tüm lokuslarındaki alellerin tümü. Lokus Üzerinde genlerin oturduğu varsayılan kromozom kesimi. Mutasyon Genetik bilginin bozulmaksızın depolanmasındaki başarısızlık. DNA’da ortaya çıkan değişiklikler. Nükleotid Nükleik asit bazları, şeker ve fosfat gruplarından oluşan bileşiğe verilen ad Polimorfizm Herhangi bir lokustaki alternatif alelin sıklığının toplumda % 1’den daha fazla görülmesi Sendrom Anne karnındaki gelişim esnasında birçok hatadan kaynaklanan, ama beraber görülmeye eğilimli olan anomali örnekleri. Klinik genetikte, sendrom = benzer etiyoloji (patojenik olarak birbirine bağlı anomali örnekleri). Tek gen hastalığı Tek bir lokustaki aleller tarafından belirlenen bozukluklar 36

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 İlk olarak 1943’te Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından tanımlanan otizmin nedenlerini bulmak için o dö- nemden beri yapılan çalışmalar, başka birçok hastalıkta oldu- ğu gibi otizmde de genetik altyapının önemli olduğunu göste- riyor. Hastaların büyük çoğunluğunda genetik nedenlerin etkili olduğu bildirilmiş olmakla birlikte vakaların ancak % 10’u ila % 20’sinde söz konusu genetik sorun saptanabiliyor. Otizmli vaka- larda sorunun kaynağı genlerle açıklanabilirse sonraki çocuklar- da hatta yakın akrabalarda tekrarlama riskinin belirlenmesi ve tedavi olanaklarının geliştirilmesi de mümkün olabilecek. Genetik ve çevresel faktörler etkileşerek otizmin ortaya çık- masında rol oynuyor. Çevresel etkenleri kontrol etme olanağı olduğuna göre, sorunun en önemli kaynağı kalıtsal gibi görü- nüyor. Ancak sorunun kalıtsal yönü karmaşık, çünkü hastalığın oluşumunda pek çok genin rolü var. Otizmin genetik bir hastalık olabileceğini thinkstock gösteren kanıtlar çok daha sık görülür, annenin bir sonraki gebeliğinden doğacak . Otizmli hastaların kardeşlerinde otizm görülme olasılığı da- çocukta da aynı hastalığın ortaya çıkma olasılığı fazladır, vakala- ha fazla. rın yaklaşık beşte birinde ailenin önceki kuşaklarında da otizm- li bir birey vardır. . Tek yumurta ikizlerinde görülme sıklığı (%60-%90) çift yu- murta ikizlerinden (%0-%20) daha fazla. Otizmden sorumlu genleri saptamak amacıyla kullanılan yöntemler . Otizmin erkeklerde görülme sıklığı kızlarda olduğundan 3-4 kat fazla. İnsan genomunu Dünya olarak düşünürsek, hastalığa yol açan DNA bölgesini bulmak herhangi bir şehirde bir adres bul- . Otizm tanısı konmuş bir çocuğun kardeşinin otizmli olma maktan farklı değildir. Böyle büyük bir coğrafyada kaybolma- olasılığı %10-%20. dan hedefe ulaşmak için bir çeşit DNA dedektifliği yapmamız gerekir. . Klinik bulguları arasında otizm de olan, genetik kökenli bir- çok hastalık tarif edilmiş. Tek bir genin yol açtığı hastalıklarda yapılandan farklı olarak, bu tür hastalıklardan sorumlu genleri saptayabilmek için yaygın Kesin tanı konulmasının ardından, otizmin o kişideki gene- olarak genom boyu bağlantı analizleri ve genom boyu ilişki ana- tik alt yapısını ortaya koymak için öncelikle genetik çalışmaların lizleri gibi yöntemler kullanılır. yapılması ve hastaların genetik danışma için tıbbi genetik konu- sunda uzman hekimlere yönlendirilmesi gerekir. Genom boyu bağlantı analizleri: Bir fenotipin kromozom- daki konumunu bulabilmek için, genomda rastgele yerleşmiş Otizm tanısı konulan çocuklar iki grupta sınıflandırılabilir: olan ve polimorfik özellik gösteren işaretçilerden faydalanılır. Vakaların büyük bir kısmını oluşturan ve otizmden başka bulgu- Birbirine çok yakın yerleşmiş genler mayoz bölünme sonrasın- su olmayanlar (otizmli vakaların yaklaşık % 90-% 95’i) ve otizm da parça değişimine uğramaksızın kuşaklar boyu ve daima bir dışında başka bir ya da birden çok bulgusu olanlar (kompleks/ arada aktarılır. Bu bulgudan hareketle, konumu bulunmak iste- sendromik vakalar, otizmli bireylerin yaklaşık % 5-% 10’unu nen fenotipin kuşaklar boyu birlikte aktarıldığı bölgelerin işa- oluştururlar). retçiler ile saptanması işlemine “bağlantı analizi” denir. Analiz eğer aday gen bölgelerine yönelik olarak, sınırlı sayıda işaretçi Otizme neden olan genetik bozukluklar ise ışık mikrosko- ile yapılacak olursa “aday gen yaklaşımı” olarak, tüm genomda- bunda kromozom analizi ile tespit edilebilen anormallikler ki işaretçiler kullanılarak yapılacak olursa “genom boyu bağlan- (vakaların %5’inden fazlası), kopya sayısı farklılıkları (vakala- tı analizi” olarak adlandırılır. Otizmin genetik altyapısının çeşit- rın %10-%35’i) ve tek gen mutasyonları (vakaların %5’inden liliği nedeniyle, aile ağaçları kullanılarak yapılan bağlantı analiz- daha azı) olarak gruplandırılır. leri ile tüm hastalar için geçerli bir sorumlu bölge maalesef he- nüz tespit edilememiştir. Otizm dışında başka bir bulgusu olmayan vakalara genetik yaklaşım Otizm, birden fazla gene ve bu genleri etkileyen çevresel fak- törlere bağlı olduğu için, hayli karmaşık bir genetik bozukluk olarak biliniyor. Bu gruptaki otizmli hastaların genel özellikleri şöyledir: Herhangi bir fiziksel anormallikleri yoktur, erkeklerde 37

Otizm: Karmaşık Bir Genetik Hastalık mı? Otizmden sorumlu genlerin tespitinde, bu iki yöntem dışında beyin gelişimi, beyin yapısı, nörotransmitterler ve nöromodüla- Genom boyu ilişki analizleri: Bu analizde, işaretçi alel ile il- törlerle ilişkili olduğu bilinen genlerin seçilip araştırılmasını içe- gili fenotipten sorumlu gen arasında çok yakın ilişki olduğu var- ren, aday gen yaklaşımı da kullanılabiliyor. Nörotransmitter, si- sayılır. Bu durumda işaretçinin belli bir aleli ile fenotip arasında nir hücresinin ucundan salgılanan ve bir sonraki sinir hücresi- ilişki bulunmaya çalışılır. Burada kromozomların kuşaklar boyu nin özgün bir almacına bağlanan, sinir atımlarının iletilmesine takip edilme şansı yoktur. Bir işaretçi alelinin, otizmli vakalar- yardımcı olan, genellikle nitrojen içeren düşük moleküler ağır- da kontrol bireylerine göre daha yüksek oranda bulunması ola- lıklı bir bileşiktir. Nöromodülatör ise ana sinapsta ileti aşırımını sılığının hesaplanması işlemidir. Bu işlem aday genler içindeki ayarlayan, presinaptik ucun ve zarın uyarılabilirliğini değiştire- işaretçiler ile yapıldığı zaman “aday gen içi ilişkilendirme anali- rek presinaptik ucun ve postsinaptik zarın cevap verme ihtima- zi” olarak, tüm genomda birbirine çok yakın yerleşmiş işaretçiler lini değiştiren maddedir. kullanılarak yapıldığında ise “genom boyu ilişkilendirme anali- zi” olarak adlandırılır. Bugüne kadar, otizm tanısı konmuş hastalarda hedef olabile- cek birçok gen araştırılmış, bunlardan ancak 100 kadarı otizmle Buraya kadar açıklanan yöntemlerde, otizm ve benzeri has- ilişkilendirilebilmiş. Bu hedef genler, otizme yol açabilecek me- talıklarla ilişkisi olan ve bireyden bireye hayli değişen “bölge- kanizmalar düşünülerek (örneğin sinaptik proteinleri kodlayan ler” (polimorfizmler) kullanılır. Bireyden bireye farklılık göste- genler), bu mekanizmalarda görev alan genlerin araştırılmasıy- ren ve kopya sayıları farklı olan DNA bölgeleri, bireyler arasın- la ortaya konabilmiş. Ayrıca genomda sıklıkla gerçekleşen yapı- daki farklılığı belirleyebilir. Tek yumurta ikizleri hariç tüm in- sal değişiklikler (örneğin kayıplar ve tekrarlanan bölgeler) otizm- sanların genomları birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar organiz- den başka hastalıklara da yol açabilir. Bu bölgeler daha detaylı in- manın birçok özelliğine (örneğin boy, görünüş, zekâ, davranış) celenerek sorumlu gen saptanabilir. Kopya sayısı varyasyonları- katkıda bulunur. nın “sık olarak” tespit edildiği kromozom bölgeleri, otizmin sebe- bi olarak belirlenebilecek aday bölgeler olarak belirtiliyor. Kopya sayısı farklılıkları Kompleks / Sendromik vakalara genetik yaklaşım Bölgelerdeki yapısal farklılık 1 kilo-baz’dan (1 kilobaz 1000 nükleotid demektir) fazla ise “kopya sayısı farklılığı” adını alır. Bu gruptaki otizmli hastaların genel özellikleri şöyle sıralana- Ailevi otizm vakalarının %3’ünde, ailevi olmayan otizm vakala- bilir: Dış görünüşte hastalığa özgü klinik bir bulgu olabilir, erkek- rının da %10’unda yeni oluşan kopya sayısı farklılıkları görülür. lerde kızlardan çok daha sık görülür, sonraki gebeliklerden doğa- cak bebeklerde hastalığın görülme olasılığı, hangi genetik hasta- lık tespit edilmişse o hastalığın tekrarlama riski ile ilişkilidir, ama ortalama % 4-% 6 civarındadır ve vakaların yaklaşık onda birin- de, ailenin önceki kuşaklarında da otizmli bir birey vardır. Kromozomal hastalıklar thinkstock Vakaların yaklaşık %5-%12’sinde kromozomal anormallikler bulunabilir. Down sendromu (normalde biri anneden biri baba- Tek nükleotid polimorfizmleri dan gelen iki kromozomumuz olmasına rağmen, bu hasta gru- bunda 21. kromozomdan üç tane vardır), Turner sendromu (di- şilerde normalde iki tane olan X kromozomunun bir tane olma- sı), 15q11-q13 bölgesinin tekrar etmesi ve 2q37, 16p11, 22q11, 13.3, Xp22.3 bölgelerinin olmaması, bu grupta en sık tespit edi- len hastalıklara örnek olarak verilebilir. Tüm genom boyunca her 300 nükleotidden biri bireyden bi- Tek gen hastalıkları reye farklılık gösterir. Haploid genomun (Diploid genom = 2n = 46) 3x109 olduğu düşünülürse, genom boyunca 10x106 nükleo- Bu hastalıklarda da otizme işaret eden bulgular görülebilir. tid farklılığı var demektir. Günümüzde tek nükleotid polimor- Frajil X sendromu, Rett sendromu, Tuberoz Sklerozis bu grup- fizmleri ile oluşturulan çipler kullanılarak, genom boyu ilişki taki hastalıkların sık görülenleridir. Eğer otizmli çocuklarda bu analizleri yapılabiliyor. Ancak otizm ile ilintili az sayıda tek nük- tür bir hastalık var ise ailenin sonraki çocuklarında, akrabalar- leotid polimorfizmi tespit edilebilmiş ve maalesef bu tek nükleo- da ve onların çocuklarında da görülme riski belirlenebilir. Hatta tid polimorfizmleri başka çalışmalarla teyit edilememiş. bu tür hastalıklarda implantasyon (döllenmiş yumurtanın ute- 38

rusa yerleştirilmesi) öncesi ve doğum öncesi gene- <<< Bilim ve Teknik Nisan 2013 tik testler yapılarak çocuk doğmadan tanı konula- ne seriyor. Tüm bu gelişmelere rağmen, bazı kro- bilir ve hastalığının gidişatı hakkında aileye bilgi ve- mozomal ve moleküler testlerle saptanabilen hasta- Dr. Ahmet Okay Çağlayan rilebilir. lıklar dışında, henüz otizm hastalığını açıklayabile- 2001’de Osmangazi Üniversitesi cek tek bir gen bulunamadı. Ancak yapılan araştır- Tıp Fakültesi’nden Gelişen teknoloji etkisini genetik alanında da malar otizmin daha önce de bahsettiğimiz tek nük- mezun oldu. 2007’de Erciyes gösterdi. Tüm ekzom dizileme (genomun amino leotid polimorfizmi, kopya sayısı farklılığı, bazı he- Üniversitesi Tıp Fakültesi asit dizilerini kodlayan bölgelerinin özel molekü- def genlerdeki mutasyonlar, epigenetik etkileşimler Tıbbi Genetik Anabilim ler tekniklerle analiz edilmesi) ve tüm genom dizi- (yani genin nükleotid dizisi değişmediği halde iş- Dalı’ndan tıbbi genetik leme çalışmaları ile transkriptom analizi yapılma- levinin değiştiği ve mitoz ve/veya mayoz bölünme uzmanlığını aldı. İlgi alanları sı (genomik DNA’nın ürettiği tüm RNA’nın analiz ile sonraki nesillere aktarılabilen değişiklikler) ve özellikle biyoteknoloji, edilmesi) yakın gelecekte rutin bir uygulama hali- çevresel katkı sonucunda ortaya çıktığını gösteri- kardiyovasküler ve ne gelecek gibi görünüyor. Özellikle tüm ekzom di- yor. Sayılan etkenlerin her biri otizmin oluşumuna nöroendokrin hastalıkların zileme teknolojisindeki gelişmeler, hastaların hay- katkıda bulunuyor, ancak otizm tablosuna yol açan genetiği. 2008’de Perugia li uygun bir maliyet ile genetik hastalıkların %80 genetik mekanizmaları gen analiz sistemlerindeki Üniversitesi’nde (İtalya) - %90’ından sorumlu ekzonik bölgelerinin analiz teknolojik gelişmelerle daha iyi anlayabileceğiz. biyoteknoloji, genetik edilmesine olanak sağladı ve otizm ile ilişkili bir- yöntemler ve hastalıklar çok gen tanımlandı. Örnek vermek gerekirse bu Otizmde de birçok hastalıkta olduğu gibi erken konularında dersler verdi. yöntem ile tedavi edilebilme potansiyeli olan yeni tanı hayli önemli. Anne çocuğunda gördüğü bazı Yale Üniversitesi bir otizm geni olan BCKDK tanımlanmış. Bu yön- belirtilerin bir hastalığı işaret ettiğinden şüphelen- Nörobiyoloji ve Genetik tem ile son zamanlarda yapılan diğer çalışmalar- diğinde, bu yaklaşık % 80 oranında doğru çıkıyor. Programı’nda öğretim üyesi da, hasta-anne-baba ve hastalıktan etkilenmemiş Bu nedenle çocuklarda fark edilen belirtiler mutla- ve araştırmacı olarak bir kardeş var ise o da dahil olmak üzere, dört bi- ka bir hekime danışılmalı. Otizm bozukluğunun te- görev yapıyor. Özellikle reye birden aynı test yapılarak hasta bireyin has- davisi gerekli eğitimin verilmesi, sosyal beceriler ve nörogenetik hastalıklar ile talığından sorumlu olabilecek genetik bozukluk- iletişim becerilerinin kazandırılmasına yöneliktir. ilgili uluslararası lar (aynı testin yapıldığı normal bireylerin verile- Otizm tamamen ortadan kaldırılabilecek bir hasta- araştırmalarına devam ediyor. riyle de karşılaştırılarak) ayırt edilmeye çalışılıyor. lık değildir. Temel tedavi, özellikle de anne ve baba tarafından, tutarlı ve sürekli olarak eğitimin sürdü- rülmesidir. Bir çocuğa uygulanan bir yöntem bir di- ğeri için geçerli olmayabilir. Otizmli bir çocuğun hastalığının kalıtsal olduğu belirlenecek olursa, sonraki çocuğun da aynı kalıtsal sorunu taşıyıp taşımayacağını söylemek mümkün- dür. Fakat herhangi bir sebep olmadan gebe bir ka- dının çocuğunda otizm hastalığının olup olmayaca- ğını anlamak için test yaptırmaya kalkması ya da bu tip testlerin rastgele yapılması amaca uygun olmadı- ğı gibi etik açıdan da uygun olmayabilir. Sonuç ola- rak, otizmli bireylerin olduğu ailelerin, hekimleri- nin de içinde bulunduğu geniş bir çalışma grubuyla bağlantıda olması, hem ailenin hem de hastanın ya- rarına olacaktır. •K aÇyanğalkaylaarn, A. O., “Genetic Causes of Syndromic and • Sanders, S. J., Murtha, M. T., Gupta, A. R. ve ark., • aLNnoodsnhC-,ShMyinl.d,dSNruoelmulivriocalnAo,guPyt.,iFsC.m,iTl”t,r5De2me,vSbeaaloythpi m,2D,es.n.vt1ae3lP0M-iv1ee3dn8i,c, Ji2n.,0e10. “De novo mutations revealed by whole-exome sequencing are strongly associated with autism”, • NNaetauler,eB, C. Milt.4, K85o,us,.Y2.3,7L-i2u4, 1L,.2v0e1a2r.k., “Patterns “Current developments in the genetics of autism: NSFaeryouimr9o,ppsa.ht8he2no9loo-m8gy3e7at,on2dg0e0En8xo.emrime”,eJnotuarlnNaeluorfology, Cilt 67, and rates of exonic de novo mutations in autism thinkstock spectrum disorders”, Nature, Cilt 485, s. 242- 245, 2012. • Schaefer, B. G., Mendelsohn, N. J., “Genetics • O’Roak, B.J., Vives, L., Girirajan, S., ve ark., “Sporadic evaluation for the etiologic diagnosis of autism autism exomes reveal a highly interconnected protein spectrum disorders”, Genetics in Medicine, Cilt 10, network of de novo mutations,” Nature, Cilt 485, s. De novo olarak adlandırılan, annede ve babada ol- Sayı 1, s. 4-12, 2008. 246-250. 2012. mayıp sadece hastada ortaya çıkan yeni genetik bo- • Mefford, H. C., Batshaw, M. L. ve Hoffman, E. P., • Novarino, G., El-Fishawy, P., Kayserili, H. ve ark., zukluklar da bulundu. Bu tür çalışmalar otizme yol “Genomics, intellectual disability, and a3u6t6is,ms.”,7T3h3e- “Mutations in BCKD-kinase Lead to a Potentially açabilen genleri ortaya koymakla birlikte otizmin 7N4e3w, 2E0n1g2la. nd Journal of Medicine, Cilt T(Breaasktaıbdlae)F(DorOmI:o1f0A.1u1ti2s6m/swcieitnhcEe.p1i2le2p4s6y3”,1S)cience genetik alt yapısının karmaşıklığını da gözler önü- • Gurrieri, F., “Working up autism: the practical role osG.fe1mn0e4et-dic1isc1aP0la,g2ret0nC1e2t(.iScesm”, AinmaresriincaMn JeoduicranlaGl oefnMetiecds)ic, a1l60C 39

Hüseyin Gazi Topdemir ÇaSnavauknkmaleası Yirminci yüzyılın başlarında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Osmanlı Devleti’nin girmek zorunda kaldığı I. Dünya Savaşı’nın en destansı cephesi, Çanakkale Cephesi’dir. 1815 yılında toplanan Viyana Kongresi’nin bir sonucu olarak, Avrupa’nın siyasi haritası, mevcut durumuyla kalıcı şekilde biçimlendirilince, emperyalizmin yöneleceği en gözde coğrafya, Osmanlı Devleti’nin egemenlik alanı oldu. Çünkü on yedinci yüzyılın sonlarından itibaren gerilemeye başlayan Osmanlı Devleti’nin kayıpları giderek arttı ve devletin güçsüzleştiği açıkça anlaşılmaya başladı ve I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti, Avrupa ve Afrika’daki topraklarının hemen hemen hepsini kaybetti. Anzak Koyu’na asker taşıyan gemi ve botlar, Çanakkale 1915 (Üstte) Gelibolu’da Anzakların çıktığı sahil, Çanakkale 1915 (Sağda) 40

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 I. Dünya Savaşı Çanakkale Cephesi Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nın başlangıç yıllarına bu ko- I. Dünya Savaşı’nın başlamasının hemen ardından İngiltere ve şullarda gelirken, milli birlik oluşturma girişiminde yönlendiri- Fransa, Almanya karşısında zor durumda kalan müttefikleri Çar- ci olan politikalar, gelişen sanayileşme nedeniyle üretimin teme- lık Rusya’sına silah ve malzeme yardımı yaparak askeri gücünü li ham maddeye duyulan ihtiyaç, artan nüfus, yeni tarım arazisi takviye etmek, İstanbul’u alarak Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bı- ihtiyacı ve bu yönde ortaya çıkan emperyalist yaklaşımlar birçok rakmak ve tarafsız devletleri (Yunanistan ve Bulgaristan) kendi devleti karşı karşıya getirdi. Özellikle Bismarck’ın (1815-1898) yanlarına çekmek için Çanakkale Boğazı’nı geçmeye karar ver- uyguladığı Alman dış politikası Avrupa’da bloklaşmaya neden ol- mişti. Ancak boğazın nasıl geçileceği konusunda İtilaf Devletleri du, oluşan bloklar arasında da rekabet ve silahlanma yarışı doğ- arasında görüş ayrılıkları başladı ve sonunda Fransa’nın, Çanak- du. Sanayi Devrimi sonrasında gelişen ekonomiler nedeniyle on kale Boğazı’nı yalnızca donanma taarruzu ile geçme stratejisi ta- dokuzuncu yüzyılda sömürgecilik faaliyetleri hız kazandı, diplo- raflarca benimsendi. İngiltere ve Fransa’nın, Almanya’yı hırslı ve matik ilişkilerin alanı Avrupa’yı aşarak Afrika ve Uzakdoğu’ya ka- tehlikeli bir rakip olarak görmesi ve Almanya’nın gemi yapımını dar uzandı. Bütün bu gelişmeler, büyük devletler arasındaki çatış- hızlandırması, özellikle İngiltere’yi denizlerdeki üstünlüğünü ko- ma alanlarını daha da genişletti. Avusturya-Macaristan veliahdı- rumak amacıyla donanmasını yeniden düzenlemeye yönlendir- na Sırp milliyetçiler tarafından düzenlenen suikastın ardından, di ve İngiltere dretnot olarak bilinen yeni bir zırhlı tipinin yapı- Temmuz 1914’te büyük bir kriz çıktı ve Ağustos ayında I. Dün- ya Savaşı patlak verdi. Osmanlı Devleti savaşta tarafsız kalacağını Avustralyalı topçular silahlarını mevzilerine taşıyor, 25 Nisan 1915 Çanakkale. duyurmasına karşın, Almanya’nın baskıları sonucu Ağustos ayı- nın başlarında savaşa girmekten kurtulamadı. mına başladı. Sonunda 3 Kasım 1914’te dünyanın en büyük ve modern de- Aslında Osmanlı Devleti’ni savaşın içine çekebilmek için her niz gücüne sahip olan İngiltere ve Fransa’ya ait muazzam savaş türlü senaryo önceden belirlenmişti. Akdeniz’de, İngiliz donan- gemilerinin Çanakkale Boğazı’nın her iki yanındaki Türk tabya- ması tarafından izlenen Goeben ve Breslau adlı Alman savaş ge- larını bombalamasıyla Çanakkale Savaşı başladı. Belirlenen he- milerinin Çanakkale Boğazı’ndan geçmesi, Osmanlı Devleti’nin defler doğrultusunda Boğaz’ın her iki yanında Kumkale ve Sed- Almanya’nın yanında savaşa katılması için gerekli mizanseni ha- dülbahir mevkileri 18 Mart 1915’e kadar ağır top atışına maruz zırlamıştı. Osmanlı Devleti de gemilere Yavuz ve Midilli adlarını bırakıldı ve 18 Mart’ta topa tutu- vermiş ve bu gemilere Türk bayrağı çekilmişti. Komutaları Enver Osmanlı askerlerinin lan Türk mevzilerinin tamamen Paşa’nın emriyle Amiral Souchon’a verilen bu gemiler 29 Ekim Çanakkale’de kullandıkları tüfekler, 1915 1914’te Karadeniz’de Odesa, Sivastopol ve Novorosisk limanları- nı bombaladı ve Rus donanmasıyla savaştı. Bu savaşa Hamidiye imha edildiği hesap edilerek bo- gemisi ile başka bazı Türk savaş gemileri de katıldı. Gemilerin ğaz geçilmeye çalışıldı. Böylece hükümet tarafından satın alındığının ve adlarının değiştirildiği- boğaza giren ve ilerlemeye başla- nin ilan edilmesine rağmen Osmanlı Devleti’nin tarafsızlığını ka- yan düşman birlikleri, Türk top- bul etmeyen İtilaf Devletleri 5 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti’ne çuların menziline girdikleri an- resmen savaş ilan etti. 11 Kasım 1914’te de Osmanlı Devleti aynı devletlere resmen savaş ilan etti. Böylece Osmanlı Devleti hazır- lıksız halde, çok geniş bir coğrafyada ve birçok cephede, kendini dünyanın ilk topyekûn savaşının içinde buldu. Osmanlı ordula- rının savaşmak zorunda kaldığı cepheler şunlardı: Kafkasya, Ka- nal, Filistin, Irak-İran, Hicaz-Yemen, Galiçya-Makedonya ve Ça- nakkale. Aşağıdaki satırlar sadece Çanakkale Cephesi’nde olup bitenlerin ve bu cephede kullanılan silahların kısa bir değerlen- dirmesini içeriyor. 6 Nisan 1905’te yapılan bir anlaşma ile Osmanlı Devleti Krupp firmasına çeşitli çaplarda 91 adet batarya top siparişi verdi. Bu anlaşma ile seri atışlı 7,5 cm’lik 62 batarya sahra, 23 batarya ce- bel, 15 cm’lik 3 batarya obüs ve 10,5 cm’lik 3 batarya ağır sah- ra olmak üzere toplam 91 batarya top, bunlara uygun mermi ve ihtiyaç duyulan başka malzemeler, toplam 1.967.634 Osmanlı lirası karşılığında satın alındı. 41

Çanakkale Savunması Gelibolu’da bir Anzak siperi İngiliz dretnotu (HMS Dreadnought adıyla bilinen bu gemi, 1905 ile 1906 yılları arasında inşa edilmiş ve I. Dünya Savaşı’nda kullanılan ilk zırhlı gemilerden biri olmuştur.) da kıyıdan başlayan top atışı altında neye uğradıklarını bileme- di. Beklenmedik şekilde maruz kaldıkları bombardıman altında, dan I. Dünya Savaşı’nda uygulanan savaş teknolojisinin ne kadar düşman gemilerinin düzenleri bozuldu ve kıyılara yakın yerle- ilerlediği ve teknolojinin ne kadar öldürücü olabildiği anlaşılıyor. re döşenmiş mayınlara doğru yöneldiler. Bu yönelme, güçlü ve mağrur düşman donanmasını bekleyen büyük felaketin başlan- I. Dünya Savaşı’nda uçak, tank ve denizaltı ilk defa etkin ola- gıcı oldu. Güneşin batışına kadar İtilaf Devletleri donanmasına rak kullanılmaya başlanmıştı. Diğer yandan bu savaşta, Türk de- ait 18 gemiden 7’si ya mayınlara çarparak ya da Türk topçusunun niz savunma konseptinin üç ayağı meydana getirilmişti. Birincisi isabetli atışlarıyla Çanakkale Boğazı’na gömüldü. Bu gemiler Ir- boğaza girecek düşman filolarına karşı, eğik yolla ateş edecek obüs resistible, Ocean, Inflexible, Majestik, Gaulois (Golyat), Triumph topları, ikincisi seri halde döşenen sualtı mayın hatları, üçüncüsü ve Bouvet adlı gemilerdir. Birçok gemi de savaşamaz hale geldi. de ağır kıyı savunma toplarından oluşan iç savunma mevzileriydi. İtilaf Devletleri denizde uğradıkları büyük hüsranın ardından Bu strateji ekseninde, emperyalist devletlere “Çanakkale ge- boğazları bu sefer de karadan geçmeye karar verdi. Ancak Türk- çilmez” dedirten Çanakkale Savaşları’nda başarılı olamayacağı- ler 25 Nisan 1915’te Seddülbahir ve Arı Burnu’nda, Ağustos’ta nı anlayan düşman, 20 Aralık 1915’ten itibaren gizlice çekilmeye Anafartalar’da İtilaf güçlerinin harekâtını durdurmayı başar- başladı ve 10 Ocak 1916’da Çanakkale’yi tamamen terk etti. dı ve iç bölgelere ilerlemelerini önledi. Buradaki çarpışmalar- da İtilaf Devletleri’ne gösterilen direniş, Çanakkale Cephesi’nde- Savaşın Teknik ve Taktik Yönleri ki savaşın gidişatını belirledi. İtilaf Devletleri Aralık ayına kadar 252.000 kişiye ulaştığı tahmin edilen bir kayıpla geri çekilmek Başlangıçta bir manevra savaşı (hızlı hareket eden ordular sa- zorunda kaldı. Osmanlı Devleti’nin kaybının da benzer şekilde vaşı) olarak görülen, ancak sonrasında bir yıpratma mücadelesi- 250.000 kişiye kadar çıktığı tahmin ediliyor. Yaşanan kayıplar- ne dönüşen I. Dünya Savaşı’nda, her iki taraf da karşısındakinin güçlü bir şekilde takviye edilmiş siperlerini aşma girişimlerinde ağır kayıplar verdi. Sadece dört ay sürmesi beklenen savaşın dört Erenköy Limanı’nda batan İngiliz Irresistable gemisi, Çanakkale 1915 Limni adası, Mondros Limanı’nda bir Fransız savaş gemisi, 1915 42

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 Krupp yapımı obüs Nusret mayın gemisi yıldan fazla sürmesi, aynı zamanda bu savaşın bütün cephelerin- 255/35’lik, 13 adet 240/35’lik, 3 adet 150/45’lik gemi topu, 5 adet de yeni savaş teknolojilerinin kullanıldığının da göstergesidir. 150/40’lık gemi topu, 12 adet 120/30’luk, 31 adet 150/10,8’lik Savaş gemilerinde buhar enerjisinden yararlanılmaya başlanın- obüs, 6 adet 120/11,6’lık obüs ve 10 adet 210/6,4’lük havan ol- ca, İngiltere çok güçlü zırhlara ve büyük toplara sahip dretnot- mak üzere toplam 82 top katıldı. Buna karşın Birleşik Filo’nun 18 lar yaptı. Buhar gücüne dayalı olan dretnotlar 305 mm’lik 10 ana savaş gemisinde, değişik çapta toplam 708 adet top vardı. batarya, tek ve çift namlulu 5 taret (zırhlı kule) ve 24 küçük top- la donatılmıştı. Bunlar, uçak yapımı gelişinceye kadar savaşlarda Çanakkale Cephesi’nde savaş öncesi boğaz tahkimatının güç- önemli rol oynadı. Yine bu dönemde, özellikle İngilizler tarafın- lendirilmesi için tabyalar oluşturulmuştu. Bunlara ek olarak, sa- dan yapılan denizaltılar dikkat çekicidir. 1901’de İngiliz tersane- vaş sırasında da tabya ve batarya mevzileri yapılmış ve merkez lerinde imal edilen ve A sınıfı olarak denize indirilen denizaltıla- tahkimatı ile giriş tahkimatı arasındaki bölge obüs bataryaları ile ra, 1905’te 40 metrelik B sınıfı, 1908’te de C, D ve E sınıfı deni- doldurulmuştu. Türklerin kullandığı Barbaros Hayrettin ve Tur- zaltılar katıldı. Çanakkale Savaşı’nda İngilizler ve Avustralya De- gut Reis adlı savaş gemileri ise yaptıkları aşırma atışlarıyla, Ka- niz Kuvvetleri tarafından kullanılan E sınıfı denizaltılar 589 ton- batepe kıyılarındaki Queen Elizabeth adlı geminin Çanakkale’yi luk, 54 metre uzunluğunda, su üstünde 15 knot, su altında 9 knot bombardıman etmesini engellemişti. Queen Elizabeth’in 15 inç- hız yapabilen, 4 torpido kovanına karşı 8 torpido kovanı taşıyabi- lik büyük mermilerle Çanakkale tabyalarına açtığı ateşe, batarya- len bir savaş silahı olarak ortaya çıktı. Böylece Çanakkale Savaşı ların verdiği karşılık sayesinde önemli bir kayıp oluşmadı. kara, deniz ve denizaltı kuvvetlerinin kullanıldığı bir savaş oldu. Çanakkale’de kullanılan toplar I. Dünya Savaşı’ndan 25-30 yıl Kullanılan toplar karşılaştırıldığında ise durum şöyleydi: önce satın alınarak tabyalara yerleştirilmişti. 22 cm çap uzunlu- Müstahkem Mevkii Komutanlığı topçu birliklerinde çeşitli çap- ğundaki 7000-8000 m menzilli toplar, özdeş bataryalar oluştur- ta 230 top vardı. Ancak 18 Mart 1915’te Boğaz Harbi’ne 2 adet mayacak şekilde karışık dizilmişti. Bu toplarda itici güç olarak ka- ra barut kullanılıyordu. Seddülbahir’de düşmandan zapt edilen 24 mm çapında bir top Gelibolu’daki (Ertuğrul Koyu’nda) İtilaf Devletleri askerleri 43

Çanakkale Savunması Bu sıradan kıyaslama bile iki ordu arasındaki güç farkını göster- meye yeter. Savaş teknolojisi açısından kıyaslamayı sürdürdüğü- Ancak kara barut ile yapılan atışlardan sonra çıkan duman müzde oluşan tablo şöyle: Türk topçusunda her şeyden önce cep- hedefin görülmesine engelliyor ve topların ateş hızının düşme- hane yetersizdi. Cephane tamamen insan gücüyle taşınıyor ve sine neden oluyordu. Diğer yandan 16.900 ve 14.800 m menzil- dolduruluyordu. Bu da ateş hızını azaltıyordu. İngiliz ve Fran- li 355/55’lik ve 240/35’lik toplar, Çanakkale Boğazı’nın en güçlü sız topçusunda çağa uygun olarak tasarlanmış mesafe ölçme ay- topları idi. 5 adet 355/35’lik ve 17 adet 240/35’lik top vardı. Bun- gıtları vardı.Ancak Türk topçusu bundan da yoksundu. İngiliz- lar Krupp, Kruzo, Vikers ve Snayder fabrikalarından değişik za- lerin Queen Elizabeth gemisinin bordasındaki toplarla bir anda manlarda alınmış ve top çapları göz önünde bulundurulmaksı- yaptığı atıştaki mermi ağırlığı 7442 kilogramı buluyordu. Buna zın, plansız ve karışık olarak sıralanmıştı. Bu durum, yedek parça karşın, bu süre içinde Türk tabyalarından biri olan Hamidiye’den ve cephane bütünlemesini, topçuluk kurallarının uygulanmasını atılan toplam mermi ağırlığı yalnızca 800 kilogramdı. Strate- ve zaten güçlü olmayan savaşma yeteneğini daha da azaltıyordu. jik olarak da Boğaz’ın giriş tahkimatı büyük bir hedef niteliğin- deydi ve yandan ateş altına alınabiliyordu. Türklerin elinde top- Alman yapımı MG 08 (Maschinengewehr 08) ile donatılan Osmanlı lam 137 top vardı. Bunlardan sadece 78 tanesinin çapı 15-35,5 makineli tüfek timleri (Üst solda), Osmanlı askerleri Gelibolu’daki eski bir ve yalnızca 18’inin menzili 14.800-16.900 metre arasındaydı. değirmen önünde, 1915-1916 (Üst sağda), Düşman toplarını mekanik olarak doldururken,Türkler sadece askerin gücüyle karşılık Her bakımdan yetersiz ve geliş- veriyordu (solda). memiş bir donanmayla kazanıldı- ğı açıkça anlaşılan savaşın diğer bir Tüm parça etkilerine karşı yeterli koruma sağlayamayan taş yönü de Osmanlı Donanması’nın korunaklara yerleştirilmiş topların dönüş yeteneği çok sınırlıydı, savaş taktikleri açısından da yetersiz büyük çaplı olanların kullanılması için de çok sayıda asker ge- olmasıydı. Sultan Abdülaziz’in taht- rekiyordu. Hidrolik donanımlı, geniş ve büyütme özelliği yük- tan indirilmesi olayına katıldıkla- sek dürbünlü nişangâhı bulunan ve ateş hızı yüksek olan düş- rı gerekçesiyle Haliç’e kapatılan ge- man gemi toplarında ise cephane harcaması için sınırlama yoktu, miler, her türlü eğitim ve tatbikattan ayrıca cephane mekanik olarak taşınıp kolayca dolduruluyordu. uzak bırakılmıştı. II. Abdülhamit’in 33 yıl süren istibdat döneminde do- nanma atıl kalmıştı. Osmanlı Devleti birkaç torpidobot hariç modern savaş araçlarına sahip değildi. Teçhizat 3 muharebe ge- misi, 2 kruvazör, 2 torpido kruvazörü, 8 muhrip, 10 torpidobot, 17 gambot, 17 motor gambot olmak üzere 59 parçadan oluşmak- taydı ve savaş gemileri çok eskiydi. Donanma 1908’den sonra ye- ni yeni toparlanmaya başlamışken, savaş gücü olmadan, Trablus- garp ve onun ardından da Balkan Harbi ile karşılaşmıştı. Bunun yaralarını sarmakla meşgul olduğu bir sırada da I. Dünya Sava- şı patlak vermiş, dolayısıyla zamanın savaş usulüne ve tekniği- ne ayak uyduracak niteliğe erişilememişti. İhtiyaç duyulan gemi- ler İngiltere ve Fransa’ya sipariş edilmiş, ancak İngiltere’ye sipa- riş edilen iki gemi I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden dola- yı Osmanlı donanmasına katılamamıştı. 21 Temmuz 1914’te İn- giltere Reşadiye ve Sultan Osman adlı gemilere el koyarak Erin ve Agin adlarıyla kendi donanmasına katmıştı. Bu gemilerden Sul- tan Osman 27.000, Reşadiye 23.000 tonilatoluk idi. Hızları 21-22 mildi. Sahip oldukları toplar da 305-340 mm idi. 44

<<< Bilim ve Teknik Nisan 2013 Dünyanın denizden kontrol edilebilmesi konusu Mustafa Kemal ve arkadaşları Arıburnu Cephesi’nde her dönemde yayılmacı devletlerin gündemini oluş- turmuş ve bu açıdan stratejik önemi olan Çanakka- le Boğazı’nın ele geçirilmesi bu devletlerin en büyük düşü ve amacı olmuştur. Bu amaçlarını gerçekleştir- mek için her türlü ayrıntıyı göz önüne alan bir se- naryo eşliğinde harekete geçen emperyalist devlet- ler, güçlü ve modern silahlarla donatılmış savaş ge- mileriyle Çanakkale’yi geçmeyi planlamıştı. Bu mu- azzam savaş gemilerini görünce dirençlerinin kırıla- cağı ve adeta kendiliğinden teslim olacakları sanılan Türklerin her bakımdan kısıtlı ve yetersiz savaş araç gereçleriyle önce denizden, sonra da karadan gös- terdiği beklenmedik direniş, saldırgan devletleri ge- ri püskürtmüş ve Boğazın savunulmasında sergile- nen kahramanlık tarihin gerçek destanlarından biri olmuştur. Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğinin gösterilmesiyle, Boğazlarda tek söz sahibinin Türk- ler olduğu ilan edilmiş, Doğunun ve Batının emper- yalist devletlerinin dünyaya egemen olma arzuları da gerçekleşmemiştir. Çanakkale Boğazı’ndaki tabya mevzileri Rumeli HamidiyeTabyası Namazgâh Tabyası Değirmenburnu Tabyası Nara Tabyası Mecidiye Tabyası Çimenlik Tabyası Saros Körfezi Rumeli MecidiyeTabyası Yıldız Tabyası Hamidiye Tabyası Dardanos Tabyası Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar Seddülbahir Tabyası Alman mayın gemisinin döşediği mayınlar Ertuğrul Tabyası Kumkale Tabyası Orhaniye Tabyası Rabia Alabay •• AKAABevrnaymcyaoınd,ağHaoolkulğu.l,lEauSÜr.,.,nFvÇ.ie,va2aen0rraks.ki.Yt,keüAaszilteyaYıtRalüyuSrıihknyualİal,skriMeıT,lee2artr0rii1ohv2pei.o(İ1nl9Yk1ıal4ay-ıpn1T9la9arr5ıi,)hİ,isAtIa,lknEıbdmu. lCY2a.0yE0ırn7a.esvlai,nİ,stanbul 2010. • LTHaaaçşriÇmnaearğn,ınS, C.d,aN.,nHeYcaeelfnkoliağBrluiınn,yHDıl.aü,,ÖnÇyzaeevrTitareermnih:,iUH, ..KS.o, cabaşoğlu, Yordam Kitap, İstanbul 2011. • •• • •• ÇMTüearvskisriDeen,ışR: MP. oK.li.Ht,iDkaarrmseıt,naUnotcS:ıA,İnSKgaibYltaaehyreıKn, Aliatlarmpı,çaAınlnıykka,aİvrseataY2na0bk0ul9al.ş1a9n9S5a. vaşın Ayak Sesleri, • BHraernpcehrlCeyo, lEli.n, Bs rPeunbclhislheye,rFs,.,İSsttaonkebru’ıln2D00e1n.izaltısı, Çeviren: P. Yanıkkaya, • Causevic, E., Moacanin, N., Kursar, V., Perspectives on Ottoman Studies, • APolfnatiTnagr,ihC,.İ,sYteannibBuilr2B0a1k1ı.ş Açısıyla Dünya Tarihi, Çeviren: E. B. Özbilen, • DPÇAanaepndneairOzkskBtFtaoarlosmeımmDaneeTnvhSiite,zuİ1Sds8taiaetvhnsa,bSşTluyarplar2oın0s1si0a9u8c1mt.5io,onHf TPazhuıebrllIainsyhtaeenrrn:s,aÇ2tai0on1na0ak.lkCaolemBmoğitatezeKoofmPruet-aOntltıoğmı, an • YAaşykıamr,lÖan.,mOasmmıaşnYlıüDkseevkleLtii’nsainnsÇTaenzai,kDkaalneıCşmepahne:siZ’n.dGeüAnsakle,rÇi aDnoankaktaımleıÜ, niversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çanakkale 2007. • IE.rDicüknsoyan,SEa.vJa.,şıS’nizdeaÖOlmsmeyainElımOrredduiysour,uÇmev, iren: • T. Akad, Kitap Yayınevi, İstanbul 2003. 45

Bülent Gözcelioğlu ÇSanaavkak,saınleda Denizaltılar 46

Bilim ve Teknik Nisan 2013 Alman zırhlıları Breslau ve Goeben Akdeniz’deki İngiliz Donan- masından kaçarak 10 Ağustos 1914’te Çanakkale’yi geçip 11 Ağustos’ta İstanbul’a geldi. 16 Ağustos 1914’te gemilerin satın alındığı ve adlarının Breslau-Midilli ve Goeben-Yavuz olarak değişti- rildiği açıklandı. Bu olay Osmanlının I. Dünya Savaşı’na girmesinde çok etkili oldu. 27 Ekim 1914’te bir grup gemiyle Karadeniz’e açılan Midilli ve Yavuz Rus limanlarını bombalayınca, Rusya Osmanlıya sa- vaş açtı. Rusya, İngiltere ve Fransa (İtilaf Devletleri) ile birlikte hare- ket ediyordu. Şubat 1915’te İngiliz ve Fransız donanmaları Çanakkale önlerinde geniş bir saldırı başlattı. En güçlü saldırıyı 18 Mart 1915’te yapan İtilaf Devletleri Türklerin direnişi ve taarruzu sonucu çok ağır bir yenilgi aldı. En güçlü saldırının geri püskürtülmesiyle İtilaf Devlet- leri İstanbul’a karadan ve denizden geçemeyeceklerini anladı. Bu ağır yenilgi İtilaf Devletleri’nde ciddi anlamda saygınlık kaybına da neden oldu. Çanakkale’deki direnişin çok güçlü olması Marmara Denizi üze- rinden sürekli asker, teçhizat, erzak gibi lojistik destek gelmesiyle sağ- lanıyordu. İtilaf Devletleri lojistik desteği kesme planları yapıyor, ancak Çanakkale’yi geçemiyordu. Bu durumun tek çaresi Boğaz’ı denizaltılar- la suyun altından geçmekti. Bağımsızlık yolunda tarihimizde çok önemli yeri olan Çanakkale Savaşı’nın fazla irdelenmeyen denizaltı savaşları kısmı yazımınızın ana konusu. İtilaf Devletleri’ne ait denizaltıların Çanakkale Savaşı sırasında Boğaz’daki faaliyetlerine, ne zaman, ne gibi saldırılarda bulundukları- na Türklerin bu saldırılara nasıl yanıt verdiğine biraz ayrıntılı olarak bakalım. 47

Çanakkale Savaşında Denizaltılar Aralık 1914’te İtilaf Devletleri’nin Bozcaada’daki denizaltı birliği 3 İngiliz, 2 Fransız ve 1 Avustralya denizaltısın- dan oluşuyordu. Denizaltıların ilk görevi Yavuz ve Midilli zırhlılarının Çanakkale Boğazı’dan çıkması halinde onlara saldır- maktı. Diğer yandan Çanakkale Boğazı’na döşenen mayınlar, karadaki birlikler, vb. gibi nedenler İtilaf Devletleri’ne Boğaz’ı denizaltılarla geçme olasılığını düşündü- rüyordu. İlk deneme için İngiliz B-11 de- nizaltısı (daha basit yapılı) 1 Aralık 1914 günü Boğaz girişine gönderildi. B-11’in 13 Aralık 1914’te Boğaz’daki tüm engel- leri geçerek Kepez Sarı Sığlar mevkiinde demirli olan Mesudiye zırhlısını torpille- yerek batırması, İtilaf Devletleri’nin daha modern ve donanımlı gemilerin Boğaz’ı alttan geçebileceği düşüncesini pekiştirdi. Denizaltıların Çanakkale Boğazı’nı Geçme Denemeleri İlk olarak 15 Ocak 1915’te Fransız de- Çanakkale Boğazı’na ait eski bir harita le sırasında aldığı darbeler sonucu dala- nizaltısı Saphir dalış yaparak Boğaz’a gir- mayan AE-2’nin tüm personeli esir alındı di. Daha sonra pusulası bozuldu ve Kö- torpido atan ancak başarılı olamayan AE- ve denizaltı batırıldı. Çanakkale Boğazı’nı se Burnu Kalesi’nin 200 metre açığında 2, 30 Nisan’da Karabiga, Karaburun, Er- geçen ilk denizaltı olan AE-2 hiçbir gemi yüzeye çıktı. İsa Reis ve Nusrat mayın ge- dek, Paşalimanı civarında düşman deni- batıramadan batırılmış oldu. misi tarafından görülerek batırıldı. Nisan zaltısı arayan Sultanhisar torpido botu ta- 1915’e gelindiğinde İtilaf Devletleri’nin rafından tespit edildi. 2,5 saatlik mücade- denizaltı birliği 7 İngiliz, 4 Fransız ve 1 Avustralya denizaltısından oluşuyordu. Daha sonra Fransızların diğer denizal- tısı Joule 1 Mayıs 1915’te Boğaz’ı geçmeye çalışırken mayınlara çarparak battı. Fran- sız Mariotte denizaltısıysa 26 Temmuz 1915’te Çanakkale sığlığında savunma ağlarına takıldı ve kıyı bataryaları tarafın- dan batırıldı. Fransızların son denizaltısı Turquoise 30 Ekim 1915’te Boğaz’a girdi, ancak kıyı bataryalarında görevli Müste- cip Onbaşı tarafından periskopundan vu- rularak ele geçirildi. Sonra İstanbul’a ge- tirildi ve denizaltıya 10 Kasım 1915’te ya- pılan törenle Müstecip Onbaşı adı verildi. Avustralya Denizaltısı AE-2 25 Nisan 1915’te saat 02:30’da Avust- Alman savaş gemisi ralya denizaltısı AE-2 Boğaz’a üstten gir- di. İlerleyen günlerde Boğaz’da kalan ve Turgut Reis zırhlısına ve bazı gemilere 48

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2013 Müttefik Alman Denizaltıları Denizaltıların Torpidoyla Hedef Vurması I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlıla- rın elinde denizaltı yoktu. İngiltere’ye ve Günümüzde denizaltı torpidoları gelişmiş, sonar vb. gibi cihazlarla hedefi tespit edip ona Fransa’ya sipariş edilen denizaltılar savaş yönlenerek başarılı sonuç alabilir. Ancak ilk zamanlarda hedefin hızını tahmin etmeleri ge- başladığı için teslim edilememişti. Mart rekiyordu. Su üstünde gemiyi gördüklerinde geminin hızını ve aradaki mesafeyi tahmin 1915’te Osmanlılar, Almanlardan deni- etmeye çalışıyorlardı. Sonra bir dik üçgen düşünüp bu üçgenin bir köşesine kendilerini, zaltı isteğinde bulundu. İlk olarak 5 Nisan diğerine hedefi, son köşeye de torpidonun hedefle buluşacağı yeri -tahmini olarak- yer- 1915’te İskoçya’dan hareket eden Binbaşı leştirerek torpidoyu atıyorlardı. Hesaplamalardaki her hata başarı oranını çok azaltıyordu. Otto Hersing komutasındaki Alman U-21 denizaltısı Mayıs ayında Çanakkale’ye İngiliz Denizaltıları rafından en çok zarar gördüğü dönem ol- geldi. U-21 denizaltısı, 25 Mayıs 1915’te du. Bunlardan E-14 denizaltısı Boğaz’ı ge- Kabatepe açıklarında Türk birliklerini to- Çanakkale Boğazı’na gönderilen İngiliz çip geri dönen ilk denizaltı olurken, E-11 pa tutan İngiliz zırhlısı Triumph’ı torpido denizaltıları E-15, E-14, E-2, E-7, E-12, H-1 denizaltısı İtilaf Devletleri için en etkin atışıyla 8 dakikada batırdı. İki gün sonra ve E-11’dir. E-11 üç defa, E-14 ile E-7 iki de- görev yapan denizaltı oldu. E-11, arala- U-21, Seddülbahir önlerindeki Majestik fa, H-1 bir defa Marmara’ya girip çıktı. rında Peleng-i Derya gambotu (küçük si- zırhlısını torpilledi, ancak Majestik sığ bir lahlı gemi), Barbaros Hayrettin zırhlısı, yerde olduğundan bir kısmı dışarıda ka- Boğaz’a ilk giren (17 Nisan 1915) İngi- Peyk-i Şevket torpido kruvazörü, Yarhi- lacak biçimde kuma oturdu ve savaş so- liz denizaltısı E-15’tir. E-15, Boğaz’a gir- sar muhribi gibi gemiler başta olmak üze- nuna kadar öylece kaldı. Bu olaylar so- dikten sonra kuvvetli dip akıntısında çok re 80’den fazla askeri ve sivil ticaret gemisi nunda İngilizler büyük zırhlılarını bom- zorlandı, bataryalarını tüketerek Kepez batırdı. Denizaltılar kara harekâtına des- bardıman bölgesinden çekti. Almanların önlerinde karaya oturdu ve tüm personeli tek veren askeri gemilerin yanı sıra küçük çok daha sonra görev yapan denizaltıla- esir alındı. Haziran-Temmuz 1915’te E-7, nakliye gemilerinin seyirlerini engelledi rı da oldu. Bunlardan UB-14 denizaltısı E-12, E-14 denizaltıları Marmara’da çok ve limanlardaki kömür, erzak, ray yüklü 24 Temmuz 1915-11 Kasım 1918 tarihleri etkin oldu. Ağustos 1915, Osmanlı’nın çeşitli küçük gemileri de batırdı. arasında görev yaptı ve E-7 ve E-20 deni- İngiliz denizaltıları E-2, E-14 ve E-11 ta- zaltılarını batırdı. Bunların yanı sıra UB- 3 (kayıp), UB-7 (Rus deniz uçağı tarafın- dan batırıldı), UB-42 (kayıp), UB-44 (ka- yıp), UB-45 (Varna’da mayına çarparak battı), UB-46 (Karadeniz’de mayına çar- parak battı) denizaltıları 1915-1916 ara- sında çeşitli tarihlerde görev yaptı. Almanların U sınıfı denizaltısı 49


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook